Türkiye Ekonomi Notu Sayı:2012-I Bu sayıda • 2011 yılında kişi başına GSYH 10,444 Amerikan Doları’na ulaşmıştır ve üç yıldan sonra kriz öncesi seviyeye dönmüştür. • 2011’de güçlü büyüme devam ederken, enflasyon çift haneli düzeylerde seyretmektedir. 2012 GSYH artışı projeksiyonumuz %3 civarında değişmeden kalırken ekonomik aktivitede gerçekleşen yeniden dengelemenin devam edeceği öngörülmektedir. • Yüksek cari hesap açığı karşısında, küresel piyasalarda devam eden belirsizlik ve enerji fiyatlarınının yeniden artış trendine girme olasılığı baz senaryomuz için önemli olumsuz risk teşkil etmektedir. • Yenilenen yapısal reform, orta vadeli büyüme hedeflerine ulaşmada ve dış kırılganlıkları azaltmada kilit rol oynayacaktır. Türk ekonomisi 2011 yılında %8.5, 2010’da ise %9.2 oranında büyümüştür. Böylelikle kişi başına düşen GSYH, önceki yıldaki 10,022 Amerikan Doları’ndan 2011’de 10,444 Amerikan Doları’na yükselmiştir (fakat TL’deki önemli değer kaybının sonucu olarak hala kriz öncesi seviyesinde bulunmaktadır). GSYH büyüme oranı, dördüncü çeyrekte sırasıyla üçüncü ve ikinci çeyreklerdeki %8.4 ve %9.1’den %5.2’ye düşmüştür. Yılın son çeyreğinde net ihracatın artışa önemli katkısı olduğu halde, iç talep yıl boyunca güçlü artış performansını belirlemede kilit konumda kalmıştır. Cari hesap açığı, güçlü ihracat artışından sonra Mart ayında bir önceki yıla kıyasla %35.9 azalmıştır. Bu, Ekim 2011’deki zirveye çıkışından sonra, cari açıkta birbirini takip eden 5 ay boyunca iyileşme gerçekleşmiştir. Özellikle, ithalat artışı %4.1’de kalırken, mal ve hizmet ihracatı son yılın aynı ayına oranla %10.6 artmıştır. Uzun vadeli sermaye akımlarının 12 aylık birikimli toplam finansmandaki payının, Ocak 2011’deki %11’den %29’a yükselmesiyle finansman tablosu Mart ayında iyileşme göstermiştir. Ayrıca, Mart ayında Merkez Bankası rezervleri 2.2 milyar Amerikan Doları artmıştır. • Mart ayında enerji dışı cari açık toplam cari açığın %25 oldu. Güçlü büyüme iş olanakları yaratırken işsizlik de rekor seviyelere geriledi. İşsizlik oranı, bir önceki yılki %11.9’dan, 2011 yılında %9.8’e düştü. Yine de, 2010’daki %27.6’dan 2011’deki %28.8’e çıkan görülebilir artışa rağmen, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımı OECD’deki en düşük oran olarak kalmıştır. Şubat 2012 itibariyle, kayıt dışı istihdam bir önceki yılın aynı dönemindeki %41.0’dan %37.5’e düşmüştür. Son aktivite göstergeleri iç talepte görülen aşamalı düşüş ile orantılıdır. Sanayi üretimi, Ocak’taki %1.5 ve Şubat ayındaki %4.4’lük artışları takiben Mart ayında da geçen yılın aynı ayına göre %2.4 artmıştır. Aynı zamanda, döviz kuru hareketlerinden arındırılmış kredi artış hızı 2012’nin ilk çeyreğinde GSYH artışındaki hız kaybını ortaya koyarak müteakip üçüncü ay için %10-15 aralığında kalmıştır. • Enflasyon Mayıs ayında düşüşe geçse de 2012 yılında hedeflenen seviyenin üzerinde kalacak Enflasyon, Mayıs ayında gıda fiyatlarındaki büyük ölçüdeki düşüş (%24) sayesinde beş ay aradan sonra tek haneli seviyelere (%8.28) döndü. Mayıs ayındaki düşüşün ardından, olumlu baz etkisinin kaybolmasıyla Haziran’da enflasyonun %9’un üzerine çıkacağı ve yılın son çeyreğine dek Merkez Bankası tahmininin %6.5’in üzerinde seyredeceği öngörülmektedir. Bu gelişmeler karşısında, orta vadeli fiyat istikrarını sağlamak amacıyla, Merkez Bankası son zamanlarda parasal sıkılaştırmaya gitmiş ve bankacılık sektörü için fonlama maliyetlerini önemli ölçüde arttırmıştır. Faiz harcamalarında geçen yıla oranla gerçekleşen %24’lük artışa rağmen, 2012 yılının ilk çeyreğindeki mali performans olumluydu. 2012 yılının ilk üç ayındaki faiz dışı fazla miktarı, geçen yılın aynı dönemindeki 9.8 milyar TL [5.5 milyar Amerikan Doları] tutarındaki faiz dışı fazla miktarına kıyasla 10.9 milyar TL’ye [6.1 milyar Amerikan Doları] (tüm yıl hedefinin %37.4’ü) ulaşmıştır. Ancak, merkezi hükümet bütçe açığı bir önceki yılın ilk çeyreğine kıyasla %56 oranında ciddi bir artış göstermiş ve faiz oranları ve borç servisindeki artışın sonucunda 6.4 milyar TL’ye [3.6 milyar Amerikan Doları] yükselmiştir. • 2012 yılı enflasyon tahmini %7’dir 2012 yılı için yıllık büyüme tahminimizi yaklaşık %3 olarak öngörüyoruz. Yılın ilk çeyreğindeki yurtiçi talepte görülen yavaşlamanın boyutu, baz senaryomuzda öngörülen yumuşak iniş ile tutarlıydı. Önümüzdeki dönemde, ekonomik faaliyetlerin yılın ikinci yarısında ivme kazanacağını düşünüyoruz. Son yapılan idari fiyat artışını hesaba katarak yaptığımız yıl sonu enflasyon tahminimizi değiştirmiyoruz (%7). Diğer taraftan, GSYH deflatör hesaplamalarındaki revizyonlar nedeniyle cari işlemler açığı tahminimizi GSYH’ye oran olarak %7.6’dan %7.8’e çıkacak şekilde düzelttik. • Türkiye, dış 2012 yılından sonraki makroekonomik görünüm daha olumlu. Hükümetin Orta Vadeli Programı ile uyumlu olarak, büyük oranda özel sektör ağırlıklı, güçlü yurt içi talebe bağlı yaklaşık yüzde beş oranında bir yıllık GSYH büyüme oranı öngörüyoruz. Öngördüğümüz bu büyüme patikası, orta vadede %5–6 oranında bir cari işlemler açığını finanse edecek sermaye akımının olması varsayımına bağlıdır. borcunun 136 milyar Dolar’ını gelecek 12 ay içerisinde servis edecek. Enerji fiyatlarında yeni bir artış trendi, başlangıç senaryomuzda aşağı yönlü risk tehlikesi teşkil etmektedir. Enflasyon ve cari işlem dengesi üzerindeki doğrudan etkisi sebebiyle enerji fiyatları kısa vadede önemli bir risk faktörüdür. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın analizlerine göre, petrol fiyatlarındaki 10 Dolarlık kalıcı her bir artış, yıl sonu enflasyon oranını 0.4 yüzde puan olarak yukarı çekmekte; bu artış da cari işlem açığını 5.6 milyar Amerikan Doları miktarında genişletmekte ve bu da çıktı büyümesini yüzde 0.5 • Petrol oranında olumsuz olarak etkilemektedir.. Yılbaşından bu fiyatlarındaki her yana petrol fiyatları ortalama olarak varil başına 120 10 Dolar’lık kalıcı Dolar’dı ve bu da bizim baz senaryomuzdaki fiyattan 10 artış, yıl sonu Dolar daha fazladır. enflasyon oranını 0.4 yüzde puan olarak yukarı çekiyor Dış finansmana bağımlılık hala önemli bir risk faktörüdür. Türkiye’nin güçlü büyüme performansı yurtiçi talep odaklıdır ve dış tasarruflar ile finanse edilmektedir. Ocak 2012 itibariyle Türkiye, dış borcunun 135 milyar Doları’nı gelecek 12 ay içerisinde servis edecektir. 2012 yılı için öngörülen yaklaşık 64 milyar Dolar tutarındaki cari işlemler açığı da bu tutara dahil edildiğinde Türkiye, bizim mevcut durum senaryomuza göre 2012 yılında 200 milyar dolar tutarında dış finansman çekmek zorundadır. 2010 ve 2011 yıllarında, gevşek küresel likidite koşulları ve güçlü risk iştahı Türkiye’nin büyük cari işlem açıklarını finanse etmesini sağlamıştır. Ancak, 2012 yılının ilk dönemlerinde yapılan büyük çaplı likidite enjeksiyonlarına rağmen, Avrupa’da görülen kamu borç krizi kaldıraçsızlık sürecine neden olmuştur ve risk iştahını olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Şu ana kadar, Türkiye ilk çeyrekte bu süreçten önemli ölçüde etkilenmese de sermaye girişlerinin aniden durması senaryosu karşısında hala hassas bir durumda bulunmaktadır. Yapısal reformlar, orta vadeli hedeflere ulaşmak ve Türkiye’nin dış kırılganlıklarını azaltmak açısından önemli rol oynayacaktır. 2012 yılındaki önemli reformlar; Ticaret Kanunu’nun uygulanmasına yönelik ikincil mevzuatı ve işletme kaydını kolaylaştıran önlemleri, yeni İstihdam Stratejisinin kabul edilmesini, yurtiçi tasarrufları artırmak ve sermaye piyasalarının işlevselliğini iyileştirmek için gerekli önlemleri (Sermaye Piyasası Kanunu, özel emeklilik fonlarıyla ilgili kanun, banka statüsünde olmayan finansal kuruluşlar mevzuatı, altın birikimlerinin finansal siteme entegre edilmesi de dahil olmak üzere) ve sağlam mali politikaların sürdrülmesini kapsamaktadır. iletişim: Marina Wes: [email protected] Cevdet Cağdaş Ünal: [email protected]