1 İÇİNDEKİLER Önsöz

advertisement
İÇİNDEKİLER
Önsöz…………………………………………………………………………………….3
İletişim oturumu eğitim programı………………………………………………………..4
Ayrımcılık oturumu Eğitim Programı…………………………………………………....11
Özel Eğitim Oturumu………………………………………………………………….....20
Gelişimsel Öğretmen Eğitimi Sonrası Öğretmenlerden Alınan Geribildirimler………...26
Ekler……………………………………………………………………………………...28
Ekler
Ek-1: Sınıfta Öğrenci ile İletişim Engelleri
Ek-2: ‘Örtmenim’e Tavsiyeler
Ek-3: İletişimde duygular (Empati vs Sempati & Antipati)
Ek-4: Ayrımcılık üzerine düşündürten filmler, kitaplar ve dökümanlar
Ek-5: Vaka örnekleri
Ek-6: Ayrımcılık oturumu slaytlar
Herkes için Eğitim projesiyle ilgili detaylı bilgi almak için: www.herkesicinegitim.org
Bu kılavuz Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mali desteğiyle üretilmiştir. Bu kılavuzun
içeriğinden sadece Karşılaştırmalı Eğitim Derneği sorumludur ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği ve/veya
Avrupa Birliği Bakanlığının ya da Türkiye Cumhuriyeti’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.
1
Herkes için Eğitim Projesi: Kapsayıcı Eğitim için Öğretmen Kılavuzu
Önsöz
Kapsayıcı eğitim için Öğretmen Kılavuzu, Herkes için Eğitim projesi sürecinde
yaptığımız araştırmanın sonuçlarına dayananarak yazılan hizmet-içi eğitim
uygulamalarına ve katılımcı öğretmenlerimizin geri bildirimlerine dayanarak
geliştirdiğimiz bir el kitabıdır. Amacımız öğretmenlere kapsayıcı eğitim konusunda
uygulayabilecekleri hazır reçeteler vermek yerine öncelikle eğitim uygulamalarını ve
ortamlarını kapsayıcılık bağlamında eleştirel bir süzgeçten geçirmelerine yardımcı
olmaktır.
Bu kılavuz içerisinde herkes için eğitimin değişik lehçelerini konuşup, tartışmaya olanak
veren etkinliklere yer verilmiştir. İlk olarak, öğretmenler için iletişim becerileri,
sonrasında ayrımcılık karşıtı eğitim ve son olarak da özel gereksinimli öğrenciler ve
kapsayıcı eğitim konusunda çok sorulan sorulara odaklanılmıştır. Bunun nedeni, hem
proje kapsamında Darmstadt ve İstanbul’da yaptığımız araştırma sonuçlarının hem de
dünyadaki hak temelli eğitim çerçevesinden yapılmış akademik çalışmaların demokratik
iletişim, ayrımcılık karşıtlığı ve kapsayıcı eğitim uygulamalarının birbiriyle ilişkili
olduğunu göstermiş olmasıdır.
Biz de öğretmen-öğrenen ilişkisinin sorgulanmadığı, öğrencinin normal-normal olamayan
karşıtlığı üzerinden etiketlendiği antidemokratik sınıf ortamlarında kapsayıcı eğitim
hedeflerine ulaşabilineceğini düşünmüyoruz.
Daha kapsayıcı bir toplum için karşılıklı etkileşimlerin ve birbirimizden öğreneceğimiz
eğitimlerin devamını diliyoruz.
Herkes için Eğitim Proje Ekibi
2
1.Oturum: İletişim
Oturumun Amacı:
1. Eğitimde amaç birliği olmasını sağlamak.
2. Kişilerin egosal durumları ile kendilerini kapatmalarının önüne geçmek.
3. Öğretmenlerin mevcut algılarının farkına varmalarını ve bu bakış açılarındaki
bazı noktaların eleştirilebilir olduğunu anlamalarını sağlamak.
4. Öğretmenlerin öğrencilerin aslında her şeyin farkında olduklarını anlamalarını
sağlamak.
5. Öğretmenlerin öğrencilerle empati kurabilecek bir bakışa sahip olmalarını
sağlamak.
6. Öğretmenlerin kendi yaşadıkları iletişim sorunlarının farkına varmalarını
sağlamak.
7. Öğretmenlerin etkin iletişim yöntemlerini uygulayabilmelerini sağlamak.
8. Öğretmenlerin birbirleri ile iletişimlerini sağlamlaştırarak sonraki günlerdeki
etkinliklerdeki etkileşimi maksimize etmek için önemli bir adım atmalarını
sağlamak.
Süre
: 245 Dakika
Yazılı materyaller: Sınıfta öğrencilerle iletişim engelleri, ‘Örtmenim’, Öğretmen
Malzeme: Bilgisayar, projektör ve hoparlör, katılımcı sayısı kadar kalem ve post-it, 1
adet karton.
3
Oturum Planı
Süre (dk)
15
Konu
Amaç
Yöntem
Tanışma
Eğitimde amaç birliği
olmasını sağlamak.
Kişilerin egosal durumları ile
kendilerini kapatmalarının
önüne geçmek.
Konuşma, soru-cevap
Öğrenci
kimdir?
Öğretmen
kimdir? Veli
kimdir?
Öğretmenlerin mevcut
algılarının farkına
varmalarını ve bu bakış
açılarındaki bazı noktaların
eleştirilebilir olduğunu
anlamalarını sağlamak.
III.
Öğrencilerin
bakışından
öğretmen
Öğretmenlerin öğrencilerin
aslında her şeyin farkında
olduklarını anlamalarını
sağlamak.
Yazılı materyal
üzerinden tartışma
IV.
Öğretmenime
Mesaj
Öğretmenlerin öğrencilerle
empati kurabilecek bir bakışa
sahip olmalarını sağlamak.
Yazma, tartışma
I.
II.
30
30
30
50
45
V.
VI.
VII.
35
10
VIII.
Öğretmenlerin öğrencilerle
‘Örtmenim’
empati kurabilecek bir bakışa
sahip olmalarını sağlamak.
9. Öğretmenlerin kendi
İletişimde
yaşadıkları iletişim
zorluklar
sorunlarının farkına
varmalarını sağlamak
İletişimde en
Öğretmenlerin etkin iletişim
sık yapılan
yöntemlerini
hatalar ve
uygulayabilmelerini
iletişim
sağlamak.
engelleri
10. Öğretmenlerin birbirleri ile
iletişimlerini sağlamlaştırarak
sonraki günlerdeki
Kapanış
etkinliklerdeki etkileşimi
Etkinliği
maksimize etmek için önemli
bir adım atmalarını sağlamak.
Grup çalışması,
tartışma
Yazılı materyal
üzerinden tartışma
Soru-cevap,
deneyimler üzerinden
tartışma
Düz anlatım
Soru-cevap, tartışma
4
I.
Tanışma ve Eğitimin Amacını Belirleme
 Kolaylaştırıcı oturuma kendini tanıtarak ve eğitimin amacını anlatarak başlar.
Merhaba değerli öğretmenler,
Sizlerin kaynaştırma eğitimi konusunda sınıflarınızda yaşadığınız zorlukların
bilincindeyiz. Sizlerden topladığımız veriler ışığında “Gelişimsel Öğretmen Eğitimi”
eğitimimize kaynaştırma eğitimiyle doğrudan bağlantılı olan iletişim konusuyla
başlamayı uygun bulduk. Bu oturumla eğitimde amaç birliği olmasını sağlamayı ve
egosal durumlarla kendimizi kapatmanın önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bu amaçlara
ulaşmak için ise öğrenen öğreten ilişkisinin olmadığı, birbirimizin deneyimlerimizden
öğreneceğimiz, kendimizi dayatmak yerine herkesin öğrenme ve anlama çabası içinde
olduğu bir sınıf ortamı yaratmayı arzu ediyoruz.
 Kolaylaştırıcı katılımcılara eğitimin işleyişi ve amacı konusunda ne
düşündüklerini sorar.
II.
Öğrenci kimdir? Öğretmen kimdir? Veli kimdir?
 Kolaylaştırıcının takip edeceği adımlar:
1. Tahtaya ya da duvara birbirlerinden uzak olacak şekilde üç ayrı flipchart asar.
2. Birinci flipchart’a “Öğrenci kimdir?”, ikinci flipchart’a “Veli kimdir?”, üçüncü
flipchart’a ise “Öğretmen kimdir?” yazar.
3. Öğretmenleri 3’erli veya 4’erli gruplara böler.
4. Her gruba bir deste post-it ve kişi sayısı kadar kalem verir.
5. Her grubun bu soruları (sırasıyla) tartışıp cevapları post-itlere yazmasını ve ilgili
flipchart’a yapıştırmasını ister.
6. Katılımcıları bir araya getirip flipchart’ları tek tek gezmelerini ve yazılanlara
bakmalarını sağlar. Karşı çıktıkları ya da hem fikir olmadıkları bir ya da birkaç
post-it’i çıkarıp ellerine almalarını söyler.
7. Katılımcıların seçtiği her bir post-it sınıfın tümü tarafından tartışılır ve yazan
anlayışın ne ile değiştirilirse daha iyi bir tanım olacağını tartışmayı önerir.
 Kolaylaştırıcıya notlar:
o Hiçbir fikir “doğru” veya “yanlış” olarak yaftalanmamalı. Bunun
yerine “Anladığım kadarıyla şunu şunu diyorsun, doğru mu
anlamışım?” denmeli ve “Peki şöyle bir durum olduğunda da bu
geçerli midir? Biraz kafam karıştı…” diyerek öğretmenin tespiti
kendisinin yapması sağlanmalı. Tespiti yapana kadar öğretmenler
Sokratik sorularla düşünmeye ve kendilerini sorgulamaya zorlanmalı.
5
III.
Öğrencinin Bakışından Öğretmen
 Kolaylaştırıcının takip edeceği adımlar:
1. Kolaylaştırıcı öğrencilerin öğretmenler için yazdıkları kâğıdı projektöre
yansıtır.
2. Kolaylaştırıcı öğretmenlere: “Sizce öğrenciler bu yazdıklarıyla ne demek
istemiş olabilirler? sırayla cümlelerin üzerinden geçip sanki onu yazan
çocukmuşuz gibi düşünerek ne demek istediğimizi açıklayalım. Ama
öğrencilerin dilinden” der.
IV.
Öğretmenime Mesaj
 Kolaylaştırıcının takip edeceği adımlar:
1. Duvara başında “Öğretmenime Mesaj” yazan bir flipchart yapıştırır.
2. Öğretmenlere post-it kâğıtları ve kalem dağıtır “İlkokul öğrencisi olduğunuzu
düşünün. Öğretmeninize ne tavsiyede bulunurdunuz?” sorusunu sorar.
3. Öğretmenlerden cevaplarını post-it kâğıdına yazıp duvara yapıştırmalarını ister.
4. Öğretmenlere “Yazdığı üzerine açıklama yapmak ve paylaşımda bulunmak
isteyen var mı?” diye sorar.
5. Cevabını okuyan öğretmene bu duygu ve düşünce için yaşanmış bir olaydan ilham
alıp almadığını sorar.
V.
‘Örtmenim!’
 Kolaylaştırıcının takip etmesi gereken adımlar:
1. Kolaylaştırıcı öğretmenleri 4’erli gruplara ayırır ve her gruba ‘örtmenim’
yazısının bir kopyasını verir.
2. Birlikte kendi aralarında okuyup, kendilerinin en ilgisini çeken veya en
etkilendikleri veya en önemli olarak düşündükleri veya kendilerine en komik
gelen yerleri işaretlemelerini söyler.
3. Her gruptan altını çizdiği kısmı neden seçtiğini anlatmasını ister.
 Bu oturumla öğretmenler kendi davranışlarının çocuklar üzerindeki etkisini
anlayacaklar.
6
VI.
İletişimde Zorluklar
 Kolaylaştırıcının takip etmesi gereken adımlar:
1. Öğretmenlerin öğrencilerle veya velilerle iletişim kurarken en çok zorlandıkları
anlardan anekdotlar anlatmalarını ister.
2. Öğretmenler anlattıkça unutmamak için kısa notlar alır ve bu şekilde 5-6 tane
anekdot dinler.
3. Tüm sınıfa “Bu anekdotlardan hangisini burada oynayalım?” diye sorar.
4. Anekdotlardan birini anlatan öğretmeni karşı tarafın (velinin ya da öğrencinin)
rolünü oynayacak şekilde role katar. Öğretmen rolünü ise diğer öğretmenlerden
biri oynar.
5. Oyunu kameraya çeker ve aktarma kablosu yardımıyla bilgisayara aktarır. Bir
sonraki etkinlikte oyununun izleneceği bilgisini verir.
 Kolaylaştırıcıya notlar: Öğretmenler anekdotları anlattıkça kolaylaştırıcı not
alırken “Bu anlattıklarınız çok değerli, bunlar üzerine konuşacağız” diyerek
öğretmenleri konuşmaya teşvik eder. Oyun oynandıktan sonra öğretmenlere
(çok fazla üstünde durmadan) ne gözlemledikleri sorulabilir.
VII.
İletişimde en sık yapılan hatalar ve iletişim engelleri
Sınıfta Öğrenci ile İletişim Engelleri
 Kolaylaştırıcının takip etmesi gereken adımlar:
1. “Öğrenci ile İletişim Engelleri” kâğıdındaki maddeleri okur.
2. Bir önceki etkinlikte çekilen video sınıfa izletilir ve kâğıtta yazan iletişim
hatalarının hangilerinin yapıldığı tespit edilir
İletişimde duygular (empati vs. sempati & antipati)
 Kolaylaştırıcı “İletişimde duygular (empati vs. sempati & antipati)” kağıdını
projektöre yansıtır ve şekilleri aşağıdaki yönergeye bağlı kalarak açıklar.
Yönerge: İletişimde bu eğitimde “dertli” ve dinleyen olarak adlandırılan iki taraf vardır.
Konuşma ihtiyacı olan kişi dinleyene bir duyguyla gider. Örneğin bir öğrenci
öğretmenine arkadaşını şikâyet ediyorsa öğrencinin beklentisi öğretmenin de
öfkelenmesidir. Dinleyen kişi dertli kişinin duygusundan etkilenirse konuşan kişi
kendisine ya sempati ya antipati duyar hale gelir. Bu durumda dinleyen taraf sorun
çözmeye yönelik iletişim kontrolünü kaybeder. Dolayısıyla dinleyen kişinin esas amacı
karşı tarafın duygusundan etkilenmeden sorunu anlamaya yönelik olmalıdır.
7
Duygularımız temelde birincil ve ikincil duygulardan oluşur.
Birincil duygu: Düşünce (alttaki duygu). Örnek; haksızlığa uğramış hissetmek.
İkincil duygu: Duygu. Örnek; haksızlığa uğramak hissinin yarattığı öfke.
- Örnek: Konuşmaya ihtiyacı olan kişi kendini haksızlığa uğramış
hissediyorsa haksızlığa uğrama hissi birincil duygudur. Haksızlığa uğramış
olmak hissiyatı dışarıya öfke olarak yansıyorsa, öfke ikincil duygudur.
Dinleyen kişinin dertli kişinin birincil ve ikincil duygularını tespit ve teşhis etmesi
gerekir.
Empatik Dinleme Aşamaları:
 Kolaylaştırıcıya notlar: Bu bölümde kolaylaştırıcı öğretmenlerden konuşmaya
ihtiyacı olan (dertli) tarafın öğrenci ya da veli, dinleyen tarafın ise kendileri
olduğunu düşünmelerini ister.
Hım-hım’lı dinleme: Dinleyen taraf dertli tarafı 20-30 saniye kadar araya girmeden
dinler. Konuşan kişi anlattığı olayın detayına girdikçe dinleyen taraf hım hım’lı
dinlemeye başlar ve kişinin birincil ve ikincil duygusunu yakalamaya çalışır. Örneğin
birincil duygu haksızlığa uğrama düşüncesi, ikincil duygu ise üzüntü olsun.
Mesaj paketini alma: Dinleyenin konuyu anladığı ve birincil duyguyu ve ikincil duyguyu
yakaladığı an iletişim paketini aldığı ve hım-hım’lı dinlemeyi bırakacağı andır.
Mesaj paketini geri bildirme: Dinleyen aldığı iletişim paketini karşı tarafa geri bildirir ve
konuşan kişi dinlendiğini ve anlaşıldığını düşünerek rahatlar.
Çözüm önerisi alma: Sorunu yaşayan kişi çözüm bulma sorumluluğu almalı. Dinleyen
kesinlikle çözüm önerisinde bulunmamalı. “Peki, ne yapmak lazım sence?” diyerek
konuşan kişiyi yönlendirmeli. Eğer dertli kişi bir çözüm önerisi sunamıyorsa dinleyen
“Bunları yaşamış biri olarak ne yapman gerektiğini bilseydin bana ne söylerdin?” diye
sorar. Bu sorunun karşılığında konuşan kişi çözüm önerisinde bulunur.
Çözüm seçeneklerinden seçim yaptırma: Eğer dertli kişinin önerdiği çözüm, sorunu iki
taraf için de çözecek nitelikte değilse dinleyen kişi “Bu iki taraf için de çözüm değil,
eminim senin çok daha iyi bir çözümün vardır, başka ne yapabiliriz sence?” diyerek
makul bir çözüm önerisinin dertliden gelmesi için yönlendirme yapar. Buradaki en temel
husus çözüm bulma ve harekete geçme sorumluluğunun tamamen dertli kişiye ait
olmasıdır.
 Dinleyen yargı bildirmez, karşı tarafa akıl vermez, çözüm bulmaz, kişinin
kendi bulduğu çözümler arasında seçim yapmasını sağlar ve
cesaretlendirir.
Oyunlaştırma
Bir önceki oturumda uygulanan oyunlaştırma bu kez öğrenen teknik kullanılarak yapılır.
8
VIII. Kapanış
 Kolaylaştırıcının takip etmesi gereken adımlar:
1. Katılımcılardan birbirlerinin sırtlarına bir A4 kâğıdı yapıştırmalarını ve ellerine
kalem alıp beklemelerini ister.
2. “Bugün birbirinizle çok güzel bir etkileşim içerisine girdiniz, bilgi ve
deneyimlerinizi paylaştınız ve birbirinizden müthiş şeyler öğrendiniz. Ben
hepinizden çok şey öğrendiğimi hissediyorum. Şimdi, bugünkü eğitim bitmeden
önce herkes birbiri hakkında bir tane olumlu gözlem, görüş ve duygusunu ilgili
kişilerin sırtlarındaki kâğıtlara yazabilir mi?” der.
6. Herkesin kendi sırtındaki kâğıdı çıkarıp okumasını ister.
 Kolaylaştırıcıya notlar: Tüm okumalar bittikten sonra “İşte hepiniz böyle
mükemmel şeyler yapabilme potansiyeline sahipsiniz. Bu potansiyeli
değerlendirmek için önünüzde ne kadar güzel fırsatlar var.” gibi bir ifadeyle
oturumu bitirir.
9
2. Oturum: Ayrımcılık
Oturumun Amacı: Bu modülün amacı öğretmenlerin okullarda yaşanabilecek her türlü
ayrımcılığa karşı farkındalık kazanmalarını sağlamaktır. Modülün ilk aşamasında
ayrımcılığa yönelik farkındalık, öğretmenleri öncelikle kendi bireysel öğrencilik
hikâyelerini de sorgulamaya teşvik edecek aktiveler yardımıyla yapılacaktır. Modülün
ikinci aşamasında ise hak temelli kaynaştırma eğitimiyle ayrımcılık karşıtı, çoğulcu,
demokratik okul arasındaki bağlantı kurulacaktır.
Süre
: 245 Dakika
Görsel materyaller: Videolar: “Bingo”, “Ali Rıza Binboğa; Öğretmen”, “Her Çocuk
Özeldir”, “Öğretmenim tuvalete gidebilir miyim?” “CNN Türk Sedef Erken Röportajı”,
“Pink Floyd; Another Brick on the Wall”.
Malzeme: Bilgisayar, projektör ve hoparlör, katılımcı sayısı kadar kalem ve post-it, 1
adet karton.
10
Oturum Planı
Süre (dk)
Konu
I.
30
30
30
90
50
15
II.
Tanışma: Sınıfa
giriş, yoklama için
imza, buz kırıcı
tanışma aktivitesi
Ayrımcılıkla ilgili
temel kavramlar
III.
Değişik sınıf
tahayyülleri
IV.
Vaka tartışmaları
V.
VI.
Kaynaştırma eğitimi
ve ayrımcılık
Oturumun
Değerlendirilmesi
Amaç
Katılımcıların,
kimliklerinin kendileri
için önemli olan
boyutları ve bu
boyutların önyargı ve
basmakalıp yargıları
hakkında
düşündürülmesi.
Ayrımcılık kavramının
daha yakından
tanınması.
Ayrımcılığa yol
açabilecek sınıf
ortamları üzerine
tartışılması.
Gerçek olaylar üzerinden
tartışma yoluyla
ayrımcılık kavramı
üzerine derinlemesine
düşünülmesi.
Kaynaştırma eğitiminin
ne olduğu, kaynaştırma
eğitimi üzerine yapılan
araştırma bulgularının ne
söylediği ve kaynaştırma
eğitimi mevzuatının ne
olduğu hakkında bilgi
verilmesi.
Eğitim boyunca yapılan
tartışmaların amacının
kalıplaşmış yargılardan
uzaklaşılarak kafalarda
soru işaretleri
oluşturmak olduğunun
hatırlatılması.
Yöntem
Yazma, tartışma
Video izleme,
tartışma, düz anlatım
Video izleme,
tartışma
Grup çalışması
Düz Anlatım
Soru-cevap, tartışma
11
I.
Tanışma
 Kolaylaştırıcı oturuma kendini tanıtarak ve eğitimin amacını anlatarak başlar.
Sizlerden topladığımız veriler ışığında “Gelişimsel Öğretmen Eğitimi” eğitimimize
kaynaştırma eğitimiyle doğrudan bağlantılı olan ayrımcılık konusunu da eklemeyi uygun
bulduk. Bu oturumla kalıplaşmış değer yargılarımızı sorgulamayı ve ayrımcılık
konusunda farkındalığımızı arttırmayı hedefliyoruz. Bol bol tartışmayı ve kafalarda soru
işaretleri oluşturmayı umuyoruz.
a.
Ben kimim, kim değilim? (slayt 3)
 Kolaylaştırıcı büyük bir kartonu sınıf tahtasına yapıştırır. Katılımcıların her birine
renkli post-it ve kalem dağıtır. Katılımcılardan:
1. Kendilerini tanımladığını düşündükleri akıllarına gelen ilk üç kelimeyi ellerindeki
post-it’e yazmalarını ve buldukları kelimeleri “Ben X bir insanım” kalıbı içinde
kullanmalarını ister. Örneğin “Ben yardımsever bir insanım.”
2. Kendilerini tanımlamadığını düşündükleri akıllarına gelen ilk üç kelimeyi
ellerindeki post-it’e yazmalarını ve buldukları kelimeleri “Ben X değilim” kalıbı
içinde kullanmalarını ister. Örneğin “Ben utangaç değilim.”
 Kolaylaştırıcı katılımcılardan kendilerini tanıtmalarını, yazdıkları cümleleri
okumalarını ve tahtadaki kartona yapıştırmalarını ister.
 Kolaylaştırıcı katılımcılara aşağıdaki soruları yönelterek konuyu tartışmaya açar.
1. Kendinizi tanımlarken ne hissetiniz? Ne düşündünüz?
2. Yazarken bunu şimdi yazmamayım, önemli ama paylaşmamayım diye
hissedenleriniz oldu mu?
3. Arkadaşların paylaşımlarını dinlerken sizi şaşırtan “aaa!” dedirten bir durum oldu
mu? Mesela birisi okurken gülüşme ya da fısıldaşma olduysa neden gülündü?
4. Sizce bu aktivitenin amacı neydi?
II.
Ayrımcılıkla İlgili Temel Kavramlar
a. Palyaço Bingo
 Kolaylaştırıcı katılımcılara Palyaço Bingo videosunu izletir ve aşağıdaki
sorular üzerinden tartışma başlatır:
12
1. Bu videoda anlatılan nedir?
2. Kişi hangi amaç uğruna ve hangi yöntemlerle bingolaştırılıyor?
3. Videoyu hangi duygularla izlediniz?
b. Sunum (slayt 4-11)





III.
Ayrımcılık (Ayrımcılık yasağı eğitim rehberi, 2011)
Ayrımcılıkla ilgili temel kavramlar (Ayrımcılık yasağı eğitim rehberi, 2011)
Geçici özel önlemler (Ayrımcılık yasağı eğitim rehberi, 2011)
Ayrımcılığın hukuki düzlemde yasak olması yeterli bir çözüm mü?
Stanford Üniversitesinde yapılan araştırma ve sonucu
Değişik Sınıf Tahayyülleri
 Kolaylaştırıcı, “Öğretmenim Tuvalete Gidebilir miyim” ve “Her Çocuk Özeldir”
videolarını peş peşe izletir ve sınıfa aşağıdaki soruları yönelterek tartışma başlatır.
(Slayt 12-14)
1. Bu iki öğretmen arasında ne gibi farklılıklar vardır?
2. Hangi sınıfın öğrencisi olmak isterdiniz?
3. Hangi sınıfta daha çok ayrımcılık oluyordur?
IV.
Vaka Tartışmaları
 Kolaylaştırıcı katılımcıları beş gruba ayırır ve her gruba ayrı bir vaka verir.
Kolaylaştırıcı katılımcılardan vakaları olaylarda geçen kişi makamların bakış
açılarından değerlendirmelerini ister. Gruplardan tartışmaları sınıfla paylaşacak
bir sözcü belirlemeleri istenir. (slayt 15-20)
Vaka 1: Bu yıl 8. sınıfa geçen 13 yaşındaki Emine ailesiyle birlikte İç Anadolu’nun X
iline bağlı Y kasabasında yaşamaktadır. Ailesi kız çocuğu olduğu gerekçesiyle erkek
çocuklarına sunduğu harçlık, özel okul, özel ders gibi imkânları Emine’ye
sunmamaktadır. Buna rağmen liseye giriş sınavlarında üstün başarı gösteren Emine
Ankara’daki bir okulu yatılı okumaya hak kazanmıştır. Emine’nin ailesi Emine’yi kız
çocuk olduğu gerekçesiyle Ankara göndermeme, yerine açık liseye göndermek
kararındadır. Emine ise Ankara’daki okula gitmek istemektedir.
1. Sizce Emine’nin ailesine rağmen Ankara’daki liseye gitmek istemesi uygun
mudur? Neden?
2. Emine’nin ailesinin maddi olanakların dağıtımında kız çocuk-erkek çocuk farkı
gözetmesi uygun mu?
3. Emine’nin ailesinin kız çocuk olduğu gerekçesiyle Emine’yi yatılı okula
göndermek istememesi uygun mu?
13
4. Siz Emine olsanız ne yaparsınız?
Vaka 2: Anaokulunda eğitim gören 5 yaşındaki otizmli çocuğun annesi, öğretmenin,
oğlunu sınıftaki etkinliklere dahil etmediğini ve diğer çocuklardan ayrı tuttuğunu ileri
sürerek şikayette bulunmuştur. Diğer çocuklar plastik hamurla oynarken, çocuğunun
öğretmenin yanında betonda oturtulduğunu ifade eden anne, “Öğretmen çocuğumu hiçbir
şekilde oyunlara katmıyor. Bunları kapı aralıkken gözlerimle gördüm. Diğer çocuklar
oynarken benim çocuğum cep telefonuyla oynayan öğretmenin yanında bekliyor.
Çocuğumun okuldaki oyuncakları kırdığını söyleyerek onlarla oynamasına izin vermiyor,
benim evden oyuncak getirmemi istedi. Kendisi de bir oyuncak getirmiş. Çocuğumun
sadece bu oyuncaklarla oynamasına izin veriyor” diye konuştu.
1. Öğretmenin tavrı sizce uygun mu, neden?
2. Annenin şikayet dilekçesi vermesi uygun mu, neden?
3. Siz ailenin yerinde olsaydınız ne yapardınız?
Vaka 3: Bedensel engelli olan Z Bey Mason Locası Derneğine üye olmak için başvuruda
bulunmuş ancak başvurusu reddedilmiştir. Z Bey, Derneğin tüzüğünde bedensel
engellilerin Derneğe üye olamayacağına dair bir ibare bulunduğunu fark etmiştir.
Derneğe üye olmayı gurur meselesi haline getiren Z Bey hukuksal bir çözüm arayışına
girmiştir.
1. Z. Beyin bahsedilen derneğe üye olmak istemesi uygun mudur değil midir?
Neden?
2. Derneğin tüzüğünde bedensel engellilerin derneğe üye olamayacağına dair bir
ibare bulunması uygun mudur?
3. Z. Bey’in hukuk mücadelesine girmesi uygun mudur? Neden?
4. Z. Bey olsaydınız ne yapardınız? Neden?
Vaka 4: Manisa Milletvekili Özgür Özel, Torba Kanunun Meclis Genel Kurulundaki
görüşmeleri sırasında hakim ve savcılık sınavına giren ve 2. olan E.E. adlı adayın, engelli
olduğu için sınavdan elendiğini açıkladı.
Bu durumun 2802 sayılı Kanunun 8. maddesinden kaynaklandığını belirten Özel, madde
metnini Meclis kürsüsünden okudu ve bu maddenin değiştirilmesini istedi. 8. Madde şu
şekildedir:
“Hakimlik ve savcılık görevlerini sürekli olarak yurdun her yerinde yapmasına engel
olabilecek vücut ve akıl hastalığı veya sakatlığı, alışılmışın dışında çevrenin
yadırgayacağı şekilde konuşma ve organlarının hareketini kontrol etme zorluğu çekmek
gibi özürlü durumları bulunmamak.”
1. E.E’nin engeli yüzünden hakim olamaması uygun mu, neden?
2. Milletvekillinin kanun değişimini önermesi uygun mu, neden?
3. Siz E.E olsaydınız ne yapardınız?
Vaka 5: H. çocukluğundan beri fizik okumak istemektedir. Fizik sevgisi lise yıllarında da
devam etmektedir ve sayısal alanda oldukça başarılı bir öğrencidir. Üniversite giriş
14
sınavlarında da oldukça iyi bir puan tutturmuştur. Puanı Türkiye’deki en iyi
üniversitelerin fizik bölümlerini tutmaktadır. Ancak ÖSYM’nin hazırladığı tercih
kılavuzunda görme engelli öğrencilerin fizik bölümünü yazamayacağı yazmaktadır. H
açıkta kalmamak için hiç istemediği bir bölüm olan eğitim teknolojileri öğretmenliğini
yazar. Ancak ÖSYM’ye tercih kılavuzundaki ibarenin değiştirilmesi için şikâyet dilekçesi
yazar.
1. Görme engelli bir birey olarak H’nin üniversitede fizik okumak istemesi uygun
mudur? Neden?
2. ÖSYM’nin fizik bölümü için görme engelliler yazamaz ibaresi koyması uygun
mu değil mi? Neden?
3. H’nin bu işin peşini bırakması sizce uygun mu değil mi? Neden?
4. Siz H yerinde olsanız ne yapardınız?
 Kolaylaştırıcı, katılımcılara aşağıdaki vakayı okuyup katılımcıların tartışmasını
sağlar.
Ek vaka: C işitme yetersizliği ve buna bağlı olarak konuşma güçlüğü olan kız meslek
lisesi 11.sınıf kaynaştırma öğrencisidir. C ailesine bu özel durumundan dolayı okulda
akranları tarafından zorbalığa uğradığını söyler ve devamsızlık yapmaya başlar. Müdür
Milli Eğitim Bakanlığının kaynaştırma öğrencileri için yasal kıldığı devamsızlık süresini
hiçe sayıp C’yi devamsızlıktan sınıfta bırakır. C’nin annesi defalarca kararın geri
çekilmesi için müdürle konuşur fakat sonuca ulaşamaz. Bir defasında da müdürden
“Devamsızlığını silerim eğer kızını başka okula alırsan.” yanıtını alır. Rehber öğretmen
de mevzuatta kaynaştırma öğrencileri için belirtilen yasal devamsızlık süresi hakkında
müdürü uyarır fakat müdür dinlemez. Konuyu çözüme ulaştıramayan anne Milli Eğitim
Bakanlığına gider. Bakanlık kaynaştırma öğrencisi C lehine karar verir. Duruma
sinirlenen müdür anneyi yanına çağırıp kendilerini Milli Eğitim Bakanlığına şikâyet ettiği
için azarlar. Anne “Size çok kereler geldim ama sonuç değişmedi” dediğinde müdürden
“Yine gelseydin!” yanıtını alır.
Anne kendisiyle yaptığımız görüşmede süreçte manen çok yorulduğunu ve müdür
tarafından çeşitli hakaretlere maruz kaldığını söyledi ve “Ben karşılarında ezilip
büzüldükçe onlar devleştiler.” İfadesini kullandı. (Slayt 21)
 Araştırma sürecince yapılan veli görüşmesinden birebir alınmıştır.
V.
Ayrımcılığın Antitezi: Kaynaştırma Eğitimi
 Bu kısımda Sedef Erken röportajı izletilir ve konu üzerine tartışılır. (slayt 24,25)
 Aşağıdaki sorular, aşağıda sunulan kaynaştırma eğitimi araştırma sonuçları
ışığında tartışılır.
1. Kaynaştırma nedir?
2. Kaynaştırma eğitimi üzerine ülkemizin mevzuatı nedir?
3. Kaynaştırma eğitimi üzerine yapılan araştırma bulguları ne söylüyor?
15
Gerek ülkemizde gerekse dünyada 1960’lara kadar yapılmış olan sosyal politikalar
incelendiğinde özel gereksinimli bireylere yaklaşımda tıbbi modelin egemen olduğu
görülmektedir. Tıbbi modelin amacı özel gereksinimi olan bireyin sosyal hayata
katılabilmesi için engellinin tedavi edilmesidir. 1960’li yıllarda gelişen İnsan Hakları
hareketiyle birlikte özel gereksinimli çocukların ve yetişkinlerin eğitim ve sosyal hayata
kaynaşmasını destekleyen sosyal model ön plana çıkmaya başlamıştır (Akçamete vd.,
2012). Sosyal modelin insan hakları yaklaşımı uzun süre özel gereksinimli çocukların
genel eğitim sistemine adapte edilmesi olarak algılanmış ve literatürde “entegrasyon” ya
da ‘’ kaynaştırma’’ olarak kavramsallaştırılmıştır (Sakız & Woods, 2015). Oysa sosyal
modelin vizyonu çeşitlilik ortamı içinde herkesin eşit eğitim hakkına sahip olduğu
kapsayıcı- bütünleyici eğitimidir. Kapsayıcı eğitim felsefesi sadece okulların fiziki
şartlarının özel gereksinimli öğrencilerinin ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi değil eğitimin
bütün bileşenlerinin kaynaştırma sürecine uyum sağlaması, eğitim programlarının her
çocuğun kendini sınıfın bir parçası gibi hissedebilmesi için yeniden yapılandırılmasıdır
(Ainscow, 2002).
Türkiye’nin de taraf olduğu UNESCO Salamanca Özel Gereksinimli Çocukların Hakları
Bildirisi (UNESCO, 1994) ülkemizdeki kapsayıcı eğitim ile ilgili hukuksal çerçevenin
belirlenmesinde etkili olmuştur. Bu bildiriyi takiben MEB’in 1997 yılında yayınladığı
573 sayılı kanun hükmündeki kararnamede özel gereksinimli bireylere verilecek eğitim
hizmetlerine ilişkin esaslar yeniden düzenlenmiştir. Ayrıca Türkiye devleti 2006 yılında
Birleşmiş Milletler Engelli Olan Bireylerin Hakları Sözleşmesi’ni imzalayarak yasa ve
uygulamalardaki ayrımcılığı önleme ve giderme sorumluluğunu üzerine almıştır (UN
2006). Türkiye’de özellikle Avrupa Birliği uyum sürecinde sosyal model doğrultusunda
kapsayıcı eğitimine yönelik yasalarda olumlu değişiklikler yapılsa da bunların eğitim
pratiklerine ne kadar yansıdığı tartışmalıdır (Akçamete ve diğerleri, 2012; Ciyer, 2010;
Vural & Yücesoy, 2004). Bu bağlamda, hem Türkiye’de (Kırcaali-İftar, 1998) hem de
dünyada (McGregor & Campell, 2001; Ross-Hill, 2009; Savolainen ve diğerleri,
2012;) yapılan araştırmalar kaynaştırma eğitimin başarıya ulaşmasındaki en önemli
etkenlerden birinin öğretmen tutumu olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’nin değişik
coğrafyalarında öğretmenlerin kapsayıcı eğitime ilişkin görüş ve tutumları üzerine
yapılan ampirik araştırmalar öğretmenlerin konuya yönelik olumsuz tutumları olduğunu
ve bunun sebebinin bilgi eksikliği olduğunu ortaya koymuşlardır (Artan & Balat, 2003;
Demir & Açar, 2010; Gök & Erbaş, 2011; Rakab & Kaczmarek, 2010; Saraç & Çolak,
2012). Gözün ve Yıkılmış (2004) ön-test son-test ölçümleri, kontrol ve denek gruplarını
kullanarak bağımlı değişkeni öğretmen adaylarının ‘kaynaştırmaya’ yönelik tutumu,
bağımsız değişkeni kaynaştırma konusunda bilgilendirme programı olan bir deney
yapmışlardır. Bu deneyin sonuçları bilgilendirme programına tabi tutulan öğretmen
adaylarının tutumlarında istatiksel olarak anlamlı bir olumlu değişim olduğunu
göstermektedir. Bu bağlamda, öğretmen adaylarıyla yapılan diğer araştırmalar da
(Altıntaş & Şengül, 2014; Orel, Zerel, & Töret, 2004) lisans eğitiminde özel eğitime
yönelik ders almanın kaynaştırmaya yönelik tutumları olumlu yönde değiştirdiğini ortaya
koymaktadır. Ayrıca, eğitim fakültelerinde okumakta olan öğretmen adaylarının
kaynaştırmaya yönelik tutumlarını inceleyen diğer araştırmalar da (Kayhan, Şengül, &
Akmeşe, 2012; Gökdere, 2012; Öztürk, Ballıoğlu, & Şen, 2014) öğretmen adaylarının
kaynaştırma eğitimi konusunda ve özel gereksinimli çocuklarla çalışmada kendilerini
yeterli görmediklerini göstermektedir. Hem öğretmenlerle hem de öğretmen adaylarıyla
16
yapılan bu araştırmalar kaynaştırmayla ilgili hizmet-içi ve hizmet-öncesi eğitimlerinin
gerekliliğini ortaya koymaktadır. Kısaca, ülkemizde yapılan eğitim bilimleri çıkışlı
akademik araştırmaların büyük çoğunluğu kapsayıcı-bütünleştirici eğitimi ısrarla
kaynaştırma diye tanımlamakta, kapsayıcı eğitimin konusunda BM’nin koyduğu hedefleri
özümsememektedir. Sadece sivil toplum ve düşünce kuruluşlarınca yapılan çalışmalar
kapsayıcı eğitim konusunu çocuk hakları, engeli bireylerin hakları çerçevesinden
yaklaşmakta ve kapsayıcı eğitimin eğitim ortamlarındaki her türlü ayrımcılığa karşı
mücadele alanı olarak tanımlamaktadırlar (ör. Engellilik ve Ayrımcılık: Eğitimciler için
El Kitapçığı, 2015; Türkiye’de Ortaöğretimde Kapsayıcı Eğitim Durum Analizi, 2016).
Diğer yandan, Türkiye’deki kaynaştırma eğitimi konusundaki akademik literatür
tarandığında bu çalışmaların çoğunda öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının
kaynaştırmaya yönelik tutumlarının anket yoluyla ölçüldüğü gözlemlenmektedir.
Kaynaştırmaya yönelik var olan durumu betimlemede faydalı olan bu araştırmalar
metodolojik açıdan birbirini yinelemektedir. Ayrıca araştırma soruları ve ampirik
sonuçlar herhangi bir teorik çerçeve olmadan sorulmuş ve yorumlanmıştır. Oysa
kapsayıcı eğitimi insan hakları ve katılımcı demokrasinin bir parçası olarak gören
yaklaşımlara göre (örn., Barton, 1995; Nussbaum, 2007; Polat, 2011) politika yapıcıların,
idarecilerin, öğretmenlerin, tipik gelişen öğrenci ve velilerinin kaynaştırma eğitimine
yönelik düşünceleri ve tutumları toplumsal adalet ve eşitlik çerçevesinden
değerlendirilmedikçe kaynaştırma eğitiminin amaçladığı hedeflere ulaşması mümkün
değildir. Aynı zamanda, yapılan araştırmalarda ve MEB yönetmeliklerinde (1997, 2006)
özel eğitim ve kaynaştırma eğitiminin birbirinin yerine kullanılması ve kaynaştırmanın
özel eğitimin bir alt kategorisi olarak algılanması dikkat çekicidir. Buna ek olarak
araştırmacıların özel gereksinimli çocukları ve bireyleri “muhtaç, engelli ve yetersiz”
olarak tanımlandıkları ve kaynaştırmanın özel gereksinimli öğrencilerin genel eğitime ve
okula tek taraflı adapte edildiği “entegrasyon” kavramı yerine kullanıldığı göze
çarpmaktadır (Kargın, Acarlar & Sucuoğlu, 2003).
‘Herkes için eğitim’ kavramı ' 'ise gibi UNESCO tarafından desteklenen Kapsayıcı eğitim
(inclusive education) hareketi için turnusol kâğıdı işlevi görmektedir. Kapsayıcı eğitim
ilk olarak 1994 yılında Salamanca’da düzenlenen Özel Eğitim üzerine Konferansında
kabul edilmiş, 2006 yılındaki Engelli olan Bireylerin Hakları Konvansiyonuyla eğitim
ortamlarındaki ayrımcılıkla savaşmanın en etkili yolu ilan edilmiştir. Fakat ülkemizde
kapsayıcı eğitime yönelik mevzuat değişikliği yapılırken, öğretmenlerin konunun hukuki
bağlamı ile ilgi ne kadar bilgilendirildiği ve kapsayıcı eğitim felsefesinin bu felsefeyi
hayata geçirecek olan öğretmenlerce ne kadar tartışılıp benimsendiği muammadır.
Kapsayıcı eğitimin sadece özel gereksinimi olan çocukların değil aynı zaman da
marjinalleştirilmiş diğer gruplardan öğrencilerin de eğitime katılımının da garantisidir.
Bu açıdan Smith (1998)’in de vurguladığı gibi kapsayıcı eğitimin okulun tüm
bileşenlerinin karşılıklı etkileşim içinde olduğu ve birbirinden öğrenmenin mümkün
kılındığı bütünsel bir pedagojiye dayanmalıdır. Buna paralel olarak Kulaksızoğlu (2015)
da kapsayıcı eğitime sadece bir eğitim stratejisi olarak değil aynı zamanda özgürleştirici
bir eğitim felsefesi ve toplumsal hareket olarak yaklaşmak gerekliliğini belirtmektedir.
17
VI.
Değerlendirme
 Kolaylaştırıcı katılımcıların oturum üzerindeki görüşlerini alarak oturumun
değerlendirmesini yapar ve oturumda ulaşılmak istenen amacı tekrarlar. Oturum
Pink Floyd’un “Another Brick on the Wall” videosuyla sonlandırılır. (slayt 26)
18
3.Oturum: Özel Eğitim
Boğaziçi Üniversitesinde 5-7 Eylül, 2016 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz Gelişimsel
Öğretmen Eğitimi’nin son gününde eğiticilerimiz Uzman Klinik Psikolog Aylin Tetik
Kabil ve Uzman Fizyoterapist Yeşim Ünveren katılımcı öğretmenlerin sorularını
yanıtladılar.
Kaynaştırma eğitiminin temel prensibi nedir?
Dr. Melike Acar: Kaynaştırma eğitimi “Çocuğun yüksek yararı” prensibiyle ilerliyor.
Kaynaştırma iki grubun da sosyalleşmesini, farklılıkların kabulünü sağladığı için hem
çocuğun yüksek yararına hem de toplumun yüksek yararınadır.
Aylin Tetik Kabil: Çocukların akranlarıyla bir arada olması gerekiyor. Herkese
kendilerinin ihtiyaçları doğrultusunda kendi potansiyellerini yükseltecek fakat
potansiyellerinin ötesinde olmayacak şekilde eğitim hakkı verilmesi gerekiyor.
Kaynaştırmanın ön koşullarından bir tanesi de gelişimi tipik olan çocukların özel
gereksinimli çocuklarla ilgili farkındalıklarının ve bilgilerinin olması gerekliliğidir.
Temelde her insanın değerlilik ihtiyacı vardır ve önceliğimiz çocuğun sosyal akran grubu
içinde uyumla var olmasını sağlamak olmalıdır.
Özel gereksinimli çocukların sınıf ortamını olumsuz etkileyen davranışlarının
altında yatan nedenler nelerdir?
Yeşim Ünveren: Vasküler sistemi hassas olan çocuklarımızın sizlerin yürüme
hareketinden, arkadaşının kalem hareketinden ya da sınıftaki o küçük kıpırdanmalardan
midesi bulanabilir. Çocuklar bu durumu örtbas etmek için arkadaşlarına vururlar, iterler,
ısırırlar ya da ses çıkarırlar. Denge sistemi olması gerekenden az cevap veren çocuklar ne
kadar hareket ederlerse etsinler nerede olduklarını tanımlayamayan çocuklardır. Beyin
19
onlara “Ben senin nerede olduğunu algılamıyorum o yüzden hareket et.” der. Biz de
onları sürekli hareket eden çocuklar olarak tanımlarız.
Duyu bütünleme bozukluğu tüm çocukların öğrenme süreçlerini, davranışlarını etkiler.
Problemli davranışla (yanındaki arkadaşına vurmak, yağan yağmura takılmak gibi)
karşılaşıldığında öncelikle çocuğun neden bu davranışı gösterdiğini tespit etmek gerekir.
Örneğin bir çocuğun sese karşı hassasiyeti varsa dışarıdaki uyaranı normalleştirmek ya da
çekilebilir hale getirmek için kulaklarını kapatmak ya da daha fazla bağırmak gibi bazı
reaksiyonlar gösterir.
Sınıf ortamında özel gereksinimli çocuğa daha fazla ilgi gösterilmesi diğer çocuklara
haksızlık olmuyor mu?
Aylin Tetik Kabil: Hayır olmuyor çünkü onlar sosyal taraftan bakacak olursak bütün
akranlarıyla bir arada yaşamayı öğreniyorlar. Farklılıkların farkına varıyorlar, farklılıkları
kucaklamayı, kabul etmeyi öğreniyorlar- ki bu çocuğun sosyal gelişimi için olmazsa
olmazlardan biridir. Zaten sizin tipik gelişim gösteren çocuklar için müfredatta ya da
uygulama sırasında programda değiştirmeniz gereken hiçbir basamak yok. Dolayısıyla
aslında siz o çocuklara yönelik eğitim yapmaya devam ediyorsunuz. Yapmanız gereken
tek şey özel gereksinimli çocuklara yönelik eğitim programı oluşturmak. Bu eğitim
programını (bireysel eğitim programı) oluştururken dikkat edilecek husus bu çocuğun
gelişimsel seviyesinin ne olduğunu, hangi alanlarda yaş düzeyinde beklenen performansı
gösterdiğini ve hangi alanlarda öğrenmeye, beceri kazanmaya ihtiyacı olduğunu
belirleyip çocuğun var olan performansına göre program geliştirmektir.
20
Kontrolden çıkan ve sınıf ortamında arkadaşlarına zarar veren bir öğrenci için
takip edilmesi gereken adımlar nelerdir?
Aylin Tetik Kabil: Şu adımlar izlenebilir:
1. Problemin ne olduğu gözlemlenmeli.
2. Tetikleyici olan neden tespit edilmeli.
3. Davranışın ne şekilde gerçekleştiği tespit edilmeli.
4. Davranış gerçekleştikten sonra ne olduğu tespit edilmeli.
Tetikleyen nedenin farkında olup önlem alırsanız ya da nedeni tamamen ortadan
kaldırırsanız davranışın gerçekleşme ihtimalini azaltabilirsiniz. Örneğin teneffüs zilinin
çalması bir tetikleyici olarak öğrencinin kaygısını arttırıp saldırgan yapıyorsa zilin
çalmasından 5 dakika önce öğrencinin yanına gidebilirsiniz, onu haberdar edebilirsiniz.
Çocuklardaki öğrenme potansiyelini artıracak en uygun ortamlar nasıl
ortamlardır?
Yeşim Ünveren: Araştırmalara göre öğrenmeyi kolaylaştıran en önemli husus
zenginleştirilmiş ortamların varlığıdır. Zenginleştirilmiş ortamlar bilginin çocuğa tek bir
kanaldan değil farklı kanallardan ve farklı şekillerde verildiği ortamlardır.
Öğrenme güçlüğü olan öğrencinin performanısını artırmak için biz öğretmenler
neler yapabiliriz?
Aylin Tetik Kabil: Bireysel eğitim programı mümkün olan en doğru şekilde hazırlandığı
takdirde işler kolaylaşır. Buradaki amaç çocuğun akranlarının yanına gelip oturup ses
çıkarmadan var olmasını sağlamak ya da çocuğu üstesinden gelemeyeceği kadar büyük
bir sorumluluk altında bırakmak değildir. Esas amaç çocuğun kendi potansiyelini
21
gerçekleştirmesidir. Sizin, çocuğun ihtiyaçlarının olduğu bilinciyle hareket etmeniz bile o
çocuk için yaptığınız bir müdahaledir, ona kendini iyi hissettirir.
Bir özel gereksinimli çocuk çok çeşitli konularda zorluk yaşıyor olabilir: Okuma yazma
konusunda yaşadığı zorluklar, organize olmakta yaşadığı güçlükler, dikkat konusunda
yaşadığı zorluklar vb. Sizin öncelikle bu çocuğun hangi alanlarda zorluk yaşadığını tespit
etmeniz gerekiyor. Mesela çocuğun organize olmak konusunda güçlüğü varsa organize
olma becerisini geliştirecek sorumluluklar vermeniz gerekiyor, örneğin çantasını toplama,
dolabını düzenli tutma vb. Bu sorumlulukların yerine getirilmesinde ise o çocuğa diğer
çocuklara göre biraz daha fazla şans tanımalısınız. Bunlar aslında ilave çaba sarf
etmenize neden olacak şeyler değil. Bütün çocuklara “hadi bakalım şimdi defterlerinizi
kalemlerinizi toplayıp dolabınıza koyun.” diyorsanız bu çocuğa da söyleyebilirsiniz
ancak biraz daha bireysel yaklaşarak. Bütün sınıfa iki kere söylemeniz yeterli oluyorsa o
çocuğun yanına gidip söylemeniz gerekir. Fakat bunu sınıfın doğal akışını bozmadan
yapmak çok önemli.
Peki, öğretmenler ne tür stratejiler uygulayabilirler?
Yeşim Ünveren: Çocuğun ne tür bir duyusal hassasiyete sahip olduğunu biliyorsak bazı
stratejiler uygulayabilirsiniz.

Mesela davranış problemi olan çocuğun kaçıncı dakikada davranışı gösterdiğini
iyi gözlemlemiş olmanız gerekiyor. Eğer beşinci dakikada başlıyorsa dördüncü
dakikada öğrenciye fiziksel bir görev vermeniz gerekir. Tabii sınıfın huzuru için
önceden bir hazırlık yapmanız gerekir. Mesela öğrenciye kitap verip başka bir
sınıfa götürmesi istenebilir. Yapılacak olan bu aktivite o çocuğun sistemini
yeniden düzenler.
22

Sıraların düzenini değiştirtmek, tenefüs saatinde kantin elemanlarına yardım
etmelerini sağlamak özel gereksinimli çocukların saatlerini daha verimli
geçirmeleri için önereceğimiz stratejilerdendir.

Küçük el oyuncaklarıyla oynaması çocuğun yanındaki arkadaşını dürtmesini
engellemesi açısından faydalı olacaktır.

Elastik spor bandı başka bir çözüm. Denge sisteminin aşırı uyarıldığı durumlarda
çocuklara dirençli işler yaptırırız çünkü dirençli işler sistemi tekrar yoluna sokar.
Çocuğun istediği zaman lastikle oynaması çıkaracağı sesi, arkadaşlarıyla uğraşma
potansiyelini azaltır.

Farklı gelişen çocuklara bir şey yaptırmak istediğinizde basit olmasına ve
tekrarlardan oluşmasına özen göstermelisiniz. Örneğin “Ali kalem kutunu aç,
tebeşirler içinden en uzununu ve yeşil olanı al, tahtaya gel ve yazmaya başla.”
değil “Ali, şimdi kalk ve tahtaya gel. Yaz A-L-İ.” demelisiniz.

Çocukların dikkatini çekmek için ses teknikleri kullanırız; bazen sesi yükseltir
bazen sesi kısarız.

Sınıftaki diğer çocukları o çocuğun hassasiyeti ya da ihtiyacı doğrultusunda
bilinçlendirmek öğretmenler olarak sizlerin göreviniz.
Daha fazla strateji öğrenmek isterseniz internette birçok kaynak bulabilirsiniz.
O öğrenciye sağlanan esnekliği diğer öğrenciler de talep ederse ne yapacağız?
Yeşim Ünveren: Çocuklara sınıf içerisinde esneklik sağlarken yazılı kurallar veriyoruz.
Özel gereksinimli çocukların zenginleştirilmiş ortamlarda tipik gelişim gösteren diğer
çocuklarla etkinlikler yapmaları her iki taraf için çok önemli. Farklı gelişen çocuk bir işi
23
yapamadığında gelişimi tipik olan arkadaşlarının teşvikiyle yapıyor. Bu nedenle
kaynaştırma çok önemli.
Mücadelede kendimizi yalnız hissettiğimiz zamanlarda bakış açımız nasıl olmalı?
Aylin Tetik Kabil: Zaman zaman problemlerle mücadele konusunda yalnız kaldığınızı
hissettiğinizde alabileceğiniz desteklerin farkına varmalısınız. Zorlandığınız zamanlarda
tek başınıza mücadele edemezsiniz. Bu işin tek başına üstesinden gelebileceğiniz bir
mesele olmadığınının, ekiple çalışılırsa daha kolay mücadele edebileceğinizin farkında
olmalısınız. Siz sadece çevresel ayarlamalar yapabilirsiniz ancak becerilerin geliştirilmesi
başka profesyonelce yapılabilir.
Nerelerden yardım talebinde bulunabiliriz?
Aylin Tetik Kabil: Okul yönetimiyle, ailelerle, destek eğitim hizmetleriyle iletişime
geçebilirsiniz. Ayrıca diğer çocuklar da bir destek kaynağı; onların da farkındalığını
arttırmanız ve onlardan yardım almanız gerekiyor. Geçmişte özel gereksinimli çocukların
eğitimiyle ilgili formasyon almadıysanız bundan suçluluk duymanıza gerek yok ancak bu
formasyonun size verilmesini talep etmek zorundasınız. Talep etmiyorsanız kendinizi
suçlu hissedebilirsiniz. Kaynaştırma ancak birçok ayak bir arada işlerse çalışacak bir
mekanizmadır. Sizlerin öğretmenler olarak haklarınızı ve nerelerden yardım alacağınızı
bilmeniz ve yardımları talep etmeniz çok önemli. Bizim sorumluluğumuz çocuğun kendi
potansiyelini gerçekleştirmesine yardımcı olmak. Özel gereksinimli çocuğun
potansiyelini gelişimi tipik olan çocukla aynı düzeyde gerçekleştirmesini bekleyemeyiz.
O yüzden bireysel eğitim programı var. Çocuğun önceliğinin ve potansiyelinin çok iyi
değerlendirilmesi gerekiyor.
24
Rehberlik Araştırma Merkezi (RAM)’a gönderilmesi gereken bir öğrenciyi ailenin
rızası olmadığı için gönderemediğimiz durumlarda ne yapmalıyız?
Aylin Tetik Kabil: Ailenin kabul etmemesine neden olan sebepler var. Örneğin bazı
aileler çocuklarının etiketlenmesini duygusal olarak kabul etmiyorlar. Burada sorulacak
soru şu: Çocuğun özel gereksinimli oluşu velinin duygusal bütünlüğüne nasıl bir anlam
yüklüyor? Eğer ailenin direnci duygusal sebeplere bağlıysa ailenin duygusal seviyesine
giderek onların konuyla alakalı kavramlara yükledikleri anlamları tartışmak gerekir. Yani
duygusal alana hitap etmek gerekir. Veliye öğrenci için destek mekanizmalarından
yardım istemenin amacının çocuğu negatif bir sınıfa koymak değil çocuğa yardımcı
olmak olduğunu aktarmak lazım. Aileyle arada iyi niyet anlaşması yapılırsa aile duruma
daha olumlu yaklaşabiliyor.
25
Gelişimsel Öğretmen Eğitimi Sonrası Öğretmenlerden Alınan Geribildirimler

Her şey çok güzel. Erkek öğretmen

Beklentim doğrultusunda iyi gidiyor. Karşılıklı etkileşimler var. Erkek öğretmen

Bu eğitimden sonra kaynaştırma öğrencilerine daha faydalı olacağımı
düşünüyorum. Daha donanımlı olacağımı düşünüyorum. İçeride çok sıcak ve çok
ilgili bir ortam var. Erkek öğretmen

Gelirken semineri nasıl geçireceğiz diye düşünerek geldik. Geldiğimizde
gerçekten çok pozitif ve çok yararlı olabilecek şeyleri öğreneceğimize inancımız
daha çok arttı. Kadın öğretmen

Sıkıcı okul seminerlerindense böyle bir şeyin daha faydalı olacağını düşünerek
geldik. Gayet güzel geçiyor şimdilik. Herkes pozitif. Konuşarak eğlenerek hem
öğreniyoruz hem öğretiyoruz. Kadın öğretmen

Daha önceki seminerlerden çok daha iyi geçiyor. Orada sıkılıyorduk,
bildiklerimiz tekrar ediliyordu. Burada etkili bir şekilde farklı yöntemle öğrenci
de oluyoruz veli de. Güzel oluyor bence. Kadın öğretmen

Unuttuğumuz şeyleri hatırlattı bize. Daha eğlenceliydi. Genelde birileri bir şey
anlatır biz dinleriz öğrenci gibi. Söz hakkı verilmiyor genelde. Bu bayağı
etkiliydi, unuttğumuz şeyleri hatırlattı, düşünmemizi sağladı. Kadın öğretmen

Gayet güzel, karşılıklı konuşma diyalog fikirlerimizi söylüyoruz hocalarımızdan
fikirlerini alıyoruz. Memnunuz. Erkek öğretmen

Katılımcı olabilmeyi umuyorduk, o gerçekleşti. Şimdi de bizden edinilen verilerin
kullanılmasını umuyorum. Kadın öğretmen
26

Eğitimden beklentim karşılıklı iletişim etkileşim olan bir eğitim bekliyordum. Bu
beklentiyi karşıladı. Memnunum. Hocalarımızn akademik olarak kültür seviyesi
beklentimizin çok üzerinde. Çok katkısı var bize. Çok sağ olsunlar. Bizim için
çok faydalı oldu. Erkek öğretmen

Yazı kaynaştırma öğrencilerine dair gelmişti. Bu anlamda eksiklerimizi
gidermekti benim derdim. Otizmli bir öğrencim var. Ne yapabilirim onun için
diye düşünüyordum. Gayet iyi geçiyor eğitim. Ben kimim öğretmen kim veli kim
bölümleri daha kısa sürüp soru cevap şeklinde gitsedaha iyi olabilirdi. Hizmet içi
eğitimlerden çok farklı. Kadın öğretmen

Beklentim böyle bir eğitimdi. Verilebilecek en güzel eğitimlerden biriydi. Ancak
insanlarda bir tutum değişikliği istiyorsak sadece bilgilendirme değil bir etkileşim
de gerekiyor. Bu insanlara dokunmak gerekiyor. Bilgilendirmeler bazen yetersiz
kalıyor. Bu bilgilerle aynı ortama geri dönüyorlar. Belki bir ışık yakıyor
kafalarında ama sadece bilgilendirmek insanların tutum değişikliğinde yetersiz
diye düşünüyorum. Sınıflar ve eğitimciler gayet iyiydi, organizasyon çok iyiydi
ama etkileşim uygulama eksik. Kadın öğretmen

Samimi söylüyorum okula gittiğimde müdürüme de söyledim hayatımda
geçirdğim en güzel seminer çalışmasıydı. Sıkılmadım, çok faydalı bilgiler
aldığıma inanıyorum. Ortam çok güzeldi. Erkek öğretmen

Bayağı bir farkındalık yarattı, boşa geçen bir seminer değildi. Kadın öğretmen
27
Ek 1
SINIFTA ÖĞRENCİ İLE İLETİŞİM ENGELLERİ
 1. EMRETME, YÖNETME
"Yapman gerekir ....", "Yapmak zorundasın..,"
- Korku ya da aktif direnç yaratabilir;
- Söylenenin tersini "denemeye" davet edebilir;
- İsyankâr davranışa ya da misillemeye yol açabilir;
- Çocuğa kendini önemsiz hissettirir.
 2. UYARMA, TEHDİT ETME (GÖZDAĞI VERME)
".. yapmazsan ..... olur", "Ya yaparsın, yoksa,“
- Korku, boyun eğme yaratabilir;
- Söz konusu sonuçların gerçekten meydana gelip gelmeyeceğini "denemeye" yol
açar;
- Gücenme, kızgınlık, isyankârlığa neden olabilir;
- Kendine saygı duyulmadığını düşündürür.
 3. AHLAK DERSİ, VAAZ VERME
"... yapmalıydın", "senin sorumluluğun", ".. şöyle yapmak gerekir“
- Zorunluluk ya da suçluluk duyguları yaratır;
- Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir; (Kim demiş?)
- Çocuğun sorumluluk duygusuna güvenilmediği izlenimi verir;
- Onun değerlerinin önemli olmadığı hissettirir.
 4. ÖĞÜT VERME, ÇÖZÜM GETİRME, FİKİR VERME
"Ben olsam .....", "Neden ..... yapmıyorsun?",
"Bence .....", "Sana şunu önereyim.....“
- Çocuğun kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder;
- Çocuğun sorunu bütünüyle düşünüp, değişik çözümler getirip seçenekleri
denemesine engel olur;
- Bağımlılık ya da direnme yaratabilir.
 5. MANTIK YOLUYLA İNANDIRMA, TARTIŞMA
"İşte şu nedenle hatalısın .....", "Olaylar gösterir ki ......,“
"Evet ama ..... ", "Gerçek şu ki .... ,”
- Savunucu tutumları ve karşı koymayı kışkırtır;
- Çoğunlukla çocuğun öğretmenle iletişimi kesmesine ve artık dinlememesine yol
açar;
- Çocuğun kendini beceriksiz ve yetersi z hissetmesine neden olabilir;
- Bıkkınlık ve nefret uyandırır.
28
 6. YARGILAMA, ELEŞTİRME, SUÇLAMA
"Olgun düşünmüyorsun ....." "Sen zaten tembelsin ....."
- Çocuğu olumsuz bir yargıya hedef olma ya da azarlama korkusuyla iletişimi
kesmesine yol açar;
- Genellikle çocuk yargı ve eleştirileri gerçek olarak algılar ("Ben kötüyüm! ")
ya da karşılık verir ("Siz de daha mükemmel değilsiniz! ")
- Benlik saygısını aşındırır.
 7. ÖVME GÖRÜŞÜNE KATILMA, TEŞHİS KOYMA
"Çok güzel .....""Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor“
"Bence harika bir iş yapıyorsun.....“
- Beklentilerinin çok yüksek olduğuna ima eder;
- İstenilen davranışı yaptırabilmek için, söylenen içtenlikten yoksun bir manevra gibi
algılanabilir;
- Çocuğun öz-imgesi (kendini algılayışı) ile övgü uygun değilse çocukta kaygı
yaratılabilir;
- Alışkanlık yapar, yokluğu eleştiri olarak algılanır.
 8. AD TAKMA, GÜLÜNÇ DURUMA DÜŞÜRME
"Koca bebek....."
"Hadi bakalım süpermen"
"Geri zekalı“
"Hadi sen de sulu göz!“
- Çocuğun kendini değersiz hissetmesine, sevilmediği kanısına varmasına yol açabilir;
- Çocuğun öz-imgesi üzerinde çok olumsuz etkileri olabilir;
- Genellikle karşılık vermeye iteler.
 9. TAHLİL ETME, TEŞHİS, TANI KOYMA
"Senin derdin nedir biliyor musun?" "Herhalde çok yorgunsun"
"Aslında sen öyle demek istemiyorsun“
- Tehdit edici, tedirgin edici olabilir ve başarısızlık duygusu uyandırabilir;
- Çocuk kendini koru masız, kırılmış hisseder, kendisine inanılmadığı kanısına varabilir;
- Çocuk, yanlış anlaşılma endişesi ile iletişimi keser.
 10. GÜVEN VERME, TESKİN, TESELLİ ETME
"Aldırma ...... Boş ver, düzelir ....."
"Hadi biraz neşelen .....
"Zamanla kendini daha iyi hissedersin......”
- Çocuğun kendini "anlaşılmamış" hissetmesine neden olur;
- Kızgınlık duyguları uyandırır ("Size göre kolay tabi")
- Çocuk genellikle mesajı "Kendini kötü hissetmen doğru değil" biçiminde algılar.
29
 11. İNCELEMEK, ARAŞTIRMAK, SORUŞTURMAK
"Neden?.....Kim? ..... Sen ne yaptım? .... Nasıl?...,“
- Sorulan cevaplama genellikle eleştiri veya zorunlu çözüm getirdiğinden, çocuklar
genellikle hayır demeye, yarı doğru cevap vermeye, kaçmaya yönelir veya yalan
söylerler;
- Sorular genellikle soru soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, çocuk korku
ve endişeye kapılabilir;
- Öğretmenin endişelerinden doğan sorulara cevap vermeye çalışan çocuk kendi
sorununu, gözden kaçırabilir.
 12. KONU DEĞİŞTİRME, İŞİ ALAYA VURMAK, ŞAKACI
DAVRANMAK
"Daha güzel şeylerden konuşalım ...", "Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”
-Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, onlardan kaçınmak gerekli mesajını ima
edebilir;
- Çocuğa sorunlarının önemsiz, saçma ve geçersiz olduğu anlamını verebilir;
- Çocuk bir güçlükle karşılaştığında açık davranmaktan çekinebilir;
- Kendisi ile ilgilenilmediğini, kendisine saygı gösterilmediğini düşündürür
30
Ek 2
‘ÖRTMENİM’E TAVSİYELER…
BAK ÖRTMENİM, ANLAŞALIM…
 Örtmenim, şimdi biz oturduk düşündük. Dedik ki “Kimdir örtmen?”, “ne
yapıyor?” “ne yapmıyor” Sonra karar verdik; mesela bilgi bankası değildir
her şeyden önce, dedik... Öyle olsaydı Google ‘başöğretmen’ olurdu.
Hâlbuki kendisi insan bile değildir bildiğimiz kadarıyla. Bilgiyi taşıyıp
aktarma işini bilgisayarlar da yapıyorsa örtmen daha farklı bir şey olmalı, di
mi örtmenim? Mesela biz öğrencilere bilgiye nasıl ulaşacağımız ve onu nasıl
yorumlayacağımız konusunda bir lider olsan fena olmaz örtmenim…
 İyi bir örtmen biz öğrencilerin başarısını vurgular, öne çıkarır;
başarısızlığını değil… Yoksa biz nasıl sevelim öğrenmeyi? Sürekli
olarak yapamadıklarımızı hatırlatırsan okuldan nefret etmemize katkıda
bulunmuş olursun örtmenim.
 Örtmenim, soruları tüm sınıfa sorsan iyi olur… Cevaplamak isteyenimiz
cevaplar… Bir tek bana sorduğunda kendimi sorgulanıyormuş ve
cevaplayamazsam cezalandırılacakmışım gibi hissediyorum. Burası okul,
karakol değil, di mi örtmenim…
 Hani sınav kağıtlarını değerlendirdikten sonra sadece notları okuyorsun ya…
Belki herkesin duymasını istemiyorumdur. Bana kağıdımı versen, ben ona
baksam… İtirazım ya da nedenini anlayamadığım bir notlamayı sana
sorsam daha iyi olmaz mı? Ama itiraz edersem kızarsın siye de
korkuyorum. Beni kızmadan dinle ve hata yapmışsan da düzelt örtmenim, o
31
zaman sana daha çok güvenirim, bir de üstüne seni severim… Güzel olmaz
mı örtmenim…
 Sınavların ve ödevlerin gününü ve saatini birlikte de belirleyebiliriz
aslında örtmenim… O zaman bize değer verdiğinizi hissederiz ve
sınavdan da korkmayız…
 Şimdi dürüst olmak gerekirse bazı arkadaşlarımıza daha çok ilgi
gösteriyorsun örtmenim. Üstelik bunların senin ilgine daha az ihtiyaçları
varken… İlgiye asıl ihtiyacı olanlar dersleri iyi olmayanlarımızı ya da dinen,
etnik olarak ya da beden sağlığı açısından farklı olanlarımız. İlle de bir
ayrım yapacaksan bu ayrım pozitif bir ayrım olsa ne güzel olur di mi
örtmenim?
 Var ya örtmenim, en çok ne zaman kendimi kötü hissediyorum biliyor
musun? Benim adımı hatırlamayıp “sen” diye beni çağırdığında… Ben
ismimi hatırlamayacağın kadar önemsiz miyim senin gözünde gerçekten de?
ÖRTMENLERE İSİM TAKTIK 
Örtmenim, siz örtmenlerin hepsi başka bir alem vallahi… biz de size isimler
taktık. Bakın şöyle:
 ÇİFTLİK KÂHYASI: Bu tür örtmenlerin tek derdi müfredatı yetiştirmektir.
İşe odaklanır ama biz öğrencilere ilgisi düşüktür. Müfredatı yetiştirmişse
işini iyi yaptığını düşünür. Halbuki bizim de duygularımız, isteklerimiz,
sıkıntılarımız olduğunu hiç hesaba katmaz
 MAHALLE KAHVESİ ÖRTMENİ: Bu örtmen tiplerini pek severiz biz
öğrenciler, ama ondan pek bir şey öğrenemeyiz. Çünkü bizimle çok
32
ilgilenmesine rağmen dersle ilgili bir şey anlatmaz. Ama biz ikisine de
istiyoruz…
 NEDEN ÖĞRETMEN OLDUKLARINI ANLAYAMADIKLARIMIZ:
Bazı örtmenler dersi de doğru düzgün anlatmaz, bizle de hiç ilgilenmez.
Herkesin kendi aklı kadar başarılı olabileceğini düşündüğü için işi Allah’a
havale etmiştir.
 İNSAN ÖRTMEN: Hem bizim duygusal ve kişisel ihtiyaçlarımızı görür
ve ona göre davranır, hem de ders konularını iyi anlamamız için elinden
geleni yapar. Seviyoruz biz böyle örtmeni…
 TEMKİNLİ ÖRTMEN: Bu örtmenlerimiz özellikle biz çok haşarıysak
ve bizi yönetemediğini düşündürmüşsek evrim geçirip bu hale geliyor
galiba (bak bir de evrim yok diyorlardı; var işte bal gibi.. :). Aslında bu
örtmenlerimiz biraz kendine güvense ve bizimle doğru iletişim kursa bu
kadar mesafeli olmasına gerek kalmayacak.
KENDİNE VE BİZE İYİ DAVRAN ÖRTMENİM!!!...
Bak örtmenim, senin bazen kendine haksızlık ettiğini, bazen de bize haksızlık
ettiğini düşünüyoruz. “Ne yapıyorum ki ben?” diyeceksin şimdi… Ne mi
yapıyorsun? Bazen yanlış yapıyorsun, diyelim… Ne zaman mı? Şu aşağıdaki
kuruntularla davrandığın zaman:
“ÖĞRENCİLERİ KONTROL ETMELİYİM”: Buna inandığında ve böyle
davrandığında bazılarımız sana bağımlı olarak hayatta kalmaya çalışıyoruz,
bazılarımız da sana isyan ederek… Çünkü sen bizim her hareketimizi kontrol
altında tutmaya çalışıyorsun o zaman. Disipline kafayı takıyorsun, her yaptığımız
33
şey için izin almamızı bekliyorsun, bizim fikrimizi merak bile etmeyip tabur
komutanı gibi bize sürekli emirler verip kararları hep sen alıyorsun. Halbuki biz
kendi aldığımız kararlara daha çok uyarız. Bak denemişler, araştırmışlar, görmüşler;
benden söylemesi örtmenim…
“BEN ÜSTÜNÜM”: Ya, bunu hep yapıyorsun örtmenim. İşin kötüsü buna
velilerimiz ve biz öğrencilerin de büyük bir kısmı ikna olmuş durumda. Sen
üstün filan değilsin bizden örtmenim… Senden büyük Allah var �. Şaka şaka…
Ama sen sürekli olarak bizim bir şey bilmediğimizi, her şeyi senin bildiğini
vurguladığında bizi yetersizlik ve değersizlik duygularına sokuyorsun
örtmenim… Sonra da dediğin gibi bizden “adam” olmuyor işte…
“HAKKIM VAR”: Örtmen olmakla üzerimizde gereğinden fazla hakkın
olduğunu düşünüyorsun bazen… Bize ve haklarımıza saygı duyacağına, nerde hak
hukuk varsa sen bizim üzerimizde kullanıyorsun bazen… Neye hakkın olduğunu
düşünüyorsan bizim de onlara hakkımız olduğunu unutma örtmenim. Ama bazı
şeylere ne senin ne de biz öğrencilerin hakkı var… Mesela beni arkadaşlarımın
içinde rencide edecek şekilde eleştirmeye, lakap takmaya veya azarlamaya hakkın
yok örtmenim…
“MÜKEMMEL OLMALIYIM”: Sen örtmensin örtmenim, insanüstü bir varlık
ya da Süpermen değilsin. Sen de hata yapabilirsin; kendine iyi davran. Bak o
zaman bizim de hata yapma hakkımız olduğunu daha rahat kabul edeceksin. Bize
ve kendine koyduğun gerçekçi ve insancıl olmayan standartlara erişme
fantezisinden gel vazgeçelim örtmenim…
34
“BEN ÖNEMLİ DEĞİLİM”: Bazen de kendinden tamamen vazgeçip kendini
paspas ediyorsun örtmenim… Bizim için kendini paralayıp bizi çoğu kez gereksiz
yere koruyup kollayarak kendini unuttuğun oluyor. İyi bir şey değil, çünkü biz de
bir süre sonra buna ikna oluyoruz ve iyice sana yaslanıyoruz. Bunu fark ettik.
Anne‐babamızla öğretmenimiz arasında bir fark olsa iyi olur di mi örtmenim…
FAVORİMİZ: Bir de sana bayıldığımız anlar var ki örtmenim, deme gitsin…
Ama yanlış anlaşılmasın; bu anlar her zaman bizim dediğimizin olduğu anlar
değil… Örneğin, farklı bakış açılarımızı dinliyorsun ya; sınıfta farklı düşünen,
yaşayan ve davrananlarımızı yargılamak yerine anlamaya çalışıyorsun.
Benimsemesen bile bize güvenilir bir sınıf atmosferi sunuyorsun;
yargılanmayacağımızı biliyoruz. Sen böyle bir sınıf ortamı oluşturduğunda
örtmenim, biz de farklılıkları sevmeyi öğreniyoruz. Yargılamadan dinlemeyi,
empati kurmayı, bir arada bulunmaktan rahatsız olmamayı öğreniyoruz. İşte buna
bayılıyoruz…
HANİ BİZE DAVRANIŞLARIMIZDAN DOLAYI KIZIYORSUN YA
ÖRTMENİM…
Kusura bakma ama örtmenim, bunda senin de payın var… Nasıl mı? Şöyle:
‐
Biz çocuğuz ya da ergeniz… yanlış davranabiliriz. Ama senin tepkilerin
bizi bastırmaya ya da görmezden gelmeye yönelik olunca, işi iyice
abartıyoruz. Çünkü iletişim ihtiyacımızı karşılamak yönünde bir adım
atmıyorsun…
‐
Bazen iyi davranışlarımız da oluyor ama sen hiç ödüllendirmiyorsun veya
aferin demiyorsun. Ama yanlış davranışımızı panter atikliğiyle yakalayıp
35
onun üzerine uzun uzun konuşup kızıyorsun. Biz de iyi davranınca bir
artısı olmadığını görüyoruz, niye “senin istediğin gibi” davranalım? Di mi
örtmenim?
‐
Bazen yeteneklerimize uygun olmayan beklentilerin oluyor örtmenim. Bu
durumda biz kendimizi yetersiz görüyoruz. Farkında olmasan da bunu
hissettiriyorsun bize…
‐
Hepimizin bir tabur asker gibi tek örnek davranmasını bekliyorsun. Oysa
hepimiz farklıyız. Bunu görmediğinde göstermek için biz de farklı yollar
bulmaya çalışıyoruz herhalde…
BAK ÖRTMENİM, BU LAFLARI AĞZINDAN BİR
DAHA DUYARSAM, SIFIRI BASARIM :
 Sesini kes ve beni dinle!
 Şöyle yapman gerekir.
 Daha çok çalışsaydın iyi not alabilirdin.
 Söyle bakalım bu sefer ne yaptın?
 Zeki çocuk! Madem bu kadar bilgilisin okula neden geliyorsun!
 Senin sorununun ne olduğunu sana söyleyeyim
 Eğer bir daha böyle davranırsan....
 Disipline gitmek istiyorsun herhalde.
 Senin numaran kaçtı bakayım? Not defterini süsleyeyim.
 Kendini neden evde unutmadın?
Böyleyken böyle örtmenim…
Beni duyuyor musun? Beni dinliyor musun örtmenim?
36
ÖFKE
Ek 3
•
•
•
•
Sinirlenme,
Alınganlık,
Düş kırıklığı
Haksızlığa
uğramışlık
hissi
Olay
Düşünce
Duygu
ÜZÜNTÜ
•
•
•
Umutsuzluk,
Acı,
Keder
Empatik Dinleme Aşamaları
-
Hım-hım’lı dinleme
Beden dili
Mesaj paketini alma
Mesaj paketini geri bildirme
Çözüm önerisi alma
Seçenek sunma
Çözüm seçeneklerinden seçim
yaptırma
Empati
Sempati
Dertli 
Dinleyen 
37
Ek 4
Ayrımcılık üzerine düşündürten filmler, kitaplar ve dökümanlar
Filmler
Benim Çocuğum, Yönetmen: Can Candan, 2013, 83 dk. Türkçe.
Dikkat Okulda Trans Var, Yönetmen: Barış Sulu, 2013, 25 dk.
https://www.youtube.com/watch?v=lber0xhC5O4
Ma Vie en Rose, Yönetmen: Alain Berliner, 1997, 90 dk. (Pembe Hayat adıyla Türkçe alt
yazılı izlenebilir.)
Kitaplar
Ayrımcılık: Çok Boyutlu Yaklaşımlar, 2012 Derleyenler: Kenan Çayır & Müge Ayan.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Azınlık Gençleri Anlatıyor, 2004, Yazar: Yahya Koçoğlu, Metis Yayınları.
Bırak Üzülsünler: Türkiye’de Büyümek, 2017. Yazar: Özge Samancı, İletişim Yayınları.
Kızıma Irkçılığı Anlatıyorum, Yazar: Tahar Ben Jelloun. Çeviren: Alev Er, Güncel
Yayıncılık.
Psiko Politik Yüzleşmeler, Yazar: Yar. Doç. Murat Paker, Birikim Yayınları
Dökümanlar ve Araştırma Raporları
Kaynaştırma-Bütünleştirme Yoluyla Eğitimde Türkiye’den ve Dünyadan İyi Örnekler,
2011
http://www.egitimreformugirisimi.org/sites/www.egitimreformugirisimi.org/files/Kay
nast%C4%B1rmaIyiOrnekler.12.10.11.rev1.pdf
Ayrımcılık Yasağı Eğitim Rehberi, 2011, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
http://humanrightscenter.bilgi.edu.tr/media/uploads/2015/02/24/Ayrimcilik_Yasagi_
Egitim_Rehberi.pdf
Çocuk Adalet Sisteminde Çocuğun Yüksek Yararı Politika Belgesi, 2012
http://www.cocukhaklariizleme.org/wp-content/uploads/cocuk-adalet-sistemindecocugun-yuksek-yarari.pdf
Ders Kitaplarında Engellilik Raporu, Hazırlayan: Kenan Çayır, Melike Ergün
http://secbir.org/images/haber/2012/07/derskitaplarindaengellilik_rapor.pdf
Ders Kitaplarında Toplumsal Cinsiyet, Yazar: Prof. Firdevs Gümüşoğlu
http://tarihcikitabevi.com/sites/default/files/onizleme/ders-kitaplarinda.pdf
Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği Temelli İnsan Hakları İzleme Raporu, 2015
http://www.kaosgldernegi.org/resim/yayin/dl/lgbt__nsan_haklar__raporu_kaosgl_2015
_1.pdf
Engellilik ve Ayrımcılık: Eğitimciler için El Kitapçığı, 2015
http://secbir.org/images/2015/pdf/brosur.pdf
Türkiye’de Ortaöğretimde Kapsayıcı Eğitim Durum Analizi, 2016
http://www.egitimreformugirisimi.org/sites/www.egitimreformugirisimi.org/files/ER
G_KapsayiciEgitim_DurumAnalizi.pdf
Otizm Spektrumu üzerine filmler ve kitaplar
Max and Marry, Yönetmen: Adam Elliot, 2009, 92 dk. (Max ve Marry adıyla Türkçe altyazılı
seyredilebilir.)
Rain Man, Yönetmen: Barry Levinson, 1988, 133 dk. (Yağmur Adam adıyla Türkçe altyazılı
seyredilebilir.)
Forrest Gump, Yönetmen: Robert Zemeckis, 1994, 144 dk. (Forrest Gump adıyla Türkçe
altyazılı seyredilebilir.)
Resimlerle Düşünmek: Otizmin içeriden anlatımı, Yazar:Temple Grandin, Çeviren: Mehmet
Celil İftar, Doğan Kitap
Yağmur Çocuklar: Otizm nedir? Prof. Dr. Barış Korkmaz, Doğan Kitap
Otistik çocuk: Dahi mi engelli mi: Dr. İsmail Tufan, İletişim Yayınları
Otizm Spekturm Bozukluğu olan Bireylere Yönelik Ulusal Eylem Planı
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/12/20161203-16.htm
Sınıf yönetimi ve otoriter liderlik
All Quiet on the Western Front, 1930, Yönetmen: Lewis Milestone, 136 dk. (Batı Cephesinde
Değişen Bir Şey Yok adıyla Türkçe altyazılı seyredilebilir.)
Die Welle Yönetmen: Dennis Gansel, 2008, 107 min. (Tehlikeli Oyun adıyla Türkçe altyazılı
seyredilebilir.)
Where is my friend’s home? Director: Abbas Kiarostami, 1987, 87 min. (Arkadaşımın evi
nerede adıyla Türkçe altyazılı seyredilebilir.)
Eğitim Felsefesi ve Çocuk Gelişimi:
Cahil Hoca, Yazar: Jacques Rancier, Çevirmen: Savaş Kılıç, Metis Yayınları
Deneyim ve Eğitim, Yazar: John Dewey, ODTÜ Yayınları
Filozof Bebek, Yazar: Alison Gopnik, Çevirmen: Orhan Tuncay, Gün Yayıncılık
Çarklar Arasında, Yazar: Herman Hesse, Çevirmen: Kamuran Şipal, Can Yayınları
Her Çocuk Özeldir, Yönetmen: Aamir Khan, 165 dk
https://www.youtube.com/watch?v=QRyjoQ3pfGY adresinden Türkçe altyazılı seyredilebilir.
39
Ek 5
Vakalar
Vaka 1: Bu yıl 8. sınıfa geçen 13 yaşındaki Emine ailesiyle birlikte İç Anadolu’nun X iline
bağlı Y kasabasında yaşamaktadır. Ailesi kız çocuğu olduğu gerekçesiyle erkek çocuklarına
sunduğu harçlık, özel okul, özel ders gibi imkanları Emine’ye sunmamaktadır. Buna rağmen
liseye giriş sınavlarında üstün başarı gösteren Emine Ankara’daki bir okulu yatılı okumaya
hak kazanmıştır. Emine’nin ailesi Emine’yi kız çocuk olduğu gerekçesiyle Ankara
göndermeme, yerine açık liseye göndermek kararındadır. Emine ise Ankara’daki okula
gitmek istemektedir.
5. Sizce Emine’nin ailesine rağmen Ankara’daki liseye gitmek istemesi uygun mudur?
Neden?
6. Emine’nin ailesinin maddi olanakların dağıtımında kız çocuk-erkek çocuk farkı
gözetmesi uygun mu?
7. Emine’nin ailesinin kız çocuk olduğu gerekçesiyle Emine’yi yatılı okula göndermek
istememesi uygun mu?
8. Siz Emine olsanız ne yaparsınız?
Vaka 2: Anaokulunda eğitim gören 5 yaşındaki otizmli çocuğun annesi, öğretmenin, oğlunu
sınıftaki etkinliklere dahil etmediğini ve diğer çocuklardan ayrı tuttuğunu ileri sürerek
şikayette bulunmuştur. Diğer çocuklar plastik hamurla oynarken, çocuğunun öğretmenin
yanında betonda oturtulduğunu ifade eden anne, “Öğretmen çocuğumu hiçbir şekilde
oyunlara katmıyor. Bunları kapı aralıkken gözlerimle gördüm. Diğer çocuklar oynarken
benim çocuğum cep telefonuyla oynayan öğretmenin yanında bekliyor. Çocuğumun okuldaki
oyuncakları kırdığını söyleyerek onlarla oynamasına izin vermiyor, benim evden oyuncak
getirmemi istedi. Kendisi de bir oyuncak getirmiş. Çocuğumun sadece bu oyuncaklarla
oynamasına izin veriyor” diye konuştu.
4. Öğretmenin tavrı sizce uygun mu, neden?
5. Annenin şikayet dilekçesi vermesi uygun mu, neden?
6. Siz ailenin yerinde olsaydınız ne yapardınız?
Vaka 3: Bedensel engelli olan Z Bey Mason Locası Derneğine üye olmak için başvuruda
bulunmuş ancak başvurusu reddedilmiştir. Z Bey, Derneğin tüzüğünde bedensel engellilerin
Derneğe üye olamayacağına dair bir ibare bulunduğunu farketmiştir. Derneğe üye olmayı
gurur meselesi haline getiren Z Bey hukuksal bir çözüm arayışına girmiştir.
5. Z. Beyin bahsedilen derneğe üye olmak istemesi uygun mudur değil midir? Neden?
6. Derneğin tüzüğünde bedensel engellilerin derneğe üye olamayacağına dair bir ibare
bulunması uygun mudur?
7. Z. Bey’in hukuk mücadelesine girmesi uygun mudur? Neden?
8. Z. Bey olsaydınız ne yapardınız? Neden?
Vaka 4: Manisa Milletvekili Özgür Özel, Torba Kanunun Meclis Genel Kurulundaki
görüşmeleri sırasında hakim ve savcılık sınavına giren ve 2. olan E.E. adlı adayın, engelli
olduğu için sınavdan elendiğini açıkladı.
Bu durumun 2802 sayılı Kanunun 8. maddesinden kaynaklandığını belirten Özel, madde
metnini Meclis kürsüsünden okudu ve bu maddenin değiştirilmesini istedi. 8. Madde şu
şekildedir:
40
“Hakimlik ve savcılık görevlerini sürekli olarak yurdun her yerinde yapmasına engel
olabilecek vücut ve akıl hastalığı veya sakatlığı, alışılmışın dışında çevrenin yadırgayacağı
şekilde konuşma ve organlarının hareketini kontrol etme zorluğu çekmek gibi özürlü
durumları bulunmamak.”
4. E. E’nin engeli yüzüzünden hakim olamaması uygun mu, neden?
5. Milletvekillinin kanun değişimini önermesi uygun mu, neden?
6. Siz E.E olsaydınız ne yapardınız?
Vaka 5: H. çocukluğundan beri fizik okumak istemektedir. Fizik sevgisi lise yıllarında da
devam etmektedir ve sayısal alanda oldukça başarılı bir öğrencidir. Üniversite giriş
sınavlarında da oldukça iyi bir puan tutturmuştur. Puanı Türkiye’deki en iyi üniversitelerin
fizik bölümlerini tutmaktadır. Ancak ÖSYM’nin hazırladığı tercih kılavuzunda görme engelli
öğrencilerin fizik bölümünü yazamayacağı yazmaktadır. E. açıkta kalmamak için hiç
istemediği bir bölüm olan eğitim teknolojileri öğretmenliğini yazar. Ancak ÖSYM’ye tercih
kılavuzundaki ibarenin değiştirilmesi için şikâyet dilekçesi yazar.
5. Görme engelli bir birey olarak E.nin üniversitede fizik okumak istemesi uygun
mudur? Neden?
6. ÖSYM’nin fizik bölümü için görme engelliler yazamaz ibaresi koyması uygun mu
değil mi? Neden?
7. R.’nin bu işin peşini bırakması sizce uygun mu değil mi? Neden?
8. Siz H yerinde olsanız ne yapardınız?
 Kolaylaştırıcı katılımcılara aşağıdaki vakayı okuyup katılımcıların tartışmasını sağlar.
Ek vaka: C işitme yetersizliği ve buna bağlı olarak konuşma güçlüğü olan kız meslek lisesi
11.sınıf kaynaştırma öğrencisidir. C ailesine bu özel durumundan dolayı okulda akranları
tarafından zorbalığa uğradığını söyler ve devamsızlık yapmaya başlar. Müdür Milli Eğitim
Bakanlığının kaynaştırma öğrencileri için yasal kıldığı devamsızlık süresini hiçe sayıp C’yi
devamsızlıktan sınıfta bırakır. C’nin annesi defalarca kararın geri çekilmesi için müdürle
konuşur fakat sonuca ulaşamaz. Bir defasında da müdürden “Devamsızlığını silerim eğer
kızını başka okula alırsan.” yanıtını alır. Rehber öğretmen de mevzuatta kaynaştırma
öğrencileri için belirtilen yasal devamsızlık süresi hakkında müdürü uyarır fakat müdür
dinlemez. Konuyu çözüme ulaştıramayan anne Milli Eğitim Bakanlığına gider. Bakanlık
kaynaştırma öğrencisi C lehine karar verir. Duruma sinirlenen müdür anneyi yanına çağırıp
kendilerini Milli Eğitim Bakanlığına şikâyet ettiği için azarlar. Anne “Size çok kereler geldim
ama sonuç değişmedi” dediğinde müdürden “Yine gelseydin!” yanıtını alır.
Anne kendisiyle yaptığımız görüşmede süreçte manen çok yorulduğunu ve müdür tarafından
çeşitli hakaretlere maruz kaldığını söyledi ve “Ben karşılarında ezilip büzüldükçe onlar
devleştiler.” İfadesini kullandı. (Slayt 24)
 Araştırma sürecince yapılan veli görüşmesinden birebir alınmıştır.
41
Ek 6
Ayrımcılık Oturumu Slaytları
42
43
44
45
46
47
48
49
50
Download