Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Tarih Bölümü Öğrencisi Serdal YALÇIN JOURNAL Muş Alparslan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi NURETTİN TOPÇU VE ANADOLUCULUK Nurettin Topçu, milletimizin XX. asırda yetiştirdiği fikir ve hareket adamlarından biridir. Her türlü gösteriş ve nümayişin dışında bir hayat süren bu Anadolu evladı, resmi görüşlerin, büyük kalabalıkların kabulünde yaslanma gayretlerine düşmeden, son nefesine kadar fikir peteğini doldurmaya çalışmıştır. Ö� mrünü her an büyük mahkemenin huzurundaymışçasına hesap vermeye hazır, hiçbir otoritenin tesirinde kalmadan milletin meselelerine çözüm yolları üreterek geçirmeyi vicdani bir sorumluluk olarak görmüştür. Kısacası “millet mistikleri, büyük muzdariplerdir. Onların, aşk haline gelen zevkleri milletin ızdırabını, muzdarip yaşayışlarıyla hemahenk hale getirmektedir” sözü ile tasvir ettiği hayat tarzını kendi şahsında gerçekleştirmeye çalışmıştır.1 7 Kasım 1909’da İ�stanbul Süleymaniye’de doğdu. İ�lk nüfus kaydında adı Osman Nuri olup Erzurumlu bir ailenin çocuğudur. Dedesi Osman Efendi, Erzurum’un Ruslar Tarafından işgali sırasında orduda topçu olduğu için kendilerine Topçu zadeler lakabı verilmiştir. Aileden İ�stanbul’a ilk yerleşen babası Ahmet Efendi, Erzurum’da iken tahıl alım satımı ve canlı hayvan ticaretiyle uğraşmış, daha sonra Çemberlitaş’ta kasap dükkânı işletmiştir. Annesi Fatma Hanım Eğinli’dir. Nurettin’in çocukluğu Süleymaniye’de ve I.Dünya Savaşı yıllarında taşındıkları Çemberlitaş’ta geçti. Büyük Reşid Paşa Numune Mektebi’ni bitirdi (1922). Bu sıralarda küçük bir sandıkta kitap ve gazete biriktirme merakı vardır. Mehmet Â� kif’in bazı şiirlerini talebelerine ezberleten Türkçe muallimi Nafiz Bey, Nurettin Topçu’da hayatı boyunca sürecek Â� kif sevgisini aşıladı. Orta öğrenimine vefa İ�dâdisi’nde Devam etti; birinci sınıfta iken babasını kaybetti. Lise Tahsilini yaptığı İ�stanbul Erkek Lisesi’nde felsefeye meyletti ve 1928’de bu okuldan mezun oldu. Avrupa’da öğrenim görmek amacıyla girdiği imtihanı kazanarak Hamdi Akverdi, Vehbi Eralp, Ziya Somar, Enver Ziya Karal gibi şahıslarla birlikte Fransa’ya gitti.2 Orada Remzi Oğuz 1 Mehmet Büyükbaş, Nurettin Topçu’da Dini Yaşayışın Psikolojisi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Isparta 2002, s. 2. 2 İsmail Kara, “Topçu Nurettin”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 89 90 Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 Arık ve Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu ile tahsil yıllarını beraber geçirdi. Sosyoloji Cemiyetine üye oldu. Bu derginin organında felsefe yazıları yayınladı. Aksiyon felsefesini sistemleştiren Moris Blondel ile tanıştı. Strazburg’da felsefe tahsil etti. Lui Masinyon ile de tanışan Topçu O’na Türkçe dersleri veren Dr. Adnan Adıvar’dan sonra aynı dersleri vermeyi sürdürdü. Sorbon’da felsefe doktorasını tamamladı. (1934). Türkiye’ye döndü ve Galatasaray Lisesi’ne felsefe muallimi tayin edildi.3 Buna göre lisans eğitimi devam ederken doktora çalışmalarını da yürüttüğü anlaşılmaktadır. Çünkü son sertifikası ile doktora savunması arasında aşağı yukarı 8 ay gibi kısa bir zaman vardır. Topçu’nun Avrupa’daki hayatı okul, ev, kütüphane arasında geçer. Ancak hafta tatillerinde derneklerin tertip ettikleri toplantılara, konferans ve seminerlere katılır.4 Bu arada baba dostu Hüseyin Avni Ulaş’ın kızı Fethiye Hanım’la iki yıl sürecek bir evlilik yaptı. Lise müdürü Behçet Gücer’in bazı öğrencilere geçer not vermesi istediğini geri çevirdiği için düğün günü İ�zmir Lisesi felsefe öğretmenliğine tayin emri oldu. 6 Mayıs 1936-31 Ekim 1937 tarihleri arasında askerliğini yaptı. İ�zmir’de bulunduğu yıllarda Hareket dergisini yayımlamaya başladı. İ�lk sayılardaki yazıları (“Rönesans hareketleri ”, “Siyaset ve Mesuliyet”, “Zorba-Esir Medeniyetleri”, “Mabet ve Tabiat”, “Neslimizin Tarihi”, “İ�ki Mezar”) hayatı boyunca izleyeceği düşüncelere hazırlıklı olduğunu göstermektedir. Derginin 4. sayısında yayımlanan ve Cumhuriyet’i kuran kadroyu eleştirdiği ileri sürülen “Çalgıcılar” yazısından dolayı İ�stanbul Vefa Lisesi felsefe öğretmenliğine nakledildi (29 Eylül 1939). Burada dört yıl çalıştıktan sonra Denizli İ�smet İ�nönü Lisesi’ne tayin edildi (20 Ekim 1943). 4 Ekim 1944’te İ�stanbul Erkek Lisesi’ne nakliyle birlikte on yıllık sürgün hayatı sona erdi. Arada Vefa ve Haydarpaşa liselerindeki öğretmenlikleri dışında emekliğine kadar on sekiz yıl burada çalıştı. Bu arada Bergson’la ilgili teziyle felsefe doçenti unvanını aldıysa da İ�stanbul Ü� niversitesi Edebiyat Fakültesi kurullarınca kadroya tayin edilmedi. Yalnız bir süre Hilmi Ziya Ü� lken’in kürsüsünde ahlak dersleri verdi. Ayrıca Robert College’da tarih (19461961), İ�stanbul İ�mam-Hatip Okulu’nda psikoloji, felsefe, din psikolojisi ve dinler tarihi (19551960) öğretmenliği yaptı. 1960 ihtilâlinden sonran bu ek görevlerine son verildi. Fransa dönüşünde çocukluk arkadaşı Sırrı Tüzeer vasıtasıyla Nakşî� Hasib Efendi ve Abdülaziz Efendi ile tanışan topçu hayatı boyunca etkileneceği Abdülaziz Efendi’ye intisap etmiştir. Celal Hoca’dan (Ö� kten) İ�slami İ�limler, İ�slam tarihi, kelâm ve felsefe yönünden faydalanmış, daha sonra İ�mam-Hatip Okulu’nun kuruluşu sırasında programların hazırlanmasında onunla beraber çalışmıştır. Fikri ve siyasi faaliyetlerini Türk Kültür Ocağı ve Milliyetçiler Derneği’nde sürdüren Topçu Milli Türk Talebe Birliği, Aydınlar Ocağı ve Türkiye Milli Kültür Vakfı’nın bazı faaliyetlerine katılmış, seminer ve konferanslar vermiş; fetihFatih, Mehmed Akif ve Çanakkale anma toplantılarının yapılmasının öncülük etmiştir. 1960 ihtilalının ardından Ali Fuat Başgil’le birlikte Adalet Partisi’nin kuruluş çalışmalarına katılmış ve 1961 seçimlerine Konya’dan senatör adayı gösterilmiştir. Ancak cumhurbaşkanlığı seçimi esnasında Başgil’e yapılan muamele ve Süleyman XXXXI, İstanbul 2001, s. 248,249. 3 Büyükbaş, Nurettin Topçu’da Dini Yaşayışın Psikolojisi, s. 2,3. 4 İsmail Kara, “Ahlak Davasına Adanmış Bir Ömür: Nurettin Topçu”, İş Ahlakı Dergisi, Sayı II. İstanbul 2006, s. 3. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL Demirel’in parti başkanlığına getirilmesi sırasında takınılan tavırlar yüzünden bu çevreyle münasebetlerini kesmiştir. Nurettin Topçu’nun coğrafya olarak Anadolu’yu, tarih ve kültür olarak Selçuklu-Osmanlı tecrübesini merkeze alan, buradan en geniş ve belirleyici daire olarak İ�slam’a ve özellikle tasavvufa intikal eden, Batı dünyasına ve insanlık tecrübesine uzanan bütüncül bir düşünce dünyası vardır. Meselelere ahlak üzerinden yaklaşır. Cumhuriyet devri Türk Felsefecileri ve aydınları arasında ahlak konusunda en çok kaleme alan ve bu alandaki vurgularını bütün hayatı boyunca sürdüren kişi Nurettin topçu olmalıdır. Doktora tezinde geliştirdiği isyan ahlakı fikri M.Blondel’in, bazı bakımlardan Immanuel Kant ve Henry Bergson etkileri taşıyan hareket felsefesinden ilhamla determinist, rasyonalist, sosyolojist, pragmatist ahlak anlayışlarının karşısında bir düşünce, bir tez olarak teşekkül etmiş ve geliştirmiştir.5 İ�lk yazılarından itibaren bir taraftan Osmanlı-Cumhuriyet modernleşmesini hesaba katarak fakat onu aşmayı hedefleyerek tenkitçi bir bakış açısıyla yeni bir insan, millet, devlet modeli inşa etmeye çalıştı. Diğer taraftan bunların o günün şartlarında ve tarihten gelen sağlam zeminler üzerine oturmasını mümkün kılacak bir Rönesans fikri, bir tarih, ilim, sanat, ahlak, felsefe, tasavvuf ve din anlayışı geliştirmeye yönelmiş, metafiziği dışlayan felsefi temayüllere karşı çıkmış; duygu akıl, sezgi ve aşk kavramlarını yeniden yorumlayıp ahlak ağırlıklı bir felsefe kurmuştur. Topçu’nun özel anlam daireleriyle inşa ettiği, ahlak telakkisini, felsefesini ve kapitalist dünya görüşüyle Cumhuriyetçiler’in ideolojisine karşı muhalif fikirlerini dayandırdığı iç içe üç ana kavram isyan, hareket ve iradedir.6 Nurettin Topçu 1975 Nisanında hastalandı. Hastalığının teşhisinde güçlük çekildi. Pankreas kanserine yakalandığı, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde talebelerinden Tarık Minkari’nin yaptığı ameliyatta belli oldu. Topçu, 10 Temmuz 1975 günü hastahanede vefat etti. Ertesi Cuma günü Fatih Camii’nde kılınan cenaze namazından sonra Topkapı dışındaki Kozlu kabristanına defnedildi.7 NURETTİN TOPÇU’NUN TÜRK-İSLAM DÜŞÜNCESİ Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet Yakın dönem düşünce tarihimizin önemli isimlerinden biri olan, ancak, çoğu önemli düşünce adamında olduğu gibi üzerinde yeterince durulmamış, kimilerince “öteki” kabul edildiği kimilerinin düşüncesidir. Konforlarını bozacağı, kimilerininse başka mülahazalarla görmezden geldiği Nurettin Topçu, bir bilim ve düşünce adamı olmanın yanında, aynı zamanda, düşüncelerini teoriden pratiğe çıkarmanın kaygısını yaşamış bir eylem adamıdır. Kurucusu olduğu Hareket dergisini 1939’dan 1966’ya kadar fasılalarla, 1966’dan ise vefat ettiği 1975 yılına kadar düzenli bir şekilde 36 yıl gibi uzun bir süre çıkararak, sağda entelektüel bir kesime öncülük yapmış olması bile onun başlı başına incelenmesi gereken bir özelliğidir. Kaldı ki Topçu, tarihten sosyolojiye, dinden felsefeye, edebiyata kadar oldukça geniş bir yelpazede eserler vermiş ve Anadoluculuk diye tanımlanan bir akımın en önemli fikir babası olmuş. Türk düşünce tarihinin kilometre taşlarından birisidir. Biz burada bu yetkin düşünürün sadece Kültür ve Medeniyete bakışını ele almaya çalışacağız. Topçu’da kültür ve medeniyet tartışmasının, Avrupa’nın teknik ilerleyişi sonucu insanları ve toplumları 5 Kara, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, s. 249. 6 Kara, Türkiye Diyanet Vakfı Ansiklopedisi, s. 250. 7 Kara, “Ahlak Davasına Adanmış Bir Ömür”, s. 7. Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 91 92 Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 makineleştirmeye doğru götürdüğü ve bunun mutlaka önlenmesi gerektiği düşüncesinden kaynaklandığı görülür. Tekniği, bilimlerin tatbikatı olarak gören ve bilimin asıl amacının hakikati tanıtmak olduğunu dile getiren Topçu’ya göre, teknik bir amaç değil sadece bir sonuçtur. Topçu, teknikte en fazla üstünlük gösteren Batı medeniyetinin bu teknolojik ilerlemesinin sömürgecilikle, Asya ve Afrika’nın zengin topraklarından getirilen hammadde sayesinde gerçekleştiğini söyler. Ona göre Avrupa tekniğinin bu gücü, dünyayı hızla makineleşmeye götürmekte ve sadece bilim değil, insan da özünden uzaklaşmaktadır. İ�nsanı ve toplumu bekleyen bu büyük tehlikeyi önlemenin tek yolunun kültür olduğunu vurgulayan ve kültürü; okuyan insanın zevkini, eleştiri ve yargıda bulunma geleneğini geliştirmesi olarak tanımlayan Topçu’ya göre: “ Bir milletin kültürü, onun bütün fertlerinin sahip olduğu hadiseleri karşılayan duyuş şekilleriyle, bütün tarihi içinde meydana getirdiği değer hükümleridir”. Bu değer hükümlerinin bilim, felsefe, sanat ve din tarafından yaşatıldığına dikkati çeken Topçu’ya göre, her toplum ve millet bunları kendi ruh yetenek ve iradeleriyle yoğurmuş ve kendi karakterini vermiştir. Dolayısıyla: “Kültür, onu yaratmış milletin malıdır”. Felsefe, güzel sanatlar, mimari gibi kültür öğelerinin her birinde, içinde doğdukları toplumun milli kültürün esaslı bir kısmını oluşturmaktadır. Dinin milletin malı olmasa bile milli kültürün kuruluşunun esaslı kaynağı olduğunu vurgulayan Topçu şunları söyler: “Büyük dinler, milletlerin kuruluşundan önce var olarak, bu kuruluşu hazırladılar. Milletlere, Milletlere, ruhun temel yapısında bulunan ahlâk ve inanışları, ideallerin kaynağını verdiler. Bugün Fransız ve İ�talyan milliyetini Katolik inancından, Türk’ü Müslümanlıktan ayırmak imkânsızdır. Bu suni ve zoraki bir tasavvur olur. Denemelerin muvaffakiyetsizliği de, meydandadır. Çünkü İ�slâm, yalnız secde halinde değil, secdeye eğilen başımızdadır. Yalnız camide değil, ezan sesleriyle dolan evlerimizdedir. Yalnız Kur’an da değil, onunla nurlanan yüzlerimizdedir. Onu imhaya çalışanlar, bilmelidirler ki bu ev yıkılmaz, bu baş koparılmaz, bu yüz yüzlerimizden çalınmaz”.8 Nurettin Topçu ve Anadoluculuk Anadoluculuk, 20. Yüzyıl başlarında Türkiye’nin özel şartlarının bir sonucu olarak aydınlarca benimsenen yeni bir kimlik ve ideolojidir. I.Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan ve parçalanan Osmanlı İ�mparatorluğu’ndan geriye kalan Anadolu topraklarını merkeze alarak ortaya konulan yeni tür siyaset etme ve kimlik edinme sürecini temsil eden Anadoluculuk, ilkin Milli Mücadele döneminde savunulmuş, çoğu aydın tarafından da sempati ile karşılanmıştır. Bu şekliyle Anadoluculuk, bir aydın ve elit hareketi olarak sistemleştirilmiştir. Anadoluculuk, ilk kez 1918 yılında ortaya atılmış ve büyük öğreti ve hareketlere (Turancılık, Osmancılık ve İ�slamcılık) tepki olarak çıkmıştır. Anadoluculuk, Anadolu toprağının Türk ulusunun gerçek ve tek vatanı olduğu tezini işlemiş, Anadolu coğrafyasını kimliğin temel kurucu unsurlarının en önemlileri arasına sokmuştur. Bu haliyle de toprağa dayalı bir ulus ve ulusçuluk anlayışını temsil etmiştir. Türk ulusu ile Anadolu coğrafyası arasında birbirini etkileme ve tamamlama derecesinde bağ kuran Anadoluculuk, bir haklılaştırma çabası içerisindedir.9 Anadolu, hem Türk kimliğinin yeniden tanımlanması ve şekillenmesinde hem de 8 Muhittin Bilge, “Nurettin Topçu’nun Kültür ve Medeniyet Anlayışı”, TSA Dergisi, Sayı I, İstanbul 2009, s. 99,100. 9 Köksal Alver, “Anadoluculuk ve Hilmi Ziya Ülken”, AKÜ Dergisi, Sayı I, Afyon 2001, s. 133,134. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL Türkiye’nin Batı ile doğrudan ilişki kurmasında işlevsel bir coğrafyadır. Çünkü Anadoluculuk, Anadolu’nun tüm uygarlıkların beşiği olduğu ve Batı uygarlığının da Anadolu’dan beslendiğini iddia etmektedir. Bu yönüyle Anadoluculuk, kimine göre bir daralmanın ideolojisi kimine göre ise açılmanın ideolojisidir. Anadoluculuk, ‘biz kimiz, nereye aitiz’ sorularına cevap bulma çabasıdır. Bundan ötürü de tarih, vatan, ulus, uygarlık, kimlik gibi alanların yeniden tanımlanma ve belirlenmesiyle karşımıza çıkmaktadır. Bu haliyle Anadoluculuk, kendi temeli, kavramsal yapısı ve bakış açısı olan bir ideoloji ve harekettir. Her ne kadar bir sınırlandırılma ile karşı karşıya olsa da (biz Anadoluculuk’u daralmanın ideolojisi şeklinde de ele alabiliriz) sistematik bir çabanın vücut bulmasıdır. Anadoluculuk, Türk düşünce ve siyasal tarihinde çok sayıda taraftar bulmuş, kimileri bu hareket ve ideoloji için öncü olmuşken, kimileri de belli bir dönem Anadoluculuk’un etkisinde kalmış ve sonra bu bakış açısını terk etmiştir. Ö� zellikle, Milli Mücadele sürecinde hemen hemen bütün aydınların ilgisini çeken Anadoluculuk, Cumhuriyet’le birlikte farklılaşma yaşamış ve birçok Anadolucu yaklaşım biçimi ortaya çıkmıştır. Ü� lken’in önemli bir özelliği olan ‘ilgi alanının zenginliği’ meselesi, dönem itibariyle hangi tartışma olagelmişse kendisinin o tartışmayı yakından takip etmesini ve sosyoloji gündemine taşımasını olanaklı kılmıştır.10 Anadolu’nun çok eski bir tarihe sahip olduğu gerçeğinden hareketle üzerinde farklı milletlerin ve kültürlerin eserlerini barındırdığını, bu eser ve kültürlerin birbirlerinin tamamlayıcıları olduklarını belirten Ü� lken, kültürcü bakış açısıyla Anadolu’yu değerlendirmekte ve kültür tarihi çerçevesinde bir çözümlemeye gitmektedir. Dolayısıyla Anadolu, Türklerin önceki durumlarından kopup kendilerini yeniden tanımlamaları ve ulus olmaları noktasında önemli bir dönüm noktası ve semboldür. Anadolucu düşünürler, Anadolu’nun vatan edinilmesi ve Türklerin modern anlamda uluslaşmasına tarihsel bir dönem çerçevesinde bakmaktadırlar. Irk ve millet kavramları arasında temel farklar olduğunu ifade eden Ü� lken, milleti, toplumların ulaşılabileceği, ulaşması gereken en son safha olarak belirlemektedir. Dolayısıyla, Anadolu’nun Türkler için önemi millet haline gelme sürecinde ortaya çıkmaktadır. Anadolu, Türk ırkının millet haline geldiği coğrafyadır.11 Anadolu Mecmuası, Anadolu Neşriyat Komandit Şirketi tarafından yayımlanmıştır. Bu şirketin amacı, Anadolu’yu çeşitli cepheleriyle ele alan bir seri neşriyat yapmaktır.12 Nurettin Topçu ve Varoluş Felsefesi Egzistansiyalistler fikirlerini doğrudan doğruya felsefi sistemler halinde ortaya koymaktansa bir sistemin çerçevesi içine kolaylıkla girmeyen görüşlerini, roman ve dram şekli altında şahsi hayatlarını derinlikleriyle tanıtan ruznameler halinde ifade etmeyi tercih ettiler. Biz fertlerde müşterek olan tarafların farkına varıyoruz. Her birinin kendine özel olan, onu kendisi yapan tarafları gözden kaçırıyoruz. Aynı şekilde kendi iç hayatımızı da vuzuhla tanımak isterken iç hayatımızın hakikatini kaybediyoruz. Bu sebepten egzistansiyalizm, iç hayatımıza mantıki bir bakışla çevrilmeyerek ondaki yükselip alçalmaları yakalamaya 10 Alver, AKÜ Dergisi, s. 134,135. 11 Alver, AKÜ Dergisi, s. 136,137. 12Necati Tango, “Anadolu Mecmuası ve Anadoluculuk Fikri Üzerine Bir İnceleme”, Türk Yurdu Dergisi, İstanbul 2005, s. 1. Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 93 94 Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 çalışıyor. Kierkegaard’a göre mücerret düşünüş müşahhas realiteye mücerret metotlarla anlamaya çalıştığı halde, egzistansiyalist filozof, mücerret şeyleri müşahhas şekilde anlamaya çalışıyor.13 İ�çinde yaşadığımız dünyayı biz seçmiyoruz. Lakin bu dünyanın bizim için güzel, sevimli ve yaşanmaya değerli veyahut çirkin, karanlık ve ızdırapların kaynağı oluşu bize bağlı bir keyfiyettir. Bizim asıl dünyamız bu ikincisidir. Bazı egzistansiyalistlerin “dünyamızı ve dünyamızla birlikte kendi kendimizi de biz yaratıyoruz” deyişlerinin manası budur. Varoluş bizi akıl dışına ulaştırıyor. Bu çıkmazdan kurtulmak için Allah’a başvurmak da güçlüğü geciktiriyor, fakat ortadan kaldırmıyor. Gerçeği örten bu akıl dışı oluş sebebi ile egzistansiyalist filozof acı, hatta elemli bir hissin tesiri altındadır.14 Nurettin Topçu ve Hareket Felsefesi Mesuliyetin bende yaşayan hakikat olduğunu öğrenmek için derin ve şaşırtıcı nazariyelere mi başvurmak lazım? Nazariye yalnız başına varlığın bütün iman ihtiyaçlarını doyuramayacak. Mesuliyetin bende yaşadığı, benim olan bir âlem var: bu, hareketlerimin zamanda ve mekânda uzaklıklara el vermesi, denizin içinde kendini kurtarmaya çabalayanın başkalarını da kurtarmak için el uzatmasına benziyor. En aşikâr hakikat şu ki, hareket, benim hayatımda en devamlı ve en umumi bir vakıadır, bende âlemşümul muayyeniyetin ifadesidir. Bir vakıa değil bir zarurettir. Hareket dünyasına girilmedikçe insan tanınmamıştır. Müfekkire, insanın bütünü değildir. Hareketi, felsefenin merkezi yapmalıdır, çünkü hayatın merkezi de harekettir. Hareket, bir fikirden veya bir hareket projesinden doğmuş nazari bir prensip mi? Sanatçılık bu vehme inanıyordu. Hareket, insanın kâinatın önüne koyduğu bir meseledir. Hareketin hakikatini ilimler de bize tanıtamazlar. Çünkü ilim mücerret ve basitleştirici şemaların çalışmasından ibarettir. Hareket dünyası çok zengin ve girift bir şeniyettir. Bir tahlil unsuru olan ihsas, hareketin girift varlığını vermekten uzaktır.15 Nurettin Topçu, Din ve Yurt Topçu için, Türkler, ancak İ�slam’ın kanadıyla yükselerek saadet ve fazilet semalarında uçmuşlar, özcesi İ�slam, Türk’ün ruhu olmuştur. Ona göre, Panislamizm iddiasıyla Türk ülkesinde Türklükten ayrı bir İ�slam hayatına hasret çekme, bedenden ayrı yaşayan bir ruh hasreti gibidir. Dolayısıyla, İ�slamcıların yanılgılarının aksine böyle bir şey yani sadece İ�slam’dan ayrı bir Türklük değil, aynı zamanda Türklükten ayrı bir İ�slam da, mümkün değildir. Milli coğrafya yurttur. Bu milletin dayandığı esaslı realitedir ve “Anadolu’nun topraklarından kan, İ�slam’dan ruh ve Türkün tarihinden hayat almayan Türk kültürü olmaz.” Bu çerçevede Türklüğe asıl ruhunu katan İ�slam’a karşı açılan mücadele, millet varlığına çevrilmiş bir silahtır.16 13 Nurettin Topçu, “Varoluş Felsefesi Hareket Felsefesi”, Dergâh Yayınları, İstanbul 2011, s.28,29. 14 Nurettin Topçu, “Varoluş Felsefesi Hareket Felsefesi” s. 33,34. 15 Topçu, “Varoluş Felsefesi Hareket felsefesi” s. 45-47. 16 İdris Demirel, “Nurettin Topçu’nun Düşünce Dünyasında Felsefe Milliyetçilik Gelişmeleri ve Millet, Yurt, Din Seferleri”, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt XXX, Sayı I, 2011, s. 9. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL Nurettin Topçu, Maddi ve Manevi Kalkınma Planı Ruhi hayatımızın zirvesi, dini tasavvurların dünyasıdır. İ�slam dininin, milletimizin kuruluşunda en büyük rolü oynadığını biliyoruz. Türkün Müslüman olması, maddi hayattan ruhi hayata geçiş diye vasıflandırılabilir. Böyle bir gidiş, insanın tabii ilerleyişidir. Gayesi ruha kavuşmak olan dini hareket, yalnız ibadetler halinde görülen disiplinli bazı hareketlere münhasır değildir. O, müminin bütün hayatına yayılmıştır. Gerçek dindarın hareketi ibadet, sözü dua, bakışı rahmet, beraberliği kuvvettir. Bir O halde bir ıslah hareketi zaruridir ve bu ıslah hareketi ebedi olan dinin ruhunu her mevsime göre değişen şekiller ve renklerle muhafaza etmenin sırrını bize öğretecektir.17 Boşalan ve günden güne fakirleşen, her gün biraz daha hayatı çekilen Anadolu’nun medeni bir dünya halinde kalkınmasının bütün imkânlarının insanlığa karşı girişilecek bir taahhütle, onun kendi çocuklarına havale etmeliyiz. Büyük şehirlerin pazarı, yurdun başka taraflarıyla muvazene yapacak şekilde düzenlemelidir. Anadolu’nun muhtelif bölgelerinde açılacak enstitülerde her türlü medeni ticaret tarzı halka öğretilmelidir.18 Her medeniyet, insanlığa yeni bir hikmet getirdi. İ�nsanlığı İ�nsanlık yapan düşüncesidir. Zamanımızda ise kendini doğurmuş olan ilmi, kendi arkasından sürükleyen bir kuvvet ve değere ulaşmış bulunmaktadır.19 Nurettin Topçu’nun Felsefi Görüşleri Nurettin Topçunun hangi felsefi düşünceyi benimsediği veya hangi felsefeye yakın olduğu bizim için çok önemlidir. Çünkü felsefe ile eğitim arasında sıkı bir ilişki vardır. Eğitimde hedeflerin belirlenmesinde, bu hedeflere ulaştıracak uygulamaların tespit edilip uygulanmasında, hedeflere ulaşma düzeyinin sınanmasında bir felsefeye başvurmak gerekir. Bu nedenle Topçu’nun felsefesinin onun eğitim anlayışına yön vereceğini söyleyebiliriz. Nurettin Topçu bir harekettir. Hareket felsefesi geçen asrın sonları ile bu asrın ortalarına kadar yaşamış olan Fransız filozofu Maurice Blondel’in kurduğu çağdaş bir felsefe akımıdır. Hareket felsefesi insan ve din ağırlıklı bir felsefesidir. Materyalist, pozitivist felsefelere karşı koyan filozoflardan biri olan Blondel’in hareket felsefesi ruhçu bir felsefedir. Bu felsefe bilhassa şu iki problemle meşgul olmuştur: Birincisi, düşüncenin hareketle ilişkisinin ne olduğu; ikincisi de ilim-insan ve felsefe-din ilişkisini araştırmak. Topçu, hareket dergisinin ilk sayısında bu felsefenin bir akıma özetinin sunduğu “Hareket Felsefesi” başlıklı bir yazı yazmıştır. Bu makalede, âlemin, varlık, düşünce ve hareketin bütünü, dolayısıyla var olmanın da düşünmek ve hareket etmek demek olduğunu söyler.20 Nurettin Topçu (1909-1975), Türkiye’de çağdaş düşünce tarihinin en kendini özgü, ilgi çekici ve velüd isimlerinde biridir. Asıl kariyerini felsefede yapmış felsefenin özellikle ahlak şubesinde uzmanlaşmış ve mantık, estetik, sosyoloji, psikolojisi, teoloji gibi alanlarda çalışmıştır. Felsefi birikiminin yanında, edebiyatla ilgilenmiş, öykü ve roman yazmıştır. 17 Nurettin Topçu, Var Olmak, Hazırlayanlar Ezel Elverdi ve İsmail kara, Dergâh yayınları, İstanbul 2011, s. 57,58. 18 Topçu, Var Olmak, s. 61. 19 Nurettin Topçu, Türkiye’nin Maarif Dâvası, Dergâh Yayınları, İstanbul 2011, s. 39. 20 Ali Rıza Genç, Nurettin Topçu’nun Din Eğitimi İle İlgili Görüşleri, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Adana 2008, s. 10,11. Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 95 96 Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 Bununla birlikte, bütün tanımlardan önce, bir ahlak felsefecidir.21 Nurettin Topçu’nun mistik felsefede ve İ�slâm tasavvufunda savunduğu şey son muhasebede yine liberal anlamda bireyci kültür karşısında kolektivitedir. Felsefi bağlamda “Bir” (vahdet) ya da “Birlik” gibi kavramlarla formüle etmeye çalıştığı budur.22 Bu açıdan bakıldığında, daha sonra görüleceği gibi, Nurettin Topçu’nun ahlâk felsefesi de endaimonist karakterlidir.23 Nurettin Topçu’nun Milliyetçiliği ve Sosyalizmi Milliyetçilik ve Sosyalizm, Topçu’nun çokça üzerinde durduğu iki kavram olarak çalışmamızın alanına dâhil olmuştur. Onun fikri dünyasına girebilmek için milliyetçilik ve sosyalizm düşüncesini anlamak gerekir. Ö� ncelikle bu kavramların tanımları üzerinde duralım. Elbette bu tür kavramlar tek bir şekilde tanımlanamaz. Biz sadece bilgi vermek birkaç tanımı buraya aldık. Milliyetçilik, bir şuur duygusu olarak millete sadakatle bağlılığı teşvik eden ve vatanseverliği en temel sosyal değer olarak alan ideolojidir. Bir başka tanımlamaya göre ise milliyetçilik, milletine ait bütün değerleri küçük görme esasına dayanan ideolojidir. Görüldüğü gibi tanımların içeriği değişmektedir. Sosyalizme gelince, bu terim toplumdaki üretim araçlarının mülkiyetinin veya onları denetleyenin toplum olduğunu ya da bunların toplum çıkarına tek bir elden yönetilmesi gerektiğini ileri süren siyasi, felsefi ve ekonomik teoriyi ifade etmektedir.24 Topçu’ya göre Milliyetçilik, milletin tarihine gömülü hayat kaynaklarında aranmalıdır. O; dilde ve dinde, sanatta ve devlette bulunur. Düğünlere, şarkılara ve çocukların oyunlarına varıncaya kadar milletin örf ve adetleriyle yaşar. Bunların hepsi terk edilince millet varlığı bir vehim, milliyetçilik ise sahte bir belge halini alır.25 Sosyolojiyi kuran ve toplumsal ödev ahlâkını ortaya atan Emile Durkheim26, akıldan veya ahlâkın yaşadığı cemiyet realitesinin dışından ahlâk ilkelerini çıkaran teorik ahlâkçıların, ahlâkın realitesinden uzaklaştıklarını iddia etti. Nurettin Topçu’nun Din Anlayışı Topçu’ya göre din ilim olmadığı gibi, ilim tarihi de değildir. Dindeki ibadet şekilleri ve bunlarla ilgili bilgiler dinin kendisini ifade etmezler. Mesela Kur’an ayetlerinin anlaşılması ve peygamberin sözlerinin doğru yorumlanması için tefsir ve hadis ilmi ortaya çıkmıştır. Bunların sadece bilgisi dinin kendisini ifade etmezler. Dini hayat, ferdin kendi ruhunda yaptığı dini denemenin içindedir. Yani dini bilmek insanı dindar yapmıyor. Eğer bilgimizi benimser, içselleştirirsek, aşk ile bunları yaşarsak ancak o zaman dindar olabiliriz. Akıl belki bir merdivendir; akılsızlıkla Allah’a varılmaz. Ancak akıl merdiveninin bütün basamakları aşıldıktan sonra onu bırakıp kalp ve ilham kanadının açılmasının 21 Nurettin Topçu, Ruhun Metafizik Ayaklanması, Dergâh Yayınları, İstanbul 2007, s. 5. 22 Süleyman Seyfi Öğün, Türkiye’de Cemaatçi Milliyetçilik ve Nurettin Topçu, Dergah Yayınları, İstanbul 1992, s. 78. 23 Hüseyin Karaman, Nurettin Topçu’da Ahlâk Felsefesi, Dergâh Yayınları, İstanbul 2004, s. 13. 24 Genç, Nurettin Topçu’nun Din Eğitimi İle İlgili Görüşleri, s. 20,21. 25 Genç, Nurettin Topçu’nun Din Eğitimi İle İlgili Görüşleri, s. 21. 26 Nurettin Topçu, Felsefe, Dergâh Yayınları, İstanbul 2005, s. 91. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL ihtiyaç vardır.27 Topçu, dinin toplumsal bir gerçeklik olduğunu, inkâr edilemeyecek ve yok edilemeyecek bir hakikat olduğunu bu şekilde ifade eder. Elbette ki bu düşüncenin kabulü din eğitimin zorunluluğu açısından çok önemlidir. Madem insan ve toplum dinsiz yapamıyor. Din göz ardı edilemez bir gerçek, o halde onun eğitimi de kesinlikle dikkatle üzerinde durulması ve ihmal edilmemesi gereken bir konudur. Bu gereklilik, hurafelerin saf dışı edilmesi için de geçerlidir. Hurafelerle dolu bir din, özellikle de çağımızda insanın ihtiyaçlarına cevap vermekten uzaktır. Bu konuda da yine doğru bir dini eğitim çözüm olabilir.28 Allah korkusu, dünya hâdiselerinin benzeri olan bin türlü hâdiselerin korkusuna bağlandı ve böylelikle dindar geçinen bu zümrenin elinde, Allah katledildi. Dünya denilen, bu hile ve riya pazarında, âhiret metaının muhtekirleri süratle çoğaldı. Bütün kirlerinin üstüne dindarlık libasını giyinenler, din hayatının sarrafları veya karaborsacıları kesildiler.29 İ�nsanoğlu adeta bütün varlığı yerine geçen gizli ve aşikâr gururlarıyla yaşıyor. Dünya denen bu cehennemde onlarla vuruşuyor, ondan gıdalanıyor.30 Bu devri kapatmakla başlayacak olan İ�slâm’ın uyanış çağı, peygamberler devrinin ahlak ve imanıyla, dünya ilim ve felsefenin ulaşabildiği zirvelerde tasavvufun bayrağı altında ilân edecektir.31 Nurettin Topçu’nun İlmi Şahsiyeti “Batıcı bir kültür, ihtilalini gerçekleştirmeyi hedefleyen Cumhuriyet Türkiye’sinde 1939’dan itibaren çeşitli aralıklarla yayınladığı Hareket Dergisi ile bir dünya görüşü mücadelesini şuurla yürüttü. 1939-1942 Hareket Dergi’lerindeki yazılarıyla, ruhçu ve mistik düşünüşün felsefi temellerini araştırdı. Teknik ve makine medeniyetine duyulan şuursuz ihtirasın asrın insanını boğduğunu, bu yüzden kendi benliğinden uzaklaşan insanın kurtuluşunun ancak özüne kavuşmasıyla mümkün olabileceğini vurguladı. İ�nsan ruhunu demir pençeleriyle felce uğratan materyalizm, pozitivizm, sosyalizm, pragmatizm, akımlarına karşı çıkarken, akılcılığın bile ancak kalbilikle değer kazanacağını belitti. Kalp ahlakı ve irade felsefesini ortaya koymaya yöneldi. Hüseyin Avni Ulaş ve Fransa’da tanıştığı Remzi Oğuz Arık’ın tesiriyle benimsediği Anadoluculuğun adeta ruhi, içtimai programını çizgi. 1952-1953 Hareket Dergilerinde Nurettin Topçu değişen toplum yapımızın dini-milli temellerde inşa etmenin gerekliliğini ortaya koydu.32 27 Büyükbaş, Nurettin Topçu’da Dini Yaşayışın Psikolojisi, s. 9. 28 Genç, Nurettin Topçu’nun Din Eğitimi İle İlgili Görüşleri, s. 15. 29 Nurettin Topçu, Ahlak Nizamı, Dergâh Yayınları, İstanbul 2008, s. 79. 30 Nurettin Topçu, Millet Mistikleri Ruh Cephesinden Simalar, Dergâh Yayınları, İstanbul 2009, s. 115. 31 Nurettin Topçu, İslâm ve İnsan Mevlana ve Tasavvuf, Dergâh Yayınları, İstanbul 2011, s. 59. 32 Büyükbaş, Nurettin Topçu’da Dini Yaşayışın Psikolojisi, s. 3,4. Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 97 98 Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 NURETTİN TOPÇU’NUN ESERLERİ Fikir ve Felsefi Eserleri, Denemeleri: İ�syan Ahlakı Yarınki Türkiye Türkiye’nin Maarif Davası Ahlâk Nizamı Var Olmak Büyük Fetih İ�radenin Davası Bergson Mehmet Â� kif Varoluş Felsefesi İ�slam ve İ�nsan-Mevlana ve tasavvuf Edebi Eserleri: Taşralı (Hikâyeler) Reha (Roman) Ders Kitapları: Sosyoloji Mantık Felsefe Psikoloji Â� hlak Broşürleri: İ�nkılâp-İ�rtica Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi JOURNAL Çanakkale Din ile Kinin Mücadelesi Son Hadiseler ve Biz Şehit Gazeteleri: Akşam Yeni İ�stanbul Yeni İ�stiklâl Son Havadis Topçu, Hareket dergisindeki bazı yazılarında “Nizam Ahmet” ve “Osman Asyalı” takma adlarını kullanmıştır.33 KAYNAKÇA ALVER, Köksal, “Anadoluculuk ve Hilmi Ziya Ü� lken”, AKÜ Dergisi, Sayı 1, Afyon 2001, s. 133-136. Bİ�LGE, Muhittin, “Nurettin Topçu’nun Kültür ve Medeniyet Anlayışı”, TSA Dergisi, Sayı 1, İ�stanbul 2009, s. 91-98. BÜ� YÜ� KBAŞ, Mehmet, Nurettin Topçu’da Dini Yaşayışın Psikolojisi, Süleyman Demirel Ü� niversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek lisans Tezi), Isparta 2002. DOĞ� AN, D. Mehmet, “Nurettin Topçu”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce İslamcılık, İ�letişim Yayınları, Cilt VI, İ�stanbul 2005, s. 425-436. GENÇ, Ali Rıza, Nurettin Topçu’nun Din Eğitimi İle İlgili Görüşleri, Çukurova Ü� niversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Adana 2008. IŞIK, İ�hsan, “Topçu Nurettin”, Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi, Elvan Yayınları, Cilt III. Ankara 2005, s. 1764-1765. KARA, İ�smail, “Ahlak Davasına Adanmış Bir Ö� mür: Nurettin Topçu’’, İ�ş Ahlakı Dergisi, Sayı 2, İ�stanbul 2006, s. 88-89. 33 Topçu, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, s. 253. Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 99 100 Doğu Batı Ekseni, Nisan 2017, Cilt 1, Sayı 3 KARA, İ�smail, “Topçu Nurettin”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Cilt XXXXI, İ�stanbul 2001, s. 248-251. KARAMAN, Hüseyin, Nurettin Topçu’da Ahlâk Felsefesi, Dergâh Yayınları, İ�stanbul 2004. KAYIŞLI, Buket, Nurettin Topçu ve Hilmi Ziya Ülkenin Eğitim Düşünceleri ve Eğitim Felsefeleri Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma, Fırat Ü� niversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Elazığ 2012. SEYFİ�, Ö� . Süleyman, Türkiye’de Cemaatçi Milliyetçilik ve Nurettin Topçu, Dergâh Yayınları, İ�stanbul 2004. TANGO, Necati, “Anadolu Mecmuası ve Anadoluculuk Fikri Ü� zerine Bir İ�nceleme”, Türk Yurdu Dergisi, İ�stanbul 2005, s. 20-39. TOPÇU, Nurettin, Ahlak Nizamı, Hazırlayanlar Ezel Erverdi ve İ�smail Kara, Dergâh Yayınları, İ�stanbul 2008. TOPÇU, Nurettin, İ�slam ve İ�nsan Mevlana ve Tasavvuf, Hazırlayanlar Ezel Erverdi ve İ�smail Kara, Dergâh Yayınları, İ�stanbul. 2011. TOPÇU, Nurettin, Kültür ve Medeniyet, Hazırlayanlar Ezel Erverdi ve İ�smail Kara, Dergâh Yayınları, İ�stanbul 2010. TOPÇU, Nurettin, Türkiye’nin Maarif Davası, Hazırlayanlar Ezel Erverdi ve İ�smail Kara, Dergâh Yayınları, İ�stanbul 2011. TOPÇU, Nurettin, Var Olmak, Hazırlayanlar Ezel Erverdi ve İ�smail Kara, Dergâh Yayınları, İ�stanbul 2011. TOPÇU, Nurettin, Varoluş Felsefesi Hareket Felsefesi, Hazırlayanlar Ezel Erverdi ve İ�smail Kara, Dergâh Yayınları, İ�stanbul 2010. Muş Alparslan Üniversitesi Tarih Araştırmaları Topluluğu Dergisi