i T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

advertisement
T.C.
SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ
FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ
TARĠHĠ SÜRECĠNDE IRAK’TA MÜLKĠYET
YAPISI VE KADASTRO
Nihad HASSAN
DOKTORA TEZĠ
Harita Mühendisliği Anabilim Dalı
Ocak-2011
KONYA
Her Hakkı Saklıdır
i
kabul edilmiĢtir.
ii
TEZ BĠLDĠRĠMĠ
Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranıĢ ve akademik kurallar çerçevesinde elde
edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalıĢmada bana ait
olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm.
DECLARATION PAGE
I hereby declare that all information in this document has been obtained and
presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as
required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and
results that are not original to this work.
Nihad HASSAN
Tarih:
iii
ÖZET
DOKTORA TEZĠ
TARĠHĠ SÜRECĠNDE IRAK’TA MÜLKĠYET YAPISI VE KADASTRO
Nihad HASSAN
Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Harita Mühendisliği Anabilim Dalı
Birinci DanıĢman: Yar.Doç.Dr. ġaban ĠNAM
Ġkinci DanıĢman: Prof.Dr. Cemal BIYIK
2011, 218 Sayfa
Jüri
Birinci DanıĢman: Yrd.Doç.Dr. ġaban ĠNAM
Ġkinci DanıĢman: Prof.Dr. Cemal BIYIK
Prof.Dr. M. Alaaddin YALÇINKAYA
Doç.Dr. Tayfun ÇAY
Doç.Dr. Hakan KARABÖRK
Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG) tarafından 1998 yılında yayınlanan ve
geleceğin kadastrosunu tanımlayan Kadastro 2014 raporu, kadastroya, özellikle de
kadastral verilerin yönetimi anlayıĢına yeni bir vizyon getirmiĢtir. Bugün özellikle
geliĢmiĢ ülkelerde, bu vizyonun hayata geçirilmesi amacıyla çalıĢmalar
yürütülmektedir. Bu bağlamda Irak‘ta kadastro çalıĢmaları 1932 tarih ve 50 sayılı 'Arazi
Hukukunda Tesviye Kanunu' ile baĢlamıĢ; çeĢitli yıllarda mevzuatta yapılan
değiĢiklikler ile günümüze kadar gelinmiĢtir.
Bu çalıĢmadan amaç; Irak‘ta Çok Amaçlı Kadastroya olan ihtiyacı ortaya
koymak, Irak‘taki uygulamalarda karĢılaĢılan mülkiyete iliĢkin problemlerin çözümüne
yönelik olarak Kadastro 2014 raporu yaklaĢımını incelemek ve Kerkük örneği ile Irak
Cumhuriyetinde uygulanabilirliğinin teknik Ģartlarını ve veri altyapısını oluĢturmaktır.
Bu doğrultudan Türkiye‘de ve Dünyadaki bazı örnek çalıĢmalar da irdelenerek,
oluĢturulması muhtemel çok amaçlı kadastro hakkında araĢtırmalar yapılmıĢ Kerkük
için uygun olan yöntemler analiz edilmiĢtir. Konunun Irak Cumhuriyetinde yeni olması
nedeniyle mevcut sistemde kullanılan ve mevzuat içerisinde kalan çözüm yolları
araĢtırılmıĢtır.
Bu çalıĢma ile bir fikir, bir yol haritası ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Böylece
hem mevcut durumda atıl bulunan taĢınmazlar ekonomiye kazandırılacak, hem de
hukuki sıkıntılara çözüm yolları açılmıĢ olacaktır.
Belki ―Çok Amaçlı Kadastro‖ Irak‘ta hemen uygulanabilir değildir veya
ekonomik olarak maliyeti oldukça yüksek bir proje olabilir. Ancak zamanla kurumların
yavaĢ yavaĢ teknolojik imkanlardan da istifade ederek geliĢtirecekleri sistemler ile buna
geçiĢ sağlanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Çok Amaçlı Kadastro, Mülkiyet, Tapu Sicili, Kadastro
iv
ABSTRACT
Ph.D THESIS
OWNERSHIP STRUCTURE AND CADASTRE OF HISTORICAL PROCESS IN
IRAQ
Nihad HASSAN
THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF
SELÇUK UNIVERSITY
THE DEGREE OF DOCTOR OF PHILOSOPHY
IN SURVEYING ENGINEERING
First Advisor: Assist.Prof.Dr. ġaban ĠNAM
Second Advisor: Prof.Dr. Cemal BIYIK
2011, 218Pages
Jury
First Advisor: Assist.Prof.Dr. ġaban ĠNAM
Second Advisor: Prof.Dr. Cemal BIYIK
Prof.Dr. Alaaddin YALÇINKAYA
Assoc.Prof.Dr. Tayfun ÇAY
Assoc.Prof.Dr. Hakan KARABÖRK
The cadastral survey 2014 report, which was published by the national
catograghers union in 1998 and which defines the coming cadastral survey, has brought
a new vision to the cadastral survey, especially to the management of cadastras survey
data. Nowadays, specially in the developed countries, studies are done to carry out this
vision. In this consistence, the cadastral survey studies in Iraq have started with the
―leveling statute in lands law‖ number 50 dated in 1932.
The aims of these studies are to show the need for a multipurpose cadastral
survey in Iraq and to study the approach of the cadastral survey 2014 report concerning
finding solution to the problems faced in possession matters through the applications in
Iraq and to from the data substructure and the technical conditions of the feasibility in
Iraq showing Kirkuk as a model. Also, illustration studies in Turkey and the world will
be investigated and researches about the likely multipurpose cadastral survey will be
done. Thus, the suitable once for Kirkuk will be analyzed. Due to the newness of the
law in Iraq, solution used in the existing system and remaining in the law of land will be
researched. An opinion, a road map will be tried to produce through this study.
The inactive immovable possessions in the existing situation will be gained to
the economy. Also, a solution to the low trouble will be suggested.
The multipurpose cadastral survey may not be applicated soon in Iraq and
economically the cost may be high. However, a transition will be obtained by making
benefit of technological apportunities and improving the systems by the institution.
Keywords: Multipurpose Cadastral, Property, Land Registry, Cadastre.
v
TEġEKKÜR
Doktora tezimin danıĢmanlığını üstlenerek sundukları çalıĢma disiplini, teĢvik,
yönetim ve olumlu eleĢtirileriyle bana her zaman yol gösteren hocalarım Sayın Prof. Dr.
Cemal BIYIK ve Yrd. Doç. Dr. ġaban ĠANM‘a öncelikle teĢekkür ederim.
Tez Ġzleme Komitesindeki hocalarım Sayın Prof. Dr. M. Alaaddin
YALÇINKAYA, Doç. Dr. Tayfun ÇAY ve Doç.Dr. Hakan KARABÖRK‘e; Selçuk
Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesine bağlı Harita Mühendisliği
Bölümlerinde görevli kıymetli hocalarıma; tez sınav jürisinde görev alan hocalarıma
katkılarından dolayı çok teĢekkür ediyorum.
Bu tez çalıĢmam sırasında gösterdiği anlayıĢ ve sabırdan dolayı, her Ģeyden
önemlisi çocuğumla ilgilenemediğim zamanlarda ona benim yokluğumu hissettirmeden
hem annelik hem de babalık yapan sevgili eĢim Huda HASSAN‘a; yaĢamıma hayat
kaynağı olan dünya tatlısı çocuğum Abdullah HASSAN‘a da çok teĢekkür ediyorum.
Nihad HASSAN
KONYA-2011
vi
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖZET .............................................................................................................................. iv
ABSTRACT ..................................................................................................................... v
TEġEKKÜR ................................................................................................................... vi
ĠÇĠNDEKĠLER ............................................................................................................. vii
ġEKĠLLER VE KISALTMALAR ............................................................................... ix
1. GĠRĠġ ........................................................................................................................... 1
2. KAYNAK ARAġTIRMASI ....................................................................................... 6
3. MATERYAL VE METOT ....................................................................................... 15
3.1. Tarihi Sürecinde Irak'ta Mülkiyet Yapısı ve Kadastro . ...................................... 15
3.1.1. Tarihsel sürecinde Mezopotamya bölgesi, yaĢayan topluluklar ve arazi
kullanım Ģekilleri .......................................................................................... 15
3.1.2. Babilliler‘den antik çağa haritacılığın 5000 yıllık yürüyüĢü: Tarihsel süreç ve
geliĢme dinamikleri....................................................................................... 29
3.1.2.1. Milatta önceki dönem ......................................................................... 30
3.1.2.2. Haritacılık alanındaki geliĢmelerin zaman dizini ............................... 31
3.1.2.3. GeliĢmenin dinamikleri ....................................................................... 34
3.2. Irak Kadastrosunun Mevcut Durumu . ................................................................ 36
3.2.1. Irak Cumhuriyetinde toprak düzeni .............................................................. 36
3.2.2. Irak Cumhuriyetinde kadastro çalıĢmaları .................................................... 40
3.2.2.1. Krallık döneminde kadastro çalıĢmaları ............................................. 40
3.2.2.2. Cumhuriyet döneminde kadastro çalıĢmaları ...................................... 41
3.2.3. Irak Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları .................................................. 45
3.2.3.1. Krallık döneminde tapu sicili çalıĢmaları ........................................... 45
3.2.3.2. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ................................... 45
3.2.3.3. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile ilgili olarak çıkartılan
kanunlar .............................................................................................. 49
3.2.3.4. Tapu belgelerinin, Irak‘ın tarih sürecinde geçirdiği değiĢim ............... 50
3.3. Osmanlı Devletinden Kopan Diğer Ülkelerde Kadastro ve Mülkiyet Yapısı, Irak
ile KarĢılaĢtırılması . ........................................................................................... 54
3.3.1. Osmanlı Devletinde kadastro ve tapu sicili çalıĢmaları ................................ 54
3.3.1.1. Osmanlı Devletinde kadastro çalıĢmaları ............................................ 54
3.3.1.2. Osmanlı Devletinde tapu sicili çalıĢmaları .......................................... 54
3.3.2. Türkiye Cumhuriyetinde kadastro ve tapu çalıĢmaları .................................. 80
3.3.2.1. Türkiye Cumhuriyetinde kadastro çalıĢmaları ...................................... 80
3.3.2.2. Türkiye Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları.................................. 110
3.3.3. Osmanlı Devletinden kopan ülkelerde toprak düzeni, kadastro ve tapu sicili
...................................................................................................................................... 112
vii
3.3.3.1. Suriye ve Lübnan ................................................................................ 112
3.3.3.2. Libya ve Mısır ..................................................................................... 113
3.3.4. Dünya ülkelerindeki kadastral sistemlerin karĢılaĢtırılması ........................ 113
3.3.4.1. Kurumsal yapılanma açısından karĢılaĢtırma ..................................... 113
3.3.4.2. Kadastro sistemleri açısından karĢılaĢtırma ........................................ 119
3.3.4.3. Kadastro haritası yapımı açısından karĢılaĢtırma ............................... 127
3.4. Çok Amaçlı Kadastroda Olması Gereken Model, FIG-2014 Önerisi . .............. 132
3.4.1. Çok amaçlı kadastronun tanımı ................................................................... 132
3.4.2. Mevcut kadastro sistemlerinin çok amaçlı kadastro sistemine yönelimi ..... 133
3.4.3. Çok amaçlı kadastro sisteminin içeriği ........................................................ 133
3.4.4. Çok amaçlı kadastro sistemine duyulan ihtiyaç ........................................... 134
3.4.5. Çok amaçlı kadastro sisteminin standartları ................................................ 135
3.4.6. Çok amaçlı kadastro sisteminin temel bileĢenleri........................................ 135
3.4.7. Çok amaçlı kadastro sisteminin teknolojik kapsamı.................................... 136
3.4.8. Çok amaçlı kadastronun veri yapısı ............................................................. 137
3.4.9. Gelecekteki kadastral sistem için bir vizyon prgram (kadastro 2014) ......... 139
4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA ................................................... 148
4.1. Irak ġartlarında Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin Tasarımı (Kerkük Örneği).. 148
4.1.1. Irak‘ta çok amaçlı kadastro sistemini gerektiren nedenler ......................... 148
4.1.2. Irak‘ta uygulanacak çok amaçlı kadastronun içerik ve kapsamı ................ 150
4.1.3. Irak Ģartlarında çok amaçlı kadastro sisteminin tasarımı ............................. 151
4.1.3.1. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde birinci aĢama ........................... 153
4.1.3.2. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ikinci aĢama ............................. 160
4.1.3.3. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde üçüncü aĢama .......................... 166
5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER ............................................................................... 179
5.1. Sonuç . ............................................................................................................... 179
5.2. Öneriler .............................................................................................................. 186
KAYNAKLAR ............................................................................................................ 190
EKLER ........................................................................................................................ 201
ÖZGEÇMĠġ ................................................................................................................ 219
viii
ġEKĠLLER VE KISALTMALAR
ġekiller listesi
ġekil 1.1. Babilliler tarafından M.Ö. 2300 yılında yapılmıĢ dünya haritası ..................... 2
ġekil 3.1. Antik Mezopotamya haritası .......................................................................... 15
ġekil 3.2.a. Kral Hammurabi güneĢ tanrısı ġamaĢ‘ın tahtının önünde ........................... 20
ġekil 3.2.b. Akadça dilinde çivi yazısı ile yazılmıĢ olan 282 madde ............................. 20
ġekil 3.3. 1325 (1907) tarihli Musul vilayet salnamesi (Kerkük Sancağı malumat
dairesi) ............................................................................................................................ 24
ġekil 3.4.a./b. Osmanlı döneminde Musul vilayeti (20. yüzyılın baĢları) ...................... 25
ġekil 3.5.a./b. 1960 Tarihli Kerkük livası haritası .......................................................... 27
ġekil 3.6.a./b. Irak Cumhuriyetinin son idari taksimatı (2005) ...................................... 28
ġekil 3.7. Kerkük Ģehrinin tarihi geliĢimini gösteren harita ........................................... 29
ġekil 3.8. Arazi-i miri-i mufavvaza biltapu .................................................................... 38
ġekil 3.9. Arazi-i miri-i memnuha billezme ................................................................... 38
ġekil 3.10. Devlet arazisi ................................................................................................ 40
ġekil 3.11.a./b. Krallık döneminde kullanılan tapu senedinin ön yüzü .......................... 51
ġekil 3.12. Irak Cumhuriyeti döneminde kullanılan tapu sureti ..................................... 52
ġekil 3.13. 1970‘li Yıllarından sonra Irak Cumhuriyetinde kullanılan tapu sureti......... 53
ġekil 3.14.a. Mufassal Defter örneği .............................................................................. 58
ġekil 3.14.b. Mufassal Defter örneği .............................................................................. 58
ġekil 3.14.c. Mufassal Defter örneği .............................................................................. 59
ġekil 3.15.a. Ġcmali Defter örneği ................................................................................... 60
ġekil 3.15.b. Ġcmali Defter örneği................................................................................... 61
ġekil 3.16.a. Evkaf Defter örneği ................................................................................... 61
ġekil 3.16.b. Evkaf Defter örneği ................................................................................... 62
ġekil 3.16.c. Evkaf Defter örneği ................................................................................... 62
ġekil 3.17. Ruznamçe Defter örneği ............................................................................... 63
ġekil 3.18. Toprağa bakıĢ ve kadastronun evrimi (ENEMARK 2001) .......................... 82
ġekil 3.19. Bir arazi nesnesinin oluĢumu ...................................................................... 141
ġekil 3.20. Kadastro 2014‘ün 1. ifadesi ........................................................................ 142
ġekil 3.21. Kadastro 2014‘ün 2. ifadesi ........................................................................ 143
ġekil 3.22. Kadastro 2014‘ün 3. ifadesi ........................................................................ 144
ġekil 3.23. Kadastro 2014‘ün 4. ifadesi ........................................................................ 145
ġekil 3.24. Kadastro 2014‘ün 5. ifadesi ........................................................................ 146
ġekil 3.25. Kadastro 2014‘ün 6. ifadesi ........................................................................ 147
ġekil 4.1. Kadastroda teknik çalıĢmaların yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması .................. 157
ġekil 4.2. Kadastroda hukuki iĢlemlerin yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması ..................... 158
ix
Kısaltmalar
ABS
CBS
FIG
H
HKMO
MEHTAP
M.Ö.
TAKBĠS
TKGM
TKM
YY
: Arazi Bilgi Sistemi
: Coğrafi Bilgi Sistemi
: Uluslar arası Haritacılar Birliği
: Hicri
: Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
:Merkez Hükümet TeĢkilatı AraĢtırma Projesi
: Milattan Önce
: Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi
:Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
:Türk Medeni Kanunu
:Yüz Yıl
x
1
1. GĠRĠġ
Mezopotamya, Doğu Suriye ve Güneydoğu Anadolu‘yu (Türkiye) kapsayan
coğrafi bölgeyi tarif edip; eski Yunanca‘da ―iki nehir arasındaki yer‖ demektir.
Kastedilen iki nehir, Fırat ile Dicle‘dir. Zira bölge bu iki nehrin arasında kalır.
Verimli toprakları ve uygun iklim Ģartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri
yoğun göçlere sahne olmuĢ Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıĢtığı bir
bölge olmuĢtur ve bu nedenle de medeni geliĢime sahne olmuĢtur. Bilinen ilk okuryazar
topluluklara ev sahipliği yapmıĢ bölgede birçok medeniyet geliĢmiĢtir ve bu sebeplerden
dolayı Medeniyet(ler) Beşiği olarak da anılmıĢtır.
Mezopotamya tarih boyunca farklı kavimlerin bir arada yaĢadığı bir bölge
olmuĢtur. Bölgeye uzun süre devam eden sürekli göçler, hem siyasi iktidarların belirli
bir çizgi izlemesini engellemiĢ hem de kültürel ve teknolojik anlamda kent ve
toplumların geliĢimini körüklemiĢtir. Mezopotamya bölgesi dünyanın en tanınmıĢ ve
köklü medeniyetlerinden birkaçına ev sahipliği yapmıĢtır; Sümerler, Akadlar, Persler,
Babilliler ve Asurlular gibi. Bunların dıĢında daha birçok halk ve kavim
Mezopotamya‘da kök salmıĢtır.
Mühendislik dalları arasında haritacılığın çok eski olduğu bilinmektedir.
YerleĢmelere bakıldığında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin bölünmesinde
öncelikle haritacılar (geometriciler) veya arazi ölçmecileri gerekliydi. Bu kiĢiler, bir
ölçüyü diğeriyle karĢılaĢtırmak için ölçme kavramlarını tanımak zorundaydılar. Tarih
öncesi haritacılığa iliĢkin bilgiler bize ulaĢmadı. Fakat arkeoloji, hem Asurluların ve
Babillilerin,
hem
de
Mısırlıların
o
zamanlar
ölçme
iĢlemlerini
bildiklerini
belgelemektedir. ġu da bütünüyle kesindir ki, kentlerinin büyük ölçekli geniĢlemesinde
ve yüksek düzeyde geliĢmiĢ tarımlarında haritacı olmadan iĢler iyi yürümezdi. Tarihin
kendilerine kadar geri gidebildiği ve Astronominin Ülkesi olarak tanımlanan
Babillilerin o zamanlar ayrıntılı jeodezik bilgilere sahip oldukları da açıktır.
Mezopotamya‘da haritacılık çalıĢmaları büyük yapıların ve yeni yerleĢim
alanlarının altyapılarının yapımının baĢlangıcını oluĢturmakta ve haritacılar (arazi
ölçmecileri) hatırı sayılı memurlar arasında yer almaktadırlar. Mezopotamya‘da
Nippur‘da bulunan kent haritasının, kil tablet üzerine yapıldığı görülmektedir (M.Ö.
3800-3500). Yine Mezopotamya‘da Kerkük yakınındaki Nuzi‘de bulunan harita, bilinen
en eski haritalardan birisidir. Bu haritanın yapılıĢ tarihi ise M.Ö. 2200 yıllarıdır.
2
Haritacılığın, uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir
gerçektir. Ġlk dünya haritasının günümüzden 4400 yıl önce Babilliler tarafından bir
tablet üzerine çizilmiĢ olduğu bilinmektedir. Bu haritada içi yazılı küçük daireler yönleri
göstermektedir. Buna göre haritanın esas yönlere göre çizildiği ve üst kenarının da
kuzey olduğu anlaĢılmaktadır. Eski Babil‘de bulunan tablet üzerine çizilmiĢ arazi
planları, o zamanın haritacılarının parselleri düzenli biçimlere böldüklerini ve sonra
bunları dik üçgenler, dikdörtgenler yada yamuklar olarak ölçülendirdiklerini
göstermektedir. Yüzölçümü verileri göstermektedir ki, o zamanın haritacıları aritmetiğin
araçlarını tanıyorlardı. Asurolog Lehmann, 1889 ve 1896 yıllarında Babillilerin,
dairenin 60‘lı bölümlemeye göre bölünmesini bildiklerini kanıtlamıĢtır.
Babilliler dünyayı, bir okyanus içerisinde yüzen yuvarlak Ģekilli bir kara parçası
olarak düĢünüyorlardı. Bu anlayıĢla çizilen ilk dünya haritasının M.Ö. 2300 yıllarına ait
olduğu belgelenmiĢtir. Bu haritada çizilen kara parçasının üzerinde ise gök kubbenin
kemerleri ve gökyüzünün yer aldığı sanılıyordu. Bugünkü bilgilerimize göre ilkel olan
bu varsayımlar, haritacılığın ve haritanın geliĢimi bakımından oldukça önemlidir (ġekil
1.1).
ġekil 1.1. Babilliler tarafından M.Ö. 2300 yıllarında yapılmıĢ dünya haritası
Diğer taraftan Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan geometrinin,
dolayısıyla mülkiyet kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden, günümüzden
yaklaĢık 4000 yıl önce ortaya çıktığı da bilinmektedir.
3
Mezopotamyalılar ve Mısırlılar, tarıma dayalı bir üretim geliĢtirdikleri için kil
tabletler üzerine çizilmiĢ bir nevi kadastro planları hazırlamak suretiyle, tarım
arazilerinin iĢletmelere ayrılmasını ve ihtilafların giderilmesini baĢarmıĢlardır. Böylece
ilk ‗parsel‘ kavramını da gelimiĢlerdir.
Ortaçağ Avrupa'sında kölelik düzeni ve kilisenin taassubu hâkim olduğu için arazi
bilgi sistemi geliĢememiĢtir. Topraklar kölelerle zaman zaman da çiftçi ve köylülerle
birlikte bir bütün kabul edilerek alınıp satılmıĢlar ve Senyörlerin kiĢisel malı
sayılmıĢlardır. Bu yüzden toprak sahibi senyörlerle çiftçi ve köylüler arasında zaman
zaman çatıĢmalar ortaya çıkmıĢtır. Toprak, gelirine göre değerlendirilmiĢ ve reayadan
(halktan) toplanan vergilerin esas kaynağı olmuĢtur. Nitekim eski Yunanistan'da ortaya
çıkan ve Latince kökü 'caputestio' olan kadastro kelimesi de ‗nüfus baĢına düĢen vergi‘
anlamına gelmektedir. Avrupa'da çağdaĢ devletlerin ortaya çıkmasından sonra da bu
devam etmiĢtir. Örneğin, Napolyon tarafından 1808–1850 yılları arasında baĢlatılan ilk
Fransız kadastrosu bile sadece vergi amaçlı bir kadastro idi.
Orta Asya ve Uzak Doğu ülkelerinde, bu arada özellikle Türk ve Ġslam
devletlerinde toprakların idaresi askeri temele dayandığı için ikta ve tımar adı verilen
askeri bölgeler oluĢturulmuĢtur. Ayrıca topraklar çiftçi ve köylülere bırakılmıĢ, buna
karĢılık savaĢabilecek nitelikte asker yetiĢtirmek veya gelirinin bir bölümünden belirli
oranda vergi vermek esasına dayalı idare kurulmuĢ ve toprak bilgi sistemleri de buna
göre oluĢturulmuĢtur. Bu nedenle topraklar, batıdaki gibi her devirde bir çatıĢma unsuru
olmamıĢ, aksine huzur ve güvenin esas kaynağını teĢkil etmiĢtir. Japonya, Çin,
Hindistan, Orta Asya Türk devletleri, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde bu tür
sistemler uygulanmıĢtır.
Osmanlı döneminde çağın hiçbir ülkesinde yapılmamıĢ içerik ve boyutta arazi
yazımları yapılmıĢtır. Tamamı 22023 cilt olduğu belirtilen kayıt defterlerinde 60 milyon
civarında kaydın bulunduğu tahmin edilmektedir (BaĢbakanlık Devlet ArĢivleri Genel
Müdürlüğü Osmanlı ArĢivi Daire BaĢkanlığı, 2002). Osmanlılar, plana dayalı
kadastroya, miri araziden mülk araziye geçiĢte paralel olarak baĢlamıĢlardır. Ancak,
XIX. Yüzyılın sonlarına rastlayan bu dönemlerde, ülke toprakları parça parça
kaybedilmekte olduğu için, yönetimin üzerinde durduğu husus, bunların korunması
olmuĢtur. Buna rağmen, nirengiye dayalı çalıĢmaların da yer aldığı arazi bilgi sistemi
(kadastro) çalıĢmaları sürdürülmüĢtür.
4
Sanayi devriminden sonra, batı ülkelerinde bireysel mülkiyete geçilmiĢ ve arazi
bilgi sistemlerinde yazılı kaynaklar yanında kroki, harita ve planların da kullanılmasına
baĢlanmıĢtır.
Çağımızda ise, bilgisayar teknolojisinin geliĢimi sonucu, arazi bilgileri sayısal
hale getirilmiĢ ve çağdaĢ bilgi sistemleri kurulmasına baĢlanmıĢtır. Bu arada, hava ve
yer fotoğrafları, uydu görüntüleri, GPS gibi bilgi toplama yöntemleri de geniĢ ölçüde
kullanılmak suretiyle bilgi çeĢidi arttırılmıĢ ve üretimi hızlandırılmıĢtır.
Bu geliĢme aralığı bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu
geniĢ bir aralıktır. Haritacılık, uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan,
teknolojik geliĢmeleri kendi gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak
geliĢmesini sürdürmüĢ ve bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin
bilincinde olmak, öncelikle onun tarihinin bilincinde olmayı gerektirir.
Özetlenecek olursa, tarih boyunca arazi bilgileri; resimlerle, yazıyla, çizgiyle,
fotoğrafla ve sayılarla ifade edilmiĢtir ve halen de edilmektedir. Yani bilgilerin
saklanması ve sunulması Ģeklen değiĢmiĢtir. Esas olan bilgi çeĢidi zamanın ihtiyacına
göre ortaya çıkmıĢ ve artarak devam etmiĢtir. Bu nedenle eski kayıt ve belgelerin bilgi
sistemi dıĢında tutulması söz konusu olamaz. Toplanan bilgilerin çeĢitli olması, yaygın
olması ve çok amaca hizmet vermesi onların bir sistem oluĢturması için yeterlidir.
Bunlar günümüz teknolojisi ile değerlendirildiği takdirde birçok problemin çözümünde
ve yeni politikaların belirlenmesinde yararlı olacağı Ģüphesizdir.
‗Kadastro 2014- Geleceğin Kadastrosu Ġçin Bir Vizyon‘ raporu, Uluslararası
Haritacılar Birliği‘nin (FIG) 7. Komisyonu tarafında 1998 yılında yayınlanan ve
geleceğin kadastrosunu tanımlayan önemli bir vizyon çalıĢmasıdır. Nitekim bu çalıĢma
raporu uluslar arası alanda yaygın kabul görmüĢ ve 25 farklı dile çevrilmiĢtir. Kadastro
2014‘e gösterilen bu ilginin temel nedeni, kadastroya, özellikle de kadastral verilerin
yönetimi anlayıĢına getirdiği yeni yaklaĢımlardır. Arazi Bilgi Sistemi (ABS) verilerinin
‗parsel‘ yerine ‗nesne‘ tabanlı yönetimini öngörmesi, Kadastro 2014‘ün en dikkat çekici
ifadelerinden biridir. Vizyonun önemli öngörülerinden bir diğer ise ‗Kadastro 2014
kamusal haklar ve kısıtlamalar da dahil olmak üzere arazinin bütün yasal durumunu
gösterecektir‘ ifadesidir. Bugün, özellikle geliĢmiĢ ülkelerde, Kadastro 2014‘ün
getirdiği bu yaklaĢımların uygulamaya yansıtılması çalıĢmaları sürdürülmektedir.
Bu çalıĢmada amaç; Irak‘ta Çok Amaçlı Kadastroya olan ihtiyacı ortaya
koymak, Irak‘taki uygulamalarda karĢılaĢılan mülkiyete iliĢkin problemlerin çözümüne
5
yönelik olarak FIG Kadastro 2014 Raporu yaklaĢımını incelemek ve Irak
Cumhuriyetinde uygulanabilirliğinin teknik Ģartlarını ve bilgi altyapısını oluĢturmaktır.
Bu düĢüncelerle Türkiye‘de ve dünyadaki bazı örnek çalıĢmalar da irdelenerek,
oluĢturulması muhtemel çok amaçlı kadastro hakkında araĢtırmalar yapılmıĢ, Irak için
uygun model analiz edilmiĢtir. Konunun Irak Cumhuriyeti için yeni olması nedeniyle,
mevcut sistemde kullanılan ve mevzuat içerisinde kalan çözüm yolları araĢtırılmıĢtır.
Bu çalıĢma ile bir fikir, bir yol haritası ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Böylece
hem mevcut durumda atıl bulunan taĢınmazlar ekonomiye kazandırılacak, hem de
hukuki sıkıntılara çözüm yolları açılmıĢ olacaktır.
Bu çalıĢmada temel olarak aĢağıdaki konular incelenmiĢtir:
FIG Kadastro 2014 Raporu ile ortaya konulan model yaklaĢımı incelenecektir.
Türkiye‘de mülkiyeti kullanımı doğrudan ya da dolaylı olarak konu eden
mevzuat analiz edilecektir.
Irak‘ta mülkiyeti kullanımı doğrudan ya da dolaylı olarak konu eden mevzuatlar
analiz edilecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne ait mevcut arĢiv ve
kayıtlar incelenerek, Ģimdiye kadar ki uygulamalar ve bu konuda verilmiĢ
genelge ve muktezalar incelenecektir.
Çok amaçlı kadastronun kullanım Ģekli ve önemi ortaya konularak, Kerkük ili
pilot sahasında çok amaçlı kadastro sisteminin oluĢturulabilirliği hususunda
değerlendirmeler yapılacaktır.
Dünyanın bazı ülkeleri ile Osmanlı Devletinden kopan bazı ülkeler üzerinde
yapılan
benzeri
çalıĢmaların
yönlendirmesinde
modellemesine hukuksal açılım sağlanacaktır.
Irak
kadastro
sistemi
6
2. KAYNAK ARAġTIRMASI
Afyoncu (1997), Derdest Defterleri ile ilgili bir yayınında, XVI. yüzyıl
sonlarından itibaren her tımarın maruz kaldığı aralıksız değiĢikliklere sahipsiz kalan
tımarların bu defterlerde yer aldığını belirtmektedir. Kayıtların eski olması sebebiyle
tımar gelirlerini oluĢturan yerlerin birisi tarafından tasarruf edilip edilmediği, ediliyorsa
kimin elinde olduğu bilinemez olmuĢtu. Bu belirsizlikleri ortadan kaldırmak için eski
kayıtlar güncelleĢtirilerek kullanılmıĢtı. Bu, daha önce Defterhanede olmayan, yukarıda
bahsedilen Ģartlar gereği ortaya çıkan, ‗Derdest‘ adı verilen yeni bir defter türüdür.
Derdest kelime olarak ‗tutma, elde etme, elde olan‘ manasına gelmektedir. Tımar
gelirini elinde tutan, sahip olan kiĢiyi nitelemek için kullanılmıĢtır.
Al-Hayyavi (2004), bu çalıĢmada Al-Tescil Al-Ukriye 43 no‘lu 1971 Tarihli ve
Tedilateh kanununa getirilen değiĢiklikleri ve düzeltmeleri Ģerh etmektedir.
Al-Haviz (1981) ve Al-Kurbasi (1991), çalıĢmalarında 181 no‘lu 1980 tarihli, 31
no‘lu 1982 tarihli ve 34 no‘lu 1989 tarihli kanunlar 43 no‘lu 1971 tarihli Ukriye Tescil
Kanununun bazı maddelerine getirilen değiĢiklikleri ve düzeltmeleri Ģerh etmektedirler.
Al-Zenun (1954) ve Al-Nahi (1961), bu çalıĢmada Irak‘ta krallık döneminde
tapu sicili çalıĢmaları, Osmanlı döneminde Mecellede taĢınmazlar ile ilgili ahkâma
dayandığını, tapuda taĢınmazların tescil usulü ve tapu rejimi kanunlarını Ģerh
etmiĢlerdir.
Arıkan (1995), ‗Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Sayım Sistemi ve Tapu-Tahrir
Defterleri‘ adlı çalıĢmasında, Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun o zamanki sınırları içinde
bulunan il, ilçe ve köylerde büyük arazi tahrirleri yapılmıĢ bu tahrirlere dayanarak
tutulan ve Türkiye Cumhuriyeti tapu arĢivlerinde saklı bulunan Kuyudu Kadime veya
Kuyudu Hakani adı verilen defterleri incelemiĢtir.
Atıf Bey (1330), ‗Kanunname-i Arazi ġerhi‘ isimli çalıĢmasında, Osmanlı
Ġmparatorluğu‘nun bozulan düzeni içinde ‗Sahibi Arz‘ sıfatı verilen Tımar ve Zeamet
sahiplerinin ve onların yerini alan Mültezim ve Muhassılların Devletin arazisini tefviz
etmek ve karĢılığında para almak yetkisinin sebep olduğu karıĢıklıkları ve bundan
doğan olumsuzlukların gerektirdiği ilk tedbir 7 Cemaziyel-evvel 1263 (1847) tarihli
resmi tebliğde bulmak mümkündür. Tebliğ, Miri Araziye iliĢkin muamelelerin
yürütülmesindeki uygun Ģekil Ģartını, tasarruf belgesi olarak verilecek senetlerin
Defterhane-i Amire Kaleminde kaydının yapılmasında ve mührü ile tasdik olmasında
7
bulmuĢtur. Böylece, taĢınmaz malların özel bir sicile (tapu siciline) kaydedilmesi
lüzumunun fikri temelleri atılmıĢtır.
Atıf Bey (1330), ‗Mecelle-i Ahkâmı Adliye ġerhi‘ adlı çalıĢmasında, Osmanlı
devletinde tapu kayıtları ve arazi düzeni ile ilgili Mecelle ahkâmını Ģerh etmektedir.
Barkan (1940), 1263 (1847) tarihli Tapu Nizamnamesinde, bundan böyle mahlul
miri arazinin tamamının Devlete ait olacağı açıklanmıĢ, eskiden beri bayağı kağıda ve
sonraları da varaka-i sahihaya yazılan senetlerin daha itibarlı ve itinalı olması ve bunun
sağlanması için bundan sonra senetlerin bayağı kağıda ve varaka-i sahihaya yazılmayıp
araziye mahsus olmak üzere baĢ tarafı tuğralı ve matbu senet düzenlenmesi öngörülmüĢ,
söz konusu senetlerin kayıt muamelelerinin yapılmasına Defterhane-i Amire Kalemi
tahsis edilerek bu muamele tarzının Ġstanbul dıĢındaki vilayet, sancak ve kazalarda da
peyderpey uygulanmasına geçilmiĢ, miri araziye mutasarrıf olan kimselerin bu tasarruf
haklarını baĢkalarına ferağ etmek istemeleri halinde satan ile alanın lehine ferağ
muamelesini Defterhane-i Amire Emininin huzurunda yapmaları aranmıĢtır. Böylece,
muamelenin geçerliliği karĢılıklı irade açıklanması ‗Ġttihadi Meclis‘ Ģartına bağlamıĢtır.
Dolayısıyla tapu idarelerinin ilk nüvesi meydana gelmiĢtir.
Basalla (1996)‘nın deyiĢiyle, Teknoloji tarihi, kendisine kıyasla çok daha geniĢ
olan, insana ait isteklerin tarihinin bir parçasıdır. Ġnsana ait ürünlerin bolluğu ise,
hayallerle, özlemlerle, isteklerle ve arzularla dolu insan zihnin eseriydi.
Berki (1967)‘ye göre, Halife Hz. Ömer 15–20 H. seneleri arasında Suriye, Irak
ve Mısır‘ı fethettiği zaman bu toprakları askerlerine dağıtmadı Ġslam cemaati namına
vakfetti. Hz. Ömer‘in bu hareketi bir takım kumandanlar tarafından hoĢ karĢılanmadı ve
büyük bir tepki yarattı. O zamana kadar fethedilmiĢ toprakları paylaĢmak alıĢkanlığında
olan muharipler ‗sen bizim kılıçlarımızla fethettiğimiz toprakları ne hakla harbe iĢtirak
etmeyen ve bizden sonra geleceklerin de istifade edeceği Ģekilde haraca bağlı bir hale
sokmak istiyorsun‘ diye itiraz ettiler. Ancak Hz. Ömer onlara karĢı durdu ve bu
toprakları mülk olarak fatihlere dağıtmadı; bu topraklar iĢletilmek üzere halka tevcih
edildi ve geliri Ġslam cemaati hayrına harcandı.
Cin (1969), doktora tezi olan çalıĢmasında, Osmanlı Ġmparatorluğunun
kuruluĢundan yıkılıĢına kadar uygulanmasına çalıĢılmıĢ bir toprak rejiminin esaslarını
ve Türkiye'de toprak reformu sorununu da yakından ilgilendiren bir konuyu
incelemiĢtir. Çok yönlü olan bu konu tezde daha çok hukuki cephesinden ele alınmıĢtır.
Buttenfield ve Mark (1990)‘a göre, klasik harita yeryüzü gerçekliğinin
özetlenmiĢ durağan bir sunumudur. Sayısal haritada ise dinamik sayısal veri tabanı,
8
haritanın özünü oluĢturur. Haritanın temel niteliği; eleme (seçme), sınıflandırma,
öteleme, iĢaret oluĢturma, kavramsal birleĢtirme ve grafik abartma gibi uygulamaları
içeren bir iletiĢim aracı olmasıdır. Bu iĢlemler veri tabanı oluĢturulmasında kullanılır.
Ancak türetilecek haritaların CBS kullanılarak oluĢturulmaları zorunlu değildir.
Döner ve Bıyık (2007), bu çalıĢmada üç boyutlu kadastro gereksinimi
incelenmiĢtir. Mevzuatımızda üçüncü boyutla ilgili hükümler ve diğer ülkelerin
gerçekleĢtirdikleri çalıĢmalar incelenerek, teknik imkân ve zorluklar ortaya konmuĢtur.
Böylece Türkiye‘de tamamlanmak üzere olan birinci kadastrodan sonra ele alınabilecek
ikinci kadastronun kapsam ve içeriğine katkıda bulunma hedeflenmiĢtir.
Erkan (1980), bu çalıĢmada kadastronun tarihçesi ve Türkiye Kadastrosunun
kuruluĢu, geliĢmesi ve sorunları incelenmiĢtir.
Esmer (1998)‘e göre, taĢınmaz mallar, vatan topraklarının bütünlüğünü, ülkenin
sosyal, ekonomik ve güvenlik politikasını doğrudan doğruya ilgilendiren ve etkileyen
bir konudur. Bu sebepten dolayı, Devletin ilgi ve duyarlığı üzerine çektiği görülmüĢtür.
Osmanlılar ve daha önceki Türk topluluklarında bir anlamda tarımsal üretimle askerliği
bağdaĢtıran bir toprak kullanımı ya da mülkiyet düzeni kurulmuĢtur. Bu amacı
gerçekleĢtirmek üzere de özellikle tarım topraklarını konu alan tapu tahrirleri (yazımlar)
yapılmıĢtır. Ġlk tahririn Orhan Gazi zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Bugün bu
kayıtlar mevcut değildir. Daha sonra yapılan yazımlarda bu kayıtlara Defter-i Köhne adı
ile atıflar yapılmasından bu sonuç çıkartılmaktadır.
EĢref (1315), bu çalıĢmada Osmanlı Devletinde tapu kayıtları ve arazi düzeni ile
ilgili yayımlanan 1274 (1858) tarihli Arazi Kanunnamesini Ģerh etmektedir.
Eyyübi (1962), bu çalıĢmada Irak‘ta krallık döneminde tapu sicili ile ilgili 26
no‘lu 1943 tarihli Tapu Rejimi Kanununun, daha sonra cumhuriyet döneminde 64 no‘lu
1959 tarihli Tapu Rejimi Kanunu ile değiĢtirilmesi sebeplerini Ģerh etmektedir.
Flemming (1975)‘e göre, sürekli güncel durumda bulunması gereken kadastro
parseli çok amaçlı bilgi sistemi için uygun bir temeldir. Bu nedenle kadastro temel
alınmalı ve diğer bilgiler ona bağlanmalıdır. Bunun anlamı, kadastro haritalarının ve
diğer büyük ölçekli haritaların aynı zamanda kadastro sicilleriyle diğer önemli sicillerin
birbiriyle bütünleĢtirilmesidir. Eğer kadastro haritaları yapılarla, eĢyükselti eğrileriyle
ve topoğrafik ayrıntıyla tamamlanırsa pek çok büyük ölçekli fiziksel planlama için
kullanılabilecek bir harita elde edilir.
Gazal (2002), 165 no‘lu 1964 tarihli Belediyat Ġdare Kanunu‘nu Ģerh etmektedir.
9
Haydar (1321), 8 Cemaziyelahir 1275 (1859) tarihli Tapu Nizamnamesi, 1274
(1858) tarihli Arazi Kanunun neĢrinden sonra kabul edilip ‗Sureti Hümayun Mucibince
Amel Oluna‘ baĢlığı altında yayımlanan bu nizamnamenin 1.maddesiyle Miri Arazinin
tefviz ve ihalesine mal memurları yani Defterdar ve Malmüdürleri mezun kılınmıĢ ve
kendilerine ‗Sahibi Arz‘ sıfatı verilmiĢtir. O tarihe kadar bu sıfatla görevlerini sürdüren
Mültezim ve Muhassılların bu görev ve yetkileri sona ermiĢtir. Sonraları vilayetlere
Defter-i Hakanî memurları, kazalara tapu kâtibi unvanlarıyla memur tayin edilerek bu
vazife onlara verilmiĢ ise de Defter-i Hakanî memurları ve tapu kâtipleri henüz tayin
edilmemiĢ olan yerlerde mal memurlarının sıfat ve yetkileri devam etmiĢtir.
Haydar (1952), ukriye hakları çalıĢmasında, Irak‘ta krallık döneminde ukriye
haklarını, tapu taĢınmazların tescil usulü ve tapu rejimi kanunlarını Ģerh etmiĢtir.
Henssen (1995)‘in bu çalıĢmasında, arazi, kadastro, arazi kaydı ve arazi tescili
tanımları yapılmıĢ ve bu tanımlar ‗Kadastro 2014‘ çalıĢmaları için temel
oluĢturulmuĢtur.
HKMO (2003), ‗Türkiye Kadastrosu 2023‘ Türkiye Kadastrosuna ĠliĢkin
Çerçeve Rapor çalıĢmasında, Türkiye kadastrosunun mevcut durumu ve problemleri
ortaya konularak, TKGM‘nün yeni yüzyılın geliĢmelerine ve beklentilerine uygun
çağdaĢ çok amaçlı kadastroyu gerçekleĢtirebilecek mevzuata ve örgüt yapısına
kavuĢturulmasıdır. Ayrıca çağdaĢ mekânsal bilgi sistemlerinin oluĢturulmasında, güncel
tutulmasında, yaĢatılmasında ve hizmete sunulmasında belirleyici konuma getirilmesi
zorunluluk olarak görülmekte ve bununla ilgili hedefler belirtilerek 2023 yılı için bir
taslak oluĢturulmaktadır.
Kaufmann (1973) ve Bigler (1973) bu çalıĢmada, belirlenmiĢ arazi nesnelerinin
karĢılaĢtırılması
ve
birleĢtirilmesi
poligon
(alan)
bindirme
yöntemiyle
gerçekleĢtirilebilirliğini ve bu yöntem, tema bağımsızlığı ilkesi kullanılarak mülkiyete
ait değerin hesaplanmasını belirlemiĢlerdir.
Kaufmann ve Steudler (1998) tarafından hazırlanan, ‗Kadastro 2014 Gelecekteki Kadastral Sistemler Ġçin Bir Vizyon‘ adlı çalıĢmada, kadastronun geleceği
tartıĢılarak; hedef olarak konulan 2014 yılı için olması gereken yenilikler ele alınmıĢtır.
Hukuki mevzuat ile birlikte teknik geliĢmeler ve mevcut problemlere çözüm yolları
araĢtırılması istenilmiĢtir.
Knöpfli (1993), bu çalıĢmada nesnelerin bir referans sisteminde konumlarının
belirlenmesi anlamına gelen ölçme, GPS, fotogrametri, uzaktan algılama ve robot
teodolitlerin kullanımı ile tamamen otomatik hale gelmiĢtir. Haritacılar bu Ģekilde
10
yapılan ölçülerin iĢlevlerini çok da fazla bilemezler. Fakat sonuçların makul bir Ģekilde
değerlendirilmesi için yeterli bilgiye sahip olmak zorundadırlar. Sonuçların gösterilmesi
alanında, klasik harita üretim yerini, dijital veri modellerinden diyagram ve grafikler
yardımıyla üretim oluĢturulması becerisine bırakmıĢtır. Grafiklerin oluĢturulması
haritaların çizilmesinden oldukça farklıdır. Çünkü bu yöntemde veri modelini anlamak
gerekir. Ayrıca en iyi Ģekilde ilgili kullanıcıya hizmet vermek için, bilgilerin
sunumunun genelleĢtirilebilmesi ihtiyacı vardır. Bununla ilgili yeni ihtiyaçları ve uygun
teknikleri belirlemiĢtir.
Köktürk (2004), bu çalıĢmasında, Babilliler‘den antik çağa haritacılığın 5000
yıllık yürüyüĢü, tarihsel süreç ve geliĢme dinamikleri çalıĢmasında, Haritacılığın,
uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir gerçektir.
Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan geometrinin, dolayısıyla mülkiyet
kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden, günümüzden yaklaĢık 4000 yıl
önce ortaya çıktığı da bilinmektedir. Bugün haritacılık, uydu teknolojisini ve bilgi
teknolojilerini kullanmak zorunda olan bir noktaya gelmiĢtir. Bu geliĢme aralığı
bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu geniĢ bir aralıktır. Haritacılık,
uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan, teknolojik geliĢmeleri kendi
gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak geliĢmesini sürdürmüĢ ve
bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin bilincinde olmak, öncelikle onun
tarihinin bilincinde olmayı gerektirir.
Köprülü (1958) bu çalıĢmada, Osmanlı'lara göre, ―mülk Allah'ın olup, tasarrufu
padiĢaha aittir‖ temel prensibinden hareketle Osmanlı topraklarında beĢ çeĢit (mülk,
miri, vakıf, metruk ve mevat) arazi olarak tanımlanmıĢtır.
Larsson
(1978)‘e
göre,
arazilerde
verilerin
saptanmasından
bunların
değerlendirilmesine ve sunulmasına kadarki sürecin kesiksiz otomasyonu sağlanarak,
istenilen bilgiye kolay ve hızlı biçimde ulaĢılması olanağı yaratılır. Kadastro gibi değerli
bir bilgi kaynağının gerçekten çok amaçlı kullanımının olması gerekir. Kadastro
haritaları ve kayıtları çok ağır maliyetlerle üretilirler. Yatırımı karlı duruma getirmenin
ve ondan olabildiğince fazla yarar sağlamanın en iyi yolu, onun gizli tüm
olanaklarından yararlanmaktır.
Mardin (1328), bu çalıĢmada Osmanlı Devletinde arazide tasarruf haklarını
özetleyip Ģerh etmektedir.
Mardin (1947)‘ye göre; Arazi Ukriye, Irak‘ta rastlanan ve menĢei itibarı ile
Haraçlı Araziye tabi olan bir arazidir. Fakat Haraçlı Araziden farklı bir rejime tabi
11
olduğu için Mülk Arazinin ayrı bir türüdür. Bu topraklara bağlı olan mevzuat Mithat
PaĢa‘nın Bağdat valiliği sırasında kendisine hitaben çıkartılan bir ferman mucibince
tanzim edilmiĢtir. Bağdat‘ta Mülk Arazi sahiplerinin mirasçısız ölmesinden dolayı
büyük bir kısım toprak mahlûl (boĢ) arazi olarak devlete intikal etmiĢ ve Miri Arazi
haline geçmiĢtir. Sahipleri elinde kalan cüzi topraklarda sahiplerinin iktidarsızlığı v.s.
gibi sebeplerle iĢlenemiyor veyahut vergi borçlarına karĢılık olarak devletçe el
konuyordu. Böylece, Devlet bir otorite tasarrufu ile araziye el koyuyor ve onu kendine
Harac-i Mukaseme ve asıl arazi malikine mahsulün 1/20 veya 1/25 gibi bir hissesini
ödemeye taahhüt edecek bir çiftçiye tefviz ediyordu. Kuru mülkiyeti (rakabe) malikte
bırakılarak kendisine imparatorluğun tuğrasını taĢıyan bir mülkiyet senedi veriliyordu.
Toprağın maliki için alınan hisseye ‗ukr‘ denildiğinden bu topraklara Arazi-i Ukriye adı
verilmiĢtir. Görüldüğü gibi Arazi-i Ukriye rejimi itibarıyla Miri Araziye çok
benzemektedir. Ancak kuru mülkiyeti (rakabe) malik olan Ģahsa ait olduğundan bu arazi
mülktür. Kuru mülkiyeti malikine mülkiyet senedi ve mutasarrıfa da tapu senedi
verilmesi sebebiyle, bu araziye iki senetli arazi de denir.
Mecit (1973), ġerh Li-Kanun AL-Tescil Al-Akari Rakam 43 Li-senet (1971)
çalıĢmasında belirtildiği üzere, Irak hukukçuları bu kanunu hazırlarken amaçları, bütün
Arap ülkeleri için bir referans kanun olmasını dilemiĢler ve ukriye tescil ile ilgili çıkan
bütün kanunların eksikliklerini gidermek olmuĢtur. ÇalıĢmada ayrıca bu kanunun
maddelerini de Ģerh etmektedir.
Meskuni (1971) bu çalıĢmada, Irak‘ta tarihi eski kanunlar çalıĢmasında, krallık
ve cumhuriyet döneminde kadastro çalıĢmaları ile ilgili 29 sayılı 1938 tarihli kanununu,
117 sayılı 1970 tarihli Ziraatta Reform Kanununu ve 43 no‘lu 1971 tarihli Tescil Ukriye
Kanununu Ģerh etmiĢtir.
Meynen (1973) bu çalıĢmada üç boyutlu modelleri de bir tür harita olarak
tanımlamaktadır.
Özen (1991)‘e göre, ÇağdaĢ kadastro, toplum gereksinmelerdeki nicelik ve
nitelik değiĢmeleriyle uyumlu olarak yeni sosyo-ekonomik ve teknolojik yorumlar
kazanmıĢ olan çok amaçlı bir kadastrodur. Çok Amaçlı Kadastronun iĢlevi, özel
mülkiyetin toplum yararı amacıyla denetlenmesi ve taĢınmazlara dayalı toplum
gereksinmelerini karĢılamak için kamu etkinliğinin yoğunlaĢtırılmasıdır.
Rhind (1993)‘e göre, insanlığın yarattığı üç iletiĢim aracı dil, müzik ve haritadır.
Bunların en eski olanı da haritadır.
12
Sencer (1967)‘ye göre, Halifeler, Ġran‘ın ve bir kısım Bizans eyaletlerinin
fethinden sonra, yeni bir toprak düzeni ile karĢılaĢmıĢlardır. Fethedilen bu
memleketlerde toprağı iĢleyen halkın büyük bir kısmı iĢledikleri toprağın maliki
değillerdi. Toprağın mülkiyeti devlete veya hükümdara aitti. Toprağı iĢleyenler kiracı
durumundaydılar. Bu topraklar Ġslam cemaati namına vakfedildikleri için temliki bir
muamele
konusu
olamıyordu.
Ancak
köylüye
daimi
bir
kiracılık
Ģeklinde
iĢlettiriliyordu. Bu suretle bir tür Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢ oluyordu.
Seviğ (1953), bu çalıĢmada belirtildiği üzere, Tımar ve zeamet sahiplerinin kendi
dirlikleri içindeki Miri Araziyi kiĢilere öĢür namı altında alınan para karĢılığında tefviz
etmek ve tefviz edilen kimseye Sipahi Senedi veya Temessük denilen tasarruf belgesi
vermek yetkileri 1839 tarihine kadar devam etmiĢtir. Zamanla gerileyen ve bozulan bu
idare biçimi faydalı olmaktan çıktığı için Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun görkemli
döneminin bu uygulaması tanzimatın ilanıyla ortadan kaldırılmıĢtır. Böylece o tarihe
kadar Tımar ve Zeamet sahiplerine tanınan Miri Araziyi tefviz ve mutasarrıflarına
Temessük verme yetkisi sona ermiĢtir.
Stoter ve Salzmann (2003), bu araĢtırmada, kadastroya dayalı gereksinimler ve
teknik olanakların buluĢtuğu bir düĢünce geliĢtirilmiĢtir. Bunun için en uygulanabilir
çözüm Ģu an geçerli olan iki boyutlu kadastroyla baĢlamak ve bunu üç boyutlu
durumların kaydı için uygun bir uygulamayla geniĢletmektir. Bu düĢüncenin
gerçekleĢtirimi bu makalede tanımlanmıĢtır.
Stoter (2004)‘e ait çalıĢma bir doktora tezi olup, 3B kadastronun
uygulanabilirliği, yapılan çalıĢmalar ve kullanılabilecek yöntemler hakkında detaylı
bilgiler içermektedir. 3B kadastroyu hem teknik yönden hem de hukuksal yönden
incelemektedir. Yöntemlerin de yazılım ve donanım ihtiyacı, mevcut sisteme uyumu
araĢtırılmaktadır.
Taylor (1994) bu çalıĢmada, harita kavramı, yalnızca sınırlı içerikte ve klasik
basılı haritaları değil görselleĢtirilmiĢ, multimedya ve etkileĢimli haritaları da
kapsamaktadır. Artık haritalar yalnızca gösterim amaçlı değil aynı zamanda bilgi, etki
ve geliĢme amaçlıdırlar. Haritalar ―seyir‖ amaçlıdırlar. Seyir kavramı çeĢitli amaçlarla
üretilmiĢ bilgi ve yeni verilerin elde edilmesini kapsamaktadır. Kartografya topografik
ve tematik ürünler ile yaĢadığımız dünyanın anlaĢılmasını sağlar. Harita kavramı çeĢitli
niteliksel ve niceliksel verinin organizasyonu, analizi, sunumu ve iletiĢimini kapsar.
TüdeĢ ve Bıyık (2001) bu çalıĢmada belirtildiği üzere, tarih boyunca arazi
bilgileri, resimlerle, yazıyla, çizgiyle, fotoğrafla ve sayıyla ifade edilmiĢtir ve
13
edilmektedir. Yani bilgilerin saklanması ve sunulması Ģeklen değiĢmiĢtir. Esas olan
bilgi çeĢidi zamanın ihtiyacına göre ortaya çıkmıĢ ve artarak devam etmiĢtir. Bu nedenle
eski kayıt ve belgelerin bilgi sistemi dıĢında tutulması söz konusu olamaz. Toplanan
bilgilerin çeĢitli olması, yaygın olması ve çok amaca hizmet vermesi onların bir sistem
oluĢturması için yeterlidir. Bunlar günümüz teknolojisi ile değerlendirildiği takdirde
birçok problemin çözümünde ve yeni politikaların belirlenmesinde yaralı olacağı
Ģüphesizdir.
Uluğtekin ve Ġpbüker (1996)‘ya göre Haritalar, geçmiĢte yalnızca ―nerede‖
sorusuna cevap vermiĢlerdir. Günümüzde ise haritalar ―niçin‖, ―ne zaman‖, ―nasıl‖ ve
―kim tarafından‖ gibi sorulara da cevap vermelidirler. Artık haritalar çeĢitli konuların
farklı kullanıcılar tarafından anlaĢılabilmesini de olanaklı kılmalıdırlar.
Uluğtekin ve Bildirici (2003)‘e göre Harita tasarımı, yapılan analizin
karakteristiklerine bağlı olarak haritanın amacı bazında algılama düzeyi, harita içeriği,
harita iĢaretlerinin bütünü, standartları, ölçeği ve doğruluk derecesi gibi faktörleri içerir.
Bu faktörlerin çoğu birbiri ile iliĢkilidir ve birbirlerini etkiler. Ekranda tasarlanacak bir
harita için kağıt üzerindeki tasarımı ile karĢılaĢtırıldığında etkileĢim, animasyon ve
multimedya (ses, video, yazı) gibi özel olanaklar ortaya çıkmaktadır. Hatta kağıt
üzerinde olanaklı olmayan grafik tasarım ve iĢaretler ekranda oluĢturulabilir. Ancak
web ortamında web‘in özellikleri nedeni ile bazı kısıtlamalar oluĢmaktadır. Haritanın
dosya büyüklüğü baĢka bir bilgisayara yüklenme süresini etkilediği için bu tür
haritalarda fazlasıyla genelleĢtirme yapılmak zorundadır. Ekran ölçeğinin çok fazla
küçültülmesi bilgilerin okunaklılıklarını düĢürürken, ölçeğin çok fazla büyütülmesinde
kullanıcının yönlenmesini yitirmesine neden olur.
Üçok (1944)‘e göre Tefviz, miri arazinin, rakabesi devlette kalmak üzere,
tasarruf hakkının belli bir bedel karĢılığında ve süresiz olarak devletçe Ģahıslara
devredilmesidir. Tefviz, her Ģeyden önce bir akittir. Bu akit mucibince her iki tarafa
karĢılıklı olarak vecibeler yüklenmektedir. Devlet, arazinin tasarruf hakkını
devretmek; karĢı akit ise peĢin bir bedel (tapu) ile her sene mahsulden 1/10
oranında bir hisse (vergi) vermek ve araziyi iĢlemekle mükelleftir.
Üçok (1952)‘ye göre, Miri arazi ile mülk arazi arasındaki fark, kendisini
intikalde de gösterir. Mülk arazi, feraiz kaidelerine göre intikal ettiği halde miri arazi,
adi intikal denen ayrı bir usule göre irsen intikal etmiĢtir. Miri arazi devletin
mülkiyetinde olduğundan, bu araziye ait intikal hükümlerini de devletin serbestçe tespit
etmesi tabii idi. Adi intikal kaideleri imparatorluğun Araplarla meskûn bölgeleri hariç
14
aĢağı yukarı aynı idiler. Fakat bu kaideler imparatorluğun kuruluĢundan yıkılıĢına kadar
bir evrim geçirmiĢ ve bu evrim intikal derecelerinin geniĢletilmesi ve adi intikalin
bugünkü miras kaidelerine yaklaĢması Ģeklinde cereyan etmiĢtir.
Ülgenalp (1949)‘a göre, Osmanlı padiĢahları Ġslam fetihlerinin baĢlangıcında
olduğu gibi fethedilen toprakların bir kısmının mülkiyetini halka bırakırken, bir
kısmının rakabesini (kuru mülkiyetini) hazine için alıkoymuĢ ve sadece tasarruf hakkını
ahaliye tefviz etmiĢtir. Bu suretle Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢtır. Ancak belirtmek
gerekir ki miri topraklar rejimi Ġslama ve Osmanlı devletine has değildir. Büyük
Selçuklularda Anadolu Selçuklularında mevcut olduğu gibi Batıda özellikle Roma
Ġmparatorluğu‘nda ve Ortaçağ Avrupa‘sında da mevcuttur.
15
3. MATERYAL VE METOT
3.1. Tarihi Sürecinde Irak’ta Mülkiyet Yapısı ve Kadasro
3.1.1. Tarihsel sürecinde Mezopotamya Bölgesi, yaĢayan topluluklar ve arazi
kullanım Ģekilleri
Mezopotamya, doğu Suriye ve Güneydoğu Anadolu‘yu (Türkiye) kapsayan
coğrafi bölgeyi tarif eden bir isimdir. Mezopotamya Eski Yunancada ―iki nehir
arasındaki yer‖ demektir; μέσος (―arasında‖) ve πόταμος (―nehir‖). Kastedilen iki nehir
Fırat ile Dicle‘dir. Zira bölge bu iki nehrin arasında kalır.
Verimli toprakları ve uygun iklim Ģartları nedeniyle çok eski zamanlardan beri
yoğun göçe sahne olmuĢ Mezopotamya, birçok farklı kültür ve halkın karıĢtığı bir bölge
olmuĢtur ve bu nedenle de medeni geliĢime sahne olmuĢtur. Bilinen ilk okuryazar
topluluklara ev sahipliği yapmıĢ bölgede birçok medeniyet geliĢmiĢtir ve bu sebeplerden
Medeniyet(ler) Beşiği olarak da anılmıĢtır. Hiçbir zaman Mezopotamya olarak anılan
belirli bir siyasi mevcudiyet olmadığı gibi sınırları belirli bir bölge değildir. Basit
anlamda Yunan tarihçileri bu bölgeyi anmak için bu ismi anmıĢlardır (ġekil 3.1).
ġekil 3.1. Antik Mezopotamya haritası
Mezopotamya tarih boyunca farklı kavimlerin bir arada yaĢadığı bir bölge
olmuĢtur. Bölgeye uzun süre devam eden sürekli göçler, hem siyasi iktidarın belirli bir
çizgi izlemesini engellemiĢ hem de kültürel ve teknolojik anlamda kent ve toplumların
geliĢimini körüklemiĢtir. Mezopotamya bölgesi dünyanın en tanınmıĢ ve köklü
medeniyetlerinden birkaçına ev sahipliği yapmıĢtır; Sümerler, Akadlar, Elamlar,
Babilliler ve Asurlular gibi. Bunların dıĢında daha birçok halk ve kavim
Mezopotamya‘da kök salmıĢtır (Köroğlu, 2006).
16
a. Sümer öncesi (yazı öncesi) dönem
Son buz devriminin sonlarına doğru, hâlâ hüküm süren buzul veya buzul arası
iklim koĢullarından kaçmak için insanlar topluluklar halinde güneye doğru göç
etmiĢlerdir. Bu dönemlere dair kuzey Irak‘ta ve çevre bölgelerde çeĢitli yerleĢim
alanları göze çarpar. Daha sonra iklimin tarım için uygun hale gelmesiyle kuru tarım
baĢladığı gibi yerleĢim birimleri de oluĢmaya baĢlamıĢtır.
Güneydoğu Anadolu‘da Çayönü (Diyarbakır (Türkiye)) ve Göbekli Tepe
(ġanlıurfa (Türkiye)) gibi yerleĢim yerleri Neolitik dönemde Mezopotamya‘daki göze
çarpan yerleĢim bölgelerindir. Bunlara kuzey Irak‘taki Cermo da eklenebilir. Bu
yerleĢimler dönemin kültürel ve teknolojik geliĢimini anlamak için önemlidirler.
Tarım geliĢimi ve köy yaĢamının baĢlangıcından yazının ortaya çıkıĢına kadarki
dönemin ünlü yerleĢim bölgelerine örnek olarak Samarra, Halaf ve Hasuna verilebilir.
Bu dönemde her kent aynı zamanda ayrı bir kültürel tarz ortaya koymaktaydı. Bu
kentlerin ortak yönü konutların ortaya çıkıĢıdır. Yine de konutların mimari tarzı kentten
kente değiĢiklik gösterir. M.Ö. 5500-M.Ö. 5000 dolaylarında Mezopotamya‘da öne
çıkan iki kültür kuzeyde Halaf kültürü ve güneyde Ubaid (Obeyd) kültürleridir.
Bölgenin bir sonraki evresi Uruk dönemi (M.Ö. 4000-M.Ö. 3100) olarak
anılabilir. Bu dönemde güneydeki kentler büyük oranda geliĢmiĢtir. Bu geliĢmeler
sadece kültürel planda değil aynı zamanda teknolojik plandadır. Uruk kenti, dönemi
karakterize eden kent olarak çok önemli bir konumdadır. Sulu tarımın geliĢtiği bu
dönemde, madencilik ve teknoloji dallarında da ortaya çıkan geliĢmeler kentlerin genel
durumunu yükseltmiĢtir. Uruk kentinin ünlü Mezopotamya kahramanı GılgamıĢ‘ın evi
olduğu da söylencelerde yer alır. Bu dönemde ticaret büyük oranda geliĢmiĢtir ve
Mezopotamya‘nın o dönemde bilinen sınırları içerisinde yoğun bir ticaret ağı
oluĢmuĢtur. Ayrıca Anadolu ile yapılan ticaret, Anadolu halklarının kültürünü de
Mezopotamya‘ya, sınırlı anlamda da olsa, taĢımıĢtır. Bu dönemin sonlarında yazı
geliĢtirilmiĢ ve kayıt tutumu da baĢlamıĢtır. Bu dönemlerde ve daha sonra bir süre
güneydeki geliĢimlerin kuzeye geçmesi uzun zaman almıĢtır.
b. Sümerler
Mezopotamya‘da yaĢayan birçok farklı kavimden ilk öne çıkan ve daha sonraki
medeni oluĢumların temelini atan Sümerlerdir. Gerek yazı, dil, tıp, astronomi,
matematik gerekse din, fal, büyü ve mitoloji gibi alanlarda ilk öne çıkan ve bilinen
toplum Sümerlerdir. ―YaratılıĢ‖ ve ―Tufan‖a ait mitolojiye ilk kez Sümerlerde rastlanır.
17
Sümer döneminde Mezopotamya‘da 18‘i büyük olan yaklaĢık 35 Ģehir ve kasaba vardı.
Bunlara örnek vermek gerekirse KiĢ, Nippur, Zabalam, Umma, LagaĢ, Eridu, Uruk ve
Ur zikredilebilir.
LagaĢ‘ta iktidara gelen Ur-NanĢe yaptırdığı inĢaatlarla öne çıkmıĢtır. Urukagina
da ilk yazılı reformları sayesinde tanınmıĢtır. Son dönemlerde Sümerlerin baĢ tanrısı
konumundaki Enlil‘in tapınağı Nippur‘da idi. Bu nedenle Nippur Sümerlerin dini
baĢkenti sayılırdı. M.Ö. 2400–2350 yıllarında Sümerler düĢüĢe geçerken, Akkadlar
yükseliĢe geçmiĢtir.
c. Akadlar
Akadlar Sami kökenli bir topluluktur. Sümerler döneminde Mezopotamya‘ya
göçen
bu
topluluk
Sümer
kültürünü
benimsemiĢtir.
Sümerler
sonrasında
Mezopotamya‘nın lideri konumuna gelen halk, Mezopotamya‘daki medeni geliĢimin
öncüsü Akkadlar olmuĢtur. Ayrıca Akkadlar daha sonra Mezopotamya‘da güçlü
konuma ulaĢacak yine Sami kökenli Asur ve Babil halklarına da öncülük etmiĢlerdir.
Akkadlar, Sümerlerden farklı olarak:

Kent krallıklarından ziyade Evren veya Dünya krallığı kavramını
Mezopotamya‘ya getirmiĢ,

Bölgenin merkezi bir idare eline geçmesi de ilk kez, Akkadlar döneminde
olmuĢtur. M.Ö. 2150‘de güçlenen Sümerliler bu devleti yıkmıĢladır.
Akkad hanedanının kurucusu kral Sargon‘dur. Agade isimli bir baĢkent kuran
Sargon kayıtlara göre 34 savaĢ yapmıĢtır. Yine de Sargon‘a dair bilgilerde mitoloji ile
gerçeklik karıĢıktır. Sargon‘un torunu olan Akkad kralı Naram-Sin de dedesinin
yolundan gitmiĢ birçok sefer yapmıĢtır. Fakat Naram-Sin‘den sonra bölgedeki güç
dengeleri değiĢmiĢ ve Akkadlar düĢüĢe geçmiĢtir. Kısa bir süre içinde Zagros
Dağları‘ndan inen ve iĢgale baĢlayan Gutiler yönetimi ellerine geçirmiĢlerdir.
d. Üçüncü Ur Hanedanı
Akkadların yönetimindeki zayıflıklar nedeniyle, birçok kentin yönetici hanedanı
yönetimi tekrar ellerine geçirmiĢlerdir. Bu kentlerden öne çıkanı Ur kenti ve yöneticisi
Üçüncü Ur Hanedanıdır. Hanedan Akkadların izinden giderek bütün bölgeyi kontrol
altına almak istemiĢtir. YaklaĢık 100 yıl kadar (M.Ö. 2100-M.Ö. 2000) süren bir
dönemde Ur kenti Mezopotamya‘nın en büyük siyasi gücü olmuĢtur. Dönemlerinin
sonu yoğun göçler ve çevre toplulukların saldırıları ile gelmiĢ ve yönetimleri
18
zayıflamıĢtır.
Ur
Sülalesinin
yönetiminin
sonu
aynı
zamanda
Sümerlerin
Mezopotamya‘daki yönetimlerinin sonu demektir. Daha sonra Sümer kökenli olmayan
kavim ve sülaleler egemen olmuĢlardır. Yine de bu dönem kültürel, dini ve mimari
açıdan medeni geliĢimi büyük oranda etkilemiĢtir.
e. Asurlular ve Babiller
Üçüncü Ur Salamanasarı‘ nın çöküĢünden sonra kuzeyde büyük bir siyasi güç
olarak Asurlular, güneyde ise din ve kültür merkezi olarak Babil yerleĢimi öne
çıkmıĢtır. Aynı zamanda ikinci bin yılın erken dönemlerinde bölgeye gelen Amurrular
(veya Amoritler) bölgenin gerek nüfus gerekse kültürel yapısını büyük oranda etkilemiĢ,
daha sonraki siyasi olaylara da etki etmiĢtirler.
Asurlar 2. binyılın baĢlarında yükselen kavimlerden biriydi. Özellikle
oluĢturdukları geniĢ ticaret ağı onların Mezopotamya kültürünü farklı bölgelere
yaymasına ve farklı kültürleri de Mezopotamya‘ya taĢımasına neden olmuĢtur.
Anadolu‘ya yazının gelmesi de yine bu dönemdeki Asurlu tüccarlar sayesinde olmuĢtur.
Diğer yükselen kavim ise güneyli Babil‘dir. Amurru kökenli olan Eski Babil
sülalesi, 5. kral Hammurabi ile dönemin diğer krallıkları üzerinde egemenlik kurmuĢtur.
Hammurabi yasaları, M. Ö. 1760 yılı civarında Mezopotamya‘da yaratılan,
tarihin en eski ve en iyi korunmuĢ yazılı kanunlarından biridir. Bu dönemden önce
toplanan yasa koleksiyonları arasında Ur kralı Ur-Nammu‘nun kanun kitabı (M. Ö.
2050), EĢnunna kanun kitabı (M. Ö. 1930) ve Ġsin‘li Lipit-ĠĢtar‘ın kanun kitabı (M. Ö.
1870) yer alır.
Babil kralı Hammurabi‘nin (M. Ö. 1728-M. Ö. 1686) çeĢitli meselelerde verdiği
kararlar, Babil‘in koruyucu tanrısı Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı‘na dikilen bir
taĢ üzerine Akadça yazılmıĢtı. Hammurabi, kendisine bu kanunları yazdıranın güneĢ
tanrısı ġamaĢ‘ın olduğunu söylemiĢtir. Dolayısıyla kanunlar da tanrı sözü sayılıyordu
(ġekil 3.2.a).
Arkeolog Jean Vincent Scheil‘in 1901‘de Susa, Elam‘da bulduğu (bugünkü
Huzistan, Ġran) ve Fransa‘ya taĢıdığı Hammurabi Kanunları‘nın yazılı olduğu stel,
Louvre Müzesi‘nde sergilenmektedir. YaklaĢık iki metrelik silindirik bir taĢın üstüne
çivi yazısı ile yazılmıĢ olan kanunlar tam 282 maddedir, ancak bu maddelerin 30‘u
(madde 66–99) Ģu anda okunamayacak durumdadır. 13 sayısı uğursuz sayıldığı için 13.
madde yazılmamıĢtır (ġekil 3.2.b). Bu kanunların bazı maddeleri Ģöyledir:
19
 36. madde: Bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir tebaanın kiraladığı arazisi,
bahçesi ve evi satılamaz.
 37. madde: Her hangi bir kimse bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir tebaanın
kiradaki arazisini, bahçesini ya da evini satın alırsa onun satıĢ sözleĢmesi tableti
kırılır (geçersiz ilan edilir) ve parası yanar. Arazi, bahçe ve ev sahibine geri
verilir.
 38. madde: Bir mülkün kirasının ödeyerek baĢka her türlü yükümlülükten muaf
olma hakkına sahip olan bir kabile reisi, adam ya da tebaa tarlası, evi ve bahçesi
üzerindeki bu imtiyazını karısına ya da kızına devredemez; borcuna karĢılık
veremez.
 39. madde: Ancak, satın aldığı bir tarlayı, bahçeyi ya da evi karısına ya da kızına
devredebilir, onların mülkiyetine katabilir veya borcuna karĢılık olarak verebilir.
 40. madde: Tarlasını, bahçesini ve evini bir tüccara ya da baĢka bir kamu
görevlisine satabilir, alıcı ise tarlayı, evi ve bahçeyi yararlanma hakkı
karĢılığında elinde tutabilir.
 41. madde: Bir subayın ya da erin ya da itibari kiracının arazisindeki,
bahçedesindeki ya da evindeki bir çitte çakılmıĢ kazıklar bulunuyorsa; o subay,
er ya da kiracı araziye, bahçeye ve eve döndüğünde kendisine verilmiĢ olan
kazıklar onun malı olur.
 42. madde: Bir kimse iĢlemek üzere bir tarlayı teslim alır ve o tarladan hiçbir
mahsul elde edemezse bu onun tarlada çalıĢmadığını ispatlar ve komĢusunun
yetiĢtirdiği kadar tahılı tarla sahibine teslim etmelidir.
 43. madde: Eğer tarlayı iĢlemeyip nadasa bırakmıĢsa komĢularının ki kadar tahılı
tarla sahibine verecektir ve nadasa bıraktığı tarlayı sabanla sürüp tohum ektikten
sonra sahibine iade edecektir.
 44. madde: Bir kimse çorak bir araziyi ekilebilir bir hale getirmek için teslim
almıĢ; ancak, tembellik yaparak o araziyi ekilebilir bir hale getirmemiĢse
dördüncü yılda araziyi sabanla sürmeli, tırmıklamalı ve çift sürmeli ve ondan
sonra sahibine geri vermeli ve ayrıca on gan (bir arazi ölçüm birimi)‘lık bir arazi
için on gur (bir ölçü birimi) tahılı arazi sahibine vermelidir.
 45. madde: Bir kimse tarlasını sabit bir kira karĢılığı ziraat için kiralıyor ve kira
bedelini de alıyorsa; ancak, havaların kötü gitmesi nedeniyle ürün yok oluyorsa
zarar toprağı iĢleyene aittir.
20
 46. madde: Tarladan sabit bir kira almaz ve ürünün yarısı ya da üçte biri karĢılığı
kiralarsa tarladan elde edilen mahsul mal sahibi ile araziyi iĢleyen arasında
orantılı olarak taksim edilir.
 47. madde: ilk yıl ürün almada baĢarılı olamadığı için baĢkalarınca iĢlenen bir
tarlayı teslim alırsa ilk tarlanın sahibi itiraz edemez, tarla iĢlenir ve anlaĢmaya
göre mahsulü toplanır.
48. madde: Bir kimse borçlanmıĢsa ve bir fırtına tahılları yere yatırmıĢ ya da
hasat baĢarılı olamamıĢsa veya susuzluktan tahıllar büyüyememiĢse o yıl alacaklısına
tahıl vermesi gerekmez; borç tabletini suda yıkar ve o yıl için hiçbir kira ödemez
(Köroğlu, 2006).
ġekil 3.2.a. Kral Hammurabi güneĢ tanrısı ġamaĢ‘ın tahtının önünde
ġekil 3.2.b. Akadça dilinde çivi yazısı ile yazılmıĢ olan 282 madde
21
f. Kerkük ve Musul
Kerkük Ģehri Asurlular tarafından kurulmuĢ, Musul ise yine bu medeniyetin dini
merkezi olmuĢtur. Asur Devleti‘nin merkezi olan Ninova, Dicle nehrinin karĢısında ve
doğu yönünde, Musul‘un yanı baĢındadır. Ninova Ģehrini kuran Ninova veya Ninos (ki
eĢinin adı Semiramis idi) Asurluların hükümdarı olup 52 sene hükümran olmuĢtur. Asur
Devleti yaklaĢık 1300 yıl varlığını sürdürmüĢtür.
Kerkük Ģehrini Asurî hükümdarlarından, Milattan 800 sene önce Çalıs Kesir
hükümranı olan Sartanbal adlı hükümdar tarafından kurulmuĢtur. KuruluĢ sebebi ise,
Mari askeri olan Aryak‘ın Sartanbal‘a karĢı isyan ederek Cermay (Küçük Zap‘tan
Süleymaniye sınırına kadar olan bölge) havalisini istila etmesi üzerine, Sartanbal
Cermay ahalisinin valisini değiĢtirerek, o bölgede kendi adına dayanıklı bir kale
yapılmasını emretmiĢtir. Böylece Kerkük Kalesi inĢa edilerek etrafı surlarla
güçlendirildi. Bundan sonra Asurî beldelerinden halk getirilerek kalede iskân edildiler.
ĠĢte o zamanlar kale ve beldeye ‗Kerhsuluh‘ adı verildi. Çünkü ‗Kerh‘ kelimesi
Keldanice olup, Ģehir manasındadır. ‗Suluh‘ da Sartanbal‘ın gerçek adıdır. Kerkük ismi
ilk defa ġerefüddin Ali Yezdi‘nin Timur Tarihinde geçmektedir.
Asurlulardan sonra Babil Devleti‘nin bölgeye tamamıyla hâkim olduğu
görülmektedir. Ancak Babil‘in hâkimiyeti Pers tecavüzleri karĢısında uzun sürmemiĢ ve
Musul-Kerkük bölgesi Perslerin eline geçtikten sonra buraya çok kalabalık Ģekilde Pers
nüfusu iskân ettirilmiĢtir.
Ġskender‘in iĢgaline de maruz kalan Musul bölgesi ahalisi, Hıristiyanlığın ortaya
çıkıĢından sonra bu dine yöneldi. Hıristiyanlığın nüfuz etmiĢ olduğu Musul, II. Yüzyılın
baĢından itibaren Asurluların dini merkezi olan Ninova‘nın yerini aldı.
Ġlkçağ dünyası içinde önemli bir merkez olan Musul-Kerkük bölgesi, Ġslam
medeniyeti içinde de müessiriyetini korumaya devam etmiĢtir. Hz. Ömer (17 H.)
zamanında Ġslam topraklarına katılan Musul-Kerkük, Emevi (106 H.) ve Abbasi (132
H.) devletlerinin belli baĢlı Ģehirlerinden ikisi durumundaydı.
Musul-Kerkük bölgesinin Türk tarihi açısından da oldukça önemli bir yeri
vardır. Özellikle Türklerin Anadolu‘ya yerleĢmeleri ve burayı vatanlaĢtırmaları
sırasında Musul-Kerkük önemli bir ‗üs‘ vazifesi görmüĢtür. Arap milliyetçiliği güden
Emevilerden sonra hâkim olan Abbasiler zamanında, Türklerin devlet içindeki
müessiriyetlerinin artması, Musul-Kerkük üzerindeki nüfuzlarının artmasına da yol
açmıĢtır. Abbasi Devleti‘nin askeri yapısında çok önemli mevkilerde görev yapan Türk
komutanlar, bu sayede geniĢ bir çevre ve faaliyet sahası kazanmıĢlardır. Türklerin
22
Araplardan ayrı yerleĢim birimlerinde bir arada yaĢamaları sayesinde asimilasyon
tehlikesi ortadan kalkmıĢ ve böylece bölgede Türk nüfusu hızla artmaya baĢlamıĢtır.
Nitekim zaman içinde bu Ģekilde bir altyapı kuran Türkler, yavaĢ yavaĢ devletleĢme
yoluna gitmiĢler ve sonunda Abbasi halifesine bağlı olsa da, Musul-Kerkük bölgesinin
de sınırlarına dâhil olduğu ilk Türk devleti olan ‗Tuluni Devleti‘ni‘ kurmuĢlardır.
Türkistan Türklerinin batıya yönelmeleri, Tuğrul ve Çağrı Beylerle baĢlayıp
Alparslan ile sonuçlanan Anadolu üzerine akınları, burayı bir Türk ülkesi haline
getirirken, bu TürkleĢme hadisesinden yol üzerindeki Musul-Kerkük de nasibini almıĢ
ve bölge bir Türk yurdu haline gelmiĢtir.
Büyük Selçuklu Devleti‘nden sonra, Osmanlı Devleti hâkimiyetine kadar geçen
süre içinde Musul-Kerkük bölgesinde Irak Selçukluları, Zengiler, Erbil Atabeyliği,
Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Safeviler gibi birçok Türk devleti kurulmuĢ ve bu
devletlerin hâkimiyetleri döneminde de Türkistan‘dan gelmeye devam eden Türkmenler
sayesinde bölgedeki Türk nüfusu önemli miktarda artmıĢtır. Bu dönem içinde Moğol
istilası ve Timur‘un akınları ile de önemli sosyal değiĢiklikler ve çalkantılar yaĢanmıĢtır.
Yavuz Sultan Selim tarafından 1517 yılında Osmanlı ülkesine katılan Musul ve
Kerkük Ģehirleri, sahip oldukları durum itibarı ile gittikçe artan bir önem kazanmıĢtır.
1534 tarihinde Kanuni Sultan Süleyman‘ın düzenlediği Irakeyn Seferi‘nin ardından bu
bölge tam olarak Osmanlı idaresine girdi. Fetihten sonra Kerkük ve Dakuk sancakları
Bağdat eyaletine bağlanmıĢtır. Hicri 968 (1560) tarihinde Kerkük, Dakuk ve Nilkaz
nahiyelerinden meydana gelen Kerkük Sancağı Musul vilayetine bağlanmıĢtır.
Musul‘un eyalet haline getirilmesi Kanuni Sultan Süleyman döneminde kararlaĢtırıldı;
ancak bu karar 1586‘da yürürlüğe girmiĢtir.
IV. Murat 1638 tarihinde Bağdat‘ı almak için çıktığı seferde Musul ve
Kerkük‘ten geçti. Bölgede Osmanlı hâkimiyetinin sağlanmasından sonra 32 sancaktan
meydana gelen ġehri-zor eyaleti oluĢturuldu. Bu sancaklardan biri Kerkük idi. ġehrizor Ģehri harap olduktan sonra Kerkük eyalet merkezi oldu.
Kerkük, 1743 tarihinde tekrar Ġranlıların eline geçti. 1746‘daki barıĢ
antlaĢmasıyla Osmanlı Devleti‘ne iade edildi.
1850‘de Musul, eyaletten mutasarrıflığa dönüĢtürülerek Bağdat eyaletine
bağlandı. 1878‘de tekrar vilayete çevrildi.
1325 (1907) tarihli Musul Vilayet Salnamesine göre, Kerkük Sancağı, vilayet
arazisinin orta kısmındadır. Yani Musul ve Süleymaniye Sancakları arasındadır. Güney
ve güneybatısında Bağdat sınırından kuzeydoğuda Ġran sınırına kadar uzanan bir daire
23
içerisinde olup, doğu ve kuzey tarafları dağlık, güney ve batı tarafları düzlüktür. Merkez
kazasından baĢka Ravanduz, Erbil, Salahiye, Köysancak ve Raniye kazalarına sahiptir.
Sancağın uzunluğu güneyde Deliabbas‘tan kuzeyde Ġran sınırı civarındaki KaĢka
dağından Zap nehrine kadar mesafesi yetmiĢ iki saat, eni ise otuz beĢ saattir (salnamede
1 saat 5 km‘ye eĢittir). Kerkük Ģehrinde 26510 Müslüman, 432 Keldani ve 463 Musevi
olmak üzere 27405 erkek nüfus var ise de, buna bir misli kadın, üç binden az olmayan
yabancı ilave olunursa Ģehrin toplam nüfusu 57810‘a ulaĢmıĢ olur. Kerkük Ģehrinde bir
hükümet konağı, 1 redif deposu, 11 karakol, 1 telgrafhane, 1 kale, 36 cami ve mescit, 7
medrese, 15 tekke ve zaviye, 12 han, 8 hamam, 1282 dükkân ve mağaza, 5000 hane, 15
çocuk mektebi, 1 iptidai (ilkokul) mektebi, 1 rüĢtiye mektebi, 12 fırın, 15 su değirmeni,
gayet geniĢ ve emsalsiz bir kayseriyye, 3 kilise, 1 sinagog, 2 eczane, 1 bedesten, 1
hastane, 20 kumaĢ ve bez atölyesi vardır. Kerkük kasabası Kale, KarĢıyaka ve Korya
adlarıyla üç kısma ayrılmakta ve toplam 14 mahalleden oluĢmaktadır. Bu mahallelerin
adları ve bulundukları yerler Ģöyledir;
Kale kısmı: Hamam, Ağalık ve Meydan,
KarĢıyaka kısmı: Çay, Çukur, Musulla, Bulak, Avcı, Ahi Hüseyin, Ġmam Kasım ve
Piryadi,
Korya kısmı: Begler (Beyler), ġaturlu ve Sarıkahya, mahalleleridir.
ġehir halkı genelde Türk‘tür ve Türkçe konuĢurlar. Guruba olarak bir miktar Arap ve
Kürt ile az miktarda Ġranlı bulunur (ġekil 3.3).
24
ġekil3.3. 1325 (1907) Tarihli Musul vilayet salnamesi (Kerkük sancağı malumat
dairesi)
Salnamelerin basıldığı dönemde, 1890‘larda Dünya-Umumiyet MüfettiĢi olarak
bölgeye gelen Vital Cuinet‘nin konuyla ilgili verdiği bilgiler, salnamelerde verilenleri
doğrular niteliktedir. Zira Cuinet ‗La Turquie d‘ Asie‘ adlı eserinde Kerkük‘ün
nüfusunun 30000 civarında olduğunu, bunun 28000‘ini Türkmenlerin oluĢturduğunu
açık bir Ģekilde zikretmektedir.
1330 (1912) tarihli son Musul Vilayet Salnamesine göre Kerkük sancağı 6 kaza
(Erbil, Salahiye (Kifri), Köysancak, Ravanduz ve Raniye), 17 nahiye ve 1712 köyden
ibarettir. Yüzölçümü ise yaklaĢık 38000 km2 ve nüfusu 89573‘tür (ġekil 3.4.a ve ġekil
3.4.b).
25
ġekil 3.4.a. Osmanlı dönemi Musul vilayeti (20. yüzyılın baĢları)
ġekil 3.4.b. Osmanlı dönemi Musul vilayeti (20. yüzyılın baĢları)
Musul-Kerkük bölgesi Birinci Dünya SavaĢından sonra Ġngiliz ve Fransızlar için
mutlaka ele geçirilmesi gereken bir bölge haline gelmiĢtir. 1918‘de Bağdat‘tan kuzeye
doğru ilerleyen Ġngiliz ordusu 7 Mayısta Kerkük‘e girdi ise de 24 Mayıs‘ta geri
püskürüldü. Ancak Mondros Mütarekesi‘nin hemen öncesinde Türk ordusunun Altın
köprü‘ye geri çekilmesi üzerine Ġngilizler burayı tekrar iĢgal ettiler.
Misak-ı Milli sınırları içerisinde bulunan ve Musul, Kerkük ve Süleymaniye
sancaklarından meydana gelen Musul vilayetinin, hangi tarafa kalacağı Lozan
AnıtlaĢmasında bir karara bağlanamadı. 1924‘te mesele Milletler Cemiyeti‘nde
görüĢülmeye baĢlanmıĢ, Türk tarafının halk oylaması isteği Ġngiltere tarafından ‗bölge
26
halkının cahil olduğu‘ gerekçesiyle kabul edilmemiĢtir. 5 Haziran 1926‘da Türkiye, Irak
ve Ġngiltere arasında imzalanan Ankara AntlaĢması ile kesin olarak
Irak‘a dâhil edilmiĢtir.
Irak Cumhuriyeti döneminde Kerkük livası, Irak krallığı döneminde Kerkük
livasının Raniye kazası Süleymaniye‘ye, Erbil, Ravanduz ve Köysancak kazaları da
Erbil livasına bağlanmıĢtır. Bu düzenleme sonucunda Kerkük livası 4 kaza, 11 nahiye
ve 1274 köyden oluĢmakta ve toplam yüz ölçümü de 19873 km2‘ye düĢmüĢtür. Bu
dönem nüfusunun da 388912 olduğunu Irak kaynaklarında belirtilmektedir.
Daha sonra, Irak Cumhuriyeti döneminde 1970 yılından itibaren Kerkük
livasının sınırları büyük ölçüde değiĢtirildi ve Türklerle meskûn olan iki kaza da Kifri
(ki bu kazanın 318 köyü vardır) ve Tuzhurmatu (ki bu kazanın 234 köyü vardır),
Arapların çoğunlukta olduğu yeni idari birimlerine bağlandı. 1976‘dan sonra Irak‘taki
idari yapı yeniden değiĢtirilmiĢtir. Yeni muhafazalar (iller) ortaya çıkarılarak Irak‘ın
muhafaza sayısı 18 olmuĢtur. Bu arada Kerkük muhafazasının (ilinin) adı El-Temim
olarak değiĢtirilmiĢtir. Bu muhafazanın merkezinin adı yine Kerkük‘tür. Ayrıca
kazalarının sayısı 3‘e, nahiyeler 11‘e ve yüzölçümü 9426 km2 düĢürülmüĢtür. Son
olarak 1990‘da kaza sayısı 2‘ye, nahiye sayısı 7‘ye düĢürülmüĢtür (ġekil 3.5.a ve ġekil
3.5.b).
Görüldüğü gibi Kerkük sancağı Osmanlı Devleti sonrası küçüldükçe küçülmüĢ
ve eski topraklarının % 75‘ten fazlasını kaybetmiĢtir. Irak Cumhuriyetinin son idari
taksimatı Ģekil 3.6.a ve 3.6.b'de verilmiĢtir. Ayrıca ġekil 3.7 Kerkük Ģehrinin tarihi
geliĢimini göstermektedir.
27
ġekil 3.5.a. 1960 Tarihli Kerkük livası haritası
ġekil 3.5.b. 1960 Tarihli Kerkük livası haritası
28
ġekil 3.6.a. Irak Cumhuriyetinin son idari taksimatı (2005)
ġekil 3.6.b. Irak Cumhuriyetinin son idari taksimatı (2005)
29
ġekil 3.7. Kerkük Ģehrinin tarihi geliĢimini gösteren harita
3.1.2. Babilliler’den antik çağa haritacılığın 5000 yıllık yürüyüĢü: tarihsel süreç ve
geliĢme dinamikleri
Haritacılığın, uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir
gerçektir. Ġlk dünya haritası M.Ö. 2300 yıllarında Babilliler tarafından bir tablet üzerine
çizilmiĢ olduğu bilinmektedir. Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan geometrinin,
dolayısıyla mülkiyet kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden, günümüzden
yaklaĢık 4000 yıl önce ortaya çıktığı da bilinmektedir. Bugün mesleğimizin uydu
teknolojisini kullanan, bilgi teknolojilerini kullanmak zorunda olan bir noktaya
gelmiĢtir. Bu geliĢme aralığı bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu
geniĢ bir aralıktır. Haritacılık, uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan,
teknolojik geliĢmeleri kendi gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak
geliĢmesini sürdürmüĢ ve bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin
bilincinde olmak, öncelikle onun tarihinin bilincinde olmayı gerektirir (Köktürk, 2004).
30
3.1.2.1. Milattan önceki dönem
Mühendislik dalları arasında haritacılığın en eskisi olduğu genel olarak
bilinmektedir. YerleĢmelere bakıldığında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin
bölünmesinde öncelikle haritacılar (geometriciler) veya arazi ölçmecileri gerekliydi. Bu
kiĢiler, bir ölçüyü diğeriyle karĢılaĢtırmak için ölçme kavramlarını tanımak
zorundaydılar. Tarih öncesi haritacılığa iliĢkin haberler bize ulaĢmadı. Fakat arkeoloji,
hem Asurluların ve Babillilerin, hem de Mısırlıların o zamanlar ölçme uzmanlarını
tanıdıklarını belgelemektedir (Köktürk, 2004). ġu da bütünüyle kesindir ki, kentlerinin
büyük ölçekli geniĢlemesinde ve yüksek düzeyde geliĢmiĢ tarımlarında haritacı olmadan
iĢler iyi yürümezdi. Tarihin kendilerine kadar geri gidebildiği ve Astronominin Ülkesi
olarak tanımlanan Babillilerin o zamanlar ayrıntılı jeodezik bilgilere sahip oldukları da
açıktır ve bilinmektedir.
Mezopotamya‘da haritacılık çalıĢmaları büyük yapıların ve yeni yerleĢim
alanlarının altyapılarının yapımının baĢlangıcını oluĢturmakta ve haritacılar (arazi
ölçmecileri) hatırı sayılı memurlar arasında yer almaktadırlar.
Mezopotamya‘da Nippur‘da bulunan kent haritasının, kil tablet üzerine yapıldığı
görülmektedir (M.Ö. 3800-3500).
Yine Mezopotamya‘da Kerkük yakınındaki Nuzi‘de bulunan harita, bilinen en
eski haritalardan birisidir. Bu haritanın yapılıĢ tarihi, M.Ö. 2200 yıllarıdır (Köktürk,
2004 ve Bilgin, 1996).
Yani günümüzden 4000 yıl kadar önce yapılmıĢtır. Bu haritada içi yazılı küçük
daireler yönleri göstermektedir. Buna göre haritanın esas yönlere göre çizildiği ve üst
kenarının da kuzey olduğu anlaĢılmaktadır. Eski Babil‘de bulunan tablet üzerine
çizilmiĢ arazi planları, o zamanın haritacılarının parselleri düzenli biçimlere
böldüklerini ve sonra bunları dik üçgenler, dikdörtgenler yada yamuklar olarak
ölçülendirdiklerini göstermektedir. Yüzölçümü verileri göstermektedir ki, o zamanın
haritacıları aritmetiğin araçlarını tanıyorlardı. Asurolog Lehmann, 1889 ve 1896
yıllarında Babillilerin, dairenin 60‘lı bölümlemeye göre bölünmesini bildiklerini
kanıtlamıĢtır (Köktürk, 2004).
Babilliler Dünyayı, bir okyanus içerisinde yüzen yuvarlak Ģekilli bir kara parçası
olarak düĢünüyorlardı. Bu anlayıĢla çizilen ilk dünya haritasının M.Ö. 2300 yıllarına ait
olduğu belgelenmiĢtir. Bu haritada çizilen kara parçasının üzerinde ise gök kubbenin
31
kemerleri ve gökyüzünün yer aldığı sanılıyordu. Bugünkü bilgilerimize göre ilkel olan
bu varsayımlar, haritacılığın ve haritanın geliĢimi bakımından oldukça önemlidir
(Köktürk, 2004).
3.1.2.2. Haritacılık alanındaki geliĢmelerin zaman dizini
GeliĢimin öyküsüne geçmeden önce, mesleğimizin ilk ortaya çıkıĢından
günümüze kadarki aĢamalarının zamandizinini vermek yerinde olur (Köktürk, 2004).
M.Ö. 3000: YerleĢmeler sırasında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin
bölünmesinde haritacılar (geometriciler) gerekliydi. Bu yıllara ait tabletlerde eski Babil
planlarına rastlanmaktadır. Mısırlıların, Asurluların ve Babillilerin haritacılığı
uyguladığı belgelenmiĢtir. Sümer rahipleri 60‘lı sayı sistemini biliyorlardı. Mısır‘da
arazi ölçmeleri sırasında ölçü halatı, çekül, su terazisi v.b. kullanıldı.
M.Ö. 2650-2550: Mısır‘daki Keops Piramidi‘nin, yönünden sonra düĢey
doğrultusu da duyarlı biçimde belirlendi.
M.Ö. 2400: Antik Babil‘de, dünya, sudan bir halka tarafından çevrilmiĢ daire
biçiminde kabul ediliyordu.
M.Ö. 1700: Mısır‘da Nil takınlarından sonra tarla ölçmeleri yapılıyordu. (33 cm
eninde ve 5.34 m uzunluğunda olan ilk ders kitabı Papyrus Rhind‘de daire, üçgen,
yamuk gibi geometrik Ģekillere iliĢkin hesap örnekleri var).
M.Ö. 600:Milet‘li Thales (M.Ö. 640/39-546/45), yeryuvarını düz bir disk olarak
kabul ediyordu. Bu disk suyun üstünde yüzüyordu ve bunun üzerinde yarım küre
biçiminde gökyüzü kubbeleniyordu.
M.Ö. 550: Artık Yunanlılar, haritacılığın sonraki geliĢmesini devraldılar. Bu
dönemin büyük ölçmecilerinin isimleri bugün herkes tarafından bilinmektedir:
Pythagoras (M.Ö. 540-500), Platon (M.Ö. 428-348), Aristoteles (M.Ö.384-322), Thales,
Eratosthenes (M.Ö. 282-202), Ptolemaios (83-161).
M.Ö. 500: Pythagoras, Yer, disk biçiminde değil, tersine küredir, savını ileri
sürdü.
Herodot (M.Ö. 484-420), Fenikelilerin, Kızıldeniz‘den güneye doğru giderek
Afrika‘yı dolaĢtıklarını ve Herkülün Sütunlarıyla yelken açarak yeniden Akdeniz‘e
döndüklerini yazar.
M.Ö. 450: Herodot, dünya haritası yaptı.
M.Ö. 350: Aristoteles, Pythagoras‘ın savını kanıtladı.
32
M.Ö. 230: Eratosthenes (275-194), Mısır‘da yer ölçümü yaptı. Bu ölçümler
sonucunda yeryuvarının çevresini yaklaĢık 46.000 km olarak hesapladı. O, bundan
baĢka, yeryüzünün bilinen yerleĢik bölgelerinin haritasını yaptı.
M.Ö. 150: Hipparchos (M.Ö. 180-125), ay tutulmalarından bir yer ölçümünü
denedi ve 32.148 km‘lik bir değer elde etti. Ptolemaios tarafından da kabul edilen bu
değer, ortaçağa kadar geçerliliğini korudu.
Hipparchos, bundan baĢka, 1100 yıldızlık bir Yıldız Almanağı oluĢturdu ve
kendisininkilerle önceki yıldız koordinatlarının karĢılaĢtırılmasından yeryuvarının
hassas hareketini buldu. Bu hesaplamalarda, ekvatorun coğrafi enlemini ve Rodos‘un
coğrafi boylamını baĢlangıç almıĢtı.
M.Ö. 150: Ptolemaios, geometrik bazda yeryuvarına iliĢkin ilk kuramı ortaya
koydu. Ona göre yeryuvarı, hareketsiz evrenin merkeziydi: Jeosentrik dünya anlayıĢı
Ptolemaios, büyük bir dünya haritası yaptı.
2: Ġkinci yüzyıldan baĢlayarak, ortaçağın sonuna kadar, haritacılık alanındaki
geliĢmelere, Roma-Katolik Kilisesi‘nin köstekleyici dogmalarıyla ket vuruldu.
3: Laktanz, Bir kiĢi, ayak tabanları yukarıya, kafaları aĢağıya yönlenmiĢ
insanların varlığına inanacak kadar çılgın olabilir mi? Ya da ağaçların ve çalıların
aĢağıya doğru geliĢtikleri ya da yağmurların ve doluların yukarıya doğru düĢtükleri bir
yer? ‗Böyle savlar saçma ve yalan doludur‘ diyor, böylece yeryuvarının düz levha
olduğu anlayıĢına geri dönülüyordu.
62: Heron, Heron Formülleriyle ve Diopter üzerine kitabıyla ünlü oldu. Pratik
Geometri üzerine yazılan bu kitap, yaklaĢık 2000 yıl, en iyi Almanak olarak
geçerliliğini sürdürdü.
827: Haritacılık alanındaki geliĢmeler yeniden merkez değiĢtiriyor ve merkez
Araplara kayıyordu. Al Mamun, Bağdat‘ta ilk meridyen yayı ölçülerini yaptı ve buna
dayalı olarak dünyanın yarıçapını hesapladı. Bugün de kullanılan Azimut, Zenit, Nadir,
Alidat ve diğer birçok kavram, diğer dillere bu dönemdeki Arapçadan geçti.
1000 Dolayları: Leif Ericson, Amerika‘nın doğu kıyılarına eriĢti.
1300 Dolayı: Pusula artık Avrupa‘da bilinmekteydi. Gioja, rüzgar çizgilerine
göre bölünmüĢ, mıknatıs iğneli bir daire bölümlü levha geliĢtirdi.
1375: Katalan Dünya Atlası yayınlandı.
1474: Toscanelli, çok gözlemli (önemli) bir dünya haritası geliĢtirdi.
1486: Diaz, Ümit Burnu‘na eriĢti.
1492: Kolomb, Amerika‘yı keĢfetti. Martin Behaim, ilk dünya globusunu üretti.
33
1513: Piri Reis Dünya Haritasını çizdi.
1519-1522: Magellan tarafından ilk dünya turu gerçekleĢtirildi.
1543: Nikolaus Kopernikus (1473-1543), yeryuvarının, güneĢin çevresinde
dönen bir uydu olduğunu kanıtladı.
1585: Gerardus Mercator (3.5.1512 -2.12.1594), bugün de kendi adıyla bilinen
bir harita projeksiyonu geliĢtirdi ve bir dünya haritası yayınladı.
1600‘ler Dolayı: Kepler tarafından geliĢtirilen dürbün, haritacılık tekniği
açısından yeni bir dönemi baĢlattı.
1614: Willebrord
Van
Roijen
Snellius,
(1580- 30.10.1626), nirengi
(triangülasyon)‘a iliĢkin yöntemini geliĢtirdi (Göreli olarak küçük bir kenarın büyük bir
nirengi ağı için temel alınmasıyla ve yalnızca doğrultuların ölçülmesiyle ağ noktalarının
belirlenmesi).
1671: Dünyanın yarıçapı ilk kez bu yöntem yardımıyla da belirlendi.
1672: Isaac Newton (4.1.1643-31.3.1727), ikili sarkaç saatin iĢleyiĢ farklarına
dayanarak yeryuvarının basıklığını belirledi.
1735: Meridyen yayının ölçülmesine iliĢkin Paris Akademisi‘nin keĢif gezisi
gerçekleĢti. Bu geziye ayrıca Pierre Louis Moreau de Maupertuis (1698-1759), AlexisClaude Clairaut (1713-1765) ve Celsius katıldılar.
Artık haritacılığın merkezi Fransa‘ya kaymıĢtı. Önemli meridyen yayı
ölçmelerinin yapılmasının yanı sıra, Fransız Devrimi sırasında ortak bir metrik sistem
kullanıldı.
1794: Fransa‘da 360 dereceye karĢılık 400 gon bölümlemesi kullanılmaya
baĢlandı.
1800: Pierre Simon Marquis de Laplace (28.3.1749-5.3.1827), yer basıklığının,
kesin olarak ayın yörüngesinin neden olduğu bozukluklardan kaynaklandığını kanıtladı.
1801: Alman haritacı Johann Georg Soldner (1776-1833), 1801 yılında, Fransız
Albay _one tarafından baĢlatılan Bavyera‘daki nirengi noktalarının belirlemesini 1821
yılında sonuçlandırdı.
1808: Napolyon kadastrosu süreci baĢladı ve bu bağlamda Bavyera Kadastro
Kurumu, 1:5000 ölçekli haritalar için ölçmelere baĢladı ve sonuçların 1:25000 ölçek
için de değerlendirilmesine karar verdi. Bu çalıĢmalar plançete ile yapıldı ve 1840
yılında tamamlandı.
1808: Yer çevresinin 40 milyonda biri, metre birimi olarak kabul edildi.
34
1809: Reichenbach, dürbünün görüntü alanına gözleme kılları yapılandırdı ve
böylece optik uzunluk ölçüsü dönemi açıldı.
1830: Alman haritacı, Friedrich Wilhelm Bessel (22.7.1784-8.4.1846), bugün de
geçerli olan yeryuvarı boyutlarını hesapladı.
1832-1847: Matematikçi Carl-Friedrich Gauß (30.4.1777-23.2.1855), dengeleme
hesapları için en küçük kareler yöntemini geliĢtirdi ve düzlem dik açılı koordinatları
kullandı. Bu koordinatlar, yer üst yüzeyinin düzleme izdüĢürülmesini olanaklı kılıyordu.
1841: Bessel, kendi adıyla anılan elipsoidi belirledi.
1872: Almanya, metreyi kabul etti.
1873: Geoit kavramı, yeryüzünün biçimi için ilk kez kullanıldı.
1892: Yeryuvarının ortalama yoğunluğu belirlendi.
1900‘lerin BaĢı: Profesör Carl-Friederich Gauß tarafından Hannover‘de örnek
bir nirengi ağı kuruldu.
Professor Jäderin, çelik ölçü Ģeridinin (invar) baz ölçme aleti olarak kabul edilmesini
sağladı.
1909: Peary, coğrafi kuzey kutbuna ulaĢtı.
1911: Amundsen, coğrafi güney kutbuna eriĢti.
1. Dünya SavaĢı: Fotogrametri, haritacılığın güçlü bir alanına dönüĢtü ve büyük
bir sıçrama yaptı. Carl Zeiss ilk değerlendirme aletini yaptı. Sonuçlar 1:5000 ölçekli
Almanya Temel Haritası doğruluğunda idi.
1924: Uluslararası yer elipsoidi kabul edildi.
II. Dünya SavaĢı: Elektronik uzunluk ölçüsünün öncüsü olarak radar kullanıldı.
Elektronik uzunluk ölçüsü, hesaplama sistemleri ve veri saptama dönemi baĢladı.
1958: Explorer I, yerin basıklığının ölçümünü düzeltti.
1960: Ġlk jeodezik uydu uzaya gönderildi.
Bugünler konum belirlemek için uydu teknikleri dönemi, yer ölçmelerinde robot
aletlere yöneliĢi, ölçülerin değerlendirilmesi için temel olarak elektronik veri iĢlemenin
kullanılmasıdır (Köktürk, 2004).
3.1.2.3. GeliĢmenin dinamikleri
Toplumsal geliĢmelerin kendi dinamikleri sonucu ortaya çıktıkları bir sosyolojik
gerçektir. Toplumsal gereksinmeleri sağlamak, sorunları çözmek, kalıcı barıĢı yaĢatmak,
toplumsal gönenç (refah) düzeyini yükseltmek için sürekli dinamik bir yapı içinde
35
değiĢim gerekmektedir. DeğiĢimi gereken süreçte sağlayamayan toplumlar,
sorunlarını çözememekte, toplumsal gönenci yaratamamakta ve büyük sıkıntılara
sürüklenmektedirler. Bu nedenle değiĢim, dönüĢüm ve geliĢim toplumlar için yaĢamsal
önem taĢır.
Bugünkü bilgilerimizle biliyoruz ki, toplumsal değiĢimi tetikleyen, sürükleyen,
dinamiklerin baĢlıcaları; toplumun bilimi, teknolojileri, eğitim sistemi, nüfusu,
demografik yapısı, coğrafyası, toplumsal gereksinmeleri, diğer toplumlarla olan
iletiĢimi gibi faktörlerdir. Ancak bu faktörler arasında temel nitelikte olanları, birbirini
besleyen ve diğer faktörlerini de düzenleyen ilk üç faktör:
 Bilgi iĢlemek,
 Teknoloji üretmek,
 Toplumu eğitmektir (Arıoğlu, 2002).
Arıoğlu‘nun da vurguladığı gibi, Ġnsanlığın bilim ve teknoloji tarihi, adeta
toplumların değiĢim ve geliĢim tarihidir. Bu tarihsel yürüyüĢ, bir diğer anlamda,
insanoğlunun uygarlaĢma yürüyüĢü‘dür. Bu uzun yürüyüĢte,
 Tekerlek, günümüzden 6.000 yıl önce Mezopotamya‘da bulunmuĢtur.
 Sümerliler, günümüzden 5.000 yıl önce yazıyı kullanmaya baĢlamıĢlardır.
Bu buluĢlar, insanoğlunun uygarlaĢma yürüyüĢünde çok temel rol oynadığı
bilinmektedir. Özellikle ateĢi ve tekerleği, diğer bütün insanlık tarihi baĢarılarının
üzerinde ve dıĢında özel bir kategoriye koyanlar da vardır. Bu uygarlık yürüyüĢü,
insanoğlunun sonsuz beklentileri, gereksinmeleri ve hayalleriyle, sınırlı olanaklarının
kesiĢtiği arakesitte sürmüĢtür. Yeni ürünler ortaya çıkmıĢ, yeni toplumsal yapılar
kurulmuĢ-yıkılmıĢ-yeniden kurulmuĢ, yeni uygarlıklar boy vermiĢtir.
Basalla (1996)‘nın deyiĢiyle, Teknoloji tarihi, kendisine kıyasla çok daha geniĢ
olan, insana ait isteklerin tarihinin bir parçasıdır. Ġnsana ait ürünlerin bolluğu ise,
hayallerle, özlemlerle, isteklerle ve arzularla dolu insan zihnin eseriydi. Bu çizgide
arayıĢlar ve geliĢme hiç durmamıĢtır. Birbirine eklenen halkaların oluĢturduğu uygarlık
zincirinin
bugün
ulaĢtığı
nokta,
yani
3.
Milenyum,
bilgi
toplumu
olarak
nitelendirilmektedir. Bu genel toplumsal geliĢme dinamikleri, mesleğimiz olan
haritacılık için de geçerlidir (Köktürk, 2004).
Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG) tarafından 1998 yılında yayınlanan ve
geleceğin kadastrosunu tanımlayan ‗Kadastro 2014- Gelecekteki Kadastral Sistem Ġçin
Bir Vizyon‘ raporu, kadastroya özellikle de kadastral verilerin yönetimi anlayıĢına yeni
bir vizyon getirmiĢtir. Bugün özellikle geliĢmiĢ ülkelerde, bu vizyonun hayata
36
geçirilmesi amacıyla çalıĢmalar yürütülmektedir. Bu bağlamda Irak‘ta kadastro
çalıĢmaları 1932 tarih ve 50 sayılı ―Arazi Hukukunda Tesviye (Kadastro) Kanunu‖ ile
baĢlamıĢ; çeĢitli yıllarda mevzuatta yapılan değiĢiklikler ile günümüze kadar
gelinmiĢtir.
3.2. Irak Kadastrosunun Mevcut Durumu
3.2.1. Irak Cumhuriyetinde toprak düzeni
Irak Cumhuriyeti kurulduktan sonra, mevcut Arazi Kanunu hükümlerini aynen
kabul etmiĢtir. Bu kanunlar; 50 no‘lu 1932 tarihli ‗Tesviye Kanunu‘ ve 43 no‘lu 1971
tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘dur.
Ukriye Tescil Kanunu araziyi dört çeĢide ayırmıĢtır. Kanun, mevat (ölü) araziyi,
sırf miri araziden saymıĢtır. Bu kanuna göre dört çeĢit arazi vardır:
a.1. Mülk Arazi:
Kuru mülkiyeti (rakabe) ve tasarruf hakkının kayıtsız Ģartsız aynı Ģahsa ait
olduğu arazidir (Mecit, 1973). Irak hükümeti Osmanlı dönemindeki mülk arazi türlerini
aynı Ģekilde kabul etmiĢtir. Ayrıca Irak hükümeti arazi ukriye türünü Irak‘ın bütün
topraklarında uygulanmasını öngördü ve 43 nolu 1971 tarihli Ukriye Tescil Kanunun
224–228 maddelerinde bu tür araziye yer verdi. Oysa ki arazi ukriye Osmanlı
döneminde yalnız Bağdat vilayetinde uygulanmaktaydı.
Bu kanuna göre;
Arazi Ukriye hâsılatından alınan ve toprak malikine verilen hisseye ukr hakkı
denilir (madde 224).
Arazi Ukriyede tasarruf eden çiftçi ukr hakkın satıĢını, bağıĢlamasını, vakıf veya
vasiyet etmesini ve vefatıyla vereselerine intikal etmesi toprak malikin iznini almadan
yapabilir (madde 225).
Toprak maliki arazi Ukriyesinin satıĢını, bağıĢlamasını, vakıf ve vasiyet etmesini
arazi Ukriyesinde tasarruf eden çiftçinin iznini almadan yapabilir. Toprak maliki arazi
Ukriyesinde ve kendi isteğiyle ayırma ve birleĢtirme iĢlemlerini ancak ukr hakkın iptali
ile yapabilir (madde 226).
37
KamulaĢtırmayla, Yargı kararıyla, Eğer ukr hakkı vakıf değilse, arazi Ukriye
maliki ile arazisinde tasarruf eden çiftçinin anlaĢmasıyla, Arazi Ukriye maliki kendi
arazisinde tekrar kendisi tasarruf etmesiyle, Miri arazi ukriye mülk araziye
dönüĢmesiyle(yalnız Maliye Bakanlığına düĢen arazilerin), ukr hakkı iptal edilir (madde
227).
Eğer arazi ukriyede ukr hakkı iptal edilirse ukr hakkı tekrar kurulmaz (madde
228) (AL-Hayyavi, 2004).
Ancak yukarıda sözü edilen kanun Musul vilayetinde ve özellikle Kerkük‘te
farklı bir Ģekilde uygulandı. Devlet, bir otorite tasarrufu ile Türklerin (Türkmenlerin)
mülk ve miri arazilerine zorla el koyuyor ve asıl arazi malikine mahsulün 1/20 veya
1/25 gibi bir hissenin ödemeye taahhüt edecek bir Arap çiftçiye tefviz ediyordu. Daha
sonra Arap çiftçiler bu arazilerin malikleri olduğunu iddia ettiler ki bu sorun bugüne
kadar devam etmektedir.
a.2. Miri Arazi:
Kuru mülkiyeti (rakabe) Devlete ait olup hukuku tasarrufiyesi (kullanma ve
yararlanma hakkı) ihale ve tefviz yoluyla belli bir kimselere verilmiĢ olan arazidir.
a.2.1. Irak‘ta miri arazi türleri:
 Arai-i Miriye-i Sırfa: Geliri tamamen hazineye ait olan arazidir.
 Arazi-i Miriye-i Mufavvaza Biltapu: Kanunlar uyarınca üzerindeki tasarruf
hakları kiĢilere bırakılan bir arazi türüdür. Ayrıca gayrisahih vakıf arazileri
de bu tür arazi hükmündedir (ġekil 3.8).
 Arazi-i Miriye-i Memnuha Billezme: 50 sayılı 1932 tarihli Arazi
Hukukunda Tesviye Kanun uyarınca tasaruuf hakları kiĢilere verilen bir
arazi türüdür (ġekil 3.9).
38
ġekil 3.8. Arazi-i miriye-i mufavvaza biltapu
ġekil 3.9. Arazi-i miriye-i memnuha billezme
a.2.2. Irak hukukunda arazinin miri oluĢ Ģekilleri:
 1908 yılında Osmanlı Anayasasının ilanı ile Seniye Arazileri (ki bu araziler
2. Sultan Abdülhamit‘in özel mülk arazisiydi) miri arazi haline getirildi ve
23 nolu 1927 tarihli Osmanlı hükümetin TaĢınmazları Irak hükümetine
Ġntikal Etme Kanunu ile bu miri arazi Irak hükümetine intikal etti.
39
 50 nolu 1932 tarihli Tesviye Kanunun 6/c maddesine göre mülk arazide
toprağın maliki Tesviye Kanunun ilanından önce arazisini mazeretsiz 15
sene tasarruf etmemiĢse ve bu arazide bu süre içerisinde Hazine tasarruf
etmiĢse,
 Sahih ve gayrisahih vakıf arazileri Tesviye Kanunun 6/b,c maddesine göre,
Tesviye Kanunun ilanından önce sahih vakıf arazilerde mazeretsiz 36 sene
ve gayrisahih vakıf arazilerde mazeretsiz 15 sene tasarruf edilmemiĢse ve bu
arazilerde bu süre içerisinde Hazine tasarruf etmiĢse,
 38 nolu 1961 tarihli Irak‘ta Yabancıların TaĢınmaz Edinme Kanunun 12.
maddesine göre yabancıların taĢınmazları Hazine adına tescil olunmasıyla,
 117 nolu 1970 tarihli Tarım Reform Kanunun 6/2 maddesine göre arazilerin
istimlâkiyle, bu araziler miri arazi halini alır (Casim, 1986; Ubeyd, 1984;
Mecit, 1973).
a.3. Vakıf Arazi:
Vakıf, sosyal yardım amacıyla bir malın bir hayır iĢine tahsisidir. Vakıf arazi
türleri ise:
 Sahih vakıf arazisi.
 Gayrisahih vakıf arazisidir.
a.4. Metruk arazi:
Devlete ait olup kamunun yahut belli bir veya birkaç köyün yahut kasaba
halkının yararlanmasına terk olunmuĢ arazidir (Mecit, 1973).
b. Devlet Arazilerin BirleĢtirmesi:
53 nolu 1976 tarihli ‗Devlet Arazilerini BirleĢtirme‘ Kanunun 1. maddesi
araziyi:
 Mülk arazi,
 Sahih vakıf arazi,
 Devlet arazi, diye üç çeĢide ayırmaktadır (ġekil 3.10) (AL-Hayyavi, 2004).
40
ġekil 3.10. Devlet arazisi
3.2.2. Irak Cumhuriyetinde kadastro çalıĢmaları
3.2.2.1. Krallık döneminde kadastro çalıĢmaları
Krallık döneminde birçok kanun çıkartılmıĢtır. Bu kanunlardan bazıları, SatıĢ
Kanunu ve Ġllerde, Ġlçelerde ve Köylerde Arazi Miriyeyi Mülk Edinme Kanunudur.
Ancak Ġllerde, Ġlçelerde ve Köylerde Arazi Miriyeyi Mülk Edinme Kanunun
uygulandıktan sonra ortaya sınır anlaĢmazlıkları çıkmıĢ ve bu da aĢiretler arasında
büyük problemlere yol açmıĢtır. Dolayısıyla arazi problemleri krallık döneminde en
büyük ve en karmaĢık problemlerden biri durumuna gelmiĢtir. Bu nedenle Kral, Ġngiliz
arazi uzmanı Arnist Davsın‘ı (ki lakabı Mistir Layn‘ıydı) Irak‘a davet etmiĢtir. Mistir
Layn 1932 yılında Irak hükümetine arazi ile ilgili bir rapor sunmuĢ; bu rapor Ġkta
Sistemini öngörmüĢ. Bu rapordaki Ġkta Sistemi, ağalık sistemine benzer bir sistem olup,
Kral yandaĢlarına büyük miri arazi verilmesini tavsiye etmiĢtir. Bu rapor birçok eleĢtiri
aldığı halde Irak hükümeti bu rapora dayanarak 50 sayılı 1932 tarihli Arazi Hukukunda
Tesviye (Kadastro) Kanununu yayımlamıĢtı. Kadastro çalıĢmaları bu kanuna dayanarak
mistir Layn baĢkanlığında 1932 yılında baĢlamıĢtı. Birçok çalıĢma ekibi ve komisyon
oluĢturulmuĢtu. ÇalıĢanların çoğu Hindistan‘dan getirilen iĢçilerdi. Her bölgenin ve
41
köyün kadastro çalıĢmaları bir aydan az bir sürede tamamlanıyor; plançete yöntemiyle
iĢlemler yapılarak ölçü daha arazide iken çizim aĢamasına getiriliyordu. Takeometrik
alımda ölçüler arazide rakamlar halinde tespit edilmekte ve bunlar büroda bir hesap
iĢlemine tabi tutulduktan sonra ölçü krokilerinin de yardımı ile tersim edilmektedir.
Plançete metodu geçen asrın ortalarına kadar yegâne topoğrafik alım metodu olarak
kullanılmaktaydı. ġerit, prizma ve teodolitlerin kullanıldığı alım metotları ve nihayet
fotogrametrik metotlar plançete alımının önemini azaltmakla beraber tamamen ortadan
kaldırmamıĢtır. 50 sayılı 1932 tarihli kanun, 29 sayılı 1938 tarihli kanun ile değiĢtirildi.
3.2.2.2. Cumhuriyet döneminde kadastro çalıĢmaları
29 sayılı 1938 tarihli kanun 117 sayılı 1970 tarihli ‗Ziraatta Reform‘ Kanunu ile
iptal edildi. Daha sonra 43 nolu 1971 tarihli Tescil Ukriye Kanunu yayımlandı
(Meskuni, 1971).
a. Kurumsal yapılanma açısından:
 Devlet kuruluĢlarının yapısı: Merkezi arazi yönetim birimleri mevcuttur.
Ancak bilgisayarlı sisteme geçiĢ yapılmıĢ değildir.
 Özel sektör katılımı: Kadastral ölçmeleri yapacak lisanslı haritacılar sistemi
yoktur. Bütün ölçmeler devletin kurum ve kuruluĢları bünyesinde yapılmaktadır.
Özel sektör ancak bazı özel iĢleri devletin kurum ve kuruluĢları denetiminde
yapmaktadır.
Tapu TeĢkilatı Bağdat‘ta 1872 tarihinde Bağdat Valisi Mithat PaĢa tarafından
‗Defter-i Hakanî Müdürlüğü‘ adıyla kurulmuĢtur. Bağdat‘tan sonra Musul ve Basra
vilayetleri, daha sonra Irak‘ın diğer vilayetlerinde Tapu Daireleri kurulmuĢtur.
Irak Cumhuriyeti 1921 tarihinde kurulduktan sonra TeĢkilât, ‗Tapu Genel
Müdürlüğü‘ adıyla bugünkü statüsüne kavuĢmuĢ ve Adalet Bakanlığı‘na bağlanmıĢtır.
Günümüzde Irak Adalet Bakanlığının 1968 tarih ve 26 nolu Kararnamesine göre
Genel Müdürlük teĢkilatı, Genel Müdürlük Divanı (merkez) ve taĢra birimlerinden
oluĢmaktadır.
a.1. Merkez TeĢkilatı:
26 nolu 1968 tarihli Kararnameye göre Genel Müdürlük Divan (merkez)
teĢkilatı, ana hizmet birimleri, danıĢma ve denetim ve yardımcı birimler Ģeklinde üç ana
42
sınır içinde kadro cetveline bağlamıĢtır. Bu kadro içinde genel müdür, genel müdürlük
hizmetlerini mevzuata, milli güvenlik siyasetine, kalkınma planlarına ve yıllık
programlara uygun olarak yürütmek ve genel müdürlüğün görev ve çalıĢma alanına
giren konularda diğer kurum ve kuruluĢlarla iĢbirliği ve koordinasyonu sağlamaktır.
Aynı zamanda merkez ve iller teĢkilatının çalıĢmalarını, iĢlerini ve hesaplarını
denetlemekle görevli, yetkili ve sorumlu tutulmuĢtur.
a.1.1. Ana Hizmet Birimleri:
 Tasarruf ĠĢlemleri Dairesi,
 Fen Dairesi (Kadastro Dairesi),
 Tapu Dairesi,
 Tapu ArĢiv Dairesi,
 Yabancılar ĠĢler Dairesi, Ģeklinde 5 adet baĢkanlıktan oluĢmaktadır.
a.1.2. DanıĢma ve Denetim Birimleri:
Genel Müdürlüğün merkez teĢkilatındaki bu birimler:
 TeftiĢ Kurulu BaĢkanlığı,
 Hukuk MüĢavirliği,
 AraĢtırma
Planlama
ve
Koordinasyon
Dairesi,
baĢkanlıklarından
oluĢmaktadır.
a.1.3. Yardımcı Birimler:
 Personel Dairesi,
 Eğitim Dairesi,
 Ġdari ve Mali ĠĢler Dairesi BaĢkanlıklarıyla,
 Savunma uzmanlığından, oluĢmaktadır.
a.2. TaĢra TeĢkilatı:
TaĢra teĢkilatı Tapu Sicil Müdürlüklerinden oluĢmaktadır.
Tapu Sicil Müdürlükleri, taĢra (iller) teĢkilatının taĢınmaz mallara iliĢkin akit ve
tescil iĢlemlerinin sorumlu ve yetkili görevlileri, Tapu Sicil Müdürleridir.
Irak‘ın her il ve ilçesinde Tapu Sicil Müdürlüğü teĢkilatı kurulmuĢ
bulunmaktadır. Günlük iĢ hacmi fazla olan il ve ilçelerde, hizmetin gerektirdiği ihtiyaç
43
derecesine göre yetkileri belirlenen bölgelerle sınırlandırılan birden fazla müdürlükler
görevlendirilmiĢtir. Örneğin, Bağdat‘ta 7 müdürlük mevcuttur.
a.3. Genel Müdürlüğün Görevleri:
Adalet Bakanlığın 26 nolu 1968 tarihli Kararnamenin 8. maddesine göre Genel
Müdürlüğün genel anlamdaki görevleri:
 TaĢınmaz mallarla ilgili akitlerle her türlü tescil iĢlerinin yapılmasını,
Hazinenin sorumluluğu altındaki tapu sicillerinin düzenli bir biçimde
tutulmasını, sicil ve belgelerin korunmasını, ilgili mevzuata uygun olarak
sağlamak.
 Yeni tapu sicillerinin düzenlenmesi için temel prensipleri tespit etmek, bu
konudaki her türlü koordinasyonu sağlamak suretiyle ülke haritasının
yapılmasını, uygulamasını, değiĢikliklerin takibini, denetimini, teknik ve
uygulama niteliğini kaybeden tapulama paftalarının yenilenmesini sağlamak,
 Haritaların düzenlenmesi için nirengi, havadan fotoğraf alımı, havai nirengi,
değerlendirme, kartografya hizmetlerinin yürütülmesinde temel prensipleri tespit
ederek denetlemek ve koordinasyonu sağlamak,
 Tapu ile ilgili harita hizmetlerinin geliĢtirilmesini, koordinasyonu sağlayacak
esasları tespit etmek, uygulanmasını takip etmek, denetlemek, çalıĢanların
niteliklerini belirlemek ve bunların eğitimi ile ihtiyaçları planlamak ve satın
alınmasını sağlamak olduğu belirtilmiĢtir.
Ukriye Tescil Genel Müdürlüğü teĢkilatın Bağdat‘ta özel bir binası mevcuttur.
TaĢra teĢkilatlarının çok azının kendilerine mahsus özel bina ve tesisi vardır. Çoğu taĢra
teĢkilatları bina kiralamak suretiyle veya özel anlaĢma ile Hükümet, Kaymakamlık ve
Belediye binaları ile bazı özel binalarda hizmetlerini yürütmektedirler. Köylerdeki
çalıĢmalar sırasında ise daha ziyade geçici bina kiralanması yoluna gidilir. Uygun
olmasına rağmen, Ģantiye sistemine henüz geçilmiĢ değildir.
TeĢkilatın merkezi olan Ukriye Tescil Genel Müdürlüğünde Harita ölçme ve
değerlendirme aletleri mevcuttur ve her geçen gün son teknoloji ürünü aletlerle
zenginleĢtirilmektedirler. TaĢra teĢkilatında ise daha çok klasik ölçme ve değerlendirme
aletleri kullanılır (Daire AL-Tescil AL-Ukriye AL-Amme, 2005; AL-Hayyavi, 2004;
Mecit, 1973).
44
b. Kadastro sistemleri açısından:
b.1. Kadastro sistemi;
 yasal arazi sahipliğini destekler.
 yasal parsel sınırlarının tanımlanması, belirlenmesi, sınırlandırılması,
ölçülmesi ve haritalanması iĢlemlerini destekler niteliktedir.
 temelde taĢınmaz değerleme ve vergilendirme amaçlı olan kadastro yapısı,
zaman içerisinde, arazi piyasasını destekleyen bir hukuki kadastro Ģeklini
almıĢtır.
 arazi ve alım-satımla ilgili yasal hakların garanti altına alınmasıdır.
b.2. Kadastro sisteminin çeĢitleri:
Tüm ülkeyi kapsayan tek bir çeĢit kadastro yapısı vardır.
b.3. Kadastro‘nun temel birimi:
Kadastro kayıtları taĢınmazları tanımlamaktadır. Kadastro haritaları bütün
parselleri grafik olarak göstermektedir. Yasal haritacılık ölçmeleri parselasyon gibi
iĢlemler sonucu oluĢan yeni durumu tespit etmek için kullanılır. Tapu defteri kadastro
tarafından tanımlanan taĢınmazların hukuki durumlarını tanımlar.
b.4. Kadastro sisteminin içeriği:
Mevcut kadastro sistemi Kadastro ve Arazi Kayıt Sistemini tek bir çatı altında
toplamaktadır. Kadastro, parsellerin cinsleri, alanları, bina numaraları, arazi kullanımı,
vergi mükellefiyeti, arazinin korunması konusunda bazı bilgiler vb. detay bilgileri
içermektedir. Arazi Kayıt Sistemi ise, tapu ve diğer haklar, malikler ve adres vb. gibi
tanımlayıcı bilgileri detaylı bir Ģekilde içermektedir.
c. Kadastral haritalama açısından:
Kadastro haritası kadastronun bir parçasıdır. Bu haritalar parselin konumu,
tanımı ve farklı arazi kullanım Ģekilleri arasındaki sınırları gösterirler. Ayrıca detay ve
kontrol noktası numaraları ve diğer tanımlamalar konusunda bilgi içerirler.
45
3.2.3. Irak Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları
3.2.3.1. Krallık döneminde tapu sicili çalıĢmaları
Krallık döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile ilgili olarak çıkan kanunlar:
a. 59 nolu 1935 tarihli ‗Tapuda TaĢınmazların Tescil Usulü Kanunu‘:
Bu kanun Irak hükümeti tarafında çıkartılmıĢ ve Mecellede taĢınmazlar ile ilgili
ahkâma dayanmaktadır. Bu kanun:
 TaĢınmaz tescilinde bazı düzeltmeleri,
 Tasarruf iĢlemlerinin tasdikini (onayını) ve tapu senetlerin veriliĢ Ģekillerini,
 Tescilden kaynaklanan yanlıĢlıkların düzeltme yöntemlerini,
 Tapu kayıtlarının nasıl iptal edileceği, hususları içermektedir.
Ayrıca, bu kanunun 4. maddesi Irak Hükümetine yeni bir sistem (rejim) kurmak
için yetki vermektedir.
b. 26 nolu 1943 tarihli ‗Tapu Rejimi Kanunu‘:
Hükümet, yukarıda sözü edilen 4. maddeye dayanarak yeni bir sistem (rejim)
düzenledi. Bu yeni sistem (rejim):
 TaĢınmaz sicillerinin nevilerinin (türlerinin) saptanması,
 ĠĢlemlerin yapılıĢ Ģekli ve kontrol yöntemlerini,
 Tapu senetlerinin nasıl düzenleneceğini,
 Usulüne uygun keĢif ve kadastro çalıĢmalarını, içermektedir. Yani Tapu
Dairelerinde tescil iĢlemlerini ve düzenlenmesi ile ilgili bütün iĢ ve iĢlemleri
düzenlenmektedir (AL-Nahi, 1961; AL-Zenun, 1954; Haydar, 1952).
3.2.3.2. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları
a. Tapu sicilinin tanımı:
43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunun‘ 1. maddesine göre Tapu Sicili,
taĢınmaz mal ile üzerindeki hakların durumlarını göstermek üzere devletin sorumluluğu
altında tescil ve açıklık ilkelerine göre tutulan sicildir.
b. Tapu sicilinin oluĢumu:
46
43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 9.-34. maddelerinde Tapu
Sicilini oluĢturan kayıt ve belgeler ise: Siciller, TaĢınmaz kartı ve Harita olarak sıraya
konulmuĢtur.
b.1. Siciller:
Siciller, 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 9.-22. maddelerinde yer
almıĢtır. Bu siciller ise:
 Ukriye sicili veya daimi sicil (Tapu kütüğü): Bu sicil ve bu sicile dayanarak
düzenlenen tapu senetleri, mülk ve diğer taĢınmaz ayni hakların
ispatlamasında temel alınır ve sahte hak iddiasında bulunan herkese karĢı
delil olarak görülür. Bu sicilin içindeki kayıtlı bulunan tasarruflara karĢı
münazaa itirazında bulunulamaz.
 Esas sicil: Eski tapu siciller incelendiğinde, Tapu Dairelerini kurmak için
komisyonlar oluĢturulduğu görülüyor. Bu komisyonlar baĢlangıç yazım
yöntemine göre sayım ve taĢınmaz tespiti ile görevlendirilirdi. Musul
vilayetinde bütün il, ilçe ve köylerde (yerleĢim ve yerleĢim olmayan
yerlerde), diğer vilayetlerde ise ancak yerleĢim yerlerinde baĢlangıç yazımı
yapılmıĢtır. Bu komisyonlara ‗Yoklama Heyeti‘ denilirdi. Bu komisyonlar
köylerin yoklamasını illerden önce tamamladığı görülmüĢtür. Buna ispat
(delil) olarak da köylerde, zirai arazilerin kayıt tarihleri 1283 R. (1867)
yılına, illerde ise taĢınmazların tescil tarihleri 1298 R. (1882) yılına
dayanmaktadır. Yoklama komisyonları il, ilçe ve köylerde yoklamaları
tamamladıktan sonra siciller düzenlemiĢlerdir. Bu sicillerde arazi türleri,
bağlar, taĢınmazlar, taĢınmaza zilyet olanların adları, taĢınmazların yaklaĢık
yüzölçümü ve bölge/köy adları yazılı olduğu görülmektedir. Bu sicillere
‗Yoklama Tahakkuk‘ denilirdi. Yoklama Tahakkuk veya Yoklama Esas
sicilinde kayıtlı arazi, arazi sahipleri kanuni harçları ancak ödeyince bu
kayıtlar ‗Yoklama Tahsil Siciline‘ geçirilirdi. Bu sicillere dayanarak ilgililer
için ‗Yoklama Tahsil Senetleri‘ düzenlenirdi. Demek oluyor ki Esas Sicili,
BaĢlangıç Yazım Sicili, Yoklama Sicili ve Yoklama Tahsil sicillerini
kapsamaktadır. Osmanlı döneminde de Yoklama Tahsil Sicillerin içinde
bulunan hak kayıtları, bu hakların varlığı değil sadece bir karnesi olarak
görülmekteydi. Irak‘ın Medeni Kanunun 454. maddesi Daimi Tapu
Sicillerini ve Senetlerini mülkiyet hakkı ve diğer taĢınmaz ayni hakların
47
ispatına temel almakta ve herkese karĢı delil olarak görmektedir. Ayrıca bu
madde Yoklama Tahsil Sicillerini ve Senetlerini mülkiyet hakkı ve diğer
taĢınmaz ayni hakların ispatına temel almamakta ve herkese karĢı delil
olarak görmemektedir. Dolayısıyla Medeni Kanunun 454. maddesi uyarınca
Yoklama ve Yoklama Tahsil Sicillerin ve Senetlerin hiçbir kanuni değeri
kalmadı.
 ġahsi sicil (mal sahipleri sicili): Mal
sahipleri
siciline,
bölge
içindeki
taĢınmaz malikinin üçlü adı (adı, baba adı, dede adı), adresi taĢınmazın
mahalle, sokak veya köyü, ada ve parsel numaralarıyla sayfa numaraları
yazılır.
 Yevmiye (günlük) sicili: Daimi siciline tescil edilen hakların sıralarını tayin
yönünden çok önemli fonksiyonu olan bu deftere kayıt olur. Ayrıca sıra
numaraları iĢlemleri, tescil talepleri, tescili talep eden kiĢinin adı, tescili
talep olunan taĢınmazın türü, iĢlem veya talebin mahiyeti, taĢınmaz
nitelikleri, Ukriye Tescil (Tapu Daire) Müdürün tescile yönelik kabul veya
ret kararı ve tescil faaliyetlerinin aĢamaları bu deftere kayıt edilir.
b.2. TaĢınmaz Kartı:
TaĢınmaz Kartı, 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 23.-24.
maddelerinde yer almıĢtır. 23. madde ise:
 Daimi sicilde (Tapu kütüğünde) numara verilmiĢ veya tesviye (kadastro)
faaliyetleri uyarınca parsel numarası almıĢ her taĢınmaz için bir kart tahsis
edilir. Kartın Ģekli, Genel Müdür tarafından çıkarılan talimatlara göre
belirlenir.
 Kartta, taĢınmazın nitelikleri, üzerinde yapılan iĢlemler ve tescil engelleri
kayıt edilir.
 TaĢınmazlar, gerekli belgelere dayanılarak tapuya tescil edilirler. Bu gerekli
belgeler ile yapılan tescil iĢlemleri her ikisi birlikte yıllık sıralamaya göre
Genel Dosyalarda saklanır. Bu Genel Dosyaların örneği ve saklama yöntemi
Genel Müdür tarafından çıkarılan talimata göre belirlenir.
 Bu maddenin 3. fıkrasında zikir olunan iĢlemler hariç, taĢınmazlarla ilgili
istihbarat bilgileri Genel Ġstihbarat Dosyasında saklanır.
48
b.3. Haritalar:
TaĢınmaz tescilinde aĢağıdaki haritalara dayanılır:
 BaĢlangıç yazı veya genel yüzölçümü için düzenlenen Genel Harita.
 Tesviye Haritası (Kadastro Planı).
 Ukriye Tescil Dairesi tarafından sicile uyumlu bir surette ve usulüne uygun
keĢfe göre düzenlenen TaĢınmaz Haritası (Ukr Haritası).
43 no‘lu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘nun 26. maddesinin 1. fıkrası,
Tesviye Haritası (Kadastro Planı) ile TaĢınmaz Haritasını taĢınmaz sicilin tamamlayıcı
parçası olarak saymaktadır (AL-Hayyavi, 2004; Mecit, 1973).
c. Tapu siciline iliĢkin ilkeler
Bu ilkeler ise:
c.1. Tescilin gerekliliği (lüzumu) ilkesi:
Bir ayni hakkın kazanılması için tescilin yapılmıĢ olması gereğidir.
c.2. Açıklık (aleniyet) ilkesi:
Tapu sicilinin sadece ilgilisine açık olması demektir.
c.3. Devletin sorumluluğu ilkesi:
Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin (Hazinenin) kusuru
olmasa da sorumlu olması demektir.
c.4. Tapu siciline güven (itimat) ilkesi:
Tapu siciline güvenerek bir hak iktisabı etmiĢ kimsenin bu hakkının korunarak
geçerli kabul edilmesi demektir.
c.5. Sicile yapılan tescilin sebebe bağlılığı (illiyet) ilkesi:
Tapu siciline yapılan tescilin hukuken geçerli bir sebebe dayalı olması demektir.
Aksi halde tescil, yolsuz tescil sayılır.
d. Tapu siciline tescili gereken haklar:
Tapu siciline tescili gereken haklar ise:
 Mülkiyet,
49
 Ġrtifak,
 TaĢınmaz mükellefiyeti,
 Rehin, haklardır (AL-Hayyavi, 2004; Mecit, 1973).
3.2.3.3. Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile ilgili olara çıkartılan
kanunlar
Cumhuriyet döneminde tapu sicili çalıĢmaları ile çıkan kanunlar ise:
a. 64 nolu 14.09.1959 tarihli ‗Tapu Rejimi Kanunu‘:
Bu kanun ile 26 nolu 1943 tarihli ‗Tapu Rejimi Kanunu‘ değiĢtirildi. Bu Tapu
Rejimi ise 205 maddeden oluĢuyordu. Daha sonra bu Tapu Rejimin bazı maddelerinde
değiĢiklikler yapıldı. Ancak bu Tapu Rejimi iptal edilen 26 nolu 1943 tarihli ‗Tapu
Rejimi‘ne‘ göre daha az kapsamlı ve birçok eksikliği vardı. Bu eksikliği gidermek için
yaklaĢık 750 talimat ve 610 genel talimat yayımlandı. Ayrıca bu talimatlarda birçok
değiĢiklikler yapıldı veya ekler geldi ki bu değiĢikliklerle ekler tam 12 cildi buldu.
Dolayısıyla bu kanunların ve talimatların tapu görevlileri tarafından uygulanması ve
araĢtırmacılar tarafından bu konuları araĢtırmak bir hayli zor konuma geldi (Eyyübi,
1962).
b. 165 nolu 1964 tarihli Belediyat Ġdare Kanunun 11. ve 97. maddelerine göre
mücavir alan:
 Özel Derece Belediyelerde (Bağdat) 10 km,
 Pek Ġyi Derece Belediyelerde (Musul, Basra ve Kerkük) 7 km,
 Birinci Derece Belediyelerde (nüfusu 75000 az olmamalıdır) 5 km,
 Ġkinci Derece Belediyelerde (nüfusu 15000 az olmamalıdır) 3 km,
 Üçüncü Derece Belediyelerde (nüfusu 5000 az olmamalıdır) 3 km,
 Dördüncü Derece Belediyelerde (nüfusu 5000 az olanlardır) 3 km‘dir (Gazal,
2002).
c. 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil Kanunu‘: Irak hukukçuları bu kanunu
hazırlarken,
 Arap ülkelerinin taĢınmazlarla ilgili kanunlarının birleĢtirilmesinde esas
alınmasını,
50
 1951 tarihli Medeni Kanun ve taĢınmazla ilgili düzenlenen bütün
kanunlardaki eksikliklerin giderilmesini, amaçlamıĢlardır (Mecit, 1973). Bu
Kanun 335 maddeden oluĢmaktadır.
Ayrıca 181 nolu 1980 tarihli, 31 nolu 1982 tarihli ve 34 nolu 1989 tarihli
kanunlar 43 nolu 1971 tarihli ‗Ukriye Tescil‘ Kanunun bazı maddelerine düzeltmeler
getirilmiĢtir (AL-Hayyavi, 2004; AL-Kurbasi, 1991; AL-Havız, 1981).
3.2.3.4. Tapu belgelerinin, Irak'ın tarih sürecinde geçirdiği değiĢim
a. Krallık döneminde tapu senedi:
a.1. Tapu senedin ön yüzün içerdiği bilgiler:
 Sicil tarihi,
 Sicil No.
 Cilt ve sayfa No.
 Yeni kapı No.
 Eski kapı No.
 Liva, il, ilçe, köy, mahalle ve cadde adları
 TaĢınmazın türü,
 TaĢınmazın sınırı,
 TaĢınmazın yüz ölçümü,
 TaĢınmazın birinci malikin adı,
 TaĢınmazda tasarruf Ģekli,
 TaĢınmazda mutasarrıf olan kiĢinin adı, soy adı ve uyruğu,
 TaĢınmazın değeri
 Harç miktarı
 Tapu müdürün adı ve mühür (ġekil 3.11.a).
a.2. Tapu senedin arka yüzünün içerdiği bilgiler:
Bu senede bağlı olan taĢınmaz ile ilgili rehin, teminat ve havale açıklamaları
bilgilerini içermektedir (ġekil 3.11.b).
51
ġekil 3.11.a. Krallık döneminde kullanılan tapu senedin ön yüzü
ġekil 3.11.b. Krallık döneminde kullanılan tapu senedin arka yüzü
52
b. Irak Cumhuriyeti döneminde kullanılan tapu sureti:
Tapu senedin içerdiği bilgiler:
 Sicil tarihi,
 Sicil No.
 Cilt ve sayfa No.
 Kapı No.
 Liva, il, ilçe, köy, mahalle ve cadde adları
 TaĢınmazın türü,
 TaĢınmazın sınırı,
 TaĢınmazın yüz ölçümü,
 TaĢınmazda tasarruf Ģekli,
 TaĢınmazda mutasarrıf olan kiĢinin adı, soy adı ve uyruğu,
 TaĢınmazın değeri
 Harç miktarı
 Tapu müdürün adı ve mühür (ġekil 3.12).
ġekil 3.12. Irak Cumhuriyeti döneminde kullanılan tapu sureti
53
c. 1970'li yıllarından sonra Irak Cumhuriyetinde kullanılan tapu sureti:
Tapu senedin içerdiği bilgiler:
 Sicil tarihi,
 Sicil No.,
 Cilt ve sayfa No.,
 Parsel No.,
 Ġlçe No.,
 Liva, il, ilçe,
 TaĢınmazın türü,
 TaĢınmazın yüz ölçümü,
 TaĢınmazda tasarruf Ģekli,
 TaĢınmazda mutasarrıf olan kiĢinin üçlü adı (adı, babasının adı ve dedesinin
adı),
 Tapu müdürün adı ve mühür (ġekil 3.13).
ġekil 3.13. 1970'li Yıllarından sonra Irak Cumhuriyetinde kullanılan tapu sureti
54
3.3. Osmanlı Devletinden Kopan Diğer Ülkelerde Kadastro ve Mülkiyet Yapısı,
Irak ile KarĢılaĢtırılması
3.3.1. Osmanlı Devletinde kadastro ve tapu sicili çalıĢmaları
3.3.1.1. Osmanlı Devletinde kadastro çalıĢmaları
Osmanlı Ġmparatorluğunda kadastronun ilk kuruluĢ ve çalıĢmaları Defter-i
Hakanî Nazırı Mahmut Esat Efendi'nin zamanında çıkarılmıĢ bulunan Emvali
Gayrimenkulenin Tahdit ve Tahriri Hakkında Kanunu Muvakkat adını ve 1328 (1912)
tarihini taĢıyan kanunla baĢlamıĢtır. Bu kanunla ülkedeki bütün taĢınmaz malların
sınırlarının ve maliklerinin belli edilmesi, değerlerinin ve gelirlerinin gösterilmesi ve
böylece çok yönlü bir çalıĢmanın yapılması amaçlanmıĢtır. Diğer taraftan kadastro
iĢlemlerinin yönetimi ve denetiminin sağlanabilmesi için Defter-i Hakanî Nezaretine
bağlı olarak bir kadastro teĢkilatının kurulması öngörülmüĢtür. Ancak araya giren
Birinci Dünya SavaĢı nedeniyle çalıĢmalar sürdürülememiĢtir (Esmer, 1998).
3.3.1.2. Osmanlı Devletinde tapu sicili çalıĢmaları
A. Arazi tahrirlerin baĢlangıcı:
TaĢınmaz mallar, vatan topraklarının bütünlüğünü, ülkenin sosyal, ekonomik ve
güvenlik politikasını doğrudan doğruya ilgilendiren ve etkileyen bir konudur. Bu
sebepten dolayı, Devletin ilgi ve duyarlığı üzerine çektiği görülmüĢtür (Esmer, 1998).
Osmanlılar ve daha önceki Türk topluluklarında bir anlamda tarımsal üretimle
askerliği bağdaĢtıran bir toprak kullanımı yada mülkiyet düzeni kurulmuĢtur. Bu amacı
gerçekleĢtirmek üzere de özellikle tarım topraklarını konu alan tapu tahrirleri (yazımlar)
yapılmıĢtır.
Ġlk tahririn Orhan Gazi zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Bugün bu kayıtlar
mevcut değildir. Daha sonra yapılan yazımlarda bu kayıtlara Defteri Köhne adı ile
atıflar yapılmasından bu sonuç çıkarılmaktadır (Erkan, 1980).
55
Kuyud-u Kadime veya Kuyud-u Hakanî:
Tapu Tahrir Defterleri yerli ve yabacı itibar ettiği, Osmanlı Devleti‘nin resmi
kayıtlarıdır. Fatih Sulta Mehmet zamanında baĢlayıp Kanuni Sultan Süleyman zamanın
da ise hız ve önem verilen ve Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun o zamanki sınırları içinde
bulunan il, ilçe ve köylerde büyük arazi tahrirleri yapılmıĢtır. Bu tahrirlere dayanarak
tutulan ve Türkiye Cumhuriyeti tapu arĢivlerinde saklı bulunan defterler, bu gerçeği
gösteren tarihi belgelerdir. Yapılan bu büyük arazi tahrirleri ve tutulan defterlerle
taĢınmaz mallara iliĢkin özel mülkiyet esasının ve tapu sicili düzenin kurulması değildir,
yani ferdi mülkiyeti sağlamak amacı güdülmemiĢtir. Çünkü o devirde kiĢisel mülkiyet
anlayıĢı henüz bugünkü anlamını bulamamıĢ olduğu anlaĢılmaktadır. Kuyud-u Kadime
veya Kuyud-u Hakanî denilen bu defterlerle, Sancak itibariyle miri ve mevkuf arazinin
belirtilmesi esasına dayalı olarak mali imkanların diğer bir değiĢle envanter (döküm)
tespiti yapılmıĢ, idari taksimata göre her çeĢit vergi ve resimlerin mahalli Ģartlara göre
tahakkuk ve tahsilleri hedef tutulmuĢtur. Bu sebepten dolayı nahiye esasına göre yapılan
tahrirlerde tarım arazisi toplu bir Ģekilde bu defterlere kaydedilmiĢ ve ayrıca vergiye
tabi kiĢilerin isimleri, verginin türü ve ödenecek miktarları da gösterilmiĢtir. Bütün
bunlar sözü edilen defterlerin bir mülkiyet düzeni kurmayı değil Devlet için lüzumlu
istatistikî bilgileri hedef tuttuğunu göstermektedir. Kuyudu Kadime veya Kuyudu
Hakanî‘yi oluĢturan defterlere,
Mufassal (detaylı),
Ġcmal,
Vakıf,
Ruznamçe (günlük),
Derdest, adları verilmiĢtir.
Mufassal defterleri:
Mufassal (detaylı) defterler genellikle:
 Ġçindekiler,
 PadiĢah Tuğrası,
 Sancak kanunnamesi,
 Gelir kaynakları, bölümlerden oluĢur.
Gelir kaynakları kaza ve nahiye sırası ile has, zeamet ve tımar adı verilen
dirliklerin gelirleridir. Dirlik kayıtlarında padiĢah ve sancak beyi haslarına öncelik
56
verilir. Bu kayıtlar Ģehir, köy ve köye bağlı veya bağımsız mezra birimleri esas alınmak
suretiyle yapılır. Her Ģehir, köy ve yerleĢim yerindeki vergiye tabi veya muafiyetli:
 Nüfusun tek tek adları,
 Baba adı (ihtiyaç varsa),
 Özellikleri (ihtiyaç varsa),
 Verdikleri vergi çeĢidi,
 Muafiyetlerde muafiyet sebepleri, ilk bakıĢta göze çarpacak Ģekilde
kaydedilir. Mahsul vergileri de yine göze çarpacak Ģekilde ayrı bir blok halinde
yazılır.
Ayrıca yerleĢim yerlerinin nüfus ve mahsul geliri toplam olarak da verilir. Bu
suretle bir yerin ve mahsul gelirleri istenirse teker teker isimleri ve cinsleri ile istenirse
toplu halde kolaylıkla görülebilecek Ģekilde deftere kaydedilir. Kaza ve nahiye merkezi
olan mahalle mahalle kaydedilir. Mahallelerde:
— Gayrimüslim,
— ġahısların meslekleri,
— Vergi veya muafiyetleri,
— Vergiye tabi bekârlar, kayda geçirilir.
Köy kayıtları ilk bakıĢta göze çarpacak bloklar halinde yapılır. BeĢ grup altında
toplanabilecek bloklar aĢağıdaki bilgileri içerir:
o Köyün adı, bağlı bulunduğu kaza veya nahiye: Köylerin isimleri, varsa ikinci
isimleri, tabi oldukları nahiye veya kaza belirtilmek suretiyle deftere
kaydedilmektedir. Çoğu zaman köyün daha önce ve halen kimin dirliği,
mülkü veya vakfı olduğu, kimden kime ne Ģekilde intikal ettiği hakkında bu
kısımdan bilgi verilmektedir.
o Köyde vergiye tabi nüfus ve Ģahsa bağlı vergiler: Yukarıdaki bilgiler
kaydedildikten sonra o köydeki vergiye tabi erkek nüfus, baba adları ve tabi
oldukları vergi belirtilmek suretiyle kaydedilmektedir. Burada vergi
adlarından kiĢinin medeni durumu tespit etme imkânı da vardır. Çünkü çift
ve bennak vergileri evlilerin, remi mücerret ise bekârların ödemekle
yükümlü oldukları vergilerdir. Ayrıca isimlerin altında veya müsait bir
kısmına konulan imam, müezzin, sipahizade, nöker (Sipahi gibi kendisine
toprak verilen rütbeli asker), nökerzade ve muaf gibi kayıtlar o kiĢinin
mesleği veya kiĢisel özellikleri hakkında bilgi vermektedir. Kaydı yapılan
köyde gayrimüslimler varsa, Müslüman haneler yazıldıktan sonra ayrı bir
57
baĢlık altında kayda tabi tutulmaktadır. Bunların milliyetleri çoğunlukla
belirtilmektedir. Bu suretle bir köydeki Müslim ve gayrimüslim nüfusu
adları ile tespit etme ve vergilendirme imkânı sağlanmıĢ olmaktadır.
o Mahsul, muamele ve cezai vergiler: Yazım özelliği ile ilk bakıĢta göze
çarpması sağlanan üçüncü grup kayıtları mahsul ve diğer vergi gelirleri teĢkil
etmektedir. Dirliğe esas teĢkil eden bu vergilerin kaydına büyük bir
hassasiyet
gösterilmekte,
mahsullerin
birim
fiyatları
ve
tutarları
kaydolunmaktadır.
o Hane ve hâsıl kayıtları altında köyün nüfusu ve vergi toplamı: Bu kısımda da
köyün nüfus ve vergi gelir toplamaları fark edilebilecek tarzda verilmektedir.
Ayrıca burada, köyün toplam gelirinden mülk veya vakfa ya da özel bir
maksada tahsis edilenler varsa onlar da mülk veya vakıf hissesi gibi
kayıtlarla belirtilmektedir.
o Köye bağlı mezra (tarla), yaylak ve kıĢlıklarda konar-göçer ve halkla ilgili
kayıtlar: Genellikle bir köye ait kayıtlar, o köyün toplam nüfusu ve vergisi
verildikten sonra tamamlanmaktadır. Ancak o civarda nüfuslu ve nüfussuz
tarlalar varsa onların da gelir ve nüfusu belirlenmektedir. Yine o köyde veya
civarında otlakçılık, yaylak ve kıĢlakçılık yapan konar-göçerler varsa, onlara
ait kayıtlar da bu köy düzenlemesi içinde yer almaktadır. Bunlar da köyden
hemen sonra sağladıkları gelirlerle birlikte kaydedilmektedir. Bu defterin
örneği ġekil 3.14.a, 3.14.b. ve 3.14.c'de gösterilmiĢtir (Katalog Genel No.
981, Tasnifin Kodu Tahrir Defterleri, Defter No. 19m, BaĢbakanlık Osmanlı
ArĢivi, Ġstanbul).
58
ġekil 3.14.a. Mufassal defter örneği
ġekil 3.14.b. Mufassal defter örneği
59
ġekil 3.14.c. Mufassal defter örneği
Ġcmal defterleri:
Bu defterler, mufassal (detaylı) defterler esas alınmak suretiyle sultandan
baĢlayarak tımarlı sipahilere kadar gelirlerin hizmetler karĢılığı maaĢ olarak
tahsislerinin yapılıp kayıtlarının tutulduğu defterlerdir. Defterler sultan, sancak beyi,
zaim ve tımarlı sipahi sıralamasına göre düzenlenmiĢlerdir. Sultan ve sancak beyinin
dirlikleri genellikle sancağı en verimli, dolayısıyla geliri en yüksek köylerin veya
gelir kaynaklarını ihtiva ettikleri için bunlar hangi kaza ve nahiyeye tabi olursa
olsunlar defterin baĢında yer almaktadır. Zaim‘den itibaren köy gelir ve dirlik tahsis
kayıtları nahiyeler esas alınarak yapılmaktadır. Bu yüzden her nahiyede –varsaönce zaimlerin, daha sonra da tımarlı sipahilerin dirliklerini teĢkil eden köyler
kaydedilmektedir. Diğer yandan toprağın belli ellerde toplanmasını önlemek ve
seçkin bir sınıf yaratılmasına mani olmak amacıyla bir köyün bütün geliri bir zaim
60
veya sipahiye tahsis edilmektedir. Bu yüzden de bu defterlerde bir köyün ismi ve
gelirleri değiĢik yerlerde birkaç kere geçmektedir. Bu defterlerde idari ve askeri
yöneticilerin dirliklerinin bulunması sonradan bu dirlikler ve dirlik sipahileri ile
ilgili olara çeĢitli yazıĢmaların, derkenar (kenara yazılmıĢ olan yazı) veya ilave
tezkereler halinde yer almasına neden olmaktadır. Bu husus defterlerin idari
teĢkilatın ve yönetim kadrolarının tarihçe ve özgeçmiĢlerini tespit bakımından
önemini artırmaktadır. Ayrıca defterlerin sonunda sancak geliri, asker sayısı ve
sınıfları da toplu halde verildikleri için bu defterlerden sancakların dolayısıyla bütün
Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun mali ve askeri gücünü ve yapısını kolaylıkla tespit
etmek imkânı da vardır. Bu defterin örneği ġekil 3.15.a ve 3.15.b'de gösterilmiĢtir
(Katalog Genel No. 981, Tasnifin Kodu Tahrir Defterleri, Defter No. 85i,
BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, Ġstanbul).
ġekil 3.15.a. Ġcmal defteri örneği
61
ġekil 3.15.b. Ġcmal defteri örneği
Vakıf defterleri:
Bu defterler, ait oldukları sancakların her türlü mülk ve vakıf kayıtlarını ihtiva
etmektedirler. Defterlerin, vakfın kurucusundan kuruluĢ tarihine kadar baĢka yerde
bulunması zor, bazı bilgileri ihtiva etmesi; bunların önemini artırmaktadır. Bütün
sancaktaki han, hamam, cami, medrese, zaviye (tekke), sağlık ocağı, yetimhane,
fakirhane, çeĢme, suyolu ve köprü gibi akla gelebilecek her türlü kamu hizmeti veren
kurum ve iĢyerlerine ait kayıtlar buralarda görevli memur ve müstahdemlerin maaĢları,
vakfedilen dükkan, han, hamam, tarla, bağ, bostan ve saire gelirleri, kullanılan eĢya ve
malzemenin cinsleri, fiyatları, yemek türleri, yiyecek fiyatları ve daha pek çok toplum
ve günlük hayata ait bilgiler bu defterlerde yer almaktadır (Arıkan 1995). Bu defterlerin
örneği ġekil 3.16.a, 3.16.b ve 3.16.c'de gösterilmiĢtir (Katalog Genel No. 981, Tasnifin
Kodu Tahrir Defterleri, Defter No. 48e, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi, Ġstanbul).
ġekil 3.16.a. Evkaf defter örneği
62
ġekil 3.16.b. Evkaf defter örneği
ġekil 3.16.c. Evkaf defter örneği
63
Ruznamçe defterleri (Günlük defterleri):
Ruznamçe defterleri, her günlük gelir kayıtlarını ihtiva eden defterlerdir. Bu
defterler tımarlarla ilgili en son bilgileri içerdiği için tımar sisteminin kontrolü açısından
da son derece önemlidir. Tımar ruznamçe defterleri tımar sistemine paralel olarak çok
erken tarihlerde tutulmaya baĢlanmıĢ olmalıdır. Bu defterler tımar sistemi sona erene
kadar kullanılmıĢtır. Erken tarihli tımar ruznamçe defterleri çok geniĢ sahaları ve birkaç
yılı içerirken, tımar sisteminin geliĢmesi ile birlikte daha dar bölgelere göre
hazırlanmıĢtır. Bu defterlerin örneği (ġekil 3.17)'de gösterilmiĢtir (Hasan, 2003).
ġekil 3.17. Ruznamçe defter örneği
Derdest defterleri:
XVI. yüzyıl sonlarından itibaren her tımarın maruz kaldığı aralıksız
değiĢikliklere sahipsiz kalan tımarlar bu defterlerde yer almaktadır. Kayıtların eski
olması sebebiyle tımar gelirlerini oluĢturan yerlerin birisi tarafından tasarruf edilip
edilmediği, ediliyorsa kimin elinde olduğu bilinemez olmuĢtu. Bu mahzurları ortadan
64
kaldırmak için eski kayıtlar güncelleĢtirilerek kullanılmıĢtı. Bu daha önce defterhanede
var olmayan, yukarıda bahsedilen Ģartlar gereği ortaya çıkan, derdest adı verilen yeni bir
defter türüdür. Derdest kelime olarak ‗tutma, elde etme, elde olan‘ manasına
gelmektedir. Tımar gelirini elinde tutan, sahip olan kiĢiyi nitelemek için kullanılmıĢtır
(Afyoncu, 1997).
Arazi ve emlak yoklama devri:
TaĢınmazların tapu defterlerine "Defterhane-i Amire Kalemine" kaydı ve
sahiplerine tapu senedi verilmesi 1263 (1847) tarihli Tapu Nizamnamesiyle kabul edilen
ve uygulamasına geçilen bir yenilik olmuĢtur. Özel mülkiyetin esaslarına iliĢkin tapu
sicilinin hukuki düzeni bu nizamname ile kurulmuĢtur.
Yoklama devri tutuldukları döneme göre ayrılır:
1264 (1848) - 1288 (1872) dönemi:
Bu tarihler arsında yapılan arazi yazımlarında ‗tahrirde‘ sadece miri arazi türü
ele alınmıĢ ve bunların kaydedildiği defterlere, tapu arĢivi uygulamasında ‗Atik Arazi‘
adı verilmiĢtir. Ayrıca bu tarihten itibaren tutulan kayıtların örneklerinin merkezi
hükümetteki arĢive gönderilmesine ve ilgililerine tuğralı tapu senetlerinin verilmesine
baĢlanılmıĢtır. ArĢiv dilinde bu kayıtlar ‗Çiçek usulü‘ veya ‗Künye usulü kayıt‘ adını
almıĢtır.
1288 (1872) – 1290 (1874) dönemi:
Bu tarihler arasında oluĢturulan kayıtlardaki özellik ‗Yoklama usulünün‘
baĢlamasında görülmektedir. Yoklama usulü ve sürdürülen yazımlarda tarla, çayır,
yoncalık, mera, yaylak ve kıĢlak gibi arazinin nitelikleri gösterilerek yetkili kılınan
memurlar tarafından Ģehir, kasaba ve köy mevki ve sınırlarının belirtilmesi ve tahmini
de olsa yüzölçümlerinin yazılması suretiyle bir yenilik getirilmiĢtir. 1274 (1858) tarihli
Arazi Kanunnamesi‘nin 78. maddesi hükümleri uygulanarak araziye zilyet ve mutasarrıf
olup da ‗hakkı kararları‘ sabit olanların kimlikleri belirlenmek suretiyle yoklama
kayıtları tutulmuĢtur. Tutulan bu defterlere ‗Arazi-i Cedit (yeni arazi) Defterleri‘
denilmiĢtir.
1290 (1874) -1299 (1883) dönemi:
Bu tarihler arasında devam eden köy ve mahalle esası üzerine tutulan defterlerle
‗Emlak Yoklama‘ ve ‗Emlak-i Daimi‘ adı verilmiĢtir. Buradaki özellik, mülk arazi için
65
o tarihe kadar Ģer‘i hukuk mahkemelerince kayıt tutularak ‗hüccet‘ adıyla ilgililerine
tasarruf belgesi vermek yetkisinin 20 Ağustos 1290 (1874) tarihli irade ile Tapu
Dairelerine devredilmiĢ olmasından görülmektedir. Daha sonra vakıf taĢınmaz malları
için evkaf idarelerince veya mütevellilerce tutulan kayıtlar ve verilen temessükler
yerine, bu tür taĢınmaz mallara ait iĢlemlerin de Tapu Ġdarelerinde yapılmasını öngören
26 Temmuz 1291 (1875) ve 23 Mart 1292 (1876) tarihli iradeleri gereği olarak tutulan
defterlere ‗Vakf-ı Cedit‘ denilmiĢtir.
1300 (1884) - 1325 (1909) dönemi:
Tapu teĢkilatının kurulmasıyla ve her türlü taĢınmazlara ait iĢlemlerin bu teĢkilat
tarafından yapılmasını öngören iradelerin gereği olarak bu tarihler arasında yapılan
tahrir yoklamalarıyla arazi ve emlak kayıtları bir araya getirilmiĢtir. Yoklama usulü
tahrir iĢleri 1325 (1909) tarihine kadar böylece devam etmiĢtir. Mahallinde tutulan
kayıtlar ay itibarıyla ‗Hâsılat Defteri‘ olarak merkeze gönderilmiĢ ve ‗Zabıt Defteri‘
adıyla genel arĢive intikal etmiĢtir. Bunların dıĢında, önceleri Vakıflar Ġdaresince
tutularak sonradan Tapu Ġdarelerine devredilen ‗Vakf-ı Atik‘ defterleriyle ‗Hazine-i
Hassa‘ya ait kayıtlar da tapu arĢivinde yer almıĢtır.
1325 (1909) yılından sonra devam eden devre:
Mal sahiplerine verilen tuğralı tapu senetlerinin Defter-i Hakanî‘den
doldurularak mahallerine gönderilmesi usulü 1325 (1909) tarihinden itibaren kaldırılmıĢ
ve bu yetki mahalli Tapu Ġdarelerine bırakılmıĢtır. Bu suretle 1325 (1909) tarihinden
sonra Tapuda iĢlem yaptıran her kiĢi için o idarede muvakkat (geçici) tasarruf
ilmühaberi yerine ‗Esas Tapu Senedi‘ almak imkânı hâsıl olmuĢtur. 30 Mart 1329
(1913) tarihinde çıkarılan 'Emval-i Gayrimenkul Tasarrufu Hakkında Kanun-u
Muvakkat' gereğince, bu tarihten sonra vakıf mütevellileri (yetkilileri) ellerindeki
defterleri Tapu Ġdarelerine devri kabul edilmiĢtir (Esmer, 1998).
B. Osmanlı Ġmparatorluğu'nun toprak düzeni:
Osmanlı'lara göre mülk Allah'ın olup, tasarrufu padiĢaha aittir. Bu temel
prensipten hareketle Osmanlı topraklarında beĢ çeĢit arazi tanımlanmıĢtır. 1274 (1858)
tarihli Arazi Kanunnamesi'ne göre bu beĢ çeĢit arazi ise aĢağıdaki gibidir:
Mülk arazi
Miri arazi
66
Vakıf arazi
Metruk arazi
Mevat (ölü) arazi
Mülk arazi:
Kuru mülkiyeti (rakabe) ve tasarruf hakkının kayıtsız Ģartsız aynı Ģahsa ait
olduğu arazidir (Mardin, 1947; Berki, 1967; Köprülü, 1958; Üçok, 1966). Bu arazinin
türleri ise aĢağıdaki gibidir:
Köy ve kasaba içinde bulunan araziler olup, iki gruba ayrılır:
 Miktarı ne olursa olusun köy veya kasabanın içinde bulunan arazi.
 Köy ve kasabanın kenarlarında bulunup miktarı azami yarım dönümü (yeni
ölçü ile 460 metrekare) geçmeyen ve ―tetimme-i sükna‖ mahiyetindeki yerlerdir
(Mardin, 1328; EĢref, 1315).
Temlik-i sahihle miri araziden tefrik edilip (ayrılıp) özel kiĢilere bırakılan arazi:
Temliki sahih bugünkü anlamda bir satıĢ akdidir. Kamu yararının bulunması
halinde, Miri Araziden belli bir kısım toprağı ayırmak suretiyle kiĢilere satılır ve bedeli
peĢin olarak alınır.
ÖĢürlü arazi:
Devletin hâsılatından genellikle 1/10 oranında bir hisse aldığı topraklardır (Atıf
Bey, 1330).
Haraçlı arazi:
SavaĢla fethedilen ve mülkiyet hakları topraktan alınan nakdi ve mahsulünden
alınan ayni bir vergi karĢılığında gayrimüslim eski zilyetlerine bırakılmıĢ arazidir.
Haraç, cihat sonu ele geçirilen ülkelerde yaĢayan ehli kitap olup da islamiyeti kabul
etmeyen arazi sahiplerinden alınan bir vergidir.
Mecellenin 1272. maddesi mucibince mevat araziden ihya edilen topraklar:
Mecellenin 1272. maddesi, ―izni sultani ile Arazi-i Mevattan bir yeri ihya ve imar
eylese ona malik olur.‖ demektedir.
67
Arazi Ukriye:
Irak‘ta rastlanan ve menĢei itibarı ile Haraçlı Araziye tabi olan bir arazidir. Fakat
Haraçlı Araziden farklı bir rejime tabi olduğu için Mülk Arazinin ayrı bir türüdür. Bu
topraklara bağlı olan mevzuat, Mithat PaĢa‘nın, Bağdat valiliği sırasında kendisine
hitaben çıkartılan bir ferman mucibince tanzim edilmiĢtir. Bağdat‘ta Mülk Arazi
sahiplerinin mirasçısız ölmesinden dolayı büyük bir kısım toprak mahlûl (boĢ) olarak
devlete intikal etmiĢ ve Miri Arazi haline geçmiĢtir. Sahipleri elinde kalan cüzi
topraklar da sahiplerinin iktidarsızlığı v.s. gibi sebeplerle iĢlenemiyor veyahut vergi
borçlarına karĢılık olarak bu topraklara devletçe el konuluyordu. Devlet bir otorite
tasarrufu ile araziye el koyuyor ve onu kendine Harac-i Mukaseme ve asıl arazi
malikine mahsulün 1/20 veya 1/25 gibi bir hissesini ödemeye taahhüt edecek bir çiftçiye
tefviz ediyordu. Bu durumda, kuru mülkiyet (rakabe) malikte kalır ve kendisine
imparatorluğun tuğrasını taĢıyan bir mülkiyet senedi verilirdi. Toprağın maliki için
alınan hisseye ‗ukr‘ denildiğinden bu topraklara Arazi Ukriye adı verilmiĢtir. Görüldüğü
gibi Arazi Ukriye rejimi itibarıyla Miri Araziye çok benzemektedir. Ancak kuru
mülkiyet (rakabe), maliki olan Ģahsa ait olduğundan bu arazi mülktür. Kuru mülkiyet
(rakabe) malikine mülkiyet senedi ve mutasarrıfa da tapu senedi verilmesi sebebiyle, bu
araziye ‗iki senetli arazi‘ de denir (Mardin, 1947; Cin, 1969).
Miri arazi:
Kuru mülkiyeti (rakabe) Devlete ait olup hukuku tasarrufiyesi (kullanma ve
yararlanma hakkı) ihale ve tefviz yoluyla belli kimselere verilmiĢ olan arazidir.
Tefviz, miri arazinin rakabesi devlette kalmak üzere, tasarruf hakkının belli
bir bedel karĢılığında ve süresiz olarak devletçe Ģahıslara devredilmesidir. Tefviz, her
Ģeyden önce bir akittir. Bu akit mucibince her iki tarafa karĢılıklı olarak vecibeler
yüklenmektedir. Devlet, arazinin tasarruf hakkını devretmek; karĢı akit ise peĢin bir
bedel (tapu) ile her sene mahsulden 1/10 oranında bir hisse (vergi) vermek ve araziyi
iĢlemekle mükelleftir (Üçok, 1944; Cin, 1969).
Tefviz Tarafları ise; tefviz akdinin bir tarafında devlet, diğer tarafında da
kendisine toprak tefviz edilecek olan kimse vardır. Toprağın maliki sıfatı ile devlet,
kendisini temsil edecek bir hakiki Ģahsa muhtaçtır (Mardin, 1947). Bu çeĢit arazi
tarıma elveriĢli topraklar ile çayırları, koruları, yaylak, kıĢlak ve harman yerlerini de
içine almaktadır.
68
Miri arazinin türleri:
 Arazi-i Miriye-i Sırfa: Geliri tamamen hazineye ait olan arazidir.
 Arazi-i Miriye-i Mefkufe: Yalnız geliri veya hem geliri ve hem tasarruf
yahut sadece tasarruf hakkı belli bir cihete tahsis edilmiĢ olan arazidir.
Miri arazinin teĢekkülü:
 Ġslam Hukukunda: Halife Hz. Ömer 15–20 H. seneleri arasında Suriye, Irak
ve Mısır‘ı fethettiği zaman bu toprakları askerlerine dağıtmadı Ġslam cemaati
namına vakfetti. Hz. Ömer‘in bu hareketi bir takım kumandanlar tarafından hoĢ
karĢılanmadı ve büyük bir tepki yarattı. O zamana kadar fethedilmiĢ toprakları
paylaĢmak alıĢkanlığında olan muharipler ―sen bizim kılıçlarımızla fethettiğimiz
toprakları ne hakla harbe (savaĢa) iĢtirak etmeyen (katılmaya) ve bizden sonra
geleceklerin de istifade edeceği (faydalanacağı) Ģekilde haraca bağlı bir hale
sokmak istiyorsun‖ diye itiraz ettiler (Berki, 1967). Ancak Hz. Ömer onlara
karĢı durdu ve bu toprakları mülk olarak fatihlere dağıtmadı. Bu topraklar
iĢletilmek üzere halka tevcih edildi (verildi) ve geliri Ġslam cemaati hayrına
harcandı. Ġran‘ın ve bir kısım Bizans eyaletlerinin fethinden sonra Halifeler yeni
bir toprak düzeni ile karĢılaĢmıĢlardır. Fethedilen bu memleketlerde toprağı
iĢleyen halkın büyük bir kısmı iĢledikleri toprağın maliki değillerdi. Toprağın
mülkiyeti
devlete
veya
hükümdara
aitti.
Toprağı
iĢleyenler
kiracı
durumundaydılar. Bu topraklar Ġslam cemaati namına vakfedildikleri için temliki
bir muamele konusu olamıyordu. Ancak köylüye daimi bir kiracılık Ģeklinde
iĢlettiriliyordu. Bu suretle bir tür Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢ oluyordu
(Sencer, 1967). Fakat Hilafetin 82. H. senesinde Halife Hz. Ömer zamanında
tesis edilen sicillerin yanmasıyla herkes elinde bulundurduğu toprağın maliki
olduğunu iddia etmiĢtir. Aksinin ispatı çok güç oluyordu. Bu suretle teĢekkül
eden Miri Arazi Sistemi bozulmuĢ ve ortadan kalkmıĢ oluyordu.
 Osmanlı Devletinde: Osmanlı padiĢahları Ġslam fetihlerinin baĢlangıcında
olduğu gibi fethedilen toprakların bir kısmının mülkiyetini halka bırakırken, bir
kısmının rakabesini (kuru mülkiyetini) hazine için alıkoymuĢ ve sadece tasarruf
hakkını ahaliye tefviz etmiĢtir. Bu suretle Miri Arazi Rejimi ortaya çıkmıĢtır.
Ancak belirtmek gerekir ki miri topraklar rejimi Ġslama ve Osmanlı devletine
has değildir. Büyük Selçuklularda Anadolu Selçuklularında mevcut olduğu gibi
69
batıda özellikle Roma Ġmparatorluğunda ve Ortaçağ Avrupa‘sında da mevcuttur
(Ülgenalp, 1949; Cin, 1969).
Osmanlı hukukunda arazinin miri oluĢ Ģekilleri:
Osmanlı hukukunda arazi Ģu Ģekillerde miri oluyordu:
 Fethedilen arazinin galiplere dağıtılmayarak devlete mal edilmesi, Fethedilen
arazi ya gayrimüslim ahalinin elinde bırakılır ya da galipler arasında dağıtılır
veya imamül-müslimin tarafından beytülmale (hazineye) alıkonur.
 Fetih esnasında ne Ģekilde alındığı ve verildiği belli olmayan arazi, yani
arazinin türünün tespit edilmemesi, öĢri veyahut haraci olduğunun
bilinmemesi halidir.
 Mülk araziden olan toprağın malikinin mirasçısız olarak ölmesi, vasiyet
bırakmaması halinde, hazineye intikal etmesi; mülk toprak bu Ģekilde Miri
Arazi haline geçmektedir.
 Maliki meçhul ve kime ait bulunduğu bilinmeyen mülk arazinin zaman aĢımı
neticesinde devletçe iktisap olunur.
 Kuru mülkiyeti devlete ait olmak üzere ihya edilen arazi miri olur (Barkan,
1943).
Miri arazinin irsen intikali:
Miri arazi ile mülk arazi arasındaki farkı, kendisini intikalde de gösterir. Mülk
arazi, feraiz kaidelerine göre intikal ettiği halde miri arazi, adi intikal denen ayrı bir
usule göre irsen intikal etmiĢtir. Miri arazi devletin mülkiyetinde olduğundan, bu
araziye ait intikal hükümlerini de devletin serbestçe tespit etmesi tabii idi. Adi intikal
kaideleri imparatorluğun Araplarla meskûn bölgeleri hariç aĢağı yukarı aynı idiler.
Fakat bu kaideler imparatorluğun kuruluĢundan yıkılıĢına kadar bir evrim geçirmiĢ ve
bu evrim intikal derecelerinin geniĢletilmesi ve adi intikalin bugünkü miras kaidelerine
yaklaĢması Ģeklinde cereyan etmiĢtir (Üçok, 1952; Cin, 1969).
Sözü edilen evrim aĢağıdaki aĢamalardan geçmiĢtir:
Osmanlı Ġmparatorluğun kuruluĢundan H.975 (1567) tarihine kadar olan devre:
Bu devrede mutasarrıfın ölümü halinde arazi sadece erkek evlada parasız ve
diğer mirasçılara da tapu misli ile intikal etmekte idi (Barkan, 1940).
70
H.975 (1567) tarihinden H.1263 (1847) tarihine kadar olan devre:
Tapu misli ile arazinin:
 01 Ramazan 1010 (1601) tarihinde arazinin bulunduğu yerde oturan
kızkardeĢe,
 20 ġevval 1012 (1603) tarihinde de baĢka yerde oturan kız kardeĢlere,
 15 Zilkade 1017 (1608) tarihinde oğlu, kızı ve kardeĢi olmaksızın ölen
mutasarrıfların arazileri önce babalarına ve ikinci derece analarına, tefviz
edilmesi esası kabul edilmiĢtir.
Bu devrede tapu hakkı sahiplerinin sayısı da artmıĢtır:
 Birinci derece: Miri arazi 10 yıla kadar talepleri halinde kız çocuklara,
müteveffa mutasarrıfın erkek ve kız çocukları yoksa arazi üzerinde bulunan
mülk ağaçlar ve binalar ġer'i hukuka göre mirasçısı olanlara tapu misliyle intikal
eder.
 Ġkinci derece: Araziye halit (Halit: Arazi üzerinde geçiĢ veya su alma vb.
haklara sahip olan kimsedir.) ve ortak olanlara intikal eder.
 Üçüncü derece: O köy ahalisinden araziye ihtiyacı olanlara tapu misli ile
intikal eder.
Daha sonra çocuksuz ölen mutasarrıfların arazisi üzerinde bina veya ağaç olmasa
dahi ana, baba, baba ve bir erkek kardeĢlerine eĢit Ģekilde tapu misli ile tefviz edilmiĢtir
(EĢref, 1315; Atıf Bey, 1330; Berki, 1947; Cin, 1969).
H.1263 (1847) tarihinden Arazi Kanunnamesine (1858) kadar olan devre: 7
Cemaziyelevvel 1263 (1847) tarihli bir irade ile miri arazi mutasarrıflarının ölümünde
araziler erkek ve kız evlatlarına parasız ve eĢit olarak, eğer erkek evlat yoksa yalnız kız
evlada müstakilen intikal etmesi kabul olunmuĢtur.
14 Cemaziyelevvel 1263 (1847) tarihinde neĢir ve ilan olunan diğer resmi bir
tebliğ ile kadınların tasarrufunda bulunan araziler, erkek mutasarrıfların arazilerinde
olduğu gibi, kadının erkek ve kız çocuklarına parasız intikal etmesi kararlaĢtırılmıĢtır.
Muharrem 1264 (1847) tarihli bir irade ile erkek ve kadın mutasarrıfların
ölümünden sonra baliğ olmayan çocuklarının kendilerine ana ve babalarından intikal
eden araziyi buluğa ermelerinden 10 sene içinde talep ve dava edebilecekleri kabul
edilmiĢtir.
71
Evahir-i Cemaziyelevvel 1274 (1858) tarihinde çıkarılan bir irade ile erkek ve
kız çocuk bırakmadan ölen erkek ve kadın mutasarrıfların arazileri parasız babalarına
yoksa analarına intikal edeceği husus öngörülmüĢtür (Barkan, 1940; Berki, 1947).
Arazi Kanunnamesi'nden (1858) 1284 (1867) tarihli Tevsi-i Ġntikal Kanununa
kadar olan devre:
Arazi Kanunnamesi, miri arazinin intikalini 54., 55. ve 56. maddelerinde tanzim
etmiĢtir. 54. maddeye göre erkek ve kadın mutasarrıfların ölümü halinde arazileri, erkek
ve kız çocuklarına parasız ve eĢit bir Ģekilde intikal ederdi. Eğer bunların yalnız birisi
mevcut ise ona parasız ve müstakilen intikal edeceği hükme bağlamakta idi. Yine bu
maddeye göre ölen mutasarrıfın eĢi gebe (hamile) ise ceninin doğumuna kadar arazi,
intikal sahiplerine verilmezdi. Bu hüküm, Türk Medeni Kanunun 524. maddesinin
aynıdır.
Çocuksuz ölen erkek ve kadın mutasarrıfların arazileri babalarına, babaları yoksa
analarına parasız ve müstakilen intikal eder.
Ġntikal hakkına sahip erkek ve kız evlatların arazinin bulunduğu yerde oturması
Ģart değildir. Ġntikal hakkı sahibi erkek ve kız çocuklarından bazısı hazır, bazısı gaip
olursa arazi, hazır olanlara verilir. Ancak, gaip olanlar 3 sene zarfında zuhur eder yahut
hayatta oldukları anlaĢılırsa o araziden hisselerini alabilirler. Ana ve baba hakkında da
hüküm böyledir.
Görülüyor ki Arazi Kanunnamesi intikal hakkı sahiplerinin sayısını erkek ve kız
evlat, ana ve baba olmak üzere 3'e çıkarmıĢtır. Arazi Kanunun zikredilen maddeleri,
yukarıda bahsettiğimiz 1274 (1858) tarihli irade ile kabul edilen esası aynen almıĢtır
(Barkan, 1940).
1284 (1867) tarihli ' Arazi Miriye ve Mevkufenin Tevsi Ġntikaline Dair Kanun'
dan 21 ġubat 1912 tarihli Tevsi Ġntikal Kanununa kadar olan devre:
Bu devrede 1284 (1867) tarihli Kanunun hükümleri tatbik edilmektedir. Bu
kanunla, intikal hakkı sahiplerinin sayısı 3'ten 8'e çıkarılmıĢ ve Arazi Kanunun 54, 55
ve 56'ncı maddelerinin müteallik (bağlı) hükümleri ilga edilmiĢtir. Bu kanuna göre,
intikal hakkı sahiplerinin sırası Ģöyledir:
 Erkek ve kız evlat.
 Ahfat (Torunlar: erkek ve kız çocukların oğulları ve kızları.)
 Baba ve ana.
72
 Ana-baba bir ve yalnız baba bir erkek kardeĢler.
 Ana-baba bir ve yalnız baba bir kız kardeĢler.
 Ana bir erkek kardeĢ.
 Ana bir kız kardeĢ.
 EĢ (kocadan karıya veya karıdan kocaya).
Bu kanuna göre, murisi yalnız erkek yada kız çocuğu bulunursa arazi müstakilen
ona, birden çok çocuğu bulunursa eĢit olarak onlara intikal ederdi. Torunlar hakkında da
durum böyledir. Yalnız ana ve baba mevcut ise arazi eĢit olarak bunlara intikal ederdi.
4. sıradaki kardeĢler arasında da bir fark yoktur. Bir tane ise müstakilen, birden fazla
iseler ortaklaĢa ve eĢit olarak arazinin tasarruf hakkını iktisap ederler. Altıncı derecede
intikal hakkı ana bir erkek kardeĢe, yedinci derecede ana bir kız kardeĢe aittir. Bunlar da
yalnız iseler müstakilen, birden fazla iseler eĢitlik üzere ve ortak olarak intikal hakkına
sahiptir. Bu kanunun 2. maddesine göre, bir önceki dereceden intikal hakkı sahibi
varken, sonraki derecedekiler intikal hakkından istifade edemezler.
Görülüyor ki bu hüküm, Irak Medeni Kanunun kabul etmiĢ olduğu zümreler
arası sıra esasının aynıdır. Torun, büyük ana ve büyük babasından, ana ve babasına
intikal edecek olan hisseyi onların ölümü halinde yerlerine geçerek talep ve dava
edebilir. Bu hükümle de bugünkü hukukumuzdaki halefiyet (babadan sonra kalan oğul)
prensibi kabul edilmiĢtir. Diğer taraftan karı-koca, evlat ve torunlarla birlikte
bulundukları zaman bir Ģey almazlar. Ancak bu kaide üçüncü dereceden sonra tatbik
edilmiyor. EĢler, 8. derecede bulundukları halde tasarruf hakkından istifade
etmektedirler.
Özet olarak intikal hakkına sahip olanların sayısı gittikçe arttırılmıĢ ve arazinin
parçalanması son derece kolaylaĢtırılmıĢtır (Barkan, 1940; Berki, 1947; Üçok, 1952;
Cin, 1969).
21 ġubat 1912 tarihli Ġntikalat Kanun-u Muvakkatinden Irak Cumhuriyeti ilanına
kadar olan devre:
Bu kanuna göre intikal hakkı sahipleri Ģunlardır:
 Füru (evlat ve torunlar).
 Ana-baba ve onların füru.
 Büyük ana veya büyük baba ve onların füru.
 Sağ kalan eĢ.
73
Sağ kalan eĢ 1. derecedeki intikal hakkı sahipleriyle birlikte olduğu zaman 1/4
ve diğerleriyle birlikte olduğu zaman da 1/2 hisse almaktadır. Hâlbuki 1284 (1867)
tarihli Kanunla sağ kalan eĢ, evlat ve torunlarla bulunduğu zaman hisse almıyor, ancak
3. dereceden sonra 1/4 hisse alıyordu. Ayrıca bu kanunla 1328 (1912) tarihli kanun,
murisin (miras bırakan) füruğu ile birlikte bulunan ana ve babaya veya bunlardan yalnız
birine 1/6 hisse verilmiĢtir (Üçok, 1952).
Irak Cumhuriyeti ilanından sonra olan devre:
Irak'ın Medeni Kanunun 1106. maddesinde Mülk Arazi, feraiz kaidelerine göre
intikal etmektedir. Miri Arazide ise 1912 tarihli Ġntikalat Kanunları Irak'ın Medeni
Kanunun 1187–1197 maddelerinde aynen düzenlenmektedir.
Demek oluyor ki, Osmanlı Ġmparatorluğu'nda uygulanan miras kanunları Irak'ın Medeni
Kanununda aynen yer almaktadır (Mecit, 1973).
Vakıf arazi
Vakıf, sosyal yardım amacıyla bir malın bir hayır iĢine tahsisidir. Bu araziler iki
kısma ayrılmıĢtır:
 Sahih Vakıf Arazi: Mülk Arazinin maliki tarafından belli bir amaca
tahsisiyle oluĢmuĢtur.
 Gayrisahih Vakıf Arazi: Miri Araziden belli bir kesimin yararına veyahut
tasarruf hakkının veyahut her ikisinin birden padiĢah tarafından veyahut
onun izni ile bir baĢkası tarafından belli bir amaca tahsisiyle oluĢmuĢtur
(Esmer, 1998).
Metruk arazi
Devlete ait olup kamunun yahut belli bir veya birkaç köyün yahut kasaba
halkının yararlanmasına terk olunmuĢ arazidir. Bu arazinin türleri ise:
 Kamu yararına tahsis edilen yerlerdir. Örneğin yollar, köprüler, Pazaryerleri,
 Bir veya birkaç köy veya kasaba halkının yararına tahsis edilmiĢ olan mera,
yaylak, kıĢlak ve harman yeri gibi mahallerdir.
Mevat (ölü) arazi:
Kimsenin tasarrufu altında bulunmayan ve kamunun yararına terk ve tahsis
kılınmamıĢ olan boĢ yerlere Mevat Arazi denilmektedir (Esmer, 1998).
74
C. Osmanlı toprak hukukunda düzenlemeler
Tımar
Senelik geliri 20000 akçeye kadar olan dirliklere Tımar denir. Tımarlar hizmet
karĢılığı askerlere verilirdi. Tımar sahipleri senelik gelirinden kılıç adı verilen belli bir
bölümün ayrılmasından sonra geriye kalan gelirin her 3000 akçesi için bir cebeli
getirmeye mecburdur. Kılıç bedel sipahinin kendi aylık maaĢına karĢılıktır. Kılıç illere
göre ve tımarların tezkereli veya tezkeresiz olmasına göre 2000, 3000 ve 6000 akçe
arasında değiĢir. Bir kimsenin uhdesinde birden fazla Tımar bulunursa bunları zeamete
çevirmek mümkündür. Ancak bir Zeameti Tımara çevirmek asla mümkün değildir (Ali
Efendi, 1964).
Zeamet
Senelik geliri 20000–100000 akçeye kadar olan dirliklere Zeamet denir. Bunlar,
subaĢı gibi memurlara, eyalet merkezindeki defterdarlara ve sancaklarda alay beylerine
verilir. Zeamet sahipleri de gelirin 20000 akçesi hariç her 5000 akçe için bir cebeli
beslerdi.
Has
Senelik geliri 100000 akçeden fazla olan dirliklere Has denir. Haslar, Ģehzade,
vezir ve beylerbeyi gibi kiĢilere verilirdi. Has sahibi olan kimse senelik gelirinin her
5000 akçesi için bir cebeli göndermeye mecbur idi. (Berki, 1967).
Tımar ve zeamet sahiplerinin kendi dirlikleri içindeki Miri Araziyi kiĢilere öĢür
namı altında alınan para karĢılığında tefviz etmek ve tefviz edilen kimseye Sipahi
Senedi veya Temessük denilen tasarruf belgesi vermek yetkileri 1839 tarihine kadar
devam etmiĢtir. Zamanla gerileyen ve bozulan bu idare biçimi faydalı olmaktan çıktığı
için Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun görkemli döneminin bu uygulaması tanzimatın ilanıyla
ortadan kaldırılmıĢtır. Böylece o tarihe kadar Tımar ve Zeamet sahiplerine tanınan Miri
Araziyi tefviz ve mutasarrıflarına Temessük vermek yetkisi sona ermiĢtir (Ali Efendi,
1964; Köprülü, 1958; Seviğ, 1953).
Mültezim ve Muhassıllar
1839 tarihinde kaldırılan Tımar ve Zeamet kurumun ve ona sahip olanların Miri
Arazi üzerindeki yetkileri Mültezim ve Muhassıllara verilmiĢtir. Ancak Mültezim ve
75
Muhassıllar bu yetkiyi 1847 tarihine kadar Tımar ve Zeamet sahipleriyle birlikte
kullanmıĢlardır. Mültezim ve Muhassıllar bu tarihten sonra görevlerini 1858 tarihli
Arazi Kanunun neĢrine kadar tek baĢlarına devam ettirmiĢlerdir.
Mültezim: Bir köy veya kasabanın yani belli bir bölgenin öĢür ve rüsum adı
altındaki gelirini üstüne alan ve buna karĢılık Devlete belli miktarda peĢin para ödeyen
kimsedir.
Muhassıl: Bir kaza veya sancağın veyahut vilayetin güvenliğini sağlayan ve
Devlet gelirlerinin tahsilâtı yetkisi verilen görevlidir.
Osmanlı Ġmparatorluğu‘nun bozulan düzeni içinde Sahibi Arz sıfatı verilen
Tımar ve Zeamet sahiplerinin ve onların yerini alan Mültezim ve Muhassılların Devletin
arazisini tefviz etmek ve karĢılığında para almak yetkisinin sebep olduğu karıĢıklıkları
ve bundan doğan olumsuzlukların gerektirdiği ilk tedbir 7 Cemaziyelula 1263 (1847)
tarihli resmi tebliğde bulmak mümkündür. Tebliğ, Miri Araziye iliĢkin muamelelerin
yürütülmesindeki uygun Ģekil Ģartını, tasarruf belgesi olarak verilecek senetlerin
Defterhane Amire kaleminde kaydının yapılmasında ve mührü ile tasdik olmasında
bulmuĢtur. Böylece, taĢınmaz malların özel bir sicile (tapu siciline) kaydedilmesi
lüzumunun fikri temelleri atılmıĢtır (Atıf Bey, 1330; Cin, 1969).
5 Cemaziyelahir 1263 (1847) tarihli Tapu Nizamnamesi
Bu Nizamnamede:
 Bundan böyle mahlul Miri Arazinin tamamının Devlete ait olacağı
açıklanmıĢtır.
 Eskiden beri Bayağı (adi) Kağıda ve sonraları da Varaka Sahihaya yazılan
senetlerin daha itibarlı ve itinalı olması ve bunun sağlanması için bundan sonra
senetlerin Bayağı Kağıda ve Varaka Sahihaya yazılmayıp araziye mahsus olmak
üzere baĢ tarafı tuğralı ve matbu senet düzenlenmesi öngörülmüĢtür.
 Söz konusu senetlerin kayıt muamelelerinin yapılmasına Defterhane-i Amire
Kalemi tahsis edilerek bu muamele tarzının Ġstanbul dıĢındaki vilayet, sancak ve
kazalarda da peyderpey uygulanmasına geçilmiĢtir.
 Miri Araziye mutasarrıf olan kimselerin bu tasarruf haklarını baĢkalarına
ferağ etmek istemeleri halinde satan ile alanın lehine ferağ muamelesini
Defterhane-i Amire Emirinin huzurunda yapmaları aranmıĢtır.
76
Böylece, muamelenin geçerliliği karĢılıklı irade açıklanması ‗Ġttihadi Meclis‘
Ģartına bağlamıĢtır. Dolayısıyla tapu idarelerinin ilk nüvesi meydana gelmiĢtir (Barkan,
1940).
8 Cemaziyelahir 1275 (1859) tarihli Tapu Nizamnamesi
1274 (1858) tarihli Arazi Kanunun neĢrinden sonra kabul edilip ‗Sureti
Hümayun Mucibince Amel Oluna‘ baĢlığı altında yayımlanan bu nizamnamenin
1.maddesiyle Miri Arazinin tefviz ve ihalesine mal memurları yani defterdar ve
malmüdürleri mezun kılınmıĢ ve kendilerine Sahibi Arz sıfatı verilmiĢtir. O tarihe kadar
bu sıfatla görevlerini sürdüren Mültezim ve Muhassılların bu görev ve yetkileri sona
ermiĢtir.
Sonraları vilayetlere Defter-i Hakanî memurları, kazalara tapu kâtibi
unvanlarıyla memur tayin edilerek bu vazife onlara verilmiĢ ise de Defter-i Hakanî
memurları ve tapu kâtipleri henüz tayin edilmemiĢ olan yerlerde mal memurlarının sıfat
ve yetkileri devam etmiĢtir (Haydar, 1321). Sözü edilen nizamname ayrıca Miri
Arazinin ferağ, intikal ve ihalesine dair muamelelerin yürütülmesini ve vaktiyle sipahi
ve mültezimler tarafından verilmiĢ olan senetlerin değiĢtirilmesi usullerini düzenleyen
hükümler getirmiĢtir.
Tapu Senedatı Hakkında Talimat
Tapu Nizamnamesinden sonra çıkartılan 1276 (1860) tarihli talimatla, 1274
(1858) tarihli Arazi Kanunu ile 1276 tarihli Tapu Nizamnamesinin uygulanmalarına
açıklık ve kolaylık sağlanması amacı güdülmüĢtür. Talimatın birinci bendi bir taraftan,
bundan böyle her ne suretle olursa olsun kimseye senetsiz olarak Miri Arazi tasarruf
ettirilmeyeceği kuralını koymuĢ ve diğer taraftan da Miri Araziye iliĢkin muamelelerin
yürütülmesinde mutasarrıf, kaymakam, meclis öğeleri, mal memurları, malmüdürleri ve
tapu kâtiplerini görevli saymıĢ ve sorumlu tutmuĢtur.
15 ġaban 1276 (1860) tarihli Tarifname
Daha sonra çıkan ve iradeye dayanan bu tarifname ile Arazi Kanunu ile 1275
(1859) tarihli Tapu Nizamnamesinin yürürlükte olduğu tekrarlanmıĢ ve güdülen amacın,
tapu senetlerinin düzenlenip sahiplerine verilmesi hususunda bir takım kolaylıkların
sağlanması olduğu belirtilmiĢtir.
77
Defter-i Hakanî Nazırlığı
Zamanla artan, geliĢen ve devletin ilgisini çeken taĢınmaz mallarla ilgili
iĢlemlerin önemi, Defter Eminliği olan bu kuruluĢun adı 14 TeĢrinisani 1282 (1866)
tarihinde ‗Defter-i Hakanî Nazırlığı‘ olarak değiĢtirilmiĢtir. Ancak bu bakanlığın
bakanı, belli sürelerde değiĢmemesi için Bakanlar Kuruluna üye değildir.
Osmanlı Ġmparatorluğunda Anayasanın ilanı ile bütün bakanlar Halk Meclisi
(parlamento) önünde sorumlu tutulmuĢlardır. Açıklanan gerekçelerle Defter-i Hakanî
Nezareti haline getirilen teĢkilat 8 Haziran 1329 (1913) tarihinde Defter-i Hakanî
Eminliğine çevrilmiĢ ve Eminlik de Maliye Bakanlığına bağlanmıĢtır (Esmer, 1998).
D. Tapu dairelerini geniĢleten yetkiler
Tapu teĢkilatının kuruluĢ tarihine baĢlangıç sayılan 5 Cemaziyelahir 1263
(Mayıs 1847) tarihli Tapu Nizamnamesinin, Tapu idarelerine tanıdığı sınırlı yetki ve
görev alanı çeĢitli iradelerle Tapu Sicili kavramı doğrultusunda geniĢletilmiĢtir. Böylece
Arazi Kanunun kabul ettiği beĢ çeĢit araziden tescile tabi ve el değiĢtirmeye elveriĢli
olanlardan:
Mülk arazi:
ġer‘i mahkemeleri tarafından o tarihe kadar verilen Temessük Hücceti yerine
Defterhaneden tapu senedi verilmesi hakkındaki 28 Ağustos 1290 (1874) tarihli,
Vakıf arazi:
Vakıf araziye ait bu tür iĢlemlerinde Defterhanede yapılarak mütevelliler
tarafından verilen Temessük yerine tapu senedi verilmesine dair olan 26 Temmuz 1291
(1875) tarihli,
Ġstanbul‘da ve Ġstanbul dıĢında bulunan musakkafat ve müstegallatı vakfiye:
Üstü dam ile örtülü ev, han, dükkân ve benzeri nitelikteki vakıf taĢınmazların
senetlerinin de Defterhaneden verilmesini öngören 23 Mart 1292 (1876) tarihli iradelere
dayalı talimatnamelerin hükümleri tapu idarelerine kuruluĢ amaçlarına uygun fonksiyon
sağlamıĢtır. Müstesna vakıflar dıĢında kalan ve yürürlükteki kanunlar uyarınca satıĢ ve
intikalleri caiz olup böylece tedavül kabiliyeti taĢıyan ve tescili gerekli bulunan bütün
taĢınmaz mallara iliĢkin muameleler için o tarihten sonra Defterhane idaresi yetkili ve
görevli kuruluĢ olarak kabul edilmiĢtir. Ancak vakıf çeĢitleri arasında olup niteliği
78
itibariyle Vakıflar Ġdaresinin denetimi dıĢında kalmıĢ bulunan müstesna vakıfların idare
ve tasarrufunda mütevellilerinin taĢıdıkları yetki, Emvali Gayrimenkulenin Tasarrufu
Hakkındaki Kanunun kabulüne kadar (30 Mart 1329 (1913)) devam etmiĢtir. Sözü
geçen kanunun 1. maddesi miri ve vakıf arazi ile mülk taĢınmaz mallarla mazbut ve
mülhak vakıflara bağlı müsakkafat ve müstegillata iliĢkin muamelelerin tapu
dairelerinde yapılmasını belirtmiĢ ve müstesna vakıfları da bu hükmün kapsamına
almıĢtır.
Ferağ takrir (rapor) komisyonlarının kuruluĢunda yapılan değiĢiklikler:
Tapu idarelerindeki Defter-i Hakanî satıĢ ve ferağ takrirlerinin alınması ve akdin
oluĢması ve karĢılıklı irade açıklaması ve buna iliĢkin muamelelerin daha kısa zaman
içinde yerine getirebilmesi için ‗Devlet ġurası Dâhiliye Dairesince‘ düzenlenmiĢtir.
Ġradeye iktiran eden mazbata ile ferağ takrir komisyonlarının 1860 tarihli tarifnameye
göre öngörülen kuruluĢunda değiĢiklik yapılmıĢtır. Söz konusu mazbataya uyularak
Defter-i Hakanî idarelerine 3 Ocak 1305 (1889) tarihinde yapılan tebliğde, meclis
idarenin toplantı günleri dıĢında,
 Vilayet ve elviye merkezlerinde müftüler, Defter-i Hakanî ve tahrir müdür,
evkaf muhasebecileri ve meclisi idare üyelerinden bir kiĢiden,
 Kazalarda ise müftüler, tapu kâtipleri, evkaf ve tahrir memurları ve meclis
idare arasından birer kiĢiden, kurulu komisyonlar tarafından taĢınmaz ferağ
takrirlerinin alınması bildirilmiĢtir. Ancak Ferağ Takrir Komisyonlarının
yukarıdaki kuruluĢ ve iĢleyiĢleri olumlu bir sonuç vermemiĢtir. Dolayısıyla,
ġurayı Devlet Tanzimat Dairesince kaleme alınan ve idareye iktiran ederek 10
Eylül 1318 (1902) tarihinde tebliğ olunan mazbata ile genelde ferağ takrirleri
muamelatının:
 Vilayet merkezlerinde, vali ve defterdarlar ile Defter-i Hakanî müdür ve
memurlarından,
 Livalarda, mutasarrıf ve muhasebeciler ile Defter-i Hakanî memurlarından,
 Kazalarda, Kaymakam ve Malmüdürü ile Tapu Kâtiplerinden, kurulu
komisyonlar tarafından yapılması gerekli bulunmuĢtur. Bu komisyonların görev
ve yetkileri 1324 (1907) tarihine kadar devam etmiĢtir.
Defter-i Hakanî idaresinin Tensikat ve TeĢkilatına ve Personellerin ve
Müstahdemin Vazifesine (görevine) Dair Nizamname:
79
1907 tarihine kadar değiĢik ve oldukça karıĢık hükümler taĢıyan nizamname,
talimatname ve tarifnamelerle görev ve yetkilerinin düzenlenmesine çalıĢan tapu
idareleri 17 Temmuz 1323 (1907) tarihli bu nizamname ile gerçek hüviyetine
(kimliğine) ve bu hüviyeti içinde sahip olması lâzım gelen yetkilerine yaklaĢmıĢtır.
Bu nizamname ile:
 Her vilayet merkezinde bulunan Defter-i Hakanî Müdürü ve elviyede
(zamanın idari teĢkilatında il ile ilçe arası bir yerleĢim birimi) bulunanlara
Defter-i Hakani memuru adı verilmiĢtir (Bent 1).
 Genelde emlâk, arazi ve müsakkafatı ve müstegıllatı vakfiye ve gediklerin
Defter-i Hakanîce ‗Emlak ve Emvali Gayrimenkule Namıyla‘ tanımlanması
uygun bulunmuĢtur.
 Bunların satıĢı, intikali ve ferağı muamelesinin Ġstanbul‘da senedat
idaresince vilayetlerde Defter-i Hakanî idarelerince yapılması emredici bir
hüküm olarak konulmuĢtur. Dolayısıyla tapu idareleri dıĢında adi senetle alımsatım yapılması yasaklanmıĢ ve bu türlü senetleri düzenleyen komisyonlar ceza
tehdidi altına alınmıĢtır (Bent 13).
 Muamelelerin yapılması sırasında, muamele konusu olacak taĢınmazın tehdit
haritasının düzenlenmesi isteğinde bulunulduğu takdirde, tehdit haritalarının
tanzimine cevaz verilmiĢtir (Bent 17).
 Alım-satım muamelelerinde irade beyanını tespit ve görevli memurlar
huzurunda yapılması gereğine iĢaret olunmakla beraber muamelatta daha fazla
sıhhat ve inzibat sağlamak üzere takrir sırasında vilayet merkezlerinde evkaf
muhasebecisiyle vergi müdürünün ve livalarda evkaf müdürü ile vergi
memurunun ve kazalarda ise tapu kâtibinin huzurunda vergi kâtibinin
bulunmasında fayda mülahaza edilmiĢtir (Bent 22).
Nizamnamenin tapu teĢkilatına sağladığı yetki alanını kısıtlayan bu son fıkranın
hükmü 17 Mayıs 1332 (1916) tarihli diğer bir nizamname ile kaldırılmıĢtır. Söz konusu
nizamname ile tapu dairelerinin görev ve sorumluluklarının çok tabii olan yetkilerine
kavuĢmuĢtur (Esmer, 1998).
80
3.3.2. Türkiye Cumhuriyetinde kadastro ve tapu çalıĢmaları
3.3.2.1. Türkiye Cumhuriyetinde Kadastro çalıĢmaları
Kadastro, her ülkenin çeĢitli ihtiyaç ve amaçlarına göre sürdürülen bir kamu
hizmeti niteliği taĢımaktadır. Bu çalıĢmaların ortak yanı, taĢınmazlarla ilgili
bulunmalarında görülmektedir. Kadastro mali, hukuki veya aynı zamanda hem mali ve
hem de hukuki gayeleri tatmin maksadı ile tesis edilir.
TaĢımaz mallar ülkenin sosyal, ekonomik ve hatta politik düzenini etkileyen
önemli rolü bu hizmeti asıl amacına yöneltmeyi zorunlu kılmıĢ ve böylece kadastro,
taĢınmaz malların, fiili ve hukuki durumlarının noksansız olarak belirlenmesinin bir
aracı sayılmıĢtır. Bu anlamıyla kadastro, taĢınmaz malların hukuki ve geometrik
durumlarını tespit etmektedir. Gerçekten taĢınmaz mallara iliĢkin ayni hakların aleniyete
kavuĢturulmasının ve bu hakların herkese karĢı korunmasının sağlam bir güvencesi olan
tapu sicili müessesinin kurulmasında kadastronun rolü ve önemi büyüktür. Bu bağlamda
kadastro, toprak-insan iliĢkilerini modellendiren, toprakla ilgili her türlü plan, proje ve
hizmetlere altlık oluĢturan bir bilgi sistemidir (Ayazlı, 2007).
A. Kadastronun yararları ve çeĢitleri
Ġnsan ile eĢya iliĢkileri incelendiğinde, insan eĢyaya sahip olduğu zaman, ona
daha çok değer verdiği görülür. Bu durum taĢınmaz mallar için de geçerlidir. Bir
kimsenin bir taĢınmaz mala sarf edeceği emek ve masraf, kendisinin ve çocuklarının
geleceği bakımından önemli olmasına göre değer taĢır. Eğer bu, kendi mülkü ise ondan
azami verimi elde edebilmek için daha çok çaba sarf edecektir. Bu bakımdan
kadastronun baĢlıca amacı taĢınmaz malların sınır ve yüzölçümlerini belirleyerek
sahipleri adına Tapu Kütüğü'ne tescil etmektir. Bu temel esasa bağlı olarak yapılan
kadastro haritalarında, arazinin topoğrafik durumu, arazi üzerindeki tabii ve suni
tesisler, toprak kalite ve verim değeri sınırları, tespit edilebilen arazi değerleri, ürün
cinsleri, bunların nitelik ve nicelikleri vb. gösterilmektedir. Dolayısıyla kadastrodan,
vergilendirmede, tarımsal üretim planlamalardan, arazi ve arsa düzenlemelerinde, imar
planlarının yapım ve uygulanmasında, yeryüzü üzerinde yapılacak her türlü mühendislik
yapılarının
planlama
yararlanılmaktadır.
ve
inĢası
ile
daha
birçok
hizmetlerin
üretilmesinde
81
Günümüzde kadastrodan yararlanma alanları oldukça geniĢtir. Bu yararlanma
alanları,
 Hukuk: Vergilendirme, sınır anlaĢmazlıkları, alım-satım iĢleri,
 ġehircilik: Ġmar uygulaması, gecekondu önlenmesi, bölge planlaması, yer
altı tesisleri yapımı,
 Tarım: Toprak ve tarım reformu, arazi toplulaĢtırması, arazi düzenlemesi,
üretim planlaması, rekolte (yıllık ürün) tahmini,
 Mühendislik: Proje tasarımı ve hazırlanması,
 Ġstatistik: TaĢınmaz mal istatistikleri,
 Sınır Belirleme: Özel mülkiye arazileri, hazine arazileri, vakıf arazileri,
devlet ormanları, mera, yaylak ve kıĢlaklar, köy orta malları, afet sonrası
sınırlar, gibidir.
Dünyada toprak kavramındaki tarihsel değiĢim kadastronun da değiĢmesine
neden olmuĢtur, bu da kadastronun devimsel (dinamik) bir yapıya sahip olduğunu
göstermektedir. Ġlk çağlarda tek boyutlu ve sadece vergi amaçlı kullanılan kadastro,
artık çok boyutlu ve kalkınmanın olmazsa olmaz koĢulu olmuĢtur. Bu devimsel yapı,
kadastronun değiĢik türlerini ortaya çıkarmıĢtır.
Kadastronun çeĢitleri Ģu Ģekildedir:
 Vergi kadastrosu (mali kadastro):
Tarihte ilk kullanılan kadastro çeĢidi olan vergi kadastrosu, tek boyutludur.
Tarım topraklarının vergilendirilmesinde yararlanılmıĢtır. TaĢınmazın değeri,
verimliliği, yüzölçümü ile ilgili veriler yer alır, koordinat sistemlerine bağlı
değildir ve tek boyutludur.
 Ġyelik kadastrosu (hukuki kadastro):
TaĢınmaz iyeliğini sınırlandırarak güvence altına alan, taĢınmaz üzerindeki
hak ve kısıtlamaları gösteren, koordinat sistemlerine bağımlı ve tapu sicilinin
oluĢturulmasını amaçlayan bir kadastro çeĢididir.
 Ekonomik kadastro:
Sanayi devriminin ardından ortaya çıkmıĢtır. TaĢınmaz değerlerindeki
ekonomik değiĢimleri kayıt altına alan kadastrodur. TaĢınmazların yasal ve
geometrik durumları ile birlikte değerleri de kaydedilir. Bu sayede taĢınmazlar
üzerindeki ticari iliĢkiler güvence altına alınmıĢ olur.
 Çok amaçlı kadastro:
82
Yeryüzü üzerinde gerçekleĢtirilecek her türlü proje için altlık oluĢturacak
konumsal ve iyeliğe iliĢkin verileri hazırlayan, ekonomik, hukuk, istatistik,
kamu yönetimi ve bilimsel çalıĢmalardaki gereksinimlere cevap verebilecek
kadastro türüdür.
 Arazi bilgi sistemleri:
Arazi bilgi sistemleri, belirli bir bölgedeki araziye iliĢkin verilerin
kendileriyle ve mekânla iliĢkilerinin kurulduğu, yönetildiği ve sorgulanabildiği,
ülke koordinat sistemine bağlı ve parsel tabanlı bir coğrafi bilgi sistemidir.
 Sürdürülebilir kalkınma, taĢınmaz idaresi ve toprak yönetimi:
Toprak yönetimi sürdürülebilir kalkınmaya hizmet eden bir politika,
taĢınmaz idaresi ise bu politikaların uygulanması için gerekli olan bir araçtır.
ġekil 3.18. Toprağa bakıĢ ve kadastronun evrimi (Enemark, 2001)
YaĢanılan çağın ve küreselleĢmenin bir gereksinimi olarak var olan kadastronun,
sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde toprak yönetimine hizmet eden taĢınmaz idaresine
dönüĢmesi gerekmektedir (Ayazlı, 2007). ġekil 3.18 Toprağa bakıĢ ve kadastronun
evrimini göstermektedir.
B. Türkiye'de 20. yy. baĢında kadastro neydi, nedir ve ne olacaktır?
Halit Ziya Bey'in görüĢü
Kadastro ve haritalar bir ihtiyaç üzerine düzenlemeleri 1908 senesinde
MeĢrutiyetten sonra Konya Ovasında yapılan sulama iĢini takip eder. Kadastro iĢlerine
Konya Ovasında değiĢik senelerde değiĢik kuruluĢlar tarafından tekrar baĢlanmıĢtır.
83
Fakat elde belli bir program olmadığı için ve merkezi idare de bu konuyu bilimsel bilgi
ile takip etmediği için baĢlayanlarda bürolarını kapatıp gitmiĢlerdir.
Ġstanbul 1915 senesinde baĢkent iken Ģehirde, Defterhanede mevcut olan teknik
kuruluĢları geniĢletmek için Almanya'dan uzman sıfatı ile getirilen Mösyö Kraye'nin
idaresi altında Galata, Feriköy ve Büyükada'da kadastro çalıĢmalarına baĢlanmıĢtır.
Ada'da yerel bir kadastro nirengisi, Galata ve Feriköy'de ise emlak tasarruf iĢlemleri için
krokiler oluĢturulmuĢtur. Ancak Birinci Dünya SavaĢ'ın baĢlamasından iki sene sonra
bu iĢler durdurulmuĢtur. Ġhtiyaçtan doğan bu iĢler maalesef:
 Belli bir program ve özel teĢkilata bağlanmaması,
 Nerede ve hangi Ģartlar içinde bu iĢlerin yürümesi için gerekli tetkiklerin
edilmemesi,
 Bu iĢler ciddi bir prensip ile takip edilmemesi,
sebebiyle baĢarısız olmuĢtur. Ayrıca bu planlara harcanan büyük paralar ve verilen
emeğe karĢı kıymetsiz kalmıĢ ve kaydı bile yoktur.
Türkiye'nin kadastrosunu yapmak için Ģüphe yoktur ki zamana hem de uzun
zamana ihtiyaç vardır. Fakat bu reformun keyfiyeti uzun zamana ihtiyaç duyması bu
iĢin gecikmesini elbette icap ettirmemelidir. Belki bu iĢe baĢlamak için çok geç
kaldığımız da kesindir. Eğer MeĢrutiyet'ten sonra bu iĢe baĢlamıĢ olsaydık, Ģüphe yoktur
ki bugüne kadar yirmi senelik yolu kesmiĢ olurduk. Ama kadastro gibi mali, teknik,
zirai ve ekonomik ödevlerin yerine getirebilmek için belki 100 seneye ihtiyacımız
vardır. Türkiye'nin doğal servetini, memleketin varlığını bilmek ve milyonlara varan
arazi sermayeyi tedavül ettirebilmek için kadastro yapmak gereklidir.
Fransızlar, 26 Ağustos 1791 tarihinde kadastro kanunu çıkarmıĢlar ve 1 Ekim
1802 tarihinde tecrübe olarak 800 nahiyenin kadastrosunun yapılması için bir
talimatname yayımlamıĢlardır. Fransa'da 1803 tarihinde yalnız bu amaç için birçok
mühendis büroları açılmıĢtır. Fransızlar parsel kadastrosuna 15 Eylül 1807 tarihli
kanunun yayılmasından sonra baĢlamıĢlardır. Fransa kadastrosu baĢlangıçta tamamen
mali amaçlı idi. Kadastro 1808–1821 tarihleri arasıda devlet örgütleri ile mal sahipleri
arasında arazi ve emlak vergisinin hakkaniyete uygun olarak alınması amaçlanmıĢ ve
herkesi ilgilendiren bir kamu hizmeti olarak kabul edilmiĢtir. Bu nedenle kadastro
giderleri tamamen devlet bütçesinden karĢılanmıĢtır. Kadastro 1821 tarihinden sonra
devlet iĢinden daha çok bir eyalet iĢi olduğu görüĢü benimsenmiĢ ve çalıĢmalar eyalet
tarafında yürütülerek masrafları karĢılanmıĢtır. Fransa kadastrosu mali bir kadastro
olmakla birlikte adalet açısından da taĢınmazların varlığını belgelemek, toprak kütüğünü
84
oluĢturmak ve taĢınmaz sahipleri arasında doğacak sınır anlaĢmazlıkları çözmek
iĢlevleri de zamanla önemli görülmüĢ ve çalıĢmalara bu yönde bir düzen vermek ihmal
edilmemiĢtir. Fransa 1915 tarihinden itibaren kadastrosunu yeniden yapmak ve yeniden
ihya etmek zorunluluğu duymuĢtur. Çünkü zamanında 20 hektar olarak kayıt olan bir
arazi zamanla birçok parsele bölünmüĢ, Ģekli, alanı ve sınırı değiĢmiĢ, yanından yol,
kanal ve elektrik geçmiĢ ve değeri değiĢmiĢtir. Hâlbuki defter ve plan üzerinde tesis
tarihinden itibaren olduğu gibi kalmıĢtır. Nihayet memleketin her tarafından her türlü
taĢınmazların değeri, Ģekli ve sahipleri değiĢmiĢtir. Günü gününe takip edilmemesinden
dolayı Fransa kadastrosu değerini tamamen kaybetmiĢtir. Fransız halkını endiĢede
bırakan bu durum nihayet ünlü bilim adamı Ekstir Parlamintır, milletvekilleri ve bilim
adamlarından 75 kiĢilik fevkalade bir heyet teĢkil etmiĢlerdir. Bu heyet defterleri,
daireleri ve arazileri incelemelere baĢlamıĢ ve 16 senede büyük bir özen ile bu
incelemeleri bitirmiĢlerdir. Elde edilen tecrübeleri ve takibi önemli olan hususların
tutanakları tutulmuĢtur. Bu tutanaklar altı ciltlik büyük bir eser halinde Fransa
hükümetince basılmıĢtır.
YapılmıĢ olan ve tarihe geçmiĢ bir memleket kadastrosu hakkında bu kadar
detay vermekte amacımız, bu memleketlerde yapılmıĢ olan kadastroların eksikliklerini
görmek ve aynı hatalara düĢmemektir.
Bugün kadastro yöntemleri ile Türkiye kadastrosunu yararlı bir Ģekilde yapmak
mümkün değildir. Çünkü:
 Bilim hâkim değil ve bilimsel olarak da bu iĢe baĢlanmamıĢtır.
 Kadastro yalnız arazinin resmini çizmek olmadığına göre tasarrufa bağlı olan
hususları da incelenmemiĢ ve takip edilecek sistem de tayin olunmamıĢtır.
 Kadastro temelleri çürüktür.
 Bugün ne memurların yapacağı iĢ ve ödevleri belli ve ne de hükümetle halkın
arasındaki bu konunun durumu bellidir.
Sonuç olarak, Türkiye'nin doğal servetini, memleketin varlığını bilmek ve
milyonlara varan arazi sermayeyi tedavül ettirebilmek için kadastro yapmak gereklidir.
Mahmut Esat Efendinin görüĢü
Türkiye'de uzun zamandan beri tasarruf değiĢikliği takip edilmemiĢtir. Bunun
sebebi ise Birinci Dünya SavaĢı ve KurtuluĢ SavaĢıdır. Bu yüzden Türkiye'de ekonomik
ve sosyal hayatta büyük değiĢiklikler meydana gelmiĢtir. Bugün halkın malik olduğu
85
her Ģeyin değeri ve mahiyeti değiĢmiĢtir. Bu değiĢimleri tespit etmek ve doğru bilgi elde
etmek için kadastroya ihtiyaç vardır.
Türkiye Cumhuriyeti her ne kadar tespit ve yazım iĢlemine gereken önemi
vermiĢse ve hala kullanılmakta olan 'Kuyudu Kadime' adı verilen defterler ve bu konuya
iliĢkin yasalar oluĢturulmuĢsa da geliĢmekte olan yeni teknik ve yöntemlerden
zamanında gereğince yararlanılamamıĢtır. Dolayısıyla tespit ve yazım iĢlemi yetersiz
kalmıĢ ve gereksinime karĢılık veremez duruma düĢmüĢtür. TaĢınmazların tedavülünü
hedefleyen Medeni Kanun ve bu hedefi gerçekleĢtirmek ancak, kadastroya istinaden
teĢkil edilen tapu defterleri sayesinde mümkün olabilir. Çünkü tahrir zilyetleri, kadastro
ise malikleri tespit eder ve bu tespit ise de hukuki esaslara dayanmaktadır. Eğer tahrir
yapmağa kalkarsak, yaptığımız iĢ, zilyetleri gösteren bir tespit olur ve bu tespitte
Medeni Kanuna istinat eden tapu sicillerinin tesisine esas olamaz. Dolayısıyla takip
edilecek usul, tahrir usulü değil de kadastro usulüdür. Bu kadastro da hukuki bir
kadastrodur (Ziya, 1928) .
C. Türkiye'de üç boyutlu kadastro ihtiyacı
Son iki yüzyıl içerisinde dünya nüfusunun önemli ölçüde artması özellikle
kentsel alanlarda arazi kullanımının yoğunlaĢmasına neden olmuĢtur. Nüfustaki bu artıĢ
eğilimi toprakla insan arasındaki iliĢkileri zamala değiĢtirerek arazi sahipliğinin önemini
giderek artırmıĢtır. Buna bağlı olarak, arazideki mülkiyeti açık ve tartıĢmaya neden
olmayacak Ģekilde kayıt edecek bir sistem gerekli olmuĢtur. Bu sistemi tanımlamak için
çeĢitli isimler (arazi bilgi sistemi, arazi kaydı, arazi idaresi vb.) kullanılmakla birlikte
günümüzde bu sistem 'kadastro' olarak adlandırılır.
Kadastro baĢlangıçta yalnızca ekonomik ve hukuki amaçlarla gerçekleĢtirilirken
bugün kadastrodan, arazi ile ilgili iĢlemlerin hızlı, verimli ve güvenli bir Ģekilde
yürütülmesini sağlamanın yanında çevrenin korunmasını, sürdürülebilir geliĢimi ve
sosyal eĢitliliği desteklemesi de beklenmektedir. Gelinen bu noktada, mülkiyetin etkili
bir Ģekilde yasal güvence altına alınabilmesi için kadastronun arazi üzerindeki tüm hak
ve sınırlamaları içermesi ve karmaĢık problemlerin çözümünde daha detaylı bilgi
sağlaması gerekmektedir.
Öte yandan, mülkiyetin bireyselleĢmesi arazi yüzeyinin iki boyutlu sınırlar
kullanılarak mülkiyet birimlerine bölünmesiyle baĢlamıĢtır. Bu nedenle mevcut kadastro
haritalarındaki temel birim iki boyutlu parsellerdir. Bütünlüğün ve tutarlılığın
86
sağlanması için iki boyutlu parsellerin üst üste çakıĢmaması ve aralarında boĢlukların
olmaması beklenmektedir. Ancak parseller iki boyutlu olarak temsil edilmelerine
karĢılık parselin kullanımı yüzeyden ziyade hacimdir ve parselin sahibi her zaman
düĢey boyutta da haklara sahiptir. Sonuç olarak, hukuki açıdan mülkiyet zaten üç
boyutludur fakat kadastroda mülkiyetin konumsal tescili iki boyuta indirgenmiĢ olarak
yapılmaktadır (Döner, 2009).
Türkiye‘de yıllardan beri devam eden kadastro çalıĢmaları tamamlanmak
üzeredir. Kullanılan sistem iki boyutludur. Arazinin üstünde veya altında bulunan
objelerden
mülkiyete
konu
olabilecek
hak
ve
mükellefiyetler
tam
olarak
belirlenememekte ve siciline kaydedilememektedir. Bu durum gittikçe değerlenen
toprak ve hızla geliĢen kentsel yaĢamda sıkıntılara neden olmaktadır. Bu nedenle üç
boyutlu kadastro ve üç boyutlu kadastroya duyulan ihtiyacı araĢtırmak gerekmektedir.
Mevcut kadastral yapı, uygulayıcı kurum olan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü,
yasal mevzuat, üç boyutlu kadastro çeĢitleri incelenmelidir. Dünya devletlerinde de
araĢtırılan bu konu ülkemizde de akademik olarak araĢtırılmaktadır. Bir coğrafi bilgi
sistemi mantığı ile hareket edilerek parsel bazlı olarak sistem hazırlanmalı ve
uygulamaya geçilmelidir. Üç boyutlu kadastronun tam olarak oluĢturulamaması mevcut
coğrafi bilgi sistemlerinde üç boyutlu sonuçlar elde edilmesini engellemektedir.
Uluslararası Kadastrocular Birliği (FIG) ise kadastroyu; ― Toplumsal, kültürel ve
ekonomik geliĢmenin yerine getirilmesinde temel iĢlevi olan arazi ve emlak mülkiyet
haklarının anayasal güvencesini garanti eden, toprak ve yapılar hakkındaki çeĢitli
bilgilerin korunmasını sağlayan, ülkesel ve yerel uygulamaların saydamlığına önemli
katkı sağlayan bilgi sistemi‖ olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlamaları çoğaltabiliriz.
Ancak tanımlamalarda dikkati çeken en önemli unsur son yıllarda gereksinim duyulan
bilgi sistemi yaklaĢımıdır. Türkiye‘de ve diğer dünya devletlerinin çoğunda mevcut
kadastro sistemi ‗iki boyutlu‘ olarak düĢünülmüĢtür. Böylesi kadastral ürünleri altlık
olarak kullanan bilgi sistemleri de iki boyutlu olacaktır. Arazi izdüĢümü haritalar ve
buna bağlı olarak oluĢturulan tapu sicilleri mevcut sistemi yansıtmaktadır. Ancak
farkında olmadan bu harita ve sicilleri oluĢtururken üçüncü boyutu da kullanmaktayız.
Özellikle, teknik altyapı içerikli yeraltı tesislerinde (boru hatları, metro, depolar,
tüneller, vb.) ve yer üstünde üst üste yapılmıĢ evler, çok katlı apartmanlar ve enerji nakil
hatları gibi tesisleri irtifak hakları ile haritasına yani iki boyutlu modeline
aktarılmaktadır. Parsel bir kiĢi adına kayıt edilirken, bir kısmının kullanım hakkını
baĢka bir kiĢiye üst hakkı, alt hakkı gibi haklar ile verilmektedir. Üç boyutlu kadastro
87
düĢüncesi ile modellemeler yapılarak özellikle yapılaĢmanın yoğun olduğu bölgelerde
bu ihtiyaç giderilmiĢ olacaktır (Ġnam ve Özkan, 2009).
Üç Boyutlu Kadastroyu, ‗malikleri ve sınırlı hakları iki boyutlu parseller ile
birlikte kaydeden, topoğrafik yüzeyin altında ve üstünde mevcut olan nesnelerin, yasal
ve gerçek durumunun daha iyi anlaĢılmasını sağlayan bir sistem‘ olarak tanımlayabiliriz
(Stoter ve Salzmann, 2003). Bu anlayıĢ ile arazinin üzerinde, yukarısında ve altındaki
mevcut kadastroda tam olarak anlaĢılmayan, mekana bağlı üç boyutlu coğrafi nesneler
olarak tanımlanan yapılar aracılığı ile üçüncü boyut elde edilebilir. Bu coğrafi nesneler,
günlük hayatımıza artık iyice yerleĢen metro, boru hattı, yer altı kablo sistemleri,
depolar, yer altı alıĢveriĢ ve ticaret merkezleri, yer üstünde çok katlı apartmanlar,
bütünü veya bir kısmı ile birbiri üzerine yapılmıĢ yapılar, yer üstü hatları gibi yapı ve
tesislerdir.
Fiziksel üç boyutlu nesneler (objeler) mevcut olan kadastro paftasında tam
olarak gösterilemezler. Sadece çizgisel olarak harita üzerinde varlığından haberdar
olabiliriz. Detayları için ayrıca projesini görmemiz ve dosyasını incelememiz gerekir.
Bu detaylar alt ve üst hakları olarak kaydedilmiĢlerdir. Yüzeyin altındaki ve üzerindeki
objelerin nerede olduğunun belirlenmesinde bu durum yasal zorunluluk haline
getirildiğinde, tanımlama daha da rahat yapılabilecektir. Yer altı tesislerinde iki boyutlu
parseller yerine ‗üç boyutlu uzayın bölünmesi‘ ile elde edilen üç boyutlu parseller
kullanılacaktır. Görüleceği üzere kentsel yaĢamın getirmiĢ olduğu yoğunluk,
metropollerde taĢınmazların hukuki durumlarını belirlemede mevcut iki boyutlu
mülkiyet belirleme sisteminin yetersiz kaldığını göstermektedir (Bilen ve Zlatonova,
2001).
Mevcut Coğrafi Bilgi Sistemleri, Kent Bilgi Sistemleri gibi mekansal verilere
ihtiyaç duyan sistemler genellikle iki boyut üzerine kurgulanmıĢlardır. Altlık olarak iki
boyutlu kadastro parselini kullanan sistemlerde mecburen böyle bir sonuç elde
edilmektedir. Üç boyutlu bir coğrafi bilgi sisteminin etkin olabilmesi için farklı
tiplerdeki gerçek nesneler arasındaki analizi iyi yapabilmeli ve grafik bilgiler ile
tanımsal bilgilerin birlikte kullanılmasını sağlamalıdır. Bunun için de üç boyutlu
kadastro parsellerine ihtiyaç vardır ( Bilen ve Zlatonova, 2001).
Arazi bilgi sistemlerinde en temel birim, sınırlarıyla arazide ölçülmüĢ ve
malikleri adına tanımlanarak tapu sicilinde kayıt altına alınmıĢ olan parseldir. TaĢınmaz
kadastrosunun temel elemanı olan parsel, taĢınmaz kadastrosunda kapalı bir sınırı olan
88
ve kendisine bir numara verilmiĢ alansal yeryüzü nesnesidir. Bu nedenle bilgi sistemleri
için büyük önem taĢımaktadır (Stoter ve Salzmann, 2003).
Mevcut kadastro kayıtları, temelde mülkiyet iliĢkilerine dayanmaktadır. ĠzdüĢüm
düzleminde bulunan bir parsel üzerinde hak sahibi ve bu parselden yararlanma
(mülkiyet) hakkı olanlar bulunmaktadır. Burada birkaç farklı durum söz konusu olabilir:
 Parsel kullanıcısı taĢınmazın tamamına sahiptir.
 Parsel kullanıcısı taĢınmazın çıplak mülkiyetine sahiptir. Diğer hak sahipleri
bu parsel üzerinde üst hakkı, kiralama hakkı ve benzeri irtifak hakkına sahip
olabilir.
 Parsel kullanıcısı taĢınmazın sahibi değildir; ancak bu taĢınmaz üzerinde üst
hakkı gibi sınırlı bir hakka sahiptir.
Ġlk örnek dıĢında diğerlerinin kaydında üçüncü boyuta ihtiyaç vardır. Zira, üç
boyutlu objelerin ölçüleri yanında hak ve borçlarının da kaydedilmesi gerekir (Stoter,
2004).
FIG tarafından 2001 yılından bu güne yapılan çeĢitli organizasyonlarda, üç
boyutlu kadastronun çeĢitli yönlerden araĢtırılması için komisyonlar kurulmuĢ ve
çalıĢmalar yapılmıĢtır. Ülkemizde üç boyutlu kadastro çalıĢmaları üniversiteler
bünyesinde halen akademik düzeyde ele alınmakta; çalıĢma konusu edilmektedir. Ancak
bu konuda devlet politikası olarak yürütülen bir çalıĢma da yoktur. Akademik
çalıĢmalar, yurtdıĢında yapılan benzer çalıĢmaların paralelinde ve ortak/etkileĢimli
projeler halinde yürütülmektedir (Ġnam ve Özkan, 2009).
D. Türkiye kadastrosuna iliĢkin 'Kadastro-2023 Geleceğin Kadastrosu Çerçeve
Raporu' nun değerlendirilmesi
a. Var olan durum
a.1. BaĢlangıç
Türkiye‘de 1912 yılından bu yana kadastro çalıĢmaları yapıla gelmektedir.
Osmanlı döneminde bütün taĢınmazların sınırlandırılması ve yazımı konusunda
yürürlüğe konulan 05.02.1912 tarihli 'Emvali Gayrimenkulenin Tahdit ve Tahriri
Kanunu Muvakkat' bağlamında Konya ilinin Çumra ilçesinde kadastro çalıĢmalarına
baĢlanmıĢ, ancak sonrasında gelen savaĢlar nedeniyle bu yasa tam anlamıyla uygulama
olanağı bulamamıĢtır. Bu nedenle bugünkü anlamda kadastro çalıĢmalarının
89
baĢlangıcının, ülke genelinde çalıĢmalara baĢlanmasını hedefleyen '1925 tarihli ve 658
sayılı Kadastro Yasası' olduğu kabul görmektedir.
a.2. Amaç
Türkiye kadastrosu, Türk Medeni Kanunu (TMK)'nun 719. ve 997.
maddelerindeki kurallar çerçevesinde, taĢınmazların sınırlandırılması ve üzerindeki
hakların belirlenmesi görevlerini yükümlenen 'hukuksal kadastro'dur. Daha sonra
çıkarılan tüm özel yasaların (Kadastro, Tapulama, Tapu, Tapu ve Kadastro Paftalarının
Yenilenmesi, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü (TKGM) KuruluĢ Yasası v.b.) amacı,
TMK'nun öngördüğü sistemin oluĢturulmasına yönelik olmuĢtur.
a.3. Kadastrosu yapılacak alanlar
1963 yılında yürürlüğe giren Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planında, kadastro
çalıĢmalarının yapılacağı alan 560.000 km2 olarak verilmiĢtir. Üçüncü BeĢ Yıllık
Kalkınma Planında ise, kadastro hizmetlerinin kırsal alanlarda 410.000 km2, kentsel
alanlarda 5 milyon parsel (20.000 km2) olmak üzere toplam 430.000 km2lik bir alana,
780.000 km2 olan ülke yüzölçümünün %55'ine götürülmesi hedeflenmiĢtir. Buna göre
01.01.2001 tarihine kadar, bu hedefin yaklaĢık %85'inde kadastro çalıĢmaları
tamamlanmıĢ ve 32.321.764 adet parsel tapu siciline kaydedilmiĢtir. Son olarak
Sekizinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planında, kadastrosu yapılacak kentsel alanın 40.000
km2, kırsal alanın da 440.000 km2 dolayında olmak üzere toplam 480.000 km2 olduğu
kabul edilmektedir. Türkiye'de kadastro hizmetlerinin götürülmesinin planlandığı
alanlarla ilgili olarak kesin bir saptama yapılamamıĢ olmakla birlikte, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü ile Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün ortaklaĢa yaptıkları çalıĢmalar
da dikkate alındığında, kırsal alanların kentsel alanlara dönüĢmesi, orman vasfını
yitirmiĢ alanların orman dıĢına çıkarılması, ekonomik yarar sağlaması olası bulunan
kadastro harici alanların kadastrolanması, yeni il ve ilçelerin kurulması, yeni yerleĢim
alanları ve kamusal alan gereksinimleri gibi nedenlerle kadastrolanacak alanların miktar
olarak hem arttığı, hem de kırsal ve kentsel alanlar bazında değiĢtiği gözlenmiĢtir.
a.4. Kurumla ilgili veriler
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, 155 yıllık geçmiĢe sahip, 22 Bölge
Müdürlüğü, 1003 Tapu Sicil Müdürlüğü, 325 Kadastro Müdürlüğü, bu birimlerinde
90
çalıĢan yaklaĢık 13000 personeli olan, tüm yurt düzeyine yayılmıĢ, harita-kadastro
sektörünün en önemli kuruluĢlarından olan, ulusal bir kamu kuruluĢudur.
a.5. Bütçe
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, kendisini yeniden yapılandıracak
kaynakları üretme potansiyeli olan, yani salt tüketici olmayan bir kurumdur. Ülke
kadastrosunun tamamlanması ile alım-satım, veraset intikal, emlak vergisi gibi harçların
ve vergilerin daha da yüksek miktarlara ulaĢması olanaklı olacaktır. Tapu ve kadastro
hizmetlerinin devlet bütçesine olan katkısı artarken devletin, bu hizmetlere ayırdığı
kaynağı sürekli olarak azaltması düĢündürücüdür. Dolayısıyla, Türkiye'de kadastro
çalıĢmalarında, teknik ve hukuksal sorunların yanı sıra, mali kaynaklara iliĢkin
sorunlarda sürmektedir.
a.6. Verilerin yapısı
Kadastro bilgileri, toprak mülkiyetine devlet güvencesi sağlaması yanında
mekâna bağlı kentsel kırsal alanda sanayi, ticaret, tarım vb. ile hizmet sektörlerindeki
tüm yatırımlarda konumsal özellik her türlü projenin tasarımında ve uygulanmasında
baĢvurulan hem ekonomik hem de teknik ve hukuki altyapı bilgileri durumundadır. Bu
nedenle bu bilgilerin tüm gereksinimleri karĢılayacak özellikte doğru, güvenilir ve
güncel olma zorunluluğu vardır. Buna karĢılık günümüzden 40–50 yıl önce
oluĢturulmuĢ olan kadastro bilgileri, mülkiyete devlet güvencesi vermek olarak
belirlenen amacına uygun iĢlevi yerine getirememekte, projelerin ve yatırımların çok
yönlü beklentileri ve gereksinimleri karĢısında yetersiz kalmaktadırlar. Yapılan kadastro
çalıĢmalarının %14'ü grafik sistemdir. Var olan bilgi ve belgelerin %60'lar oranında
yenilenmesine gereksinim duyulduğu da bilinmektedir.
a.7. Yenileme ve güncelleme faaliyetleri
1925 yılından bu yana üretilen çizgisel kadastro haritaları ve buna dayalı tapu
sicil sistemi için yenileme ve güncelleme faaliyetleri yapılamamıĢ, bu çalıĢmalar bilgi
sistemlerine yönlendirilememiĢtir. Bu nedenle tüm parseller için hukuken geçerli sayısal
değerlerin üretildiği bir yenileme gereksinmesi tüm ivediliğiyle sürmektedir.
Kadastronun yaĢayan ve süreklilik gerektiren bir hizmet olması, kadastro çalıĢmaları
sonucunda üretilmiĢ olan tapulama ve kadastro paftalarının teknik nedenlerle olduğu
gibi, toplumun sosyo-ekonomik yapısındaki dinamizme paralel olarak da günün
91
koĢullarına ve teknolojisine uygun duruma getirilmesi gereği yerine getirilemeyince,
kadastroda kendisinden çok yönlü beklentilere cevap veremez duruma düĢmüĢtür.
Var olan durumda,
 Eski kadastro çalıĢmalarının dayanağı olan nirengi, poligon gibi yer kontrol
noktaları korunamamıĢtır. YitirilmiĢ olanların çoğunun yerlerine konulmaları
da olanaklı değildir.
 Eski paftaların çoğunun, değiĢmediği anlaĢılan sınırlara göre de uygulama
kabiliyeti yoktur.
 Kadastro
sonrasında,
planlar
üzerindeki
değiĢiklikler
gereği
gibi
izlenememiĢ ve güncelleĢtirilememiĢtir. Bu yüzden pafta ile arazi,
çoğunlukla birbirine uymamaktadır.
 Kullanılan pafta altlıkları ya eskimiĢtir ya da kalitesizdir. Kullanılmasının
sürdürülmesi, yanılma sınırları dıĢında kalan hatalara neden olmaktadır.
 Eski kadastrolarda ölçü ve çizimde yanılma sınırı dıĢında kalan hatalar
vardır.
 Plan ölçekleri gereksinmelere yanıt vermemektedir. Eski paftaların
büyütülmeleri durumunda yanılma sınırı dıĢında kalan hatalar ortaya
çıkmaktadır.
 Bazı paftalar foto-plan olduğu için yetersizdir.
 Grafik sistemde yapılan paftalar günümüz gereksinmeleri karĢısında yetersiz
kalmaktadır.
 Bu sorunların giderilmesine çözüm olarak yürürlüğe konulan 2859 sayılı
Tapulama ve Kadastro Paftalarını Yenileme Kanunu, çerçevesinin çok dar
92
olması nedeniyle, çok kısıtlı oranlarda uygulanmıĢ ve beklentilere yanıt
verememiĢtir.
 Genellikle kırsal alanlarda tapu sicil kayıtları güncelliğini yitirmiĢtir. Bu
durum kamulaĢtırma, toplulaĢtırma vb. projelerin uygulanmasında, mekânsal
bilgi sistemlerinin kurulmasında büyük güçlükler yaĢanmasına neden
olmaktadır.
a.8. Kadastro verilerinin toplumsal önemi:
Bugün Türkiye gündeminin önemli konularından olan 'yatırımların önünün
açılması', 'mal varlığı araĢtırmalarının çok hızlı bir Ģekilde yapılabilmesi' gibi konularda
güncel ve hızlı biçimde eriĢilebilir bir kadastro sisteminin gereği ortaya çıkmaktadır.
Sistemin ülke genelinde bilgi teknolojilerine dayalı bir yapısı bulunmamaktadır. Bu
durum ise, yönetimde saydamlığın sağlanması, kamuoyunda bu konularda yapılmakta
olan haklı-haksız spekülasyonların önüne geçilmesi ve mal varlığı hareketlerinin
yetkililerce ve yargı organlarınca izlenmesi vb. konularında hızlı, doğru ve etkin bir
katkının sağlanması bağlamında yetersiz kalınmasına neden olmaktadır.
b. Sorunlar
b.1. Kadastronun kapsamı
Türkiye‘de değiĢik arazi türleri bakımından değiĢik kurumlarca kadastro
yapılmaktadır. Orman niteliğinde olan alanların 6831 sayılı Orman Kanunu
hükümlerine göre Orman Genel Müdürlüğünce, mera nitelikli arazilerin ise 4342 sayılı
Mera Kanunu hükümlerine göre Tarım ve Köy ĠĢleri Bakanlığı bünyesinde kurulan
'mera komisyonlarınca', Orman Kanunu hükümlerine göre hazine adına orman rejimi
dıĢına çıkarılmıĢ olan 2-B alanlarının, 2924 sayılı kanuna göre Çevre ve Orman
Bakanlığınca kadastronun istenmesi durumunda 3402 sayılı kanun hükümlerine göre
TKGM'nce kadastrosu yapılmaktadır. Bu ise kadastronun özelliğine uygun çalıĢma
anlayıĢının ve yöntemlerinin parçalanması ve çalıĢmaların kadastro tekniğine uygun
yürütülmesinin yeterince denetlenememesi sonucunu doğurmaktadır. Bunun çarpıcı
örneği, sınırlandırılan ormanların %72.6'sına iliĢkin belgelerin %75'inin kadastro
tekniğine uygun düzenlenememiĢ olması nedeniyle tapu kütüğüne tescillerinin
yapılamamıĢ olmasıdır.
93
b.2. Belediye hizmetleri ve teknik altyapıları
Belediye hizmetleri arasında bulunan teknik altyapı tesislerine iliĢkin
faaliyetlerin, 'teknik altyapı kadastrosu' kapsamında tanımlanmasına karĢın, TKGM'nün
bu konuya yakın bir duruĢ sergilemediği görülmektedir. Yerel hizmetlerin görülmesinde
tapu sicili ve kadastro bilgilerinin temel altlık olarak kullanılmaması ve kurumlar arası
güncel veri transferinin bir formata bağlanmamıĢ olması birçok aksaklığın kaynağı
durumundadır.
b.3. Kapsama iliĢkin yargının yaklaĢımı
Bu aĢamada Türkiye‘nin en üst yargı organlarından olan Anayasa Mahkemesinin
1973 ylında belirttiği, 'Türkiye kadastrosunun, Türkiye‘nin çağdaĢ kimliğinin bir
simgesi, taĢınmaz yüzölçümlerinin kesin ve gerçek tanımı, imarın ve mekâna iliĢkin
düzenlemelerin ilk koĢulu, arazi ıslahının (iyileĢtirmenin) tek aracı, taĢınmazların
vergilendirilmesinde devletin dayandığı büyük kuvvet, ulusal dayanıĢmayı bozan
etkenleri ortadan kaldıran toplumsal bir varlık, taĢınmazlarla ilgili yatırımların en
güvenli korucusu olarak görülmesi…' Ģeklindeki yaklaĢımı anımsanmalıdır.
b.4. UyuĢmazlıkların çözülememesi
Yargıtay kararlarında da belirtildiği gibi, '…kadastrodan önceki ve kadastro
sırasında
doğan
tüm
uyuĢmazlıkların
çözümlenmesi…'
kadastronun
amaçları
arasındadır. Böylelikle, Türk hukuk sisteminin, kadastronun taĢınmazlarla ilgili
uyuĢmazlıkları kesin olarak çözmesini beklediği söylenebilir. Oysa sistem, ülkede kabul
gören mülkiyet anlayıĢının uzantıları olarak ortaya çıkan önemli sorunlarla ve
uyuĢmazlıklarla
uğraĢmaktadır.
Örneğin,
kadastro
mahkemeleri
ile
diğer
mahkemelerden gelen ve Yargıtay'da biriken, sayıları 170000 dolayında olan dava
sayılarının 1965 yılına göre %58 oranında azalması ve dosya sayısı bazında gerilemesi
sevindirici olsa da, 2000 yılına devretmiĢ olan dosyaların olması ve bunların içinde çok
sayıda kadastro dava dosyalarının da bulunması mülkiyet konusundaki toplumsal
sorunun, kaynağında tam olarak çözülemediğini de göstermektedir.
b.5. Kadastroya ilginin azalması
Kadastroya ilginin, eskiye göre ciddi bir düĢüĢ içerisinde olduğu görülmektedir.
Bunun temel etken olarak da ilk kadastrosu yapılacak alanların azalması ve kalan
94
alanların da rantı (getirim) düĢük alanlar olması gösterilebilir. 1950'li yıllardan 2000'li
yıllara doğru, kadastro üzerindeki tartıĢmaların yoğunluğu azalırken, kadastroda nitelik
değiĢimine iliĢkin değerlendirmelerin de azaldığı dikkat çekmektedir. Oysa kurumun,
kadastronun 1950'li yıllarda tarımda makineleĢme ve buna bağlı kredi sisteminin
geliĢmesi, 1950 sonrası hızlı kentleĢmenin gerektirdiği altyapı olma özelliği, 1980
sonrası arsa düzenlemeleri ve imar affı uygulamaları, 1990 sonrası bilgi teknolojilerinin
ve çağdaĢ donatıların kullanılmasının yarattığı dönüĢümler, 2000'lere doğru bilgi
sistemlerine yönelme konularında göstermesi gereken dinamizmi göstermediği de
belirtilmelidir.
b.6. KuruluĢ kadastrosu sonrası dönem (sonsuz kadastro)
Kadastrosu yapılan alanlar konusunda üçüncü BeĢ Yıllık Kalkınma Planında
belirtilen genel hedef temel alınmaktadır. Ancak kadastro görmesi gereken alan ne
olursa olsun, ülkenin tümünde çalıĢmalar sonuçlandığı zaman var olan Kadastro Yasası
misyonunu tamamlamıĢ olacak ve yasa kendiliğinden yürürlükten kalkacaktır. Ancak bu
durum, kadastronun iĢlevini tamamladığı anlamına gelmemektedir. Kadastro sonrası
hizmetler sürecektir. Fakat kadastro sonrası dönem için tasarlanmıĢ ve tanımlanmıĢ
hukuki temeller ve kurumsal modeller bulunmamaktadır.
b.7. Hizmet alımında çeĢitlenme, özel sektör
DıĢarıdan hizmet alımında TKGM, 'yasal dayanak yokken geçmiĢte Bakanlar
Kurulu kararı' ile özel sektöre iĢ yaptırmıĢ bir kurum olarak, 3402 sayılı yasanın 39.
maddesiyle
kendisine
verilmiĢ
bulunan
yetkileri
kullanamamaktadır.
KuruluĢ
kadastrosunun ivedilikle tamamlanması, tapu ve kadastro bilgilerinin iyileĢtirilmesi ve
güncellenmesi çalıĢmalarında özel sektörün yeteneklerinden ve dinamiğinden
yararlanılmasında atılması gereken adımlar atılamamaktadır.
b.8. Kurumsal yapının yarattığı sorunlar
Kurumun örgütsel yapısı uzun zamandır tartıĢılmakta, ama kurumsal dönüĢüm
bir türlü gerçekleĢememektedir. Bu özelliğiyle kurum, 'geleneksel, tutucu' bir kurum
izlenimi vermektedir. Bu nedenle daha üretken ve verimli bir kurum olmanın gereğini
yerine getirememektedir. ġimdiki yapı değiĢmedikçe sorunlar da varlıklarının
sürdürecektir:
95
 TKGM, tüm geleneksel kurumlarımız gibi aĢırı merkeziyetçidir. Bölge ve
taĢra müdürlükleri, görev-yetki-sorumluluk ve mali açılardan güçsüz ve
yetersizdirler. Türkiye‘de yönetimin bütünlüğü, 'yetki geniĢliği ilkesi' ile
'yerinden yönetim ilkesi' arasında kurulacak dengeler bağlamında, görevyetki-sorumlulukların ve kaynakların paylaĢımının merkezi yönetim ve yerel
yönetimler arasında yeniden düzenlenmesi giriĢimleri gündemdedir.
 Kurumsal yapılanmanın, kuruluĢ kadastrosu sonrası hedefleri de gözeten bir
özellik taĢımıyor olması, hizmet üretimine de yansımaktadır.
 Kurumun dıĢ kurumlarla bütünleĢme konusunda yaĢanan sıkıntılar, mekânsal
bilgiler alanındaki dağınıklığın da temel nedenli olmaktadır. Kurumun
ürettiği tapu ve kadastro verilerinin, toprağa yönelik faaliyet gösteren diğer
kurumlar tarafından daha etkin kullanımı sağlanamamaktadır.
 Kurumun kendi içine kapalı yapısı, onun geliĢmelere de kapalı olması
sonucunu doğurabilmektedir.
 ÇalıĢma
koĢullarının
zorlaĢtığı
bölgeler
için
özendirici
önlemlerin
alınmaması, personel dağılımında dengesizlikler doğurmaktadır. Öte yandan,
tapu ve kadastro hizmetlerinde görevli personel, verdiği hizmetin karĢılığını
iĢgüçlüğü ve sorumluluğu ile orantılı olarak alamamakta, bu konuda diğer
kurumlara göre daha dengesiz bir durumda bulunmaktadır.
 Arazide ve büroda çalıĢan elemanların tümü için yeni çalıĢma koĢullarının
yaratılamadığı görülmektedir. Bu durum ise uygulamada iĢ üretimi, verim,
kalite vb. konularda olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Ayrıca Ģantiye
sistemine geçilememiĢ olması, kaynak kayıplarına neden olmaktadır.
 ÇalıĢma koĢullarının bir bütün olarak değerlendirilmesi, verimlilik konusunu
üzerinde ayrıca düĢünmeyi gerektirecek önemli bir sorun olarak ortay
koymaktadır. Kadastro ekiplerince parsel üretiminde ve hizmet götürülen
alanda düzenli verimliliklerinin olmadığı, kırsal ve kentsel alanlardaki
çalıĢmaların birleĢtirildiği 1985 yılı öncesinde, ekip sayısı artarken üretimin
96
sürekli olarak azaldığı görülmektedir. Ancak, artık çağdaĢ iĢletmeler ve
kurumlar
açısından
önemli
bir
ölçü
olan
verimlilik
ölçütlerinin
belirlenmemiĢ olması önemli bir eksikliktir.
 Var olan kurumsal yapılanma modelinin sonucu olarak, kurum çalıĢanlarının
eğitimi, tam olarak yapılamamaktadır. Hizmet içi eğitim, neredeyse terk
edilmiĢ durumdadır. Kurum çalıĢanlarının kurumda yaratılacak yeni bilgi
atmosferi için hazırlanması konusunda bir planlama ise görülmemektedir.
b.9. Paftaların durumu
Türkiye'de kadastronun sonuçlandığı pek çok yerde, kadastro paftaları ülke
koordinat sisteminde açılmadığından, ayrıca uygulanan kadastro yasası gereği tescil dıĢı
yerler de bırakıldığından kenarlaĢtırma sorunları yaĢanmakta, dolayısıyla hem
sorunların boyutu bilinmemekte, hem de tescil dıĢı alanların belirlenmesinde büyük
sorunlarla karĢılaĢılmaktadır.
b.10. ArĢiv
Var olan arĢiv düzeni, belgelerin güncelliğini sağlamadığı gibi, 'anlamlı olmayan
yığılma noktaları' yaratmaktadır. Bu durum, arĢivden beklenen amacın gerçekleĢmesini
sağlamamaktadır.
b.11. Açık sistem olma ve sistemden beklentiler
Türkiye'de var olan kadastro sistemi, açık bir sistem olarak yapılanmadığı için
sürekli artan istekleri, beklentileri, gereksinimleri karĢılayamamakta, bu nedenle de
etkili ve verimli olamamaktadır. Kadastrodan beklenti içinde olan çevre faktörlerde,
kentleĢmede, kırsal alanlarda, çevre sorunlarında, toprağa iliĢkin değiĢik amaçlı
yatırımların niteliklerinde önemli değiĢmeler yaĢanmaktadır. Çevre faktörlerdeki bu
değiĢmelere karĢın, Türkiye kadastrosu eski içeriğiyle sürdürülmektedir. Bunun sonucu
olarak da, var olan içeriğiyle resmi ve özel birçok kurumun toprakla ilgili yatırımlarında
gereksindiği zengin bir veri altlığı olamamaktadır. Bu verimsizlik Türkiye'de
verimsizliğin kaynağını oluĢturmaktadır.
b.12. Temel Sorun, Bilgi Sistemine GeçiĢ
97
Günümüz gereksinmeleri açısından bakıldığında, diğer birçok sorunun da
belirleyicisi olan temel sorunun, iyi tasarlanmıĢ, evrensel ölçülerde ama ülke
koĢullarıyla uyumlu bir mekânsal bilgi sistemine ülke genelinde geçilemiyor olmasıdır.
Geçilmiyor olması, mekânsal bilgi sistemlerinin oluĢturulmasında:
 Temel altyapı oluĢturan, 'harita ve kadastro bilgileri'nin bu amaca uygun
üretilmemesi ve hizmetin buna yönelik verilememesi,
 Böyle bir sisteme sokulacak bu bilgilerin oluĢturulmasında yetersizlikler,
tutarsızlıklar, noksanlıklar, yasal boĢluklar olması,
 Kamu kurumları yönünden yetki ve sorumluluklarda belirsizlikler, kurum
çalıĢanlarının görevlendirmelerinde plansızlıklar bulunması,
 DeğiĢik kademedeki hizmetlerde formasyon gözetiminde düzensizlikler ve
uygunsuzluklar olması,
 Kamu kurumları arasında eĢgüdüm yetersizliği,
 Üretilen bilgilerde standart farklılığı ve güvenirlik sorunları, sürmektedir.
Tüm bu eksikler yanında belirleyici temel iĢlev ve etkileyici unsur olan tapu ve
kadastro faaliyetlerinin bilgi sistemlerine yönelik olarak yürütülememesi, mekânsal
bilgi sistemlerinin sağlıklı biçimde oluĢturulup geliĢtirilmesinde de en önemli engeli
oluĢturmaktadır. Verilen analiz tekniklerine altlık olarak biçimde yapılandırılmamıĢ
olması, bunlardan çok yönlü olarak yararlanmayı engellemektedir.
b.13. ÇağdaĢ teknoloji kullanımı
Bilgi ve teknoloji çağında kurumun tüm birimlerinin günümüzün gerektirdiği
çağdaĢ donanımlara kavuĢturulmasında eksikler görülmektedir. 'teknolojik transferinin'
kuramsal anlamına uygun olarak gerçekleĢmesi gereken teknolojik altyapının 'teknoloji
alımına' indirgendiği izlemini edinilmektedir. Bir master planın yokluğu, bunların
kurumun
birimlerine
dağıtımında
olumsuzluklara
neden
olmaktadır.
Eskiyen
teknolojilerin yerine yenilerinin konulmasında gecikmeler yaĢanmakta, teknolojiler
arası geçiĢler gereği gibi planlanmamaktadır. Tapu ve kadastro iĢlemlerinin bir bölümü
günlük değil, anlık olarak ve 'o anda' yapılması gereken iĢlemler olduğu
düĢünüldüğünde bu plansızlığın ve ödeneksizliğin mülkiyet hakkının kurulmasında,
korunmasında ve kullanılmasında hak ihlallerine neden olabilmektedir.
b.14. üretim biçimlerinde değiĢmeler
98
Bilimsel ve teknolojik geliĢmeler kadastro bilgilerinin üretim Ģekillerini ve
kapsamlarını değiĢtirebilmektedir. BaĢlangıçtan bu değiĢmeler uygulanan ölçme ve
çizim tekniklerinin çoğu yerini çağdaĢ yöntemlere ve bilgi teknolojileri destekli
süreçlere bırakmaktadır. Yakın gelecekte uydu teknolojilerinin (GPS, vb) parsel
ölçmelerinde kullanılması söz konusu olacaktır. Bu açılardan bakıldığında hem veri
üretme hem de hizmet sunma anlayıĢı olarak klasik yaklaĢımların terk edilmesi
gerekmektedir.
b.15. Tapu ile kadastro arasında harmoni sorunu
Kadastronun hukuksal yanıyla teknik yanı arasında gereken harmoninin
kurulamamıĢ olması sistemde öncelik tartıĢmalarının kaynağını oluĢturabilmiĢtir. Bu
uyumsuzluk, zaman zaman kurum içi geliĢmeyi de olumsuz etkilemiĢ ve 'teknik elemantasarrufçu' gibi ayrıĢmaların veya 'iĢin tapu ve tasarruf yanına kadastrodan daha fazla
önem verilmesi' gibi değerlendirmelerin nedeni olabilmiĢtir.
b.16. Kaynaklar sorunları
TKGM, taĢınmazlarla ilgili vergilerin ve kiraların düzenli ve sistemli bir biçimde
toplanması için kadastro haritalarına dayalı bir kayıt sistemi olan tapu sicilini
oluĢturmaktadır. Ülke genelinde vergi ve harç konusu olabilecek tüm taĢınmazların tapu
kütüğünde kayıtlı olmaları gerekmektedir. TMK ile mülkiyet hakkının kazanılması için
'tapu kütüğüne tescil zorunluluğu' öngörüsünün bir nedeni de budur. Ancak kadastro
Türkiye'nin her tarafında aynı anda uygulanarak taĢınmazların ilanı ve tutanaklarının
kesinleĢmesinin uzun bir sürece yayılması yanı sıra, kadastrosu tamamlanan yerlerde
imar mevzuatına aykırı yapılaĢma, özel parselasyon ve hisseli parsel satıĢlarının
önlenememesi, tapu dıĢı, 'kayıt dıĢı' taĢınmaz devirlerinin önemli bir unsuru durumuna
gelmesine yol açmıĢtır. Bu durum, önemli vergi ve harç kaybına neden olmaktadır.
b.17. Siyaset ve kurum imajı dokunulmazlık
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye'de, mülkiyet hakkını kurmakla,
korumakla ve mülkiyet değiĢikliği iĢlemlerini yürütmekle görevli bir kuruluĢtur. Bu
nedenle Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün tıpkı yargıda olduğu gibi iĢlevlerinde
bağımsızlığın, atamalarda liyakat ve tarafsızlığın, kararlarda görev baĢındaki
yöneticilerinin ve komisyon üyelerinin dokunulmazlığının bulunması zorunludur.
99
c. Önermeler
c.1. Çok amaçlı çağdaĢ bir kadastro sistemi
Türkiye‘de uygulanmakta olan kadastro, kamu kurumlarının ve vatandaĢların
beklentilerini karĢılamaktan uzak olmaktadır. Ayrıca çağdaĢ ülkelerin bu konudaki
tanımlarından da giderek uzaklaĢmaktadır. Bu nedenle kadastronun 'Çok Amaçlı ÇağdaĢ
Kadastro' olarak yeniden tanımlanması gerekmektedir.
c.1.1. Tanım: ÇağdaĢlığın niteliğini ve çok amaçlılığın iĢlevselliğin belirlediği
çok amaçlı çağdaĢ kadastro:
 Yalnızca kiĢilerin değil kamunun taĢınmazlarını da güvence ve denetim
altına alan,
 Kamu ve toplum yararına bir mülkiyet anlayıĢından kaynaklanan,
 Ülkenin doğal kaynaklarının korunması ve uygun kullanımını amaçlayan,
 Ülke-bölge ve kent ölçeğinde planlı kalkınmaya gerekli verileri kullanıma ve
iĢlemeye hazır bulunduran,
 Merkezi yönetimin ve yerel yönetimlerin gereksindikleri bilgileri kapsayan,
 Teknolojik geliĢmeleri jeodezi uygulamalarına uyarlayan,
 Ayrıntılı mekânsal bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan verilerin
güncel tutulmasını ve sürekli akımını sağlayan,
 Devingen (dinamik) ve sistemli bir süreç, olarak algılanmalıdır.
c.1.2. Yasal düzenleme gereği
Türkiye kadastrosunda halen uygulanmakta olan teknik ve tüzel standartların
çağdaĢ çok amaçlı kadastro için yeterli olmadığı bilinmektedir. Standartların yanı sıra
yönerge ve yönetmeliklerle çözülmeye çalıĢan standartlarla ilgili pek çok konunun
gerçekte yasa düzeyinde ele alınmasının gerektiği bir gerçektir.
c.1.3. Yeni yüzyılda yeni nitelik
Yeni yüzyılda Türkiye kadastrosu,
 Yalnızca sınır (mülkiyet) kadastrosu bağlamında kalmayacak,
 Ġçerik olarak 'Çok Amaçlı Kadastro' olacak,
 Bu içeriğiyle günümüz bilgi teknolojileri bağlamında 'Çok Amaçlı Kadastro
Bilgi Sistemi' olarak yapılandırılacak ve çalıĢtırılacak,
100
 Mekânsal Bilgi Sistemleri için kendinde beklenen hizmetleri yerine
getirebilecek,
 Kentsel ve kırsal alanlarda dünya ölçeğinde ortaya çıkan ve ülkemizde de
yansımalarını bulan yapılanmaların dıĢına düĢmeyecek, bir kapsama
kavuĢturulmak zorundadır.
c.1.4. Yeni içeriğin oluĢturulması
Ġçeriğin yeniden tanımlanması sürecinde kadastronun açık bir sistem olduğu,
toprağa yönelik yatırımlarda karar bileĢenlerinin çeĢitlendiği, bu nedenle kadastrodan
beklentilerin farklılaĢtığı, bir bütün olarak kırsal ve kentsel toprakların düzenlenmesi
sürecinde var olan kadastro bilgi çerçevesinin yetersiz kaldığı, uzun yıllardır kavramsal
olarak sözü edilen çok amaçlı bir kadastro içeriğinin oluĢturulması konusunun Türkiye
kadastronun gündemine girmesi gerektiği göz önünde tutulmalıdır.
c.1.5. Açıklık ilkesi
KavuĢturulacak yeni çok amaçlı içeriğiyle Türkiye kadastrosunun sürekli
yenilemeye ve değiĢime açık bir sistem olarak tasarlanması ve ürünlerinin kullanımında
da açıklığı temel ilke olarak benimsenmesi gerekir. Bu bağlamda, TKM'nun 1020.
maddesindeki 'açıklık' ilkesinin çağdaĢ normlara göre yeniden tanımlanması gerekir. Bu
arada 'verilerin kiĢiselliği' ve 'güvenliği' ilkelerinin de gözetilmesi ancak bu
düzenlemede asıl olanın 'toplum yararı' olduğunun da unutulmaması gerekir.
c.1.6. Orman, mera ve kıyı alanlarında hedef
Türkiye kadastrosunun çağdaĢ çok amaçlı kadastro hedefine yönlendirilmesi
öncelikli hedefi, bir diğer öncelikli görevle birlikte tasarlanmalıdır. Gerek orman, gerek
mera, gerekse kadastrosu yapılmayan yerlerde ve kıyı bölgelerinde kadastronun
bitirilmesi projesi de 'çağdaĢ kadastro sistemi' hedefine yönlendirilmelidir.
c.1.7. GPS ve bilgi teknolojilerinden yaralanma
Ġlk kadastrosu yapılacak alanlarla yenileme çalıĢmalarında baĢta GPS olmak
üzere günün geliĢen teknolojilerinden ve bilgi teknolojilerinde yararlanılması, hizmet
hızı, kalitesi, tekdüzeliği ve standart açısından önem taĢımaktadır. Özellikle GPS'in
yakın bir gelecekte bir parsel ölçme teknolojisi olarak kullanılacağı, elektronik kayıt
edici takeometrelerde (total station) robotik dönemin baĢlayacağı mobil sistemlerin çok
101
hızlı olarak kadastrodaki arazi çalıĢmalarında kullanılacağı Ģimdiden göz önüne
alınması gereken geliĢmelerdir.
c.1.8. ÇağdaĢ dünyadaki geliĢme düzeyine eriĢme
Dünyadaki, özellikle de Avrupa ülkelerindeki düzeyle uyumlu bir 'çok amaçlı bir
kadastro sistemi'nin oluĢturulması, halen AB'ye uyum çalıĢmaları kapsamında
yürütülmekte olan 'Arazi Kayıt Sistemi', 'Çiftçi Kayıt Sistemi', 'Tarım Bilgi Sistemi' ve
'Coğrafi Bilgi Sistemi' gibi birçok proje ve belediyelerce yürütülen 'Kent Bilgi Sistemi'
çalıĢmaları için stratejik önemdedir. Ülkedeki sistemin hem Avrupa hem de dünya
ölçeğindeki geliĢmelerle aynı konuma getirilmesi, ülkemiz kadastro sisteminin hedefleri
arasında olmalıdır.
c.1.9. Arazi yönetimi
Türkiye‘de çağdaĢ bir kadastro sistemi kurulması hedefi, günümüzde bir üst
kavram olan 'arazi yönetimi'nin, Türkiye coğrafyasının tamamını kucaklayacak biçimde
gerçekleĢtirilmesi hedefiyle birlikte tasarlanmalıdır.
4.c.2. Yasal düzenlemeler: ÇağdaĢ çok amaçlı kadastro uygulamasına
geçebilmek için baĢta TMK olmak üzere çok sayıda yasayla bunlara dayalı olarak
çıkartılan tüzük ve yönetmeliklerde de değiĢikliklerin yapılması gerekmektedir.
c.2.1. TartıĢmanın kapsamı: Kadastro olgusuna yaklaĢırken,
 Türkiye‘de izlenecek kadastro politikasını,
 Türk hukuk sisteminin kadastroya ve mülkiyete bakıĢını,
 Devletin
yeniden
yapılandırılması
bağlamında
kurumun
örgütsel
konumlanıĢını,
 Yenileme konusunu ve ikinci kadastroyu,
 Kadastro bilgi sistemini,
 Kurum çalıĢanları ve teknolojik altyapısını,
 Standartları,
 Hizmet anlayıĢını, birlikte bir bütün olarak değerlendirmek ve üzerlerinde
çağdaĢ düĢünceler oluĢturmak gereği vardır.
c.2.2. Yeni bir yaklaĢım, sonsuz kadastro:
102
Yapılacak tüzel düzenlemelerin mutlaka kuruluĢ kadastrosu olarak adlandırılan
aĢamanın altlığı olan Kadastro Kanunu ile öngörülen hizmetlerin ülke genelinde
götürülmesi gerekmektedir. Bu çalıĢmayla eĢ zamanlı olarak kadastro mevzuatının yeni
baĢtan ve sonsuz kadastro hedeflerine uygun biçimde yeniden ele alınmasını düzenleyen
bir yaklaĢımla hazırlanması gerekmektedir.
c.2.3. Yenileme ve ikinci kadastro
Türkiye‘de 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi ile 2859 sayılı
Yenileme Kanunu daha önce kadastrosu yapılan yerlerdeki haritaların teknik nedenlerle
yetersiz kalması, eksikliğinin götürülmesi veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun
Ģekilde göstermediğinin belirlenmesi durumunda, hataların giderilerek haritaların
sağlıklı duruma getirilmesinde yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro
Kanunun 22. maddesinde yer alan istisnai (ayrık) durumlar dıĢındaki, 'ikinci kez
kadastro yapılamaz' hükmünün değiĢtirilmesi de içinde olmak üzere, 'yenileme'
konusundaki yasal düzenleme seçeneklerini tartıĢmak gerekmektedir.
c.2.4. Yasal düzenlemelerin bütünü kapsaması ve Türk Medeni Kanunu
Yasal düzenlemelerin baĢta taĢınmaz mülkiyeti alanını da düzenleyen TMK
olmak üzere bu konudaki iliĢkili diğer yasalarla birlikte düĢünülmesi yararlı olacaktır.
Türkiye kadastrosunun üstlendiği iĢlevler 1926 yılında TMK ile belirlenmiĢtir.
TMK'nun öngördüğü sistem anlayıĢı ve iĢlevler günümüzde bilimsel ve teknolojik
geliĢmeler karĢısında yetersiz kalmaktadır. Bu sistem, anayasanın 35. maddesinde
mülkiyeti düzenleyen kuralın içeriğiyle uyumlu duruma getirilmelidir. Bu amaçla
kadastro mevzuatı yeniden tasarlanmalı ve düzenlenmelidir. Bu süreçte kurumun
TMK'ndaki hükümlerin değiĢimine de öncülük etmesi gerekmektedir.
c.2.5. Serbest çalıĢanlardan yararlanma
Kurumun hizmet alımı konusunda serbeste çalıĢanlardan daha geniĢ boyutlarda
yararlanılmasını hedefleyen bir yasal altyapının kurulması ile bu durum mümkün
olabilecektir.
c.3. Kurumun yeniden yapılandırılması
Harita
ve
Kadastro
Sektörünün,
dolayısıyla
TKGM'nün
yeniden
yapılandırılması, 1926 yılındaki 'Merkez Hükümet TeĢkilatı AraĢtırma Projesi
103
(MEHTAP)'nden baĢlayarak çok sayıda araĢtırma raporunda ve BeĢ Yıllık Kalkınma
Planlarında öngörülmüĢ, ancak çeĢitli nedenlerle uygulamaya geçilememiĢtir. Yeniden
yapılanmanın bu dönem içinde ele alınması ve gerçekleĢtirilmesi zorunludur.
c.3.1. Harita kadastro sektörü açısından önem
Türkiye‘de TKGM'nün, Harita-Kadastro Sektöründeki konumu ve önemi
ortadadır. Kurumun bu konuma ve önemine uygun yeni bir yapıya kavuĢturulması
öncelikli beklentiler arasındadır.
c.3.2. Görevlerin ve yetkilerin yeniden düzenlenmesi
Tapu ve kadastro çalıĢmalarındaki görevlerin ve yetkilerin dağılımının yeniden
düzenlenmesi zorunludur. Bu düzenlemenin yetki ve sorumlulukların merkezde
toplanması biçiminde değil, bölge müdürlüklerine ve müdürlüklere aktarılması
biçiminde yapılması, hizmetlerde eĢgüdümü, standartlaĢmayı ve iĢbirliğini sağlayıcı
biçimde ve belirgin olması gerekmektedir.
c.3.3. Kurumun devletin yapılanmasındaki konumu
Kurumun kamu yapılanması içindeki konumlanıĢı konusunda farklı modellerle
ilgili henüz bir görüĢ birliği sağlanabilmiĢ değildir. Öyle ki, 'tapu' ve 'kadastro'
boyutlarının bir yandan ayrılamazlığı, var olan yapıda ise yan yana olmaları durumunda
birbirlerini engellemeleri dile getirilmektedir. Hizmetin özelliği, ülkenin koĢulları
evrensel yönelimler ıĢığında çağdaĢ bir kurum yapılanmasına gerek vardır.
c.3.4. Sürdürme faaliyetlerini gözetme
Yine bu kurumsal yapılanma, kuruluĢ kadastrosu ile sonrası hizmetlerin
(sürdürme faaliyetlerinin) farklı özelliklerini gözeten biçimde olmak zorundadır.
Yapının, özellikle kadastroda yenilemenin ve yaĢatmanın gelecekteki en önemli görev
olacağını gözeten bir yaklaĢımla gerçekleĢtirilmesi gerekmektedir.
c.3.5. Hizmet üretim modelleri
Kurumsal Yeniden yapılanma, hizmet üretim modellerini çeĢitlendiren, hizmetin
doğrudan kurum tarafından üretilmediği yerlerde serbest çalıĢan müelliflerden yada
diğer kuruluĢlardan hizmet alımı yöntemlerini de gözeten bir yapılanma olmalıdır.
104
c.3.6. ÇağdaĢ teknolojiler temelli yapılanma
Kurumun yeniden yapılanması, çağdaĢ teknolojileri baz alan bir yapılanma
olmalıdır. Teknolojik altyapı, kurumdaki yeni bilgi atmosferinin bir parçası ve gereği
olarak kurulmalıdır. Arazi, büro ve veri transferi gibi birçok alanda bilgi
teknolojilerinden etkin biçimde yararlanılması gerekmektedir.
c.3.7. Kurum içi iletiĢim ve verimlilik
Kurumun yeni yapılanması sırasında devingen ve üretken bir iĢleyiĢin yanı sıra,
kurum içi etkili iletiĢim, çalıĢanların mutluluğu, optimum birimleĢme ve verimlilik gibi
etkenleri de gözetmesi gerekir.
c.3.8. Kurum çalıĢanlarının eğitimi
Kurumun çalıĢanları, çağın gereklerine göre eğitilmelidir. Hizmet içi eğitimin
sistematik, kurallı, sürekli ve sertifikasyona dayalı olarak modellenmesi, görev ve yetki
dağılımlarında bu eğitime katılımın temel alınması sağlanmalıdır.
c.3.9. Kurumun iç birikimleri
Kurum kendi iç birikimlerini yasal ve örgütsel yeni düzenlemelere yansıtan,
kurum içi katılımı geliĢtiren, kendi çalıĢanlarını görev ve yetkilendirme veya
çalıĢanlarının
görev
yetkilerini
belirlemede
zaaflara
düĢmeyen
bir
konuma
özenle
üzerinde
getirilmelidir.
c.3.10. Etik konusu
Kurumun
imajının
güçlenmesinde,
'etik'
konusunun
durulmalıdır. Hizmet üretim süreçlerinde vatandaĢlarla iliĢkilerde iyi çalıĢan bir 'etik
kurallar' demeti ve kurumsal yeniden yapılanmanın önemli bir öğesi olarak ele
alınmalıdır.
c.3.11. Kurumlar arası eĢgüdüm
Türkiye‘de kadastro hizmetlerinin yürütülmesindeki temel sorun, harita
etkinliklerinin farklı kurumlarca sürdürülmesinden değil, bu etkinliklerin sürdürülmesi
sırasında uyulması zorunlu olan teknik-tüzel standartların ve kuralların, TKGM de
içinde olmak üzere tüm kurumlarca yeterince benimsenmemesinden kaynaklandığı
105
görülmektedir. Bu konudaki boĢluğun giderilmesini sağlayacak bir 'EĢgüdüm Kurulu'na'
gereksinme vardır.
c.4. Kadastronun jeodezik altyapısı
Türkiye‘de kadastro çalıĢmalarının büyük bölümünün ülke nirengi ağlarına
dayalı olarak yapılmadığı bilinen bir gerçektir. Kırsal alandaki ilk uygulamalar ise
grafik veya foto-plan olarak gerçekleĢtirildiği bilinmektedir. Bütün bunların yarattığı
sorunlar günümüzde de aĢılamamıĢtır. Bu nedenle kadastro çalıĢmalarının 'ülke jeodezi
ağlarına' dayalı olarak yapılması zorunludur.
c.4.1. Jeodezik ağlar
Mekânsal bilgilerin ülkeyi kesiksiz kaplayan jeodezik ağlara (ülke jeodezi
ağlarına) dayandırılmaları zorunludur. Bu konuda 3402 sayılı yasayla hedeflenen
'memleketin kadastral topoğrafik haritasına dayalı olarak taĢınmaz malların sınırlarını
arazi ve harita üzerinde belirtme' görevinin, bu faaliyetlerin altlığını oluĢturması
amacıyla kurulan ve TKGM'nün sahibi olduğu TUTGA temelinde yerine getirilmesi
gerekmektedir. TUTGA'nın da sıklaĢtırılması ve detay ölçülerine altlık oluĢturacak
duruma getirilmesi gereği vardır.
c.4.2. TUTGA ve eski ürünler
Yeni tüm çalıĢmalar TUTGA temelinde yürütülürken, eski çalıĢmalar yerel
ağlara dayalı olarak üretilen altlıkların TUKGA ile iliĢkilendirilmesini sağlayacak
çalıĢmalar yapılmalıdır. Ülke genelini kapsayan çağdaĢ çok amaçlı kadastro, ancak
böyle bir iliĢkilenme ve bütünleĢme gerçekleĢirse sağlanabilir.
TUTGA projesinin bölgesel öncelikleri de vurgulanarak yaĢama geçilmelidir. Bu
proje kadastro yanında yerkabuğu hareketlerine, deprem, afet yönetimi projelerine ve
diğer mühendislik hizmetlerinde de temel (altlık) veri oluĢturacağı vurgulanmalıdır.
c.4.3. ISO standartları
Kadastro sistemine alınacak tüm verilerde ve üretilecek bilgilerde standart
birliğinin sağlanması gerekmektedir. Bunun için de ISO TC 211 standardı baĢta olmak
üzere uluslar arası mekânsal veri standartlarının kurumun yasal altlıklarından
tanımlanması gerekir.
106
c.4.4. SayısallaĢtırma ve hukuksallık
Hazırlanacak bir proje çerçevesinde, tüm kadastro paftaları ülke koordinat
sisteminde sayısal duruma getirilmeli, sayısal değerlere hukuki geçerlik kazandırılmalı
ve tapu kayıt bilgileriyle birlikte elektronik ortama aktarılmalıdır. Böylece mekânsal
bilgi sistemlerinin tapu-kadastro altyapısı kurulmuĢ olacaktır.
c.4.5. Paftaların kenarlaĢması
Bu çalıĢmaların sonucunda birbirinden kopuk ve yer yer kenarlaĢma sorunları
bulunan kadastro paftaları yan yana getirilmiĢ olacak, varsa sorunlu alanlar ve sorunları
belirlenerek çözümler üretilecek, en önemlisi de tespit ve tescil dıĢı kalmıĢ yerler ortaya
çıkarılacak, plan ve projelendirmeler için altlık oluĢturulacaktır.
c.4.6. Verilerin yeni standartlara dönüĢtürülmesi
Var
olan
bilgilerin
sistem
standartlarına
dönüĢtürülmesi,
dönüĢümü
yapılamayacak olanların eksikliklerinin tamamlanması, güncellenmeleri ve gerekiyorsa
yenilenmeleri, yeni bilgilerin tanımlanan yeni sistem standartlarında toplanması, sistemi
güncel tutma faaliyetini yerine getirecek biçimde iĢletilmesi, ancak yaĢatılan bir
jeodezik ağ temelinde sağlanabilir.
c.5. Dikkate alınacak çalıĢmalar
Türkiye kadastrosuna yeni açılımlar ve boyutlar getirilirken, Türkiye‘de ve
çağdaĢ ülkelerde bu konuda yapılan çalıĢmalardan yararlanılmalıdır.
c.5.1. Uluslar arası alandaki geliĢmeler
Türkiye‘de ekonomik ve sosyal kalkınmanın sağlanmasının, toplumsal ve
bireysel güveç düzeyinin yükselmesinin, doğal kaynakların ve insan kaynaklarının etkili
bir Ģekilde geliĢtirilmesine ve değerlendirilmesine bağlı olduğu, kadastronun bu süreçte
önemli iĢlevler üstlenmesi gerektiği görülmektedir. Bunun ön koĢulu ise kadastronun
evrensel ölçekte belirginleĢen iĢlevlerini ve görevlerini ülkemizde de yerine
getirmesidir. Bu nedenle uluslar arası alandaki geliĢmeleri sürekli izlemek
gerekmektedir.
c.5.2. BeĢ yıllık kalkınma planları
107
BeĢ Yıllık Kalkınma Planları 'Devlet Planlama TeĢkilatı Harita-Tapu-Kadastro
Sektörü Özel Ġhtisas Komisyonu Raporlarının' ve BeĢ Yıllık Planlarda konulan
hedeflerin de değerlendirmelerde mutlaka dikkate alınması gerekir.
c.5.3. Bilimsel çalıĢmalar
Bilim insanlarımızın kadastro konusunda yaptıkları çalıĢmaların, hazırladıkları
tezlerin ve raporların da bu süreçte yeniden değerlendirilmelerinde yarar vardır.
c.5.4. Kadastro 2014
Kadastronun yeni içeriği tanımlanırken, FIG'in Kadastro 2014 projesinin de göz
önünde tutulması önemli açılımlar sağlayacaktır.
c.5.5. Orman, mera
Türkiye koĢullarında orman ve mera gibi Ģu anda farklı birimlerce yürütülen
hizmetlerden edinilen olumlu-olumsuz deneyimlerin yanı sıra eksikliği görülen
taĢınmaz mülkiyeti ile ilgili yetersizliklerin de mutlaka gözetilmesi gerekmektedir.
c.5.6. e-Devlet
Çağın uyum konusunda atılacak tüm adımların 'e-Devlet' ve 'e-Türkiye'
konusunda atılacak adımlarla iliĢkilendirilmesi, bu konularda yapılacak çalıĢmalarda
TKGM'nün daha etkili olarak yer alması bir görev olarak ortada durmaktadır.
c.5.7. TAKBĠS
'Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemi' oluĢturulması çalıĢmaları, bilgi standartların
sağlanması,
model
belirlemelerinin
ve
projelendirmelerin
yapılması,
yazılım
belirlemelerinin yapılması, pilot projelerin uygulanarak sonuçlandırılması konusu ülke
gündeminin öncelikleri arasındadır.
c.6. Stratejik hedefler
Toprak, yeryüzünde artırılamayan tek üretim aracıdır. Böylesine önemli bir
araca yönelik çalıĢmalar yapılırken ilk önce stratejik hedefin saptanması gerekmektedir.
c.6.1. Teknolojinin etkileri
108
Teknolojinin geliĢmesi ile değiĢik bilgilere ulaĢmak, bu bilgileri yöneterek
hizmete sunmak kolaylaĢmıĢ, toplanan bilgilerle oluĢturulan değiĢik içerikli bilgi
sistemleri, kamu yönetiminde ve ekonomide anlamlı ve eĢgüdümlü bir çalıĢma için çok
önemsenen bir konuma ulaĢmıĢtır.
c.6.2. Mekânsal bilgi sistemleri gereği
Bu geliĢmelere paralel olarak çağdaĢ gereksinmeler ve beklentiler, toprağa
iliĢkin bilgilerin, toplumsal ve teknik isteklere ve gereksinmelere çok yönlü karĢılık
verecek özellikte oluĢturulmalarını, güvenilir olmalarını, güncel tutulmalarını ve bunlara
kolayca ulaĢılmasını ve geliĢtirilmesini sağlayacak bir sistem yapısında olmalarını
gerektirmektedir.
c.6.3. Harita ve kadastro bilgilerinin önemi
Mekânsal bilgi sistemlerinin temel bilgileri, harita ve kadastro bilgileridir. Bu
nedenle günümüzün ve gelecek günlerin temel harita-kadastro hizmetleri, çok değiĢik
yatırım, üretim, iĢletme, hizmet vb. ve gereksinmelere yönelik 'mekânsal bilgi
sistemlerinin' temel bilgilerini toplamak ve bu sistemi oluĢturmak, güncel tutmak ve
yönetmek olarak kabul edilmektedir. DeğiĢik hizmet grupları bu baz sistemi, kendileri
için gerekli bilgilerle zenginleĢtirerek Kent Bilgi Sistemi, Arazi Bilgi Sistemi, Coğrafi
Bilgi Sistemi gibi adlandırmalarla kullanacaklardır.
c.6.4. Kadastro ve stratejik hedef
Kadastro bilgi ve faaliyetleri mekânsal bilgi sistemlerinde belirleyici ve
yönlendirici bir konumdadır. Bu nedenle bu faaliyetlerin stratejik hedefi ve öncelikli
görevi, 'ulusal kapsamda mekânsal bilgi sistemlerinin oluĢturulmasında ve hizmete
sunulmasında temel altyapıyı oluĢturmak' olarak benimsenmelidir.
c.6.5. GörüĢ birliği ve giriĢimler
Bu konuda bilinçli ve inanılmıĢ bir görüĢ birliğinin sağlanması gerekmektedir.
Bu inanmıĢlığın yaratacağı kararlılıkla, siyasal, teknokratik ve bürokratik tüm iliĢkilerin
ve olanakların bu hedefe yönlendirilmesi, bu amaçla konunun öneminin ısrarcı
giriĢimlerle anlatılması gerekir.
c.6.6. TKGM'nün konumu
109
Anılan harita ve kadastro verileri altyapısının sağlıklı biçimde oluĢturulması ise
TKGM'nün yapısının bu hedefe yönelik olarak yeniden düzenlenmesi ve gerekli yapısal
değiĢikliklerle yeniden yapılandırılması ile sağlanabilir.
d. Sonuç
d.1. DüĢünsel ve bilgisel altyapı
Teknolojik geliĢmelerin getirdiği olanaklarla diğer alanlarda olduğu gibi
günümüzde Harita ve
Kadastro Sektörü hizmetlerinde de beklentilerde ve
gereksinmelerde hızlı bir değiĢim süreci yaĢanmaktadır. Bu değiĢimin gereklerini yerine
getirmek üzere Türkiye Kadastrosu yeni yüzyılın geliĢmelerine ve beklentilerine uygun
bir yapıya kavuĢturulmalı, çağdaĢ mekânsal bilgi sistemlerinin sağlıklı oluĢturulmasında
ve güncel tutularak yaĢatılmasında belirleyici konuma getirilmelidir.
d.2. Kadastro 2023:
Türkiye Cumhuriyeti‘nin kuruluĢunun (1923) hemen ardından baĢlayan
kadastro, Cumhuriyetin 100. kuruluĢ yıldönümünde kadar (2023), ülke genelinde
tamamlanması ve bugüne değin üretilen ve bundan sonra üretilecek olan kadastro ve
tapu sicili verilerinin, çağdaĢ çok amaçlı kadastro temelinde bilgisayar destekli
yürütümünün gerçekleĢmesi hedeflenmelidir. Bu nedenle, Türkiye kadastrosunun
'Kadastro
2023'
olarak
adlandırılabilecek
bir
reforma
gereksinmesi
vardır.
Cumhuriyetimizle yaĢıt olan kadastro faaliyetlerinin cumhuriyetimizin 100. yılında
çağdaĢ geliĢmelerle kaynaĢmıĢ bir yapıya kavuĢturulması en önemli hedef olarak
görülmektedir.
d.3. Eylem planı
Eylem planı, bir projeyi adımlandıran, asımların tanımlarını ve bu adımlardaki
sorumluları ve sorumlulukları tanımlayan, adımların gerçekleĢme takvimini yapan ve bu
konudaki görevleri somutlayan bir plandır. TKGM'de böylesi bir Eylem Planı
oluĢumunu hedefleri arasına koymalıdır.
d.4. Kadastro için iĢ ve güç
Kadastronun geçirdiği tarihsel evreler, değiĢik ülkelerde biriken deneyimler,
sistemin iç ve dıĢ sorunları, uluslar arası koĢullar ve geliĢmeler, kurumsal deneyimler ve
110
yaĢanmıĢlıklar açısından bakıldığında kadastronun önemli bir eĢikte olduğu ortaya
çıkmaktadır. Bu eĢiğin sağlıklı biçimde geliĢmesi gerekmektedir. Harita ve Kadastro
Sektörü, resmi-özel ve üniversite tüm birimleriyle, TKGM'nün bu eĢiği baĢarıyla
geçmesi ve yeni yüzyılın evrensel ölçülerde bir kurumu olması için gereken katkıyı
vermek zorundadır.
3.3.2.2. Türkiye Cumhuriyetinde tapu sicili çalıĢmaları
EĢya üzerindeki ayni hakların açıklığa kavuĢturulması, korunması ve bu haklara
herkesin uyma yükümlülüklerinin sağlanması, eĢyanın çeĢidine göre bir takım biçim ve
yöntemlere baĢvurulmasını gerektirmiĢtir. ġartlardaki özellik, usul ve uygulamalardaki
değiĢiklik, hukuki esaslar ve teknik alandaki geliĢmeler ne olursa olsun, hemen her
ülkede ayni hakların kurulması, korunması ve sona ermesini düzenleyen kurumlara
lüzum ve ihtiyaç duymuĢ bulunmaktadır.
Tapu sicili, taĢınmaz malların özelliklerine uygun ve bu ihtiyaca cevap veren bir
kurum olarak kabul edilmiĢtir. Tapu sicilinin, devlet tarafından ve onun sorumluluğu
altında tutulması, buna bağlı toplum iliĢkilerinin güven içinde yürütülmesi,
sürdürülmesi hak ve iĢlem güvencesinin sağlanmasının da kaçınılmaz gereği olmuĢtur.
TaĢınan mallarda ayni hakkın kazanılmasını sağlayan zilyetliğin yerini,
taĢınmazların edinilmesinde tapu sicil almaktadır. Zilyetlik, kiĢi ile eĢya arasındaki
iliĢkilerin sade ve daha doğrusu fiili bir hâkimiyet görüntüsüdür. Bu sadelik içinde ve
hızlı bir biçimdeki el değiĢtirmeler, çoğu kez zilyet kimdir kim değildir sorununu
yaratmakta ve tereddütlere yol açmaktadır. Oysa tapu sicilinin bağlı olduğu kurallarla
sağlanan zemin, ayni hakların kazanılmasında, kullanılmasında, korunmasında ve
tanıtılmasında çok daha kesin ve güven verici olmaktadır. Dolayısıyla tapu sicili, bir
ülkenin sosyal ve ekonomik hayatında çok önemli yeri olan taĢınmazlarda mülkiyetin
edinebilmesi, devri ve mülkiyetin gayri ayni hakların kurulmasındaki biçim ve
yöntemlerde baĢvurulan ve Devlet güvencesini taĢıyan bir kurumdur (Esmer, 1998).
Medeni kanunun yollamada bulunduğu ve öngörüldüğü ilk tüzük 08.10.1930
tarihli ve 268 sayılı Tapu Sicili Tüzüğü‘dür. Uzun yıllar uygulanan bu tüzük, düzenleme
amacıyla yürürlükten kaldırılmıĢtır. Yürürlükten kaldırılan tüzüğün yerini Bakanlar
Kurulu‘nun 18.05.1994 tarihli ve 94/5623 karar sayısıyla yürürlüğe konulan Tapu Sicili
Tüzüğü almıĢtır.
111
a. Tapu sicilinin tanımı
Sözü edilen tüzüğün 4. maddesinde tapu sicili, ―taĢınmaz mal ile üzerindeki
hakların durumlarını göstermek üzere Devletin sorumluluğu altında tescil ve açıklık
ilkelerine göre tutulan sicildir‖ diye tanımlanmıĢtır.
b. Sicil bölgesinin anlamı
Tüzüğün 5. maddesinde ise her ilçenin idari sınırları bir tapu sicil bölgesi
sayılmıĢ ve tapu sicil bölgesi içindeki her mahalle ve köy için ayrı ayrı sicil
düzenlenmesi öngörülmüĢtür.
c. Tapu sicilinin oluĢumu
Tüzüğün 6. maddesinde Tapu Sicilini oluĢturan kayıt ve belgeler, Ana Siciller ve
Yardımcı Siciller olarak sıraya konulmuĢtur. Buna göre,
c.1. Ana siciller:
 Tapu kütüğü,
 Kat mülkiyeti kütüğü,
 Yevmiye defteri,
 Plan,
 Resmi belgelerden oluĢmaktadır.
c.2. Yardımcı siciller:
 Mal sahipleri sicili,
 Aziller sicili,
 Düzeltmeler sicili,
 Kamu orta malları sicillerden oluĢmaktadır.
d. Tapu siciline iliĢkin ilkeler:
d.1. Tescilin gerekliliği (lüzumu) ilkesi
Bir ayni hakkın kazanılması için tescilin yapılmıĢ olması gereğidir.
d.2. Açıklık (aleniyet) ilkesi
Tapu sicilinin sadece ilgilisine açık olması demektir.
112
d.3. Devletin sorumluluğu ilkesi
Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan devletin (Hazinenin) kusuru
olmasa da sorumlu olması demektir.
d.4. Tapu siciline güven (itimat) ilkesi
Tapu siciline güvenerek bir hak iktisabı etmiĢ kimsenin bu hakkının korunarak
geçerli kabul edilmesi demektir.
d.5. Sicile yapılan tescilin sebebe bağlılığı (illiyet) ilkesi
Tapu siciline yapılan tescilin hukuken geçerli bir sebebe dayalı olması demektir.
Aksi halde tescil, yolsuz tescil sayılır.
e. Tapu siciline tescili gereken haklar
Tapu siciline tescili gereken haklar ise:
 Mülkiyet hakkı,
 Ġrtifak hakkı,
 TaĢınmaz mükellefiyeti,
 Rehin haklarıdır (Esmer, 1998; Anonim, 2008)
3.3.3. Osmanlı Devletinden kopan ülkelerde toprak düzeni, kadastro ve tapu
sicili
3.3.3.1. Suriye ve Lübnan
Suriye Medeni Kanunun 86. maddesi ve Lübnan Cumhuriyetinin Ukriye Mülkü
Kanunun 5.-9. maddeleri araziyi:
a. Mülk arazi,
b. Miri arazi,
c. Metruk arazi,
Metruk arazi ikiye ayrılır:
 Arazi-i Metruke-i Murfaka

Arazi-i Metruke-i Muhicca.
d. BoĢ arazi,
113
diye dört çeĢide ayırmaktadır (Kire, 1970; Vali-Fethi, 1970).
Tapu teĢkilatı, Suriye‘de ‗Ukriye Masalih Müdürlüğü‘ ve Tarım Reform
Bakanlığına; Lübnan‘da ‗Ukriye ĠĢleri Müdürlüğü‘ ve Maliye Bakanlığına bağlıdır
(Mecit, 1973; AL-Senhuri, 1956).
3.3.3.2. Libya ve Mısır
Libya Arazi Kanununun 5. maddesi, araziyi;
a. Devlet arazi,
b. Özel arazi,
c. Genel vakıf arazi,
d. Özel vakıf,
e. Kabileler için müĢterek (ortak) arazi Ģeklinde beĢ çeĢide ayırmaktadır.
Mısır Cumhuriyetinde Tapu dairesinin adı ‗Maslahat-ül ġehr-il Ukriye‘ olup
Adalet Bakanlığına bağlıdır (Mecit, 1973; AL-Hicazi, 1972; AL-Senhuri, 1956).
3.3.4. Dünya ülkelerindeki kadastral sistemlerin karĢılaĢtırılması
Kadastro'nun dünya ülkelerindeki temel özelliklerinin neler olduğunu daha iyi
kavrayabilmek için, bu ülkelerin kurumsal yapılanmalarına ve kadastral düzeydeki
faaliyetlerinin genel bir değerlendirilmesinin yapılması gerekmektedir. Bu anlamda
Steudler (2003) tarafından yapılmıĢ olan araĢtırma günümüzdeki en kapsamlı kaynak
konumundadır. Bu araĢtırmaya ait temel bilgiler çok daha kapsamlı bir biçimde FIG
destekli olarak http://www.cadastraltemplate.org internet sayfasında yer almakla birlikte
(Anonymous, 2003), burada seçilmiĢ bazı ülkelere ait temel bilgiler sunulmaktadır.
Buna göre ülkelerin mevcut durumları sınıflandırılarak aĢağıdaki Ģekilde verilmiĢtir.
114
3.3.4.1. Kurumsal yapılanma açısından karĢılaĢtırma
A. Devlet kuruluĢlarının yapısı bakımından
Avustralya
Her eyalette neredeyse tamamı bilgisayarlı sisteme geçiĢ yapmıĢ merkezi arazi
yönetim birimleri mevcuttur. Bu birimler için standart bir yapılanma olmayıp, her
eyalette
farklı
idari
yapılanmalar
görülebilmektedir.
Arazi
yönetimi
eyalet
yönetimlerinin sorumluluğunda olup Çevre, Planlama, Bilgi Teknolojileri veya Arazi
Yönetimi gibi birçok yönetim birimini ilgilendirmektedir. Bu birimlerle bütünleĢik
olarak, dijital kadastro haritaları, Arazi Kayıt ve Tapu Dairesi, Kraliyet Arazileri
Yönetim Dairesi, Haritacılar Komitesi ve Arazi Bilgi/Kaynaklarına iliĢkin ticari
birimleri de içeren bir dijital harita kütüphanesi yer almaktadır. Ulusal kadastral harita
ürünlerini ise Özel Sektör Haritalama Ajansları Ltd adı altında bir Ģirketler birliği
tarafından gerçekleĢtirmektedir.
Avusturya
Adalet, Maliye, Ekonomi ve ĠĢgücü, Tarım ve Çevre, ĠçiĢleri Bakanlıkları ve
mahkemeler arazi yönetimiyle ilgilidirler. Ancak kadastro, Topoğrafik Harita ve ÖlçüTartı Ulusal Dairesi ulusal düzeyde, Kadastro Daireleri ve Arazi Kayıt Daireleri ise
yerel düzeyde kuruluĢlardır. Ġlgili yasal iĢlemler, Adalet Bakanlığına bağlı olan ve yerel
mahkemelerle
birlikte
çalıĢan
180
adet
Arazi
Kayıt
Daireleri
tarafından
yürütülmektedir. Teknik iĢlemler ise, Ekonomi ve ĠĢgücü Bakanlığı altında Kadastro,
Topoğrafik Harita ve Ölçü-Tartı Ulusal Dairesi tarafından organize edilen 41 adet
Kadastro Dairesi tarafından yürütülmektedir.
Danimarka
Çevre Bakanlığı altındaki Ulusal Ölçme ve Kadastro birimi, jeodezik ve küçük
ölçekli topoğrafik harita üretimi ve astronomik verilerin hazırlanması görevlerinin
yanında, kadastro kayıtları ve kadastro haritalarının bakımı ve güncellenmesinden
sorumludur. Araziye iliĢkin yasal haklar ise Adalet Bakanlığı altında görev yapan yerel
mahkemeler bünyesinde Arazi Kayıt Defterlerinde tutulmaktadır.
115
Finlandiya
Tarım ve Orman Bakanlığı altında Ulusal Arazi Ölçümü birimi kadastronun
yönetiminden ve kırsal alandaki kadastral ölçmelerden sorumludur. Ayrıca, bu kurum
topoğrafik haritalama ve topoğrafik veritabanından da sorumludur. Bu amaçla ülkede 13
adet ölçme dairesi vardır. Kentsel alanlarda kadastro kayıtları 86 Ģehirde yerel düzeyde
yönetilmektedir. ĠçiĢleri Bakanlığı bünyesindeki Nüfus Kayıt Merkezi arazi kayıtlarını
oluĢturmadan sorumludur. Kayıtların saklanması görevi ise Adalet Bakanlığı
bünyesinde görev yapan yerel mahkemeler tarafından yürütülmektedir.
Almanya
Eyaletler mülkiyet kadastrosuna iliĢkin yasaları yaparlar. Eyaletler arası kurullar
mülkiyet kadastrosunun aynı düzende olmasını sağlarlar. Alman hükümeti ise arazi
kayıtlarına iliĢkin yasalar konusundaki sorumlulukları yönetir. Arazi Kayıt Daireleri 16
Alman eyaletinde adalet teĢkilatının bir parçasıdır. Arazi kayıtları yerel mahkemelerin
de bir parçasıdır. Mahkemeler kendi bölgelerindeki arazilerin kayıt altına alınmasından
sorumludurlar. Kadastro alanındaki yasama yetkisi eyaletlerin elindedir. Eyaletler
haritacılık alanında benzer yasalar çıkarmaktadırlar. Haritacılık iĢlerinden sorumlu
bakanlık eyaletler arası değiĢiklik göstermektedir. Genelde ĠçiĢleri Bakanlığı altındadır.
Eyaletlerin çoğunda haritacılık ve kadastro hizmetleri üç aĢamalı bir yapılanma
içerisindedir. Bunlar, Eyalet düzeyi, eyalet alt yönetim birimleri ve yerel düzeyler
Ģeklindedir.
Macaristan
BirleĢik Arazi Kayıt Sistemi ağı bünyesinde faaliyet gösteren 116 adet Yerel
Arazi Dairesi kadastro verileri ve bunlara iliĢkin yasal kayıtların bakımı ve
güncellenmesinden sorumludur. 20 adet Eyalet Arazi Dairesi ise Yerel Arazi
Dairelerinin yönetiminden sorumludur. Ulusal bir ajans olan Kartoğrafya ve Uzaktan
Algılama Enstitüsü ise ulusal kontrol noktalarının bakımı ve topoğrafik harita
üretiminden sorumludur.
Holland
Arazi kayıt ve kadastral haritalama ulusal düzeyde görevlerdir. Vergilendirme
ise yerel yönetimlerin sorumluluğundadır. Arazi kayıt ve kadastral haritalama
konusunda ulusal bir ajans kurulmuĢ olup, bu ajans Bakan, DanıĢma Kurulu ve
116
Kullanıcı Heyetinden oluĢmaktadır. Mevcut durumda bu ajans bir merkez ofisi ve 15
adet bölgesel ofislerden oluĢmaktadır. Bu merkezler tarafından arazi kayıtları tutulur,
sınırlar ölçülür, haritaların bakımı yapılır ve bilgiler dağıtılır.
Ġsveç
TaĢınmaz ihdası ve resmi taĢınmaz ve arazi bilgi sistemine iliĢkin kadastro ve
arazi kayıtlarını da içeren coğrafi bilgilerden sorumlu bir yönetim birimi (Lantmateriet)
vardır. Bu birim Çevre Bakanlığına bağlıdır. Bu temel yönetim birimine bağlı her
eyalette bölgesel temsilcilikler ve her yerel yönetim bünyesinde ise yerel temsilcilikler
mevcuttur. Arazi kayıt (title registration) belirli 7 adet yerel mahkeme tarafından
yapılmaktadır. Bu mahkemeler Arazi Bilgi Sisteminin bir parçası olan arazi kayıtlarını
güncellemektedirler. Vergilendirme idaresi Arazi Bilgi Sistemi ile iliĢkili olarak
Vergilendirme Kayıtları ve Nüfus Kayıtlarını tutmaktadırlar.
Ġsviçre
Kadastro ile ilgili kuruluĢlar ulusal ve bölgesel olmak üzere ikiye ayrılırlar. Bu
kuruluĢlar farklı görevler üstlenmektedirler. Kadastral ölçmeler Ulusal Kadastral
Ölçmeler Genel Müdürlüğü yönetiminde bölgesel ölçme ajansları tarafından
yürütülmektedir. Ulusal düzeyde15, bölgesel düzeyde 300 ve lokal düzeyde 3000
çalıĢanı vardır. Arazi kayıtları ve ilgili yasal iĢlemler ise Arazi Kayıtları ve Arazi Yasası
Ulusal Ofisi tarafından yönetilen bölgesel veya yerel 350 adet Arazi Kayıt Ofisi
tarafından yürütülmektedir.
B. Özel sektör katılımı bakımından
Avustralya
Kadastral ölçmelerin çoğu özel sektör tarafından yapılmaktadır. Jeodezik ağların
yönetimi devlet sorumluluğundadır. Ancak güncellenmesi ve yenilenmesi özel sektöre
yaptırılmaktadır.
Avusturya
Noterler (özel ve lisanslı) taĢınmaz hakları üzerindeki yasal iĢlemleri yürütürler.
Lisanslı özel haritacılar ise parsellerin bölünmesi ve tespiti iĢlemlerini yaparlar.
117
Çek Cumhuriyeti
Özel sektör kadastronun bakım aĢamasında yer almaktadırlar. Parselasyon
planları ve aplikasyon iĢleri yalnızca özel haritacılar tarafından yapılmaktadır.
Danimarka
Kadastral ölçmeler veya yasal amaçlarla yapılan ölçmeler lisanslı özel haritacılar
tarafından yapılır. Bu amaçla yaklaĢık 100 firma ve 300 çalıĢan vardır.
Finlandiya
Özel sektör arazi kayıt veya kadastral ölçme iĢlemlerinde yer almaz. Ancak,
parselasyon iĢlemleri için özel sektörden ölçü ve haritalama için teknik destek alanlara
bir ücret indirimi yapılmaktadır.
Almanya
Bavyera eyaleti dıĢında kadastral ölçmeler lisanslı haritacılar tarafından yapılır.
Noterler ise yasal iĢlemleri yürütürler.
Macaristan
Yasal amaçlı kadastral ölçmeler ve kadastro haritalarındaki değiĢikliklere iliĢkin
ölçmeler lisanslı haritacıların sorumluluğundadır. Kendi adına veya büyük firmalar
adına çalıĢan 1700 lisanslı haritacı vardır.
Hollanda
Kadastral ölçmeleri yapacak lisanslı haritacılar sistemi yoktur. Bütün ölçmeler
ajans bünyesinde yapılır. Özel sektör ancak bazı özel iĢleri ajans denetiminde
yapmaktadır.
Ġsveç
Özel sektör arazi kaydı veya kadastral ölçmelerde görev almamaktadır. Özel
sektör yalnızca müĢterilere danıĢmanlık yapmaktadır.
118
Ġsviçre
Özel sektör kadastral ölçmelerin %80-90'ını yapmaktadır. Veri toplama,
yenileme ve güncelleme iĢlemleri ihale yoluyla özel sektöre verilmektedir.
C. Lisans edinme koĢulları bakımından
Avustralya
Lisans konusunda her eyalet belirli iĢlemlere sahiptir. BaĢvurular ilgili heyetlere
yapılır. Bir eyalette kayıtlı olan lisanslı haritacı eyaletler arası birlik aracılığı ile diğer
eyalete de baĢvuru yapabilir. BaĢvurularda, baĢka bir lisanslı haritacı ile 12–24 aylık bir
eğitim Ģartı vardır. Bunun dıĢında mesleki bir sınav ve uygulama testi uygulanmaktadır.
Avusturya
Mesleğe (Ziviltechniker) girebilmek için, ilgili alanda üniversite derecesinin
yanında, üç yıllık mesleki eğitim (en az bir yılı çalıĢan olarak) istenmektedir. Bunun
dıĢında ilgili komisyon huzurunda bir sözlü sınav yapılmaktadır. Hem özel kiĢiler hem
de tüzel kiĢiler lisans alabilmektedir. Bu kiĢiler göreve baĢlamadan önce yemin ederler.
Çek Cumhuriyeti
Ölçme Kanunu'na göre özel haritacılar belirli Ģartlar altında çalıĢabilirler.
Öncelikle Ticaret Yasası'na göre Ticari Lisans istenmektedir. Bunun için haritacılık
eğitimi yanında 5 veya 3 yıllık uygulama deneyimi istenmektedir. Kadastro faaliyetleri
ve diğer haritacılılık uygulamalarında çalıĢabilmek için ayrıca Resmi Yetkili olma Ģartı
aranmaktadır. Bu yetki merkezi Ölçüm, Haritalama ve Kadastro Dairesi tarafından
Ticaret Lisansındaki Ģartlara ilaveten bir sınav sonucu verilmektedir.
Danimarka
Kadastro iĢlemleri veya yasal haritacılık iĢlemleri tamamen özel sektördeki
lisanslı haritacıların elindedir. Gerekli lisans Çevre Bakanlığı tarafından, Planlama ve
Arazi Yönetimi alanında 5 yıllık Lisans/Yüksek Lisans eğitimi ve üç yıllık özel iĢ
deneyimi Ģartları aranarak verilmektedir.
Finlandiya
119
Lisans sistemi yoktur. Bütün iĢler eyalet veya belediye memurları tarafından
yürütülmektedir.
Almanya
Her eyalet lisans iĢlemleri için kendi özgü yasalara sahiptir. Lisans sahibi
olabilmek için, üniversite derecesi yanında, memuriyete adapte olabilmek için bir eğitim
sonundaki sınavı baĢarmıĢ olma Ģartı aranmaktadır.
Macaristan
Kadastral ölçmeler ve buna bağlı yasal iĢlemler tamamen lisanslı haritacıların
iĢidir. ĠĢin büyük bir bölümü özel sektör tarafından yapılmaktadır. Tarım ve Kırsal
Kalkınma Bakanlığı altındaki Kartoğrafta ve Uzaktan Algılama Enstitüsü lisans
vermekle yetkilidir.
Hollanda
Lisans sistemi yoktur. Bütün iĢlemler Ajans bünyesinde çalıĢan memurlar
tarafından yürütülmektedir.
Ġsveç
Lisans sistemi yoktur.
Ġsviçre
Kadastral ölçmeleri yalnızca lisanslı haritacılar yapabilmektedir. Lisans sınavları
Ulusal Kadastral Ölçmeler Genel Müdürlüğü sorumluluğunda düzenlenmektedir. Yılda
ortalama 10–15 kiĢi bu sınavı geçebilmekte ve lisans alabilmektedir.
3.3.4.2. Kadastro sistemleri açısından karĢılaĢtırma
A. Kadastro sisteminin amacı bakımından
Avustralya
Sistemin kuruluĢuna bakıldığında temelde arazi sahipliğinin arazi piyasasına
taĢınması amaçlanmıĢtır. Ġkinci olarak sistem, yasal arazi sahipliğini ve yasal parsel
120
sınırlarının tanımlanması, belirlenmesi, sınırlandırılması, ölçülmesi ve haritalanması
iĢlemlerini destekler niteliktedir.
Avusturya
Tapu kayıt sistemi vardır. Kayıt altına alınan malik sahipliğin toplumsal
güvencesini elde etmiĢ olur. Tapu kayıtları kadastro ile yakından iliĢkilidir. Kadastro
çok amaçlı olarak kullanılmaktadır. Ġmar planlarına, Coğrafi Bilgi Sistemlerine ve
Entegre Ġdare Kontrol Sistemine hizmet vermektedir.
Çek Cumhuriyeti
Mevcut sistem yasal ve mali amaçlar için çok amaçlı bir araç olarak
çalıĢmaktadır. Fakat kadastro verileri genelde planlamada ve bilgi sistemlerinde
kullanılmaktadır.
Danimarka
Temelde taĢınmaz değerleme ve vergilendirme amaçlı olan kadastro yapısı,
zaman içerisinde, arazi piyasasını destekleyen bir hukuki kadastro Ģeklini almıĢtır.
Bugün kadastro çok daha geniĢ amaçlıdır. Kadastronun BütünleĢik Bilgi Sisteminin bir
parçası olması arazi transfer iĢlemlerini ve bütün olarak arazi yönetimi iĢlemlerini daha
etkin hale getirmiĢtir.
Finlandiya
Kadastro sisteminin amacı arazi ve alım-satımla ilgili yasal hakların garanti
altına alınmasıdır. Aynı zamanda sistem vergilendirme kayıtları için mali amaçlı hizmet
vermektedir. Bunun yanında sistem planlama vb. aktiviteler için arazi bilgisi
sağlamaktadır.
Almanya
Arazi kayıtları bütün taĢınmazların yasal durumlarını gösterir. Mülkiyet
kadastrosu ise taĢınmazların fiili durumlarını temsil etmeyi amaçlamaktadır. Kadastro
resmi toprak bilgileri gibi ek bilgiler de içermektedir. Bu özellikleriyle kadastro her
çeĢit Coğrafi Bilgi Sistemine bilgi sağlamaktadır.
121
Macaristan
Sistem kadastro verileri ve yasal kayıtların birleĢiminden oluĢmaktadır. Yasal
olarak sahiplik ve arazi/taĢınmazla ilgili diğer hakların garantisini sağlar. Aynı zamanda
yönetimlere istatistik veri sağlayarak ve ekonomik planlama için karar vericilere veri
desteği vererek arazi piyasasını desteklemektedir.
Hollanda
Arazi kayıt ve kadastro sistemi çok amaçlı bir yapıdadır. Arazi kayıtları ve
kadastro haritaları pratikte yasal sahiplik güvenliğini ve arazi piyasasının güvenliğini
sağlamaktadır. Sistem aynı zamanda ipotekle verilen borçların güvencesini de
sağlamaktadır. Bunun dıĢında vergiye tabi kiĢi, nesne ve değerler de ilgili Ajansın
kayıtlarından elde edilmekte ve yıllık olarak belediyelere vergilendirme amaçlı
gönderilmektedir.
Ġsveç
Arazi Bilgi Sistemini de içeren kadastro sistemi, sürdürülebilir ve etkin arazi
kullanımının özendirilmesi ve kontrolünü, tapulama, arazi kullanım planlaması,
vergilendirme, çevresel kontrol ve iĢ geliĢimi için arazi bilgisi sağlamayı
amaçlamaktadır.
Ġsviçre
1912'den 1993 yılına kadar kadastro sistemi sadece yasal amaçlıydı ve genel
olarak arazi sahipliği haklarını korumaya yönelikti. Kadastro verileri kamusal yapıların
haritalanması ve birçok kentsel planlama ve yönetim iĢlemi için altlık olarak
kullanılmıĢtır. Bunlara ilaveten 1993 yılından sonra dijital kadastro verileri bilgi
sistemlerine altlık olarak hizmet vermektedir.
B. Kadastro sisteminin çeĢitleri bakımından
Avustralya
Kamu ve devlet arazilerinin kaydedildiği iki ayrı sistem söz konusudur. Bu
sistemler birleĢme aĢamasındadır. Ancak ülke genelinde kadastral sistemler farklılık
122
göstermektedir. 8 eyalette kat mülkiyeti yapısı tamamen farklıdır. Tapu ve arazi kayıt
sistemleri ise küçük farklılıklar içermektedir.
Avusturya
Arazi kayıt ve kadastro sistemi yönetim, personel ve finansman açısından
tamamen farklı kuruluĢlardır. Ancak bu iki farklı yapı tek bir veri tabanı çatısında
birleĢtirilmiĢtir. Ġnternet tabanlı servislerle bu bilgiler bütün potansiyel kullanıcıların
hizmetine sunulmuĢtur.
Çek Cumhuriyeti
Mevcut yapı tüm ülkeyi kapsamaktadır. TaĢınmazlarla ilgili baĢka bir kayıt
sistemi yoktur.
Danimarka
Tüm ülkeyi kapsayan tek bir çeĢit kadastro yapısı vardır.
Finlandiya
2005'den itibaren birleĢik tek bir kadastro sistemi hizmet vermektedir.
Almanya
Kamu ve devlet mülkiyetini içeren, bunun yanında kentsel, kırsal araziler ve
orman alanları için geçerli olan tek bir çeĢit kadastro sistemi vardır.
Macaristan
BirleĢik tek bir arazi kayıt sistemi vardır. Bu sistem bütün özel, tüzel ve devlet
arazileri ile kat mülkiyeti bilgilerini de içermektedir.
Hollanda
Tek çeĢit arazi kayıt ve kadastro sistemi vardır. Devlet veya özel mülkiyette olan
bütün arazi ve kara sularını içermektedir.
123
Ġsveç
Önceleri kentsel ve kırsal araziler için farklı olan sistemler, günümüzde özel ve
devlet arazileri için geçerli olan birleĢik tek bir sistem olarak hizmet vermektedir.
Ġsviçre
Çok amaçlı tek bir sistem vardır. Arazinin her parçası bir parsel olarak temsil
edilmektedir. Yol vb. arazileri ilgili tüzel kiĢiler adına kaydedilmiĢlerdir.
C. Kadastro'nun temel birimi bakımından
Avustralya
Parseller arazide ölçülürken bunlara iliĢkin bilgilerin Arazi Kayıt Sisteminde
saklanması ilkesine dayanmaktadır. Sistem her bir tapuya karĢılık gelen parseli tek
anlamlı olarak tanımlar. Yani parsellerle tapu bilgileri arasında birebir iliĢki vardır.
TaĢınmaz terimi yerel konsey veya yönetimler tarafından kendi planlama veya
vergilendirme iĢlemleri için kullanılmaktadır. Bir taĢınmaz bir adres ve genellikle bir
evden oluĢmaktadır. Fakat birçok bitiĢik parselin birleĢiminden de oluĢabilmektedir.
Avusturya
Bir parsel ilgili kadastro bölgesinin bir parçasıdır ve özel numarası sayesinde
kadastro sınır verileri ve vergi kadastrosu verileri ile iliĢkilidir. TaĢınmaz ise parsel ve
bina, apartman ve diğer yapılar gibi parselle iliĢki içerisindeki nesneleri kapsamaktadır.
Çek Cumhuriyeti
Kadastro sistemindeki temel birim parseldir. Her parsel ilgili Kadastro Birimi
içerisinde tek anlamlı numaraya sahiptir. TaĢınmaz genelde birden çok parselden oluĢur
(ev ve bahçe gibi). Kayıt nesnesinin taĢınmaz olmayıp parsel olmasından dolayı, bir
taĢınmaz parseller grubu olarak kaydedilir.
Danimarka
Kadastro kayıtları taĢınmazları tanımlamaktadır. Kadastro haritaları bütün
parselleri grafik olarak göstermektedir. Yasal haritacılık ölçmeleri parselasyon gibi
iĢlemler sonucu oluĢan yeni durumu tespit etmek için kullanılır. Tapu defteri kadastro
124
tarafından tanımlanan taĢınmazların hukuki durumlarını tanımlar. TaĢınmaz kadastro
yasasında tanımlanan hukuki bir terim olup, kadastro kayıtlarında tanımlanan birden
çok parseli içerebilmektedir.
Finlandiya
Bütün araziler kadastroda kaydedilmek üzere taĢınmaz birimlerine ayrılırlar. Bu
birimler birden çok parseli içerebilmekte ve ortak alanlarla hisseli olabilmektedir. Bütün
temel taĢınmaz birimleri kadastro haritalarını, tapu ve ipotek bilgilerini de içeren tek bir
kadastro sisteminde kaydedilirler.
Almanya
Kadastral ölçmelere dayandırılan kadastro arazi parçalarını parseller Ģeklinde
temsil eder ve fiili durumlarını kayıt altına alır. Arazi kayıtları ise kadastronun
tanımlayıcı kısmını içerir. Dolayısıyla iki sistemin birleĢimi ancak taĢınmazların fiili ve
yasal durumunu gösterebilmektedir. Her iki sistem de güncel tutulmalı ve birbirleriyle
iletiĢim halinde olmalıdır.
Macaristan
Ġki çeĢit taĢınmaz BirleĢik Arazi Kayıt Sistemi kapsamında kaydedilmektedir.
Bunlar parseller ve diğer taĢınmazlardır. Her taĢınmaz tek anlamlı numara ile temsil
edilir. Parseller eğer aynı kiĢinin mülkiyetinde ise üzerindeki binaları da içerebilir.
Diğer taĢınmazlar ise mülkiyeti ayrı olan binalar, depolar, yeraltı garajları ve bazı
yapılardır.
Hollanda
Temel anlayıĢ insan-arazi iliĢkisini yasal haklarla kurmaktır. Sistem aynı
zamanda hususiyet ve alenilik ilkelerini de barındırmaktadır. Noterlerde kiĢisel
çabalarla özel veya tüzel kiĢilerin haklarının kayıt altına alınması hususiyetlik ilkesinin
bir sonucudur. Ġnsan-hak-arazi iliĢkisinin sağlanması noter senetlerinin kayıt altına
alınması ile mümkündür. Sistemde tapu kaydı sisteminde olduğu gibi devlet garantisi
yoktur. Noter ve arazi kayıt ve kadastro sistemi fiili tapu güvenliğini sağlamaktadır.
125
Ġsveç
Arazi yasasına göre bütün araziler taĢınmazlara bölünmektedir. Her bir
taĢınmazın içeriği TaĢınmaz Kayıt Sisteminde tanımlanmaktadır. Bir taĢınmaz birimi bir
veya birçok parsel, karasuyu ve avlanma, kat mülkiyeti veya boru hattı gibi bazı özel
hakları da içerebilir. Bir parsel bağlanan bütün nesneler veya yapılar taĢınmaz biriminin
bir parçasıdırlar.
Ġsviçre
Kadastro sistemi kayıt defteri esasına dayanır. Yani arazideki her parsel Arazi
Kayıt Sisteminde kaydedilen bir tapu ile iliĢkilidir. Bütün parseller ilgili bilgilerin
bağlandığı tek anlamlı bir numaraya sahiptir. Binalar yasaya göre parsellerin bir
parçasıdır ve parsel sınırlarıyla çakıĢmazlar.
D. Kadastro sisteminin içeriği bakımından
Avustralya
Kadastro sözel ve grafik olmak üzere iki temel bileĢenden oluĢmaktadır. Sözel
bileĢen olan arazi kayıtları, bütün parselleri içeren ve malikin haklarını, kısıtlarını ve
sorumluluklarını tanımlayan, bunların yanında sahiplik, ipotek ve irtifak hakkının
iliĢkilendirildiği taĢınmaz parsellerini tanımlamaktadır. Konumsal bileĢen olarak
adlandırılan kadastro haritaları ise, kayıtlı tapu bilgileriyle iliĢkilendirebilecek Ģekilde
bütün parselleri grafik olarak tek anlamlı numaralarıyla göstermektedir. Bu haritalar
kadastral ölçmeler sonucu oluĢan yasal sınırların yanı sıra bazı doğal ve yapay sınırları
da göstermektedir.
Avusturya
TaĢınmaz Veri Tabanı, Temel Kayıt Birimleri, Kadastro Nesneleri, Kayıt
Defterleri ve Yükümlülük ÇeĢitleri alanlarında bilgileri saklamakta ve yönetmektedir.
Çek Cumhuriyeti
Mevcut kadastro sistemi Kadastro ve Arazi Kayıt Sistemini tek bir çatı altında
toplamaktadır. Kadastro, parsellerin cinsleri, alanları, bina numaraları, arazi kullanımı,
vergi mükellefiyeti, arazinin korunması konusunda bazı bilgiler vb. detay bilgileri
126
içermektedir. Arazi Kayıt Sistemi ise, tapu ve diğer haklar, malikler ve adres vb. gibi
tanımlayıcı bilgileri detaylı bir Ģekilde içermektedir. Kadastro tanımlayıcı bilgiler
dosyası, coğrafi bilgiler dosyası (kadastro haritaları ve eğer varsa dijital halleri), ölçü
bilgileri, sözleĢme bilgileri ve araziye iliĢkin sermaye özeti bilgilerinden oluĢmaktadır.
Danimarka
Kadastro, parsel kayıtları (parsel no., alan, birden fazla parsel olan taĢınmazların
tanımlamaları, tarım ve ormancılıkla ilgili yükümlülükler), ülke çapında dijital kadastro
haritaları, kontrol noktası kayıtları, yasal ölçü dosyaları arĢivi ve eski analog kadastro
haritaları arĢivinden oluĢmaktadır. Arazi Defteri ise sahiplik, ipotek ve irtifak hakkı gibi
yasak hakların kaydını tutmaktadır. Yerel mahkemelerdeki arazi kayıtları ise yasal
dokümanların kâğıt kopyalarını içermektedir.
Finlandiya
Kadastro, sahiplik, ipotek vb. özel hakların kaydedildiği arazi defteri ve temel
taĢınmaz birimlerinin, bütünleĢik alanların, hizmet bilgilerinin ve plan sınırlarının
kaydedildiği TaĢınmaz Kayıtlarından oluĢmaktadır. Kadastral numaralar bina/kat
mülkiyetim kayıtlarına, nüfus kayıtlarına ve vergi kayıtlarına olan bağlantıyı
sağlamaktadır. Tamamen bilgisayar sistemine dayalıdır.
Almanya
Arazi kayıt sisteminde, sahiplik, taĢınmazı bir hissesine sahiplik, arazi sahipliği
olmadan bina sahipliği, kat mülkiyeti, her çeĢit irtifak hakkı, değiĢik ipotek bilgileri,
satın alma haklarına iliĢkin bilgiler yönetilmektedir. Arazi sahipliğinin iki yolla tescil
edilmesi mümkündür. Gerçek ve kiĢisel defter sistemleri sırasıyla her bir parselin ayrı
ayrı kaydedilmesine ve bütün parsellerin tek bir taĢınmaz adı altında kayıt edilmesine
imkân vermektedir.
Eski parsel kayıt sistemi ise dijital sistemler olarak
yönetilmektedir. Bu sistemler eyaletler arası küçük farklılıklar göstermektedir ve ortak
bir çatı altında birleĢme çalıĢmaları sürmektedir. Sistem genel olarak, kiĢisel bilgileri,
sokak ismi, ev no., orta nokta koordinatları gibi parsel konum bilgilerini, bölge-parsel
no., arazi kullanım türü, toprak özelliği, veri sözlüğü bilgilerini, veri tabanına iliĢkin
istatistik bilgilerini ve parsellerin proje uygulama alanı, çevresel kısıtlar, tarihi
özellikler, koruma alanları vb. ile olan iliĢkilerini içermektedir.
127
Macaristan
Kadastro kayıtları tüm ülkeyi kapsamaktadır. BirleĢik Arazi Kayıt Sisteminin iki
bileĢeni vardır. Yasal bileĢen taĢınmaz kayıtlarıdır. Bu kayıtlar parsel no., adres,
taĢınmazı fiili durumu, kırsal alandaysa ürün çeĢitleri, toprak kalitesi ve arazi değeri gibi
tanımlayıcı bilgileri, sahiplik bilgilerini ve ipotek, irtifak hakkı gibi değiĢik hak ve
kısıtlama bilgilerini içermektedir. Grafik bileĢen ise kadastro haritalarıdır. Bu haritalar
parsel sınırları, parsel no., bina ve yapı, kontrol noktası, irtifak hakları ve kırsal
alanlarda ise ürün desenine iliĢkin alt parsel sınırlarını göstermektedir. Her iki bileĢen
de günlük olarak güncellenmektedir.
Hollanda
Kamu kayıtları noter sözleĢmeleri geldikçe kaydedilen birimdir. Kamu kayıtları
diğer bölgelerdeki mahkemelerdeki arazi kayıtlarıyla karĢılaĢtırılabilir niteliktedir. Bu
kayıtların
tutulmasının
önemi
sahiplikte
tarihi
sıranın
önemli
olmasından
kaynaklanmaktadır. Analog formatta tutulmaları sebebiyle bu kayıtlara kolayca
eriĢilemez. Diğer yandan kadastro kayıtları ve kadastro haritaları tamamen dijital
yapıdadır. Ġnsan-hak-arazi temel iliĢkisinin yanı sıra, arazi kullanımı, rayiç değerler,
çeĢitli yasal öneme sahip bilgiler, parselin yüzey alanı vb. bilgiler de sistem
dâhilindedir.
Ġsveç
TaĢınmaz kayıtları, arazi kayıtları, bina kayıtları ve daire kayıtlarından
oluĢmaktadır.
Ġsviçre
Arazi kaydı ve kadastral ölçmeler adı altında iki ana bileĢenden oluĢmaktadır.
Arazi kayıtları taĢınmazlar (parsellerle birlikte binalar), irtifak hakları, madenler ve kat
mülkiyetine iliĢkin bilgileri içermektedir. Kadastral ölçmeler bileĢeni ise sekiz adet
katmandan oluĢmaktadır. Bunlar; kontrol noktaları, arazi örtüsü, bağımsız nesneler,
yükseklik, yerel isimler, sahiplik, boru hatları ve yönetim birimleridir.
3.3.4.3. Kadastro haritası yapımı açısından karĢılaĢtırma
A. Kadastro haritaları bakımından karĢılaĢtırma:
128
Avustralya
Bütün eyaletlerdeki mevcut kadastro haritaları geometrik bileĢenlerin elektronik
ortama bir grafik temsili esasına dayanmaktadır. Bütün eyaletler kendi dijital kadastro
sistemleri için farklı veri modelleri ve iĢlem tanımlamaları kullanmaktadırlar.
Avusturya
Kadastro haritası kadastronun bir parçasıdır. Bu haritalar parselin konumu,
tanımı ve farklı arazi kullanım Ģekilleri arasındaki sınırları gösterirler. Ayrıca detay ve
kontrol noktası numaraları ve diğer tanımlamalar konusunda bilgi içerirler. 2004
yılından itibaren kadastro haritaları ülke çapında dijital haldedir ve dijital kadastronun
grafik bir temsilini sunmaktadırlar.
Çek Cumhuriyeti
Kullanımda iki çeĢit kadastro haritası vardır. Arazilerin %70'ini kapsayan 1:2880
ölçekli plastik altlıklarda tutulan eski haritalar ve arazilerin %30'unu kapsayan 1:1000
veya 1:2000 ölçekli yeni kadastro haritalardır. Her iki kadastro haritası çeĢidi de
sayısallaĢtırma aĢamasındadır. Bu haritalar kontrol noktaları, sınırları (idari sınırlar,
kadastral birim sınırları, mülkiyet sınırları, arazi kullanımı ve koruma alanı sınırları,
bina çevresi), parsel numaraları, arazi kullanım sembolleri, kontrol nokta numaraları
kartografik gösterimler ve yer isimlerini içermektedir.
Danimarka
Ülke çapında dijital kadastro haritaları 1997 yılından itibaren kullanılmaktadır.
Dijital haritalar temelde 1:4000 ölçekli eski analog haritaların kontrollü bir Ģekilde
sayısallaĢtırılması ile elde edilmiĢtir. SayısallaĢtırma iĢleminde kentsel ve kırsal alanlar
için farklı teknikler kullanılmıĢtır. Bu nedenle hassasiyetleri de kentsel alanlarda birkaç
cm iken kırsal alanda birkaç metre olabilmektedir. Dolayısıyla dijital veri tabandaki
koordinatlar direk olarak alan ve kenar hesabında kullanılamamaktadır. Bu veriler
geliĢim projelerinin ve altyapı çalıĢmalarının uygulandığı alanlarda projelerden önce
yenilenmekte ve dinamik bir yapıya kavuĢturulmaktadır.
129
Finlandiya
Tüm ülke tek çeĢit kadastro haritası ile kaplanmıĢtır. Nesne yönelimli veri tabanı
merkezi yapıdadır ve harita bilgileri ile öznitelik bilgilerini içermektedir. Kadastro
haritaları sınır noktaları, sınır çizgileri ve parselleri içermektedir. Parseller temel
taĢınmaz birimlerine iliĢkin tanımlayıcı bilgileri içerir. Ayrı bu haritalar kuyu gibi nokta
özelliğindeki irtifak hakları, çizgi özelliğindeki irtifak hakları veya koruma alanlarını da
göstermektedir.
Almanya
Analog kadastro haritaları genelde 1:1000 ölçekli haritalardır. Bu haritaların
çoğu dijital haritalarla değiĢtirilmektedir. Dijital haritalar parsel sınırları ve kırık nokta
iĢaretlerini, parsel no., idari sınırları, kontrol noktaları, binaları, bina numarası, sokak
ismi, toprak verileri, arazi kullanım türü ve duvar, ağaç vb. topografik detayları
içermektedir.
Macaristan
Eski analog kadastral haritalar ölçek ve hassasiyet açısından farklılıklar
göstermektedir. Ölçek, kentsel alanlar için 1:1000, 1:2000, kırsal alan için 1:2000,
1:4000 olabilmektedir. Haritalar grafik özellikte olup birçok kentsel alanda nümerik
haritalar da vardır. Nümerik haritalarda sınır noktaları arazi ölçülerinden elde edilen
koordinatlara sahiptir. Kadastro haritaları parsel sınırları, sınır noktaları, parsel
numaraları, sokak isimleri ve adresleri, düĢey kontrol noktaları, yükseklik noktaları,
binalar ve diğer yapıları ve kırsal alanlardaki arazi iĢleme sınırlarını içermektedir.
Hollanda
Kadastro haritaları pafta bölümlemesi, kadastral sınırları, parsel tanımlama
bilgilerini, sokak adreslerini, binaları, bina numaralarını ve kontrol noktalarını
göstermektedir. Bunun
dıĢında parsele
iliĢkin bilgiler
kadastro
haritalarında
görüntülenebilir. Veri tabanında parsel verileri bir katman bina verileri de diğer bir
katman olmak üzere iki temel katman yer almaktadır. Veri tabanındaki konumsal veriler
nokta, çizgi ve kutu (box) geometrik veri tiplerine göre tutulmaktadır. Veriler arasındaki
iliĢkiler özel topolojik iliĢkiler yardımıyla sağlanmaktadır.
130
Ġsviçre
Dijital kadastro haritası sekiz adet katman içermektedir. Bu katmanlar kontrol
noktaları, arazi örtüsü, bağımsız nesneler, yükseklik, yerel isimler, sahiplik, boru hatları
ve yönetim birimleridir. Arazi örtüsü ve sahiplik katmanları tüm ülkeyi kapsamaktadır.
Binalar ise arazi örtüsü katmanının bir parçasıdır. Kadastral ölçmelerin hassasiyeti ilgili
arazinin ekonomik değerine göre beĢ gruba ayrılmıĢtır: Ģehir merkezleri, yerleĢim
alanları, yoğun olarak iĢlenen tarım arazileri, hafif olarak iĢlenen tarım arazileri ve
dağlık alanlar.
B. Kadastro katmanının konumsal veri altyapısı (KVA)'ndaki önemi bakımından
karĢılaĢtırma:
Avustralya
KVA'ların geliĢimiyle arazi parselleriyle olan iliĢkilerin rolü daha iyi
anlaĢılmıĢtır. Tüm veri setleri standart parsel numarası ile iliĢki içerisindedir. KVA'nın
temel veri setleri Jeodezik Kontrol, Kadastral Yapı, Topografik Varlıklar, Yol Ağı,
Adres Sistemi ve Coğrafi Terminolojidir.
Avusturya
Ülkenin Ölçme Yasası sınır kadastronun bilgisayar destekli yöntemlerle
yönetilmesini öngörmektedir. TaĢınmaz kayıtları arazi kayıtlarıyla birlikte merkezi
olarak taĢınmaz veri tabanında tutulmaktadır. Arazi bilgileri ülkede herkes tarafından
eriĢilebilir özelliktedir. Bu nedenle çok çeĢitli müĢterilere hitap etmektedir. Noterler,
bankalar, lisanslı haritacılar ve bazı profesyoneller internet üzerinden paylaĢılan verileri
kullanmaktadır. Daha büyük alanların projelendirilmesi ve planlanmasına iliĢkin
çalıĢanlar ise dijital veri değiĢim araçlarını kullanarak kadastro verilerinden
faydalanmaktadır.
Çek Cumhuriyeti
Kadastro haritalarını da içeren kadastral veriler ulusal, kentsel, yerel ve özel
amaçlı bilgi sistemlerinde yaygın bir Ģekilde kullanılmaktadır. Kadastro katmanı hemen
her tür arazi iliĢkili bilgi sisteminin temelini oluĢturmaktadır.
131
Danimarka
Ülke kadastrosunun araziye iliĢkin ekonomik varlıkların yönetimi için temel
olduğu, bunun yanında çevresel ve geliĢime yönelik uygulamaları desteklediği kabul
edilmektedir. Kadastro özellikle planlama faaliyetlerinde temel bir araç olma
eğilimindedir. Mülkiyete konu olan taĢınmazlarla, arazi değeri ve kullanımı iliĢkilerini
etkin bir Ģekilde sağlamasıyla arazi yönetimine topyekûn yaklaĢımı sağlamakta ve çok
amaçlı kullanım imkânı sağlamaktadır.
Finlandiya
Ġlerleyen teknolojik imkânlarla birlikte kadastro verilerinin kullanımı da
artmaktadır. Kadastro haritaları ve öznitelik verilerine internet üzerinden ulaĢmak
mümkündür. Topografik haritalarla birlikte kadastro verileri bölgesel planlama, kamu
hizmeti planlama faaliyetlerinde kullanılmaktadır.
Almanya
Ülkede kadastro verileri
müĢterilerin
birçoğunun çok çeĢitli
amaçlar
doğrultusunda temel veri ihtiyacını karĢılamaktadır. Kadastro verileri temel arazi bilgi
sistemi olarak kullanılmaktadır. Kadastroyu ilgilendiren birçok yasada piyasadaki bütün
özel veri sağlayıcılarının temel veri olarak kadastro katmanını kullanmaları gereğini
öngörmektedir. Bu öngörü verilerin ortak bir geometrik yapıyı ve koordinat sistemini
kullanmasının yanında parsel no., bina no. ve sokak ismi gibi ortak yazılı bilgilerini
kullanılmasını istemektedir. Dolayısıyla kadastro verileri piyasada artan bir öneme
sahiptir, planlama ve birçok politik karar için önemli bir araçtır.
Macaristan
Dijital veya analog kadastro haritaları geliĢim ve çevre amaçlı uygulamaları
destekleyen birçok veri tabanı için temel bilgi kaynağıdır. Yasaya göre arazi kayıt
haritalarının kentsel planlama, kentleĢme ve kamu hizmeti Ģirketleri için kullanılacak
temel haritalarda kullanılması zorunludur. Yerel yönetimler ve belediyeler için kadastro
verileri temel veri kaynağıdır.
Hollanda
132
Kadastro haritaları ve topografik haritalar tüm ülkeyi kaplamakta ve birbirleri ile
koordine edilmiĢtir. Her iki harita da yönetimler, kamu hizmeti Ģirketleri ve özel
Ģirketler tarafından kullanılmaktadır. Her iki veri kaynağı da büyük ölçekli haritacılık
faaliyetleri için fiili durumu yansıtan standartlardır.
Ġsveç
Kadastro haritaları arazi yönetiminde referans olarak ve planlama amaçlı
kullanılmaktadır. Kadastro verileri ülkenin coğrafi veri tabanındaki yasal katmanlardan
biridir. Belediyelerde kadastro verileri okul, sağlık, kamu hizmetleri vb'ni ilgilendiren
kentsel fonksiyonların planlanması ve yönetimi için temel altlıklarda kullanılmaktadır.
Ġsviçre
Ülkede KVA anlayıĢı kadastro verilerinin tanımlanmasını amaçlayan modelleme
kavramının 1993 yılında ortaya çıkması ile baĢlamıĢtır. INTERLIS veri tanımlama dili
önemli bir adımdır ve veri kaybı olmadan kadastro verilerinin paylaĢımını
sağlamaktadır. Bu aĢamadan sonra kadastro verileri KVA'lar için temel olmuĢtur
(Yomralıoğlu, 2006).
3.4. Çok Amaçlı Kadastroda Olması Gereken Model, FIG-2014 Önerisi
3.4.1. Çok amaçlı kadastronun tanımı
ÇağdaĢ kadastro, toplum gereksinmelerdeki nicelik ve nitelik değiĢmeleriyle
uyumlu olarak yeni sosyo-ekonomik ve teknolojik yorumlar kazanmıĢ olan çok amaçlı
bir kadastrodur. Çok Amaçlı Kadastronun iĢlevi, özel mülkiyetin toplum yararı
amacıyla denetlenmesi ve taĢınmazlara dayalı toplum gereksinmelerini karĢılamak için
kamu etkinliğinin yoğunlaĢtırılmasıdır.
Çok Amaçlı Kadastro;
 Yalnız kiĢilerin değil kamunun taĢınmazlarını da güvence ve denetim altına
alan,
 Kamu ve toplum yararına bir mülkiyet anlayıĢından kaynaklanan,
 Ülkenin doğal kaynaklarının korunmasını ve uygun kullanımını amaçlayan,
 Ülke, bölge ve kent ölçeğinde planlı kalkınmaya gerekli verileri kullanıma
ve iĢlemeye hazır bulunduran,
133
 Merkezi ve yerel yönetimlerin gereksindikleri bilgileri kapsayan,
 Teknolojik geliĢmeleri jeodezi uygulamalarına uyarlayan,
 Arazi bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan,
 Ayrıntılı mekânsal bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan,
 Verilerin güncel tutulmasını ve sürekli akımını sağlayan,
 Dinamik ve sistemli bir süreç olarak algılanmalıdır.
Çok Amaçlı Kadastro kavramı, kapitalist ve sosyalist sistemlerde de katkıları
yadsınmayacak evrensel nitelikleriyle hızla geliĢmektedir. Bu geliĢme bağlamında, bir
Kadastro Sisteminin kurulması tüm ülkeler için gereklidir. Bu Sistem;
 TaĢınmazların doğal, ekonomik ve yasal durumlarına iliĢkin geniĢ ve
güvenilir bilgileri,
 Kadastro haritasını,
 Mülkiyet sicilini, içermektedir.
Çok Amaçlı Kadastroya geçiĢ için;
 Standart Topoğrafik Kadastral Haritası (STKH) kavramının benimsenmesi,
 STKH'ya dayalı bir kadastro sisteminin ülke koĢullarında tasarlanması, bir
sonuç olarak karĢımıza çıkmaktadır (Özen, 1991).
3.4.2. Mevcut kadastro sistemlerinin Çok Amaçlı Kadastro Sistemine yönelimi
Çok Amaçlı Kadastro, vergi ve hukuki kadastroyu da içine alan, aynı zamanda
mülkiyet bilgisine ihtiyaç duyan diğer hizmetler içinde parsel bazında bilgi toplayan ve
bunları paylaĢan bir sistemdir. BaĢlangıçta ortaya çıkan klasik kadastro anlayıĢı, 1970'li
yıllarda diğer geliĢmelerden de etkilenerek çok amaçlı kadastro kavramına
dönüĢmüĢtür. Bu kavram daha sonra, 1980'li yıllarda bilgi teknolojisindeki
geliĢmelerden etkilenerek, parsel tabanlı bilgi sistemi ve günümüzde de Arazi Bilgi
Sistemi olarak anılmaya baĢlanmıĢtır (Yomralıoğlu, 2005).
3.4.3. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin içeriği
Arazi Bilgi Sistemin temel amaçlarını da içeren Çok Amaçlı Kadastroda;
134
 Arazilerin vergilendirilmesi ve bu vergilerin toplanmasında etkili bir
sistemin tesis edilmesi,
 Arazilere yapılacak yatırımların hızlandırılması,
 Kırsal ve kentsel alanlardaki geliĢmelere katkıda bulunmak,
 Kamu yararına yapılacak planlama etkinliklerine büyük ölçekli mülkiyet
haritaları ve kayıtları üreterek destek vermek,
 Arazi kullanımı,
 Tarım faaliyetleri, gibi araziye iliĢkin istatistiksel bilgiler oluĢturmak esastır.
Ayrıca Çok Amaçlı Kadastro geleneksel sistemlere göre aĢağıdaki değiĢiklikleri
de sunabilir:
 Belirli bilgi sistemlerinin ötesinde geniĢ ekonomik ve sosyal getirisi olan
büyük ölçekli harita yapımının ve jeodezik referans sisteminin sağlanması,
 Hukuki ve vergi kadastro kayıtlarının bütünleĢmesi ile gereksiz bilgilerin
tekrarının azaltılması, mülkiyet değerlendirmesi ve arazi kayıtlarının güvenli
tutulması için geliĢmiĢ bir bilgi temelinin sağlanması,
 Planlama ve kaynak yönetimi için diğer Coğrafi Bilgi Sistemleri içindeki
bilgilerle
kadastral
bilgilerin
iliĢkilenmesine
izin
veren
bağlantı
mekanizmalarının sağlanması,
 Standartlar belirlenerek, kurulacak sistem merkezi veya merkez dıĢı olabilir
ve uygulama yerel, bölgesel, hatta ulusal seviyede bir ya da daha fazla kurum
tarafından yönetilebilir (Yomralıoğlu, 2005).
3.4.4. Çok Amaçlı Kadastro Sistemine duyulan ihtiyaç
Amerika BirleĢik Devletleri 1980 yılında, Ulusal AraĢtırma Konseyi Çok Amaçlı
Kadastronun ülke düzeyinde geliĢtirilmesi için düzenlediği raporda Ģu tavsiyelerde
bulunmuĢtur:
 Çok Amaçlı Kadastro sistemin ülke genelinde oluĢturulması ve öngörülen
programın uygulanmasını sağlamak üzere gerekli yasal düzenlemeler
yapılmalıdır.
 Çok Amaçlı Kadastro Sistemin yönetimini üstlenecek ve finansmanını
sağlayacak idari örgüt kurulmalıdır.
135
 Çok Amaçlı Kadastro Sistemini oluĢturularak ve ülke düzeyinde etkinlikler
gösterebilmesi için yerel örgütler kurulmalıdır. Bu yerel örgütler, merkezi
örgütün belirleyeceği ilkeler doğrultusunda çalıĢmalarını yapmalıdırlar.
 Çok
Amaçlı
Kadastro
Sisteminin
etkin
bir
Ģekilde
çalıĢmalarını
sürdürebilmek için merkezi ve yerel örgütler Arazi Bilgi Sistemini
geliĢtirmelidirler.
Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin bir ülkede tesisi ve geliĢtirilmesi için gerekli
olan kurumsal yapılanma temelde bu tavsiyeleri içerir (Yomralıoğlu, 2005; Dale ve
McLaughlin, 1988).
3.4.5. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin standartları
Yukarıda
zikrolunan
raporda
ayrıca,
Çok
Amaçlı
Kadastro
sistemin
standartlarına da yer verilmiĢtir. Bu standartlar ise:
 Ülke genelinde arazi bilgisine duyulan gereksinim çok yönlü olarak
araĢtırılarak bu bilgileri kimlerin kullanacağı, bilgiye neden ihtiyaç duyulduğu
ve bilginin ne derece önemli olduğu irdelenmelidir.
 Teknolojik geliĢmeler izlenerek, yakın gelecekte ne gibi değiĢikliklerin
olması gerektiği de göz ardı edilmeden, teknik düzeyde de gerekli altyapı
kurulmalıdır.
Bu amaçla Arazi Bilgi Sistemine geçiĢte:
 Öncelikli olarak ulusal yüzey referans ağı tesis edilmeli ve bu ağa dayalı
olarak diğer temel haritalar üretilmelidir.
 Üretilecek büyük ölçekli kadastro harita katmanlarının, diğer harita
sektörleri ile bilgi alıĢ veriĢini sağlayacak standartların oluĢturulması yanında,
kendi
içerisindeki
yazılı
kayıtlarla
da
iliĢki
(Yomralıoğlu, 2005; McLaughlin, 1983).
3.4.6. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin temel bileĢenleri
kuruması
sağlanmalıdır
136
Çok Amaçlı Kadastro Sistemi, çok amaca yönelik arazi bilgisini ve kaydını etkili
bir biçimde hizmete dönüĢtürülebilmek için, üç temel bileĢenden oluĢmaktadır. Bu
bileĢenler ise:
 Kadastral altlık,
 Pozitif mülkiyet sicil sistemi,
 Arazi bilgi sistemidir.
Pozitif sicil sistemini yasalaĢtırmıĢ ülkelerde 2. temel bileĢen olan 'Pozitif Sicil
Sistemi'ne iliĢkin herhangi bir uygulama sorununun ortaya çıkması söz konusu değildir.
Bu durumda Çok Amaçlı Kadastronun uygulanması, kadastral altlığın konumlaĢması ile
baĢlanmalıdır. Bu altlık, karĢılıklı olarak birbirini etkileyen iki öğeden ibarettir. Bu
öğeler ise:
 Kadastro parsellerinin tek anlamlı sınırlandırılmasına yeterli bir ölçü
'Nirengi' ağıdır.
 Üç boyutlu bilgilerin elde edilmesi ve gruplandırılmasını bağlayan bir grafik
temel 'Harita'dır.
Sürekli güncel durumda bulunması gereken kadastro parseli çok amaçlı bilgi
sistemi için uygun bir temeldir. Bu nedenle kadastro temel alınmalı ve diğer bilgiler ona
bağlanmalıdır. Bunun anlamı, kadastro haritalarının ve diğer büyük ölçekli haritaların
aynı zamanda kadastro sicilleriyle diğer önemli sicillerin birbiriyle bütünleĢtirilmesidir.
Eğer kadastro haritaları yapılarla, eĢyükselti eğrileriyle ve topoğrafik ayrıntıyla
tamamlanırsa pek çok büyük ölçekli fiziksel planlama için kullanılabilecek bir harita
elde edilir (Flemming, 1975; Özen, 1980; McLaughlin, 1983).
Böylece, Çok Amaçlı Kadastroya geçiĢte Standart Topoğrafik Kadastral Harita
(STKH) kavramının benimsenmesi ve konumuz çerçevesinde bu tür harita için Irak
Ģartlarında bir model tasarlanması gerektiği sonucuna varılabilir.
3.4.7. Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin teknolojik kapsamı
Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin teknolojik kapsamı ise:
 Kadastral ölçmeler genel bir temel ağın nirengi ve poligon noktalarına bağlı
olmalıdır. Bu ölçme noktalarının tesisleri fiziksel olarak değiĢmez kalıcı
olmalıdır.
137
 Kadastral ölçmeler, testler ve irdelemeler yardımıyla büyük hatalardan
arınmıĢ, ülke ölçme sisteminde koordinat hesabını kapsamalıdır. Tek anlamlı
sınır yenilemesi bütün Ģartlarda sağlanabilmelidir.
 Büyük ölçekli haritalarda ayrıntılar, pafta kenarlarına kadar gösterilmelidir.
Ölçekler, toprağın parsellenme yoğunluğuna uygun olmalıdır.
 Fiziksel planlama için ihtiyaç duyulan düzeç eğrileri ve diğer bilgiler
haritada bulunmalıdır.
 Klasik kadastro sistemleri uygulamalarında çizgi harita olarak elde edilen
standart topoğrafik kadastral haritalar, çok amaçlı kadastro sistemi içinde,
sayısal data biçiminde sayısal harita olarak elde edilmelidir. Bu biçimi ile
kullanılmalarda ve güncelleĢtirilmelerinde gerekli teknolojik düzenlemeler
sağlanmalıdır.
 Yasal güvence altına alınmıĢ mülkiyet sicil sistemlerinin daima güncelliğini
koruması gerektiği prensibinden hareketle, teknolojik geliĢmelerin sistemin
iĢleyiĢine uyarlanması yapılmalıdır (Özen, 1980; Barrasch, 1975).
3.4.8. Çok Amaçlı Kadastronun veri yapısı
Günümüzde kır-kent ayrımı olmadan bütün toprakları kapsayan genel toprak
politikasının en güçlü araçlarından birisi kadastrodur. Bu araç topraklara yönelik birçok
iĢlevlere sahiptir. Kadastronun bir sistem özelliği kazanmasını sağlayan ve çok yönlü
iĢlevler için önkoĢul niteliğindeki verilerini temelde iki grupta toplamak olanaklıdır:
a. Jeodezi ve ölçme tekniğine iliĢkin veriler: Bu veriler de iki alt baĢlıkta ele
alınabilir
a.1. Geometrik veriler
 Durağan noktalar (nirengi, nivelman, poligon) ağının sonuçları,
 Ayrıntı ölçüsünün sonuçları (araziye ve yapılara iliĢkin ölçü değerleri),
 Koordinatlar,
 Sınırlar,
 Parsel no,
 Topoğrafik durum (yükseklikler, yüzey Ģekilleri, v.b.),
 Geometrik biçim.
138
a.2. Anlamsal (semantik) veriler
 Yönetim bölgesi,
 Alan,
 Toprağın gerçek kullanım türü,
 Toprağın niteliği ve üretkenliği,
 Vergi karĢılığı,
 Yasal karĢılık.
b. Tüzel veriler
Bu veriler üç alt baĢlıkta ele alınabilir
b.1. Ġyelik verileri
 Ġyeler,
 Diğer ilgililer ve hakkı olanlar,
 Ġyelik koĢulları (paydaĢlık durumları gibi).
b.2. Yükümlülükler
 Mali yükümlülükler (ipotek v.b.),
 Kamusal yükümlülükler,
 Sosyal yükümlülükler.
b.3. Sınırlandırmalar
 Yasal sınırlandırmalar,
 Fiziksel planlardaki sınırlandırmalar.
TaĢınmaz kadastrosunu sonuç ürünü olan çok yönlü haritalarla kütüklerde
sunulan bu veriler, otomasyonun olanaklarından yararlanarak eĢgüdümlendirilirler.
Böylece
arazilerde
verilerin
saptanmasından
bunların
değerlendirilmesine
ve
sunulmasına kadarki sürecin kesiksiz otomasyonu sağlanarak, istenilen bilgiye kolay ve
hızlı biçimde ulaĢılması olanağı yaratılır.
Kadastro gibi değerli bir bilgi kaynağının gerçekten çok amaçlı kullanımının
olması gerekir. Kadastro haritaları ve kayıtları çok ağır maliyetlerle üretilirler. Yatırımı
139
karlı duruma getirmenin ve ondan olabildiğince fazla yarar sağlamanın en iyi yolu, onun
gizli tüm olanaklarından yararlanmaktır (Larsson, 1978; Ayazlı, 2007).
3.4.9. Gelecekteki kadastral sistem için bir vizyon program (Kadastro 2014)
Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG)'nin 1994 yılında Avustralya'nın Melborn
kentinde gerçekleĢen XX. Olağan kongresinde, Kadastro ve Arazi Yönetimi konularıyla
ilgilenen 7. Komisyon, önümüzdeki 20 yıllık dönemde kadastro için yeni bir vizyonun
geliĢtirilmesi yönünde karar almıĢtır. Bu karar doğrultusunda oluĢturulan çalıĢma grubu,
gerekli hazırlıkların ardından uzun dönemli çalıĢmalarını tamamlayarak, 'Kadastro
2014- Gelecekteki Kadastral Sistem İçin Bir Vizyon' isimli raporu 1998 yılında
yayımlamıĢtır. Kadastronun evrensel anlamda bir bütünlük göstermesini sağlamak ve
kadastro faaliyetleri ile haritacılık mesleğinin de geleceğini Ģekillendirmeye yönelik
görüĢleri içeren bu rapor, özellikle internet aracılığı ile FIG tarafından tüm dünya
milletlerine
sunulmuĢtur
(http://www.swisstopo.ch/fig-wg71/cad2014.htm)
(Yomralıoğlu ve ark., 2003).
A. kadastral sistemler alanındaki geleneksel tanımlar
Arazi, kadastro, arazi kaydı ve arazi tescili tanımları, Kadastro 2014 çalıĢmaları
için temel oluĢturmuĢtur. Bu tanımlar, Henssen'e (1995) göre Ģöyledir:
Arazi (Land)
Arazi; su, toprak, kayalar, mineraller ve hidrokarbonlar altında veya üzerinde ve
üstünde hava ile birlikte yer küre yüzeyinin bir alanı gibi tarif edilir. Arazi, su ile kaplı
alanları ve denizler de dâhil olmak üzere, yeryüzünün sabit bir alanı veya noktası ile
ilgili bütün Ģeyleri kapsar.
Kadastro
Kadastro; bir ölçüye dayalı olarak sınırları belirlenmiĢ bir ülke yada bölgenin
mülkiyetle ilgili verilerinin sistematiksel olarak düzenlenmiĢ kamu envanterleridir.
Böylesi mülkiyetler, bazı ayrıt edici özelliğe sahip adlandırmalarla sistematik olarak
tanımlanır. Mülkiyetin Ģekli ve parsel numaraları normal olarak büyük ölçekli
haritalarda gösterilir. Bu haritalar, her bir parselin mülkiyet yapısı, büyüklüğü, değeri ve
140
yasal haklarını gösteren kayıtlarla bütünleĢiktir. Kadastral sistemler de esas olarak yasal
veya bir vergi amaçlı hizmetler için kurulur (Larsson, 1991; Yomralıoğlu ve ark., 2003).
Arazi kaydı
Arazi kaydı; arazi üzerindeki mülkiyet haklarının senet veya tapu Ģeklindeki
resmi kayıt iĢlemidir. Bunun anlamı araziye ait haklara iliĢkin bir resmi kaydın var
olmasıdır. Veya arazinin tanımlanan birimlerinin yasal durumdaki değiĢiklikleri içeren
senetlerdir. Arazi kaydı bir parsele iliĢkin olarak kim ve nasıl sorularına yanıt verir.
Arazi tescili
Sürekli etkileĢimli sistemlere benzer Ģekilde, kadastro ve arazi kaydı genellikle
bir birinin tamamlayıcısıdır. Arazi kayıtları kiĢi-hak iliĢkilerindeki prensipleri ortaya
koyar. Hâlbuki kadastro hak-nesne iliĢkilerini de ortay koyar.
B. Kadastro 2014 için tanımlar
Arazi nesnesi
Arazi nesnesi, sınırları içinde aynı homojen duruma sahip olan arazinin bir
parçasıdır. Bu durumlar normal olarak yasa tarafından belirlenir. Bütün toplumlar
bireylerinin varlıklarının devamı için kurallar oluĢturur. Bu kurallar, normalde yasalar
biçiminde olup, toplumların yaĢadıkları alandaki olguları nasıl anlayacağını tanımlarlar.
Aynı biçimde, toplum bireylerinin hakları ve görevleri de tanımlanır. Bu görevler çoğu
kez, kiĢisel özgürlüklerin kısıtlanmasıyla tanımlanır.
Eğer yeryüzündeki belirli bir alan veya noktaya bağlı olarak doğal olgular,
haklar veya kısıtlamalar bir kanunla tanımlanmıĢ ise, bir arazi nesnesi tanımlanmıĢ olur.
Özel veya kamu yasasının empoze ettiği belirgin yasal parametrelere sahip bir
arazi parçası, yasal bir arazi nesnesi olarak adlandırılır. Yasal bir hakkın veya
kısıtlamaların sınırlarını tanımlar. Yasal arazi nesneleri normal olarak mülkiyet sınırları
ile tanımlanır. Bunlar, bir hakkın veya bir kısıtlamanın nerede sona erdiği veya nerede
baĢlayacağı ve kapsamının ne olacağını belirleyen sınırlardır. Yasal arazi nesnelerinin
örnekleri Ģunlardır:
 Özel mülkiyet parselleri,
 Geleneksel hakların mevcut olduğu alanlar,
 Ülkeler, devletler, eyaletler ve belediyeler gibi idari birimler,
141
 Su ve doğanın korunması, gürültü ve kirlilikten korunmak için bölgelemeler,
 Arazi kullanım bölgelemeleri,
 Doğal kaynakların kullanımına ruhsat verilen alanlar.
Eğer bir arazi parçası, eĢsiz Ģekilde doğal veya yapay koĢullar altında olup yasal çerçeve
içinde tanımlanmamıĢ ise, bu durumdaki alanlar bir fiziksel arazi nesnesi olarak
adlandırılabilir. Fiziksel arazi nesnesi; kaya, su, ağaç, bir cadde, bir ev veya diğer yasal
olmayan özelliklere sahip alanlar tarafından kaplanmıĢ arazinin bir parçası olabilir. Bir
arazi nesnesinin oluĢumu ġekil 3.19'daki gibi tanımlanabilir:
ġekil 3.19. Bir arazi nesnesinin oluĢumu
Kadastro 2014
Kadastro 2014, bir ülke veya bölgede, bir ölçü sistemine dayalı olarak sınırları
belirlenmiĢ tüm yasal arazi nesnelerine ait verilerin sistemli olarak kamusal
envanterlerini düzenlemek amacını da ortaya koyar. Yasal arazi nesneleri, bazı farklı
gösterim anlamlarıyla sistematik olarak belirlenir. Bu arazi nesnesi kamu veya özel
yasalar tarafından tanımlanır. TaĢınmazın ana hatları, yani sözel verilerle birlikte
tanımlayıcı, her bir ayrı arazi nesnesinin özelliğini, büyüklüğünü, değerini ve yasal
haklarını veya arazi nesneleri ile iliĢkilendirilmiĢ olan kısıtlamaları gösterebilir.
Arazi nesnelerini tanımlayan bu sözel bilgilere ilave olarak, Kadastro 2014 yasal
arazi nesneleri üzerindeki hakların resmi kayıtlarını da içermektedir. Kadastro 2014,
nerede?, ne kadar?, kim? , nasıl? gibi sorulara cevap verir. Kadastro 2014, 'kadastro' ve
'arazi kaydı'nın geleneksel kurumlarının yerini alabilir ve geniĢ kapsamlı bir kayıt
sistemini temsil eder.
142
C. Kadastro 2014'ün özellikleri
C.1. Kadastro 2014'ün altı ifadesi
ÇalıĢma grubu, ankete verilen cevaplar ve mevcut kadastro sistemlerine iliĢkin
çalıĢmaları esas alarak gelecek 20 yıl içerisinde kadastronun geliĢimine yönelik altı
ifade üzerinde anlaĢmıĢtır. Bu altı ifade; görev ve içerik, organizasyon, teknik
geliĢmeler, özelleĢtirme ve kadastral sistemde maliyetinin geri dönüĢümü ile ilgili
olmuĢtur ve Kadastro 2014'ün ana hatlarını oluĢturmuĢtur.
Kadastro 2014'ün 1. ifadesi 'Kadastro 2014, kamusal haklar ve kısıtlamalar dâhil
olmak üzere, arazinin bütün yasal durumunu gösterecektir.'
Keza, Dünya nüfusu ve arazi tüketimi artmaktadır. Arazinin kiĢisel veya yasal
mevcudiyetinin tam denetimi giderek artan bir Ģekilde kamu çıkarları tarafından
kısıtlanmaktadır. Araziye sahip olma güvenliğini sağlamak için, araziye iliĢkin tüm
olgular, geleceğin kadastro sistemleri tarafından açık bir Ģekilde gerçekleĢmelidir. Bu
bağlamda, yeni bir tematik model gereklidir. Haritacılar kamu yasasını dikkate almalıdır
(ġekil 3.20).
ġekil 3.20. Kadastro 2014‘ün 1. ifadesi
143
C.2. Kadastro 2014'ün organizasyonu
Kadastral sistemler gelecekteki bireysel ve toplumsal ihtiyaçları karĢılamak
üzere örgütsel bir yapıya sahip olmak zorunda kalacaktır.
Kadastro 2014'ün 2. ifadesi, 'Haritalar ve kayıtlar arasındaki ayrılık ortadan
kalkmalıdır.'
Bu çalıĢma ile haritacılar ve hukukçuların kadastro üzerindeki hâkimiyetine
yönelik sorumlulukların paylaĢımı ciddi anlamda değiĢmiĢ olacaktır (ġekil 3.21).
ġekil 3.21. Kadastro 2014‘ün 2. ifadesi
C.3. Kadastro 2014'te haritaların değiĢen rolü
Kadastro 2014'ün 3. ifadesi, 'salt kadastral amaçlı harita üretimini ortadan
kaldırarak çok amaçlı harita modellemesini oluĢturmaktır.‘
Keza, 2014'te kadastro alanında tersimatçı ve kartograflara yer verilmeyip; aynı
veri modelinden, farklı ölçeklerde haritaların ve kayıtların farklı formlarda
oluĢturulmasına izin verilmelidir (ġekil 3.22).
144
ġekil 3.22. Kadastro 2014‘ün 3. ifadesi
C.4. Kadastro 2014'te bilgi teknolojileri:
Kadastro 2014'ün 4. ifadesi, 'Kâğıt ve kalem ile üretilen kadastroya son
verilmelidir.‘
Keza, jeomatik teknolojisi kadastral çalıĢmaları için normal araç olacaktır.
Gerçek düĢük maliyetli çözümler, sadece bu teknolojinin idari iĢlemlerin önderliğinde,
birlikte kullanılmasıyla mümkün olacaktır. GeliĢmiĢ, geliĢen ve geçiĢ ülkeleri; nüfus,
çevre ve uygun arazi kullanım problemlerini çözmek için mevcut durum modellerine
ihtiyaç duyarlar. Modern kadastro temel veri modelini sağlamak zorundadır. Dünyadaki
tüm haritacılar model anlayıĢında düĢünebilmeli ve modern teknolojiyi uygulayarak bu
modelleri elde edebilmelidir (ġekil 3.23).
145
ġekil 3.23. Kadastro 2014‘ün 4. ifadesi
C.5. Kadastro 2014'te özelleĢtirme:
Kadastro 2014'ün 5. ifadesi, 'Kadastro 2014 önemli ölçüde özelleĢmiĢ olmalı, kamu ve
özel sektör birlikte çalıĢmalıdır.'
Kamu sistemleri, özel organizasyonlardan daha az esnek bir yapıda ve müĢteri
yönlendirme eğilimine sahiptir. Serbest ekonomiler, taĢınmaz pazarında, arazi
planlamasında ve araziden yararlanmada esnekliğe ihtiyaç duyar.
Bu bağlamda, özel sektör önem kazanmalı; bunun yanında kamu sektörü,
kontrol ve denetim üzerine yoğunlaĢtırılmalıdır (ġekil 3.24).
146
ġekil 3.24. Kadastro 2014‘ün 5. ifadesi
C.6. Kadastro 2014'te maliyetin geri kazanımı:
Kadastro 2014'ün 6. ifadesi, 'Kadastro 2014, maliyet geri kazanımlı olacaktır.'
Keza, kadastral sistemlerin önemli miktarda yatırıma ihtiyacı vardır. Fakat
kadastro ile belgelenen ve güvenlik altında tutulan arazi, yatırımı ifade eder. kadastral
yatırımlar ve iĢlemler için gerekli maliyetlerin en azından bir kısmını bu hizmetlerden
kazanç sağlayanlardan, geri alınmak zorundadır.
Sonuçta, ‗maliyet / fayda analizi‘ kadastral reformlar ve uygulamalarda önemli
bir bakıĢ açısı oluĢturacak; haritacılar gelecekte ekonomik konularla daha alakalı hale
gelecektir (ġekil 3.25).
147
ġekil 3.25. Kadastro 2014‘ün 6. ifadesi
148
4. ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA
4.1. Irak ġartlarında Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin Tasarımı (Kerkük Örneği)
4.1.1. Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sistemini gerektiren nedenler
Çok Amaçlı Kadastro 'araziyle ilgili sürekli, kolaylıkla eriĢilebilir ve kapsamlı
bilgiyi parsel seviyesinde destekleyen yapı' olarak tanımlanmaktadır (NRC, 1983). Çok
Amaçlı Kadastro yaygın olarak bilinen üç kadastro türünden biridir. Bunlardan hukuki
kadastro arazi zilyetliğinin yasal kaydı, mali kadastro ise temelde taĢınmaz değerlemesi
için geliĢtirilmiĢken, Çok Amaçlı Kadastro, parselle ilgili diğer bilgilerle birlikte, hem
hukuki hem de mali kadastroyu kapsamaktadır (Henssen, 1975; Lemmen ve ark., 2004).
ÇeĢitli veri ve bilgi kaynaklarına sahip olan Çok Amaçlı Kadastro, bir çok kullanıcıya
farklı amaçlarla hizmet ve ürün sağlamaktadır. Çok Amaçlı Kadastro, hem kamu
kurumlarına hem de özel kuruluĢlara ve vatandaĢlara hizmet vermek için tasarlanan
büyük ölçekli ve toplum merkezli bilgi sistemlerinin temel bileĢenidir (Çete, 2008).
Irak‘ta Krallık döneminde baĢlatılan geometrik kadastro çalıĢmaları günümüze
dek tamamlanmıĢ denilmektedir. Ancak geçmiĢte yapılan çalıĢmaların ürünleri birçok
yönden kadastrodan beklenen ihtiyaçları karĢılamakta aciz kalmaktadır. Ayrıca Irak'ta
kadastronun yenilenmesiyle ilgili bir zihniyet yoktur ve de ikinci defa kadastro
yapılmasının yasal yolu da açık değildir. Hâlbuki geliĢmiĢ bazı batı ülkelerinde kadastro
ikinci, hatta üçüncü kere yapılmaktadır.
Irak kadastrosu geliĢen teknolojilerden de yararlanarak baĢta teknik standartları
olmak üzere içerik ve kapsam yönünden yeniden gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır.
Irak'ta haritacı teknik elemanların sayısı günden güne çoğalmaktadır. Bu potansiyelden
yararlanılmak suretiyle gelecek yıllarda kadastro çağdaĢ hedeflere ulaĢtırılmalıdır.
Türkiye ve dünyada birinci kadastro çalıĢmalarının hepsi bugün için aynı
nitelikte kabul etmek mümkün olmadığı gibi üretilen harita ve bilgilerin güncelliğini
söylemek de imkânsızdır. Doğal olarak kadastro teĢkilatı meslekte uygulanan her
yenilikten yararlanmayı düĢünmüĢ ve döneminde bunlardan yararlanmıĢtır. Örneğin,
pusla ve çelik Ģeritle baĢlanan ölçmeler zamanla prizma, takeometre, redüksiyon
takeometresi, elektromanyetik ölçme aletleri, elektronik takeometre, total station ve
GPS gibi ölçme aletleri ile yapılmıĢtır. Bunlara bağlı olarak geliĢen hesaplama ve çizim
araçlarından yararlanılmıĢtır. Uygulanan ölçme yöntemleri de yeni yöntemlerle
149
değiĢtirilmiĢtir. Ancak koordinat sisteminde ve üçüncü boyutu da kapsayan sayısal
kadastro uygulamasına daha henüz geçilmiĢ değildir. Dolayısıyla her yeni geliĢme ve
uygulama öncekileri yeniden gözden geçirme ihtiyacını hissettirmiĢtir. Bunların yanı
sıra zaman ilerledikçe arazide kurulu sabit yer kontrol noktaları giderek azalmıĢ ve
kullanılamaz duruma gelmiĢtir. Arazilerdeki insan faaliyetleri ve hukuki uygulamalar
fiili kullanımı değiĢtirmiĢtir. Resmi yollarla yapılan uygulamalar paftaların giderek
karıĢmasına ve okunamaz duruma gelmesine yol açarken, tapuya intikal etmeyen harici
uygulamalar da mevcuttur. Bilhassa hızlı kentleĢme ile belediye kapsamına alınan
alanlardaki yapılaĢmalar sebebiyle meydana gelen cins değiĢiklikleri paftalara
iĢlenememiĢtir. Arazilerin değeri arttığı halde, harita ölçekleri ve pafta hassasiyetleri
sabit kalmıĢtır. Kısacası, bitirilen kadastro çalıĢmalarında belirli bir standardizasyon
mevcut değildir. Dolayısıyla:
 Nitelik (kalite),
 Nicelik (kapsam ve içerik),
 Sürdürebilir arazi yönetimi politikası,
 Teknik standartlar,
 Öncelikli yörelere yönelme,
 GüncelleĢtirme, yenileme ve yaĢatma,
 TeĢkilat, bütçe ve yatırımlar,
 Mevzuat, yönlerinden yeniden gözden geçirilmekle karĢı karĢıyadır (Bıyık,
1999).
Yazı ile ifade edilen kadastro çalıĢmalarının ölçme, hesap ve geometrik
değerlendirmelerle çizgisel haritalarla ifade edilebilir olması, geometrik kadastroyu
zorunlu kılmıĢ ve tapu yazımlarından vazgeçilmiĢtir. Benzer Ģekilde, otomasyonun
zorunlu olduğu günümüzde konum bilgilerinin (koordinatlar) gerekliliği de çok amaçlı
kadastro için önemli bir teknik gerekçedir (Bıyık, 2006).
Kadastro kendinden bekleneni eksiksiz verebilmesi için yeni arayıĢlar
içerisindedir ve böyle olmalıdır. Bu arayıĢlardan birisi Çok Amaçlı Kadastro yapılması,
diğeri ise Kadastro Bilgi Sistemi kurulmasıdır. Burada önemli bir husus ise mevcut
kadastro bilgilerinin bu sistemlerde kullanılabilir olmasıdır.
Bu arayıĢların hepsinin çağdaĢ bir kadastro seferberliği ile sağlanması
mümkündür. Böyle bir çalıĢma baĢlatıldığında, resmi iĢleme tabi tutulmadan yapılan
temliki tasarruflar ve cins değiĢikliklerinin resmileĢtirilmesi sağlanacak, böylece parsel
malikleri bir sürü masraf ve zaman harcayarak yapabilecekleri iĢlemleri kadastro
150
teĢkilatları resen yapacak, Devlet ve bilhassa yerel yönetimler de bir türlü toplayamadığı
vergi kaçaklarını toplayabilecektir. Kurulacak olan bilgi sistemi sayesinde artık emlak
vergisi ve taĢınmazlarla dolaylı olarak ilgili diğer vergilerin adil bir biçimde toplanması,
siyasi endiĢeler aĢılarak mümkün hale gelecektir. Kısacası çok amaçlı kadastro yapıldığı
takdirde, parsel maliklerinin iĢleri kolaylaĢacak, Devlete güven ilkesi kuvvetlenecek ve
kadastro teĢkilatının Devlet bütçesine katkısı katlanarak devam edecektir (Bıyık, 2006).
Çok amaçlı kadastroya duyulan bu gereksinimler Irak Cumhuriyeti için de söz
konusudur.
Demek ki Irak'ta Çok Amaçlı Kadastroyu gerektiren nedenler;
 Araziyi sorumlu bir Ģekilde yönetmek,
 Sosyal adaletliği yerine getirmek,
 Yöneticiler ve yetkililer tarafından doğru karar almak,
 Ekonomiği geliĢtirmek ve geniĢletmek,
 Sürdürülebilir kalkınma,
 Ulusal güvenliği korumak,
 Bilgiye kolay bir Ģekilde ulaĢmak,
 Koordinatı etkin kılmak.
Tarihsel geliĢi içerisinde diğer dünya ülkelerinin de paralelinde nitelik geliĢimi
göstererek günümüzde Çok Amaçlı Kadastro evresi yaĢanan kadastronun toplumsal
iĢlevlerine iĢlerlik kazandırmak gerekmektedir (Ġnam, 1999).
4.1.2. Irak'ta uygulanacak Çok Amaçlı Kadastronun içerik ve kapsamı
Türkiye‘de ve bir çok dünya ülkesinde halen uygulanmakta olan kadastro; teknik
olarak sınırların, topoğrafik yapının, bina ve tesislerin konumlarını, hukuki olarak da
taĢınmaz mallar üzerindeki hak ve mükellefiyetleri ortaya çıkarır niteliktedir. Dolaylı
olarak da taĢınmaz malların kullanım biçimleri hakkında bazı bilgiler üretilmektedir.
Oysa ki kentsel ve kırsal arazilerde kadastro sırasında daha çok çeĢit konumsal bilgi
üretilmesi artık zor değildir. Belki bu sayede çalıĢmaların hızı biraz azalarak üretim
maliyeti artacaktır. Ama daha geniĢ alanlara hizmet verileceği için sonradan zaman ve
masraf gerektirecek arazi çalıĢmalarına ihtiyaç kalmayacaktır.
Çok amaçlı olarak düĢünülen kadastro sırasında:
151
 Tarımsal alanların düzenlenmesinde kullanılması gereken bilgilere (toprağın
fiziksel ve kimyasal yapısı, verim kabiliyeti, coğrafi konumu, eğim derecesi,
mevcut kullanım biçimi ve birim alandan sağlanan geliri, gelir endeksli
objektif vergilendirme vb.), tarımsal üretimde verim belirleme ve yıllık
ürünü önceden tahmin etmeye yarayan bilgilere,
 Kentsel alanlarda ise, Ģehir arazileri ve binaların kullanım Ģekli, gelirleri ve
vergilendirilmesi
çalıĢmalarıyla
teknik
altyapı
bilgilerine
ihtiyaç
duyulmaktadır.
Kadastro haritalarında sınırlar için aranan hassasiyetleri mülkiyete konu olmayan
diğer bilgilerde de aramamak gerekir. Çünkü sınırlar doğrudan malik sıfatını taĢıyan
Ģahısların veya hak sahiplerinin hâkimiyet alanları belirler. Diğer bilgiler ise bu sınırlar
içerisinde olup, hukuki nitelik taĢımazlar. Kentsel alanlarda ayrıca, kentsel altyapı
tesislerinin teknik standartlara ve hukuk ilkelerine göre yapılıp yapılmadığı geometrik
olarak ve hukuki delilleriyle belirlenmelidir.
Kadastronun kapsamına gelince, halen yapılmakta olan kadastro, özel ve tüzel
kiĢilerle Devletin çeĢitli organlarına ait taĢınmaz malları kapsamakla birlikte, çalıĢma
alanı içerisinde olup da kamu yararına veya menfaatine terk edilmiĢ yerler de dolaylı
olarak tespit edilmektedir. Orman alanları ile mera, yaylak ve kıĢlak yerleri de daha
kaba yöntemlerle ölçülmektedir. Ancak kadastronun hiç girmediği yerler de vardır. Çok
amaçlı kadastronun, ülke arazilerinin bütününü kapsaması, ülke taĢınmazlarından daha
verimli yararlanılmasını sağlayacaktır (Bıyık, 2006).
Irak'ta uygulanan kadastro, teknik olarak sınırların, topoğrafik yapının, bina ve
tesislerin konumlarını, hukuki olarak da taĢınmaz mallar üzerindeki hak ve
mükellefiyetleri ortaya çıkarır niteliktedir.
Irak‘ta kadastronun kapsamına gelince, halen yapılmakta olan kadastro, özel ve
tüzel kiĢilerle Devletin çeĢitli organlarına ait taĢınmaz malları kapsamakla birlikte,
çalıĢma alanı içerisinde olup da kamu yararına veya menfaatine terk edilmiĢ yerler de
dolaylı olarak tespit edilmektedir.
4.1.3. Irak Ģartlarında Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin tasarımı
Irak'ta uygulanmakta olan kadastro, kamu kurumlarının ve vatandaĢların
beklentilerini karĢılamaktan uzak olmakta ve de çağdaĢ ülkelerin bu konudaki
tanımlarından da giderek uzaklaĢmaktadır. Bu nedenle kadastronun 'Çok Amaçlı ÇağdaĢ
152
Kadastro' olarak yeniden tanımlanması gerekmektedir. Ancak Irak kadastrosunda halen
uygulanmakta olan teknik ve tüzel standartların çağdaĢ Çok Amaçlı Kadastro için
yeterli olmadığı da bilinmektedir.
Yeni yüzyılda Irak kadastrosu:
 Yalnızca sınır (mülkiyet) kadastrosu bağlamında kalmayacak,
 Ġçerik olarak Çok Amaçlı Kadastro olacak,
 Bu içeriğiyle günümüz bilgi teknolojileri bağlamında Çok Amaçlı Kadastro
Bilgi Sistemi olarak yapılandırılacak ve çalıĢtırılacak,
 Mekânsal bilgi sistemleri için kendinden beklenen hizmetleri yerine
getirebilecek,
 Kentsel ve kırsal alanlarda dünya ölçeğinde ortaya çıkan ve Irak'ta da
yansımalarını bulan yapılanmaların dıĢına düĢmeyecek,
 Kadastroda reform ihtiyacını Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG)'in
Kadastro 2014 vizyonunu takip ederek, bir kapsama kavuĢturulmak
zorundadır. Çünkü bir parçası olduğumuz çağdaĢ dünyadaki Amerika
BirleĢik Devletleri ve Avrupa ülkelerindeki düzeyle uyumlu bir 'Çok Amaçlı
Kadastro Sisteminin' oluĢturulması stratejik önemdedir. Irak'taki sistemin
Amerika BirleĢik Devletleri, Avrupa ve dünya ölçeğindeki geliĢmelerle aynı
konuma getirilmesi ve Kadastro 2014 vizyonu Irak kadastro sisteminin
hedefleri arasında olmalıdır.
Irak'ta çok amaçlı bir kadastro sistemi kurulması hedefi, Irak coğrafyasının
tamamını kucaklayacak biçimde gerçekleĢtirilmesi hedefiyle birlikte tasarlanmalıdır.
Irak koĢullarında tasarımı yapılacak kadastro sistemi Çok Amaçlı Kadastro Sistemin
Temel BileĢenleri çerçevesinde düĢünülmektedir. Bu bileĢenler ise:
Birinci aĢama: Kadastral ölçmelerin elde edilmesi, değerlendirilmesi ve
güncelleĢtirilmesi aĢaması,
Ġkinci aĢama: Ölçmelere bağlı olarak çok amaçlı Kadastral Haritalarınin elde
edilmesi aĢaması,
Üçüncü aĢama: Güncel bir Mülkiyet Sicil Sistemi ve Çok Amaçlı Arazi Bilgi
Sistemin oluĢturulması aĢamasıdır.
Çok Amaçlı Kadastro Sistemini bu aĢamalar çerçevesinde incelenmesi,
aĢamaların içeriğinin ve sistem içindeki fonksiyonlarının belirlenmesi yönünden yararlı
olacaktır. Bu nedenle aĢamaların temel iĢlevleri belirlenirken, temelde kadastro olgusu
153
ve bütün bu olgu çevresinde bütünleĢmiĢ bir sistem oluĢturulacağı ilkesinden hareket
edilecektir.
4.1.3.1. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde birinci aĢama
A. Birinci aĢamanın içeriği
Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde temel bileĢenlerin oluĢturulabilmesi için
her Ģeyden önce kadastral ölçmelerin yapılması gerekir. Kadastral ölçmeler, fiziksel
yeryüzünde kadastral ayrıntı noktalarının ve topoğrafik yapının ölçülmesinden ibarettir.
Ancak topoğrafik ve bütün kadastral ölçmelerin ülke jeodezik ağında tanımlı noktalara
bağımlı olarak yapılması gerekmektedir. Ayrıca daha önce yapılmıĢ harita ve kadastro
çalıĢmalarının da ülke jeodezik ağına bağlanması ile bir bütün içinde ele alınması
gereklidir.
Harita ve kadastro hizmetlerin devamlılığını ve güncelleĢtirmenin önemini
zamanında fark eden ülkeler değiĢik gereksinimler yaparak harita ve kadastro
çalıĢmalarını ülke jeodezik ağlarına bağlamıĢlardır. Böylece kısa vadede zaman alıcı ve
maliyeti yüksek gibi görünen fakat uzun vadede çok daha tutarlı bir sistemi uygulamaya
baĢlamıĢlardır (Aksoy, 1983).
B. Birinci aĢamanın oluĢturulmasında temel alınan kavramlar
Harita ve kadastro etkinliklerinin bütünleĢmiĢ bir sistem içinde iĢlerlik
kazanması birinci aĢamanın oluĢturulmasında temel alınan kavramlarla özdeĢleĢmelidir.
Bu temel kavramları:
B.1. Ülke jeodezi ağların oluĢturulması ve kullanılabilirliğinin denetlenmesi,
B.2. Kadastral ölçmelerin dayandırılacağı ülke jeodezi ağları noktalarının
durumu ve sayıca yeterliliği,
B.3. Kadastral ölçmelerin elde edilmesi ve değerlendirilmesi,
B.4. Kadastral bilgi sistemin oluĢturulması ve güncelleĢtirilmesi, Ģekilden ifade
etmek mümkündür.
Belirtilen temel kavramlardan kadastral ölçmelerin dayandırılacağı ülke jeodezi
ağları noktaların durumu ve yeterliliği konusu birinci aĢamanın oluĢturulmasını
ilgilendirdiği kadar Çok Amaçlı Kadastro Sistemin diğer aĢamaların oluĢmasını da
yakından kapsayan bir konudur. Çünkü ölçülecek her kadastral ayrıntı noktasının ülke
jeodezi ağına bağlı olarak tek bir koordinat sisteminde belirli olması zorunluluğun yanı
154
sıra, kadastral ölçmelerle ilgili olarak çok amaçlı sayısal haritaların elde edilmesi,
mülkiyet sicilin ve arazi bilgi sistemlerin iĢlerliği temelde bu konulara belli ilkeler
doğrultusunda açıklık getirilmesi ile elde edilmektedir. Bu nedenle Çok Amaçlı
Kadastro Sistemi içinde birinci aĢamanın oluĢmasında etkileri nedeniyle temel
kavramlar ayrı ayrı ele alınarak incelenmesinde yarar görülmektedir.
B.1. Ülke jeodezi ağların oluĢturulması ve kullanılabilirliğinin denetlenmesi:
Günümüzde sürekli geliĢen bilim ve teknolojinin sağladığı olanaklar
doğrultusunda geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkeler, ülke jeodezi ağın kurulması bir
etkinlik olarak yürütülmektedir. Ülke çerçevesinde yürütülen ülke jeodezi ağın tasarımı,
koordinasyonu ve denetlenmesi
gibi etkinlikler giderek uluslararası
iĢbirliği
çerçevesinde ele alınmaktadır.
Ülke jeodezi ağı ülke toprakların bütününü kapsayacak Ģekilde, yeryüzüne belirli
ve uygun aralıklarla, birbirlerine göre konumları, her birindeki gerçek gravite
vektörünün bileĢenleri ve doğruluk dereceleri ile birlikte belirlenen noktaların
oluĢturdukları bir kümedir. Ancak uygulamalarda ülke jeodezi ağını oluĢturan
noktaların yeryüzündeki iĢaretlerindeki standartlar ve koordinat sistemleri bakımından
üç türlü temel ağ oluĢturulmaktadır:
Nirengi ağı,
Nivelman ağı,
Gravite ağı.
Her üç ağın da birbirinden tam anlamıyla bağımsız olmasını sağlamak mümkün
değildir. Çünkü her ağın oluĢturulmasında diğer ağda hesaplanmıĢ bazı büyüklüklere
ihtiyaç vardır. Bu nedenle her üç ağın oluĢturulması birlikte ele alınmalıdır. Bir ağ için
gereksinim duyulan değerler diğer ağdan elde edilmeli ve o değerlerle hesaplar
yapılmalıdır. Böyle ağların geliĢtirilmesi ile birlikte daha gerçekçi ve tutarlı sonuçlara
ulaĢılması sağlanacaktır.
Ülkeler temel jeodezi ağlarını oluĢtururken ilk önce ülkenin kendi toplumsal,
ekonomik ve teknolojik etkinliklerine yönelik olmalıdır. Çünkü genel anlamda temel
jeodezi ağı askeri, politik, toplumsal, ekonomik, bilimsel vb. konuları da yürütülen ve
yürütülecek etkinlikler de kullanılmak üzere üretilen bir mal ve hizmet topluluğudur
(Gürkan, 1985). Ancak ülke düzeyinde temel jeodezi ağlarına bağlı olarak üretilen mal
ve hizmetlerden yararlanacak etkinlikleri belirlemek oldukça zordur. Ancak harita ve
155
kadastro sektörü ile ilgili etkinlikler ele alındığında ülke jeodezi ağına gereksinim duyan
çalıĢmalar aĢağıdaki biçimde ifade edilebilir:
 Kadastro uygulamaları,
 Standart Ülke Temel Topoğrafik ve Kadastral Haritaların yapımı ve
güncelleĢtirilmesi,
 Çok Amaçlı Arazi Bilgi Sistemin oluĢturulması ve güncelleĢtirilmesi,
 Ġmar planların hazırlanması ve uygulanması,
 Toprak tarım reformu ve arazi toplulaĢtırması planların hazırlanması ve
uygulanmasıdır.
Bu etkinliklerden ilk üçü Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin aĢamaları içinde ifade
edilmektedir. Diğer etkinlikler ise ilk üç etkinliğe bağlı olarak yapılabilecek planlama
ve uygulamalardır. Bütün bu etkinliklerin baĢlatılabilmesi, oluĢturulabilmesi ve
güncelleĢtirilebilmesi için ön koĢul olarak ülke temel jeodezi ağın mevcut olması
gerekir.
Ülke temel jeodezi ağın gerek harita-kadastro etkinliklerine gerek ülke
düzeyindeki diğer etkinliklere kendisinden beklenen hizmetleri yeterli düzeyde
karĢılayabilmesi için bazı temel özelliklere sahip olması gerekmektedir. Bu özellikler
aĢağıdaki biçimde özetlemek mümkündür:
 Ülke temel jeodezi ağından sorumlu ve yetkili bir devlet kuruluĢu
bulunmalıdır.
 Tesis edilecek ağlardaki noktaların yerüstü ve yeraltı iĢaretleri standart boyut
ve biçimde ve standart malzemeden yapılmalıdır.
 Noktalar yeryüzüne olabildiğince eĢit aralıklarla ve yeterli sıklıkta dağılmıĢ
olmalıdır.
 Noktalara iliĢkin düzenlenecek röper krokileri ve belgeler standart biçimde
olmalıdır.
Ayrıca kullanıcılar bu bilgi ve belgelere en kısa, kolay ve
güvenilir yoldan eriĢebilmelidir.
 Tüm noktaların koordinatları bir tek sistemde olmalı, gravite değerleri aynı
modele dayanmalı ve koordinatlar ile bu değerlerin doğruluk dereceleri belli
olmalıdır.
 Temel ağların yaĢatılması ve güncel durumda olması gereklidir (Gürkan,
1985; ġerbetçi, 2008).
156
Önceleri sadece 1/5000 ölçekli ST harita yapımının altyapısını oluĢturmada
ihtiyaç duyulan jeodezik iĢler, GPS‘lerin kullanıma girmesi ile kadastronun olmazsa
olmaz bir parçası olarak kabul görmüĢtür.
GPS sistemlerinin kullanmasıyla elde edilen deneyimler sonucu önce az sayıda
olan alıcı sayısı artırılmıĢ, mevcut ülke temel jeodezi ağının yetmezlikleri iyice
görülerek yeni bir temel jeodezik ağ ihtiyacı gündeme getirilmiĢ ve sonrada bunu uygun
bir büyük ölçkli haritaların yapım yönetmeliği sektörün gündemine getirilmiĢtir (Ercan,
2003).
B.2. Kadastral ölçmelerini ülke jeodezi ağları noktalarına dayandırılması:
Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde kadastral ölçmeler için temel alınacak
jeodezik ağ, ülke nirengi ve nivelman ağlarının bütünüdür. Çünkü kadastral ölçmeleri
doğrudan doğruya bu iki temel jeodezi ağı ile iliĢkilidir. Dolayısıyla kadastral ölçmeleri
sonucunda ayrıntı noktaları ülke nirengi ve nivelman ağına bağlı noktalara göre
tanımlanmalıdır.
B.3. Kadastral ölçmeleri elde edilmesi ve değerlendirilmesi:
Kadastral ölçmeler ile kadastronun temel birimi olan kadastro parselinin fiziksel
yeryüzündeki biçimini ve konumunu belirleyerek, mülkiyete iliĢkin doğabilecek
hukuksal sorunları çözebilmek amacı ile yapılır. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde
kadastral ölçmeleri sadece kadastronun hukuksal sorunlarını çözmek için değil, fiziksel
yeryüzünde yapılacak her türlü düzenlemelerle kaynak bilgilerin belirlenmesine yönelik
yapılır. Çünkü kadastro hizmetlerin çok yönlü olabilmesi, parsel köĢe noktaların
koordinatların bilinmesi yanında, mevcut topoğrafik yapıyı, bitki örtüsünü, toprağın
türünü, verim indeksini ve kullanım amacına iliĢkin bilgileri elde etmek ile mümkündür.
Bu bilgileri elde etmek için jeodezik
ve fotogrametrik ölçme yöntemleri
kullanılmaktadır. Dolayısıyla bilgilerin içeriği iki kısma ayrılabilir:
 Kadastro parselin ölçmelerle elde edilen koordinat bilgiler.
 Kadastro parseline ait hukuksal ve ekonomik bilgiler.
Sözü edilen bilgilerin bütünleĢmesi sonucu, kadastral ölçmelerle elde edilmiĢ olacaktır.
Kadastroda teknik çalıĢmaların yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması ve Kadastroda hukuki
iĢlemlerin yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması, Ģekil 4.1. ve Ģekil 4.2.‘de verilmiĢtir (TüdeĢ
ve Bıyık, 2001).
157
B.4. Kadastral bilgi sisteminin oluĢturulması ve güncelleĢtirilmesi:
Kadastral ölçmeler neticesinde elde edilen bilgiler büyük bir veri yığınını
oluĢmaktadır.
Bu
verilerin
sınıflandırılması,
depolanması,
kullanılması
ve
güncelleĢtirilmesi ancak bilgisayar ortamında bir bilgi sistemi oluĢturarak sağlanabilir.
Kadastral amaçlı bilgi sistemleri, arazi-insan-fiziksel çevre iliĢkilerini içeren
bilgileri değerlendirmelidir. Ayrıca bilgilerin kullanıcılara iletilmesi veya bilgilerin
güncelleĢtirilmesi gerektiğinde böyle bir sisteme iletiĢim kolaylıkla kurulabilmelidir.
Özellikle kullanıcıların istemleri doğrultusundaki bilgileri içeren sistemler kurulmalı ve
kullanıcıların kendi sistemleri ile olan iletiĢimi de sağlanmalıdır.
ġekil 4.1. Kadastroda teknik çalıĢmaların yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması (TüdeĢ ve
Bıyık, 2001).
158
ġekil 4.2. Kadastroda hukuki iĢlemlerin yürütülmesinde iĢ akıĢı Ģeması (TüdeĢ ve Bıyık,
2001).
C. Irak'taki mevcut kadastro etkinliklerin birinci aĢamanın içeriğine olan
yaklaĢımı:
Irak'ta oluĢturulacak bir ―Çok Amaçlı Kadastro Sistemi‖ nin birinci aĢamasının
oluĢturulmasında temel alınan bazı kavramlara yaklaĢım çalıĢmaları ve etkinlikleri
yapılmıĢtır.
Irak'ın bütününde 1/25000 ölçekli temel topografik haritaların yapımında esas
alınacak ülke nirengi ağının tesis edilmesidir. Tesis edilen birinci derece nirengi ağına
bağlı olarak ikinci derece nirengi ağı kurulmuĢ ve 1/25000 ölçekli haritaların üretimini
elveriĢli bir biçimde sağlamak amacıyla bu ağların sıklaĢtırılması ile üçüncü ve
dördüncü derece nirengi tesisi yapılmıĢtır.
159
Irak'taki temel jeodezi ağlarının oluĢturulmasında baĢta 1/25000 ölçekli temel
haritaların yapımına esas olmalarının yanısıra her ölçekte harita yapımında ve kadastro
etkinliklerinde temel alınacak özelliklerin de bulunmasına büyük çaba gösterilmiĢtir.
Ancak kadastral ölçmelerin yapılmasında bağımsız jeodezi ağları esas alınmıĢtır. Bu
arada, bağımsız jeodezi ağlarının kurulması ve bunların ülke temel jeodezi ağlarına
bağlanmamasına gerekçe olarak da aĢağıdaki nedenler ileri sürülmektedir:
 Ülke temel jeodezi ağlarına iliĢkin bilgilerden yararlanmada, ulusal güvenlik
açısından gizlilik değeri taĢıdığı gerekçesi ile bazı bürokratik engellemelerle
karĢılaĢılması,
 Bağımsız ağların, ülke temel jeodezi ağlarına bağlanması durumunda, ağın
yapısını oluĢturma, ölçme ve hesaplama yöntemlerindeki değiĢiklikler gibi
zaman alıcı ve maliyeti arttırıcı faktörlerin oluĢması,
 Ülke temel jeodezi ağlarına ait noktaların çeĢitli nedenlerle özellikle
yerleĢim merkezleri ve çerçevelerinde bulunmayıĢı,
 Ülke temel jeodezi ağlarına ait noktaların doğruluğu hakkında kesin
bilgilerin bulunmayıĢıdır.
Ancak bağımsız jeodezi ağları sorununa uygun çözümler bulunmamıĢtır. Ayrıca
kadastral ölçmelerin dayandırılacağı ülke temel jeodezi ağları hakkında ve standart
topografik haritaların yapımına ait yönetmelik de daha henüz düzenlenmemiĢtir.
Dolayısıyla Irak'ta büyük ölçekli harita ve kadastro çalıĢmalarında ölçmelerin bağlantısı
için ülke temel jeodezi ağlarının kullanırlılığı tam anlamıyla açıklık kazanmamıĢtır.
Bunun sonucu olarak da harita ve kadastro çalıĢmalarını sürdüren kurumlar arasında bir
koordinasyon sağlanamamıĢtır. Bu yüzden, karĢılıklı olarak hizmet ve bilgi alıĢ veriĢi de
sürdürülememiĢ ve kurumlar salt kendi gereksinimlerini karĢılayıcı yapılaması yolunu
seçmiĢlerdir. Böylece farklı standartlarda ve çeĢitli amaçlara yönelik harita ve kadastro
etkinlikleri yapılmıĢtır.
Sonuç olarak Irak koĢullarında Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde birinci
aĢamanın içeriğine bağlı olmak kaydıyla harita ve kadastro etkinliklerini tek elden
yürütecek bir kurumun örgütlendirilmesi, aĢamanın kendi içinde koordinasyonun
sağlayacağı gibi Çok Amaçlı Kadastro Sistemin diğer aĢamalar ile olan organizasyonun
sağlanmasını da kolaylaĢtıracaktır.
160
4.1.3.2. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ikinci aĢama
A. Ġkinci aĢamanın içeriği
Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ifade edilen ikinci aĢama, yapılan
topoğrafik ve kadastral ölçmelere bağlı olarak çok amaçlı Haritaların elde edilmesini ve
bu haritaların güncelleĢtirilmesini içermektedir.
Harita ve haritaya bağlı kartografik konumsal bilgi; verinin yararlı bilgiye
dönüĢtürülmesinde önemli bir araçtır. Bunun yanısıra veri hacmindeki muazzam artıĢa
karĢın hala veri organizasyonu, sunumu, iletiĢimi için uygun bir araç olma özelliğini
korumaktadır. Karar verme aracı olarak coğrafi bilgi ekonomik ve ticari bir değerdir.
Kamu ve özel sektör kuruluĢları harita yapımına her zaman gereksinim duymuĢlardır.
Harita dünyaya açılan bir penceredir. Bu pencerenin doğasını harita yapımcısından çok
harita kullanıcısı belirler.
'Ġnsanlığın yarattığı 3 iletiĢim aracı dil, müzik ve haritadır. Bunları en eski olanı
da haritadır (Rhind, 1993). GeçmiĢte yüksek üretim maliyetinden dolayı daha homojen
bir kullanıcı grubu için üretilen harita, kullanıcıya sunulan bir sonuç üründü. Daha sonra
bu sonuç ürün harita kullanıcısının yorumuna terkedilirdi. Günümüzde ise verinin
sürekli değiĢmesi nedeniyle haritalar yalnızca sonuç ürünün, gösterim aracı olmaktan
çıkmıĢlardır. Haritalar artık verinin konumsal iliĢkileri içinde anlaĢıldığı araçlar
niteliğini kazanmıĢlardır. BirleĢtirilmiĢ ve iĢlenmiĢ veriler, içerikleri ve kapasiteleri
bakımından kartografik tasarımın parçalarıdır. Bu kuramsal kavramsallaĢtırmanın
sonucu olarak, Kartografik Tanımlar ÇalıĢma Grubu harita tanımını yeniden gözden
geçirmiĢtir. 'Harita, coğrafi gerçekliğin özetlenmiĢ görüntüsüdür. Harita, amacına uygun
seçilmiĢ objeleri veya seçilmiĢ karakteristikleri sunan -harita yapımcısının yaratıcı
becerisine ve seçimlerine bağlı olarak yaratılan- konumsal iliĢkilerin özelliğine bağlı
kullanım amaçlı tasarımlanan iletiĢim aracıdır' (Board, 1989; Taylor, 1990; Anson ve
Gutsel, 1992; Taylor, 1993; Green, 1993; Uluğtekin, 1993; Grelot, 1994; Taylor, 1994;
Uçar).
Haritalar geçmiĢte yalnızca 'nerede' sorusuna cevap vermiĢlerdir. Günümüzde ise
haritalar 'niçin', 'ne zaman', 'nasıl' ve 'kim tarafından' gibi sorulara da cevap
vermelidirler.
Artık
haritalar
çeĢitli
konuların
farklı
kullanıcılar
tarafından
anlaĢılabilmesini de olanaklı kılmalıdırlar (Uluğtekin ve Ġpbüker, 1996).
Günümüzde harita kavramı yalnızca sınırlı içerikte ve klasik basılı haritaları
değil görselleĢtirilmiĢ, multimedya ve etkileĢimli haritaları da kapsamaktadır. Artık
161
haritalar yalnızca gösterim amaçlı değil aynı zamanda bilgi, etki ve geliĢme
amaçlıdırlar. Haritalar 'seyir' amaçlıdırlar. Seyir kavramı çeĢitli amaçlarla üretilmiĢ bilgi
ve yeni verilerin elde edilmesini kapsamaktadır. Kartografya topografik ve tematik
ürünler ile yaĢadığımız dünyanın anlaĢılmasını sağlar. Harita kavramı çeĢitli niteliksel
ve niceliksel verinin organizasyonu, analizi, sunumu ve iletiĢimini kapsar (Taylor, 1994;
Taylor, 1991).
Üç boyutlu modellerin harita olarak tanımlanıp tanımlanamayacağı sayısal
haritaların tanımı açısından da bir soru olarak ortaya çıkmaktadır. Meynen (1973)‘te üç
boyutlu modelleri de bir tür harita olarak tanımlamaktadır. Ancak birçok kartograf üç ve
iki boyutlu görselleĢtirilmiĢ coğrafi veriyi, iĢaret tablosuna (legend) sahip yani harita
objeleri tanımlanmıĢ ise ve üzerinden ölçü alınabiliyorsa harita olarak kabul etmektedir
(Meynen, 1973; Artimo, 1993; Artimo, 1994).
B. Sayısal kadastro haritası
Verinin bilgisayarda iĢlenebilir hale gelmesi CBS kullanımının sağladığı en
önemli kazanımdır. Bilgisayarla harita üreten sektör daha çok veri toplama, iĢleme,
denetim, güncelleĢtirme, depolama ve konumsal verinin dağıtımı ile ilgilenmektedir.
Sayısal yöntemle üretilmiĢ görsel haritalar yalnızca bilgisayarda okunabilen harita veri
dosyası olarak algılanmamalıdırlar. Sayısal harita konumsal varlıkların geometrik
olmayan öznitelikleri ve sunumları ile bütünleĢmiĢ ve yapılanmıĢtır. Böylece sayısal
haritalar konumsal biçimlerin tanınmasında ve aralarındaki iliĢkilerin anlaĢılmasında,
konumsal yapıların belirlenmesinde kullanılır (Association of Geographic Information
(AGI) Report, 1992).
Klasik harita yeryüzü gerçekliğinin özetlenmiĢ durağan bir sunumudur. Sayısal
haritada ise dinamik sayısal veri tabanı, haritanın özünü oluĢturur. Haritanın temel
niteliği; eleme (seçme), sınıflandırma, öteleme, iĢaret oluĢturma, kavramsal birleĢtirme
ve grafik abartma gibi uygulamaları içeren bir iletiĢim aracı olmasıdır. Bu iĢlemler veri
tabanı oluĢturulmasında kullanılır. Ancak türetilecek haritaların CBS kullanılarak
oluĢturulmaları zorunlu değildir (Association of Geographic Information (AGI) Report,
1992; Buttenfield ve Mark, 1990).
C. Sayısal kadastro haritalarının konumsal veri standartları
Sayısal harita veri tabanı tam anlamı ile geliĢtirildiğinde, gerçek harita niteliğini
kazanır. Çok sayıda kaynaktan yararlanılarak üretilen haritalar kendi doğruları olan
162
ürünlerdir. Tekniğine uygun olarak üretilmiĢ sayısal haritalar konumsal veri
standartlarını sağlamalıdırlar. Bu veri standartları;
 Verinin kaynağı,
 Bilginin güncelleĢtirilmesi,
 Planimetrik ve yükseklik olmak üzere geometrik doğruluk,
 Semantik (öznitelik) doğruluk,
 Yeryüzü gerçekliğinin kavramsal modeline uygun bilgi bütünlüğü,
 Topolojik güvenilirlikle birlikte verinin mantıksal tutarlığı olmak üzere 6 ana
baĢlık altında toplanmaktadır.
D. Sayısal kadastro haritası verisi (coğrafi veriler)
Sayısal harita, sayısal harita verisi (coğrafi veri) ve onun görselleĢtirilmesi
bileĢenlerinden oluĢur. Bu tanım sayısal veri dosyalarının gerçek anlamda harita
olmadığını ortaya koymaktadır. Sayısal harita verileri ancak görselleĢtirmeden sonra
'anlaĢılır' hale gelirler. BaĢka bir deyiĢle, bilgi sistemlerinin çıktısı olan ekran haritaları
veya basılı çıktılar sayısal harita olarak tanımlanamazlar. Harita verisinin sunumu
olarak tanımlanırlar. Sunum ekranda oluĢur ve bir araç yardımı ile çizdirilebilir. Bu
nedenle bilgisayar ortamında oluĢan haritaya 'ekran haritası (softmap)' ve herhangi bir
materyal üzerine çizilmiĢ/basılmıĢ haritaya da 'basılı (kağıt) harita (hardmap)'
denilmektedir. Literatürde bu haritalar için 'geçici harita/kalıcı harita', 'aktif harita/pasif
harita' vb. tanımlar kullanılmaktadır. GörselleĢtirme sırasında ekran haritaları ile basılı
haritalar birbirlerinden farklı tasarımlanmalıdırlar. Ekran haritaları, süreklidirler ve bu
haritaların istenilen alanları büyütülebilir, ölçeklendirilebilir. Bunun yanı sıra zamana
bağlı olarak değiĢtirilebilirler, sorulara cevap verebilirler ve hatta bu özellikleri ses ile
desteklenebilir. Klasik harita ile ekran haritaları arasındaki fark iletiĢim sürecindeki ana
araç değiĢiminden kaynaklanmaktadır. Sayısal ortamda üretilmiĢ basılı haritalar klasik
olarak üretilmiĢ haritalar gibi pasiftirler. Ancak sayısal üretim sürecinin niteliği bu tür
haritaları çeĢitli amaçlara uygulanabilir hale getirmektedir. GörselleĢtirilmiĢ ekran
haritaları kullanıcıya geniĢ olanaklar sunarlar. Sayısal ortamda üretilmiĢ basılı haritalar,
klasik basılı haritalara göre daha fazla görselleĢtirme olanağına sahiptirler (Makkonen
ve Sainio, 1991; Association of Geographic Information (AGI) Report., 1992; Artimo,
1993;
Artimo,
1994).
Kullanıcıların
büyük
çoğunluğu
türetilmiĢ
sonuçların
karĢılaĢtırılması ve analiz sonuçlarının kavramsal olarak anlaĢılabilmesi için görsel
teknikleri tercih ederler (Lee, 1995).
163
E. Coğrafi verinin görselleĢtirilmesi
Coğrafi veri, iki-üç boyutlu harita, animasyon veya veri tabanı etkileĢimli
görselleĢtirilebilir. Resim ve video görüntüleri diğer görselleĢtirme yöntemleridir.
CBS‘inde görselleĢtirme yeryüzü gerçekliğine hızlı ulaĢma yolunun geliĢtirilmesidir.
CBS en genel anlamı ile ‗coğrafi bilgiyi iĢleyen bir bilgi sistemi‘ olarak tanımlandığında
sonuçların görselleĢtirilmesi iĢlemin önemli bir bileĢeni olarak ortaya çıkacaktır.
Günümüzde görselleĢtirmenin CBS araĢtırmalarında önemli yer tuttuğu söylenebilir.
Modern teknolojinin yarattığı olanaklar sayesinde kullanıcı isteklerine bağlı olarak
kaliteli
görselleĢtirme
yapmak
olanaklıdır.
Ancak
günümüzdeki
yazılımların
görselleĢtirmenin tüm teknik olanaklarından yararlanabildiğini söylemek zordur
(Taylor, 1991; Green, 1993; Artimo, 1994; Grelot, 1994).
GörselleĢtirme,
insani
yeteneklerle
sınırlı
olarak
kullanılan
iĢaretlerin
özdeĢleĢtirilmesi, sıralanması veya oluĢturulması ve zihinsel bir canlandırmanın
geliĢtirilmesi için bir algılama iĢlevidir (Taylor, 1990; Taylor, 1991; Taylor, 1993;
Taylor, 1994).
F. Kadastro haritası tasarımı
Harita tasarımı, yapılan analizin karakteristiklerine bağlı olarak haritanın amacı
bazında algılama düzeyi, harita içeriği, harita iĢaretlerinin bütünü, standartları, ölçeği ve
doğruluk derecesi gibi faktörleri içerir. Bu faktörlerin çoğu birbiri ile iliĢkilidir ve
birbirlerini etkiler. Ekranda tasarlanacak bir harita için kağıt üzerindeki tasarımı ile
karĢılaĢtırıldığında etkileĢim, animasyon ve multimedya (ses, video, yazı) gibi özel
olanaklar ortaya çıkmaktadır. Hatta kağıt üzerinde olanaklı olmayan grafik tasarım ve
iĢaretler ekranda oluĢturulabilir. Ancak web ortamında web‘in özellikleri nedeni ile bazı
kısıtlamalar oluĢmaktadır. Haritanın dosya büyüklüğü baĢka bir bilgisayara yüklenme
süresini etkilediği için bu tür haritalarda fazlasıyla genelleĢtirme yapılmak zorundadır.
Ekran ölçeğinin çok fazla küçültülmesi bilgilerin okunaklılıklarını düĢürürken, ölçeğin
çok fazla büyütülmesinde kullanıcının yönlenmesini yitirmesine neden olur (Uluğtekin
ve Bildirici, 2003). GenelleĢtirme, iĢaretleĢtirme ve üretim; harita tasarımının birbiri ile
iliĢkili üç temel bileĢenidir (Association of Geographic Information (AGI) Report,
1992).
Ekran haritası tasarımı, vektör veya raster bazlı sayısal harita verilerinden
üretilen ekran haritaları gerekli iĢlemlerden (projeksiyon, ölçeklendirme, genelleĢtirme
164
ve harita objelerinin seçiminden) sonra gerçek harita gibi kullanılabilirler (Brown, 1993;
Green, 1993). Vektör veya raster bazlı çalıĢmalarda kullanıcı nerede çalıĢtığını ve
yaptığı her iĢlemin sonucunu görmek ister. Niceliksel farkların sunumunda farklı
renkler kullanılabilir ama böyle bir uygulama sonuç harita için yanlıĢtır. Aynı renklerin
ton (value) ve doymuĢlukları (saturation) değiĢtirilmelidir. Kullanılan toplam renk sayısı
beĢ ile sekizi geçmemelidir. Vektör bazlı sistemler yalnızca çizgi, nokta, alan ve
yazıdan oluĢuyorsa amaca uygun olarak siyah fon üzerinde parlak renkler kullanılabilir.
Amaca hizmet etmeyen tüm detaylar ihmal edilmelidir. Bazı etkileĢimli çalıĢmalarda,
(örneğin uydu görüntüleri veya hava fotoğraflarının üzerine sayısallaĢtırılmıĢ veri
eklenmesi durumunda) vektörel veri için parlak renkler kullanılır. Fon görüntüsünün
açık veya çok renkli olması durumunda ise siyah veya beyazın kullanılması uygundur.
Uydu görüntülerinden sayısal veri iĢlenirken renk kullanımı sorun yaratır. CBS ile
çalıĢırken alansal obje renklerinin seçiminde de aynı sorun söz konusudur. Farklı
renkler, birbirlerine mantıksal olarak yakın olmayan alansal bilgilerin gösteriminde
kullanılır. Kural olarak aralarında mantıksal iliĢki bulunmayan renkler seçilir. Bu
durumda aynı renk tonlarının kullanılması yanıltıcıdır. Eğer görüntü çok karmaĢık ise
gözalıcı renkler yorumlama ve analizi güçleĢtirir. Bu tür problemler için basit ve az renk
kullanımı ile tasarım daha doğru bilgi aktarabilir (Brown, 1993; Fisher, 1993; Green,
1993).
Harita veri niteliğinin (adlandırmalı, sıralı, aralıklı veya oransal olarak
değerlendirilmiĢ veri) görselleĢtirilmesi grafik değiĢkenler (konum, büyüklük, biçim,
doğrultu, beyazlık değeri, dolgu, renk) ile olanaklıdır. Farklı bilgilerin benzer grafik
değiĢkenler kullanılarak sunulması kullanıcıyı tereddüte düĢürür. Kaldı ki bazen çok
genel harita iĢaretlerinin bile deneyimsiz kullanıcılar tarafından yanlıĢ anlaĢılması söz
konusudur. Veri niteliği bilgisi kavramına sahip olmayan harita kullanıcısına, veri
niteliğinin
iĢaretini
vermek
yanlıĢ
anlaĢılmaya
yol
açacaktır.
Harita
okuyucusu/kullanıcısı iĢaret tablosu ve harita kenar bilgileri ile bu sorunu bir ölçüde
çözebilir. Bu haritanın karmaĢıklığına, ölçeğine ve harita okuyucusunun deneyimine
bağlı olarak zaman alır. Veri niteliği bilgisi doğru verilmiĢ ise süre kısa olacaktır.
Böylece harita okuyucusu veri niteliği bilgisini kullanarak harita bazlı karar verme
gereksinimini karĢılar. Karar verme konumundaki kullanıcı kavrayamadığı veriyi
yadsıyacak ve kullanmayacaktır. Karar vermede veri niteliği olgusu verinin kendisinden
daha belirleyicidir (Fisher, 1993; Green, 1993; McGranaghan, 1993).
165
G. Irak'taki mevcut kadastro etkinliklerinin, ikinci aĢamanın içeriğine olan
yaklaĢımı
Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin ikinci aĢamanın oluĢturulmasında temel
alınan bazı kavramlara yaklaĢım çalıĢmaları ve etkinlikleri yapılmıĢtır. Irak'ta üretilen
kadastro haritaları ile hâlihazır haritaları arasında koordinat, pafta bölümlenmesi
birliğinin bulunmayıĢı ve farklı ölçeklerde yapılması bu çalıĢmalarda bir bütünlüğün
sağlanmasını engellemiĢtir. Hâlihazır haritalar üzerinde kadastro parsellerinin hukuksal
bir değeri olmaksızın gösteriliĢi bu haritaların kadastro etkinliklerinde faydalanmasını
önlemiĢtir. Ayrıca yapılmıĢ bütün haritaların zaman içinde güncelleĢtirilmesi istenilen
ölçülerde yapılamadığından projelendirme ve yatırım planlarının hazırlanmasında da
kullanılamamıĢtır. Ayrıca harita ve kadastro etkiliğinde bulunan bütün kurum ve
kuruluĢların, harita ve kadastro sistemi içinde bir bütün oluĢturulması gereken bilgileri,
kendi amaçları doğrultusunda farklı yöntemlerle ve standartlarda toplaması, kullanması
ve arĢivlemesi olayını baĢlatmaları gözlenmiĢtir. Bu tür etkinliklerin tabi sonucu olarak
bütün kurum ve kuruluĢlar arasında bilgi alıĢ veriĢi ortadan kalkmıĢ ve mükerrer harita
yapımı inanılmaz boyutlara ulaĢmıĢtır. Tüm bu aksaklıkları ortadan kaldırmak ve daha
sistemli bir harita yapımını baĢlatabilmek amacıyla 1971 tarihli Ukriye Tescil Kanunu
yürürlüğe girmiĢtir. Ancak Irak'ın bütününde üretilmiĢ ve üretilecek bütün harita
serilerinde bir bütünleĢmenin sağlanması için ne 1971 tarihli Kanunda ve ne de Irak
Medeni Kanununda,
 Büyük ölçekli sayısal harita yapımına,
 Haritalarda bütünlüğün sağlanmasında temel bir ölçeğin esas alınmasına,
 Temel haritalar için ülke jeodezi ağların kullanılması, hesap ve projeksiyon
yüzeyi kavramların esas kabul edilebilecek hükümlerin bulunmasına,
 Ülke çapında temel harita bütünlüğünü sağlamak için çizilecek haritaların
pafta bölümlendirilmesine,
yer verilmemiĢtir.
Sonuç olarak Irak koĢullarında Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ikinci
aĢamanın oluĢturulmasında öncelikle ülke çapında büyük ölçekli temel standart
topografik kadastral harita yapım etkinlikleri baĢlatılmalı ve bu haritaların yapımında
sayısal harita yapım sistemi esası getirilmelidir.
166
4.1.3.3. Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde üçüncü aĢama
A. Üçüncü aĢamanın Ġçeriği
Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde ifade edilen üçüncü aĢama, sistemin diğer
aĢamalarının oluĢturulmasında esas alınan bilgilerle birlikte mülkiyete, araziye ve
fiziksel
çevreye
iliĢkin
bütün
bilgilerin
elde
edilmesini,
gruplandırılmasını,
güncelleĢtirilmesini ve kullanıcıların hizmetine sunulmasını amaçlayan bir bilgi
sisteminin oluĢturulmasını içermektedir.
Günümüzde devletin ve bireylerin büyük bir çoğunluğun uğraĢısı haline gelen
etkinliklerin baĢında mülkiyet statüsündeki arazi, fiziksel ve çevre ile olan iliĢkilerini
sağlamak ve düzenlemek gelir. Ancak amaçlanan insan, arazi ve fiziksel çevre
iliĢkilerini kurmak ve iĢlerlik kazandırmak sanıldığı kadar kolay değildir. Çünkü
toplumların artan nüfusu karĢısında gerekli olan yerleĢim ve kırsal arazilerin
oluĢturulmasının yanında, sosyo-ekonomik geliĢmelere de paralel olarak fiziksel
çevrede meydana gelen değiĢiklikler daima bu iliĢkiye dinamiklik kazandırmıĢ ve bunun
sonucu olarak da çok karmaĢık bir görünüm ortaya çıkmıĢtır. Bu görünümün istenilen
oranda düzeltilmesi ve iĢlerlik kazanması için insan, arazi ve fiziksel çevre iliĢkileri ile
ilgili daha çok bilgiye ihtiyaç duyulmuĢ ve bilgilerin sürekli toplanması, kullanıma
hazırlanması ve güncelleĢmesi için teknolojik geliĢmelerden de yararlanarak Bilgi
Sistemlerinin oluĢturulmasına karar verilmiĢtir.
Yeni teknolojik geliĢmelerin özellikle bilgisayarların bu amaçla kullanılması ile
bilgilerin toplanması, depolanması, güncelleĢtirilmesi ve gereğinde bu bilgilere ulaĢmak
kolay olmaktadır.
Ġnsan, arazi ve fiziksel çevre iliĢkilerinde farklı veri yapılarına sahip bilgilerin
toplanması ve aralarındaki iliĢkilerin kurulması ve amaçlanan bilgi sistemlerinin tasarım
aĢamasında ele alınmalıdır. Örneğin, kadastro etkinlikleri çerçevesinde mülkiyete iliĢkin
elde edilmiĢ veya arazinin vergilendirilmesi için düzenlenmiĢ yazılı kayıtlar bir anlamda
bilgi sistemi olarak tanımlanır. Ayrıca ülkenin idari birimleri, hizmet bölgeleri ile ilgili
veriler de bilgi sistemi çerçevesi içinde ele alınarak ülke çapında temel bilgi sistemleri
oluĢturulmaktadır. Ancak Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde kadastro etkinlikleri ile
ilgili her konuyu içerecek yapıda bir bilgi sistemi ele alınıyorsa, sosyal ve ekonomik
yapı ile ilgili bilgiler ve önemli mekânsal özellikler de dâhil edilerek bir bütünlük içinde
Arazi Bilgi Sistemi/Coğrafi Bilgi Sistemi oluĢturulmalıdır.
167
B. Bilgi sistemlerine yaklaĢım
B.1. Arazi bilgi sistemi (ABS)
Arazi bilgi sisteminin geliĢimi
Bilgi sistemini oluĢturan bilgi katmanları her devirde olmuĢtur. Ancak bunların
ortaya çıkması imkân ve ihtiyaçlarla ilgili olduğu için her devirde ve her ülkede değiĢik
katmanlardaki bilgiler dikkate alınmıĢtır. Çağın bütün ihtiyaçlarını karĢılayan bir bilgi
sistemi mükemmel kabul edilebilecek bir sistemdir. Bunun göstergesi ülkede ve toprak
yönetimindeki refah, huzur ve istikrardır. Çünkü bilgi sistemleri, insanların sosyoekonomik ihtiyaçlarını karĢılayarak huzur, güven ve refah ortamını kurmaya yöneliktir.
Ġlk insanlar, tabii ürün toplama ve avcılık yoluyla geçimlerini temin ettikleri için
araziye dönük bilgilerini resim ve iĢaretlerle iletmiĢ veya yaĢatmıĢlardır. Mağara devri
resimlerindeki bitki ve hayvan figürleri bize bunu göstermektedir.
Mısırlılar ve Mezopotamyalılar, tarıma dayalı bir üretim geliĢtirdikleri için kil
tabletler üzerine çizilmiĢ bir nevi kadastro planları hazırlamak suretiyle, tarım
arazilerinin iĢletmelere ayrılmasını ve ihtilafların giderilmesini baĢarmıĢlardır.
Ortaçağ Avrupa'sında kölelik düzeni ve kilisenin taassubu hâkim olduğu için
arazi bilgi sistemi geliĢememiĢtir. Topraklar kölelerle zaman zaman da çiftçi ve
köylülerle birlikte bir bütün kabul edilerek alınıp satılmıĢlar ve Senyörlerin kiĢisel malı
sayılmıĢlardır. Bu yüzden toprak sahibi senyörlerle çiftçi ve köylüler arasında zaman
zaman çatıĢmalar ortaya çıkmıĢtır. Toprak, gelirine göre değerlendirilmiĢ ve reayadan
(halktan) toplana verginin esas kaynağı olmuĢtur. Nitekim eski Yunanistan'da ortaya
çıkan ve Latince kökü 'caputestio' olan kadastro kelimesi de nüfus baĢına düĢen vergi
anlamına gelmektedir. Avrupa'da çağdaĢ devletlerin ortaya çıkmasından sonra da bu
devam etmiĢtir. Örneğin, Napolyon tarafından 1808–1850 yılları arasında yaptırılan ilk
Fransız kadastrosu bile sadece vergi amaçlı bir kadastro idi.
Asya, orta ve uzak doğu ülkelerinde, bu arada özellikle Türk ve Ġslam
devletlerinde toprakların idaresi askeri temele dayandığı için ikta ve tımar adı verilen
askeri bölgeler oluĢturulmuĢtur. Ayrıca toprak çiftçi ve köylülere bırakılmıĢ, buna
karĢılık savaĢabilecek nitelikte asker yetiĢtirmek veya gelirinin bir bölümünden belirli
oranda vergi vermek esasına dayalı idare kurulmuĢ ve toprak bilgi sistemleri de buna
göre oluĢturulmuĢtur. Bu nedenle topraklar, batıdaki gibi her devirde bir çatıĢma unsuru
olmamıĢ, aksine huzur ve güvenin esas kaynağını teĢkil etmiĢtir. Japonya, Çin,
168
Hindistan, Orta Asya Türk devletleri, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde bu tür
sistemler uygulanmıĢtır.
Osmanlı döneminde çağın hiçbir ülkesinde yapılmamıĢ içerik ve boyutta arazi
yazımları yapılmıĢtır. Tamamı 22023 cilt olduğu belirtilen kayıt defterlerinde 60 milyon
civarında kaydın bulunduğu tahmin edilmektedir. Osmanlılar, plana dayalı kadastroya,
miri araziden mülk araziye geçiĢte paralel olarak baĢlamıĢlardır. Ancak, XIX. Yüzyılın
sonlarına rastlayan bu dönemlerde, ülke toprakları parça parça kaybedilmekte olduğu
için, yönetimin üzerinde durduğu husus, bunların korunması olmuĢtur. Buna rağmen,
nirengiye dayalı çalıĢmaların da yer aldığı arazi bilgi sistemi (kadastro) çalıĢmaları
sürdürülmüĢtür.
Sanayi devriminden sonra, batı ülkelerinde bireysel mülkiyete geçiĢ olmuĢ ve
arazi bilgi sistemlerinde yazılı kaynaklar yanında kroki, harita ve planların da
kullanılmasına baĢlanmıĢtır.
Çağımızda ise, bilgisayar teknolojisinin geliĢimi sonucu, arazi bilgileri sayısal
hale getirilmiĢ ve çağdaĢ bilgi sistemleri kurulmasına baĢlanmıĢtır. Bu arada, hava ve
yer fotoğrafları, uydu görüntüleri, GPS gibi bilgi toplama yöntemleri de geniĢ ölçüde
kullanılmak suretiyle bilgi çeĢidi arttırılmıĢ ve üretimi hızlandırılmıĢtır. Özetlenecek
olursa, tarih boyunca arazi bilgileri:
 Resimlerle,
 Yazıyla,
 Çizgiyle,
 Fotoğrafla,
 Sayıyla, ifade edilmiĢtir ve edilmektedir.
Yani bilgilerin saklanması ve sunulması Ģeklen değiĢmiĢtir. Esas olan bilgi
çeĢidi zamanın ihtiyacına göre ortaya çıkmıĢ ve artarak devam etmiĢtir. Bu nedenle eski
kayıt ve belgelerin bilgi sistemi dıĢında tutulması söz konusu olamaz. Toplanan
bilgilerin çeĢitli olması, yaygın olması ve çok amaca hizmet vermesi onların bir sistem
oluĢturması için yeterlidir. Bunlar günümüz teknolojisi ile değerlendirildiği takdirde
birçok problemin çözümün de ve yeni politikaların belirlenmesinde yaralı olacağı
Ģüphesizdir (TüdeĢ ve Bıyık, 2001).
Arazi bilgi sisteminin kapsamı
Arazi bilgi sistemi kavramı, bilgisayar teknolojisinin harita ve kadastro
çalıĢmalarında aktif bir Ģekilde kullanılmasıyla geliĢtirilmiĢtir. Bunun temelinde,
169
kadastrodan daha fazla yerde yararlanma düĢüncesi vardır. Çünkü kadastro çalıĢmalarını
fiilen yapan arazi ekibi, çalıĢtığı araziyi karıĢ karıĢ gezen nadir bir ekiptir. Böyle bir
gayret sırasında daha çok çeĢitli bilgiler toplanarak, bunları kullanacak özel ve tüzel
kiĢi, kuruluĢ ve projelere sunulabilir. Bu düĢünce Çok Amaçlı Kadastro kavramı
doğurmuĢtur. Çok Amaçlı Kadastroda, kadastral bilgilerin yanısıra kentsel ve kırsal
alanlarda sosyal ve ekonomik hayatın gerektirdiği taĢınmaz mallarla ilgili bilgiler de
toplanır. Diğer taraftan, bilgisayar marifetiyle arazinin topoğrafik yapısının üç boyutlu
gösterilmesi, sayısal arazi modeli ve sayısal durum modeli gibi kavramları geliĢtirmiĢtir.
Arazi bilgi sistemi, sayısal durum modeli ve Çok Amaçlı Kadastro bilgi sisteminin
birlikte oluĢturduğu bir sistemdir.
Arazi bilgi sistemi, yeryüzündeki tabii Ģekilleri (dağ, ova, akarsu, deniz, göl, çöl,
bataklık vb.), suni (yapay) tesisleri (yol, bina, baraj, kanal vb.) hukuken veya ilmen
sabit olan sınırları (parsel sınırı, orman sınırı vb.) ve yapılması planlanan tesisleri
kapsar.
Uluslararası Ölçmeciler Birliği (FIG) 1978'de Darmstadt'ta yapılan bilimsel
toplantıda belirlenen arazi bilgi sisteminin kapsayacağı bilgi kümeleri Ģunlardır (Erkan,
1982):

Jeodezik ve Fotogrametrik verileri:
 Geometrik veriler (konum, biçim),
 Semantik verilerdir (gösterim, yüzölçümü, değer, kullanım biçimi).

Ġyelik verileri:
 Mülkiyet bilgileri,
 Ayni haklar,
 Kısıtlamalardır.

Doğal kaynaklarla ilgili veriler:
 Jeolojik özellikler,
 Zemin özellikler,
 Su durumu,
 Orman durumu,
 Ġklimdir.

Teknik Tesislere ait veriler:
 Yeraltı ve yerüstü hatları,
 Enerji ve sanayi tesisleri,
 Konut alanları,
170
 Ticaret ve iĢyeri alanları,
 Trafik tesisleridir.

Çevreyi etkileyen faktörler:
 Su kalitesi,
 Hava kirliliği,
 Gürültü,
 Trafik yoğunluğudur.

Ekonomik ve sosyo-politik veriler:
 Nüfus yoğunluğu,
 ĠĢ ve geçim kaynakları,
 Eğitim ve kültür tesisleri,
 Sağlık kurumlarıdır (TüdeĢ ve Bıyık, 2001).
Arazi bilgi sisteminin evreleri
Bir arazi bilgi sisteminin dört temel evresi vardır:
 Bilgilerin toplanması:
Arazi bilgi sisteminin kapsamı belirlendikten sonra, bu kapsam içerisinde kalan
bilgilerin kaynaklarından derlenmesi veya ölçümleme ile belirlenmesi gerekir. Bu iĢ için
bir ön inceleme yapılarak mevcut bilgiler toplanır ve eksiklikler tespit edildikten sonra
diğer gerekli bilgiler ölçümleme ile üretilir. Mevcut bilgiler:
 Mevcut haritalardan veya harita bilgilerinden,
 Yazılı kaynaklardan (tapu kütüğü, mahkeme kararı vb.),
 HazırlanmıĢ planlardan,
 Hava fotoğrafı veya uydu görüntülerinden sağlanır.
Ölçümleme ile elde edilen bilgiler ise, arazide yapılan jeodezik ve fotogrametrik
ölçülerden elde edilir.
 Bilgilerin iĢlenmesi:
Toplanan bilgiler genellikle ham bilgiler olduğundan bunlardan bilgi sisteminin
standartlarında yeni bilgiler üretilir. Bunun için:
 Matematik iĢlemler (hesap, dengeleme, dönüĢüm),
 Grafik iĢlemler (çizim ve sayısallaĢtırma),
 Fotogrametrik çalıĢmalar (fotoğrafik iĢlemler ve değerlendirme),
 Alfa sayısal bilgilerin aktarılması ile (tapu ve mülkiyet kayıtları,
verimlilik indeksi gibi) yapılır.
171
Bütün bu iĢlemler sonucunda özelliği olan yeryüzü noktalarının üç boyutlu
koordinatları (X,Y,H) elde edilir ve her noktanın özelliği belirlenerek alan bilgileri
hesaplanır.
 Bilgilerin saklanması:
Toplanan ve üretilen koordinat, alan ve diğer alfa sayısal bilgiler kullanıma hazır
halde bir bellekte saklanır. Bilgi sisteminin geliĢim sürecinde bellek yerine arĢivler
kullanılmıĢtır. Bilgilerin saklanacağı bellek, hacımca geniĢ, eriĢimi kolay ve sunuĢa
elveriĢli olmalıdır.
 Bilgilerin sunulması:
Bilgilerden yararlanmada amaca göre değiĢir. Kullanım amacına göre yazılı,
sayısal, grafik bilgiler sunulur. Örneğin,
 Tapu kayıtları yazılı,
 Koordinatlar ve alanlar sayısal,
 Harita plan ve kesitler,
 Sayısal yükseklik modelleri, grafik sunulan bilgilerdir.
Bilgilerin sunulması aĢamasında yazıcı ve çizicilerden yararlanır (TüdeĢ ve
Bıyık, 2001).
B.2. Coğrafi bilgi sistemi (CBS)
Dünya üzerindeki karmaĢık sosyal, ekonomik, çevresel vb. sorunlarının
çözümüne yönelik mekana/konuma dayalı karar verme süreçlerinde kullanıcılara
yardımcı olmak üzere, büyük hacimli coğrafi verilerin; toplanması, depolanması,
iĢlenmesi, yönetimi, mekansal analizi, sorgulaması ve sunulması fonksiyonlarını yerine
getiren donanım, yazılım, personel, coğrafi veri ve yöntem bütünüdür.
CBS, genel bir kavram olup; çeĢitli kullanım alanlarına ve tematik konulara
yönelik olarak geliĢtirilen CBS uygulamaları vardır. Bu CBS uygulamaları, Kent Bilgi
Sistemi, Orman Bilgi Sistemi, Karayolları Bilgi Sistemi, Arazi Bilgi Sistemi, Tapu ve
Kadastro Bilgi Sistemi, Lojistik Bilgi Sistemi, Ġç Güvenlik Bilgi Sistemi, Araç Ġzleme
Bilgi Sistemi, Trafik Bilgi Sistemi, Kampüs Bilgi Sistemi, Deprem Bilgi Sistemi, Harita
Bilgi Sistemi, vb. Ģekilde adlandırılırlar.
CBS, kavramsal bir sınıflamada hiyerarĢik olarak öncelikle Sistem, sonra Bilgi
Sistemi kategorisi altında yer alır. ĠĢlevsel bir sınıflamada ise CBS, öncelikle Teknoloji,
sonra Bilgi Teknolojisi altında yer alır.
172
Coğrafi Bilgi Sistemi, coğrafya, haritacılık ve bilgisayar bilimleri ile ilgili bir
teknoloji olup Coğrafi Veri Altyapısı bileĢenlerinden Bilgi Teknolojileri kapsamında
yer alır (Anonim, 2009).
Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS / GIS) nedir?
Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), Ġngilizce Geographical Information Systems
(GIS) ifadesinin Türkçe‘ye çevrilmiĢ hali olup, kullanıcıların çok farklı disiplinlerden
olması nedeniyle, bu kavram da değiĢik Ģekillerde tanımlanmaktadır. Özellikle CBS‘nin
dünyada konumsal bilgi ile ilgilenen kiĢi, kurum ve kuruluĢlar arasında geniĢ bir merak
uyandırması, geliĢmelerdeki hızlı değiĢiklikler, özellikle ticari beklentiler, farklı
uygulama ve fikirler, CBS‘nin standart bir tanımının yapılmasına henüz izin
vermemiĢtir. CBS, bazı araĢtırmacılara göre konumsal bilgi sistemlerin tümünü içeren
ve coğrafi bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram, bazılarına göre; konumsal bilgileri
dijital yapıya kavuĢturan bilgisayar tabanlı bir araç, bazılarına göre de; organizasyona
yardımcı olan bir veri tabanı yönetim sistemi olarak nitelendirilmektedir. Buna göre en
genel haliyle CBS'tanımı aĢağıdaki Ģekildedir; 'Coğrafi Bilgi Sistemleri; konuma dayalı
gözlemlerle elde edilen grafik ve grafik-olmayan bilgilerin toplanması, saklanması,
iĢlenmesi ve kullanıcıya sunulması iĢlevlerini bütünlük içerisinde gerçekleĢtiren bir bilgi
sistemidir'.
CBS bileĢenleri
CBS‘nin beĢ temel bileĢeni vardır. Bunlar;
Donanım (hardware): CBS‘nin iĢlemesini mümkün kılan bilgisayar ve buna
bağlı yan ürünlerin bütünü donanım olarak adlandırılır. Bütün sistem içerisinde en
önemli araç olarak gözüken bilgisayar yanında yan donanımlara da ihtiyaç vardır.
Örneğin, yazıcı (printer), çizici (plotter), tarayıcı (scanner), sayısallaĢtırıcı (digitizer),
veri kayıt üniteleri (data collector) gibi cihazlar bilgi teknolojisi araçları olarak CBS için
önemli sayılabilecek donanımlardır. Bugün bir çok CBS yazılımı farklı donanımlar
üzerinde
çalıĢmaktadır.
MerkezileĢtirilmiĢ
bilgisayar
sistemlerinden
masaüstü
bilgisayarlara, kiĢisel bilgisayarlardan ağ (network) donanımlı bilgisayar sistemlerine
kadar çok değiĢik donanımlar mevcuttur.
173
Yazılım (software): Bilgisayarda koĢabilen program, coğrafik bilgileri
depolamak, analiz etmek ve görüntülemek gibi ihtiyaç ve fonksiyonları kullanıcıya
sağlamak üzere, yüksek düzeyli programlama dilleriyle gerçekleĢtirilen algoritmalardır.
Yazılımların pek çoğunun ticari amaçlı firmalarca geliĢtirilip üretilmesi yanında
üniversite ve benzeri araĢtırma kurumlarınca da eğitim ve araĢtırmaya yönelik
geliĢtirilmiĢ yazılımlar da mevcuttur. Dünyadaki CBS pazarının önemli bir kısmı
yazılım geliĢtiren firmaların elindedir. Bu bakımdan günümüzde CBS bu tür
yazılımlarla neredeyse özdeĢleĢmiĢ durumdadır. En popüler CBS yazılımları olarak
Arc/Info, Intergraph, MapInfo, SmallWorld, Genesis, Idrisi, Grass vb. verilebilir.
Coğrafi bilgi sistemine yönelik bir yazılımda olması gereken temel unsurlardan bazıları
Ģunlardır;
 Coğrafik veri/bilgi giriĢi ve iĢlemi için gerekli araçları bulundurması,
 Bir veri tabanı yönetim sistemine sahip olmak,
 Konumsal sorgulama, analiz ve görüntülemeyi desteklemeli,
 Ek donanımlar ile olan bağlantılar için ara-yüz desteği olmalıdır.
Veri (data): CBS‘nin en önemli bileĢenlerinde biri de ―veri‖dir. Grafik
yapıdaki coğrafik veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli
kaynaklardan toplanabileceği gibi, piyasada bulunan hazır haldeki veriler de satın
alınabilir. CBS konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleĢtirebilir. Böylece birçok
kurum ve kuruluĢa ait veriler organize edilerek konumsal veriler bütünleĢtirilmektedir.
Veri, uzmanlarca CBS için temel öğe olarak kabul edilirken, elde edilmesi en zor
bileĢen olarak ta görülmektedir. Veri kaynaklarının dağınıklığı, çokluğu ve farklı
yapılarda olmaları, bu verilerin toplanması için büyük zaman ve maliyet
gerektirmektedir. Nitekim CBS‘ye yönelik kurulması tasarlanan bir sistem için
harcanacak zaman ve maliyetin yaklaĢık %50 den fazlası veri toplamak için
gerekmektedir.
Ġnsan: CBS teknolojisi insanlar olmadan sınırlı bir yapıda olurdu. Çünkü
insanlar gerçek dünyadaki problemleri uygulamak üzere gerekli sistemleri yönetir ve
geliĢme planları hazırlar. CBS kullanıcıları, sistemleri tasarlayan ve koruyan uzman
teknisyenlerden günlük iĢlerindeki performanslarını artırmak için bu sistemleri kullanan
kiĢilerden oluĢan geniĢ bir kitledir. Dolayısıyla coğrafi bilgi sistemlerinde insanların
istekleri ve yine insanların bu istekleri karĢılamaları gibi bir süreç yaĢanır. CBS‘nin
174
geliĢmesi mutlak suretle insanların yani kullanıcıların ona sahip çıkmalarına ve konuma
bağlı her türlü analiz için CBS‘yi kullanabilme yeteneklerini artırmaya ve değiĢik
disiplinlere yine CBS‘nin avantajlarını tanıtmakla mümkün olabilecektir.
Yöntemler: BaĢarılı bir CBS, çok iyi tasarlanmıĢ plan ve iĢ kurallarına göre
iĢler. Bu tür iĢlevler her kuruma özgü model ve uygulamalar Ģeklindedir. CBS‘nin
kurumlar içerisindeki birimler veya kurumlar arasındaki konumsal bilgi akıĢının verimli
bir Ģekilde sağlanabilmesi için gerekli kuralların yani metotların geliĢtirilerek
uygulanıyor olması gerekir. Konuma dayalı verilerin elde edilerek kullanıcı talebine
göre üretilmesi ve sunulması mutlaka belli standartlar yani kurallar çerçevesinde
gerçekleĢir. Genellikle standartların tespiti Ģeklinde olan bu uygulamalar bir bakıma
kurumun yapısal organizasyonu ile doğrudan ilgilidir. Bu amaçla yasal düzenlemelere
gidilerek gerekli yönetmelikler hazırlanarak ilkeler tespit edilir.
CBS nasıl çalıĢır ?
CBS yeryüzüne ait bilgileri, coğrafik anlamda birbiriyle iliĢkilendirilmiĢ tematik
harita katmanları gibi kabul ederek saklar. Bu basit ancak konumsal bilgilerin
değerlendirilmesi açısından son derece güçlü bir yaklaĢımdır. Bu yaklaĢım, örneğin,
dağıtım görevi üstlenmiĢ taĢıma araçlarının optimum yük dağıtımından, planlamaya
dayalı uygulamalara ait detay kayıtlarına, atmosferdeki değiĢimlerin modellenmesine
kadar birçok gerçek dünya probleminin çözümüne imkan sağlar.
Coğrafik referanslar:
Coğrafik bilgiler, enlem-boylam Ģeklindeki coğrafi koordinat ya da ulusal
koordinatlar gibi kesin değerleri veya adres, bölge ismi, yol ismi gibi tanımlanan
referans bilgileri içerirler. Bu coğrafik referanslar objelerin konumlandırılmasına yani
koordinatı bilinen bir pozisyona yerleĢtirilmelerine imkan sağlar. Böylece ticari
bölgeler, araziler, orman alanları, yeryüzü kabuk hareketleri ve yüzey Ģekillerinin
analizleri konuma bağlı olarak belirlenir. Coğrafik referans konumu belirlerken, konum
verisi yani koordinat bilgisi seçilecek veri modeline bağlı olarak ifade edilir. Bu ifade
Ģekli CBS‘de iki farklı konumsal veri modeli biçimindedir. Bunlar ―vektörel (vector)‖
ve ―hücresel (raster)‖ veri modelleridir.
Vektörel veri modelleri:
175
Vektörel veri modelinde, nokta, çizgi ve poligonlar (x,y) koordinat değerleriyle
kodlanarak depolanırlar. Nokta özelliği gösteren bir elektrik direği tek bir (x,y)
koordinatı ile tanımlanırken, çizgi özelliği gösteren bir yol veya akarsu Ģeklindeki
coğrafik varlık birbirini izleyen bir dizi (x,y) koordinat serisi Ģeklinde saklanır. Poligon
özelliğine sahip coğrafik varlıklar, örneğin imar adası, bina, orman alanı, parsel veya
göl, kapalı Ģekiller olarak, baĢlangıç ve bitiĢinde aynı koordinat olan (x,y) dizi
koordinatlar ile depolanır. Vektörel model coğrafik varlıkların kesin konumlarını
tanımlamada son derece yararlı bir modeldir. Ancak, süreklilik özelliği gösteren
coğrafik varlıkların, örneğin toprak yapısı, bitki örtüsü, jeolojik yapı ve yüzey
özelliklerindeki değiĢimlerin ifadesinde daha az kullanıĢlı bir model olarak bilinir.
Raster (hücresel) veri modelleri:
Hücresel ya da diğer bir deyiĢle raster veri modeli daha çok süreklilik özelliğine
sahip coğrafik varlıkların ifadesinde kullanılmaktadır. Raster görüntü, birbirine komĢu
grid yapıdaki aynı boyutlu hücrelerin bir araya gelmesiyle oluĢur. Hücrelerin her biri
piksel (pixel) olarak ta bilinir. Fotoğraf görüntüsü özelliğine sahip raster modeller,
genellikle fotoğraf ya da haritaların taranması (scanning) ile elde edilirler. Vektör ve
raster veri modellerinden biri genelde CBS uygulama biçimine göre tercih edilerek
kullanılır. Ancak günümüzde her iki model aynı anda da kullanılabilmektedir. Bu tür bir
kullanım Ģekli CBS‘de hybrid (melez) veri modeli olarak bilinmektedir.
CBS'de temel iĢlevler
Coğrafi bilgi sistemlerinin sağlıklı bir Ģekilde çalıĢması aĢağıdaki 4 temel
iĢlevlerin yerine getirilmesine bağlıdır. Bunlar;
Veri toplama :
Coğrafik veriler toplanarak, CBS‘de kullanılmadan önce mutlaka sayısal yani
dijital formata dönüĢtürülmelidir. Verilerin kağıt ya da harita ortamından bilgisayar
ortamına dönüĢtürülmesi iĢlemi sayısallaĢtırma (digitizing) olarak bilinir. Modern CBS
teknolojisinde bu tür iĢlemler büyük boyutlu projelerde tarama tekniği kullanılarak
otomatik araçlarla gerçekleĢir. Küçük boyutlu projelerde daha çok masa tipi
sayısallaĢtırıcılar kullanılarak elle sayısallaĢtırma yapılabilir. Bugün birçok coğrafik veri
CBS‘ne uyumlu formatta hazır halde piyasada mevcuttur. Bunlar üretici firmalardan
sağlanarak doğrudan kurulacak sisteme aktarılabilir.
176
Veri yönetimi :
Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafik bilgilerin sınırlı boyuttaki basit
dosyalarda saklanması mümkündür. Ancak, veri hacimlerinin geniĢ ve kapsamlı olması,
bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri Tabanı
Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) verilerin saklanması, organize
edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olur. Veri tabanı yönetim sistemleri bir bilgisayar
yazılımı olup veri tabanlarını yönetir veya birleĢtirir. Bir çok yapıda tasarlanmıĢ veri
tabanı yönetim sistemi vardır, ancak CBS için en kullanıĢlısı iliĢkisel (relational) veri
tabanı sistemidir. Bu system tasarımında veriler tablo bilgilerinin elde ediliĢindeki
düĢünce yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanır. Farklı bilgiler içeren
tabloların birbiriyle iliĢkilendirilmesinde bu tablolardaki ortak sütunlar kullanılır. Bu
yaklaĢım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniĢ çapta CBS uygulamalarında
kullanılmaktadır.
Veri iĢleme :
Bazı durumlarda özel CBS projeleri için veri çeĢitlerinin birbirine dönüĢümü
veya irdelenmesi istenebilir. Verilerin sisteme uyumlu olması bunu gerektirebilir.
Örneğin, konumsal bilgiler farklı ölçeklerde mevcut olabilir (yol verileri 1/100.000,
nüfus dağılım verileri 1/10.000, bina verileri 1/1.000 gibi). Tüm bu bilgiler
birleĢtirilmeden önce aynı ölçeğe dönüĢtürülmelidir. Bu dönüĢüm görüntü amacıyla
geçici olabileceği gibi bir analiz iĢlemi için sürekli ve kalıcı da olabilir. CBS, gerek
bilgisayar ortamında obje üzerine imlecin (mouse) tıklanması ile basit sorgulama
kapasitesine, gerekse çok yönlü konumsal analiz araçlarıyla (tools) yönetici ve
araĢtırıcılara istenen süreçte bilgi sunar. CBS teknolojisi artık coğrafik verileri
istatistiksel grafikler ve ―eğer olur ise..‖ (if conditions) Ģeklindeki mantık sorgulamaları
ve senaryolar Ģeklinde irdeleme aĢamasına gelmiĢtir. CBS teknolojisi konumsal
verilerin sorgulanması ve analizinde, yazılımlar sayesinde, birçok veri her türlü
geometrik ve mantıksal iĢleme tabi tutulabilir. Eğer fonksiyonel coğrafik veriye sahip
CBS mevcut ise, baĢlangıçta Ģu basit sorgulamalar yapılabilir.
Veri sunumu :
Görsel iĢlemler yine CBS için önemli bir iĢlevdir. Birçok coğrafik iĢlemin
sonunda yapılanlar harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilir. Haritalar
177
coğrafik bilgiler ile kullanıcı arasındaki en iyi iletiĢimi sağlayan araçlardır.
Kartoğrafların uzun yıllardır harita üretmesine karĢın, CBS kartoğrafya biliminin hızlı
geliĢmesine de katkıda bulunan yeni ve daha etkili araçları sunmaktadır. Haritalar, yazılı
raporlarla, üç boyutlu gösterimlerle, fotoğraf görüntüleri ve çok-ortamlı (multimedia) ve
diğer çıktı çeĢitleriyle birleĢtirebilmektedir (Anonim, 2009).
C. Irak'taki mevcut kadastro etkinliklerinin, üçüncü aĢamanın içeriğine olan
yaklaĢımı
Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sisteminin üçüncü aĢamanın oluĢturulmasında
temel alınan bazı kavramlara yaklaĢım çalıĢmaları ve etkinlikleri henüz tam anlamıyla
baĢlatılamamıĢtır. Irak Cumhuriyeti kurulduktan sonra sınırlı anlamda olsa da arazi bilgi
sistemi niteliğinde kabul edilen mülkiyet sicil sistemin oluĢturulması için çalıĢmalar
baĢlatılmıĢtır. Çünkü kadastro etkinliğinde bulunan her ülkede mülkiyete ait bilgiler ve
bu bilgilerin yasal geçerliliğini doğrulayan belgeler ve haritalar bir mülkiyet sicil
sistemini meydana getirir. Mülkiyet sicil sistemi bünyesindeki bilgilerde yapılacak her
türlü düzenleme veya değiĢiklik ki bu bilgiler yasalar ile korunur, sicil sistemi daima
geçerliliğini ve önemini korumuĢtur.
Mülkiyet sicil sistemini oluĢturan bilgilerin toplanmasında izlenen biçimsel
görüntü ise ülkeden ülkeye ve zaman içinde gereksinim duyulan bilgi ihtiyacına göre
farklılıklar göstermekle beraber temel yapı olarak aĢağıdaki bilgileri;
 Mülkün bulunduğu idari bölgenin, paftanın ve parselin numarası,
 Mülkün koordinatlarından elde edilen coğrafi konum ve adresi,
 Mülkün sınırları içindeki arazinin alanı,
 Mülkün güncel mal sahiplerin ve mülkiyet hisse oranları,
 Mülk sahiplerinin kimliğine iliĢkin bilgileri,
 Mülkün sınırları içindeki binaların kullanım durumu, niteliği ve boyutları ile
ilgili bilgileri,
 Mülkün sınırları içindeki arazinin kullanımına ait bilgileri,
 Mülke ait hukuksal bilgileri,
 Mülkün değeri ile ilgili bilgileri,
 Mülkün vergilendirilmesi ile ilgili bilgileri kapsamaktadır.
Mülkiyet sicil sistemin iĢlerliğinde bilgilerin toplanması ile ilgili yasal belgelerin
düzenlenmesi
ve
yığınlar
halindeki
bilgilerin
güncelleĢtirilmesi
iĢlemlerin
yapılanmasında çeĢitli zorluklarla karĢılaĢılmasının sonucu olarak tüm bu etkinlikler
178
için zaman kaybedilmiĢtir. Teknolojik geliĢmelere paralel olarak bilgisayarların bu
etkinliklerin iĢlerlik kazanması amacıyla kullanılmıĢtır. Bilgisayarların kullanılması
sonucu olarak da bilgi toplanması, derlenmesi ve güncelleĢtirilmesi hızlanmıĢ ve tüm
etkinliklere ilave olarak yeni bazı etkinliklerin sisteme katılması sağlanmıĢtır. Ayrıca
sistemden özellikle toprak-tarım reformu, imar planları gibi büyük çapta devlet
yatırımlarının planlanmasında yararlanması için sistem çerçevesinde araziye ve mülke
ait daha fazla bilginin elde edilmesi de amaçlanmıĢtır.
Sonuç olarak, Irak koĢullarında Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde üçüncü
aĢamanın oluĢturulmasında mülkiyet sicil sistemi olarak ele alınan yapı geliĢme
göstererek; Çok Amaçlı Kadastro Sistemi içinde Arazi Bilgi Sisteminin oluĢturulmasına
yönelmelidir.
179
5. SONUÇLAR VE ÖNERĠLER
5.1. Sonuçlar
Mühendislik dalları arasında haritacılığın en eskisi olduğu genel olarak
bilinmektedir. YerleĢmelere bakıldığında, ilkel köylerin kuruluĢunda ve arazilerin
bölünmesinde öncelikle haritacılar (geometriciler) veya arazi ölçmecileri gerekliydi. Bu
kiĢiler, bir ölçüyü diğeriyle karĢılaĢtırmak için ölçme kavramlarını tanımak
zorundaydılar. Tarih öncesi haritacılığa iliĢkin haberler bize ulaĢmadı. Fakat arkeoloji,
hem Asurluların ve Babillilerin, hem de Mısırlıların o zamanlar ölçme uzmanlarını
tanıdıklarını belgelemektedir. ġu da bütünüyle kesindir ki, kentlerinin büyük ölçekli
geniĢlemesinde ve yüksek düzeyde geliĢmiĢ tarımlarında haritacı olmadan iĢler iyi
yürümezdi. Tarihin kendilerine kadar geri gidebildiği ve Astronominin Ülkesi olarak
tanımlanan Babillilerin o zamanlar ayrıntılı jeodezik bilgilere sahip oldukları da açıktır
ve bilinmektedir.
Mezopotamya‘da haritacılık çalıĢmaları büyük yapıların ve yeni yerleĢim
alanlarının altyapılarının yapımının baĢlangıcını oluĢturmakta ve haritacılar (arazi
ölçmecileri) hatırı sayılı memurlar arasında yer almaktadırlar. Mezopotamya‘da
Nippur‘da bulunan kent haritasının, kil tablet üzerine yapıldığı görülmektedir (M.Ö.
3800-3500). Yine Mezopotamya‘da Kerkük yakınındaki Nuzi‘de bulunan harita, bilinen
en eski haritalardan birisidir. Bu haritanın yapılıĢ tarihi ise M.Ö. 2200 yıllarıdır.
Haritacılığın, uygarlık tarihinin ilk mesleklerinden biri olduğu kabul gören bir
gerçektir. Ġlk dünya haritasının M.Ö. 2300 yıl önce Babilliler tarafından bir tablet
üzerine çizilmiĢ olduğu bilinmektedir. Mesleğimizin temellerinden birini oluĢturan
geometrinin, dolayısıyla mülkiyet kadastrosunun, Nil insanlarının gereksinmelerinden,
günümüzden yaklaĢık 4000 yıl önce ortaya çıktığı da bilinmektedir.
Mezopotamyalılar ve Mısırlılar, tarıma dayalı bir üretim geliĢtirdikleri için kil
tabletler üzerine çizilmiĢ bir nevi kadastro planları hazırlamak suretiyle, tarım
arazilerinin iĢletmelere ayrılmasını ve ihtilafların giderilmesini baĢarmıĢlardır.
Ortaçağ Avrupa'sında kölelik düzeni ve kilisenin taassubu hâkim olduğu için
arazi bilgi sistemi geliĢememiĢtir. Topraklar kölelerle zaman zaman da çiftçi ve
köylülerle birlikte bir bütün kabul edilerek alınıp satılmıĢlar ve Senyörlerin kiĢisel malı
sayılmıĢlardır. Bu yüzden toprak sahibi senyörlerle çiftçi ve köylüler arasında zaman
zaman çatıĢmalar ortaya çıkmıĢtır. Toprak, gelirine göre değerlendirilmiĢ ve reayadan
180
(halktan) toplana verginin esas kaynağı olmuĢtur. Nitekim eski Yunanistan'da ortaya
çıkan ve Latince kökü 'caputestio' olan kadastro kelimesi de nüfus baĢına düĢen vergi
anlamına gelmektedir. Avrupa'da çağdaĢ devletlerin ortaya çıkmasından sonra da bu
devam etmiĢtir. Örneğin, Napolyon tarafından 1808–1850 yılları arasında yaptırılan ilk
Fransız kadastrosu bile sadece vergi amaçlı bir kadastro idi.
Asya, orta ve uzak doğu ülkelerinde, bu arada özellikle Türk ve Ġslam
devletlerinde toprakların idaresi askeri temele dayandığı için ikta ve tımar adı verilen
askeri bölgeler oluĢturulmuĢtur. Ayrıca toprak çiftçi ve köylülere bırakılmıĢ, buna
karĢılık savaĢabilecek nitelikte asker yetiĢtirmek veya gelirinin bir bölümünden belirli
oranda vergi vermek esasına dayalı idare kurulmuĢ ve toprak bilgi sistemleri de buna
göre oluĢturulmuĢtur. Bu nedenle topraklar, batıdaki gibi her devirde bir çatıĢma unsuru
olmamıĢ, aksine huzur ve güvenin esas kaynağını teĢkil etmiĢtir. Japonya, Çin,
Hindistan, Orta Asya Türk devletleri, Selçuklu ve Osmanlı devletlerinde bu tür
sistemler uygulanmıĢtır.
Osmanlı döneminde çağın hiçbir ülkesinde yapılmamıĢ içerik ve boyutta arazi
yazımları yapılmıĢtır. Tamamı 22023 cilt olduğu belirtilen kayıt defterlerinde 60 milyon
civarında kaydın bulunduğu tahmin edilmektedir. Osmanlılar, plana dayalı kadastroya,
miri araziden mülk araziye geçiĢte paralel olarak baĢlamıĢlardır. Ancak, XIX. Yüzyılın
sonlarına rastlayan bu dönemlerde, ülke toprakları parça parça kaybedilmekte olduğu
için, yönetimin üzerinde durduğu husus, bunların korunması olmuĢtur. Buna rağmen,
nirengiye dayalı çalıĢmaların da yer aldığı arazi bilgi sistemi (kadastro) çalıĢmaları
sürdürülmüĢtür.
Sanayi devriminden sonra, batı ülkelerinde bireysel mülkiyete geçiĢ olmuĢ ve
arazi bilgi sistemlerinde yazılı kaynaklar yanında kroki, harita ve planların da
kullanılmasına baĢlanmıĢtır.
Çağımızda ise, bilgisayar teknolojisinin geliĢimi sonucu, arazi bilgileri sayısal
hale getirilmiĢ ve çağdaĢ bilgi sistemleri kurulmasına baĢlanmıĢtır. Bu arada, hava ve
yer fotoğrafları, uydu görüntüleri, GPS gibi bilgi toplama yöntemleri de geniĢ ölçüde
kullanılmak suretiyle bilgi çeĢidi arttırılmıĢ ve üretimi hızlandırılmıĢtır.
Bu geliĢme aralığı bilinmesi gereken geliĢmelerle, çabalarla, zorluklarla dolu
geniĢ bir aralıktır. Haritacılık, uygarlık tarihinin birikimlerini hemen kullanan,
teknolojik geliĢmeleri kendi gereksinmelerine hemen uyarlayan bir meslek dalı olarak
geliĢmesini sürdürmüĢ ve bugünkü zengin içeriğine kavuĢmuĢtur. Bir mesleğin
bilincinde olmak, öncelikle onun tarihinin bilincinde olmayı gerektirir.
181
Dünya nüfusu ve uluslar arası ekonominin hızlı bir Ģekilde artmasından dolayı
büyüyen bir oranda ve sürekli olarak arazinin durumu değiĢmektedir. Arazi mülkiyet
haklarının güvenliği geleneksel kadastro sistemlerinde artık garanti edilememektedir.
Geleneksel kadastro sistemlerinin performansı da artık yeterli değildir. Bu sistemler, ne
bir parça arazinin yasal durumu hakkında uygun ve güvenilir bilgi sağlamakta, ne de
etkili ve düĢük maliyette hizmet sunabilmektedir.
Irak‘ta Krallık döneminde baĢlatılan geometrik kadastro çalıĢmaları günümüze
dek tamamlanmıĢ denilmektedir. Ancak geçmiĢte yapılan çalıĢmaların ürünleri birçok
yönden kadastrodan beklenen ihtiyaçları karĢılamakta aciz kalmaktadır. Ayrıca Irak'ta
kadastronun yenilenmesiyle ilgili bir zihniyet yoktur ve de ikinci defa kadastro
yapılmasının yasal yolu da açık değildir. Hâlbuki geliĢmiĢ bazı batı ülkelerinde kadastro
ikinci, hatta üçüncü kere yapılmaktadır.
Irak kadastrosu geliĢen teknolojilerden de yararlanarak baĢta teknik standartları
olmak üzere içerik ve kapsam yönünden yeniden gözden geçirilmeye ihtiyacı vardır.
Irak'ta haritacı teknik elemanların sayısı günden güne çoğalmaktadır. Bu potansiyelden
yararlanılmak suretiyle gelecek yıllarda kadastro çağdaĢ hedeflere ulaĢtırılmalıdır.
Irak'ta kadastro çalıĢmalarının hepsi bugün için aynı nitelikte kabul etmek
mümkün olmadığı gibi üretilen harita ve bilgilerin güncelliğini söylemek de
imkânsızdır. Doğal olarak kadastro teĢkilatı meslekte uygulanan her yenilikten
yararlanmayı düĢünmüĢ ve döneminde bunlardan yararlanmıĢtır. Örneğin, pusla ve çelik
Ģeritle baĢlanan ölçmeler zamanla prizma, takeometre, redüksiyon takeometresi,
elektromanyetik ölçme aletleri, elektronik takeometre, total station ve GPS gibi ölçme
aletleri ile yapılmıĢtır. Bunlara bağlı olarak geliĢen hesaplama ve çizim araçlarından
yararlanılmıĢtır. Uygulanan ölçme yöntemleri de yeni yöntemlerle değiĢtirilmiĢtir.
Ancak koordinat sisteminde ve üçüncü boyutu da kapsayan sayısal kadastro
uygulamasına daha henüz geçilmiĢ değildir. Dolayısıyla her yeni geliĢme ve uygulama
öncekileri yeniden gözden geçirme ihtiyacını hissettirmiĢtir. Bunların yanı sıra zaman
ilerledikçe arazide kurulu sabit yer kontrol noktaları giderek azalmıĢ ve kullanılamaz
duruma gelmiĢtir. Arazilerdeki insan faaliyetleri ve hukuki uygulamalar fiili kullanımı
değiĢtirmiĢtir. Resmi yollarla yapılan uygulamalar paftaların giderek karıĢmasına ve
okunamaz duruma gelmesine yol açarken, tapuya intikal etmeyen harici uygulamalar da
mevcuttur. Bilhassa hızlı kentleĢme ile belediye kapsamına alınan alanlardaki
yapılaĢmalar sebebiyle meydana gelen cins değiĢiklikleri paftalara iĢlenememiĢtir.
Arazilerin değeri arttığı halde, harita ölçekleri ve pafta hassasiyetleri sabit kalmıĢtır.
182
Kısacası, bitirilen kadastro çalıĢmalarında belirli bir standardizasyon mevcut değildir.
Dolayısıyla:
 Nitelik (kalite),
 Nicelik (kapsam ve içerik),
 Sürdürebilir arazi yönetimi politikası,
 Teknik standartlar,
 Öncelikli yörelere yönelme,
 GüncelleĢtirme, yenileme ve yaĢatma,
 TeĢkilat, bütçe ve yatırımlar,
 Mevzuat, yönlerinden yeniden gözden geçirilmelidir.
Kadastro kendinden bekleneni eksiksiz verebilmesi için yeni arayıĢlar
içerisindedir ve böyle olmalıdır. Bu arayıĢlardan birisi Çok Amaçlı Kadastro yapılması,
diğeri ise Kadastro Bilgi Sistemi kurulmasıdır. Burada önemli bir husus ise mevcut
kadastro bilgilerinin bu sistemlerde kullanılabilir olmasıdır.
Bu arayıĢların hepsinin çağdaĢ bir kadastro seferberliği ile sağlanması
mümkündür. Böyle bir çalıĢma baĢlatıldığında, resmi iĢleme tabi tutulmadan yapılan
temliki tasarruflar ve cins değiĢikliklerinin resmileĢtirilmesi sağlanacak, böylece parsel
malikleri bir sürü masraf ve zaman harcayarak yapabilecekleri iĢlemleri kadastro
teĢkilatları resen yapacak, Devlet ve bilhassa yerel yönetimler de bir türlü toplayamadığı
vergi kaçaklarını toplayabilecektir. Kurulacak olan bilgi sistemi sayesinde artık emlak
vergisi ve taĢınmazlarla dolaylı olarak ilgili diğer vergilerin adil bir biçimde toplanması,
siyasi endiĢeler aĢılarak mümkün hale gelecektir. Kısacası çok amaçlı kadastro yapıldığı
takdirde, parsel maliklerinin iĢleri kolaylaĢacak, Devlete güven ilkesi kuvvetlenecek ve
kadastro teĢkilatının Devlet bütçesine katkısı katlanarak devam edecektir.
Çok Amaçlı Kadastro 'araziyle ilgili sürekli, kolaylıkla eriĢilebilir ve kapsamlı
bilgiyi parsel seviyesinde destekleyen yapı' olarak tanımlanmaktadır. Çok Amaçlı
Kadastro yaygın olarak bilinen üç kadastro türünden biridir. Bunlardan hukuki kadastro
arazi zilyetliğinin yasal kaydı, mali kadastro ise temelde taĢınmaz değerlemesi için
geliĢtirilmiĢken, Çok Amaçlı Kadastro, parselle ilgili diğer bilgilerle birlikte, hem
hukuki hem de mali kadastroyu kapsamaktadır. ÇeĢitli veri ve bilgi kaynaklarına sahip
olan Çok Amaçlı Kadastro, bir çok kullanıcıya farklı amaçlarla hizmet ve ürün
sağlamaktadır. Çok Amaçlı Kadastro, hem kamu kurumlarına hem de özel kuruluĢlara
ve vatandaĢlara hizmet vermek için tasarlanan büyük ölçekli ve toplum merkezli bilgi
sistemlerinin temel bileĢenidir.
183
Irak'ta halen uygulanmakta olan kadastro, teknik olarak sınırların, topoğrafik
yapının, bina ve tesislerin konumlarını, hukuki olarak da taĢınmaz mallar üzerindeki hak
ve mükellefiyetleri ortaya çıkarır niteliktedir. Dolaylı olarak da taĢınmaz malların
kullanım biçimleri hakkında bazı bilgiler üretilmektedir. Oysaki kentsel ve kırsal
arazilerde kadastro sırasında daha çok çeĢit konumsal bilgi üretilmesi artık zor değildir.
Belki bu sayede çalıĢmaların hızı biraz azalarak üretim maliyeti artacaktır. Ama daha
geniĢ alanlara hizmet verileceği için sonradan zaman ve masraf gerektirecek arazi
çalıĢmalarına ihtiyaç kalmayacaktır. Çok amaçlı olarak düĢünülen kadastro sırasında:
o Tarımsal alanların düzenlenmesinde kullanılması gereken bilgilere (toprağın
fiziksel ve kimyasal yapısı, verim kabiliyeti, coğrafi konumu, eğim derecesi,
mevcut kullanım biçimi ve birim alandan sağlanan geliri, gelir endeksli
objektif vergilendirme vb.), tarımsal üretimde verim belirleme ve yıllık ürünü
önceden tahmin etmeye yarayan bilgilere,
o Kentsel alanlarda ise, Ģehir arazileri ve binaların kullanım Ģekli, gelirleri ve
vergilendirilmesi
çalıĢmalarıyla
teknik
altyapı
bilgilerine
ihtiyaç
duyulmaktadır.
Kadastro haritalarında sınırlar için aranan hassasiyetleri mülkiyete konu olmayan
diğer bilgilerde de aramamak gerekir. Çünkü sınırlar doğrudan malik sıfatını taĢıyan
Ģahısların veya hak sahiplerinin hâkimiyet alanları belirler. Diğer bilgiler ise bu sınırlar
içerisinde olup, hukuki nitelik taĢımazlar. Kentsel alanlarda ayrıca, kentsel altyapı
tesislerinin teknik standartlara ve hukuk ilkelerine göre yapılıp yapılmadığı geometrik
olarak ve hukuki delilleriyle belirlenmelidir.
Irak'ta kadastronun kapsamına gelince, halen yapılmakta olan kadastro, özel ve
tüzel kiĢilerle Devletin çeĢitli organlarına ait taĢınmaz malları kapsamakla birlikte,
çalıĢma alanı içerisinde olup da kamu yararına veya menfaatine terk edilmiĢ yerler de
dolaylı olarak tespit edilmektedir. Orman alanları ile mera, yaylak ve kıĢlak yerleri de
daha kaba yöntemlerle ölçülmektedir. Ancak kadastronun hiç girmediği yerler de vardır.
Çok amaçlı kadastro, ülke arazilerinin bütününü kapsaması, ülke taĢınmazlarından daha
verimli yararlanılmasını sağlayacaktır.
Irak'ta uygulanmakta olan kadastro, kamu kurumlarının ve vatandaĢların
beklentilerini karĢılamaktan uzak olmakta ve de çağdaĢ ülkelerin bu konudaki
tanımlarından da giderek uzaklaĢmaktadır. Bu nedenle kadastronun 'Çok Amaçlı ÇağdaĢ
Kadastro' olarak yeniden tanımlanması gerekmektedir. Ancak Irak kadastrosunda halen
184
uygulanmakta olan teknik ve tüzel standartların çağdaĢ Çok Amaçlı Kadastro için
yeterli olmadığı da bilinmektedir. Çünkü Irak Kadastrosu;

Kadastro plan ve verileri güncel durumda değildir ve yenilenmeye muhtaçtır;
Irak‘ta kadastro sonrası zeminde oluĢan değiĢikliklerin ancak ilgililerinin talebi
ile sicillere yansıtılması öngörülmüĢtür. Sınır değiĢiklikleri, yeni inĢa edilen yapı ve
tesisler, yeni açılan yollar vb. değiĢiklikler, ilgilileri tarafından istenerek gerekli iĢlemler
yapılmadıkça sicile yansıtılamamaktadır. Bu yüzden zaman içerisinde zemin-kadastro
planı iliĢkisi bozulmuĢ ve kadastro planları, zemini yansıtamaz duruma düĢmüĢtür.

Kadastro bilgileri farklı standartlardadır;
GeniĢ zaman diliminde ve farklı yöntem ve standartlarda üretilen kadastro
bilgilerinin
bilgi
sistemine
aktarılması
için,
standardının
yükseltilmesi
yani
iyileĢtirilmesi gerekmektedir.

Kadastro planlarının sayısallaĢtırılması gerekmektedir;
Teknik olarak yeterli hassasiyette üretilmiĢ çizgisel planların ölçü değerlerinden
veya orijinal paftasından sayısal bir modelinin elde edilmesi amacı ile uygun nitelikli
kadastro bilgilerini bilgi sistemine kazandırmak amacıyla sayısallaĢtırma yapılması
gerekmektedir.

Kadastronun "tamamlanması" veya "bitmesi" gibi kavramlar mevcuttur;
Irak
kadastrosu
tamamlanmıĢ,
ancak
zaman
içerisinde
güncelliğini
koruyamamıĢtır. Özellikle iĢgal sonrası Irak için kadastro fen arĢivi ve tapu sicilleri ile
zeminin iliĢkilendirerek günceli ortaya koymak hayatiyet konusudur.

Bağdat, Musul ve Kerkük Üniversitelerinde faaliyet gösteren Mühendislik
Fakültelerinde Harita Mühendisliği bölümleri var olmasına rağmen hiçbirisinde Kamu
Ölçmeleri Anabilim Dalı bulunmamaktadır. Bu bağlamda ilgili bölümlerde kadastro,
imar ve mülkiyet içerikli uygulama dersleri mevcut değildir. Dolayısıyla bu bölümlerde
Kamu Ölçmeleri Anabilim Dalı ihdas edilmelidir.
Irak'ta Çok Amaçlı bir Kadastro sistemi kurulması hedefi, Irak coğrafyasının
tamamını kucaklayacak biçimde gerçekleĢtirilmesi hedefiyle birlikte tasarlanmalıdır.
185
Irak koĢullarında tasarımı yapılacak kadastro sistemi Çok Amaçlı Kadastro Sistemin
temel bileĢenleri çerçevesinde düĢünülmektedir. Bu bileĢenler ise:
Birinci aĢama: Kadastral ölçmelerin elde edilmesi, değerlendirilmesi ve
güncelleĢtirilmesi aĢaması,
Ġkinci aĢama: Ölçmelere bağlı olarak çok amaçlı Kadastral Haritalarınin elde
edilmesi aĢaması,
Üçüncü aĢama: Güncel bir Mülkiyet Sicil Sistemi ve Çok Amaçlı Arazi Bilgi
Sistemin oluĢturulması aĢamasıdır.
Irak'ta Çok Amaçlı Kadastro Sistemi bu aĢamalar çerçevesinde incelenmiĢ,
aĢamaların içeriği ve sistem içindeki fonksiyonları belirlenmiĢtir. Bu nedenle aĢamaların
temel iĢlevleri belirlenirken, temelde kadastro olgusu ve bütün bu olgu çevresinde
bütünleĢmiĢ bir sistem oluĢturulacağı ilkesinden hareket edilmiĢtir.
Irak'ta Çok Amaçlı Kadastronun yapılması ile;
 Arazi sorumlu bir Ģekilde yönetilecek,
 Sosyal adaletlik yerine getirilecek,
 Yöneticiler ve yetkililer tarafından doğru karar alınacak,
 Ekonomik geliĢtirilecek ve geniĢletilecek,
 Sürdürülebilir kalkınma gerçekleĢtirilecek,
 Ulusal güvenlik korunacak,
 Bilgiye kolay bir Ģekilde ulaĢılacak,
 Koordinat etkin kılınacaktır.
Arazi üzerindeki haklar ve kısıtlamalar için güvenilir belgelemeye yönelik yeni
bir yaklaĢım ortaya konulmak zorundadır. Bu yaklaĢım FIG'in 7. komisyonunun 7.1
ÇalıĢma Grubu tarafından dünyada kadastro alanındaki yeni reform giriĢimleri, teknik
geliĢmeler, sosyal, ekonomik ve yasal geliĢmeler dikkate alınarak tartıĢılmıĢtır. Bu yeni
yaklaĢım vizyonu Kadastro 2014 olarak isimlendirilmiĢtir.
Geleneksel kadastro sistemlerinin ispat ilkelerine dayandırılarak Kadastro 2014
aĢağıdaki kurallara uyacaktır;

Kadastro 2014, geleneksel kadastro sistemlerinin rıza, alenilik, sözleĢme
ve kayıt ilkelerine göre yeryüzü üzerinde tespit edilen bir alanda etkin olan tüm
arazi haklarının ve kısıtlamalarının biçimlerini kayıt altına alan ve
envanterlerini tutan bir kurumdur. Kadastro 2014 kurumu, araziye iliĢkin
hakların ve kısıtlamaların etki sınırlarının, her ülkede yürürlükte olan kamu ve
186
özel yasalara göre arazide belirlenip kayıt altına alındığından emin olur.
Böylece herkes araziye ait yasal durumla ilgili güvenilir bilgiyi elde edebilir.

Kadastro 2014 bilgi teknolojisindeki geliĢmeleri sağlam bir Ģekilde
kullanmaktadır. ĠĢlemler, en üst verimlilik ve güvenliği sağlamak için yeni
olanaklara uyarlanmıĢtır. Noktalama ve yeni tekniklerin en iyisini seçme
konusu, modern kadastro sistemleri alanında meydan okuyan bir görev
olacaktır.

Kadastro 2014 kurumu kamu ve özel sektör arasında bir kooperatif
olacaktır. Kamu sektörünün katılımı sistemin gerekli olan devamlılığını
sağlayacaktır. Kamu sektörü denetleme görevine konsantre olacaktır. Verimlilik
ve esneklik özel sektör tarafından sisteme kazandırılacaktır. Bu noktada özel
sektör uygulamalı iĢlerin yürütülmesi sorumluluğunu üstlenecektir. Bu iĢ
bölümü arazideki kamusal ve özel çıkarları dengede tutarak garanti edecektir.
Kadastro 2014 kurumu yatırımın ve maliyetin geri kazanımına olanak verecek
bir ekonomik yapıya sahip olacaktır.
Kadastro 2014 aĢağıdaki trendleri ortaya çıkarmıĢtır;
 Farklı arazi yönetim sistemlerinin otomasyonu ve birbirine bağlantısı (ABS),
 Yeni arazi yönetimi yasası,
 Farklı arazi yönetimi kurumlarının entegrasyonu,
 Özel sektörün daha çok yer aldığı bir model,
 Sayısal kadastro.
Irak, kendi kadastrosunu geliĢtirme çabalarını bilimsel ve teknik geliĢmelere
paralel olarak sürdürmelidir. Yeni modelini belirlemede Uluslar arası Haritacılar Birliği
(FIG), Avrupa ve geliĢmiĢ ülkelerin çalıĢmalarından da yararlanmalıdır.
5.2. Öneriler
A. Çok amaçlı olarak tesis edilecek Irak kadastrosu;
 Arazi ve araziye iliĢkin her türlü faaliyetler ve karar verici mekanizmalar
için gerekli olan bilgileri, mevcut durumu yansıtan geçerli ve güvenilir arazi
bilgilerinin sağlanması,
 Tapu kayıtları ve kadastro haritalarının güncel tutulması, tüm bu bilgilerin
187
bir veri tabanına aktarılması, bilgilerin güncel olarak bilgisayar ortamında
tutulması
ve
bunların
bilgi
teknolojileri
kapsamında
yeniden
değerlendirilmesi ve kullanıma sunulmasını,
 Tapu ve Kadastro bilgilerinin mülkiyet ve değer boyutlarını içeren mekân
boyutlu bilgi sistemi, Harita ve Kadastro Bilgi Sistemin oluĢturulması,
 TaĢınmaz sınır bilgilerinin, geliĢmiĢ elektronik uzunluk ölçme ve hesaplama
teknolojileri desteğinde ülke kontrol noktalarına dayalı elde edilmesi ve bu
bilgilerin araziye gerekli hassasiyette aktarılacak yeterlikte olmasının
sağlanmasını,
 Irak‘ta ulusal temel GPS ağlarının kurulması ve yaĢatılmasını,
 KamulaĢtırma, emlak vergisi, alım-satım, harç ve vergileri, ipotekli taĢınmaz
kredisi sistemi, emlak borsası vb. birçok iĢlemlerde yararlanılacak taĢınmaz
değerleme iĢlemlerinin yapılması,
çalıĢmalarını amaçlanmalıdır.
B. Irak‘ta haritacılar, Kadastro 2014'te önemli role sahip olmak için ne
yapmalıdır?
Haritacıların anlamsı gereken en önemli husus, teknolojinin ölçme mesleğini
değiĢtirmesidir. Mesleğin iki temel bakıĢ açısı:
 Nesnelerin fiziksel ve yasal ifadelerle konumlandırılması becerisi ve bu
nesnelerin harita üzerinde gösterilmesi becerisi,
 Bilgi teknolojisi ve elektronik sahasındaki geliĢmelerden önemli boyutta
etkilenmiĢtir.
Nesnelerin bir referans sisteminde konumlarının belirlenmesi anlamına gelen
ölçme, GPS, fotogrametri, uzaktan algılama ve robot teodolitlerin kullanımı ile
tamamen otomatik hale gelmiĢtir. Haritacılar bu Ģekilde yapılan ölçülerin iĢlevlerini çok
da fazla bilemezler. Fakat sonuçların makul bir Ģekilde değerlendirilmesi için yeterli
bilgiye sahip olmak zorundadırlar.
Sonuçların gösterilmesi alanında, klasik harita üretim yerini, dijital veri
modellerinden diyagram ve grafikler yardımıyla üretim oluĢturulması becerisine
bırakmıĢtır. Grafiklerin oluĢturulması haritaların çizilmesinden oldukça farklıdır. Çünkü
bu yöntemde veri modelini anlamak gerekir. Ayrıca en iyi Ģekilde ilgili kullanıcıya
hizmet vermek için, bilgilerin sunumunun genelleĢtirilebilmesi ihtiyacı vardır.
188
Bilgilerin sunulması için harita standartları artık yeter Ģart değildir. Özel niteliğe
haiz bir içerik ve gösterimlerle bireysel haritaların üretilmesi veya ilgili kiĢilere basit bir
Ģekilde konuma bağlı verilerin sağlanmıĢ olması, haritacılara ait iĢlerin önemli bir
kısmını oluĢturacaktır.
Bu değiĢiklikler anlaĢıldıktan sonra, haritacı arazi nesnelerinin kamu yasası
olgusunu dikkate almak zorundadır. Ġlk zamanlarda haritacı özel mülkiyetin tüm yönleri
ile ilgili bilgilerin sahip olmak zorundaydı. Oysa bugün haritacılar arazi nesnelerinin
değiĢtirilmesi ve tanımlamalarına yönelik, yasal iĢlemleri ve yasal atlıkların bütün
özelliklerini, arazi nesnelerinin oluĢturulması için teknik yöntemleri, arazi nesnelerinin
varlığının ekonomik ve ekolojik sonuçları için toplum ihtiyaçlarını iyi anlamak
zorundadırlar.
Haritacılar, bu bakıĢ açılarına yoğunlaĢarak, mesleki geliĢim programlarına
katılmak, eğitim sahasındaki yeteneklerini geliĢtirmek ve araziyle ilgili bütün konularda
uzmanlaĢarak önemli bir rol oynamaya baĢlamalıdırlar. Bu tip inisiyatif ile haritacılar,
Kadastro 2014'ün uygulamalarını destekleyecek ve bu mesleğin zayıf imajının
değiĢtirilmesine önderlik edeceklerdir.
C. FIG, Kadastro 2014'ü nasıl geliĢtirecek ve destekleyecektir?
FIG, kamu yasası görüĢleri de dâhil olmak üzere yasal arazi konularında,
haritacıların gelecekte üstlenecekleri görevler hakkında ortak bir görüĢ oluĢturarak, bilgi
yaymak, yeniden gözden geçirme ve tüm FIG giriĢimcilerinin Kadastro 2014 Ģemsiyesi
altında toplanması ile Kadastro 2014 fikirlerinin benimsenmesinde önemli bir rol
oynayabilir. Bu anlamda, FIG tarafından önerilip; Irak‘ta yapılması gerekenler
Ģunlardır:
 Modern kadastral sistemler için bir yetki merkezi geliĢtirmek ve
desteklemek,
 Gelecekteki ulusal lisans politikaları için öneriler ve ortak bir görüĢ
geliĢtirmek,
 Onun daha fazla kullanılması için, yetenekli mesleklerce sağlanan yeni,
güvenilir, uygun maliyette kadastral hizmetlere yönelik inisiyatif oluĢturmak
üzere, hükümetler ve hükümet dıĢı organizasyonlarla giriĢimde bulunmak.
D. Irak‘ta ulusal organizasyonlar Kadastro 2014'e nasıl katkı sağlayabilir?
189
Ulusal organizasyonlar bilgilerin toplanmasında ve üyelerinin mesleki
geliĢmelerinde çok önemli bir rol oynayabilirler. Onlar ortak bir görüĢ oluĢturabilir ve
Kadastro 2014'ün ilkelerini takip eden bir kurumun yönetilmesi halinde kadastral
sistemlerin geliĢeceğine dair düĢüncenin anlaĢılmasını sağlayarak bir kamuoyu
oluĢturulabilirler.
EĢzamanlı olarak FIG'in inisiyatifiyle ulusal kurumlar, daha iyi arazi politikaları
ve daha çok yasal güvence için arazilerin yasal konumları hakkında bilgi geliĢtirme
ihtiyacını vurgular ve geleneksel kadastro sistemleri ile ilgili sorunları kendi
hükümetlerine ve politikacılarına açıklayabilirler.
Irak‘taki
mevcut
kurumlar,
kadastral
sistemlerin
geliĢtirilmesi
için
parlamenterlere ve hükümetlere uzmanlar vasıtasıyla danıĢmanlık yapmak üzere
oluĢacak giriĢimleri destekleyebilirler.
E. Yeni yüzyılda Irak kadastrosunun hedefleri ne olmalıdır?
 Yalnızca sınır (mülkiyet) kadastrosu bağlamında kalmayacak,
 Ġçerik olarak Çok Amaçlı Kadastro olacak,
 Bu içeriğiyle günümüz bilgi teknolojileri bağlamında Çok Amaçlı Kadastro
Bilgi Sistemi olarak yapılandırılacak ve çalıĢtırılacak,
 Mekânsal bilgi sistemleri için kendinden beklenen hizmetleri yerine
getirebilecek,
 Kentsel ve kırsal alanlarda dünya ölçeğinde ortaya çıkan ve Irak'ta da
yansımalarını bulan yapılanmaların dıĢına düĢmeyecek,
 Kadastroda reform ihtiyacını Uluslararası Haritacılar Birliği (FIG)'in
Kadastro 2014 vizyonunu takip ederek, bir kapsama kavuĢturulmak
zorundadır. Çünkü bir parçası olduğumuz çağdaĢ dünyadaki Amerika
BirleĢik Devletleri ve Avrupa ülkelerindeki düzeyle uyumlu bir 'Çok Amaçlı
Kadastro Sisteminin' oluĢturulması stratejik önemdedir. Irak'taki sistemin
Amerika BirleĢik Devletleri, Avrupa ve dünya ölçeğindeki geliĢmelerle aynı
konuma getirilmesi ve Kadastro 2014 vizyonu Irak kadastro sisteminin
hedefleri arasında olmalıdır.
190
KAYNAKLAR
Afyoncu, E., 1997, Osmanlı Devlet TeĢkilatında Defterhane-i Amire XVI-XVIII,
Marmara Üniversitesi Yayınları, Ġstanbul.
Ali Efendi, A., 1964, Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Eyalet Taksimatı, Toprak Dağıtımı ve
Bunların Mali Güçleri, Gürsoy Matbaası, Ankara.
AL-Haviz, H., 1981, Ġspat, Bağdat Matbaası, Bağdat.
AL-Hayyavi, N., 2004, Kanun AL-Tescil AL-Ukriye 43 nolu 1971 Tarihli ve Tedilateh,
AL-Mektebe AL-Vataniya, Bağdat.
AL-Hicazi, A., 1972, Kanuna GiriĢ, Kuveyt Matbaası, Kuveyt.
AL-Kurbasi, A., 1991, Mevzuat AL-TeĢriat AL-Ukriye, Darülhikme Matbaası, Bağdat.
AL-Nahi, S., 1961, Ayni Haklarda Özetler, Bağdat Matbaası, Bağdat.
AL-Rubayii, C., 1989, Irak Kanunlarında Ġzaleti ġuyun Hükümleri, Funun Matbaası,
Bağdat.
AL-Senhuri, A., 1956, Yeni Medeni Kanunun ġerhinde AL-Vasit, Parlamen Matbaası,
Kahire.
AL-Senhuri, A., 1956, Kanuni Tasarruf ve Kanuni Ortam, Parlamen Matbaası, Kahire.
AL-Zenun, H., 1954, Ayni Haklar, AL-Rabita Matbaası, Bağdat.
Aksoy, A., 1983, Türkiye‘de Harita-Kadastro Sektörü ve Sorunları, HKMO Dergisi,
Sayı 44, 22-26.
Anonim,
2008,
Tapu-Sicili
[online],
http://www.turkcebilgi.com/tapu-
sicili/ansiklopedi. html [Ziyaret Tarihi: 20 Ekim 2008].
191
Anonim, 2008, Tapu-Sicili [online], http://www.uludagsozluk.com./k/tapu-sicil/. html
[Ziyaret Tarihi: 28 Ekim 2008].
Anonim, 2008, Tapu-Sicili [online], http://www.wikipedia.org./wiki/tapu-sicil. html
[Ziyaret Tarihi: 5 Kasım 2008].
Anonim, 2009, GPS [online], http://tr.wikipedia.org/wiki/GBS. html [Ziyaret Tarihi: 19
Haziran 2009].
Anonim, 2009, GPS Nedir? [online], http://www.gislab.ktu.edu.tr/gisnedir/cbs.htm.
html [Ziyaret Tarihi: 12 Ağustos 2009].
Anonymous, 2003, Cadastral Template, A Worldwide Comparison of Cadastral
Systems [online], http://www.cadastraltemplate.org. html [Ziyaret Tarihi: 15
Temmuz 2008].
Anson, R.W. ve Gutsel, B.V., 1992, International Cartographic Association Newsletter:
Report on the Working Group on Cartographic Definitions, The Cartographic
Journal, Vol.29, No;1, 65-69.
Arıkan, M., 1995, Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Sayım Sistemi ve Tapu-Tahrir Defterleri,
TKD., 6: 46-47.
Arıoğlu, E., 2002, DeğiĢimin Dinamikleri, II. Galip Esmer Sempozyumu, Tapu ve
Kadastro Birinci Bölge (Ġstanbul) Müdürlüğü, 3-4 Haziran, Ġstanbul.
Artimo, K., 1993, Concepts, Definitions and Theory in the Modern Cartography, 16th
International Cartographic Conference Proceedings, Vol.2, May 1993, Cologne,
1121-1127.
Artimo, K., 1994, Visualization and Map Interface in Geographic Information Systems,
FIG XX. International Congress, Melbourne.
192
Association of Geographic Information (AGI) Report, 1992, Cartography and
Geographical Information Systems, Education, Training and Research Committee
of the AGI, The Cartographic Journal, June 1992, Vol.29, No;1, 51-54.
Atıf Bey, 1330, Kanunname-i Arazi ġerhi, Matbaa-i Hayriye ve ġürekası, Ġstanbul.
Atıf Bey, 1330, Mecelle-i Ahkâmı Adliye ġerhi, Mahmutbey Matbaası, Ġstanbul.
Ayazlı, Ġ.E., 2007, Üç Boyutlu Kadastro, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi
Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul.
Barkan, Ö.L., 1940, Türk Toprak Hukukunda Tanzimat ve 1274/1858 Tarihli Arazi
Kanunnamesi, Maarif Matbaası, Ġstanbul.
Barkan, Ö.L., 1943, XV. ve XVI. Asırlarda Osmanlı Ġmparatorluğu'nda Zirai
Ekonominin Hukuki ve Mali Esasları, Burhaneddin Matbaası, Ġstanbul.
Barrasch, H.W.,1975, The Arrangement Of Numerical Cadastral Data in a Modern
Cadastre of Land Holdings, The Canadian Surveyor, Vol.29, No;1.
Basalla, G.,1996, Teknolojinin Evrimi, TÜBĠTAK Popüler Bilim Kitapları 29,Üçüncü
Baskı, ISBN: 975-403-047-2, Ankara.
BaĢbakanlık Devlet ArĢivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı ArĢivi Daire BaĢkanlığı, 2002,
BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi Rehberi, ISBN 975-19-2527-4, Ġstanbul.
Berki, A.H., 1947, Miras ve Tatbikat, Üçler Basımevi, Ġstanbul.
Berki, ġ., 1967, Toprak Hukuku, A.Ü. Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara.
Bilen, R. ve Zlatonova, S., 2001, 3D Spatial Relationships Model: A Useful Concept for
3D Cadastre?
Bilgin, T., 1996, Genel Kartografya I, Filiz Kitabevi, Ġstanbul.
193
Bıyık, C., 1999, Türkiyede Ġkinci Kadastro Gerçeği, 7. Harıta Kurultayı, TMMOB
HKOM, Bildiriler, 1-5 Mart, Ankara, 25-32.
Bıyık, C., 2006, ÇağdaĢ GeliĢmeler Doğrultusunda Ġkinci Kadastro Gereksinimi,
Kadastro Kongresi, 22-24 Mayıs, Ankara.
Board, C., 1989, Report to ICA Executive Committee for the Period 1987-1989,
Working Group on Cartographic Definitions, Budapest.
Brown, A., 1993, Map Design for Screen Display, The Cartographic Journal, December
1993, Vol.30, No;2, 129-135.
Buttenfield, B.P. ve Mark, D.M., 1990, Expert Systems in Cartographic Design,
Geographic Information Systems-The Microcomputer and Modern Cartography,
(Edited by D.R.F. Taylor), Pergamon Pres, 29-151.
Casim, K., 1986, Ukriyeleri Kiralama Kuralları, AL-Cahiz Matbaası, Bağdat.
Cin, H., 1969, Miri Aarazi ve Bu Arazinin Özel Mülkiyete DönüĢümü, Doktora Tezi,
Ankara Üniversitsi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
Çete, M., 2008, Türkiye Ġçin Bir Arazi Ġdare Sistemi YaklaĢımı, Doktora Tezi,
Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
Daire AL-Tescil AL-Ukriye AL-Amme, 2005, Delil AL-Tescil AL-Ukriye, Bağdat.
Dale, P.F. ve McLaughlin, J.D.,1988, Land Information Management, Clarendon Press,
Oxford.
Döner, F., 2009, Türk Kadastro Sistemine Yönelik Üç Boyutlu Kadastro YaklaĢımı,
Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon.
194
Enemark, S., 2001, Land Administration Systems A Major Challenge For The
Surveying Profession, XVIII. Survey and Mapping Educators Conference, USA.
Erkan, H., 1980, Türkiye Kadastrosu (KuruluĢ-GeliĢme-Sorunlar), KDMMA. Yayınları,
Konya.
Erkan, H., 1982, Kadastronun Geleceği, Toprak Bilgi Sistemi, Türkiye‘de Harita
Kadastro Sektörü ve Sorunları, 21-23 Nisan, DMMA, Konya.
Erkan, H., 1995, Kadastro Tekniği, HKMO yayınları, Ankara.
Eidg. Vermessungsdirektion, 1997, INTERLIS- A Data Exchange Mechanism for Land
Information Systems. Version 1, Revision 1a, November.
Esmer, G., 1998, Mevzuatımızda Gayrimenkul Hükümleri ve Tapu Sicili, Tapu ve
Kadastro Vakıf Yayınları, Ankara.
EĢref, H., 1315, Külliyet-ı ġerhi Kanun-u Arazi, Yovanaki panayotidis Matbaası,
Ġstanbul.
Eyyübi, C., 1962, 64 nolu 1959 Tarihli Uygulama Kanunun ġerhi, AL-ĠrĢat Matbaası,
Bağdat.
Fisher, P., Dykes, J. ve Wood, J., 1993, Map Design and Visualization, The
Cartographic Journal, December 1993, Vol.30, No; 2, 136-142.
FIG, 1995. Statement on the Cadastre, International Federation of Surveyors, FIG
Bureau, Canberra, Australia.
Flemming, N.L.,1975, Continuous Updating-An Essential Requirement Of a Modern
Cadastre, The Canadin Surveyor, Vol.29, Nr.1.
Gazal, S., 2002, AL-TeĢriat Zat AL-Ġlaka Bi-Amel Davairi AL-Belediyat, Bağdat
Matbaası, Bağdat.
195
Grelot, J.-P., 1994, Cartography in the GIS Age, The Cartographic Journal, June 1994,
Vol.31, No; 1, 56-60.
Green, D.R., 1993, Map Output from Geographic Information and Digital Image
Processing Systems: a Cartographic Problem, The Cartographic Journal,
December Vol.30, No; 2, 91-96.
Gürkan, O., 1985, Ülke Nirengi Ağlarına Olan Gereksinim ve Kurumda ĠĢlem Sırası,
Ülke Nirengi Ağları ve Türkiye Nirengi Ağı Konulu Konferaslar Dizisinden,
Yıldız Üniversitesi, Ġstanbul.
Gürkan, O., 1985, Ülke Temel Jeodezi Ağları Nedir? Ne Ġçindir ve Nasıl Olmalıdır?,
Harita Dergisi, Sayı 95, 1-12.
Hasan, N., 2003, Belgelerle Osmanlı‘da Toprak Kayıt Sistemi ve Kadastroya GeçiĢ,
Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ġstanbul.
Haydar, A., 1321, ġerh-i Cedid-i Kavanin-ül Arazi, ġirketi Mürettibiye Matbaası,
Ġstanbul.
Haydar, ġ., 1952, Ukriye Hakları, Maarif Matbaası, Bağdat.
Henssen, J., 1975, Cadastres, Ġncluding Some Aspects Of Assessment Of Real Property,
The Canadian Surveyor, Vol. 29, No; 1, 114-122.
Henssen, J., 1995, Basic Principles Of The Main Cadastral Systems in The World. In
Proceedings Of The One Day Seminar Held During The Annual Meeting Of
Commission 7, Cadastre and Rural Land Management Of The Internatinal
Federation Of Surveyors (FIG), May 16, Delf, The Netherlands.
HKMO., 2003, Kadastro 2023; Türkiye Kadastrosuna ĠliĢkin Çerçeve Rapor, TMMOBHKMO Aralık – 2003, Ankara.
196
Ġnam, ġ., 1999, Türkiye‘de Farklı Sistemlerde ÜretilmiĢ Kadastro Paftalarının
Kullanılabilirliği Üzerin Bir AraĢtırma, Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi Fen
Bilimleri Enstitüsü, Konya.
Ġnam, ġ. ve Özkan, S., 2009, Türkiye Kadastrosunda Üçüncü Boyut Ġhtiyacı,
Mühendislik Ölçme Sempozyumu, KTÜ, Trabzon.
Kaufmann, J., ve Steudler, D., 1998, Kadastro 2014 -Gelecekteki Kadastral Sistemler
Ġçin Bir Vizyon, 7. FIG Komisyonu, 1. ÇalıĢma Gurubu.
Kaufmann, J. ve Bigler, H., 1973, Ein Erweiterter Ansatz Zur Anwendung Des
Computers in Landumlegeverfahren. Schweiz. Zeitschrift für Vermessung,
Kulturtechnik und Photogrammetrie, Fachheft 2/73, June.
Kire, M., 1970, Libya Mürafaat Kanunu, Beyrut matbaası, Beyrut.
Knöpfli, R., 1993, Was ist eine Kartographische Generalisierung? Vermessung,
Photogrammetrie, Kulturtechnik 7/93, p.444f, July.
Köktürk, E., 2004, Haritacılığın 5000 Yıllık YürüyüĢü (Tarihsel Süreç-GeliĢme
Dinamikleri): (I. Bölüm: Babiller‘den Antik Çağa), hkm Jeodezi, Jeoinformasyon
ve Arazi Yönetimi Dergisi, ISSN 1300-3534, Sayı 90, 32-40.
Köprülü, B., 1958, Toprak Hukuku Dersleri, Ġstanbul.
Köroğlu,
K.,
Eski
Mezopotamya
Tarihi
[online],
ĠletiĢim
Yayınları,
http://www.wikipedia.org./wiki/mezopotamya. html [Ziyaret Tarihi: 4 Mayıs
2009].
Köroğlu, K., 2006, Tarih Öncesinden Perslere Kadar Mezopotamya [online], Toplumsal
Tarih, Aylık Tarih Dergisi, http://www.wikipedia.org./wiki/mezopotamya. html
[Ziyaret Tarihi: 4 Mayıs 2009].
.
197
Larsson, G., 1978, The Significance of The Cadastre For The Public Tasks, Cadastral
Surveying, Mapping and Land Information, Cari Duisberg Ğesellschaft, Köln, 2738.
Larsson, G., 1991, Land Registration and Cadastral Systems: Tools for Land
Information and management. Longman Scientific and Technical, Essex, England,
ISBN 0-582-08952-2.
Lee, J., 1995, Map Design and GIS - a Survey of Map, The Cartographic Journal, June
1995, Vol.32, No; 1, 33-44.
Lemmen, C., Van Der Molen, P., Van Oosterom, P., Ploeger, H., Quak, W., Soter, J.
And Zevenbergen, J., 2004, A Modular Standard For The Cadastral Domain,
Catastro, No: 52, 231-245.
Makkonen, K. ve Sainio, R., 1991, Computer Aided Cartographic Communication, ICA
15th Conference Mapping the Nations, Vol.1, October 1991, Bournemouth, 211222.
Mardin, E., 1328, Hukuk-ı Tasarrufiye-i Arazi Hülasaları, Mektebi Mülkiye Matbaası,
Ġstanbul.
Mardin, E., 1947, Toprak Hukuku Dersleri, Stad Matbaası, Ġstanbul.
McGranaghan, M., 1993, A Cartographic View of Spatial Data Quality, Cartographica,
(Edited by B.P. Buttenfield), Vol.30, No; 2-3, 8-19.
McLaughlin, J.D., 1983, Standarts Of Multipurpose Cadastral Systems, XVII. Congress
Of FIG, Bulgaria.
Mecit, M., 1973, ġerh Li-Kanun AL-Tescil Al-Akari Rakam 43 Li-senet 1971, AL-ĠrĢat
Yayın Evi, Bağdat.
Meskuni, S., 1971, Irak‘ta Tarihi Eski Kanunlar, Bağdat Matbaası, Bağdat.
198
Meynen, E., 1973, Multilingual Dictionary of Technical Terms in Cartography,
Wiesbaden.
NRC, 1983, Procedures and Standards For a Multipurpose Cadastre, National Research
Council, National Academy Press, ISBN: 0-309-03343-8, 173 Pages, Washington
DC.
Orhan Ercan, 2003, TKGM‘de Jeodezi ve Arazi Bilgi Sistemi Faaliyetleri, TUJK 2003
Yılı Bilimsel Toplantısı, Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Jeodezik Ağlar ÇalıĢtayı, 2426 Eylül, Konya.
Özen, H., 1991, Kadastro Nedir Ne Olmalıdır, 3.Harita Kurultayı, Ankara, 39-46.
Özen, H., 1980, Türkiye KoĢullarında Koordinat Kadastrosu, KTÜ, ĠnĢaat ve Mimarlık
Fakültesi, Yayın No: 31, Trabzon.
Rhind, D., 1993, Mapping for the New Millenium, 16. International Cartographic
Conference, May 1993, Cologne, 3-14.
Schadler, K., 1995, Ansatze einer Wirkungsorientierten Verwaltungsführung. Verlag
Paul Haupt, ISBN 3-258-05151-8.
Sencer, M., 1967, Türkiye'de Toprak Mülkiyeti Sorunu, Ali Naci Karacan Armağanı
Yayınları. Milliyet Gazetesi 3-4 Ağustos 1967.
Seviğ, V.R., 1953, Toprak Hukuku Dersleri, Ankara.
Stoter, J.E. ve Salzmann, M.A., 2003, Towards a 3D Cadastre: Where Do Cadastral
Needs and Tecnical Possibilities Meet?
Stoter, J.E., 2004, 3D Cadastre, Publication on Godesy 57, Delft.
199
ġerbetçi, M., 2008, Türkiye Ulusal Nirengi Ağı Hakkında Ansiklopedik Bilgi [online],
http://www.turkcebilgi.com/türkiye-ulusal-nirengi-ağı. html [Ziyaret Tarihi: 11
ġubat 2008].
Taylor, D.R.F., 1990, Geographic Information Systems-The Microcomputer and
Modern Cartography, Geographic Information Systems-The Microcomputer and
Modern Cartography (Edited by D.R.F. Taylor), Pergamon Press, 1-20.
Taylor, D.R.F., 1991, A Conceptual Basis for Cartography: New Direction for the
Information Era, The Cartographic Journal, December 1991, Vol.28, No; 2, 213216.
Taylor, D.R.F., 1993, Geography, GIS and the Modern Mapping Sciences: Convergens
or Divergence, Cartographica, Autumn 1993, Vol.30, No; 2-3, 47-53.
Taylor, D.R.F., 1994, Cartography for Knowledge, Action and Development:
Retrospective and Prospective, The Cartographic Journal, June 1994, Vol.31, No;
1, 52-60.
TüdeĢ, T. ve Bıyık, C., 2001, Kadastro Bilgisi, KTÜ, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi,
Genel Yayın No: 174, Fakülte Yayın No: 50, 3. Baskı, Trabzon.
Ubeyd, A., 1984, Tapuların Yargıda Önemi, Kahire Matbaası, Bağdat.
Uçar, D., ―Kartografyaya GiriĢ‖, BasılmamıĢ Ders Notları, ĠTÜ.
Uluğtekin, N., 1993, Türkiye‘de Bilgisayar Destekli Kartografya ÇalıĢmaları, 4.Harita
Kurultayı, ġubat 1993, Ankara, 55-66.
Uluğtekin, N. ve Ġpbüker, C., 1996, Kartografya ve Coğrafya Bilgi Sistemleri, CBS 96
Sempozyumu, ĠTÜ, Ġstanbul.
Uluğtekin, N. ve Bildirici, Ġ.Ö., 2003, Web Kartografya, Selçuk Üniversitesi, Jeodezi ve
Fotogrametri Mühendisliğinde 30. Yıl Sempozyumu, Konya, 351- 363.
200
United Nations, 1996, The Bogor Declaration, Report from the United Nations InterRegional Meeting of Experts on the Cadastre, 18-22 March, Bogor, Indonesia.
Üçok, C., 1944, Osmanlı Devleti TeĢkilatından Tımarlar, AHDF., 1: 73-95; 4: 525-551.
Üçok, C., 1952, Medeni Hukukumuz ve Türkiye'nin Hukuki Bünyesi, AHDF., 3: 4-5.
Üçok, C., 1966, Türk Hukuk Tarihi Dersleri, IV. Bası, Ankara.
Ülgenalp, N., 1949, Evvelki Hukukumuzda Gayrimenkule Tasarruf Belgeleri, AD., 1:
375-376.
Vali ve Fethi, 1970, Lübnan'ın Medeni Kanunu, Beyrut matbaası, Beyrut.
Yomralıoğlu, T., Uzun, B. ve Demir, O., 2003, Kadastro 2014: Gelecekteki Kadastral
Sistem Ġçin Bir Vizyon, TMMOB, Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası,
Ankara.
Yomralıoğlu, T., 2005, Coğrafi Bilgi Sistemleri Temel Kavramlar ve Uygulamalar,
Karadeniz Teknik ÜnĢversitesi, ISBN 975-97369-0-X, 3.Baskı, Trabzon.
Yomralıoğlu, T., 2006, Dünya'da Kadastral Eğilimler ve Türkiye, TMMOB, Harita ve
Kadastro Mühendisleri Odası, Kadastro Kongresi, 22-24 Mayıs, Ankara.
Ziya, H., 1928, Ġlmi Nezaretinde Kadastro Ne idi? Nedir? Ve Ne Olacaktır?, Ġstanbul
Matbaası, Ġstanbul.
201
EKLER
EK-1 KERKÜK ġehrin Uydu Görüntüsü
202
EK-2 Kerkük ġehrin AL-Vasıty Semtin Uydu Görüntüsü
203
EK-3 AL-Vasıty Semtin 488 Adanın Orjinal Ukr Haritası
204
EK-4 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Parsel Alanların Ölçü Krokisi
205
EK-5 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Parsel Boyutların Ölçü Krokisi
206
EK-6 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Parsel Numaraları
207
EK-7 AL-Vasıty Semtin 488 Adadaki Poligon Kanavası
208
EK-8 Hesap Çizelgesi
Point
X
P1
Y
∆x
∆y
Length
m
950
-170
-75
185.80904
66° 11´ 38.60˝
120
-25
122.57650
101° 46´ 5.84˝
34.202
93.9693
99.9379
19° 59´ 59˝
22.2141
1096.5258
1096.75
01° 09´ 38˝
-93.9693
34.202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
70° 00´ 00˝
-8.5505
-23.4921
P2
780
1025
F11
1000
1000
Azimuth
°´˝
F1
A1
A11
B1
B2
B3
B4
B5
B6
B7
B8
B9
B10
B11
-9.3969
B12
B13
B14
B15
B16
160° 00´ 00˝
209
B32
160° 00´ 00˝
-8.5505
-23.4921
-9.3969
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.397
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3965
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3942
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3997
3.42749
10
250° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.397
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.3969
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-9.397
3.4202
10
250° 00´ 00˝
-8.5505
-23.4921
160° 00´ 00˝
-8.5505
-23.4921
160° 00´ 00˝
-8.5505
-23.4921
160° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
B46
B45
B44
B43
B42
B41
B40
B39
B38
B37
B36
B35
B34
B33
B17
B1
B18
B19
B20
B21
B22
B23
B24
B25
210
B26
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
3.4204
10
70° 00´ 00˝
-9.3969
B27
B28
B29
B30
B31
B32
211
EK-9 Parsellerin KöĢe Noktalarının Koordinat Hesabı
point
P1
P2
F11
F1
F23
F33
F11
F1
A1
A23
A33
A11
A1
A11
B1
B33
B46
B16
B1
B1
B2
B3
B4
B5
B6
B7
B8
B9
B10
B11
B12
B13
B14
B15
B16
B32
B31
B30
B29
B28
B27
B26
B25
B24
B23
B22
B21
B20
B19
B18
B17
B33
B34
B35
B36
B37
B38
B39
B40
B41
B42
B43
B44
B45
B46
X
950
780
1000
1034.202
987.2174
953.0154
1000
1034.202
1056.4161
1073.5171
9,795,478
962.4468
1056.4161
962.4468
953.0499
970.5474
849.8702
795.1815
953.0499
953.0499
943.653
934.256
924.8591
915.4622
906.0652
896.6683
887.2714
877.8745
868.4775
859.0806
849.6837
840.2868
830.8898
821.4929
795.1815
822.5259
830.0434
839.4403
848.8373
858.2342
867.6311
877.028
886.425
895.8219
905.2188
914.6185
924.0127
933.4096
942.8065
952.2035
961.6004
970.5474
960.754
951.357
941.9601
932.5632
923.1663
913.7693
904.3724
894.9775
885.5786
876.1816
866.7847
857.3878
849.8702
Y
950
1025
1000
1093.9693
1110.5703
1017.101
1000
1093.9693
1096.5258
1143.5104
1177.7124
1130.7278
1096.5258
1130.7278
1134.148
1182.6034
1224.9112
1191.6074
1134.148
1134.148
1137.5682
1140.9884
1144.4086
1147.8288
1151.249
1154.6699
1158.0894
1161.5096
1164.9298
1168.35
1171.7702
1175.1904
1178.6106
1182.0308
1191.6074
1208.2593
1205.5231
1202.1029
1198.6827
1195.2625
1191.8423
1188.4221
1185.0019
1181.5817
1178.1615
1174.7413
1171.3211
1167.9009
1164.4807
1161.0605
1157.6403
1182.6034
1184.5528
1187.973
1191.3932
1194.8134
1198.2336
1201.6538
1205.074
1208.4942
1211.9144
1215.3346
1218.7548
1222.175
1224.9112
Lenght
185.809
100
99.53033
100
49.99997
9794516
100
51.51784
64.03122
0
10.00007
9.999975
10.00021
9.999975
9.999975
9.999975
9.999975
32.01565
9.999975
9.999975
9.999975
9.999975
10.00261
9.999975
10.00007
26.51802
10.00007
9.999975
10.00007
9.998096
10.00007
9.999975
Az.
∆X
-170
220
34.2020
-46.9846
-34.2020
46.9846
34.2020
22.2141
17.1010
97.94404
-97.9451
93.9693
-93.9693
-9.3969
17.4975
-120.677
-54.6887
157.8684
0
-9.3969
-9.3970
-9.3969
-9.3969
-9.3970
-9.3969
-9.3969
-9.3969
-9.3970
-9.3969
-9.3969
-9.3969
-9.3970
-9.3969
-26.3114
27.3444
7.5175
9.3969
9.3970
9.3969
9.3969
9.3969
9.3970
9.3969
9.3969
9.3997
9.3942
9.3969
9.3969
9.3970
9.3969
8.9470
-9.7934
-9.3970
-9.3969
-9.3969
-9.3969
-9.3970
-9.3969
-9.3949
-9.3989
-9.3970
-9.3969
-9.3969
-7.5176
∆Y
75
-25
93.9693
16.6010
-93.4693
-17.1010
93.9693
2.5565
46.9846
34.2020
-46.9846
-34.2020
34.2020
3.4202
48.4554
42.3078
-33.3038
-57.4594
0
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4209
3.4195
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
9.5766
16.6519
-2.7362
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
-3.4202
24.9631
1.9494
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
3.4202
2.7362
∆X²
28900
48400
1169.777
2207.553
1169.777
2207.553
1169.777
493.4662
292.4442
9.5913
9.5913
8830.229
8830.229
88.30173
306.1625
14562.99
2990.854
24922.43
0
88.30173
88.30361
88.30173
88.30173
88.30361
88.30173
88.30173
88.30173
88.30361
88.30173
88.30173
88.30173
88.30361
88.30173
692.2898
747.7162
56.51281
88.30173
88.30361
88.30173
88.30173
88.30173
88.30361
88.30173
88.30173
88.35436
88.25099
88.30173
88.30173
88.30361
88.30173
80.04881
95.91068
88.30361
88.30173
88.30173
88.30173
88.30361
88.30173
88.26415
88.33932
88.30361
88.30173
88.30173
56.51431
∆Y²
5625
625
8830.229
275.5932
8736.51
292.4442
8830.229
6.535692
2207.553
1169.777
2207.553
1169.777
1169.777
11.69777
2347.926
1789.95
1109.143
3301.583
0
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.70256
11.69298
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
91.71127
277.2858
7.48679
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
623.1564
3.80016
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
11.69777
7.48679
∆X/∆Y
-2.26667
-8.8000
0.36397
-2.83023
0.365917
-2.74748
0.36397
8.689263
0.36397
286369.3
208462.3
-2.74748
-2.74748
-2.74747
0.361105
-2.85236
1.642116
-2.74748
0
-2.74747
-2.7475
-2.74747
-2.74747
-2.7475
-2.74691
-2.74803
-2.74747
-2.7475
-2.74747
-2.74747
-2.74747
-2.7475
-2.74747
-2.74747
1.642119
-2.74742
-2.74747
-2.7475
-2.74747
-2.74747
-2.74747
-2.7475
-2.74747
-2.74747
-2.74829
-2.74668
-2.74747
-2.74747
-2.7475
-2.74747
0.358409
-5.0238
-2.7475
-2.74747
-2.74747
-2.74747
-2.7475
-2.74747
-2.74689
-2.74806
-2.7475
-2.74747
-2.74747
-2.74746
212
EK-10 Askı Ġlan Cetveli
KERKÜK UKRĠYE MÜDÜRLÜĞÜ
ĠLĠ : KERKÜK
Üçlü
Hissesi
adı
Mevkii
ĠLÇESĠ : AL-VASITY
Pafta
Ada
Parsel
No.
No.
No.
Cinsi
Yüz
ölçümü
M.Gayri
Em.Ver.
Harç
Tahakkuk
Ġlandan
Oranı
Ettirilen
Önceki
Harç
Ġtiraz
Ayni
Bey.
Haklar,
Tak.Ed.
ġerhler,
Değer
Adres
DüĢünceler
Sonucu
Beyanlar,
Rehinler
Nihat
Tam
Davut
39
488/939
Tisin
250
HaĢim
39
488/940
Arsa
2.5
925 ID
ALVasıty
Irak
Arsası
Tam
20000
Ev ve
Hasan
Mehmet
Kargir
Dinarı
250
200 ID
2.5
50 ID
ALVasıty
Tisin
Emin
Nermin
Tam
Mehmet
39
488/938
Tisin
ReĢit
Kargir
250
ALVasıty
Kadastro Komisyonuna yapılmıĢ itirazların sonucu bu cetvelde
tebligat yapılmayacaktır.
Bu cetvelde belirtilen TaĢınmaz mallar hakkında itirazı olanların
tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde KERKÜK Ukriye Tescil
Mahkemesine dava açmaları gerekir.
3)
925 ID
Bu cetvelin Kadastro tutanaklarına uygunluğu tasdik olunur.
gösterilmiĢ olduğundan, Kadastro Kanunu gereği ilgililere ayrıca
2)
2.5
ID
Arsası
NOT:
1)
20000
Ev ve
TaĢınmaz malların geometrik durumlarını gösteren haritaların ozalit
kopyaları Fen ġubesi ve Muhtarlıkta asılmıĢtır.
Fen ġube Müdürü
Kadastro Üyesi
Kontrol Mühendisi/
Fen Kont.Mem
Fatih Fadıl
HÜSEYĠN
Nihat Davut
Pınar Kazım
HASAN
ZEYNEL
213
EK-11 Kadastro Tutanağı
Ġli
KERKÜK
Kütük Sayfa No.
Ġlçesi
AL-VASITY
Ada
Parsel
39 Tisin
488/939
Yüzölçümü
M²
Dm²
250
0
Niteliği KARGIR EV VE ARSASI
Ha
0
Tapu Kaydının
Mevki/Sokağı
Pafta No.
Harca Esas Değer
20000 ID
Kadastro Harcı
Oranı
% 2.5
Nevi
Tespit Dayanağı Belgeler
Kanuna Göre Değerlendirilecek Vergi Kaydı
Zabıt Defterindek
ÇalıĢma Def
Sıra Cilt Sahife Yüzölçümü Cilt Sahife
No.
Tarih
Mah./Köyü
Mevki
No Yılı Yüzölçümü
Ġstemde Bulunan Hak Sahibinin Talebi
Sıra No.
Tutanağa Eklenen Belgeleri
ÇeĢidi
Tarihi
Sayısı
Ek.Ad.
Mülkiyetin Gayri Ayni ve ġahsi Hakları
ġerhler
Ġ.Hakları ve G.Mükellefiyetler
Beyanlar
Gayrimenkul Rehinleri
Harf
Rehnin
Mah.
Tesis Tarihindeki
Alacaklının Üçlü Adı
Borç
Miktarı
(IRAK
DĠNARI)
Derece Müdde
Kayıt
Tarih No
DüĢünceler
214
EDĠNME SEBEBĠ
39 Tisin adanın 488/939 nolu parselin sınırları tespit edilmiĢtir. Bu arsa boĢ bir arsa olup üzerinde
herhangi bir iĢaat bulunmamaktadır. Dolayısıyla söz konusu arsanın kadastrosu 03/03/2009 tarihinde
mühürlenmiĢtir.
215
Mülkiyet
Üçlü Adı
Nihat Davut HASAN
Payı
Tam
Uyruk
Irak
Nüfus Kaydı
Nuf.K.Ol.Yer
Cilt
Sayfa
KERKÜK
115 m
166
Görevliler
Görevi
Kadastro
Teknisyeni
Kadastro
Teknisyeni
Muhtar
Üçlü Adı
Aders
Doğ.Tarihi
27.06.1973 AL-VASITY
Beyanda Bulunan Ġlgililer ve Tanıklar
Ġmzası
Üçlü Adı
Ġmzası
Bilir KiĢi
Bilir KiĢi
Bilir KiĢi
Tutanak tümü ile tarafımdan kontrol edilmiĢtir. …./…./20….
Kontrol Memuru
Üçlü Adı , Ġmzası
Ahmet Abdullkerim Ömer
216
Sınırlandırma ve Tebite Ġtiraz Edenin
Üçlü Adı
Ġbraz Edilen Belgenin
Ġtirazın Özeti
Kadastrodan önce davalı
olduğundan ....sayılı kanunun
...maddesi uyarınca Kadastro
Mahkemesine gönderilmiĢtir.
...../...../......
…..sayıl kanunun
...maddesi uyarınca Kadastro
Mahkemesine devredilmiĢtir.
Kadastro Müdürü
Kadastro Müdürü
....../...../.....
Okuyan ve Tescil Edenler
Üçlü Adı
Niteliği
Tarihi
….sayılı kanunun ....maddesine
göre…..ile……tarihleri arasında
yapılan 30 günlük ilan süresi içinde
Kadastro Mahkemesine dava,
Açılmadığından kesinleĢmiĢtir,
Açıldığından kesinleĢmiĢtir
....../...../.....
Kadastro Müdürü
Tescili Kontrol Edenler
Ġmzası
Üçlü Adı
Ġmzası
……/……/20…
Kadastro Üyesi
Kadastro Müdürü
* ‗Tutanağın bütün sütunları mevcut belge ve bilgilere göre eksiksiz doldurulmuĢtur‘ ibaresi elle
yazılarak imzalanacaktır.
217
EK-12-a Tapu
218
EK-12-b Tapu
IRAK CUMHURĠYETĠ
ADALET BAKANLIĞI
GENEL TESCĠL UKRĠYE MÜDÜRLÜĞÜ
BĠRĠNCĠ KERKÜK UKRĠYE TESCĠL DAĠRESĠ
Daimi Ukr Sicilin Vasfı
Ġli
Sayı
Tarih
56
Sıra No.
2008 Mart
Mahalle
Cilt
No.
115
Sokağı
Ukrun
Niteliği
Ukrun Türü
Arsa
Ekler
Ġlçesi
Köyü
Kat
No.
Parsel
No.
488/939
Ada
No.
39 m
Adaının Adı
KERKÜK
Kapı No.
Tam
Mülktür
Yüzölçümü
Ukrun Sahibi
Nihat Davut HASAN
ha
Evlek
0
2
Edinme Sebebi
m²
50
SATIġ
Ayni Teminat
Harca Esas Değer
Dinar
Filis
Malike
bu
Geçici
Senet,
Birinci
KERKÜK
Tescil
Ukriye
Dairesi
tarafından
VerilmiĢtir.
Orjinal
Tapu
Senedin
Düzenlenmesi
ile Bu Geçici
Senet Ġptal Olur.
Harç Miktarı
Dinar
Filis
Mühür ve Ġmza
Ġmza:
Memurun Adı: Nahide RIZA
24/03/2008
Daire
No.
Dinar
Tutarı
Filis
Tisin
219
ÖZGEÇMĠġ
KĠġĠSEL BĠLGĠLER
Adı Soyadı
Uyruğu
Doğum Yeri ve Tarihi
Telefon
Faks
e-mail
:
:
:
:
:
:
Nihad HASSAN
Irak-Türkmen
Kerkük-1973
[email protected]
EĞĠTĠM
Derece
Lise
:
Üniversite
:
Yüksek Lisans :
Doktora
:
Adı, Ġlçe, Ġl
Al-Velid, Kerkük
Bağdat Üniversitesi
Yıdız Teknik Üniversitesi
Selcuk Üniversitesi
Bitirme Yılı
1991
1997
2003
Ġġ DENEYĠMLERĠ
Yıl
2007
Kurum
Kerkük Teknik Üniversitesi
YABANCI DĠLLER: Ġngilizce, Arapça
Görevi
Öğretim görevlisi
Download