Danışma Meclisi B : 37 . 18 . 1 . 1982 Kur'an'ın düğer bir ayeti de şöyledir: «Dinde ziorlainıa yoktur.» 2 nd Surenin 56 ncı Ayeti dinde zorlamanın olmadığını 'ifade efflm/dkiteidir. Zannediyo­ rum bepjniz bu sözü duymuşsunuzdur. «La'ikrahe faıiddin», Din/de zorlama yoktur. Zorlama olmayın­ ca, devletin din hükümlerim" yerine getirmek husu­ sundaki zor kullanması Kur'an'ın bu hükmüne aykırı düşdbilir. Çünkü, birçok ülkelerde, birçok devlet­ lerde çeşitli dirillere mensup kiırnseler vardır. Zaten, yöne Kur'an'ın bir hükmüne göre, Tanrı Peygamber'e, 'bazı kimseleri Müslıüimıanılığa inandırmak için zor kulanımaması lâzım geldiğini de somut bir şe­ kilde ifade etmiştir. O hailde bir devlette birçok kimseler başka din­ lerde olduğuna göre; kli bizimi memleket'ilmlizde de durum bu merkezdedir, devletin beli bir dini ele al­ mak suretiyle, o hususta zor kullanmaya kalkışma­ sı doğru olmaz, vatandaşlar arasında Ibir ayrıcalık meydanla getirmiş, olur. O halde, din işlerimde zorlama olmayınca, dev­ let işleri nasıl idare edecektir?.,. Hukukla idare edecdk'tir. Hukuk, hepimizin bildiği gibi, devletlin gü­ cüyle, devlettin zoruyla destdklemmiış olanı hükümler Ibütünüdür. Yani hukukta zoıüayıcılık esıasitır, dinde zorlayıcılık esas değildir. Bu da göslteriyor ki, laik­ lik, İslam Dinine aykırı bulunmamaktadır. >Bu müniaise'be'tre İkinci Halife Ömer'in bir sö­ zünü de naMedeyİm. O da demektedir ki, «Tanrı' nın insanları hükümet eliyle idaresi, şeriat yoluyla idareslinden daha geriliştir.,» Yani demek istiyor ki; şeriat hükümleri her zaman devlet idaresini yö­ netmek için kâfi gelmemektedir, bunu hükümet elliy­ le İdare etmek lazım gelir. Hükümetin koyacağı ku­ ralları da din kurallarınım dışında dabilir.. Niteldim, Hazretti Ömer kendisi Kur'anıda mlevcut olan bir hükmü uygulanmamıştır. Mesele' şudur: Çoklarınız duymuşsunuzdur, müllefdt'ül kulûb ve­ yahut müellefe-i kulûb dilye bir şey vardır. Kur'an'da; «Zekât, fakirlere, şunlara bunlara vesaireye veri­ lir; faikaıt kMplerinli k'azanımak iç'in Hıdstiyanlara da yahut da dindar olmayanlara da verilebilir.» diye Ibir hüküm Kur'anımuzm Balkara Süresinde vardır. Demek ki zelkât, Müslüman olmayanlara da verile'blir ve bu gerek Feygamlber zamanında, gerek 1 noi Halliye Elbu Bekir zamanımda uygulanmıştır; Haz­ reti Ömer Halife olduktan sonra, artık Hırisitiyanların veyahut da diğer dinide olanların kalplerini ka­ zanmaya lüızum yoktur. Yani Müslümanlık yeter derecede kuvvdtlenlmiişitir, bu itibarla artık müelle- O : 2 fetlü kulûlb hükümleri uygulanmayacaktır; yani Müs­ lüman "ctaayariara zekât verilmeyecekttıin Görüyorsunuz ki, Hazreti Ömer kendisi Kur'an' in bir hükmünü, dünya işlieni dolayısıyla uygulamamışıtır ve hiç bir Ikülmıse de kalkıp da Hazreti Ömer'e, şirk veyahut da Müslüman olmamak gilbi bir şeyi izafe dtmemıiişitir, Yline Kur'ain'a dayanaralk söylüyorum, gazalarda elde ödlilen ganimet; ki bunların arasında gayri men­ kuller de bulunabilir, bunların beste biri Hazineye ait, Ibeyt-üî mal'e ait, geriye kalan kısmı o gazaya, o muharebeye iştirak etmiş olanlara verilir, gazilere dağıltılır. Kur'an'da açıkça bu vardır; fakat yine Hazreti Ömer demiştir ki, «Bilhassa gayri menkul­ lerde, taşınmaz mallarda, sadece o gazilerin kendi­ lerinin değil, ilerlilkİ nesillierin de halkları vardır. Bu itibarla gazilere gayri menkulleri dağııtmıyorum.» Kur'an'a aykırı bir şekilde hardkdt etmiştür âdeta. Neden?... Kurlan'daki Hülkmiün maksadına düşünmüş­ tür, sadece lafzını değil, maksadını düşünmüştür de, o balkımdan ileriki nıeslililerli de korumak 'için elde edilen ganimet halindeki gayri menkulleri ga­ zilere dağı'tmamışitır, beyt-ül mal'e bırakmıştır. İşite görüyorsunuz ki, kendi söylediği gibi, Tanrı'nım inisanflan hükülmelt eliyle idare etmesi, şeriatie idare etaesindehı dalha geniş bir yer almaktadır. İşite bu itibarladır ki, ıbirçdk devletler zamanla bu laikliği ele almışlar ve ona uygun şekilde; yani devletle din iişihi birblrinıden ayırmışlar, başka bir ifadeyle, din kurallarıyla hukuk kuralarını birbirin­ den ayırmak lüızumunu duymuşlardır. «tislâmı âleminde neden bu kadar geç kalınmış­ tır » diye bir soru haitıra gelebilir. Hıristiyan'larda Ibu konu daha önce ele alınmış ve gerçdkleşitirilmiştlir. İncil'de şöyle bir şey vardır: incil, laik hukuk kurallarının hâkim olduğu bir devirde; yani Roma Hukukunun hâkim olduğu bir devirde' ve yerde vahyedilmiş bulunmaktadır. Binaenaleyh, o İncil'de kâfi derecede veyalhut da çok az hukuk kuralı vardır, daha çok ahlak kurallarıyla ıbezenımiş bulunmakta­ dır-ı lîndl'lde mevcut olan bir durum şudur: O zaman; yani Hz. İsa'nın bulunduğu sıralarda yeni vergiler ortaya atılıyor, muharebe için, şu içlin, bu içini ve halk da bundan şikâyetçi. Gelip, Hz. İsa'ya şikâyette 'bulunuyorlar: «ıBiz bu vergiyi verelim mi, vermeye­ lim mi, sen ne dersin?» gibilerden. O da, «Sezar'm — 266 —