Hikayeler IV - CepSitesi.Net

advertisement
Hasan El Benna - Risaleler Cilt 10
www.CepSitesiNet
Degerli Okuyucu Bu Kitabin Txt İ Resimli Dosyadan Pdf Ye
Çevrildiği İçin Malesefki Daha Fazla Düzenleme Yapilamamaktadir
Kelime Hatalari Ve Eksik Yazilar Olabilmekte Hos Görünüze
Sığınıyoruz
HASAN ELBENNA HAKKINDA
O Asrımızda islam davasının öncüsü olduğu için Hasan ElBennaya
Imam ve Mürşidülam unvanları verilmiştir Başlattığı davayı
yürütürken bir suikaste kurban gittiği için de şehid deniliyor
Hasan ElBenna Hicri 1324 Miladi 1906 yılında Mısırın İskenderiye
şehri yakınlarındaki Mahmudiye kasabasında dünyaya geldi
Babasının adı Ahmed dedesinin adı Abdurrahman ElBennadır Babası
ilim sahibi ve büyük muderrislerdendi
Hasan elBenna ilk ve orta tahsilini kendi kasabasında yaptıktan
sonra yüksek tahsil için başkent Kahireye gitti ve Kahire
üniversitesinin DarulUlüm Fakültesinden mezun oldu Yüksek
tahsilden soma Ismailiye şehrinde lise öğretmenliği yapmaya
başladı
Küçük yasta yeteri kadar din bilgisi almış çek miktarda ayet ve
hadis ezberlemişti Müslümanlığını severek yapıyordu Yüksek
tahsili sırasında kendini kitap okumağa vermişti Yeteri kadar
islami bilgisi bulunduğu için daha çok islam ideolojisi dışındaki
kitapları okuyor ve islam Bu bilgiler Zerkalinia ElAlam adlı
kitabıyla Said Ramazan tevatır adlı eserindin derlenmiştir
prensipleriyle mukayeseler yapıyordu İslam nizamı yanında bütün
ideolojilerin sönük kaldığını gördükçe İslama daha çok sarılıyor
ve onu içine sindire sindire yaşıyordu
Hasan ElBenna islam dininin sahabe devrindeki yaşaniş şekline
sonsuz hayranlık duyardı Islamın bugün de aynı şekilde
yaşanmasını müslümanların o temiz ve berrak hayata tekrar
kavuşmasını isterdi O hayata görüldüğü takdirde islam aleminin
maddi ve manevi bütün problemlerinin çözüleceğine sonsuz inancı
vardı lslamı iyi bilen herkesin bu inancı taşıyacağını söylerdi
Müslüman olup ta bu inançtan mahrum yaşayan kimselerin islam
dinini iyi öğrenmemiş olduklarını ve bu yüzden o inanca
eremediklerin sık sık tekrarlardı Bu yönleriyle Onları mazur
görmeye çalışarak lslamı birbirimize öğretmeliyiz Felaketler
cehaletlerden doğar Her şeyden önce mukaddes dinimizi iyi
öğrenmeye öğretmeye ve toplum olarak onu yaşamaya mecburuz derdi
İmam Hasan ElBenna inandığı islam davasını gerçek Müslümanlara
açmak ve aynı istikamette onları biraraya getirmek istiyordu
Bunun için de halka inmek ve işe henüz bozulmamış olan halk
tabakasından başlamak gerekiyordu ismailiyede öğretmenlik
yaparken bu fikrini ilk defa kültürlü ve dindar olan yakın
arkadaşlarına açtı Onları ikna etti Fikir birliğine vardılar
Birlikte kahvelere gidiyorlar kahvede vakit öldüren muslümanlara
son derece hoşgörü içinde sokuluyorlar onlarla tatlı tatlı
sohbetler yapıyorlar ve günün birinde birkaçını alıp namaza
götürmeye muvaffak oluyorlardı Sonra onlar da islamı ve
müslümanların gerçek görevini daha iyi öğreniyor ve dava
kervanına katılıyorlardı
Böylece adetleri çoğaldı 1929 yılında merkezi ismailiyede olmak
üzere ihvanı Müslimin Müslüman Kardeşler adlı malum teşkilatı
kurdular Hasan ElBenna 23 yaşındaydı Teşkilata başkan seçildi
Kendisine Mürşidülam unvanı verildi Artık şehir şehir köyköy
kasaba kasaba dolaşarak konferanslar veriyorlar sohbetler
yapıyorlar ve islam davasının önemini müslumanlar arasında
yaymaya çalışıyorlardı Her gittikleri yerde teşkilatın bir şubesi
açıldı Teşkilat her gün biraz daha genişliyordu Müslümanların
kızlarını dini terbiyeyle yetiştirmek ve kadınları da bu davaya
katmak için İsmailiyede bir de Müslüman Anneler Enstitüsü kuruldu
Bu arada Hasan ElBennanın öğretmenlik görevi Kahireye nakledildi
Dolayisiyle teşkilatın genel merkezi de Kahireye getirildi
Müslüman Kardeşlerin son derece ihlas ve samimiyetle
başlattıkları bu dava Kahirede büyük bir sevgiyle karşılandı
Teşkilat çemberinin gün geçtikçe genişlemesi o gün için Mısırın
sömürge gibi kullanan İngilterenin dikkatini çekmeye başlamıştı
lhvanı Müslimin Teşkilatı islamın iyi öğrenilmesine toplum
dertlerinin islam prensipleriyle tedavi edilmesine çok önem
veriyordu Mısırın bir çok yerinde enstitüler okullar hastahaneler
ve talim terbiye yerleri açtı Kahirede günlük lhvanı Müslimin
gazetesi çıkarılıyordu Bu gazete Mürşidülam Hasan elBennanın
minberi sayılıyordu Teşkilat gün geçtikçe genişledi ve Mısırın
sınırlarını da aşarak bir çok arap ülkelerinde şubeler açıldı
İslam aleminde en kuvvetli teşkilat haline geldi
O tarihlerde Mısır krallıkla idare ediliyordu Kral ve Mısır
hükümeti bu teşkilatın devamlı büyümesi karşısında endişe duymağa
başladı Müslümanların islam prensiplerine bağlanarak birlik
haline gelmesi İngiltere Fransa Amerika gibi batılı ülkeleri daha
çok düşündürüyordu İslam alemi gerçek manada Kurana sarılıp tek
kuvvet haline gelirse dünya stratejisi ters dönecekti özellikle
İngiltere bu teşkilatın dağıtılması için Mısır hükümetine baskı
yapmağa başladı Hükümet teşkilatın faaliyetlerini engelliyor ve
kapatmak için bahaneler arıyordu Kapatmak mümkün olmadı Fakat
büyük lider Hasan elBenna 1949 yılı Şubat Ayında tertiplenen bir
suikastla şehid edildi Şehid olduğunda henüz 43 yaşını
doldurmamıştı Seyyid Kutuplar Muhammed Kutuplar Şeyh Fergaliler
Abdulkadir Udehier Said Ramazanlar ve daha yüzlerce islam
mücahidi onun manevi medresesinde yetiştiler
Bu yolda şehid olan bütün mücahitlere Hak Tealadan sonsuz
rahmetler diler hayatta olanlara ise muvaffakiyetler niyaz ederiz
MÜSLÜMAN KARDEŞLER CAMİİNİN AÇILIŞI
Her türlü engellemelere rağmen Allah Taaanın izni ile caminin
inşaatı tamamlandı. Hatırladığıma göre 1348 ramazanın onyedisinde
yatsı namazında ibadete açıldı. O günün seçilmesinde maksat Eedir
savaşı ve Kuran-ı Kerimin nazil olduğu tarihe tesadüf ettirmekti.
Eğer Allaha ve hak ile batılın ayrıldığı ve ileri topluluğun
karşılaştığı gün (Bedir Savaşı) kulumuza indirdiğimiz ayetlere
inanıyorsanız bilin ki harpte ele geçirdiğiniz çeylerin beşte
biri Allahın Peygamberin akrabaların öksüzlerin yoksulların ve
yolcunundur
Ramazanda hem hak ile batılı ayıran Kuran indirilmiş hem de iki
topluluğun karşılaştığı gün (Bedir) Savaşı vuku bulmuştur.
Caminin açılışı muhteşem oldu. İsmailiye ve Şub-rahitteki
kardeşlerimizi de davet ettik.. Kardeşler layık olmayanların öne
geçmesini önlemek için ilk imam olmam ve açılışı benim yapmam
hususunda israr ediyorlardı. Ancak Mahmudiye şubemizin başkanı
Ahmet es-Sukkeri ileri giderek kapıdaki kurdeleyi kesti. Böylece
kötü niyete sahib olanlara layık oldukları dersi vermiş oldu. Ben
de işbaşında büyük yardımı olan ve tamamlanması için büyük çaba
harcayan Hamit Askeriyeyi mihraba geçirdim. Bu hayırlı teşebbüsün
tamamlanması bizden başka cami yaptırmak isteyenlere bir örnek
oldu. H. Yusuf ve Ferec ailesi çok lüzumlu olan bir semtte bir
cami inşaatına başladılar. İhvansda ikinci bir cami inşa- sına
başladı. Her iki cami de ayni günde tamamlandı. H. Yusuf camiinin
açılışına davet edildik. H. Yusuf önce kendi camiinin açılışında
israr ediyordu.
Günlerden cuma idi. Öğle namazında H. Yusuf un camiini yatsıda da
ihvanın camiini açtık. Böylece bir günde iki cami ibadete açılmış
oldu.
Muhammed Cadında gayreti harekete geçti. Kentin bir mahalesinde
bir cami inşasına başlayıp büyük bir ihtiyaca cevap verdi. Bu
cami de Allahın inayeti ile tamamlandı.
H. Mustafa da daha önce yaptırdığı camiyi genişletme inşaatına
başladı. Caminin alanını genişletti ve bazı değişiklikler yaptı.
Böylece Müslüman Kardeşlerin camisi bu güzel kentte hayırlı bir
işe başlangıç oldu.
SIDKI PAŞA SİNAYI ZİYARET EDİYOR
Bu esnada Başbakan Sıdkı Paşa Sinayı ziyaret etmek istiyor
mahalli idare kendisini karşılamak için hazırlanıyordu. Vali ve
emniyet görevlileri karşılama konuşmasını kimin yapacağı konusunu
mü- zakere ederken yaramazın biri beni tavsiye edip Bir devlet
memuru olan Hasan hoca bu görevi en iyi şekilde yerine
getirebilir diyor. Emniyet müdürü Sabır Tantavi ve bazı il
yetkilileri beni emniyete çağırıp durumu bildirdiklerinde çok
sinirlendim. Kendilerine Şu anda istifamı veriyorum. Eğer devlet
memurunu başkalarının iradesi ile hareket eden bir alet kabul
ediyorsanız bu bana da bağlı bulunduğum Maarif Bakanlığına da
ters düşer. Kendimi böyle bir duruma düşürmem mümkün değildir.
Bakanlıkla aramızdaki anlaşma sadece eğitim ve öğretimle ilgili
görevimi tam olarak yerine getirmemden ibarettir. Anlaşmada
hükümet başkanlarına konuşma yapacaksın diye bir madde yoktur. Bu
israr karşısında başka bir konuşmacı bulmak mecburiyetinde
kaldılar.
KANAL ŞİRKETİNİN HEDİYESİ
Cami tamamlanmadan önce paralarımız bitmek üzere idi. Daha okul
binasının inşaatı için büyük meblağlara ihtiyaç vardı. Bu arada
kanal şirketinin müdürü (Baron Di) sekreteri ile birlikte
geçerken bind-yı görmüş bina hakkında bazı kısa malumat aldıktan
sonra yoluna devam etmiş. Bir gün okulda iken bir şirket
görevlisi gelip şirket müdürünün beni yazıhanesinde beklediğini
söyledi. Müdürün yazıhanesine gittim. Ve tercüman aracılığı ile
Binayı gördüğünü bir miktar mali yardım yapmak istediklerini
bunun için inşaatın plan ve projesini istediğini bildirdi. Okula
döndükten sonra istediği dokümanı kendisine gönderdim. Üzerinden
bir kaç ay geçtikten sonra tekrar yazıhanesine davet edildim.
Yazıhanesine gittiğimde beni selamladıktan sonra şirketin 500
pound yardım yapmak istediğini söyledi. Kendisine gösterdiği
ilgiden dolayı teşekkür ettikten sonra ayrılan paranın çok az
olduğunu oysa şirketin bir kilisenin yapımı için 500.000 pound
(yarım milyon) harcadığını anlattım. Bu görüşlerime katıldığını
ancak şirketin buna karar verdiğini kararın bir daha değişmesinin
mümkün olmadığını belirtti. Bu meblağı almamı rica etti. İlerde
bir şey yapmak için elinden geleni yapacağını söyledi. Kendisine
parayı almaya yetkili olmadığımı muhasebe işleri ile görevli
Muhammed Hüseyinin gelip parayı alabileceğini anlattım. Nitekim
Muhammed Hüseyin şirkete gidip parayı teslim aldı.
YANLIŞ ANLAMA
Şirketten para aldığımız duyulunca yaygaracılar kıyameti
kopardılar. Dedikodular her tarafı sardı. Müslüman Kardeşler
gayri müslimlerin yardımı ile cami yapıyor diyorlardı. Yanlış
iddialarını bilen ve bilmeyenlerin fetvalariyle
kuvvetlendiriyorlardı. Gayri müslümlerin malı ile yapılan camide
nasıl namaz kılınır? diyorlardı. Biz de bu yaygaranın etkisini
ortadan kaldırmak için söylenenlerin safsata olduğunu bu malın
bizim malımız kanalın bizim kanalımız toprağın bizim toprağımız
olduğunu şirkette bulunan yabancıların birer zorbadan ibaret
olduklarını ve bu kişilerden alınan malın caminin inşaatında
kullanılmadığını Allahın izni ile cami bittikten sonra paranın
alındığını ve bu paranın sadece okulun inşaatında kullanıldığını
anlattık. Böylece yayılan ateşi söndürmüş olduk. Allahın
yarattıklarında çeşitli tasar rufu vardır.
HİRA İSLAM OKULU
Allah Taalanın izniyle caminin üzerindeki okulumuzun inşaatı da
tamamlandı. O sıralarda oenim örnek eğitim ve eğitimciler
konusundaki bilgierim daha taze idi. Postalozzinin ve Fervilin
okulları Hir-bat ve Bentsorinin öğretim metodu hala zihnimdeki
tazeliğini koruyordu. Ancak bizim okul İslamın emellerine ve
meyillerine uygun olması itibarı ile onlardan değişik olacaktı.
Bundan dolayı okulun^ yapımı tamam olur olmaz adını HİRA İSLAM
OKULU koyduk. Talebelerin kıyafetinde de yerli fistan ve üzerinde
bir pardesü fes ve özel bir ayakkabıyı şart koştuk. Ders
saatlerini de namaz vakitlerine göre ayarladık. Birinci kısım
dersler öğleden önce bitiyordu. Böylece bütün talebeler öğle
namazını camide cemaatle kılabilme imkanına sahib oluyordu öğle
yemeğini yedikten sonra ikinci kısım dersler başlıyor ve ikindi
namazına kadar devam ediyordu. İkindi namazı da cemaatla
kılınıyordu.
Okulun programı üç kısımdan ibaretti
Birinci kısım Çocukları Ezher ve diğer dini okullara- hazırlamak
İçin ilk okul programlan uygulanıyordu.
ikinci kısım Sabah ilk okul programları uygulanıyordu. Öğleden
sonra da kardeşlerimizin sahibi oldukları atölyelere gidip sanat
öğreniyorlardı. Kardeşlerimiz okulun özel nizamına uygun olarak
bu talebelere sanat öğretmeyi taahhüt etmişlerdi.
Üçüncü kısım Talebeleri devlet liselerine hazırlamak için orta
okul programları uygulanıyordu. Talebelerden okuiun giderleri için bir miktar para -ahnıyordu.
Bunun yanında parasız olarak kabul edilen fakir talebelerin
sayısı da gittikçe artıyordu. Ayrıca okul bir çok ehliyetli
öğretmene sahip olmuştu.
HİRA İSLAM OKULUna rağbet çok arttı. Bu okulun metodu en modern
eğitim nazariyelerine ayak uyduracak şekilde yenilendi. Bir çok
dersler açık havada İsmailiyenin bahçelerinde veriliyordu. Hece
harfleri ve hesap problemleri toprağın üzerine yazılıyordu.
Talebeler kalblerinden geçen hatıra yorgunluk ve bezginliklerini
hocalarına açıkça söyleye-biliyorlardı. Talebe ile hoca arasında
uyum ve yardımlaşma en mükemmel şeklini almıştı. İsmailiye
gençleri okulun üzerlerindeki oiumlu etkisini hocaları ile
aralarındaki karşılıklı saygı ve sevginin tadını hala
anlatıyorlar.
Ben İsmailiyeden ayrıldıktan sonra okul bu örnek durumundan
ayrılıp orta okul durumuna gelmiş. Zaten Marif bakanlığı ta
başlangıçtan beri bu okuldaki tedrisatı engellemek istiyordu.
Allaha çok şükür bir müddet sonra yine eski haline döndü.
Günlük ders programlarında boş ders saati olduğu zaman hemen
okula gider talebelere konferans verirdim. Gerek ders esnasında
gerek ders bittikten sonra hocalara uzun talimatlarda bulunurdum.
Bir çoklarının dersleri hazırlamalarına iştirak ederdim. Bazen
dersler bittikten sonra talebelerin hepsini okulun bahçesine
çıkarır kendileri ile iki saat kadar meşgul olurdum. Bahçede
gezerken sual sorma gezip dolaşma oyun oynama ve şaka yapma gibi
hususlarda kendilerine tam bir serbestlik tanırdım. Bunları
yaparlarken kendilerine eşlik ederdim. Bu yüzden birçokları özel
durumlarını bana rahatlıkla anlatıyorlardı. Ben onlara birer
evlat onlar bana bir baba veya abi gözü ile bakıyorlardı.
Öğretmenlerin de aynı duyguyu paylaşmalarını kendilerini bir
düşüncenin davetçileri ve bir neslin mimarları saymaları için
elimden geleni yapıyordum. Bu gayretlerim bir çok öğretmende
meyvesini veriyor bazılarının nazarında ise hiç bir şey ifade
etmiyordu. Toplumumuzun gösteriş ile değil ruhu ile rekabetle
değil vicdanı ile çalışanlara ne kadar ihtiyacı vardır? Kalbler
Allahın elindedir. İstediği gibi tascrruf eder.
MUHAMMED SAİT el URFİ
HİRA İSLAM OKULU. Bu ismin mucidinin Direzorlu
değerli alim ve mucahid
kardeşlerimizden
Muhammed Said olduğunu da bu münasebetle hatırlatmış olayım. Bu
zat bir zamanlar Suriye Millet Meclisinin değerli bir üyesi idi.
Fransız işgaline karşı baş kaldırmıştı. Fransızlar mallarına ve
kitaplarına el koymuş ve kendisini Mısıra sürgün etmişlerdi.
Mısıra gelip Kale semtinde mütevazi bir oda kiralamıştı. Kendisi
ile tanıştığımda dini bütün görüşleri kuvvetli ilmi geniş yiğit
azimli alim doktor subay abid bir zat olduğunu öğrenmiştim. Bir
çok değerli ilim adamlarından ders almış Türk ordusuna katılmış
ve subay rütbesine yükselmişti. Ayrıca bir edebiyatçı ve tarihçi
olup sözü ve sohbeti tatlı ve hazır cevaptı. Bu zatın sohbetinden
çok istifade etmiştik. İsmailiyeyi ziyaret edip bir kaç gününü
bizimle geçirmişti. Beraber geçirdiğim günler en mutlu günlerim
olmuştu. Okulu yapmaya teşebbüs ettiğimiz zaman ona bir isim
arıyorduk. Bu konuda Said Hoca şöyle dedi İsmailiye bir davet
memleketi olmuştur. Bu okul da davetin ilk inşa ettiği bir
okuldur. Davet Kuran daveti Kuranda ilk defa HİRAda nazil
olduğuna göre bu okulun adı HİRA olmalıdır.
Said el Urfi Hoca gece sadece dört saat uyurdu. Şafak atmazdan
önce kalkar kapılarımızı çalarak Kalkın. Bu hayattan sonra uzun
bir uyku vardır derdi. Hepimiz kalkar namaz kılar Allah.miza
hamdu sena ederdik. Ayrıca bu hareketinden dolayı kendisine
teşekkür ederdik. Bana İsim ver kardeşim isim ver derdi. Ne isim
vereyim Said kardeş dediğim de Kardeşlerine dostlarına ve
müesseselerine isim ver. Birisine Sen Ebu Bekire diğerine Sen de
Ömere benziyorsun de. Bu hareket onlara dini gayret verir ve
güzel örneklere uymaya sevk eder. derdi. İnsanların dilinden
kurtulmalıyız derdim. Sana ne insanlardan Sen Allahla beraber ol.
Faydalı olan şeyleri yap. Müesseselerinde erkekler için olanlara
HİRA ERKEK İSLAM OKULU kızlar için olana MÜMİNLERİN ANNELER OKULU
de. Toplantı yerinize Hendek Lokali adını ver... Böylece bu
isimlerin hatıralarını gönüllere yerleştirmiş olursun derdi.
Devamlı bana şöyle derdi İbadette kusur edenleri bazı küçük
günahlara irtikab edenleri Allahtan korktuklarını nizama saygılı
olduklarını biliyorsan Haset ordusuna kabul etmekte tereddüt
etme. Çünkü böyle kimseler mutlaka tevbe ederler. Davet bir hastahane olup onun tedavi eden doktorları ve şifa isteyen hastaları
vardır. Bu kimselerin yüzüne kapıyı kapama. Aksine onları her
türlü vasıtalarla davete çekmeye çalış. İlk davetin görevi de
budur. Fakat sakın şu İki sınıftan olan kimseyi davetin saflarına
katma
1) İnancı olmayan dinsiz. Bu kimse ne kadar iyi olduğunu izhar
etse de İnanç yönünden sizden uzaktır. İnançsız kimseden ne
umarsınız?
2) Nizam tanımayan itaat etmeyen solih kimse Bu kişi tek başına
daha faydalı olur. Cemaate karışırsa iyiliği onların gönlünü
kazanır fakat nizama uymamakla da dağılmalarına sebep olur. Şayet
bu gibilerden uzaktan istifade edebilirsen et. Çünkü böy-lesini
cemaate alırsan düzeni bozar.
Herkes evham ipine sarılmıştır. Müminlere gerçekleri sadece iman
açıklar. Bu yüzden zayıf düş-seler de zafer yine onlarındır.
İmansızlar kuvvetli olsalar da hezimet onlarındır. İman hayatta
çalışanların en büyük silahıdır. Bazen de şöyle derdi Ben
dünyanın bazı hususlarda insana yönelip bazı hususlarda da sırt
çevireceğine inanmıyorum. Dünya bir kimseye yönelirse her şey de
onunla beraber yönelir. Hırsız bile senden çaldığı şeyi yoldan
geçerken getirip sana teslim eder. Şayet sırt çevirirse her şey
sırt çevirir. Hatta emrine amade olan merkebin bile hiç
yapmadığını sana yapar. Ben Mısıra iki defa geldim. Birinde
Direzorun tanınmış şahsiyeti ve alimi Muhammed Said el Urfi bey
olarak memleketinizin ileri gelenleri beni ta istasyonda
karşıladılar. O zaman çok utanmıştım. İkinci gelişimde Fransızlar
tarafından sürgün edilmiş malından servetinden ve kuvvetinden
tecrit edilmiş Muhammed Said olarak geldim. Ne beni bir bekleyen
ne de bir kelime konuşan vardı. Yine cok utandım. Oysa bu sefer
bana teselli verecek birine her zamankinden daha fazla ihtiyacım
vardı. Fakat Allah bana Müslüman Kardeşlerle tanışmayı nasip
eyledi. En büyük teselliyi bu cemaatin arasında buldum. Said Hoca
Mısırda kaldığı müddet içinde kitap tashihi ile meşgul oldu
elinin emeğini yiyordu. Hiç kimseden yardım veya hediye kabu
etmezdi. Cömert idi. Evindeki herşey kardeşleri ve dostları
içindi.
Bir müddet sonra Suriyeye dönmüş ve yine Di-rezor millet vekili
seçilmişti. Millet vekili olarak Filistin sorununu müzakere etmek
için toplanan Parlamentolar toplantısına katılmak üzere Mısıra
geldi. Çantasını otelde bıraktıktan sonra hemen .Müslüman
Kardeşlerin merkezine geldi. Resmi toplantılarda he-yetie beraber
olur boş vakitlerini ise bizimle geçirirdi. Allah (c.c.) rahmet
etsin...
İSMAİLİYENİN DIŞINDA DAVET
İsmailiyeye 15 km. mesafede İngiliz askeri üssünün gerisinde Ebu
Suveyr kasabası vardı. Orada oturanların çoğu üslerde çalışan
işçilerdi. Bunların yanında bazı tüccar ve çftçiler de vardı.
Cemiyetin bir şubesini açmak için araştırma yapmak üzere Ebu
Suveyre gittim. Kahvelerde yollarda ve dükkanlarda dolaşıp
insanlarının yüzlerini tedkik etmeye çalıştım. Bu arada Mubammed
el-Ac-rudinin (r.h.) dükkanı dikkatimi çekti. Onu müşterilerle
konuşurken dinlediğimde hayırlı bir insan olduğunu anladım.
Kendisine ve müşterilere selam verip oturdum. Kendimi takdim
ettikten sonra buraya niçin geldiğimi anlattım Davetin zorluğunu
yüklenecek hayırlı bir insan olduğunuzu anladım dedim.
Konuşmalarım hem dükkan sahibinin hem de oturanların dikkatini şu
hususlara çekmişti
İslamın hedefleri ve hükümleri yücedir. Bu günün toplumu fesat
şer ve kötülük içinde kıvranmaktadır. Bunlcrın hepsi İslamın
hükümlerini terk etmemizden doğmuştur. Bu durumu düzeltmek için
davet etmemiz farzdır. Aksi takdirde İyiliği emr kötülüğü nehy
prensibini yerine getirmediğimizden dolayı günahkar oluruz. Ferdi
çalışmalar yeterli değildir. Mutlaka bu düşünceyi destekleyecek
bir kamuoyu ve her yerde teşekkül edecek büyük bir cemaate
ihtiyacımız vardır.
Dükkan sahibi ve yanındakiler konuşmamı büyük bir dikkatle
dinliyorlardı. Başlangıçta kendilerini bir hayır cemiyeti kurmaya
çağırdığımı veya sadece vaz etmek istediğimi sandılar. Bu yüzden
dükkan sn-fibi beni öğle yemeğine davet etti. Özür dileyip
ayrılmak istedim. Fakat camice veya namazgahtc bir vaz etmem
hususunda İsrar etti. Kahvede konuşmayı teroih ettiğimi kendisine
söyledim. Kahveye toplanan insanlar duydukları ve gördükleri
karşısında hayret etmişlerdi. Genç bir öğretmenin kahvede dini
vaz etmesi üstelik ne bir imam ne de tarikat şeyhi olmaması
gariplerine gitmişti. Konuşmam çok hoşlarına gitmiş olacak ki
tekrar gelmemi istediler. Nitekim isteklerini yerine getirdim.
Bir kaç defa ziyaret ettikten sonra. Ahmet Du-sukinin evinde
toplanıp Müslüman Kardeşlerin bir şubesini Ebu Suveyrde açtık.
Fakat bu küçük köyde de kin ve çekememezlik bizi rahat bırakmadı.
Benim orda bulunmcmam De-suki Efendinin de alim olmaması üstelik
ticaretle meşgul olması dedikoduların önüne geçmemizi
engelliyordu. Desuki efendi çaresizlik içine düşünce cemaat
dağılma noktasına gelmişti. Bu durum karşısında oraya gidip
onları tekrar biraraya getirmek mecburiyetinde kaldım. Nihayet
daveti iyi anlayan ve sık sık Ismailiyeye gelip beni ziyaret eden
kardeşler Davetin ağır yükünü yüklenebilecek ilkokul müdürü
Abdullah Bedeviyi salık verdiler. Okul müdürü olma yanında alim
bir kişi olduğunu evinde olsun namazgahta olsun devamlı insanlara
vaz ettiğini herkesin takdir ve sevgisini kazandığını okuldaki
dersler bittikten sonra Davete ayıracak çok vakti olduğunu
söylediler. Çok sevindim. Hemen yola çıktım ve gidip müdürle
görüştüm. Allahıma şükürler olsun ki onun söylediklerinden de
üstün bir zat olduğunu gördüm. En hoşuma giden tarafı da kültürü
kuvvetli şahsiyeti ve ölçülü düşüncesi oldu. Durumu kendisine
açtığım zaman kabul etmede tereddüt etti. Sonra birlikte
çalışacakları kendisini seven öğretmen ve diğer kişileri seçme
hususunda serbest olmak şartıyla kabul ettiğini bildirdi.
İstediklerini kabul ettim. Elini kolunu sıvayıp işe başladı.
Allahın levfiki ile o köyde kuvvetli bir şube tesis etti.
CAMİ
O zaman köyde sadece Herun camii vardı. Namaz kılanlara dar
geliyordu. Bir de namazgah vardı. Ancak Cuma namazı kılmaya
elverişli değildi. Şeyh İbrahim Harisin yaptırmakta olduğu cami
ise köye uzak olduğu için ibadet yapılamıyordu. Abdullah
kardeşimiz orasının Müslüman Kardeşlerin merkezi yapılması için
İbrahim beyle konuştu. İbrahim bey bu isteği kabul ettikten sonra
Müslüman Kardeşler caminin tamirine başladılar. Şu anda orası
büyük bir cami lokal ve önünde geniş bir bahçe olduğu halde
hizmet görmektedir. Yaz tatilerinde isti-rahatgah oluyor
toplantılar yapılıyor konferanslar veriliyor. Orası nur ve
hidayet saçan faydalı bir müessese olma niteliğini hala devam
ettiriyor. Bu bölgede Davetin daha da kuvvetlenmesi için uzun
müddet Ezher de okuyan Kuran-i Kerimi çok iyi ezberleyen sonra
İsmailiyeye gelip Müslüman Kardeşler-in safına katılan hutbe
okuma namaz kıldırma vazifelerini mükemmel şekilde yerine getiren
İyd el-Fz-herbyi camide imam hatip vaiz ve şubede katiplik
yapmakla görevlendirdik. Ancak maaşını İsmcrliyeden alacaktı.
Çünkü İsmailiye davetin merkezi sayılıyordu. Ebu Suveyr ise daha
yeni idi. Buradaki insanlardan para almak pek hoşlarına gitmezdi.
Davet konusunda Allahın kanunu budur. İman henüz knlb-lerine iyi
yerleşmemiş insanlardan para istenilse mutlaka cimrilik yaparlar.
İman kalblerine yerleşt.k-ten sonra nefsini ve canını feda
etmekten çekinmezler. İyd hocanın Ebu Suveyrde bulunması Abdullah
Selim başkanlığındaki şube mensuplarına bir huzur getirdi.
PORTSAİTDE DAVET
Ahmet el Mısri onsekiz yaşında bir gençti. Port-saitte
oturuyordu. Bazı işleri için İsmailiyede kalıyordu. Müslüman
Kardeşlerin merkezine gelip verilen konferansları dinliyordu. Çok
kalmadan biat edip Müslüman Kardeşlerin safına katıldı ve Daveti
en iyi anlayanlardan biri oldu.
İsmailiyedeki görevi bittikten sonra memleketi olan Portsaite
döndü ve daveti de beraberinde götürdü. Davet canlı ve mübarek
bir tohum gibidir. Nereye ekersen ek hemen meyve verir. Güzel bir
kelime kökü sabit dalları göklerde olan bir ağaca benzer. Bu ağaç
Rabbinin izni ile her zaman meyve verir. (2)
Ahmet el Mısrinin etrafına Portsaitin iyi kalbll gençlerinden bir
grup toplanmış ve davetten büyük ölçüde etkilenmişlerdi. Ahmet
kardeşimiz kuvvetli bir şahsiyete ve derin bir imana sahipti.
Davet yolunda her türlü fedakarlığa hazırdı. Davete olan
samimiyeti bir çok gençleri etrafında toplamasında en büyük amil
olmuştu. Ahmet bu gençlerle Portsaitteki evlerin birinde yatsı
namazından sonra toplanıp aralarındaki bağı daha da
kuvvetlendiriyorlardı. Ayrıog yeni davetin durumunu müzakere
ediyorlardı. Bir ara beni davet ettiler. Davetlerini memnuniyetle
kabul ettim. Toplandıkları mütevazı evde Ya Allahın emri hakim
olur ya da ölünceye kadar davet yolunda savaşırız diyerek söz
verdik.
Bu biatten sonra kardeşler kendilerine has bir yerlerinin
olmasını istiyorlardı. Sonunda bu arzuları gerçekleşti. Minye
caddesinde bir yer tuttular. Ancak aralarında topladıkları para
bu yerin giderlerini karşılamaya yetmiyordu. Kardeşlerimizin
uydukları bir prensip vardı Davete inanıp onun yolunda her türlü
fedakarlığa hazır olmayan halktan para almazlardı. Çünkü onların
görevi cepieri değil kalbleri feth etmekti. Davetin merkezi olan
İsmailiye Portsaitli kardeşlerinin aidatlarının karşılayamadığı
giderleri karşılayacaktı.
Kardeşler
teşekkülerini
tamamladıktan
sonra.
Davetlerini halka açıklamak istediler. Muharrem ayını da fırsat
bilerek merkezlerinin önüne çadırlar kurdular. Hicret konusunda
konuşmalar yaptılar. Port-sait halkı ilmi ve alimi Resulullahın
sireti ve hatıraları hakkındaki konuşmaları çok severlerdi. Bu
yüzden davet ve davetçileri daha iyi tanımadıkları halde
toplantıya koşuyorlardı. Müslüman KardeşlePin ilk töreni olmasına
rağmen şahane bir topluluk meydana geldi. Törenin yapıldığı gün
bademciklerim iltihap landığı için Portsaite gitmem
imkansızlaştı. Okulun doktoru Mahmut Sadık bey halimi görünce Bu
halinle Portsaite gider konuşursan büyük bir cinayet işlemiş
olursun. Zaten konuşabileceğini de sanmıyorum dedi. Ne olursa
olsun gitmekte ısrarlıydım. Trenden inip İhvansın merkezine
gittim. Akşam namazını oturarak kıldım. Namazı kıldıktan sonra
kendimi garip bir ruh haleti içinde buldum. Portsaitli
kardeşlerimin tören için ne kadar sevinç içinde olduklarını
törene büyük ümit bağladıklarını tütün güçlerini davete
harcadıklarını bir de benirr kcm.-şamadığımı düşündükçe çok
üzülüyordum. Düşünürken de ağlıyordum. Yatsı namazına kadar derin
bir teessürle Allah Taalaya yalvardım. Sonra kendimde biaz
dinçlik hissettim ve yatsı namazını ayakta kil-cım. Tören Kuran-ı
Kerim okunarak açıldı. Konuş-rrek için ayağa kalktığımda bir anda
kendimde tam bir şifa hissettim. Sesimde de acaip bir açılma
meydana geldi. Hem içerdekiler hem de dışardakiler sesimi
rahatlıkla işitiyorlardı. Tören istenilen şekilde sena erdi.
Zannederim konuşmam iki saat kader sürdü Allahın lutfu-keremine
şükürler olsun ki her sene yakalandığım bu hastalığa daha sonra
hiç yakalanmadım. Bunun Portsaitteki kardeşlerin davetlerinde
samimi olduklarının ve insanlara tebliğ etmek için ellerinden
geleni yaptıklarının bir bereketi olduğuna inanıyorum.
Portsaitte davet hızla zaferden zafere ilerleyerek devam
ediyordu. Burada kardeşler dört tane sağlam şubeye ve bir spor
sahasına kavuşmuşlardı. Davet birçok imanlı mücahit ve samimi
gençleri bünyesinde toplamıştı.
KÜÇÜK DENİZ BÖLGESİNDE DAVET
Portsait toplantılarından birine Küçük Deniz kasabasından bir
heyet katıldı. Sırf törene katılmak ve konferansları dinlemek
için gelmişlerdi. Yapılan konuşmaları dinleyip memleketlerine
döndüklerinde davetin hedef ve gayelerini aralarında tartışmışlar
nihayet bölgelerinde bu davetin mesuliyetini yüklenecek durumda
oldukları kanaatine varmışlardı.
Çok geçmeden Ezher mezunu Mustafa el-Teyr hocanın başkanlığında
Müslüman Kardeşlerin bir şubesinin açıldığını arka arkaya
yazdıkları mektuplarla bize bildirdiler. Daha sonra Cemaliye ve
Menzile de birer şube açıldı. Böylece Davet bölgeye istenilen
seviyede yerleşmiş oldu.
İsmailiyede ki son günlerimde Portsaite giderken bu şubeleri
ziyaret ettim. Bu ziyaretim büyük bir hayır ve bereket oldu.
Çünkü bu ziyaret davet mensuplarının ruhunda başarı umudunu
artırdı. Menzi-eye geldiğimde beni karşılayan kıymetli
kardeşlerimin yüzlerindeki gülümsemeler dikkatimi çekti.
Karşılayanlar arasında değerli ilim adarnları kasabanın ileri
gelenleri ve bir çok imanlı kimseler vardı. Hepsinin yüzünde de
bu manalı gülümseme kendini hissettiriyordu. Yanımızda bulunan
Mustafa et-Teyre Bu gülümsemenin manası nedir? dedim
Beklemedikleri bir durumla karşılaşmalarıdır dedi. Ve devam etti
Bunlar senin cüsseli ve yaşlı bir şeyh olduğunu zannediyorlardı.
Bir de baktılar ki karşılarında 25 yaşını tamamlamamış bir genç
duruyor. Şimdi onları sakinleştirmek ve ikna etmek için büyük
çaba harcamak bize düşüyor dedi. Kardeşim tevfik ve taktir
Allahtandır. Allem bir hayır murad ettiği zaman onu devam
ettirir. Kişi dili ile kalbi arasındadır. Müminin kalbi Rahmanın
parmakları arasındadır dedim.
Akşam özel olarak kurulan bir çadırda konuşma yaptım. Konuşmam
bittikten sonra gelip bana duygularını aktardılar Biz dış
görünüşü ağır basan birini beklerken bir haberci ile karşılaştık
dediler. Bu da Allahın bir lutfudur.
Daha sonra bu bölgeye bir çok ziyaretlerim oldu. Şubelerimiz
hızla yayılmaya başladı. Davet herkesin sevdiği ve yardım ettiği
bir düşünce halini aldı.
SUVEYŞDE DAVET
Şeyh Muhammed et-Ticani ve diğer öğretmen arkadaşları ziyaret
etmek için Süveyşe uğradım. Değerli üstad Muhammed Ebu es-Suud
Süveyşin seri kadısı idi. Orada güzel bir ilmi ve ameli hareket
meydana getirmişti. Etrafına topladığı ilim adamları ile hem ders
mutaala ediyor hem de halka vaz ve nasihat ediyordu. Garip
camiindeki meclisine gittim. Mecliste bulunan imam ve ilim
adamlarına davet hakkında bilgi verdim. Bu arada Muhammed el Hadi
ve Muhammed Hasan ile ayak üstü konuştum. Davete karşı büyük
istidatlarının olduğunu hissettim. İkinci defa Süveyşe davet
edildiğimde bu iki arkadaşla tekrar görüştüm. Ve beraberce bir
şube açtık. Açtığımız bu şube daha sonra bölgede bir çok
şubelerin açılmasına vesile oldu.
Bu arada Hasan efendinin evinin önündeki hasırın üzerinde oturup
çeşitli ilmi konularda münakaşa ettiğimizi ve karşılıklı sorular
sorduğumuzu hiç unutamıyorum. Üstad Abdulhafız şu ayeti Kerimenin
manasını anlamadığını söyledi. Ayette Süleyman (as.) şöyle d
iyottu Rabbim beni bağışla ve bana benden sonra hiç kimseye nasib
olmayacak bir mülk ver. (3)
Üstad Abdulhafız şöyle diyordu Bağışlama istemek bir suçluluk
duygusunun mahsulüdür. Mülk İstemek ise bir memnuniyet
ifadesidir. Bu iki istek aynı anda bir kişiden nasıl gelebilir?
Bu soruya cevabım şöyle oldu Süleyman (a.s.) Bu gece bütün
karılarımı dolaşacağım. Böylece her biri bir çocuk doğuracak
sonunda mülküm genişleyecek ve kuvvetim artacaktın demişti. Fakat
bu dolaşmadan sonra sadece bir tanesi hamile kalmış o da noksan
doğurmuştu işte o zaman Süleyman (a.s.) mülkünün genişlemesini
çocukların çoğalmasına bağladığını oysa mülk Allahın bir hibesi
olup dilediğine vereceğini hatırladı. İşte o zaman Allahtan
bağışlanmasını ve vasıtasız bir mülk istedi.. Şüphesiz sen
vehhabsın dedi. Burada Onun mülk istemesi imtihanına sebeb olan
duygudan kurtulduğunun bir tekidi oldu. Bu cevap herkesin hoşuna
gitmişti.
Aramızdaki bu ilmi münakaşa üzerimize sabah rüzgarı estiren bir
ruh haleti içerisinde sona erdi. Sabaha kadar ağladık tevbe ettik
ve bağışlanmamızı diledik. Sabah olunca da tevbemizi ve biatimizi
yeniledik ve namazı kılıp dağıldık. Allahın büyük lût-fundandır
ki o gün biat edenler biatlarını bozmadılar. (Kimi bu uğurda
canını vermiş kimi de beklemektedir.) (4)
Bu arada kına çiçeği olayını hiç unutamıyorum. Süveyşi ziyaret
ederken bir dostumun evinde masanın üzerinde Firuz Abadinin
Seferussade kitabını gördüm. Kitabı açınca karşıma Resulullahın
(s.a.v.) Kına çiçeğini sevdiğini anlatan satırlar çıktı. Resuluilaha uymak için kendimde kına çiçeğine karşı bir arzu
hissettim. Fakat nerede bulacaktım Ne memleket benim memleketim
ne de ev benim evimdi. Müslüman Kardeşlerin merkezine gittim.
Arkam pencereye karşı olarak arkadaşlarla konuşuyordum.
Pencerenin önünde çocuklar oynuyordu. İçlerinden birisi Hadl
Atiyeyi çağırıp eline büyük bir kına çiçeği vererek Bunu şu
bülbül gibi öten şeyhe ver ve de ki Bu sana şu kırk çocuğun
hediyesidir dedi. Ben de gülerek Getir... O çocukların hediyesi
değildir. O Resulullahın hatırasının kokusudur dedim. O gün
akşama kadar büyük bir sevinç içindeydim.
Suveyşde daha bir çok hatıralarım vardır. Allah bu beldenin İyi
kalbli insanlarını mübarek eylesin.
KAHfREDE DAVET
Kahirede Ticaret Okulunda Abdurrahman es-Saatı ve Mahmut Sadi
isminde iki talebe tahsiline devam ediyordu. Bu iki dost ve bazı
arkadaşları İslamın üstünlüğünü ve Onun güzel ilkelerini
kavramışlardı. Okulun namazgahında hem namazlarını kılar hem de
toplantılar yaparlardı. Diğer arkadaşları bunlarla alay
ederlerdi. İslamın yüceliğini idrak edemeyen talebe ve
öğretmenler kendilerine sataşırlardı. Onlar bunların hepsine sabr
ederlerdi.
Bu iki iyi niyetli gene okullarını bitirdiler. Kader her ikisini
de Demir Yolu Mühendislikde memur yaptı. Ruhlarında derin bir
Islami sevgim mesuliyet duygusu çalışma azmi din-i mübin yolunda
mücadele etme isteği vardı. O zaman İslam için çalışmak İslami
bir cemiyet kurmak demekti. O halde bunların da İslama davet eden
ve İslam için çalışan bir cemiyet kurmaları gerekiyordu. Nitekim
İslam Medeniyeti adı altında bir cemiyet kurdular. Cemiyet Rum
Çıkmazında kiralanan bir odada faaliyetini sürdürüyordu. Bir çok
değerli kardeşlerimiz bu cemiyete üye olup konferanslar veriyor
ve iyilikle halkı Allaha davet ediyorlardı.
İslam Medeniyetime mensup kardeşlerimiz İs-mailiyedeki İhvan ülMüslimin Cemiyetinin faaliyetlerini ve şubelerinin bu bölgede
yayıldığını gördüler. Birlik ayrriıktan daha iyidir. Güçleri
birleştirmek lazımdır diyerek İsmailiyeye geldiler. Aramızdaki
görüşmeden sonra İslam Medeniyeti Müslüman Kardeşlere katıldı ve
Kahire şubesr olarak faaliyetine devam etti. Daha sonra Silah
caddesinde yeni bir yere taşındılar. Davete münasip bir yer
olması için temizlik ve tamir işlerini Müslüman Kardeşler üzerine
aldı. Mali durumları yeni yerin giderlerini karşılamadığı için
Davetin merkezi olan sma-iliye üyeleri çoğalıp yardım yapıncaya
kadar Kahire şubesinin yardımına koşmayı kararlaştırdılar. Kahiredeki kardeşlerimizin öğünülecek bir hareketi de maddi
imkanlara en muhtaç oldukları bir sırada siyasi propaganda
yapmaları için Sıdkı Paşa hükümetinin para teklifini red etmeleri
oldu. Bu teklife kardeşimiz Abdurrahman es-Saatinin cevabı şöyle
olmuştu Bu eller kırılsın da hakkı olmayan mallara uzanarak
daveti başkalarının arzu ve maksatlarına alet etmesin. Eğer biz
sizin şu andaki durumunuzun İslamın lehine olduğu kanaatine
varsaydık para almak şöyle dursun yolunda canımızla malımızla
savaşırıdk. Talebe ve küçük memurlardan oluşan bu kardeşlerimize
herhangi bir maksatdan dolayı hükümetin propagandasını yaptırma
çabaları boşa çıktı. Böylece girdiği her daveti bozan sızdığı her
kalbi Allahtan uzaklaştıran bu mikroptan daha ilk günlerinde
Allah onları korudu. Bu davet ve davet-çilere Allahın büyük bir
lütfudur. Alemlerin Rabbı olan Allaha (c.c.) hamd-ü senalar
olsun.
MÜMİN ANNELER OKULU
HIRA ERKEK ENSTİTÜSÜnde işler rayına oturduktan sonra kardeşler
kızlar için de bir okul inşa etmeyi düşündüler. Okulunun adını
Mümin Anneler Okulu koydular. Uygun bir ev kiraladılar. Okulun
programı eşler anneler ve kızlara İslam Ahlakı ve onun yüce
prensiplerini öğreten dersleri ihtiva ediyordu. Ayrıca çağın
ihtiyacını karşılayacak ameli ve nazari derslere de yer
veriliyordu. Okul için en uygun olanının İsmailiyeden hanım
öğretmen tayin etmek olduğu görüşünde idim. Nitekim öyle oldu.
Okula müdür olarak da salih dinine bağlı ve takva sahibi
kardeşimiz Ahmet Abdulhamiti getirdik.
Ayrıca okulda müslüman hanımlara ait bir bölüm açıldı. Bu bölümde
Müslüman Kardeşlerin hanımları okuyorlardı. Bölümün adını da
Müslüman Hanım Kardeşler Grubu koydum. Müslüman kadınların
arasında daveti yaymak ve bir nizam içerisinde yürütmek için özel
bir yönetmelik hazırladım.
GEZİ GRUBU
Kardeşler İslami cihat düşüncesinden etkilenerek İslamın
emirlerini yerine getirmek ve Peygamberimizin Bir kimse
savaşmadan veya savaşa niyet etmeden ölürse cahiliyet ölümü ile
ölür (5) Hadisi şerifinin mesuliyetinden kurtulmak için
çağımızdaki izcilik teşkilatına benzer Müslüman Kardeşler Gezici
(5)
Hadisi Müslüra rivayet etmiştir.
Grubunnu kurdular. Bu grup İsmailiyeden hareket ederek diğer
memleketlerdeki şubeleri ziyaret etmekle işe başladı.
CEBASETTE DAVET
Cebasetteki bazı işçiler İsmailiyede kardeşlerle görüştüler ve
döndüklerinde edindikleri intibaları diğer arkadaşlarına
ilettiler. Bir müddet sonra benden kendilerini ziyaret etmemi
istediler. İsteklerini memnuniyetle kabul ettim. Kendileri ile
İslami daveti için çalışacağımıza dair karar verdik. Karar bu
uzak bölgede davetin ilk çekirdeği niteliğinde oldu. Sayısı
üçyüzü bulan işçiler şirketten bir cami yapmasını istediler.
Şirket bu isteklerini kabul edip bir cami yaptırdı. İsmailiyeden
de hem imamlık hem de öğretmenlik yapacak bir hoca göndermesini
istediler. Kardeşler bu göreve Hira Enstitüsünde öğretmenlik
yapan değerli hocamız Muhammed Farağlıyı atadı.
Farağlı hoca Balaha giderek camiyi teslim aldı. Onun etkili ve
kuvvetli ruhu işçilerin ruhu ile kaynaştı. Bir kaç hafta geçmeden
işçilerin fikri ruhi ve içtimai seviyeleri hayret verecek bir
ölçüde yükseldi. Bu kişiler kendi nefislerinin kıymetini
hayattaki vazifelerinin yüceliğini ve insani üstünlüklerini idrak
ettiler. Kalblerindeki korku zillet zaaf ve aşağılık duygusunu
slld^er. Allaha iman etmek ve yeryüzünde
onun halifesi görevini vapmakla şeref duydular. Re-sulullah
(s.a.v.)ın Allah sizlerden bir iş yaptığınız zaman onu iyi yapanı
sever hadisine uyarak işlerine ciddiyetle sarıldılar. Kendilerine
ait olmayan şeylere tenezzül etmediler. Değersiz istekler onları
bağlamadı. Yöneticilerine karşı başları dik ve vakur oldular.
Onlarla konuşurken mantıklı ve isbatlı konuştular. Ağızlarından
bir kötü söz çıkmadığı gibi başkalarından da kötü sözü kabul
etmediler. Daha önce olduğu gibi onların kendilerini
aşağıfamasına müsade etmediler. Ancak bu siyaset baştakileri
memnun etmemiş olacak ki Durum böyle devam ederse hakimiyet bu
hocanın eline geçer. Hiç kimse hocanın ve işçilerin önüne geçemez
görüşüne vardılar.
Şirket bu çalışkan hocanın işine son vermeyi kararlaştırdı. Ve
durumu hocaya bildirmek için bir adam gönderdi. Hocaya gelen bu
kişi Müdürümüz şirketin size ihtiyacı kalmadığını senin yerine
bir işçiyi bu göreve atayacağını söyledi bugüne kadar olan
hesabınızı da gönderdi dedi.
Hoca ona gavet sakin bir şekilde şöyle cevap verdi Ben şirketin
görevlisi olduğumu bilmiyordum. Bilsem bile kabul etmezdim. Ben
İsmailiyedeki Müslüman Kardeşler tarafından görevlendirildim.
Maaşımı da onlardan aldığımı sanıyordum. Çünkü sözleşmemi onlarla
yaptım sizinle değil. Ben sizden maaş kabul etmeyeceğim gibi
görevimi de bırakmama imkan yoktur. Ancak cemiyet başkanı isterse
görevden ayrılırım Şirket Klanın maaşını almasını bekledi fakat
hoca gidip onlardan para almadı ve durumu bana bildirdi. Ben
hocadan Haklı bir çıkış yaptığını ne olursa olsun görevini
bırakmamasını istedim. Bu defa şirket mahalli idareye başvurdu.
Şirket müdürü Miyo Manyo kanal valiliğine müracaat etti. Vali ise
İsmailiyeden bir emniyet yetkilisinin yanına kuvvet alıp şirkete
gitmesini ve hocanın oradan alınmasını istedi. İsmailiyeden gelen
yetkili şirket müdürünün bürosuna oturup hocayı çağırttı. Hoca
gönderilen kişiye Benim müdürle işim yoktur. Benimle işi olan
camiye gelsin dedi. Bunun üzerine yetkili camiye giderek hocadan
müdürün isteğine uyup camiyi terk etmesini istedi. Hoca buna aynı
cevabı vererek Bana İsmailiyedeki cemiyet başkanından bir mektup
getirirsen görevden ayrılırım. Ancak kuvvet kullanmaya kalkarsan
buradan cesedim çıkar dedi. Bu durumdan haberdar olan işçiler
hemen işi bırakıp bağırarak idareye doğru koştular. Emniyet
yetkilisi sonuçtan korkup herşeyi olduğu gibi bırakarak
İsmailiyeye döndü. Anlaşmak için benimle temasa geçti. Ben de
kendisine Düşünmem gerektiğini ve durumu cemiyetin idare
meclisine götürdükten sonra bir cevap verebileceğimi söyledim.
Fakat üzülerek söyleyeyim ki şirketin Kahirede bulunan idare
meclisine gittiğimde şirketin biricik Mısırlı temsilcisiyle
konuştum ve anladım ki bu kişi bile işçilerin iyiliğini
istemiyor. Şirketin menfaatlerini savunuyor. Milli gayret ve
sevgiden tamamen mahrum.
Şirketin müdürü ile görüştüm Hocadan niçin memnun olmadıklarını
sordum. Aldığım cevapta bu beylerin sadece arzularına boyun eğen
bir kişi istediklerini anladım. Bana söylediği şu sözleri rıh?
unutamıyorum Bir çok müslüman liderle dostluğum vardır. Cezayirde
yirmi sene kaldım. Bize sıkıyönetim uygulayan bu hoca gibisini
görmedim. Üzerimizde sanki bir general gibi. Onun bu görüşüne
şiddetle karşı çıktım. Şirketin işçilere sert davrandığını
haklarını vermediğini onları küçük gördüğünü kendisi korkunç para
kazanırken işçilerin ücretlerini kısıtladığını anlattım. Şirketin
bu tutumunu bırakmasını az kara kanaat edip işçilerin haklarını
vermesini istedim. Bu konuşmalardan sonra hocanın iki ay daha
vazife yapmasını bu müddet bittikten sonra Müslüman Kardeşter
cemiyetine resmen başvurup hocanın değiştirilmesini istemesini ve
bu iki ay içerisinde hocanın maaşının artırılmasını
kararlaştırdık. İki ay bittikten sonra Farağlı r>ocanın yerine
Şafii Ahmet hocayı tayin ettik. Ve davet bu sahrada yoluna yine
devam etti.
ÇİRKİN OYUNLARDAN ÖRNEKLER
1) SAHRADA BAYRAM NAMAZI Ramazan günlerinde Abbasi camiinde sabah
namazından sonra bazı İslami konularda halka bilgi veriyordum.
Çoğu zaman oruç zekat ve ramazan gibi konulara temas ediyordum.
Ramazanın sonlarına doğru bayram namazı hakkında geniş malûmat
verdim. Bayram namazından bahsederken şehrin dışında kılmanın
sünnet olduğunu erkek-kadın herkesin çıkıp İslami hayır ve
heyecana şahit olmalarını istedim. İmamı Şa-finin dışında bütün
imamların sahrada kılınan bayram namazlarının daha faziletli
olduğu hususunda birleştiklerini söyledim. Sadece İmam-ı Safi
memleketteki cami bütün müsiümanlara yetiyorsa camide kılmanın
daha faziletli olduğunu söylemiştir dedim.
Ben bu konudaki fıkhi hükümleri anlatırken dinleyicilerden biri
Sünneti yerine getirelim. Ramazan bayramını sahrada kılalım.
Üstelik İsmailiyedeki camiler küçük olduğundan cemaata dar
gelmektedir. Oysa etraflıdaki geniş sahra ihtilal ordularına bile
fazla gelmektedir dedi. Cemaatın hepsi de aynı görüşte ısrar
edinoe onlara uymaktan başka çare bulamadım. Ancak bu
memleketteki müslümanların bu konularda çok hassas olduğunu ve
süratle görüş ayrılığına düştüklerini üstelik bu gibi konulardaki
ihtilafların bitmesinin üzerinden daha çok zaman geçmediğini
düşünerek acele etmememiz gerektiğini on lara anlattım. İlim
adamları ile görüşüp uygulamada anlaşmamız gerekir. Eğer
muvafakat ederlerse ve acele etmezlerse iyi olmayan bir şeyin
etrafında toplanmak iyi olanın üzerinde ayrıcalığa düşmekten daha
makbuldür dedim.
Bu konudaki çalışmalarıma başlamak üzereyken Davet düşmanlarının
müthiş bir saldırıya geçtiğine şahit oldum Bu bir bidattir.
Camileri kapatmak ve İslama savaş açmaktır. Sokağın camiden üstün
olduğunu kim söyleyebilir. Bizden öncekilerden böyle bir şey
duymadık diyorlardı. Bu haber yıldırım hızı iie her tarafa
yayıldı. Kahvelerde .camilerde özel ve genel toplantılarda hep bu
konuşuluyordu. O günlerde son on günümü Abbasi camiinde itikatta
geçiriyordum. Namazlardan sonra soru yağmuruna tutuluyordum.
Herkes bu yeni bidatın ne olduğunu soruyordu. Bu asılsız
propaganda karşısında dehşete düştüm. Sorulan sorulara geniş
cevaplar veriyor bu konudaki dini hükümleri onlara anlatıyordum.
Lüzumsuz münakaşadan kaçıyor herkesi birliğe çağırıp dargınlıktan
uzak durmalarını istiyordum.- Fakat durum beni ve diğer ilim
adamlarını aştı. Müslümanların hak ve sünnete karşı gayreti daha
da arttı ve şehrin dışında namaz kılacaklarını herkese ilan
ettiler. Namazgahlarını bile hazırladılar. Benim Kahire-ye gidip
bayramı ailemle geçirmem gerekiyordu. Benden sonra bayram
namazını sahrada kılmışlar. Bu büyük İslami görüntü karşısında
göğüsleri kabarmış ve ruhlarına temiz peygamber sünnetinin
bereketi sinmişti. Bayram tatilinden döndükten sonra hala bu
sevincin eserleri yüzlerinde kendisini gösteriyordu.
Fitne rüzgarı sönmüş ve mübarek sünnet bu şehirde gökleşmişti.
Hala bayram namazları büyük bir İslami şenlik şeklinde şehrin
dışında kılınmaya devam ediliyor.
2) KADININ EVİNDE GECEN MÜNAKAŞA Bir ramazan gecesinde İsmailiye
Şeri kadısının ziyaretine gittim. Bu ziyarette emniyet müdürü
sulh hakimi orta okul müdürü maarif müfettişi bir çok yazar
avukat ve şehrin ileri gelenleri de vardı. Toplantı güzel bir
seminer şeklini aldı.
Kadı bize gümüş bardaklar içinde çay takdim etti. Dağıtma sırası
bana gelince cam bir bardak içerisinde getirmelerini istedim.
Kadı gülerek bana döndü ve şöyle dedi Zannederim bardak gümüşten
olduğu için içmedin. Evet özellikle kadının evinde dedim. Mesele
ihtilaf konusudur. Bu konuda çok şeyler söylenmiştir. Sanki biz
her sünneti yapıyormu-yuz ki bu konuda da titiz davranalım dedi.
Evet ihtilaflıdır. Ancak yemek ve içmek konusunda ihtilaf yoktur.
Bu konudaki hadis Muttefekun aleyhdir Peygamberimiz (s.a.v.) şu
hadislerde bu işi şiddetle yasaklamıştır Altın ve gümüş kaplardan
su içmeyin Bunlardan yapılmış tabaklardan yemek yemeyin (6) Altın
ve gümüş kaptan su içen kimse kartında cehennem ateşini
dolaştırmış olur (7) Nass dururken kıyas yapılmaz. Nassa uymaktan
başka çaremiz yoktur. Emretseniz de hepimiz cam bardaktan içsek
ne güzel olur dedim. Oturanlardan bazıları söze karışarak Madem
ki konu ihtilaflıdır o halde inkar etmeye lüzum yoktur dediler.
Bu arada sulh hakimi de kadıya hitaben şöyle dedi Muhterem kadı
madem ki kati nass vardır. O halde nassa hürmet etmemiz lazımdır.
Hikmetini araştırıp neticeye varıncaya kadar nassla amel etmek
durumundayız. O halde önce nassa uymalıyız. Hikmetini öğrenirsek
ne ala öğrenmezsek kusur yine bizimdir. Her halükarda nass ile
amel farzdır dedi. Bu konuşmayı fırsat bilerek hakime O
parmağındaki yüzüğü çıkar. Çünkü altındır. Altını da nass haram
kılıyor dedim. Gülerek şöyle dedi Hoca efendi ben Napolyon kanunu
ile hükmediyorum. Muhterem Kadı ise kitap ve sünnetle hükmediyor.
Konularımız ayrıdır. O halde beni bırak da şeri kadının yakasına
yapış. Ben de Emir bütün müslümanlara gelmiştir. Sen de
müslümanlar-dan birisin. O halde emir sana da yöneliktir dedim.
Bunun üzerine yüzüğü çıkarıp cebine koydu. Gerçekten faydalı bir
toplantı oldu. Bu basit olayın iyiliği emr kötülüğü nehy kabul
eden halkın arasında yankısı büyük oldu.
(7)
Hadisi Buhari ve Müslüm rivayet etmiştir
3) MİRAÇ HAKKINDA KONFERANS Miraç münasebetiyle bir konferans
verdim. Ve dedim ki Miraç Resulullah (s.a.v.)e bir ikramdır. Eğer
bir ruhun beden üzerinde kuvvetli bir hakimiyeti vardır diyor
isek Resuiullahın ruhu miraç gecesinde büyük bir kuvvet ve
genişliğe ulaşmış ve onun mübarek bedenine hakim olarak madde
kanununu etkisiz hale getirmiş dolayısıyla yemekten içmekten
havadan ve nefisten etkilenmeden mesafeye ihtiyaç duymamıştır
diyebiliriz. Bu düşünce uzak bir görüş değildir. Miraç mucizesini
garip karşılayanların zihnine sokmak için iyi bir delildir. Bu
konuda şair Şevki şöyle diyor Soruyorlar en şerefli Peygamber
ruhla mı cesetle mi miraça çıktı? Sen her ikisi ile de çıktın.
Her ikisi de ruh reyhan ve ziyadır.
Toplantı bitti ve herkes dinlediklerinden memnun kalarak
dağıldılar. Fakat maksatlı kişiler boş durmadılar. Müslüman
Kardeşler miracı inkar ediyor. Miracın mucize olduğunu kabul
etmiyor. Miracın sadece ruhla gerçekleştiğini iddia ediyor.
Böylece Icma-i Ümmetin dışına çıkıyor dediler. Kardeşler bu
iddialara karşılık vermek istedilerse de ben şiddetle karşı
çıkarak şöyle dedim Olumlu yol olumsuz yoldan bin kat daha
hayırlıdır. Sağlam düşüncelerle batıl düşüncenin önüne geçiniz.
Peki ne yapalım? dediler. Resuiullahın büyüklüğü hakkında bir
konferans vereceğimi ilan edin dedim. Söylediğimi yaptılar.
Belirlenen günde toplandılar. Onlara Resulullah (s.a.v.)in ahlaki
ve ruhi büyüklüğünü mükemmel kalıcı ve şümullü davetinin
azametini dünya ve ahirette Allah katındaki mertebesinin
yüceliğini anlattım. Toplantıdan çıkanlar sadece duyduklarını
konuşmaya başladılar. Allah (c.c.) hakkı batılın tepesine indirip
batılın beynini parçaladı. Böylece batıl ortadan kalktı.
TAPILAN ADAM
Bir gün yüzlerinde derin üzüntünün ifadesi apaçık kendini
gösteren iki ihlaslı kardeşimiz bana gelip şöyle dediler Şehirde
aleyhimize yaygın bir iddia var. Bu iddialara karşı elimiz
kolumuz bağlı duramayız. Bize müsaade et aleyhimizde haksız yere
söylenti çıkaranlardan intikam alalım. Bu kardeşlerime gülerek
şöyle dedim Bunda bizim için hayır vardır. Allah Taala bir ayet-i
celilesinde şöyle buyuruyor Muhakkak ki mallarınız ve
çanlarınızdan imtihan olacaksınız. Sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden ve Allaha şirk koşanlardan bir çok incitici sözler
işiteceksiniz. Eğer sabrederseniz bilin ki bu azme-değer
işlerdendir. (8) Sabır etmeniz gerekir. İnsanların yalan sözler
yayması Davetin gerçekliliğinin bir delilidir. İslamın ilk
dönemlerinde Davet ve onun sahibi Resûlullah (s.a.v.) hakkında
söylenenleri çok iyi biliyorsunuz. Bu manada daha çok şey
söyledim. Büyük bir üzüntü içerisinde Fakat işittiklerimize karşı
susmamız mümkün değildir. Senin hakkındaki bu sözü yayanlar
bilinen ve halkın üzerinde büyük etkisi olan kişilerdir. dediler.
Peki ne diyorlar? dedim Sen vaazlarında bana tapın diyormuşsun.
Müslüman kardeşler de seni ne bir beşer ne peygamber ne evliya ne
de şeyh yalnız tapılacak bir ilah kabul ediyorlarmış. Sana
gelmezden önce bu yaygaranın kaynağını araştırdık. Yüce bir dini
makamı temsil eden ve halk arasında sözü dinlenen alim bir zat
tarafından yayıldığını öğrendik. Bununla da yetinmeyip hocaya
gittik ve bu sözleri nereden duyduğunu sorduk Ben bu sözü
üstadınızdan işittim dedi. Çok garip karşıladık. Ve tekrar tekrar
sorduk. Her defasında da bizzat kulaklarıyla sizden işittiğini
söyledi. Tabii söylediklerine inanmadık. Ancak bu cüretkar
davranış karşısında dehşete düşerek size sormaya geldik. Bu sözün
hakikatini öğrenmek istiyoruz. dediler.
Bu sözü işitir işitmez yıldırım çarpmış gibi oldum. İnsanların
yalan ve İftira dolu hilelerinin bu ölçüye varması karşısında
şaşırdım. Sonra bu hoca iie ne zaman bir araya geldiğimi veya bu
iddiaya sebep olacak hangi sözleri sarfettiğimi hatırlamaya
çalıştım. Fakat hiç bir şey hatırlayamadım. Hemen bu iki arkadaşı
yanıma aldım. Ve hocayla sıkı ilişkisi olan iki öğretmen çağırıp
konuyu kendilerine anlattım Hocaya gidip bu yaygaranın aslının
öğrenmemiz gerekiyor. Açık söyleyeyim ki bu arkadaşların
söylediklerine inanamıyorum. Belki hoca mazlumdur veya
söylediklerini anlayamamışlardır. İsnct edilecek suç küçümsenecek
veya ihmal edilecek bir suç değildir. O halde gidip hocanın
kendisinden öğrenelim. dedim. Beş kişi kalkıp hocanın evine
gittik. Kapıyı çalıp bekleme odasında oturduk. Hoca bizi görür
görmez yüzü sarardı ses ve davranışlarında bir çalkantı meydana
geldi. Niçin geldiğimizi tahmin etmişti. Onun konuşmasına fırsat
vermeden Şu iki kardeş senin şöyle şöyle dediğini söylüyorlar.
Sen de onlara kulaklarımla işittim demişsin. Şimdi bu
arkadaşların söyledikleri doğru mudur? Gerçekten sen mi onlara
böyle söyledin? dedim. Evet dedi O halde arkadaşlar doğru
söylemişler. Emaneti yerine getirdiler. dedim. Sonra kardeşlere
dönerek Allah sizden razı olsun. dedim. Tekrar hocaya dönerek
Peki hoca efendi ne zaman benden bu sözü işittin? dedim Bir ay
önce caminin önünde otururken yanımıza Muhammed El-leysi isminde
bir öğretmen geldi. O esnada Müslüman Kardeş-lerin üyeleri
geçerken büyük bir sevgi ile sana selam veriyorlardı. Öğretmen
Üstad kardeşler seni ibadet eder derecesinde seviyorlar. dedi.
Sen de ona şöyle cevap verdin Eğer bu sevgi Allah rızası içinse
ne güzel sevgidir. Allahtan bu gibi sevginin daha da artmasını
isteriz. dedin ve İmam-ı Şafiinin şu mısraını misal verdin Eğer
Al-i Muhammedi sevmek rafızilik
(9) ise cin ve insan şahit olsun ki ben rafıziyim. dedin. dedi.
Evet hatırlıyorum dedim Bu onların sana ibadet etmesi anlamına
gelmez mi? dedi. Bu sırada yanımızdaki öğretmenlerden birisi
kalktı hocaya soğup saymaya başladı. Anlayışın bu mudur? Emanet
ve doğruluğun bu mudur? diyerek dqğmeye kalktı. Öğretmene engel
olduktan sonra hocaya dönerek şöyle dedim Olayı anlatırken
Müslüman Kardeşlere Allah tan başkasına ibadet etmeyi emr
ettiğimi (Haşa Allahın daveti bu iddialarından yücedir) ve
ihvanların akidesinin de bu olduğunu kendin ilave ettin. Benim
seni ibadet edercesine seviyorlar ifadesine tepki göstererek Bu
ifadenin İslami olmadığını bu ifadenin bize Avrupa edebiyatından
ve batının cıvıklığından geldiğini körü körüne taklit etmemizin
neticesinde kalem ve dilimizde yaygınlaştığını her müslümanın bu
gibi kelime ve ifadelerden şiddetle sakınması gerektiğini
söylediğimi unuttun. Fakat ne olursa olsun durum aydınlanmıştır.
Hocanın da dostu olan kardeşler bununla yetinmediler. Müslüman
Kardeşlerin umumi toplantısında bu durumu açıklamasını aksi
takdirde kendisini şiddetle cezalandıracaklarını söylediler. Hoca
bu isteğe uymak mecburiyetinde kaldı ve haftalık bir toplantıda
bir konferans vererek sadece oayı aydınlatmak istediğini başka
bir maksadı olmadığını
(9)
Şia mezhebinden bJr fırkanın adıdır.
Müslüman Kardeşlerin davetinin miletimizin özellikle
gençlerimizin ruhunda güzel bir etkisinin olduğunu
bildirdi. Böylece bu fesadın da önüne geçilmiş oldu.
1348 HİCRİ YIL DÖNÜMÜ
1348 Hicri yıl dönümünde Müslüman Gençler derneğinde bir tören
tertiplendi. Bir çok değerli hatipler konuşma yaptılar. Ben de
Hicret ve İslam Davetinin etkisi konulu bir konferans verdim.
Aynı zamanda Müslüman Gençler Cemiyetinde verilen konferanslardan
seçmeler adı altında yayınlanan bir broşür de çıktı.
Konuşmacılar arasında Yemen sarayının emiri Muhammed Zibare de
vardı. Konferanstan sonra kendisi ile Mısır ve Yemendeki
dinsizlik ve ibahilik hakkında uzun uzun konuştuk. Bu akımlara
karşı bütün gücümüzle karşı durmamız gerektiği konusunda anIcştık. Bu konuşmadan sonra kendisi ile aramızda bir dostluk
meydana geldi. Bana Yemende öğretmenlik yapmam için teklifte
bulundu. Bu konuda Şeyhul-İs-çm Muhammed (r.h.) ile arasında
yazışmalar oldu. Şeyhul İslam islahı seven ve bu konuda Yemenin
geniş adımlar atmasını isteyen bir devlet adamı idi. Kendisi ile
bu konuda çok mektuplaştık ve uzaktan uzağa tanıştık. Fakat
Mısıra benimsetilen yanlış siyaset Ye-mene gitmemi engelledi.
Üstad Muhammed Zibare İsmailiyeyi ziyaret edip bizimle üç gün
kaldı. Bu arada Müslüman Kardeşler müesseselerinden olan Hira
Erkek Enstitüsünü Müslüman Anneler Okulunu ve Gezi Grubunu gezdi.
Kardeşlerin derslerini ve konferansiarını dinledi. Kardeşlerin
sevgi kardeşlik İslam ve müslüman-lara karşı gayretle
coştuklarını bizzat müşahede etti. Gördükleri çok hoşuna gitti ve
böylece aramızdaki dostluk bağı devam etti.
MAL VE RÜTBE
Mal ve rütbe kainatta devamlı husumetin kaynağı çekişmenin temeli
ve kötülüğün temel maddesi olmuştur. Kardeşler İsmailiyede ruhi
bir birlik temiz bir sevgi ve kirlenmemiş bir kalb sahibi idiler.
Davet yolunda zorluklara katlanmada fedakarlık yapmada çalışma ve
her türlü harcamada adeta yarışıyorlardı önlerine çıkan her
engeli aşmayı başarıyorlardı. ...Kendilerine hicret edip
gelenleri severler onlara verilenler karşısında içlerinde bir
kaygı hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile
onları kendilerine tercih ederler. (10) Müslüman Kardeşler bu
özellikte okullar açıp müesseseler kurduktan sonra buraya resmi
diplomaya sahip yüksek tahsilli görevliler tayin edinceye kadar
işler yolunda gitti. Yeni tayin edilen görevliler Davet ve
davetcüerin programları hakkında yeteri kadar kültürel ve ruhi
olgunluğa erişmemişlerdi. Bu yüzden gaye vasıta ve hedef
bakımından tam bir birlik içinde olan bu kardeşler topluluğunun
arasında garip bir unsur oldular. Ruh ve düşünce bakımından
bizlere yabancı olan bu görevliler davetin rütbesine ve malına
göz diktiler. Halbuki bu davet hic bir gün mal sahibi olmadı.
İstekleri devamlı gelirlerine mahkûm oldu. yaptığı işlerde
başarılı olmasına rağmen kasası devamlı boştu. Kardeşlerin
ceplerinin dolu olması Davetin hazinesinin dolu olması anlamına
gelirdi. Çünkü davet o malları istediği gibi harcayabiliyordu.
Kardeşlerin arasına giren bu yabancılar sadece müesseselerde
değil cemaatin yapısında da büyük görevleri elde edeceklerini
böylece teşkilatın önemli gelirlerine kavuşacaklarını sanarak
kardeşler arasında söz gezdirmeye başladılar. Bu fitnenin başını
çeken programını hazırlayan Hira Ensti-tüsüne tayin edilen alim
fakih dili tatlı konuşması acık bir öğretmendi. Mevhibesine
dayanılarak kendisine tören komisyonu başkanlığı ve camide vaaz
etme görevleri de verilmişti. Kendisine herkes tarafından saygı
duyuluyordu. Özellikle benim İsmailiye-de dörtsene kaldığımı
yakında tayinimin çıkacağını sanarak cemiyet başkanlığına da göz
dikiyordu. Kendisinin de bir memur olduğunu ve bir gün İsmailiye
den ayrılacağını unutuyordu. İsteklerini samimi çalışma ve davet
yolunda fedakarlık yapma gibi normal yoldan değil de hile bölme
ve ara bozma gibi anormal yollarla gerçekleştirmeye çalışıyordu.
Kardeşler arasında nüfuz sahibi olduklarını zannettiği bazı idare
meclisi üyeleri ile dostluk kurup onların ziyaretine gitti onlar
da kendisinin ziyaretine geldiler. Biz bunların hepsini davete
leke getirmeyecek temiz çalış malar kabul ediyorduk. Kardeşlerin
daveti aralarındaki bağı kuvvetlendirmek değil miydi
MÜSLÜMAN KARDEŞLERE BİR YARDIMCI SEÇİMİ
Kardeşler Davetin mesuliyetini yüklenecek birini seçmeden
İsmailiyeden ayrılacağımdan endişe ediyorlardı. Tayin olmazdan
önce bu konuyu ciddi olarak düşünmemi istediler. Düşüncenin çok
yerinde olduğu kanatine vgrdım. Bu konu bir müddet beni meşgul
ettikten sonra Ali el-Çedaviyi yerime aday gösterdim. Bu
kardeşimiz ahlak ve dinde üstün yeterince bilgiye sahip bir
zattı. Allahın kitabını çok güzel okurdu. Arıştırması ve okuması
çok genişti. Bunun yanında davete ilk İcabet edenlerdendi.
Kardeşlerin sevgisine ve kalplerine şn yakın olanlarındandı.
Cemiyeti genel bir toplantıya çağırıp adayımı kendilerine takdim
ettim. İttifakla ve sevinçle kabul ettiler. Hatta bazıları daha
ileri giderek hocanın işini bırakmasını (O zaman marangoz olarak
çalışıyordu) ve bir ücret karşılığında cemaatın camisinde imam
olmasını teklif ettiler. Böyle olursa vazifesini daha mükemmel
yerine getireceği düşüncesindeydiler. Toplantıdaküe-rin hepsi bu
teklifi uygun buldu. Ben de kabul ettim. Çünkü bütün vaktin
davete ayrılmasında fayda mülahaza ediyordum. Hoca da az bir
maaşla bu görevi kabul etti. Çünkü o fedakarlık istiyordu ganimet
değil. Ve çok şükür İsmailiyedeki kardeşlerin hepsinin arzusu bu
idi. Bu yapılanlar benim ayrılmamın bir belirtisi ve ayrılığın
yaklaştığının bir-deliliydi.
BİRİNCİ KOMPLO
Hoca umduğuna kavuşamadığını gözleri ile gördü. Reis yardımcısı
fiilen tayin edilmişti. Hoca bu duruma razı olur muydu? O
kendisini bu maran-gozdan daha layık daha alim daha kudretli
kabul ediyordu. Ona göre Ali el-Oedavinin ilmi mevhibesi ve
değeri neydi? Halbuki kendisi yüksek tahsil diplomasının yanında
şiir söylüyor güzel konuşuyor Da-vetin nasıl yayılması
gerektiğini iyi biliyor insanlarla iyi ilişki kuruyordu. Planlı
çalışıp durumu lehine çevirmesi gerekiyordu. Nitekim aralarında
kuvvetli bir bağın bulunduğu arkadaşlarından yardım istedi.
İçlerinden birisi dostluğunu en samimi şekilde ispatladı. Onun
hilesine alet olup gece gündüz fitnelik yaptı. Hocanın bu göreve
daha layık olduğunu üstad
Bennanın Ona zulüm ettiğini fedakarlıklarını hiçe saydığını oysa
hocanın zorluklara tahammül edip çok masraf yaptığını Üstada
büyük samimiyetle bağ-londığını malını hayatını istikbalini ve
ehlini üstad ve davet için feda ettiğini buna karşılık bu göreve
getirilen Ali el-Cedavinin hiç bir şey yapmadığını herkese
anlatıyordu. Nasıl olur da üstad kendisine samimiyetle bağlı bir
kişiyi bırakıp da durumu iyi olmayan birisini seçer? Bu apaçık
bir zulümdür. Üstelik umumi meclisin toplantısı da kanuni
değildir. Çünkü bütün üyelerin gelmesine fırsat verilmeyecek
kadar ani olmuştur. Üyelerin hepsi katılsaydı durum çok daha
değişik olabilirdi. Ayrıca bu kişilerin görüşlerini açıklama
hakkı gasp edilmiştir. diyordu.
Cemiyetin okul ve cami harcamalarından 350 lira borcu varken
nasıl olur da hoca imamlık ücreti olarak ayda dört iira alabilir?
Oysa bu vazifeyi Allah rızası için veya 50 kr. gibi cüzi bir
parayla yapacak değerli hocamız var. diyordu.
Daha buna benzer nice görünüşte rahmet arkasında azap olan
ballandırılmış sözler söylüyordu. Hedefi alınmış kararda bir yara
açıp bozulmasını sağlamaktı. Bunlar iyi kalpli () kardeşimizin
maksadına varması için birer basamaktan başka bir şey değildi.
Bu arkadaş hocasının vesvesesine kulak verip iyice dolmuştu
iblisin bir çok dostları ve yardımcıları vardır ki sözleri
iblisin sözlerinden daha geçerlidir. Cin ve insanın
vesveselerinden Allaha sığınırım. Bu kişi görüşlerini bazı
kardeşlere empoze etmeye çalıştı. Bazıları kendisine nasihat etti
bazıları da söylediklerinden etkilendi. Ortaya attığı iddialar
kardeşler arasında yayılmaya başladı. Ben rüzgarın hangi yönden
estiğini iyi biliyordum. Kendisini yanıma çağırıp nasihat ettim.
Fakat hocanın daha layık olduğu görüşü onun ruhuna işlemişti...
Şeytan davetin menfaatinin bu yönde olduğu ve şahsi çıkarı için
dsğil umumun iyiliği için çalıştığını ona betıimsetmişti. Şeytatanın müminlerin temiz kalblerini ve samimi imanlarını bozmak
için devamlı girdiği açık kapı da burası idi. Bu kişinin safına
daha önce dostu olan üç kişi daha katıldı. Kanaatimce onun
yanında yer almalarının en önemli sefcebi aralarındaki dostluğun
yanında Ali hocaya karşı duydukları nefret ve onun eriştiği
mertebeyi çekememezlik olmuştu. Fakat davetin faydası için
çalıştıklarını söylemekle bu hakikatları gizlemeye
çalışıyorlardı.
Fitneyi kökünden kazımak ve halletmek istiyordum. Çünkü ben bu
kişilere karşı iyi niyetimi hala koruyordum. Davete ilk icaabet
eden. onun yolunda büyük fedakarlığa katlanan bu kişileri takdir
ediyordum. Davetin kaynağından gelen ve onun kucağında büyüyen bu
gibi askerleri yetiştirmek yeni bir mücadeleyi gerektirdiği gibi
çok vakit alan bir eğitimi de gerektirdiğine inanıyordum. Bunun
yanında kardeş-] ilk sevgisi şefkat ve vefa duyguları bu
kardeşlerden ayrılmamı engelliyordu. Bu manaları Allah Taala
Peygamberine ne güzel açıklamıştır Sizin sıkıntıya düşmeniz ona
çok ağır ve güç gelir. Üstünüze çok düşkündür. Müminlere cidden
şefkatli ve merhametlidir
Davet erbabının Peygamber (s.a.v.)in ahlakı ile ahlaklanması ve
Onu örnek alması lazımdır. Müminlerin sıkıntıya düşmesi ona zor
gelmeli kardeşliklerine ve ruhlarının temizliğine düşkün
olmalıdır. Bunları dikkate alarak onlara katı davranmak ve hemen
cezalandırmak veya cemiyetten ayırarak kardeşlerinden uzak tutmak
istemiyordum. Bunun yerine daha güzel ve daha iyi bir yol seçtim.
Onları yanıma toplayıp Ne istiyorsunuz? dedim. Vekaletini Ali
el-Cedavi kardeşimize vermemeni istiyoruz dediler Güzel siz
böyie istiyorsunuz. Fakat diğer kardeşleriniz hocayı seçip bu
görevi kendisine verdiler. Eğer sizin istediğinizi yaparsam o
arkadaşlara ters düşerim dedim Hayır bütün arkadaşlar seçmedi.
Eğer toplantıda hepsi bulunsaydı görüşleri başka olurdu. Toplantı
acele yapıldı ve maksadı öa pek anlaşılamadı dediler. Eğer
yeniden toplantıya çağırsak toplantının da gayesini bildirsek ve
herkes görüşünü serbestçe açıklayabilecektir desek umumun
görüşüne uyar mısınız? dedim. Evet dediler. Güzel bir şey
kaybetmeyiz. Gelin anlaştığımız konuları yerine getireceğimize
dair Aüaha söz verelim. dedim. Bu konuda Allaha söz verdikten
sonra toplantının zamanını belirledik ve bütün kardeşleri
toplantıya davet ettik. Gerçekten bu durum kardeşler için hem
yeni hem de hayret verici idi. Onlar tam bir birlik ve kaynaşma
içindeydiler. Birinin sözü hepsinin sözü idi. Resûlullah
(s.a.v.)ın şu hadisleri onlara tam mutabıktı Sevgider merhamette
ve şefkatte müslüman-lan bir tek ceset gibi görürsün...
Müslümanlar bir-birine kGrşı adaletlidirler zayıfları
zimmetlerinde yaşar onlar başkalarına karşı bir tek kuvvettirler.
Fakat ben iyiliği tercih ederek fitneyi önlemek istediğim için bu
yola baş vurdum. Toplantıdan önce Ali kardeşimize Eğer sonuç
lehine olursa maaşdan vazgeçtiğini ve camide gönüllü olarak
hizmet yapacağını ilan et dedim. İhvan toplandı ve vekalet için
seçim yapıldı. Seçimin sonucu müthişti. Dört muhalifin oyları
dışında ittifakla tekrar Ali hoca seçildi. Sonucun ilanından
sonra Ali hocanın maaşından vazgeçtiğini ilan etmesi onları çok
duygulandırdı. Hocanın tutumu ile şu dört muhalifin tutumu
karşısında şaşırdılar. Dört kişi. 500 den fazla kişiye
kendilerini kabul ettirmek istiyordu. Şayet onların dediği
olmazsa 500 kişi hataya düşmüş olacaktı. Çünkü onlar kendilerinin
haklı olduklarına inanmışlardı. Cemaatlerin en garip çilesiydi
bu. İslam cemaatın dışına çıkanlara müsamaha gösterilmemesini
tavsiye etmekle en büyük hikmeti dile getirmiştir Aranıza girip
gücünüzü zayıflatmak isteyenleri ne olursa olsunlar kılıçla
başlarını kesin Fakat biz müslümanlar büyük ölçüde Demokrasi ve
şahsi özgürlükler gibi kelimelerin arkasına saklanan sistemlerden
etkilenmişiz. Ne demokrasi ve ne de özgürlüğün hiç bir zaman
birliği bozmaya veya başkalarının hürriyeti ile oynamaya hakkı
yoktur.
Gerçekte kardeşlerin tutumu fevkalade idi. Toplantıdan sonra bana
gelerek işini bırakan ve maaşından da feragat eden kardeşlerine
sermaye vermek istediler. Fakat ben onlara hocayı yalnız
bırakmayacağımızı ona caminin dükkanlarından birini tahsis edip
orada hem ticaretini ve hem de camideki görevini yapmasını
sağlayacağımızı bildirdim ve onlara hayır duada bulundum. Böylece
bu fitnenin burada biteceği ümidi ve sevinci içerisindeydim.
İKİNCİ KOMPLO
Fakat insanın nefsine heva yerleşince onu hayırdan ve haktan
habersiz kılar. Nitekim de öyle oldu. Durum istedikleri gibi
olmayınca aralarında durumu müzakere ettiler. İyilik elbisesi
altında davete ve cemaata kötülük yapmaya karar verdiler. Üstadın
işleri bir kişiye bırakması davet için tehlikelidir. Çünkü
cemiyet cami ve merkez binası yapımı için tüccara
350 lira borçlanmıştır. Eğer borç sahipleri bu durum duyarlarsa
borçlarını isterler. Bir çok müslüman yar dimi keser. Üstelik
herkesin aleyhimizde haksız ko nuşmasına sebeb olur. Cemiyette
beş kuruş bile yok Yeni tayin edilen kişi bu kadar zorlukların
altında nasıl kalkabilir? Üstad cemaati bu kadar yükün al tında
bırakıp giderse ne olacak? Bu yüklerin altında kalkacak kuvvetli
ve zengin bir kişiyi vekil eşeydi d ha iyi olmaz mıydı? şeklinde
dedikodular yaydı lar.
Bu haber halk arasında yayıldı. Herkes toplarit yerlerinde
bunlardan bahs ediyordu. Bu sözler söyl yenler tarafından
yayılırken cemaate acıdıklarına v iyilik yapmak istediklerine
yorumladım. Suçlamada uzak durarak iyi niyetimi muhafaza ettim.
Durumu kendi usulümde çözmek istedim. Borç lu olduğumuz dört
tüccarı çağırıp borçların yalnız bi risine yüklenmesini istedim.
Kabul ettiler. Ödemekl mükellef olduğum tüccara borcu takside
bağlamasın teklif ettim ve her ay 8 lira ödeyebileceğimi söyledim
o da kabul etti. Şahsım adına 8 liralık 45 bono imza ladım.
Cemiyetin kendilerine borcu olmadığına dai onlardan yazı aldım.
Bütün bu belgeleri birbirine ek ledim. Artık cemiyetin tek kuruş
borcu kalmamıştı.1 Aralarında bu dört kişinin de bulunduğu bütün
kardeşleri toplantıya çağırdım. Borçla ilgili gelişmeleri
bilgilerine sunduğumda şaşırdılar. Özür dilemek istediler Niçin
kendini zor durumlara soktun? Seni yalnız bırakmamız insanlığa
yakışır mı? Bu yaptığın iyiliklerin cezası mı? Farz edelim bu
borçları ödeyeme-din o zaman ne olacak? dediler.
Siz beni bırakın. Ödemeye gelince ödeyebileceğim şekilde takside
bağladım. Allah razı olsun tüccarlar kabul ettiler. Ben dini ve
ümmeti için çaba harcayan müslümanlardan sadece biriyim benim
için endişelenmeyin. Borçlarını ödeyemediler veya aralarında
fitne var dedirtmemek bize yeter. İman ve hak üzere kurulmuş şu
birliğin devam etmesi bize yeter. dedim. Bu söylediklerime
karşılık hiç birşey diyemediler. Yaptıkları tek şey içlerinden
hazine emini olan kişinin bu görevi başkasına vermek istediğini
bildirmesi oldu. İsteğini kabul ettik. Devir-teslim sırasında
çekmecelerin altını üstüne getirirken Çok şükür hazine harap
diyerek anahtarı kardeşimize teslim ettiğini benim de kendisine
Hayır kardeşim Allahın lütfü ile sapasağlamdır dediğimi hala
hatırlıyorum. Gerçekten de bunlar aramızdan ayrıldıktan sonra
kardeşlerin hazinesi Allahın izni ile doldukça doldu. İsmailiyenin hayır sever halkı Allahın yardımı ile hazineyi imar ettiler.
Teşkilatın borcunu bonolar imzalayarak üzerime aldığımı haber
alır almaz Muhammed Zemlut (r.h.)un evinde toplanıp meblağı
aralarında taksim ettiler.
Cemiyete 400 lira yardım yaptılar. Bonolar ödendikten sonra
geriye kalan cemiyetin hazinesine kondu. Daha bir çok bağış
yapıldı. Hazinede on misli para birikti. Yer ve göklerin hazinesi
Allahındır. Fakat münafıklar bunu bilmezler. (12)
SAVCILIĞA ŞİKAYET
Hayret ettiğim bir husus da bu arkadaşların isyanda israr
etmeleri olmuştur. Kardeşlerinin mal ve can ile nasıl davet
yolunda yarıştıklarını görüp bu güzel örneklerden etkilenecekleri
gerekirken kin ve husûmetleri daha da artmıştı. Anlaşılıyor ki
insan nefsi yanlış metodlara baş vurup çeşitli başarısızlıklara
uğramasına rağmen haksız olduğunu bile bile başarıya kavuşmakta
israr ediyor ve başarıdan başka bir-şey düşünmüyor.
(Yarattıklarının üzerinde Allah Ta-alanın çeşitli tasarrufları
vardır) Ancak savcılığa başvurmaktan başka çareleri kalmamıştı.
Dostumuz bizzat kendi imzası ile bizi savcılığa şikayet etti.
Onun bu yönünü devamlı takdir ederim. Hiç bir zaman gizli
savaşmayı tercih etmemiştir. Bu da onun edebi cesaretinin ve hata
etmiş olsa da Davetin terbiyesinden geçmiş olmasının bir
eseridir. Savcılığa yaptığı şikayette şöyle diyordu İsmailiye
orta okulu öğretmeni ve Müslüman Kardeşlerin lideri Hasan ei-Benna Efendi Cemiyetin malını tarumar ediyor ismaili-yeden toplanan
paraların bir kısmınım Müslüman
(12)
Münafikûn 7
Kardeşlerin Kahire şubesine bir kısmını da Ebu Su-veyr şubesine
gönderiyor. Oysa bu mallar İsmailiye halkından toplanılmıştır.
vne onlara harcanması gerekir. Savcılık insanların malını ırzını
ve kanını korumakla görevli olduğuna göre bu konuya derhal el
atmalı ve bu sorumsuz harcamaları önlemelidir. Hatırladığıma göre
savcı Mahmut Mücahit isminde bir zat idi. Gayet dakik ve titiz
bir insandı. Davacıyı çağırıp sakin bir şekilde ona şunları sordu
Cemiyetin idare meclisinde üye misiniz? Evet öyle idim mali
İşlerini yürütüyordum. Fakat istifa ettim. dedi idare meclisi
paraların bu şubelere verilmesini onayladı mı? Evet dedi Genel
Kurulda üye misiniz? dedi Her kuruluşunda üye idim. Fakat şu anda
bu insanları sevmiyorum. Kendimi de bunlann işlerinde bir üye
kabul etmiyorum dedi Bu harcama Genel Kurula sunulsa genel kurul
muvafakat eder miydi? dedi Tabii efendim. Eğer Hasan el-Benna bu
paralan kendime harcadım dese bile memnunlukla karşılarlar çünkü
Hasan hoca onları büyülemiştir. Onun her yaptığına düşünmeden
muvafakat ederler dedi. Bunun üzerine savcı şöyle dedi Madem ki
idare meclisi ve genel kurulu bu harcamayı uygun bulmuşlar sen de
bunlann hiç birinde üye değilsin o halde konunun seni
ilgilendiren bir yönü olmadığı gibi bu savcılığın da konusu
değildir. Bu kişiler toplanıp aralarında para toplamışlar
içlerinden bir kişiye de harcama yetkisi vermişler ve bu kişinin
harcamasını uygun bulmuşlar. Savcılık bunlara ne yapabilir?
Mallarını istedikleri gibi harcayabilirler. Sen gençsin samimi
bir insana benziyorsun. Ancak büyük bir hata ediyorsun. Beni
dinlersen cemaatına dön ve arkadaşlarınla çalış. Şayet
çalışmıyorsan evinde otur kendi işlerinle meşgul ol. Bırak
adamlar çalışsınlar. Eğer nasihat istiyorsan senin için en iyisi
budur. Bu konuşmalardan sonra savcının yanından ayrılıyor.
Ahmet Askeriye kardeşim bu hadiseyi duyar duymaz Şubrahitden
geldi ve bu kişileri cemaata geri çevirmek için arabuluculuk
yapmak istedi. Ancak onları inatlarından vazgeçiremedi. Ahmet
(r.h.) bu gibi konularda keskin görüşe sahipti. Bana şöyle dedi
Bu adamlarda hayır yoktur. Davetin yüceliğini idrak etme ve
liderlerine itaat etme inancını kaybetmişler. Bu iki prensibi
kabul etmeyen kimselerden bize hayır gelmez. Bunlardan vazgeç ve
yoluna devam et yardımcın Allahdır.
Aynı sözleri onlara da söyledikten sonra Şub-rahite döndü. İdare
meclisini toplayıp bu kişileri cemiyetten atmayı düşündüm. Fakat
buna ihtiyaç kalmadan kendileri istifalarını takdim ettiler.
İstifadan sonra cemaattan uzak kaldıklarından hile ve oyunlarını
uygulayamama sıkıntısına düştüler. Dolayısıyla maarif bakanlığına
savcılığa ve emniyet yetkililerine imzasız şikayet mektupları
yazmaya başladılar. Sonra da davetin direği kabul ettikleri
kişilere gidip bizim aleyhimizde iftiralar atarak onları
şerıaattan soğutmaya çalıştılar. İlk gittikleri de Muham-det
Hüseyin ez-Zemlut oldu. İftiralarını ona şu şekilde açıkladılar
Müslüman Kardeşler tehlikeli insanlardır. Eğer yaptıkları gizli
işleri buseydin bunları terk eder ve kaçardın. Biz bu kişileri
ilgili mercilere şikayet edeceğiz. Ancak istifanızı verip bu
kişilerden uzaklaşmanız ve gerekli tedbiri almanız için önce size
geldik. Sana bir zarar gelmeyeceği kanaatine vardıktan sonra
şikayetimizi yapacağız. Hüseyin kardeşimiz onlara
Söylediklerinizden emin misiniz? dedi Evet yüzde yüz eminiz.
Hatta bu gizli yönlerine biz de katıldık. dediler. Dinde akılda
imanda kuvvetli olan bu sadık kardeşimiz onlara şöyle cevap verdi
Eğer doğru söylüyorsanız hainsiniz. Yalan söylüyorsanız
iftiracısınız. Hain veya yalancı olduğunuza göre size saygı
göstermemi nasıl benden istersiniz Kalkın Sizi görmek
istemiyorum.
O anları hiç unutamıyorum. Hüseyin kardeşimiz sinirlendiği
yüzünden belli olduğu halde gelmiş okulun müdüründen izin alarak
beni sınıftan çıkartmıştı. Yürüyerek şehrin dışına çıktıktan
sonra duyduklarını bana açıklayarak şöyle dedi Şayet bu adamın
söyledikleri doğru ise hemen git gerekli tedbiri al. Eğer
gerçekten gizli işleriniz varsa kapatmaya çalış. Sona bir şey
sorarlarsa Benim bu cemaatla ilgim yoktur. Cemaatin başkanı
Hüseyin Zemiuttur. Gidin ona sorun de. Sen daha gençsin istikbal
seni bekliyor. İlerde hükümet senin peşini bırakmayabilir.
Üstelik sen bizim miscrfirimizsin. Allah rızası için davet
görevini ifa ediyorsun. Sen en güzel şeye müstahaksın. Bu imanlı
kardeşimizin şehameti beni çok etkiledi. Kardeşime şöyle dedim
Emin olun efendim hiç gizli bir şeyimiz yoktur. Gündüz gözüne
çalışıyoruz. Şayet onların dediği doğru olsaydı çoktan bizi
şikayet etmişlerdi. Cemaatle bunların arasındaki anlaşmazlık yeni
değildir. İşin esası şudur. Sen iyi ve saygı değer bir kişisin.
Malın ve nüfuzunla cemaata yardım ediyorsun. Cemaaatı senin
yardımlarından mahrum etmek istediler. Halkın huzuruna bu korkunç
iddia ile çıkmaları da bu yüzdendir. Size çok çok teşekkür
ederim. İman ve vefanızdan dolayı Allah sizi mükafatlandırsın.
Bu muhterem şahsiyetin daha sonra söylediği şu sözleri hala
unutamıyorum Kardeşim iyi bitki İslamın aziz olduğunu islam
ümmetinin zafere kavuştuğunu görmeden ecelimin gelmemesini
Allahtan istiyorum derdi. Fakat islamın aziz olmadığını göre göre
öldü. Benim de hayattaki tek emelim İslamın aziz olmasıdır.
Allahtan bu günü göstermeden canımı almamasını istiyorum. Fakat
ben bunun çok uzak bir ihtimal olduğunu hissediyorum. Çünkü hala
müslümanların yanında bir damla kan çok pahalıdır.. Bir damla kan
onların yanında çok kıymetli olduğu] müddetçe hiç bir şeye
ulaşamazlar. Çünkü izzet ve hürriyetin karşılığı sadece bir damla
kandan ibarettir. Kuran böyle buyuruyor Peygamberin sireti bunu
gösteriyor. Öyle değil mi? Doğru söylüyorsun. Fakat emih olun ki
sağlam iman kanlan ucuzlatır. Başko bir deyimle pahalılaştırır.
Çünkü İslam yolunda akan kanın mükafatı Allah katında çok
büyüktür. İman Allahın kullanndan bir grup müslümanın kalbine
yerleşmeye başlamıştır. İnşallah kurtuluş bunların elinden
gerçekleşecektir. Yeni oluşan bu gençlerin elinden bir çok
hayırlı işler çıkacaktır. Allah ömürlü eylerse gözlerinle
göreceksin. dedim. Fakat çok azlar. dedi Çoğalırlar azda da hayır
vardır. Allahın izni ile nice az gruplar çok gruplara galip
geldiler. Allah sabredenlerle beraberdir. (13) dedim Allahtan
sana hayırlı müjdeler vermesini temenni ederim. dedi.
Daha sonra savcının imzasız dilekçeler hususunda kendisine
başvurduğunu kendisinin de bu dilekçelere önem vermemesini
istediğini şayet iddiaları doğru olsaydı niçin kendilerni
gizleyeceklerdi dediğini bana anlattı. Allah Muhammed Hüseyin
Zem-luttan razı olsun.
BROŞÜRLER
Bu dört muhalif kişi hilelerini yaymak için en son çare olarak
yalan broşür yayınlamaya başladılar
Bu cemaatte düşünce hürriyeti yoktur. Şura sistemi üzerine
yürümüyor. dediler. İşin garip tarafı bu iddialarına şunları
ekliyorlardı Bunun en açık delili idare meclisi ve genel kurulun
Üstadın hiç bir işi le karşı çıkmayışdır. Herkes körükörüne itaat
ediyor Şayet istişare eden bir idare meclisi ve genel kurulun
varlığından bahsediyorlarsa şûranın olmadığını nasıl izah
edebilirler? Şûra ve düşünce hürriyetinin görüş ayrılığına düşmek
ve cemaatin haricine çıkmak anlamına geldiği nasıl iddia
edilebilir? İsmafKyenİn parasını üstad Kahiredeki kardeşine Ebu
Suveyr ve Port-Sait şubelerine gönderiyor. dediler. Sanki davet
erbabının bir yakınının iman ve yeteneklerine güvendiği için
yardımına başvurması haramdır veya töhmetten kurtulmak için
görevden alıp bir uçurumdan aşağı atmak akraba veya kardeş
oldukları için ne kadar davete faydalı olurlarsa olsunlar nazarı
dikkate almamakta mubahtır Caminin yapımında harcanan para halka
açıklanmamıştır. Caminin geliri ne kadardır? Nasıl harcama
yapılıyor bilmiyoruz. Okulun malzemeleri eksiltme yolu ile
alınmamıştır tiolayısiyle kanuni değildir. Kamu oyu bu cemaatin
üeri gelenlerini hesaba çekmekte haklıdır. dediler. Bu iddiaları
işitir işitmez gurubun ileri geleninin evine gittim. Kendisi
akıllı bir zat idi. Yaşça benden büyük olduğu için kendisine
hürmet ediyordum. Ona şöyle dedim Sizin böyle bir teşebbüsünüz
varmış doğru mudur? Cevap vermekten kaandıysa da hazırlanan
yazıdan bazı örnekler vererek itiraf etmeye mecbur ettim Evet şu
anda matbaada dedi Dilediğinizi yapmakta serbestsiniz. Ben size
durdurun veya cemaata saldırmaktan vazgeçin demeye gelmedim.
Senin de bir görüşün vardır ve istediğin şekilde
açıklayabilirsin. Ancak ben senin yapılan işin neticesini iyi
düşünecek kadar akıllı olduğuna hala inanıyorum. Sadece intikam
arzusu ile hareket etmek sana bir fayda vermez. Bu iddiaların
arkasından ne gibi faydalar bekliyorsunuz? dedim. Kamu oyunu
aydınlatmış onlara doğruyu göstermiş olacağız dedi. Sizin gerçek
dediğiniz bizim asılsız kabul ettiğimiz iddialar üzerinde seninle
münakaşa etmek istemiyorum. Fakat sana şunu söylemek istiyorum
Size cevap vererek kamu oyuna bizim doğru olduğumuzu sizin ise
yolan söylediğinizi açıklamaktan aciz olduğumuzu mu
zannediyorsun? Üstelik bizim elimizde vesika ve belgeler var. Siz
iddiadan öteye gidemiyorsunuz. Sen de bunu iyi biliyorsun. Çünkü
caminin hesabı senin elinde. Okulun malzemeleri seninde görüşün
alınarak satın alındı. Cemi yapımı dahil bir çok alımlar senin
elinle gerçekleşti. O halde kamu oyunu aydınlatmak hususunda biz
daha avantajlıyız. Bu konuda sahib olduğumuz vasıtalar sizde
yoktur. Bizim halkla olan irtibatımız daha kuvvetlidir. Hutbe
okur yazar konuşur toplantılar yapabiliriz. Kahvede camide ve
sokaklarda halka anlatabiliriz. Konuşmacımız çoktur hak ise gün
gibi açıktır. Fakat beni üzen tek şey daha bir müddet öncesine
kadar seni halka bir çocuğun babasını takdim ettiği gibi büyük
bir saygı ile takdim ederdim. Bu gençleri de sana imanlı
gençlerin değerlileri olarak takdim ettim. Şimdi ise sizin
tutumunuz benim sizi yalancılıkla iftirayla hainlikle hak ve
davetin dışına çıkmakla suçlamama mecbur ediyor. Her ne kadar bu
işi başlatan zalim ise de bu durumu düşünmek bana en büyük acıyı
veriyor. Acımı bir kat daha artıran <ia bu işlerin neticesinde
hiç bir fayda elde edilmemesidir. Sizin için en iyi olan şey
sonunda bir fayda sağlayamayacağınız savaşı bı-rakmanızdır. Eğer
intikam almak istiyorsanız bunun size yaran yoktur. Eğer nasihat
istiyorsanız yeterince nasihat ettik halk da sizin dediklerinizi
ve diyeceklerinizi biliyor. Eğer Allah rızası İstiyorsanız bilin
ki O kalbtekilerinl de bilir. dedim.
Adam bu söylediklerimden etkilendi ve bu broşürün dağılmasını
önleyeceğini ve negatifinin matbaadan alınacağını vaad etti. Bu
vaad üzerine yanından ayrıldım.
ETKİLEYİCİ BİR DERS
Bu olaylar devam ederken bir münasebet dolayısıyla bir ders
verdim. Dersimin konusu tiyi kalbli-lik herkes için h/ilik
dilemek ve küsleri barıştırmanın fazileti idi. Dersten sonra
kendimle başbaşa kalınca şöyle dedim Başkalarına iyilik tavsiye
ediyorsun kendi nefsini unutuyormusun? olmaz böyle şey. Allahın
en sevdiği kişi kalbinde kin olmayan ve doğru konuşan kimsedir.
Allahın gazabına layık olan kimse de çok intikam ve kin
besleyendir
Birgün Resulullah (s.a.v.) Namazdan oruçtan ve sadakadan daha
efdal olan şeyi size göstereyim mi? dedi. Evet ya Resulullah
dediler İki kişinin arasını düzeltmektir Çünkü araların bozuk
olması traş eder. Saçı traş eder demiyorum dini traş eder. (14)
İki kardeşinizin arasını sulh ediniz çünkü sulh hayırladır. Bu
hadisleri halka anlatrken kendim ders almıyorum. Bu kesinlikle
doğru değildir. Kalbi temizlemek sinirle mücadele etmek ve nefse
galib gelmek lazımdır. Bunları önce nefsimde ameli olarak
denemeliyim. Her ne kadar düşmanlığı ben başlatmış olmasam da
bunu yapmam lazımdır Kalemi aldım ve bu grubun başkanına bir
mektup yazdım. Mektupta şöyle diyordum Ben geçmişi unutarak
sizleri tekrar kardeşlerin safında görmek istiyorum. Şayet
müsamahakarlık prensiplerine uyarak bu teklifimi kabul ederseniz
size teşekkür ederim. Eğer hukuk prensiplerine göre halletmek
isterseniz ona da razıyım istediğiniz hakemi seçin ben vereceği
hükme ne olursa olsun razıyım. Bu yola baş vurmamın sebebi bugün
verdiğim dersten etkilenmemdir. Allah Taalanın hakkımızda Ey iman
edenler yapmadığınız şeyi niçin söylüyorsunuz? Yapmadığınızı
söylemek Allah katında büyük bir gazaba sebcb olur (15) dediği
kimselerden olmak istemiyorum. Fakat her satırında sevgi fışkıran
bu mektup bile kalblerini yumuşatmaya yetmedi. Ben yine de bu
mektubu bizzat ellerine vermek istedim. Kardeşler bu hareketime
büyük tepki gösterdiler Beni engellemek için her türlü yola baş
vurdular. Fakat ben gidip mektubu bizzat kendisine vermekte ısrar
ettim. İhvan benim bu hareketimi garip karşıladılar. Oysa ben bir
zaaf noktası gibi görünen bu olayı Allahın emrine bağl olduğu
için. kuvvet kabul ediyor ve lezzet duyuycdum.
HAK SÖZ
Mektupta yazılanlar bu kişilerin kalbine nüfuz etmedi. Bana
yayınlanmasına engel olacağım diye söz veren arkadaşın da sözü
geçmedi. İçlerinden birisi broşürü kendi ismi ile yayınlamakta
ısrar etti. Gerçekten de broşür basılıp halka dağıtıldı. Portsait
ve Ebu Suveyre bizzat kendisi götürdü. İdare meclisimiz de Hak
Söz adı altında bir reddiye yazıp dağıttı. Herkes bu bildiriyi
kapıştı. Bu hareket bir çok kişilerin cemiyetimize katılmasına en
büyük vesile oldu.
GÜZEL BİR HADİSE
İdare meclisi üyelerine yayın yolu ile suçlandığımız için
mahkemeye başvurmak hususunda görüşlerini alacağıma söz verdim.
Yatsı namazından sonra caminin avlusunda toplandık. Oturumu açtım
ve konuyu anlatmaya başlamak üzereyken namazdan sonra içerde
kalan cemaattan birisi yüksek sesle şu Ayet-i Celileyi okumaya
başladı Böylece aldatmak için bir birine çekici sözler söyleyen
cin ve insan şeytanlarını her peygambere düşman kıldık. Bunlar
ahi-rete inanmayanların kalblerinin inançsızlığa yönelmesi ondan
hoşnut olması ve kendilerinin işledklerr suçlan işlemeleri için O
sözleri fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Sen
onları iftiraları ile başbaşa bırak Kitabı size açık oçık indiren
Allahtan başka hakem mi isteyeyim? de. Kendilerine kitap
verdiklerimiz onun gerçekten Rabieri katından indirilmiş olduğunu
bilirler. Şüpheye düşenlerden olma. Rabbinin kelimesi doğru ve
adil olarak tamamlandı. Onun kelimelerini değiştirecek yoktur. O
semi-dir. AJimdir (16)
Yüksek sesle okuyan mümin kardeşimizi hep beraber dinledik. Ayet
bittikten sonra O sustu bende sustum. Kardeşler Niçin toplandık?
dediler..-Mesele burada bitti. Allahtan başkasını mı hakem
seçelim? dedim. Sonra toplantı sebebini onlara a-çıkladım ve
şöyle dedim Şu anda teklifimi gündeme koymuyorum. Allahın hakem
olması bize yeter O hükm etti adalet yaptı. Hakimlerin en
adaletlisi odur.
MUHALİF HOCANIN SONU
Bu olaylar devam ederken İsmailiye Müslüman Kardeşler cemiyetinin
başkanı olmak isteyen Hoca hala bu cemiyetin okullarında hoca
idi. Uzaktan da olsa bu fitneyi idare ediyordu. Ortaya çıkmamak
için çok dikkatli davranıyordu. Hatta kendisine nisbet
edilenlerden devamlı kurtulmaya çalışıyordu. Onu suçlamak
istemiyordum. Çünkü bu gerçeği değiştiremezdim. Onunla beraber bu
işe karışanlarla ilişkimiz kesilmişti. Ben her zaman aklı ilmi ve
edebinin kendisini doğru yola sevk edeceğine inanıyordum. Onların
bozgunculuklarına devam etmesine yardımcı olmak yerine onları
tekrar saflarımıza döndürmem için bana yardım edeceğini
sanıyordum. Fakat o sorumluluğu doğrudan doğruya üzerine almaktan
kaçınmakla beraber şerri körüklemeye devam ediyordu. Tesadüf onu
suç üstü yakalamama sebep oldu. Şöyle ki bir geoe uykum gelmedi.
Sabah namazını Abbasi camiinde kılmak istedim. Namaz vaktine daha
bir iki saat vardı. Gezerken bunlardan birinin evinin ışıklarının
yandığını gördüm.
Pencerelerde açıktı. İçeriden gelen sesler
dikkatimi çekti. Bir de baktım ki hoca etrafına adamlarını
toplamış hile ve nifak planı çiziyor. Ben yoluma devam ettim.
Sabah namazından sonra yanına gittim ve nazik bir şekilde geceyi
nerede geçirdiğini sordum. Uzun bir hikaye anlattıktan sonra
evinde geçirdiğin söyledi. Kendisine fitne ve onun kötü
neticelerinden bahsettim. Kendisininde ortalıkta dolaşan fitnenin
içinde olduğunu söylediklerini anlattım. Fakat hoca bunlardan
uzak olduğunu ve yağmur suyundan daha temiz olduğunu delillerle
anlatırken onun anlatış kabiliyetine hayran kalıyordum. Sonunda
nikahına yemin etmeye kalkıştı. Fakat ben daha fazla dayanamadım.
Hemen elimle ağzını kapattım ve sinirlenerek yüzüne şöyle
haykırdım Allahtan kork Yemin etme. Şu saatte neredeydin? Yüzünde
bir şaşkınlık belirdi. Cevap vermeye çalıştı fakat fırsat
vermeden gerçeği kendisine delillerimle anlattım. Bizzat ben
gördüm kimse bana söylemedi dedim. İtiraf etmekten başka çare
bulamadığı için pişmanlık numarası yapmaya başladı. Ona şöyle
dedim Sona bir kötülük yapacağımı düşünme. Daha dün seni meth
ediyor arkanda namaz kılıyor vaazlarını dinliyor ve başkalarını
da dinlemeye teşvik ediyordum. Bugün de kötü-leyeceğimi zannetme.
Ancak bundan sonra ne davet ne de başka bir işte seninle
çalışmam. Kendine bir yol seç. Ya Ismailiyede kalırsın sana
Müslüman Kardeşlerin alanı dışında Allahın izniyle bir iş bulurum
sen de ayrılma nedenini makûl özür beyan ederek anlatırsın veya
memleketine dönersin. Memleketine varıncaya kadar olan masrafını
ben karşılarım. Allah hepimizin Velisidir ve biza şahittir.
Memleketine gitmeyi tercih etti. Fakat borcunu ödememi şart koştu
kabul ettim. İstifa dilekçesini de verdikten sonra okulla da
ilişkisi kesilmiş oldu.
HOCANIN MAHKEMESİ VE OKULU
Hoca anlaşma gereğince memleketine dönmedi. Bir gün kendi
başkanlığında bir okul açtığını ve muhalif gruptan beş kişilik
bir komisyonunda okulun idaresini yürüttüğünü öğrenince güzel
bizden uzak olsun da ne yaparsa yapsın dedim.
Bir müddet sonra da hocanın İhvanıa okulunda geçirdiği zamanın
ikramiyesini istediğini mahkemeden gelen bir yazı ile öğrendim.
Halbuki hakettiği para çok cüzi bir miktardı. Bunu ille de
mahkeme yolu ile alması mı gerekiyordu? Oysa benim elimde
kendisini borçlu gösteren alacağının kat kat üstünde senetler
vardı. Mahkemeye bizzat ben gittim. Mahkemede hak ettiği
ikramiyenin verilmesini istedi. Hakime Kabul ediyorum. Ancak
hocanın bize borçlu olduğunu gösteren senetler var. Bunların da
mahkemece dikkate alınmasını istiyorum dedim. Mahkeme isteğimi
kabul etti. Neticede lehime hüküm verdi. Hocanın istekleri
ödeyeceklerinden daha az olduğu için red olundu. Kurduğu okul da
çok sürmeden dağıldı ve kendisi de memleketine dönmek
mecburiyetinde kaldı.
Ben yazdıklarımdan dolayı hocadan özür diliyo -rum. Şu anda
kendisi en hayırlı ilim adamlarından ve dostlarımızdan biridir.
Onlar birer hatıra idi gelip geçti belki de mazurdu. Kalbin
gizlediklerini ancak Allah bilir...
EVLENME VE NAKİL
Sanki Allah Taala davetin ilk günlerinde benim için bir sürpriz
olan bu fitnelerin tesirini hafifletmek istiyordu. — Gerçekten de
bunlar benim için müthiş birer ders olmuştu —. Allah Taala
devamlı bu zararların etkisini gideriyor yerine bize hayır nasip
ediyordu. Zararlı kabul ettiğimiz çok şeyler yararlıdır. atasözü
de gerçekliğini ispatlıyordu. Ben davetle savaşanların onun
düşmanları olmadığını davetle yakından uzaktan ilgilerinin
bulunmadığını ancak savaşların arkasında .durumdan faydalanmck
istediklerini kabul eder ve bu savaşa sabırla kuvvetle ve güzel
sözle hazırlanırdım. Fakat husûmet vetefrika bayrağını itimat
ettiğimiz en samimi arkadaşlarımızdan bir grubun çekeceği üstelik
husûmetin arkasında hiç bir faydaları olmayacağı aklıma gelmezdi.
Allahın yaratıktan üzerinde çeşitli tasarrufu vardır
Bu fitneni tesirinden biraz kurtulmam için Allah Taala evlenmemi
müyesser kıldı. Evlenme işi çok kolay ve basit bir şekilde
tamamlandı. Ramazanın başlarında nişan 27sinde nikah ve
Zülkadenin onunda zifaf oldu. Allahıma hamd-ü senalar olsun.
Bundan sonra ismailiyedeki görevimin sona erdiği duygusu bana hak
ı oldu. Davet kökleşmiş müesseseleri dimdik ayakta duruyordu.
Halkının tamamı İhvanın saflarına katılmıştı. O halde burada
oturmanın ne anlamı vardı? Garip bir duygu bana buradan gitmemi
telkin ediyordu. 1932 senesinin yaz tatili geldi. Üs-tad
Abdülvahhab en-Neccar (r.h.) ile karşılaştım. Kendisi ile
İsmailiyedeki davet hakkında uzun uzun konuştuk. Kendisinden Arap
dili müfettişlerinden Üs-tad Betravi ile konuşup Kahireye naklimi
istemesini rica ettim. Üstad Neccar benden bir dilekçe yazmamı
istedi. Dilekçeyi yazdıktan sonra pek kalmadan Allah Taala bu
isteğimi gerçekleştirdi. Böylece 1932de Kahireye naklim
tamamlanmış oluyordu.
İSMAİLİYE HATIRALARINDAN METİNLER
Müslüman Kardeşlerin camisinde ilk hutbem Hatıralarımın birinci
kısmı biterken İsmailiyedeki ^hutbelerimden birinin metnini
vermek istiyorum
Bizi taata muvaffak kılan günahtan uzak tutan ve gönlümüzü hayra
açan Allaha hamd-ü senalar olsun.
Allahtan başka ilah olmadığına şeriki ve naziri olmadığına iman
tasdik ve gerçekten şehadet ederim. İnsanlar uyurken gecelerini
namazla ihya eden Efendimiz Muhammed (s.a.v.)e onun akraba ve
yakınlarına kıyamet gününe kadar onun gösterdiği doğru yoldan
gidenlerin üzerine salat ve selam olsun.
Ey Allahın kulları Allaha yaklaşmanın en üstün yolu hayırların en
büyüğü cami yapmak tamir etmek ve bu yolda para harcamaktır.
Allah Taala bunu sadece çok sevdiği kullarına nasip eder. Allahın
camilerini sadece Allaha ve ahiret gününe iman edenler namaz
kılanlar zekat verenler ve Allahtan başkasından korkmayanlar
yaparlar. Muhakkak ki bunlar doğru yolda olan kimselerdir. (17)
Bunlar Allahın yanındaki nimetleri kendi hazi-neierindeki mallara
tercih eden. Allahın nezdinde olanlara kendi ellerindekilerden
daha fazla güvenen kendi ellerlndekinin yok olacağına Allahın
yanındakilerinin ise baki olduğuna inanan ve bu inancın gereği
olarak Allah yolunda harcayan Ondan korkan ve sırf Onun rızası
için sadaka veren kimselerdir. Bunların Allah katında büyük
mükafatları vardır. İnsan için çalıştığından başkası yoktur.
İleride çalışmasının karşılığını görecektir. Sonra ona karşılığı
tam olarak verilecektir.(18)
Allahın evini tamir etmekten daha yüce daha üstün daha şerefli
daha faziletli ne olabilir? Bundan teşekküre daha layık başka bir
çalışma ve makbul bir iş var mıdır? Allahın yüce tutulmasına ve
içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde sabah akşam Onu
teşbih ederler. Ne ticaret ne alışveriş bu kişileri Allahı
anmaktan namaz kılmaktan ve zekat vermekten alıkoymaz. Onlar
gözlerin ve gönüllerin döneceği günden korkarlar. (19)
İslam ümmetlerinde camiler birer ibadetgah ve okuldur. Namaz yer
yüzünde yaşayan insanlarla ye-rin-göğün sahibi olan Allah
arasında bir bağdır. O -nun huzurunda huşu ile dururlar
büyüklüğüne secde ve rükû ederler makam-ı kudside dururlarken
dilleri ve vicdanları ile zikir ve dua ederler. Onlara bir huzur
gelir rahmet her taraflarını kuşatır melekler etraflarında
dolaşır sıkıntıları ve üzüntüleri gider düşmanlarının
kötülüğünden emin olurlar. Muhakkak ki
Allah iman edenleri savunur. Zira O hainler ve kafirleri hiç
sevmez. (20) Allah onları lütfü ile kuşatır ve korur. Çünkü
müminlerin Mevlası Allahtır. Kafirin ise Mevlası yoktur.(21)
Kulum bana namaz ve nafile ibadetlerle durmadan yaklaşırsa ben de
onu severim. Bir kere de onu sevdim mi artık ben o kulumun işiten
kulağı gören gözü şiddetle kavrayan eli ve yürüyen ayağı olurum
(fena şeyleri dinlemekten fena şeylere bakmaktan helal olmayan
şeylere el uzatmaktan fena yolda yürümekten onu korurum). Eğer
benden birşey dilerse onu verir bana sığınırsa muhakkak onu
himaye ederim.(22)
Eğer günlük hayatta büyüklerimizi sevmek ve saymakta kusur
etmiyor devletleri razı etmek ve aramızdaki münasebetleri
kuvvetlendirmek için para harcıyor ve elçilikler kuruyor isek yer
ve göklerin sahibi olan yer ve göğün ordusunu elinde bulunduran
bir şey murad etti mi ol deyince hemen oluveren Allah Taalayı
razı etmek için cami yapmamız tamir etmemiz ve içerisinde namaz
kılmamız hayırlı bir iş değil midir? Oysa Allahın rızasını
kazanırsak ordusu ile bize yardım eder. ...Şüphesizki Allah Ona
yardım edenlere yardım eder. Allah kuvvetlidir Azizdir. Onlar ki
kendilerine yer yüzünde bir iktidar veya mevki verirsek
namazlarını dosdoğru kılarlar zekat verirler iyilik eder
kötülükten vazgeçmeye çalışırlar. Bütün işlerin akibeti Allaha
aittir. (23)
Bir millet mevtasını razı eder Yaradanına sığınırsa Rabbi o
millete yardım eder ve düşmanın şerrini ondan uzlaklaştırır Allah
inkar edenleri kinle-riyle geri çevirir bir hayra ulaşamazlar.
Savaşta müminlere Allahın yardımı yeter. Allah kafidir Azizdir.
(24) Eğer bir kimsenin rızasını Hakkın rızasının üstünde tutar da
Allahı bırakıp aşağılık ve taklitçiliğe yönelirlerse Allah böyle
kimseleri kendi hallerine terkeder. Böylece de kuvvetten düşer ve
zayıflarlar.
Camiler dinin şiarı islamın unvanı ve müminle-rln nişanesidir.
Allahın farzları burada yerine getirilir. Minberlerinde Allahın
kitabı ve Resulullahın sünneti ile hutbe okunur. Minarelerinde
kelime-l şe-hadet terennüm edilir. Camiler ehl-i Dinin uyarıcısı
takva ehlinin hatirlatıcısı kafirlerin nedamet kaynağı müminlerin
gıptası şeytana esir olmuşların üzüntü merkezidir.
Bir memlekete ilk vardığında orada gördüğün camiler halkının
müslüman olduğuna delil değil midir? Şayet bir memlekette cami
sayısı fazlaysa bil ki orada salik ve takva sahibi kimseler
çoktur. Şayet cami sayısı az ise bil ki oranın insanı dünya ile
meşgul ve dininden habersizdir.
Bir münasebette Ebû Bekir (r.a.) askerine şöyle diyor Bir
memlekete vardığınızda namaz vaktini bekleyin. Eğer ezan okunursa
orayı terk edin. Eğer ezan okunmazsa Allahın kelimesi yücelinceye
kadar savaşın. Çünkü ezan dikkatleri üzerine toplayan kulakları
okşayan İslam dinini kabul etmiş müminle-rin gönlünü açan bir
şiardır. Kim Allahın şiarlarına hürmet gösterirse şüphesiz ki bu
kalblerin takvasın-dandır.(25)
Camiler genel bir okuldur bir halk üniversitesidir. İhtiyarların
gençlerin ve çocukların dünya ve ahiretlerinin iyi olması için
eğitildikleri bir olgunlaştırma fakültesidir. Dinlerin ahkamını
akılların gıdasını gönüllerin şifasını burada verilen vaazlerden
alırlar. Bu hizti etleri yürütürken halktan bir ücret de alınmaz.
Eğer biz okulun milletimizin her kesimine yayılmasına ve sağlık
merkezleri kurulmasına önem veriyor isek ibadet merkezi ilim
müessesesi ve ruhlarımızın şifa evi olarak cami yaptırmamız
şüphesiz ki daha da hayırlı olur.
Seleflerimiz (bizden öncekiler) (r.h.) camilerde herkese ders
okutmaya önem verirlerdi. Camilerin yanına bir okul ve talebe
yurdu yaparlardı. Böylece ilim ve amel söz ile fiil birleşir
nazari olmaktan ziyade tatbiki olur ve öğrencilerin kalbinde dini
ruh kökle-şirdi. Üstün bir ahlak-ı Muhammedi ile silahlanmış
olarak mezun olurlardı.
Bugünki okullar gibi değildi. Bugün çocuklarımız okula imanlı
olarak giriyor dinsiz olarak mezun oluyor. Akılları yabancıların
pis düşünceleriyle zehirleniyor beyinler dinsizlik nazariyeleri
ile doluyor ve taklitçilik üzerine gelişiyor.
Eğer camide görevli kişiler öğretmeyi iyi bilseler vazifelerini
gereği gibi yerine getirseler korkutmaya değil isteğe dayanan
sevgi ve saygıyı esas alan bir metod takip etseler camiden daha
yüce bir eğitim müessesesi düşünülemez.
Bunların yanında cami müminlerin bir tanışma alanı ve buluşma
yeridir. Müslümanlar onun manevi gölgesinde buluşur tanışırlar.
Eskiden camilerimiz birer toplantı yeri idi.
Peygamberimiz (s.a.v.) Nikahınızı ilan edin ve camide kıyın(26)
Hcdis-i Şeriyine uyarak nikahların camide kıyarlardı. İsraf riya
kibir ve tamamen batıla dayanan törenlerin belasından kaçarlardı.
Milletin hayatında caminin yeri bu şekilde düşünülürken onun
tamir ve yapımı için çalışmak ilk işimiz olmalıdır. Resulûllah
(s.a.v.) hicreti esnasında Kübaya uğramış ve burada kaldığı kısa
müddet içerisinde hemen Küba mescidini yaptırmıştı. Bu konudaki
ayet şöyledir İlk günden beri takva üzerine kurulan mescidde
Jıulunman daha uygundur. Orada tertemiz olmayı arzulayan inscnlcr
vardır. Allah tertemiz olanları sever.(27)
Resûlullah (s.a.v.) Medineye ilk geldiğinde şimdi içerisinde
Bavza-i Mutahhcrenin bulunduğu ikinci mukaddes camiyi yaptırdı.
Ceminin yapımınca bizzat kendisi çalışıyor ve şöyle diyordu
Allahım ahi-ret hayatından başka hayat yoktur. Ensar ve
Muhacirini bağışla. Ashab da çalışırken şöyle diyordu Peygamber
çalışırken biz oturursak dalalet içerisinde oluruz. Cami
yapılırken oturanlarla çalışan bir olmaz. Yoldan geçerken bakan
da öyle...
Caminin genişletme teklifine ilk cevap veren Hz. Osman (r.a.)
olmuştu ve camiyi beş duvar kadar genişletmişti.
Allaha hamd-ü sena ederim ki bugün sizlerin yardımı ile müslüman
kardeşlerin camisi yapılmıştır. Allah samimi müminlerin
mükafatını arttırsın. Resûlullah (s.a.v.) bir hacis-i
şeriflerinde şöyle buyuruyorlar Kim ki Allahın rızasını dileyerek
bir cami yaparsa Allah da ona cennette bir ev yapar.(28)
(27)
Tevbe 108
(23)
Hadisi Buhar ve Müslütn rlvaye etmiştir
BAZI OLAYLAR
Bu kitabı hazırlarken bazı notlar elime geçti. Olayda geçenlerin
isimlerini kayıt etmediğimden dolayı özür dilerek yazmak
istiyorum
1 — NEFSİNE UYANLAR
aralarında anlaştıkları ticari işleri benden gizledi. Onun madde
sevgisinde/ı kurtulduğunu zannediyordum. Oysa yan çizmelerinden
onun hala maddeye umut bağlamış olduğunu görüyorum. O-nu ıslaha
çalıştığıma üzülmüyorum yalnız onun bu hareketi bana hayatta en
zor işlerin nefislerini kirini temizleme olduğu kanaatini verdi
ve bana Şev-kinin şu beyitini hatırlattı
İnsanları kötü meyillerden kurtarmak Kurdu tabiatından ayırmak
kadar zordur.
2 — ALLAHIN KUDRETİNİN ESERİ
En hayret verici şey insanların Allahın kudretinin eserlerini her
şeyde ve kendi nefislerinde gördükleri halde iman etmemeleri ve
anlamamalarıdır. Allah Taalayı iyi tanımak imanın esaslarmdandır.
önceleri Allah kelimesini kitaplarda okurken manası bana kapalı
gelirdi. Ancak Allah bana kendisini tanıma kapılarından birini
açınca gerçek imanın bu olduğunu anladım. Ben talebelerimin
kaideleri kompozisyondan daha iyi anlayacaklarını zannediyordum.
Çünkü kaideleri açıklamak ve üzerinde tatbik yapmak için çok
zahmet çektim. Ancak durum benim zannettiğim gibi olmadı.
Kompozisyonları çok iyidir. Fakat kaide ve prensipleri
anlamadılar. Bu durum bana şu iki ayeti hatırlattı And olsun ki
siz düşkün iken Bedirde Allah size bir zafer vermişti. (29)
Sayınızın çokluğundan hoşlanıp güvendiğiniz Huneyn gününde size
yardım 6tti.(3O)
3 — HATIRALAR
Bugün Mahmudiyeden ......... geldi. Müslüman
Kardeşler Cemiyeti hakkında uzun uzun konuştuk. Onun hakkında
açıklama yapmam için zaman müsait değildir. Kendisini Allaha
havale ediyorum. Allahtan gideceğim yolu aydınlatmasını temenni
ediyorum. Anladığıma göre Mahmudiye ve Şubrahit şubeleri faydalı
olamıyor. Çünkü bu şubeler metodsuz kuruldular. Davetin yapısında
benim ve diğer muhlis kardeşlerin çabaları olmadan pek faydalı
olamıyor. İs-mailiye şubesinde bile bir çok tadilatın yapılması
gereklidir. Ancak bu şube davet yolunda Allahın izniyle faydalı
adımlar atmaya devam ediyor. Allah için söyleyelim ki.........
gerçekten mevhibeli bir liderdir. Aneak o liderliğini ve
mevhibesini safsatalara harcamaktadır. Kalbi gerçek dışı
evhamlarla doludur. Emek vermeye değmeyecek şeylerle
uğraşmaktadır. Bu kişiye güvenmek tehlikeli ve geçersizdir.
Kardeşimiz ......... hocanın da kendine has
bir
metodu vardır. Bana sadece bir arkadaş gibi bakıyor. Sözlerime
kulak vermiyor. Bu yüzden de fikir birliğine varmamız mümkün
olmuyor. Buna güvenmek de tehlikelidir.
4 — KENDİNE GEL EY FALAN KİŞİ SAKIN
AHLAKINA BİR LEKE SÜRÜLMESİN.
Allah sana ve sana uyanlara kafidir.
Mahmudiyeden gelen kardeşimin ziyareti esnasında yazdığım bu
yazıyı görünce karşısına şu yazıyı yazdı Allah seni affetsin
kardeşim. Bana karşı olan zannın çok aşırıdır. Gelecek günlerin
bu zannının yan->ış olduğunu sana göstermesini umarım. Nefsimi
tezkiye etmiyorum çünkü Allah nefsimi biliyor Ancak hakkımda
doğru bir kanaate varacağına inanıyorum. Nefsim Allahın ezeli
ilminde çok iyi bildiği nefsin aynısıdır ve İslama gelen belalar
karşısında duyduğu üzüntüden parça parça olmaktadır.
5 — TEMYİZ
Bugün İsmailiyeden ......... hikayeci geldi. Bir tarikata davet
ediyor islamın arzularına uymayan.
özel fikirlerle dolu. Ben ise İslami ıslahat için en hayırlı yol
olduğunu kabul ettiğim davete kendimi adamıştım. Bu gibileri de
bana kendi özel davet üslûplarını empoze etmeye çalışıyorlar. Bu
şaibeli davetlerden kurtulup Allahın kitabına ve Rasulûllahın
sünnetine dönmek şeklinde özetlenen İslami ıslahatı açıklamak
kalbleri evham ve hurafelerden temizlemek ve insanları berrak
islam hidayetine çevirmek zamanı geldiğine inanıyorum.
6 — ÜSLÛP
Yapılan davetin Müslüman Kardeşler cemiyeti adı ile yapılması
şart değildir. Çeşitli isimlerle de yapılabilir. Mühim olan
davete inanmış cemaatların oluşmasıdır.
7 — EMANETİN ZAYIFLAMASI
Bugün ......... ve ......... benimle idare meclisi
hakkında bir görüşme yaptılar. Bunlar Müslüman Kardeşler davetini
anlayamadılar. Davetin geniş programlarını ve idaresini
göğüsleyecek çok az kişi var. Benimle beraber daveti anlayacak ve
idare edecek kişilere ihtiyacım var. Fakat nerede? Çokları idare
meclisi derken sadece üyeliği anlıyorlar. Üyeliği koparmak için
adeta yarışıyorlar. Aralarında düşmanlıklar meydana geliyor.
Allahım eğer niyetlerin halis hedeflerin güzel olacağını
biliyorsan bizi muvaffak kıl. Yoksa bizi samimi kulların yoluna
sevk et... Amin.
İKİNCİ BÖLÜM KAHİREDE DAVET
Kahireye tayin edilmemden sonra idare meclisi İsmailiyede
toplanıp genel merkezin Kahirede olmasını kararlaştırdı. Ancak
Kahirede cemaatın uygun bir yeri yoktu. Kardeşler benim Nafi
çıkmazındaki 24 nolu evimin alt katını genel merkez yaptılar.
İSMAİLİYENİN TEPKİSİ
Kahireye tayin olmam İsmailiyeliler için bir sürpriz oldu.
Kalabalık bir heyet gelip maarif bakanlığından tayinin iptalini
istediler. Ayrıca heyet görev yaptığım Abbas okulunu müdürü ile
de görüşüp Kahirede kalmamda İsrar etmemesini istemişti. Bunları
duyar duymaz heyetle görüşüp bu düşüncelerinden vaz geçmelerini
istedim. Maarif bakanlığından da tayinimin iptal edilmemesini
rica ettim. Bu tayinin kendi isteğimle yapıldığını anlattım.
Fakat gazeteler bakanın İsmailiyeden gelen heyete tayini iptal
edeceğine dair söz verdiğini duymuşlar ve ertesi gün bu haberi
yayınladılar. Ben de o sıralarda evi getirmek için İsmailiyeye
gitmiştim. İs-mailiyeliler haberin doğru olduğunu zannederek
Müslüman Kardeşlerin merkezine gelerek öeni kutladılar. Fakat ben
onlara gerçeği anlattım.
Bu arada heyet görevli bulunduğum Abbas okulunu ziyaret
ettiklerinde müdür onlara İsmailiyeden gelen bir mektup
göstermiş. Mektupta bana hakaret mahiyetinde sözler sarf edilmiş.
Heyetteki kardeşler döndükten sonra haberi şehre yaymışlar. Bazı
kardeşler mektubu yazan kişinin yolunu kesip dövmüşler ve
yürüyemeyecek hale getirmişler. Bu kişi kardeşleri şikayet
ederken beni de unutmamış ve mahkemeye suça teşvikçi olarak
göstermişti. Beraat-le sonuçlanan bu mahkeme sebebiyle defalarca
Isma-iliyeyi ziyaret etme imkanı buldum.
BU DÖNEMDE MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN FAALİYETİ
Bu dönemde davet faliyetleri şu şekilde tanzim edildi
1 — Evlerde ve camilerde dersler ve konferanslar tertiplendi.
2 — Genel mürşidin risaleleri haftalık Müslü -man Kardeşler
Dergisi yayınlandı.
3 — Daha bir çok risale ve broşürler neşr edildi. .
4 — Kahire ve haricinde şubeler açıldı.
5 — İzcilik ve spor teşkilatları kuruldu.
6 — Davetin okullar ve üniversitelerde yayılması talebe
dernekleri kurulması Ezherin çalışmalarından faydalanılması
gerçekleşti.
7 — Kahire ve diğer bölgelerde çeşitli toplantılar düzenlendi.
8 — Kahirede ve haricinde-dini günleri ihya etmek için çabalar
harcandı.
9 — Müslümanların haklı davalarına özellikle Filistin davasına
yardımcı olundu.
10 — İçtimai ve siyasi konularda İslahat yap -mak için gerek
yayın gerekse konuşmalarla büyük çaba harcandı.
11 — Misyonerlerle mücadele ve dini eğitime teşvik cemiyeti gibi
İslami hareketlere yardım edildi.
12 — İslamdan taviz veren hükümet ve partileri eleştirerek açıkça
İslami esaslara dönmeye davet edildi. Ayrıca bu konuları
inceleyen bir komisyon kurulması cihetine gidildi.
Yapılan bu hizmetlerin hepsi tarihi ile beraber Müslüman
Kardeşler Dergisinde yayınlanmıştır. Bu
102
konularda notlarımdan elime geçen bazı yayınları kaydetmemde bir
beis yoktur
KALKINMA YOLUNDA
Kalkınmanın temeli eğitimdir. Bir millet önce haklarını bilmeli
sonra da o haklara kavuşmanın yollarını iyi öğrenmelidir.
Eğitimini bu esasa inanarak geliştirmelidir. Diğer bir ifadeyle
bir millete kalkınmasının programı ilmi nazari ve ruhi olarak
öğretilmelidir.
Şüphesiz bu uzun bir vakit ister. Kalkınmanın yolunu millete
öğretmeden önce onların sabırlı olmalarını temkinli
davranmalarını ve mücadeleden yılma-malarını sağlamalıyız. Çünkü
normal usullerin dışına çıkan her milletin nasibi mahrumiyettir.
O halde kalkınmak isteyen bir millet yaşadığı memleketi bir okul
şeklinde hazırlamalıdır. Okulun talebesi bütün halk olmakla
beraber hocaları da liderler ve yardımcıları olmalıdır. Okulda
okutulan dersler ise haklar ve genel görevler veya hedef ve
vasıtalar olmalıdır.
Bunların gerçekleşmesi için iki mühim husus iyi tanzim
edilmelidir
1— Program
Program tesbit edilirken kaynaklar mümkün mertebe az olmalı
çoğunlukla ameli yöne ağırlık verilmelidir. Çabuk netice almak
bakımından bu yol daha uygundur.
2 — Liderlik
Lider iyi seçilmelidir. Güvenilir bir kişi olduğu kanaatına
varıldığı zaman itaat edilmeli ve desteklenmelidir. Lider
eğitilmiş bir kişi olmalıdır. Zaruret veya bir hadise neticesinde
ortaya çıkmış veya liderin olmadığı yerde lider olmuş bir kişi
olmamalıdır.
Hadiselerin ortaya çıkardığı liderler vasıtadan önce netice almak
isterler. Halkın liderliğini ellerinde tutmanın verdiği gurur ve
siyasi avantajlar kendilerini azdırmış bu yüzden de serabı su
sanarak peşinden koşmuşlar fakat yanına geldiklerinde hiç bir şey
bulamamışlardır. Harcadıkları emek ve feda ettikleri vaktin boşa
gittiğini öğrenince de tekrar başladıkları yere dönmüşlerdir.
Böylece hep geriye gitmiş ileriye tek adım atamamışlar fırsatları
ziyan etmiş bir türlü muvaffak olamamışlardır.
Bir millet bu gerçekleri görerek ve geçmişin tecrübelerinden
yeterince ders alarak sıhhatli bir kalkınmaya yönelirse
gerçeklere sarılıp evhamları bir kenara bırakırsa ve uzun bir
mücadeleye kendini hazırlarsa Allahın izniyle kazanacaktır. Şayet
umudunu gerçek olmayan hayallere bağlayarak şehvet denizinde
yüzerse tembellik ve uyuşukluk içerisinde uyumasına devam ederse
böylece kalan kuvvet gayret ve malı da peşpeşe kayıp eder ve
Evimi ve eşeğimi sattım
Ne altımda ne de üstümde bir şey kaldı.
diyen şairin durumuna düşer.
İşte bunları millete anlatmak için Müslüman Kardeşler Cemiyeti
kurulmuştur.
Ahlak olmadan bir milletin kalkınması düşünülemez. Bir millet
cihat ve fedakarlık ruhu ile doymuş olarak nefsinin şehvani
arzularına gem vurabilirse başarıya ulaşması mümkün olur. Sözün
kıçası bir millet nefsani arzuların bağından ve kemaliyetten kurtulursa herşeyden kurtulmuş sayılır. O halde ana mesele milletin
ahlakını düzeltmektir.
İslami olmayan adetler ve hayat tarzları bizi her yönden
sarsmıştır. Bü durum karşısında islahatçılık görevini üzerine
alan kişinin kuvvetli iradeyle birlikte uyanık olmaya şiddetle
ihtiyacı vardır.
Ayrıca İslahatçı halkı fazla sıkıştırmamalıdır. Kendisini ve
hedefini anlayanları sıkı tutması kafidir. Halka karışmak yolu
İle taklit edilmeleri daha uygundur.
Bugün kalkınmamız hala açıklığa kavuşmamıştır. Ne vasıta ne hedef
ne program hiç bir şey ortaya konmamıştır. Siyasilere sorun.
Parti başkanlarına da sorun. Milletin kalkınması ve hedefine
ulaşması için ne hazırlamışlardır? Hiç bir şey Yaptıkları tek şey
iktidar olma uğrunda çalışmak sözle birbirini yaralamak düşmana
yaklaşmak ve onların sofralarının artığına göz dikmektir. Aynı
soruyu dini İslahat önderlerine sorun İslami cemiyetlere sorun.
Yine cevap alamazsınız.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN RİSALE VE NEŞRİ
İlk yayınladığımız şey Müslüman Kardeşlerin Anayasası olmuştur.
Daha sonra genel mürşidin..ri-ralelerinin iki sayısı yayınJandı.
Birinci sayfasında şu tevcihatlar yer aldı
Müslüman Kardeşterin prensipleri
1 _ Sağlam bir itikada sahip olmak kitap ve sünnete uygun olarak
Allah Taalaya itaat etmek.
2 _ Allah için sevmek ve İslam birliğine sımsıkı sarılmak.
3 — Eşsiz İslam edibi ile terbiyelenmek.
4 — Nefsi terbiye etmek onu marifetullaha yöneltmek ve ahireti
dünyaya tercih etmek.
5 — Sisteme bağlı kalmak ahdi yerine getirmek ve en mukaddes
sistemin din olduğuna inanmak.
6 — Allah rızası için bütün halk tabakalarına İslami daveti
yaymaya çalışmak.
7 _ Kainatta herşeyden önce hakkı ve iyiliği sevmek.
Bunlardan sonra da risale ve broşürlerin yayınlanmasına devam
edildi. Bunlardan bazıları Müslü -man Kardeşlerin içtimai
çalışmalarını bazıları davetlerinin hedeflerini açıklıyor bazısı
da hükümetleri İs-lami ilkeler etrafında toplanmaya davet
ediyordu.
Hala kardeşlerin elinde bulunan bu risnienin bazılarının ismi
şöyledir Nura Doğru Davetimi İnsanları Neye Davet Ediyoruz?
Gençlere ve Cihad.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN HAFTALİK DERGİSİ
Kardeşler risalelerin İslami davetin neşrinde yeterli olmadığı
oysa davetin bütün insanlara ulaştırılması gerektiği görüşüne
vararak Müslüman Kardeşler Gazetesi adı altında haftalık bir
dergi yayınlamaya karar verdiler. Gazete ismini vermelerindeki
maksatları günlük bir gazete haline döndürme temennisinden doğdu.
Ancak bu kararın uygulamasına geçtiğimiz zaman kasamızda tek
kuruş yoktu. Buna rağmen alınmış bir kararın mutlaka
gerçekleşmesi lazımdı. Peki ne yapmalıydık? O sırada yanımızda
bulunan üstad Rıdvan Muhammedin cebinde iki lira vardı. Bundan
başka dergiye sermaye olacak paramız yoktu. Bu parayı alıp
Selefiye matbaasına gittim ve matbaanın sahibi Muhiddin el-Hatipe
derginin müdürü olmasını ve derginin bu matbaada basılmasını
teklif ettim. Peşin olarak kendisine sadece iki lira
verebileceğimizi söyledim. İmanlı ve mücahit kardeşim Muhiddin
gülümseyerek kabuletti ve böylece derginin basılmasına başlandı.
İlk sayısı 28 Safer 1352 H. Perşembe günü çıktı. Dağıtımını
bizzat kardeşler yürüttüler. Basıldığı gün camilere ve okullara bizzat kendi elleriyle dağıttılar. Sermayesi iki lira olan bu
dergi genel yayın müdürü Tantavi (r.h.) müdürü Muhiddin el-Hatip
olmak üzere dört sene yayına devam etti.
Ancak yayın işlerine aldatmayı ve düzenbazlığı iyi bilen biri
sızdı. Bu kişi nezih Müslüman Kardeşler Dergisini kendi
maksatları için kullanmaya çalıştı. Fakat kir kabul etmeyen davet
bu kişiyi dönüşü olmayan bir şekilde kovaladı. Ne yazık ki bu
kovalama derginin ruhsatının da kaybına neden oldu. Hulut isminde
bir dergi yayınlamaya kalktı. Ancak bir veya iki sayısı
yayınlandıktan sonra Allah Taala yok olmasını hükmetti. İşte
böyle Batıl devamlı yok olmaya mahkûmdur.
NEZİR (UYARI) DERGİSİ
Müslüman Kardeşler Uyarı adı altında yeni bir haftalık siyasi
derginin yayın ruhsatını aldı. Birinci sayısı 29 Rebiulevvel 1357
H. yılında yayınlandı. Eu sayı özellikle Müslüman Kardeşlerin
içte ve dışta siyasi ve mülki görüşünü aksettiriyordu. Birinci
sayının baş makalesini burada nakletmekte yarar görüyorum. Çünkü
bu makale tam anlamıyla Müslüman Kardeşlerin düşüncesini
açıklıyordu.
ADIMLARIMIZDA KARARLIYIZ
Yazan genel mürşid üstad Hasan el-Benna.ileriye doğru. Genel
davetten sonra özel davete.
Ey kardeşler hazırlanın
Sırf Allah rızası için on senedir devam eden İHVAN-İ MÜSLİMİN
davetiAllahın en şerefli kulu liderlerin efendisi Yüce
Peygamberin izinde Kuranı kendisine rehber eden okuyan amel eden
hükmüne razı olan müslüman ve müslüman olmayanların dikkatini Ona
çeken bir topluluğun öncülüğünde yoluna devam etmektedir.
Böyle oldu. Ve böylece (İslami Muhammedi ve Kurani) devam
edecektir. İslamın dışında bir renk Aziz ve Hakim olan Allahın
boyasından başka bir boya Rasulûllahın liderliğinden başka bir
liderlik hiç bir tarafından batılın yaklaşamadığı Allahın
kitabından başka bir kitap tanımayacaktır.
İslam ibadet liderlik din devlet ruh ve ameldir. İslam namaz ve
cihad taat ve hüküm Kuran ve kılıçtır. İslamda bunları
birbirinden ayırmak mümkün değildir.
Bu davet yeni filizlenirken Mısır az veya çok hiç bir şeye sahip
değildi. Bütün işleri zorbaların ve emperyalistlerin elindeydi.
Halk ise hürriyetine kavuşmak için çalışıyordu. Bunun yanında
parti çekişmeleri siyasi ve şahsi çıkarlar peşinde koşmalar
alabildiğine sürüp gidiyordu.
Müslüman Kardeşler muhalefeti daha da arttır-mamak sömürgecilere
fırsat vermemek daha beşikteki davetini renginin dışında bir renk
suretinin dışında bir suretle çirkinleştirmemek için bu işlere
karışmak istememiştir. Hükümet ve devletler değişmiş Müslüman
Kardeşler değişmemiştir. Müca-hidlerle cihada çalışanlarla
çalışmaya devam etmiştir. Çalışma alanı olarak da kardeşlerimiz
milletin eğitim ve uyanması nefsin tezkiyesi ruhun temizlenmesi
hak cihad ve fazilet prensiplerinin halk arasında yayılmasını
seçtiler. İnanıyorum ki bu konularda başarılı oldular. Allahıma
hamd-ü senalar olsun bugün her yerde Müslüman Kardeşlerin merkezi
her dilde davetin övgüsü vardır. Doğru yola davet ve hayra
önderlik eden İslami düşünce için çalışan üç yüz şubesi vardır.
Bugün Mısırda kuvvetlinin boyun eğeceği zayıfın gurur duyacağı
meyvasından herkesin faydalanacağı güçlü bir islami şuur
doğmuştur. Bizi doğru yola sevk eden Allaha hamd olsun.
Hazırlanan plana uygun olarak Allahın yardımiy-le on senelik
birinci dönemi başarı ile tamamladık. Kardeşlerim şimdi çalışma
zamanı gelmiştir. Gecikmeye vaktimiz yoktur. Çünkü hükümetler
tarafından program ve planlar konup tatbik ediliyor fakat
hiçbirini hedefe ulaştıramıyoruz. Liderler hala şaşkınlıklarında
israr ediyorlar..
İKİNCİ ADIMIMIZ NE OLMALIDIR?
Öyle ise dinleyin
Umumi davetten özel davete sadece konuşma davetinden mücadeleye
bağlı davete döneceğiz. Davetimizi memleketin liderlerine
bakanlarına hakimlerine milletvekillerine partilerine
yönelteceğiz. Programımızı önlerine koyup bu müslüman memleketi
cesaretle tereddüte meydan vermeden başarıya götürmelerini
istiyeceğiz. Eğer daveti kabul eder de hedefe doğru yol alırlarsa
kendilerine yardımcı oluruz. Şayet yan çizer kabule şayan olmayan
bahane ve özürlerin arkasına saklanırlarsa o zaman biz İslama
yardım etmeyen İslamın hükümlerini yerine getirmek için
çalışmayan kim olursa olsun Allah aramızda doğru hükmünü
verinceye kadar amansız bir düşmanlık ilan edeceğiz.
Kardeşlerim şu ana kadar hiç bir parti ve kuruluşa karşı
olmadığımız gibi hiç bir parti ve kuruluşun yanında da yer
almadık. Bugüne kadar bir çokları bize filan partidensiniz filan
partiyi destekliyorsunuz filan parti ile ilişkiniz var dediler.
Allah ve sizi tanıyan herkes biliyor ki siz bu söylenenlerden
uzaksınız. Siz Resulûllahdan başka bir lider Kurandan başka
rehber İslamdan başka bir hedef tanımadınız. Öyle ise
söylenenleri bir kenara atarak ciddi bir çalışmaya yönelin. Zaman
gerçekleri açıklamaya kafidir. Allah sizin imanınızı zayi etmez.
O insanlara karşı merhametlidir.
Bugüne kadarki tutumunuz işte böyle tarafsızdı. Ama bundan sonra
böyle olmayacaktır. İktidarda olsun veya olmasın İslam
hükümlerini kendine program yapıp onlarla amel etmeyenlere düşman
olacaksınız Eğer davete uyarlarsa size katılarak kuvvetli bir
birlik ve dayanışma meydana getirmiş olurlar. Böylece toplanırlar
ayrılmazlar güzel konuşurlar yıkıcı eleştiri yapmazlar ve olumlu
bir ortam doğar. Ya dostluk ya düşmanlık başka bir tercihimiz
yoktur. Böyle yapmakla planımızın dışına çıkmış yanlış yola
sapmış veya bilmeyenlerin dediği gibi siyasete müdahale etmekle
yolumuzu değiştirmiş olmayız. Aksine İslami olan yolumuzda
Muhammedi olan planımızda ve Kur-ani olan programımızda ikinci
adımı atmış oluruz. Eğer siyaset dinden bir parça ise eğer İslam
hükmeden ve edilenlere şamil bir din ise bundan bizim suçumuz
nedir? İslamın prensiplerinde hükümdarın da onun idaresinde
olanların da Allaha bağlanması gerekmez mi?
Kardeşlerim Bu yeni adımları sizlere ilk sayısı çıkan dergimizde
açıklıyor ve sizi sözlü davetten ameli cihada davet ediyorum.
Cihad parayla olur. Cihad fedakarlıkla olur. Allah ve İslam
yolunda yapacağınız cihad yolunda memur olanlarınız işkenceye
maruz kalacaktır. Hür olanlarınız bir takım sataşmalara hedef
olacaktır.
Bir kısmınız hapse atılacaksınız malınız ve canınızdan
olacaksınız. Bizimle beraber olmak isteyenler bunlara
hazırlansınlar. Eğer şubelerimizden veya cemaattan birisine
cihadın ağır yükü zor geliyorsa veya durumu buna müsait değilse
yoldan çekilsin Allahın ordusunun yoluna devam etmesini
engellemesin. Allahın izniyle zafere ulaştığımızda yine bize
katılsınlar. Ben size İbrahim (a.s.)in dediği gibi Kim bana tabi
olursa bendendir kim de bana karşı gelirse Allah bağışlayıcıdır
merhametlidir. derim.
Bize kralımız ve İslam akidesiyle kardeş olmuş müslüman
milletlerin doğru bakışı bunun ötesinde Allahın yardım ve desteği
yeter. Daima ileriye doğru.
Hasan el-Benna
Nezir dergisi iki sene yayınına devam etti. Yayın müddetince
Müslüman Kardeşlerin davetini liderlere uyarısını bozuk sosyal
düzene hücumunu devam ettirdi. Daha sonra yeniden Müslüman
Kardeşler dergisi çıkmaya başladı. Zamanı gelince ondan da
bahsedeceğiz.
UMUMİ ŞURA MECLİSİNİN TOPLANTIYA ÇAĞRILIŞI
Genel Mürşid Üstad Hasan el-Benna Mısırdaki bütün şube başkan
erini İsmailiye kentinde toplanmak üzere davet etti. Bu davete
bütün başkanlar hemen uyarak süratle İsmailiyeye geldiler.
Toplantı Müslüman Kardeşlerin lokalinde yatsı namazından sonra
başlayıp sabah namazına kadar devam etti. Bütün üyeler sabah
namazını Müslüman Kardeşlerin camisinde kıldılar. Öğle namazında
da İsmailiyedeki bütün camilere dağıtalarak hutbe okuyup vaaz ve
na-sihatta bulundular. Bu hareket İsmailiye halkının büyük
sevincine yol açtı. İkindi namazından sonra da İsmailiye
cemiyetinin idarecileri üyelerin şerefine bir tören terpilediler.
Törende bütün üyeler konuşma yaptılar.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN ÇEŞİTLİ KOLLARINA AİT TÜZÜK
Muharrem 1352de İsmailiyede Müslüman Kadın Kardeşler adı altında
bir kol kuruldu. Kolun kuruluşundaki gaye İslam adabına sarılmak
fazileti yaymak ve müslüman kadınların arasında yaygın olan
hurafelerin zararlarını açıklamaktı.
Kadın kolunu davet vasıtaları
Kolun üyeleri kadınların umumi toplantı yerlerinde konferanslar
ve dersler tertipliyor şahsi nasi-hatlar yayınlar ve makalelerle
hedefe ulaşmaya çalışıyorlardı.
Kolun nizami
1 _ Kolun prensiplerine uyarak çalışmak isteyen İslam adabına
sımsıkı sarılacağıma ve gücümün yettiği kadar fazilete davet
edeceğime dair Allahıma söz veriyorum diyerek yemin etmek
suretiyle üye olurdu.
2__ Kolun başkanı Müslüman Kardeşler cemiyetinin genel mürşidi
olup kendisini bir vekil temsil
3 — Kolun bütün üyeleri kardeştir/ İşlemi düşüncenin
gerçekleşmesi için yapılacak işler aralarında ihtisaslarına göre
taksim edilir.
4 — Kolun üyeleri haftada bir defa toplanıp geçen haftaki
çalışmalarını kaydederler ve gelecek hafta ne yapacaklarını
gözden geçirirler. Şayet üyeler çok kalabalık olursa toplantı
sadece görevliler tarafından yapılabilir.
5 _ Her üyeden gücü yettiği kadar gönüllü olara t aidat alınır ve
kolun ihtiyacına harcanmak üzere içlerinden biri bu parayı
muhafaza eder.
6 — Bu nizam İsmailiye dışındaki
teşkilatlar için de geçerlidir.
7 — Bu tüzük kurucu üyelerin tasdikinden itibaren yürürlüğe
girer. Müslüman Kardeşler Dergisi tüzüğü öğen bir yorumda şöyle
diyordu
Gayretperver bütün müslüman kadınların bu prensiplerin kendi
nefislerinde ve ailelerinde gerçekleşmesi için .çalışmalarını ve
sileri ölçüsünde kendi çevrelerinde böyle şubeler
oluşturmalarını umarız. Bu konuda istekli olanların İsmailiyedeki
Müslüman Kadın Kardeşler Kolunun vekili muhterem hanımefendiye
yazarak gereken malûmatı almaları mümkündür. Dergimiz bu
düşünceden istifade etmek isteyen her görüşe acıktır.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER VE MİSYONERLİK
Müslüman kardeşler o devirlerde yıldızı parlayan misyonerlik
hareketiyle amansız bir şekilde mücadele ediyordu. Bu konuda
cemaatımız şu yazıyı yayınlamıştı Ne hikmetse Mısırdaki
merkezlerimizin bulunduğu bütün yerlerde misyoner cemiyetleri de
bulunmaktadır. Mahmudiyede Dehlekiye.de İsmaili-yede Portsaitde
Ebu Suveyrde ve Kahirede hem misyonerlik merkezleri hem de
Müslüman Kardeşler cemiyeti faaliyetini etkin bir şekilde
sürdürmektedir. Her iki kuruluş arasında birisinin İslamı müdafaa
ederken diğerinin ona tecavüz etmesi sebebiyle bir çatışma olması
normaldir. Ancak Müslüman Kar -deşlerin idarecileri olgunuğu ve
ağırbaşlılığı seçmişler devamlı iyilikle mücadele etmişler
savunma stratejisini.benimsemişlerdir. Mücadelelerinde iki ana
plana dayanmışlardır Birincisi Halka misyonerlerle ilişki
kurmanın getireceği tehlikeleri anlatmak. İkincisi onların
kullandıkları vasıtaların aynısını ilmi olarak uygulamak. Allaha
şükürler olsun ki bu plan başarıya ulaşmıştır.
Cemiyetimiz gücünün yettiği ölçüde görevini yerine getirmiştir.
Bu konudaki eksiklerimizin giderilmesi için Allahın yardımını
istiyoruz. Biz burada misyonerlik hareketi münasebetiyle bazı
olayları ve tatbik ettikleri planları okuyucularımıza aktarmak
istiyoruz. Bununla iki şeyi hedef alıyoruz. Birincisi İslama
hizmet etmek isteyen kuruluşlara faydalı olacak planları
açıklamak. İkincisi Cemiyetin misyonerliğe karşı verdiği
mücadelenin başarısını halka müjdelemektir.
BEHLEKİYE VE PORTSAİTDE Kİ OLAYLAR
Dehlekiyeye bağlı Menzile kentinde misyonerlerin idaresindeki
Barış Okulunun bir genç kızı hıris-tiyan yapmak isterken
cemiyetimizin bu kızı kurtardığı hakkında genel mürşide yazılan
yazının metni aşağıdadır
Muhterem üstadımız ve genel mürşidimiz
Allahın selam ve rahmeti senin ve seninle bulunan müslüman
kardeşlerin üzerine olsun. Zatıalini-zin isteği üzerine 24
Ramazan da Hüseyen Muham-med Alisi tarafından şubemizin değerli
vekiline gönderilen bir mektubda Menzilede Protestanların Banş
Okulunun fakir bir ailenin kızın) hıristiyan yapma faaliyeti
haber verilmekte ve bunun hakkında bilgi İstenmektedlr. Allahın lütfü bizimle olmasaydı bu fakir ve kazanç
yollarını kaybetmiş ailenin kızı misyoner cemiyetinin alçakça
planladığı insani yardım ve fakir aileye iyilik adı altındaki
tuzağa düşerek büyük bir ihtimalle hıristiyan olacaktı.
Bu mektup şubemize ulaşır ulaşmaz kardeşler toplantıya çağırıldı
ve vekilimizin başkanlığında bir komisyon kurularak bu fakir
ailenin evine gidildi. Ancak aileyi ikna etmek için çok çalışıldı
ise de müslü-manların bu aile ile ilgilenmemesi neticesinde
düştükleri sıkıtıdan dolayı ilk etapta muvaffak oluna-madı. Fakat
Allahın yardımı ile büyük bir çaba harcanarak kızın okuldan
alınması hususunda babası ile anlaşmaya varıldı. Nedim efendi
kızın babası İle okula giderek okulun müdiresinden kızın kaydının
silinmesini istedi. Müdire kızı vermek istemedi ise de emrivaki
karşısında hazırlıksız olduğu için boyun eğmek mecburiyetinde
kaldı. Böylece bu genç kızı kurtardık. İhtiyacı olan parayı da
tedarik ettik.
Bu olaydan sonra cemiyetimizin aldığı kararlardan biri de okula
karşı savaş açarak memleketten uzaklaşmasını sağlamak oldu.
Ayrıca cemiyet adına bu kıza bir atölye açmak da alınan kararlar
arasındaydı. Çünkü bu kız kurtarılmazdan önce misyonerlik
okulunda öğretmenlik yapıyordu. Okulun müdiresi-nin ona iki lira
aylık bağladığını ve bu paranın hepsini anne ve babasına
verdiğini onun bütün masraflarını okulun karşıladığını söyleyerek
ailesini aldalıyordu. Bu talihsiz kızın ailesi kızlarını
kötülükten kötülüğe götürecek brr tehlikenin beklediğini bu
uğursuz okulun yetiştirme tarzından dolayı ailesi ile olan
bağının kopacağını ve sadece hıristiyanların kulağı ile duyup
Hıristiyan gözü ile göreceğini bilmiyordu. Bu yüzdendir ki
Müslüman Kardeşler yukarıda bahsi gecen kurtarma operasyonu
gerçekleştirmiş bu aileyi büyük bir tehlikeden kurtarmış ve
Müslüman Kardeşler Atölyesi adı altında bir okul açmayı
başarmıştır. Bir günde 70 kız kaydolmak için müracaat etmiştir.
Atölyeye bazıları parasız bazıları ayda üc kuruş dört kuruş veya
beş kuruş ödemek suretiyle devam ediyorlar. Bu paralar kalbimiz
kadar sevdiğimiz atölyenin desteklenmesi için alınıyor Allahın
yardımı ve vekilimiz Muhammed el-Hadidinin üstün çalışması
atölyenin başarıya ulaşması hususundaki emelimizi
kuvvetlendirmektedir. Atölyeyi Allahın lutfu ile süratle
acmamızdaki gayemiz bu kızı ve ailesini bir tehlikeden kurtarmak
idi.
Size sevinerek söyliyeyim kf bütün öğretmenler aralarında
kurtarılan Nefika da olmak üzere beş vakit namazlarını
kılmaktadırlar. Değerli vekilimiz her gün dersler bittikten sonra
onlara hanif dinin hükümlerini telkin etmektedir.
ömer es-Seyyid Ğanim
Kurtarılan kızımız Portsaitden kaçarak Barış Okuluna gelen ve
Hıristiyanlığı kabul etmek üzere olan bir kızın daha bulunduğunu
dairemize haber verdi. Bunun üzerine dairemiz Portsaitdeki
Müslüman Kardeşlerin vekiline ve genel mürşidin bürosuna
aşağıdaki mektubu yazdı
Allahın selamı rahmeti ve bereketi sizin ve sizinle beraber
olanların üzerine olsun. Yıllar geçsin siz ve Müslüman Kardeşler
topluluğu sağlık ve mutluluk içinde yaşasın. Amin
Son yıllarda misyoner cemiyetleri Mısırda İslama karşı amansız
bir savaş açmıştır. Ancak büyük vakit caba ve ma harcDmalarma
rağmen sahibi olan Allah tarafından korunması vad olunan bu doğru
dine tesir edememiştir. Ne var ki müslüman-ların İslam
prensiplerini ve adabını yaymadaki kusurları neticesinde ahlaki
durumumuzun verdiği noktayı da nazarı dikkate alarak umutlanmaya
başlamışlardır. Çünkü milletler ahlakları var oldukça yaşarlar.
Menziledeki proteston misyonerlik okulu daha önce bir gene
kızımızı Hıristiyan yapmak istemişti. Ancak Allahın lütfü ile bu
kızı kurtardık. Ve kızlarımızın çalışacağı bir okul meydana
getirdik. Kızlarımız bu okulda dinlerini ve kocalarının evinde
kendilerine lazım olacak bilgileri öğreniyorlar. Bu okulu
yapmamıza iki şey sebep olmuştur.
1 — Misyoner okuluna karşı antitez kullanmak
2 — Hıristiyan yapılmak istenen fakir kıza bir iş imkanı
hazırlamak. Böylece cemiyete yük olacağı yerde faydalı olmasının
sağlanacağına inanıyoruz. Şimdi de Hüseyin Reis adında bir
kişinin Efkar adlı kızının da bu okulda olduğunu öğrendik. Kızın
Hıristiyan olmasını ailesinden gizlemek için buraya getirmişler.
Kız İse çok şımarıktır. Sizden ricamız bir yolunu bulun bu genç
kızı fesat çukurundan kurtar-manızdır. Allah mükafatınızın
velisidir.O ne güzel veli ne güzel yardımcıdır. Allahın selam ve
rahmeti üzerinize olsun.
Ömer es-Seyyid Ğanim
Dairemiz bununla da kalmayarak Portsaitden menzileye kaçan
kızları araştırmış ve beş kızın isimlerini tesbit etmiştir. Bu
konuda genel mürşidin bürosuna şu yazıyı yazmıştır
Değerli mürşidimiz ve üstadımız
Allahın selam rahmet ve bereketi sizin ve sizinle beraber olan
müslüman kardeşlerimizin üzerine olsun.
Bundan önce Portsait şubesine Efkar ismindeki kızın misyonerlik
okulundan kurtarılması için yazmıştık. Şimdi sizlere bu okulda
bulunan kızların isimlerini veriyorum
1 — Efkar Mensur Yaşı 13 Annesi Hüseyin İsminde bir kişi ile evli
olup... adreste oturmaktadır.
2 — Nazlı Ahmet el-Hûli 14 yaşında olup babası hastadır.
3 — Zekiyye Muhammed 12 yaşında olup ailesi bilinmemektedir.
4 — Seyyide er-Reyan 13 yaşında bir yetimdir.
5 — Atıyyat Muhammed 7 yaşında annesini ta-tımamaktadır.
Menziledeki okulda bulunan bu kızların kurtarılması İçin
tarafınızdan Portsait şubesine ve bu gibi okulların bulunduğu
bölgelerdeki şubelere talimat vermenizi rica ediyorum. Böylece bu
hastalığın olduğu yere elimizi koymuş oluruz. Allahın izniyle
ilacımız da bu hastalığı iyileştirecek ve bu fesad çukurlarının
kökü kazınacaktır.
Lütfen burada bulunanların özellikle vekilimiz Mustafa Muhammedin
saygı ve sevgilerini kabul buyurun.
Ömer es-Seyyid Ğanim.
Bu yazıya verilen cevap aşağıdadır .
Büromuz bu görevi üzerine alarak bu konuda bütün şubelerimize
yazı yazmıştır. Genel mürşidimiz Portsaite defalarcp heyet
göndermiş ve oradaki kardeşlerimiz konu ile büyük ölçüde
ilgilenmişlerdir. Sevinerek kayd edeyim ki hükümet kızlardan
ikisini himayesine almıştır. Gerçekten de şu ana kadar bu
kızlardan hiç kimsenin haberi yoktu. Valinizden bu kızlarla
ilgilenip kurtarmasını özellikle rica ediyoruz.
Genel mürşid sekreterliği
HALKI MİSYONERLERİN AĞINA DÜŞMEKTEN SAKINDIRMAK İÇİN
KOMİSYONLARIN KURULMASI
Şûra meclisinin aldığı kararlardan biri de her şubenin bünyesinde
birer komisyon kurulması idi. Komisyonların görevi barışçı
yollardan halkı misyonerlerin ağına düşmemeleri için uyarmaktı.
Biz yeni kurulan bu komisyonların yüklendiği mukaddes
görevlerinde başarılı olmalarını Allahtan temenni ediyoruz.
MİSYONERLİK KONUSUNDA ŞÛRA MECLİSİNİN KRAL FUADA YAZDIĞI MEKTUP
Bismillahirrchmanirrahirn.
Allaha hamd-ü senalar osun. Efendimiz Muham-med (s.a.v.)e aline
ve ashabına salat ve selam .olsun.
İslam ve müslümanların yardımcısı Mısırın fedakar kraiı Muhterem
Fuadın yüce makamına
22 Safer 1352 de İsmaiiiyede müsiüman kardeşlerin onbeş şube
temsilcisinin katıdtğ şura toplantısından üyelerimiz sizlere
yürekten bağlılığını bildirir ve zatıalinizden müsiüman milletini
İslama karşı amansız bir savaş açan ciğerpareleri olan
çocuklarının inancına saldıran eıları ailelerinden koparan.
İslamın haram kıldığı vt aitlerine Şiddetli azap vaad ettiği
Gayri müsfim erkeklerle evlenmeye zorlayan Hıristiyan
misyonerlerinden korumanızı rica ederler. Allah Taala sizleri
dininin ve şeriatının koruyucusu Resulünün sünnetlerinin
uygulayıcısı kıldı. Bütün alem zatıalinizin dinin sağlam ipine
bağlı olduğunuzu onun adap ve şiarlarına sımsıkı sarıldığınızı
onu düşmanlarından koruduğunuzu prensiplerini yaydığınızı Allahın
kitabına en güzel inayeti gösterdiğinizi çok iyi bilmektedir.
Şarkm gözbebeği Mısırı müs lüman ve adil kralının liderliğinde
misyonerlik alanı veya kafirleştirme yeri olmayı kesinlikle kabul
edemez. Bunu da imanına ve kralının gayretine borçludur.
Bu sebeplerden dolayı zatıalinizden hükümete emir vererek bu hain
elleri kırmasını milleti bu serden kurtarmasını bu yolda mümkün
olan her şeye baş vurarak gayeye kavuşulmasını istemenizi rica
ederler. Biz en başarılı tedbirlerin şunlar olduğuna İnanıyoruz
1 — Misyonerlikle uğraşan enstitüler yurtlar ve talebeler
üzerinde etkin bir denetim sağlanmalıdır.
2 — Misyonerlik faaliyeti gösterdiği tesbit edilen hastane ve
okulların ruhsatı alınmalıdır.
3 — Gerek yer gerek mal olsun bu cemiyetlere hiç bir yardım
yapılmamalıdır.
4 — İçte ve dıştaki ilgililerle temasa geçip bu konuda hükümete
destek olmaları İstenmelidir.
Biz bu görüşleri takdim ederken kralımızın sağlam görüşü ve
bilinen dini gayreti sayesinde bu meselenin hallolacağına
milletimizin mütecavizlerden kurtarılıp mutluluğa kavuşacağına
inanıyoruz.
İmza Başta Hasan el-Benna olmak üzere bütün temsilciler.
Dilekçenin birer suretleri başbakan içişleri maarif ve vakıflar
bakanına meclis ve senato başkanlarına gönderilmiştir.
DAVET İÇİN YAPILAN SEYAHATTAN ÖRNEKLER
Bu arada davet için yaptığımız seyahatlerden bir örnek vermek
istiyoruz. Gensl İrşat Bürosunun memleketin her yanındaki
şubelerimize seyahat için yazdığı mektup aşağıdadır.
ZİYARET CETVELİ
Memleket
Ebu
Suveyr
Süveyş
Portsait
Dehlekiye
Tanta
Şubrahit
11-12 Rabius-sani
1352 İsmailiye
16-19
19-21
21-29
29-1 Cemadiyelula 1352
1-3
Mahmudiye
3-6
Demenhur
6-8
12-16
Kelyubiye
8-9
Teşekkürlerimi ve saygılarımı kabul etmenizi rica ederim.
Muhammed Esad el-Hakim İrşad Bürosu Sekreteri
Blsmillahirrahmanirrahim
Allaha hamd-ü senalar olsun. Salat ve selam Efendimiz (s.a.v.)e
aline ve ashabının üzerine olsun.
Muhterem vekilimiz. Allahın selameti ve rahmeti üzerinize olsun.
Genel mürşidimizin şubelerimizi ziyaret programını sizlere takdim
etmekle şeref duyarım. Ziyaret müddetince mürşidimize Kahire
vekilimiz Abdurrahman es-Saati vekalet edecektir.
KAHİRE ŞUBE BAŞKANI GÖREVİNİ ARKADAŞINA DEVREDİYOR
Kahire şube vekilimiz değerli üstad Abdurrah -man es-Saati
görevini Ezher lisesinde öğretmenlik yapan üstad Mustafa Muhammed
et-Teyre bıraktı. Bu münasebetle yaptığı bir konuşma Müslüman
Kardeşler Dergisinde yayınlandı. İbret ve örnek olsun diye
aşağıya alıyoruz
Eğer hedefe ulaşmamıza yardım edecekse MAKAM VE RÜTBEYİ BIRAKALIM
Düşün ki muayyen bir yere varmak için bir deniz yolculuğuna
çıktın. Seninle beraber bir grup daha aynı yöne gidiyor. O halde
hepiniz aynı yola gidiyorsunuz. Hepiniz gayeye varmak için bu
yolu geçmek istiyorsunuz.
Gece karanlık deniz dalgalı karanlıklar karanlık üzerine çökmüş.
Allah bir kimseye-aydınlık vermezse o kimse için aydınlık yoktur.
(1) Gemi yolunu kaybetmiş önüne gelen büyük kayaya çarpmak üzere
ve hedefe varması çok uzak bir ihtimal... Gecenin karanlık olması
işi daha da zorlaştırıyor. Şiddetli fırtına gemiyi bir boşluğa
doğru sürüklemektedir. Durumun eli kolu bağlı durmaya tahammülü
yoktur. Bu arada yolun tehlikeli ve emniyetli kısmını iyi bilen
tehlikeleri göğüsleyecek güçte olan en büyük fedakarlığa
katlanmaya hazır olan gayesine yürekten inanan yolun uzaklığı ve
engellerin çokluğu kendi-sininin hedefe varmasını engellemeyen
bir kaptana ih-tihaç vardır. Bir kimse davet ettiği davaya
inanırsa bütün dünya onu tasdik eder.
Bir kimse niyetinde samimi olursa musibetlere galip gelmesi
muhakkaktır.
Düşün ki bu geminin kaptanı sensin. Çaresizlik içinde
bocalıyorsun yolunu kaybetmişsin. Tam bu sırada yolcuların
arasında senden daha bilgili ve daha tecrübeli bir kaptan
keşfettin. Gayeye ulaşmak için kaptanlık görevini bu kimseye
devretmen gerekmez mi? Veya görev anlayışın ve vicdanın işi
senden daha iyi yapacak olana teslim etmeni sonra da onun
emirlerine tabi olmanı gereklirmezmi?
Aslında bu ehliyetli kişinin görevi kendisine vermeni beklemeden
ihmalini telafi etmek bozduğun düzeni yeniden kurmakiçin harekete
geçmesi farzdır.
Benim inancıma göre hedef hiç kimseyi tanımadığı gibi kimseyi
dostta edinmez. Bence geminin içine giren suyu boşaltıp
tehlikeden kurtaran kimse haddini bilmeden mağrur olan kişiden
daha iyidir. Ehliyetli kimsenin kaptanlığı düzeni bozan bu yüzden
hem kendisinin hem de kavminin helakine sebep olan mağrur
ahmaktan devralması daha hayırlıdır. Birincisi İyi olanı biliyor
ve gereği gibi yerine getiriyor görünüşü basit olmakla beraber
aldığı netice büyük oluyor. İkincisi Baş olma hastalığına
yakalanıyor. Neticede hem kendini hem de milletini uçuruma
götürüyor. Bu gibilerin elinden hiç bir gaye tahakkuk etmediği
gibi yaptıklarından da bir fayda beklenmez.
İnsanlar daha ehliyetli kimseler bulunmadığı zaman yüksek mevki
işgal edebilirler. Sonra davetin yayılması için faydalı bir
kişiyi seçip görevi ona teslim etmelidirler. O kimse de
kardeşlerini mahcup etmeden daveti fedakarlıkla ve samimi
çalışmalarla yüceltmelidir. Görevi teslim edenin de başka bir
hizmet alanında çalıştırılması garip karşılanmamalıdır.
Hedefin gerçekleşmesi için görevinden feragat eden kişilerden
biri olmam bana hiç zarar vermez.
Abdurrahman es-Saati Genel İrşad Bürosu üyesi ve eski Kahire
vekili.
Müslüman Kardeşler Dergisi samimi insanları selamlıyor ve Allah
(c.c.)tan emsallerinin çoğalmasını istiyordu. İhlas ve fedakarlık
acısından en büyük ameli ders olması bakımından herkesin bundan
ibret almasını diliyoruz.
ÜNİVERSİTE VE YÜKSEK OKULLARDA DAVET
Kahiredeki davet hızla ilerlemesine devam edip fakülte ve yüksek
okullara kadar ulaştı. Bazı talebe-beler o zaman Müslüman
Kardeşler Dergisinin başyazarı üstad Tantavi Cevher (r.h.)i
ziyaret ettiler ve davete katılıp çalışmak arzusunda olduklarını
söylediler.
Aşağı Mısırda gezintiye çıkmama rastlayan bu olayla ilgili olarak
bana yazdığı mektubu hiç unutamıyorum. Mektubunda bu olayı (Fethi
mübin) olarak niteliyordu. Gerçekten de öyleydi. Herkes
tarafından İs-lamla alakası olmayan bir müessese olarak kabul
edilen üniversite gelişiyor ve davetin bir sığmağı haline
geliyordu. Gerçekten de açık bir fetihti bu.
Üstad Tantavi geziden çabuk dönüp bu kardeşlerle görüşmemi
istiyordu. Kahireye döndükten sonra hemen onlarla görüştüm.
Davete ilk icabet eden altı kişinin isimleri aşağıdadır.
1 — Edebiyat Fakültesinden Muhammed Abdül-hamit
2 — Tıp Fakültesinden İbrahimEbu en-Neca
3 — Yüksek Ticaret Okulundan Ahmed Mustafa
4 — Kimya Fakültesinden Muhammed Cemal
5 — Hukuk Fakültesinden
Muhammed
Reşad el-Havari
6 — Yüksek Ziraat Okulundan Mahmut Sabri. Bu münasebetle
MüslümanKardeşler Dergisi şu yazıyı yayınladı
Müslüman Kardeşlerin prensiplerini anlamak gayet kolaydır. Bu
sadece ihias ve çalışmayı gerektirmektedir. Müslüman Kardeşlerin
prensiplerinin hedef aldığı tek husus millete Islömi ahlakı doğru
bir şekilde yerleştirmektir. Bunun tek yolu sevgi kardeşlik ve
tanışmadır. Çağdaş kalkinma yolundaki bir milletin buna şiddetle
ihtiyacı vardır.
İşte aydın gençlerimiz bunu idrak ederek içlerinden bir grup
yüksek okul talebesi bu prensiplere hizmet etmeye hazır
olduklarını ücn etmişlerdir.
Biz hem Allahın anlayış ve doğruluk nuruna gark ettiği bu mübarek
kardeşleri hem de çalışan kişilerin ordusuna bu nurlu yıldızların
katılması ile de cemiyetimizi tebrik ederiz. Bu münasebetle
dergimiz bir talebe köşesi açmıştır. Bu köşede irşad ve ifade de
yarış etmektedirler. Allah dini uğrunda çalışanların sayısını
çoğaltsın ve onlara samimiyet ve ehliyet ihsan etsin.
ŞÛRA MECLİSİNİN İKİNCİ TOPLANTISI
İkinci şûra meclisinin toplanması için sekreterlik şu çağrıyı
yapmıştı Müslüman Kardeşlerin şûra meclisi şevvalin ikinci günü
yatsı namazından sonra genel mürşidimizin başkanlığında
Portsaitte toplanacaktır. Bu toplantıda cemaatımızın genel durumu
görüşülecektir. Bütün şubelerimizin başkanları ve sekreterleri bu
toplantıya davetlidir.
Bu bildiriyi dergimiz yayınladıktan sonra toplantı yapılmış ve
aldığı kararlardan biri de matbaa inşası için bir şirket
kurulması olmuştur. Ayrıca hisse senetlerinin on kuruş olması da
karar altına alınmıştır. Bu konuda dergimiz sekreterliğin şu
çağrısını yayınlamıştır.
MATBAA KURULMASI VE GÖREVİMİZ
Genel bir düşünceyi yaymak isteyen cemaatların çalışmalarında ve
davetlerinin yayılmasında en önemli vasıta matbaadır. Bu
yüzdendir ki şûra meclisinin son toplantısında Müslüman
Kardeşlere mahsus hisseli bir şirket kurulması
kararlaştırılmıştır. Kurulacak şirketin tüzüğü genel irşad bürosu
tarafından bastırılıp bütün şubeiere gönderilmiştir. 15 Mayis en
son iştirak günüdür.
İrşad bürosunun iştirak müddeti sona erer ermez matbaayı almak ve
Müslüman Kardeşlerin bütün işlerini kendi matbaasında bastırmak
en büyük emelleridir.
Müslüman Kardeşlerin sorumluluğunu yüklenen herkes ileride
atacağı en önemli adımlardan biri olan matbaa teşebbüsüna karşı
görevini yerine getirmeli yaptıklarını da sırf Allah rızası ve
Onun kelimesinin yücelmesi için yapmalıdır.
Genel İrşad Bürosu Sekreterliği
MÜSLÜMAN KADIN KARDEŞLER
Müslüman Kardeşlerin ailelerinden Müslüman Kadın Kardeşler adı
altında bir kol kuruldu. Lebibe Ahmet başkanları seçildi. Bu
münasebetle dergimiz aşağıdaki konuşmasını yayınlamıştır
Kızlarım ve kardeşlerim
Allaha hamd-ü senalar ettikten sonra Ojnun Peygamberine aline ve
ashabına salat ve selam ederim. Ayrıca sizleri de İslam selamı
ile selamlarım.
Genel mürşidimiz tarafından bana gelen teklifi kabul ederek
davetin sorumluluğunu yüklenmek ve kolunuzun başkanı olarak size
hizmet etmekten mutluluk duyuyorum. Benim bu görevimi
yüklenmedeki arzum hepinizin malûmu olmakla beraber sizlerin
gayret ve yardımlarıyla islami prensiplerin ve adabın genç
kızlarımız ve ailelerimiz arasında yayılması hususunda özlem
duyduğumuz hedefe varacağımıza inanıyorum. Ailen yardımcımızdır.
Kızlarım ve kardeşlerim
Gördüğünüz gibi milletimiz ahlaki çöküntü ve sosyal bozuklukların
içerisine sürüklenmiş çöküntü ve bozukluklar hayatımızın her
yönünü etkilemiştir. Evde caddede fabrikada ticarethanede bütün
çevre ve ortamda kendisini göstermektedir. Eğer böyle devam
ederse sonumuzun çok kötü olacağından şüphe etmemeliyiz.
Bir milletin isIĞhı aile ailenin ıslahı da genç kızların ıslahı
ile mümkündür. Çünkü kadın dünyanın öğretmenidir. Kadın sağ
eliyle beşik sallarken sol eliyle dünyayı sarsmaktadır.
Müslüman kızlarımız görevlerinin en kudsi görevlerden biri
olduğunu milletlerinin hayatında derin bir etkiye schip
olduklarını ve isiaha yöneldikleri zaman islah etmeye güçlerinin
yeteceğini bilmelidirler.
Biz kendimizi islah etmek istiyoruz. Zannederim öğrenip amel
ettiğimiz takdirde arzettiğimiz islah edici hükümler İslamda
vardır.O halde kardeşlerim İslamı anlamak ve prensiplerini
ailelerimiz arasında yaymak için kendimizi Islah etmemiz
lazımdır. Biz islah olursak ailelerimiz de islah olur.
Size yaptığım bu açıklamalar yapacağımız çalışmaların
programıdır. Allah bizi milletimizin yararına olan şeylerde
muvaffak eylesin.
Lebibe Ahmet
GENEL İRŞAD BÜROSUNUN TÖRENİ
Müslüman Kardeşler genel irşad bürosu 25 Recep Pazartesi günü
Mirac-ı Nebeviyi kutlamıştır. Törende genel mürşid üstad Hasan
el-Benna ve yardımcısı Mustafa et-Teyr birer konuşma
yapmışlardır.
Bu münasebetle büromuz Müslüman Kardeşler-in gerek itikadı
gerekse ameli açıdan İslam düşüncesinin ana hatlarını özetlemiş
ve Akidemiz adı altında dergimizde bir dizi yayınlamıştır. Bu
bildirinin metni şöyledir
1 — İnanıyorum ki bütün işler Allahın elindedir. Efendimiz
Muhammed (s.a.v.) bütün insanlara gönderilmiş son Peygamberdir.
Kıyamet günü haktır. Kuran Allahın kitabıdır. İslam dünya ve
ahireti içine alan genel bir kanundur. Hergün Kurandan bir cüz
okumayı kendime vazife kılacağıma sünnet-i şerifeye sımsıkı
sarılacağıma Resûlullahın siretini ve sahabenin hayatını
okuyacağıma söz veriyorum.
2 — Doğruluk fazilet ve ilmin İslamın rükünlerinden olduğuna
inanıyorum. Doğru olacağıma ibadetleri yerine getireceğime
kötülüklerden uzak olacağıma faziletli olmaya çalışacağıma güzel
ahlak ile süsleneceğime kötü ahlaktan kaçınacağıma gücü -mün
yettiği kadar İslami ibadetleri araştıracağıma tartışma yerine
hoş gönül ve sevgiyi tercih edeceğime zaruret olmadan mahkemeye
baş vurmayacağıma İslami şiarlarla öğüneceğime halk tabakaları
arasında faydalı ilimleri yayacağıma söz veriyorum.
3 — Müslümanın çalışıp kazanmakla görevli olduğuna kazandığı
maldan yoksul va fakirin belirli bir hakkının bulunduğuna
inanıyorum. Hayatımı kazanmak için çalışacağıma istikbalim için
iktisat yapacağıma malımın zekatını vereceğime kazancımın bir
kısmını hayır işlerinde harcayacağıma faydalı olan her türlü
iktisadi yatırıma destek olacağıma kendi milletimin ve vatanımın
ürettiklerini tercih edeceğime hiç bir surette faizle muamele
etmeyeceğime gücümü zorlayarak lükse heves etmeyeceğime söz
veriyorum.
4 — Müslümanın ailesinden sorumlu olduğuna onun sıhhatini
inancını ve ahlakını korumakla görevli olduğuna İnanıyorum. Bütün
gücümle bunları yapacağıma aile fertleri arasında İslami
prensipleri yayacağıma akidesini ve ahlakını koruyamayacak
okullara çocuklarımı göndermeyeceğime İslama düşman olan gazete
dergi yayın kitap kuruluş parti ve kulüplerle hiç bir surette
ilişki kurmayacağıma söz veriyorum.
5 — İslam ümmetini uyarmak İslami hukukun tekrar uygulanması
için çalışmak suretiyle Onun şerefini İhya etmek/İslam bayrağını
bütün beşeriyetin üzerinde dalgalandırmak ve İslam prensiplerini
bütün dünyaya öğretmenin her müslümanın görevi olduğuna
inanıyorum. Yaşadığım müddetçe bu yolda çalışacağıma ve bütün
varlığımı bu yolda feda edeceğime söz veriyorum.
6 — Bütün müslümanların İslami akide ile birbirine bağlı tek bir
ümmet olduğuna ve İslamın bütün insanlara iyilik yapmayı
emrettiğine inanıyorum. Müslümanların arasındaki ihtilaf ve
soğukluğun kaldırılması için çalışacağıma söz veriyorum.
7 — Müslümanların gerilemesinin esasının dinden uzaklaşmalarından
kaynaklandığına ıslahın ana unsurunun İslam prensip ve
hükümlerine dönmede olduğuna müslümanların çalıştıkları anda bunu
gerçekleştireceklerine ve Müslüman Kardeşlerin düşüncesinde bu
gayeye ulaşmanın mümkün olduğuna inanıyorum. Bu düşüncenin
prensiplerine uyacağıma bu yolda çalışanlara samimiyetle yardım
edeceğime bu uğurda bir asker gibi hizmet edip her an ölüme hazır
olacağıma söz veriyorum.
AVRUPALI BİR PROFESÖRÜN NAZARINDA AKİDEMİZ
Sorbon Üniversitesinde tahsilini sürdüren Ahmet İzzet Racihin
eline dergimizden bjr kaç nüsha geçiyor. Akidemiz* başlıklı
yazımızı hocası (Ernest Re-nana) gösteriyor. Daha sonra Prof.
Renanın akidemiz hakkında söylediği çok anlamlı cümleleri
Müslüman Kardeşlerin bir üyesi olan kardşşi Esat Rcciha
gönderiyor. Dergimizin baş makalelerinden birisini tahsis ettiği
bu yazıyı aşağıda veriyoruz
Sorbon Üniversitesi İsiami araştırmalar kürsüsü hocalarından
Ernest Renanın nazarında
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN AKİDESİ
Aziz kardeşim
Paris camiinde namaz kılarken orada bulunan gazete ve dergilerin
arasında adını çok duyduğum Müslüman Kardeşler Dergisi elime
geçti. Akidemiz adı altındaki yazıyı okudum. Çok hoşuma gitti. Bu
prensipleri genel bir incelemeden geçirdikten sonra Sorbon
Üniversitesi İsiami Araştırmalar Kürsüsü hocası Ernest Renana
sunup görüşünü almak istedim. Hoca dergiyi benden aidi ve bir kaç
gün sonra şu yazı ile birlikte bana iade etti.
Bu kelimeler özü ve hedefi bakımından derin
manalar ihtiva etmektedir. Şüphesiz ki Hz. Muham-med (s.a.v.)in
koyduğu prensiplerden kaynaklanmaktadır. O bu prensiplerle devlet
miüet ve dini tesis etmiştir. Bu prensiplerin bir özelliği de
İsiami ruhtan ayrılmamak şartiyle asra uygun olmasıdır.
Benim görüşüme göre Müslümanlar Hz. Mu-hammed (s.a.v.)in ve
cshabının gittiği yoiu takip etmedikçe başarıya ulaşamazlar.
Günümüzün müslüman-ları ise bunu gerçekleştirmekten çok
uzaktırlar. Ancak bu karamsarlık içinde düşünerek oturmayı
gerektirmez.
Bana gelince bu güne kadar doktora konusunu seçmedim. Artık
tezimi belirlemede bu inancın ve hocamın yorumunun büyük etkisi
olacağından şüphe etmiyorum.
Kardeşin Ahmed
Maarif bakanlığı tarafından psikoloji dalında ihtisas yapmak için
gönderilen Ahmet İzzet Kardeşimizin Müslüman Kardeşler hakkında
yazdığı yazı burada sona eriyor. Bu yazıda okuyucumuz Ernest
Renanın Akidemiz hakkındaki açık görüşünü öğrenmiş oluyoruz.
Gerçekten de Renan görüşünü açıkça belirtmenin yanında isabetli
de olmuştur. Deniz aşırı bir ülkede Müslüman Kardeşlerin akidesi
konusundaki bu dakik görüşten çeşitli dersler çıkarmamız
mümkündür
1 — Müslüman Kardeşlerin akidesi Hz. Muhammed (s.a.v.)in koyduğu
prensiplerden kaynak anmaktadır. Bu ifade İslamla .sadece ilmi
açıdan ilgisi olan bir Fransızın görüşünü yansıtıyor. Biz de
diyoruz ki akidemiz Allahın Peygamber olarak görH derdiği
Muhammed (s.a.v.)in yolunun aynısıdır. (Er-nest Renan) Müslüman
Kordeşlerin akidesinin sırf İs-lami olduğunu ve İslamdan kıl payı
ayrılmadığını söy-J lüyor. Doğrudur gerçekten de akidemizin esası
Allahın kitabı ve Resulûllah (s.a.v.)ın sünnetidir.
Bütün sayfalarını karıştır İslamın emrettiği dinin davet ettiği
Kuranın yazdığı Rasulûllah (s.a.v.)-in teşvik ettiği gerçeklerden
başka bir şey bulamazsın. Burada ibret alınacak husus Esnest
Renan araştırmasının inceliği ve düşüncesinin temizliğiyle
Müslüman Kardeşierin akidesini anlayıp tasvir ediyor. Aramızdaki
uzaklık ve münasebetlerin olmamasına rağmen İslami olduğunu
söylüyor. Bunun yanında ba- .i zı müslümanlar Müslüman
Kardeşierin hedeflerinden prensiplerinden akidelerinden şüpheye
düşüyor.
Ey Aziz milletimiz sevgili çocuklarımız Bizim müslüman olmamız
yeter. Yolumuzun Rasulullahın yolu olması yeter. Akidemizin
Allahın kitabı ve Re-sulullahın sünnetinden kaynaklanması yeter.
Şayet bize inanmıyorsanız bizimle hiç bir ilişkisi olmayan
yabancıların sözüne kulak verin.
Müslüman Kardeşierin akidesinin berraklığı ortadayken ondan şüphe
edenler ya İslamı gerçek manada anlayıp ruhunu onunla doyurmamış
onun maksat ve hedeflerini anlamamıştır. Elbette ki bu kişi
Müslüman Kardeşierin gayesinin İslamın ruhundan uzaklaştığını
zannedecektir. Çünkü bu kimse İslamı çok dar bir ruh çerçevesinde
mütalaa etmiştir ya da kalbi hasta ve kötü zanlı bir kimsedir ne
yapar yapar temiz insanlara atacak bir çamur bulur. Her iki
durumda da bu kimseler vebal içindedirler.
2 — Bu prensiplerle Resulullah din millet ve devlet kurdu diyor.
Gerçekten de öyledir. İslam dini en üstün din en geniş ve hayırlı
şeriattır. İnsanın ruhi açlığını doyuran ona vicdan rahatlığı ve
ruh mutluluğu veren bir dindir. İslam milletin ruhunda en güçlü
sevgi bağını kuran milletler arasındaki uyumluluk münasebetlerini
güçlendiren beşerin hayrına ve herkesin umudu olan genel birlik
yoluna dünyayı ka-nalize eden devleti adalet esasına dayandıran
hükmü hakları iade esasına bina eden hak sahihlerinin haklarını
veren hiç kimsenin zulme uğramasına aldanmasına göz yummayan bir
dindir. Henüz İslamın hidayetiyle şereflenmemiş kimselerin İslamı
anlamaları ne güzeldir. Bundan daha güzeli ise sabah gibi
aydınlık ay gibi berrak olan görüşleri yaymaktır.
Milletlerine islamdan daha iyi bir nizam arayan doğu liderlerinin
bundan ibret alarak kalkınmalarını din millet ve devlet esasına
dayandırmaları gerekir.
3 — Müslümanlar için Hz. Muhammed (s.a.v.)-in takip ettiği yola
tabi olmalarından başka kurtuluş yoktur. Renan böye diyor.
Müslümanların lideri Hz. Muhammed (s.a.v.) daha önce bu konuya şu
şekilde işaret etmişti cBu ümmetin sonunun İslahı evvelkilerin
islah metodunu almasıyla mümkündür. (2) Bu görüşü tecrübeler ve
ciaylar açıkça ortaya koymaktadır. Doğu milletleri İslamın
prensiplerinden uzaklc-şıp daha iyi sandıklan sistemlerle
değiştirdikten sonra şaşkıniık koranığında bocalamakta ve bu
başarısız tecrübenin acısını çekmektedirler. Ayrıca bu sapıklığın
parasını şeref ahlak ve izzetlerini satarak ödemişlerdir.
Ne gariptir ki doğu milletlerinde hala bu açık gerçeği
görmeyenler çoğunluktadır. Bunlar hala İslamın prensip ve
ruhundan hızla uzaklaşmaktadırlar. Her gün doğu milletlerinin
başına gelen felaketlerden ibret almamaktadırlar.
Doğunun gıdası iman ve ahlaktır. Bunları kaybederse herşeyini
kaybetmiş olur. Bunlara dönerse her şeyine döner. Sağlam ahlak ve
iman kuvvetinin önünde zalimlerin kuvveti duramaz. Doğulu
liderler İslami ruhu takviye etmeli ve kaybettikleri ahlakı
yeniden kazanmanın yollarını aramalıdır. Gerçek kalkınmanın tek
yolu budur. Kalkınmamız İslam prensiplerine dönmekle mümkündür.
Eğer ondan yüz çevirirseniz yerinize sizden başka bir kavim
getirir. Sonra onlcr size benzemezler. (3)
(2)
Hadis Tirmizi C 5. No 3S55
(3)
Muhammed 38
4 — Müslümanların bugünkü durumu bunun gerçekleşmesinden çok
uzaktır diyor Renan. Çünkü o siyasi ve içtimai hadiselerin
müslümanlarla dinleri arasında büyük bcşluk meydana getirdiğini
biliyor. Çağımızda müslümanları İslamdan ayırmak için
düşmanlarının kullandığı etkili vasıtaları da biliyor. Bu gün
müslümanların kendi dinlerine savaş açtıklarını kılıçlarını kendi
elleriyle kırdıklarını kesilmek için bıçağı düşmanın eline
verdiklerini kuvvetlerinin kaynağı olan dinlerini yıkanlara
yardım ettiklerini görüyor.
Müslüman Kardeşler bu prensiplere inanırken hiç bir zaman kolay
bir yolda yürüyüp hedefe varacaklarını düşünmediler. Onlar
kendilerini bekleyen engelleri biliyorlardı. Nefislerini
mallarını imanlarını inançlarını buna göre hazırladılar. Ve
Allahın şu vaadini akıllarından hiç çıkarmadılar Şüphesiz Aüah
Ona yardım edenlere yardım eder. Allah kuvvetlidir aziz-dir.(4)
5 — Bu yese düşüp çalışmamayı gerektirmez
sözü de doğrudur. Önümüze çıkacak engeller ve zorlukları aşmamız
sadece oihad yolunda devam etmemizle hızlanacaktır. Kafirlerden
başkası Allahın yardımından ümidin kesmez.
Müslüman Kardeşler Yolunuza devam edin. Şüphesiz zafer sabırla
başarı da sebatla mümkündür. Akibet Allahtan hakkiyle
korkanlarındır
Renan Müslüman Kardeşierin akidesi özü ve maksadı bakımından
derindir. İslami ruhtan ayrılmamak şcrtiyle çağımıza uygundur.
derken de hakikati diie getirmiştir. Müslüman Kardeşier İslami
ruhu bütün dünyaya şamil olacak şekilde tanzim etmişlerdir.
Müslüman Kardeşler İslamın ruhundan kaynaklanarak asrın ruhu ile
uyum sağlamışlardır. Onların akidesi bütün insanları tasvir
etmektedir.
Biz insaflı davrandığı için Ernest Renana etkilendiği için de
Ahmet İzzete teşekkür ederiz.
MECLİS CAMİSİ
Cemaatımızın resmi kuruluşlarla olan yazışması devam ediyordu.
Mecliste yapılması planlanan cami hakkında başbakan ve çalışma
bakanına yazdığı yazı aşağıdadır.
Sayın Başbakana
Allahın selamı ve rahmeti üzerinize olsun. Şüphesiz halkımız
sizin başa geçmenizi sevinçle karşılamış ve şahsınızda durumun
düzelmesi ve sizin gibi ehliyetli bir zatın başbakan olmasından
dolayı sevinçleri büyük olmuştur. İnşallah sizin döneminiz genel
bir hayır ve bereket mükemmel bir islah dönemi olur.
Başında bulunduğunuz bakanlar kurulunun görevi teslim aldığından
bugüne kadar yaptığı büyük işler ve elinde gerçekleşen ümitler
islah belirtilerinin en açık görüntüsü ve en parlak habercisidir.
Bu başarılı hizmetlerin yanında üzülerek söyleyeyim ki çalışma
bakanlığının Siyaset gazetesinde yayımlanan kararında daha önce
kararlaştırılan meclis camiinin inşaatından vazgeçildiği
bildiriliyor.
Meclis bir milletin emellerinin sembolü ve hayatının bir
suretidir. O halde oraya bir cami yapılması kaçınılmaz bir
unsurdur. Çünkü milletvekillerinin tamamına yakın bir kısmı
müslümandır. Devletin dini İslamdır. Meclis toplantılarının
arasında geçen za -man namaz vakitlerine tesadüf etmektedir.
Ayrıca meclisteki cami hükümetin anayasasına verdiği önemin bir
belirtisidir. Müminlerin dininin şiarı değerli millet
vekillerinin milli görevlerinin yanında ilahi görevlerini yerine
getirmeleri için bir yardımcıdır. Bu iki görevin aynı anda
yürütülmesi ne güzel şeydir.
Döneminzin parlak sahifelerinin kirlenmemesini arzu etmemizdendir
ki Çalışma Bakanlığının cami yapma hususunda verdiği ilk karardan
dönmemesini bir an önce caminin yapılmasını ve rahmet
karargahının hüküm kaynağında görülmesini sağlamanızı ısrarla
rica ediyoruz.
Allahın rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
Müslüman Kardeşler Cemiyeti Adına Hasan el-Benna
TEŞEKKÜR BORCU
Müslüman Kardeşler cemiyetinin Başbakan ve Çalışma Bakanına
yazdığı yazıdan sonra cemiyet merkezine. Çalışma Bakanlığından şu
yazı gelmiştir
Muhterem Müslüman Kardeşler cemiyeti başkanına
Mecliste cami yapılması hususunda 17-11-1934 tarihli yazınıza
işaretle bakanlığımızın adı geçen camiyi yaptırmayı
kararlaştırdığını ve ihalesinin 30-11-1934de Abdülhamit MuhGmmed
beye verildiğini ifa-det etmek isterim.
Saygılarımla.
Genel Sekreter Abdülhamit İbrahim.
Bu yazıya verilen cevabımız şöyle olmuştur-Cemiyetimiz Çalışma
Bakanımıza en derin saygı ve teşekkürlerini sunar. Allah sizleri
memleketin hayrına olan her şeyde muvaffak eylesin.
Cemiyet adına Muhammed Esat el-Hakim.
ŞÛRA MECLİSİNİN ÜÇÜNCÜ TOPLANTİSİ
İrşat bürosu şûra meclisinin kurban bayramı tatiline tesadüf
ettirmeyi uygun bulmuştur. Bütün kardeşler Kahveye yapılacak
toplantıya davet edilmiştir.
Toplantı başlarken genel mürşidimiz aşağıdaki açılış konuşmasını
yapmıştır.
Bismiiiahirrahmanirrahirn.
Bizi doğru yola sevk eden Allaha hamd-ü senalar olsun. Salat ve
selam kapalı kapıları açan Peygamberlerin sonuncusu olan doğru
yola davet eden efendimiz Muhammed (s.a.v.)e onun aline ve
ashabının üzerine olsun.
Allahım senden yardım ve mağfiret dileriz. Senden hidayet
isteriz. Seni tasdik eder Sana tevbe ve itimat eyleriz. Seni
hayırla hamd ve sena ile zikr ederiz. Nimetlerini itiraf ederek
sana şükrederiz. Nimetlerine karşı nankörlük etmeyiz. Sana isyan
edenleri terk ederiz. Onlarla olan ilişkilerimizi keseriz.
Allahım biz ancak Sana ibadet ederiz. Sana yakınlaşmak için
koşarız. Rahmetini umar azabından korkarız. Şüphesiz senin azabın
kafirlere kavuşacaktır. Rab-bimiz bize kendi katından rahmet
ihsan et. İşlerimizde başarılı kıl. (6)
Muhterem kardeşlerim Allah için birbirini seven kardeşlerimizin
bir oraya gelmeleri her türlü va-sif ve ifadenin üstünde büyük
bir saadet ve mutluluk kaynağıdır. Bu insanları burada toplayan
ne akraba bağı ne nesep uyumu ne maddi menfaat ne de dünyevi bir
gaye olmuştur. Bu kişileri sırf Allah için olan sevgileri Onun
nzası için çalışma arzuiarı ve Onun davetine icabet etmeleri bir
araya getirmiştir. Kardeşlerim ne mutlu siziere İnşallah kıyamet
gününde Alkshın şu nidasına uyaniardan olursunuz Benim için
birbirini sevenler nerede? Benim için birbirini ziyaret edenler
nerede? Celalim hakki için hiç bir gölgenin bulunmadığı günde
onları gölgelendireceğim. (7)
Davetimize uydunuz ve bu muhteşem topluluğu meydana getirdiniz.
Halbuki günümüzde bir çok davetlerin kalbierin ve arzuların başka
başka olması sebebiyle başarısızlıkla sonuçlandığmı görüyoruz.
Siz ise kalbierinizin bir olduğunu ruhunuzun uyuştuğunu cramzdaki
bağın kuvvetüiiğini isbat ettiniz. Allah bu birliğinizi korusun
ve rızası için olmasını nasip etsin. Sizlere teşekkür etmeyi
düşündüm. Ancak davet Allahındır ve Allah içindir. Ben de bu
davetin sadece bir askeriyim çağrsidım ve geldim. O halde sizin
ecriniz Hak kitabı indiren Allaha aittir. Ö scSihlerin velisidir.
Sevgili kardeşlerim Mukaddes hedefe varmak için Müslüman
Kardeşler düşüncesini benimseyenlerin yapmaları gereken en
başcnlı ameli vasıtaları aramak maksadıyla burada toplandık. Ben
bı toplantının hedefimizin gerçekleşmesine güzel katkısı
olacağına inanıyorum. Çünkü burada toplanan kişiler cemiyetin en
iyi düşünenleridir.
Dostlarım şunu iyi bilin ki toplantımızın ileriye dönük büyük
ehemmiyeti vardır. Davetimizin yapısında önemli bir teme
olacaktır. Bunun için münakaşalarımız şu esaslara dayanmalıdır
1) Vicdanımızı Allah rızasını kazanmaya yöneltmeliyiz. Doğru bir
kclble Ondan ilham almalıyız. Çünkü bütün işler Allahın
elindedir. Kullarına rahmet kapısını açtığı zaman artık Ona mani
olacak kimse bulunamaz.
2} Konuşmamızın izin alınarak yapılması kısa ve sakin olması
hepimizin arzusudur. Konuşan kişinin konusunu tam bir serbestlik
içinde anlatabilmesi için sözü kesilmemeiidir. Basit meseleleri
münakaşa konusu etmemeliyiz. Böylece konuşan kişiye görüşünü
destekleyecek istediği delileri getirmesine imkan yermiş oluruz.
3) Konuşmalarımızı çok düşünerek gayet ince ölçmeliyiz.
Görüşümüzü gayet açık bir şekilde dile getirmeliyiz. Çünkü
hepimiz iyiyi arıyoruz. AHahtan bizi muvaffak kılmasını
istiyoruz.
Kardeşlerim İslam alemi kurtarılmaları için bizi davet ediyor.
Yedi senedir bu kurtulmanın yollarını aradınız. Bir çok insanlar
planlarınızı kabul etmediler. Bugün ise bölük bölük size
katılıyorlar. Milletin kur-tuluşu için tek alternatif olduğunuza
inanıyorlar. Kardeşlerim şu an en çok çalışmanız gereken andır.
Ben Allah yolunda çalışmaya azmettim. Sizlerden benimle olmak
isteyen — bu yoldaki zorlukları da göze alarak — gelsin. Bu yolda
fedakarlıklara katlanmak istidadını gösteremeyenler saflarımızdan
ayrılsın. Böylece sayımızı bilir çalışmamızı ona göre sınırlarız.
Benden önce de sonra da emir Allahındır. (8) Bu davete uyulması
için kimse aracı olmasın. Allah hiçbir nefse gücünün yettiğinden
fazlasını teklif etmez.
BİRİNCİ OTURUM
1 — Kuran-ı Kerim. .2 — Genel mürşidin açış konuşması. 3— İrşad
bürosunun bir senelik çalışması hakkında rapor.
4 — Müslüman Kardeşlerin şairi Hasan Bakurinin kasidesi.
5 — Müslüman Kardeşlerin matbaası hakkında konuşma.
6 — Müslüman Kardeşlerin dergisi hakkında konuşma.
7 — Davet ve yardımlaşma sandığı hakkındaki konuşma.
(8) Rum 2
İKİNCİ OTURUM
1
2
3
4
5
—
—
—
—
—
Müsiüman Kardeşler ve islah hedeflen.
Diğer akımlara karşı Müslüman Kardeşlerin tutumu.
İsJami hareketlere karşı Müslüman Kardeşlerin. tutumu.
Müslüman Kardeşlerin vardığı nokta ve ih-tiyaçiarı.
Müslüman Kardeşlerin ameli oluşumu.
ÜÇÜNCÜ OTURUM
1
2
3
4
—
—
—
—
Müslüman Kardeşierin idari kuruluşu.
Davetin şekilleri.
Gezi kolları.
Bölge toplantıları ve zekat müessesesi.
DÖRDÜNCÜ OTURUM
1 — Yeni tüzüğün tartışılması.
2 — Genel mürşidin kapanış konuşması.
3 — Kuran-ı Kerim.
ALINAN KARARLAR
1 — Müslüman Kardeşierin matbaası
A) Şirkete ait hisse senetlerinin tamamlanması için herkes
üzerine düşeni yapacaktır.
B) Matbaanın bütçesinin genel mürşidin seçtiği bir komisyona
devredilmesi uygun görülmüştür.
C) İrşat bürosu tarafından daha önce hazırlanmış hisse
senetlerinin örnekleri uygun göailmüş-tür.
2 — Müslüman Kardeşlerin Dergisi
A) Dergi için gene mürşidin seçeceği bir komisyon kurularak yazı
idare ve tevzi işlerini yürütecektir.
Bj Her şube kurduğu sandıktan bir miktar dergi alarak gücünün
yettiği kader dağıtılmasına çalışacaktır. Böylece
dejginip.kalkınmasfhda İrşad Bürosuna yardımcı olacaktır. .
C) Şubelerde abone hareketleri cantondıniacak-tir -3 — Genei Davet
A) İrşad bürosunun sandiğımn yanında bir de < Davet Sandığı
kurulacaktır. Bu sendiğin geiirieriy-e davet görevini yerine
getirecek vaiz ve diğer görevlilerin tayin yapılması broşür ve
diğer neşriyatta hörcamak suretiyle davetin yayılması
sağlanacak-t-rr. B) Yardımlaşma adı altında daha önce kurulan
sandığın bütün gelirleri davet sandığına devredilecektir.
C Bu konuda özel yönetmelik ve makbuz bir ay iç hazırlanmış
olacaktır. Bu görev irşad Bürosuna v rn iştir
D) tad Ahnet Abcu^cmıiin çeşitli vasıta dığından karşılanması
hususundaki teklifi kabul edilmiştir. İik olarak sandığa.
Muhammed et-Tahir 10 lira üstad Yusuf el-Huki 1 lira üstad
Cadlaşin 1 lira hibe etmişlerdir.
4 — Müslüman Kardeşlerin Programı
A)
Müslüman Kardeşlerin akidesi programın esası sayılacaktır.
B) Her müslüman bu yolun İslamdan kaynaklandığına inanacak ve bu
yolda yaptığı her eksiklik islami düşünceden yapılmış
sayılacaktır.
C) Her müsiüman bu prensipleri bütün çevresinde yaymak bu yolda
büyük bir azim içerisine girmek ve neye mal olursa olsun kendi
aile efradında da tatbik etmekle görevlidir.
Ç) Bu prensipleri kabul eden kardeşler de. az da olsa bir sapma
görüldüğünde vekillerimiz kendisine uygun cezayı verecek ve bu
prensiplere uymaya zorlayacaktır. Değerli vekillerimizin bu konu
ile ilgilenmeleri zaruridir. Çünkü bizim gayemiz her şeyden önce
kardeşlerimizi terbiye etmektir.
5 — Müslüman Kardeşlerin Başkalarına Karşı Tutumu
A) Her müslüman kardeşimiz hedefini tem olarak bilecek ve onu
başka kuruluşlarla olan ilişkilerinde bir ölçü kabul edecektir.
B) İslami desteklemeyen ve onun genel kaidelerine dayanmayan bir
yol başarısızlığa mahkûm -dur.
C) Müslüman Kardeşler kendi prensiplerinin bir yönünü
gerçekleştirmeye çalışan kuruluşun sadece o yönünü
destekleyecektir.
D) Eğer Müslüman Kardeşler bir kyruluşu desteklemek isterse o
kuruluşun hiç bir zaman hedeflerini reddetmediğine güvenmelidir.
E) Faydaiı kuruluşlar desteklenerek gayeye doğru
yöneltilecektir. Böyle kuruluşları zayıflatmakta hiç bir fayda
yoktur.
^
F) Müslüman Kardeşler müslümaniarın güçlerini birleştirmek
hususundaki düşünceyi coşku ile karşılar. İslam Camiası görüşünü
şark milletlerinin bir uyanışı kabul ederek destekler.
G) Müslüman Kardeşler bütün İslami kuruluşlara karşı samimiyet
duygusu içindedir. Bu sebeple aralarında yakınlık sağlamak için
her çabayı harcayacaktır. Müslümanlar arasındaki sevginin
uyanması için bunun en geçerli yol olduğuna inanmaktadır. İsiamın anlamını bozmak isteyen her kuruluşa düşmandır. Bahailik ve
kadiyanilik gibi.
6 — Müslüman Kardeşlerin Kuruluşu A) Müslüman Kardeşlerin
dairelerine bağlı bütün kuruluş ve büroları prensiplere uygun
olarak kardeşlerinin ruhi terbiyesiyle ilgileneceklerdir. Bu
prensipler onların kalplerine mutlaka yerleştirilmelidir. Buna
göre Müslüman Kardeşlere katılma üç derecede mütalaa edilecektir.
1 — Genel katılma Kısım kol ve şubelerimizin çalışmalarını uygun
bulan ıslah için çalışmaya fıazır oian ve cemaatımıza gönüllü
olarak verilen aidatı ödemeyi kabul eden herkes Tanışma formunu
doldurup üye olma hakkına sahiptir. Vekillerimiz. (Daire
başkanlarımız) yukarıdaki özellikleri kaybeden kişileri üyelikten
alabilme hakkına sahiptirler. Yukarıdaki şartları kabul eden
genel katılma sınıfındaki üyeye Yardımcı kardeş ismi verilir.
2 — Kardeşlik derecesinde katılma Yukardaki şartların yanında
akidesini koruyabilen ibadet ve taatlara sımsıkı sarılacağına
haram olan şeylerden sakınacağına çağırıldığı zaman senelik ve
haftalıd toplantılara katılacağına söz veren her müslüman aramıza
katılabilir. Bu derecedeki kardeşimize Mün-tesip üye denir.
3 — Fiili katılma Yukarıdaki aranan şartların yanında şahsı ile
ilgili istenen yeterli açıklamayı idareye verecek ?e Müslüman
Kardeşlerin akidesini iyi incelemiş olacaktır. Kuran okuyacağına
vs Kuran meclislerine katılacağına hac sandığı ve (eğer mal
sahibi ise) zekat komisyonuna katılacağına yaşı müsait ise Gezi
Koluna üye olacağına Müslüman Kardeşlerin aile prensiplerine
uyacağına sosyal işlerde bilgisini artırmak için çalışacağına
kırk hadis ezberleyeceğine kardeşlerin terbiye usullerini kabul
edeceğine söz vermelidir. Bu katılmaya faaliyet derecesinde
katılma denir.
4 — Cihad derecesinde katılma Bu derece özel derecedir. Sadece
irşad bürosu tarafından yukarıda sayılan görevleri yerine getiren
Faai üye katılabilir. Bu üyede aranan şartiar ise şunlardır
Yukarıdaki görevlerinin yanında sözünde fnünde ve durumlarında
gücü yettiği kadar sünnet-i seniyyeye uymak özrü olmadan gece
namazı ve cemaati terk etmemek geçici ve fani menfaöttan
uzaklaşarak takvaya yönelmek ibadet muamelat ve diğer bütün
işlerinde İslami olmayan her şeyden uzak ^durmak. İrşad Bü-rosuna
mali katkıda bulunmak davet sandığına katılmak öldükten sonra
malının bir kısmını Müslüman Kardeşler Cemiyetine vasiyet etmek
İyiliği emir kötülüğü nehy vazifesini yerine getirmek irşad
bürosunun davetine nerede ve ne zaman olursa olsun icabet etmek
Kuran-ı Kerime karşı olan görevini yerine getirmek için devamlı
yanında bulundurmak irşad bürosunun özel eğitimi için bir müddet
orada kalmaya hazır olmaktır. Bu derecedeki kardeşimize Mücahid
üye denir.
B) İrşad bürosu üçüncü ve dördüncü derecedeki kardeşlerimize
Naib ve Vekil gibi şeref ismi verebilme hakkına sahiptir.
C) Kuruluşun bu şekilde tamamlanması
yapılacaktır
1
için aşağıdaki işler
— Bütün derecelere ait formlar bastırılacaktır.
2 — Daireler Naibler ve vekiller
bastırılacaktır.
için
itimat mektupları
3 — Akidemize ekine El Mesûrat (Peygamberimizin duaları) olduğu
halde bastırılacaktır.
4 — Akidemiz kolay ve anlaşılır bir şekilde açıklanarak
bastırılacaktır.
5 — Taat ve faziletler günah ve etkileri hakkında risaleler
hazırlanacaktır.
6 — Seçme .40 hadis şerh edilerek bir risale hazırlanacaktır.
7 — Hac zekat gezi kolu Kuran meclisi ve terbiye nizamnameleri
çıkarılacaktır.
D) Şube vekillerimiz muharrem ayına kadar dairelerinde
kayıtlı bulunan kardeşlerin listesini yeni katılanların
formlarını ve fotoğraflarını ekleyerek İrşad Bürosuna
göndereceklerdir. Ayrıca vekillerimiz kardeşlerin üyelik
derecelerine göre vazifelerini yerine getirip getirmediklerini
murakabe edecekler görevlerinde ihmaü bulunanlara karşı kesin
icraatta bulunacaklardır.
E) Bu nizamnamenin tatbikatını kontrol etmek matosadı ile İrşad
Bürosu müfettişler tayin edecektir
7 — Müslüman Kardeşlerin İdari Kuruluşu
A) Müslüman Kardeşlerin gayesi idari gösterişten ziyade ameli ve
ruhidir. Kardeşlerimiz bunu böyle bilmeli ve idari nizamın sadece
bir vasıta olduğuna inanmalıdır.
B)
Müslüman Kardeşlerin idari kuruluşu şöyledir
1 — Genel Mürşid..
2 — Gene İrşad Bürosu.
3 — Genel Şûra Meclisi. Bu meclis bölge vekillerinden oluşur.
4 — Bölge ve kısım vekilleri.
5 — Şube vekilleri.
6 — Merkezi Şûra Meclisi. (Bu meclis böige kuruluşunun bünyesince
teşekkül eder.)
7 — Bölge kongreleri.
8 — İrşad Bürosu temsilcileri.
9 — Gezi Kolları.
10— Kadın Kardeşler Grubu. Üyeler bu kuruluşların görevini tesbit
etme ve bu konuda bir açıklama yapma görevini Genel Mür-şide
bırakmıştır.
8 — Davetin İşaretleri
A) Müslüman Kardeşlerin davetinin ruhi yönü İslami adetler
tesirli ibarelerle belli olacaktır. Ameli yönü ise İslamın
yasaklamadığı nişan ve semboller verilmek suretiyle
görüntülenecektir.
B)
İrşad bürosu bu hedefi gerçekleştirmek için bir sistem
geliştirmekle mükelleftir.
9 — Gez Kolları
A) Üyeler gezi kollarının kurulmasını uygun bularak bu konuda
İrşad Bürosunun hazırladığı tüzüğü uygun bulmuşlardır.
10 — Kongreler bölgeler hac ve zekat projeleri
A} Müslüman Kardeşlerin Dairelerinin bulundu ğu bölgeler
şunlardır
1 — Kanal bölgesi
2 — Doğu bölgesi
-
3 — Dahlekiye bölgesi
4 — Batı bölgesi
5 — Buhayre bölgesi
6 — Menüfiye bölgesi
7 — Kalyubiye bölgesi
8 — İskenderiye bölgesi
9 — Kahire bölgesi
10 — Aşağı Mısır bölgesi
11 — Orta Mısır bölgesi
12 — Yukarı Mısır bölgesi
B) Bu bölgelerde bulunan dairelerimiz durumlarına uygun olarak
sırasıyla bir bölgede toplantı yapacaklar ve toplantıların arası
üç ayı geçmeyecektir.
C) İrşad Bürosu bu bölgelerle kısımlar arasında irtibatı
sağlamak için birer temsilci tayin edecektir. .
Ç) Üyeler İrşad Bürosunun hazırladığı zekat nizamnamesini
benimsemiş ve gereken tadilatın yapılması için komisyon
kurulmuştur.
D) Hac nizamnamesi üyeler tarafından kabul edilmiş gereken
yenilemenin yapılması için bir komisyon kurulmuştur. Hac
nizamnamesinin kabulünden sonra gene Mürşidimiz- bu-nizamnamenin
ilk uygulayıcısı oarak önümüzdeki yıl hac farizasını yerine
getireceğini ilan etmiştir. 11 — Mali konuların ıslahı
A) Her şubenin meşru yoüarlc gelirini giderinden fazia tutmaya
dikkat etmesi gerekmektedir. Böylece gücünün bir kısmını
zayıflatması muhtsmel olan iktisadi problemlerden kurtulmuş our.
B) Vekillerimiz her ay şubelerin aidatını gös-eren bir listeyi
irşad bürosuna gönderecektir. Ge-ürinin bir kısmını irşad
bürosuna göndermek durumunda olanlar bu görevlerini yerine
getirmelidirler
G) Şubelerimiz çeşitli değerlerde basılmış teberru (yerdim)
makbuzlarının ve büromuzun yayın-J^ risalelerin dağıtımına
yardımcı olccaklardır.
D} irşad Bürosu ihtiyaç duyarsa ramazan ve Peygamberimizin doğum
gününde üyelerden bir miktar para alma hakkına sahiptir.
E) İrşad Bürosu muhtaç olan kardeşlerimize yardım etmek
maksadıyla yardımlaşma fonunun tüzüğünü hazırlamakla mükelleftir.
Ancak bu tüzüğün tasdiki gelecek seneki toplantıya
bırakılacaktır.
Kapanışta bütün kardeşlerimiz Genel Mürşidimize tam güvenini
izhar etmiş iyi ve kötü günlerinde yanında olacaklarını İslamın
şerefi iade edilinceye kadar onu destekleyeceklerini belirterek
biat etmiş-erdir.
HAC NİZAMNAMESİ
1 — Her müslüman gücü yettiği ölçüde hac hazırlığını yapacaktır.
2 — Yardımcı üye hac için hazırlanmakla em-rolunur Müntesip üye
ise devamlı bu emrin muhatabıdır. Faal üye ise malının bir
kısmını hec için ayırmakla mükelleftir. Eğer hac için cyırdiğı
parayı koruyacak yeri yok ise postahanenin tasarruf sandığına
faizsiz olarak yatırabilir.
3 — Her şubede hacca davet maksadıyla bir komisyon teşekkül
ettirilerek bu komisyon hac için verilen aidatları muhafaza etmek
her iki derecedeki üyeleri ikaz etmekle görevlendirilecektir. ¦
4 — Biitün şubelerimiz
hacca gitmek işeyen kardeşlerimize hac
emirlerini anlatacak bir üye seçecektir. Ayrıca İrşad Büromuz her
sene değerli fıkıh alimlerinden bir kişiyi kardeşlerimizi irşad
etmek ve hac emirlerini öğretmekle görevlendirecek ve
masraflarını İrşad Bürosu karşilcyacaktir. Bu gayeye uicş-rriak
için irşad Bürosu hac ziyaret ve mukaddes topraklar hakkında bir
risale hazırlayacaktır.
5} Kardeşler arasında daha fazia kaynaşmayı sağlamak harcamada
iktsad yapmak bilgilerini artırmak cemaat sevabına nail olmak
iyilik ve takvada yardımlaşmak ve Allaha itaatte daha da
hareketli olmak için hacca topluca gidilecektir. Çok önemli bir
zaruret olmedan yalnız olarak gidilmeyecektir.
6) FgöI üye statüsünde oian kardeşimiz şeri bir özür olmadan hac
için gerekli parayı biriktirmekte kusur ederse yardımcı üye
statüsüne indiriie ek faal üye haklarından mahrum kılınır. Bu
kimse.3-rin kusur yapp yapmadığını tesbit görevi hac ko misyonuna verilmiştir.
7) Irşad Bürcsu hocca gitmek isteyen kardeşlerimizin adedini
öğrenmek için şubelerimizden tam liste isteyecek ve hac heyeti
için gereken hazırlığı yapması için ramazan bayramından sonra
Şevvalin onuncu gününe kadar üste eüne geçmiş olacaktır.
8) Irşad Bürosu kardeşlerimizi teşvik mahiyetinde maddi ve
manevi yardımlarını esirgememeleri için hem Mısır hem de Suudi
Arabistan hükümeti nezdinde teşebbüs geçecektir.
9) .Eğer hacca niyetlenen kardeşlerimizin sayısı çok olursa dini
temsilcinin yanında bir de idari iş-leriye meşgul olacak bir
idareci-temsilci görevlendirilir.
10) Bu nizamname tasdik edildiği tarihten itibaren yürürlüğe
girer ve bütün vekil ve naiblere tebliğ edilir.
Büyük Arşın sahibi oian Allah (cc.)dan bizi rızasına uygun olan
işlerde niuvaffak kılmasını temenni ederiz.
Hac komisyonu başkanı Muhammed e-Hadi Atiyye
Sekreter vekili Mübarek Guneym Abduh
ZEKAT VE SADAKA NİZAMNAMESİ
1)
Nisaba malik olan her müslüman malının zekatını verecektir.
2)
Yardımcı üye
statüsündeki kardeşimizin zekatını vermesi
emrolunur. Kardeşlik derecesinde olanlara hem emredilir hem de
hatırlatılır. Faal üye statüsünde olan kardeşimiz zekat
komisyonunda üye sayılır.
3) Zekat mükellefleri kardeşlerimizden oluşan bir genel zekat
komisyonu kurulacak ve aralarında her sene üç kisiliK bir yürütme
kurulu seçilecektir. Bir başkan iki üyeden meydana gelecek bu
kurulun seçimi gizli olacaktır.
4) Şubeye bağh Merkezi Şûrc- Meclisi veya vekil veya vekilin
tayin ettiği temsilci yürütme kurulunu denetleme hakkına
sahiptir. Yürütme kurulu He aralarında bir anlaşmazlık çıkarsa
genel kurulu toplantıya çağırma yetkisi de vardır. Ancak genel
kurulda alınacak kararın üçte iki çoğunluğa dayanması şarttır.
5) Yürütme kurulunun görevi mükelleflerden zekatı toplamak ve
dağıtılmcaya kadar muhafaza etmek seran hak sahibi olanlara
tarafsız olarak dağıtmaktır. Bu göreve başlamadan .önce maksatlı
dav-ranmayacağına dost ve yakın tanımıyacağına dair yemin
edecektir.
6) Yürütme kurulu köylerde mahsul zamanı göreve başlayacaktır.
Zekatı nakit para ve eşya oimak üzere gruplara ayıracak ve
herkesin ödeme vaktini tesbit edecektir.
7) Yürütme kurulu topladığı mallar için defter tutacak ve zekat
aldığı kimselere makbuz verecektir. Ayrıca mükelleflerin
isimlerini ve hak ettikleri zekatı gösteren bir liste
hazırlayacaktır. Topladığı malları dağıtmazdan önce Genel
Komisyona gösterip onayını alacaktır. Hak sahibinden imzalı kağıt
almadıkça dağıtma işlemi geçersiz sayılır. Şeri bir özir olmadan
zekatın dağıtımını geciktirmek doğru değildir.
Dağıtamadığı parayı rapor edip kendisinden sonra seçilecek kurula
teslim edecektir.
8) Yürütme kurulunun bütün faaliyetleri gizlidir. Genel Komisyon
Merkezi Şûra meclisi veya vekilin tayin ettiği temsilciden
başkasına bildirilmez.
9) Yürütme kurulu verilen sadakaları da kabul edecek sadaka
veren ve verilene dair özel bir defter tutulacaktır. Ayrıca kurul
her münasebette teberru yapmaları için müslümanlara hatırlatmada
buluna -çaktır.
10) Zekat verilecek kimseler Kuran-ı Kerimde zikr olunanlardır.
Bunların dışında hiç kimseye zekat verilmez.
11) Yürütme kurulu hak sahiplerini belirlemek dağıtmada yardımcı
olmak veya liste tanzim etmek için Genel Kurulda istediği
kişilerden faydalanabilir.
12) Gerek Yürütme kurulu gerek başkası toplanan zekatı satmak
değiştirmek veya herhangi bir tasarrufta bulunmak yetkisine sahip
değildir. Sadece topladığı şekilde dağıtır herhangi bir
değişiklik yapamaz.
13) Topladığı zekatı ne olursa olsun şeri sebep olmadan bir
yerden bir yere taşıyamaz.
14) Faal üye statüsünde olan kardeşimiz nisaba malik olur da
zekatını vermezse ikinci derece üyeliğe indirilir. Şayet kendisi
hak sahiplerine vermiş ise verdiği tarihi Genel Komisyona
bildirmesi gerekir. Genel Komisyon ise bir daha aynı hareketi
yapmaması için kendisini uyarır.
15) Zekat işlerinde çalıştırmak için görevli gerekiyorsa Zekat
mükellefleri Genel Kuruluhun görüşü alınarak tayin edilmelidir.
Bu görevlilerin Cıcret-leri zekattan verilecektir. Toplanan
mallar için bir depo tutmak gerekiyorsa geciktirmeden yerine
getirilmelidir.
16)
İrşad Bürosu zekatın hükümleri ve sadakanın faziletleri
hakkında bir risale hazırlayacaktır.
17)
İrşad Bürosu yürütme kurullarının zekatla ne derece
ilgilendiklerini kontrol etmek için bir temsilci görevlendirip
şubeleri dolaşmasını sağlayacaktır.
18) Bu nizamname tasdik edildikten sonra yürürlüğe girecektir.
Bu nizamnamenin gözden geçirilmesi için aşağıda ismi geçenler
seçilmiştir.
Hamid Askeriye Yusuf el-Hulû Hattap Muhammed Muhammed Desuki.
Muhammed es-Safi Mu-hammed İzzet. Muhammed Abdülmutaal.
BÖLGE KONFERANSLARINDAN BİR ÖRNEK
Çoğu zaman bölge ziyaretlerim uzun sürerdi. Bu ziyaretleri fırsat
bilerek uzaktan veya yakından da-vetle ilgili dersler ve
konferanslar verirdim.
Aşağıda Portsait ziyareti ile ilgili bir örnek veriyorum. Altı
gün sürecek olan bu ziyaretin programını dergimiz halka şu
şekilde açıklamıştı.
KURAN-I KERİMİN GÖLGESİNDE BİR DİZİ KONFERANS
29 Rabiüssani 1354 den itibaren Müslüman Kardeşler Cemiyetinin
kurucusu Genel Mürşid Hasan el-Bennanın Portsait sınırları
d/ıhilinde vereceği konferansların programı vs konusu aşağıdadır
29 Rabiussani 1354 Salı ETKİ
1 CemadiyeluJa 1354 Çarşarnba AYRILIK
2 Cemadiyelula 1354 Perşembe ÖLÇÜ*
3 Cemadiyelula 1354 Cuma (İSLAH
4 Cemadiyelula 1354 Cumartesi ESAS
5 Cemadiyelula 1354 ?azor FAZİLET Bu arada Perşembe günü Genel
Mürşidin konuşmasından sonra Yakut Hasan Mısırın eski dinleri
konulu bir araştırma sunacaktır. Cemiyetimiz bunu fırsat bilerek
bütün Portsaitlileri bu konferanslara davet eder. Çünkü bu
konular herkesi ilgilendirdiği gibi dinin davet ettiği yüce
gayelerdir.
Tertip Komisyonu
DOST ÜLKELERDE DAVETİMİZ
Müslüman Kardeşlerin üstad Abdurrahman es-Saati ve Muhammed
Esaddan oluşan ilk temsilcisi Suriye Lübnan ve Filistini ziyaret
etmek için yola çıkmışlardır. Dergimiz bu olayı şu ifadelerle
yayınlamıştı
Üstad Abdurrahman es-Saati ile Muhammed Esad Suriye ve Filistinde
daveti yaymak için bu ülkeleri ziyaret etmektedirler. Tunus
lideri es-Saaiibi ile beraer Kudüse varmışlar ve Yüksek İslam
Meclisi başkanı Emin el-Hüseyni ile görüşmüşlerdir. Ayrıca elHüseyni kendilerini kaldıkları yerde ziyaret etmişlerdir. Daha
sonra Kudüsten ayrılarak Şama varmışlar. Cuma namazını Emevi
Camiinde kılmışlardır. Orada Müslüman Kardeşlerin davetini
anlatan birer konuşma yapmışlar ve orada bulunan islami hareketin
liderleriyle de görüşmüşlerdir.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN SİMGESİ
Kardeşlerimiz kendilerini diğer kuruluşlardan ayıracak bir işaret
yapılmasını teklif etmişlerdir. İr-şad Bürosu bu işaret isteğini
uygun bulmuş ve De ki Gelin size Rabbinizin neleri haram
kıldığını söyleyeyim Ona hiç bir şeyi ortak koşmayın. (9) ayetini
simgeleyen on çizgiden meydana gelen gümüş bi yüzük olmasını
kararlaştırmıştır. Bununla ilgili yapılacak işlere bir kardeşimiz
görevlendirilmiştir. Gö -revü kardeşimiz bu konuda dergimize şu
ilanı vermiştir
Kardeşlerimiz arasındaki bağı daha da kuvvetlendirmek ve onlara
mukaddes prensipleri devamlı hatırlatmak gayesi ile Genel Şûra
Meclisimiz umumi bir simgenin yapılmasına karar vermiştir.
Yapılacak olan İşaret 10 çizgili gümüş bir yüzük olup sağ elin
küçük parmağına takılacaktır.
Bu düşünceyi ilk gerçekleştiren Kahire dairemiz olmuş ve çok
şükür başarıya ulaşmıştır. İrşad Bürosu kardeşimiz Mahmud
Hibetullah Beyi bütün şubelerimizi gezip kardeşlerimizin parmak
ölçülerini ve isteyenlerden yüzüğün değeri olan beş kuruş parayı
olmakla görevlendirilmiştir.
RAMAZAN AYINDA YUKARI MISIRA YAPTIĞIM ZİYARETLER
1354 H. Ramazan ayında yukarı Mısırı ziyaret etmeye karar verdim.
Zannediyorum bu bölgeleri ikinci ziyaretim oluyordu. Bu ziyarette
bana kardeşim Ab-durrahman Rıza Küheyle refakat etmiş ve
ziyaretimiz hakkında degimizde şu yazısı yayınlanmıştı.
20 RAMAZAN 1354 H.
Değerli üstadımız ve Genel Mürşidimizin yukarı Mısıra yaptığı
ziyarette kendisine bir müddet refakat etme şerefine nail oldum.
Bu geziyi kardeşlerimiz yayınlarlar diye bekledim. Ancak uzun
süren bekleyişten sonra kendim yazmaya mecbur kaldım
Ramazanın 20. günü Genel Mürşidimizin Kahi-reden hareket
edeceğini öğrendim. Karşılamak için istasyona gittiğimde birçok
kardeşimizin şevkle onu beklediklerini gördüm. Onu gördüğümde
yüzündeki sevinç hareketlerindeki dinçlik kendini açıkça
gösteriyordu.
Kendisiyle selamlaştıktan sonra istasyondan çıktık ve dini ile
iftihar eden gayretperver genç kardeşimiz Av. Muhammed Hafız elHüseyninin yazıhanesine gittik. Genel Mürşidimiz orada bir müddet
istirahat ettikten sonra Asyut kentine yakın Vasiti kasabasına
hareket ettik. Orada bizi Kadir ailesi ve birçok kasabalı
karşıladı Akşam namazını kıldıktan sonra iftara davet edildik.
Yemek esnasında din ahlak edep ve İJim konularında konuşmalar
yapıldı. Yatsı namazını kılmak için kasabanın camisine gittik.
Namazı Asyut Enstitüsünde öğretmenlik yapan değerli hocamız Ahmet
Şerit kıldırdı. Cami vaaz ve İrşada susamış yüzlerce müslümanla
dolu idi. Genel Mürşidimiz kalbleri yumuşatıcı samimi bir vaaz
etti. Herkes içinde bulundukları tefrikadan kurtulmak için
çalışmanın gerektiğine inanır oldu. İkinci konuşmasında ramazan
ve orucun anlamı kadir gecesi ve yüceliğinden bahsetti. Camiden
çıktıktan sonra büyük bir eve gittik.
Genel Mürşidimiz bu evde yaptığı konuşmada ölü kalbleri ve
ümitleri canlandırdı. Kasabalılara içinde bulundukları acı
durumdan nasıl kurtulacaklarını anlattı. Bu arada bazı
kardeşlerimiz de yüce İslam prensiplerini anlatarak insanların
mutluluk kaynağı olan bu prensipleri nasıl ihmal ettiklerine
işaret ettiler.
Bu geceki sevincim büyük oldu. Kendi kendime şöyle dedim Eğer
insanlar işittikleri ile amel etselerdi hepimizi nizama koyacak
genel bir uyanış dönemine girmiş olurduk. Böylece emelimize
ulaşmış kaybetmiş olduğumuz hakimiyete yeniden kavuşmuş olurduk.
22 RAMAZAN 1354 H.
Genel Mürşidimiz kıymetli nasihatleriyle Vasiti kasabasını
aydınlattıktan sonra Asyuta döndü. Daha sonra menfulut ve Kavsiye
şubelerini ziyaret edip kardeşlerden bilgi aldı.
23 RAMAZAN 1354 H.
Genel Mürşidimiz bu ziyaretten sonra Asyuta döndü. Akşam saat
sekizde Müslüman Gençler Ce-miyetinin hazırladığı ve bir çok
aydın insanların toplandığı törende konuştu. Konuşmasında İslamın
insanların mutluluğunu ve kalkınmasını sağlayan prensipleriyle
bütün sistemleri geride bıraktığını açıkladı. Gayet kolay bir
üslûpla yapılan bu konuşma dinleyicileri sevince boğdu. Ayrıca
konuşmasında bir çok ayet ve hadis nakletmesi onu herkesin coşku
ile karşılamasına sebep oldu.
24 RAMAZAN 1354 H.
Genel Mürşidimiz Cuma namazını Asyutun en büyük ve en genişcamisi
olan Kadı camiinde kıldı. Caminin hatibi çok güzel vaaz ve
nasihatta bulundu. Umarız ki müslümanlar bu vöaz ve irşadla gönül
birliğine varmış ve işittikleri ile amel etmiş olsunlar. Umumi
Reisimiz Cuma namazından sonra Beline ve Asvandaki kardeşlerini
ziyaret etmek için yola çıktı. Allah kendisini rızasına uygun
olan şeylerde muvaffak eylesin.
30 RAMAZAN 1354 H.
Üstad Asvan ziyaretini tamamladıktan sonra Asyuta döndü. Birçok
müslüman kardeşimiz istasyonda kendisini bekliyordu. Trenden
indikten sonra cnu istasyondan alıp camiye getirdiler. Yatsı
namaznı kıldıktan sonra Abdurrahman Mahmudun evine git i-ler. Ev
müslümanlarla dolup taşıyordu. O gece Kur-an okuyan ve hatiplerin
Allah rızası için yarıştığı mesûd bir gece olmuştu. Mürşid
kardeşimiz burada da bütün dikkatleri üzerine çekecek bir konuşma
yaptı. Onun konuşmasından sonra bir konuşma ycpmak da bona nasip
oldu. Allahtan müsiümanlara faydalı kılmasını temenni ederim.
1 ŞEVVAL 1354 H.
Ramazan bayramının ilk günü idi. Gerçekten mübarek bir gün idi.
Bayram hutbesini Fereğli camiinde Üstad okudu. Öğleden sonra
Müslüman Gençler Cemiyetinde ikinci defa konuşarak kalb ve
kulakları bir defa daha fethetti.
Asyuttaki son gününde Üstad Şerif kendi evinde bir tören
hazırladı. Yapılan konuşmalar İslam ve müslümanların güçlenme
vasıtaları hakkında oldu.
2 ŞEVVAL 1354 H.
Genel Mürşidimiz ikinci defa Menfuluta oradan da Kahireye döndü.
Onunla geçirdiğim günleri hiç unutamam. Gezilerimiz riya ve
gösterişten uzak sırf Allah yolunda cihad etmeyi hedef alıyordu.
İLK HACCA GİDİŞİM
Allah Taalanın tevfikindendir ki hac nizamnamesini hazırladıktan
sonra haz farizesini yerine getirmem gerektiği kalbime yerleşti.
O zamanki durumum buna müsait olmamasına rağmen Allah işlerimi
kolaylaştırdı. Ve 1354 H. yılında hacca gitmemi mukadder kıldı.
Dergimiz bu ziyareti şöyle nakletti
MUKADDES TOPRAKLARA DOĞRU
Genel Mürşidimiz bu sene inşallah hac farizesini ifa edecektir.
Beraberindeki kardeşlerimizle birlikte 1 Zilhicce 1354de Süveyş
limanından kalkan gemi lie yola çıkacaklardır. Yolculuktan önce
Süveyş-de Hac ceset ve ruh için bir yenilenme ve tazelenmedir
konulu bir konferans verecektir.
Ziyareti sırasında İrşad Bürosuna Rıdvan Mu-hammed vekalet
edecektir.
FİLİSTİN SORUNU VE MÜSLÜMAN KARDEŞLER
1936da Filistin sorunu gündeme geldi. İngilizlerin Yahudilere
bütün istediklerini verip müslüman arap-ları her şeyden mahrum
eden zalim siyaseti Filistin halkının tepkisine yol açtı.
Mısırdaki siyasi kuruluşlar ve partiler İslam kardeşliği
hususunda hassasiyetleri ve milli heyecanları gelişmediği için
Filistin halkına ciddi bir yardım yapmaktan uzak kaldılar. Diğer
dost memleketlerde ise İslami kuruluşla-] rın dışında Filistin
ile ilgilenen yoktu. Bu yüzdendir ki Müslüman Kardeşler bütün
gücü ile mücahid Filis-j tin halkının yardımına koşmuş mal
toplama mektup yazma ve propaganda yapmak gibi çeşitli vasıtalara
başvurmak suretiyle elinden gelen yardımı yapmak-j tan geri
kalmamıştır. Bu konuda komisyonlar kurul-] muş heyetler
gönderilmiş ve Müslüman Kardeşler Dergisi bu olayları anında
yayınlamıştır. Bunlardan] bazılarını aşağıda veriyoruz
FİLİSTİNE YARDIM KOMİSYONU
Genel Mürşidimiz Üstad Hasan el-Benna Hazretleri cemiyetimizin
bütün üyelerini 25 Safer 1355 H. de Kahirede toplantıya çağırdı.
Belirtilen günde kardeşlerimiz Genel Mürşidimiz başkanlığında
cemiyet merkezinde toplandılar. Genel Mürşidimiz üyelere]
kendileriyle aramızda çeşitli bağların bulunduğu Filis-j tinli
kardeşlerimizin başına gelen felaketi anlattıktan] sona üyelerden
İslam adına bu kardeşlerimize yardım ellerini uzatmalarını
istedi. Yapılacak yardımı tanzim etmek için de aralarında bir
komisyon kurmalarını ve bu büyük gaye için yardım çağrısında
bulunmalarını rica etti. Genel Mürşidimizin konuşması bittikten
sonra kardeşlerimiz konuyu aralarında konuştular ve teklifler
sundular. Sonunda aralarım bir komisyon kurarak şu isteklerin
yerine getirilmesini uygun buldular
1 — Komisyonun kurulduğunu gazetelerde
ilan etmek.
2 — Komisyonun Mısır halkına ve bütün müslü-manlara yapacağı
çağrıyı yayın organları aracılığı ile herkese duyurmak.
3 — Mısır ve Filistindeki İngiliz temsilciliklerini protesto
etmek ve protestonun bir nüshasını da gazetelere vermek.
4 — Komisyonun yapacağı bildiriyi bütün kardeşlere iletmek.
Bu konuda Kudüs Yüksek Arap Komisyonu Genel Sekreteri Avni
Abdüihadiden Müslüman Kardeşlere yazılan yazı şöyledir
Müslüman Kardeşlerin Genel Mürşidi gayretper-ver insan muhterem
Hasan el-Benna
Mısır
Filistinde bulunan Arap Yüksek Komisyonu Mücahit Filistin
konusundaki 18-Haziran-1936 tarihli mesajınızda dile getirdiğiniz
kıymetli duygularınıza teşekkür eder. Mesajınızın işaret ettiği
temiz ruhun zulüm ve baskı rejimine karşı olan cihadımızı sonuna
kadar götürme hususundaki İsrarımızı bir kat daha artırmış ve
bize güç katmıştır. Ayrıca ihtiyaç anında Filistin halkının
yardımlarına koşacak kardeşlerin mevcudiyetinin halkımız
üzerindeki tesiri büyük oi -muştur.
Komisyonumuzun takdir ve teşekkürlerini kabul etmenizi candan
diliyorum. Allahın selam rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
Genel Sekreter
Filistin müftülüğü Emin el-Hüseyni de komisyonumuza şu telgrafı
göndermiştir
Müslüman Kardeşlerin değerii üyeleri - KAHİRE
Allahın selam rahmet ve bereketi üzerinize olsun
Kahiredeki dostlarımızdan bize gelen mektuplarda İslami varlığı
hürriyet ve istiklali uğrunda cihad yapan mukaddes İslam ülkesi
(Fiiistin)ne karşı yaptığınız hayırlı işler ve övgüye layık
gayretleriniz bildirilmektedir. Ayrıca bize ulaşan bazı Mısır
gazetelerinde büyük bir heyecanla yerine getirmeye çalıştığınız
mübarek işleri okumaktayız. İslami gayretiniz ve coşkulu
duygunuzu takdirde karşılıyor size teşekkür ediyoruz. Bu arada
isabetli kararlarınızı ve övgüye değer mesajınızı Filistin
halkının teşekkürle karşıladığını bilmenizi isterim. Allah
Tcaladan mübarek çalışmalarınızı başarı ile sonuçlandırmasını ve
sizi en büyük mükafatla taltif etmesini temenni ederim.
Bu mukaddes memleketten zulmün kaldırılması için yaptığınız
çabaların büyük etkisi olacağından ve Allahın izniyle hayırlı
neticeler doğuracağından şüphe etmiyoruz. Bu hareketinizle
gönülleri Mescid el -Aksanın sevgisi ile dolmuş bütün
müslümanlara en büyük hizmeti yaptığınızdan emin olmanızı
isterim.
Çünkü siz İslami varlığını korumak için bütün sıkıntılara göğüs
geren her tehlikeyi göze alan Mücahid Filistine yardım
ediyorsunuz.
Tekrar hepinize teşekkürlerimi sunar Allahtan bizi hayır ve
kurtuluş yolunda muvaffak kılmasını temenni ederim.
Ailahm selam rahmet ve bereketi üzerinize ol -sun.
Muhammed Emin el-Hüseyni
Yüksek Arap Komisyonu Başkanı
FİLİSTİN
İÇİN NAMAZLARDA KUNUT DUASI OKUMAYA DAVET
İrşad Bürosu Milletimizi Filistin için Kunut duası okumaya
çağırarak şöyle demiştir
Müslümanların başına bir bela geldiği zaman kunut duası okumak
meşrudur. Bütün alimler bunu caiz görmüşler ve mendup kabul
etmişlerdi. Bu konuda sahih hadisler de varittir. Bunlardan biri
Ibn-i Abbasın (r.a.) rivayet ettiği şu hadistir Resulullah
(s.a.v.) bir ay arka arkaya öğle ikindi akşam yatsı ve sabah
namazlarında son rekatta semiallahü li-men hamideh dedikten sonra
beni Süleym kabilesine dua etmiş cemaat de amin demiştir. (10)
Filistinin başına gelen felaket müslümanların
Hadisi Ebû Davut - vayet etmiştir karşılaştığı en büyük
felaketlerdendir. Bu olay bütün müslümanların kalbinde büyük yara
açmıştır. Çünkü müminler bir cesed gibidir vücûdun bir yeri
rahatsız olursa bütün ceset bu hastalıktan etkilenir.
Bu yüzdendir ki İrşad Bürosu her namazın son rekatında rükûdan
sonra Filistin halkının zafere ulaşması ve düşmanın hezimete
uğraması için kunut duası Okumalarını bütün müslümanlardan
istemektedir. Yapılacak duanın şöyle olması uygun görülmüştür
Darda kalanların imdadına yetişen sığınanlara yardım eden
zayıfların elinden tutan Allahım... Filistin halkına yardım et.
Sıkıntılarını gider davalarında onları destekle düşmanlarını
perişan et. Gazabını bizden kaldır. Allahın salat ve selamı
Efendimiz Muham-med (s.a.v.)in aline ve ashabının üzerine olsun.
Sabah namazlarında her zaman okunan duanın yanında bu kunut da
okunsun. Umarız ki Allah Taala duamızı kabul edip kardeşlerimize
yardım eder. Büromuz bu karanlık bulut ortadan kalkıncaya kadar
duanın tatbikine devam edecektir. Allah bize kafidir. Ve O ne
güzel vekildir.
YAZ TATİLİNDE KÖYLERE DAVETİ ULAŞTIRMA PROJESİ
İrşad Bürosu kendisine bağlı talebelerden istifade etmek için
teşebbüse geçmiştir llami düşünceye davet ve Filistine yardım
hususunda kendilerinden faydalanmak için Köylere Davet projesi
hazırlamıştır.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN GÜZEL KÖYLERİMİZİ ZİYARETİ
Müslüman Kardeşler üyelerinin vakitlerini ve mevhibelerini
değerlendirme haklarına saygı gösteren ilk cemiyetlerdendir.
Kardeşlerimiz boş vakitlerini fırsat bilerek Mısırın köylerine ve
kasabalarına gidip dostlarıyla oturuyor onların duygularına ortak
oluyor onlara nasihatta bulunuyorlar. Tarladaki çiftçi
fabrikadaki işçi ticarethanedeki tüccar üniversitedeki talebe ve
dairedeki memur arasındaki bağı kuvvetlendiriyor.
Bu görevi ilk başlatan Genel Mürşidimiz olmuştur. O her tatilden
istifade etmiş memleket memleket dolaşarak daveti yaymak ve
fikirteri harekete geçirmek için mücadele vermiştir.
İrşad Bürosu bu yaz tatilinde Ezher ve Kahire üniversitelerinde
tahsillerini sürdüren talebelerden heyetler tertipleyecek ve bu
heyetler memleketleri dolaşarak muhterem halkımız arasında hayrı
yaymak onları Allaha davet etmek görevlerini yerine
getireceklerdir. Bu gaye için 10 grup teşekkül etmiş olup her
grup kendine ayrılan bölgede hizmet yapacaktır.
Şehir ve kasabalardaki temsilcilerimizin arkadaşlarımıza gereken
kolaylığı göstermelerini gayelerine ulaşmaları için onlara yardım
etmelerini Allah için yaptıkları hicretin başarıya ulaşması
uğrunda gerekeni yapmalarını umarız. Allah onlara ecir davete
yayılma ve memlekete hayır ihsan etsin.
A — KURULAN GRUPLAR VE TABİ OLDUKLARI FAKÜLTELER
1 _ a GRUBU
Muhammed Abdülhamit - Edebiyat Mustafa Ebu Riyye - Mühendislik.
Gidecekleri yer Buhayre eyaletine tabi şehir kasaba ve köyter.
2 — B GRUBU
Ahmet Rıfat - Bakalurya Ali Mutavi - Tıp. Gideceği yer Batı
eyaletine bağlı şehir köy ve kasabalar.
3 — C GRUBU
Tahir Abdülmuhsin - Ticaret İbrahim Ebu en-Neca - Tıp.
Gideceği yer Dehlakiyeye bağlı şehir kasaba ve köyler.
4 — C GRUBU
Sıddık Emin - Bakalurya Muhammed Süleyman-Tıp.
Gideceği yer Cizre ve Beni Suveyfin şehir köy ve kasabaları.
5 — D GRUBU
Hasan es-Seyyid - Hukuk Abdülhakim Abidin -Edebiyat.
Gideceği yer Minyaya bağlı şehir kasaba ve köyleri.
6 — E GRUBU
Ahmet Fethi - Ticaret. Abdülhakim Abidin - Edebiyat.
Gideceği yer Asyut ve buna bağlı şehir kasaba ve köyler.
7 — F GRUBU
Muhammed Hasan ve Fehmi Ebu Kadir-Hukuk. Gideceği yer Kena ve
Asvan ile bağlı bulundukları şehir kasaba ve köyler.
8 — G GRUBU
Hamit Şerit ve Abdülbari Hattab - Ezher. Gideceği yer Menufiye ve
mezraları ile bağlı bulundukları kasaba ve köyleri.
9 — Ğ GRUBU
Muhammed el-Benna ve Nureddin Selim - Ezher. Gideceği yer Şerkiye
ve kanal ile bağlı bulundukları şehir köy ve kasabalar.
10 — H GRUBU Muhammed Ahmet - Ezher ve Edebiyat.
Gideceği yer İskenderiyye.
Necati eş-ŞafiB — TALİMATLAR
1)
A —
B —
C —
Ç —
D —
2)
Aşağıda ismi yazılı kişiler grupların yedek üyeleridir
Abdüllatif Şaşai - Ezher
Abdülhasip Şehate ve Ahmet Azdülaziz Edebiyat
İsmail el-Cündi Mehmet Abdülhalim -2iraat
Muhammed Mubammedeyn ve Haydar el Asır - Hukuk
Salahaddin Osman - Mühendislik.
1-7ye kadar olan gruplar 2 Temmuz 1936da 7-10a kadar ise 16
Temmuz 1936 Perşembe günü görevine *ışlayacaktır.
3) ^ruplar gerekli gördükleri zaman programları dışındaki
memleketleri ziyaret edebilme yetkisine sahiptirler.
4) Grup üyelerine Davet Risalesi ders yılı sonunda teslim
edilecektir.
5} Davet Risalesi üzerinde yapılacak alıştırmalara cemiyet
merkezinde başlanacak ve beş gün devam edilecektir.
6) Grup üyelerinden birisinin herhangi bir mazereti ortaya
çıkarsa 20 Haziran 1936 ya kadar bildirmesi rica olunur. Böylece
yedek üyelere tebligat yapma fırsatını bulmuş oluruz.
7) Üyelerin bir teklifi olursa üzerinde gereken değerlendirmeyi
yapabilmemiz için 20 Haziran 1936-ya kadar bize vermesini rica
ederiz.
NOT İleride Gezi Kolları Müdürünün cemiyetimizin şubelerine
yapacağı ziyaretin programını açıklayacağız. Genel Mürşidimiz ise
Kahiredeki işinin çokluğu sebebiyle vaktinin büyük bir kısmını
burada geçirecektir. Bu arada bazı şubelerimizi de ziyaret
edecektir.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER GENÇLİK TEŞKİLATININ TÖRENİ
Ders yılının sona ermesi ve yaz gezilerinin başlaması dolayısıyla
cemiyetimiz gençlerimizi bir tören tertiplemek için merkeze davet
etmiştir. Talebe kardeşlerimize başarılar diler yaz tatilinde köy
vs kentlere gidecek kardeşlerimize Allahdan büyük mükafatlar
temenni ederiz.
GENEL MÜRŞİDİN AŞAĞI VE YUKARI MISIRI ZİYARETLERİ
Genel mürşidimizin gezileri şu şekilde düzenlenmiştir
Şebin el-Küm ve Şubrahit 28 Rabiulahir-Cuma Mahmudiye-Buhayre 29
Rabiulahir-Cumartesi Demenhur-Buhayre 30 Rabiulahir-Pazar
Kefriddevvar 1 Cemadiyelûla 1355-Pazartesi İskenderiyye 2
Cemadiyelûla 1355-Salı
Tanta 3 Cemadiyelûla 1355-Çarşamba Mitğamr 5 Cemadiyelûla 1355Cuma Zefta 6 Cemadiyelûla 1355-Cumartesi Mensure 7 Cemadiyelûla
1355-Pazar Dekimes 8 Cemadiyelûla 1355-Pazartesi Zikazik 9
Cemadiyelûla 1355-Salı Ebu Suveyr 10 Cemadiyelûla 1355-Carşamba
Minya 11 Cemadiyelûla 1355-Perşembe Benha 12 Cemadiyelûla 1355Cuma
15 Cemadiyelûla 1355 Pazartesi günü Yukarı Mısır gezisi
başlayacak ve ayın 30una kadar devam edecektir. Gezileri
esnasında yerine Abdurrah-man es-Saati vekalet edecektir.
TEVCİHATLAR
Müslüman Kardeşler hem kendi hem de millet çapında bazı irşad ve
islah faaliyetlerine hız vermişlerdir. İrşad Bürosu bu konuda
Davetimiz İnsanları Neye Davet Ediyoruz? Gençlik Risalesi gibi
risaleler yayınlamıştır. Ayrıca liderlere ve yöneticilere Nura
Doğru adlı bir risale yöneltmiştir. Bu risalede onları İslam
nizamına dönmeye davet etmiş ve dahili islahatm gereği 50 ameli
istekte bulunmuştur. Bazı dahili tevcihatla birlikte bu 50 isteği
aşağıda veriyoruz
183 ON GÖREVİMİZ
1 — İşaretimizi takınmak.
2 — Akidemizi korumak.
3 — Vazifemize devam etmek.
4 — Toplantılarımıza katılmak.
5 — Davetimize icabet etmek.
6 — Tavsiyelerimize uymak.
7 — Sırlarımızı korumak.
8 — Şerefimizi korumak.
9 — Kardeşlerimizi sevmek. 10 — İlişkimizi devam ettirmek.
ON GAZAB
1 — Sömürgecilik.
2 — Siyasi şahsi münakaşalar ve mezheb çekişmeleri.
3 — Faiz.
4 — Yabancı şirketler.
5 — Batı taklitçiliği.
6 — Medeni kanunlar.
7 — Dinsizlik ve fikri kargaşa.
8 — Şehvet ve ibahicilik.
9 — Ahlak bozulması ve ruhi faziletin ihmali. 10 — Otorite
zayıflığı ve ilmi ölçü eksikliği.
KURTULUŞUMUZUN 10 ŞARTI
1 — Birlik
2 — Hürriyet.etme.
Zekatın tanzimi.
Milli teşebbüslerin desteklenmesi.
Milli duyguya saygı.
İslam hukuku ile amel etme.
Akideyi kökleştirme.
İslami cezaları uygulama.
Ahlaki değerleri kuvvetleştirme.
Hz. Muhammed (s.a.v.)in
hayatını tatbik
50 İSTEK
Müslüman Kardeşterin Genel Mürşidi Üstad Hasan el-Benna İslam
alemindeki müslüman krallara emirlere ve hükümet başkanlarına
yargı kuruluşlarına İslami cemiyetlere fikir adamlarına birer
mektup yazarak çeşitli isteklerde bulunmuş ve olaylarla dolu
çağımızda müslüman halk ve devletlerin hakim olması gereken genel
nazariyeyi açıklamıştır. Mektubun sonunda müslümanların dinlerine
ve işlerine sımsıkı sarılmaları için ameli isteklerden 50 sini
açıklamıştır. İsteklerin giriş bölümünde şöyle demiştir Bu
isteklerden her birinin yetenekli mütehassısların büyük
çabalarını gerektirecek İnce ve geniş bir araştırmaya ihtiyacı
vardır. Aslında bu istekler milletlerin ihtiyacını ve
kalkınmasını tamamen karşılamamaktadır. Üstelik birçoklarının
önünde giderilmesi uzun sabır büyük hikmet ve azime muhtaç
karmaşık engeller vardır. Bununla beraber niyetler doğru yollar
belli ve milletin iradesj kuvvetli olursa bu hedeflere varmak
kolaydır.
Biz burada bu istekleri Müslüman Kardeşlerdin umudunun bir
numunesi olarak veriyoruz. İnşallah ilerdeki sayılarımızda
mektubun tamamını vereceğiz.
A — Siyaset yargı ve idarede yapılması gereken İslahat hakkındaki
istekler
1 — Partizanlık ortadan kaldırılmalı ve milletin siyasi enerjisi
tek yöne kanalize edilmelidir.
2 — Kanunlar İslami hukuka uygun olarak değiştirilmelidir.
3 — Orduyu kuvvetleştirip İslami cihad esaslarına uygun olarak
heyecanları alevlendjrilmelidir.
4 — Kaybedilen hilafet hususunda ciddi ve ameli bir düşünceye
hazırlıklı olmak üzere Müslüman alemi — özellikle arap
devletleriyle — bağlarımız güçlendirilmelidir.
5 — Bütün halkın İslam prensiplerine uymakla sorumlu oldukları
şuuruna varmaları için devlet dairelerinde çalışanlara islami ruh
aşılanmalıdır.
6 — Memurların şahsi davranışları murakabe edilmeli şahsi yönü
ile iş yönü birbirinden ayrılmalıdır.
7 — Dairelerde yaz-kış çalışma saatleri ileriye alınarak
memurların farz ibadetlerini yerine getirmelerine yardımcı
olunmalıdır.
8 — Rüşvet ve kayırmaların önüne geçilmeli kanunun öngördüğü
ölçülerle yetinmeleri sağlanmalı -dır.
9 — Devletin bütün işleri hüküm ve prensiplerle ölçülmeli
hastahane ve hapishane nizamı İslami prensiplere ters
düşmemelidir. Zaruretler dışında iş vardiyaları namaz
vakitleriyle çatışmayacak şekilde düzenlenmelidir.
10 — Bazı idari ve askeri işler Ezher Ulemasına tevdi
edilmelidir.
B — Sosyal ve ilmi konularda yapılması istenen İslahatlar
1 — Halkı genel adaba saygı göstermeye alıştırmalı bu konudaki
koruyucu kanun irşad ve nasihat desteklenmelidir. Adaba uymayan
suçu işleyenler şiddetle cezalandırılmalıdır.
2 — Kadın sorunu hem gelişmesi hem de İsla mi prensipleri
muhafaza etmesi arasında bir uyuşma sağlanarak çözülmeli en
büyük toplumsal hadise olan bu mesele çarpık kalem ve sapık
görüşlerin merhametine bırakılmamalıdır.
3 — Gizli-açık her türlü fuhuşun kökü kazınmalı zina hangi
durumda olursa olsun failine şeri cezanın tatbik edileceği çirkin
bir suç sayılmalıdır.
4 — Oyun piyango yarış dahil olmak üzere her türlü kumarın önüne
geçilmelidir.
5 — İçki ve uyuşturucu maddelere karşı savaş açılmalı ve halk bu
sosyal felaketten kurtarılmalı- dır.
6 — Açıklık ve ahlaksızlığın önüne geçilmeli kadınlara
bulunmaları gereken yerleri gösterilmeli ve bunda İsrar
edilmelidir. Özellikle kadın öğretmenler talebeler doktorlar ve
bunların hükmünde olanlara bu konuda müsamaha edilmemelidir.
7 — Çeşitli eğitim kademelerindeki kızların eğitim programları
gözden geçirilmeli erkeklerin eğitim programlarıyla birbirinden
ayrılmalıdır.
8 — Kızlarla erkeklerin karışık eğitim yapmaları yasaklanmalı bir
erkekle mahremi olmayan kadının başbaşa kalması cezayı gerektiren
suç sayılmalıdır.
9 — Her türlü vasıtalarla evlenme ve neslin artması teşvik
edilmeli aileyi koruyacak kanunlar konulmalı ve evlenme sorununa
bir çözüm getirilmelidir.
10 — Barlar pavyonlar ve diskotekler kapanmalı ve her türlü oyun
yasaklanmalıdır.
11 — Tiyatro ve sinema filmleri murakabe edilmeli konuları iyi
seçilmelidir.
12 — Şarkı ve türküler olgunlaştırılmah ve iyileri seçilmelidir.
Bu konuda müsamaha edilmemelidir.
13 — Millete yönelik yayınlarda konferans şarkı-türküler ve
programlar iyi seçilmeli radyo istasyonları milli ahlak ve
faziletin yayılmasında kullanılmalıdır.
14 — Tahrik edici romanlar kafaları karıştıran ve fesat yayan
kitaplar toplatılman cinsi duyguları istismar ederek fuhuş yayan
gazetelerin kaynağı kurutulmalıdır.
15 — Sayfiye yerleri maksadına uymayan ibahilik ve keşmekeşlikten
kurtarılıp yeniden tanzim edilmelidir.
16 — Kahvelerin açılma ve kapanma saatleri belirlenmeli ve bu
kahveleri çalıştıranların ve oraya gidip gelenlerin faaliyetleri
kontrol edilmelidir. Ayrıca kişilerin uzun müddet vakitlerini
buralarda geçirmelerine müsaade edilmemelidir.
17 — Kahveler okur-yazar olmayanların eğitimi için istihdam
edilmeli ve bunların eğitimine mecburi öğretim gören gençler
yardım etmelidir.
18 — İktisadi olsun ahlaki olsun zararlı adetlerle mücadele
etmeli ve toplum faydalı adetlere yöneltilmelidir. Mesela Düğün
yaş günü doğum mevsim ve bayramlarda yapılan kötü adetler
menfaatimize uygun olarak düzeltilmeli devlet bu konuda örnek
olmalıdır.
19 — Hisbe davası muteber sayılmalı ramazanda oruç yeme namazı
terketme ve dine söğme gibi İslam prensiplerine aykırı
davrananlar cezalandırılmalıdır.
20 — Köylerdeki devlet okulları camiye bitiştirilerek temizlik ve
görevliler bakımından genel bir isiaha kavuşturulmalıdır. Böylece
küçükler namaza büyükler de ilme alışmış olurlar.
21 — Üniversite dahil olmak üzere din dersi temel madde olarak
mecburi olmalıdır.
22 — Genel ve özel okullarda Kur*an ezberlenmesi teşvik edilmeli
dini olan okullarda ise diploma almanın şartı sayılmalıdır.
23 — Eğitim siyaseti maksat ve hedeflerinin birleştirilmesi
seviyesinin yükseltilmesi ve millet arasındaki çeşitli kültür
farklarının ortadan kaldırılmasını sağlayacak bir temele
oturtulmalıdır. Eğitimin ilk aşaması milli ruh fazilet ve üstün
ahlaka dayandı-rılmalıdır.
24 — Eğitimin bütün merhalelerinde dile önem verilmeli ilk
öğretimde yabancı dil tamamen kaldırılmalıdır.
25 — İslam tarihi milli tarih ve İslam medeniyeti tarihine önem
verilmelidir.
26 — Milletin kıyafet birliğini sağlamak için en iyi yol
düşünülmeli ve tesbit edilen kıyafet yavaş yavaş uygulanmalıdır.
27 — Özellikle sosyetelerin evlerinde uygulanan dil adet kıyafet
ebe ve emzirici gibi yabancı usuller millileştirilmelidir.
28 — Basın islah edilmeli müellif ve yazarların İslami konulara
eğilmeleri teşvik edilmelidir.
29 — Çeşitli vasıtalarla sıhhi konuları yaymak hastahane doktor
gezici muayenehanelerin sayısını çoğaltmak ve tedavi yollarını
kolaylaştırmak suretiyle umumi sağlıkla ilgilenilmelidir.
30 — Köyün temizliği nizamı suyu kültürü rahatı ve olgunlaşması
ile ilgilenilmelidir.
C — İKTİSADİ İSTEKLER
1 — Zekatın toplanması ve dağıtılması İslam şeriatının
esaslarına göre yapılmalı acizler fakirler ve yetimler için
yapılan hayır müesseselerine ve ordunun güçlendirilmesine yardım
edilmelidir.
2 — Faiz yasaklanmalı ve bankalar bu esasa göre tanzim
edilmelidir. Devlet kendine ait olan bankalardan faiz almamakla
diğerlerine örnek olmalı -dır.
3 — İktisadi teşebbüsler teşvik edilip çoğaltılmalı ve işsiz olan
vatandaşlar buralarda çalıştırılmalıdır. Ayrıca yabancıların
elinde bulunan iktisadi kaynaklar kurtarılıp milli gayede
kullanılmalıdır.
4 — Halk şirketlerin zulmünden kurtarılmalıdır. Şirketlerin
meşruluk sınırını aşmamaları sağlanmalı ve halkın menfaati
zedelenmemelidir.
5 — Küçük memurların ilaveleri ve mükafatları verilmek suretiyle
maaşları artırılmalıdır. Büyük memurların maaşları
artırılmamalıdır.
6 — Dairedeki memur fazlalığı önlenmeli sadece zaruri görevlere
atama yapılmalıdır. Ayrıca görevler memurlara adil bir şekilde
dağıtılmalı ve bu hususta titiz davranılmalıdır.
7 — Sanayi ve tarımsal konularda halka yol gösterilmeli üretim
bakımından sanayici ve çiftçinin gelişmesine önem verilmelidir.
8 — İşçilerin sosyal ve teknik işleri ile meşgul olunmalLve
çeşitli yönlerden seviyeleri yükseltilmelidir.
9 — Madenler ve işlenmemiş araziler gibi tabii gelir kaynakları
işletilmelidir.
10 — Gerek inşa gerek çalışır durumda olan teşebbüslerde zaruri
ihtiyaçlar lükse tercih edilmeli -dir.
Müslüman Kardeşler — Genel İrşad Bürosu
—
Kahire
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN İNGİLİZ ELÇİSİNE YAZDIĞI MEKTUB
Filistin meselesi için yazılan mektup aşağıda verilmiştir.
Sayın Britanya Elçisi — Kahire
aBelfor vaadi (11) konusunda Müslüman Kardeşler size şu mektubu
sunmaktadır Hükümetinize ulaştırmanızı umarız.
Sayın Elçi
Mısır halkı ikinci dünya savaşında İngilterenin şerefini korumak
buna karşılık tabii hakkı olan istikan İngiliz Dışişleri Bakanının Yahudilere Filistini vereceğine
dair verdiği vaadin adıdır.helalini ve hürriyetini kurtarmak için
müttefiklerin yanında yer alarak temiz kanını akıtmıştır.
Araplann İstiklal ve hürriyetlerinin sağlanacağı hususu
İngilterenin kesin vaatleri arasında olmuştur. Buna rağmen Belfor
vaadinin ortaya çıkması araplann istiklaline kavuşma prensibine
ters düşmüştür. Araplar bu vaadi geçersiz sayıp müdafaalarında
samimidirler. Filistin halkı İngiltere hükümetini ikna etmek İçin
her şeye başvurmuştur. Bununla beraber Filistinin taksimi
gerçekleşmiş ve araplann hakleri ayaklar altına alınmıştır.
Taksim hadisesini kabul etmek şöyle dursun böyle bir şey olacağı
hiç bir Arabın aklına dahi gelmemiştir. Milletler topluluğu
herkesin hakkına kavuşacağı bir çözüm yolu ararken İslam aleminin
dostluğunu arzulayan İngiltere şaşılacak bir siyaset takip
etmiştir. İngiltere Filistinde hürriyetleri kısıtlamış liderleri
sürgün etmiş masum kişilere elinden gelen eziyeti yapmış din
adamlarına hakareti reva görmüş müslüman vakıflarına tecavüz
etmiştir. Müslüman Kardeşler İngilterenin uyguladığı bu zalim
siyaseti protesto eder ve İngiltere hükümetinden tutukluların
serbest bırakılmasını sürgündeki liderlerin iadesini masum
kişilerin emniyetinin sağlanmasını ve Yüksek İslam Meclisbnin hak
ve yetkilerinin verilmesini ister. Müslüman Kardeşler Filistin
halkının yohudi göçünün durdurulması Filistinin istiklalinin tam
olarak verilmesi Yahudilerin azınlık sayılması hususundaki
isteklerinde Filistinlilerle tam bir dayanışma içinde olduğunu
ilan eder.
Sayın Elçi
Filistin sorunu bütün müslümanların sorunudur. Müslüman
devletlerin ve halklarının kalbine bu duygu yerleşmiştir. Özel
sebeplerden dolayı bu duygu-gu ifade edememeleri acılarını daha
da artırmaktadır. Şayet bir gün bu duyguyu ifade etme fırsatını
bulurlarsa İngiltere ilelebed müslüman aleminin dostluğunu
kaybedecektir. İngiltere hükümeti bu gerçeği bilerek vakit
geçirmeden tutumundan vaz geçmelidir. Yahudilerin hilesine
aldanmamalıdır.
Hasan el-Benna
Müslüman Kardeşler Teşkilatı Genel Başkanı
28 Şaban 1356
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN BAŞBAKANDAN İSTEĞİ
Filistin konusunda arap alemi sizden ciddi şeyler beklemektedir.
Mücahid Filistin halkına karşı yapılan bu zalim tecavüzü
durdurmanız gerekmektedir. Müslüman Kardeşler genel bürosu Belfor
vaadine karşı tavır almanızın zamanının geldiğine inanmaktadır.
Çalışın Allah sizinle beraberdir.
Genel Mürşid Hasan el-Benna
DAVETİMİZ YIKICI DEĞİL YAPICIDIR
Müslüman Kardeşler Dergisinin beşinci yılında davetimizin
geleceğine ışık tutacak bir konuşma yayınlanmıştır. Müslüman
Kardeşler teşkilatına bağlı talebelerin tertiplediği törenin
kapanışında yapılan bu konuşma derginin beşinci yılının ilk
sayısında aşağıdaki başlık altında yayınlanmıştı.
LİDERLER EMİN OLSUNLAR
Allahın selam rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
Davetimiz hayırlı bir yolda arzu edilen hedefine doğru yeni
adımlarla ilerlerken önünüze sereceğim düşüncenin daha da açık
olması için bugün konuşmamı yazılı olarak sürdüreceğim. Sizlere
davetimizin ileriye doğru geliştiğini söylemekle sevinç
duyuyorum. Kahiredeki ilerlemeyi gözünüzle görmektesiniz.
Alemlerin Rabbi olan Allaha hamd olsun ki diğer bölgeler de daha
geniş bir şekilde ilerlemesine devam etmektedir.
Sizin ilerlemeniz herkesin dikkatini çekmektedir. Bugün herkes
sizden bahsediyor. Sizi kalkınan memleketimizde gerçek ıslahatçı
kabul ediyor. İslam ve müslümanlara hayır dileyen ehli imanın tek
alternatifi olarak görüyor. Bizden lütfunu esirgemeyen Allaha
hamd olsun. Daima Allahtan adımlarımızı doğru atmamıza yardım
etmesini yaptığımız daveti kabul etmesini bizi kendi başımıza
terk etmemesini isteyin. Bilin ki davet üzerinize yeni bir
sorumluluk yüklemiştir. Burada üç nokta üzerinde durmak istiyorum
1 — Davetimizin özü
2 — Kamu yararına çalışan diğer kuruluşlara karşı tavrımız.
3 — İş taksimi.
A — DAVETİMİZİN ÖZÜ
Her davetin bir özelliği vardır. Bana göre Müslüman Kardeşlerin
davetinin özelliği çok yönlüdür. Bunların bazıları yerine
getiriliyor bazısı ise ihmal ediliyor. Hepsini yerine getirip
başarımızı tamamla-•namız şüphesiz daha güzel olur. Bu
özelliklerden banlarını burada açıklamak istiyorum
1 — Müsbet olması Bizim davetimiz yapıcıdır yıkıcı değildir. Biz
olumlu yoldan hareketimizi devam ettiriyoruz.
2 — Sözün amele uygunluğu Bu konuda iç tüzüğümüzü incelemek
yeterlidir. Orada söylediklerimiz ve yaptıklarımız apaçık
görülecektir.
3 — Rabbani oluşu Zikir ve dua ile gücümüzün yettiği kadar Allah
Taalaya yaklaşmalıyız.
4 — Toplanma Devamlı toplanmalı ve birbirimize kavuşmak için
sabırsızlanmalıyız. Kardeşlerimizin hakkına saygı göstermeliyiz.
5— Fedakarlık ve mücadele Kendimizi zorluklara hazırlamalı ve her
şeye göğsümüzü germeliyiz.
Bunların tafsilatını hepiniz bilmektesiniz. Özetleyecek olursak
davetimiz çalışmak ve yapmaktan ibarettir. O halde hep beraber
çalışalım.
B — DİĞER DAVETLERE KARŞI TUTUMUMUZ
Memleketimizde bulunan siyasi iktisadi sosyal ye dini davetlere
karşı — davetimizin özüne uygun olarak — tutumumuz onlara sadece
hayır ve başarı dilemektir. Yolumuza devam ederken başkalarına
iltifat etmemiz bizi kendimize dönmekten alıkoyma-malıdır. Genel
bir hazırlık içine girmeliyiz. Milletimiz ve boş bırakılan
meydanlar bizden ordu ve cihad istemektedir. Vaktimiz başkaları
ile meşgul olmamıza yetmiyor. Her kuruluş kendi alanında
çalışmaktadır. Allah bizimle onların arasında hak ile
hükmedecektir.
Herhangi bir kuruluşun hakkınızda konuştuğunu duyacaksınız. Şayet
konuşulan lehinize ise o kuruluşa teşekkür edin şayet aleyhinizde
ise buna bir -obep arayın. Zaman gerçekleri ortaya koyacaktır.
Günaha günahla mukabele etmeyin. Onlara cevap vermeniz üzerinize
aldığınız ciddi davanızdan sizi alıkoymasın. İnanın aleyhinizde
yapılan konuşmalar hiçbirinizi inandığınız yoldan
ayıramayacaktır. Eğer sabreder Allahtan korkarsanız hiç kimse
size zarar veremeyecektir.
Herhangi bir kuruluş sizi kendisinin sevmediği kuruluşlarla
ilişki kurmakla suçlayabilir. Buna da önem vermeyin. Doğru veya
yanlış olduğunu açıklamaya kalkışmayın. Suçlayan taraf ispat
etmek mecburiyetindedir. İspat etmek iddia eden aittir. Bu
kuruluş suçlamasında ciddi ise ispat etmeye çalışacaktır. İspat
etmeye çalışırken — geç de olsa — davetinizin hakikatini
öğrenecektir. Sizin Allah ve Ra-sulünün dışında hiç kimseyle
irtibatınız olmadığmı ve sadece İslam için çalıştığınızı kabul
edecektir. Söylediklerinde ciddi değilse suçlamak ve gıybet
etmekten lezzet duyuyorsa bırakın onu dilediği gibi hareket
etsin. Ona ve kendinize Allahdan hidayet dileyin.
İş çevrelerinden de samimi veya değil sizinle karşılıklı temas
kurmak isteyenleri göreceksiniz. Burada size açıkça söylemek
istediğim husus şudur .-Sizin davetiniz insanlığın tarih boyunca
tanıdığı en yüce davettir. Sizler de Allahın Rasulünün varisi
Rabbinin indirdiği Kurana hizmet etmekle Onun halifesi Allahın
şeriatının bekcisisiniz. insanların dinden ayrılıp heva ve
şehvetlerine uyduğu bir zamanda İslamın ihyası için her şeyini
feda eden bir topluluksunuz. O halde sizin davetinize
başkalarının uyması gerekir. Onun başkalarına uyması gerekmez ve
buna ihtiyaç da yoktur. Çünkü sizin davetiniz bütün iyilikleri
içinde toplamıştır. Diğer kuruluşlar eksikliklerden
kurtulamamıştır. Öyle ise kendi davetinize dönün prensipleriniz
üzerinde pazarlığa razı olmayın.
Prensiplerinizi halka şerefle ve gururla sunun. Size bu esaslar
çerçevesinde elini uzatanlara Hoş geldiniz deyin. Nihayet
kardeşinizdir. Sizinle çalışır sizin inandığınıza inanır
prensiplerinize uyarlar. Uymayanların yerine ilerde Allah sevdiği
bir kavim getirmeye kadirdir.
Kardeşlerim Acele etmeyin. Önünüzde geniş vakit vardır. İlerde
isteyenler olmaktan çıkıp istenilenler durumuna geçeceksiniz.
Yakında bunu göreceksiniz. Özetleyecek olursak diğer kuruluşlara
karşı tutumunuz onlara hayır dilemek suçlamalarına sebeb aramak
cevap vermemek şeklinde olsun. Size selam verene mümin değilsin
demeyin.
Hasan el-Benna
Müslüman Kardeşler Teşkilatı Genel Mürşidi.
ÜNİVERSİTEDE DÖRT SENE
Bir talebe toplantısında yapılan bu konuşmayı İrşad Bürosunun bir
tevcihatt olarak yayınlıyoruz
ALTI KİŞİ MİLLETİN ŞEREFİNİ YENİDEN CANLANDIRIYOR
Ey Allah ve Rasulünün Gençleri
Allahın selam rahmet ve bereketi üzerinize olsun Kardeşlerim
hatıralar insanların ümitlerini tazeleyip duygularını
canlandırıyor. Hatıralarımızı anlatırken özlemlerimiz
duygularrmız acılarımız ve umutlarımızla birlikte dile getirerek
hakkını vermeliyiz ve gayet açık olmalıyız. Konuşmama başlarken
dört sene önce altı kişi oturup İslama karşı üniversite
gençliğinin görevlerini konuştuğumuz mübaret saatleri
selamlamadan geçemeyeceğim. Altı kişiden ikisi mezun olup vazife
aldılar. İsimlerini açıklamamı hoş görmediklerini bildiğim için
cihatlarının sevcbını Allaha havale ederek geçiyorum. Bu mübarek
insanların çalışmaları neticesinde ikinci senesinde 40 kardeşimiz
bir araya geldi. Üçüncü senede ise sayımız 300e ulaştı. Bugün
dördüncü senenin içindeyiz. Sayınız devamlı artmaktadır. İyi ve
temiz topraklar bitkisini Allahın izniyle bitkilerde mahsulünü
bereketli verir. (12)
Kardeşlerim Davetimizle ilgili konuşmaya başlamadan önce size
şunu sormak istiyorum Sizin cihad edip başkalarının istirahat
etmesine sizin ekip başkalarının biçmesine sizin ölüp
milletinizin yaşamasına gerçekten hazır mısınız? Allahın bu
milleti layık olduğu yere yüceltmesi için kurban olmaya gerçekten
kendinizi hazırladınız mı?
Bazıları mal mekan vazife veya herhangi bir dünya menfaati için
çalışır. Bazıları ahirette Allahın sevap ve rızasına kavuşmak
için çalışır. Bazılarının da nefsi yücelmiş duygusu incelmiş
maddi menfaatlardan uzaklaşmış meleilalaya intikal etmiş hayrı
hayır olduğu için sevmiş güzele güzel olduğu için hizmet etmiş ve
bu mertebeye ulaşmasının sebebinin yaptığı fedakarlığın neticesi
olduğunun şuuruna varmış bir arifin yaptığınız taatın sevabından
ziyade Allahın sizi ona ehil kabul etmesi yeter sözünün idrakine
kavuşmuş özellikle Bilakis Allah size minnet eder şayet
sadıklardan iseniz. (13) ayetinin sırrına vakıf olmuştur.
Şayet birinci sınıfa dahil iseniz bu mübarek davanın peşini
bırakın. Menfaatçılar burada başarılı olamazlar. Allah dininin
geçici dünya menfaatleri için çekilen bir ip olmasını istemez.
Şayet ikinci sınıfa mensup iseniz yolunuza devam edin. Allah iyi
amel işleyenlerin ecrini zayi etmez. İlerde yaptıklarınızın
mükafatını kat kat alacaksınız. Zerre kadar iyilik yapılsa onun
sevabını kat kat verir. Ve yapana kendi katından büyük bir
mükafat verir. (14) Şayet üçüncü sınıfın mensubu iseniz
meleklerin katına yüceldiği-niz ruhlar alemine kavuştuğunuz ve
Allahın Elbette hoşnud olacaktır. (15) ayeti ile müjdelendiğiniz
için sizleri kutlarım.
Kardeşlerim Sizin davetiniz çok yücedir. Siz İslamı gerçek yönü
ile anlayıp amel etmek istiyorsunuz. İkna olduklarınızla halkı
ikna etmek istiyorsunuz. Saflarınız sıklaşıp da Allahın mübarek
ordusu etrafında toplandığınız zaman ferdi çalışmadan toplu
çalışmaya geçeceksiniz. Diğer bir ifade ile ferdi görevleriniz
tamamlandı. Önünüzde içtimai görevler sizi beklemektedir.
Davetinizin en olumlu yönü işte burasıdır. Siz iktidar olma
peşinde değilsiniz. Siz islah prensip ve dava peşindesiniz.
Programlarınızın gerçekleşmeye başladığını gördüğünüz gün yeriniz
mihrap ve sabah-akşam gittiğiniz yer cami olacaktır. (Cihadı
bitirdikten sonra) Duaya yönel Rabbine yalvar. (16) İnsanlarla
sizin aranızdaki husumet şahsi değildir. Akide ve prensip
anlaşamamazlığıdır. Şayet en azılı düşmanımız bir gün
prensiplerimizi kabul edecek olsa hep beraber ayağını yıkar ona
sevinerek bayrağımızı teslim ederiz ve şu ayeti okuruz Eğer tevbe
eder namaz kılar ve zekat verirse o zaman sizin din
kardeşinizdir. Biz bu ayetleri bilen bir kavim için açıklıyoruz.
Herhangi bir hükümet veya kuruluşa karşı olmakla sizi suçlayanlar
büyük bir hata işlemiş olurlar. Bize göre hükümet ve kuruluşların
tutumu iki noktadan değerlendirilir Ya gücünün yettiği kadar
İslam prensipleriyle amel eder ki onun ilk yardımcısı en samimi
dostu ve destekçisi biz oluruz. Ya da İslamın aleyhinde bir tavır
alır ki o zaman bizi suçlayanlar da dahil olmak üzere hangi
müslüman onun yanında yer alabilir? Bu gibilere karşı Müslüman
Kardeşlerin tutumu teşhir yerine nasihat savaş yerine barış ve
sevgiyi kaba söz yerine yumuşak sözü seçmek olacaktır. Allah
Rasulüne de böyle öğretmiştir Ona yumuşak söz söyleyin ki belki
nasihat diner veya korkar. (18)
İnsanlar prensiplerinizi kendi nefislerinizde tam olarak
gerçekleştirmediğinizi söyleyebilirler. Ben büyük ölçüde bu
görüşe katılıyorum. Biz hala prensiplerimizi tam olarak
gerçekleştirmekten aoiziz. Acizliğimizin şahıslardan ziyade büyük
ölçüde durumumuzla alakalı olduğunu söylemek istiyorum. Çünkü biz
noksanımızı savunmak yerine mükemmelliğe ulaşmak için
çalışmalıyız. Fakat burada şu hususa dikkatinizi çekmek istiyorum
Bu konuda Müslüman Kardeşlerle diğer kuruluşlar arasında büyük
fark vardır. Müslüman Kardeşler eksiklerini biliyor ve itiraf
ediyor. Başkaları ise süslenmiş kelimelerle eksiklerini gizlemeye
çalışıyor. Müslüman Kardeşler noksanlarını itiraf etmekle beraber
Allehın takdir ettiği ölçüde mükemmellikten nasibini almak için
devamlı çalışıyor.
Bazıları da sizlerin hareketli olmadığınızı bu sürat çağında ağır
davrandığınızı iddia ederler ve bunu azminizin gevşek olduğu
şeklinde yorumlarlar. Siz onlara Allah Taalanın Rasulüne davet
yolunu öğrettiği şu ayeti hatırlatın Rabbinin yoluna hikmetle ve
güzel öğütle davet et. (19)
Allah Rasulüne Surat ve sertlikle davet et dememiştir. Ayrıca
onlara şunu anlatın. Eğer sürat kardeşleri 99 Hikmet ise 1000
başarıya ulaştıracak-sa tam başarıya ulaşmak için ağır da olsa
hikmeti seçerler.
Müslüman Kardeşler sakinliğin ve ağırlığın ilerlemelerine ve
basanlarına engel olduğunu anladıkları zaman davetlerini nasıl
müdaafa edeceklerini ve hedefleri uğrunda nasıl öleceklerini
bilirler Sabret. Şüphesiz ki Allahın vaadi haktır. Kesin olarak
inanmayanların seni hafife almalarına fırsat ver me(20) Siz
terbiye davetçisisiniz. Başarıya ulaşmanızın yegane şartı İslam
kaidelerini ilkelerini ve prensiplerini halka anlatmanızdır.
Bunun da birkaç sene veya birkaç günde gerçekleşmesi mümkün
değildir. Devamlı cihada aralıksız çalışmaya cehalet hastalık
fakirlik ve kin ordularını yenmeye geçmiş asırların her yerde
görülen kötü neticelerini ortadan kaldırmaya ihtiyaç vardır. Siz
veya başkaları bunların kolay bir iş olduğunu mu zannediyorsunuz?
Üstelik sizin hedefiniz bütün şark alemine örnek olacak bir
millet meydana getirmektir. Siz şark milletlerinden bütün
insanlığın elinden tutup İslam prensiplerine davet edecek güçte
bir İslam birliği meydana getirmesini istiyorsunuz. İşte sizin
göreviniz budur. Başkaları bunu uzak bir ihtimal kabul edebilir.
Fakat siz yakın veya uzak bunu Allahın kullarına farz kıldığı bir
vazife olarak görüyorsunuz Şayet yüz çevirirlerse de ki Bana
emrolunanı tam olarak tebliğ ettim. Vad olunduğunuz şeyin yakın
mı uzak mı olduğunu bilmem. (21) İşte şu ayetin güneşinden
kalbinize yansıyan ışık budur Biz seni bütün insanlara sadece
müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik (22) Bugeceki konuşmamı
burada kesiyorum. Arkadaşlarınız imtihanlarını bitirdikten sonra
konuşmamı tamamlarım inşallah. Tekrar buluşmak üzere Allaha
emanet olun.
HASAN EL BENNA
GEZİ KOLLARI
Müslüman Kardeşlerin Gezi Kollarının sayısı gün geçtikçe
çoğalmaktadır. Yaklaşık bütün şubelerinde teşkilatları
tamamlanmıştır. Aslında bu kuruluşun tarihidavetin kuruluş
tarihine rastlar. İlk gezi kolunu ben kurmuştum. Eğitimleriyte de
bizzat ben ilgilendim. Daha sonra değerli kardeşim Muhammed
Muhtar kolun kuruluşu alıştırması ve gezisi ile ilgilendi. Allah
kendisinden razı olsun. Onun başarılı olEnbiya 109 (22)
Sebe 28
masında sofi jimnastiğini tatbik etmesi ile beden eği-iimi
öğretmeni olmasının rolü büyük olmuştu. Bu ö-zelliğiyle ruhi
eğitim ile bedeni eğitimi bir arada toplamış oluyordu.
GEZİ KOLLARINA ÖĞRETMEN TAYİNİ
İrşad bürosu gezi kollarına antreman yaptıracak bir öğretmen
tayin etmeyi uygun buldu. Bu görevi kardeşimiz Ali Halil gönüllü
olarak kabul etti.
Ali Halil 1357 H. de görevine başladı. İrşad bürosu konu ile
ilgili şu yazıyı bütün şubelere gönderdi.
İrşad bürosu kardeşimiz Ali Halil Efendiyi Müslüman Kardeşlerin
genel antrenörü olarak tayin etmiştir. Bütün şubelerde ki
kardeşlerimizin bu konuda kendisine yardımcı olmaları rica
olunur.
AHMET es-SÜKKERİ KAHİREDE
Kardeşimiz Ahmet es-Sükkeri 1357 de Maarif Bakanlığına tayin
oldu. Bu tayine çok sevindim. Çünkü uzun senelerden beri her
ikimizin de istediği bir umut gerçekleşmiş oluyordu. Bu tayini
fırsat bilerek İrşad bürosunun idari işlerini kendisine devr edip
davetle ilgili ders ve konferanslar vermek için geziye çıkmayı
uygun buldum. Bununla ilgili şu yazıyı bütün şubelere gönderdim
Genel Mürşid Hasan el-Bennadan mübarek davet yardımcıları olan
kardeşlerine.
Allahın selam rahmet ve bereketi üzerinize ol- ş sun.
Değerli kardeşimiz Ahmet es-Sükkerinin maarif bakanlığına tayin
olmasından yararlanarak irşad bürosunun idari ve ameli işlerini
üstlenmesini uygun buldum. Böylece İrşad için kendime biraz vakit
ayırmış oluyorum. Şube başkanlarından ve bütün teşkilatlarımızdan
almış olduğu görevi tam olarak yerine getirmesi için kendisine
yardımcı olmalarını rica ediyorum. Allah hepimizi rızasına uygun
alanlarda muvaffak eylesin. Allahın selam rahmeti ve bereketi
üzerinize olsun.
MALİ DÜZENLEME VE DAVET PAYI
Bir çoklarına göre Müslüman Kardeşlerin mali yönü ve gider
kaynakları bir muammadır. Müslüman Kardeşlerle ilişkisi olmayan
bir çok kimseler bu kaynakları öğrenmek için fazla bir çaba
sarfetmemektedir. Bir çokları da devamlı çalışmalarımızı bir çok
müesseselerimizi yayınlarımızı büyük toplantılarımızı ve
törenlerimizi görünce kendi kendine şu soruları soruyor Bu
paralar nereden geliyor? Bunların arasında pek zengin yok bir
çokları ancak geçinebiliyor. O halde bu parayı nereden
buluyorlar? Özellikle bu soruyu soran kişiler ya bir parti ya da
bir cemaate mensuptur. Bir çokları da iftira ve kötü zan yolunu
seçerek Filan devlet veya kuruluştan para alıyorlar veyahut filan
kuruluş bunların giderlerini karşılıyor. veya arkalarında gizli
bir el var gibi asılsız iaflar çıkartırlar. Bunların hepsi batıl
bir vehim bozuk bir zan. edepsiz bir suçlama ve iftiraya dayanan
saçmalıktan ibarettir. Hiç bir delile dayanmamaktadır.
Aslında durum bunların düşündüklerinden daha basittir. İman bir
kalbe yerleşip gönül onunla dolup taşdığı zaman artık o kimse
malını canını inandığı ve yaşadığı akide uğrunda harcamaktan
çekinmez. Akide ve devletlerin tarihi bunun örnekleriyle doludur.
Müslüman Kardeşler sadece davet adamıdırlar. Ona inandılar
samimiyetle sarıldılar ve onun kucağında büyüdüler. Davet yolunda
ve cihad alanında yaşama ihtiyaçlarından ve çocuklarının
rızkından kesip Allah Yolunda harcamak onlar için zor değildir.
Davete kendilerini verenler sımsıkı sarıldıkları ve
uygulamasından istifade ettikleri şu iki gerçeği devamlı göz
önünde bulundurmuşlardır
1 — Hükümet yardımına güvenmemek ve böyle bir yardımı hiç
düşünmemek.
2 — Zenginler siyasetçiler emperyalist uşaklar ve yabancı şirket
simsarlarından tamamen ümitleri kesmek. Çünkü davet daha ilk
günlerinde bunların kendisine düşman olacağını hesaba katmıştır.
Çünkü bunlarla yolları tamamen ayrılıyordu.
Davetin alanı son günlerde gerçekten genişlemiş ve gelir
kaynağına ihtiyaç duymuştur. Bu yüzdendir ki Üstad Abdulhakim
Abidin üyelere Davet Payı kurmayı teklif etmiştir. İsteğini
Müslüman Kardeşlerin davetlerine karşı sorumluluklarını müdrik
olduklarını feda ruhuna sahip olduklarını gayet ince bir şekilde
tasvir eden bir raporla teyid etmiştir. Abdulhakimim önerisi
kardeşlerimizin gelirlerinin beşte bir veya onda birinin davet
payına ayrılması şeklinde özetlenebilir. Kardeşlerimiz bu isteğin
gerçekleşmesi için adeta yarıştılar.Bu yolda öne geçenlerin
listesi dergimizde yayınlandı. Allah onları en güzel şekilde
mükafatlandırsın.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN BEŞİNCİ DÖNEM KONGRESİ
13 Zilhicce 1357 H. Müslüman Kardeşlerin beşinci dönem kongresi
yapıldı. Şarkın Minberi adlı gazete bu toplantıyı çok güzel
ifadelerle vasf etmiş ve kardeşlerimize başarılar dilemiştir.
Diğer günlük ve haftalık gazete ve dergiler de toplantıya geniş
yer vermişlerdir.
Alllaha hamd-ü senalar olsun toplantı gerek konuşma gerek
kararlar gerek hazırlıklar bakımından mükemmel oldu.
KONGREDE ALINAN KARARLAR
1 — Üyeler İrşad bürosunun sayın üyelerini başarılı adımlarından
dolayı destekler ve davetin ağır yükünün altından kalktıkları
için kendilerine teşekkür ederler.
2 — Davetin yayılması için daha fazla çalışılması ve her dairenin
kendisine bağlı bulunan köy ve kasabalarını dolaşmalarının
gerekliliğine
inanırlar. Ayrıca her şubenin gezi kollarının
teşkili için elinden geleni yapmalarını isterler.
3 — Üyeler İrşad bürosundan aşağıdaki komisyonların süratle
kurulmasını isterler
A — Anayasa komisyonu Cemaatimizin yetkili üyelerinden kurulup
Mısır anayasası ile İslam nizamındaki temel kaideler arasında bir
karşılaştırma yapmak İslam nizamına ters düşen maddelerin
kaldırılması için çalışmak.
B — Hukuk komisyonu Bu komisyonun görevi bütün dallarıyla medeni
kanunu inceleyip İslam hukuku ile arasındaki ayrılıkları tesbit
etmek ve hü -kümetten İslam hukukuna uygun şekilde değiştirmesini
istemek.
C — İlim komisyonu Bu komisyon akaid ibadet ahlak ve muamelat
konularında muhtasar faydalı ayet ve hadislerle desteklenmiş
ihtilaflardan uzak bir şekilde bütün kardeşlerimizin müracaat
edebileceği bir kitap hazırlamalıdır.
D — Fen komisyonu Bu komisyonun görevi de genel irşad bürosu için
yapılacak binanın projesini hazırlamak ve yapımında lazım olacak
şeyleri tesbit etmektir.
4 — Hlistin müftüsüne ve mücahid Filistin halkına yüksek arap
komisyonu üyelerine Londrada toplantı halinde bulunan müslüman
heyetlerine Müslüman Kardeşlerin tebrikleri ulaştırılarak İngiliz
Dışişleri Bakanına müslümanların Filistin halkının yanında
oldukları bildirilmelidir.
5 — Mısır hükümetinden edep ahlak ve akideyi koruyacak kanunları
derhal çıkarması istenerek bu konuda Ezher ulemasından kurulu
bir heyet teşkil ettirip yapılacak işleri görüşmelerini ve
gereken kanunları hazırlamalarını sağlamak.
6 — Bu kararlar başta kral olmak üzere yetkili çevrelere
gazetelere Müslüman Kardeşler şubelerine ulaştırılmalıdır.
Gerçekten kongre davetin yayılması için büyük bir etken oldu.
Toplantıda yapılan konuşmalar Nezir dergisinin bir sayısının
tamamını kapladı.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN TEVCİHATLARI 1358 H.
Kongreden sonra İrşad Bürosu dahili teşkilatlanmanın tanzimi
konusunda kardeşlerimizi aydınlatıcı faaliyetlere önem vermiştir.
1358 de yayınlanan bu tevcihatlardan bir örneğini aşağıda
veriyoruz
Allahın selamı rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.
Allah Taalaya hamd-ü senalar olsun. Salat ve selam Onun Rasûlüne
al ve ashabına ve kıyamet gününe kadar Ona tabi olanların üzerine
olsun. Temiz kardeşlik nimetini bize lütfeden yolunda faydalı
işler yapmaya bizi yönelten kelimesini yüceltmek için bize cihadı
nasib eden Allaha şükrediyoruz. Al-lahdan bu İslam kardeşliğini
mübarek kılmasını dünyada ve ahirette bizi kurtuluşa erdirmesini
niyaz ediyoruz.
Bizleri bir arada toplayan kudsi bağ ve kardeşliğin eseri olarak
Allah bu konuda bize feth-i mübin nasip etmiştir. Artık insanlar
davetimizi anlamış sorumlular ciddi olduğumuzu öğrenmiştir.
Hedefimize ulaşmak için yolumuza devam ediyoruz. Ya başarıya
ulaşırız ya da bu uğurda ölürüz. Üzerimize düşen görevi yerine
getirmeye çalışıyoruz. Bu kongrenin başarıya ulaşması için
harcadığınız çabalardan dolayı size teşekkür etmek istemiyoruz.
Sizin mükafatınızı Allaha bırakıyoruz. En güzel mükafat Onun
yanındadır.
Genel mürşidimizin her yanı hareket ciddiyet ve azim dolu
konuşmasında Yeni bir hayata ve mücadeleye başladık. Allah ve
milletimizin önünde din Allahın oluncaya kadar mücadele
edeceğimize söz verdik. Sözümüzü yerine getirmek Şiarımızdır
şeklindeki sözlerini dinlediniz.
Bu konuşmanın ışığında biz gerçekleşmesini istediğimiz programı
aşağıda size sunacağız. Proğramın uygulanmasında İrşad Bürosu ile
temasta bulunmanın önemi büyüktür. Çünkü burası çalışmanın ve
yönlendirmenin merkezidir. Çalışmalarınızla ilgili her şeyi İrşad
Bürosuna bildirmenizi rica ederiz. Allah bizi ve sizleri hoşnud
olduğu işlerde muvaffak eylesin.
1 — Kongrede alınan kararları sizlere göndereceğiz. İrşad bürosu
gerekli komisyonları teşkil etmiştir.
2 — Cemaatimizin prensiplerini yayınlayan Nezir dergisinin
dağıtımı ile Müslüman Kardeşler ilgilenmelidir. Her şube en az
bir sayıya abone olmalıdır. Ve başkalarının abone olmasına
çalışmalıdır. Özellikle toplantılarda alınan kararlar bu dergide
yayınlanıp şubelere gönderildiği için önem taşımaktadır. Ayrıca
şubelerimizin haberleri muntazam şekilde dergimize
giderilmelidir. Dergimiz bu haberleri yayınlamaya her zaman
hazırdır.
3 — Köylerde ve çevrenizde daveti yaymalısınız bu maksatla
komisyonlar teşkil edip durumlarınıza göre planlar
hazırlamalısınız. Bunun yanında Gezi kolu ve Askeri kolu nun
kuruluşu da ihmal edilmemelidir.
4 — Müslüman Kardeşlerin aylık faaliyetlerini tanzim ederken her
ayın muayyen günlerinde şu program uygulanmalıdır
A — Nasihat günü Bu günde kardeşlerimiz İyiliği emir kötülüğü
yasaklama görevini yerine getirecekierdir. Komşularının ahlaki
zaaf yönlerini tes-bit edip onları ziyaret edecekler ve
yumuşaklıkla onlara nasihat edeceklerdir. Kurtuluş yolunu
anlatarak onları kötülükten men edeceklerdir. Nasihatların
tesirli olması için ferdi ve gizli olması daha olumlu netice
verir. Yardımcı Allahtır.
B — Ahiret günü Bu günde Müslüman Kardeşler kaiblerini ve
ruhlarını temizlemeli ve gürültülü dünyadan sükûnet dünyasına
intikal etmelidir. Ahl-ret şehri olan kabristanı ziyaret etmeli
ve kabirlerden ibret almalıdır. Yaptıklarından dolayı nefsini
hesaba çekmeli ve Rabbinden bağışlanmasını istemelidir.
C — Ziyaret günü Müslüman Kardeşler bu günü de müslüman
hastaların ziyaretine ayırmalı ve onlara moral vermelidir.
D — Tanışma günü Müslüman Kardeşler her ay basit bir toplantı
düzenlemeli her zaman merkeze uğramayan kardeşlerin toplanmasını
sağlayıp aralarındaki kardeşlik bağını kuvvetleştirmelidirler.
5 — Haftalık faaliyetler
A — Ders gecesi Müslüman Kardeşler haftada bir geceyi genel
mürşidin haftalık konuşmasını müzakere etmeye ayırmalıdır.
Böylece kalpler birbirine kenetlenmiş ruhlar bir kaynaktan
rızasını almış olur. Bu konuşmaların özetini Nezir dergisi
muntazam bir şekilde yayınlayacaktır.
B — Ruh temizliği gecesi Bu gecede ruhlar gecenin sakinliğinden
seherin kudsi
namelerinden
Rahmanın feyzinden istifade etmeli. Rahat ve refah
alışkanlığından kurt jlarak zorluğa alışmalıdır.
Kardeşlerimizin durumları müsait oldukça bu ruhi yenilenmeye önem
vermeleri rica olunur.
C — Kamp günü Asker olma eğitim yapma ve mukaddes cihada
hazırlanma bunlar Müslüman Kar-deşlerin çok önem verdikleri
hususlardır. İslam ordusunun kurulması umutların gerçekleşmesi
bunlarla mümkündür. Kardeşlerimizin en büyük önemi bu yöne
vermelerini ve her hafta askeri eğitim yapmalarını veya komşu
memleketleri ziyaret etmelerini tavsiye ederiz. Gezi esnasında
boş arazide topluca namaz kılınması da şarttır.
Hazırladığımız bu programların gerçekleşmesi ve umulan meyvesini
vermesi için kardeşlerimizin gerekli önemi vermeleri rica olunur.
Müslüman Kardeş-lerin bulunduğu memleketlerde ve merkezlerinde
İslam adına birer örnek ve numune olmaları İçin bu programların
tatbiki şarttır. Yardımcımız Allahtır. Ona güvenip tekrar Ona
döneceğiz. O bize yeter. O ne güzel Mevla ve ne güzel
yardımcıdır.
Allahın selam rahmet ve bereketi üzerinize olsun.
YAZ FAALİYETLERİNDEN BİR ÖRNEK
Yaz aylarında kardeşlerimizin özel faaliyetleri vardır. Bu
faaliyetlere ait programları Müslüman Kardeşler her yaz
yayınlamaktadır. Bu yayınlardan birisi aşağıdadır
Kardeşler
Yaz tatili şeref kuvvet ve övgü ile sancağımızı dalgalandırmamız
için yapacağımız cihadın bir devamı olsun. İnsanlar rahat etmek
için yaz tatilini büyük bir sabırla beklerken hayatın bütün
safhalarında başkalarına örnek olan Müslüman Kardeşler İslam
bayrağının yücelerde dalgalanması uğrunda birtakım cihad görevini
yerine getirmeyi tercih etmişlerdir. Çünkü onlar Allahın nezdinde
mesuliyetlerinin büyük ve yüklerinin ağır olduğunun şuuruna
varmışlardır.
Yoz tatili başlar başlamaz kardeşle/imiz cihad yolunda
kendilerine verilen görevi teslim almaya hazırlanırlar. Zafere
kavuşmak için geceyi gündüze katarak Allah ordusunda birer asker
gibi çalışırlar. Yaz tatili biterken yüce hedefe biraz daha
yaklaşmış olurlar. Allah onları muvaffak eylesin.
Kardeşlerimizin yaz tatilinde çeşitli dallardaki faaliyetler İçin
hazırlanmış formları cemiyet sekreterliğinden veya fakülte
temsilciliğinden almalarını rica ederiz.
FAALİYET ALANLARI
1 — GEZİ GRUBU Bu grubun gayesi askeri e-ğitim yapmak tanışmak ve
Kahire dışında davet yapmaktır. Geziler gruplar halinde tatil
boyunca her hafta Cuma günü tertiplenir. Geziye katılmak
isteyenler yanlarına gezi veya eğitim elbiselerini alacaklardır.
Kardeşlerimiz bu grubun bütün gezilerine katılmak mecburiyetinde
değildir. Durumlarına göre katılıp katılmayacaklarını haber
vereceklerdir.
2 — YAZ KAMPI Kampın tertiplenmesinde ön görülen hedef açık
havada askeri bedeni ve ruhi eğitim yapmaktır. Kamp çadırları
Farujaye dağında kurulacaktır. Kampa katılmak isteyen
kardeşlerimiz gruplara ayrılacak ve her grubun sayısı 40 kişiyi
geçmeyecektir. Her grup kampta 10 gün kalacaktır. Kampa iştirak
edecek kardeşlerimizin eğitim elbiselerini yatak örtüsünü ve
yemek edevatını yanlarına almaları gerekmektedir. Ayrıca memurlar
50 kr. talebeler 30 kr. İştirak parası ödeyecektir. İştirak
edenlerde aranan yaş hatidi 15 den yukarı olacaktır. Kampa
katılmak isteyen kardeşlerimizin uygun buldukları zamanı bize
bildirmeleri rica olunur.
3 — İRŞAD GURUBU Bu gurubun tertibindeki gaye kardeşlerimizi ilmi
ve ameli olarak vaaz ve irşada hazırlamaktır. Genel mürşidimiz
1 Haziran-30 Eylül arası merkez teşkilatımızın binasında ameli
ders uygulamasına başlayacaktır. Her grup 15 gün burada
uygulamalı eğitim gördükten sonra geziye katılacaktır. Tatil
boyunca sekiz grup eğitim görmüş olacaktır. Her grubun sayısı 50
kişiyi geçmeyecektir.
Guruba katılacak kardeşlerimizin Ezher Lisesi veya diğer liseler
seviyesinde olup verilen derslerden istifade edecek ilmi ehliyete
sahip olmaları gerekir.
Diğer bölgelerde bulunan kardeşlerimiz de Ka-hiredeki guruplara
katılma hakkına sahiptirler. İr-şad Bürosu yakında önemli
merkezlere eğitici gönderecektir. Hastalığından dolayı eğitime
katılamayan kardeşlerimize ehliyetli görüldükleri takdirde eğitim
komisyonunca vaaz diploması verilecektir.
Allah büyüktür. Hamd Ona mahsustur.
İKTİSAD ALANINDA
Başta ta*va sahibi değerli insan H. Muhammed Abdülvehhab olmak
üzere bazı kardeşlerimiz iktisadi sahalarda da faaliyet yapmamız
gerektiği görüşünü öne sürdüler. Müslümanların servetini korumak
Yahudilerin elinde tuttuğu ekonomik alanlara sızmak için. gerekli
eğitimi yapmak gayesi ile faydalı İsla-mi teşebbüslere
girişmemizde yarar olduğu kanaatin-da idiler. Ben prensip olarak
bu görüşe katıldım. Ancak iki şartım vardı
1 — Gerek şekil gerekse konu bakımından hiç bir surette iktisadi
teşebbüsler davetin faliyetlerine karıştırılmamalı yapılacak işin
unvanı da Müslüman Kardeşlerin unvanından ve idare merkezinden
uzak tutulmalıdır. Herhangi bir duygusallık ve ihmalliğin yer
almadığı maddi e iktisadi bir nizama kavuşturulmalıdır. Her ne
kadar birbirine yardım etseler de davet ayrı şey iktisad ayrı
şeydir. Her dalın kendine göre üslûbu vasıtası ve rengi vardır.
Biz hanif İslam dininin kaidelerinin uygulanmasını ön planda
muhafaza ediyoruz.
2 — Bu faaliyetlerle benim yakından - uzaktan ilişkim
olmamalıdır. Şahsımı vaktimi ve faaliyetlerimi korumam bakımından
bu şarttır.
Abdülvahhab kardeşimizin üzerinş alması şar-tiyle böyle bir
teşebbüste yarar olduğunu ifade ettim. Kardeşimiz bu şartları
kabul ederek İslami Muamelat A.Ş. adı altında bir şirket
kurdular.
Dergimizin 17. sayısında aşağıdaki ilan bütün şubelerimize
duyuruldu
İSLAM PRENSİPLERİ SERVETİ GELİŞTİRMEYİ TEŞVİK EDER
Müslüman Kardeşlerin prensipleri İslam servetin gelişmesini
İslami esaslara uygun olmak şartı ile teşvik eder. Bu yüzdendir
ki Müslüman Kardeşler İslam Muamelat A.Ş. adı altında bir şirket
kurdu. Ve aşağıdaki temel maddelerini içine alan bir kanun
hazırladı
1 — Bu şirketin kurulmasındaki gaye İslam şeriatının cevaz
verdiği helal yollarla gerek kendi gerekse başkalarının hesabına
mali faaliyetlerde bulunmaktır. Şirket alma ve satma kircüama ve
kiraya verme ve her türlü taahhüt işlerinde faize mahal vermemek
şartıyla tasarruf yapmaya yetkilidir.
2 — Şirketin sermayesi 4000 Mısır Lirası olup 100 hisseye
ayrılmıştır. Her hisse 4 Mısır lirası olarak tesbit edilmiştir.
3 — Müslüman Kardeşlerin merkezinde kurulan sandığa 4 ay müddetle
ayda 10 kr. yatıran kişi şirkete ortak olabilir. Hissenin
tcmamını bir taksitte veya belirtilenden daha az bir zamanda
ödemek mümkündür.
4 — Şirketi bir başkan bir sandık emini ve yedi üyeden kurulu
idare meclisi yürütecektir. Başkan ve sandık emini Müslüman
Kardeşlerden olmak şartıyle on hisseye üyeler ise beşer hisseye
sahip olanlardan seçilir.
5 — Müslüman Kardeşler genel merkezi şirkete ait bütün hesaplan
kontrol etme gerek sermayesinden gerekse karından her sene yüzde
İki buçuk zekat alıp dilediği şekilde dağıtma hakkına sahiptir.
6 — Şirketin idare meclisi taksitler tamamlandıktan sonra büyük
iktisadi teşebbüslere başlayacaktır. Anak şu anda elindeki
imkanlarla kardeşlerimizin ihtiyacı doğrultusunda toptan fiatına
almak üzere bazı malların teminine çalışacaktır.
7 — Senelik kar dağıtımı aşağıdaki şekilde olacaktır% 10 idare meclisine verilecek % 20 ihtiyat olarak tutulacak
% 50 hisse sahiplerine hisselerine göre dağıtılacaktır.
Şirketin kuruluş tarihinden başlamak üzere ortak olmak isteyen
kardeşlerimizin Müslüman Kardeşler merkezine müracaat etmeleri
rica olunur. Kardeşlerimizin İslam ve müslümanlar için yaptıkları
hizmetin artmasına vesile olacak bu şirkete ortak olmada ace le
edeceklerini umarız.
Yakında şirketin tesisi için bir tören düzenlenecektir. Tevfik
Allahtandır.
OKULLARDA DİN EĞİTİMİNİ TEMEL MADDE HALİNE GETİRME ÇABALARI
Okullarda dini eğitimin temel maddeler arasına girmesi her zaman
Müslüman Kardeşlerin gayesi ve isteği olmuştur. Bu yolda ilgili
mercilere gerek kendimizin gerekse halkın imzalarını taşıyan
dilekçeleri takdim etmiş bulunmaktayız.
Hatırladığıma göre 1935de okullarda dini eğitim yapılmasını
isteyen bir çok dilekçe bende toplanmıştı. O zaman maarif
bakanlığının başında Nesim Paşa bulunuyordu. Ezher şeyhi ise
Üstad Meragi idi. Dilekçeler toplandıktan sonra değerli üstad
Muhammed Derraz Hamid Askerlyye Abdurrahman Derraz olmak üzere
büyük bir heyet teşkil edip İskenderiyeye hare-et ettik.
Bakanlık kalem müdürü Sait Zülfikor beyle görüştük. Dilekçenin
bir suretini kendisine takdim ettikten sonra konu üzerinde
etraflı bir şekilde görüştük. Sonunda konunun maarif divanı
başkanının yetki alanına girdiğini söyledi. Divan başkanını
aradık an-mu yerinde bulamadık ona da bir suret bırakarak
İskenderiyeden ayrıldık.
Daha sonra Ezher Şeyhi Üstad Meragi ile görüştük. Konu ile ilgili
uzun konuşmamız ve zaman zaman şiddetlenen tartışmalarımız oldu.
İbret olsun diye aşağıdaki olayı bize anlattı
Kardeşlerim bugün kalbimiz kararmış ve İslamdan uzaklaşmışız
yabancıları taklit ediyoruz ve bu konuda çok ileri gidiyoruz.
Öyle ki ancak yabancılaı İslamı kabul ederse onların yolu ile
İslama dönebileceğimiz aklıma geliyor dedi ve şöyle devam etti
Bunun örneğini itendi kızımda gördüm. Bir gün küçük kızımla
Kahireye geliyordum. Trende yanımıza yabancı bir kadın oturdu.
Kızımla uzun boylu konuştular. Trenden inip otomobile bindikten
sonra kızım benden ısrarla Hz. Ömer (r.a.)in menkıbesini
anlatmamı istedi. Bu istek karşısında şaşırdım. Çünkü benim için
bir sürpriz olmuştu. Kendisine Niçin bu kadar acele ediyorsun?
dediğimde Yabancı kadın Hz. Ömer (r.a.) hakkında güzel şeyler
anlattı dedi. Sübhanallah Ben şeyhülislam olmama rağmen bu konuyu
sana yetmiş defa anlattım böyle bir İstekte bulunmadın yabancı
birisi anlatınca bu kadar acele ediyorsun dedim. Burada şunu da
söyleyeyim ki
Yabancılar İslamı kabul etse bile onlar bizi ıslah etmeden biz
onları ifsad ederiz. Ustad sözlerindeki acı gerçeklere rağmen din
öğretiminin okul programlarında temel madde olması hususunda
hükümet çevrelerinde bize yardımcı olacağını vaad etti.
Bu arada eski başbakanlardan Mustafa en-Nah-has ile görüşme fikri
doğdu. Nahhasın hükümetle arası iyi idi. Maarif bakanı ile
aramızı bulabileceğini düşündük. İlk defa Mustafa en-Nahhas ile
görüşmüş oluyordum. Heyetler kendilerini takdim ettikten sonra
konuyu ancak özetleyebildik. Çünkü paşa bize konuşma fırsatı
vermiyordu. Maarif bakanı ile konuyu görüşeceğini bize vaat etti.
Gerçekten de vaadinde durdu. Hükümet başkanı ile görüşüp maarif
bakanını ikna edebilmemizi kolaylaştırdı. Maarif bakanı Necip
Paşa ile uzun uzadıya konuştuk. Görüşümüzden vazgeçmemiz için
çalıştı ise de başaramadı. Sonunda bazı isteklerimizi yerine
getireceğini vaad etti. Gerçekten din öğretiminde bazı yenilikler
yaptı. Din derslerini öğleden önceye almak Kuran-ı Kerimden bazı
kısımları ezberletmek sınıf geçmek için sözlü Kur1-an-ı Kerim
imtihanını baraj saymak gibi hususlarda alınan kararlar bunlardan
bazılarıydı.
Millet meclisinde ise maarif komisyonu din dersinin temel madde
olması için bir teklif yaptı. Bunu fırsat bilen Müslüman
Kardeşler milletvekilleri ve senatörler şerefine bir tören
tertipledi. Dergimiz bu olayı şu sözlerle yayınladı.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN BÜYÜK TÖRENİ
Müslüman Kardeşlerin daveti açıktır. Onlar davet yolunda
vakitlerini harcamaktan çekinmezler. Hakkı kuvvetleştirmek batılı
yok etmek ve İslam bayrağını dalgalandırmak yolunda her fırsatı
değerlendirirler. Bu cümleden olarak millet meclisinde din dersi
konusundaki tartışmayı fırsat bilerek üyelere destek olmaya karar
vermişlerdir. Siyasi renklerine ve parti farklarına bakmadan
onları bir araya getirmeyi uygun bulmuşlardır. İnşallah onlar da
Allahın dinine yardım etmek hususunda gayret edecekler ve bu
ilerisi için bir feth-i mübin olacaktır. Tören Zemalikte
Lütfullah sarayında yapılacaktır.
Törenin gayesi
1 — islam dinini savunan senatör ve millet meclisi üyelerinin
şahsında beliren İslami ruhu kutlamak.
2 — Müminlerin yardımına koşmakta tereadüt edenlere cesaret
vermek.
3 — Kalpleri kör kulakları işitmeyenleri Allahın dinine yardım
etmeye ve Onun kelimesini yüceltmeye davet etmek.
4 — İslami gelişmenin yoluna taş koymak isteyenleri ve iman
edenleri Allah yolundan engelleyenleri uyarmak.
5 — Bütün partileri İslam bayrağı altında mukaddes birliğe davet
etmek.
Tören inşallah Müslüman Kardeşlerin davetinin tecelli ettiği
başarılı bir tören olacaktır. Konuşmacılar arasında şu kişiler
bulunacaktır Prens Sekip ArsJan Alube Paşa Mehmet Besyuni
milletvekili Sait el-Leb-ban Abdüllatif ed-Derraz Dr. Abdülhamit
Said Med-kur bey Dr. Abdülvahhab Azzam...
Genel mürşid Hasan el-Benna İslam ruhundan kaynaklanan Müslüman
Kardeşlerin görüşünü açı?-layacaktır. Toplantıya Mısırın ileri
gelenleri siyati parti yöneticileri ve fikir adamları
katılacaklar. Allah isteyenlere doğru yolunu gösterir.
MİLLET MECLİSİ ÜYELERİ ŞEREFİNE VERİLEN TÖRENİN NETİCELERİ
Lütfullah sarayında tertiplenen törene siyasi parti
temsilcilerinin yanında çeşitli tabakalara mensup seçkin
şahsiyetler de katıldı. Bu törenden sonra başlangıçta küçük gibi
görünen ancak zamanla derin ve şiddetli bir görünüm alan olaylar
vukubuldu. Bazı kardeşlerimiz töreni organize eden ve hatipleri
kür-siye davet eden Üstad Ahmet es-Sükkeriyi kardeşlerimizin hoş
karşılamadığı bir davranış olan yaltaklıkla suçlamışlardır.
Onun hakkında Müslüman Kardeşlerin ahlakına uymayan bir liderlik
görünümüne bürünmek bazı konuşmacıları diğerlerine tercih etmek
işleri özel maksatlara uygun olarak yöneltmek gibi şikayetlerde
bulunmuşlardır. Törenden sonraki ük toplantımızda bu görüşler
ortaya sürüldü. Öne sürülen iddiaları iyi tefsir etmem ve en
güzel yorumlarla tevil etmem onları ikna etmeye yetmedi. Onlarda
belirlenen bu görüşler ilerdeki benzer yorumların çekirdeğini
teşkil etti. Nitekim bu olay bir çok seçkin kardeşlerin faaliyet
alanından çekilmesine sebep olan fitnenin temel taşı haline
geldi. Zamanı geldiğinde bu konuya yer vereceğim.
KOMPOZİSYON SANATI
Erkek lisesinde arkadaşım olan Üstad Abdülalziz Atiyye
kompozteyon konusunda bir kitap yazmamı teklif etti. Talebelerin
bu konuda karşılaştıkları zorlukları gidermeye yardımcı olacağını
düşünüyordu. Onun teklifini bir emir kabul ederek mütevazi bir
çalışmadan s*onra Kompozisyon Sanatı adlı 260 sa-hife civarında
bir kitap hazırladım. Zannediyorum kitabın tamamı satıldı. Bir
gerçek olarak söyleyeyim ki kitabın hazırlanmasında Üstad
Atiyyenin emeği daha büyük olmuştu. İlmi yönünün büyük bir
bölümünün yanında matbaa ve tashih görevini de üzerine aldı. Bana
en güzel arkadaş oldu. Allah onu en güzel şekilde
mükafatlandırsın.
MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN KAMPLARINDAN BİS ÖRNEK
ASYUT KAMPI Kardeşler 1358de Asyut şubesi aracılığı ile deniz
kenarında bir kamp kurdu. Kamptaki nizam gerek ruhi gerekse
kültürel bakımdan daha önce işaret ettiğim İskenderiye kampına
benziyordu. Ancak burada SaJih kardeşimiz takva sahibi Menfuiut
şubesi başkanı H. Süleymanın tutumunu tescil etmek istiyorum. Bu
kardeşrmiz yaşı yetmişin üzerinde olmasına rağmen kampa katılmak
istemiş kampın lideri kendisine rahat bir yer hazırlamak istemiş
ise de kendisi kampa katılan gençlerle arasındaki eşitliğin
bozulmamasında ısrar etmişti. Bütün eğitimlere katılıyor temizlik
mutfak ve su nöbetlerini muntazam bir şekilde yerine
getiriyormuş. Ayrıca gece olsun gündüz olsun nöbetçilik görevini
de ihmal etmiyormuş.
Bir gün bana gece devriyelerinin birinde çadırları gezerken
(çadırlara sahabelerin ismi veriliyordu Ebu Bekir çadırı Ebu
Ubeyde çadırı Halit çadırı Sad b. Ebi Vakkas çadırı gibi.)
heyecanlandığını kendisine sevinç ve coşku gelerek kılıcını
havaya kaldırıp (kılıcın hikayesini ileride anlatacağım)
uyuyanları rahatsız etmeyecek bir şekilde (Allahüekber ve Lillahil Hamd) dediğini anlattı ve şöyle devam etti O sırada gökten
inen bir nurun kampın alanını aydınlattığını gördüğümde dehşete
düştüm. Bu olay bana 1324 H.hac farizesini eda etmek için
gittiğimde Arafe günü aksamında Cebel-i Rahmet kayalarına bir
sicim gibi göklerden inen nuru hatırlattı. Nuru seyrederken bir
an kendimi unutmuştum. Nurun akması biraz devam ettikten sonra
herşey eski haline döndü. Sonra kardeşlerimi sabah namazına
kaldırdım. Bu olayı kamptan emin olasın ve bizim Allaha hamd-ü
senalar olsun Rabbimizin nurunun himayesinde olduğumuzu bilesin
diye anlatıyorum. dedi.
Kılıç konusunda ise şunları anlattı Kampa kabul edildikten sonra
Ebû Bekir çadırının askeri olmak gönlümden geçti. Fakat nizama
muhalefet eden bir asker durumuna düşmemek için böyle bir istekte
bulunmadım. Çadırın askerlerinin isimleri okunurken kamp
komutanının (H. Süleyman Ebu Bekir çadırına) dediğini duydum.
Kendi kendime Bu güzel bir tev-fiktir. Allahıma şükürler olsun.
dedim. Komutan bana bekçilik sıramın geldiğini bildirdiğinde
kendisine Silahsız bekçi olur mu? Ben ne ile cihad yapacağım?
Bana bir kılıç gerek dedim. Komutan gülerek Emredersiniz Size
hemen bir kılıç vereceğim dedi ve bir kardeşimizin kampa hediye
ettiği tarihi kılıcı bana verdi. Derhal kılıcı kuşandım ve bu
bana ikinci tevfik-i ilahidir. dedim. Müslüman Kardeşler
kamplarını bu ruh içinde koruyorlar ve faaliyetlerini
yürütüyorlardı. Allah H Süleymana rahmet etsin vetona geniş
cennetini ihsan etsin.
İKİNCİ DÜNYA SAVAŞININ İLANI
3 Eylül 1939da Esnayı ziyaret ederken İkinci Dünya Savaşı ilan
edildi. İkindi namazından sonra Esfuna geçtik orada tüfek
atışlarıyla karşılaştık.. Kardeşlere bakarak şöyle dedim Ağır
olun meydanımız burası değildir. Gün de bugün değildir. Ömrünüz
vefa ederse İleride çok şeyler göreceksiniz. Sabredin ve Allahtan
korkun umulur ki kurtuluşa erersiniz.
MAHİR PAŞA VE MÜSLÜMAN KARDEŞLERİN TUTUMU
Muhammed Mahmut Paşa hükümetinin düşmesi ve Mahir Paşa
hükümetinin teşkilini Müslüman Kar-deşlerin görüşünü yansıtan
Nezir dergisi baş yazarı Üstad Aşmavinin kaleminden Yeni Bakanlar
Kurulu ve Tutumumuz başlığı altında söyle vermiştir
...Bugün işler Ali Mahir Paşa başkanlığındaki yeni hükümetin
eline geçmiştir. Diğer partilerden de bakan almıştır. Bazı
partiler ise hükümeti destekleyeceklerini vaad etmelerine rağmen
bakan vermemişlerdir. Bazı okuyucularımızın zihninde yeni
hükümete karşı Müslüman Kardeşlerin tutumu ne olacaktır? diye bir
soru olabilir. Bu soruya cevap vermeden önce değişmeyen bir
hakikate parmak basmak istiyoruz. O da şudur Müslüman Kardeşler
bir parti değildir iıi parti çıkarları veya şahsi menfaatlerin
peşine takılcrak bir partiyi desteklesin diğerine muhaisfet
yapsın. Müslüman Kardeşler hedefini Allahtan anayasasını Kurandan
alan Resulullahı kendisine örnek kılan İslam? bir davettir.
Onların belli işaretleri açık prensipleri vardır. 14. asırda
İslamı yeniden tatbik etmek Mısırdaki hayatı İslami boya ile
boyamak içtimai siyasi ve iktisadi hayata Kuran prensiplerini
hakim kılmak Lailahe illallah Muhammed-ur Resulul-lah kelimesinin
terennüm edildiği her karış toprağı kurtarmak İslamı yaymak ve
dinin hepsi Allahın oluncaya kadar Tevhid bayrağını yüksekte
tutmak onlann tek hedefidir. Bu büyük programlann yanında
partilerin programları — şayet program denirse — hiç bir mana
ifade etmez. Bazılarına göre bizim programlarımız bir çeşit
hayalden ibaret veya mümkün olmayanlar sınıfına dahildir. Fakat
biz inanıyor ve Allahın desteğine dayanarak kendimize
güveniyoruz.
O halde Mahir Paşa hükümetine karşı tutumu -muz herhangi bir
hükümete karşı olan tutumumuzdan farklı değildir. Bu tutum
bakanların değişmesiyle değişecek nitelikte değildir. Her kim
İslami düşünceyi destekler ve onun için çalışırsa şahsında ve
evinde sağlam bir istikamet takip ederse gerek özel gerek genel
hayatında İslama sımsıkı sanlırsa onun yanında yer alır ve
kendisini destekleriz.
Her kim İslama karşı çıkarsa onun başarıya ulaşması için
çalışmazsa bilhassa önünde durursa ona engel olursa şüphesiz onun
en zorlu düşmanı oluruz. Her iki halde de Allah için sever Allah
için nefret ederiz.
Ali Mahir Paşa Hükümeti hakkında güzel emeller ve temenniler
mevcuttur. Her müslüman kardeşine karşı iyi niyet beslemelidir.
Bizim de Ali Paşaya iyi niyet beslememize bir mani yoktur. Ancak
geçirdiğimiz tecrübeler bize vaadlere güvenmemeyi söylenenlere
inanmamayı ve fazla umutianmamayı öğretti. Ali Mahir Paşa
söylenenlerin üstünde olabilir. Bakanlar istenilenlerden daha
verimli olabilirler. Ne olursa olsun biz hükmümüzü söze değil
fiile veririz. Bana göre Mahir Paşa islah konularında cesaretli
adımlar atmakla ve acele etmekle tanınan bir kişidir. Yakında
lehine veya aleyhine konuşmaya bizi mecbur edecektir.
iliği ümit edelim ve bunu bekleyelim. Beklememiz uzun
sürmeyecektir.
SALI VE PERBEMBE KONUŞMALARINDAN ÖRNEKLER
Salı günü verdiğim dersler normal seyrine devam ediyordu.
Kardeşlerim sohbetin belli bir cetvel üzerinde kültürel dersler
şeklini almasını istediler. Talebe kardeşlerimiz de Perşembe
günleri verilen dersin Cuma akşamına alınmasını ve zihinlerine
takılan bazı konuları ihtiva eden bir cetvel hazırlanmasını
istediler. Her iki teklif de bana cazip geldi ve bu teklifler
doğrultusunda yeni cetvel hazırlandı. Sıkıyönetim tarafından
toplantı yasağı konulmadan önce konuların büyük kısmını işledim.
Verilen derslerin özetini vermek istiyordum. Ancak vaktin dar
olmajsı isteğimin gerçekleşmesine engel oldu. İnşallah ileride bu
eksiklik telafi edilecektir.
BAŞBAKANLIK MAKAMINA
Şaban 1358de 2. Dünya Harbi ilanından sonra Başbakanlığa
aşağıdaki mektup sunulmuştur Başbakan Ali Mahir Paşa yüksek
makamına -Kahire
Kendisinden başka ilah olmayan Allaha hamd ederim. Efendimiz
Muhammed (s.a.v.)e al eshabı-na ve onun hidayetine tabi olanlara
salat ile selam ederim. Allahın selam rahmet ve bereketi
üzerinize olsun. Uyanık olma devamlı düşünme ve iyi idare etmeyi
gerektiren çalkantılı ve sürprizlerle dolu zor bir dönemde
iktidara geldiniz. Bilmiyorum belki de Allah Taala bu millete
şiddet anlarında birlik cihad ve akla gelmeyecek faydalar ihsan
ediyor. Siz bu zor durumda milletin yanınızda olmasına her
zamankinden daha fazla muhtaçsınız. Tehlikeli günlerde
kaynağınızı onların kuvvetinden görüşünden ve desteğinden
almalısınız. Bulunduğumuz durum her Mısırlı-yı büyük
fedakarlıklara zorlamaktadır. Zatı aliniz dahili İslahat ve
içtimai konulara önem verdiğinizi sosyal hizmetler bakanlığı ve
sınır ordusunu teşkil etmekle gösterdiniz.
Müslüman Kardeşlerin tutumu her hükümete olduğu gibi sizin
hükümete karşı da tam bir tarafsızlıktır. Onlar hiç bir hükümete
yardım etmedi. Hiç birinden yardım istemedi ve yardım kabul
etmedi. Çünkü üzerlerine aldıkları milletin eğitimi ile
ilgilenmek millete kuvvet ve dürüst düşünceyi vermek görevleri
parti çekişmeleri ile meşgul olan hükümetlerle ilişki kurmaktan
daha faydalıdır.
Bu esas kardeşlerimizi hükümet ve parti dalgalanmalarından uzak
tutmuştur.
Bugün memleketimizin içinde bulunduğu hal her Mısırlıyı
görüşlerini ve düşüncelerini açıkça size sunmaya zorlamıştır.
Hükümetler gayretperver her inşa -nın destekleyeceği ve başarıya
ulaşması için çalışacağı önemli işlere başlamıştır. Müslüman
Kardeşler bu açıklamalarla size görüşlerini açıklamış oluyorlar
ve size yardım etmeyi teklif ediyorlar. Eğer hükümetin İslahat
fikri bir açıklamadan öteye gitmez ve ehil olmayan komisyonlara
terk edilirse biz tek başımıza bu alandaki mücadelemize devam
edeceğiz. Allah milletimizle bizim aramızdaki hükmünü verecektir.
Biz yaptığımız teklifle vicdani sorumluluktan kurtulmuş oluyoruz.
Doğru yolu gösteren Allahtır
MISIRIN DIŞ SİYASETİNE KARŞI TUTUMUMUZ
Sayın başbakan Mısırın dış devletlere karşı tutumu açık
olmalıdır. Hükümet kendisini ilgilendirmeyen hususlara burnunu
sokmamahdır. Biz devletler hukukuna göre müstakil bir milletiz.
İngiltere ile aramızdaki anlaşma özel şartların baskısı ile
yapılmış bir anlaşmadır. Mısırın en son hedefi değildir. Ancak
yüksek hedeflerin gerçekleşmesi için bir adımdır. Anlaşmanın 7.
maddesi Mısırın İngiltereye yapacağı kolaylığın Mısır
topraklarında ve muayyen bir bölgede olması şartını getirmiştir.
Mısır bu konudaki görevini tam olarak yerine getirmiştir. Yapılan
bu anlaşmayı genişletmeye hiç bir Mısırlı razı değildir.
Yapılacak her ziyadelik bu vatanın hukukuna tecavüz olup millete
karşı işlenen büyük bir cinayettir.
Müslüman Kardeşler Mısır-İngiltere anlaşmasının Mısırın haklarına
ve istiklaline zarar verdiği ka-naatindediıier. Buna rağmen
anlaşmada belirtilen çizgilerin dışına çıkılmamasını
dilemektedirler. Her fırsatı değerlendirip Mısırın hürriyetini ve
istiklalini sınırlayan ve kalkınma haklarını engelleyen bağlar
kırılmalıdır. Memleketimize yapılacak her türlü tecavüzü kanımız
canımız ve malımızı feda ederek karşı koyacağız. Müslüman
Kardeşler sahip olduğu can ve malla vatanı müdafaaya her zaman
hazırdır. Sayın başbakan tutumu ne olursa olsun Avrupa
devletlerinin sözüne ve zimmetine güvenilemez. Ne kadar sevgi
izhar etse de mutlaka arkasında gizlediği bir şey vardır. Şayet
çıkarını yalanlamakta bulursa her türlü söz ve anlaşmaları
yalanlamakta tereddüt etmez. Tarafsızlık numaralarına
aldanmamalıyız. Süratle hazırlığımızı yapmalıyız. Gelecek
herhangi bir tehlikeyi karşılayacak şekilde hazırlanmalıyız.
Tarafsız görüne-lim fakat hazırlığımızı yapalım.
DAHİLİ İSLAHAT KONUSUNDA GÖRÜŞÜMÜZ
Dahili İslahatın çeşitli yönleri vardır. Yazarlar bu konuda çok
şeyler söylemişlerdir. Müslüman Kardeşler ise konuyu iki
kategoride toplamışlardır
1 — İslaha hakim olacak ruh
2 —İslah görevini yüklenen kişiler.
Sayın başbakan Bizim nesiller boyu İslam prensiplerini omuzlamış
bir millet olduğumuzdan şüphe edilmemelidir. Son zamanlarda
Avrupanın sistem ve düşüncesi bize şırınga edHmiştfr. Bu
düşüncelerin bazısı İslam düşüncesi ile bağdaşmakta bazısı ise
çatışmakta. Hala da üzerimizde etkisini devam ettirmekte ve bir
çok aydınlarımızın ruhunda kökleşmektedir.
Müslüman Kardeşler İslahat yapmanın tek yolunun İslami
prensiplere dönerek onu hayata uygulamak yeni veya eski doğudan
veya batıdan olsun İslama ters düşmeyen düşünceleri almakta
olduğuna inanmaktadır.
Bize göre İslahat düşüncesine hakim olacak ruh İslam esaslarına
dayanan düşünce olmalıdır. İslahat yapmakla görevlendirilecek
kişilerin bu düşünceye saygı gösteren kişilerden olması şarttır.
Her şeyde batı taklitçiliğinin şart olduğuna inananlar özel
hayatlarında ve genel programlarında sırf avru-pa düşüncesini
tatbik edenlere gelince bu kişilerin idaresinde Nami prensiplere
dönmek mümkün değildir. İslahat programlarını koyup uygulayacak
olan kişilerin seçilmesinin programdan daha mühim olduğunu benim
kadar sayın başbakanın da kabul ettiğine inanıyorum. Kanun demek
onu uygulayacak hakim demektir.
Yukarıda bahsi geçen iki hususun dikkatle ele alınarak İslahat
yapılmasını istiyoruz. Hükümet bu konuya samimiyetle eğilir
gafillerin ibahicilerin ve her türlü değerlerden sivrilmiş
kişilerin suçlamalarına önem vermezse Allah onun yardımcısı
olacak ve halk da onu destekleyecektir. Allahın yardım ettiği ve
halkın desteklediği kimse ise mağlup olmaz.
Hükümet ordunun başına Abdurrahman Azzamı getirmiştir. Azzam
İslam prensiplerine dönülmesine taraftardır. Hükümetin onu
seçmesi başarılı bir harekettir. Ayrıca sosyal işler
sekreterliğine Abdul Mu-nim Riyadı getirmiştir. Bu zatın da İslam
prensiplerine karşı olduğu görülmemiştir. Her ikisinin de
yukarıdaki şartlara haiz yetenekli ve samimi yardımcılara
ihtiyacı vardır. Hükümet bu hususa dikkat etmelidir.
Ancak orduda ve sosyal işler bakanlığında ö-nemli görevlerin
kendilerine sadece memur süsü veren kişilere verildiğini müşahede
etmekteyiz. Bu kişilerin yaptıkları tek şey evrak doldurup
mükafat almaktır. Bunlarla İslahat yapılmaz. Azzam ve Abdul-Munim
beylerin çabaları boşunadır. Çünkü kanadı olmayan kuş uçamaz.
Sayın Başbakan
Müslüman Kardeşler seneler boyu bu görevleri yerine getirmiştir.
Bir çok sosyal işlerde uzmanlaşmışlardır. Ellerinde ki bütün
imkanlarla hala sosyal hizmetleri yürütmektedirler. Yaptıkları
hizmete karşı Allahtan başka kimseden mükafat iştememekteler.
Kardeşler bu konuda üzerlerine düşeni yapmaya her zaman
hazırdırlar. Onlara vazife verildiği zaman zor-Janan bir memur
ruhu il değil fedakar bir İslahatçı ruhu ile çalışacaklardır.
Hükümet onları denemek için kendilerine bir imkan tanımalıdır.
Biz bu görevi isterken kendimize bir menfaat temin etmek veya
istifade yollarını elimizde tutmak istemiyoruz. Biz tecrübemize
güvenerek görüşümüz ve ihtisasımıza giren bir konuda hizmetimiz
olmasını istiyoruz.
Biz Müslüman Kardeşlerin İşsizlerine bir rızık kapısı açmakta
istemiyoruz. Çünkü bu görevi yüklenecek kardeşlerimizin tamamı
memur olup işlerinde çalışmaktadırlar. Bu görev kendilerine
verildiğinde daha yorucu ve zor bir işi yüklenmiş olacaklardır.
Onların bu işe talip olmasının sebebi İslah konusunda istekli
olmaları ve senelerdir gerçekleşmesini istedikleri bir gayeye
kavuşmak istemeleridir.
Bazı kimseler gericiler memleketin kalkınmasına hakim olmak ve
herşeye burunlarını sokmak istiyorlar. diyeceklerdir. Bu sözler
kulak vermeye ve cevap vermek için mürekkep harcamaya değmez. Biz
bu gibi sözleri bir kenara atar faydalı şeylerle meşgul oluruz.
Onlar neticede -memleketin başarıya ulaşması ve her türlü
faydaların o gericilerin(i) elinde gerçekleşeceğini
göreceklerdir. Çünkü kardeşler Allaha karşı olan vazifelerini
yaparlar Allahda onlara yardım eder. Tevfikini onlardan
esirgemez. Şüphesiz Allah ona yardım eder (23)
İnsanların yöneticilere nasihat etme hakkına sahip olduğunu
gözönüne alarak ben ce sizlere Müslüman Kardeşlerin görüşlerini
yansıtan aşağıdaki mülahazaları sunmak istiyorum.
Geçirmekte olduğumuz zor şartlar fikir adamla-rıyle
yardımlaşmanızı ve Mısırın ahlaki değerlerinin çöktüğü bir
dönemde onların fikirlerinden istifade etmenizi gerektirmektedir.
1 — Siyasi rakiplerinizle tam bir müsamaha içinde olmalısınız.
Onların mülahazalarını takdirle karşılayıp iyi olanlarını alıp
suçlcmalcrına bir sebep aramalısınız. Onlarla anlaşmak için her
fırsatı değerlendirmelisiniz. Kanun ve adalet ölçüleri dahilinde
bütün haklarını zorlamadan vermelisiniz. Böylece çıkardan başka
düşüncesi olmayan siyasi particilik ruhunu öldürmüş olursunuz.
2 — Her türlü resmiyetten uzak olarak milletle aranızdaki
ilişkiler devam etmelidir. Onları ziyaret edip önemli işleriyle
meşgul olmalısınız. Onların duygularına ve özlemlerine ortak
olmalısınız. Memurlara halka iyi muamele de bulunmalarını tavsiye
etmeli ve bu konuda onları denetlemelisiniz.
3 — Her tabakada ve her işte yaygın olan aracılık adam kayırma ve
rüşvetin kökünü kazımalısınız. Her şeyde hakem kanun ve hak
olmalıdır. Bu hususu herkese ilan edin ve ameli olarak uygulayın.
Kanun gücünü ve şiddetini korumalıdır. Yakın ve tanıdıklara
karşı merhamet duygularından sıyrılalım. Böylece insanların
işlerini yürütenlerin adaletine güvenleri hak ve adalete karşı
olan saygıları artmış olur.
4 — Lüksten şiddetle sakınmalısınız. Büyük maaş ve ödenek
kanununu değiştirmeli ve hükümet dairelerinde ki israfı
önlemelisiniz. Bu konuda ilk adımı bakanlar sonra memurlar atsın.
Belki zorlarına gider amma halkın nazarında bozulmuş düzenin
Islahı yönünde güzel bir örnek olur.
5 — İktisadi işlere önem vermelisiniz. Çünkü insanlarımızın
içinde bulunduğu fakirlik manevi kalkınmalarını zorlaştırıyor.
Şayet hükümet bazı düzenlemelere teşebbüs ederse fakirliği
kolaylıkla önleyebilir. Halkın bir hükümeti desteklemesi o
hükümetin halkın iktisadi işlerini düşünmesi ve geçimleriyle
ilgilenmesine bağlıdır. Geçirmekte olduğumuz şu zor günlerde
hükümetin bazı mevsimlik işçileri işten alması ve memurları
görevden uzaklaştırması büyük hatadır. Aileler arasında anarşiye
sebep olacak bu hareketin yerine ücretler dondurulabilir.
6 — Milli hedeflerimizden taviz vermemelisiniz. Şartlar ne olursa
olsun bu konuda gevşeklik yapmamalısınız. Milli davalarımızla
ilgili konuları millete açıkça anlatmalı ve yardımlarını
istemelisiniz. Hükmedenle edilenler arasında güvenin artması için
bu şarttır.
7 — Islami şiarları korumalı ve bu konuda eleştiriden sakınmalı
iniz. Genel tören toplantı ve benzeri şeylerde milli edebe
sarılmalısınız. Bu husus bakanlarımız ve yüksek dereceli
görevlilerinizin şiarı olmalıdır. Hikmet ve güzel nasihatia bunu
uygulamalıdırlar. Böylece emir altındakiler arkasından da bütün
halk aynı yolda yürümüş olur.
Sayın Başbakan
Bunları yapmalısınız. Allaha yaklaşmanız için yolunda cihad
edeceğiniz en hayırlı işler bunlardır.
Bu zor dönemde zatı alinize sunmak istediğimiz temenniler
bunlardır. Allahdan bütün aleme rahmet ve kalkınan Mısıra hayır
ve muvaffakiyet ihsan etmesini temenni ederim.
Hasan el-Benna 20 Şaban 1358 Hicri
ONUNCU RİSALENİN SONU
Bandrol uygulamasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmeliğin 5maddesinin ikinci
fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir
Son
Bu Kitap bizzat benim tarafımdan [ [ ByIgleoo ]] tarafından
www.CepSitesiNet – www.MobilMp3Net – www.ChatCepCom
Siteleri için hazırlanmıştır EBook ta kimseyi kendime rakip olarak görmem bizzat kendim
orjinalinden tarayıp Ebook haline getirdim lütfen emeğe saygı gösterin
Gösterinki ben ve benim gibi insanlar sizlerden aldığı enerji ile daha iyi işler yapabilsin
Herkese saygılarımı sunarım
Sizlerde çalışmalarımın devamını istiyorsanız emeğe saygı duyunuz ve paylaşımı gerçek
adreslerinden takip ediniz
Not Okurken gözünüze çarpan yanlışlar olursa bize öneriniz varsa yada elinizdeki kitapları
paylaşmak için bizimle iletişime geçin
Teşekkürler
Ne Mutlu Bilgi için Bilgece yaşayanlara
By-Igleoo www.CepSitesiNet
Download