Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster

advertisement
Türkiye Mimarlığında
Modernizmin Yerel Açılımları
X. Poster Sunuşları
Bildiri Özetleri Kitabı
31 Ekim - 2 Kasım 2014
Atatürk Üniversitesi
Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ERZURUM
İletişim
Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
25240 Yakutiye ERZURUM
e-posta: [email protected]
web sayfası: http://docomomo2014.atauni.edu.tr
Tanıtım nüshasıdır, para ile satılamaz
Docomomo_tr
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları
X. Poster Sunuşları Bildiri Özetleri Kitabı
Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü, 2015
Editörler ve Yayına Hazırlayanlar
Neslihan KULÖZÜ
Fatma Zehra ÇAKICI
Fatih UZUNBOY
Etkinlik Görselleştirme Sorumluları
Fatma Zehra ÇAKICI
Ebru KURT
Kapak Tasarımı
Ebru KURT
Kapak Fotoğrafları
A. Deniz BULUT
Atatürk Üniversitesi Kampus Planı *
* Kaynak: Erzurum Atatürk Üniversitesi, Arkitekt, 1966-03 (323), s.109.
Baskı
Zafer Medya
Yenikapı Cad. Kadıoğlu Sk. No: 1 Yakutiye/ERZURUM
Erzurum, Mart 2015
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ YAYINLARI NO : 1064
ISBN : 978-975-442-677-9
Bu kitapta yer alan tüm yazıların dil, bilim ve hukuk açısından sorumluluğu yazarına aittir.
DESTEKLEYEN KURULUŞLAR
Tanıtım nüshasıdır, para ile satılamaz
BİLİM KURULU
Doç. Dr. Elvan ALTAN ERGUT
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY
Abdullah Gül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Ebru OMAY POLAT
Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Yrd. Doç. Dr. Yıldız SALMAN
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
DÜZENLEME KURULU
Prof. Dr. Hasan YILMAZ
Atatürk Üniversitesi
Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı
Doç. Dr. Elvan ALTAN ERGUT
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Docomomo_tr Ankara Temsilcisi
Yrd. Doç. Dr. Ebru OMAY POLAT
Yıldız Teknik Üniversitesi
Docomomo_tr Eş-Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Yıldız SALMAN
İstanbul Teknik Üniversitesi
Docomomo_tr Eş-Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY
Abdullah Gül Üniversitesi
Docomomo_tr Sekreteri
Yrd. Doç. Dr. Neslihan KULÖZÜ
Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
X. Docomomo_tr Düzenleme Kurulu Başkanı
Yrd. Doç. Dr. Fatma Zehra ÇAKICI
Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
X. Docomomo_tr Etkinlik Sekreteri
Arş. Gör. Deniz BULUT
Anadolu Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
Arş. Gör. Ebru KURT
İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi
Arş. Gör. Başak AYTATLI
Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
M. Naim TREN
Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
V
SUNUŞ
Yeryüzünde yerleşmelerin ilk kurulduğu coğrafyalar arasında yer alan ülkemiz toprakları, tarihin
farklı dönemlerinde üzerinde varlık gösteren çeşitli uygarlıkların ürettikleri mimari mirasa ev sahipliği yapmakta, mimarlık mirası ile zenginleşmekte ve kentlerimiz mimarlık mirasımız ile kimlik
kazanmaktadır. Ülkemiz mimari mirasının önemli bir bölümünü, henüz koruma değerleri şekillenmemiş olan, 20. yüzyılda üretilen Modern Mimarlık ürünleri oluşturmaktadır.
Bu anlamda, 31 Ekim - 02 Kasım 2014 tarihleri arasında üniversitemizde gerçekleşmiş olan “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” X. Poster Sunuşlarının yayını olarak hazırlanan bu
özet kitabını, 20. yüzyıl Türkiye Mimarlığına ilişkin varolan literatürün sınırlarını aşmayı sağlaması,
Modern Mimarlık Mirasının daha iyi anlaşılması ve koruma değerlerinin şekillenmesi anlamında
katkı yapıyor olmasından dolayı çok değerli bulduğumu belirtmeliyim.
Ülkemizin farklı bölgelerinde yer alan, 1920-1970 yılları arasında üretilen ve bugüne kadar belgelenememiş modern mimari yapıları tanıtan çalışmaların sunulduğu bu etkinliğin ve etkinlik
kitabının teşekkür edilmesi gereken pek çok kişi ve kurumun desteği ile tamamlandığı inancındayım. Bu bağlamda, başta üniversitemiz Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanlığı olmak üzere
düzenleme kurulunda yer alan üniversitemiz öğretim üye ve elemanlarına, DOCOMOMO Türkiye
Çalışma Grubuna, etkinlik boyunca işbirliği halinde olduğumuz Sayın Erzurum Valisi Dr. Ahmet
Altıparmak ve Sayın Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e ve çalışmaları ile bu
kitabın oluşmasına katkı yapan tüm “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” X. Poster
Sunuşları katılımcılarına teşekkür ederim.
Bu çalışmanın, farklı dönemlerde üretilmiş mimari mirasın korunduğu, kimlikli çevrelerde yaşayabilmemiz adına yapılacak çalışmaların önünü açması ve başka çalışmalara vesile olması dileklerimle...
Prof. Dr. Hikmet KOÇAK
Rektör
Atatürk Üniversitesi
VII
SUNUŞ
İnsanlık olarak, korumanın nesnesi olan kültürel miras ve onun önemli bir bileşeni olan mimari
mirasın korunmasına yönelik önemli bir bilinç aşamasına ulaşmış bulunuyoruz. Günümüz dünyasında mimari mirasın korunmasına büyük önem verilmekte, bu çerçevede uluslararası kurum
ve kuruluşlar tarafından çalışmalar yapılmaktadır. Tarihin farklı dönemlerinde üretilmiş önemli
mimarlık ürünlerine sahip ülkemizde de kentlerimizin kimlik oluşumunda önemli rol oynayan
mimarlık mirasımızın anlaşılması ve korunması önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Özellikle hızlı bir dönüşüm süreci içerisinde olan ülkemiz kentlerinde mimarlık mirasının anlaşılması ve korunması büyük önem taşımaktadır.
Bu anlamda, 31 Ekim - 02 Kasım 2014 tarihleri arasında, Erzurum’da, fakültemizin ev sahipliğinde gerçekleşmiş olan “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” X. Poster Sunuşlarının,
etkinlik kapsamında düzenlenen “Kentsel Dönüşüm ve Modern Mimarlık Mirası” konulu panelin
ve etkinliğin yayını olarak hazırlanan bu özet kitabının ülkemiz mimarlık mirasının önemli bir bölümünü oluşturan Modern Mimarlık Mirasının daha iyi anlaşılmasına ve korunmasına önemli katkılar yaptığını düşünüyor ve bundan büyük mutluluk duyuyorum. Bu bağlamda etkinliğe katılım
gösteren ve bu kitabı değerli çalışmaları ile zenginleştiren tüm “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” X. Poster Sunuşları katılımcılarına teşekkür ediyorum.
Bu etkinliğin her aşamasında ve kitabın basılmasında desteklerini esirgemeyen Atatürk Üniversitesi Rektörü sayın Prof. Dr. Hikmet KOÇAK’a teşekkürlerimi arz ederim. Ayrıca, etkinlik süresince
yardımlarını gördüğümüz Erzurum Valiliği’ne, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, Atatürk
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Dekanlığı’na ve başta “Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel
Açılımları” X. Poster Sunuşları düzenleme kurulu başkanı Yrd. Doç. Dr. Neslihan KULÖZÜ ve etkinlik
sekretaryası Yrd. Doç. Dr. Fatma Zehra ÇAKICI olmak üzere tüm düzenleme kurulu üyelerine teşekkür ediyorum.
Modern mimarlık mirasımızın anlaşılması ve korunmasına önemli katkılar yaptığına inandığım bu
çalışmanın gelecekte yapılacak çalışmaların önünü açması dileklerimle…
Prof. Dr. Hasan YILMAZ
Dekan
Atatürk Üniversitesi
Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
IX
ÖNSÖZ
“Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları” X. Poster Sunuşlarını, 31 Ekim – 02 Kasım
2014 tarihleri arasında, Erzurum’da, Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesinin ev sahipliğinde, Erzurum Valiliği, Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü, Atatürk
Üniversitesi BAP 2014/139 kodlu proje ve Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’nin sağladığı
destekler ile gerçekleştirdik. Yoğun bir katılımla süreklilik kazanan Poster Sunuşlarının onuncusunu, sizlerin değerli katılımları ile Türkiye’nin önemli modern mimari eserlerinden biri olan Atatürk
Üniversitesi Kampusu’nda deneyimlemiş olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.
Etkinlik süresince sunulmak ve sergilenmek üzere çok sayıda başvuru arasından, bilim kurulumuz
tarafından seçilen 20. yüzyıl Türkiye mimarlığının bugüne kadar belgelenememiş olan örneklerini
bu kitap ile sizlerle buluşturmayı amaçladık. Kitapta, ülkemizin 26 farklı kentinde - Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Burdur, Bursa, Çanakkale, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Isparta,
İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kocaeli, Konya, Kütahya, Muğla, Samsun,
Sivas ve Tekirdağ- modern mimarlık ürünlerinin üretimine dikkat çeken Anıt, Dini, Dinlence/ Eğlence, Eğitim, Kentsel Sit, Konut/ Sivil Mimarlık, Sağlık, Sanayi/Endüstri, Ticari, Ulaşım/Haberleşme
ve Yönetim başlıkları altında toplanan 11 farklı yapı tipine ait 111 Modern Mimari Yapıyı/Yerleşkeyi
tanıtan çalışmaların özetleri sunuldu. Ayrıca kitapta, Erzurum’un Modern Mimari Mirasını sizlere
tanıtmak amacıyla her bir yapı tipine örnek oluşturan birer yapının görseline ve kısa bilgisine yer
verildi. Erzurum’un önemli modern mimari eserleri ile birlikte, kitap içinde, dini yapılar grubunun
iç kapağında Mimar Sinan’ın Erzurum’daki tek eseri olan Lalapaşa Camii ilginize sunuldu.
Varolan literatürün sınırlarını aşmayı sağlayan, Modern Mimarlığın daha iyi anlaşılması, yaygın olarak bilinmeyen özelliklerinin tanınması ve korunma değerlerinin şekillenmesi açısından önemli
bir kaynak oluşturan bu kitabın ortaya çıkmasında emeği geçmiş olan siz değerli katılımcılarımıza
katkılarınız için çok teşekkür ediyoruz. Ayrıca, etkinliği gerçekleştirmemiz için desteklerini esirgemeyen Sayın Erzurum Valisi Dr. Ahmet Altıparmak, Sayın Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı
Mehmet Sekmen, Sayın Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Sayın Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Yılmaz ve Sayın Atatürk Üniversitesi
Açıköğretim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Üstün Özen’e teşekkürü borç biliyoruz.
Amaçlarına ulaşmış bir etkinliği hep birlikte deneyimlemiş olmak dileğiyle...
Düzenleme Kurulu Adına
Yrd. Doç. Dr. Neslihan KULÖZÜ
Atatürk Üniversitesi
Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
XI
ETKİNLİK PROGRAMI
31 EKİM 2014 CUMA
Atatürk Üniversitesi Kampüsü, Kültür Merkezi Mavi Salon
12:00 - 13:30 KAYIT
13:30 - 14:30 AÇILIŞ KONUŞMALARI
14:30 - 15:00 TEMATİK SUNUŞ: “Dünden Bugüne ERZURUM”
Erdal GÜZEL | Erzurum Kalkınma Vakfı Başkanı
15:00 - 15:15 Kahve Arası
15:15 - 16:30 POSTER SUNUŞLARI OTURUM I
Anıt - Dini - Sağlık - Sanayi/Endüstri - Ulaşım/Haberleşme - Yerleşke - Yönetim
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Elvan ALTAN ERGUT | Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Ankara Etimesgut Camii | Zeynep Tuna ULTAV
Antalya Hacı Dudu-Mehmet Gebizli Camii | Hilal Tuğba ÖRMECİOĞLU
Burdur/Ağlasun Kemalettin Camii | Seda ŞİMŞEK TOLACI
Eskişehir Çarşı Camii | Betül EKİMCİ
Samsun Site (Merkez) Camii Ve Külliyesi | Elif Yeşim KÖSTEN
İzmir Karşıyaka Prevantoryum | Nağme Ebru AYDENİZ
İzmir Sarpıncık (Karaburun) Deniz Feneri | Özge BAŞAĞAÇ
Balıkesir İnhisarlar Yapı Kompleksi | Hatice UÇAR
Artvin Hükümet Konağı | Koray GÜLER
Balıkesir Bigadiç Hükümet Konağı | Anıl BAYRAM
Antalya Halkevi Binası | Duygu KÖSE
Sivas TCDD Lojman Binaları | Ferhat HACIALİBEYOĞLU
Antalya DSİ 13. Bölge Sosyal Tesisleri Ve Misafirhanesi | Gizem Ezgi ÖZER
16:30
BALIKESİR MİMARLAR ODASI MODERN MİMARLIK MİRASI SERGİSİ AÇILIŞI
16:45 - 18:00 POSTER SUNUŞLARI OTURUM II
Dinlence/Eğlence - Ticari
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Hasan YILMAZ | Atatürk Üniversitesi
Ankara İş Bankalılar Derneği Ankara Lokali | Özge BAŞAĞAÇ
Antalya İnci Sineması | Esin BÖLÜKBAŞ DAYI
Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu (Bursa Halkevi) | Büşra ÖZAYDIN ÇAT
Bursa Tayyare Kültür Merkezi | H. Ceren DUMAN
Çanakkale İl Özel İdaresi ve Belediyesi Sosyal Tesisleri | Ayşe Ceren BİLGE
Eskişehir Orduevi (Porsuk Oteli) | Özlem KURT
Gaziantep Ersoylar Binası | Mine GÜMÜŞBURUN
Kırıkkale İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Binası | Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY
Kırıkkale MKEK Lokali | Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY
XIII
Ankara Eski Osmanlı Bankası Ankara Şubesi Ek Yapısı | İbrahim TÜRKERİ
Ankara Salyangoz Çarşı | Ece KÜRELİ
Bursa Yapı Kredi Bankası Bursa Şubesi Binası | Elif ACAR BİLGİN
Edirne Ziraat Bankası | Aslı MERAL
Balon Hangarı | Aslı MERAL
Erzurum Güzelyurt Restoran | Neslihan DEMİRCAN
İzmir Yeni Asır İş Hanı | Hande ATMACA
18:00
X. DOCOMOMO_tr POSTER SERGİSİ AÇILIŞI & KOKTEYL
1 KASIM 2014 CUMARTESİ
Atatürk Üniversitesi Kampüsü, Kültür Merkezi Mavi Salon
09:00 - 10:15 POSTER SUNUŞLARI OTURUM III
Konutlar
Oturum Başkanı: Prof. Dr. Sevgi YILMAZ | Atatürk Üniversitesi
Ankara 52. Sokak (eski 6. Sokak) No:33 | Seda KAPLAN
Ankara Cinnah Caddesi No: 94 | Seda KAPLAN
Ankara Milli Savunma Bakanlığı Öğrenci Yurdu | Gizem KUÇAK TOPRAK
Aydın Didim Mavişehir Yazlık Konut Sitesi | Emre Can ESENALP
Balıkesir Ali Ferhatoğlu Evi | Hatice UÇAR
Balıkesir Burhaniye Ören 52 Evler Yapı Kooperatifi | Mehmet Rıfat AKBULUT
Balıkesir Burhaniye Ören Seylap Evleri | Seher BAŞLIK
Balıkesir Erdek Gül Plaj Otel | Gökçeçiçek SAVAŞIR
Çorlu Başak Sigorta Dinlenme Tesisleri | Esen Gökçe ÖZDAMAR
Edirne Abidin Aydoğmuş Evi | Aslı MERAL
Edirne Edirne’de Konut | Timur KAPROL
Eskişehir Emek Oteli | Pınar DEMİREL ETLİ
İstanbul Bakırköy İş Bankası Mensupları Sitesi | Burak MANGUT
10:15 - 10:30 Kahve Arası
10:30 - 11:45 POSTER SUNUŞLARI OTURUM IV
Konutlar – Eğitim
Oturum Başkanı: Yrd. Doç. Dr. Neslihan DEMİRCAN | Atatürk Üniversitesi
Kayseri Alpaslan İlkokulu | Eda ÖZSOY
İstanbul Çemberlitaş Palas Han | Mehmet Sinan TARAKCIOĞLU
İstanbul Karaca Apartmanı | Emel CANTÜRK
İstanbul Kerimoğlu Apartmanı | Emel CANTÜRK
İzmir Karşıyaka Çamlık ’da Bir Yapı: Hilmi Akça Evi | Bilge Müge İÇMELİ
İzmir Mustafa Bey Apartmanı | Yarkın ÜSTÜNES
İzmir Penetti Köşkü | Ece SÖNMEZ
İzmir Selvili Konutu | Feyzal ÖZKABAN
Kocaeli Otel Asya | Senem MÜŞTAK
Konya Kibrit Apartmanı | Tuğçe UTKU
Konya Yeşil Meram Sitesi | Meryem ALAGÖZ
Muğla Ülkümen Apartmanı | Meral OĞUZ
XIV
Konya Merkez Bankası Binası | Fatih SEMERCİ
Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü | Gamze ŞENSOY
Muğla Kapıkırı Köy İlkokulu | Zühre SÖZERİ YILDIRIM
12:00 - 13:00 Öğle Yemeği
13:00 - 14:00 X. DOCOMOMO_tr Anısına Ağaç Dikim Töreni
Atatürk Üniversitesi Botanik Bahçesi
14:00 - 15:15 POSTER SUNUŞLARI OTURUM V
Eğitim
Oturum Başkanı: Doç. Dr. Serkan ÖZER | Atatürk Üniversitesi
Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kampüsü | Sıla AKMAN
Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesi | Berrak KIRBAŞ
Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1. ve 2. Yurt Binaları | Güler ÖZYILDIRAN
Antalya Kalkan Mustafa Kocakaya İlkokulu | Nağme Ebru AYDENİZ
Edirne Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi | Timur KAPROL
Erzurum Lisesi | Fatma Zehra ÇAKICI
Erzurum Pulur Köy Enstitüsü | Figen KIVILCIM ÇORAKBAŞ
İstanbul Fındıklı 13. İlkokulu | Zeynep İNAN
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilimdalı Binası | Neslinur HIZLI
İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi Ek Atölyeler Binası | Nezih AYSEL
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi | Didem AKYOL ALTUN
İzmir Özel Çamlaraltı Koleji | Feyzal ÖZKABAN
Kırıkkale Erkek Sanat Okulu / Endüstri Meslek Lisesi | Burak ASİLİSKENDER
Muğla Halkevi (Muğla Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi) | Feray KOCA
15:15 - 15:30 Kahve Arası
15:30 - 18:00 PANEL: KENTSEL DÖNÜŞÜM & MODERN MİMARLIK MİRASININ KORUNMASI
Panel Yöneticisi: Yrd. Doç. Dr. Yıldız SALMAN | İstanbul Teknik Üniversitesi
Yrd. Doç. Dr. Neslihan KULÖZÜ | Atatürk Üniversitesi
Erzurum’un Mekânsal Dönüşümü ve Modern Mimarlık Mirası
Selami KESKİN | Erzurum Büyükşehir Belediyesi
Erzurum’da Kentsel Dönüşüm ve Modern Mimarlık Mirasının Korunması
Doç. Dr. Elvan Altan ERGUT | Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Ankara-Saraçoğlu Mahallesi Örneği
Şeyda ŞEN | İstanbul Kültür Üniversitesi & Esra MANCI
İstanbul- Elmadağ-Şişli ve Nişantaşı-Teşvikiye-Harbiye Yerleşim Bölgeleri Örnekleri
Doç. Dr. Erbatur ÇAVUŞOĞLU | Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Hegemonik Bir Kentleşme Modeli Olarak Kentsel Dönüşüm
18:00 - 18:15 KAPANIŞ
XV
18:15
DÖNÜŞEN ERZURUM’DA MODERN MİMARLIK MİRASI SERGİSİ AÇILIŞI
Sergi Ekibi
Yrd. Doç. Dr. Neslihan Kulözü
Arş. Gör. Ebru Kurt
Arş. Gör. A. Deniz Bulut
M. Naim Tren
19:00
Akşam Yemeği
2 KASIM 2014 PAZAR
Atatürk Üniversitesi ana giriş kapısında buluşma
09:30 - 11:30
Gezi 1: Erzurum Kenti Modern Mimari Yapılar Gezisi
11:30 - 13:00
Öğle Yemeği
13:00 - 17:00
Gezi 2: Tarihi & Mimari Erzurum Gezisi
XVI
İÇİNDEKİLER
Anıtlar............................................................................................................................................ 1
Burdur Saat Kulesi.......................................................................................................................................................... 3
Dini Yapılar.................................................................................................................................... 5
Ankara Etimesgut Camii.............................................................................................................................................. 7
Antalya Hacı Dudu-Mehmet Gebizli Camii........................................................................................................... 8
Burdur / Ağlasun Merkez Kemalettin Camii.......................................................................................................... 9
Eskişehir Çarşı Camii....................................................................................................................................................10
Samsun Site (Merkez) Camii Ve Külliyesi..............................................................................................................11
Dinlence ve Eğlence Yapıları......................................................................................................13
Ankara İş Bankalılar Derneği Lokali........................................................................................................................15
Antalya İnci Sineması..................................................................................................................................................16
Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu (Bursa Halkevi) ...........................................................................................17
Bursa Tayyare Kültür Merkezi...................................................................................................................................18
Çanakkale İl Özel İdaresi Ve Belediyesi Sosyal Tesisleri...................................................................................19
Eskişehir Orduevi (Porsuk Oteli)..............................................................................................................................20
Gaziantep Ersoylar Binası..........................................................................................................................................21
Kırıkkale İl Kültür Ve Turizm Müdürlüğü Binası..................................................................................................22
Kırıkkale Makina Ve Kimya Endüstrisi Kurumu Lokali......................................................................................23
Eğitim Yapıları.............................................................................................................................25
Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kampusu..............................................................................................27
Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesi ......................................................................................28
Antalya Antalya Lisesi A Blok Ek Binası.................................................................................................................29
Antalya Halkevi Binası ................................................................................................................................................30
Antalya Kalkan Mustafa Kocakaya İlkokulu........................................................................................................31
Balıkesir Akbaş Köyü Çok Amaçlı Köy Konağı....................................................................................................32
Balıkesir / Bandırma Ergili Köyü İlkokulu..............................................................................................................33
Edirne Trakya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi......................................................................................................34
Erzurum Erzurum Lisesi..............................................................................................................................................35
Erzurum Pulur Köy Enstitüsü....................................................................................................................................36
Gaziantep Eski Ticaret Lisesi.....................................................................................................................................37
İstanbul Fındıklı 13. İlkokulu ....................................................................................................................................38
İstanbul İstanbul Üniversitesi Botanik Ana Bilim Dalı Binası.........................................................................39
İstanbul Sanayi-Î Nefise Mektebi Âlisi Ek Atölyeler Binası .............................................................................40
İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi...............................................................................................41
İzmir Özel Çamlaraltı Koleji.......................................................................................................................................42
Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsü..........................................................................................................................43
Kayseri Yeni Mahalle Alpaslan İlkokulu.................................................................................................................44
Kırıkkale Kırıkkale Erkek Sanat Okulu....................................................................................................................45
Kütahya Kütahya Lisesi...............................................................................................................................................46
Muğla Halkevi ...............................................................................................................................................................47
Muğla Kapıkırı Köy İlkokulu......................................................................................................................................48
Kentsel Sit...................................................................................................................................51
Balıkesir İnhisarlar Yapı Kompleksi.........................................................................................................................53
İstanbul Elmadağ-Şişli ve Nişantaşı-Teşvikiye-Harbiye Yerleşim Bölgeleri..............................................54
XVII
Konutlar.......................................................................................................................................57
Ankara 52. Sokak No: 33............................................................................................................................................59
Ankara Alev Apartmanı..............................................................................................................................................60
Ankara Cinnah Caddesi No: 22................................................................................................................................61
Ankara Cinnah Caddesi No: 94................................................................................................................................62
Ankara Çelebiler Evi.....................................................................................................................................................63
Ankara Çile Apartmanı...............................................................................................................................................64
Ankara Köşk Apartmanı.............................................................................................................................................65
Ankara Milli Kütüphaneciler Kooperatifi..............................................................................................................66
Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi 1. ve 2. Yurt Binaları .........................................................................67
Ankara Turgut Reis Caddesi No: 59........................................................................................................................68
Ankara TSK Tandoğan Kız Öğrenci Yurdu ...........................................................................................................69
Antalya DSİ 13. Bölge Antalya Sosyal Tesisleri Ve Misafirhanesi..................................................................70
Aydın / Didim Mavişehir Yazlık Konut Sitesi........................................................................................................71
Balıkesir / Güre Ali Ferhatoğlu Evi..........................................................................................................................72
Balıkesir / Burhaniye 52 Evler Yapı Kooperatifi Evleri.......................................................................................73
Balıkesir / Burhaniye Seylap Evleri .........................................................................................................................74
Balıkesir / Erdek Gülplaj Otel....................................................................................................................................75
Burdur İl Özel İdaresi Lojman Binası .....................................................................................................................76
Edirne Abidin Aydoğmuş Evi....................................................................................................................................77
Edirne Emine Karakuş Evi..........................................................................................................................................78
Edirne Edirne’de Konut...............................................................................................................................................79
Edirne Mehmet Necdet Koman Evi........................................................................................................................80
Edirne Meriç Ünyay Evi...............................................................................................................................................81
Edirne Mustafa Birik-Orhan Birik Evi......................................................................................................................82
Edirne Recep Zıpkınkurt Evi.....................................................................................................................................83
Eskişehir Emek Oteli....................................................................................................................................................84
Isparta Hüseyin Tönge Evi.........................................................................................................................................85
İstanbul Bakırköy İş Bankası Mensupları Sitesi..................................................................................................86
İstanbul Çemberlitaş Palas Han...............................................................................................................................87
İstanbul Dilman Apartmanı......................................................................................................................................88
İstanbul Erenköy Palas Apartmanı.........................................................................................................................89
İstanbul Karaca Apartmanı.......................................................................................................................................90
İstanbul Kerimoğlu Apartmanı................................................................................................................................91
İstanbul Tozan Apartmanı.........................................................................................................................................92
İzmir Gökçimen Apartmanı......................................................................................................................................93
İzmir / Karşıyaka Hilmi Akça Evi...............................................................................................................................94
İzmir Mustafa Bey Apartmanı..................................................................................................................................95
İzmir Pariente Konutu.................................................................................................................................................96
İzmir Penetti Köşkü......................................................................................................................................................97
İzmir Selvili Konutu .....................................................................................................................................................98
Kırklareli Ergene Köşkü...............................................................................................................................................99
Kocaeli Otel Asya ...................................................................................................................................................... 100
Konya Kibrit Apartmanı........................................................................................................................................... 101
Konya Yeşil Meram Sitesi......................................................................................................................................... 102
Muğla Ülkümen Apartmanı................................................................................................................................... 103
Sivas TCDD Lojman Binaları .................................................................................................................................. 104
Tekirdağ Başak Sigorta Eğitim ve Dinlenme Tesisleri................................................................................... 105
XVIII
Sağlık Yapıları...........................................................................................................................107
Ankara Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi ......................................................................................................... 109
İzmir Karşıyaka Prevantoryum.............................................................................................................................. 110
Sanayi ve Endüstri Yapıları......................................................................................................113
Isparta Güneykent Gülyağı Fabrikası.................................................................................................................. 115
Isparta İslamköy Gülyağı Fabrikası...................................................................................................................... 116
Kırklareli Alpullu Şeker Fabrikası.......................................................................................................................... 117
Ticari Yapılar..............................................................................................................................119
Ankara Eski Osmanlı Bankası Ankara Şubesi Ek Binası................................................................................. 121
Ankara Salyangoz Çarşı........................................................................................................................................... 122
Bursa Yapı Kredi Bankası Bursa Şubesi Binası.................................................................................................. 123
Edirne Ziraat Bankası ............................................................................................................................................... 124
Erzurum Güzelyurt Restoran................................................................................................................................. 125
İzmir Yeni Asır İş Hanı............................................................................................................................................... 126
Konya Fatih Çarşısı.................................................................................................................................................... 127
Konya Merkez Bankası Konya Şubesi ............................................................................................................... 128
Ulaşım ve Haberleşme Yapıları................................................................................................131
Antalya TRT Binası A Şubesi................................................................................................................................... 133
Antalya TRT Binası B Şubesi................................................................................................................................... 134
Burdur İstasyon Binası............................................................................................................................................. 135
Edirne Balon Hangarı............................................................................................................................................... 136
Edirne Tren Garı.......................................................................................................................................................... 137
Isparta İstasyon ve Hizmet Binaları..................................................................................................................... 138
İzmir Sarpıncık (Karaburun) Deniz Feneri......................................................................................................... 139
İzmir TCDD 3. Bölge Müdürlüğü
Revizörlük Yatakhanesi ve Ulaştırma Hareket Kontrol Kısım Komutanlığı............................................ 140
Kırıkkale Kırıkkale Gar Binası................................................................................................................................. 141
Yönetim Binaları.......................................................................................................................143
Artvin Hükümet Konağı.......................................................................................................................................... 145
Balıkesir / Bigadiç Bigadiç Hükümet Konağı ................................................................................................... 146
Edirne Hükümet Konağı ......................................................................................................................................... 147
XIX
ANT/MON
[ANIT]
Aziziye Anıtı, Burhan Akar
1952, Erzurum
BURDUR
Saat Kulesi
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Kübra SÜMER HAYDARASLAN
Süleyman Demirel Üniversitesi
1936 yılında Erken Cumhuriyet Dönemi’nde, Burdur Pazar Mahallesi, “Alan Pazarı” olarak adlandırılan bölgede inşa edilmiştir. İnşa sürecini, 1934 yılında Burdur’a Vali olarak atanan Saip Okay’ın
kentin gelişimi için hazırladığı 4 yıllık çalışma programının içine dâhil etmek mümkündür. Burdur
Saat Kulesi’nin yanı sıra, bölgenin kamusal alan olarak kullanımını destekleyen ve Saat Kule’sinden
daha önce inşa edilen bir cami bulunmaktadır.
Alan Pazarı bölgesinde ilk inşa edilen kamusal yapılardan biri Burdur Ulu Cami’dir. 1914 yılında
kentte meydana gelen ve birçok yapıya zarar veren depremde yıkılan Ulu Cami, 1919 yılında halk
ve hükümet işbirliği ile tekrar inşa edilmiştir. Daha sonra 1936 yılında, Kahyaoğlu Hacı Ali Demir
tarafından yaptırılan Saat Kulesi ve beraberinde Ulu Cami çevresinde yeni bir yerleşim ve ticari
dokusu gelişmeye başlamıştır. Bu gelişim, zamanla, günümüz Kentsel Sit Alanı’nı oluşturmuştur.
Bu 2 yapı, bu alanın odak noktası haline gelmiş ve yerleşim bu yapıların çevresinde gelişim göstermiştir. 1948 tarihli, Kemal Ahmet Aru Planı’nda da önem verilen 4 meydandan 1’i olan Pazar
Meydanı, Saat Kulesi ve Ulu Cami ile birlikte kentin tarihi belleğine vurgu yapan, çok katmanlı bir
etkileşim alanıdır.
Burdur Saat Kulesi, birçok saat kulesinde görülen benzer tipte inşa edilmiştir. Kesme taşlarla inşa
edilmiştir. Kare plana sahiptir. En altta dükkân olarak kullanılan bir mekân vardır. Merdivenlerle
çıkılır. Kare plana sahip olup, toplamda 30 m. yüksekliğindedir. Zeminden itibaren 6 boğumludur.
Dördüncü boğumda şehrin 4 yanına bakan 4 saat yerleştirilmiştir. Saatlerin üzerinde ise 4 pencereli ve piramidal çatısı ve alem ile son bulan 1 oda vardır.
Burdur Saat Kulesi ve Çevresindeki alan, meydan tanımlarını karşılamaktadır ve kentin odağındadır. Farklı dönem yapılarının bir arada bulunmasından dolayı çeşitli zenginliklere sahiptir. Belediye
de bu durumun farkında olup, geçtiğimiz yıllarda alanda restorasyon çalışmaları yapmıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 3
ANT/MON
DIN/REL
[DİNİ]
Lalapaşa Camii, Mimar Sinan
1562, Erzurum
ANKARA
Etimesgut Camii
Zeynep TUNA ULTAV
Yaşar Üniversitesi
Gökçeçiçek SAVAŞIR
Dokuz Eylül Üniversitesi
Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler sınırları içinde bulunan yapının tasarım ve uygulaması için 196465 yıllarında Mimar Cengiz Bektaş yedek subaylığını yaptığı sırada görevlendirilmiştir. Bektaş,
kendisinden vakıfların tip planlarından birini gerçekleştirilmesi istense de, ordunun çağdaşlık anlamında topluma öncülük edebileceği düşüncesiyle, caminin ana fikrini oluşturmuştur. İnşasında
Bektaş ve alaydaki erlerin bizzat görev aldığı yapı, 300 kişilik olacak şekilde tasarlanmış ve 1967
yılında inşaatı tamamlanmıştır.
Cengiz Bektaş mimarisinde görülen genel ilkelere uyumlu bir biçimde, içten-dışa gelişen bir mekân
anlayışıyla tasarlanmış olan yapı, tek ve bütüncül bir mekândan oluşmaktadır. Geleneksel cami
mimarisinde kubbenin dairesel bir biçimle tanımladığı merkezî mekân, Etimesgut Camii’nde yine
merkezî olan, altıgen bir plan aracılığıyla ortaya konmuştur. Ancak, geleneksel cami mekânındaki
elementer geometrik saflık, hem cephede açılan yırtıklarla, hem de kubbenin kullanılmamasıyla
parçalanmıştır. Yapının karakteristik geometrisi ve bu geometrinin ustaca işlenmesi, son cemaat
yeriyle kütlenin geometrik uyumu ve oransal ilişkisi dikkat çekici özellikleridir. Bu geometrik parçalanma, hem asma kat mekânını oluşturmakta, hem de mihrabın mekânlaşmasını sağlamaktadır.
Bektaş mimarisinde ölçek, önemli bir örgütleyici faktördür. Etimesgut Camii de, insana yaklaşan
ölçeği sayesinde bütün yapıları gibi gösterişsizdir. Bektaş, Etimesgut Camii’nde 2 kat olan yüksekliği öncelikle giriş saçağıyla insana yakınlaştırmakta; kullanıcıyı insan ölçeğinde bir kapıdan
geçirdikten sonra, asma katın altına alarak, ara ölçeği sağlamakta ve en sonunda ana mekâna
ulaştırmaktadır. Kütlesel anlamda doluluklarla oluşturulmuş olan yapıda, örtüde açılan yırtıklar
ön plana çıkmaktadır. Doluluk, binanın örtüsünü oluşturan ters kirişli döşeme ile sağlanmıştır. Işık,
duvarların arasındaki düşey açıklık ve çatı hizasındaki yatay açıklıktan alınmaktadır. Bu düşey ve
yatay açıklıkların, kütlede bir gerilim yarattığını öne sürmek mümkündür. Bununla birlikte, pencereler duvarın üzerinde bir yırtık olarak duvara ait bir parça değil, kendi başına bir eleman olarak
ele alınmıştır. Dış dünya ile olan ilişki, pencerelerin, duvarların arasında düşey olarak ve çatı hizasında yerleşimi nedeniyle yapının işlevine paralel olarak kısıtlı bir şekilde sağlanmaktadır. Etimesgut Camii’nde, tipolojinin gerekliliklerinden olan, ana strüktürden bağımsız 2 eleman –minare ve
minber- heykelsi objeler olarak ele alınmıştır. Minareyi simgeleyen düşey eleman, şu anda işlevini
görmese de, işlevini bütün çıplaklığıyla okutmaktadır. Betonarme olan bu yapıda, malzeme kullanımı oldukça rasyoneldir; yine de dönemin yapım koşullarını zorlama çabası görülmektedir. Tavanda, mekânı insan ölçeğine yakınlaştırmak amacıyla ve akustik nedenlerle ahşap kullanılmıştır.
Yapıya çok büyük bir mimari müdahale olmasa da, bilinen en önemli değişiklikler; yapının beyaz
olan dış cephe renginin yeşil olarak değiştirilmesi ve daha sonraki yıllarda eklenen alüminyum çatı
kaplamasıdır. Ayrıca giriş saçağı ve girişe aydınlatma elemanı, iç mekâna yapının yalın dilini bozacak şekilde çeşitli mobilyalar eklenmiş, mihrap mobilyayla kapatılmış ve minarenin üzerindeki
alem kaldırılmıştır.
Dönemin kısıtlı koşulları altında inşa edilmiş olan Etimesgut Camii’nin belgelenmesi ve korunması, Türkiye’deki gerçekleştirilmiş dini mimarinin az bilinen, ama önemli örneklerinden biri ve
biçimsel özellikleriyle de modern mimarlık mirası olarak dönemi simgeleyen bir yapı olması nedeniyle önemlidir. Geleneklere farklı yollardan referans veren Bektaş, bu yapısında, geleneksel
mimariyi modern mimarlık çerçevesinde yorumlamıştır. Bektaş’ın bu tasarımı, cami mimarisinde
modern mimari öğelerin sergilenmesi anlamında da Türkiye’de bir ilktir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 7
DIN/REL
ANTALYA
Hacı Dudu-Mehmet Gebizli
Camii
Hasret AKDOĞAN
Akdeniz Üniversitesi
Hilal Tuğba ÖRMECİOĞLU
Akdeniz Üniversitesi
Hacı Dudu-Mehmet Gebizli Camii, Antalya’nın Meydan Kavşağı Mahallesi’nde, Değirmenönü Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Yapının yanında, caminin şehirdeki konumunu kuvvetlendiren yine
Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Hacı Mehmet Gebizli Eğitim Merkezi bulunmaktadır.
Yapı, betonarme iskelet zemin kat üzerinde oturtulan, yine betonarme katlanmış plak şeklinde, 2
katlı olarak tasarlanmış ve 1000 m2 alan üzerine inşa edilmiştir. Araziye altıgenler ve eşkenar üçgenlerden oluşan bir grid yardımıyla oturtulan tasarım böylece planda ve ana örtünün tasarımında temel oluşturan bir üçgen modül ve onun katları ile tasarlanmıştır. Kurs salonu, abdest alma
yeri ve lojman gibi camiyle ilgili diğer tüm fonksiyonları barındıran yapının zemin katı betonarme
katlanmış plak örtü için taşıyıcı karkas bir kaide görevi görür. Bu kat, arazinin eğiminden faydalanılarak ana ibadet mekânının bulunduğu sert zeminle kaplı bir meydanın altına yerleştirilmiştir. Yol
kotundan birkaç basamakla yükseltilmiş bu meydanın ortasında ise heykelsi görünümüyle betonarme kabuk bulunur. Kabuk 6 adet katlanmış plak parçasının tepe noktasında birbirine bağlanması ile meydana getirilmiştir. Kabukların, yer ile arasında oluşan üçgen alanlar cam tuğla ile ışık
alınacak, şeffaf duvarlara dönüştürülmüştür. İlk uygulama sırasında kabukların arasındaki yırtıklar
da cam tuğla ile doldurularak, kabuk parçalarının 2 noktadan mafsallı hafif yapısı vurgulanmıştır.
Ancak, ileriki yıllarda bu yırtıklar kapatılmıştır. Merkezi planlı ibadet mekânı ise bu örtü altında
kurgulanmış, tek bir alandan oluşur. Altıgen tabana oturan kabuğun, girişin karşısına gelen kısmına mihrap oturtulmuştur.
Caminin tek şerefeli minaresi de kubbeyle uyumlu bir geometrik formda tasarlanmıştır. Altıgen
planlı bu minarenin gövdesi zemin katta abdest alma alanına dönüşür.
Yapı, her 2 katında farklı betonarme taşıyıcı sistemlerin birbirine yük aktaracağı bir şekilde tasarlanmıştır. Üst katta caminin ana mekânını örten katlanmış plaklar 6 noktadan zemin kattaki
kolonlarla birleşir. Zemin katta betonarme kolonlar ve perdelerle taşınan döşeme, aynı zamanda
caminin dış mekânını da oluşturur. Minare yapısı da betonarme perdeden yapılmıştır.
Cumhuriyet Dönemi Türkiye‘sinde önemli sayıdaki üretimlerine rağmen camii tasarımı, büyük ölçüde, Osmanlı klasik dönem örneklerinin modern malzemelerle reprodüksiyonuna dayanırken,
özellikle 1960-1970 yılları arasında başlayan bir akımla modern malzeme, modern biçim ikilisinin arandığı örneklere de rastlanmaya başlanır. Bu örneklerin en belirgin ortak özelliği; dönemin
baskın malzeme seçimi olan betonarme kullanımıdır. 1930-1960 arasında altın çağını yaşayan ve
uluslararası yayınlarda sıkça örneklerine rastlanan kabuk ve katlanmış plakların bu çağdaş camii
örneklerine özellikle Dalokay’ın Kocatepe Camii çözümünden sonra ilham verdiği gözlenmektedir. Türkiye’de inşa edilen az sayıdaki betonarme kabuk ve plak örnekleri arasında bu nedenle
camii yapıları önemi bir yer tutar.
Bu az sayıdaki katlanmış plaklar arasında Antalya’nın önemli mimarlarından Özcan Kırmızıoğlu
tarafından tasarlanan Gebizli Camii, boyutları ve kesitleriyle mütevazı, ancak ilgi çekici örneklerden biridir. Yapının, betonarme iskelet sistemle, katlanmış plak sistemi ustalıkla bir araya getiren
çözümü ve arazideki kotları kullanma biçimi bu küçük camiyi kayda değer örneklerden biri haline
getirmektedir.
DIN/REL
8 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
BURDUR / AĞLASUN
Merkez Kemalettin Camii
Seda ŞİMŞEK TOLACI
Süleyman Demirel Üniversitesi
Ş. Gülin BEYHAN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Ağlasun Merkez Kemalettin Camii Ağlasun meydanında konumlanmaktadır. Meydanda bulunan
asırlık çınar ağacı sebebiyle alan “çınaraltı” mevki olarak anılmaktadır. Meydana komşu olan caminin yapıldığı dönemdeki toplayıcı ve çevresi ile birlikte kamusal alan oluşturma özelliği günümüzde de sürmektedir. İnşa edildiği dönemden bu yana Atatürk Anıtı’na ev sahipliği yapan meydanın
resmi törenlerde kullanılması alanı tarihsel değerinin yanı sıra kamusal anlamda da değerli kılmıştır. Halk ve cami yaşatma derneği tarafından konumlandırıldığı meydanla birlikte inşa edilen yapı,
meydanın halen yoğun olarak, özellikle kamusal etkinliklerde, kullanılmasından dolayı yerleşim
kimliği açısından büyük önem taşımaktadır.
İnşasına 1963 yılında başlanan yapı, 1967 yılında hizmete geçmiştir. Cami 550 kişi kapasiteli olup,
400 m2 bir iç mekâna sahiptir. Kemalettin Camii modernist bir çizgide inşa edilmiştir. Yapı, tipik
dini yapı mimarisi ve karakteristiğini göstermemekte aksine ait olduğu dönemde yapılmış olan
farklı işlevlerdeki yapıların mimari özelliklerini taşımaktadır. Yapı dikdörtgen planlı olup, esas girişi meydan cephesindedir. Yapının iç mekânına girildiğinde her 2 tarafta merdivenlerle ulaşılan
kadınlar mahfeli, giriş mekânının karşısında mihrap ve sol tarafta minber bulunmaktadır. Yapının
bodrum katında, cami giriş mekânı ile bağlantılı merdivenden ulaşılan abdest alma mekânı (abdestlik) mevcuttur.
Yapının köşelerinde yer alan kolonların oluşturduğu rasyonalist tarzda çerçeve kübik formu vurgulamaktadır. Cam yüzeylerin önünde yer alan yatay elemanlar dolu-boş hareketleri ile cephede
bir kütle kompozisyonu oluşturmaktadır. Yapıda 1 ana kubbe ve yanında daha küçük boyutlu 4
adet kubbe bulunmaktadır. Kubbesi kabuk sistemle yapılmıştır. Kubbedeki kabuğun 4 tarafındaki
cam yüzeylerden yapının iç mekânına gün ışığı alınmıştır. Yapı cephesinde, giriş kat düzeyinde
geniş yatay pencere boşlukları mevcuttur. Aynı yataylık üst kat cephesinde beton elemanlarla sürdürülmüştür. Dönemin mimari karakteristiğine uygun olarak yapıda giydirme cephe biçiminde
kullanılan betonarme yatay elemanlar güneş kırıcı olarak da görev üstlenmektedir. Betonarme
karkas sistem ile inşa edilmiş olan yapının, daha sonra inşa edilen minaresinin yapımında kurna
taşı kullanılmıştır.
Kamusal kullanımı yoğun olan bir alanda bulunan yapının, modern dönemin izlerini taşıyarak dini
bir işlev üstlenmesi önem taşımaktadır. Zaman içerisinde yapıda meydana gelen değişikliklerin
yapının mimari kimliğini zedelemesi söz konusu olabileceğinden, modernizm etkisinde tasarlanmış olan yapıda gerçekleştirilecek olan onarımların yapının özgün durumuna bağlı kalınarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 9
DIN/REL
ESKİŞEHİR
Çarşı Camii
Betül EKİMCİ
Anadolu Üniversitesi
Baltacı Mahmut Ağa tarafından vakfedilen ve ahşap olarak inşa edildiği bilinen ilk yapının yangın
geçirmesinin ardından cami, bugün bulunduğu yerde, 1925-1929 yıllarında betonarme sistemle
inşa edilmiştir. Yapının mimarı, Milli Mimari Dönemi içinde Sanayi-i Nefise Mektebi’nde yetişen
Arif Hikmet Koyunoğlu’dur. Ankara’da ilk olarak Evkaf Vekâleti Fen Heyeti’nde görev alan Koyunoğlu, Cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilen resmi ya da özel, önemli birçok yapının mimarıdır.
Mimarlığın güç koşullarda yapıldığı, yapı malzemesinin kısıtlı olduğu yıllarda inşa edilen Eskişehir
Çarşı Camii, kentin Erken Cumhuriyet Dönemi anıtsal yapılarından biridir. Yapıyı ayırt edici kılan
özelliklerden biri, tarihi dokuya uyumlu konumu ve biçimlenişidir. Günümüze değin dükkânlar ve
hamamlarla iç içe bir merkez, bir buluşma noktası olma özelliğini sürdüren yapının, mihrap önü
kubbe yorumu, iç mekân ve cephelerde tercih edilen sade düzenlemeler dikkat çekicidir.
1999 yılında, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen cami, Taşbaşı Çarşısı kentsel sit
alanı sınırları dâhilinde, bir yapı adasının ucunda yer alır. Avlusu ve son cemaat yeri bulunmayan
cami, doğrudan 4 yanını çeviren sokaklarla sınırlanmıştır. Yaklaşık 16 m.*25 m. boyutlarında dikdörtgen planlı, alçak bir su basman üzerine oturan, 2 katlı cami, ahşap kırma çatı ile örtülüdür.
Batıda tuğla ve betonla inşa edilen minare, klasik Osmanlı minarelerini andıran şekilde; şerefe
altında 2 sıra mukarnaslıdır. Binanın benzer tasarım özellikleri sergileyen 4 cephesinde; altta düz
atkılı, üstte sivri kemerli pencereler düzenlenmiştir. Güneyde, mihrap cephesinde, üst sıra pencereler alçı revzenlidir. Bir niş içinde sade düzenlenen mihrap, dışa çıkma yapmaz.
Cümle kapısı; kuzeyde, Hamamyolu Caddesi ve Saatçiler Sokağı’nı birleştiren, dar bir geçide açılır.
Batıda, minarenin hemen önünde, sonradan yeri değiştirilen 1 kapı daha bulunmaktadır. Güneyde, zemin düşürülerek, su basman katına ayrı bir giriş verilmiştir. Kuzeyde, sonradan eklenen kapalı bölümden, dikdörtgen planlı harime ulaşılır. Girişin 2 yanında sıralanan betonarme kolonlar, iç
mekânı 3 sahına ayırmaktadır. Mihrap aksında 11 metreye ulaşan kolon açıklıkları, orta mekândaki
bütünsel etkiyi bozmamakta, geniş açıklıklı üst kat galeri ile bu bütünlük vurgulanmaktadır. Girişin 2 yanında, doğu ve batı beden duvarına bitişik merdivenlerle ulaşılan kadınlar mahfili, harimin
yarı derinliğinden sonra kuzey, batı ve doğuda “U” plan şemalıdır. Galeri kolları arasındaki yüksek
bölümde tavan, köşeleri pahlanmış, üstü kesik kare piramit biçiminde yükseltilerek, geleneksel
mihrap önü kubbesinin çağdaş bir yorumu sergilenmiştir.
Koyunoğlu’nun anılarında Eskişehir Çarşı Camii’nin yapılışı sırasında Atatürk ile yaptığı “cami zeminlerinin temizliği” hususundaki söyleşi ayrı bir yer tutar. Atatürk’ün isteği ile secde sırasında baş
konması için yaptığını anlattığı, muşamba kaplı yükseltilerin ne zaman kaldırıldığı bilinmemektedir. Eskişehir’in geleneksel çarşısı içinde konumlanan cami, hem dönemin ilk uygulanan betonarme bina örnekleri içinde zorlayıcı bir strüktür şemasının ürünü olarak, hem de tarihi çevreye katkı
sunan mimari nitelikleriyle özel bir öneme sahiptir.
DIN/REL
10 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
SAMSUN
Site (Merkez) Camii ve
Külliyesi
E.Yeşim ÖZGEN KÖSTEN
Kocaeli Üniversitesi
Gülhis DUYGUN
Kocaeli Üniversitesi
Samsun Site (Merkez) Camii ve Külliyesi, 1973 yılında yapılan bir yarışma ile elde edilmiş bir yapı
kompleksidir. Gazi Caddesi ile Osmaniye Caddesi’nin arasında Mevlevi sokak sınırında, 9,736
m2’liklik imar adasında, “Belediye Külliyesi” olarak planlanan yarışmayı, Samsun İslam Vakfı düzenlemiş ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Öğretim Görevlisi Mimar Vedat İşbilir ile Ankara Zafer Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi Mimar Sevinç Şahin’nin müşterek
eseri birinci seçilmiştir. 23 Ocak 1976 tarihinde ihale edilen eserin birinci kısım inşaatına 15 Şubat
1976, ikinci kısım inşaatına da 10 Ekim 1976 tarihinde başlanmış ve 1982 yılı Ramazan ayında Camii ibadete açılmıştır. Yapının tasarımında, geleneksel öğelere bağlı kalındığı, ancak modern bir
yorum getirme çabası olduğu da gözlenmektedir.
Betonarme yapım sistemi ile yapılan yapının, cami kısmında masif kubbenin yerini ince betonarme kabuklar almıştır. Kabukların en önemli özelliği, hafif olmaları ve estetik olarak, klasik dönemin mekânsal vurgusu yerine modern dönemin izlerini taşıyan, daha hareketli bir kurguya sahip
olmalarıdır. Kabuk örtünün zemin ile buluştuğu noktada oluşan simetrik kemerler yapının, zemin
ile kurduğu ilişkiyi daha da kuvvetlendirmiştir. Geniş kemerlerin oluşturduğu ön ve arka şeffaf
yüzeyler, düz birer hatıl ile desteklenmiş ve modern çizgilere sahip giriş mekânını da ön plana
çıkarmıştır. Bu şeffaflığın tüm etkileri iç mekânda da aynı sadelikte hissedilmekte, modern mimarinin çizgileri ve iç dış ilişkileri net bir şekilde okunabilmektedir. Mihrabın bulunduğu şeffaf
cephe vitray olarak tasarlanmıştır. İç mekânın diğer yerleri ise çinilerle kaplanmıştır. Mihrabı da
aynı modern tasarım anlayışına sahip olan yapının, tek minaresi vardır. Bu minare üzerinde klasik
minarelerdeki gibi çıkma yapmayan, tek bir şerefe vardır.
Samsun Site (Merkez) Camii ve Külliyesi olarak işlevini sürdüren bu yapı kompleksinin altında 4
yanında 4 kapısı olan, büyük bir çarşı vardır. Kapalı çarşı olarak tasarlanmış bu ticari alan, zemin
ilişkilerini halen korumaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 11
DIN/REL
DNL/REC
[DİNLENCE/EĞLENCE]
Eski Orduevi (Polisevi)
1938-39, Erzurum
ANKARA
İş Bankalılar Derneği Lokali
Burkay PASİN
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Özge BAŞAĞAÇ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Zeynep TUNA ULTAV
Yaşar Üniversitesi
Konut olarak tasarlanmış ve inşa edilmiş olan yapı, günümüzde İş Bankalılar Derneği Lokali olarak
hizmet vermektedir. Ankara ili, Bahçelievler semtinde, merkezî bir konumu bulunmaktadır. Konut
bölgesi içinde yer alan yapının, komşuları tamamen konutlardan oluşmaktadır. Geniş bahçesiyle
50. Sokak’tan kendini geriye çeken yapı, 47. Sokağa uzanan kanopili girişi sayesinde yakın ilişki
kurmaktadır. 1945 yılında, özgün hali konut olarak inşa edilmiş olan yapı, 1969 yılında İş Bankalılar Derneği tarafından satın alınmasıyla, emekli iş bankası üyelerinin kullandığı, bir sosyal tesise
dönüşmüştür. 2014 yılında, iç mekândaki tadilat uygulamasının ardından yenilenmiş iç mekânıyla
2014 sonbaharında yeniden kullanıma açılmıştır.
Yapının modernist dilini güçlendiren mimari elemanlarını, yapıyı sokakla bağlayan giriş kanopisi,
tüm cepheyi dolaşan fuga, çörten, kare pencereleri çevreleyen söveler ve pencere kayıtları sayesinde sağlanan pencere oranları olarak sıralamak mümkündür. Cephenin modernist diline, yalın
balkon korkulukları da katkıda bulunmaktadır. Bu elemanlar sayesinde yapıyı oluşturan detayların
tümünde belli bir duyarlılık görülmektedir. Dış cephede izlenen beton kalıp izleri, yapının üretim
teknolojisiyle ilgili doğrudan bilgi vermekte, bu da malzeme ve yapım tekniğinin dürüstçe dışarıya yansıtılmasını sağlamaktadır. Kütlede ve cephede izlenen modernist dilin, dışarıyla yere kadar
olan pencereleri sayesinde güçlü bir ilişki kurmakta olan iç mekânda da takip edilmesi mümkündür. Merdiven elemanlarının, heykelsi birer obje olarak tasarlanmış olduğu görülmektedir. Tavandaki malzeme dokusunun değişmesi, farklı mekânlara geçildiği hissini güçlendirmektedir. Yapının
çevresindeki yoğun ağaç dokusuna duyarlı cephe rengiyle; doğayla uyum içinde, sakin bir dili
bulunmaktadır. Yapının bahçesinde yer alan beton separatör peyzaj elemanı da yapının sahip olduğu modernist dilin bir tekrarı olarak tasarlanmıştır. Yapım sistemi betonarme karkastır. Yapının
oldukça sade bir malzeme dili bulunmaktadır. Dış cephede kullanılmış olan traverten yüzey ve iç
mekânda tavanlardaki ahşap yüzey dikkat çekicidir. Ayrıca, iç mekândaki özgün seramik uygulamalar da görsel zenginlik kazandırmaktadır.
Ankara Bahçelievler semtinin tarihçesinde, erken Cumhuriyet Dönemi’nde yeni gelişmekte olan
kentte yaşanan konut açığına bir cevap olarak, yeni Ankara’nın üst düzey bürokratları tarafından
1934 yılında, 169 ortakla kurulup, 1938 yılında konutları sahiplerine teslim edilmiş olan ve Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilk toplu konut uygulaması olarak kabul edilen Bahçelievler Kooperatifi’nin yeri
ve önemi büyüktür. Ulus kent merkezine 5 km. uzaklıkta yer alan bir kooperatif olarak, o dönemin
Ankara’sı için banliyö olarak kabul edilebilecek yapılar, düşük yoğunluklu bir yerleşim yeri oluşturmuştur. İş Bankalılar Derneği Ankara Lokali’nin özgün yapısı da, bu yerleşim içinde yaklaşık 7 yıl
sonra yerini alarak, Bahçelievler’in ilk yapılarından biri olarak kayda geçmiştir. 1960’larda, yapıların
teker teker yıkılarak, yerlerini 1960 orta sınıf kullanıcılarının apartmanlarına terk etmesiyle Bahçelievler semtinin dönüşümüne şahitlik etmiş olan yapı, semtinin tarihini belgeleyen niteliğiyle bir
yapı olmasıyla, korunması gerekli bir yapıdır. Hem bu tarihî ve simgesel özellikleri hem de sahip
olduğu güçlü modernist mimari dille bir dönemi temsil etmesi nedenleriyle yapı korunmaya değer düşünülmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 15
DNL/REC
ANTALYA
İnci Sineması
Esin BÖLÜKBAŞ DAYI
Uluslararası Antalya Üniversitesi
Antalya’nın en önemli kentsel sit alanlarından biri olan Kaleiçi Kentsel Sit Alanı içinde yer alan
yapı, kentin ilk sinemalarından biridir. 1954 yılında inşa edilmiş, bir dönem faaliyet gösterdikten
sonra uzun bir süre boş ve bakımsız kalmıştır. 1990’lı yıllarda tadilat geçirdikten sonra, Oskar Sineması adıyla 2000 yılına kadar özgün işleviyle yeniden kullanılmıştır.
Geleneksel sokak dokusunun hâkim olduğu Kaleiçi Bölgesi’nde, Zafer Sokak ve Civelek Sokak kesişiminde, köşe bir yapı olarak konumlanmıştır. Zafer Sokak (Kuzeydoğu) yönünde restorasyonu
yapılarak Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Müdürlüğü tarafından kullanılan tescilli geleneksel konut yapısı ile bitişiktir. Civelek Sokak (Kuzeybatı) yönünde ise aynı dönem özelliklerini taşıyan, 3
katlı betonarme 1 konut yapısı ile komşudur. Yakın çevresinde butik otel, fırın, mağaza gibi işlevlere sahip yapılar bulunmaktadır.
Betonarme sistemle inşa edilen yapı, 2 kattan oluşmaktadır. Yapı örtüsü teras çatıdır. Giriş katında
ve üst katında sinema salonları bulunan yapının teras katı ise açık hava sineması olarak kullanılmıştır. Yapının geniş cephesi olan kuzeydoğu cephesinde, 3 farklı noktada giriş kapısı bulunmaktadır. Yalın bir karaktere sahip olan bu cephede, zemin katta bulunan pencereler geleneksel
doku ile uyumludur. Birinci katta ise geleneksel pencere ölçülerine referans veren bölüntüler yer
almaktadır. Zafer Sokak cephesine oranla daha dar olan kuzeybatı cephesinde, geleneksel bir öğe
olan, çıkmaya yer verilmiştir. Çıkmada, cepheye paralel konumlanmış 3 adet ve çıkma yanlarında
1’er adet dar giyotin pencereler bulunmaktadır. Çıkmanın üstü kiremit ile kaplanmıştır. Gölgelik
oluşturmak amacıyla yapılan betonarme konsol saçak, zemin kat ve birinci kat arasında inşa edilmiştir ve her 2 cephe boyunca devam etmektedir. Eğimli bir sokağa bakan kuzeydoğu cephesinde
saçakta eğim oranında kot farkı yaratılmıştır.
İnci Sineması’nın mimari özellikleri incelendiğinde, Kaleiçi Kentsel Sit Alanı’nda yer alan yapının
geleneksel dokuya uyumlu, mevcut dokunun ölçeğini ve öğelerini referans alan bir anlayışla tasarlandığı görülmektedir. Diğer taraftan dönemin malzemeleri ve teknikleri kullanılarak, yalın ve
fonksiyonel bir mimari geliştirilmiştir. Geleneksel mimarlığı yorumlayarak, modern olanı üretmeye ilişkin bir yaklaşımın benimsendiği düşünülmektedir. Yapı ayrıca konumuyla, mevcut kentsel
yerleşim içinde yeni bir röper noktası oluşturmayı başarmıştır. Yapı, kentlilerin referans olarak belirledikleri bir odak oluşturmuştur ve halen bu özelliğini korumaktadır.
Televizyonun yaygınlaşmasından önce, kentlilerin aileleri ile birlikte film izleyebilecekleri, açık ve
kapalı salonlara sahip İnci Sineması, birçok anıya da ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle, 1950’li yıllarda Antalya’da yaşayanların hafızasında önemli bir yer tutmaktadır. Ülkemizde sinemanın önemli eğlence aktivitelerinden biri olduğu 1950’li yıllarda ve öncesinde inşa edilmiş, kültürel ve sosyal
amaçlı yapıların birçoğu yıkılmakta veya dönüştürülmektedir. Dönemlerinin kültürel ve sosyal
yaşamlarını şekillendiren ve döneme ilişkin birçok anıya tanıklık eden bu yapılar yerlerini alışveriş merkezlerinde yer alan sinema salonlarına bırakmaya başlamıştır. Antalya kentinin ilk sinema
salonlarından biri olan, atıl durumda olsa da halen yıkılmamış olan ve özgün işlevini sürdürecek
potansiyele sahip bulunan İnci Sineması bu bağlamda önemlidir.
DNL/REC
16 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
BURSA
Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu
(Bursa Halkevi)
Büşra ÖZAYDIN ÇAT
Kocaeli Üniversitesi
Seda KAPLAN
Kocaeli Üniversitesi
Senem MÜŞTAK
Kocaeli Üniversitesi
Bursa Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde Halkevi olarak inşa edilmiştir.
Yapının 1930’lu yıllarda Türkiye’deki mimarlık ortamında hâkim olan ulusal yerine uluslararası
eğilimler benimsenmiş olarak, sadelik, ekonomi ve işlevsellik gibi kavramlar çerçevesinde tasarlandığı söylenebilir. Yapı, 1938 yılında gerçekleştirilen ve 5 projenin yer aldığı bir yarışma projesi
sonucu inşa edilmiştir. Mimar Münevver Belen’in birinci seçilen projesinde, binanın zemin katında
büyük bir sinema salonu ve derslikler, birinci katında idari bölümler, ikinci katında ise Atatürk’e ayrılan mekânlar bulunmaktadır. Yapının özgün halinde ki teras çatı daha sonra kiremit kaplı kırma
çatı olarak değiştirilmiştir. 1950-51 yılları arasında yapılan genişletme işlemleri sırasında yapının
ön cephesinde 2 katlı olarak inşa edilen bölüme 1 kat daha eklenerek zemin + 2 kat olarak düzenlenmiştir. 1985 yılında bina içindeki salonlardan biri, oda tiyatrosu olarak düzenlenmiştir.
Eğimli bir araziye oturan bina; güney cephesinden zemin + 2, kuzey cephesinden ise zemin + 4
katlı olarak algılanmaktadır. Doğu-batı yönünde 55 m. kuzey-güney yönünde ise 42 m.olan bina,
enine dikdörtgen biçiminde orta avlulu olarak inşa edilmiştir. Orta avlu, 20 m.’ye 16 m.’lik, enine bir
dikdörtgenden oluşmaktadır. Yapının doğu cephesi 15 metrelik bir niş yapmaktadır ve bu bölümde 3 katlı bir konut yer almaktadır. Yapı, yapıldığı dönem için yine modern bir girişim niteliğinde
betonarme olarak inşa edilmiştir. Yapının ön cephesi (Atatürk Caddesi cephesi) Atatürk Heykeli’nin bulunduğu meydana bakması nedeniyle oldukça değerli görülmektedir. Ön cephe, sık ve
yüksek pencereli olarak düzenlenmiştir. Bu pencere düzeni batı cephesinde de devam etmektedir.
Yapının Tek Sokak yönünde ki cephesi ise daha sağır olarak düzenlenmiştir. Bu bölümde görsel
nitelikteki yüksek kolonlar cepheyi zenginleştirmiştir.
Bursa Halkevi açıldığı dönemde, Bursa halkının birçok modern faaliyetle tanışmasını sağlamıştır. Bu faaliyetlerden biri de Halkevlerinin bünyesinde bulunan Temsil Komiteleri sayesinde gerçekleştirilen tiyatro etkinlikleridir. 1951’de Türkiye’deki tüm halkevlerinin kapatılmasına paralel
olarak, 2 Numaralı Hükümet Konağı ismini alan bina, önce sinema (Marmara ve Tan sinemaları),
1957’den itibaren de Ahmet Vefik Paşa tiyatrosu olarak hizmete devam etmiştir. 1971’e kadar çeşitli programlarla etkinliklerini sürdüren tiyatro, 1971’de yerleşik düzene geçmiştir. Yapı, Bursa’nın
ilk yerleşik tiyatrosu olma özelliğine sahiptir. Bu dönemden itibaren tiyatro bünyesinde oyuncu
yetiştirme kursları da faaliyet göstermeye başlamıştır.
Gerek Halkevi olduğu dönemindeki yapı, gerekse tiyatroya çevrildikten sonraki hali ile yapı, ticari
bir kimliği olan bölgenin kültürel özelliklerinin de artmasına yardımcı olmuştur. Yakın çevresinde
bulunan önemli tarihi ve kültürel yapılar nedeniyle bu bölgenin, yakın zamanda kültür merkezine
çevrilmesi gündeme gelmiştir. Bu proje kapsamında, Halkevi binası şuan içinde bulunan diğer
eklerden arındırılarak Ahmet Vefik Paşa Tiyatro Yönetimi’ne devredilmesi söz konusudur.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 17
DNL/REC
BURSA
Tayyare Kültür Merkezi
H. Ceren DUMAN
Uludağ Üniversitesi
Elif ACAR BİLGİN
Uludağ Üniversitesi
Tayyare Kültür Merkezi; Bursa ili, Osmangazi İlçesi, Nalbantoğlu Mahallesi’nde yer almaktadır. Yapı,
Orhanbey Camii, Ulucami, Hanlar Bölgesi, Eski Belediye Binası gibi Osmanlı Dönemi tarihi merkezleri ile başlayıp; Ahmet Vefik Paşa Tiyatrosu, Cumhuriyet Meydanı ile devam eden bir yerleşime
tanıklık etmektedir. Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından 1930 yılında tasarlanan Tayyare Cemiyeti Tiyatrosu, Tayyare Cemiyetinin (Türk Hava Kurumu) açtığı yarışmada birincilik kazanmıştır.
Cumhuriyet Döneminde inşa edilen ilk modern konser ve tiyatro salonudur. Yapı, Bursa Taşınmaz
Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu tarafından 1986 yılında tescillenmiştir.
1920’lerde Avrupa’da uygulanmaya başlayan uluslararası üslup, Türkiye’ye 1930’lu yıllarda simetriden kaçış, kübik kütle anlayışı, serbest planlama, geniş cam yüzeyler vb. karakteristik özelliklerden
oluşan bir biçim anlayışı olarak yansımıştır. 1933 yılı sonrası hazırlanan kalkınma planları kapsamında yer alan Bursa kenti de gelişmeye ve değişmeye başlamış, Bauhaus, Bohemya Kübizmi ve
Art Deco gibi uluslararası akımlar binalarda yaygın olarak benimsenmeye başlamıştır. Uluslararası
üslubun bir temsili olan Tayyare Kültür Merkezi, ağırlıklı olarak Atatürk Caddesine bakan cephesinde tasarlanmış kübik cumbalı pencereleri ile Bohemya Kübizmini anımsatmaktadır. Betonarme
sistemde zemin+1 kat olarak inşa edilen yapı, 1934 yılında sinema ve tiyatro binası olarak kullanıma açılmıştır.
Tayyare Cemiyeti Tiyatrosu, 1945 yılında Bursa Belediyesi tarafından satın alınmış ve kiraya verilerek Tayyare Sineması olarak bir süre hizmet vermiştir. 1953 yılında Uçak Sokak üzerindeki kitleye
birinci kat ilave edilmiştir. 1961-1962 yılında, binanın Atatürk Caddesi’ne bakan yüzüne ikinci kat
eklenmiş, 1971-1972 yıllarında ise üçüncü kat eklenerek, Belediyenin bazı birimleri buraya yerleştirilmiş ve bina çok amaçlı kullanılmaya başlanmıştır. 1991 yılında hazırlanan ve kat ilavelerinin
kaldırılarak, binanın ilk yapıldığı haline dönüştürülmesini öngören projesi, 1992-1995 yılları arasında tamamlanmıştır.
Günümüzde, Kültür Merkezi olarak kullanılan yapıda, 718 izleyici kapasiteli bir konser/ tiyatro salonu, 100 kişilik toplantı salonu, 3 sergi salonu ve fuayenin yanında, ışık, ses, projeksiyon sistemlerinin olduğu mekanlar, aynı anda 3 simültane çeviri yapılabilen mekanlar ile büfe gibi ek birimler
bulunmaktadır.
DNL/REC
18 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ÇANAKKALE
İl Özel İdaresi ve Belediyesi
Sosyal Tesisleri
Ayşe Ceren BİLGE
İstanbul Teknik Üniversitesi
Koray GÜLER
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Günümüzde, Çanakkale Mehmet Akif Ersoy İl Halk Kütüphanesi, Çanakkale Belediyesi Prof. Dr.
Türkan Saylan Sosyal Tesisleri ve Evlendirme Müdürlüğü olarak bilinen yapılar grubu Çanakkale
Sosyal Kültürel ve Turistik Tesisleri olarak tasarlanan bir kompleks projedir. Projenin tasarımında
Prof. Y. Mimar Ö. Maruf Önal, Y. Mimar Veli Öztürk ve Haldun Sıcakyüz yer almıştır. Yapı 1983 yılında tamamlanarak 1986 yılında hizmete açılmıştır. Yapılar grubu Çanakkale’nin kordon boyunda,
Kayserili Ahmet Paşa Caddesi üzerinde yer almaktadır. Yapının vaziyet planı incelendiğinde özgün
projedeki izlerin büyük bir bölümünü görmek mümkündür. Yapıların çevresi ile ilişkilerini, yapılar
arasında bulunan ilişkiyi ve tasarlanmış yaya aksını genel olarak koruduğu anlaşılmaktadır. Komplekste yer alan yapılar, vaziyet planlarındaki kodları ile kısaca A, B, C, D ve E olarak adlandırılabilirler.
Kompleks, 4 ana blok (A, B, C ve D) ve bu blokları birbirine bağlayan geçiş mekânları (E) şeklinde
tasarlanmış olmasına rağmen günümüzde sadece 3 blok (A,B ve C) mevcut olup, 2 blok arasında
(B ve C) kullanılan 1 geçiş köprüsü bulunmaktadır. Günümüzde yapılar grubunun Mehmet Akif
Ersoy İl Halk Kütüphanesi olarak adlandırılan bölümü, özgün projede eğitim olarak adlandırılan
4 katlı B yapısı ile tiyatro olarak adlandırılan 3 katlı C yapısından oluşmaktadır. 2 ayrı blok, birinci
katta köprü görevi gören E koridoru ile birbirine bağlanmaktadır. Bloklara girişler de, zemin katta, bu köprü koridorun altında yer alan giriş kapılarından sağlanmaktadır. B bloğunda, birinci ve
ikinci katlarda yer alan danışma, vestiyer, toplantı odası, müdür odası ve ofis birimlerinin yanında,
üçüncü ve dördüncü katlarda da müracaat eserleri salonu, okuma salonları, süreli yayınlar salonu
yer almaktadır. B bloğundan köprü ile ulaşılabilen ve tiyatro olarak adlandırılan C bloğunda ise;
alt katta çocuk bölümü, internet salonu, sesli kitap arşivi ve üst katta ise sergi salonları ile 400
kişilik tiyatro ve konferans salonu bulunmaktadır. Özgün projede A bloğu ve sosyal tesisler olarak
adlandırılan ve günümüzdeki adı Prof. Dr. Türkan Saylan Sosyal Tesisleri olan yapı ise, kütüphanenin karşı parselinde yer alan 2 katlı yapıdır. Tesisin 1 bölümü kafeterya, konferans salonu olarak, 1
bölümü ise evlendirme salonu olarak kullanılmaktadır. Bu durumda; A, B ve C yapılarının müdahale görmelerine rağmen özgün işlevlerini günümüzde de sürdürdüğünü söylemek mümkündür.
Otel olarak tasarlanan ve projede D bloğu olarak adlandırılan yapı, günümüzde mevcut olmayıp,
yerinde 1 otopark vardır. Yapılar; döneminin çağdaş yapım teknikleri ve ekipmanları kullanılarak
tasarlanmıştır. Betonarme geniş saçaklar ve cephede bir plastik etki yaratılarak kullanılan taşıyıcıların yanı sıra, dişli döşeme olarak tasarlanan döşeme sistemi ve geniş açıklık geçilen konferans- tiyatro mekânlarının tavanlarında kullanılan betonarme geçiş sistemi döneminin modern tasarımları arasında yer almaktadır. Yapılar grubu, kent içi rantın oldukça yüksek olduğu bir bölgede yer
alan, geniş bir alanda sosyal ve kültürel etkinliklerin bir arada yer alacağı, bir sosyal merkez olarak
tasarlanmıştır. Kütüphane, sergi salonları, tiyatro salonu, sosyal tesisler gibi kamusal işlevlerin bu
komplekste birlikte yer alması toplumsal açıdan önemlidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 19
DNL/REC
ESKİŞEHİR
Orduevi (Porsuk Oteli)
Özlem KURT
Anadolu Üniversitesi
Pınar DEMİREL ETLİ
Anadolu Üniversitesi
Eskişehir Orduevi, 1955 yılında, Vedat Dalokay tarafından, Emekli Sandığı’nın açtığı bir yarışma
aracılığıyla otel ve işhanı olarak tasarlanmıştır. Eskişehir kent merkezinin içinden geçen Porsuk
Nehri’ni karşısına alan, yine bu nehre paralel olan kentin en yoğun caddelerinden birinin hemen
önünden geçtiği bir parselde yer alır. Yapımı 1958 yılında tamamlanmıştır. 1961 yılında Milli Savunma Bakanlığı tarafından satın alındıktan sonra bu otel yapısının kullanımına, Subay Orduevi
olarak devam edilmiştir.
Eskişehir’in bu ölçek ve özellikte ilk yapılarından olan bina, Eskişehirliler tarafından ‘’Hilton Oteli’’
adıyla da bilinmektedir. Türk Sineması’nın ilk havacılık filmi olan Halit Refik’in yönetmenliğini yaptığı ‘’Şafak Bekçileri’’ filminde bu bina, dönemin en gösterişli yapılarından olması dolayısıyla dikkat
çekmiştir.
Betonarme karkas tekniği ile yapılmış olan bina, zemin kat üzerinde yedi kattan oluşmaktadır.
Zemin kat ve birinci kat idari kısımları ve ortak kullanım alanlarını barındırmaktadır. Odaları ikinci
kattan itibaren başlamaktadır ve birinci kat ile bir tesisat ara katı ile ayrılmaktadır. Bu kısım yapıya,
cepheden okunan farklı bir özellik kazandırmıştır.
Güler Koca ve Rana Karasözen, Eskişehir modern kent merkezini oluşturan yapılarla ilgili kaleme
aldıkları makalede bu yapıya değinmişlerdir. Makaledeki yapıya ilişkin detaylı anlatımlardan anlaşıldığı üzere, binayı oluşturan yapısal özellikler, modern dönem katı rasyonel anlayışını tam olarak
yansıtmaktadır. Yine ilgili makaleden edinilen bilgiye göre binanın yapımını bir Alman inşaat şirketi gerçekleştirmiştir.
Yapının cephesi zaman içerisinde büyük değişiklik göstermiştir. Özgün halinde var olan, cephenin
tümünde devam eden balkon girintileri, sonraki yıllarda pvc pencerelerle kapatılarak yok olmuş,
cephenin etkisi tümüyle değişmiş, düz bir görünüm almıştır. Özgün cephesindeki bu sürekli ve
düzenli dolu-boş ilişkisi (ızgara sistem), dönemin modernist üslup özelliklerini yansıtmasıyla dikkat çeker. Baza etkisindeki geçirgen zemin kat üzerinde yükselen dikdörtgenler prizması formu ile
tipik bir modernist dönem yapısı görünümündedir.
Yapının girişi, cephenin solundan verilmiştir. Bina sınırlarının dışına çıkan geniş bir kütle ile tanımlanan giriş, son derece vurgulu, güçlü bir etkiye sahip olması ile yapının bütünü üzerinde bir odak
noktası oluşturur. Ayrıca giriş saçağının iç hacmi de kat işlevine sahiptir. Saçağın üzerinde, kubbe
formu benzeri bir üst örtü vardır ve Vedat Dalokay’ın imzası gibi kullanmış olduğu düşünülen “V”
kolonlar, yanlardan yatay ‘’D’’ formlu camlı kubbevari elemanı taşır durumdadır.
Çevre ilişkileri bakımından Eskişehir’in neredeyse en yoğun noktasındadır, dört tarafı yol ile çevrili
olup ön cephesi en yoğun olan caddeye paralel uzanmıştır. Çarşı olarak bilinen kentin bu noktasında, Eskişehirliler için uzun yıllardır aşina olunan en bilindik ve etkili yapı çehresi belki de bu
binaya aittir.
Tüm yapısal özellikleri düşünüldüğünde, günümüzde özgün özelliklerinin belirli bir kısmını kaybetmiş olmasına rağmen, modern mimarlık akımı etkisiyle tasarlanmış örneklerden biri olan Eskişehir Subay Orduevi (Porsuk Oteli), dönem özelliklerini yansıtan önemli bir yapı, aynı zamanda
Eskişehir kent belleğinde sembol değeri olan yapılardan biridir.
Not: Özetin oluşturulmasında, Güler Koca ve Rana Karasözen’e ait ‘’1945-1960 Dönemi Eskişehir Kent Merkezinin Oluşumunda Öne
Çıkan Yapılar’’ (2010. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 10-3. ss. 199.) adlı makaleden, ve Fikret Çelikkanat’a ait ‘’Eskişehir’’(1987) adlı kitaptan yararlanılmıştır.
DNL/REC
20 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
GAZİANTEP
Ersoylar Binası
Mine GÜMÜŞBURUN
Zirve Üniversitesi
Ece SÖNMEZ
İstanbul Arel Üniversitesi
Ersoylar Binası; Gaziantep İli, Şahinbey İlçesinde, Bey Mahallesi’nde, 11 nolu pafta, 1053 nolu ada,
25 nolu parsel üzerinde yer almaktadır. Yapı, özel mülkiyete aittir. Yapının fiziksel durumu iyi olmasına karşın, çok fazla hatalı müdahaleye uğramıştır. Ersoylar Binası, Cumhuriyet Dönemi eseri 2.
Ulusal Mimarlık Akımının, Gaziantep’te dikkat çeken nitelikli mimarlık ürünlerinden olması nedeniyle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26.09.2007 tarih ve 2863 sayılı kararıyla
tescillenmiştir. Ancak, anılan yapıda tescillenmeden önce, ticari kaygılar doğrultusunda, cafeye
dönüştürülmek üzere tadilatlara başlanıldığı tespit edilmiştir. Bu doğrultuda, 2008 yılında, işlev
değişikliği için yapılan fiziki müdahaleler durdurulmuştur. 1940 yılında konut olarak inşa edilen
yapı, bir dönem cafe olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise cafe-pub olarak kullanılmaktadır.
Ersoylar Binası, 4 katlı betonarme bir yapıdır. Yapı, eğimli bir araziye oturduğundan dolayı güney cephesinden bakıldığında 4, kuzey cephesinden bakıldığında ise 5 kat görülebilmektedir.
Yapının kuzeyinde, bahçe içerisinde, otopark bulunmaktadır. Yapıya 2 farklı giriş bulunmaktadır.
Bunlardan biri otoparktan yapıya girişi sağlayan merdivenlerdir. Bu merdivenler yakın zamanda
eklenmiş olup, doğrudan yapının eksi birinci katına girişi sağlamaktadır. Bir diğeri ise, yapının ön
cephesinden (güney) zemin kattaki cafe-puba girişi sağlayan, pergolalı giriştir. Yapının ön bahçesinde, cafeye ait masa ve sandalyeler bulunmaktadır. Giriş katındaki kapalı bölümde ise geniş
bir bar tezgâhı ve oturma bölümleri yer almaktadır. Konutun özgün halindeki kapıların hiçbiri
günümüzde mevcut değildir. Eksi birinci katta yönetim ve mutfak bulunmaktadır. Bu katta, bölücü duvarların çoğu korunduğu için özgün mekânlar daha rahat okunabilmektedir. Ancak, birinci
Ve ikinci katta, yapı içerisindeki özgün bölücü duvarların neredeyse tamamı yok olmuştur. Birinci
kat cafe-puba hizmet etmek üzere masa ve sandalyelerle dekore edilmiştir ancak günümüzde
kullanılmamaktadır. Bu kat içerisinde de 1 bar tezgâhı bulunmaktadır. İkinci katta ise, dernek olarak kullanıldığı zamandan kalan mobilyalar bulunmaktadır, ancak bu kat da günümüzde kullanılmamaktadır. Üçüncü kat balık restoranı olarak kullanılmaktadır. Bu katta da bölücü duvarların
neredeyse hepsi kaldırılmış net bir mekân elde edilmiştir. Yapının batı cephesi boyunca uzanan bir
merdiven holü bulunmaktadır. Bu hol içerisinde, her katta wc bulunmaktadır. Ayrıca, bu bölümde,
katlar arası ulaşımı sağlayan bir asansör bulunmaktadır. Yapının dikkati çeken özelliği; balkonların
ve pencerelerin ahşap işçiliği ile demir işçiliğidir. Balkonlarda ahşap kolonlar cepheye hareket kazandırmaktadır. Oturtma çatısı geniş saçaklı olarak düzenlenmiştir.
Yapının konuttan cafeye dönüştürülme sürecinde uygulanan tadilatlar ile yapının dış cepheye
bakan tüm ahşap aksamlarının ve demir aksamlarının özgün rengi değiştirilmiştir. Yapının pencerelerine ahşap kepenkler eklenmiştir. Yapının bazı pencerelerine ve caddeye bakan terasına sundurma ve pergola eklenmiştir. Yapının pencere önlerine ve balkon korkuluklarına ahşap çiçeklikler
eklenmiştir. Yapının ön cephesine beyaz taş görünümlü bant eklenmiştir. Yapının iç mahallerine,
dekorasyona yönelik boya vb. tadilat yapılmıştır ve birçok bölücü duvar yıkılmıştır. Zemindeki kesme taşlar siyah renkten beyaza boyanmıştır.
Gaziantep’te Erken Cumhuriyet Dönemi’ne ait, günümüze ulaşan nadir yapılardan biridir. Birçok
müdahale görmüş olmasına rağmen döneminin mimari özelliklerini taşıdığı için büyük bir öneme
sahiptir. Kentte yaşayanlar için önemli bir kentsel bellek öğesidir. Bu nedenle yapı; kültürel, mimari, tarihsel ve toplumsal açıdan öneme sahiptir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 21
DNL/REC
KIRIKKALE
İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
Binası
Nur URFALIOĞLU *
Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY *
Burak ASİLİSKENDER *
Ahmet Erdem TOZOĞLU *
* Abdullah Gül Üniversitesi
Silah ve cephane temininde yaşanan zorlukları izleyerek, Kurtuluş Savaşı sırasında 1921’de “Askeri
Fabrikalar Umum Müdürlüğü” kurulmuştur. Savunma sanayinin gelişmesi için Kırıkkale’de entegre
bir silah sanayinin kurulması konusu, ilk kez İzmir İktisat Kongresi’nde ele alınmıştır. Bunu izleyerek Ankara ve Kırıkkale’de pek çok fabrika kurulmuştur. Kırıkkale’de kurulanlar arasında Pirinç ve
Elektrik Makinaları Fabrikaları (1928), Mühimmat Fabrikası (1929), Çelik Fabrikası (1931) ve Barut,
Tüfek ve Top Fabrikaları (1936) sayılabilir. Bugünkü Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun temelini oluşturan bu fabrikalar, o yıllarda Ankara’nın ilçesi olan Kırıkkale’nin, bir sanayi merkezi
durumuna gelmesine katkıda bulunmuştur.
Günümüzde, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Binası olarak kullanılan yapının, MKEK Sosyal Tesisleri
ve İşçi Yatakhanesi olarak, güneyindeki bugün MKEK Sosyal Tesisleri ve Lokali olarak kullanılan
MKEK Fabrikalar Müdürlük Binası ile birlikte 1938 yılında inşa edildiği bilinmektedir. MKEK’de çalışmak üzere kente gelen mühendis ve işçilerin konaklamaları ve sosyal faaliyetleri için inşa edilmiştir. Bir dönem İl Halk Kütüphanesi olarak da kullanılan yapının büyük bölümü, bugün hala kullanılan sinema salonuna ayrılmıştır. Giriş ve birinci kat; sinema salonu, fuaye ve balkon girişlerine
hizmet ederken, birinci katta yan koridorlarda sergi amaçlı galeriler, ikinci katta ise; konaklama
odaları olarak tasarlanmış ancak yapının 1991’de geçirdiği esaslı onarımın ardından İl Kültür Müdürlüğü’ne büro olarak tahsis edilen mekanlar yer almaktadır. Zemin kattaki geniş camlı şeffaf
yüzeyler, birinci ve ikinci kat pencerelerinin yatay etkisini artıran silmeler, diğer pencerelerin düşey oranlarını vurgulayan söveler, cephede üçüncü boyutta hareket yaratan dar çıkmalar ile ana
girişin yerleştirildiği fugalı çıkma ve üzerindeki dikdörtgen alın ve daire biçimli pencereler gibi
öğeler, yapının modern dilini biçimlendirmekte ve güçlendirmektedir. Alman mimarlarca tasarlandığı bilinen yapının genel mimari özellikleri, Ankara’daki dönem yapılarını anımsatmaktadır.
Yapı 2006 yılında kültür varlığı olarak tescillenmiş olmakla birlikte, daha önce geçirdiği esaslı onarım sonucu iç mekânında yeni düzenlemeler yapılmış ve çatı örtüsü cephe bütünlüğüne zarar
verecek biçimde yenilenmiştir. Günümüzde yapılan değişikliklerde de yapının özgün mimari özelliklerine dikkat edilmediği izlenmektedir.
DNL/REC
22 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KIRIKKALE
Makina ve Kimya Endüstrisi
Kurumu Lokali
Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY *
Ahmet Erdem TOZOĞLU *
Nur URFALIOĞLU *
Burak ASİLİSKENDER *
* Abdullah Gül Üniversitesi
Silah ve cephane temininde yaşanan zorlukları izleyerek, Kurtuluş Savaşı sırasında 1921’de “Askeri
Fabrikalar Umum Müdürlüğü” kurulmuştur. Savunma sanayinin gelişmesi için Kırıkkale’de entegre
bir silah sanayinin kurulması konusu, ilk kez İzmir İktisat Kongresi’nde ele alınmıştır. Bunu izleyerek Ankara ve Kırıkkale’de pek çok fabrika kurulmuştur. Kırıkkale’de kurulanlar arasında Pirinç ve
Elektrik Makinaları Fabrikaları (1928), Mühimmat Fabrikası (1929), Çelik Fabrikası (1931) ve Barut,
Tüfek ve Top Fabrikaları (1936) sayılabilir. Bugünkü Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’nun temelini oluşturan bu fabrikalar, o yıllarda Ankara’nın ilçesi olan Kırıkkale’nin, bir sanayi merkezi
durumuna gelmesine katkıda bulunmuştur.
Günümüzde, MKEK Lokal Binası olarak kullanılan yapının, Yönetim/Müdüriyet binası olarak 1938
yılında inşa edildiği bilinmektedir. Merkezi bir girişle planlanan ve bodrum, zemin ve birinci kattan
oluşan yapının, giriş (batı) ve doğu cephelerinin merkezinde bulunan merdiven kuleleri 2 katlıdır;
batıdaki kulenin özgün tasarımda kuzey kanadın üzerinde yer alan betonarme pergola ile örtülü
terasa geçiş vermek üzere yükseldiği anlaşılmaktadır. Bu teras katı, günümüzde kapatılarak normal kata dönüştürülmüştür. Ancak çatı örtüsünün ayrı ayrı oluşu, bu 3 farklı yükseklikteki kütleye dayalı tasarımın okunurluğunu kısmen korumaktadır. Cephede ve iç mekânlarda da pek çok
değişiklik meydana gelmiştir. Yapının teras çatılı ve 2 katlı olmasıyla birlikte nispeten daha alçak
planlanan bölümünün güney kısmı, asma-germe sistemle örtülü bir sosyal etkinlik mekânına dönüştürülmüş, geriye kalan kısım ise kırma çatıyla örtülmüştür. Giriş (batı) cephesinde birinci kat
seviyesinde pencere açıklıklarının boyut ve oranları değişmiş, zemin kat seviyesindeki pencereler
kapatılmış, merdiven kulesinin ön yüzünde giriş üzerinde yer alan düşey pencere 2’ye bölünerek standart pencerelerle benzer hale getirilmiştir. Pencere ve kapı doğramaları PVC’ye dönüştürülmüştür. Ayrıca, özgün halinde sıvalı olan cephenin çeşitlik bölümlerine taş kaplanmıştır. Giriş
cephesini en çok değiştiren detay ise, giriş üzerindeki özgün betonarme saçak yerine tüm cephe
boyunca uzanan ve yuvarlak kesitli kolonlarla desteklenen düz örtülü revaktır. Girişin 2 tarafında
revak, ayrıca kırma çatılı biçimde dışarıya doğru uzatılmıştır. Çatı örtüsünde ve cephe kaplamalarında meydana gelen değişikliklerle birlikte revak, özgün cephe düzenine zarar vermekte ve
yapının Modern Mimarlık örneği olarak algılanmasını güçleştirmektedir.
Tescilli olmayan yapı, kuzeyindeki MKEK Sosyal Tesisleri olarak inşa edilen ve bugün İl Kültür Müdürlüğü olarak kullanılan kültür varlığı olarak tescilli yapının koruma alanında bulunduğundan,
koruma altındadır. Ancak, kültür varlığı olarak tescillenmesi ve uygun bir ayıklama ve esaslı onarımla; özgün değerlerini koruyan bir Modern Mimarlık örneği olarak sürekliliğinin sağlanması
mümkün olacaktır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 23
DNL/REC
EGT/EDC
[EĞİTİM]
Erzurum Lisesi, J.H. Lambert
1929-1939, Erzurum
ANKARA
Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Kampusu
Sıla AKMAN
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Güliz BİLGİN ALTINÖZ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi ana yerleşim planı, 1961 yılında açılan, uluslararası jüri üyelerinin
yer aldığı, ulusal proje yarışması ile elde edilmiş; yarışmayı Altuğ ve Behruz Çinici kazanmıştır.
İnşaata 12 Mayıs 1961 yılında Mimarlık Fakültesi Binası ile başlanmıştır. Mimarlar 1962’de atölyelerini Ankara’ ya taşıyarak, 1980’ e kadar ODTÜ Kampusu yapılarını inşa etmişlerdir.
ODTÜ arazisi; kent merkezinden 5 km. uzakta, değişik topografik, jeolojik ve zirai karakter gösteren bir alana kurulmuştur. Ankara’nın güney batısında yer alan ve toplam 45.000 dekar alanı
kapsayan ODTÜ arazisinde; üniversite kampusu, Eymir Gölü ve Ahlatlıbel, Yalıncak ve Koçumbeli
olmak üzere 3 adet arkeolojik alan bulunmaktadır. Üniversite kampusu ana fonksiyonlarına göre 3
bölgeden oluşmaktadır. İlki Akademik Bölgedir; fakülteler kampusa ana giriş yolunun sağ tarafında, Ankara’ya hâkim bir tepe üzerinde yer alır ve yatay bir değişim göstererek, yapılarla kaynaşan
“alle” ekseninin batısında yer alır. Alle, tamamen yayalara ayrılmış, üzerinde yoğun bir aktivitenin
yer aldığı bir ortak mekândır. İkincisi Akademik Merkezdir; İdare Binası, Merkezi Kütüphane ve
Üçlü Amfiden meydana gelir. Çevreledikleri alan, bir taraftan yaya allesi, diğer taraftan da kampusa giriş yoluna bağlanır. Son olarak da Yurtlar, Lojmanlar, Spor Sahaları ve Sosyal Tesislerdir.
Yaya ekseni “alle” kampusun ana omurgasını oluşturmaktadır. Üniversite birimleri alle üzerinde
konumlanmıştır ve araç trafiğine olanak veren 1 yol ile çevrelenmiştir. Bu yerleşim şeması, mekânsal ilişkilerin çeşitliliğine ve zenginliğine olanak vermiştir. Kullanılan malzeme, teknik ve doku çeşitliliği; açık, yarı-açık, kapalı mekânlar ve bu mekânların çeşitli kotlar ile ilişkisinin oluşturduğu
mekânsal çeşitlilik ve tüm bu çoksesliliğin bütüncüllüğü, ODTÜ Kampusu’nu mimari üslup açısından özel ve öncü kılar.
Türkiye’deki ilk Cumhuriyet Dönemi üniversite kampuslarından biri olan ODTÜ Kampus’u, modern mimarinin önemli temsilcilerinden biri olarak “endüstrileşme çabası içinde, fakat yapı endüstrisi hiç olmayan bir ülkede” üstün gayretler sonucu inşa edilmiş ve bu kampus sayesinde “bir
üniversite şehri ve hayatı yaratılmıştır” . ODTÜ Kampusu; doğal, arkeolojik, mimari, teknik, estetik,
eğitim ve hatıra değeri gibi birçok değere sahiptir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 27
EGT/EDC
ANKARA
Orta Doğu Teknik
Üniversitesi Kütüphanesi
Berrak KIRBAŞ
Yıldız Teknik Üniversitesi
ODTÜ Kütüphanesi, Türkiye’deki modern mimarlığın önemli bir deneyimi olan ODTÜ yerleşkesinin
vazgeçilemez bir öğesidir. ODTÜ kampusu; fakülte binaları, yurtlar, kütüphane, rektörlük binası,
kafeterya, alt yapı ve peyzaj çalışmaları, 1961 yılında açılan uluslararası mimari proje yarışmasının
sonucunda, Mimar Behruz Çinici ile öğrencisi ve eşi Altuğ Çinici tarafından tasarlanmış ve yapılaştırılmıştır. Kütüphane binası, tüm öğrencilerin ve aynı zamanda akademik personelin eğitim ve
araştırma faaliyetleri kapsamında sıklıkla zaman geçireceği bir birim olduğu için diğer fakülte ve
kampus yapılarından farklı bir öneme sahiptir. Bu sebeple, Behruz Çinici’nin yoğun araştırma ve
titiz çalışmaları ile büyük bir özenle tasarlanmıştır. 1966 yılında temelleri atılan ODTÜ Kütüphanesi’nin, ilk bölümü 1967 yılında, ikinci bölümü ise 2 yıllık bir inşaat süresinden sonra 1975 yılında
tamamlanmıştır.
Ankara-Eskişehir yolundan ayrılarak, üniversiteye giren ana trafik arterinin idari merkeze ulaştığı
yerde, ODTÜ Kütüphanesi masif ana 2 okuma bloğu ile kendini gösterir. Yapı, ana kitap ve okuma hacmi ile beraber görsel-işitsel salonları, seminer odaları, sergi salonları ve ofis odalarından
oluşur. Toplamda; 8 okuma, 2 gösteri salonu ve 1 sergi salonu ile 12.000 m2 alanı kapsamaktadır.
Düzenli bir dolaşım ağı çerçevesinde planlanan bina kütlesi, belirli bölgelerindeki farklı işlevlerin
gereksinimlerine uygun olarak özelleştirilmiş, yer yer parçalanmıştır. Binanın giriş bölümü; ana
trafik arteri ile ODTÜ Kampusunun bel kemiği olan “alle” arasında bir geçiş aksı oluşturur ve bu aks
fonksiyonel açıdan binayı 2’ye böler. Giriş hacminin sağında yer alan cephelerde, Rektörlüğe komşu olan alçak katlı bölümlerde kullanıcılar bireysel ve/veya grup halinde kendi kitaplarını getirerek
geç saatlere kadar çalışabilirler. Giriş aksının sol kısmında ise 2 parçalı ana okuma bloğu bulunur.
3 katlı olan bu bölümde; alt katta ödünç alma, fotokopi ve devamında referans kitap alma birimi,
üst katlarda ise okuma salonları yer alır. Binanın kuzey cephesinde ise otopark alanında ayrı bir
girişi bulunan Solmaz İzdemir Konferans ve Sinema Salonu bulunur. Günümüzde aktif bir şekilde
kullanılan ODTÜ Kütüphanesi, ilk inşa edildiği yıllardan itibaren hem öğrencilerin, hem akademik
personelin gerek bireysel, gerek grup olarak eğitim ve araştırma faaliyetlerini yürütmelerine ortam sağlamaktadır. Türkiye’nin en geniş ve değerli koleksiyonlarından birine sahiptir ve kütüphanecilikte raflı sistemin Türkiye’deki ilk örneğidir.
ODTÜ Kütüphanesi, sadeliği ve rasyonelliği ön plana çıkaran, brüt betonun ve beyaz çimentonun
cephelerde hâkimiyetini hissettirdiği, modern bir yapıdır. Kampus içerisindeki diğer yapılarla bütüncül bir yaklaşımla Behruz Çinici’nin “doğaçlamacı” mimari üslubu ile tasarlanmış ve yapılaştırılmıştır. Binanın alçak katlı bölümleri, komşu olduğu Rektörlük binasının cepheleri ile tasarımsal bir
bütünlük oluştururken, her cephesi farklı bir tasarım ürünüdür. Kampustaki diğer binalar gibi bu
bina da betonarme olarak inşa edilmiştir, metal doğramalı cephelerinde brüt beton ve beyaz çimento kullanıma ek olarak, yer yer traverten kaplamalar bulunur. İç mekân düzenlemelerinde ise,
Çinici’nin kampus içindeki diğer tasarımlarına kıyasla, brüt beton etkisi daha çok merdivenkovalarında hissedilmekte, okuma ve kitaplık alanları fonksiyonlarına elverişli şekilde kolaylıkla ışık alabilecek, çalışma koşullarına uygun açık renklerde ahşap ve benzeri malzemelerle düzenlenmiştir.
EGT/EDC
28 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ANTALYA
Antalya Lisesi A Blok
Ek Binası
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
Atatürk Caddesi üzerinde yer alan Antalya Lisesi, ilk olarak 1933 yılında, günümüzde idare binaları
olarak kullanılan 2 adet 19. yüzyıla ait yapıda eğitim ve öğretime başlamıştır. Daha sonraki süreçte
mevcut yapıların ihtiyaçlara karşılık vermede yeterli olamaması nedeniyle 1941 yılında çalışmaya
söz konusu olan A Blok Ek Binası inşa edilmiştir. Yapı, Erken Cumhuriyet Dönemi kentsel planlanma
çalışmalarından ve döneminin başarılı projelerinden biri olan Karaalioğlu Parkı’nın doğusunda ve
aynı zamanda Antalya tarihi kent merkezi Kaleiçi’ni sınırlayan bir aks üzerinde konumlanmaktadır.
Kuzey ve Güney cepheleri, Batı ve Doğu cephelerine göre daha uzun olan yapı, dikdörtgen vaziyet
planına sahiptir. Simetrik olan yapının girişi orta akstadır. Zemin +2 kattan oluşmaktadır. Birinci ve
ikinci kat, zemin kata göre çıkma yapmış ve bu birinci kattan aşağıya inen kolonlar girişte anıtsal
bir etkiye yol açmıştır. Birinci kat ve ikinci kat aynı tipolojide tasarlanmıştır. Yapının giriş aksının
sağında ıslak hacim, karşısında ise merdiven çözümlenmiştir. Merdivenden üst katlara çıkıldığında
sağ ve sol kısımda kalan alanlar derslik olarak tasarlanmıştır. Koridorlara karşılıklı olarak yerleştirilmiş sınıflarda, 4 adet pencere bulunmaktadır. Her sınıfa ait bu 4 pencere; beton, dikdörtgen
formda bir çerçeveyle cepheye yansıtılmıştır. Sınıflardan geçen ana kirişe saplanmış 3 adet kısa
kiriş geçmekte ve bu kısa kirişlerde aydınlatma elemanları bulunmaktadır. İkinci kata çıkıldığında,
dersliklerin yanı sıra öğretmenler için ayrılmış oda yer almaktadır. Koridorların karşılıklı iki aksa
konumlanması; gün ışığını engellemiş, buna çözüm olarak merdivenlerin bulunduğu alana da
pencereler yapılmıştır. Cephede zemin katta pencerelerin altına kadar taş kaplama uygulaması
mevcuttur.
Yapı, betonarme olarak inşa edilmiştir. Zemin katta bahçeye bakan bölümde, betonarme kolonlarla yükselen bir revak bulunmaktadır. Duvarlarda sıva üzeri sarı boya uygulaması mevcuttur.
Kapı ve pencerelerde ahşap malzeme kullanılmıştır. Yalnızca giriş kapısı demirden yapılmıştır. Sınıf
duvarlarının 1/3’ü ve hol duvarlarının yarısında sıva üstü pembe boya uygulaması görülmektedir.
Üst örtüsünde kırma çatı üzeri marsilya kiremit uygulaması gözlenmektedir. Mimari açıdan oldukça sade ve yalın bir dile sahiptir.
Çalışmaya söz konusu olan A blok ek binası 1940 yılından itibaren öğrenci sayısının artmasıyla, ihtiyacı karşılayabilmek için tarihi iki binanın bahçesine inşa edilmiştir. O günden günümüze kadar
gerek eğitim, gerekse de pansiyon işlevini sürdürerek Antalya Lisesi bünyesinde hizmet vermektedir. Yapıldığı dönemin mimarisini yalın bir dil ile taşıyan yapının korunması ve gelecek nesillere
aktarılması, mimarlık tarihi açısından önem taşımaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 29
EGT/EDC
ANTALYA
Halkevi Binası
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
Cumhuriyetin ilk yıllarında, Türk Ocakları’nın yerine kurulan Halkevlerinin en önemli görevi; halkı
aydınlatmak, çeşitli etkinlikler ile halkın eğitimini sağlamaktı. Bu sürecin paralelinde, tüm Türkiye’de olduğu gibi Antalya ili özelinde de bugünkü Büyükşehir Belediyesi Binası’nın bulunduğu
alandaki Türk Ocağı binası yıkılarak, yerine 1932 yılında Halk Evi binası inşa edilmiştir. Halk evlerinin kapatılmasının ardından işlev değiştiren yapı, günümüzde Büyükşehir Belediyesi olarak
hizmet vermektedir. Yapı II. Ulusal Mimarlık Akımı’nın kent içindeki önemli örneklerinden biri olmuştur.
Erken Cumhuriyet Dönemi kentsel planlanma çalışmalarından ve döneminin başarılı projelerinden biri olan Karaalioğlu Parkı’nın girişinde konumlanmaktadır. Aynı zamanda, yakın çevresinde
yine bir Erken Cumhuriyet Dönemi yapısı olan Antalya Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve
Kontrol Dairesi Başkanlığı binası yer almaktadır. Tarihi ve modern kent merkezinin hemen çeperinde yer alan parkın, deniz ve kent ile olan ilişkisi sebebiyle de çalışmaya konu olan yapı, önemli
bir bağlamda bulunmaktadır.
Kuzey ve Güney cepheleri, Batı ve Doğu cephelerin gören daha uzun olan yapı L tipi vaziyet planına ve kırma çatıya sahiptir. Simetrik cephe düzeninin hâkim olduğu kuzey cephesinde yapıya
giriş, zeminde basamaklı bir platformun yükseldiği portal bir düzenleme ile sağlanmıştır. Giriş
kütlesinin her 2 yanında yer alan kütlelerin üzerinde beton panellerden oluşan korkuluklarla sınırlandırılmış teraslar mevcuttur. Yapının dış cephesinde uygulanan modüler açıklık sistemi, yapıya
anıtsal bir nitelik kazandırmıştır. Cephede sıva üzeri beyaz boya uygulaması mevcutken, ahşap
doğramalar görülmektedir. Döneminin betonarme yapım sistemi uygulamalarının önemli örneklerinden biridir. Yapıldığı döneme ait olan zayıf karkas ve kâgir dolgu sistem uygulanmıştır.
24.04.1932 yılında hizmete açılmış bu yapı, konumu ve mimarisiyle Erken Cumhuriyet Dönemi
mimarisine ışık tutmaktadır. Yapı, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından
14.04.2000 yılında koruma altına alınmış ve tescillenmiştir. İnşa edildiği dönemden günümüze
önemli bir değişime maruz kalmamıştır. Çok fazla süsleme elemanı kullanılmamış, beton paneller
fonksiyon yüklenerek mimarisine farklılık kazandırılmıştır. Mimari üslup olarak sahip olduğu yalın
dil ve sade geometri ile II. Ulusal Mimarlık Akımı’nın Antalya özelindeki emsallerinden biri olmuştur. Mevcutta az sayıda kalmış olan dönem yapılarının korunması noktasında değer taşımaktadır.
Gerek yapıldığı döneminin mimarisini taşıması, gerekse de bulunduğu bağlam ve taşıdığı tarihsel
nitelikler nedeniyle korunmalı ve gelecek nesillere aktarılmalıdır.
EGT/EDC
30 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ANTALYA
Kalkan Mustafa Kocakaya
İlkokulu
Kutay KARABAĞ
İstanbul Bilgi Üniversitesi
Ebru Nağme AYDENİZ
İzmir Yaşar Üniversitesi
1938 yılında tamamlanan ilkokul yapısı; erken Cumhuriyet Dönemi’nde bölgede kullanılan malzeme ve yapım tekniklerini sergileyen özgün bir örnek olarak önemli olduğu gibi, Cumhuriyet
Türkiye’sinde halkın kendi imkânlarıyla yaptırıp, işlettikleri bir eğitim yapısı olarak da ilginçtir. Yatılı
tedrisat ile çevredeki 17 köye de hizmet sunan bu yapı, Mübadele’ye kadar Türk ve Rum nüfusun
birlikte yaşadığı bir ticaret limanı olan Kalkan’da, bölge halkının eğitime bakışını göstermektedir.
Bir çeşit imeceyle yapılan ilkokul yapısının, kendine ait bir su kuyusu, ekmek fırını ve gösteriler
için bir sahne barındırdığı da vurgulanmaya değerdir. 1930’lu yılların başında, mevcut yapılarının
yetersizliği nedeniyle, bölge insanları okul yaptırmaya karar vermiş, ancak toplanan para yeterli
olmayınca yatırımın maliyeti varlıklı tüccar Mustafa Kocakaya tarafından karşılanmıştır. Bununla
birlikte birçok Kalkanlının da, malzeme tedarik ederek, nakliye veya işçilik gibi hizmetlerini karşılıksız sunarak inşaata katkı sağladığı bilinmektedir. 1940’lı yılların sonuna kadar sürdürülen ücretsiz yatılı eğitimin tüm masrafları, herhangi bir devlet katkısı olmaksızın, Mustafa Kocakaya ve
Kalkan sakinleri tarafından karşılanmıştır.
19. yüzyılın ikinci yarısında gelişen Kalkan’da, geleneksel mimari doku genellikle bahçeli veya
avlulu 2 katlı taş yapılardan oluşmaktadır. Ağırlıklı olarak Rum ve Akdeniz Mimari özellikleriyle
birlikte, yerel topografya, iklim ve yaşam biçiminden etkilenen, özgün bir mimari karakterden de
bahsedilebilir. Mustafa Kocakaya İlkokulu, konut dokusunun kuzeyinde, yapıldığı dönemde yerleşimin sona erdiği bir konumda bulunmaktadır.
Büyük ölçüde okulun müdürü Hasan Altan ve belki yerel ustalar tarafından planlandığı tahmin
edilen yapı, cephe ve kütle özellikleri itibariyle bölgeye ait geleneksel mimariye, simetrik plan kurgusu bakımından da modernist yaklaşımlara yakın durmaktadır. Yaklaşık 15 m. * 37 m. ölçülerinde, 2 katlı dikdörtgen bir kütle olan yapının ana malzemeleri, taş ve ahşaptır. Yapının dış duvarlarının tamamı ve bazı iç duvarlar moloz taş örgüyle, diğer iç bölme duvarları ise bağdadi tekniğiyle
inşa edilmiş, üzeri mahya yüksekliği 9.60 m. olan klasik bir beşik çatıyla örtülmüştür. Uzun kenarı
doğu-batı eksenine yerleşen yapının, güneybatısında 10 dönüm büyüklüğünde bir bahçesi bulunmaktadır. Özgün öğeleri çok yakın zamana kadar görülebilen yapıda, tüm döşeme elemanları
ve tüm doğramalar ahşap malzemeden yapılmıştır. Geleneksel sıva teknikleriyle yapılan sıva ve
bölgeye özgü sıva süslemeleri zaman içinde değiştirilmiştir.
Plan ve cephe düzeni, güney cephesinin ortasındaki ana giriş kapısına göre simetriktir. Geniş giriş
holü, planı boylamasına 2’ye bölen doğu-batı eksenindeki koridora açılmaktadır. Koridorun güneyinde yatakhane mekânları, kuzeyinde ise daha küçük olan servis mekânları bulunmaktadır. Giriş
kapısının tam karşısında; 2 yönlü, simetrik ve gösterişli bir ahşap merdiven birinci kata ulaşmaktadır. Burada, koridorun kuzeyindeki mekânlar koridor ile birleşerek geniş bir hol oluşturmakta ve
diğer cephelere yerleşmiş çoğunluğu derslik olan 7 büyük mekânla ilişkilenmektedir.
Yapının çeşitli dönemlerde küçük onarımlar geçirdiği anlaşılsa da, 2002’ye kadar özgün kamusal
işlevinde kullanılmaya devam etmiş olması, yapıyı bölgedeki iyi korunmuş örneklerden birisi haline getirmiştir. Günümüzde, Kalkan’ın merkezinde, geleneksel dokuyla yeni yapılaşma alanlarının
buluştuğu bir konumda yer alan yapının rölöve ve restorasyon projeleri Yener Demir tarafından
hazırlanmış ve restorasyon çalışması 2013 yılında tamamlanarak, yapı teknik lise işleviyle tekrar faaliyete geçmiştir. Ancak restorasyon uygulamasının, özellikle sağlam durumdaki özgün malzeme
ve detaylarla ilgili yaklaşımı açısından ayrıca değerlendirilmesi gereklidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 31
EGT/EDC
BALIKESİR
Akbaş Köyü Çok Amaçlı
Köy Konağı
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Hatice UÇAR
Balıkesir Üniversitesi
Cumhuriyet’in ilanı sonrası köylerde eğitim faaliyetlerinin başlaması ile köy halkı tarafından yaptırılan ülkemizin ilk Cumhuriyet Dönemi okuludur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında, köylere yapılan
okulların yer seçimi politikasının burada da uygulandığı görülmektedir. Köy yerleşmesine yakın
mesafededir. Balya yolu üzerinde inşa edilmiştir.
Bodrumlu tek katlı bir yapıdır. Çift kanatlı ahşap bir kapıdan hole geçilir. Sağda ve solda olmak
üzere 2’şer mekânı bulunmaktadır. Ancak, koridorun sonundan büyük bir sınıf mekânına geçilmektedir. Dış beden duvarları taş olan yapının, iç mekânında, sadece sınıfı bitişiğindeki mekânlardan ayıran duvar taş olup, diğer iç mekânları sınırlayan duvarlar harman tuğladır. Hol haricinde
toplamda 5 mekândan oluşan eğitim katında, sınıfın haricindeki 3 mekân birbirine yakın büyüklüktedir. Dördüncü mekân diğerlerine nazaran daha küçüktür. Sobalı olarak inşa edilen okulun
bodrum katı, yakıt (odun, kömür) depolama amacıyla kullanılmaktadır. Yapı, alaturka kiremit kaplı
kırma çatı ile örtülmüştür. Taban döşemeleri ahşaptır. İç mekân kapıları ve giriş kapısı döneminin
tablalı ahşap kapısıdır. Üstte birer kemerle sonlandırılan pencere boşluklarına yerleştirilen ahşap
pencere doğramalarının üst bölümü sabit, alt bölümü açılır 2 kanatlıdır. Binanın cephe köşelerinde, kapı pencere boşluklarının düşey kenarlarında düzgün blok kesme taş kullanılmış; aralarda
yonu taş kullanılarak örülen beden duvarları pencerelerin kemerlerinde ve denizlik altında yer
alan, cephe boyunca devam ettirilen harman tuğla hatılla süslenmeye çalışılmıştır. Bodrumdan
itibaren saçağa kadar dış beden duvarları yığma sistemde taş duvar örgüdür. Köşelerde ve pencere kenarlarında kullanılan düzgün kesme taşlar ile inşa edilen beden duvarları tuğla hatıllar ve
harman tuğladan oluşturulan kemerli pencerelerle süslenmeye çalışılmıştır. Yapı ahşap iskeletli ve
alaturka kiremit kaplamalı çatı ile örtülüdür. Tavan ve taban döşemeleri ahşaptır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında köylerde inşa ettirilen okul yapılarından ilki olması bakımından önemli
bir eğitim yapısıdır. Atatürk’ün ve eşi Latife Hanım’ın, Balıkesir’i ziyareti ve Kazım Özalp’ın komuta
ettiği Balya’da ki III. Fırkayı teftişi sırasında dinlendikleri Akbaş Köyü kır kahvesinde ülkenin kalkınmasında büyük rol oynayacağı hedeflenen eğitim yapılarının önemini köy halkına anlattığı sırada
-‘Yeni kurulacak Cumhuriyet Devletinde ilköğretim hizmetinin nüfusun çoğunluğunun yaşadığı köylere ulaşmasını sağlamak ve halkın Cumhuriyet’i benimseyecek kişiler olarak yetişmesi ve
halkta ulus devlet bilincinin oluşmasını sağlamak ve halkın kalkınmasını gerçekleştirmek amacıyla
ilkokul binalarının ülkenin bütün köylerinde inşa edilmeye başlanacağı belirtilmiştir.- eşi Latife
Hanım’ın o zaman bu köye inşa edilecek okul yapısının bu kahvenin yerinde yapılsın demesi üzerine, okulun yeri belirlenmiştir. Ata uğurlandıktan sonra, köyün ileri gelen şahsiyeti Ahmet Akbaş
harekete geçerek Balya madeninde çalışan, İstanbullu Mimar – Mühendis Nuri Bey’e okulun planını çizdirmiştir. Ahmet Bey’in önderliğinde, köy halkı tarafından temeli bu plan doğrultusunda
atılan okul yapısı 1923’te başlamış ve 1929 da tamamlanarak, hemen eğitime başlamıştır. 1991
yılına kadar işlevini sürdüren okul yapısı, öğrenci sayısının azalmasıyla 1991 yılında kapatılmıştır.
2008 yılında restorasyonuna başlanan yapı, 2009 yılında tamamlandıktan sonra, çok amaçlı köy
konağı olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak, 2014 yerel seçimlerinden sonra hasarlı olan çatısının onarılması nedeniyle boşaltılmıştır. Bina şu an da işlevsizdir. Cumhuriyet’in ilanından sonra,
ülkemizin Latin harfleri ile eğitim veren ilk köy ilkokulu olması bakımından ve bu plan şemasının
yaptığımız incelemelerde Cumhuriyet’in ilanından sonra Balıkesir’in diğer köylerinde inşa edilmiş
köy ilkokullarında da uygulandığının tespit edilmesi bakımından önemli bir belgedir.
EGT/EDC
32 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
BALIKESİR / BANDIRMA
Ergili Köyü İlkokulu
Hatice UÇAR
Balıkesir Üniversitesi
Ergili, Balıkesir İli’nin Bandırma İlçesi’ne bağlı bir köydür. İncelenen ilkokul binası, Manyas- Bandırma Yolu’nun kenarında bulunan eğimli bir arazide, sol tarafında lojman binası, sağ tarafında
küçük bir mutfak binası ile beraber 1932 Yılı’nda inşa edilmiştir. Ancak günümüzde lojman binası
yerinde yoktur. Mutfak binasının ocak kalıntısı günümüze kadar gelebilmiştir. 1832 parselde yer
alan yapı, köy sakinlerinin yaşadığı evlerin oluşturduğu kırsal doku içindedir. Günümüzde Daskleion Kazı Evi olarak kullanılmaktadır. Cumhuriyet’in ilk yıllarının eğitim politikasını sergileyen yapı,
yarı bodrumlu ve tek katlıdır. Yerel malzemeler kullanılarak, yığma sistemde inşa edilmiştir. Üstte
alaturka kiremit kaplı bir kırma çatı ile örtülmüştür. Yapıya bahçeden 6 basamaklı taş bir merdiven
çıkılarak ulaşılan giriş sahanlığı, bir niş içerisindedir. Yapının giriş bölümü doğuya, Manyas- Bandırma Yolu’na yönlendirilmiştir. Dışarıdan çift kanatlı bir kapıdan girilen holün 3 kenarına yerleştirilen mekânlardan oluşan plan şeması, simetrik bir düzene sahiptir. Simetrik düzenleme kendini
cephelerde de göstermektedir. Holün 2 yan kenarında tasarlanan 1’er sınıf, hem arka cepheye,
hem de yan cepheye yönlendirilmiştir. Holün yine 2 yan kenarına yerleştirilen 2 küçük mekândan
birinin hizmetli odası, diğerinin öğretmen odası, holün devamında yer alan ve arka cepheye yönlendirilen mekânın da müdür odası olarak kullanıldığı, köyün yaşlı sakinlerinin sözlü ifadelerinden öğrenilmektedir. Ayrıca, holün devamında yer alan ve yöneticinin kullanımına ayrılan mekân,
okula giriş çıkışların denetiminin sağlanması bakımından holle çift kanatlı camlı 1 kapı ve kapının
2 yanında yer alan 1’er büyük pencere ile doğrudan ilişkilendirilmiştir. Mekânlar, üstte bindirme
teknikli ahşap tavanla kaplanmıştır. Taban döşemeleri ise ahşaptır. Mekânları aydınlatan düşeyde dikdörtgen biçimli pencerelerin üst bölümü sabit, alt bölümü açılır 2 kanattan oluşmaktadır.
Mekânlara giriş kapıları, geleneksel evlerde olduğu gibi tablalı kapıdır. Okulun ana giriş kapısı ise
bezemeli ahşap tablaları ile yine geleneksel evin cümle kapısının izlerini taşımaktadır. Yapının tüm
cephelerine aynı özen gösterilmiştir. Tamamında dikdörtgen biçimli ahşap pencerelerin simetrik
bir düzende yerleştirildikleri cephelerde sadelik ön plandadır. Giriş cephesinin orta aksında yer
alan sahanlığı çevreleyen nişin ön cephesinde ve giriş kapısının 2 yan hizasında yer alan 1’er sütun
ile yapının girişi cephede daha belirgin hale getirilmiştir. Yarı bodrumlu olan bu yapının, ön cephede yer alan giriş kapısı günümüzde kapalıdır. Yapının plan şemasını ve cepheleri simetrik bir düzende oluşturulmuş ve ile ülkenin Cumhuriyet’in ilk yıllarında içinde bulunduğu kısıtlı ekonomik
koşullara bağlı olarak yerel malzemeler ve yerel işçilik ile yerel yapım sistemi kullanılmıştır. Devletin ülke genelinde uygulanmak üzere hazırladığı tip projeye bağlı kalınarak, köylünün maddi
gücü ve iş gücü kullanılarak inşa edilen, iç mekanlarda ve dış cephelerde sadeliğin hakim olduğu
bu bina, Cumhuriyet’in ilk yıllarının eğitim politikasını belgeleyen bir Erken Cumhuriyet Dönemi
okul yapısıdır. Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki ekonomik sıkıntılara rağmen eğitime verilen önemi
belgelemesi bakımından korunmalıdır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 33
EGT/EDC
EDİRNE
Trakya Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Günümüzde İlahiyat Fakültesi olarak kullanılan binanın, Eski İÜ Edebiyat Fakültesi, Edirne Güneydoğu Avrupa Araştırma Merkezi olarak 1977’de yapımına başlanmış, 1981’de bitirilmiştir. Konum
olarak; Selimiye Camii ve Yerleşkesi’nin kuzeydoğusunda kalmaktadır. Hatip Sokak ile Mimar Sinan Caddesi’ni birbirine bağlayan Kadir Paşa Mektep Sokak üzerinde 382 ada, 17 nolu parselde
konumlanmıştır. Yanında Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müze Binası yer almaktadır. Taş Odalar
Otel ile karşı karşıyadır. Taş Odalar Otel’in yanında, Edirne imar çalışmalarında elde edilen, mezar
taşlarının sergilendiği açık alan bulunmaktadır. İncelenen bina, Selimiye Camii ile etkileşim içindedir.
1 bodrum kat ve 2 normal kat planı olan binanın, giriş ekseninin hemen solunda 2 katlı, üzeri fenerli 1 orta mekân bulunur. Zemin katta, girişin solunda yer alan döner merdiven, katlar arasındaki bağlantıyı sağlar. Girişin sağ tarafında ofis grubu yer alır. Binanın birinci normal katına ulaşılan
merdiven, ortası boşluklu, galerili sergi holüne açılır. Sergi holünün çıkış istikametinde sağ tarafta
kalan bölümde, 1 okuma salonu yer alır. Okuma salonunun hemen yanında konferans salonu yer
alır. Zemin ve birinci normal katta görülen holün üzeri modern bir çatı feneriyle örtülmüştür. Bu
çatı fenerinde kullanılan ahşap konstrüksiyon mekana sıcaklık katmaktadır.
Güneybatıya bakan ve ana girişin yer aldığı ön cephede giriş kısmı ve orta holün bir bölümü cam
ve metal konstrüksiyonla, şeffaf olarak tasarlanmıştır. Merdivenkovası, dış cepheye sağır olarak
yansıtılmış ve üst katta okuma salonu ve bunun önünde yer alan orta mekân çatıdan fenerle aydınlatılmıştır. Binanın arka cephesinde konferans salonu cephesi sağır ve taş kaplamalı olarak tasarlanmış, yine bu kuzeydoğu cephesine tuvaletler baktırılmış ve bir de çıkış kapısı yer almıştır. Yapının yer aldığı parselin kuzey kısmında, ağaçların yer aldığı bir bahçe görülür. Bina, içinde yer alan
mekânların gün ışığı gereksinimlerini endirekt yolla kimi mekânlarda almıştır (konferans salonu,
okuma salonu vb.). Bu mekânlar, mimarın tasarımı bağlamında cephe oluşumuna da tanımlama
getirmiştir. Betonarme karkas olarak tasarlanan bina, çatı örtüsünde gizli çatı ve çatı feneri uygulamaları ele alınarak tasarlanmıştır. Giriş cephesinde 2 katlı görülen bina, arka cephede 3 katlıdır.
Bu bina, Edirne’de bir dönemin verisi olarak karşımıza çıkar. Bilimsel araştırmaların yapılabilmesi
için tasarlanmış olan bina, gerek konumu, gerek yüklendiği kültürel misyon nedeniyle belge niteliğindedir. Ayrıca, modern mimarinin Edirne kentindeki yüzü olan yapı, geleneksel mimariden
motifleri de iç mekân kurgusuna taşır. İçinde yer alan fonksiyonların ofisler, toplu kullanım alanları adeta bir orta sofa etrafında konumlanmış ve bu orta sofa, merkezi konumda yer almasıyla
birlikte esnek fonksiyonel kullanımlara mekân sunmuştur. Bir toplanma ve eylem alanı olan bu
mekân, çatı ışığıyla ve üst kat galerisiyle zenginleştirilerek kullanıma sunulmuştur. Cephelerinde
fonksiyonun gerekliliğinin yansıması olarak oluşan sağır ve şeffaf cephelerin kendi içinde ahenkle
kullanımı, yapının estetik değerini artırmıştır. Yapının sağır cephelerinde taş kaplamanın kullanıldığı görülür. Asimetrik planlama ilkelerine sahip yapı, geleneksel ile modern arasında köprü kurabilecek nitelikler taşımaktadır.
EGT/EDC
34 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ERZURUM
Erzurum Lisesi
Fatma Zehra ÇAKICI
Atatürk Üniversitesi
Erzurum Lisesi, eğitime verdiği önemle öne çıkan Sultan II. Abdülhamit Han zamanında kurulan
25 idadiden biridir. Erzurum İdadisi 1889 yılında, Leyl-i Meccani (Parasız Yatılı) bir okul olarak kurulmuştur. Erken Cumhuriyet Dönemi eseri olan bugünkü yapı, Cevat Dursunoğlu’nun girişimleriyle, Eğitim Enstitüsü binası olarak yapılmıştır. Eğitim Enstitüsü açılmayınca yapı, Erzurum Lisesi’ne tahsis edilmiştir.
Erzurum Lisesi’nin tarihi kişiliklere ev sahipliği yapmış olması tarihi önemini de ön plana çıkarmaktadır. İlk Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, eski adıyla Hasankale olarak anılan Pasinler
İlçesi’nde 1924 yılında meydana gelen deprem sebebiyle bölge halkına geçmiş olsun dileklerini
iletmek için Erzurum’a gelmiş ve bu ziyareti sırasında Erzurum Lisesi’ni de ziyaret etmiştir (1 Ekim
1924). Ziyareti sırasında (1942-1946 yılları arasında TBMM’de Maraş milletvekilliği yapacak olan)
Ahmet Hamdi Tanpınar, Erzurum Lisesi’nde Edebiyat öğretmeni olarak çalışmaktadır ve Atatürk’ün
ziyaretini “Beş Şehir” adlı eserinde kaleme almıştır. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ise bugünkü binanın açılış törenine katılmıştır. Açılış töreninde okulun bahçesine Atatürk büstü yaptırılmasına
karar verilmiş ve Erzurum’da ilk kez bu okulun bahçesinde Atatürk büstü yaptırılmıştır. Bu nedenle,
Havuzbaşı’ndaki Atatürk Anıtı yapılana kadar, il çapında düzenlenen resmi tören ve kutlamalara
Erzurum Lisesi ev sahipliği yapmıştır.
Yapı, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde yapılmış olup; Modern Mimarlık mirasının Erzurum’daki en
önemli ve nitelikli yapılarından biridir. Hem tasarım dili, hem de malzeme kullanımı açısından
aynı dönemde inşa edilen; Erzurum Garı, Tekel Binası ve Vali Konağı binaları ile benzer bir mimari
dile sahip olup, Neo-klasik üslupla inşa edilmiştir. Bulunduğu konum itibari ile askeri güvenlik
bölgesinde yer alması yapının, sadece nitelikli bir mimari tasarıma sahip olmasına değil, kaliteli
yapı malzemeleri ve işçiliğin sergilendiği özel bir yapı haline getirmiştir. Alman bir ekip tarafından
tasarlandığı bilinen yapı, dengeli ve düzenli bir plan şemasına sahiptir. Özenle tasarlanan cephe
hareketlerinin meydana getirdiği yapı kitlesi, oldukça heybetli ve estetik bir görünüme sahiptir.
1930 yılında yapımına başlanan ve 1939 yılında tamamlanan Erzurum Lisesi, birbirine bağlı 4 yapıdan oluşmaktadır. Bunlar; ana bina, yemekhane, pansiyon ve spor salonudur. Ayrıca derslik ihtiyacını karşılamak üzere 1970 yılında ana binanın arka tarafına, yapıdan ayrı olarak konumlandırılmış,
bir ek bina yapılmış; 1986 yılında ise, kütüphane ve müzenin yer aldığı Kültür Sitesinin ilave edilmesiyle birlikte eğitim kompleksi son halini almıştır. 16.154 m2’lik bahçenin 6.500 m2’sini binalar
kaplamaktadır.
Ana Bina ve pansiyon binası; bodrum, zemin ve üst kat olmak üzere 3 kattan oluşurken, yemekhane; tek katlı, spor salonu ise; bodrumla birlikte 2 katlı bir yapıdır. Mekân organizasyonunda
fonksiyonellik ön plana çıkmış olup, yapıda ölü alanlara yer verilmemiştir. Yapının inşasında yerel malzeme ve işçilik kullanılmıştır. Yapı malzemesi olarak kullanılan taşlar Erzurum’un Kamber
Köyü’nden, kireci ise Tuzcu Köyü’nden getirtilmiştir. Binanın yapımında, Gümüşhane, Bayburt ve
Artvin Yusufeli yöresinden ustalar getirilmiştir. Her biri dikdörtgen plana sahip olan eğitim yapı
kompleksi, kâgir yapı sistemine sahip olup, yığma yapı tekniğiyle inşa edilmiştir. Bütün binalar
kırma çatı ile örtülüdür. Giriş kapıları demir doğramadan imal edilirken, iç mekân kapılarında ahşap tercih edilmiştir. Tüm yapılardaki pencereler ise kış şartları göz önüne alınarak PVC doğramalarla yenilenmiştir. Duvarlarda bırakılan nişler halen gömme dolap olarak kullanılmaktadır. Hem
dışarıdan ulaşımı hem de katlar arasındaki iletişimi sağlayan merdivenler, birbirlerinden oldukça
farklı tasarımlarıyla dikkat çekerek, hiyerarşik bir düzeni andırmaktadır. Merdiven tipleri ne kadar
ayrıcalıklı ya da sıradan bir mekânı kullandığınızı yansıtmaktadır. Yapı, bugüne kadar büyük ölçekli
bir tadilat/tamirat/restorasyon geçirmeden sağlam bir şekilde günümüze kadar ulaşmıştır ve okul
binasının bulunduğu alan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca sit alanı ilan edilmiştir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 35
EGT/EDC
ERZURUM
Pulur Köy Enstitüsü
Figen KIVILCIM ÇORAKBAŞ
Anadolu Üniversitesi
Ayşe Deniz BULUT
Anadolu Üniversitesi
Köy Enstitüleri’nin yerleşkeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin erken dönemine ait, özgün bir eğitim
sisteminin mimari belgeleri olarak; Türkiye’nin, politik ve eğitim tarihleri açısından önem taşırlar.
Yerleşkeler, kısa süreli olsa da etkileri büyük olmuş, bu eğitim sisteminin mimari belgeleridir. Yapılar, dönemin ideolojisinin başarılı bir mimari yansıması olmalarıyla ve Mimar Mualla Eyüboğlu
tarafından tasarlanıp, öğrenciler tarafından inşa edilmeleriyle mimarlık tarihi açısından önemlidir.
Mualla Eyüboğlu, özgeçmişini hazırlarken aldığı notlarda, Pulur Köy Enstitüsü’nü bizzat tasarlamış
olduğunu; derslikler ve çeşmenin yapılışında bizzat çalışmış olduğunu belirtir. Tüm Enstitüler gibi
Pulur’un da, orada eğitim aktivitesinde bulunmuş öğretmenler ve öğrenciler için anı değeri vardır.
1942 Yılında kurulmuş olan Pulur Köy Enstitüsü’ne ait yerleşkenin, 1943-1947 yılları arasında inşa
edildiği düşünülmektedir. Pulur Köy Enstitüsü; 1942 yılında, Erzurum’a yakın Pulur istasyonu çevresinde kurulmuştur. 2.000 dönümlük geniş bir araziye inşa edilen yerleşkenin, içinden Pulur çayı
geçmektedir. Pulur Köy Enstitüsü, 1954 yılından sonra Pulur İlköğretmen Okulu adını alsa da, yeni
yapıların yapıldığı bilinen, 1960’ların sonu, 1970’lerin başına kadar (1968-1973) yerleşkedeki yapıların işlevlerini sürdürdüğü, dolayısıyla Enstitü yaşamının ve sisteminin zayıflayarak da olsa devam
ettiği düşünülmektedir. Yerleşkenin ilk inşa edilmeye başladığı Köy Enstitüsü Dönemi’nden bugüne kadar yapılan değişiklikler incelendiğinde; değişen eğitim sistemleri dolayısıyla zaman içinde
özgün yapıların işlevlerini yitirdikleri, yeni eğitim sistemlerinin işleyişine ve mekânsal kurgusuna
uygun yeni yapılar yapıldığı, 2000’li yıllardan itibaren ise özgün yapıların hızla kaybedildiği görülmektedir. Pulur Köy Enstitüsü yerleşkesi, eğitim sistemlerinin değişimlerine paralel olarak geçirdiği dönüşümle; yapıları ve yerleşkeleri yaşatanın, koruma kararlarından çok, uygun yönetim ve
işlevlendirme olduğunun bir göstergesidir.
Pulur Köy Enstitüsü, Türkiye’deki diğer Köy Enstitüleri’nden oluşan bir eğitim yerleşkeleri ağının
parçası olması nedeniyle diğer enstitüler gibi bölgesel bir değer taşımaktadır. Köy Enstitüleri Projesi boyunca sürdürülen sistematik belgeleme yaklaşımı, diğer enstitüler kadar olmasa da Pulur
Köy Enstitüsüne de belgelenmiş olma değeri katmaktadır. Bugün verimli bir şekilde kullanılamasa
da, mevcut yapı stoku ve yerleşke arazisinin konumundan kaynaklı gelişen ekonomik değer ile
yerleşkenin eğitimsel işlevini bir süreliğine daha sürdürmüş olması, Pulur Köy Enstitüsü’ne devamlılık değeri kazandırmıştır. Enstitü, bugün tescilden düşmüş ve özgün yapı stokunun büyük
çoğunluğu kaybedilmiş olmasına karşın, bizce, Türkiye eğitim ve politika tarihinin önemli bir belgesi olarak korunmalı ve halen ayakta olan birkaç yapı yeniden tescillenmelidir.
EGT/EDC
36 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
GAZİANTEP
Eski Ticaret Lisesi
Mine GÜMÜŞBURUN
Zirve Üniversitesi
Ece SÖNMEZ
İstanbul Arel Üniversitesi
Ticaret Lisesi; Gaziantep İli, Şahinbey İlçesinde, İstasyon Caddesi’nde, 32 nolu pafta, 616 nolu ada, 2
nolu parsel üzerinde yer almaktadır. Yapı, maliye hazinesine aittir. Yapının fiziksel durumu iyi olup,
çok fazla müdahaleye uğramamıştır. Eski Ticaret Lisesi, Gaziantep’in eski kent dokusunda dikkati
çeken, özgün yapılardan; aynı zamanda 20. yüzyılın ortalarında inşa edilmiş Cumhuriyet Dönemi
eğitim-öğretim yapılarının ilk örneklerinden birisidir. Günümüzde Ticaret Lisesi olarak bilinen, Kız
Sanat Okulu olarak 1941-1942 yıllarında hizmete başlamış, 1956 yılına kadar Kız Enstitü ve Akşam
Sanat Okulu olarak kullanılmıştır. 2000 yılından itibaren giriş katı Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi, üst katı ise Rehberlik Araştırma Birimi olarak kullanılmış olup, günümüzde ise Şehit
Şahinbey Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi (Zihinsel Engelliler Okulu) olarak kullanılmaktadır.
Ticaret Lisesi, L plan şemasında eğitim binasına uygun olarak tasarlanmıştır. Derslikler ve idari
bölümler; caddelere cepheli, arka cephe; bahçe ve aktivite alanına yönelmiştir. 2 katlı yapının giriş
katında; fitness salonu, spor odası, arşiv odası, 4 adet sınıf, kız ve erkek öğrenciler ile öğretmenler için 3 ayrı wc, rehber öğretmen odası, müdür yardımcısı odası, hizmetli odası, memur odası,
bilişim odası, yemekhane, uygulama odası, bireysel eğitim odası, bekleme odası ve sığınak bulunmaktadır. İkinci katta ise; müdür odası, arşiv, öğretmenler odası, müdür yardımcısı odası, öğretmen ve öğrenciler için 2 ayrı wc, mutfak ve 8 adet sınıf bulunmaktadır. Alaturka kiremit kaplı
beşik çatılı, kesme taş malzemeyle betonarme yapım tekniğinde yapılmış olan 2 katlı yapı; inşa
edildiği Cumhuriyet Dönemi’nin özellikleri ile eğitim yapısı özelliklerini taşıyan cephesiyle dikkati
çekmektedir. Cephelerde uzunlamasına, dikdörtgen formda olan pencereleri dikdörtgen şekilli
çökertmeler içine yerleştirilmiş ve duvar yüzeyine altlı üstlü konumlandırılmıştır. Pencerelerin korkuluk biçimleri de dikdörtgen çökertmeleri gibi dikkati çeken unsurlardandır. Tüm pencere doğramalarının pvc malzeme ile yenilenmiş olduğu görülmüştür. L formunda plan şemasına sahip
olan eğitim yapısının, 1’i sokak cephesinden, diğer 2’si okulun bahçesinden olmak üzere 3 girişi
bulunmaktadır. Yapının içerisine girildiğinde, kollarında tek sıralı derslikler ve L plan şemasının
mafsalında üst kata çıkışı sağlayan merdiven bulunmaktadır. Merdivenin özgünlüğü bozulmamış korkulukları dikkati çeken bir diğer unsurdur. Yapı, eğitim binası fonksiyonunun gereklilikleri
doğrultusunda basit onarımlar geçirmiş fakat nervürlü betonarme döşemeli yapı statik anlamda
sağlamlığını korumaktadır.
Eski Ticaret Lisesi, Gaziantep’te Erken Cumhuriyet Dönemi’ne ait, günümüze ulaşan nadir yapılardan biridir. Döneminin mimari özelliklerini taşıdığı için büyük bir öneme sahiptir. Eski Ticaret
Lisesi, dönemin birçok özelliğini taşıyan, günümüze kadar birçok işlevle halka kapılarını açmış bir
yapıdır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 37
EGT/EDC
İSTANBUL
Fındıklı 13. İlkokulu
Zeynep İNAN
İstanbul Teknik Üniversitesi
Cumhuriyet’in ilk yıllarında, İstanbul’da, ilkokul eğitim öğretimi için faaliyete geçen 13. yapı olan
Fındıklı 13. İlkokulu ve ya bugünkü adıyla Beyoğlu Namık Kemal İlköğretim Okulu; Ali Cengizkan’ın yayını ile ülkemizin modern mimari mirasının önemli bir örneği olarak kayıtlara geçmiştir.
Meclis-i Mebusan Caddesi’nden Kazancı Yokuşu’na gidişte sağ tarafta; yine önemli bir modern
mimari eser olan Sedad Hakkı Eldem’in Aksigorta binasının 2 arka sırasında yer almaktadır. Yapının
özgün konumu yokuş üzerinde bulunmasıyla kot farkından yararlanarak hâkim bir sahil manzarasına sahipken, bugün denizle ilişkisi komşu parseldeki bina sebebiyle kesilmiştir. Buna rağmen;
geniş bahçesinin setler oluşturularak en üst kota doğru düzenlendiği ve bu kotta ‘L’ şeklindeki
kütlenin oturduğu, ayrıca bu kütlenin de bitimlerindeki teras geçişlerinden yapının, sahil manzarasına açılarak tasarlandığı anlaşılmaktadır.
Ali Cengizkan’dan yapının mimarını Germain Debre olarak öğrenmekteyiz. İnşaatının bittiği
1934’de, ülkemizde ulusal mimarlık akımlarının arasında bir geçiş dönemi olarak Kübizm görülmekte hatta hasta bir akım olarak nitelendirmektedir. Cengizkan, Fındıklı 13.İlkokulu’ndan bu
akımda kütleselleşen tasarım anlayışında olduğunu bahsetmekte avlu kapılarının içi boş kasetli
saçaklarını, oturmuş olgun bahçesini, eğime doğru inerken döşemelerini, uçan kirişlerini geri çeken kolları ve kütle artikülâsyonunu yapının mimari özellikleri için saymaktadır.
Ancak, Cengizkan’ın 2002’de gördüğü durumundan sonra yapının 2010’da geçirdiği güçlendirme çalışmalarıyla büyük oranda mimari kurgusu bozulmuş hatta kaybolmuştur. Öyle ki, belgelemesi yapılmasına rağmen koruma bağlamındaki bu kayıplardan ötürü yapı tekrar incelenmiştir.
Mekânsal, yapısal özelliklerin yanı sıra örneği olduğu modern mimari akımın izleri de değişmiştir.
Yapı, bu değişimlerle ülkemizde modern mimari mirası koruma problemlerini ortaya koyan bir
örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.
EGT/EDC
38 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İSTANBUL
İstanbul Üniversitesi
Botanik Ana Bilim Dalı Binası
Neslinur HIZLI
Yıldız Teknik Üniversitesi
1933 yılında; Üniversite Reformu’yla, Cumhuriyet Dönemi’nde Türk Yüksek Öğretiminde bir dönüm noktası yaşanmış; Darülfünun kapatılmış, İstanbul Üniversitesi kurulmuştur. Reformla gelen
düzenlemeler çerçevesinde; Nebatat (Botanik) ve Hayvanat (Zooloji) Enstitüsü için yeni bir binaya
gereksinim duyulmuştur. 1934 yılında; Maarif Vekâleti ile Üniversite Rektörlüğü arasında yapılan
yazışmalar sonucu yapının eski İstanbul Kız Sultanisinin yer aldığı arazi üzerine inşa edilmesi uygun görülmüştür. Bina, Süleymaniye’de, İstanbul Müftülüğü ile paylaşmış olduğu Botanik bahçesine ait arazide (eski Ağa Kapısı), 14.878 m2’lik alan kaplamaktadır. 1995’te SİT alanı ilan edilen,
bitki varlığı yönünden Avrupa’daki gelişmiş örneklerini aratmayan Alfred Heilbronn Botanik Bahçesi, Türkiye’nin ilk botanik bahçesi olma özelliği taşımaktadır. Yapı ise, Gayrimenkul Eski Eserler
ve Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararı ile ‘Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı’ olarak tescillenmiştir.
Cumhuriyet’in Milli Eğitim politika ve programı çerçevesinde, bizzat Atatürk’ün daveti üzerine,
Türkiye’ye gelen yabancı mimarlardan biri olan Prof. Dr. Ernst A. Egli, hükümetin talebiyle, 1927
yılında, Türk Eğitim Bakanlığı’nın İnşaat Bölümüne baş mimar olarak atanmıştır. Özellikle Ankara
ve İstanbul’da modern mimari üslupta çok sayıda eğitim yapısı tasarlayan Egli’nin İstanbul’daki
ilk işlerinden biri Botanik Binası olmuştur. Egli’ye binanın plan aşamalarında, Biyoloji Bölümü’nde
ders veren Prof. Dr. Alfred Heilbronn, Prof. Dr. Leo Brauner ve Prof. Dr. Andre Naville danışmanlık
etmiştir. Enstitünün temeli 3 Mart 1935 tarihinde atılmış, inşası 1937 ‘de bitmiştir.
Bina, yapıldığı dönemin içerisinde bulunduğu mimari üslubun hem ideolojik, hem de mimari açıdan yansıması olarak değerlendirilebilir. Egli’nin Türkiye’de gerçekleştirmiş olduğu birçok eğitim
yapısının (İsmet Paşa Kız Enstitüsü, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi) bu binayla benzer mimari
özellikler taşıdığı görülmektedir. Geniş hacimli, 4 katlı L biçiminde planlanan yapının kısa kolunda
Hayvanat, uzun kolunda Nebatat Enstitüsü yerleştirilmiştir. Her katta ayrı bilim dalının yer aldığı
yapıda çalışma odaları, serbest odalar, dinlenme odaları ve eğitmen odaları tasarlanmıştır. Zooloji
birimine ait kolda, açık planlı müze ve geniş cephesi olan bir kütüphane tasarlanmıştır. Yapının
uzun kolunda ise laboratuvar, ölçüm odaları, tatbikat ve karanlık odalar yer almaktadır. Bu bölüme
ait geniş cephede de üstü camlı bir bitki yetiştirme odası tasarlanmıştır.
Strüktürel sistemi betonarme iskelet olan yapının dış cepheleri edelputz sıvayla kaplanmıştır. Köşe
hacimleri, kütleselliklerine karşıtlık oluşturması amacıyla, hafif beton kolonlar tarafından zeminden yükseltilmiştir. Kaide görevi gören bu ayaklar yapının kübik formunu daha belirgin kılmaktadır. Cephedeki yatay şeritler, pencerelerin hizasına denk gelecek şekilde, cephede boylu boyunca
uzanmaktadır. Pencere sövelerindeki malzeme ve renk değişimiyle kübik çıkmalar vurgulanmıştır.
Mekânlar işlevlerine göre linolyum veya parke döşenirken, koridor ve laboratuvarlarda çoğunlukla mozaik kaplama dikkat çekmektedir. Çatı örtüsü ise, düz çatı algılanmasına rağmen, yüksek
cephe duvarları arkasında kalmış, hafif eğimli kiremit kırma çatıdır.
1940’lı yıllarda, Süleymaniye Camii’nin yanına bu denli büyük bir yapının tasarlanması, İstanbul
siluetini bozduğu ve Sinan’ın eserinin önüne geçiyor olması gerekçeleriyle oldukça eleştirilmiştir.
1957 yılında, hükümet tarafından yıktırılması düşünülen binanın, dekanlık ve rektörlük çabalarıyla
yalnızca üst 2 katı yıkılmıştır. Mekân kaybı sebebiyle Zooloji bölümüne ait birimler taşınmıştır. Bu
yıkımın ardından birçok küçük tadilattan geçirilen yapıda strüktürel bir değişim olmamıştır. Günümüzde bina, bodrum ve zemin katıyla, bitki varlığı açısından zengin botanik bahçesiyle birlikte
Botanik Ana Bilim Dalı olarak eğitim işlevini sürdürmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 39
EGT/EDC
İSTANBUL
Sanayi-î Nefise Mektebi Âlisi
Ek Atölyeler Binası
Nezih R. AYSEL
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Günümüzde, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin merkez binaları olarak kullanılan Fındıklı Çifte Sarayı, Sultan Abdülmecid’in kızları, Cemile ve Münire Sultan için 1855 yılında, dönemin
saray mimarı olan Balyan ailesinden Sarkis Balyan’a yaptırılmıştır. Çifte Saraylardan Cemile Sultan
Sarayı, Çırağan Sarayı yangını sonrasında 1913 yılından Osmanlı Meclisinin son toplantısı olan 12
Ocak 1920’ye dek Meclis-i Mebusan toplantılarına ev sahipliği yapmış, Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin 1926 yılında aldığı bir kararla, eğitim amaçlı kullanılmak üzere, Maarif Vekilliği’ne dolayısıyla
Sanayi-î Nefise Mekteb-î Âlisi’ne devredilmiştir.
Ülkenin ilk sanat ve mimarlık okulu yeni binasına taşındığında, Sarayın bahçesinde Selamlık Köşkü
dışında, Zevki Kadın Sıbyan Mektebi, Arap Ahmet Paşa Türbesi, Hatuniye Mescidi ve Tekkesi, Hazire ve Kitaplık binalarından oluşan küçük bir külliyenin mevcut olduğu eski harita ve fotoğraflarda
açıkça izlenmektedir. Mektep, yukarıda bahsedilen binaların bir kısmını eğitim ve hizmet amaçlı
olarak kullanmış ve artan mekân ihtiyacını ise mevcut yapılar arasında kalan ve kara tarafında yer
alan bahçeye, günümüze hiç biri ulaşamamış olan bazı ek yapılar inşa ederek çözümlemiştir. Bu
yapılardan en bilineni, Cemile Sultan Sarayı’nın harem bahçesinde yer alan ve Mimarlık Bölümü
Birinci Sınıflar Atölyesi olarak kullanılan, modern mimarlığın önemli kişiliklerinden Bruno Taut’un
adıyla anılan “Taut Atölyesi”’dir. Bir diğer bina ise, Milli Mimari akımının üretken temsilcisi ve Sanayi-i Nefise Mektebi Âlisi’nin ilk Türk mimarlık öğretmeni olan M. Vedat Bey tarafından, okul yönetiminin isteği doğrultusunda tasarlanmış ve inşa edilmiş olan Ek Atölyeler Binası’dır.
M. Vedat Tek, 1925 yılında başladığı atölye öğretmenliği görevini, Ernst Egli tarafından gerçekleştirilen, Mimarlık Eğitimi reformu kapsamında G. Mongeri’nin verdiği “Greko-Romen Mimari” ve
kendisinin sürdürdüğü “Türk Mimarisi” atölyelerinin kapatılması neticesinde istifa ettiği 1930 yılına dek sürdürmüştür.
Saray binası ile Hatuniye Mescidi ve Tekkesi arasında yer alan Ek Atölyeler Binası, dönemin malzeme ve ekonomik koşulları nedeniyle, çoğunlukla devşirme malzeme kullanılarak yapılmıştır. Yapının ana taşıyıcı sistemi betonarme ve yığma karma sistem olarak tasarlanmış, özellikle atölye alanlarında geniş sabit ışık boşluklarını oluşturma amacıyla kuzey cephesi karkas taşıyıcı ile Akademi
giriş bahçesine bakan, merdiven ve servislerin konumlandırıldığı güney cephesi ise az boşluklu
bir yığma taşıyıcı duvar ile kurulmuştur.
Yapı, kuzey-güney yönünde her katta geri çekilerek, kuzey cephesi ışık yüzeyleri tavana döndürülmüştür. Yapının ana karakterini, kuzey cephesi ve bu cephenin kompozisyonunda yer alan, büyük
metal doğrama yüzeyleri ve balkon öğeleri verir. İç mekânda, her katta yer alan, yüksek tavanlı
ve nervürlü / kirişli döşemeli 2 atölyenin gerektiğinde birleşebilecek biçimde hareketli bir pano
ile ayrılması planlanmıştır. Yapının bahçe katı, çevredeki diğer binalarla birlikte değerlendirilerek,
Heykel, birinci katı Resim, en üst katı ise Baskı-Desen Atölyelerine ayrılmıştır.
Yapının fotoğraflarından ve müellifi tarafından hazırlanan 19 Ağustos 1926 tarihli imzalı keşif defterinden anlaşıldığı üzere, kâgir malzeme kullanılarak inşa edilen yapıda, betonarme iskelet taşıyıcı sistem ile yığma sistem karma olarak kullanılmış, taşıyıcı duvarlar ve dolgu duvarlar taş ve tuğla ile inşa edilmiştir. Yapının giriş basamakları ve ana merdiveni betonarme mozaik; giriş mahalli
koridor ve tuvalet alanları karo-siman; ilk 2 kat atölye zeminleri beton üzerine dökme şap; üst kat
atölye zemini ve tavanı ahşap kaplamadır.
Milli Mimarlık döneminin önemli aktörlerinden M. Vedat Tek’in yayımlanmış ve bilinen çalışmaları
arasında adı geçmeyen yapı, mimarın detaylardan arınmış, sade bir üsluba yöneldiği dönemini
yansıtan işleri arasında yer alması açısından önemlidir. Büyük olasılıkla, 1954-55 yıllarında yol genişletme çalışmaları sırasında yıkılan binadan günümüze yalnızca az sayıda fotoğraf ulaşmıştır.
Yapının bulunduğu alanda günümüzde Sedad H. Eldem tarafından, 1980-83 yıllarında projelendirilerek inşa edilen, İDGSA Merkez Bloğu binası bulunmaktadır.
EGT/EDC
40 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İZMİR
Dokuz Eylül Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi
Didem AKYOL ALTUN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Feyzal ÖZKABAN
Dokuz Eylül Üniversitesi
İzmir, Hatay’da, Taç Sanayi’nin sahipleri olan Tatari Ailesi tarafından, Milli Kültür ve Ahlaka Hizmet
Vakfı’na bağışlanan 495 dönümlük bir arazide, Yüksek İslam Enstitüsü’ne ait blokların yanı sıra,
Fatma Tatari Camii ve İmam Hatip Okulu’ndan oluşan yerleşke, 1960’lı yılların sonlarında 2 etaplı
olacak şekilde tasarlanmış ve uygulanmıştır. İlk etapta, A Blok (1966) ve bugünkü İmam Hatip Okulu (1970), ikinci etapta ise, cami (1975) ve A blok ek yapısı (1975) gerçekleştirilmiştir. 1982 yılında
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ne devredilen yapı grubu içinde, günümüzde varlığını
sürdüren A Blok, B Blok, cami ve İmam Hatip Lisesi çeşitli dönüşümlere uğramış olmakla birlikte,
özgün mimari dilleri ile dikkat çekmektedir. Mimar Rıza Aşkan tarafından tasarlanan yapılar içinde
ilk olarak uygulanan A Blok; eğitimin devam ettiği ana yapı olup, yerleşke içinde belirgin cephe
diliyle öne çıkmaktadır.
Yapının cephesinde yer alan ve yatayda uzanan betonarme güneş kırıcı paneller, yapının temel karakteristiğini oluşturmaktadır. Düşey oranlara sahip dikdörtgen pencerelerin bulunduğu yüzeyler,
cephe hattından hafif içe çekilerek düşey taşıyıcılar belirginleştirilmiş; başka bir deyişle düşey ve
yatay taşıyıcıların taşırılmasıyla bir grid oluşturulmuştur. Güneş kırıcı beton paneller ise, pencere
yüksekliğinin 1/3’i oranında üst tarafa doğru, pencereleri bölecek biçimde yerleştirilmiştir. Geniş
pencere yüzeyleri, doğrama kayıtları ile düşey oranlı dikdörtgen alt parçalara ayrılmışlardır. Yapının plan kurgusunda da bu cephe bölümlenmeleri kullanılarak toplamda 12 aks oluşturulmuştur.
Lineer plan şeması, orta bir koridordan beslenen derslik mekânlarından oluşmakta; 2 yanda en uç
kısımlar giriş, merdivenkovası ve ıslak mekânlarla sonlanmaktadır. 1975 yılında, A Blok’un yanına
yine mimarı tarafından bir ek bina yapılmış; sonraki dönemde ise sol kanattan bir köprü bağlantısı
ile farklı ekler gerçekleştirilmiştir. Bu bloğu takiben, 1970 yılında, faaliyete geçen İmam Hatip Okulu’nda ise aynı plan kurgusu ancak farklı bir cephe dili tercih eden Aşkan, konsol saçaklar yerine
cepheden hafif koparılmış cepheye paralel betonarme paneller ile güneş kontrolünü sağlamak
istemiştir. 1975 yılında, cami ile birlikte inşa edilen ve günümüzde B Blok olarak adlandırılan yapı
ise kısa kenarı A Blok’a göre daha geniş oranlara sahip dikdörtgen bir plan şemasına sahiptir ve yatakhane olarak tasarlanmıştır. Öte yandan, bu yapının cephesi daha yalın ele alınmış; zemin katta
daha geniş, zemine kadar inen açıklıklarla dışa açılım sağlanırken, üst katta kareye yakın pencere
oranları tercih edilmiştir.
Yapı kompleksi içinde ilk olarak gerçekleştirilen ve kentte mimar tarafından gerçekleştirilen birkaç
eğitim yapısıyla da benzerlikler taşıyan A Blok, cepheye güçlü bir yatay etki kazandıran güneş
kırıcıları, pencere oranları ve güneş kırıcı-açıklık ilişkileri ile modernist-rasyonalist bir yaklaşım sergilemektedir. Özellikle 80’li yıllarda hızlı kentleşme süreci içinde kullanımı unutulan güneş kırıcılar
ile İzmir’in bol güneşli iklimsel niteliklerine uygun bir çözüm önerisi geliştirmeye çalışan mimar,
yalın ve modern bir dil çerçevesinde, eğitim yapıları için işlevsel bir plan ve cephe kurgulamıştır.
Not: Bu araştırma, Mimar Rıza Aşkan’a ilişkin yazarlar tarafından yürütülen kapsamlı bir çalışmanın parçasıdır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 41
EGT/EDC
İZMİR
Özel Çamlaraltı Koleji
Feyzal ÖZKABAN
Dokuz Eylül Üniversitesi
Didem AKYOL ALTUN
Dokuz Eylül Üniversitesi
1968 yılında, Mimar Rıza Aşkan tarafından tasarlanan yapı, ulusal ölçekte nitelik ve çeşitlilik tartışmalarının hâlâ sürdürüldüğü Uluslararası Stil ya da Yüksek Modernizm’in İzmir kentindeki nitelikli temsilcilerinden biri olarak dikkat çekmektedir. Aynı dönemde kentin başka noktalarında da
eğitim yapıları tasarlayan Aşkan’ın, kütle oluşumunda benimsediği prizmatik dil, lineer mekânsal
kurgu, gridal cephe düzeni, yatay betonarme güneş kırıcılar ve merdivenkovalarını aydınlatan düşey yırtıklar ile yakaladığı mimari dil ve mekânsal kalite; İzmir ölçeğinde, dönemin olduğu kadar
günümüzün eğitim yapıları için de tipoloji oluşturacak niteliklere sahiptir.
1968’de inşa edilen Çamlaraltı Koleji, mimari dil olarak Uluslararası Stil’in özelliklerini taşıyan 4 katlı 2 bloğun, eğimli arazi üzerinde, kuzeydoğu-güneybatı ekseninde kademeli olarak yerleşmesi
ile oluşmaktadır. Blokların farklı kotlara oturması nedeniyle birleşim bölgesine yerleştirilen geniş
merdiven 2 bloğa da yarım kotlarla bağlanmaktadır. Her 2 blokta da geniş 1’er koridora, 2 taraflı
açılan eğitim ve yönetim mekânları yer almaktadır. Bloklar arası geçişin sağlandığı merdiven bölgesinde, kuzeyde yer alan blok koridoru, geniş bir sahanlığa dönüşmekte; güney kütlesinde ise
koridor geniş bir toplanma alanı aracılığıyla merdivene bağlanmaktadır. Mimari açıdan oldukça
nitelikli olan bu birleşim bölümü, öğrencilerin serbest etkinliklerini gerçekleştirdikleri, sosyalleştikleri mekânlar olarak hizmet vermektedir. İç mekân detayları içinde geniş kollarla katlara bağlanan merdiven, yapıya karakter veren bir eleman olarak öne çıkmaktadır. Merdiven korkulukları,
dönemin tipik örneklerinden biridir. Katlar boyunca devam eden ince metal boru profiller arasına,
merdiven küpeşteleri (tutamakları) boyunca yerleştirilen 3’lü metal çemberler, zarif ve estetik bir
detay oluşturmaktadır. İnce metal profiller üzerinde bazen boş çerçeveler, bazen de plaklar halinde olan geometrik şekillerle oluşturulan desenler, dönemin yaygın uygulanan balkon ve korkuluk
detaylarıdır. Yapının zemin kaplamalarında kullanılan siyah kiremit tonu, bej ve sarı renkli karo
mozaikler katlar arasında farklı atmosferler yaratılmasını sağlamıştır. Her katta merdiven kollarını
orta aks boyunca birbirine bağlayan, zemin kaplama renginden farklı bir renk ile oluşturulmuş
bir çizgi merdivenin sürekliliğini sahanlık bölümlerinde hissettirmek üzere katlar boyunca devam
etmektedir. Gerek sınıflarda gerekse sosyal alanlar olan birleşim bölümündeki geniş pencere açıklıkları sayesinde eğitim yapılarında özellikle önemli olan nitelikli ışık alımı ve yeterli havalandırma
olanağı sağlanmış durumdadır. 2 bloğun farklı kotlara oturuyor olması, yapının her bir yanında
farklılaşan açık alanlar oluşturulmasını sağlamış böylece ilköğretim ve lise kullanımları ayrılabilmiştir. 2 kotu birleştiren ara kotta ise ortak bir tören alanı oluşturulmuştur. Her 2 bloğun da kütle
oluşumunda Uluslararası Stil’in tipik özelliği olan yalın prizmatik kütle dili, gridal cephe düzeni,
geniş açıklıklar, yatay plak güneş kırıcılar kullanılmıştır.
Yapının yalın prizmatik kütlesine karakterini veren temel mimari öğe, cepheye yatay yerleştirilmiş,
betonarme, saçakvari güneş kırıcılardır. Geniş konsollarla cepheye takılmış güneş kırıcıların, pencereleri 1/3 oranında kesecek biçimde üst kısımda devam etmesi, cephe düzlemine boyut kazandırmaktadır. Islak hacimler (tuvaletler) ve koridor sonlarındaki pencereler önünde, katlar boyunca
ahşap elemanlarla oluşturulan düşey yırtıklar genel cephe kurgusunda hâkim olan yatay vurguyu
dengelemek üzere yapılan, dönemin tipik cephe düzenlemelerinden biridir.
Aşkan tarafından 1960’lar sonu, 1970’ler başında tasarlanan ve Çamlaraltı Koleji binası ile benzer
mimari dil ve mekân organizasyonuna sahip diğer eğitim yapıları, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi A Blok, Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Dokuz
Eylül Üniversitesi Hastanesi Tıp Fakültesi Yerleşkesi içinde yer alan bazı bloklar ve İzmir İmam Hatip Lisesi’dir. Tüm bu eğitim yapılarında özgün mekânsal kurgunun büyük ölçüde değiştirilmeden
kullanıldığı ve kullanıcıların özellikle eğitim mekânlarına alınan nitelikli ışık ve dolaşım alanlarının
boyutları nedeniyle bu yapıları kullanmaktan memnun oldukları görülmektedir.
Not: Bu araştırma, Mimar Rıza Aşkan’a ilişkin yazarlar tarafından yürütülen kapsamlı bir çalışmanın parçasıdır.
EGT/EDC
42 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KASTAMONU
Gölköy Köy Enstitüsü
Gamze ŞENSOY
Anadolu Üniversitesi
Gölköy Köy Enstitüsü; Anadolu’nun eğitim ve öğretimden yoksun olduğu dönemde, 1939 yılında
kurulmuş olup, ilk kurulan enstitüler arasında yer almaktadır. 1 Nisan 1938 yılında, köy eğitmeni
yetiştirmek amacıyla ‘’Gölköy Eğitmen Kursu’’ olarak eğitim hayatına başlamıştır. 3308 sayılı kanun
ile 17 Nisan 1940 yılında okulun adı ‘’Gölköy Köy Enstitüsü’’ olarak değiştirilmiştir. Enstitü’nün kurulduğu yıllarda, Gölköy’de, Kastamonu’nun meyveciliğinin büyük bir kısmını karşılayan, yaklaşık
2000 dekar büyüklüğünde bir fidanlık sahasının ve yanında boş, enstitü için uygun binaların olması yer seçimini belirleyen önemli faktörlerdir. Enstitü; Kastamonu-İnebolu karayolu üzerinde ve
Kastamonu’ya 10 km uzaklıktaki Gölköy’de konumlandırılmıştır. Diğer köy enstitüleri gibi Gölköy
Köy Enstitüsü planı da ulusal mimarlık yarışması ile elde edilmiş olup mimarı; Yüksek Mimar Asım
Mutlu’dur. 1954 yılına kadar enstitü bünyesinde toplam 58 bina yapılmıştır. Bu bina tiplerini; okul,
öğretmen evleri, revir, toplantı binası, çamaşırhane, depolar, atölyeler, kantin, idare binası, kümesler, yemekhane ve mutfak oluşturmaktadır. 40 öğrenci için 2 yatakhane ve yemek yiyebilecekleri
bölümler bulunan okul binasından 16 adet inşa edilmiştir. Atölye binası; 25 öğrencinin aynı anda
çalışabileceği özellikte yapılmıştır. Depolar, tavla, ahır ve kümesler ayrı ayrı, tek katlıdırlar ve yapım
malzemeleri tuğladır. Öğretmen evleri; 2 oda, hol, banyo, tuvalet ve 1 bodrumdan oluşmaktadır.
Toplantı binası, 600 öğrenci için teneffüshane, jimnastik hane, müsamere, sinema, kütüphane ve
konferans salonu görevi görmesi amacıyla tasarlanmıştır. İdare binasında birer muavin, muhasebeci, kâtip ve müdür odası, 30 kişilik öğretmenler odası, dosya odası ve 10 hademenin yatması
için 1 oda bulunmaktadır. 800 öğrenci kapasiteli mutfak, çamaşırhane ve banyo diğer binalardan
ulaşımın kolay olması için yerleşkenin orta kısımda konumlandırılmıştır. 1954 yılında yayınlanan
6234 sayılı kanunla, öğretmen yetiştiren kurumların isimlerinin ‘’İlk Öğretmen Okulu’’ olarak değiştirilmesiyle okul, ‘’Göl İlk Öğretmen Okulu’’ adını almıştır. Bununla birlikte yerleşke bünyesine,
dikdörtgen planlı ve betonarme yapım sistemli 1 okul binası, yemekhane, hazırlık binası, spor
salonu, öğrenci yurdu, kalorifer tesisatı binası, öğretmen lojmanı ve uygulama ilkokulu eklenmiştir. 1976 yılından 1989 yılına kadar ‘’Öğretmen Lisesi’’ adı altında hizmet veren okul, daha sonra
‘’Göl Anadolu Öğretmen Lisesi’’ adıyla Kastamonu merkeze taşınmış olup, yerleşke günümüzde 5.
Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı olarak kullanılmaktadır. Enstitü döneminden kalan demirhane,
ahırlar ve hizmetlilerin kaldıkları lojmanlar yıkılmış ve yerlerine askerler için sözlü eğitim binası
yapılmıştır. Çamaşırhane, marangozhane, fırın ve idare binası aynı işlevleriyle, mezbahana askeri
araçların garajı, ilk lojmanlar olan taş binalar ise depo olarak kullanılmaktadır. Öğretmen lisesi
zamanındaki kalorifer tesisatı binası, lojmanlar, sinema ve spor salonu aynı işlevde, hazırlık binası,
öğrenci yurdu, yemekhane ve okul binası askeri koğuş, uygulama ilkokulu askerlerin televizyon
izledikleri yer olarak kullanılmaktadır. Uygulama ilkokulunun arka kısmındaki ahırlar yıkılıp, yerine
askerlerin yemin töreni için alan yapılmıştır. İdare binası arkasındaki sahanın yanına yemekhane
ve mutfak binaları eklenmiştir.
Enstitü; kurulduğu dönemde tuğlanın az bulunması ve fiyatlarının oldukça yüksek olması sorunları sonucu kendi tuğlasını üretmeyi başararak diğer enstitülere yol göstermiştir. Önce eğitmen
kursu, daha sonra köy enstitüsü, ilk öğretmen okulu ve günümüzde de öğretmen lisesi olarak
üstlendiği işlevleriyle gelişim sürecini iyi bir şekilde yansıtmaktadır. Sadece eğitmen yetiştirmekle
kalmamış, bünyesinde açtığı kurslarla sağlık memuru ve teknisyen de yetiştirmiştir. Bu özellikleriyle kurulduğu tarihten günümüze kadar birçok değişikliğe uğrayan bu yerleşke, eğitim tarihinde
büyük bir öneme sahiptir. Yapıldığı dönemin olanaklarının ve emeğin bir göstergesi olarak koruma altına alınmalıdır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 43
EGT/EDC
KAYSERİ
Yeni Mahalle Alpaslan
İlkokulu
Eda ÖZSOY
Melikşah Üniversitesi
Kayseri’nin 1950 sonrası modern mahalle oluşumlarından biri olan Yeni Mahalle sınırları içerisinde
bulunan Alpaslan İlköğretim Okulu, içerisinde inşa edildiği mahallenin özgünlüğü ve dönemin
modern yüzünü yansıtması bakımından oldukça önemli bir değere sahiptir.
Kayseri Alpaslan İlköğretim Okulu, Yeni Mahalle sınırları içerisinde, 12. Cadde ile 9. Caddenin kesişim noktasında yer almaktadır. Yeni Mahalle, kuruluş teması bakımından Kayseri’nin Cumhuriyet
Dönemi sanayi yapılarından en önemlisi olan Sümerbank Bez Fabrikası işçileri ve çalışanları için
çeşitli kooperatifler aracılığıyla, sayısı artan işçilerin barınma gereksinimlerini karşılamak amacıyla oluşturulmuş bir mahalledir. Mahalle kuruluşunda faaliyet gösteren kooperatiflerden biri olan
Sümer İşçi Evleri Kooperatifine ait Okul Yaptırma Derneği tarafından 1956 yılında yaptırılmıştır.
1955 yılında inşaatına başlanılan okul toplamda yüz seksen bin liraya mal edilerek, 29.10.1956
tarihinde törenle eğitim-öğretime açılmıştır. Okula ilk olarak Sümer Yeni Mahalle İlkokulu adı verilmiştir. Zamanın valisi, ünlü Türk büyüğü Alpaslan’dan esinlenerek okulun adının Alpaslan İlkokulu olarak değiştirmiştir. Başlangıçta tek katlı olarak inşa edilen okulun 2 yıl gibi kısa bir sürede üst
kat ilavesi ile derslik kapasitesi arttırılmıştır. Dönemi itibariyle, yakın çevrede yer alan tek ilkokul
olması sebebiyle öğrenci sayısında önemli artışlar olmuştur. Öğrenci sayısının artması ve derslik
sayısının yetersiz kalması sebebiyle 2000 yılında ikinci bir blok inşa edilmiştir.
Okul L biçimli formda tasarlanmış olup, zemin kat ve birinci kattan oluşmaktadır. Okulun bahçe
girişi ilk yapıldığında 12. Cadde’den sağlanmakta iken günümüzde güney kısmına yapılan yeni
bloğun yanından sağlanmaktadır. Bina girişi L biçimli formun iç köşe noktasında yer almaktadır.
Bina girişinde büyük bir toplanma holü yer almaktadır. Bu holden, arka bahçeye geçiş için bir
bağlantı mevcuttur. Bina, betonarme karkas yapım sistemi ile inşa edilmiş olup, duvarları tuğladır.
Her katta 4 adet olmak suretiyle, toplam 8 adet derslik yer almaktadır. Derslikler, doğal aydınlatmadan yararlanmak için güneye yerleştirilmiştir. Tuvaletler kuzeyde yer almaktadır. Kat yüksekliği oldukça fazla tutularak konforlu mekânlar tasarlanmaya çalışılmıştır. Üst kat holünde yer alan
sahne ile okul içerisinde yapılacak etkinlikler için toplanma mekânı oluşturulmuştur. Cephede
kullanılan pencereler ahşap malzemeden yapılmış olup, boyutları kat yüksekliğinin bir ifadesi
şeklindedir. Dönemin modern olma halinin izleri, cephede oluşturulan pencere ritimlerinden anlaşılmaktadır.
Alpaslan İlkokulu, Cumhuriyet dönemi eğitim yapıları içerisinde beslendiği ortam ve bulunduğu
mahalle açısından önemli bir kentsel bellek öğesidir. Bu nedenle yapı, mimari ve toplumsal açıdan
özgün bir değere sahiptir.
EGT/EDC
44 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KIRIKKALE
Kırıkkale Erkek Sanat Okulu
Burak ASİLİSKENDER *
Nur URFALIOĞLU *
Ahmet Erdem TOZOĞLU *
Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY *
* Abdullah Gül Üniversitesi
1925’te kurulan Top ve Mühimmat Fabrikası, Kırıkkale’nin şehirleşmesinin çekirdeğini oluşturmuştur. Kuruma bağlı fabrika sayısı arttıkça personel ve işçi sayısı da artarak, kent nüfusun hızla büyümesine neden olmuş, yeni gelenlerle konut bölgeleri genişlemiştir. Kentte fabrikalarla yerleşim
bölgesi arasındaki sınırı demiryolu oluşturmuş, inşa edilen sosyal tesis ve lojmanlarda tren istasyonu çevresinde yapılmıştır.
Nüfus artışı ve kentleşme sonucu, meslek edindirme amaçlı sanat okulu 1953’te açılmıştır. Bugün
7 yapıdan oluşan kampusun ana yapısı olan A Blok, L-planlı bir yapıdır ve arkasında yer alan ve
bugün yemekhane olarak kullanılan eski atölye bloğuna uzun paralel koridorlarla bağlanmaktadır. Söz konusu eski atölye bloğu, betonarme tonozlu üst örtüsü ile dikkat çekmektedir. Ana
giriş cadde cephesinde, öğrenci girişi ise bahçe cephesinde konumlanmıştır. Z+2 katlı betonarme
yapının Hemcadde hem de bahçe cephelerinde, zemin kat seviyesindeki pencereler yatay olarak,
üst kat seviyelerindeki pencereler ise düşey olarak düzenlenmiştir. Cadde cephesinde yer alan ana
giriş kapısının yer aldığı bölüm, giriş üzerinde yer alan farklı boyutlardaki pencereler ve giriş, bir
tarafında yer alan kule biçimli sağır cephe ile vurgulanmıştır. Cadde cephesi ve L-planın 2 ucunda
yer alan sağır uç cepheler taş kaplamadır. Diğer cephelerde taş kaplama, zemin kat seviyesi ile
sınırlandırılmıştır.
2006 yılında kültür varlığı olarak tescillenen yapının pencere ve kapı çerçeveleri PVC olarak yenilenmiş, sıvalarında çeşitli onarımlar gerçekleştirilmiş ve iç mekânda çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak yapı genel olarak, yatay ve düşey biçimli pencerelerin cephelerde düzenlenişi, taş ve
sıva kaplama çeşitliliği, sağır uç duvarların eğrisel bitişleri, eski atölyelerin tonoz üst örtüsü gibi
modernist detaylarını korumakta ve üslup bütünlüğü yansıtmaktadır. Yapı malzemeleri, cephe ve
mekân biçimlenişi, 1940’lara tarihlenen Kayseri Endüstri Meslek Lisesi’ni çağrıştırmaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 45
EGT/EDC
KÜTAHYA
Kütahya Lisesi
Özlem KURT
Anadolu Üniversitesi
Kütahya Lisesi Yeni Bina, Kütahya il merkezinde, 52/1 nolu parselde bulunmaktadır. Milli Eğitim
Bakanlığı’na bağlı olan, 6 katlı olarak tasarlanan lise binasının tasarımı, Mimar Vedat Dalokay’a
aittir. Yapı, 1964 yılında tamamlanıp Kütahya Lisesi olarak eğitime açılmıştır. Halen ‘’Kütahya Lisesi’’
olarak işlevine devam eden yapı, çok daha eski bir yapı olan Taş Mektep adıyla bilinen, bugün de
halen eğitim yapısı olarak kullanılan tarihi binanın (Adalet Lisesi) hemen yanında, onunla ilişkilendirilmiş olarak ve caddeye paralel lineer bir formda konumlanmıştır. Yapım tekniği bakımından
modernist dönem özelliklerini taşımaktadır, betonarmedir. Cephede sıva uygulanmış, çok geniş
şeffaf açıklıklar kullanılmıştır. Cephe, taşıyıcıların okunduğu bir kafes sistem görünümüne sahiptir.
Pencereler de yine kafes sistem etkisini destekler niteliktedir. İç mekânda, mimarın tasarımının
parçası olan silindirik kolonlar dikkat çeker.
Yapı, çeşitli tadilat ve değişimlere uğramıştır. İlk olarak idare katı ve birinci kata ait ahşap pencereler pvc pencerelerle değiştirilmiş, ödenek yetersizliği gibi sebeplerle tüm pencerelerin değişimi 4
yıl sonra, 1994’te tamamlanmıştır.
Yeni bina, Taş Mektep’in ön cephesinde bulunan merdiven sahanlığı ile hemen yanında, aynı lineer doğrultuda uzanan Taş Mektep ile halen bağlantılı durumdadır. Bu bağlantı, Taş Mektep’in sol
yan cephesinden, 2 bina arasında geçişi sağlayan geçirgen bir geçiş koridoru ile sağlanmıştır. Hem
yeni binanın, hem de aynı doğrultuda uzanan Taş Mektep’in ön ve arka cepheleri arasında kot farkı
bulunmaktadır, eğim üzerine konumlanmışlardır. Arka cephede, 2 bina boyunca delikli tuğla bahçe duvarı örülmüştür. Ön cepheden bakıldığında, 2 bina arasındaki subasman kot farkı belirgindir.
Bulunduğu yerleşkedeki konumu, kültürel-sosyolojik açıdan önemi ve şehir kurgusundaki yeri bakımından, Kütahya kent merkezinin belirleyici, özel, aynı zamanda da dönemini yansıtan sembol
niteliğinde yapılarından biridir.
EGT/EDC
46 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
MUĞLA
Halkevi
Feray KOCA
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Cumhuriyetin ilk yıllarında halkı eğitmek, ulusal kültür ve bilinci oluşturmak ve halka benimsetmek için yurt düzeyinde, halk üniversitesi niteliğinde halkevleri açılmıştır. Halkevleri, 1932 yılından itibaren birçok Anadolu kentinde kurulmaya başlanmıştır. Muğla’da ilk halkevi 1933 yılında
açılmıştır. 1950 yılına kadar da ilçelerinde birer halkevi açılmıştır. Muğla’daki halkevi; dil-tarih,
edebiyat, güzel sanatlar, spor, sosyal yardım, halk dershaneleri ve kurslar ile köycülük kolu olmak
üzere 6 kolda hizmet vermiştir. Muğla Halkevi, Cumhuriyet Meydanı’nda yönetimi simgeleyen yapılardan olup, meydanda ilk yapılıp bitirilen bina olmuştur, 24 Şubat 1933 yılında başlamış ve
1939 yılında kullanıma açılmıştır. 1940 yılında Halkevine bitişik otel, gazino ve lokanta işletmeye
açılmıştır. Dönemin valisi Recai Güreli tarafından yaptırılıp hizmete açılmıştır.
Halkevi; yalın, geometrik düzenli, simetrik ve işlevsel mimari çizgilere sahiptir. İkinci Ulusal Mimarlık Akımının etkisinde yapılmıştır. Hilal şeklinde dikdörtgen bir form ile Cumhuriyet Meydanı’nı
tanımlamaktadır. Bina bahçesiyle birlikte 5200 m2 bir alana oturmuş olup, yalnız binanın kapladığı alan 1896 m2’dir. Yapı; bodrum, zemin, birinci ve ikinci kata sahiptir ve kâgir betonarme
olarak inşa edilmiştir. Yapının orijinalinde, tam ortasında, taş merdivenlerle ulaşılan bir giriş vardır
ve giriş bölümü kanatlardaki simetrik kütlelerden daha yüksek yapılarak vurgulanmıştır. Her iki
kanatta simetrik kütleler vardır ve üzerinde simetrik pencere dizileri yer alır. Ön plana çıkartılan
orta kütlede; zemin kat pencereleri enine, birinci kat pencereleri ince uzun formda boyunadır, en
üst kat pencereleri ise daha küçüktür. Sağ ve sol kütlelerdeki pencereler ise orta kütledeki zemin
kat pencereleri gibi eninedir. Kat araları beton silmelidir. Zaman içinde orta giriş kullanıma kapatılarak, yan girişler kullanılmaya başlamıştır. Mimarı bilinmemekle birlikte halkevi tip projelerinden
olduğu tahmin edilmektedir.
Muğla Halkevi’nin batı yakası, üst katında Atatürk için hazırlanan bir daire bulunmaktadır. Bu dairede, 1949 yılı Ağustos ayında Muğla’yı ziyaret eden Cumhurbaşkanı İsmet İnönü kalmıştır. İsmet
İnönü’nün yatak, yorgan ve çarşafları Sevim-Hasan Özsoy için hazırlanan çeyiz takımından alınmıştır. 1951’de ise Halkevlerini kapatan kanun ile Muğla Halkevi de kapatılmıştır. Halkevinin bir
bölümü, 1955 yılında Kız Meslek Lisesine verilmiştir, eşya ve dokümanlara devlet el koymuştur.
1959 yılında Milli Eğitim Bakanlığınca satın alınarak hazineye devredilmiştir. Bu tarihten sonra binanın 1/3’ü Kız Meslek Lisesi, 2/3’ü Öğretmen Okulu olarak kullanılmıştır. Halkevi binasında eğitim
öğretimini sürdüren Öğretmen Okulu 1978 yılında kapatılarak yerine 2 yıllık Eğitim Enstitüsü açılmıştır. 1979 –1980 eğitim-öğretim yılında Halkevi binası, Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi olarak
kullanılmaya başlanmıştır. O dönemde, Halkevi binasının 1/3 ünde eğitim sürdüren Muğla Kız
Meslek Lisesi 1983 yılında binadan taşınmıştır. Binanın Kız Meslek Lisesi olarak kullanılan kısmı,
gerekli tadilat yapılarak 20 odalı, 42 yatak kapasiteli, büyük bir restoranı olan Uygulama Oteline
dönüştürülmüştür.
Muğla Halkevi, Cumhuriyet Meydanı’ndaki diğer idari yapılarla birlikte meydanı tanımlaması ve
kentin yeni gelişim yönünü tayin etmesi açısından önemlidir. Ayrıca, verdiği düzenli eğitim-öğretim ile Muğla’da ulusal birliği sağlamayı hedefleyen, modern bir yaşama geçişin öncüsü olması
açısından da önemlidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 47
EGT/EDC
MUĞLA
Kapıkırı Köy İlkokulu
M. Zühre SÖZERİ YILDIRIM
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Hüseyin ÖKTEN
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
İlkokul öğretmeni yetiştirmek üzere açılan Köy Enstitüleri’nin, 1940 yılında yasalaşmasıyla birlikte köylerden ilkokul mezunu çocukların, bu okullarda yetiştirilmesine başlanmıştır. Bu öğrenciler
mezun olduktan sonra yeniden kendi köylerine dönerek, öğretmen olarak çalışıyorlardı. Bu dönemde, Kapıkırı’nın çevre köylerinden de çocuklar bu okullara okumaya gönderildi. Çamiçi’nden
Fehmi Çakır ve Gölyaka’dan Mehmet Limoncu, önce İzmir Kızılçullu Köy Enstitüsü’ne, ardından
yeni açılan Aydın Ortaklar Köy Enstitüsü’ne giderek eğitimlerini tamamladı. Fehmi Çakır Kapıkırı köyünde, Mehmet Limoncu ise Gölyaka köyünde eğitmenlik yapmaya başladı (Yapılan sözlü
tarih çalışmalarında, Fehmi Çakır’ın 1949’da Ortaklar’dan mezun olduğu, 1-2 yıl içinde eğitmen
olduğu aktarılmaktadır). Bu bilgiler Kapıkırı Köy İlkokulu’nun enstitülerle doğrudan ilişkisi olduğunu göstermektedir. Okulun, köylüler tarafından yapıldığı bilinmekle beraber, Fehmi Öğretmen’in
enstitüden “yapıcı” olarak mezun olduğu, özellikle çatı ve diğer ağaç işlerini bizzat yaptığı da aktarılmaktadır. Ancak, onun dışında yapının tasarımına katkısı olan diğer kişi ya da bilgiler henüz
araştırılmaktadır.
Aynı tarihlerde bu coğrafyadaki eğitim yapıları ile ilgili çalışmalar incelendiğinde, özellikle köy
okulları konusunda yabancı mimarların araştırmaları ve tasarımları ile karşılaşılmaktadır. Örneğin;
Ernst Egli, Atatürk tarafından ilkokul tasarımı konusunda görevlendirildiğini ve 1928-30 yılları arasında Anadolu’da bir inceleme gezisi yaptığını anılarında aktarır. Enstitülerin paralelinde, Güzel
Sanatlar Akademisi’nde Bruno Taot ile çalışmalar yapan Margarete Schütte-Lihotzky, 1938-1940
yılları arasında Anadolu’da yapılması planlanan köy okulları üzerinde çalışmış, okul tipolojilerinin ve çalışmalarının yer aldığı çalışmaları yayınlamıştır. Tüm bu bilgiler, bu dönemde yapılan köy
ilkokullarının, Cumhuriyet ideolojisi ile ilişkisini ve tasarımlardaki modern döneme ait etkilerin
-özellikle Avrupa’dan gelen etkilerin- varlığı fikrini kuvvetlendirmektedir.
Eğitmenli Köy ilkokullarının, 1943’te başlaması ile eş zamanlı olan Kapıkırı Köy İlkokulu, yapının
birçok benzerinin geçtiğimiz yıllarda yıkılmış olması nedeniyle bugün elimizde kalan çok az örnekten biridir. Köy enstitülerindeki eğitimin, köylere geri dönüşümünü, köylünün eğitmenleriyle
beraber bir okul inşa edişini, bu eğitim idealinin Cumhuriyet ideolojisi ve modern yaşam tarzı ile
ilişkisini ve özellikle Demirhanesi olan bir planlama yaklaşımını aktarması açısından Kapıkırı Köy
İlkokulu önemli bir belge niteliği taşımaktadır.
EGT/EDC
48 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KST/URB
[KENTSEL SİT]
Atatürk Üniversitesi Kampüsü, Hayati Tabanlıoğlu,
Enver Tokay, Ayhan Tayman, Behruz Çinici, 1955, Erzurum
BALIKESİR
İnhisarlar Yapı Kompleksi
Hatice UÇAR
Balıkesir Üniversitesi
İnhisarlar Yapı Kompleksi; Balıkesir Kent Merkezi’nde, Dinkçiler Mahallesi’nde, 41 Pafta, 1148 Ada,
259 Parsel’ de yer alır. Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra ülkemizin sanayide ilerlemesi kapsamında inşa edilmiştir. Bu kompleks, ülkemizde Tekel Genel Müdürlüğü’ne ait; depo, lojman ve idari
binayı bir arada barındıran nadir örneklerdendir. İnhisar kompleksi çevresinde bulunan kamu
yapıları ile stratejik bir öneme sahiptir. Arazinin doğu bölümünde İdari bina ve lojman binası, batı
bölümünde depo binası tasarlanmıştır. Depo yapısının önünde, tabii zeminden yükseltilerek oluşturulan bir teras bulunmaktadır. 1 bodrum ve 2 kattan oluşan idari yapı, cephe düzeni ile çevredeki dokudan ayrılmaktadır. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’na sahip cepheler, çini işçiliği ve fugalarla
süslenmiştir. Güneydoğuda dik bir çatı ile örtülü, bodrum, 2 kat ve 1 çatı katından oluşan lojman
binası, geleneksel konut mimarisi özelliklerini barındırmaktadır. Kompleksin üçüncü yapısı depodur. Bahçeden birkaç basamakla çıkılan depo 1 bodrum, 2 normal kat ve 1 çatı katından oluşmaktadır. Cepheleri oldukça sadedir. Ön cephede giriş kapısının ve üstte saçağa yakın yer alan pencerenin çevresinde oluşturulan şerit slime ile bu cephe süslenmeye çalışılmıştır. Ayrıca deponun
karşısında, tütünlerin tartılarak teslim alındığı bir sundurma yer almaktadır. Komplekste yer alan
tescilli yapıların bodrum kat dış cephe duvarları, yığma sistemde taş duvar örgüdür. Konut ve idari
yapıda subasman kotuna kadar devam eden taş duvarlar, depo yapısında bodrum kat seviyesinden giriş kat pencereleri denizlik kotuna kadar devam ettirilmiştir. Yapı Kompleksinide idari yapı
ve konutta subasman kotundan itibaren, depo binasında ise giriş kat pencere denizliği kotundan
itibaren saçak kotuna kadar dış cephe duvarları harman tuğladan örülmüştür. İdari yapı ve konut
yapısında kat döşemeleri beton tabliye olarak yapılmıştır. Depo yapısında ise ahşap olarak inşa
edilmiştir. Ahşap olan tavan döşemeleri, mekân içindeki ahşap dikmeler tarafından taşınmaktadır.
Bu binanın çatısında kullanılan ve günümüze kadar bozulmadan gelebilen özgün ahşap makas
detayları, döneminin ahşap ustalığını belgelemektedir. Bu yapı kompleksi, Cumhuriyet sonrasında, mimari arayışlar içinde Anıtsal Mimari Miras’ımızdan esinlenen bir tutum sergiler. Özellikle üst
pencere boşluklarının kemerleri üzerinde yer alan, çini bezemeler pencere parapetlerinde görülen şişe motifleri, furuşlu saçaklar, anıtsal nitelikli giriş kapısı ve üzerinde yer alan balkon, altında yer alan payandalar, plastır çağrıştıran düşey hareketler, bölümlemeler neo-rönesans özellikli
cephe barındırmaktadır. Aynı tarihte inşa edilen konutun cephe düzeninde, özellikle cephelerin köşelerinde, plastır düzenlemesi ve üzerindeki profilli başlık, pencere boşluklarını sınırlayan
söveler ve pencerelerin damlalık saçakları, saçağı taşıyan süslü konsol ile Ayvalık Rum evlerinin
mimari özelliklerini yansıtmaktadır. İdari yapının plan şemasında ana öğe koridordur. Her katta
koridorun enine aksında ve arka cephe tarafında konumlandırılan merdiven kovasının 2 tarafında
simetrik bir düzenlemenin hakim olduğu gözlenir. Bu yapının koridorlarına kaplanan karo çiniler,
inşa edildiği dönemin malzemesidir. Özellikle İdari binanın giriş cephesinde karşılaşılan çini bezemeler, aynı dönem yapıları olan İstanbul Kadıköy Kaymakamlık Binası’nın cephelerinde, Kadıköy
eski itfaiye binasının cephelerinde, İstanbul Çapa Eski Yüksek Öğretmen Okulu’nun cephelerinde
tekrarlandıkları görülmektedir. Sadece giriş kapısının çevresinin süslendiği depo binasında,, diğer
cepheler oldukça sade bırakılmıştır. 1935 - 1940 yılları arasında inşa edilen, kentin bu sanayi yapı
kompleksi, inşa edildiği dönemin malzemesini, işçiliğini, yapım sistemini, mimari üslubunu günümüzde barındıran görsel belge olması nedeniyle korunması gerekmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 53
KST/URB
İSTANBUL
Elmadağ-Şişli ve
Nişantaşı-Teşvikiye-Harbiye
Yerleşim Bölgeleri
Şeyda ŞEN
İstanbul Kültür Üniversitesi
Esra MANCI
Pcyapı Pelin Çelik Mimarlık ve Restorasyon Bürosu
Elmadağ-Şişli ve Nişantaşı-Teşvikiye-Harbiye bölgeleri; İstanbul İli Şişli İlçesi’nde yer almaktadır.
Yerleşimin 19. yüzyılın başında boş olan, bu bölgelerde gelişmesine, bu yüzyılın ilk çeyreğinde
meydana gelen fiziksel ve sosyal değişimler katkıda bulunmuştur. 19. yüzyılın ikinci yarısında, Elmadağ-Şişli aksı; Pera’da çıkan büyük yangınlar ve artan nüfus yoğunluğu, Teşvikiye-Nişantaşı aksı
ise; Osmanlı sarayının sur içindeki geleneksel merkezinden Dolmabahçe Sarayı’na taşınması sonucunda yeni yerleşim bölgelerinin iskâna açılması ile oluşmuştur. Çoğunlukla gayrimüslim grupların ve Osmanlı seçkinlerinin yaşadığı bölgenin mimari karakteri, Batı mimari ve yaşam tarzının
altında şekillenmiştir.
Bu dönemde bölgelerde, sıra ev tipi konutlar, 2, 3 katlı apartmanlaşmaya geçişi simgeleyen konutlar ve bahçe içinde konaklar inşa edilmiştir. Batılı başkentlerde görülen apartmanlar, sermaye
birikimi olmadığından istisnadır. Bölgeler, Osmanlı Devleti’nin yıkılma sürecine girdiği 19. yüzyılın
sonlarıyla, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, tarihinin en görkemli dönemlerinden birini yaşamış, 1913’te
tramvayın buraya kadar gelmesiyle, özellikle Halaskargazi Caddesi boyunca evler, konaklar sıklaşmış, ilk apartmanlar belirmeye başlamıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında bölgelerdeki yapılar, bahçe içindeki konakların apartmanlara dönüştüğü bir değişim sürecine girmiş, Levent Apartmanı
(1932), Şeref Apartmanı (1934) gibi modern üsluplu sivil yapılar üretilirken, Art Deco üsluplu yapıların inşaatı 1940’lara kadar sürmüştür. Bölgelerde bu dönemde, Teşvikiye ve Maçka sırtlarında
üretilmiş olan modern müstakil konutlardan ise günümüze örnek ulaşamamıştır.
Bölgelerin fiziksel karakterinde önemli rol oynayan orta sınıf apartman tipolojisi ise 1940’larda
oluşmaya başlamıştır. Modernizmin etkisini gösterdiği bu yapılarda cephe düzenlemeleri açısından, katlar boyunca yükselen köşeli cumbalı çıkmalar, eşit dikey bölmelerle ayrılmış yatay pencereler kullanılmış, çoğu kez köşeleri dönerek geniş cam yüzeyler elde edilmiştir. Özelikle Şişli
bölgesinde görülen, genellikle yığma sistemle inşa edilen, taraklanmış renkli sıvalı, çıkmalı, çıkmayla birleşen küçük balkonlu yapılar bu dönemin ürünüdür. 1940’lardan 1950’lere uzanan süreçte bölgelerde bu yapıların yanı sıra, Telefon Santrali Binası (1940) veya Maliye Binası (1946) gibi
kamusal yapılar ve Demirağ Kiraevi (1940), Sadıklar Apartmanı (1951) gibi modern sivil mimarlık
örnekleri üretilmiştir. İstanbul’un 1950’lerde yabancı yardımlarla desteklenen sanayileşme sürecinde hızla büyümeye başlaması, geçmişte kent dışında tanımlanan birçok semti, kent merkezinde bırakmıştır. Günümüzde merkezde yer alan bu semtler, yoğun insan hareketlerine ev sahipliği
yapmış, sosyal ve ekonomik değişimlere sahne olmuştur. Yaşanan bu hareketlilik fiziksel dokuda
da hızlı değişimlerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu süreçte, Elmadağ-Şişli ve Nişantaşı-Teşvikiye-Harbiye bölgeleri çok katlı konut yapıları ile ofis ve ticaret bloklarından oluşan bir kentsel alana
dönüşmüştür.
Son 30 yılın küreselleşme sürecinde, bölgelerde hızlı bir mekânsal dönüşüm yaşanmıştır. 1990’lı
yıllarda kent çeperlerindeki konutlara yerleşen üst gelir grupları, şehir merkezine dönme eğilimi
göstermeye başlamış; iş merkezleri, büyük oteller ve alışveriş merkezlerine ek olarak, özellikle Bomonti ve Dolapdere’de kent merkezi dışına taşınan sanayi tesislerinden boşalan yerlere rezidans
projeleri üretilmeye başlanmıştır. Bu değişim hareketlerinin son halkası, yakın geçmişte gündeme
gelen kentsel dönüşüm projeleridir. Kent merkezinde rantı yüksek bölgeleri hedef alan büyük ölçekli projeler, bu bölgelerdeki nitelikli konut stokunu tehdit ederken, küçük parsellerde yer alan
yapılar da yıkılarak kentsel dönüşüm projelerine dâhil olmaya başlamıştır.
Elmadağ-Şişli- Nişantaşı-Teşvikiye ve Harbiye bölgeleri, yerleşimin başladığı 19. yüzyıldan günümüze, mimari ve kentsel gelişimin kırılma yaşadığı her döneme ait nitelikli yapı örneklerini bir arada bulundurmaları ve özellikle 20. yüzyıl modern mimarlık mirasının nitelikli örneklerinin sayıca
fazlalığı açısından önem taşımaktadır.
KST/URB
54 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KONUT/SİVİL MİMARLIK
[KONUT]
Tunç Apartmanı (T.C. Adalet Bakanlığı Erzurum
Denetimli Serbestlik Müdürlüğü), 1945-1950, Erzurum
ANKARA
52. Sokak No: 33
Elif Selena AYHAN
Başkent Üniversitesi
52. Sokak No:33’ün yer aldığı Bahçelievler Mahallesi’nde, 1960 sonrası inşa edilmiş olan birçok apartman yapısı dönemin önemli mimarları tarafından tasarlanmış, gerek plan kurguları, gerek cephe
düzenleri açısından farklı bir mimari dilin aktarımcısı olmuşlardır. Bu yapılar içinde 52. Sokak No:33.
mimarı, önerdiği yaşam biçimi ve mimari arayışları ile bu yapılar arasında önemli bir yere sahiptir.
Bölgenin yoğunluklu olarak müstakil evlerden oluştuğu bir dönemde, ilk yapılan apartmanlardan
birisi olması, yapıyı kent hafızası açısından önemli kılmaktadır. Tüm mahalleli tarafından “Pembe
Apartman” olarak tanımlanan yapı, mahalle sakinlerinin hafızalarında yer ederek, adeta bir simgeye
dönüşmüştür. Dönemin önemli ses sanatçılarının ve tiyatrocularının da bir süre yaşamış olması, kullanıcı profili açısından da yapıyı önemli bir konuma getirmiştir.
Yapı bilinir olması ve bölgedeki ilk apartman örneklerinden birisi olmasının yanı sıra mimari açıdan
da değerlendirilmesi gereken özelliklere sahiptir. Yapıldığı dönemde çoğunlukla müstakil evlerden
oluşan bir bölgede yer alan yapı, çevredeki dokuyla uyumsuzluk göstermez. İnsan ölçeğindeki boyutları ile çevreye saygılı bir şekilde kurgulanmıştır. Öte yandan, kütle özellikleri bakımından çevre
yapılarla benzer özellikler göstermesine rağmen, cephe detayları, kullanılan malzemeler ve renk
seçimiyle nitelikli bir örnek olarak ön plana çıkmaktadır.
Yapı, kısmen dolu bir bodrum kat + zemin kat + 2 kat + teras katı olarak kurgulanmıştır. Tek bir prizmatik kütleden oluşan yapıda merkezde 1 çekirdek yer almakta, zemin katta 3 daire, normal katlarda 4 daire ve teras katında 2 daire bu çekirdek etrafında konumlanmaktadır. Üst katlarda, giriş ve sağ
yan cephede (sokağa bakan cepheler) bulunan balkonlar bir yandan ana kütleden koparılırken, bir
yandan da cephe hizasında devam eden çizgisel elemanlarla ana kütleye bağlanmış, böylelikle cephede görsel bir süreklilik sağlanmıştır. Arka cephede yer alan balkon ise, cepheden dışarı taşırılarak
elde edilmiştir. Sol yan cephe sağır cephedir.
Yapının bir diğer önemli özelliği, cephelerinde ve iç mekânlarında kullanılan, yapıda belirli yerlere vurgu yapan, özelleştiren ahşap ve taş malzemelerdir. Zemin katta yoğunluklu olarak kullanılan
ahşap çizgisel elemanlar, belirli yerlerde kullanılan taş kaplamalar ve yapının içeri çekilen girişini tanımlayan tavandaki ahşap yüzey önemli detay çözümleri içermektedir. Bu çözümler girişte yer alan
posta kutularında, daire giriş kapılarında ve merdivenlerde de devam etmekte, iç ve dış birlikteliğini
sağlarken yapıyı önemli ve özgün kılmaktadır.
Yapının planları incelendiğinde, zemin katta 3 dairenin yer aldığı, her bir dairenin birbirinden farklı
büyüklüklerde tasarlandığı görülmektedir. Bu katta daireler 2+1 ve 3+1 olarak ele alınmış, üst katlarda yer alan daireler ise 3+1 olarak kurgulanmıştır. Tüm dairelerde yapının yapıldığı dönemin önemli
bir mimari elemanı olan şömine bulunmakta, ancak günümüzde bu şömineler kullanılmamaktadır.
Farklı plan şemalarına sahip dairelere kare bir mekândan girilmekte, giriş mekânı salon ile doğrudan ilişkilenmektedir. Bir dairede antre ile bağlantılı koridordan, 3 dairede ise salondan geçilen bir
koridordan banyo ve odalara ulaşılmaktadır. Bu 3 dairede mutfak yine bir küçük mekân aracılığı ile
girişle ilişkilenmektedir. Teras katında 2+1 olmak üzere farklı büyüklüklerde 2 daire bulunmaktadır.
Yapı, bölgede döneminin ilk örneklerinden birisi olması, kentlinin hafızasındaki yeri ve mimari tasarım kararları nedeniyle önemli bir örnektir. Cephe ve detay özellikleri ve kullanılan malzemeler,
yapıyı çevre yapılar içinde farklılaştırmaktadır. Ölçeği, cepheler arasındaki süreklilik ve uyum, dolu-boş ilişkisi ve iç mekân kurgusu/elemanları göz önünde bulundurulduğunda yapı nitelikli bir örnek olarak değerlendirilmektedir. Plan şemalarındaki farklılık ile elde edilen mekânsal zenginlik ve
farklılaşmış cephe düzeni, yapının tasarım kararlarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca yapının
tasarımının dönemin önemli mimarlarından olan Yüksek Mimar Kadri Erkman tarafından gerçekleştirilmiş olması da yapıyı önemli kılmaktadır. Kadri Erkman’ın kullandığı çizim tekniği ve özgün detay
çözümleri, yapının mimari projelerinin belge niteliğini ortaya koymakta, yapının önemini arttırmaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 59
KNT/RES
ANKARA
Alev Apartmanı
Elif Selena AYHAN
Başkent Üniversitesi
Alev Apartmanı’nın yer aldığı Bahçelievler Mahallesi’nde 1960 sonrası inşa edilmiş birçok apartman yapısı, dönemin önemli mimarları tarafından tasarlanmış, gerek plan kurguları, gerek cephe
düzenleri açısından farklı bir mimari dilin aktarımcısı olmuşlardır. Bu yapılar içinde önemli bir yere
sahip olan Alev Apartmanı kütle özellikleri bakımından çevre yapılarla benzerlikler göstermesine
rağmen, cephe detayları, kullanılan malzemeleri ve renk seçimiyle çevre yapılardan farklılaşmaktadır. Yapıldığı dönemde çoğunlukla müstakil evlerden oluşan bir çevrede yer alan yapı, çevre
dokuya aykırı özellikler göstermez. Çevreye saygılı bir şekilde kurgulanmıştır. Aynı bölgede inşa
edilmiş olan 52. Sokak 33 Numaralı apartmanın mimarı tarafından tasarlanmış olması nedeniyle
bu yapıyla benzer özelliklere sahiptir.
Bodrum kat + zemin kat + 3 kat + teras katı olmak üzere toplam 5 katlı inşa edilmiş olan yapıda, giriş cephesinde, sol ve arka cephede yer alan balkonlar cephe ile hem yüz veya cepheden
hafif taşma yaparak düzenlenmiştir. Sağ cephede balkon yoktur, ancak cephedeki içeri çekilme
bir bağlantı elemanı kullanılarak özelleştirilmiştir. Yapının cephe kurgusu yatay ve düşey dengesi
gözetilerek oluşturulmuş, katlar arasındaki ayrım malzeme ve renk kullanımı ile vurgulanmıştır.
Yapıda kullanılan özenle seçilmiş malzemeler, yapıyı önemli ve özgün kılmakta, yapının cephelerinde ve iç mekânlarında kullanılan taş malzemeler, yapıda belirli noktalara vurgu yapmaktadır.
Özellikle zemin katta giriş cephesinde yoğun olarak kullanılan taş kaplama yüzeyler ve apartman
girişini tanımlayan ahşap yüzey yapının giriş cephesine verilen önemi göstermektedir. Girişi tanımlayan ahşap yüzey, yapının içine doğru devam etmekte, böylelikle yapıdaki iç-dış ilişkisini güçlendirmektedir.
Tek bir prizmatik kütleden oluşan yapıda, merkezde yer alan çekirdek etrafında her biri farklı plan
şemalarına sahip zemin katta 2, normal katlarda 3 ve teras katta 2 daire bulunmaktadır. Dairelere
dikdörtgen bir antreden girilmekte, antre salon ile doğrudan ilişkilenmektedir. 1 dairede mutfak,
ıslak hacimler ve odalar antre ile ilişkilenen bir koridora açılmaktadır. Benzer kurguya sahip diğer
dairelerde, mutfak antreye açılırken, odalar ve banyo antrenin devamında oluşan bir hole- günlük
işler odasına bağlanmaktadır.
Yapı, cephe ve detay özellikleri nedeniyle dikkate alınması gereken bir yapıdır. Renk kullanımı,
cepheler arasındaki süreklilik ve uyum, dolu-boş ilişkisi ve iç mekân kurgusu/elemanları göz
önünde tutulduğunda çevre yapılar içindeki nitelikli örneklerden birisi olarak değerlendirilmektedir. Plan şemalarındaki farklılık ile elde edilen mekânsal zenginlik ve farklılaşmış cephe düzeni,
yapının tasarım kararlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ayrıca yapının tasarımının, dönemin önemli mimarlarından birisi olan Yüksek Mimar Kadri Erkman tarafından yapılmış olması da
yapıyı önemli kılmaktadır. Kadri Erkman’ın kullandığı çizim tekniği ve özgün detay çözümleri,
yapının mimari projelerinin belge niteliğini ortaya koymakta ve yapının önemini arttırmaktadır.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
KNT/RES
60 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ANKARA
Cinnah Caddesi No: 22
Umut ŞUMNU
Başkent Üniversitesi
Yapı, Ankara’nın konut dokusu anlamında yoğun bölgelerinden biri olan Güvenevler Mahallesi’nde yer alır. Ankara’nın önemli caddelerinden Kavaklıdere ile Çankaya’yı bağlayan Cinnah Caddesi
üzerindedir. Yapının mimarı bilinmemekle birlikte, 1954 yılında yapıldığı bilinmektedir.
Yapı, bir zemin ve üstündeki 3 kat olmak üzere, toplam 4 katlıdır. Her katında toplam 4 daire bulunur. Her daire projede 3 oda ve 1 salon olarak gözükmektedir. Dairelerdeki odalardan 2 tanesi
projede yatak odası olarak konumlandırılırken, diğer oda salonla ilişki kuracak şekilde tasarlanmıştır. Dairelerin iç mekânları 100 m2 civarındadır. Her katta yer alan daireler apartmanın içindeki
galeri boşluğunun etrafını sararlar. Apartmanın merkezinde yer alan ve dairelerle kıyaslandığında
büyükçe sayılabilecek bu galeri boşluğu apartmanın en karakteristik mimari özelliğidir. Düşeyde
katlar ve dolayısıyla daireler arasında görsel ve fiziksel ilişki kuran bu galeri boşluğunun tepesinde
bir çatı penceresi yer alır. Bu sayede apartmanın zemin katının bile gün boyu ışık alması sağlanır.
Yapının en karakteristik mimari öğesi olan bu galeri boşluğu zarif bir demir parmaklıkla sarılır.
Apartmanın dış cephesi iç mekânlarına oranla daha sadedir, yapıya karakterini verecek herhangi
bir mimari detay bulunmamaktadır. Giriş kapısı bile yapıda herhangi bir pencere açıklığı gibi, daha
fazla bir vurgu yapmaksızın ele alınmıştır. Bu noktada apartmanın iç mekânındaki galeri boşluğunu ve dış mekânların sadeliğini düşünerek apartmanın içe dönük bir yaklaşımla tasarlandığının
altı çizilmelidir.
Yapının mimari projelerine bakıldığında, bu “içe dönük” yaşantı daha da anlam kazanır. Mimari
anlamda iyi sayılamayacak nitelikte çizilmiş olan kat planlarının üstünde daire sahiplerinin isimleri
yazmaktadır. Bu isimlere dikkatli bakıldığında apartmanın konservatuar mensuplarının, tiyatro ve
opera sanatçılarının, ortak yaptırdıkları bir apartman olduğu fark edilir. Apartmanın kat planlarında şu isimler yer almaktadır; Mesude Kızılçağlayan, Ragıp Haykır, Nuri Altınok, Cüneyt Gökçer,
Türkan Samiye Başoğuz, Aptullah Arsever, Vasfiye Baransel, Süleyman Güler, Ayhan Aydan, Fatma
Mukadder Girginkoç, Meliha Ars, Hilmi Girginkoç ve Sabiha Erdoğdu. Tüm bu isimler tiyatro ve
opera tarihimiz açısından çok önemli kişilerdir. Yapının tapu kayıtlarında apartmanın sahibi olarak
Ayhan Türkan Meliha gözükse de, yukarıdaki isimler bize apartmanın bir kooperatif apartmanı
olduğunu düşündürür. Apartmanın yapıldığı 1950’li yıllarda hızla artan kooperatif sayısı ve Şevki
Vanlı tarafından konservatuar mensupları için Keçiören’de tasarlanan bloklar düşünüldüğünde,
bu iddia daha da kuvvetlenmektedir.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 61
KNT/RES
ANKARA
Cinnah Caddesi No: 94
Umut ŞUMNU
Başkent Üniversitesi
Yapı, Yüksek Mühendis-Mimar Mehmet Savaş tarafından 1964 yılında tasarlanmıştır. Yapının mal
sahipleri olan Mustafa Savaş ve Nurullah Savaş düşünüldüğünde, yapının mimarının mal sahipleriyle olan akrabalığının altı çizilebilir. Yapı müstakil bir aile apartmanıdır.
Apartman; 1 bodrum, 1 zemin ve üstü 2 kat olmak üzere toplam 4 katlıdır. Yapının mimari anlamda en karakteristik özelliği boşaltılmış zemin katıdır. Tıpkı Le Corbusier’in Villa Savoye’sinde
olduğu gibi yapının zemin katı, giriş holü ve kapalı garajın bulunduğu kütle dışında tamamen boşaltılmış ve yarı-açık bir yaşam alanı olarak planlanmıştır. Bu yarı açık mekâna, evin üst katlarında
da karşılaşacağımız bir şömine hizmet eder.
Giriş holü; şömine duvarı ve bacasının olduğu yığma-taş duvar dışında tamamen şeffaf bir mekândır. Bu mekânda bodrum kata/kazan dairesine inen merdiven ve garaj kapısının dışında en dikkat
çeken eleman, eğrisel merdivendir. Eğrisel merdivenden yapının birinci katına çıkıldığında antrenin ardından misafir salonu, oturma salonu ve yemek salonu gibi yapının genel mekânlarıyla
karşılaşılır. Bu mekânlardan misafir salonu ve oturma salonu yapının ön cephesiyle ve botanik
parkı manzarasıyla ilişki kurarken, yemek salonu yapının yan cephesiyle ilişki kurar. Yapının oturma salonunda zemin katta bulunan yarı-açık şömine mekânı gibi bir şömine köşesi vardır. Bu genel mekânlara, hizmetçi odası, mutfak, ofis mutfak, lavabo gibi servis mekânları hizmet eder. Bu
mekânlar kapalı bir kütle içerisinde zemin katta, kapalı garaj kütlesinin üstüne denk gelen yerde
çözümlenmiştir. Genel mekânların tamamı değişik cephelerde olan balkonlarla ilişki kurarlar.
Eğrisel merdivenden yapının ikinci katına çıkıldığında aşağı katlardaki antre yerini oturma holüne
bırakır. Bu hol çevresindeki 5 yatak odasıyla ilişki içindedir. Zemin kat ve genel mekân katındaki
şömine bu katta da devam eder. L şeklindeki oturma holünün bir kısmı şömineli oturma mekânı
olarak tasarlanmıştır. Oturma holü yatak odaları dışında, lavabo, wc, banyo ve çamaşırlık gibi servis mekânlarıyla da ilişki kurar. Bu servis mekânları, tıpkı aşağıdaki garaj ve mutfak gibi bir çekirdekte toplanmıştır.
Yapının iç mekân organizasyonu gibi cephe kararları da zengin mimari detaylar içerir. Yapının ön
cephesinde, geriye çekilen giriş holü yapıda bir boşluk duygusu yaratır. Bu duygu, üst katlarda
geriye doğru çekilen ve yan cepheye de dönen balkonlarla desteklenir. Bu balkonlara, binanın mimari diliyle uyumlu korkuluklar yerleştirilmiştir. Yapının yan cepheleri, en az ön cephesi kadar dikkatle ele alınmıştır. Özellikle içinde garaj, mutfak ve tuvaletlerin olduğu düşey kütle, yapının cephesinde dikkatle vurgulanmıştır. Bu kapalı kütleye yerleştirilen delikli tuğlalar hem bu mekânlara
ışık sağlarken, hem de mahremiyet duygusunu arttırmaktadır. Yapının mimari projeleri bahsedilen tüm mimari zenginlikleri yansıtırlar. Çok iyi sunulmuş bu projeler, en az, yapı kadar önemlidir.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
KNT/RES
62 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ANKARA
Çelebiler Evi
Umut ŞUMNU
Başkent Üniversitesi
Yapı, Kazım Özalp Mahallesi, İlk Adım Sokak’ta yer alır. Yapı 1965 yılında, Türkiye’de organik mimarlık anlayışının önemli temsilcilerinden biri olan Mimar Danyal Tevfik Çiper tarafından aile apartmanı olarak tasarlanmıştır.
Yapı, 1142 m2’lik bir alana oturur; 1 bodrum, 1 zemin, üstü 1 kat ve 1 teras kattan oluşmak üzere
toplam 4 katlıdır. Bodrum katında kazan dairesi vardır. Zemin katta her biri yaklaşık 130 m2 büyüklüğünde, 3 oda, mutfak, çamaşır/banyo, wc, yüklük gibi mekânlardan oluşan, toplam 2 daire
vardır. Birinci kat zemin katla aynı plan şemasına sahiptir. Yapının teras katı tek daire olarak düşünülmüştür.
Genel kütle kararı itibariyle yapı, simetrik bir plan organizasyona sahiptir. Yapının plan şeması arka
cephede biraz kırılarak daralsa da yaklaşık olarak karedir. Apartmanın girişi ön cepheden ve simetri aksını ortalayacak şekilde yapılır. Apartmanın ön/giriş cephesinde en dikkat çeken mimari unsur
birinci ve teras katlarda binayı boydan boya kat eden beton yüzeylerdir. Dairelerin cepheleri bu
beton yüzeylerden içeriye çekilerek, balkon, çiçeklik, teras gibi mekânlar oluşturulmuştur. Apartmanın girişi, bu beton yüzeylerin tam ortasından, tamamen cam bir kütle olarak yükselir ve teras
katında, çatı seviyesinde, kırılarak biter. Tamamı cam olan bu giriş kütlesi sayesinde apartmanın
merdivenleri ve kat holleri gün boyu ışık alır.
Apartmanın ön/giriş cephesinde yer alan diğer önemli bir unsurda; apartmanın genel kütlesinin
köşelerinin yuvarlatılmış olmasıdır. Bu yaklaşım mimarın diğer yapılarında da görülür. Dairelerin
cephelerinin yatayda binayı boydan boya kat eden beton yüzeylerden geriye çekilmesi bu yuvarlatılmış köşelerin daha da iyi algılanmasını sağlar. Bu yüzeyler, dairelerin salonlarına denk gelir
ve iç mekânda da kuvvetli bir şekilde hissedilir. Dairelerin salonlarında yer alan bu yarım daire
hacmin merkezinde hiçbir yere değmeyen, etrafı serbest bir şömine vardır. Bu şömine, dairelerin
salonlarında kuvvetli bir plastik eleman işlevi görürken, aynı zamanda salonun içinde bir başka
mekânın daha oluşmasını sağlar. Şömine ile yaratılan bu, mekân-içinde-mekân kavrayışı, dairelerin başka noktalarında da görülebilir. Örneğin; antre ile salonu ayıran vestiyer/gömme dolap herhangi bir duvara yaslanmak yerine ortada çözülmüş ve iki mekan arasında görsel ve fiziksel ilişki
kuvvetlendirilmiştir. Benzer bir durum, mutfak ve salon arasında da geçerlidir. Mutfak, o dönemin
Amerikan mutfak mantığı ile salonla direk ilişki oluşturacak biçimde çözülmüştür. Yapının plan
şemasında mutfakla ilgili dikkat çeken diğer bir unsurda; buzdolabının içinde bulunduğu kütlenin
mutfak mekânın içinde değil, girişinde, antreyle ve salonla ilişki kuracak biçimde düşünülmesidir.
Dairelerin yatak odalarının hepsinde gömme dolap mevcuttur. Dairelerin banyolarında bidet düşünülmesi dikkat çekicidir.
Yapının çizimleri son derece itinayla ele alınmıştır ve en az yapının kendisi kadar kıymetlidir.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 63
KNT/RES
ANKARA
Çile Apartmanı
Umut ŞUMNU
Başkent Üniversitesi
Yapı, Ankara’nın konut dokusu anlamında yoğun bölgelerinden biri olan Tınaztepe mahallesinde
yer alır. Yapı Ankara’nın önemli caddelerinden biri olan Bülbülderesi Caddesi üzerindedir. Yapının
mimari çok fazla anılmayan ama Ankara’da çok fazla sayıda ve nitelikçe yüksek yapıları bulunan
Yüksek Mimar Nuri Abaç’tır. Apartman 1961 yılında yapılmış, 1962 yılında yine Nuri Abaç tarafından apartman için tadilat projesi hazırlanmıştır.
Yapı, 1 bodrum, 1 zemin ve üstündeki 3 kat olmak üzere, toplam 5 katlıdır. Yapının her katında
birbirinin aynısı toplam 2 daire bulunur. Her daire projede 3 oda ve 1 salondan (oturma salonu,
yemek salonu) oluşmaktadır. Dairelerin iç mekânları yaklaşık 100 m2 civarındadır.
Yapı, simetrik bir plan ve cephe organizasyonuna sahiptir. Giriş, apartmanın Bülbülderesi’ne bakan
ön cephesinden yapılır ve cephenin tam ortasındadır. Girişin hemen üstünde apartmanın en karakteristik mimari elemanları göze çarpar. Bu mimari elemanlar, girişin üstünden başlayarak çatıya
kadar devam eden ve kat hollerinin gün ışığından faydalanmasını sağlayan pencere açıklıklarıdır.
Bunlar, birbirini takip eden ve uzun kenarlarından biri açılı olan dikdörtgen açıklıklar şeklindedir.
Apartmanın cephesindeki bu açılı kompozisyon, yapıya ciddi anlamda hareket katar. Bu hareket
binanın ön cephesindeki balkon çıkmalarla da desteklenir. Giriş üstündeki pencere açıklıklarının
her 2 yanında apartmanının katlarında yer alan 2 dairenin salonlarının balkonları yer alır. Tıpkı
girişin üstündeki pencere açıklıkları gibi bu balkon çıkmalar da açılı bir kompozisyona sahiptir.
Pencere açıklıklarındaki düşey kompozisyon, balkonlarda yatay da uygulanmıştır. Dikdörtgen balkon çıkmaların uzun kenarından 1 tanesi sokağa açılı bir şekilde uzanır. Apartmanın balkonlarında
gözlemlenen başka bir detay da şaşırtmalı beton parapetlerdir. Balkon korkuluklarının neredeyse
tamamı yatayda uzanan metal elemanlarda yapılsa da, bir bölümü kare şeklinde beton parapet
olarak yapılmıştır. Ek olarak, bu beton parapetin yeri her balkonda farklılaştırılarak yapıya dinamik
bir görünüm kazandırılmıştır.
Yapının yan cepheleri, ön cephelere göre oldukça sade ve yalındır. Yapının orijinal projesinde her
2 yan cephede de yer alan betebe mozaik desenin yapının inşası sırasında hayata geçirilmediği
düşünülmektedir. Yapının iç mekânları dış cephesine göre daha az hareketlidir. Fakat daire iç kenarlarında yapının dış cephesindeki açılı hareketlerin tekrar edildiği söylenebilinir. Antreden yatak
odalarına giden banyonun duvarı ve yemek salonunun mutfağa sırt veren duvarı açılı bir şekilde
yapılmıştır. Yapının proje çizimleri son derece özenlidir.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
KNT/RES
64 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ANKARA
Köşk Apartmanı
Umut ŞUMNU
Başkent Üniversitesi
Yapı, Ankara’da Çankaya Mahallesi’nde Şehit Ersan Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Yapının hemen yakınında Cumhurbaşkanlığı Köşkü, Başbakanlık ve Dış İşleri Konutu, İngiliz Büyükelçiliği gibi
önemli yapılar vardır. Yapı, bu önemli yapıların sardığı Şehit Ersan Parkı’na bakar.
Yapıyı Yüksek Mühendis-Mimar Mutahhar Baykam (ressam Bedri Baykam’ın annesi) 1964 yılında
tasarlamıştır. Yapıya ilişkin 1965 yılında tadilat projesi çizilmiştir. Yapının kadın mimar tarafından
yapılıyor olması, mimarlık ortamı için ayrıca önemlidir.
Yapı dışarıdan bakıldığında sokaktaki en renkli yapıdır. Dış cephesine, tüm pencere açıklıklarının altında boydan boya giden, kırmızı renkte seramik kaplamalar hâkimdir. Bu kırmızı renk, yan
cephelere geçildiğinde, beton balkon parapetlerinde devam eder. Beton parapetlerin içerisinde
yuvarlak boşaltmalar yapılmış ve kırmızı renkte seramik kalıplarla bu boşluklar çerçevelenmiştir.
Yapının dış mekânındaki malzeme ve renk anlamındaki canlılık, iç mekânlarında da artarak devam
eder. İç mekânlardaki malzeme kullanımına geçmeden, yapının plan şeması ve cephe anlamında
simetrik bir kompozisyona sahip olduğu söylenebilir. Yapı; 3 bodrum, 1 zemin, üstü 3 kat ve 1 teras
kat olmak üzere toplam 8 katlıdır. Yapıda, her katta her biri 3 yatak odası, 1 salon, banyo, lavabo,
mutfak ve kilerden oluşan ve aynı plan şemasına sahip toplam 4 daire vardır. Bu dairelerden 2’si
ön/giriş cephesi ile ilişki kurarken, diğer 2’si arka cepheye (Çobanyıldızı Sokak tarafı) bakar.
Apartmana girişler ön cepheden, simetri aksının tam ortasından yapılır. Giriş biraz geriye doğru
çekilerek yarı açık bir mekân oluşturulmuştur. Apartmana girdiğimizde yapının zemin katındaki
taş kaplamalar içeride de devam eder ve giriş holünü tanımlar. Bu taş yüzeylerin üstünde taşların
kesim ve yerleşim yöntemiyle uyumlu bir şekilde tasarlanan posta kutuları vardır. Apartmanın
girişindeki taş yüzeyler belirli bir yere kadar devam eder; dairelerin giriş kapılarıyla beraber taş
kaplama yerini mavi renkte küçük kesme mozaik taşlara bırakır. Bu malzeme, apartmanın üst kat
hollerinde de devam eder ve apartmanın mavi ahşap kapılarıyla daha da kuvvetlenir. Benzer bir
ilişki apartmanın yer döşemesinde de görülebilir. Zemin katındaki taş duvarın içeri girmesi gibi,
apartmanın girişindeki taş mermer yer döşemesi de içeri girer ve giriş holünü tanımlar. Daha sonra, taş duvar döşemesine benzer bir şekilde bu yer döşemesi bir noktada kesilir ve yerini içinde
beyaz yuvarlak nokta desenleri olan koyu gri mozaik yer döşemesine bırakır. Mavi renkli duvar
kaplaması, mavi ahşap kapılar ve mozaik yer döşemesi çok renkli ve dokulu bir atmosfer yaratır.
Apartmanın kat hollerinde dikkat çeken unsurlar sadece duvar ve yer döşemesiyle sınırlı değildir.
Kat hollerinin, belki de, en dikkat çeken elemanı eliptik biçimli eğrisel merdivendir. Apartmana
heykelsi bir dokunuş katan bu merdiveninin tepesinde, vitray mantığında yapılmış bir çatı penceresi bulunmaktadır. Apartmanın kat hollerinden dairelere geçildiğinde iyi çözümlenmiş bir plan
şeması ile karşılaşırız. Bu şemada, belki de, en dikkat çeken unsur kiler, lavabo ve mutfağın beraber çözümlenmesidir. Ek olarak, her yatak odasında bir gömme dolap mevcuttur. Yapının plan
çizimleri çok itinayla yapılmıştır.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 65
KNT/RES
ANKARA
Milli Kütüphaneciler
Kooperatifi
Umut ŞUMNU
Başkent Üniversitesi
Yapı, bir dönem Ankara’nın önemli konut bölgelerinden biri olan Güvenevler Mahallesi’nde yer
alır. Yapı, Ankara’da gerek kamusal (MTA, Türkiye Petrolleri Binası, ARI Sineması, Moda Çarşı, vb.)
gerek sivil (Yeşilyurt Blokları, Übeyde Elli Apt., Fikir İşçileri Koop., Profesorler Koop., Dikmen Yapı
Koop., Mintrak vb.) bir çok yapısı bulunan mimarlar Demirtaş Kamçıl ve Rahmi Bediz tarafından,
1955 yılında tasarlanmıştır. Yapının ruhsatı, 1956 yılında verilmiş ve 1958 yılında yapıya ilişkin bir
tadilat projesi yapılmıştır.
Yapı toplam 3 bloktan oluşur. Bu 3 blok araziye birbirlerine bakacak şekilde (2’si bir tarafta, 1’i diğer tarafta) konumlandırılır ve ortalarında uzun-dikdörtgen bir ortak alan oluşur. Yapının orijinal
çizimlerinde, kullanıcılar için yeşil bir yaşam alanı olarak tasarlanan bu mekân daha sonra konutlar
için bir otoparka dönüşmüştür. Bir ortak yaşam mekânı ve çocuk parkı olarak tasarlanan bu yeşil
alanın dışında, birbirine komşu 2 blok birbirlerinden uzaklaştırılarak, bu yeşil bantla ilişki kuran bir
ortak mekân daha oluşturulmuştur. Ortadaki büyük ortak alandan farklı olarak, yaratılan bu ortak
mekânda kooperatifin/blokların ihtiyaçlarını karşılayacak bir takım dükkânlar yer alır. Günümüzde
bu dükkânlar apartmanın depoları olarak kullanılmaktadır.
Kooperatifi oluşturan her blok, zemin kat ve üstündeki 3 kattan, toplamda 4 kattan oluşur. Yalnızca 1 bloğun (C blok) arazi eğimi sebebiyle 1 bodrum katı vardır. Her blok yatayda uzun dikdörtgen
prizma biçimindedir ve her blokta 2 ayrı giriş vardır. Bu girişler daha sonra iç mekânda birbirleriyle fiziksel olarak ilişkilenmezler. Her bloğun her katında yer alan 4 dairenin 2’sine bu girişlerden
ulaşılır. Bu dairelerin, yan cephelerle ilişki kurmayıp, içte kalan 2 tanesi 1 aydınlıkla birbirlerine
bağlanırlar. Blokların dış mekânları oldukça sade ve mütevazıdır; cephelerindeki en dikkat çeken
unsur, yatayda uzun balkonlardır. Yapının her katında yer alan 4 dairenin de salon-yaşam mekânı
ön cepheyle ilişki kurar ve tüm bu yaşam alanları uzun balkonla birbirine bağlanır. Bu uzun, yatay elemanlar sadece dairelerin bitimlerinde düşey elemanlarla bölünürler. Yapıyı boydan boya
kat eden bu balkonların beton korkulukları standart yüksekliğin biraz altında bitirilerek, üst tarafı
daha şeffaf ve ferforje korkuluklarla tamamlanmıştır. Her biri farklı çapta, dairesel ferforje elemanlardan oluşan bu balkon demirleri cephenin en hareketli elemanlarıdır.
Yapıların girişleri de cepheleri gibi sadedir. Yapının rüzgârlıklı giriş kapıları geçildikten sonra içinde
dairesel bir merdivenin olduğu ufakça bir kat holü bizi karşılar. Bu dairesel merdivenin arkasında
apartmanın kat hollerinin ve merdiveninin gün boyunca ışık almasını sağlayan bir aydınlık yer alır.
Yapıların iç mekân çözümlemeleri oldukça başarılıdır. Daha önce belirtildiği gibi; her dairenin genel mekânları ön cepheyle ilişki kurarken, özel mekânları yapının arka cephesiyle ilişki kurar. Dairelerin genel ve özel mekânları banyo, wc ve mutfaktan oluşan bir servis kütlesiyle bölünürler. Bu
mekânların kapıları, bu kütlenin açıldığı ve genel mekânlarla özel mekânlar arasında bağlantıyı
sağlayan koridora verilmiştir. Dairelerin salon/yaşam mekânları; misafir, salon ve yemek mekânı
olarak kendi içinde bölünür. Dairelerde dikkat çeken bir unsurda; arka cepheyle ilişki kuran yatak
odalarının arasında yer alan “sandık odasıdır”.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
KNT/RES
66 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ANKARA
Orta Doğu Teknik
Üniversitesi 1. ve 2. Yurt
Binaları
Güler ÖZYILDIRAN
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Orta Doğu Teknik Üniversitesi kampusu master yerleşme planını yapma hakkını, 1961 yılında
uluslararası bir yarışma sonucunda Altuğ Çinici ve Behruz Çinici kazanmış, bu yarışma sonucunda
kendilerine ayrıca bir sözleşmeyle kampusta yapılacak ilk büyük binalar olan “Mimarlık Fakültesi
Binası ve iki Yurt Binası” projelerini yapma hakkı da tanınmıştır. İlk 3 projeden, Mimarlık Fakültesi
binası hakkında çok sayıda yayın yapılmış ve yapılmaktadır, ancak 1. ve 2. Yurt binaları literatürde
fazla yer almamıştır.
1961 yılında, dönemin ODTÜ rektörü Kemal Kurdaş, kampusun modern ve mimari açıdan nitelikli
olmasını istemiş, ilk etapta yapılması planlanan 15-20 binanın inşaatının da hızla 3 yıl içinde tamamlanmasını hedeflemiştir. Bu nedenle, bir yandan projeleri tamamlanan 3 binanın biran önce
inşa edilmesi için gayret ederken, bir yandan da kampusu şekillendirecek, diğer binaların kimler
tarafından ne şekilde yapılması gerektiği üzerinde araştırmalar yapmıştır. Kurdaş, ilk projelerde Altuğ ve Behruz Çinici’nin çalışmalarını “yetenek, çalışma disiplini ve zamanlama” açsısından takdir
etmiş, kampusun diğer projelerini de onlara yaptırmaya karar vermiştir. Dolayısıyla, ilk 3 binanın,
kampusun genelinin şekillenmesinde referans olduğu söylenebilir. İlk olarak Mimarlık Fakültesi
inşaatına başlanmış, 1962 yılı sonunda da aynı yüklenici firmaya 1. ve 2. Yurt binaları ihale edilmiştir. Hızlı bir inşaat sonunda, Mimarlık Fakültesi binası 1963 Eylül’ünde bütünüyle tamamlanmış
ve yeni ders dönemi yeni kampusta başlamış, ancak yüklenici firmanın fiili iflası nedeniyle iki yurt
binasının inşa süreci etkilenmiş, yurtlar 39 ayda tamamlanabilmiştir.
Mimarlık Fakültesi binası, kampustaki ilk bina olması sebebiyle, ilk etapta üniversitenin tüm ihtiyaçlarının karşılanabileceği şekilde kullanılmış, zamanla her birim kendi özel binalarına geçmiştir.
Konaklama açısından da, ilk 2 yurt binası sadece öğrenci yurdu değil, içinde idare amiri evi, profesör evi, bekar profesör ve doktora öğrencisi (asistan) ünitelerini kapsayan geniş bir programa
sahiptir. Bina, 60 m. * 17 m. planlı dikdörtgenler prizması formunda 5 katlı bir ana kütle ve ona
bir ucundan eklenmiş 2’şer katlı kare prizmalardan oluşmaktadır. Ana kütle, 10 m. * 6m. ebadında
konaklama üniteleri ile modüler olarak tasarlanmıştır. Her ünitede 1 hol, 1 WC ve 1 duş bulunmaktadır. Başlangıçta 12’şer öğrencinin konakladığı bu üniteler, 1973 yılında bölünerek 6’şar kişilik
odalara dönüştürülmüştür. Ortasında çalışma masalarının da bulunduğu bu odalar, 2005 yılında
tekrar bölünmüş, 4’er kişilik 2 yatak odası ve 4’er kişilik 2 çalışma odasına dönüştürülmüştür. Binanın bodrum ve zemin katındaki üniteler ise 2’şer kişilik 4 oda şeklinde tasarlanmış, asistanlara
tahsis edilmiştir. Ana kütleye ekli 2’şer katlı kütlelerin birinde, kafeterya ve altında çalışma salonu,
diğerlerinde, lojmanlar yer almıştır. Günümüzde, 1. Yurt’un lojman kısmı ve çalışma salonu iptal
edilmiş, Sağlık ve Rehberlik Merkezi’nin ek birimleri tarafından kullanılmaktadır.
Yapı, betonarme taşıyıcı sistemle yapılmıştır. Taşıyıcı elemanlar brüt beton olarak bırakılmıştır.
Düşey taşıyıcı elemanların çoğu betonarme perde duvar olarak tasarlanmıştır. Taşıyıcı elemanlar
dış mekânda ve koridorlarda gizlenmemiş, bina cephelerine ve iç dekorasyona zenginlik katacak
öğeler olarak, ustalıkla tasarlanmıştır. Dış cephede, taşıyıcı olmayan duvarlar, beyaz tarak sıvalıdır.
Binanın batı cephesindeki sağır duvarda ve doğu- kuzey doğu yönündeki lojman ve kantin bloklarında yer yer sıvasız prese tuğla kullanılmıştır. Üstü teras çatılıdır, parapet korkuluklarında prekast
beton kullanılmıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 67
KNT/RES
ANKARA
Turgut Reis Caddesi No: 59
Umut ŞUMNU
Başkent Üniversitesi
Yapı, önemli bir konut bölgesi olan Anıttepe Mahallesinde yer almaktadır. Yapı, Ankara’da birçok
yapıya imza atmış olan inşaat mühendisi Şerafettin Şahıstan tarafından 1958 yılında tasarlanmıştır.
Yapı; 1 bodrum ve üstü 4 kat olmak üzere toplam 5 katlıdır. Yapının her katında yaklaşık 90 m2
büyüklüğünde 2 oda, 1 yemek salonu, 1 oturma salonu, banyo ve mutfaktan oluşan birer daire
vardır. Yapının girişi yan cepheden ve bodrum katından yapılmaktadır. Yapı, zemin kotundan geri
çekilerek, önü boşaltılmış ve bodrum katının gün ışığından faydalanması sağlanmıştır. Yapının
en karakteristik elemanları Turgut Reis Caddesi’ne bakan ön cephesindeki balkonlarıdır. Bu balkonlar 1950’ler sonrası mimarlık ortamında sıklıkla görülen bir eğilimi tekrar eder. Bu eğilim, düz
prizmatik kütleyi hareketlendirme olarak özetlenebilir. Turgut Reis No 59’da prizmatik kütlenin
hareketlendirilmesi eğrisel ya da organik yüzeylerle değil, kırık ve açılı yüzeylerle elde edilir. Bu
anlamda Googie Architecture adıyla sınıflandırılan biçim diline gönderme yapar. Bu anlayış, Ankara’da kamusal ölçekte; Ankara Oteli yapısında (giriş kanopisinde), ya da sivil mimari ölçeğinde;
Adnan Canbek tarafından tasarlanan Boylu Apartmanı, ya da Nejat Ersin tarafından tasarlanan
Hava Meydanları Kooperatifi yapısında da görülebilir.
Turgut Reis No 59’un ön cephesinde her katta toplam 3 açıklık yer alır. Bu açıklıklardan biri geriye
çekilerek önüne balkon yerleştirilmiştir. Yapının plan şemaları incelendiğinde geriye çekilen bu
açıklığın yatak odasına ait olduğu görülmüştür. Binanın cephesindeki diğer 2 açıklık dairelerin genel mekânlarıyla ilişkilidir. Açıklıklardan biri yemek salonu ile ilişki kurarken, diğeri oturma salonu
ile ilişkilenir. Yapının genel mekân açıklıklarının üstünde yatayda giden ve gölgelik işlevi gören
beton bir yüzey vardır. Bu yüzey daha sonra kırılarak, düşeyde aşağıya iner ve dairelerin zemin
kotunda tekrar kırılarak balkon döşemesini oluşturur. Bu döşeme, gölgelik gibi, 2 açıklık boyunca
gitmez ve yalnızca bir açıklıkla ilişkilenir. Ters “C” şeklindeki bu elemanın 1 ayağının diğerine göre
kısa olması yapının cephesine önemli bir hareket katar. Bu hareket, değişik çaplardaki dairesel ferforje korkulukla daha da kuvvetlendirilir. Yapının ön cephesinde, balkonlarda görülen bu hareket
giriş mekânında da devam eder. Yapının giriş saçağı ve “V” şeklindeki taşıyıcısı tıpkı balkonlarda
olduğu gibi kırık-açılı yüzeylerden yapılmıştır. Bu dil, yapının giriş kapısında devam eder.
Yapıya girildiğinde çok küçük bir apartman holü bizi karşılar. Bu kat holünde katları birbirine bağlayan dairesel merdiven yer alır. Metrekare olarak küçük kat hollerinden üst katlardaki dairelere
girildiğinde içinde gömme vestiyer olan antre bizi karşılar. Bu mekân hem yemek salonu, hem
oturma salonu, hem de mutfak ve lavabo gibi servis mekânlarıyla ilişkilenir. Antrenin bitiminde
yatak odaları ve bunlara hizmet eden banyo vardır. Daha önce belirtildiği gibi, yatak odalarından
biri ön cephe ile ilişki kurarken, diğeri arka cephe ile ilişki kurar. Her 2 odada da balkon vardır; ve
odalarda o dönemin konut yapılarında sıkça görülen gömme dolaplar yapılmıştır. Yapının mimari
çizimleri son derece itina ile hazırlanmıştır ve en az yapı kadar önemlidir. Özellikle cephe çizimleri
son derece iyi bir anlatıma sahiptir.
Not: Bu yazı Doç. Dr. Nuray Bayraktar’ın yürütücü, Doç. Dr. Bülent Batuman, Yrd. Doç. Dr. Umut Şumnu ve Tezcan Karakuş Candan’ın
araştırmacı, Ece Akay, Elif Selena Ayhan, Yeşim Uysal ve Emine Çiğdem Asrav’ın bursiyer olarak görev aldığı “Ankara’da 1930-1980 Yılları
Arasında Sivil Mimari Kültür Mirası: Araştırma Belgeleme ve Koruma Ölçütleri Geliştirme” adlı TÜBİTAK projesi kapsamında yapılan
araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda yazılmıştır.
KNT/RES
68 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ANKARA
TSK Tandoğan
Kız Öğrenci Yurdu
Gizem KUÇAK TOPRAK
Atılım Üniversitesi
TSK Tandoğan Kız Öğrenci Yurdu, 1967 yılında Milli Savunma Bakanlığı tarafından açılan sınırlı,
davetli mimari proje yarışması ile elde edilmiştir. Birincilik Ödülünü Şevki Vanlı, Ersen Gömleksiz almıştır ve proje uygulanmış, 1969 yılında tamamlanmıştır. TSK Tandoğan Kız Öğrenci Yurdu,
Ankara’nın önemli meydanlarından biri olan, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, Dögol Caddesi, Anıt
Caddesi ve Kazım Karabekir Caddeleri’nin kesiştiği nokta olan, Tandoğan Meydanı’nın kuzeydoğusunda yer almaktadır. TSK Tandoğan Kız Öğrenci Yurdu’nun kuzeyinde Astsubay Orduevi, batısında Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, güneybatısında ise Mebusevler Mahallesi’nde yer alan
apartman konutları yer almaktadır. Yurt, stratejik bir nokta olan Üniversiteler Bölgesi sayılabilecek
bir noktada tasarlanmıştır.
Yapı, Tandoğan Meydanı’nın doğusunda, arsa üzerinde içeriye çekilerek, yeşil bir alan oluşmasına
izin vermektedir. Diğer yeşil alanlar ile birlikte Tandoğan Meydanı yeşil alanla çevrili bir meydana
dönüşmektedir. Vaziyet Planında sert zemin ve yeşil dengesi özenle tasarlanmıştır. Yapı toplam
7344 m²’dir. 1 bodrum, 1 zemin ve 8 normal katı bulunup, toplamda 10 katlı bir yapıdır. Yapı yüksekliği 27.45 m.dir.
1950’li yıllarda, Avrupa’da gelişen Modern Mimarlık hareketlerinin etkisinde, Rasyonel-Uluslar
arası dönemin etkileri hissedilmeye başlanmıştır. Bu dönemde parçacıl, zigzaglı, girintili çıkıntılı,
çok ve muhtelif parçalı, hareketli, sürprizli, ilginç, kendisine özgü, kişisel özellikleri içeren sonuç
ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. TSK Tandoğan Kız Öğrenci Yurdu yapısı ise Enis Kortan’ın tanımladığı özelliklerle paralel olarak, ana kütlede zigzaglı, hareketli, girintili çıkıntılı bir yapıya sahiptir.
Metin Sözen ise Türk Mimarlığı adlı kitabında, 1960’lı yıllarda, mimarların Organımsı Mimarlık adı
altında biçimsel özgürlük arayışı içerisine girdiklerini, Türkiye’de bağımsız biçimlerin çok yaygın
olmasa da bir kullanım alanı bulduğunu, hatta Milli Savunma Bakanlığı Kız Öğrenci Yurdu’nun
tam olarak Organımsı denemeyecek bağımsız bir biçim denemesi olduğunu ve yapının kentsel
çevreye katkı açısından özellikle başarılı olduğunu söylemektedir. Avrupa temelli bir fikir olan Brütalizm, 1960’lı yıllarda Türkiye’de de yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu etki, TSK Tandoğan Kız Öğrenci
Yurdu yapısının cephesinde de kendisini göstermektedir ve çatıda yer alan alınlığın yatay etkisi
ile dikeyde kullanılan beton blokların dikey etkisi bir arada kullanılmıştır. Cephede brüt beton ile
birlikte, bordo renk kullanılmıştır. Cephede algılanan zigzaglara ait köşe noktaları cam elemanlar
ile desteklenmiştir.
Cam elemanların doğramaları, yağmur sularının yapı yüzeylerini kirletmesine karşı, yere kadar
kesintisiz yapılmıştır. Cephe tasarımında dikey çizgilerin hâkimiyeti söz konusudur. Renk ve malzeme ile dikey elemanlar vurgulanmıştır. Yapı plan şeması üzerinde “L” formuna sahiptir. 2 kolun
birleştiği 90 derecelik iç açı, ön tarafta yer alan bir üçgen ile desteklenmiştir. Bu üçgen, giriş birimini ve üst katlarda odaları oluşturmaktadır. Üçgen 30-60-90 derecelik bir üçgendir. Oluşturulan
bu formun düz kenarları ardından cephede de farklı perspektifler yaratacak, tasarımı da destekleyecek şekilde kırıklı/parçalı hale getirilmiştir. Plan şeması incelendiğinde yapının 3 bölüm olarak
tasarlandığı tespit edilmiştir. Zemin ve birinci katta devam eden sosyal alan yapının giriş alanının
tam karşısında yer almaktadır. Diğer 2 kol ise zemin katta idari birimler ve sosyal alanlar olarak
tasarlanırken, üst katlarda öğrenci odaları tasarlanmıştır. Katlarda zigzaglı ve parçacıl tasarımın
sonucu olarak koridorlaşma gözlemlenmemektedir. Ağırlıklı olarak, boyutları birbirinden farklı,
odaların ortak kullanımına açık holler tasarlanmıştır. Cephede ve plan şemasında tekrarlayan öğeler bulunmaktadır yalnız simetri kullanılmamıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 69
KNT/RES
ANTALYA
DSİ 13. Bölge Antalya Sosyal
Tesisleri ve Misafirhanesi
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
1927 yılında inşa edilen yapı, Isparta kent merkezinde, Aksu Caddesi’ne çıkan İmam Hasan sokak üzerinde yer alır. Yapının çevresinde Isparta’nın geleneksel yapı dokusunu yansıtan konut örnekleri mevcuttur. Isparta kent merkezinin hemen hemen tarihi kent dokusu içerisinde yer alan
yapı, geleneksel doku tipolojisinin mimarlık tarihi noktasında kronolojik olarak en son sırasında
yer almaktadır ve bu tipolojide başka bir örnek bulunmamaktadır. Bu yönüyle mimarının yabancı
olduğu fikrini vermektedir. Diğer mevcut konut stokundan farklı olarak, I. Ulusal Mimarlık Akımı
etkisinde kalarak inşa edilmiştir.
Düzgün kesme taştan oluşan yığma taş tekniği ile inşa edilen 2 katlı yapının sokağa bakan cepheleri köşede daireselleşerek birleştirilmiştir. Dış sofalı plan tipine sahip olan yapının zemin katında;
depo ve kiler bulunmakta, üst katında ise; banyo, mutfak gibi servis mekânlarının yanı sıra, yaşama mekânları yer almaktadır. 4 cephesi serbest olan yapının, servis birimleri doğu cephesinde
yer almıştır. Bunun yanı sıra güney ve doğu cephelerinde bahçeler mevcuttur. Yapının mimari organizasyonunu bozmayan 1’er adet müştemilat ve bahçede tek musluklu çeşme bulunmaktadır.
Zemin kata bahçeden 1 merdivenle kırma çatılı bir sahanlığa ulaşılarak çıkılmakta ve böylelikle
yapıya giriş sağlanmaktadır. Bu katta bulunan pencereler dikdörtgen olup, profilli sövelere sahiptirler. Birinci kat cephelerde 2’şer olmak üzere 4 dikdörtgen pencereye sahiptir. Yine bu katta, madeni korkuluklu geniş bir balkon yer almaktadır. Çatı saçağı demir profillerden oluşan payandalar
ile taşınmaktadır. Çatı katında çokgen planlı bir cihannümaya sahiptir. Cihannüma, ahşap üzeri
kurşun kaplama kubbe üst örtüsüne sahipken, esas yapıda ahşap karkas üzeri marsilya kiremit
uygulaması görülmektedir.
20.yy başlarında inşa edilen yapı, Ulusal Mimarlık Akımı etkisinde kalmıştır. Bulunduğu Isparta
Kentsel sit alanı içerisindeki geleneksel doku ile mimari olarak farklılık göstermesiyle dikkat çekmektedir. İlk yapımında da konut işlevi ile inşa edilmiş bina, sahibinin onarımlarıyla günümüzde
de konut işlevini sürdürmektedir. Cumhuriyet Dönemi mimarisinin Isparta özelindeki emsali konumundadır. Özellikle I. Ulusal Mimarlık Akımının Isparta ili özelinde, konut mimarisindeki tek örneği olma niteliği ile yapının korunması ve gelecek nesillere aktarılması, mimarlık tarihi açısından
önem taşımaktadır.
KNT/RES
70 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
AYDIN / DİDİM
Mavişehir Yazlık Konut Sitesi
Gülnur BALLICE
Yaşar Üniversitesi
Emre Can ESENALP
Yaşar Üniversitesi
Mavişehir Yazlık Konut Sitesi, Didim kent merkezine 4 km., Altınkum’a ise 11 km. uzaklıkta, birden
çok parselin tevhidi ile 16 hektarlık alan üzerine kurulmuştur. 1504 dairelik sitenin tamamlanmasından sonra, 10.000 birimlik Mavişehir II. Sitesi’nin yapılması için çalışmalara başlanmış ancak
proje hayata geçmemiştir. Mavişehir Yazlık Konut projesi, 1980 turizm teşvik kanunları öncesi döneme ait en büyük ölçekli ikincil konut projelerinden biridir. Proje, çağdaşı benzerlerinden “Sosyal Yazlık Konut” statüsü ile farklılaşmaktadır. Orta sınıf kullanıcılarına ulaşmayı hedefleyen proje,
1970 yılında tamamlanmış, mimari projeyi Mimar-Mühendis Mehmet Köseoğlu, müteahhitliği
Gökalp Özakıncı’nın üstlendiği projenin, halkla ilişkiler ve tanıtımı Celal Bayar tarafından yapılmıştır. 1970 - 1975 yılları arasında yapımı tamamlanan sitede; 13 bitişik nizam blok, 188 apartman,
1504 daire bulunmaktadır. Ek olarak; 20 adet villa, çay bahçeleri, yönetim binası, lokal, 2 adet çarşı
kompleksi, restoranlar, spor alanları, çocuk parkları, otopark, pazaryeri, şehirlerarası otobüs terminali ve plaj projede yer almaktadır.
40 m2 büyüklüğündeki daireler, 5 kişilik bir ailenin kullanabileceği şekilde tasarlanmış, kurgu ortak yaşam olanı olan salon üzerinden kurulmuş, yatak odaları ve ıslak mekânlar minimum kullanım gereksinime göre tasarlanmıştır. Sosyal konut başlığıyla sunulan projede, cephelerde ve iç
mekânda ayrıntılı mimari detaylardan kaçınılmış, ekonomik ve minimalist çözümler üretilmeye
çalışılmıştır. Daireyle birlikte sunulan mobilyalar, tekstil ve aydınlatma ürünlerinde dönemin İskandinav tasarımlarının etkisi görülmektedir. Yapı tektonik olarak ele alındığında her birimin özgün bir yapı elemanı olarak ele alındığı görülmektedir. Örneğin balkonlar; oluşturulan yarıklarla
cepheden kopartılmış, sadece önyüzleri geçirgen yapılarak, kübik bir eleman olarak tasarlanmıştır. Yatayda yer alan farklı renk ve derinlikteki döşeme bantları ile binanın yataylık vurgusu kuvvetlendirilmiş ve katların cepheden okunması sağlanmıştır. Modernizmin izleri bağlamında modüler
olarak tekrar eden balkon ve açıklıklar ile simetrik düzen gözlenmektedir.
Gerçekleştiği yıllarda hızlı bir şekilde artan ikinci konut ihtiyacına çözüm bulmayı amaçlayan yazlık
konut projesi, büyüklüğü ve sosyal konut olma niteliğiyle, içinde bulundurduğu rekreasyon/servis
birimleri ile, orta sınıfa yönelik modernist çalışmalar arasında öne çıkmış, yazlık konut olmanın
ötesinde yazlık kavramına getirdiği yeni yaklaşım ile önem kazanmıştır. Yapıldığı dönemde sosyal
ve ekonomik kaygıları da gözeterek “modüler” yapım sistemini, geleneksel yapım yöntemleriyle
sentezleyerek uygulamıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 71
KNT/RES
BALIKESİR / GÜRE
Ali Ferhatoğlu Evi
Hatice UÇAR
Balıkesir Üniversitesi
Balıkesir İli, Edremit İlçesi’ne Bağlı Güre mahallesinde, 2241 sayılı parselde yer alır. Yapı, Güre’nin
siluetine hâkimdir. Evde yaşama mekânları, her 2 katta da yol cephelerine yönlendirilmiştir. Evin
plan şemasının, bir orta sofa ve etrafında tasarlanan mekânların örgütlenmesinden oluşturulduğu gözlenir. Giriş katın plan şeması, üst katta ve bodrum katta aynen tekrarlanmıştır. Plan şemasında orta sofanın etkinliği geleneksel konut tasarımının bu yapıdaki yansımasıdır. Dışarıdan bir
taş merdiven çıkılarak ulaşılan giriş sahanlığı “L” biçimlidir. Sahanlıkta karşılaştığımız dairesel köşe
tasarımı ve giriş merdiveninin oval biçimli ilk 2 basamağının varlığı Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı (Modern Mimari) cephe düzeninin bu yapıdaki yansımasıdır. Sahanlıktan bir kapı ile önce bir
rüzgârlığa, sonra yine bir kapı ile orta sofaya geçilir. Bu yapıda görüldüğü gibi orta sofa ile giriş
sahanlığı arasına bir rüzgârlık mekânının eklenmesi de Cumhuriyet Dönemi Mimarlığının konut
tasarımına getirdiği bir yeniliktir. Giriş katta orta sofadan bir kapı ile geçilen tuvaletin varlığı da
önceden bahçede tasarlanan tuvaletin evin iç mekânında yer alması, Cumhuriyet Dönemi Mimarlığının bir diğer özelliğidir. Arka cephe duvarına bitişik tasarlanan ahşap merdiven ile bodrum
kata inilir. Bodrum katta merdivenin yanında yer alan bir kapıdan geçilen evin hamamının ön
mekânı, aynı zamanda hamamın soyunma mekânı ve barındırdığı ağzı bir demir kapak ile gizlenen ocak ile hamamın suyunun ısıtıldığı çok işlevli ve fonksiyonel bir alandır. Güre’nin geleneksel
konaklarının vazgeçilmez mekânı haline bürünen hamamın bu evde modern hale getirildiği gözlenir. Ön mekândan bir kapı ile geçilen yıkanma mekânında; duvarda sıcak ve soğuk su musluğu,
musluğun akıtıldığı kurna ve sıcak suyun depolandığı, duvara gizlenmiş hazne ile karşılaşılır. Giriş
kattan bir ahşap merdiven çıkılarak ulaşılan üst katta, ön cepheye yönlendirilen odanın sağında
ve solunda tasarlanan 1’er balkon ve mekânları aydınlatan büyük boyutlu pencereler ile ev, dış
mekâna daha açık hale getirilmiştir. Evin ön cephesi, barındırdığı köşesi dairesi L biçimli sahanlık ve üstünde bulunan aynı biçimli balkon düzenlemesi ile pencerelerin boyutları bakımından
modern mimarinin özelliklerini yansıtmaktadır. Yığma sistemde inşa edilen yapının tamamında
dış beden duvarlarının alt katta taş, iç mekân bölücü duvarlarının ve üst kat beden duvarlarının
harman tuğladan yapıldığı görülür. Taban ve tavan döşemeleri ahşaptır. Merdivenin yalın ahşap
küpeştesi, ahşap basamaklar ile beraber orta holü süsleyen en belirgin öğedir. Kapılar, dönemin
tablalı ahşap kapılarıdır. Ev, üstte çevresi parapet duvarları sınırlandırılmış bir teras çatı ile örtülüdür. Bodrumlu ve 2 katlı olan yapı, gerek tasarımı bakımından(oval merdivenler, bir rüzgarlıkla
orta sofaya geçilmesi, cephelerde tasarlanan pencere biçimi ve boyutları, cephede orta mekanın 2 yanında balkon tasarımı ve dairesel köşe tasarımlarının varlığı), gerek kullanılan malzemeler
(betonun, çimentonun, yalın ahşap küpeşte, ıslak hacimlerde fayans kullanımı vb.) bakımından,
gerek yapım sistemi (betonarme taşıyıcıların varlığı) bakımından Modern Mimarinin özelliklerini
yansıtmakta olup, köydeki tek örnektir. Ancak plan şemasının oluşmasında orta sofanın etkin rol
oynaması bu evin geleneksel Türk Evlerinin plan şemasının izini yansıttığını göstermektedir. Yapı;
Güre Tarihi Dokusu’nda Cumhuriyet Dönemi yapılarının mimari özelliklerini yansıtan tek örnek
olması ve Edremit Körfezi ve yöresinde zeytin ticaretinde isim yapmış, ekonomik konumu iyi bir
esnafın, 1930’lu yıllarda yaşamını belgeleyen bir örnek olması bakımından korunması gerekli olan
bir sivil mimarlık örneğidir.
KNT/RES
72 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
BALIKESİR / BURHANİYE
52 Evler Yapı Kooperatifi Evleri
Mehmet Rıfat AKBULUT *
Seher BAŞLIK *
Mevlude KAPTI *
Binnur KIRAÇ *
Selcan COŞKUN *
* Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Yekta KARAKULAK
Promer Planlama
Ören “52 Evler Kooperatif Evleri” yerleşmesi, Balıkesir, Burhaniye ilçe merkezinin 4 km. kadar batısında, Ören Mahallesi’nde, Edremit Körfezi kıyısında, en yüksek noktası 28 m. olan, antik Adramytteion kentinin yer aldığı Örentepe’nin güney ucunda yer almaktadır. Yerleşmenin güney, doğu
ve kuzeyinde 1960’lardan itibaren yapılaşmaya başlamış oldukça düzenli, az yoğun sayfiye yerleşmeleri bulunmaktadır. Batısında Edremit Körfezi kıyısında, yer yer 10 m. yüksekliğinde bir şevin
önünde uzanan geniş ve uzun bir kumsal, yerleşmenin doğusunda, Burhaniye yönünde verimli,
geniş tarımsal araziler vardır. Çevresinde çok sayıda tescilli Palamut Meşesi ağaçları yer almaktadır.
Zaman içinde tekil yapılardan bazıları değişmiş olmakla birlikte, genel yerleşme düzeni değişmemiştir. Yapıların tamamı birkaç istisna dışında bakımlı, iyi durumdadır ve nitelikli, nezih bir sayfiye
yerleşmesi karakterindedir.
Yerleşme; bahçeli, müstakil sayfiye evlerinden oluşan, küçük ölçekli ve “bahçe şehir” tarzındadır.
Döneminin genel şehircilik, mimarlık, kentsel çevre ve sayfiye yaşamı anlayışını yansıtan, başarılı
bir tasarım örneği sunmaktadır. Yerleşmenin imar planı ve mimari planları 1957 yılında elde edilmiş, inşaat 1961 yılında başlamış ve 1960’ların ilk yarısında tamamlanmıştır. “52 Evler Yapı Kooperatifi” yerleşmesi, meslek yaşamı boyunca çok sayıda önemli eserler gerçekleştiren Y.Mimar M.
Nihat Güner (Prof.) ile Dalmaçya sahillerinin planlamasında çalışmış olan Y. Mimar Kent Plancısı
Abdullah Ardalı tarafından tasarlanmıştır. Yerleşmenin oluşmasında ilk fikri ortaya atan ve girişimi başlatan 1954-1960 yılları arasında Burhaniye’nin “efsanevi” Kaymakamı Hüseyin Öğütçen’dir.
1955-1960 arasında Burhaniye Belediye Başkanı Avni Meço da girişime destek vermiştir.
Kooperatif evleri; bahçe içinde, denize yönlenmiş geniş verandalı müstakil evlerdir. Binalara, bahçeden ve güney cepheden, birkaç basamakla çıkılan ve veranda ile bütünleşen kottan girilmektedir. Arazi eğiminden kazanılan, veranda altında bir müştemilat bölümü de bulunmaktadır. Ayrıca,
evlerin inşaatında kullanılan yöresel duvar örgüsüne göndermelerde bulunan doğal taş subasman
duvarları ile harpuşta, basamaklar ve bahçe düzenlemelerinde kullanılan yerinde dökme beton,
karosiman döşeme kaplamaları (modern malzemeler) bir tasarım bütünlüğü içinde kullanılmıştır.
Kapıları üzerinde tasarlanan betonarme saçaklı, deniz yönünde geniş bir verandası olan dönemin
pencere açıklığı ve düzenini yansıtan, sade bir mimariye sahiptir. Pencerelerinde, kepenklerinde,
saçak altı merteklerinde, veranda örtülerini taşıyan ahşap dikmelerindeki ayrıntılar gelenekselin
modern mimarideki yansıması biçiminde değerlendirilebilir. Evlerin bahçe korkuluk ve kapılarında, veranda korkuluk ve dikmelerinde kullanılan demir, işçilikte yerel ustalara ait olduğu düşünülen, aynı zamanda modern çizgilerin de izlendiği bir tasarım dili mevcuttur.
Ören 52 Evler Kooperatif Evleri bölgenin arkeolojik alan olduğu bilinmesine karşın, antik Adramytteion kenti üzerinde konumlanmıştır. Ancak, dönemin kültürel miras yaklaşımı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken hatalı yer seçimine rağmen mimari ve şehircilik uygulamasında doğru bir
sonuç ortaya çıkmıştır. 1989 ve 1990 yıllarında alınan sit kararları da yerleşmenin bozulmamasını
sağlamıştır.
“52 Evler Kooperatif Evleri”, çoğunlukla tek veya 2 katlı, bahçeli, müstakil yazlıklardan oluşan, döneminin çizgilerini yansıtan, ağaçlı yolları, yeşil alanları, açıklıkları, düzenli yapısı ile 1950’ler ve
1960’larda Türkiye’de özellikle mimar ve plancılar arasında yaygın olan “bahçeşehir” anlayışının
da iyi örneklerinden birini sunmaktadır. 20. yüzyılın modern planlama ve tasarım anlayışında inşa
edilmiş, yerleşme yeni bir sosyal strateji barındırması ve 20. yüzyılda değişen yaşam biçimini yansıtması sebebiyle sosyal değere de sahiptir.
Yerleşmenin bütünü ve özgün durumunu koruyan yapılar için onay sürecindeki Burhaniye / Ören
Adramytteion Arkeolojik Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamında, plan müellifleri tarafından tescil önerisinde bulunulmuştur.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 73
KNT/RES
BALIKESİR / BURHANİYE
Seylap Evleri
Mehmet Rıfat AKBULUT *
Seher BAŞLIK *
Mevlude KAPTI *
Binnur KIRAÇ *
Selcan COŞKUN *
* Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Yekta KARAKULAK
Promer Planlama
“Ören Afet Evleri” olarak da bilinen “Seylap Evleri” (Sel Felaketi Evleri), Balıkesir, Burhaniye ilçe merkezinin 4 km. kadar batısında, Edremit Körfezi kıyısında, Ören Mahallesi’nde, antik Adramytteion
kentinin yer aldığı, en yüksek noktası 28 m. olan Örentepe’nin kuzeyine doğru yer almaktadır.
1955 yılında, Balıkesir, Burhaniye İlçesi’ne bağlı, Gömeç bucağı (günümüzde ilçe), Yaya Köyü ile
diğer bazı köylerde yaşanan sel baskını sonrası, afetzedeler için 1950’lerin sonlarında o dönem
Burhaniye Kaymakamı olan ve Örentepe’de bir sayfiye sitesi kurmak isteyen Hüseyin Öğütçen’in
girişimiyle Örentepe’de, Bayındırlık Bakanlığı tarafından radye temel üzerine kagir tuğla duvar örgüyle 51 afet evi yapılır. Ama afetzedeler köylerine uzak olduğundan evlere yerleşmeyince evler
Bakanlık desteğiyle Burhaniye Belediyesi tarafından satın alınır. Yerleşmenin hâlihazırda mülkiyeti
Burhaniye Belediyesi’ne ait olup, belediye lojmanı niteliğindeki 4 adedi hariç turistik tesis işletmecilerine apart otel/pansiyon olarak kiralanmaktadır. Yapılar ve çevre bakımı kiralayan işletmeciler
tarafından yapılmaktadır.
Yerleşmenin inşaatı 1958-1960 arasında tamamlanmış olmalıdır. Yapılar, Bayındırlık Bakanlığı tarafından afet evleri olarak tip projeye göre yapılmıştır. Ancak, 1957 tarihli genel yerleşme düzeni
tasarımı Ören 52 Evler Yapı Kooperatifi genel yerleşme ve mimari planlarını da hazırlamış olan
ünlü mimarlar Y. Mimar Abdullah Ardalı, Mimar Prof. Nihat Güner’e ait olabileceğini akla getirmektedir. Ören Seylap Evleri yerleşmesi, tek katlı, geniş verandalı, bahçeli, yeşillikler içinde müstakil
evlerden oluşan, küçük ölçekli “bahçe şehir” tarzı bir afet evleri yerleşmesidir. Genel olarak, Ören
sayfiyeyerleşmesi, ve bunun özgün bir parçası olarak Ören Seylap Evleri, mekansal düzenleme ve
konut alanları ile Türkiye’de XX. yüzyıl Cumhuriyet Dönemi mimarlık ve şehirciliğinin nitelikli bir
örneğini oluşturmaktadır. Seylap Evleri, konut mimarisi ve yerleşme düzeni olarak; yeşillikler içinde, az katlı, müstakil Amerikan banliyö (suburb) şehircilik ve yerleşme biçiminden belirgin esinlenme ve izler taşımaktadır. Bu açıdan, 1950’ler ve 1960’larda Türkiye’de özellikle mimar ve plancılar
arasında yaygın olan “bahçeşehir” anlayışının küçük ölçekli, ancak nitelikli örneklerinden biridir.
Genel yerleşme düzeni, günümüzde özgün durumunu korumaktadır ve yapılar genel olarak iyi
durumda ve bakımlıdır. Yapılar, bahçelerde yer alan 1960’ların başlarından itibaren oluşturulmuş,
oldukça yoğun bir yeşil doku içinde yer almaktadır ve halen apart otel/pansiyon şeklinde kullanılan sakin bir turistik tesis yerleşmesi karakterindedir. Seylap/Afet Evleri, 20. yüzyılın sosyal konut
projelerinin erken örneklerinden olması bakımından hem sosyal, hem de referans olma değerine sahiptir. Aynı zamanda, nitelikli bir afet evleri uygulaması olarak, Türkiye’de maddi imkânların
bugüne göre çok sınırlı olduğu bir dönemde, kamu eliyle afet evleri için bile ne ölçüde ciddi ve
nitelikli bir uygulama yapılmış olduğunun da özgün bir kanıtıdır.
Ören Seylap Evleri, bölgedeki arkeolojik varlıklar bilinmesine karşın antik Adramytteion kenti üzerinde konumlanmıştır. Günümüzün kültürel miras duyarlılıkları çerçevesinde kabul edilemeyecek
yer seçimine rağmen mimari ve şehircilik uygulamasında doğru bir sonuç ortaya çıkmıştır. 1989 ve
1990 yıllarında alınan sit kararları da yerleşmenin korunmasını sağlamıştır. Yerleşmenin bütünü ve
özgün durumunu koruyan yapılar için onay sürecinde olan Burhaniye / Ören Adramytteion Arkeolojik Sit Alanı Koruma Amaçlı İmar Planı kapsamında, plan müellifleri tarafından tescil önerisinde
bulunulmuştur.
KNT/RES
74 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
BALIKESİR / ERDEK
GülPlaj Otel
Gökçeçiçek SAVAŞIR
Dokuz Eylül Üniversitesi
Zeynep TUNA ULTAV
Yaşar Üniversitesi
GülPlaj Otel, Sahil Mahallesi’nde, Marmara Denizi Erdek Körfezi kıyısında konumlanmıştır. Ulaşımı;
İstanbul, Eskişehir, Bilecik, Bursa ve Balıkesir’den oldukça kolay ve Marmara Bölgesi’nin güneyindeki ilk sayfiye yerlerinden olan Erdek’in kent merkezinde, dolayısıyla Erdek kent yaşamının da
içinde yer almaktadır. Günümüzde, 2 yıldızlı GülPlaj Otel olarak 45 oda ve 100 yatak kapasitesiyle
hizmet vermekte olan yapı, hizmete girdiği ilk yıllarda, çok kısa bir dönem Erdek TUSAN Otel olarak da anılmıştır.
Yaklaşık 2.000 m²’lik yapılaşma alanı içinde konumlanan otel, taban alanı 1.000 m2 olan; konaklama, servis birimleri ve sosyal donatılardan oluşmaktadır. Erdek sahilinde yer alan otel, hâkim
deniz manzarasından olabildiğince yararlanacak şekilde yerleştirilmiştir. Otele yaklaşım, kuzeyindeki Şehit Mehmet Sokak üzerindendir. Konaklama birimlerinin açık bir koridor üzerinde, çizgisel
olarak dizilmesiyle oluşan 2 katlı prizmatik konaklama bloğu ve kuzeydoğusunda yer alan tek katlı
servis birimleri; servis ve peyzaj elemanlarıyla zenginleşmiş bir avluyla birleştirilmiştir. Malzeme
kullanımında, rasyonel ve sade seçimler yapıldığı görülmektedir.
Yalın kütle kompozisyonu, dengeli oranları, sakin tektoniği ve sade detayları ile motel; modernist
bir mimari çizgiye sahiptir. Çizgisel plan şemasının, konaklama yapıları için oldukça standart olduğu ve bunun otelin cephesine rasyonel bir şekilde yansıdığı görülmektedir. Konaklama birimlerinin yer aldığı bloğun kuzeybatı cephesindeki en belirgin özelliklerden biri, dönemin otel mimarisi
karakteristiğini yansıtan ”petek balkon düzeni”dir. Yapının, modernist dilini güçlendiren en karakteristik mimari elemanları; konaklama bloğunu sonlandıran yüzeylerde ve konaklama birimlerinin
balkonlarında kullanılan güneş kırıcılar ve yalın korkuluklar, avluyu üst katlara bağlayan dairesel
dış merdiven ve korkulukları, giriş biriminin avluya bakan duvarında yer alan yaz temalı metal
duvar resmi ve üst kattaki terasta yer alan tonoz çatı (yenilemelerden sonra katlanmış plak çatı örtüsü) olarak sıralanabilir. Günümüzde, yapının üst katındaki terası örten tonoz çatının, mevcuttaki
güneşlenme terasını da içerecek şekilde, katlanmış plak çatı örtüsü ile değiştirilmiş ve çatı örtüsünün altı iç mekândan görünecek şekilde hasır malzemeyle ve girişin bulunduğu kuzey cephesinin
de travertenle kaplanmış durumda olması, yapıda gözlemlenebilen değişiklikler arasındadır.
Türkiye’de ekonomi politikalarının geniş bir perspektifle tartışılmaya başlandığı 1960’lı yıllar, turizmin öneminin de kavranmaya başlandığı yılları ifade etmektedir. GülPlaj Otel’in, 1950’lerin sonu
ve 1960’larda popüler bir tatil beldesi olarak bilinen Erdek’te turizm işletmeciliği açısından öncü
rol üstlendiği anlaşılmaktadır. Otelin turizmde öncülüğüne örnek olarak, “Marmara Denizi kıyısında turistik işletme belgesi alan ilk 3 otelden biri” olması, döneminde ender rastlanır bir şekilde
banyolu odalara sahip olması, 1962 yılı Mayıs ayında yayınlanmış olan bir gazete ilanından otelde
her akşam caz dinletisinin yapıldığı bilgilerini vermek mümkündür. Erdek GülPlaj Otel, konaklama yapıları tipolojisinin karakteristik imgelerini taşımaktadır ve ait oldukları kentlerin toplumsal
belleklerine katkıda bulunarak “bir dönemi belgeleyen binalar” olarak öne çıkmaktadır. Bununla
birlikte, tasarım ve yapım tarihleri bakımından dönemin mimari eğilimlerini temsil etmektedir.
Modern mimari dili oluşturan (kütle kompozisyonu ve oranları; mekân örüntüleri ve nitelikleri;
malzemeler ve detaylar vb.) bileşenlerde de ortaklıklar görülmektedir. Bu anlamda otel yapısı, yalın, gösterişsiz fakat nitelikli kütlesi, rasyonel mimarisi ve işlevsel plan şemasıyla modern bir dile
sahiptir. Yapıyı, aynı dönemde yapılan diğer pek çok konaklama yapısına göre özellikli kılan yalınlık, modernist bir dil ortaya koymakta ve yapıya belgelenme-korunma değeri katmaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 75
KNT/RES
BURDUR
İl Özel İdaresi Lojman Binası
Seda ŞİMŞEK TOLACI
Süleyman Demirel Üniversitesi
Ş. Gülin BEYHAN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Yapı; kentin önemli ulaşım akslarının oluşturduğu kavşak üzerinde bulunan, Burdur Kent Meydanı
çeperinde konumlandırılmıştır. Bu kavşağın/meydanın inşa edildiği dönemden günümüze kadar
olan süreç içerisinde, kentin resmi tören ve kutlamalarına ve diğer etkinliklerine ev sahipliği yaparak önemli bir kamusal alan oluşturması; İlk inşa edildiğinde Özel İdare Binası olarak kullanılan
daha sonra lojman işlevi yüklenen bu binanın kentsel bellekteki önemini arttırmıştır.
İnşasına 1963 yılında başlanan yapı, 1966 yılında hizmete geçmiştir. İl Özel İdaresi işlevi için inşa
edilen yapı, 1971 depreminde yıkılan Halk Evi Binası’nın yerine betonarme sistemle çok katlı olarak inşa edilen, yeni özel idare binasının faaliyete geçmesi ile bu kamu idaresinin lojmanı olarak
kullanılmaya başlanmıştır. Bina 2 bloktan oluşmaktadır. Bunlardan 1 tanesi Cumhuriyet Meydanı’na cephe veren günümüz İl Özel İdaresi yapısı ile bitişik nizam ve aynı hizada olup, diğer blok ise
Kışla Caddesi ve meydanın birleştiği noktada, yoldan yaklaşık 5 metre daha geride inşa edilmiştir.
Her blok, bodrum + zemin + 4 kattan meydana gelmiştir. Zemin katta bulunan dükkân mekânları
ticari amaçla kullanılmaktadır.
Betonarme yapım sistemi ile inşa edilmiş olan binada bulunan bloklara giriş, yapının meydan cephesinde bulunan tek bir kapı ile sağlanmıştır. Meydana cephe veren kuzey yönü ve Kışla Caddesi’ne cephe veren güney-batı yönlerinde oldukça yoğun açıklıklar mevcuttur. Kuzey cephe (meydan cephesi) üzerinde, beton malzeme ile imal edilmiş olan, yatay ve düşey hatlara sahip, yapının
genel taşıyıcı sistemi ile bağlantısı bulunmayan estetik kaygı ile inşa edilmiş prekast elemanlar
görülmektedir. Balkonlar ile dış ortam arasında bir perde oluşturan bu elemanlar, cephede hareketlilik oluştururken, iç mekâna ihtiyaç duyduğu ışık imkânını da sağlamıştır.
İnşa edildiği tarihten günümüze kadar olan süreçte çeşitli gereksinimlerden dolayı 1970, 1984 ve
1987 yıllarında farklı ölçeklerde tadilat ve kat ilavesi yapılmıştır. Yapı, kamusal kullanımı yoğun
olan bir alan yakınında bulunması ve bu alanda yarattığı fiziksel etkilerden dolayı kent kimliği ve
kent belleği içerisinde önemli bir yer tutmaktadır.
KNT/RES
76 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
EDİRNE
Abidin Aydoğmuş Evi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Kaleiçinde yer alan ve 1971 yılında kayıt altına alınan konutun tapu kayıtları incelendiğinde 1967
yılında cins değişikliği ile burada 1 bina olduğu tespiti yapılmış, arsadan ahşap eve dönüşüm kayıtlara geçmiştir. 246 m2 arsa payı olan bina, 2005 yılında şu anki sahibi Abidin Aydoğmuş’a intikal
etmiştir. Darülhadis Caddesi’ne paralel olan Manyas Karakol Caddesi üzerinde yer alan konut, yer
aldığı caddeye açılan Gazi Paşa Caddesi’nin Manyas Karakol Caddesi’ne bağlandığı eksen karşısında yer alır.
Manyas Karakol Caddesi’nde, konutun üst katı sokaktan yarım kat niteliğinde kaldırılmıştır. Bu katın altında, bahçe katında caddeden sokl niteliğinde ve yan bahçeden tam kat olan bir bahçe katı
yer alır. Sokak kotundan üst kotta bulunan ana giriş, giriş sahanlığında içeriye çekilmiştir. Bu sahanlığın sağ tarafında yuvarlak köşe ile biten bir oda yer alır. Dış biçimleniş ile Art-Deco stilindeki
stream-line oluşumuna atıfta bulunur. Ayrıca, gelenekseldeki mabeyn odasına da atıfta bulunan
bu oda ile konutun iç mekânında yer alan orta hol, aynı zamanda yaşamın parçası olarak karşımıza çıkar. Bu orta holün etrafında konumlanan yaşama ve yatma mekânları, konut planlamasında
esnekliği getirir. Bu konutlarda içinde yaşayan aile, özel günlerinde (doğum, ölüm, sünnet, düğün
vb. ) konutun her mekânını kullanıma açabilmektedir. Bu yargıya, benzeri konutların incelenmelerinde, kullanıcılarla yapılan sözel görüşmeler sonucu varılmıştır. Konuta girildiğinde, yemek yeme
eyleminin giriş holünde çözümlendiği algılanır. Giriş kapısının karşı tarafında ve yanında yer alan
oda kümesi, yaşama ve yatma amaçlı kullanılmıştır. Holün diğer tarafında caddeye bakan kısmında 1 oda ve ıslak hacimler yer alır.
Sokl niteliğindeki bahçe katının ilk başta servis amaçlı kullanılmış, sonraki yıllarda ise konuta çevrilmiştir. Yığma kâgir olan yapı, yoldan 1,5 kat, bahçeden 2 kat olarak kurgulanarak, kot farkının
binada uygun kullanım alanları ile tasarlandığı görülür. Yığma kâgir olan ve 2 katlı olarak inşa edilmiş konutun, çatı örtüsü kırmadır ve cephe biçimlenişinde yatay pencere nispetleri egemendir.
Parapetlerin üzerindeki söveler pencere boşluklarını sarar ve cephede dolu boşlukları tanımlar.
Sokaktan girişte, girişin cepheden niş olarak konumlandığı görülür. Bu yaklaşım, girişin 2 tarafında
yer alan odaların bu alana pencere açabilmesine olanak sağlamıştır. Bu tutum ile konuta gelenler
görülebilmektedir. Kullanım itibari ile bu pencereleri gelenekselde görülen “kim geldi” penceresiyle örtüştürebiliriz.
Konut binası, tarihi kent dokusunda yer alan geleneksel konutlarda görülen yoldan giriş kotunun
merdiven ve sahanlıkla separe edildiği giriş tipolojisinden etkilenmiştir. Ferforje kapıları ve bu ferforjelerdeki stilistik değerler dikkat çekmektedir. Gerek ait olduğu yapım sisteminin ilk örneklerinden olan gerek mekânsal kurgusu gerekse stilistik özellikleriyle yapı inşa edildiği dönemin mimari
oluşumunu günümüze taşır. Bu bina, geleneksel Edirne sivil mimarlık örnekleriyle gabari ve cephe
biçimlenişi (giriş düzenlemesi) açısından söylem kurmaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 77
KNT/RES
EDİRNE
Emine Karakuş Evi
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Kulekapı Caddesi’ne açılan, Kuruçeşme Caddesi’ne cepheli konut, üçüncü derece arkeolojik sit
üzerinde yer alır ve 1955 tarihli kadastral verilerde sahibi Emine Karakuş olarak görülmektedir.
İlk yapıldığında bodrum kat, giriş kat ve 1 normal kattan oluşur. 1966 yılında çekme kat ilavesi
yapılmıştır. Sokaktan yaklaşık 1 m.lik subasman kotuna merdivenle ulaşılır. Bina ana cephe aksı ile
giriş aksı birbiriyle asimetrik olarak konumlanmıştır. Bu asimetrik girişten 1 kapı ile konutun katlarını birbirine bağlayan merdivenkovasına ulaşılır. Merdivenkovasından dairelere küçük geçiş holü
ile girilir. İç sofanın daralıp, koridora dönüştüğü bu hol, orta sofanın küçülerek yemek yeme amaçlı
da kullanıldığı ve orta sofanın gelenekselden gelen yorumu olarak karşımıza çıkar. Bu mekânın,
konutun orta ekseninde yer aldığı ve ön cepheye konumlandığı, bunun yanı sıra her 2 yanda 1’er
odasının bulunduğu görülür. Bu yaşama mekânına antreden girişte, kapının arkasında, küçük bir
koridor yer alır. Bu koridorun üzerinde ıslak hacimler (mutfak, banyo, helâ) konumlanır. Bu koridora açılan bir hücre ile arka bahçeye, bir sahanlık vasıtasıyla ulaşılır. Yine yaşama mekânına açılan
banyonun hemen yanında diğer bir oda bulunur. Birbirine sırt veren odaların birbirine geçmeli
gömme dolapları vardır. Bu gömme dolapların her 2’si de ayrı ayrı odalara hizmet etmektedir.
Gömme dolaplardan dolayı bu odaların, yatma birimi olarak kullanıldığı düşünülebilir. Orta hol
niteliğindeki yaşama mekânı, hemen yanındaki diğer odayla bütünleşiktir.
Birinci normal kat planında, alt kattan farklı olarak yaşama mekânı önünde loca niteliğinde 1 balkon, ayrıca o koridordan ikinci bir kapıyla ve küçük bir hacimle açılan banyo ve helânın önünü
kaplayan 1 balkon yer alır. 1966 yılında yapılan ilaveyle merdivenkovası sabit kalacak şekilde çekme kat eklenmiş, alt kattaki gibi bir giriş holü ile alt kattakinden daha küçük bir yaşama mekânına
ulaşılır. Bu yaşama mekânına 3 oda açılmaktadır. Bu odalardan 2 tanesi birbirine geçişlidir. Alt
katlarda görülen ıslak hacimlerin konumlandığı koridor, küçülerek buraya sadece helâ ve mutfak
açılmış, alt katta mutfak ve balkona geçiş kapısının olduğu bölüm, bu katta 2,00 m.*4,19 m.lik bir
oda olarak çözümlenmiştir. 3 kat ve 1 sokl kattan oluşan bina cephesinin, 1,5 kat üzerinde loca
türlü bir açık çıkma, ilave katın sokak cephesinde loca içerikli bir girintisi olan ve cepheyi boydan
boya kaplayan 1 açık çıkma yer alır. Bina cephesinde hareket, açık çıkma ve loca ile sağlanmıştır.
Yığma kâgir ve betonarme döşemenin getirisi olarak yatay pencere nispetleri malzeme olarak,
sıvada edelputz (çimento esaslı), ahşap kapı kanatları ve ahşap pencere doğramaları gününün
yapım sistemi olarak günümüze gelir.
Emine Karakuş Evi, yapıldığı yılların aile yaşantısının yansıması olarak günümüze gelir. Kadının
çalışma hayatına girmiş olması, mutfakların ve banyonun küçülerek konut içinde konumlanması,
diğer yandan sofaların yaşam mekânı biçiminde, konut içinde devam etmesi bu dönem konutuna
belge niteliği katar. Gerek tarihi kent dokusu, gerek sosyal yaşamın değişim ve gelişiminin belgesi
olan bu konut, gelecek kuşaklara aktarılması gerekli bir kültür değeridir.
KNT/RES
78 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
EDİRNE
Edirne'de Konut
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Edirne’nin tarihi Kaleiçi yerleşiminin kuzeydoğusunda kalan konut, Talatpaşa Caddesi üzerinde
konumlanır. Edirne’de Rüstempaşa Kervansarayı ve Eski Cami’nin yer aldığı yerleşim dokusuna
komşudur.
Konut içinde yer alan mekânlar; yaşama, yatma ve servis mekânları olarak gruplanır. Yaşama
mekânları konutta parsel cephelerine verilmiştir. Konuttaki birincil yaşam mekânları Talatpaşa Caddesi’ne bakarken, konum itibariyle tarihi dokuyu da üst kottan görmektedir. Bu odaların
önünde geniş terasa yer verildiği görülür. Yine konutta yer alan ikincil yaşama mekânları arka cephede Kadirhane Sokak’a bakar. Konutta girişten açılan orta mekân niteliğindeki hol, odalar arası
geçişi sağlayan mekân olmanın yanı sıra, kendi başına da bir kullanım alanıdır. Bu mekân, salona
camlı kanatlarıyla bağlanmıştır ve yemek yeme eylemini içerir. Konutta görülen odadan odaya
geçiş kapıları, iç mekânda mahremiyeti sağlamasının dışında, fonksiyonelliği artıran bir eleman
olarak kullanılmıştır. Odadan odaya sağlanan geçiş, planlamada esnek kullanımı getirmiştir. Konuta dıştan giriş imkânı, daire kapısı dışında merdiven holünden terasa açılan çift kanatlı bir giriş
görülür. Bu giriş alt katta Talatpaşa Caddesi tarafından düşey sirkülasyon alanına ulaşımı sağlar.
Islak hacimlerden, helâ ve banyo birbirinden ayrı çözümlenmiştir. Bu ıslak hacimlerin orta hole
küçük bir gece holü ile bağlandığı görülür. Banyolar, yıkanma ve çamaşır eylemlerine hizmet etmiştir. Helâlar, donatı olarak alaturka helâ taşını ve lavaboyu kapsamaktadır. Mutfakta ise, geniş
kullanımlı tezgâhlar ile ocak kısmının üzerinde davlumbazlar yer alır. Yemek pişirmede pompalı
gaz ocakları kullanımı nedeniyle tezgâhlar büyük ve geniş yapılmıştır.
Yapım sistemi olarak betonarme karkasın ülkemizdeki ilk uygulamalarıdır. Üst katta betonarme
döşeme üzerine kırma çatı ve cephelerde yuvarlak pencere açılımları görülür. Modern mimaride
manzaranın ufukta olması nedeniyle tasarımcılar, manzarayı bölmeden iç mekândan algılamayı
tercih etmişlerdir. Konutun önünde yer alan açık çıkma, konutun iç mekânından gelen giriş holü,
oda ve terasın geniş kapılarla birbirine açılarak konutun iç- dış ilişkisini kuvvetlendirmiştir. 2 kanatlı olan kapıda şeffaflık camlı kısımla sağlanmıştır. Normal kattaki geniş teras ve onun üzerine
doğru uzanan çatı saçağını taşıyan kolonlar, aynı zamanda cephede dekoratif amaçlı kullanılmıştır.
Merkezi konumda yer alan mahalledeki bu konut, günümüzde yıkılmıştır. Yapılan bu çalışma, şu
an itibariyle bir belge niteliğindedir. Toplumun değişen aile yapısı, ataerkil aileden çekirdek aileye
dönüşüm, bu konutun planlamasında karşımıza çıkar. Mekânsal değişimler, konutun dış cephesini de etkilemiştir. Dışa açılan ve yatay doğrultuda gelişen pencere açıklıkları, dönemin mimari
akım ve eğilimlerinin izlerini taşır. Belgesel, yaşamsal, üslupsal değer taşıyan bu konut, yer aldığı
kent dokusu bakımından da önemlidir ve kentsel değişimin bir parçasıdır. Binanın o dönem için
gerekli strüktürel yapıya ve gerekli sıhhi tesisata sahip olması bu dönem konut binasının yeniden
inşaata göre daha az masrafla tadilatına imkân verebilirdi. Bulunduğu mahallenin alt yapısına aynen korunduğunda ek getirmeyecek durumdaydı. Günümüzde yıkılarak yerine farklı, çok katlı bir
konut inşası gündeme gelmiştir. İncelendiğinde bu konutun belgesel, yaşamsal, üslupsal, kentsel
ve tarihi doku fiziksel değer olarak 5 ana prensip bağlamında korunması gerekli özellikleri taşıdığı
gerçeği ile karşılaşılır. Kentsel sürekliliğin de bir parçası olan bu konut, özgün mimarisiyle gelecek
nesillere aktarılması gereken bir sivil mimarlık örneğidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 79
KNT/RES
EDİRNE
Mehmet Necdet Koman Evi
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Mehmet Necdet Koman Konutu, Ali Paşa Çarşısı Orta Kapısına açılan Orta Kapı Caddesi ile Maarif
Caddesi’nin kesiştiği köşede konumlanır.
Yığma kâgir olan bina; bodrum, zemin ve 1 kattan oluşur. Bodrum katı yığma moloz taş duvar
olan binanın, üst katları tuğla yığmadır. Parsel kenarında yer alan giriş bölümü, konut binasına basamaklarla bağlantıyı sağlar. Girişteki antreden tek kollu köşe dönüşlü, 25 basamaklı merdivenle
katlara ulaşılır. Zemin katta merdivenin yer aldığı alandan, bir orta hole girilir. Konutun merkezinde yer alan bu hol; yatak odası, banyo, helâ ve mutfak mekânlarına bağlantıyı sağlayan, bir iç
koridora açılır. Holde giriş kapısının karşısında yemek odasının yer aldığı, yemek odasının odadan
odaya geçiş kapısıyla oturma odasına bağlandığı görülür. Holün Orta Kapı Caddesi’ne bakan kısmında diğer bir oda ile karşılaşılır. Yemek odası, oturma odası ve hol bu geçiş kapıları ile esnek kullanım sağlar. Evde, özel günlerde, bu kapılar açılarak yaşam mekânının bütünlüğü sağlanır. Mutfakta gaz ocaklarına hizmet edecek tezgâhlar tasarlanmıştır ve ıslak hacim olarak helâ ve banyo
ayrı ayrı tasarlanmıştır. Oturma odasının köşesi yuvarlak çözülerek Art Deco’da o dönem görülen,
streamline etkisi algılanır. Üst katta alt kattan farklı olarak bu dairesel köşe dönüşünün önünde 1
m. eninde bir açık çıkma yer alır. Birinci kat planında alt kattan farklı olarak holün önündeki küçük
oda, alttaki antrenin üzerini kapsayacak şekilde daha büyük olarak tasarlanmıştır. Bahçe katı, Orta
Kapı Caddesi’nden sokl niteliğindedir ve 1 pencere açılmasına imkân sağlamıştır. Orta Kapı Caddesi’nden baktığımızda, ana cephe aksıyla giriş aksının asimetrik konumda olduğu görülür. Cephede yatay hatların özellikle pencere nispetlerinde hâkim olduğu görülür. Giriş katın üzerindeki
açık çıkma cepheyi özellikle yaşam mekânlarında çevreler (Salon, oturma odası, yemek odası).
Açık çıkmanın korkulukları soğuk demir işçiliği ürünüdür. Cephede pencerelerin profilli sövelerle
çevrelendiği dikkat çeker. Giriş üzerindeki oda ve buradaki kapı, salonun üst kottan giriş ekseni ile
görsel ilintisini sağlar. Zemin katta girişin yanındaki oda, dış çeperden loca şeklinde içeri çekilmiş
açık çıkmalıdır ve daire giriş holüne açılan odanın Fransız pencereli olduğu hemen altında ise sokl
niteliğinde bir pencere yer almıştır. Esnek planlama ilkelerinin hâkim olduğu konut, kendi içinde
mahremiyete de yer verir. Mahremiyete yatak odasının iç koridor ile yaşam alanında ayrılmasında
görüyoruz.
Yığma yapım tekniğinde olan yapı, bodrumda taş duvar, üst katlarda ise tuğla yığmadır. Döşemeleri betonarme olan binanın cephesinde pencerelerde söveler, sıva olarak edelputz sıva kullanıldığı görülür. Fransız penceresi adeta bir niş içinde çözülmüştür. Betonarme döşeme üzerinde kırma
çatısı olan konut, sobalı olduğundan iç mekânda ateş bacalarına yer verilmiştir. Mutfakta da bir
hava bacası bulunmaktadır.
Konut binası olan yapı, gerek cephe oluşum ilkeleri açısından, gerek mekânsal planlaması, gerekse yapım sistemi açısından döneminin oluşumlarını yansıtır. Yığma kâgir yapım sisteminin modern anlamdaki Edirne’deki ilk örneklerinden olabilecek bu yapı, aile yapısının o dönemki gereksinimlerini yansıtır. Yemek odası, hol ve oturma odası ilişkisi kendi içinde birbirine geçişli yaşamsal
bütünlük arz eder. Hol, konutta bir iç sofa niteliğindedir. Holün caddeye açılan kesimindeki oda
adeta bir eyvan niteliğindedir. Yemek bölümünde Maarif Caddesi’ne açılan diğer bir eyvan olarak
algılanabilir. Oturma odası da geleneksel konuttaki başoda konumundadır. Bu odanın biçimlenişi
ile binanın mimarisinde ön plana çıktığı görülür.
KNT/RES
80 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
EDİRNE
Meriç Ünyay Evi
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Muhittin Ağaoğullarına ait olan 6 parsel ve Düriye Ağaoğullarına ait 5 parsel, 24.01.1975 tarihinde
tevhid edilip, 8 No’lu parsel olarak onaylanmış ve mülkiyet olarak Meriç Ünyay’a geçmiştir. Yahşi
Fakih Mahallesi, 70 Ada, 8 Parsel’in 195 m2 arsa payı olduğu ve 3. Derece arkeolojik sit alanı olarak
tescilli olduğu kayıtlara geçmiştir. Kaleiçi yerleşimini sınırlayan Ali Paşa Çarşısı ile biten Orta Kapı
Caddesi’ne açılan Rasathane Sokak ile bu caddeye paralel Aziziye Sokak (eski Kule Kapı Sokak)
birleşimindeki 5 ve 6 parsellerin tevhidinden oluşan 8 parselde konumlanmaktadır.
Parselde köşe konumundan dolayı, yaşam alanının köşede yer aldığı ve bu salonun köşede dairesel formlu çözüldüğü görülür. Salon salomanje olan bu alan, odadan odaya geçiş kapılarını içerir. Merdiven ve antre, giriş konutun orta holüne açılır. Cengiz Eruzun’a göre; Cumhuriyet sonrası
ülkemizde yeni yapılan konutlarda iç sofanın daralıp koridora, orta sofanın ise küçülüp sadece
mekânlar arası geçişi sağlayan hole dönüşmüştür. Giriş holü, incelenen dönem konutunda aynı
zamanda yemek yeme mekânı olarak da işlev yüklenmiştir. Bu orta holün, iç bahçeye bakan kısmında dış sofa niteliğindeki bir açık çıkma yer alır. Holün Aziziye Sokak’a bakan tarafında eyvan
niteliğinde bir oda yer alır. Hol, ıslak hacimlere açılan, o dönemde ofis olarak tanımlanan bir iç koridora açılır. Bu iç koridorun, caddeye bakan tarafında helâ, yan bahçeye bakan tarafında banyo yer
alır. Wc’nin yanında mutfak kısmı, mutfağı yatak odasından ayıran bir sandık odası ve yatak odası,
bu ofis kısmından kullanılır. Konutta yaşam alanlarının ıslak hacimlerden ve yatma bölümünden
ayrıldığı görülür. Üst katta hole bakan odanın sokağa çıkma yaptığı gözlemlenir. Bu konutta salon, oda ve hol birlikte tasarlanmıştır. Yaşam alanı, parselin en çok ışık alan bölümünde konumlanır. Yatma bölümü iç bahçeye bakar ve dış mekândan separe edilmiştir. Yatak odası konut içinde
ve ıslak hacimlerde ofisle yaşamdan ayrılmıştır. Yığma kâgir olan yapının 2 katlı olarak inşa edildiği
görülür. Yaşam alanlarının iç dış ilişkisinde ön planda yer aldığı, servis mekânlarının ise ikinci planda kaldığı, banyonun iç bahçeye açıldığı, yatak odasının da iç bahçeye bakan terasa cephe aldığı
görülür. Kırma çatısı olan konutun cephe biçimlenişinde yatay pencere nispetleri egemendir. Döşeme, döşemeyi taşıyan kirişler ve parapetler bir bütün olarak bina çeperini sarar ve cephede dolu
boşlukları tanımlar. Sokağa bakan çıkmanın dar tarafında 2 küçük pencerenin yer aldığı görülür.
Toplumsal yaşamın ortaya çıkardığı yaşamsal değişim, burada konut planına yansımıştır. Geleneksel konuta göre mutfağın küçüldüğü, ıslak hacim olarak banyo ve helânın konut içinde yer aldığı,
yatak odasının da mahrem alan olarak yaşamdan geri alındığı görülür. Toplumsal verilerin mekânsal kurguya yansıdığı bu örnek, gelecek kuşaklara aktarılması gerekli bir belge niteliğindedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 81
KNT/RES
EDİRNE
Mustafa Birik-Orhan Birik Evi
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Edirne Kaleiçi kent dokusunda yer alan konutun, yapıldığı yıllarda etrafında yer alan konut binalarının gabarilerine saygıyla yaklaştığı görülür. Binanın konumlandığı Topkapı Caddesi, Kaleiçi’nin
önemli ulaşım akslarından olan Balıkpazarı Caddesi’ne açılır.
2 katlı olarak günümüze gelen binanın, zemin ve üst katında ikiz konut yer almaktadır. Bu konutlara zemin katta; 152.5 cm. eninde, 891 cm. boyunda, normal katta ise; 152.5 cm. eninde, 538 cm.
boyunda koridorla girilir. Bu koridorların sonunda birer mutfak yer alır. Mutfak, zeminde bahçe
kotundan aşağıda konumlanmıştır. Mutfağın yer aldığı cephe, bahçe katında sokl niteliğindedir.
Normal kata, arka bahçeden 6 rıhtla, sahanlığa ulaşılarak girilir. Normal katta, mutfağın hemen yanında, 273 cm. * 325 cm. ebatlarında bir yatak odası yer alır. Yatak odasıyla birlikte koridora açılan
diğer bir kapıdan wc ve banyoya ulaşılır. Wc ve banyo hava bacasıyla havalandırılmıştır. Bu uzun
koridora girişte sağda 1 oturma odası konumlanır. Uzun koridor, gerek fonksiyon, gerek bağlantı
elemanı olarak kullanılmaktadır. Binanın üst katındaki diğer 2 konuta; sokaktan, 10 basamaklı, tek
kollu bir merdivenle ulaşılır. Bu merdivenin karşılaştığı sahanlık, bu kattaki ikiz konutların girişini
barındırır. Üst katta ikiz konutların her birine 1’er giriş kapısıyla girilir. Bu giriş kapılarının hemen
karşısında, caddeye bakan ve alt kat giriş kapılarının üzerine konumlanan T şeklinde bir sahanlık
yer alır. Bu sahanlığın genişliği 428 cm. boyu 372 cm. ebatlarındadır. Sahanlıktan toplayıcı bir iç
mekân olan, iç sofa niteliğindeki koridora girilir. Bu koridorun sonunda, arka bahçeye açılan bir
mutfak bulunmaktadır. Bu mutfak, arka bahçeye 8 basamaklık bir merdivenle bağlanır. Mutfağın
hemen yanında, arka kısma bakan bir yatak odası, yatak odasının yanında komşu parselden dolayı
hava bacasıyla havalanan banyo ve helâ mekânı yer alır. Koridora girişte, hemen sağda, bir oturma
odası yer almıştır. Oturma odalarının önünde 1’er teras olup, bu odaların sahanlığa bakan 150 cm.
* 180 cm.lik pencerelerinin olduğu ve bu pencerelerle giriş sahanlığı ile ilişki kurulduğu görülür.
Bahçe, sağ ve sol yan duvarları yığma taş duvar, ara duvarlar ise tuğla yığma olarak tasarlanmış,
döşemeleri betonarme olan binanın üst katı ise tamamen yığma tuğladır. Çatı döşemesi yine betonarme olan binanın, gizli çatısı bulunmaktadır.
Edirne Kaleiçi Bölgesi’nde yer alan konut, modernleşme ile birlikte yaşanan gelişim ve değişim
sonrası daha önce dış mekânlarda tasarlanan ıslak hacimleri kendi bünyesine almıştır. 2 odalı bir
konut şeması olan bu tasarım, ikiz konut olması özelliğiyle dikkat çeker. Cephe biçimlenişlerine
bakıldığında Topkapı Caddesi’ne açılan alt kat çeperlerinde pencerelerin daha ufak tutulduğu,
kapıların ayırıcı amaçlı ve görselliği sınırlayıcı, dar, uzun pencereler içerdiği görülür. Giriş kapısının
her 2 yanına açılan merdivenler üst kat sahanlığında kapıları geride tuttuğundan, bu kattaki kapı
kanatlarının şeffaf ve oda pencerelerinin daha yüksek ve geniş tutulduğu görülür. Bahçe cephesinde alt katın taş duvar örgüsü algılanır. Cephe hareketine bakıldığında, mutfak önündeki teras
sahanlık olarak öne gelmiş ve bu sahanlığa 2 ayrı merdivenle ulaşılmıştır. Bu katta mutfağın topal
pencere ve kapıyla ışıklandırıldığı görülür. Bir aile evi olan konut, alt kat ve üst katında birbirinden
bağımsız olarak işleyen giriş çözümleriyle dikkat çeker. Kira konutundan müstakil konuta geçişleri
vurgulayan bina, gelecek kuşaklara aktarılması gereken kültürel sürekliliğin konuta yansımasıdır.
KNT/RES
82 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
EDİRNE
Recep Zıpkınkurt Evi
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Kaleiçi yerleşimine yakın konumda olan, Eski İstanbul yolu ile Lari Camii Sokak kesişimindeki köşede bulunmaktadır. Lari Camii’ne komşudur. Ticaret aksı ile olan bağlantısı nedeniyle giriş katı
dükkân olarak çözümlenmiştir.
Parsel cephesinin ekonomik kullanımı nedeniyle binanın girişi cephede asimetrik bir konum sergiler ve merdivenkovası parselin rant değeri en düşük noktasında yer alır. Parsel kenarında bulunan ana giriş, köşedeki döner merdivenle konut girişine açılır. Konut girişi içinde yer alan merdiven sahanlığına bir 2 kanatlı, bir de tek kanatlı kapı açılır. Merdiven sahanlığından direk geçilen
giriş holüne 1 kapıyla açılan servis koridoru üzerinde helâ ve banyo, hemen bitişiğinde ise mutfak
yer alır. Giriş holünün Eski İstanbul yoluna açılan çeperinde loca şeklinde 1 balkon yer alır. Bu balkonun 2 yanında 1’er oda konumlanmıştır. Bu odalardan küçük olanı, konuta giriş aksı üzerinde
konumlanır. Diğer köşede yer alan başoda niteliğindeki odanın, dış çeperi dairesel formludur. Orta
holle bütünleşen bu oda, misafir odası olarak da adlandırılabilir. Bu odanın hemen arkasında, holden kullanılan bir başka oda yer alır. Bu odanın kapısının, ıslak hacimlerin yer aldığı koridora çok
yakın olarak konumlanmış olduğu görülür. Konutun girişinde yer alan bu orta hol, aynı zamanda
yemek yeme mekânı olarak kullanılmıştır. Giriş holünün sahanlığa 2 farklı kapıyla açılması da konutun mahremiyetini göstermektedir.
Yapım sistemi olarak betonarme karkasın ülkemizdeki ilk uygulamalarındandır. Merdivenler payaslı ve metal korkulukludur. Üst katta betonarme döşeme üzerine kırma çatı görülür. Cephelerde
yatay pencere açılımları ile yalın bir tutum hâkimdir. İç mekân planlamasından gelen fonksiyonel
gereklilikler köşede yuvarlatılmış olup, cephede öne çıkma olarak yansır. Modern mimaride manzaranın ufukta olması nedeniyle tasarımcılar, manzarayı bölmeden iç mekândan algılamayı tercih
etmişlerdir. Bu nedenle betonarme sistemin getirisi olarak parsel köşesinde yuvarlatılmış cephe
ile içerideki perspektif etkisinin artırılması amaçlanmıştır. Konutun önünde yer alan açık çıkma,
konutun iç mekânından gelen giriş holü, oda, salon ve terasın geniş kapılarla birbirine açılarak,
konutun iç-dış ilişkisini kuvvetlendirmiştir. Sadeliğin ön plana çıktığı mimari yaklaşımda, kapı ve
pencere biçimlenişlerinde de bu olguyu görürüz. Bu konutta kapılar ahşap olup, kapı kanadı üzerinde pencereler görülür. İki kanatlı olan kapıda, şeffaflık camlı kısımla sağlanmış, bu kısım aynı
zamanda havalandırma amaçlı da kullanılmıştır.
Toplumun değişen aile yapısı, ataerkil aileden çekirdek aileye dönüşüm, bu konutun planlamasında karşımıza çıkar. Mekânsal değişimler konutun dış cephesini de etkilemiştir. Dışa açılan ve yatay
doğrultuda gelişen pencere açıklıkları dönemin mimari akım ve eğilimlerinin izlerini taşır. Belgesel, yaşamsal, üslupsal değer taşıyan bu konut, yer aldığı kent dokusu bakımından da önemlidir
ve kentsel değişimin bir parçasıdır. Batılılaşma ile başlayan kentsel değişim, Cumhuriyet ile ülkemizde hız kazanmıştır. Edirne’de bu dönemde açılmış caddeler ve bunları çevreleyen mahallelerde yer alan konutlar, geleneksel konutların yanında konumlanmışlardır. Bu konutlar, yer aldıkları
mahallelerin yerleşim özellikleri ile ızgara sistemli kent planının birer parçasıdırlar. Bu bağlamda
anılan konut, kentsel ve tarihi doku değerini taşımaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 83
KNT/RES
ESKİŞEHİR
Emek Oteli
Pınar DEMİREL ETLİ
Anadolu Üniversitesi
Özlem KURT
Anadolu Üniversitesi
Emek Oteli Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesinde ve Ege ile kuzey-batı karayollarının kesişiminde bulunan Eskişehir’in Odunpazarı İlçesinde 13654 ada 1 nolu parselde (güncellenmiş numaralar) bulunmaktadır. Binanın mülkiyeti Emekli Sandığına aittir. Emekli Sandığı’nın 1960’da açtığı yarışma
sonucunda AHE (Kemal Ahmet Aru, Mehmet Ali Handan, Aydın Tekin, Hande Çağlar, Yalçın Emiroğlu, Altay Erol) grubu tarafından önce Otogar ardından Emek Oteli tasarlanmış ve 1964 yılında
tamamlanmıştır.
Emek Oteli ve otogarının oluşturduğu yapı kompleksi, Eskişehir’in en hareketli ticaret noktalarından biri olan bölgede bulunmaktadır. Otel yapısı Yunus Emre Caddesi’ne paralel, Porsuk çayı
ve Asarcıklı caddesine dik olarak konumlanmıştır. Otogar yapısı iki caddenin kesiştiği alanda yer
almaktadır. Otel ve otogar yapısının kendi içinde oluşturduğu ortak meydan oluşumu, otelin ve
otogarın ortak otopark alanı olarak tanımlanmıştır.
İki yıldızlı olan otel ilk kurulduğunda iş merkezi niteliğindedir. Duş ve banyolar odanın içinde değil, ortak alanda yer alır. Otel ilk olarak, 9 adet tek yataklı, 12 çift yataklı ve 12 üç yataklı oda kapasitesine sahipti. Yapının projelendirilmesi aşamasındaki kararlar gereği tüm odalar tekildir, süit oda
bulunmamaktadır. Yapının işletmecisi İnşaat Mühendisi Muzaffer Kozanlıoğlu’nun 1985 yılında
yaptırdığı tadilatlarla otele bir lobi ve odaların tümüne duşlar ilave edilmiştir. Bu tadilat sonrası
oda sayısı 54’e, yatak sayısı da 99’a yükseltilmiştir.
Modern dönem özelliklerinden saçak kullanılmayıp teras çatı ile bitirilen otel yapısı, zemin ve
asma kat üzerinde odaların bulunduğu 3 kat ile yükselen, prizmatik bir kütle görünümündedir. En
üstte yemek katı ile bitirilmiştir.
Kompleksteki her 2 yapı da betonarme karkas yapım tekniği ile inşa edilmiştir. Izgara sistemli bir
kolon strüktürü vardır. Cephede, zemin ve asma katlarda geçirgenliği sağlayan cam kullanılmıştır. Odaların bulunduğu katlarda cepheyi modernist dönem özelliklerinden olan ızgaralı sistemin
oluşturduğu yapı oluşturmaktadır. Yemek katında, yatay bant pencereler cephenin görünümüne
etki eden elemanlar olmuştur. Emek Otel, yapıldığı dönem mimari özelliklerini yansıtan, hem Eskişehirlilerin hem de şehre gelenlerin belleğinde yer etmiş, simgesel ve anıtsal yapılardandır. Kent
ölçeği bağlamında ele alındığında büyük oranlı bir yapıdır ve günümüzde özgün cephe özelliklerini korumaktadır.
Bu yapı kompleksi 2006 yılında Sarar Holding tarafından satın alınmış ve yerine alışveriş merkezi,
hidroterapi merkezi, SPA ve otel içeren dev bir kompleksin yapılacağı açıklanmıştır. 2009 yılında
yıkılmak üzere boşaltılmış olsa da günümüzde hala ayaktadır.
Not: Bu çalışma hazırlanırken Güler Koca ve Rana Karasözen’in, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2010 yılı cilt:10 sayı:3’te
yayınlanan “1945-1960 Dönemi Eskişehir Modern Kent Merkezinin Oluşumunda Öne Çıkan Yapılar” makalesinden ve Nazmi Kozak’ın
2013 yılı “Dünden Bugüne Eskişehir’deki 14 İşletmenin Öyküsü” kitabındaki bilgilerden faydalanılmıştır.
KNT/RES
84 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ISPARTA
Hüseyin Tönge Evi
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
1927 yılında inşa edilen yapı, Isparta kent merkezinde, Aksu Caddesi’ne çıkan İmam Hasan
sokak üzerinde yer alır. Yapının çevresinde Isparta’nın geleneksel yapı dokusunu yansıtan konut
örnekleri mevcuttur. Isparta kent merkezinin hemen hemen tarihi kent dokusu içerisinde yer alan
yapı, geleneksel doku tipolojisinin mimarlık tarihi noktasında kronolojik olarak en son sırasında
yer almaktadır ve bu tipolojide başka bir örnek bulunmamaktadır. Bu yönüyle mimarının yabancı
olduğu fikrini vermektedir. Diğer mevcut konut stokundan farklı olarak, I. Ulusal Mimarlık akımı
etkisinde kalarak inşa edilmiştir.Düzgün kesme taştan oluşan Yığma taş tekniği ile inşa edilen 2
katlı yapının sokağa bakan cepheleri köşede daireselleşerek birleştirilmiştir. Dış sofalı plan tipine
sahip olan yapının zemin katında; depo ve kiler bulunmakta, üst katında ise; banyo, mutfak gibi
servis mekânlarının yanı sıra, yaşama mekânları yer almaktadır. 4 cephesi serbest olan yapının,
servis birimleri doğu cephesinde yer almıştır. Bunun yanı sıra güney ve doğu cephelerinde bahçeler mevcuttur. Yapının mimari organizasyonunu bozmayan 1’er adet müştemilat ve bahçede tek
musluklu çeşme bulunmaktadır. Zemin kata bahçeden 1 merdivenle kırma çatılı bir sahanlığa
ulaşılarak çıkılmakta ve böylelikle yapıya giriş sağlanmaktadır. Bu katta bulunan pencereler dikdörtgen olup, profilli sövelere sahiptirler. Birinci kat cephelerde 2’şer olmak üzere 4 dikdörtgen
pencereye sahiptir. Yine bu katta, madeni korkuluklu geniş bir balkon yer almaktadır. Çatı saçağı
demir profillerden oluşan payandalar ile taşınmaktadır. Çatı katında çokgen planlı bir cihannümaya sahiptir. Cihannüma, ahşap üzeri kurşun kaplama kubbe üst örtüsüne sahipken, esas yapıda
ahşap karkas üzeri marsilya kiremit uygulaması görülmektedir.
20. yy. başlarında inşa edilen yapı, I. Ulusal Mimarlık Akımı etkisinde kalmıştır. Bulunduğu Isparta
Kentsel Sit Alanı içerisindeki geleneksel doku ile mimari olarak farklılık göstermesiyle dikkat çekmektedir. İlk yapımında da konut işlevi ile inşa edilmiş bina, sahibinin onarımlarıyla günümüzde
de konut işlevini sürdürmektedir. Cumhuriyet Dönemi mimarisinin Isparta özelindeki emsali
konumundadır. Özellikle Birinci Ulusal Mimarlık Akımının Isparta ili özelinde, konut mimarisindeki tek örneği olma niteliği ile yapının korunması ve gelecek nesillere aktarılması, mimarlık tarihi
açısından önem taşımaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 85
KNT/RES
İSTANBUL
Bakırköy İş Bankası
Mensupları Sitesi
Burak MANGUT
İstanbul Teknik Üniversitesi
Bakırköy İş Bankası Mensupları Sitesi, 1960’lı yıllarda Türkiye’de gerçekleştirilmiş, modernist bir
konut yerleşimidir. 120 adet konut biriminden oluşan yerleşim, 83 konut/hektar yoğunluğa sahiptir. Kooperatif yoluyla inşa edilen yerleşimin mimarı bilinmemektedir. Müteahhitliğini İnşaat
Mühendisi Süleyman Demirel’in üstlendiği yerleşim, 1965-1967 yılları arasında inşa edilmiştir. Bakırköy ilçesinin apartman bloklarından oluşan, yoğun kent dokusu içerisinde yer alan yerleşimin
güneyinde konumlanan semt parkı ile yerleşimdeki açık alanlar bütünleşerek kentsel bir yeşil, açık
alan dizisi oluşturmaktadırlar.
Yerleşimde, katta 2 dairenin yer aldığı, 5 katlı bloklar ve 2 bloğun birleşerek oluşturduğu 3 katlı
bloklar yer almaktadır. Bütün konut birimleri aynı plan tipine sahiptir. Yerleşimin kooperatif yolu
ile inşa edilmesi ve maddi yetersizlikler, tek plan tipinin kullanılmasına neden olmuştur. Bu sosyal
örgütlenme biçiminin izlerine yerleşimin açık alanlarında da rastlamak mümkündür. Yerleşimdeki
bütün açık alanlar her kullanıcının eşit olarak yararlanabileceği kamusal ve yarı-kamusal niteliktedir. Yarı-özel ve özel açık alanlar bulunmamaktadır. Yerleşimin zemin alanının %76.3’ünü oluşturan
açık alanlar birbirlerine dik açılarla yerleştirilmiş konut blokları ile tanımlanmaktadırlar. Bu yerleşim sistemi, açık alanlarda kontrollü bir bölgesel iklim oluşturmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda
konumlanan 3 katlı bloklar sert rüzgârları kesmektedirler. 3 ve 5 katlı bloklardan oluşan konut
grubu yerleşiminde insan ölçeği ve algısal mesafeler göz önünde bulundurulmuştur. Konut blokları, yerleşime yaya erişiminin sağlandığı araç yollarından 0.5-0.7 m. alt kotta yer almaktadır. Bu
sayede yerleşim çeperlerde daha az katlı algılanmaktadır. Uzun cephe yüzeylerinin yarattığı tekdüzelik, konsol balkonlar ve merdiven evlerinin düşeydeki farklılaşması ile azaltılmıştır. Bununla
birlikte, yerleşimde devam eden bu düşey tekrarlar yatay algıyı kuvvetlendirmektedir. Günün her
saati belirli yoğunlukta aktiviteye sahip yerleşimde, çeperlerde yer alan peyzaj elemanları görsel
ve sembolik sınırlar oluşturmaktadırlar. Bununla birlikte yerleşimin oluşturduğu kuvvetli kimlik ve
imgelenebilirlik kullanıcıların yerleşimi benimsemesini ve sahiplenmesini sağlamaktadır.
Emlak Kredi Bankası tarafından planlanan ve uygulanan Ataköy yerleşimine yakın bir bölgede
konumlanan ve Ataköy ikinci kısım ile aynı dönemde inşa edilmiş olan yerleşim, bu dönemde
küçük ölçekte modernist konut gruplarının da üretilebileceğinin kanıtı niteliğindedir. Yerleşimde
tek bir plan tipinin uygulanması açık alanlarda kısıtlamalara gidilmesine neden olmakla beraber,
çeperde yer alan kullanıcıları da içerisine çekecek çok çeşitli ve yoğun açık alan kullanımları bulunmaktadır. Toplu konut tasarımının bir bina tasarımı değil, yerleşim tasarımı olduğu göz önünde
bulundurularak oluşturulmuş açık alanlar yerleşim içerisindeki sosyal ve toplumsal hayatın gelişmesini sağlamaktadırlar. Yerleşimin ve konut bloklarının tasarımında uygulanan mimari yaklaşım,
cephe dilinde dönemin modernist çizgisini yakalayan sade ve mütevazı üslup ve günümüzde de
yoğun olarak kullanılan çatı terasları mimari açıdan yerleşimi önemli kılmaktadırlar. Bakırköy ilçesi
içerisinde yer alan önemli bir yeşil açık alan dizisini içerisinde barındıran yerleşim az katlı karakteri,
apartman dokusu içerisinde oluşturduğu kentsel boşlukları ve nitelikli yapısal karakteri ile döneminin mimari üslubunu yansıtmaktadır.
KNT/RES
86 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İSTANBUL
Çemberlitaş Palas Han
Mehmet Sinan TARAKCIOĞLU
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Çemberlitaş Palas Han, 1937-1938 yılları arasında Seyfi Arkan tarafından konut yapısı olarak tasarlanmıştır. Tarihi yarımada içerisinde, Köprülü Mehmet Paşa Medresesi’ne bitişik ve çevresinde
farklı dönemlerden Osmanlı yapılarıyla çevrili olan bina, Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığının
en önemli isimlerinden biri olan Seyfi Arkan tarafından, koruma kavramının tam olarak oluşmadığı bir dönemde tasarlanmış, uygulanmış ve günümüze gelme fırsatını yakalamıştır. 3 farklı ailenin
kullanabileceği bir konut bloğu olarak tasarlanan Çemberlitaş Palas, 50’li yılların sonunda yapılı çevrede yaşanan fonksiyon değişiminden etkilenmiş ve ticari amaçla kullanılabilecek duruma
getirilmiştir. Bu değişim ilk olarak 1959 yılında Divanyolu Caddesi’ndeki giriş kat cephesi ve iç
mekânında yapılan tadilatlarla, zemin katta bir banka şubesinin hizmet vermesiyle başlamıştır. 3
kattan oluşan binada, bu olaya müteakip 12 farklı ticari hizmet birimi oluşturulmuştur. Bu birimlerde; çeşitli banka şubeleri, sigorta firmaları, matbaalar, yayınevleri, eğitim kurumları ve kuyumcu
atölyeleri yer almıştır. Özellikle kuyumcu atölyelerinin bina içerisinde üretim yapmaya başlaması, iç mekânda kullanılmış özgün malzemelerin deforme olup günümüze ulaşamamasına neden
olmuştur. Çamaşırhane, sığınak ve makine dairesinin bulunduğu bodrum kat ise Boyacı Ahmet
Sokak tarafından rampayla giriş verilecek şekilde değiştirilmiş ve otopark olarak işletilmeye başlanmıştır.
Divanyolu Caddesi üzerinde, Köprülü Mehmet Paşa Medresesi’nin yanında konumlanan Çemberlitaş Palas Han, medresenin sivri kemerlerinin ve lokma parmaklıklarının oluşturduğu çeperi; sokak hizası, yükseklik algısı ve tarihsel bağlamın sürekliliği olgusuyla yorumlayarak betonarme kare
delikli bir örüntüyle devam ettirmiştir. Bu örüntünün altından verilen ana giriş ve medreseye belirli bir mesafede yaklaşma fikriyle kazanılan ara mekân, binaya medrese duvarının etkisinin hissedilebildiği bir iç avlu tasarlayabilmesini sağlamıştır. Yapı, bu geri çekilmeden sonra 3 kat boyunca
yükselmiştir. Boyacı Ahmet Sokak’ın diğer tarafında bulunan Köprülü Kütüphanesi’nin bulunduğu
alanın medreseyle olan ilişkisini ve cadde üzerindeki hissedilebilirliğini değiştirmemek amacıyla
da; giriş katın üzerinde binayı geri çekip, birinci kattan kullanılabilen bir teras kazanmıştır. Bu çekilmeyle kazandığı cepheyi, küçük balkonlar ve onları örten kare boşluklu bir saçakla kıymetlendirmiştir. Bu saçak, binanın ana giriş kapısı üzerindeki örüntü, cephe boyunca devam eden silindirik
kolonlar ve düşey bantlarla Seyfi Arkan, bütüncül bir kimlik sahibi olan, dönem mimarisine uygun,
tarihsel çevreyle ilişki kuran, çağdaş bir yapı tasarlamıştır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 87
KNT/RES
İSTANBUL
Dilman Apartmanı
Emel CANTÜRK
İstanbul Teknik Üniversitesi
Nurbin PAKER KAHVECİOĞLU
İstanbul Teknik Üniversitesi
Dilman Apartmanı, Bağdat Caddesi’nin yeni yapılaşmaya başladığı dönemde inşa edilmiş ve yüksek mimari kalitesiyle dikkat çeken erken apartman örneklerinden biridir. Türkiye’nin modernleşme serüveninde önemli bir yeri olan apartmanlar, dönemin sivil mimarlığına dair önemli bir
kaynak oluşturmaktadır. Bu açıdan Dilman Apartmanı da, dönemin bölgeye özgü mimarlığının,
apartman tipolojisi üzerinden belgelenmesi açısından önem taşımaktadır.
1960’lı yıllarda, kentin sayfiye alanı olan Bağdat Caddesi ve etrafında, ailelere ait yazlık villalar yıkılıp, yap-sat üretim biçimiyle apartmanlara dönüştürülmeye başlanmıştır. Ancak, söz konusu yıllarda yapılan yap-sat apartmanlarının, dönemin seçkin mimarları tarafından tasarlandığı, iyi etüt
edilmiş karakteristik yapılar olduğu gözlenmektedir. Dilman Apartmanı da, cephe malzemeleri,
oranları, cephe detaylarındaki arayışları ve plan kurgusu ile İstanbul’daki apartman tipolojisinin
özgün örneklerinden birini oluşturmaktadır.
Çekirdeğin her 2 tarafında konumlanan dairelerden oluşan, basit ve rasyonel bir plan kurgusu ile
şekillenen yapının, cephesinde kullanılan hareketli ahşap güneş kırıcılar ve farklı dokudaki doğal
taş kaplamalar, plandaki simetrik kurgunun getirdiği tekrarlanan cephe düzeni yerine hareketli
bir cephe düzeni oluşturmaktadır. Balkon altlarındaki traverten kaplamalarla binaya yatay süreklilik verilmiştir. Döşeme hizasındaki plasterler, yan cephelerde de devam ettirilerek, binanın yatay
etkisini güçlendirmektedir. Balkon köşelerine yerleştirilmiş çiçeklikler, cephenin 2 boyutlu etkisini
kırmakta ve 3 boyutlu bir etki kazandırmaktadır. Dilman Apartmanı’nın tasarımındaki belirtilen
bu detay arayışları, belli bir dönemi yansıtan özellikler göstermektedir. Ayrıca, bölgenin geçmişten gelen sayfiye mekânı karakterinin, yapının biçimlenişinde rol oynadığı görülmektedir; cephe sisteminde kullanılan taş, cam ve ahşap malzeme ilişkileri, plan kurgusundaki net ve rasyonel
mekânsal kurgu ile Dilman Apartmanı, yapıldığı dönemde bölgenin özgün ve “yere özgü” olan
modern uygulamalarından birini oluşturmaktadır.
Günümüz dinamikleri içinde süregitmekte olan kentsel dönüşüm kapsamında, Bağdat Caddesi ve
yakın çevresinde, 1950’li yıllardan 1990’lara kadar yapılmış mevcut apartman stokunun neredeyse
tamamı “yeni”leri ile yer değiştirmektedir. Kentsel dönüşüm süreci tamamlandığında, söz konusu
döneme ilişkin bölgenin sivil mimarlık örnekleri içinde kentsel hafızada modernleşme serüvenine tanıklık etmiş olan neredeyse hiçbir yapı kalmayacak gibi görünmektedir. Dilman Apartmanı
gibi, dönemin sivil mimarlığına dair özgün veri ve izler oluşturan yapılar, mimarlık tarihi açısından
önemli bir yere sahiptir.
KNT/RES
88 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İSTANBUL
Erenköy Palas Apartmanı
Emel CANTÜRK
İstanbul Teknik Üniversitesi
Nurbin PAKER KAHVECİOĞLU
İstanbul Teknik Üniversitesi
Erenköy Palas Apartmanı, Bağdat Caddesi’nde apartmanlaşma sürecinin başladığı ilk yıllarda yapılmış, mimari ve biçimsel özellikleri ile döneme ve bölgeye özgü belirgin bir karakter taşıyan
ilk apartmanlardan biridir. Dönemin sivil mimarlığının analiz edilmesinde ve deşifre edilmesinde
önemli bir kaynak oluşturduğu düşünülmektedir.
Apartman planlamasında en yaygın çözümlerden biri olan, çekirdeğin 2 tarafında konumlanmış
simetrik dairelerden oluşan bir plan kurgusu bulunmaktadır. Konut iç mekân organizasyonunda
özellikle manzaraya açılımın önemli bir veri oluşturduğu gözlenmektedir. Yapının cephe karakteristiğini, taş kaplamaları, balkon parapetleri ve şaşırtmalı olarak konumlandırmış balkon ve pencere önü çiçeklikleri oluşturmaktadır. Gerek cephede traverten kaplama dikdörtgenler prizması
olarak tasarlanmış çiçeklik elemanlarının 3 boyutlu etkisi, gerekse yan cephede devam eden döşeme hizasındaki fugalar ve yatay bant pencereler, yapının yatay etkisini güçlendirmektedir. Geniş
pencere açıklıkları ve geniş cam yüzeyler, geniş balkonlar, cephelerdeki geometrik düzen, iç ve dış
mekân arasında kurulan güçlü görsel ilişki ve ayrıntılarda gösterilen özen ile yapı, dönemin kendine özgü çizgilerini taşımaktadır. Erenköy Palas Apartmanı’nın cephe tasarımındaki bu arayışlar,
malzeme kullanımındaki detay ve ayrıntı titizliği, dönemi ve bağlamı içindeki özgün karakteri,
günümüzdeki uygulamalarla da karşılaştırıldığında, dönemin konut stoku içinde mimari bilinç
üreten özel bir örnek ve değer oluşturmaktadır.
Yazlık evlerin ve villaların yıkılıp, yerlerine apartmanların yapılmaya başladığı 1960’lı yıllardaki erken sivil mimarinin bir örneği olarak Erenköy Palas Apartmanı, mimari biçimlenişi ile belli bir dönemin ve yerin nitelikli bir ürününü oluşturmaktadır. Kendi varlığını oluşturan mevcut koşullara
yaklaşımı ve bulunduğu yerdeki “modern apartman” tipolojisine ilişkin oluşturduğu karakteristik
değeri önemlidir. Bağdat Caddesi ve çevresinde, bu yapı ve benzer örneklerini konut stoku olarak
anlamsız kılacak derecede yükselen rant nedeniyle, Erenköy Palas Apartmanı’nın da üzerinde yıkılma baskısı olduğu görülmektedir. Bu kaçınılmaz son riski nedeniyle, dönemin sivil mimarlığına
ilişkin özgün örneklerden biri olan yapının belgelenmesi ve bir veriye dönüştürülmesi önemlidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 89
KNT/RES
İSTANBUL
Karaca Apartmanı
Emel CANTÜRK
İstanbul Teknik Üniversitesi
Nurbin PAKER KAHVECİOĞLU
İstanbul Teknik Üniversitesi
Karaca Apartmanı, mevcut koşullara, arsa koşullarına ve kullanıcı ihtiyaçlarına rasyonel bir biçimde cevap veren, mimari biçimlenişi ve malzemesiyle olduğu kadar, planlamasıyla da döneminin
ilerisindeki bir anlayışla tasarlanmış olan nitelikli ve özgün bir uygulamadır. Ayrıca, yapı malzemesi ve strüktürü olarak brüt beton kullanımıyla, Türkiye’deki sivil konut mimarisi alanındaki ilk brüt
beton uygulamasını temsil etmektedir.
Yapı, cadde ve yan yol arasındaki kot farkından yararlanılarak cadde yönünde zemin ve 3 normal kat olmak üzere 4 katlı, diğer yönde ise zemin ve 5 normal kat olmak üzere toplam 6 katlı
olarak tasarlanmıştır. Yapının iç mekân kurgusundaki yarım katlar, aralarındaki ana merdiven ve
tesisat şaftları ile bağlanmıştır. Arsanın eğiminden faydalanılarak, arka blokta kazanılan 2 kat ile
arsa verilerinin maksimum kullanılmasının yanı sıra, caddeye bakan ön blok ile arka blok arasındaki ayrılma ve yarım katlık kot farkları aracılığıyla yapı kütlesi parçalanarak, arkitektonik bir kütle
elde edilmiştir. Plan çözümünde, yarım katların ilişkilendirilmesi düşey dolaşımı kolaylaştırmış ve
sirkülasyon ölçülerinin minimumda kalmasını sağlamıştır. Yapının cephelerinde düşey silmeler ile
ayrılmış aynı boyutlardaki pencerelerin, yer yer farklı aralıklarla tekrarlanmasından oluşan ritmik
bir düzen vardır.
Kütle biçimlenişinde ve cephelerinde strüktürel bir geometri, yalın ve gösterişten uzak bir tasarım
anlayışının egemen olduğu yapıda, arsa koşulları ve programın gerekliliklerini rasyonel ve ekonomik biçimde çözmeye yönelik bir tavır gözlemlenmektedir. Bu yönüyle, Karaca Apartmanı, dönemine ait apartman tipolojisindeki tasarım anlayışından farklılaşan, istisnai bir arayışı temsil eder.
Kompakt plan anlayışı ve plan çözümlerinde görülen işlevsellik, ayrıntılarda gösterilen özen, yapının farklı ölçeklerinin eş zamanlı olarak düşünülmesiyle kurgulanan tasarımı, mimarın bütüncül
tasarım anlayışının göstergesidir. Karaca Apartmanı, mimari ve biçimsel özellikleri, malzeme kullanımı, planlama anlayışı ve içinde bulunduğu koşullara getirdiği farklı bir arayışı barındırması nedeniyle, mekânsal ve estetik olarak özgün ve nitelikli bir yapı olarak, mimarlık tarihinin sivil konut
mimarisi alanı içinde özel bir yere sahiptir.
KNT/RES
90 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İSTANBUL
Kerimoğlu Apartmanı
Emel CANTÜRK
İstanbul Teknik Üniversitesi
Nurbin PAKER KAHVECİOĞLU
İstanbul Teknik Üniversitesi
Kerimoğlu Apartmanı, bulunduğu yere, bağlama ve program gerekliliklerine göre biçimlenişi, işlevsel plan kurgusu, yalın ve geometrik biçim dili açısından yapıldığı dönem ve sonrası için özel
bir arayışı temsil etmektedir. Yerleşim kararları ve plan kurgusu, kütlesel ilişkilerin olanaklarının
araştırıldığı mimari biçimlenişi ile İstanbul’daki modern apartman türlerinin nitelikli ve özgün bir
örneğini oluşturmaktadır.
Yapının konumlanışında, yönlenişinde ve kütle biçimlenişinde en etkin faktörlerden biri manzara
olmuştur. Bağdat Caddesi’ni dikine keserek sahil yoluna inen sokaklardan birinde yer alan yapıda,
deniz görmeyen ilk katlardaki daireler, salonlar sokağa bakacak şekilde; deniz manzarasına açılan
üst katlarda ise, daireler deniz yönüne bakacak şekilde yerleştirilmiştir. Manzaraya açılan mahallerin bulunduğu cephelerde, geniş pencere açıklıkları ve balkonlar kullanılmış, diğer cepheler ise
küçük pencere açıklıkları ile sağır tutulmuştur. Daire planlamalarında mahremiyet ve mekânsal
hiyerarşi göz önünde tutulmuş ve yatak odaları ile banyoların olduğu bölüme dağılım, giriş holünden ayrılan bir koridordan yapılmıştır.
Yapının alt ve üst katları arasında farklılaşan geometrik kurguyla, katlarda döşeme hizalarında devam eden bant pencerelerle yapı parçalanmış, böylelikle yapı kütlesi hafifletilmiş ve parçalı dinamik bir kütle elde edilmiştir.
Yapıda manzarayla ilişkilenen mekânlardaki geniş pencere açıklıkları ve balkonlar aracılığıyla iç
ve dış mekânlar arasında kurulan güçlü görsel ilişki ve içerideki işlevin dışarıya yansıtılarak okunur kılınması, mekânları ilişkilendirme söylemi olan modern bir tasarım düşüncesine işaret eder.
Tanyeli’nin aktarımıyla, “konut tipolojisi alanında yapılmış bu deneme, dönemi hatta sonraki on
yıllar için istisnai bir arayışı temsil eder”. Özetle, Kerimoğlu Apartmanı, yalın ve gösterişten uzak
biçimsel özellikleri ve işlevsel mekân çözümleriyle, konut tipolojisi tarihi içinde mekânsal ve estetik olarak nitelikli ve özgün bir kaynak oluşturmaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 91
KNT/RES
İSTANBUL
Tozan Apartmanı
Zeynep İNAN
İstanbul Teknik Üniversitesi
Yıldız SALMAN
İstanbul Teknik Üniversitesi
Tozan Apartmanı, İstanbul ili, Şişli ilçesi Nişantaşı Semti’nde bulunan, bölgenin karakteristik mimari kurgusunun bir parçası olarak karşımıza çıkan özel bir örnektir. Öyle ki, yapının dönemsel
mimarisinin yanı sıra konumlandığı parselde yapının öncesinde var olan kültür varlığı ile ilişkisi de
koruma adına dikkat çekicidir.
Hüsrev Gerede Caddesi üzerinde, 703 ada, 28 parselde mal sahibi Satvet Lütfi Tozan tarafından
yaptırılan ve 1920 yılında inşa edilmiş, Giulio Mongeri imzalı bir konak bulunmaktadır. 2 katlı kâgir
yığma olan yapı, Villa Tozan olarak adlandırılmaktadır. Mal sahibi hayattayken aynı parsel üzerine
çok daireli bir apartman yapılması istenmiş; proje yine dönemin ünlü isimlerinden Aristidi Passedois tarafından hazırlanmıştır. Mevcut 2 katlı kâgir yapının sağ ve solunu doldurarak, üzerine artı 3
kat daha gelen; 5 katlı bir apartman tasarlanmıştır. Apartmanın cephe çizimlerinden, mevcut Villa
Tozan yapısıyla uyumlu bir sokak ön cephesi; arka da ise aynı kaygının yaşanmadığı, daha modern çizgiler taşıyan bahçeye bakan cephe tasarımı söz konusudur. Ayrıca planlaması da dönemin
apartman kurgusu ile paralellik taşımaktadır.
1953 yılında onaylanan bu proje, 1967 yılında tekrar belediye gündemine girmiş; revize edilmiştir.
53 ve 67’de hazırlanan bu 2 projenin tek farkı, ön cephesinin tasarımıdır. 60’ların Nişantaşı apartman geleneğinden rasyonel çizgiler gelmiş; eski konakla bir uyum derdi aramamış, kırıklı hareketli
cephesiyle kütlesel etki taşıyan cephesi söz konusudur. Aşama aşama Nişantaşı Semti’ndeki değişimi aynı parselde gördüğümüz bu ilginç örnek, hem süreci ile hem de tasarımı, mimarları ve
konumu ile modern mimarlık açısından önemlidir.
KNT/RES
92 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İZMİR
Gökçimen Apartmanı
Gülnur BALLICE
Yaşar Üniversitesi
Emre Can ESENALP
Yaşar Üniversitesi
Gökçimen Apartmanı, 267 m2’lik parselde, 230 m2 taban alanına, bitişik nizam olarak inşa edilmiştir. 1958 yılında, sanayici işadamı İzzet Gökçimen ve ailesi için yaptırılan Gökçimen Apartmanı’nın, başta toplamda 4 daire olmak üzere ilk 2 katı inşa edilmiş, izleyen yıllarda 7 kat için imar izni
beklentisi karşılığını bulmayınca, 1965 yılında 5 kat, 10 daireden oluşacak şekilde tamamlanmıştır.
Mimarı Can Egeli’nin İzmir/Konak’taki İş Merkezi yapılarında olduğu gibi cephede Uluslararası Stil
göze çarpmaktadır. Betonarme karkas olarak inşa edilen binanın müteahhitliğini Mühendis Kemal
Gençspor üstlenmiş, orijinal projede mimarın sunduğu bina giriş kapısı, daire pencere ve balkon
kapılarının tasarımı inşaat aşamasında değişikliğe uğramıştır.
Merdivenkovası, yapı kütlesinin merkezinde yer almaktadır. Plan şemasında, merdivenin kuzey-güney yönünde kalan boşlukların batı yönündeki daireye dâhil edilmesiyle, farklı büyüklüklerde 2 tip daire elde edilmiştir. Plan şemasındaki asimetrik kurgu, cepheye de yansımıştır. Teras
kattaki daireler, yol cephesinden içeri çekilerek yol seviyesinden gizlenmiştir. Balkonların açılı formuyla, büyük ve küçük dairelerin ön cepheye bakan salon pencerelerinin farklılaşmasıyla yapının ön cephesinde asimetrik bir kurgu oluşturulmuş, yatay ve düşey mozaik bantlarla oluşturulan
çerçevelerle büyük ve küçük daire ayrımı vurgulanmıştır. Büyük tip daireler; salon, mutfak, 2 yatak
odası, banyo ve wc’den oluşmakta, küçük tip daireler; ikinci yatak odası yerine planlanan ufak bir
sandık odasıyla farklılaşmıştır. Büyük tip dairelerde, antreye açılan çift kanatlı giriş kapısının dışında ek olarak, mutfağa yönlenen 1 adet servis kapısı bulunmaktadır. Mutfak ve banyoda havagazı
tesisatı bulunan daireler, soba ile ısınacak şekilde planlanmıştır.
Modernizme özgü biçimsel özelikler olan, ritmik pencere kurgusu, cephe düzeninde yatay düşey
düzenin kurulması, zemin katın farklı sıva ve renk ile diğer katlardan ayrılması, geçirgen balkon
korkulukları, cephede ve balkon tavanlarında kullanılan betebe kaplama malzemesi, içeri çekilerek tanımlanmış bina girişi, ahşap jiletli kepenkler, mutfak ve yatak odalarındaki esnek mobilya çözümleriyle dönemin mimari üslubuna ciddi bir örnek teşkil eden yapı, aynı zamanda, mimar-müteahhit-mal sahibi ilişkileri ve ilerleyen yıllarda yavaş yavaş artacak olan “Yapılı Çevrede Müteahhit
Görünürlüğü” başlıkları açısından önemli bir yere sahiptir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 93
KNT/RES
İZMİR / KARŞIYAKA
Hilmi Akça Evi
Bilge Müge İÇMELİ
Gediz Üniversitesi
Tuğçe PEKDOĞAN
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
İzmir kentinin Karşıyaka ilçesinde bulunan yapıların büyük bir kısmı Erken Cumhuriyet Dönemi’nde yapılmış olup günümüzde Cumhuriyet Dönemi Modern Mimarlık Miras’ını oluşturmaktadır. Bu
civardaki yapı örnekleri incelenmeye çalışıldığında birçoğunun bilgisine ulaşılamamış olup, ulaşılanların ise bir kısmının yıkıldığı, bir kısmının ise büyük değişiklikler geçirerek özgün hallerini yitirdiği ve birçoğunun tescil altına alınmamış olduğu görülmektedir. Bu yapılardan günümüzde halen özgün işlevi ile kullanılanlardan bir tanesi ise Aksoy Mahallesi’nde bulunan Hilmi Akça Evi’dir.
Kent merkezinde yer alan yapının içinde bulunduğu doku; kamusal, ticari ve konut işlevli çok katlı binalardan oluşmaktadır. Yapı, çoğunlukla konut işlevli yapıların bulunduğu 1743. sokakta yer
almaktadır. Yapının 2 blok ötesinde Karşıyaka Sağlık İşleri Müdürlüğü yer alırken, yine aynı sokak
üzerinde Karşıyaka Gazi Anadolu Lisesi ve Orman Bakanlığı İzmir Bölge Müdürlüğü yer almaktadır.
Yapı 324 m2 ve yüksekliği 6,4 m.dir. Dikdörtgen formundaki yapının girişi ana kütleye eklemlenen
bir çıkma ile sağlanmıştır. Ana giriş, yapının ortasında bulunan antreye bağlanmaktadır. Yapının
kullanılan inşa malzemesine göre cinsi betonarme iskelettir. İlk başta 2 katlı tasarlanan binanın 4
katlı bir apartmana dönüştürülmesi hedeflenmiş ama hayata geçirilememiştir. Mevcut durumda,
her katta 4 oda bulunmaktadır. Katlar birbirine içeriden, antrede bulunan bir merdiven ile bağlanmaktadır. Aynı zamanda bu kısım yapının ortasında yer alan hol ile birleşmektedir. Holün bağlandığı salon ve yemek odası ana caddeye bakmaktadır. Diğer tarafında ise koridor, yatak odaları ile
sonlanmaktadır. Aynı zamanda yatak odalarının birlikte kullanabileceği, güneydoğudan güney
yönüne uzanan 1 teras bulunmaktadır. Yaşama mekânları, günlük yaşam ve misafir odası kurgusunu düşünerek tasarlanmıştır. Sade bir kütle anlayışı ve basit bir cephe kurgusu olan yapı, doğal
taştan yapılan kiremit rengi bordürleri bulunan bahçe duvarının arkasında kendini gizlemektedir.
Yapıldığından buyana birkaç tadilat projesi önerilse de büyük değişimler geçirmediği ve dönemin
özelliklerini hala yansıttığı için ileride yapılacak olan çalışmalara örnek teşkil etmektedir. Bu yapının belgelenmesi ve korunmasının İzmir kent tarihi ve Modern Türk Mimarlık tarihi bağlamında
önemi vurgulanıp, bu bilgilerin gelecek nesillere aktarılması öngörülmektedir.
KNT/RES
94 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İZMİR
Mustafa Bey Apartmanı
Yarkın ÜSTÜNES
Yaşar Üniversitesi
Cumhuriyet Dönemi’nde, İzmir’deki nitelikli konut stokunun büyük bir kısmının yanarak yok olması şehrin mimari dokusuna büyük zarar vermiş ve şehrin yeniden inşa edilmesine sebep olmuştur.
Bu dönemde, konut ihtiyaçlarını karşılamak üzere hızlı bir şehirleşme dönemine girilmiş, yapılarda
tasarımdan çok fonksiyonellik ve dayanıklılık ön planda tutulmuştur. Bu düşünce anlayışı Cumhuriyet Dönemi’ne ait nitelikli konut stokunun şehir genelinde artış göstermesine engel olmuştur.
Tarihi Mithatpaşa Sanat Okulu ve Karantina Hamamı’ndan başlayıp eski İngiliz bahçesinin bulunduğu yerde son bulan Şehit Nihat Bey Caddesi’nde yer alan Mustafa Bey Apartmanı, İzmir’in
önemli simgelerinden tarihi Asansör Binası’nın yan parselinde yer alarak, tarihi binanın komşusu
durumundadır. 9 Mayıs 1958 yılında yapımına başlanan Mustafa Bey Apartmanı, kuzey – güney
aksına konumlandırılmış ve doğuya açık 11.10 m.’ye 16.70 m. ölçülerinde, köşe parselde, 3 tarafı
açık, sırasıyla Mithatpaşa, Karataş, Konak, Pasaport, Karşıyaka ve Çiğli’yi kapsayan geniş bir manzaraya hakimdir. Gün ışığını evin içine alabilmek amacıyla özellikle kuzey ve güney cephelerinde balkon ve pencereler yapılmış, konumu ve mimarisinin sağladığı avantajla, yapı içinde hiçbir
karanlık mekân bırakılmamıştır. Dönemin ekonomik ve teknolojik koşulları göz önüne alınarak
tasarlanan bina, arazi meyilline uygun olarak, kademeli bir planlama ile inşa edilmiştir. Binaya giriş, Şehit Nihat Bey Caddesi’ne bakan güney cephesinden verilmiş, kuzey cephesinden 5, güney
cephesinden 3 katlı görünen, 8 daireli yığma betonarme bir apartmandır.
Modernizme özgü mimari özellikler olan geniş ve simetrik pencere açıklıkları ve bu pencereleri
güneş ve yağmurdan koruyan saçaklar, manzaraya hâkim olmak amacıyla cepheden taşan ve kolonla desteklenen balkonlar ile dökme demir balkon korkulukları, zemin katta kullanılan fugalı silme mozaik yapının karakteristik özelliklerindendir. Buna ek olarak daire içlerinde kullanılan karo,
seramik ve mutfak dolapları da dönemin iç mekân dekorasyonu hakkında bilgi sahibi olmamızı
sağlamaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 95
KNT/RES
İZMİR
Pariente Konutu
Gülnur BALLICE
Yaşar Üniversitesi
Emre Can ESENALP
Yaşar Üniversitesi
Karşıyaka’da, Kilise Sokak’ın Çamlık Semt’ine uzantısında, köşe parsele inşa edilmiş yapı, Abdullah
Pekön tarafından, Richard ve Elektra Pariente için tasarlanmıştır. Önceleri sülünlü bahçe olarak
anılan semtte bulunan yapı, müdahale görmemiş ve bakımlı haliyle dikkat çekmektedir. 243 m2
taban alanına oturan tek katlı yapıda II. Ulusal Mimari akımının etkisi görülmektedir. U şeklinde
tasarlanan düşey sirkülasyonla çözülen yapıda; hole açılan ana giriş dışında mutfak-bahçe bağlantısının sağlandığı, ikinci bir giriş daha bulunmaktadır. Holden, bugün oturma odası olarak kullanılan misafir odasına, salona, mutfak ve yatak odalarına erişim sağlayan bir koridora geçilmektedir.
Yemek odasıyla doğrudan bağlantılı salondaki dairesel çıkmadan terasa erişim sağlanır. Holden
giriş sağlanan ana koridordan daha dar bir koridora geçilerek, misafir yatak odası ve sandık odasına ulaşılmaktadır. Bu koridor üzerinde yer alan bir kapıyla ulaşılan merdivenle çatıda oluşturulan
terasa çıkılmaktadır. Yine ana koridordan ulaşılan diğer koridor; mutfak, banyo, ebeveyn yatak
odası ve çocuk yatak odasına erişim sağlamaktadır. Bu koridorda doğal aydınlatma sağlamak
amacıyla 2 adet dikdörtgen tavan penceresi bulunmaktadır. Ev sahipleri tarafından aynı yıl Kemeraltı Kavafçılar Çarşısı’na sipariş edilen koltuk ve duvar mobilyalarında görülen brutalist etki dikkat
çekmektedir.
Yapının köşe parsele oturması sebebiyle giriş merdiveninin merkez vurgusu, diğer sokak cephesinde dairesel bir formla çıkma yapan balkonla dengelenmek istenmiştir. Geniş saçaklar, dış cephede serpme sıva, açık renk silmeler, beyaz kayıtlı açıklıklar, karakteristik ferforje detayları, desenli
yer karoları, dönemin modern ve ulusalcı üsluplarına göndermeler yapmaktadır.
KNT/RES
96 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İZMİR
Penetti Köşkü
Ece SÖNMEZ
İstanbul Arel Üniversitesi
Mine GÜMÜŞBURUN
Zirve Üniversitesi
Yapı, İzmir’in Karşıyaka İlçesi’nin, Donanmacı Semti’nde yer almaktadır. 1927-29 yılları arasında Armando Penetti tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Hem yatayda hem de düşeyde hareketli
bir kurgusu olan bu yapı, kuzeybatı- güneydoğu doğrultusunda yerleştirilmiş bodrum + zemin
+ 1 ve çatı katından oluşmaktadır. Merdiven evinin bulunduğu kısımda ise, çatı katının üzerinde
teras olarak kullanılan bir kule bulunmaktadır. Tuğla yığma ve betonarme olarak karışık yapılmıştır. Yapının zemin katta 2 girişi bulunmaktadır. Ana giriş, sekizgen ahşap cumbanın alt kısmından
güneydoğu cephesindendir. İkinci giriş ise, bu giriş aksına dik gelen doğrultuda güneybatı yönünde kalmaktadır. Zemin ve birinci katların plan şemaları aynı olup, yarım altıgen şeklini almış hol
etrafına dizilmiş 3’er oda bulunur. Zemin katta merdiven altından kuzeybatı yönündeki bir kapı
ile sonradan değiştirilmiş, çocukların kullanımı için olan tuvalet mahalline geçilmektedir. Holden
kuzeydoğu yönünde 5 basamak çıkıldığında ise bir sahanlığa bağlanılır ve oradan mutfağa ulaşılır.
Merdiven ara sahanlığında küçük bir oda daha bulunmaktadır. Birinci kat planına baktığımızda,
hole açılan 3 odadan başka lavabo mahalli bulunmaktadır. Birinci kat holünden merdivenler ile
çatı katında bulunan odaya çıkılmaktadır. Yapının cepheleri tuğla kaplama olup, pencere sövelerinin bazı kısımları mavi bordürler ile ifade edilmiştir. Yapının kapı ve pencere doğramaları, plastik
ile değiştirilmiş olan birkaç tanesi dışında, özgün ve ahşaptır.
Art Nouveau üslubu, son dönemlerinde Bauhaus ve Kübizm gibi akımlardan etkilenerek daha
sade, geometrik ve analitik nitelikler kazanıp, Art Deco üslubunu oluşturmuştur. Söz konusu yapı
da Art Nouveau üslubunun ikinci dönem özellikleri ile Art Deco üslubunun özelliklerini bir arada
barındırması sebebi ile önemli bir örnektir. Art Nouveau üslubunun; ikinci döneminin yarım kat
ilişkisi, yarım altıgen mekânlar, sekizgen köşe çıkmalar, balkonların konumu ve sayısı şeklindeki
özelliklerini barındıran bu yapı, Art Deco üslubunun da; geometrik motif kompozisyonuna sahip
kapılar, geometrik motifli balkon ve pencere parapetler, stilize edilmiş plastrlar özelliklerini almıştır. Art Deco üslubunun; basitlik, düzlemsellik ve simetri özelliklerini almış olan bu yapı, gelişen
teknoloji ile modern mimarlık anlayışına uyum sağlayan bir örnektir. Art Nouveau akım düşünüldüğünde zarif kıvrımlı süslemelerin ortaya çıktığı bu yapı, modern mimarlığın etkisinde fonksiyonelliği de yansıtmaktadır. Yapının, kaybolan örneklerinin aksine varlığını sürdürüyor olması, yapının önemini arttırmaktadır. O yıllarda dönemsel olarak modern mimarlık örnekleri görülmeye,
fonksiyonun öne çıktığı yapılar yapılmaya başlanmıştır. Yapının birden fazla akımdan etkileniyor
oluşu eklektik olduğu kanısını yaratsa da bu yapı, Art Nouveau üslubunun son dönem örneği
olup, modern mimarlığa geçişi göstermektedir. Penetti Köşkü, klasik levanten evleri mimarisinden
Art Nouveau ve Art Deco etkisinde modern mimarlığa geçişi gösteren bir örnek olması ile benzerlerinden ayrılmaktadır. Önemli bir rant bölgesi olan Karşıyaka sahilinde bu yapının çağdaşları gibi
yok olmaması için korunmasının sürekliliği gereklidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 97
KNT/RES
İZMİR
Selvili Konutu
Burcu TAŞÇI
Katip Çelebi Üniversitesi
Feyzal AVCI ÖZKABAN
Dokuz Eylül Üniversitesi
İzmir ili, Buca ilçesi, Kızılçullu Mahallesi, 3089 ada, 3 parselde; Mehmet Akif Caddesi 102 numarada
konumlanan Selvili konutu, Mimar Mesut Özok tarafından tasarlanmıştır. Mesut Özok, Kurtuluş
Savaşı sonrası harabe durumda olan İzmir kentine ilk gelen teknik insanlardan biri olması nedeniyle, kentin Birinci Kuşak Mimarları içinde sayılan ve İmar ve İskân Bakanlığı ile İzmir Belediyesi’ndeki görevleri nedeniyle, 30’lu yıllardan itibaren İzmir’in mimari gelişiminde aktif rol almış mimarlardan biridir. Özellikle serbest mimarlık yaptığı 1939-1957 yılları arasında üst-orta sınıf İzmirli
aileler için 15 apartman, 30 konut ile pek çok ticari, sanayi ve kültür yapısı tasarımı ve uygulaması
gerçekleştirmiştir.
Özok’un serbest çalıştığı dönemde tasarladığı Selvili Konutu’nun inşa tarihi bilinmemekle birlikte, 1940’lar sonu-1950’ler başı olduğu tahmin edilmektedir. Ayrık nizam, yoğun, yeşil bir bahçe
içinde yer alan yapı; kütle biçimlenişe hâkim olan Erken Modernist dil ile İzmir’de kalmış az sayıdaki örnekten biri olarak dikkat çekmektedir. Geniş bir bahçe içinde yer alan 2 katlı konutun
plan şemasında ön cephede yaşama mekânları, arka tarafta ise yatma ve ıslak hacim birimleri
konumlanmaktadır. Ana girişin 2 bölümlü (salon salamanje) salon kısmından yapıldığı konutta,
girişin sağ tarafında bir kenarı yarım daire formla vurgulanan misafir odası yer almakta ve giriş
aksının devamında yer alan koridor üzerinde ıslak hacimler ve 1 adet yatak odası bulunmaktadır.
Yalın kübik kütle biçimlenişi ve silindir formla özelleştirilen misafir odası; ana kütleden boşaltılarak
oluşturulan giriş terası ve basamaklar; köşe pencere ve yatay vurgulu pencere dizileri; gri edelputz
sıva kullanımı ve kırma çatı; yığma sistemle inşa edilen 2 katlı konutu tanımlayan ve dönem karakterini yansıtan öğelerdir.
Yer aldığı yoğun kent dokusu içinde yıllanmış ağaçlarla tanımlı bahçesi ile nitelikli bir kentsel boşluk yaratmakta olan Selvili Konutu, Buca yerleşiminin Cumhuriyet sonrası gelişen konut mimarlığının günümüze ulaşan erken örneklerinden biri olması nedeniyle önem taşımaktadır.
KNT/RES
98 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KIRKLARELİ
Ergene Köşkü
Ali MÜLAYİM
Kırklareli Üniversitesi
Timur KAPROL
Trakya üniversitesi
Alpullu Şeker Fabrikası Yerleşkesinin güneydoğusunda bulunan Ergene Köşkü, lojman alanının
sonunda, Büyük Köşk ile birlikte yer alır. Köşk’e, lojman giriş kapısından girilerek ağaçlı yoldan
ulaşılabildiği gibi fabrika girişinden sonra üretim kısmından geçilerek de ulaşılabilir. Yeşil doğa
içinde bulunan Ergene Köşkü, Alman fabrika müdürü Herman Gutherz’e lojman olarak yapılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk fabrikayı ziyareti sırasında köşkte istirahat etmiştir. Köşk içinde bulunan
iç mekân donatıları da dönem özellikleri gösterir ve bir mimari üslubun (Art Deco) izlerini taşır.
M. Kemal Atatürk’ün kaldığı oda donatıları ile birlikte bugüne kadar sağlamlığını ve orijinalliğini
korumuştur. Ergene Köşkü’nün tam olarak ne zaman tamamlandığı bilinmemekle birlikte, 1930
yılında M. Kemal Atatürk’ün köşkte kaldığı düşünüldüğünde, en geç 1930 yılında tamamlandığı
kesindir. Yığma yapı olarak inşa edilmiş olan Ergene Köşkü, bugün sağlamlığını ve orijinalliğini
korumaktadır. Ergene Köşkü, görünüş itibarı ile Art Deco’nun izlerini taşır.
Yeşil alan içinde yer alan, konaklama amaçlı binada biri ana giriş, biri servis girişi olmak üzere 2
giriş holü, 2 antre, uzun bir koridorun etrafında sıralanmış 5 yatak odası, aynı mekan içinde bölünmüş olarak 1 yemek yeme ve 1 oturma mekanı, 4 yatak odasından özel girişi olan 2 banyo,
2 tuvalet, 2 kiler, mutfak bölümü, bodrum ve çatı katı ile birlikte, Ergene Havzası manzaralı 1’i
girişte, 1’i M. Kemal Atatürk’ün kaldığı odayla bağlantılı olmak üzere 2 balkon ve oturma mekanı
ile bağlantılı yine Ergene Havzası manzaralı 1 terası kapsar. Binaya kuzeybatı yönünde yer alan
giriş kısmından girilir. Cam bir aydınlıklı fener niteliğindeki giriş ve giriş kısmının güneybatısında
yer alan teras, iç ve dış mekân ilişkisinde bağlantıyı sağlar. Ergene Köşkü’nün balkon ve teraslar
haricinde 2 giriş kapısı vardır. Ön giriş kapısı, aynı zamanda konukların girdiği ana giriş kapısıdır ve
çift kanatlıdır. Kasa ve kapı metaldir. Doğal aydınlatmadan faydalanabilmek için yüzeyin büyük bir
kısmı camlıdır. Giriş kapısının merdivenleri mermerle kaplıdır ve yukarıya doğru çıktıkça kademeli
olarak daralır. Bu kademeli yükselme, Art-Deco etkisinin köşke yansımasıdır. Arka giriş kapısı ise
daha sadedir. Köşk çalışanlarının giriş çıkışı için yapılmıştır. Mutfağa ve kilere yakın olması sebebi ile mutfak gereçlerinin köşke girişi misafirler tarafından görülmez. Arka kapıdan girildiğinde
mekânlar ile bağlantıyı sağlayan 1 giriş bölümü ile karşılaşılır. Sol kısımda küçük bir tuvalet, hemen yanında bodrum ve çatı katını birbirine bağlayan merdivenler bulunmaktadır. Hemen sağ
tarafta 1 kiler ve onun yanında mutfak bulunmaktadır. Ergene Köşkü ve köşkün iç mekânlarında
kullanılan donatılar, dönem özelliklerini yansıtması ve bir sistemin parçası olarak bir yapı oluşturması ve bu yapının görsel tezahürü sayılabilecek modern bir mimari stile sahip olması açısından
“Belge Değeri” taşımaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 99
KNT/RES
KOCAELİ
Otel Asya
Senem MÜŞTAK
Kocaeli Üniversitesi
Seda KAPLAN
Kocaeli Üniversitesi
Büşra ÖZAYDIN ÇAT
Kocaeli Üniversitesi
Türkiye kentleşme sürecinde, teknolojinin gelişmesiyle yaygınlaşan ulaşım araçları “Hız” kavramını
hayatlara dâhil etmiştir. Bu durum, mesafeleri daha da kısaltmış, konaklama ihtiyaçlarının da zamanla değişmesine neden olmuştur. Seyahat eden kişilerin bu ihtiyacına cevap vermesi için karayolları üzerinde konaklama tesisleri tasarlanmaya başlamıştır. Kentler arasında ve kent içerisinde
hareketliliğin artması, yerli ve yabancı konukların kısa süreli konakladıkları bu yapılarda da artışa
neden olmuştur. Otel Asya, karayollarının gelişmesi ile ortaya çıkan bu yeni ihtiyaca cevap verecek
nitelikte tasarlanan karayolu otellerinden biridir.
1950’lerden itibaren Avrupa ve ABD’de git gide artan Modern Mimarlık etkisi, yerel ile evrensel
arasındaki modern kimlik arayışları, Türkiye mimarlığında diğer yapıları olduğu gibi konaklama
yapılarını da büyük ölçüde etkilemiştir. Otel Asya 14 Mayıs 1965 tarihinde, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın 329 numaralı belgesi ile kurulmuş ve kurulduğu yıl (1968) İzmit’in ilk, Kocaeli ilinin ise
en büyük turistik tesisi olmuştur. D100 karayolundaki konumu ve kentle kurduğu ilişki açısından
Otel Asya, kentin modernizm hareketinin bir parçası olarak, seyahat edenlere ve kentliye modern
hayatı tanıtan bir yapı olma özelliğini taşımaktadır. Bu yönleriyle Otel Asya, modernizmin Kocaeli
kentinde özel sektör yatırımıyla yapılmış en önemli temsillerinden biri olarak değerlendirilebilir.
“Asya” ismi 1965 yılında halka açılan isim yarışması sonucunda halk oylamasıyla seçilmiştir. Otel
Asya 70’ li yıllarda, kentteki konumu ve kullanımı itibariyle kentlinin belleğinde önemli bir yer
edinmiştir. Kentte balo, tören, toplantı gibi pek çok organizasyonun yapıldığı en prestijli mekân
olarak uzun yıllar devlet büyüklerine, iş adamlarına ve diğer pek çok kullanıcıya ev sahipliği yapmıştır. Otel Asya, sadece şehir dışından gelen kullanıcıya yönelik bir konaklama yapısı olarak değil,
kentlinin de modern hayatla tanışmasını sağlayan bir yapı olarak değerli görülmektedir. İzmit kent
planının değiştirilmesi sürecinde, sahil şeridinin doldurulmasıyla, yapının denizle olan ilişkisi zayıflamış ve yapı üzerinde kentin ana ulaşım akslarından biri olan D100 karayolunun etkisi artmıştır.
Bu etki, otel cephesinde zamanla bir takım değişikliklerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yıllar
içerisinde yapıya uygulanan değişikler yapının özgün modern üslubuna müdahale etmiş olsa da
kent ve kentlinin belleklerindeki yeri ve kentin ilk modern mimari örneklerinden biri olması Otel
Asya’nın önemini korumaktadır.
KNT/RES
100 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KONYA
Kibrit Apartmanı
Tuğçe UTKU
Atılım Üniversitesi
Cumhuriyet Dönemi’nde Konya’da, ilk apartman yapısı olan Hayat Apartmanı’ndan sonra ikinci,
1950’li yıllarda inşa edilen ilk apartman olma özelliğine sahip ve şehir merkezinde buluşma noktası olarak bilinen Kibrit Apartmanı, Türkiye’de ve bulunduğu kentte apartmanlaşma dönemindeki
önemli mimari detayların görüldüğü bir apartmandır.
Kentin tarihsel çekirdeğini oluşturan, eski bir höyük olan ve Selçuklular zamanından bu yana
birçok uygarlığı barındırmış Konya şehrinin, planlanmasında başlangıç noktası olan Alâeddin
Tepe’sinin batısında yer alan Kibrit Apartmanı; bodrum, zemin ve 3 kattan oluşmaktadır. Tarihi
kent merkezini simgeleyen bu tepenin çevresinde Konya kent kimliğini yansıtacak birçok korunan
tescilli yapıdan biridir. Cumhuriyet’le beraber şehirlerin gelişim hızının gittikçe artmaya başladığı
tarihlerde bu yapı stoku arasında hem tarihsel olarak, hem de yapı tipi olarak ilkleri temsil etmektedir. İkinci grup kültür varlığı tanımına giren ve Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Müdürlüğü’nün 19.04.2010 gün ve 3694 sayılı kararıyla tescillenmiş apartmanın, Selçuklu Belediyesi’nden
alınan 1993 tarihli yapı ruhsat ve iskân belgesine göre yapı sahibi ve müteahhidi Mustafa Özkibrit
olarak açıklanmaktadır.
Kibrit apartmanı, 1951’den 1983’e kadar aile apartmanı olarak kullanılmıştır. 2000 yılına kadar muayenehane ve işyeri olarak kullanılan yapı, 2000 yılından sonra kafe olarak kullanılmaya başlanmıştır. Tramvay hattına, yoğun taşıt ve yaya trafiğine sahip Alaaddin Bulvarı üzerinde bulunan
Kibrit Apartmanı’nın bulunduğu parsel, 2013 İmar planlamasına göre ticaret alanı olarak planlanmış ve yapının yakın çevresinde çoğunlukla konuttan kafeye dönüştürülmüş, ticaret amaçlı
kullanılan apartman yapıları bulunmaktadır.
Cumhuriyet sonrası kentin aldığı göç sonucu konut ihtiyacının artmasına bağlı olarak ortaya çıkmış olan Kibrit Apartmanı, mevcut durumunda kafe işletmesi olarak kullanılmakta, tüm dairelerinin konuttan kafeye dönüştürüldüğü görülmektedir. Tasarım kriterleri ve plan kurgusu göz önüne
alındığında Kibrit Apartmanı, Konya’nın ilk apartmanı olan Hayat Apartmanı ile aynı tasarım kriterlerine sahip bir apartmandır. Ancak, bulunduğu konum itibariyle kullanım süreci diğer apartmanlara göre daha uzun soluklu olmuş, Konya’ya farklı bir yapı anlayışı getirmiştir. Özellikle köşe
parsellerde dikdörtgenin bir köşesinin dairesel forma dönüştürülmesinin Kibrit Apartmanı’nda da
uygulanmış olması dönemin apartman yapıları tasarımının gelişiminde önemli bir etkendir. Her
katta 2 daireden oluşan plan şemasının, Konya’nın geleneksel Türk evi plan şeması anlayışından
uzaklaşmadığı görülmektedir.
Kibrit Apartmanı’nın işlev değiştirmesinin temel nedeni, merkezi konumudur. İçerisinde barındırdığı üniversitelerden dolayı devingen bir genç nüfusa sahip olan Konya kenti, Kibrit Apartmanı’nın, ihtiyaca göre konut kullanımından kafeye dönüşümüne sebep olmuştur. Bu sebeple
yapı, aynı zamanda Konya’da kafelerin üst kat yerleşimini örnekleyen ilk yapı olması açısından da
önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, Konya’nın odak noktası olan Alâeddin Tepesi’ne yakınlığı ve merkezi konumda bulunması öğrenci ve diğer kullanıcı kitlesi için apartmana rahat bir ulaşım imkânı
sağlamaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 101
KNT/RES
KONYA
Yeşil Meram Sitesi
Meryem ALAGÖZ
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Fatih SEMERCİ
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Dicle AYDIN
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Yeşil Meram Sitesi’nde, planlama olarak tüm daire girişlerinin dışa açık olan, ortak bir koridordan
sağlanması döneminde ilktir. Bu özgün tasarımıyla, yüksekliğiyle ve asansör kullanımıyla, bulunduğu semtin ilk modern örneklerindendir. Site planı, ünlü mimar Şevki Vanlı tarafından tasarlanmıştır. Yeşil Meram Yapı Kooperatifi girişimi olan site; 13 katlı, 3 çekirdekli ve asimetrik bir yapı
olarak 1967 tarihinde tamamlanmıştır.
Yeşil Meram Sitesi, Nalçacı Caddesi ile Ulaşbaba Caddesinin kesiştiği köşe parselde bulunmaktadır. Sitenin köşe parselde yer almasından dolayı ve aynı zamanda elverişsiz parsel boyutlarından
ötürü, binanın tasarım kararlarında, dairelerin yarısı arka cepheye bakmakta olduğu ve birçok
ulaşım çekirdeği gerektiği saptanmıştır. Bu zorunluluğu önlemek, tasarım konseptinin temelini
oluşturmuştur. Siteye bakıldığında ilk dikkat çeken özellik, “L” planın 1 kolunda 3, diğer kolunda
5 adet kademelenmenin olmasıdır. Bu asimetrik yapı sayesinde binanın yüksek ve geniş ölçekte
olmasına rağmen hantal bir görünümü yoktur.
Tüm daireler cadde üzerinde kademeli bir şekilde konumlanmıştır. Bu özellik, ön cephenin oldukça hareketli olmasını sağlamıştır. Arka cephede ise yatay hatları vurgulamak adına dışarıda açık
koridorlar kullanılmış, düşey hatları vurgulamak için ise 2’si koridorların bitiş noktalarında ve 1’i
“L” planında köşeye yakın noktada konumlanmak üzere, toplam 3 adet çekirdek tasarlanmıştır.
Ayrıca, daire girişleri dışa açık olan ortak bir koridordan sağlanmış, koridorla daireler arasında 50
cm.lik kot farkı yapılarak, daireler yüksek kotta tutulmuştur. Bu özellikleriyle Yeşil Meram Sitesi,
kendi içinde mekânsal biçimlenişiyle ve mekân organizasyonuyla çok farklı bir üsluptadır. Daire
girişlerine ortak bir koridordan ulaşılması, asansör ve çekirdek sayısını en aza indirgemeyi sağlamıştır. Ayrıca, bu koridorlar sayesinde her bir daire için dış mekân içeri çekilmekte, bahçeli evlerin
kendine has üslubu bu tasarımda yansıtılmaktadır.
Yeşil Meram Sitesi özgün tasarımıyla, arsa ve koşullarına göre plan ve cephe açısından farklılık yaratılmış, özel bir kimliğe sahip olmuştur. Mimaride modernleşme hareketinin olduğu ilk dönemlerde yapılan bu yapı özgünlük adına, sadece Konya için değil, Türkiye genelinde de en önemli
eserlerden birisidir.
KNT/RES
102 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
MUĞLA
Ülkümen Apartmanı
M. Zühre SÖZERİ YILDIRIM
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Meral OĞUZ
Çekül Vakfı, Muğla Temsilcisi
Ülkümen Apartmanı’nın bulunduğu yapı adası, Bağ evi/Sırtmaç Yatağı olarak bilinen Şevket
Ağa’lara (Ülkümen ailesine) ait eski Muğla Kenti’nin sınırını tanımlayan ve “son ev” olarak hafızalarda yer etmiş bir alandır. Bu alanda, önce aile fertlerince konaklar yaptırılmış (Muğla Kültür Evi gibi),
daha sonrasında bu yapıların bazılarının yerlerine değişik mimarlar davet edilerek yeni yapılar
yaptırılmıştır. Bugün, tüm yapı adası, eski ve yeni yapılarıyla farklı bir birliktelik oluşturmakta ve
bakmakta olduğu kentsel alana özgün bir cephe sunmaktadır. Bu anlamda yapının hem kendisi,
hem de içinde bulunduğu yapı adası kentteki eski-yeni buluşması açısından önemli bir belgedir.
Mal sahipleri Ülkümen Apartmanı’nı yaptırmaya karar verince, İzmir’deki Büyük Efes Oteli’nin inşaatında bulunan aile dostları İnşaat Müh. Haluk Baydur’a ulaşır ve o da kendilerine Y. Mimar Emin
Ertam’ı takdim eder. Mimarın Muğla’da tasarladığı bu yapıya ilişkin bir yayın olmamakla birlikte,
Rana Zipci, Ahmet Akın ile birlikte tasarladığı Çınar Oteli ve öğrenciliği sırasında hazırladığı bir
cami projesi Arkitekt’de yayınlanmıştır. Ayrıca, Bozdoğan ve Akcan çalışmalarında, modern mimari üretimler arasında kendisinin Çınar Oteli tasarımını örneklemektedir.
Yapının kentsel çevreyle ilişkisi ve ada içinde bir geçirgenlik kuran pasaj önerisi, Muğla’da başka
örneği olmayan bir tasarımdır. Özellikle cephe tasarımında döşeme ve açık çıkmaların taşıyıcıları ile yaratılan yatay etki ve cephede oluşturduğu hareket, mimari tasarım açısından döneminin
özelliklerini çok iyi yansıtan elemanlardır. Kullanılan ahşap yüzeyler ve mozaik sıva alanlar, cephedeki taşıyıcıların rengine bir kontrast yaratarak, yatayın içinde yeni düşeyler açar. Üstelik güneş
koruyucu görevi yapan ahşap panjurların raylı sistemi sayesinde, günün her saatinde farklı bir
cephe yaratılabilmektedir.
Yapı planlama, cephe ve yapı malzemeleri tasarımında sade ve net çizgiler kullanması ile dönemindeki yaklaşımları kuvvetle yansıtmaktadır. Planlamadan detaylara yapının tümünde izlenen
sadelik, başarılı detay çözümleri ve zarif hatlar, 1989 yılında yapılan kalorifer tesisatında dahi hissedilmektedir. Kullanıcılarının yapıya verdikleri değer, özgün tasarımdan hiçbir şey kaybetmemesini
sağlamıştır. Sonuçta, 1965-70 yılları arasında Türkiye’deki modern mimarlık yorumunu planlama,
cephe ve detaylarına dek ilkeli ve sade bir dil ile aktaran Ülkümen Apartmanı, Muğla kentinin eski
dokusu ile yeni dokusunun kesişme noktasında çok önemli bilgileri, Türkiye’deki modern mimarlık
tarihine taşıyan ve belgeleyen bir yapıdır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 103
KNT/RES
SİVAS
TCDD Lojman Binaları
Ferhat HACIALİBEYOĞLU
Dokuz Eylül Üniversitesi
Sivas TCDD yerleşkesi yapım süreci zamana yayılmış bir bütündür. İçerisinde; gar binası, müdürlük binası, farklı tiplerde lojman binaları, sosyal tesisler, atölyeler, hastane ve okul barındıran bu
kompleksin en önemli özelliği, üretim birimleri dışında barındırdığı diğer birimleriyle kentin yaşamına eklemlenmesi ve içe kapalı-kontrollü bir çevrenin aksine yaşantısı ve sosyal donatıları ile
kentle bütünleşen bir model sergilemesidir. Bu bağlamda TCDD lojman binaları kentteki konumu
ve getirdiği yenilikçi yaşam modeli ile kent için önemli bir değere sahiptir.
Sivas’ın şehir merkezine ulaşan ve en önemli caddesi olan İnönü Caddesi’ne (daha çok İstasyon
Caddesi olarak anılır) paralel ve caddeye ulaşan sokağa dik olarak yerleşen yapılar, oldukça yalın
kitle hatları ve optimum mekansal çözümleri ile ön plana çıkmaktadır. 9.23 m. * 57.90 m. boyutlarında dikdörtgen formdaki yapılar, 16 dairelik bloklar halinde, 2 katlı, simetrik plan kurgusunda ve
kırma çatılı sıra evler olarak tasarlanmıştır. Blokların yerleşim kararları ise hem kütle-sokak hem de
kütle-açık alan ilişkilerini önemseyen tavrı ve çevresiyle ilişki kuran yapısıyla, ortak yaşam modelini desteklemektedir. Geleneksel yaşam anlayışımızdaki mahremiyet, özel mekân, geniş hacimler
gibi kavramların tersine, yapıldığı dönemde bu lojman binalarında ortak bir yaşam modeli belirginleşmektedir. Açık bir koridor üzerinden bağlanan birimler bunun en belirgin örneğidir.
Mekânsal kullanım anlamında optimizasyonun çok belirgin olduğu bu konut bloğunda birimler
1 oda, 1 salon, mutfak, banyo ve tuvaletten oluşmaktadır. Çekirdek aile, birlikte yaşam, sosyalizasyon gibi kavramlar bu konut örneğinde oldukça belirginleşmektedir. Yapıların kitlesel ifadesi
Erken Cumhuriyet Dönemi’nin modern dilini barındırmaktadır. Blok şeklinde konumlanan 2 katlı
yapılarda açık dolaşım alanları en belirgin kitlesel ve mekânsal etki olarak dikkat çekmektedir.
Ayrıca kitlenin ele alınış biçimindeki simetri ekseninde konumlanan düşey dolaşım elemanı ve
kitlenin 2 ucundaki doluluk etkisi, biçimleniş ve kullanım anlamında önemli karakterlerdir. Merdivenin bulunduğu alanın açık olması, kitlenin uzunluğundan dolayı oluşan ön ve arka cephe arası
ilişkileri güçlendirmekte ve bu mekân aynı zamanda bir geçiş noktası olarak görülmektedir. 1952
yılında etaplar halinde yapılmaya başlayan ve 1958 yılında tamamlanan bu konut örneği, Erken
Cumhuriyet Dönemi’nde Sivas özeliğinde radikal bir şekilde geleneksel konut yaklaşımına bir alternatif olarak görülmektedir. Ayrıca, modern yaşamın birlikte yaşamak, optimum mekan, yapı dili
gibi kavramlarının barındırıldığı belirgin bir örnektir. KNT/RES
104 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
TEKİRDAĞ
Başak Sigorta Eğitim ve
Dinlenme Tesisleri
Esen Gökçe ÖZDAMAR
Namık Kemal Üniversitesi
Başak Sigorta Eğitim ve Dinlenme Tesisleri, Marmara Bölgesi’nde sayfiye olarak kullanılan kıyı yerleşim alanlarına Tekirdağ için verilebilecek önemli örneklerden biridir. Erken 1970’li yılların modern dilini yansıtan yerleşim, Mimar Çelik Alatur ve Şadi Şarman tarafından 3-4 katlı bir yapı grubu
olarak tasarlanmış ve 1972 yılında, 20.000 m2lik bir alan üzerinde inşa edilmiştir. Tekirdağ kent
merkezine 18 km. Çorlu ilçe merkezine ise 20 km. mesafede yer almaktadır.
Yerleşim, 37 yıl boyunca bir sayfiye alanı olarak yaz aylarında hizmet vermiştir. Yerleşimde tasarlanan dil birliği, sosyal, sportif ve rekreasyonel faaliyetler ile açık yeşil alan ve peyzaj düzenlemelerinde mimari mekân ile sağlanan organik ve karakteristik ilişki ön plana çıkmaktadır. İkamet
bloklarının denize bakan güney cephesinde kullanılan saz gölgelik paneller, üniteler arasında
merdivenlerle sağlanan boşluklu geçişler, kısmi olarak yerden koparılma etkisi yaratan bağlantı
koridorları, zemin katta kamp alanı ile sahil arasında pasajlarla sağlanan ve ikincil bir işleve de
olanak tanıyan boşluklar ve sağlanan görsel süreklilik yerleşimin gözlemlenen önemli özellikleri
olarak tanımlanabilir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 105
KNT/RES
SGK/HLT
[SAĞLIK]
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi ve Araştırma Hastanesi
Harun Özer ve Özdemir Erverdi, 1968, Erzurum
ANKARA
Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Güler ÖZYILDIRAN
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Türkiye’nin Cumhuriyet Dönemi’nde kurulan ilk Tıp Fakültesi olarak 1945 yılında açılmıştır. İbn-i Sina Hastanesi, bu fakülte için inşa edilmiş ilk hastane binasıdır. Tıp
Fakültesi yeri olarak, o dönemin tek sivil hastanesi olan Numune Hastanesi’nin yanındaki, Ankara
Erkek Lisesi’nin arsası seçilmiştir. Projesi Fransız mimar Jean Walter’a hazırlatılmış, 1945 yılında
ilk bina olan Merkez Binasının (Morfoloji) temeli atılmıştır. Bina inşaatı uzun sürmüş, 1966 yılında
tamamlanabilmiştir. Bu süreçte, Walter’ın projesinin devamı olan hastane binası, oluşturulan bir
jüri tarafından işlev bakımından yetersiz görülmüş, günün ihtiyaçlarını karşılamak için iyileştirilmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle uygulanmamıştır. 1967 yılında, 1200 yataklı öğretim
hastanesinin binası için davetli yarışma düzenlenmiştir. Yarışmada Teoman Doruk’un projesi birinci olmuş, ancak süre ve ücrette uzlaşılamamış, sözleşme imzalanmadan vazgeçilmiştir. Bunun
üzerine ikincilik alan Affan Kırımlı, Turgut Övünç, Süha Toner’in projesi uygulanmıştır. İnşaat süreci
çok uzun sürmüş, hastane 1985 yılında tamamlanabilmiştir. Hastane tamamlanana kadar geçen
süreçte, öğrenciler stajlarının bir bölümünü Ankara Numune Hastanesinde, bir bölümünü ise Cebeci’deki Gülhane Hastanesi’nde yapmışlardır.
İbn-i Sina Hastanesi, betonarme sistemle yapılmıştır. Bina, arsanın ortasında 16 katlı ana kütle ve
bunun etrafında eğimli araziye yayılmış, az katlı bloklardan oluşmaktadır. Ana kütle, kenarlarında
hasta yatak odalarının, ortasında danışma ve personel odalarının olduğu dikdörtgen planlı 4 bloğun “+” formunda birleşmesinden oluşmuştur. Böylelikle, gün ışığından daha fazla istifade edilmeye çalışılmıştır. 4 bloğun birleştiği alanda ise rekreasyon alanları ve düşey sirkülasyon hacimleri
yer almaktadır. Binanın kuzey cephesindeki pencereler cephe boyunca tekrar eden küçük şerit
pencereler olarak tasarlanmıştır. Diğer 3 cephede duvardan duvara geniş pencereler kullanılmış,
yatan hastaların gün ışığından etkilenmesini önlemek için de güneş panelleri kullanılmıştır. Bu
paneller, binanın cephesini ve genel imajını etkileyen baskın elemanlar olmuştur. Zemin katlarda
araziye yayılmış olan bloklarda, poliklinikler ve diğer birimler bulunmaktadır. Binanın kuzeydoğusundaki avluya açılan ana girişleri, arazi eğiminden dolayı binanın beşinci kat seviyesindedir.
Binanın toprak altında kalıp, güneş almayan kısımları, ameliyathaneler, yoğun bakım üniteleri,
laboratuarlar gibi birimlerine ayrılmış, aktif olarak kullanılmaktadır. 2006 yılında Hilmi Güner ve
Hüseyin Bütüner tarafından tasarlanan Acil Servis Binası ve 2005 yılında kuzeyindeki parsele inşa
edilen Akademik Yerleşke, hastane binasına yeraltından tünellerle bağlanmaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 109
SGK/HLT
İZMİR
Karşıyaka Prevantoryum
N. Ebru KARABAĞ AYDENİZ
Yaşar Üniversitesi
Begüm ERDOĞMUŞ MANAV
Karşıyaka Belediyesi
Yapı kompleksi, Karşıyaka Yamanlar Dağı’nda, Devlet Ormanı sınırları içerisinde konumlanmaktadır. Arazideki binaların inşaatına Orman Bakanlığı tarafından 1947 yılında başlanmış; sanatoryum
yapısı, 17 adet konaklama birimi, idare, yemekhane, kafeterya, aeryum, yüzme havuzu gibi tesislerin inşaatı 1954 yılında tamamlanmıştır. 1980’li yıllara kadar kullanılan yapılar, verem hastalığının
tedavisinde tıp alanında kaydedilen gelişmeler sebebiyle terk edilerek, bozulma sürecine girmiştir.
Sanatoryum Yapısı, 1950’li yılların ikinci yarısından başlayarak İzmir’de görülen Uluslararası Stil’in
karakteristik örneklerinden birisidir. Betonarme sistemde inşa edilen yapı; bodrum kat, zemin kat,
2 normal kat ve çatı katından oluşmakta, arazinin eğimli olması nedeniyle bodrum kat yapının
güneydoğu kanadında bulunmakta, çatı katı yapının ortasında konumlanan giriş holünün üzerinde yer almaktadır. Çatı katı beşik çatı ile örtülmüş, 2 yanına kırma çatı yerleştirilmiştir. Dikdörtgen
planlı yapının simetri aksındaki niş içine alınmış girişi, büyük bir hole açılmakta, bu hol arka cephede oda girişlerinin yer aldığı, yarı açık, ormana bakan koridora ve ıslak mekânlar ile servis birimlerini de içeren merdivenkovasına bağlanmaktadır. Her katta giriş holünün 2 yanında, verem hastalarının tedavisi amacıyla kullanılan, duş-tuvalet içeren 5’er oda konumlanmakta, yapıda toplam
30 tane hasta bakım odası; bodrum katta da 5 adet konaklama birimi bulunmaktadır. Yapının arka
cephesinde açık yüzme havuzu konumlanmaktadır. Sade bir mimari dile sahip yapıda, bodrum
kat cephesi ile arka cephe kolonlarında kullanılan taş kaplamalar ulusalcı söylemin geleneksel
dilini sürdürürken, içe gömülen balkonlarla oluşturulan gridal cephe düzeni ve çatı katının etrafını
saran betonarme pergola, rasyonalist-pürist anlayışın karakteristik unsurlarını temsil etmektedir.
Yapının kütlesel etkisi, giriş ve merdiven holünün çatıda yükseltilmesi ve arka cepheden dışarı
taşırılmasıyla biraz hafifletilmiştir.
Günümüzde Sanatoryum yapısı, çevresinde konumlanan tekil yapılar ve içinde bulunduğu doğal
ortamla, nitelikli bir bütün oluşturmaktadır. Bu sebeple, ekolojik dengenin devamlılığı sağlanarak
ve koruma-kullanma dengesi gözetilerek yapı kompleksinin korunarak, yeniden işlevlendirilmesi
gerekmektedir.
SGK/HLT
110 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
SNY/IND
[SANAYİ/ENDÜSTRİ]
Un Fabrikası
1949, Erzurum
ISPARTA
Güneykent Gülyağı Fabrikası
Ülkü ÇELEBİ GÜRKAN
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Ş. Gülin BEYHAN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Güneykent Gülyağı Fabrikası, Isparta kentindeki büyük ölçekli ilk gülyağı fabrikalarından biridir.
1950’li yılların başında inşa edilen fabrika, Isparta kentinin gül sanayi tarihinin günümüze ulaşan
en eski belgelerinden biridir. Gülyağı fabrikası; az eğimli, düzlenmiş bir arazi üzerine inşa edilmiştir. Kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda uzanan yapı, L tipi dış avlulu plan şemasına sahiptir. Yapı
kütlesi L plan şemasını verecek biçimde birbirine dik olarak yerleştirilen dikdörtgen prizmalardan
oluşmaktadır. 2 katlıdır. Yapının işlev şeması; üretim birimleri, üretim destek birimleri ve lojmandan oluşmaktadır. Fabrika yapısının uzun kolunda gülyağının çıkarıldığı kazan ve imbiklerin bulunduğu ana üretim mekânı, kazan dairesi, idare ve lojman yer alırken; kısa kolda gül yapraklarının
bekletildiği depo bölümü ve yemekhane bulunmaktadır. Yapının mekânsal örgütlenme düzeni
incelendiğinde, basit, fakat işlevsel bir plan kurgusuna sahip olduğu görülmektedir. Tüm fonksiyonlar tek bir ana form içerisinde çözülmüştür.
Gülyağı fabrikasının kütle plastiğinde L formu oluşturan dikdörtgen prizmalar düzenli ve durağan bir şekil meydana getirmektedir. Yapı inşasında kullanılan kövke taşı nedeniyle sarımsı kahve renkte olan cephe yüzeyi sıvanmadan bırakılmıştır. Pencere açıklıkları dikdörtgen formludur.
Üretim birimi, yemekhane bölümü ve lojman bölümü pencere açıklıklarının boyut ve konumları
birbirinden farklılaştırılarak işlev farklılıkları cephe düzeninde belirginleştirilmiştir. Yapının üzeri
kırma çatı ile örtülmüştür. Gülyağı fabrikasının en karakteristik özelliği, yapıdan ayrı olarak inşa
edilmiş, yaklaşık 20 m. yüksekliğindeki tuğla bacadır.
Güneykent Gülyağı Fabrikası yığma yapım tekniği ile inşa edilmiştir. Yapı malzemesi olarak yerel
bir taş olan kövke taşı kullanılmıştır. Yapının taşıyıcı duvarları zemin katta moloz taş, 1. katta dikdörtgen formlu kövke taşı kullanılarak örülmüştür. Taşıyıcı duvarlar, pencere boşluklarının üst ve
alt kotlarında betonarme hatıllarla güçlendirilmiştir. Yemekhane bölümünün çıkması betonarme
kolonlarla desteklenmiştir. Çıkma yapan bölümün taşıyıcı olmayan duvarları pres tuğla ile örülmüştür. Yemekhane ve lojman bölümünün iç duvarları hariç tüm duvarlar sıvasızdır.
Yirmi yılı aşkın bir süre hizmet veren fabrika, 1976 yılında kapatılarak üretime son vermiştir. Fabrika yapısı bakımsız bir halde de olsa, özgün makine donanımı ile birlikte genel karakteristiğini
kaybetmeden günümüze kadar gelebilmiştir. Gülyağı fabrikalarının diğer endüstri yapılarından
farklı ve bölgeye has oluşu yapıya özgünlük değeri katmaktadır. Yöresel bir yapı malzemesi olan
kövke taşı ile inşa edilen ve dönemin teknolojisiyle, işlevsel düzende ve estetik olarak kurgulanan
gülyağı fabrikası, kent kimliği açısından da oldukça önemlidir.
Isparta gülcülüğünün sanayileşme serüvenin tanığı olan Güneykent Gülyağı Fabrikası, mekânsal niteliği, kullanılan yapı malzemesi, yapım tekniği ve orijinal makine donanımı ile korunması
gereken, özgün bir endüstri mirasıdır. Cumhuriyet Dönemi endüstri mirasının büyük çoğunluğunun yıkıldığı günümüzde, orijinalliğini koruyarak varlığını devam ettiren fabrika yapısı dönemin
mimari ideallerini, teknolojik altyapısını ve sosyo-ekonomik durumunu göstermesi bakımından
önem arz etmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 115
SNY/IND
ISPARTA
İslamköy Gülyağı Fabrikası
Ülkü ÇELEBİ GÜRKAN
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi
Ş. Gülin BEYHAN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Isparta, bir endüstri kenti olmamasına rağmen, kentte gülcülük faaliyetleri ve gül endüstrisi ekonomik ve toplumsal boyutu ile önemli bir geçmişe sahiptir. 1890’lı yıllardan itibaren, yağ gülü
üretiminde Türkiye’de birinci sırada yer alan Isparta kentinde 19. yüzyıla kadar geleneksel yöntemlerle sürdürülen gülcülük faaliyetleri, 1930’lu yıllardan sonra endüstrileşmiş; ilkel yöntemlerle atölye tipi üretimden fabrika üretimine geçilmiştir. 1950’lilere gelindiğinde ise büyük ölçekli
gülyağı fabrikaları sektörde yerini almaya başlamıştır. 1958 yılında inşa edilen İslamköy Gülyağı
Fabrikası, Isparta kentinin gülcülükle ilgili geçmişinin belgesi niteliğindedir.
İslamköy Gülyağı fabrikası, eğimsiz bir arazi üzerine inşa edilmiştir. Asimetrik plan kurgusuna sahip olan yapı, kuzey-güney yönünde uzanmaktadır. Yapının ana girişi doğu cephesinde yer alırken, her bölümün ayrı giriş kapıları mevcuttur. Giriş bölümünün karşısında kazan dairesi ve depo,
solunda jeneratör odası yer alırken, sağında ise gülyağının çıkarıldığı, kazan ve imbiklerin bulunduğu ana mekân ve işlenmeyi bekleyen gül yapraklarının bekletildiği depo alanları bulunmaktadır.
Fabrika yapısı, rasyonel bir planlama anlayışına sahip lineer kütlelerin birleşiminden oluşmaktadır.
Fabrikayı oluşturan bölümler tek katlı iken, lojman bölümü 2 katlıdır. Lojman, giriş bölümünün
üst katında bulunmakta, katlar arası bağlantı içeriden merdivenle sağlanmaktadır. Giriş bölümü
lojman katıyla birlikte biçim ve boyutlarıyla faklılaşarak yapıda bir odak noktası meydana getirmektedir.
1950’li ve 1960’lı yıllarda tüm dünyada etkili olan modern-brütalist akımın eş zamanlı olarak ülkemizde de etkisini gösterdiği dönemde inşa edilen gülyağı fabrikası, cephe anlayışı olarak brütalist
bir modern üslup sergilemektedir. Pencere açıklıkları dikdörtgen formludur. Strüktür sisteminin
dışarıdan algılandığı sade cephe yüzeyi inşa edildiği dönemde sıvanmadan bırakılmış durumdadır. Lojman bölümü ve kazan dairesinin üzeri düz çatı ile örtülürken, diğer bölümlerin üzeri beşik
ve kırma çatı ile kapatılmıştır. Yapının en dikkat çekici özelliği, yapıdan bağımsız olarak konumlandırılmış, kırmızı tuğla ile silindirik formda yukarıya doğru daralarak örülmüş bacalardır. Yaklaşık 20
m. yüksekliğindeki tuğla bacalar, binanın endüstri yapısı kimliğini pekiştirmektedir.
Gülyağı fabrikası, betonarme yapım sistemiyle tek katlı olarak inşa edilmiştir. Yalnızca lojman
bölümü 2 katlıdır. Gülyağının çıkarıldığı ana mekânın üzeri mekânsal bütünlük ve yükseklik ön
planda tutularak betonarme taşıyıcı sistemli beşik çatı ile kapatılmıştır. Betonarme kiriş sistemi ile
yaklaşık 13 m.lik bir açıklık geçilmiştir. Jeneratör odasının üzeri ahşap taşıyıcı sistemli kırma çatı ile
örtülmüştür. Beşik ve kırma çatılarda çatı örtüsü olarak marsilya tipi kiremit kullanılmıştır. Lojman
bölümü ve kazan dairesinin üst örtü sistemi ise düz çatıdır. Pencere ve kapı doğramalarında metal
aksamlar kullanılmıştır. Yüksek gabarili bacalar kırmızı ateş tuğlası kullanılarak örülmüştür.
Modernizmin ülkemizde etkisini gösterdiği ve Anadolu’ya yayılmaya başladığı dönemde inşa
edilmiş olan İslamköy gülyağı fabrikası yapım sistemi, üretim yöntemlerinden / teknolojisinden
kaynaklanan rasyonel yapısı ve cephe biçimlenişi nedeniyle bir modern dönem yapısı olarak
nitelendirilebilir. Mimari özellikleri ve kültürel değerleri açısından özgünlüğünü büyük ölçüde
koruyabilmiş Cumhuriyet dönemi endüstri miraslarından biridir. İşlevsel ve ekonomik değerini
yitirmemiş olan, kent imajının önemli bir parçasını oluşturan ve Cumhuriyet modernleşmesinin
değerlerini yansıtan yapı gelecek nesillere korunarak aktarılması gereken nitelikli bir modern mimarlık ürünüdür. İslamköy Gülyağı Fabrikası’nın korunması 1950’li yılların yapı teknolojisi ve kütle
plastiğinin geleceğe aktarılması açısından da önem taşımaktadır.
SNY/IND
116 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KIRKLARELİ
Alpullu Şeker Fabrikası
Timur KAPROL
Trakya Üniversitesi
Ali MÜLAYİM
Kırklareli Üniversitesi
Alpullu Şeker Fabrikası, geniş arazisi, peyzaj alanları, üretim tesisleri, sosyal-spor-eğitim-sağlık
tesisleri ve ek hizmet yapıları ile birlikte bölgenin kalkınmasında ve modernleşmenin fabrikalar
vasıtasıyla halka ulaştırılmasında en önemli dağıtım kanallarından biri olmuştur. Alpullu Şeker
Fabrikası da diğer Erken Cumhuriyet Dönemi Sanayi Tesisleri gibi tren yolu ve ana arter karayolu
kesişim noktası ile ilişkilendirilmiş, ayrıca şeker fabrikalarının su ihtiyacı nedeniyle de Ergene Nehri’nin hemen yanında kurulmuştur. Fabrika kurulmadan önce Alpullu’da yerleşim yoktur. Alpullu
Şeker Fabrikası, Uşak Şeker Fabrikası’ndan daha sonra inşa edilmeye başlamasına rağmen, 22 Aralık 1925’te temeli atılan fabrika, 11 ay gibi kısa bir sürede tamamlanarak, 26 Kasım 1926 tarihinde
üretime açılmış ve Türkiye’nin ilk şeker üreten fabrikası olmuştur. Alpullu Şeker Fabrikası Yerleşkesi
içinde üretime yönelik yapılar; ambarlar, garaj, ofis, atölyeler, malzeme ambarı, arşiv, melas tankları, küspe kurutma, kazan dairesi, türbin, rafineri ve işletme, silolar, itfaiye ve ziraat atölyesinden
oluşmaktadır. Ayrıca yerleşke içinde; tel içi lojmanları olarak bilinen konutlar, işçi evleri, yönetim
binası, ilkokul, hastane, itfaiye, revir, yemekhane, balo salonu, restoran, toplumsal törenlerin yapıldığı Büyük Köşk, devlet adamlarının ve özel misafirlerin ağırlandığı Ergene Köşkü, kooperatif yapıları ve otel, basketbol sahası, yüzme havuzu, futbol sahası, Türkiye’nin ilk mini golf sahası, yazlık
sinema, spor salonu, çamaşırhane ve numune pancar ekim alanları bulunmaktadır.
Alpullu Şeker Fabrikası, Alman Bukau R. Wolf firması tarafından yapılmıştır. Üretim tesisleri çelik konstrüksiyon-tuğla dolgu, lojmanlar yığma olarak yapılmıştır. Fabrikanın kurulu olduğu yerin
yanı sıra, çevrede bulunan tüm yerleşim yerlerinin ekonomik ve sosyal kalkınmasında büyük bir
etkisi olmuştur. Fabrikanın yaratmış olduğu istihdam olanağı ile sağladığı ekonomik faydanın yanı
sıra yöre halkının modern tarıma geçişinde de önemli rol oynamıştır.
Tüm Cumhuriyet işletmeleri gibi şeker fabrikaları inşa edildikleri il ve ilçeleri, çevre il ve ilçeleri de
etkileyecek şekilde değiştirmişlerdir. Her işletme, üretim fonksiyonlarının yanında, sosyal devletin
temsilcileri olmuştur. Yerleşke incelendiğinde modern ve çağdaş mimarlık ilkeleri makro formda
yerleşimde, mikro formda binalarda uygulandığı gözlemlenir. Yaklaşık 1.000.000 m2 alan üzerine
inşa edilmiş yerleşke, ekonomik faydasının yanında, modern mimarinin izlerini taşıması, bir döneme tanıklık etmesi, siyasal hedef olan modern yaşamın halka iletilmesinde en önemli yollardan
birisi olması ve sosyo-kültürel değer taşıması açısından önemlidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 117
SNY/IND
TCR/COM
[TİCARİ]
Türkiye İş Bankası
1927-29, Erzurum
ANKARA
Eski Osmanlı Bankası
Ankara Şubesi Ek Binası
Serhat ULUBAY
Sakarya Üniversitesi
İbrahim TÜRKERİ
Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü
1923’te kurulan Modern Türkiye’nin Başkenti Ankara, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren hızlı bir
imar faaliyetinin içerisine girdi. Kentin ana aksını oluşturan Ulus-Atatürk Bulvarı üzerinde çeşitli
kamu yapıları hızla inşa ediliyordu. Çankaya yönüne doğru Kızılbey Yolu olarak bilinen yol üzerinde birer birer bankalar yükselmeye başladı. Osmanlı Bankası’nın Merkez Binası bu caddenin
dirsek noktasında inşa edilmişti. Bankaların bulunduğu bu cadde, bankaların faaliyete geçmesiyle
birlikte Bankalar Caddesi ismini aldı.
Eski Osmanlı Bankası Ek Binasının inşaatına, Osmanlı Bankası’na hizmet vermek amacıyla, ana binadan kısa bir süre sonra başlandı. Ek Binanın tasarımını, aynı zamanda ana binanın da mimarı
olan Guilio Mongeri (1873-1953) üstlenmişti. 13 Ekim 1927’de yönetim kurulu tarafından yapılması kararlaştırılan ek binanın inşası Holzmann Şirketi tarafından yapıldı. 1928 yılında yapımı tamamlanan yapı, uzunca bir süre müfettişlik lojmanı olarak kullanıldı.
1970’li yıllardan itibaren ise çeşitli yazışmaların yapıldığı ana binanın bir çalışma ofisi görevini üstlendi. Bu durum 2000’li yılların başlarına kadar sürdü. Daha sonra boşaltılan yapı, 2002’den 2013’e
kadar atıl durumda kaldı. Bu süreç içerisinde kullanılmayan yapı, Osmanlı Bankası’nın Doğuş Grubu’na geçmesiyle birlikte yeniden ele alınıp, işlevlendirilmesi kararlaştırıldı. Büyük ölçüde cephe
orijinalliğini koruyan yapı, 3 Nisan 2013 tarihinde SALT Ulus ismiyle çeşitli kültürel faaliyetlerin ve
sergilerin yapılmasına imkân sağlayan bir birime dönüştürüldü. Eski adıyla “Eski Osmanlı Bankası
Ankara Şubesi Ek Binası”, yeni adıyla “SALT Ulus” “Eski Ankara”nın birçok yapısına komşuluk yapmaktadır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 121
TCR/COM
ANKARA
Salyangoz Çarşı
Ece KÜRELİ
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Zeynep TUNA ULTAV
Yaşar Üniversitesi
1982 yılında Gencer İnşaat tarafından Mimar Güngör Dikiciler’e tasarlatılmış olan ve formu “salyangoz” analojisinden çıkmış olan yapı, yöre halkı tarafından “Salyangoz Çarşı” olarak anılmaktadır. Türkiye’de gerçekleştirilen ilk özel toplu konut projesi olarak bilinen Or-An Toplu Konut
bölgesinde yer almakta ve Or-An çarşı merkezine oldukça yakın bir konumda bulunmaktadır. Yapıldığından bu yana aktif olarak kullanılmamış; ABD vatandaşlarına çarşı işleviyle hizmet vermek
üzere inşa edildiği belirtilen yapı, inşaat malzemesi deposu olarak kullanılmıştır. Yapının bulunduğu mahallenin muhtarı tarafından yıkım izninin alındığı, çok yakın zamanda yıkılıp yerine aynı
yükseklikte bir çarşı merkezi yapılacağı bilgisi verilmiştir.
Wright, organik mimarlık kavramını açıklarken doğal, organik ve bütüncül (integral) kavramlarını
eş anlamlı olarak nitelendirmektedir. Bunların ortak yönü ise bütünün parçaları arasında süreklilik olması ve formun içten dışa doğru belirlenmesidir. Salyangoz Çarşı’nın kütlesinde de organik
mimarlığı tanımlayan organik form, parçalar arasındaki süreklilik ve içten dışa yapılanmasıyla dikkat çekmektedir. Salyangoz analojisinden çıkan kütlesel dönüş, dükkân birimlerinin fonksiyonel
olarak çözülmesinde de yardımcı olmakta, aynı zamanda her birimin kendini dışarıdan okutmasını sağlamaktadır. Hiçbir yüzeyin birbirini dik olarak kesmediği yapı, salyangoz analojisiyle elde
edilen kütlesel plastiğiyle dikkat çekicidir. Hem bu biçimsel özelliği ile hem de yerden koparılmış
olması nedeniyle bir obje gibi tasarlanmış olduğunu belirtmek mümkündür. Birimleri arasındaki düşey açıklıklar da, birimlerin bireyselleşmesine yardımcı olmaktadır. Bu biçimsel harmoni ve
kütlenin kademeli yükselişi yapıyı plan düzleminde olduğu kadar üçüncü boyutta da başarılı kılmaktadır. Yapının dilini modern kılan diğer karakteristik elemanları, vurgulu bir biçimde kütleye
yansıyan çörtenler ve yüzeylere yansıyan fugalar olarak okumak mümkündür. İç mekânda yer alan
rampa da fonksiyonel olmasının yanı sıra iç mekân boşluğuna zenginlik katmaktadır. “Frank Lloyd
Wright (1867-1959) tarafından ortaya konan ve ona göre modern mimarlık idealini temsil eden
Organik Mimarlık anlayışının en temel prensiplerinden biri, malzemenin doğasını anlamak ve ona
bağlı kalmaktır” . Salyangoz Çarşı yapısında da mimar, başka hiçbir malzemelerle yakalayamayacağı bir dili, yapısının biçimine betonarme ile yansıtmıştır.
Organik mimari için dikkat çekici bir örnek olan “Salyangoz Çarşı”, Ankara’nın kentsel gelişiminde
önemli rol oynayan Or-an Mahallesi’nin bir parçası olarak da önemli bir yapı olarak kabul edilebilir.
Bu kimliğiyle ve biçimsel nitelikleriyle, mahalle halkının belleğinde de kuşkusuz önemli bir yer
tutmaktadır. İnşa edildiği dönemde tipolojik açıdan da önemi büyüktür. Henüz AVM tipolojisi ve
kültürünün gelişmemiş olduğu ve Or-An’ın kent merkezine olan uzak konumu düşünüldüğünde,
yapının yapıldığı dönemdeki önemi daha belirgin ortaya çıkmaktadır. O dönem için yeni bir yaşam biçimi sağlaması yönünden de önemlidir. Biçimsel özellikleriyle dikkat çekici olan yapı, yerleşime sosyal bir hareketlilik verme potansiyeline sahiptir. Yapım yılı itibariyle her ne kadar “modern
mimarlık mirası” tarihlemesi içinde yer almasa da yapının biçimsel nitelikleri ve Or-An Semti gibi
Ankara kenti için önemli bir oluşumun parçası olarak semtin inşa ediliş dönemini simgelemesi
nedeniyle “modern miras” olarak kabul edilebileceği ve belgelenmesinin önemli olduğu düşünülmektedir.
TCR/COM
122 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
BURSA
Yapı Kredi Bankası
Bursa Şubesi Binası
Elif ACAR BİLGİN
Uludağ Üniversitesi
H. Ceren DUMAN
Uludağ Üniversitesi
Yapı ve Kredi Bankası Bursa Şubesi binası, Bursa ili, Osmangazi İlçesi, Orhanbey Mahallesi’nde
bulunmaktadır. Hanlar Bölgesi adıyla anılan ve kentsel sit özelliği gösteren tarihi doku içindedir.
Çevresinde Orhangazi Camii (1339), Bursa Büyükşehir Belediye Binası (1879), Orhangazi Meydanı,
Cumhuriyet Dönemi yapısı olan Tayyare Kültür Merkezi (1935) ve Türk Hava Kurumu Bursa Şubesi
yer almaktadır.
Yapı Kredi Bankası Bursa Şubesi binası da yapıldığı dönemin iklime uygunluk, yöresel mimarlıkla ilişki, yerellik gibi kavramların önem kazandığı mimari anlayışının yani İkinci Ulusal Mimarlık
akımının temsil edildiği binalardan biridir. Yapı ve Kredi Bankası Bursa Şubesi binası, Emin Onat
mimarlığının 4 döneminden 3’üncüsü olan ve 1938-1953 yılları arası mimarlık ürünlerini tanımlayan “Yerel ve Nostaljik” tarzda tasarlanmıştır. Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. tarafından yaptırılan bina,
1948’de tamamlanmıştır. Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 1990
yılında anıtsal yapı olarak tescillenmiştir.
Bina; bodrum+zemin+1 kat olarak betonarme sistemde inşa edilmiştir. Bina rasyonel bir plan şemasına sahiptir. Yapının geniş saçaklı ve dikdörtgen pencereli biçimlenişinde geleneksel konut
mimarisinden etkilenilmiştir. Pencerelerde koruma işlevini üstlenen demir parmaklıklar, tepe pencerelerindeki kafes sistemi yöresel mimari ile uyumludur.
Yapıldığı dönemden günümüze kütle ve cephesinde özgünlüğünü bozacak herhangi bir değişiklik geçirmemiş, gelişen banka hizmetleri ve artan kullanıcı sayısına bağlı olarak iç mekânda değişikliklere gidilmiştir, basit onarımlar yapılmıştır. Binanın özgün plan şemasına bakıldığında giriş
holünün duvarlarının kaldırıldığı ve yerine cam bölme yapıldığı görülmektedir. Müşteri holünün
kuzeyine 150 cm. yüksekliğinde cam bölme ile bireysel müşteri hizmetleri bölümleri yapılmıştır.
Müşteriler için oturma bankları yerleştirilmiştir. Binanın orta aksındaki kolonların arasına yapılan
özgün ahşap bölmeler kaldırılmış, yeni bankolar kolonlardan daha içeride düzenlenmiştir. Asma
kat ile birinci kattaki konut bölümü birleştirilmiştir., bugün Katın tamamı bankanın yönetimi tarafından kullanılmaktadır. Asma katın batı duvarı yerine günümüzde parapet duvar yapılmıştır ve
müşteri holü ile görsel ilişki sağlanmıştır. Bina, ilk yapıldığından beri banka binası olarak kullanılmaya devam etmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 123
TCR/COM
EDİRNE
Ziraat Bankası
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Onur ŞUTA
Trakya Üniversitesi
Edirne Kaleiçi’nin kuzey kesiminde kalan Makedon Kulesi ile sınırlanan kentin sur bitişinin iç kısmında kalan alanda, bugünkü Talatpaşa Caddesi (Eski Londra Asfaltı) ile Hükümet Caddesi’nin kesiştiği noktada yer alır. Hükümet Caddesi’nden 3 rıhtla ve basamaklarla yükseltilen giriş sahanlığı
kolonadlı olarak çözümlenmiş olup, bu kolonadlı ve niş şeklindeki sahanlıktan binanın içine girilmektedir. Antik dönem yapılarına girişi anımsatan bu girişin her 2 yanında pencere kanatlarına sahip olan dikdörtgen nispetli pencereler görülür. Sokl niteliğinde bodrum katı olan binanın, cephe
kurgusunda arkadlı giriş niş şeklinde konumlanmıştır. Bu girişten girildiğinde 2 kat yüksekliğinde
bir orta hol karşılar. Bu orta holün üzeri üst katta açıklık olarak devam eder fakat çatıya kadar
ulaşmaz. Günümüzde bu hol ızgaralı sistemle parapet yüksekliğinde kapalıdır. Yine bugünlerde
lojman katı işlevini yitirmiş, yerine bölge müdürlüğü ofis birimleri yerleşmiştir.
Binanın Talatpaşa Caddesi’ne girişte solda, bugün kapatılmış olan, inşa edildiği dönemde üst kattaki lojman bölümüne ulaşan, merdiven evi ve giriş yer alır. Çatı bitişi saçaklı olan binanın Talatpaşa Caddesi’ne bakan yüzeyi, alt katlarda kat boyunca parapet üzerinde yer alan dikdörtgen nispetli pencereler ve en sonda bir kapı yer almıştır. Bu katın üstündeki pencereler, alt kat pencerelerine
göre oran olarak daha küçük tutulmuş olup, kendi içlerinde nispetleri alt kattakiyle aynıdır ve dikdörtgen olarak tasarlanmışlardır. Bu cephede bodrum kat sokl niteliğinde olup pencereli olarak
yol kotundan ışık almaktadır. Cephe tutumunda adeta üst kat pencereleri yalı mimarisindeki tepe
pencerelerini çağrıştırmaktadır. Cephe kurgusuna bakıldığında Hükümet Caddesi’nden girilen, girişte arkadın hemen arkasında genişçe 2 kat yüksekliğinde orta hol, bu holün girişin tam karşısına
gelecek şekilde bankolar düzenlenmiştir. Alt ve üst kat ilişkilerinin de girişin 2 yanında bulunan,
nispeten sağır denilebilecek kule niteliğindeki “monumental” kitleyi çağrıştıran köşe oluşumunda
merdivenkovaları ile çözüldüğü görülür. Bu merdivenkovaları günümüzde 3 katı birbirine bağlamaktadır. Yapımında betonarme karkas sistem kullanılan bina, Cumhuriyet sonrası yapım sistemlerinin uygulandığı örneklerdendir.
1951 yılında 233-248 sayılı Arkitekt dergisindeki Ziraat Bankası şube ve ajans binaları projeleri
incelendiğinde binanın “büyük ajans tipi soğuk iklim” kategorisinde birinci ödül alan Yüksek Mühendis Mimar Eyüp Kömürcüoğlu müellifliğindeki proje ile plan kurgusunda ve yan cephe kurgusunda benzerlikler olduğu, yine ikinci mükâfattaki Yüksek Mühendis Mimar Affan Akyol müellifliğindeki proje ile gerek plan, gerekse cephe olarak benzerlik taşıdığı görülür. Yan cephe ise küçük
ajans tipi soğuk iklim kuşağındaki birinci mükâfat Yüksek Mühendis Mimar Eyüp Kömürcüoğlu
müellifliğindeki proje ile benzerlik taşımaktadır.
Türkiye’deki modern mimarlık hareketlerinin, içinde geleneksel ve mevcut mimari oluşumların
ortaya çıkardığı stokları irdeleyen ve günümüze yansıtan bu yapı, Türkiye’deki kentlerde karşımıza
çıkan tip proje niteliğindedir. Soğuk iklim kuşağına göre tasarlanan yapının geleneksel mimarlıkta
sivil örneklere ve anıtsal girişli binalara gönderme yaptığı algılanır. Kendinden önceki yapı stokunu dikkate alan bu tasarımda geçmişin yorumlanışı hâkimdir. Bir dönemin mimari anlayışını yansıtan örnek, kentsel oluşumun bir belgesidir. Kentsel ve tarihi doku değeri, fiziki sağlamlık değeri
nedeniyle korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır.
TCR/COM
124 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ERZURUM
Güzelyurt Restoran
Neslihan DEMİRCAN
Atatürk Üniversitesi
Işık SEZEN
Atatürk Üniversitesi
Emine PATAN
İstanbul Teknik Üniversitesi
1928 yılında Erzurum’un Kuloğlu Mahallesi’nde, hizmet vermeye başlayan Güzelyurt Lokantası,
1935 yılında çalışmaya konu olan binaya taşınmıştır. Bina, o dönemki ticaret odası meclis başkanı
Tevfik Gözübüyük tarafından yaptırılmıştır. Binanın yüksek tavanlı giriş bölümü Hemşin Pastanesi,
giriş katı lokanta, üst kat ise otel olarak kullanılmıştır. Güzelyurt Lokantası sadece lokanta içinde
değil, o dönem Zanka denen, üstü kapalı atlı kızaklarla devlet dairelerine ve otellere de yemek
servisi yapmıştır.
1930 yılında, yığma taş sistemi ile inşa edilen yapı normal 2 kat ve bir çatı katından oluşmaktadır.
Yapı örtüsü tonoz çatıdır. Giriş katı restoran, ikinci katı bar olarak kullanılmaktadır. Çatı katı ise dikdörtgen pencerelerle aydınlatılmış ve restore edilmiş fakat henüz aktif olarak kullanılmamaktadır.
Yapının tek girişi, Cumhuriyet Caddesi’ne bakan kuzey cephesinde yer almaktadır. Yapının kuzey
cephesindeki pencerelerinde kemerli dairesel formlar ve üst katın pencerelerinde Fransız balkonu tarzında ferforje balkon korkulukları kullanılmıştır. Zemin kat yöresel kamber taşı ile kaplıdır.
Kamber taşları üzerinde zarif dikey izler bulunmaktadır. Üst katta ise yanmış taş tuğla kullanılarak
cephe duvarları kamber taşı ile uyumlu sıva ile kaplanmıştır. Yapının batı cephesinde günümüzde
aktif olarak kullanılmayan servis girişi bulunmaktadır. Restoranın güney cephesinin gördüğü küçük arka bahçe otopark olarak kullanılmaktadır. Yapının girişi ve kaldırım arasında 2 basamaklı kot
farkı oluşturulmuştur.
Yapıda kullanılan malzemeler arasında Erzurum’un Kamber Köyü sınırları içerisindeki taş ocağından çıkan, yörede kıymetli olan ve zamanla renginden dolayı ismi kırmızı taş olarak değiştirilmiş
kamber taşı kullanımı dikkat çekmektedir. Köyde çıkartılan koyu kırmızı ve gri tona yakın renkte
olan taş, sağlamlığı ve işlenebilirliği açısından geçmişte Erzurum ve çevresinde cami, külliye, medrese, çeşme ve toprak damlı taş ev yapımında sıkça kullanılmıştır.
Yapı; 1984, 1998 ve 2007 yıllarında çeşitli tadilatlar geçirmiştir.1984’de alt katta, ön cephede değişiklikler yapılmıştır. 1998 yılında, ikinci kattaki 2 küçük balkon kaldırılmış, binanın yan tarafındaki
giriş ön cadde cephesine alınmış, bina içinde çürüyen ahşap kullanımlar sökülerek, çelik konstrüksiyon ve beton kullanımları ile güçlendirme ve iç dekorasyonda çeşitli yenilemeler yapılmıştır.
2007 yılında ise İskandinav tipi beşik çatı, tonoz çatı ile değiştirilmiştir. Binanın ilk katındaki kamber taşlarının rengi ile uyumlu dış cephe kaplamalar kullanılmış ve pencere görünümünde dairesel çizgilerle uyum yakalanmaya çalışılmıştır. Yıllar önce Tüccarlar Kulübü olarak kullanılan üst kat,
günümüzde bar olarak revize edilmiştir.
Güzelyurt Restoran, Erzurum şehrinin en işlek ve kent içindeki ulaşımı sağlayan Havuzbaşı’ndan
başlayıp Çifte Minareli Medrese ve Ulucami’ye ulaşan ana arteri olan Cumhuriyet Caddesi’nde,
tarihi Yakutiye Medresesi ve Lala Paşa Cami’nin tam karşısında yer almaktadır. Bu nedenle yapının çevresi; konumu ve kolay ulaşılabilirliği nedeni ile günün her saatinde canlı ve hareketlidir.
Güzelyurt Restoran, gerek yemeklerinin lezzeti ve çeşitliliği, gerekse mekânın yapısal seçkinliği
ve hizmet kalitesi ile İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Dördüncü Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel,
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit gibi, birçok ünlü ve seçkin politikacı ve bürokratın, yerli ve yabancı turistin lezzet tercihi olmuştur. Güzelyurt Restoran, Cumhuriyet’in kuruluşu ile serhat şehri Erzurum’un modernleşme sürecindeki değişimlerine ev sahipliği ve
tanıklık etmiş sivil mimari örneklerinden biridir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 125
TCR/COM
İZMİR
Yeni Asır İş Hanı
Hande ATMACA
İzmir Ekonomi Üniversitesi
Zeynep TUNA ULTAV
Yaşar Üniversitesi
Y. Mimar Orhan Erdil tarafından tasarlanıp, Erdil İnşaat tarafından 1974 yılında inşası tamamlanmış
olan Yeni Asır İş Hanı, İzmir İli Konak İlçesi’nde yer alan Gaziosmanpaşa Bulvarı ile 1379 Sokak’ın
kesiştiği köşede yer almaktadır. Komşularının; güneyde Hilton Oteli, kuzeyde ise Swiss Otel İzmir
(Efes Oteli) olması yapının konumu açısından kayda değerdir. Yapıldığı dönemde Hilton Oteli’nin
yerinde NATO’nun otoparkı bulunmakta, Yeni Asır İş Hanı’nın bugün bulunduğu arazide ise bir
benzin istasyonu bulunmaktaydı. Mimar Erdil’in deyişiyle, üzerinde yer aldığı ve İzmir’in önemli
bir aksını oluşturan Gaziosmanpaşa Bulvarı, Yeni Asır İş Hanı’nın inşaatıyla birlikte canlanmıştır.
Gerek kütle oranları, gerekse cephe diliyle çevresiyle sakin bir ilişki kuran yapının en karakteristik
özelliğini cephedeki özgün dili olarak ortaya koymak mümkündür. Cepheye kısmi olarak yansıyan
kolonlar brüt beton olup, cepheye hareketlilik katmıştır. Roma ve Yunan mimarisindeki kolonlardan etkilenerek tasarlanmıştır. Planda uygulanan modüler ofis sistemi şeması cepheye taşınmış,
binanın büyük cephesini bölümlendirerek ait olduğu işlevi cepheye yansıtmıştır. Sağır yüzeylerin
tüm cepheye olan dikkat çekici oranı, yapıyı nitelikli kılan bir diğer cephe özelliğidir. Yapı kütlesinin formu, üzerinde bulunduğu parselin sınırlarına uymakta, kütle biçimlenişini kent parselinden
almaktadır. Dik açılara sahip olamayan bu biçim, mimar tarafından ustaca çözülmüş, bu çözümün
sonucunda yan cephelerde hareket elde edilmiştir. Yapıya, 1’i yalnızca Yeni Asır Gazetesi’ne hizmet
veren, 3 farklı giriş sunulmaktadır. Gazete yapıda her katı farklı oranlarda kullanmaktadır.
Yeni Asır İş Hanı tasarımı ve yapım tekniği bakımından yenilikçi bir yapıdır. Örnek vermek gerekirse, İzmir’de yapılan ilk brüt beton bina olduğu belirtilebilir. En önemli özelliklerinden biri, İzmir’in
ilk tamamen klimatize binalarından birisi olmadır. Erdil, coğrafyanın iklimini duyarlılıkla değerlendirip, kaçınılmaz olan klima cihazları için cephe elemanı tasarlanmış, bu cihazları bile yapının görsel diline ustalıkla katmıştır. Yapının en uzun cephesi güneybatıya baktığından ısı kaybını önlemek
için pencere kullanımı minimumda tutulmuştur. Yapım tekniği olarak da birçok yenilik barındırmaktadır. İlk defa betonarmesinde (beton kalitesi, mesnetlerde etriye sıklaştırması vb.) bugünkü
standartlar kullanmıştır.
Erdil, mimarinin yanı sıra plastik sanatlara da oldukça ilgili olduğundan, yapının girişinde matbaayı simgeleyen silindirlerden oluşan metal bir heykel tasarlamış fakat bu heykel daha sonra
belediye tarafından kaldırılmıştır. İç mekânla ilgili kararlar yine Erdil tarafından alınmış, mobilya
seçimleri de kendisi tarafından gerçekleştirilmiş, bazıları İtalya’dan ithal edilmiştir. Özgün olarak
Yeni Asır İş Hanı olarak tasarlanmamış olan yapı, orijinalinde traverten mermer olan sağır cepheler
daha sonra somon rengi boya ile kapatılmış, cephe özgün tasarımından uzaklaşmıştır. Bugünkü
boya tabakasının altında hala cilalı mermer bulunmaktadır. Yapının girişinde bulunan, matbaayı
simgeleyen, Erdil tasarımı metal heykel daha sonra kaldırılmıştır.
Modernist mimari dilinin cephesine yansıyan karakteristik dili, kente önemli bir cephe armağan
etmektedir. Vurgulu modernist dili ile İzmir kentlisinin toplumsal hafızasında önemli bir yapı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Kentin önemli bir parselinde yer alması, Cumhuriyet Meydanı
ile Kültürpark arasındaki önemli aksı çevreleyen tarihî yapılardan biri olması nedeniyle de İzmir
kenti açısından önemi büyüktür. Aynı zamanda yerel bir gazete olan Yeni Asır gazetesinin merkezi
olması açısından da kent için önemli bir yapı olarak kabul edilebilir. Ulusal ölçekte ise dönemin
modern mimarlık örneklerinin özgün bir temsilcisi olduğunu savlamak mümkündür.
TCR/COM
126 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KONYA
Fatih Çarşısı
Meryem ALAGÖZ
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Fatih SEMERCİ
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Dicle AYDIN
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Fatih Çarşısı, yapıldığı dönemin ilk asansörlü ve çok katlı çarşısı olma özelliğine sahiptir. Çarşının
planı, ünlü mimar Şevki Vanlı tarafından tasarlanıp, yapımına 1966 yılında başlanmıştır. Fatih Çarşısı Yaptırma ve Yaşatma Kooperatifi girişimi olan çarşı, 5 katlı ve asimetrik bir yapı olarak 1967
yılında tamamlanmıştır.
Çarşı, Mevlana Caddesi ile İstanbul Caddesi’nin kesiştiği köşede bulunmaktadır. Bitişik nizam arsada konumlanması sebebiyle, düzgün geometrik plan formu olmamakla birlikte, güneyde 20.60 m.
doğuda 29.00 m. cephesi olan bir yapıdır. Halkın çarşıya rahat ulaşabilmesi için, binaya ön, arka ve
yan cephelerden toplam 3 adet giriş sağlanmıştır. Düşey sirkülâsyonu sağlamak için girişe yakın
bir holde 2 adet asansör yer almaktadır.
Planlamadaki amaç, binada alışveriş yapan halkın, çarşının her noktasını görüp, istedikleri yere
rahat ve yorulmadan ulaşmasını sağlamaktır. Bu yüzden, işlevsel devamlılığı ve mekânsal bütünlüğü sağlayabilmek adına merdivenler, 3 ayrı düzeye ayrılarak bölünmüştür. Bu kot farkları sayesinde yaya binaya girdiği anda, çarşının bütününe hâkim olabilmekte, galeri boşluğu ile de daha
ferah, rahat bir psikolojide alışverişini yapabilmektedir. Orta kısımdaki galeri boşluğu, galeri üstü
döşemenin cam kullanılması ile yukarıdan gelen ışık demeti ve farklılaşan döşeme çözümleriyle
üçüncü boyutta da o döneme göre, yeni bir hareket getirilmiştir. Dış cephede, iç mekândaki kot
farkları cepheye yansıtılmamıştır. Ayrıca, düşey hattı vurgulamak adına pencereler dar ve yüksek
kullanılmış, cephede nişler oluşturularak, bu nişlere gömülmüş bir şekilde tasarlanmıştır. Bu uygulama, cephenin hareketli olmasını da sağlamıştır. Giriş cepheli dükkânlarda üst katlardaki malzeme kullanımından farklı olarak boydan boya cam kullanılmıştır. Bu özellik ile üst katlar zemin
kattan koparılarak, hantal ve monoton bir cephe oluşumundan kaçınılmıştır.
Çarşı, planlamada kot farkı kullanılarak esnek bir tasarıma sahip olması, iç mekân zenginliği ile
insanlara kattığı psikolojik etki ve değişen farklı gereksinmelere hala cevap verebilmesi açısından
toplumsal önem arz etmektedir. Planlama ve cephe özellikleri açısında modernleşme döneminin
en önemli mimari eserlerindendir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 127
TCR/COM
KONYA
Merkez Bankası
Konya Şubesi
Fatih SEMERCİ
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Meryem ALAGÖZ
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Dicle AYDIN
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Merkez Bankası’nın, İç Anadolu Bölgesi’nde şubeleşme ihtiyacı üzerine yapımına karar verilmiş
Merkez Bankası Konya Şubesi Binası’nın projesi, 1969’da Ulusal Mimari Proje yarışması yapılarak
elde edilmiştir. Yarışmayı Erkal Mimarlık Ofisi kazanmıştır. Projenin müellifleri ise Coşkun ve Filiz
Erkal’dır. Proje 1970 yılında hazırlanmış ve 1971 yılında Merkez Bankası’nın yapımına başlanmıştır.
1974 yılında hizmet vermeye başlayan ve bölgede ilk Şube olarak göze çarpan yapının, özgün modern çizgileri göze çarpmaktadır. Çevresindeki tarihi doku içinde kendi dönemini yansıtan farklı
mimari cephesi ile bölgeye zenginlik katmaktadır. Son dönem Osmanlı Mimarisi’ne sahip İl Meclis
Binası (Sanayi Mektebi), yapının batı komşudur. Selçuklu Mimarisi’ne iyi bir örnek olan İplikçi Camii ise diğer bir komşusudur. Bankanın girişi Mevlana Caddesi üzerinde yer almaktadır. Lojmanlara giriş ise binanın arka kısmından sağlanmaktadır. Zemin kat ve asma kat; banka işlevine sahip
iken, birinci ve ikinci katlar; lojman olarak kullanılmaktadır. Yapının bodrum katı, kot farklılıkları
ile 3 kademeli olarak planlanmış ve farklı işlevleri bünyesinde barındırmasına olanak tanımıştır.
Depolar ve arşiv gibi bölümlerin yanı sıra kantin, vestiyer ve şambrfort bölümleri de bodrum katta
yer almaktadır. Planlama olarak farklı işlevlerin bir arada çözüldüğü Merkez Bankası, cephe olarak
ta farklı detaylar ile göze çarpmaktadır. Zemin kat üstü asma katın doğal aydınlatmasının sağlanması amacı ile cephede hareket sağlanmıştır. Yapının modern çizgilerinde özgünlük sağlayan hareketlilik, kot farklılıkları ile de kendini göstermektedir. Yapının birici katında yer alan yemekhane
ile mesken bölümü, kot farklılıkları ile birbirinden ayrılmıştır.
Merkez Bankası Konya Şubesi Konya kent merkezinde tarihi doku içinde bulunan Mevlana-Alaaddin aksı üzerinde, Mevlana Caddesi’nde yer almaktadır. 1970’li yılların modern yapılarına özgün
bir örnek teşkil eden yapı, küçük tadilatlar haricinde özgün kimliğini günümüze dek korumuştur.
Banka işlevinin, lojman (mesken) işlevi ile çözümü ve bu çözümün ahenk içinde gerçekleştirilmesi yapının mornitesini artırmaktadır. Dönemin özelliklerini Konya kentinde hissettiren, örnek
yapı olarak göstermek mümkündür. Yapı Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun
02.06.2013 gün ve 4924 sayılı kararıyla tescillenmiştir.
TCR/COM
128 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
ULH/TRC
[ULAŞIM/HABERLEŞME]
Tren Garı
1936-39, Erzurum
ANTALYA
TRT Binası A Şubesi
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
1970 yılında, Antalya için önemli bir aks olan Tonguç Caddesi üzerinde inşa edilen yapının ilk işlevi
konuttur. Daha sonraki süreçte, yapının TRT mülkiyetine geçmesinin ardından bahsi geçen Tonguç Caddesi kentliler tarafından TRT Caddesi olarak anılmaya başlanmıştır. Yakın çevresinde ve
bulunduğu aksta daha çok 1980 sonrası inşa edilmiş yüksek katlı betonarme apartman kütlelerin
yer aldığı yapı, bu nedenle mevcut olduğu bağlamda kendi döneminin mimari niteliğini taşıyan
nadir örneklerden biridir. Yapı, dikdörtgen vaziyet planına sahip olup, kendi içinde simetrik bir
plan ve cephe sistemi göstermektedir. Kütlenin merkezinde yer alan düşey sirkülasyon hattı, benzer dönem yapılarında olduğu gibi girişin bulunduğu kuzey cephesinde dekoratif yırtıklarla dışarı
vurulmuştur. Katlar, sıva üzeri mavi boyalı yatay parapetler ve bunlarında devamındaki silmeler ile
birbirinden ayrılmıştır. Kuzey ve güney cephelerinde katlar, taşıyıcı kolanlar hariç tamamıyla şeffaf
olup, cephe boyunca balkonlara sahiptir. Batı ve doğu cephelerinde ise her katta 2’şer pencere
ve 1’er balkon bulunmaktadır. Yapıldıktan sonraki süreçte işlev değişikliğine gidildiği için birinci
katın yarısı stüdyo olarak revize edilmiştir. Revize edilmeyen diğer kısımlar müdür, müdür y. odası
olarak şuan hizmet vermektedir. Bodrum, zemin, birinci, ikinci ve üçüncü kat olmak üzere 4 kattan
oluşmaktadır. Kuzey ve Güney cepheleri, Batı ve Doğu cephelerine göre daha uzun olan yapı, döneminin yapım sistemi olan karma karkas sistem gözlenmekte olup betonarmedir. Yapı, düz teras
çatılı olup madeni korkuluklar ile sınırlandırılmıştır. Benzer madeni korkuluklar cephelerde her
katta yer alan balkonlarda da kullanılmıştır. Cephede, sıva üzeri beyaz ve mavi boya uygulaması
mevcuttur. Kapı ve pencere doğramalarında ahşap, alüminyum ve plastik malzeme gözlenmektedir. İç mekânda zemin kaplamasında ahşap, seramik ve yerinde dökme mozaik malzemeleri tercih
edilmiştir.
24.03.1970 yılında yapılan bu yapı, Erken Cumhuriyet Dönemi mimarisini yansıtmaktadır. Antalya
ili için önemli bir aks olan Tonguç Caddesi’nde yer alan yapı, ilk fonksiyonu konut olmakla beraber
daha sonraki süreçte, TRT tarafında satın alınarak hizmet binasına dönüştürülmüştür ve günümüzde de aynı işlevini sürdürmektedir. Sahip olduğu mimarisi ile gerek Antalya ili özelinde, gerekse
de bulunduğu aksta yapıldığın dönemin izlerini taşıyan başarılı nadir örneklerdendir. Çalışmaya
söz konusu olan yapı, günümüzde yıkılma kararı alındığı için yok olma tehlikesi taşımakta olup, bu
sebeple belgelenerek gelecek nesillere aktarılması önem arz etmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 133
ULH/TRC
ANTALYA
TRT Binası B Şubesi
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
20 yüzyılın ikinci yarısında, Antalya için önemli bir aks olan Konyaaltı Caddesi’ni dik kesen Piri Reis
Caddesi üzerinde inşa edilen yapının ilk işlevi konuttur. Yakın çevresinde Erken Cumhuriyet Dönemi mimarisi izleri taşıyan Karayolları ve Devlet Su İşleri lojmanları gibi yapılar bulunmakla beraber, daha çok konut işlevi taşıyan yapı yoğunluğunun bulunduğu bir alanda konumlanmaktadır.
Bununla beraber mevcut yapı stokunun betonarme yüksek katlı apartman kütleleri ile hızla yer
değiştirme durumu söz konusu olan, bir rant alanı içerisindedir. Bu sebeple bulunduğu bağlamda
kendi döneminin mimari niteliğini taşıyan nadir örneklerden biridir. Yapı vaziyet planına sahip
olup, kendi içinde simetrik bir plan göstermektedir. Yapıldıktan sonraki süreçte işlev değişikliğine gidildiği için iç mekânda değişiklikler yapılmıştır. Bodrum, zemin ve birinci kat olmak üzere
toplam 3 kattan oluşmaktadır. Yapıya giriş kuzey cephesinde tekil silindirik bir taşıyıcı ile taşınan
saçak altından sağlanmaktadır. Düşey sirkülasyon hattı, benzer dönem yapılarında olduğu gibi girişin bulunduğu kuzey cephesinde dekoratif yırtıklarla dışarı vurulmuştur. Aynı dekoratif yırtıklar,
simetrik bir şekilde güney cephesinde, ikinci kat hizasında da yer almaktadır. Balkonlarda tercih
edilen sıva üzeri mavi boyalı yatay parapetler yoluyla cephede hareket sağlanmıştır. Doğu ve batı
cepheleri oldukça şeffaf, kuzey ve güney cepleri ise genel olarak masif yüzeylerden oluşmuştur.
Yapının taşıyıcı siteminde, döneminin yapım sistemi olan karma karkas sistem gözlenmekte olup
betonarme bir yapıdır. Düz teras çatıya sahip kütlede çatı parapetleri üzerinde korkuluk kullanılmamıştır. Cephede sıva üzeri beyaz ve mavi boya uygulaması mevcuttur. Balkon korkuluklarında beton parapet ve sade madeni profiller kullanılmıştır. Ayrıca, giriş saçağı ve balkonlar madeni
profiller yardımıyla taşınmaktadır. Kapı ve pencere doğramalarında, ilk yapımında tercih edilmiş
olan orijinal ahşap malzeme gözlenmektedir. İç mekânda zemin kaplamasında ahşap, seramik ve
yerinde dökme mozaik malzemeleri uygulaması mevcuttur.
20.yüzyılın ikinci yarısında inşa edilen bu yapı, Erken Cumhuriyet Dönemi mimarisini yansıtmaktadır. Antalya ili için önemli bir aks olan Konyaaltı Caddesi’ni dik kesen Piri Reis Caddesi üzerinde yer
alan yapının ilk fonksiyonu konut olarak inşa edilmiştir. Daha sonraki süreçte, TRT tarafında satın
alınarak hizmet binasına dönüştürülmüştür. Benzer şekilde işlevlendirilmiş TRT A Hizmet Binası’na
göre daha küçük ölçekte bir yapıdır. Günümüzde de aynı işlevini sürdürmektedir. Sahip olduğu
mimarisi ile Antalya ili özelinde, yapıldığı dönemin izlerini taşıyan başarılı nadir örneklerdendir. Bu
özelliği nedeniyle gelecek nesillere aktarılması önem arz etmektedir.
ULH/TRC
134 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
BURDUR
İstasyon Binası
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
Tıpkı Isparta gibi Burdur kentine de demiryolu; İzmir-Aydın Demiryolu’nun, Dinar-Eğirdir hattına
1936 yılında 24 km.lik bir mesafenin, Gölbaşı, Çerçin ve Askeriye duraklarının ardından kent merkezine ulaştırılması sonucu getirilmiştir. Demiryolu kentin gelişme yönünü tümüyle kuzeydoğuya
çevirmiştir.
İstasyon binası mimari açıdan uzun, yatay bir dikdörtgenden oluşmaktadır. Bu anlamda yapı “hat
boyunca uzanan tek taraflı istasyon yapıları tipi”ne uygun tasarlanmıştır. 2 katlı olan istasyon binası, önündeki geniş ve görkemli meydana bakmaktadır. Alan, 1934’te ilde görev yapan Vali Saip
Okay’ın gayretli çalışmalarından biri olarak düzenlenmiştir. Yine bu meydan, 1948 tarihli K.Ahmet
Aru Planı’nda dikkat çeken 4 meydandan biridir. Planda, alana ilişkin getirilen öneriyle, meydanın
çevresinde bir grup sıra ev ve dükkân bir arkadla yolcu meydanından ayrılacak olan yükleme ve
boşaltma meydanı oluşturulmuştur.
Dış cephede kullanılan kaplama malzemesi tıpkı Isparta’da olduğu gibi burada da köfeki taşıdır.
Çatı ana binada kırma, ambar ve hangar bölümlerinde asma çatı ve kiremit örtülüdür. Ancak Burdur İstasyon hangarı daha geniş olduğu için çift kuşaklı bir çatı strüktürü uygulanmış, dolayısıyla
daha gösterişli bir görünüm elde edilmiştir. İç duvarlarda ise sıva üzeri boya uygulanmıştır. Betonarme malzeme burada da hatıl ve bekleme salonundaki kirişlerde kullanılmıştır. Genel olarak
Burdur ve Isparta istasyon yapıları gerek mimari anlayış, gerekse kullanılan malzeme açısından
birbirlerinin hemen hemen aynısıdır.
Erken Cumhuriyet Dönemi’nin mimari özelliklerini büyük ölçüde yansıtan istasyon binası, şu anda
büyük bir fonksiyon kaybına uğramıştır. Ancak hem Burdur, hem de Isparta istasyon binalarının
bir dönemin temsili mekânları olmaları, kentsel belleğin bir parçası olarak kimlik değeri taşımaları,
toplumsal yaşamı mekâna yansıtmaları nedeniyle belge değerinde olmaları, ticaret ve ulaşım tarihi açısından önemli bir konumda bulunmaları nedeniyle korunması gerekmektedir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 135
ULH/TRC
EDİRNE
Balon Hangarı
H. Burcu ÖZGÜVEN
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Saygın ALKAN
Trakya Üniversitesi
Balon Hangarı, Edirne-Kapıkule Otoyolu üzerinde, Eskikadın ve Avarız Köyleri arasında kalan mevkide, otoyol kıyısında tarlalar ile çevrili bir alanda bulunmaktadır. Birinci Dünya Savaşı öncesinde
yapının bulunduğu çevre, Edirne’nin savunması amacıyla düzenlenen askeri bölgedir. Balon Hangarı’nın bulunduğu yakın çevrede savunma amaçlı tesisler, Hıdırlık Tabyası gibi askeri tabyalar,
askeri hastane ve hamam ile kışlalar bulunmaktadır. Kentin çeperlerinde bulunan tarihi kışlalar,
çeşitli işlevlere dönüştürülerek değerlendirilmiş, ancak otoyol inşası sonrası yol üzerinde kalan
Balon Hangarı, tabyalar, askeri hastane ve hamam ise adeta yıkıma terk edilmiştir.
Yapı özellikle 19. yüzyıl sonlarında Fransa’da kullanılan ve Y-formu olarak tanımlanan tarihi zeplin
hangarlarının prototipi ile uygunluk göstermekle birlikte, bu yapılarla karşılaştırıldığında oldukça
küçük ölçekli sayılmaktadır. Uzun kenarı 30 m. kısa kenarı 23.20 m. olup yapının planı ana gövde
ve 2 yan bölüm olarak simetrik özelliğe sahiptir. Yan bölümler dışarıya ve birbirine açılan çeşitli
odalara ayrılmıştır. Yapı yan kanatlarda, ana gövdeden uzanan düz çatı, ana gövde ise betonarme
tonoz ile örtülüdür. Yan bölümlerin odalarında dış duvar yüksekliği 2.40 m., ana gövdenin yüksekliği ise yaklaşık 12 m.dir. Ana gövdeye giriş için geniş bir açıklık bulunmakta olup günümüzde kapı
veya benzeri bir eleman görülmemektedir. Arka bölümde, eski fotoğraflarda görülen kapı ve pencere açıklıklarını içeren duvar, günümüzde bulunmamaktadır. Girişin üst kısmında tonoz ile giriş
boşluğunun üst hizası arasında kalan eğrisel alınlıkta belli belirsiz bir yazı veya kare biçimli plaka
izi kalmışsa da niteliği anlaşılamamaktadır. Her 2 yan cephede sıralı pencere dizisi, yan bölümlerde
alt katta ve ana gövdede üst katta yer almaktadır. Girişin 2 tarafında sütun başlığını andıran birer
kabartma ile duvarlarda ve yan cephe alt kat pencere dizisinin sövelerinde ‘Art Nouveau’ tarzında çizgisel kabartma örnekler bulunmaktadır. Pencere üst başlıklarında kilit taşına atıfta bulunan
dörtgen rozet üzerinde bitkisel motifler yer alır. Saçaklarda deve boynu şeklinde profil düzenlemeleri görülür. Binanın tezyinatında bozulmalar; stile ait biçimsel şablonların hasar görmesine ve
cephenin özgünlüğünün kaybolmasına neden olmaktadır.
Bina, erken betonarme örneklerindendir. Ana gövde, betonarme tonoz tarafından örtülmekte
olup duvarlar arasında yaklaşık 4-4.5 m.de bir betonarme kiriş atılmış ve tonoz uzun kenara paralel
yatay kirişlerle desteklenmiştir. Duvar ve kirişlerden çıkan donatı, erken betonarme örneklerinde
kullanılan dökme demir malzemeyi andırmaktadır. Bina genelinde yapının kolon ve kirişlerinde
büyük çaplı bozulmalar var iken, tonozu taşıyan kaburgalarda aynı bozulmalar yoktur. Kaburgalardaki metal gergilerde korozyon, diğer yerlerdekilere göre daha azdır. Çatı kaplamasının günümüzde yerinde olmaması nedeniyle, yapının üstten yağış aldığı, nemin kapilarite ile cephede
yukarıdan aşağıya daha fazla tahribat yaptığı gözlenir. Metal donatıdaki korozyon, sıva ve harçtaki
dökülmeler, strüktürdeki bozulmaları sergiler.
Balkan Savaşı’na katılan komutanlardan Hafız Rakım Ertür’ün anılarına göre, 21 Şubat 1913 tarihinde Ruslara ait bir uçak, pilotuyla birlikte ele geçmiş, Rus uçağı ‘balon ambarına’ alınmıştır.
Buradaki ifade, balon hangarının bu dönemdeki varlığına işaret eder. Edirne Balon Hangarı gerek
erken 20. yüzyılın karakteristik bir hava taşıtı olan askeri balonun havacılık tarihimizdeki yeri bakımından, gerek geniş açıklık içeren erken bir betonarme örneği olarak modern inşaat tarihimiz
açısından, gerekse Y formlu hangar binalarının tüm dünyada mimari açıdan tipolojik karakteristiği
bakımından türünün nadir rastlanan bir örneğidir. Edirne Balon Hangarı’nın görünür kılınması,
belgelenerek tescillenmesi, koruma altına alınması ve özgün işlevinden uzaklaşmayacak şekilde
yeniden yaşatılması gereklidir.
ULH/TRC
136 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
EDİRNE
Tren Garı
Sennur AKANSEL
Trakya Üniversitesi
Onur ŞUTA
Trakya Üniversitesi
Aslı MERAL
Trakya Üniversitesi
Edirne Garı, şehirlerarası bağlantı yolu olan D100 kara yolunun bir uzantısı olan İstanbul-Kapıkule
Yolu’nun sol kısmında yer alır. Edirne Gar Binası’nın, yatay eksende gelişmesi, tren ulaşımının bir
getirisidir. Ray hattı boyunca peronlar, ova tarafında yer alır.
Bir bodrum, bir zemin ve 1 normal kat olmak üzere toplam 3 kattan oluşan binaya kent tarafından,
kentin bugünkü doğu girişi olan Atatürk Bulvarı’na açılan İstasyon Caddesi ekseninden ulaşılır. Gar
binasına saçaklı bir girişten girilir. Girişin açıldığı hol, bilet satış bölümünü içerir. Dağılım ve geçiş
mekânı olan holün sağ tarafında, orta kısmı yeşil alan olan, üzeri açıklıklı bir orta mekân yer alır. Bu
orta mekânın bir tarafında koridorlarla ulaşılan odalar yer alır. Dikdörtgen formlu bu orta mekânın
2 yanında servis mekânları konumlandırılmıştır. Binanın uzun kenarlarına paralel olan koridorlar
ile ofislere ulaşılır. Yola bakan ofis grubunun sağında VIP salonu ve yanında giriş kısmı yer alır.
Girişten koridorlarla, orta mekânın dar kenarı karşısında yer alan merdivene ulaşılır. Bu merdiven
ile üst kattaki konaklama birimlerine ulaşım sağlanır. Alt katta yer alan orta mekânın kenarları üst
katta da koridorludur ve üstten ışık aydınlatma boşluğu ile alt kata aktarılır. Bu aydınlatma boşluğu, giriş holünden servis mekânları ile ayrımlanır. İkinci katta girişin hemen solunda orta kısımda
ıslak hacimler bulunur. Bu ıslak hacimlerin giriş holüne bakan kısmında gişeler konumlanmıştır.
Girişin sol yanında bekleme salonu bulunur. Gişe kısmının hemen yanında, perona geçişte, bir iç
koridor ve üzerinde teknik ofisler konumlanır. Bu fonksiyonları gümrük bölümünden ayıran diğer
bir koridorda, binanın sol yanında olup, ortası aydınlatma terası olarak tasarlanmış alanın altında
ıslak hacimler yer alır. Bu terasın 3 yanında bir iç koridor döner. Buradaki aydınlık bölümü, hem
binanın havalanmasına hem de doğal ışıkla aydınlanmasına imkân tanımaktadır. Ofisler bu alanın
3 tarafında konumlandırılarak dış mekâna baktırılmıştır. Bodrum katta ise aydınlık boşluklarının ve
giriş holünün altı dolgu olarak inşa edilmiştir. Binanın dar kenarlarında yer alan 2 ayrı merdivenkovası ile sol tarafta ambarları ve ısıtma mekânlarını içeren kısma, diğer tarafta ise sığınak ve arşiv
mekânlarını içeren kısma ulaşılır.
Betonarme karkas yapım sistemli binaya birinci kat döşeme hizasındaki saçak altından girilir. 2
kat yüksekliğindeki giriş holünün çatı örtüsü katlanmış plakla geçilmiştir. İkinci kat üzerinde yer
alan çatı kurgusundan ötürü, cephede şeffaflık sağlanmıştır. Cepheye bakıldığında bu kurgu, girişi
açıkça algılatmaktadır. Binanın 2 yanında ise ofis tasarımları cepheyi biçimlendirmiştir.
Eski demiryolu güzergâhının, Karaağaç’ta bulunan önceki istasyona gelmesi için, savaş sonrası
Yunanistan’da kalan topraklar içerisinden geçiyor olması, uzun yıllar askeri ve siyasi gerginliklere sebep olmuş, yeni tren garının yapımı ile 2 ülke arasında meydana gelen bu sorun ortadan
kalkmış, 2 ülke arasında sükûnet sağlamıştır. Daha küçük olan, zemin katında gümrüklü yolculara
ayrılan alanların olduğu blok ile uzunluk olarak daha geniş, zeminde idari birimler ile üst katta
konaklamanın çözüldüğü bloğu birleştiren bekleme salonu, dalgayı anımsatan katlanmış plaktan
oluşan zikzaklı çatı örtüsü ve yüksek pencereleriyle ferah ve aydınlık bir mekândır. Geceleri de dışarıdan bir fener gibi algılanan bu mekânda, eski iletişim araçlarının sergilendiği bir kısım bulunur.
İç bahçeler ve aydınlatma boşluklarıyla her mekânın doğal ışık alması sağlanmış olması, bina ile
ilgili dikkat çeken unsurlarındandır.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 137
ULH/TRC
ISPARTA
İstasyon ve Hizmet Binaları
Sıdıka ÇETİN
Süleyman Demirel Üniversitesi
Duygu KÖSE
Süleyman Demirel Üniversitesi
Gizem Ezgi ÖZER
Süleyman Demirel Üniversitesi
Isparta İstasyon binasının bulunduğu yerleşke, Osmanlı Dönemi’nde inşa edilen İzmir-Aydın demiryolunun uzantısını oluşturan Dinar-Eğirdir hattına, Bozanönü-Isparta arasındaki 14 km.lik bölümün eklenmesiyle oluşturulmuştur. Kompleks, Erken Cumhuriyet Dönemi’nde ulus devletin ve
ülke bütünlüğünün simgesi olarak görülen demiryolu politikasının bir sonucu olarak, 1936 yılında
inşa edilmiştir.
İstasyon ana binasının zemin katında bekleme salonu, istasyon çalışanlarına ait bürolar, ticari ve
demirbaş ambarı, üst katta ise müdür lojmanı bulunmaktadır. Yerleşke içinde ayrıca, çift lojman,
ateş çukuru, 16 m.* 50 m. ebadında kömür deposu, vagon kantarı, vagon gabarisi, umumi wc,
üçüncü sınıf amele barakası ve bir münferit wc yer almaktadır. Kısım barakası da istasyonda yapılmıştır. İstasyon binası 50 m. ambar kısmı 150 m. uzunluğundadır. Bu bakımdan “ikinci sınıf istasyon tipi”ndedir.
İstasyon binası dikdörtgen planlıdır. Ana kütle güneybatı yönünde ambar ve hangar yapılarıyla
bitişiktir. Yapının kuzeybatı istikameti boyunca açık peron, wc, çeşme ve büfe kütleleri yer alır. Ana
kütlenin kuzeybatı bölümünde güzel bir yeşil alan tesis edilmiştir. Bunun hemen yanında geniş
bir istasyon meydanı mevcuttur. Isparta ve Burdur İstasyonları plan özellikleri bakımından hat boyunca uzanan tek taraflı istasyon yapıları tipine birer örnektir. Müdür, şube şefi, hareket memuru
ve çavuş lojmanı olarak kullanılan binalar, dönemin DDY Yol ve Binalar Dairesi’nde görevli teknik
ekip tarafından tasarlanan tip lojman projeleridir.
Isparta İstasyonunda bulunan binalar yörede “köfeki” olarak adlandırılan gre cinsi taşla kaplanmıştır. Bu kaplamaların 15 cm. * 25 cm. arasında derinliği vardır. Taşın cephede görünen ebadı ise 30
cm. * 55 cm.dir. Bunlara inşaat bitiminde taşın kendi tozu, kireç ve çimentodan oluşan bir harçla
derz uygulanmıştır. Kesme taş görünümünde olan bu malzeme, iyi bir sıva fiyatından daha ucuza
mal edilmiştir. Isparta ve Burdur istasyon yapılarındaki bu kaplama sistemi, binalara monümental
bir görünüm vermiştir.
Günümüzde yapı özgün işleviyle kullanılmakta, fakat Isparta’ya yapılan tren seferlerinin iptal edilmesinden dolayı aktif olarak yolcu transferi gerçekleşmemektedir. Cephe ve plan özellikleri açısından ciddi bir müdahale görmeyen ana bina, 2011 yılında Antalya Bölge Koruma Kurulu’nca
koruma altına alınmış ve aynı yıl kapsamlı bir tadilattan geçirilmiştir. Yapılar kendi döneminin
mimari üslubunu en iyi yansıtan örnekler olmaları nedeniyle tarihi ve estetik nitelik bakımından
üstün mimari değerlerdir.
ULH/TRC
138 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
İZMİR
Sarpıncık (Karaburun)
Deniz Feneri
Özge BAŞAĞAÇ
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Tonguç AKIŞ
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
Sarpıncık (Karaburun) Deniz Feneri, 1933’de Fenerler İdare-i Umumiyesi Müdürlüğü (bugünkü
Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü) tarafından projelendirilmiş ve 1938’de tamamlanarak hizmete
açılmıştır. Türkiye kıyılarında çoğunlukla 19. yüzyılda inşa edilen fenerler ağının ikinci kuşağıdır.
İzmir İktisat Kongresi’nde kabul edilen “ulaşımın millileştirilmesi” ilkesi doğrultusunda, denizcilik
alanında yapılan ilk girişimlerdendir. Artvin Hopa’da 1935 yılında hizmete giren deniz feneri ile
benzer özellikler taşır. Olasılıkla bir tip projenin ürünüdür.
Fener, Karaburun Yarımadası’nın kuzey ucunda, denizden 97 m. yukarıdadır. Kırsal yerleşimin yakınında konumlanmıştır. Yapılara tek ulaşım sabitleştirilmiş bir yol ile sağlanmaktadır. Denizden
görülmelerine karşın, kayalık ve keskin eğimli arazi yüzünden bu yönden yaklaşım mümkün değildir. Yarımada ve fener grubu, yıl boyu farklı yönlerden esen şiddetli rüzgâra açıktır ve yoğun
yağmur alır.
Yapıları araziye oturtmak için eğim düzlenerek, yapay bir teras oluşturulmuştur. Yapılar kuzey-güney doğrultusunda, hakim rüzgar dikkate alınarak, doğu cepheleri eğim içerisine saklanarak planlanmıştır. Batı cepheler ise kayalık eğimli arazi üzerinden denize bakmaktadır.
Betonarme fener kulesi 13 m. yüksekliğindedir. Beton bazalı, tabanı 2 m. çaplı konik kule incelerek
yükselir. 4 payandayla desteklenmiştir. Terasında 1 odası ve çatısında fener ışıldağı yer almaktadır.
Güney cephesinde 3 pencere ve tek giriş bulunur. Fener kulesinden ayrı olan bakıcı konutu 767
cm. * 506 cm. ölçülerindedir. Betonarme perde, masif bodrum katının girişi batıda, tek penceresi
güneyde yer alır. Konutun asıl yaşam katı olan zemin kotu girişi kuzeydedir. Bu katın duvarları
yığma moloz taş ve tuğla karışımıdır. Giriş kapısı önüne 2007’de ahşap bir rüzgârlık eklenmiştir.
Doğuda 2, güneyde 1, batıda 2 tane olmak üzere toplam 5 penceresi bulunur. Kırma ahşap çatılı,
kiremit örtülü konutun 2 bacası bulunmaktadır. Jeneratör odası 445 cm. * 350 cm. boyutlarındadır
ve girişi güneydedir. Doğu ve batıda 1’er penceresi bulunmaktadır. Yığma kayrak taşı bağımsız
tuvalet, 2 m. çapında bir silindirdir. Toprak çatılıdır. Kapısı kuzeydedir.
Yapıların her yıl temel bakımları yapılmıştır. 1980’lerde bir depo inşa edilmiş, 2007’de kapsamlı
onarımlar gerçekleştirilmiş ve depo jeneratör odasına çevrilmiştir. Böylece yapılar grubu sürekli
elektriğe kavuşmuştur. Fener ışıldağı, 2007’den beri güneş enerjisi ile çalışmaktadır. 2010’da merkezi kontrol sistemi devreye girince, alanda bir bakıcının bulunması gereği ortadan kalkmıştır.
Bakıcı konutu boşaltıldığından yapılarda yıpranmalar gözlenmektedir. Fener kulesi ve jeneratör
odası halen hizmet vermektedir. Alan, yaz aylarında sahile gelen ziyaretçiler için bir konaklama
noktasıdır.
Sarpıncık Feneri, kırsal ve modernist mimarinin arakesitinde yer almaktadır. Eski fenerci konutu ve
bağımsız tuvalet kütlesi, Karaburun kırsal mimarisinin özelliklerini taşır. Bakıcı konutu bir geçiş yapısıdır. Betonarme fener kulesi ise bu coğrafyadaki mevcut üretim tekniklerinden farklılık gösterir.
Öncülü olan, geniş tabanlı, yüksekliği 7-8 m. ile sınırlı, masif 19. yüzyıl taş kulelerinden farklı olarak
dar bir taban üzerinde 13 m.ye kadar yükselmektedir. O dönem için bir mühendislik problemi olan
bu kule, çağdaşı paraşüt kuleleriyle karşılaştırılabilir.
Sarpıncık Feneri, 1938’den 2010’lu yıllara kadar Karaburun Yarımadası’nın kuzey ucunda, bölgede
denizden algılanan tek yapı olarak varlığını sürdürmüş ve ince beyaz silueti ile İzmir Körfezi’nin
girişini işaret etmiştir. Karadan yaklaşımda ise topografya içerisinde gizlenmiştir. Ancak, yakın
zamanda inşa edilen Rüzgar Enerji Santralleri, Sarpıncık siluetini, alan ölçeğini ve mikroklimayı
bozmaktadır. Fener kullanıma girdiği 1938’den bugüne kadar hep aynı fenerci ailesinin bakımında kalmıştır. Bu özelliği ile fenercilik mesleğinin ve deniz fenerlerinin yakın bölgeleri ile kurduğu
sosyal ilişkinin önemli bir temsilcisidir. Fenerin bakıcısı ile birlikte korunması, somut kültürel değerlerinin yanında soyut değerlerinin de yaşayabilmesinin temel koşuludur.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 139
ULH/TRC
İZMİR
TCDD 3. Bölge Müdürlüğü
Revizörlük Yatakhanesi ve
Ulaştırma Hareket Kontrol
Kısım Komutanlığı
N. Ebru KARABAĞ AYDENİZ
Yaşar Üniversitesi
Kutay KARABAĞ
Bilgi Üniversitesi
Yapı, İzmir Basmane Garı yerleşkesi içinde yer almakta, bu yerleşkenin kuzeyinde İzmir Fuarı, güneyinde Kadifekale ve eteklerindeki eski Türk mahalleleri, Güneybatısında ise oteller sokağı ve
devamında Kemeraltı konumlanmaktadır. Revizörlük Yatakhanesi ve Ulaştırma Hareket Kontrol
Kısım Komutanlığı olarak kullanılan yapı, yerleşkenin kuzey sınırında bulunmakta, güneyinde Revizörlük kısmı, doğusunda Basmane Garı Yemekhanesi konumlanmaktadır. Yığma kâgir sistemde,
4 m. yüksekliğinde tek kat olarak inşa edilen yapının tüm cepheleri sıvanarak boyanmış, üzeri %30
eğimli ahşap konstrüksiyonlu oturtma sistemde beşik çatı ile kapatılarak kiremit kaplanmıştır.
Yapının inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, TCDD 3. Bölge Müdürlüğü arşivlerinde,
14.01.1948 tarihinde yapıyı askeri koğuş olarak gösteren bir plan mevcuttur. Bu planda; sağ tarafta ıslak mekânlar, yatakhane olarak kullanılan kısımda da 2 tane, yaklaşık olarak aynı büyüklükte
koğuş yer almakta, bu koğuşlara yan yana konumlanan 2 kapıdan ulaşılmaktadır. Günümüzde bu
kapıların 1’i pencereye dönüştürülmüş, diğerinden ulaşılan bir hol ile duvarlarla bölünmüş koğuş,
ofis ve depo mekânlarına geçiş sağlanmıştır. Islak mekânların bulunduğu bölüm Hareket Kontrol
Komutanlığı olarak kullanılmaktadır. Yapının altında yer alan sığınağa, yapının dışında, zeminde
bulunan bir kapak ile ulaşılmaktadır. Yapının 1268 sokakta masif cephesinden öne fırlayan koğuş
girişleri, günümüzde 2 adet pencerenin yer aldığı, üzeri kiremit çatılı bir çıkmaya çevrilmiştir. Yapı,
Revizörlük kısmı ve Basmane Garı yemekhanesiyle bir bütün oluşturmakta, dikkat çekmeyen ölçeği ile Basmane Gar yerleşkesinde mütevazı bir duruş sergilemektedir. Yapının rasyonalist etkiler
taşıyan ve düz-bezemesiz yüzeyler kullanılarak biçimlendirilen, doğu-batı doğrultusunda uzanan,
T biçimli sade prizmatik kütle kompozisyonu, II. Ulusalcı etkiler taşıyan beyaz sövelerle çerçevelenmiş dikdörtgen pencereleri ve geniş saçakları ile tezat oluşturmaktadır. Yapı, 2012 yılında yapılan tadilat sebebiyle fiziksel olarak iyi durumdadır, fakat özgünlüğünü büyük ölçüde yitirmiştir.
ULH/TRC
140 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
KIRIKKALE
Kırıkkale Gar Binası
Ahmet Erdem TOZOĞLU *
Burak ASİLİSKENDER *
Nilüfer BATURAYOĞLU YÖNEY *
Nur URFALIOĞLU *
* Abdullah Gül Üniversitesi
Kırıkkale Gar Binası, Kırıkkale’nin gelişiminde önemli rolü olan MKEK fabrikaları ile birlikte kentin
gelişmesine katkısı olan yapılardandır. Fabrikaların kuruluşu ile demiryolunun Kırıkkale’ye gelişi,
1920’li yıllara tarihlenmektedir. Gar binasının yapım tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, aynı
hat üzerinde yer alan Kayseri Garı gibi 1920’lerin ikinci yarısına tarihlendiği tahmin edilmektedir.
Yapının üslup ve malzeme özellikleri de aynı döneme işaret etmektedir.
Kırıkkale’nin Kayseri girişi üzerinde, Fabrikalar Bölgesi’nde ve Valilik Binası’na yakın konumda yer
alan Kırıkkale Garı, güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda uzun dikdörtgen planlı, orta aksı iki katlı, yan kanatları tek katlı bir yapıdır. Orta aksın zemin katında ofisler, üst katında ise müdür lojmanı
yer almaktadır. Daha kısa boyutlu olan kuzeydoğu kanadı gişe ve yolcu bekleme salonuna, güneybatı kanadı ise ambar ve depolama alanlarına ayrılmıştır. Güneydoğuda raylar tarafında açık
platform bulunmaktadır. İki farklı işlevli kanadın dış cepheleri de farklı özelliktedir. Subasman seviyesine kadar taş kaplı olan yapının, kuzeydoğu kanadında yolcu bekleme salonuna açılan kapılar
ve pencereler, güneybatı kanadında ise ambar kapıları yer almaktadır. Zemin kat seviyesindeki
tüm açıklıkların etrafında taş söveler vardır. Ofis ve yolcu bölümlerinde açıklıklar sivri kemerliyken,
depolama bölümünde açıklıklar basık kemerlidir. Üst katta ise düşey oranlı dikdörtgen açıklıklar
mevcuttur. Cephe ve sövelerdeki taş kaplamalar kaba yonudur. Daha yüksek olan ambar kanadının çatısı ahşap makaslarla taşınmaktadır; diğer bölümlerde betonarme tavan döşemesi üzerinde
kırma oturtma çatı yapılmıştır.
Demiryolu ağının Ankara’nın doğusuna doğru genişlemesi sürecinde, 1925 yılından sonra yapıldığı düşünülen gar binası fazla bezemeli olmayan bir Beaux-Arts üslubunu yansıtmaktadır. Orta
ve kuzeydoğu kanatları daha çok I. Ulusal Mimarlık Üslubu karakteri taşırken, güneybatı kanadı
yöresel Alman mimarisini çağrıştırmaktadır. İç düzenlemeler modern işlevsel planlama anlayışına
uygundur. Taşıyıcı sistem karmadır. Cepheler yalındır; taş söveler ve kemerli açıklıkları üzengi seviyesinde birleştiren silmeler öne çıkan elemanlardır. Anılan özellikler yapının inşa edildiği döneme
özgüdür ve yine bu döneme ait örneğin Kayseri Garı gibi benzer işlevli yapılarla benzerlik göstermektedir. Yapı, 2007 yılında kültür varlığı olarak tescillenmiştir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 141
ULH/TRC
YON/ADM
[YÖNETİM]
İl Sağlık Müdürlüğü
1923-40, Erzurum
ARTVİN
Hükümet Konağı
Koray GÜLER
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Ayşe Ceren BİLGE
İstanbul Teknik Üniversitesi
Artvin’de bulunan eski hükümet konağı binası yeterli bulunmayınca mevcut yapının çevresindeki
yapıların yıkılması ile açılan boş alana eski bina ile uyumlu yeni ve modern bir hükümet konağı
yapılması planlanmıştır. Bu amaçla, 1968 yılında mimari proje yarışması açılmış ve katılan 47 proje
arasından Mustafa Aslan Aslaner, Erkal Güngören ve Sümer Gürel’e ait proje birinci seçilmiş ve
uygulanmıştır. Yeni bina, 6 yılda tamamlanarak 5 Ocak 1974 yılında hizmete açılmıştır. Uygulanan
projenin programı incelendiğinde eski hükümet konağı binasının 2 yanına, 2 yapının tasarlandığı
ve bu yapılarda valilik makamı, toplantı salonları, iç işleri, sivil savunma, nüfus müdürlüğü, emniyet müdürlüğü, il jandarma kumandanlığı, müftülük, tapu sicil, maliye, milli eğitim müdürlüğü,
tarım müdürlüğü, veteriner müdürlüğü, sağlık müdürlüğü, bayındırlık müdürlüğü, Y.S.E. müdürlüğü, toprak iskan, imar iskan, sanayi irtibat memurluğu, garaj gibi işlevlerin entegre edildiği görülmektedir. Yapının günümüzde de özgün işlevini sürdürdüğü bilinmektedir. Ancak proje eski hükümet konağı ile uyum gözetilerek tasarlanmasına rağmen günümüzde eski hükümet konağının
varlığını sürdüremediği ve yıkıldığı anlaşılmaktadır. Eski yapının yerinde günümüzde defterdarlık
olarak kullanılan, betonarme bir bina yer almaktadır. Proje, eski hükümet konağının ortasında yer
aldığı yapı adasında, bu yapının kuzeydoğu ve güneybatı yönünde, her ikisi de ‘L’ formunda tasarlanan, A ve B yapılarından oluşmaktadır. Her 2 yapı da eğimli araziden yararlanarak, bodrum
kat üzeri 3 kat olarak tasarlanmışlardır. A yapısında sirkülasyon alanları, Cumhuriyet Caddesi’ne
bakacak şekilde, ofis birimleri ise tören alanına bakacak şekilde konumlandırılmıştır. B yapısında
ise ana sirkülasyon, birbirine 90 derecelik açı ile bağlanan 2 dikdörtgen kütlenin oluşturduğu L
şeklindeki yapının tam ortasından aradaki 90 derecelik açıyı 2’ye bölecek şekilde geçen koridor ile
sağlanmıştır. Yapının ana girişi ve giriş holü de bu koridorun güney yönünde yer almaktadır. Ana
giriş, 2 kat boyunca uzanan pencereler ve bu açıklığın 2 yanında yer alan betonarme kolonlar ile
vurgulanmıştır. Koridorun kuzey tarafı ise, arka caddelere açılan ve bağlantı sağlayan bir koridor
şeklindedir. Bu bağlantı koridorunun yüksekliği de ana hacimden yüksek tutularak kütleyi birden
fazla parçaya bölme etkisi yaratılmak istenmiştir. ‘L’ şeklindeki B kütlesinin güneydoğu yönündeki
uç noktasında, 2 kat yüksekliğinde, dışarıya taşacak şekilde tasarlanmış ve zemine betonarme kolonlar ile oturan bir konferans salonu yer almaktadır. Konferans salonunun çatısının eğimli olması
da bağlantı koridorunun ana kütleden yüksek ve eğimli çatısına referans vermektedir.
Yapı, eski hükümet konağı ile aynı yapı adasında, modern bir kamu binası olarak tasarlanmıştır.
Projede döneminin çağdaş yapım sistemi olan betonarme yapım sistemi tercih edilmiştir. Projede
strüktürün ve çatı eğiminin ustalıkla kullanılarak cephede plastik bir etki yaratılmaya çalışıldığı
görülmektedir. Eğimli bir araziye kurulan şehirde, insanların bir araya geleceği bir meydan, düz
alan ihtiyacı vardır. Hükümet konağı önünde tasarlanan meydan, bu ihtiyaca cevap verecek niteliktedir. Şehirde yaşayan insanların bağlantı kurabileceği birçok kamu kurumu bu komplekste
bir araya getirilirken, çarşı bölgesinde yer alan yapıların çevresi ile olan bağlantısı iyi bir şekilde
çözülmüştür. Proje yarışması sırasında korunması öngörülen Eski hükümet konağının daha sonraki yıllarda yıkılması Artvin kent tarihi açısından büyük bir talihsizlik olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuzeydoğu sınırında yer alan Artvin’de 1960’lı yıllarda açılan bir mimari proje yarışması
sonrası elde edilen Hükümet Konağı’nın (Valilik), bir kültür varlığı olarak koruma altına alınması
kent belleği ve tarihi açısından oldukça önemlidir.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 145
YON/ADM
BALIKESİR / BİGADİÇ
Bigadiç Hükümet Konağı
Anıl BAYRAM
Balıkesir Üniversitesi
Bigadiç’in 1942 yılında geçirdiği büyük depremden hemen sonra ilçe olması nedeniyle, 1943 yılında hükümet konağının inşaatına başlanmış ve aynı yıl tamamlanarak hizmete açılmıştır. Yapı,
ülkemizin içinde bulunduğu kısıtlı ekonomik koşullara bağlı olarak oldukça sadedir. Atatürk Caddesi üzerinde, 246 ada, 9 sayılı parselde yer alır. Bodrumlu ve 2 katlıdır. Cephe düzeni, plan şeması,
yapım sistemi ve kullanılan malzemeler bakımından incelendiğinde ülkemizde 1940-1950 yılları
arasında etkisini gösteren anıtsal yönü vurgulanan, cephe düzeninde ve plan şemasında simetrinin uygulandığı, yerel malzeme ve taşın kullanımı amaç edinen, geleneksele bağlı kalmayı tercih
eden İkinci Milli Mimarlık Akımı’nın özelliklerini taşıdığı görülür. 2012 yılına kadar özgün konumunu koruyabilen yapı, bir ilçe hükümet konağının işlev programı için yetersiz kaldığından 2012
yılında kapsamlı bir tadilat geçirmiştir. Yapının özgün konumu bu tadilat sırasında bozulmuştur.
1 orta, 2 yan bölümden oluşur. Kütlenin 2 yan bölümü, orta bölümden arka cephede dışarı taşırılarak U biçimli bir kütle oluşturulmuştur. Binaya orta bölümün orta aksı üzerinde yer alan çift
kanatlı bir kapıdan girilir. Kapının tam karşısında, arka cephe duvarında, çift kollu bir merdiven
yer alır. Giriş kapısı ve merdivenin sınırladığı büyük bir holün 2 yan kenarına simetrik bir düzende
bağlanan 1’er uzun koridorun uzun kenarlarına yerleştirilen mekânlardan oluşan giriş kat plan
şemasında, her 2 koridorun sonunda oluşturulan 1’er giriş nişinde yer alan, çift kanatlı bir kapıdan
giriş kata, 2 yan cepheden de giriş imkânı sağlanmıştır. Giriş katın plan şeması üst katta aynen
tekrarlanmıştır. Giriş katta, her 2 koridorun sonunda tasarlanan giriş nişinin üst katta 1’er mekâna
dönüştürüldüğü görülür. Ön cephenin 2 yan kenarında, cepheye hareket kazandırmak amacıyla,
üst kat yaklaşık 50 cm. dışarı taşırılmıştır. 2 çıkmada da düzgün kesme blok taş duvardan oluşan
cepheler aynı taş duvar örgüden oluşan subasman duvarı ve giriş kapısının çevresini dolanan taş
söve ile giriş kapısının üstünde yer alan balkon ön cephenin en dikkat çeken öğeleridir. Giriş cephesi, zemin katta pencere denizliği kotunda oluşturulan şerit silme profilli taştan bir yatay hat
oluşturan kat izi bu çıkmalar ve taş basamaklı giriş merdivenleri ile beraber cephenin masif görünümü hem hafifletmiş hem de cepheye anıtsal bir görünüm kazandırmıştır. Ayrıca yapının bütün
cephelerinde yer alan bu kat izinden tabii zemin döşemesine kadar devam eden cephe yüzeyinin
düzgün kesme blok taşla kaplanması, cephenin her 2 yanındaki çıkma ile bütünlük sağlamaktadır.
Yapının cephelerinin bazı bölümlerinde düzgün kesme blok taş uygulaması ve yapının geneline
sahip olan sadelik, yapıldığı dönemin özelliklerini vurgulamaktadır. II. Ulusal Mimarlık Akımı’nın
özelliklerini barındıran bu yapı; dönemde yaşanan maddi sıkıntıların, yurtdışından temin edilen
inşa malzemelerinin durması koşulları içerisinde yerli malzemeler ve kısıtlı ekonomik koşullarda
inşa edildiğini sadeliğiyle vurgulamaktadır. Bunun yanı sıra girişte karşımıza çıkan merdivenin
arkasında yer alan geniş pencere düzenlemesi ve yapının beden duvarlarında taşın ve harman
tuğlanın, iç mekân duvarlarında yine harman tuğlanın kullanılması (yerli malzeme kullanılması),
ayrıca yapıda karşılaştığımız modern taşıyıcı sisteme geçişi vurgulayan betonarme hatıllar ve kirişlerin varlığı II. Ulusal Mimarlık Akımı’nın özelliğinin bu yapıdaki yansımalarıdır. Yapı, inşa edildiği
dönemin ekonomik koşullarını, yönetim biçimini, mimari özelliklerini, malzemelerini ve yapım
sistemini günümüzde belgelemesi bakımından korunması gerekmektedir.
YON/ADM
146 • Atatürk Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi
EDİRNE
Hükümet Konağı
Sennur AKANSEL *
Timur KAPROL *
Onur ŞUTA *
Aslı MERAL *
* Trakya Üniversitesi
Valilik yerleşkesi 3 bölümlemeden oluşur; fonksiyonların yer aldığı orta bölümün sağında Valilik
Makam binası ve bu bölümün solunda geçmişte Adliye binası olarak kullanılan bina, günümüzde
Emniyet ve Pasaport Bölümü olarak kullanılmaktadır.
İç avluya girildiğinde tam karşıda, geçmişte Maliye, Emniyet, İçişleri, Toprak İskan Müdürlüklerinin
yer aldığı bina ile karşılaşılır. Bu binanın zemin katında, girişten girildiğinde rüzgarlıktan geçilerek
karşıda düşey sirkülasyon elemanlarının yer aldığı, holle karşılaşılır. Bu holün sağından eski Sağlık
Müdürlüğü yerine, bugün Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü yer almıştır. Giriş eksenine göre tam
karşıda, asansörlerin arkasında yer alan Maliye Müdürlüğü günümüzde 3’e bölünerek Sanayi ve
Ticaret, Dernekler ve Bayındırlık Müdürlükleri olarak hizmet vermektedir. Bu bölüme girildiğinde karşılaşılan L koridor, günümüzde daralarak gelmiştir. Zemin kat girişinde merdivenin hemen
yanında kalan bölüm, geçmişte Emniyet Müdürlüğü iken, günümüzde Tapu ve Kadastro Müdürlüğü olarak hizmet vermektedir. Bu bölüme girildiğinde geçmişteki L koridor ve dış bağlantı dönüştürülmüştür. Binanın birinci katı geçmişte; İçişleri, Maliye ve Emniyet Müdürlükleri tarafından
kullanılırken, günümüzde; bu kat Milli Eğitim Müdürlüğü kullanımına verilmiştir. Giriş holündeki
merdivenlerden yukarı çıkıldığında, bugünkü Milli Eğitim Bölümündeki ofislerin genel anlamda
kullanımları değişmemiş, Nüfus Müdürlüğü’nün üzerine gelen bölüm iç koridorlu bir sistemle kullanıma devam etmektedir. Koridorun etrafında U şeklinde ofisler konumlanmıştır. Bugünkü Sanayi
ve Ticaret Müdürlüğü’nün üstüne gelen bölümde, yine bir iç koridorda, etrafında U biçiminde yer
alan ofislerle çevrilmiştir. Yukarı çıkan merdivenin sağında yer alan bölümde de, yine diğer bölümlerde görülen aynı tutumun sergilendiği görülür. Bu kat, bütünüyle Milli Eğitim Müdürlüğü’nün
kullanımına verilmiştir. İkinci kata çıkıldığında karşılaşılan holün geçmişten günümüzde değişmeden devam ettiği ve birinci kat planında görülen iç koridorların ve orta hollerin bölümlemelerde
giriş holüne açıldığı gözlemlenir. Geçmişte; Toprak İskan Müdürlüğü olarak kullanılan bölümün
yerinde, bugün; İl Afet Acil Durum Müdürlüğü yer almaktadır. Merdivenlerden yukarı çıkıldığında sağda yer alan bölümde geçmişte; Bayındırlık Müdürlüğü konumlanırken, bugün; bu bölüm
Valilik birimlerini içermektedir. Geçmişinde; Bayındırlık Müdürlüğü olarak kullanılan 2 bölüm, alt
kata merdivenle bağlanmış ve çeperde yer alan odaların proporsiyonlarında değişme yaşanmıştır.
Geçmişte; Bayındırlık Müdürlüğü olarak hizmet veren bölümler, günümüzde; Valilik olarak hizmet
vermektedir. Merdivenden holde sağda kalan Teknik Ziraat Müdürlüğü yerine bugün; Valiliğin bir
kısım ofisleri, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü ve İl İdare Kurulu Müdürlüğünün yerleştiği görülür. Eski Milli Eğitim Müdürlüğünün olduğu bölümde günümüzde; İl Planlama ve Koordinasyon
Müdürlüğü olarak hizmet vermektedir. Düşey sirkülasyonun arkasında kalan Zirai Karantina Baş
Teknisyenliği bölümü günümüzde; Bayındırlık ve İskan Müdürlüğüne dönmüştür. Zirai Karantina,
Teknik Ziraat Müdürlüğü bölümlerini alt kata bağlayan bir diğer merdivenin eklemlendiği de görülür. Binanın teras katındaysa, bir dinlenme mekânı olarak düzenlenmiş kafeteryanın yer aldığı
görülür.
Eski Adliye Binası’na girildiğinde, buranın kendi içinde fonksiyonlara göre bölümlendiği, binanın
sol kısmında; geniş açıklıklı bir toplantı salonu ve etrafında bir iç koridora açılan ofisler konumlanmıştır. Asma katlı olan bu binanın, günümüzde Emniyet ve Pasaport dairesi olarak kullanıldığı
görülür. Yukarıda anlatılan bu iç hizmetlerin görüldüğü binaların kotlarlar birbirinden ayrıldığı ve
bunlardan bir üst kotta yer alan Valilik Makam Binasının da günümüzde aynen işlevine devam
ettiği görülür.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sunuşları • 147
YON/ADM
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sergisi,
Fotoğraf: Neslihan Kulözü, 31 Ekim 2014.
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları X. Poster Sergisi,
Fotoğraf: Merve Elçi, 31 Ekim 2014.
Erzurum Kenti Modern Mimari Yapılar Gezisi,
Fotoğraf: Gülçin Tunç, 02 Kasım 2014.
Download