Var edenin adıyla, İnsanoğlunun eski çağlardan beri sorguladığı bir durumdur şerlerin/kötülüklerin ve şeytanın varlığı. Dahası bu sorgulama kötülükler ve şeytanla sınırlı kalmayıp, evrendeki varlıklar arasındaki farklılıkların sebebi, ölüm kavramı, ceza ve ödül günü olan hesap gününün varlığı gibi konulara da intikal etmektedir. Bu konularda başlıca gelen sorular şunlardır: • • • • • • • Bütün varlıkları Allah (cc) yarattı ise kötülük kavramı ve kötülüklerin başı şeytanda Allah tarafından yaratıldı demektir. O halde Allah kötülük kavramını neden var etti? Kötülük denen bir kavram ve şeytan olmasaydı dünya daha güzel olmaz mıydı? Dahası, Allah (cc) bütün iyiliklerin kaynağı yani mutlak iyilik ise neden şeytan var? Şeytanın kaynağı nedir? Dinde yasaklanmışlar (haramlar) neden var? Yasaklanacaksa neden var edildi? Neden bir insan beyaz iken bir diğer siyahtır? Niçin biri güzel iken diğeri çirkindir? Niçin biri zeki iken diğeri aptaldır? Niçin biri zengin iken diğeri yoksuldur? Neden bir varlık kurt olarak yaratılmıştır öteki ise koyun? Zira kurdun keskin dişleri ve pençeleri var ama koyunun kendini savunabileceği bir yapısı/kabiliyeti yok. Allah dünya hayatını var etmeseydi ve insanları doğrudan cennete yerleştirse olmaz mıydı? Zira insanların bir kısmı bu dünya hayatında günahlara bulaşıp cehennemlik oluyorlar. Madem Allah sonsuz şefkatli idi neden insanların cehennemlik olma riskiyle baş başa bıraktı? Dahası dileseydi herkes iyi/güzel/cennetlik olurdu, neden dilemedi? Neden imtihan ediyor? Dünyada kısıtlı bir süreliğine işlenen suçlar için neden ahret hayatında çok şiddetli hatta bazen ebedi (sonsuz) cezalar verileceği bildirilmiştir. Bu durum Allah’ın (cc) adaleti ve şefkati ile nasıl bağdaşıyor? Evet, bu sorular eski çağlardan beri insanların cevabını aradığı sorulardır. Çoğu zaman doğruyu bulmak amacıyla sorulsa da bazen inananları zor durumda bırakmak için de sorulmuştur. Hatta bazen inananların kendileri bu soruları kendi kendilerine sormuşlardır. Bu sorulara cevap vermek için doğu ve batı filozofları çok ter dökmüşlerdir. Fakat bu konuda tatmin edici cevaplar sadece İslam dininde mevcuttur. Açıkçası Hz. Muhammed (s.a.a) den önce gelen “İslam” peygamberleri de (a.s) bu sorulara cevaplar vermiş iseler de Onların (a.s) mesajları zaman içinde ciddi tahrifatlara uğramıştır. Günümüz Müslümanlarının avam kısmı genelde bu soruları cevaplamak için “imtihan gereği” demek suretiyle kendilerini tatmin etseler bile birçok insan bu yalın cevapla tatmin olmamaktadır. Aslında yukarıda sıraladığım sorular ve bunlara benzer nice sorular dönüp dolaşıp tek noktada/soruda özetlenir: “Bütün varlıkların ve kavramların yaratıcısı olan Allah gerçektende mutlak adil midir?”. Bu soruya sağ tarafımız yani imanımız “Allah hiç şüphesiz adildir” diye cevap verse de musibetlerle karşılaştığımızda veya imanımızın zayıf olduğu anlarda sol tarafımız yani nefsimiz yukarıda sıraladığım sorulara benzer soruları ardı ardına sorup bizi şüpheye düşürmeye çalışmaktadır. O halde doğru olan bu sorulardan kaçmak veya geçiştirici cevaplar vermek yerine bu soruların cevaplarını tatmin edici bir şekilde öğrenmektir. Malatya da iken bu konuda eserler okumaya başlamıştım. Geçenlerde buradaki (Madison, WI) bir arkadaştan bu konu ile alakalı bir soru gelmesi üzerine konuya daha ciddi bir şekilde eğilmeye karar verdim. İnşallah ilki bu Cuma (15 Ocak 2010) olmak üzere her hafta Cuma günü konu ile alakalı bir kaç sayfalık yazıları bilgilerinize sunacağım. Bu yazılar alanında yetkin âlimlerin/filozofların eserlerinden/derslerinden derlemeler şeklinde olacaktır. Elbette ki konular düzenli bir sıra ile işlenecektir. Öncelikle adalet kavramıyla başlayıp, şeytan, evrendeki farklılıklar, şer/kötülük, bela ve musibetler, ölüm, uhrevi cezalar, şefaat ve Gayri Müslimlerin güzel amelleri konuları ile devam edecek, her konu kendi içinde alt başlıklara ayrılacaktır. Konu metninde geçen alıntıların kaynaklarını dipnot (footnote), diğer açıklamaları ise son not (endnote), kendi yorum ve eklemelerimi ise küme parantezi işaretleri “{ }” arasında sunacağım. Yazılar PDF dokümanı olarak eposta şeklinde gönderileceği gibi bir kopyasını da http://pages.cs.wisc.edu/~ilikhan/din/adli_ilahi/ adresinde kayıtlı tutacağım. Her Cuma sadece birkaç sayfalık bir yazı hazırlamayı düşündüğüm için bu yazı dizisinin/derslerin yaklaşık bir yıl belki daha fazla süreyle devam edeceğini tahmin ediyorum. İnşallah nihayetinde (ben de dâhil) hepimiz zihnimizdeki soruların cevaplarını bulmuş oluruz. Nasip olursa daha ileriki yıllarda daha kapsamlı bir şekilde hem de İngilizce olarak konuyu baştan tekrar ele alırız. Bu yazıların kendilerine ulaşmasını istediğiniz kişiler varsa bu kişilerin eposta adreslerini listeye eklemem için bana gönderebilirseniz memnun olurum. Herhangi bir sebepten dolayı aynı epostanın birden çok kopyasını alan kişilerde gerekli düzenlemeleri yapmam için lütfen beni bilgilendirsinler. “Bu konular beni ilgilendirmiyor” deyip listeden çıkmak isteyenler olursa onlara da saygı duyarım ve gereğini yaparım. Ama ben “inanıyorum” ki bu konular dindar olsun olmasın, hatta inançlı olsun olmasın her bir beşeri ilgilendiriyor. Cuma günü ilk yazıda buluşmak dileğiyle… Vira Bismillah! Saygı ve muhabbetlerimle, --------------------------------Ozcan ILIKHAN PhD Student Department of Computer Sciences University of Wisconsin-Madison http://pages.cs.wisc.edu/~ilikhan