Savaşın Albümü: Helvetios - Bilkent University

advertisement
Ahmet Furkan Yıldırım
7.12.2015
Savaşın Albümü: Helvetios
“Hepsinden sonra, bu yılları tekrar andığımda, en çok şarkılarımızı hatırlıyorum”(1Prologue)
Bugünkü yazımda bir müzik albümünden bahsediyor olacağım; dinlediğim tüm
albümler içinde en iyisi olduğunu düşündüğüm bir albüm, Helvetios.
Fakat Helvetios’tan bahsetmeden önce
değinmek istediğim bir nokta var: sevdiğim müzik
türleri. Sevdiğim herhangi bir şarkıdan bahsederken
hep yanlış anlaşılmama sebep olan bir durum bu. Ben
tüm –tam anlamıyla tüm- müzik türlerinden hoşlanan
birisiyim. Açıkçası, bazen bir konuşma sırasında bunu açıklamam da durumu
düzeltmiyor çünkü genelde yakınlarda “Bir kişi çok fazla müzik türünden hoşlanıyorsa
kişiliği oturmamıştır” vs. diyen bir ‘kültürel elit’ bulunuyor. Bu fikre de katıldığım
söylenemez. Bence eğer ortaya konmuş bir sanat eseri varsa onun sevilecek bir yönü
de vardır. Ondan hoşlanabilmek için tek yapılması gereken ise o yönü bulmak. Ben de
tüm müzik türlerinde o yönü bulabildiğimi düşünüyorum.
Bu şekilde bir giriş yapmamın nedeni ise olası bir tepkiyi veya beni dinlediğim
müziğe göre yargılayacak bir tutumu engellemekti. Amacıma ulaştığıma göre albüm
ve grup hakkında bir miktar bilgi vererek devam edebilirim sanırım. Eluveitie 2002
yılından beri etkin olan, Zürih kökenli bir müzik grubu ve yaptıkları müziğin türü ‘folk
metal’ olarak geçiyor. Teknik olarak folk müzikle metal müziğin bir karışımı olarak
tanımlanıyor bu müzik türü, yani yerel çalgılarla desteklenen bir metal parçası
şeklinde işleniyor. Benim için bu tür müziği çekici yapan bir diğer nokta ise şarkılarda
hâkim olan tarihsel ve epik tonlar. Bu epik yapı hem folk hem de metal müziğe uyum
sağladığı için müziğin bendeki etkisini kesinlikle kat kat artırıyor.
Eluveitie’in tüm parçalarında yukarıda saydığım folk metal ögeleri bulunuyor.
Ama benim gözümde onlara ayrı bir yer kazandıran özellikleri ise albümlerinin işleniş
şeklinin temayla muhteşem uyumu. Bir Eluveitie albümü benim gözümde yaklaşık 50
dakikalık tek bir şarkı gibidir. Ateşin başına oturmuş eski bir efsaneyi anlatan bir
ihtiyar başlatır albümü. Tüm albüm boyunca o efsaneyi dinlermiş gibi beklerim.
Kapanış bütünüyle folk bir parçayla gelip çatınca da ateşin başından kalkıp köşemde
düşüncelere dalarım. Açıkçası böyle bir albümü kötü yapan tek şey ise sadece birkaç
parça dinleyip asla tatmin olamayacak olmam. Eh, her zaman da 50 dakika boş
zamanım olmuyor ne yazık ki, özellikle de Bilkent’te.
Ahmet Furkan Yıldırım
7.12.2015
“Asla unutmayacağız, Gördüğümüz şeyleri, Öldüğümüz ölümleri, Ağladığımız
gözyaşlarını, Asla pişman olmayacağız, Biz meydan okuduk, Gururla kaldıracağız kesik
kollarımızı, Biz asla çürümeyeceğiz”(16-Uxellodunon)
Peki, özel olarak bu albümün benim hayatımdaki
yeri ne? Açıkçası Helvetios’la tanışmam 12. sınıf
günlerimde oldu. Zor bir dönem olduğu tartışılmaz ve
benim de böyle epik bir anlatıya ihtiyacım vardı o
zamanlar. Helvetios albümünün işlediği anlatı ise bir
savaş. Grubun üyeleri savaş yaşayan şarkıcılar olarak
çıkıyor karşımıza. Savaşın yaşattıklarını tüm açılardan
anlatıya dâhil ediyor albüm farklı şarkılarında. 4Home’da bir savaşçının ailesini korumak için yaptıkları
anlatılıyor örneğin. Enstrümantal bir parça olan 12Hope’da ise hayallerime dalıp giderdim ben de; tıpkı o savaş ortamındaki bir şarkıcı
gibi. Ve bir gün daha dershaneden eve yürürken hayat beni çok fazla zorluyormuş gibi
geldiyse veya bir gün daha her şey ters gittiyse veya bir gün daha zafer duygusuyla
yürüyorsam sokaklarda; 2-Helvetios kadar o ana uyan başka bir şey olamaz sanırım.
Eğer bu Dünyada savaşın bir şarkısı varsa, 2-Helvetios’dan başka bir şey olamaz benim
gözümde.
“Çünkü biz özgür doğduk, Çünkü biz vahşi doğduk, Çünkü biz yılmayız ve
cesuruz, Çünkü biz ateşiz (cesuruz), Çünkü biz dalgalarız ( güçlüyüz), Çünkü biz
kayalarız (kabileyiz), Biz biriz – Biz Helvetios’uz.”(2-Helvetios)
Ve her güzel şey gibi bu albüm de bitmek zorunda bir noktada. Başından
sonuna kadar savaşı, olası en iyi şekilde resmeden bu albüm de diğer tüm Eluveitie
albümleri gibi albüme yakışan bir kapanış yapıyor. Bu kapanış şarkılarının bana
hissettirdiklerini tam olarak kelimelere dökmek imkânsız sanırım ama çok etkileyici bir
filmin, harika bir masalın ve ateş başında anlatılmış bir efsanenin sonunda hissettiğim
–hissedeceğim, henüz ateş başında efsane dinlemedim- duyguların bir karışımı
diyebilirim. Bir hikâyenin bittiğini hissederek, uzaklara bakarak düşüncelere daldığım
o an birazcık ‘anlatılmaz, yaşanır’ diyebilirim.
“Öldük, ve kanımız savaş meydanlarında yok oldu; ama şarkılarımız hayatta
kaldı, geri dönmeyi başaranlarımızla birlikte. Ve onlar da bir gün ölecekler,
şarkılarımız yaşamaya devam edecek ve çocuklarımız tarafından söylenecekler. Ve
onların çocukları tarafından. Bu, bizim hatırlanma şeklimiz. Bu bizim kimliğimiz.”(17Epilogue)
Download