Kalp Yetersizliği Tedavisinde Yeni Umutlar: Hücresel

advertisement
Tiirk Kordiyat Dem
Arş 2002;
30: 773-782
Kalp Yetersizliği Tedavisinde Yeni Umutlar:
Hücresel Kardiyomiyoplasti, Gen Tedavisi ve.
Nükleer Transfer
Y. Doç. Dr. Mehmet TOKAÇ, Y. Doç. Dr. Murad ~KT~N*, Y. Doç. Dr. Ahmet AK.:*,
Prof. Dr. Selçuk DUMAN*, Prof. Dr. Lale TOKGOZOGLU***, Prof.. Dr. Hasan GOK
Selçuk Üniversitesi, Meram T1p Fakültesi, Kardiyoloji, *Histoloji-Embriyoloji, **Ilk ve Acil Yardmı Anabilim D~li, Konya
***Hacettepe Üniversitesi T1p Fakültesi, Kardiyoloji Anabilim Da/1, Ankara
ÖZET
Kalp yetersizliği giderek artan majör bir halk sağlıği
problemidir ve gelecek yüzyi/m en yayg1n kalp lwstaliğl
olmasi lıek/emnekt edir. Hasta/ann biiyük bir böliimiinde
kalp yetersizliği koroner ateroskleroı ve miyokard ilıfark­
tiisiine bağli gelişmektedir. Kalp yetersizliği için güncel
tedavi yöntemleri, kamtlammş fakat klSit h yararliltğl olan
medikaltedavi ve hem uygulanabilirliği klSitii hem de bazıla mun giivenilirliği kamtlamnanuş cerrahi yöntemlerdir. Kardiyomiyosit nekrozu ve bunu izleyen fibröz skor
oluşumu tem elde döniişümsiiz bir olaydır. Yetişk in insan
kardiyomiyositleri çok Slmrli bir çoğalma yeteneğine sahiptir ve nıiyokard kay1p olan kardiyomiyositleri yerine
koyabilecek kök lıiicrelerden yokswıdu r. Zedelenmiş miyokardm onarımı için hücre transplantasyonu gen tedavisi ve niik/eer transfer kardiyovasküler hastailkiann tedavisinde yeni yaklaşmılardır. Tiirk Kardiyol Dem Arş 2002;
30: 773-782
A nalı ta r kelimeler: Hiicresel kardiyomiyoplasti, gen tedavisi, kalp ye rersizliğ i
Kardiyomiyositler dö n üşümsüz olarak zedelendiideri
zaman rejenere olamazlar. Çünkü ıniyokard , kayıp
olan hücreleri yerine koyabilecek yetenekteki ıni yo­
jenik kök hücrelerden yoksundur. İnfarktüse bağl ı
nekroza uğrayan kardiyomiyositlerin yerini kasılma
yeten eğ i o lmayan fibroblast'lar ve kollagen doldurur.
Bunun sonucu olarak deği ş ik derecelerde (hipokinez i, ak inezi, diskinezi vs.) bölgesel kasılına bozuklukları ortaya çıkar. Ejeksiyon fraksiyonondak i azalmayı gidermeye yöneli k olarak sağlam bölgelerde gel işen hipertrofi kalp geometrisini bozarak, sağ l am kalan ıniyositl eri n etki n çalı şınal arını kı s ıtlaya n kıs ı r
bir döngü ol uşturur. Sol ventrikül d iyastol sonu bas ıncı yükselir ve kardiyak dilarasyon geliş i r. Sonuç
olarak miyosit kaybı klinik olarak ke ndisini KY şek­
linde ifade eder. Eğer kay ı p olan ın i yositler i yerine
koyabi lirsek bu problemi önemli ölçüde çözebiliriz
( 1,2),
Kalp ye ters i z l iği (KY): kalbin metabolik dokuların
gereksin im i ora n ındaki ka nı po ın pal a m ad a yeters iz
kald ı ğı veya doluş basıncını yükselterek gereksinirnle ri karşı l ayabildiği f izyopatolojik bir durumdur. Geliş mesi nden başta koroner arter hastalığı olmak üzere, çeşi tl i kardiyak ve kardiyak olmayan neden ler sorumludur. Sağlık koşu llarındaki iyileşmeler sonucu
ömür uzu nl uğu nun artmas ıyl a, in sidansı g iderek artmaktadı r. Gelişmi ş ve gelişmekte olan toplumlarda
en sık görüle n ölüm nedeni olan kardiyovasküler
hastalı kl ar içinde önemli bir yer tutmaktadır. Kalp
yeters i z liği aynı zamanda önem li bir morbidite nedenid ir. Aslında KY , beş yılda %50 mortalite ile pek
çok ına l ign hastalıktan daha kötü bir prognoza sahiptir. Kli nik olarak aşikar KY ge l i şen hastalar toplumlara önemli bir ekonomik yük de getirmektedirler ( 1).
<\lındığı ıarih: 27 Haziran 2002, revizyon 5 Kasım 2002
Yaz ı şma adresi: Y. Doç. Dr. Melını eı Tokaç, Havzan malı .
~busuud Efendi cad. Derya sitesi. A-Biok No: 10, Meram- Konya
rif: (0536) 290 2828 E-posta: m ehmeııokac@hoımail.com
KALP YETERSİZLİGİ TEDAVİSİ
G ünümüzde, KY'n in etkin tedavisi için yoğun araş­
tırmalar sürdürülmektedir. Çeşi tli ilaç l arın etkinlik
ve yararl arı hem laboratuvar koşullarında, hem de
çok uluslu , çok merkezli klinik çalış mal arla incelenmektedir. B ugüne kadar kalp yetersizl iğ i tedavisinde
hem yaşam kalitesi hem de prognoza olumlu e tki leri
göster i lm i ş ilaç grup l a rı n ın say ı s ı halen çok azdır.
Kalp transplantasyonu, dinamik kardi yomiyoplasti,
Batista.ve Dor operasyonl arı, total implante edilebilir yapay kalp, biventriküler "pacing" ve ultrafıltras­
yon gib i yöntemler klini kte kullanıl an d iğe r tedavi
yöntemlerini oluşturmaktadır. Kalp ye tersizli ği tedavisinin son u ç ları nın iyil eşt irilmesine yöneli k yoğun
çabalara rağmen he nüz tatminkar bir sonuç e lde edilem emiştir. Kalp yeters i zl iği tedavis inde yoğun şe­
kilde yeni yaklaşırnlara ihtiyaç vard ır (3).
rurK
K araıyol
u em
Arş
t!.VVL; Jv : 11 J-lo"
KALP YETERSİZLİGİ TEDAViSiNDE YENİ
GELİŞMELER
Kalp yeters izliğ i çoğu nlukl a çeşitli nedenlere bağlı
miyosit kaybından kaynaklandığına göre, kaybolan
miyositleri yerine koyabilirsek kalp kas ının fonksiyonlarını düzeltebilir ve sonuçta KY ge li ş mesini önleyebiliriz. Bu amaçla; 1) kardiyomiyosit ınİtozunu
reaktive edilmesi, miyokardiyal skar içindeki fibroblastların miyosite dönü şmesinin sağlanması veya hibeme kardiyomiyositlerin kontraktil fonksiyonlarını
düzeltmek için anjiogenezisi uyararak endojen miyositlerin sayı veya fonksiyonlarının arttırılmas ı , 2) miyokardiyal skar dokusu içine ekzojen miyosit verilmesi düşünülmüştür. Gen ve genoru tedavisi de gereksinim duyulan birtakım hücrelerin ve faktörlerin
doğa l yoldan yerine konmas ını amaçlayan diğer bir
tedavi seçeneğidir.
HÜCRESEL KARDİYOMİYOPLASTİ
A. ENDOJEN MİYOSİT SA VISININ
ARTTIRILMASI
1. Kardiyomiyosit mitozunun aktivasyonu
Kardiyak miyositler tüm fötal ve erken postnatal gelişim sürecinde çoğalabilirler. İnsanlarda muhtemelen doğumdan sonraki birkaç ay içinde miyosit bölünmesi kesilir. Miyosit hiperplazisinin kesilmesinden sonra, kardiyak büyüme miyosit hipertrofisi ve
kas dı ş ı hücrelerin çoğalm ası ile olur. Hücre s İklu ­
sunda iki major olay, S fazı (DNA sentez dönemi)
ve M faz ı (mitoz dönemi) vardır. Hücre siklusunun
düzenlenmesinde iki anahtar nokta önemlidir; hücre
siklusuna giriş ve hücre siklusundan çıkış. İstirahat
dönemi olan G 0 'den çıkıp Gı fazına girmek genel
bUyüme koşulları, hormonlar, büyüme faktörleri, basın ç ve gerilme g ibi mekanik faktörlerin olu şturduğu
çevresel uyanlara cevap olarak gerçekleş ir. Büyüme
faktörlerinin önemli bir grubu proto-onkojenlerdir.
Bu grubun örneklerini oluşturan platelet-derived
growth faktör (PDGF), epidermal growth fak tör
(EGF) ve transforming growth faktör beta (TGF~)
tiücre siklusunu başlatırken , p53 , pl07 gibi tümör
baskılayıcı genleri hücre siklusunu durdururlar. Önceden kardiyomiyositlerin postmitetik dönemde fikse olmuş, in vivo çoğalm a yeteneği olmayan terminal diferansiye o lmu ş hücreler olduğuna inanılmas ı ­
nın aksine son zamanlarda elde edilen kanıtlar, bazı
fizyolojik ve patolojik ko ş ullarda kardiyomiyositle-
774
rin mitotik döngüye girebileceğini düşündürmekte­
dir. Ancak bu çok sınırlı mitoz ile yara iyileşm esi
döneminde yoğun fibrozisin üstesinden gelmesi zordur. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir (4,5).
2. Kardiyomiyosit proliferasyonunun büyüme
faktörleri ile uya rılması
Memeli hücrelerinde büyüme ve farklılaşma aras ın ­
daki dengeyi düzenleyen hücresel mekanizmalar genel olarak henüz anlaş ılamamıştır. Bu can alı cı olay
somatik hücre tedavisinde oldukça önemlidir. Terminal olarak farklılaşmış hücrelerin, hücre ölümü ve
infarktüsü takiben ıniyokardiyal yıkımın tamiri gibi
klinik uygulamalarda kullanılabilm esi için birincil
noktayı olu şturmaktadır. Büyüme faktörleri genel
olarak hücre farkl ılaşmasın ı baskılayıp hücre bölünmesini uyarırla r. Kardiyomiyositler üzerine olan etkileri de benzerdir. Fötal ve erken neonatal dönemde
fibroblast büyüme faktörü (FGF), insülin-benzeri
büyüme faktörü (IL-GF) I ve Il, TGF~ ve PDGF gibi
büyüme faktörleri kardiyomiyosit çoğa lmasına etkilidirler (5 ,6). Neonatal dönemden sonra miyokardiyal
büyüme faktörleri ve bunların reseptörleri dramatik
olarak azalırl ar. Bazı patolojik koşullarda büyüme
faktörü ekspresyonu "up-regule" olabili r ve kardiyomiyositlerdeki DNA sentezini arttırabili r. Ancak bu
hücreler mitozis veya hücre bölünmesi gibi daha ileri basarnaklara geçemezler. Büyüme faktörleri kontraktil protein sentezini artırırlar ve hücre hipertrofi sini uyarırlar (5).
3. Onkojen proteinler
Kardiyomiyosit çoğalm ası ve farklılaşması ile ilgili
olabilen diğer bir makromolekül grubudur. İn vitro
ça lı ş malarda ras, myc ve myb'nin fötal ve neonatal
kardiyomiyosit içeren kültüre ilave edildi ğ ind e
çoğalmayı u yarabilecekleri gösterilmiştir (4,7). Vmyc'de kardiyak hücre çoğalmasını uyarabilir. Kardiyorniyesit hiperplazisini ve hipertrofisini uyarmak
için onkogenlerin kullanılmasının en önemli problemi tümorogenezistir. Bu konudaki ça lı ş malar devam
etmektedir (6).
4. Kardiyomiyosit rejenerasyon siklusunu
tan faktörler
başla­
Bu konuda son yıll arda önemli geli şme le r olmas ın a
rağm en , kardiyomiyosit döngüsünün dü zenl enınesi
M. Tokaç ve ark.: Kalp
Yetersizliği Tedavisinde
Yeni Umut/ar: Hücresel Kardiyomiyoplasti, Gen Tedavisi ve Nükleer Transfer
hala ta m olarak anlaşıl amamı ştır. Hücre siklusunu
kontrol eden mitojenik fa ktörler kı smen siklin-bağımlı protein k in aziardır ve bunlar paket proteinle rinin ekspresyon ve fosforilasyonunu değiştirirler. Hiperfosforilasyon veya bu proteinlerin down-regulasyonu DNA sentezi için gerekli o lan E2F gibi transkripsiyon faktörlerini se rbestl eş ti rebilir. Adenovirus
E 1A proteini paket protein lerine etki ederek DNA
sentezini uyarabitir (8,9). Üzerinde çalışılan bir d iğer
fak tör bHLH proteinidir. Bu protein myoglobin geninin transkripsiyonel promotorunu d otay lı olarak aktive eder.
S. Fibrobla stl arın miyosite
dönüştürülmesi
Nonnal miyokartta interstisyel fibroblastlar kollojen
sentezinden sorumludurlar. Nekroz yüzünden ıni yo­
sit kayb ına neden olan AMI'yı takiben ventriküllerin
yapı sal bütünlüğünü sağlama k ve infarkt al anın ı yeniden düzenlemek için hızlı bir tamir o lay ı baş l ar.
Başlangıçta infarkt alanına inflamatuvar hücreler gelir, düzenleyici peptidler aktive olurlar ve yeni damar
oluşumu başlar. Bu dönemde infarkt alan ında miyofibroblast diye isimle ndirile n fenotipik olarak transfo rme olmuş fibroblastlar ortaya çıkarlar ve çoğalır­
lar. Normal miyokartta bulunmayan bu hücreler infark tüs sonrası dokunu n yeniden düzenlenın esinde
önem li rol oynarlar ( 10). En ö nemli özellikleri aSMA (smooth muscle actin) ekspresyonudur. Fibromiyositi ortaya çıkaran uyarı tam olarak anlaşılına­
m asın a rağm en in vivo ve in vitro ça lı ş m a l ar TGF~ 1, ~2 ve GM-CSF'nin fibroblastların miyofibroblastlara farklılaştırdığını göstermiştir (11,12). MyoD,
myogenin, MRF4 ve myf5 kasa özel transkripsiyon
faktörle rini kod layan gen ailesi üyeleridirler ve bu
miyojenik düzenleyici faktörler miyogenezisi aktive
ederek düz kas hücre farklılaş masını kontrol ederler.
Fibroblastlarda bu genin ekspresyonunun sağlanma­
sıyla fibroblastlar kas hücrelerine benzer hücrelere
dönüştürü lebilmiştir. MyoD geni taş ıyan vektörler
miyokard skar dokusu içine enjekte edilerek kontrakti l proteinlerin ol uştuğu gösterilmişti r. Bu çalışmala­
rın kısıtlamaları ku llanıl an vektörlerin immünojenite
ve tümör yapabilecek potansiyelleridir (13).
6. Periinfarktüs bölgesindeki kardiyomiyositlerin
aktivasyonu için a njiyogenezisin uyarılması
Anjiyogenez, doku tam irinde en önemli olaydı r. İs­
kem ik hastalı klardaki gibi hücrenin oksijenasyonu-
nun boz u lması hipoksi inducible factor- l 'i (HIF-1)
aktive eder. Oksijen dengesinin düzenleyen HIF- 1'in
aktivasyonu nitrik oksit sentelaz- I ,3, vaskü ler endoteliyal büyüme faktörü (VEGF) gibi faktürleri
kodlayan genlerin u yarır. NO iskemik doku larda
vazodila tasyon olu ş tururken, VEGF (vascu lar
permeability factor o larak ta bilinir) ödem oluşturur.
Ödem anj iyojenik cevabın k uvvetli bir belirleyicisid ir. YEGF aynı zamanda endotel hücre çoğa lm ası ­
nı uyarır ve sonuçta yen i kapiller ağ olu şur ( 14). İn­
farktüsü takiben anjiyogenez üçüncü günde başlar ve
iki hafta sonra çok belirgin hale gelir. Yeni damar
ge li ş imi veya varolan kollate rallerin remodelling'i tı­
kalı koroner arterleri kom panse ederek doğal
bypass'lar oluşturab il irle r. VEGF, IL-GF ve FGF gibi çok sayıda anj iyojenik büyüme faktörü iskemik
miyokarttaki kan akım ını arttırmak için kullanılmış­
tır ( 15,16,17). Bunlar bölgesel kan akım ını arttı rmış,
infarkt al anını küçültmüş ve hemodinamik durumu
iyileşt irıniştir. Yöntemin problemi anjiyojenik faktörlerin sistemik etkiyle beyin ve retinada da anjiyogenezis olu şturabi lmel eri ve sessiz tüınörlerin büyümesini hı zland ırabilıne leridir. Periferi k arter hastalı­
ğı ve koroner a rter hastalığı olan hastala~da yapı l an
kontrolsüz küçük çalışınalardan ümit verici sonuçlar
a lı nmas ın a rağmen , bu son uçlar daha sonra yapı l an
çok merkezli plasebo kontro llü çalışmalarla doğru­
lanmamıştır.
B. EKZOJEN OLARAK MİYOSİT SAYISININ
ARTIRILMASI
1. Miyokardiyal doku transplantasyonu
Miyokard etkili elektriksel ve mekanik coupling'ten
bir bileşiındir. Kalbeyapılacak doku greftinin
etkin olabilmesi için, hem uygun mimari yerleşim,
hem de fonksiyonel birlikte li ğin sağlanması gereki r
(4). Hayvan modellerinde miyokardiya l doku transplantasyonu yapılmış ve transplante edi len dokunun
sarkomer o l uşturduğu ve kas ıl dığ ı göster il miştir
( 18, 19). Miyokardiyal doku içine fötal veya neonatal
doku nakli canlı kardiyomiyosit sayıs ını arttırabilir
ve bölgesel kalp fonksiyonl arını düzeltebilir. Bu tekniğin sın ı rlaması konakç ı ıniyokard ile transplante
dokunun senkron kasılabilmesi için transplanı dokunun uygun şek ilde yerl eştirilmesinin zor olma s ıdır.
Allograft veya ksenograft dokunun reddi ve immunsu presyon zorun l uluğu d iğer sakıncaland ı r.
oluşan
Tiirk Kordiyat Dern Arş 2002 ; 30: 773-782
2. Hücre transplantasyonları
a. Allotransplantasyon
Fötal kardiyomiyositler miyokardiyal skar içine
transplante edildiklerinde burada yaşayabi lirler, çoğa labilirler ve normal konakçı miyokard ile iletişim
kurabilirler. Transplante edilen fötal kardiyomiyositler, sarkomerleri, de smozomları ve fasia adherens
içeren bağlantıları ile histolojik olarak kalp ka sı görünümündedirler (20). Skar dokusunun yay ılm asın ı
kısıtlarlar ve kalp fonksiyonlarını iyileştirirl er (2 ı ,22).
Bu ümit verici gelişmel ere rağmen fötal kardiyonıi­
yosit transplantasyonu allojenik ve ksenojenik ol mak
zorundadır. Bu da ömür boyu inımünsupresyonu gerektirmektedir. Yöntemin bir diğer problemi de etik
sorunlardır (6,ı ı ı.
b. Kardiyak hücre çizgileri (line'leri)
Fare Pl9 ernbriyonal karsinoma hücreleri pluripotent
kök hücrelerdir ve kültürde farklılaşmadan kalabilirler veya in vitro uyarı ile çalı ş an (beating) miyositlerde dahil olmak üzere, çeş itli hücre tiplerine farklı­
Iaşabilirler. Pl 9 hücreleri kültür ortamında dimetilsülfoksid ile uyarılıp ve uygun şekilde pasajları yapıld ı ğında kardiyak nıiyo s itlere dönü şürler. Miyosite
dönüşebi lnı e yetenekle ri serumdaki henü z bilinmeyen faktörlere bağlıdır. P 19 hücrelerinden farklıl aşan
kardiyak hücreler, kendi e mbriyonik eşdeğe rl erinin
biyokimyasal ve fizyolojik özelliklerini gösterirler.
Bu hücreler tek çekirdeklidirler ve e mbriyonik dokuya benzer şekilde atriyal natriüretik faktör, tip-B natriüretik faktör, endotelin A reseptörü, adenilsiklaz 5,
sarkomerik protein izofornıları , adenoreseptörler ve
L-tipi kalsiyum kanal proteinlerini sentezlerler. Dah as ı miyojenik düzenleyici faktörlerle uya rıldı k l a rı
zaman kardiyak a-aktin sentezleyebilirler (23).
Kemik iliği stromal hücrelerinden de kardiyonıiyoje­
nik bir hücre çizgisi (line) izole ed ilmi ş tir. Bu hücrelerde kültür ortamında 5-azacytidine ile önce spontiın daha sonra senkronize kasılan ve morfolojik olarak kardiyomiyosit be nzeri yap ı gösteren hücrelere
dönüştürülmüştür. Bu hüc relerde atriyal natriüretik
peptid, beyin natriüretik peptid saJgılamışlar ve antinıiyozin, anti-desmin, anti-aktin antik orl arı ile boya nmı ş l ard ır. Elektron mikroskobi sinde kardiyak
miyositlere benzer şekild e merkezi yerleş mi ş çekirdek ve atriyal granüller gözl enmi ş, yine bu hücrelerde sinüs düğüm hücreleri ve ventriküler hücrelere
776
benzer aksiyon potansiyelleri tespit edilmiştir (24).
Tüm bu geli ş m elere rağmen kardiyak hücre çizgileri
(line) ile ilgili ça lış malar henüz araş tırma aşamas ın ­
dadır.
c. Ototransplantasyon
1. iskelet kası ve Satellit hücre transplantasyonu:
Transforme iskelet miyoblast l arı iskelet kas hücrelerinin öncüleridir. Çağalabi l me ve farklılaşabilme yetenekle rini uzun süre koruyab il irler. Ancak tüm
tran sfor nıe hücrelerde olduğu gibi tünıorogenezis
ri ski taşırlar. Buna karşın satellit hücreler aynı riski
ta ş ımaz lar. Bu hücreler iskelet kas ıniyofibrillerinin
bazal l anıinasına yakın yerl eşen nıiyoj enik kök hücrelerdir. Zedele nnıeden sonra iskelet kas ının regenerasyonunu sağlarlar. Aynı zamanda bu hücreler iskemiye karş ı kardiyak ıniyositlerd en daha dirençlidirler (25). Bu hücrelerin ototransplanı olarak kullanıl­
ma s ı
inımünsupresyon
zorun lul uğunu
kaldırır.
Transplante edilen satellit hücrelerin canlı kaldıkl arı ,
çoğal abildikleri ve farklılaşabildikleri deneysel çalışmalarda gösterilmiştir (26). Otolog iskelet nıiyob­
lastları koroner infüzyon şek lind e verildiğinde tüm
miyokardiyal tabakalara yeri eşebi lirler (27). Ancak,
greft hücrele ri arasında ve greft hücreleri ile konakç ı
doku aras ında hücreler aras ı elektriksel coupling için
gerekli olan gap junction beli rleyici leri (i nterka lar
diskler ve connexin) gös teri l eıneıniştir (25,28,29,30).
Yine de bu hücrele r hasta miyokardın elastik özelli klerini iyileştirerek, skar geni şlemes ini ve progressif
ventrikül genişlemes ini sınıri ayarak yararlı olabilirler (3 ı ,32,33). Sistolik ve d iyastolik foııksiyonları iyileştirider (34). Ayrıca transplante hücreler anjiyojenik faktörler sa lgılayarak yeni damar ol uşturup infarkt bölgesinin genişlemes ini ve ventrikülün "reıno­
delling" ini s ın ırl ayabilirler. Satellit hücreler zedele nmi ş konakç ı miyokardın fibroatrofisini önleyebilirler
(35).
2. Düz kas hücresi transplantasyonu: Bu hücrelerin satellit hücrelere göre en önemli avantaj lan kolay
elde edilmeleri ve kültürlerinin kolay yapılabilmes i ­
dir. Yetiş kin düz kas hücreleri çoğaiabitme yeteneklerini kayb etm emi şlerdir ve YEGF gibi baz ı anjiyojenik faktörleri salgılayabilirler. Transplante hücreler
ile anjiyogenezisin uyarılması , hem transplante hücreleri destekleyerek, hem de nati v miyokardın perfü zyonunu sağ l ayarak yararlı olabilirler. Bu hücrele-
M. Tokaç ve ark.: Kalp
Yetersizliği Tedavisinde
Yeni Umut/ar: Hücresel Kardiyomiyoplasti, Gen Tedavisi ve Nükleer Transfer
rin sol ventrikül dilatasyonunu sınırladığı ve kardiyak fonksiyonları iyileştirdiği saptanmı ştır. Ancak
henüz konakçı ınİyokard ile gap junction oluşturduk­
ları gösterilernemiş tir (36). Sol ventrikül fonksiyonlarını i yileştirmek için düz kas kasılınası yavaş olabilir
ve yararlı etkileri skar alanında kontraksiyonu iyileş­
tirmekten çok ventrikül dilatasyonunu önleyerek ortaya çıkar.
5. Periferik kan transplantasyonu: Deney hayvanlarında yapılan çeşitli çalışmalarda periferal kandan
endoteliyal progenitör (öncü) hücreler başarılı bir şe­
kilde izole edilebilmiştir (43,44). insanda da periferal
kandan endoteliyal öncü hücreler izole edilip kültürü
yapılmış ve kültür ortam ında çoğaltıl abilmiştir (44).
Bu hücrelerin hayvanlarda kritik ekstremite iskemilerinde tedavi edici noevaskülarizasyon için kull anıl­
dıklarında damari anınayı arttırdı kları, ekstreınite
3. Kemik iliği hücresi transplantasyonu : Kemik
iliğinde multipotansiyel ön hücreler olan mezenşima l
kök hücreler (mesenchymal stern cells) bulunmaktadır. Farklılaşm a mış durumdaki bu hücreler yüksek
çoğalma yeteneğ ine sahiptirler. Pluripotent kemik iliğ i kök hücreleri invitro kimyasa l uyarımla, kemik,
kas, yağ , tendon ve kıkırd ak gibi çeş itli hücre tiplerine farklılaşabilirl er. Çok kompleks bir kültür i şle­
miyle, bu hücreler 5-azacytidine'le muamele edildiklerinde, %30 civarınd a miyotübülleri ve interkalar
diskleri olan kardiyomiyosit benzeri hücrelere dönüşü rl er. B azı çalı ş m a lard a kemik iliği stromal kök
hücrelerinin, in vitro farklıla şmaya sokulmadan, normal ınİ yokard a transplante edildiği zaman ortama
bağlı olarak kardiyojenik fenotipe farklılaştı ğ ı gösterilmiştir (24,33). Kemik iliğ i kök hücresi transplantasyonu anjiyogenezisi de uyarabi lmektedir (37,38,39).
Miyokardiyal viyabilitenin düzeltilmesinde bu ilginç
ve heyecan verici ge li şme l ere rağme n , kemik ili ği
kök hücresi kull anımınd a halen önemli bazı sorunlar
aşıl abi lmi ş değildir. Birincisi çoğa lma yeteneğ ine sahip yeterli sayıda farklılaşmış hücre in vitro olarak
henüz gösterilebilmiş değildir. İkincisi özellikle farklılaşmamış kök hücre kull anıldığında, kemik, kıkır­
dak gibi kas dışı dokuların gelişebilmesi riskidir. (40).
4. Kalp hücresi transplantasyonu: Yetişkin ka lp
hücresi transplantasyonu senkron kası l ınayı sağlama­
da nonkardiyak hücre transplantasyonundan daha büyük bir potansiyele sahiptir. Hayvan çalışmalannda
atriyal ve ventriküler septum hücrelerinin ventriküler
skar dokusu içine verildiğ inde burada yaşadıkları,
skar geni ş l em es ini engelledikleri ve ventrikül fonksiyonlarını iyileştirdikleri gösterilmiştir (41). Hücresel
transplantasyon için kardiyomiyositler ideal gibi görünseler de kullanım için bazı önemli kıs ıtlam aları
vardır. Birincisi bu hücrelerin elde edilebilmesi zordur. ikincisi çoğalma yetenekleri çok azdır. Son olarak da iskemik alanda yaşayab ilm eler i ıniyositlere
göre çok azdır (42).
nekrozunu azalttıkları ve otoamputasyonu önledikleri gösterilmiş tir. Ex vivo olarak çoğaltılmış insan endoteliyal öncü hücrelerinin intravenöz verildiğin de
ıniy okarddak i iskemik dokuya girerek ven trikül
fonksiyonlarını düzelttikleri saptanmıştır (45).
6. Umblikal kord kanı transplantasyonu: İnsan
umblikal kord kanının çok sayı d a hemopoietic colony-forming hücre içerd iği ve bun l arın periferi k
kandan elde edilen hücrelerden çok daha fazla proliferatif aktiviteye sahip oldukları gösterilmiştir. İnsan
umblikal kord hücrelerinin ekstremite iskemisini düzelttikleri tespit edilmiştir (46,47,48).
HÜCRESEL KARDİYOMYOPLASTİ
YÖNTEMLERİ VE KLİNİK DENEYİMLER
•
1. Cerrahi hücresel kardiyomyoplasti (Epikardiyal yaklaşım): Teorik olarak hücrelerin miyokard
içine doğrudan enjeksiyonunun b azı avantajları vardır. En doğru ve en iyi hücre dağıtımı torakotomi esnasında doğrudan görülerek yap ılabilir. Hayvan çalışmalarının çoğunda bu yakl aş ım ku ll anılmaktad ır.
Hastalara uygulama genelde koroner arter baypas s ı ­
ras ında cerrahi işl e m ile birlikte yapılmaktad ı r. Bu
yak l aş ımın ku ll a nıldı ğ ı on hastalık bir seride, bir
hasta iş l em so nras ı mezenterik infarktüs ve bir hastada i şlemden bir yıl sonra serebro-vasküler olay nedeniyle kaybedilıniştir. Dört hastada i şlem sonras ı 2-4
hafta içinde ventriküler taşikardi geli şmi ş ve bu hastalardan ikisine implantabl kardiyoverter defibrilatör
takılmış. Tüm has taların takibinde global ve bölgesel
ventrikül fonksiyonlarında belirgin iyileşme gözlenmiştir. Yine bu yöntemle transplantasyona aday iki
hastaya ventriküler assist device implantasyonu esna s ında otolog miyoblast implantasyonu yapı l mış,
ancak bu hastalardan biri iş lem sonrası takip sıras ın­
da sepsisten ölmü ş, di ğer hastaya ise daha sonra ortotopik kalp transplantasyonu yapılmış tır. Koroner
bypass ile kombine }\ikresel kardiyomyoplasti uygu-
Tiirk Kardiyol Dem Arş 2002; 30: 773-782
laması
çok merkezli bir çalışma ile denenıneye baş­
l a nmı ştır
(2 ı .45.49).
2. Transkatater endokardiya l yaklaşım (Femoral
a r ter yoluyla): Transtoras ik ya!<Jaşıma göre bu yöntem daha az invazifdir. Yöntem için özel üreti lmi ş
katete rlerle femoral arter yolu ile floroskopi altında
uygulama mümkündür. NOGA siste mi de uygulamada k ull anılm akt adır. Yönte min k u lla nıl d ı ğ ı beş
h as talık bir seride i ş leme bağlı bir kampli kasyon geliş memiştir. Bir hastaya işlemden üç ay sonra implantabl kardiyoverter defibrilatör tak ılmı ş, hastalar
işlemden bir gün sonra taburcu edilmiştir. Çalışmaya
alın an hastaların iş le m öncesi ejeksiyon fraksiyonları
%39 (MUGA); %45 (ventrikülografi)'den iş lem sonrası kontrolde %56 (MUGA), %54 (ventrikülografi)'ye yükselmiş . Avrupa'da bu yöntemin kullanıldığı
çok merkez li bir çalı şma yürütülmektedir. Yine
Amerika da çok merkezli bir çalışma pl anlan mıştır
(45,49).
3. Transkatater intramiyoka rdiyal yaklaşım (Kor oner ven yoluy la): B u yöntem için düzenlem iş kateter henüz yeni ol up araştırmaları devam etmektedir. Kateterio ucuna bir İVUS probu eklenmişt ir.
Floroskopi altında femoral ven yolu ile kal be u laşılıp
koroner sinüsten kardiyak venlere girilerek enjeksiyon yapılmaktadır. B u yöntemde, arterin venle beraber seyretrnesi nedeniyle infa rkt bölgesine ulaş mak
nispeten kolaydır. Uzaysal oryantasyon kateter
uc undaki IVUS probu ile sağlanmaktadır. Bu yöntemin kullanıldığı on olgul uk bir seri için çalışma baş­
latılmıştı r (45).
4. İntrakoroner yaklaşım : Miyokardın infarkt bölgesine hücre verilmesi teorik olarak mümkün ve teknik olarak kolaydır. Bu PTCA ile birlikte yapıl abilir.
Bu konuda çeşitli araştırmacılar tarafından yapılm ış
hayvan çalışmaları vard ı r. Bu çalı şmalarda intrakoroner verilen m i yobl ast ların kard iyak dokuya geçtikleri ve burada konakçı doku ile füzyon oluşturdukla­
rı gösterilmi ştir (27,45).
S. İntravenöz yaklaşım: Bu uygulama çok daha basit ve çok daha az invazif bir yoldur. Yöntem çok az
morbidite ile uygula nabilir. Gerektiğ inde işlemin
tekran kolaydı r. Ashara ve ark. kemik iliği ve periferik kandan elde edilen endoteliyal öncü hücreleri bu
yöntemle u ygulamışlar ve bu hücrelerin iskemik bölgeye yüzeyel olarak inkorpore old u klarını, olgun en-
778
doteliyal hücrelere dönüşerek ventrikül fonksiyonlarını arttırdıkl arını göstermişlerdir (45).
2. GENTEDAVİSİ
Gen tedavisi, hastalığın tedavisi veya önlenmesi için
doku içine rekombinant DNA veri lmesi şek linde tanımla nabil i r. Genel olarak iki tane gen tedavi yöntemi vardır. Birincisi in vivo gen tedav isid ir. Bu yöntemde genetik materyal (genellikle viral vektör kull anıla rak) hastaya doğr udan verili r. Doğrudan hedeflenen dokuyada verilebilir. Örneğin anjiyojenik molekül genlerinin koroner yoldan in farkt a l anın a veri lmesi. İkinci yöntem eks-vivo gen tedavisidir. Bu
yöntemde ise, hastadan a lın a n hücrelere vücut d ı ş ın ­
da yine viral vektörle r k ull anılarak amaçla nan gen
sokul duktan sonra hücrele r tekra r vüc uda veril ir.
Hücresel kardi yom iyoplastide kull a nıla n hüc rele r
genetik olarak modifiye edilerek infa rkt alanına verilmesi eks-vivo gen tedavisi örneğidir. Eks-vivo gen
tedavisinin, in vivo gen tedavisine göre en önemli
avantaj ı kullanılan DNA veya gene ti k materya lin
vücuda dağı lmaması ve buna bağlı beklenmedik etkilerin ortaya ç ı km aınasıdır. He r ik i gen tedavisi
yöntemi de miyokard infarktüsü ve ardından gelişen
KY tedavisinde kull anılabili r. Gen tedavisinde viral
olmayan DNA'da kullanılabilir. İl ginç olarak iskelet
kası ve kalp kas ı doğ ruda n intramusküler enjeksiyondan sonra ekstrasellüler alandan ya b an c ı DNA 'y ı
alına ve ekspresse e tme yeteneğine sah ipti r (50).
Hüc resel kard iyoıniyopla sti ayn ı zamanda bir gen
dağıtı m s istemi olarak da kullanılabil ir (S ı ,52, 53,54).
Bu konuda çeşitli çalışmal ar yapılm ış ve son uçta genetik olarak modifiye edi l m i ş hücrelerin doğa l hücrelere göre miyokard fon k s i yon la rı nı daha fazla düzelttiği gös terilmiştir.
GENTEDAVİSİ UYGULAMALARI
Nonviral
plazıni d DNA'sı
aracı lığı
ile
veya adeneviral vektörler
uzun dönem gen tedavisi
belki bazı kalı tsal genetik defektler için uygun olabili r. Ancak edinsel miyokardiyal zedelenmeler için
uzun dönem gen tedavisi uygun gibi görülmemekted ir. Gen transferi çalışınalarında edinsel zedelenmeler için k ısa dönem veya geçici ekspresyonun güvenlik profili doğru lanm ıştı r. Yalın vasküler VEGF geninin kullanı l dığı dört çalışmaya katılan 84 hastanın
sadece üçü kaybed ilmişt ir. Yine 97 h astan ın katı l d ı ğ ı
sağlanabi len
M. Tokaç ve ark.: Kalp Yetersizliği Teda visinde Yeni Umut/ar: Hücresel Kardiyonıiyoplasti, Gen Tedavisi ve Nükleer Transfer
adenovirusa kod lanmış FGF ve ı 2 1 hastanın katıldığı
VEGF'in kullan ıldığı ve işlem sonrası bir-üç yıllık
takipleri olan iki çalışmada sadece beş hasta kaybedilmiştir (55). Bu sonuçlar lazer miyokardiyal revaskülarizasyon uygulanan hastalarla karşılaştırıldığın­
da iş lem güvenliği açısından daha iyidir. Şu anda
kardiyovasküler alanda devam eden otuz kadar gen
tedavisi çalışması vardır (56).
metabolizmasının düzeltilmesi (sarkoplazmik retikulum ATPaz (SERCA)
geni transferi): Kalsiyumun düzenlenmesi miyositin kontraktil aparatının kontrolünde temel biyokimyasal olaydır. İnositol trifosfat endoplazmik retikulumdan sa lınan kal siyumu u ya rırke n , SERCA endoplazmik retikulum ka lsiyum depolarını korumaya
çalışır (4,55). SERCA proteinleri SERCA ı , SERCA
2 ve SERCA 3 diye ad landırıl an üç ayrı genin ürünleridirler. SERCA ı yetişkinlerde başlıca SERCA la
ve yeni doğanda SERCA ı b olarak iskelet kasından
eksprese edilir. SERCA 2a kalp kasından, SERCA
2b ise tüm hücrelerden eksprese edilmektedir. SERCA 3'1er halen araştırılmaktadırlar (56) . SER CA
2a' nın adenoviral overekspresyonunun s ı çan KY
modelinde hem sistolik hem de diyastolik fonksiyonları dü ze lttiğ i gösteri l mi şt ir (57)_ Benzer bulgular
transgenik fare modellerinde de elde edi lmiştir (58).
Son zamanlarda, bir endojen sarkoplazm ik retikulum
kalsiyum pompası inhibitörü olan fosfol ambannın
antisense geninin overekspresyonunun SERCA 2a
aktiv itesini düzelttiği ortaya konmuştur (59).
1. Hücresel kalsiyum
2. Adrenerjik reseptörlerin düzenlenmesi
Sempatik sinir sistemi kalp hızı ve kontraktilitey i
arttırarak kalp fonksiyonlarını güçlendirir. Sempatik
sistemin mediyatörleri olan adrenalin ve noradrenalin reseptörle çalışan kalsiyum kana llarını etkileyerek kontraktiliteyi arttırır (4) . KY' de 13-adrenerjik
uyarı anormalli kleri iyi bir şekilde tanımlanmıştır.
Bu anormallikler 13-adrenerjik reseptörlerin "downregülasyon"u, ikincil ınesaj c ı siste min "uncoupling"ini ve 13-adrenerjik reseptör kinazın "upregülasyon"unu içerir (55). Murice ve ark. (60) viral partiküllere kodlanmış !)-adre nerjik reseptör genleri ni normal tavşanlara intrakoroner verd ikten sonra, üç üncü
haftaya kadar gen ekspresyonunun arttığını ve üç
haftadan sonrada artmış düzeyin devam ettiğini göz-
lemi şler.
çalışmada izoproterenol ile u yarı lan
belirgin derecede artm ıştır. Bir baş ka
çalı şmada, önceden böbreklerde adenilat siklaz aktivitesini düzelttiği gösterilmiş olan adenav iral vazapressin Yı geni veri lerek tav şan ve fare ınİyokardında
fraksiyonel kısalmanın arttığı gösterilmişti r. G-proteini ile eş leşmi ş reseptör kinaz ailesin in bir üyes i
Bu
kontraktİlite
olan !)-adrenerjik reseptör kinaz 1, 13-adrenerjik reseptörler gibi agonistle işgal edilen reseptörle ri fosforlayarak maladaptif reseptör desentis izasyonuna
neden olur (6 ı ) . Shah ve ark. (62) ol uşturdukları tavşan kalp yetersizliği modelinde 13-adrenerjik reseptör
kinaz ı'in peptid inhibitörlerinin kodl andığı viral
partikülleri kull anarak sol ventrikül sistolik fonksiyonlarınd a i yileşme oldu ğunu gözleml eıni ş lerdir.
3. Apoptozisin önlenmesi
Çeşitli
grupl ar KY'de kardiyomiyosit a poptozisinin
o lduğunu gös termişl erd ir . Gen transfer teknikleri
miyosit ömrünü uzatarak yararlı olabilirler (63). Ancak henüz P53 ve hipoksi tarafından uyarılan apoptozisi durdurmak için Bcl-2 ve Akt genlerinin adenovir uslar ile transferinin in vitro deneysel çalışmalar­
da yaralı old uğunu destekleyen veri yoktur (64,65).
4. Tedavi edici anjiyogenezis:
İ lk deneysel verile r, kısa dönem gen ekspresyonu
kullanı l arak yapıla n
teröpatik anjiyogenezin KY'de
fonksiyonel iyileşme sağlayabileceğini destekleın iş­
tir. Dilate kardiyom(opatide interstisiyel fibrozis tip ik bir bulgudur. Bu hastalarda kapiller yoğunl uk
belirgin o larak azalmı ş, şiddetli reakti f interstisyel
fibrozis bölgesinde oksijen diffüzyon mesafesi artm ıştır. İnterstisyel fibrozis kardiyak miyositlerin
komşu kapillerlerden perfüzyonunda bariyer oluştur­
maktad ı r. VEGF gen defekti o lu ş turu l an hayvan larda dilate kardiyomiyopatinin tipik bu l gu l ar ı ortaya
çıkmıştır (66). KY'n in en önemli nedeni olan iskemik
kalp hastalıklarında da anj iyogenezis önemli bir tedavi hedefidir.
a. Vasküler endoteliyal büyüme faktörü: Tedavi
edici anjiyogenezis için e n çok kullanılan fak törd ür.
VEGF ailesinin A , B, C, D, E, plasental büyüme
faktörü gibi çok sayıda üyesi vardır. Etkisini biyolojik etkinl iğini düzenleyen çeşitli membran tirozin kinaz reseptörleri aracılığı ile gösterir. Diğer anjiyojenik büyüme faktörlerinden çeşitli yönleriyle farklı-
Tiirk Kardiyo/ U em Arş LUUL; .1U: 1 IJ · IOL
dır.
Birincisi endotel hücrelerine yüksek bağl anma
aktivitesi nedeniyle endotel spesifiktir. İkincisi geni
sekretuvar bir uyarı u zantı s ın a sahiptir ve sağlam
hücrelerden doğal olarak salınır. Üçüncüsü hem molekülün kendisinin hem de reseptörünün ekspresyonu hipoksi tarafından s ıkı bir şekild e kontrol edilir.
Geni hipoksiyi algıl ayan bir promotor bölgeye sahiptir. Hipoksi durumlarında mRNA stabilitesi
(posttranskripsiyon düzenleme ile) artar ve reseptörleri up-regüle o lur. Dördüncüsü kemik iliği kökenli
endoteliyal öncü hücrelerin hareketlenme, göç ve çoğalmasını sağlar (67). VEGF geninin kullamldığı çok
sayıda hayvan ve insan çalı şmal arı o lup sonuçları
ümit vericidir (52,54,55,56,68,69).
b. Fibroblast büyüme faktörü: FGF ailesi in vivo
endotel ve düz kas hücreleri için mitojeniktir ve deneysel modellerde hem anj iyogenezisi hem de arteriyogenezisi uyarır. Deği ş ik hücre tiplerinde çeşitli
FGF'lerle yapılmış çalışmalar vardır. Bunların endoteliyal hücrelerde, makrofajlarda ve monositlerde reseptörleri vardır. Bu faktör geni ile ilgili çok sayıda
hayvan ve insan çalışmal an yapılmış ve yapılmakta­
dır
ne koyabilir. Miyoblast transfer tedavisi, şu anda insan genom tedavisi için kullanılabilen tek yöntemdir.
Miyoblast doğal hücre füzyonu yeteneğine sahip tek
somatik hücredir. Teknik 12 yıldan beri Duchenne
ve Becker tipi musküler distrofili 230 hastada uygul anmıştır. Bu uygulamalara bağlı ölüm o l ay ı veya
ciddi organ yetersizli ği göz lenmemi ştir . l990 yılın­
dan beri çeş itli laboratuvarlarda infarkt yapılmış
hayvaniara otolog miyoblast injeksiyonunun etkinliği ve güvenilirliği gösterilmiştir. Kalp hücre tedavisinin güvenilirli ğini ve fizibilitesini saptamak için
m ayıs 2000'de insan miyoblastları perkutanöz ve endovasküler injeksiyon ile domuz kalbine intramiyokardiyal o larak verilmi ş tir. Deneysel aşamada kateter enjeksiyonuna bağlı ölüm oranı %5'den az bulunmuş , miyokardiyal perforasyon gözlenmemiştir.
Sonuç olarak KY tedavisinde olumlu ön so nuç ları
alınmış ve insan uygulamasına geçilmiş bu yeni yöntem ler tek başl arına veya birlikte faz 1 v~ faz 2 aşa­
masında denenmektedirler. Yakın bir gelecekte günlük tedavi pratiğine girmeleri beklenmektedir.
( 14, 17,67,70).
c. Hepatosit büyüme faktörü: Anjiyogenezisi uyarabilen bir di ğer büyüme faktörüdür. Bununla ilgili
çalı şmalar devam etmektedir (56) .
d. Diğerleri: Üzerinde çalışıl an diğer faktörler monosit kemotaktik protein ve PDGF'dir. Bunlar muhtemelen VEGF üretimini arttırarak dolaylı yoldan
anjiogenezisi uyarırlar (56).
5. Nükleer transfer ve genom tedavisi
Miyoblast transfer tedavisi, normal genomu olmayan
hücrelerin tedavisinde alternatif bir yak l aşı mdır. Miyogenezis ve kas rejenerasyonu s ıra s ında doğal hücre füzyonu ol ağandır. Verici miyobla stları hasta dokuya verilip çok çekirdekli heterokaryon oluşturula­
rak defektif genlerin ürünleri verilen genom sayesinde yerine konabilir. Sadece normal çekirdek transferi
hem genemik "software" hem de kromozomal "hardware" taş ır. Ayrıca genlerin düzenlenmesi ve ekspresyonu için gerekli ko-faktörler de bu yöntemle
sağlanmış olmaktadır. Miyoblast transfer tedavisini
takiben verici çekirdeği içindeki nonnal genomun
doğal transkripsiyonu tek gen bozukluğu nedeniyle
veya tehlikeli poligenik ili şk il er nedeniyle oluşan
herhangi bir protein e k s ikliğini güvenli şeki ld e yeri-
780
KAYNAKLAR
1. Givertz MM, Colucci WS, Braunwald E: Clinical aspects of heart failure: High output heart failure; Pulnıonary
ed e nıa. Heart Disease (6th ed.). Braunwald, Zipes, Libby
(eds). WB Saunders Company. London. 2001; p534-35
2. Williams RS: Cell cycle control in the terminally differentiated myocytes. Cardiol Clin 1998; 16:739-54
3. Li RK, Yau TM, Sakai T: Cell therapy to repair broken heart. Can 1 Cardiol 1998; 14:735-44
4. Mayer NJ, Stanley PD, Rubin A: Malecular and eellular prospects for repair, augmentation, and replacement
of the fa iling heart. Am Heart 1 1997; 134:577-86
S. Anversa P, Kajstura J: Ventric ular ınyocy tes are not
terıninally differe ntiated in the adult mammalian heart.
Circ Res 1998; 83: 1-14
6. Slack JMW: Role of fibrob last growth factors as inducing agenıs in early embryonic development. Mol Reprpd
Dev 1994; 39: 11 8-24
7. Jacson T, Allart MF, Sreenan, et al: Transgenic animals as a tool for studying the effect of the c-mye protooncogene on cardiac development. Mol Ce ll Bioc lı 199;
104:15-9
8. Soonpaa MH, Koh GY, Pajak L, et al : Cycl in DI
overexpressian p roınotes cardiomyocyte DNA synthesis
and multinucleation in transgenic mice. 1 Clin lnvcst 1997;
99:2644-54
9. King RW, Jackson PK, Kirschner MW: Mitos is in
transition. Cell 1994; 79:563-71
M. Tokaç ve ark.: Kalp
Yetersizliği Tedavisinde
Yeni Umut/ar: Hücresel Kardiyomiyoplasti, Gen Tedavisi ve Nükleer Transfer
10. Sun Y, Weber KT: Infarcı scar: a dynamic tissue.
Cardiovasc Res. 2000; 46:250-6
ons of striated cell in situ. Ann Thorac Sug 1999; 67: 12429
ll. Desmouliere A, Geinoz A, Gabbiani F, Gabbiani G:
Transform growth factor-13 1 induces a-smooth muscle actin expressian granulation tissue myofibroblasts and in quiescent and growing cultured fibroblasts . J Cell Biol
27. Taylor DA, Silvestry SC, Hishop SP, et al: Delivery
of primary autologous skeletal myoblasts into rabbit heart
by coronary infusion: a potential approach to myocardial
repair. Proc Assoc Am Phycians. 1997,;109:245-53
ı 993; ı 22: 103-ı ı
12. Gabbiani G: Evolution and elinical implications ol
the myofibroblast concept. Cardiovasc Res ı 998; 38:54548
14. van Royen N, Piek JJ, Buschmann I, et al: Stimulation of angiogenesis; a new concept for the treatment of
the arıeri al occlusive disease. Cardiovasc Res 200 I;
49:543-53
15. Schumacher B, Pecher P , von Specht BU, et al: Induction of neoangiogenesis in ischemic myocardium by
human growth factors: First elinical results of a new treatment of coronary heart disease. Circulation 1998; 97:64550
16. Isner JM, Pieczek A, Scha infeld R, et al: Clinical
evidence of angiogenesis after arterial gene transfer of
phVEGFI65 in patient with ischaemic limb. Lancet 1996;
348:370-4
17. Gonçalves LM: Angiogenic growth factor: potential
new treatment for acuıe myocardial infaction? Cardiovasc
Res 2000; 45:294-302
18. Bishop SP, Anderson PG, Tucker DC: Morphological development of the rat heart growing in oculo in the
absence of hemodynamic work load. Circulation Research.
1990; 66:84-102
19. Jockusch H, Fuchtbauer E, Fuchtbauer A, et a l:
Long-term expression of isomyos ins and myoendocrine
function in ectopic &rafts of atrial tissue. Proc Natl Acad
Sci USA. 1998; 83:7325-9
20. Soonpaa MH, Koh GY, Klug MG, et a l: Formaıion
of nascenı intercalated di sc between grafted fetal cardiomyoc iıes and host ınyocardium. Science 1994; 264:98- 1Ol
21. Li RK, Jia ZQ, Weisal RO, et a l: Cardiomyocyte
transplanlation improves heart function. Ann Thorac Surg
1996; 62:654-61
22. Reinecke H, Zhang M, Bartosek T, Murry CE: Survival, integration and differential of cardiomyocyte grafıs.
Circulation 1999; ı 00: 193-202
23. Skerjanc IL: Cardiac and skeletal muscle development in P l 9 embriyonal carcinoma eel!. Tren ds Cardiovasc Med I 999; 9: I 39-43
24. Makino S, Fukuda K, Miyoshi S et al: Cardionı ­
yocytes can be generated from marrow s tronıal cells in vitro. J Cl in Invest 1999; 103:697-705
25. Reinecke H, Mac Donald GH, Hauschka D, Murry
CE: Electromechanical coupling between skeletal and cardiac nıusc l e : Implication for in farcı repair. J Cell Biol
2000; 149:73 1-39
26. Atkins BZ, Lewis CW, Kraus WE, et al: Intracardiac transplanlation of skeletal myoblast yield two populati-
28. Taylor DA, Atkins BZ, Hungspreugs P , et al: Regenerating functional myocardium: Improved performance
after skeletal nıyob l ast ıransplantation. Nature Medicine.
1998; 4:929-33
29. Chiu RCJ, Z ibaitis A, Kao RL: Cellular cardiomyoplasty: Myocardial regeneration with sateliile celi iın p­
lantation. Ann Thorac Surg ı 995; 60:12- 18
30. Hutceson KA, Atkins BZ, Hueman MT, et al: Comparison of benefit on myocardial performance of celiular
cardiomyoplasty with skeletal myoblast and fibroblast.
Celi Transplanı 2000; 9:359-68.
31. Atkins BZ, H ueman MT, Meuchel J, et a l: Celiular
cardiomyoplasty improves diastolic properties of injured
heart. J SurgRes 1999; 85:234-42
32. Murry CE, Wiseman RW, Schwartz SM, Hauschka
D: Skeletal myoblast transplanlation for repair of myocardial necrosis. J Clin Ivest 1996; 98:25 12-23
33. Atkins BZ, Emani S, Hutcheson K, et a l: Transplaıı­
ted autologous skeletal myoblast improve myocardial performance..after coronary artery ligation. Cardiac and Vascular Regeneration 2000; 1:76-84
34. Scorsin M, Souza LCG: Celiular transplanlation for
the treatment of hearı failure. State of the arı. Arq Bras
Cardiol 200 I; 77: 103-6
35. Hongchao W, Gaofeng Z, Chehhui Q, et al: Inhibition of myocardial fi broaırophy by autologous sateli ite cells
im planlation after permaneni coronary occlusion in a canine model. Chin Med J 2001; I 14:200-7
36. Li RK, J ia ZQ, Weisel RD, Mickle DAG: Snıooth
muscle cell transplanlation into myocardial scar tissue
improves heart function. J Mol Cell Cardiol 1999; 31:51322
37. Tomila S, Li RK, Weisel RD, et al: Autologous
transplantation of bone nıarrow celis improves demaged
heart function. Circulation 1999; 100: 247-56
38. Jackson KA, Majka SM, Wang H, et al: Regeneration of i sc henıic cardiac muscle and vascular endothel ium
by adult stem ce!I. J C lin Invest 2001; 107:1395-1402
39. Torna C, Pittenger MF, Cahill KS, et al: Human mesen ch yınal stern celis differe ntiate to a card i onıyocyte phenotype in the adult murine heart. Circulation 2002;
105:93-8
40. Pittenger MF, Mackay AM, Beck SC, et a l: Multilineage potential of adult human mesenchymal stenı celi s.
Science ı 999; 284:143-47
41. Li RK, Weisel RO, Mickle DAG, et a l: Autologous
porcine heart celi transplanlation inıproved heart function
after a myocardial infarction. J Thorac Cardiovasc Surg
2000; 119:62-8
ı
urK ll.aratyot uern
llt"Ş ~uu~;
.Ju: 1 I.J·to~
42. Taylor DA: Cellular cardiomyoplasty with autologous
skeletal myoblast for ischemic heart disease and heart failure. Curr Control Trials Cardiovasc Med. 2001; 2:208- 1O
43. Asahara T, Murohara T, Sullivan A, et al: Isolation
of putative progenitor endothelial cells for angiogenesis.
Science 1997; 275: 965-67
44. Kalka C, Masuda H, Takahashi T, et al: Transplantation of ex-vivo expanded endothelial progenitor eclis for
therapeutic neovascularization. Proc Natl Acad Sci 2000;
97:3422-27
4S. Smits PC, Lee RC, van der Giessen W , et al: Ce!
transplanlation for myocardial repair. In: The Paris Course
on Revascularisation. Eds: Marco J , Serruys P, Biamino
G, et al. Paris May 2002: 258-59
46. Murohara T, Ikeda H, Duan J, et al: Transplanred
cord blood-derived endothelial precursor eclis augmented
postnatal neovascularization. J Clin Inves t 2000;
105:1527-36
47. Kalka C, lwaguro H, Masuda H: Gencration of differentiated endothelial ce lls from mononucleer ce lls of human uınblical cord blood. Circulation 1999; IOO:I-749
48. Murohara T: Therapeutic vasculogenesis using human cord blood derived endothelial progenitors. Trends
Cardivasc Med 200 1; ll :303-7
49. Sherman W: Myocardial regeneration-the next frontier for ventricular dysfunction? Cardiology International
2002; 3:53-9
SO. Taylor DA, Aleem SA: Treating cardiovascular disease in the 21st century: A brief rewiev of potential targets
for cardiac gene therapy. Egypt Heart J 1997; 49:39ı-97
Sl. Murry CE, Kay MA, Bartosek T, Hauschka D,
Schwartz SM: Muscle differentiation during repair of
myocardial necrosis in rats via gene transfer with myoD. J
Clin Invest 1996; J0 :2209- ı 7
52. Yau TM, Fung K, Weisel RD, et al: Enhanced myocard ial angiogenesis by gene transfer with transplanted
cells. Circulation 200ı; 104:2 18-22
S3. Nabel EG: Stern cells combined with gene transfer for
therapeutic vasculogenesis. Circulation 2002; ı 05:672-74
S4. Suzuki K , Murtuza B, Smolenski R, et a l: Cell
transplanlation for the treatment of acute myocardial infarction using vascular endothelial growth factor-expressing skeletal myoblasts. Circulation 2001; ı04: 207- 1 3
SS. Isner JM: Myocardial gene therapy. Nature 2002;
4 15:234-39
S6. Seppo YH, J ohn M: Cardiovascular gene therapy.
Lancet2000; 355:213-24
S7. Miyamoto M, del Monte F, Schmidt U, et al: Adenoviral gene transfer of SER CA 2a improves Jeft ventricu-
782
lar function in aortic-banded rats in transition to heart failure. Proc Natl Acad Sci 2000; 97:793-97
S8. He H, Giordano FJ, Hilal-DandanRet al: Overexpressian of the ra t sarcoplasmic reticulum Ca+2 ATPase gene in the heart of transgenic m ice accelerates calcium transienis and cardiac relaxation. J Clin Ivcst I 997; I 00:38089
S9. He H, Meyer M, Martin JL, et al: Effect of mutant
and antisense RNA of phospholamban on SR Ca+2 ATPase
activity and cardiac myocyte contracti lity. Circulation
1999; 100:974-80
60. Maurice JP, Hata JA, Shah AS, et al: Enhanced of
cardiac function adenoviral mediated in-vivo intracoronary
~2-
adrenergic gene delivery. J Clin Invest 1999; 104:21 -
29
61. Weig H-J, Laugwitz KI, Moretti A, et al: Enhanced
cardiac contractility after gene transfer of V2 vasopressin
reseptor in-v ivo by ultrasound guided injection of transcoronary delivery. Circulation 2000; 101:1578-85
62. Shah AS, White DC, Emani S, et al: In vivo ventricular gene delivery of a ~ adrenergic reseptor kinase inhi bitor to the fa iling heart reverses cardiac dysfunction. Circulation 200 1; ı 03: ı311-6
63. Haunsetter A, Izumo S: Toward antiapoptosis is a
new treatment modality. Circ Res 2000; 86:371-76
64. Matsui T, del Monte F, Fukui Y, et al: Adenoviral
gene transfer of activated PI3-kinase and Akt inhi bits
apoptosis of hipoxic cardiomyocites in-vitro. Circulation
ı999; 275:661-65
65. Fujio Y, Nguyen T, Wencker D, Kitsis RN, Walshi
K: Akt promotes survival of cardioınyocy tes in vitro and
protects against ischaemia-reperfusion injury in mouse heart. Circulation 2000; ı O1:6660-67
66. W eber KT, Pick R, Silver MA, et. al: Fibrillar collagen and remodelling of dilated canine left ventricle. Circulation 1990; 82:1 387-401
67. Baumgartner I, Isner JM: Gene therapy. Willerson
JT, Conh JN (eds). Cardiovascular Medicine. New York,
Churchill Livingstone. 2000 p t 4ı7-25
68. Nabel EG: Stern cell combined with gene transfer for
therapeutic vasculogenesis. Circulation 2002; 105:672-74
69. Losordo DW, Vale PR, Hendel RC, et al: Phase 1/2
placebo-controlled, double-blind , dose escalating trial of
myocardial vascular endothelial growth factor 2 gene
transfer by catheter delivery in patienıs with chronic myocardial ischemia. Circulation 2002; 105 :2012-18
70. Lederman RJ, Tenaglia AN, Anderson RD, et al:
Design of the therapeutic angiogenesis with recombinant
fibroblast growth factor-2 for intermittent claudication
(TRAFFIC) trial. Am J Cardio1200 1; ı 5:ı92 - 95
Download