11 Ocak 2017 – Ekonomi Gündemi Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı Selin SAYEK BÖKE Geçtiğimiz hafta içerisinde Türkiye’nin kırılganlıklarını bir kez daha gözler önüne seren veriler açıklandı ve gelişmeler yaşandı: Sanayi üretimindeki artış sınırlı kaldı, cari açık yükseldi, sıcak para girişi azaldı ve TL hızlı bir şekilde değer kaybetmeye devam etti. Türkiye zaten düşük büyüme oranı, yüksek cari açığı, sıcak paraya bağımlılığı ve para biriminin gün geçtikçe değersizleşmesiyle Güney Afrika, Endonezya, Hindistan ve Brezilya ile birlikte ‘’Kırılgan Beşli’’ ülke grubunda yer alıyordu. Şimdi ise güncel veriler ışığında Endonezya ve Hindistan’ın gruptan çıkması ile ‘’Kırılgan Üçlü’’ ülkelerinden biri olarak anılıyor. Bu gidişatı durdurmak ve hastalanan ekonomiyi iyileştirmek için reçete belli! Hükümetin acilen siyasi riskleri azaltması, OHAL’i kaldırması ve başkanlık teklifini geri çekmesi şart. A. Türkiye sanayisizleşmeye devam ediyor. Takvim etkisinden arındırılmamış sanayi üretim endeksi Kasım ayında 2015 yılının aynı ayına göre yüzde 4,6 artarak 136,1’e ulaştı. Sanayi üretim endeksinde Ekim’de ve Kasım’da meydana gelen artışlar her ne kadar son çeyrekte GSYH büyümesinin pozitif olacağına işaret etse de sanayi büyümesinin sınırlı olduğunun altını çizmek gerekir. Çünkü sanayi üretim endeksinin büyüme hızı 2010 yılından itibaren düşmektedir. 2016’nın ilk on 11 itibariyle gerçekleşen yüzde 1,9’lık artış son yedi yılda kaydedilen en düşük artış. Kasım ayı itibariyle gerçekleşen yıllık yüzde 2,1’lik artış da Kasım ayları itibariyle son yedi yılda oluşan en düşük oran. Üçüncü çeyrekte yaşanan küçülme, 4. çeyrekte yaşanan ağır toparlanma ve siyasi risklerdeki artış sonucunda uluslararası kuruluşların Türkiye için büyüme tahmini aşağı yönlü revize ediliyor. En son Dünya Bankası Türkiye’nin 2017 yılı büyümesini yüzde 3,5’ten yüzde 3’e düşürdü. Bu rakam hükümetin Orta Vadeli Program’da açıkladığı beklentisi olan yüzde 4,4’ten çok daha düşük. Peki vatandaşa etkisi ne bu gelişmelerin? Bu gelişmeler doğrudan vatandaşımızın ekonomisini de etkiliyor. Sanayi gelişmedikçe, Türkiye potansiyelinin altında büyüyor. Üretim artmıyor, gelir artmıyor ve işsizlik azalmıyor. B. Ödemeler dengesi alarm veriyor: Cari açık yükseliyor. Kasım ayında cari açık 2,3 milyar dolar olarak gerçekleşti Ocak-Kasım 2016 döneminde ise geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 artarak 28,6 milyar seviyesine ulaştı. Cari açıktaki artışın sebebi dış ticaret açığı değil turizm gelirlerinin düşmesi. Aynı dönemde ihracatın yüzde 2, ithalatın ise yüzde 5 azalması sonucu dış ticaret açığı yüzde 15 geriledi ve 36,7 milyar dolara ulaştı. Geçmişte cari açığın büyük bir bölümünü kapatmaya yarayan eden turizm gelirlerinde yaşanan kayıplar ise ilk 11 ayda 7,4 milyar dolar oldu. Net doğrudan yabancı yatırımlar (DYY) azalmaya devam etti. Kasım ayında net DYY girişleri 444 milyon dolarla sınırlı kaldı. Yılın ilk 11 ayında ise net doğrudan yabancı yatırımlar geçen yılın aynı dönemine göre 4,5 milyar dolar azalarak 6 milyar dolara geriledi. CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı 11 Ocak 2017 Portföy yatırımları azalıyor. Net portföy yatırımlar ise Kasım ayında 2,7 milyar dolar çıkış kaydetti. Finansmandaki bozulma kendini net hata ve noksan kaleminde açıkça gösteriyor. Sadece Kasım ayında 2,7 milyar dolar kaynağı belirsiz para girişi yaşandı. Yani nereden geldiğini bilmediğimiz bu para girişi Kasım ayında cari açıktan 457 milyon dolar daha yüksek! Yılın ilk 11 ayında ise 9,6 milyar dolarlık kaynağı belirsiz para girişi var. Rezervler eriyor. Kasım ayında rezervlerde 788 milyon dolar azalış gerçekleşti. Peki vatandaşa etkisi ne bu gelişmelerin? Cari açık veren ülkede tasarruflar yatırımları karşılamaya yetmiyor ve aradaki farkı kapatmak için yurtdışından borçlanılıyor demektir. Tasarrufların yetersiz kalmasıyla cari açık veren Türkiye dışarıdan borçlanmaya devam etmektedir. Siyasi ve ekonomik risklerin artmasıyla sıcak para girişlerinin de sınırlı kalması yatırıma aktararak edilecek kaynak sıkıntısını da beraberinde getiriyor. Yatırımlardaki azalış yine üretimin sınırlı kalmasına, düşük gelire ve yüksek işsizliğe işaret ediyor. C. TL eridi gitti. TL OHAL’in ikinci kez uzatıldığı 3 Ekim’den 3 Ocak’a kadar yüzde 15,4 değer kaybetti ve 150 ülke arasında en çok değer kaybeden 3. ülke para birimi oldu. 2017 yılbaşından itibaren yaklaşık 33 kuruş yani yüzde 9,3 değer kaybederek en çok değer kaybeden para birimi oldu. 10 Ocak 2017’de, dün, dolar 3,78 TL seviyesine ulaştı. Ardından Merkez Bankası’ndan açıklama geldi ve bünyesinde faaliyette bulunan Bankalararası Para Piyasasında bankaların borç alabilme limitlerini 11 Ocak 2017 tarihinden itibaren toplam 22 milyar Türk lirasına düşürüldüğü belirtildi. Ayrıca, yabancı para zorunlu karşılık oranlarını tüm vade dilimlerinde 50 baz puan indirildiği açıkladı. Bu değişiklik ile finansal sisteme yaklaşık 1,5 milyar ABD doları ilave likidite sağlamayı amaçladıkları belirtildi. Merkez Bankası’nın bu müdahalesinden sonra dolar kuru 3,75 TL seviyesinin altına indi. Ancak müdahalenin etkisi sınırlı kaldı ve bu seviyede tutunamayan dolar kuru aynı gün içerisinde yeniden 3,78'e yaklaştı. Bu sabah ise 3,89 TL seviyesini gören dolar kuru gün içerisinde 3,86 seviyesinde seyrediyor. Peki vatandaşa etkisi ne bu gelişmelerin? *Dolar her arttığında vatandaşın cebine zam olarak yansıyor. Geçtiğimiz haftalarda yaşanan zamlara bugün bir yenisi daha eklendi ve benzine 7 kuruş zam geldi. Zamlar üreticinin maliyetini arttırıyor. Domates, biber, patlıcan artık daha pahalı. Mutfağın maliyeti gün geçtikçe artıyor. Isınmak daha maliyetli. Seyahat etmek daha zor. **Dolar artışı şirketlerimizin de zararını arttırıyor. Şirketlerin net döviz açığı Ekim ayı itibariyle 212,6 milyar. TL 1 kuruş değer kaybettiğinde şirketler 2,1 milyar TL zarar ediyor. 2016 başından beri TL’deki değer kaybı 92 kuruş. Bu da şirketlerin kaybının 193 milyar TL olduğunu gösteriyor. Zarar eden şirketler üretimi kısıp işçileri işten çıkarıyor. Yani yine vatandaşın geliri azalıyor, yine işsizler ordusu büyüyor. CHP Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı 11 Ocak 2017