Maarif Davası

advertisement
maarife
adanmış bir ömür
Ali Sedat ASLAN
hoş geldiniz, hoşluk getirdiniz…
geleceğimizin inşacısı kahramanlara…
/alisedataslan
[email protected]
Kısa Tarihçe-i Hayatı:
▪ İstanbul Süleymaniye’de 1909
▪ Orta öğrenimine devam ederken babadan yetim
kaldı.
▪ Fransa’ya giden beş kişiden biri
▪ Hallâc-ı Mansûr’un, Yûnus Emre ve Mevlânâ’nın
eserleriyle tanıştı.
▪ Sorbonne’da ahlak alanında felsefe doktorası veren
ilk Türk
▪ Galatasaray, İstanbul Erkek, Vefa, Haydarpaşa,
Robert College ve İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde
muallimlik.
▪ 10 Temmuz 1975’te Rabbine iltica etti.
Bir Hatıra:
Çalışması Sorbone Üniversitesi Felsefe Jürisi tarafından yılın en başarılı
doktora tezi seçilir. Üniversitenin geleneklerine göre birinci olan
öğrenciler mutlaka ödüllendirilir. Bunun üzerine yetkili Profesör,
Nurettin Topçu’nun yanına gelerek durumu anlatır ve ödül olarak neyi
istediğini sorar:
- Efendim, bir altın saat mi? Amerika veya Kuzey Avrupa’ya bir mavi
yolculuk mu?
Hangisini tercih edecekseniz onu alacaksınız veya o ülkeye ziyarete
gideceksiniz!
Nurettin Topçu, kararlı ve gayet kendinden emin bir şekilde bu soruya
şöyle cevap verir:
- Hiçbiri değil!
- O zaman ne istiyorsunuz?
- Sorbonne Üniversitesi’nin giriş ve çıkış kulelerinde yirmi dört
saat ay-yıldızlı Türk bayrağının dalgalanmasını istiyorum!
Nurettin Topçu Fikriyatı:
▪ Fransa dönüşünde gönül dünyasına Nakşî Hasib Efendi
(Yardımcı) ve Abdülaziz Efendi (Bekkine) girdi.
▪ Ayrıca Celal Ökten Hoca’dan İslâmî ilimler, İslâm tarihi,
kelâm ve felsefe yönünden faydalandı.
▪ Fikrî ve siyasî faaliyetlerini Türk Kültür Ocağı ve
Milliyetçiler Derneği’nde, Millî Türk Talebe Birliği,
Aydınlar Ocağı ve Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın
faaliyetlerine katılmış, seminer ve konferanslar
vermiştir.
▪ 1960 ihtilâlinin ardından Ali Fuat Başgil’le birlikte
Adalet Partisi’nin kuruluş çalışmalarına katılmış ve
1961 seçimlerinde Konya’dan senatör adayı.
Nurettin Topçu Fikriyatı:
▪ Fikriyatının temelinde ise İslam’dan beslenen “ahlak”
üzerine temellendirdiği yeni bir insan, millet, devlet
modeli inşa etme çabası vardır.
▪ “Hareket Dergisi”nde din, tasavvuf, ilim, sanat,
edebiyat, tarih, felsefe alanlarında manifesto niteliğinde
yazılara imza atmıştır.
▪ İslam’dan uzak bir milliyetçiliği reddetmiş;
maneviyattan uzak olan kapitalizm, komünizm,
sosyalizm, modernizm, kültür ve medeniyet,
sanayileşme, kuvvet ve teknoloji meselelerini kendince
geliştirdiği bir üslup ve muhteva ile tartışmıştır.
▪ Mukayeseli olarak Batı, Doğu ve İslâm medeniyetlerini
ele almıştır.
“İsyan ahlakı”
▪ Bir hareket, ancak kendi içerisinde başkaldırdığı nizama
karşılık yeni ve zorunlu olarak daha üstün bir nizamın
iradesini taşıyorsa isyan adını alabilir.
▪ Hareketin yönü Allah’a doğru yükseliştir.
▪ Anarşizm, terörizm imha ederken, isyan ahlakı inşa eder.
▪ Anarşizmde kargaşa, isyan ahlakında düzen vardır.
▪ İsyan ahlâkını anarşizmden ayıran şey ebedî ve âlemşümul
merhamet nizamına bağlı olması, sonsuz kuvvete itaat ve
teslimiyetle neticelenmesidir.
“Hareket”
▪ Ferdin kendi kendisini ve başka varlıkları bir üst mertebeye
ve sonsuzluğa doğru değiştirmesidir.
▪ İradeye yaslanan ve bir amaca doğru seyreden eylem gerçek
ve hür hareket, ahlâkî hareket adını alır.
▪ Yalnız insana mahsus olan hareket (action) ise, kendi
kendisini ve başka varlıkları değiştirmek demektir.
▪ Varlık, sanki hareketle beraber var olmuştur ve ebediyen
ondan ayrılmamaya mahkumdur.
▪ Düşünceye gelince o da bir harekettir. Hareketlerimizin
içselleşmesi ve iç yaşayışımızın sonsuzluğuna sığınması
halidir.
“Tasavvuf”
▪ Kur’an’dan kalp ilmini çıkaran felsefedir.
▪ «kâl ehli» olanların «hâl ehli» olan mutasavvıfları anlaması
imkansızdı.
▪ Tasavvuf dinin özü ve çekirdeğidir.
Maarif Davası
▪ Ruh cephemizde açılmaya çalışılan şeytani cephelere
karşı bir ömür isyan edip, mücadele etti.
▪ Mektebi mabet bildi; ibadet heyecanı içinde talebeleriyle
buluştu.
▪ Ülkenin gelişmesi ve çağdaşlaşması adına kurulan
üniversitelerimiz, “hakikat” peşinde koşan bir nesil
yetiştirememektedir.
▪ Bilgi ve bilim, batının tekelinde olunca; onun havarisi
olan üniversitelerimiz de diploma dağıtan bürolara
dönüşmüştür.
neden “maarif”?
▪ Maharetler
▪ Hünerler
▪ Yetenekler
▪ Marifetler
maarif davası…
İnsanın doğuştan getirdiği
fıtratında bulunan
tüm yeteneklerin,
marifetlerin keşfedilip,
inkişaf ettirildiği,
cevher halindeki potansiyelin
mücevhere dönüştürülmesidir.
“Milli Mektep”
▪ Millet hayatında mektebin dönüştürücü ve inkılapçı bir gücü vardır.
▪ Gerçek inkılaplar mektepte başlar.
▪ Her millet ne zaman ki kendi mektebini kurarsa geleceğini de inşa eder.
▪ Bu “milli mekteb”in muallimlerince kurulan kendine özgü metotları,
müfredatı, talim ve terbiye prensipleri ile binası olmalıdır ki “milli ve
yerli” olabilsin.
“Milli Mektebin Dört Duvarı”
1) Ders?
▪ Hakikatleri araştırma ameliyesidir.
▪ Ders okumak, bazı hayati faydaları
sağlamak için bir vasıta değil, hakikatler
peşinde koşmak için başlı başına bir gayedir.
▪ İlköğretimin gayesi kalbin terbiyesi,
▪ ortaöğretimde gaye aklın terbiyesi,
▪ yüksek öğretimde ise ihtisaslardır.
▪ İlkokul, kalbi temiz bir maya ile yoğurmak
içindir.
2) Talebe?
▪ ’’hakikatler peşinde koşmayı meslek
edinen insandır.’’
▪ Mekteplerin diploma müşterisi ve
istikbalin mevki dilencisi değildir.
▪ Talebe, halkın girdiği her yere girmez,
halk gibi konuşmaz, halkın önünde
yürür.
▪ Yarınki hayatı yaşanmaya değer yapan
çocuklarımızdır. Onlara ne emek verdik
ki, gençliğimizden ne bekleyelim?
3) Muallim?
«insanoğlunu beşikten alarak mezara
kadar götürüp teslim eden, dünyanın
en büyük mesuliyetine sahip insandır.»
“Muallim”
▪ Maarif demek muallim demektir.
▪ Milli Eğitim Bakanlığı sadece onu düzenleyici
bir cihazdan başka bir şey değildir.
▪ Kitap, program, imtihan ve bütün öğretim
meselelerini çözümleyecek olan bir milletin
muallim ordusudur.
▪ Bu işlerin Bakanlık teşkilâtı tarafından
tepeden idaresi muallimin ilmî ve fikrî
hürriyetinin inkârı, bu hürriyetin adeta
köleleştirilmesidir.“
Muallim:
«Dışımızda yaşananı içimizde hayat yapabilendir.»
«En iyi muallim, en büyük üstad, şüphesiz ki
hayattır. Ancak ondan ders almasını bilmeyenler
için muhtaç olduğumuz muallimler, hayatla
benliğimiz arasında kürsü kurmuş olan bize daha
yakından ve kendi dilimizle öğretici unsurlardır.»
bir hatıra…
▪ Emin Işık Hoca anlatıyor: “Mahir İz Bey, müdürdü. Topçu; din felsefesi,
din psikolojisi, din sosyolojisi derslerine girerdi. Saniye Hanım da bizim
okulun muhasebesine bakan bir hanım. ‘Bütün hocalar ders ücretlerini
aldılar. Nurettin Bey gelip almadı. Üç aydır benim çekmecemde.
Lütfen gelsin alsın.’ diyor Mahir İz Bey’e. Mahir Bey’in yanına geliyor
Nurettin Bey. Ücretin üç aydır bekliyormuş deyince Topçu demiş ki:
‘Ben buraya ücret almak için gelmiyorum. Ben buraya, ibadet etmek
için geliyorum.’ ‘Hocam tahakkuk ettirilmiş. Kadının zimmetinde
duruyor. Sen imzalayıp al da; biz fakirlere veririz,’ diyor. ‘O parayı alıp
zimmetime geçirdikten sonra ister harcamışım ister fakire vermişim,
bir şey değişmez ki!’ diyor. ‘O zaman para ile ibadet yapmış olurum!’
Israr ediyor ama atmıyor imzayı. Almıyor parayı.
▪ Dört sene bir kuruş para almadan derse geldi."
Öğretmen mi, Muallim mi?
▪ Nurettin Topçu:
«Öğretmenlik ne iman ve irşat yolu, ne de fikir ve
kültürün otorite merkezidir. Hatta bir meslek bile
değildir. Sadece küçük bir memuriyettir.»
▪ Muallimlik, ilmi ezeli ve ebedi ilmin sahibi Alim
olan Allah’tan almak, yaşamak ve yaşatmaktır.
4- Mektep?
Nurettin Topçu:
▪ kutsal çatısı altında siyasete asla yer vermeyen,
▪ muallimin ilmi ve ahlaki otoritesinden başka hiçbir
otorite tanımayan,
▪ ruhları huzur içinde birleştirici,
▪ disiplinin barındığı ideal çatıdır.
Nasıl bir Mektep?
Nurettin Topçu:
«Bize bir insan mektebi lazım.
Bir mektep ki bizi ruhumuza kavuştursun;
her hareketimizin ahlaki değeri olduğunu tanıtsın;
hayaya hayran gönüller,
insanlığı seven temiz yürekler yetiştirsin;
her ferdimizi milletimizin tarihi içinde aratsın;
vicdanlarımıza her an Allah’ın huzurunda yaşamayı öğretsin.»
Okul mu / Fabrika mı?
Okul mu, Mektep mi?
▪ Okul batıdan gelme bir kurum; Mektep ise medeniyetimizin öz evladı.
▪ Okul fabrika; Mektep ise mabet…
▪ Topluma ait her şey okulda imha edilir. Millete ait her şey mektepte inşa edilir;
▪ Günümüzde okulun toplumu var.
▪ Artık geleceğimizde milletin mektebi olsun…
Bir mektebi inşa eden bir milleti inşa eder…
Mektebi olmayanın milleti olmaz…
Nurettin Topçu:
«Yıkılışımızın sebebi benliğimizden kaçıp; Batının taklitçiliğine sığınmamızdır.»
Okullar ne işe yarar:
▪ Okullar, yüksek maaş kollayan kurnazlara diploma dağıtan
kurumlar.
▪ Okullar, iktisadi kapitülasyonla elde edilemeyenin eğitimle elde
edilme araçları.
“Bu günün genci…”
▪ Bugünün genci idealsizdir; hayallerden kaçar.
Realitenin sahibi olmak azmindedir. Zira onu
yetiştirenler geçmiş zamanın idealist nesillerini, hasta,
hülyaperest diye damgaladılar. Fuzulî mektepte
öldürüldü…
▪ Gencimizin inançları, ıstırabı yoktur; pozitivisttir,
tecrübeye dayanır…
▪ Istırabın zehir olduğu nesillere öğretilmiştir. Hepsi de
Amerikan terbiyesinden nasiplidirler. Gülmek,
eğlenmek için yaşamaktadırlar. Çoğunun dış yüzleri,
diplomatların objektifteki bakışlarına benzer.
“Bu günün genci…”
▪ Gencimizin ruhu sarsıntı halindedir. Gençler, spor,
siyaset ve kazançtan ibaret üçüzlü hayat
maddeciliğine daha beşikten başlayarak meftun
yetişmektedirler.
▪ Memleketimizde genç ruhlara sunulan her şey,
program, kitap, metot, hepsi garbın aktarma
malıdır. Hatta, mektep binalarımız bile yok.
Benliğimiz, kültürün bu mâbedinde henüz şahsiyetini
kazanmamıştır.
▪ “Üniversite profesörlerimiz köy çocuğunu
okutmaya başladıkları zaman memleket
kurtulacaktır.”
muallim
ders
talebe
mektep
TALİM
TERBİYE
Eserleri:
Eserleri:
Eserleri:
Eserleri:
Eserleri:
“Nurettin Topçu Üzerine…”
ruhuna el-fatiha…
1909-1975
teşekkür ederim…
/alisedataslan
[email protected]
Download