Yapay Zeka Nedir I - Yapay Zeka Meraklıları

advertisement
Yazı: Alkın Küçükbayrak [email protected]
Yapay Zeka Nedir I
Son zamanlarda sıklıkla kulağımıza gelen Yapay Zeka, uluslararası adı ile “Artificial
Intelligence” kavramını, gerek gazetelerin teknoloji köşelerinden, gerekse , “Terminator”
ve “Matrix” üçlemeleri gibi yeni nesil bilim- kurgu filmlerinden hatırlıyoruzdur mutlaka.
Belki günlük sohbetlerimize bile dahil olmuştur, kimi zaman “düşünebilen robotlar”
olmuştur konu, kimi zaman da teknolojinin ne kadar ilerlediği...
Peki gerçekte nedir bu “Yapay Zeka”? Yıllarını bu işe adayan bilim adamları, “Yapay
Zeka araştırmacıları”, ne ile uğraşıyorlar? Çıkış noktası nedir? Nereden geldi, nereye
gidiyor? Araştırmayı devam ettirmek insanlar için tehlikeli mi? Ne gibi faydalar
sağlayabilir?
Bu sorularımıza cevap bulmak amacı ile, bu sayımızdan başlayarak 12 sayı sürecek olan
uzun bir bilgi yolculuğuna çıkıyoruz. Bu yolculuğumuza 1950’lerden, Alan Turing’in bir
bilimsel makalesinde yayınladığı “Turing Testi”’ne dayanarak, “Yapay Zeka vardır!”
demesinden başlayacak, insan beyninin çalışma sistemi model alınarak inşa edilen
“Nöronal Ağlar”ı
(Neural Networks) yakından inceleyecek, doğada bulunan canlılar
model alınarak bilgisayar ortamında yazılım olarak oluşturulan “Yapay Yaşam” canlılarına
bir göz atacak, “İdrakbilim” (Cognitive Science) gibi kavramları aydınlatacak, toplum
genelinde -büyük oranda bilim kurgu filmlerinden dolayı- bu konuda meydana gelmiş olan
şartlanmaların nereye kadar gerçek ile ilgisi olduğuna elimizden geldiğince açıklık
getirmeye çalışarak da yolculuğumuzu noktalayacağız.
Yolculuğumuzda “Yapay Zeka” konusuna, daha çok bilimsel olarak, “Yazılım
Mühendisliği” yönünden yaklaşacağız. İnceleyeceğimiz alt dallara günümüzde kullanılan
yazılımlardan veya bu alt dallar aracılığı ile ortaya çıkarılmış olan robotlardan ve
bilgisayarlardan örnekler göstereceğiz. Tabii bunu yaparken de, zaman zaman “Yapay
Zeka” nın geleceği konusunda teoriler ortaya atıp tahminlerde bulunmaktan da
kaçınmayacağız. Çünkü bilim, ne sadece şimdiye kadar gerçekleştirilenlerden ibaret
olmalıdır, ne de sadece fantezi sayılabilecek düşüncelerden... Son 20- 30 yılın bilimsel
gelişmelerine bakacak olursak, günümüzün bakış açısına göre bilim, aynı anda her ikisi de
olabilmelidir.
Dilerseniz şimdi, “Yapay Zeka” adlı kitabımızı raftan alalım, “Artificial Intelligence”ın
manasının açıklaması olan ilk sayfamızı açmadan hemen önce, cildinin üzerine örtülmüş
olan şartlanma tozunu birazcık süpürelim...
“Terminatör” ve “Matrix” filmlerini, artık duymayanımız, izlemeyenimiz kalmamıştır. İki
filmin de senaryoları değişik olsa bile çıkış noktaları aynıdır: İnsanların kendi elleri ile
yaptıkları makinelerin, “Yapay Zeka”larını kullanarak bir süre sonra teknolojide
insanlardan daha ileri gitmeleri, onlara karşı açtıkları savaş ile de insanlığı yeryüzünden
silmeye çalışmaları... Tabii bununla birlikte insanlığın zor anlarda yardımına koşan
birtakım kahramanlar, örnek bir lider veya olağanüstü güçleri olan bir kurtarıcının ortaya
çıkarak insanlığı düştüğü bu zor durumdan kurtarmak için mücadele vermesi ve sonunda
da başarılı olması...
Bu senaryo, 1930 larda çıkan bilim- kurgu kitaplarını hatırlatıyor insana ister istemez...
1928 yılında, ingiliz fizikçi Paul A.M. Dirac, manyetik alanda bulunan elektonlar üzerine,
Albert Einstein’in “görecelik kuramı” na dayanan bir “madde- karşı(anti) madde” teorisi
oluşturdu. Bu teori, elektronun “karşı parçacık” adı verilen ve elektronun tersine pozitif
yüklü olması gereken bir parçacığın varlığı hakkındaki tahminleri doğurdu... 1932 yılında
Carl Anderson, bu parçacığı laboratuar ortamında deneyleri ile gözlemledi ve ona
“pozitron” adını verdi. Hiçlikten, enerjinin etkisi ile varoldukları düşünülen “madde” ve
“karşı madde”nin, birbirleri ile çarpışınca da enerjiden meydana gelen bir ışıma yayarak
“yok” oldukları da, Dirac’ın teorisinin bir başka bölümü idi. Bundan sonra bütün bilimkurgu yazarları bu konuyu merkezine oturttukları bilim- kurgu romanları yazmaya
başladılar. Kitaplarda genellikle roman kahramanlarının, başka alemlerden gelen “karşı
madde”leri ile olan maceraları işlendi. Her zaman olduğu gibi yine, “karşı madde” canlılar
insanları yok etmek istiyorlardı, ve kitaplardaki kahramanlar onlara karşı mücadele
ediyordu.
Yani 1930’larda atom fiziğindeki yenilikleri malzeme yaparak insanlığın, “bilimin
hayaletleri”ne karşı toplu mücadeleler verdiği hikayeleri anlatan yazarlar, 20. yüzyılın
sonunda ve 21. yüzyılın başlarında da “Yapay Zeka” konusunu bu tür kitaplara malzeme
etmiş görünüyorlar... Dolayısı ile “Yapay Zeka” nın izinden giderken, filmlerden
bildiklerimizi büyük ölçüde bir kenara bırakmak mecburiyetinde kalacak, filmlerin
anafikirlerini incelemek sureti ile de bu tür senaryoların ne gibi düşünceler kaynak alınarak
yazıldıklarına kısaca göz atacağız.
“Artificial Intelligence” kavramındaki “artificial” kelimesinin sözlükteki anlamı, “suni,
yapay” dır. “Intelligence” kelimesinin karşılığı olarak ise, “zeka”, “akıl” veya “anlayış”
kelimelerini görürüz. Biz, dilimizde yaygınlaşan bir tanım olduğundan, “zeka” kelimesini
“intelligence”ın karşılığı olarak kullanacağız. Fakat “zeka” kelimesinin az önce sözü geçen
manaların herbirini ihtiva ettiğinin, okuyucunun aklında olmasında fayda var.
Amerikan Yapay Zeka Kurumu’nun (AAAI) kurucu üyelerinden, yapay zeka programlama
dili olan “LISP” in mucidi, Standford Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri profesörlerinden
John McCarthy, “intelligence” kelimesinin tanımını şöyle yapıyor: “Zeka, (intelligence)
dünyada bir takım amaçlara ulaşma yetisinin, “hesaplanma ve ortaya çıkarılma”
bölümleridir.” Bu bağlamda tanımlanan “Zeka”nın insan zekası ile olan bağlantısından
bağımsız bir tanımı olup olmadığı sorusuna ise şu cevabı veriyor: “Henüz yok. Sorun şu ki
biz, hangi işlemlere “zeki” diyip hangilerine diyemeyeceğimizi tam olarak bilemiyoruz.
“Zeka” nın bazı işleyiş yöntemlerini anlıyoruz, bazılarını da anlamıyoruz.” “Yapay
Zeka”nın hedefinin insan zekası olduğunu söyleyen ve asıl gelinmek istenen noktanın
insanlar gibi sorunları çözebilen ve bir amaç üzerinde çalışıp ona ulaşabilen sistemler
meydana getirmek olduğunu söyleyen John McCarthy, “Yapay Zeka”nın, “İnsan zekası”nı
birebir taklit etmek olup olmadığı sorusuna ise şu cevabı veriyor: “Bazen. Ama her zaman
değil. Ve hatta normalde hiç değil. Bir yönden yapay zeka araştırmacıları insanları izleyip
onların yollarını taklit edebilirler, ama bir diğer yandan insanların hiç kullanmadıkları daha
karmaşık ve daha etkili çözüm yollarını bulup uygulamakta da tamamen serbesttirler!..”
Download