İL : AYDIN TARİH : 30.05.2014 (1) اِنَّاِ َف َت ْح َناِلَكَ ِ َف ْت ًحاِ ُم ٖبي ًنا :ِصِلَّىِاللّٰ ُهِ َع َل ْيه َِو َسلَّ ِْم َ َوِ َقا َلِ َر ُسو ُلِاللّٰه َّيرَّأ َِم ُيرَها َُّ لَتُ ْفتَ َحنََّّالْ ُق ْسطَْن ِطينِي َّةَُّفَ لَنِ ْع ََّمَّ ْاْل َِم ِ َُّ ْج ْي ش ََّ ِشَّذَل َُّ ْج ْي َ كَّال َ َولَن ْع ََّمَّال İSTANBUL’UN FETHİ Aziz Kardeşlerim! Müslümanlar tarih boyunca insanlığa büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Bu hizmetlerden biri de İslam nurunu değişik coğrafyalara ulaştırmış olmalarıdır. İslamı dünyaya tanıtmak, Allah ve Resulünün Müminlere gösterdiği en ulvi hedeflerden biridir. İşte bu gayeye ulaşma gayretleri, fetih ve zaferler doğurmuştur. Bundan dolayıdır ki İslam tarihi, şanlı fetihlerle doludur. Hiç şüphesiz İstanbul’un fethi de bu gayenin gerçekleştiği fetihlerden biridir. Din ile tekniği, hacimle şekil gibi ruhunda mezceden Fatih, Resulullah (s.a.s) ın “Muhakkak ki İstanbul fetholunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onu fetheden asker ne güzel askerdir.”(2) hadisini de ilham kaynağı yaparak bizzat hazırladığı sur plânını, Peygamber Efendimizin ismi bulunan «Muhammedi» şeklinde çizmiş; mim harfinin geleceği yerlere kuleler koydurmuş ve Hazret-i Muhammed’in yoluna baş koyduğunu açıklamıştı. Fatih’in ordusunda bulunan birçok evliyanın da, maneviyatı orduya aşılamasıyla fetih artık kaçınılmaz olmuştu. Muhterem Müminler Muhasara devam ediyor ve şehrin alınması gecikiyordu. Devrin sadrazamı, Fatih’e muhasaranın kaldırılmasını teklif edince tarihlere şan veren su cevabı âldı: «Hayır!.. Muhasara asla kaldırılamaz. Ordularımın önünde düşmeyecek bir kale, mağlup olmayacak bir ordu yoktur. ‘Ya ben Bizans’ı alırım, ya Bizans beni!’ Ve takvimler 29 Mayıs 1453 tarihini gösteriyordu. Fatih’in sabrı son raddeye gelmişti. Artık İstanbul, İslâm beldeleri aralarına katılmalıydı. O günün gecesinde hiçbir kimse uyumamış, herkes dua ederek ordunun zaferine niyazda bulunmuşlardı. Sabah namazı kılınmış, güneş ortalığı aydınlatırken Fatih hücum emrini vermişti. Mü’minlerin ağızlarından çıkan tekbirler, Allah Allah sesleri, kale duvarlarında akisler yaparak etrafa yayılıyordu. Ulubatlı Hasan, tırnakları ile kaleye tırmanmaya muvaffak olmuş, Türk bayrağını surların üzerine dikmişti. Bunu gören İslâm askeri coşmuş ve hiçbir engel tanımaz hâle gelmişti. Surlarda büyük boşluklar açılmış ve buralardan içeri giren askerlerimiz kale kapısını açmışlardı. Kostantiniyye fetholunmuş, artık İstanbul diye anılacak bu şehir, Müslüman Türk’ün yurdu, vatanı olmuştu. Aziz Kardeşlerim! Fetihle; Bizans’ın temsil ettiği zulüm, kölelik, desise, düşmanlık, ayrılık, ahlaksızlık gitmiş, yerine; ahlak, hürriyet, insanca yaşama, adalet ve bilim gelmiştir. Fetihle karanlık bir sistem olan Ortaçağ çöp sepetine atılmış; yerine çalışmayı emreden, insanın ufkunu açan bir sistem gelmiştir. Geniş manada fetih ise; hakka, hakikate, ilme ve adalete kapalı olan kapıların topyekûn hakikate açılışıdır. Muhterem Müminler Şimdi bizler, Fatihlerin torunları olarak elbette ecdadımızla şeref duyup, onları yad edeceğiz. Her fert kalbini ve maneviyat aleminin bütün menfezlerini Allah’a açacak, en büyük fetihte budur işte. Tabii ki bu fetih, her meselenin başı olan kuvvetli ve sarsılmaz bir imanı gerektiriyor. İşte bir mü’minin tahkiki imanı elde ederek, kulluk ile Allah’ın rızasını kazanması, böylece nefsini fethetmesi, İstanbul’un fethinden daha mı azdır? Elbette hayır. Çünkü nefse ve şeytana karşı kazanılan zaferden daha büyüğü yoktur. Hz. Peygamber (s.a.v) bir savaştan dönerken şöyle buyuruyor: “Küçük cihadtan büyük cihada dönüyoruz.” Sahabe-i Kiram sorar: “Ya Resulallah, nedir büyük cihad?” Efendimiz (s.a.v) cevaben: “Kişinin nefsiyle cihadıdır.”(3) buyurmuştur. Değerli Din Kardeşlerim! Fetih denildiği zaman olay, sadece surları devirme ve sancak dikme olarak anlaşılmamalıdır. Zira en büyük ve devamlı olan fetih; içimizdeki küfür, zulüm, isyan, enaniyet vb. kötülük surlarını yıkıp; Allah’a hakkıyla yönelmek ve kulluk tahtına oturmaktır. Ruh aleminde bu iç fethini gerçekleştiremeyenler dış alemde de Fatih olamazlar. İşte “Güzel Fatih” İstanbul’un fethinden önce bu iç fethi tam olarak gerçekleştirmiştir ki, İstanbul’un fethi ve Hz. Peygamber (s.a.v) ‘in methi ona nasip olmuştur. Bu münasebetle Fatih Sultan Mehmet ve onun kahraman ordusunu minnetle anıyor, cümle şehit ve gazilerimize Cenab-ı Haktan rahmet diliyorum. 1-Fetih suresi,1 2-Ahmet b. Hanbel, Müsned, C.4, S. 225 3-Ke’ş fü’l –Hafa, C.2, S.11 Hazırlayan: Kadir LÜLECİ Sultanhisar İlçesi Eskihisar Köyü Yeni Camii M-K Redaksiyon: İl İrşat Kurulu