Çocuk Anneler Kavramına Adli Tıp Yaklaşımı: 3 Olgu Sunumu

advertisement
OLGU SUNUMU
Çocuk Anneler Kavramına
Adli Tıp Yaklaşımı: 3 Olgu Sunumu
Dr. Halis DOKGÖZ,a
Dr. Hakan KAR,a
Dr. Nursel GAMSIZ BİLGİN,a
Dr. Fevziye TOROSb
Adli Tıp AD, bÇocuk Psikiyatrisi AD,
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi
MERSİN
a
Geliş Tarihi/Received: 18.01.2008
Kabul Tarihi/Accepted: 12.03.2008
Bumakaleposterbildiriolarak
UluslararasıkatılımlıVII.AdliBilimler
sempozyumundasunulmuştur.
a
Yazışma Adresi/Correspondence:
Dr. Nursel GAMSIZ BİLGİN
Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi
Adli Tıp AD, MERSİN
[email protected]
ÖZET Çocuk yaşta evlilikler tanımı gereği zorla evlendirmeler kapsamına girmektedir. 4. Dünya
Kadın Konferansı Eylem Platformu’na göre; her yıl 15-19 yaşları arasında 15 milyondan fazla kız
çocuğu doğum yapmaktadır. Ülkemizde çocuk annelerin prevelansına ilişkin sağlıklı verilere
ulaşmak mümkün olmamaktadır. Ülkemizde toplumsal bir sorun olarak yeni gündeme gelen çocuk
anneler kavramı hakkında olgularla sık karşılaşma olasılığı bulunan hekimlerin duyarlılığının ve
farkındalığının artırılması ve bu konunun irdelenmesi, tartışılması amacıyla 11, 12 ve 15
yaşlarındaki 3 çocuk anne olgusu sunulmuştur. Zorla ve küçük yaşta evlendirmeler Türk Hukuku
ve uluslar arası hukukla çelişmesine rağmen ülkemizde bazı dini ve geleneksel uygulamalarla resmi
olmayan şekilde küçük yaşta evlendirmeler gerçekleşebilmektedir. Çocuk anneler konusunun tüm
boyutuyla tartışılarak, hukuksal süreçte bu konuda Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun olarak yeni
yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Çocuk anne olgularında adli tıp açısından
yükümlülük, sadece adli rapor düzenlemekle sınırlı kalmayıp, diğer klinik branşlarla ve sosyal
hizmetler, baro ve ilgili sivil toplum kuruluşları gibi birimlerle işbirliği içinde, çocuğunun yüksek
yararını göz önünde bulundurmaktır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk anne; gebelik; çocuk
ABSTRACT Childhood marriages are evaluated as marriage by force due to its definition. Every
year more than 15 million girl between the ages of 15 and 19 give birth according to the data of 4th
World Women Conference Action Platform. It is not possible to reach reliable data about the prevalence of teenage mothers in our country. We report 3 teenage mother cases in the ages of 11, 12 and
15 in the aim of increase the sensitivity and awareness of doctors about teenage mothers and discuss this phenomenon. Underage nonofficial marriages are still goes on according to some traditional
and religious rules in our country despite underage marriages by force are in contradiction with
Turkish and international law. It’s necessary to become valid legal arrangements according to Child
Rights Agreement and to discuss child mother subject with all details. Obligation of forensic medicine in teenage mother cases are not only limited with reporting the case but also includes collaboration with other related clinics, social services, bar council and with non-governmental
organizations.
Key Words: Child abuse, sexual; child psychiatry; civil rights
Turkiye Klinikleri J Foren Med 2008;5:80-84
Copyright © 2008 by Türkiye Klinikleri
80
ocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşın altındaki herkes çocuk sayılmaktadır.1 Zorla ve küçük yaşta evlendirmeler, uluslararası hukuk ve Türk hukuku ile çelişmektedir. Ayrıca çoğunlukla küçük
yaştaki çocuklar ile evlenenler veya birden fazla kadınla evlenenlerin başvurduğu hukukta yeri olmayan ve genellikle resmi nikâh törenine ek olarak yapılan imam nikâhları, yasal olmayan geleneksel bir uygulamadır.
Turkiye Klinikleri J Foren Med 2008;5
ÇOCUK ANNELER KAVRAMINA ADLİ TIP YAKLAŞIMI: 3 OLGU
Yasal evlilik yapmayan kadınların kanunların kadınlara sağladığı korunmalardan yaralanamayacağı da 1998 tarihli Ailenin Korunmasına Dair
Kanununda belirtilmektedir.2
Çocuk anne kavramı; çocukluk yaş gurubunda
gebe kalan ve çocuk doğurarak anne olan çocukları
tanımlamak için kullanılmaktadır. Bu olgular ülkemizde genellikle adolesan dönemde cinsel saldırıya
maruz kalmış ya da ailesi tarafından dini nikah ile
evlendirilmiş ve/veya evlenebilmek için evden kaçmış çocuklardan oluşmaktadır. Bunun sonucunda
çocuk yaşta gebe kalmakta ve çocuk sahibi olmaktadırlar. Ancak biyopsikososyal yönden gelişimini
tamamlamamış ve kendisi çocukluk çağında olan
annenin, çocuk büyütme ve yetiştirme gibi çok ağır
bir sorumluluğun altına girmesi, çok boyutlu bir
problem ortaya çıkarmaktadır. Çocuk yaşta evlilikler tanımı gereği zorla evlendirmeler kapsamına girmektedir. Kız çocukların zorla evlendirilmeleri;
kadınların toplumdaki eşitsiz konumlarını pekiştirmekte, hayatlarına yönelik tercih serbestisini azaltmakta, hatta ortadan kaldırmakta ve onları şiddete
karşı daha zayıf ve korumasız hale getirmektedir.
Aynı zamanda çocuk yaşta yapılan evliliğin bir sonucu olan erken yaşta hamilelik, hem annenin hem
de çocuğun sağlığını olumsuz etkilemekte ve yaşam
kalitesinde düşmeye neden olmaktadır. 4. Dünya
Kadın Konferansı Eylem Platformu’na göre; “Her
yıl 15-19 yaşları arasında 15 milyondan fazla kız çocuğu doğum yapmaktadır. Bu kadar erken yaşta anneliğin, gebelik ve doğum sırasında ortaya
çıkabilecek komplikasyonların riskini arttırdığı ve
böyle durumların anne ölüm oranını arttırdığı bilinmektedir. Ayrıca çocuk annelerin çocuklarının
sağlık ve beslenme sorunu yaşama, ekonomik ve
sosyal açıdan daha düşük bir düzeyde yaşama, istismara uğrama ve süreçte suça eğilim risklerinin artmış olduğu bilinmektedir. Ayrıca, çocuk annelerin
çocuklarının hastalığa yakalanma ve ölüm oranlarının normal populasyona göre daha yüksek olduğu
belirtilmektedir.1,3-9
Ülkemizde çocuk annelerin prevalansına ilişkin sağlıklı verilere ulaşmak mümkün olamamaktadır. Ülkemizde toplumsal bir sorun olarak yeni
gündeme gelen çocuk anneler kavramı hakkında
olgularla sık karşılaşma olasılığı bulunan hekimleTurkiye Klinikleri J Foren Med 2008;5
Halis DOKGÖZ ve ark.
rin duyarlılık ve farkındalığının arttırılması ve bu
konunun irdelenmesi, tartışılması amacıyla 20052006 yıllarında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başvuran 11, 12 ve 15 yaşlarındaki 3 çocuk anne
olgusu sunulmuştur.
OLGU 1
1994 doğumlu, toplam altı kardeşe sahip bir kız çocuğu. Kardeşlerin dördü babanın ilk evliliğinden,
biri annenin ikinci evliliğinden, anne-babasının
ikinci evliliğinden kendisi ve dokuz yaşında bir kız
kardeşi var. Babası 64 yaşında, eğitimsiz, inşaat işçisi, annesi 56 yaşında eğitimsiz, ev hanımı.
Alınan öyküde; kendisi ve dokuz yaşındaki öz
kardeşinin ailenin ekonomik koşullarının yetersiz
olması nedeniyle Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumunda kaldıklarını, hafta sonları ailesinin
yanına izinli olarak gidebildiklerini, karnının büyümesinden şüphelenen annesi tarafından doktora götürüldüğünü, hastanede yapılan muayene ve
tetkikler sonucunda altı aylık hamile olduğunun
tespit edildiğini, bunun üzerine başka bir ildeki
Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna nakledildiğini ifade etmektedir. 35 haftalık gebe iken
hastanemize başvuran olgu Kadın Doğum servisine yatırıldı ve vajinal yolla apgar skoru 9/10 olan,
2450 gr. ağırlığında canlı erkek bebek doğurtuldu.
Doğumdan sonra Cumhuriyet Savcılığı’nın istemi
doğrultusunda nesep tayininde kullanılmak ve şüpheliler ile karşılaştırılmak üzere anne ve bebekten
kan alınarak gönderildi. Olgu çocuk psikiyatri bölümüne konsülte edildi, burada yapılan değerlendirmede, olgunun orta derecede mental retarde
(IQ:45) olduğu, posttravmatik stres bozukluğu olduğu saptandı ve medikal tedavi başlandı. Taburcu
edildikten sonra anne, bebek ve diğer kardeşler
farklı illerdeki Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme
Kurumlarına yerleştirildiği öğrenildi. Olgu kontrollerine gelmedi.
OLGU 2
1993 doğumlu, iki erkek kardeşe sahip, kız çocuğu.
Anne 45 ve baba 55 yaşında, çiftçi ve eğitimsiz.
Alınan öyküde; ailesi ile birlikte köyde yaşamakta iken bulantı, kusma gibi şikâyetlerinin olması nedeni ile babası tarafından Devlet
81
Halis DOKGÖZ ve ark.
ÇOCUK ANNELER KAVRAMINA ADLİ TIP YAKLAŞIMI: 3 OLGU
Hastanesine getirildiğini, yapılan muayenesi ve tetkikleri sonucunda 20 haftalık hamile olduğunun
tespit edildiğini ve olayın adli mercilere bildirildiğini, babası tarafından yaklaşık 2 yıldır pek çok kez
cinsel ilişkiye zorlandığını, ilk mensturasyon olayının ardından yaşanan istismar sonucu gebe kaldığını ifade etmektedir. Hastanemize; gebeliğin 20.
haftada olması nedeniyle mağdurun ve ailesinin rızası dahilinde gebeliğin sonlandırılması için gönderilen hastaya heyet kararı ile medikal abortus
yapıldı. Abortus materyali nesep tayini açısından,
şüpheli babanın DNA’sı ile karşılaştırılmak üzere
Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi. Olgu çocuk
psikiyatri bölümüne konsülte edildi, yapılan ruhsal muayenesi sonucunda; posttravmatik stres bozukluğu, majör depresif bozukluk olduğu saptandı
ve medikal tedavi başlandı. Cumhuriyet Savcılığı’na, olgunun aile yanından alınarak sosyal koruma
altına alınmasının uygun olacağı bildirildi. Ancak
bu aşamadan sonra olgu kontrol muayenelerine
gelmedi.
OLGU 3
1990 doğumlu, 8 çocuklu bir ailenin 5. çocuğu. Eğitimsiz. Baba 45 yaşında, ilkokul mezunu, anne 45
yaşında ve eğitimsiz, aile çiftçilik yapıyor.
Alınan öyküde; ağabeyin alkolü fazla alıp sarhoş olduğu bir gün zorla cinsel ilişkiye girdiklerini ve bu ilişkiden sonra ailesi tarafından karın
şişme şikayeti ile Devlet Hastanesine götürüldüğünü, yapılan muayene ve tetkikleri sonucunda
6.5 aylık hamile olduğunun tespit edildiğini ve adli mercilere bildirildiğini, Sosyal Hizmetler tarafından ailesinden alınarak kadın sığınma evine
yerleştirildiğini, doğum zamanı geldiğinde hastanemize gönderildiğini ifade etmektedir. Hastanemiz tarafından doğum yaptırılan olgudan ve
bebeğinden nesep tayini açısından, kan alınarak
şüpheli babanın DNA’sı ile karşılaştırılmak üzere
Cumhuriyet Savcılığı’na gönderildi. Hasta çocuk
psikiyatri bölümüne konsülte edildi, yapılan ruhsal muayenesi sonucunda; posttravmatik stres bozukluğu, majör depresif bozukluk olduğu saptandı
ve medikal tedavi başlandı. Anne kadın sığınma
evine geri gönderildi. Bebeğin önce Çocuk Esirgeme Kurumuna teslim edildiği, daha sonra evlatlık
82
olarak verildiği öğrenildi. Olgu çocuk psikiyatrisi
kontrollerinde klinik düzelme gösterdi ve halen
ilaçsız takibine devam ediliyor.
TARTIŞMA
ABD’de 1950’lerin sonunda 1000 doğumdan 96’sını çocuk anneler (15-19 yaş arası) oluşturmakta
iken bu oran 1957’de 2000 doğumda 49 olarak belirtilmiştir. 1960’larda, 1970’lerde ve 1980’lerde bu
oran giderek düşmüş ancak 1988-1991 yılları arasında tekrar yükselişe geçtikten sonra, 1990’lı yıllarda tekrar düşme eğilimine girmiştir.8 1996
yılında İngiltere ve Galler’de yapılan bir çalışmada; tüm doğum yapan anneler içinde %7’sinin 20
yaş altında olduğu, bunların sosyoekonomik düzeyinin düşük olduğu, yetersiz eğitim düzeyine sahip
oldukları ve bu doğumların düşük doğum ağırlığı
olduğu, yüksek infant mortalite riski taşıdığı ve bazı konjenital anomali risklerinin arttığı bildirilmektedir.9 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’nın
1998 yılı bulgularına göre, ilk evlenme yaşı ortalaması 19.5 olup, 15-19 yaş grubu kadınların %15.2’si
evli olduğu, doğumların %15’inin 15-19 yaş grubundaki kadınlara ait adolesan gebeliği sonucu olduğu ve anne ölümleri açısından büyük risk taşıyan
adolesan doğumların %15.9’u Doğu Anadolu,
%10’u Kuzey Anadolu ve %17.2’si kırsal alanlardadır.1,4,5 Çocuk Vakfı Türkiye Çocuk Bilim Merkezi,
“7 Ekim Dünya Çocuk Günü’’ dolayısıyla “Türkiye’nin Çocuk Karnesi’’ başlıklı raporuna göre, toplam nüfusu 67 milyon 803 bin 927 olan Türkiye’nin
hane halkı ortalaması 4.2 kişi, doğurganlık oranı
yüzde 1.9 ve adölesan annelik oranı da yüzde
7.9’dur. Her yıl 1 milyon 325 bin bebeğin doğduğu
Türkiye’de, bebek ölüm oranı binde 37, anne ölüm
oranı ise binde 53’dür. Toplam nüfusun yüzde
39.7’sini 0-18 yaş arası oluştururken, 4-18 yaş arasındaki çocuk nüfusun içinde 1 milyon 100 bin
özürlü bulunmaktadır.3,4 Bu verilerden anlaşıldığı
üzere çocuk anneler problemi hem gelişmiş hem de
gelişmekte olan ülkelerde azımsanmayacak oranlarda görülmekte olup, ülkemiz açısından da durum ciddi boyutlara ulaşmıştır.
Çocuk anne kavramı; adolesan döneminde
cinsel saldırı ya da ensest ilişkiye maruz kalma veya ailesi tarafından zorla ya da kandırılarak evlenTurkiye Klinikleri J Foren Med 2008;5
ÇOCUK ANNELER KAVRAMINA ADLİ TIP YAKLAŞIMI: 3 OLGU
dirilme ve/veya kaçarak evlenme sonucu çocuk
yaşta gebe kalma ve çocuk sahibi olma sonucu,
kendisi biyopsikososyal yönden gelişimini tamamlamamış annenin, çocuk büyütme ve yetiştirme gibi çok ağır bir sorumluluğun altına girmesi ile
ortaya çıkan çok boyutlu bir problemdir.1 Fiziksel
ve ruhsal gelişimini henüz tamamlamış çocuğun erken yaşta anne olması gebelik, doğum ve postpartum dönemde fiziksel ve ruhsal komplikasyonlara
neden olabilmekte ve bu nedenlerden dolayı anne
ölüm oranları, bebeklerin hastalığa yakalanma ve
ölme oranları diğerlerine göre daha yükselebilmektedir.3,5-8,10-12 Ruhsal komplikasyonların nedenleri sadece gebelik, doğum ve postpartum
dönemden kaynaklanmayıp gebelik eylemine ve
devamında erken yaşta anne olmalarına neden olan
cinsel saldırıdan da kaynaklanmaktadır. En sık post
travmatik stres bozukluluğu, anksiyete bozukluğu
ve depresyon gibi ruhsal problemler ortaya çıkmaktadır.5,9,12-16
Çocuk anne kavramı sadece tıbbi bir konu olmayıp aynı zamanda sosyal ve hukuksal boyutları
da olan bir kavramdır. Çalışmamızda her ne kadar
cinsel saldırı mağduru olan çocuk anne olguları sunulmuş olmakla birlikte ülkemizde çocuk anne olarak tanımlanan olguların çoğunluğunu küçük yaşta
gayrı resmi olarak evlendirilmiş çocuklar oluşturmaktadır.10 Türkiye’de çocuk yaşta yapılan evliliklerin kırsal kesimlerde daha yaygın olduğu, ancak
oransal açıdan kent ile arasında belirgin bir fark olmadığı, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaygın olduğu belirtilmektedir. Erken yaş
evliliklerde, akraba evlilikleri en çok birinci dereceden akrabalar, yani kuzenler arasında gerçekleşmektedir ve çoğunlukla dini nikâh şeklindedir. Bu
kız çocuklarının çoğu tarım sektöründe ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır. Alt sosyo-ekonomik
ailelerin kız çocuklarının, çocuk yaşta evlilik riskinin daha yüksek olduğu belirtilmektedir.10 Kızların çocuk yaşta evlenmeleri ve özellikle akraba
evliliği yapmaları, ülkemizde bebek ve anne ölümlerinin oranını arttıran en önemli faktörlerden biridir. Yasal açıdan zorla ve çocuk yaşta
evlendirmeler, uluslararası hukuk ve Türk hukuku
ile çelişmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 124.
maddesinde; erkek veya kadın onyedi yaşını dolTurkiye Klinikleri J Foren Med 2008;5
Halis DOKGÖZ ve ark.
durmadıkça evlenemez, ancak hâkim olağanüstü
durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir, 134. maddesinde; nikah kıymaya
evlendirme memurluğunda mevcut resmi memurlar yetkilidir. 143. maddede ise; dini nikah ancak
resmi nikah kıyıldıktan sonra kıyılabilir, 149.,150.
ve 151. maddelerde ise; hiç kimse zorla evlendirilemez, kişi küçük de olsa öncelikle kendi izni alınır,
zorlandığı durumda savcılığa suç duyurusunda bulunabilir, ibareleri yer almakta, ayrıca Türk Ceza
Kanunu’nun 230. maddesinde resmi nikah olmadan dini nikah yapan ve yaptıranlara iki ila altı ay
hapis cezası öngörülmektedir.17,18 Bütün bu yasal
düzenlemelere rağmen ülkemizde hala çocuk yaşta ve zorla evlendirmeler devam etmektedir. Eğitim ve kısıtlı ekonomik olanaklarının kız çocuklar
aleyhine varlığını sürdürdüğü sürece de kız çocuklarının erken yaşlarda evlenmeye devam edeceği
ileri sürülmektedir.1,3,4,19 Bu nedenle yasaların çıkarılmasından çok uygulamaya geçirilmesinin çok daha önemli olduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca Türk
Medeni Kanun’un 124. maddesinde yer alan
“hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir
sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya
kadının evlenmesine izin verebilir” ibaresi çocuk
yaşta evliliklere yasal açık kapı bırakmaktadır. Bu
maddenin tekrar gözden geçirilmesi ve ülkemizin
taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun
hale getirilmesi gerekmektedir.
Çalışmamızda sunulan olgularda olduğu gibi,
bazı çocuk anne olguları hastanelere cinsel saldırı
ve/veya ensest olgusu olarak başvurabilmektedir.
Bu durumda olgunun tıbbi yönünün yanı sıra hukuki yönü de ön plana çıkmaktadır. Çocuk hastanın öncelikle adli vaka olarak değerlendirilip,
gebelik yönünden değerlendirilmesinden sonra
mutlaka adli tıp ve çocuk psikiyatrisi bölümlerince
de değerlendirmeye alınmalıdır. Hekimlerce olgunun yasal mercilerine bildirilmesi yasal bir zorunluluktur. Adli tıp açısından yükümlülük, sadece
adli rapor düzenlemekle sınırlı kalmayıp, diğer klinik branşlarla ve sosyal hizmetler, baro ve ilgili sivil toplum kuruluşları gibi birimlerle işbirliği
içinde, çocuğunun yüksek yararı gözetilmesi olmalıdır. Ayrıntılı anamnez, gerekli muayene ve tet83
Halis DOKGÖZ ve ark.
ÇOCUK ANNELER KAVRAMINA ADLİ TIP YAKLAŞIMI: 3 OLGU
kiklerden sonra, ilgili bölümlerle konsülte edilmeli
ve adli raporun sonuç kısmına klasik cinsel saldırı
muayenesi bulgularının yanı sıra, yargı sürecini
uyarıcı nitelikte kanaatler yazılmalıdır. Bunlara örnek olarak; “olgunun çocuğun fiziksel ve cinsel istismarı olarak değerlendirilmesinin uygun olacağı”,
“olay nedeni ile çocuğun ruh sağlığının bozulmuş
olup, psikiyatri bölümünce takip ve tedavisinin gerektiği”, “çocuğun baba ile aynı ortamda yaşamasının uygun olmadığı, “çocuğun sosyal koruma altına
alınmasının uygun olacağı”, “gebeliğin sonlandırılmasının uygun olacağı” gibi yargı sürecinde izlenecek yolu belirlemede yardımcı olacak ifadeler
sayılabilir.
Çocuk anne olgularında değerlendirilmesi gereken diğer bir boyut da gebeliğin sonlandırılıp
sonlandırılmayacağıdır. Yasal olarak kişinin rızası
ile 10 haftaya kadar olan gebelikler tıbben sonlandırılabilmektedir. Ancak Türk Ceza Kanunu’nun
99. maddesinin 6. fıkrasına göre; kadının mağduru
olduğu bir suç sonucu gebe kalması halinde; 20 haftaya kadar olan gebelikler, kadının rızası olması
kaydıyla tıbben sonlandırılabilmektedir.18 Sunulan
2. olguda 20 haftalık olan gebelik sonlandırılmış, 1.
ve 3. olguda gebelikler 6 ve 6.5 aylık olduğundan
sonlandırılma işlemi uygulanmamıştır.
Çalışmamızda her üç olguda da; Kadın Hastalıkları ve Doğum, Çocuk Psikiyatrisi ve Adli Tıp
Anabilim Dalları kendi aralarında ve yasal merciler
ve sosyal hizmetler ile işbirliği içinde çocukların
yüksek yararı gözetilerek hareket edilmiş ve hukuksal süreç hızlandırılmıştır.
SONUÇ
Çocuk anne kavramı; sadece tıbbi bir konu olmayıp
sosyal ve hukuksal boyutları da olan çok boyutlu bir
problemdir. Bu nedenle adli tıp açısından yükümlülük, sadece adli rapor düzenlemekle sınırlı kalmayıp, diğer klinik branşlarla ve sosyal hizmetler, baro
ve ilgili sivil toplum kuruluşları gibi birimlerle işbirliği içinde, çocuğunun yüksek yararı gözetilerek sosyal koruma programlarının oluşturulmasında da
belirleyici olmalıdır. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu ile birlikte çocuk haklarına yönelik olumlu değişimler olmakla
birlikte ülkemizin imzaladığı Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin bir an önce iç hukukta işlerlik kazanarak
uygulamaya geçmesi gerekmektedir.
KAYNAKLAR
1.
Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Uygulama El
kitabı. Ankara: UNICEF, Ajans-Türk Basın ve
Yayım; 2000. s.332-3.
2.
4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun.
23233 sayılı Resmi Gazete, 17.01.1998.
3.
Taşkın Ş, Atak N. Bebek ve çocuk ölümlerinin
değerlendirilmesi, Türkiye Nüfus ve Sağlık
Araştırması, 1993 ve 1998. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Mecmuası 2004;57):1-12.
4.
5.
Uyanık D, Doğan S. Kız Çocukları
Açısından Erken Yaş Evliliği [Internet].
http://www.die.gov.tr/tkba/paper1_1.pdf. Erişim tarihi: 22.01.2008.
Giardino J, Gonzalez A, Steiner M, et all. Effects of motherhood on physiological and subjective responses to infant cries in teenage
mothers: A comparison with non-mothers and
adult mothers. Horm Behav 2008;53:149-58.
6.
Kumar A, Singh T, Basu S, Pandey S, Bhargava V. Outcome of teenage pregnancy. Indian J Pediatr 2007;74:927-31.
7.
Zeck W, Bjelic-Radisic V, Haas J, Greimel E.
Impact of adolescent pregnancy on the future
84
8.
9.
life of young mothers in terms of social, familial, and educational changes. J Adolesc
Health 2007;41:380-8.
13. Wayland J, Rawlins R. African American teen
mothers’ perceptions of parenting. J Pediatr
Nurs 1997;125:13-20.
Boonstra H. Teen pregnancy: Trends and lessons learned. Special Analysis. The Guttmacher
Report on Public Policy [Internet]. 2002 Feb
[cited 2008 Jan 01]; 5(1). Available from:
http://www.guttmacher.org/pubs/tgr/05/1/
gr050107.html.
14. Rhode, D. Adolescent pregnancy and public
policy. Political Science Quarterly 19931994;108:635-69.
Botting B, Rosato M, Wood R. Teenage mothers and the health of their children. Popul
Trends 1998;93:19-28.
10. Turan N, Dokgöz H. Çocuk anneler. Adli Tıp
Bülteni 2007;12:136-41.
15. Bowman K. The challenges of studying
childhood sexual abuse among adolescent
mothers. Fam Community Health 2008;31:
15-23.
16. Fiscella , Kitzman H J, Cole RE, et al. Does
Child Abuse Predict Adolescent Pregnancy?
Pediatrics 1998;101:620-4.
17. Türk Medeni Kanunu. Ankara: Seçkin
Yayınevi; 2005.
11. Aber JL, Brooks-Gunn J, Maynard RA.
Effects of welfare reform on teenage parents
and their children. Future Child 1995;5:
53-71.
18. Türk Ceza Kanunu, İstanbul: Adil Yayınevi;
2005.
12. Lang AJ, Rodgers CS, Lebeck MM. Associations between maternal childhood maltreatment and psychopathology and aggression
during pregnancy and postpartum. Child
Abuse Neglect 2006;30:17-25.
19. Jacobs JL. Gender, race, class, and
the trend toward early motherhood. A feminist analysis of teen mothers in contemporary society. J Contemp Ethnogr 1994;22:
442-62.
Turkiye Klinikleri J Foren Med 2008;5
Download