İlaçlar sadece şikayetleri dindiriyor

advertisement
On5yirmi5.com
İlaçlar sadece şikayetleri dindiriyor
Fitoterapist Dr. Ümit Aktaş, “Bağışıklık sisteminin önemini kavrayamayan modern tıp,
ilaç bombardımanı ile sadece şikayetleri dindiriyor ama hastalıkların kökünü
kurutamıyor” dedi.
Yayın Tarihi : 9 Temmuz 2013 Salı (oluşturma : 10/10/2017)
Bazı modern tıp uygulamalarına yönelik eleştirileri ile tanınan Fitoterapist Dr. Ümit Aktaş, günümüz
tıbbının hastalıklara yaklaşımının sadece belirtileri ortadan kaldırmak yönünde olduğu ve hastalıkları
tedavi etmediği görüşünde. Hastalıkların kökeninde zayıf bağışıklık olduğunu belirten Dr. Aktaş’a
göre, bağışıklık sisteminin önemini kavrayamayan modern tıp uygulamaları ile sadece şikayetler
gideriliyor ama hastalıklar tamamen tedavi edilemiyor. “Ortodoks tıp büyük bir hata içinde,
hastalıklara yaklaşımın bir an önce değişmesi gerek” diyen Dr. Aktaş’ın anlattıkları:
“Günümüz ortodoks tıbbı, ‘hastalık ne yapıyorsa ben onu tedavi ederim’ diyor. Hastalık ağrı
yapıyorsa ağrıyı, alerji yapıyorsa alerjiyi, ateş yapıyorsa ateşi, tansiyonu yükseltiyorsa tansiyonu
tedavi ediyor. Yani palyatif dediğimiz, belirtilere yönelik tedavi yapıyor. Hastalık şekeri
yükseltiyorsa şekeri düşürüyor ama diyabeti tedavi etmiyor. Hasta 24 saat ilacını almayı unutursa
şeker yine fırlıyor. Tansiyonu tedavi etmiyor sadece düşürüyor. Aynı şekilde hasta ilacını almazsa
tansiyon yine yükseliyor.”
"ORTODOKS TIP, 'BEN YAPTIM OLDU' DİYOR"
Modern tıbbı bu sözlerle eleştiren Dr. Aktaş’ın ‘Peki belirtilere yönelik tedavi kimin işine yarıyor?’
sorusuna yorumu: “Bu çok önemli bir soru. Örneğin belirtilere yönelik tedavi şekeri düşürüyor ama
diyabeti tedavi etmiyor. Bunun kime ne faydası var. Doktor mutsuz. Hastasına, ‘ömrün boyunca bu
ilaçları kullanacaksın’ diyen hangi doktor, aynı ilaçları aynı hastaya yazıp da tedavi edememekten
mutlu olabilir, mümkün mü bu? Bundan mutlu olan tek sektör, ilaç sektörüdür. Çünkü ömrü boyunca
hastaya ilaç yazılıyor, o da bu ilaçları o hastaya satıyor. Ömrü boyunca bir hastaya şeker ilaçları
yazmak yerine bilimsel çalışmalar diyabeti tam tedavi edecek yönde yapılsa bu iş bitecek ama
yapılmıyor. Yine ortodoks tıp diyor ki; tansiyon hastalarının % 95’i esansiyeldir yani nedenini
bilmiyoruz. Ama sonra da bunun için ilaç üretiyor. Birincisi; nedenini bilmediğin bir hastalık için nasıl
ilaç üretiyorsun, ikincisi; bilim felsefesine göre, bir bilimsel çalışma neden-sonuç ilişkisine
dayandırılır, nedenini bilmiyorsan nasıl sonuca varıyorsun? Ama ‘burada bir problem var’ dediğinizde,
ortodoks tıp, ‘ben yaptım oldu, itiraz edemezsin’ diyor, yani bilimsel sorgulamayı bile kabul etmiyor.”
DR. AKTAŞ: KEMOTERAPİ DUVARDAKİ SİNEĞE ATILAN TOP GİBİ Modern tıbbın bağışıklık sisteminin önemini kavrayamadığını söyleyen ve “Sadece belirtilere yönelik
tedavi yaparken bağışıklık sistemi baskılanıyor, bu en büyük hatalardan biridir. Yani insanlar
hastalıklardan tam olarak kurtulmuyor ve ilaçlara bağımlı bir hayat yaşıyor” diyen Aktaş’ın,
argümanlarından biri de kanser ve tedavisinde izlenen yol: “Kemoterapi toksik bir tedavi, kanser
hücrelerini de sağlam hücreleri de öldürüyor. Ondan sonra doktor size, ‘başarı sağladık, tümör
küçüldü’ diyor. Ama tümör küçülürken hastanın genel sağlığı ne oldu, vücudu ne hale geldi, bunu
kimse göz önünde bulundurmuyor. Yani bu şuna benziyor; kemoterapi bir top, duvarda da bir sinek
var, siz o sineğin üzerine topla ateş ediyorsunuz. Evet, sineği öldürüyorsunuz ama duvarı da yıkıp
harap ediyorsunuz. Sonra ne oluyor, vücut bu kadar hasar görmüşken, geriye kalan kanser hücreleri
bir süre sonra bağışıklık sisteminin bu zayıflığından faydalanıp eski kanserden daha kötü şekilde
ortaya çıkıyor.”
“KANSER DEĞİL, GEREKSİZ KEMOTERAPİ ÖLDÜRÜYOR” Kanser teşhisi konan herkesin kanser hastası olmadığını, bu nedenle hemen kemoterapiye
başlamanın yanlış olduğunu ileri süren Dr. Aktaş, ‘İlaçsız Yaşam’ adlı kitabında ise, “Kanserde zaman
çok önemlidir bu nedenle kanıtlanmamış tedavilerle vakit geçirmeyin” diyor. ‘Bu bir çelişki değil mi?’
diye sorduğumuzda ise Aktaş, “Çünkü kemoterapi bağışıklık sistemini zayıflatır ve o anda hasta
değilken, bağışıklık sistemi zayıfladığı için kanser hastası olabilirsiniz. Öte yandan kişiye kanser
tanısı konulmuşsa tedavisiz bırakmamak, bağışıklık sistemini güçlendirmek gerekir. Takip edeceğiz,
neler olduğunu göreceğiz, hastayı yalnız bırakmayacağız ve bağışıklık sistemini hemen
desteklemeye çalışacağız. Bu destek; ozon, bitkisel veya kök hücre gibi tedavilerle olur. Yani bunun
birçok alternatifi var. Problem; hiç alternatifi yokmuş gibi hemen kemoterapiye sarılmaktır.
Cerrahinin yeri de kanser türüne göre değişir. Kanser ilerleme gösterirse o zaman diğer tedaviler
devreye girer ama her hasta tek başına değerlendirilmelidir” tespitinde bulunuyor.
PROF. DEMİR: HER KANSERE KEMOTERAPİ UYGULAMIYORUZ
Kemoterapinin belirli kriterlere göre yapıldığını belirten Onkolog Prof. Dr. Gökhan Demir ise Dr. Ümit
Aktaş ile aynı düşüncede değil. Bağışıklık sisteminin kanseri yenmesi için beklemenin hastayı ölüme
terk etmek olduğunu söyleyen Prof. Demir’in görüşleri: “Her hasta kemoterapi görecek diye bir kural
yok. Hastanın durumu, tümörün özellikleri göz önüne alınarak ve hangi hastada gerekliyse ona
kemoterapi uyguluyoruz. Ama vücutta metastatik tömörü olan bir hastaya ‘kemoterapi yapmayalım,
bekleyelim’ demek o hastayı ölüme terk etmektir. Çünkü o hastada bağışıklık sistemi zaten etkin
olamadığı için tümör çıkıyor. Radyolojik olarak görülebilen bir tümörün varlığı, kişinin bağışıklık
sisteminin tümöre karşı etkisiz olduğunun göstergesidir. Bu noktadan sonra hala bağışıklık sistemi
etkili olacak diye beklemek mantık hatasıdır. Çünkü biz biliyoruz ki bir tümör 200 mikronluk
büyüklüğe geldiği zaman damarlanmasını tamamlıyor ve varlığını sürdürebiliyor. O devredeyken
hiçbir görüntüleme yöntemiyle onu tespit etme şansımız yok. Bağışıklık sistemi bu dönemdeki
tümöre saldırabilir, başarılı olursa tümör büyümez. Birçok insanda da böyle oluyordur ancak
büyümüş bir tümörde beklemek yanlıştır.” PROF. TURHAL: HASTAYI BAĞIŞIKLIĞIN İNSAFINA BIRAKAMAYIZ
Dr. Aktaş'ın sadece belirtilere yönelik tedavi eleştirisine karşılık, genel kural olarak tedavi edilmeyen
yüksek tansiyon hastalarında felç, kalp krizi ve böbrek yetmezliği gibi sorunların daha erken ortaya
çıktığını söyleyen Onkolog Prof. Dr. Serdar Turhal ise "Bizim kemoterapi kararı almamıza temel olan
çalışmalarda hastaların bir kısmına destek tedavisi veriliyor bir kısmına ise kemoterapi ve tedavinin
faydası öyle ispatlanıyor. Kemoteapi verilmeyip bağışıklık sisteminin 'insafına terkedilen' hastalarda
sağ kalım daha az oluyor. Ayrıca tedavimizin faydalı olup olmadığını radyolojik tetkiklerle de
doğruluyoruz, yalnızca belirtiler üzerinden gitmiyoruz. Vücut direncindeki aksamalar ise geçici
sorunlar ve iki kemoterapi arasındaki dönemde normale geliyor" diye konuştu.
GÜÇLÜ BAĞIŞIKLIĞIN YOLU BAĞIRSAKLARDAN GEÇİYOR
Aktaş’a göre, ilaçlara bağımlı yaşamın önüne geçmenin tek yolu bağışıklık sistemini güçlendirmek.
Bunun için de birçok tedavi seçeneği olduğunu söyleyen Aktaş, güçlü bağışıklığın püf noktası olarak
bağırsakları işaret ediyor, sadece sindirim işine yaramadığını söylediği bağırsakların vücut direnci
için ne anlama geldiğini şöyle anlatıyor: “Bağırsaklar vücudun ikinci beynidir, kendine ait bir sinir
sistemi vardır.
Güçlü bir bağışıklık sistemi için en önemli şey bağırsakları desteklemek ve güçlendirmektir. Yararlı
bakteriler olan probiyotikler 70 yıldır ölüyor, çünkü 70 yıl önce antibiyotik yoktu. Antibiyotikler
zararlı mikropları öldürürken faydalı mikropları da yok ediyor. Ayrıca hazır süt, yoğurt ve işlenmiş
gıdalar da probiyotikleri kaybediyor. Bunları kaybetmek, alerjilere, egzamalara, kansere,
enfeksiyonlara, yüksek tansiyona, diyabete neden oluyor. Yanı sıra sedef, kolit, haşimato, romatoid
artrit gibi çok sayıda otoimmün hastalığa yol açıyor.”
PROBİYOTİK FABRİKASI: APANDİS
Güçlü bağışıklığın olmazsa olmazı probiyotiklerin apandisten çoğaldığı bilgisini veren Aktaş, yararlı
bakterileri artırmak ve savunma sistemine katmak için yapılması gerekenleri ise şöyle aktarıyor:
“Doğal ve mevsiminde besleneceğiz, işlenmiş gıdalardan uzak duracağız. Mevsim dışında sebze
meyve tüketmeyeceğiz. Yoğurt çok önemli, ev yoğurdu yapacağız. Bir de probiyotik toz veya
kapsüllerle yoğurt yaparsanız çok daha iyi olur. Kutu, pastörize sütlerden, hazır yoğurtlardan uzak
durmalıyız. Bana, ‘Sokak sütünü mü savunuyorsunuz, enfeksiyonlar ne olacak’ diyorlar. Sokak
sütünü 15-20 dakika taşım taşım kaynattıktan sonra hiçbir enfeksiyona yakalanmazsınız. Bir de her
şeyin mikropsuz olmasını isteyen aşırı hijyen kavramı var. Vücudumuzda mikropların da dengeli
olması lazım, bu nedenle hijyen takıntısından uzak durmalıyız. Ekşi maya ekmeği yiyeceğiz, tahılları
kabuklarıyla yiyeceğiz çünkü bunlar da probiyotiktir.”
HAYATA 1-0 ÖNDE BAŞLAYANLAR
Aktaş’ın beslenmeye ilişkin önerileri böyle. Ancak bir de hayata 1-0 önde başlama avantajı var.
Onun şartı da normal doğum: “Çünkü bebek annenin doğum kanalından geçerken ilk probiyotikleri
alıyor. Anne karnında bebek sterildir ancak doğum kanalından geçerken probiyotikleri alan bebek
hayata 1-0 önde başlıyor. Ama sezaryenle doğan bebek bu avantajı yakalayamıyor. Anne sütü de
prebiyotiktir ve çok önemlidir.”
DIŞARIDAN PROBİYOTİK ALINMALI MI? Probiyotik takviyesinin doktor kontrolünde yapılması gerektiğini belirten Aktaş, “Normal insanlar
için saydıklarımız yeterlidir ancak herhangi bir hastalığı olanlar doktorlarına danışarak probiyotik
takviyesi alabilir. Örneğin alerjisi olan çocuklarda, tansiyon ve şeker hastalarında, romatizmal
hastalıklarda, kanser hastalarında, bağışıklık sistemiyle sorunu olup sık hastalananlarda probiyotik
takviyesi şarttır” önerisinde bulunuyor.
UZMAN DA YETERSİZ, BİLGİ DE
Dünyada ve Türkiye’de immünoloji uzman sayısının yetersiz olduğuna da dikkat çeken Dr. Ümit
Aktaş, “İmmünoloji ile ilgili bilgiler güncellenmiyor, doktorlar fakülteden güncel bilgileri alamadan,
standart, kalıplaşmış ve 25 yıl önceki öğretilerle mezun oluyor. Günümüz ortodoks tıbbının
yaklaşımı da bunun üstüne binince doktorlar bağışıklık sistemi ile ilgili net görüşlere sahip olamıyor”
diyor.
Ntvmsnbc
Bu dökümanı orjinal adreste göster
İlaçlar sadece şikayetleri dindiriyor
Download