Denetlenenlerin Rehberlik / Teftiş Sürecinde Memnun Oldukları / Olmadıkları Hususlar Tuncay Yavuz ÖZDEMİR 1, Doç. Dr. Mukadder BOYDAK ÖZAN 2, Metin AKGÜN 3 Özet Bu araştırmanın amacı, denetim sürecinde denetlenenlerin memnun oldukları / olmadıkları durumların belirlenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu Elazığ ili ilköğretim kurumlarında görev yapan öğretmen ve yöneticiler oluşturmaktadır. Beş eğitim bölgesine ayrılmış olan Elazığ ilinde, her eğitim bölgesinden üçer okul ve her okuldan beş öğretmen olmak üzere toplam 75 öğretmen tesadüfî örnekleme yöntemi ile araştırma grubuna alınmıştır. Toplamda 62 öğretmen ve yöneticiden alınan görüşme formları araştırmacılar tarafından geçerli kabul edilmiştir. Verilerin analizi sonucunda öğretmen görüşlerine göre eğitim müfettişlerinin denetim sürecinde sergiledikleri davranış ve tutumlar “Mesleki Yetkinlik ve Özen” ve “Davranış Şekilleri” olarak iki temada toplanmıştır. “Mesleki Yetkinlik ve Özen” temasına ait 26 görüş belirtilmişken, “Davranış Şekilleri” temasına ait 56 görüş belirtilmiştir. Bu görüşler arasında en çok tekrarlanan kategori “Bilimsellikten Uzak Davranışlar” olmuştur. Araştırma bulgularına göre denetlenenler rehberlik etkinliklerinin yetersiz oluşundan, müfettişlerin sadece yanlış ve eksikliklere odaklanmasından, denetim esnasında yapıcı tavır sergilenmemesinden rahatsızlık duymaktadırlar. Giriş: Eğitim kurumlarının değişen şartlarla birlikte örgütsel bir nitelik kazanması sonucu, bu kurumlarda daha fazla çalışanın ve diğer madde kaynaklarının yoğun olarak kullanılması ihtiyaç haline gelmiştir. Bunun sonucunda eğitim kurumlarının yönetimi ve denetimi ortaya çıkarak, teftiş ve denetim konusu önemli bir süreç haline gelmeye başlamıştır (Buluç, 2006). Denetim, eğitim sisteminin amaçlarının gerçekleşmesine yardımcı olur. Denetim, sistem özellikleri açısından, sistemin bir bütün olarak değerlendirilmesi, değerlendirme sonuçlarına göre örgüt amaçlarının düzeltilmesi ve geliştirilmesi olarak tanımlanabilir. Denetim sonuçlarıyla beslenmeyen örgütlerin etkililiklerinin, gelişimlerinin ve problem çözme yeteneklerinin tamamen şansa kaldığı söylenebilir(Gökçe, 1994). Denetimin amacı, örgütsel amaçların gerçekleştirilme derecesini belirlemek ve gerekli önlemleri zamanında almaktır. Denetim, her toplumsal kurumda olduğu gibi eğitimde de önemli bir süreçtir. Denetim, bir okulda devam eden eğitim etkinliklerinin gözlenmesini kapsar (Erdem, 2006). Görüldüğü üzere denetim bir kontrol mekanizması konumundadır. Hataların önceden saptanması ve büyümeden ortadan kaldırılması için büyük faydalar sağlar. Eğitim örgütlerinin işlevlerini mümkün olan en az hatayla yerine getirebilmeleri, etkili bir denetim süreciyle gerçekleşebilir. Yaşanan gelişmelerle birlikte denetimin amacı sadece öğretmenlerin bireysel olarak değerlendirme ve geliştirme olmaktan çıkmış, okulu bir bütün olarak geliştirme haline gelmiştir. Böylece müfettişlerin sadece izleyen ve bunun sonucunda eksiklikleri söyleyen bireyler olmalarından ziyade yardım eden, destekleyen meslektaşlar olması beklenmektedir (Yirci,2010). Bu durum eğitim müfettişlerinin rehberlik görevlerini daha etkili bir şekilde yerine getirmesi zorunluluğunu da beraberinde getirmektedir. Denetimin Rehberlik ve Hizmet İçi Eğitim Boyutu Eğitim örgütlerinin, eğitim etkinliklerinin kalitesinin artırılmasında en önemli unsur öğretmenlerin geliştirilmesidir. Bu nedenle denetimin önde gelen amaçlarından biri öğretmenin yetiştirilmesi ve geliştirilmesi olmak durumundadır. Eğitim sisteminde yer alan müfettişlerin öğretmenlerin iş başında yetiştirilmesi ve geliştirilmesinde büyük sorumlulukları vardır (Okutan,1995). Eğitim müfettişleri eğitim Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, EYPTE Bölümü Doktora Öğrencisi, E-Posta: [email protected] Fırat Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, EYPTE, E-Posta: [email protected] 3 Elazığ MEM, Eğitim Müfettişi, E-Posta: [email protected] 1 2 personelinin yetiştirilmesinde hizmet içi eğitim faaliyetleri ve rehberlik etkinlikleriyle aktif bir şekilde katılır. Eğitim kurumlarında yer alan hizmet içi eğitim faaliyetleri, okuldaki personel performanslarının en üst seviyeye çıkarılması amacıyla gerekli bilgi ve becerilerinin geliştirilmesidir. Hizmet içi eğitim, personelin bilgi ve becerilerini, eğitim hedeflerini, öğretim materyallerini geliştirme, öğrenme ortamını iyileştirme amacıyla yapılır (Yağcı, 2003: 138). Hizmet içi eğitim, özel ve tüzel kişilere ait işyerlerinde belirli bir maaş veya ücret karşılığında işe alınmış ve çalışmakta olan bireylerin görevleriyle ilgili gerekli bilgi, beceri ve tutumları kazanmalarını sağlamak üzere yapılan eğitimdir. Hizmet içi eğitim yoluyla bireye özellikle işinin gerektirdiği mesleki bilgi, beceri ve tutumlar kazandırılır. Mesleki eğitimin temel görüşü çoğunlukla bireyi faydalı bir işe hazırlamak sözü ile ifade edilir (Taymaz, 1997: 4). Anlaşılacağı üzere öğretmenlerin kendilerini geliştirmesi, bilgilerini artırması ve öğretmenlik mesleğiyle ilgili incelikleri öğrenmeleri hizmet içi eğitim sayesinde gerçekleşmektedir. Okulların etkililiğinin arttırılmasında rol oynayan önemli etkenlerden biri, eğitim personelinin hizmet içinde eğitiminin ve gelişen teknolojiye uyumunun sağlanmasıdır. Okullardaki öğretmen ve diğer çalışanlar açısından öğrenme, eğitim ve geliştirme daha bir önemli ve zorunlu görülmektedir. Öğretmenin geliştirilmesinin hedefinde öğretmenin etkili öğretmenlik davranışlarını gösterebilmesi vardır. Etkili öğretmen, hem birlikte olduğu öğretmen grubuna karşı hem de öğrencilerine karşı sorumlulukları olan, öğrencilerinin duygu ve gereksinimleriyle ilgilenmeye çalışan, insanları doğru anlama yönünde çaba gösteren bir eğitim çalışanıdır (Can, 2004). Burada hizmet içi eğitimin öğretmenin etkililiğini artırıcı rolünü görmekteyiz. Hizmet içi eğitime alınan öğretmenler mesleki beceriler, kendini geliştirme ve etkili öğretme stratejileri geliştirme konusunda daha başarılı olabilmektedirler. Denetim hizmet içi eğitim boyutuyla; verimin artması, kurumun kendisini kolaylıkla yenilemesi, gelişmelere uyum sağlanması, iletişim sağlanması, iş görenin kendini yetiştirmesi, ufkunu genişletmesi, iş yerine uyum sağlaması gibi yararlar sağlamaktadır (Taymaz, 1997: 13). Öz (2003:108–109) ise müfettişlerin rehberlik ve iş başında yetiştirme yönünden faaliyetlerini maddeler halinde sıralamıştır. En çok dikkat çeken maddeler şunlardır: Müfettiş, okulun amaçlarının öğretmenler tarafından gerektiği gibi anlaşılmasına yardımcı olur. Müfettiş, uygulanan yöntem ve tekniklerin geliştirilmesinde öğretmenlere yardım eder. Müfettiş, göreve yeni başlayan öğretmen ve yöneticilerin yeni görevlerine alışmalarına yardımcı olur. Müfettiş, öğretmenlerin karşılaştıkları güçlükleri çözmelerinde yardımda bulunur. Müfettiş, öğretmenlerin iş başında yetişmelerini sağlamak amacıyla mesleki toplantılar, konferanslar gibi etkinliklerde bulunur. Görüldüğü üzere denetim süreci aslında verimliliğin artması, personelin gelişmesi için büyük yararlar sağlamaktadır. Müfettiş aldığı sorumlulukla personelin iş başında yetişmesini sağlayarak tecrübe kazanmasını imkan sunmaktadır. Öğretmen de kendisinden bilgi ve tecrübe yönüyle daha yetişkin bir bireyden profesyonel yardım almış olmaktadır. Denetim sistemini işleten kişi müfettiştir. Müfettişin sistem içindeki işlevi ise eğitim sistemimizin amaçlarının ne düzeyde gerçekleştiği ve nasıl daha etkili bir eğitim ortamının oluşturulabileceğinin belirlenmesidir. Ayrıca gerekli öneri ve çalışmaların yapılması, süreçte etkin rol oynayan yönetici, öğretmen, öğrenci, yöntem, teknik, program, araç- gereç vb. öğelerin amaçlara dönük etkinliklerinin mesleksel yardım yoluyla nasıl artırılabileceğini ortaya koymaktır (Sarı, 2005). Denetim sürecinde müfettişin esas amacının bir yönetim kontrollüğü yapmak olmadığı, öğretmenlerin mesleki rehberlik yoluyla morallerini yükseltme, öğretim becerilerini geliştirme ve güdülenmelerini artırmak, yani liderlik etmek olduğu ifade edilebilir (Kavas, 2005: 4). Bu çerçeveden bakıldığında müfettiş öğretmenler için danışman ve örnek bir insandır. Denetim sürecinde müfettiş bilgi ve tecrübelerini öğretmenle paylaşarak daha iyiye ulaşma yolunda ona önderlik eder. Hizmet içi eğitim uygulamaları ve rehberlik faaliyetleri eskiyen bilgilerin yenilenmesi, personelin kendini geliştirmesi, eğitimde yeni uygulamalardan faydalanılması için büyük fırsatlar sunar. Ancak yapılan araştırmalar müfettiş sayısının gerekenden az olması ve müfettişlerin iş yüklerinin fazlalığı gibi gerekçelerden ötürü eğitim denetmenlerinin mesleki yardım ve iş başında yetiştirme faaliyetlerine yeteri kadar zaman ayıramadıklarını göstermektedir. Eğitim müfettişlerinin önemli bir görev boyutunu oluşturan rehberlik ve mesleki yardım etkinliklerini yeterli düzeyde gerçekleştirmeleriyle, eğimde kalitenin artacağına inanılmaktadır. Bu çalışma ile denetlenenlerin denetim sürecinde memnun oldukları ve rahatsızlık duydukları konuların belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın amacına ulaşmak üzere katılımcılardan, denetim sürecinde memnun olmadıkları hususları yazılı olarak ifade etmeleri istenmiştir. Yöntem Bu araştırma, nitel araştırma paradigması içerisinde değerlendirilen “içerik analizi” modeli kullanılarak yürütülmüştür. Evren ve Örneklem Araştırmanın çalışma grubunu Elazığ ili ilköğretim kurumlarında görev yapan öğretmen ve yöneticiler oluşturmaktadır. Elazığ ili beş eğitim bölgesine ayrılmıştır. Her eğitim bölgesinden üçer okul ve her okuldan beş öğretmen olmak üzere toplam 75 öğretmen ve okul yöneticisi tesadüfî örnekleme yöntemi ile araştırma grubuna dâhil edilmiştir. Örneklem seçiminde, tüm katılımcılar ile ön görüşme yapılmış ve bu ön görüşme sonuçlarına göre görüşlerini ifade etmekten çekinmeyeceğini net bir şekilde belirten öğretmen ve okul yöneticileri seçilmiştir. Veri Toplama Aracı Alanda uzman kişilerin görüşlerine başvurularak ve ilgili literatür taraması yapılarak araştırmacılar tarafından hazırlanan görüşme formu taslağı hazırlanmıştır. Hazırlanan görüşme formu taslağı alanda uzman öğretim üyelerinin görüşleriyle şekillendirilerek son halini almıştır. Görüşme formlarının içerik ve görünüş geçerliliği, alanda uzman öğretim üyelerine (n=5) başvurularak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın güvenirliğini artırmak için, görüşlerine başvurulan katılımcılara olabildiğince eşit davranılması ve uygulamalardan olabildiğince fazla ve doğru veri elde edilmesi gerekir (Denzin ve Lincon, 2000). Bu nedenle katılımcılara, önceden hazırlanan görüşme formları verilerek, gerekli açıklamalar yapılmış ve sonraki gün teslim etmeleri istenmiştir. Verilerin Analizi ve Yorumlanması Öğretmen ve okul yöneticilerinin görüşleri ile denetim sürecinde denetlenenlerin memnun olmadıkları hususların belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada, katılımcılardan gelen görüşme formları araştırmacılar tarafından incelenerek yeterli açıklamaların yapılmadığı görüşme formları geçersiz sayılmıştır. Toplamda 62 öğretmen ve yöneticiden alınan görüşme formları araştırmacılar tarafından geçerli kabul edilmiştir. Elde edilen veriler elektronik forma dönüştürülerek bilgisayar destekli nitel veri analizi paket programı (QSR Nvivo9) yardımıyla analiz edilmiştir. Veriler, kodlanarak serbest kod listelerine“K1, K2, K3, … ,K62” şeklinde atanmış ve bu görüşler kategorilere dâhil edilmiştir. Son olarak bağlantılar kurularak bulguların dönüşümü aşamaları gerçekleştirilmiştir. Çözümlemeler sonucu bulgular doğrultusunda ortaya çıkan bazı kavramlar, aralarındaki ilişkiyi yansıtacak biçimde modellenmiştir. Katılımcı görüşlerinden dikkat çekici olanlar özüne sadık kalınarak sunulmuştur. Araştırmanın güvenirliliği için, uzman görüşüne başvurularak, katılımcı görüşlerinin yerleştirildiği kategoriyle uyumlu olup olmadığına bakılmıştır. Görüşlerine başvurulan uzmanlardan geçerli kabul edilen katılımcı görüşlerini, hiçbir katılımcı görüşünün dışarıda kalmayacağı şekilde kategori listesine yerleştirmeleri istenmiştir. Araştırmanın güvenirliği için Miles ve Huberman’ın (1994) belirttiği şu formül kullanılmıştır: Uzlaşma Yüzdesi (P) = Görüş Birliği (Na) / ((Görüş Birliği (Na) + Görüş Ayrılığı (Nd)) X 100. Nitel araştırmalarda, uzlaşma yüzdesinin Miles ve Huberman (1994) %70, Saban (2004) ise %90 ve üzerinde olmasını araştırmanın güvenirliği için yeterli olduğunu belirtmiştir. Araştırmanın güvenirliliğini test etmek için görüşlerine başvurulan uzmanlar, üç görüşü araştırmacılardan farklı kategoriye yerleştirmiştir. Bu veriler ışığında araştırmanın güvenirliği, P = 59 / (59 + 3) X 100 = ~%95 olarak hesaplanmıştır. Bulgular ve Yorum Araştırma kapsamında görüşleri alınan 75 öğretmenden 13 öğretmen görüşü geçersiz kabul edilmiştir. Katılımcıların demografik özellikleri Tablo1’de gösterilmiştir: Tablo 1. Katılımcıların Demografik Özellikleri Cinsiyeti Erkek Kadın 1-5 yıl 4 2 6-10 yıl 3 3 Kıdemi ( f ) 11-15 yıl 16-20 yıl 5 9 7 5 21 yıl ve üzeri 19 5 Geçerli kabul edilen görüşler incelendiğinde öğretmenler; eğitim müfettişlerinin denetim sürecinde sergiledikleri davranış ve tutumlarını “Mesleki Yetkinlik ve Özen” ve “Davranış Şekilleri” olmak üzere iki temada toplanacak şekilde eleştirdikleri görülmüştür. Birden fazla kategoriye uygun olan katılımcı görüşleri, araştırmacılar tarafından birden fazla kategoriye yerleştirilmiştir. Bu nedenle kategorilerdeki görüş sayısı katılımcı sayısından fazla olarak görülmektedir. Mesleki Yetkinlik ve Özen temasındaki görüşlerin analiziyle elde edilen bulguların şematik gösterimi Şekil 1’de sunulmuştur: Şekil 1. Mesleki Yetkinlik ve Özen teması ve kategorileri Denetime gelen müfettişlerin söylemlerinin farklı olması, öğretmenlerin eksikliğini hissettiği konularda müfettişlerin yeterince rehberlik yapmaması ya da yapamaması yönündeki öğretmen görüşleri “Alanına Hâkim Olmama” kategorisinde toplanmıştır. Bu kategoriye uygun görüşlerden bazıları aşağıda sunulmuştur: K17:Ciddi anlamda rehberlik edebilecek bilgi ve donanıma sahip olmalarını bekliyoruz (Kadın, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 16 yıl). K32:Müfettişlerin birinin söylediğinin bir diğerinkiyle örtüşmemesi durumu bizleri zor durumda bırakıyor(Erkek, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 12 yıl). Dört katılımcı tarafından müfettişlerin daha çok belirli alanlardaki öğretmenlerden olduğunu, bu nedenle özellikle rehberlik ve psikolojik danışmanlık alanı ile bilişim teknolojileri gibi alanlarda yapılan denetimlerde ciddi sıkıntıların yaşandığı belirtilmiştir. Bu yöndeki dikkat çekici olan görüşler aşağıdaki gibidir: K9:Hem rehberlikte hem de teftişte müfettişlerin psikolojik danışma rehberlik alanı uzmanı olmadıklarından rehberlik servisinde neyi nasıl teftiş edecekleri konusunda rehber öğretmenlerle denetçiler arasında sıkıntı yaşanmaktadır(Erkek, PDR, Hizmet süresi: 10 yıl). K2:Her branşa o branşla ilgili bilgi düzeyi yüksek müfettişlerin gelmesi gerekiyor. Örnek verecek olursak benim dersimin matematik dersi gibi dinlenilmesini ve öğrenciyle göz göze gelinmesini bekliyor müfettişler(Erkek, Bilişim Teknolojileri Öğretmeni, Hizmet süresi: 7 yıl). Bazı katılımcılar; denetimin bir ders saatiyle sınırlandırılarak öğretmenin o ana kadar olan çalışmalarının izlenememesi ve bu bir saatlik zaman diliminde öğretmenin tüm çalışmalarının yeterince değerlendirilebilmesinin mümkün olamayacağı şeklinde görüş belirtmişlerdir. Görüşlerden bazıları şu şekildedir: K7:Teftiş süresinde öğretmenlerin yaptıkları çalışmaların değerlendirilmesi açısından olumlu bir durum. Öğretmenler ve idareciler eksiklerini görüp kendilerini yenileyebilme imkânı sağlıyor ama bu teftişlerin sınırlı bir zamana sıkıştırılması öğretmeni değerlendirme açısından yeterli olmadığını düşünüyorum. Teftiş süresi zamana yayılmalı(Kadın, Türkçe Öğretmeni, Hizmet süresi: 11 yıl). K20:Teftiş sürecinde müfettişlerin sadece bir ders saatinde öğretmeni denetlemesi imkânı yoktur. Bu durum öğretmenin motivasyonunu düşürmektedir (Kadın, İngilizce Öğretmeni, Hizmet süresi: 3 yıl). Çağdaş denetim anlayışında rehberlik, denetimden daha önemli kabul edilirken, geçerli görüş ileri süren 62 katılıcımdan 12 katılımcı görüşü, denetmenlerin denetimlerde yeterli rehberlik yapmadıklarını ifade etmişlerdir. Bu yönde görüş bildiren katılımcılar, denetimin bir baskı unsuru olarak kullanıldığı, öğretmenlerin moral motivasyonunu artırıp örgütsel bağlılığın artırılmasını destekleyecek davranışlar yerine, öğretmenin çalışma azmini düşüren davranışların sergilendiği, denetim sistemini ve öğretmenleri olumsuz şekilde etkilediği belirtilmektedir. Bu kategoriye uygun görüşlerden bazıları aşağıda sunulmuştur: K21:Müfettişlerin bir ya da iki ders saati teftiş ederek bir öğretmenin çalışmasını sağlıklı değerlendirdiğini düşünmüyorum. Öğretmenin motivasyonunu düşürüp, moralini bozmaktan başka bir işlevleri yok. O yüzden teftiş olayını gereksiz buluyorum. Bana göre müfettiş öğretmene rehberlik yapmalı, varsa soruları cevaplamaları öğretmenin bilgi almak istediği noktalarda yardımcı olmalıdır. Ama şu ana kadar karşılaştığım teftiş şekli, öğretmene rehber olmaktan uzak, çalışma azmini düşürmekten ibaret. Müfettiş derse girdiği andan başlayarak, teftiş bitimine kadar; Öğretmen hangi konuda eleştireyim, nerde açık yakalayayım yaklaşımı içindeler. Artık bu geleneksel teftiş anlayışının bırakılması ve biraz çağdaş bir yaklaşımla bakılması gerektiğine inanıyorum. Öğretmen sınıfına ne kadar emek verse, gayret gösterse de sanki hiç olumlu bir şey yapmamış gibi öğrencide ya da sınıfta gözlemlenen olumlu, başarılı kısımlar dile getirilmemektedir (Kadın, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 13 yıl). K42:Rehberlik; amacına uygun olarak yapılmıyor. Kafamızdaki soru işaretleri tam olarak giderilmiyor. Programdaki değişiklikler, detaylı olarak açıklanmıyor. Görev, formalite olarak yapılıyor (Erkek, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 27 yıl). Katılımcı görüşlerinin analiz edilmesiyle, anlam bakımından vurgulanmak istenen konular itibarıyla Davranış Şekilleri temasında toplanan görüşler kategorize edilerek Şekil 2’de şematik olarak sunulmuştur: Şekil 2. Davranış şekilleri teması ve kategorileri Davranış şekilleri temasına uygun görüş bildiren dört katılımcı görüşünün “Nezaket Kurallarını Göz Ardı Etme” kategorisine uygun olduğu görülmüştür. Katılımcılar; denetmenlerin beden dilini, iletişimi olumlu etkileyecek şekilde kullanmasını istemektedirler. Bu kategoriye uygun görüşlerden dikkat çekici olanlar şunlardır: K45:Teftiş geçirdikten sonra en fazla eleştirilen noktanın iletişim eksikliği olduğunu görüyorum. Bu konuda bay doğruyu oynayan veya oynamamak zorunda kalanların, aynaya bakmadan konuşanların daha fazla eksiği olduğunu düşünüyorum. Kısacası öncelikli meselemiz birbirimizi yargılamadan damgalamadan empati kurarak anlamaya çalışmak toplam kalitenin birinci kuralı saygı ve nezaket ancak bazen aradaki resmiyeti koruma ya da yüzgöz olmama adına o kadar asık suratlı insanlarla karşılaşıyoruz ki bırakın yanlış ya da eksik olan bir şeyi açıklamayı konuşmak dahi istemiyorsunuz. Önerim yürekten gelen sıcak bir gülümseme ile dersime bir müfettişin girmesi beni nezaketiyle ezmesi buda ancak her iki tarafı kaynaştıracak seminer etkinlik vb. şeylerin düzenlenmesi ile olabilir (Erkek, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 16 yıl). K56:Biz öğretmenler motive edilmeyi severiz ve ağızdan çıkacak bir “teşekkür ederiz”, “bu çalışmanı başaralı” gibi sözcükler motivemizi artıracak ve ayrıca bize çok görülmeyecek, söylenmesi zor kelimeler değildir(Kadın, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 17 yıl). Dokuz katılımcı tarafından, denetmenlerin kişisel görüş, inanç ve değer yargılarının etkisinde kalmadan, ahbap-çavuş ilişkisinden uzak ve objektif olunması gerektiği şeklinde özetlenebilecek görüşler ile sadece mesleki yönde denetim yapmaları gerektiği belirtilmiştir. Bu görüşler araştırmacılar tarafından oluşturulan “Eşitlik İlkesinden Sapmalar” kategorisine yerleştirilmiştir. Bu kategorideki görüşler arasında dikkat çekici olanlardan bazıları şu şekildedir: K58:Teftiş ve rehberlikte yaşanan memnuniyetsizliklerimiz var. Gelen arkadaşlar rehberlik ve teftiş sırasında hep eleştiri yapıyorlar. Hep bir olumsuzluk arıyor. Doğru yapılan çalışmalarda bile bir yanlışlık arıyorlar. Örnek bir çalışma yapılması istenildiğinde bu sefer de zamanları olmadıklarını ve bizlerin daha iyi yapabileceğimizi ifade ediyorlar. Özellikle teftiş sırasında sınıflar arasında kıyaslama yaparken kriterleri neler, onu hep merak ediyorum. Bu kriterleri uygularken tarafsız olduklarına inanmıyorum(Erkek, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 24 yıl). K59:Ahbap çavuş ilişkisi nedeniyle denetimden beklenen olumlu katkıların oluşması için gerekli objektif – tarafsız danışmanlıkla yapılamıyor. Çözüm olarak kriterler tüm kurumlarda aynı şekilde uygulanmalı(Erkek, Sosyal Bilgiler Öğretmeni, Hizmet süresi: 20 yıl). Bazı katılımcılar; denetmenlerin öğretmenlere tepeden bakmaları, öğretmeni rencide edici tavırlar sergilemeleri ile öğretmene değer vermemelerinin denetim sürecini olumsuz etkilediğini, bunların yerine her şeyden önce denetmenlerinde aslında birer öğretmen olduklarını unutmadan daha nazik ve yapıcı tavırlar sergilemesiyle öğretmenlerin mesleki gelişimlerine olumlu katkı sağlayacağı yönünde görüş bildirmişlerdir. Bu yöndeki görüşler araştırmacılar tarafından “Saygıdan Uzak Davranışlar” kategorisine yerleştirilmiştir. “Saygıdan Uzak Davranışlar” kategorisinde ki görüşlerden bazıları şöyledir: K16:Saygı değer müfettişlerimizin öncelikle öğretmene saygı duyarak sınıfa girdiklerinde selam verip kendilerini tanıtmalarını bekliyoruz. Müfettişin öğretmene şunu getir, bu nerde gibi menfi tutum ve söylemleri öğretmeni öğrenci nazarında küçük düşürmektedir(Kadın, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 16 yıl). K18:İdarecilerin yanında oturup ‘’sorusu olan arkadaş varsa gelsin’’ seklindeki rehberlik anlayışının hiç faydası olmadığı kanısındayım. Tabi her grup için aynı düşünceye sahip olduğumu söylersem de haksızlık etmiş olurum. Teftiş sırasında memnuiyetimiz veya memnuniyetsizliğimiz teftişimizi yapan kişinin şahsıyla çok yakından alakalı oluyor. Gelen müfettiş öğretmen psikolojisinden iyi anlayan motive etmeyi iyi bilen eksik gördüğü yönleri karsısındakini rencide etmeden ifade etmeyi bilen birisi olduğunda huzurlu ve mutlu bir teftiş geçiriyoruz. Yapılan eleştiriyi de hiç hafife almayıp hemen telafi edebilme yoluna gidiyoruz. Aslında hepimizin ortak malzemesi insan ve eğitimde görev olan kişilerin insan psikolojisini çok iyi bilmesi ve insan sevgisi ile dolu olması gerekmektedir(Kadın, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 14 yıl). Uygulanmakta olan denetim şekliyle öğretmenin moral ve motivasyonunun azaldığı, tamamen eleştirel yaklaşımla yıkıcı tavırların sergilendiği ve sürekli bardağın boş olan tarafının görülmeye çalışıldığı, böylece öğretmenlerin denetmenlere ve denetim sistemine bakışını olumsuz şekillendirdiği şeklinde özetlenebilecek katılımcı görüşleri, araştırmacılar tarafından “Yapıcı Olmayan Davranışlar” kategorisine yerleştirilmiştir. Bu yöndeki görüşlerden dikkat çekici olanlardan bazıları aşağıda sunulmuştur: K3:Bakanlık müfettişleri ile ilköğretim müfettişleri arasındaki farklılıklar göz önüne alınarak davranışların bu bağlamda olması gerekliliğine inanmak ve uygulamak isterseniz çok daha öğretmenlere özgüven verebilirsiniz. Eleştiren değil onore eden teftiş sistemi yürür. Çalışanla, çalışmayan mutlaka ayırt edilmeli, çağa ayak uydurmayanların mutlaka pasifize etmeli (Erkek, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Hizmet süresi: 32 yıl). K26:Geçirdiğim teftişlerde tamamen eleştiriye dayalı bir denetim söz konusu idi. Bu eleştiriler insana bir şeyler katmaktan çok yıkıcı bezdirici ve soğutucu oluyordu(Kadın, Fen ve Teknoloji Öğretmeni, Hizmet süresi: 16 yıl). Geçerli kabul edilen katılımcı görüşlerine göre katılımcılar en çok denetmenlerin “Bilimsellikten Uzak Davranışlar” sergilemelerinden rahatsızlık duymaktadır. “Bilimsellikten Uzak Davranışlar” kategorisindeki görüşler; denetmenlerin öğretmenlerin açığını arama çabasında olmaları, belirlenen eksiklik ya da yanlışlıkları yargılamaları, hükümran tavır sergilemeleri şeklinde özetlenebilir. Bu kategoriye yerleştirilen görüşlerden bazıları şöyledir: K13:Memnun olmadığım yönleri müfettişlerin yaklaşımlarıdır. Öğretmenin hazırlamış olduğu dokümanları incelerken açık aramaları ve eksik olan yönleri olumlu bir şekilde ifade etmemeleridir. Özellikle müfettiş yardımcılarının her şeyin en iyisini biz biliriz kafasında olmaları, sınıf içinde öğretmeni küçümsemeleri hakarete varan sözler konuşmaları rehberlik amaçlı geldiklerinde yüzeysel bir şekilde konuya eğilmeleri(Kadın, Görsel Sanatlar Öğretmeni, Hizmet süresi: 11 yıl). K30:Denetim sırasında önemli olan eğitimin kalitesini arttırarak çalışmaların ön planda olması gerekir. Dosyaların üzerinde çok fazla durulmaması gerektiğini düşünüyorum Denetleme sırasında kişisel etkinin oluşmaması, denetlemenin objektifliği açısından önemli olacaktır (Erkek, Sınıf Öğretmeni, Hizmet süresi: 10 yıl). Sonuç ve Öneriler 2010-2011eğitim öğretim yılı, Elazığ ili ilköğretim kurumlarında görevli öğretmen ve okul yöneticilerinin görüşlerine başvurularak denetim sistemimizde gerek sistem kaynaklı, gerekse denetmenlerden kaynaklanan sorunların belirlenmeye çalışıldığı bu çalışmada,22 Kadın ve 40 erkek olmak üzere 62 katılımcı görüşü geçerli görülmüştür. Katılımcıların görüşleri sadece denetmenlerden kaynaklanan sorunları işaret etmektedir. Katılımcı görüşleri analiz edilerek denetmenlerden kaynaklanan sorunlar için araştırmacılar tarafından “Mesleki Yetkinlik ve Özen” ile “Davranış Şekilleri” temaları oluşturulmuştur. “Mesleki Yetkinlik ve Özen” temasında 26 görüş, “Davranış Şekilleri” temasında 56 görüş bulunmaktadır. “Mesleki Yetkinlik ve Özen” temasında ki görüşler için; Alanına hakim olmama, Alan dışında olmanın getirdiği sorunlar, Yeterli zaman ayrılmaması ve Yeterince rehberlik yapılmaması kategorileri belirlenmiştir. Denetmen sayısının yeterli olmayışı ve denetmenlerin iş yükünün fazla olmasına bağlı olarak denetmenlerin, öğretmen ile okul yöneticilerine yeterli zaman ayırmadığı ve rehberlik etkinliklerinin yeterli olmadığı görülmüştür. Her alandan denetmenin olmayışı da öğretmen ve okul yöneticileri tarafından dile getirilen sorunlar arasındadır. “Mesleki Yetkinlik ve Özen” temasında denetmenlerin alanına hakim olmadığı yönünde dört katılımcı tarafından görüş belirtilmesi, eğitim sistemimiz açısından üzerinde durulması gereken bir sorun olarak çıkmaktadır. Katılımcı görüşlerinden “Davranış Şekilleri” temasına yerleştirilen edilen görüşler; Nezaket kurallarını göz ardı etme, Eşitlik ilkesinden sapmalar, Saygıdan uzak davranışlar, Yapıcı olmayan davranışlar ve Bilimsellikten uzak davranışlar şeklinde kategorize edilmiştir. “Davranış Şekilleri” temasındaki katılımcı görüşleri, denetim sistemimizin etkililiği açısından üzerinde önemle durulması gereken hususlardır. Katılımcılar, denetmenleri güler yüzlü, karşısındaki meslektaşına değer veren bir yapıda görmek istemektedirler. Katılımcıların bu görüşleri, denetmen ile denetlenenler arasındaki etkili bir iletişimin başlayabilmesi için şarttır. Denetmen ile denetlenenler arasında olumlu etkileşimin oluşması açısından denetmenlerin denetlenenleri kendi dünya görüşlerine göre ya da sosyal çevrelerine göre değil, mesleki etik kurallara göre denetlemeli ve rehberlik yapmalıdırlar. Dokuz katılımcı tarafından denetmenlerin eşitlik ilkesinden uzaklaştığını belirtmiş olması denetmenlerin, denetim faaliyetlerinde kişisel görüş ve değer yargılarının etkisinde kaldığını göstermektedir. Üzerinde önemle durulması gereken konulardan bir diğeri ise, denetmenlerin saygıdan uzak davranışlar sergilediğinin ileri sürüldüğü katılımcı görüşleridir. Katılımcı görüşlerine göre denetmenler, sınıf içerisinde öğretmen ile olan sözlü ya da sözsüz iletişimlerine dikkat etmeli, öğretmeni rencide etmeden, saygı çerçevesinde davranmalıdırlar. Katılımcılar; denetmenlerin, öğretmenin moral ve motivasyonunu düşürecek tavır ve tutumları, yapıcı olmayan eleştirileri ve denetim esnasında onur kırıcı söz ve davranışlardan kaçınılması gerekliliği üzerinde durmuştur. Katılımcıların dile getirdiği bu sorunlar, eğitim sistemimizin vazgeçilmez unsurları olan denetmenler açısından üzücüdür ve gerekli önlemlerin alınması gerçeğini ortaya koymaktadır.“Davranış Şekilleri” temasında denetmenlerin bilimsellikten uzak davranışlar sergilediği yönündeki katılımcı görüşleri de dikkat çekicidir. Bu kategoriye uygun 16 katılımcı görüş bildirmiştir. İl genelinde MEB’na bağlı tüm resmi kurumlar, özel eğitim kurumları ve kuran kursları gibi çok geniş bir yelpazede görev yapması istenen denetmenlerin norm kadrolarının, sadece ilde resmi kurumlarda görevli öğretmen sayısına göre belirlenmesi tezat oluşturmaktadır. Bu durumun giderilmesi ve denetmenlerin iş yükünün azaltılması için norm kadro yönetmeliğinin, denetmenlerden beklenen iş yüküne göre yeniden yapılandırılması gerekir. Bu sayede denetmenler öğretmen ve okul yöneticilerine yeterli zaman ayırabilecek ve ihtiyaç duyulan düzeyde rehberlik etkinliklerinde bulunabileceklerdir. İmkânlar dâhilinde her branşta yeterli sayıda denetmenin görevlendirilebilmesi, araştırma kapsamında görüşlerine başvurulan katılımcıların ifade ettikleri alana hâkim olmama ve alan dışında olmanın getirdiği sorunların giderilmesini sağlayacaktır. Denetmenlerin öğretmen ve okul yöneticileriyle olan iletişimlerinin daha etkin olması, olumlu ya da yapıcı bir şekilde devam etmesi, hem öğretmen ve okul yöneticilerimizin güdülenmesi hem de eğitimsel amaçlara ulaşılabilmesi açısından önemlidir. Bu nedenle denetmenlerin il düzeyinde ya da ülke genelinde alanda uzman kişiler tarafından hizmet içi eğitimlere alınması, seminerler düzenlenmesi gibi etkinlikler önemlidir. Kaynakça Buluç, B. (2006). “Türk Eğitim Sisteminde Teftiş ve Denetim Alt Sisteminin Gelişim Süreci” http://w3.gazi.edu.tr/~buluc/TEFMAK.DOC Erişim Tarihi: 03-12-2007. Can, N. (2004). “Öğretmenlerin Geliştirilmesi ve Etkili Öğretmen Davranışları”.Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 16, s. 103-119. Denzin, N.K. ve Lincoln, Y.S. (2000). Handbook of Qualitative Research. Sage Publications, London. Erdem, A. R. (2006).‘‘Öğretimin Denetiminde Yeni Bakış Açısı’’http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/makaleler%5CAli%20R%C4%B1za%20ERDEM%5CE RDEM,%20Ali%20RIza.pdfErişim Tarihi: 07-12-2007. Okutan, M. (1995). İlkokullarda Kurum Teftişinin Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara. Gökçe, F. (1994). “Eğitimde Denetim Amaç ve İlkeleri”. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı: 10. Kavas, E. (2005).İlköğretim Müfettişlerinin Denetim Davranışlarına İlişkin Öğretmen Algı ve Beklentileri. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Denizli. Miles, M.B. ve Huberman, A.M. (1994). Qualitative Data Analysis. Sage Publication, London. Öz, F.(2003). “Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Sisteminde Teftiş.” Osmangazi Üniversitesi Yayınları: Eskişehir. Saban, A. (2004). Giriş Düzeyindeki Sınıf Öğretmeni Adaylarının Öğretmen Kavramına İlişkin İleri Sürdükleri Metaforlar. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 2, 135-155. Sarı, D. (2005).‘İlköğretim Okulları ve Denetim’ http://yayim.meb.gov.tr/dergiler/sayi64-65/orta-sari.htm Erişim Tarihi: 21-11-2007. Taymaz, H. (1997).“Hizmetiçi Eğitim Kavramlar, İlkeler, Yöntemler” TAKAV Matbaası: Ankara. Yağcı, E. (2003).“Türkiye’de Öğretmenlerin Hizmet içi Eğitimi Uygulamaları, Sorunlar ve Öneriler” Çağdaş Eğitim Sistemlerinde Öğretmen Yetiştirme Ulusal Sempozyumu, Tekışık Yayıncılık: Ankara. Yirci, R. (2010). “Avrupa Birliği Üyesi Bazı Ülkelerde Eğitim Denetimi Sistemlerinin Analizi ve Türkiye İçin Öneriler” 2. Uluslararası Katılımlı Eğitim Denetimi Kongresi Bildiriler Kitabı, 23-25 Haziran 2010 Kütahya.