Umay Eren Ertekin Duvarın Üzerinden Daha önce duymuş olduğunuzu düşünmediğim bir hikaye ile başlayacağım. Bu, aynı zamanda yukarıdaki fotoğrafın da hikayesi. Fotoğraftaki mezarlardan biri J. C. P. H. van Aefferden adlı Hollandalı bir kadına ait. O Katolik bir kadındı. On dokuzuncu yüzyıl Hollanda'sının mezhebe göre gruplaşmış ve ayrılmış toplumundaki Katolik bir aileden geliyordu. Toplumunun gerektirdiği gibi sadece Katolikler ile okula gitti, hayatının büyük bölümünü onlar arasında geçirdi. Hikayesini ilginç yapan bu değil. J. C. P. H. van Aefferden toplumunun ve ailesinin tüm baskısına rağmen 1842 yılında Protestan bir adamla evlendi: Hollanda ordusunda bir albay olan J. W. C. van Gorkum ile. Evlilikleri, çevrelerindekilerin tepkilerine yıllar boyunca dayandı. 1880 yılında J. W. C. van Gorkum vefat etti, sekiz sene sonraysa eşi. Ölümden sonra bile birlikte olmaları bir zorluktu, çünkü mezheplerin mezarlıkları da farklıydı. Aile mezarlığına gömülmek istemeyen J. C. P. H. van Aefferden, kocasına olabildiğince yakın gömülmek istedi. Mezarları sınır duvarının üzerinden birbirlerine uzanacak şekilde yapıldı. Ben de dahil olmak üzere çoğumuz şimdiye kadar ne bu hikayeyi, ne de bu iki insanın hayatını bu kadar yakından etkilemiş sosyal ayrımı duymuşuzdur. Beni bu ikisinden özellikle ikincisi şaşırttı. Hollanda'daki bu sosyal ayrım çok uzak bir zamanda ya da çok uzak bir ülkede var olmamıştı ama varlığından hiçbir şekilde haberdar değildim. Çoğumuz Amerika ya da Güney Afrika Cumhuriyetin'de yakın zamana kadar var olmuş ırksal ayrımları duymuşuzdur, Orta Çağ döneminde sürmüş din ve mezhep çatışmaları hakkında bir fikrimiz vardır. Oysaki genel olarak gelişmiş bir ülke olarak görülen Hollanda'nın yirminci yüzyıla neredeyse girmişken mezhep üzerinden ayrılmış olduğunu tahmin edebilir miyiz? Buradan çıkardığım bir sonuç varsa o da insanlığın her dönemde ve her coğrafyada ayrımcılık ile yüz yüze olmuş olduğu. İnsanlık tarihinde başrol oynayan acılara; savaşlar, afetler ve adaletsizliklerin yanı sıra bir de ayrımcılık eklenmeli belki de. Tüm toplumların "bizleri" ve "onları", her grubun gözünde bir "ötekisi" oluşmuş. Farklı ırklardan ya da kültürlerden insanlar arasında bu ayrımlar en derin oluyor ancak fotoğrafın ve arkasındaki hikayenin bana gösterdiği bu farklılıklar mevcut olmadığında bile insanların bir öteki oluşturmak için bir neden bulabilmeleri. Günlük hayatımdan bu duruma ne yazık ki çok fazla örnek bulabiliyorum. Küçük çaptan, en yakın çevremizden ülke ve dünya geneline kadar ayrımcılığın farklı yüzleri ile karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Diğer insanları dış görünüşlerinden, en basit davranışlarından, yaptıklarından ve yapmadıklarından yargılamaya başlıyoruz hemen. Bu yargılama istemli olmuyor çoğunlukla. Beynimiz kendiliğinden etrafımızdakileri analiz ediyor ve kategorilere koyuyor. Kim yabancıya benziyor? Kim bizden farklı bir gelir düzeyinden ya da politik görüşten? İnsanları anlamaya çalışmak elbette bir problem değil. Ancak birçok zaman bilinçsiz bir şekilde bundan öteye giderek insanları var olmayan çizgilerle çevreliyor veya var olmayan bir duvar ile kendimizden ayırıyoruz. Onlar ile etkileşimimiz, onlara bakış açımız ve değerlendirişimiz etkileniyor bundan. Kendimizi içinde bulduğumuz toplum onları 'öteki' olarak damgaladığında da içimizden yaptığımız bu yargılamalar meyvesini verebiliyor. Biz de ayrımcılığın ve de ayrımın bir parçası ve bir aracı oluyoruz. J. C. P. H. van Aefferden ve J. W. C. van Gorkum bu tuzağa düşmediler. Onlar duvarın üzerinden uzandılar, ayırılmaya çalışıldıklarında birbirlerine daha da sımsıkı sarıldılar. Hikayeleri hüzünlü olmakla birlikte umut verici de: Eğer günümüzün modern toplumları ayrımların ve duvarların üzerinden bir miktar daha uzağa uzanabilmişse bu onlar gibi insanlar sayesinde gerçekleşmiş olsa gerek. Dünya'nın daha gideceği çok yolu var. Çağımızın çok-kültürlü ve giderek kaynaşan toplumlarının hem en küçük hem de en büyük farkları kabullenmesi, bir parçası ve dahası bir kudreti hâline getirmesi gerekiyor. Değişim kolay olabilen bir şey değil ancak eğer her birimiz duvarın karşı tarafındaki bir başkasına sarılmak için biraz çaba gösterebilirsek zamanla aşağı baktığımızda duvarların çok üstüne çıktığımızı görürüz. Kaynakça Graves of a Catholic Woman and Her Protestant Husband. Digital image. Unusual Places. N.p., n.d. Web. 6 Dec. 2016. <http://unusualplaces.org/graves-of-a-catholic-woman-and-her-protestanthusband-2/>.