Ä°bn Teymiyye’nin Ä°mam Mehdî (a.s.) Hakkındaki Görüşünün EleÅŸtirisi Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Ä°mam Mehdî`nin (a.f.) zuhur edeceÄŸi inancı, genel Ä°slâmî bir itikat olmakla birlikte Åžia mezhebinde ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bunun baÅŸlıca sebebinin, Åžiîlerin, Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸunu ve hayatta olduÄŸunu kabul etmeleri olduÄŸu kaynaklarını ve söylenebilir. delillerini Ehlisünnet göz ardı müelliflerinden ederek bu bazıları, inancı Åžia`nın eleÅŸtirmiÅŸlerdir. Bu müelliflerin başında Ahmed b. Teymiyye gelir. Ä°bn Teymiyye, Minhacü`s-sünnet baÅŸlıklı kitabında Åžia`nın inancını tenkit etmiÅŸtir. Ä°bn Teymiyye`nin tenkidinin temel dayanağı, Ä°mam Hasan Askerî`nin (a.s) oÄŸlunun olmadığıdır. Ona göre Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olduÄŸu varsayılsa bile bu çocuk, babasının vefatında ergenlik yaşına ulaÅŸmamış eleÅŸtirisi olacağından, Ä°mam ümmetin Mehdî`nin hayatta imametini oluÅŸuyla üstelenemezdi. ilgilidir. Ä°bn Ä°bn Teymiyye`nin Teymiyye, üçüncü “ÇocuÄŸun o yaşında imam olduÄŸunu kabul etsek dahi bu kadar uzun süre hayatta kalması nasıl mümkün olabilir?” diye sorar. Elinizdeki makale, Ä°bn Teymiyye`nin tenkitlerini etraflıca ele almak ve bu tenkitlere Ehlisünnet müelliflerinin kitaplarını kaynak alarak cevap vermek amacıyla kaleme alınmıştır. AraÅŸtırmanın kapsamı Dünyanın kurtarıcısına ve vaat edilmiÅŸ Mehdî`ye inanmak, Müslümanların tamamının üzerinde ittifak ettiÄŸi zarurî bir inançtır. Bu inancın kaynağı, Hz. Peygamber`den (s.a.a) bize ulaÅŸan açık beyanlardır1 (Sananî, 11/47; Ä°bn Ebi Åžeybe, 7/512). Bu inancı ÅŸüpheye karşılayan müellifler de Ä°slâm ümmetinin bu konuda icma ettiÄŸini itiraf etmiÅŸlerdir2 (bkz. Ä°bn Haldun, Mukaddime, 425). Öte taraftan kurtarıcının özellikleri baÄŸlamında, her ne kadar fırkalar arasında birtakım ihtilaflar söz konusu olsa da, büyük oranda görüÅŸ birliÄŸi olduÄŸu kolaylıkla söylenebilir.3 Bu baÄŸlamda Åžia ile Ehlisünnet`in çoÄŸunluÄŸu arasındaki ihtilaflı konu, Ä°mam Mehdî`nin dünyaya gelmiÅŸ, doÄŸmuÅŸ olması konusudur. Åžia, Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸuna ve hâlâ hayatta olduÄŸuna inanırken Ehlisünnet`in çoÄŸunluÄŸu Ä°mam Mehdî`nin doÄŸmadığına, sonradan dünyaya geleceÄŸine inanır. Bununla birlikte, Ehlisünnet âlimleri arasında, sayıları az olmakla birlikte Åžiîler gibi Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸuna inananlar bulunmaktadır.4 Kimi Ehlisünnet âlimleri, Ä°mam Mehdî`nin doÄŸduÄŸuna ve hayatta olduÄŸuna inanmamakla kalmamış, Åžia`nın bu konudaki görüÅŸünü ÅŸiddetle tenkit etmiÅŸ ve bu inancı ilmî olmayan yollardan, bazen de ilmî nezaket sınırlarını aÅŸan sözler sarf ederek inkâr etmeye kalkışmışlardır. Bu az sayıdaki ulemanın başında Ahmed b. Teymiyye gelir. Ä°bn Teymiyye, Minacü`s-sünneti`n-Nebeviyye fi nakzi kelami`ÅŸ-Åžia ve`l-Kaderiye baÅŸlıklı eserinde bu Åžiî inancına saldırmış, Åžiîlere türlü ithamlarda bulunmuÅŸ ve yakışıksız sözler sarf etmekten geri durmamıştır (Ä°bn Teymiyye, 2/86). Muasır Sünnî âlim Ebi Yala Beydavî de Åžia`nın Mehdîlik inancını tenkit ederken Ä°bn Teymiyye`nin sözlerini nakletmiÅŸtir.5 kitabındaki Ä°bn Teymiyye Bizim bu yazıdaki alıntılarına tenkitlerimiz yöneliktir. Bu öncelikle makalede, Ä°bn Beydavî`nin Teymiyye`nin görüÅŸleri, Ehlisünnet`in kabul ettiÄŸi kaynaklara istinat edilerek açıklanmaya ve tenkit edilmeye çalışılmıştır. Ä°bn Teymiyye`nin tenkitleri ve cevapları 1) Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlunun olmaması Ä°bn Teymiyye`nin Åžia`yı tenkit ederken söz konusu ettiÄŸi ilk mesele, Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlunun olmadığı meselesidir. Ona göre bu durumda Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlunun vaat edilen Mehdî olduÄŸu söylemek imkânsızdır. Minhacü`s-sünnet`te ÅŸöyle yazar: “Ensab ve tarih ilminin ehli olan Muhammed b. Cerir et-Taberî, Abdülbaki b. Kani ve diÄŸer müellifler el-Hasan b. Ali el-Askerî`nin soyunun devam etmediÄŸini, çocuÄŸunun olmadığını; Ä°mamiye`nin ise onun bir oÄŸlu olduÄŸunu, küçük yaÅŸtayken Samirra`da bir mahzene girdiÄŸini… ifade ettikleri söylenir.” (Ä°bn Teymiyye, 4/86) Bununla ilgili olarak birkaç hususu hatırlatmak mümkündür: a) Yapılan incelemeler sonucunda Taberî`nin Tarih`inde böyle bir rivayete kesinlikle yer vermediÄŸi ortaya çıkmıştır. Taberî, Ä°mam Hasan Askerî`nin bir oÄŸlu olduÄŸu veya olmadığı konusuna deÄŸinmemiÅŸtir. Ä°bn Teymiyye`nin Taberî`ye isnat ederek naklettiÄŸi bu sözü hangi kaynaktan aldığı da bilinmemektedir. Aynı ÅŸekilde Abdülbaki b. Kani`ye dayandırdığı rivayetin kaynağı da bilinmemektedir. b) Tarihî rivayetlere göre Ä°mam Mehdî`nin doÄŸumu ve çocukluk dönemindeki hayatı gizli tutulmuÅŸtur. Ä°mam Hasan Askerî ile irtibatlı birkaç kiÅŸi dışında onun doÄŸduÄŸu ve hayatta olduÄŸu kimse tarafından bilinmemiÅŸtir. Masum Ä°mamlar (a.s) tarafından Ä°mam Hüseyin`in dokuzuncu oÄŸlu olarak tanıtılan vaat edilen Mehdî`nin can güvenliÄŸini saÄŸlamak amacıyla doÄŸumu birkaç kiÅŸinin bilgisi dışında tamamen gizli tutulmuÅŸtur.6 c) Ä°ki tarihçinin kaynağı belirsiz sözlerine istinat eden Ä°bn Teymiyye`ye Ehlisünnet âlimlerinden Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olduÄŸunu açıkça beyan edenlerin sözlerini hatırlatmak gerekir: - Siyer müellifi Halebî ÅŸöyle yazar: “el-Muntazer, el-Hasan el-Askerî`nin oÄŸlu olan Muhammed el-Kasım`dır ve Åžia onun el-Muntazer (beklenen) olduÄŸuna inanır.” (Halebî, 2/348) - Muhyiddin Ä°bn Arabî (öl. 638), Åžaranî`nin el-Yevakit ve`l-cevahir`de aktardığına göre, Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olan vaat edilmiÅŸ Mehdî`nin doÄŸduÄŸunu ve hayatta olduÄŸunu yazar. (Åžaranî, 2/562)7 - Åžemseddin Zehebî eserlerinde Ä°mam Hasan Askerî`nin Muhammed adında bir oÄŸlu olduÄŸunu yazmıştır. “el-Hasan b. Ali el-Cevad Åžia`nın masum olduklarına inandığı On Ä°ki Ä°mam`dan biridir ve el-Muntazer`in babasıdır.” (Zehebî, el-Ä°ber, 1/373) “Ebu Muhammed, Åžia`nın imamlarındandır… OÄŸlu Muhammed b. el-Hasan ise 258 yılında dünyaya gelmiÅŸtir.” (Zehebî, Tarihü`l-Ä°slâm, 19/113) “On Ä°ki Ä°mam`dan biri olan el-Hasan b. Ali b. el-Cevad vefat etti. O, beklenen Muhammed b. el-Hasan`ın babasıdır.” (Zehebî, Düvelü`l-Ä°slâm, s. 145) d) MeÅŸhur sosyolog ve tarihçi Ä°bn Haldun, Talibîler ve ileri gelenleri hakkında ÅŸöyle yazar: “Sonra oÄŸlu Hasan el-Askerî gelir. 260 yılında vefat etmiÅŸtir. Sonra oÄŸlu Muhammed el-Mehdî gelir. O, on ikincidir. Onlara (Åžiîlere) göre o, hayattadır ve beklenmektedir (muntazerdir). Onların bu konuda rivayetleri meÅŸhurdur.” (Ä°bn Haldun, Tarih, 4/148) e) Ä°bn Hallikan ÅŸöyle yazar: “Ebu Muhammed el-Askerî: Ebu Muhammed el-Hasan b. Ali b. Muhammed b. Ali b. Musa er-Rıza… O, el-Muntazer`in babasıdır.” (Ä°bn Hallikan, 4/14) Eserinin baÅŸka bir yerinde ise ÅŸöyle yazar: “Ebu`l-Kasım Muhammed b. el-Hasan el-Askerî… Ä°mamiye itikadınca On Ä°ki Ä°mam`ın on ikincisidir ve el-Hüccet diye bilinir. 255 yılının Åžaban ayının ortasına denk gelen Cuma günü doÄŸmuÅŸtur.” (Ä°bn Hallikan, 4/176) f) Ä°bn Teymiyye`den önce vefat eden ünlü tarihçi Ä°bn Esir, el-Kamil fi`t-tarih`inde ÅŸöyle -yazar: “Bu yılda (260) el-Hasan b. Ali b. Muhammed vefat etmiÅŸtir. O, (Åžiîlerin) el Muntazer olduÄŸuna inandıkları Muhammed`in babasıdır.” (Ä°bn Esir, 6/320) g) Ä°bn Teymiyye`nin selefi olan Muhammed b. Talha eÅŸ-Åžafiî (öl. 652) Metalibü`s-suul`da ÅŸöyle yazar: “Ebu`l-Kasım Muhammed b. el-Hasan, Hüccet olan el-Mehdî`dir ve Salih Halef`tir.” (Talha Åžafiî, s. 152) h) Ä°bn Hacer Heytemî (öl. 974) es-Savaikü`l-muhrika`da ÅŸöyle yazar: “Ebu`l-Kasım Muhammed -el-Hüccet: Babasının vefatında beÅŸ yaşındaydı. Lakin Allah ona hikmet verdi ve onu el Kaim el-Muntazer olarak isimlendirdi.” (Ä°bn Hacer Heytemî, 2/601) i) Ä°bn Kesir, “On iki emir vardır.” hadisini tefsir ederken ÅŸunları yazar: “Hz. Peygamber`in kastettiÄŸi, birincileri Ali b. Ebi Talib, sonuncuları el-Muntazer olarak bilinen Muhammed b. el-Hasan el-Askerî olan Åžia`nın inandığı on iki imam deÄŸildir.” (Ä°bn Kesir, 7/153) j) Semtü`n-nücumü`l-avali`nin müellifi ÅŸöyle yazar: “Ebu Muhammed el-Askerî Mutemid`in hilafetinin ilk yıllarında zehirlenme sonucunda öldü. OÄŸlu Muhammed`i halife bıraktı. Bu Muhammed, Ä°mam Muhammed el-Mehdî b. el-Hasan el-Askerî`dir.” (el-Asimî el-Mekkî, 2/150) -k) el-Vafi bi`l-vefeyat`ın müellifi de ÅŸunları kaydeder: “Beklenen el-Hüccet, Muhammed el -Cevad`ın oÄŸlu Ali el-Hadi`nin oÄŸlu el-Hasan el-Askerî`nin oÄŸlu Muhammed`dir. Beklenen el Hüccet, Åžia`nın beklediÄŸi on iki imamın on ikincisidir.” (es-Safedî, s. 249) Buraya kadar yaptığımız alıntılar neticesinde Ä°bn Teymiyye`nin Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olmadığı müelliflerin iddiasının yazdıkları Ä°bn asılsız olduÄŸu Teymiyye`nin ortaya sözünü çıkmış boÅŸa oldu. Bütün çıkarmakta, bu kabul edilebilirliÄŸini ortadan kaldırmaktadır. Ä°bn Teymiyye`nin dikkatlice incelemeden ve analiz etmeden böyle bir iddiada bulunması üzücüdür. 2) Ä°mam Mehdî`nin ergenlik yaşına ulaÅŸmamış olması Ä°bn Teymiyye, “Ergenlik yaşına ulaÅŸmamış ve mükellef olmamış birinin ümmetin imameti becerisine sahip olacağını, topluma liderlik edebileceÄŸini düÅŸünmek nasıl mümkün olur?” diye sorar ve ÅŸöyle yazar: “Allah`ın Kitabı`nda buyurduÄŸu gibi evlilik yaşına ulaşıncaya dek, rüÅŸtünü ispat edinceye kadar ona mallar teslim edilemez. Bedeni ve malı konusunda hacir altına alınmış birisi nasıl Müslümanların imamı olabilir?” (Ä°bn Teymiye, 4/89) Bu sorunun cevabını birkaç maddede verebiliriz: a) Åžia itikadınca imametin kaynağı meÅŸveret olmuÅŸ olsaydı ve imamı halk seçseydi Ä°bn Teymiyye haklı olurdu ve imametin bir çocuÄŸa ait olması düÅŸünülemezdi. Fakat imametin kaynağının nas ve vesayet olduÄŸu düÅŸünüldüÄŸünde (ki böyledir, bkz. Åžeyh Müfid, “Evailü`l-makalat”, Musannifat içerisinde, 4/40) imameti bir çocuÄŸun üstlenmesinin herhangi bir mahzuru olmayacaktır. Ä°lahî tensiple peygamber olan Hz. Ä°sa ve Hz. Yahya`nın durumları buna örnektir (bkz. Meryem, 12 ve 30). Åžia`da benzeri durumlar önceden de yaÅŸanmıştır. Küçük yaÅŸta imamet makamına ulaÅŸan ilk imam Ä°mam Cevad`dır. Ä°mam Cevad imam olduÄŸunda henüz sekiz yaşındaydı. Ondan sonra imam olan Ä°mam Hadi ise altı yaşından büyük deÄŸildi. b) Ä°mam Mehdî`nin imametini kabul etmemenin baÅŸlıca nedeni olarak yaÅŸ sorununu gündeme getiren Ä°bn Teymiyye`nin, en az iki yerde küçük yaÅŸta manevî makama eriÅŸen ve mucize gösteren çocuklardan söz eden Kur`ân ayetleri hakkında ne düÅŸündüÄŸünü sormak gerekir. Kur`ân, Hz. Ä°sa`nın beÅŸikte konuÅŸmaya baÅŸladığını bildirmemiÅŸ midir? “(Çocuk,) "Ben, Allah`ın kuluyum. O, bana kitap vermiÅŸtir ve beni peygamber kılmıştır." dedi. (Meryem, 30) Bu ayette iki nükte mevcuttur: Birincisi, yeni doÄŸmuÅŸ bir bebek nasıl konuÅŸabilmiÅŸ, kendisi ve annesi hakkında ileri sürülen suçlamalara cevap verebilmiÅŸtir? Bu baÄŸlamda mutlaka bir mucizenin gerçekleÅŸtiÄŸinden söz edeceklerdir. Çünkü böyle bir ÅŸey daha önce vuku bulmamıştır. Bu cevap, doÄŸru bir cevaptır. Fakat burada sorulması gereken ÅŸudur: Yeni doÄŸmuÅŸ bir bebek için böyle bir mucizenin gerçekleÅŸtiÄŸini kabul ediyorsunuz da baÅŸka çocuklar için böyle bir mucizenin gerçekleÅŸebileceÄŸini niçin kabul etmiyorsunuz? Ä°kincisi ÅŸudur: Allah, yeni doÄŸmuÅŸ, süt emen bir bebeÄŸin dilinden “Bana kitap vermiÅŸtir ve beni peygamber kılmıştır” diye naklediyor. Birçok müfessire göre Hz. Ä°sa, bebekliÄŸinde nübüvvet makamına ulaÅŸmıştır. Burada geçmiÅŸ zaman kalıbı gelecek zamanı iÅŸaret etmez; ki bu zahire aykırı bir durum olur ve güçlü bir kanıtı gerektirir. Nitekim müfessirler de bunu beyan etmiÅŸlerdir. ÖrneÄŸin Ebu Hayyan Endülüsî Bahru`l-muhit adlı tefsirinde bu ayetle ilgili olarak ÅŸunları yazar: “Allah`ın ‘Bana kitap vermiÅŸtir ve beni peygamber kılmıştır.` sözünün zahiri, Hz. Ä°sa`yı bebekliÄŸinde aklî kemale ulaÅŸtırdığı ve onu bebekken peygamber seçtiÄŸidir.” (Ebu Hayyan, 7/259) Ä°bn Ebi Hatem, Enes b. Malik`ten naklettiÄŸi rivayetle ayetin tefsirini yapar: “Hz. Ä°sa ana karnında Ä°ncil`i öÄŸrendi. Nitekim ‘Bana kitap vermiÅŸtir ve beni peygamber kılmıştır.` sözü de bunu göstermektedir. (Ä°bn Ebi Hatem, 7/248) ReÅŸidüddin Meybudî ise KeÅŸfü`l-esrar ve uddetü`l-ebrar`da ÅŸunları yazar: “DoÄŸru görüÅŸ, Allah`ın Hz. Ä°sa`ya bebekliÄŸinde akıl verdiÄŸi, onu baliÄŸ kıldığı, ona kitap ve peygamberlik bahÅŸettiÄŸi, ana karnında ona Ä°ncil`i okuduÄŸudur. Tıpkı Allah`ın yaratır yaratmaz peygamberlik verdiÄŸi, mükellef ve mebus kıldığı Âdem gibi Hz. Ä°sa da yaratılışında böyleydi. Hz. Meryem`den naklolunur: Ben ve Ä°sa baÅŸ baÅŸa kaldığımızda sohbet ederdik. Birisi gelip beni meÅŸgul ettiÄŸinde ise o karnımda (Allah`ı) tesbih ederdi, ben de onu duyardım.” (Mubeydî, 6/36) Fahreddin Razî de ÅŸöyle yazar: “Ayetin manasında, ne zaman ona kitap verdiÄŸi, ne zaman onu peygamber atadığı noktasında görüÅŸ ayrılığı vardır. GörünüÅŸe bakılırsa Hz. Ä°sa onlarla konuÅŸmaya baÅŸlamadan önce Allah ona kitap verdi ve onu peygamber seçip ona namaz kılmayı ve onları Allah`a davet etmeyi emretti.” (Razî, 21/535) c) Allah, Hz. Yahya`ya çocukluÄŸunda ÅŸöyle hitap etmiÅŸtir: “Ey Yahya! Kitaba tam bir güç ve ciddiyetle sarıl." (dedik.) Daha çocukken ona hüküm verdik.” (Meryem, 12) Ayette geçen "hüküm" konusunda ihtilaf vardır. Bununla birlikte, müfessirler iki farklı anlama geleceÄŸi konusunda birleÅŸmiÅŸlerdir. Bir grup hükmün peygamberlik anlamına (bkz. Suyutî, Tefsirü`l-Celaleyn, s. 309; Mubeydî, 6/13; Razî, 21/535); diÄŸer bir grup ahkâmı idrak etme, akıl yürütme ve hikmet anlamına (bkz. Taberî, 16/43; Ä°bn Ebi Hatem, 240; Ä°bn Kesir, 7/191; Suyutî, Durrü`l-mensur, 4/260; Alusî, 8/392) geldiÄŸini söylemiÅŸtir. Ä°ster nübüvvet ister kitabı anlama, kavrama gücü ÅŸeklinde tefsir edilsin ayet, bir çocuÄŸun küçük yaÅŸta yüksek fikrî ve manevî makamlara ulaÅŸabileceÄŸini göstermektedir. Bilginlerin de dediÄŸi gibi, bir ÅŸeyin olabileceÄŸine dair en güçlü delil, o ÅŸeyin önceden olmuÅŸ olmasıdır. Benzeri olaylar daha önce yaÅŸanmıştır ve Kur`ân açık bir dille bu yaÅŸananları anlatmıştır. Buna göre hangi delile dayanarak küçük yaÅŸta imamlık konusuna çirkin ifadelerle saldırılabilir? 3. Ä°mam Mehdî`nin ömrünün uzun olması Ä°bn Teymiyye bu konuda ÅŸunları yazar: “Ümmet-i Muhammed`den kimsenin bu kadar uzun ömürlü olduÄŸu görülmemiÅŸtir. Dolayısıyla bu iddia gerçek dışıdır. Ä°slâm`da kimse 120 yıldan fazla yaÅŸamamıştır, böyle biri bulunamaz. Kaldı ki bu kadar uzun ömür süren biri olsun! Hz. Peygamber`den ömrünün sonlarında nakledilen sahih hadiste ÅŸöyle buyrulur: ‘Azalacağınızı biliyor musunuz? Åžu an mevcut olanlar yüz yaÅŸlarında hayatta olmayacaklar.`8 Åžu halde o zamanda bir yaşında olan veya bir yaşına yakın olanlar yüz yıldan fazla yaÅŸamayacaktır. O dönemde ömür bu süreden fazla olamayacağına göre o dönemden sonra da bunun geçerliliÄŸi olacaktır.” Ä°bn Teymiyye`nin ümmet-i Muhammed`den (s.a.a) hiç kimsenin 120 yıldan fazla yaÅŸamadığı iddiası asılsızdır. rastlanabilir. Bu, Çünkü kanıt bugün istemeyen bile 120 yaşını apaçık bir gerçektir. geçmiÅŸ Öte yüzlerce yandan insana tarih, önceki asırlarda yaÅŸamış uzun ömürlüler hakkında bilgi vermektedir. Buna göre Müslümanların kısa ömürlülüÄŸünü ispatlamak için ümmet-i Muhammed`den hiç kimsenin yüz yaşından fazla yaÅŸamayacağını bildiren hadise dayanmak hatalı bir iÅŸtir ve böyle bir istidlale baÅŸvuran kimse yersiz bir iÅŸ yapmış olur. Buna göre, herhangi bir problemle karşılaÅŸmamak için Hz. Peygamber`in hadisini farklı bir biçimde yorumlamak gerekir. Bu yüzden hadis ve tefsir âlimleri söz konusu hadisin tefsirini yapmışlardır. Nevevî hadisin tefsirinde ÅŸunları yazar: “Bu hadiste nübüvvete özgü iÅŸaretler, öngörüler vardır ve kastedilen o belli gecede yeryüzünde bulunanların yüz yıldan fazla yaÅŸamayacaklarıdır. Hadiste o geceden sonra dünyaya gelenlerin yüz yıldan fazla yaÅŸamayacaklarına delalet eden bir iÅŸaret bulunmamaktadır.” (Nevevî, 16/89) Ä°bn Hacer Askalanî de hadisi tefsir ederken aynı hususa dikkat çekmiÅŸtir (bkz. Askalanî, Fethü`l-bari, 1/212). Burada üzerinde durulması gereken husus, Ä°bn Teymiyye`nin Hz. Peygamber`den sonra da kimsenin uzun ömür süremeyeceÄŸi iddiasıdır. Onun bu iddiasını neye dayandırdığı belli deÄŸildir. NaklettiÄŸi hadisin hangi ifadesinde böyle bir delalet bulunmaktadır? Nitekim saÄŸlık alanındaki ilerlemelerle birlikte yaÅŸ ortalamasının günbegün arttığı günümüz dünyasında yüz yaşından fazla yaÅŸayan insanlara sıkça rastlanmaktadır. Ayrıca, kimi aykırı bir insanların durum Allah`ın deÄŸildir. iradesi Nitekim doÄŸrultusunda Kur`ân`da Hz. uzun Nuh`un ömür kavmi sürmesi arasında gerçeÄŸe 950 yıl yaÅŸadığı vurgulanmaktadır (Ankebut, 14) ve bu sürenin de Hz. Nuh`un ömrünün tamamı olmadığı bilinmektedir. Kitabında, Ä°mam Mehdî`nin uzun ömürlü oluÅŸunu Hz. Hızır`e delil göstererek ispatlanmaya çalışılması konusuna da deÄŸinen Ä°bn Teymiyye ÅŸöyle devam eder: “Ä°spat için Hz. Hızır`ın hayatta olduÄŸu deliline sarılmak, batıl bir istidlaldir. Hz. Hızır`ın hayatta olduÄŸunu kim kabul etmiÅŸtir? AraÅŸtırmacılar onun öldüÄŸünü kabul etmiÅŸlerdir. Hayatta olduÄŸu farz edilse bile o bu ümmetten deÄŸildir.” (Ä°bn Teymiye, 4/87) Ä°bn Teymiyye`nin araÅŸtırmacılara Hz. Hızır`ın dayandırması hayatta baÅŸlı olmadığı başına bir iddiası sorundur. ve bu Çünkü iddiasını Ehlisünnet âlimlerinin çoÄŸunluÄŸu Hz. Hızır`ın hayatta olduÄŸuna inanmaktadır. Kurtubî bu konuda ÅŸunları yazar: “Hz. Hızır birtakım nedenlerle döneminin yöneticisinden kaçtı ve bu süreçte âb-ı hayat çeÅŸmesini bulup o sudan içti. Hâlâ hayattadır ve Deccal ortaya çıkana kadar da hayatta kalacaktır. O, Deccal`in öldüreceÄŸi kimsedir.” (Kurtubî, 11/44) el-Bahrü`l-medid fi tefsiri`l-Kur`âni`l-Mecid`in müellifi Ä°bn Acibe Ahmed b. Muhammed ÅŸöyle yazar: “Daha önce de geçtiÄŸi gibi cumhur (ulemanın çoÄŸunluÄŸu) Hz. Hızır`ın yaÅŸadığı inancındadır.” (Ä°bn Acibe, 6/298) Müslim`in Sahih`inin meÅŸhur ÅŸarihi Nevevî de ÅŸunları kaydeder: “Hızır`ın hayatta olup olmadığı ihtilaflıdır. Fakat ulemanın çoÄŸunluÄŸu onun hayatta olduÄŸu ve aramızda bulunduÄŸu kanaatindedir. Mutasavvıflar ve marifet ehli bu konuda hemfikirdir.” (Askalanî, ez-Zehrü`n-nadr, s. 44; el-Azim Abadî, 11/338) Edvaü`l-beyan`ın müellifi ise ÅŸöyle yazar: “Âlimler Hızır`ın hayatı konusunda görüÅŸ ayrılığına düÅŸmüÅŸlerdir. ÇoÄŸunluÄŸu onun hayatta olduÄŸuna ve âb-ı hayat çeÅŸmesi denilen çeÅŸmeden su içtiÄŸine inanır. Bu görüÅŸü güçlendiren âlimlerin başında Kurtubî, Nevevî, ayrıca Sallak ve NakkaÅŸ gelir.” (Åžankitî, 3/326-327) Ä°bn Teymiyye`ye sorulması gereken bir baÅŸka soru ÅŸudur: Farzı misal Hz. Hızır`ın hayatta olduÄŸu ÅŸüpheli bile olsa ulema Hz. Ä°sa`nın hayatta olduÄŸu konusunda görüÅŸ birliÄŸi içerisinde deÄŸil midir? DoÄŸumunun üzerinden 2010 yıl geçen Hz. Ä°sa`nın hayatta oluÅŸunu nasıl yorumluyorsunuz? Mukatil b. Süleyman Hz. Ä°sa hakkında ÅŸöyle yazar: “Allah, Hz. Ä°sa`yı öldürdüklerini iddia eden Yahudileri tekzip etmiÅŸ ve onu Ramazan ayında Kadir gecesinde 33 yaşındayken hayatta iken Beytü`l-mukaddes`ten göÄŸe yükselttiÄŸini söylemiÅŸtir.” (Mukatil b. Süleyman, 1/421) Ebu Hayyan Endülüsî “Allah onu kendine doÄŸru yüceltti.” (Nisa, 158) ayetinin tefsirinde ÅŸunları yazar: “Bu ayet, Hz. Ä°sa`nın öldürüldüÄŸü ve çarmıha gerildiÄŸi iddiasını ortadan kaldırır. Miraç rivayetinde Hz. Peygamber`den nakledilen sahih hadislere göre Hz. Ä°sa hayattadır ve göÄŸün ikinci katında yaÅŸamaktadır. Yine bu hadislere göre Hz. Ä°sa, Allah Deccal`i öldürmesi için kendisini tekrar yeryüzüne gönderinceye dek orada kalacaktır.” (Ebu Hayyan, 4/128) MeraÄŸî, Hz. Ä°sa hakkında söylenenleri naklettikten sonra ÅŸöyle yazar: “Miraç hadisi çerçevesinde müfessirlerin ve diÄŸer ulemanın çoÄŸunluÄŸuna göre Allah, Hz. Ä°sa`yı ruhu ve bedeniyle göÄŸe yükseltmiÅŸtir.” (MeraÄŸî, 6/15) Buraya kadar ifade edilenlerden öncelikle, Hz. Hızır`ın hayatta olmadığı düÅŸüncesinin Ä°bn Teymiyye`nin iddia ettiÄŸi gibi üzerinde icma edilmiÅŸ bir konu olmadığı; bilakis Ehlisünnet âlimlerinin çoÄŸunluÄŸunun Hz. Hızır`ın halen hayatta olduÄŸuna inandıkları anlaşılmaktadır. Hz. Ä°sa konusunda ise durum daha açık ve nettir. Dolayısıyla kimi insanların uzun ömürlü olduÄŸu meselesi, Åžia`nın Ä°mam Mehdî konusundaki iddiasından önce kabul edilmiÅŸ bir meseledir. Ä°mam Mehdî söz konusu olunca Ä°bn Teymiyye`nin bu olasılığı niçin kesin bir dille inkâr ettiÄŸi bilinmemektedir. Ä°lginç olan, Hz. Mehdî`nin hayatta olduÄŸuna inanan Sünnî âlimlerin de meseleyi ispat sadedince Hz. Hızır ve Hz. Ä°sa`yı örnek göstermeleridir. (Gencî Åžafiî, s. 97) Sonuç Buraya kadar ifade ettiklerimizden ÅŸu sonuçlar çıkmaktadır: a) Ä°bn Teymiyye`nin Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olmadığı iddiası tamamen asılsızdır. Ä°ddiasını temellendirmek için ileri sürdüÄŸü deliller de saÄŸlam ve ilmî deÄŸildir. Ehlisünnet müelliflerinin çoÄŸunluÄŸu Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olduÄŸunu tasrih etmiÅŸtir. b) Nübüvvet, kavrayış, hükümet, hatta imamet gibi yüksek makamlar çocuklukta elde edilmesi mümkün makamlardır ve Kur`ân`da bunun örnekleri zikredilmiÅŸtir. c) Bazı insanların uzun ömürlü olması imkânsız deÄŸil, bilakis mümkündür. Nitekim muteber dinî kaynaklarda uzun ömürlü insanlara örnekler zikredilmiÅŸtir. Notlar: 1. Bu konudaki rivayetler Ehlisünnet`in muteber hadis mecmualarında nakledilmiÅŸtir. ÖrneÄŸin bkz. Sananî, Müsned, 7/512-514; Ä°bn Hanbel`in Müsned`indeki rivayetler için bkz. Muhammed Cevad Hüseynî Celalî, Ehadisu el-Mehdî min Müsnedi Ahmed b. Hanbel; Ä°bn Mace, Sünen, hadis no: 4082-4088; Ä°bn Davud, Sünen, hadis no: 4273-4282; Tirmizî, Sünen, hadis no: 2230-2232; Taberanî, el-Mucemü`l-kebir, birçok yerde; Ä°bn Habban, Sahih, c. 15, birçok yerde. 2. ÖrneÄŸin Mehdîlik inancıyla ilgili hadislerin sıhhatini ÅŸüpheyle karşılayan Ä°bn Haldun ÅŸöyle yazar: “Bil ki, tarihî süreçte bütün Müslümanlar arasında ahir zamanda Hz. Peygamber`in hanedanından bir adamın ortaya çıkacağı ve dini sabit kılıp adaleti tesis edeceÄŸi; bütün Müslümanların da bu adama tabi olacağı, Mehdî adı verilen bu zatın bütün Ä°slâm topraklarına hâkim olacağı inancı meÅŸhur olmuÅŸtur…” Bkz. Ä°bn Haldun, 245. 3. Müslümanlar, Ä°mam Mehdî`nin adı, bir gün zuhur edeceÄŸi, Hz. Peygamber`in torunu olduÄŸu, Hz. Zehra`nın soyundan geldiÄŸi, Mekke`de ortaya çıkacağı vb. konularda görüÅŸ birliÄŸi içerisindedirler. 4. Bu âlimlerin başında, Ä°bn Arabî, Muhammed b. Talha Åžafiî, Gencî Åžafiî, Ali b. Muhammed SibaÄŸ Malikî, Süleyman Kunduzî gelir. 5. Ebi Yala Beydavî, Tahkikü`l-örfi`l-verdî fi ahbari`l-Mehdî, s. 1. 6. Daha fazla bilgi için bkz. Kuleynî, el-Kafi, 1/329, 514; Åžeyh Saduk, Kemalü`d-din, c. 2, bab: 42; Åžeyh Tusî, el-Gaybet, III. Bölüm. 7. Üç Sünnî âlimi; Åžaranî, Sabban ve Hamzavî, Ä°bn Arabî`nin el-Futuhatü`l-Mekkiyye`sinden Ä°mam Mehdî`nin Ä°mam Hasan Askerî`nin oÄŸlu olduÄŸunu nakleder (bkz. Åžaranî, 2/562; -Sabban, Ä°sâfü`r-raÄŸibîn, (Nurü`l-ebsar`ın haÅŸiyesinde), s. 141-142; Hamzavî, MeÅŸarikü`l envar, s. 112). Ancak Futuhat`ın mevcut baskılarında bu bölüm hazfedilmiÅŸtir. Merhum Ayetullah Seyyid Celaleddin AÅŸtiyanî, Åžerh-i Mukaddime-i Kayserî`de (s. 914) ÅŸöyle yazar: “Fakir Futuhat`ın eski elyazması nüshalarını gördüm. Biri beÅŸ yüz, diÄŸeri altı yüz yıl önce Mısır, Suriye ve Türkiye`de kitabet olunmuÅŸtu. Bu nüshalarda Ä°mam Mehdî`nin ÅŸeceresi ÅŸöyleydi: Resulullah`ın itretinden, Fatıma`nın oÄŸlu, dedesi Hüseyin b. Ali, babası el-Hasan el-Askerî`dir.” Bu bilgiler ışığında Futuhat`ın mevcut baskılarına müdahaleler olduÄŸu, orijinal metnin bir kısmının hazfedildiÄŸi anlaşılmaktadır. 8. Buharî, Sahih, 1/37; Müslim, Sahih, 7/187. Kaynaklar: Alusî, Seyyid Mahmud, Ruhu`l-maani fi tefsiri`l-Kur`âni`l-azim, Beyrut 1416. Askalanî, Ebu`l-Fazl Ahmed b. Ali, ez-Zehrü`n-nadr fi ahbari`l-Hızr, Hindistan 1408. Askalanî, Ebu`l-Fazl Ahmed b. Ali, Fethü`l-bari bi-ÅŸerhi Sahihi`l-Buharî, neÅŸr: Muhbiddin el-Hatib, Beyrut (ty.). Buharî, Muhammed b. Ä°smail, Sahih, Beyrut 1407. Ebu Davud, Süleyman b. EÅŸas, Sünen, Beyrut 1421. Ebu Hayyan, Muhammed b. Yusuf Endülüsî, el-Bahrü`l-muhit fi`t-tefsir, Beyrut 1420. -el-Asımî el-Mekkî, Abdülmelik b. Hüseyin, Semtü`n-nücumü`l-avali fi ebnai`l-evail ve`t tevali, neÅŸr: Adil Ahmed Abdülmevcud, Beyrut 1419. el-Azim Abadî, Muhammed Åžemsülhak, Avnü`l-mabud fi ÅŸerhi Süneni Ebi Davud, Beyrut 1995. Gencî Åžafiî, Muhammed, el-Beyan fi ahbari Sahibü`z-zaman, Beyrut 1421. Halebî, Ali b. Burhaneddin, es-Sîretü`l-Halebiyye, Beyrut 1400. Hüseynî Celalî, Muhammed Cevad, Ehadisu el-Mehdî min Müsnedi Ahmed b. Hanbel, Kum 1409. Ä°bn Acibe, Ahmed b. Muhammed, el-Bahrü`l-medid fi tefsiri`l-Kur`âni`l-Mecid, Kahire 1419. Ä°bn Ebi Hatem, Abdurrahman b. Muhammed, Tefsirü`l-Kur`ânü`l-azim, neÅŸr: Esad Muhammed b. et-Tayyib, Sayda (ty.). Ä°bn Ebi Åžeybe, Muhammed, el-Kitabü`l-musannef fi`l-ehadis ve`l-asar, Beyrut 1416. Ä°bn Esir, Ä°zzeddin, el-Kamil fi`t-tarih, Beyrut 1420. Ä°bn Habban, Muhammed b. Ahmed, Sahih, Beyrut 1418. Ä°bn Hacer Heytemî, Hamd b. Muhammed, es-Savaikü`l-muhrika, Beyrut 1417. Ä°bn Haldun, Abdurrahman, Mukaddime, Beyrut 1421. Ä°bn Haldun, Abdurrahman, Tarih, Beyrut 1984. Ä°bn Hallikan, Åžemseddin, Vefeyatü`l-ayan, Kum 1363. Ä°bn Kesir, Ä°smail b. Amr, el-Bidaye ve`n-nihaye, Beyrut (ty.). Ä°bn Kesir, Ä°smail b. Amr, Tefsirü`l-Kur`âni`l-azim, Beyrut 1419. Ä°bn Mace, Muhammed b. Yezid, Sünen, Beyrut 1421. Ä°bn Teymiyye el-Harranî, Ahmed b. Abdülhalim, Minacü`s-sünneti`n-Nebeviyye fi nakzi kelami`ÅŸ-Åžia ve`l-Kaderiye, neÅŸr. Muhammed ReÅŸad Salim, Kurtuba 1406. Kayserî Davud, Åžerh-i Fususu`l-hikem, neÅŸr: Seyyid Celaleddin AÅŸtiyanî, Tahran 1375. Kuleynî, Muhammed b. Yakub, el-Kafi, Beyrut 1401. Kurtubî, Muhammed b. Ahmed, el-Camiü`l-ahkami`l-Kur`ân, Tahran 1364. MeraÄŸî, Ahmed b. Mustafa, Tefsir, Beyrut (ty.). Mubeydî, ReÅŸidüddin, KeÅŸfü`l-esrar ve uddetü`l-ebrar, Tahran 1371. Mukatil b. Süleyman, Tefsir, Beyrut 1423. Nevevî, Yahya b. Åžeref, Åžerhu Sahih Müslim, Beyrut 1392. NiÅŸaburî, Müslim b. Hüccac, Sahih, neÅŸr: Muhammed Fuad Abdülbaki, Beyrut (ty.). Razî, Fahreddin, Mefatihü`l-gayb, Beyrut 1420. Saduk, Muhammed b. Ali, Kemalü`d-din, 1395. Safedî, Salahuddin Halil b. Ebik, el-Vafi bi`l-vefeyat, Beyrut 1420. Sananî, Abdürrezzak, el-Musannef, Hindistan 1390. Suyutî, Celaleddin, ed-Dürrü`l-mensur fi tefsiri`l-mesur, Kum 1404. Suyutî, Celaleddin-Mahallî, Celaleddin, Tefsirü`l-Celaleyn, Beyrut 1416. -Åžankitî, Muhammed el-Emin b. Muhammed b. el-Muhtar, Edvaü`l-beyan fi izahi`l-Kur`ân bi`l Kur`ân, Beyrut 1415. Åžaranî, Ahmed b. Ali, el-Yevakit ve`l-cevahir fi beyani akaidü`l-ekabir, Beyrut (ty.). Taberanî, Süleyman b. Ahmed, el-Mucemü`l-kebir, Beyrut 1406. Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerir, Camiü`l-beyan fi tefsiri`l-Kur`ân, Beyrut 1412. Talfa eÅŸ-Åžafiî, Kemalüddin, Metalibü`s-suul fi menakibi Âl-i Resul, Beyrut 1420. Tirmizî, Muhammed b. Ä°sa, Sünen, Beyrut 1420. Tusî, Muhammed b. Hasan, el-Gaybet, Kum 1411. Zehebî, el-Ä°ber fi haberi men gaber, Beyrut (ty.). Zehebî, Åžemseddin, Düvelü`l-Ä°slâm, Beyrut 1405. Zehebî, Åžemseddin, Siyeru alamü`n-nübela, Beyrut 1405. Zehebî, Åžemseddin, Tarihü`l-Ä°slâm ve vefeyatü`l-meÅŸahir ve`l-alam, Beyrut 1412. -Kaynak: Mehdî Ekbernejad, “Nakd-i Didgah-i Ä°bn Teymiye derbare-i Ä°mam Mehdî (a)”, Do faslname-i PejuheÅŸha-yi Kur`ân ve Hadis, Defter: 1, 1388, s. 25-42. Doç. Dr. Mehdî Ekbernejad / Ä°lam Üniversitesi Çev: ErtuÄŸrul Ertekin medyasafak.com Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)