T.B.M.M. B:68 9.3.2000 0:2 Aydın Tümen İsmail Köse DSP Grubu Başkanvekili MHP Grubu Başkanvekili Bülent Arınç Beyhan Aslan FP Grubu Başkanvekili ANAP Grubu Başkanvekili Turhan Güven DYP Grubu Başkanvekili KAMER GENÇ (Tunceli) — Sayın Başkan, Danışma Kurulu önerisinin aleyhinde söz istiyo­ rum. BAŞKAN J— Buyurun efendim. KAMER GENÇ (Tunceli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tabiî, salı günü, Meclisin denetim günüdür; denetimin de, bence, hiçbir suretle, ertelenmemesi lazımdır. Bakın, Türkiye'de çok önemli olaylar oluyor. İşte, özellikle -özür dilerim, belki benim kişisel durumumu da ilgilen­ dirdiği için belirtiyorum; ama- Türkiye'de insanlar üzerinde ne kadar baskı kuruluyor, bu kurulan baskıların hangi amaçlarla kurulduğunun ve kimlere ne yapıldığının anlaşılabilmesi için, Genel Ku­ rulda denetim konularının dile getirilmesi lazım. Şimdi, 29 Ekimde bir vatandaş baha telefon ediyor "ben her 29 Ekim günü cumhuriyet balo­ su düzenliyorum. Bizim de çevremizde siz seviliyorsunuz. Rica ediyorum, oraya askerî ve sivil mülki erkan gelecek, bizim de aramızda bulunursanız bize onur verirsiniz" diyor. Benim de bir şey aklımdan geçmedi; gittik oraya. O arkadaşın, büyük de bir çiftliği var. Hakikaten, 100'ün üzerinde konuk var; o konukların içerisinde paşalar var, askerler var, sivil memurlar var. Biz orada oturmuş bir yemek yemişiz. Bu yemeği düzenleyen, cumhuriyet balosunu düzenleyen kişi, meğer, üç dört gün önce "afyon ve eroin kaçakçılığı yapıyor" zannıyla gözaltına alınıyor ve evinde arama yapılı­ yor -Sayın İçişleri Bakanımız da burada- o evinde yakalanan fotoğrafları, nedense, İçişleri Bakan­ lığı onları hemen kendi yandaşları gazeteye veriyor... Tabiî, onun da hesabını soracağım kendisi­ ne; şimdiye kadar kimlerin fotoğraflarını verdin, hangilerini, fotoğraflarını yakaladın da vermedin, Erol Evcil'le kimlerin fotoğrafları var elinizde? Geçen gün bir televizyon kanalında Taşanlar diyor ki: "Efendim, bir açıklasınlar, Alaattin Çakıcı'yla bir kasetin yayınlanmaması için bir heyet bir ye­ re gönderildi, bu heyeti kim gönderdi?.." Sayın İçişleri Bakanı, bunları, çık burada konuş, denetim­ den kaçma. Benim fotoğrafımı Vermek kolay, benim bin tane fotoğrafım varsa ver; ama, yalnız böyle ayrımcılık yapma. Evvela, kendi partindeki insanlarla ilgili iddialar da varsa, onları da ver; yani, burada hepimiz de parlamenteriz. İçişleri Bakanlığı, polis teşkilatı adamın evinde arama ya­ pıyor ve bu fotoğrafımızı gazeteye veriyor. Gazeteci bana telefon ediyor. Diyorum ki, kardeşim, bu fotoğraf... Evet, ben, o gün, oraya gittim; ama, niye gittim; yani, cumhuriyete karşı büyük başkal­ dırıların olduğu bir dönemde, bir vatandaş, cumhuriyet bayramı kutlamasını bir balo şeklinde veya bir yemek şeklinde veriyorsa, ben de böyle bir topluma katılmaktan onur duyarım, gittim. Hakika­ ten, adamcağızın bir çiftliği de var, o çiftlikte katıldık. Benden başka çok insan vardı; aynı masa­ da, bakın, o kişi -belden aşağı sakat; ilk defa görüyorum; inanınız- bir paşamız var, yanında eşi ve ben varım. Şimdi bunlar söylenmiyor, ondan sonra "Kamer Genc'in eroincinin masasında ne işi var" deniliyor. Evvela, eroinci olup olmadığı konusunda daha mahkeme bir karar vermemiş, daha yeni yaka­ lanmış. Bir mahkeme karar versin... Ama, biz cumhurbaşkanı adayı olduk diye, yani, bu dünyayı başımıza mı yıkacaksınız?! (DYP ve FP sıralarından alkışlar) Beyler, bu olur mu böyle?! Yani, ha­ kikaten bir suçumuz varsa, bir kabahatimiz varsa, bunları çıkarın, söyleyin. Kendinizin arkasında -410-