Tarih Okulu Dergisi (TOD) Mart 2015 Yıl 8, Sayı XXI, ss. 661-663. Journal of History School (JOHS) March 2015 Year 8, Issue XXI, pp. 661-663. DOI No: http://dx.doi.org/10.14225/Joh704 Muhittin Kapanşahin, Ağlebîler (800-909), Yalın Yayıncılık, İstanbul 2013, 335 s., ISBN 978-605-4539-37-6 Hasan TAŞKIRAN* Ağlebîler, Abbâsî halifeliğine zirve dönemlerinden birini yaşatan Harun Reşid zamanında İfrîkyye’de yani günümüzde Kuzey Afrika’da Tunus merkezli kurulmuş olan Sünni bir devlettir. Abbâsî halifeliği bünyesinde farklı coğrafyalarda mezhepsel, itikadi ve halk unsurlarına dayalı çıkan ayaklanma ve buhranlar, devleti çöküşe götürmekteydi. Harun Reşd’in özellikle Harici, Şii ve Berberi menşeli ayaklanmalar ve Halifelik sınırları içerisinde merkezden bağımsız olarak kurulan devletçikler, Abbâsî devletini daha da zayıflatmıştı. Nitekim Kuzey Afrika’da Haricilerin kurduğu Rüstemiler yanı sıra Midrariler, İdrisilerin gibi devletler bu coğrafyanın Abbâsî devletinden kopmasının yolunu açmaktaydı. Bu tehlikeyi gören Harun Reşid, Halifeliğin İfrikyede hissedilmesi ve bu coğrafyada çıkan karışıklıkları gidermek için İbrahim b. Ağleb’i buraya vali olarak atadı. Sonrasında da iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde halifeye bağlı olması şartıyla Halife Harun Reşid tarafından İfrîkyye’de Abbâsî temsilcisi olarak bu devlet kurdurulmuştur. Her yönüyle adeta Abbâsî devletinin küçük bir modeli olan Ağlebîler, İfrîkyye ve Batı Ak denizde İslam’ın yayılmasında ve buraların Araplaşmasında büyük katkı sağlamışlardır. Aynı zamanda başarılı seferler neticesinde Sicilya’nın İslam coğrafyasına katılmasını sağlamışlardı. Roma İmparatorluğu ile yoğun mücadelelere girişmiş olan Ağlebîler özellikle de Endülüst’ten sonra İslam’ın Avrupa’da yayılmasını ve merkezileşmesine * Arş. Gör., Bitlis Eren [email protected] Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü, Muhittin Kapanşahin / Ağlebîler (800-909), büyük katkı sunmuşlardı. Ancak Ağlebîler de bölgedeki diğer devletler gibi Fatımî devletinin kurulmasıyla son bulmuştur.1 Kuzey Afrika ve Avrupa tarihinde önemli bir yere sahip olan Ağlebîler ve diğer çağdaş devletler gerek Arap dünyasında gerekse de Avrupa’da birçok ilmi çalışmaya konu olmuşlardır. Ancak ülkemizde tanıttığımız bu kitabın ilim dünyasına kazandırıldığı tarihe kadar maalesef bu devlet hakkındaki çalışmalar ansiklopedik maddelerin ve dağınık bilgilerin ötesine geçememiştir. Bundan dolayı hazırlanan bu kitap Türkiye’de ilk ve tek olması hasebi ile kıymetlidir. Çalışmanın içeriğine baktığımızda; kitap, giriş, dört bölüm ve sonuçtan oluşmaktadır. Giriş bölümünde müellif araştırmacıları veya okuyucuları hazırlamak adına Ağlebî hâkimiyetinden önce Mağrib’in siyasi ve genel durumu adı altında Kuzey Afrika’nın coğrafyasının, Afrika ve Mağrib isminin menşei ile coğrafyanın sınırları hakkında bilgi vermektedir. Yine Siyasi Tarih ikinci bir alt başlık altında Mağrib’in İslam hâkimiyetine giriş sürecini Emevi ve Abbâsi dönemlerinde Mağrib hakkında bilgi vermiştir (s. 17-37). Kitabın birinci bölümünde, Ağlebî Devletinin kurulması başlığı altında Ağlebî ailesinin menşei hakkında bilgi verilerek İbrahim b. Ağleb’in kim olduğu ve Harun Reşid tarafından İfrîkiyye valiliğine atanmadan evvelki hayatı hakkında bilgi sunmaktadır (s. 39-70). Devamında İfrîkiyye Valiliğine atanan İbrahim b. Ağleb dönemi anlatılarak bu devirde Hureyş İsyanı (186/802), Trablus’taki çalkantılar (189/805), askerlerin isyanı ve bu kargaşa içerisinde İbrahim b. Ağleb’in ölümü (196/811-812)’nü içermektedir (s.70-94). İbrahim b. Ağleb’den sonra yerine yaklaşık olarak beş yıl yönetimi devralacak olan Ebu’lAbbâs Abdullah b. İbrahim dönemi (196-201/ 812-817) hakkında bilgi verilmektedir (s. 94-97). Abdullah b. İbrahim’den sonra Ağlebîler’in başına kardeşi I. Ziyâdetullah b. İbrahim dönemi başlamıştır. Özellikle I. Ziyâdetullah b. İbrahim dönemi büyük kargaşa ve askeri isyanların çıktığı özellikle I. Ziyâdetullah baskıcı yönetiminden bunalarak gayri Arap ve Arap unsurlu askerlerin; Ziyad b. Sehl İsyanı, Amr b. Muaviye ayaklanması, Mansur etTanbazî ayaklanması (207-209/822-824) gibi başkaldırışların olduğu bir evre olmasının yanında Kayrevan alınması ve Sicilya’nın fethinin yaşandığı önemli bir dönemdir. Kitabın ilk bölümü I. Ziyâdetullah b. İbrahim ile son bulmaktadır (s. 97- 136). 1 Muhittin Kapanşahin, Ağlebîler (800-909), Yalın Yayıncılık, İstanbul 2013, s. 39-249; Abdülkerim Özaydın, “Ağlebîler,” Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. I, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul 1988, s. 475-478. [662] Muhittin Kapanşahin / Ağlebîler (800-909), İkinci bölüm ise Ağlebî Devletinin yükselişi başlığı altında İbrahim b. Ağleb’in üçüncü oğlu ve emirliğe yükselen son kişi olan Ebu Ukal Dönemi (223-226/838-841) ile başlayarak, oğlu I. Muhammed Döneminde (226242/841-856), sarayda vezirlerin ayaklanması, Salim b. Galbun ayaklanması ve Tunus’ta yaşanan Kuveybi’ ayaklanması hakkında bilgi içerir. Yine I. Muhammed’in kısır olmasından dolayı geride bir evlat bırakamadı. Ancak aynı isimde bir kardeşi vardı. Onun yerine yeğeni Ebu İbrahim Ahmed başa geçmiştir. Ebu İbrahim Ahmed Dönemi (242-249/856-863)’nde özellikle Trablus’taki Berberilerin isyan ve başkaldırışların yoğun olarak yaşandığı bir evredir. Ebu İbrahim Ahmed’in genç yaşta ölmesiyle birlikte yerine kardeşi II. Ziyâdetullah (249-250/863-864) başa geçmiştir. Bu emirin dönemi kısa sürmüştür. O da ölmeden evvel yerine yeğeni II. Muhammed’i veliaht tayin etmiştir. II. Muhammed Dönemi (250-261/864-875), devletin zirveden duraklamaya geçtiği dönemdir (s. 137-185). Üçüncü bölüm de ise Duraklama ve Yıkılış başlığı altında II. İbrahim (261-289/875-902), Abdullah b. İbrahim (289-290/901-902), III. Ziyâdetullah (290-296/902-909) dönemleri işlenmektedir (s. 187-241). Kitabın Dördüncü ve son bölümünde ise Ağlebîler ve Komşularıyla olan İlişkiler ana başlığı altında, Abbâsi Hilafetiyle Siyasi ilişkilerle başlayarak Müslüman komşularla olan siyasi ilişkiler alt başlığı altında Mısır ve Abbâsilerle olan münasebetler hakkında bilgi verilmektedir. Yine bir alt başlık altında Ağlebîler’in Müslüman batı ile yani, Midraroğulları, Rüstemîler, İdrîsîler ve Endülüs Emevîleri ile olan ilişkileri verilmektedir. Devamında Ağlebîler’in Gayr-i Müslimlerle olan Siyasi ilişkileri başlığı altında, bu devletin Bizans ve Avrupa ile münasebetleri hakkında bilgi vermektedir. Bu bölümde son olarak da Ağlebîler’le İslam dünyası arasındaki İktisadi ve Kültürel ilişkiler adı altında iki alt başlıkla (s. 243-309) kitabın bölümleri tamamlanmaktadır. Kitapta sonuç kısmından sonrada Ağlebîler Devletini gösteren üç harita (s. 315317) ve Ağlebîler’in şeceresini gösteren bir tablo (s.318) bulunmaktadır. Türkiye’de sahasında Ağlebîler Devleti hakkında yapılan ilk ve tek kapsamlı çalışma olması hasebi ile dönemle ilgili araştırma ve incelemelerde bulunan araştırmacılar için vazgeçilmez bir başucu eseridir. Bu kitap özellikle Abbâsî Halifelik tarihi ve İslam’ın Kuzey Afrika ve Avrupa’da yayılışı hakkında eksik tarihi yapraklardaki büyük noksanlıkları gidermektedir. [663]