Merhameti Kuşanmak II

advertisement
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Birlikte Rahmet Ayrılıkta Azap Vardır
Müslümanlar, bütün mahlukata merhamet etmekle görevlidir. Ancak kendi aralarında ki sevgi ve
merhametin, birlik ve beraberliğin nasıl olması gerektiği de ayrıca İslam’ın üzerinde,
hassasiyetle, durduğu bir meseledir. Bu birlik ve beraberlik bütün Müslümanları kuşatmalıdır.
Ferdi planda ne kadar iyilikleri ve güzellikleri yaşarsanız yaşayın, belli bir alandan öteye
geçemezsiniz ya da Merhameti sadece ailenizle sınırladığınızda, yakın ilişki içerisine olduğunuz
insanlarla daralttığınızda, onda ki derin ve kuşatıcı özelliğini göz ardı etmiş olursunuz. Sadece
mahallenizdeki kediye, köpeğe merhametli olmanız yeterli değildir. Evinizde bulunanlara,
elinizin altındakilere, yakın komşuya, uzak komşuya, annenize babanıza akrabalarınıza iyi
davranmanız emredilmiştir. Fakat, Müslümanların güçlü olması, temsil ettiği inancı dünya
sathında yaşaması, Allah’ın merhametini her tarafa taşıması ancak ırkını, rengini, dilini, milletini
ayrışmanın değil, kaynaşmanın, tanışmanın vesilesi bilip, kendi içlerinde birlik ve beraberliği
sağlamalarıyla mümkündür. İslam, müminleri kardeş ilan ederek bu birliğin oluşturulmasını
ilahi vahye dayandırmıştır. Yüce Allah buyuruyor ki: “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten
sakının ki size, merhamet edilsin.”( Hucurat,10) Peygamberimiz(s.a.v.)’de: “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır.” buyuruyor. 1 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Bir başka hadis-i şerifte de müminlerin, birbirlerine karşı sevgi ve şefkatte nasıl olması
gerektiğini, çok çarpıcı örnekle, şöyle anlatıyor: “Müminler, birbirlerine karşı şefkat ve merhamette bir vücudun uzuvları gibidirler; vücutta ki
uzuvlardan biri rahatsız olunca, diğerleri de rahatsız ve uykusuz kaldığı gibi bir Müslümanın
rahatsız olmasıyla da diğerleri de rahatsız olur.”(Ahmet b. Hambel, Müslim) Bir bedendeki gözle ayağın, ayakla başın, başla kolun birbirleriyle ilişkisi ne denli merhamet
eksenliyse, aralarında ihtilaf söz konusu olmayacaksa, müminlerde birbirlerine karşı aynı
hassasiyeti göstermeleri gerekir.
Müslüman, iradesinin hakkını verecek, içten içe sinsi bir şekilde bünyeyi tahrip eden
davranışlardan, toplumu huzursuz eden tutumlardan, birlik beraberliği, sekteye uğratacak fitne,
dedikodu, fesatçılık, yalan, bühtan, su-i zan gibi marazlardan sakınacak, o virüslerin toplumun
bünyesine girmemesi için mücadele edecek. Müslüman, başkalarına zulmetmeyi, kardeşlerini
zulme teslim etmeyi bırak, bakışlarında dahi merhameti esirgemeyecek, konuşmaları
merhamet eksenli dizilecek peşi peşine. Asıl merhamete nail olmak, merhamete götürecek
ameller işlemekle mümkündür.
2 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Kardeşliğimizin erozyona uğradığı, bulaşıcı tefrika hastalığının kol gezdiği bir zamanda,
uyanışın, dirilişin, sıhhate kavuşmanın, merhametle buluşmanın yolunu gösteriyor yine kainatın
efendisi şu hadisi şerifiyle: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Müslüman müslümana zulmetmez, onu haksızlık edenin
eline bırakmaz. Bir kimse Müslüman kardeşinin ihtiyacını giderirse, Allah’da ona yardım eder,
Bir kimse bir Müslümanın sıkıntısını giderirse, Allah’ da ona mukabil, kıyamet gününün
kederlerinden birini giderir. Bir kimse din kardeşinin ayıbını örterse Allah da kıyamette onun
ayıbını örter”(Riyazüssalihin)
Birlikten ayrılanın koruyucusu kollayıcısı olmaz; ayrı yerde bulunmak; savunmasız kalmak,
tehlikelere açık hale gelmektir. Birlik güçlü olmanın yegane şartıdır. Birlikte bulunmak
merhamete vesiledir. Tefrika, bir toplumu içten içe kemiren, kısa bir sürede yayılan bulaşıcı bir
hastalık halidir. Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyorlar ki: “Size cemaati tavsiye ederim. Ayrılıktan sakının, zira şeytan tek kalanla birlikte olur. İki kişiden
uzak durur. Kim, cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın.. Kimi,yaptığı hayır sevindirir ve
kötülüğü de üzerse işte o mümindir”(Tirmizi) Müminler aralarındaki kardeşlik bağlarını güçlendirdiklerinde dıştan gelen zulüm ve baskılara,
haksızlıklara mukavemet gösterilebilirler. Aksi takdirde her insan bir tarafa savrulur. 3 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Malumunuz fırtınada, rüzgarda kum taneleri her tarafa savrulurken, çimentoyla yoğrulup, beton
halini aldıklarında ise asla savrulmazlar. Yüce Allah bir ayetinde buyuruyor ki: “İşte bu, benim dost doğru yolumdur. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın yoksa o yollar sizi
parça parça edip, doğru yoldan ayırır. İşte, bunları sakınasınız diye Allah size
emreder”(Enam,153) Müminlerin kalplerinde, birbirlerine karşı besledikleri sevgi vardır, merhamet vardır. Şefkatle
okşanan yetimin dağınık saçları vardır. Düşenin imdadına uzanan el vardır. Dertleri dert
edinmek, acıları hissetmek, gönülden gönüle girmek, aşkla, heyecanla kucaklaşmak vardır. Sevgisiz iman kurumuş, meyvesiz ağaca benzer. İmanla beraber sevgi, cennete insanı uçuran
iki kanat gibidir. Rıza-ı ilahi’ye ancak, kalpten kalbe sevgi köprüleri kurulduğunda ulaşılır.
Sevgi, kinin, nefretin dolayısıyla fitnenin, tefrikanın panzehridir. 4 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
“Nefsim yedi kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Bir
birinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız”(Müslim) buyurarak Kainatın efendisi, müminlerin
birliğinin olmazsa olmaz şartı olan sevginin önemini ifade etmiştir. Müminler bir birlerine güven veren insanlardır. Emanete hiyanet etmez müslüman, başkalarının
malında ırzında, namusunda, kanında gözü olmaz, kul hakkına girmez. Kendisi için istediğini
başkasından esirgemez. Müslüman kardeşini küçük gören bir insan, nefsini büyüttüğünden
küçüldükçe küçülür. nefsini hakir gören başkasını ali gören yücelir. Peygamberimiz” Sizden
birisi kendisi için istediğini Müslüman kardeşi içinde istemedikçe(gerçek) mümin
olamaz.”(Buhari) Buyuruyor. Başka bir hadisinde de: “Her Müslümanın, diğer Müslümana malı, ırzı ve kanı haramdır. İnsana, kötülük bakımından,
Müslüman kardeşini küçük görmesi yeter” buyuruyor Bu birliğin başka bir harcı da yardımlaşmaktır. Bu, insanın yetişemediği yerde başka birisinin
yetişmesi, veremediği yerde vermesi, güçsüz kaldığı yerde onun gücü kuvveti olmasıdır.
Müminler asla şerde, kötülükte, zulümde bir araya gelmezler. Hayırda yarışır, hayır yapanın,
hayır talep edenin yanında olurlar. 5 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Rabbımız buyuruyor ki: “İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın, günah işlemek ve
haddi aşmak hususunda yardımlaşmayın.”(Maide,2) Birliğimizi değil, ayrılığımızı hedefleyen, dostluğumuzu değil düşmanlığımızı isteyen, güçlü
olmamızı değil, zayıflamamıza çalışanları, kardeşliğimizi hedef alanları, fitne ve tefrikanın
oluşmasında dahili bulunanları şiddetle uyarmıştır kainatın efendisi: “Kim tefrika çıkarırsa bizden değildir” buyuruyor.
Başka bir hadisi şerifinde: “Fitne uyur, onu uyandıranı Allah rahmetinden uzaklaştırsın” diye beddua etmiştir.
Evet, mukaddes dinimiz, inanışta, duyuşta, istikbalde, ilahi gayede birleşmemizi istemektedir.
Tefrikanın talihsiz yolcuları, helak olmuş, hüsranlara uğramışlardır. Tarih bunun örnekleriyle
doludur. 6 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Mehmet Akif bunu ne güzel ifade etmişlerdir: Girmeden tefrika, bir millete düşman giremez, Toplu vurdukça yürekler, onu top bile sindiremez. Bir milleti asırlarca ayakta tutan, dünyaya hükmettiren güç, kudret; birlik beraberlik, herkese
karşı engin hoşgörüdür. Ecdadımız tarihte bunun en güzel örneğini sergilemişlerdir. Gittikleri
yerlere İslam’ın saadet ve huzur iklimini taşımışlardır. Nerede bir zulüm, oraya uzanmışlardır.
Zalimin korkusu, mazlumun ümidi olmuşlardır. Ayağını yere basarken acaba bir canlının ölümüne sebep olur muyum diye korkan bir insanın
merhametteki enginliğini düşünün! Çiçeklerin “hakkı” zikredişlerini sezebilecek kadar deruni bir
bakışı olan, bunun için onu koparmaktan haya eden, yine, barınağını yapacağı yerde, karınca
yuvasını gördüğünden: “yuva bozularak başka yuva yapılmaz” diyerek yuvasını oraya inşa
etmekten vazgeçen geçmişin torunlarıyız. Göç edemeyen, kanadı kırık, yaralı kuşlar için kuş
evleri yapan, yolcular için imarethaneleri, kervan sarayları, çeşmeler inşa, eden sokaklara
koydukları sadaka kutularıyla fakirlere yardım ederken onların onurunu düşünen de bizim
ecdadımız. Ancak bize düşen, herhalde onların bu halleriyle övünmek kaldı. 7 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Merhamet Kayıp Edilince Günümüzde merhamet, öyle arada bir sözü edilen, bazen bize dokunulduğu zaman, üzerine
basa basa ifade edilme gereği duyulan, hem nefsimize hem de kulağa hoş gelen bir kelime
oldu. Merhamet etmeyi nefislerinin sınırında kayıp edenler, menfaatlerinin olduğu yere kadar
becerebilenler, ötesini, bencillik kılıcıyla öldürenler, enaniyet zehriyle zehirleyenler en büyük
bozgunculardır. Bu da; maalesef çok zalim, cahil, nankör, az düşünen, kalpleri var
zikredemeyen kulakları var duyamayan, gözleri var hakikatları görmeyen şu kainatın muntazam
düzenini bozan insandan başkası değil. Bir vahşi hayvanın merhametinden yoksun olan
insanlık bugün, dünyayı kan gölüne döndürdü. Halbuki Allah’ın merhameti gereği bütün mahlukat birbirine merhamet eder; Aslan yavrusunu
şefkatle büyütüyor, bir Sırtlan yediğinden fazlasına gözünü dikmiyor. Bir yılan, bir çiyan,
dokunmayana dokunmuyor. Sevgi ve merhamet, vahşi hayvanları evcilleştiriyor; bir köpek
merhamet edene vefa örneği gösteriyor. Ancak evlat, belli bir yaştan sonra annesiyle, babasıyla
bir evi paylaşamıyor. Annesinin yaşamasına tahammül edemeyip öldüren evlatlarla aynı havayı
soluyoruz. Babasını kapının önüne bırakmaktan utanmayanlara şahit oluyoruz. İnsanı parçalara
ayırıp poşetlerle çöp bidonuna atan insan görünümlü kasaplarla aynı dünyayı paylaşıyoruz.
Vücuduna bombaları bağlayıp onlarca insanı hunharca katleden, gözü dönmüş vahşilere ne
demeli? İşte, sözün bittiği yerdeyiz. Evet, her şey değişti asrımızda. İnsan değerlerinden uzaklaşınca, kalpler taşlaşınca, yürekler
başkalarına açılamayınca, kendi dünyamızda dahi birlik olamadık. Sağlam kulpa tutunamadık.
Nefsimizin sesine kulak verdiğimiz kadar Rabbimiz’e kulak veremedik, bize çok düşkün
önderimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in uyarılarına dikkat kesilemedik; kardeşlik nasıl olurmuş,
8 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
birlik beraberlik nasıl tesis edilirmiş onun hayatında okuyamadık. Aramıza atılan fitne tohumları kök saldı, Fitne uykudaydı uyandı. Yürekler titriyordu, taş kesildi,
gönül tarlasında boy veren ağaçlar kurudu. Hissiyatımız yoksun kaldı hissetmekten.
Merhametimiz uzaklaştı kendimize dahi merhamet etmekten. Birliğimiz, dirliğimiz, gücümüz,
kuvvetimiz Kur’an’a dayanmadı. Bir birimize düşüp gevşedikçe gücümüz elimizden gitti. Halbuki
Allah, bizi uyarmıştı: “Allah’a ve Resulüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin, sonra gevşersiniz, gücünüz, devletiniz
elinden gider…”(Enfal,46) Ve maalesef gücümüz kuvvetimiz elimizden gidince de Çakalların maskarası olduk, İslam
toplumu olarak, ümmet olarak. Bugün, küçük bir menfaati uğruna dünyayı yakmaktan,
yıkmaktan çekinmiyor haçlı zihniyet, Emperyalist batı. Eskiden düşman bir taneydi, şimdi bin
tane. Eskiden belliydi şimdi koyun postuna geziyorlar. Ebu Cehiller’in, Nemrutlar’ın, Firavunlar’ın yaptığını geçti bunların yıktıkları. Dünyamızda,
aslında, hakla batılın mücadelesi veriliyor. fakat bugün İslam düşmanlarının isimleri farklı.
9 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Merhameti kayıp edince her şeyimizi kayıp ettik ya onun için Moderin Ebreheler’in ordusunu
ebabil kuşları helak etmek için gelmiyor. Uçsuz bucaksız kızıl deniz, Fravunlar’ın ordusunu
boğmuyor. İbrahim’i bir teslimiyet olmayınca Nemrut’un ateşi İbrahimleri, Ahmetleri, Ayşeleri,
Fatmaları yakmaya devam ediyor. Muhammed’i merhametin zırhını kuşanamayınca, Ebu
cehiller, Ebu Lehepler dize gelmiyor. Dün, dünyaya hükmeden Müslümanlar, bugün garip, Köy
halini almış, adeta ülkelerin arasında sınırlar kalkmış bir dünyada zulüm, haksızlık güçsüzlerin
her öğün yemeği haline geldi adeta. Cahiliye döneminin modern versiyonunu yaşıyoruz. Haklı
olmak için güçlü olmak gerektiğini öğrendik bu asırda. Nerede bir zulüm varsa orada mutlaka
Müslümanlar… Bakın! dinliyorsunuz haberleri, görüyorsunuz; zulme uğrayanlar, yerlerinden
edilenler, katledilenler hep Müslümanlar değil mi? Zulümden, kandan vahşetten kaçarak
Avrupanın kapısına dayanan Müslümanlar maalesef. Kaçarken denizlerde boğulan, yollarda
telef olan, yine Müslümanlar. Filistin, Suriye, Irak, Lübnan, mısır, dünyanın her yeri adeta kan
gölüne döndü. Bu akan kan müslümanların kanı.
“Düştünüz kucağımıza” diyerek bıyık altından sırıtan haçlı zihniyet, şart koşar duruma geldi.”
Dininizi değiştirirseniz tamam, kapılarımızı açarız, yoksa asla! Müslümanların içerisine fitne tohumu atıp, birbirlerine kırdıran, Müslümanların katledilişlerini, bir
film keyfiyle, votkasını yudumlayarak izleyen yine aynı zihniyet. Denizin sahile attığı balıkların ölüleri kadar sahile vuran çocuk cesetlerimiz gündem
oluşturmuyor dünyada. Ya! Üç beş Yahudi öldürüldü diye dünya liderleri kol kola girip, yürüyüş
yaparak, tepkilerini gösterirken binlerce 10 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Müslümanın; çoluk .ocuk, kadın, yaşlı demeden katledilişleri karşısında ağzını dahi açmayan
Müslüman devletlerine ne demeli? Bütün bunları değerlendirirken, hep hata ve kusurları başkalarında görme hastalığından
kurtarmalıyız kendimizi. Sağlıklı bir muhasebe yaparak kedimize dönüp bakmalıyız. Her
Müslüman birey, inandığı değerleri, sorumlu olduğu alanda hayatına hakim kılmakla mükelleftir.
Basit gördüğümüz bir hatanın, koskocaman ümmetin felaketiyle yakından alakası vardır.
Kendini aşamayan başkalarına ulaşamaz; kendi dünyamızda inandığımız değerlerle ilgili
problemler yaşıyorsak, İslam’ın emirlerini hayatımıza hakim hale getirememişsek, ümmetin
geleceği adına yapabileceğimiz hiçbir şey yok demektir. Öyleyse, nerede hata yaptık, nereyi es
geçtik diye soralım kendimize. Sonra, yıktığımız yerden değerlerimizi yeniden inşa etmeli,
şeytan ve onun havarileriyle gece gündüz demeden, mücadele etmeliyiz. Evet, uyanmak gerek, yeniden bir nefes, yeniden bir hayat gerek. Çoraklaşmış gönülleri
yeşertmek gerek, körelmiş duyguları açmak, işlemeyen hasletleri işletmek gerek. Ölü toprağını
üzerimizden silkeleyip uyanmak gerek. İmanın gereği kardeşliğimizi yeniden tesis etmek için
merhamet zırhını giymeden, iman mihverini kuşanmadan olmaz. Müminlerin kardeşliğini hatırlatan Allah, bizleri her defasında uyarıyor: “Müminler dinde ancak kardeştirler, onun için( ihtilaf ettikleri vaki) iki kardeşinizin arasını
düzeltin ve (Allahtan ve Allahın emirlerine muhalefet etmek ten korkun ki) merhamet
olunasınız”(Hucurat,10) 11 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Merhamet sahibi Yüce Allah, kurtuluşun yolunu şu ayetle nede güzel özetliyor: “Hepiniz toptan Allah’ın ipine (Kurana) sımsıkı sarılın. Birbirinizden ayrılıp dağılmayın, Allah’ın
üzerinizdeki nimetini düşünün! Hani siz, birbirinize düşman iken o sizin kalplerinizi birleştirmişti
de, onun nimeti sayesinde, din kardeşi olmuştunuz. Hem siz ateşten bir çukurun kenarındayken
O, sizi oradan kurtardı. İşte Allah size ayetleri böylece açıklıyor ki doğru yolu bulasınız”(Ali
İmran ,103) Evet, ne zaman ki gönül toprağına Hz. Muhammed’in muhabbet damlasını düşürürüz, kuran’a
sımsıkı tutunuruz, işte o an kardeşlik ağacı yeşerir, yemiş verir, tefrikalar, vurup kırmalar,
öldürmeler, haksızlık, hukuksuzluk, insafsızlık, vicdansızlık, izansızlık son bulur. Ne zaman ki diller Allah’ı zikreder, gönüller onun aşkıyla çarpar, gözler, merhametten nisan
çeşmesi gibi akar, işte o zaman, Rabbim’in rahmeti inecektir. Ne zaman ki merhameti
benliğimize sindirir; evde, işte, köyde, şehirde, her insana ümit oluruz, her sıkıntıyı dert ediniriz.
Bir acı görsek, onu kalbimizde hissederiz, ki ağlayanlarla ağlar, gülenle güler, bütün dünyayı
sığdıracak kadar yüreğimizi geniş tutarız yani yürekli insan oluruz, işte o an kurumuş ağaçlar
filizlenmeye başlayacak, karanlık dünya yeniden aydınlanacaktır. 12 / 13
Merhameti Kuşanmak II
Çarşamba, 02 Aralık 2015 11:07
Ümmetleri ve milletleri iki cihanda saadete ve huzura taşıyacak işte bunlardır. Bekliyoruz büyük
bir özlemle. Selam ve dua ile… 13 / 13
Download