Haftalık Değerlendirme Notu - Toplumcu Düşünce Enstitüsü

advertisement
Toplumcu Düşünce Enstitüsü
Haftalık Değerlendirme Notu
Haftalık Değerlendirme Notu/ 1241114
Hazırlayan: Mahir BÜYÜKYILMAZ
A)
24 Kasım 2014
DÜNYA
A1) ABD Başkanı Obama göçmenlik konusunda uzun süredir beklenen adımı atarak,
ülkede sayıları 5 milyonu bulan kaçak göçmene yasal oturum hakkı sağlayacak
düzenle meyi resmen duyurdu. Cumhuriyetçi Parti’nin bu yasa üzerine uzlaşmaya
yanaşmaması nedeniyle, Başkan Obama, düzenlemeyi Başkanlık Emri olarak yasalaştırdı.
Yeni düzenleme ülkedeki kaçak göçmenlere yasal olarak çalışma hakkı tanıyor
ancak A BD vatandaşı olma yolunu kapalı tutuyor.
Başkan Obama, Demokratların son seçimde aldığı büyük yenilginin ardından göçmenlik
yasası konusunda tek taraflı hareket ederek büyük risk almış durumda bulunuyor. Amerikan
seçmeninin büyük çoğunluğunun Başkanlık Emri kullanılmasına olumlu bakmadığı ve
Amerikan yasama uygulamalarında sıklıkla uygulanmayan bu yetkinin “diktatörlük
uygulaması” olarak algılandığı görülüyor. Cumhuriyetçi Parti bu durumu son derece olumsuz
şekilde karşılamış durumda. Partinin sadece ana akım çizgisinin sağında yer alan özellikle
Çay Partisi hareketine mensup isimlerin değil siyaseten ortaya yakın duran bazı isimlerin de
bu karar karşısında Başkana yönelik muhalefetlerini sertleştirebilecekleri değerlendiril iyor.
A2) Japonya Başbakanı Şinzo Abe, parlame ntoyu feshetti. Ülke, aksi bir gelişme
yaşanmaması durumunda 14 Aralık'ta erken seçime gidecek. Başbakan Abe, iki yıl
önce, daralan ekonomiyi canlandırmak için gevşek para politikası ve harcama programıyla
yeni istihdam ve yatırımlar yaratmayı vadetmişti. Ancak aradan geçen iki yıl içerisinde
“Abenomi” olarak adlandırılan önlemler ekonomide istenen canlanmayı yaratamadı ve mali
disiplini bozdu. Japonya'nın bütçe açığı yatırımcıları rahatsız eden seviyelere ulaşmış
durumda bulunuyor. Fesih kararının arkasında, başbakanın kamuoyu nezdinde daha fazla
destek yitirmeden gerçekleştirmeyi planladığı ekonomik reformlar için güvenoyu tazelemek
isteği yatıyor. Fakat yapılan kamuoyu yoklamaları seçmen gözündeki durumun Abe için çok
olumlu olmadığını işaret ediyor.
A3) Çin Merkez Bankası (ÇMB) borçlanma maliyetlerini aşağıya çekmek ve yavaşlayan
ekonomiyi canlandırmak için Temmuz 2012'den bu yana ilk kez gösterge faiz
oranlarını düşürdü. ÇMB’nın yapmış olduğu açıklamaya göre açıklamaya göre, bir yıl
vadeli mevduat faizi 0.25 yüzde puanı indirilerek yüzde 2.75'e çekilirken, bir yıl vadeli borç
verme faizi 0.4 yüzde puanı düşürülerek yüzde 5.6'ya çekildi. Avrupa Merkez
Bankası ve Japonya Merkez Bankası'nın ardından ÇMB da parasal genişleme rotasını takip
etmiş oldu. Ülke ekonomisin 1990’dan bu yana en yavaş yıllık büyümeyi kaydedeceğine
yönelik kuvvetli göstergelerin oluşmasıyla beraber ÇMB parasal genişleme ve likidite
enjeksiyonları üzerine odaklanmış durumda bulunuyor.
1
B)
BÖLGE
B1) Nükleer Müzake re Sürecinde anlaşmaya varılması için belirlenen son tarih olan 24
Kasım öncesi P5+1 ülkeleri (Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş
daimi üyesi; ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin, bu gruba ek olarak Almanya) ile
İran süreci sonuçlandırmak için Viyana’da bir araya geldile r. Toplantıya katılan
tarafların müzakerecilerinden gelen ön açıklamalar olumlu sinyaller içermiyor. ABD
Dışişleri Bakanı John Kerry, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’yle yaptığı görüşmenin
ardından görüşmelerde mesafe kaydedildiğini fakat arada ciddi farklılıklar olduğunu belirtti.
Sonuç alınamaması durumunda ek uzatma seçeneğinin devreye sokulması gündeme gelebilir.
Başkan Obama’nın bu seçeneğe karşı olmadığını ifade etmesi önemli bir işaret olarak
değerlendirilmektedir.
B2) IŞİD, Enbar vilayetinde etkinliğini korumaya devam ediyor. Ramadi ve Felluce'nin
bulunduğu vilayet Bağdat’ın güvenliği için strate jik öneme sahip. Örgüt başkentin
sadece 100 kilometre batısında yer alan Ramadi kentine yönelik bir saldırı başlatmış
durumda bulunuyor. Irak Başbakanı Haydar Abadi vilayette İŞİD hakimiyetini kırmak için
Irak Hava Kuvvetleri’nin daha aktf olacağını açıkladı. ABD, örgütle mücadeleye yönelik
stratejisinin dayanak noktasını oluşturan yerel güçleri kuvvetlendirmenin bir uzantısı olarak
Enbar vilayetindeki Sünni aşiretlere silah yardımı yapma kararı aldı.
B3) Avrupa Merkez Bankası (AMB) Başkanı Draghi, alınan önlemle re karşın
ekonomik iyileşmeye dair sinyal olmadığını belirtti. Enflasyon ve enflasyon
beklentilerinin en hızlı şeklide yukarıya çekilmesi gerektiğini, bunun için gerekirse varlık
alım programının genişletebileceğini ifade ederken para ve maliye politikalarının Avrupa
ekonomisinin içerisine girmiş olduğu durağanlık sorunun çözümünde sınırlı etki
yaratacağının ve yapısal reformların hayata geçirilmesinin gerekliliğinin altını çizdi.
B4) Ekim ayında parlamento seçimlerinin yapıldığı Tunus’ta Pazar günü
cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirildi. Her ne kadar süreçte 25 aday resmi olarak
yarışıyor olsa da, seçimlerin bünyesinden Sol’dan Merkez Sağ’a uzanan yelpazede grupları
bulunduran Nida Tunus lideri anti-İslamcı Caid el- Baci Kaid es-Sebsi ile mevcut
Cumhurbaşkanı Moncef Merzuki arasında geçmesi bekleniyor.
Ülkede, Bin Ali rejiminin ortadan kalkmasının arından yapılacak olan bu ilk
cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından parlamento seçimlerini kazanan Nida Tunus Partisi
öncülüğünde hükumet kurma çalışmalarına başlanacak. Genel seçimleri kaybeden ve
cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday koymayan Nahda Hareketi hangi adayı
destekleyeceklerini de açıklamadı. Partinin lideri Raşid Ghannouchi bu tutumun arkasında
ülkedeki mevcut kutuplaşmasının daha derinleşmesini istememelerinin yattığını ifade etti.
C)
TÜRKİYE
C1) ABD Başkan Yardımcısı Biden, üç ülkeyi kapsayan ziyaret turu kapsamında
Türkiye’ye geldi. ABD tarafının Türkiye'yi İŞİD karşıtı uluslararası koalisyona tam
kapasiteyle dahil etme çabalarının son basamağı olarak değerlendirile bilecek ziyaretin
gündeminin odak noktasını örgütle mücadele ve Esad yönetiminin geleceği konuları
2
oluşturdu. Irak’ın güvenliği ve ulusal bütünlüğü konusunda işbirliği ile Kıbrıs Müzakere
Süreci, bu kapsamda Doğu Akdeniz enerji güvenliği de masaya yatırılan diğer başlıklar oldu.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, ABD tarafına
Suriye’de nihai hedefin Esad olması gerektiğine dair Türkiye’nin pozisyonunu yineledikleri;
İŞİD’le mücadelenin ve bu alanda atılacak adımların Esad rejiminin ortadan kalkmasına
hizmet edecek şekilde tasarlanması gerekliliğini aksi takdirde Türkiye’nin sürece geri planda
destek olacağını bildirdikleri anlaşılıyor. Bu kapsamda güvenli bölge ile uçuşa yasaklı bölge
seçeneklerinin masaya getirildiği biliniyor.
Kıbrıs konusunda Biden’ın iki bölgeli- iki toplumlu federasyon çözümü desteklediğini
söylemesi, Doğu Akdeniz’in güvenliği ve zengin enerji kaynaklarından faydalanılabilmesi ile
bundan oluşacak refahın bölgesel kalkınmaya aktarılabilmesi için barışın sağlanmasının
gerekliliğine dikkat çekmesi gezinin kapsamı bakımından diğer önemli bir husus olarak öne
çıkmaktadır.
Biden’in ziyareti sırasında ABD siyasi sisteminin temelinin güçler ayrılığından oluştuğuna
dair vurgu yapması, yasama, yürütme ve yargının karşılıklı ABD’de mutlak bir dengeye
sahip olduğunu ve bu güçlerin tek bir erk noktasında buluşmasının demokrasi için akla
gelebilecek en aşındırıcı senaryo olduğunu ifade etmesi Türkiye’nin içerisinden geçmekte
olduğu süreç göz önüne alındığında fazlasıyla önem arz etmektedir.
C2) Başbakan Davutoğlu, Irak’ı ziyaret etti, Irak Başbakanı Abadi’yle görüştü. Ziyaret
son 4 yıldır Türkiye’den Irak’a gerçekleştirilen en üst düzey seviyedeki ziyaret olarak
kayıtlara geçti. Nuri El Maliki’nin başbakanlığı döneminde bozulan ikili ilişkilerin yeniden
rayına oturtma girişimi olarak değerlendirilmesi mümkün olan bu ziyaret, kapsamı dahilinde
görüşülen bazı konular nedeniyle ve zamanlamasıyla önem arz ediyor.
Türkiye’nin Irak ordusunun eğitimine yardımda bulunma ve Türkiye bunu topraklarında
gerçekleştirme teklifi ile daha geniş istihbarat paylaşımı üzerine çalışılacak olmasının beyanı
son derece önemli. Türk tarafının, Irak coğrafyasında İŞİD’e karşı verilecek mücadele
dahilinde örgüt karşıtı olan Sünni aşiretlerin silahlandırılabileceğini belirtmesi ise Irak
özelinde ABD ve Türkiye’yi yakınlaştırabilecek bir taktiksel adım olarak
değerlendirilmektedir.
C3) Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s (S&P) Türkiye’nin
BB+ notunu ve negatif görünümünü teyit etti. S&P en son 23 Mayıs 2014’te notu ve
görünümü teyit ederek Türkiye’nin siyasi ikliminin daha az tahmin edilebilir hale geldiğini
ve bu durumun dış şoklara dayanıklılığını ve uzun vadede büyümesini olumsuz
etkileyebileceğini belirtmişti.
S&P, son açıklamasında Türkiye'nin bu yılki gayri safi yurtiçi hasıla performansının en
önemli unsuru olarak net ihracatı gördüğünü, iç talebin düşük olduğunu, liranın ise
zayıfladığını belirtti. Türkiye'nin büyüme potansiyelinin, özel sektörün büyük ve açık döviz
pozisyonu gibi süregelen dış kırılganlıklardan kötü etkilendiği ortaya koydu.
Kuruluşunun değerlendirmesinde bu yıl cari açığın milli gelire oranının yüzde 5.2'ye
gerileyeceği tahmini yer alırken, görünümün negatif olmasına neden olarak da Türkiye'nin
dış finansmana büyük oranda bağımlılığının 2015'te sürme riski olması gösterildi.
3
SONUÇ-
Değerlendirme ve Öneriler
-
Türkiye ile ABD, Suriye politikalarında birbirlerinden tamamen ayrı sayfalarda
yer alıyorlar. İki ülke arasında ortak bir frekans üretebilmek adına sürdürülen
diplomasi trafiğinin bir sonuç vermemesi bu durumdan kaynaklanıyor. ABD
Başkan Yardımcısı Joe Biden’in Türkiye ziyaretinin, bu durumu gidermekten
ziyade, onu daha da açık biçimde algılanır hale getirmek noktasında işlev gördüğü
değerlendirilmektedir.
-
İran’la sürdürülen nükleer müzakerelerde olumlu bir sonuç elde edilmesi İran’ın
uluslararası sisteme yeniden katılımıyla sonuçlanabilir ve bu olası başarı
senaryosu başkan Obama tarafından kendi başkanlık döneminin edinilebilecek en
önemli kazanımlarından ve kendinden geriye bırakabileceği politik bir miras
olarak algılanıyor. Müzakere süreci 24 Kasım’da çok yüksek ihtimalle
sonuçlandırılamayacak ve bir uzatma gündeme gelecek olsa da sonuç yolunda
önemli mesafenin alındığı biliniyor.
-
ABD’nin Esad’ı ortadan kaldıracak bir planı uygulamaya girişmesi İran
tarafından bölgedeki varlığına doğrudan tehdit olarak algılanacak olduğu açıktır.
Bu tehdit algısı ülkenin batı karşısında içine kapanmasına yol açabilir ve İran’ın
müzakere masasından uzaklaştırabilir. Bu ABD yönetimi tarafından kesinlikle
ortaya çıkmasının istenmediği bir senaryodur.
-
İŞİD, ABD yönetimi tarafından bölgenin istikrarına karşı birincil tehdit unsuru
olarak algılanıyor. Çözüm konusunda ise tehdidin yayıldığı geniş alanda öncelik
Irak coğrafyasında bulunuyor. Başkan Obama’nın İran Ruhani Lideri Ayetullah
Humeyni’ye yazmış olduğu mektubun içeriğinden de anlaşılabileceği ABD ile
İran Irak’ta ve bölgede İŞİD’le mücadele konusunda ortak bir noktada
bulunuyorlar. Beyaz Saray yönetimi bu desteği kaybetmeyi istemiyor.
-
Bu çerçeveden bakıldığında Türkiye’nin “Esad gitmeli” tezinin öncelikle ABD’de
sonrasında ise ülkenin öncülüğünü yaptığı İŞİD karşıtı koalisyon karşısında
yüksek seviyede bir geçerliliğinin olduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye’nin
İŞİD’le tam kapasiteyle mücadele etmeyi Esad’ın gitmesini sağlayacak bir planın
geliştirilip pratiğe aktarılmasına bağlaması, ülkeyi yalnızlaştıran bir diretme halini
almış durumda bulunuyor.
4
Download