İL : OSMANİYE AY-YIL : AĞUSTOS-2010 TARİH : 20.08.2010 ن اﻟ ﱠﺰآَﺎ َة َ ﺼﻠَﺎ َة َو ُﻳ ْﺆﺗُﻮ ن اﻟ ﱠ َ ﻦ ُﻳﻘِﻴﻤُﻮ َ اﱠﻟﺬِﻳ ﺧ َﺮ ِة ُه ْﻢ ﻳُﻮ ِﻗﻨُﻮن ِ َوهُﻢ ﺑِﺎﻟْﺂNeml, 27/3 ZEKATIN ÖNEMİ Muhterem Müslümanlar! İslam’ın beş temel esasından biri de zekat’tır. Zekatı, dinen zengin sayılan kimseler verir. Kur’an-ı Kerim’de 34 yerde namazla birlikte, 28 yerde ise müstakil olarak zekata yer verilmesi bu ibadetin önemini ortaya koymaktadır. Zekatın bir çok hikmeti vardır. Zekat, toplumun sosyal güvenlik şemsiyesidir. Cimrilik hastalığını tedavi eder. Cömertlik duygularını geliştirir. Hayır-hasenat kapılarını açar. Mülkiyeti emniyet altına alır. Gelir dağılımındaki dengesizliğin giderilmesine katkıda bulunur. Zekat hakkında Peygamber efendimiz (sav): “Zekât İslam’ın köprüsüdür.”(1) buyurmuşlardır. Servet düşmanlığını azaltarak zengin-fakir arasında köprü oluşturur ve toplumda huzur ve birliği sağlar. Değerli Mü’minler! Namaz ve oruç gibi ibadetler, Allah'ın ihsan ettiği bedenin şükrü, hac ve zekat gibi ibadetler ise, mal nimetinin şükrüdür. Bir toplumda zenginlerin ve fakirlerin bulunması doğaldır. İnsanların birbirlerinin haklarını gözetmesi, gerilimlerin önlenmesi ve sosyal riskin azaltılması için zekat en güzel çaredir. İslam ekonomisinin ekseni olan zekatın en dikkate değer özelliği; tek tek fertlerin vicdanına mal edilmiş olmasıdır ki; müslüman zekat verirken herhangi bir dünyevi takip altında olmayıp tamamen vicdanı ile baş başadır. Zekat verirken de fakirin onurunu zedelemeden, gururunu rencide etmeden vermeye dikkat edilmelidir. Zekat; insanlar arasında sevgi, kardeşlik ve samimiyet bağlarını güçlendirir. Varlıklı kimselerden, yoksullara uzanan bir yardım eli olarak, muhtaçları sevindirir. Cimrilik ve haset hislerini giderir. Zekat; mü’minlerin, Allah (c.c.) sevgisini, mal ve servet sevgisinden üstün tuttuklarını gösteren bir özellik taşımaktadır. Çünkü, zekatını veren kimse, onu alan şahıslardan hiçbir karşılık beklemeden, sadece Allah rızası için yapmaktadır. Bunun için Peygamber Efendimiz “Veren el, alan elden üstündür.”(2) buyurmaktadır. Bir de şunu unutmamak gerekir ki; her insanın kazancında, çevresinin de bir payı ve emeği bulunmaktadır. Onun için kişi, servetini kazandığı muhitte bulunan fakirlere vermeli ve içinde yaşadığı toplumun muhtaçlarına öncelik tanımalıdır. “Zenginlerin mallarında fakir ve yoksulların hakları vardır.”(3) mealindeki ayet de bizlere bu gerçeği anlatmaktadır. Zira, ihtiyaç sahiplerinin dertleriyle dertlenmek, varlıklı kimselerin hem görevi hem de olgun bir mü’min olmanın ölçüsüdür. Nitekim yaşadığı toplumun problemleriyle hemhal olmayanlar hakkında Sevgili Peygamberimiz; “Yanı başında, komşusu aç iken tok yaşayan mü’min, olgun bir mü’min değildir.”(4) buyurmuşlardır. Aziz Cemaat! Yüce Allah’ın bizlere emanet olarak lütfettiği malın ve mülkün sorumluluğunu bilelim. Bizim için bir arınma ve yücelme vesilesi olduğu bilinciyle zekât ibadetini en güzel şekilde yerine getirelim. Yüce Rabbimizin rızasını gözeterek vereceğimiz zekâtın, fitrenin ve yapacağımız diğer güzel amellerimizin sevaplarımızı çoğaltacağının ve malına bereket, hayatımıza huzur getireceğinin bilincinde olalım. Zekât vermemenin de büyük bir vebal olduğunu unutmayalım. Hutbemizi başta okuduğum ayet-i kerimenin meali ile bitiriyorum: “Onlar namazı kılan, zekatı veren ve ahirete de kesin olarak inanan mü’minlerdir.”(5) buyurmaktadır. HAZIRLAYANIN ADI: Fettah MERT ÜNVANI: Sarpınağzı Köyü Camii İmam-Hatibi OSMANİYE _______________________________________ 1) 2) 3) 4) 5) Keşfu’l Hafa c.1, s.439 Sahihi Buhari Zariyat, 51/19 Et-Tergip ve’t-Terhip c.8, s.358 NemI, 27/3