Gayriresmi Tercüme Türkiye 2007 Madde IV Heyeti Değerlendirme Notu 9 Mart 2007 1. Türkiye 2001 yılından bu yana etkileyici bir makroekonomik performans sergilemektedir. Mali disiplin ve bağımsız merkez bankası tarafından yürütülen ihtiyatlı para politikasının bileşimi, düşük enflasyon, azalan kamu borcu ve özel sektörün öncülük ettiği yüksek büyümeden oluşan olumlu bir döngü yaratmıştır. Siyasi istikrar, yapısal reformlar ve elverişli dış koşullar bu iyi performansın gerçekleşmesine yardımcı olmuştur. Özellikle bankacılık sistemi gözetim çerçevesindeki iyileşmeler, vergi reformu ve özelleştirmeler, bankacılık sistemini güçlendirmiş, doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmiş ve verimliliği artırmıştır. 2. Yakın dönemde, ekonomik koşulların daha az elverişli olduğu bir döneme girilmiştir. Büyüme 2001 krizi sonrası sıçramasının (%7,5’dan fazla) ardından bir miktar yavaşlamıştır. Geçtiğimiz yıl finansal piyasalarda görülen dalgalanma ve artan cari açık piyasalardaki güven ve risk primi üzerinde etki ederek bu yavaşlamaya katkıda bulunmuştur. Buna paralel olarak enflasyonda gözlemlenen yükselme eğilimine tepki olarak artırılan faiz oranları; kredi artış hızını düşürmüş ve iç talebin ivmesini azaltmıştır. İleriye bakıldığında, GSYİH büyümesinin yavaşlayarak yaklaşık %5 düzeyinde gerçekleşmesi beklenmekte olup, potansiyele yakın seyreden ekonomik aktivite ile enflasyon oranları hedefe tedricen yakınsayabilecektir. Cari açık trendinin 2007 yılında tersine dönmesi (daha ılımlı iç talep büyümesi, düşük petrol fiyatları ve Türkiye’nin başlıca ticari ortaklarının güçlü büyümesinin yardımıyla) beklenmekle beraber, dış finansman ihtiyacı halen yüksek düzeyde olup, bu durum ekonomiyi finansal piyasalardaki dalgalanmalara karşı duyarlı kılmaktadır. 3. Bu çerçevede, Madde IV görüşmeleri potansiyel büyümeyi yükseltecek ve dış şoklara karşı dayanıklılığı artıracak politikalar üzerine odaklanmıştır. Mevcut büyüme Türkiye’nin uzun dönem ortalamasından yüksek olsa da, bir çok yükselen piyasa ekonomisinde görülen büyüme oranlarının halen gerisindedir ve işsizlik yüksek seviyesini korumaktadır. Büyüme potansiyelinin artırılması, piyasaların ve potansiyel yerli ve yabancı yatırımcıların güveninde kararlı bir iyileşme gerektirmektedir. Yetkililerle yaptığımız görüşmelerde bu amaca ulaşmaya yönelik politikalar üzerinde görüş birliği sağlanmıştır: a. Maliye ve para politikalarındaki disiplininin, düşük enflasyonu güvence altına almak ve özellikle halen yüksek seviyede bulunan kamu borcundan kaynaklanan kırılganlıkları azaltmak amacıyla sürdürülmesi, b. Verimliliği desteklemek ve istihdam ve yatırımı artırmak amacıyla arz odaklı yapısal reformların ilerletilmesi, Bu politikaların başarılı bir şekilde uygulanması potansiyel büyümeyi %5’in oldukça üzerinde bir seviyeye yükseltecektir. Daha güçlü büyüme ise, ekonominin, cari işlem hesabı açıklarının sürdürme yetisini iyileştirmek ve dış finansmanı doğrudan yabancı yatırım gibi daha istikrarlı kaynaklara yöneltmek suretiyle, dış şoklara karşı hassasiyetini azaltacaktır. Mali Politikalarda Disiplinin Korunması 4. Düşük tek-haneli enflasyon, güçlü ve istikrarlı orta-vadeli büyümeyi destekleyecektir. Geride kalan beş yıllık dönem içerisinde enflasyondaki ciddi düşüş güveni pekiştirmiş ve politika kredibilitesini artırmıştır. Ancak, enflasyondaki söz konusu düşüş henüz istenilen noktaya varmamıştır. Uluslararası tecrübe düşük enflasyonun büyüme üzerindeki faydalarını açıkça ortaya koymaktadır. Enflasyondaki düşüş eğiliminde geçen yıl meydana gelen kesintiye rağmen, enflasyonu %4’lük hedefe düşürmek için gerekli nihai hamleyi yapmak için yetkililerin elinde eşsiz bir fırsat görülmektedir. Bu açıdan bakıldığında, faiz oranlarının mevcut seviyesi uygun bulunmaktadır. Enflasyonda hedefe doğru bir yakınsama gerçekleşmediği takdirde merkez bankası politikasını daha da sıkılaştırmaya hazırdır. Enflasyonun somut bir şekilde düşüş eğilimine girdiğinin teyit edilmesi halinde, faiz oranları ihtiyatlı bir yaklaşım çerçevesinde düşürülecektir. Yeni enflasyon hedeflemesi rejimi altında Merkez Bankası’nın operasyonel bağımsızlığı ile esnek kur rejimi, düşük enflasyon için gereklidir. 5. 2007 kamu mali hedeflerinin karşılanması; enflasyonun düşürülmesine ve finansal piyasa güveninin muhafaza edilmesine yardım edecektir. Son yıllarda istikrarlı biçimde sürdürülen faiz dışı fazla; kamu borcunun hızla azaltılması, enflasyonun düşürülmesi, reel faiz oranlarının aşağıya çekilmesi, özel yatırımlar için kaynak yaratılması ve ulusal tasarrufların desteklenmesinde çok büyük faydalar sağlamıştır. GSMH’nin en az %6.5’i seviyesinde bir faiz dışı fazla hedefinin sürdürülmesi söz konusu eğilimleri daha da güçlendirecek, cari açığı sınırlı seviyede tutacak ve ekonomiyi olumsuz şoklara karşı koruyacaktır. Bu amaca ulaşmak için harcamaların belli sınırlar dahilinde tutulması büyük önem arz edecek olup, bütçe kalitesini azaltan ve vergi tabanını daraltan bir defaya mahsus girişimlerden kaçınılmalıdır. 6. Orta vadede, başarılması gereken husus ise maliye politikalarının; kamu borcunun düşürülmesi ve bozucu etkileri olan vergilerin azaltılmasına yönelik temel hedeflere odaklanılması suretiyle oluşturulmasıdır. Borcun daha güvenli bir seviyeye (net bazda GSMH’nin yaklaşık %30’u) düşürülmesinin orta vadede kamu maliyesi önceliği olduğu konusunda mutabakat oluşmuştur. Bu hedefe yönelik olarak, GSMH’nin %6.5’i seviyesindeki faiz dışı fazla hedefi 2008 sonuna kadar muhafaza edilmelidir. Daha sonra, borç hedefinin ulaşılabilir olması kaydıyla, faiz dışı fazla hedefinin düşürülmesi imkanı oluşabilecektir. Bu aşamada maliye politikası için yeni bir çapaya ihtiyaç duyulacaktır. Bu kapsamda yetkililere, maliye politikasına ilişkin bir kuralın (harcama artışı veya toplam açığa bir sınır konulması gibi) dikkate alınmasını önerilmektedir. Harcama üzerine açık bir sınır getirilmesi sadece borcun düşük seviyede kalmasına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda istihdam ve banka aracılık işlemleri üzerindeki yüksek vergi yükünün azaltılması gibi büyümeyi artırmaya yönelik vergi reformları için de kaynak yaratacaktır. Herhangi bir maliye politikası kuralının etkili olabilmesi için, kamu mali yönetiminde ve mali şeffaflıkta süregiden iyileştirmelerle ve özellikle ihtiyari olmayan harcamaları belli sınırlar içinde tutmaya yönelik kamu personel ve sosyal güvenlik reformları gibi tedbirlerle desteklenmesi gerekmektedir. Yapısal Reformların Derinleştirilmesi 7. Seçimin hemen sonrasındaki dönem, yeni bir yapısal reform gündeminin ortaya konması için bir fırsat teşkil etmelidir. İçinde bulunulan dönem, büyümenin, dinamik yükselen piyasa ekonomilerinde görüldüğü gibi yüksek seyirde devam etmesi için gerekli reformların hazırlıklarına başlanması zamanıdır. Bu aşamada, uzun vadeli kamu mali tasarruflarının güvence altına alınmasına, verimlilik ve istihdamın desteklenmesine yönelik tedbirler öncelikle ele alınmalıdır. 8. Reform gündeminin en temel unsurlarından biri sosyal güvenlik reformunun yeniden hayata geçirilmesi olmalıdır. Anayasa Mahkemesi 2006 yılında kabul edilen sosyal güvenlik kanunun önemli maddelerini iptal etmiştir. Ancak söz konusu reform, emeklilik ve sağlık sistemlerinde ileride büyük açıklar oluşmasının engellenmesi ve büyümeyi artırıcı diğer refomlar için gereken mali kaynağın oluşturulması için hayati önem taşımaktadır. Reform kapsamında öngörülmüş olan tasarrufları yaratabilecek revize bir kanunun erken bir vakitte kabul edilmesi tavsiye edilmektedir. Aynı zamanda, sosyal güvenlik katkı paylarının tahsilatını ve sağlık harcamalarının maliyet etkinliğini artıracak ek idari düzenlemelerin yapılması da dikkate alınmalıdır. 9. Önümüzdeki dönemde büyüme büyük ölçüde istihdamın artmasına ve iş gücü verimliliğine bağlı olacaktır. Görüşmelerde emek piyasası düzenlemelerinin yumuşatılmasının ve yüksek istihdam vergilerinin azaltılmasının işsizliği düşürebileceği, işgücü katılımını artıracağı ve ciddi düzeydeki kayıt dışı kesimi daraltacağı hususunda görüş birliğine varılmıştır. Bu şekilde, verimliliğin artırılmasına ve ülkede hızla büyüyen nüfusun yanısıra tarım sektöründen diğer sektörlere yaşanan kayma nedeniyle ortaya çıkan yeni istihdam yaratılması ihtiyacının karşılanabilmesine de yardımcı olunacaktır. Emek piyasasındaki katılıkları gidermek amacıyla atılabilecek adımlar arasında: (i) orta ve büyük ölçekli şirketler üzerinde işe almaya ilişkin bazı zorunlulukların kaldırılması, (ii) zorunlu kıdem tazminatı sisteminin rasyonelleştirilmesi, (iii) daha esnek koşullu istihdam uygulamalarına izin verilmesi ve (iv) istihdam üzerindeki vergi yükünün azaltılması sayılabilir. Reformun tümü kamu maliyesinde yapılacak tasarrufla gerekli kaynakların sağlanmasına bağlı olmak durumundadır. 10. Büyümeyi artırmak için aynı zamanda güçlü bir finansal sisteme de ihtiyaç duyulmaktadır. Finansal sistem 2001 krizinden bu yana, son dönemde bankalara akan doğrudan yabancı yatırımları da dahil, önemli bir dönüşüm yaşamıştır. Konut finansmanı (mortgage) yasasının kabul edilmiş olması, değişken faizli mortgage kredisi imkanının getirilmesiyle hane halkının krediye ulaşımını kolaylaştıracağından olumlu karşılanan bir gelişmedir. Sermaye piyasalarının daha da gelişmesi amacıyla, uzun vadeli Türk Lirası finansmanı imkanının artırılması ve maliyetinin azaltılması da dahil olmak üzere bazı adımların atılma imkanının olduğu düşünülmektedir. Bu kapsamda öncelikler, (i) bütçe şartları elverdiği ölçüde finansal aracılık vergilerinin kaldırılması ve (ii) başta Halk Bankası’nın halka arzının zamanlıca tamamlanması olmak üzere kamu bankalarının özelleştirilmesinin kararlılıkla ilerleme sağlanmasıdır. 11. Finansal sektör geliştikçe kurumsal çerçevenin ve denetim altyapısının aynı paralelde geliştirilmesi büyük önem arz edecektir. Bankacılık denetimine ilişkin kurumsal çerçevenin modernizasyonunda son dönemde kaydedilen ilerlemenin devam ettirilmesi için gözetim uygulamalarının yeni Bankacılık Kanununda ortaya konan yüksek standartları karşılayacak şekilde daha da geliştirilmesi öncelik taşımaktadır. Finansal sistemin giderek daha karmaşık bir yapıya kavuşması denetçilerin, riskleri konsolide bazda değerlendirmelerini zorunlu kılmaktadır. Finansal risklerin daha yakından izlenebilmesi için şirket bilanço bilgilerinin kapsamının ve zamanlamasının da iyileştirilmesi gerekmektedir. Diğer birçok husus yanında, şirketlerin mali tablolarını Uluslararası Finansal Muhasebe Standartları’na uygun olarak hazırlamalarını zorunlu kılan yeni Ticaret Kanununun erken bir zamanda çıkarılması bu kapsamda yararlı olacaktır. 12. Görüşmelerimiz yatırım iklimini iyileştirilmesine ilişkin olarak devam eden çalışmaların geliştirilebileceği birçok alan olduğunu ortaya koymuştur. Doğrudan yabancı sermaye girişleri, başta bankacılık, iletişim ve gayrimenkul alanlarında olmak üzere son yıllarda ciddi bir sıçrama göstermiştir. Doğrudan yabancı yatırımların gelecekte daha da artması için önemli bir imkan mevcuttur. Özelleştirme programının ilerletilmesi, Avrupa Birliği ile yakınsama amacıyla yürütülen reformların devam ettirilmesi ve piyasalara giriş önündeki engellerin azaltılması amacıyla ürün piyasası düzenlemelerinin yumuşatılması yeni özel yatırımları destekleyecektir. 13. Türk ekonomisinin önünde devasa fırsatlar bulunmaktadır. Bundan sonra hedef, son beş yılda ekonomi alanında gösterilen başarıların üzerine hızlı büyümeyi kalıcı kılmak, düşük enflasyon ortamını korumak ve ekonomiyi dış şoklara karşı daha dayanıklı ve esnek kılmak amacıyla yeni başarıları eklemek olmalıdır. Türk ekonomisinin çok daha yüksek bir büyüme çizgisine çekilebilmesi için maliye ve para politikasında disiplinin korunması ve kapsamlı yapısal reformların bu politikalara eşlik etmesi hayati önem taşımaktadır. Bu anlamda geniş bir gündem mevcuttur ve bazı reformlara karşı direnç olabilecektir. Ancak, toplumun yaşam standartlarında kalıcı iyileşmeler şeklinde ortaya çıkacak kazanımlar, bu yolda harcanacak çabanın hiç de boşa gitmediğini gösterecektir. Yetkililere ve özel sektör katılımcılarına ziyaretimiz boyunca gösterdikleri nazik misafirperverlik ve bizlerle paylaştıkları yaratıcı ve içten görüşleri için teşekkürlerimizi sunarız.