Tütkler için Kurulan Tuzağa Yabancı Basın Mensupları Düştü Kliridis, Dünyayı Yanıltmaya (alıştı Mayınlanmış bölgeye düsen muhabirleri Türk Subayı kurtardı --------------------- o--------------------- Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar Sayın Kleridis Türk yumruğu karşısında kaçacak delik bulamayan Rum askerleri şimdi de tarlaları mayınlayarak akıllarınca kurtula­ caklarını zannetmekledirler. Ancak ne var ki böyle bir tutum İçine giren Rum askerleri ilk olarak yabancı muhabirleri kurban etmişlerdir. Şöyle ki Girne’nin batısındaki bir bölgede Türk askerlerinin olduğu tarafa geçmek istiyen yabancı gazeteciler Rumların tarlaların içerisine yerleştirmiş oldukları mayınların içerisine girmişlerdir. Patlıyan mayınlarda bir muhabir ölmüş iki muhabir de yaralanmıştır. Şüphesiz ki. Rumlar mayınları koydukları yerleri pek alâ biliyorlardı ve istemiş olsalar böyle bir faciayı önlemiş olabilirlerdi. Fakat ne kadar acıdır ki mu­ habirler hiç ikaz edilmemişler ve adeta ölüme gönderilmişlerdir. Rum askerlerinin bu insanlık dışı davranışları yetmezmiş gibi, dün Rum toplumu lideri Kleridis. yapmış olduğu bir basın toplantısında kendisinden hiç de beklenmeyen bir davranış içine girmiş ve muhabirlerin ölümünü ve yaralanmalarını Türklerin üstüne yıkmak istem iştir. Böyle bariz bir olayın sorumlu­ luğunu Türklerin üzerine yıkmak isteyen Kleridis’in yalanlarına dünya'nın kanmıyacağına eminiz. Hele olayda yaralanan BBC muhabiri Simon Tringler'in Bayrak Radyosunda kendi sesinden anlattığı olay Kleridis’in yüzünde şaklıyan bir tokat olmuştur. Mayın tarlasında yaralanan ve ölen insanları Türklerin vurduğunu söylemek her halde Kleridis’e yakışan bir davranış değildi. Rumların bu olaydaki sorunluluğu ne kadar büyükse Kleridis’in olayı Türklerin üzerine yıkmak gayretkeşliği de o derece tiksindiricidir. Kleridis’in bu büyük hatasını düzeltece­ ğini başta Türklerden ve basın mensuplarından yanıltıcı haber verdiği için özür dileyeceğini ümit ederiz. Kleridis'in yanıltıcı demeci ile şimdi daha iy i anlaşılmakta­ dır ki Rum liderliği çok büyük bir çıkmaz içerisindedir ve ger­ çekleri özellikle kendi halkından ve dünya genel efkârından saklamak gayretkeşliği içine girm iştir. Yalancının mumu yatsı­ ya kadar yanar diye bir söz vardır. Bunu Rumların ve Kleriaıs’in bilmesi lâzımdır. Bize kalırsa yapılacak en yerinde bir hareket BBC muha­ biri Simon Tringler ile diğer yabancı basın mensupları göröstuıülmeli ve yaralı muhabirin ağzından bir defa daha Kleridis valanlanmalıdır. Yazı ve Resim: AHMET ALPER Dün sabah saat 11 de Tür­ kiye'den gelecek esirlerin Kı­ zıl Haça teslim lerini izlemek amacıyle Pınarbaşı Hava Alanı­ na giderken, Boğaz Emniyet mensuplarından Lâpta'nın batı­ sında yabancı basın mensupla­ rının uğradıkları kazayı öğren­ miş olduk. Yaralının askeri has tahanede tedavisi devam et­ tiği sırada biz de yanında bu­ lunduk. Askeri operatör yüzba­ şı, doktor ve hemşireler Ingi­ liz muhabiri büyük bir titizlik­ le sağ kalçası üzerindeki ma­ yın parçasını çıkarıp, gereken tedaviyi yapıyorlardı. Yaralının ağzında sigara vardı. Hem si­ garasını dumanlatıyor hem de konuşuyordu. Olay dün sabah saat 9 da Lâpta'nın batısında olmuştu. 3 araba ile seyahat eden yabancı basın mensupları M irti • Panagra - Lâpta istikametinde seyahat ederek Girneye geli­ yorlardı. Rumlara ait bölge içinden kurtulamayan yabancı muhabirler, Rumların Türkler için hazırladıkları mayınlı böl­ geye düşmüşlerdir. BBC muha­ birlerinden Edvvard Stoberg öl­ müş, yine ayni haber ajansın­ dan Simon Tringler’le AP ajansndan Paul Rock yaralanmış­ lardır. Simon Tringler bir Türk Subayı tarafından mayınlar ara sından kurtarılarak, cephede ilk yardımı yapılmış ve daha sonra Boğaz bölgesindeki aske ri hastahaneye nakledilmiştir. Askeri hastahanede ameliyatı sırasında kendisiyle konuştuğu muz BBC muhabiri Simon Tring ler olayı aynen şöyle anlattı." “10 kişilik bir grup gazeteci 3 araba ile seyahat ediyorduk. Rum bölgesinden Lâpta istika­ metinde ilerliyorduk. Karşımız­ da Türk Silâhlı Kuvvetleri var­ dı. Arabamızdan indik ve yol­ da yürümeye başladık. Ben yo­ lun içinde ve Rum bölgesinde Rumlar tarafından konan mayı­ nı aniden gördüm. Ve arkadaş­ larıma kımıldamamaları için bağırdım. “Mayın var, mayın var”. Arabanın arkasındaki bir kişi arabaya girmemiz çağrı­ sında bulunuyordu. Tam bu sı­ rada mayın patladı. Arkadaşım benim arabanın kapısını açtı ve diğer arkadaşlara kımıldan­ mamalarını ikinci defa ikaz et­ ti. Tam bu esnada ikinci mayın patladı. Arkadaşım kalbinden yaralanmıştı. Derin nefes atı­ yor ve “ben ölüyorum, ben ölü­ yorum" diyerek, mayınlar isti­ kametinde koşmaya başlıyor­ du. Ben de buna mani olmaya çalıştığım sırada üçüncü bir mayın daha infilâk ederek ya­ ralandım. Yere yığılmıştım. Ar­ kadaşım ölmüştü. Amerikan Ha ber Ajansı AP muhabiri de koş­ maya başlamıştı ki o da bir ma yına çarparak yaralandı. Az sonra Türk Silâhlı Kuvvetleri­ ne bağlı askerler yanımıza gel­ di ve bir yüzbaşı beni mayın­ lardan kurtararak bu hastalı» neye gönderdi, ölü arkadaşı­ mın cesedi ise, ben ordan ay­ rılırken henüz kaldırılamamış ti.” Ameliyatını yapan askeri yüzbaşı Ingiliz muhabirin kaza­ yı ucuz atlattığını belirterek, diz kapağının altındaki kemi­ ğin de mayın parçalarından kı­ rıldığını açıkladı. Ameliyat esnasında basın mensuplanyle konuşan Simon iki gün önce Mağusa’yı ziyaret ettiğini ve oradaki Türkler hak­ kında röportaj yaptığını belir­ ten BBC muhabiri, Türklerin açlık çektiğini ve çok kötü şartlar altında bulunduklarnı belirtiyordu. Sağ kalça kısmına 10 dikiş vurulan Simon, bir ara askeri operatöre dönerek “Doktor ya­ ramın İzi kalacak mı?" diyerek Rumlar tarafından döşenen mayınların içine düşmeleri neticerınde bir arkadaşı ölen, öteki arkadaşı da yaralanan BBC mu­ habiri, daha sonra olayın mahiyetini anlatmıştır. Resimde, BBC Muhabiri Türk Askeri Hastahanesinde ameliyat edilirken görülmektedir. ftitııiıııııiııiııifiıııi'iııiıııııııııııaııııııııiııiııaıııııııııııaıııııiiiiııaıııtiiıııuiııaııııııııiıiiııiııaıııııııııııiıııııaıııuıııaıııi'ftnvıırırm etrafında bulunan basın men­ suplarını güldürmekten de geri kalmadı. KLERİDİS'İN DÜNKÜ DEMECİ Kleridis'in dünkü basın top­ lantısında konuyle ilgili deme ci ise şöyle; “ Türkler Lapta’ da yabancı bir gazeteci guru­ buna merhametsizce ateş aça rak kendilerini yaralamışlar dır. Yaralılar Lefkosa Genel Hastahanesine nakledilmişler dir. Bu olaydan sorumlu tama men Türk askerleridir. Bu dav ranışlar basın hürriyetlerine aykırıdır. Yaralılar hükümetin masrafıyla tedavi edilecektir. Türklerin ateş açmasından bir gazeteci olay yerinde ölmüş, 5 gazeteci de yaralanmıştır. 4 başka gazeteci de kurtulmuş­ tur. Yaralılar arasında Rum asıllı Amerikalı Lesklos Hrlsto dulidis. Nevvyork Times gaze­ tesinden ve AP Foto muhabiri Paul Rock ile BBC den Chrlstofer Lorristir." TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİNİN DÜNKÜ TOPLANTISINDA MİLLETVEKİLLERİMİZE REVA GÖRÜLEN ÇİRKİN MUAME­ LELER PROTESTO EDİLDİ Türk Yönetimi Meclisi dün öğleden sonra yaptığı olağan­ üstü toplantıda, Kibrisin güney illerini temsil eden milletvekil terinin esir edilmesi konusu üzerinde durulmuş ve konu şiddetle protesto edilmiştir. Bilindiği gibi 20 Temmuz çı­ karmasından sonra Kibrisin Gü ney sahillerindeki TUrklere ait ilçe ve köyler Rumlar tarafın­ dan işgal edilmiş, Türklerin bir kısmı esir edilirken, bir kısmı da hunharca katledilmiştir. Bu arada milletvekilleri de tutuk­ lanarak esir kamplarına sevkedilmişler ve çeşitli işkencele­ re maruz bırakılmışlardır. Yö­ netim Meclisinin dünkü toplan- tısında konu ele alınmış ve dokunulmazlığı olan milletve­ killerine reva görülen bu işken çeler şiddetle protesto edildik ten başka, yabancı ülke parlâ­ mentolarına da durumun duyu­ rulması kararlaştırılmıştır. ÖLDÜRÜLEN ESKİ MİLLETVEKİLİ Son olarak, eski milletvekil­ lerinden olan Çanakkale Muh­ tarı Hüseyin Kandulu, kardeşi ile birlikte köyün ortasında Rumlar tarafından kahpece kur şuna dizilerek şehit edilmiştir. Rumların bu tahrik edici, al­ çakça hareketleri Birleşmiş Milletler Barış Gücüne duyu­ rulmuştur. ............ r"T’’i-ımrnnmiîinafmnnanaııaııanaııaııaııana—ı ı a M w w — — nıam— ı— n m Kıbrıs sorununun esasiyle ilgili Cenevre Konferansı başladı Turan Güneş “ Konferansı çok uzatmak niyetinde değiliz” dedi Kimse Türkiyeden fedakârlık istemesin: Taviz yok! Adana Savaş Esir Kampındaki 385 Rum savaş esirinden 4 yaralı esir ile bir yaşlı Rum, Rumlardan hiçbir karşılık beklemeden dün helikopterle Adana'dan getirilerek Kızılhaç yetkililerine teslim edilm iştir. Resim yaralı harp esirlerinden birini yansıtmaktadır. 5 Rum savaş esiri dün serbest bırakıldı Adana savaş esir kampında ki 385 Rum savaş esiri arasında bulunan 3 yaralı esir ile biri yaşlı ve diğeri genç olan iki Rum harb esiri, Kıbrıs'lı Rumlardan hiçbir karşılık beklenmekslzin. Türkiye nln 1949 Cenevre sözleşmelerini uygula maktakl iyi niyetinin gösterisi olarak serbest bırakılmışlar ve Milletlerarası Kızılhaç Der­ neği (|CRC)'nin Kıbrıs'taki yeni temsilcisi M. Laurent Marti'ye teslim edilmişlerdir söz konusu 385 harb esirlerini listesi ICRC'ye Türkiye tarafın dan 5 Ağustos'ta tevdi edilmiş olup, Türkiye, tüm esirlerin mübadelesine hazır olduğunu da ilgili taraflara bildirmiş ye dünya kamu oyuna ilân etmiş­ tir. Serbest bırakılan esirler dün Lefkoşaya getirilmişledir. Türkiye, Yunanistan ve Ingil­ tere Dışişleri Bakanlarının Ce nevre bildirisine uygun olarak, ilgili taraflar betahsis kabul ettiği takdirde, Cenevre dek­ larasyonunun 3. maddesinin B fıkrasının sür’atle uygulanma sı cümlesinden olmak üzere Türkiye, Kıbrıs’ta Türk bölge lerinde bulunan Rum ve Yu­ nanlı sivilleri, sayı karşılıkla rina bakılmaksızın serbest bı rakmaya hazır olduğunu ilân etmiştir. İlgili tarafların da aynı yön de hazır olduklarına dair be­ yanda bulunmaları ve bu be yanlarla ilgili olarak, milletlera rası Kızılhaç'ın her İki tarafa karşı görevlerini yerine getire ceğlni deruhte etmesi de ge reklidlr. Sivillerin serbest bira kılması hususuna Türkiye ön­ celik vermek arzusundadır. Cenevre deklarasyonunda öngörülen, 1949 Cenevre söz­ leşmeleri hükümlerine uygun olarak, Türkiye, sivillerin ser­ best bırakılmasını müteakip harb esirlerinin mübadelesine de mümkün olan en kısa za­ manda hazır olacaktır. ANKARA Dışişleri Bakanı Turan Gü­ neş, Kıbrıs sorununa barışçı bir çözüm bulmayı amaçlayan Cenevre Koneransının İkinci bölümüne katılmak üzere uçak la Isvlçreye gitm iştir. Dışişle ri Bakanı Turan Güneş, Esen boğa hava alanında verdiği de meçte, Türkiyenin konferansı çok uzatmak niyetinde olma­ dığını söylemiştir. Güneş, ga zetecilerin “Cenevre'ye İyi sonuçlar alınacağından umut­ lu olarak mı” gidiyorsunuz sorusuna şu cevabı verm iştir: “Konferansın Kıbrıs sorunu­ nun esasiyle ilgili kısmı baş lamaktadır. Çabuk sonuç al­ ma meselesine gelince şunu söyleyeyim ki Türkiye, evvelce de söylediğimiz gibi bunu çok uzatmak niyetinde değil dir. Yunanlılarn ve Rumların Kıbrıs meselesine hakikaten bir çözüm yolu bulunmasına yardımcı olup olmayacaklarını herhalde kısa bir süre içinde anlayacağız. Tabii bizim Yunanistanla dostana ve İyi ni­ yetle Kıbrıs sorununa bir çö züm bulma arzumuz bilinmek tedir. Yalnız bunun karşılıklı olması gerekir. Bundan önce ki Cenevre deklerasyonunda varılan sonuçlar maalesef iyi niyetle uygulanmamıştır. Son günlerde Yunanlı dostlarımız büyük bir basın kampanyası • na girişerek Kıbrıs'daki Türk leri suçlamak ve bizim AteşKes'e riayet etmediğimiz gibi bir hava yaratmak çabasına girmişlerdir. Bu kabil, birbiri­ mizi haksız yere suçlayarak ve kamu oyu önünde veya baş ka yerlerde geçerli olmayan delillerle kuvvet kazanmaya çalışmak yanlış bir yoldur, ümit ederim ki Cenevrede bu yoldan vazgeçeceklerdir ve ha klkaten elbirliği ile Kıbrıs ko nusuna bir çözüm bulmaya çalışacağız. Bu nedeni şimdi den konferansın nasıl bir hava içinde yürüyeceğini söyleye ■ meyeceğim. Yalnız daha önce de basın toplantısında belirtti ğim gibi eğer Cenevrede uy • gulanmayacak kararlar alına • caksa. Türkiye bu kararları uy gulanmayan kararları almaya niyetli değildir Bunlarla va­ kit geçirmek niyetinde deği liz. İyi niyetle gidiyoruz. Fa­ kat herhalde Kıbrıs sorununun üzerinde konuşmaya değil, Kıbrıs sorununu çözmeye gidi yoruz.” FEDAKARLIK YOK Dışişleri Bakanı Turan Gü neş, Türkiyenin Kıbns konu lllll« llin illlllllllllllllllllllllllllllllllllllllH llllM I I I * lllin sunda fedakârlık yapıp yapma yacağını soran gazeteciye şun ları söylemiştir: “Kimse kimseden fedakârlık beklemesin. Mühim olan Kıb rıs’da geçerli bir çözüm bul­ maktır. Yunanistan ve Rum­ lar Kıbrıs adasının veya Kıb rıs adasının bir kısmının Yunanistana bir gün gelip katıla bileceği sevdasından vazgeç • malidirler ve herkes iki taraf da iki cemaat da Kıbrıa'da her iki cemaatin sahip olma sı gereken hakları ve bir ara da yaşamanın yollarını insaf ile gerçekçi bir gözle sapta • malıdırlar. Yoksa bizim Yunan lılardan bir fedakârlık istedi­ ğimiz yoktur. Kendi hakkımı zı istiyoruz. Ve yalnız kendi hakkımızı istiyoruz. Başkaları (Devamı 4’üncü sayfada) BiRGiT’iN ÇAĞRISI Son günlerde, özellikle bazı Ingiliz gazeteler'n-<~ Kıbrıs'taki Türk Askeri Kuvvetlerinin barış harekâtı için başlatılan çirkin yayınlar, Türk kamu oyunda nefret ve tiksinti İle karşılanmaktadr. Kıbrıs’taki gerçekleri gör­ mezlikten gelerek, sırf Rum sempatizanlıklarını tatmin etmek için taraflı yayın yapan bu kişilere “gazeteci' demeye İnsanın dili varmıyor. Yıllardan beri Kıbrıs Türkünün katlandığı sıkıntı’ara son vermek için Kıbrısa çıkmak zorunda kalan Türk as­ kerlerine dil uzatmak cüretini gösteren bu sözde gaze­ teciler, nedense mahsur kalan Türk bölgelerinden, insan­ lık tarihinin en acı haberleri gelirken kulaklarını tıka­ maktadırlar. Lefkoşa'da yayınlanan Rum gazeteleriyle ayni baş­ lıkları atmakta sakınca görmeyen bu sözde gazeteciler günlerden beri Temmuz güneşinin sıcağı altında aç ve susuz bırakılan, güvenlikleri ve namusları devamlı tehdit altında bulunan İnsanlarla neden İlgilenmiyorlar?. Ölçü­ süz bir katliama maruz kalan Türk halk yığınları Kıbrıs trajedisinin gerçek mazlumları değiller midir?. Türk Hükümetinin Sözcüsü, dünya basınından her­ kesi, Kıbrıs'taki gerçekleri yerinde izlemek üzere ilk vasıta ile Kıbrısa göndermeye hazır olduğunu resi” açıklamıştır. Sözcü Orhan Birgit, şöyle diyordu: “Bir tek ricam olacak kendilerinden: Türk bölgelerinde dolaştık­ tan sonra, lütfen Rumların muhasarası altında bulunan Umasola, Bafa, Magosaya gitmeyi Rum makamlarından da. özellikle Bay Klerides’ten istesinler.” Böyle bir beyanatı, Kıbrıs'taki gerçeklerden zerre kadar çekinmediği ve yerden göğe kadar görüşlerinde haklı olduğu için yapıyordu Türk Hükümeti. Türkiye için Kıbrıs gerçeklerinin saklanacak bir yönü olmuş olsaydı, herhalde Sayın Orhan Birgit, bütün dünya önünde böyle bir çağrıda bulunmak cesaretini gösteremezdi. İnsanlığın, Kıbrıs'taki gerçekleri yerinde görüp ob­ jektif ölçüler içinde yansıtacak namuslu gazetecilere gerçekten ihtiyacı vardır. Bizim kapılarımız namuslu ga­ zetecilere açıktır. Rumlar da açsınlar kontrolleri a'tındaki bölgelerin kapılarını.. Eğer yüzleri varsa !. Dün Lefkoşa'da meydana gelen karşılıklı atışlar esnasında \ eşil hat üzerindeki bir binada yangın çıkmıştır. (Resim: ERGÜN AYDOCAN) ★ ★ ★ SAYFA: 2 CUMA, 9 AĞUSTOS, 1974 ( b o z k d HÜRRİYET GÜNEŞİ Akşam olmuş yine Fakat bu akşam başka akşam Hürriyet ve özgürlük sşçan bir akşam Girne dağları Yunan çizmesi altında Ezilmiyecek artık. Mehmetçiğin Allah Allah sesi İnletecek artık bu dağları Arılar, kuşlar, kelebekler Özgürlük özgürlük diye feryat ediyor Girne denizinde korkunç dalgalar Sahili dövüyor Buram buram özgürlük kokan. Ve şimdi serilmiş Anamur’dan Girne’ye Dalgalanıyor hürriyet hürriyet diye. Ahmet Ö. BUÇEN İst. Ü. Hukuk Fakültesi öğrencisi ÜLKÜ DERNEĞİ BİLDİRİ YAYINLADI Adadaki son gelişme­ lerle ilgili olarak K.T. Mil­ lî Ülkü Derneği aşağıda­ ki bildiriyi yayınlamıştır: Atatürkçü, Milliyetçi, Ülkücü Türk toplumu, Büyük Türkiyemizin ve Türklüğün kutsal davala­ rından biri olan Kıbrısta her an, büyük gelişme ler olmaktadır. Toplumumuzun çekmekte olduğu ızdıraplar ve çileler, Mehmetçiklerimizin pa zu ve süngü kuvvetiyle son bulmakta, her geçen gün Ana, yavrusunu şef­ katle kucaklamaktadır. Bu tablo Türklüğe guru*-, düşmanlarımıza ise ko r­ ku salmaktadır. Güney bölgelerindeki, tutsak kardeşlerimize, Limaso la, Baf'a, Lârnaka’ya Türk gücünün ulaşamıyacağı nı zannedenler, ummadık ları anda Türk Jet ve Tanklarına hesap verecek lerdir. Ülkücü Türk toplumu, Kıbrıs'ta atılan hürriyet kıvılcımı, diğer esir Türk illeri için, bir ideal, bir umut ve büyük Türkiye ülküsünün ilk aşaması ol maktadır. Atatürkçü, Ülkücü Türk Milleti, Hürriyet ve İstiklâl davamız henüz bitmemiştir. "Hür Türk Kıbrıs" idealinin henüz başlangıcındayız. Geç mişte seksen bin Türk ’ün kanlarıyle vatanlaştı­ rman bu ada, yeni kan­ lar, canlar ve şehitler ve­ rilerek yeni baştan vatan laştırılmıştır. Artık Türk Milletinin Kıbrıs’ta vere­ bileceği tek bir kaya par çası dahi yoktur. Bilinme­ lidir ki Kibrisin Türkiyemize bağlanmasından baş ka herhangi bir çözüm yolu, tatminkâr ve sürek­ li olmıyacaktır. Geçirilen denemeler bunun en a çık ispatı değil midir? Ar tık dost düşman iyi bil sin bu ada ya Türkün o lur ya da kimsenin. Millî Ülkü bilinci içeri­ sinde olan Millî Ülkü Derneği, bu ülkünün g er­ çekleştiricisi Mehmetçik lerimizi Kıbrıs'ta sevgi ile kucaklar, Anavatan yetkililerimize diploma tik savaşta mutlak başarı diler. Parolamız "Son Nefer, Son Mermi, Son Nefese kadar, Anavatanın kucağı na atılana kadar..." Ülkümüz "Her şey Türk Kıbrıs için ve Türkiyeye Doğru olsun’’ K.T. Millî Ülkü Derneği Yönetim Kurulu adına Sekreter Mehmet Kâmil Asena POLİS KAYDI 1. Kıbrıs Türk Emniyet Teşkilâtına polis kaydı için müracaat kabul edilir. 2. Müracaat sahipleri aşağıdaki evsafa haiz olmalı­ dırlar: (1) Kıbrıs Cumhuriyeti Türk vatandaşı olmalı dırlar. (2) Lise veya muadili okul veya üniversite me­ zunu olmaları; veya Orta Okul mezunu olup da: (a) Her çeşit arabayı sürme ehliyetine (A,B,C,D) sahip olmaları; veya (b) İyi makinist olmaları; veya (c) İtfaiye Servislerinde çalışmağa istekli olmaları (3) Müstedilerin mükellef mücahitlerden değil de sivillerden veya mukaveleli mücahitler­ den olmaları (2 sene Mücahitlik yapmış ol­ maları şarttır.) (4) İyi karakter sahibi olmaları; (5) 18 yaşına basmış fakat 28 yaşını tamamla mamış olmaları; (6) Sıhhatli olmaları ve bedeni bakımdan Emni­ yet görevlerine uygun olmaları; (7) Boy itibarı ile 5 ayak 6 inçten kısa olmama­ ları; (8) Mücahitliğini yapmış olanlar terhis belgesi ibraz etmeli; 3. Aranan evsafa haiz erkekler müracaat edebilirler. 4. Aylık maaş hayat pahalılığı da dahil £64.375 mil dir. Müracaatlar Lefkoşa ve Girne Emniyet Müdürlük­ lerinden temin edilecek "Emniyet Teşkilâtına ka­ yıt dilekçesi" formaları üzerinde yapılmalıdır. Dilekçe formaları bizzat dilekçe sahibi tarafından kendi el yazısı ile doldurulmalı ve Lefkoşa veya Girne Emniyet Müdürlüğüne 12 Ağustos 1974 ta­ rihine kadar şahsen teslim edilmelidir. Girne ve Lefkoşa Emniyet Müdürlüklerine dilekçe sunan namzetlerin kendilerine herhangi bir tebligat ya­ pılmasını beklemeksizin 15 Ağustos 1974 Per şembe günü saat 09.00’da mülâkat için Emniyet Genel Müdürlüğüne isbat-ı vücut etmeleri ge rekmektedir. (Mehmet Refik) TÜRK EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ Lefkoşa: 7 Ağustos 1974 ) Tek çıkar Yol düşmanı sahte bir hedefe yöneltmektir 20 Temmuz sabahı Bir rüzgâr esti Mersin’den Kıbrıs’a doğru Buram buram Özgürlük ve hürriyet kokan Çelik mevzileri delen iman dolu hürriyet. Asırlar sonra gülümseyen Özgürlük saçan Güneş yükseliyor yavaş yavaş Girne kalesinden Tüm Kıbrıs’a doğru Ve parlıyor ışıl ışıl Haykırıyor hürriyet hürriyet diye. r t ( 2) 1942 yılı yazına doğru bizim mütevazı komite, o zamana kadar kendisine verilen görevlerin en bü yüğü ile haşır neşir ol­ maktaydı. Kuzey Afrika • nın istiâsını hedef tutan "TORCHE" harekâtının hazırlıkları yapılıyordu. Şimdiye kadar nisbeten pek mahdut birliklerin yap tıklan küçük çaplı askeri harekâtın emniyetini sağ lamaya çalışmak suretile elde ettiğimiz tecrübeler ilk defa mühim bir dene­ meden geçecek demekti. "EMNlYbT" adı altında her şeyi yapmak kabildi amma düşmana ortada birşeyler döndüğünü anla maktan alıkoymak müm kün olamazdı. Bir defa müttefiklerin uzun süre bu lunduklan durumda kal m ayacaklan herkesçe bi­ linen bir gerçekti. Mutla ka bir yere çıkarma y ap mak zorunda idi. İkincisi yabancı diplomatlann ha reketini kısıtlamaya da imkân yoktu, bunlar memleketi bir baştan bir b aşa dolaşıyorlar, çeşitli kimselerle karşılaşıyorlar, tanışıyorlar, konuşup gö­ rüşüyorlardı. Hem de gö rüştükleri kimseler sadece işin iç yüzünü bilen şahıs ler değildi; ister istemez hareketten önce herhangi bir limanda toplanan ge­ mileri, kıt’alan görecek durumda bulunan binler ce insandan bir kısmı da bunlara dahildi. Resmen ne derlerse desinler bu diplomatlardan bazıları­ nın ‘’tarasfsız" olmadıkla­ rında bizim Komite men suplarının en ufak şüphe miz yoktu. Bundan başka İngiliz—Amerikan dostu da olsa herhangi bir diplo matın bir vazifesi vardı; Buralarda olup bitenleri ri hükümetine rapor et­ mek. Eh böyle bir rapor ilk defa o diplomatın mensup olduğu memlekete varma ya görsün orada ister Al manlar tarafından şu veya bu şekilde satın alınmış olduğu için isterse ideolo jik tesirlerle bu malûmatı Almanlara vermeye hazır bir resmi davet memuru veya Bakan mutlaka bu lunuyordu. Üçüncüsü de İngiltere ile Kıt’a Avrupası arasın­ da gidip gelen bir sürü ta rafsız iş adamı ve denizci mevcuttu. Binaenaleyh, Müttefik lerce bir harekât yapıldı­ ğım Almanların öğrenme­ lerine mani olunabileceği ni ümit etmememiz gere­ kiyordu. O lsa olsa bu ha rekâtın "NE ZAMAN” ve "NEREDE" yapılacağı hak kındaki hayatî bilgi un surlarının şüyû bulması na engel olunabilirdi. Kuzey Afrika istilâsm dan önce Müttefiklerin, Avrupa kıtasında hakim bulundukları bir kanş top rak yoktu. Üstelik İngiliz ordusunun üssü Süveyş Kanalı bölgesinde oldu ğundan Kuzey Afrika ha rekâtı doğudan batıya doğru cereyan eden bir se fer mahiyetinde idi. Bu du rum karşısında Müttefik lerin herhangi bir nokta dan taamız etmemeleri için hiçbir sebep yoktu. Almanlara göre Mütte fikler: ★ Norveç'e, Hollanda ’ ya veya Fransaya çıkar ma yapabilirlerdi. Veya, ★ İspanya üzerinden Avrupaya sokulmak iste yebilirlerdi. ★ Atlantikteki denizaltı mücadele savaşım des­ teklemek maksadı ileAsor .veya Kanarya Adala nm ele geçirebilirlerdi; ya hut da, ★ Rommel ordusunun gerisinden taarruz için Libyaya çıkabilirlerdi. Öte yandan Mısır hariç tutulursa Müttefikler hiç bir yerde angaje olmuş durmda değillerdi. Bina­ enaleyh Alman işgali al tındalri Avrupa topraklan veya tarafsız memleketleı herhangi bir müttefik ta tarruzuna karşı açık du rumda bulunuyor demek ti. Bu şartlar altında isteı Dieppe'ye veya Lofoten adalanna (1) taamız ede lim, isterse başka bir tara fa hücumu tasarlayalım, bizim irtibat komitemiz için esas olan husus haki ki taarruzun hedefine ve zamamna ait bilgilerin düşman tarafına sızmama­ sını temin etmekti. Yapaca ğımız iş ilgili kıtalann gide çekleri asıl hedef yerine sahte bir hedefe ait habeı ler sızdırmak ve kasden yapılanbu ifşaatı sözüm ona baz emirlerle teyid etmek — meselâ hakikat halde Lofoten adalama mı taarruz edeceğiz, aksi ne birliklere çok sıcak ül keler için kullanılan ko­ lonyal şapkalar dağıtıldı ğım bildiren emirler veya buna benzer şaşırtıcı ter tipler gibi — ve bundan sonra da o memleketten dışarı sızması kaçınılmaz olan haberleri kabil oldu ğu kadar asgariye indir mek için elimizden geldi­ ği ölçüde çahşmakü. Di ğer bir deyimle, prensibi miz mümkün mertebe tam bir güvenlik sağlama ya çalışmak ve aldığımız ihtiyat tedbirleri cümlesin den olarak bililtizam düş mana sızdırılan haberle rin tasarladığımız harekâ­ tın hakiki hedefini açığa vurmasını önlemek idi. Kuzey Afrikaya karsı 'TORCHE Harekâtı" cere­ yan derken biz gene bu ayni eserler dahilinde ça lışıyorduk.. İstihbarat ser­ vislerimizin verdikleri ra­ porları inceledikçe ve Al manlann hareket tarzları­ nı da gördükçe bu siste­ min çok iyi semere verdi ğini ve nitekim bir çok muhtemel hedefler muva­ cehesinde Almanların dar beyi nereden vuracağımı za dair kesin bir fikre va ramadıklarını anladık HAREKATTAN SONRA ; aşikârdı. Bu kuvvetler ya Italyanin istilâsıyle görev lendirilecek ordunun bir kısmım teşkil edebilir ya da Güney Fransa veya Yunanistana yapılacak çı karmada kullanılabilirdi ve bu üç harekât ihtimali nin her biri de varit idi. Binaenaleyh Komitemiz, hangisine karar verilirse verilsin her üç ihtimali de karşılayacak tarzda hazır lıklı bulunmalı idi. İşler es kişi gibi olsa idi belki de şimdiye kadar mükemmel şekilde işleyen ayni siste mi uygulamak suretiyle bu yeni vazifenin de hak kından gelebilirdik; fakat ne çare ki stratejik durum karşımıza yeni bir prob­ lem çıkaran bir özellik ta sımakta idi. Malûm olduğu üzere Si cilya Adası, Akdenizde 1talya çizmesinin burnun da üpla bü futbol topu durumundadır. Bu ada zaptolunıncaya kadar Müt tefik konvoylarının Akde nizden geçişi ancak bü yük kayıplar pahasına ba şanlabilen çetin bir işti. Kuzey Afrikadaki hava meydanları nihayet eli • mizds bulunsa bile bu du rum pek değişmeyecekti. Bu nedenle diğer herhan gi bü harekâta girişilme den önce Sicilya adası ■ nın mutlaka zaptedilmesi gerektiği açıkça komiteye bildüilmiş bulunuyordu. Şimdiye kadar daima Ko mite olarak, kendi yönü­ müzden lüzumlu gördüğü­ müz hazırlıkları askeri ha rekâtın başlamasından çok önce yaptığımız cihet le bu şefe? de yeni görevi mizi yani Sicilya adasının istilâsına matuf harekâ tın güvenliğini temin me selesini daha "TORCHE Harekâtı" sona ermeden incelemeye koyulmuştuk. lecekik?. Bütün bunlar kafamızı kurcalarken büdenbüe ak lımıza şu geldi: Bü vakit­ ler GEORGE'un ortaya at üğı ve son derece hayali bulduğumuz fikrin uygu lanması için tam fırsat çık mıştı. Arkadaşlara dedim ki : — Ne dersiniz bü ceset bulsak ve bunu kurmay subay kılığına sokarak ya nyıa Sicilyaya değil de başa bü yere taamız edeceğimizi açıkça belir ten bazı önemli ve yüksek makamlar seviyesinde do­ kümanlar versek?. Bu ce sedi paraşütle atmaya da lüzum yok Akdeniz üze­ rinden uçan bü uçak pek alâ denize düşebilir. Böyle olunca ceset bü müddet sonra üzerindeki dokümanlarla birlikte Fransa veya İspanya sa­ hillerine vuracaktır; nere ye vurursa vursun önemi yok. Mamafih İspanya kı yılarına vurması belki da ha da iyi olur; züa bu tak dirde Almanlar cesedi biz zat ele geçirmiş olmaya c aklan cihetle ceset üze rinde inceleme yapmak imkânına sahip buluna mayacaklardır. Amma dö kümanlan veya hiç değil se kopyalarım ele geçüe çeklerdir!" İşte fikrin doğuşu böy le oldu. Bundan sonra bü yük bü heyecanla çeşitli ihtimaller ve imkânlar üzerinde uzun uzun tartış tık. Bitabi birçok hususları araştırıp gözden geçirme mize zaruret vardı. Ezcüm le: * Bir uçağın denize düş mesi sonucunda ölen bü insanın cesedi nasıl bü durumda bulunur? * Bu kabil olaylarda umumiyetle rastlanan ölüm sebepleri nelercür? * Ceset üzerinde yapı GÜÇLÜK BAŞLIYOR lacak otopsi sonuçlan ne İşte asıl dert burada gibi emareler ortaya çıka karşımıza çıktı; zira Ku­ racaktır.? Ve nihayet, zey Aüika Müttefiklerin * Bu iş için münasip eline geçtikten sonra na bü ceset, hatta münasibin sil ki Sicilya adasının den vaz geçtik, lalettayin zaptı bizim için kesin bü bir ceset bulabilecek miy ihtimal idiyse ayni şey Al dik? manlar için de varit idi. İşte cevaplandırmak Filhakika daha sonraları zorunda olduğumuz soru Başbakan Churchill'in de lar bunlardı. Şayet bu so bizim plânı onayladığı sı lara bulacağımız cevap­ rada söylediği gibi Mütte lar tatminkâr olursa o tak fiklerin müteakip hedefi • dirde böyle bir plân dik nin Sicilya adası olduğu katle incelenmeye ve üze nun belli edilmesi diye rinde çalışılmaya değer­ bü tehlike söz konusu ol di; zira fırsat sağlandığı mamak gereküdi; çünkü takdirde İspanyolların, ta "En ahmak insan bile he rafımızdan kendisine veri­ defin Sicilya olacağım lecek rolü oynamaktan kestirebilirdi!" geri kalmayacakları huşu Binaenaleyh Müttefik­ sunda Komitede hepimiz ler Sicilyaya nasıl bü stra hemfikir bulunuyorduk. tejik düşüncenin tesiriyle Bu da bizim için ne güzel taarruz edecekler ise Al­ bir şans olacaktı!. manlar da ayni mülâha­ zalarla adayı savunmak (1) Lofoten ad alan, Nor­ isteyeceklerdi. O halde za­ veç'in Kuzey Batı kıyıla manı gelince Almanları nnda bü adalar toplu Sicilya adasının müdafaa luğudur. (Çeviren) sim bizim için tehlikeli sa yılacak derecede takviye YARIN: etmekten nasıl ahkoyabi İLK İNCELEMELER Fakat "TORCHE Hare kâh” nın tamamlanmasın dan sonra bizim için me sele bambaşka bir mahi yet alacaktı. Zira o safha da bütün Kuzey Afrika la yılarına hakim duruma gelmiş ve Başbakan Churchill'in dediği gibi "Avrupanın yumuşak kar m na" darbe indirmeye ha zır duruma girmiş buluna çaktı. İngiliz Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Kur­ may Başkanlannın veAme rikan Genel Kurmay Baş kanlığının stratejik yön den ne düşündülderi hak kında bizim Komiteye de H '<ası«fc * 1i ««■ «fcı A ı,^i ^ «h d» ^ m* vamlı bilgi verilmekte idi. Belki bazı görüş ayn lıklan olabilirdi fakat kat'i olan bir ihtimal var sa o da Müttefiklerin bir derbe indirecekleri idi ve BUGÜN 2.30 DA biz bunu biliyordu. Bina­ enaleyh Mütefik taarruzu Korkunç bü harp filmi başladığı zaman bizim ko­ mite de kendisine düşe­ RENKLİ SİNEMASKOP cek rolü oynamaya hazır bulunmalı idi. Bütün Kuzey Afrika sa hilleri ele geçirildikten sonra Müttefiklerin Manş İ l â v e t e n Kanalı üzerinden Fransa nın istilâsı için Kuzey Af rikadaki birliklerin hepsi ni gerisin geriye İngiltere ye nakletmeyecekleri hiç İZZET GÜNAY, HÜLYA DARCAN, OKAN DEMİR değilse bunların bir kıs minin Akdeniz bölgesin • de kullanılacağı gün gibi ■ rfhı Jâ9m***s*k-ât*.**+ tâ* ı*i ıtİli . ^ J t t l t m KOÇ BURCU (21 Mart— 20 Nisan) Sevdiğiniz uzun süre denberi ilgisizliğinizden yakı nıyor. Ona hak verin beraber ce ta tlı bir gün geçirin. Sağ lığınız yerinde . BOĞA BURCU: (21 Nisan— 20 Mayıs) İnsanları anlıyorsu­ nuz ama çabucak da kızıveriyorsunuz onlara. Aldırmayın, her sözlerinin üzerinde dur • masanız İyi olur. İKİZLER BURCU (21 Mayıs — 20 Haziran) Şansınızın açıldı­ ğını bir takım meselelerden anlayabileceksiniz. Kısmet • ' çıktığı da kendini göstermek te gecikmeyecek. Yol var. YENGEÇ BURCU: (21 Haziran — 20 Temmuz) Sarışın bir ka­ dınla konuşurken sözlerinize çok dikkat edin. Bir şey değil sevdiğinizle aranızı bozmaya çalışacak. Para var. ASLAN BURCU: (21 Temmuz 20 Ağustos) Bir ziyaret yapa caksınız, orada sizi çekeme­ diklerine inandığınız bir inşa nın iyiliğini görüp adeta uta nacaksınız. Seviliyorsunuz . BAŞAK BURCU: (21 Ağus tos— 20 Eylül) Kalbiniz fesat lıkla dolmuş gibi. Ondan bun dan şüphe ettiğiniz yetmiyor muş gibi bir de sizi seven insandan neler bekliyorsunuz. * TERAZİ BURCU: (21 Eylül— 20 Ekim) Eni konu asabınız bo zulmuş farkında mısınız? Uiacık meseleleri kocaman bir hale gediyorsunuz. Hayattan faydalanmalısınız. AKREP BURCU (21 Ekim —20 Kasım) Bir haber alıp sevine çeksiniz. BeklediğinU bir ce­ vap da hiç fena değil, üstelik birisi tarafından yardım da göreceksiniz. YAY BURCU (21 Kasım— 20 Aralık) Onunla belki birkaç za man görüşmeyebilirsiniz ama, aklı fikri hatta kalbi sizinle beraber onu bilin. Elinize para geçebilir. OĞLAK BURCU : (21 Aralık— 20 Ocak) Onu düşünmediğini ze kendinizi inandırmak is(i . yorsunuz. Neden? Böyle bir ortamda ne diye hayatınızı karartacaksınız. Neşelenin KOVA BURCU: (21 Ocak -2 0 Şubat) Birisi ile hemen karşı taşacaksınız. Akılda olmadık şekilde o sizin yanınıza gali verecek. Bir seyahat sizi çok iyi duruma getiriyor. BALIK BURCU: (21 Şubat- 20 Mart) Birinden bir hediye alı cak ve sevineceksiniz. Zaten hep sizi düşündüğünün farkın da değil misiniz? Sevindirici haberler var? DAYANIŞLARINIZ KIŞILlGINIZfN AYNASIDIR KENDİNİZİ TANIYOR MUSUNUZ? Toplum hayaünda kar şılaşüğımız kişilerin bir kısmı yaşantımızda çok önemli roller oynar. Bu ki silerin hareketleri, huylan hakkında hiçbir şey bilme mek inşam bazen çok yan lış adımlar atm ağa sürük ler. O ysa çoğu kez hiç ö nemsenmeyen olağan a lışkanlık haline gelmiş ba a davranışlar, insanların kişiliklerini, huylannı tüm çıplaklığı ile gözler önü­ ne serer. Bu ayni zaman da sizin için de önemlidü. Çünkü toplum hayatında düşünmeden yaptığınız ba zı çok doğal davranışlar bile sizin karakteriniz hak kında çevreye fikü vere bilü. Şimdi bu davranışla nn neler olduğunu ve an lamlarım görelim: 1— Durup dururken bü den esniyor ve esnemeni ze de bellirsiz bir biçimde elinizle gizlemeğe çalışı­ yorsanız oldukça egoist, çevresine önem vermeyen bü kişisiniz. Çabuk sıla lan aceleci hareketli bü kişiliğiniz var. 2. Bü tartışmayı dinler ken eliniz gayn ihtiyari ağzınızı kapaüyor ve çene niz de kıvnlıyorsa tartış­ m aya kaülmaya pek niye tiniz yok demektü. Olduk ça kararsız, şüpheci, ne yapacağını önceden pek kestiremeyen bü mizacınız var. 3. Elleriniz ve kollarınız la konuşmağa alışmışsa mz bu çevrenizdeki kişi­ ler için sizi dinlemelerini oldukça güçleştirecek yo ruca bir durumdur.Bu ayni zamanda da sizin hareket li samimi, heyecanlı içüı den geldiği gibi davran maktan hoşlanan br kişi olduğunuzu gösterir. 4. Bir konuşmayı dai . m a eüerinizi kollarınızı ka­ vuşturarak dinliyorsanız, bu sizin dikkatli, nereye kadar gidileceğini bilen, hayatına kolaylıkla yön verebilen kendi kendini çok iyi tanıyan, zeki ve alallı bü kişi olduğunuzu gösterir . 5. Aile çevresinde ya da yakınları arasında 0] duğu için koltuğa ayakla nm altına alarak oturan ki şi oldukça zayıf karakterli herşeyi olduğu gibi ka • bul etm eye alışmış, sathi hiçbir şeyin derinine in­ mediği için ancak hafil konulardan zevk alan bi ridir. Kendi kendine çeki düzen vermesi gerekü . 6. Hafif yana eğik baş ve dalgın bakışlar, karar sizlik gösteren en önemli belirtilerdü. Bu davranış ay n ca sahibinin tembelli­ ğe eğilimi olduğunu hayal kurmaktan insanları ince­ lemekten hoşlandığını gös­ terir 7. Yüzünüz hafif alaya bir gülümseme ile dizleri­ niz bitişik ve bacaklarınız yana doğru açık şekilde çocuksu bü biçimde otu­ ruyorsanız, kendinizi her • keşten üstün görmeğe meyyalsiniz etrafınızda kilerin davranışlarını yer mek onları küçük görmek huylarınızın başında yet alıyor 8. Konuşurken iş işle ■ mek,örgü örmek gibi bi: alışkanlığınız varsa acele ci ve sabırsız bü kişiliği­ niz var demektü. Bu du rum zaman zaman çevre nizdekileri kırıyorsa bu hu yunuzdan hemen vazge çin 9. Kolyesini ısıran, tu naklennı kemiren ya da tırnak cilalarını çıkarma • ğa çalışan biri iseniz ken dinize güveniniz yok. A • zimli değilsiniz. Düşüncele rüıiz derin değil. Sık sık fikü değiştiriyorsunuz. Dai ma değişiklik arıyorsunuz. Ş A H İ N SİNEMASI BATTLE OF BERLİN ÖZ İŞ APARTMANINDA SATILIK DAİRELER Yeni inşa edilmiş ÖZ İŞ Apartmanındaki dai­ reler boş olarak teslim edilmek üzere satılıktır, gayet konforlu dairelerimizi tercihini* menfaatinisedü Fiyatlarımız makûl olup ödemede k o la y lık yapılır SİLÂHLAR KONUŞUYOR Bu fırsatı kaçırmayın.» KEMALD^ L f la “ VASAR oz IS VAPI LTD. sn 3 • 4 Posta Sokak T el: 593 - 72562 Lafkoşa $ < jjflî 0 KJ# w 0 0! 0 ,0 ** t« i jrl O 00 0 0 i i ||jH 00 CUMA, 9 ACUSTOS, 1974 ( B O Z K U R T ) SAYFA: 3 "Cunta’nın çetin çekirdeği hâlâ kınlam adı" RUSYA YUNANİSTANA KUR YAPMAYA BAŞLADI Yunanistan da Kral Konstantin’in ülkesine dönmesi icin büyük bir akım başladı. Yunan halkının ancak bu suretle gerçek demokrasinin yerleşeceğine inan dığı belirtilirken, bir kısım halk da buna karşı çık maktadır. Yunan Kralı Konstantin ise Karamanlisten «olocek daveti ümitle beklemektedir. Yunan halkının bir kısmı, 8 yıldır başımıza gelenle­ rin tek sorumlusu ana kra­ liçedir...” YUNAİSTANDA KRALLIK TARTIŞILIYOR ATİNA: Yunanistan’da Kral Konstantin’in tekrar tah­ tına dönebilmesi için or­ duda, halk arasında ve basında geniş bir kam panya açılmıştır. Kral Konstantin’in akıl hocası "Novas"ın Kralın tahtına geçmesi için geniş bir kampanya yürüttüğü bi linmektedir. Başta Eleftheros Kosmos Gazetesi olmak üzere “ Kral tahtı­ na dönmeli’’ fikrini savu­ nan subay ve halkın sayı sı gün geçtikçe kuvvet kazanmaktadır. Sokaktaki adam, bu ge niş kampanyadan sonra "Acaba Kral tekrar döne cek mi?” sorusuna ce • vap aramaya başlamıştır. Karamanlisin Atinaya dönmesinden sonra 14 A raiık 1967 yılından beri boş bulunan Atina’daki Zapion Sarayı’nın temiz lenmesine ve boyanması­ na başlanmış, gözle görü lecek bir hazırlık dikka­ ti çekmiştir. Efsun asker­ leri yerlerine dönmüşler, Krala ait muhafız b irlik ­ leri saray karşısındaki karargâha yerleşmişler dir. Her şey Kralın döne­ ceği hazırlık içinde geliş­ mektedir. Akropolis gaze tesi bu arada, Kralın Yu nanistana dönmesi hal kın kararına kaldı derken Eleftheros Kosmos Gaze tesi Kral dönmelidir d i­ ye ısrar etmektedir. Halk arasında da kralın dön­ mesini isteyenler gün geçtikçe artmaktadır. So­ kaktaki adama göre Kra- lın dönmesi Askeri idare nin sonu olacaktır. Halk, Cumhurbaşkanı olan As­ ker Gizikis'in yerinde bu lunduğu sürece cuntanın devam ettiğine inanmak­ ta, Kral gelirse Demokra­ si doğar demektedir. Sokaktaki adam Kral Konstantin’in dönmesi gün meselesidir demekte fakat şu noktada itiraz etmektedir: “ Kralı isteriz ancak entrikacı ana kraliçenin asla Yunanistan'a dönme­ sini arzulamayız. Başımı za he geldiyse Frederika dan geldi...” IIIUIIIIUIIIIIII l|| llllll [fim lllll lltlll IHI 11111111111111111111111111111111im mu|| || mıııımıuıg mili |[|||||||||||||||| JET PİLOTU İKİZLER KIBR1STA YUNANLILARA YAN YANA SALDIRDILAR ŞU ELBİSE BU ELBİSE DERKEN DÜŞÜNMELİ HUYUNUZ SUYUNUZ GİYİMİNİZDEN ANLAŞILIYOR! Gerek kadınlara, gerek [erkeklere bir yere iş bul inak için başvurdukların da nasıl giyinmeleri gerek[tiği hakkında çeşit çeşit I öğütler verilir. Bunlar daIha çok fazla istekli, y a da [isteksiz görünmemek, oIturdukları yerde durma |dan kıpırdanmamak, ken dine asm güveni olduğu İmi belli etmemek gibi ko Inularda toplanır. Herhal İde işverene ne zam an izi [ne çıkacağınızı, emeklilik [ücretinin ne olacağını öğ aek gibi zamansız so Iralar sormamak da iyi olur. Bir işi elde etmek için çeşitli çarelere başvuru [lur, en iyi taraflar göste jrilir. Fakat artık bu ç a b a [lar pek işe yarm ayacak. 1ilgililer bundan böyle siz |ne yaparsanız yapın giyi İminizden karakterinizi o |kuyabilecektir. 5 BİN KİŞİYE YAPILAN ANKET 5 bin kişi arasında y a Ipılan bir araştırma sonun j da psikologlar, insanın huyunu, suyunu a çığ a vu [ ran bazı usuller buldular. Örneğin kol saatinizi taşekliniz bile sizi ele vermeye yetiyorl Saatini bileğine ters takan daim a işine gecikebilir. Aşın gizlilikten hoşlanır. Cep saati taşıyanlar biraz es rarengiz olarak biliniyor­ lar. Hele iş konuşması sı­ rasında altın köstekli sa a tinizi görürlerse kötü not aldınız demektir. Altın köstek meraklılarının inti­ bak yeteneklerinin çok za ytf olduğu ileri sürülüyor. m en d iller Mendiliniz de açık açık sızin kim olduğunuzu mey üana koyabilir Mendili gö ğüs cebinizde taşıyorsa mz enerjik bir tipsiniz de Eğer çeşitli cep ®7den çeşitli mendiller çı karırsanız size sebatsız di Şiplinsiz gözü ile bakar lar. ^ vatlar Kravatınıza d a çok aıkkat etmelisiniz. Düğügeniş yapımsanız güve nı ebilir bir insansınız de bektir. Düğüm küçük ve sımsıkı ise sizden şüphe edebOirier. K r a v a t d ar «ismim geniş kısırımdan aşacak şekilde b ağ lay an ar da güvenilir kimseler ^udir. Kendinden emin olan bir iş adam ı bir iş an laşm asına girişmeden önce palto ve pardesüsünü çıkarır. KUNDURALAR Kunduralar da çok ö nemlidir. O nlar da bir er keğin karakterini ortaya koyar. Sü et ayakkabı gi yen erkek neşeli ve eğlen ceye düşkündür. Buna karşılık sımsıkı ve kalın peçeli, k ab a kundura gi yen erkek, düzenli, evcil ve her türlü sorumluluğu omuzlarına yüklenecek üptir.. M okasen tipi kun dura giyen erkekler entel lektüel biraz aktör yönü olan güçlü bir estetik duy gusuna sahip kişilerdir. KADINLARA GELİNCE Kadınlara gelince şap­ ka pek önemli bir kar ak ter aynasıdır. Moda yara tıcılan n a bakılırsa ancak kendine sonsuz güveni olan çok cazip kadınlar geniş kenarlı şapka giye bilir. Buna karşılık bere giy en kadınlar, kendilerin den çok çevresindekilerle ilgili olanlardır. Yün baş lık giyen kadınlar çok açık sözlüdür. Cicili bicili şapkalar giyen kadınlara da hafif meşrep gözü ile bakılır. RUJUN ÖNEMİ Kadınların dudaklarına sürdükleri rujların biçim ve renkleri de onlan ele verebilir. Belli belirsiz ruj sürmüş kadın hem si nirli, hem de pek cömert sayılm ayacak bir tiptir. Dudaklarım gelişigüzel bo yam ış bir kadın, alabildi ğine mutlu h ay at y a şa yan bir tiptir. Dudakları nın tamamım boyayam ayan kadın mahcup demek tir. ALDATAN GİYİM Giyiniş de her zaman insalan ele verebilir. Ge niş omuzlu ve tuveed bir palto giyen erkek, ken dinden emin görünmek is tiyor demektir. Siyah pal to gösteriş meraklılarına özgüdür. Çok kısa palto giyenler, havai, çok uzun giyenler de gururlu olurla r. Eski ve buruşuk elbise giyiyorsanız artist ruhu taşıdığınız anlaşılabilir. Yalnız bu giyim aldatıcı­ dır. Böyle giyindiği halde öldüğü zaman büyük bir servet bırakan iş adamla n d a vardır. ATİNA: Yunanistan’ın da Ce nevre Konferansı’na katı lacağını bildirmesi ve Yunan Dışişleri Bakanı Mavros ile Bitsios’un ha zırlıklara başlamasın dan sonra Atina'da dün de yoğun diplomatik te maşlar cereyan etmiştir. Başbakan Karamanlis’in karargâhını kurduğu Bü yük Britanya Oteli adeta bir hükümet merkezine dönmüştür. Ankara ve Lefkoşede ki temaslarından sonra Atina’ya gelen Amerika Dışişleri Bakan Yardımcı­ larından Arthur Hartman önceki gün de Başbakan Karamanlis ve Mavros’ la bir görüşme yapmış tır. Hartman'ın temasla rından sonra Sovyet Rus ya’nın Atina Büyükelçisi igor Yezov da Yunan Dış işlrei Bakanı Yorgo Mavros’la ikinci bir görüşme talebinde bulunmuştur. Batılı gözlemcilerin be lirttiklerine göre Sovyet Rusya hâlen Yunanistanda hâkim olan Amerikan aleyhtarı hareketten fay­ dalanmak için Yunanis tan’a kur yapmaktadır. KIrklareli: Türk Hava Kuvvetlerin­ de jet pilotu olarak görev yapan ikiz kardeşler, Kıb rıs harekâtı sırasında düşman mevzilerine yanyana uçarak saldırmış, bi rinin uçağı yara alması na rağmen sağ salim ge­ riye dönmeyi başarmış lardır. n it e ifS öp* İlkokul, ortaokul ve li şeyi birlikte okuyan H a ­ şan - Hüseyin Denktaş adlı ikiz kardeşler, kara­ da olduğu gibi mavi gök­ lerde de birbirlerinden ayrılmayarak kader birli­ ği yapmışlardır. Kahraman Ordumuzun Kıbrıs harekâtında da gö­ rev alan ve uçaklarına atladıkları gibi, Kıbrıs se malarında gözlerini açan ikiz kardeşler, bombala rını aynı anda bırakmış lardır. Ancak Hüseyin Denk taş’ın uçağı talihsizlik so­ nucu yara almış, kardeşi nin “ Paraşütünle atla” şeklindeki ikazına aldırış etmeyerek rotasını İncir­ lik Hava Üssüne çevir miştir. Yaralı uçağını us talıkla meydana indiren Hüseyin Denktaş’ı Komu­ tanları gözyaşları içinde kucaklıyarak tebrik etmiş­ lerdir. 1965 yılında Hava Karamanlis hükümeti nin Cenevre Konferansı nın ikinci bölümüne katıl­ mak için naz yapması, şartlar ileri sürmesi, hat­ tâ katılmamakla tehdit et meşinin asıl sebebinin Cuntanın hâlâ etkisini sürdürdüğü şeklinde yo­ rumlanmaktadır. Nitekim Yunan generallerinin tu tumu yüzünden Karaman­ lis’in Kıbrıs sorunu ve Türk - Yunan ilişkileri konusunda yetkilerinin kı sıtlı olduğu anlaşılmıştır. Generaller cuntasının bir bölümünü teşkil eden ve “Sert çekirdek’’ denilen grup hâlâ diretmeye de vam etmektedir. Bu yüz­ den meydana gelen ge nel kanı, Karamanlis’in hâlâ Kıbrıs konusunda tam bir yetki ve kesin bir kontrolü olmadığının ortaya çıkmış bulunma sidir. Geçtiğimiz Salı gecesi generallerden bir kısmı Başbakan Karamanlis’e sık sık telefon ederek Hartman’la yapılan görüş meler ve Kıbrıs konusun­ da bilgi istemişlerdir. Ni­ tekim M illî Güvenlik Ku­ rulunda yapılan toplantı­ da da Kıbrıs anlaşması için kendilerini kârlı çıka­ racak bazı şartlar da or­ taya atılmış ve ordu alar ma geçirilmiştir. Nitekim Amerika Dışiş leri Bakan Yardımcısı Hartman da dün gerek Mavros ve gerekse Kara manlis’le görüşürken o r ­ dunun alarmda olduğunu belirtmek ister gibi Ati na semalarında savaş uçakları devamlı uçuşlar yapmıştır. Siyasi gözlem çilere göre Atina hükü meti Sovyet Rusya’nın kendilerini destekledi ğinden emin olarak Ame rika’dan bazı tavizler k o ­ parmak amacında olduğu nu belirtmişlerdir. Harbokulundan mezun olan ikizler okul süresin ce aynı sıralarda otur muşlardır. Ancak mezuni­ yetten sonra Haşan pi lot öğretmen olarak Ma latyaya gitmiş, Hüseyin ise Diyarbakır’da görev lendirilmiştir. İki yıl ön­ ce de Haşan Denktaş, bir eğitim uçuşu sırasında, uçağının havada infilâk etmesi sonucu paraşütle atlayıp ölümün eşiğinden dönmüştür. ÜNİVERSİTE ADAYLARI Hüseyin Denktaş, kah raman Türk Silâhlı Kuv ■ vetlerimizin Kıbrıs’ta gi riştiği Barış Harekâtına, ikiz kardeşiyle birlikte uçağı ile katıldı. Uçağı yara almış, kardeşi Ha san Denktaş, kardeşini uçaktan atlaması için hemen ikaz etmişti. YÜKSEK TAHSİLE GİTMEDEN ÖNCE TÜRKİYE'DE ÖĞRENİM KILAVUZU İSİMLİ KİTABI MUTLAKA GÖRÜNÜZ Kıbrıs'ta ve Ankara'da yapmanız gereken işleri, bütün üniversite akade­ mi ve yüksek okulların tanıtılmasını, yüzlerce yurt adres ve telefon numa rasmı, burs yönetmeliğini ve aradığı nız her şeyi bu kitapta bulacak, kimse­ ye akıl danışma lüzumunu hissetme yeceksiniz.. "TÜRKİYEDE ÖĞRENİM KILAVU ZU" Bozkurt Gazetesi Ankara Muhabi­ ri ERGÜN AYDOĞAN tarafından titiz bir çalışm a ile tam üç yılda sizin için hazırlandı. BÜTÜN KİTAPÇILARDA NASİBOĞULLARI ELEKTRİK İŞLERİ MÜTEAHHİTLİĞİ Haşan Denktaş ikiz kardeşi Hüseyin gibi Kıb rıs Barış Harekâtında yer almış, Türk tarihine yeni kahramanlık destanı ya zılmasında katkıda bulun muştu. Kardeşinin uçağı isabet alınca, düşeceğin­ den endişe etmişti. Tüm elektrik arızalarmız için hizmeti­ nizdedir. 52 B. linçi Selim Cad. Feza Apt. Lefkoşa. Tel: 609 [RUM Lâpta da düştü Dünkü Rumca gaze teler. Beşparmak dağlarının Batı kesimlerindeki çar­ pışmalarla ilgili haberlere birinci sayfalarında geniş yer vermektedirler. Rum vardır. Halen Balabayıs Mesimvrini gazetesi 9 ne karşı saldırıya geçtikle ta kalmakta olan Girneli avu sütun üstüne iri puntolu rini kaydeden gazete, kat Georgios Kaiser, bu Rum başlıklarla verdiği bir ha - RMM askerlerinin Vasilyaberde, Lâpta’nın da düştü­ yı terkettiklerirni belirt ların önce toplanarak Boğaz ğünü bildirmektedir. Gaze­ mektedir. AP muhabirine bölgesindeki bir ahıra götü te Lâpta ve Karava kasa­ konuşan bir RMM aske rüldüklerinl, Türklerin tutsak­ balarının çetin savaşlar - ri, kendilerine ateşe mu lara günde iki defa bir parça dan sonra Türklerin eline kabele etmeme emri veril ekmek ve 4-5 kadar zeytin geçtiğini itiraf etmektedir. diğini söylemiştir. Mahi verdiklerini söylemiştir. Bu Fileleftheros gazetesi şunları da yazmaktadır: tutsaklar daha sonra Balaba Türklerin dün de Lâptanın yıs köyüne nakledilmişlerdir. “AP muhabirinin bildir Batısında saldırılarını sür­ diğine göre, yola mayınlar Türkler şimdi bu tutsakların dürdüklerini haber vermek döşemek üzere dün Lâptaevlerinde kalmalarına müsaa te, şöyle demektedir: ya giden Milli Muhafız Or de etmişlerdir. "Türklerin dünkü saldı - duşu askerleri, köyü sa öte yandan bir turist acen rıları, Beşparmak dağları­ ran Türk askerlerinin tuza­ tesi olan Sofronlos Mandis, Reuter’ln muhabirine şunları nın Güney Batı kesimin - ğına düşmüşlerdir. Bunla söylemiştir: den başlayarak Kondeme - rın üçü, denizden Vasil nos ve Şillura köylerine ya yönüne doğru yüzerek ‘Türkler Balabayısta kalmak kadar yayılmıştır. Bu böl - 3 mil ötedeki birliklerine ta olan Girneli Rumlardan Gir gelerden elde edilen ha - ulaşabilmişlerdir. Geriye nedeki evlerine dönmelerini herlere göre, Türklerin a - kalan Rum askerleri birlik­ istemişlerdir. Ancak evleri • maçı Batıya doğru ilerle - lerine dönememişlerdir. miz soyulmuştur. Mandis dün mektir. Lâpta’ya yapılan çı Yabancı muhabirlere gö­ ilk defa olarak Glrne kasaba bir karma ile yeni takviye kuv re, Barış Gücüne ait sı üzerinde kartalların dolaştı vetleri alan Türk kuvvet - miktar zırhlı araç, Türk ğım gördüğünü söylemiştir. leri dün Vasilya’ya doğru silâhlarının menzili dışın Mandis bunun nedeninin Girkaradan ve denizden sal - daki bir tepede durmakta nedeki yollarda çürümüş ce­ dırıya geçmişlerdir. Ayrı - diler. Barış Gücü asker­ setler bulunmasından İleri gel ca, Lârnaka - Tis Laptiu, lerinin yabancı gazeteci < diğini bildirm iştir. Ağridaki, Kondemenos ve lere söylediklerine göre, HAVA ALANININ DURUMU Şillura köyleri de top ate­ kendilerine mevzilerini ve AGON gazetesi Lefkoşa Ha şine tutulmuştur. bölgeyi terketme emri ve va Alanı ile ilgili olarak şun ları bildirmektedir: Panağra köyüne yakla - rilmemiştir. Ayrıca Barış Gücüne ait şan yabancı muhabirlere “Lefkoşa Hava Alanı ile göre, Türkler, fark gözet­ bir helikopter 10,000 a Magosa limanının tekrar faa savaş meksizin, herşeye ateş aç yak yükseklikten liyete geçirilmesi konusunda makta, önlerine gelen her bölgesi üzerinde uçmakta Barış Gücü Temsilcileri İle şeyi mahvetmektedirler. idi. Elde edilen haberlere Kıbrıs hükümeti arasında bir Tüm Vasilya bölgesi Türk göre Vasilya sakinlerinin çok görüşmeler yapılmıştır. toplarının ve savaş gemi - çoğu, köyü terketmiştir. Bu görüşmeler sırasında Lef lerinin mermileri ile delik Ancak, halen köyde bazı koşa Omorfo yolunun da tek deşik edilmiştir. Yabancı aileler bulunmaktadır. Dün rar açılması konusu ele alınmuhabirlere göre, Türkler, kü top ateşinden sonra ba mıştr. Bilindiği gibi Türkler Vasilya köyünün dışına ka­ zı evler yanmıştır. Omorfo yolunun bir ksmını dar gelmişlerdir. Milli Mu­ Ta Nea ise Lâpta’nın zapetetmişlerdir. Hava Alanı hafız Ordusu Kuvvetleri, Türklerin eline geçmediği­ ise Barış Gücünün kontrolün düşmanın üstün kuvvet - ni iddia etmekte ve Türk­ de bulunmaktadır. Türkler iş lerine karşı direnmeğe de­ lerin dün Karava bölgesi - galin ilk günlerinde hava ala vam etmektedir. ne dört bin asker daha çı mm kontrollerine geçirmek bildirmekte Öteyandan, Kondeme - kardıklarını için epeyce çaba harcamışlar nos ve Şillura’ya yönelti - dir. ancak, başarı sağlayamamış­ len saldırı, endişe uyan Embros, Türk Kuvvetle lardı." dırmağa başlamıştır. Çün­ rinin Lâpta ve Karava’yı kü müstevlinin, bu iki k ö ­ zaptettikten sonra Girne’ RUMLAR ARASINDAKİ yü de kontrol altına al - nin 12 mil batısına, kadar GELİŞME mak istediğine inanılmak - ilerlediklerini haber ver Fileleftheros gazetesi Atina tadır. mektedir. Gazeteye göre kaynaklı bir AP haberine atfen, ve Kondemenos Atina ya giden Nikos Sampson' Rum Radyo ve TV’si dün Şillura aynı konuda şunları bildir­ köyleri de boşaltılmış bu - a bir muhafızın eşlik ettiğini ve mişti: lunmaktadır. Gazete Türk­ bunun bir gazeteye sarılmış bir “Resmen açıklandığına lerin şimdi Mirti-Panağra makineli tüfek taşımakta oldu­ göre, Türkler, bu sabahtan yolunu ele geçirmek iste ğunu bildirmektedir. Gazeteye itibaren Vasilya, Ağrıdaki, diklerini ilâve etmektedir. göre Sampson gemiden ilk çı. Kondemenos ve Şillura Cyprus Mail de Reuterin kan olmuş ve kendisine bir po bölgelerinde bulunan Millî bir muhabirine atfen, Lâp­ lis, beklemekte olan taksiye Muhafız Ordusu birlikleri - ta ve Karava bölgesinde kadar eşlik etmiştir. ne karşı zaman zaman top çetin savaşların yapılmak­ Fileleftheros, Rum kesimlerin ve havanlarla saldırıya ta olduğunu bildirmekte de karaborsacılığın alıp yürüdü geçmişlerdir. Saldırılar ak dir. ğünü bildirmekte ve bundan ör şama kadar devam etmiş­ nekler vermektedir. Gazete bir TUTSAKLARIN DURUMU tir. Millî Muhafız Ordusu, taksinin Kaymaklıdan Lefkoşa' Hielettheros gazetesi, Rum Barış Gücü nezdinde ciddî ya bazı eşyalar taşımak için 30 teşebbüslerde bulunmuş - makamlarının, lurkierın yakala­ lira istediğini ve Rum şirket ve tur. dığı Hum tutsakların yerlerini müesseselerinin çek bozmayı Dışişleri Bakanı D em et- teşdit etmek üzere Kızıınaç ve reddettiğini yazmaktadır. riu da, ABD Dışişleri Ba - Barış Uücü aracılığı ile ciddi Fileleftheros, Lârnaka’da Rum kanlığı Kıbrıs işleri Sorum çabalar harcamakta olduklarını lar arasındaki durumun çok ger lusu ile yaptığı bir telefon nader vermektedir. gin olduğunu da bildirmekte ve konuşmasında, Türklerin Gazete bir Barış Gücü Söz . bu saldırılarını takbih et - cüsüne atfen, lürklerın du gün silâhlı şahısların sokaklarda do taşmakta olduğunu, polis ve miştir. Demetriu, Amerika­ lerde, t>4 Hum tutsağı serbest RMM nin bu silâhlı gruplarla nın ateş kesin Türkler tara bırakacaklarını bildirmektedir. hiç ilgilenmediğini, bu grup fından ihlâline son veril Agon ise, askeri ve sivil tut­ mensuplarının herkesi yollarda mesi için müdahalesini is­ sakların iki güne kadar serbest temiştir. Demetriu, Lefko- bırakılacağını haber vermekte durdurarak aradığını, evlere gi­ rerek arama yaptıklarını ve çe şa’daki Ingiliz Yüksek Ko­ ve şöyle demektedir: şitli kanunsuz davranışlarda bu miserliği nezdinde teşeb "Dün Lefkoşa'dakl göçmen lunduklarını yazmaktadır. büse geçmiş ve Yunanis lere hitaben bir konuşma ya Fileleftheros'a göre Lârnaka tan Dışişleri Bakanlığına pan Cumhurbaşkanı Klerides, nalkı, Klerides'ln kuracağı yeni da bilgi vermiştir. Barış Gü tutsakların mübadelesi için, ulus cü Sözcüsü de dünkü (ön­ lararası Kızılhaç aracılığı ile Hükümeti ve Gen. Karayannis'ln ceki günkü) basın toplan­ Türklerle bir anlaşma imzalan­ RMM'de yapacağı yeni değişik­ olduğunu ve tısında bu köylerin top a- dığını açıklamıştır. Klerides, ön liği beklemekte tışına tutulduğunu doğrula ce sivil daha sonra da asker bundan sonra durumun değişe ceğini ümit ettiğini yazmaktadır. mıştı.’’ tutsakların mübadele edileceği Fileleftheros, bu silâhlı grup Agon, Türk kuvvetleri - ni bildirmiştir ların davranışları nedeniyle nin Lâpta ve Karavayı ele Klerides, bir soruya cevaben Lissarides'in EDEK partisine geçirdikten sonra işgal et­ tutsakların iki güne kadar ser tikleri bölgeyi 350 mil ka­ best bırakılacağını ilâve etmiş mensup milletvekili Hristofides’ in evinden çıkmaktan korktuğu­ reye çıkardıklarını bildir - tir." nu ve Temsilciler Meclisinin ön mektedir. Gazete, Türkle ■ Göçmenlerin ne zaman ev­ çeki günkü toplantısına gele­ rin Lâpta nın 3 mil batısına lerine dönebileceği yolunda mediğini ilâve etmektedir. kadar ilerlediklerini ve a ki bir soruyu da cevaplandı Agon gazetesi ise durumdan ğır zayiat verdiklerini öne ran Klerides, bunun, bugün yararlanan hırsızların faaliyete sürmektedir. başlayacak olan Cenevre kon geçtiğini bildirmekte ve son Agon başka bir haberin feransından önce mümkün ol­ günlerde Lefkoşe’de dört dük­ de dün Vasilya’da 5 Rumadığını bildirmiştir. Klerides kân açılarak 4580 lira değerin mun öldüğünü, 9 Rumuıı devamla "Türkler, göçmenleri de çeşitli eşyanın çalındığını da yaralandığını açıklamak mizin evlerine dönmelerine haber vermektedir. Mahi, Mago tadır. müsaade etse dahi hükümet sa ilçesine bağlı Topçuköy'e MAHİ, Türklerin dün de böyle bir riski göze alamaz . saldıran Lefkonuk'lu 26 yaşında niz sahilindeki Vavillâ k ö ­ önce Barış Gücünün göçmen Stavros Kamincis'ln Türkler ta yünü de ele geçirdiklerini lerin güvenliğini deruhte ede rafından vurularak öldürüldüğü haber vermekte ve Türkle­ ceği yolunda garantiler ver nü bildirmektedir. rin amacının Vasilya, Ağri­ meli ondan sonra köylerine Cuntacı Ethniki partiler üstü daki, Kondemenos, Ş illu ­ dönmelidirler" demiştir. bir politika tayin edilmesini ve ra, Lârnaka-Tis-Lapitu ve HARAVGI Reuter 'İn Kıb­ Makarios konuşu lun artık kapa Panağra köylerini de aldık rıs muhabirine atfen şunları tılmasını istemektedir. tan sonra, Mirtu yolundan bildirmektedir: Aynı gazete Kıbrıs’taki Ingi­ hava alanı civarındaki Ar“ Girnede halen 300 kadar liz gazetecilerinin tutumundan kadi gece kulübüne kadar Rum ve 13 Ingiliz bulunmakta yakınmakta ve dün Rum Enfor­ uzanan bölgede bir kanton dır. Bunlar Dome otelde kal­ masyon dairesinde yapılan biı kurmak olduğunu belirt maktadırlar. Türklerin muhasa toplantıda Ingiliz gazetecilerinin mektedir. rası altında bulunan BalabaAP’ye atfen Türk piyade (epejAes noun.y iu ib a 9 q ) yıs köyünde ise 280 kadar birliklerinin Vasilya köyü - Kıbrıs’ta Türklerin Rum Yönetiminde yaşayamayacağı anlaşılmıştır Bülent Ecevit, coğrafi temele dayanan otonominin kaçınılmaz olduğunu tekrarladı ANKARA Başbakan Bülent Ecevit, “Türklerin Kıbrıs devleti için­ de kendi kendilerini yönete bilmeleri, otonom yönetimden bir coğrafi temele dayanma dıkca mümkün değildir” de­ miştir. Başbakan Ecevit Başba kanlıktan ayrılırken gazetecile rin çeşitli sorularını cevaplan­ dırmıştır. Başbakan Gazeteci lerin Kıbrıs'la ilgili soruları U zerine şunları söylemiştir: “Artık Kıbrıs'daki Tülklerin bir Rum Yönetiminde yaşaya­ mayacağı anlaşılmıştır. Hatta bir başka toplumun içişlerine karışmak istemem ama Kıbrıs' daki Rum toplumunun kendi kendini bile başarıyle yönet mediği ve kendi toplumu için de bile, Rum toplumu içinde bile bugüne kadar barış ve güvenlik sağlanamadığı açık­ tır. Bu durumda hiç kimse biz den Kıbrıs Türklerinin Rum yönetiminde yaşamaya devam etmesini kabul etmemizi bek­ leyemez”. YUNANİSTAN YENİLMİŞ SAYILMAZ Başbakan Ecevit 30 Temmuz' dan bu yana Türklerin Lefko- şa — Girne bölgesi dışında yaşadıkları yerlere dönebilme leri sorununun, kendi güvenlik lerini sağlayarak özgürce ya­ şamaları sorununun çözümlen mediğlni belirtmiştir. Coğrafi tmele dayanan bir otonom yö netim kurulmadıkça o yönde varılacak anlaşmaların kağıt üzerinde kalacağını bildiren Ecevit, bu yüzden Türkiye’nin isteklerinde haklı olduğunu kaydetmiştir. Başbakan Bülent Ecevit, "bu isteğimizin kabul edilmesinin bence Yunanistan için bir yenilgi sayılır tarafı da olmamalıdır” demiştir. Yıı nanistan'm Türkiye ile olan ilişkilerine ve Kıbrıs'daki toplumların barış içinde yaşama­ sına Türkiye kadar önem verdi ğine inandığını belirten Ecevit, 'meseleyi kökünden hallede­ cek ve Kıbrıs’a barış havası­ nı temelli olarak getirecek bir çözümü en makul çözüm ola­ rak karşılayacaklarını ümit ediyorum” şeklinde konuşmuş tur. ZAMAN KAYBI Başbakan Ecevit, bir soru üzerine, Kıbrıs konusunda Türk Hükümetinin nihai hede­ finin bağımsız Kıbrıs içinde coğrafi temele dayanan iki • IIIIIK U |l>|ll||||ll||iaH |l|||l|l||lllll|ll|ll|lltil|!!|liailB Iİ otonom idare olduğunu tekrar lamıştır. Ecevit, “ Yunanlılar Cenevre görüşmelerinde bir zaman kazanma politikası gü­ debilirler mİ?" Şeklindeki bir soruya da şu cevabı vermiştir: “Zaman kaybedilecek tarafı kalmamıştır işin. Çünkü kaybe dilecek her gün, Kıbrıs soru­ nunun barışçı ve adaletli bir çözüme ulaşmasını güçleştirir. Yalnız Kıbrıs'daki toplumlara rası ilişkileri değil Türk — Yunan ilişkilerini de gerginleş tirebilir. Onun için zaman yi­ tirmekte ve zaman yitirmesi sonucunu doğurabilecek oya­ lamalarda ilgili taraflardan hiç birinin yararı olmadığı kanısın dayım”. MİLLİ BİRLİK HAVASI Başbakan Bülent Ecevit, Ce nevre’ye götürülen Türk tezi­ nin kabul edileceğinden umut­ lu olduğunu, çünkl başka çare görmediğini söylemiştir. Türki ye'de Kıbrıs konusunda, genel olarak milli birlik havası bulun duğunu kaydeden Ecevit, tek tek eleştiriler uyarılar olabile ceğinl fakat genel milli birlik havasının devam ettiğini ve edeceğine İnandığını belirtmiş tir. Iia lla ll• lllll| lllllllllllll!lll■ ll■ lllll■ llllllillllllilll■ lll ERBAKANIN DEMECİ Ote yandan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nec­ mettin Erbakan Türk Silahlı Kuvvetleri'nln Kıbrıs’da kesin bir emniyet doğmadıkça ada­ dan çıkmasının söz konusu ol madiğim belirtmiştir. Erbakan Başbakanlıktan ayrılırken, gaze tecilerin Cenevre görüşmele rinde Türk Silahlı Kuvvetleri' nin Kıbrıs'dan çekilmesi ya da çıkarılması tezinin ileri sürül mesi halinde tutumumuzun ne olacağı yolundaki sorusuna şu cevabı vermiştir. “Türk Silahlı Kuvvetleri'nln adada herşey bitip kesin bir emniyet doğmadıkça Kıbrıs’ dan çıkması diye birşey asla sözkonusu değildir. Bu ne ka­ dar müddet sürer bunu ancak zaman gösterir". COĞRAFİ AYIRIM Erbakan Kıbrıs'daki TTIklere işkence ve zulümün devam ettiğine de değinmiştir. Gaze­ tecilerin sorusu üzerine, Hü­ kümet İçinde Kıbrıs konusun­ da genel prensipte görüş bir liği bulunduğunu belirten Nec mettln Erbakan, Stratejinin özünün adada bir coğrafi ayı­ rım yapmak olduğunu bildir­ miştir. Erbakan bu ayırımdan ııııııııııııııılııiıııııa ııııııııııııııır .a ıııııa ıııı Ulnslaıaiflsı işçi kuruluşlara yeniden başvurun sonra ayrılmış olan kısımların yetkileri ve hudutlarının ikinci kademede ele alınacağını kay nu söyleyen Devlet Bakanı Başbakan yardımcısı Erbakan, yalnız Hükümetin değil, bütün detmiştlr. Coğrafi ayırım ko­ nusunda Hükümet içinde tam bir prensip birliği bulunduğu­ ........................ ........................................................ Ateş-kesi bir kez daha çiğneyen Rumlar Lefkoşa’da bir Mücahidimizi şehit ettiler LEFKOŞA Lefkoşa'nın Rum bölgelerin deki Türk kesimlerine susturu çulu ve dürbinli silahlarla ateş açılmıştır. Ateş — Kes anlaş masını açıkça İhlal eden Rum milli muhafız askerleri, hudut tesblt komisyonunun gözleri önünde Haşan çavuş barikatı civarında ateş açmışlar, ko misyonun çalışmalarını engel lemişler ve Baf kapısı yanın da Yeşil hat üstünde bir Ital yana ait evi ateşe vermişler dir. Fasılalarla açılan ateş so nunda bir Mücahidimiz ağır şekilde yaralanarak hastahane ye kaldırılmıştır. Hüseyin Ah­ met isimli Mücahidimiz daha sonra şehit olmuştur. Barış Giicii insanlık dışı tutuma seyirci kalıyor ANKARA Türk — İş Uluslararası işçi kuruluşlarına yeniden başvu­ rarak Kıbrıs'da Türk toplumu- RUM BASINI (Üçüncü sayfadan devam Ledra Palace civarında vurula rak öldürülen Kanadalı askerin Rumlar tarafından öldürüldüğü iddia ettiklerini yazmaktadır. Rum doktorlarından Marangos CYPRUS MAİL gazetesinde ya yanladığı bir mektupta, Dikelya' daki Ingiliz askerî hastahanesin de ırk ayırımı yapıldığını ve Rumların tedavi için hastahane ye kabul edilmediğini öne sür­ mektedir. — "Sağcı İşçi Birlikleri SEK dün bir bildiri yayınlayarak, Klerides ile Hükümetini destek lediğini açıklamıştır. SEK, TÜRK müstevliye karşı çarpışırken ö len asker evlâtlarından övgü ile bahsettikten sonra Rumları birlik ve beraberliğe çağırmak­ ta, ve övgü ile bahsettikten memnur.luk duymaktadır. SEK, savaştan zarar görenlere yar dım edilmesini ve tüm işçilerin işlerine dönmesini istemektedir. Sağcı ve solcu Çiftçiler Birliklerri PEK ve EKA, Klerides’e gönderdikleri bir mektupta sa­ vaştan zarar görenler için Za­ hire Komisyonuna teslim edile­ cek buğday ve arpanın her okka sından bir mil kesilmesini tek­ lif etmektedirler. Bu şekilde £150,000 toplanacağı tahmin edil inektedir.” ÖLDÜRÜLEN DÖRT RUM TA NEA gazetesi, Limasol il­ çesine bağlı Aydihona'da vuru­ larak öldürülen dört Rum gen­ ci ile ilgili bir yorumunda, bu Rumların Sampson'cular tarafın dan öldürüldüğünün aşikâr oldu ğunu bildirmekte ve Rumlar ara sında birlik ve beraberlik adına bu gibi cinayetlerin ört bas edilmesinin doğru olmadığını ilâve etmektedir. na uygulanan insanlıkdışı vah­ şetin sona erdirilmesi için Dünya işçilerinin desteğini istemiştir. Türk — İş 20 Tem muz'daki ilk başvurmasında Türkiye’nin Kıbrıs’da yaptığı barışçı harekâtın amacını ha­ tırlatmıştı. Uluslararası bütün işçi kuruluşlarına gönderilen yazıda, Türkiye’nin Kıbrıs'da giriştiği harekâtın bir istilayı değil, adada yaşayan 100 bin’i aşkın Türk'ün geleceğini güve neceye kavuşturmayı amaçladı ğını hatırlatılmıştır. Yazıda şöyle denilmiştir: "Üzülerek belirtmeliyiz ki; Cenevre andlaşmasından son ra da Kıbrıs’da Yunan Kuvvet leri ve Rum muhafız gücü ta rafından yapılan saldırılar dur mamıştır. Yunan Kuvvetleri ve Rum Muhafız Gücü Cenev­ re andlaşmasını takiben insanlıkdışı tutum ve hareketle rini sürdürmüşlerdir. Türk hal kının yoğun olduğu bölge ve köyler kordon altına alınmış, sivil halk imha edilmeye baş­ lanmıştır. Türk kadınlarına sal dirilmiş, çocuklar ve ihtiyarla ra işkence yapılmıştır. Bu ha yasız vahşet, barışsever dün ya uluslarının gözü önünde sürdürülmektedir. Hayretle be lirtmeliyiz ki; bu vahşet karşı sında Birleşmiş Milletler Ba­ rış Gücü hiçbir etkili tedbir almamakta, insanlıkdışı tutu­ ma seyirci kalmaktadır’'. i ZORBALAR SAVAŞI SEÇMİŞTİR Türkiye İşçi Sendikaları Kon federasyonunun Uluslararası işçi kuruluşlarına gönderdiği yazıda daha sonra söyle denil mistir: Türkiye geçmişte olduğu gl bi bu defa da kesin çözüm için barış istemiş, zorbalar sa vaşı seçmişlerdir. Bu durum­ da kesin çözüm savaşla bulu­ nacaksa, barış ancak bir çatış ma ile sağlanacaksa Türk işçi leri bundan yana olacaklardır. İşçi hareketinin geleneksel barış ilkesinin Türk — İşin bu kararıyle zedelenebileceği as­ la düşünülmemelidir. Hür dün ya işçi hareketi özgürlük ve barış uğruna pek çök savaşı desteklemiştir. Dünya işçi ha reketinin tarihinde bu tutumun sayısız örnekleri vardır”. AMERİKAN BÜYÜKELÇİLİ­ ĞİNCE YAYINLANAN HABER BÜLTENİ PROTESTO EDİLDİ Lefkoşa'daki Amerikan Büyükelçiliği'nin yayınladığı bir bültendeki haberle ilgili olarak Kıbrıs Cumhurbaşkan Muavin liği Amerikan Hükümeti nez dinde bir protestoda bulun­ muştur. Amerikan Büyükelçiliği Ba­ sın Ataşeliği, Dışişleri Bakanı nın Avrupa İşleri görevli Yar dımcısı Arthur Hartman’ın Kıb rıs'a gelişi ve temasları konu sunda bir bülten yayınlamış ve bu bültende Arthur Hartman' ın Pazartesi sabahı "Kıbrıs Cumhurbaşkanı” Glafkos Kleri des ile görüşeceğini, Salı sa­ bahı ise, "Kıbrıs Türk Liderli ği" ile görüşeceğini bildirmiş tir. Cumhurbaşkan Muavinliği ve Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme Kurulu Başkanlığı, Glafkos Klerides'in Cumhurbaşkan Ve­ kili olmasına rağmen bu bül­ tende Cumhurbaşkanı olarak, Cumhurbaşkan Yardımcısını ise sadece “ Kıbrıs Türk Liderli ği” olarak belirtmesini Ameri kan Hükümeti nezdinde şid­ detle protesto etmiştir. RUMLER MEVZİLERİNİ GÜÇLENDİRİRKEN B. G. SEYİRCİ KALIYOR LEFKOŞA Rumların, Barış Gücü görev (ilerinin engellemesiyle karşı laşmakstzın, mevzilerini güç­ lendirerek ağır top ve savaş araçlarıyle donattıkları bildiril mektedlr. Bildirildiğine göre, bu tür mevzi güçlendirmeleri özellikle Lefkoşa dolaylarına yapılmaktadır. Bu arada Girne’nin Batısın da denizden takviye alan Rum kuvvetlerinin giriştikleri saldı rı önceki gün püskürten Türk Kuvvetleri'nln Rumları 5 kilo­ metre geriye attıkları bildiril­ mektedir. Yabancı ajanslardan gelen haberlere göre, Rum as kerler Türk Kuvvetlerinin önünden dağınık biçimde kaç­ maktadırlar. Bu arada, Rum Yönetimi ve Rum milli muhafız ordusu ko mutanlığı cephe ve cephe ge risinde başlayan barışçı hare­ ketleri engellemek İçin çeşitli tedbirler almaya başlamıştır. Bunlar arasında en önde ge­ lenleri "BAYRAK RADYOSU” ve Batı Alman Radyolarının dinlenmesinin, Rum halkı ve Rum evlerine yasaklanmış ol masıdır. Alınan bilgilere göre, Bayrak radyosunun yayınların dan hakikati duyan ve öğre­ nen Rum halkı çekilen azapla rın, verilen kayıpların, Yunan istan adına ve çıkarına oldu­ ğunu, Atina'nın Kıbrıs’da Rum halkının ıstırabına önem ver­ mediğini artık idrak etmiştir. Son iki gün içinde Rum tara­ fından alınan haberlere göre, Rum milli muhafız ordusu er leri Yunanlı subayların bazı Ay Sonu Faaliyete Geçiriliyor Merkezleri Sigara fabrikasının yeniden işletmeye açılması için Tekel Genel müdürlüğünden 5 kişi­ lik heyet Kıbrıs'a gelmiştir. 1956 yılında kurulan fabrika­ nın %75 hissesi Tekel Genel Müdürlüğünün % 25 hissesi de Kıbrıs'daki Türklerindir. Te kel Genel müdürlüğü 4 yıldır işletilmeyen sigara fabrikası­ nın bu ay sonuna doğru yeni­ den üretime geçmesi için ça ba harcandığını belirtmişler­ dir. Ayda 10 bin kilo sigara üretebilen fabrikaya Türkiye' den tütün gönderilecektir. VEFAT ve düzeni açıklandı Muhtaçlara gıda tevzi edecek merkezler faaliyete geçiyor Çalışma LEFKOŞA Rehabilitasyon ve Müstakil Bir Türk Hükümeti Kurulursa KIBRIS TAKIMLARI TÜRKİ­ YE LİGLERİNDE MAÇ YAPABİLECEK ANKARA- Kıbrıs'ın bağımsızlığı için Cenevre'de yapılmakta olan konferansta müstakil bir Türk hükümetinin kurulması ka­ bul edilirse bundan böyle Kıbrıs takımları Türkiye liglerinde ° ynaBub konuda görüşlerini belirten bir Futbol Federasyonu yetl<! 11S" Yavru vaf!anVK ıbrfs ’ın müstakil bir devlet halinde kuracağı Futbol Federasyonunun FIFA’ca kabul edilmesi gerekmektedir. Bunun gerçek,eşmesi sonucunda Kıbrıs tak.mlar, bundan böyle Türkiye liglerinde yer alabileceklerdir. Sosyal İşler Üyeliği Çalışmala rı tamamlanan ve şehit, hadi se kurbanı, göçmen ve muhtaç ailelere gıda tevzi edecek merkezlerin bugün faaliyete geçeceğini açıklamıştır. Üye lik bugüne kadar 2300 iaşe kar tı tanzim edilerek dağıtıldığı­ nı ve yardımların, Lefkoşa Ara bahmet İlkokulu Ortaköy llko kulu ve Gönyeli Kooperatif za hire ambarları olmak üzere 3 merkezden dağıtılacağını bil­ dirmiştir. Lefkoşa tevziat mer közlerinden yardım alacakla­ rın aşağıda belirtilen tarihler de müracaat etmeleri gerek mektedlr: Lefkoşa Surlar İçi sakinleri 9 Ağustos Cuma (bugün Çağ layan bölgesi sakinleri 10 Ağustos Cumartesi, Belediye Evleri ve Küçük Kaymaklı böl gesl sakinleri, 11 Ağustos Pa zar. Köşlüçiftlik sakinleri 12 Ağustos Pazartesi, Kumsal sakinleri 13 Ağustos Salı” . Ortaköy İlkokulundaki tevzi- at merkezinden yardım alacak ların aşağıda belirtilen tarih­ lerde müracaat etmeleri ge rekmektedir: "Ortaköy sakinleri 9 Ağus­ tos Cuma (bugün,) Hamltköy sakinleri 10 Ağustos Cumarte si, Göçmenköy sakinleri 11 Ağustos Pazar, Kermlya, Mar mara ve Gelibolu bölgesi sa­ kinleri 12 Ağustos Pazartesi". Gönyelideki tevziat merke­ zinden yardım alacakların İse şu tarihlerde müracaat etmele ri gerekmektedir: "Gönyeli sa kinleri 9 Ağustos Cuma (bu­ gün), Kanlıköy sakinleri 10 Ağustos Cumartesi. Yardım alacak olanların, ika met bölgelerine göre, belirti­ len tarihlerinde dağıtım mer­ kezlerinde İaşe belgeleriyle müracaatleri gerekmektedir. Çalışma Rehabilitasyon ve Sos yal İşleri Üyeliği Girne’de de bir tevziat şübesi açılması için çalışmalara başlandığını bildirmiştir. emirlerine itaat etmemektedir ler. Birçok erin silahlarıyle bir likte mevzi ve kıtalarını terke başladıkları da alınan haberler SONUÇ VERMİYECEK arasındadır. BAYRAK radyosunun dinlen mesi yasaklanarak gerçekleri gizlenemez. Rum polisinin ka­ pı kapı dolaşarak Bayrak rad yosunu dinleyenleri tehdit et­ mesi, hiçbir sonuç vermeyecek tir. GLAFKOS KLİRIDİS KABİNESİNİ AÇIKLADI ANKARA ııııa ııa ııa iia ııııııııııın ııııa ııııııııııııııa ıııııııııııiııııı .dHiaıiBiıaıiBiıaHBiıiiiaiiaııaifaııaııaııaııaııaııaıııııauaMiııaHaMaıiBNau«uMB«ıııaııaııaıiBiııııauaiiaııaııaııaua Tevziat Ateş Keşi ihlâl eden Rumlar tarafından vurularak şehit edilen mücahidimizin cesedi morgda görülüyor.. (Resim: ERGÜN AYDOGAN) H l]lllllllllllU llllllllW llN IIIIIH IIim H tllllllM lllllllllJIIIU IIIllH IIIIIIII|{IIIIİIIIIIIIIIM III» llln llllll» IIIIIIIH Il IIH |[İİII|IIİII|IIM IIIIII|1I|'H -H IIİİIİ!IİM İ!'I'^;:I «.I Sigara Fabrikamız Kıymetli annemiz ZEKİYE RIFAT 64 yaşında olduğu halde bir kalp krizi sonucu hayata gözlerini yummuştur. Dost ve akrabalara duyururuz. Evlâtları: Şaziye Selçuk Vedat Rlfat Teyfide Mustafa FENERBAHÇE BÜKREŞ DİNAMO­ SUNU 1-0 YENDİ İSTANBUL: Dün akşam İstanbul'da yapı­ lan özel futbol maçında Fener­ bahçe Bükreş Dinamo takımı­ nı 1—0 yendi. İnönü Stadında oynanan maçta Fenerbahçe ra­ kibine oranla daha üstündü 20. dakikada Cemil maçın tek golünü attı. İkinci 45 dakikada takımların çabaları gol getir­ meyince Fenerbahçe lig önce­ si yaptığı hazırlık maçlarında elde ettiği galibiyetlere bir yenisini daha ekledi. KLERİDİS DÜNYA'YI YANILTMAYA ÇALIŞTI (Birinci sayfadan devam) hakkında da bir şey Ittemivo ruz.” UĞURLAYANLAR Dışişleri Bakanı Turan Gii neş'i Esenboğa havaalanında Devlet Bakan İsmail Hakkı Birler, Ulaştırma Bakanı Ferda Güley, Turizm ve Tanıt ma Bakanı Orhan Blrglt, An kara Valisi Şerif Tüten, Dışiş leri Bakanlığı Genel Sekreteri Büyükelçi İsmail Erez, Ue Birleşik Amerika ve Ingiltere nin Ankara Büyükelçileri uğur lamıştır. Cenevre konferansı­ nın ikinci bölümünde Türkiye yi temsil edecek olan Dışişle ri Bakanı Turan Güneş'in baş kanlığındaki heyet saat 11.00 de Istanbuldan ayrılmıştır. MAVROS'UN DEMECİ ALINAN TEDBİRLER TBrk-U insanlık dışı vahşete karsı dünya isçilerinin desteğini istedi Türk milletinin de ayni görüş te olduğuna inandığını belirtmiştir. LEFKOŞA: Rum Cumhurbaşkan Vekili Glafkos Kliridis, dün öğleden sonra kabinesini açıklamıştır. İç, dış ve savunma bakanlıklarını da uhdesine almış bulunan Kliridis’in kabinesi şu şekilde oluşmaktadır: Eğitim Bakanı : Andreas Mlgelidis Sağlık Bakanı : Zinon Severis Ulaştırma Bakanı : Nikos Battihis Adalet Bakanı : Leftos Kleridis Sosyal Sigorta ve Çalışma Bakanı: Banikos Sividanitis Tarım ve Tabii Kaynaklar Bakanı : Evagoras Lanitis Ticaret ve Endüstri Bakanı : Yeorgios Hristofidis Maliye Bakanı : Andreas Patsaiides Bu arada Yunanistan hükü­ meti önceki akşam Cenevre konferansının ikinci bölü ■ münde izleyeceği tutumu be­ lirlemek amacıyle Başbakan Karamanlis başkanlığında bir toplantı yapmıştır. İyi haber alan kaynaklar Yunanistan he yetinin Cenevre Konferansı nın çalışmalarına başlamasın dan hemen sonra Kıbrıs'da Türk Silâhlı Kuvvetlerinin Ateş-Kesi ihlâl ettiği yolunda ki iddiasını ortaya atacakları bildirilmekedir. Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışiş leri Bakanı Yorgos Mavros, Cenevre görüşmeelrine katıl ■ mak üzere dün sabah Atina dan ayrılmıştır. Mavros, Atlnadan ayrılmadan önce gaze tecilere yaptığı açıklamada Cenevre Konferansına imzala nan anlaşmalara uyulup uyul madiğim anlamak için gittiği ni belirtmiştir. Mavros, "taraflardan birinin anlaşma • ların sadece bir tarafı bağla­ dığı gibi bir görüşe saptan­ ması halinde görüşmelere de vam edilmesine gerek yoktur' demiştir. Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitrlos Bltslos da Mavros’la birlikte Cenev rn'ye gitm iştir. MAKARIOS'UN İSTEĞİ Cenevre Konferansının ikin ci bölümüne Türk ve Rum toplumları liderleri de katıla­ caktır. Ankara Lefkoşa ve Atinadaki temaslarını tamam ladıktan sonra Londraya gi­ den Birleşik Aberika Dışişleri Bakan Yardımcılarından Art • hur Hartman'ın da dün Ce nevreye gitmek üzere Ingilte reden ayrıldığı bildirilmiştir. Verilen habere göre Hartman önceki gece Londrada Başpis­ kopos Makariosla bir görüş­ me yapmıştır. Bu görüşmede Makarios’un Kıbrıs sorununa ve Cenevre Konferansına iliş­ kin görüşlerini Dışişleri Ba­ kanı Kissinger'e iletmesini Arthur Hartman'dan İstemiş • t ir . İNGİLTERE “ THE SUN ” GAZETESİNİN YAYINLARINI PAYLAŞMADIĞINI AÇIKLADI LONDRA Ingiltere'nin Ankara Büyiikel çişi Sir Philips, Ingiltere’de yayınlanan “ The Sun" gazete­ sinde yeralan Türkiye aleyhta rı yazıların Ingiltere Hüküme tince onaylanmadığını Dışişle ri Bakanlığı'na resmen bildir­ miştir. Ingiltere'nin Ankara Bü yükelçisl Dışişleri Bakanlığı Enformasyon Genel Müdürü Büyükelçi Semih Akbil’i ziya ret ederek "The Sun” gazete­ sinin gerçek dışı yayınların­ dan, hükümetinin ve kendisi­ nin üzüntü duyduğunu belirt miştir. Sözkonusu gazete, son gün­ lerde, kışkırtıcı Rum ve Yu nanlıların etkisiyle, Türkiye a leyhinde yazılar yayınlanmış­ tı. Gazetede yayınlanan bir ya zıda, Kıbrıs fürkleri'ne ve adadaki Türk askerlerine asıl­ sız ithamlarda bulunulurken, Rumların giriştiği saldırı hare ketlerine hle değinilmemişti. « I i a i l l l l l 'l | l | | | | | | | | | | | | | | | | | | i a i | | | | | | | | | |g i | | „ | |, | | || ||||t| KOMUTANLAR ŞEHİTLİĞİ ZİYARET ETTİLER LEFKOŞA: SOVYET DİPLOMATLARI HAYRANLIKLARINI BELİRTTİLER LEFKOŞA: (T.A.K.) Rus Büyükelçiliği mensupla­ rı bir yetkiliye Türklerin Girne'de birkaç gün içinde inşa ettikleri liman konusunda hay­ ranlıklarını belirtmişlerdir. Rus Büyükelçiliği mensupla­ rı, Türk Yönetimi yetkililerine başvurarak Glrne’dekl liman inşaatını yerinde görmek iste­ diklerini belirtmişlerdir. Ancak, kendilerine çeşitli nedenlerle inceleme müsaade­ si verilmemiştir. Sovyet Elçi­ liği mensupları, inşaatın nasıl yapıldığını bildiklerini, kısa za­ manda 2 limanın birden İnşa edilmesini hayranlıkla karşıla­ dıklarını, bundan sonra alacak­ ları müsaade ile inşaatı yerin­ de izleyeceklerini blldlrmişler- Türk Silâhlı Kuvvetleri’nln Kıbrıs Barış harekâtını yöne­ ten Komutanlardan bazıları dün sabah Lefkoşa’da Mücahitler Şehitliğini ziyaret etmişlerdir. Şehitlikte saygı duruşunda bu­ lunan komutanlar, Kıbrıs hare­ kâtı sırasında şehit düşen Türk askerlerinin mezarların­ dan aldıkları toprağı şehit Mü­ cahitlerin mezarlarına koymuş­ lardır. .................................................................... u m , , , , , , , , , , , , , , ............ NIXON BUGÜN İSTİFASINI AÇIKLAYACAK hitaben bir radyo konuşması yapac un bu konuşması açıklayacağı tahm dir. ATEŞ KES HATTININ SAPTANMASI Bu arada Kıbrıs'da çalışma larına devam eden Türk— Yu­ nan ve Ingiliz askeri uzman larının Ateş-Kes hatlarının dörtte üçünün belirlenmesini tamamladıkları bildirilmekte dir. Kıbrıs’da Ingiliz askeri temsilcileri, Lefkoşanın bazı dış mahalleleri ile Glrnenin Kuzey batısında bazı noktalar dışında Ateş-Kes komisyonu nun çalışmalarını hemen he men tamamladığını açıklamış­ lardır. Temsilciler Ateş ■ Kes hattının belirlenmesi İşlemini Cenevre Konferansının başla­ masından önce bitirmek İst® diklerini kaydederek. ‘Çene*re konferansına katılan tara' lara çalışmalarına başlama • dan önce bu konuda gerekli bilgiyi sağlamaya uğraşıyoruz demişlerdir. KÖTÜMSER HAVA Kıbrıs Barış Görüşmelerinin ikinci bölümü dün akşam ns saati İle 20.00’de Cenevre deki Birleşmiş Milletler mer­ kezinde başlamıştır. Konferfflj sın başlamasından önce Türld ve, Yunanistan ve Ingiltere Dışişleri Bakanları ikili tem*9 lar yapmışlardır. Turan Güneş sırasıyle Sovyetler Blrliflin|n özel Temsilcisi Miner, B.MÖzel Temsilcisi Roberto yer, Ingiliz MesFekdaşı Call*4 han’la birer qörüşme yaPrnl9' tır. Verilen bilqlye göre. aörU* meden önce Cenevre’deki 9* nel hava kötümser olarak 0® rülmektedir. Özellikle Mavro» un Cenevre Hava Alanın® verdiği demeç, diplomatik ç® relerde olumsuz karsılanrnj? tır. Mavros bu demecinde C* nevre’de 30 Temmuzda im nan deklarasyona değlnm ten ziyade. Birleşmiş Mitim rin 353 sayılı kararının u“ lanmasını istemiştir. Türk legasyonu bu hava içinde rarlı tutumunu sürdüm»