Kliridis, Dünyayı Yanıltmaya (alıştı

advertisement
Tütkler
için
Kurulan
Tuzağa
Yabancı
Basın
Mensupları
Düştü
Kliridis, Dünyayı Yanıltmaya (alıştı
Mayınlanmış bölgeye düsen muhabirleri Türk Subayı kurtardı
--------------------- o---------------------
Yalancının Mumu Yatsıya Kadar
Yanar Sayın Kleridis
Türk yumruğu karşısında kaçacak delik bulamayan Rum
askerleri şimdi de tarlaları mayınlayarak akıllarınca kurtula­
caklarını zannetmekledirler. Ancak ne var ki böyle bir tutum
İçine giren Rum askerleri ilk olarak yabancı muhabirleri kurban
etmişlerdir. Şöyle ki Girne’nin batısındaki bir bölgede Türk
askerlerinin olduğu tarafa geçmek istiyen yabancı gazeteciler
Rumların tarlaların içerisine yerleştirmiş oldukları mayınların
içerisine girmişlerdir. Patlıyan mayınlarda bir muhabir ölmüş
iki muhabir de yaralanmıştır. Şüphesiz ki. Rumlar mayınları
koydukları yerleri pek alâ biliyorlardı ve istemiş olsalar böyle
bir faciayı önlemiş olabilirlerdi. Fakat ne kadar acıdır ki mu­
habirler hiç ikaz edilmemişler ve adeta ölüme gönderilmişlerdir.
Rum askerlerinin bu insanlık dışı davranışları yetmezmiş
gibi, dün Rum toplumu lideri Kleridis. yapmış olduğu bir basın
toplantısında kendisinden hiç de beklenmeyen bir davranış
içine girmiş ve muhabirlerin ölümünü ve yaralanmalarını Türklerin üstüne yıkmak istem iştir. Böyle bariz bir olayın sorumlu­
luğunu Türklerin üzerine yıkmak isteyen Kleridis’in yalanlarına
dünya'nın kanmıyacağına eminiz. Hele olayda yaralanan BBC
muhabiri Simon Tringler'in Bayrak Radyosunda kendi sesinden
anlattığı olay Kleridis’in yüzünde şaklıyan bir tokat olmuştur.
Mayın tarlasında yaralanan ve ölen insanları Türklerin
vurduğunu söylemek her halde Kleridis’e yakışan bir davranış
değildi. Rumların bu olaydaki sorunluluğu ne kadar büyükse
Kleridis’in olayı Türklerin üzerine yıkmak gayretkeşliği de o
derece tiksindiricidir. Kleridis’in bu büyük hatasını düzeltece­
ğini başta Türklerden ve basın mensuplarından yanıltıcı haber
verdiği için özür dileyeceğini ümit ederiz.
Kleridis'in yanıltıcı demeci ile şimdi daha iy i anlaşılmakta­
dır ki Rum liderliği çok büyük bir çıkmaz içerisindedir ve ger­
çekleri özellikle kendi halkından ve dünya genel efkârından
saklamak gayretkeşliği içine girm iştir. Yalancının mumu yatsı­
ya kadar yanar diye bir söz vardır. Bunu Rumların ve Kleriaıs’in bilmesi lâzımdır.
Bize kalırsa yapılacak en yerinde bir hareket BBC muha­
biri Simon Tringler ile diğer yabancı basın mensupları göröstuıülmeli ve yaralı muhabirin ağzından bir defa daha Kleridis
valanlanmalıdır.
Yazı ve Resim:
AHMET ALPER
Dün sabah saat 11 de Tür­
kiye'den gelecek esirlerin Kı­
zıl Haça teslim lerini izlemek
amacıyle Pınarbaşı Hava Alanı­
na giderken, Boğaz Emniyet
mensuplarından Lâpta'nın batı­
sında yabancı basın mensupla­
rının uğradıkları kazayı öğren­
miş olduk. Yaralının askeri has
tahanede tedavisi devam et­
tiği sırada biz de yanında bu­
lunduk. Askeri operatör yüzba­
şı, doktor ve hemşireler Ingi­
liz muhabiri büyük bir titizlik­
le sağ kalçası üzerindeki ma­
yın parçasını çıkarıp, gereken
tedaviyi yapıyorlardı. Yaralının
ağzında sigara vardı. Hem si­
garasını dumanlatıyor hem de
konuşuyordu.
Olay dün sabah saat 9 da
Lâpta'nın batısında olmuştu. 3
araba ile seyahat eden yabancı
basın mensupları M irti • Panagra - Lâpta istikametinde
seyahat ederek Girneye geli­
yorlardı. Rumlara ait bölge
içinden kurtulamayan yabancı
muhabirler, Rumların Türkler
için hazırladıkları mayınlı böl­
geye düşmüşlerdir. BBC muha­
birlerinden Edvvard Stoberg öl­
müş, yine ayni haber ajansın­
dan Simon Tringler’le AP ajansndan Paul Rock yaralanmış­
lardır. Simon Tringler bir Türk
Subayı tarafından mayınlar ara
sından kurtarılarak, cephede
ilk yardımı yapılmış ve daha
sonra Boğaz bölgesindeki aske
ri hastahaneye nakledilmiştir.
Askeri hastahanede ameliyatı
sırasında kendisiyle konuştuğu
muz BBC muhabiri Simon Tring
ler olayı aynen şöyle anlattı."
“10 kişilik bir grup gazeteci
3 araba ile seyahat ediyorduk.
Rum bölgesinden Lâpta istika­
metinde ilerliyorduk. Karşımız­
da Türk Silâhlı Kuvvetleri var­
dı. Arabamızdan indik ve yol­
da yürümeye başladık. Ben yo­
lun içinde ve Rum bölgesinde
Rumlar tarafından konan mayı­
nı aniden gördüm. Ve arkadaş­
larıma kımıldamamaları için
bağırdım. “Mayın var, mayın
var”. Arabanın arkasındaki bir
kişi arabaya girmemiz çağrı­
sında bulunuyordu. Tam bu sı­
rada mayın patladı. Arkadaşım
benim arabanın kapısını açtı
ve diğer arkadaşlara kımıldan­
mamalarını ikinci defa ikaz et­
ti. Tam bu esnada ikinci mayın
patladı. Arkadaşım kalbinden
yaralanmıştı. Derin nefes atı­
yor ve “ben ölüyorum, ben ölü­
yorum" diyerek, mayınlar isti­
kametinde koşmaya başlıyor­
du. Ben de buna mani olmaya
çalıştığım sırada üçüncü bir
mayın daha infilâk ederek ya­
ralandım. Yere yığılmıştım. Ar­
kadaşım ölmüştü. Amerikan Ha
ber Ajansı AP muhabiri de koş­
maya başlamıştı ki o da bir ma
yına çarparak yaralandı. Az
sonra Türk Silâhlı Kuvvetleri­
ne bağlı askerler yanımıza gel­
di ve bir yüzbaşı beni mayın­
lardan kurtararak bu hastalı»
neye gönderdi, ölü arkadaşı­
mın cesedi ise, ben ordan ay­
rılırken henüz kaldırılamamış
ti.”
Ameliyatını
yapan askeri
yüzbaşı Ingiliz muhabirin kaza­
yı ucuz atlattığını belirterek,
diz kapağının altındaki kemi­
ğin de mayın parçalarından kı­
rıldığını açıkladı.
Ameliyat esnasında basın
mensuplanyle konuşan Simon
iki gün önce Mağusa’yı ziyaret
ettiğini ve oradaki Türkler hak­
kında röportaj yaptığını belir­
ten BBC muhabiri, Türklerin
açlık çektiğini ve çok kötü
şartlar altında bulunduklarnı
belirtiyordu.
Sağ kalça kısmına 10 dikiş
vurulan Simon, bir ara askeri
operatöre dönerek “Doktor ya­
ramın İzi kalacak mı?" diyerek
Rumlar tarafından döşenen mayınların içine düşmeleri neticerınde bir arkadaşı ölen, öteki arkadaşı da yaralanan BBC mu­
habiri, daha sonra olayın mahiyetini anlatmıştır. Resimde, BBC
Muhabiri Türk Askeri Hastahanesinde ameliyat edilirken
görülmektedir.
ftitııiıııııiııiııifiıııi'iııiıııııııııııaııııııııiııiııaıııııııııııaıııııiiiiııaıııtiiıııuiııaııııııııiıiiııiııaıııııııııııiıııııaıııuıııaıııi'ftnvıırırm
etrafında bulunan basın men­
suplarını güldürmekten de geri
kalmadı.
KLERİDİS'İN DÜNKÜ DEMECİ
Kleridis'in dünkü basın top­
lantısında konuyle ilgili deme
ci ise şöyle; “ Türkler Lapta’
da yabancı bir gazeteci guru­
buna merhametsizce ateş aça
rak
kendilerini yaralamışlar
dır. Yaralılar Lefkosa Genel
Hastahanesine
nakledilmişler
dir. Bu olaydan sorumlu tama
men Türk askerleridir. Bu dav
ranışlar basın hürriyetlerine
aykırıdır. Yaralılar hükümetin
masrafıyla tedavi edilecektir.
Türklerin ateş açmasından bir
gazeteci olay yerinde ölmüş,
5 gazeteci de yaralanmıştır. 4
başka gazeteci de kurtulmuş­
tur. Yaralılar arasında Rum
asıllı Amerikalı Lesklos Hrlsto
dulidis. Nevvyork Times gaze­
tesinden ve AP Foto muhabiri
Paul Rock ile BBC den Chrlstofer Lorristir."
TÜRK YÖNETİMİ MECLİSİNİN
DÜNKÜ TOPLANTISINDA
MİLLETVEKİLLERİMİZE REVA
GÖRÜLEN ÇİRKİN MUAME­
LELER PROTESTO EDİLDİ
Türk Yönetimi Meclisi dün
öğleden sonra yaptığı olağan­
üstü toplantıda, Kibrisin güney
illerini temsil eden milletvekil
terinin esir edilmesi konusu
üzerinde durulmuş ve konu
şiddetle protesto edilmiştir.
Bilindiği gibi 20 Temmuz çı­
karmasından sonra Kibrisin Gü
ney sahillerindeki TUrklere ait
ilçe ve köyler Rumlar tarafın­
dan işgal edilmiş, Türklerin bir
kısmı esir edilirken, bir kısmı
da hunharca katledilmiştir. Bu
arada milletvekilleri de tutuk­
lanarak esir kamplarına sevkedilmişler ve çeşitli işkencele­
re maruz bırakılmışlardır. Yö­
netim Meclisinin dünkü toplan-
tısında konu ele alınmış ve
dokunulmazlığı olan milletve­
killerine reva görülen bu işken
çeler şiddetle protesto edildik
ten başka, yabancı ülke parlâ­
mentolarına da durumun duyu­
rulması kararlaştırılmıştır.
ÖLDÜRÜLEN ESKİ
MİLLETVEKİLİ
Son olarak, eski milletvekil­
lerinden olan Çanakkale Muh­
tarı Hüseyin Kandulu, kardeşi
ile birlikte köyün ortasında
Rumlar tarafından kahpece kur
şuna dizilerek şehit edilmiştir.
Rumların bu tahrik edici, al­
çakça hareketleri Birleşmiş
Milletler Barış Gücüne duyu­
rulmuştur.
............ r"T’’i-ımrnnmiîinafmnnanaııaııanaııaııaııana—ı ı a M w w — — nıam— ı— n
m
Kıbrıs sorununun esasiyle ilgili Cenevre Konferansı başladı
Turan Güneş “ Konferansı çok
uzatmak niyetinde değiliz” dedi
Kimse Türkiyeden fedakârlık istemesin: Taviz yok!
Adana Savaş Esir Kampındaki 385 Rum savaş esirinden 4 yaralı esir ile bir yaşlı Rum, Rumlardan hiçbir karşılık beklemeden dün helikopterle Adana'dan getirilerek Kızılhaç yetkililerine
teslim edilm iştir. Resim yaralı harp esirlerinden birini yansıtmaktadır.
5 Rum savaş esiri dün
serbest bırakıldı
Adana savaş esir kampında
ki 385 Rum savaş esiri arasında bulunan 3 yaralı esir ile
biri yaşlı ve diğeri genç olan
iki Rum harb esiri, Kıbrıs'lı
Rumlardan hiçbir karşılık beklenmekslzin. Türkiye nln 1949
Cenevre sözleşmelerini uygula
maktakl iyi niyetinin gösterisi
olarak serbest
bırakılmışlar
ve Milletlerarası Kızılhaç Der­
neği (|CRC)'nin
Kıbrıs'taki
yeni temsilcisi
M.
Laurent
Marti'ye teslim
edilmişlerdir
söz konusu 385 harb esirlerini
listesi ICRC'ye Türkiye tarafın
dan 5 Ağustos'ta tevdi edilmiş
olup, Türkiye,
tüm esirlerin
mübadelesine hazır olduğunu
da ilgili taraflara bildirmiş ye
dünya kamu oyuna ilân etmiş­
tir. Serbest bırakılan esirler
dün Lefkoşaya getirilmişledir.
Türkiye, Yunanistan ve Ingil­
tere Dışişleri Bakanlarının Ce
nevre bildirisine uygun olarak,
ilgili taraflar betahsis kabul
ettiği takdirde, Cenevre dek­
larasyonunun 3. maddesinin B
fıkrasının sür’atle uygulanma
sı cümlesinden
olmak üzere
Türkiye, Kıbrıs’ta Türk bölge
lerinde bulunan Rum ve Yu­
nanlı sivilleri, sayı karşılıkla
rina bakılmaksızın serbest bı
rakmaya hazır olduğunu ilân
etmiştir.
İlgili tarafların da aynı yön
de hazır olduklarına dair be­
yanda bulunmaları ve bu be
yanlarla ilgili olarak, milletlera
rası Kızılhaç'ın her İki tarafa
karşı görevlerini yerine getire
ceğlni deruhte etmesi de ge
reklidlr. Sivillerin serbest bira
kılması hususuna Türkiye ön­
celik vermek arzusundadır.
Cenevre
deklarasyonunda
öngörülen, 1949 Cenevre söz­
leşmeleri hükümlerine uygun
olarak, Türkiye, sivillerin ser­
best bırakılmasını müteakip
harb esirlerinin mübadelesine
de mümkün olan en kısa za­
manda hazır olacaktır.
ANKARA
Dışişleri Bakanı Turan Gü­
neş, Kıbrıs sorununa barışçı
bir çözüm bulmayı amaçlayan
Cenevre Koneransının
İkinci
bölümüne katılmak üzere uçak
la Isvlçreye gitm iştir. Dışişle
ri Bakanı Turan Güneş, Esen
boğa hava alanında verdiği de
meçte, Türkiyenin konferansı
çok uzatmak niyetinde olma­
dığını söylemiştir. Güneş, ga
zetecilerin
“Cenevre'ye İyi
sonuçlar alınacağından umut­
lu olarak mı”
gidiyorsunuz
sorusuna şu cevabı verm iştir:
“Konferansın Kıbrıs sorunu­
nun esasiyle ilgili kısmı baş
lamaktadır. Çabuk sonuç al­
ma meselesine gelince şunu
söyleyeyim ki Türkiye, evvelce
de söylediğimiz gibi
bunu
çok uzatmak niyetinde değil
dir. Yunanlılarn
ve Rumların
Kıbrıs meselesine hakikaten
bir çözüm yolu bulunmasına
yardımcı olup olmayacaklarını
herhalde kısa bir süre içinde
anlayacağız. Tabii bizim Yunanistanla dostana ve İyi ni­
yetle Kıbrıs sorununa bir çö
züm bulma arzumuz bilinmek
tedir. Yalnız bunun karşılıklı
olması gerekir. Bundan önce
ki Cenevre deklerasyonunda
varılan sonuçlar maalesef iyi
niyetle uygulanmamıştır. Son
günlerde Yunanlı dostlarımız
büyük bir basın kampanyası •
na girişerek Kıbrıs'daki Türk
leri suçlamak ve bizim AteşKes'e riayet etmediğimiz gibi
bir hava yaratmak
çabasına
girmişlerdir. Bu kabil, birbiri­
mizi haksız yere
suçlayarak
ve kamu oyu önünde veya baş
ka yerlerde geçerli olmayan
delillerle kuvvet kazanmaya
çalışmak yanlış bir yoldur,
ümit ederim ki Cenevrede bu
yoldan vazgeçeceklerdir ve ha
klkaten elbirliği ile Kıbrıs ko
nusuna
bir çözüm bulmaya
çalışacağız. Bu nedeni şimdi
den konferansın nasıl bir hava
içinde yürüyeceğini söyleye ■
meyeceğim. Yalnız daha önce
de basın toplantısında belirtti
ğim gibi eğer Cenevrede uy •
gulanmayacak kararlar alına •
caksa. Türkiye bu kararları uy
gulanmayan kararları almaya
niyetli değildir Bunlarla va­
kit geçirmek niyetinde deği
liz. İyi niyetle gidiyoruz. Fa­
kat herhalde Kıbrıs sorununun
üzerinde
konuşmaya değil,
Kıbrıs sorununu çözmeye gidi
yoruz.”
FEDAKARLIK YOK
Dışişleri Bakanı Turan Gü
neş, Türkiyenin Kıbns
konu
lllll« llin illlllllllllllllllllllllllllllllllllllllH llllM I I I * lllin
sunda fedakârlık yapıp yapma
yacağını soran gazeteciye şun
ları söylemiştir:
“Kimse kimseden fedakârlık
beklemesin. Mühim olan Kıb
rıs’da geçerli bir çözüm bul­
maktır. Yunanistan ve Rum­
lar Kıbrıs adasının veya Kıb
rıs adasının bir kısmının Yunanistana bir gün gelip katıla
bileceği sevdasından vazgeç •
malidirler ve herkes iki taraf
da iki cemaat da Kıbrıa'da
her iki cemaatin sahip olma
sı gereken hakları ve bir ara
da yaşamanın yollarını insaf
ile gerçekçi bir gözle sapta •
malıdırlar. Yoksa bizim Yunan
lılardan bir fedakârlık istedi­
ğimiz yoktur. Kendi hakkımı
zı istiyoruz. Ve yalnız kendi
hakkımızı istiyoruz. Başkaları
(Devamı 4’üncü sayfada)
BiRGiT’iN ÇAĞRISI
Son günlerde, özellikle bazı Ingiliz gazeteler'n-<~
Kıbrıs'taki Türk Askeri Kuvvetlerinin barış harekâtı için
başlatılan çirkin yayınlar, Türk kamu oyunda nefret ve
tiksinti İle karşılanmaktadr. Kıbrıs’taki gerçekleri gör­
mezlikten gelerek, sırf Rum sempatizanlıklarını tatmin
etmek için taraflı yayın yapan bu kişilere “gazeteci'
demeye İnsanın dili varmıyor.
Yıllardan beri Kıbrıs Türkünün katlandığı sıkıntı’ara
son vermek için Kıbrısa çıkmak zorunda kalan Türk as­
kerlerine dil uzatmak cüretini gösteren bu sözde gaze­
teciler, nedense mahsur kalan Türk bölgelerinden, insan­
lık tarihinin en acı haberleri gelirken kulaklarını tıka­
maktadırlar.
Lefkoşa'da yayınlanan Rum gazeteleriyle ayni baş­
lıkları atmakta sakınca görmeyen bu sözde gazeteciler
günlerden beri Temmuz güneşinin sıcağı altında aç ve
susuz bırakılan, güvenlikleri ve namusları devamlı tehdit
altında bulunan İnsanlarla neden İlgilenmiyorlar?. Ölçü­
süz bir katliama maruz kalan Türk halk yığınları Kıbrıs
trajedisinin gerçek mazlumları değiller midir?.
Türk Hükümetinin Sözcüsü, dünya basınından her­
kesi, Kıbrıs'taki gerçekleri yerinde izlemek üzere ilk
vasıta ile Kıbrısa göndermeye hazır olduğunu resi”
açıklamıştır. Sözcü Orhan Birgit, şöyle diyordu: “Bir tek
ricam olacak kendilerinden: Türk bölgelerinde dolaştık­
tan sonra, lütfen Rumların muhasarası altında bulunan
Umasola, Bafa, Magosaya gitmeyi Rum makamlarından
da. özellikle Bay Klerides’ten istesinler.”
Böyle bir beyanatı, Kıbrıs'taki gerçeklerden zerre
kadar çekinmediği ve yerden göğe kadar görüşlerinde
haklı olduğu için yapıyordu Türk Hükümeti. Türkiye için
Kıbrıs gerçeklerinin saklanacak bir yönü olmuş olsaydı,
herhalde Sayın Orhan Birgit, bütün dünya önünde böyle
bir çağrıda bulunmak cesaretini gösteremezdi.
İnsanlığın, Kıbrıs'taki gerçekleri yerinde görüp ob­
jektif ölçüler içinde yansıtacak namuslu gazetecilere
gerçekten ihtiyacı vardır. Bizim kapılarımız namuslu ga­
zetecilere açıktır. Rumlar da açsınlar kontrolleri a'tındaki bölgelerin kapılarını.. Eğer yüzleri varsa !.
Dün Lefkoşa'da meydana gelen karşılıklı atışlar esnasında
\ eşil hat üzerindeki bir binada yangın çıkmıştır.
(Resim: ERGÜN AYDOCAN)
★ ★ ★
SAYFA: 2
CUMA, 9 AĞUSTOS, 1974
( b o z k d
HÜRRİYET GÜNEŞİ
Akşam olmuş yine
Fakat bu akşam başka akşam
Hürriyet ve özgürlük sşçan bir akşam
Girne dağları Yunan çizmesi altında
Ezilmiyecek artık.
Mehmetçiğin Allah Allah sesi
İnletecek artık bu dağları
Arılar, kuşlar, kelebekler
Özgürlük özgürlük diye feryat ediyor
Girne denizinde korkunç dalgalar
Sahili dövüyor
Buram buram özgürlük kokan.
Ve şimdi serilmiş Anamur’dan Girne’ye
Dalgalanıyor hürriyet hürriyet diye.
Ahmet Ö. BUÇEN
İst. Ü. Hukuk Fakültesi
öğrencisi
ÜLKÜ DERNEĞİ
BİLDİRİ YAYINLADI
Adadaki son gelişme­
lerle ilgili olarak K.T. Mil­
lî Ülkü Derneği aşağıda­
ki bildiriyi yayınlamıştır:
Atatürkçü, Milliyetçi,
Ülkücü Türk toplumu,
Büyük Türkiyemizin ve
Türklüğün kutsal davala­
rından biri olan Kıbrısta
her an, büyük gelişme ler olmaktadır. Toplumumuzun çekmekte olduğu
ızdıraplar ve
çileler,
Mehmetçiklerimizin pa zu ve süngü kuvvetiyle
son bulmakta, her geçen
gün Ana, yavrusunu şef­
katle
kucaklamaktadır.
Bu tablo Türklüğe guru*-,
düşmanlarımıza ise ko r­
ku salmaktadır.
Güney
bölgelerindeki,
tutsak
kardeşlerimize, Limaso la, Baf'a, Lârnaka’ya Türk
gücünün ulaşamıyacağı nı zannedenler, ummadık
ları anda
Türk Jet ve
Tanklarına hesap verecek
lerdir.
Ülkücü Türk toplumu,
Kıbrıs'ta atılan
hürriyet
kıvılcımı, diğer esir Türk
illeri için, bir ideal,
bir
umut ve büyük Türkiye
ülküsünün ilk aşaması ol
maktadır.
Atatürkçü,
Ülkücü
Türk Milleti, Hürriyet ve
İstiklâl davamız
henüz
bitmemiştir.
"Hür Türk
Kıbrıs" idealinin henüz
başlangıcındayız.
Geç mişte seksen bin Türk ’ün kanlarıyle vatanlaştı­
rman bu ada, yeni kan­
lar, canlar ve şehitler ve­
rilerek yeni baştan vatan
laştırılmıştır. Artık Türk
Milletinin Kıbrıs’ta vere­
bileceği tek bir kaya par
çası dahi yoktur. Bilinme­
lidir ki Kibrisin Türkiyemize bağlanmasından baş
ka herhangi bir çözüm
yolu, tatminkâr ve sürek­
li olmıyacaktır. Geçirilen
denemeler bunun en a çık ispatı değil midir? Ar
tık dost düşman iyi bil sin bu ada ya Türkün o lur ya da kimsenin.
Millî Ülkü bilinci içeri­
sinde olan
Millî Ülkü
Derneği, bu ülkünün g er­
çekleştiricisi Mehmetçik
lerimizi Kıbrıs'ta sevgi ile kucaklar,
Anavatan
yetkililerimize diploma tik savaşta mutlak başarı
diler.
Parolamız "Son Nefer,
Son Mermi, Son Nefese
kadar, Anavatanın kucağı
na atılana kadar..."
Ülkümüz "Her şey Türk
Kıbrıs için ve Türkiyeye
Doğru olsun’’
K.T. Millî Ülkü Derneği
Yönetim Kurulu adına
Sekreter
Mehmet Kâmil Asena
POLİS KAYDI
1.
Kıbrıs Türk Emniyet Teşkilâtına polis kaydı için
müracaat kabul edilir.
2.
Müracaat sahipleri aşağıdaki evsafa haiz olmalı­
dırlar:
(1)
Kıbrıs Cumhuriyeti Türk vatandaşı olmalı dırlar.
(2) Lise veya muadili okul veya üniversite me­
zunu olmaları; veya Orta Okul mezunu olup
da:
(a) Her çeşit arabayı sürme ehliyetine
(A,B,C,D) sahip olmaları; veya
(b) İyi makinist olmaları; veya
(c) İtfaiye Servislerinde çalışmağa istekli
olmaları
(3)
Müstedilerin mükellef mücahitlerden değil
de sivillerden veya mukaveleli mücahitler­
den olmaları (2 sene Mücahitlik yapmış ol­
maları şarttır.)
(4)
İyi karakter sahibi olmaları;
(5) 18 yaşına basmış fakat 28 yaşını tamamla mamış olmaları;
(6) Sıhhatli olmaları ve bedeni bakımdan Emni­
yet görevlerine uygun olmaları;
(7) Boy itibarı ile 5 ayak 6 inçten kısa olmama­
ları;
(8) Mücahitliğini yapmış olanlar terhis belgesi
ibraz etmeli;
3. Aranan evsafa haiz erkekler müracaat edebilirler.
4. Aylık maaş hayat pahalılığı da dahil £64.375 mil dir.
Müracaatlar Lefkoşa ve Girne Emniyet Müdürlük­
lerinden temin edilecek "Emniyet Teşkilâtına ka­
yıt dilekçesi" formaları üzerinde yapılmalıdır.
Dilekçe formaları bizzat dilekçe sahibi tarafından
kendi el yazısı ile doldurulmalı ve Lefkoşa veya
Girne Emniyet Müdürlüğüne 12 Ağustos 1974 ta­
rihine kadar şahsen teslim edilmelidir. Girne ve
Lefkoşa Emniyet Müdürlüklerine
dilekçe sunan
namzetlerin kendilerine herhangi bir tebligat ya­
pılmasını beklemeksizin 15 Ağustos 1974 Per şembe günü saat 09.00’da mülâkat için Emniyet
Genel Müdürlüğüne isbat-ı vücut etmeleri ge rekmektedir.
(Mehmet Refik)
TÜRK EMNİYET GENEL MÜDÜRÜ
Lefkoşa: 7 Ağustos 1974
)
Tek çıkar Yol
düşmanı sahte
bir hedefe
yöneltmektir
20 Temmuz sabahı
Bir rüzgâr esti Mersin’den
Kıbrıs’a doğru
Buram buram
Özgürlük ve hürriyet kokan
Çelik mevzileri delen
iman dolu hürriyet.
Asırlar sonra gülümseyen
Özgürlük saçan
Güneş yükseliyor yavaş yavaş
Girne kalesinden
Tüm Kıbrıs’a doğru
Ve parlıyor ışıl ışıl
Haykırıyor hürriyet hürriyet diye.
r t
( 2)
1942 yılı yazına doğru
bizim mütevazı komite,
o
zamana kadar kendisine
verilen görevlerin en bü
yüğü ile haşır neşir
ol­
maktaydı. Kuzey Afrika •
nın istiâsını hedef tutan
"TORCHE"
harekâtının
hazırlıkları yapılıyordu.
Şimdiye kadar nisbeten
pek mahdut birliklerin yap
tıklan küçük çaplı askeri
harekâtın emniyetini sağ
lamaya çalışmak suretile
elde ettiğimiz tecrübeler
ilk defa mühim bir dene­
meden geçecek demekti.
"EMNlYbT" adı altında
her şeyi yapmak kabildi
amma düşmana ortada
birşeyler döndüğünü anla
maktan alıkoymak müm
kün olamazdı.
Bir defa
müttefiklerin uzun süre bu
lunduklan durumda kal m ayacaklan herkesçe bi­
linen bir gerçekti. Mutla
ka bir yere çıkarma y ap
mak zorunda idi. İkincisi
yabancı diplomatlann ha
reketini kısıtlamaya da
imkân
yoktu, bunlar
memleketi bir baştan bir
b aşa dolaşıyorlar, çeşitli
kimselerle karşılaşıyorlar,
tanışıyorlar, konuşup gö­
rüşüyorlardı. Hem de gö
rüştükleri kimseler sadece
işin iç yüzünü bilen şahıs
ler değildi; ister istemez
hareketten önce herhangi
bir limanda toplanan ge­
mileri, kıt’alan
görecek
durumda bulunan binler
ce insandan bir kısmı da
bunlara dahildi. Resmen
ne derlerse desinler bu
diplomatlardan
bazıları­
nın ‘’tarasfsız" olmadıkla­
rında bizim Komite men
suplarının en ufak şüphe
miz yoktu. Bundan başka
İngiliz—Amerikan dostu
da olsa herhangi bir diplo
matın bir vazifesi vardı;
Buralarda olup bitenleri
ri hükümetine rapor et­
mek. Eh böyle bir rapor ilk
defa o diplomatın mensup
olduğu memlekete varma
ya görsün orada ister Al
manlar tarafından şu veya
bu şekilde satın alınmış
olduğu için isterse ideolo
jik tesirlerle bu malûmatı
Almanlara vermeye hazır
bir resmi davet memuru
veya Bakan mutlaka bu
lunuyordu.
Üçüncüsü de
İngiltere
ile Kıt’a Avrupası arasın­
da gidip gelen bir sürü ta
rafsız iş adamı ve denizci
mevcuttu.
Binaenaleyh,
Müttefik
lerce bir harekât yapıldı­
ğım Almanların öğrenme­
lerine mani olunabileceği
ni ümit etmememiz gere­
kiyordu. O lsa olsa bu ha
rekâtın "NE ZAMAN” ve
"NEREDE" yapılacağı hak
kındaki hayatî bilgi un
surlarının şüyû bulması na engel olunabilirdi.
Kuzey Afrika istilâsm dan önce Müttefiklerin,
Avrupa kıtasında hakim
bulundukları bir kanş top
rak yoktu. Üstelik İngiliz
ordusunun üssü Süveyş
Kanalı bölgesinde oldu ğundan Kuzey Afrika ha
rekâtı
doğudan batıya
doğru cereyan eden bir se
fer mahiyetinde idi. Bu du
rum karşısında Müttefik
lerin herhangi bir nokta dan
taamız etmemeleri
için hiçbir sebep yoktu.
Almanlara göre Mütte
fikler:
★ Norveç'e, Hollanda ’
ya veya Fransaya çıkar ma yapabilirlerdi. Veya,
★
İspanya
üzerinden
Avrupaya sokulmak
iste
yebilirlerdi.
★ Atlantikteki denizaltı
mücadele savaşım des­
teklemek maksadı
ileAsor .veya Kanarya Adala
nm ele geçirebilirlerdi; ya
hut da,
★ Rommel ordusunun
gerisinden taarruz
için
Libyaya çıkabilirlerdi.
Öte yandan Mısır hariç
tutulursa Müttefikler hiç
bir yerde angaje olmuş
durmda değillerdi. Bina­
enaleyh Alman işgali al
tındalri Avrupa topraklan
veya tarafsız memleketleı
herhangi bir müttefik ta
tarruzuna karşı açık du
rumda bulunuyor demek
ti.
Bu şartlar altında isteı
Dieppe'ye veya Lofoten
adalanna (1) taamız ede
lim, isterse başka bir tara
fa hücumu tasarlayalım,
bizim irtibat
komitemiz
için esas olan husus haki
ki taarruzun hedefine ve
zamamna ait bilgilerin
düşman tarafına sızmama­
sını temin etmekti. Yapaca
ğımız iş ilgili kıtalann gide
çekleri asıl hedef yerine
sahte bir hedefe ait habeı
ler sızdırmak ve kasden
yapılanbu ifşaatı sözüm
ona baz emirlerle teyid
etmek — meselâ hakikat
halde Lofoten adalama
mı taarruz edeceğiz, aksi
ne birliklere çok sıcak ül
keler için kullanılan ko­
lonyal şapkalar dağıtıldı
ğım bildiren emirler veya
buna benzer şaşırtıcı ter
tipler gibi — ve bundan
sonra da o memleketten
dışarı sızması kaçınılmaz
olan haberleri kabil oldu
ğu kadar asgariye indir
mek için elimizden geldi­
ği ölçüde çahşmakü.
Di
ğer bir deyimle, prensibi
miz mümkün
mertebe
tam bir güvenlik sağlama
ya çalışmak ve aldığımız
ihtiyat tedbirleri cümlesin
den olarak bililtizam düş
mana sızdırılan haberle rin tasarladığımız harekâ­
tın hakiki hedefini açığa
vurmasını önlemek idi.
Kuzey Afrikaya karsı
'TORCHE Harekâtı" cere­
yan derken biz gene bu
ayni eserler dahilinde ça
lışıyorduk.. İstihbarat ser­
vislerimizin verdikleri ra­
porları inceledikçe ve Al
manlann hareket tarzları­
nı da gördükçe bu siste­
min çok iyi semere verdi
ğini ve nitekim bir çok
muhtemel hedefler muva­
cehesinde Almanların dar
beyi nereden vuracağımı
za dair kesin bir fikre va
ramadıklarını anladık
HAREKATTAN SONRA
;
aşikârdı. Bu kuvvetler ya
Italyanin istilâsıyle görev
lendirilecek ordunun bir
kısmım teşkil edebilir ya
da Güney
Fransa veya
Yunanistana yapılacak çı
karmada kullanılabilirdi
ve bu üç harekât ihtimali
nin her biri de varit idi.
Binaenaleyh Komitemiz,
hangisine karar verilirse
verilsin her üç ihtimali de
karşılayacak tarzda hazır
lıklı bulunmalı idi. İşler es
kişi gibi olsa idi belki de
şimdiye kadar mükemmel
şekilde işleyen ayni siste
mi uygulamak suretiyle
bu yeni vazifenin de hak
kından gelebilirdik; fakat
ne çare ki stratejik durum
karşımıza yeni bir prob­
lem çıkaran bir özellik ta
sımakta idi.
Malûm olduğu üzere Si
cilya Adası, Akdenizde 1talya çizmesinin burnun
da üpla bü
futbol topu
durumundadır.
Bu ada
zaptolunıncaya kadar Müt
tefik konvoylarının Akde
nizden geçişi ancak bü yük kayıplar pahasına ba
şanlabilen çetin bir işti.
Kuzey
Afrikadaki hava
meydanları nihayet eli •
mizds bulunsa bile bu du
rum pek değişmeyecekti.
Bu nedenle diğer herhan
gi bü harekâta girişilme
den önce Sicilya adası ■
nın mutlaka zaptedilmesi
gerektiği açıkça komiteye
bildüilmiş
bulunuyordu.
Şimdiye kadar daima Ko
mite olarak, kendi yönü­
müzden lüzumlu gördüğü­
müz hazırlıkları askeri ha
rekâtın
başlamasından
çok önce yaptığımız cihet
le bu şefe? de yeni görevi
mizi yani Sicilya adasının
istilâsına matuf harekâ
tın güvenliğini temin me
selesini daha "TORCHE
Harekâtı" sona ermeden
incelemeye koyulmuştuk.
lecekik?.
Bütün bunlar kafamızı
kurcalarken büdenbüe ak
lımıza şu geldi: Bü vakit­
ler GEORGE'un ortaya at
üğı ve son derece hayali
bulduğumuz fikrin uygu
lanması için tam fırsat çık
mıştı. Arkadaşlara dedim
ki :
— Ne dersiniz bü ceset
bulsak ve bunu kurmay
subay kılığına sokarak ya
nyıa Sicilyaya
değil de
başa bü
yere taamız
edeceğimizi açıkça belir ten bazı önemli ve yüksek
makamlar seviyesinde do­
kümanlar versek?. Bu ce
sedi paraşütle atmaya da
lüzum yok Akdeniz üze­
rinden uçan
bü uçak
pek alâ denize düşebilir.
Böyle olunca ceset
bü
müddet sonra üzerindeki
dokümanlarla
birlikte
Fransa veya İspanya sa­
hillerine vuracaktır; nere
ye vurursa vursun önemi
yok. Mamafih İspanya kı
yılarına vurması belki da
ha da iyi olur; züa bu tak
dirde Almanlar cesedi biz
zat ele geçirmiş olmaya c aklan cihetle ceset üze
rinde inceleme yapmak
imkânına sahip buluna mayacaklardır. Amma dö
kümanlan veya hiç değil
se kopyalarım ele geçüe
çeklerdir!"
İşte fikrin doğuşu böy
le oldu. Bundan sonra bü
yük bü heyecanla çeşitli
ihtimaller ve imkânlar üzerinde uzun uzun tartış
tık. Bitabi birçok hususları
araştırıp gözden geçirme
mize zaruret vardı. Ezcüm
le:
* Bir uçağın denize düş
mesi sonucunda ölen bü
insanın cesedi nasıl bü
durumda bulunur?
* Bu kabil olaylarda umumiyetle rastlanan ölüm sebepleri nelercür?
* Ceset üzerinde yapı
GÜÇLÜK BAŞLIYOR
lacak otopsi sonuçlan ne
İşte asıl
dert burada
gibi emareler ortaya çıka
karşımıza çıktı; zira Ku­
racaktır.? Ve nihayet,
zey Aüika Müttefiklerin
* Bu iş için münasip
eline geçtikten sonra na bü ceset, hatta münasibin
sil ki
Sicilya adasının
den vaz geçtik, lalettayin
zaptı bizim için kesin bü bir ceset bulabilecek miy
ihtimal idiyse ayni şey Al dik?
manlar için de varit idi.
İşte
cevaplandırmak
Filhakika daha sonraları zorunda olduğumuz soru
Başbakan Churchill'in de lar bunlardı. Şayet bu so
bizim plânı onayladığı sı lara bulacağımız cevap­
rada söylediği gibi Mütte lar tatminkâr olursa o tak
fiklerin müteakip hedefi • dirde böyle bir plân dik
nin Sicilya adası olduğu
katle incelenmeye ve üze
nun belli edilmesi diye rinde çalışılmaya değer­
bü tehlike söz konusu ol di; zira fırsat sağlandığı
mamak gereküdi; çünkü takdirde İspanyolların, ta
"En ahmak insan bile he rafımızdan kendisine veri­
defin Sicilya olacağım
lecek
rolü oynamaktan
kestirebilirdi!"
geri kalmayacakları huşu
Binaenaleyh Müttefik­ sunda Komitede hepimiz
ler Sicilyaya nasıl bü stra hemfikir
bulunuyorduk.
tejik düşüncenin tesiriyle Bu da bizim için ne güzel
taarruz edecekler ise Al­ bir şans olacaktı!.
manlar da ayni mülâha­
zalarla adayı savunmak (1) Lofoten ad alan, Nor­
isteyeceklerdi. O halde za­
veç'in Kuzey Batı kıyıla
manı gelince Almanları
nnda bü adalar toplu
Sicilya adasının müdafaa
luğudur. (Çeviren)
sim bizim için tehlikeli sa
yılacak derecede takviye
YARIN:
etmekten nasıl ahkoyabi
İLK İNCELEMELER
Fakat "TORCHE Hare kâh” nın tamamlanmasın
dan sonra bizim için me
sele bambaşka bir mahi yet alacaktı. Zira o safha
da bütün Kuzey Afrika la
yılarına hakim duruma
gelmiş
ve
Başbakan
Churchill'in
dediği gibi
"Avrupanın yumuşak kar
m na" darbe indirmeye ha
zır duruma girmiş buluna
çaktı. İngiliz Kara, Deniz
ve Hava Kuvvetleri Kur­
may Başkanlannın veAme
rikan Genel Kurmay Baş
kanlığının stratejik yön den ne düşündülderi hak
kında bizim Komiteye de
H
'<ası«fc
* 1i ««■ «fcı
A ı,^i ^
«h d» ^ m*
vamlı bilgi
verilmekte
idi. Belki bazı görüş ayn
lıklan olabilirdi
fakat
kat'i olan bir ihtimal var
sa o da Müttefiklerin bir
derbe indirecekleri idi ve
BUGÜN 2.30 DA
biz bunu biliyordu. Bina­
enaleyh Mütefik taarruzu
Korkunç bü harp filmi
başladığı zaman bizim ko­
mite de kendisine düşe­
RENKLİ SİNEMASKOP
cek rolü oynamaya hazır
bulunmalı idi.
Bütün Kuzey Afrika sa
hilleri
ele geçirildikten
sonra Müttefiklerin Manş
İ l â v e t e n
Kanalı üzerinden Fransa
nın istilâsı için Kuzey Af
rikadaki birliklerin hepsi
ni gerisin geriye İngiltere
ye nakletmeyecekleri hiç
İZZET GÜNAY, HÜLYA DARCAN, OKAN DEMİR
değilse bunların bir kıs
minin Akdeniz bölgesin •
de kullanılacağı gün gibi
■ rfhı Jâ9m***s*k-ât*.**+
tâ*
ı*i
ıtİli .
^
J t t l t m
KOÇ BURCU (21 Mart— 20
Nisan) Sevdiğiniz uzun süre
denberi ilgisizliğinizden
yakı
nıyor. Ona hak verin beraber
ce ta tlı bir gün geçirin. Sağ
lığınız yerinde .
BOĞA BURCU: (21 Nisan—
20 Mayıs) İnsanları anlıyorsu­
nuz ama çabucak da kızıveriyorsunuz onlara. Aldırmayın,
her sözlerinin üzerinde dur •
masanız İyi olur.
İKİZLER BURCU (21 Mayıs —
20 Haziran) Şansınızın açıldı­
ğını bir takım meselelerden
anlayabileceksiniz. Kısmet • '
çıktığı da kendini göstermek
te gecikmeyecek. Yol var.
YENGEÇ BURCU: (21 Haziran
— 20 Temmuz) Sarışın bir ka­
dınla konuşurken sözlerinize
çok dikkat edin. Bir şey değil
sevdiğinizle aranızı bozmaya
çalışacak. Para var.
ASLAN BURCU: (21 Temmuz
20 Ağustos) Bir ziyaret yapa
caksınız, orada sizi çekeme­
diklerine inandığınız bir inşa
nın iyiliğini görüp adeta uta
nacaksınız. Seviliyorsunuz .
BAŞAK BURCU:
(21 Ağus tos— 20 Eylül) Kalbiniz fesat
lıkla dolmuş gibi. Ondan bun
dan şüphe ettiğiniz yetmiyor
muş gibi bir de sizi seven
insandan neler bekliyorsunuz.
*
TERAZİ BURCU: (21 Eylül—
20 Ekim) Eni konu asabınız bo
zulmuş farkında mısınız? Uiacık meseleleri kocaman bir
hale gediyorsunuz. Hayattan
faydalanmalısınız.
AKREP BURCU (21 Ekim —20
Kasım) Bir haber alıp sevine
çeksiniz. BeklediğinU bir ce­
vap da hiç fena değil, üstelik
birisi tarafından yardım da
göreceksiniz.
YAY BURCU (21 Kasım— 20
Aralık) Onunla belki birkaç za
man görüşmeyebilirsiniz ama,
aklı fikri hatta kalbi sizinle
beraber onu bilin. Elinize para
geçebilir.
OĞLAK BURCU : (21 Aralık—
20 Ocak) Onu düşünmediğini
ze kendinizi inandırmak is(i .
yorsunuz. Neden? Böyle bir
ortamda ne diye hayatınızı
karartacaksınız. Neşelenin
KOVA BURCU: (21 Ocak -2 0
Şubat) Birisi ile hemen karşı
taşacaksınız. Akılda olmadık
şekilde o sizin yanınıza gali
verecek. Bir seyahat sizi çok
iyi duruma getiriyor.
BALIK BURCU: (21 Şubat- 20
Mart) Birinden bir hediye alı
cak ve sevineceksiniz. Zaten
hep sizi düşündüğünün farkın
da değil misiniz? Sevindirici
haberler var?
DAYANIŞLARINIZ KIŞILlGINIZfN
AYNASIDIR
KENDİNİZİ
TANIYOR MUSUNUZ?
Toplum hayaünda kar
şılaşüğımız kişilerin bir
kısmı yaşantımızda çok
önemli roller oynar. Bu ki
silerin hareketleri, huylan
hakkında hiçbir şey bilme
mek inşam bazen çok yan
lış adımlar atm ağa sürük
ler.
O ysa çoğu kez hiç ö nemsenmeyen olağan a lışkanlık haline gelmiş ba
a davranışlar, insanların
kişiliklerini, huylannı tüm
çıplaklığı ile gözler önü­
ne serer. Bu ayni zaman
da sizin için de önemlidü.
Çünkü toplum hayatında
düşünmeden yaptığınız ba
zı çok doğal davranışlar
bile sizin karakteriniz hak
kında çevreye fikü vere
bilü. Şimdi bu davranışla
nn neler olduğunu ve an
lamlarım görelim:
1— Durup dururken bü
den esniyor ve esnemeni
ze de bellirsiz bir biçimde
elinizle gizlemeğe çalışı­
yorsanız oldukça egoist,
çevresine önem vermeyen
bü kişisiniz. Çabuk sıla lan aceleci hareketli bü
kişiliğiniz var.
2. Bü tartışmayı dinler
ken eliniz gayn ihtiyari
ağzınızı kapaüyor ve çene
niz de kıvnlıyorsa tartış­
m aya kaülmaya pek niye
tiniz yok demektü. Olduk
ça kararsız,
şüpheci, ne
yapacağını önceden pek
kestiremeyen bü mizacınız
var.
3. Elleriniz ve kollarınız
la konuşmağa alışmışsa mz bu çevrenizdeki kişi­
ler için sizi dinlemelerini
oldukça güçleştirecek yo
ruca bir durumdur.Bu ayni
zamanda da sizin hareket
li samimi, heyecanlı içüı
den geldiği gibi davran
maktan hoşlanan br kişi
olduğunuzu gösterir.
4. Bir konuşmayı dai .
m a eüerinizi kollarınızı ka­
vuşturarak dinliyorsanız,
bu sizin dikkatli, nereye
kadar gidileceğini bilen,
hayatına kolaylıkla yön
verebilen kendi kendini
çok iyi tanıyan, zeki ve alallı bü kişi olduğunuzu
gösterir .
5. Aile çevresinde ya
da yakınları arasında 0]
duğu için koltuğa ayakla
nm altına alarak oturan ki
şi oldukça zayıf karakterli
herşeyi olduğu gibi ka •
bul etm eye alışmış, sathi
hiçbir şeyin derinine in­
mediği için ancak hafil
konulardan zevk alan bi
ridir. Kendi kendine çeki
düzen vermesi gerekü .
6. Hafif yana eğik baş
ve dalgın bakışlar, karar
sizlik gösteren en önemli
belirtilerdü. Bu davranış
ay n ca sahibinin tembelli­
ğe eğilimi olduğunu hayal
kurmaktan insanları ince­
lemekten hoşlandığını gös­
terir
7. Yüzünüz hafif alaya
bir gülümseme ile dizleri­
niz bitişik ve bacaklarınız
yana doğru açık şekilde
çocuksu bü biçimde otu­
ruyorsanız, kendinizi her •
keşten
üstün görmeğe
meyyalsiniz etrafınızda kilerin davranışlarını yer
mek onları küçük görmek
huylarınızın başında yet
alıyor
8. Konuşurken iş işle ■
mek,örgü örmek gibi bi:
alışkanlığınız varsa acele
ci ve sabırsız bü kişiliği­
niz var demektü. Bu du
rum zaman zaman çevre
nizdekileri kırıyorsa bu hu
yunuzdan hemen vazge
çin
9. Kolyesini ısıran, tu
naklennı kemiren ya da
tırnak cilalarını çıkarma •
ğa çalışan biri iseniz ken
dinize güveniniz yok. A •
zimli değilsiniz. Düşüncele
rüıiz derin değil. Sık sık
fikü değiştiriyorsunuz. Dai
ma değişiklik arıyorsunuz.
Ş A H İ N SİNEMASI
BATTLE OF BERLİN
ÖZ İŞ APARTMANINDA
SATILIK DAİRELER
Yeni inşa edilmiş ÖZ İŞ Apartmanındaki dai­
reler boş olarak teslim edilmek üzere satılıktır,
gayet konforlu dairelerimizi tercihini* menfaatinisedü Fiyatlarımız makûl olup ödemede k o la y lık
yapılır
SİLÂHLAR KONUŞUYOR
Bu fırsatı kaçırmayın.»
KEMALD^ L f la
“
VASAR
oz IS VAPI LTD. sn
3 • 4 Posta Sokak
T el: 593 - 72562
Lafkoşa
$
<
jjflî
0
KJ#
w
0
0!
0
,0
**
t«
i jrl O
00
0
0
i i
||jH
00
CUMA, 9 ACUSTOS, 1974
( B O Z K U R T )
SAYFA: 3
"Cunta’nın çetin çekirdeği hâlâ kınlam adı"
RUSYA YUNANİSTANA KUR
YAPMAYA BAŞLADI
Yunanistan da Kral Konstantin’in ülkesine dönmesi
icin büyük bir akım başladı.
Yunan halkının ancak
bu suretle gerçek demokrasinin yerleşeceğine inan
dığı belirtilirken, bir kısım halk da buna karşı çık maktadır. Yunan Kralı Konstantin ise Karamanlisten
«olocek daveti ümitle beklemektedir.
Yunan halkının bir kısmı,
8 yıldır başımıza gelenle­
rin tek sorumlusu ana kra­
liçedir...”
YUNAİSTANDA KRALLIK TARTIŞILIYOR
ATİNA:
Yunanistan’da
Kral
Konstantin’in tekrar tah­
tına dönebilmesi için or­
duda, halk arasında ve
basında geniş bir kam panya açılmıştır.
Kral
Konstantin’in akıl hocası
"Novas"ın Kralın tahtına
geçmesi için geniş bir
kampanya yürüttüğü bi linmektedir.
Başta Eleftheros Kosmos Gazetesi
olmak üzere “ Kral tahtı­
na dönmeli’’ fikrini savu­
nan subay ve halkın sayı
sı gün geçtikçe kuvvet
kazanmaktadır.
Sokaktaki adam, bu ge
niş kampanyadan
sonra
"Acaba Kral tekrar döne
cek mi?” sorusuna ce •
vap aramaya başlamıştır.
Karamanlisin
Atinaya
dönmesinden sonra 14 A
raiık 1967
yılından beri
boş bulunan Atina’daki
Zapion Sarayı’nın temiz
lenmesine ve boyanması­
na başlanmış, gözle görü
lecek bir hazırlık dikka­
ti çekmiştir. Efsun asker­
leri yerlerine dönmüşler,
Krala ait muhafız b irlik ­
leri
saray karşısındaki
karargâha yerleşmişler dir. Her şey Kralın döne­
ceği hazırlık içinde geliş­
mektedir. Akropolis gaze
tesi bu arada, Kralın Yu nanistana dönmesi hal kın kararına kaldı derken
Eleftheros Kosmos Gaze
tesi Kral dönmelidir d i­
ye ısrar etmektedir. Halk
arasında da kralın dön­
mesini isteyenler
gün
geçtikçe artmaktadır. So­
kaktaki adama göre Kra-
lın dönmesi Askeri idare
nin sonu olacaktır. Halk,
Cumhurbaşkanı olan As­
ker Gizikis'in yerinde bu
lunduğu sürece cuntanın
devam ettiğine inanmak­
ta, Kral gelirse Demokra­
si doğar demektedir.
Sokaktaki adam
Kral
Konstantin’in
dönmesi
gün meselesidir demekte
fakat şu noktada itiraz
etmektedir:
“ Kralı isteriz
ancak
entrikacı
ana kraliçenin
asla Yunanistan'a dönme­
sini arzulamayız. Başımı za he geldiyse Frederika
dan geldi...”
IIIUIIIIUIIIIIII l|| llllll [fim lllll lltlll IHI 11111111111111111111111111111111im mu|| || mıııımıuıg mili |[||||||||||||||||
JET PİLOTU İKİZLER
KIBR1STA YUNANLILARA
YAN YANA SALDIRDILAR
ŞU ELBİSE BU ELBİSE DERKEN
DÜŞÜNMELİ
HUYUNUZ SUYUNUZ
GİYİMİNİZDEN
ANLAŞILIYOR!
Gerek kadınlara, gerek
[erkeklere bir yere iş bul inak için başvurdukların
da nasıl giyinmeleri gerek[tiği hakkında çeşit çeşit
I öğütler verilir. Bunlar daIha çok fazla istekli, y a da
[isteksiz görünmemek, oIturdukları yerde durma |dan kıpırdanmamak, ken
dine asm güveni olduğu
İmi belli etmemek gibi ko
Inularda toplanır. Herhal
İde işverene ne zam an izi
[ne çıkacağınızı, emeklilik
[ücretinin ne olacağını öğ
aek gibi zamansız so
Iralar sormamak da
iyi
olur.
Bir işi elde etmek için
çeşitli çarelere başvuru [lur, en iyi taraflar göste
jrilir. Fakat artık bu ç a b a
[lar pek işe yarm ayacak.
1ilgililer bundan böyle siz
|ne yaparsanız yapın giyi
İminizden karakterinizi o |kuyabilecektir.
5 BİN KİŞİYE
YAPILAN ANKET
5 bin kişi arasında y a
Ipılan bir araştırma sonun
j da psikologlar, insanın
huyunu, suyunu a çığ a vu
[ ran bazı usuller buldular.
Örneğin kol saatinizi taşekliniz bile sizi ele
vermeye yetiyorl Saatini
bileğine ters takan daim a
işine gecikebilir.
Aşın
gizlilikten hoşlanır. Cep
saati taşıyanlar biraz es
rarengiz olarak biliniyor­
lar. Hele iş konuşması sı­
rasında altın köstekli sa a
tinizi görürlerse kötü not
aldınız demektir. Altın
köstek meraklılarının inti­
bak yeteneklerinin çok za
ytf olduğu ileri sürülüyor.
m en d iller
Mendiliniz de açık açık
sızin kim olduğunuzu mey
üana koyabilir Mendili gö
ğüs cebinizde taşıyorsa mz enerjik bir tipsiniz de
Eğer çeşitli cep
®7den çeşitli mendiller çı
karırsanız size sebatsız di
Şiplinsiz gözü ile bakar lar.
^
vatlar
Kravatınıza d a
çok
aıkkat etmelisiniz. Düğügeniş yapımsanız güve
nı ebilir bir insansınız de
bektir. Düğüm küçük ve
sımsıkı ise sizden şüphe edebOirier. K r a v a t d ar
«ismim geniş kısırımdan
aşacak şekilde b ağ lay an
ar da güvenilir kimseler
^udir. Kendinden emin
olan bir iş adam ı bir iş
an laşm asına
girişmeden
önce palto ve pardesüsünü çıkarır.
KUNDURALAR
Kunduralar da çok ö nemlidir. O nlar da bir er
keğin karakterini ortaya
koyar. Sü et ayakkabı gi
yen erkek neşeli ve eğlen
ceye
düşkündür. Buna
karşılık sımsıkı ve kalın
peçeli, k ab a kundura gi
yen erkek, düzenli, evcil
ve her türlü sorumluluğu
omuzlarına
yüklenecek
üptir.. M okasen tipi kun dura giyen erkekler entel
lektüel biraz aktör yönü
olan güçlü bir estetik duy
gusuna sahip kişilerdir.
KADINLARA GELİNCE
Kadınlara gelince şap­
ka pek önemli bir kar ak
ter aynasıdır. Moda yara
tıcılan n a bakılırsa ancak
kendine
sonsuz güveni
olan çok cazip kadınlar
geniş kenarlı şapka giye
bilir. Buna karşılık bere
giy en kadınlar, kendilerin
den çok çevresindekilerle
ilgili olanlardır. Yün baş
lık giyen kadınlar çok açık sözlüdür. Cicili bicili
şapkalar giyen kadınlara
da hafif meşrep gözü ile
bakılır.
RUJUN ÖNEMİ
Kadınların dudaklarına
sürdükleri rujların biçim
ve renkleri de onlan ele
verebilir.
Belli belirsiz
ruj sürmüş kadın hem si
nirli, hem de pek cömert
sayılm ayacak bir tiptir.
Dudaklarım gelişigüzel bo
yam ış bir kadın, alabildi
ğine mutlu h ay at y a şa yan bir tiptir. Dudakları
nın tamamım boyayam ayan kadın mahcup demek
tir.
ALDATAN GİYİM
Giyiniş de her zaman
insalan ele verebilir. Ge
niş omuzlu ve tuveed bir
palto giyen erkek, ken dinden emin görünmek is
tiyor demektir. Siyah pal
to gösteriş meraklılarına
özgüdür. Çok kısa palto
giyenler, havai, çok uzun
giyenler de gururlu olurla r.
Eski ve buruşuk elbise
giyiyorsanız artist ruhu
taşıdığınız anlaşılabilir.
Yalnız bu giyim aldatıcı­
dır. Böyle giyindiği halde
öldüğü zaman büyük bir
servet bırakan iş adamla
n d a vardır.
ATİNA:
Yunanistan’ın da Ce nevre Konferansı’na katı
lacağını
bildirmesi
ve
Yunan Dışişleri Bakanı
Mavros ile Bitsios’un ha
zırlıklara
başlamasın dan sonra Atina'da dün
de yoğun diplomatik te maşlar cereyan etmiştir.
Başbakan
Karamanlis’in
karargâhını kurduğu Bü yük Britanya Oteli adeta
bir hükümet merkezine
dönmüştür.
Ankara ve Lefkoşede ki temaslarından
sonra
Atina’ya gelen Amerika
Dışişleri Bakan Yardımcı­
larından Arthur Hartman
önceki gün de Başbakan
Karamanlis ve Mavros’ la bir görüşme yapmış tır. Hartman'ın temasla rından sonra Sovyet Rus
ya’nın Atina Büyükelçisi
igor Yezov da Yunan Dış
işlrei Bakanı Yorgo Mavros’la ikinci bir görüşme
talebinde bulunmuştur.
Batılı gözlemcilerin be
lirttiklerine göre Sovyet
Rusya hâlen Yunanistanda hâkim olan Amerikan
aleyhtarı hareketten fay­
dalanmak için Yunanis tan’a kur yapmaktadır.
KIrklareli:
Türk Hava Kuvvetlerin­
de jet pilotu olarak görev
yapan ikiz kardeşler, Kıb
rıs harekâtı
sırasında
düşman mevzilerine yanyana uçarak saldırmış, bi
rinin uçağı yara alması na rağmen sağ salim ge­
riye dönmeyi başarmış lardır.
n
it e
ifS öp*
İlkokul, ortaokul ve li şeyi birlikte okuyan H a ­
şan - Hüseyin Denktaş
adlı ikiz kardeşler, kara­
da olduğu gibi mavi gök­
lerde de birbirlerinden
ayrılmayarak kader birli­
ği yapmışlardır.
Kahraman Ordumuzun
Kıbrıs harekâtında da gö­
rev alan ve uçaklarına
atladıkları gibi, Kıbrıs se
malarında gözlerini açan
ikiz kardeşler, bombala rını aynı anda bırakmış lardır.
Ancak Hüseyin Denk taş’ın uçağı talihsizlik so­
nucu yara almış, kardeşi
nin
“ Paraşütünle atla”
şeklindeki ikazına aldırış
etmeyerek rotasını İncir­
lik Hava Üssüne çevir miştir. Yaralı uçağını us
talıkla meydana indiren
Hüseyin Denktaş’ı Komu­
tanları gözyaşları içinde
kucaklıyarak tebrik etmiş­
lerdir. 1965 yılında Hava
Karamanlis hükümeti nin Cenevre Konferansı nın ikinci bölümüne katıl­
mak için naz yapması,
şartlar ileri sürmesi, hat­
tâ katılmamakla tehdit et
meşinin asıl sebebinin
Cuntanın hâlâ
etkisini
sürdürdüğü şeklinde yo­
rumlanmaktadır. Nitekim
Yunan generallerinin tu tumu yüzünden Karaman­
lis’in Kıbrıs
sorunu ve
Türk - Yunan
ilişkileri
konusunda yetkilerinin kı
sıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Generaller cuntasının bir
bölümünü teşkil eden ve
“Sert çekirdek’’ denilen
grup hâlâ diretmeye de vam etmektedir. Bu yüz­
den meydana gelen ge nel kanı,
Karamanlis’in
hâlâ
Kıbrıs konusunda
tam bir yetki ve kesin
bir kontrolü olmadığının
ortaya çıkmış bulunma sidir.
Geçtiğimiz Salı gecesi
generallerden
bir kısmı
Başbakan
Karamanlis’e
sık sık telefon ederek
Hartman’la yapılan görüş
meler ve Kıbrıs konusun­
da bilgi istemişlerdir. Ni­
tekim M illî Güvenlik Ku­
rulunda yapılan toplantı­
da da Kıbrıs anlaşması için kendilerini kârlı çıka­
racak bazı şartlar da or­
taya atılmış ve ordu alar
ma geçirilmiştir.
Nitekim Amerika Dışiş
leri Bakan
Yardımcısı
Hartman da dün gerek
Mavros ve gerekse Kara
manlis’le görüşürken o r ­
dunun alarmda olduğunu
belirtmek ister gibi Ati na semalarında savaş uçakları devamlı uçuşlar
yapmıştır. Siyasi gözlem çilere göre Atina hükü meti
Sovyet Rusya’nın
kendilerini
destekledi ğinden emin olarak Ame
rika’dan bazı tavizler k o ­
parmak amacında olduğu
nu belirtmişlerdir.
Harbokulundan mezun olan ikizler okul süresin ce aynı sıralarda otur muşlardır. Ancak mezuni­
yetten sonra Haşan pi lot öğretmen olarak Ma
latyaya gitmiş, Hüseyin
ise Diyarbakır’da görev lendirilmiştir. İki yıl ön­
ce de Haşan Denktaş, bir
eğitim
uçuşu sırasında,
uçağının
havada infilâk
etmesi sonucu paraşütle
atlayıp ölümün eşiğinden
dönmüştür.
ÜNİVERSİTE ADAYLARI
Hüseyin Denktaş, kah raman Türk Silâhlı Kuv ■
vetlerimizin Kıbrıs’ta gi riştiği Barış Harekâtına,
ikiz kardeşiyle birlikte
uçağı ile katıldı. Uçağı
yara almış, kardeşi Ha san Denktaş, kardeşini
uçaktan
atlaması
için
hemen ikaz etmişti.
YÜKSEK TAHSİLE GİTMEDEN
ÖNCE
TÜRKİYE'DE
ÖĞRENİM KILAVUZU
İSİMLİ KİTABI MUTLAKA
GÖRÜNÜZ
Kıbrıs'ta ve Ankara'da yapmanız
gereken işleri, bütün üniversite akade­
mi ve yüksek okulların tanıtılmasını,
yüzlerce yurt adres ve telefon numa rasmı, burs yönetmeliğini ve aradığı nız her şeyi bu kitapta bulacak, kimse­
ye akıl danışma lüzumunu hissetme yeceksiniz..
"TÜRKİYEDE ÖĞRENİM KILAVU ZU" Bozkurt Gazetesi Ankara Muhabi­
ri ERGÜN AYDOĞAN tarafından titiz
bir çalışm a ile tam üç yılda sizin için
hazırlandı.
BÜTÜN KİTAPÇILARDA
NASİBOĞULLARI
ELEKTRİK İŞLERİ MÜTEAHHİTLİĞİ
Haşan Denktaş
ikiz
kardeşi Hüseyin gibi Kıb
rıs Barış Harekâtında yer
almış, Türk tarihine yeni
kahramanlık destanı ya zılmasında katkıda bulun
muştu. Kardeşinin uçağı
isabet alınca, düşeceğin­
den endişe etmişti.
Tüm elektrik arızalarmız için hizmeti­
nizdedir.
52 B. linçi Selim Cad.
Feza Apt. Lefkoşa.
Tel: 609
[RUM
Lâpta da
düştü
Dünkü Rumca gaze teler. Beşparmak dağlarının Batı kesimlerindeki çar­
pışmalarla ilgili haberlere birinci sayfalarında geniş yer vermektedirler.
Rum vardır. Halen Balabayıs
Mesimvrini
gazetesi 9 ne karşı saldırıya geçtikle
ta kalmakta olan Girneli avu
sütun üstüne iri puntolu rini
kaydeden
gazete,
kat Georgios Kaiser, bu Rum
başlıklarla verdiği bir ha - RMM askerlerinin Vasilyaberde, Lâpta’nın da düştü­ yı terkettiklerirni belirt ların önce toplanarak Boğaz
ğünü bildirmektedir. Gaze­ mektedir. AP muhabirine
bölgesindeki bir ahıra götü te Lâpta ve Karava kasa­ konuşan bir RMM aske rüldüklerinl, Türklerin tutsak­
balarının çetin savaşlar - ri, kendilerine ateşe mu lara günde iki defa bir parça
dan sonra Türklerin eline kabele etmeme emri veril
ekmek ve
4-5 kadar zeytin
geçtiğini itiraf etmektedir. diğini söylemiştir.
Mahi
verdiklerini söylemiştir.
Bu
Fileleftheros
gazetesi şunları da yazmaktadır:
tutsaklar daha sonra Balaba
Türklerin dün de Lâptanın
yıs köyüne nakledilmişlerdir.
“AP muhabirinin bildir Batısında saldırılarını sür­ diğine göre, yola mayınlar
Türkler şimdi bu tutsakların
dürdüklerini haber vermek döşemek üzere dün Lâptaevlerinde kalmalarına müsaa
te, şöyle demektedir:
ya giden Milli Muhafız Or
de etmişlerdir.
"Türklerin dünkü saldı - duşu askerleri, köyü sa öte yandan bir turist acen
rıları, Beşparmak dağları­ ran Türk askerlerinin tuza­
tesi olan Sofronlos Mandis,
Reuter’ln muhabirine şunları
nın Güney Batı kesimin - ğına düşmüşlerdir. Bunla söylemiştir:
den başlayarak Kondeme - rın üçü, denizden Vasil nos ve Şillura
köylerine ya yönüne doğru yüzerek
‘Türkler Balabayısta kalmak
kadar yayılmıştır. Bu böl - 3 mil ötedeki birliklerine ta olan Girneli Rumlardan Gir
gelerden elde edilen ha - ulaşabilmişlerdir.
Geriye
nedeki evlerine dönmelerini
herlere göre, Türklerin a - kalan Rum askerleri birlik­
istemişlerdir. Ancak evleri •
maçı Batıya doğru ilerle - lerine dönememişlerdir.
miz soyulmuştur. Mandis dün
mektir. Lâpta’ya yapılan çı
Yabancı muhabirlere gö­ ilk defa olarak Glrne kasaba
bir
karma ile yeni takviye kuv re, Barış Gücüne ait
sı üzerinde kartalların dolaştı
vetleri alan Türk kuvvet - miktar zırhlı araç, Türk
ğım gördüğünü söylemiştir.
leri dün Vasilya’ya doğru silâhlarının menzili dışın Mandis bunun nedeninin Girkaradan ve denizden sal - daki bir tepede durmakta
nedeki yollarda çürümüş ce­
dırıya geçmişlerdir. Ayrı - diler. Barış Gücü asker­
setler bulunmasından İleri gel
ca, Lârnaka - Tis Laptiu, lerinin yabancı gazeteci <
diğini bildirm iştir.
Ağridaki, Kondemenos ve lere söylediklerine göre,
HAVA ALANININ DURUMU
Şillura köyleri de top ate­ kendilerine mevzilerini ve
AGON gazetesi Lefkoşa Ha
şine tutulmuştur.
bölgeyi terketme emri ve va Alanı ile ilgili olarak şun
ları bildirmektedir:
Panağra köyüne yakla - rilmemiştir.
Ayrıca Barış Gücüne ait
şan yabancı muhabirlere
“Lefkoşa Hava Alanı
ile
göre, Türkler, fark gözet­ bir helikopter 10,000 a Magosa limanının tekrar faa
savaş
meksizin, herşeye ateş aç yak yükseklikten
liyete geçirilmesi konusunda
makta, önlerine gelen her bölgesi üzerinde uçmakta
Barış
Gücü Temsilcileri İle
şeyi
mahvetmektedirler. idi. Elde edilen haberlere
Kıbrıs hükümeti arasında bir
Tüm Vasilya bölgesi Türk göre Vasilya sakinlerinin
çok görüşmeler yapılmıştır.
toplarının ve savaş gemi - çoğu, köyü terketmiştir.
Bu görüşmeler sırasında Lef
lerinin mermileri ile delik Ancak, halen köyde bazı
koşa Omorfo yolunun da tek
deşik edilmiştir. Yabancı aileler bulunmaktadır. Dün
rar açılması konusu ele alınmuhabirlere göre, Türkler, kü top ateşinden sonra ba
mıştr. Bilindiği gibi Türkler
Vasilya köyünün dışına ka­ zı evler yanmıştır.
Omorfo yolunun
bir ksmını
dar gelmişlerdir. Milli Mu­
Ta Nea ise
Lâpta’nın
zapetetmişlerdir. Hava Alanı
hafız Ordusu Kuvvetleri, Türklerin eline geçmediği­
ise Barış Gücünün kontrolün
düşmanın üstün kuvvet - ni iddia etmekte ve Türk­
de bulunmaktadır. Türkler iş
lerine karşı direnmeğe de­ lerin dün Karava bölgesi - galin ilk günlerinde hava ala
vam etmektedir.
ne dört bin asker daha çı
mm kontrollerine
geçirmek
bildirmekte Öteyandan, Kondeme - kardıklarını
için epeyce çaba harcamışlar
nos ve Şillura’ya yönelti - dir.
ancak, başarı sağlayamamış­
len saldırı, endişe uyan Embros, Türk Kuvvetle lardı."
dırmağa başlamıştır. Çün­ rinin Lâpta ve Karava’yı
kü müstevlinin, bu iki k ö ­ zaptettikten sonra Girne’ RUMLAR ARASINDAKİ
yü de
kontrol altına al - nin 12 mil batısına, kadar
GELİŞME
mak istediğine inanılmak - ilerlediklerini haber ver Fileleftheros gazetesi Atina
tadır.
mektedir. Gazeteye göre kaynaklı bir AP haberine atfen,
ve Kondemenos Atina ya giden Nikos Sampson'
Rum Radyo ve TV’si dün Şillura
aynı konuda şunları bildir­ köyleri de boşaltılmış bu - a bir muhafızın eşlik ettiğini ve
mişti:
lunmaktadır. Gazete Türk­ bunun bir gazeteye sarılmış bir
“Resmen
açıklandığına lerin şimdi Mirti-Panağra makineli tüfek taşımakta oldu­
göre, Türkler, bu sabahtan yolunu ele geçirmek iste ğunu bildirmektedir. Gazeteye
itibaren Vasilya, Ağrıdaki, diklerini ilâve etmektedir. göre Sampson gemiden ilk çı.
Kondemenos ve
Şillura
Cyprus Mail de Reuterin kan olmuş ve kendisine bir po
bölgelerinde bulunan Millî bir muhabirine atfen, Lâp­ lis, beklemekte olan taksiye
Muhafız Ordusu birlikleri - ta ve Karava
bölgesinde kadar eşlik etmiştir.
ne karşı zaman zaman top çetin savaşların yapılmak­
Fileleftheros, Rum kesimlerin
ve havanlarla
saldırıya ta olduğunu bildirmekte de karaborsacılığın alıp yürüdü
geçmişlerdir. Saldırılar ak dir.
ğünü bildirmekte ve bundan ör
şama kadar devam etmiş­
nekler vermektedir. Gazete bir
TUTSAKLARIN
DURUMU
tir. Millî Muhafız Ordusu,
taksinin
Kaymaklıdan Lefkoşa'
Hielettheros
gazetesi,
Rum
Barış Gücü nezdinde ciddî
ya bazı eşyalar taşımak için 30
teşebbüslerde bulunmuş - makamlarının, lurkierın yakala­
lira istediğini ve Rum şirket ve
tur.
dığı Hum tutsakların yerlerini
müesseselerinin çek bozmayı
Dışişleri Bakanı D em et- teşdit etmek üzere Kızıınaç ve
reddettiğini yazmaktadır.
riu da, ABD Dışişleri Ba - Barış Uücü aracılığı ile ciddi
Fileleftheros, Lârnaka’da Rum
kanlığı Kıbrıs işleri Sorum çabalar harcamakta olduklarını
lar arasındaki durumun çok ger
lusu ile yaptığı bir telefon nader vermektedir.
gin olduğunu da bildirmekte ve
konuşmasında,
Türklerin
Gazete bir Barış Gücü Söz .
bu saldırılarını takbih et - cüsüne atfen, lürklerın du gün silâhlı şahısların sokaklarda do
taşmakta
olduğunu, polis ve
miştir. Demetriu, Amerika­ lerde, t>4 Hum tutsağı serbest
RMM nin bu silâhlı
gruplarla
nın ateş kesin Türkler tara bırakacaklarını bildirmektedir.
hiç ilgilenmediğini,
bu grup
fından ihlâline son veril Agon ise, askeri ve sivil tut­
mensuplarının herkesi yollarda
mesi için müdahalesini is­ sakların iki güne kadar serbest
temiştir. Demetriu, Lefko- bırakılacağını haber vermekte durdurarak aradığını, evlere gi­
rerek arama yaptıklarını ve çe
şa’daki Ingiliz Yüksek Ko­ ve şöyle demektedir:
şitli kanunsuz davranışlarda bu
miserliği nezdinde teşeb
"Dün Lefkoşa'dakl göçmen lunduklarını yazmaktadır.
büse geçmiş ve Yunanis
lere hitaben bir konuşma ya Fileleftheros'a
göre Lârnaka
tan Dışişleri Bakanlığına pan Cumhurbaşkanı Klerides,
nalkı, Klerides'ln kuracağı yeni
da bilgi vermiştir. Barış Gü tutsakların mübadelesi için, ulus
cü Sözcüsü de dünkü (ön­ lararası Kızılhaç aracılığı ile Hükümeti ve Gen. Karayannis'ln
ceki günkü) basın toplan­ Türklerle bir anlaşma imzalan­ RMM'de yapacağı yeni değişik­
olduğunu ve
tısında bu köylerin top a- dığını açıklamıştır. Klerides, ön liği beklemekte
tışına tutulduğunu doğrula ce sivil daha sonra da asker bundan sonra durumun değişe
ceğini ümit ettiğini yazmaktadır.
mıştı.’’
tutsakların mübadele edileceği Fileleftheros, bu silâhlı grup
Agon, Türk kuvvetleri - ni bildirmiştir
ların
davranışları
nedeniyle
nin Lâpta ve Karavayı ele
Klerides, bir soruya cevaben
Lissarides'in
EDEK
partisine
geçirdikten sonra işgal et­ tutsakların iki güne kadar ser tikleri bölgeyi 350 mil ka­ best bırakılacağını ilâve etmiş mensup milletvekili Hristofides’
in evinden çıkmaktan korktuğu­
reye çıkardıklarını bildir - tir."
nu ve Temsilciler Meclisinin ön
mektedir. Gazete, Türkle ■ Göçmenlerin ne zaman ev­
çeki günkü toplantısına gele­
rin Lâpta nın 3 mil batısına
lerine dönebileceği
yolunda
mediğini ilâve etmektedir.
kadar ilerlediklerini ve a ki bir soruyu da cevaplandı Agon gazetesi ise durumdan
ğır zayiat verdiklerini öne
ran Klerides, bunun,
bugün
yararlanan
hırsızların faaliyete
sürmektedir.
başlayacak olan Cenevre kon
geçtiğini bildirmekte ve son
Agon başka bir haberin
feransından önce mümkün ol­
günlerde Lefkoşe’de dört dük­
de dün Vasilya’da 5 Rumadığını bildirmiştir. Klerides
kân açılarak 4580 lira değerin
mun öldüğünü, 9 Rumuıı
devamla "Türkler, göçmenleri
de çeşitli eşyanın
çalındığını
da yaralandığını açıklamak
mizin evlerine
dönmelerine
haber vermektedir. Mahi, Mago
tadır.
müsaade etse dahi
hükümet
sa ilçesine bağlı
Topçuköy'e
MAHİ, Türklerin dün de
böyle bir riski göze alamaz .
saldıran Lefkonuk'lu 26 yaşında
niz sahilindeki Vavillâ k ö ­
önce Barış Gücünün göçmen Stavros Kamincis'ln Türkler ta
yünü de ele geçirdiklerini
lerin güvenliğini deruhte ede rafından vurularak öldürüldüğü
haber vermekte ve Türkle­
ceği yolunda garantiler
ver nü bildirmektedir.
rin amacının Vasilya, Ağri­
meli ondan
sonra köylerine
Cuntacı Ethniki partiler üstü
daki, Kondemenos, Ş illu ­
dönmelidirler" demiştir.
bir politika tayin edilmesini ve
ra, Lârnaka-Tis-Lapitu ve
HARAVGI Reuter 'İn Kıb­ Makarios konuşu lun artık kapa
Panağra köylerini de aldık
rıs muhabirine atfen şunları tılmasını istemektedir.
tan sonra, Mirtu yolundan
bildirmektedir:
Aynı gazete Kıbrıs’taki Ingi­
hava alanı civarındaki Ar“ Girnede halen 300 kadar liz gazetecilerinin
tutumundan
kadi gece kulübüne kadar
Rum ve 13 Ingiliz bulunmakta yakınmakta ve dün Rum Enfor­
uzanan bölgede bir kanton
dır. Bunlar Dome otelde kal­ masyon dairesinde yapılan biı
kurmak olduğunu belirt maktadırlar. Türklerin muhasa toplantıda Ingiliz gazetecilerinin
mektedir.
rası altında bulunan BalabaAP’ye atfen Türk piyade
(epejAes noun.y iu ib a 9 q )
yıs köyünde ise 280
kadar
birliklerinin Vasilya köyü -
Kıbrıs’ta
Türklerin
Rum
Yönetiminde
yaşayamayacağı
anlaşılmıştır
Bülent Ecevit, coğrafi temele dayanan
otonominin kaçınılmaz olduğunu tekrarladı
ANKARA
Başbakan
Bülent Ecevit,
“Türklerin Kıbrıs devleti için­
de kendi kendilerini yönete
bilmeleri, otonom yönetimden
bir coğrafi temele dayanma
dıkca mümkün değildir” de­
miştir. Başbakan Ecevit Başba
kanlıktan ayrılırken gazetecile
rin çeşitli sorularını cevaplan­
dırmıştır. Başbakan Gazeteci
lerin Kıbrıs'la ilgili soruları U
zerine şunları söylemiştir:
“Artık Kıbrıs'daki Tülklerin
bir Rum Yönetiminde yaşaya­
mayacağı anlaşılmıştır. Hatta
bir başka toplumun içişlerine
karışmak istemem ama Kıbrıs'
daki Rum toplumunun kendi
kendini bile başarıyle yönet
mediği ve kendi toplumu için
de bile, Rum toplumu içinde
bile bugüne kadar barış ve
güvenlik sağlanamadığı
açık­
tır. Bu durumda hiç kimse biz
den Kıbrıs Türklerinin Rum
yönetiminde yaşamaya devam
etmesini kabul etmemizi bek­
leyemez”.
YUNANİSTAN YENİLMİŞ
SAYILMAZ
Başbakan Ecevit 30 Temmuz'
dan bu yana Türklerin Lefko-
şa — Girne bölgesi
dışında
yaşadıkları yerlere dönebilme
leri sorununun, kendi güvenlik
lerini sağlayarak özgürce ya­
şamaları sorununun çözümlen
mediğlni belirtmiştir. Coğrafi
tmele dayanan bir otonom yö
netim kurulmadıkça o yönde
varılacak anlaşmaların kağıt
üzerinde
kalacağını bildiren
Ecevit, bu yüzden Türkiye’nin
isteklerinde haklı
olduğunu
kaydetmiştir. Başbakan Bülent
Ecevit, "bu isteğimizin kabul
edilmesinin bence Yunanistan
için bir yenilgi
sayılır tarafı
da olmamalıdır” demiştir. Yıı
nanistan'm Türkiye ile olan
ilişkilerine ve Kıbrıs'daki toplumların barış içinde yaşama­
sına Türkiye kadar önem verdi
ğine inandığını belirten Ecevit,
'meseleyi kökünden hallede­
cek ve Kıbrıs’a barış havası­
nı temelli olarak getirecek bir
çözümü en makul çözüm ola­
rak
karşılayacaklarını
ümit
ediyorum” şeklinde konuşmuş
tur.
ZAMAN KAYBI
Başbakan Ecevit, bir soru
üzerine, Kıbrıs
konusunda
Türk Hükümetinin nihai hede­
finin bağımsız Kıbrıs içinde
coğrafi temele
dayanan iki
• IIIIIK U |l>|ll||||ll||iaH |l|||l|l||lllll|ll|ll|lltil|!!|liailB Iİ
otonom idare olduğunu tekrar
lamıştır. Ecevit, “ Yunanlılar
Cenevre görüşmelerinde bir
zaman kazanma politikası gü­
debilirler mİ?" Şeklindeki bir
soruya da şu cevabı vermiştir:
“Zaman kaybedilecek tarafı
kalmamıştır işin. Çünkü kaybe
dilecek her gün, Kıbrıs soru­
nunun barışçı ve adaletli bir
çözüme ulaşmasını güçleştirir.
Yalnız Kıbrıs'daki toplumlara
rası ilişkileri değil Türk —
Yunan ilişkilerini de gerginleş
tirebilir. Onun için zaman yi­
tirmekte ve zaman yitirmesi
sonucunu doğurabilecek oya­
lamalarda ilgili taraflardan hiç
birinin yararı olmadığı kanısın
dayım”.
MİLLİ BİRLİK HAVASI
Başbakan Bülent Ecevit, Ce
nevre’ye götürülen Türk tezi­
nin kabul edileceğinden umut­
lu olduğunu, çünkl başka çare
görmediğini söylemiştir. Türki
ye'de Kıbrıs konusunda, genel
olarak milli birlik havası bulun
duğunu kaydeden Ecevit, tek
tek eleştiriler uyarılar olabile
ceğinl fakat genel milli birlik
havasının devam ettiğini ve
edeceğine İnandığını belirtmiş
tir.
Iia lla ll• lllll| lllllllllllll!lll■ ll■ lllll■ llllllillllllilll■ lll
ERBAKANIN DEMECİ
Ote yandan Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Nec­
mettin Erbakan Türk Silahlı
Kuvvetleri'nln Kıbrıs’da kesin
bir emniyet doğmadıkça ada­
dan çıkmasının söz konusu ol
madiğim belirtmiştir. Erbakan
Başbakanlıktan ayrılırken, gaze
tecilerin Cenevre
görüşmele
rinde Türk Silahlı Kuvvetleri'
nin Kıbrıs'dan çekilmesi ya da
çıkarılması tezinin ileri sürül
mesi halinde tutumumuzun ne
olacağı yolundaki sorusuna şu
cevabı vermiştir.
“Türk Silahlı Kuvvetleri'nln
adada herşey bitip kesin bir
emniyet doğmadıkça Kıbrıs’
dan çıkması diye birşey asla
sözkonusu değildir. Bu ne ka­
dar müddet sürer bunu ancak
zaman gösterir".
COĞRAFİ AYIRIM
Erbakan Kıbrıs'daki TTIklere
işkence ve zulümün devam
ettiğine de değinmiştir. Gaze­
tecilerin sorusu üzerine, Hü­
kümet İçinde Kıbrıs konusun­
da genel prensipte görüş bir
liği bulunduğunu belirten Nec
mettln Erbakan,
Stratejinin
özünün adada bir coğrafi ayı­
rım yapmak olduğunu bildir­
miştir. Erbakan bu ayırımdan
ııııııııııııııılııiıııııa ııııııııııııııır .a ıııııa ıııı
Ulnslaıaiflsı işçi kuruluşlara yeniden başvurun
sonra ayrılmış olan kısımların
yetkileri ve hudutlarının ikinci
kademede ele alınacağını kay
nu söyleyen
Devlet Bakanı
Başbakan yardımcısı Erbakan,
yalnız Hükümetin değil, bütün
detmiştlr. Coğrafi ayırım ko­
nusunda Hükümet içinde tam
bir prensip birliği bulunduğu­
........................ ........................................................
Ateş-kesi
bir
kez daha
çiğneyen
Rumlar Lefkoşa’da bir
Mücahidimizi şehit ettiler
LEFKOŞA
Lefkoşa'nın Rum bölgelerin
deki Türk kesimlerine susturu
çulu ve dürbinli silahlarla ateş
açılmıştır. Ateş — Kes anlaş
masını açıkça İhlal eden Rum
milli muhafız askerleri, hudut
tesblt komisyonunun gözleri
önünde Haşan çavuş barikatı
civarında ateş açmışlar, ko
misyonun çalışmalarını engel
lemişler ve Baf kapısı yanın
da Yeşil hat üstünde bir Ital
yana ait evi ateşe vermişler
dir. Fasılalarla açılan ateş so
nunda bir
Mücahidimiz ağır
şekilde yaralanarak hastahane
ye kaldırılmıştır. Hüseyin Ah­
met isimli
Mücahidimiz daha
sonra şehit olmuştur.
Barış Giicii insanlık dışı tutuma seyirci kalıyor
ANKARA
Türk — İş Uluslararası işçi
kuruluşlarına yeniden başvu­
rarak Kıbrıs'da Türk toplumu-
RUM BASINI
(Üçüncü sayfadan devam
Ledra Palace civarında vurula
rak öldürülen Kanadalı askerin
Rumlar tarafından öldürüldüğü
iddia ettiklerini yazmaktadır.
Rum doktorlarından Marangos
CYPRUS MAİL gazetesinde ya
yanladığı bir mektupta, Dikelya'
daki Ingiliz askerî hastahanesin
de ırk ayırımı
yapıldığını ve
Rumların tedavi için hastahane
ye kabul edilmediğini öne sür­
mektedir.
— "Sağcı İşçi Birlikleri SEK
dün bir bildiri
yayınlayarak,
Klerides ile Hükümetini destek
lediğini açıklamıştır. SEK, TÜRK
müstevliye karşı çarpışırken ö
len asker
evlâtlarından övgü
ile bahsettikten sonra Rumları
birlik ve beraberliğe çağırmak­
ta, ve övgü
ile bahsettikten
memnur.luk duymaktadır. SEK,
savaştan zarar görenlere yar
dım edilmesini ve tüm işçilerin
işlerine dönmesini istemektedir.
Sağcı ve solcu Çiftçiler Birliklerri PEK ve EKA, Klerides’e
gönderdikleri bir mektupta sa­
vaştan zarar görenler için Za­
hire Komisyonuna teslim edile­
cek buğday ve arpanın her okka
sından bir mil kesilmesini tek­
lif etmektedirler.
Bu şekilde
£150,000 toplanacağı tahmin edil
inektedir.”
ÖLDÜRÜLEN DÖRT RUM
TA NEA gazetesi, Limasol il­
çesine bağlı Aydihona'da vuru­
larak öldürülen dört Rum gen­
ci ile ilgili bir yorumunda, bu
Rumların Sampson'cular tarafın
dan öldürüldüğünün aşikâr oldu
ğunu bildirmekte ve Rumlar ara
sında birlik ve beraberlik adına
bu gibi cinayetlerin
ört bas
edilmesinin doğru olmadığını
ilâve etmektedir.
na uygulanan insanlıkdışı vah­
şetin sona
erdirilmesi için
Dünya işçilerinin
desteğini
istemiştir. Türk — İş 20 Tem
muz'daki
ilk başvurmasında
Türkiye’nin Kıbrıs’da yaptığı
barışçı harekâtın amacını ha­
tırlatmıştı. Uluslararası bütün
işçi kuruluşlarına gönderilen
yazıda, Türkiye’nin
Kıbrıs'da
giriştiği harekâtın bir istilayı
değil, adada yaşayan 100 bin’i
aşkın Türk'ün geleceğini güve
neceye kavuşturmayı amaçladı
ğını
hatırlatılmıştır.
Yazıda
şöyle denilmiştir:
"Üzülerek belirtmeliyiz ki;
Cenevre andlaşmasından son
ra da Kıbrıs’da Yunan Kuvvet
leri ve Rum muhafız gücü ta
rafından yapılan saldırılar dur
mamıştır.
Yunan Kuvvetleri
ve Rum Muhafız Gücü Cenev­
re andlaşmasını takiben insanlıkdışı tutum ve hareketle
rini sürdürmüşlerdir. Türk hal
kının yoğun olduğu bölge ve
köyler kordon altına alınmış,
sivil halk imha edilmeye baş­
lanmıştır. Türk kadınlarına sal
dirilmiş, çocuklar ve ihtiyarla
ra işkence yapılmıştır. Bu ha
yasız vahşet, barışsever dün
ya uluslarının gözü önünde
sürdürülmektedir. Hayretle be
lirtmeliyiz ki; bu vahşet karşı
sında Birleşmiş Milletler Ba­
rış Gücü hiçbir etkili tedbir
almamakta, insanlıkdışı tutu­
ma seyirci kalmaktadır’'.
i
ZORBALAR SAVAŞI
SEÇMİŞTİR
Türkiye İşçi Sendikaları Kon
federasyonunun
Uluslararası
işçi kuruluşlarına gönderdiği
yazıda daha sonra söyle denil
mistir:
Türkiye geçmişte olduğu gl
bi bu defa da kesin çözüm
için barış istemiş, zorbalar sa
vaşı seçmişlerdir. Bu durum­
da kesin çözüm savaşla bulu­
nacaksa, barış ancak bir çatış
ma ile sağlanacaksa Türk işçi
leri bundan yana olacaklardır.
İşçi hareketinin
geleneksel
barış ilkesinin Türk — İşin bu
kararıyle zedelenebileceği as­
la düşünülmemelidir. Hür dün
ya işçi hareketi özgürlük ve
barış uğruna pek çök savaşı
desteklemiştir. Dünya işçi ha
reketinin tarihinde bu tutumun
sayısız örnekleri vardır”.
AMERİKAN BÜYÜKELÇİLİ­
ĞİNCE YAYINLANAN HABER
BÜLTENİ PROTESTO EDİLDİ
Lefkoşa'daki Amerikan Büyükelçiliği'nin yayınladığı bir
bültendeki haberle ilgili olarak
Kıbrıs Cumhurbaşkan Muavin
liği Amerikan Hükümeti nez
dinde
bir protestoda bulun­
muştur.
Amerikan Büyükelçiliği Ba­
sın Ataşeliği, Dışişleri Bakanı
nın Avrupa İşleri görevli Yar
dımcısı Arthur Hartman’ın Kıb
rıs'a gelişi ve temasları konu
sunda bir bülten yayınlamış ve
bu bültende Arthur Hartman'
ın Pazartesi sabahı "Kıbrıs
Cumhurbaşkanı” Glafkos Kleri
des ile görüşeceğini, Salı sa­
bahı ise, "Kıbrıs Türk Liderli
ği" ile görüşeceğini bildirmiş
tir.
Cumhurbaşkan Muavinliği ve
Kıbrıs Türk Yönetimi Yürütme
Kurulu
Başkanlığı,
Glafkos
Klerides'in Cumhurbaşkan Ve­
kili olmasına rağmen bu bül­
tende Cumhurbaşkanı olarak,
Cumhurbaşkan
Yardımcısını
ise sadece “ Kıbrıs Türk Liderli
ği” olarak belirtmesini Ameri
kan Hükümeti nezdinde şid­
detle protesto etmiştir.
RUMLER
MEVZİLERİNİ
GÜÇLENDİRİRKEN
B. G. SEYİRCİ
KALIYOR
LEFKOŞA
Rumların, Barış Gücü görev
(ilerinin engellemesiyle karşı
laşmakstzın, mevzilerini güç­
lendirerek ağır top ve savaş
araçlarıyle donattıkları bildiril
mektedlr. Bildirildiğine göre,
bu tür mevzi güçlendirmeleri
özellikle Lefkoşa
dolaylarına
yapılmaktadır.
Bu arada Girne’nin Batısın
da denizden takviye alan Rum
kuvvetlerinin giriştikleri saldı
rı önceki gün püskürten Türk
Kuvvetleri'nln Rumları 5 kilo­
metre geriye attıkları bildiril­
mektedir. Yabancı ajanslardan
gelen haberlere göre, Rum as
kerler Türk Kuvvetlerinin önünden dağınık biçimde kaç­
maktadırlar.
Bu arada, Rum Yönetimi ve
Rum milli muhafız ordusu ko
mutanlığı cephe ve cephe ge
risinde başlayan barışçı hare­
ketleri engellemek İçin çeşitli
tedbirler almaya başlamıştır.
Bunlar arasında en önde ge­
lenleri "BAYRAK RADYOSU”
ve Batı Alman Radyolarının
dinlenmesinin, Rum halkı ve
Rum evlerine yasaklanmış ol
masıdır. Alınan bilgilere göre,
Bayrak radyosunun yayınların
dan hakikati duyan ve öğre­
nen Rum halkı çekilen azapla
rın, verilen kayıpların, Yunan
istan adına ve çıkarına oldu­
ğunu, Atina'nın Kıbrıs’da Rum
halkının ıstırabına önem ver­
mediğini artık idrak etmiştir.
Son iki gün içinde Rum tara­
fından alınan haberlere göre,
Rum milli muhafız ordusu er
leri Yunanlı subayların bazı
Ay Sonu Faaliyete
Geçiriliyor
Merkezleri
Sigara fabrikasının yeniden
işletmeye açılması için Tekel
Genel müdürlüğünden 5 kişi­
lik heyet Kıbrıs'a gelmiştir.
1956 yılında kurulan fabrika­
nın %75 hissesi Tekel Genel
Müdürlüğünün % 25 hissesi
de Kıbrıs'daki Türklerindir. Te
kel Genel müdürlüğü 4 yıldır
işletilmeyen sigara fabrikası­
nın bu ay sonuna doğru yeni­
den üretime geçmesi için ça
ba harcandığını belirtmişler­
dir. Ayda 10 bin kilo sigara
üretebilen fabrikaya Türkiye'
den tütün gönderilecektir.
VEFAT
ve düzeni açıklandı
Muhtaçlara gıda tevzi edecek
merkezler faaliyete geçiyor
Çalışma
LEFKOŞA
Rehabilitasyon ve
Müstakil Bir Türk Hükümeti Kurulursa
KIBRIS TAKIMLARI TÜRKİ­
YE LİGLERİNDE MAÇ
YAPABİLECEK
ANKARA- Kıbrıs'ın bağımsızlığı için Cenevre'de yapılmakta
olan konferansta müstakil bir Türk hükümetinin kurulması ka­
bul edilirse bundan böyle Kıbrıs takımları Türkiye liglerinde
° ynaBub konuda görüşlerini belirten bir Futbol Federasyonu yetl<! 11S" Yavru vaf!anVK ıbrfs ’ın müstakil bir devlet halinde kuracağı
Futbol Federasyonunun FIFA’ca kabul edilmesi gerekmektedir.
Bunun gerçek,eşmesi sonucunda Kıbrıs tak.mlar, bundan böyle
Türkiye liglerinde yer alabileceklerdir.
Sosyal İşler Üyeliği Çalışmala
rı tamamlanan ve şehit, hadi
se kurbanı, göçmen ve muhtaç
ailelere gıda tevzi
edecek
merkezlerin
bugün faaliyete
geçeceğini
açıklamıştır. Üye
lik bugüne kadar 2300 iaşe kar
tı tanzim edilerek dağıtıldığı­
nı ve yardımların, Lefkoşa Ara
bahmet İlkokulu Ortaköy llko
kulu ve Gönyeli Kooperatif za
hire ambarları olmak üzere 3
merkezden dağıtılacağını bil­
dirmiştir. Lefkoşa tevziat mer
közlerinden yardım alacakla­
rın aşağıda belirtilen tarihler
de müracaat etmeleri gerek
mektedlr:
Lefkoşa Surlar İçi sakinleri
9 Ağustos Cuma (bugün Çağ
layan bölgesi sakinleri 10 Ağustos Cumartesi,
Belediye
Evleri ve Küçük Kaymaklı böl
gesl sakinleri, 11 Ağustos Pa
zar. Köşlüçiftlik sakinleri 12
Ağustos
Pazartesi, Kumsal
sakinleri 13 Ağustos Salı” .
Ortaköy İlkokulundaki tevzi-
at merkezinden yardım alacak
ların aşağıda belirtilen tarih­
lerde müracaat etmeleri ge
rekmektedir:
"Ortaköy sakinleri 9 Ağus­
tos Cuma (bugün,) Hamltköy
sakinleri 10 Ağustos Cumarte
si, Göçmenköy sakinleri 11
Ağustos Pazar, Kermlya, Mar
mara ve Gelibolu bölgesi sa­
kinleri 12 Ağustos Pazartesi".
Gönyelideki tevziat merke­
zinden yardım alacakların İse
şu tarihlerde müracaat etmele
ri gerekmektedir: "Gönyeli sa
kinleri 9 Ağustos Cuma (bu­
gün), Kanlıköy sakinleri 10
Ağustos Cumartesi.
Yardım alacak olanların, ika
met bölgelerine göre, belirti­
len tarihlerinde dağıtım mer­
kezlerinde
İaşe belgeleriyle
müracaatleri
gerekmektedir.
Çalışma Rehabilitasyon ve Sos
yal İşleri Üyeliği Girne’de de
bir tevziat şübesi
açılması
için çalışmalara başlandığını
bildirmiştir.
emirlerine itaat etmemektedir
ler. Birçok erin silahlarıyle bir
likte mevzi ve kıtalarını terke
başladıkları da alınan haberler
SONUÇ VERMİYECEK
arasındadır.
BAYRAK radyosunun dinlen
mesi yasaklanarak gerçekleri
gizlenemez. Rum polisinin ka­
pı kapı dolaşarak Bayrak rad
yosunu dinleyenleri tehdit et­
mesi, hiçbir sonuç vermeyecek
tir.
GLAFKOS KLİRIDİS
KABİNESİNİ AÇIKLADI
ANKARA
ııııa ııa ııa iia ııııııııııın ııııa ııııııııııııııa ıııııııııııiııııı .dHiaıiBiıaıiBiıaHBiıiiiaiiaııaifaııaııaııaııaııaııaıııııauaMiııaHaMaıiBNau«uMB«ıııaııaııaıiBiııııauaiiaııaııaııaua
Tevziat
Ateş Keşi ihlâl eden Rumlar tarafından vurularak şehit edilen
mücahidimizin cesedi morgda görülüyor..
(Resim: ERGÜN AYDOGAN)
H l]lllllllllllU llllllllW llN IIIIIH IIim H tllllllM lllllllllJIIIU IIIllH IIIIIIII|{IIIIİIIIIIIIIIM III» llln llllll» IIIIIIIH Il IIH |[İİII|IIİII|IIM IIIIII|1I|'H -H IIİİIİ!IİM İ!'I'^;:I «.I
Sigara Fabrikamız
Kıymetli annemiz ZEKİYE
RIFAT 64 yaşında olduğu halde
bir kalp krizi sonucu hayata
gözlerini yummuştur. Dost ve
akrabalara duyururuz.
Evlâtları: Şaziye Selçuk
Vedat Rlfat
Teyfide Mustafa
FENERBAHÇE
BÜKREŞ DİNAMO­
SUNU 1-0 YENDİ
İSTANBUL:
Dün akşam İstanbul'da yapı­
lan özel futbol maçında Fener­
bahçe Bükreş Dinamo takımı­
nı 1—0 yendi. İnönü Stadında
oynanan maçta Fenerbahçe ra­
kibine oranla daha üstündü
20. dakikada Cemil maçın tek
golünü attı. İkinci 45 dakikada
takımların çabaları gol getir­
meyince Fenerbahçe lig önce­
si yaptığı hazırlık maçlarında
elde ettiği galibiyetlere bir
yenisini daha ekledi.
KLERİDİS DÜNYA'YI
YANILTMAYA ÇALIŞTI
(Birinci sayfadan devam)
hakkında da bir şey Ittemivo
ruz.”
UĞURLAYANLAR
Dışişleri Bakanı Turan Gii
neş'i Esenboğa havaalanında
Devlet Bakan
İsmail Hakkı
Birler,
Ulaştırma
Bakanı
Ferda Güley, Turizm ve Tanıt
ma Bakanı Orhan Blrglt, An
kara Valisi Şerif Tüten, Dışiş
leri Bakanlığı Genel Sekreteri
Büyükelçi İsmail Erez, Ue
Birleşik Amerika ve Ingiltere
nin Ankara Büyükelçileri uğur
lamıştır. Cenevre konferansı­
nın ikinci bölümünde Türkiye
yi temsil edecek olan Dışişle
ri Bakanı Turan Güneş'in baş
kanlığındaki heyet saat 11.00
de Istanbuldan ayrılmıştır.
MAVROS'UN DEMECİ
ALINAN TEDBİRLER
TBrk-U insanlık dışı vahşete karsı
dünya isçilerinin desteğini istedi
Türk milletinin de ayni görüş
te olduğuna inandığını belirtmiştir.
LEFKOŞA:
Rum Cumhurbaşkan Vekili Glafkos Kliridis, dün öğleden
sonra kabinesini açıklamıştır. İç, dış ve savunma bakanlıklarını
da uhdesine almış bulunan Kliridis’in kabinesi şu şekilde
oluşmaktadır:
Eğitim Bakanı
: Andreas Mlgelidis
Sağlık Bakanı
: Zinon Severis
Ulaştırma Bakanı
: Nikos Battihis
Adalet Bakanı
: Leftos Kleridis
Sosyal Sigorta ve Çalışma Bakanı: Banikos Sividanitis
Tarım ve Tabii Kaynaklar Bakanı : Evagoras Lanitis
Ticaret ve Endüstri Bakanı
: Yeorgios Hristofidis
Maliye Bakanı
: Andreas Patsaiides
Bu arada Yunanistan hükü­
meti önceki akşam Cenevre
konferansının ikinci bölü ■
münde izleyeceği tutumu be­
lirlemek amacıyle Başbakan
Karamanlis başkanlığında bir
toplantı yapmıştır. İyi haber
alan kaynaklar Yunanistan he
yetinin Cenevre Konferansı
nın çalışmalarına başlamasın
dan hemen sonra
Kıbrıs'da
Türk Silâhlı Kuvvetlerinin Ateş-Kesi ihlâl ettiği yolunda
ki iddiasını ortaya atacakları
bildirilmekedir.
Yunanistan
Başbakan Yardımcısı ve Dışiş
leri
Bakanı Yorgos Mavros,
Cenevre görüşmeelrine katıl ■
mak üzere dün sabah Atina dan ayrılmıştır. Mavros, Atlnadan ayrılmadan önce gaze tecilere
yaptığı açıklamada
Cenevre Konferansına imzala
nan anlaşmalara uyulup uyul
madiğim anlamak için gittiği
ni
belirtmiştir.
Mavros,
"taraflardan birinin anlaşma •
ların sadece bir tarafı bağla­
dığı gibi bir görüşe saptan­
ması halinde görüşmelere de
vam edilmesine gerek yoktur'
demiştir.
Yunanistan Dışişleri Bakan
Yardımcısı Dimitrlos Bltslos
da Mavros’la birlikte Cenev
rn'ye gitm iştir.
MAKARIOS'UN İSTEĞİ
Cenevre Konferansının ikin
ci bölümüne
Türk ve Rum
toplumları liderleri de katıla­
caktır. Ankara
Lefkoşa ve
Atinadaki temaslarını tamam
ladıktan sonra Londraya gi­
den Birleşik Aberika Dışişleri
Bakan Yardımcılarından Art •
hur Hartman'ın da dün Ce
nevreye gitmek üzere Ingilte
reden ayrıldığı bildirilmiştir.
Verilen habere göre Hartman
önceki gece Londrada Başpis­
kopos Makariosla bir görüş­
me yapmıştır. Bu görüşmede
Makarios’un Kıbrıs sorununa
ve Cenevre Konferansına iliş­
kin görüşlerini Dışişleri Ba­
kanı
Kissinger'e iletmesini
Arthur Hartman'dan İstemiş •
t ir .
İNGİLTERE “ THE SUN ”
GAZETESİNİN YAYINLARINI
PAYLAŞMADIĞINI AÇIKLADI
LONDRA
Ingiltere'nin Ankara Büyiikel
çişi Sir Philips, Ingiltere’de
yayınlanan “ The Sun" gazete­
sinde yeralan Türkiye aleyhta
rı yazıların Ingiltere Hüküme
tince onaylanmadığını Dışişle
ri Bakanlığı'na resmen bildir­
miştir. Ingiltere'nin Ankara Bü
yükelçisl Dışişleri Bakanlığı
Enformasyon Genel Müdürü
Büyükelçi Semih Akbil’i ziya
ret ederek "The Sun” gazete­
sinin gerçek dışı yayınların­
dan, hükümetinin ve kendisi­
nin üzüntü duyduğunu belirt
miştir.
Sözkonusu gazete, son gün­
lerde, kışkırtıcı Rum ve Yu
nanlıların etkisiyle, Türkiye a
leyhinde yazılar yayınlanmış­
tı. Gazetede yayınlanan bir ya
zıda, Kıbrıs
fürkleri'ne
ve
adadaki Türk askerlerine asıl­
sız ithamlarda bulunulurken,
Rumların giriştiği saldırı hare
ketlerine hle değinilmemişti.
« I i a i l l l l l 'l | l | | | | | | | | | | | | | | | | | | i a i | | | | | | | | | |g i | | „ | |, | | || ||||t|
KOMUTANLAR
ŞEHİTLİĞİ
ZİYARET ETTİLER
LEFKOŞA:
SOVYET
DİPLOMATLARI
HAYRANLIKLARINI
BELİRTTİLER
LEFKOŞA: (T.A.K.)
Rus Büyükelçiliği mensupla­
rı bir yetkiliye Türklerin Girne'de birkaç gün içinde inşa
ettikleri liman konusunda hay­
ranlıklarını belirtmişlerdir.
Rus Büyükelçiliği mensupla­
rı, Türk Yönetimi yetkililerine
başvurarak Glrne’dekl liman
inşaatını yerinde görmek iste­
diklerini belirtmişlerdir.
Ancak, kendilerine çeşitli
nedenlerle inceleme müsaade­
si verilmemiştir. Sovyet Elçi­
liği mensupları, inşaatın nasıl
yapıldığını bildiklerini, kısa za­
manda 2 limanın birden İnşa
edilmesini hayranlıkla karşıla­
dıklarını, bundan sonra alacak­
ları müsaade ile inşaatı yerin­
de izleyeceklerini blldlrmişler-
Türk Silâhlı Kuvvetleri’nln
Kıbrıs Barış harekâtını yöne­
ten Komutanlardan bazıları dün
sabah Lefkoşa’da Mücahitler
Şehitliğini ziyaret etmişlerdir.
Şehitlikte saygı duruşunda bu­
lunan komutanlar, Kıbrıs hare­
kâtı sırasında şehit düşen
Türk askerlerinin mezarların­
dan aldıkları toprağı şehit Mü­
cahitlerin mezarlarına koymuş­
lardır.
.................................................................... u m , , , , , , , , , , , , , , ............
NIXON BUGÜN
İSTİFASINI
AÇIKLAYACAK
hitaben bir radyo
konuşması yapac
un bu konuşması
açıklayacağı tahm
dir.
ATEŞ KES HATTININ
SAPTANMASI
Bu arada Kıbrıs'da çalışma
larına devam eden Türk— Yu­
nan ve Ingiliz askeri uzman
larının
Ateş-Kes hatlarının
dörtte üçünün belirlenmesini
tamamladıkları
bildirilmekte
dir. Kıbrıs’da Ingiliz askeri
temsilcileri, Lefkoşanın bazı
dış mahalleleri ile Glrnenin
Kuzey batısında bazı noktalar
dışında
Ateş-Kes komisyonu
nun çalışmalarını hemen he
men tamamladığını açıklamış­
lardır. Temsilciler Ateş ■ Kes
hattının belirlenmesi İşlemini
Cenevre Konferansının başla­
masından önce bitirmek İst®
diklerini kaydederek. ‘Çene*re konferansına katılan tara'
lara çalışmalarına başlama •
dan önce bu konuda gerekli
bilgiyi sağlamaya uğraşıyoruz
demişlerdir.
KÖTÜMSER HAVA
Kıbrıs Barış Görüşmelerinin
ikinci bölümü dün akşam
ns saati İle 20.00’de Cenevre
deki Birleşmiş Milletler mer­
kezinde başlamıştır. Konferfflj
sın başlamasından önce Türld
ve, Yunanistan ve Ingiltere
Dışişleri Bakanları ikili tem*9
lar yapmışlardır. Turan Güneş
sırasıyle Sovyetler Blrliflin|n
özel Temsilcisi Miner, B.MÖzel Temsilcisi
Roberto
yer, Ingiliz MesFekdaşı Call*4
han’la birer qörüşme yaPrnl9'
tır. Verilen bilqlye göre. aörU*
meden önce Cenevre’deki 9*
nel hava kötümser olarak 0®
rülmektedir. Özellikle Mavro»
un Cenevre Hava Alanın®
verdiği demeç, diplomatik ç®
relerde olumsuz karsılanrnj?
tır. Mavros bu demecinde C*
nevre’de 30 Temmuzda im
nan deklarasyona değlnm
ten ziyade. Birleşmiş Mitim
rin 353 sayılı kararının u“
lanmasını istemiştir. Türk
legasyonu bu hava içinde
rarlı tutumunu sürdüm»
Download