NOTA RÜZGÂRININ SONU’ İYİ Kİ’LER Yerin dibindeyken bulutlara yükselebilir mi insan ya da her şey çok güzelken bir anda efkâr çökebilir mi insanın içine? Evet, olabiliyor hem de dört beş dakika da. Nasıl mı peki? Gözünüzü kapatıp kendinizi müziğin ritmine bırakarak… Müzik; bir insanın, hissettiklerini karşı tarafa en etkili şekilde geçirebildiği sanat dalı bence. Bu yüzden yolda, kulağımda kulaklıkla yürürken bazen kendimi süper kahraman ya da dünyanın en bedbaht insanı gibi hissedebiliyorum. Özellikle türüne bakmaksızın güzel olan her şarkıyı dinleyebilen benim için farklı ruh hallerine geçiş çok daha hızlı oluyor. Ama bundan bir iki ay öncesine kadar sözsüz müzik türüne karşı bir önyargım vardı açıkçası, beni diğer müzik türleri kadar etkilemediğini düşünüyordum. Ta ki şans eseri Farid Farjad’ın bir bestesini dinleyene kadar. O kadar etkilendim ki sanki keman benim kalbimdi ve notalar kalbimde uçuşuyordu. Sanırım müziğin insanın içine işlemesi bu… Daha sonra Ankara’da Farid Farjad konseri olduğunu öğrendim ve hemen arkadaşlarımla bilet aldık. Konser gününe kadar içimde meraklı ve heyecanlı bir bekleyiş vardı ama konser günü salondaki insanların gözlerinde de aynı heyecanı gördüğümde bunun Farid Farjad’ın yaptığı müziğin etkisi olduğunu anladım. Daha sonra yerlerimize oturduk ve aynı merak ve heyecanla konserin başlamasını bekledik. Sonunda ışıklar kapandı, salon sessizleşti deyim yerindeyse nefesler tutuldu ve Farid Farjad sahneye çıktı. İlk şarkısını çalmaya başlamasıyla heyecanım, merakım kendini hızlı duygu değişimlerine, derin düşüncelere ve hayallere bıraktı. Farid Farjad notalarla dans ederken ben de hayal âlemimde bambaşka yerlere sürükleniyordum her gittiğim yere farklı farklı insanları alarak… Tabi Farid Farjad’a eşlik eden piyanistin de bu sürüklenişte etkisi oldu. Normal koşullarda duygu geçişlerim şarkıdan şarkıya olurken; bu konserde bir parçanın başında, deniz kıyısında masum, kederli düşünceli otururken daha sonra ritmin hızlanmasıyla kalkıp dans etmeye başlıyordum ve kederim dağılıyordu. Başka bir parçanın başında, aralarında kalın bir cam olan, birbirlerini görebilen ama birbirlerine dokunamayan, sarılamayan sevgililer hayal ederken bestenin sonlarında yıkıyordum kalın cam duvarı ve kavuşturuyordum onları, bir sonraki gelecek notadan korkarak. Hayal dünyamdan çıkıp iç dünyamın derinliklerine indiğimde sanki keman yayı tellere her sürttüğünde içimde kıvılcımlar oluyordu ve kendimi bir yangının ortasında çaresiz, mutsuz hissediyordum. Sanki Farid Farjad ve kemanı denizde güçlü bir dalga ve içimdeki tüm üzüntüleri su yüzeyine çıkarıyordu. Yaptığı müzikteki hüzün o kadar içime işliyordu ki onun hangi duygularla yazdığını düşünmek bile içimin burkulmasına neden oluyordu. Daha sonra o notaların içinde kaybolurken ben de onu detaylıca incelemeye başladım gerçekten nasıl bir insan olduğunu merak ettim. Çünkü-sanırım yanlış bir tutum ama-insan olarak birini sevmediysem yaptığı işe olan da hayranlığım azalıyor. Ama aralarda yavaş bir şekilde İngilizce konuşmasından–Amerika vatandaşı olmasına rağmen- insanlar onu anlayabilsin diye uğraştığını fark ettim ve Farid Farjad’ın bu davranışı bana seyirciye olan saygısını gösterdi ayrıca konuşurken çok sıcak ve içtendi. Bu yüzden dediklerini anlamasanız bile gözlerine bakarak ne demek istediğini anlayabilirdiniz. Bu konuşmalarından sonra müziğine daha fazla bir hevesle kaptırdım kendimi. Yine hayaller, su üstüne çıkan hüzünler ve ani duygu değişimleri ama en içten bir yerden hiç susmayan bir ses ‘İYİ Kİ GELMİŞİM.’… Daha sonra konser bitiminde Farid Farjad organizasyonu düzenleyenlere ve bizlere teşekkür etti bunun ardından çoğu kişi bitti diye giderken Farid Farjad son parçayı çalmaya başladı. Kendince uyarladığı ’Ayrılık’ şarkısı… İçim bir daha cız etti, notalar kalbimin duvarlarını bombaladı ve müzik tüm ruhumu esir almışken aklımı bir köşesinde yine ‘İyi ki’ ler yankılandı. CANSU DEMİR