kelebek etkisi - Bilkent University

advertisement
Asuman BİLİR
21502841
KELEBEK ETKİSİ
Her üniversite öğrencisinin hayatının bir döneminde karşılaşacağı ve buna hazırlıklı
olması gereken bir soru var: “Kendinizi beş sene sonra nerede görüyorsunuz?” Bu
soruyu cevaplandırabilmek için CV doldurma yarışı içersine girmemiz gerekiyor biz
öğrenciler olarak. Ama bir dakika! O kadar önemli mi gerçekten bu soru ve cevabı?
Evet, benim için dünyanın en önemli sorusuydu belki. Ta ki, kendi açımdan çok daha
önemli bir soru kafama hücum edene kadar: Geriye dönüp baktığımda, son bir yılım
nasıl geçmişti?
Hayatımda kendim için belirlediğim yegâne hedef, dünyayı gelecek nesiller için daha
yaşanabilir kılmak ve bu gücü elimde bulmak için çok çalışmaktı. Bunun için ülkedeki
en iyi üniversiteyi kazanıp başarılı bir öğrenci olarak mezun olmak güzel bir başlangıç
olabilirdi. Fakat son bir senedir, yani üniversiteye başladıktan sonra dünyaya
bakışımın hiç sabit olmadığı, aksine evrildiği bir döneme girdiğimi fark ettim. Bunun
sebebi belki de artık büyüyor ve yaşamın bazı gerçekliklerini daha iyi kavrıyor
olmamdı.
İnsanlar kötüydü ve sebepsizce birbirlerini öldürüyorlardı. Japonya’da genç nüfusun
önemli bir kısmının hayata tutunamayıp intihar ederek yaşamına son verdiği bir
dünyada, Suriye’de hayata tutunma mücadelesi veren çocuklar bombaların altında
korkunç bir şekilde can veriyorlardı. Ya Türkiye? Ya içinde yaşamakta olduğum ülke?
Artık yazmaktan ve dile getirmekten yorulduğumuz berbat olaylara şahit oluyorduk:
Tecavüzler, şehitler, cinayetler… Öyle ki, klişeleşmeye başladı artık bunlardan
bahsedip farkındalığı artırmaya çalışmak; aksine hissizleştik, alıştık...
Bütün bunlara bakınca kaçınılmaz değil mi hayatı sorgulamam? Kaçınılmaz değil mi
bu iğrenç dünyada yaşamak istememem? Neden üniversite okuyordum ki ben?
Benim bir “insan” olarak sınavdan iyi almamın ve ortalama yapmaya çalışmamın bir
önemi var mıydı, dünyanın bir yerlerinde “insanlar” ölümden beter şeyler tecrübe
ederken? Daha önce sahip olduğum dünyayı değiştirme fikri ve isteğim, hayatta
kalabilecek miydi bunca engelin arasında?
Bütün bu sorgulama ve cevapsız sorularla dolu bu dönem, sosyal hayatımda ve
psikolojimde derin değişiklikler yaratıyor, dünyaya karşı beslediğim korkumu
artırıyordu. Bütün bu süreci anımsamama sebep olan şey ise Orhan Pamuk’un
Kırmızı Saçlı Kadın adlı romanındaki şu satırlardan başkası değildi: “Bazan da
üzerimize hüzün ve yalnızlık çöker, ikimiz de dünyanın büyüklüğünden korkar,
oradaki yerimizden sıkılır, kendi içimize çekilirdik. O zaman hayatta başka bir kişiyi
anlamanın, ona yaklaşmanın, onun ruhuyla özdeşleşmenin ne kadar zor olduğunu
anlardım”(Pamuk 2016, 183).
“Kırmızı Saçlı Kadın” yani Gülcihan’ın hayatının bir döneminde dünyaya karşı
durmaya çalışmasında ama onun gücü altında ezilmesinde kendi korkularımı ve
öfkemi görmüştüm. Ama bütün bu duygusal yaklaşımların yanında mantıklı olmak ve
dünyanın değişebileceğine inanmak zorundaydım, başka türlü bu hayatta nasıl
yaşayabilir, nasıl tutunabilirdim?
Evet, ben bu dünyaya kendi isteğimle gelmemiş olabilirim ama buradayım ve burada
olmamın bir sebebi olduğuna inanıyorum. Öyle veya böyle ben bu dünyada kocaman
bir ömür geçireceğim. Bu zaman dilimi içerisinde umutsuzca, kötümser bir şekilde de
yaşayabilirim ve bunun kimseye faydası olmaz. Öte yandan ömrümü iyi şeyler
yapmak için çabalayarak da geçirebilirim. Madem bir ömürlük sürem var bu dünyada,
hangisini seçmeliyim?
Eğer dedelerimiz geçmişte daha iyi bir dünya hayaline inanmış ve bu hayalin peşinde
koşmuş olsalardı, belki dünya şuanda olduğundan daha iyi bir yer olacaktı. Eğer ben,
şuanda, şimdiki zamanda; daha iyi bir dünyanın hayalini kurup bunun için çalışır ve
elimden geleni yaparsam, gelecekte daha güzel bir dünya olması ihtimali artmaz mı?
Tamam çok ütopik olmasına gerek yok ki! Kelebek etkisine inanıyorum ben. Bir
gülümseme de olsa, elimden ne geliyorsa. Belki o bir gülümseme başkalarının
gülümsemesine sebep olur… Ve diğer gülümsemeler de bir başkalarına…
Kaynakça
Pamuk, Orhan. Kırmızı Saçlı Kadın içinde, yazan Orhan Pamuk, 183. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları,
2016.
Download