İLİ TARİHİ : KONYA : 29.08.2014 نِالرَ حِ يم ِِ اّللِِالرَ حْ َم َِ ِبِس ِِْم )1(ِِاّللِِ َو ْالفَتْح َِ ِِصر ْ َِإذَاِ َجا َِءِن َ ْ )2(ِاّللِِأف َوا ًجا َِ ِِين ِِ اسِيَدْخلونَِِفِيِد َِ ََو َرأَيْتَِِالن )3(ِحِ ِب َح ْم ِِدِ َر ِبكَِِ َوا ْستَ ْغ ِف ْرهِِ ِإنَهِِكَانَِِت ََوابًا ِْ س ِب َ َف َ قَالَِ َرسول سلَم َ صلىِهللاِ َعلَ ْيهِِو َ ِِِاّلل ِ ِون َ َِك َم ُة ِاِلل ِِه ال ُعل َيا فَه َُو ِِف َسبيِل للا َ َم ْن َقات َل ِلَت ُك İSLAM’DA FETİH ANLAYIŞI Muhterem Kardeşlerim! Yüce Rabbimizin, hayat nizamı olarak insanlığa sunduğu İslam dininin her şeyi kendine özgü ve özgündür. Onun fetihleri de öyledir, zaferleri de… İslam'a göre fetih, asla bir işgal, sömürü ve köleleştirme hareketi değildir. Keşfettiği ve ele geçirdiği yerlerdeki insanları köleleştiren, onların zenginlik kaynaklarını sömürüp onları bunca zenginlik kaynaklarına rağmen yoklukla ezen batının istila anlayışının aksine İslam, fethettiği yerlerdeki insanların onurları ile asla oynamamış, onların inanç, dil ve kültürlerini zorla değiştirme yoluna asla başvurmamıştır. Sözgelimi asırlarca hüküm süren Endülüs Emevi devleti yıkıldıktan sonra bugün o bölgelerde, Endülüs Müslümanlarından kalma tek bir kişi bile bırakılmamıştır. Müslümanların.hüküm sürdüğü coğrafyalarda ise insanlar, kendi dillerini konuşmaya devam etmişler, istedikleri takdirde kendi din ve kültürlerini yaşamayı sürdürmüşlerdir. İslam onlara, İslam'ın güzelliğini sunmuş ve Müslüman olmalarını arzu etmiş, ancak bu konuda onları zorlamamıştır. Nitekim Selçuklu'nun, Osmanlı'nın hüküm sürdüğü Asya ve Avrupa coğrafyasında pek çok insan bugün bile kendi dilini konuşmaya, kendi din ve kültürünü yaşamaya devam etmektedirler. İslam'da fethin amacı, toprak, ganimet kazanmak, dünyalık elde etmek de değildir. Nitekim bir hadislerinde Peygamberimiz, kahramanlığını göstermek üzere savaşırken ölen şehit değildir, toprak, ganimet kazanmak için ölen şehit değildir. Asıl şehit, Allah 'ın kelimesi en yüce olsun diye savaşırken ölen kimsedir.1 buyurarak fetih erinin hedefini net bir şekilde ortaya koymuştur. Bunun için Müslüman fatihlerin sloganı şu cümleler olmuştur: Imtisal-i Cahidufillah oluptur niyetim, Din-i İslam'ın mücerred gayretidir, gayretim. Ben, Allah yolunda cihad edin ayetini kendime düstur ederek çıktım bu yola, benim derdim tasam yalnızca İslam’ın hakim olmasıdır. İşte Allah'ın rızasını en temel gaye gören Müslüman fatihlerin hedefi budur. Buna göre Fetih ile İşgalin, Fetih Nesli ile İşgalcilerin farkını şöyle özetleyebiliriz: Fetih Nesli, ibadetlerini alış veriş olmaktan kurtarıp alış verişlerini ibadete dönüştürebilen nesildir. Fetih nesli fetheder, ötekiler işgal eder. Fetih nesli inşa ve imar eder; onlar devirir, imha ve tahrib eder. Fetih neslinin hedefi Allah'ın rızası ve ahireti kazanmaktır; onlarınki dünya ve dünyalıktır. Fetih nesli diriltir; onlar öldürür. Fetih nesli asla işkence yapmaz, onlar ise işkenceden zevk alır. Fetih nesli, insanlara gerçek özgürlüğü sunar; onlar insanları köleleştirir. Fetih, öncelikle iman, ilim, irfan, zühd ve takva ile olur; işgal silah ve kaba kuvvetle olur. Fetih nesli sevgi ve takdir edilir; onlar kinnefret ve öfkeye sebep olur. Fetih eri, savaş öncesi, savaşta ve savaş sonrası hep Allah ile irtibatlıdır. O'nun için yola çıkar, O'nun için savaşır, O'na dua eder, O'ndan ister, O'nun ölçülerine göre hareket eder. Allah Allah sedaları ile yola çıkılır, fetih sırasında ibadet ve taatlar asla aksatılmaz. Fetih neslinin savaş hukuku vardır, savaşın en az zayiatla sona ermesi en büyük hedefidir, asla işkence yoktur, savaşa katılmayan din adamı, kadın ve çocuklara dokunulmaz. Ötekiler ise sınır tanımazlar, onların savaş hukuku yoktur, acımasızca katliamlar, işkence, yağma ve talanlar onların işidir. Tarih bu söylediklerimizin en güzel ve canlı tanığıdır. Aziz Müminler! Yüce dinimizin zaferleri de kendine özgü ve İslam'a özgündür. İslam'da zaferler tekbir ve şükür secdeleriyle kutlanır. Ötekilerin ise böyle bir derdi yoktur, sorumsuzdur, ölçüsüzdür onlar. Onların galibiyetleri çılgınlık ve işret kutlamalarına dönüşür. Bu konudaki ilahi ölçü son derece açık ve nettir: “Allah’ın yardımı ve zafer günü geldiğinde insanların Allah’ın dinine akın akın girdiklerini gördüğünde, Rabbini överek tesbih et. O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir. 2 Yardım ve zafer, Allah'ın büyük nimetlerinden olup, ancak hak edenlere takılan rütbelerdir. Onları haketmek için çalışmalı, birazcık gecikince de umutsuzluğa düşmemelidir. Zira ucuz elde edilen rütbeler çabuk kaybedilir. Bu din Allah'ın dinidir. Allah ise dinini yalnız, saliklerini yardımsız bırakmayacaktır. Yeter ki hayatımıza yön veren, katıksız Allah'ın dini olsun. Yardım ve zafere erişince, şımarıp gurura kapılmamalı, yardım ve zaferi lütfeden Rabbimize öncekinden daha çok kulluk yapılmalıdır. Hz. Adem'den günümüze kadar devam eden ve kıyamete kadar da sürecek olan Hak-batıl mücadelesinde Hakkın ve haklının safında mücadele eden tüm şehid ve gazilerimizi hayır ve rahmetle yad ediyoruz. Malazgirt Zaferi ve 30 Ağustos Zaferi şehit ve gazilerine de Yüce Allah'tan rahmet diliyoruz. Yüce Rabbim, bizleri şehit ve gazilerin ruhuyla yaşatsın. 1 Buhari, Cihat, 15 2 110 Nasr, 1-3 Hazırlayan: Prof. Dr. Ali AKPINAR(Konya Müftüsü) Redeksiyon: İl İrşad Kurulu