M PRA Munich Personal RePEc Archive Risk Maps of Securities Firms Yener Coskun July 2010 Online at https://mpra.ub.uni-muenchen.de/28368/ MPRA Paper No. 28368, posted 30. January 2011 18:49 UTC CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. ARACI KURUMLARIN RĠSK HARĠTASI Yener COġKUN1 Sermaye Piyasası Kurulu Baş Uzmanı I. GĠRĠġ Ülkemizde sermaye piyasalarının geliĢtirilmesinin 1980 sonrasında yeniden gündeme gelmesiyle birlikte sermaye piyasalarına özgü finansal aracı sıfatıyla aracı kurumların da kuruluĢ ve faaliyet esaslarının belirlenmesi gereği doğmuĢtur. Sermaye piyasası mevzuatı kapsamında aracı kurumlar sektörüne yönelik ilk düzenlenmeler Banker Krizi sonrasında ortaya çıkmıĢtır. 1980’lerin ikinci yarısından itibaren incelendiğinde aracı kurum sayısında dikkat çekici değiĢikliklerin yaĢandığı görülmektedir. 1990’lı yılların baĢına kadar aracı kurum sayısında gözlenen hızlı artıĢ yerini, bugün de etkisini sürdüren, tedrici bir azalmaya bırakmıĢtır (CoĢkun, 2009a: 2). Bu süreçte aracı kurumların risk yönetim süreçlerinde yaĢanan hata ve eksiklere dayalı iflasların payının göreli olarak sınırlı olduğu düĢünülebilir. Bununla birlikte ülkemize özgü aracı kurum faaliyetleri kapsamında ortaya çıkabilecek olası risklerin belirlenmesi söz konusu risklerin yaĢanabilecek finansal baĢarısızlıklarla iliĢkisi ve aracı kurum ölçeğinde gerçekleĢtirilecek risk yönetimi çerçevesinin belirlenmesi açısından önem taĢımaktadır. Bu çalıĢmada banka dıĢı finansal aracılık bağlamında aracı kurum bilançosunun ve faaliyetlerinin özellikleri belirlendikten sonra; aracı kurumların riskleri faaliyet biçimleri de dikkate alınmak suretiyle tartıĢılmaktadır. Ġnceleme kapsamında aracı kurumların risklerinin belirlenmesinde ülkemiz sermaye piyasalarının koĢulları çerçevesinde ortaya çıkmıĢ/çıkabilecek önemli risk türlerinin incelenmesine ağırlık verilmiĢtir. 1 Yazar halen Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü TaĢınmaz GeliĢtirme Ana Bilim Dalı’nda doktora çalıĢmalarını (tez aĢaması) sürdürmektedir. Tel: 90 312 292 88 24 E-Posta:[email protected] Bu çalıĢmada yer alan görüĢler Yazar’ın kendisine ait olup, bağlantılı olduğu kurumların görüĢlerini yansıtmamaktadır. 1 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. II. BANKA DIġI FĠNANSAL ARACILAR VE SERMAYE PĠYASASI FĠNANSAL ARACILARI Münhasıran sermaye piyasası iĢlemlerine aracılık etmek üzere faaliyette bulunan sermaye piyasaları finansal aracıları finansal sistemden beklenen faydaların doğmasında önemli bir iĢleve sahiptir. Bu bağlamda baĢlıca sermaye piyasaları finansal aracıları; bankalar, aracı kurumlar, bireysel emeklilik Ģirketleri, yatırım fon ve ortaklıkları, portföy yönetim Ģirketleri ve ipotekli kredi aracılarıdır. Vadeli iĢlemler piyasasında aracılık iĢlevini ise banka ve aracı kurumlar yanında vadeli iĢlem aracılık Ģirketleri de yerine getirmektedir. Diğer yandan, doğrudan finansal aracılık yapma yetkisi bulunmamakla birlikte, yukarıda bahsettiğimiz Ģirketlerin finansal aracılık fonksiyonunu yerine getirmesine katkı sağlayan; yatırım danıĢmanlığı (analistler), risk yönetimi, hukuk, derecelendirme, bağımsız denetim ve takas ve saklama gibi hizmetleri sunan gerçek kiĢi veya Ģirketler de sermaye piyasalarında faaliyet göstermektedir. Aracı kurumların faaliyet sahasında geniĢ anlamda yukarıda yer alan bütün sermaye piyasası finansal aracılarının, dar anlamda ise ticari banka ve diğer bankaların (katılım bankaları ve kalkınma ve yatırım bankaları) rekabeti bulunmaktadır. Bu noktada önemli bir terminolojik farkın altını çizmemizde fayda vardır. Ülkemizde aracı kurum (securities firm/brokerage house) faaliyeti olarak adlandırılan faaliyet, özellikle ABD baĢta olmak üzere, yurt dıĢında yatırım bankacılığı faaliyeti olarak görülmektedir. Bankaların yanında, banka dıĢı finansal aracılık sektörünün de mevcut olması, finansal aracılık sisteminin ve dolayısıyla finansal sistemin etkin çalıĢması açısından büyük öneme sahiptir. Vittas (1997: 1, 19) ve Dünya Bankası’nın (2003: 4-7) görüĢlerini de dikkate alarak banka dıĢı finansal kurumların ekonomide üstlendiği iĢlevleri aĢağıdaki gibi belirleyebiliriz; Finansa ulaĢımın geliĢtirilmesi ve yeni arz ve talep kanalları yaratılması suretiyle; tasarruflara hareket kazandırılması ve kaynakların uzun dönemli kullanımının sağlanması, 2 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Fon arzının artırılması ve fonların etkin olarak kullanılmasının temin edilmesi suretiyle ekonomik büyümenin hızlandırılması, KOBĠ’ler dahil özel sektörün finansman ihtiyaçlarının alternatif finansman olanakları ile karĢılanması, Finansal risklerin daha etkin yönetilmesinin sağlanması, Kurumsal yönetimin ve yöneticilerin takibinin geliĢtirilmesi, Yatırım yönetimi ve araĢtırmasının geliĢtirilmesini temin etmek üzere finansal bilgi ve analiz hizmetlerinin sunulması, Ġkincil piyasadaki fiyat mekanizmasının ve finansal varlık/kurumların değerlemesinin geliĢtirilmesi suretiyle sermaye piyasalarının etkinliğinin artırılması, Ticari bankaların tam olarak yanıt veremediği ürün ve hizmetlerin sunulması yoluyla finansal sistemde tamamlayıcılığın desteklenmesi, Ticari bankalara yönelik rekabetleri nedeniyle ticari bankaların ürün ve hizmet kalitesinin geliĢtirilmesi. BaĢlıca banka dıĢı finansal sektörler; sermaye piyasası, sigortacılık, finansal kiralama ve factoring sektörleridir. Söz konusu sektörlerde faaliyet gösteren finansal aracılar yardımcı finansal Ģirket olarak da anılmaktadır (Dünya Bankası, 2003: 4). Finansal kiralama sektöründe finansal kiralama Ģirketleri ve factoring sektöründe de factoring Ģirketleri faaliyet göstermektedir. Banka dıĢı finansal sistem içinde önemli bir yere sahip olan sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren baĢlıca finansal aracılar; sigorta Ģirketleri, reasürans Ģirketleri, bireysel emeklilik Ģirketleri ve (sınırlı bir amaçla ve iç sigorta iĢlevini yerine getirmek amacıyla kurulan) kaptiv sigorta Ģirketleridir.2 Öte yandan, aracı kurum, yatırım fonları, serbest fonlar, emeklilik 2 Sahiplerinin riskini sigorta etmek amacıyla 18 inci yüzyıldan itibaren örneklerine rastlanan bu sigortacılık türünde, Ģirketler kendi sigortalarını grup Ģirketi aracılığıyla yapmaktadır. Bu yapıda sigorta veya reasürans Ģirketi olabilen kaptiv (captive) Ģirketlerin sermayesi sigortacılık dıĢı sektörlerde faaliyet gösteren Ģirkete ve Ģirketler grubuna ait olmaktadır. Bir bakıma iç sigorta görevini de yerine getiren, kaptiv sigorta Ģirketleri, normal bir sigorta Ģirketi veya reasürans Ģirketi olarak veya her iki biçimde de faaliyet gösterebilir, ayrıca risklerini reasüröre sigorta ettirebilir. Küresel ölçekte % 30 oranında ABD Ģirketlerinden oluĢan kaptiv sigorta Ģirketlerinin, vergi ve düzenlemelerden kaçınma eğiliminde olması ise, söz konusu faaliyetin vergi cennetlerine doğru kaymasına neden olmuĢtur. Dünyada son 25 yılda captive sigorta Ģirketlerinin sayısı giderek artmıĢtır. 1980 yılında 1.000 adet olan sayı 2006 Temmuz ayında 5.000 adede yükselmiĢtir (IAIS, 2006: 4-11). 3 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. fonları, yatırım ortaklıkları (menkul kıymet yatırım ortaklıkları, altyapı yatırım ortaklıkları, gayrimenkul yatırım ortaklıkları vb.) giriĢim sermayesi Ģirketleri (özel sermayeli fonlar), portföy yönetim Ģirketleri, varlık yönetim Ģirketleri,3 yatırım danıĢmanlığı Ģirketleri gibi sermaye piyasası finansal aracıları da banka dıĢı sektörün sermaye piyasalarındaki temsilcileridir. Banka dıĢı finansal aracılar, finansal sisteme bilgi, likidite ve risk yönetimi hizmetlerini sunmaktadır. Kendi sektörlerine özgü ürün ve hizmetleri ise genel olarak finansal sistemin etkinliğini artırıcı etkiler yapmaktadır (Carmichael ve Pomerleano, 2002: 17-18). Bu belirlemelere tersten bakmak gerekirse, sermaye piyasaları ve sigortacılık sektörlerinin geliĢmemiĢ olması finansal kriz riskini ve finansal krizden doğabilecek olumsuzlukları artırabilmektedir. Örneğin, sermaye piyasalarının az geliĢmiĢ olmasının finansal krizi derinleĢtirici etkileri ülkemizde yaĢanan 1994 krizinde gözlenmiĢtir. Buna karĢılık, sermaye piyasalarının göreli geliĢmiĢlik seviyesinin ilerlemesi ile birlikte ülkemizde yaĢanan 2000-2001 krizinin daha hafif atlatıldığı ileri sürülmektedir. Öte yandan, ekonomideki Ģarta bağlı bireysel ve kurumsal risklerin fiyatlamasını yapan sigortacılık sektörünün ekonominin istikrarının korunmasındaki önemli rolü; son yıllarda ABD’de yaĢanan (New Orleans sel baskını ve Katrina kasırgası gibi) doğal afetler, (11 Eylül gibi) terör saldırıları veya ülkemizde yaĢanan 17 Ağustos Depremi ile birlikte birlikte yeniden belirginleĢmiĢtir. 1980’lerin serbestleĢme/küreselleĢme anlayıĢı, banka dıĢı finansal sektörler içinde, sermaye piyasalarının hem geliĢmiĢ hem de geliĢmekte olan ülkelerde hızla büyümesine ve ön plana çıkmasına neden olmuĢtur. Sermaye piyasalarının küresel 3 Varlık yönetim Ģirketi kavramı farklı anlamlarda kullanılabilmektedir. Ülkemiz sermaye piyasası mevzuatında ve uygulamasında bulunmamakla birlikte, sermaye piyasalarında varlık yönetimi hizmeti sunan Ģirketler varlık yönetim Ģirketi olarak da anılmaktadır. Varlık yönetim Ģirketleri dünyada önemli bir finansal aracılık türünü teĢkil etmektedir. Insurance Information Institute (2007) verilerine göre, 2005 yılı itibarı ile varlık büyüklüğü en yüksek varlık yönetim Ģirketleri sıralamasında Barclays Global Investors 1,4 trilyonluk varlık büyüklüğü ile ilk sırada yer alırken, bu kurumu 1,4 trilyon dolarla State Street Global Advisors ve 1,3 trilyon dolarla da Fidelity Investments izlemektedir. Öte yandan, ülkemizde iflas eden kurumların varlık ve alacaklarının devralınması, yeniden yapılandırılması ve satılması amaçlarıyla faaliyette bulunan Ģirketler de varlık yönetim Ģirketi olarak anılmaktadır. 2000-2001 krizi sonrasında batan bankaların zararlarının asgariye indirilmesi amacıyla gündeme gelen varlık yönetim Ģirketleri, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143 üncü maddesinde ve 1 Kasım 2006 tarih ve 26333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Varlık Yönetim ġirketlerinin KuruluĢ ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiĢtir. BDDK’nın, 08.03.2010 tarihinde ziyaret edilen, resmi internet sitesi kayıtlarına göre halen 6 adet varlık yönetim Ģirketi faaliyet göstermektedir. 4 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. ölçekte büyümesi aynı zamanda bu piyasalardaki finansal aracılık faaliyetlerinin de hızla büyümesine neden olmuĢtur. Ancak yine de banka dıĢı sektörün genel olarak Türk finansal sisteminin küçük bir parçasını oluĢturduğunu ifade etmek gereklidir. III. ARACI KURUMLARIN BĠLANÇOSU VE KLASĠK RĠSKLERĠ Finansal kayıp/baĢarısızlık yolunda bir risk türü hızla diğer bir risk türüne dönüĢebilmektedir. Örneğin aracı kurumun sahibi olduğu likit varlıklarda piyasa riskleri nedeniyle yaĢanan değer kayıpları aracı kurumun kısa vadeli yükümlülüklerini finanse etme gücünü azaltmak suretiyle likidite riskine neden olabilir. Likidite sorunları yaĢayan aracı kurumda, nakit veya kredili müĢteri hesaplarından kaynaklanan ödeme yükümlülüklerinin aracı kurum tarafından yerine getirilememesi ise likidite riskinin hızla takas riskine dönüĢmesine neden olabilir. Tıpkı piyasa riskinin diğer risklere dönüĢmesi gibi, kredi riski veya operasyonel riskler de baĢka risklere (genelde likidite riski) dönüĢme eğilimi gösterebilir. Aracı kurumların risklerini risk türleri ve faaliyet biçimleri çerçevesinde incelemeden önce söz konusu risklere neden olan aracı kurum bilançosunun ve faaliyetlerinin niteliklerinin değerlendirilmesinde fayda vardır. Aracı kurum faaliyetinin kendine özgü nitelikleri sektöre özgü risklerin ortaya çıkmasında belirleyici etkiye sahiptir. CoĢkun (2008: 11-12) de yer alan belirlemelerin küresel finans krizi ve ülkemizdeki aracı kurumlar sektörü özelinde güncellenmesi çerçevesinde aracı kurum faaliyet ve bilançosunun baĢlıca özellikleri aĢağıda yer almaktadır. 1. Ülkemiz uygulamasında nazım hesaplarda izlenen müĢterilere ait varlıklar da dikkate alındığında, aracı kurum konsolide bilançosunda yer alan varlıklar ağırlıklı olarak borsa içi menkul kıymetlerden oluĢmaktadır. Bu kapsamda Ģirket portföyü de genel olarak likit menkul kıymetlerden oluĢmaktadır. 2. Dolayısıyla aracı kurum bilançosu, sigorta Ģirketleri ve bankalara göre kısa vadeli ve likittir. Aracı kurum bilançosunu likit olmaktan uzaklaĢtıracak gayrimenkul edinimi ve temel faaliyet sahasının dıĢında kalan faaliyetler sermaye piyasası mevzuatınca yasaklanmıĢtır. 5 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. 3. Aracı kurumların kısa vadeli yatırım anlayıĢı, Ģirket portföyünün devir hızının yükselmesine neden olabilmektedir. 4. Aracı kurum bilançosunda yer alan varlıkların ağırlıklı bölümü piyasa değerine göre muhasebeleĢtirilmektedir. Bilançoda sınırlı ölçüde yer alan gayrimenkuller ve borsa dıĢı iĢtirakler ise temelde piyasa değerine göre izlenmemektedir. 5. Aracı kurumların varlıkları esas itibarı ile pazarlanabilir menkul kıymetler olduğundan tasfiye değerleri ile bilanço değerleri farklıdır (Karacan, 1999: 43).4 6. Aracı kurum bilançosunun güncel değer ve oranlar çerçevesinde değerlenebilmesi finansal durumun güncellik ve rahat okunabilirliğini artırmaktadır. 7. Likit bilançoya sahip olunması nedeniyle finansal baskı ve Ģoklar karĢısında aracı kurumun bilançosunu hızla küçültmesi ve risklerini daha etkin biçimde yönetmesi mümkündür. Ancak karmaĢık finansal ürünlerin bilançodaki ağırlığının artması, değerleme ve risk yönetimindeki saydamlığın azalmasına neden olabilmektedir. 8. Likit bilançoya sahip olunmasının da etkisiyle aracı kurumların tasfiyesi banka ve sigorta Ģirketlerine göre daha kolay ve hızlıdır.5 9. Kurallara uygun olarak faaliyet gösteren aracı kurumların temel riski piyasa riski ve müĢterilerinden kaynaklanacak çeĢitli risklerdir. MüĢteri kaynaklı temel risklerin baĢında gelen kredi riski; kredili iĢlemlerin ihtiyatlı ve (likit ve aĢırı teminatlandırma yaklaĢımın egemen olduğu) kredili iĢlemler mevzuatına uygun olarak yapılması halinde asgariye inebilmektedir. 4 Aracı kurum varlıklarının ağırlıklı olarak aktif ikincil piyasası bulunan varlıklardan oluĢması nedeniyle tasfiye değerlerinin bilanço değerine yakın olması beklenebilir. Bununla birlikte küresel finansal kriz sürecinde (diğer finansal aracıların yanı sıra) yatırım bankalarının yapılandırılmıĢ finansal ürünleri fiyatlamada karĢılaĢtığı sorunlar ve bu nedenle tekil/bütünsel düzlemde karĢılaĢılan olağan dıĢı finansal baĢarısızlıklar dikkate alındığında; bilançosunda karmaĢık ürünler bulunduran kurumların tasfiye değeri ve bilanço değerinin oldukça farklı olabileceğini belirtmekte fayda vardır. 5 Karacan (1999: 44 ve 2002: 45) sorun ortaya çıktığında yada kuĢku halinde aracı kurumların faaliyetlerinin durdurulmasının tek yol olduğunu, böyle bir durumda faaliyet durdurmanın acı faturalarını (en önemli örneklerden biri de Çarmen olmak üzere) sektörde herkesin bildiğini belirtmektedir. 6 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. 10. AĢırı risk alınması veya usulsüz/mevzuata aykırı iĢlemler sonucu likidite darboğazına düĢülmesi aracı kurumların iflas nedenlerinin baĢında gelmektedir. 11. Aracı kurumlarda risk azaltıcı tedbirlerin baĢında sermaye yeterliliği uygulaması gelmektedir. Bunun yanında çeĢitli adlar altında verilen iĢlem teminatları da tekil ve bütünsel risk yönetiminde katkı sağlamaktadır. 12. Mevduat toplama izni bulunmayan aracı kurumlar bankalar gibi göreli istikrarlı bir yabancı kaynağa sahip değildir. Aracı kurumların pasifi ağırlıklı olarak öz kaynaklardan oluĢurken, kredi piyasalarından (repo-ters repo, Takasbank para piyasası, bankalar vb.) iĢletme sermayesi için kısa vadeli kredi kullanılabilmektedir. Ayrıca müĢterilerin kredili iĢlemlerinin finanse edilmesi kapsamında kısa vadeli krediler kullanılmaktadır. 13. Aracı kurumların yatırım bankacılığı faaliyetlerinin ve uluslararası iĢlemlerinin artıĢı yabancı kaynak kullanımını artırma ve daha riskli iĢlemlere giriĢilmesi ihtimalini gündeme taĢımaktadır. 14. Küresel kriz sürecinde ABD’de yatırım bankalarının son kredi mercii sıfatıyla ABD Merkez Bankası kaynaklarına baĢvurması dikkat çekmiĢtir. Mevcut uygulamalar ıĢığında ülkemizde TCMB’nin aracı kurumlar açısından böyle bir uygulaması olmamıĢtır. 15. Aracı kurumların faaliyetlerinde banka ve sigorta Ģirketlerine benzer biçimde garanti fonu uygulaması bulunmaktadır. Ülkemiz örneğinde (özel fon ve) yatırımcıları koruma fonu bu iĢlevi yerine getirmektedir. 16. Küresel finans krizi ile birlikte ABD’de görülen yatırım bankalarının iflasları; aracı kurum iflaslarının da (sigorta Ģirketlerinin iflasları ile birlikte) sistemik risk ve bulaĢıcılık (yayılma) riskini tetikleyebileceğini göstermiĢtir. 17. Küresel kriz kapsamında aracı kurumların da bankalar gibi “batamayacak kadar büyük” yaklaĢımı çerçevesinde kamu kaynakları kullanılarak kurtarıldığı görülmüĢtür. 18. Yine küresel finans krizi ile birlikte aracı kurumlarda da tahaccüm ve zararına satıĢ risklerinin ortaya çıkabileceği görülmüĢtür. 7 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Aracı kurum faaliyetinin özellikleri; sektöre özgü çeĢitli risklerin ortaya çıkmasına ve söz konusu risklerin özellikle öz ve resmi disiplin mekanizmalarıyla yönetilme usul ve esaslarına etki etmektedir. IV. ARACI KURUMLARIN RĠSKLERĠ: KLASĠK TASNĠF Aracı kurumların risklerini, çeĢitli açılardan sınıflayabiliriz. Ġlk olarak aracı kurumların risklerini temel (veya geleneksel) ve sektöre özgü riskler olarak sınıflandırabiliriz. Bu kapsamda aracı kurumlar; piyasa riski, kredi riski, operasyonel risk, kredi riski, yoğunlaĢma riski,6 iĢletme riski, itibar riski, düzenleme riski (düzenlemelerdeki değiĢiklikler nedeniyle oluĢan riskler) ve yasal risk (düzenlemelerin ihlal edilmesi veya tam olarak bilinmemesinden kaynaklanan riskler) gibi temel/geleneksel risklerin yanı sıra, sermaye piyasalarına özgü yönleri dikkat çeken yüklenim riski (menkul kıymetleĢtirme riski/envanter riski) (Kidwell, Peterson ve Blackwell, 1993: 622), iĢlem riski (trading risk), takas riski7 ve saklama riski gibi risklerle de karĢı karĢıyadır. Bu risklerin bazılarını temel risklere iliĢkin bir kategoride değerlendirmek de mümkündür. Örneğin yüklenim ve iĢlem risklerini piyasa riski, takas riskini kredi riski, saklama riskini de operasyonel risk ile iliĢkili olarak değerlendirebiliriz. Aracı kurumların risklerini, aracı kurumların faaliyet biçimleri kapsamında da sınıflandırabiliriz. Bu kapsamda, Saunders ve Walter (1994: 171), aracı kurumların gerçekleĢtirdiği sermaye piyasası iĢlemlerinin asli (principal) tarafını teĢkil eden yüklenim ve iĢlem risklerini asli risk (principal risk) olarak adlandırmaktadır. ĠĢlem riskinden doğan asli riskler ise; piyasa yapıcılığı için menkul kıymet pozisyonu tutulmasından; risk arbitrajı kapsamında birleĢme/devralma faaliyetinde hedef 6 Belli bir varlık veya yükümlülüğün bilançodaki (veya sermaye yeterliliği tablosundaki) oransal payının yüksek olmasından kaynaklanan risklerdir. 7 Takas tarihi geçtiği halde, takas yükümlülüğünün yerine getirilememesi nedeniyle aracı kurumun maruz kaldığı risktir. Seri:V, No: 34 sayılı Tebliğ uyarınca dolaylı olarak risk karĢılığı hesabına konu edilmektedir. Buna karĢılık, AB sermaye yeterliliğine iliĢkin direktiflerde takas riski ayrıntılı değerlendirmeye ve daha belirgin bir zorunlu sermaye tahsisi sürecine tabi kılınmıĢtır. Takas riskini asgariye indirebilmek için; etkin teminat yönetimi ve istihbarata dayalı kredi riski yönetim tekniklerinin uygulanması ve takas sistemi ve kurumlarının etkinliğinin geliĢtirilmesi önem taĢımaktadır. Ülkemizde Takasbank’ın takas iĢlemlerinde garantör rolünü üstlenmesi ve aracı kurumların Takasbank nezdindeki teminatları toptan piyasalardaki takas riskini önemli ölçüde azaltmaktadır. 8 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. firmanın hisse senedinde pozisyon alınmasından ve programlanmıĢ iĢlemlerden doğabilmektedir. BirleĢme ve devralma ile diğer iĢlemler için sunulan araĢtırma/analiz ve yatırım tavsiyesi gibi yardımcı hizmetler (sözleĢmelerin koĢullarına bağlı olmak kaydıyla) aracı kurumlar için finansal anlamda kar/zarar doğurmamaktadır. Bununla birlikte yardımcı hizmetler de; sahte, aldatıcı ve manipülatif olarak kabul edilen uygulamalar kapsamında çıkar çatıĢmasına neden olabilmektedir (Dombalagian, 2009: 5). Biz bu bölümde, aracı kurumların karĢı karĢıya kaldığı temel riskler olarak kabul edilebilecek; piyasa riski, kredi riski, operasyonel risk, likidite riski ve türev iĢlem riskini genel olarak inceleyeceğiz. IV.1. Piyasa Riski Aracı kurumların karĢılaĢtığı önemli risklerin baĢında piyasa riski gelmektedir. Benzetmek gerekirse bankacılık için kredi riski neyse, aracı kurumlar için de piyasa riski odur. Ġflas riskinden önceki son durak yerinin likidite riski olduğunu da dikkate alırsak; aracı kurumların likidite riskinden önce genelde uğradığı son makam piyasa riski olmaktadır. Bu durum temelde; aracı kurum bilânçosunun kısa vadeli olması, hem aracı kurum hem de müĢterilere ait menkul kıymetler portföyünün bilançoda önemli yer tutması ve aracı kurumların faaliyet sahasının kısa ve uzun vadeli sermaye piyasası iĢlemleri olması ile ilgilidir. Piyasa riski; varlıklarla ilgili fiyat ve piyasa değeri, faiz oranları ve likidite gibi konulardaki genel belirsizliklerin finansal kurumların kazancında ortaya çıkardığı dalgalanmalar olarak tanımlanmaktadır (Saunders, 1997: 159). Piyasa riski, finansal kurumların bilançolarını uzun vadeli ve nispeten hareketsiz tutmak yerine aktif olarak yönetmelerinin bir sonucu olarak da ortaya çıkabilmektedir. Geleneksel gelir alanlarında görülen gerilemeler de aktif portföy yönetimine ağırlık verilmesine bağlı olarak piyasa riskinin artmasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla finansal kurumların hazine bölümlerinde yapılan alım satım iĢlemlerinden kaynaklanan riskler piyasa riskinin ortaya çıkabileceği kritik alanların baĢında gelmektedir. Ancak, bilançonun aktif yönetime konu olmaması 9 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. halinde dahi varlık fiyatlarındaki değiĢikliklere bağlı olarak piyasa riski ortaya çıkabilmektedir. Piyasa riskinin baĢta likidite riski olmak üzere diğer risk türlerine hızla dönüĢmesi olasıdır. Herring ve Schuermann (2003: 3), aracı kurumların piyasa riskini analiz ederken, piyasa riski ve likidite riskinin kombinasyonunu temsil eden pozisyon riski kavramını kullanmaktadır. Yazarlar, son 30 yılda aĢırı pozisyon riskinin; Franklin National Bank, Bankhaus Herstatt, Barings Bank, Piper Jaffray, Banesto, Credit Lyonnais, Daiwa Bank, Long Term Capital Management ve Allied Irish Bank gibi finansal kurumlarda büyük zararlara neden olduğunu belirtmektedir. Bu çerçevede, özellikle aktif portföy yönetimi gerçekleĢtiren finansal kurumların portföy yönetimi süreçlerinde piyasa riskini azaltıcı unsurları dikkate alması gerekmektedir. Ancak piyasa riskinin genel ekonomik Ģartlara bağlı olması nedeniyle, risk azaltıcı unsurlar etkin olarak kullanılsa dahi söz konusu risk tam olarak elimine edilememektedir. Örneğin atıl nakdini önemli ölçüde hisse senedi ve tahvil bono piyasasında değerlendiren bir aracı kurum çeĢitlendirme prensibini en etkin haliyle uygulasa dahi piyasadaki fiyat hareketlerinin değer üzerindeki yukarı ve aĢağı yönlü etkilerine maruz kalacaktır. Veya düĢen hisse senedi ve DĠBS değerleri; aracı kurumların kısa vadeli menkul kıymetler yatırımlarını içeren Ģirket portföyünün, orta ve uzun vadeli yatırımlarını içeren iĢtirakler portföyünün ve SPK, ĠMKB, Takasbank ve VOB gibi kurumlara teminat olarak verilen DĠBS’lerin izlendiği bağlı menkul kıymetler portföyünün değerinin azalmasına ve eksik teminatların tamamlanması için likidite ihtiyacına neden olabilir. Piyasada görülen dalgalanmalar, müĢteri portföylerinin değerinin azalmasına ve temerrütlerin artmasına neden olmak suretiyle aracı kurumu etkileyebilir. Ancak, daha da önemlisi aracı kurum kendi hesabına yaptığı iĢlemler ve portföyü nedeniyle piyasa riskiyle karĢı karĢıya kalabilir. Finansal kurumların karĢı karĢıya kaldıkları piyasa riskini dört temel baĢlıkta incelemek mümkündür; faiz oranı riski, hisse senedi fiyatı riski, döviz kuru riski ve mal fiyatı riski. Ekonomik kriz dönemleri ve borsada görülen dalgalanmalar, aracı kurumların piyasa riskini artırıcı etkiler yapmaktadır. ġirket portföyündeki değer kayıpları nedeniyle aracı kurumun iflası veya mali yeterliliğini ağır ölçüde etkileyen zararlarla 10 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. karĢılaĢması tipik olmamakla birlikte, 2000-2001 krizine önemli ölçüde DĠBS portöyü ile giren aracı kurumların faiz oranlarında yaĢanan dalgalanmalar nedeniyle önemli zararlara uğradığı bilinmektedir. Piyasa ve likidite risklerini iliĢkilendiren pozisyon riskinin, aracı kurumların geniĢ bir finansal araçlar setinde halka arz yüklenimi ve alım satım aracılığı nedeniyle üstlendikleri pozisyonlarda mevcut olması, söz konusu riskin aracı kurumların sermaye düzenlemesinde önemli bir yere sahip olmasına neden olmuĢtur (Herring ve Schuermann, 2003: 3). Aracı kurumların piyasa riskleri içinde önemli bir yeri bulunan hisse senedi pozisyon riskine yönelik asgari sermaye tutarının belirlenmesinde; iĢlem defterine (trading book) risk veya oynaklığın yansıtılması, kurala aykırı davranıĢlara yönelik yaptırım sürecinde ortaya çıkan gecikmelerin neden olabileceği sorunlara karĢı ilave sermaye rezervi oluĢturulması ve iĢlem kolaylığı sağlanması unsurları rol oynamaktadır (Dimson ve Marsh, 1995: 824-5). Ülkemiz aracı kurumlar sektöründe piyasa riskine iliĢkin düzenlemeler Seri:V, No:34 sayılı Aracı Kurumların Sermayelerine ve Sermaye Yeterliliğine ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ’de yer almaktadır. Söz konusu Tebliğ ile aracı kurumların sahip olmaları gereken asgari sermaye tutarı diğer ölçütlerin yanında maruz kalınan risklerle de iliĢkili hale getirilmiĢtir. Söz konusu risk kategorileri arasında yer alan; pozisyon, karĢı taraf, yoğunlaĢma ve döviz kuru riskleri ise piyasa riski ile yakından iliĢkilidir. IV.2. Kredi Riskleri Genel olarak kredi riski karĢı tarafın yükümlülüklerini yerine getirememesinden kaynaklanmaktadır. Aracı kurumlar sektöründeki kredi riski dar anlamda kredili menkul kıymet alım iĢlemi ile, yine kredili bir iĢlem olan açığa satıĢ iĢleminden kaynaklanabilmektedir.8 Aracı kurumların ĠMKB’nin tahvil ve bono piyasasında yer alan kesin alım satım ve repo ve ters repo pazarlarındaki iĢlemlerinin kısa vadeli, teminatlı ve 8 Bu bölümde yer alan açıklamalar esas itibarı ile “CoĢkun, Yener. (2010). Açığa SatıĢların Yasaklanması Krizi Önlemek Ġçin Yeterli Mi?: Küresel Kriz ve ĠMKB’deki Açığa SatıĢ Politikaları. YayımlanmamıĢ Makale.” isimli çalıĢmamızdan derlenmiĢtir. 11 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. ĠMKB’nin garantörlüğünde yapılması organize DĠBS piyasasından kaynaklanabilecek kredi riskini önemli ölçüde azaltmıĢtır. Benzer bir biçimde, Takasbank bünyesindeki Takasbank Para Piyasası’nın (TPP) ve Ödünç Pay Senedi Piyasasının (ÖPSP) aĢırı denebilecek teminatlandırma, kısa vadeli iĢlem ve Takasbank garantörlüğünde çalıĢması da bu piyasalardan kaynaklanabilecek kredi risklerini sınırlamaktadır. Diğer yandan, aracı kurumlar sektöründeki hisse senedi, türev araçlar ve repo-ters repo olarak ortaya çıkabilecek tezgahüstü piyasa iĢlemlerinin genel olarak düĢük tutarlarda olması da bu piyasalardan kaynaklanacak kredi risklerini azaltmaktadır. Ülkemiz aracı kurumlar sektöründeki kredi riskleri esas itibarı ile; müĢterilerin nakit ve kredili iĢlemlerindeki teminat açıklarından ve özellikle nakit iĢlemler için takas tarihinde müĢterilerin temerrüde düĢme riskinden kaynaklanmaktadır. Ancak, sermaye piyasalarındaki kredili iĢlemleri düzenleyen SPKr’nun Seri: V, No: 65 sayılı Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa SatıĢ ve Ödünç Alma ve Verme ĠĢlemleri Hakkında Tebliğ’in muhafazakâr bir yaklaĢımla kredili iĢlemleri yüksek teminatla yaptırması nedeniyle sektörün kredi riskinin (kredili iĢlem gelirleri ile birlikte) önemli ölçüde azaldığı söylenebilir. Tebliğin genel yaklaĢımı sayesinde kredili iĢlemlerden kaynaklanan kredi riski asgariye inerken, kredili iĢlemler mevzuatına aykırılık teĢkil eden nakit hesap üzerinden gerçekleĢtirilen izinsiz kredili iĢlemlerden kaynaklanabilecek kredi riskinin istikrarlı piyasa koĢullarında temelde sınırlı ve yönetilebilir durumda olduğu düĢünülmektedir. Kredi riski yönetimiyle ilgili olarak mevzuatta yer verilen baĢlıca düzenlemeler değerlendirildiğinde; belge, kayıt ve muhasebeleĢtirme düzeni, teminat yönetimi ve kredi kullandırma sınırları yoluyla kredi riskinin asgariye indirilmeye çalıĢıldığı görülmektedir. Kredili menkul kıymet iĢlemi olan kuralına uygun açığa satıĢ iĢlemleri piyasa ve kredi risklerine neden olabilmektedir. Kuralına uygun olarak yapılmayan açığa satıĢ iĢlemleri ise bu risklere ilaveten saklama riskine (emniyeti suistimal riski) de neden olabilmektedir. 12 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Açığa satıĢ iĢlemlerinin riskleri kriz dönemlerinde daha fazla tartıĢılmaktadır. Nitekim söz konusu riskler küresel kriz ile birlikte yeniden yoğun biçimde gündeme gelmiĢtir. Açığa satıĢ iĢlemlerinin düĢen piyasada; yatırımcılar, finansal aracılar ve piyasanın seyri açısından “güven kaybını ve düĢüĢü daha da hızlandırıcı” olabileceği düĢünülmektedir. Bu kapsamda, tek etken olmasa da (Walker, 1991:26) 1929 Krizi’nde açığa satıĢ iĢlemlerinin borsanın düĢüĢünü hızlandırdığı da ileri sürülmektedir. Nitekim küresel kriz sürecinde açığa satıĢ iĢlemlerinin de yasaklandığı görülmüĢtür. Kredili menkul kıymet alımından kaynaklanan risklerin yönetimine iliĢkin olarak Seri: V, No: 65 sayılı Tebliğ’de öngörülen kurumsal yapının bir benzeri açığa satıĢ iĢlemleri için de mevcuttur. Dolayısıyla açığa satıĢ riski yönetimiyle ilgili olarak mevzuatta yer verilen baĢlıca düzenlemeler değerlendirildiğinde; belge, kayıt ve muhasebeleĢtirme düzeni, teminat yönetimi ve kredi kullandırma sınırları yoluyla açığa satıĢ kaynaklı kredi riskinin asgariye indirilmeye çalıĢıldığı görülmektedir. IV.3. Operasyonel Risk Diğer finansal kurumlarda olduğu gibi aracı kurumlarda da operasyonel risk önemli bir risk grubunu teĢkil etmektedir. Bu bölümde operasyonel risk önce genel olarak, ardından da suistimal riski ve saklama riski bağlamında değerlendirilmektedir. IV.3. 1. Genel Olarak Operasyonel risk, aracı kurumun faaliyetleri sırasında sistemsel ve yönetimsel eksiklikler veya teknolojik sorunlar/personel hataları gibi içsel nedenlerden ve doğal afetler veya yasal çevredeki değiĢiklikler gibi dıĢsal nedenlerden kaynaklanabilecek bütün riskleri kapsamaktadır. Bazı görüĢlere göre, operasyonel riskler; itibar riski, hukuki risk, güvenlik riski, teknoloji riski, saklama riski ve suistimal riski gibi çeĢitli risk kategorilerini de içermektedir. Finans sektöründe operasyonel risk büyük zararların doğmasına, kurumların iflasına veya faaliyetten men edilmelerine neden olabilmiĢtir. Düzenleyici sermaye yeterliliğini küresel ölçekte belirleyen Basel II (bankalar için) ve Mali Yeterlilik II 13 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. (sigorta Ģirketleri için) piyasa ve kredi risklerinin yanı sıra operasyonel riski de sermaye tahsisi gereken riskler arasında kabul etmektedir. Bu nedenle yakın gelecekte, AB’nin Basel II’ye uyumlu sermaye yeterliliği direktifini esas alması beklenen ülkemiz aracı kurumlar sermaye yeterliliği mevzuatında da; operasyonel riske yönelik düzenlemelere gidilmesi beklenmektedir. Düzenlense de, denetlense de bu riskin ortaya çıkmasını engellemek/öngörmek son derece güçtür. Makul olan operasyonel riski asgariye indirmek ve operasyonel riskten kaynaklanan kayıpları ilave sermaye ile karĢılamaktır. AĢağıdaki tabloda yer alan verilerden de anlaĢılacağı üzere operasyonel risklerden doğan kayıplar finansal aracılar için, sonu iflasa kadar gidebilen, tatsız sonuçlar doğurabilmektedir. TABLO 1. Finansal Aracılarda Operasyonel Risklerden Doğan Kayıplara Örnekler Kurum veya Olay Operasyonel Kayıp Tutarı (milyon dolar) Allfirst Financial 681 Household Finance 484 11 Eylül Saldırıları 140 Barings Bankası 826 Orange County 1.600 Daiwa Bank 1.100 NatWest 130 Allied Irish Banks 750 Kaynak: Bonson, Escobar ve Flores (2008: 289). Operasyonel risklerin de etkili olduğu finansal baĢarısızlıklar ülkemiz aracı kurumlar sektörünün yabancısı değildir. Serpa isimli aracı kurum; bazı yöneticilerinin hazine bonolarının vade ve tarihini kimyasal maddelerle tahrif ederek 2,3 milyar TL’lik çıkar sağlaması üzerine, 25.02.1987 tarihinde SPK’nın ilk kez kapattığı ve yetki (o dönemki ifadesiyle borsa bankerliği) belgesini iptal ettiği kurum ünvanını kazanmıĢtır (Yıldırım, 1995: 58). Can (2003: 54-56) aracı kurumlarda iç kontrol zafiyeti ve operasyonel risk iliĢkisini de değerlendirdiği çalıĢmasında; ülkemizde Alfa Menkul, Data Menkul, Form Menkul, Ulus Menkul ve Altay Menkul gibi aracı kurumlarda yaĢanan kayıpların iç 14 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. kontrol eksikleri ve sistemsel yetersizlikler kapsamında operasyonel risklerle iliĢkili olduğunu belirtmektedir. Dolayısıyla, operasyonel risk diğer finansal aracılarda olduğu gibi, aracı kurumlar için de finansal tabloları gölge gibi izleyen ve tamamen bertaraf edilmesi mümkün olmayan riskler arasında yer almaktadır. IV.3. 2. Suistimal Riski MüĢterilerin nakit ve kıymetlerini yapılmakta olunan hizmet nedeniyle nezdinde bulunduran aracı kurum ortak, yönetici ve çalıĢanlarının, söz konusu varlıkları müĢterilerin izni olmaksızın kendileri ve üçüncü kiĢiler lehine kullanmasından kaynaklanan ve risk yönetimi bağlamında operasyonel risk kapsamında değerlendirebileceğimiz dolandırılma riskinin (emniyeti) suistimal riski) her zaman ortaya çıkması mümkündür.9 Ġngiltere Hazine MüsteĢarlığı tarafından hazırlanan bir raporda (HM Treasury, 2003:1-2), suistimalin açık bir tanımının olmadığı, hırsızlık, yanlıĢ muhasebeleĢtirme, rüĢvet, hile ve sahtecilik gibi suçların suistimal kapsamında değerlendirilebileceği, bununla birlikte kasıtlı yapılması nedeniyle suistimalin önceden belirlenmesi ve caydırılmasının zor olduğu ifade edilmektedir. Suistimal riski diğer finansal kurumlarda olduğu gibi aracı kurumlar açısından da büyük öneme sahiptir. Genellikle operasyonel risk kapsamında değerlendirilen suistimal riski Basel Komitesi (2004: 30) tarafından banka kaynaklarının yöneticiler tarafından kendi menfaatlerine kullanılması veya kayıpla sonuçlanan alım satım iĢlemleri sonucunda, iĢlemi yönetenlerin kazançlı çıkması olarak tanımlanmaktadır. Basel Komitesi (2004: 53), suistimallerin etkili olduğu banka iflaslarına örnek olarak 1991 yılında batan BCCI ve 1995 yılında batan Barings bankalarını örnek olarak göstermektedir. Söz konusu banka iflasları arasında BCCI’nin iflası kredi kayıplarının önüne geçilmesine ve yanıltıcı finansal tablolar düzenlenmesine dayanırken, Barings’in iflası operasyonel riskin bir formu olarak kabul edilebilecek Ģekilde bir kiĢinin suistimallerine dayanmaktadır. 9 Gabraith (2009: 147), her ne kadar para çok olsa da, her zaman için daha fazla paraya ihtiyacı olan çok sayıda insanın bulunduğunu, bu koĢullar altında zimmete para geçirme oranının artacağını ve ekonomik buhran dönemlerinde ise bunun terse döneceğini belirtmektedir. 15 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Suistimal riskinin yönetilmesi ile ilgili olarak aĢağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir; organizasyonun suistimale kırılganlıklarının dönük değerlendirilmesi, suistimalin en fazla ortaya çıkabileceği alanların belirlenmesi, suistimal ile mücadelede yetki ve sorumlulukların belirlenmesi, suistimal riskinin ölçeğinin belirlenmesi, suistimal riskine karĢı alınacak tedbirlerin belirlenmesi ve suistimal riskine karĢı izlenen stratejinin etkinliğinin değerlendirilmesi (HM Treasury, 2003:4). IV.3. 3. Saklama Riski Finansal hizmetler sektöründe “güven” unsurunun belki de en önemli olduğu saha saklamacılıktır. Yatırımcılar iĢlemi bir çok finansal aracı yardımı ile yapabilirken, saklama konusunda belli kurumları tercih etme eğilimi göstermektedir. TABLO 2. Dünyanın En Büyük Saklamacı KuruluĢları (2007) Kurum Adı Sınır Ötesi Varlıklar Toplam Varlıklar (milyar dolar) (milyar dolar) Citigroup 6,687 10,650 Bank of New York 5,030 13,757 JP Morgan Chase 4,775 14,661 BNP Paribas 3,951 4,890 HSBC Bank 3,603 4,840 State Street 2,787 12,331 Societe Generale 1,870 3,305 Mellon Group 1,804 4,909 Northern Trust 1,800 3,800 Brown Brothers Harriman&Co 1,396 1,725 Kaynak: IFSL (2009: 10). Saklama riski, saklamacının nezdinde bulunan menkul kıymetlerin saklamacının (veya alt saklamacının) iflas, ihmal, varlıkların yanlıĢ kullanımı, zayıf yönetim, yetersiz muhasebeleĢtirme veya müĢterinin menkul kıymetlerden kaynaklanan haklarının korunmasında baĢarısız olunması halinde ortaya çıkmaktadır (IOSCO, 2001: 24). Saklama riski operasyonel risk kapsamında değerlendirilmektedir. Öte yandan, müĢterilerin izni dıĢında nakit ve kıymetlerin aracı kurumun ortak, yönetici veya 16 çalıĢanlarınca kullanılmasından CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. kaynaklanabilecek müĢteri varlıklarındaki değer kayıplarının da saklama riski bağlamında değerlendirildiği dikkate alındığında, söz konusu riskin (emniyeti) suistimal riski ile de iliĢkili olduğu anlaĢılmaktadır. Aracı kurumların temel faaliyet sahası baĢkası hesabına komisyon aracılığı, kendi hesabına iĢlem yapılması ve yüklenim faaliyetidir. ABD’de söz konusu faaliyetler tarihsel olarak aĢırı riskli olarak kabul edildiği için herhangi bir federal garantiden yararlandırılmamıĢtır. Aracı kurumlara yönelik düzenlenmelerde de müĢteri varlıklarının aracı kurumların kendi yararına kullanılması riskinin önüne geçilmesi amaçlanmıĢtır (Dombalagian, 2009: 5). Sermaye piyasası mevzuatında da kısmen yer verilen, söz konusu riskin asgariye indirilmesi aracı kurumlara yönelik düzenleme ve denetim süreçlerinin temel amaçlarının baĢında gelmektedir. Öte yandan, yurt dıĢında saklama riskinin asgariye indirilebilmesi için; iĢlem yapan aracı kurum ve saklamacı kurumu birbirinden ayıran yapıların bulunduğu, bu kapsamda aracı kurumların “tanıtıcı” ve “taĢıyıcı” olarak sınıflandığı ve saklama riskinin üstlenilmesi durumunda asgari sermaye yükümlülüklerinin yükseldiği görülmektedir.10Benzeri bir yapının ülkemiz aracı kurumlar sektöründe mevcut olmamasını bir eksiklik olarak görmek gereklidir. Ülkemiz aracı kurumlar sektöründe saklamacılıktan kaynaklanan riskler, ölçeği küçük olmakla birlikte, zaman zaman ortaya çıkabilmektedir. Piyasada takas ve saklama sisteminin geliĢmediği dönemde saklama riski sahte hisse senedi11 veya hazine bonosunda tahrifat gibi biçimlerde ortaya çıkmıĢtır. 2000’li yıllarda Karon Menkul, Aks Menkul ve Data Menkul isimli Ģirketlerde yaĢanan emniyeti suistimal (müĢteri adına aracı kurumların uhdesinde saklanan nakit ve kıymetlerin izinsiz olarak kullanımı) olayları saklama riskinin tipik örnekleri olarak görülebilir.12 10 Saklama hizmetine göre AB, ABD ve Kanada’da faaliyet gösteren aracı kurumların tabi olduğu sermaye yeterliliği yükümlülükleri için bkz. Karakoç (2003: 11-16). 11 1990 yılında Çukurova Elektrik Ģirketinin sahte hisse senetleri piyasaya sürülmüĢtür. Ayrıca 6 Kasım 1992 tarihli ĠMKB açıklamasına göre Mensucat Santral, BağfaĢ, Kepez Elektrik, Mardin Çimento, Bolu Çimento, EczacıbaĢı Yatırım, MetaĢ ve Kartonsan hisse senetlerinde de sahtecilik olduğu belirlenmiĢtir (Yıldırım, 1995: 145,150). 12 2003 yılında yaĢanan Data Menkul olayında, Data Menkul’ün genel müdürü 838 müĢteriye ait 2,5 trilyon lirayı eĢinin hesabına geçirip yurt dıĢına kaçmıĢtır (Star Gazetesi, 2008). Aks Menkul ve Karon Menkul olaylarında da müĢteriye ait varlıklar söz konusu aracı kurum tarafından izinsiz kullanılmıĢtır (Hürriyet Gazetesi, 2003). 17 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. 1994 krizinde kötü yönetim nedeniyle üç banka (Marmarabank, TYT Bank ve Ġmpeksbank) ve üç aracı kurum (AOG Türkinvest, Çarmen13 ve Pasifik Menkul Değerler) iflas ederken, aracı kurumlardaki güvene dayalı iliĢkinin kolaylıkla kötüye kullanılarak müĢteri varlıklarının bilgi ve onay dıĢında tasarruf konusu edilebileceği anlaĢılmıĢtır (Karacan, 1996: 181-183, 2002: 47). IV.3. 4. Operasyonel Risklerin Yönetimi Aracı kurumların temel riski olarak piyasa riski ön plana çıkmakla birlikte, özellikle operasyonel risklerin her zaman önemini koruduğunu vurgulamak gereklidir. Öz disiplin mekanizmaları zayıf, personel/teknolojik altyapısı yetersiz, kurumsallaĢamamıĢ ve merkez dıĢı örgüt ağı geniĢ aracı kurumlarda operasyonel risk tehdidi daha da büyümektedir. Ġç kontrol ve iç denetim kapsamında aracı kurumların maruz kaldıkları risklerin anket yoluyla belirlenmesine yönelik çalıĢmasında 66 aracı kurumun risk değerlendirmesini inceleyen Dibo (2007: 83-87), aracı kurumların en fazla etkilendikleri riskin %56’lık ağırlıkla operasyonel risk olduğunu, söz konusu riski %32 ile piyasa riskinin ve %11 ile de kredi riskinin izlediğini belirlemiĢtir. Söz konusu çalıĢmada ayrıca maruz kalınan operasyonel risklerin %62,5’unun müĢterilerilerden, %31,25’inin personelden ve %6,25’inin ise sistemden kaynaklandığı ifade edilmiĢtir. Ankete katılan aracı kurumların %91’i, personelden kaynaklanan operasyonel risklerin asıl nedeninin emirlerin yanlıĢ anlaĢılması olduğunu belirtirken, personel kaynaklı operasyonel riskin nedenleri olarak yetkisiz iĢlem, mevzuata aykırı iĢlem ve suistimali gösteren aracı kurum payının düĢük oranda kaldığı belirlenmiĢtir. MüĢterilerden kaynaklanan operasyonel risklerin öncelikli olarak hangi aĢamada ortaya çıktığına iliĢkin olarak; ankete katılan aracı kurumların %44’ü emrin alınması sırasında, %32’si gerçekleĢen iĢlemlere iliĢkin yükümlülüklerin yerine getirilmesi aĢamasında ve %24’ü de elektronik kanallardan iĢlem gerçekleĢtiren yatırımcıların emirlerinin sisteme iletilmesi aĢamasında operasyonel riskin ortaya çıktığını ifade etmiĢtir. 13 AOG Turkinvest’den sonra batan en büyük aracı kurumdur. 1991 ve 1992 yıllarında borsada en fazla iĢlem hacmini gerçekleĢtiren Çarmen’in 4 bin müĢterisi ve 500 milyar TL açığı bulunmaktaydı (Yıldırım, 1995: 342). 18 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Mevcut haliyle Basel I sermaye uzlaĢısına paralel olan Seri:V, No: 34 sayılı Tebliğ’in operasyonel risk için risk (ve sermaye) karĢılığı ayrılmasını öngörmediği14 ve genel olarak düzenleme ve denetim süreçlerinin ve piyasa disiplininin operasyonel risk yönetiminde son derece sınırlı bir etkiye sahip olduğu hususları dikkate alındığında; aracı kurumlardaki operasyonel risklerin yönetimi konusunda resmi veya piyasa disiplininden kaynaklanabilecek faydaların sınırlı olabileceği düĢünülmektedir. Bu noktada Basel II uzlaĢısı çerçevesinde hazırlanan AB’nin yeni sermaye yeterliliği direktifi çerçevesinde mevcut sermaye yeterliliği düzenlemesinin revize edilerek operasyonel riskler için sermaye karĢılığı ayrılması söz konusu riskin yönetimi için önemli bir destek sağlayacaktır. Bununla birlikte, operasyonel risklerin yönetiminde esas olarak (muhasebeleĢtirme ve finansal raporlama, iç kontrol, iç denetim, risk yönetimi ve kurumsal yönetim sistemlerinin etkin olarak çalıĢtığı) güçlü bir öz disiplin altyapısınının en önemli risk yönetimi aracı olduğunun altını çizmekte fayda vardır. IV.4. Likidite Riski Likidite riski; korunmanın bulunmadığı portföydeki menkul kıymetlerin istenen hızda ve fiyattan satılamamasından kaynaklanan zararları ifade etmektedir (IOSCO, 1998: 5). Sermaye ve likidite aynı anlama gelmemektedir. Bir Ģirketin yükümlülüklerinden daha fazla varlığa sahip olması, diğer bir deyiĢle sermayesinin fazla olması, varlıkların hızla nakde çevrilmesi veya kredi temin edilmesi gibi, alternatif likidite kaynaklarına ulaĢılamaması durumunda likidite krizinin doğmasına engel olamamaktadır (SEC, 2008). Ülkemizde hisse senetleri ve DĠBS’lere yönelik iĢlemlerin esas itibarı ile organize piyasalarda yapılması likidite riskini azaltmaktadır. Ancak, piyasa değeri içsel olarak düĢük (veya oynak) olan menkul kıymetlere yönelik yoğun yatırımlar veya finansal kriz döneminde görülen likidite daralması aracı kurumların likidite 14 Ülkemiz sermaye piyasası mevzuatında operasyonel riske yönelik temel düzenlemeler SPKr’nun Seri:V, No: 68 sayılı Aracı Kurumlarda Uygulanacak Ġç Denetim Sistemine ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ’de yer almaktadır. 19 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. risklerini artırmaktadır. Buna ilaveten müĢterilerin temerrüde düĢme riskleri de likidite risklerini artırıcı etki yapabilmektedir. Aracı kurumların ihtiyaç duyduğu iĢletme sermayesini kısa vadeli yabancı kaynaklardan temin etmesi likidite riskini artırabilir. Örneğin faaliyetlerini ters repo ve kendi borçlanma araçlarının ihracı çerçevesinde kısa vadeli yabancı kaynaklara dayalı olarak finanse eden bir aracı kurumun finansal yeterliliğine iliĢkin tereddütlerin doğması halinde ödünç verenler kısa vadeli borçları yenilemeyerek aracı kurumun likidite darboğazına girmesine neden olabilir. Nitekim 1990 yılında DBLG15 isimli ABD’li finansal aracının borç verenlerinin, bankacılıkta görülen tahaccüme benzer biçimde, artan riskler karĢısında aracı kurumun kısa vadeli borçlarını yenilememesi sonucunda yaĢanan iflas bu duruma örnek teĢkil etmektedir (Saunders ve Walter, 1994: 177). DBLG’de yaĢanan iflasın bir benzeri, küresel kriz sürecinde ABD’li yatırım bankası Bear Stearns’ün de baĢına gelmiĢtir. Öz disiplini güçlendirici düzenleme sistematiğinde, risk yönetimini yönlendirici niteliği bulunan sermaye yeterliliğine yönelik düzenlemeler önem taĢımaktadır. Aracı kurumlarda, banka ve sigorta Ģirketlerindeki gibi rezerv uygulamasının bulunmaması risklere karĢı korunma sürecinde sermayenin önemini daha da artırmaktadır.16 Aracı kurumların güçlü bir sermaye yapısına sahip olması dünya genelinde riske duyarlı sermaye yeterliliği düzenlemeleri ile sağlanmaktadır. Aracı kurumların risklerine orantılı likiditeye sahip olmalarını amaçlayan sermaye yeterliliği düzenlemelerinde iki yöntem bulunmaktadır. Ġlki ABD, Japonya ve diğer AB üyesi olmayan bazı ülkelerde uygulanan “net sermaye” yaklaĢımıdır. Herring ve Schuermann (2003: 37-40), ABD aracı kurumlarında 1934 tarihli Menkul Kıymetler Kanunu’nun 15c3-1 maddesi çerçevesinde uygulanan net sermaye kuralındaki esasın; aracı kurumun faaliyetlerine son verdiği gün itibarı ile müĢterilerin iĢlemlerini sonuçlandırmaya ve varlıklarını korumaya yetecek ölçüde 15 DBLG (Drexel Burnham Lambert Group), iĢler iyi giderken çöp tahvil kralı olarak anılan “dahi” Michael Milken’in yatırım derecesi düĢük çöp tahvilleri (yüksek getirili bonoları) pazarlayarak Ģirket birleĢme ve devralmalarını finanse etmesiyle ünlenmiĢti. 1970’lerde baĢlayan ve 1980’lerde süren bu “yaratıcı furya” sonunda DBLG iflas etmiĢ ve Milken de iĢlediği finansal suçlar nedeniyle hapse girmiĢtir. 16 Aracı kurumlar sektöründeki blokaj uygulamasının rezerv uygulamasına benzer yönlerinin bulunduğunun düĢünüldüğünü bir rezerv olarak belirtmekte fayda görülmektedir. 20 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. sermayeye sahip olunması olarak özetlemektedir. Dolayısıyla, net sermaye kuralı, aracı kurumun iflası halinde yatırımcılar baĢta olmak üzere alacaklılara olan yükümlülükleri karĢılamaya yetecek ölçüde likit varlığa sahip olunmasını hedeflemektedir. Aracı kurumların sermaye yeterliliğine yönelik ikinci yaklaĢım ise, ülkemizde de uygulanan, Basel uzlaĢıları çerçevesinde, AB’nin sermaye yeterliliği direktifine uygun olarak bankalar ve aracı kurumları da içeren yatırım Ģirketleri için uygulanan düzenlemelerdir. AB’nin sermaye yeterliliğine yönelik düzenlemeleri esasen Kredi KuruluĢlarının Faaliyetlerinin BaĢlatılması ve Sürdürülmesi Hakkında 2006/48/EC sayılı Direktif ve Yatırım ġirketleri ve Kredi KuruluĢlarının Sermaye Yeterliliği Hakkında 2006/49/EC sayılı Direktif (Direktif) ile düzenlenmiĢtir. Direktifler bir bütün olarak değerlendirildiğinde aracı kurumların sermaye yeterliliği düzenlemelerini etkileyen sermaye eĢiklerinin baĢlangıç ve risk odaklı olarak hesaplanan asgari sermayeye göre (minimum sermaye) belirlendiği görülmektedir. IV.5. Türev ĠĢlem Riskleri Türev araç iĢlemleri; bilançoda mevcut bir pozisyondan veya gelecekte yapılması planlanan bir faaliyetten kaynaklanan risklerin dengelenmesi (offset) veya azaltılmasını içeren korunma amaçlı (hedging), yatırımcıların iĢlemlerine ücret karĢılığı aracılık yapılması amaçlı (dealing) ve türev araç fiyatlarında meydana gelecek değiĢimlerden kar elde edilmesini içeren spekülatif amaçlı (speculating) olarak yapılmaktadır. Bu iĢlem biçimleri içinde, risksiz olarak nitelenememekle birlikte, korunma amaçlı iĢlemler diğerlerine nazaran daha az risk içermektedir. MüĢterilerin türev iĢlemlerine aracılık yapılması durumunda, iĢlem hacminden kaynaklanan operasyonel riskler ve spekülasyondan kaynaklanan riskler gibi çeĢitli riskler de bulunmaktadır. Spekülasyon amaçlı türev iĢlemler ise, türev iĢleminin maruz kalınan riski büyütmesi ve yüksek kaldıraç içermesi nedenleriyle, yüksek risk içermektedir. Bu kapsamda düĢük miktardaki nakit yatırımına (yüksek kaldıraca) dayalı olarak sahip olunan yüksek getiri imkânı, aynı zamanda dayanak varlığın değerindeki küçük değiĢimler ile spekülatörün sermayesinin hızla erimesi riskini de içermektedir (Puwalski, 2003). 21 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Dolayısıyla risk yönetimi veya müĢteri iĢlemlerinden gelir elde etme aracı olarak önemli iĢlevleri bulunan türev iĢlemler, aynı zamanda Ģirket portföyünün karlılığını artırmaya yönelik spekülasyonun da nesnesi olabilmektedir. Finans yazınında Metallgesellschaft, Orange County ve Barings Bankası’nda yaĢanan finansal baĢarısızlıklar türev iĢlemlerden kaynaklanan riskleri analiz etmemize yardımcı olan örneklerin baĢında gelmektedir. Ülkemizde 2000-2001 krizi sonrasında özellikle bankacılık sektöründe türev iĢlemlerin arttığı görülmektedir. Aracı kurumlar sektöründe ise son yıllarda VOB ve forex piyasalarda gerçekleĢtirilen türev iĢlemlerde bir artıĢ olduğu görülmekle birlikte, söz konusu iĢlemlerden doğan risklerin aracı kurum bilançosu üzerindeki etkisinin Ģimdilik sınırlı olduğu düĢünülmektedir. ARACI V. KURUMLARIN RĠSKLERĠNĠN FAALĠYET BĠÇĠMLERĠ BAĞLAMINDA ĠNCELENMESĠ Aracı kurumların sermaye piyasası iĢlemlerini çeĢitli açılardan sınıflandırmak mümkündür. Sermaye piyasası mevzuatına uyum çalıĢmaları halen devam eden 2004/39/EC sayılı Finansal Araç Piyasaları Hakkındaki Direktif’in (FAPHD/Markets in Financial Instruments/MiFID) Ek/1-A bölümünde, AB’de faaliyet gösteren yatırım Ģirketlerince gerçekleĢtirilebilecek yatırım hizmetleri ve faaliyetleri aĢağıdaki gibi belirlenmiĢtir; Bir veya daha fazla finansal araçla ilgili emir alımı ve gerçekleĢtirilmesi, MüĢteri hesabına iĢlem gerçekleĢtirilmesi, Kendi nam ve hesabına iĢlem yapılması, Portföy yönetimi, Yatırım tavsiyesi, Halka arza aracılık yüklenimi, Finansal araçlara iliĢkin çok taraflı iĢlem olanaklarının sağlanması (CoĢkun, 2009a: 2). 22 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. SPKn’un 30 uncu maddesine göre sermaye piyasası faaliyetleri aĢağıdaki gibi belirlenmiĢtir. Sermaye piyasası araçlarının ihraç veya halka arz yoluyla satıĢına aracılık (halka arza aracılık), Daha önce ihraç edilmiĢ olan sermaye piyasası araçlarının aracılık amacıyla alım satımı (alım satıma aracılık), Ekonomik ve finansal göstergelere, sermaye piyasası araçlarına, mala, kıymetli madenlere ve dövize dayalı vadeli iĢlem ve opsiyon sözleĢmeleri dahil her türlü türev araçların alım satımının yapılmasına aracılık (türev araçların alım satımına aracılık), Sermaye piyasası araçlarının geri alım veya satım taahhüdü ile alım satımı (repo-ters repo), Portföy iĢletmeciliği ve yöneticiliği, Diğer sermaye piyasası kurumlarının faaliyetleri. Aynı madde de, aracılık faaliyetinin sermaye piyasası araçlarının SPKn’un 31'inci maddesi çerçevesinde yetkili kuruluĢlar tarafından kendi nam ve hesabına, baĢkası nam ve hesabına, kendi namına baĢkası hesabına alım satımı olarak icra edilebileceğine yer verilmiĢtir. FAPHD’deki yaklaĢıma önemli ölçüde paralel olduğu anlaĢılan SPKn’daki sistematik çerçevesinde aracı kurum faaliyetlerinden kaynaklanan riskler izleyen bölümde değerlendirilmektedir. V.1. Birincil Piyasa ĠĢlemlerinden Kaynaklanan Riskler Aracı kurumların (yatırım bankalarının) temel faaliyet konularının baĢında yüklenim faaliyeti gelmektedir. Menkul kıymetlerin halka arz edilerek finansman sağlanmasına aracılık edilmesi yatırım bankacılığını diğer finansal aracılık faaliyetlerinden ayıran baĢlıca özelliğini teĢkil etmektedir. V.1. 1. MenkulleĢtirme, Halka Arz ve Yüklenim Riski Halka arz süreci; meydana getirilme (origination), yüklenim ve satıĢ/dağıtım süreçlerinden oluĢmaktadır. Meydana getirilme sürecinde yatırım bankaları 23 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. finansman ihtiyacının miktarı, menkul kıymet türü, düzenleyici otoritelere ve borsalara yönelik izahname, sirküler gibi dokümanların hazırlanması, fiyatlama, kredi notu, bağımsız denetim ve sendikasyonun hazırlanması gibi çalıĢmaları yapmaktadır. Yüklenim sürecinde yatırım bankası halka arzın niteliğine göre menkul kıymetleri almakta, bunları pazarlamakta ve menkul kıymetlerin dağıtımını gerçekleĢtirmektedir (Kidwell, Peterson ve Blackwell, 1993: 621-622). Halka arz süreci sabit getirili menkul kıymetlerin ihraç edilmesi bağlamında menkul kıymetleĢtirme (securitization) kavramı ile iliĢkilidir. Menkul kıymetleĢtirme alacak ve varlık portföyünden elde edilmesi beklenen gelirlere dayalı olarak menkul kıymet ihraç edilmesidir. 1970’lerde ABD ipotek piyasasındaki ipotekli konut kredisi alacaklarının menkul kıymetleĢtirilerek borsada ihraç edilmesi ile ivmelenen menkul kıymetleĢtirme iĢlemleri, günümüzde bütün dünyada yaygın olarak kullanılan bir finansman biçimi ve risk yönetim aracıdır. Aracı kurumların halka arz sürecinde sermaye piyasası aracının yatırımcılara satıĢını yüklenimci sıfatıyla üstlenmesinden kaynaklanan riskler yüklenim riski veya menkul kıymetleştirme riski olarak tanımlanmaktadır. Sermaye piyasası aracının kredibilitesine ve fiyatlamasına, piyasa koĢullarına, halka arza aracılığın türüne, sendikasyonun oluĢum biçimine göre bu riskin ağırlığı/niteliği değiĢebilmektedir. ABD eĢik altı ipotek kredileri sektöründe ortaya çıkan krizde dünyanın önde gelen yatırım bankalarının riskli yüklenimlere girdiği dikkate alındığında, halka arza aracılık faaliyetinde yüklenim riskinin etkin bir biçimde yönetilmesinde risk-getiri dengesine dikkat edilmesi gerektiği anlaĢılmaktadır. Aracılık yüklenimi nedeniyle oluĢan borçlar veya taahhütler Seri:V, No: 34 sayılı Tebliğ’in 9 uncu maddesinde genel borçlanma sınırı ve 13 ve 15 inci maddelerinde pozisyon riski kapsamında takip edilmektedir. Pozisyon riski kapsamında değerlendirilen yüklenim riskine ayrılacak risk karĢılığı; yüklenim konusu edilen sermaye piyasası aracının elde tutma süresi uzadıkça artmakta ve yüklenimcilerin riski sendikasyon üyeleri ile paylaĢması durumunda azalmaktadır. Aracı kurumların halka arza aracılık fonksiyonu, alım satıma aracılık ve türev araçların alım satımına aracılık fonksiyonları ile birlikte temel aracılık fonksiyonları arasında yer almaktadır. Diğer aracılık türlerinden farklı olarak, halka arza aracılık birincil piyasa fonksiyonudur. 24 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Halka arz sürecindeki ilk sözleĢme menkul kıymetlerin hangi yönteme göre halka arz edileceği konusunda aracı kurum ile ihraçcı Ģirket arasında kurulmaktadır. Aracı kurumların halka arza aracılık yoluyla Ģirketler kesimine finansman sağlaması süreci; finansman ihtiyacının kapsamının belirlenmesi, bu ihtiyacı karĢılayacak menkul kıymet türünün belirlenmesi, menkul kıymetin ve yüklenim biçiminin tasarlanması, ihraç konsorsiyumunun oluĢturulması ve ihracın gerçekleĢtirilmesinin yanı sıra, piyasa yapıcılığı yoluyla fiyat oluĢumunun yönlendirilmesini ve ilave satıĢta bulunulmasını da içermektedir. SPK tarafından yayımlanan, Seri:V, No:46 sayılı Aracılık Faaliyetleri ve Aracı KuruluĢlara ĠliĢkin Esaslar Hakkında Tebliğ’in 38 inci maddesinde halka arza aracılığın türleri; en iyi gayret aracılığı ve aracılık yüklenimi olarak belirlenmiĢtir. En iyi gayret aracılığı; SPK kaydına alınacak sermaye piyasası araçlarının, izahnamede gösterilen satıĢ süresi içinde satılmasını, satılamayan kısmın ise satıĢı yapana iadesini veya bunları daha önce satın almayı taahhüt etmiĢ üçüncü kiĢilere satılmasını ifade etmektedir. En iyi gayret aracılığında aracı kurumlar ihraçcı kuruluĢ nam ve hesabına hareket etmektedir.17 Bunun risk yönetimi açısından anlamı, aracı kurumun acente gibi hareket etmesi ve büyük riskler üstlenmemesidir. Neticede, aracı kurum halka arz süresi sonunda satamadığı menkul kıymetleri iade etmekte ve halka arz iĢlemi ile bilânçosunu uzun vadeli olarak iliĢkilendirmemektedir. En iyi gayret aracılığı ile yapılan halka arzlar yine de halka arzlara yönelik geleneksel riskleri uhdesinde barındırır. Bu çerçevede, yanlıĢ fiyatlama yapılması, piyasa istihbaratının doğru yapılmaması, ihraç zamanlamasının hatalı olması, pazarlama ve dağıtım kanallarının etkin çalıĢmaması gibi nedenlerle ihraçtan arzu edilen gelir elde edilemeyebilir veya baĢarısız bir halka arz giriĢimi sonunda aracı kurumun ticari ünü zarar görebilir. Aracılık yüklenimi ise, SPK kaydına alınacak sermaye piyasası araçlarıyla ilgili olarak satıĢı yapana karĢı aĢağıdaki yöntemlerden biriyle taahhütte bulunulmasıdır. 17 En iyi gayret aracılığının halka arza aracılık kapsamındaki niteliğine iliĢkin tartıĢmalar için bkz. Ġnceoğlu (2004: 79 vd.). 25 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. a) Tümünü Yüklenim; Bedeli, satıĢın baĢlamasından önce tam ve nakden ödenmek suretiyle halka arz edilecek menkul kıymetlerin tamamının satın alınarak halka satılması. b) Bakiyeyi Yüklenim; Menkul kıymetlerin halka arz yoluyla satılması ve satılamayan kısmının tamamının bedeli satıĢ süresi sonunda tam ve nakden ödenerek yüklenimci tarafından satın alınması. c) Kısmen Bakiyeyi veya Tümünü Yüklenim; Menkul kıymetlerin halka arz yoluyla satılması ve satılamayan menkul kıymetlerin bir bölümünün bedeli satıĢ süresi sonunda tam ve nakden ödenerek satın alınması “kısmen bakiyeyi yüklenim”dir. Menkul kıymetlerin bir kısmının bedeli satıĢın baĢlamasından önce tam ve nakden ödenmek suretiyle satın alınarak halka satılması ise “kısmen tümünü yüklenim”dir. En iyi gayret aracılığı ile aracılık yüklenim türleri karĢılaĢtırıldığında; aracılık yükleniminin aracı kurumlar için gerçek bir risk kaynağı olduğu görülür. Aracı kurumun bu noktada karĢılaĢacağı baĢlıca riskler piyasa ve likidite riskleridir. Piyasa riski, halka arz sonrası elde kalan menkul kıymetlerin fiyatlarında yaĢanan düĢüĢlerin, bu menkul kıymetlere bağlanan likit varlıkların değerini azaltmasından doğmaktadır. Likidite riski ise, elde kalan menkul kıymetlerin büyüklüğüne bağlı olarak istenerek ya da istenmeksizin menkul kıymetlere bağlanan likiditenin alternatif maliyetlerinden doğmaktadır. Aracılık yüklenimindeki risk piramidinin en üstünde, tümünü yüklenim veya kesin bağlantı aracılığı (firm commitment underwriting) bulunmaktadır (Saunders ve Walter, 1994: 171). Bu durumda riskler bakiyeyi yüklenimden tümünü yüklenime gidildikçe artmaktadır. Tümünü yüklenimde, aracı kurum ihraçcının menkul kıymetlerini iadeye yer bırakmaksızın satın almakta ve menkul kıymetlerin istenilen koĢullarda satılamamasından kaynaklanan bütün risklerini üstlenmektedir. Tümünü yüklenim sözleĢmesinde aracı kurum tipik olarak kendi nam ve hesabına iĢlem gerçekleĢtirilmektedir. Saunders ve Walter (1994: 172-173) tümünü yüklenim riskinin, ikincil piyasada değeri bilinemeyen menkul kıymetler söz konusu olduğu 26 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. için, birincil halka arzlarda daha da arttığını ve halka arzlardaki yüklenim riskini azaltmak için likit opsiyon ve vadeli iĢlem piyasalarının önem taĢıdığını belirtmektedir. Bakiyeyi yüklenim (tam aracılık sözleĢmesi) sözleĢmesinde aracı kurumun kimin adına hareket ettiği doktrinde tartıĢma konusu edilse de,18 risk yönetimi açısından kesin olan husus satılamayan menkul kıymetlerin riskinin aracı kurumun bilançosu ile iliĢkileneceğidir. Kısmen bakiyeyi veya kısmen tümünü yüklenimde de bakiyeyi yüklenime benzer bir risk söz konusudur. Halka arz süreci finansal risklerin yanısıra aracı kurumların sorumlulukları kapsamında hukuki riskleri de gündeme getirmektedir. 29/4/1992 tarihli ve 3794 sayılı Kanun ile değiĢik 2499 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi gereğince izahname ve sirkülerin gerçeği dürüst bir biçimde yansıtmaması durumunda, kendilerinden beklenen özeni göstermeyen aracı kuruluĢların zararın ihraçcılara tazmin ettirilemeyen kısmını karĢılayacağı hükme bağlanmıĢtır.19 Tabi tüm bu risklerin, ihraçcı kuruluĢ ile konsorsiyum lideri aracı kurum ve konsorsiyum lideri aracı kurum ve diğer üyeler arasında yapılacak sözleĢmelerde belirlenen Ģartlarda ortaya çıkacağını da belirtmek gerekir. Aracı kurumların, halka arza aracılık kapsamında karĢılaĢabileceği risklerin yönetimi, hem aracı kurumlar, hem de düzenleyici ve denetleyici otoriteler için önem taĢımaktadır. Aracı kurumlar, çoğu defa iĢin gerektirdiği uzmanlık, tecrübe ve sağlam sermaye yapılarıyla risklerin üstesinden gelmeye çalıĢmaktadır. Halka arz sürecinde kaynak aracı sıfatıyla yüklenimde bulunulması finansal güç ve yaygın dağıtım kanalının varlığını gerektirmektedir. Nitekim ülkemizde faaliyet gösteren aracı kurumların sahip olmaları gereken asgari sermaye tutarı halka arza aracılık yetki belgesine sahip olunması durumunda artmaktadır. Mevcut uygulamalar değerlendirildiğinde SPK’nın, halka arza aracılık faaliyetlerinden kaynaklanan riskleri Seri:V, No:34 sayılı Tebliği gereği sermaye yeterliği değerlendirmesine tabi tuttuğu ve aracı kurumların münhasıran halka arza 18 TartıĢmalar için bkz. Ġnceoğlu (2004: 81 vd.). SPKn’un 7 nci maddesinde aĢağıdaki hükme yer verilmiĢtir; “Ġzahname ve sirküler, aracı kuruluĢlar ile ihraçcılar tarafından müĢtereken imzalanır. Bu belgelerde yer alan bilgilerin gerçeği dürüst bir biçimde yansıtmasından ihraçcılar sorumludur. Ancak, kendilerinden beklenen özeni göstermeyen aracı kuruluĢlara da zararın ihraçcılara tazmin ettirilemeyen kısmı için müracaat edilir.” 19 27 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. aracılık faaliyetinden kaynaklanan risklerine orantılı sermayeye sahip olmasını Ģart koĢtuğu görülmektedir. Bu kapsamda SPK’nın 30.12.2009 tarih ve 38/1170 sayılı kararı ile, 01.01.2010 tarihi itibarı ile ikincil piyasada iĢlem yetkisi veren alım satıma aracılık yetki belgesi için 803 bin TL asgari öz sermayeye sahip olunması gerekirken, birincil piyasa iĢlemleri için gerekli halka arza aracılık belgesi için ilave 403 bin TL’lik asgari özsermayeye de sahip olunması gerekmektedir. V.1. 2. Ġkincil Piyasa ĠĢlemlerinden Kaynaklanan Riskler Birincil piyasa iĢlemlerinin yanı sıra, ikincil piyasa iĢlemleri de aracı kurumlar açısından risk kaynağıdır. GerçekleĢtirdikleri ikincil piyasa iĢleminin niteliğine göre aracılık fonksiyonu veya bu fonksiyonu fiilen icra eden kiĢiler farklı isimlerle anılmaktadır. Broker; aracı kurumların alıcı ve satıcının iĢlemlerini komisyon karĢılığında yerine getirmesi, diğer bir deyiĢle baĢkaları hesabına iĢlem gerçekleĢtirilmesi “broker“ fonksiyonu olarak adlandırılmaktadır (Barron’s, 2000: 71). Dealer; aracı kurumların menkul kıymetlerde kendi hesabına iĢlem gerçekleĢtirerek pozisyon alması durumunda, aracı kurumlar için dealer veya iĢlemci (trader) sıfatı kullanılmaktadır (Barron’s, 2000: 164). Piyasa Yapıcısı; Aracı kurumların, alım satım fiyatı arasındaki farktan kazanç sağlamak ve yönlendiricisi olduğu finansal araçların fiyat istikrarını temin etmek için iĢlem gerçekleĢtirmesi halinde piyasa yapıcılığı iĢlevi üstlenilmektedir. Genellikle ilk halka arzı izleyen dönemden sonra görülen piyasa yapıcılığı fonksiyonuyla, Ģirketlerin finansman ve aracı kurumların da karlılık süreçleri yönetilmektedir. ĠMKB’de yeni düzenlenmekle birlikte,20 Londra Borsası ve NYSE gibi borsalarda borsa üyeleri spesiyalist sıfatıyla resmi piyasa yapıcılığı görevini üstlenerek, stoğunda bulunan hisse senetlerine likidite sağlamakta ve ilgili menkul kıymetin değerindeki aĢırı dalgalanmaları önlemektedir. 20 22.03.2009 tarih ve 27717 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası Hisse Senetleri Piyasası Yönetmeliği’nin ilgili maddeleri değiĢtirilerek “sorumlu olduğu menkul kıymetin piyasasının dürüst, düzenli ve etkin çalıĢmasını sağlamak ve likiditeye katkıda bulunmak amacıyla faaliyette bulunmak üzere yetkilendirilmiĢ Borsa üyesi aracı kuruluĢların piyasa yapıcı olarak faaliyet göstermesine” izin verilmiĢtir. 28 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Ġkincil piyasa iĢlemlerinde, borsalarda iĢlem gören menkul kıymetler alım satıma aracılık, portföy yöneticiliği gibi çeĢitli sözleĢmeler ile sermaye piyasası iĢlemlerine konu olmaktadır. Bu piyasada aracı kurumlar, bireysel ve kurumsal yatırımcılarla iliĢki içindedir ve yapılan iĢlemler nedeniyle; piyasa, kredi ve likidite riski ortaya çıkabilmektedir. Öz sermaye ile pozisyon alınması halinde piyasa riskine, müĢterinin ödeme yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemesi durumunda kredi veya takas riskine ve bütün öncül risklerin sonunda da likidite riskine maruz kalınması aracı kurum faaliyetinin doğası gereği ortaya çıkmaktadır. Öte yandan, aracı kurumlar, bu temel risklerin yanında dolaylı olarak bütün risklerle de karĢılaĢabilmektedir. Örneğin müĢteri emrinin hatalı olarak çok yüksek girilmesinin doğuracağı operasyonel risk hızla likidite ve ticari ün riskine dönüĢebilir. Veya ikincil piyasadaki iĢlem hacminin artırılmasına yönelik yanlıĢ yatırım kararları aracı kurumda iĢletme riski veya stratejik riskin doğmasına neden olabilir. Finansal risklere ilaveten ikincil piyasada aracı kurumlar çeĢitli hukuksal risklerle de karĢı karĢıyadır. Bu kapsamda müĢterilerle yapılan (alım satıma aracılık, yatırım danıĢmanlığı, portföy yöneticiliği, repo-ters repo, türev iĢlemler) sözleĢmeler aracı kurumlara sorumluluklar yüklemektedir. Ayrıca aracı kurumun merkez dıĢı örgüt veya yabancı finansal aracıların acenteliğini yapması durumunda da çeĢitli iĢlemsel/sözleĢmesel riskler ortaya çıkabilmektedir. AĢağıda aracı kurumların çeĢitli faaliyet biçimlerine göre karĢı karĢıya kalabileceği temel finansal riskler iĢlemin türü bazında inceleme konusu edilmektedir. V.1.2.1. Kendi Nam ve Hesabına ĠĢlemler ve Riskleri Aracı kurumlar, “dealer fonksiyonu” çerçevesinde, kendi nam ve hesabına iĢlem gerçekleĢtirmektedir. Bu iĢlem türünde, kendi adına sermaye piyasası iĢlemlerini gerçekleĢtiren aracı kurum iĢlemin asli tarafı (principal) olmaktadır. Dealer, fiyat riskini üstlenmek suretiyle, kendi portföyünde iĢlem konusu edilen her bir menkul kıymet için alım satım fiyatı belirlemektedir. 29 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Ülkemizdeki aracı kurumlar dealer fonksiyonları çerçevesinde kendi Ģirket portföylerini yönetmekte ve lot altı iĢlemleri21 kendi portföylerinden yapabilmektedir. Aracı kurumların kendi nam ve hesabına yönelik iĢlemleri (portföy iĢlemleri) aracılık fonksiyonu kapsamı dıĢındadır ve aracı kurumu bir piyasa oyuncusuna dönüĢtürmektedir. Dealer fonksiyonunun ABD’deki uygulaması çok daha geniĢ bir sahada ortaya çıkmaktadır. Buna göre, ABD’deki broker-dealer’lar; müĢteriye menkul kıymet satabilmekte, müĢteriden menkul kıymet alabilmekte, müĢteri emirleri broker-dealer’in faaliyet gösterdiği Ģirketteki piyasa yapıcısına yönlendirilmekte veya müĢterilerin alım ve satım emirleri Ģirket içinde birbiriyle veya Ģirket portföyünden gelen iĢlemlerle eĢleĢtirilmektedir. Broker-dealer’ların yukarıda bahsedilen çoklu rolleri ikili işlem (dual-trading) olarak adlandırılmaktadır. ABD’de dealer fonksiyonunun ikili iĢlem uygulaması çerçevesinde müĢteri emirlerini çeĢitli iĢlem platformlarına yönlendirmesi sürecinde; broker, dealer ve piyasa yapıcıları arasında çıkar çatıĢmalarının doğması ve en iyi iĢlemin (best execution) gerçekleĢtirilememesi gibi riskler ortaya çıkabilmektedir (Hung ve bĢk., 2007: 2627). SPKn’un 30 uncu maddesinde yetkili kuruluĢların kendi nam ve hesaplarına da aracılık iĢlevini yerine getirebileceği belirtilmiĢ, söz konusu yetki Seri:V, No: 46 sayılı Tebliğ’in 3 üncü maddesinde tekrarlanmıĢtır. Aracı kurumların dealer fonksiyonu, sermaye piyasası aracı kurumlar mevzuatında sadece kavramsal olarak yer almakta ve açık bir biçimde tanımlanmamaktadır. Buna karĢılık “dealer” kavramı/iĢlevi ABD düzenlemelerinde açık biçimde tanımlanmıĢtır. ABD’nin Menkul Kıymet Borsaları Kanunu’nda (The Securities Exchange Act of 1934) 21 SPK tarafından teknik ve bilgisayar altyapısı ile merkez dıĢı örgüt yaygınlığı değerlendirilerek yetki verilen, Borsa Yönetim Kurulu’nun kararıyla kendi nam ve hesaplarına Borsa dıĢı küsurat iĢlemleri yapmaya kabul edilen ve yetkileri Borsa Bülteni’nde yayınlanan Borsa üyeleri Borsa DıĢı Küsürat ĠĢlemi yapmaya yetkilidir. Söz konusu iĢlemlerde alıĢ-satıĢ fiyatları arasındaki maksimum fark, tüm hisseler için %5’tir. Yetkili üyeler, Borsa dıĢı küsurat iĢlemlerinden dolayı müĢterilerinden kurtaj talep edemezler (http://www.imkb. gov.tr/Markets/StockMarket/OddLotTransactions.aspx, EriĢim Tarihi: 06.04.2010). Daha ayrıntılı bilgi için ĠMKB’nin 23.02.2010 tarih ve 326 sayılı Genelge’si incelenebilir. 30 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. dealer; kendi hesabına menkul kıymet iĢlemi yapılması faaliyeti ile uğraĢan kiĢi olarak tanımlanmıĢtır. Aracı kurum kendi adına pozisyon aldığında, sermayesini riske etmektedir. Aracı kurumların kendi sermayelerini bu Ģekilde riske etmeleri piyasa riski ve ona bağlı olarak likidite riskine maruz kalınmasına neden olur. Piyasa riski, yatırım yapılan menkul kıymetler portföyünde meydana gelebilecek değer düĢüĢlerine bağlı olarak likidite ve daha da önemlisi kredibilite sorunlarına neden olabilir. Likit varlıklardaki beklenmeyen değer kayıpları, aracı kurumun, diğer yatırımlarını ve yatırımcılarının yükümlülüklerini fonlama kabiliyetini azalttığı için genel olarak likidite riskini artırıcı etki yapar. Bu iĢlem türünde aracı kurum mevcut bilgi ve iliĢkiler ağını baĢkalarının hesabına değil kendi hesabına kullanmaktadır. Bu noktada, gerek düzenleyici ve denetleyici kurumların (SPK) ve gerekse de öz düzenleyici kurumların (ĠMKB ve TSPAKB), aracı kurumlar ile müĢterileri arasında fırsat eĢitliğini bozan ve aracı kurumların lehine ve müĢterilerin aleyhine olan bir faaliyet yapısına müsaade etmemesi gereklidir. Diğer yandan, aracı kurumların kendi adına giriĢtikleri iĢlemler bir yönüyle piyasanın likiditesini beslerken, bir yönüyle de piyasadaki spekülatif dalgalanmaların nedeni olabilir. Aracı kurumların kendi adına gerçekleĢtirdiği iĢlemler her zaman var olmakla birlikte, gelirlerde azalmaların ortaya çıktığı veya piyasanın yükseliĢe geçtiği dönemlerde bu tür iĢlemlerin artması bir tesadüf değildir. Birincil ve ikincil halka arzların, Ģirket finansmanı faaliyetlerinin (birleĢme ve devralma, yeniden yapılandırma ve kaldıraçlı satın alma) azaldığı dönemlerde, eski güzel günlerin hayalindeki veya patronun kar baskısı altındaki yönetimin aracı kurumu pozisyon almaya sürüklemesi mümkündür. Aynı yönetim-ortak ikilisinin herkesin kazandığı yükselen piyasa ortamında pozisyon alması da doğaldır. Piyasa düzenleyicilerinin bu noktadaki beklentisi, risk alma biçiminin kontrollü bir emniyetsizlik içinde cereyan etmesidir. Bunu temin etmek üzere, aracı kurumların kendi nam ve hesabına iĢlemleri, iĢlem defterinde (trading book) muhasebeleĢtirilmekte, ayrıca Basel II uzlaĢısına tabi finansal kurumlarda piyasa riski baĢlığı altında riske orantılı ilave sermaye Ģartına tabi olunmaktadır. Bankaların ve diğer finansal kurumların portföy yatırımlarını içeren menkul kıymetler cüzdanı da piyasa riskine maruz kalmaktadır. 31 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Bu kapsamda, özellikle kötü piyasa koĢullarında düzenleyici ve denetleyici otoritelerin söz konusu kurumların risklerini yakından takip etmesi önem taĢımaktadır. Ancak, bundan daha önemlisi aracı kurumların risklerinin öz disiplin mekanizması çerçevesinde takip edilmesidir. Kötü risk yönetiminin neden olduğu iflaslar tarihinde ABD’li LTCM ve Ġngiliz Barings’de yaĢanan iflasların kendine özgü bir yeri vardır. Serbest (ya da daha gerçekçi ve kaba tabiri ile serseri) fon olarak adlandırılan LTCM (sahip ve yöneticilerinin performans primi ve müĢterilerinin de yüksek getiri beklentisi ile giriĢtiği) aĢırı riskli portföy iĢlemlerinin neden olduğu büyük zararlar sonrasında 1998 yılında iflastan kurtarılmıĢtır. Kraliçenin bankası olarak da bilinen Barings’in 1995 yılında ortaya çıkan iflasında da, piyasanın tersine dönmesinin alınan riskli pozisyonlarda yol açtığı zararlar etkili olmuĢtur. Finansal kurum yöneticileri ve çalıĢanlarının kulaklarını çekmek için kullanılan finansal baĢarısızlık olaylarının yanında, sermayesini geleneksel olarak riske eden ve “iyi zamanda” kazanan örnekler de bulunmaktadır. Alınan riskli pozisyonlar nedeniyle bir günde kaybedilebilecek muhtemel kayıp tutarını gösteren, günlük riskteki değer (VAR) rakamı, 2003 yılında Bear Stearns’de 15 milyon dolar ve Goldman Sachs’da 58 milyon dolar olarak gerçekleĢmiĢtir (Augar, 2006: 117). Hatta Goldman Sachs’ın 2006 yılındaki VAR rakamı 112 milyon dolara kadar çıkmıĢtır (The New York Times, 2006).22 V.1.2.2. BaĢkası Nam ve Hesabına ĠĢlemler ve Riskleri Aracı kurumların temel faaliyeti baĢkası hesabına acente veya aracı sıfatıyla iĢlem yapılmasıdır. Aracı kurumlar sahip olduğu bilgi, tecrübe ve teknolojik donanımlar sayesinde, bireysel ve kurumsal yatırımcılara (yatırım fonları, Ģirket/belediye/üniversite vb. fonlar, yabancı yatırımcılar vb.) iĢlem olanakları sunmaktadır. BaĢkası adına gerçekleĢtirilen hizmetler aracı kurumlar için gelir doğuran baĢlıca iĢlem biçimidir. ġirket mantığı içinde ise, aracı kurumlar baĢkası adına gerçekleĢtirilen iĢlemler sayesinde gelir akıĢına istikrar kazandırmaktadır. Aracı 22 Bear Stearns’de filmin sonu için ve hengameden paçayı kurtaran Goldman Sachs için bkz. CoĢkun (2009b: 24-30). 32 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. kurumların satıĢ bölümleri komisyon ve danıĢmanlık gelirlerini artırılması amacıyla pazarlama faaliyetlerinde bulunur. Aracı kurumlar bu faaliyetler kapsamında kurumsal ve bireysel müĢterilerin ihtiyaçları doğrultusunda araĢtırma faaliyetlerinde bulunmakta, tekil sermaye piyasası araçları ve farklı sektörlere yönelik raporlar hazırlamakta ve perakende/sofistike yatırımcı kitlesini cezbedecek finansal ürünler geliĢtirmektedir. Dolayısıyla aracı kurumlar, “broker fonksiyonu” çerçevesinde, müĢterisi nam ve hesabına iĢlem gerçekleĢtirmektedir. MüĢteri adına sermaye piyasası iĢlemlerinin gerçekleĢtirilmesi sürecinde aracı kurum “acente” sıfatıyla hareket ederken, müĢteri de iĢlemin asli tarafı (principal) olmaktadır. Alıcı ve satıcı arasındaki iĢlemde acente komisyonculuğunun icra edildiği broker fonksiyonu’nda aracı kurumların portföy tutma zorunluluğunun bulunmaması fiyat (piyasa) riskinin doğmasına mani olmaktadır. Yukarıda incelenen kendi nam ve hesabına iĢlemlerde olduğu gibi, baĢkası nam ve hesabına iĢlemlere de sermaye piyasası mevzuatında kavramsal olarak yer verilmiĢ (SPKn md. 30 ve Seri:V, No: 46 sayılı Tebliğ md. 3) ve fakat söz konusu iĢlemler açık bir tanıma kavuĢturulmamıĢtır. Konuya iliĢkin ABD düzenlemesi olan Menkul Kıymetler Borsaları Kanunu’nda (The Securities Exchange Act of 1934) broker “baĢkası hesabına menkul kıymet alım satım iĢlemleri yapan kiĢi” olarak tanımlanmıĢtır. Broker’lık faaliyeti de, dealer’lık faaliyetinde olduğu gibi, ABD sermaye piyasalarının baĢat düzenleyici ve denetleyici otoritesi olan SEC’ye kaydolmak suretiyle ifa edilebilmektedir. BaĢkası nam ve hesabına yapılan iĢlem, aracı kurumun sermaye piyasası araçlarının alım satımında BK 32/1 anlamında doğrudan temsilcilik yapması demektir. BaĢka bir ifadeyle iĢlem dolaysız temsili ifade eder. Bu halde aracı kurum, müĢterisi (temsil edilen) adına ve hesabına, üçüncü kiĢiyle, temsilci olarak (açık temsilci) alım veya satım sözleĢmesi yapar. SözleĢmenin hak ve borçları müĢteriye aittir (KarakaĢ, 2000: 58). Bu iĢlem türünde aracı kurum, müĢterisiyle yaptığı andlaĢma gereğince sermaye piyasası araçlarını alıp satmakta ve fakat iĢlemde taraf olmamaktadır. Taraflar, aracı kurumun müĢterisiyle, iĢlemin niteliğine göre satıcı ve alıcıdır (Manavgat, 1991: 66). 33 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Nakit veya kredili hesap iĢlemleri, portföy yönetimi, halka arz, yatırım danıĢmanlığı, türev araçların alım satımı, repo ve ters repo iĢlemlerinde aracı kurumlar baĢkası nam ve hesabına iĢlem yapmaktadır. BaĢkası nam ve hesabına yapılan iĢlemlerde hukuken adına iĢlem yapılan yatırımcılar ödeme güçlerinin azalmasından veya teminat yetersizliklerinden (açığından) kaynaklanan risklere maruz kalmaktadır. Bu risklerin baĢlıcası, menkul kıymetlerin değerinde meydana gelebilecek düĢüĢlerden veya genel olarak müĢterinin likidite yetersizliklerinden kaynaklanabilecek ödeme güçlükleridir. Dolayısıyla, aracı kurumlar doğrudan aracılık iĢlevi ile hareket etse dahi müĢterinin iĢlemlerinden kaynaklanan risklerle karĢılaĢabilmektedir. Hisse senedi alımı yapan yatırımcı nakit/kıymetin takası zamanında (T+2) ödeme yükümlülüğü altına girdiği nakdi/kıymeti karĢı tarafa ödemekle yükümlüdür. Ancak bir güvenlik mekanizması olarak, borsalarda gerçekleĢen bu iĢlemlerin takas yükümlülüğünün yerine getirilmesi sorumu üye sıfatıyla aracı kurumlarda bulunmaktadır. MüĢterilerin likidite yetersizlikleri nedeniyle yükümlülüklerini zamanında yerine getirememesi, diğer bir deyiĢle takas tarihinde temerrüde düĢmeleri, aracı kurumların kredi ve dolayısıyla likidite risklerini artırmaktadır. Buna ilaveten kredili iĢlemlerde, menkul kıymetlerin piyasa değerinde yaĢanan ani düĢüĢler müĢterilerin ödeme güçlüğü içine düĢmesine ve dolayısıyla aracı kurumların likidite risklerinin artmasına neden olabilir. Bu nedenlerle, baĢkası nam ve hesabına gerçekleĢen bu tür iĢlemlerde aslında aracı kurum pozisyon almamakla birlikte, borsa veya takas kurumu üyesi sıfatıyla müĢterilerin temerrüde düĢmesinden kaynaklanacak kredi ve likidite risklerini asgariye indirmek üzere risk azaltıcı teknikler uygulamaktadır. Örneğin müĢterinin kredili menkul kıymet alımında bulunması durumunda, alınan menkul kıymetin piyasa değeri çerçevesinde teminatlandırma yapılması suretiyle kredi riski azaltılmaktadır. Veya müĢterinin peĢin alım iĢlemlerinden doğabilecek kredi riskini asgariye indirmek için müĢterinin kredi değerliliğini incelemektedir. V.1.2.3. Kendi Namına ve BaĢkası Hesabına ĠĢlemler ve Riskleri Kendi ve baĢkası nam ve hesabına iĢlemlerde olduğu gibi, kendi namına ve baĢkası hesabına yapılan iĢlemler de, kavramsal olarak sermaye piyasası 34 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. mevzuatında yer bulmuĢtur (SPKn md 30 ve Seri:V, No: 46 sayılı Tebliğ md 3). Ancak diğer aracılık kategorileri gibi, bu aracılık kategorisi de açık bir tanıma kavuĢturulmamıĢtır. Kendi namına ve baĢkası hesabına yapılan iĢlemleri aracı kurumların tam yetkili hesapları (discretionary accounts) ve sınırlı yetkili hesapları (nondiscretionary accounts) üzerinden inceleyebiliriz. Sınırlı yetkili hesaplarda; aracı kurumlar müĢterileri hesabına sadece sınırlı bir yetkiyle iĢlem gerçekleĢtirmektedir. Tam yetkili hesaplarda ise; müĢteriler hesabına menkul kıymet alım satım iĢlemleri, her bir iĢlemde müĢteri rızası aranmaksızın gerçekleĢtirilmektedir. Tam yetkili hesaplarda, genellikle iĢlem konusu menkul kıymet kategorileri müĢteriler tarafından belirlense de, aracı kurum sürekli olarak kendi adına ve müĢterisi hesabına iĢlem gerçekleĢtirmektedir (Hung ve bĢk., 2007: 11). Türk mevzuatı açısından değerlendirildiğinde, kendi namına ve baĢkası hesabına iĢlemde aracı kurum BK 416/1’e göre kıymetli evrak alım satım komisyoncusudur. Bu iĢlem dolaylı temsile dayanmaktadır. Burada aracı kurum kıymetli evrak komisyoncusu olarak iĢlem yapabileceği gibi, iĢleme bizzat alıcı ve satıcı olarak da girebilir (KarakaĢ, 2000: 58). Bu iĢlem türünde dıĢ iliĢkide taraf olarak aracı kurum görülür. Hak ve borçlar önce aracı kuruma geçer, daha sonra iç iliĢkiye dayanılarak müĢteriye devredilir (Manavgat, 1991: 66).23 Aracı kurumlar üye sıfatıyla menkul kıymet alım satımı yapmakta ve menkul kıymet alım satımı iĢlemlerinden doğan takas yükümlülüklerini yerine getirmektedir. Bu kapsamda, aracı kurumların borsa ve takas kurumlarında müĢterileri adına üye sıfatıyla yaptığı iĢlemler Ģekli olarak, üye sıfatıyla kendi adına yapılmaktayken iĢlemler esas itibarı ile müĢteri hesabına yapılmaktadır. Aracı kurumların portföy yönetim sözleĢmesi çerçevesinde sevk ve idaresinde yetkili kılındığı hesaplarda ve diğer faaliyet türlerine yönelik sözleĢmelerde müĢterilerden alınan vekâletler yoluyla fiilen portföy yönetiminin icra edildiği hesaplarda; aracı kurumun kendi namına ve baĢkası hesabına iĢlem yapma pratiği daha net olarak görülmektedir. 23 Aracı kurumların alım satıma aracılık sözleĢmesinden doğan baĢlıca borçları; iĢi sadakatle ve özenle yapma borcu, müĢterinin iradesine ve talimatlarına uygun davranma borcu, aldıklarını müĢteriye verme borcu, müĢterinin sermaye piyasası araçlarını saklatma borcu, sır saklama yükümlülüğü, bilgi ve hesap verme borcu ve iĢi bizzat yapma borcu olarak belirtilebilir (Ġnceoğlu, 2004: 150 vd.) 35 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. Aracı Kurum’un kendi namına ve baĢkası hesabına yaptığı ikincil piyasa iĢlemleri risk yönetimi açısından son tahlilde baĢkası nam ve hesabına yapılan iĢlemlere benzemektedir. Çünkü iĢlem aracı kurum namına da, doğrudan müĢteri namına da yapılsa, iĢlemden doğan hak ve borçlar sonuç olarak müĢteriyle iliĢkilidir. MüĢterinin iĢlemden doğan borçlarını zamanında ifa etmemesi ve iĢleme iliĢkin hukuksal yapı ise aracı kurum açısından risk teĢkil etmektedir. Bu kapsamda, müĢterinin portföy yönetimi kapsamında alım satım konusu edilen menkul kıymetlerin takasını veya teminat yükümlülüklerini zamanında yerine getirememesi aracı kurum açısından kredi ve likidite riskine neden olabilir. Öte yandan, portföy yönetimi hesaplarını yöneten portföy yöneticilerinin aĢırı risk almalarına dayalı portföy risklerinin ve hesap üzerinde hukuk dıĢı tasarruflar nedeniyle ortaya çıkabilecek operasyonel risklerin önüne geçilebilmesi için söz konusu hesapların aracı kurum yöneticilerince düzenli olarak denetim konusu edilmesi gereklidir. Aracı kurumların yönetimini tam yetkili olarak üstlendiği ve sermaye piyasası mevzuatı uygulamasında portföy yönetim sözleĢmesi kapsamında geniĢ iĢlem yetkilerine sahip olduğu hesaplarda aĢırı komisyon elde etmeye yönelik iĢlemlerden veya çıkar çatıĢmalarından sakınması gereklidir. Hung ve bĢk. (2007: 11), aracı kurumların sözleĢmesel yükümlülüklerinin (contractual duty) ötesinde itimada müstenit sorumluluklarının (fiduciary duty) bulunduğunu ve bu bağlamda, aracılık fonksiyonunun baĢkası hesabına gerçekleĢtirildiği hallerde, aracı kurumların, iyiniyet, dürüstlük, güven, özen ve tarafsızlık içinde hareket etmeleri gerektiğini belirtmektedir. Öte yandan, aracı kurumların hesap sahiplerini gerçekleĢtirilen iĢlemler ve hesabın durumu hakkında düzenli olarak bilgilendirmeleri itimada müstenit sorumluluğun gereği gibi ifa edilip edilmediğinin müĢteri tarafından takip edilmesinde önem taĢımaktadır. VI. ARACI KURUM RĠSKLERĠ VE SĠSTEMĠK RĠSKLER BDDK (2008: 17) verilerine göre, Türk finans sektörünün 2003 yılında 370 milyar TL olan aktif büyüklüğü 2008 sonu itibarı ile 948 milyar TL’na ulaĢmıĢtır. 2008 yılı itibarı ile Aktif büyüklüğü açısından ülkemiz finans sektörünün % 77’si bankacılıktan, % 12 si TCMB varlıklarından, % 2,8’i sigorta Ģirketlerinden (bunun içinde yer almak üzere % 1,3 ü emeklilik Ģirketlerinden), % 2,5’u yatırım 36 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. fonlarından, % 1,8’i finansal kiralama Ģirketlerinden, % 0,8’i faktöring Ģirketlerinden oluĢurken; aracı kurum ve tüketici finansman Ģirketlerinin aktif büyüklüğündeki payları % 0,5 mertebesindedir. Yine BDDK (2009: 24) verilerine göre 2009/9 itibarı ile finans sektörünün aktif büyüklüğü yaklaĢık 1 trilyon TL’na ulaĢmıĢtır. Söz konusu dönem itibarı ile bankaların payı % 79,3 olarak gerçekleĢirken aracı kurumların payı yine % 0,5 olarak gerçekleĢmiĢtir. Öte yandan 2009/9 itibarı ile yurt içi yerleĢiklerin yatırım tercihlerinde TL mevduat, fon ve döviz tevdiat hesaplarının toplam ağırlığı yaklaĢık % 74’ler mertebesindeyken; hisse senedinin payı % 5,3; emeklilik yatırım fonlarının payı % 0,2 ve yatırım fonlarının payı % 4,1 olarak gerçekleĢmiĢtir. TABLO 3. Türk Finans Sektörünün Aktif Büyüklüğü (2003-2008) Milyar TL 2003 2004 2005 2006 2007 2008 Dağılım Aktif/GSYĠH (%, 2008) (%, 2008) Bankalar 255 313,8 406,9 499,5 581,6 732,8 77,3 77,1 Fin.Kir.ġirk. 5,0 6,7 6,1 10,0 13,7 17,2 1,8 1,8 Faktoring ġirk. 2,9 4,1 5,3 6,3 7,4 7,8 0,8 0,8 Tüketici 0,8 1,5 2,5 3,4 3,9 4,7 0,5 0,5 Sigorta ġirk. 7,6 9,8 14,4 17,4 22,1 25,0 2,8 2,8 Emeklilik 3,3 4,2 5,7 7,2 9,5 11,3 1,3 1,3 Aracı Kurum 1,3 1,0 2,6 2,7 3,8 4,3 0,5 0,5 MKYO 0,2 0,3 0,5 0,5 0,7 0,6 0,1 0,1 MKYF 19,9 24,4 29,4 22,0 26,4 24,0 2,5 2,5 GYO 1,2 1,4 2,2 2,5 3,9 4,3 0,5 0,5 TCMB 76,5 74,7 90,1 104,4 106,6 113,4 12,0 11,9 Toplam 370,4 437,7 560,0 668,6 770,1 947,8 100,00 99,8 Fin.Kir. ġirk. Kaynak: BDDK (2008: 17). Finansal varlık olarak bankacılık kaynaklı ürünlerin finansal ürün tüketicilerinin tercihine ağırlıklı olarak konu olması, bu ürünlere münhasıran sahip olan bankacılık sektörünü de finans sektörünün önde gelen temel finansal aracısı kılmıĢtır. Bankacılık sektörü ülkemiz finansal sisteminde temel finansal aracı 37 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. sıfatıyla finansal risklerin de temel yüklenicisi konumundadır. Nitekim 1990’larla birlikte ülkemizde yaĢanan finansal krizler bankacılık sektörü odaklı olmuĢ ve kamu/özel sektördeki bankalarda yaĢanan iflas/kurtarma vak’aları sonucunda önemli maliyetlerle karĢılaĢılmıĢtır. Banka dıĢı finansal kurumların az geliĢmiĢ olması nedeniyle Türk finansal sisteminin merkezinde yer alan bankacılık sektörü aynı zamanda sistemik risklerin temel çıkıĢ noktasını teĢkil eden bir konumdadır. Küresel kriz öncesine kadar sistemik risk tehdidinin temelde bankalardan geldiği düĢünülmekteydi. ABD’de 1998 yılında bir serbest fon olan LTCM’nin sistemik risk tehdidi düĢüncesiyle kurtarılmasının ardından küresel kriz sürecinde bir yatırım bankası olan Bear Stearns’ün, kamu destekli ipotek finansmanı Ģirketleri olan Fannie Mae ve Freddie Mac’in ve sigorta Ģirketi AIG’in kurtarılması bu konudaki düĢünce ve uygulamaların değiĢtiğinin habercisidir (CoĢkun, 2009b: 31). Ülkemiz aracı kurumlar sektörüne bakıldığında; mevcut durumda “batamayacak kadar büyük” veya “batamayacak kadar iyi bağlantılı” kapsamına doğrudan girebilecek aracı kurumun bulunmadığı düĢünülmektedir. Batmasının düĢük olasılıkta sistemik risk yaratabileceği düĢünülen aracı kurumların da genelde banka iĢtiraki olduğu dikkate alındığında, ana grubun iflası dıĢında banka aracı kurumlarında ortaya çıkabilecek bir finansal baĢarısızlığın sistemik riske dönüĢmesi olasılığının düĢük olduğu değerlendirilebilir. Ülkemizde banka dıĢı aracı kurumların yeterince geliĢme gösteremediği dikkate alındığında; ABD benzeri bir iflas-kurtarma sarmalının aracı kurumlar bağlamında ülkemizde de ortaya çıkmasının yakın gelecekte olası görünmediği söylenebilir. Türk aracı kurumlar sektöründe sistemik risk tehdidinin bulunmaması, bir yönüyle sektörel az geliĢmiĢliği ifade etse de (tekil ve düzenleyici) risk yönetimi bağlamında kuĢkusuz iyi bir haberdir. Bununla birlikte sermaye piyasalarının arzu edilen boyutlarda geliĢmeme nedenleri arasında 1994 krizinde sonra batan aracı kurumlarda yaĢanan olayların da etkisinin bulunduğu dikkate alındığında,24 sermaye piyasalarının geliĢimi açısından 24 1994 krizinden sonra batan ve özel fon kapsamında alacaklılara ödeme yapılacak 16 aracı kurumda (Ali Alpay Menkul Değerler, AOG Türkinvest Menkul Değerler, BaĢak Menkul Değerler, Birikim Menkul Değerler, Boğaziçi Menkul Değerler, Çarmen Menkul Değerler, Emper Menkul Değerler, 38 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. aracı kurumların ve ilgili düzenleyici ve denetleyici kurumların aracı kurumların risklerini güncel geliĢmeler ıĢığında takip etmeleri büyük önem taĢımaktadır. Bu bağlamda aracı kurumların risklerini ve sermayelerinin yeterliliğini tespit eden Seri:V, No: 34 sayılı Tebliğ’in güncel geliĢmeler ıĢığında gözden geçirilmesinin bir gereklilik haline geldiği düĢünülmektedir. VII. SONUÇ Aracı kurumlar geliĢmiĢ finansal piyasalara sahip ülkelerde banka dıĢı aracılık sektörünün önde gelen finansal aracıları arasında yer almaktadır. Ülkemizde sermaye piyasalarının geliĢimi ile birlikte 1980 sonrasında geliĢme gösteren aracı kurumlar sektörünün tasarruf-yatırım akımlarında arzu edilen boyutlarda etkinlik gösteremediği görülmüĢtür. Bu geliĢmede sermaye piyasalarının yeterince geliĢememesinin de önemli bir payı bulunmaktadır. Ülkemiz aracı kurumlar sektörüne bakıldığında; mevcut durumda “batamayacak kadar büyük” veya “batamayacak kadar iyi bağlantılı” kapsamına doğrudan girebilecek aracı kurumun bulunmadığı düĢünülmektedir. Batmasının, düĢük olasılıkta, sistemik risk yaratabileceği düĢünülen aracı kurumların da genelde banka iĢtiraki olduğu dikkate alındığında, ana grubun iflası dıĢında banka aracı kurumlarında ortaya çıkabilecek bir finansal baĢarısızlığın sistemik riske dönüĢmesi olasılığının düĢük olduğu değerlendirilebilir. Ülkemizde banka dıĢı aracı kurumların yeterince geliĢme gösteremediği de dikkate alındığında; küresel kriz sürecinde ABD’de ortaya çıkan vakalara benzer bir iflas-kurtarma sarmalının aracı kurumlar Kazanç Menkul Değerler, Marmara Menkul Değerler, Önder Menkul Değerler, Pasifik Menkul Değerler, Salahsun Menkul Değerler, Semih Menkul Değerler, Tür Menkul Değerler, Uğur Menkul Değerler, Yener Kaya Menkul Değerler) 25 bin yatırımcının bulunduğu tahmin edilmektedir (Radikal Gazetesi, 2002 ve Internet: http://www.spk.gov.tr/indexcont .aspx?action =showpa ge&men uid=3&pid=3, EriĢim Tarihi: 16.04.2009). Söz konusu aracı kurumlarda batan tutarın ise 75 milyon dolar civarında olduğu tespit edilmiĢtir (Tokgöz 2001: 39 dan Aktaran: Öztürk, 2005: 136).Özel Fon, 18.12.1999 tarihinden önce yetki belgeleri iptal edilmiĢ ve SPK tarafından hakkında iflas davası açılmıĢ olan 16 aracı kurumdan alacaklı yatırımcılara münhasır olarak oluĢturulmuĢtur.Yatırımcıları Koruma Fonu ise,SPKn’un 46/A maddesi ile düzenlenmiĢ olup, 18.12.1999 tarihinden sonra hakkında tedrici tasfiye veya iflas kararı verilen aracı kuruluĢların sermaye piyasası faaliyetleri ve iĢlemleri nedeniyle müĢterilerine karĢı hisse senedi iĢlemlerinden doğan nakit ödeme ve hisse senedi teslim yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla kurulmuĢtur (Internet: http://www.spk.gov.tr/indexcont. aspx ?action=showpage&menuid=3&pid=3, EriĢim Tarihi: 16.04.2009). 39 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. bağlamında ülkemizde de ortaya çıkmasının yakın gelecekte olası görünmediği söylenebilir. Türk aracı kurumlar sektöründe sistemik risk tehdidinin bulunmaması, bir yönüyle sektörel az geliĢmiĢliği ifade etse de; bu durum aynı zamanda tekil ve düzenleyici risk yönetimi bağlamında iyi bir haberdir. Bununla birlikte sermaye piyasalarının arzu edilen boyutlarda geliĢememesi nedenleri arasında özellikle batan aracı kurumlarda yaĢanan olayların da etkisinin bulunduğu dikkate alındığında; sermaye piyasalarının geliĢimi açısından aracı kurumların risklerinin güncel geliĢmeler ıĢığında takip edilmesinin büyük önem taĢıdığı anlaĢılmaktadır. Bu bağlamda aracı kurumların risklerini ve sermayelerinin yeterliliğini tespit eden Seri:V, No: 34 sayılı Tebliğ’in güncel geliĢmeler ıĢığında gözden geçirilmesinin bir gereklilik haline geldiği düĢünülmektedir. Küresel kriz sürecinde yaĢanan tekil ve sistemik finansal baĢarısızlıklar düzenleyici risk ve sermaye yönetiminin doğal sınırları olduğunu bir kez daha göstermiĢtir. Bu nedenle aracı kurumlar sektöründe risk yönetim etkinliğinin geliĢtirilmesinin önemli ölçüde firma ölçeğinde yapılacak faaliyetlerle iliĢkili olduğu düĢünülmektedir. Bu bağlamda aracı kurumlar sektörünün güven veren bir biçimde faaliyet göstermesinin gerek Ģartının; düzenleyici kurum tarafından geliĢtirilen standartların ötesinde risk yönetimi ve sermaye yeterliliği standartlarına sahip olunmasından geçtiğini bir kez daha belirtmekte fayda vardır. KAYNAKÇA AUGAR, Philip, The Greed Merchants, London: Penguin Books, 2006. BARRON’S, Dictionary of Business Terms, Third Edition, USA, 2000. BASEL KOMĠTESĠ, “Bank Failures in Mature Economies” Basel Committee Working Paper (No. 13), 2004. BDDK, Finansal Piyasalar Raporu, Sayı 12 (Aralık), Internet: http://www.bddk.org.tr, 2008. BDDK, Finansal Piyasalar Raporu, Sayı 15 (Eylül), Internet: http://www.bddk.org.tr, 2009. 40 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. BONSON, Enrique, Tomás ESCOBAR ve Francisco FLORES, Operational Risk Measurement in Banking Institutions and Investment Firms: New European Evidences, Financial Markets, Institutions & Instruments (17): 4 287-307, 2008. CAN, Evrim, Operasyonel Risk ve Yönetimi, SPK Yayınları No: 154, 2003. CARMICHAEL, Jeffrey ve Michael POMERLEANO, The Development and Regulation of Non-Bank Financial Institutions, The World Bank, 2002, COġKUN, Yener, Bankalarda Öz Disiplin Süreçlerinin Etkinliğinin Değerlendirilmesi, Ankara: SPK Yayınları, No: 210, 2008. COġKUN, Yener, “Aracı Kurum Çevrimini Yönlendiren Etkenler ve Finansal Araç Piyasaları Hakkında Direktif’in (MiFID) Sektörel Gelişime Etkileri” Muhasebe ve Vergi Uygulamaları Dergisi 2 (3): 1-34, 2009a. COġKUN, Yener, “Küresel Kriz Sürecinde Yatırım Bankaları ile Diğer Finansal Aracılarda Yaşanan Finansal Başarısızlıklar ve Kamusal Müdahaleler”, Bankacılar Dergisi 71 (Aralık): 23-47, 2009b. DĠBO, Ferdi, Aracı Kurumlarda Risk Yönetim Aracı Olarak İç Denetim Sistemi, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, 2007. DIMSON, Elroy ve Paul MARSH, “Capital Requirements for Securities Firms”, Journal of Finance 50 (3): 821-51, 1995. DOMBALAGIAN, Onnig H, “Requiem for the Bulge Bracket?: Revisiting Investment Bank Regulation” Internet:papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=1249441 (EriĢim Tarihi: 17.05.2009), 2009. DÜNYA BANKASI, “Turkey: Non-Bank Financial Institutions and Capital Markets Report”, February. Report No: 25467-TU, 2003. GALBRAITH, John Kenneth, Büyük Kriz 1929 (The Great Crash 1929 Çeviren: E. Nihan AKBAġ) 1. Baskı, Ocak, Ġstanbul: Pegasus Yayınları, 2009. HERRING, Richard J. ve Til SCHUERMANN, “Capital Regulation for Position Risk in Banks, Securities Firms and Insurance Companies”, The Wharton Financial Institutions Working Paper (No. 04-11), 2003. HM Treasury, “Managing the Fraud Risk-A Guide for Managers”, Internet: http://www.hmtreasury.gov.uk/media/42E/E2/ managi ngtheriskfraud.pdf (EriĢim Tarihi: 10.04.2009), 2003. 41 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. HUNG, Angela, Noreen CLANCY, Jeff DOMINITZ, Claude BERREBI ve Farrukh SUVANKULOV, “Investor and Industry Perspectives on Investment Advisers and Broker-Dealers. Technical Report”, Pre-Publication Copy (December), RAND Corporation, Internet: www.rand.org/pubs/technical _reports/TR556/ (EriĢim Tarihi: 18.02.2009), 2007. HÜRRĠYET GAZETESĠ, “Aracı Kurum Mağdurlarına Sigorta”, 08.07.2003 Tarihli Elektronik Nüsha. Internet: http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2003/07/08/313991.asp (EriĢim Tarihi: 01.03.2009), 2003. IAIS, “The Regulation and Supervision of Captive Insurance Companies”, October, 2006. IFSL, “Equity Markets 2009”, June. Internet: ifsl.org.uk (EriĢim Tarihi: 07.12.2009), 2009. INSURANCE INFORMATION INSTITUTE, World Rankings. Internet: http://www.iii.org/financial2/world/world/ (EriĢim Tarihi: 07.12.2009), 2007. IOSCO, “Risk Management and Control Guidance for Securities Firms and Their Supervisors”, IOSCO Public Document, No. 78, Internet: http://www.iosco.org, 1998. IOSCO, “Recommendations for Securities Settlement Systems”, IOSCO Public Document, No. 123, Internet: http://www.iosco.org (EriĢim Tarihi: 02.02.2009), 2001. ĠNCEOĞLU, Mehmet Murat, Sermaye Piyasasında Aracı Kurumların Hukuki Sorumluluğu, (1. Baskı) Ankara: Seçkin Yayıncılık, 2004. KARACAN, Ali Ġhsan, Bankacılık ve Kriz. Ġstanbul: Creative Yayıncılık (Tütünbank), 1996. KARACAN, Ali Ġhsan, Yükselen Ekonomilerde Bankacılık Krizleri: Kökenler ve Politika Seçenekleri, (Ali Ġhsan Karacan’ın SunuĢu sf: 9-101), Ġstanbul: Globus Dünya Basımevi, 1999. KARACAN, Ali Ġhsan, Mali Piyasalar Üzerine Denemeler, Aralık. Ġstanbul: Creative Yayıncılık, 2002. KARAKAġ, Tülay, Portföy Yönetimi Sözleşmesi, Yayın No. 359, Banka ve Ticaret Hukuku AraĢtırma Enstitüsü, 2000. KARAKOÇ, BaĢak Ġ, İskontocu Aracı Kurumlar ve Ülkemizde Uygulanabilirliği, Nisan. SPK Yayınları, No: 160, 2003. KIDWELL, David S., Richard L. PETERSON ve David W. BLACKWELL, Financial Institutions, Markets and Money, Fifth Edition, USA, 1993. 42 CoĢkun, Yener. (2010). Aracı Kurumların Risk Haritası.Sermaye Piyasası Dergisi 1 (3): 52-74. MANAVGAT, Çağlar, Sermaye Piyasasında Aracı Kurumlar, Banka ve Ticaret Hukuku AraĢtırma Enstitüsü Yayın No: 251. Ankara: Feryal Matbaacılık, 1991. ÖZTÜRK, Cenk, Borsa Aracı Kurumlarında Denetim ve Yatırımcının Korunması, Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Üniversitesi, 2005. PUWALSKI, Allen C, “Derivatives Risk in Commercial Banking. For Your Information: Update on Emerging Issues in Banking”, March 26, FDIC, Internet: http://www.fdic.gov /bank/ analyti cal/fyi/ 2003 /032603fyi.html (EriĢim Tarihi: 28.08.2008), 2003. RADĠKAL GAZETESĠ, “Fonda Para Var Ama Ödeme Yok”, 05.08.2002 Tarihli Elektronik Nüsha, 2002. SAUNDERS, Anthony, Financial Institutions Management: A Modern Perpective, Chicago: Irwin, Second Edition, 1997. SAUNDERS, Anthony ve Ingo WALTER, Universal Banking in United States: What Could We Gain? What Could We Lose?, Oxford University Pres: New York, 1994. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION (SEC), “Answers to Frequently Asked Investor Questions Regarding The Bear Stearns Companies, Inc. Immediate Release 2008-46”, 18 Mart 2008. Internet: http://www.sec.gov / news /press/2008/2008-46.htm (EriĢim Tarihi: 20.03.2009), 2008. STAR GAZETESĠ, “İzmir Limanı ve İhlâs Veto Yedi Fikret Kalbine Yenildi”, 01.03.2008 Tarihli Nüsha, 2008. THE NEW YORK TIMES, “Goldman Doubles Its Profit”, 14.06.2006 Tarihli Elektronik Nüsha. Internet: www.nytimes.com (EriĢim Tarihi: 14.06.2006), 2006. TOKGÖZ, Erdinç, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi, Ankara: Ġmaj Yayınevi, 2001. VITTAS, Dimitri, “The Role of Non-Bank Financial Intermediaries in Egypt and other MENA Countries”, November, World Bank Policy Research Working Paper, No. 1892, 1997. WALKER, Joseph A, Selling Short, Wiley Finance Edition, USA, 1991. YILDIRIM, Abdurrahman, Tophane'de Biiyük Oyun, Borsanın 10 Yıllık Fırtınalı Öyküsü, 3. Basım, Ekim, Ġstanbul: Güncel Yayıncılık, 1995. 43