HABER BÜLTENİ 17 Temmuz 2007 Haber Özetleri Irak Irak‟ın Kerkük kentinde, bomba yüklü kamyonetle düzenlenen intihar saldırısında 98 kişi öldü, 180 kişi de yaralandı. Kerkük'te bugüne kadar düzenlenmiş en kanlı intihar saldırısı olarak kayda geçen olayda, bomba yüklü kamyonet, KYB bürosunun önünde havaya uçuruldu. Olay yerinde 10 metre derinliğinde bir çukurun açılmasına neden olan patlamada onlarca bina ağır hasar gördü, 20'den fazla araç tahrip oldu. Patlamada alev alan bir otobüsün içindeki 25 yolcu yanarak can verdi. Polis, çok sayıda yaralının durumunun ağır olduğunu ve enkaz altında kalan insanlar olabileceğini belirterek, ölü sayısının artmasından endişe edildiğini bildirdi. Halka, yaralılar için kan verilmesi çağrısı yapıldı. Bu saldırıdan 20 dakika sonra, buraya 700 metre mesafedeki bir pazaryerinde bomba yüklü araçla ikinci bir saldırı düzenlendi. Pazaryerindeki saldırıda can kaybı olmazken 2 kişi yaralandı. Kerkük'teki üçüncü saldırıda, kentin güneyinde park etmiş bir aracın havaya uçurulması sonucu bir polis öldü, 4 kişi yaralandı. Bir bomba yüklü araç da polis tarafından fark edilerek etkisiz hale getirildi. Kerkük'ün nihai statüsüne ilişkin bu yılın sonunda yapılması planlanan referandum yaklaştıkça gerginliğin ve bölgede düzenlenen saldırıların arttığı dikkat çekiyor. Ankara ise saldırıyı sert bir şekilde kınadı. Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Irak'ta bu kez Kerkük'teki terörist saldırılarda 100'e yakın kişinin öldüğü, çok sayıda kişinin de yaralandığı üzüntüyle öğrenilmiştir. Irak'ta süregelen bu saldırıları kınıyor ve faillerinin en kısa sürede yakalanmasını diliyoruz," denildi. Öte yandan, Bağdat, Felluce, Divaniye, Musul ve Ninova'da gün boyunca yaşanan saldırı ve çatışmalarda ise 3'ü Amerikan 5'i Irak askeri ve 6'sı polis olmak üzere 21 kişi yaşamını yitirdi. (TRT) (AA) Amerikan Senatosu‟nun Demokrat Partili liderleri bugünden itibaren Irak Savaşı üzerinde devamlı görüşme yapmaya hazırlanıyor. Demokratlar Cumhuriyetçi üyeleri Irak‟taki muharebe birliklerinin Nisan ayına kadar çekilmesini öngören tasarı üzerinde iknaya çalışıyor. Temsilciler Meclisi‟nin kabul ettiği tasarıya Senato‟da yeterli destek bulunmuyor. Cumhuriyetçiler, Başkan Bush‟un, gelecek yılsonuna kadar Kongre‟ye asker çekmeyle ilgili plan sunmasını öngören bir başka tasarı hazırladı. (BBC) 1 Kerkük'te referandum süreci durdu. Referandum Komisyonu Başkanı Haşim Şibli'nin istifasının ardından aylardır yeni Komisyon Başkanı belirlenemiyor. Bu nedenle nüfus sayımı yapılması işlemi teknik olarak yürütülemiyor. Şibli, "Irak tarihinin bu zorlu sürecinin sorumluluğunu üstlenemeyeceğimi gördüm," demişti. Kurul, Irak Anayasası'nın 140. maddesi uyarınca yapılacak referandum sürecinin uygulamasıyla yükümlüydü. Kerkük İl Meclis Başkanı Rizgar Ali, Kerkük Referandum Kurulu Başkanı'nın belirlenmemesi dolayısıyla çalışmaların teknik olarak yürütülemediğini söyledi. Ali, "140. maddeyle ilgili son gelişmeler şöyle; Yüksek Kurul'un çalışmaları durmuştur. Zira şu anda kurulun Başkanı yok. Ancak Kerkük'te 140'ıncı maddeyle ilgili özel bir büromuz var. Yüksek Kurul'da ise Kerkük ilinden beş üye var. Sonuçta şu anda durum normal ve sakin," dedi. Kerkük İl Meclis Üyesi ve Türkmeneli Partisi Başkan Yardımcısı Ali Mehdi, bu koşullarda referandum yapılmasının mümkün olmadığını savundu. Mehdi konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "140. madde üç aşamadan oluşmaktadır. Bir normalleştirme, iki sayım, üç referandum. Normalleştirmede Saddam döneminde Türkmen ve Kürtlerden, ellerinden alınan arazilerden, ev dâhil her ne varsa bunların iade edilmesi. Bu arazi hilafıyla, problemleriyle ilgili 35 bin adet dava açılmıştır. Bu davaların bugüne kadar yüzde 15-20'si çözülmüştür. Bu bitmeden sayım yapılmaz. 140. maddenin Komisyon Başkanı üç ay önce istifa etmiştir. Üç aydır 140. maddenin Yüksek Komisyonu halen oturmamıştır, toplantı yapmamıştır. Yani sayım yapılamayacak, dolayısıyla sayım yapılmasa referandum da yapılamayacaktır." (CNN TÜRK) Baas rejimi döneminde yerlerinden edilen Kürt ve Türkmenlerin Kerkük‟e, kente yerleştirilen Arapların da geldikleri bölgelere dönmesini sağlayacak tazminatlar bu haftadan itibaren ödenmeye başlanacak. Tazminatların ödenmesiyle, Irak‟ın Kuzeyine yerleştirilen Araplar, orta ve güney kesimlere dönmeye başlayacak. Saddam Hüseyin döneminde kentten uzaklaştırılan Kürt ve Türkmenler de Kerkük‟e geri dönecek. Kerkük‟e dönen ailelere 7 bin 500, Kerkük‟ten ayrılmak isteyenlere ise 15 bin dolar tazminat ödenecek. Irak Anayasasının 140. maddesi, Kerkük‟ün statüsünün 2007 yılı sona ermeden düzenlenecek bir referandumla belirlenmesini öngörüyor. Türkmenler ve Araplar, Kerkük‟ün nüfus yapısının Kürtler lehine değiştirildiğini savunuyor ve referandumun ertelenmesini istiyor. (NTV) Türkmen Vefa Hareketinin siyasi büro sorumlusu Yılmaz Neccar dün yaptığı açıklamada, Muhammet Taki El-Mevla ve Türkmen Vefa Hareketi Başkanı Feryat Ömer‟in girişimleri sonucu kurulan ve Türkmen bölgelerinden gönüllü askerlerin yer alacağı birliğe Irak Hükümeti‟nin izin verdiğini ifade etti. Bu birliğin, Tuzhurmatu ve bölgesinin güvenliğini sağlamakla görevli olacağı bildirildi. (www.turkmenelinews.com) İngiltere Savunma Bakanı Des Browne, Irak'ın güneyindeki askerlerinden 500 kadarını birkaç hafta içinde çekeceklerini söyledi. Parlamentoda konuşan Browne, Basra kenti ve civarında konuşlanan 5 bin 500 askerden 500'ünün 2 çekilmesinin planlandığını belirtti. Brown, Irak Kuvvetlerinin durumunu müttefikleriyle gözden geçireceklerini ve duruma göre diğer İngiliz askerlerinin çekilme sürecine karar vereceklerini kaydetti. Basra'da kısa bir süre öncesine kadar 7 bin asker bulunduran İngiltere, bin 500 askerini geri çekmişti. (www.radiosawa.com) BM, Iraklı çocukların durumunun geçen yılkinden de kötü olduğunu bildirdi. BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Acil Durum Programları Müdürü Dan Toole, Iraklı çocukların durumunun 1 yıl öncesinden, hatta 3 yıl öncesinden daha kötü olduğu belirtti. Toole, artık Iraklıların, Irak'a uygulanan uluslararası ambargolarla baş edebilmek için idam edilen devrik lider Saddam Hüseyin döneminde verilen, Hükümetin karşıladığı gıda yardımlarını bile güvenli bir şekilde alamadığını söyledi. Irak'taki kadınların ve çocukların durumunun, Samarra'daki Şii türbesinin Şubat 2006'da bombalanmasından bu yana önemli oranda kötüleştiğini kaydeden Toole, ABD'nin Saddam rejimini devirdiği 2003'ten kısa süre sonra halkın ülkede özgürce seyahat ederek, gıda marketleri ve sağlık merkezlerine gidebilmesinin sağlandığı ortamın da artık bulunmadığını ifade etti. (AA) Irak eski Başbakanı İyad Allavi ülkede yaşanan gelişmeleri değerlendirerek, Irak'ın daha büyük bir felaketin eşiğinde olduğunu söyledi. (AA) Amerikalı bir yetkili, "Irak'tan hemen çekilmeye karar versek, en az 9 ay sürer," dedi. Açıklama yapan Pentagon yetkilisi, Kongre'de Irak'tan çekilme takviminin tartışıldığını hatırlatarak, "Çekilme işlemi aylar sürecektir. Hemen çekilmeye başlasak bile bu yaklaşık 9 ay sürecektir," dedi. Kimliğini açıklamayan yetkili, "9 ay teçhizatın esas kısmının Irak'ta bırakılması anlamına gelir. Teçhizatın önemli kısmını da çekmeye ve üsleri Iraklılara devretmeye kalkarsak aşağı yukarı 2 yıl geçer," diye konuştu. (VOANEWS) Irak Başbakanlık Danışmanı Sadık El-Vikabil yaptığı açıklamada, Başbakan Nuri El-Maliki‟nin yakın zamanda İran‟a resmi bir ziyarette bulunacağını ifade etti. El-Maliki‟nin bu ziyaretinde İranlı yetkililerden Irak‟taki silahlı gruplara yaptıkları silahlı desteği kesmesini isteyeceği bildirildi. Irak‟ın İran Büyükelçisi Muhammet Mecit El-Şeyh ise, bu ziyarette iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve sanayiye dayalı yeni anlaşmaların imzalanacağını söyledi. (EL-HAYAT GAZETESİ) Sözde Kürt Bölgesi Başkan Yardımcısı Kosret Resul, Kerkük‟ü ziyaret ederek Vali Abdülrahman Mustafa ve Kerkük İl Meclisinin bazı üyeleri ile bir araya geldi. Resul, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Merkezi Hükümetle anlaşmaya vararak, Kerkük‟ün civarındaki bölgelere petrol boru hattı ve elektrik tesisleri kurmak amacıyla 6000 peşmergeye görev verileceğini bildirdi. (www.nahrain.com) Irak Cumhurbaşkanlığı Basın bürosundan yayınlanan bildiriye göre, ABD Başkanı Bush Irak Cumhurbaşkanlığı Heyeti ve Irak Başbakanı Nuri El-Maliki ile kapalı devre televizyon sistemi yoluyla dün bir toplantı gerçekleştirdi. Bush 3 yaptığı konuşmada, Irak Hükümeti‟nin çalışmalarına tam destek verdiğini ifade etti. (www.aswataliraq.info) El-Zaman gazetesinin yayınladığı habere göre, Barzani BM‟nin Irak Özel Temsilcisi Eşref Kadi ile dün yaptığı görüşmede, Türkiye ile aralarında yaşanan PKK krizinin çözümü için yardım istedi. (EL-ZAMAN GAZETESİ) Birleşik Irak İttifakı üyesi Hasan El-Süneyid dün yaptığı açıklamada, Irak İslam Partisinin yeni cepheye katılması için müzakerelerin devam ettiğini belirterek, Irak İslam Partisi‟nin yeni cephenin temel ilkelerini kabul ettiğini ifade etti. (ELSABAH GAZETESİ) Ortadoğu ABD Başkanı George W. Bush, Ortadoğu Barış Görüşmelerini başlatmak için sonbaharda uluslararası konferans yapılmasını önerdi. Öneri, Hamas tarafından reddedilirken, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail teklife destek verdi. Washington Yönetiminden üst düzey bir yetkili, İsrail ile Filistin'in yanı sıra bölge ülkelerinin de katılacağı konferansa Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleeza Rice'ın başkanlık yapacağını açıkladı. Hamas Sözcüsü, Bush'un önerisini reddettiklerini bildirdi. Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın sözcüsü Nebil Ebu Rudeyna, düzenlenecek konferansın, bağımsız bir Filistin Devletinin kurulması yolunda tarih belirlenmesine yardımcı olmasını dilediklerini söyledi. İsrail Başkanı Ehud Olmert'in Sözcüsü Miri Eisin de, bu toplantının İsrail ile Filistin arasında ikili görüşmelerin başlatılmasını sağlaması gerektiğini kaydetti. Öte yandan, Bush'un, önerisinin ardından Abbas'ı telefonla arayarak, kendisini ve Hükümeti'ni desteklediğini söyledi. Bush, Hamas'a da şiddetten vazgeçmesi çağrısında bulanarak İsrail'i ve Filistin Hükümetini tanımasını istedi. (TRT) Türkiye'nin İran ile yaptığı doğalgaz anlaşmasına Amerika'nın tepkisi sürüyor. Amerika Dışişleri Bakanlığı, Türkiye ile İran arasında imzalanan Doğalgaz İşbirliği Anlaşmasının bir ön anlaşma olduğunu ve nihai özellik taşımadığını öne sürdü. Bakanlık Sözcüsü Sean McCormack, İran'ın petrol ve doğal gaz sektörüne yatırım yapma konusunda şu anda zamanın uygun olmadığını dile getirdi. Bu noktada İran ile iş yapıp yapmamaya karar vermenin Türk Hükümetine, Türk kurumlarına düştüğünü belirten McCormack; "Anladığım kadarıyla bu, ön anlaşmalardan biri. Yani şu aşamada hiçbir şey nihai değil," şeklinde konuştu. (AA) Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile İsrail Başbakanı Ehud Olmert, daha önce planlandığı gibi dün Kudüs'te bir araya geldi. Olmert görüşmede, 250 Filistinli mahkûmun serbest bırakılması işleminin hızlandırılacağı sözünü verdi. Mahkûmların, hafta sonu bırakılmaları bekleniyor. İsrail, Mahmud Abbas'ın Batı Şeria'daki yönetimini, Gazze Şeridi'ni denetimi altında tutan İslamcı Hamas'a karşı güçlendirmek amacıyla şiddet eylemlerine karışmamış 250 Filistinli mahkûmu serbest bırakacağını duyurmuştu. İki saat süren görüşmede 4 Filistin sorununa iki devletli çözüm konusunu da masaya yatırdıkları bildirildi. (BBC) İran‟a askeri harekât tartışmaları bir kez daha Washington‟un gündeminde. Guardian gazetesi, Başkan Bush‟un yardımcısı Cheney‟den yana tavır koyduğunu ve görev süresi dolmadan İran‟a askeri harekât düzenlenmesi seçeneğinin ağırlık kazandığını yazdı. En başından beri İran‟ı vurmaktan yana görüş belirten Cheney, Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ve Savunma Bakanı Robert Gates‟in muhalefetiyle karşılaşıyordu. Bush‟un da Rice‟ın yanında yer aldığı biliniyordu. Bu fikir değişikliği, Bush‟un İran işini çözmeden başkanlıktan ayrılmayacağı şeklinde yorumlanıyor. (NTV) Avrupa Birliği Marsilya Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Yardımcısı Louis Aloccio, Fransa'nın Türkiye ile sürdürülen müzakereleri durdurmayacağını söyledi. Aloccio, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmadığını ifade ederek, “Ancak, Sarkozy'nin Türkiye ile yürütülen müzakerelerin kesilmesini istediğini sanmıyorum,'' dedi. Aloocio, ''Sarkozy, müzakereleri durdurmaz. Zaten Brüksel Ankara arasında sürdürülen müzakereler sağlık yürüyüşü de değil. Türkiye bu zaman için AB mevzuatını kendi mevzuatına uyarlayacak. Açıkçası yapılacak çok iş var. Süreç devam ediyor. Bunun tersi olursa kriz çıkar,'' diye konuştu. Avrupa'nın Türkiye'ye müzakereleri durduracağını söylemediğini sürecin devam ettiğinin altını çizen Aloccio, ''Sarkozy'nin Türkiye'nin AB üyeliğine karşı duruşu ile müzakerelerin devam etmesi ayrı şeylerdir,'' açıklamasında bulundu. (AB HABER) Kıbrıs BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Kıbrıs'ta tarafları diyaloğa teşvik etmeye devam ettiklerini söyledi. Ki-mun, “Diyalog, çözüm için en önemli adımdır,” dedi. (AA) Balkanlar Kosova'ya bağımsızlık statüsü tanınmasının önünü açabilecek BM Güvenlik Konseyi tasarısı Rusya tarafından veto edildi. Güvenlik Konseyi'nde yapılan oylamada, Kosova'da BM'nin misyonuna son verilmesi ve AB ülkelerinin güç ve temsilci bulundurmasını öngören tasarı ele alındı. Güvenlik Konseyi daimi üyesi Rusya, tasarıyı, Kosova'ya bağımsızlık statüsü sağlayarak Sırbistan'dan koparmayı amaçladığı gerekçesiyle veto etti. Rusya'nın BM Daimi Temsilcisi Vitaly Çurkin, Belgrat Hükümetinin onaylamadığı bir planı kabul etmelerinin mümkün olmadığını vurguladı. Moskova'nın tasarıyı reddetmesine en sert tepki Washington'dan geldi. ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Zalmay Halilzad, Kosova'ya bağımsızlık statüsü tanınması için daha ileri adımlar atabilecekleri 5 tehdidinde bulundu. Halilzad, "Biz bu işin BM çatısı altında çözümlenmesini istiyoruz. Ancak Rusya itirazını sürdürürse gerekirse bu konu BM'den alınır ve bir şekilde çözülür, bu bizim istediğimiz bir çözüm şekli değil," dedi. (BBC) Diğer Haberler İngiltere Başbakanı Gordon Brown, Rusya'nın KGB eski ajanı Aleksander Litvinenko'yu öldürmekle suçlanan zanlıyı iade etmemesine tepki olarak dört Rus diplomatı sınır dışı etme kararlarını savundu. Gordon Brown, bu karar için Ruslardan özür dilemeyeceklerini belirterek "İşbirliği yapılmadığı için harekete geçmek zorunda kaldık," dedi. Rusya, "gayri-ahlaki" diye nitelediği kararın İngiltere için "ciddi sonuçları" olacağını duyurdu. KGB eski ajanı Aleksander Litvinenko, Kasım 2006'da radyoaktif bir madde olan polonyum210'a maruz kalarak ölmüştü. (BBC) Kuzey Kore'nin nükleer programına ilişkin altılı görüşmeler öncesinde, Kuzey Koreli diplomatların ABD'nin Pekin Büyükelçiliği'ni ziyaret ettikleri iddia edildi. Kyodo ajansının haberine göre, bu ziyaret, Pekin'de yarın yapılacak olan resmi altılı müzakereler öncesinde Kuzey Kore ve ABD arasında ikili görüşmelerin başladığına ilişkin spekülasyonlara neden oldu. Ajans, haberinde bu bilgiyi nasıl elde ettiği konusuna açıklık getirmedi. Pyonyang Yönetiminin nükleer programıyla ilgili olarak düzenlenen ve yeni turu yarın Pekin'de başlayacak olan altılı görüşmelere Kuzey ve Güney Kore'nin yanı sıra ABD, Japonya, Çin ile Rusya katılıyor. (AA) Amerika Birleşik Devletleri, Pakistan Hükümeti'nin ülkenin kuzeybatısındaki, radikal İslamcı militanlara karşı başlattığı askeri yığınağa tam destek verdiğini açıkladı. Pakistan Hükümeti ise olası misilleme saldırılarından endişeli. Başkan George W. Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, bölgedeki radikal İslamcılarla daha önce yapılan iki barış anlaşmasının Washington ve Pakistan Hükümetinin istediği yönde sonuç vermediğini belirtti. Hadley, Pakistan lideri Pervez Müşerref'in bölgeye takviye birlikler gönderme karanını desteklediklerini vurguladı. (VOANEWS) Dünya Basını 6 Financial Times, Türkiye seçimleriyle ilgili analizinde "Seçimler, laiklerle İslami kesimler arasındaki gerginliğin sonucu olarak gündeme geldi. Ama şimdi Türkiye, ikisini aynı çatı altında barındıracak yeni bir yol bulabilir," diyor. "Türkiye, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri gibi devrimci bir Cumhuriyet olmasına karşın bu, yukarıdan dayatılan bir devrimdi. Her şey bir gecede değişti. Cumhuriyet Döneminin başlamasından sonra tek parti döneminde bu devrimci modernlik ivme kazandı. Fakat zamanla etkisini kaybetmeye başladı. Bu bir ölçüde - Kemalistler her zaman kabul etmese de - solun kendini yenileyememesinden kaynaklandı. CHP Atatürk'ün partisi. Ama Laikliğe katı, demokrasiye sınırlı bir yorum getirmesi ve orduya yakınlığı birçoğunun hoşuna gitmiyor." "Kemalistlerin modernleşme konusundaki başarısızlıkları, Türkiye'nin 1950–80 döneminde siyasi, sosyal ve entelektüel açıdan Avrupa'dan uzak kalmasından kaynaklanıyor," diyen gazete bu tecride köylerden kentlere göçün eşlik ettiğini, 50'lerde başlayan ve bugün hala devam eden göçün Türkiye'nin sosyal siyasi ve kültürel görünümünü derinden etkilediğini belirtiyor. Çok partili sisteme geçildikten sonra köylerden göç edenlerin de seslerini duyurma fırsatı bulduklarını belirten Financial Times, bu sürecin sonunda her kesimin farklı modernlik anlayışının ortaya çıktığı yorumunu yapıyor. Financial Times, AKP'nin bu seçimlerde katı muhafazakâr unsurlarla arasına mesafe koyduğunu belirterek şöyle devam ediyor: "Uzmanlar AKP'nin devletle barışmaya başladığını bunun yeni iktidarı döneminde daha yapıcı bir ilişki anlamına geleceğini söylüyor. Yazar Soli Özel'e göre, AKP sistemi yıkmak yerine sisteme sızmaya çalışıyor. Financial Times, analizinde Hükümetin ekonomi ve Avrupa Birliği ile ilişkiler gibi alanlardaki "inkâr edilemez başarılarına" rağmen, bunda Erdoğan'ın şansının da büyük payı olduğunu savunuyor. İngiltere'nin dört Rus diplomatı sınır dışı etme kararı gazetelerin çoğunda manşetlere çıkmış. Times, bu karardan sonra İngiltere'nin Rusya'dan gelecek misilleme adımlarını hesaplamaya çalıştığını belirtiyor. İki ülke arasındaki ticaret hacminin son üç yılda üç kat artarak 15 milyar dolara çıktığını aktaran gazete, Moskova'nın olası adımlarından Rusya'da yatırımları olan İngiliz şirketlerinin etkileneceğine dikkat çekiyor. Guardian ise, iki ülke ilişkilerinde soğuk savaş yıllarına dönüldüğünü yazıyor: "İngiliz karşı istihbarat uzmanlarına göre, Londra'da 30'dan fazla Rus istihbarat subayı var. Bu soğuk savaştan bu yana görülmemiş bir rakam. Uzmanlar, bu kadar çok Rus istihbaratçısının varlığını, Moskova'nın Londra'daki Rus rejim muhaliflerine yoğunlaşmasına bağlıyor." Daily Telegraph da, Putin yönetiminin Londra'dan intikam almaya hazırlandığını belirterek Rusya'nın atabileceği adımlarla ilgili olarak şu olasılıkları sıralıyor: 7 "Rusya, aynı sayıda İngiliz diplomatı sınır dışı edebilir. Daha fazla diplomatı sınır dışı etmesi, İngiltere'yle daha geniş çaplı bir misilleme savaşı başlatabilir. Moskova, Rusya'daki İngiliz şirketlerine sınırlamalar getirebilir ve işadamlarının seyahatlerini kısıtlayabilir. Petrol ve doğalgaz gelirleriyle eski ağırlığına yeniden kavuşmaya çalışan Moskova ekonomik açıdan İngiltere'nin canını yakabilir." ABD Başkanı Bush'un bu yıl içinde Orta Doğu sorununun çözümüne yönelik uluslararası konferans toplanması çağrısı da gazetelerde önemli yer buluyor. Guardian, Bush'un yeni girişiminde Hamas'ı dışlayacağını belirterek, Hamas'ın da bu çağrıyı yeni bir Haçlı seferi olarak gördüğünü aktarıyor. Times ise Bush'un yeni girişiminin, Orta Doğu dörtlüsünün temsilciliğine atanan İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in elini güçlendireceğine dikkat çekiyor Gazeteye göre önümüzdeki hafta bölgeye gidecek olan Blair, Hamas'ın Gazze'de denetimi ele geçirmesinden sonra Batı Şeria'da El-Fetih'e bağlı kurumların güçlendirilmesi için çaba harcayacak. Daily Telegraph, Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak ve Afganistan'da El-Kaide'ye karşı, dünyanın saldırı amaçlı ilk insansız uçaklarını kullanmaya hazırlandığını yazıyor. Gazeteye göre, Amerikan ordusu daha önce keşif amaçlı olarak bazı operasyonlarda insansız uçaklar kullanmıştı. Ancak ilk kez istihbarat sağlamak için değil doğrudan hedefleri vurmak için geliştirilmiş uçaklar devreye sokuluyor. Yedi bin mil uzaklıktan; Nevada'daki hava üssünden kumanda edilecek bu uçaklara "Reaper" yani "Orak" adı verildi. Gelişmiş kameralarla donatılan bu uçaklar bir-buçuk ton bomba taşıyabiliyor ve hedeflere nokta atışı yapabiliyor. Independent'a göre, Nobel ödüllü Portekizli yazar Jose Saramago, ülkesinin İspanya'ya bağlanmasını önerdi. Yeni ülkenin adının İberya olmasını öneren 85 yaşındaki yazar, Portekizlilerin Katalanlar gibi özerkliğe sahip olabileceğini söyledi. Haftanın Yorumu Ufuk Turu Bu haftaki, Ufuk Turu‟nda Orta Doğu ve Orta Asya-Kafkasya‟daki gelişmeler ele alınıp, kısa bir değerlendirme sunulmaya çalışılmıştır. Türkmen Beldesi Emirli‟ye Saldırı, Petrol Yasa Tasarısına İtirazlar, Demokratların Irak‟tan Çekilme Baskısı, Ukrayna‟da Seçimler Yaklaşırken Siyasi Kutuplaşmaların Durumu ve Ahıska Türklerinin Dönüşü değerlendirilmiştir. Türkmen Beldesi Emirli’ye Saldırı 8 Şii Türkmenlerin yaşadığı Tuzhurmatu‟ya bağlı Emirli Beldesine düzenlenen saldırıda 154 Türkmen hayatını kaybetmiş, 250 kişi de yaralanmıştır. Türkiye, yaralıların tedavisi için bölgeye iki askeri uçak göndermiş, 21 yaralı tedavi için Ankara‟ya getirilmiştir. Saldırının arkasında hangi grupların olabileceğine dair farklı spekülasyonlar yapılmış olsa da, en ağır basan yorum, bunun bir süredir devam eden Şii-Sünni çatışmasının bir ürünü olduğu yönündedir. Bu çerçevede, kanlı saldırıdan radikal Sünni gruplar sorumlu tutulmuş, ancak saldırıyı üstlenen herhangi bir grup olmamıştır. Saldırının hangi gruplarca düzenlendiğine dair net bir bilgi olmasa da, amacının Türkmenleri sindirmek ve Şii-Sünni Türkmen ayrışması yaratmak olduğu değerlendirilmektedir. Saldırının ardından, başta Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarık El-Haşimi olmak üzere, Şii ve Sünni siyasetçilerin, devletin güvenliği sağlayamadığı gerekçesiyle, halkı silahlanmaya çağırması da Irak‟ta otorite boşluğuna ve istikrarsızlığa işaret etmektedir. Yaşanan bu büyük facianın ardından Türkmenleri teselli eden tek gelişme ise, saldırının Türk yetkililer tarafından şiddetle kınanması ve Türkiye‟nin Kerkük‟e askeri uçak göndererek, yaralıları Ankara‟ya getirmesi olmuştur. Daha önceki dönemlerde Türkmenlerin maruz kaldığı şiddet olaylarını çok fazla gündemlerine almayan Türk siyasiler, Emirli saldırısına gerekli tepkiyi vererek ve yardım göndererek, Türkmenlere olan ilgisini ortaya koymuş, acılarını bir nebze olsun hafifletmeyi başarmıştır. Çatışan tarafların arasında tamamen korunmasız kalan Türkmenler için diplomatik bir inisiyatifin başlatılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir. Petrol Yasa Tasarısına İtirazlar Irak parlamentosuna sunulup, oylanması beklenen petrol yasa tasarısı farklı grupların itirazlarına neden olmaktadır. Siyasi grupların yasaya itiraz gerekçeleri birbirinden farklılaşmaktadır. Kürt gruplar, parlamentoya sunulması beklenen tasarının, Bakanlar Kurulunda hazırlanandan farklı olduğunu ifade etmekte, yasayı bu haliyle parlamentodaki oylamada kabul etmeyeceklerini belirtmektedir. Kürt grupların, tasarıda kendi bölgelerinden çıkan petrolü doğrudan başka ülkelere satma lisansına sahip olma yetkisinin verilmesini talep ettikleri ancak mevcut tasarıda bu hakkın merkezi yönetime verildiği ifade edilmektedir. Irak Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani ise, kuzeydeki bölgesel yönetimin imzaladığı petrol anlaşmalarının gözden geçirilmesi ve petrol yasasına uyumlu hale getirilmesinin ardından, tasarının parlamentoya sunulması gerektiğini belirtmiştir. Diğer taraftan, Mukteda El- Sadr da, Irak‟ı işgal eden ülkelerin şirketlerine Irak petrolünü işletme izni veren hiçbir anlaşmayı kabul etmeyeceklerini söylemiştir. Yasaya karşı farklı kesimlerden yükselen itiraz sesleri karşısında, yasanın onaylanmasının bir süre daha ertelenmesi beklenmektedir. Irak‟ın geleceği açısından en önemli konulardan birisi olan petrol yasası konusunda uzlaşmanın zor olacağı, bu haliyle parlamentoya sunulsa bile kabul edilmeyeceği değerlendirilmektedir. Bu tartışmalar, Irak‟ın federal yapıya geçmesinin zoraki olduğunu ve insanların bu gibi dayatmaları kabullenmekte zorlandıklarını göstermektedir. Demokratların Irak’tan Çekilme Baskısı 9 Amerikan Senatosu‟nda muhalefetteki Demokrat Parti, Irak‟ta bulunan Amerikan askerlerinin 120 gün içerisinde çekilmeye başlamasına ilişkin bir tasarı sunmuştur. 1 Nisan 2008‟e kadar çekilme işleminin tamamlanmasını öngören yasa tasarısı, Temsilciler Meclisi‟nde 201'e karşı 223 oyla kabul edilmiştir. Amerikan Temsilciler Meclisi son oylamayla bu yıl üçüncü kez, Amerikan askerlerinin Irak'tan geri çekilmesini takvime bağlayan bir tasarıyı kabul etmiştir. Ancak, daha önce olduğu gibi bu tasarının da ABD Başkanı George W. Bush tarafından, çekilmenin istikrarsızlığı arttıracağı gerekçesiyle veto edilmesi beklenmektedir. ABD Başkanı Bush, çekilme baskıları karşısında, Irak‟ta kaydedilen gelişmeyi ele alan bir ara rapor yayınlamıştır. Irak‟taki gelişmelere ilişkin nihai raporun Eylül ayında General Petreaus tarafından yayınlanması beklenmektedir. Raporda, mezhepler arası şiddetin yol açtığı ölümlerin Bağdat'ta azaldığına dikkat çekilirken, Irak hükümetinin toplumlar arası uzlaşma sağlaması gibi konular başta gelmek üzere belirlenen hedeflerin yarısında henüz başarılı olunmadığı kabul edilmiştir. Demokratların çekilmeye ilişkin aldığı kararlar, ABD Başkanı tarafından veto edilme tehlikesi ile karşı karşıya olsa da, yönetim üzerinde yaratılan baskının, ABD yönetiminin, Irak‟ta uygulamaya koyduğu son politikalarına ilişkin hesap vermesini sağladığı ve Iraklı liderleri daha fazla sorumluluk almaya zorladığı değerlendirilmektedir. Ukrayna’da Seçimler Yaklaşırken Siyasi Kutuplaşmaların Durumu Ukrayna‟da Sovyet sonrası dönemin renkli devrimi sonucu oluşan siyasi çıkmazın ardından, 30 Eylül‟de yapılacak seçimler ülkedeki siyasi kutuplaşmanın zirveye çıktığı bir seçim olacak gibi görünüyor. Seçim kararının alınmasına kadar geçen sürede Ukrayna‟da Rusya ve NATO yandaşlığı kutuplaşması ile sonuçlanan siyasi istikrarsızlıklar, ülkenin hem iç hem de dış politikada etkisiz kalmasına yok açmıştı. Devlet Başkanı Yuşçenko ve Başbakan Yanukoviç‟in hükümet, Rusya ve NATO ile ilişkiler, ekonomik ve siyasi istikrarsızlık ile yolsuzlukla mücadele konularında yaşadığı anlaşmazlıklar, seçim kararının alınması aşamasında zirveye çıkmıştı. Seçimlere 2 ay kala birbirinden bağımsız ve dağınık bir görüntü sergileyen siyasi partiler, Mavi (Yanukoviç ve destekçileri) ve Turuncular (Yuşçenko ve Timoşenko) kutuplaşması içinde kendilerine yer aramaya ve yeni ittifaklar oluşturmaya başlamış görünüyorlar. 28 Haziran‟da Ukrayna‟nın tecrübeli ve popüler liderlerinden Yuri Lutsenko‟nun İnsanların Müdafaası Partisi ile Devlet Başkanı Yuşçenko‟nun başını çektiği Ukrayna‟mız Partisi‟nin birleşmesi bu kutuplaşmaya bir örnek olarak gösterilebilir. Leonid Kuçma (Eski Ukrayna Devlet Başkanı 1994–2005) ve 90‟lı yıllarda Başbakanlık yapmış olan Pavlo Lazarenko‟nun hizbi olarak gösterilen Dnipropetrovsk hizbi, devlet kademelerinde ve Ukraynalıların gözünde itibar kaybetmiştir. Aynı hizipten gelen Timoşenko‟nun yükselişi dikkat çekicidir, ancak Timoşenko‟nun yaptığı ittifaklar (Sosyalistler ve Çiftçiler Partisi) onun Ukrayna genelinde siyasi gücünü arttırmıştır. Yuşçenko‟nun, Başbakanlığı Yanukoviç‟e vermesinin ardından Devrimciler arasında oluşan parçalanma ise Timoşenko lehine dönmüştür. Yuşçenko‟nun kaybettiği oyları yeni ittifaklar ile toparlamaya çalışması işe yaramayacak, seçimlerde çekişme Timoşenko ve Yanukoviç arasında olacaktır. Ukrayna seçimlerinden Timoşenko‟nun Başbakan olarak çıkması muhtemeledir, ancak Başbakan Yanukoviç‟in de desteğini, Rusya‟nın da yardımıyla arttırdığı gözlenmektedir. Siyasi elitler arasında kutuplaşmalardan doğan anlaşmazlıklar, liderlerin değişmesi ile devam edeceğe benzemektedir. Ukrayna gibi Sovyet sonrası devletlerin siyasi istikrarsızlıklarının altında iç siyasi aktörlerin, aynı Sovyet zamanında olduğu gibi dışarıdan güdümlü hale gelmesi yatmaktadır. Ukrayna 10 örneğinde görüldüğü gibi, geleneksel iktidara yapılan muhalefet, artık Batı‟ya dayanarak ve meşruiyetini de reformculuk görünümü altında Batı desteğinden almaktadır. Aynı durum iktidar için de geçerlidir: Yanukoviç Rusya‟nın Ukrayna siyaseti içinde desteklediği bir aktördür. Rusya veya Batı‟nın artan veya azalan etkisine göre Ukrayna‟daki siyasi kutuplaşmalar arasında öne çıkanlar, güçlenenler veya iktidarı kaybedenler olmaktadır. Eylül sonundaki seçimlerde önceki dönemi iyi değerlendiremeyen ve reformcu görünüp demokrasi adına ilerleme kaydedemeyenler (Yuşçenko ve destekçileri) muhalefet konumuna düşecekler, fakat yerine aynı çizgide ve muhalif olan başka aktörler (Timoşenko) gelecektir. Rusya‟nın bölgede artan etkisine oranla Ukrayna‟da da Yanukoviç‟in desteği artabilir. Ancak, Putin‟in Ukrayna „ya uyguladığı politikalar, halk arasında Rusya taraftarlarının itibarını kaybetmesine yol açacaktır. Ahıska Türklerinin Dönüşü Sovyetler Birliği'nin nüfus politikaları nedeniyle 1944 yılında Orta Asya'ya sürülen Ahıska Türklerinin kendi topraklarına geri dönüşleri Gürcistan'ın 1999 yılında Avrupa Konseyine üyeliğiyle gündeme gelmiş ve 2 yıl içerisinde hukuki düzenlemeyle gerçekleştirilmesi öngörülmüştü. Avrupa Konseyine verdiği bu taahhüdü yerine getirme konusunda aradan geçen zaman zarfında ciddi bir adım atmayan Gürcü hükümeti, Ahıska Türklerinin vatanlarına dönmelerini öngören kanun tasarısını parlamentoda oylamaya sunarak kabul etti. Ahıska Türklerinin Gürcistan'a geri dönmelerini öngören ve 29 Temmuz'da nihai oylamayla kabul edilecek olan geri dönüş yasasının, Gürcü hükümetinin Avrupa Konseyi karşısında yükümlülüğünü yerine getirmenin ötesine geçip geçmeyeceği ise önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır. Ahıska Türklerine geri dönme isteklerini bildirmeleri için 1 Ocak 2009 tarihine kadar zaman tanıyan tasarı, başta geri döneceklerin nerelere yerleştirileceği olmak üzere, birçok konuda belirsizlikler içermektedir. 300 bin civarında oldukları tahmin edilen Ahıska Türklerinin ne kadarının bu tasarıyla geri döneceği merak edilirken, bu sayıyı Gürcü hükümetinin göstereceği yer ve sunacağı şartlar belirleyecektir. Geri dönüş yasasına büyük tepki gösteren ve kamuoyunda bu yasanın aleyhine gösteriler yapan aşırı milliyetçi kanadın varlığı, Ahıska Türklerine yönelik önyargılar ve yerel halk arasında güvenin arttırılması konuları bu sürecin en önemli noktalarını oluşturmaktadır. Bu konuda ülkenin siyasi parti ve sivil toplum örgütlerine büyük görevler düşmektedir. Bilindiği üzere Gürcistan, uzun yıllardır Abhazya ve Osetya gibi etnik ayrılıkçı hareketlerle mücadele etmektedir. Bugün, Ahıska Türklerinin vatanlarına dönmesini sağlamakla Gürcü Hükümeti, bir yandan Avrupa Konseyi karşısındaki yükümlülüğünü yerine getirmiş olurken, bir yandan da farklı etnik grupların aynı çatı altında yaşayabildiği ülke imajına nihayet kavuşmuş olacaktır. Ayrıca Ahıska Türklerinin kendi topraklarına geri dönmesi bu topraklara yerleştirilen Ermenilerin yoğunluğunu kırarak potansiyel Ermeni ayrılıkçılığı tehlikesinin de önünü kesmiş olacaktır. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan ilişkilerinin yükselişe geçtiği şu günlerde, Türkiye ve Azerbaycan, Gürcü Hükümetinin kabul ettiği bu yasa tasarısına gereken desteği vermeli ve tasarının uygulanabilmesi için Gürcistan Hükümetine yönelik teşvik edici girişimlerde bulunmalıdırlar. 11 12