DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. MAKRO İKTİSAT (İKT204U) KISA ÖZET KOLAYAOF MAKRO İKTİSAT 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 MAKRO İKTİSAT İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- MAKROEKONOMİYE GİRİŞ .....................................................................................4 2. ÜNİTE- KLASİK VE KEYNESYEN İKTİSAT..................................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 3. ÜNİTE-TÜKETİM, TASARRUF VE YATIRIM..................................................... ....... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 4. ÜNİTE-PARA, PARA ARZI VE TALEBİ........................................................ .. Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 5.ÜNİTE- DENGE MİLLİ GELİRİ: IS-LM VE IS-LM-BP ANALİZİ..................... ...... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 6. ÜNİTE- TOPLAM ARZ-TOPLAM TALEP MODELİ........................................ . Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 7. ÜNİTE-İŞSİZLİK VE ENFLASYON ......................................... Hata! Yer işareti tanımlanmamış. 8. ÜNİTE-KONJONKTÜR........................................................................................................22 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 3 3 MAKRO İKTİSAT 1.Ünite – MAKROEKONOMİYE GİRİŞ MAKROEKONOMiNiN ARAŞTIRMA ALANI Makroekonominin araştırma alanına giren beş merkezî sorun vardır. Bunlar, gelir ve istihdam düzeyi, fiyat istikrarı, ekonomik büyüme, bütçe ya da kamu açıkları ile dış açıklardır. Gelir ve istihdam Düzeyi Bir ekonomide, belli bir dönemde üretilen nihai mal ve hizmetlerin değerine gayrisafi yurt içi hâsıla (GSYiH) denir. Üretilen hâsıla, ekonomide bir dönemde oluşan gelire eşit olduğundan, hâsıla ve gelir kavramları özdeş olarak kullanılmaktadır. Fiyat Düzeyinin istikrarı Fiyat düzeyindeki istikrarsızlık, hem fiyatlar genel düzeyinin sürekli düşmesi (deşasyon) hem de yükselmesi (enflasyon) şeklinde ortaya çıkabilir. Ancak, uzunca bir süredir fiyat düzeyindeki istikrarsızlık hemen her ülkede enflasyon şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yüksek bir enflasyon oranı fiyatların ortalama olarak hızla artması, düşük oranlı enflasyon ise fiyatların daha yavaş artması demektir. Ekonomik Büyüme Kişi başına reel gelir veya üretim miktarı ne kadar yüksekse ve ne kadar hızlı artıyorsa toplum üyeleri için yüksek bir yaşam standardını sürdürmek ve bunu daha da geliştirmek mümkün olacaktır. Kişi başına düşen geliri artırmanın yolu, ekonomininmal ve hizmet üretim kapasitesini artırmaktır. Bütçe Açıkları ve Kamu Borçları Bütçe, ekonomide pek çok değişkeni etkileyen bir ekonomi politikası aracıdır ve maliye politikası bütçeler aracılığıyla yürütülür. Bir ekonomi politikası aracı olarak bütçe, bütçe büyüklüğü yanında, bütçe gelir ve giderlerinin bileşimi, gelirlerle giderlerin denk oluşu ya da bütçe açık ve fazlaları ile fonksiyonlarını yerine getirir. Ancak zaman zaman bütçeler kontrol edilebilir olmaktan çıkmakta ve bütçe/kamu açıkları ciddi bir ekonomik sorun hâline gelmektedir. Elbette ki sürekli bütçe açıkları kamu borçlarının artması ile sonuçlanmaktadır. Bütçe açıkları ve kamu borçlarının etkileri ve bunların yol açtığı sorunlar makroekonominin Önemli bir inceleme alanını oluşturmaktadır. Dış Açıklar Ödemeler bilançosu, bir ülkenin diğer ülkelerle yürüttüğü ekonomik ilişkilerinin göstergesi olup bunun en önemli kalemleri dış ticaret ve sermaye hareketleridir. Ülke ekonomisinin uzun dönemde sağlıklı biçimde işleyebilmesi için bu ilişkilerin dengeli biçimde yürütülmesi gerekir. MAKROEKONOMiNiN TARiHÇESi Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 4 4 MAKRO İKTİSAT David Hume, makroekonomi alanındaki ilk eser diyebileceğimiz “Ticaret Dengesi Üzerine” adlı çalışmasını, daha 18. yüzyılda (1752) yayımlamıştır. 20. yüzyıla kadar ayrı bir disiplin olarak algılanmamış olan makroekonominin gelişmesinde üç olay özellikle önemlidir. Birincisi, ekonomi istatistikçilerinin makroekonomik araştırmaların bilimsel temelini oluşturan verileri toplamaya ve sistematikleştirmeye başlamalarıdır. Özellikle 1. Dünya Savaşı’nda hükûmetlerin savaşa yönelik planlamaları için ortaya çıkan bilgi ihtiyacı sistematik verilerin toplanmasısürecini hızlandırmıştır. Modern makroekonominin ortaya çıkışında bir diğer unsur, ekonomik dalgalanmaların tekrarlanan ekonomik olgular biçiminde tespit edilmiş olmasıdır. Bu dalgalanmaların tespiti de yukarıda bahsedilen makroekonomik verilerin gelişmesi sayesinde olmuştur. Modern makroekonominin gelişmesinde üçüncü ve âdeta bir katalizör işlevi gören olay Büyük Buhran olmuştur. Bugün dahi bu felaketin tekrarlanabileceği korkusu dünya ölçeğinde yaygındır. Bu ekonomik kriz döneminde demokratik hükümetler devrilmiş, Almanya, italya ve Japonya’da faşist iktidarlar yönetime gelerek 2. Dünya Savaşı’na doğru giden süreci başlatmışlardır. Büyük Buhran 1929’da başlayarak hemen bütün dünyayı etkilemiş, üretim düşüşü ve işsizlikteki artış daha önce hiç görülmemiş boyutlara ulaşmıştır. Büyük Buhran 1930’ların Büyük Buhran’ı modern zamanlarda ekonomik tartışmaların en önemli konusu olmuştur. 1929 ile 1932 arasında endüstriyel üretim ABD’de yaklaşık %50, Almanya’da %40 civarında, Fransa’da %30’a yakın, ingiltere’de ise %10 olmak üzere dünya çapında düşüş göstermiştir. Bu dönemde sanayileşmiş ülkeler birbirine eşit olmayan bir deşasyonu da yaşamışlar ve fiyatlar ingiltere’de %25 düşerken fiyatlardaki azalış Almanya’da ve ABD’de %30, Fransa’da %40’tan fazla olmuştur. Ancak buhranın en büyük maliyeti işsizlik olarak ortaya çıkmış ve işsizlik trajik düzeylere çıkmıştır. 1933’te ABD’de tüm iş gücünün dörtte biri işsiz kalmış, Almanya 1930’larda bir işsizlik felaketi yaşamıştır. Büyük Buhran gelişmiş ülkelerde başlayıp gelişmekte olan ülkelere de yayılan global bir olaydır. Sanayileşmiş ülkelerin talebinin azalmasıyla birlikte dünya pazarlarında ham madde fiyatlarının düşmesi Latin Amerika’dan Afrika ve Asya’ya kadar pek çok ülke ekonomisini çökertmiştir. MAKROEKONOMiDE TEMEL VARSAYIMLAR Makroekonomik modellerdeki varsayımlar, modelin hangi düşünce ekolünün ürünü olduğunu da ele verir. Başlıca şu dört alandaki varsayımlar bu noktada hayati öneme sahiptir. Piyasaların temizlenme hızı ya da fiyatların esneklik derecesi, dengenin tekliği, beklentilerin oluşum Biçimi ile kısa ve uzun dönemin nispi önemi. PİYASALARIN TEMİZLENME HIZI KONUSUNDAKİ FARKLI VARSAYIMLAR Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 5 5 MAKRO İKTİSAT Ekonomistler normal olarak bir mal veya hizmetin fiyatının arz ve talebi dengeleyecek biçimde ayarlandığını kabul ederler. Başka bir deyişle talep sahipleri tam istedikleri kadar mal satın alırlar ve satıcılar arz ettiklerinin tamamını satarlar. Piyasaların temizlenmesi varsayımı ile piyasaların sürekli dengede olduğu vurgulanmaktadır. Dengenin Tekliği Konusundaki Farklı Varsayımlar Uzun dönem dengesindeki bir ekonomi, arz veya talep yönünden gelen geçici bir şok ile kısa dönemde farklı bir pozisyona itildikten sonra şok ortadan kalkıyor. Bu durumda ne olacaktır? Ekonomi tekrar eski uzun dönem dengesine geri mi dönecektir, yoksa farklı ve kalıcı bir denge mi oluşacaktır? Gibi sorulara cevap aranmaktadır. Beklentilerin Biçimlendirilmesi Konusundaki Farklı Varsayımlar Ekonomistler genellikle gelecek hakkındaki beklentilerin bugünkü davranışlar üzerinde belirleyici bir etkisi olduğunu kabul ederler. Ancak beklentilerin nasıl ortaya çıktığı konusunda ihtilaşar vardır. Beklentiler, ekonomik modellere tamamen dışsal bir değişken olarak dâhil edilebilir. Örneğin, gelecekte beklenen kârlardaki bir artış her bir faiz oranında daha fazla yatırım yapılmasına yol açarak yatırım fonksiyonunu kaydırabilir. Ancak modelde bu beklentinin nereden kaynaklandığı noktasında bir açıklama getirilmez. Kısa ve Uzun Dönemin Nispi Önemi Konusundaki Farklı Varsayımlar 6 Bazı ekonomik politikaların kısa dönemde faydalarının, uzun dönemde sakıncalarının olacağı ya da bunun tersinin olabileceği konusunda görüş birliğine vardıkları bir durumda dahi farklı ekollere mensup ekonomistler arasında bu fayda ve sakı ncaların derecesi konusundaki ihtilaflar sürmektedir. Bu ihtilaf bu ekollerin kısa ve uzun dönemden hangisinin ne kadar önemli olduğu konusundaki farklı yargılarını yansıtmaktadır. Bu yargılar yukarıda açıkladığımız diğer üç varsayımdan hangisinin benimsendiği ile ilgilidir. BAZI TEMEL KAVRAMLAR Gayrisafi Yurt içi Hâsıla Ekonomide belli bir dönemde (1 yılda, 3 Ayda) üretilen nihai mal ve hizmetlerin piyasa değerini ifade eder. Ekonomik faaliyetlerin temel ölçüsü olan GSYiH ile ilgili üç ölçüm yöntemi kullanılır. Harcama Yöntemiyle GSYiH’nın Ölçülmesi Bir ekonomide mal ve hizmetler için harcama yapan sadece hanehalkları değildir. Devlet, firmalar ve yabancılar da harcama yaparlar. Bu gruplar tarafından yapılan harcamaları kısaca özetlersek; Tüketim Harcamaları (C). Tüketiciler tarafından mal ve hizmet alımına yönelik yapılan toplam harcama miktarıdır. GSYiH’nın en büyük kalemidir Yatırım Harcamaları (I). Burada hem özel sektörün hem de kamu sektörünün yatırım harcamaları yer alır. Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 6 MAKRO İKTİSAT Devletin Nihai Tüketim Harcamaları (G). Bu kategoride devletin hizmetlerini yerine getirebilmek için her çeşit mal ve hizmetler için yaptığı harcamalar yer alır. Net ihracat ((X-M) ya da NX). Bir ekonomideki bazı firmalar ürünlerini ya da ürünlerinin bir kısmını yurt dışında satarlar. Aynı zamanda bu ekonomide satılan bazı mal ve hizmetler dış âlemde üretilmiş olabilir. Bu durumda ihracatın değerinden ithal edilen malların değeri çıkarılır. Kalan net ihracat rakamıdır, bu büyüklük ülke içindeki satışlara ilave edilir. Toplam net ihracat, ithalatın ihracattan az olması durumunda pozitif, aksi hâlde negatif olacaktır. Bu dört gruptaki harcamalar toplanarak harcama yaklaşımı çerçevesinde GSYiH hesaplanır. Buna göre; GSYiH = C + I + G + NX olur Gelir Yöntemiyle GSYiH’nin Ölçülmesi Üretim; mal ve hizmet üretmek amacıyla üretim faktörlerini bir araya getirmek suretiyle gerçekleştirildiğine göre üretilen hâsılanın değerine, bu faktörlere yapılan ödemeler toplamından ulaşılır ilave olarak iki tane de gelir sayılmayan ödeme vardır. Bunlar dolaylı vergiler ve amortismanlardır. Bu yöntemle elde edilen gelir ve gelir sayılmayan ödemeleri kısaca açıklarsak; İş gücü ödemeleri (W). Kamu ve özel sektörde çalışanlara ödenen maaş ve ücretlere ilave olarak işverenlerin sağlık planlarına katkısı ve maaştan kesilen vergi gibi ödemeler bu kategoride yer alır. Kira gelirleri ya da getirim (R). Hanehalkı tarafından binalar, arazi gibi mülkiyetin kiraya verilmesi sonucu elde edilen gelirdir. Net faiz. Hanehalkı tarafından firmalara stokların finansmanı, yeni fabrika ya da yeni makine alımları için verilen ödünçler karşılığı elde edilen gelirdir. Kârlar. Firmaların vergi öncesi elde ettiği gelirler olup vergi ödemeleri, hisse senedi sahiplerine ödenen kâr payları ya da yeniden yatırım için dağıtılmayan kârlar şeklinde kullanılırlar. Gelir sayılmayan iki ödemenin de toplama dâhil edilmesi gerekir. Bunlar; Dolaylı vergiler. Bunlar harcama ve satış vergileri gibi ödemeleri içerir. Bu tür vergiler için önemli olan, bu vergilerin devlet adına firmalarca toplanmasıdır. Amortismanlar. Yıpranma ve eskime karşılığı olarak da ifade edilebilir. Amortisman karşılıkları aslında eskiyen fabrika ve aletlerin yenilenebilmesi için oluşturulan fonlar olup dolaylı vergiler gibi gelir sayılmayan ödemelerdir. GSYiH = Ücret + Rant + Faiz + Kâr + Dolaylı Vergiler + Amortismanlar Üretim Yöntemiyle GSYiH’nin Ölçülmesi Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 7 7 MAKRO İKTİSAT Firmaların ürettikleri tüm mal ve hizmetlerin miktarı ile bunların fiyatlarını çarparak dönem üretiminin değerine ulaşırız. Gayri Safi Milli Hâsıla (GSMH veya GNP) GSYiH, yurt içinde üretilmiş nihai mal ve hizmetlerin değeridir. GSMH ise bir ülke vatandaşlarının ürettiği bütün ekonomik değerleri içermektedir. GSYiH + Net Dış Âlem Faktör Geliri (NDAFG) = GSMH NDAFG = Dış âlem faktör gelirleri – Dış âlem faktör ödemeleri Safi Milli Hâsıla (SMH veya NNP) GSMH’yi oluşturan mal ve hizmetlerin üretiminde, diğer üretim faktörleri yanında önceki yıllarda üretilmiş sermaye malları da kullanılır. Kullanılan bu sermaye mallarında aşınma ve yıpranmalar ortaya çıkar. Bu aşınma ve yıpranmalar üretilen malların değerinin parçasıdır. Bu aşınma payını (amortisman) GSMH’den çıkartırsak SMH’ yı elde ederiz. SMH = GSMH – Amortismanlar Milli Gelir (MG ya da NI) Faktör fiyatlarıyla SMH olarak adlandırılan milli gelir, üretim faktörlerinin üretimden aldıkları payların toplamıdır. MG = GSMH – Amortismanlar – Dolaylı Vergiler + Sübvansiyonlar MG = Ücretler + Kârlar + Faiz + Rant (Kiralar) 8 Kişisel Gelir (KG ya da Y) Kişisel gelir, kişilerin ellerine geçen gelirdir. KG = MG – Sigorta Primleri – Kurumlar Vergisi – Dağıtılmayan Karlar + Transferler Harcanabilir (Kullanılabilir) Gelir (HG ya da Yd) Kişileri en çok ilgilendiren gelir kavramıdır. Bireyler bu gelir üzerinden diledikleri gibi tasarrufta bulunabilirler. Harcanabilir gelir, kişisel gelirden gelir vergisi ve diğer kanuni ödemeler yapıldıktan sonra elde kalan tutardır. Harcanabilir gelir ya tüketilir (C) ya da tasarruf (S) edilir. Harcanabilir Gelir = Kişisel Gelir – Dolaysız Vergiler Ekonominin Üretim Kapasitesindeki Artışın Ölçülmesi: GSYiH Büyüme Oranı Bir değişkenin herhangi iki dönem arasındaki değişme oranı, değişkenin iki dönemdeki değerleri arasındaki farkın, başlangıç dönemindeki değerine bölünmesi ile elde edilir. Bir Fiyat Endeksinin Oluşturulması Ekonomideki tüm fiyatların ortalamasını yansıtan fiyat düzeyi bir endeksle ölçülür. Bunun için ekonomideki binlerce mal ve hizmetin fiyatlarına ilişkin bilgiler toplanarak, bundan, ekonomideki tüm mal ve hizmetlerin miktarını üretimin değeri olarak tek bir göstergeye indirgeyen GSYiH gibi, tüm fiyatları tek bir sayı ile ölçen birgöstergeye ulaşılır. Sık Kullanılan Fiyat Endeksleri Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 8 MAKRO İKTİSAT Gerçek hayatta bir ekonomide her yıl binlerce çeşit mal ve hizmet üretilmektedir. Bu durum, fiyat düzeyindeki değişmeleri izlemek üzere oluşturulan farklı fiyat endekslerinin ortaya çıkmasına yol açar. Her bir endeks farklı mal sepetlerini içermekte ve bu nedenle farklı enflasyon oranları ortaya çıkmaktadır. Uygulamada en sık kullanılan üç fiyat endeksi ise tüketici fiyatları endeksi (TÜFE), üretici fiyatları endeksi (ÜFE), ve GSYiH Deflatörüdür. TÜFE ile GSYiH Deflatörü arasındaki farkları üç noktada toplayabiliriz: 1. Deflâtör, TÜFE’ye göre daha geniş bir mal grubunun fiyatlarını ölçer. Deflâtör ekonomide üretilen tüm nihai mal ve hizmetleri içerirken TÜFE yalnızca tüketicilerce satın alınan bazı mal ve hizmetleri içerir. 2. TÜFE ithal mallarını da içerirken Deflâtörde yalnızca yurt içinde üretilen mallar ve hizmetler değerlendirilir. 3. TÜFE’nin ölçtüğü mal sepeti değişmezken Deflâtör ekonomide üretilen malların bileşimindeki değişmeyi endekse yansıtır. Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE); ÜFE de TÜFE gibi belli bir mal sepetinin maliyetini ölçer. Burada ülke ekonomisinde üretimi yapılan ve yurt içi satışa konu olan ürünlerin genel fiyat düzeylerindeki değişim ölçülmektedir. ÜFE kapsamında, Türkiye genelinde devlet ve özel sektör ayırımı yapılmaksızın dört sektörden 751 maddeye ilişkin fiyat hareketleri değerlendirilmektedir 9 Ekonominin iş Yaratma Kapasitesinin Ölçülmesi İşsizlik Oranı İstihdam, üretim faktörlerinin -emek, toprak ve sermaye- fiili olarak üretim sürecinde kullanılmasıdır. Mevcut kaynakların üretime katılmayan kısmına eksik istihdam veya işsizlik olarak tanımlanır. Üretim faktörlerinin tam olarak istihdam edilmesi hâlinde, bir ekonominin üretebileceği mal ve hizmetlerin miktarına potansiyel hâsıla, doğal hâsıla ya da tam istihdam hâsılası denilir. Eksik istihdam, potansiyel hâsıla ile fiili olarak üretilen hâsıla arasındaki fark olarak tanımlanır. İşsiz sayısı Makroekonomik Performans Bir ekonominin bir dönemdeki İşsizlik oranı= -------------------x 100 başarısının ölçülmesinde üç temel kıstas vardır: Sivil iş gücü Enflasyon oranı, büyüme hızı ve işsizlik oranı. Bu üç göstergedeki gelişmeler günlük hayatımızı yakından ilgilendirdiği gibi makroekonominin ilgi alanına giren temel değişkenler de bunlardır. Bu üç gösterge halk tarafından dikkatle izlendiği gibi siyasal iktidarların başarılarının değerlendirilmesinde en önemli unsurları oluşturmaktadır. Döviz Kuru Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 9 MAKRO İKTİSAT Bir ülkeye yapılan ödemeler, o ülkenin para birimiyle yapılır ve bu ödemelere başta merkez bankaları olmak üzere bankacılık sistemi aracılık eder. Ancak herhangi bir para biriminin ticarete taraf ülkelerce kabul edilmesi de mümkündür. Alternatif Döviz Kuru Tanımları Döviz kuru basitçe, yabancı bir para birimi için ödenen ulusal para miktarını ifade etmektedir: ER = (ulusal para / yabancı para) Efektif Döviz Kuru Başlıca ticaret partnerleri ile oluşan reel döviz kuru değerleri bir biçimde bir endekste bütünleştirilerek nominal efektif döviz kuru (EER) veya reel efektif döviz kuru (REER) tanımlanabilir. Düz ve Çapraz Döviz Kuru Düz kurda bir ülkenin para birimi ile diğerleri arasındaki bir mübadele oranı söz konusudur. Çapraz kur ise bu iki ülkenin T ile ikili kurlarının oranından elde edilmektedir. Mali Piyasaların Ana Göstergesi: Faiz Oranı Faiz oranı, herhangi bir nedenle ertelenen bir T’lik nakdi ödemenin bedeli olup gelecekte yapılacak ödeme ile şimdiki ödeme arasındaki oransal farktır. Basit ve Bileşik Faiz Faiz oranlarıyla ilgili yapılması gereken bir ayrım da basit ve bileşik faiz ayrımıdır. Eğer belli bir anapara üzerinden faiz hesaplanıyor, vade sonunda tekrar aynı anapara üzerinden faiz işletiliyorsa burada basit faiz söz konusudur. Yok, eğer ilk dönem sonunda tahakkuk ettirilen faiz, dönem sonunda anaparaya ekleniyor ve gelecek dönem için faiz bu tutar üzerinden yürütülüyorsa burada bileşik faiz uygulanmaktadır Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 10 10