وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَت ّٰى يَأْتِيَكَ الْيَق۪ينُ

advertisement
Aralık 1990
İBADET
Muzaffer Şahin
Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı
ُ ‫ك ْاليَ ۪ق‬
‫ين‬
َ َ‫ك َح ّٰتى يَأْتِي‬
َ َّ‫َوا ْعبُ ْد َرب‬
Muhterem Müslümanlar,
Yüce Allah her şeyi insan için, insanı
da kendisini tanıması ve ibadet etmesi için
yaratmıştır. Nitekim Rabbımız,
"Cinleri ve insanları ancak bana kulluk
etmeleri için yarattım". (1)
"Ölünceye kadar Rabbına ibadet et"
(2) buyurarak yaratılışımızın temelinde
Allah'a kulluğun yattığını bildirmektedir.
Aziz Müminler,
İslam'da ibadet, Allah'ın büyüklüğünü
kavrayarak, rahmetinin genişliğini ve
nimetlerinin sonsuzluğunu duyarak O'na
karşı şükran duygularımızı usulüne göre
ifade etmektir. Allah'ın bize verdiği sayısız
nimetlerin şükrünü ancak ibadetlerimizle
ödeyebiliriz. O halde ibadet, bizlere,
karşılıksız olarak ihsan edilmiş nimetlerin
neticesidir. Yüce Allah'ın insan üzerindeki
nimetleri sayılmayacak kadar çoktur;
kainat ve üzerindeki her şey insanın emrine
verilmiş bunlar üzerinde istediği gibi
tasarruf etmeye yetkili kılınmıştır. Her
şeyden önce Yüce Allah bizleri insan
olarak yaratmış, daha da önemlisi telam
nimeti ile şereflendirmiştir. İşte bunların
bilincinde olan Mümin ibadet ederek
Rabbına karşı görevini yerine getirmek
durumundadır.
Bu
görevin
yerine
getirmesinde kulun tek hedefi, Allah'ın
hoşnutluğunu
kazanmak
olmalıdır.
İbadetin asıl gayesi budur. Şunu
unutmamak gerekir ki, bir kere Allah
kulundan memnun oldu mu elbetteki onu
mükafatlandıracaktır. O halde ibadet, sırf
sevap kazanmak veya azabtan kurtulmak
için yapılmamalıdır.
Muhterem Müminler,
İbadet bazılarının anladığı gibi, sadece
namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek
ve hacca gitmek değildir. Özel anlamıyla
ibadet denince önce bunlar akla gelir.
Fakat genelde ibadet müslümanın, hayatını
bütünüyle İslam'a uydurmak için gösterdiği
çabalar olarak anlaşılmalıdır. Bu gerçeği
Hz. Peygamber (s.a.v.) şu hadisinde en
güzel bir şekilde ifade etmektedir: "İbadet
yetmiş çeşittir. En faziletlilerinden biri de
helal rızık kazanmaktır"ç (3) Mümin, bir
yandan İslam'ın temeli olan ibadetleri
yerine getirirken, diğer yandan da sosyal
münasebetlerini, ahlak ve adalet esaslarına
göre düzenlemeli, kazancını meşru
yollardan sağlamalı, fert ve cemiyet
haklarına saygı duymalı, hayra koşup
şerden kaçmalıdır. İşte bütün bunlar da
ibadetlerimiz cümlesindendir.
Müslümanlar,
ibadeti
gerçek
anlamıyla kavrayamaz, ferdi ve içtimai
hayatın bir bölümünde Allah'a yönelir,
diğer bölümlerinde batıla tabi olursa,
hüsrana
düşmekten
kendilerini
kurtaramazlar.
Aziz müslümanlar,
Gerek sosyal, gerekse ferdi hayat
açısından ibadetlerin büyük önemi vardır.
Cemiyetin huzur, birlik, beraberlik ve
yardımlaşma gibi temel mes'eleleri ibadetle
çok yakından ilgilidir. İbadetlerini gereği
gibi yerine getiren fertlerin oluşturduğu
toplumda huzur, refah ve karşılıklı güven
hakim olur.
İbadet, Müminin ruhunu yüceltir. Ona
güç ve dayanıklılık verir ve hür
düşünmesini sağlar. Hz. Peygamber,
"Mümin taze ekin gibidir, rüzgar estikçe
yatar, fakat yine doğrulur kalkar. Kafir ise
çam ağacına benzer, Rüzgar estikçe gürler
ama bir kere yıkıldı mı bir daha kalkmaz"
(4) buyurarak Müminlerin bu özelliğine
işaret etmiştir.
Muhterem Müminler,
Özetleyecek olursak ibadet, dünya ve
ahiret mutluluğudur. O halde bu mutluluğa
ulaşabilmek için, hem fert hem da cemiyet
ve millet olarak gereken ibadetlerimizi
özenle yerine getirmeliyiz. Aksi halde
dağılıp yıkılmaya mahkûm oluruz ki, tarih
boyunca
bu
akıbete
uğrayan
medeniyetlerin sayısı az değildir.
Rabbimizin şu emri ne kadar da
anlamlıdır: "Ey insanlar! Sizi ve sizden
öncekileri yaratan Rabbınıza kulluk ediniz
ki, O'na karşı gelmekten korunmuş
olabilesiniz". (5)
***
(1)Zariyât,56
(2)Hicr,99
(3)Adûnî, Keşful-Hali, H.No: 1699
(4) Müslim, Sıfatul-Münafıkln, (H. No: 2809,2810)
(5) Bakara, 21
Related documents
Download