ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ

advertisement
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ
Süleyman BAYRAM
CHEK2 GENİNDEKİ MUTASYONLAR İLE HEPATOSELÜLER KANSER
VE KOLOREKTAL KANSER ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2010
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
CHEK2 GENİNDEKİ MUTASYONLAR İLE HEPATOSELÜLER KANSER
VE KOLOREKTAL KANSER ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI
Süleyman BAYRAM
DOKTORA TEZİ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Bu Tez 31/5/2010 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/
Oyçokluğu ile Kabul Edilmiştir.
………………....................
…………………………..
……................................
Prof.Dr.Mehmet TOPAKTAŞ
Prof.Dr.Hikmet AKKIZ
Prof. Dr. Salih KAFKAS
Danışman
2. Danışman
Üye
...………………...............
...………………………..
Prof.Dr.Eyyüp RENCÜZOĞULLARI
Prof. Dr. Gökhan CORAL
Üye
Üye
Bu Tez Enstitümüz Biyoloji Anabilim Dalında hazırlanmıştır.
Kod No:
Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL
Enstitü Müdürü
Bu Çalışma Ç. Ü. Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir.
Proje No: FEF2008D4
Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge ve fotoğrafların
kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
ÖZ
DOKTORA TEZİ
CHEK2 GENİNDEKİ MUTASYONLAR İLE HEPATOSELÜLER KANSER
VE KOLOREKTAL KANSER ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI
Süleyman BAYRAM
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. Mehmet TOPAKTAŞ
2. Danışman : Prof. Dr. Hikmet AKKIZ
Yıl: 2010, Sayfa: 161
Jüri
: Prof. Dr. Mehmet TOPAKTAŞ
: Prof. Dr. Hikmet AKKIZ
: Prof. Dr. Salih KAFKAS
: Prof. Dr. Eyyüp RENCÜZOĞULLARI
: Prof. Dr. Gökhan CORAL
Hücre döngüsü kontrol noktası kinaz 2 (CHEK2) proteini çok çeşitli hücre
tiplerinde DNA hasarı yanıtına katılır. Bu yüzden farklı kanser türlerine yatkınlığın
belirlenmesi için bu protein genindeki mutasyonların saptanması önemlidir. CHEK2
genindeki mutasyonlar (I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC) serin/treonin kinaz
aktivitesini bozar ve bu mutasyonlar çeşitli türdeki kanserler ile ilişki gösterir. Bu
çalışmada, CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının Türk
populasyonunda hepatoselüler ve kolorektal kanser gelişiminde önemli bir rol
oynayıp oynamadıklarının araştırılması amaçlanmıştır.
Toplam 210 kolorektal kanserli vaka, 165 hepatoselüler kanserli vaka ve 446
sağlıklı kontrolde CHEK2 gen mutasyonları PCR-RFLP ve ARMS-PCR metotları ile
araştırılmıştır. Kolorektal kanserli, hepatoselüler kanserli ve sağlıklı kontrollerin
hiçbirinde CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları saptanmamıştır.
Türk populasyonunda, CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları yok
veya çok seyrek olabilir ve bunun yanında hepatoselüler ve kolorektal kanser
oluşumu üzerine bir katkıları olmayabilir. Sonuç olarak, bu çalışma sonuçları
doğrultusunda Türk populasyonunda CHEK2 mutasyonlarının klinik olarak
genotiplendirilmesinin gerekmediği ortaya çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları,
Hepatoselüler kanser, Kolorektal kanser, Türk populasyonu.
I
ABSTRACT
Ph. D. THESIS
INVESTIGATION ON THE RELATION OF THE MUTATIONS IN CHEK2
GENE TO HEPATOCELLULAR AND COLORECTAL CANCERS
Süleyman BAYRAM
DEPARTMENT OF BIOLOGY
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF ÇUKUROVA
Supervisors :Prof. Dr. Mehmet TOPAKTAŞ
:Prof. Dr. Hikmet AKKIZ
Year: 2010, Pages: 161
Jury
:Prof. Dr. Mehmet TOPAKTAŞ
:Prof. Dr. Hikmet AKKIZ
:Prof. Dr. Salih KAFKAS
:Prof. Dr. Eyyüp RENCÜZOĞULLARI
:Prof. Dr. Gökhan CORAL
The cell cycle checkpoint kinase 2 (CHEK2) protein participates in the DNA
damage response in many cell types. Therefore to determine the susceptibility to
various cancer types it is important to detect mutations in this protein coding gene.
Germline mutations in CHEK2 (I157T, IVS2 + 1 G>A and 1100delC) impair
serine/threonine kinase activity and these mutations are associated with a range of
cancer types. This study aimed to investigate whether CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A
and 1100delC mutations play an important role in the development of hepatocellular
and colorectal carcinomas in Turkish population.
A total of 210 colorectal cancer cases, 165 hepatocellular cancer cases and
446 healthy controls were investigated for CHEK2 mutations by PCR-RFLP and
ARMS-PCR methods. None of the colorectal cancer cases, hepatocellular cancer
cases and healthy controls carried the CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A and 1100delC
mutations. In conclusion, our results show that CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A and
1100delC mutations may be absent or be very infrequent and may not contribute to
the predisposition for hepatocellular and colorectal carcinomas in Turkish
population. Overall, our data suggest that genotyping of CHEK2 mutations in clinical
settings in the Turkish population should not be recommended.
Key words: CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A and 1100delC mutations, Hepatocellular
cancer, Colorectal cancer, Turkish population
II
TEŞEKKÜR
Çalışmamın her aşamasında yardımlarını esirgemeyen yapıcı ve yönlendirici
fikirleri ile bana daima yol gösteren öğrencileri olmaktan mutluluk duyduğum
danışman hocalarım Prof. Dr. Mehmet TOPAKTAŞ’a ve Prof. Dr. Hikmet AKKIZ’a
sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
Doktora Tez İzleme Komitesi üyesi Sayın Prof. Dr. Salih KAFKAS’a ve
Prof.
Dr.
Eyyüp
RENCÜZOĞULLARI’na
çalışmamın
tüm
aşamalarında
yönlendirici ve olumlu katkılarından dolayı teşekkür ederim. Doktora tezi jüri üyesi
Sayın Prof. Dr. Gökhan CORAL’a yapıcı ve yönlendirici fikirleriyle katkıda
bulunduğu için teşekkürlerimi sunarım.
Bütün çalışmalarımda, her konuda çok büyük yardımlarını gördüğüm Ç.Ü.
Tıp Fakültesi Dahiliye Gastroenteroloji Moleküler Biyoloji laboratuvarı sorumlusu
Sağlık Teknikeri Aynur BEKAR’a ve Kimyager Ersin AKGÖLLÜ’ye teşekkürlerimi
sunarım. Ayrıca tez çalışmalarım sırasında yardımlarını gördüğüm, Uzman Dr.
Burhan ÖZDİL, Uzman Dr. Banu KARA, Dr. Ahmet Taner SÜMBÜL ve Dr. Havva
YEŞİL’e teşekkürlerimi sunarım.
Kalıtsal CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları bulunan ve
çalışmamızda pozitif kontrol olarak kullanılan bireylerin biyolojik materyallerini
(DNA ve periferik kan) gönderen Dr. Heli NEVANLINNA (Finlandiya), Dr. Cezary
CYBULSKI (Polonya), Dr. Natalia BOGDANOVA (Almanya), Dr. Børge G.
NORDESTGAARD (Danimarka) ve Dr. Darina V. KONSTANTINOVA’a
(Bulgaristan) en içten teşekkürlerimi sunarım.
Doktora çalışmalarım esnasında tüm bölüm olanaklarından yararlanmamı
sağlayan Ç.Ü. Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı çalışanlarına ve
projemize maddi destek veren Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi’ne (Proje no:
FEF2008D4) teşekkürlerimi sunarım.
Çalışmalarım sırasında bana her zaman destek olan sevgili aileme sonsuz
teşekkürlerimi sunarım.
III
İÇİNDEKİLER
SAYFA
ÖZ ...................................................................................................................... I
ABSTRACT ....................................................................................................... II
TEŞEKKÜR ....................................................................................................... III
İÇİNDEKİLER ................................................................................................... IV
ÇİZELGELER DİZİNİ ....................................................................................... XI
ŞEKİLLER DİZİNİ ............................................................................................ XII
SİMGELER VE KISALTMALAR ..................................................................... XIV
1.GİRİŞ .............................................................................................................. 1
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................ 15
2.1. CHEK2 Mutasyonlarının Akciğer Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar ..................................................... 15
2.2. CHEK2 Mutasyonlarının Beyin Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................... 16
2.3. CHEK2 Mutasyonlarının Böbrek Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................... 16
2.4. CHEK2 Mutasyonlarının Kolorektal Kanser Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................... 16
2.5. CHEK2 Mutasyonlarının Li-Fraumeni Sendromu Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................... 21
2.6. CHEK2 Mutasyonlarının Lösemi Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar ...................................................................... 22
2.7. CHEK2 Mutasyonlarının Meme Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................... 22
2.8. CHEK2 Mutasyonlarının Melanoma Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................... 40
2.9. CHEK2 Mutasyonlarının Mesane Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................... 41
2.10. CHEK2 Mutasyonlarının Ovaryum Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar ................................................... 41
IV
2.11. CHEK2 Mutasyonlarının Özefagus Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar .................................................. 42
2.12. CHEK2 Mutasyonlarının Pankreas Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar ................................................... 43
2.13. CHEK2 Mutasyonlarının Prostat Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar ................................................... 43
2.14. CHEK2 Mutasyonlarının Rahim Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar ................................................... 46
2.15. CHEK2 Mutasyonlarının Tiroit Kanseri Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar ................................................... 46
2.16. CHEK2 Genindeki Mutasyonların Çeşitli Kanserlerin Oluşumuyla
İlişkisini Araştıran Çalışmalardan Elde Edilen Sonuçların
Toplu Değerlendirilmesi ....................................................................... 46
3. MATERYAL ve METOD............................................................................... 49
3.1. Hasta ve Kontrol Grubu ......................................................................... 49
3.2. Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Deney Ekipmanları ........................... 50
3.2.1. Kullanılan Kimyasal Maddeler ...................................................... 50
3.2.1.1.Agaroz (Sigma) .................................................................. 50
3.2.1.2. Etil Alkol (Merck) ............................................................ 51
3.2.1.3. İzopropanol (Sigma) ......................................................... 51
3.2.1.4. Ksilol (Merck) .................................................................. 52
3.2.1.5. Mineral Yağ (Sigma) ........................................................ 52
3.2.1.6. Brom Fenol Mavisi (Sigma) .............................................. 53
3.2.1.7. Ksilen Siyanol FF (Sigma) ................................................ 53
3.2.1.8. Gliserol (Sigma) ................................................................ 54
3.2.1.9. Trizma-Baz (Sigma) .......................................................... 55
3.2.1.10. Etilendiamin tetraasetik asit (EDTA) (Sigma) ................. 55
3.2.1.11. Borik Asit (Sigma) .......................................................... 55
3.2.1.12. Suyla Hazırlanmış % 1’lik Etidyum Bromür
Çözeltisi (Merck) ............................................................ 56
3.2.1.13. DNA Polimeraz Enzimi (Fermentas) ............................... 57
V
3.2.1.14. Deoksiribonükleosid Trifosfat Seti (dNTP)(Promega) ...... 57
3.2.1.15. DNA Marker (Promega) .................................................. 58
3.2.1.16. CHEK2 I157T Mutasyonun Analizinde Kullanılan
Primer Çifti ...................................................................... 59
3.2.1.17. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonun Analizinde
Kullanılan Primer Çifti .................................................... 60
3.2.1.18. CHEK2 1100delC Mutasyonun Analizinde
Kullanılan Primer Çiftleri................................................. 60
3.2.1.19. DNA İzolasyon Kiti (Roche) ............................................ 62
3.2.1.20. PstI Restriksiyon Endonükleaz (New England Biolabs) ... 63
3.2.1.21. Hyp188III Restriksiyon Endonükleaz
(New England Biolabs) ................................................... 64
3.1.2. Kullanılan Deney Ekipmanları....................................................... 66
3.2.2.1. Santrifüjler ......................................................................... 66
3.2.2.2. Derin Dondurucular ........................................................... 66
3.2.2.3. Steril Kabin........................................................................ 66
3.2.2.4. Polimeraz Zincir Reaksiyon Aleti (Termal Cycler) ............ 66
3.2.2.5. Vorteks Aleti ..................................................................... 67
3.2.2.6. Kuru Isıtıcı......................................................................... 67
3.2.2.7. Hasas Terazi ...................................................................... 67
3.2.2.8. Manyetik Isıtcı ve Karıştıcı ................................................ 67
3.2.2.9. Buzdolabı .......................................................................... 68
3.2.2.10. Jel Elektroforez Sistemi ................................................... 68
3.2.2.11. Jel Görüntüleme Sistemi .................................................. 68
3.2.2.12. Jel Analiz Sistemi ............................................................ 68
3.2.2.13. Otomatik Mikropipetler.................................................... 68
3.3. DNA İzolasyonu .................................................................................... 69
3.3.1. Periferik Kandan DNA İzolasyonu ................................................ 69
3.3.2. Parafine Gömülü Kolorektal Kanser Dokusundan
DNA İzolasyonu ............................................................................ 70
3.4. Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) ...................................................... 72
VI
3.5. Agaroz Jel Elektroforezi......................................................................... 75
3.5.1. % 2.5’lik Agaroz Jelin Hazırlanması.............................................. 75
3.5.2. PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR Örneklerinin Jele
Konması ve Elektroforez ............................................................... 75
3.6. CHEK2 I157T Mutasyonun PCR-RFLP Yöntemi ile Belirlenmesi ......... 76
3.6.1. CHEK2 I157T Mutasyonunu Saptamak Amacıyla Bu Mutasyonun
Olabileceği DNA Bölgesinin PCR ile Çoğaltılması........................ 76
3.6.2. CHEK2 I157T Mutasyonunun Bulunabileceği Bölgenin
PCR İşlemi Sonucunda Görüntülenmesi ........................................ 79
3.6.3. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olup Olmadığını Belirlemek
İçin RFLP Analizi. ........................................................................ 80
3.7. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonun PCR-RFLP Yöntemi
ile Belirlenmesi ..................................................................................... 84
3.7.1. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunu Saptamak Amacıyla
Bu Mutasyonun Olabileceği DNA Bölgesinin
PCR ile Çoğaltılması ..................................................................... 84
3.7.2. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Bulunabileceği
Bölgenin PCR İşlemi Sonuçunda Görüntülenmesi ......................... 87
3.7.3. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Olup Olmadığını
Belirlemek İçin RFLP Analizi ....................................................... 88
3.8. CHEK2 1100delC Mutasyonun Allele Özgü Mutasyon Belirleme
Yöntemi ile Belirlenmesi........................................................................ 91
3.8.1. CHEK2 1100delC Mutasyonu İçin PCR İşlemi.............................. 94
3.8.2. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Analizinin Agaroz Jel
Elektrofez ile Analizi ..................................................................... 97
3.9. İstatistiksel Analizler .............................................................................. 101
4. BULGULAR .................................................................................................. 103
4.1. Çalışma Gruplarını Oluşturan Bireylerin Genel Bilgileri ........................ 103
4.1.1. Kontrol Çalışma Grubunu Oluşturan Bireylerin
Genel Bilgileri ............................................................................... 103
4.1.2. Kolorektal Kanser Çalışma Grubunu Oluşturan Bireylerin
VII
Genel, Klinik ve Patolojik Bilgileri ................................................ 103
4.1.3. Hepatoselüler Kanser Çalışma Grubunu Oluşturan
Bireylerin Genel ve Klinik Bilgileri ............................................... 107
4.2. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma
Gruplarında CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC Mutasyon
Sıklıklarının Dağılımları......................................................................... 109
4.2.1. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser
Çalışma Gruplarında CHEK2 I157T Mutasyonunun
(Nokta Mutasyonu) Sıklığı ............................................................ 110
4.2.2. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma
Gruplarında CHEK2 IVS2 + 1 G>A Mutasyonunun
(Nokta Mutasyonu) Sıklığı ............................................................ 112
4.2.3. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma
Gruplarında CHEK2 1100delC Mutasyonunun (Bir Nükleotid
Delesyonu Sonucu Oluşan Çerçeve Kayması Mutasyonu)
Sıklığı............................................................................................ 114
5. TARTIŞMA ................................................................................................... 117
5.1. CHEK2 Mutasyonlarının Türk Populasyonununda Kolorektal
Kanser Oluşumu Üzerine Etkileri ........................................................... 117
5.2. CHEK2 Mutasyonlarının Türk Populasyonununda Hepatoselüler
Kanser Oluşumu Üzerine Etkileri ........................................................... 126
6. SONUÇ ve ÖNERİLER.................................................................................. 139
KAYNAKLAR ................................................................................................... 141
ÖZGEÇMİŞ ....................................................................................................... 161
VIII
ÇİZELGELER DİZİNİ
SAYFA
Çizelge 2.1. CHEK2 Genindeki Mutasyonların Çeşitli Kanserlerle İlişkisi......... 47
Çizelge 3.1. CHEK2 Genindeki I157T Mutasyonunu Saptamak İçin
Kullanılan Primerlerin Uzunlukları, Erime sıcaklıkları,
GC Oranı ve Baz Dizisi.................................................................... 59
Çizelge 3.2. CHEK2 Genindeki IVS2 + 1G>A Mutasyonunu Saptamak İçin
Kullanılan Primerlerin Uzunlukları, Erime sıcaklıkları,
GC Oranı ve Baz Dizisi.................................................................... 60
Çizelge 3.3. CHEK2 Genindeki 1100delC Mutasyonunu Saptamak İçin
Kullanılan Primerlerin Uzunlukları, Erime Sıcaklıkları,
GC Oranları ve Baz Dizileri............................................................ 62
Çizelge 3.4. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olabileceği Bölgenin
Çoğaltılmasında Kullanılan Primerlerin CHEK2 Geni Üzerindeki
Konumları ve Mutasyonun Meydana Geldiği Nükleotid................. 77
Çizelge 3.5. CHEK2 I157T Mutasyonunu Saptamak Amacıyla
Optimum Amplifikasyonun Gerçekleştirildiği PCR
Reaksiyon Karışımı.......................................................................... 79
Çizelge 3.6. CHEK2 I157T Mutasyonu İçin PCR Sıcaklıkları ve
Döngü Sayıları.................................................................................. 79
Çizelge 3.7. PstI Restriksiyon Enziminin Tanıma Bölgesi ve
CHEK2 I157T Mutasyonuna Neden Olan Nükleotid......................... 81
Çizelge 3.8. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olup Olmadığını Belirlemek İçin
RFLP Reaksiyon Karışımı .............................................................. 82
Çizelge 3.9. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Olabileceği
Bölgenin Çoğaltılmasında Kullanılan Primerlerin CHEK2
Geni Üzerindeki Konumları ve CHEK2 IVS2 + 1G>A
Mutasyonun Meydana Geldiği Nükleotid..........................................85
Çizelge 3.10. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunu Saptamak Amacıyla
Optimum Amplifikasyonun Gerçekleştirildiği
PCR Reaksiyon Karışımı................................................................. 86
IX
Çizelge 3.11. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonu İçin PCR Sıcaklıkları
ve Döngü Sayıları............................................................................ 87
Çizelge 3.12. Hyp188III Restriksiyon Enziminin Tanıma Bölgesi ve
IVS2 + 1G>A Mutasyonuna Neden Olan Nükleotid...................... 89
Çizelge 3.13 CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Belirlenmesi
İçin RFLP Reaksiyon Karışımı........................................................ 90
Çizelge 3.14. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunmaması Durumunda
DNA Amplifikasyonu Oluşturabilecek Primerlerin CHEK2 Geni
Üzerindeki Konumları ve 1100delC Mutasyonunun Oluşmasına
Neden Olan Nükleotid.................................................................... 93
Çizelge 3.15. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunması Durumunda
DNA Amplifikasyonu Oluşturabilecek Primerlerin CHEK2 Geni
Üzerindeki Konumları..................................................................... 94
Çizelge 3.16. SLC30A9 Genine Özgü Primerlerin SLC30A9 Geni
Üzerindeki Konumları..................................................................... 94
Çizelge 3.17. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunması Durumunda
DNA Amplifikasyonu Ouşturabilecek Optimum PCR
Reaksiyonu Karışımı...................................................................... 96
Çizelge 3.18. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunmaması Durumunda
DNA Amplifikasyonu Oluşturabilecek Optimum PCR
Reaksiyonu Karışımı...................................................................... 97
Çizelge 3.19. CHEK21100delC Mutasyonu İçin PCR Sıcaklıkları
ve Döngü Sayıları........................................................................... 97
Çizelge 4.1. Kolorektal Kanser ve Kontrol Çalışma Grubundaki Bireylerin
Genel, Klinik ve Patolojik Bilgiler.................................................... 104
Çizelge 4.2. Hepatoselüler Kanser ve Kontrol Çalışma Grubundaki Bireylerin
Genel, Klinik ve Patolojik Bilgileri.................................................... 108
Çizelge 4.3. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma
Gruplarında CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC Mutasyon
Sıklıklarının Dağılımları.................................................................... 112
X
Çizelge 5.1. Farklı Populasyonlarda CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A
ve 1100delC Mutasyonlarının Sağlıklı Bireylerde Sıklıkları............. 120
Çizelge 5.2. Farklı Populasyonlardan Meme Kanserli ve Kontrol Bireylerinde
CHEK2 1100delC Mutasyonunun Sıklığı............................... ......... 129
XI
ŞEKİLLLER DİZİNİ
SAYFA
Şekil. 1.1. DNA-Hasarı Kontrol Noktası Yolağında Sinyal İletiminin
Kavramsal Organizasyonu.................................................................... 2
Şekil 1.2. İnsan CHEK2 Proteininin Yapısı ve Aktivasyon Noktaları.................. 4
Şekil 1.3. CHEK2 Proteininin Aktivasyon Modeli.................................................4
Şekil 1.4. DNA-hasarı Kontrol Noktası Yolağının Şematik Görünümü................ 5
Şekil 1.5. CHEK2 Geninin Yapısı.......................................................................... 7
Şekil 1.6. CHEK2 Geni İçersinde Bu Güne Kadar Tanımlanmış Mutasyonlar..... 8
Şekil 1.7. CHEK2 IVS2 + 1 G>A Mutasyonu Sonucu Oluşan Anormal İlmek.....10
Şekil 3.1. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olabileceği DNA Bölgesinin PCR
Reaksiyonu İle Çoğaltılması Sonucu Oluşan DNA Parçasının
%2.5’lik Agaroz Jeldeki Görüntüsü.......................... ........................... 80
Şekil 3.2. CHEK2 I157T Mutasyonunun RFLP Yöntemi İle
Genotiplendirilmesi Sonucu Oluşan DNA Parçalarının
% 2.5’luk Agaroz Jeldeki Görüntüsü.................................................... 84
Şekil 3.3. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Olabileceği DNA Bölgesinin
PCR Reaksiyonu İle Çoğaltılması Sonucu Oluşan DNA
Parçasının %2.5’lik Agaroz Jeldeki Görüntüsü.................................... 88
Şekil 3.4. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun RFLP Yöntemi İle
Genotiplendirilmesi Sonucu Oluşan DNA Parçalarının
%2.5’lik Agaroz Jeldeki Görüntüsü................................................... 91
Şekil 3.5. CHEK2 1100delC Mutasyonunun ARMS-PCR Yöntemi
İle Genotiplendirilmesi Sonucu Oluşan DNA Parçalarının %2.5’lik
Agaroz Jeldeki Görüntüsü...................................................................... 100
Şekil 4.1. Kalın Bağırsağın Bölümleri.................................................................. 105
Şekil 4.2. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser
Çalışma Gruplarında CHEK2 I157T Mutasyonunun RFLP
Yöntemi İle Genotiplendirilmesi......................................................
XII
111
Şekil 4.3. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser
Çalışma Gruplarında CHEK2 IVS2 + 1 G>A Mutasyonunun
RFLP Yöntemi İle Genotiplendirilmesi...........................................
113
Şekil 4.4. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser
Çalışma Gruplarında CHEK2 1100delC Mutasyonunun
ARMS-PCR Yöntemi İle Genotiplendirilmesi................................
115
Şekil 5.1. Kolorektal Kanser Gelişiminde Adenom-Karsinom Geçişine Eşlik
Eden Değişiklikler ............................................................................... 123
Şekil 5.2. Avrupa Kökenli Meme Kanserli Hastalarda CHEK2
1100delC Mutasyonunun Sıklığı.......................................................... 128
Şekil 5.3. Genetik Anormallikler Sonucu Oluşan Monogenik Ve Poligenik
Sendromlar İle Hepatoselüler Kanser Oluşumu Arasındaki İlişki. ....... 134
Şekil 5.3. Hepatoselüler Karsinogenezisin Oldukça Kompleks Ve Çok
Basamaklı Süreci................................................................................. 135
Şekil 5.4. Hepatoselüler Karsinomaya Bireysel Yatkınlık Modeli. ...................... 138
XIII
SİMGELER ve KISALTMALAR
AATF
:Apoptosis antogonizing transcription factor
ARMS-PCR
:Amplifikasyon Refrakter Mutasyon Sistemi-Polimeraz Zincir
Reaksiyonu
ATM
:Ataxia telangiectasia mutated
ATR
:Ataxia telangiectasia mutated and Rad3-related
bç
:baz çifti
°C
:Santigrat derece
BRCA1
:Breast cancer 1
BRCA2
:Breast cancer 2
BSA
:Bovin serum albümin
CDC25A
:Cell division cycle 25 homolog A
CDC25C
:Cell division cycle 25 homolog C
CHEK2
:Checkpoint kinase 2
CHEK2 1100delC
:CHEK2 geninin 1100. pozisyonunda bulunan sitozin
nükleotidinin delesyonu mutasyonu
CHEK2 I157T
:CHEK2 proteininin FHA bölgesi içersinde bulunan 157.
kodonun belirlediği izolösin (I) aminoasitinin treonin (T)
aminoasitine dönüşümüne neden olan mutasyon
CHEK2 IVS2+1G>A :CHEK2 geninin 2. intronunun ilk nükleotidinde meydana
gelen, guanin (G) nükleotidinin adenin (A) nükleotidine
dönüşümü şeklindeki transisyon tipi nokta mutasyonu
DNA
:Deoksiribonükleik asit
dNTP
:Deoksiribonükleosid trifosfat
E2F1
:E2F transcription factor 1
EDTA
:Etilendiamintetraasetik asit
FHA
:Forkhead’e benzer bölge
FOXM1
:Forkhead box M1
gr
:gram
HPLC
:Yüksek performanslı sıvı kromatografisi
XIV
Hyp188III
:Helicobacter pylori 188 III
MDM2
:Mouse double minute 2
MgCI2
:Magnezyum klorür
MRE11
:Meiotic recombination 11
NBS1
:Nibrin
NCBI
:National Center for Biotechnology Information
NLS
:Nükleer lokalizasyon sinyal bölgesi
PCR
: Polimeraz Zincir Reaksiyonu
PCR-RFLP
:Polimeraz Zincir Reaksiyonu-Restriksiyon Fragmenti
Uzunluk Polimorfizmi
pH
:Hidrojen iyonu konsantrasyonu
PML
:Promyelocytic leukemia
PstI
:Providencia stuartii I
RE
:Restriksiyon endonükleaz
SLC30A9
:Solute Carrier Family 30 (zinc transporter), member 9
SQ/TQ
:Serin:Glutamin/Treonin:Glutamin bölgesi
T (Thr)
:Treonin
TBE
:Tris Borik EDTA çözeltisi
Tm
:Primerin erime (Melting) sıcaklığı
TP53
:Tümör protein 53
I (Ile)
:İzolösin
XRCC1
:X-ray repair cross complementing protein 1
XV
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
1. GİRİŞ
Hücreler DNA’ya zarar veren endojen (reaktif oksijen türevleri, DNA
replikasyon hatası) ve ekzojen (genotoksik kimyasallar, ultraviyole radyasyon,
radyoterapötik ve kemoterapötik ajanlar) stresler tarafından sürekli tehdit
altındadırlar (Ahn ve ark., 2004). Bu streslere karşı DNA doğru bir şekilde
korunamaz ise DNA’da meydana gelen hasarlar genomik yapının bozulmasına ve
nesilden nesile genetik bilginin doğru bir şekilde aktarılamamasına neden olur
(Bartek ve ark., 2001). Genetik bilginin bütünlüğü, DNA’ya zarar veren bu
streslerden hücre döngüsü sırasında karmaşık protein haberleşme ağları ile korunur
(Antoni ve ark., 2007). Bu haberleşme ağları ile hücre döngüsü durdurulur ve DNA
tamir mekanizmaları aktiflenir. Eğer DNA tamiri gerçekleştirilemez ise hücre
yaşlanır veya ölür. Evrim süresi boyunca organizmalar DNA hasarına yanıt
verebilecek ve DNA hasarını tamir edebilecek çok sayıda haberleşme ağları
edinmişlerdir (Bartek ve ark., 2001). Bu haberleşme ağlarından biri olan DNA-hasarı
kontrol noktası yolağı hücrenin genomik bütünlüğünü koruyan ve organizmada
tümör gelişimini engelleyen hücresel bir denetim sistemidir (Bartek ve Lukas, 2007).
Bu kontrol noktası yolağı DNA hasarını algılayabilmekte ve hücre döngüsü
düzenleyicilerinin aktivitelerini inhibe ederek hücre döngüsünü durdurabilmektedir.
Aktiflenen DNA-hasarı kontrol noktası yolağı böylece genetik dengesizliğin
meydana gelmesini engeller veya geciktirir. Bundan dolayı bu kontrol noktası yolağı
kanser gelişmesine karşı bir bariyer olarak rol oynamaktadır (Bartkova ve ark., 2005;
Gorgoulis ve ark., 2005).
Genotoksik kimyasallar, ultraviyole ışınlar (UV) ve iyonize radyasyon gibi
çevresel mutajenlerin yanında normal hücresel metabolizma sonucu oluşan reaktif
oksijen türevleri ve replikasyon hataları DNA hasarlarına neden olmaktadırlar
(Rotman ve Shiloh, 1997; Bartek ve ark., 2001; Hoeijmakers, 2001; Antoni ve ark.,
2007). DNA-hasarı kontrol noktası yolağında DNA hasarları algılayıcı (sensör)
proteinler tarafından algılanır. Algılanmış olan bu DNA hasarı sinyali, aracı
(mediyatör) proteinler ile iletim (transdüser) proteinlerine aktarılır. İletim
proteinlerinden etkileyici (efektör) proteinlere aktarılan DNA hasar sinyali hücrede
1
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
bir dizi biyokimyasal işleme neden olur. Bu işlemler sonucunda hücre döngüsünün
durdurulması, DNA tamiri veya apopitozis gerçekleşir (Şekil 1.1.) (Niida ve
Nakanishi, 2006).
DNA’da Hasara Neden Olan Etkenler
Hücresel
metabolizma
UV ışık
İyonize edici
radyasyon
Kimyasallar
Replikasyon
hatası
DNA hasarı
Algılayıcı (sensör) proteinler
İletim (transdüser) proteinler
Etkileyici (efektör) proteinler
DNA tamiri
Hücre döngüsünün durdurulması Transkripsiyon
Apopitozis
Şekil. 1.1. DNA-Hasarı Kontrol Noktası Yolağında Sinyal İletiminin Kavramsal
Organizasyonu
CHEK2 geni insanın 22. kromozomunun uzun kolu üzerinde bulunmaktadır.
CHEK2 (checkpoint kinase 2=hücre döngüsü kontrol noktası kinaz 2) geninin ürünü
bir serin/treonin kinaz olup DNA-hasarı kontrol noktası yolağında bulunan merkezi
bir öneme sahip iletim (transdüser) proteinidir. Bu iletim poteini 543 aminoasitten
ibaret olup, dört farklı fonksiyonel bölgeye sahiptir:
2
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
1) Serin:Glutamin/Treonin:Glutamin (SQ/TQ) dizi bölgesi (19.-69. aminoasit
bölgesi): Bu bölge CHEK2 proteininin amino (NH2) uç bölgesindedir. Bu bölgede
serin-glutamin (SQ) veya treonin-glutamin (TQ) aminoasit dubletlerinin 7 tanesinin
bir araya gelmesinden oluşan bölge dikkat çekicidir (örn. SQ, TQ, SQ, TQ, SQ, TQ,
SQ veya SQ, TQ, SQ, SQ, SQ, SQ, TQ). Çünkü CHEK2 proteininin bu bölgesi ATM
(ataxia telangiectasia mutated)/ATR (ataxia telangiectasia ve Rad3 ilişkili)
proteinleri tarafından fosforile edilir. Bu yüzden CHEK2 proteininin bu bölgesi
düzenleyici fonksiyona sahip bir bölgedir (Şekil 1.2.) (Bartek ve ark., 2001).
2) Forkhead’e benzer bölge (FHA) (115.-175. aminoasit bölgesi): CHEK2
proteininin diğer bir anahtar role sahip bölgesidir. İlk defa Forkhead (çatalbaş)
transkripsiyon
faktörlerinde
bu
Forkhead’e
(çatalbaş)
benzer
bölgeler
kimliklendirilmiştir. Daha sonraları bu bölgelerin bir çok proteinde ve özellikle de
nükleus içindeki proteinlerde bulunduğu bildirilmiştir. Bu bölgenin fosforlanmış
treonin aminoasitlerine bağlandığı belirlenmiştir. Bu bulgular, bu bölgenin proteinprotein etkileşiminde rolü olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu bölge CHEK2 proteininin
substratları ile dinamik etkileşiminde görevlidir (Şekil 1.2.) (Bartek ve ark., 2001).
3) Serin/Treonin kinaz bölgesi (226.-486. aminoasit bölgesi): Bu bölge
CHEK2
proteininin
oluşturmaktadır.
karboksil
Serin/Treonin
(COOH)
kinaz
uç
bölgesi
bölgesinin
CHEK2
yaklaşık
yarısını
proteininin
anahtar
fonksiyonlu bölgesi olup, bu fonksiyona sahip olması başka Serin/Treonin kinazlar
ile homoloji göstermesinden kaynaklanmaktadır. Bu bölge içerisinde T-ilmeği (Tloop) bulunur (Şekil 1.2) (Bartek ve ark., 2001).
4) Nükleer Lokalizasyon Sinyal (NLS) bölgesi (515.-522. aminoasit bölgesi):
Bu bölge bir veya daha fazla sayıda pozitif yüklü lizin veya arjinin aminoasitlerini
bulunduran bölgedir. Proteinin bu bölgesi molekülün Nükleer Por Kompleks aracılığı
ile hücrenin nükleusuna taşınmasında görev alan hedef bölgedir. Çünkü Sitozolik
Nükler Transport Reseptörleri yeni sentezlenmiş CHEK2 proteinini bu sinyal
bölgesinden tanıyarak nükleusa taşır (Şekil 1.2.) (Bartek ve ark., 2001).
CHEK2 proteini hücre döngüsü süresince hücre içerisinde aktif olmayan bir
formda bulunur. Hücre içerisinde DNA hasarı meydana geldiğinde hasar sinyali
sensörler (algılayıcılar) tarafından algılandıktan sonra CHEK2 proteini, ATM/ATR
3
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
Kinaz bölgesi
T ilmeği
Şekil 1.2. İnsan CHEK2 Proteininin Yapısı ve Aktivasyon Noktaları. Şeklin alt
kısmında görülen rakamlar CHEK2 proteininin fonksiyonel bölgelerinin
aminoasit aralıklarını göstermektedir. Üst kısımda kalın yazılmış olan
bölgeler CHEK2 proteininin fonksiyonunun düzenlenmesi sırasında
fosforlanan aminoasitleri, diğerleri DNA hasarına yanıt sırasında
fosforlanan aminoasitleri göstermektedir (Antoni ve ark., 2007).
aracılığı ile SQ/TQ dizi bölgesi içinde bulunan treonin 68 (T68) aminoasiti üzerinden
fosforile edilir. Bu fosforilasyonu sonucunda CHEK2 proteini treonin 383 (T383) ve
treonin 387 (T387) üzerinden de otofosforilasyon ile aktif forma dönüşür (Şekil 1.3.)
(Bartek ve ark., 2001). Hücresel proteinlerin fosforilasyonu, fosforlanmış bu
proteinlerin hızlı ve spesifik düzenlenmesini, diğer proteinlerle ve moleküllerle
etkileşimini ve bu proteinlerin hücre içi lokalizasyonları (yerleşimini) gibi çok yönlü
fonksiyonlarını aktifleştirir. Bir çok protein kinaz çok çeşitli hücresel sinyalleri
başlatır veya yayar. Bu protein kinaz enzimleri bu görevlerini ATP (adenozin
trifosfat)’den protein kinaz enziminin substratına fosfat gruplarını transfer ederek
substratın (=protein) modifikasyonunu (değişimini) tamamlayarak gerçekleştirirler.
Kina z bö lges i
Otofosforilasyon
Kin az b ö lg esi
Şekil 1.3. CHEK2 Proteininin Aktivasyon Modeli
4
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
DNA
hasarının
meydana
gelmesi
DNA
hasarına
spesifik
protein
komplekslerinin oluşumunu başlatır. DNA çift iplik kırığının meydana gelmesi, çift
iplik kırık hasarına spesifik protein kompleksi olan MRN (MRE11(meiotic
recombination 11)-RAD50-NBS1 (nibrin)) protein kompleksinin (sensör proteinler)
oluşumuna neden olur, bu kompleks de ATM’yi aktive eder. Aktive olan ATM,
CHEK2 proteinini fosforile eder. CHEK2 proteininin fosforlanması sonucunda
hücrede bir çok CHEK2 substratı, fosforilasyon ile aktive olur. CHEK2
substratlarının fonksiyonları sonucunda, DNA hasarı meydana gelen hücrenin
yaşamının geleceği belirlenir (Şekil 1.4.) (Antoni ve ark., 2007).
DNA çift iplik kırığı
Alkilleyici ajanlar
Replikasyon stresi
DNA-hasarı
sensörü
DNA-hasarı
sinyalinin
iletimi
DNA-hasarı
sinyali
effektörleri
Yaşlanma
DNA tamiri
Apopitozis
Apopitozis
G1’de
durdurulma
S ve G2’de
durdurulma
G2’de
durdurulma
Şekil 1.4. DNA-hasarı Kontrol Noktası Yolağının Şematik Görünümü. Yeşil ile
boyanan semboller CHEK2 proteinine spesifik olan substratları, mavi
olanlar CHEK1 proteinine spesifik substratları göstermektedir. Kırmızı
ile gösterilenler hem CHEK2 hem de CHEK1 tarafından ortak olarak
kullanılan substratlardır (Antoni ve ark., 2007).
5
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
CHEK2, BRCA1 (breast cancer 1) proteininin serin 988 (S988) aminoasitini
fosforile ederek DNA tamirini başlatır (Şekil 1.4.). Buna ek olarak CHEK2 bir
transkripsiyon faktörü olan FOXM1 (forkhead box M1)’i fosforile ederek bu
transkripsiyon faktörünün stabilitesini artırır. FOXM1 transkripsiyon faktörü
homolog rekombinasyon DNA tamir mekanizmasında görev alan BRCA2 (breast
cancer 2) ve baz eksizyon (kesip-çıkarma) tamir mekanizmasında görev alan XRCC1
(X-ray repair cross complementing protein 1) genlerinin ekspresyonlarını artırır (Lee
ve ark., 2000; Zhang ve ark., 2004; Wang ve ark., 2006a; Wang ve ark., 2006b; Tan
ve ark., 2007).
DNA’da meydana gelen hasarın tamir edilebilmesi için hücre DNA sentezini
ve hücre döngüsünü durdurur. CHEK2 proteini, hücre döngüsünü düzenleyen anahtar
moleküllerden biri olan CDC25C (Cell division cycle 25 homolog C)’nin inhibisyon
aminoasiti olan serin 216 (S216)’yı fosforile ederek G2/M hücre döngüsü kontrol
noktasının gecikmesine ve hücrenin mitoz bölünmeye girişine engel olur (Matsuoka
ve ark., 1998; Blasina ve ark., 1999; Chaturvedi ve ark., 1999). Bununla birlikte
CHEK2 proteini, diğer bir hücre döngüsü düzenleyici proteini olan CDC25A (cell
division cycle 25 homolog A)’nın serin 123 (S123), serin 178 (S178) ve serin 292
(S292) aminoasitlerini fosforile ederek hücre döngüsünün G1 evresinin gecikmesine
ve S evresine girişini engeller. Ayrıca CHEK2 proteini, DNA’da hasar meydana
geldiğinde hücre döngüsünü G1/S ve G2/M hücre döngüsü kontrol noktalarında p53
(tumor protein p53) proteini yolu ile durdurulmasında görev yapar. CHEK2 proteini
p53 proteinini serin 20 (S20) aminoasitinden fosforile ederek p53’ün MDM2 (mouse
double minute 2 homolog) ile ilişkisini bozarak p53’ün stabilitesini artırır. DNA’da
hasarlar meydana geldiğinde bir transkripsiyon faktörü olan AATF (apoptosisantagonizing transcription factor), ATM ve CHEK2 tarafından fosforile edilerek
aktive edilir. AATF transkripsiyon faktörü p53 ekspresyonunu artırır. Ayrıca DNA
hasarı durumunda p53’ün serin 366 (S366) ve treonin 387 (T387) aminoasitleri
CHEK2 proteini tarafından fosforlanarak p53 proteini aktive edilir (Şekil 1.4.)
(Antoni ve ark., 2007).
Hücre tamir edemeyeceği kadar DNA hasarı ile karşılaştığı zaman apopitozisi
başlatır. Tamir edilemeyen DNA hasarına yanıt olarak CHEK2 proteini bir çok
6
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
substrat ile etkileşimi sonucunda apopitozisi başlatır. CHEK2 proteini tamir
edilemeyen DNA çift iplik kırık hasarlarına yanıtta bir tanskripsiyon faktörü olan
E2F1 (E2F transcription factor 1)’in serin 364 (S364) aminoasitini fosforile eder. Bu
fosforilasyon sonucunda E2F1’in stabilitesi ve transkripsiyonel aktivasyonu artar.
Bunun sonucunda p53’ten bağımsız olarak apopitozis gerçekleşir. Bundan başka
CHEK2 proteini, p53-bağımsız apopitozis’i tümör süpressör pre-myelötik lösemi
(PML= promyelocytic leukemia) proteinini, serin 117 (S117) aminoasitinden
fosforile ederek başlatır. PML bir çok pro-apopitotik yola aracılık eder (Şekil 1.4.)
(Antoni ve ark., 2007).
Hücre yaşlanması, hücre döngüsünün durdurulmasının bir formudur.
CHEK2’nin hücre yaşlanmasını indüklediği de bildirilmiştir. Sürekli replikasyon
sonucunda meydana gelen telomer erozyonu CHEK2’yi aktive eder. CHEK2 proteini
hücre yaşlanmasını p53 aracılığı ile başlatır (Antoni ve ark., 2007).
DNA-hasarı kontrol noktası yolağı evrimsel süreç boyunca mayalardan
insanlara kadar korunmuştur. İnsandaki CHEK2 geninin, Schizosaccharomyces
pompe’de bulunan Cds1 kinaz geni ve Saccharomyces cerevisia’da bulunan Rad53
kinaz geni ile homolog olduğu bulunmuştur (Allen ve ark., 1994; Murakami ve
Okayama, 1995). 1998 yılında insan CHEK2 geni klonlanmıştır (Matsuoka ve ark.,
1998). CHEK2 geni 22. kromozomun uzun kolunda bulunmaktadır (22q12.1).
CHEK2 geni yaklaşık olarak 50 kilobaz uzunluğunda ve 14 ekzondan meydana
gelmektedir (Şekil 1.5.). CHEK2 geninin 11.-14. ekzonları ile baz sıraları yönünden
yüksek homoloji gösteren DNA bölgeleri 2., 7., 10., 13., 15., 16., X ve Y
kromozomları üzerinde bulunmaktadır (Bartek ve ark., 2001).
Şekil 1.5. CHEK2 Geninin Yapısı. Şekilde, her ekzonun hangi anlamlı nükleotid çifti
aralığında bulunduğu gösterilmiştir. Genin toplam uzunluğu
(ekzon+intron) 50 kb kadardır.
7
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
Bugüne kadar meme, kolorektal, akciğer, mesane, ovaryum kanserlerinde,
lenfomalarda [Akut Lenfoid Lösemi (ALL), non-Hodgking Lenfoma (NHL)] ve Lifraumeni sendromunda CHEK2 geni içerisinde bir çok mutasyon tanımlanmıştır
(Bartek ve Lukas, 2003) (Şekil 1.6). Bu mutasyonlar içerisinde en çok dikkati çeken
mutasyonlardan biri CHEK2 proteininin Serin/Treonin kinaz bölgesini oluşturan
ekzon 10’da meydana gelen CHEK2 1100delC mutasyonudur. CHEK2 1100delC
mutasyonu genin 1100. pozisyonunda bulunan tek sitozin nükleotidinin delesyonu
sonucunda ortaya çıkan çerçeve kayması (frameshift) tipi gen mutasyonudur.
Delesyonun meydana geldiği kodon, 360. kodondur. CHEK2 360. kodon ve bu
kodondan sonraki tüm kodonların aminoasit anlamları değişir ve bununla birlikte
380. kodon bir stop (durdurucu) kodona dönüşür. Bu mutasyon sonucunda yarım
(=kesik, truncated) protein oluşur ve bu protein, serin/treonin kinaz fonksiyonuna
sahip değildir (Wu ve ark., 2001).
Kinaz Bölgesi
Şekil 1.6. CHEK2 Geni İçersinde Bu Güne Kadar Tanımlanmış Mutasyonlar.
CHEK2 geninde belirlenen diğer bir mutasyon I157T mutasyonudur. Bu
mutasyon CHEK2 proteininin FHA bölgesi içersinde bulunan 157. kodonun
belirlediği izolösin aminoasitinin treonin aminoasitine dönüşümüne neden olur
(yanlış anlamlı =missense). Bu mutasyon 470. nükleotid olan Timin’in (T) Sitozin’e
(C) dönüşmesi şeklindeki transisyon tipi nokta mutasyonudur. Bu mutasyon I157T
[İzolösin (ATT) 157 à Treonin (ACT)] şeklinde gösterilmektedir. Yapılan
çalışmalar I157T mutasyonuna sahip CHEK2 proteininin bozulmamış ve normal bir
8
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
şekilde aktive olduğunu göstermiştir. Fakat aynı çalışmalarda, CHEK2 I157T
mutasyonunun CHEK2 proteini ile CHEK2’nin substratları olan p53, BRCA1 ve
CDC25A proteinleri arasındaki etkileşimi bozduğu gösterilmiştir. CHEK2 I157T
mutant proteini doğal-tip CHEK2’i proteini ve CHEK2 I157T mutant proteini ile
dimer teşkil edebilmektedir. CHEK2 I157T mutasyonunu heterozigot olarak
bulunduran bireylerde aynı hücre içerisinde mutasyona uğramış allelin oluşturduğu
protein ile yabani tip allelin meydana getirdiği proteinin dimer oluşturarak CHEK2
proteininin inaktivasyonuna neden olduğu ve bu mutant proteinin hücrede bu şekilde
dominant negatif etki gösterdiği saptanmıştır. Bununla birlikte CHEK2 I157T mutant
proteininin bozulmuş oligomerizasyonu CHEK2 I157T mutant proteinlerinde
otofosforilasyonu azaltmaktadır. CHEK2 I157T mutant proteinindeki bu değişim bu
proteinin fonksiyonlarını azaltmaktadır (Falck ve ark., 2001a; Falck ve ark., 2001b;
Li ve ark., 2002; Schwarz ve ark., 2003).
Bir diğer mutasyon ise CHEK2 geninin 2. intronunun [intervening sequence
(IVS) intragenic region] ilk nükleotidinde meydana gelen, Guanin (G) nükleotidinin
Adenin (A) nükleotidine dönüşümü şeklindeki transisyon tipi nokta mutasyonudur ve
IVS2 + 1G>A şeklinde gösterilmektedir. CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonu mRNA
modifikasyonu yapılırken 2. intronun kesip-çıkarma (splicing) işleminin yapıldığı
tanınma bölgesindedir. Bu mutasyon anormal bir ilmek olayına neden olur. Anormal
ilmek olayının gerçekleşmesi sonucunda pre-mRNA’nın yanlış işlenmesi meydana
gelir. Böyle işlenmiş olgun mRNA’nın 3. ekzonunun 5’ tarafına 4 nükleotidin
girmesi gerçekleşmiş olur (Şekil 1.7). 4 nükleotidin ekzon 3 içerisine bu girişi
sonucunda bu noktadan sonra tüm kodonların aminoasit belirleyen anlamları değişir
ve ayrıca CHEK2 geninin 3. ekzon bölgesinde anlamsız (stop) kodon oluşur. Bu
mutasyonu taşıyan CHEK2 geninden sentezlenen CHEK2 proteininin FHA ve
serin/treonin kinaz bölgeleri yoktur. Western blot analizleri IVS2 + 1G>A
mutasyonunu taşıyan hücre hatlarında CHEK2 protein düzeyinin yok denecek kadar
az olduğunu göstermiştir (Dong ve ark., 2003)
9
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
İntron-2
Normal ilmek
Ekzon-3
Ekzon-2
Anormal ilmek
CHEK2 IVS2 + 1G>A
Şekil 1.7. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonu Sonucu Oluşan Anormal İlmek
İşte hücrenin DNA-hasarı kontrol noktası yolağında bulunan CHEK2 geninde
yukarda belirttiğimiz mutasyonların meydana gelmesi sonucu hücrenin DNA-hasarı
kontrol noktası yolağı bozulmuş olur ve böyle bireylerin tümörleşmeye karşı doğal
korunma mekanizmalarını kaybettikleri, hücre transformasyonuna ve kansere
yatkınlıklarının arttığı düşünülmektedir. Kontrol noktası yolağı hasarlı hücrelerde
DNA hasarlarınında fazla olduğunun bulunması, kanser biyolojisi çalışan
araştırmacıların bu kontrol noktası yolağı üzerindeki ilgilerini artırmıştır (Zhou ve
Elledge, 2000; Bradbury ve Jackson, 2003; Thompson ve Schild, 2002; Zhou ve ark.,
2003). Genin işlevini veya ifadesini bozan ve böylece kansere yakalanma riskini
artıran bu tip mutasyonların belirlenmesi ve populasyonlarda sıklıklarının
araştırılması kanserin mekanizmalarının anlaşılması ve tedavi yöntemlerinin
geliştirilmesi açısından oldukça önemlidir. CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının bazı kanser türlerinin oluşumu üzerine etkilerini araştıran
bazı çalışmalar şunlardır:
CHEK2 1100delC mutasyonu ve meme kanseri oluşumu arasındaki ilişki
sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubu, BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları
belirlenmemiş ve ailesel meme kanseri hikayesi mevcut olan meme kanserli hastalar
ile yapılan çalışma ile araştırılmıştır (Meijers-Heijboer ve ark., 2002). Kontrol grubu
10
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
ile meme kanserli grup karşılaştırıldığında CHEK2 1100delC mutasyonunun meme
kanseri oluşumunu 2 kat artırdığı ve bu artışın istatistiksel olarak önemli olduğu
bildirilmiştir.
Vahteristo ve ark. (2002), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonunun frekansı
mini baz sırası saptama yöntemi ile Finlandiya kökenli sağlıklı bireylerde, meme
kanserli hastalarda ayrıca BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları saptanmayan ve ailesel
meme kanseri öyküsü bulunan meme kanserli hastalarda araştırılmıştır. Bu
araştırmada meme kanserli hasta grubu ile kontrol grubu arasındaki farkın
istatistiksel olarak önemsiz olduğu, fakat ailesel meme kanserli hasta grubu ile
kontrol grubu arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu ve CHEK2
1100delC mutasyonunun meme kanseri oluşumunu 4.2 kat artırdığı saptanmıştır
(p=0.0002).
Kilpivaara ve ark. (2004), tarafından yapılan çalışmada, meme kanserli
hastalarda ve sağlıklı kontrolde I157T mutasyonunun frekansı mini baz sırası
saptama, direk baz sırası saptama ve değişime hassas jel elektroforez yöntemleri ile
araştırmıştır. I157T mutasyonunun meme kanseri oluşumunu 1.43 kat artırdığı
saptanmıştır (p=0.021).
Bogdanova ve ark. (2005), tarafından CHEK2 I157T ve IVS2 + 1G>A
mutasyonlarının meme kanseri ile ilişkisi iki farklı populasyondan oluşturulmuş iki
farklı
grupta
polimeraz
zincir
reaksiyonu-restriksiyon
fragmenti
uzunluk
polimorfizmi (PCR-RFLP) yöntemi ile araştırılmıştır. İlk grup alman kökenli meme
kanserli hastadan ve sağlıklı bireyden meydana gelen kontrol grubundan
oluşturulmuştur. Diğer grup Beyaz Rusya kökenli meme kanserli hasta ve sağlıklı
bireyden oluşan kontrol grubundan meydana getirilmiştir. I157T mutasyonunun
meme kanser oluşumunu Alman kökenli meme kanserli hastalarda 3.6 kat (p=0.044)
Beyaz Rusya kökenli meme kanserli hastalarda 4.5 kat artırdığı belirlenmiştir
(p=0.005). IVS2 + 1G>A mutasyonunun meme kanseri oluşumu artırmadığını
belirlenmiştir. Araştırıcılar, CHEK2 I157T mutasyonunun ailesel meme kanseri
yatkınlığına katkıda bulunan bir mutasyon olduğu sonuçuna varılmışlardır.
Seppälä
ve
ark.
(2003),
tarafından
yapılan
çalışmada,
Finlandiya
populasyonundan prostat kanserli hastalarda CHEK2 1100delC ve I157T
11
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
mutasyonlarının frekansları ve bu mutasyonların prostat kanseri oluşumu ile ilişkileri
tek zincir konformasyon polimorfizmi ve mini baz sırası saptama yöntemleri ile
araştırılmıştır. Çalışmanın hasta populasyonunda ailesel prostat kanseri öyküsü
bulunan prostat kanserli hastalar ve ailesel kanser öyküsü bulunmayan prostat
kanserli hastalar bulunmaktadır. Ayrıca çalışmaya sağlıklı 480 bireyden oluşturulan
kontrol grubu da dahil edilmiştir. Yapılan analizler sonucunda, CHEK2 1100delC ve
I157T mutasyonlarının oranlarının ailesel prostat kanserli grup ile kontrol grubu
arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılık gösterdiği [p=0.02 (1100delC)
ve p=0.04 (I157T)] fakat kontrol grubu ile ailesel olmayan prostat kanserli grup
arasında bu iki mutasyon yönünden istatistiksel olarak önemli bir farklılığın olmadığı
saptanmıştır.
Cybulski ve ark. (2004a), Polanyalı prostat kanserli ve sağlıklı bireylerde
CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının frekanslarını PCRRFLP ve allele spesifik oligonükleotid-PCR yöntemleri ile araştırmışlardır. Bu
mutasyonlar prostat kanser riskini 3.4 kat artırmıştır (p=0.004). Araştırıcılar bu
mutasyonların ailesel prostat kanser riskini 9 kat artırdığını (p=0.0002)
belirtmişlerdir. I157T yanlış anlamlı mutasyonu prostat kanser riskini 1.7 kat
artırmıştır (p=0.03). Aynı zamanda I157T mutasyonu ailesel prostat kanserli
hastalarda %16 oranında bulunmuş ve ailesel prostat kanserli hastalarda prostat
kanseri riskini 3.8 kat artırdığı bildirilmiştir (p=0.00002).
Cybulski ve ark. (2004b), tarafından 4008 kanserli (mesane, meme, kolon,
böbrek, larinks, akciğer, melanoma, Non-Hodgking lenfoma, ovaryum, pankreas,
prostat, mide, tirod) hastada ve 4000 sağlıklı kontrol grubunda I157T, IVS2 + 1 G>A
ve1100delC mutasyonlarının frekansı PCR-RFLP ve allele spesifik oligonükleotidPCR yöntemleri ile araştırılmıştır. Bu araştırmada, 1100delC ve IVS2 + 1 G>A
mutasyonlarının tiroit kanseri oluşumunu 4.9 kat (p=0.0006), meme kanser
oluşumunu 2.2 kat (p=0.02) ve prostat kanseri oluşumunu 2.2 kat (p=0.04) artırdığı
saptanmıştır. I157T mutasyonunun meme kanseri oluşumunu 1.4 kat (p=0.02), kolon
kanser oluşumunu 2 kat (p=0.001), böbrek kanseri oluşumunu 2.1 kat (p=0.0006),
prostat kanseri oluşumunu 1.7 kat (p=0.002) ve tiroit kanseri oluşumunu 1.9 kat
(p=0.04) artırdığı belirlenmiştir.
12
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
Bartsch ve ark. (2006), tarafından yapılan araştırmada CHEK2 I157T, IVS2 +
1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının ailesel pankreas kanseri ile ilişkileri
araştırılmıştır. Araştırıcılar pankreas kanseri ile CHEK2 mutasyonları arasındaki
ilişkinin önemli olmadığını bildirmişlerdir.
Brennan ve ark. (2007), tarafından CHEK2 I157T mutasyonu ile akciğer,
skuamöz (yassı hücre) üst solunum yolu ve böbrek kanseri oluşumu arasındaki ilişki
araştırılmıştır. CHEK2 I157T mutasyonunun akciğer kanseri ile skuamöz üst
solunum yolu kanserinin oluşumunu azalttığı bildirilmiştir.
Zlowocka ve ark. (2008), tarafından yapılan araştırmada CHEK2 I157T, IVS2
+ 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonlarının mesane kanseri oluşumu ile
ilişkileri Polonya kökenli ve mesane kanserli hastalar ile kontrol grubunda
araştırılmıştır. Yapılan analizler CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve
del5395 mutasyonlarının mesane kanseri oluşumunu kontrol grubuna kıyasla 1.9 kat
artırdığı ve bu artışın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bildirilmiştir (p=0.0003).
Araştırıcılar, CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonlarının
Polonya populasyonunda mesane kanseri oluşumunu artırdığını bildirmişlerdir.
Suspitsin ve ark. (2009), tarafından Rus populasyonunda CHEK2 1100delC ve
IVS2 + 1 G>A mutasyonların ovaryum kanseri oluşumu üzerine etkileri
araştırılmıştır. Araştırıcılar CHEK2 geninin ovaryum kanserinin oluşumuna
katkısının olmadığını bildirmişlerdir.
Bugüne kadar CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının
hepatoselüler kanser oluşumu üzerine etkileri araştırılmamıştır. Bunun yanında Türk
populasyonunda kolorektal kanserli fertlerde CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının sıklıkları ve kolorektal kanser ile ilişkileri de
araştırılmamıştır. İşte bu çalışmanın amacı CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonları ile hepatoselüler kanser arasında bir ilişkinin olup olmadığını
ve kolorektal kanserli Türk bireylerde ve herhangi bir kanser tanısı konmamış
sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubunda söz konusu mutasyonların frekanslarını
Polimeraz Zincir Reaksiyonu-Restriksiyon Fragmenti Uzunluk Polimorfizmi (PCRRFLP) ve Amplifikasyon Refrakter Mutasyon Sistemi-Polimeraz Zincir Reaksiyonu
(ARMS-PCR) yöntemleri ile araştırmaktır.
13
1. GİRİŞ
Süleyman BAYRAM
14
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
CHEK2 geni içerisinde bir çok kalıtsal mutasyon tanımlanmıştır. Fonksiyonel
olmayan CHEK2 proteininin meydana gelmesine neden olan CHEK2 I157T, IVS2 +
1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının birçok kanserin oluşumu üzerine etkileriyle
ilgili yapılan çalışmalar şu şekilde özetlenebilir.
2.1. CHEK2 Mutasyonlarının Akciğer Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Brennan ve ark. (2007), tarafından CHEK2 I157T mutasyonu ile akciğer ve
skuamöz (yassı hücre) üst solunum yolu kanseri oluşumu arasındaki ilişki 3061
kanserli hasta ve 4000 sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubunda araştırılmıştır.
Çalışmadaki hasta grubu 2250 akciğer kanserli ve 811 skuamöz üst solunum yolu
kanserli (yassı hücreli karsinom) bireylerden oluşturulmuştur. CHEK2 I157T
mutasyonlu fertlerde akciğer kanseri ile skuamöz üst solunum yolu kanserinin
mutasyon olmayan fertlerdekine nazaran daha az oranda meydana geldiğini
belirtmişlerdir.
CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonlarının akciğer
ve gırtlak kanser ile ilişkileri Polonya populasyonunda araştırılmıştır (Cybulski ve
ark., 2008). Araştırma 895 akciğer kanserli hasta ve 430 gırtlak kanserli hasta ve
6391 sağlıklı bireyden oluşturulan kontrol grubu ile yapılmıştır. Akciğer kanserli
grup içerisinde bu mutasyonları bulunduranların oranı %1.8 (16/895), gırtlak kanseri
gelişen hastalarda %3.5 (15/430) ve sağlıklı kontrol grubunda %5.8 (370/6391)
oranında saptanmıştır. Yapılan analizler CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve
del5395 mutasyonlarının akciğer ve gırtlak kanserine yakalanma riskini Polonya
populasyonunda kontrol grubu ile kıyaslandığında azalttığı ve her iki kanser türü için
bu mutasyonların koruyucu etkisi olduğunu ve bu etkinin istatistiksel olarak anlamlı
olduğunu göstermiştir. Araştırıcılar bu mutasyonlar nedeniyle hücre ölümünün
azaldığını ve bu yüzden hücre bölünmesinin daha az meydana geldiği, sigara gibi
15
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
oldukça tehlikeli bir çevresel etmenin fazla olduğu bu tip kanserlerde kanser
oluşumunun azalabileceği görüşünü ileri sürmüşlerdir.
2.2. CHEK2 Mutasyonlarının Beyin Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle İlgili
Yapılmış Çalışmalar
El Hallani ve ark. (2009), tarafından yapılan araştırmada en yaygın beyin
tümörü olan glioma ile CHEK2 1100delC mutasyonu arasındaki ilişki araştırılmıştır.
Araştırmaya ailesel glioma hikayesi olan 79 glioma tanısı almış hasta katılmıştır. 79
hastanın hiçbirinde CHEK2 1100delC mutasyonu saptanmamıştır. Araştırıcılar,
CHEK2 1100delC mutasyonunun ailesel gliomaya yatkınlık için bir risk faktörü
olmadığını ve bu mutasyonun bu tür kanserde bir rolünün olmadığını bildirmişlerdir.
2.3. CHEK2 Mutasyonlarının Böbrek Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Cybulski ve ark. (2004b), 4008 kanserli (mesane, meme, kolon, böbrek, larinks,
akciğer, melanoma, Non-Hodgking lenfoma, ovaryum, pankreas, prostat, mide, tirod)
hastada ve 4000 sağlıklı kontrol grubunda 1100delC, IVS2 + 1 G>A ve I157T
mutasyonlarının
frekanslarını
PCR-RFLP
(restriksiyon
fragmenti
uzunluk
polimorfizmi) ve allele spesifik oligonükleotid-PCR yöntemleri ile araştırmışlardır.
Çalışılan mutasyonlar içerisinde sadece I157T mutasyonunun böbrek kanseri
oluşumunu 2.1 kat (p=0.0006) arttırdığı saptanmıştır.
Brennan ve ark. (2007), tarafından CHEK2 I157T mutasyonu ile böbrek
kanseri oluşumu arasındaki ilişki 954 böbrek kanserli hasta ve 4000 sağlıklı bireyden
oluşan kontrol grubunda araştırılmıştır. Araştırıcılar, CHEK2 I157T mutasyonunun
böbrek kanseri oluşumunu zayıfta olsa artırdığını bildirmişlerdir.
2.4. CHEK2 Mutasyonlarının Kolorektal Kanser Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
16
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
CHEK2 1100delC mutasyonunun frekansı ailesel kolorektal kanser geçmişi
olan 149, ailesel kolorektal kanser hikayesi olmayan 513 kolorektal kanserli hastada
ve toplam olarak 662 kolorektal kanserli hastada araştırılmıştır (Kilpivaara ve ark.,
2003). Bu çalışmada, mutasyon sıklığı 662 kolorektal kanserli hastada %2.6 (17/662)
oranında, ailesel kolorektal kanser öyküsü bulunan hasta grubunda %1.3 (2/149) ve
ailesel olmayan 513 vakada %2.9 (15/513) oranında tespit edilmiştir. Vahteristo ve
ark. (2002), tarafından yapılan araştırmada Finlandiya kökenli 1885 sağlıklı
kontrolde CHEK2 1100delC mutasyonunun frekansının %1.4 olduğu bildirilmişti.
Bu araştırmada, % 1.4 oranındaki 1100delC mutasyon sıklığı ve Finlandiyanın diğer
bölgelerinden gelen sağlıklı populasyonun mutasyon frekansları düzenlenip CHEK2
1100delC mutasyonunun frekansı %1.9 olarak kabul edilerek istatistiksel analizler
yapılmıştır. Finlandiya kökenli sağlıklı populasyonun düzenlenmiş mutasyon sıklığı
ile ailesel olan veya olmayan kolorektal kanserli gruplar ayrı ayrı veya tüm
kolorektal kanserli hastalar bir bütün olarak analiz edildiklerinde hiçbir istatistiksel
farklılığın
gözlemlenmediği
saptanmıştır.
Araştırıcılar,
CHEK2
1100delC
mutasyonunun kolorektal kansere yatkınlık alleli olmadığını, fakat bu mutasyonun
kolorektal kanser üzerinde oldukça düşük düzeyde bir etkisinin olduğunun göz ardı
edilmemesi gerektiğini bildirmişlerdir.
Lipton ve ark. (2003), çok sayıda kolorektal adenoması bulunan ve aralarında
kolorektal kanser gelişmiş 149 hastada CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı
DNA dizi analizi yöntemi ile belirlenmiştir. CHEK2 1100delC mutasyonunun
frekansının %2 (3/149) oranında olduğu saptanmıştır. Araştırıcılar, kendi bulmuş
oldukları sonuçları CHEK2 1100delC mutasyonunun %1.1’lik populasyon frekansı
(Meijers-Heijboer ve ark., 2002) ile karşılaştırarak, CHEK2 1100delC mutasyonunun
kolorektal kanser oluşumunu artırmadığını bildirmişlerdir (p=0.26).
Meijers-Heijboer ve ark. (2003), tarafından yapılan çalışmada CHEK2
1100delC mutasyonunun sıklığı ve ailesel kolorektal kanser ile ilişkisi, ailesel
kolorektal kanserli 329 aileden oluşan hasta grubunda araştırılmıştır. Çalışmaya
katılan ailesel kolorektal kanserli aileler kolorektal kanserin türüne göre ailesel
adenomatöz polipozis (kolon ve rektumda oluşan 100-1000’lerce adenom polipler)
(95 aile) ve ailesel nonpolipozis kolorektal kanser (kolonda çok sayıda polip
17
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
oluşumu) (234 aile) olarak iki farklı grup şeklinde gruplandırılmıştır. Araştırmada
kontrol grubu olarak, Meijers-Heijboer ve ark. (2002)’nın sağlıklı populasyondaki
%1.1 (18/1620) oranındaki CHEK2 1100delC mutasyon frekansı kullanılmıştır.
Ailesel adenomatöz polipozis grubunda CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı %0
(0/95) oranında iken ailesel nonpolipozis kolorektal kanserli grupta %2.6 (6/234)
olarak saptanmıştır. Kontrol grubu ile ailesel nonpolipozis kolorektal kanserli grup
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı bakımından karşılaştırıldığında aradaki
farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gösterilmiştir (p=0.07).
Cybulski ve ark. (2004b), tarafından yapılan çalışmada 4008 kanserli (mesane,
meme, kolon, böbrek, larinks, akciğer, melanoma, Non-Hodgking lenfoma, ovaryum,
pankreas, prostat, mide, tiroit) hastada ve 4000 sağlıklı kontrol grubunda 1100delC,
IVS2 + 1 G>A ve I157T mutasyonlarının frekansları PCR-RFLP ve allele spesifik
oligonükleotid-PCR yöntemleri ile araştırılmıştır. Sıklıkları araştırılan mutasyonlar
içerisinde sadece I157T mutasyonunun kolon kanseri oluşumunu 2 kat (p=0.001)
arttırdığı diğer CHEK2 mutasyonlarının kolon kanseri oluşumu üzerine etkilerinin
olmadığı bildirilmiştir.
İspanyol kökenli kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser öyküsü bulunan 148
aileden ayrıca ailesel meme ve/veya ovaryum kanseri öyküsü bulunan 34 aileden
toplam 442 kanserli bireyde CHEK2 1100delC mutasyonunun frekansı araştırılmıştır
(Sánchez de Abajo ve ark., 2005). 442 bireyin hiçbirinde 1100delC mutasyonu
belirlenmemiştir. Araştırıcılar, İspanyol populasyonunda ailesel olarak görülen bu iki
tip kanserin CHEK2 1100delC mutasyonu ile bir ilişkilerinin olmadığı şeklinde bir
yorum yapmışlardır.
de Jong ve ark. (2005a), tarafından yapılan araştırmada 629 kolorektal kanserli
hastada, 50 yaşından önce kolorektal kanser tanısı alan 105 hastada ve 230 bireyden
meydana gelen kontrol grubunda CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı
araştırılmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonunun oranı 629 kolorektal kanserli
hastada %1.6 (10/629), 50 yaşından önce kolorektal kanser tanısı konmuş kolorektal
kanserli hasta grubunda %0.9 (1/105) ve kontrol grubunda ise %0.4 (1/230) oranında
belirlenmiştir. İstatistiksel analizler sonucunda her iki kolorektal kanserli grup ile
kontrol grubu arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılık görülmemiştir. Fakat
18
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
629 kolorektal kanserli hasta grubu kendi içerisinde ailesel kanser hikayesi olup ve
erken yaşta kolorektal kansere yakalananlar ve ailesel hikayeleri olmayıp geç yaşta
kolorektal kansere yakalananlar olarak tekrardan gruplandırıldığında CHEK2
1100delC mutasyonunun ailesel kanser öyküsü olan ve erken yaşta kolorektal
kansere
yakalananlarda istatistiksel olarak anlamlı derecede fazla olduğu
saptanmıştır (p=0.014). Araştırıcılar araştırmanın sonucunun daha önceki bulgular ile
uyumlu olduğunu ve CHEK2 1100delC mutasyonunun kolorektal kanser oluşumunu
1.5-2 kat gibi bir artırıcı etkisinin olduğunu bildirmişlerdir.
Djureinovic ve ark. (2006), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonu ile
kolorektal kanser arasındaki ilişki İsveç populasyonunda araştırılmıştır. Araştırmaya
174 ailesel kolorektal kanser öyküsü olan kolorektal kanser hastası, 644 sporadik
(ailede kalıtsal bir kanser olmayan) kolorektal kanser hastası ve 760 sağlıklı bireyden
oluşan kontrol grubu dahil edilmiştir. Ailesel kolorektal kanser öyküsü olan hasta
grubunda CHEK2 1100delC mutasyonunun oranı %1.15 (2/174), sporadik kolorektal
kanser grubunda %0.93 (6/644) ve kontrol grubunda ise %0.66 (5/760) olarak
belirlenmiştir. Kontrol grubu ile kolorektal kanser grupları arasında istatistiksel
olarak anlamlı farklılıkların olmadığı saptanmıştır. İsveç populasyonunda CHEK2
1100delC mutasyonunun kolorektal kanser oluşumunu artırmadığı fakat hasta ve
kontrol gruplarındaki birey sayılarının daha fazla olduğu çalışmalara gerek
duyulduğu araştırıcılar tarafından belirtilmiştir.
Isinger ve ark. (2006), Güney İsveç popuplasyonunda birincil olarak meme
veya kolorektal kanser gelişiminden sonra ikincil herhangi bir kanser geliştiren 75
kanser hastasında ve 300 sağlıklı bireyde CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığını
araştırmışlardır. Kanserli grupta CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı %2.7
(2/75) kontrol grubunda ise %1 (3/300) oranında belirlenmiştir. İki grup arasındaki
farkın istatistiksel olarak önemli olmadığı saptanmıştır (p=0.26). Araştırıcılar, İsveç
populasyonunda CHEK2 1100delC mutasyonunun birincil meme ve kolorektal
kanser için temel bir risk faktörü olmadığını ve rutin olarak bu mutasyonun klinikte
taranmasının bir yararının olmayacağı şeklinde bir fikir ileri sürmüşlerdir.
Kilpivaara ve ark. (2006), CHEK2 I157T mutasyonunun frekansını ailesel ve
sporadik kolorektal kanserli hastalarda PCR-RFLP yöntemi ile araştırmışlardır.
19
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
Çalışmada, 972 Finlandiya kökenli kolorektal kanserli hastanın ve 1885 sağlıklı
bireyin I157T mutasyon frekansı belirlenmiştir. Kolorektal kanserli hastalarda (%7.8,
76/972) I157T mutasyonunun sıklığı sağlıklı kontrol grubundan (%5.3, 100/1885)
daha yüksek oranda bulunmuştur. CHEK2 I157T mutasyonu kolorektal kanser
oluşumunu 1.5 kat artırmıştır (p=0.008). Araştırıcılar bu çalışmadan elde edilen
sonuçların, CHEK2 I157T mutasyonunun çok sayıda kanser türü için yatkınlık alleli
olduğu görüşünü desteklediğini bildirmişlerdir.
Weischer ve ark. (2007), tarafından yapılan araştırmada CHEK2 1100delC
mutasyonunun Danimarka populasyonunda meme, prostat ve kolorektal kanser
oluşumu üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya Danimarka populasyonundan 9231
birey katılmıştır. Araştırmacılar, CHEK2 1100delC mutasyonunun kolorektal kanser
oluşumunu 1.6 kat artırdığını bildirmişlerdir.
Kleibl ve ark. (2009), tarafından Çek Cumhuriyeti populasyonunda CHEK2
1100delC, I157T, del5395 ve IVS2 + 1 G>A mutasyonlarının kolorektal kanser
oluşumu ile ilişkileri araştırılmıştır. Araştırmaya 631 kolorektal kanserli hasta ve 683
sağlıklı birey katılmıştır. Kolorektal kanser gelişmiş olan grupta tüm CHEK2
mutasyonlarının frekansı %6.2 (39/631) oranında bulunmuş iken kontrol grubunda
bu oran %2.8 (19/683) olarak bulunmuştur (p=0.003). CHEK2 I157T mutasyonunun
sıklığı kolorektal kanser ve kontrol grubunda sırasıyla %4.8 (30/631) ve %2.5
(17/683) olarak saptanmıştır. Yapılan istatistiksel analiz I157T mutasyonunun
kolorektal kanser oluşumunu 2 kat artırdığını ve bu artışın istatistiksel olarak anlamlı
olduğunu göstermiştir. CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı kolorektal kanserli
grupta %0.63 (4/631) iken kontrol grubunda ise %0.27 (2/730) olarak belirlenmiştir.
İki grup arasında 1100delC mutasyonu yönünden anlamlı bir farklılığın olmadığını
saptanmıştır.
Kolorektal
kanserli grupta
CHEK2
del5395
mutasyonu
hiç
bulunmamıştır. Kolorektal kanser gelişen hastalar ailesel kolorektal kanser öyküsü
olanlar ve olmayan olarak iki farklı gruba ayrılıp, her iki grup mutasyon sıklıkları
yönünden kontrol grubu ile karşılaştırıldıklarında bu mutasyonların ailesel kolorektal
kanser grubu ile kontrol grubu arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı bildirilmiştir.
Araştırıcılar I157T mutasyonunun Çek Cumhuriyeti populasyonunda sporadik
kolorektal kanser için yatkınlık alleli olduğunu, fakat aynı durumun ailesel kolorektal
20
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
kanser öyküsü olan grup için söz konusu olmadığı araştırıcılar tarafından
bildirilmiştir.
Suchy ve ark. (2009), tarafından Polonya populasyonunda CHEK2 1100delC,
I157T, del5395 ve IVS2 + 1 G>A mutasyonlarının kalıtsal nonpolipozis kolorektal
kanser ve kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser ile ilişkili ailelerde kolorektal
kanser oluşumunu artırıp artırmadığı araştırılmıştır. Çalışmaya 463 kalıtsal
nonpolipozis kolorektal kanserli hasta ve 5496 sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubu
katılmıştır. CHEK2 IVS2 + 1 G>A, 1100delC, del5395 ve I157T mutasyonlarının
sıklığı sırası ile %0.2 (1/463), %0.4 (2/463), %0.4 (2/463) ve %7.8 (36/463) olarak
saptanmıştır. Kontrol grubunda CHEK2 IVS2 + 1 G>A %0.4 (22/5496), 1100delC
%0.2 (12/5496), del5395 %0.4 (24/5496) oranlarında belirlenmiştir. Kolorektal
kanserli grupta tüm mutasyonların oranı %8.8 (41/463) olarak bulunmuş iken kontrol
grubunda %5.8 (322/5496) oranında tespit edilmiştir (p=0.01). Mutasyonlar ayrı ayrı
analiz edildiğinde kalıtsal nonpolipozis kolorektal oluşumunu CHEK2 I157T
mutasyonunun 1.7 kat artırdığı ve bu artışın istatistiksel olarak anlamlı olduğu
saptanmıştır. Diğer CHEK2 mutasyonlarının kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanser
oluşumunu artırmadığı bildirilmiştir.
2.5. CHEK2 Mutasyonlarının Li-Fraumeni Sendromu Oluşumu Üzerine
Etkileri İle İlgili Yapılmış Çalışmalar
Siddiqui ve ark. (2005), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonunun frekansı
p53 gen mutasyonu bulunmayan 15 Li-Fraumeni sendromlu (otozomal dominant
geçişli kalıtsal bir hastalık) hastada araştırılmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonu
hiçbir hastada saptanmamıştır. Araştırıcılar CHEK2 1100delC mutasyonunun p53
gen mutasyonu bulunmayan Li-Fraumeni sendromunda bir risk faktörü olmadığını
bildirmişlerdir.
Ruijs ve ark. (2009), tarafından Hollanda populasyonunda p53 mutasyonu
olmayan 65 Li-Fraumeni sendromlu hastada CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı
ve Li-Fraumeni sendromu ile ilişkisi araştırılmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonunun
sıklığı %6.2 (4/65) olarak belirlenmiştir. Araştırıcılar, Hollanda populasyonunda
21
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
CHEK2 1100delC mutasyonunun Li-Fraumeni sendromu için temel yatkınlık alleli
olmadığını bildirmişlerdir. Bununla birlikte çalışmanın sonuçlarından, 1100delC
mutasyonun TP53 mutasyonu olmayan kansere eğilimli ailelerde tümör gelişimine
katkıda bulunabilecek bir faktör olduğu şeklinde yorumlanmıştır.
2.6. CHEK2 Mutasyonlarının Lösemi Oluşumu Üzerine Etkileri İle İlgili
Yapılmış Çalışmalar
Sellick ve ark. (2006), tarafından yapılan çalışmada kronik lenfositik lösemi
(lenfositlerin kan ve kemik iliği başta olmak üzere vücutta aşırı birikmesi) ile
CHEK2 1100delC mutasyonu arasındaki ilişki araştırılmıştır. Araştırmada, 973
kronik lenfositik lösemili hastada CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı
belirlenmiştir. 973 hasta, kronik lenfositik lösemi geçmişi olan 121 hasta ve ailesel
geçmişinde bu hastalık görülmeyen 852 hasta şeklinde iki farklı gruba ayrılmıştır.
CHEK2 1100delC mutasyonunun genel sıklığı %0.8 (8/973) olarak belirlenmiştir.
Ailesel olan (%0.8, 1/121) ve olmayan (%0.8 7/852) iki farklı grupta da mutasyon
sıklıklarının aynı olduğu saptanmıştır. Kronik lenfositik lösemili hastalardaki
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı sağlıklı İngiliz populasyonundan elde edilen
mutasyon oranı ile karşılaştırıldığında aradaki farkın istatistiksel olarak önemli
olmadığı saptanmıştır (p=0.47). Ayrıca CHEK2 1100delC mutasyonu ile ailesel olan
veya olmayan kronik lenfositik lösemi arasında bir ilişkinin bulunmadığı, bununla
birlikte bu mutasyonun kronik lenfositik lösemi oluşumunu zayıfta olsa bir miktar
artırmış olabileceği bildirilmiştir.
2.7. CHEK2 Mutasyonlarının Meme Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle İlgili
Yapılmış Çalışmalar
Allinen ve ark. (2001), BRCA1, BRCA2 ve p53 gen mutasyonları bulunmayan
ve ailesel meme kanseri öyküsü olan Finlandiya populasyonundan 79 aileden 89
meme kanserli hastanın, 259 sporadik meme kanseri gelişen meme kanserli hastanın
ve 200 sağlıklı bireyin CHEK2 geninde mutasyon analizi çalışması yapmışlardır. Üç
22
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
farklı grup içerisinde sadece CHEK2 I157T mutasyonuna rastlanmıştır. Ailesel
meme kanserli 79 aileden 7’sinde (%8.9) CHEK2 I157T mutasyonu belirlenmiştir.
Sporadik meme kanserli grupta CHEK2 I157T mutasyonunun sıklığı %3.9 (10/259)
oranında iken sağlıklı bireylerde %6.5 (13/200) oranında belirlenmiştir. Araştırıcılara
göre, Finlandiya kökenli bireylerde CHEK2 I157T mutasyonu ailesel meme
kanserine yatkınlığı artırmamaktadır.
CHEK2 1100delC mutasyonu ve meme kanseri oluşumu arasındaki ilişki 1620
sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubu ve BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları
belirlenmemiş ve ailesel meme kanseri hikayesi mevcut olan 718 aileden 1071 meme
kanserli hasta ile yapılan çalışma ile araştırılmıştır (Meijers-Heijboer ve ark., 2002).
Sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubunda CHEK2 1100delC mutasyonunun
sıklığı %1.1 (18/1620) oranında iken BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları olmayan ve
ailesel meme kanserli hasta grubunda %5.1 (55/1071) oranında belirlenmiştir.
Kontrol grubu ile meme kanserli grup karşılaştırıldığında CHEK2 1100delC
mutasyonunun meme kanseri oluşumunu 2 kat artırdığı ve bu artışın istatistiksel
olarak önemli olduğu bildirilmiştir. Bununla birlikte BRCA1 ve BRCA2
mutasyonları belirlenmeyen ailesel meme kanserli hastalardan 52’sinin erkek meme
kanserli hastalar olduğu ve 52 hastada CHEK2 1100delC mutasyonun %13.5 (7/52)
oranında bulunduğu saptanmıştır. Kontrol grubu ile yapılan karşılaştırmadan CHEK2
1100delC mutasyonunun ailesel erkek meme kanserli hastalarda meme kanseri
oluşumunu 10 kat artırdığı gösterilmiştir.
Sodha ve ark. (2002), tarafından yapılan çalışmada CHEK2 1100delC
mutasyonunun sıklığı, ailesel meme kanseri hikayesi bulunan 68 meme kanserli
hastada ve 300 sağlıklı bireyden oluşturulmuş kontrol grubunda araştırılmıştır.
CHEK2 1100delC mutasyonunun ailesel meme kanseri hikayesi olan grupta %4.4
(3/68) oranında bulunduğu bunun yanında 300 sağlıklı bireyin hiçbirinde CHEK2
1100delC mutasyonunun olmadığı saptanmıştır. Araştırıcılara göre, CHEK2
1100delC mutasyonu ailesel meme kanseri oluşumunu artırmaktadır.
Vahteristo ve ark. (2002), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonunun frekansı
mini baz sırası saptama yöntemi ile Finlandiya kökenli 1885 sağlıklı bireyde, 1035
meme kanserli hastada ayrıca BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları saptanmayan ve
23
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
ailesel meme kanseri öyküsü bulunan 507 meme kanserli hastada araştırılmıştır.
CHEK2 1100delC mutasyonunun frekansı sağlıklı bireylerden oluşturulmuş kontrol
grubunda %1.4 (26/1885) oranında, meme kanserli hasta grubunda %2 (21/1035),
bununla birlikte BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları saptanmayan ailesel meme
kanserli hasta grubunda ise %5.5 (28/507) olarak bildirilmiştir. Meme kanserli hasta
grubu ile kontrol grubu arasındaki farkın istatistiksel olarak önemsiz olduğu
görülmüştür. Fakat meme kanserli hasta grubu ailesel meme kanseri hikayesi olanlar
ve olmayanlar olarak gruplandırıldığında, ailesel meme kanseri olan 358 hastada
CHEK2 1100delC mutasyon frekansının %3.1 (11/358) olduğu saptanmıştır. %3.1
oranındaki CHEK2 1100delC mutasyon frekansı kontrol grubu ile karşılaştırıldığında
aradaki farkın istatistiksel olarak önemli olduğu bildirilmiştir (p=0.021). Aynı
şekilde ailesel meme kanserli hasta grubu ile kontrol grubu arasındaki farkında
istatistiksel olarak anlamlı olduğu ve CHEK2 1100delC mutasyonunun meme
kanseri oluşumunu 4.2 kat artırdığı gösterilmiştir (p=0.0002). Ayrıca her iki memede
de kanser gelişen hastalarda CHEK2 1100delC mutasyon sıklığının tek memede
kanser gelişen hasta grubundan 6 kat daha fazla olduğu ve bu durumun istatistiksel
olarak önemli olduğu bildirilmiştir.
Meijers-Heijboer ve ark. (2003), tarafından BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları
olmayan ve ailesel meme kanseri öyküsü bulunan 435 aileye ait hasta grubunda
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı ve ailesel meme kanseri oluşumu arasındaki
ilişki araştırılmıştır. Araştırmaya katılan, BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları olmayan
435 ailesel meme kanser öyküsü bulunan hastalar, meme kanseri ile birlikte
kolorektal kanser gelişenler ve meme kanseri ile birlikte kolorektal kanser
gelişmeyen olarak iki farklı gruba ayrılmıştır. Çalışmada kontrol grubu olarak,
Meijers-Heijboer ve ark. (2002)’nın sağlıklı populasyondaki %1.1 (18/1620)
oranındaki CHEK2 1100delC mutasyon frekansı kullanılmıştır. Meme kanseri ile
birlikte kolorektal kanser gelişen 55 ailesel meme kanserli grupta CHEK2 1100delC
mutasyonunun frekansı %18.2 (10/55), meme kanseri ile birlikte kolorektal kanser
gelişmeyen 380 meme kanserli grupta mutasyon oranı %4 (15/380) olarak
bulunmuştur. Ailesel meme kanserli grupların arasındaki bu farklılığın istatistiksel
olarak önemli olduğu gösterilmiştir (p<0.001). Araştırıcılar yeni tanımladıkları meme
24
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
kanseri ile birlikte kolorektal kanser oluşmuş bireylerde CHEK2 1100delC
mutasyonunun genetik bir faktör olabileceğini fakat bu fenotipteki kanserde
1100delC mutasyonunun temel yatkınlık alleli olmadığını ve henüz belirlenemeyen
yatkınlık geni veya genleri ile birlikte sinerjitik bir etkileşiminin olabileceğini
bildirmişlerdir.
Offit ve ark., (2003), yaptıkları çalışmada New York’lu 1665 sağlıklı gönüllü,
192 ailesel meme kanseri öyküsü olan meme kanserli hasta ve sporadik olarak meme
kanseri gelişen 108 hasta olmak üzere toplam 300 meme kanserli vakada CHEK2
1100delC mutasyonunun sıklığı belirlenmiştir. Sporadik meme kanserli gruptaki 46
hastanın her iki memesinde meme kanseri gelişmiş olduğu, bununla birlikte 16
hastanın da erkek meme kanserli hasta olduğu bildirilmiştir. CHEK2 1100delC
mutasyonunun frekansı meme kanseri grupta %1 (3/300) oranında iken sağlıklı
gönüllülerde %0.3 (5/1665) oranında saptanmıştır. Yapılan istatistiksel analiz
kanserli grup ile sağlıklı bireyler arasında CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığını
yönünden anlamlı bir farklılığın olmadığını göstermiştir (p=0.1). Araştırıcılar meme
kanseri oluşumuna göreceli olarak düşük bir katkısı bulunan, ayrıca düşük
populasyon frekansına sahip CHEK2 1100delC allelinin gelecekte Kuzey Amerika’lı
hastalarda klinikte rutin genetik bir test olarak uygulanabilirliğinin sınırlı bir şekilde
olabileceğini söylemişlerdir.
Oldenburg ve ark. (2003), tarafından BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları
saptanmamış ve ailesel meme kanseri öyküsü olan 71 aileden 237 meme kanserli
hastada ve yine 71 ailenin 331 sağlıklı bireyinde CHEK2 1100delC mutasyonunun
frekansı araştırılmıştır. Meme kanserli hastalarda CHEK2 1100delC mutasyonunun
sıklığı %11.4 (27/237) oranında iken 331 sağlıklı hasta yakınında ise %4.2 (14/331)
olarak saptanmıştır. Meme kanserli hastalar ile bu hastaların yakınları olan sağlıklı
kontrol bireyleri arasında CHEK2 1100delC mutasyon sıklığının istatistiksel olarak
önemli derecede farklılık gösterdiği bildirilmiştir (p<0.001). 71 aile içerisinde en az
bir tane CHEK2 1100delC mutasyonunu taşıyan bireyin bulunduğu aile sayısının 15
(%21.1) olduğu bulunmuştur. Ayrıca CHEK2 1100delC mutasyonunu taşıyan
bireylerin meme kanserine yakalanma yaşının, bu mutasyonu taşımayan meme
kanserli hastalardan daha küçük olduğu bildirilmiştir.
25
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
Rajkumar ve ark. (2003), tarafından Güney Hindistan populasyonundan 35
yaşından küçük ve ailesel kanser geçmişi olan meme ve/veya ovaryum kanserli 22
hastada CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı denatüre edici yüksek performanslı
likit kromatografisi (dHPLC) yöntemi ile araştırmışlardır. Hastaların hiçbirinde
CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmadığı saptanmıştır.
Schutte ve ark. (2003), tarafından yapılan araştırmada CHEK2 I157T
mutasyonunun meme kanseri ile ilişkisi BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları
bulunmayan ve ailesel meme kanseri hikayesi olan 605 aileden 737 meme kanserli
birey, BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları belirlenmiş ve ailesel meme kanseri öyküsü
olan 335 aileden 459 meme kanserli hasta ve İngiltere, Hollanda ayrıca Kuzey
Amerika’dan toplam 723 sağlıklı bireyden oluşturulmuş kontrol grubu ile
araştırılmıştır. I157T mutasyonunun iki farklı ailesel meme kanseri hikayesi olan
grupta meme kanseri oluşumunu kontrol grubu ile karşılaştırıldığında artırmadığı
gösterilmiştir. Araştırıcılar, CHEK2 geninde tanımlanmış kalıtsal mutasyonlardan
sadece CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanserine yatkınlığa katkıda
bulunabileceğine işaret etmişlerdir.
Broeks ve ark. (2004), tarafından yapılan çalışmada birinci memede meme
kanseri geliştikten sonra ikinci memede de meme kanseri gelişen meme kanserli 233
hastada CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı belirlenmiştir. Bu çalışmada kontrol
grubu olarak sadece tek memede kanser gelişen ve kanser geliştikten sonra en az 5
yıl herhangi bir tür kanser gelişmeyen 191 birey kontrol grubu olarak kabul
edilmiştir. İkinci memede de kanser gelişen grupta CHEK2 1100delC mutasyonunun
oranı %6.4 (15/233) iken kontrol grubunda bu oran %1 (2/191) oranında
saptanmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonunu bulunduran meme kanserli hastalarda
ikinci memede de meme kanseri gelişme riskinin 6.5 kat artığı bulunmuştur. İkinci
memede de kanser gelişen grup, birincil meme kanseri sonrasında radyoterapi
tedavisi alanlar (X-ışını, 1-10 gray) ve almayanlar olarak tekrar gruplandırılıp
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı araştırıldığında radyoterapi alan grupta
(%7.7 13/169) 1100delC mutasyonunun oranının radyoterapi almayan gruptan (%3.1
2/64) daha fazla olduğu gözlemlenmiştir. Araştırıcılar, CHEK2 1100delC mutasyonu
26
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
taşıyan meme kanserli hastalarda radyoterapi tedavisinin ikinci memede de meme
kanseri gelişiminde klinik bir öneminin olabileceğini bildirmişlerdir.
Caligo ve ark. (2004), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonunun İtalyan
populasyonunda meme kanseri ile ilişkisi araştırılmıştır. Araştırmaya toplam olarak
1273 birey katılmıştır. Bu bireylerin 939 meme kanseri tanısı konan hastalardan, 334
tanesi de sağlıklı kişilerden oluşturulmuştur. 939 meme kanserli hastada CHEK2
1100delC mutasyonunun sıklığı %0.11 (1/939) oranında iken sağlıklı bireylerde ise
%0 (0/334) oranında saptanmıştır. Mutasyon tespit edilen bireyin ailesinde CHEK2
1100delC mutasyonu tarandığında aile bireyleri içerisinde bu
mutasyonu
bulunduranlarda her iki memede meme kanseri, pankreas kanseri ve akciğer kanseri
gelişen
bireylerin
olduğu
bildirilmiştir.
Araştırıcılar,
CHEK2
1100delC
mutasyonunun meme kanseri oluşumu üzerine etkisinin populasyonlar arasında
sınırlı olduğunu
ve
bu
populasyonunda
meme
mutasyonun muhtemelen sadece
kanseri
oluşumu
artırdığı
şeklinde
Kuzey Avrupa
bir
yorumda
bulunmuşlardır.
CHEK2 Meme Kanseri Vaka-Kontrol Konsorsiyumu (2004), tarafından yapılan
çalışmada CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı 10860 meme kanseri hastasında
ve 9065 bireyden oluşturulan kontrol grubunda araştırılmıştır. CHEK2 1100delC
mutasyonunun frekansının meme kanseri grubunda %1.9 (201/10860) oranında
kontrol grubunda ise %0.7 (64/9065) sıklığında olduğu bildirilmiştir. Yapılan
istatistiksel analizler sonucunda 1100delC mutasyonunun meme kanseri oluşumunu
2.3 kat arttırdığı ve bu artışın istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptanmıştır
(p<0.001). Araştırıcılar çalışmanın sonuçlarından yola çıkarak, CHEK2 1100delC
mutasyonunun, meme kanseri oluşumunu arttıran diğer yatkınlık allellerinin meme
kanseri oluşumu üzerine etkilerini artırdığı yönündeki hipoteze uygunluk gösterdiği
şeklinde bir yorumda bulunmuşlardır.
Cybulski ve ark. (2004b), 4008 kanserli (mesane, meme, kolon, böbrek, larinks,
akciğer, melanoma, Non-Hodgking lenfoma, ovaryum, pankreas, prostat, mide,
tiroit) hastada ve 4000 sağlıklı kontrol grubunda 1100delC, IVS2 + 1 G>A ve I157T
mutasyonlarının frekanslarını PCR-RFLP ve allele spesifik oligonükleotid-PCR
yöntemleri ile araştırmışlardır. Bu araştırmada, 1100delC ve IVS2 + 1 G>A
27
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
mutasyonlarının meme kanser oluşumunu 2.2 kat (p=0.02) artırdığı bildirilmiştir.
Bununla birlikte I157T mutasyonunun meme kanseri oluşumunu 1.4 kat (p=0.02)
arttırdığı saptanmıştır.
de Bock ve ark. (2004), tarafından kalıtsal olarak CHEK2 1100delC
mutasyonunu taşıyan meme kanserli hastalarda tümörün karakteristik özelliklerini ve
hastalığın gidişi araştırılmıştır. Çalışma 34 CHEK2 1100delC mutasyonu bulunan
meme kanserli hasta ve 1100delC mutasyonu olmayan 102 meme kanserli hasta ile
yapılmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonunu taşıyan hasta grubunda steroid reseptör
pozitifliği, mutasyon taşımayan hasta grubundan daha sık bulunmuştur (p=0.04).
Mutasyon taşıyanların birinci veya ikinci derece bayan yakınlarında meme kanseri
gelişme sıklığının, mutasyon taşımayanlardan daha fazla olduğu gözlenmiştir
(p=0.03). İkinci memede de meme kanseri gelişme riskinin CHEK2 1100delC
mutasyonunu taşıyan hasta grubunda mutasyon taşımayan gruba göre 5.74 kat artış
gösterdiği saptanmıştır. Araştırıcılar CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanseri
hastalığının gidişini olumsuz şekilde etkileyen bir faktör olduğunu bildirmişlerdir.
Dufault ve ark. (2004), tarafından BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları
bulunmayan ve ailesel meme kanseri hikayeleri olan 516 aileden meme kanseri
gelişen hastalarda CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının
Alman populasyonunda önemi araştırılmıştır. Araştırma 516 ailesel meme kanserli
hasta ve meme kanserli hastalar ile eşleştirilmiş 500 sağlıklı bayandan meydana
getirilmiş kontrol grubu ile yapılmıştır. Bununla birlikte CHEK2 1100delC
mutasyonunun sıklığı rasgele seçilmiş 1315 bayan bireyde araştırılmıştır. CHEK2
1100delC mutasyonunun sıklığı meme kanserli grupta %1.5 (8/516) oranında iken
rasgele seçilmiş bayanlardan oluşan kontrol grubunda ise %0.45 (6/1315) olarak
belirlenmiştir (p=0.016). Daha önce Beyaz ırka mensup ailesel meme kanserli
hastalardan (%1.6) ve kontrol gruplarından (%0.5) elde edilen CHEK2 1100delC
mutasyon sıklığının bu çalışmada elde edilen mutasyon sıklığından istatistiksel
olarak anlamlı düzeyde farklı olduğu belirlenmiştir. I157T ve IVS2 + 1G>A
mutasyonlarının oranları sırasıyla kanserli grupta %1.93 (10/516) ve %0.39 (2/516)
olarak belirlenmiştir. Kontrol grubunda ise I157T mutasyon sıklığı %1.6 (8/500)
oranında iken IVS2 + 1G>A %0.4 (2/500) olarak saptanmıştır. Her iki mutasyonun
28
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
sıklıkları meme kanserli grup ile kontrol grubu arasında karşılaştırıldığında aradaki
farkın istatistiksel olarak önemli olmadığı gösterilmiştir. Araştırıcılar, CHEK2
genindeki bu mutasyonların klinikte rutin olarak meme kanseri için genetik bir test
olarak taranmalarının bir öneminin olmayacağını bildirmişlerdir.
Friedrichsen ve ark. (2004), batı Washington’dan genç yaştaki meme kanserli
hastalar ile yapılan vaka-kontrol çalışması ile CHEK2 1100delC ve I157T
mutasyonlarının meme kanseri oluşumu üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışmaya
meme kanserli 506 hasta ve kontrol grubu olarak 459 sağlıklı birey dahil edilmiştir.
Meme kanserli hastalarda CHEK2 1100delC ve I157T mutasyonlarının sıklıkları
sırasıyla %1.2 (6/506) ve %0.4 (2/506) oranlarında saptanmıştır. Kontrol grubunda
mutasyon oranları 1100delC %0.4 (2/459) ve I157T %0.9 (4/459) olarak
belirlenmiştir. Meme kanserli grup ile kontrol grubu her iki mutasyon sıklığı
yönünden karşılaştırıldığında aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
gözlenmemiştir. Araştırıcılar elde ettikleri bulgulardan, CHEK2 genindeki bu
mutasyonların batı Washington populasyonunda çok az bir sıklıkta olduğunu, bu
mutasyonların meme kanseri yatkınlığında temel mutasyonlar olmadıklarını ve bu
yüzden bu mutasyonların Amerika Birleşik Devletlerinde kanser koruma programı
çerçevesinde taranmalarının bir yararının olmayacağı sonuçunu çıkarmışlardır.
Huang ve ark. (2004), tarafından meme kanseri ile birlikte en az bir başka
herhangi bir tür birincil kanser gelişen 161 kadın hasta ve 153 sağlıklı bireyden
oluşan kontrol grubunda CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı araştırılmıştır.
Hasta grubunda mutasyon frekansı %1.9 (3/161) oranında iken kontrol grubunda ise
%0.7 (1/153) olarak saptanmıştır. Hasta ile kontrol grubu arasında istatistiksel olarak
önemli bir farklılık görülmemiştir (p=0.623). Araştırıcılar, CHEK2 1100delC
mutasyonunun çok sayıda birincil kanser gelişiminde temel yatkınlık alleli
olmadığını bildirmişlerdir.
Kilpivaara ve ark. (2004), tarafından yapılan çalışmada meme kanserli 1035
hasta ve 1885 sağlıklı bireylerden oluşturulan kontrol grubunda I157T mutasyonunun
frekansı mini baz sırası saptama, direk baz sırası saptama ve değişime hassas jel
elektroforez yöntemleri ile araştırılmıştır. Araştırıcılar meme kanserli hasta grubunda
I157T mutasyonunun %7.4 (77/1035) kontrol grubunda ise %5.3 (100/1885)
29
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
oranında olduğunu bildirmişlerdir. I157T mutasyonunun meme kanseri oluşumunu
1.43 kat artırdığı saptanmıştır (p=0.021). Meme kanserli hastalar ailesel meme
kanseri öyküsü olanlar ve olmayan şeklinde gruplandırıldığında, 507 ailesel meme
kanseri öyküsü olan hasta grubunda I157T mutasyonunun %5.5 (28/507) oranında
bulunduğu belirlenmiştir. Ailesel meme kanseri öyküsü olan grubun mutasyon oranı
kontrol grubu ile kıyaslandığında aradaki farkın istatistiksel olarak önemsiz olduğu
bulunmuştur. Araştırıcılar, CHEK2 I157T mutasyonunun meme kanseri oluşumunu
artırdığını fakat bu artışının CHEK2 1100delC mutasyonu ile yapılan çalışmalardan
elde edilen veriler ile kıyasladığında daha az olduğunu bildirmişlerdir.
Neuhausen ve ark. (2004), tarafından yapılan çalışmada CHEK2 1100delC
mutasyonunun erkek meme kanseri ile ilişkisi Amerikan ve İngiliz populasyonundan
erkek meme kanserli hastalarda araştırılmıştır. Amerikan populasyonundan 109
erkek meme kanserli hasta ve bu hastaların kontrol grubu olarak 138 sağlıklı erkek
birey çalışmaya dahil edilmiştir. İngiliz populasyon grubundan ise 79 erkek meme
kanseri gelişen hasta ile 3749 birey kontrol grubu olarak alınmıştır. Amerikan
populasyonundaki meme kanserli hastalarda CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı
%0 (0/109) iken kontrol grubunda %0.72 (1/138) olarak saptanmıştır. CHEK2
1100delC mutasyonunun frekansı İngiliz populasyonundan erkek meme kanserli
bireylerde %0 (0/79) oranında iken kontrol grubunda %0.56 (21/3749) olarak
saptanmıştır. Araştırıcılar yapmış oldukları araştırmada, daha önceki çalışmalardan
farklı olarak CHEK2 1100delC mutasyonunun erkek bireylerde meme kanseri
oluşumunu artırmamış olduğunu bildirmişlerdir.
İsrail populasyonunda meme kanseri gelişen 54 erkek meme kanserli hastada,
219 BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları bulunan kadın meme kanserli hastada ve 146
sağlıklı bireyde CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı denatüre edici yüksek
performanslı likit kromatografisi (dHPLC) yöntemi ile araştırılmıştır (Ohayon ve
ark., 2004). CHEK2 1100delC mutasyonunun oranı erkek meme kanserli hastalarda
%0 (0/54), BRCA1 ve BRCA2 mutasyonları bulunan kadın hastalarda %0.5 (1/219)
ve kontrol grubunda ise %0 (0/146) olarak belirlenmiştir. Araştırıcılar CHEK2
1100delC mutasyonunun İsrail populasyonunda çok düşük bir sıklıkta bulunduğunu
bildirmişlerdir.
30
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
Osorio ve ark. (2004), İspanyol kökenli ailesel meme kanseri öyküsü bulanan
456 meme kanseri hastasında ve 400 sağlıklı bireyde CHEK2 1100delC
mutasyonunun sıklığı araştırılmıştır. Her iki grupta da CHEK2 1100delC mutasyonu
belirlenmemiştir. CHEK2 1100delC mutasyonunun İspanyol populasyonunda
bulunmadığı veya çok düşük bir sıklıkta bulunduğu ve bu populasyonda CHEK2
1100delC mutasyonunun rutin olarak taranmasının bir öneminin olmadığı
araştırıcılar tarafından önerilmiştir.
Mateus Pereira ve ark. (2004), tarafından yapılan çalışmada Amerikan
populasyonundan 829 meme kanserli hastada ve 859 sağlıklı bireyden oluşturulan
kontrol grubunda CHEK2 1100delC mutasyonu ile meme kanseri oluşumu
arasındaki ilişki araştırılmıştır. Meme kanseri grubunda mutasyon oranı %1.1 (9/829)
iken kontrol grubunda %0.5 (4/859) olarak saptanmıştır. CHEK2 1100delC
mutasyonunun meme kanseri oluşumunu 2.3 kat artırdığı fakat bu artışın istatistiksel
olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir (p=0.16).
Sodha ve ark. (2004), tarafından ailesel olarak erkek bireylerde meme kanseri
hikayesi bulunan 26 meme kanserli hastada CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı
araştırılmıştır. Hastaların 16 tanesi erkek meme kanserli birey, diğer 10 tanesi bayan
meme kanserli hastadan oluşturulmuştur. Fakat bu 10 bayan hastanın aileleri
içerisinde en az 1 erkek meme kanserli hastanın mevcut olduğu bildirilmiştir.
Hastaların hiçbirinde BRCA1 ve BRCA2 mutasyonlarının bulunmadığı saptanmıştır.
CHEK2 1100delC mutasyonu sadece 1 hastada belirlenmiştir. Bu sonuç, sağlıklı
populasyondan elde edilen %1.4 oranındaki CHEK2 1100delC mutasyonu sıklığı ile
karşılaştırıldığında iki grup arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığını
ortaya koymuştur.
Syrjäkoski ve ark. (2004), yapmış oldukları çalışma ile Finlandiya
populasyonundan erkeklerde gelişen meme kanseri ile CHEK2 1100delC mutasyonu
arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. 114 meme kanseri gelişen erkek hastada CHEK2
1100delC mutasyonunun sıklığı araştırılmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonunun
oranı %1.8 (2/114) olarak saptanmıştır. %1.8’lik CHEK2 1100delC mutasyon oranı
Finlandiya kökenli sağlıklı bireylerden elde edilen %1.4 (26/1885) oranındaki
CHEK2 1100delC mutasyonu ile karşılaştırıldığı zaman aradaki farkın istatistiksel
31
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
olarak anlamlı olmadığı bulunmuştur. Çalışmanın sonuçlarından, CHEK2 1100delC
mutasyonunun erkeklerde meme kanseri oluşumunu Finlandiya populasyonunda
artırmadığı sonucuna varılmıştır.
Bogdanova ve ark. (2005), tarafından CHEK2 I157T ve IVS2 + 1 G>A
mutasyonlarının meme kanseri ile ilişkisi iki farklı populasyondan oluşturulmuş iki
farklı grupta PCR-RFLP yöntemi ile araştırılmıştır. İlk grup alman kökenli 996
meme kanserli hastadan ve 486 sağlıklı bireyden meydana gelen kontrol grubundan
oluşturulmuştur. Diğer grup Beyaz Rusya kökenli 424 meme kanserli hasta ve 307
sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubundan meydana getirilmiştir. I157T mutasyonu
alman kökenli meme kanserli hasta grubunda %2.2 (22/996) sağlıklı kontrol
grubunda ise %0.6 (3/486) oranlarında bulunmuştur. I157T mutasyonunun alman
kökenli meme kanserli hastalarda meme kanser oluşumunu 3.6 kat artırdığı
saptanmıştır (p=0.044). I157T mutasyonu Beyaz Rusya kökenli meme kanseri
hastalarında %5.7 (24/424) oranında iken sağlıklı bireylerden oluşan kontrol
grubunda %1.3 (4/307) oranında bulunmuştur. I157T mutasyonunun Beyaz Rusya
populasyonunda meme kanseri oluşumunu 4.5 kat artırdığı belirlenmiştir (p=0.005).
IVS2 + 1 G>A mutasyonu alman kökenli meme kanserli hastalarda %0.3 (3/996),
Beyaz Rusya kökenli hasta grubunda %0.9 (4/424), Alman kökenli kontrol grubunda
%0.2 (1/486) ve Beyaz Rusya kökenli kontrol grubunda %0 (0/307) oranlarında
bulunmuştur. Araştırıcılar, CHEK2 I157T mutasyonunun ailesel meme kanseri
yatkınlığına katkıda bulunan bir mutasyon olduğu sonuçuna varmışlardır.
de Jong ve ark. (2005b), CHEK2 1100delC mutasyonu ve meme kanseri
oluşumu arasındaki ilişki 962 meme kanserli hasta ve 367 bireyden oluşturulmuş
kontrol grubu ile yapılan çalışma ile araştırılmıştır. Mutasyon sıklığı kanserli grupta
%2.9 (28/962) oranında iken kontrol grubunda %0.82 (3/367) oranında tespit
edilmiştir. İki grup arasında 1100delC mutasyon sıklığı yönünden istatistiksel bir
farkın olmadığı bildirilmiştir.
Górski ve ark. (2005), tarafından Polanya populasyonunda 2012 meme kanserli
hastada ve 4000 kişiden oluşan kontrol grubu ile CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının meme kanseri oluşumu üzerine etkileri araştırılmıştır.
CHEK2 1100delC, IVS2 + 1 G>A ve I157T mutasyonlarının meme kanseri
32
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
grubunda sıklıkları sırası ile %0.55 (11/2012), %0.94 (19/2012) ve %6.6 (132/2012)
iken kontrol grubunda ise 1100delC %0.25 (10/4000), IVS2 + 1 G>A %0.48
(19/4000) ve I157T %4.8 (193/4000) olarak belirlenmiştir. Yapılan istatistiksel
analizler sonucunda IVS2 + 1 G>A ve I157T mutasyonlarının meme kanserine
yakalanma riskini kanserli grup ile kontrol grubu karşılaştırıldığında anlamlı düzeyde
arttırdıkları fakat aynı anlamlılığın CHEK2 1100delC mutasyonu için gözlenmediği
bildirilmiştir.
Huzarski ve ark. (2005), tarafından yapılan araştırmada Polonya kökenli 482
meme kanserli hastada CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının
frekansları çalışılmıştır. Her üç mutasyonunda bu çalışma populasyonunda meme
kanseri oluşumunu artırmadıkları fakat I157T mutasyonunun meme kanseri tiplere
göre gruplandırıldığında lobular (küçük loblardan oluşan) tip meme kanseri
oluşumunu 6.6 kat artırdığı ve bu artışın istatistiksel olarak anlamlı olduğu
bildirilmiştir (p<0.001).
Jekimovs ve ark. (2005), Avusturalya kökenli ailesel meme kanseri hikayesi
olan meme kanserli hastalarda CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanseri ile
ilişkisini araştırmışlardır. Araştırmada, çok sayıdaki aile bireyinde meme kanseri
görülen 300 aileden 300 meme kanserli hastada CHEK2 1100delC mutasyon sıklığı
araştırılmıştır. 300 meme kanserli hastanın tümünde, kalıtsal BRCA1 ve BRCA2
mutasyonları taranmış ve %95’inde bu mutasyonlara rastlanmamıştır. CHEK2
1100delC mutasyonu %0.66 (2/300) oranında belirlenmiştir. Mutasyon belirlenen 2
ailenin ulaşılan tüm fertlerinde de CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı
araştırılmıştır. Araştırıcılar elde edilen verileri göz önünde bulundurduklarında
CHEK2 1100delC mutasyonu ile meme kanserinin oluşması arasında herhangi bir
korelasyonun olmadığı sonucuna varmışlardır.
Çek Cumhuriyetinden 1046 meme kanserli hastada ve 730 sağlıklı bireyde
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı araştırılmıştır (Kleibl ve ark., 2005). Meme
kanserli hastaların 688’i sporadik olarak meme kanseri gelişen hastalardan 358’i
ailesel meme kanseri öyküsü olan ve erken yaşta meme kanserine yakalanan
bireylerden oluşturulmuştur. CHEK2 1100delC mutasyonu 688 sporadik meme
kanserli hastanın 3’ünde, 358 ailesel meme kanseri hikayesi olan hastanın 1’inde ve
33
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
kontrol grubundan 2 kişide belirlenmiştir. Kontrol grubu ile meme kanserli gruplar
arasında CHEK2 1100delC mutasyonu yönünden istatistiksel olarak önemli bir
farklılığın olmadığı saptanmıştır. Araştırıcılar, Çek Cumhuriyeti populasyonunda
CHEK2 1100delC mutasyonunu klinikte rutin bir test şeklinde taranmasını
önermemektedirler.
Chekmariova ve ark. (2006), tarafından Rus populasyonundan sadece bir
memede meme kanseri gelişen 660 meme kanserli hastada, her iki memede meme
kanseri gelişen 155 meme kanserli hastada ve kontrol grubu olarak da 448 orta yaşlı
kadın ile 373 ileri yaşlı kadında CHEK2 1100delC mutasyonu ile meme kanseri
arasındaki ilişki araştırılmıştır. CHEK2 1100delC mutasyon oranı tek memede meme
kanseri gelişen grupta %2.1 (14/660), her iki memede meme kanseri gelişen grupta
%5.2 (8/155), kontrol grubunun orta yaşlı bayanlar grubunda %0.2 (1/448) ve ileri
yaştaki bayanlar grubunda ise %0 (0/373) olarak saptanmıştır. Yapılan istatistiksel
analizler CHEK2 1100delC mutasyonunun Rus populasyonunda meme kanseri
oluşumunu istatistiksel olarak önemli derece artırdığı belirlenmiştir. Araştırıcılar,
elde edilen sonuçlardan Rus kökenli kadınlarda CHEK2 1100delC mutasyonunun
klinikte test edilmesinin faydalı olabileceğini ve bunun yanında aynı etnik kökenli ve
benzer coğrafyadan özellikle Ukrayna, Belarus ve Baltık ülkelerinde benzer
çalışmalara ihtiyaç olduğunu bildirmişlerdir.
Cybulski ve ark. (2006a), tarafından CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonları ile meme kanserine erken yaşta yakalanma riski arasındaki
ilişki PCR-RFLP ve allele spesifik oligonükleotid-PCR yöntemleri ile araştırılmıştır.
Bu araştırma 51 yaşının altındaki 3228 meme kanserli hasta ve 5496 sağlıklı
bireyden oluşturulan kontrol grubu ile gerçekleştirilmiştir. 1100delC ve IVS2 + 1
G>A mutasyonları meme kanserli grupta %1.45 (47/3228) oranında kontrol
grubunda ise %0.62 (34/5496) oranında belirlenmiştir. Bu iki mutasyonun meme
kanseri oluşumunu 2.4 kat arttırdığı gösterilmiştir (p=0.0001). I157T mutasyonu
meme kanserli grupta %6.41 (207/3228) oranında, sağlıklı kontrol grubunda ise %4.8
(264/5496) oranında bulunmuş ve bu mutasyonun meme kanseri oluşumunu 1.4 kat
artırdığı bildirilmiştir (p=0.002). Araştırıcılar elde edilen sonuçlardan, Polonya
34
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
kökenli bireylerde CHEK2 genindeki bu üç mutasyonun meme kanserine erken yaşta
yakalanmaya katkılarının olduğunu bildirmişlerdir.
de Bock ve ark. (2006), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonu ile meme
kanserinde östrojen reseptör pozitifliği arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışma 1084
meme kanserli hasta ve 988 sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubu ile yapılmıştır.
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı meme kanserli hastalarda %3.1 (34/1084)
kontrol grubunda ise %0.9 (9/988) oranlarında saptanmıştır. İki grup arasında
1100delC mutasyon frekansı yönünden istatistiksel olarak önemli bir farklılığın
olduğu bulunmuştur (p<0.001). Östrojen reseptörü pozitif olan meme kanserli
hastalarda 1100delC mutasyonunun sıklığının (%4.2 20/477) östrojen reseptörü
negatif (%1 2/193) olanlardan anlamlı derecede farklı olduğu görülmüştür (p=0.03).
Araştırıcılar bu bulguların, daha çok sayıda hasta ile yapılan çalışmalardan elde
edilen bulgularla doğrulanması gerektiğini bildirmişlerdir.
Bell ve ark. (2007), CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı 1646 sporadik
meme kanserli hastada, erken yaşta meme kanserine yakalanan 400 hastada, 302
ailesel meme kanseri hikayesi olan meme kanserli hastada ve kontrol grubu olarak da
birçok etnik kökenden 2105 bireyde araştırılmıştır. Mutasyon sıklığı sporadik meme
kanserli grupta %0.5 (8/1.646), erken yaşta meme kanserine yakalanan grupta %0.5
(2/400), ailesel meme kanserli grupta %0.3 (1/302) ve kontrol grubunda ise %0
(0/2105) olarak belirlenmiştir. Araştırıcılar, CHEK2 1100delC mutasyonunun meme
kanseri oluşumunu belirlemede sınırlı bir öneminin olduğunu fakat bu mutasyonun
klinikte rutin bir test olarak taranmasının fenotipik ve coğrafik olarak seçilmiş
populasyonlarda değerinin olabileceğine işaret etmişlerdir.
CHEK2 geninde 5395 baz çiftinin delesyonu sonucunda CHEK2 geninin 9. ve
10. ekzonunun kaybolmasına neden olan mutasyonun Belarus ve Alman
populasyonunda meme kanseri oluşumunu arttırıp artırmadığı araştırılmıştır
(Bogdanova ve ark., 2007). Belarus populasyonunda meme kanserli hastalarda
delesyon mutasyonunun oranı %0.9 (13/1440) kontrol grubunda ise %0 (0/881)
olarak belirlenmiştir. Alman populasyonundaki meme kanserli hastalarda CHEK2
del5395 mutasyon oranı %0.5 (5/990) iken sağlıklı bireylerde ise %0.1 (1/1014)
olarak saptanmıştır. CHEK2 genindeki bu delesyon şeklindeki mutasyonun Belarus
35
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
populasyonunda meme kanseri oluşumunu önemli derece artırdığı bulunmuştur
(p=0.01). Araştırıcılar, daha çok sayıda hasta ile yapılacak çalışmaların sonuçlarına
ihtiyaç duyulduğunu bildirmişlerdir.
Cybulski ve ark. (2007), tarafından Polonya kökenli meme kanserli hastalarda
ve sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubunda CHEK2 del5395 mutasyonunun
frekansı araştırılmıştır. CHEK2 del5395 mutasyonu kontrol grubunda %0.4
(24/5496), meme kanseri için herhangi bir risk faktörü yönünden seçilmemiş meme
kanseri grubunda %1 (19/1978) ve meme kanserine erken yaşta yakalanmış olan
grupta %0.9 (28/3228) olarak saptanmıştır. Yapılan istatistiksel analizler, CHEK2
del5395 mutasyonunun her iki meme kanseri grubunda meme kanseri oluşumunu
kontrol grubuna nazaran önemli oranda artırdığını ortaya koymuştur (p=0.01).
Margolin ve ark. (2007), tarafından yapılan çalışmada İsveç’in Stokholm şehri
ve civarında CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanseri oluşumu ile ilişkisi 763
meme kanserli hasta ve 760 bireyden oluşan kontrol grubu ile araştırılmıştır. 763
meme kanserli hastanın 450’sinin ailesel meme kanseri öyküsünün bulunduğu
belirlenmişti. CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığının ailesel meme kanseri
öyküsü bulunan grupta %2.2 (10/450), 313 sporadik meme kanserli hastada
grubunda %0.3 (1/313) ve kontrol grubunda ise %0.7 (5/760) oranlarında
saptanmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonunun erken yaşta meme kanserine
yakalanan ailesel meme kanseri öyküsü bulunan grupta daha sık olduğu bulunmuştur
(p=0.003). Kontrol grubu ile meme kanserli gruplar karşılaştırıldıklarında ailesel
meme kanseri öyküsü bulunan meme kanseri grubunda CHEK2 1100delC
mutasyonunun meme kanseri oluşumunu istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artırdığı
fakat aynı durumun sporadik meme kanserli grupta gözlenmediği gösterilmiştir.
Araştırıcılar, CHEK2 1100delC mutasyonunun İsveç populasyonunda bulunduğunu
ve sıklığının ailesel meme kanseri öyküsü bulunan meme kanserli hastalarda artış
gösterdiğini ve meme kanserine erken yakalanma ile ilişkisinin olduğunu
bildirmişlerdir.
Martínez-Bouzas ve ark. (2007), tarafından İspanya’nın Bask bölgesinden 214
meme kanserli hastada ve 120 sağlıklı bayan bireyde CHEK2 1100delC
mutasyonunun sıklığı araştırılmıştır. Meme kanserli grupta mutasyon oranı %0.93
36
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
(2/214) kontrol grubunda ise %0 (0/120) olarak saptanmıştır. Mutasyon bulunan 1.
hastanın meme kanserine yakalanma yaşı 31 idi. Bununla birlikte hastanın annesine
daha önce meme kanseri tanısı konmuştu. İkinci hastanın meme kanserine 40 yaşında
yakalandığı ve ailesinde çok sayıda her iki memede de meme kanseri gelişen
bireylerin bulunduğu bildirilmiştir. Araştırıcılar kendi çalışmalarının ve diğer
araştırıcıların sonuçlarından yola çıkarak CHEK2 1100delC mutasyonunun her iki
memede de meme kanseri gelişen, erken yaşta meme kanserine yakalanan ve ailesel
meme kanseri öyküsü bulunan ve Kuzey Avrupa populasyonundan meme kanserli
hastalar gibi seçilen populasyonlarda araştırılması gerektiğini bildirmişlerdir.
Schmidt ve ark. (2007), CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığını premenopoz
döneminde meme kanserine yakalanmış 1479 meme kanserli hastada direk baz sırası
belirleme yöntemi ile araştırmışlardır. Mutasyon sıklığı %3.7 (54/1479) olarak
saptanmıştır. Bu çalışmada, CHEK2 1100delC mutasyonunun diğer memede de
meme kanseri oluşumunu 2.1 kat artırdığı belirlenmiştir (p=0.049).
Sokolenko ve ark. (2007), tarafından Rusya’nın Saint Petersburg şehrinden
ailesel meme kanseri hikayesi olan ve erken yaşta meme kanserine yakalanan 302
meme kanserli hastada CHEK2 1100delC ve IVS2 + 1 G>A mutasyonlarının sıklığı
araştırılmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı %3 (9/302) oranında iken
IVS2 + 1 G>A mutasyonunun oranı %0.7 (2/302) olarak saptanmıştır.
Weischer ve ark. (2007), tarafından yapılan araştırmada, CHEK2 1100delC
mutasyonunun Danimarka populasyonunda meme, prostat ve kolorektal kanser
oluşumu üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya Danimarka populasyonundan 9231
birey katılmıştır. Ayrıca bu çalışma içinde 1101 meme kanserli ve 4665 kontrol
bireyden oluşan vaka-kontrol çalışması da yapılmıştır. Araştırıcılar, CHEK2
1100delC mutasyonunun meme kanserini 3.2 kat artırdığını bildirmişlerdir.
Populasyon içerisinde heterozigot olarak CHEK2 1100delC mutasyonunu taşıyan
bayanların meme kanserine yakalanma risklerinin 3 kat fazla olduğu belirlenmiştir.
Chen ve ark. (2008), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonunun Çin
populasyonunda meme kanseri oluşumunu artırıp artırmadığı ailesel meme kanseri
hikayesi olan 74 meme kanserli hasta ve 50 sağlıklı birey ile yapılan çalışma ile
araştırılmıştır. Yapılan analizler sonunda ne meme kanserli ne de sağlıklı hiçbir Çinli
37
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
bireyde
CHEK2
1100delC
Süleyman BAYRAM
mutasyonu
saptanmamıştır.
CHEK2
1100delC
mutasyonunun Çin populasyonunda çok düşük bir sıklıkta bulunduğu ve ailesel
meme kanserine yatkınlığa bir katkısının olmadığı bildirilmiştir.
Choi ve ark. (2008), tarafından CHEK2 1100delC mutasyonunun Kore
populasyonunda meme kanseri oluşumu üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya 493
Kore’li meme kanseri hastası katılmıştır. 493 hastanın 42’sinde BRCA1 ve/veya
BRCA2 delesyon mutasyonları belirlenmiştir. 493 hastanın hiçbirinde CHEK2
1100delC mutasyonu saptanmamıştır. Araştırıcılar, Kore populasyonunda CHEK2
1100delC mutasyonunun bulunmadığını veya çok düşük bir frekansta olabileceğini
bu yüzden bu mutasyonun klinik bir test olarak taranmasının bir yararının
olmayacağı şeklinde bir fikir ileri sürmüşlerdir.
Falchetti ve ark. (2008), İtalyan populasyonunda BRCA1 ve BRCA2
mutasyonları olmayan 102 erkek meme kanseri hastasında ve 263 sağlıklı erkek
bireyde CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonlarının erkek
meme kanser oluşumunu arttırıp artırmadığını araştırmışlardır. Ne kanserli grupta ne
de sağlıklı erkek bireylerden oluşan kontrol grubunda herhangi bir CHEK2 gen
mutasyonu
belirlenmiştir.
Araştırıcılar,
İtalyan
populasyonunda
CHEK2
mutasyonlarının erkek meme kanserine yatkınlıkta bir öneminin olmadığını
bildirmişlerdir.
González-Hormazábal
ve
ark.
(2008),
tarafından
Güney
Amerika
populasyonunda CHEK2 1100delC mutasyonu ile ailesel meme kanseri oluşumu
arasındaki ilişki araştırılmıştır. Çalışma üç farklı grup ile yapılmıştır. Birinci grup
BRCA1 ve/veya BRCA2 mutasyonları olmayan ailesel meme kanseri öyküsü
bulunan 196 meme kanserli hastadan oluşturulmuştur. İkinci grup 624 sağlıklı fakat
en az 2 tane 1. veya 2. derece yakınlarında meme kanseri gelişmiş bireyden meydana
getirilmiştir. Üçüncü grupta kendilerinde veya yakınlarında meme kanseri öyküsü
olmayan 500 sağlıklı bireyden oluşturulmuştur. Her üç grupta da CHEK2 1100delC
mutasyonu saptanmamıştır.
Mellemkjaer ve ark. (2008), CHEK2 1100delC mutasyonunun, meme kanseri
gelişen hastalarda diğer memede de meme kanseri gelişimiyle ilgili ilişkisini
araştırmışlardır. Araştırmaya meme kanseri geliştikten sonra diğer memede de meme
38
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
kanseri gelişen 708 meme kanserli hasta ve tek memede meme kanseri gelişmiş 1395
meme kanserli hasta dahil edilmiştir. Bu çalışmada iki memede de kanser gelişen
hastalarda CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı %1 (7/708) oranında iken tek
meme de kanser gelişmiş grupta ise mutasyon frekansının %0.72 (10/1395) olduğu
saptanmıştır. Yapılan analizler CHEK2 1100delC mutasyonunun ikinci meme de
meme kanseri oluşumunu istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artırmadığını
göstermiştir. Araştırıcılar, ikinci memede de meme kanseri gelişim riskinin CHEK2
1100delC mutasyonu ile az bir ilişkisinin olduğunu fakat bu mutasyonun ikinci
memede de meme kanseri oluşumunun tek nedeni olamayacağını bildirmişlerdir.
Zhang ve ark. (2008), CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığını farklı
populasyonlardan meme kanseri gelişen 3882 hasta ve 8609 sağlık bireyden oluşan
kontrol grubunda araştırmışlardır. Bu çalışmada, CHEK2 1100delC mutasyonunun
Asyalı (Pakistan ve Filipinler) hastalarda bulunmadığı, Brezilyalı hastalarda %0.7
(1/155) oranında olduğu saptanmıştır. Ailesel meme kanseri öyküsü olan 825 hastada
%1.5 ve ailesel meme kanseri öyküsü olmayan 1106 hastada %0.7 ayrıca Yahudi
olan ve olmayanlarda yaklaşık %1.3 oranında olduğu bulunmuştur. Araştırıcılar
CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanseri oluşumunu 2.6 kat artırdığını
bildirmişlerdir.
Cybulski ve ark. (2009), tarafından Polonya populasyonunda meme kanserine
erken yaşta yakalanan ve meme kanseri için herhangi bir risk faktörü yönünden
seçilmemiş 4441 meme kanserli hastada ve 51 yaşından küçük 7217 bireyden oluşan
kontrol grubunda CHEK2 IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonları ile
östrojen reseptörü arasındaki ilişki araştırılmıştır. Östrojen reseptör durumu, CHEK2
mutasyonları pozitif olanlar ile olmayanlar arasında karşılaştırılmıştır. CHEK2 IVS2
+ 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonları meme kanseri grubunda %3.15
(140/4441) oranında kontrol grubunda ise %1 (70/7217) sıklığında saptanmıştır
(p<0.0001). CHEK2 mutasyonu bulunan 140 meme kanserli hastanın 92 tanesinin,
CHEK2 mutasyonu saptanmayan 4301 hastanın 3001 tanesinin östrojen reseptör
durumları belirlenebilmiştir. CHEK2 mutasyonu olan ve östojen reseptörü pozitif
meme kanserli hasta oranı %67.4 (62/92) iken CHEK2 mutasyonu olmayan ve
östrojen reseptörü pozitif olan hasta oranı %58 (1742/3001) olarak saptanmıştır
39
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
(p=0.01). Araştırıcılar CHEK2 mutasyonu bulunan meme kanserli hastalarda
östrojen reseptör pozitifliğinin kanser oluşumunu 4 kat artırdığını ve bu hastaların
tamoksifen kemoterapisi için aday olabileceklerini bildirmişlerdir.
İrlanda populasyonunda CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanseri
oluşumu üzerine etkisi 903 meme kanserli hasta ve 1016 sağlıklı birey ile yapılan
çalışma ile araştırılmıştır (McInerney ve ark., 2009). CHEK2 1100delC
mutasyonunun sıklığı meme kanserli hasta grubunda %0.55 (5/903) kontrol
grubunda ise %0.1 (1/1016) oranında saptanmıştır. Yapılan istatistiksel analizler
CHEK2 1100delC mutasyonunun İrlanda populasyonunda meme kanseri oluşumunu
önemli oranda artırmadığını göstermiştir.
Skasko ve ark. (2009), tarafından her iki memede de meme kanseri gelişen 170
meme kanserli hastada CHEK2 1100delC ve I157T mutasyonlarının sıklığı ve bu
mutasyonların kansere yakalanma yaşı ile ilişkileri araştırılmıştır. Toplam mutasyon
sıklığının %7 (12/170) olduğu saptanmıştır. CHEK2 1100delC mutasyonu 2 kişide,
I157T ise toplam 10 kişide belirlenmiştir. Bu çalışmada, CHEK2 mutasyonunu
bulunduran meme kanserli hastaların meme kanserine yakalanma yaşlarının
mutasyon bulundurmayan hastalardan 2.1-3.8 yıl daha önce olduğu belirlenmiştir.
CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanseri ile ilişkisi Malezya
populasyonundan Çinli, Hindistanlı ve Malezyalı 668 meme kanseri hastası ile
yapılan çalışma ile araştırılmıştır (Thirthagiri ve ark., 2009). CHEK2 1100delC
mutasyonu meme kanserli hastalarda belirlenmemiştir. Araştırıcılar çalışmanın
sonuçlarının, CHEK2 1100delC mutasyonunun Malezya populasyonunda bulunan üç
farklı etnik grup içinde çok az veya hiç olmadığını ve bu gruplar için bu mutasyonun
meme kanserine yatkınlıkta önemli bir rolünün bulunmadığını ve rutin olarak bu
mutasyonun taranmasının gerekli olmadığını bildirmişlerdir.
2.8. CHEK2 Mutasyonlarının Melanoma Oluşumu Üzerine Etkileri İle İlgili
Yapılmış Çalışmalar
Debniak ve ark. (2008), tarafından CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC
ve
del5395
mutasyonlarının
kötü
huylu
40
melanom
ile
ilişkileri Polonya
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
populasyonundan 627 kötü huylu melanomlu hastada ve 4621 kontrol bireyde
araştırılmıştır. Kötü huylu melanom gelişen hastalarda CHEK2 I157T mutasyon
oranı %5.9 (37/627) iken kontrol grubunda ise %4.9 (224/4621), CHEK2 IVS2 + 1
G>A mutasyon oranı melanoma gelişen grupta %0.9 (4/427) iken kontrol grubunda
ise %0.4 (19/4621), kanserli grupta CHEK2 1100delC %0.3 (2/627) oranında iken
sağlıklı kontrol grubunda %0.2 (8/4621) sıklığında ve CHEK2 del5395 mutasyonu
kötü huylu melanomlu hastalarda %0.15 (1/627) iken kontrol grubunda ise %0.5
(23/4621) oranında saptanmıştır. Yapılan istatistiksel analizler CHEK2 genindeki
kalıtsal 4 mutasyondan hiçbirinin kontrol grubu ile kıyaslandığında kötü huylu
melanom oluşumunu artırmadığını göstermiştir.
2.9. CHEK2 Mutasyonlarının Mesane Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Zlowocka ve ark. (2008), tarafından yapılan araştırmada CHEK2 I157T, IVS2
+ 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonlarının mesane kanseri oluşumu ile
ilişkileri Polonya kökenli ve mesane kanseri için herhangi bir risk faktörü yönünden
seçilmemiş 416 mesane kanserli hasta ile 3313 sağlıklı bireyden oluşan kontrol
grubunda araştırılmıştır. Mesane kanserli hastalarda 4 mutasyonun toplam olarak
oranı %10.6 (44/416) iken kontrol grubunda %5.9 (195/3313) olarak saptanmıştır.
Yapılan analizler CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve del5395
mutasyonlarının mesane kanseri oluşumunu kontrol grubuna kıyasla 1.9 kat artırdığı
ve bu artışın istatistiksel olarak anlamlı olduğu bildirilmiştir (p=0.0003).
Araştırıcılar, CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve del5395 mutasyonlarının
Polonya populasyonunda mesane kanseri oluşumunu artırdığını bildirmişlerdir.
2.10. CHEK2 Mutasyonlarının Ovaryum Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Szymanska-Pasternak ve ark. (2006), CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının frekanslarını Polanya kökenli ovaryum kanserli hastada
41
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
PCR-RFLP ve allele spesifik oligonükleotid-PCR yöntemleri ile araştırmışlardır. Bu
çalışmada 1108 ovaryum tümörlü (539 benign ovaryum kistadenomalı hasta,
ovaryum malignesisi sınırında 122 hasta ve 447 invaziv ovaryum kanserli hasta)
hastada ve 4000 sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubunda bu mutasyonların
sıklıkları araştırılmıştır. I157T mutasyonu, benign ovaryum kistadenoma oluşumunu
1.7 kat (p=0.005), ovaryum malignesisine yakın oluşumu 2.6 kat (p=0.002), düşük
derecedeki invaziv ovaryum kanseri oluşumunu 2.1 kat (p=0.04) artırmıştır. Yüksek
derecedeki invaziv ovaryum kanseriyle I157T mutasyonu arasında istatistiksel bir
ilişki bulunmamıştır. Bu çalışmanın doğrulanması Rus kökenli ovaryum malignesisi
riskindeki bireyler ile yapılmış ve I157T mutasyonun bu kanser oluşumunu 2.7 kat
artırmış
olduğu
saptanmıştır
(p=0.06).
Çalışmanın
sonuçları,
CHEK2
mutasyonlarının çok düşük kötü huylu kanser potansiyeline sahip ovaryum
tümörlerine yatkınlığı artırabileceği, fakat aynı durumun yayılımcı ovaryum
kanserleri için olmadığını göstermiştir.
Suspitsin ve ark. (2009), tarafından Rus populasyonunda CHEK2 1100delC ve
IVS2 + 1 G>A mutasyonların ovaryum kanseri oluşumu üzerine etkileri
araştırılmıştır. Araştırmaya toplam 354 ovaryum kanseri tanısı olan hasta dahil
edilmiştir. CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı %0.6 (2/354), IVS2 + 1 G>A
mutasyonunun frekansı ise %0 (0/354) olarak saptanmıştır. Araştırıcılar CHEK2
geninin ovaryum kanserinin oluşumuna katkısının olmadığını bildirmişlerdir.
2.11. CHEK2 Mutasyonlarının Özefagus Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Koppert ve ark. (2004), tarafından skuamöz hücreli özefagus kanserli 190,
özafagus adenokarsinomlu 196, metaplazik Barrett özefagus gelişen 99, bunun
yanında displazik Barrett özefagus gelişen 66 hastada CHEK2 1100delC
mutasyonunun sıklığı araştırılmıştır. Ayrıca çalışmaya 644 sağlıklı birey kontrol
grubu olarak dahil edilmiştir. CHEK2 1100delC mutasyonunun oranları skuamöz
hücreli özefagus kanserinde %0.5 (1/190), özafagus adenokarsinomunda %1.5
(3/196), metaplazik Barrett’te %3 (3/99), displazik Barrett’te %1.5 (1/66) ve kontrol
42
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
grubunda ise %1.4 (9/644) olarak bildirilmiştir. İstatistiksel analizler sonucunda
kontrol
grubu
ile
saptanmamıştır.
yapılan
Bu
karşılaştırmalarda
sonuçların
ışığında,
anlamlı
düzeyde
farklılıklar
araştırıcılar
CHEK2
1100delC
mutasyonunun özefagus kanserine temel bir katkısının olmadığını bildirmişlerdir.
2.12. CHEK2 Mutasyonlarının Pankreas Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Bartsch ve ark. (2006), tarafından yapılan araştırmada CHEK2 1100delC, IVS2
+ 1 G>A ve I157T mutasyonlarının ailesel pankreas kanseri ile ilişkileri
araştırılmıştır. Alman kökenli ailesel pankreas kanser öyküsü olan 35 aileden 81
pankreas kanserli hastada CHEK2 mutasyonlarının sıklığı belirlenmiştir. 35 ailenin
sadece 1’inde (%3) CHEK2 1100delC mutasyonu belirlenmiştir. Bu oran Avrupa
populasyonu için beklenen %1.4 oranındaki CHEK2 1100delC mutasyon sıklığı ile
karşılaştırıldığında pankreas kanseri ile CHEK2 1100delC mutasyonu arasındaki
ilişkinin önemli olmadığını göstermiştir.
2.13. CHEK2 Mutasyonlarının Prostat Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Seppälä
ve
ark.
(2003),
tarafından
yapılan
çalışmada
Finlandiya
populasyonundan prostat kanserli hastalarda CHEK2 1100delC ve I157T
mutasyonlarının frekansları ve bu mutasyonların prostat kanseri oluşumu ile ilişkileri
tek zincir konformasyon polimorfizmi ve mini baz sırası saptama yöntemleri ile
araştırılmıştır. Çalışmanın hasta populasyonunda ailesel prostat kanseri öyküsü
bulunan 120 prostat kanserli hasta ve ailesel kanser öyküsü bulunmayan 537 prostat
kanserli hasta bulunmaktadır. Ayrıca çalışmaya sağlıklı 480 bireyden oluşturulan
kontrol grubu da dahil edilmiştir. Ailesel kanser öyküsü bulunan hastalarda CHEK2
1100delC mutasyonunun frekansı %3.3 (4/120) bunun yanında I157T mutasyonunun
sıklığı %10.8 (13/120) oranında saptanmıştır. Ailesel kanser öyküsü olmayan prostat
kanserli grupta 1100delC mutasyonunun oranı %1.3 (7/537), I157T mutasyonunun
43
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
frekansı %7.8 (42/537) olarak belirlenmiştir. Sağlıklı bireylerden oluşan kontrol
grubunda 1100delC mutasyonunun sıklığı %0.4 (2/480), I157T mutasyonunun oranı
%5.4 (26/480) olarak bulunmuştur. Yapılan analizler sonucunda, CHEK2 1100delC
ve I157T mutasyonlarının oranlarının ailesel prostat kanserli grup ile kontrol grubu
arasında istatistiksel olarak anlamlı derecede farklılık gösterdiği (p=0.02 ve p=0.04)
fakat kontrol grubu ile ailesel olmayan prostat kanserli grup arasında bu iki mutasyon
yönünden istatistiksel olarak önemli bir farklılığın olmadığı saptanmıştır (p=0.15 ve
p=0.13).
Cybulski ve ark. (2004b), 4008 kanserli (mesane, meme, kolon, böbrek, larinks,
akciğer, melanoma, Non-Hodgking lenfoma, ovaryum, pankreas, prostat, mide,
tiroit) hastada ve 4000 sağlıklı kontrol grubunda I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC
mutasyonlarının frekanslarını PCR-RFLP ve allele spesifik oligonükleotid-PCR
yöntemleri ile araştırmışlardır. Bu araştırmada, 1100delC ve IVS2 + 1 G>A
mutasyonlarının prostat kanseri oluşumunu 2.2 kat (p=0.04) artırdığı bildirilmiştir.
Bununla birlikte I157T mutasyonunun prostat kanser oluşumunu 1.7 kat (p=0.002)
arttırdığı saptanmıştır.
Cybulski ve ark. (2004a), tarafından Polonyalı 690 prostat kanserli ve 1921
sağlıklı bireyden oluşan kontrol grubunda CHEK2 1100delC ve IVS2 + 1G>A
mutasyonlarının frekansları PCR-RFLP ve allele spesifik oligonükleotid-PCR
yöntemleri ile araştırılmıştır. Araştırıcılar kontrol grubunda bu mutasyonların %0.5
(9/1921) oranında olduğunu prostat kanserli hasta grubunda ise %1.6 (11/690)
oranında olduğunu bildirmişlerdir. Bu mutasyonlar prostat kanseri oluşumunu 3.4 kat
artırmıştır (p=0.004). Aynı çalışma içerisinde ailesel prostat kanseri öyküsü olan
prostat kanserli bireylerin 98’inin 4’ünde bu mutasyonlar saptanmıştır. Araştırıcılar
bu mutasyonların ailesel prostat kanseri oluşumunu 9 kat artırdığını (p=0.0002)
belirtmişlerdir. Yine aynı çalışma içerisinde CHEK2 I157T mutasyonunun sıklığı da
araştırılmıştır. Prostat kanserli hastalarda bu mutasyonun oranı %7.8 iken kontrol
grubunda ise %4.8 oranında tespit edilmiştir. CHEK2 I157T mutasyonu prostat
kanseri oluşumunu 1.7 kat artırmıştır (p=0.03). I157T mutasyonunun ailesel prostat
kanseri öyküsü olan prostat kanserli hastalarda %16 oranında bulunduğu ve bu
mutasyonun ailesel prostat kanseri oluşumunu 3.8 kat artırdığı bildirilmiştir
44
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
(p=0.00002). Araştırıcılar elde edilen sonuçlardan bu iki mutasyonun Polonya
kökenli erkek fertlerde prostat kanseri oluşumunu orta derecede artırdığı yorumuna
varmışlardır.
Prostat kanseri ile CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A, 1100delC ve del5395
mutasyonları arasındaki ilişkiyi prostat kanseri için herhangi bir risk faktörü göz
önünde bulundurmadan seçilmiş 1864 prostat kanserli hasta, 249 ailesel prostat
kanseri öyküsü bulunan prostat kanserli hasta ve 5496 kontrol grubu ile yapılan
çalışmada araştırılmıştır (Cybulski ve ark., 2006b). Herhangi bir risk faktörü
gözetmeden seçilmiş prostat kanserli hasta grubunda del5395, 1100delC, IVS2 + 1
G>A ve I157T mutasyonlarının oranları sırası ile %0.8 (15/1864), %0.8 (14/1864),
%0.8 (15/1864) ve %7.6 (142/1864) olarak belirlenmiştir. Ayrıca bu çalışmada
ailesel prostat kanseri öyküsü bulunan prostat kanserli hasta grubunda del5395
mutasyonu %1.6 (4/249), 1100delC mutasyonu %1.2 (3/249), IVS2 + 1 G>A
mutasyonu %2 (5/249) ve I157T mutasyonu %12 (30/249) oranlarında saptanmıştır.
Sağlıklı bireylerden oluşturulmuş kontrol grubunda del5395, 1100delC, IVS2 + 1
G>A, ve I157T mutasyonlarının oranları sırası ile %0.4 (24/5496), %0.2 (12/5496),
%0.4 (22/5496) ve %4.8 (264/5496) olarak belirlenmiştir. Yapılan istatistiksel
analizler sonucunda CHEK2 geninde araştırılan mutasyonlarının kontrol grubu ile
kıyaslandığında hem ailesel hikayesi olan hem de herhangi bir risk faktörü
gözetmeden seçilmiş prostat kanserli gruplarda prostat kanseri oluşumu istatistiksel
olarak önemli oranlarda artırmışlardır. Araştırıcılar bu mutasyonların diğer Slav
populasyonlarda özellikle Ukrayna, Belarus, Rusya, Baltık ve Balkan ülkelerinde de
bulunabileceğini ve bu mutasyonların prostat kanserine yatkınlığa ne kadar
katkılarının olduğunun ortaya çıkarılmasının önemli bir sonuç olabileceği
bildirilmiştir.
Weischer ve ark. (2007), tarafından yapılan araştırmada CHEK2 1100delC
mutasyonunun Danimarka populasyonunda meme, prostat ve kolorektal kanser
oluşumu üzerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya Danimarka populasyonundan 9231
birey katılmıştır. Ayrıca bu çalışma içinde 1101 meme kanserli ve 4665 kontrol
bireyden oluşan vaka-kontrol çalışması da yapılmıştır. Araştırıcılar, CHEK2
45
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
1100delC
mutasyonunun
Süleyman BAYRAM
prostat
kanseri
oluşumunu
2.3
kat
artırdığını
bildirmişlerdir.
2.14. CHEK2 Mutasyonlarının Rahim Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Konstantinova ve ark. (2008), tarafından rahim kanseri ile CHEK2 I157T
mutasyonu arasındaki ilişki Bulgaristan populasyonundan 268 rahim kanseri tanısı
konmuş hasta ve 449 sağlıklı bireyle yapılan çalışma ile araştırılmıştır. CHEK2
I157T mutasyonunun sıklığı rahim kanserli hastalarda %1.86 (5/268) oranında iken
sağlıklı bireylerde %2.45 (11/449) oranında saptanmıştır. İki grup arasındaki
farklılığın istatistiksel bir öneminin olmadığı yapılan istatistiksel analizler ile
gösterilmiştir. Araştırıcılar rahim kanseri ile ilgili ilk araştırma olmasında dolayı bu
tip çalışmaların daha geniş ve farklı etnik kökenden hastalarla yapılması gerektiği
şeklinde bir öneride bulunmuşlardır.
2.15. CHEK2 Mutasyonlarının Tiroit Kanseri Oluşumu Üzerine Etkileri İle
İlgili Yapılmış Çalışmalar
Cybulski ve ark. (2004b), 4008 kanserli (mesane, meme, kolon, böbrek, larinks,
akciğer, melanoma, Non-Hodgking lenfoma, ovaryum, pankreas, prostat, mide,
tiroit) hastada ve 4000 sağlıklı kontrol grubunda 1100delC, IVS2 + 1 G>A ve I157T
mutasyonlarının frekanslarını PCR-RFLP ve allele spesifik oligonükleotid-PCR
yöntemleri ile araştırmışlardır. Bu araştırmada, 1100delC ve IVS2 + 1 G>A
mutasyonlarının tiroit kanseri oluşumunu 4.9 kat (p=0.0006) artırdığı bildirilmiştir.
Bununla birlikte I157T mutasyonunun tiroit kanseri oluşumunu 1.9 kat (p=0.04)
artırdığı saptanmıştır.
2.16. CHEK2 Genindeki Mutasyonların Çeşitli Kanserlerin Oluşumuyla
İlişkisini Araştıran Çalışmalardan Elde Edilen Sonuçların Toplu
Değerlendirilmesi
46
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
CHEK2 genindeki 1100delC, IVS2 + 1 G>A, I157T ve del5395
mutasyonlarının 17 farklı kanser türünün oluşumu üzerine etkileri ile ilgili yapılmış
çalışmalardan elde edilen sonuçlar toplu olarak Çizelge 2.1’de gösterilmiştir. Ayrıca
Çizelge 2.1 aynı kanser türü ile ilgili kaç çalışma yapıldığı ve her mutasyonun ayrı
ayrı kanser oluşumu ile ilişkisi bulunan çalışma sayısı ve herhangi bir ilişkinin
bulunmadığı çalışma sayıları belirtilmiştir.
Çizelge 2.1. CHEK2 Genindeki Mutasyonların Çeşitli Kanserlerle İlişkisi.
CHEK2 Mutasyon Tipi
1100del
IVS2 + 1
I157T
del5395
C
G>A
(+) (-)
(+)
(-)
(+)
(-)
(+) (-)
Akciğer Kanseri (2)
-1
-1
-2
-1
Beyin Kanseri (1)
-1
------Böbrek Kanseri (2)
-1
-1
2
---Gırtlak Kanseri (1)
-1
-1
-1
-1
Kolorektal Kanser (13)
1
9
-2
4
--2
Li-Fraumeni Sendromu (2)
1
1
------Lösemi (1)
-1
------Meme Kanseri (51)
16 26
4
4
6
5
3
2
Melanoma (1)
-1
-1
-1
-1
Mesane Kanseri (1)
1
-1
-1
-1
-Ovaryum Kanseri (2)
-2
-2
1
---Özefagus Kanseri (1)
-1
------Pankreas Kanseri (1)
-1
-1
-1
--Prostat Kanseri (5)
5
-3
-4
-1
-Rahim Kanseri (1)
-----1
--Tiroit Kanseri (1)
1
-1
-1
---Üst solunum Yolu Kanseri (1)
-----1
--(+)
: Mutasyon ile kanser türü arasında pozitif ilişki bulunan çalışma sayısı
(-)
: Mutasyon ile kanser türü arasında pozitif ilişki bulunmayan çalışma sayısı
-: Veri yok
Kanser Türü
(Yapılan Çalışma Sayısı)
47
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Süleyman BAYRAM
48
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3. MATERYAL ve METOD
Bu çalışmada, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesine
başvuran 821 bireyden (kolorektal kanserli, hepatoselüler kanserli ve sağlıklı kontrol
bireyler) toplanan dokular (periferik kan ve kolorektal doku) materyal olarak
kullanılmıştır.
3.1. Hasta ve Kontrol Grubu
Çalışmada, kolorektal kanserli hasta grubu, hepatoselüler kanserli hasta grubu
ve herhangi bir kanser tanısı konulmamış sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubu
olmak üzere üç farklı deney grubu oluşturulmuştur. Kolorektal ve hepatoselüler
kanser grupları 2002-2009 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Gastroenteroloji Bilim Dalı’na başvurup, klinik olarak hepatoselüler veya kolorektal
kanser tanısı konulan hastaların dokularından meydana getirilmiştir. Araştırmamıza
hepatoselüler kanser tanısı alan 165 hasta ve kolorektal kanser teşhisi konulan 210
hasta dahil edilmiştir. 165 hepatoselüler ve 78 kolorektal kanser tanılı hastadan 0.5
molar (M) etilendiamintetraasetik asit (EDTA) (5.4 mg) içeren vakumlu tüplere (BD
Vacutainer®, İngiltere) 2 ml periferik kan alınmıştır. Hasta ve kontrol grubu
bireylerinden alınan periferik kanlar DNA izolasyonu yapılana kadar +4 oC’de
saklanmıştır. Periferik kandan genomik DNA izolasyonu kan alındıktan sonraki iki
gün içinde yapılarak, izole edilen DNA’lar -80 ºC’de çalışma gününe kadar
muhafaza edilmiştir. Ayrıca, çalışmamızdaki kolorektal kanser tanısı konmuş 132
hastanın parafine gömülü kolorektal kanser doku örnekleri Çukurova Üniversitesi
Tıp Fakültesi Patoloji Bilim Dalın’dan elde edilmiştir.
2004-2009 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı
Hastanesine kontrol amaçlı başvuran, kendisinde herhangi bir kanser saptanmamış
446 bireyden EDTA içeren vakumlu tüplere 2 ml periferik kan alınarak araştırmanın
kontrol grubu oluşturulmuştur. Kontrol bireyler belirlenirken, hasta grubunun yaş
ortalamasına yakın olmasına özen gösterilmiştir.
49
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Araştırmaya katılan çalışma ve kontrol grubu bireylerinin kanları gönüllülük
esasına dayanarak etik kurallar çerçevesinde toplanmıştır. Hem hasta hem de kontrol
grubundaki gönüllüler, çalışmaya katılmadan önce çalışmanın amacı ve içeriği
hakkında açık bir dille bilgilendirilmiştir. Araştırmamıza dahil ettiğimiz kanserli
olguların ve kontrol grubuna ait bireylerin tüm bilgileri Çukurova Üniversitesi Tıp
Fakültesi Balcalı Hastanesinin Arşiv bölümündeki hasta dosyalarından uzman
doktorlar ile birlikte toplanmıştır.
Bu çalışmada kolorektal ve hepatoselüler kanserli hastalarda ve herhangi bir
kanser saptanmamış sağlıklı bireylerde CHEK2 geninde I157T, IVS2+1G>A ve
1100delC mutasyonlarının olup olmadığı araştırılmıştır.
Çalışma Çukurova Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Gastroenteroloji
Bilim Dalı, Moleküler Biyoloji ve Genetik laboratuvarında gerçekleştirilmiştir.
3.2. Kullanılan Kimyasal Maddeler ve Deney Ekipmanları
3.2.1. Kullanılan Kimyasal Maddeler
3.2.1.1. Agaroz (Sigma)
Agaroz, kırmızı alg cinsleri olan Gelidium ve Gracilaria’dan izole edilen
doğrusal bir polisakkarittir. Agaroz sıcak suda çözündürülüp soğutulduğu zaman,
polimerizasyon ile karşılıklı hidrojen bağlarının oluşumu sonucunda jel yapısına
dönüşür. Bu oluşum geri dönüşümlüdür. Kullanılacak jelin büyüklüğüne ve
konsantrasyonuna göre tartılan agaroz, Tris Borik EDTA (TBE) tamponu içerisinde
kaynatma yolu ile çözündürüldü. Agaroz jel, Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR),
Polimeraz Zincir Reaksiyonu-Restriksiyon Fragmenti Uzunluk Polimorfizmi (PCRRFLP) ve Amplifikasyon Refrakter Mutasyon Sistemi-Polimeraz Zincir Reaksiyonu
(ARMS-PCR) sonuçlarını görüntüleme amacıyla kullanılmıştır. Hazırlanan agaroz
jele yüklenen örnekler elektriksel alanda belirli bir süre boyunca boyutlarına ve
moleküler ağırlıklarına göre ayrıştırılmıştır. Agaroza ait özellikler aşağıda
verilmiştir.
50
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Formu: Toz
Toplam katkı: ≤ %10 nem
Kül: ≤ % 1
Renk: Beyaz-Kirli Beyaz
Geçiş sıcaklığı: 36°C ±1.5°C (Jel Noktası)
Sulfat (SO4-2) anyon kalıntısı: ≤%0.15
Dış aktiviteler: DNaz ve RNaz aktivitesi belirlenmemiştir
CAS No: 9012-36-6
Sigma No: A5093-100G
Lot No: 039K003
3.2.1.2. Etil Alkol (Merck)
Parafine gömülü kolorektal kanserli dokulardan DNA izolasyonu yapılırken
dokulardaki suyun ve ksilolün uzaklaştırılması işleminde farklı yüzde oranlarında
(%100, %80, %60 %40) etil alkol serileri kullanılmıştır. Etil alkole ait özellikler
aşağıda verilmiştir.
Kimyasal adı: Ethyl alcohol
Kapalı formülü: C2H6O
Molekül ağırlığı: 46.07 g/mol
Kaynama noktası: 78.4°C
Donma noktası:-114.3°C
CAS No: 64-17-5
Merck No: 1.00986.2500
3.2.1.3. İzopropanol (Sigma)
Parafine gömülü kolorektal kanserli dokulardan ve periferik kandan DNA
izolasyonu işlemlerinde izopropanol DNA’nın çökelmesinde (presipitasyonunda)
kullanıldı. İzopropanole ait özellikler aşağıda verilmiştir.
51
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Kimyasal adı: Isopropyl alcohol
Kapalı formülü: (CH3)2CHOH
Molekül ağırlığı: 60.10 g/mol
Kaynama noktası: 82°C
Donma noktası: −89.5°C
CAS No: 67-63-0
Sigma No: I9516
Lot No: 51K3485
3.2.1.4. Ksilol (Merck)
Parafine gömülü kolorektal kanserli dokulardan DNA izolasyonu işleminden
önce, dokunun gömülü olduğu parafinin uzaklaştırılmasında ksilol kullanılmıştır.
Ksilole ait özellikler aşağıda verilmiştir.
Kimyasal adı: Dimethylbenzene
Kapalı formülü: C6H4(CH3)2
Molekül ağırlığı: 106.17 g/mol
Kaynama noktası: 137-143°C
Donma noktası: >-34°C
CAS No: 1330-20-7
Merk No: 1.08685.2500
Lot No: K33776585 441
3.2.1.5. Mineral Yağ (Sigma)
RFLP işlemleri sırasında reaksiyon içeriklerinin ısı etkisiyle uçmasını ve
yanlış pozitiflik veya yanlış negatifliğin oluşmasını engellemek amacıyla reaksiyon
içeriklerinin üzeri mineral yağ ile kaplanarak RFLP işlemi mineral yağ altında
yapılmıştır. Mineral yağa ait özellikler aşağıda verilmiştir.
52
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Rengi: Beyaz
Yoğunluğu: 0.84 g/mL (25°C)
Formu: Hafif yağ
CAS No: 8042-47-5
Sigma No: M5904-500ML
3.2.1.6. Brom Fenol Mavisi (Sigma)
Brom fenol mavisi agaroz jel elektroforez işlemleri sırasında PCR, PCRRFLP ve ARMS-PCR ürünlerinin agaroz jelde ne kadar bir mesafe aldıklarını
gözlemek amacı ile jel yükleme tamponunda kullanılmıştır. Brom fenol mavisi 0.5X
konsantrasyonundaki TBE tamponunda yaklaşık olarak 300 baz çiftlik (bç) DNA
fragmenti ile aynı anda hareket eder. Brom fenol mavisine ait özellikler aşağıda
verilmiştir.
Kimyasal adı: 3′,3′′,5′,5′′-Tetrabromophenolsulfophthalein sodium salt
Kapalı formülü: C19H9Br4NaO5S
Molekül ağırlığı: 691.94
CAS No: 34725-61-6
Sigma No: B5525-25G
3.2.1.7. Ksilen Siyanol FF (Sigma)
Ksilen Siyanol FF agaroz jel elektroforez işlemleri sırasında PCR, PCRRFLP ve ARMS-PCR ürünlerinin agaroz jelde ne kadar bir mesafe aldıklarını
gözlemek amacı ile jel yükleme tamponunda kullanılmıştır. Ksilen Siyanol FF 0.5X
konsantrasyonundaki TBE tamponunda yaklaşık olarak 4 kilobaz çiftlik DNA
fragmenti ile aynı anda hareket eder. Ksilen Siyanol FF’e ait özellikler aşağıda
verilmiştir.
Kimyasal adı: Xylene Cyanol FF
53
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Kapalı formülü: C25H27N2NaO6S2
Molekül ağırlığı: 538.61
CAS No: 2650-17-1
Sigma No: X4126-10G
3.2.1.8. Gliserol (Sigma)
Gliserol agaroz jel elektroforez işlemleri sırasında PCR, PCR-RFLP ve
ARMS-PCR ürünlerinin jel kuyucuklarının içine çökmesini sağlamak amacıyla jel
yükleme tamponunda kullanılmıştır. Gliserol örneklerin yoğunluklarını arttırarak
agaroz jelde oluşturulan kuyucukların içine çökmesini sağlamaktadır. Gliserole ait
özellikler aşağıda verilmiştir.
Kimyasal adı: Glycerol, 1,2,3-Propanetriol, Glycerin
Kapalı formülü: HOCH2CH(OH)CH2OH
Molekül ağırlığı: 92.09
Kaynama noktası: 182 °C
Donma noktası: 20 °C
Yoğunluğu: 1.25 g/mL
CAS No: 56-81-5
Sigma No: G8773
Lot No: 58H0056
Jel Yükleme Tamponunun (Jel-loading buffer) Hazırlanışı:
% 0.25 (m/v) Brom fenol mavisi
% 0.25 (m/v) Ksilen Siyanol FF
% 0.30 (v/v) Gliserol
0.25 gr brom fenol mavisi, 0.25 gr ksilen siyanol FF tartıldı ve 30 ml gliserol
eklendi son hacim 100 ml olacak şekilde 70 ml distile su ilave edilerek karıştırıldı.
Çözünmeleri için ısıtıldı. +4 oC sıcaklığında saklandı.
54
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3.2.1.9. Trizma-Baz (Sigma)
Trizma-Baz, TBE tamponunda kullanılmıştır. TBE tamponu agaroz jel
hazırlanmasında ve elektroforez işlemlerinde kullanılmıştır. Trizma-Baza ait
özellikler aşağıda verilmiştir.
Kimyasal adı: 2-Amino-2-(hydroxymethyl)-1,3-propanediol
Kapalı formülü: C4H11NO3
Molekül ağırlığı: 121.14
Kaynama noktası: 219-220 °C
Erime noktası: 167-172 °C
CAS No: 77-86-1
Sigma No: T6066
3.2.1.10. Etilendiamintetraasetik asit (EDTA) (Sigma)
Etilendiamintetraasetik asit, TBE tamponunda kullanılmıştır. TBE tamponu
agaroz
jel
hazırlanmasında
ve
elektroforez
işlemlerinde
kullanılmıştır.
Etilendiamintetraasetik asite ait özellikler aşağıda verilmiştir.
Kimyasal adı: Disodium ethylenediaminetetraacetate dihydrate
Kapalı formülü: C10H14N2Na2O8 · 2H2O
Molekül ağırlığı: 372.24
Kaynama noktası: 248 °C
CAS No: 9012-36-6
Sigma No: E5134
3.2.1.11. Borik Asit (Sigma)
Borik asit, TBE tamponunda kullanılmıştır. TBE tamponu agaroz jelde ve
elektroforez işlemlerinde kullanılmıştır. Borik asite ait özellikler aşağıda verilmiştir.
55
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Kimyasal adı: Boric acid
Kapalı formülü: H3BO3
Molekül ağırlığı: 61.83
Kaynama noktası: 160 °C
CAS No: 10043-35-3
Sigma No: B6768
Tris-Borik asit-EDTA (TBE) Tamponunun Hazırlanışı:
Moleküler biyolojide TBE tamponu elektroforezde kullanılan en yaygın
tamponlardan biridir. Bu tampon DNA molekülünün proton almasını önler ve DNA
molekülünü suda çözünür durumda tutar. EDTA özellikle magnezyum (Mg+2) gibi
divalent katyonların bir şelatörüdür (şelant, çelatör, çelant, kıskaçlayıcı, iyon tutucu).
Şelatörler; üzerlerinde bulunan reseptörleri aracılığı ile elementleri ve diğer etkileşim
yapacağı maddeleri bağlayıp çözünmeyen bir kompleks oluştururlar. Bu tamponda
EDTA nükleik asitlerin enzimatik parçalanmasını önlemektedir.
TBE Tamponu (10X): Trizma bazdan 108 gr, borik asitten 55 gr, EDTA’dan 9.3 gr
tartıldı. Son hacim 1 litre olacak şekilde steril distile su ilave edildi. Tüm bileşenlerin
steril su içerisinde çözünmesi sağlandı (pH:8.3). Oda sıcaklığında saklandı.
TBE Tamponu (1X): 100 ml TBE tamponunun (10X) üzerine 900 ml steril distile
su ilave edildi. Oda sıcaklığında saklandı.
3.2.1.12. Suyla Hazırlanmış % 1’lik Etidyum Bromür Çözeltisi (Merck)
Etidyum bromür PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR ürünlerinin agaroz jelde
görünür hale gelmesi amacıyla kullanıldı. Etidyum bromür DNA bağları arasına
bağlanarak 300 veya 360 nm’deki ışığı absorblaması sonucu fluoresan etki
göstermesi ile DNA’yı agaroz jelde görünür hale getirir. Etidyum bromür çözeltisi
karanlık ortamda ve +4 oC’de saklandı. Etidyum bromüre ait özellikler aşağıda
verilmiştir.
Kimyasal adı: 3,8-Diamino-5-etil-6-fenilfenantridinium bromür
56
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Kapalı formülü: C21H20BrN3
Molekül ağırlığı: 394.31 g/mol
Erime noktası: 238-240 °C
Yoğunluk: 1.00 g/cm3
CAS No: 1239-45-8
Merck No: 1116080030
3.2.1.13. DNA Polimeraz Enzimi (Fermentas)
DNA polimeraz enzimleri, kalıp ipliğe tamamlayıcı bir DNA ipliği meydana
getirmek üzere, orijinal kalıp iplikteki baz bilgisini kullanarak dört çeşit
deoksiribonükleosid trifosfattan uzun polinükleotid zincir sentezini kataliz eder. Bu
enzimler, sentezi başlatmak için kalıp moleküldeki tamamlayıcı diziye bağlanan kısa
DNA parçalarına (primerlere) gerek duyarlar. Sentezin yönü 5’ uçtan 3’ uca doğru
olup,
primerin
serbest
3’
hidroksil
ucuna
ortamdaki
deoksiribonükleosid
trifosfat’ların nükleofilik etki yapmalarıyla, fosfodiester bağlarının katalizi ve yeni
DNA ipliğinin polimerizasyonu sağlanır. Bu çalışmada Fermentas Life Sciences
firmasının ürettiği Taq DNA polimeraz (Cat No. EP0402) (Lot No: 00030644)
kullanılmıştır. Kullanılan Taq DNA polimeraz enziminin konsantrasyonu 5U/μl’dir.
PCR tamponu olarak10X konsantrasyonda MgCI2 içermeyen 500mM KCI, 100mM
Tris-HCI (pH:8.8) ve %0.8 Nonidet P40 içeren tampon kullanıldı.
3.2.1.14. Deoksiribonükleosid Trifosfat (dNTP) Seti (Promega)
PCR reaksiyonunda kullanılmak üzere dATP, dCTP, dGTP ve dTTP’i içeren
dNTP seti Promega firmasından (Cat. No. U1420) (Lot. No. 252313) satın alınmıştır.
dNTP seti aşağıdaki bileşikleri belirtilen miktarlarda içermektedir.
1.
Kimyasal adı :dATP (2’deoxyadenosine 5’triphosphate, sodyum tuzu)
Kapalı formülü :C10H12N5O12P3Na4
Molekül ağırlığı :579.2
Konsantrasyonu :100mM (pH:7.5)
57
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Miktarı:100μl
2.
Kimyasal adı:dCTP (2’ deoxycytidine 5’ triphosphate, sodyum tuzu)
Kapalı formülü:C10H12N3O13P3Na4
Molekül ağırlığı:555.1
Konsantrasyonu:100mM (pH:7.5)
Miktarı:100μl
3.
Kimyasal adı:dGTP (2’deoxyguanosine 5’triphosphate, sodyum tuzu)
Kapalı formülü:C10H12N5O13P3Na4
Molekül ağırlığı:595.1
Konsantrasyonu:100mM (pH:7.5)
Miktarı:100μl
4.
Kimyasal adı:dTTP (2’deoxythymidine 5’triphosphate, sodyum tuzu)
Kapalı formülü:C10H13N2O14P3Na4
Molekül ağırlığı:570.1
Konsantrasyonu:100mM (pH:7.5)
Miktarı:100μl
10 mM dNTP Karışımının Hazırlanışı:
Amplifikasyon
esnasında
denatüre
edilen
zincirin
tamamlanmasında
kullanılacak olan deoksiribonükleosid trifosfatlar eşit oranda dATP, dCTP, dGTP ve
dTTP’lerden oluşur. 100 mM’lık dATP, dCTP, dGTP, dTTP nükleotid stok
çözeltilerinden 10’ar μl alınarak üzerlerine 60 μl steril distile su ilave edilerek toplam
hacimi 100 μl olan 10 mM konsantrasyonda dNTP karışımı hazırlandı. Santrifüjle
karıştırılıp -20 oC’de saklandı.
3.2.1.15. DNA Marker (Promega)
PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR ürünlerinin kaç baz çifti uzunluğunda
olduklarının doğrulanması amacıyla Promega firmasının üretmiş olduğu “50 bp DNA
Step Ladder” (Cat No. G4521) (Lot No. 226076) DNA marker’ı (DNA belirteçi)
kullanılmıştır. DNA marker’ı etidyum bromür ile boyanmış % 2’lik agaroz jelde 80
voltajda 2-3 saat elektroforez edildiğinde en küçüğü 50 baz çifti en büyüğü 800 baz
58
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
çifti büyüklüğünde olan ve her biri 50 baz çiftlik artış gösteren 16 DNA parçasından
oluşmaktadır.
Üretici firmanın önerileri doğrultusunda agaroz jele 5 μl DNA marker’ı ve 1
μl mavi/turuncu 6X yükleme boyası [(Cat No. G190A) (% 15 Ficoll® , % 0.03
bromfenol mavisi, % 0.03 ksilen siyanol FF, % 0.4 turuncu G, 10mM Tris-HCI
(pH:7.5), 50mM EDTA] şeklinde yüklenmiştir.
3.2.1.16. CHEK2 I157T Mutasyonun Analizinde Kullanılan Primer Çifti
CHEK2 genindeki I157T mutasyonunu saptamak için seçilen primer çifti ile
CHEK2 I157T mutasyonunun oluşmasına neden olan nükleotidin de içinde
bulunduğu 155 baz çiftlik (bç) bir DNA fragmenti amplifiye edilmiştir. Kullanılan
primerlerin uzunlukları, erime sıcaklıkları (Tm), guanin-sitozin (GC) baz oranı ve
baz dizisi Çizelge 3.1.’de gösterilmiştir. Primerler, liyofilize halde, 0.2 µmol sentez
skalasında sentezlenmiş ve yüksek performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) ile
saflaştırılmış ticari olarak (Ella Biotech GmbH Am Klopferspitz 1982152
Martinsried/Germany) satın alınan CHEK2 I157T İleri primeri 100 pmol/µl hacimde
olacak şekilde üretici firmanın önerisi olan 533 µl aynı şekilde CHEK2 I157T Geri
primeri de 100 pmol/µl hacimde olacak şekilde 528 µl PCR için uygun saflıktaki
steril distile su ilave edilerek çözüldü ve -20 oC’de saklanmıştır.
Çizelge 3.1. CHEK2 Genindeki I157T Mutasyonunu Saptamak İçin Kullanılan
Primerlerin Uzunlukları, Erime sıcaklıkları, GC Oranı ve Baz Dizisi.
Uzunluk Tm GC
Primer
(bç)
CHEK2 I157T
İleri
5’-ACC CAT GTA TCT AGG AGA GCT
22
CHEK2 I157T
Geri
(oC) (%) Baz dizisi
60.3 50.0 G-3’
5’-CCA CTG TGA TCT TCT ATG TCT
24
61.0 45.8 GCA-3’
59
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3.2.1.17. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonun Analizinde Kullanılan Primer Çifti
CHEK2 genindeki IVS2 + 1G>A mutasyonunu saptamak için seçilen primer
çifti ile CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonunun oluşmasına neden olan nükleotidin de
içinde bulunduğu 491 baz çiftlik (bç) bir DNA fragmenti amplifiye edilmiştir.
Kullanılan primerlerin uzunlukları, erime sıcaklıkları (Tm), guanin-sitozin (GC)
oranları ve baz dizisi Çizelge 3.2.’de gösterilmiştir. Primerler, liyofilize halde 0.2
µmol sentez skalasında sentezlenmiş ve yüksek performanslı sıvı kromatografisi
(HPLC) ile saflaştırılmış ticari olarak (Ella Biotech GmbH Am Klopferspitz 1982152
Martinsried/Germany) satın alınan CHEK2 IVS2 + 1G>A İleri primeri 100 pmol/µl
hacimde olacak şekilde üretici firmanın önerisi olan 502 µl aynı şekilde CHEK2
IVS2 + 1G>A Geri primeri de 100 pmol/µl hacimde olacak şekilde 572 µl PCR için
uygun saflıktaki steril distile su eklenerek çözüldü ve –20 oC’de saklanmıştır.
Çizelge 3.2. CHEK2 Genindeki IVS2 + 1G>A Mutasyonunu Saptamak İçin
Kullanılan Primerlerin Uzunlukları, Erime Sıcaklıkları, GC Oranı ve
Baz Dizisi.
Uzunluk Tm GC
Primer
(bç)
(oC) (%) Baz dizisi
CHEK2 IVS2
+ 1G>A İleri
5’-ATT TAT GAG CAA TTT TTA AAC
22
49.1 22.7 G-3’
CHEK2 IVS2
+ 1G>A Geri
5’-TCC AGT AAC CAT AAG ATA ATA
28
56.3 25.0 ATA TTA C-3’
3.2.1.18. CHEK2 1100delC Mutasyonun Analizinde Kullanılan Primer Çiftleri
CHEK2 genindeki 1100delC mutasyonunu saptamak için kullanılan ARMSPCR yönteminde CHEK2 geninde meydana gelen 1100delC mutasyonunun
bulunması
durumunda
DNA
amplifikasyonu
oluşturabilen
ve
1100delC
mutasyonunun bulunmaması durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilen iki ayrı
özgün primer çiftleri kullanıldı. 1100delC mutasyonunun bulunması durumunda
DNA amplifikasyonu oluşturabilecek özgün primerler ile 183 baz çiftlik (bç) bir
60
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
DNA fragmenti amplifiye edildi. CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmaması
durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek özgün primer çiftleri ile 184 baz
çiftlik (bç) bir DNA fragmenti çoğaltıldı. Hem CHEK2 1100delC mutasyonunun
bulunmasına özgü hem de bu mutasyonun bulunmamasına özgü yapılan ayrı ayrı iki
farklı reaksiyonda PCR reaksiyonun doğru çalışıp çalışmadığını kontrol amaçlı
seçilen bir primer çifti ile solute carrier family 30 (zinc transporter), member 9
(SLC30A9) genine ait 309 baz çiftlik (bç) bir DNA fragmenti amplifiye edildi.
Membran taşıma proteinlerinin çözünen molekülleri taşıyan, çözünen taşıyıcı (SLC)
grubu (solute carrier, SLC) içindeki 300 üye gen 47 gen ailesi içerisinde
toplanmıştır. Çeşitli SLC grupları tarafından taşınan çözünen moleküller oldukça
çeşitlidir. Bunlar yüklü ve yüksüz organik moleküller ile inorganik iyonlardır. Bizim
çalışmamızda kontrol geni olarak kullanılan SLC30A9 geni tarafından sentezlenen
protein hücre içi çinko düzenlenmesinde görev alan çözünen molekülleri taşıyan
membran taşıma protenidir. Bu proteini kodlayan gen 4. kromozomun kısa kolunda
bulunmaktadır (4p13-p12). Çalışmada kontrol olarak SLC30A9 geninde 309 baz çifti
amplifikasyona neden olan primer çiftinin kullanılmasının sebebi hem CHEK2
1100delC
mutasyonunun
oluşturabilecek
hem
de
bulunması
bulunmaması
durumunda
durumunda
DNA
amplifikasyonu
DNA
amplifikasyonu
oluşturabilecek özgün primerlerin Tm değerlerinin bu kontrol primer çiftinin Tm
değerine çok yakın olmalarıdır. Böylece hem CHEK2 1100delC mutasyonunun
bulunmasına hem de bulunmamasına özgü yapılacak iki farklı reaksiyonda da PCR
reaksiyonunun doğru çalışıp çalışmadığı SLC30A9 geninde 309 baz çiftinin
amplifikasyonu ile kontrol edildi. Kullanılan primerlerin uzunlukları, erime
sıcaklıkları (Tm), GC oranları ve baz dizileri Çizelge 3.3.’de gösterilmiştir.
Primerler, liyofilize halde 0.2 µmol sentez skalasında sentezlenmiş ve yüksek
performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) ile saflaştırılmış ticari olarak (Sigma, Life
Science) satın alınan CHEK2 M-CHEK2del1100C İleri primeri 100 pmol/µl
hacimde olacak şekilde üretici firmanın önerisi olan 836 µl, CHEK2 MCHEK2del1100C Geri primeri 100 pmol/µl hacimde olacak şekilde 1076 µl, WCHEK21100delC İleri primeri 100 pmol/µl hacimde olacak şekilde 836 µl; WCHEK21100delC Geri primeri 100 pmol/µl hacimde olacak şekilde 1169µl;
61
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
SLC30A9-Kontrol İleri primeri 100 pmol/µl hacimde olacak şekilde 1246 µl;
SLC30A9-Kontrol Geri primeri ise 100 pmol/µl hacimde olacak şekilde 1284 µl
PCR için uygun saflıktaki steril distile su eklenerek çözüldü ve –20 oC’de saklandı.
Çizelge 3.3. CHEK2 Genindeki 1100delC Mutasyonunu Saptamak İçin Kullanılan
Primerlerin Uzunlukları, Erime Sıcaklıkları, GC Oranları ve Baz
Dizileri.
Uzunluk Tm
GC
Primer
(bç)
(oC)
(%)
M-CHEK2del1100C
İleri
5'-GCA AAG ACA TGA ATC
24
60.6
37.5 TGT AAA GTC-3'
M-CHEK2del1100C
Geri
5'-AAA TCT TGG AGT GCC
24
64.3
33.3 CAA AAT AAT-3'
W-CHEK21100delC
İleri
5'-GCA AAG ACA TGA ATC
24
60.6
37.5 TGTA AAG TC-3'
W-CHEK21100delC
Geri
5'-AAA TCT TGG AGT GCC
24
67.8
41.6 CAA AAT CAG-3'
SLC30A9-Kontrol
İleri
5'-GTC AAA GCC ACC AGT
21
60.6
47.6 TAC AGT-3'
SLC30A9-Kontrol
Geri
DNA dizisi
5'-TTC CCC ACC ACT TTA
20
61.4
50
CTG AC-3'
3.2.1.19. DNA İzolasyon Kiti (Roche)
Roche firmasının ürettiği yüksek saflıkta PCR için kalıp DNA hazırlama kiti
(High Pure PCR Template Preparation Kit) (Cat. No. 11 796 828 001) periferik
kandan ve parafine gömülü kolorektal kanserli dokulardan genomik DNA izolasyonu
için kullanılmıştır. Yüksek saflıkta PCR için kalıp DNA hazırlama kitinin içerisinde
aşağıdaki bileşikler ve tüpler bulunmaktadır.
62
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Yüksek saflıkta PCR için kalıp DNA hazırlama kitinin içeriği:
1.Doku Parçalama Çözeltisi (Tissue Lysis Buffer)………….......………………20 ml
(4M üre, 200mM NaCI, 200mM EDTA, pH: 7.4, 25 oC)
2.Bağlanma çözeltisi (Binding Buffer)…….……………………………………20 ml
(6M guanidine-HCI, 10mM üre, 10 mM Tris-HCI, % 20 Triton X-100
(v/v),pH:4.4, 25 oC)
3.Proteinaz K (recombinant PCR grade, Liyofilize)
(4.5 ml distile su ilave edildikten sonra kullanıldı)
4.İnhibitör Uzaklaştırıcı Çözelti (Inhibitor Remal Buffer)………………………33 ml
(5M guanidine-HCI, 20mM Tris-HCI, pH:6.6, 25 oC) (20 ml etanol ilave edildikten
sonra kullanıldı)
5.Yıkama çözeltisi (Wash Buffer)….....................................................................20 ml
(20mM NaCI, 2mM Tris-HCI, pH:7.5) (80 ml etanol ilave edildikten sonra
kullanıldı)
6.Çözdürme Çözeltisi (Elution Buffer)..................................................................40 ml
(10mM Tris, pH:8.5, 25 oC)
7.Filtreli tüpler (High Pure Filter Tubes).........................................................100 Adet
(Polypropylen)
8.Toplama Tüpleri (Collection Tubes).............................................................400 Adet
3.2.1.20. PstI Restriksiyon Endonükleaz (New England Biolabs)
CHEK2
I157T
mutasyonu
bu
çalışmada
PCR-RFLP
yöntemi
ile
belirlenmiştir. I157T mutasyonu New England Biolabs firmasının ürettiği PstI
restriksiyon endonükleaz enzimi ile belirlenmiştir. Providencia stuartii 164 (ATCC
49762) bakterisine ait PstI genini taşıyan Escherichia coli suşundan PstI restiriksiyon
endonükleaz enzimi üretilmiştir. Bu enzim restriksiyon etkisini yapışkan uç
oluşturarak gösterir. PstI restriksiyon endonükleaz enzimine ait özellikler aşağıda
verilmiştir.
63
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
PstI Enziminin Miktarı (katkı)
:10.000 U
(200 mM NaCI, 10 mM Tris-HCI
(pH:7.4), 0.1 mM EDTA, 1 mM
Dithiothreitol (DTT), % 0.15 Triton X100, 200 μg/ml bovine serum albumin
(BSA), % 50 gliserol)
Ünite Tanımlılığı
:50µl reaksiyon eriyiği içerisinde 1 µgr
λ DNA’sını 37
o
C’de 1 saat içinde
parçalayan enzim miktarına 1 ünite denir
PstI Enziminin Konsantrasyonu :20.000 U/ml
(1 µgr substrat DNA’nın kesimi için
gerekli olan minimum enzim miktarı 16
saatte 0.25 ünitedir)
: 5’...C TGCA ↓ G...3’
PstI Tanıma Bölgesi
3’...G ↑ ACGT
Enzim için Optimum Buffer
C...5’
:NEBuffer3
(100 mM NaCI, 50 mM Tris-HCI, 10
mM MgCI2, 1 mM DTT, pH:7.9)
Optimum İnkübasyon Sıcaklığı
:37 oC
Sıcaklıkla İnaktivasyonu
:80 oC/20 dakika
Saklanma Sıcaklığı
:-20 oC
Lot No
:0410905
New England Biolabs No
:R0140S
3.2.1.21. Hyp188III Restriksiyon Endonükleaz (New England Biolabs)
CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonu bu çalışmada PCR-RFLP yöntemi ile
araştırılmıştır. IVS2 + 1G>A mutasyonu New England Biolabs firmasının ürettiği
Hyp188III restriksiyon endonükleazı enzimi ile belirlenmiştir. Helicobacter pylori
188 (S.A. Thompson) bakterisine ait Hpy188III genini taşıyan Escherichia coli
suşundan Hpy188III restriksiyon endonükleaz enzimi üretilmiştir. Bu enzim
64
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
restriksiyon etkisini yapışkan uç oluşturarak gösterir. Hpy188III restriksiyon
endonükleaz enzimine ait özellikler aşağıda verilmiştir.
Hpy188III Enziminin Miktarı (katkı)
:2.500 U
(250 mM NaCI, 10 mM Tris-HCI
(pH:7.5), 0.1 mM EDTA, 1 mM
dithiothreitol, 200 μg/ml BSA, %
50 gliserol)
Ünite Tanımlılığı
:50µl reaksiyon eriyiği içerisinde
1 µgr pUC19 DNA’sını 37 oC’de
1 saat içinde parçalayan enzim
miktarına 1 ünite denir
Hpy188III Enziminin Konsantrasyonu
:5.000 U/ml
(1 µgr substrat DNA’nın kesimi
için gerekli olan minimum enzim
miktarı 16 saatte 0.25 ünitedir)
: 5’...TC ↓ NN GA...3’
Hpy188III Tanıma Bölgesi
3’...AG NN ↑ CT ...5’
(N = Herhangi bir nükleotid)
Enzim için Optimum Buffer
:NEBuffer 4
(50 mM potassium acetate, 20
mM
Tris-acetate,
magnesium
acetate,
dithiothreitol, pH:7.9)
Optimum İnkübasyon sıcaklığı
:37 oC
Sıcaklıkla inaktivasyonu
:65 oC / 20 dakika
Saklanma Sıcaklığı
:-20 oC
Lot No
:0050801
New England Biolabs No
:R0622L
65
10
mM
1
mM
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3.2.2. Kullanılan Deney Ekipmanları
3.2.2.1. Santrifüjler
DNA izolasyonu çalışmalarında dakikada 18.000 devir yapabilen, -20 oC ile
+40 oC sıcaklıkları arasında ayarlanabilen, 278 x 333 x 620 mm boyutlarında olan
1.5 ve 2.0 ml eppendorf tüplerine uyumlu ve 12 adet tüp kapasiteli MIKRO 22R
model HETTICH marka soğutmalı santrifüj kullanılmıştır.
PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR işlemlerinde reaksiyon reaktiflerini deney
tüpünün dibine toplamak amacıyla dakikada 13.000 devir yapabilen 0.2 ve 0.5 ml
eppendorf tüplerine uyumlu ve 16 adet tüp kapasiteli FORCE 13 model TECHNE
CAMBRIDGE marka masaüstü mikrosantrifüj kullanılmıştır.
3.2.2.2. Derin Dondurucular
Çalışmamızda kullanılan saf malzemelerin saklanmasında -20 oC sıcaklığa
inebilen ETUP 514 SL model ARISTON marka derin dondurucu kullanılmıştır.
İzole edilen DNA’ların saklanmasında -80 oC’ye inebilen MDF-192 model
SANYO marka derin dondurucu kullanılmıştır.
3.2.2.3. Steril Kabin
PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR işlemlerinin yapılmasında HEPA filtreli
37500-02 Model Labconco Purifier PCR Enclosures marka steril kabin
kullanılmıştır.
3.2.2.4. Polimeraz Zincir Reaksiyon Aleti (Termal Cycler)
PCR işleminde GeneAmpR PCR System 9700 model Applied Biosystems
(Applied Biosystems, Singapore) marka termal cycler kullanılmıştır. Termal cycler
cihazı 0.2 ml eppendorf deney tüpüne uyumlu ve 96 adet mikrotüp kapasitelidir.
66
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3.2.2.5. Vorteks Aleti
Saf malzemeleri reaksiyonlardan önce homojen hale getirmek ve deney
tüpüne eklenen çözeltilerin homojen karışmasını sağlamak için MS2 model IKA
(IKA-WORKS, INC. USA) marka vorteks cihazı kullanılmıştır. Vorteks cihazı
dakikada 200-2500 devir/dakika (rpm) yapabilme, 4.5 mm yörüngesi bulunan ve
maksimum 0.1 kg yük kaldırabilme özelliklerine sahiptir.
3.2.2.6. Kuru Isıtıcı
Isı ile inkübasyon gerektiren, dondurulmuş sarf malzemlerin çözülmesi ve
PCR-RFLP gibi işlemler FALC (FALC INSTRUMENTS s.r.l. ITALY) marka kuru
ısıtıcı ile yapılmıştır. Kuru ısıtıcı cihazının 0.5, 1.5 ve 2.0 ml eppendorf tüplerine
uyumlu alimünyumdan yapılmış blokları bulunmaktadır. Kuru ısıtıcı cihazı 0-100 oC
sıcaklıklar arasında elektronik olarak ayarlanabilmektedir.
3.2.2.7. Hasas Terazi
Hava akımlarına karşı özel cam paravanlarla korunan SBA 41 model
SCALTEC (Scaltec Instruments GmbH Deutschland/Germany) marka hasas terazi
kimyasalların tartılmasında kullanılmıştır.
3.2.2.8. Manyetik Isıtcı ve Karıştıcı
Kimyasal çözeltilerin karıştırılması ve ısıtılması işlemleri, özellikle agaroz
jelin hazırlanması IKAMAG® RCT basic model IKA LABORTECHNIK (IKA ®WERKE GMBH&CO.KG STAUFEN/GERMANY) marka manyetik ısıtıcı ve
karıştırıcı ile yapılmıştır.
67
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3.2.2.9. Buzdolabı
Çalışmada PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR gibi reaksiyonlar sonucu oluşan
ürünler, ayrıca buzdolabında saklanması gereken sarf kimyasalların saklanmasında
BK 9512 NF model BEKO (BEKO Ticaret A.Ş. İstanbul/Türkiye) marka buzdolabı
kullanılmıştır.
3.2.2.10. Jel Elektroforez Sistemi
PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR ürünlerinin agaroz jel ile elektroforezinde
yatay jel tankı ve düzeneği olarak Elektrophoretic Gel System Midicell Primo EC330
model Thermo EC marka jel elektroforez sistemi kullanılmıştır. Elektroforez güç
kaynağı olarak EC 105 model E-C Apparatus Corporation (Florida, USA) marka güç
kaynağı kullanılmıştır.
3.2.2.11. Jel Görüntüleme Sistemi
Elektroforez sonuçları BioDoc IITM Biometra marka görüntüleme sistemi ile
görüntülenmiştir. Görüntüleme sisteminde beyaz ve UV ışık yayabilen iki farklı
lamba ve bilgisayara bağlı kamera bulunmaktadır.
3.2.2.12. Jel Analiz Sistemi
Jel görüntüleme sistemindeki kamera ile alınan görüntüler BioDocAnalyze
1.0 BDA U-90 Biometra (Göttingen, Germany) programı ile analiz edilmiştir. Analiz
edilen görüntüler bu program altında bilgisayara kayıt edilmiştir.
3.2.2.13. Otomatik Mikropipetler
DNA izolasyonu, PCR, PCR-RFLP, ARMS-PCR ve agaroz jel gibi bir çok
işlemde ayarlanabilen ve belirli aralıktaki hacimlerde sıvı alma kapasitesi bulunan
68
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
GILSON (72 rue Gambetta, B.P. 45, 95400 Villiers-le-Bel, FRANCE) marka
Pipetman P2 model (0.1-2μl arası hacimlerde sıvı çekebilen), Pipetman P10 model
(0.5-10μl arası hacimlerde sıvı çekebilen), Pipetman P20 model (2-20μl arası
hacimlerde sıvı çekebilen), Pipetman P100 model (20-100μl arası hacimlerde sıvı
çekebilen), Pipetman P200 model (30-200μl arası hacimlerde sıvı çekebilen) ve
Pipetman P1000 model (0.2-1 ml arası hacimlerde sıvı çekebilen) otomatik pipetler
kullanılmıştır.
3.3. DNA İzolasyonu
3.3.1. Periferik Kandan DNA İzolasyonu
CHEK2
I157T,
IVS2
+
1
G>A
ve
1100delC
mutasyonlarının
belirlenmesindeki ilk aşama, periferik kandan cam lifli filtreye nükleik asit bağlama
metoduna göre gerçekleştirilen DNA izolasyonudur. Çalışmalar, ticari olarak satılan
DNA izolasyonu kitinin (Yüksek saflıkta PCR için kalıp DNA hazırlama kiti)
protokolüne göre gerçekleştirildi.
Protokol aşağıdaki basamaklardan oluşmaktadır.
1. EDTA’lı tüplere alınan periferik kandan 200 µl alınıp 2ml kapasiteli eppendorf
tüpüne aktarıldıktan sonra bunun üzerine 200 µl bağlanma çözeltisi ve 40 µl
Proteinaz K ilave edildi; pipetle resüspanse edilerek homojenizasyon sağlandı.
2. Tüpler, önceden 70 oC’ye ayarlanan kuru ısı bloğunda 10 dakika inkübasyona
bırakıldı.
3. İnkübasyon sonunda, karışımın üzerine 100 µl izopropanol eklendi ve pipet ile
iyice karıştırıldı.
4. Eppendorf tüpü içinde bulunan örneğin tamamı toplama tüpü içine yerleştirilmiş
filtreli tüpün içine pipet ile aktarıldı.
5. 8000 devir/dakikada 1 dakika santrifüj yapıldı.
6. Santrifüj sonrasında filtreli tüp yeni bir toplama tüpüne aktarıldı.
7. Filtreli tüpün üzerine 500 µl inhibitör uzaklaştırıcı çözeltisi eklendi.
8. 8000 devir/dakikada 1 dakika santrifüj edildi.
69
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
9. Santrifüj sonrasında filtreli tüp yeni bir toplama tüpüne aktarıldı.
10. Filtreli tüpün üzerine 500 µl yıkama çözeltisi eklendi ve 8000 devir/dakikada 1
dakika santrifüj yapıldı.
11. Santrifüj sonrasında filtreli tüp yeni bir toplama tüpüne aktarıldı. Filtreli tüpün
üzerine ikinci kez 500 µl yıkama çözeltisi eklendi. Böylece yıkama işlemi iki
defa tekrar edilmiş oldu. 8000 devir/dakikada 1 dakika santrifüj yapıldı.
12. Santrifüj bittikten sonra, toplama tüplerinin alt kısmında biriken sıvı
uzaklaştırıldı ve 13000 devir/dakikada 10 saniye santrifüj edildi.
13. Filtreli tüpler, temiz birer eppendorf tüpünün içine yerleştirildi ve 70 oC’ye
ayarlanmış kuru ısı bloğunda ısıtılmış olan çözdürme çözeltisinden 200 µl ilave
edilerek 8000 devir/dakikada 1 dakika santrifüj yapıldı.
14. Santrifüj sonrasında filtreli tüp atıldı. Eppendorf tüpünde geri kalan çözelti
pürifiye edilmiş genomik DNA’dır. Bu aşamadan sonra çözünmüş DNA’lar -80
o
C’de polimeraz zincir reaksiyonu gerçekleştirilinceye kadar saklandı.
3.3.2 Parafine Gömülü Kolorektal Kanser Dokusundan DNA İzolasyonu
Bu araştırmada, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı
arşivlerinden bulunan, kolorektal kanser tanısı konmuş olgulara ait 132 adet parafine
gömülü kolorektal kanser doku örneği kullanılmıştır. Çalışmada, parafine gömülü
tümör doku örneklerinden, ticari olarak satılan DNA izolasyon kiti (Yüksek saflıkta
PCR için kalıp DNA hazırlama kiti) kullanılarak genomik DNA izole edildi.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalında kolorektal
kanser tanısı alan parafine gömülü dokular mikrotom ile 5 μm kalınlığında
kesilmiştir. Parafine gömülü doku örneklerinden kesit alabilmek için mikrotomun
temiz olmasına dikkat edildi. Kesit alınırken mikrotom bıçağı her kullanımda
değiştirilip, alkolle temizlendi. 5 μm kalınlığında alınan 10-15 adet (25-50 mg) kesit
steril eppendorf tüplere konuldu. Çalışmalar, ticari olarak satılan DNA izolasyonu
kitinin (Yüksek saflıkta PCR için kalıp DNA hazırlama kiti) protokolüne göre
gerçekleştirildi.
70
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Protokol aşağıdaki basamaklardan oluşmaktadır.
1. Kesitlerin bulunduğu 2 ml’lik tüplerin içine 1500 μl ksilol (parafini çözmek ve
uzaklaştırmak için) eklendi. Tüp hafifçe 2-3 dakika alt üst edildi ve 37 oC’de 30
dakika süre ile kuru ısı bloğunda tutularak parafinin çözülmesi sağlandı. 1 dakika
20 oC’de 8000 devir/dakikada santrifüj yapıldı. Pastör pipeti ile süpernatant
uzaklaştırıldı.
2. Parafinin tamamen uzaklaştırılması için bu işlem 3 kez tekrarlandı.
3. Kesitlerin bulunduğu 2 ml’lik tüplerin içine 1500 μl %99’lık etanol (dokulardaki
suyu ve ksilolü uzaklaştırmak için) eklendi. 1 dakika süre ile 20 oC’de 8000
devir/dakikada santrifüj yapıldı. Pastör pipeti ile süpernatant uzaklaştırıldı.
4. Kesitlerin bulunduğu 2 ml’lik tüplerin içine 1500 μl %80’lık etanol eklendi. 1
dakika süre ile 20 oC’de 8000 devir/dakikada santrifüj yapıldı. Pastör pipeti ile
süpernatant uzaklaştırıldı.
5. Kesitlerin bulunduğu 2 ml’lik tüplerin içine 1500 μl %60’lık etanol eklendi. 1
dakika süre ile 20 oC’de 8000 devir/dakikada santrifüj yapıldı. Pastör pipeti ile
süpernatant uzaklaştırıldı.
6. Kesitlerin bulunduğu 2 ml’lik tüplerin içine 1500 μl %40’lık etanol eklendi. 1
dakika süre ile 20 oC’de 8000 devir/dakikada santrifüj yapıldı. Pastör pipeti ile
süpernatant uzaklaştırıldı.
7. Kesitlerin bulunduğu 2 ml’lik tüplerin içine 1500 μl steril çift distile su eklendi
(etanolu uzaklaştırmak için). 1 dakika süre ile 20 oC’de 8000 devir/dakikada
santrifüj yapıldı. Pastör pipeti ile süpernatant uzaklaştırıldı.
8. Kesitlerin bulunduğu 2 ml’lik tüplerin içine dokuların parçalanması için 200 μl
doku parçalama çözeltisi ve hücresel proteinlerin uzaklaştırılması amacıyla 40 μl
Proteinaz K eklendi. Örnekler kuru ısı bloğunda 37 oC’de bir gece inkübasyona
bırakıldı.
9. Bir gece inkübasyonun ardından 2 ml’lik tüplerin içine ilaveten 20 μl Proteinaz K
eklenerek kuru ısı bloğunda 55 oC’de 4 saat inkübasyon yapıldı.
10. Örneklerin üzerine 200µl bağlanma çözeltisi ilave edildi ve karışım vorteks ile
homojen hale getirildi. Örnekler kuru ısı bloğunda 70 oC’de 10 dakika süreyle
inkübe edildi.
71
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
11. 100 µl izopropanol (açığa çıkan DNA’ların toplanması için) ilave edildi ve
vorteks ile iyi bir şekilde homojen edildi. Eppendorf tüpü içinde bulunan örneğin
tamamı toplama tüpü içine yerleştirilmiş filtreli tüpün içine pipet ile aktarıldı
8000 devir/dakikada 1 dakika santrifüj yapıldı.
12. Santrifüj sonrasında filtreli tüp yeni bir toplama tüpüne aktarıldı. Filtreli tüpün
üzerine 500µl inhibitör uzaklaştırıcı çözeltisi eklendi ve 8000 devir/dakikada 1
dakika santrifüj yapıldı
13. Santrifüj sonrasında filtreli tüp yeni bir toplama tüpüne aktarıldı. Filtreli tüpün
üzerine 500 µl yıkama çözeltisi (DNA’nın yıkanarak temizlenmesi için) eklendi
ve 8000 devir/dakikada 1 dakika santrifüj yapıldı.
14. Santrifüj sonrasında filtreli tüp yeni bir toplama tüpüne aktarıldı. Filtreli tüpün
üzerine ikinci kez 500 µl yıkama çözeltisi eklendi. Böylece yıkama işlemi iki
defa tekrar edilmiş oldu. 8000 devir/dakikada 1 dakika santrifüj yapıldı.
15. Santrifüj bittikten sonra, toplama tüplerinin alt kısmında biriken sıvı
uzaklaştırıldı ve 13 000 devir/dakikada 10 saniye santrifüj edildi.
16. Filtreli tüpler, temiz birer eppendorf tüpün içine yerleştirildi ve 70 oC’ye
ayarlanmış kuru ısı bloğunda ısıtılmış olan çözdürme çözeltisinden 200 µl ilave
edilerek 8000 rpm’de 1 dakika santrifüj yapıldı.
17. Santrifüj sonrasında filtreli tüp atıldı. Eppendorf tüpünde geri kalan çözelti
saflaştırılmış genomik DNA’dır. Bu aşama sonra çözünmüş DNA’lar -80 oC’de
polimeraz zincir reaksiyonu gerçekleştirilinceye kadar saklandı.
3.4. Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR)
Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR), herhangi bir organizmaya ait genomik
DNA’da dizisi bilinen belirli bir bölgenin çoğaltılmasına (amplifikasyon) olanak
veren in vitro DNA sentez yöntemidir. PCR, 3 ana basamaktan oluşur.
1. Amplifiye edilecek çift iplikli DNA’nın yüksek sıcaklıkta denatürasyonu
(denaturation=denatürasyon).
72
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
2. Primerlerin özgül hibridizasyonuna olanak sağlayacak sıcaklıkta [Tm (erime
sıcaklığı) değerinin 3-5 oC altındaki sıcaklık] hedef bölgelere bağlanmaları
(annealing=bağlanma).
3. Taq DNA polimeraz enziminin en yüksek aktivite gösterdiği 72 oC sıcaklıkta,
primerlerden
itibaren
DNA
zincirlerinin
(ipliklerinin)
sentezlenmesi
(extension=uzama).
PCR reaksiyonunda bu üç aşamanın döngü sayısı, başlangıçta kalıp olarak
kullanılan DNA konsantrasyonuna bağlıdır. Tek DNA sarmalı ile başlandığında en
fazla 40 döngü, çok sayıda DNA sarmalı ile başlandığında ise ideal döngü sayısı 30
olmalıdır. Çok döngü, hatalara yol açarak spesifik olmayan ürünler oluşturmaktadır.
Bunun sebebi; substrat kullanımının azalması, enzimin kararsız hale gelmesi, son
ürün inhibisyonu, spesifik olmayan ürün veya primer-dimer yapışması ve ürünün tam
olarak denatüre olmamasıdır.
PCR reaksiyonunun gerçekleşebilmesi için gerekli temel bileşenler aşağıdaki
gibidir.
Kalıp DNA: Saflaştırılan DNA, amplifiye edilecek DNA parçalarına kalıp
görevi yapar. Nükleotidlerin heterosiklik halkaları 260 nm dalga boyunda maksimum
absorbsiyon özelliği gösterir. Bu nedenle 260 nm’de ölçülen absorbsiyon değerleri
(A260) oldukça saf olarak izole edilen nükleik asitlerin μgr düzeyinde miktarlarının
belirlenmesinde kullanılır. Bunun yanı sıra proteinlerde 280 nm’de maksimum
absorbsiyon özelliği gösterirler, bu nedenle 280 nm’de ölçülen bir değerdeki artış
A260/A280 oranında düşmeye neden olur. Saflaştırılmış kalıp DNA için A260/A280 oranı
1.75-1.8’in üzerinde olmalıdır.
Primerler (oligonükleotidler): Kullanılacak primerler yalnızca amplifiye
edilecek bölgeye özel olmalıdır. Tipik primerler yaklaşık % 50 G+C bazlarına sahip
18-28 nükleotid uzunluğunda, sentetik olarak sentez edilmiş tek zincirli
oligonükleotidlerdir. Denatürasyonun ardından primerlerin bağlanma aşamasındaki
Tm (erime derecesi) değerinin saptanması, PCR reaksiyonunun gerçekleşmesi
açısından büyük öneme sahiptir ve yandaki formül ile kolayca hesaplanır: Tm= 4 oC
x (G+C) sayısı + 2 oC x (A+T) sayısı.
73
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
DNA polimeraz: Termostabil karakterde DNA polimerazlardan PCR’de en
yaygın kullanılanı Thermus aquaticus’dan elde edilen Taq DNA polimerazdır. Taq
DNA polimeraz’ın polimerizasyon oranı (nükleotid/saniye) enzim için en uygun
sıcaklık olan 70-80 oC’da 35-100’dür. 50 µl’lik bir reaksiyon hacmi için önerilen
miktar 1.25 ünitedir (U). Bununla beraber amplifikasyon bölgesine göre bu miktar
değişebilir. Yüksek konsantrasyonlarda enzim kullanımı spesifik olmayan ürünlerin
oluşmasına, düşük konsantrasyonda ise yetersiz ürün oluşmasına sebep olabilir.
MgCI2: Mg+2 iyonları dNTP'ler ile çözünebilir kompleksler oluştururlar,
polimeraz aktivitesini stimüle ederler ve çift iplikli DNA’nın Tm değerini artırırlar,
ayrıca primer/kalıp etkileşimini sağlarlar. Bu nedenle MgCI2’ün PCR’nin özgüllüğü
ve ürün verimi üzerinde çok önemli bir etkisi vardır. Genellikle optimum MgCI2
konsantrasyonu
olarak 1.0-2.5
mM’lık değer
Düşük Mg+2
tercih edilir.
konsantrasyonu, ürün oluşumunda azalmaya, yüksek Mg+2 konsantrasyonu ise
spesifik olmayan ürün birikimine yol açar.
PCR tamponu: PCR için uygun tampon 10-50 mM arasında değişen TrisHCI’dir. Tamponun pH'sı ise 8.3-8.8 arasında değişir. Bu tampona son
konsantrasyonu 50 mM kadar KCI çözeltisi eklenmesi primerin kalıp DNA’ya
yapışmasını kolaylaştırır. Ancak 50 mM’ın üzerindeki KCI ve NaCI çözeltilerinin
eklenmesi polimeraz aktivitesini düşürür. % 10 ve daha az derişimdeki
dimetilsülfoksit (DMSO) derişimi de yararlıdır. Jelatin, bovin serum albümin (BSA),
Tween-20 ve Laureth-12 gibi iyonik olmayan maddelerin enzim kararlılığına etkisi
vardır, fakat mutlak zorunlu değildir. PCR tamponları çoğunlukla satın alınan
enzimle
birlikte
10X
konsantrasyonda
sağlanmaktadır.
Bu
tampon
1X
konsantrasyonunda kullanılmaktadır.
dNTP Karışımı: Taq DNA polimeraz düşük dNTP konsantrasyonlarında
kalıba uygun doğru bazları seçmede daha başarılı olmakla birlikte, normal koşullarda
PCR 200
µM
dNTP konsantrasyonu
ile
gerçekleştirilir.
Optimal
dNTP
konsantrasyonu; (1) MgCI2 konsantrasyonuna, (2) reaksiyon koşullarına, (3) primer
konsantrasyonuna, (4) çoğaltılacak ürünün boyuna, (5) PCR döngü sayısına bağlıdır.
74
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3.5. Agaroz Jel Elektroforezi
PCR işleminden sonra amplifikasyonun gerçekleşip gerçekleşmediğini, PCRRFLP ve ARMS-PCR sonucunda mutasyon bulunup bulunmadığı agaroz jel
elektroforezi ile belirlenmiştir.
3.5.1. % 2.5’lik Agaroz Jelin Hazırlanması
1. % 2.5’lik agaroz jel için 2.5 gram tartılan agaroz 500 ml’lik bir erlene konuldu.
Bunun üzerine 100 ml 1X TBE çözeltisi eklendi.
2. Bu karışım manyetik ısıtıcı ve karıştırıcı üzerine konularak eritildi. Karışım
tamamen berraklaştıktan sonra çeker ocak altında soğumaya bırakıldı.
3. El yakmayacak kadar soğuyuncaya dek beklendi (50-55 oC). Daha sonra 0.5
μg/ml etidyum bromür olacak şekilde etidyum bromür eklendi. Etidyum
bromür’ün homojen bir şekilde dağılması için jel iyi bir şekilde karıştırıldı.
4. Jel hazırlama tepsisinin “stoper” ları takılarak tarak uygun pozisyona yerleştirildi.
Bunun üzerine ılımış olan sıvı agaroz yavaşça boşatıldı. Bunu yaparken hava
kabarcığı oluşmaması için azami dikkat gösterildi. Yine de oluşan hava
kabarcıkları bir pipet ucu yardımıyla tepsinin bir köşesine itildi.
5. Oda sıcaklığında jelin iyice soğuyarak tamamen polimerize olması beklendi.
6. “stoper” lar çıkarıldıktan sonra jel tepsisi elektroforez tankına yerleştirildi. Jelin
üzerine jelin üst yüzeyini aşacak şekilde 1X TBE eriyiği dolduruldu. Ardından
taraklar dikkatle ve çok yavaş hareketlerle jelin içinden çıkarıldı.Böylece jelin
kuyucukları oluşturuldu.
3.5.2. PCR, PCR-RFLP ve ARMS-PCR Örneklerinin Jele Konması ve
Elektroforez
PCR’da
DNA
amplifikasyonun
başarılı
bir
şekilde
gerçekleşip
gerçekleşmediğini, amplifiye edilen ürünlerin restriksiyon endonükleazlar ile kesilip
kesilmediğini ve ARMS-PCR sonucunda hangi allelerin çoğalıp çoğalmadığını
75
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
kontrol etmek amacı ile örnekler, işlemlerin bitiminden sonra % 2.5’lik agaroz jellere
yüklendi. Agaroz jele örneklerin tatbiki aşağıdaki sıra ile gerçekleştirilmiştir.
1. Jelin birinci kuyucuğuna, oluşan ürünlerin büyüklüğünü ölçebilmek için gerekli
olan DNA marker (DNA işaretçisi) (5 µl DNA marker’i ve 1 μl mavi/turuncu 6X
yükleme tamponu) kondu.
2. Örnekler jel yükleme tamponu ile karıştırılıp (5 µl PCR ürünü ve 1 µl 6X jel
yükleme tamponu) jeldeki kuyulara çok dikkatli bir şekilde konuldu.
3. Elektroforez tankının kapağı kapatıldı, elektrotlar kırmızı ve siyah renkler
birbirini tutacak şekilde güç kaynağına bağlandı.
4. Voltaj, 1-5 V/cm (anot ve katot arasındaki mesafe ölçülerek) ilerleme
sağlayabilmek için yaklaşık 90-120 Volt olarak ayarlandı. Güç kaynağı
çalıştırıldı.
5. Jel Yükleme tamponunun açık mavi fraksiyonu jelin 2/3’üne ulaştığında
elektroforez durduruldu. Kapak açılıp jel tepsisi elektroforez tankından çıkarıldı.
6. Yürütme sonrasına jel, BioDoc IITM Biometra jel görüntüleme sistemi ile
görüntülendi.
Görüntü
bilgisayara
bağlı kamera
yardımıyla
bilgisayara
kaydedildi.
3.6. CHEK2 I157T Mutasyonun PCR-RFLP Yöntemi ile Belirlenmesi
3.6.1. CHEK2 I157T Mutasyonunu Saptamak Amacıyla Bu Mutasyonun
Olabileceği DNA Bölgesinin PCR ile Çoğaltılması
CHEK2 I157T mutasyonu, CHEK2 proteininin Forkhead-ilişkili bölgesi
(FHA) (115.-175. aminoasitleri arasındaki bölge) içerisindeki yanlış anlamlı
(=missense) bir mutasyondur. Bu mutasyon 470. nükleotid olan Timin’in Sitozin’e
(470 T>C) dönüşmesi sonucu meydana gelir. Bu mutasyon [İzolösin (ATT) 157 à
Treonin (ACT)] transisyon tipi nokta mutasyonudur. CHEK2 I157T mutasyonunun
olup olmadığı Cybulski ve ark. (2004b)’nın kullanmış oldukları PCR-RFLP yöntemi
ile belirlenmiştir. İçerisinde CHEK2 I157T mutasyonunun meydana gelebileceği 155
baz çiftlik (bç) genomik insan DNA’sının polimeraz zincir reaksiyonu ile
76
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
amplifikasyonu için CHEK2 I157T İleri: 5’- ACC CAT GTA TCT AGG AGA GCT
G -3’ ve CHEK2 I157T Geri: 5’- CCA CTG TGA TCT TCT ATG TCT GCA -3’
primerleri kullanılmıştır. National Center for Biotechnology Information (NCBI)
nükleotid veri tabanından alınan AY800241 rapor numaralı insan DNA sırası
kullanılmış
ve
primerlerin
uygunluğunun
testi
için
online
Primer3
(http://frodo.wi.mit.edu/primer3/) programından yararlanılmıştır. Çizelge 3.4’te
kullanılan primerlerin CHEK2 geni üzerindeki konumları (altı çizili ve kırmızı renkli
nükleotidler) ve I157T mutasyonun bulunduğu bölge (büyük harf ve mavi renkli
nükleotid) gösterilmiştir.
Çizelge 3.4. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olabileceği Bölgenin Çoğaltılmasında
Kullanılan Primerlerin CHEK2 Geni Üzerindeki Konumları ve
Mutasyonun Meydana Geldiği Nükleotid.
20821 5’ctttcggatt ttcagggtag gtaatgaata cccatgtatc taggagagct ggtaatttgg
20881 tcattgtttt tagatatttt cccactataa atctctgcta ttcaaagtct gaaacaaaat
20941 gttctctatt ttaggaagtg ggtcctaaaa actcttacaT tgcagacata gaagatcaca
21001 gtggcaatgg aacctttgta aatacagagc ttgtagggaa aggaaaacgc cgtcctttga 3’
DNA izolasyonu ile izole edilen DNA örneklerinden CHEK2 I157T
mutasyonunun olup olmadığını belirlemek amacıyla, mutasyonun olabileceği 155
bç.’lik bir gen bölgesi PCR ile çoğaltıldı. Aynı zamanda her çalışma için pozitif
kontrol reaksiyonu gerçekleştirildi. Pozitif kontrol reaksiyonunda kullanılan CHEK2
I157T mutasyonunu homozigot ve heterozigot olarak bulunduran DNA örnekleri Dr.
Heli Nevanlinna (Department of Obstetrics and Gynecology Helsinki University
Central Hospital Biomedicum Helsinki 4th floor P.O. BOX 700 00029 HUS
Finland), Dr. Cezary Cybulski (International Hereditary Cancer Center, Department
of Genetics and Pathology, Pomeranian Medical University, Szczecin, Poland), Dr.
Natalia Bogdanova (Hannover Medical School Frauenklinik (OE6411) CarlNeuberg-Str.1 30625 Hannover Germany), Dr. Børge G. Nordestgaard (Department
of Clinical Biochemistry, Herlev University Hospital, Herlev Ringvej 75, DK-2730
Herlev, Denmark.) ve Dr. Darina V. Konstantinova (Department of Chemistry and
77
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Biochemistry Medical Faculty Medical University—Sofia 2 Zdrave St. 1431 Sofia
Bulgaria)’dan sağlanmıştır. Her bir örnek için, daha önce otoklavda sterilize edilen
0.2 ml’lik PCR tüpünde 25 μl’lik bir PCR reaksiyonu hazırlandı. PCR protokolü
aşağıdaki basamaklardan oluşmaktadır.
1. Tüm PCR eriyiklerinin bir araya konulduğu ana karışım 1.5 veya 2 ml’lik steril
eppendorf tüpleri içerisinde hazırlandı. Tüplere pipetaj sırasındaki kayıplar göz
önünde bulundurularak çoğaltılacak örnek sayısından 3-5 örnek kadar fazla
olacak şekilde PCR karışımı hazırlandı. Çizelge 3.5’te ana karışımın hazırlanışı
ve PCR eriyiklerinden 25 μl’lik bir PCR reaksiyonu için ne kadar alınması
gerektiği ve eriyiklerin reaksiyondaki son konsantrasyonları gösterilmiştir.
2. Ana karışım vorteks ile karıştırıldıktan sonra çeperlere yapışan damlacıklardan da
yararlanmak için çok kısa bir santrifüj (spin) (8000 devir/dakikada 10 saniye) ile
tüm sıvı bir araya toplandı.
3. 0.2 μl’lik steril PCR tüpleri etiketlendikten sonra PCR ana karışımından bunların
her birine 17.5 μl konuldu.
4. Her etiketli PCR tüpüne aynı etikete sahip DNA tüplerinden 7.5’er μl DNA
eklenerek her tüpün içinde 25 μl’lik PCR karışımı oluşturuldu. Negatif (su) ve
pozitif (CHEK2 I157T mutasyonunu homozigot ve heterozigot olarak
bulunduran DNA) kontrollerde aynı şekilde etiketlendi.
5. Bütün tüpler GeneAmpR PCR System 9700 (Applied Biosystems) PCR cihazına
yerleştirildi. Çizelge 3.6’daki PCR protokolü programlanarak PCR cihazı
çalıştırıldı.
6. Ardından PCR cihazından çıkarılan örnekler agaroz jel elektroforez ile analiz
edilinceye kadar 4 oC’de saklandı.
78
3. MATERYAL ve METOD
Çizelge
3.5.
Malzeme
Süleyman BAYRAM
CHEK2 I157T Mutasyonunu Saptamak Amacıyla Optimum
Amplifikasyonun Gerçekleştirildiği PCR Reaksiyon Karışımı.
Stok
Son Konsantrasyon
Alınan
Miktar
Konsantrasyon
(25μl’de)
(μl)
PCR tamponu
10X
1X
2.5 μl
MgCI2
25 mM
1,5 mM
1.5 μl
dNTP karışımı
10 mM
200 μM
0.5 μl
CHEK2 I157T
50 pmol/μl
12.5 pmol/μl
0.25 μl
50 pmol/μl
12.5 pmol/μl
0.25 μl
5 U/μl
3U
0.6 μl
DNA
15-30 ng/μl
112.5-225 ng
7.5 μl
ddH2O
--
--
11.9 μl
İleri Primer
CHEK2 I157T
Geri Primer
Taq DNA
polimeraz
Çizelge 3.6. CHEK2 I157T Mutasyonu İçin PCR Sıcaklıkları ve Döngü Sayıları.
Reaksiyon Aşaması
Sıcaklık
Süre
Döngü sayısı
1
(ºC)
İlk denatürasyon
94
3 dakika
Denatürasyon
94
30 saniye
Bağlanma (Annealing)
56
40 saniye
Uzama (Extension)
72
30 saniye
Son Uzama
72
5 dakika
1
Soğutma
4
--
--
30
3.6.2. CHEK2 I157T Mutasyonunun Bulunabileceği Bölgenin PCR İşlemi
Sonucunda Görüntülenmesi
CHEK2 I157T mutasyonunun bulunabileceği bölgenin PCR reaksiyonu ile
çoğaltılması sonucunda bu bölgenin çoğaltılıp çoğaltılamadığı %2.5’luk agaroz jel
79
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
elektroforez ile kontrol edildi. Birinci kuyucuğa DNA marker diğer kuyulara PCR
ürünleri yüklendi. Jel 90 voltta 30 dakika elektroforeze tabi tutuldu. BioDoc IITM
Biometra jel görüntüleme sistemi ile DNA bantları incelendi. CHEK2 I157T
mutasyonunun olabileceği bölge için 155 bç’lik 1 adet bant gözlenir (Şekil 3.1.).
M
1
3
2
250 bç
200 bç
4
5
6
155 bç
150 bç
100 bç
50 bç
Şekil 3.1. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olabileceği DNA Bölgesinin PCR
Reaksiyonu İle Çoğaltılması Sonucu Oluşan DNA Parçasının %2.5’lik
Agaroz Jeldeki Görüntüsü. M: DNA marker, 1-6: CHEK2 I157T
mutasyonunun olabileceği 155 bç’lik DNA fragmenti.
3.6.3. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olup Olmadığını Belirlemek İçin RFLP
Analizi
Restriksiyon endonükleazlar (RE) çift iplikli DNA’yı kesen enzimlerdir. RE
DNA diziliminde iki yönlü simetri oluşturan palindromik (her iki yönden de aynı
biçimden okunan) bölgelerdeki baz dizilerini tanırlar ve bu dizilerden her iki DNA
zincirini keserler. Bu enzimler bakterilerden izole edilir ve bakteriye giren viral
DNA’yı parçalayarak bakteriyi virüs enfeksiyonundan korurlar. Restriksiyon
enzimlerinin bilimsel adlandırılması izole edildiği bakterinin üç harfli kısaltmasını
80
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
takip eden suş tanımlamasıyla beraber bulundukları sıraya göre romen rakamıyla
yapılır.
CHEK2 I157T mutasyonunu RFLP yöntemi ile saptayabilmek için PstI
restriksiyon enzimi kullanıldı. Bu enzim 5’...CTGCA
↓
G...3’ sırasına sahip 6
nükleotidlik DNA bölgesini tanır ve 3’ tarafındaki GA bazları arasında yapışkan uç
oluşturacak şekilde kesim yapar. Çizelge 3.7’de PstI restriksiyon enziminin tanıma
bölgesi (altı çizili olan 6 nükleotid) gösterilmiştir. Bu tanıma bölgesi CHEK2 I157T
mutasyonun bulunduğu nükleotidi de içine almaktadır [çizelgede büyük harfle ve
mavi renk ile gösterilen T nükleotidi (470 T>C)]. 470. nükleotid olan Timin’in (T)
Sitozin’e (470 T>C) dönüşmesi sonucu PstI restriksiyon enziminin tanıma ve kesim
bölgesi tamamlanmış olur ve bu durumda enzim 155 bç’lik DNA parçasını 136 ve 19
bç’lik iki parçaya böler.
Çizelge 3.7. PstI Restriksiyon Enziminin Tanıma Bölgesi ve CHEK2 I157T
Mutasyonuna Neden Olan Nükleotid.
20821
5’ a cccatgtatc taggagagct ggtaatttgg
20881 tcattgtttt tagatatttt cccactataa atctctgcta ttcaaagtct gaaacaaaat
20941 gttctctatt ttaggaagtg ggtcctaaaa actcttacaT tgca↓gacata gaagatcaca
21001 gtgg 3’
RFLP protokolü aşağıdaki basamaklardan oluşmaktadır.
1. RFLP reaksiyonu için gerekli ana karışım, 1.5 veya 2 ml’lik steril eppendorf tüpü
içinde hazırlandı. Deney tüplerine ana karışımın pipetle aktarılması sırasındaki
kayıplar göz önünde bulundurularak kesim yapılacak örnek sayısından 3-5 örnek
kadar fazla olacak şekilde karışım hazırlandı. Çizelge 3.8’de ana karışımın
hazırlanışı ve RFLP eriyiklerinden 20 μl’lik bir RFLP reaksiyonu için ne kadar
alınması
gerektiği
ve
eriyiklerin
reaksiyondaki
son
konsantrasyonları
gösterilmiştir.
2. Çizelge 3.8’de verilen kimyasallar belirtilen miktarlarda karıştırıldı. Öncelikle su,
tampon ve BSA sonrasında enzim karışıma eklendi. Ardından vorteks ile
81
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
karıştırılıp, kısa bir spin santrifüj (8000 devir/dakikada 10 saniye) ile tüm sıvının
tüpün alt kısmında toplanması sağlandı.
3. 0.5 ml’lik steril tüpler PCR ürünleri ile eşleşecek şekilde etiketlenip, içlerine 15
μl RFLP reaksiyon karışımından konuldu. Her çalışma için yapılan pozitif
kontrollerde (CHEK2 I157T mutasyonunu homozigot ve heterozigot olarak
bulunduran PCR ürünleri) aynı şekilde etiketlendi.
4. Tüplere aynı isimli PCR ürünlerinden 5 μl eklendi.
5. Kısa bir spin santrifüj (8000 devir/dakikada 10 saniye) ile tüm damlacıklar bir
araya toplandı ve her tüpün üzerine mineral oil eklendi. Buharlaşmayı önlemek
için tüm tüplerin kapak kenarları parafilm ile sıkıca sarıldı. Sonra tüplerin
tamamı daha önceden, enzim üreticisinin tavsiyesi doğrultusunda 37 oC’ye
ısıtılan kuru ısı bloğuna yerleştirildi.
6. 37 oC’de bir gece inkübasyonun ardından (16 saat), tüpler kuru ısı bloğundan
alınarak 4 oC’de soğumaya bırakıldı. Bu arada yukarıda anlatılan yöntemler ile %
2.5’lik agaroz jel hazırlandı.
7. Tüm RFLP ürünleri ve DNA marker’ı, tek tek jel yükleme tamponu ile
karıştırılarak jele yüklendi. Yükleme esnasında pipet ile aktarma işlemi çok
dikkatli bir şekilde gerçekleştirildi. Jel 90 voltta elektroforez edildi.
8. 30-45 dakika sonra elektroforez durduruldu. Jel tepsisinden çıkarılan jel, jel
görüntüleme sistemi ile incelendi ve bilgisayara bağlı kamera yardımıyla
görüntünün fotoğrafı çekildi ve bilgisayara kaydedildi.
Çizelge 3.8. CHEK2 I157T Mutasyonunun Olup Olmadığını Belirlemek İçin RFLP
Reaksiyonu Karışımı.
Malzeme
Stok
Son Konsantrasyon
Alınan Miktar
(20 μl’de)
Konsantrasyon
(μl)
1X
2 μl
Bovin serum albumin 10mg/ml
100μg/ml
0.2 μl
PstI
20.000 U/ml
12 U
0.6 μl
PCR ürünü
--
--
5 μl
ddH2O
--
--
12.2 μl
NEBuffer 3
10X
82
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Kesim reaksiyonu sonucu oluşan ürünler % 2.5’lik agaroz jelde yürütülüp
görüntülendikten sonra, olguların genotiplemeleri gerçekleştirildi. Kesim sonucunda
elde edilen ve olguların genotipini belirleyen bandlar aşağıda belirtilmiştir.
Görüntülü açıklamada Şekil 3.2.’de görülmektedir.
a- Mutasyon bulunmayan genotipteki olgularda 155 bç’i büyüklüğündeki tek bir
DNA fragmenti (RE tanıma bölgesi bulamadığından PCR ürünü kesilmemiştir)
görülmüştür.
b- Heterozigot mutant genotiplerde 155, 136 ve 19 bç’i büyüklüğünde üç DNA
fragmenti (RE bir mutant allel bulunduğundan dolayı bir tanıma bölgesine
sahiptir diğer allelde tanıma bölgesi olmadığından kesilmemiştir) görülmüştür.
c- Homozigot mutant genotiplerde 136 ve 19 bç’i büyüklüğünde iki DNA fragmenti
(RE iki mutant allel bulunduğundan dolayı tüm PCR ürünleri kesmiştir)
görülmüştür.
Hem heterozigot mutant genotipte hem de homozigot mutant genotipte 19
bç’lik DNA fragmenti elektroforez işlemi sırasında çok hızlı hareket ettiğinden
dolayı agaroz jelden çıktığından jel görüntüsünde bulunmamaktır.
83
3. MATERYAL ve METOD
M
Süleyman BAYRAM
1
2
3
4
5
6
250 bç
200 bç
155 bç
136 bç
150 bç
100 bç
50 bç
Şekil 3.2. CHEK2 I157T Mutasyonunun RFLP Yöntemi İle Genotiplendirilmesi
Sonucu Oluşan DNA Parçalarının % 2.5’luk Agaroz Jeldeki Görüntüsü. M:
DNA marker, 1-2: CHEK2 kodon 157 homozigot mutasyon olmayan
genotip (155 bç) (İzolösin/İzolösin), 3-4: CHEK2 kodon 157 heterozigot
mutant genotip (155 ve 136 bç) (İzolösin/Treonin), 5-6: CHEK2 kodon 157
homozigot mutant (136 bç) (Treonin/Treonin).
3.7. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonun PCR-RFLP Yöntemi ile Belirlenmesi
3.7.1. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunu Saptamak Amacıyla Bu Mutasyonun
Olabileceği DNA Bölgesinin PCR ile Çoğaltılması
IVS2 + 1G>A mutasyonu CHEK2 geninin 2. intronunun ilk nükleotidinde
meydana gelen, Guanin (G) nükleotidinin Adenin (A) nükleotidine dönüşümü
şeklindeki transisyon tipi nokta mutasyonudur. Bu mutasyon CHEK2 mRNA'sında
anormal ilmeğe sebep olarak 2. intronun kesip-çıkarma (splicing) işleminin doğru bir
şekilde yapılamamasına neden olur. Anormal ilmek ekzon 3 içerisine 4 nükleotidin
girişine neden olur böylece bu noktadan sonraki tüm kodonlar değişir ve durdurucu
84
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
kodon oluşur ve yarım CHEK2 proteininin sentezi meydan gelir. Bu durum
CHEK2’nin fonksiyonel olmayan proteininin sentezine yol açar. CHEK2 IVS2 +
1G>A mutasyonu Cybulski ve ark. (2004b)’nın kullanmış oldukları PCR-RFLP
yöntemi ile belirlenmiştir. İçerisinde IVS2 + 1G>A mutasyonunun bulunduğu 491
bç’lik genomik insan DNA’sının polimeraz zincir reaksiyonu ile amplifikasyonu için
CHEK2 IVS2 + 1G>A İleri: 5’- ATT TAT GAG CAA TTT TTA AAC G-3’ ve
CHEK2 IVS2 + 1G>A Geri: 5’- TCC AGT AAC CAT AAG ATA ATA ATA TTA
C- 3’ primer çifti kullanılmıştır. National Center for Biotechnology Information
(NCBI) nükleotid veri tabanından alınan AY800241 rapor numaralı insan DNA
dizisi kullanılmış ve primerlerin uygunluğunun testi için online Primer3
(http://frodo.wi.mit.edu/primer3/) programından yararlanılmıştır. Çizelge 3.9.’da
kullanılan primerlerin CHEK2 geni üzerindeki konumları (altı çizili ve kırmızı renkli
nükleotidler) ve IVS2 + 1G>A mutasyonun bulunduğu bölge (büyük harf ve mavi
renkli nükleotid) gösterilmiştir.
Çizelge 3.9. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Olabileceği Bölgenin
Çoğaltılmasında Kullanılan Primerlerin CHEK2 Geni Üzerindeki
Konumları ve CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonun Meydana Geldiği
Nükleotid.
20581 5’ tcttgataag cagattgata attctgattg ccttcttagg ctattttcct acaattagca
20641 tttatgagca atttttaaac gtttgataca tgaaattcaa cagccctctg atgcatgctt
20701 ttatattaca gaatgtgtga atgacaacta ctggtttggg agggacaaaa gctgtgaata
20761 ttgctttgat gaaccactgc tgaaaagaac agataaatac cgaacataca gcaagaaaca
20821 ctttcggatt ttcaggGtag gtaatgaata cccatgtatc taggagagct ggtaatttgg
20881 tcattgtttt tagatatttt cccactataa atctctgcta ttcaaagtct gaaacaaaat
20941 gttctctatt ttaggaagtg ggtcctaaaa actcttacat tgcatacata gaagatcaca
21001 gtggcaatgg aacctttgta aatacagagc ttgtagggaa aggaaaacgc cgtcctttga
21061 ataacaattc tgaaattgca ctgtcactaa gcagaaataa aggtaatatt attatcttat
21121 ggttactgga attttttttt tccactctct cataggagga aaatttgtcc tgtccttaca 3’
PCR reaktiflerinin hazırlanması ve yapılan işlemler aynen CHEK2 I157T
mutasyonu için anlatılan şekliyle yapıldı. Bununla birlikte IVS2 + 1G>A
85
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
mutasyonuna spesifik primerler kullanıldı. CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonun
optimum amplifikasyonun gerçekleştirildiği PCR reaksiyon
karışımı,
PCR
sıcaklıkları ve döngü sayısı Çizelge 3.10 ve Çizelge 3.11’de verilmiştir. Pozitif
kontrol reaksiyonunda kullanılan CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonunu heterozigot
olarak bulunduran DNA örnekleri Dr. Heli Nevanlinna (Department of Obstetrics
and Gynecology Helsinki University Central Hospital Biomedicum Helsinki 4th
floor P.O. BOX 700 00029 HUS Finland), Dr. Cezary Cybulski (International
Hereditary Cancer Center, Department of Genetics and Pathology, Pomeranian
Medical University, Szczecin, Poland), Dr. Natalia Bogdanova (Hannover Medical
School Frauenklinik (OE6411) Carl-Neuberg-Str.1 30625 Hannover Germany)’dan
temin edilmiştir.
Çizelge 3.10. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunu Saptamak Amacıyla Optimum
Amplifikasyonun Gerçekleştirildiği PCR Reaksiyon Karışımı.
Malzeme
Stok
Son Konsantrasyon
Alınan
Miktar
Konsantrasyon
(μl’de)
(μl)
PCR tamponu
10X
1X
2.5 μl
MgCI2
25 mM
1,5 mM
1.5 μl
dNTP karışımı
10 mM
200 μM
0.5 μl
CHEK2 IVS2 +
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
5 U/μl
0.12 U
0.6 μl
DNA
15-30 ng/μl
4.5-9 ng
7.5 μl
ddH2O
--
--
11.9 μl
1G>A İleri Primer
CHEK2 IVS2 +
1G>A Geri Primer
Taq DNA
polimeraz
86
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Çizelge 3.11. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonu İçin PCR Sıcaklıkları ve Döngü
Sayıları.
Reaksiyon Aşaması
Sıcaklık
Süre
Döngü sayısı
(ºC)
İlk denatürasyon
95
5 dakika
Denatürasyon
94
1 dakika
Bağlanma (Annealing)
53
1 dakika
Uzama (Extension)
72
1 dakika
Son Uzama
72
7 dakika
1
35
1
3.7.2. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Bulunabileceği Bölgenin PCR
İşlemi Sonucunda Görüntülenmesi
CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonunun olabileceği bölgenin PCR reaksiyonu
ile çoğaltılması sonucunda bu bölgenin çoğaltılıp çoğaltılamadığı % 2.5’luk agaroz
jel elektroforez ile kontrol edildi. Birinci kuyucuğa DNA marker’ı diğer kuyulara
PCR ürünleri yüklendi. Jel 90 voltta 30 dakika elektroforeze tabi tutuldu. Jel
görüntüleme sistemi ile agaroz jel incelendi. CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonunun
olabileceği nükleotidi içine alan 491 bç’lik 1 adet DNA fragmenti gözlendi.
(Şekil.3.3)
87
3. MATERYAL ve METOD
M
500
450
400
350
300
1
Süleyman BAYRAM
2
3
4
5
6
7
491 bç
bç
bç
bç
bç
bç
250 bç
200 bç
150 bç
100 bç
50 bç
Şekil 3.3. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Olabileceği DNA Bölgesinin PCR
Reaksiyonu İle Çoğaltılması Sonucu Oluşan DNA Parçasının %2.5’lik
Agaroz Jeldeki Görüntüsü. M: DNA marker, 1-7 CHEK2 IVS2 + 1G>A
mutasyonunun olabileceği 491 bç’lik DNA fragmenti.
3.7.3. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Olup Olmadığını Belirlemek İçin
RFLP Analizi
CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonunu RFLP yöntemi ile saptayabilmek için
Hyp188III restriksiyon enzimi kullanıldı. Bu enzim 5’...TC
↓
NNGA...3’ sıralarına
sahip 6 baz çiftlik DNA bölgesini tanır ve 5’ tarafından TC nükleotidlerinden sonra
kesim yaparak yapışkan uç oluşturur. Çizelge 3.12’deki büyük harfle gösterilen G
nükleotidinin A nükleotidine transisyonu sonucu enzimin tanıma bölgesinin oluşumu
tamamlanır. Çizelge 3.12.’de Hyp188III restriksiyon enziminin tanıma bölgesi (altı
çizili olan kırmızı renkli 6 nükleotid) ve IVS2 + 1G>A mutasyon noktası (büyük harf
ve mavi renkli nükleotid) gösterilmiştir. Hyp188III restriksiyon enzimi CHEK2
88
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
IVS2 + 1G>A mutasyonu bulunan, 491 bç’lik PCR ürününü 194 ve 297 bç’lik iki
parçaya bölmektedir.
Çizelge 3. 12. Hyp188III Restriksiyon Enziminin Tanıma Bölgesi ve IVS2 + 1G>A
Mutasyonuna Neden Olan Nükleotid.
20581
5’ a
20641 tttatgagca atttttaaac gtttgataca tgaaattcaa cagccctctg atgcatgctt
20701 ttatattaca gaatgtgtga atgacaacta ctggtttggg agggacaaaa gctgtgaata
20761 ttgctttgat gaaccactgc tgaaaagaac agataaatac cgaacataca gcaagaaaca
20821 ctttcggatt ttc ↓ aggGtag gtaatgaata cccatgtatc taggagagct ggtaatttgg
20881 tcattgtttt tagatatttt cccactataa atctctgcta ttcaaagtct gaaacaaaat
20941 gttctctatt ttaggaagtg ggtcctaaaa actcttacat tgcatacata gaagatcaca
21001 gtggcaatgg aacctttgta aatacagagc ttgtagggaa aggaaaacgc cgtcctttga
21061 ataacaattc tgaaattgca ctgtcactaa gcagaaataa aggtaatatt attatcttat
21121 ggttactgga 3’
RFLP protokolü CHEK2 I157T mutasyonunun belirlenmesindeki şekliyle
uygulandı. Bununla birlikte IVS2 + 1G>A mutasyonunun belirlenmesi için
Hyp188III restriksiyon enzimi kullanıldı. Çizelge 3.13’de ana karışımın hazırlanışı
ve RFLP eriyiğinden 20 μl’lik bir RFLP reaksiyonu için ne kadar alınması gerektiği
ve reaksiyondaki son konsantrasyonları gösterilmiştir.
Çizelge 3.13. CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun Belirlenmesi İçin RFLP
Reaksiyonu Karışımı.
Malzeme
Stok
İstenen Konsantrasyon Alınan Miktar
(20 μl’de)
Konsantrasyon
(μl)
NEBuffer 4
10X
1X
2 μl
Bovin serum albumin
10mg/ml
100μg/ml
0.2 μl
Hyp188III enzimi
5.000 U/ml
12 U
2.4 μl
PCR ürünü
--
--
5 μl
ddH2O
--
--
10.4 μl
89
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Kesim reaksiyonu sonucu oluşan ürünler %2.5’lik agaroz jelde yürütülüp
görüntülendikten sonra, olguların genotiplemeleri gerçekleştirildi. Kesim sonucunda
elde edilen ve olguların genotipini belirleyen bandlar Şekil 3.4’de görülmektedir.
1. Mutasyon bulunmayan genotipteki olgularda 491 bç’i büyüklüğünde tek DNA
fragmenti (RE tanıma bölgesi bulamadığından PCR ürünü kesilmemiştir)
görülmüştür (Şekil 3.4.’de 3.-5.).
2. Heterozigot mutant genotiplerde 491, 297 ve 194 bç’i büyüklüğünde üç DNA
fragmenti (RE bir mutant allel bulunduğundan dolayı bir tanıma bölgesine
sahiptir, diğer allelde tanıma bölgesi olmadığında kesilmemiştir) görülmüştür
(Şekil 3.4.’de 1.-2.).
3. Homozigot mutant genotipler olsa idi sadece 297 ve 194 bç’i büyüklüğünde iki
DNA fragmenti (RE iki mutant allel bulunduğundan dolayı tüm PCR ürünleri
kesmiştir) görülecekti. Ancak bu pozitif kontrol temin edilemediği için
kullanılamamıştır.
90
3. MATERYAL ve METOD
M
Süleyman BAYRAM
1
2
3
4
5
500 bç
491 bç
300 bç
297 bç
200 bç
194 bç
50 bç
Şekil 3.4.
CHEK2 IVS2 + 1G>A Mutasyonunun RFLP Yöntemi İle
Genotiplendirilmesi Sonucu Oluşan DNA Parçalarının %2.5’lik Agaroz
Jeldeki Görüntüsü. M: DNA marker, 1-2 nolu bandlar CHEK2 IVS2 +
1G>A mutasyonunu heterozigot olarak taşıyan örneklerde (491, 297 ve
194 bç), 3-5 nolu bandlar CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonu
bulunmayan örneklerde görülmektedir (491 bç).
3.8. CHEK2 1100delC Mutasyonun Allele Özgü Mutasyon Belirleme Yöntemi
İle Belirlenmesi
CHEK2 1100delC mutasyonu CHEK2 geninin 1100. pozisyonda bulunan
Sitozin (C) nükleotidinin delesyonudur. Meydana gelen nükleotid delesyonu çerçeve
kayması (frameshift) mutasyonuna neden olur. 1100. pozisyondaki sitozin delesyonu
380. kodonda durdurucu kodon oluşumu ile sonuçlanır. Bu mutasyon sonucunda
yarım (truncated, =kesik) protein oluşmakta ve bu protein, kinaz fonksiyonuna sahip
değildir. CHEK2 1100delC mutasyonu Margolin ve ark. (2007), kullanmış oldukları
yöntem ile belirlenmiştir. Bu yöntem allele özgü nükleotidlerle mutasyon belirleme
91
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
tekniğidir (Allele Refractory Mutation Detection System, ARMS). İki farklı allel için
aynı koşullarda iki farklı tüpte iki ayrı PCR reaksiyonu gerçekleştirildi. Böylece aynı
kişiye ait DNA örneğinden iki farklı PCR reaksiyonu yapıldı. İki farklı PCR
reaksiyonu arasındaki tek farklılık CHEK2 1100delC mutasyonunu belirlemek
amacıyla kullanılan primer çiftlerinin farklılığıdır. Bu farklı PCR reaksiyonlarından
birine CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunması durumunda DNA amplifikasyonu
oluşturabilecek primer çifti eklendi. Eğer DNA örneğinde CHEK2 1100delC
mutasyonu bulunuyor ise 183 bç’lik DNA parçasının amplifikasyon bandı görülür.
Eğer bu DNA örneğinde 1100delC mutasyonu yok ise herhangi bir amplifikasyon
bandı görülmez. Aynı bireye ait DNA örneğinden yapılan diğer PCR reaksiyonunda
ise CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmaması durumunda DNA amplifikasyonu
oluşturabilecek primer çifti eklendi. Eğer DNA örneğinde CHEK2 1100delC
mutasyonu bulunmuyor ise bu 184 bç’lik DNA parçasının amplifikasyon bandı
görülür. Eğer bu DNA örneğinde 1100delC mutasyonu var ise bu durumda herhangi
bir amplifikasyon bandı görülmez. Aynı bireyin DNA örneğine ait iki farklı tüpteki
PCR reaksiyonu sonucunda amplifikasyon bandı oluşup oluşmamasına göre de
bireyin CHEK2 1100delC mutasyonuna sahip olup olmadığına varsa mutasyonlu gen
için ferdin heterozigot ya da homozigot olup olmadığına karar verilir. Ayrıca aynı
bireyin DNA örneğine ait iki farklı tüpteki PCR reaksiyonuna bir de kontrol primer
eklendi. Bu kontrol primer çifti PCR reaksiyonunun çalışıp çalışmadığını kontrol
etmek amacıyla kullanıldı. Bu primer çifti tamamen farklı bir genin dizisini
çoğaltacak olan bir çift primerdir. CHEK2 1100delC mutasyonun belirlenmesinde
1100delC
mutasyonunun
bulunması
durumunda
DNA
amplifikasyonu
oluşturabilecek M-CHEK2del1100C İleri: 5’- GCA AAG ACA TGA ATC TGT
AAA GTC -3’ ve M-CHEK2del1100C Geri: 5’- AAA TCT TGG AGT GCC CAA
AAT AAT -3’ primer çifti kullanılmıştır. Bununla birlikte 1100delC mutasyonunun
bulunmaması durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek W-CHEK21100delC
İleri: 5’- GCA AAG ACA TGA ATC TGT AAA GTC -3’ ve W-CHEK21100delC
Geri: 5’- AAA TCT TGG AGT GCC CAA AAT CAG- 3’ primer çifti ile 1100delC
mutasyonunun bulunmadığı allel (yabani tip allel) belirlenmiştir. National Center for
Biotechnology Information (NCBI) nükleotid veri tabanından alınan rapor numarası
92
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
olan AY800241 insan genomik sırası kullanılmış ve primerlerin uygunluğunun testi
için online Primer3 (http://frodo.wi.mit.edu/primer3/) programından yararlanılmıştır.
Hem 1100delC mutasyonunun bulunması durumunda DNA amplifikasyonu
oluşturabilecek PCR reaksiyonunda, hem de 1100delC mutasyonunun bulunmaması
durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek PCR reaksiyonunda PCR
reaksiyonunun doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmek amaçlı SLC30A9 geninde
309 bç’lik DNA parçasının amplifikasyon bandını görmek için Kontrol-İleri: 5’-GTC
AAA GCC ACC AGT TAC AGT -3’ ve Kontrol-Geri: 5’-TTC CCC ACC ACT
TTA CTG AC-3’ primer çiftleri kullanılmıştır.
Çizelge 3.14.’te 1100delC mutasyonu olmayan CHEK2 gen dizisi, 1100delC
mutasyonunun bulunmaması durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek
primerlerin CHEK2 geni üzerindeki konumları (altı çizili ve kırmızı renkli ile
nükleotidler) ve 1100delC mutasyonunun oluşmasına neden olan Sitozin (büyük
harfle ve kırmızı renkli) nükleotidi gösterilmiştir.
Çizelge 3.14. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunmaması Durumunda DNA
Amplifikasyonu Oluşturabilecek Primerlerin CHEK2 Geni
Üzerindeki Konumları ve 1100delC Mutasyonunun Oluşmasına
Neden Olan Nükleotid.
50041 5’ aattttaatt taagcaaaat taaatgtcct aacttgcaaa gacatgaatc tgtaaagtcc
50101 agattaatgg caggtgtgaa ttgtacaata gaaactgatc tagcctacgt gtcttcttgg
50161 actggcagac tatgttaatc tttttatttt atggcaagtt caacattatt cccttttgta
50221 ctgaatttta gattaCtgat tttgggcact ccaagatttt gggagagacc tctctcatga 3’
Çizelge 3. 15’te CHEK2 1100delC mutasyonu bulunan CHEK2 gen dizisi,
CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunması durumunda DNA amplifikasyonu
oluşturabilecek primerlerin CHEK2 geni üzerindeki konumları (altı çizili ve kırmızı
renkli nükleotidler) gösterilmiştir.
93
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Çizelge 3.15. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunması Durumunda DNA
Amplifikasyonu Oluşturabilecek Primerlerin CHEK2 Geni
Üzerindeki Konumları.
50041 5’ aattttaatt taagcaaaat taaatgtcct aacttgcaaa gacatgaatc tgtaaagtcc
50101 agattaatgg caggtgtgaa ttgtacaata gaaactgatc tagcctacgt gtcttcttgg
50161 actggcagac tatgttaatc tttttatttt atggcaagtt caacattatt cccttttgta
50221 ctgaatttta gattattat tttgggcact ccaagatttt gggagagacc tctctcatga 3’
Çizelge 3.16’da hem 1100delC mutasyonunun bulunması durumunda DNA
amplifikasyonu
oluşturabilecek
PCR
reaksiyonlarında
hem
de
1100delC
mutasyonunun bulunmaması durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek PCR
reaksiyonlarında PCR reaksiyonunun doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmek
amaçlı kullanılan SLC30A9 geninde 309 bç’lik band amplifikasyonu meydan getiren
primerlerin SLC30A9 geni üzerindeki konumu gösterilmiştir.
Çizelge 3.16. SLC30A9 Genine Özgü Primerlerin SLC30A9 Geni Üzerindeki
Konumları.
361 5’ aagtaaatct aattcagaag ttttgataga ggaaaatgtt ctggtctgtc aaagccacca
421 gttacagtgc ttctctgcaa aattttggag gtattaaaaa aagtttttgt ttttttacag
481 ccacgctcca gaacagcatc agtgtttttt aagggaccag gaaaagtggt gatggttgca
541 atttgcatgt aagtactgaa aaataagctt tgtgaaatag aatatattct tttaaatatg
601 tatatcctta aatatgtaaa tttattacat ggtagctagc tatagagttt gaggtttatt
661 ttgttttagg aggaaattga ataagtcttt attattgtca gtaaagtggt ggggaaagag 3’
3.8.1. CHEK2 1100delC Mutasyonu İçin PCR İşlemi
CHEK2
1100delC
mutasyonunun
belirlenmesi
için
yapılan
PCR
reaksiyonlarında 1100delC mutasyonunu heterozigot olarak bulunduran bireylerin
kan örnekleri ile DNA örnekleri Dr. Heli Nevanlinna (Department of Obstetrics and
Gynecology Helsinki University Central Hospital Biomedicum Helsinki 4th floor
P.O. BOX 700 00029 HUS Finland), Dr. Cezary Cybulski (1International Hereditary
Cancer Center, Department of Genetics and Pathology, Pomeranian Medical
94
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
University, Szczecin, Poland), Dr. Natalia Bogdanova (Hannover Medical School
Frauenklinik (OE6411) Carl-Neuberg-Str.1 30625 Hannover Germany), ve Dr.
Børge G. Nordestgaard (Department of Clinical Biochemistry, Herlev University
Hospital, Herlev Ringvej 75, DK-2730 Herlev, Denmark) tarafından gönderilmiştir.
Bu bireylerin DNA örnekleri pozitif kontrol olarak kullanılmıştır.
PCR işlemi için gerekli hazırlıklar şu şekilde yapılmıştır:
1. Tüm PCR eriyiklerinin bir araya konulduğu ana karışım 1.5 veya 2 ml’lik steril
eppendorf tüpleri içerisinde hazırlandı. Her örnek için iki farklı ana karışım
oluşturuldu. Bu karışımların birbirlerinden farkı kullanılan primerlerden
kaynaklanmaktadır.
Birinci
karışımda
CHEK2
1100delC
mutasyonunun
bulunması durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek primer çifti
bulunmaktadır (Çizelge 3.17). İkinci karışımda ise CHEK2 1100delC
mutasyonunun bulunmaması durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek
primer çifti kullanılmıştır (Çizelge 3.18). PCR tüplerine ana karışımın pipet ile
aktarılması sırasındaki kayıplar göz önünde bulundurularak çoğaltılacak örnek
sayısından 3-5 örnek kadar daha fazlası olacak şekilde PCR ana karışımı
hazırlandı. Çizelge 3.17 ve Çizelge 3.18’de ana karışımların hazırlanışı ve PCR
eriyiklerinden 25 μl’lik bir PCR reaksiyonu için ne kadar alınması gerektiği ve
reaksiyondaki son konsantrasyonları gösterilmiştir.
2. Ana karışımlar vorteksle karıştırıldıktan sonra çeperlere yapışan damlacıklardan
da yararlanmak için çok kısa bir santrifüj (spin) (8000 devir/dakika 10 saniye) ile
tüm sıvı bir araya toplandı.
3. 0.2 μl’lik steril PCR tüpleri etiketlendikten sonra PCR ana karışımlardan bunların
her birine 17.5 μl konuldu. PCR tüpleri etiketlenirken aynı bireyin DNA örneği
için CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmasına ve bulunmamasına özgün
yapılacak iki farklı reaksiyon içim iki farklı PCR tüpü etiketlendi.
4. Her bir etiketli PCR tüpüne aynı etikete sahip DNA tüplerinden 7.5’er μl DNA
eklenerek her tüpün içinde 25 μl’lik PCR karışımı oluşturuldu. Böylece aynı
bireyin DNA örneğinden CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmasına ve
bulunmamasına özgün yapılacak iki farklı reaksiyon için iki farklı tüpün her
birine 7.5 μl DNA eklendi. Negatif (su) ve pozitif (CHEK2 1100delC
95
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
mutasyonunu heterozigot olarak bulunduran DNA) kontrollerde aynı şekilde
etiketlenip PCR tüplerine eklendi.
5. Bütün tüpler GeneAmpR PCR System 9700 (Applied Biosystems) PCR cihazına
yerleştirildi. Çizelge 3.19’ deki PCR protokolü programlanarak PCR cihazı
çalıştırıldı.
6. Ardından PCR cihazından çıkarılan örnekler agaroz jel elektroforez ile analiz
edilinceye kadar 4 oC’ye kaldırıldı.
Çizelge 3.17. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunması Durumunda DNA
Amplifikasyonu Oluşturabilecek Optimum PCR Reaksiyonu
Karışımı.
Malzeme
Stok
İstenen
Alınan
Konsantrasyon
Konsantrasyon
Miktar
(μl’de)
(μl)
PCR tamponu
10X
1X
2.5 μl
MgCI2
25 mM
2 mM
2 μl
dNTP karışımı
10 mM
200 μM
0.5 μl
M-CHEK2del1100C İleri
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
M-CHEK2del1100C Geri
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
Kontrol-İleri Primer
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
Kontrol-Geri Primer
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
Taq DNA polimeraz
5 U/μl
0.12 U
0.6 μl
DNA
15-30 ng/μl
4.5-9 ng
7.5 μl
ddH2O
--
--
10.9 μl
96
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
Çizelge 3.18. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Bulunmaması Durumunda DNA
Amplifikasyonu Oluşturabilecek Optimum PCR Reaksiyonu
Karışımı.
Malzeme
Stok
İstenen
Alınan
Konsantrasyon
Konsantrasyon
Miktar (μl)
(25μl’de)
PCR tamponu
10X
1X
2.5 μl
MgCI2
25 mM
2 mM
2 μl
dNTP karışımı
10 mM
200 μM
0.5 μl
W-CHEK21100delC İleri
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
W-CHEK21100delC Geri
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
Kontrol-İleri Primer
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
Kontrol-Geri Primer
50 pmol/μl
0.5 μM
0.25 μl
Taq DNA polimeraz
5 U/μl
0.12 U
0.6 μl
DNA
15-30 ng/μl
4.5-9 ng
7.5 μl
ddH2O
--
--
10.9 μl
Çizelge 3. 19. CHEK21100delC Mutasyonu İçin PCR Sıcaklıkları ve Döngü Sayıları.
Reaksiyon Aşaması
Sıcaklık
Süre
Döngü sayısı
1
(ºC)
İlk denatürasyon
95
5 dakika
Denatürasyon
95
20 saniye
Bağlanma (Annealing)
59
20 saniye
Uzama (Extension)
72
20 saniye
Son Uzaman
72
5 dakika
40
1
3.8.2. CHEK2 1100delC Mutasyonunun Agaroz Jel Elektrofez ile Analizi
Bireylerin CHEK2 1100delC mutasyonunu bulundurup bulundurmadığı
ARMS-PCR reaksiyonundan sonra %2.5’luk agaroz jel elektroforez ile belirlendi.
Agaroz jelin birinci kuyusuna DNA markeri, daha sonraki kuyulara aynı örnek için
97
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
yapılmış iki farklı reaksiyon ürünü de yüklendi. Tüm deneylerde ilk önce CHEK2
1100delC
mutasyonunun
bulunması
durumunda
DNA
amplifikasyonu
oluşturabilecek PCR reaksiyonunun ürünü hemen bunun yanına yine aynı bireye ait
DNA örneği ile yapılmış ve CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmaması
durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek PCR reaksiyonunun ürünü
yüklendi. Jel 90 voltta 30 dakika elektroforeze tabi tutuldu. Jel görüntüleme sistemi
ile agaroz jel incelendi.
ARMS-PCR reaksiyonu sonucu oluşan ürünler % 2.5’lik agaroz jelde
yürütülüp görüntülendikten sonra, olguların genotiplemeleri gerçekleştirildi. ARMSPCR sonucunda elde edilen ve olguların genotipini belirleyen bandların anlamı
aşağıda belirtilmiştir.
1. a: CHEK2 1100delC mutasyonunu heterozigot olarak taşıyan genotipteki
(CHEK2 geninin bir allelinin 1100. pozisyonundaki nükleotidi delesyon ile
kaybolmuş, fakat diğer allelin 1100. pozisyonunda herhangi bir delesyon söz
konusu değil) bireylerde allelin birinde 1100delC mutasyonunun bulunmasından
dolayı 1100delC mutasyonunun bulunması durumunda DNA amplifikasyonu
oluşturabilecek PCR reaksiyonunda 183 bç’i büyüklüğünde PCR ürünü ve PCR
reaksiyonunun doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmek amacıyla eklenen
primerin oluşturduğu 309 bç’lik kontrol bandı oluşmaktadır. Bu reaksiyonun
ürününün yüklendiği agaroz jelin kuyusundaki DNA’nın elektroforezi sonucunda
2 adet DNA amplifikasyon bandı görülmektedir (Şekil 3.5. 2. kuyu).
b: CHEK2 1100delC mutasyonunu heterozigot olarak taşıyan bireyin DNA
örneği ile yapılmış olan ve 1100delC mutasyonunun bulunmaması durumunda
DNA amplifikasyonu oluşturabilecek PCR reaksiyonunda da allelerden birinin
mutasyona uğramamış olması sebebiyle PCR reaksiyonunda 184 bç’i
büyüklüğünde PCR ürünü ve PCR reaksiyonunun doğru çalışıp çalışmadığını
kontrol etmek amacıyla eklenen primerin oluşturduğu 309 bç’lik kontrol bandı
oluşmaktadır bu reaksiyonun ürününün yüklendiği agaroz jelin kuyusundaki
DNA’nın
elektroforezi
sonucunda
görülmektedir (Şekil 3.5. 3. kuyu)
98
2
adet
DNA
amplifikasyon
bandı
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
2. a: CHEK2 1100delC mutasyonu olmayan genotipteki bireylerde 1100delC
mutasyonunun bulunması durumunda DNA amplifikasyonu oluşturabilecek PCR
reaksiyonunda CHEK2 1100delC mutasyonu olmadığından dolayı herhangi bir
DNA amplifikasyon bandı görülmemiştir. Fakat bu reaksiyonda PCR
reaksiyonunun doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmek amacıyla eklenen
primerin oluşturduğu 309 bç’lik kontrol bandı oluşmaktadır bu reaksiyonun
ürününün yüklendiği agaroz jelin kuyusundaki DNA’nın elektroforezi sonunda 1
adet DNA amplifikasyon bandı görülmektedir (Şekil 3.5. 4. kuyu)
b: CHEK2 1100delC mutasyonu olmayan bireyin DNA örneği ile yapılmış olan
ve 1100delC mutasyonunun bulunmaması durumunda DNA amplifikasyonu
oluşturabilecek PCR reaksiyonunda ise allelerin her ikisinde de 1100delC
mutasyonunun olmaması nedeniyle 184 bç’i büyüklüğünde PCR ürünü ve PCR
reaksiyonunun doğru çalışıp çalışmadığını kontrol etmek amacıyla eklenen
primerin oluşturduğu 309 bç’lik kontrol bandı oluşmaktadır. Bu reaksiyonun
ürününün yüklendiği agaroz jelin kuyusunda 2 adet DNA amplifikasyon bandı
görülmektedir (Şekil 3.5. 5. kuyu).
99
3. MATERYAL ve METOD
M
Süleyman BAYRAM
2. kuyu
3. kuyu
350 bç
300 bç
250 bç
200 bç
4. kuyu
5. kuyu
309 bç
184 bç
150 bç
100 bç
50 bç
Şekil
3.5.
CHEK2 1100delC Mutasyonunun ARMS-PCR Yöntemi İle
Genotiplendirilmesi Sonucu Oluşan DNA Parçacıklarının %2.5’lik
Agaroz Jeldeki Görüntüsü. M: DNA marker, 2. kuyu: 1100delC
mutasyonunu heterozigot taşıyan pozitif kontrolün CHEK2 1100delC
mutasyonuna spesifik PCR reaksiyon ürününün 309 bç’lik (kontrol
amplifikasyonu) ve 183 bç.’lik (mutant allelin amplifikasyonu)
bandları, 3. kuyu: 1100delC mutasyonu heterozigot taşıyan pozitif
kontrolün CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmamasına spesifik
PCR reaksiyon ürününün 309 bç.’lik (kontrol amplifikasyonu) ve 184
bç.’lik (mutasyona uğramamış allelin amplifikasyonu) bandları, 4.
kuyu: 1100delC mutasyonu taşımayan bireyin CHEK2 1100delC
mutasyonunun bulunmasına spesifik PCR reaksiyon ürününün 309
bç.’lik sadece kontrol amplifikasyonu bandı var, 1100delC mutasyonu
bulunmadığı için 183 bç’lik amplifikasyon bandı yoktur. 5. kuyu:
1100delC mutasyonu taşımayan bireyin (homozigot yabani tip)
CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunmamasına spesifik PCR
reaksiyon ürününün 309 bç.’lik kontrol amplifikasyon ve 184 bç.’lik
(mutasyona uğramamış allellerin amplifikasyonu) bandları.
100
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
3.9. İstatistiksel Analizler
Kolorektal kanser ile kontrol grubu ve hepatoselüler kanser ile kontrol grubu
arasında sayısal değişkenlerin (yaş) ortalamalarının karşılaştırılmasında Student’s ttesti, kategorik değişkenlerin (cinsiyet, alkol ve sigara kullanımı gibi) frekansları
yönünden farklılıkların karşılaştırılmasında Ki-Kare (χ2) testi kullanıldı. Kolorektal
kanser ile kontrol grubu ve hepatoselüler kanser ile kontrol grubu arasında CHEK2
1100delC, IVS2 + 1 G>A ve I157T mutasyonlarının frekansları yönünden farklılıklar
χ2 testi ile kontrol edilir. p değerinin 0.05 küçük olması istatistiksel olarak anlamlı
kabul edilir. Bütün istatistiksel yöntemler, “SPSS (Statistical Packages of Social
Sciences, SPSS for Windows, Version 15,0 Chicago, IC, USA)” istatistiksel paket
programı kullanılarak yapıldı.
101
3. MATERYAL ve METOD
Süleyman BAYRAM
102
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
4. BULGULAR
4.1. Çalışma Gruplarını Oluşturan Bireylerin Genel Bilgileri
4.1.1. Kontrol Çalışma Grubunu Oluşturan Bireylerin Genel Bilgileri
Kontrol çalışma grubu, herhangi bir kanser tanısı almamış sağlıklı 446
bireylerden oluşmuştur. Bu gruptaki bireylerin genel özellikleri Çizelge 4.1 ve 4.2’de
gösterilmiştir. Kontrol çalışma grubundaki bireylerin %52’si (231/446) erkeklerden
%48’i (214/446) kadınlardan oluşmaktadır. Bu grubun bireylerinin yaş ortalaması
50.14±12.88 olarak bulunmuştur. Kontrol grubunun %55.2’si (246/446) 50 yaş ve
üzerinde iken %44.8’i (200/446) ise 50 yaş altında idi. Kontrol grubundaki bireylerin
162 tanesi (%36.3) sigara içerken, 284 tanesi (%63.7) sigara içmemektedir. Bununla
birlikte bu grubu oluşturan 446 bireyin 135 tanesinin (%30.3) alkol kullanım öyküsü
mevcut iken 311 tanesinin (%69.7) alkol kullanım öyküsü bulunmamaktadır.
4.1.2. Kolorektal Kanser Çalışma Grubunu Oluşturan Bireylerin Genel, Klinik
ve Patolojik Bilgileri
Kolorektal çalışma grubu, raporları ve dosyaları taranan patolojik olarak
kolorektal kanser tanısı almış 210 bireyden oluşmuştur. Kolorektal kanser çalışma
grubundaki bireylerin genel, klinik ve patolojik bilgileri Çizelge 4.1’de
gösterilmiştir. Kolorektal kanser çalışma grubundaki bireylerin %54.8’i (115/210)
erkeklerden %45.2’si (95/210) kadınlardan oluşmaktadır. Cinsiyet durumu yönünden
kontrol çalışma grubu ile kolorektal kanser çalışma grubu arasında yapılan
karşılaştırma sonucunda önemli bir fark görülmedi (Çizelge 4.1). Kolorektal çalışma
grubunu oluşturan bireylerin yaş ortalaması 53.75±14.62 olarak bulundu. Kolorektal
kanser grubunu oluşturan bireylerin %66.7’si (140/210) 50 yaş ve üzerinde, %33.3’ü
(20/210) ise 50 yaş altında idi.
103
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
Çizelge 4.1. Kolorektal Kanser ve Kontrol Çalışma Grubundaki Bireylerin Genel,
Klinik ve Patolojik Bilgiler.
Kolorektal
Kanser Çalışma
Grubu (%)
Cinsiyet
Erkek
115 (% 54.8)
Kadın
95 (% 45.2)
Yaş (yıl)
Yaş Aralığı
11-86
Ortalama yaş
53.75 ± 14.62
≥50
140 (% 66.7)
<50
70 (% 33.3)
Sigara
İçen
86 (% 41.0)
İçmeyen
124 (% 59.0)
Alkol
Kullanan
73 (% 34.8)
Kullanmayan
137 (% 65.2)
Tümörün
Lokalizasyonu
Proksimal
80 (% 38.1)
Distal
100 (% 47.6)
Rektum
30 (% 14.3)
Tümörün Farklılaşma
Derecesi
İyi Derecede
25 (% 11.9)
Farklılaşma
Orta Derecede
139 (% 66.2)
Farklılaşma
Kötü Derecede
46 (% 21.9)
Farklılaşma
Tümörün Histolojik
Tipi
Adenokanser
183 (%87.1)
Müsinöz kanser 27 (% 12.9)
a
: Pearson ki-kare (χ2) testi ile belirlenmiştir.
b
: Student’s t-testi ile belirlenmiştir.
Kontrol
Çalışma Grubu
(%)
p
0.495a
231 (% 52.0)
214 (% 48.0)
0.001a,b
10-84
50.14 ± 12.88
246 (% 55.2)
200 (% 44.8)
0.254a
162 (% 36.3)
284 (% 63.7)
0.249a
135 (% 30.3)
311 (% 69.7)
----
----
---
Yapılan istatistiksel analizler sonucunda kolorektal çalışma grubu ile kontrol
çalışma grubu arasında yaş yönünden istatistiksel olarak önemli bir farklılığın olduğu
saptanmıştır (Çizelge 4.1). Kolorektal çalışma grubunu oluşturan bireylerin 86
tanesinin (%41.0) sigara kullanım öyküsü bulunurken, 124 tanesinin (%59.0) sigara
104
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
kullanım öyküsünün bulunmadığı belirlenmiştir. Kontrol çalışma grubu ile kolorektal
çalışma grubu arasında sigara kullanımı yönünden istatistiksel olarak önemli bir
farklılığın olmadığı yapılan istatistiksel analizler sonucunda saptanmıştır (Çizelge
4.1). 210 kolorektal kanserli hastanın %34.8’inin (73/210) alkol tüketimi mevcut
iken, %65.2’sinin (137/210) alkol kullanım hikayesinin bulunmadığı belirlenmiştir.
Yapılan istatistiksel analiz kontrol çalışma grubu ile kolorektal kanser çalışma grubu
arasında alkol tüketimi yönünden önemli bir farklılığın olmadığını göstermiştir
(Çizelge 4.1).
İleum, ince bağırsağın son kısmıdır ve insanlarda yaklaşık 4 metre
uzunluğundadır. İleum, ileoçekal valf (=kapakçık: organlar içindeki sıvının geri
kaçışını önleyen viseral kıvrım) ile çekumdan ayrılır. Kolon, ileoçekal valfden anüse
kadar uzanır ve yaklaşık 1.5 metre uzunluğundadır. Gastrointestinal sistemin
yaklaşık 1/5’ini oluşturur. Anatomik olarak çekum, çıkan kolon, transvers kolon,
inen kolon, sigmoid kolon ve rektum’dan oluşur (Şekil 4.1.).
Transvers Kolon
50 cm
İnen Kolon
10 cm
Çıkan Kolon
10 cm
İleum
Rektum 15 cm
Çekum
10 cm
Sigmoid Kolon
50 cm
Anal Kanal 5 cm
Şekil 4.1. Kalın Bağırsağın Bölümleri.
Çıkan kolon, ascending kolon olarak da adlandırılmaktadır. Çıkan kolon,
kolona ince bağırsağın eklendiği yerden başlar ve kişinin üst sağ karın bölgesine
105
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
kadar uzanır. Transvers kolon, yatay kolon olarak da adlandırılmaktadır. Transvers
kolon, vücudu sağdan sola doğru geçen bölümdür. İnen (descending) kolon sol
tarafın altına kadar uzanır. Sigmoid kolon S biçiminden dolayı kıvrımlı kolon olarak
da adlandırılmaktadır.
Tümörün lokalizasyon yeri, patologlar tarafından proksimal (çekum, çıkan
kolon ve transvers kolon), distal (inen kolon ve sigmoid kolon) ve rektum olarak 3
farklı alt gruba ayrılmıştır. Kolorektal kanserli hastaların %38.1’inde (80/210)
tümörün proksimal bölgede olduğu belirlenmiştir. 210 kolorektal kanserli hastanın
100 (%47.6) tanesinde kanser distal bölge içerisinde gelişmiştir. Bununla birlikte
%14.3 (30/210) oranında rektum bölgesinde kanser gözlenmiştir (Çizelge 4.1).
Tümörün farklılaşması, tümör hücresinin kökenini aldığı normal hücrelerden
yapısal ve fonksiyonel olarak ne kadar farklılaştığını belirtmektedir. Kolorektal
kanserler iyi farklılaşmış formdan kötü farklılaşmış forma kadar değişen geniş
spektrum içerisinde bulunurlar. Histolojik derecelendirme henüz dünya çapında
kabul edilmiş kriterlere sahip olmasa da genellikle 3 evreye ayrılır. Birinci
derecedeki tümör hücreleri iyi farklılaşmış, ikinci derecedekiler orta derecede
farklılaşmış, üçüncü derecedekiler kötü faklılaşmış özellikteki hücrelerden ibarettir.
Kötü farklılaşmış grupta, tümör hücrelerinde belirgin morfolojik ve fonksiyonel
değişiklikler vardır. Hücreler ve çekirdekleri şekil, hacim ve boyanma özellikleri
bakımından birbirlerinden ve köken aldığı hücrelerden önemli ayrıcalıklar gösterir.
Çekirdekleri büyüktür, koyu renk boyanır ve genellikle büyük nukleoluslar içerir.
Tümörlerde farklılaşma kötüleştikçe genel olarak mitoz sayısı artar ve normalden
farklı mitoz şekilleri ortaya çıkar.
Tümörler farklılaşma özelliklerine göre patologlar tarafından analiz
edildiğinde, çalışmaya dahil edilen hastalarda gelişen tümörlerin %11.9 (25/210) iyi
derecede farklılaşmış tümör özelliğinde iken, %66.2’si (139/219) orta derecede
farklılaşmış ve %21.9’u (46/210) kötü derecede farklılaşmış tümör karakterinde
olduğu saptanmıştır (Çizelge 4.1.).
Kolorektal kanserlerin %95’ini adenokarsinomalar oluşturur. Diğer alt tipler
daha az sıklıkta görülür. Adenokarsinomada tümör hücreleri, silindirik ve goblet
hücre (salgı oluşturup kayganlık sağlayan hücreler) kombinasyonu ile nadir endokrin
106
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
hücreler (bağırsağın, salgı oluşturması ve hareketinin düzenlenmesinde görevli
hormonlar üreten hücreler) ve paneth hücrelerinden (sindirim enzimleri salgılayan
hücreler) oluşur. Kolorektal karsinomaların diğer bir histolojik varyantı müsinöz
karsinomadır. Müsinöz karsinoma, tümör hücre topluluklarıyla karışık geniş
ekstrasellüler müsin gölcüklerinin olduğu özel bir kolorektal karsinoma tipidir.
Müsin tümör kitlesinin en azından yarısını meydana getirir
Çalışmamızdaki hastaların tümör dokuları histolojilerine göre ayrıldığında
%87.1’i (183/210) adenokarsinoma grubunda iken %12.9’unun (27/210) müsinöz
kanser histolojik alt tipinde olduğu patologlar tarafından rapor edilmiştir (Çizelge
4.1.).
4.1.3. Hepatoselüler Kanser Hasta Grubunu Oluşturan Bireylerin Genel ve
Klinik Bilgileri
Hepatoselüler kanser çalışma grubu, raporları ve dosyaları taranan klinik,
laboratuvar, radyolojik ve patolojik bulguları ile hepatoselüler kanser tanısı konmuş
165 bireyden oluşmuştur. Hastalara, Barselona Kriterleri’ne göre karaciğer sirozu
olan vakalarda iki radyolojik veya bir radyolojik birde biyokimyasal parametre
(alfafetoprotein düzeyi) baz alınarak veya karaciğer sirozu olmayan vakalarda
patoloji sonucuna göre hepatoselüler kanser tanısı konulmuştur. Hepatoselüler kanser
çalışma grubundaki bireylerin genel ve klinik bilgileri Çizelge 4.2.’de gösterilmiştir.
Hepatoselüler kanser çalışma grubundaki bireylerin %79.4’ü (131/165) erkeklerden
%20.6’sı (34/165) kadınlardan oluşmaktadır. Cinsiyet durumu yönünden kontrol
çalışma grubu ile hepatoselüler kanser çalışma grubu arasında istatistiksel olarak
önemli bir fark görülmüştür (Çizelge 4.2). Hepatoselüler kanser çalışma grubunu
oluşturan bireylerin yaş ortalaması 59.34±11.08 olarak bulundu. Hepatoselüler
kanser grubunu oluşturan bireylerin %86.7’si (143/165) 50 yaş ve üzerinde, %13.3’ü
(22/165) ise 50 yaş altında idi. Yapılan istatistiksel analizler sonucunda hepatoselüler
kanser çalışma grubu ile kontrol çalışma grubu arasında yaş yönünden istatistiksel
olarak önemli bir farklılığın olduğu saptanmıştır (Çizelge 4.2).
107
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
Çizelge 4.2. Hepatoselüler Kanser ve Kontrol Çalışma Grubundaki Bireylerin Genel
Klinik ve Patolojik Bilgileri
Hepatoselüler
Kontrol
p
Kanser Çalışma
Çalışma Grubu
Grubu (%)
(%)
Cinsiyet
<0.001a
Erkek
131 (% 79.4)
232 (% 52.0)
Kadın
34 (% 20.6)
214 (% 48.0)
Yaş (yıl)
<0.001a,b
Yaş Aralığı
20-81
10-84
Ortalama yaş
59.34 ± 11.08
50.14 ± 12.88
<50
22 (% 13.3)
246 (% 55.2)
≥50
143 (% 86.7)
200 (% 44.8)
Sigara
0.074a
İçen
73 (% 44.2)
162 (% 36.3)
İçmeyen
92 (% 55.8)
284 (% 63.7)
Alkol
0.566a
Kullanan
46 (% 27.9)
135 (% 30.3)
Kullanmayan
119 (% 72.1)
311 (% 69.7)
Viral Enfeksiyon Olma ve
Olmama Durumu
Hepatit B (+)
95 (% 58.8)
-Hepatit C (+)
39 (% 23.6)
-Hepatit B ve C (+)
2 (% 1.2)
-Viral Enfeksiyon Yok 27 (% 16.4)
-(Viral Marker’ları “-”)
Karaciğer Sirozu
Olan
133 (% 80.6)
-Olmayan
23 (% 19.4)
-Tümörün Evresi (BCLC)
Erken
36 (% 21.8)
-Orta
30 (% 18.2)
-İleri
29 (% 17.6)
-Son
70 (% 42.4)
-a
: Pearson ki-kare (χ2) testi ile belirlenmiştir.
b
: Student’s t-testi ile belirlenmiştir
Hepatoselüler kanser çalışma grubunu oluşturan bireylerin 73 tanesinin
(%44.2) sigara kullanım öyküsü bulunurken, 92 tanesinin (%55.8) sigara kullanım
öyküsünün bulunmadığı belirlenmiştir. Kontrol çalışma grubu ile hepatoselüler
kanser çalışma grubu arasında sigara kullanımı yönünden istatistiksel olarak önemli
bir farklılığın olmadığı yapılan istatistiksel analizler sonucunda saptanmıştır (Çizelge
108
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
4.2). 165 hepatoselüler kanserli hastanın %27.9’unun (46/165) alkol tüketimi mevcut
iken, %72.1’inin hiç alkol kullanmadığı belirlenmiştir. Yapılan istatistiksel analiz
sonucunda kontrol çalışma grubu ile hepatoselüler kanser çalışma grubu arasında
alkol tüketimi yönünden önemli bir farklılığın olmadığı saptanmıştır (Çizelge 4.2).
Hepatoselüler kanser tanısı konmuş 165 hastanın 95 tanesinde (%58.8) kronik
hepatit B enfeksiyonu, 39 tanesinde (%23.6) kronik hepatit C enfeksiyonu ve 2
tanesinde kronik hepatit B ve C koenfeksiyonu saptanmıştır. Bunun yanında
hepatoselüler kanser gelişen hastaların %16.4’ünde (27/165) herhangi bir viral
enfeksiyonun olmadığı belirlenmiştir (Çizelge 4.2).
Hepatoselüler kanser tanısı konmuş 165 hastanın %80.6’sında (133/165)
karaciğer sirozu gelişmiş iken %19.4’ünde (32/165) karaciğer sirozunun gelişmediği
saptanmıştır.
Hepatoselüler kanser’in altta yatan nedene, epidemiolojik (populasyonda
hastalığı etkileyen faktörler) zemine ve karaciğer fonksiyon bozukluğunun şiddetine
bağlı olan heterojen doğası, dünya genelinde kullanılan belirli bir evreleme (stage)
sisteminin ortaya konulmasına engel olmaktadır. Solid (sıvı özelliği olmayan; katı
doku
özelliğinde)
tümörler
için
yaygın
olarak
kullanılan
sınıflandırma
(klasifikasyon) sistemi, altta yatan sirozun derecesini içermediği için ciddi
kısıtlamalar içermektedir. Bu nedenden dolayı diğer evreleme sistemleri olan
Barselona Kliniği Karaciğer Kanseri Klasifikasyonu (BCLC) ve Karaciğer Kanseri
İtalya Skorlaması geliştirilmiştir. Bu araştırmada hepatoselüler kanser Barselona
Kliniği Karaciğer Kanseri Klasifikasyonu (BCLC) ile evrelendirilmiştir. Bu
evrelendirme sisteminde hepatoselüler kanser erken, orta, ileri ve son dönem olmak
üzere 4 farklı alt gruba ayrılmıştır. Çalışma grubu hastalarının tümör evreleri Çizelge
4.2.’de görülmektedir.
4.2. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma Gruplarında
CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC Mutasyon Sıklıklarının
Dağılımları
109
4. BULGULAR
4.2.1.
Süleyman BAYRAM
Kontrol,
Kolorektal
Kanser
ve
Hepatoselüler
Kanser
Çalışma
Gruplarında CHEK2 I157T Mutasyonunun (Nokta Mutasyonu) Sıklığı
CHEK2 genine özgü primerler ile belirtilen koşullarda söz konusu mutasyonu
belirlemek amacıyla 155 bç’lik DNA bölgesi PCR işlemiyle çoğaltıldı. Bu
çoğaltılmış DNA fragmentleri CHEK2 I157T mutasyonunu saptamak amacıyla PstI
(5’ C
TGCA
↓
G 3’) restriksiyon endonükleaz enzimiyle muamele edilmesini
takiben RFLP’yi belirlemek amacıyla agaroz jelde elektroforeze tabi tutuldu.
Elektroforez sonrası çekilen jel fotoğrafının incelenmesi sonucunda CHEK2 I157T
mutasyonunun araştırıldığı DNA bölgesinin PCR ürününün RE ile muamele
edilmeden önce 155 bç. uzunluğunda olduğu saptandı. RE ile muameleyi takiben
mutasyonu heterozigot (birinci pozitif kontrol) ve homozigot olarak taşıyan (ikinci
pozitif kontrol) ayrıca mutasyonu taşımayan fertlerin DNA’larının elektroforezi
sonucunda şu durum saptandı (Şekil 4.2.):
1. Mutasyonu heterozigot olarak taşıyan I/T genotipli bireyde (birinci pozitif
kontrol) 155 bç’lik, 136 bç’lik ve 19 bç’lik üç DNA fragmenti gözlendi (Şekil
4.2’de 2. kuyu). Burada 19 bç’lik parça jelde görülmemektedir. Çünkü
elektroforez işlemi sırasında 19 bç’lik parça hızlı göç ettiği için jelden dışarı
çıkmıştır.
2. Mutasyonu homozigot halde taşıyan T/T genotipli fertlerde (2. pozitif kontrol)
sadece 136 bç’lik ve 19 bç’lik iki DNA fragmenti gözlendi (Şekil 4.2’de 3. kuyu)
3. Mutasyonu taşımayan I/I genotipli fertlerde ise sadece 155 bç’lik bir DNA
fragmenti gözlendi (Şekil 4.2’de 4-8. kuyular). Bunlar deneydeki kolorektal ve
hepatoselüler kanserli hastalar ile kontrol grubu bireylerinden örneklerdir.
Kontrol çalışma grubunda 446 birey, kolorektal çalışma grubunda 210 ve
hepatoselüler kanser grubunda 165 bireyde olmak üzere toplam 821 bireyde CHEK2
I157T mutasyonunun bulunup bulunmadığı araştırılmıştır. Çalışma grubunun hiçbir
bireyinde CHEK2 I157T mutasyonu belirlenmemiştir (Çizelge 4.3).
110
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
1. kuyu 2. kuyu 3. kuyu 4. kuyu 5. kuyu 6. kuyu 7. kuyu 8. kuyu
250 bç
155 bç
200 bç
150 bç
100 bç
136 bç
50 bç
Şekil 4.2. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma Gruplarında
CHEK2 I157T Mutasyonunun RFLP Yöntemi İle Genotiplendirilmesi. 1.
kuyu: DNA marker, 2. kuyu: Birinci pozitif kontrol (CHEK2 I/T
heterozigot genotipi), 3. kuyu: İkinci pozitif kontrol (CHEK2 T/T
homozigot genotipi), 4-5. kuyular mutasyon bulunmayan genotip
(kolorektal kanserli hastalar), 6-7. kuyular: mutasyon bulunmayan genotip
(hepatoselüler kanserli hastalar), 8. kuyu: mutasyon bulunmayan genotip
(kontrol grubu bireyi).
111
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
Çizelge 4.3. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma
Gruplarında CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC Mutasyon
Sıklıklarının Dağılımları
Çalışma
CHEK2 Mutasyonun Sıklıkları
Grupları
I157T
IVS +1G>A
1100delC
n (%)
n (%)
n (%)
0/446 (% 0)
0/446 (% 0)
0/446 (% 0)
0/210 (% 0)
0/210 (% 0)
0/210 (% 0)
0/165 (% 0)
0/165 (% 0)
0/165 (% 0)
0/821 (%0)
0/821 (%0)
0/821 (%0)
Kontrol
Çalışma Grubu
(n=446)
Kolorektal
Kanser Çalışma
Grubu (n=210)
Hepatoselüler
Kanser Çalışma
Grubu (n=165)
Toplam
(n=821)
4.2.2.
Kontrol,
Kolorektal
Kanser
ve
Hepatoselüler
Kanser
Çalışma
Gruplarında CHEK2 IVS2 + 1 G>A Mutasyonunun (Nokta Mutasyonu)
Sıklığı
CHEK2 genine özgü primerler ile belirtilen koşullarda CHEK2 IVS2 + 1
G>A nokta mutasyonunu belirlemek amacıyla 491 bç’lik DNA bölgesi PCR
işlemiyle çoğaltıldı. Bu çoğaltılmış DNA fragmentleri CHEK2 IVS2 + 1 G>A
mutasyonunu saptamak amacıyla Hyp188III (5’ TC ↓NNGA 3’) RE enzimiyle
muamele edilmesini takiben RFLP’yi belirlemek amacıyla agaroz jelde elektroforeze
tabi tutuldu. Elektroforez sonrası çekilen jel fotoğrafının incelenmesi sonucunda
CHEK2 IVS2 + 1 G>A mutasyonunun araştırıldığı DNA bölgesinin PCR ürününün
RE ile muamele edilmeden 491 bç uzunluğunda olduğu saptandı. RE ile muameleyi
takiben mutasyonu heterozigot halde taşıyan (pozitif kontrol) ve mutasyon taşımayan
bireylerin DNA’larının elektroforezi sonucunda şu durum saptandı (Şekil 4.3.):
112
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
1. Mutasyonu heterozigot halde taşıyan bireyde (pozitif kontrol) 491 bç’lik, 297
bç’lik ve 194 bç’lik üç DNA fragmenti gözlendi (Şekil 4.3.’de 2. kuyu)
2. Mutasyon taşımayan kolorektal ve hepatoselüler kanserli hastalar ile kontrol
grubu bireylerinde sadece 491 bç’lik tek bir DNA fragmenti saptandı (Şekil
4.3.’de 3-10. kuyular)
Toplam olarak Türk populasyonundan 821 bireyde bu mutasyonun sıklığı
araştırılmıştır. Çalışma gruplarının hiçbir bireyinde CHEK2 IVS2 + 1 G>A
mutasyonu belirlenmemiştir (Çizelge 4.3).
1. kuyu 2. kuyu 3. kuyu 4. kuyu 5. kuyu 6. kuyu 7. kuyu 8. kuyu 9. kuyu 10. kuyu
500 bç
300 bç
297 bç
200 bç
194 bç
491 bç
50 bç
Şekil 4.3. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma Gruplarında
CHEK2 IVS2 + 1 G>A Mutasyonunun RFLP Yöntemi İle
Genotiplendirilmesi 1. kuyu: DNA marker, 2. kuyu: pozitif kontrol
(CHEK2 IVS2 + 1 G>A mutasyonu hetorozigot genotipli birey), 3-5.
kuyular: mutasyon bulunmayan genotip (kolorektal kanserli hastalar), 6-8.
kuyular: mutasyon bulunmayan genotip (hepatoselüler kanserli hastalar),
8-10. kuyular: mutasyon bulunmayan genotip (kontrol grubu bireyleri).
113
4. BULGULAR
4.2.3.
Kontrol,
Süleyman BAYRAM
Kolorektal
Gruplarında
CHEK2
Kanser
ve
1100delC
Hepatoselüler
Kanser
Mutasyonunun
(Bir
Çalışma
Nükleotid
Delesyonu Sonucu Oluşan Çerçeve Kayması Mutasyonu) Sıklığı
CHEK2 1100delC mutasyonuna özgü primerler ile belirtilen koşullarda
gerçekleştirilen ARMS-PCR’yi takiben PCR ürünü agaroz jelde yürütüldü.
Elektroforez sonrası çekilen jel fotoğrafının incelenmesi sonucunda CHEK2
1100delC mutasyonunun bulunup bulunmadığı belirlendi. Her örnek için
mutasyonun bulunmasına ve mutasyonun bulunmamasına özgü iki ARMS-PCR
yapıldı. Her iki tip ARMS-PCR sonucunda 309 bç.’lik kontrol PCR ürünü görüldü
(Şekil 4.4.). Mutasyona özgü ARMS-PCR’da eğer örnek CHEK2 1100delC
mutasyonunu bulunduruyorsa 183 bç’lik mutasyon bandı görüldü. Mutasyonun
bulunmamasına özgü yapılan ARMS-PCR’da eğer örnek mutasyon bulundurmuyor
ise 184 bç’lik yabani tip allelin çoğaldığı görüldü (Şekil 4.4.). Kontrol çalışma
grubunda 446 birey, kolorektal çalışma grubunda 210 ve hepatoselüler kanser
grubunda 165 bireyde CHEK2 1100delC mutasyonunun bulunup bulunmadığı 1642
adet PCR reaksiyonu ile belirlenmiştir. Toplam olarak Türk populasyonundan 821
bireyde bu mutasyonun sıklığı araştırılmıştır. Hiçbir çalışma grubu bireyinde CHEK2
1100delC mutasyonu belirlenmemiştir (Çizelge 4.3).
Şekil 4.4.’de CHEK2 1100delC mutasyonun ARMS-PCR ile analizi
gösterilmiştir. Her ARMS-PCR işleminde pozitif kontrol olarak heterozigot CHEK2
1100delC mutasyonlu örnekler kullanılmıştır. Her örnek için 2 adet ARMS-PCR
yapılmıştır. Bu örnekler agaroz jelde yan yana yüklenmiştir. Daima 1. kuyuya
mutasyona
özgü
gerçekleştirilen
reaksiyon
ürünü
2.
kuyuya
mutasyon
bulunmamasına özgü yapılan reaksiyonun ürünü yüklenmiştir. Böylece 1. kuyuda ve
2. kuyudaki DNA’nın elektroforezi sonucunda 183 bç ve 184 bç’lik. bandların
görülmesi heterozigot mutant olarak tanımlanmıştır (Şekil 4.4.). Sadece 2. kuyudaki
DNA’nın elektroforezi sonucunda 184 bç’lik bandın görülmesi bu bireyin CHEK2
1100delC mutasyonunu bulundurmadığını göstermiştir (Şekil 4.4.). Tüm CHEK2
1100delC ARMS-PCR analizlerinde heterozigot (ilk 1. 2. kuyu) mutant örnekler
pozitif kontrol olarak kullanıldı. Şekil 4.4.’de ilk 1. ve 2. kuyular dışındaki 1. ve 2.
114
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
kuyular (4 örnek) mutasyon bulunmayan örneklerdir. Bunların yanındaki ilk kuyuda
DNA markerı görülmektedir.
Pozitif Kontrol
Marker 1. kuyu 2. kuyu
1. Örnek
1. kuyu 2. kuyu
2. Örnek
1. kuyu 2. kuyu
3. Örnek
1. kuyu 2. kuyu
4. Örnek
1. kuyu 2. kuyu
309 bç.’lik kontrol PCR ürünü
300 bç
250 bç
200 bç
150 bç
183 bç
184 bç
100 bç
50 bç
Şekil 4.4. Kontrol, Kolorektal Kanser ve Hepatoselüler Kanser Çalışma Gruplarında
CHEK2 1100delC Mutasyonunun ARMS-PCR Yöntemi İle
Genotiplendirilmesi. Marker: DNA marker, Pozitif Kontrol: CHEK2
1100delC mutasyonunu hetorozigot olarak bulunduran örnek, 1. -2.
Örnek: CHEK2 1100delC mutasyonu bulunmayan genotip (kolorektal
kanserli hastalar), 3. Örnek: CHEK2 1100delC mutasyonu bulunmayan
genotip (hepatoselüler kanserli hasta), 4. Örnek: CHEK2 1100delC
mutasyonu bulunmayan genotip (kontrol grubu bireyi).
115
4. BULGULAR
Süleyman BAYRAM
116
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
5. TARTIŞMA
Bu çalışma, DNA-hasarı kontrol noktası yolağında yer alan merkezi bir
öneme sahip CHEK2 geninde daha önce belirlenen kalıtsal I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının Türk populasyonunda kolorektal ve hepatoselüler kanser
oluşumu üzerine etkilerinin olup olmadığını PCR-RFLP ve ARMS-PCR yöntemleri
ile araştırmak amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada Türk populasyonundan kolorektal
kanserli hastalar, hepatoselüler kanserli hastalar ve herhangi bir kanser tanısı
konulmamış sağlıklı bireylerden oluşan kontrol grubunda CHEK2 I157T, IVS2 + 1
G>A ve 1100delC mutasyonlarının sıklıkları araştırılmış ve çalışmadan elde edilen
sonuçlar diğer populasyonlardan elde edilen CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının sıklıkları ile karşılaştırılmıştır.
5.1. CHEK2 Mutasyonlarının Türk Populasyonununda Kolorektal Kanser
Oluşumu Üzerine Etkileri
Kolorektal kanserler, özellikle gelişmiş batı ülkelerinin önemli bir sağlık
sorunudur. Kolorektal kanser insidansı (belirli bir nüfusta belirli bir zaman dilimi
içerisinde belirli bir hastalık için yeni olguların sayısı) tarama programlarına rağmen
yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıkları açısından benzerlikler taşıyan Kuzey Amerika
ve Avrupa’da giderek artmaktadır (Parkin ve ark., 2005; Center ve ark., 2009a;
Center ve ark., 2009b). Endüstrileşmiş ülkelerdeki insidans gelişmekte olan ülkelere
göre daha yüksektir. Gelişmiş ülkelerde kolorektal kanser insidansı ve kolorektal
kanser kaynaklı ölümler ikinci sırada yer alırken, gelişmekte olan ülkelerde beşinci
sıradadır (Parkin ve ark., 2005; Center ve ark., 2009; Center ve ark., 2009b).
Kolorektal kanser insidansı coğrafik bölgeler ve etnik gruplar arasında önemli
farklılıklar gösterir. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda
ve Orta Avrupa yüksek indisans bölgeleridir. Bunun yanında Asya, Güney Amerika
ve Sub-Saharan Afrika düşük insidans bölgeleridir. Türkiye’de kolorektal kanser
kadın cinsiyette en sık görülen 2. kanser türü iken erkek cinsiyette 4. sıradadır.
Kolorektal kanser insidansının ülkelere göre farklı olması çevresel ve bölgesel
117
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
faktörlere kanserojenlere ve beslenmeye bağlanmaktadır (Parkin ve ark., 2005;
Center ve ark., 2009a; Center ve ark., 2009b). Düşük kolorektal kanser insidansına
sahip bölgelerden (örneğin Asya) batı ülkelerine göç eden insanlarda kolorektal
kanser riskinin artması, yaşam biçimi ile ilgili faktörlerin ve bölgesel beslenme
alışkanlıklarının önemli bir risk faktörü olabileceğini desteklemektedir (Marchand,
1999).
Kolorektal karsinogenezis sürecinde hücrelerin genomunun sürekli DNA’ya
zarar veren ajanlar ile karşılaştığı ve hücrenin genomik bütünlüğünün bozularak
kolorektal karsinogenezisin geliştiği gösterilmiştir (de la Chapelle, 2004; Markowitz
ve Bertagnolli, 2009; Akkız, 2009b). Bununla birlikte kolorektal karsinogenezis
sürecinde DNA onarım mekanizmalarının ve bu mekanizmalarda görev alan
genlerdeki kalıtsal mutasyonların önemleri yapılan çalışmalar ile gösterilmiştir (de la
Chapelle, 2004; Markowitz ve Bertagnolli, 2009; Akkız, 2009b). Kolorektal
kanserlerin gelişiminde rol alan genetik mekanizmaların ortaya konması gerek erken
tanının konması ve gerekse ileri dönemlerde prognozun (kanserin seyrinin)
belirlenmesi ve buna uygun ilave tedavilerin uygulanmasında moleküler birer
belirteç olarak kullanılmasını sağlayacaktır. Bu sebeplerden dolayı DNA-hasarı
kontrol noktası yolağının ve bu yolakta bulunan genlerde meydana gelen kalıtsal
(örneğin CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları) veya somatik
mutasyonların belirlenmesinin önemi bu karsinogenezis sürecinde artmaktadır.
Bu çalışmada patolojik olarak kolorektal kanser tanısı almış 210 hastanın hiç
birinde CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları saptanmamıştır.
Aynı şekilde herhangi bir kanser tanısı almamış sağlıklı 446 bireyde de bu kalıtsal
mutasyonlar bulunmamıştır. Bugüne kadar birçok araştırıcı tarafından CHEK2
I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının kolorektal kanser oluşumu
üzerine etkileri farklı populasyonlarda araştırılmıştır (Kilpivaara ve ark., 2003;
Lipton ve ark., 2003; Meijers-Heijboer ve ark., 2003; Cybulski ve ark., 2004b;
Sánchez de Abajo ve ark., 2005; de Jong ve ark., 2005a; Djureinovic ve ark., 2006;
Isinger ve ark., 2006; Kilpivaara ve ark., 2006; Weischer ve ark. 2007; Kleibl ve ark.,
2009; Suchy ve ark., 2009). CHEK2 1100delC mutasyonunun kolorektal kanser
üzerine bir etkisinin olmadığı yapılan araştırmaların büyük bir çoğunluğunda
118
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
görülmüştür (Kilpivaara ve ark., 2003; Lipton ve ark., 2003; Meijers-Heijboer ve
ark., 2003; Cybulski ve ark., 2004; Sánchez de Abajo ve ark., 2005; Djureinovic ve
ark., 2005; Isinger ve ark., 2006; Kilpivaara ve ark., 2006; Kleibl ve ark., 2009;
Suchy ve ark., 2009). Fakat bir çalışmada CHEK2 1100delC mutasyonunun
Danimarka populasyonunda kolorektal kanser oluşumunu artırdığı saptanmıştır
(Weischer ve ark., 2007). Yine bir başka çalışmada ailesel kolorektal kanser geçmişi
mevcut ve erken yaşta kolorektal kansere yakalanan hastalarda CHEK2 1100delC
mutasyonunun kolorektal kanser oluşumunu arttırdığı saptanmıştır (de Jong ve ark.,
2005a). Bizde çalışmamızda kolorektal kanserli hastalarda CHEK2 1100delC
mutasyonunu saptayamadık. Bu bulgularımız, kolorektal kanserli hastalarda CHEK2
1100delC mutasyonu saptayamayan önceki araştırıcıların sonuçları tarafından
desteklenmektedir.
CHEK2 I157T mutasyonunun kolorektal kanser oluşumu üzerindeki etkisini
araştıran tüm çalışmalarda I157T mutasyonunun kolorektal kanser oluşumunu
istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artırdığı saptanmıştır (Cybulski ve ark., 2004b;
Kilpivaara ve ark., 2006; Kleibl ve ark., 2009; Suchy ve ark., 2009). Bizim
çalışmamızda
kolorektal
kanserli
hastalarda
CHEK2
I157T
mutasyonu
saptayamadık. Bizim sonuçlarla bu araştırıcıların sonuçları arasındaki fark
populasyon farklılığından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, bizim çalışmamızdaki
hastalarda kolorektal kanserin gelişmesinin başka nedenlere dayandığı görüşündeyiz.
Bunun yanında CHEK2 IVS2 + 1 G>A mutasyonunun kolorektal kanser oluşumu
üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı yapılan 3 farklı araştırma ile gösterilmiştir
(Cybulski ve ark., 2004b; Kleibl ve ark., 2009; Suchy ve ark., 2009). Bu
araştırmalarda bizim sonuçlarımızı destekler yöndedir. Zira bizim hastalarımızda da
CHEK2 IVS2 + 1 G>A mutasyonu saptanmamıştır.
Ayrıca CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının farklı
populasyonlarda aynı kanser türünün oluşumu üzerine etkilerinin farklı olduğu
değişik araştırıcılar tarafından saptanmıştır (Martínez-Bouzas ve ark., 2007;
Weischer ve ark., 2008). Aynı kanser türü üzerine bu kalıtsal mutasyonların
etkilerinin populasyonlar arasındaki bu tip farklılıkları, bu kalıtsal mutasyonların
frekanslarının populasyonlar arasında farklılık göstermesinden kaynaklanabilir
119
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
(Çizelge 5.1.) (Antoni ve ark., 2007). Yapmış olduğumuz çalışmada 821 Türk
bireyde
bu
mutasyonların
saptanmamış
olması
bu
mutasyonların
Türk
populasyonununda çok az bir sıklıkta veya hiç bulmadığına işaret etmektedir. Bu
sebepler I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının Türk populasyonunda
kolorektal kanser oluşumuna katkılarının olmadığını açıklayabilir. Ayrıca bizim
çalışma grubunu oluşturan hastalarda CHEK2 geninde I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının bulunmamasına karşılık kolorektal kanser gelişmesinin
sebepleri aşağıda belirttiğimiz nedenlerden biri veya birkaçı olabilir.
Çizelge 5.1. Farklı Populasyonlarda CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC
Mutasyonlarının Sağlıklı Bireylerde Sıklıkları.
Populasyon
Hollanda
Finlandiya
Polanya
Almanya
Amerika
Avustralya
İsveç
Beyaz Rusya
Çek Cumhuriyeti
İtalya
Kanada
--: Veri yok
1100delC
1.3–1.6
1.1–1.4
0.2–0.25
0.15–0.25
0.3-0.4
0.14
0.6–1.0
-0.3
0.11
0.2
Mutasyon Sıklıkları (%)
I157T
IVS + 1 G>A
--5.5
-4.8
0.3
0.6
0-0.4
0.9
-----1.3
0.2
-------
Kolorektal kanserin etiyolojisinde çevresel faktörler, prekanseröz hastalıklar
(kolorektal polipler ve iltihabi barsak hastalıkları) ve genetik faktörler rol
oynamaktadır (Lin, 2009; Akkız, 2009a). Çevresel faktörler olarak özellikle yüksek
ısıda pişirilen kırmızı et, şeker ve yağ (kolesterol) oranı yönünden yüksek kalorili
beslenme alışkanlığı, lifsel içeriği olmayan beslenme alışkanlığı, kanserojenlere
temas, sigara, alkol, iyonize radyasyon, katkı maddeleri ve oksijen radikalleri
bildirilmektedir (Lin, 2009; Akkız, 2009a). Gıdalarda pişirme yöntemine bağlı olarak
oluşan heterosiklik aromatik aminler, polisiklik aromatik hidrokarbonlar ve saklama
amaçlı kullanılan nitrit, nitrat ve benzeri bileşiklerin kolorektal kanser riskini
120
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
arttırabileceği öne sürülmektedir (Lin, 2009; Rock, 1998; Akkız, 2009a).
Heterosiklik aromatik aminler ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar gıdaların
kızartma, ızgara, alev ve közde pişirilmesi sırasında oluşan genotoksik kimyasallardır
(Lin, 2009; Rock, 1998). Bu tür pişirme yöntemlerini tercih edenlerin 6.5 kat daha
fazla kolorektal kanser riskine sahip oldukları bildirilmektedir. Yağdan zengin ve
düşük lifli gıdaların kolondan geçiş sürelerinin uzun olması kanserojenlerle kolon
hücrelerinin uzun süre maruz kalmalarına neden olur ve bunun sonucunda da
kolorektal kanser oluşumu gerçekleşir (Giovannucci, 2002; Lin, 2009; Akkız,
2009a). Beslenme ile alınan yağ karaciğerde kolesterol ve safra asiti sentezini
artırmaktadır. Kolonda bulunan bakteriler bu bileşikleri sekonder safra asitlerine,
kolesterol metabolitlerine ve diğer toksik metabolitlere dönüştürürler. Hem safra
asitlerinin hem de serbest yağ asitlerinin kolon mukozasında hasar yaptıkları ve
kolon epitelinin proliferasyon kapasitesini artırdıkları belirlenmiştir (Huxley, 2007;
Akkız, 2009a).
Kolorektal kanserler hem kalıtsal (~%5) hem de sporadik (~%95) olarak
meydana gelmektedir (Lynch ve ark., 1993; Burt ve ark., 1995). Kalıtsal kolorektal
kanserlerin başlıca iki tipi vardır (Burt ve ark., 1995; Jo ve Chung, 2005; Akkız,
2009b). Bunlar ailesel adenomatöz polipozis (FAP) ve kalıtsal nonpolipozis
kolorektal kanserdir (HNPCC). Ailesel adenomatöz polipozis’in çok sayıda alt tipi
(gardner sendromu, turcot sendromu, peutz-jeghers sendromu, cowden sendromu)
vardır (Burt ve ark., 1995; Jo ve Chung, 2005; Akkız, 2009b). FAP sendromu ile
birlikte izlenen kolorektal kanserlerdeki mekanizma şu şekilde gerçekleşir; 5.
kromozomun uzun kolunda (5q21) bulunan APC tümör süpresör genine ait mutant
bir allel bir ebeveynden aktarılır. Heterozigot bireyin yabani-tip allelinde de meydana
gelen kayıp (heterozigotluk kaybı=LOH) ve somatik mutasyonlar sonucunda FAP
ilişkili kolorektal kanser gelişir. APC gen mutasyonlarının büyük çoğunluğu (>%90)
yanlış anlamlı veya çerçeve kayması mutasyonlarıdır. Ailesel adenomatöz polipozis
otozomal dominant kalıtım gösterir ve hemen hemen tüm vakalarda penetransı %100
olan bir hastalıktır. Radyografik ve makroskopik olarak bağırsakta normal
mukozanın çok hafif kabarıklarından büyük kitlelere kadar değişen yüzlerce iyi
huylu poliple (kolonun iç duvarından kaynaklanan ve barsak boşluğuna doğru
121
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
büyüyen anormal oluşum) seyreden bir durum söz konusudur (Burt ve ark., 1995;
Chung ve Rustgi, 2003; Lynch ve de la Chapelle, 2003; Jo ve Chung, 2005). Kalıtsal
kolon kanserlerinin ikinci tipi olan kalıtsal nonpolipozis kolorektal kanserin
(HNPCC) iki alt tipi vardır (Lynch I sendromu ve Lynch II sendromu) (Chung ve
Rustgi, 2003). Otozomal dominant kalıtım gösteren HNPCC, kolorektal kanser
gelişme yaşının erken olmasına ve kanserlerin çoğunlukla çıkan kolonda (sağ solon)
gelişmesine yol açar. Hatalı eşleşme tamiri (mismatch repair=MMR) genlerindeki
mutasyonlar bu hastalığın ortaya çıkmasında rol oynar (Lynch ve de la Chapelle,
2003; Chung ve Rustgi, 2003; Jo ve Chung, 2005). HNPCC gelişen ailelerin %1560’ında ikinci kromozomda bulunan (2p16) hMSH2 (human MutS protein homolog
2, =insan MutS protein homologu 2) ve üçüncü kromozomda bulunan (3p21)
hMLH1 (human MutL protein homolog 1, =insan MutL protein homologu 1) hatalı
eşleşme tamiri genlerinde kalıtsal mutasyonlar saptanmıştır. HNPCC gelişen
hastalarda birçok MMR geninde [hPMS1 (human postmeiotic segregation increased
1, =insanda mayoz bölünmeden sonra ayrılmada artan 1), hPMS2 (human
postmeiotic segregation increased 2, = insanda mayoz bölünmeden sonra ayrılmada
artan 2) ve hMSH6 (human mutS homolog 6, =insan mutS homolog 6)] gibi daha az
sıklıkta bulunan kalıtsal mutasyonlar da bildirilmiştir (Lynch ve de la Chapelle,
2003; Chung ve Rustgi, 2003; Jo ve Chung, 2005; Akkız, 2009b).
Kolorektal karsinogenezis oldukça kompleks ve çok basamaklı bir süreçtir
(de la Chapelle, 2004; Markowitz ve Bertagnolli, 2009; Akkız, 2009b). Kolorektal
kanserin mekanizmasına ışık tutan en önemli özelliklerden birisi bu tümörlerin
uzunca bir premalign (kanser öncesi) aşamadan sonra adenomalardan (benign
neoplazi=iyi huylu tümör) geliştiğinin anlaşılmasıdır. Bu süreç onkogen ve tümör
süpresör genlerde meydana gelen ardışık mutasyonlar sonucu kolonik lezyondan
adenomatöz polipe ve adenomatöz polipten malign tümöre doğru bir gidişin
olduğunu gösterir ve bu durum Volgelstein’in adenoma-karsinoma dizisi olarak
bilinir (Şekil 5.1.) (Vogelstein ve ark., 1988; de la Chapelle, 2004; Markowitz ve
Bertagnolli, 2009; Akkız, 2009b;). Bununla birlikte kolorektal kanserin moleküler
genetik çalışmalarından kolorektal kanserin patogenezinin çok basamaklı bir süreç
olduğu belirlenmiştir. En az 5 genin sırasıyla dahil edilebileceği bir süreç olduğu
122
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
saptanmıştır. Başlangıçta 5. kromozomdaki (5q21) hem APC (adenomatosis
polyposis coli) hem de MCC (mutated in colorectal cancers) genlerinde mutasyonlar
gelişir ve daha sonra bunlara 12. kromozomun kısa kolunun (12p12) üzerindeki Kras onkogen, 18. kromozomun uzun kolunda (18q21) bulunan DCC (deleted in
colorectal carcinoma) ve 17. kromozomun kısa kolunda (17p12) lokalize olmuş p53
tümör süpressör gen mutasyonları eklenerek kolorektal karsinogenezis gelişir. Bu
mutasyonlara gen metilasyonları ile mikrosatellit instabilitesi de dahil olabilir (de la
Chapelle, 2004; Söreide ve ark., 2006; Markowitz ve Bertagnolli, 2009; Akkız,
2009b).
Metastaz
APC
Normal
adenoma
K-ras
DCC/Smad4
Orta
adenoma
Erken
adenoma
BAX
p53
Geç
adenoma
IGF-IIR
Karsinoma
TGF-βRII
Şekil 5.1. Kolorektal Kanser Gelişiminde Adenom-Karsinom Geçişine Eşlik Eden
Değişiklikler. Kolorektal kanserlerdeki mekanizma şu şekilde gerçekleşir;
5. kromozomun uzun kolunda (5q21) bulunan APC geninde meydana
gelen anlamsız mutasyonlar ve çerçeve kayması sonucu normal adenoma
erken adenomaya ilerler. Hiperproliferatif özellikte bulunan ve DNA
metilasyon kayıpları ve mikrosatellit instabilitenin (BAX, IGR-IIR, TGFβRII) meydana geldiği erken adenomada 12. kromozomun kısa kolunda
bulunan (12p12) K-ras onkogenindeki mutasyonlar erken adenomu orta
adenoma ilerletir. 18. kromozomun uzun kolunda bulunan DCC (18q21)
ve SMAD4 (18q21) tümör süpresör genlerdeki mutasyonlar ile geç
adenoma gelişir. Geç adenomada meydana gelen p53 (17p12)
mutasyonları ile kolorektal kanser gelişmiş olur (Söreide ve ark., 2006).
123
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
Kolorektal kanser üç farklı mekanizma ile de gelişebilir; kromozomal
instabilite mekanizması, mikrosatellit instabilite mekanizması ve epigenetik bir
mekanizma olan metilasyondur (de la Chapelle, 2004; Söreide ve ark., 2006;
Markowitz ve Bertagnolli, 2009; Akkız, 2009b;). Kolorektal kanserde genetik
değişikliklerin sıklığının oldukça yüksek olmasının en önemli nedeni kolorektal
karsinogenezisin uzun bir sürede tamamlanmasıdır.
Kromozomal instabilite kolorektal karsinogeneziste dominant mekanizmadır.
Kolorektal kanserlerin %60-%80’inde bu durum görülür ve genomda bir çok bölgede
allel kayıpları ve kazanımları, kromozomal amplifikasyonlar ve translokasyonlar ile
karakterize edilirler. Kromozomal instabilite yolağında genetik değişikliklerin en sık
gözlendiği başlıca lokuslar şunlardır: APC geninin bulunduğu 5q21; COX-2 geninin
bulunduğu 1q25; p53 geninin bulunduğu 17p12; SMAD2 (mothers against
decapentaplegic homolog 2, =decapentaplegic karşıtı anneler homolog 2), SMAD4
(mothers against decapentaplegic homolog 4, =decapentaplegic karşıtı anneler
homolog 2) ve DCC genlerinin bulunduğu 18q21; K-ras genin bulunduğu 12p21 ve
β-katenin genin bulunduğu 3q21’ir lokuslardır (de la Chapelle, 2004; Söreide ve ark.,
2006; Markowitz ve Bertagnolli, 2009; Akkız, 2009b;).
Mikrosatellit instabilitesi genomda tekrarlanan DNA dizilerinin sayılarında
artış veya azalış ile tanımlanmaktadır (Söreide ve ark., 2006; Akkız, 2009b).
Mikrosatellit DNA 1–9 baz çiftlik, ardışık olarak tekrarlanan birimlerden oluşmuş
DNA
sıralarıdır.
Genomda
yaklaşık
yarım
milyon
mikrosatellit
lokusu
bulunmaktadır. Mikrosatellitler tüm genom boyunca dağılmışlardır, ancak genellikle
kodlanmayan bölgelerde lokalize olmuşlardır. Mikrosatellit instabilitesi, hatalı
eşleşme tamir (mismatch repair=MMR) genlerinin (hMSH2, hMLH1, hPMS2 ve
hMSH6) inaktivasyonu sonucu gelişmektedir (Söreide ve ark., 2006; Akkız, 2009b).
DNA MMR proteinleri DNA replikasyonu sırasında ortaya çıkan küçük dizilim
hatalarını tanıyarak düzeltirler. Bu genlerde meydana gelen inaktivasyon sonucunda
mikrosatellitlerin bulunduğu bölgelerde yer alan genlerde DNA sıra hataları oluşur.
Kolorektal kanserde bu sıra hataları, kritik öneme sahip büyüme ve regülasyon
genlerinde [TGFβRII (Transforming growth factor, beta receptor II, =dönüştürücü
büyüme faktörü, beta reseptör II), BAX (BCL2-associated X protein, =B hücre
124
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
lenfoma 2-ilişkili X protein), IGF-IIR (insulin-like growth factor 2 receptor,
=insüline-benzer büyüme faktörü 2 reseptör), hMSH6, hMSH3 ve PTEN] ortaya
çıkar ve bunun sonucunda da kolorektal kanser meydana gelir (Söreide ve ark., 2006;
Akkız, 2009b).
Kolorektal karsinogeneziste yeni tanımlanan bir epigenetik mekanizma olan
CpG nükleotid adalarının metilenmesidir (CIMP). CpG adaları memelilerdeki
genlerin promoterlerinin yaklaşık %40’ında bulunmaktadır ve yaklaşık olarak 3001000 baz çiftlik uzunlukta olup %50’lik bir oranda CG nükleotidlerinden meydana
gelir. CIMP, çok sayıda fonksiyonel öneme sahip genlerin promoter bölgelerinin
metilasyonu sonucu gelişir ve genlerin transkripsiyonel olarak susturulmasına yol
açar. Kolorektal karsinogeneziste CIMP ile bir çok genin [p16, THBS1
(thrombospondin 1), MGMT (O-6-methylguanine-DNA methyltransferase, =O-6metilguanin-DNA metiltransferaz) ve hMLH1] inaktive olduğu gösterilmiştir
(Söreide ve ark., 2006; Akkız, 2009b).
Yukarıda
anlatılan
genetik
anormallikler
sonucunda
kolorektal
karsinogeneziste beş önemli hücresel iletişim yolağının [Adenomatöz Poliposis Coli
(APC)/β-katenin, DNA hatalı eşleşme tamir, Transforming Growth Faktör-β/SMAD,
Mitojen Aktivasyon Protein Kinaz (MAPK) ve p53 yolağı] bozulduğu gösterilmiştir
(Akkız, 2009b)
Yukarıda anlatıldığı gibi kolorektal karsinogeneziste çevresel ve genetiksel
risk faktörleri önemli rol oynamaktadırlar. Bizim kolorektal kanserli hastalarda
CHEK2 geninde I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları saptanamamıştır.
Ancak kolorektal karsinogenezise katkısı bulunan APC, hMSH2 ve hMLH1 gibi
genlerde daha önce belirlenen kalıtsal mutasyonların, diğer başka aday genlerde
bulunan kalıtsal mutasyonların ve bunun yanında somatik olarak gelişen genetik ve
epigenetik anormalliklerin bizim çalıştığımız hastalarda kolorektal kanser gelişimine
neden olabileceği görüşündeyiz. Bu yüzden APC, hMSH2 ve hMLH1 genlerindeki
kalıtsal mutasyonların ve kolorektal karsinoma için fonksiyonel öneme sahip başka
aday genlerdeki kalıtsal mutasyonların, bunun yanında kolorektal karsinogenezise
katkıda bulunabilecek somatik olarak gelişen genetik ve epigenetik anormalliklerin
araştırılması gerekmektedir. Çünkü toplum içerisinde genin işlevini veya ifadesini
125
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
bozan böylece kansere yakalanma riskini artıran kalıtsal mutasyonların belirlenmesi
ve populasyonlarda sıklıklarının araştırılması ve kolorektal karsinogenezis ile
ilişkisinin anlaşılması tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve önceden önleyici
tedbirlerin alınması bakımından oldukça önemlidir.
5.2. CHEK2 Mutasyonlarının Türk Populasyonununda Hepatoselüler Kanser
Oluşumu Üzerine Etkileri
Histolojik olarak primer karaciğer kanserleri farklı alt türlere ayrılmaktadır.
Bu alt türler hepatoselüler karsinoma (HSK), intrahepatik safra yolları kanseri
(kolanjiokarsinoma), safra yolları kistadenokarsinomu ve hepatoblastomadır (Farazi
ve DePinho, 2006). HSK hepatositlerden köken alır ve primer karaciğer kanserlerinin
%85-90’ını oluşturmaktadır (El-Serag ve Rudolph, 2007; Dragani, 2010). HSK
dünya genelinde beşinci sıklıkta görülen kanser türüdür ve kanser nedenli ölümlerde
üçüncü sırayı almaktadır (El-Serag ve Rudolph, 2007). Yıllık olarak 620000’den
daha fazla sayıda bireye HSK tanısı (bir yılda yeni tanı alanların sayısı) konulmakla
birlikte, HSK yıllık olarak 600000’den fazla kişinin bu nedenle ölümüne yol açar
(Schütte ve ark., 2009). Hepatoselüler kanser gerek insidansı gerekse risk faktörleri
açısından belirgin coğrafik farklılıklar göstermektedir. HSK insidansı bakımından
dünya üç bölgeye (yüksek, orta ve düşük) ayrılmaktır (El-Serag ve Rudolph, 2007).
HSK insidansı özellikle hepatit B virüs (HBV) enfeksiyonunun endemik olduğu SubSaharan Afrika (Sahara çölünün güneyinde yer alan ülkeler) ve Doğu Asya’da (Çin,
Tayvan ve Singapur) oldukça yüksektir (yıllık oran 120 olgu/ 100000 kişi). Japonya,
Yunanistan, İtalya, Güney Pasifik adaları, Batı Avrupa ve Türkiye’de HSK insidansı
orta derecededir (yıllık oran 10-20 olgu/100000 kişi). Kuzey Avrupa ve Amerika
Birleşik Devletleri düşük insidans bölgeleridir (yıllık oran 5 olgu/100000 kişi) (ElSerag ve Rudolph, 2007).
Çevresel
faktörler
ile
kalıtsal
faktörlerin
indüklediği
heptoselüler
karsinogenezis sürecinde hepatosit hücresinin genomu sürekli DNA’ya zarar veren
ajanlar ile karşılaşır ve hücrenin genomik bütünlüğü bozulur sonuç olarak
hepatoselüler karsinoma gelişir (Farazi ve DePinho, 2006). Bu sebeplerden dolayı
126
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
DNA-hasarı kontrol noktası yolağının ve bu yolakta bulunan genlerde meydana
gelen kalıtsal (örneğin CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları)
veya somatik mutasyonların önemi bu karsinogenezis sürecinde artmaktadır. Bu
çalışmada klinik, laboratuvar, radyolojik ve patolojik bulguları ile hepatoselüler
kanser tanısı konmuş 165 hastanın hiç birinde CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonları saptanmamıştır. Aynı şekilde herhangi bir kanser tanısı
konulmamış sağlıklı 446 bireyde de bu kalıtsal mutasyonlar bulunmamıştır. Şimdiye
kadar CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının hepatoselüler
kanser oluşumu üzerine etkileri araştırılmamıştır.
1998 yılında insan CHEK2 geninin klonlanması ve DNA-hasarı kontrol
noktası ile ilişkisinin belirlenmesinden sonra hem sporadik hem de ailesel
(herediter=kalıtsal) insan kanserlerinde CHEK2 mutasyonları araştırılmıştır. CHEK2
I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının etkileri farklı populasyonlarda
ve farklı kanser türlerinde (akciğer, beyin, böbrek, gırtlak, kolorektal, Li-Fraumeni,
meme, melanoma, mesane, ovaryum, özefagus, pankreas, prostat, rahim, tiroit ve üst
solumun kanseri) araştırılmıştır (Seppälä ve ark., 2003; Cybulski ve ark., 2004b;
Thompson ve ark., 2006; Brennan ve ark., 2007). Bu araştırmalarda sağlıklı bireyler
ile ailesel kanser öyküsü olan veya sporadik kanser gelişen hastalarda mutasyon
sıklıkları karşılaştırılarak kanser oluşumu üzerine etkiler belirlenmiştir. CHEK2
I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının belli bir kanser türünün
oluşumu üzerinde belirgin bir etkisi var iken farklı bir kanser türü için aynı durumun
söz konusu olmadığı saptanmıştır (Cybulski ve ark., 2004b). Buna ek olarak aynı tür
kanser oluşumu üzerine aynı CHEK2 mutasyonunun farklı populasyonlarda farklı
etkileri olduğu saptanmıştır (Martínez-Bouzas ve ark., 2007; Weischer ve ark.,
2008). CHEK2 1100delC mutasyonun meme kanseri oluşumu üzerine etkisi farklı
populasyonlarda ve bir ülkeden diğer ülkeye anlamlı farklılıklar gösterdiği yapılan
çalışmalar ile gösterilmiştir (Martinez-Bouzas ve ark., 2007; Weischer ve ark., 2008).
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığı Kuzey ve Batı Avrupa’da ayrıca Rusya’da
en fazla, fakat Güney Avrupa, Güney Amerika ve Asya’da çok az bir sıklıkta
belirlenmiştir. Meme kanserli hastalarda 1100delC mutasyonunun sıklığı Avrupa
ülkelerinde de kuzeyden güneye gidildikçe azalmaktadır (Şekil 5.2.) Populasyon
127
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
farklılıkları, en belirgin şeklinde CHEK2 1100delC mutasyonunun meme kanseri
oluşumu üzerine etkisiyle ilgili olarak yapılan araştırmalarda görülmektedir (Çizelge
5.2.)
% 3.1
% 2.7
% 3.6
% 1.2
% 1.6
Bask Bölgesi
% 0.21
% 0.38
% 0.93
% 0.1
%0
Şekil 5.2. Avrupa Kökenli Meme Kanserli Hastalarda CHEK2 1100delC
Mutasyonunun Sıklığı.
128
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
Çizelge 5.2. Farklı Populasyonlardan Meme Kanserli ve Kontrol Bireylerinde
CHEK2 1100delC Mutasyonunun Sıklığı.
Mutasyon Sıklığı %
Bayan Meme Kanserli
Kontrol (n)
Hastalar (n)
% 2.8 (212)
% 11.4 (237)b, c
Hollanda
% 1.3 (460)
% 2.5 (79)b, c
% 1.6 (184)
% 3.8 (1706)a
% 1.4 (1885)
% 5.5 (507)b, c
Finlandiya
% 1.1 (447)
% 2.9 (464)
Danimarka
% 0.5 (4643)
% 1.2 (1088)a, d
Rusya
% 0.2 (448)
% 5.2 (155)e
-% 4.0 (380)b, c
% 0.5 (1315)
% 1.6 (516)b, c
Almanya
% 0.7 (651)
% 1.4 (71)b, c
-% 2.3 (86)f
% 0.25 (401)
1.1% (985)a
Çek Cumhuriyeti
% 0.3 (730)
% 0.3 (358)b, c
Bask Bölgesi
% 0.0 (120)
% 0.9 (214)a, d
İspanya
% 0.0 (400)
% 0.0 (400)b, c
İtalya
% 0.0 (334)
% 0.1 (939)b
İngiltere
% 0.0 (300)
% 4.0 (68)b, d
Amerika
% 0.5 (859)
% 1.1 (829)b, d
Amerika (New York)
% 0.4 (569)
% 0.0 (67)b, c
Amerika (Kaliforniya )
-% 0.4 (1112)a, d
Kanada
% 0.2 (496)
% 1.4 (1199)a, d
-% 0.6 (300)b, c
Avustralya
% 0.14 (736)
% 0.7 (1474)a
Aşkenazi Yahudileri
% 0.3 (1096)
% 3.0 (33)b, c
% 0.0 (196)b, c
Şili
% 0.0 (1024)
a
Ailesel meme kanseri hikayesi olmayan meme kanserli hastalar
b
Ailesel meme kanseri hikayesi olan meme kanserli hastalar
c
BRCA1/2 mutasyonları saptanmayan meme kanserli hastalar
d
BRCA1/2 mutasyonları araştırılmayan meme kanserli hastalar
e
Her iki memede de meme kanseri gelişen meme kanserli hastalar
f
Meme kanserine erken yaşta yakalanan meme kanserli hastalar
Populasyon
CHEK2 1100delC ve I157T mutasyonlarının kansere yatkınlık açısından
ılımlı derece penetrans (bir gen ya da gen grubunun oluşturması beklenen fenotipin
bireyler arasında %0-100 arasında değişen görülme sıklığı) etkilerinin olduğu
saptanarak prostat ve meme kanseri oluşumunu artırdığı gösterilmiştir (Meijers-
129
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
Heijboer ve ark., 2002; Vahteristo ve ark., 2002; Oldenburg ve ark. 2003; Seppälä ve
ark., 2003; Kilpivaara ve ark., 2004; Cybulski ve ark., 2004b; Górski ve ark., 2005;
Cybulski ve ark., 2006a). Fakat birçok çalışmada da CHEK2 1100delC
mutasyonunun meme kanseri oluşumu üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı da
belirlenmiştir (Mateus Pereira ve ark., 2004; Friedrichsen ve ark., 2004; Baeyens ve
ark., 2005; Kleibl ve ark., 2005; Rashid ve ark., 2005; Einarsdóttir ve ark., 2006).
Bununla birlikte, 1100delC ve I157T mutasyonlarının diğer genler (BRCA1, BRCA2
ve p53 gibi) veya faktörler (DNA’ya zarar veren kimyasallar ve ışınlar gibi) ile
sinerjik etkileşimleri sonucu kanser oluşumunun artış gösterdiği bildirilmiştir
(Meijers-Heijboer ve ark., 2002; Vahteristo ve ark., 2002; Oldenburg ve ark. 2003;
Friedrichsen ve ark., 2004; CHEK2 Meme Kanseri Vaka-Kontrol Konsorsiyumu,
2004). Örneğin, CHEK2 1100delC mutasyonu birinci derece akrabalarında meme
kanseri gelişen veya ailesel meme kanseri öyküsü bulunan meme kanserli hastalarda
daha fazla sıklıkta bulunmuştur. Buna ek olarak, meme kanserine yakalanma yaşının
CHEK2 1100delC mutasyonu bulunan hastalarda, bu mutasyonu bulundurmayanlara
oranla daha düşük olduğu belirlenmiştir (Vahteristo ve ark., 2002; Friedrichsen ve
ark., 2004; CHEK2 Meme Kanseri Vaka-Kontrol Konsorsiyumu, 2004; Górski ve
ark., 2005). CHEK2 1100delC mutasyonunu bulunduran meme kanserli hastalarda
ikinci memede de meme kanseri oluşumunun artış gösterdiği belirlenmiştir
(Vahteristo ve ark., 2002; Broeks ve ark., 2004; de Bock ve ark., 2004; Kilpivaara ve
ark., 2005; Schmidt ve ark., 2007). Birinci memede meme kanseri geliştikten sonra
radyasyon tedavisi alan hastalarda ikinci memede de meme kanseri gelişenlerde
CHEK2 1100delC mutasyonunun sıklığının yüksek olduğu saptanmıştır (Broeks ve
ark., 2004). Buna ek olarak CHEK2 1100delC mutasyonunu bulunduranların
mamografik olmayan X ışınına maruz kalanlarda da meme kanseri oluşumunun artış
gösterdiği bildirilmiştir (Bernstein ve ark., 2006). Bu veriler, CHEK2 1100delC
mutasyonunu bulunduran bireylerde iyonize radyasyon gibi çevresel DNA-hasarı
meydana getiren faktörlerin kanser oluşumunu artırdığına işaret etmektedir. Tüm bu
bulgular, CHEK2’nin diğer genler veya faktörler ile sinerjik etkileşim içinde
olduğunu ve çok sayıda organ kanseri için kanser yatkınlık geni olduğu hipotezi ile
uyumludur.
130
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
I157T mutasyonunun yumurtalık, kolorektal, böbrek, tiroit, mesane kanseri
ve lösemi oluşumunu artırdığı gösterilmiştir (Cybulski ve ark., 2004b; SzymanskaPasternak ve ark., 2006; Kilpivaara ve ark., 2006; Rudd ve ark., 2006; Złowocka ve
ark., 2008). Bununla birlikte CHEK2 I157T mutasyonunun gırtlak ve akciğer kanseri
oluşumunu azalttığı belirlenmiştir (Cybulski ve ark., 2008). Pankreas ve rahim
kanseri oluşumu ile CHEK2 I157T mutasyonu arasında herhangi bir ilişkinin
olmadığı saptanmıştır (Bartsch ve ark., 2006; Konstantinova ve ark., 2008).
CHEK2 IVS2 + 1G>A mutasyonunun meme, prostat ve tiroit kanseri
oluşumunu artırdığı bildirilmiştir (Dong ve ark., 2003; Cybulski ve ark., 2004a;
Cybulski ve ark., 2004b; Górski ve ark., 2005). Böbrek, kolorektal ve ovaryum
kanserlerinin oluşumu üzerine IVS2 + 1G> A mutasyonunun bir etkisinin olmadığı
gösterilmiştir (Cybulski ve ark., 2004b; Suchy ve ark., 2009; Suspitsin ve ark., 2009).
Bizim yaptığımız çalışmada hepatoselüler kanserli hiçbir hasta ve sağlıklı
bireylerden oluşan kontrol grubunda CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC
mutasyonlarının saptanmaması ve bu kalıtsal mutasyonların Türk populasyonunda
hepatoselüler kanser oluşumunu üzerine bir etkilerinin olmaması populasyon
farklılığından kaynaklanmış olabilir. Çünkü CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının farklı populasyonlarda aynı kanser türünün oluşumu
üzerine etkilerinin farklı olduğu önceki çalışmalar ile gösterilmiştir (Weischer ve
ark., 2008; Martínez-Bouzas ve ark., 2007). Aynı kanser türü üzerine bu kalıtsal
mutasyonların etkilerinin populasyonlar arasındaki bu tip farklılıkları, bu kalıtsal
mutasyonların frekanslarının populasyonlar arasında farklılık göstermesinden
kaynaklanabilir. Çünkü farklı populasyonlardan olan sağlıklı bireylerde CHEK2
I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının sıklıklarının farklı olduğu
saptanmıştır (Çizelge 5.1.) (Antoni ve ark., 2007). Bu yüzden bu kalıtsal
mutasyonların hepatoselüler karsinogenezis üzerine etkilerinin daha net bir şekilde
belirlenmesi için bu mutasyonların frekanslarının yüksek olduğu
hepatoselüler
kanserin
endemik
olduğu
populasyonlarda
da
ve/veya
araştırılması
gerekmektedir.
Bununla birlikte CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının
hepatoselüler karsinogenezis sürecine herhangi bir katkıları olmayabilir. Çünkü
131
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının farklı kanser türlerinin
oluşumu üzerine etkilerinin de farklı olduğu gösterilmiştir (Cybulski ve ark., 2004b).
Örneğin CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının meme, prostat,
kolorektal kanser oluşumunu artırmış iken pankreas, rahim, özefagus kanser
türlerinin oluşumu üzerine bu mutasyonların etkilerinin olmadığı belirlenmiştir
(Cybulski ve ark., 2004b). Aynı durum hepatoselüler karsinogenezis içinde geçerli
olabilir. Ayrıca bizim çalışmamızda CHEK2 geninde I157T, IVS2 + 1 G>A ve
1100delC mutasyonlarının bulunmamasına karşılık hepatoselüler kanser gelişmesinin
sebebi aşağıda belirteceğimiz nedenlerden biri veya birkaçı olabilir.
HSK’nın patogenezinde rol oynayan major risk faktörleri olarak kronik
hepatit B, C ve D virüs enfeksiyonları, toksinler (alkol, aflatoksin B1), ilaçlar
(anabolik steroidler) ve metabolik karaciğer hastalıkları [alfa-1 antitripsin eksiliği, tip
1 glikojen depo hastalığı (Von Gierke’s hastalığı), hemokromatozis, akut intermitant
porfiria, porfiria kutanea tarda ve tip 1 tirozinemi] tanımlanmıştır (Farazi ve
DePinho, 2006; El-Serag ve Rudolph, 2007; Dragani, 2010). HSK’nın gelişmesinde
rol oynayan bir diğer major risk faktörü ise karaciğer sirozudur. HSK’ların %70-90’ı
sirotik karaciğerde gelişmektedir (Farazi ve DePinho, 2006; El-Serag ve Rudolph,
2007). Ayrıca, obezitenin epidemik hale gelmesi, tip II diyabet ve insülin direnci
insidansının artması, alkolik olmayan karaciğer yağlanmasının (NASH) giderek
yaygınlaşması HSK patogenezinde rol oynayan en önemli risk faktörlerinden biri
olan
karaciğer
sirozunun
gelişmesine
neden olarak
HSK’nın
oluşumunu
artırmaktadırlar (Schütte ve ark., 2009). Bizim hastaların %83.4’ünde hepatit B ve
hepatit C virüs enfeksiyonu vardır. Ayrıca %80.6’sında ise siroz gelişmiştir. Bu
durumda bizim hastalarda HSK gelişmesinin ana nedeni bu sebepler olabilir. Geriye
kalan %20’sinde ise CHEK2 mutasyonlarının dışında kalıtsal nedenler olabilir. Aynı
durum virüs enfeksiyonlu hastalar içinde söz konusu olabilir.
Alfa-1 antitripsin eksiliği otozomal resesif kalıtım özelliği gösteren bir
hastalıktır. Bu hastalığa 14. kromozomun uzun kolunda (14q32.1) bulunan
SERPINA1 [serpin peptidase inhibitor, clade A (alpha-1 antiproteinase, antitrypsin),
member 1] geninde meydana gelen çok sayıdaki mutasyonlar neden olur (Fairbanks
ve Tavill, 2008). Tip 1 glikojen depo hastalığına glukoz-6-fosfotaz enziminin
132
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
bozulmuş aktivitesi neden olur ve karaciğerde aşırı miktarda glikojen birikir. Bu
hastalığın iki alt tip vardır (tip Ia ve tip Ib). Her iki alt tip hastalık otozomal resesif
kalıtım özelliği gösterir. Tip Ia’da 17. kromozomda bulunan glukoz-6-fosfotaz
(G6PC) geninde meydana gelen kalıtsal mutasyonlar glukoz-6-fosfotaz enziminin
aktivitesini tamamen ortadan kaldırır. Tip Ib’de 11. kromozomda bulunan glukoz-6fosfotaz translokaz (SLC37A4) geninde meydana gelen kalıtsal mutasyonlar
endoplazmik retikulum membranında glukoz-6-fosfotaz translokaz enzim eksikliğine
neden olur (Janecke ve ark. 2001). Hemokromatozis otozomal resesif kalıtım
gösteren ve karaciğerde aşırı miktarda demir birikmesine neden olan bir hastalıktır.
Hemokromatozis hastalığına 6. kromozomda (6p21.3) bulunan hemokromatozis
(HFE) geninde meydana gelen kalıtsal mutasyonlar neden olur (Alexander ve
Kowdley, 2009). Hepatik porfiria hastalığı “hem” gruplarının biyosentez yolağındaki
hasarlardan meydana gelen kalıtsal bir hastalıktır. Akut intermitant porfiria hastalığı
otozomal dominant kalıtım gösterir bu hastalığa 11. kromozomda (11q23.3) bulunan
hidroksimetilbilane sentetaz (porfobilinojen deaminaz) (HMBS) genin kodlanan ve
kodlanmayan bölgelerinde meydana gelen çok sayıdaki mutasyonlar neden
olmaktadır. Porfiria kutanea tarda hastalığına 1. kromozomda (1p34) bulunan
üroporfinojen dekarboksilaz (UROD) geninde meydana gelen çok sayıdaki kalıtsal
yanlış anlamlı veya insersiyon/delesyon şeklindeki mutasyonlar neden olmaktadır.
Bu hastalık otozomal dominat kalıtım özelliği gösterir (Andant ve ark., 2000;
Aarsand ve ark., 2009). Tip 1 tirozinemi hastalığı tirozin aminoasidinin yıkımından
sorumlu fumaril asetoasetat hidrolaz enzimini kodlayan 15. kromozomda (15q23q25) bulunan gende meydana gelen kalıtsal mutasyonlar sonucu oluşur. Tip 1
tirozinemi hastalığı fumaril asetoasetat hidrolaz enziminin eksikliğinden dolayı
tirozin aminoasitinin katabolik reaksiyonunun ara ürünlerinin karaciğerde birikmesi
sonucunda karaciğerde hasarlar meydana getirerek akut hepatik bozukluğa, karaciğer
sirozuna ve HSK’ya neden olur (Scott, 2006).
Alfa-1 antitripsin eksiliği, tip 1 glikojen depo hastalığı (Von Gierke’s
hastalığı), hemokromatozis, akut intermitant porfiria, porfiria kutanea tarda ve aynı
zamanda tip 1 tirozinemi gibi çok az bir sıklıkta bulunan monogenik sendromlar ile
poligenik özellik gösteren birçok hastalık (otoimmün hepatit, tip 2 diyabet,
133
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
hipotiroidizm ve alkolik olmayan karaciğer yağlanması) hepatoselüler kanser
oluşumunu artırmaktadır. Monogenik veya poligenik bu hastalıkların oluşmasına gen
veya genlerde meydana gelen kalıtsal mutasyonlar neden olmakta ve sonuç olarak
karaciğer hasarı (siroz) ve hepatoselüler karsinoma gelişmektedir (Şekil 5.3.)
(Dragani, 2010).
Tip 1 tirozinemi
(15q23-q25)
Hemokromatozis
(6p21.3)
Alfa-1 antitripsin
(14q32.1)
Siroz
Porfiryalar
(1p34) (11q23.3)
Tümöre ilerleme
HSK
NASH
Otoimmün Hepatit
Tip 2 Diyabet
Şekil 5.3. Genetik Anormallikler Sonucu Oluşan Monogenik ve Poligenik
Sendromlar İle Hepatoselüler Kanser Oluşumu Arasındaki İlişki.
Monogenik veya poligenik mutasyonlar ve/veya polimorfizmler sonucu
oluşan sendromlar karaciğer hasarı ve nekrozuna (hücre ölümü) neden
olarak karaciğer sirozunu meydana getirir. Karaciğer sirozu
hepatositlerde somatik mutasyonların ve genetik hasarın oluşmasına
ve/veya artmasına neden olarak hepatoselüler karsinoma oluşumuna
katkıda bulunur (Dragani, 2010).
Hepatoselüler karsinogenezis oldukça kompleks ve çok basamaklı bir
süreçtir. Kronik hepatit B (HBV), kronik hepatit C (HCV) virüs enfeksiyonları,
kronik alkolizm ve diğer etiyolojik (hastalık etkeni) faktörler kronik hepatit ve
karaciğer sirozuna neden olan sürekli hepatosit hasarına, reaktif oksijen türlerinin
artmasına, doku inflamasyonuna (iltihap) ve rejenerasyonuna bunların sonucunda da
hücrede gelişen genetik ve
epigenetik değişiklikler
yoluyla hepatoselüler
karsinogenezise katkıda bulunurlar (Şekil 5.4.) (Farazi ve DePinho, 2006; Akkız,
2007; Yam ve ark., 2010). Bununla birlikte etiyolojik farktörlerin direkt etkileri de
(HBV virüsünün genoma entegrasyonu, viral onkogenler ile viral proteinlerin
onkogenik etkileri gibi) hepatoselüler karsinogenezisi tetikler (Pang ve Poon, 2007;
134
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
Akkız, 2007). Etiyolojik faktörün farklılığına bağlı olarak hepatosit hücresinde
görülen genetik ve epigenetik değişikliklerin oldukça farklı olduğu gösterilmiştir
(Farazi ve DePinho, 2006; Akkız, 2007; El-Serag ve Rudolph, 2007). HSK’da
görülen genetik anormalikler şu şekilde sıralanabilir: allel kayıpları, kromozomal
değişiklikler,
somatik gen mutasyonları,
belirli genlerin ekspresyonlarında
değişiklikler, DNA amplifikasyonları/delesyonları ve epigenetik değişiklikler (Llovet
ve Bruix, 2008).
Kronik HBV/HCV İnfeksiyonu
Kronik Alkolizm
Diğer etiyolojik faktörler
Kronik hepatit ve Karaciğer sirozu
Erken evre
Displazik nodül
Genetik ve epigenetik
(pre-kanseröz lezyon)
değişiklikler
Geç evre
Displazik nodül
(pre-kanseröz lezyon)
Hepatoselüler karsinoma (HSK)
Tümörün yayılımı (metastaz)
Şekil 5.4. Hepatoselüler Karsinogenezisin Oldukça Kompleks ve Çok Basamaklı
Süreci. HSK vakalarının büyük çoğunluğu kronik hepatit ve/veya siroz
zemininde gelişmektedir. Displazik (düzensiz doku oluşumu) nodüller
hepatoselüler karsinogeneziste pre-kanseröz lezyonlardır ve sirotik
zeminde ortaya çıkmaktadırlar. Hepatoselüler karsinogenezis sürecinde
genetik ve epigenetik değişiklikler hücrede birikmektedirler. (Yam ve
ark., 2010)
135
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
Hepatoselüler karsinogeneziste rol oynayan bir çok aday gen belirlenmiştir.
Bu genler c-myc (8q), Siklin A2 (4q), retinoblastoma 1 (Rb1) (13q), axis inhibition
protein 1 (=eksen engelleyici protein 1) (AXIN1) (16p), p53 (17p), cyclin-dependent
kinase inhibitor 2A (=siklin-bağlımlı kinaz inhibitörü 2A) (p16) (9p), E-Cadherin
(=E-Kaderin)(16p), suppressor of cytokine signaling (=sitokin sinyal baskılayıcı)
(SOCS) (16p) ve phosphatase and tensin homolog (=fosfotaz ve tensin homolog)
(PTEN) (10q)’dur (Farazi ve DePinho, 2006; Llovet ve Bruix, 2008). Bir çok
onkogen (β-katenin, Siklin D1 gibi) ve tümör süpressör gende [p53, p16INK4a, APC
(adenomatosis polyposis coli, =adenomatöz polipozis koli), AXIN1 gibi] somatik
mutasyonlar bildirilmektedir (Farazi ve DePinho, 2006). Epigenetik bir değişiklik
olan hipermetilasyon ile bir çok genin [p16INK4a, E-Cadherin, COX-2
(cyclooxygenase-2, =siklooksijenaz 2), ASC (Caspase recruitment domaincontaining protein 5, =kaspaz toplanma bölgesi bulunduran protein 5), DLC1
(deleted in liver cancer 1, = karaciğer kanserinde silinmiş 1)] ifadesinin hepatoselüler
karsinogeneziste değişikliğe uğradığı gösterilmiştir (Farazi ve DePinho, 2006).
Bunlar ile birlikte telomer kısalması, telomeraz aktivasyonu, kromozomların mitoz
bölünme sırasında birbirlerinden ayrılması sırasında meydana gelen anormallikler ve
DNA-hasarına yanıt yolaklarında bulunan genlerdeki allel kayıplarının hepatoselüler
karsinogenezin moleküler patogenezine önemli katkılarının olduğu saptanmıştır
(Farazi ve DePinho, 2006; El-Serag ve Rudolph, 2007). Hepatoselüler karsinomada
en sık görülen kromozom mutasyonları, kromozomların kısa ve uzun kollarındaki
artışlar (1q, 6p, 8q, 11q ve 17q) ve delesyonlardır (1p, 4q, 8p, 13q ve 17p) (Farazi ve
DePinho, 2006; El-Serag ve Rudolph, 2007). Hepatoselüler karsinogeneziste 4
hücresel sinyal iletim yolağının (p53, Wnt/β-katenin, retinoblastoma, EGFR-RasMAPKK) bozulduğu gösterilmiştir (Farazi ve DePinho, 2006;, Akkız, 2007; ElSerag ve Rudolph, 2007). HSK’da genetik değişikliklerin bu denli zengin olmasının
iki nedeni olabilir. Birincisi, klinik olarak HSK tanısı konulmadan önce çok sayıda
genetik değişikliğin birikmesi gerekmektedir. Etiyolojik faktör ile ilk karşılaşma ve
HSK gelişmesi arasındaki latent periyod oldukça uzundur. İkincisi ise değişik
etiyolojik faktörler hepatosit içinde farklı genleri hedeflemekte ve değiştirmektedir.
136
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
Etiyolojik sebeplerle ilişkili olarak gelişen genetik heterojenite bu tümörlerin
fenotipik heterojenitesi ile sonuçlanmaktadır (Farazi ve DePinho, 2006; Akkız, 2007)
Yukarıda anlatıldığı gibi hepatoselüler karsinogenezis sürecinde çevresel ve
genetiksel risk faktörleri önemli rol oynamaktadırlar. Yapılan çalışmalar çok açık bir
şekilde göstermektedir ki aynı çevresel risk faktörlerine maruz kalan bireylerin
hepsinde hepatoselüler kanser gelişmemektedir. Bununla birlikte hepatoselüler
kanser için genetik risk faktörlerini taşıyan her bireyde de hepatoselüler kanser
oluşmamaktadır (Farazi ve DePinho, 2006). Ancak çevresel ve genetiksel risk
faktörlerin ikisine birden maruz kalan bireylerde hepatoselüler kanser oluşumunun
oldukça artmış olduğu bildirilmektedir (Şekil 5.5.) (Dragani, 2010). Bizim
sonuçlarımız, hepatoselüler karsinoma için çevresel risk faktörleri ile karşılaşan
(hepatit B, hepatit C ve alkol gibi) veya karşılaşmayan ama sonuç olarak
hepatoselüler kanser gelişen hastalarımızda hepatoselüler karsinogenezise katkıda
bulunan metabolik karaciğer hastalıkları ile ilişkili kalıtsal mutasyonların, diğer
başka aday genlerdeki kalıtsal mutasyonların, bunun yanında somatik olarak gelişen
genetik ve epigenetik anormalliklerin bizim çalışmış olduğumuz hastalarda
hepatoselüler kanser gelişimine neden olabileceğini göstermektedir. Bu yüzden
metabolik karaciğer hastalıkları ile ilişkili kalıtsal mutasyonların ve hepatoselüler
karsinoma için fonksiyonel öneme sahip başka aday genlerdeki kalıtsal
mutasyonların, bunun yanında hepatoselüler karsinogenezise katkıda bulunabilecek
somatik olarak gelişen genetik ve epigenetik anormalliklerin araştırılması
gerekmektedir. Çünkü toplum içerisinde genin işlevini veya ifadesini bozan böylece
kansere
yakalanma
riskini artıran
kalıtsal
mutasyonların
belirlenmesi
ve
populasyonlarda sıklıklarının araştırılması, bunların hepatoselüler karsinogenezis ile
ilişkisinin anlaşılması, tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve önceden önleyici
tedbirlerin alınması bakımından oldukça önemlidir.
137
5. TARTIŞMA
Süleyman BAYRAM
Çevresel Faktörler
(HBV, HCV, Alkol)
HSK için yüksek genetik risk
taşıyan bireylerinde bulunduğu
genel populasyon
Şekil 5.5.
HSK gelişen bireyler
Hepatoselüler Karsinomaya Bireysel Yatkınlık Modeli. Genel
populasyonda nadir sendromları (monogenik durum) veya yatkınlık
allellerini kombine (poligenik durum) olarak taşıyan bireyler HSK için
yüksek genetik riske sahiptir. Farklı renkler ile gösterilen bireyler HSK
için farklı genetik yatkınlığa sahip (monogenik veya poligenik)
bireyleri göstermektedir. Bu durum hepatosellüller kanser için genetik
heterojenite modelidir (sol taraf). Hepatoselüler kanser için genetik
yatkınlığı bulunan veya bulunmayan bireyler hepatoselüler kanser için
çevresel risk faktörlerine (hepatit virüs infeksiyonları, alkol tüketimi
vb.) maruz kalabilirler ve bu durumda hepatoselüler karsinoma gelişir
(sağ taraf).
138
6. SONUÇ ve ÖNERİLER
Süleyman BAYRAM
6. SONUÇ ve ÖNERİLER
Bu çalışmada, Türk populasyonundan kolorektal kanserli, hepatoselüler
kanserli ve herhangi bir kanser tanısı almamış toplam 821 bireyin hiçbirinde CHEK2
I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonları saptanmamıştır. Bu sonuç CHEK2
I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının Türk populasyonunda
bulunmadığını veya çok az bir sıklıkta bulanabileceğini göstermektedir. Bu bilgiler
çerçevesinde CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının Türk
populasyonunda hepatoselüler kanser ve kolorektal kanser oluşum üzerine herhangi
bir etkilerinin olmadığı belirlenmiştir. Bu yüzden bu mutasyonların Türk
populasyonunda klinik bir test olarak taranmalarının bir faydasının olmayacağı
açıktır. Fakat daha kesin bir yargıya varabilmek için Türk populasyonundan daha çok
sayıda hepatoselüler kanserli, kolorektal kanserli ve sağlıklı bireyin yer aldığı ileri
çalışmalara gerek vardır.
CHEK2 I157T, IVS2 + 1 G>A ve 1100delC mutasyonlarının sıklıkları
populasyonlar arasında farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden farklı populasyonlarda
aynı kanser türünün oluşumu üzerine bu mutasyonların etkileri farklı olabilir. Daha
önce herhangi bir populasyonda bu mutasyonların hepatoselüler kanser oluşumu
üzerine etkileri araştırılmamıştır. Bu yüzden bu kalıtsal CHEK2 I157T, IVS2 + 1
G>A ve 1100delC mutasyonlarının hepatoselüler karsinogenezis üzerine etkilerinin
daha net bir şekilde belirlenmesi için bu mutasyonların frekanslarının yüksek olduğu
Kuzey Avrupa populasyonu gibi ve/veya hepatoselüler kanserin endemik olduğu
populasyonlardan daha çok sayıda hepatoselüler kanserli hastaların katıldığı ileri
çalışmalara da gerek duyulmaktadır.
Ayrıca bizim hastalarda CHEK2 gen mutasyonu belirleyemediğimiz için bu
hastalarda hepatoselüler ve kolorektal kanser gelişmesinin başka nedenleri olduğu
görüşündeyiz. Bu sebeple daha önce kanser oluşumundan sorumlu olduğu belirlenen
kalıtsal mutasyonların ve fonksiyonel öneme sahip başka aday genlerdeki kalıtsal
mutasyonların, bunun yanında somatik olarak gelişen genetik ve epigenetik
anormalliklerin bu hastalarda kolorektal ve hepatoselüler kanser gelişimine neden
olmuş olabileceğini göstermektedir. Bu yüzden daha önce belirlenmiş kalıtsal
139
6. SONUÇ ve ÖNERİLER
Süleyman BAYRAM
mutasyonların ve fonksiyonel öneme sahip başka aday genlerdeki kalıtsal
mutasyonların bunun yanında kolorektal ve hepatoselüler karsinogenezise katkıda
bulunabilecek somatik olarak gelişen genetik ve epigenetik anormalliklerin
araştırılması gerekmektedir. Çünkü toplum içerisinde genin işlevini veya ifadesini
bozan böylece kansere yakalanma riskini artıran kalıtsal mutasyonların belirlenmesi
ve
populasyonlarda
sıklıklarının
araştırılması,
kolorektal
ve
hepatoselüler
karsinogenezis ile ilişkilerinin anlaşılması tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve
önceden önleyici tedbirlerin alınması bakımından oldukça önemlidir.
140
KAYNAKLAR
AARSAND, A.K., BOMAN, H. and SANDBERG, S., 2009. Familial and sporadic
porphyria cutanea tarda: characterization and diagnostic strategies. Clin.
Chem., 55:795–803.
AHN, J., URIST, M. and PRIVES, C., 2004. The Chk2 protein kinase. DNA Repair
(Amst), 3(8-9):1039-1047.
AKKIZ, H., 2007. Hepatoselüler Karsinomanın Moleküler Patogenezi. Türkiye
Klinikleri J. Int. Med. Sci., 3(34):32-7
, 2009a. Kolorektal Kanserin Gelişmesinde Çevresel Risk Faktörleri.
Türkiye Klinikleri J. Med. Oncol-Special Topics 2(3):1-4.
,
2009b.
Kolorektal
Karsinomanın
Moleküler
Patogenezi.
Türkiye
Klinikleri J. Med. Oncol-Special Topics 2(3):5-12.
ALEXANDER, J. and KOWDLEY, K.V., 2009. HFE-associated hereditary
hemochromatosis. Genet. Med., 11:307–313.
ALLEN, J. B., ZHOU, Z., SIEDE, W., FRIEDBERG, E. C. and ELLEDGE, S. J.,
1994. The SAD1/RAD53 protein kinase controls multiple checkpoints and
DNA damage-induced transcription in yeast. Genes Dev., 8: 2401–2415.
ALLINEN, M., HUUSKO, P., MÄNTYNIEMI, S., LAUNONEN, V., WINQVIST,
R., 2001. Mutation analysis of the CHK2 gene in families with hereditary
breast cancer. Br. J. Cancer, 85(2):209-12.
ANDANT, C., PUY, H., BOGARD, C., FAIVRE, J., SOULE, J.C., NORDMANN,
Y. and DEYBACH, J.C., 2000. Hepatocellular carcinoma in patients with
acute hepatic porphyria: frequency of occurrence and related factors. J.
Hepatol., 32:933–939.
ANTONI, L., SODHA, N., COLLINS, I. and GARRETT, M.D., 2007. CHEK2
kinase: cancer susceptibility and cancer therapy-two side of the same coin?.
Nat. Rev. Cancer., 7:925-936.
BAEYENS, A., CLAES, K., WILLEMS, P., DE RUYCK, K., THIERENS, H. and
VRAL, A., 2005. Chromosomal radiosensitivity of breast cancer with a
CHEK2 mutation. Cancer Genet. Cytogenet., 163(2):106-112.
141
BARTEK, J., FALCK, J. and LUKAS, J., 2001. CHK2 kinase--a busy messenger.
Nat. Rev. Mol. Cell. Biol., 2(12):877-886.
BARTEK, J. and LUKAS, J., 2003. Chk1 and Chk2 kinases in checkpoint control
and cancer. Cancer Cell., 3(5):421-9.
BARTEK, J. and LUKAS, J., 2007. DNA damage checkpoints: from initiation to
recovery or adaptation. Curr. Opin. Cell. Biol. 19(2):238-45.
BARTKOVA, J., HOREJSÍ, Z., KOED, K., KRÄMER, A., TORT, F., ZIEGER, K.,
GULDBERG, P., SEHESTED, M., NESLAND, J. M., LUKAS, C.,
ØRNTOFT, T., LUKAS, J. and BARTEK, J., 2005. DNA damage response
as a candidate anti-cancer barrier in early human tumorigenesis. Nature,
434:864–870.
BARTSCH, D. K., KRYSEWSKI, K., SINA-FREY, M., FENDRICH, V., RIEDER,
H., LANGER, P., KRESS, R., SCHNEIDER, M., HAHN, S.A. and SLATER,
E.P., 2006. Low frequency of CHEK2 mutations in familial pancreatic
cancer. Fam. Cancer, 5(4):305-308.
BLASINA, A., de WEYER, I. V., LAUS, M.C., LUYTEN, W.H., PARKER, A.E.
and McGOWAN, C.H., 1999. A human homologue of the checkpoint kinase
Cds1 directly inhibits Cdc25 phosphatase. Curr. Biol., 1:1–10.
BELL, D. W., KIM, S. H., GODWIN, A. K., SCHIRIPO, T. A., HARRIS, P. L.,
HASERLAT, S. M., WAHRER, D. C., HAIMAN, C. A., DALY, M. B.,
NIENDORF, K. B., SMITH, M. R., SGROI, D. C., GARBER, J. E.,
OLOPADE,
O. I., LE MARCHAND,
L., HENDERSON,
B. E.,
ALTSHULER, D., HABER, D. A. and FREEDMAN, M. L., 2007. Genetic
and functional analysis of CHEK2 (CHK2) variants in multiethnic
cohorts. Int. J. Cancer, 121(12):2661-2667.
BERNSTEIN, J. L., TERAOKA, S. N., JOHN, E. M., ANDRULIS, I. L., KNIGHT,
J. A., LAPINSKI, R., OLSON, E. R., WOLITZER, A. L., SEMINARA, D.,
WHITTEMORE,
A.
S.
and
CONCANNON,
P.,
2006.
The
CHEK2*1100delC allelic variant and risk of breast cancer: screening
results from the Breast Cancer Family Registry. Cancer Epidemiol.
Biomarkers Prev., 15(2):348-352.
142
BOGDANOVA, N., ENSSEN-DUBROWINSKAJA, N., FESHCHENKO, S.,
LAZJUK, G. I., ROGOV, Y. I., DAMMANN, O., BREMER, M.,
KARSTENS, J. H., SOHN, C. and DÖRK, T., 2005. Association of two
mutations in the CHEK2 gene with breast cancer. Int. J. Cancer,
116(2):263-266.
BOGDANOVA, N., FESHCHENKO, S., CYBULSKI, C. and DÖRK, T., 2007
CHEK2 mutation and hereditary breast cancer. J. Clin. Oncol., 25(19):e26.
BRADBURY, J. M. and JACKSON, S. P. 2003., The complex matter of DNA
double-strand break detection. Biochem. Soc. Trans., 31:40–44.
BRENNAN, P., McKAY, J., MOORE, L., ZARIDZE, D., MUKERIA, A.,
SZESZENIA-DABROWSKA,
N.,
LISSOWSKA,
J.,
RUDNAI,
P.,
FABIANOVA, E., MATES, D., BENCKO, V., FORETOVA, L., JANOUT,
V., CHOW, W. H., ROTHMAN, N., CHABRIER, A., GABORIEAU, V.,
ODEFREY, F., SOUTHEY, M., HASHIBE, M., HALL, J., BOFFETTA, P.,
PETO, J., PETO, R. and HUNG, R. J., 2007. Uncommon CHEK2 mis-sense
variant and reduced risk of tobacco-related cancers: case control study. Hum.
Mol. Genet., 16(15):1794-1801.
BROEKS, A., DE WITTE, L., NOOIJEN, A., HUSEINOVIC, A., KLIJN, J. G.,
VAN LEEUWEN, F. E., RUSSELL, N. S. and VAN'T VEER, L. J., 2004.
Excess risk for contralateral breast cancer in CHEK2*1100delC germline
mutation carriers. Breast Cancer Res. Treat., 83(1):91-93.
BURT, R.W., DiSARIO, J.A. and CANNON-ALBRIGHT, L., 1995. Genetics of
colon cancer: impact of inheritance on colon cancer risk. Annu. Rev. Med.,
46:371-9.
CALIGO, M. A., AGATA, S., ACETO, G., CRUCIANELLI, R., MANOUKIAN, S.,
PEISSEL, B., SCAINI, M. C., SENSI, E., VESCHI, S., CAMA, A.,
RADICE, P., VIEL, A., D'ANDREA, E. and MONTAGNA, M., 2004. The
CHEK2 c.1100delC mutation plays an irrelevant role in breast cancer
predisposition in Italy. Hum. Mutat., 24(1):100-101.
143
CENTER, M.M., JEMAL, A. and WARD, E., 2009a. International trends in
colorectal
cancer
incidence
rates.
Cancer
Epidemiol.
Biomarkers
Prev.,18:1688–1694.
CENTER, M.M., JEMAL, A., SMITH, R.A. and WARD, E., 2009b. Worldwide
variations in colorectal cancer. C.A. Cancer J. Clin. 59(6):366-78.
CHATURVEDI, P., ENG, W. K., ZHU, Y., MATTERN, M. R., MISHRA, R.,
HURLE, M. R., ZHANG, X., ANNAN, R. S., LU, Q., FAUCETTE, L. F.,
SCOTT, G. F., LI, X., CARR, S. A., JOHNSON, R. K., WINKLER, J. D. and
ZHOU, B. B., 1999. Mammalian Chk2 is a downstream effector of the ATMdependent DNA damage checkpoint pathway. Oncogene, 18:4047–4054.
CHEK2
BREAST
CANCER
CASE-CONTROL
CONSORTIUM.,
2004.
CHEK2*1100delC and susceptibility to breast cancer: a collaborative
analysis involving 10860 breast cancer cases and 9065 controls from 10
studies. Am. J. Hum. Genet., 74(6):1175-1182.
CHEKMARIOVA, E. V., SOKOLENKO, A. P., BUSLOV, K. G., IYEVLEVA, A.
G., ULIBINA, Y. M., ROZANOV, M. E., MITIUSHKINA, N. V., TOGO, A.
V., MATSKO, D. E., VOSKRESENSKIY, D. A., CHAGUNAVA, O. L.,
DEVILEE, P., CORNELISSE, C., SEMIGLAZOV, V. F. and IMYANITOV,
E. N., 2006. CHEK2 1100delC mutation is frequent among Russian breast
cancer patients. Breast Cancer Res. Treat., 100(1):99-102.
CHEN, W., YURONG, S. and LIANSHENG, N., 2008. Breast cancer lowpenetrance allele 1100delC in the CHEK2 gene: not present in the Chinese
familial breast cancer population. Adv. Ther., 25(5):496-501.
CHOI, D. H., CHO, D. Y., LEE, M. H., PARK, H. S., AHN, S. H., SON, B. H. and
HAFFTY, B. G., 2008. The CHEK2 1100delC mutation is not present in
Korean patients with breast cancer cases tested for BRCA1 and BRCA2
mutation. Breast Cancer Res. Treat., 112(3):569-73.
CHUNG, D.C. and RUSTGI, A.K., 2003. The hereditary nonpolyposis colorectal
cancer syndrome: genetics and clinical implications. Ann. Intern. Med.
138(7):560-70.
144
CYBULSKI, C., HUZARSKI, T., GÓRSKI, B., MASOJĆ, B., MIERZEJEWSKI,
M., DEBNIAK, T., GLINIEWICZ, B., MATYJASIK, J., ZŁOWOCKA, E.,
KURZAWSKI, G., SIKORSKI, A., POSMYK, M., SZWIEC, M., CZAJKA,
R., NAROD, S. A. and LUBIŃSKI, J. 2004a., A novel founder CHEK2
mutation is associated with increased prostate cancer risk. Cancer Res.,
64(8):2677-2679.
CYBULSKI, C., GÓRSKI, B., HUZARSKI, T., MASOJĆ, B., MIERZEJEWSKI,
M., DEBNIAK, T., TEODORCZYK, U., BYRSKI, T., GRONWALD, J.,
MATYJASIK, J., ZLOWOCKA, E., LENNER, M., GRABOWSKA, E., NEJ,
K., CASTANEDA, J., MEDREK, K., SZYMAŃSKA, A., SZYMAŃSKA, J.,
KURZAWSKI, G., SUCHY, J., OSZUREK, O., WITEK, A., NAROD, S. A.,
LUBIŃSKI, J., 2004b. CHEK2 is a multiorgan cancer susceptibility gene,
Am. J. Hum. Genet., 75(6):1131-1135.
CYBULSKI, C., GÓRSKI, B., HUZARSKI, T., BYRSKI, T., GRONWALD, J.,
DEBNIAK, T., WOKOLORCZYK, D., JAKUBOWSKA, A., KOWALSKA,
E., OSZUREK, O., NAROD, S. A. and LUBINSKI, J., 2006a. CHEK2positive breast cancers in young Polish women. Clin. Cancer Res.,
12(16):4832-4835.
CYBULSKI,
C.,
WOKOŁORCZYK,
GRONWALD,
J.,
GÓRSKI,
D., HUZARSKI,
B.,
DEBNIAK,
T.,
T.,
BYRSKI,
T.,
MASOJĆ,
B.,
JAKUBOWSKA, A., GLINIEWICZ, B., SIKORSKI, A., STAWICKA, M.,
GODLEWSKI, D., KWIAS, Z., ANTCZAK, A., KRAJKA, K., LAUER, W.,
SOSNOWSKI, M., SIKORSKA-RADEK, P., BAR, K., KLIJER, R.,
ZDROJOWY, R., MAŁKIEWICZ, B., BORKOWSKI, A., BORKOWSKI,
T., SZWIEC, M., NAROD, S. A. and LUBIŃSKI, J., 2006b. A large
germline deletion in the Chek2 kinase gene is associated with an increased
risk of prostate cancer. J. Med. Genet., 43(11):863-866.
CYBULSKI,
C.,
WOKOŁORCZYK,
GRONWALD,
J.,
GÓRSKI,
D., HUZARSKI,
B.,
DEBNIAK,
T.,
T.,
BYRSKI,
T.,
MASOJĆ,
B.,
JAKUBOWSKA, A., VAN DE WETERING, T., NAROD, S. A. and
145
LUBIŃSKI, J., 2007. A deletion in CHEK2 of 5,395 bp predisposes to breast
cancer in Poland. Breast Cancer Res. Treat., 102(1):119-22.
CYBULSKI, C., MASOJC, B., OSZUTOWSKA, D., JAWOROWSKA, E.,
GRODZKI, T., WALOSZCZYK, P., SERWATOWSKI, P., PANKOWSKI,
J., HUZARSKI, T., BYRSKI, T., GÓRSKI, B., JAKUBOWSKA, A.,
DEBNIAK, T., WOKOLORCZYK, D., GRONWALD, J., TARNOWSKA,
C., SERRANO-FERNÁNDEZ, P., LUBINSKI, J. and NAROD, S. A., 2008.
Constitutional CHEK2 mutations are associated with a decreased risk of lung
and laryngeal cancers. Carcinogenesis, 29(4):762-765.
CYBULSKI, C., HUZARSKI, T., BYRSKI, T., GRONWALD, J., DEBNIAK, T.,
JAKUBOWSKA, A., GÓRSKI, B., WOKOŁORCZYK, D., MASOJĆ, B.,
NAROD, S. A. and LUBIŃSKI, J., 2009. Estrogen receptor status in CHEK2positive breast cancers: implications for chemoprevention. Clin. Genet.,
75(1):72-8.
de BOCK, G. H., SCHUTTE, M., KROL-WARMERDAM, E. M., SEYNAEVE, C.,
BLOM, J., BREKELMANS, C. T., MEIJERS-HEIJBOER, H., VAN
ASPEREN, C. J., CORNELISSE, C. J., DEVILEE, P., TOLLENAAR, R. A.
and KLIJN, J. G., 2004. Tumour characteristics and prognosis of breast
cancer patients carrying the germline CHEK2*1100delC variant. J. Med.
Genet., 41(10):731-735.
de BOCK, G. H., MOURITS, M. J., SCHUTTE, M., KROL-WARMERDAM, E. M.,
SEYNAEVE, C., BLOM, J., BREKELMANS, C. T., MEIJERS-HEIJBOER,
H., VAN ASPEREN, C. J., CORNELISSE, C. J., DEVILEE, P.,
TOLLENAAR, R. A. and KLIJN, J. G., 2006. Association between the
CHEK2*1100delC germ line mutation and estrogen receptor status. Int. J.
Gynecol. Cancer, 16 (Suppl 2):552-555.
de JONG, M. M., NOLTE, I. M., TE MEERMAN, G. J., VAN DER GRAAF, W. T.,
MULDER, M. J., VAN DER STEEGE, G., BRUINENBERG, M.,
SCHAAPVELD, M., NIESSEN, R. C., BERENDS, M. J., SIJMONS, R. H.,
HOFSTRA, R. M., DE VRIES, E. G. and KLEIBEUKER, J. H., 2005a.
146
Colorectal cancer and the CHEK2 1100delC mutation. Genes Chromosomes
Cancer, 43(4):377-382.
de JONG, M. M., NOLTE, I. M., TE MEERMAN, G. J., VAN DER GRAAF, W. T.,
OOSTEROM, E., BRUINENBERG, M., STEEGE, G., OOSTERWIJK, J. C.,
VAN DER HOUT, A. H., BOEZEN, H. M., SCHAAPVELD, M.,
KLEIBEUKER, J. H. and DE VRIES, E. G., 2005b. No increased
susceptibility to breast cancer from combined CHEK2 1100delC genotype
and the HLA class III region risk factors. Eur. J. Cancer, 41(12):1819-1823.
de la CHAPELLE A., 2004. Genetic predisposition to colorectal cancer. Nat. Rev.
Cancer. 4(10):769-80.
DEBNIAK, T., SCOTT, R. J., GÓRSKI, B., CYBULSKI, C., VAN DE
WETERING, T., SERRANO-FERNANDEZ, P., HUZARSKI, T., BYRSKI,
T., NAGAY, L., DEBNIAK, B., KOWALSKA, E., JAKUBOWSKA, A.,
GRONWALD, J., WOKOLORCZYK, D., MALESZKA, R., KŁADNY, J.
and LUBINSKI, J., 2008. Common variants of DNA repair genes and
malignant melanoma. Eur. J. Cancer, 44(1):110-114.
DJUREINOVIC, T., LINDBLOM, A., DALÉN, J., DEDORSON, S., EDLER, D.,
HJERN, F., HOLM, J., LENANDER, C., LINDFORSS, U., LUNDQVIST,
N., OLIVECRONA, H., OLSSON, L., PÅHLMAN, L., RUTEGÅRD, J.,
SMEDH, K., TÖRNQVIST, A., EIBERG, H. and BISGAARD, M. L., 2006.
The CHEK2 1100delC variant in Swedish colorectal cancer. Anticancer Res.,
26(6C):4885-8.
DONG, X., WANG, L., TANIGUCHI, K., WANG, X., CUNNINGHAM, J. M.,
MCDONNELL, S. K., QIAN, C., MARKS, A. F., SLAGER, S. L.,
PETERSON, B. J., SMITH, D. I., CHEVILLE, J. C., BLUTE, M. L.,
JACOBSEN, S. J., SCHAID, D. J., TINDALL, D. J., THIBODEAU, S. N.
and LIU, W., 2003. Mutations in CHEK2 associated with prostate cancer risk.
Am. J. Hum. Genet. 72(2):270-280
DRAGANI, T.A., 2010. Risk of HCC: Genetic heterogeneity and complex genetics.
J. Hepatol., 52: 252-257.
147
DUFAULT, M. R., BETZ, B., WAPPENSCHMIDT, B., HOFMANN, W.,
BANDICK, K., GOLLA, A., PIETSCHMANN, A., NESTLE-KRÄMLING,
C., RHIEM, K., HÜTTNER, C., VON LINDERN, C., DALL, P., KIECHLE,
M., UNTCH, M., JONAT, W., MEINDL, A., SCHERNECK, S.,
NIEDERACHER, D., SCHMUTZLER, R. K. and ARNOLD, N., 2004.
Limited relevance of the CHEK2 gene in hereditary breast cancer. Int. J.
Cancer, 110(3):320-325.
EINARSDÓTTIR, K., HUMPHREYS, K., BONNARD, C., PALMGREN, J., ILES,
M. M., SJÖLANDER, A., LI, Y., CHIA, K. S., LIU, E. T., HALL, P., LIU, J.
and WEDRÉN, S., 2006. Linkage disequilibrium mapping of CHEK2:
common variation and breast cancer risk. PLoS Med. 3(6):e168.
EL HALLANI, S., BOISSELIER, B., MARIE, Y., PARIS, S., IDBAIH, A.,
CARPENTIER, C., HOANG-XUAN, K., DELATTRE, J. Y. and SANSON,
M., 2009. TP53 mutations but no CHEK2 *1100DelC variant in familial
gliomas. Cancer Genet. Cytogenet., 188(2):126-8.
El-SERAG, H.B. and RUDOLPH, K.L., 2007. Hepatocellular carcinoma:
epidemiology
and
molecular
carcinogenesis.
Gastroenterology,
132(7):2557-76.
FAIRBANKS, K.D. and TAVILL A.S., 2008. Liver disease in alpha 1-antitrypsin
deficiency: a review. Am. J. Gastroenterol., 103:2136–2141.
FALCHETTI, M., LUPI, R., RIZZOLO, P., CECCARELLI, K., ZANNA, I., CALÒ,
V., TOMMASI, S., MASALA, G., PARADISO, A., GULINO, A.,
GIANNINI, G., RUSSO, A., PALLI, D. and OTTINI, L., 2008.
BRCA1/BRCA2 rearrangements and CHEK2 common mutations are
infrequent in Italian male breast cancer cases. Breast Cancer Res. Treat.,
110(1):161-7.
FALCK, J., LUKAS, C., PROTOPOPKOVA, M., LUKAS, J., SELIVANOVA, G.
and BARTEK J., 2001a. Functional impact of concomitant versus alternative
defects in the Chk2-p53 tumour suppressor pathway. Oncogene, 20:5503–
5510.
148
FALCK, J., MAILAND, N., SYLJUÅSEN, R. G., BARTEK, J. and LUKAS, J.,
2001b. The ATM-Chk2-Cdc25A checkpoint pathway guards against
radioresistant DNA synthesis. Nature, 410:842–847.
FARAZI, P.A. and DePINHO, R.A., 2006. Hepatocellular carcinoma pathogenesis:
from
genes to environment. Nat. Rev. Cancer, 6(9):674-87.
FRIEDRICHSEN, D. M., MALONE, K. E., DOODY, D. R., DALING, J. R. and
OSTRANDER, E. A., 2004. Frequency of CHEK2 mutations in a population
based, case-control study of breast cancer in young women. Breast Cancer
Res.;6(6):R629-635.
GIOVANNUCCI, E., 2002. Modifiable risk factors for colon cancer. Gastroenterol.
Clin. North Am., 31(4):925-43.
GONZÁLEZ-HORMAZÁBAL, P., CASTRO, V. G., BLANCO, R., GÓMEZ, F.,
PERALTA, O., WAUGH, E., BRAVO, T., REYES, J. M. and JARA, L.,
2008. Absence of CHEK2 1100delC mutation in familial breast cancer cases
from a South American population. Breast Cancer Res. Treat. 110(3):543-54.
GORGOULIS, V. G., VASSILIOU, L. V., KARAKAIDOS, P., ZACHARATOS, P.,
KOTSINAS, A., LILOGLOU, T., VENERE, M., DITULLIO RA, J. R.,
KASTRINAKIS, N. G., LEVY, B., KLETSAS, D., YONETA, A., HERLYN,
M., KITTAS, C. and HALAZONETIS, T. D., 2005. Activation of the DNA
damage checkpoint and genomic instability in human precancerous lesions.
Nature, 434:907–913.
GÓRSKI, B., CYBULSKI, C., HUZARSKI, T., BYRSKI, T., GRONWALD, J.,
JAKUBOWSKA, A., STAWICKA, M., GOZDECKA-GRODECKA, S.,
SZWIEC, M., URBAŃSKI, K., MITUŚ, J., MARCZYK, E., DZIUBA, J.,
WANDZEL, P., SURDYKA, D., HAUS, O., JANISZEWSKA, H.,
DEBNIAK, T., TOŁOCZKO-GRABAREK, A., MEDREK, K., MASOJĆ,
B., MIERZEJEWSKI, M., KOWALSKA, E., NAROD, S. A. and
LUBIŃSKI, J., 2005 Breast cancer predisposing alleles in Poland. Breast
Cancer Res. Treat. 92(1):19-24.
HOEIJMAKERS, J. H., 2001. Genome maintenance mechanisms for preventing
cancer. Nature, 411:366–374.
149
HUANG, J., DOMCHEK, S. M., BROSE, M. S., REBBECK, T. R., NATHANSON,
K. L. and WEBER, B. L., 2004. Germline CHEK2*1100delC mutations in
breast cancer patients with multiple primary cancers. J. Med. Genet.
41(11):e120.
HUXLEY, R., 2007. The role of lifestyle risk factors on mortality from colorectal
cancer in populations of the Asia-Pacific region. Asian Pac. J. Cancer Prev.,
8(2):191-8.
HUZARSKI, T., CYBULSKI, C., DOMAGAŁA, W., GRONWALD, J., BYRSKI,
T., SZWIEC, M., WOYKE, S., NAROD, S. A. and LUBIŃSKI, J., 2005.
Pathology of breast cancer in women with constitutional CHEK2 mutations.
Breast Cancer Res. Treat. 90(2):187-189.
ISINGER, A., BHAT, M., BORG, A. and NILBERT, M., 2006. CHEK2 1100delC in
patients with metachronous cancers of the breast and the colorectum. BMC
Cancer, 6:64.
JANECKE, A.R., MAYATEPEK, E. and UTERMANN, G., 2001. Molecular
genetics of type 1 glycogen storage disease. Mol. Genet. Metab., 73:117–125.
JEKIMOVS, C. R., CHEN, X., ARNOLD, J., GATEI, M., RICHARD, D. J.,
SPURDLE, A. B., KHANNA, K. K., CHENEVIX-TRENCH, G. and
kConFab Investigators., 2005. Low frequency of CHEK2 1100delC allele in
Australian multiple-case breast cancer families: functional analysis in
heterozygous individuals. Br. J. Cancer, 92(4):784-790.
JO, W.S. and CHUNG, D.C., 2005. Genetics of hereditary colorectal cancer. Semin.
Oncol., 32(1):11-23.
KILPIVAARA, O., LAIHO, P., AALTONEN, L. A. and NEVANLINNA, H., 2003.
CHEK2 1100delC and colorectal cancer. J. Med. Genet., 40(10):e110.
KILPIVAARA, O., VAHTERISTO, P., FALCK, J., SYRJÄKOSKI, K., EEROLA,
H., EASTON, D., BARTKOVA, J., LUKAS, J., HEIKKILÄ, P.,
AITTOMÄKI, K., HOLLI, K., BLOMQVIST, C., KALLIONIEMI, O. P.,
BARTEK, J. and NEVANLINNA, H. 2004., CHEK2 variant I157T may be
associated with increased breast cancer risk. Int. J. Cancer, 111(4):543-547.
150
KILPIVAARA,
O.,
BARTKOVA,
J., EEROLA,
H.,
SYRJÄKOSKI,
K.,
VAHTERISTO, P., LUKAS, J., BLOMQVIST, C., HOLLI, K., HEIKKILÄ,
P., SAUTER, G., KALLIONIEMI, O. P., BARTEK, J. and NEVANLINNA,
H., 2005. Correlation of CHEK2 protein expression and c.1100delC mutation
status with tumor characteristics among unselected breast cancer patients. Int.
J. Cancer, 113(4):575-580.
KILPIVAARA, O., ALHOPURO, P., VAHTERISTO, P., AALTONEN, L. A., and
NEVANLINNA, H., 2006. CHEK2 I157T associates with familial and
sporadic colorectal cancer. J. Med. Genet., 43(7):e34.
KLEIBL, Z., NOVOTNY, J., BEZDICKOVA, D., MALIK, R., KLEIBLOVA, P.,
FORETOVA, L., PETRUZELKA, L., ILENCIKOVA, D., CINEK, P. and
POHLREICH, P., 2005. The CHEK2 c.1100delC germline mutation rarely
contributes to breast cancer development in the Czech Republic. Breast
Cancer Res. Treat., 90(2):165-167.
KLEIBL, Z., HAVRANEK, O., HLAVATA, I., NOVOTNY, J., SEVCIK, J.,
POHLREICH, P. and SOUCEK P., 2009. The CHEK2 gene I157T mutation
and other alterations in its proximity increase the risk of sporadic colorectal
cancer in the Czech population. Eur. J. Cancer, 45(4):618-624.
KONSTANTINOVA, D. V., KADIYSKA, T. K., KANEVA, R. P., TOSHEVA, E.
G., GUSEVA, V. T., DIMITROV, B. H., DIMITROV, R. G., DOGANOV,
N. I., IVANOV, S. I., KREMENSKY, I. M. and MITEV, V. I., 2008. CHEK2
I157T and Endometrial Cancer. DNA Cell Biol., doi:10.1089/dna.2008.0781.
KOPPERT, L. B., SCHUTTE, M., ABBOU, M., TILANUS, H. W. and DINJENS,
W. N., 2004. The CHEK2(*)1100delC mutation has no major contribution in
oesophageal carcinogenesis. Br. J. Cancer, 90(4):888-891.
LEE, J. S., COLLINS, K. M., BROWN, A. L., LEE, C. H. and CHUNG, J. H., 2000.
hCds1-mediated phosphorylation of BRCA1 regulates the DNA damage
response. Nature, 404:201–204.
LI, J., WILLIAMS, B. L., HAIRE, L. F., GOLDBERG, M., WILKER, E.,
DUROCHER, D., YAFFE, M. B., JACKSON, S. P., SMERDON, S. J., 2002.
151
Structural and functional versatility of the FHA domain in DNA-damage
signaling by the tumor suppressor kinase Chk2. Mol. Cell., 9:1045–1054.
LIN, O.S., 2009. Acquired risk factors for colorectal cancer. Methods Mol. Biol.,
472:361-72.
LIPTON, L., FLEISCHMANN, C., SIEBER, O. M., THOMAS, H. J., HODGSON,
S. V., TOMLINSON, I. P. and HOULSTON, R. S., 2003. Contribution of the
CHEK2 1100delC variant to risk of multiple colorectal adenoma and
carcinoma. Cancer Lett., 200(2):149-152.
LLOVET, J.M. and BRUIX, J., 2008. Molecular targeted therapies in hepatocellular
carcinoma. Hepatology, 48(4):1312-27.
LYNCH, H.T., SMYRK, T.C., WATSON, P., LANSPA, S.J., LYNCH, J.F.,
LYNCH, P.M., CAVALIERI, R.J. and BOLAND, C.R., 1993. Genetics,
natural history, tumor spectrum, and pathology of hereditary nonpolyposis
colorectal cancer: an updated review. Gastroenterology, 104(5):1535-49.
LYNCH, H.T. and de la CHAPELLE, A., 2003. Hereditary colorectal cancer. N.
Engl. J. Med. 348(10):919-32.
MARCHAND, L.L., 1999. Combined influence of genetic and dietary factors on
colorectal cancer incidence in Japanese Americans. J. Natl. Cancer Inst.
Monogr.,26:101-5.
MARGOLIN, S., EIBERG, H., LINDBLOM, A. and BISGAARD, M. L., 2007.
CHEK2 1100delC is prevalent in Swedish early onset familial breast cancer.
BMC Cancer, 7:163.
MARKOWITZ, S.D. and BERTAGNOLLI, M.M., 2009. Molecular origins of
cancer: Molecular basis of colorectal cancer. N. Engl. J. Med., 361(25):244960.
MARTINEZ-BOUZAS, C., BERISTAIN, E., GUERRA, I., GOROSTIAGA, J.,
MENDIZABAL, J. L., DE-PABLO, J. L., GARCÍA-ALEGRÍA, E., SANZPARRA, A. and TEJADA, M. I., 2007. CHEK2 1100delC is present in
familial breast cancer cases of the Basque Country. Breast Cancer Res. Treat.,
103(1):111-113.
152
MATEUS PEREIRA, L. H., SIGURDSON, A. J., DOODY, M. M., PINEDA, M. A.,
ALEXANDER, B. H., GREENE, M. H. and STRUEWING, J. P., 2004.
CHEK2:1100delC and female breast cancer in the United States. Int. J.
Cancer, 112(3):541-543
MATSUOKA, S., HUANG, M. and ELLEDGE, S. J., 1998. Linkage of ATM to cell
cycle regulation by the Chk2 protein kinase. Science, 282:1893–1897.
McINERNEY, N. M., MILLER, N., ROWAN, A., COLLERAN, G., BARCLAY, E.,
CURRAN, C., KERIN, M. J., TOMLINSON, I. P. and SAWYER, E., 2009.
Evaluation of variants in the CHEK2, BRIP1 and PALB2 genes in an Irish
breast cancer cohort. Breast Cancer Res. Treat., doi: 10.1007/s10549-0090540-9.
MEIJERS-HEIJBOER,
H.,
VAN
DEN
OUWELAND,
A.,
KLIJN,
J.,
WASIELEWSKI, M., DE SNOO, A., OLDENBURG, R., HOLLESTELLE,
A., HOUBEN, M., CREPIN, E., VAN VEGHEL-PLANDSOEN, M.,
ELSTRODT, F., VAN DUIJN, C., BARTELS, C., MEIJERS, C., SCHUTTE,
M., McGUFFOG, L., THOMPSON, D., EASTON, D., SODHA, N., SEAL,
S., BARFOOT, R., MANGION, J., CHANG-CLAUDE, J., ECCLES, D.,
EELES, R., EVANS, D. G., HOULSTON, R., MURDAY, V., NAROD, S.,
PERETZ, T., PETO, J., PHELAN, C., ZHANG, H. X., SZABO, C.,
DEVILEE, P., GOLDGAR, D., FUTREAL, P. A., NATHANSON, K. L.,
WEBER, B., RAHMAN, N., STRATTON, M. R. and CHEK2-BREAST
CANCER CONSORTIUM, 2002. Low-penetrance susceptibility to breast
cancer due to CHEK2(*)1100delC in noncarriers of BRCA1 or BRCA2
mutations. Nat. Genet., 31(1):55-59.
MEIJERS-HEIJBOER, H., WIJNEN, J., VASEN, H., WASIELEWSKI, M.,
WAGNER, A., HOLLESTELLE, A., ELSTRODT, F., VAN DEN BOS, R.,
DE SNOO, A., FAT, G. T., BREKELMANS, C., JAGMOHAN, S.,
FRANKEN, P., VERKUIJLEN, P., VAN DEN OUWELAND, A.,
CHAPMAN, P., TOPS, C., MÖSLEIN, G., BURN, J., LYNCH, H., KLIJN,
J., FODDE, R. and SCHUTTE, M., 2003. The CHEK2 1100delC mutation
153
identifies families with a hereditary breast and colorectal cancer phenotype.
Am. J. Hum. Genet., 72(5):1308-1314.
MELLEMKJAER, L., DAHL, C., OLSEN, J. H., BERTELSEN, L., GULDBERG,
P., CHRISTENSEN, J., BØRRESEN-DALE, A. L., STOVALL, M.,
LANGHOLZ, B., BERNSTEIN, L., LYNCH, C. F., MALONE, K. E.,
HAILE, R. W., ANDERSSON, M., THOMAS, D. C., CONCANNON, P.,
CAPANU, M., BOICE, J. D. Jr., WECARE STUDY COLLABORATIVE
GROUP, and BERNSTEIN, J. L., 2008. Risk for contralateral breast cancer
among carriers of the CHEK2*1100delC mutation in the WECARE Study.
Br. J. Cancer, 98(4):728-733.
MURAKAMI, H. and OKAYAMA, H., 1995. A kinase from fission yeast
responsible for blocking mitosis in S phase. Nature, 374:817–819.
NEUHAUSEN, S., DUNNING, A., STEELE, L., YAKUMO, K., HOFFMAN, M.,
SZABO, C., TEE, L., BAINES, C., PHAROAH, P., GOLDGAR, D. and
EASTON, D., 2004. Role of CHEK2*1100delC in unselected series of nonBRCA1/2 male breast cancers. Int. J. Cancer, 108(3):477-478.
NIIDA, H. and NAKANISHI, M., 2006. DNA damage checkpoints in mammals,
Mutagenesis, 21(1):3-9.
OFFIT, K., PIERCE, H., KIRCHHOFF, T., KOLACHANA, P., RAPAPORT, B.,
GREGERSEN, P., JOHNSON, S., YOSSEPOWITCH, O., HUANG, H.,
SATAGOPAN, J., ROBSON, M., SCHEUER, L., NAFA, K. and ELLIS, N.,
2003. Frequency of CHEK2*1100delC in New York breast cancer cases and
controls. BMC Med. Genet., 4:1.
OHAYON, T., GAL, I., BARUCH, R. G., SZABO, C. and FRIEDMAN, E., 2004.
CHEK2*1100delC and male breast cancer risk in Israel. Int. J. Cancer,
108(3):479-480.
OLDENBURG, R. A., KROEZE-JANSEMA, K., KRAAN, J., MORREAU, H.,
KLIJN, J. G., HOOGERBRUGGE, N., LIGTENBERG, M. J., VAN
ASPEREN, C. J., VASEN, H. F., MEIJERS, C., MEIJERS-HEIJBOER, H.,
de BOCK, T. H., CORNELISSE, C. J. and DEVILEE, P., 2003. The
154
CHEK2*1100delC variant acts as a breast cancer risk modifier in nonBRCA1/BRCA2 multiple-case families. Cancer Res., 63(23):8153-8157.
OSORIO, A., RODRIGUEZ-LÓPEZ, R., DIEZ, O., DE LA HOYA, M., IGNACIO
MARTÍNEZ, J., VEGA, A., ESTEBAN-CARDEÑOSA, E., ALONSO, C.,
CALDÉS, T. and BENÍTEZ, J., 2004. The breast cancer low-penetrance
allele 1100delC in the CHEK2 gene is not present in Spanish familial breast
cancer population. Int. J. Cancer, 108(1):54-56.
PANG, R.W. and POON, R.T., 2007. From molecular biology to targeted therapies
for hepatocellular carcinoma: the future is now. Oncology, 72 (Suppl 1):3044.
PARKIN, D.M., BRAY, F., FERLAY, J. and PISANI, P., 2005. Global cancer
statistics, 2002. C.A. Cancer J. Clin.55:74–108.
RAJKUMAR, T., SOUMITTRA, N., NANCY, N. K., SWAMINATHAN, R.,
SRIDEVI, V. and SHANTA, V., 2003. BRCA1, BRCA2 and CHEK2 (1100
del C) germline mutations in hereditary breast and ovarian cancer families in
South India. Asian Pac. J. Cancer Prev., 4(3):203-208.
RASHID, M. U., JAKUBOWSKA, A., JUSTENHOVEN, C., HARTH, V., PESCH,
B., BAISCH, C., PIERL, C. B., BRÜNING, T., KO, Y., BENNER, A.,
WICHMANN, H. E., BRAUCH, H., HAMANN, U. and GENICA
NETWORK, 2005. German populations with infrequent CHEK2*1100delC
and minor associations with early-onset and familial breast cancer. Eur. J.
Cancer, 41(18):2896-2903.
ROCK, C.L., 1998. Nutritional factors in cancer prevention. Hematol. Oncol. Clin.
North Am. 12(5):975-91.
ROTMAN, G. and SHILOH, Y., 1997. The ATM gene and protein:possible roles in
genome surveillance, checkpoint controls and cellular defence against
oxidative stres. Cancer Surv., 29:285–304.
RUDD, M. F., SELLICK, G. S., WEBB, E. L., CATOVSKY, D. and HOULSTON,
R. S., 2006. Variants in the ATM-BRCA2-CHEK2 axis predispose to chronic
lymphocytic leukemia. Blood, 108(2):638-644.
155
RUIJS, M. W., BROEKS, A., MENKO, F. H., AUSEMS, M. G., WAGNER, A.,
OLDENBURG, R., MEIJERS-HEIJBOER, H., VAN'T VEER, L. J. and
VERHOEF, S., 2009. The contribution of CHEK2 to the TP53-negative LiFraumeni phenotype. Hered. Cancer Clin. Pract., 7(1):4.
SÁNCHEZ DE ABAJO, A., DE LA HOYA, M., GODINO, J., FURIÓ, V., TOSAR,
A., PÉREZ-SEGURA, P., DIAZ-RUBIO, E. and CALDÉS, T., 2005. The
CHEK2 1100delC allele is not relevant for risk assessment in HNPCC and
HBCC Spanish families. Fam. Cancer, 4(2):183-186.
SCHMIDT, M. K., TOLLENAAR, R. A., DE KEMP, S. R., BROEKS, A.,
CORNELISSE, C. J., SMIT, V. T., PETERSE, J. L., VAN LEEUWEN, F. E.,
VAN'T VEER, L. J., 2007. Breast cancer survival and tumor characteristics in
premenopausal women carrying the CHEK2*1100delC germline mutation. J.
SCHUTTE, K., BORNSCHEIN, J. and MALFERTHEINER P., 2009. Hepatocellular
carcinoma--epidemiological trends and risk factors. Dig. Dis., 27(2):80-92.
SCHUTTE,
M.,
SEAL,
S.,
BARFOOT,
R.,
MEIJERS-HEIJBOER,
H.,
WASIELEWSKI, M., EVANS, D. G., ECCLES, D., MEIJERS, C.,
LOHMAN, F., KLIJN, J., VAN DEN OUWELAND, A., FUTREAL, P. A.,
NATHANSON, K. L., WEBER, B. L., EASTON, D. F., STRATTON, M. R.,
RAHMAN, N. and BREAST CANCER LINKAGE CONSORTIUM, 2003.
Variants in CHEK2 other than 1100delC do not make a major contribution to
breast cancer susceptibility. Am. J. Hum. Genet., 72(4):1023-1028.
SCHWARZ, J. K., LOVLY, C. M. and PIWNICA-WORMS, H., 2003. Regulation of
the Chk2 protein kinase by oligomerization-mediated cis- and transphosphorylation. Mol. Cancer. Res., 1:598–609. Clin. Oncol., 25(1):64-69.
SCOTT, C.R., 2006. The genetic tyrosinemias. Am. J. Med. Genet. C. Semin. Med.
Genet., 142C:121–126.
SELLICK, G. S., SULLIVAN, K., CATOVSKY, D. and HOULSTON, R. S., 2006.
CHEK2*1100delC and risk of chronic lymphocytic leukemia. Leuk.
Lymphoma. 47(12):2659-2660.
SEPPÄLÄ, E. H., IKONEN, T., MONONEN, N., AUTIO, V., RÖKMAN, A.,
MATIKAINEN, M. P., TAMMELA, T. L. and SCHLEUTKER, J., 2003.
156
CHEK2 variants associate with hereditary prostate cancer. Br. J. Cancer,
89(10):1966-1970.
SIDDIQUI, R., ONEL, K., FACIO, F., NAFA, K., DIAZ, L. R., KAUFF, N.,
HUANG, H., ROBSON, M., ELLIS, N. and OFFIT, K., 2005. The TP53
mutational spectrum and frequency of CHEK2*1100delC in Li-Fraumeni-like
kindreds. Fam. Cancer, 4(2):177-81.
SKASKO, E., KLUSKA, A., NIWIŃSKA, A., KWIATKOWSKA, E., BAŁABAS,
A., PIATKOWSKA, M., DABROWSKA, M., NOWAKOWSKA, D. and
PIEŃKOWSKI, T., 2009. Age at onset of bilateral breast cancer, the presence
of hereditary BRCA1, BRCA2, CHEK2 gene mutations and positive family
history of cancer. Onkologie, 32(4):182-188.
SODHA, N., BULLOCK, S., TAYLOR, R., MITCHELL, G., GUERTL-LACKNER,
B., WILLIAMS, R. D., BEVAN, S., BISHOP, K., MCGUIRE, S.,
HOULSTON, R. S. and EELES, R. A., 2002. CHEK2 variants in
susceptibility to breast cancer and evidence of retention of the wild type allele
in tumours. Br. J. Cancer, 87(12):1445-1448.
SODHA, N., WILSON, C., BULLOCK, S. L., PHILLIMORE, H., HOULSTON, R.
S. and EELES, R. A., 2004. Analysis of familial male breast cancer for
germline mutations in CHEK2. Cancer Lett., 215(2):187-189.
SOKOLENKO, A. P., ROZANOV, M. E., MITIUSHKINA, N. V., SHERINA, N.
Y., IYEVLEVA, A. G., CHEKMARIOVA, E. V., BUSLOV, K. G.,
SHILOV, E. S., TOGO, A. V., BIT-SAVA, E. M., VOSKRESENSKIY, D.
A.,
CHAGUNAVA,
O.
L.,
DEVILEE,
P.,
CORNELISSE,
C.,
SEMIGLAZOV, V. F. and IMYANITOV, E. N., 2007. Founder mutations in
early-onset, familial and bilateral breast cancer patients from Russia. Fam.
Cancer, 6(3):281-286.
SOREIDE, K., JANSSEN, E.A., SOILAND, H., KORNER, H. and BAAK, J.P.,
2006. Microsatellite instability in colorectal cancer. Br. J. Surg., 93(4):395406.
157
SUCHY, J., CYBULSKI, C., WOKOŁORCZYK, D., OSZUREK, O., GÓRSKI, B.,
DĘBNIAK, T., JAKUBOWSKA, A., GRONWALD, J., HUZARSKI, T.,
BYRSKI, T., DZIUBA, I., GOGACZ, M., WIŚNIOWSKI, R., WANDZEL,
P., BANASZKIEWICZ, Z., KURZAWSKI, G., KŁADNY, J., NAROD, S.
A. and LUBIŃSKI, J., 2009. CHEK2 mutations and HNPCC - related
colorectal cancer. Int. J. Cancer, doi: 10.1002/ijc.25003 .
SUSPITSIN, E. N., SHERINA, N. Y., PONOMARIOVA, D. N., SOKOLENKO, A.
P., IYEVLEVA, A. G., GORODNOVA, T. V., ZAITSEVA, O. A.,
YATSUK, O. S., TOGO, A. V., TKACHENKO, N. N., SHIYANOV, G. A.,
LOBEIKO, O. S., KRYLOVA, N. Y., MATSKO, D. E., MAXIMOV, S. Y.,
URMANCHEYEVA, A. F., PORHANOVA, N. V. and IMYANITOV, E. N.,
2009. High frequency of BRCA1, but not CHEK2 or NBS1 (NBN), founder
mutations in Russian ovarian cancer patients. Hered. Cancer Clin. Pract.
7(1):5.
SYRJÄKOSKI, K., KUUKASJÄRVI, T., AUVINEN, A. and KALLIONIEMI, O.
P., 2004. CHEK2 1100delC is not a risk factor for male breast cancer
population. Int. J. Cancer, 108(3):475-476.
SZYMANSKA-PASTERNAK,
J.,
SZYMANSKA,
A.,
MEDREK,
K.,
IMYANITOV, E. N., CYBULSKI, C., GORSKI, B., MAGNOWSKI, P.,
DZIUBA, I., GUGALA, K., DEBNIAK, B., GOZDZ, S., SOKOLENKO, A.
P., KRYLOVA N. Y., LOBEIKO, O. S., NAROD, S. A. and LUBINSKI, J.,
2006. CHEK2 variants predispose to benign, borderline and low-grade
invasive ovarian tumors. Gynecol. Oncol., 102(3):429-431.
TAN, Y., RAYCHAUDHURI, P. and COSTA, R. H., 2007. Chk2 mediates
stabilization of the FoxM1 transcription factor to stimulate expression of
DNA repair genes. Mol. Cell Biol., 27:1007–1016.
THIRTHAGIRI, E., CHEONG, L. S., YIP, C. H. and TEO, S. H., 2009.
CHEK2*1100delC does not contribute to risk to breast cancer among Malay,
Chinese and Indians in Malaysia. Fam. Cancer, 8(4):355-358.
THOMPSON, D., SEAL, S., SCHUTTE, M., McGUFFOG, L., BARFOOT, R.,
RENWICK, A., EELES, R., SODHA, N., HOULSTON, R., SHANLEY, S.,
158
KLIJN, J., WASIELEWSKI, M., CHANG-CLAUDE, J., FUTREAL, P. A.,
WEBER, B. L., NATHANSON, K. L., STRATTON, M., MEIJERSHEIJBOER, H., RAHMAN, N. and EASTON, D. F., 2006. A multicenter
study of cancer incidence in CHEK2 1100delC mutation carriers. Cancer
Epidemiol. Biomarkers Prev., 15(12):2542-2545.
THOMPSON, L. H. and SCHILD, D., 2002. Recombinational DNA repair and
human disease. Mutat Res., 509:49–78.
VAHTERISTO, P., BARTKOVA, J., EEROLA, H., SYRJÄKOSKI, K., OJALA, S.,
KILPIVAARA, O., TAMMINEN, A., KONONEN, J., AITTOMÄKI, K.,
HEIKKILÄ,
P.,
HOLLI,
K.,
BLOMQVIST,
C.,
BARTEK,
J.,
KALLIONIEMI, O. P. and NEVANLINNA, H., 2002. A CHEK2 genetic
variant contributing to a substantial fraction of familial breast cancer. Am. J.
Hum. Genet., 71(2):432-438.
VOGELSTEIN,
B.,
FEARON,
E.R.,
HAMILTON,
S.R.,
KERN,
S.E.,
PREISINGER, A.C., LEPPERT, M., NAKAMURA, Y., WHITE, R., SMITS,
A.M. and BOS, J.L., 1988. Genetic alterations during colorectal-tumor
development. N. Engl. J. Med., 319(9):525-32.
WANG, H. C., CHOU, W. C., SHIEH, S. Y. and SHEN, C. Y., 2006a. Ataxia
telangiectasia mutated and checkpoint kinase 2 regulate BRCA1 to promote
the fidelity of DNA endjoining. Cancer Res., 66:1391–1400.
WANG, H. C., CHOU, W. C., SHIEH, S. Y. and SHEN, C. Y., 2006b. Checkpoint
kinase 2-mediated phosphorylation of BRCA1 regulates the fidelity of
nonhomologous end-joining. Cancer Res., 66:1401–1408.
WEISCHER, M., BOJESEN, S. E., TYBJAERG-HANSEN, A., AXELSSON, C. K.
and NORDESTGAARD, B. G., 2007. Increased risk of breast cancer
associated with CHEK2*1100delC. J. Clin. Oncol., 25(1):57-63.
WEISCHER, M., BOJESEN, S. E., ELLERVIK, C., TYBJAERG-HANSEN, A. and
NORDESTGAARD, B. G., 2008. CHEK2*1100delC genotyping for clinical
assessment of breast cancer risk: meta-analyses of 26000 patient cases and
27000 controls. J. Clin. Oncol., 26(4):542-548.
159
WU, X., WEBSTER, S. R. and CHEN, J., 2001. Characterization of tumorassociated Chk2 mutations. J. Biol. Chem., 276:2971–2974.
YAM, J.W., WONG, C.M. and NG, I.O., 2010. Molecular and functional genetics of
hepatocellular carcinoma. Front. Biosci. (Schol Ed)., 2:117-34.
ZHANG, J., WILLERS, H., FENG, Z., GHOSH, J. C., KIM, S., WEAVER, D. T.,
CHUNG, J. H., POWELL, S. N. and XIA, F., 2004. Chk2 phosphorylation of
BRCA1 regulates DNA double-strand break repair. Mol. Cell Biol., 24:708–
718.
ZHANG, S., PHELAN, C. M., ZHANG, P., ROUSSEAU, F., GHADIRIAN, P.,
ROBIDOUX, A., FOULKES, W., HAMEL, N., McCREADY, D.,
TRUDEAU, M., LYNCH, H., HORSMAN, D., DE MATSUDA, M. L.,
AZIZ, Z., GOMES, M., COSTA, M. M., LIEDE, A., POLL, A., SUN, P. and
NAROD, S. A., 2008 Frequency of the CHEK2 1100delC mutation among
women with breast cancer: an international study. Cancer Res., 68(7):21542157.
ZHOU, B. B. and ELLEDGE, S. J., 2000. The DNA damage response: putting
checkpoints in perspective. Nature, 408:433–439.
ZHOU, B. B., ANDERSON, H. J. and ROBERGE, M., 2003. Targeting DNA
checkpoint kinases in cancer therapy. Cancer Biol. Ther. 2:S16–S22.
ZŁOWOCKA, E., CYBULSKI, C., GÓRSKI, B., DEBNIAK, T., SŁOJEWSKI, M.,
WOKOŁORCZYK, D., SERRANO-FERNÁNDEZ, P., MATYJASIK, J.,
VAN DE WETERING, T., SIKORSKI, A., SCOTT, R. J. and LUBIŃSKI, J.,
2008. Germline mutations in the CHEK2 kinase gene are associated with an
increased risk of bladder cancer. Int. J. Cancer, 122(3):583-586.
160
ÖZGEÇMİŞ
1981 yılında Adana’da doğdu. İlk, orta, lise eğitimini bu ilde tamamladı. 1999
yılında Çukurova Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Biyoloji Bölümünde
öğrenimine başladı ve 2003 yılında Biyolog ünvanıyla mezun oldu. Aynı yıl
Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı’nda yüksek
lisans
öğrenimine
başladı.
2005
yılında
“Lamivudin’in
İnsan
Periferal
Lenfositlerinde In Vitro Genotoksik Etkileri” adlı Yüksek Lisans tezini tamamladı.
2006 yılında Çukurova Üniversitesi. Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim
Dalında doktora öğrenimine ve araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı.
13.09.2004 tarihinden itibaren Ç. Ü. Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı,
Gastroenteroloji Bilim Dalının Moleküler Biyoloji ve Genetik laboratuvarında
araştırıcı olarak çalışmaktadır.
161
Download