İşte Piri Reis haritasının sırrı

advertisement
On5yirmi5.com
İşte Piri Reis haritasının sırrı...
Aylık tarih ve kültür dergisi Yedikıta, Piri Reis'in 500.yılı nedeniyle Piri Reis ile ilgili bir
araştırma yazısı yayınladı...
Yayın Tarihi : 21 Şubat 2013 Perşembe (oluşturma : 10/10/2017)
Yedikıta Dergisi, “Piri Reis Haritası”nın 500. yılı nedeniyle Büyük Osmanlı Denizcisi ve Coğrafyacısı
Piri Reis'in hayatı, faaliyetleri, eserleri ve idamı ile alakalı önemli, bir o kadar dikkat çekici bir
araştırma yazısı yayımladı.
İşte İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeniçağ Tarihi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut Ak ve
Tarihçi Yazar Soner Demirsoy'un birlikte kaleme aldıkları "Büyük Osmanlı Denizcisi ve Coğrafyacısı
Piri Reis" ve "Piri Reis Haritası 500 Yaşında" başlıklı makaleleri...
Büyük Osmanlı Denizcisi ve Coğrafyacısı Piri Reis
Meşhur denizcilerimizden Kemal Reis’in yeğeni Piri Reis çocukluk yıllarını Gelibolu’da su içinde
geçirmişti. İspanyol zulmünden kaçan Müslümanların Endülüs’ten Kuzey Afrika sahillerine taşınması
başta olmak üzere amcasıyla seferlere katılan Piri Reis bu seyahatler sırasında ileride çizeceği
haritalar için de çalışmış, notlar almış, çeşitli kaynaklar toplamıştı. Eserleri denizciler ve coğrafyacılar
için bir rehber olması yanında, fethedilmemiş bölgeler hakkında osmanlı idarecilerini bilgilendirmiş,
denizlerdeki osmanlı varlığını kalıcı hale getirmişti...
Babasının adı Hacı Mehmed olan Piri Reis, Kemal Reis’in erkek kardeşinin oğludur. O,
Kemalpaşazade’nin tavsifine uygun olarak çocukluk yıllarını Gelibolu’da “timsah gibi su içinde
büyüyerek” geçirmiştir. Tahsilinin ayrıntıları bilinmemekle birlikte, doğduğu şehirde aldığı ilk eğitim
yanında, özellikle küçük yaşlarından itibaren amcasının yanında bulunarak denizcilikle ilgili bilgileri
yaşayarak öğrenmiştir. Nitekim amcasının İkinci Bayezid Han’ın (1481-1512) daveti üzerine devlet
hizmetine girmesinden (1494) önceki faaliyetlerinde, özellikle Endülüs Müslümanlarının İspanyol
zulmünden kurtarılıp Kuzey Afrika sahillerine taşınması sırasında Piri Reis de görev yapmıştır.
Osmanlı-Venedik Harbi’nde (1498-1502) Kemal Reis’in kumanda ettiği filoda bir geminin
kaptanlığını Piri Reis yapmış; Modon Kalesi’nin fethi (1500) sırasındaki gayretlerini şair Safaî,
Fethnâme-i İnebahtı ve Moton adlı eserinde sitayişle tasvir etmiştir. Bu sırada Navarin Kalesi’nin
Kemal Reis tarafından geri alınması (1501) haberini İstanbul’a götürerek, İkinci Bayezid Han’ın
huzuruna çıkmıştır. Bu hizmetinden dolayı kendisi 3000 akçe, 1 kırmızı benekli kaftan ve ulufesine
5 akçe zam verilmek suretiyle taltif edilmiştir. Yavuz Sultan Selim’in (1512-1520) Mısır Seferi’nde
(1516-1517), Cafer Bey kumandasındaki filoya dâhil olarak Nil yolundan Kahire’ye gitmiş, bu arada
Nil’in kollarının haritasını yapıp buralar hakkında tarihî ve coğrafî bilgiler vermiştir. Kanunî devrinde
(1520-1566), artık Osmanlı donanmasının bir kumandanı olarak Rodos fethine de katılmış olması
muhtemel olan Piri Reis, Mısır Beylerbeyi Hain Ahmed Paşa’nın isyanı üzerine Osmanlı idaresini
burada tam manasıyla kurmak üzere İstanbul’dan hareket eden (30 Eylül 1524) Sadrazam İbrahim
Paşa’ya kılavuz tayin edilmiştir.
Çalışmaları Sultana Sunuluyor
İbrahim Paşa ve maiyeti denize açılmış fakat hava muhalefeti yüzünden Marmaris’te karaya çıkarak
Mısır’a karayolu ile ulaşmak mecburiyetinde kalmıştır (2 Nisan 1525). Piri Reis bu deniz yolculuğu
esnasında İbrahim Paşa ile yakından tanışma fırsatı bulmuştur. Sefer esnasında sık sık kendi
yazılarına müracaat etmesi sadrazamın dikkatini çekmiştir. Müsveddeleri inceleyen paşa, Piri Reis’e
notlarını temize çekerek kitap haline getirmesini tavsiye etmiştir. Bu sözlerden kuvvet bulan Piri
Reis, Gelibolu’da düzenlediği Kitâb-ı Bahriye’yi İbrahim Paşa vasıtasıyla Kanuni Sultan Süleyman’a
takdim etmiştir. Piri Reis kitabının padişah tarafından takdirle karşılandığını eserinin önsözüne
eklemeyi ihmal etmemiştir.
1525-1547 yılları arasındaki hayatı hakkında bilgi bulunmayan Piri Reis, bu sıralarda Tersane
Kethüdalığı vazifesini üstlenmiş olmalıdır. Piri Reis, Ferhad Paşa’nın Yemen Beylerbeyiliğine tayin
edilmesi üzerine onun yerine Hind Donanması Kaptanı tayin edildi (1547). Aden, Yemen eyaletinin
bir sancağı olup 1546’da mahalli Arap reisi Ali b. Süleyman tarafından zaptedilmişti. Bunun üzerine
Osmanlı Devleti, Hint Okyanusu’nda sahip olduğu bu çok mühim üssünü geri almak için harekete
geçti ve Piri Reis 60 gemilik donanmasının başında Süveyş’ten hareket edip Aden Kalesi önüne
geldi (19 Ocak 1549). Kale, 3 Şubat 1549’da fethedildi. Fethin Cuma gününe isabet etmesi
sebebiyle Aden ileri gelenlerinin de hazır bulunduğu camide hutbe Kanuni Sultan Süleyman adına
okutuldu. Fetih haberi Mısır’a, oradan da İstanbul’a ulaştırıldı. Buna karşılık padişahın ihsanı da
gecikmedi. Çarpışmalarda yer almış asker ve denizcilere rütbelerine göre terakkiler verildi.
“Siyaseten” Katledildi
Hürmüz Batı Asya ülkeleri ile Hindistan arasında önemli bir ticaret merkezi olması hasebiyle, Hint
Okyanusu’nun en önemli limanlarından birisiydi. Yerel yönetimin de zayıflığından yararlanan meşhur
Portekiz denizcisi Albuquerque, Hürmüz’ü 1507’de ele geçirmiş ve burada bir üs tesis etmişti. Piri
Reis Hürmüz Kalesi’ni fethetmek üzere Nisan 1552’de 30 gemiden meydana gelen bir filo ile
Süveyş’ten hareket etti. Önce 6 günlük bombardımandan sonra Maskat Kalesi’ni fethetti (Kasım
1552), sonra da Hürmüz’e yöneldi. Etrafındaki kaleler tamamen ele geçirildiği halde Hürmüz
muhasaraya dayanmakta idi. Piri Reis muhasaraya devam ederken bir taraftan da tedbiri elden
bırakmıyordu. Osmanlı donanmasından daha üstün bir Portekiz donanmasının baskın yapması imkân
dâhilindeydi. Nitekim yanına esir aldığı Maskat Kalesi Kumandanı Jean de Lisbao’dan Portekiz’in
deniz faaliyetleri hakkında aldığı bilgiler Piri Reis’in endişesini büsbütün artırdı. Bu sebeple
muhasarayı kaldıran Piri Reis karadaki bütün ağırlıkları kadırgalara yükledikten sonra denize açıldı.
Basra’ya doğru giderken yerli gemicilere Portekiz donanması hakkında aldıkları haberleri kendisine
ulaştırmalarını tembihledi. Gelen haberler Piri Reis’in endişesinde haklı olduğunu gösterdi. Nitekim
kendisine Hint donanması Basra’ya ulaştığı sırada bir Portekiz donanmasının da Hürmüz önlerine
geldiği haberi ulaşmıştı.
Hürmüz muhasarasının zamanında kaldırılması Piri Reis’in ileri görüşlülüğü hakkında güzel bir
numunedir. Fakat şimdi yeni bir sıkıntılı durum ortaya çıkmıştı. Çünkü Basra Körfezi’nin bir Portekiz
donanması tarafından kapatılması halinde Osmanlı Hint donanmasının Süveyş’teki üssüne ulaşması
çok zor olacaktı. Bu müşkil durumdan kurtulmanın yollarını arayan Piri Reis mevcut filodan 3 gemi
seçip Süveyş’e doğru yola çıktı. Gemilerden biri karaya oturduğu için, 2 kadırga ile Süveyş’e, oradan
da karayolu ile Kahire’ye ulaştı. Ancak burada Mısır Beylerbeyi Davut Paşa tarafından iyi
karşılanmadı. Hint donanması Piri Reis’in sorumluluğu altında idi. Bu hareketiyle ordusunu savaş
meydanında bırakıp kaçmış bir kumandan gibi telakki edildi ve hapse atıldı. Piri Reis’in yapmış
olduğu faaliyetler Davud Paşa tarafından detaylı olarak hükümete rapor edildi. Basra Beylerbeyi
Kubad Paşa da Davud Paşa’dan önce Piri Reis’in yaptıklarını Halep’te bulunan padişaha bildirmişti.
Neticede Piri Reis gelen fermanla “siyaseten” Mısır Divanı’nda katledildi (1554).
Piri Reis’in katlinde birinci derecede rol oynamış olan Basra Beylerbeyi Kubad Paşa, muhasara
devam ederken Hürmüzlü Müslümanların mal ve mülklerinin talan edildiğini padişaha gönderdiği
mektubuna ilave etmişti. Piri Reis’in katlinden sonra yerli halktan bir cemaat İstanbul’a gelerek
Hürmüz muhasarası devam ederken mallarının gasp edildiğini söyleyerek bedelini istediler.
İddialarını destekleyen bir delil gösteremedikleri için şikâyetlerine itibar edilmemişti. Kubad Paşa ise
Piri Reis’in katlinden kısa bir süre sonra Basra Beylerbeyiliği vazifesinden azledildi.
Hocazade Mehmed, Celalzade Mustafa ve Âli Mustafa Efendiler Piri Reis’in idamına sebep olarak,
Hürmüz Kalesi muhasarasını kendi menfaatini gözettiği için kaldırmasını göstermekte iseler de, bu
konuya müstakil bir başlık ayıran Peçuylu’ya göre “bu husus düşman hâlinden habîr olanlar katında
gayet muhal ve ba‘iddür”. ıı
Kaynaklar: Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmanî Yahud Tezkire-i Meşâhîr-i Osmâniyye, C. II, İstanbul
1316; Bursalı Mehmed Tahir, Osmanlı Müellifleri, C, III, İstanbul 1342, s. 315; Fuad Ezgü, “Piri Reis”,
İslâm Ansiklopedisi, C. IX, İstanbul 1964, s. 562; Kemal Özdemir, Osmanlı Deniz Haritaları: Ali Macar
Reis Atlası, İstanbul 1992, s. 57; Pirî Reis, Kitâb-ı Bahriye, (Haz. F. Kurdoğlu-H. Alpagot), Ankara
1935; A. Afetinan, Pirî Reis’in Hayatı ve Eserleri, Ankara 1992; Cengiz Orhonlu, “Hint Kaptanlığı ve
Pîrî Reis”, TTK Belleten, XXXIV/134 (Ankara 1970), s. 235–254; ; Kâtib Çelebi, Keşfü’z-zunûn anesâmi’1-kütüb ve’1-fünûn (haz. Şerefettin Yaltkaya-Rifat Bilge), C. 1, İstanbul 1971
PİRİ REİS’İN PORTEKİZ SİYASETİ
Portekizliler 1550-51 yıllarında Basra Körfezi’ndeki faaliyetlerine hız verdiler. Osmanlı nüfuzu
altındaki Bahreyn’e kadar sokularak Lahsa’da bulunan Katif Kalesi’ni ele geçirdiler ve bölge halkını
Osmanlı Devleti’ne karşı isyana teşvik ettiler. Bunun üzerine Osmanlı, Portekizlilerin Hint Okyanusu,
Arap Yarımadası’nın güneyi ve Basra Körfezi’ndeki yıkıcı faaliyetlerini kontrol etmeye yöneldi. Bu
siyaset tabiatıyla Hint Donanması Kaptanı Piri Reis tarafından uygulanmıştı.
PİRİ REİS DONANMAYI NİÇİN BIRAKTI?
Piri Reis’in, donanmayı Basra Körfezi’nde bırakarak Mısır’a gitmesi idamına sebep olmuştu. Piri
Reis’in hangi maksatla donanmayı Basra Körfezi’nde bırakarak üç kadırga ile Süveyş’e doğru gittiği
tam olarak bilinmiyor. Prof. Dr. Cengiz Orhonlu’ya göre; Piri Reis emrindeki mevcut donanmanın
Portekiz deniz kuvvetleriyle baş edebilecek yeterlilikte olmadığının farkındaydı. Fakat o, yeni bir
donanma toplayıp düşmanın karşısına daha güçlü şekilde çıkmak fikriyle hareket etmiş olabilir.
Donanmayı Basra Körfezi’nde bırakmasındaki diğer bir sebep de donanmadaki gemilerin Süveyş’ten
itibaren uzun bir yol kat etmesi ve Maskat ve Hürmüz Kalesi muhasarası sebebiyle tamire muhtaç
olmaları idi. PİRİ REİS HARİTASI 500 YAŞINDA
2013 yılı Piri Reis’in dünya haritasını hazırlayışının 500. yıldönümü. Bu sebeple Unesco 2013’ü
dünyada Piri Reis yılı ilan etti. Orta ve Güney Amerika’nın doğu kıyılarını gösteren harita Piri Reis
tarafından 1513 yılında hazırlanmış ve Mısır seferi sırasında Yavuz Sultan Selim’e sunulmuştu.
Dünyaca meşhur bu harita bugün 500 yaşında. İşte, osmanlı denizliği ve coğrafyacılığının önde
gelen isimlerinden Piri Reis’in meşhur harita eserleri… Piri Reis deniz yoluyla dünyanın dört bir yanına seyahat ederken bir taraftan da hazırlayacağı
kitaplar ve haritalar için çalışmış, notlar almış, çeşitli kaynaklar toplamıştır. Onun, haritalardan
oluşan sadece üç eseri günümüzde bilinmektedir.
Bunlardan ilki 1513’te çizimini yaptığı dünya haritasından, Orta ve Güney Amerika’nın doğu kıyıları
ile Batı Afrika kıyılarını içine alan bir parçadır. Haritanın diğer parçaları hâlâ kayıptır. İkinci çalışması
Akdeniz’i ekonomik ve içtimai yönleriyle anlatan “Kitâb-ı Bahriye” isimli meşhur kitabıdır. Son
çalışması ise 1528’de yapmış olduğu ikinci bir haritadır. Bu harita da Amerika’nın orta ve kuzey
kıyılarını gösteren sekiz paftalık dünya haritasının bir parçasıdır.
Piri Reis’in Haritaları Yeniden Keşfediliyor
Piri Reis’in 1513’te Gelibolu’da hazırlamış olduğu ve çiziminin 500. yılı olan harita Topkapı Sarayı
Müzesi Kütüphanesi, Revan Kitaplığı, Numara 1633’te kayıtlıdır. Topkapı Sarayı, müze haline
getirilirken yoğun bir şekilde tanzim ve tasnif çalışması yapılmıştır. Nitekim Berlin Üniversitesi
profesörlerinden Adolf Deismann burada bulunan yazma eserleri incelerken Fatih Sultan Mehmed
tarafından tercüme ettirilen Batlamyus’un coğrafyası ve haritalar dikkatini çekmiş, Amyrutzes’e
yaptırdığı tahmin edilen haritanın araştırılıp bulunmasını özellikle müze müdürü Halil Edhem (Eldem)
Bey’den rica etmiştir. Bunun üzerine 9 Kasım 1929 tarihinde Harem dairesinde birtakım haritalar
içerisinde Türkçe bir dünya haritasının bir parçasına da tesadüf olunmuştur. O sıralarda İstanbul’da
bulunan Paul Kahle, bu haritanın Kristof Kolomb’un 1498 tarihinde yaptığı ancak günümüze
ulaşmayan dünya haritasının kısmen kopyası ve Piri Reis’in Mısır Seferi sırasında Yavuz Sultan
Selim’e sunduğu harita olduğunu söylemiştir.
Böylece büyük ilgi toplayan harita yerli ve yabancı birçok yayınla dünyaya duyurulup tanıtılmıştır.
Nitekim P. Kahle, 9 Eylül 1931 tarihinde Leiden’de toplanan Müsteşrikler Kongresi’nde haritayı
tanıtmak üzere bir tebliğ sunmuş, bu tebliğ muhtelif yerlerde yayınlanmıştır. Aynı yazar 1933
yılında haritayı müstakil bir kitapçık halinde ayrıntılı olarak ele almış, tesbit edebildiği kaynaklarını
göstermiştir.
Daha sonra harita, Türk Tarih Kurumu tarafından büyük bir itina ile bastırılmış ve Kurum Başkanı
Yusuf Akçura tarafından harita hakkında kısa malumat verilip, harita etrafındaki notlar hakkında
izahlar yapılmıştır.
Piri Reis’in En Büyük Haritası
Harita deve derisi üzerine 9 renk ile resmedilmiş; 86 cm. boyunda, üst kısmı 61 ve alt kısmı 41 cm.
genişliğindedir. Üst kısmı koparılmış olan haritada üçü küçük, ikisi büyük 5 rüzgârgülü ve çeşitli yön
çizgileri bulunmaktadır. Standart portulan çizimlerinde rüzgârgüllerinin sayısının 17 olduğu
bilindiğine göre, bunlar eklendiğinde haritanın tam dünya haritasının bir parçası olduğu ortaya
çıkmaktadır. Nitekim Piri Reis, yaptığı haritasında pek çok yenilikler ortaya koyduğunu, Hind ve Çin
Denizlerinin şimdiye kadar Anadolu’da kimsede bulunmayan yeni haritalarını çıkardığını ve bunu
Mısır’da Yavuz Sultan Selim’e sunduğunu ve padişah tarafından beğenildiğini belirtmektedir.
Piri Reis haritasının elimizdeki bu mevcut kısmında, Atlas Okyanusu’nun iki yakasını ihtiva edecek
şekilde, Batı Afrika kıyıları, Asor, Kanarya ve Yeşilburun takımadaları; Atlas Okyanusu, Güney
Amerika ile Orta Amerika’nın bilinen kısımları, Florida ve Antiller yer almaktadır. Piri Reis haritasına
çizimler yanında, başta kendi ismi olmak üzere ilgili yerlerin özelliklerini, ne zaman kim tarafından
keşfedildiğini, kimlerden faydalandığını gösterecek şekilde çeşitli açıklamalar da eklemiştir. Burada
kimisi gerçek kimisi hayalî muhtelif insan ve hayvan resimleri de görülmektedir.
Özellikle Amerika için, 1492-1504 yılları arasında 4 seyahati bulunan Kristof Kolomb’un haritasını
kullanmış, onun üçüncü seferine katılıp daha sonra Kemal Reis’e esir düşmüş olan bir yardımcısının
anlattıklarından faydalanmıştır. Hatta bu seyahatlerden öncesine ait bilgilere de ulaştığı
anlaşılmaktadır. Nitekim Antilya’nın 870 (1465) yılında keşfedildiğini bildirmektedir. Piri Reis’in ilmî
derecesini gösteren önemli ölçülerden biri de çeşitli mikyaslardaki haritaları tek mikyasa indirerek,
birbirlerinin eksik taraflarını diğerleriyle tamamlayabilmiş olmasıdır. Çünkü kendisinden önce yapılan
haritalarda bu mükemmellik görülmemektedir. 1517 yılında Mısır’da Yavuz Sultan Selim’e sunulan
harita, haritacılık tekniği ve göz alıcı görünümüne ilaveten, kendi çizimleri günümüze ulaşmayan K.
Kolomb’un keşiflerine dair en eski eser olması bakımından da yerli ve yabancı bilim adamlarının
büyük ilgisini çekmiştir.
15 Yıl Sonra İkinci Dünya Haritasını Çizdi
Piri Reis’in 1528’de yine Gelibolu’da hazırlamış olduğu ikinci harita da Topkapı Sarayı
Kütüphanesi’nde Hazine Kitaplığı Numara 1824’te kayıtlıdır. Ceylan derisi üzerine 8 renkle
boyanmış olan harita 68x69 cm. ebadında olup, Osmanlı tarzı çerçeve ile süslenmiş, ilk haritadan
daha itinalı çizilmiştir. Çerçevenin sadece kuzey ve batı yönünde olması bunun da bir parça
olduğunu göstermektedir. Bu parçanın, çerçevenin pafta altlığının doğu ve güney kenarında sona
ermesinden ve pusula güllerinin paftadaki eksikliğinden hareketle, 8 paftalık bir dünya haritasının
bir paftasından ibaret olduğu daha birtakım teknik izahlarla ortaya konulmuştur. Birincide olduğu
gibi bunda da, Piri Reis’in ismi ve haritanın tarihi yer almaktadır. Dört rüzgârgülü ile iki adet mil
ölçeği bulunmakta, ölçeklerin altında, haneden haneye ellişer mil, noktadan noktaya onar mil olduğu
belirtilmektedir. Bu ölçüleriyle harita ilk haritadan daha büyük ölçekli olarak hazırlanmıştır. Daha
önceki haritalarda koylar ve körfezler yarım daire şeklinde yapılırken, burada sabit şekilleri bugünkü
tekniğe uygun bir biçim almıştır. Yengeç Dönencesi’nin gösterilmiş olması kopuk kısımlarda Ekvator
ve Oğlak Dönencesi’nin de çizilmiş olduğunu düşündürmektedir.
Haritada Atlas Okyanusu’nun kuzeyi ile Kuzey ve Orta Amerika’ya yer verilmektedir. Böylece
Grönland’dan Florida Yarımadası’na kadar kuzey yönünde henüz keşfedilmeyen yerler beyaz olarak
bırakılmış ve buralar hakkında bilgi bulunmadığı belirtilmiştir. Bu da yazarın ilmî hassasiyetini
göstermektedir. Birinci haritada K. Kolomb’a uyarak bazı adaların çiziminde yapılan hataların, burada
tekrarlanmadığı, kıyıların daha dikkatle çizildiği görülmekte, buradan da Piri Reis’in, devamlı olarak
coğrafî keşifleri ve yenilikleri takip ettiği, bu sahadaki bilgilerini yenilediği anlaşılmaktadır. Haritada
görülen, doğu yönünde 10-13 derecelik sapma o devrin bütün haritalarında mevcut eksikliktir. Bu
hata 1600’den sonra Fransızlar tarafından tashih edilmiştir. Bu harita da Kuzey Amerika’nın aslı
günümüze ulaşan ilk ilmî haritası hüviyetini taşımaktadır.
Bir Akdeniz Seyahatnamesi ve Rehberi:
Kitâb-ı Bahriye
Piri Reis’in Topkapı Sarayı’ndaki haritalarından başka iki farklı telifi bulunan Kitâb-ı Bahriye isimli
meşhur bir eseri de vardır. Bir harita ve coğrafya kitabı olarak nitelendirilen eser, “derya âleminden
ve mellâhlar sanatından bir yâdigâr” olmak üzere Gelibolu’da kaleme alınmıştır. Yazar, amcası Kemal
Reis ve diğer arkadaşlarıyla Akdeniz’de katıldığı seferlerde gördüğü yerleri bizzat kaydetmiş, ancak
elde ettiği bu bilgileri, tek bir haritada göstermek imkânsız olduğu için, bir kısmı yazılsa bile
kullanılması güç olacağından bir kitap haline getirme ihtiyacını duymuştur.
Piri Reis eserinin ilk telifini 927 (1521) yılında yapmıştır. İbrahim Paşa, Mısır’a giderken tutuldukları
fırtına sırasında Piri Reis’in yol bulabilmek için sürekli yanında bulundurduğu kitabına baktığını
görmüş; bunun üzerine eseri inceleyerek hem kendisini, hem de eseri çok takdir etmiş ve bunun
temize çekilerek padişaha takdime hazır hale getirilmesini istemiştir. Bunun üzerine Piri Reis
Gelibolu’ya dönüşünde yazdıklarını yeniden gözden geçirerek çalışmalarını 932 (1526) yılında
tamamlamıştır. Her iki telife ait muhtelif nüshalar günümüze ulaşmıştır.
Eser, 84 sayfadan oluşan 23 fasla ayrılmış 972 beyitlik bir mukaddime ile başlamaktadır. Bu
fasıllarda kitabın yazılış maksadı başta olmak üzere denizcilik ve coğrafya ilmiyle ilgili pek çok
mevzu ele alınmıştır.
Eserde belirli bir sistematik üzere, Akdeniz sahillerinde Sultaniye ve Kilidülbahr kaleleriyle
başlayarak kuzey sahil boyunca ve Ege Denizi, Yunanistan, Adriyatik kıyıları, İtalya, Fransa ve
İspanya’nın Akdeniz kıyıları, Kuzey Afrika, Mısır, Doğu Akdeniz kıyıları, Kıbrıs, Ege Denizi’nin Anadolu
sahillerindeki ada, körfez ve limanlar ayrıntılı olarak tanıtılır. Liman ve kıyıların su derinlikleri, demir
yerleri, kıyı bitki örtüsü, içme suyu ve gemi inşaatına ait imkânlara ilaveten, insanlar, dinler ve
hükümetler de etraflıca ele alınmıştır. Şehirlerin haritaları verilirken, önemli binaların resimleri de
yer alır.
Kitâb-ı Bahriye’nin kaynakları hiç şüphesiz, denizcilerle dolu bir muhitte doğup büyüyen ve daha
küçük yaşlarından itibaren başta amcası Kemal Reis olmak üzere ünlü denizcilerle birlikte daima
denizde olan Piri Reis’in müşahede ve duyduklarına dayanan sözlü kaynaklardır. Bunun yanında
başta Kristof Kolomb’un haritası olmak üzere, yeni keşiflere dair harita ve eserler yanında, özellikle
Akdeniz için daha önce vücuda getirilen İtalyan ve Cenovalıların portulanlarını kullandığı, fakat
birçok eksiği olan bu eserlere çok şeyler kattığı bilinmektedir.
Genel anlamda bir Akdeniz seyahatnamesi olan Bahriye, bütün Akdeniz için bir rehber olması
yanında, özellikle henüz fethedilmemiş adalar hakkında Osmanlı idarecilerini bilgilendirmiş,
Akdeniz’deki Osmanlı varlığını daha kolay ve kalıcı hale getirmiştir.
Piri Reis’in şüphesiz en önemli kalıcı hizmeti, karadaki fetihleri kolaylaştıracak ve devamlı kılacak
mahiyette olan Akdeniz’deki Osmanlı gücünün rehberi ve el kitabı özelliğini taşıyan, bütün limanları
ve buralardaki ikmal noktalarını tanıtan Kitâb-ı Bahriye’yi yazmış olmasıdır. O, yaptığı haritalar ve
haritalarla süslediği Bahriye’siyle de Osmanlı coğrafya yazıcılığında çok haklı ve yeri
doldurulamayacak bir mevki elde etmiş, bu yönüyle şöhreti uluslararası boyutlara ulaşmıştır.
Piri Reis’in Osmanlı Devleti’ne Hizmetleri...
Piri Reis’in, Akdeniz’deki Türk varlığının pekişmesi, Kızıldeniz’in Portekiz tecavüzlerinden korunması
ve Osmanlı nüfuzunun Hint sularına da taşınmasında büyük hizmetleri olmuştur. Akdeniz’deki çeşitli
özel ve resmî hizmetleri dışında, özellikle Hürmüz Kalesi muhasarası sırasında Portekiz tehlikesini
önceden dikkate alarak, o zamana kadar yaptığı açık deniz mücadeleleri ile yıpranmış olan filosunu
mutlak bir felaketten kurtarma basiretini göstererek muhasarayı kaldırmış, böylece deniz bilgisini
ve kumanda dirayetini göstermiştir. Ancak ona kültür tarihimizde hak ettiği yeri veren çalışmaları
haritacılık ve coğrafya alanında görülmüştür. Piri Reis’in birinci (1513) ve ikinci (1528) haritaları,
Osmanlı devlet ve ilim adamlarının dünyadaki yenilikleri takiplerine müşahhas birer numunedirler.
Diğer taraftan Mısır seferi sırasında yeni keşifleri de ihtiva eden dünya haritasının kendisine
sunulması Yavuz Sultan Selim’in cihanşümul siyasetinin önemli bir numunesi olmuştur.
Kaynaklar: İdris Bostan, “XVI. Yüzyılda Osmanlı Tersaneleri ve Gemi İnşa Teknolojisi”, Osmanlı
İmparatorluğu’nun Doruğu, 16. Yüzyıl Teknolojisi (ed. K. Çeçen), İstanbul 1999, s. 313–335; Cengiz
Orhonlu, “Hint Kaptanlığı ve Pîrî Reis”, TTK Belleten, XXXIV/134 (Ankara 1970), s. 247; İ. Hakkı
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C. II, Ankara 1983; Doğan Uçar, “XVI. Yüzyıl Haritacılığı”, Osmanlı
İmparatorluğu’nun Doruğu, 16. Yüzyıl Teknolojisi (ed. K. Çeçen), İstanbul 1999, s. 286; Sadi Selen,
“Piri Reis’in Şimalî Amerika Haritası Telifi 1528”, TTK Belleten, 1/2 (Ankara 1937), s. 517; Kâtib
Çelebi, Keşfü’z-zunûn an-esâmi’1-kütüb ve’1-fünûn (haz. Şerefettin Yaltkaya-Rifat Bilge), C. 1,
İstanbul 1971; Fr. Taeschner, “Osmanlılarda Coğrafya” (trc. Hâmid Sadî), Türkiyat Mecmuası,
11(1928), s. 281; Cevat İzgi, Osmanlı Medreselerinde İlim, C. II, İstanbul 1997, s. 256; Hadâiku’lhakaik fî-tekmileti’ı-Şakaik (Haz. A. Özcan), İstanbul 1989, s. 56; Aydın Sayılı, “Üçüncü Murad’ın
İstanbul Rasathanesindeki Mücessem Yer Küresi ve Avrupa ile Kültürel Temaslar”, TTK Belleten,
XXV/99 (Ankara 1961), s. 406.
Yedikıta Dergisi, Şubat Sayısı, 2013
Bu dökümanı orjinal adreste göster
İşte Piri Reis haritasının sırrı...
Download