ankara cumhuriyet başsavcılığı`na

advertisement
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA
ŞİKAYETÇİ
: ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
Adliye Sarayı B Blok 5. Kat Sıhhıye/ANKARA
ŞÜPHELİ/ŞÜPHELİLER : Star Gazetesi Yazı İşleri Müdürü-Filiz GÜLER
Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni-NUH ALBAYRAK
Star Gazetesi Sorumlu Md. Yay. Sah. Tem. ÖZKAN DEMİR
SUÇ
: TCK 125. Ve 216. Maddelerine aykırılık suretiyle “şerefe
karşı suçlar”dan Hakaret ve “Kamu Barışına karşı suçlardan” Halkı Kin ve Düşmanlığa
Tahrik veya Aşağılama ve ilgili kanunların diğer maddelerini ihlal ve re’sen araştırma
sonucu ortaya çıkarılacak diğer suçlar.
SUÇ TARİHİ
:01.04.2015
I-AÇIKLAMALAR
:
1-Star Gazetesinin 01.04.2015 tarihli nüshasının 16. sayfasında “CÜBBELİ TERÖR” başlıklı bir
“haber” yayımlanmıştır. 31.03.2015 günü meydana gelen terör olayı neticesinde, konunun
detayları henüz belli değilken yapılan bu haberin manşet olarak kullanılan cümlesinde
“Avukatlar” hedef olarak gösterilmiştir. Haberin içerisinde yer alan“…saat 12.30 sıralarında
“avukat kılığında” Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na giren iki terörist Berkin ELVAN’ın
ölümüne ilişkin soruşturmayı yürüten Savcı Mehmet Selim KİRAZ’ın odasına girdi…”cümlesi
ile avukatlar hedef gösterilmiştir.
Söz konusu terörist eylem ile avukatlık mesleği arasında yapılan böyle bir ilişkilendirme
son derece yersiz ve haksızdır. Olay günü itibariyle, henüz kamera kayıtları dahi
izlenmemiş ve kimlikler net olarak doğrulanmamışken, böyle bir bağlantı kurulması ve
avukatları işaret eder manşetler kullanılması basın ahlakıyla örtüşmemektedir.
Suç tarihinde, teröristlerin Adliyeye cübbeli olarak girdikleri, içeride göründükleri ve şehit
Savcı’nın odasında cübbeli olarak bulunduklarına dair ne bir görüntü ne de Resmi Makamlar
tarafından doğrulanmış bir beyan mevcuttur.
Henüz teröristlerin kimlikleri dahi açıklanmadan “Adliyeye avukat cübbesi ile girdiler”
söylemine dayanarak yapılan bu haber ve kamuoyuna duyuruluş şekli habercilik anlayışından
Adliye Sarayı B Blok Kat:5 06251 Sıhhiye/Ankara Tel: 416 72 00 Faks:(0312) 309 22 37
Web: http://www.ankarabarosu.org.tr
e-mail: [email protected]
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
uzak ve başta avukatlar olmak üzere, cübbe giyen tüm yargı mensuplarını hedef gösterir nitelikte
olup, özellikle avukatlar üzerinde negatif bir algı yaratılmasına sebep olmuştur.
2- Avukatlar Yargının kurucu unsuru olarak toplumun hukuk kuralları çerçevesinde haklarının
aranmasına ve adaletin sağlanmasına hizmet eden bağımsız ve kamu hizmeti gören bir meslek
grubunun mensuplarıdır. Bu anlamda kamuoyunu asılsız beyanlarla yönlendirmek ve meslek
gruplarını hedef göstermek tüm avukatları ve yargı mensuplarını zan altında bırakmakta ve suç
konusunu oluşturmaktadır.
Bilindiği üzere kişilik hakkının konusuna giren maddi ve manevi değerler , temel olarak Anayasa
tarafından güvence altına alınmıştır. Bir çok hukukçu tarafından da kabul görüldüğü üzere kişisel
değerler maddi, manevi ve mesleki-ticari olmak üzere bir bütün kabul edilmektedir. Kişinin
hayat bütünlüğü içindeki mesleki ve ticari faaliyetleri önem arz etmektedir. Kişinin toplumsal
yaşamını idame ettirme amacıyla mesleki ve ticari faaliyetlerde bulunması sonucu kişiye ait bir
takım mesleki ve ticari değerler oluşmaktadır. Bu bağlamada, kişiliğin tam anlamıyla korunması
maddi ve manevi kişisel değerlerin yanı sıra insanın dinamik kişiliğini yansıtan mesleki ve ticari
değerlerinin korunması ile mümkündür.
Anayasanın 17. Maddesinin ilk fıkrasında kişinin maddi varlığını koruma geliştirme hakkı, 48.
Maddesinin ilk fıkrasında kişinin istediği alanda çalışma, sözleşme özgürlüğü ve özel
teşebbüsler kurma serbestisi temel haklar arasında sayılmıştır. Böylelikle kişinin iktisadi
varlığını geliştirme ve mesleğini icra etme özgürlüğü Anayasa ile güvence altına alınmıştır.
BU DEĞERLERE YAPILAN HER TÜRLÜ MÜDAHALE VE KİŞİNİN EKONOMİK
HAYATA KATILMA HAKKINI SINIRLAYAN DAVRANIŞLAR, MESLEKİ
DEĞERLERİNİ TEHDİT EDEN VE TOPLUM NEZDİNDE TEHLİKEYE SOKAN TÜM
DAVRANIŞLAR HUKUKA AYKIRIDIR.
II-HUKUKA AYKIRILIKLAR:
1-5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 125.maddesine göre;
Hakaret
Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil
veya olgu isnat eden (...) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi,
üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin
cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde,
yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden,
yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
Adliye Sarayı B Blok Kat:5 06251 Sıhhiye/Ankara Tel: 416 72 00 Faks:(0312) 309 22 37
Web: http://www.ankarabarosu.org.tr
e-mail: [email protected]
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri
oranında artırılır.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden
dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda
zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” Hükümlerine yer verilmektedir.
Suç duyurusuna konu eylem ile tüm avukatlar ve cübbe kullanan yargı camiası zan altında
bırakılmaktadır.
Ayrıca, avukatların şeref ve haysiyetini ihlal edici, avukatlarla ilgili gerçeğe aykırı yapılan bu
yayın tüm avukatlar nezdinde Baroların da itibarını hedef alan bir tutumdur.
2-Her ne kadar hukukumuzda tam karşılığı bulunmamakla birlikte suç konusu olay ile tam
örtüşen bir kurum, Anglo-sakson hukukunda şu şekilde yer almaktadır:
False-light olarak adlandırılan bu kurum uyarınca kişinin yanlış tanıtılması ya da yanlış
değerlendirilmesi anlamına gelen bu kavram hakaret olarak nitelendirilemeyecek olan
karalamaları ifade eder.
HAKARET NİTELİĞİ TAŞIMAYAN FAKAT KİŞİNİN ONUR VE SAYGINLIĞINI
ZEDELEYEN BU TÜR YAYINLARDA GERÇEKMİŞ GİBİ TASVİR EDİLEN
OLAYLAR ASLINDA YALAN YA DA YANILTICIDIR.
Bunun yanı sıra hemen hemen tüm ülkelerde kaynağına bakılmaksızın kişinin onur ve
saygınlığına yönelik saldırılar ceza hukuku kapsamında ele alınmakta ve suç olarak kabul
edilmektedir.
Basın özgürlüğünden söz ederken aynı zamanda söz konusu olacak yayın veya düşüncenin
toplumda oluşturacağı potansiyel tehlike göz önüne alınmalıdır.
Bilindiği üzere düşünceyi açıklama ve basın özgürlüğünün sınırlandırılmasının en önemli
kriterlerden birisi de “açık ve mevcut tehlike” kriteridir. SUÇ KONUSU OLAYDA DA
AÇIKÇA GÖRÜLECEĞİ ÜZERE ÜLKE ÇAPINDA YÜKSEK TİRAJLI BİR GAZETE OLAN
STAR GAZETESİNDE BİR MESLEK GRUBUNU AÇIK BİR ŞEKİLDE HEDEF
GÖSTERİRCESİNE, MENFUR BİR TERÖR OLAYI İLE BAĞDAŞTIRILARAK MANŞET
ATILMASI, TOPLUMDA YARATACAĞI ETKİ GÖZ ÖNÜNE ALINDIĞINDA
AVUKATLAR AÇISINDAN SON DERECE AÇIK BİR TEHLİKE VE HEDEF HALİDİR.
Birleşmiş Milletler İletişim Özgürlüğü Konferansının basın özgürlüğü ve iletişim serbestisi
konusunda şu kriterleri benimsenmiştir:
*Düşünceleri açıklama özgürlüğü bazı görev ve sorumlulukları gerektirir ve böylece yaptırımlara
ya da kanunun açıkça belirlediği şart ve sınırlamalara tabi tutulabilirler. Bu sınırlamalardan biri
de; GERÇEK VE TÜZEL KİŞİLERİN ŞEREFLERİNE DOKUNAN DÜŞÜNCELERİN
AÇIKLANMASI KONUSUNDA GETİRİLECEK SINIRLAMADIR.
Adliye Sarayı B Blok Kat:5 06251 Sıhhiye/Ankara Tel: 416 72 00 Faks:(0312) 309 22 37
Web: http://www.ankarabarosu.org.tr
e-mail: [email protected]
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
3-Kitle iletişim araçları toplum ve toplumsal olaylar arasındaki ilişkiler açısından büyük önemi
haizdir. Her toplum bir takım yapı unsurlarına, sosyal değerlere, amaçlara sahiptir. Bu anlamda
sosyal değerler ve amaçlar üzerinde önemle durulmalı ve kitle iletişim araçları kullanılırken
toplumun eğitim, sosyal, ekonomik ve kültürel yönden farklı kesimlere hitap ettiği de göz önüne
alınarak YIKICI AMAÇLARALA KULLANILMAMALIDIR. Aksi toplumda ayrışmaya,
kutuplaşmaya, şiddet ve nefrete yol açarak barış ve huzur ortamı için tehdit oluşturur. Kutuplaşan
taraflardan nefret söylemi yöneltilen taraf için en büyük sorunlardan biri bu topluluğun
‘ötekileştirilmesi’ sonucunu doğurmasıdır.
4-Nefret suçunun birden çok tanımı bulunmakla birlikte genel olarak nefret Suçu; bir kişiye veya
gruba karşı ırk, dil, din, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi nedenlerle duyulan önyargıyla işlenen,
doğrudan ve dolaylı şiddet içeren suçlar olarak tanımlanabilir. Nefret Suçları literatürde bazen
"önyargı suçları" olarak adlandırılmaktadır.
Bir kişiye veya gruba karşı; ırk, etnik/milli köken, din, cinsiyet, cinsel tercih, fiziki engellilik,
yaş gibi nedenlerden duyulan önyargı yüzünden kişilerin maddi-manevi varlıklarına karşı
işlenen suçlara "nefret suçu" adı verilmektedir.
Bilindiği üzere Nefret suçları daima iki unsuru bir arada bulundurur. Birinci unsur önyargı ve
önyargıdan beslenen ayrımcılık, ikinci unsur maddi – manevi şiddettir.
Fail; mağdurun ırk, dil, etnisite, ulus, cinsel tercih, yaşı, bedensel engeli ya da benzer nitelikteki
genel faktörlerden herhangi biri nedeniyle, aynı özelliği taşıyan guruba suç yoluyla mesaj
vermektedir. Suçu işleyen ‘muhafaza edilen özelliği’ taşıyanı kasıtlı olarak ‘hedef’ seçer.
‘Hedef’ bir ya da birden fazla kişi veya belli özellikleri paylaşan bir grupla özdeşleşmiş özelliği
imha amaçlıdır. Fail, mağdur ve mağdurun ait olduğu topluma mağdur üzerinden olumsuz
bir mesaj yollar. Nefret suçu işleyen fail, suçun mağduru bireye olumsuz hiçbir şey
hissetmeyebilir ancak hedefin üyesi olduğu özellik hakkında beslediği düşmanca fikirler
veya duyguları onu bu suçu işlemeye itmektedir. Failler kendisini tanımladığı grubun
dışındaki herkese düşmanlık hissedebilir.
MEDYA NEFRET SUÇLARINI İNSAN HAKLARI ODAKLI HABERCİLİK
BAĞLAMINDA ELE ALMALI, HABER ÜRETİM VE SUNUM AŞAMALARINDA
NEFRET SUÇLARININ HEDEFİ KONUMUNDAKİ GRUPLARIN TEMSİLİNİ VE
KATILIMINI GÖZ ARDI ETMEMELİDİR. “GAZETECİ İNSAN HAKLARI VE
BARIŞTAN YANA OLMALIDIR”
(Gazetecilerin Hakları ve Sorumlulukları Bildirgesi- Ankara Barosu Dergisi Yıl:68, Sayı: 2010/1
268)
5-Türk Ceza Kanunu 3. maddesi de adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesini düzenler. Madde
metninde
Madde-3“Ceza kanunun uygulanmasında kişiler ararsında, ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk,
cinsiyet, siyasal veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden,
Adliye Sarayı B Blok Kat:5 06251 Sıhhiye/Ankara Tel: 416 72 00 Faks:(0312) 309 22 37
Web: http://www.ankarabarosu.org.tr
e-mail: [email protected]
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
ayrım yapılamaz ve hiç kimseye ayrıcalık tanınamaz” der. Nefret suçları ve ayrımcılık en başta
bu maddeyi ihlal etmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama"
başlığıyla düzenlenen 216. madde nefret suçlarını cezalandıran bir madde olarak
düzenlenmiştir.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama
Madde 216- (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı
özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden
kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde,
bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına
dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu
barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ait 12 no’ lu Protokolün ayrımcılığın genel olarak
yasaklanmasıyla ilgili 1. Maddesinde
“Yasa ile öngörülmüş olan tüm haklardan yararlanma, cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasî veya
diğer kanaatler, ulusal veya sosyal köken, ulusal bir azınlığa mensup olma, servet, doğum veya
herhangi bir diğer statü bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanır. Hiç kimse, hangisi
olursa olsun hiçbir kamu makamı tarafından özellikle 1’inci fıkrada belirtilen gerekçelere dayalı
bir ayrıma maruz bırakılamaz”
denilerek hem devletin hem de vatandaşların nefret söyleminin unsurlarından sayılan
ayrımcılık yapması yasaklanmıştır.
Ayrıca yine AİHS’nin 10. Maddesine göre ifade özgürlüğü hakkının kullanımının bazı görev
ve sorumlulukları da beraberinde getirdiği ve bu hakkın yasalarla belirlenen ve demokratik
toplumun gerekleri olan bazı kısıtlamalara veya cezalara maruz kalabileceği ifade edilmiştir
Nefret söylemiyle mücadelenin önemli mekanizmalarından birisi olan Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Komitesi de ifade özgürlüğüne belli sınırlamalar getirilebileceğini kabul etmektedir.
BM Anlaşması’nın 20. Maddesinde dini milli, ırksal herhangi bir ayrımcılık anlamına
gelebilecek düşmanlık içeren propaganda yapmanın yasalarla sınırlanması gerektiği
belirtilmektedir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 19. maddesinde de ifade özgürlüğü temel haklardan
sayılırken 29. Maddesinde;
“ bu hakkın mutlak ve sınırlanamaz bir hak olmadığı, başkalarının hak ve özgürlüklerinin
güvenliğinin sağlanması amacıyla, demokratik toplumunun genel refahı ve kamu düzeninin
tesisi için ve erdemliliğin bir gereği olarak herkesin ifade özgürlüğünün yasalarla belirlenmiş
bazı sınırlamalara maruz kalabileceği” açık bir şekilde belirtilmektedir.
Adliye Sarayı B Blok Kat:5 06251 Sıhhiye/Ankara Tel: 416 72 00 Faks:(0312) 309 22 37
Web: http://www.ankarabarosu.org.tr
e-mail: [email protected]
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
6-Anayasasının 10 maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç,
din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve
erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağ- lamakla yükümlüdür.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar”der.
ANAYASANIN 10 MADDESİ TÜM VATANDAŞLARIN ARASINDA EŞİTLİĞİN
TARTIŞILMAZ OLDUĞUNU VE EŞİTLİĞİN YAŞAMA GEÇİRİLMESİNDE DEVLET
SORUMLULUĞUNUN
VARLIĞINI
TARTIŞILMAZ
ŞEKİLDE
ORTAYA
KOYMUŞTUR.
Anayasanın 2. Maddesinde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin “Toplumun huzuru, milli
dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğin bağlı,
başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ver sosyal bir hukuk devleti”
olduğu belirtilmiştir.
Hukuk devleti özünde, yönetilenlere hukuk güvenliği sağlamak ve onların korkusuzca
yaşamalarını teminat altına almak amacıyla, tüm faaliyetlerini hukukun mutlak üstünlüğü
ilkesine dayandıran DEVLET, ADALETLİ BİR ŞEKİLDE HAKEM GÖREVİ GÖRÜP
TOPLUMUN, NEFRET SÖYLEMİ MAĞDURU OLAN BELLİ KESİMLERİNİ, NEFRET
SÖYLEMİNİ GERÇEKLEŞTİRENLERE KARŞI KORUMAKLA YÜKÜMLÜDÜR.
Amacı toplumun huzurunu sağlamak olan devlet, toplumsal barışın devamı için gerekli olan
nefret söyleminin de engellenmesi konusunda sorumluluk taşımaktadır. Devletin asli görevi
vatandaşlarını korumak olup, nefret söylemi yoluyla vatandaşların birbirlerini tehdit ve rahatsız
etmesine engel olacak kurumlar da devletin organları olan yasama, yürütme ve yargıdır. Bu
hususta yargının da üzerine düşen görevi yapacağına şüphemiz yoktur.
Suç duyurusu konusu eylemde şüpheli/şüpheliler, “avukatlar”ı, yaşanmış olan müessif terör
eylemi ile bağdaştıran, çağrıştıran ifadeleri basın aracılığı ile toplumun bir çok kesimi üzerinde
etkili olacak şekilde kullanarak, Anayasayı ve Türk Ceza Yasasını açıkça ihlal etmekte ve
görevlerinin gerektirdiği sorumluluklara aykırı hareket etmektedirler. Avukatlık mesleğini icra
eden kişilerin mağduriyetine neden olacak yöndeki bu söylem sebebi ile, şüpheli/şüphelilerin,
5237 sayılı TCK’nın 125. Ve 216. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları gerektiğinden işbu
başvurunun yapılması zorunluluğu doğmaktadır.
: Yukarıda arz ve izah edilen ve re’sen tespit olunacak nedenlerle;
NETİCE VA TALEP
yaptığı haber ile suç işleyen şüphelinin eylemine uygun TCK’nın 125. Ve 216. Maddelerini ihlal
ettiği gerekçesiyle gerekli soruşturmanın yapılarak kamu davası açılmasına karar verilmesini
saygılarımızla vekâleten arz ve talep ederiz.
Adliye Sarayı B Blok Kat:5 06251 Sıhhiye/Ankara Tel: 416 72 00 Faks:(0312) 309 22 37
Web: http://www.ankarabarosu.org.tr
e-mail: [email protected]
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI
Ekleri: 01.04.2015 tarihli Star Gazetesi
Harçlandırılmış Vekaletname ve Yetki Belgesi
Adliye Sarayı B Blok Kat:5 06251 Sıhhiye/Ankara Tel: 416 72 00 Faks:(0312) 309 22 37
Web: http://www.ankarabarosu.org.tr
e-mail: [email protected]
Download