Ä°bn Teymiyye’nin Ä°mam Mehdî (a.s.) Hakkındaki GÃ

advertisement
İbn Teymiyye’nin İmam Mehdî (a.s.) Hakkındaki Görüşünün
EleÅŸtirisi
Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Ä°mam Mehdî`nin (a.f.) zuhur edeceÄŸi inancı, genel
Ä°slâmî bir itikat olmakla birlikte Åžia mezhebinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.
Bunun baÅŸlıca sebebinin, Åžiîlerin, Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸunu ve hayatta olduÄŸunu kabul
etmeleri
olduÄŸu
kaynaklarını
ve
söylenebilir.
delillerini
Ehlisünnet
göz
ardı
müelliflerinden
ederek
bu
bazıları,
inancı
Şia`nın
eleÅŸtirmiÅŸlerdir.
Bu
müelliflerin başında Ahmed b. Teymiyye gelir. Ä°bn Teymiyye, Minhacü`s-sünnet baÅŸlıklı
kitabında
Şia`nın
inancını
tenkit
etmiÅŸtir.
Ä°bn
Teymiyye`nin
tenkidinin
temel
dayanağı, Ä°mam Hasan Askerî`nin (a.s) oÄŸlunun olmadığıdır. Ona göre Ä°mam Hasan
Askerî`nin oÄŸlu olduÄŸu varsayılsa bile bu çocuk, babasının vefatında ergenlik yaşına
ulaşmamış
eleÅŸtirisi
olacağından,
Ä°mam
ümmetin
Mehdî`nin
hayatta
imametini
oluÅŸuyla
üstelenemezdi.
ilgilidir.
Ä°bn
Ä°bn
Teymiyye`nin
Teymiyye,
üçüncü
“ÇocuÄŸun
o
yaşında imam olduÄŸunu kabul etsek dahi bu kadar uzun süre hayatta kalması nasıl mümkün
olabilir?” diye sorar.
Elinizdeki makale, İbn Teymiyye`nin tenkitlerini etraflıca ele almak ve bu tenkitlere
Ehlisünnet
müelliflerinin
kitaplarını
kaynak
alarak
cevap
vermek
amacıyla
kaleme
alınmıştır.
Araştırmanın kapsamı
Dünyanın kurtarıcısına ve vaat edilmiÅŸ Mehdî`ye inanmak, Müslümanların tamamının
üzerinde ittifak ettiÄŸi zarurî bir inançtır. Bu inancın kaynağı, Hz. Peygamber`den
(s.a.a) bize ulaÅŸan açık beyanlardır1 (Sananî, 11/47; Ä°bn Ebi Åžeybe, 7/512). Bu inancı
ÅŸüpheye
karşılayan
müellifler
de
Ä°slâm
ümmetinin
bu
konuda
icma
ettiÄŸini
itiraf
etmiÅŸlerdir2 (bkz. Ä°bn Haldun, Mukaddime, 425). Öte taraftan kurtarıcının özellikleri
baÄŸlamında, her ne kadar fırkalar arasında birtakım ihtilaflar söz konusu olsa da,
büyük oranda görüÅŸ birliÄŸi olduÄŸu kolaylıkla söylenebilir.3 Bu baÄŸlamda Åžia ile
Ehlisünnet`in çoÄŸunluÄŸu arasındaki ihtilaflı konu, Ä°mam Mehdî`nin dünyaya gelmiÅŸ,
doÄŸmuÅŸ olması konusudur. Åžia, Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸuna ve hâlâ hayatta olduÄŸuna
inanırken
Ehlisünnet`in
çoÄŸunluÄŸu
Ä°mam
Mehdî`nin
doğmadığına,
sonradan
dünyaya
geleceÄŸine inanır. Bununla birlikte, Ehlisünnet âlimleri arasında, sayıları az olmakla
birlikte Åžiîler gibi Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸuna inananlar bulunmaktadır.4
Kimi Ehlisünnet âlimleri, Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸuna ve hayatta olduÄŸuna inanmamakla
kalmamış, Åžia`nın bu konudaki görüÅŸünü ÅŸiddetle tenkit etmiÅŸ ve bu inancı ilmî
olmayan yollardan, bazen de ilmî nezaket sınırlarını aÅŸan sözler sarf ederek inkâr
etmeye kalkışmışlardır. Bu az sayıdaki ulemanın başında Ahmed b. Teymiyye gelir.
Ä°bn
Teymiyye,
Minacü`s-sünneti`n-Nebeviyye
fi
nakzi
kelami`ÅŸ-Åžia
ve`l-Kaderiye
baÅŸlıklı eserinde bu Åžiî inancına saldırmış, Åžiîlere türlü ithamlarda bulunmuÅŸ ve
yakışıksız sözler sarf etmekten geri durmamıştır (Ä°bn Teymiyye, 2/86). Muasır Sünnî
âlim Ebi Yala Beydavî de Åžia`nın Mehdîlik inancını tenkit ederken Ä°bn Teymiyye`nin
sözlerini
nakletmiÅŸtir.5
kitabındaki
Ä°bn
Teymiyye
Bizim
bu
yazıdaki
alıntılarına
tenkitlerimiz
yöneliktir.
Bu
öncelikle
makalede,
Ä°bn
Beydavî`nin
Teymiyye`nin
görüÅŸleri, Ehlisünnet`in kabul ettiÄŸi kaynaklara istinat edilerek açıklanmaya ve tenkit
edilmeye çalışılmıştır.
İbn Teymiyye`nin tenkitleri ve cevapları
1) Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlunun olmaması
Ä°bn Teymiyye`nin Åžia`yı tenkit ederken söz konusu ettiÄŸi ilk mesele, Ä°mam Hasan
Askerî`nin oÄŸlunun olmadığı meselesidir. Ona göre bu durumda Ä°mam Hasan Askerî`nin
oÄŸlunun vaat edilen Mehdî olduÄŸu söylemek imkânsızdır. Minhacü`s-sünnet`te ÅŸöyle yazar:
“Ensab ve tarih ilminin ehli olan Muhammed b. Cerir et-Taberî, Abdülbaki b. Kani ve diÄŸer
müellifler
el-Hasan
b.
Ali
el-Askerî`nin
soyunun
devam
etmediÄŸini,
çocuÄŸunun
olmadığını; Ä°mamiye`nin ise onun bir oÄŸlu olduÄŸunu, küçük yaÅŸtayken Samirra`da bir
mahzene girdiÄŸini… ifade ettikleri söylenir.” (Ä°bn Teymiyye, 4/86)
Bununla ilgili olarak birkaç hususu hatırlatmak mümkündür:
a) Yapılan incelemeler sonucunda Taberî`nin Tarih`inde böyle bir rivayete kesinlikle yer
vermediÄŸi ortaya çıkmıştır. Taberî, Ä°mam Hasan Askerî`nin bir oÄŸlu olduÄŸu veya
olmadığı konusuna deÄŸinmemiÅŸtir. Ä°bn Teymiyye`nin Taberî`ye isnat ederek naklettiÄŸi
bu sözü hangi kaynaktan aldığı da bilinmemektedir. Aynı ÅŸekilde Abdülbaki b. Kani`ye
dayandırdığı rivayetin kaynağı da bilinmemektedir.
b) Tarihî rivayetlere göre Ä°mam Mehdî`nin doÄŸumu ve çocukluk dönemindeki hayatı gizli
tutulmuÅŸtur. Ä°mam Hasan Askerî ile irtibatlı birkaç kiÅŸi dışında onun doÄŸduÄŸu ve
hayatta olduğu kimse tarafından bilinmemiştir. Masum İmamlar (a.s) tarafından İmam
Hüseyin`in
dokuzuncu
oÄŸlu
olarak
tanıtılan
vaat
edilen
Mehdî`nin
can
güvenliÄŸini
saÄŸlamak amacıyla doÄŸumu birkaç kiÅŸinin bilgisi dışında tamamen gizli tutulmuÅŸtur.6
c) Ä°ki tarihçinin kaynağı belirsiz sözlerine istinat eden Ä°bn Teymiyye`ye Ehlisünnet
âlimlerinden
Ä°mam
Hasan
Askerî`nin
oÄŸlu
olduÄŸunu
açıkça
beyan
edenlerin
sözlerini
hatırlatmak gerekir:
- Siyer müellifi Halebî ÅŸöyle yazar: “el-Muntazer, el-Hasan el-Askerî`nin oÄŸlu olan
Muhammed el-Kasım`dır ve Åžia onun el-Muntazer (beklenen) olduÄŸuna inanır.” (Halebî,
2/348)
- Muhyiddin Ä°bn Arabî (öl. 638), Åžaranî`nin el-Yevakit ve`l-cevahir`de aktardığına
göre, Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olan vaat edilmiÅŸ Mehdî`nin doÄŸduÄŸunu ve hayatta
olduÄŸunu yazar. (Åžaranî, 2/562)7
- Åžemseddin Zehebî eserlerinde Ä°mam Hasan Askerî`nin Muhammed adında bir oÄŸlu olduÄŸunu
yazmıştır.
“el-Hasan b. Ali el-Cevad Åžia`nın masum olduklarına inandığı On Ä°ki Ä°mam`dan biridir
ve el-Muntazer`in babasıdır.” (Zehebî, el-Ä°ber, 1/373)
“Ebu Muhammed, Åžia`nın imamlarındandır… OÄŸlu Muhammed b. el-Hasan ise 258 yılında
dünyaya gelmiÅŸtir.” (Zehebî, Tarihü`l-Ä°slâm, 19/113)
“On Ä°ki Ä°mam`dan biri olan el-Hasan b. Ali b. el-Cevad vefat etti. O, beklenen Muhammed b.
el-Hasan`ın babasıdır.” (Zehebî, Düvelü`l-Ä°slâm, s. 145)
d) MeÅŸhur sosyolog ve tarihçi Ä°bn Haldun, Talibîler ve ileri gelenleri hakkında ÅŸöyle
yazar: “Sonra oÄŸlu Hasan el-Askerî gelir. 260 yılında vefat etmiÅŸtir. Sonra oÄŸlu
Muhammed
el-Mehdî
gelir.
O,
on
ikincidir.
Onlara
(Åžiîlere)
göre
o,
hayattadır
ve
beklenmektedir (muntazerdir). Onların bu konuda rivayetleri meÅŸhurdur.” (Ä°bn Haldun,
Tarih, 4/148)
e) Ä°bn Hallikan ÅŸöyle yazar: “Ebu Muhammed el-Askerî: Ebu Muhammed el-Hasan b. Ali b.
Muhammed b. Ali b. Musa er-Rıza… O, el-Muntazer`in babasıdır.” (Ä°bn Hallikan, 4/14)
Eserinin baÅŸka bir yerinde ise ÅŸöyle yazar: “Ebu`l-Kasım Muhammed b. el-Hasan el-Askerî…
Ä°mamiye itikadınca On Ä°ki Ä°mam`ın on ikincisidir ve el-Hüccet diye bilinir. 255
yılının Åžaban ayının ortasına denk gelen Cuma günü doÄŸmuÅŸtur.” (Ä°bn Hallikan,
4/176)
f) Ä°bn Teymiyye`den önce vefat eden ünlü tarihçi Ä°bn Esir, el-Kamil fi`t-tarih`inde ÅŸöyle
-yazar: “Bu yılda (260) el-Hasan b. Ali b. Muhammed vefat etmiÅŸtir. O, (Åžiîlerin) el
Muntazer olduÄŸuna inandıkları Muhammed`in babasıdır.” (Ä°bn Esir, 6/320)
g) Ä°bn Teymiyye`nin selefi olan Muhammed b. Talha eÅŸ-Åžafiî (öl. 652) Metalibü`s-suul`da
ÅŸöyle
yazar:
“Ebu`l-Kasım
Muhammed
b.
el-Hasan,
Hüccet
olan
el-Mehdî`dir
ve
Salih
Halef`tir.” (Talha Åžafiî, s. 152)
h) Ä°bn Hacer Heytemî (öl. 974) es-Savaikü`l-muhrika`da ÅŸöyle yazar: “Ebu`l-Kasım Muhammed
-el-Hüccet: Babasının vefatında beÅŸ yaşındaydı. Lakin Allah ona hikmet verdi ve onu el
Kaim el-Muntazer olarak isimlendirdi.” (Ä°bn Hacer Heytemî, 2/601)
i)
Ä°bn
Kesir,
“On
iki
emir
vardır.”
hadisini
tefsir
ederken
şunları
yazar:
“Hz.
Peygamber`in kastettiği, birincileri Ali b. Ebi Talib, sonuncuları el-Muntazer olarak
bilinen Muhammed b. el-Hasan el-Askerî olan Åžia`nın inandığı on iki imam deÄŸildir.”
(Ä°bn Kesir, 7/153)
j) Semtü`n-nücumü`l-avali`nin müellifi ÅŸöyle yazar: “Ebu Muhammed el-Askerî Mutemid`in
hilafetinin ilk yıllarında zehirlenme sonucunda öldü. OÄŸlu Muhammed`i halife bıraktı.
Bu Muhammed, Ä°mam Muhammed el-Mehdî b. el-Hasan el-Askerî`dir.” (el-Asimî el-Mekkî, 2/150)
-k) el-Vafi bi`l-vefeyat`ın müellifi de ÅŸunları kaydeder: “Beklenen el-Hüccet, Muhammed el
-Cevad`ın oÄŸlu Ali el-Hadi`nin oÄŸlu el-Hasan el-Askerî`nin oÄŸlu Muhammed`dir. Beklenen el
Hüccet, Åžia`nın beklediÄŸi on iki imamın on ikincisidir.” (es-Safedî, s. 249)
Buraya kadar yaptığımız alıntılar neticesinde Ä°bn Teymiyye`nin Ä°mam Hasan Askerî`nin
oÄŸlu
olmadığı
müelliflerin
iddiasının
yazdıkları
Ä°bn
asılsız
olduÄŸu
Teymiyye`nin
ortaya
sözünü
çıkmış
boÅŸa
oldu.
Bütün
çıkarmakta,
bu
kabul
edilebilirliğini ortadan kaldırmaktadır. İbn Teymiyye`nin dikkatlice incelemeden ve
analiz etmeden böyle bir iddiada bulunması üzücüdür.
2) Ä°mam Mehdî`nin ergenlik yaşına ulaÅŸmamış olması
Ä°bn Teymiyye, “Ergenlik yaşına ulaÅŸmamış ve mükellef olmamış birinin ümmetin imameti
becerisine sahip olacağını, topluma liderlik edebileceÄŸini düÅŸünmek nasıl mümkün
olur?” diye sorar ve ÅŸöyle yazar: “Allah`ın Kitabı`nda buyurduÄŸu gibi evlilik yaşına
ulaşıncaya dek, rüÅŸtünü ispat edinceye kadar ona mallar teslim edilemez. Bedeni ve malı
konusunda hacir altına alınmış birisi nasıl Müslümanların imamı olabilir?” (Ä°bn
Teymiye, 4/89)
Bu sorunun cevabını birkaç maddede verebiliriz:
a) Åžia itikadınca imametin kaynağı meÅŸveret olmuÅŸ olsaydı ve imamı halk seçseydi
Ä°bn Teymiyye haklı olurdu ve imametin bir çocuÄŸa ait olması düÅŸünülemezdi. Fakat
imametin kaynağının nas ve vesayet olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde (ki böyledir, bkz. Åžeyh
Müfid, “Evailü`l-makalat”, Musannifat içerisinde, 4/40) imameti bir çocuÄŸun üstlenmesinin
herhangi
bir
mahzuru
olmayacaktır.
Ä°lahî
tensiple
peygamber
olan
Hz.
Ä°sa
ve
Hz.
Yahya`nın durumları buna örnektir (bkz. Meryem, 12 ve 30). Åžia`da benzeri durumlar
önceden de yaÅŸanmıştır. Küçük yaÅŸta imamet makamına ulaÅŸan ilk imam Ä°mam Cevad`dır.
Ä°mam Cevad imam olduÄŸunda henüz sekiz yaşındaydı. Ondan sonra imam olan Ä°mam Hadi ise
altı yaşından büyük deÄŸildi.
b) Ä°mam Mehdî`nin imametini kabul etmemenin baÅŸlıca nedeni olarak yaÅŸ sorununu gündeme
getiren Ä°bn Teymiyye`nin, en az iki yerde küçük yaÅŸta manevî makama eriÅŸen ve mucize
gösteren çocuklardan söz eden Kur`ân ayetleri hakkında ne düÅŸündüÄŸünü sormak gerekir.
Kur`ân, Hz. Ä°sa`nın beÅŸikte konuÅŸmaya baÅŸladığını bildirmemiÅŸ midir? “(Çocuk,)
"Ben, Allah`ın kuluyum. O, bana kitap vermiştir ve beni peygamber kılmıştır." dedi.
(Meryem, 30)
Bu ayette iki nükte mevcuttur: Birincisi, yeni doÄŸmuÅŸ bir bebek nasıl konuÅŸabilmiÅŸ,
kendisi ve annesi hakkında ileri sürülen suçlamalara cevap verebilmiÅŸtir? Bu baÄŸlamda
mutlaka bir mucizenin gerçekleÅŸtiÄŸinden söz edeceklerdir. Çünkü böyle bir ÅŸey daha önce
vuku bulmamıştır. Bu cevap, doğru bir cevaptır. Fakat burada sorulması gereken şudur:
Yeni doÄŸmuÅŸ bir bebek için böyle bir mucizenin gerçekleÅŸtiÄŸini kabul ediyorsunuz da
baÅŸka çocuklar için böyle bir mucizenin gerçekleÅŸebileceÄŸini niçin kabul etmiyorsunuz?
Ä°kincisi
ÅŸudur:
Allah,
yeni
doÄŸmuÅŸ,
süt
emen
bir
bebeÄŸin
dilinden
“Bana
kitap
vermiÅŸtir ve beni peygamber kılmıştır” diye naklediyor. Birçok müfessire göre Hz. Ä°sa,
bebekliÄŸinde nübüvvet makamına ulaÅŸmıştır. Burada geçmiÅŸ zaman kalıbı gelecek
zamanı
iÅŸaret
etmez;
ki
bu
zahire
aykırı
bir
durum
olur
ve
güçlü
bir
kanıtı
gerektirir. Nitekim müfessirler de bunu beyan etmiÅŸlerdir. ÖrneÄŸin Ebu Hayyan Endülüsî
Bahru`l-muhit adlı tefsirinde bu ayetle ilgili olarak ÅŸunları yazar: “Allah`ın ‘Bana
kitap
vermiÅŸtir
ve
beni
peygamber
kılmıştır.`
sözünün
zahiri,
Hz.
İsa`yı
bebekliÄŸinde aklî kemale ulaÅŸtırdığı ve onu bebekken peygamber seçtiÄŸidir.” (Ebu
Hayyan, 7/259)
Ä°bn Ebi Hatem, Enes b. Malik`ten naklettiÄŸi rivayetle ayetin tefsirini yapar: “Hz. Ä°sa
ana
karnında
Ä°ncil`i
öÄŸrendi.
Nitekim
‘Bana
kitap
vermiÅŸtir
ve
beni
peygamber
kılmıştır.` sözü de bunu göstermektedir. (Ä°bn Ebi Hatem, 7/248)
ReÅŸidüddin Meybudî ise KeÅŸfü`l-esrar ve uddetü`l-ebrar`da ÅŸunları yazar: “DoÄŸru görüÅŸ,
Allah`ın Hz. İsa`ya bebekliğinde akıl verdiği, onu baliğ kıldığı, ona kitap ve
peygamberlik
bahÅŸettiÄŸi,
ana
karnında
ona
Ä°ncil`i
okuduÄŸudur.
Tıpkı
Allah`ın
yaratır yaratmaz peygamberlik verdiÄŸi, mükellef ve mebus kıldığı Âdem gibi Hz. Ä°sa da
yaratılışında
böyleydi.
Hz.
Meryem`den
naklolunur:
Ben
ve
Ä°sa
baÅŸ
baÅŸa
kaldığımızda sohbet ederdik. Birisi gelip beni meşgul ettiğinde ise o karnımda
(Allah`ı) tesbih ederdi, ben de onu duyardım.” (Mubeydî, 6/36)
Fahreddin Razî de ÅŸöyle yazar: “Ayetin manasında, ne zaman ona kitap verdiÄŸi, ne zaman
onu peygamber atadığı noktasında görüÅŸ ayrılığı vardır. GörünüÅŸe bakılırsa Hz.
Ä°sa onlarla konuÅŸmaya baÅŸlamadan önce Allah ona kitap verdi ve onu peygamber seçip ona
namaz kılmayı ve onları Allah`a davet etmeyi emretti.” (Razî, 21/535)
c) Allah, Hz. Yahya`ya çocukluÄŸunda ÅŸöyle hitap etmiÅŸtir: “Ey Yahya! Kitaba tam bir güç
ve ciddiyetle sarıl." (dedik.) Daha çocukken ona hüküm verdik.” (Meryem, 12)
Ayette geçen "hüküm" konusunda ihtilaf vardır. Bununla birlikte, müfessirler iki farklı
anlama geleceÄŸi konusunda birleÅŸmiÅŸlerdir. Bir grup hükmün peygamberlik anlamına (bkz.
Suyutî, Tefsirü`l-Celaleyn, s. 309; Mubeydî, 6/13; Razî, 21/535); diÄŸer bir grup ahkâmı
idrak etme, akıl yürütme ve hikmet anlamına (bkz. Taberî, 16/43; Ä°bn Ebi Hatem, 240; Ä°bn
Kesir, 7/191; Suyutî, Durrü`l-mensur, 4/260; Alusî, 8/392) geldiÄŸini söylemiÅŸtir.
Ä°ster nübüvvet ister kitabı anlama, kavrama gücü ÅŸeklinde tefsir edilsin ayet, bir
çocuÄŸun küçük yaÅŸta yüksek fikrî ve manevî makamlara ulaÅŸabileceÄŸini göstermektedir.
Bilginlerin de dediÄŸi gibi, bir ÅŸeyin olabileceÄŸine dair en güçlü delil, o ÅŸeyin önceden
olmuÅŸ olmasıdır. Benzeri olaylar daha önce yaÅŸanmıştır ve Kur`ân açık bir dille bu
yaşananları
anlatmıştır.
Buna
göre
hangi
delile
dayanarak
küçük
yaÅŸta
imamlık
konusuna çirkin ifadelerle saldırılabilir?
3. Ä°mam Mehdî`nin ömrünün uzun olması
Ä°bn Teymiyye bu konuda ÅŸunları yazar: “Ümmet-i Muhammed`den kimsenin bu kadar uzun ömürlü
olduÄŸu görülmemiÅŸtir. Dolayısıyla bu iddia gerçek dışıdır. Ä°slâm`da kimse 120
yıldan fazla yaÅŸamamıştır, böyle biri bulunamaz. Kaldı ki bu kadar uzun ömür süren
biri olsun! Hz. Peygamber`den ömrünün sonlarında nakledilen sahih hadiste ÅŸöyle buyrulur:
‘Azalacağınızı
biliyor
musunuz?
Åžu
an
mevcut
olanlar
yüz
yaşlarında
hayatta
olmayacaklar.`8 Åžu halde o zamanda bir yaşında olan veya bir yaşına yakın olanlar yüz
yıldan fazla yaÅŸamayacaktır. O dönemde ömür bu süreden fazla olamayacağına göre o
dönemden sonra da bunun geçerliliÄŸi olacaktır.”
Ä°bn Teymiyye`nin ümmet-i Muhammed`den (s.a.a) hiç kimsenin 120 yıldan fazla yaÅŸamadığı
iddiası
asılsızdır.
rastlanabilir.
Bu,
Çünkü
kanıt
bugün
istemeyen
bile
120
yaşını
apaçık
bir
gerçektir.
geçmiÅŸ
Öte
yüzlerce
yandan
insana
tarih,
önceki
asırlarda yaÅŸamış uzun ömürlüler hakkında bilgi vermektedir.
Buna
göre
Müslümanların
kısa
ömürlülüÄŸünü
ispatlamak
için
ümmet-i
Muhammed`den
hiç
kimsenin yüz yaşından fazla yaÅŸamayacağını bildiren hadise dayanmak hatalı bir iÅŸtir
ve böyle bir istidlale baÅŸvuran kimse yersiz bir iÅŸ yapmış olur.
Buna göre, herhangi bir problemle karşılaÅŸmamak için Hz. Peygamber`in hadisini farklı
bir biçimde yorumlamak gerekir. Bu yüzden hadis ve tefsir âlimleri söz konusu hadisin
tefsirini yapmışlardır. Nevevî hadisin tefsirinde ÅŸunları yazar: “Bu hadiste nübüvvete
özgü iÅŸaretler, öngörüler vardır ve kastedilen o belli gecede yeryüzünde bulunanların yüz
yıldan fazla yaÅŸamayacaklarıdır. Hadiste o geceden sonra dünyaya gelenlerin yüz yıldan
fazla yaÅŸamayacaklarına delalet eden bir iÅŸaret bulunmamaktadır.” (Nevevî, 16/89)
Ä°bn Hacer Askalanî de hadisi tefsir ederken aynı hususa dikkat çekmiÅŸtir (bkz. Askalanî,
Fethü`l-bari, 1/212).
Burada üzerinde durulması gereken husus, Ä°bn Teymiyye`nin Hz. Peygamber`den sonra da
kimsenin uzun ömür süremeyeceÄŸi iddiasıdır. Onun bu iddiasını neye dayandırdığı
belli deÄŸildir. NaklettiÄŸi hadisin hangi ifadesinde böyle bir delalet bulunmaktadır?
Nitekim saÄŸlık alanındaki ilerlemelerle birlikte yaÅŸ ortalamasının günbegün arttığı
günümüz dünyasında yüz yaşından fazla yaÅŸayan insanlara sıkça rastlanmaktadır.
Ayrıca,
kimi
aykırı
bir
insanların
durum
Allah`ın
deÄŸildir.
iradesi
Nitekim
doÄŸrultusunda
Kur`ân`da
Hz.
uzun
Nuh`un
ömür
kavmi
sürmesi
arasında
gerçeÄŸe
950
yıl
yaÅŸadığı vurgulanmaktadır (Ankebut, 14) ve bu sürenin de Hz. Nuh`un ömrünün tamamı
olmadığı bilinmektedir.
Kitabında, Ä°mam Mehdî`nin uzun ömürlü oluÅŸunu Hz. Hızır`e delil göstererek ispatlanmaya
çalışılması konusuna da deÄŸinen Ä°bn Teymiyye ÅŸöyle devam eder: “Ä°spat için Hz.
Hızır`ın hayatta olduğu deliline sarılmak, batıl bir istidlaldir. Hz. Hızır`ın
hayatta olduÄŸunu kim kabul etmiÅŸtir? AraÅŸtırmacılar onun öldüÄŸünü kabul etmiÅŸlerdir.
Hayatta olduÄŸu farz edilse bile o bu ümmetten deÄŸildir.” (Ä°bn Teymiye, 4/87)
Ä°bn
Teymiyye`nin
araştırmacılara
Hz.
Hızır`ın
dayandırması
hayatta
başlı
olmadığı
başına
bir
iddiası
sorundur.
ve
bu
Çünkü
iddiasını
Ehlisünnet
âlimlerinin çoÄŸunluÄŸu Hz. Hızır`ın hayatta olduÄŸuna inanmaktadır. Kurtubî bu konuda
ÅŸunları yazar: “Hz. Hızır birtakım nedenlerle döneminin yöneticisinden kaçtı ve bu
süreçte âb-ı hayat çeÅŸmesini bulup o sudan içti. Hâlâ hayattadır ve Deccal ortaya çıkana
kadar da hayatta kalacaktır. O, Deccal`in öldüreceÄŸi kimsedir.” (Kurtubî, 11/44)
el-Bahrü`l-medid fi tefsiri`l-Kur`âni`l-Mecid`in müellifi Ä°bn Acibe Ahmed b. Muhammed
ÅŸöyle yazar: “Daha önce de geçtiÄŸi gibi cumhur (ulemanın çoÄŸunluÄŸu) Hz. Hızır`ın
yaÅŸadığı inancındadır.” (Ä°bn Acibe, 6/298)
Müslim`in Sahih`inin meÅŸhur ÅŸarihi Nevevî de ÅŸunları kaydeder: “Hızır`ın hayatta olup
olmadığı ihtilaflıdır. Fakat ulemanın çoÄŸunluÄŸu onun hayatta olduÄŸu ve aramızda
bulunduÄŸu kanaatindedir. Mutasavvıflar ve marifet ehli bu konuda hemfikirdir.” (Askalanî,
ez-Zehrü`n-nadr, s. 44; el-Azim Abadî, 11/338)
Edvaü`l-beyan`ın müellifi ise ÅŸöyle yazar: “Âlimler Hızır`ın hayatı konusunda görüÅŸ
ayrılığına düÅŸmüÅŸlerdir. ÇoÄŸunluÄŸu onun hayatta olduÄŸuna ve âb-ı hayat çeÅŸmesi
denilen çeÅŸmeden su içtiÄŸine inanır. Bu görüÅŸü güçlendiren âlimlerin başında Kurtubî,
Nevevî, ayrıca Sallak ve NakkaÅŸ gelir.” (Åžankitî, 3/326-327)
İbn Teymiyye`ye sorulması gereken bir başka soru şudur: Farzı misal Hz. Hızır`ın
hayatta olduÄŸu ÅŸüpheli bile olsa ulema Hz. Ä°sa`nın hayatta olduÄŸu konusunda görüÅŸ
birliÄŸi içerisinde deÄŸil midir? DoÄŸumunun üzerinden 2010 yıl geçen Hz. Ä°sa`nın hayatta
oluşunu nasıl yorumluyorsunuz?
Mukatil b. Süleyman Hz. Ä°sa hakkında ÅŸöyle yazar: “Allah, Hz. Ä°sa`yı öldürdüklerini
iddia eden Yahudileri tekzip etmiş ve onu Ramazan ayında Kadir gecesinde 33 yaşındayken
hayatta iken Beytü`l-mukaddes`ten göÄŸe yükselttiÄŸini söylemiÅŸtir.” (Mukatil b. Süleyman,
1/421)
Ebu Hayyan Endülüsî “Allah onu kendine doÄŸru yüceltti.” (Nisa, 158) ayetinin tefsirinde
ÅŸunları yazar: “Bu ayet, Hz. Ä°sa`nın öldürüldüÄŸü ve çarmıha gerildiÄŸi iddiasını
ortadan kaldırır. Miraç rivayetinde Hz. Peygamber`den nakledilen sahih hadislere göre Hz.
Ä°sa hayattadır ve göÄŸün ikinci katında yaÅŸamaktadır. Yine bu hadislere göre Hz. Ä°sa,
Allah
Deccal`i
öldürmesi
için
kendisini
tekrar
yeryüzüne
gönderinceye
dek
orada
kalacaktır.” (Ebu Hayyan, 4/128)
MeraÄŸî, Hz. Ä°sa hakkında söylenenleri naklettikten sonra ÅŸöyle yazar: “Miraç hadisi
çerçevesinde müfessirlerin ve diÄŸer ulemanın çoÄŸunluÄŸuna göre Allah, Hz. Ä°sa`yı ruhu
ve bedeniyle göÄŸe yükseltmiÅŸtir.” (MeraÄŸî, 6/15)
Buraya kadar ifade edilenlerden öncelikle, Hz. Hızır`ın hayatta olmadığı düÅŸüncesinin
Ä°bn Teymiyye`nin iddia ettiÄŸi gibi üzerinde icma edilmiÅŸ bir konu olmadığı; bilakis
Ehlisünnet âlimlerinin çoÄŸunluÄŸunun Hz. Hızır`ın halen hayatta olduÄŸuna inandıkları
anlaşılmaktadır. Hz. Ä°sa konusunda ise durum daha açık ve nettir. Dolayısıyla kimi
insanların uzun ömürlü olduÄŸu meselesi, Åžia`nın Ä°mam Mehdî konusundaki iddiasından
önce kabul edilmiÅŸ bir meseledir. Ä°mam Mehdî söz konusu olunca Ä°bn Teymiyye`nin bu
olasılığı niçin kesin bir dille inkâr ettiÄŸi bilinmemektedir.
Ä°lginç olan, Hz. Mehdî`nin hayatta olduÄŸuna inanan Sünnî âlimlerin de meseleyi ispat
sadedince Hz. Hızır ve Hz. Ä°sa`yı örnek göstermeleridir. (Gencî Åžafiî, s. 97)
Sonuç
Buraya kadar ifade ettiklerimizden ÅŸu sonuçlar çıkmaktadır:
a)
Ä°bn
Teymiyye`nin
Ä°mam
Hasan
Askerî`nin
oÄŸlu
olmadığı
iddiası
tamamen
asılsızdır. Ä°ddiasını temellendirmek için ileri sürdüÄŸü deliller de saÄŸlam ve ilmî
deÄŸildir. Ehlisünnet müelliflerinin çoÄŸunluÄŸu Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olduÄŸunu
tasrih etmiÅŸtir.
b) Nübüvvet, kavrayış, hükümet, hatta imamet gibi yüksek makamlar çocuklukta elde edilmesi
mümkün makamlardır ve Kur`ân`da bunun örnekleri zikredilmiÅŸtir.
c) Bazı insanların uzun ömürlü olması imkânsız deÄŸil, bilakis mümkündür. Nitekim
muteber dinî kaynaklarda uzun ömürlü insanlara örnekler zikredilmiÅŸtir.
Notlar:
1.
Bu
konudaki
rivayetler
Ehlisünnet`in
muteber
hadis
mecmualarında
nakledilmiÅŸtir.
ÖrneÄŸin bkz. Sananî, Müsned, 7/512-514; Ä°bn Hanbel`in Müsned`indeki rivayetler için bkz.
Muhammed Cevad Hüseynî Celalî, Ehadisu el-Mehdî min Müsnedi Ahmed b. Hanbel; Ä°bn Mace,
Sünen, hadis no: 4082-4088; Ä°bn Davud, Sünen, hadis no: 4273-4282; Tirmizî, Sünen, hadis
no: 2230-2232; Taberanî, el-Mucemü`l-kebir, birçok yerde; Ä°bn Habban, Sahih, c. 15, birçok
yerde.
2. ÖrneÄŸin Mehdîlik inancıyla ilgili hadislerin sıhhatini ÅŸüpheyle karşılayan Ä°bn
Haldun ÅŸöyle yazar: “Bil ki, tarihî süreçte bütün Müslümanlar arasında ahir zamanda Hz.
Peygamber`in hanedanından bir adamın ortaya çıkacağı ve dini sabit kılıp adaleti
tesis edeceÄŸi; bütün Müslümanların da bu adama tabi olacağı, Mehdî adı verilen bu
zatın bütün Ä°slâm topraklarına hâkim olacağı inancı meÅŸhur olmuÅŸtur…” Bkz. Ä°bn
Haldun, 245.
3. Müslümanlar, Ä°mam Mehdî`nin adı, bir gün zuhur edeceÄŸi, Hz. Peygamber`in torunu
olduÄŸu, Hz. Zehra`nın soyundan geldiÄŸi, Mekke`de ortaya çıkacağı vb. konularda görüÅŸ
birliÄŸi içerisindedirler.
4. Bu âlimlerin başında, Ä°bn Arabî, Muhammed b. Talha Åžafiî, Gencî Åžafiî, Ali b.
Muhammed SibaÄŸ Malikî, Süleyman Kunduzî gelir.
5. Ebi Yala Beydavî, Tahkikü`l-örfi`l-verdî fi ahbari`l-Mehdî, s. 1.
6. Daha fazla bilgi için bkz. Kuleynî, el-Kafi, 1/329, 514; Åžeyh Saduk, Kemalü`d-din, c. 2,
bab: 42; Åžeyh Tusî, el-Gaybet, III. Bölüm.
7. Üç Sünnî âlimi; Åžaranî, Sabban ve Hamzavî, Ä°bn Arabî`nin el-Futuhatü`l-Mekkiyye`sinden
Ä°mam Mehdî`nin Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olduÄŸunu nakleder (bkz. Åžaranî, 2/562;
-Sabban, Ä°sâfü`r-raÄŸibîn, (Nurü`l-ebsar`ın haÅŸiyesinde), s. 141-142; Hamzavî, MeÅŸarikü`l
envar, s. 112). Ancak Futuhat`ın mevcut baskılarında bu bölüm hazfedilmiÅŸtir. Merhum
Ayetullah Seyyid Celaleddin AÅŸtiyanî, Åžerh-i Mukaddime-i Kayserî`de (s. 914) ÅŸöyle yazar:
“Fakir Futuhat`ın eski elyazması nüshalarını gördüm. Biri beÅŸ yüz, diÄŸeri altı yüz
yıl önce Mısır, Suriye ve Türkiye`de kitabet olunmuÅŸtu. Bu nüshalarda Ä°mam Mehdî`nin
ÅŸeceresi ÅŸöyleydi: Resulullah`ın itretinden, Fatıma`nın oÄŸlu, dedesi Hüseyin b. Ali,
babası el-Hasan el-Askerî`dir.” Bu bilgiler ışığında Futuhat`ın mevcut baskılarına
müdahaleler olduÄŸu, orijinal metnin bir kısmının hazfedildiÄŸi anlaşılmaktadır.
8. Buharî, Sahih, 1/37; Müslim, Sahih, 7/187.
Kaynaklar:
Alusî, Seyyid Mahmud, Ruhu`l-maani fi tefsiri`l-Kur`âni`l-azim, Beyrut 1416.
Askalanî, Ebu`l-Fazl Ahmed b. Ali, ez-Zehrü`n-nadr fi ahbari`l-Hızr, Hindistan 1408.
Askalanî, Ebu`l-Fazl Ahmed b. Ali, Fethü`l-bari bi-ÅŸerhi Sahihi`l-Buharî, neÅŸr: Muhbiddin
el-Hatib, Beyrut (ty.).
Buharî, Muhammed b. Ä°smail, Sahih, Beyrut 1407.
Ebu Davud, Süleyman b. EÅŸas, Sünen, Beyrut 1421.
Ebu Hayyan, Muhammed b. Yusuf Endülüsî, el-Bahrü`l-muhit fi`t-tefsir, Beyrut 1420.
-el-Asımî el-Mekkî, Abdülmelik b. Hüseyin, Semtü`n-nücumü`l-avali fi ebnai`l-evail ve`t
tevali, neÅŸr: Adil Ahmed Abdülmevcud, Beyrut 1419.
el-Azim Abadî, Muhammed Åžemsülhak, Avnü`l-mabud fi ÅŸerhi Süneni Ebi Davud, Beyrut 1995.
Gencî Åžafiî, Muhammed, el-Beyan fi ahbari Sahibü`z-zaman, Beyrut 1421.
Halebî, Ali b. Burhaneddin, es-Sîretü`l-Halebiyye, Beyrut 1400.
Hüseynî Celalî, Muhammed Cevad, Ehadisu el-Mehdî min Müsnedi Ahmed b. Hanbel, Kum 1409.
Ä°bn Acibe, Ahmed b. Muhammed, el-Bahrü`l-medid fi tefsiri`l-Kur`âni`l-Mecid, Kahire 1419.
Ä°bn Ebi Hatem, Abdurrahman b. Muhammed, Tefsirü`l-Kur`ânü`l-azim, neÅŸr: Esad Muhammed b.
et-Tayyib, Sayda (ty.).
Ä°bn Ebi Åžeybe, Muhammed, el-Kitabü`l-musannef fi`l-ehadis ve`l-asar, Beyrut 1416.
Ä°bn Esir, Ä°zzeddin, el-Kamil fi`t-tarih, Beyrut 1420.
Ä°bn Habban, Muhammed b. Ahmed, Sahih, Beyrut 1418.
Ä°bn Hacer Heytemî, Hamd b. Muhammed, es-Savaikü`l-muhrika, Beyrut 1417.
Ä°bn Haldun, Abdurrahman, Mukaddime, Beyrut 1421.
Ä°bn Haldun, Abdurrahman, Tarih, Beyrut 1984.
Ä°bn Hallikan, Åžemseddin, Vefeyatü`l-ayan, Kum 1363.
Ä°bn Kesir, Ä°smail b. Amr, el-Bidaye ve`n-nihaye, Beyrut (ty.).
Ä°bn Kesir, Ä°smail b. Amr, Tefsirü`l-Kur`âni`l-azim, Beyrut 1419.
Ä°bn Mace, Muhammed b. Yezid, Sünen, Beyrut 1421.
Ä°bn
Teymiyye
el-Harranî,
Ahmed
b.
Abdülhalim,
Minacü`s-sünneti`n-Nebeviyye
fi
nakzi
kelami`ÅŸ-Åžia ve`l-Kaderiye, neÅŸr. Muhammed ReÅŸad Salim, Kurtuba 1406.
Kayserî Davud, Åžerh-i Fususu`l-hikem, neÅŸr: Seyyid Celaleddin AÅŸtiyanî, Tahran 1375.
Kuleynî, Muhammed b. Yakub, el-Kafi, Beyrut 1401.
Kurtubî, Muhammed b. Ahmed, el-Camiü`l-ahkami`l-Kur`ân, Tahran 1364.
MeraÄŸî, Ahmed b. Mustafa, Tefsir, Beyrut (ty.).
Mubeydî, ReÅŸidüddin, KeÅŸfü`l-esrar ve uddetü`l-ebrar, Tahran 1371.
Mukatil b. Süleyman, Tefsir, Beyrut 1423.
Nevevî, Yahya b. Åžeref, Åžerhu Sahih Müslim, Beyrut 1392.
NiÅŸaburî, Müslim b. Hüccac, Sahih, neÅŸr: Muhammed Fuad Abdülbaki, Beyrut (ty.).
Razî, Fahreddin, Mefatihü`l-gayb, Beyrut 1420.
Saduk, Muhammed b. Ali, Kemalü`d-din, 1395.
Safedî, Salahuddin Halil b. Ebik, el-Vafi bi`l-vefeyat, Beyrut 1420.
Sananî, Abdürrezzak, el-Musannef, Hindistan 1390.
Suyutî, Celaleddin, ed-Dürrü`l-mensur fi tefsiri`l-mesur, Kum 1404.
Suyutî, Celaleddin-Mahallî, Celaleddin, Tefsirü`l-Celaleyn, Beyrut 1416.
-Åžankitî, Muhammed el-Emin b. Muhammed b. el-Muhtar, Edvaü`l-beyan fi izahi`l-Kur`ân bi`l
Kur`ân, Beyrut 1415.
Åžaranî, Ahmed b. Ali, el-Yevakit ve`l-cevahir fi beyani akaidü`l-ekabir, Beyrut (ty.).
Taberanî, Süleyman b. Ahmed, el-Mucemü`l-kebir, Beyrut 1406.
Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Camiü`l-beyan fi tefsiri`l-Kur`ân, Beyrut 1412.
Talfa eÅŸ-Åžafiî, Kemalüddin, Metalibü`s-suul fi menakibi Âl-i Resul, Beyrut 1420.
Tirmizî, Muhammed b. Ä°sa, Sünen, Beyrut 1420.
Tusî, Muhammed b. Hasan, el-Gaybet, Kum 1411.
Zehebî, el-Ä°ber fi haberi men gaber, Beyrut (ty.).
Zehebî, Åžemseddin, Düvelü`l-Ä°slâm, Beyrut 1405.
Zehebî, Åžemseddin, Siyeru alamü`n-nübela, Beyrut 1405.
Zehebî, Åžemseddin, Tarihü`l-Ä°slâm ve vefeyatü`l-meÅŸahir ve`l-alam, Beyrut 1412.
-Kaynak: Mehdî Ekbernejad, “Nakd-i Didgah-i Ä°bn Teymiye derbare-i Ä°mam Mehdî (a)”, Do
faslname-i PejuheÅŸha-yi Kur`ân ve Hadis, Defter: 1, 1388, s. 25-42.
Doç. Dr. Mehdî Ekbernejad / Ä°lam Üniversitesi
Çev: ErtuÄŸrul Ertekin
medyasafak.com
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download