İsmet Paşa ve Lozan Barış Konferansı

advertisement
Atatürk’ün Dünyası
BD OCAK 2017
Cengiz Önal
İsmet Paşa ve
79 Lozan Barış
Konferansı
İkinci Dönem Görüşmeleri
2
(23 Nisan-24 Temmuz 1923)
K
onferans’ın İkinci Dönem Görüşmeleri’ne 23
Nisan 1923 günü başlandı.
İngiltere’nin Birinci Dönemdeki delegesi Lord Curzon
gitmiş yerine, İstanbul’daki
işgal kuvvetleri komutanı Sir
Horace Rumbold getirilmişti. Fransa ise; İstanbul’daki
Yüksek Komiseri General
Pelé tarafından temsil ediliyordu ve tutumunu, önceki döneme
ilişkin, nedense daha da sertleştirmişti. Yunanistan Temsilcisi Venizelos ise değiştirilmemişti.
Bu dönemin çalışmalarında
Gündemi oluşturan hususlar içinde
Yunan Tazminatı, Kapitülasyonların
kaldırılması ve Osmanlı Borçları
gibi konular önde gelenlerdi.
Yunan Delegesi Venizelos, Türk
Heyeti’nin tazminatta ısrar etmesi
durumunda Konferans’ı terk edebi-
İsmet İnönü Lozan’da
II. Dönem görüşmelerinde
leceği talimatını aldığını belirtmişti.
Bu tehditlerine dayanak oluşturma
amacıyla da;
bir yandan
Batı Trakya’
ya askeri yığınak yapmaya
başladıkları
biliniyordu.
Aslında, bir
Sir Horace
anlamda
Rumbolt
Yunanlar
33
BD OCAK 2017
yeniden ateşle oynamaya
Rauf (Orbay) Bey ile
başlamışlardı.
İsmet Paşa arasında anİngilizler oluşabilelaşmazlığa yol açmasına
cek tehlikeyi görmüşler
karşın, Mustafa Kemal
ve durumun daha da
Paşa’nın araya girmesi
vahim sonuçlar doğurave İsmet Paşa’yı, verdiği
cak bir ortama sürükkarar doğrultusunda,
lenmemesi için Yunan
desteklemesi sonucunda
İdarecileri, “...çılgınca
olay tatlıya bağlandı.
bir maceraya girmemeKapitülasyonların
leri için...” uyarıyordu.
Kaldırılması, Osmanlı
Eleftherios Venizelos
Sonunda çözümü
Borçları’nın Osmanyine Venizelos buldu ve Yunanislı’dan ayrılan ülkeler arasında
tan’dan talep edilen savaş tazminapaylaştırılması, Türkiye’nin payına
tına karşılık Karaağaç’ın Türkiye’ye düşen miktarın nasıl ödeneceği gibi
bırakılmasını önerdi.
konular da görüşmeler sürecinde,
ilgili tarafların mutabakatını sağlayacak şekilde sonuçlandırıldı.
Venizelos
Yunanistan’dan
talep edilen savaş
tazminatına
karşılık
Karaağaç’ın
Türkiye’ye
bırakılmasını
önerdi.
Savaşın bir ülke ve bölge için
ne anlam içerdiğini bilen ve Ulusal
Kurtuluş ve Bağımsızlık Savaşı’nın
her aşamasını başından sonuna
yaşamış olan İsmet Paşa, tecrübeleri
ve geleceği görebilme yeteneğinin
verdiği destekle Venizelos’un bu
önerisini, bütün sorumluluğu üzerine alarak kabul etmiştir.
Bu hususun, Ankara Ulusal
Hükümeti Bakanlar Kurulu Başkanı
34
A
dalar konusu görüşülürken
İsmet Paşa, Türkiye’nin güvenliği bakımından yakın ve küçük
adaların ülkesine bırakılmasını,
diğerlerinin askerlikten arınmış
olarak tarafsız veya bağımsız hale
konulmasını talep etti. Müttefikler
bu öneriye karşı çıktılar ve sonuçta
Gökçeada ve Bozcaada’nın Türkiye’de kalması, diğer adaların ise
askerlikten arındırılması ve kendilerine yöresel bir idare verilmesi
benimsendi.
İngiltere’nin, Musul konusunun
çözümünün Barış Antlaşması’ndan
sonraya bırakılması ve Birleşmiş
Milletler Teşkilatı tarafından halledilmesi şeklindeki önerisi üzerine
Türkiye’de ve özellikle de Meclis’te
sert tartışmalar yaşandı. Ancak olay
Mustafa Kemal Paşa’nın, “…Musul
meselesinin, oradan vazgeçildiği
BD OCAK 2017
anlamına gelmediği, bir yıllık sürenin
Türkiye’nin lehine
çalışabileceği...”
şeklindeki ve sakinleştirici açıklamasından sonra kabullenildi.
Sürüncemede
olan konulardan birisi de Türk topraklarının boşaltılmasıydı.
İstanbul ve Tarafsız
Bölge denilen Boğazlar bölgesinde
işgal kuvvetleri askeri vardı.
Müttefikler, Türkiye üzerinde
baskı aracı olarak kullanmak maksadıyla, Türk topraklarının boşaltılmasını mümkün olabildiğince
geriye atmak istiyordu. Fakat askıdaki bütün pürüzler
ortadan kaldırılınca,
barışın imzalanmasından sonra Türk
topraklarını boşaltmayı kabul ettiler.
Böylece 17 Temmuz 1923’de yapılan
son toplantıda askıda
kalan bütün konular
çözüme bağlanmış
oldu. Dolayısıyla da
toplam 143 madde ve 18 ek belgeden oluşan Lozan Barış Antlaşması
imzalanmaya hazır hale getirildi.
Bunun üzerine, İsmet Paşa
anlaşmayı imza için Ankara’dan
yetki istedi. Hükümetten beklediği
cevap gecikince, Mustafa Kemal’e,
18 Temmuz 1923 tarihinde bir
telgraf göndererek, “…herhangi
bir tereddüdün hâsıl
olup-olmadığı…”
hususunu sordu.
Mustafa Kemal silah
arkadaşına gönderdiği cevapta herhangi
bir olumsuzluğun
söz konusu olmadığını belirtti ve bu
seferki hizmetini de,
“Tarihi bir başarıyla taçlandırma…”
İsmet İnönü
olarak tanımladı,
dolaysıyla onu ve mesai arkadaşlarını kutladı.
Mustafa Kemal Paşa’nın bu
cevabı üzerine, Türk Heyeti Başkanı
İsmet Paşa, Lozan Barış Antlaşması’nı, 24 Temmuz 1923 tarihinde
imzaladı.
İsmet İnönü Lozan Antlaşmasını imzaladı
(24 Temmuz 1923)
Lozan Barış Antlaşması onaylanmak amacıyla Meclis’e sunulduğunda; heyecanlı konuşmalar
yapıldı. Genelde Antlaşma beğeniyle karşılanmış olmakla beraber; her
şartta eleştiriyi genel bir karakter
haline getirmiş olanlardan bazıları,
Antlaşmanın bazı maddelerini be35
BD OCAK 2017
ğenmedikleri konusundaki eleştirilerini yine de yaptılar.
Eleştiriler üzerine İsmet Paşa
yaptığı bir konuşmasında özetle,
“Antlaşmanın, Anadolu Toprakları
bütünlüğünde bir vatan yarattığını
bu vatanın iç idaresi bakımından
ayrıcalıklardan, mükellefiyetlerden
kurtulmuş, hür bir vatan olduğu…” hususlarını belirterek cevap
verdi.
“Yakın tarihimizde
bir başka müdahalesi
olmasaydı bile
İsmet Paşa,
yalnız Lozan’daki
mihnetleri,
direnişleri ile
unutulması
mümkün
olmayacak
bir yer işgal
edebilirdi.”
İsmet Paşa, Ulusal Kurtuluş ve
Bağımsızlık Savaşı’ndaki başarılarını, Mudanya Ateşkes Antlaşması’yla adeta unutulmaz bir noktaya
taşımıştır. Bunun üzerine, Lozan
Barış Konferansı süresince ve
Türk Ulusu adına ortaya koyduğu
kararlılık, direnç ve dünyaya karşı
haklılığımıza olan inancı sayesinde
Lozan Barış Antlaşması’nı imzalamasıyla, başarılarının buraya kadar
36
olan kısmın, tarihteki yerine adeta
perçinlemiştir.
Şevket Süreyya Aydemir,
“Yakın tarihimizde bir başka
müdahalesi olmasaydı bile İsmet
Paşa, yalnız Lozan’daki mihnetleri,
direnişleri ile unutulması mümkün
olmayacak bir yer işgal edebilirdi.” şeklindeki sözleriyle, İsmet
Paşa’nın başarılarının taçlanmasını
belgelemiştir.
L
ozan Konferansı’na Danışman
olarak katılan M. Cemil (Bilsel)
Bey, konuyla ilgili bir değerlendirmesinde, “İlim adamları için doğruyu aramak ve doğruyu söylemek
ilme ve tarihe karşı bir sorumluluk
ve borçtur. Hiç kimseye hoş görünmek fikriyle değil, sırf okuduklarımdan ve gördüklerimden anladığım tarihin ve hakikatin önünde
söylüyorum: İsmet Paşa Lozan’da
memlekete büyük hizmet etmiştir.
Lozan Avrupa’nın göbeğinde,
muahedesiyle de, zabıtlarıyla da,
tatbikleriyle de İsmet Paşa adına
dikilmiş ebedi bir abidedir. Tıpkı
Lozan da dâhil bütün kurtuluşun,
Gazi Mustafa Kemal’in abidesi
olduğu gibi.” yargısında bulunmuş
ve açıklamıştır.
İsmet Paşa da; Lozan Konferansı’nın bir imtihan olduğunu vurgulayarak, anılarında bunun önemini;
“Mudanya Mütarekesi’nden sonra
Lozan Konferansı, milletimizin
Avrupa ortasında davet olunduğu
büyük bir imtihandır. Türkiye medeni âlem ortasında, davasını açık
ve kesin olarak izah ve müdafaa
edecek medeni ve siyasi bir seviye-
BD OCAK 2017
de midir?
Acaba oradaki manzara Anadolu dağlarında şu veya bu tesadüfün
veya Türkiye’ye hasım devletler
tarafından işlenen şu veya bu
hatanın tesadüfî neticesi midir?
Yoksa bir milletin belli bir hedefe
doğru giriştiği şuurlu bir mücadele
midir? Lozan imtihanında işte bu
suallerin cevabı verilmiştir.” sözleriyle ifade etmiştir.
Sonuç olarak şu ifade edilebilir
ki, Lozan Barış Antlaşması;
Mustafa Kemal’in son derece
güç şartlar içinde başlattığı Milli
Mücadele sürecinde gerçekleştirilen
Ulusal Kurtuluş ve Bağımsızlık
Savaşı sonucunda Mehmetçiğin
süngüsü ile çizdiği sınırların, İsmet
Paşa’nın yoğun gayretleriyle adeta
tescil edildiği büyük bir başarının
adıdır.
M
ümkün olan ile olmayanın
sınırını büyük bir isabetle
doğru hesaplayan Mustafa Kemal,
Ulusal And sınırları içinde, yönetim
bakımından her türlü dış müdahaleye kapalı, tam bağımsız bir
devlet oluşturmayı amaç edinmişti.
Dolayısıyla Lozan’da tam bağımsızlığa gölge düşürebilecek her türlü
kaydın kaldırılması için yoğun bir
mücadele verildi.
Batı’lı emperyalist güç odaklarının her an ölümünü beklediği ve
“Hasta Adam” olarak nitelendirdiği Osmanlı’nın yıkıntıları arasından,
yepyeni ve tam bağımsız genç bir
Türk Devleti yani Türkiye Cumhuriyeti doğdu.
Genç Türkiye Cumhuriyeti,
Gazi Mustafa Kemal
Batı’nın asırlardır sürdürdüğü siyasi
ve ekonomik vesayetinden yakasını
kurtardı. Dolayısıyla Avrupalı emperyalistlerin, “Doğu Sorunu” adı
altında yürüttüğü ve Sevr Antlaşması’yla gerçekleştirme noktasına
kadar getirdiği uluslararası siyaset
yok oldu ve tarihin uygun gördüğü
mekânda utançla yerini aldı.
Lozan’da; emperyalist gücün
Anadolu üzerindeki oyunlarına son
verildi ve tetikçi olarak kullandıkları ve büyük hayallerin cazibesi ile
kaldıramayacağı büyük bir yükün
altına giren Yunanistan’ın adeta bir
felaket yaşadı ve Anadolu macerası
noktalandı.
Sonrasında ise gerçeklere dayalı
ve dengeli bir barış antlaşması niteliği ve Türkiye’nin basiretli yöneticilerinin idaresi ile ülkeye, tarihinin
en uzun barış dönemi sağlandı ve
yeni bir Türk Devleti’nin, yani Türkiye Cumhuriyeti’nin doğmasına
ve bu devletin dünya devletlerince
tanınmasının yolu açıldı.•
[email protected]
Gelecek Ay: Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Başbakanı İsmet Paşa
37
Download