Temmuz Ağustos Eylül 2015 Küresel Isınma ve Yalıtım Dosya Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar Sarven Çilingiroğlu Yalıtım Yarışması Astana’nın çetin iklim koşulları onlardan sorulur Haber İzocam Tekiz Taşyünü Paneller ‘EI60 ve E120 Yangın Dayanımı’ sertifikası aldı. 10 24 04 Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar: “Vizyonumuz sıfır enerjili binalar ile sürdürülebilir bir çevre” 08 Sarven Çilingiroğlu: “Ses yayılımı hesabını tasarım aşamasında yapmak gerekiyor” 12 İzocam Eğitimleri: İzocam MYK Mesleki Yeterlilik Usta Eğitimleri, İYEM, OZİ 20 İzocam 15. Yalıtım Yarışması: Astana’nın çetin iklim koşulları onlardan sorulur Haberler Yangına karşı yalıtımlı savunma! İzocam Kullananlar Tekiz Bayileri 28 30 Sokak Röportajı “Yalıtım, küresel ısınmayla mücadeleye katkı sağlayabilir mi?” Kişisel Gelişim İş stresinden kurtulun İZO­CAM Di­ya­log İzo­cam Ya­yın Or­ga­nı Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi İzo­cam Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: A. Nu­ri Bu­lut Ya­yın So­rum­lu­su: Hakan Kiraz Ya­yın Ku­ru­lu: Fa­tih Ök­tem, Hakan Kiraz, Sezen Burcu Ertek Da­nış­man: Dr. Ke­mal Ga­ni Bay­rak­tar Edi­tör: Melda Bağdatlı Gra­fik Ta­sa­rım: Kadir Kaymakçı Ya­zış­ma Ad­re­si: İzocam Ticaret ve Sanayi A.Ş. Altayçeşme Mah. Öz Sok. No: 19 Kat: 3-5-6, 34843 Maltepe / İstanbul Tel: (0216) 440 40 50 Faks: (0216) 440 40 70 E-posta: kurumsaliletisim@izo­cam.com.tr İnternet: www.izocam.com.tr Sosyal Medya: facebook.com/izocam | twitter.com/IzocamOfficial Ya­pım: Konak Medya Yıldız Posta Cad. Akın Sitesi 3. Blok No: 10 K: 5 D: 54 Gayrettepe / İstanbul Tel: (0212) 216 97 00 www.konakmedya.com Renk Ay­rı­mı ve Bas­kı: Özgün Ofset - Aytekin Sok. Yeşilce Mah. No: 21 34418 4. Le­vent / İs­tan­bul Tel: (0212) 280 00 09 Faks: (0212) 264 74 33 2 Başlarken Yenilenebilir enerji kaynakları gelecek kuşaklar için sürdürülebilir bir dünya demek Dünya nüfusu giderek artıyor, bu durum kontrolsüz ve niteliksiz yapılaşmayı da beraberinde getiriyor. Bu gidişatın kıskacında mevcut enerji kaynaklarını hızla tüketiyor ve tükettiğimiz fosil yakıtlarla çevreye ve atmosfere geri dönüşü olmayan nitelikte zarar veriyoruz. Enerji tüketiminin görece düşük olduğu ülkemizde ise enerji kısıntısından çok, enerjinin akılcı kullanımına ve tasarrufuna odaklanmamız önem kazanıyor. Enerjinin akılcı kullanımı ve tasarrufu ile bağlantılı en hassas kalemlerden biri olan tesisat yalıtımı, İzocam olarak üzerinde durduğumuz konular arasında yer alıyor. Bu kapsamda bir süre önce geliştirdiğimiz ve ilgili standartlarda belirtilen hesaplama kurallarını kullanarak hazırladığımız İzocam Tesisat Yalıtım Hesaplama Programı; tesisat elemanlarındaki yalıtımın yeterliliğini, ısı kaybı veya kazancı ile yüzey sıcaklıklarının değişimini tespit edebiliyor. Tesisat yalıtımı konusunda Diyalog okurlarını bilgilendiren Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Başkanı Sarven Çilingiroğlu’na teşekkür ediyoruz. Ülkemizde tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 40’ı binalarda kullanılıyor… Binalarda tükettiğimiz enerjinin azaltılması ve ihtiyaç duyulan enerjinin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanabilmesi gelecek kuşaklar için sürdürülebilir bir çevre ve dünya demek. Küresel ısınmanın etkilerinin azaltılabilmesi demek. Bu da ancak, doğru yalıtım uygulamalarıyla ve uygun yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı sıfır enerjili binalarla mümkün. Küresel ısınma konusunda Türkiye’nin paydaşı olduğu uluslararası sözleşmeler ve ulusal çalışmalar konusunda dergimize katkı yapan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’a teşekkür ediyoruz. Diyalog’un yeni sayısında “Tesisat Yalıtımı” ve “Küresel Isınma” konularına odaklandık. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ile Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Başkanı Sarven Çilingiroğlu odaklandığımız konular üzerine bizleri aydınlattı. Bu yıl 15. kez düzenlenen İzocam Yalıtım Yarışması’nın finalistleri ise bu sayımızın diğer konukları oldu. İzocam’ın eğitim çalışmalarına da bu sayımızda yer verdik ve İYEM ile MEB Sertifikalı Usta Eğitimleri’nin içeriği ve etkilerini sizlerle paylaştık. Bu yıl on beşincisini düzenlediğimiz İzocam Yalıtım Yarışması’nın finalistlerini de dergimizde konuk etmek istedik. Bu yılki yarışmamızın “Astana’nın çetin iklim koşullarında ‘sürdürülebilir konut’ neyi ifade etmektedir?” sorusuna cevap arayan projelerini bizlerle paylaştılar. Kendilerini bir kez daha tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Yeni sayımızı keyifle okuyacağınızı umuyoruz. Sevgi ve Saygılarımla, A. Nuri Bulut Genel Müdür 3 Dosya: Küresel Isınma ve Yalıtım “Vizyonumuz sıfır enerjili binalar ile sürdürülebilir bir çevre” Türkiye’nin küresel ısınmayı önleme politikaları çerçevesinde gerçekleştirdiği çalışmalar ve yalıtımın küresel ısınma ile mücadeleye katkısı üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ile sohbet ettik. 4 B ilindiği üzere Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) 1992 yılında imzaya açıldı ve 1994 yılında yürürlüğe girdi. Kyoto Protokolü ise 1997 yılında imzaya açılarak 2005 yılında uygulamaya kondu. Türkiye, 2001 yılında Marakeş’te gerçekleştirilen BMİDÇS 7. Taraflar Konferansı’nda alınan 26/CP.7 sayılı Karardan (Karar: Türkiye’nin özel şartlarının tanınarak, diğer EK-I ülkelerinden farklı bir konumda olduğunun kabulüyle EK-II’den çıkartılması ancak EK-I’de kalması) sonra 24 Mayıs 2004 tarihinde BMİDÇS’ye, 26 Ağustos 2009 tarihinde ise Kyoto Protokolü’ne taraf oldu. Türkiye, Kyoto Protokolü’nün kabul edildiği 1997 yılında BMİDÇS’ye taraf olmadığı için Protokolün Ek-B listesinde yer almamıştı. Dolayısıyla Türkiye’nin 2008-2012 yılları arasındaki Birinci Yükümlülük Döneminde sayısallaştırılmış sera gazı azaltım veya sınırlama yükümlülüğü bulunmuyordu. Protokolün 2013-2020 yılları arasındaki İkinci Yükümlülük Dönemi için de herhangi bir yükümlülüğü bulunmuyor. Bu nedenle Türkiye, Kyoto Protokolü’nün Temiz Kalkınma Mekanizması, Emisyon Ticareti ve Ortak Uygulama olarak adlandırılan esneklik mekanizmalarından da yararlanamıyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Müzakerelerindeki son durumunu ve Türkiye’nin müzakerelere katkısını değerlendirebilir misiniz? Uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler nezdinde evrensel yeni bir iklim anlaşmasının müzakerelerini sürdürüyor. Müzakerelerde oldukça yoğun bir sürece girildi. 2015 yılı sonunda Paris’te düzenlenecek olan BMİDÇS 21. Taraflar Konferansı’nda, 2020 yılında yürürlüğe girecek olan yeni iklim anlaşmasının kabul edilmesi bekleniyor. Yeni anlaşmaya ilişkin müzakerelerde, gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı yapılmaksızın bütün taraf ülkelerin sorumluluk alacağı ve bunu yerine getireceği bir anlaşmaya ulaşılması amaçlanıyor. Bu çerçevede, 2013 yılında Varşova kentinde yapılan 19. Taraflar Konferansı’nda alınan karar ile BMİDÇS tarafları ulusal katkılarını (Intended Nationally Determined Contributions – INDC) belirlemek için hazırlıklarını başlatmaya veya yoğunlaştırmaya ve bunları şeffaf ve anlaşılır bir biçimde 21. Taraflar Konferansı öncesinde sunmaya davet edildiler. Aralık 2014’teki 20. Taraflar Konferansı’nda ise 2020 sonrasına yönelik olarak gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerin ulusal katkılarını en geç Ekim 2015’e kadar sunmaları kararı alınmıştı. Şu ana kadar BMİDÇS’ye taraf olan 196 ülkeden 148’i yeni iklim anlaşmasına yönelik ulusal katkısını sundu (Çin, ABD, AB dahil). Ülkemizin ulusal katkısı da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda TÜBİTAK-MAM ile işbirliği içinde gerçekleştirilen İklim Değişikliği Ulusal Bildirimlerinin Hazırlanması Projesi kapsamında gerçekleştirilen sera gazı emisyon projeksiyonu çalışmaları esas alınarak hazırlanmıştı. Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar “Türkiye’nin ulusal katkısına göre ülke olarak sera gazı emisyonlarımızı 2021-2030 yılları arasında referans senaryoya göre, 2012 yılı sera gazı emisyon miktarını baz alarak %21’e kadar azaltmayı taahhüt ettik.” 5 Dosya: Küresel Isınma ve Yalıtım Türkiye’de enerji arz güvenliğinin sağlanması bakımından oldukça önemli. Bu nedenle mevcut bina stokunun bir an önce optimum maliyet kapsamında iyileştirilmesi önem kazanıyor. Bu amaçla, sektör tarafından malzemelerin daha ekonomik hale getirilmesinin yanında, devlet tarafından da teşvik edici yöntemlerin sağlanması gerekiyor. Son olarak, 30 Eylül 2015’te yapılan İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu toplantısında değerlendirilen projeksiyon çalışmalarının sonuçlarının, ülkemizin yeni iklim anlaşmasına ilişkin ulusal katkısı olarak sunulması Kurul tarafından kabul edildi. Bunun üzerine Türkiye’nin ulusal katkısı BMİDÇS Sekreteryasına 30 Eylül 2015’te resmi olarak sunuldu. Türkiye’nin ulusal katkısına göre ülke olarak sera gazı emisyonlarımızı 2021-2030 yılları arasında referans senaryoya göre, 2012 yılı sera gazı emisyon miktarını baz alarak %21’e kadar azaltmayı taahhüt ettik. İklim değişikliğini önlemede yalıtım uygulamalarının katkısına değinebilir misiniz? Yalıtım bina enerji tüketimlerini azaltmak üzere; çatı, pencere, duvar gibi bina elemanlarının dış ortam ile ısı alışverişini 6 azaltmak üzere yapılan bir uygulama. Bilindiği üzere, karbon türevi yakıtların yanmasıyla enerji elde edilmesi esnasında açığa çıkan sera gazları iklim değişikliğinin temel nedeni olarak kabul ediliyor. Binalarımızda tükettiğimiz enerjiyi azaltır ve ihtiyaç duyulan enerjiyi yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlayabilirsek gelecek kuşaklar için sürdürülebilir binalar ve sürdürülebilir bir çevre oluşturacağız. Türkiye’de tüketilen enerjinin yaklaşık %40’ı binalarda kullanılıyor. Ancak, doğru tasarım ve yalıtım uygulamaları ve uygun yenilenebilir enerji kaynaklarının entegre edilmesi yoluyla sıfır enerjili binalara sahip olmamız mümkün. Bina maliyeti bina ömrü boyunca hesaplandığında bu maliyetin %85’ini enerji giderlerinin oluşturduğu unutulmamalı. Bu çerçevede, binalarda enerji verimliliğine yönelik çalışmalar, enerjide %75 dolayında dışa bağımlı olan Bakanlığınızın iklim değişikliğine dair gündemine aldığı proje ve çalışmalardan yalıtım konusunu en çok ilgilendiren projeler hangileri oldu? Bakanlığımızca ulusal kaynaklar ve uluslararası kuruluşların desteğinin yanı sıra, Avrupa Birliği katılım öncesi mali yardım programları dahilinde çeşitli projeler yürütülüyor. Bu kapsamda bütünleşik bina esasları, minimum enerji performansları ve bina tipolojileri belirleniyor. Bu çalışmalar sonucu elde edilecek sonuçlar zorunlu hale getirildikten sonra da, yapı sektörünün gerekli teknoloji ve malzemeleri sağlamak için küresel yaklaşımları takip etmesi önem kazanıyor. Bakanlık olarak vizyonumuz sıfır enerjili binalar ile sürdürülebilir bir çevre. Binalara enerji kimlik belgesi düzenlenmesi için kullanılan BEP-TR programımızın ikinci versiyon çalışmaları devam ediyor. Toplumda farkındalık oluşturan ve iskan aşamasında mecburi olan enerji kimlik belgesi çizim tabanlı masaüstü bir program ile oluşturularak sunulacak. Amacımız teknik kapasitenin ve uluslararası gelişmelerin ülkemize uyumlu hale getirilmesi. Hedeflerimiz doğrultusunda çalışmalarımız zamanlamaya uygun olarak devam ediyor. Diğer ülkelerle sera gazı değerlerimiz kıyaslandığında, Türkiye’nin iklim değişikliğine katkısı nedir? Türkiye, Dünya Bankası sınıflandırmasına göre gelişmekte olan üst-orta gelir grubu ülkesi. 2012 yılı itibariyle 75,6 milyon olan nüfusumuz 1990 yılından beri %30 oranında artış göstermiş. Türkiye’nin sera gazı emisyonları ise, 1990 - 2012 yılları arasında 187 milyon tondan 440 milyon tona yükselmiş. Buna rağmen, 1850 yılından beri Türkiye’nin kümülatif sera emisyonları içindeki payı %0,7 düzeyinde. Bu rakamlara karşılık Çin’in sera gazı emisyonları 2012 yılında yaklaşık 10 milyar ton, ABD’nin sera gazı emisyonları ise 5,5 milyar tona ulaşmış. Dünya genelinde bakıldığında küresel emisyonların %55 payına sahip üç bölge; Çin, ABD ve AB ülkeleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu %55’lik pay içerisinde Çin’in payı %29, ABD’nin %15 ve AB’nin ise %11. 2012 yılı verilerine göre Türkiye’de kişi başı sera gazı emisyonu miktarı 5,9 ton. Bu değer OECD ortalamasının yaklaşık üçte birine, AB ortalamasının ise yarısına tekabül ediyor. Türkiye ekonomisinin karbon yoğunluğu, 1990 - 2010 yılları arasında 0,61’den 0,3’e düşerek yaklaşık %50 düzeyinde azalmış. Enerji talebi ise yıllık %6-7 düzeyinde artış göstermiş. Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’de kişi başı elektrik tüketimi 2854 kilowatt saat olup, bu değer de OECD ortalamasının oldukça altında. Sera gazı emisyonlarını azaltabilmek adına mevcut mevzuat ve denetimlerde ne tür iyileştirme veya değişikliklere gidilebilir? İklim değişikliğine neden olan etkenlerin başında sera gazı emisyonlarındaki artış geliyor. Hızla sanayileşmekte ve ekonomik olarak gelişmekte olan Türkiye’de, endüstriyel tesislerden kaynaklanan ve sera gazına neden olan emisyonların takibi, izlenmesi, raporlanması ve envanterinin oluşturulması, çevresel sorunların önüne geçmek ve iklim değişikliğiyle mücadele edebilmek adına büyük önem taşıyor. Bakanlığımızca hazırlanan ve 2014 yılında yayımlanarak yürürlüğe giren Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik ile ülkemizin toplam sera gazı emisyonlarının yaklaşık yarısını teşkil eden; elektrik üretimi, çimento, demir-çelik, rafineri, seramik, kireç, kâğıt ve cam üretimi gibi sektörlerden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının tesis seviyesinde izlenmesi sağlanacak. Ayrıca, ülkemizin iklim değişikliği politikalarının oluşturulmasına ve iklim değişikliğiyle mücadele konusunda atılacak adımların uygulanmasına yönelik temel altyapı da bu Yönetmelik ile oluşturuldu ve AB Çevre Faslı müzakerelerinde önemli bir adım atıldı. Diğer taraftan, Yönetmeliğin uygulanmasını kolaylaştırmak ve Yönetmelik kapsamındaki tesislere teknik açıdan destek olmak amacı ile Bakanlığımız tarafından hazırlanan Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve Raporlanması Hakkında Tebliğ de 2014 yılında yürürlüğe girdi. Dünya Bankası ayrıca, gelişmekte olan ülkeler ile yükselen ekonomilerin piyasa mekanizmalarından etkin olarak yararlanmalarını teminen gerekli kapasite gelişimini sağlamak amacıyla, Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı (Partnership for Market Readiness - PMR) adıyla bir teknik destek programını hayata geçirdi. Söz konusu proje kapsamında, emisyon azaltımına yönelik kullanılan araçlardan karbonun fiyatlandırılması, emisyon ticareti gibi mekanizmalar üzerine çalışılacak. Bu çalışmalar, sera gazlarının izlenmesi ve “Dünya Bankası ayrıca, Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı adıyla bir teknik destek programını hayata geçirdi.” azaltılması konusunda önemli adımlar olmakla birlikte, uluslararası gelişmeler ve müzakereler ışığında daha ileri adımlar atmak için başlangıç noktası oluşturacak. Diğer taraftan, 2008 yılında yürürlüğe giren Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği uyarınca başlatılan enerji kimlik belgesi uygulamasına göre, yeni binaların enerji tüketimleri ve sera gazı salım sınıflarının C sınıfının altında olmaması gerekiyor. Mevcut binalarda yapılacak olan esaslı tadilatların da yönetmeliğe uygun yapılması gerektiğinden yenileme çalışmalarının aynı sınırlar dahilinde yapılması zorunlu. Sürdürülebilir Yeşil Binalar ile Sürdürülebilir Yerleşmelerin Belgelendirilmesine Dair Yönetmelik de 2014 yılında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik uyarınca yaşam alanlarının konfor şartları sağlanırken enerjinin etkin kullanılması ile doğrudan sera gazı salımlarının azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılıyor. Isıtma sistemlerinde merkezi ısı gider paylaşım sistemlerinin kurulması ile yakıt tasarrufu sağlanarak gereksiz yanma önleniyor. Ayrıca yıllık baca gazı analizleri yapılarak ve ısıtma sistemlerinde verimli yanma sağlanarak sera gazı salımlarının azaltılması sağlanıyor. 7 Dosya: Küresel Isınma ve Yalıtım “Ses yayılımı hesabını tasarım aşamasında yapmak gerekiyor” Türk Tesisat Mühendisleri Derneği Başkanı Sarven Çilingiroğlu ile TTMD’nin faaliyet alanları ile tesisat yalıtımında dikkat edilmesi gereken detaylar üzerine sohbet ettik. T ürk Tesisat Mühendisleri Derneği, kurulduğu 1992 yılından bu yana hizmet kalitesini yükseltebilmek amacıyla Bölge Temsilcilikleri vasıtasıyla eğitim çalışmaları ve seminerler yürütüyor. Meslek içi eğitimin kalitesini yükselterek sektöre katkıda bulunmaya ilaveten, tesisat mühendislerini çeşitli platformlarda bir araya getirerek kaynaşmalarını sağlamaya çalışıyor. TTMD, 1993 yılında ASHRAE (American Society of Heating and Refrigeration Engineers), 2005 yılında REHVA (Federation of European Heating and Air Conditioning Association) ve 2009 yılında CLIMAMED (Joint Organization of HVAC&R Associations of France, Italy, Portugal, Spain) üyesi olarak uluslararası platformlarda da Türkiye’nin temsiliyetini sürdürüyor. Türk Tesisat Mühendisleri Derneği’nin çalışmalarından kısaca bahsedebilir misiniz? Türk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD) düzenli olarak her iki yılda bir “Uluslararası Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu” ile her yıl belirli bir konuyu ayrıntılı biçimde tartışmak üzere “Atölye Çalışmaları” düzenliyor. Yurt içi ve yurt dışında düzenlenen sektörel fuar ve sempozyumlara da katılan Derneğimiz, mesleki gelişimi artırmaya yönelik kitaplar ve süreli yayınlar da hazırlıyor. Daha önce TTMD Bülteni adı altında 35 sayı yayımlanan ve sonrasında TTMD Dergisi adını alan ve iki ayda bir yayımlanan dergi, yılda bir defa da İngilizce olarak hazırlanıyor. Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde Ar-Ge projeleri geliştiren, destekleyen, standart ve yönetmelik çalışmalarında aktif görev alan Derneğimiz, yönetmeliklerin oluşturulmasında devlet kurumlarıyla da işbirliğine girerek yönetmeliklerin kurallara uygun hazırlanmasına ve uluslararası projelerde yenilikçilik odaklı çalışmalara katkıda bulunuyor. Tesisat yalıtımının neleri kapsadığı konusunda bizleri bilgilendirebilir misiniz? Tesisat yalıtımı dendiğinde amaca yönelik üç tür yalıtım düşünülebilir. İlk sırada tesisatlardaki ısı kayıplarını önlemek ve enerji tasarrufu için yapılan ısı yalıtımını sayabiliriz. Isı yalıtımının tesisattaki kullanım alanları; ısıtma boruları ve vanaları, kullanma sıcak suyu boruları, soğutma boru ve vanaları ile havalandırma kanallarının yalıtımını kapsıyor. Yalıtım, soğutma boru ve vanalarında sadece ısı kazançlarını değil aynı zamanda borulardaki yoğuşmayı önlemek amacıyla da kullanılıyor. Benzer şekilde kullanma suyu borularında da yalıtım, yoğuşma için alınan bir önlem. İkinci sırada tesisatlarda ses yalıtımı kapsamında yapılan çalışmaları sayabiliriz. Havalandırma ve klima kanallarında yapılan ses yalıtımları, buralarda yoğun olan fan seslerinin mahallere taşınmasını önler. Pis su borularında yapılan yalıtım ise özelikle PVC esaslı pis su ve yağmur suyu borularında sesi önlemek için uygulanır. Yangın yalıtımı da tesisat yalıtımının asla atlanılmaması gereken bir parçasıdır. Farklı yangın alanlarından geçen hava kanallarının ve borularının, yangına karşı yalıtılması gerekir. Ayrıca, endüstriyel mutfak kanalları ile duman tahliye kanallarının yangın yalıtımı bu çerçevede ele alınır. Bir binanın tesisat yalıtımı hatalı yapılmışsa sonuçları, etkileri neler olabilir? Tesisattaki hatalı yalıtım uygulamasının en önemli etkisi enerji kaybı olarak karşımıza çıkar. Bunun neticesi de daha fazla yakıt kullanımı ve elektrik sarfiyatı olur. Yangın yalıtımının yanlış yapılması da olası bir yangının daha hızlı yayılmasına sebebiyet vererek binalarda bulunan insanların hayatını tehlikeye sokacaktır. Tesisatlarda ses yalıtımının yanlış uygulanması ise insanların yaşam konforuna etkisiyle kendini gösterir. Tesisat yalıtımlarının denetimine yeterince önem veriliyor mu sizce? Sarven Çilingiroğlu 8 Resmi ve kamuya açık önemli binalarda tesisat yalıtımı denetimine bilinçli olarak önem veriliyor, kontrollük mekanizması ile takip ediliyor. Buna rağmen yeterli kontrollerin yapılmadığı binalar da mevcut. Yurt dışındaki örneklerde; tüm binalarda kontrollerin düzgün bir şekilde yapılabilmesi için uygulamaların kontrolü ve denetimi “commissioning” tabir edilen ve uzmanlığı bu iş olan firmalar tarafından yapılıyor. Bizde de bu tür firmaların oluşturulması ve kanunlarla denetimin zorunlu hale getirilmesi gerekiyor. Tesisat yalıtımı ile ilgili mevzuatımızın yeterliliği konusunda düşünceleriniz nedir? Dünyadaki örneklerle kıyaslama yapmanız gerekirse ne söylersiniz? Isı yalıtımı konusunda BEP-TR’de (Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği) belirtilen yalıtım kalınlıkları ve TS 825 yalıtım değerleri bulunmakla birlikte, dünyanın gelecek ihtiyaçlarını karşılamada kalınlıklar artırılarak sürekli güncellenmelidir. Ancak ses yalıtımı konusunda; ses yayılımı hesabını tasarım aşamasında yapmak gerekiyor. Biz bu çerçevede SMACNA (Sheet Metal and Air Conditioning Contractors National Association – ABD Sac Levha ve Klima Müteahhitleri Birliği) kriterlerini tasarımlarımızda uyguluyoruz. Ses yalıtımı hesapla ve proje koşullarına göre belirleneceği için mevzuatın konusu değil. Fakat hangi hesap yönteminin uygulanacağı ve denetimin neye göre yapılacağının kontrol altına alınması önemli. Tesisatlarda yangın yalıtımı konusunda da; yönetmelikte zonlara göre dayanım süreleri belirtilmiş olduğu için, yalıtım malzemelerinin bu sürelere göre seçimi mümkün oluyor. “Tesisattaki hatalı yalıtım uygulamasının en önemli etkisi enerji kaybı olarak karşımıza çıkıyor. Bunun neticesi de daha fazla yakıt kullanımı ve elektrik sarfiyatı oluyor.” 9 Haberler Yangına karşı yalıtımlı savunma! Her yıl 25 Eylül haftası Türkiye’de “Yangından Korunma Haftası” olarak kutlanıyor. Yalıtım konusunu A’dan Z’ye ele alan İzocam, yangından korunmanın, can ve mal kayıplarına engel olmanın en önemli yollarından birinin doğru uygulanmış yalıtım olduğunu vurguluyor. G erek oturduğumuz binalarda gerekse sanayi yapılarında ya da hastane, AVM, spor salonu gibi toplu mekanlarda meydana gelebilecek olası yangınlar telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabiliyor. Özellikle de büyük kentlerde itfaiyenin ulaşmakta zorlandığı dar sokaklar, son dönemde inşa edilen yüksek katlı binalar yangınların ciddi boyutlara varmasına sebep olabiliyor. İzocam yangın felaketinden korunmada “doğru malzeme ile uygulanan kalın yalıtımın” önemine dikkati çekiyor. Yüksek bir binada uygulanması gereken yalıtım ile site veya sokak arasında bulunan binalara uygulanması gereken yalıtım şeklinin uzmanlarca değerlendirilerek, doğru kişilerce, doğru malzeme ile ve doğru kalınlıkta uygulanması can ve mal kayıplarını büyük oranda azaltıyor. A1 sınıfı taşyünü ile bina cephelerine, pencere kenarlarına ve kat aralarına yapılacak yalıtım olası bir yangın sırasında zaman kazandırıyor. Taşyünü ile yalıtılmış bir bina kolay tutuşmuyor ve duman yaymıyor. Yangında en önemli hususlardan biri olan dumandan etkileşim ise engelleniyor. Taşyünü malzeme kullanılarak oluşturulacak yangın kompartımanları yangından kaçış anı ve itfaiyenin yetişmesi süreçleri için daha uzun bir zaman tanınmış oluyor. Kentsel dönüşümün yangın güvenliği için bir fırsat olduğunu belirten İzocam Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Öktem; binalar inşa edilirken zeminden çatıya, duvardan döşemeye ve tesisata kadar uygulanan etkili yalıtım sistemleri ile hem güvenlik sağlandığını hem de enerji tasarrufuna katkıda bulunulduğunu belirtiyor: “Ev sahibi 10 olmak isteyen veya mevcut evinin, binasının yalıtımını yaptıracak olanlara da burada büyük görev düşüyor ve toplumumuzun bilinçlendirilmesi gerekiyor. Yeni ev alacakların binanın yalıtım detaylarını, yangın güvenliğini sorgulaması çok önemli… İlgili yönetmeliğe göre yüksek binaların cephelerinde ve kat aralarında yanmaz olarak sınıflandırılan A sınıfı malzemelerin kullanımı zorunlu hale getirildi. Bunun yanı sıra olası bir yangının yayılmasını önlemek ve zararı asgari düzeyde tutmak amacıyla yapının ana konstrüksiyonu ile katlar arası noktalarda veya ilgili uzmanlarca tanımlanan noktalarında yangın bariyerlerinin mutlaka oluşturulması gerekiyor. Özellikle yüksek binalarda, giydirme cephe uygulamalarında mineral yünler olarak adlandırılan camyünü ve taşyünü kullanımı büyük önem taşıyor.” Yangında kayıplar çoğunlukla duman yayılımıyla oluşan panik ve gaz zehirlenmelerinden kaynaklanıyor. Yangın esnasında bütünlüğünü kaybetmeyen ve ısıyı geçirmeyen duvarlar sayesinde binayı güvenli şekilde boşaltmaya yetecek süre kazanılıyor. Yangın yayılımının bir alandan veya kattan diğer alana geçişini engellemek için de her katta kompartmanlama yapılması gerekiyor. İzocam ve Rigips işbirliği ile geliştirilen bölme duvar sistemi InWall taşıyıcı olmayan duvarlarda yüksek yangın güvenliği sağlayan bir sistem. Özellikle insan sayısının yoğun olduğu binalarda InWall kullanımı olası yangın durumlarında zaman kazandırıyor. Can ve mal kaybı risklerini en aza indiriyor. Eviniz yenilenirken tesisat yalıtımını ihmal etmeyin Çoğumuzun aklına bile gelmeyen tesisat, aslında bir evde yenilenmesi gereken unsurların başında geliyor. Hem evin alt yapısını güçlendiren hem de kış aylarında tasarruf sağlayan tesisat tadilatları su baskınlarını ve donmaları önlüyor. Tesisat tadilatında en önemli işlemlerin başında tesisat yalıtımı geliyor. Doğru malzemeyle işinin ehli kişilerce gerçekleştirilen yalıtım sayesinde, evler uzun ömürlü ve güvenli tesisata sahip oluyor. E vlerde yapılan tesisat yalıtımı; enerji tasarrufu sağlıyor çünkü yalıtım mekânların çok daha kolay ve hızlı bir şekilde ısınmalarına ve yakalanan ısının uzun süre korunmasına olanak tanıyor. Kazan dairesinden çıkan sıcak borular dairelere ulaşana kadar suyun sıcaklığını ve dolayısıyla enerjisini muhafaza ediyor. Daireye ulaşana kadar borulardaki sıcaklığın düşmesi, dairenin geç ısınmasına, dönüş borusundaki suyun daha fazla soğumasına ve kazanın suyu tekrar ısıtması için daha fazla yakıt (enerji) harcamasına sebep oluyor. Borulardaki sıcaklığın belli bir derecenin altına düşmesi de kazanın verimliliğini düşürüyor. Borulardan geçen su sıcaklığının aynı seviyede kalması yalıtım sayesinde sağlanıyor. Kış aylarında en fazla görülen ve zor durumlar yaratan bir diğer konu da su borularındaki donmalardır. Özellikle de bina girişlerindeki vanalarda suyun gece boyunca donması sebebiyle vanalarda patlamalar meydana gelir. Su borularındaki donmalara karşı alınabilecek en iyi önlemin yalıtım olduğu biliniyor. Bina dışındaki borulara uygulanacak yalıtım işlemi kapsamında vana ceketi sarılması kış aylarında oluşan bu güç durumun önüne geçiyor. Tesisat yalıtımını sonradan da yapabilmek mümkün Tesisat yalıtımı için ana nokta tesisatlara kolay ulaşabilmektir. Yalıtım uygulaması yapılırken yalıtımın türü ve kalınlığı borunun yerine göre (iki boru arası, boru-duvar ve boru-tavan arası mesafeye) seçilir. Tesisat yalıtımında genellikle Camyünü Prefabrik Boru ve vana ceketleri ile yapılan yalıtımlar kolaylıkla uygulanabiliyor ve geri ödeme sürelerini de kısaltıyor. Kalorifer tesisatlarında en etkili çözümü İzocam Camyünü Prefabrik Borular sunuyor. Camyünü malzemeler yanmaz oluşu ve sıcaklık yükseldikçe performansından ödün vermemesi nedeniyle en sağlıklı tesisat yalıtımı ürünleri olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra tesisatlarda vanaların yalıtılması amacıyla kullanılan İzocam vana ceketleri de beklentilerin çok üzerinde çözümler üretiyor. Vana ceketlerinin esneklik özelliği uygulama mekanlarının dar olduğu yerlerde büyük avantajlar sağlıyor. Tesisat yalıtımı uygulamalarının işinin ehli ve alanında uzman kişilerce yapılması dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alıyor. Çünkü tesisatta ve ekipmanlarda açıklık bırakılmaması, boruların ekipmanlarının ve vanaların tamamının yalıtılması gibi teknik detaylar ancak bu işin uzmanları tarafından uygulanabilecek işlemler. Boruların uygun kalınlıklarda yalıtılabilmesi için montajı yapan ustaların konu hakkında bilgilendirilmeleri önem taşıyor. Çünkü boruların montajlarının birbirlerine, duvara veya tavana çok yakın yapılmaması gerekiyor. 11 Eğitim İzocam MYK Mesleki Yeterlilik Usta Eğitimleri İzocam 2004 yılında yalıtım eğitimi konusuna sosyal sorumluluk bilinciyle yaklaşarak, MEB Sertifikalı Usta Eğitimleri’ne başladı. 10 yılı geride bırakan proje kapsamında 1700 usta, İzocam tarafından MEB onaylı sertifikalarına kavuştu. İ nşaat sektörü içinde yer alan mesleklerde çalışanların niteliğinin yükseltilmesi, sektörde ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücüne mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışların kazandırılması verimli sonuçlar alınmasında büyük rol oynuyor. Yanlış veya gereksiz malzeme seçimi ve uygulamaların önüne geçilmesi hem tüketicinin korunmasında hem de ülkemiz ekonomisinin gelişmesinde önem taşıyor. Yapılarda kullanılan malzemeler ne kadar kaliteli olursa olsun, eğer bu malzeme doğru detayda, doğru yerde ve doğru bir şekilde uygulanmıyorsa sağlıklı sonuçlar almak mümkün olmuyor. Kaliteli malzeme ancak nitelikli ustalar tarafından tatbik edildiğinde arzu edilen sonuçları veriyor. İzocam bu yüzden doğru malzemelerin doğru şekilde uygulanması için inşaat sektörünün ihtiyacı olan nitelikli ustaların yetiştirilmesine yönelik eğitimlere her zamankinden fazla önem vermeye devam ediyor. 2004 yılında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü ile yapılan protokol kapsamında teknik okullarda başlayan yalıtım usta eğitimleri, 2006 yılından itibaren Türkiye Yol-İş İntes Eğitim Şantiyesi İzocam Atölyeleri Sincan-Ankara’da devam ediyor. 2004 yılından bugüne usta eğitimlerine katılan ve sınavlarda başarılı olan 1700 kişiye MEB onaylı belge veren İzocam, 2015 yılı sonuna dek 300 kişiye daha ulaşmayı hedefliyor. 12 Uluslararası meslek standartlarını temel alarak, teknik ve mesleki alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek, denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek üzere faaliyetlerine başlayan Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), 5544 Sayılı Kanun ile 2006 yılında kuruldu. Eğitim ile iş yaşamının nitelik talepleri arasında işlevsel bir bağ kurmak için de Ulusal Mesleki Yeterlilik Sistemi (UMYS) hayata geçirildi. UMYS, ulusal ve uluslararası meslek standartlarını temel alarak teknik ve meslekî eğitim standartlarının ve yeterliliklerin geliştirilmesi, uygulanması ve bunlara ilişkin akreditasyon, yetkilendirme, denetim, ölçme, değerlendirme ve belgelendirmeye ilişkin kural ve faaliyetleri içeriyor. İş piyasasının ve eğitim kurumlarının öncelikli ihtiyaçları doğrultusunda MYK tarafından, 40 meslek için standartlar oluşturuldu. Bu standartlar içinde yalıtım alanını ilgilendiren; •Isı Yalıtımcısı 12UY0057-3 •Su Yalıtımcısı 12UY0058-3 •Ses Yalıtımcısı 12UY0059-3 •Yangın Yalıtımcısı 12UY0060-3 •Alçı Levha Uygulayıcısı 12UY0054-3 dahil olmak üzere beş meslek standardı bulunuyor. 2004 yılından bugüne usta eğitimlerine katılan ve sınavlarda başarılı olan 1700 kişiye MEB onaylı belge veren İzocam, 2015 yılı sonuna dek 300 kişiye daha ulaşmayı hedefliyor. Meslek standartlarının oluşturulmasının ardından, 16 Aralık 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik” gereğince, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren, inşaat ve tesisat işlerinde çalışacak ustaların yetki belgesi sahibi olmaları zorunlu hale geldi. Şantiyelerde çalışacak ustaların yaptıkları işle ilgili belgelerini iş müfettişlerine ibraz etmek zorunluluğu bu yönetmelikle getirilmiş oldu. 13 Eğitim Bununla birlikte ülkemizde yaşanan iş kazalarının ciddi oranda artması sebebiyle de İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip olma yeniden büyük önem taşır hale geldi. 26 Mayıs 2016 tarihinden itibaren Mesleki Yeterlilik Belgesi olmayan işçi çalıştırılamayacağı hüküm altına alındı. MYK belgesiz her bir çalışan için Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından 500 TL idari para cezası verileceği kesinleşti. Yeni mevzuatla yenilenen eğitimler İzocam da yalıtım eğitimlerini MYK Mesleki Yeterlilik Kurumu Meslek Standartları mevzuatlarına göre yeniden düzenleyerek, 2014 yılından itibaren bu doğrultuda eğitim vermeye devam ediyor. Ankara Sincan’da bulunan Türkiye Yol-İş İntes Eğitim Şantiyesi İzocam Atölyeleri’nde gerçekleştirilen ‘Isı Yalıtımcısı’ eğitimine Türkiye’nin farklı noktalarından katılan ustalara, teorik ve uygulamalı olmak üzere iki aşamada eğitim veriliyor. Malzeme bilgisiyle birlikte doğru uygulama teknikleri öğretilerek, sektörde ‘doğru bilinen yanlışlar’ düzeltiliyor. Ustalara ayrıca aldıkları projeyi okuyup, metrajlandırıp malzeme analizi çıkartmaları konularında da eğitim veriliyor. İzocam, eğitimlerde yalıtım alanında çalışan ustaların niteliklerinin yükseltilmesine ve sektörde ihtiyaç duyulan yeni iş gücüne mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışların kazandırılmasına odaklanıyor. Ayrıca, yanlış veya gereksiz malzeme seçimine ve uygulamalara son verilerek, hem tüketicinin korunmasını hem de ülke ekonomisinin gelişmesini hedefliyor. Sektöre nitelikli eleman yetiştirilmesini öncelikleri arasında tutan İzocam, ısı, ses, yangın ve su yalıtımı alanındaki ustaların mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeyi, yeni teknolojileri öğrenmelerini, niteliklerini yükseltmeyi, bununla birlikte ustaların Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip olmalarını her zaman destekliyor. İlgili meslek alanlarında ulusal meslek standartları kapsamında eğitim ve kurslar düzenleyerek etkin ve aralıksız bir şekilde bu faaliyetlerini sürdürüyor. Özellikle uygulama kısmında, inşaat sektöründeki uygulamaların yetkin ustalar tarafından icra edilmesi büyük önem arzediyor. Çünkü konusunda mesleki yeterliliğe sahip, nitelikli ve belgeli ustalar tarafından yapılacak doğru uygulamaların daha uzun ömürlü olacağı ve yapılan yatırımdan azami fayda sağlanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip olunması hem ustalara hem de işverenlere avantajlar sunuyor ve iş verimliliğine de faydalı yansımaları bulunuyor. Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip 14 bir usta, işe başvururken sahip olduğu bilgi, beceri, yetkinliklerini sergileme fırsatı buluyor, belgesiz ustalara göre bir adım öne çıkıyor ve işverenler tarafından öncelikli tercih ediliyor. İzocam Usta Eğitimleri; İzocam’ın konusunda uzman mimar, mühendis ve tekniker kadrosundan oluşan eğitim ekibi ve MEB tarafından görevlendirilen uzman öğretim görevlilerinin gözetiminde gerçekleştiriliyor. Isı Yalıtımcısı Mesleki Yeterlilik usta eğitimleri; Isı Yalıtımında İş Organizasyonu, İş Sağlığı ve Güvenliği, Temel, Döşeme ve Tavanlarda Isı Yalıtımı, Duvarlarda Isı Yalıtımı (Sıvalı Dış Cephe Yalıtım Sistemleri-Mantolama ve Dış Duvar İçten Yalıtım Sistemleri) ve Çatılarda Isı Yalıtım uygulamaları alt birimlerinden oluşuyor. Eğitimlerin ardından belgelendirme için, MYK onaylı ve TÜRKAK tarafından akredite edilmiş, tamamen bağımsız Belgelendirme Merkezi tarafından teorik ve ağırlıklı uygulama olmak üzere iki aşamadan oluşan ölçme ve değerlendirme sınavı ile ustaların yetkinlikleri değerlendiriliyor. Kasım 2014 - Nisan 2015 eğitim döneminde Isı Yalıtımcısı Usta Eğitimine katılan ve MYK Mesleki Yeterlilik Sınavına giren toplam 98 usta, belge almaya hak kazanmış bulunuyor. ‘Isı Yalıtımcısı’ eğitiminin yanı sıra Türkiye Yol-İş İntes Eğitim Şantiyesi’nde ‘Alçı Levha Uygulayıcısı’ eğitimi de veriliyor. Saint-Gobain Rigips ile birlikte MYK mevzuatlarına uygun gerçekleşen eğitimlerde ustalar, Yalıtımlı Alçı Levha Duvar ve Asma Tavan Sistemleri-İç Yalıtım konularında eğitim alıyorlar. İzocam yalıtım usta eğitimleri MYK Belgelendirme ile birlikte paket program çerçevesinde düzenleniyor. Bunun dışında ustalar, mesleki becerileri ulusal yeterlilikleri karşılıyorsa eğitime girmeden de doğrudan sınava girerek başarılı oldukları takdirde belge almaya hak kazanabiliyor. Eğitim ve MYK belgelendirme paket programına katılan ustalar eğitimden yararlanarak hem bilgilerini tazelemiş oluyor hem de MYK Mesleki Yeterlilik Belge sınavına hazırlıklı bir şekilde girerek başarılı olma konusunda avantajlı duruma geçiyorlar. Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip bir usta, işe başvururken sahip olduğu bilgi, beceri, yetkinliklerini sergileme fırsatı buluyor, belgesiz ustalara göre bir adım öne çıkıyor ve işverenler tarafından öncelikli tercih ediliyor. İzocam eğitimlerinde, ustaları iş kazalarına karşı güvence altına almak için eğitim süreci boyunca ferdi kazası sigortası yapılıyor. Ayrıca konaklama, yemek, yol masrafları ve eğitim giderlerinden oluşan tüm masraflar da İzocam tarafından karşılanıyor. MYK eğitiminden faydalanmak isteyenler: Ulusal Meslek Standartları çerçevesinde ‘Usta Yetki Belgesi’ yerine geçecek olan MYK Mesleki Yeterlilik Belgesi eğitiminden faydalanmak isteyenler başvurularını İzocam’a yapabiliyor. İzocam’ın katkılarıyla özel şartlarda ulusal ve uluslararası geçerliliği olan akredite edilmiş belge olarak nitelendirilen Mesleki Yeterlilik Belgesi teminine yönelik usta eğitimlerinden faydalanmak isteyenlerin, nüfus cüzdanı fotokopisi ve 2 adet vesikalık resimlerini sınavdan 10 gün önce İzocam’a ulaştırmaları gerekiyor. 15 Eğitim İYEM’de yeni eğitim yılı başladı 1998 yılından bu yana inşaat, yalıtım ve tesisat sektörü çalışanlarına konusunda deneyimli 41 uzman tarafından eğitimlerin verildiği İYEM’de, yeni eğitim sezonu Ekim ayı itibariyle başladı. İ zocam Yalıtım Eğitim Merkezi (İYEM), 1998 yılından bu yana ülkemizin inşaat ve yalıtım sektörüne eğitim hizmeti veriyor. Yalıtım bilincini yaymak, yalıtımın doğru bir şekilde uygulanmasını sağlamak ve yalıtımda en son bilgi ve uygulamaları aktarmak amacıyla kurulan merkezde eğitimler İzocam’ın destekleriyle gerçekleştiriliyor. Herkese açık olan İYEM’de eğitim seminerleri farklı üniversitelerde görev yapan öğretim görevlileri ve konusunda uzman kişilerce veriliyor. Eğitimlerin içeriği tamamen uzmanlar tarafından marka bağımsız hazırlanıyor. İYEM’de bugüne kadar eğitim görenlerin sayısı 20 bine ve 43 bin adam/saat’e ulaşmış durumda. Eğitim sürecini başarıyla tamamlayan katılımcılara “Yalıtım Uzmanı Sertifikası” verilen İYEM’in eğitim takviminde; yangın yalıtımı, yapılarda enerji verimliliği ve yönetimi, Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği, tesis ve işletmelerde yangın güvenliği, iş sağlığı ve güvenliği, tehlike belirleme ve risk analizi ile sanayi binalarında çatı ve cephe yalıtımı konuları yer alıyor. Yalıtım sırasında yanlış uygulamalar, duvarların ses geçirgenliği nedeniyle gürültü kirliliğine, olası bir yangın durumunda can ve mal kayıplarına, binalarda yüksek enerji sarfiyatına neden oluyor. Üretilen malzemelerin uygulama teknikleri birbirine çok yakın olsa da deneme- yanılma yöntemleriyle gerçekleştirilen uygulamalar genellikle başarısızlıkla sonuçlanıyor. Kaliteli ısı, ses, yangın ve su yalıtım uygulamalarında en etkili ve önemli unsur çalışanları sürekli eğitmekten geçiyor. Doğru, gerekli, uygun ve yeterli eğitimi zamanında gerçekleştirerek, bilgiyi iletmek, paylaşmak, yaymak ve yenilikleri tanıtmak üzere kurulan İYEM, ülkemizde yalıtım, inşaat ve tesisat gibi birçok sektörün gelişimine de hizmet veriyor. İYEM Ekim-Kasım-Aralık 2015 Eğitim Programı: Ekim 2015 05-06 Ekim 2015 - YANGIN-A (Yangın Yalıtımı) 12-16 Ekim 2015 - KLM-B (Uygulamalı Klima Tesisatı Hesabı) 22 Ekim 2015 - İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği) 23 Ekim 2015 - TRA (Tehlike Belirleme ve Risk Analizi) 26-27 Ekim 2015 - ÇATI-A (Sanayi Çatı ve Cephelerinde Yalıtım) Kasım 2015 02-03 Kasım 2015 - YANGIN-C (Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği ve Uygulamaları) 04 Kasım 2015 - ÖKE (Öfke Kontrolü ve Empati) 06 Kasım 2015 - YDA (“Akılcı Çözümler” Yalıtımlı Alçı Levha Duvar ve Asma Tavan Sistemleri) 09 Kasım 2015-SES-D (Uygulamalı Ses Yalıtımı) 10-11-12 Kasım 2015 - SES-A (Ses Yalıtımı ve Ses Denetimi) 16-20 Kasım 2015 - ISI-A (Konutlarda ve Sanayide Isı Yalıtımı ve Enerji Tasarrufu) 23-25 Kasım 2015 - TS-A (TS-825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları) 16 İZOCAM YALITIM EĞİTİM MERKEZİ 26-27 Kasım 2015 - YANGIN-A (Yangın Yalıtımı) 30 Kasım 2015 - SES-E (Örnek Çözümlerle Ses Yalıtımı Uygulamaları) Aralık 2015 01 Aralık 2015 - KBİ (Kurumsal Bağlılık ve Etkili İletişim Becerileri) 02 Aralık 2015 - TÇZ (Takım Çalışması ve Zaman Yönetimi) 07 Aralık 2015 - MİY (Müşteri Odaklı İlişki Yönetimi) 08 Aralık 2015 - MBD (Müzakere Teknikleri ve Beden Dili) 09-11 Aralık 2015 - YANGIN-B (Tesis ve İşletmelerde Yangın Güvenliği Seminer ve Çalıştayı) 14-18 Aralık 2015 - TES-A (Uygulamalı Kalorifer Tesisatı Hesabı) 21 Aralık 2015 - TRA (Tehlike Belirleme ve Risk Analizi) 22 Aralık 2015 - İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği) 23 Aralık 2015 - İSY (İş Sürekliliği Yönetimi) 24-25 Aralık 2015 - SES-F (Akustik ve Titreşim Ölçümleri Eğitimi) 28-29 Aralık 2015 - YANGIN-C (Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği ve Uygulamaları) 30 Aralık 2015 - KLM-C (Prefabrik Klima Kanalı Uygulamaları) İzocam, OZİ ile 100 bin çocuğa enerji verimliliğini anlattı! İzocam’ın sosyal sorumluluk kapsamında ilköğretim öğrencilerine yönelik yürüttüğü OZİ projesi, 2014-2015 eğitim yılının sona ermesiyle birlikte 100 bin çocuğa ulaşmış oldu. M illi Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen projede çocuklar, ‘yalıtım-enerji tasarrufu’ ilişkisi, ‘yalıtımın doğaya ve çevreye katkısı’ gibi konuları eğlenerek öğrendi. Ülkemizde yalıtım bilincini yaymayı görev bilerek etkili sosyal sorumluluk projelerine imza atan İzocam, OZİ projesiyle 100 bin çocuğa ulaşmanın gururunu yaşıyor. 12 Nisan 2010 tarihinde başlayan ve Milli Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen projede, ilköğretim 3, 4 ve 5. sınıf öğrencilerine yönelik eğitim verildi. Kocaeli’nin Gebze ve Dilovası ilçeleri, Ankara’nın Çankaya, Yenimahalle ve Gölbaşı ilçeleri, Eskişehir’in Odunpazarı ve Tepebaşı ilçeleri, İstanbul’un Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş, Şişli, Ataşehir, Sarıyer ve Beyoğlu ilçelerinde 350 okulda 100 bin çocuğa yalıtım, enerji verimliliği ve çevre konusunda önemli bilgiler aktarıldı. Yalıtım ve enerji verimliliği konularındaki çalışmalarıyla 50 yıldır sektörüne örnek olan İzocam, OZİ projesinde, öğrencilere yalıtımın enerji verimliliğine ve çevreye etkisini eğlenerek öğretmeyi amaçladı. Proje kapsamında, yalıtım ve enerji verimliliği konularını daha renkli, eğlenceli ve akılda kalacak şekilde anlatmak için ünlü karikatürist Varol Yaşaroğlu ve Grafi 2000 ekibi ile işbirliği gerçekleştirdi. Grafi 2000 ekibi, pedagog görüşü alarak “OZİ” karakterinin maceralarını anlatan 10 dakikalık bir animasyon filmi hazırladı. Film ile birlikte eğitimde kullanılması amacıyla 30 dakikalık bir sunum da düzenlendi. Eğitimi vermek üzere pedagoji eğitimi almış, çocuk tiyatrolarında aktif olarak çalışan deneyimli bir tiyatrocuyla da işbirliği yapıldı. Öğrenciler, OZİ’nin maceralarıyla hem eğlendi hem de yalıtımın enerji verimliliği ve çevre üzerindeki olumlu etkilerini öğrendi. OZİ projesinin beş yıldır İzocam’ın gözbebeği olduğunu vurgulayan Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Öktem; “Sektördeki öncü kimliğimizden yola çıkarak yalıtım konusunda toplumu bilinçlendirmeyi kendimize misyon edindik. Gerçekleştirdiğimiz bilinçlendirme çalışmalarında, daha yaşanılabilir bir dünya için geleceğimizin teminatı olan çocuklarımıza da yer verdik. Bugünün eğitimli çocuklarının, yarının bilinçli bireyleri olacağı savından yola çıkarak OZİ projesini başlatma kararı aldık. Yalıtımın enerji verimliliğine ve çevreye katkısını renkli ve akılda kalıcı bir şekilde anlatmak istediğimiz projemizde, Grafi 2000 ekibinin çizgileriyle ortaya çıkan OZİ karakteri, çocuklar tarafından çok sevildi. Yalıtımın önemini OZİ’nin maceralarını izleyerek öğrenen çocuklar, aynı zamanda eğlenceli bir de ders saati geçirmiş oldular. Beş yıl devam eden proje kapsamında 100 bin öğrenciye ulaşarak çocuklarımızı yalıtım, enerji verimliliği ve çevre konularında bilinçlendirdik. Bu süreçte bizlerden desteklerini esirgemeyen İstanbul, Ankara, Kocaeli ve Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüklerine de ayrıca teşekkür ediyoruz” dedi. Verilen eğitim çerçevesinde; “Küresel Isınmanın Sebepleri”, “Enerji Kaynakları ve “Yenilenebilir Enerji”, “Birincil Enerji Kaynakları Fosil Yakıtlar”, “Enerji Tüketimi”, “Sera Etkisi”, “İklim Değişikliği”, “Küresel Isınma ile Mücadele Nasıl Olmalı?” ve “Yalıtımla Enerji Tasarrufu Nasıl Olur?” başlıklı konularda öğrenciler bilgilendirildi. 1 ders saati boyunca gerçekleşen eğitimlerin sonunda öğrencilere OZİ’nin maceralarının yer aldığı CD, OZİ’nin resminin yer aldığı broşür ve OZİ resimli kırtasiye malzemelerinden oluşan minik bir de set hediye edildi. 17 Yalıtımda Detay Doğru yalıtım kalınlığı ile Pasif Ev şartlarına yaklaşmak mümkün İzocam Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Öktem; batı bölgelerimizde bulunan evlerin çatıdan döşemeye kesintisiz ve kalın yalıtım yapılmasıyla hem kış aylarında yaşanabilecek yapısal olumsuzlukların engellenebileceğini hem de yazın sıcaktan korunarak konfor sağlanacağını söylüyor. Fatih Öktem 18 Y alıtım konusunda yapılan hataların başında ince ve kalitesiz malzemelerle yalıtım uygulanması geliyor. “Daha kalın” yalıtım malzemesi kullanımı, sistemdeki diğer maliyetleri yükseltmeden, tasarrufun orantılı bir şekilde artırılmasını sağlıyor. Örneğin; sıvalı dış cephe ısı yalıtım sisteminde 6 cm yalıtım yerine 12 cm yalıtım yapılması durumunda, yalıtım uygulaması maliyetinin seçilecek yalıtım malzemesine bağlı olarak %43-66 aralığında artmasına rağmen, tasarruf potansiyeli %100 artıyor. Bunun en güzel örneği de düşük enerji, sıfır enerji veya artı enerji olarak adlandırılan binalar… Bu binalarda en önemli adım tasarım olup, tasarımda yüksek kalınlıklarda kullanılan yalıtım malzemeleri ile enerji ihtiyacı da azalıyor. İzocam Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Öktem; batı bölgelerimizde bulunan evlerin çatıdan döşemeye kesintisiz ve kalın yalıtım yapılmasıyla hem kış aylarında yaşanabilecek yapısal olumsuzlukların engellenebileceğini hem de yazın sıcaktan korunarak konfor sağlanacağını söylüyor. “Batı bölgelerimizde bulunan evlerde kalın yalıtım ile, yazın soğutma ve kışın ısınma amaçlı enerji tüketimini azaltmak mümkün. Bodrum’da, Antalya’da ya da Çeşme’de yer alan bir evin en az İstanbul’dakiler kadar yalıtım ihtiyacı bulunuyor. Burada önemli olan nokta mevsim koşullarına uygun olan kalın yalıtımın yönetmelikler doğrultusunda uygulanması gerekiyor. Yalıtım kalınlıkları illerin, hatta ilçelerin konumlarına göre bile değişiklik gösteriyor. Örneğin Datça’da yer alan bir evde duvarlarda asgari 6 cm, çatılarda en az 10 cm yalıtım yapılması gerekir. Yönetmeliğin gerek şartı olarak bu kalınlıklar Fethiye, Datça, Marmaris ve Gökova gibi yazın gözbebeği olan diğer ilçelerimiz için de geçerlidir. Örneğin sıfır enerjili evler veya bir başka deyişle Pasif Evler yüksek kalınlıkta yalıtım uygulaması ile inşa edilmeleri sayesinde %100 enerji tasarrufu sağlıyor. Dolayısıyla Pasif Ev kriterlerindeki kalınlıklara yaklaşmamız, yalıtım ile enerji tasarrufunda yol kat etmemizi sağlayacaktır. Bu nedenle TS 825’te belirtilen yalıtım kalınlıklarının revize edilerek yükseltilmesi bizi gelişmiş ülkelerin hedeflemekte olduğu Pasif Ev şartlarına yaklaştıracaktır. Örneğin Gaziantep’te TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kurallarına göre duvarlarda en az 8 cm ve çatıda ise 12 cm kalınlıkta yalıtım yeterli görülürken, Türkiye’nin ilk sertifikalı pasif evi olan binada Pasif Ev standardına uygun koşulların teşkil edilebilmesi için duvarlarda en az 40 cm, döşemede 30 cm, çatıda ise 30 cm kalınlıkta yalıtım uygulanması ile ancak gelecek öngörülü enerji tasarrufundan söz edilebilmiştir.” Türkiye’de yalıtım sektörü 16 milyon m3’lük bir pazara sahip ve kişi başına 0,2 m3 yalıtım tüketimi bulunuyor. Avrupa’da ise kişi başına 0,7 m3 yıllık yalıtım tüketimi düşüyor. Bu rakamın Amerika’da 1 m3 seviyesinde olduğu ve pazar büyüklüğünün yaklaşık 260 milyon m3 seviyesinde seyrettiği biliniyor. Söz konusu verilere baktığımızda Avrupa ve Amerika’da “kalın yalıtım” bilincinin ne kadar yaygın olduğunu görebiliyoruz. Bu bilincin bahsi geçen coğrafyada yaygınlaşması ise tesadüf değil; devlet teşvikleri bu bilincin yaygınlaşmasında kilit rol oynuyor. Örneğin ABD’de konut başına 6500 dolar, İrlanda’da 4000 pound, İtalya’da ise yalıtım uygulamasının %50’si hibe ediliyor. Ülkemizde de “kalın yalıtım” bilincinin yaygınlaşması ve bölgelere göre en iyi sonucun alınabileceği uygulamaların yapılması gerekiyor. Öyle ki Türkiye’deki mevcut konut stoğunun neredeyse %75’i TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kurallarına uygun yalıtılmamış ya da yalıtımsız… Ülkemizde TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı’ndaki sınır değerler doğrultusunda belirlenmiş olan ısı yalıtım kalınlıklarını daha da artırmak, binaların uzun dönem başarımlarında etkili olacaktır. Özellikle de 2000 yılından sonra inşa edilen yeni binalarda TS 825’de belirtilmiş kalınlıklara sadık kalınıyor ancak gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında bu kalınlıkların da yetersiz olduğu açıkça görülüyor ve standardın sürdürülebilirlik ve düşük karbon ekonomisi çerçevesinde revize edilerek, bir an önce ideal kalınlıklara yer verilmesi gerekiyor. TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı, binalarda hem ısıtma hem de soğutma yapılması durumunda, ülkemiz genelindeki yalıtım kalınlıklarını derece/gün sayısı temelli 4 farklı iklim bölgesine bağlı olarak duvarlarda en az 6-12 cm, çatılarda ise en az 10-18 cm olarak öngörüyor. Türkiye gibi farklı iklimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde yalıtım kalınlıkları bölgelere göre de farklılık gösterebiliyor. Isıtmanın önemli olduğu Artvin’in Arhavi, Hopa gibi yüksek kesimlerde bulunan ilçelerinde yalıtım için öngörülen en düşük kalınlık duvarlarda 6 cm seviyesindeyken, soğutmanın önemli olduğu Bodrum ve Ayvalık gibi sahil kesimlerinde de duvarlarda asgari 6 cm kalınlıkta yalıtıma ihtiyaç olabiliyor. İstanbul 2. bölge için de 8 cm kalınlık uygulanması gerekiyor. Ankara 3. bölge için 10 cm ve Erzurum 4. bölge için ise 12 cm olması gereken en düşük kalınlıklar olarak tespit ediliyor ısıtma ve soğutmanın yapıldığı bina duvarları için… Ancak doğru olan ise bu kalınlıkların iki katı oranında uygulamalar yapılması. İzocam, doğru ve kalın yalıtımla tam bir koruma sağlanabileceğini ve daha konforlu yazlık evlere sahip olunabileceğini vurguluyor. Daha kalın yalıtım malzemeleri kullanarak yapılan yatırımdan azami fayda ve verim elde etme şansı varken eksik bilgi ve denetimsizlik nedeniyle bu olanaktan yararlanılamıyor. Uygulamada yalıtım kalınlıkları ülkemizde 4–5 santimetre olarak dikkate alınırken, Avrupa ülkelerinde bu değer 20–50 santimetre aralığında değişiyor. Gaziantep’te Pasif Ev standartları ile inşa edilen GAP Enerji Verimliliği Binası (sol üstte) ile dünyadan Pasif Ev örnekleri. “2000 yılından sonra inşa edilen yeni binalarda TS 825’de belirtilmiş kalınlıklara sadık kalınıyor ancak gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında bu kalınlıkların da yetersiz olduğu açıkça görülüyor” 19 İzocam 15. Yalıtım Yarışması Astana’nın çetin iklim koşulları onlardan sorulur Bu yıl 15. kez düzenlenen İzocam Yalıtım Yarışması, “Astana’nın çetin iklim koşullarında ‘sürdürülebilir konut’ neyi ifade etmektedir?” sorusuna yanıt aramıştı. Türkiye’de dereceye giren üç projenin sahipleri hem yarışma hem de sürdürülebilir mimari ile ilgili düşüncelerini Diyalog okurlarıyla paylaştı. İ zocam 15. Yalıtım Yarışması’na 150 öğrenci başvurmuş; Astana şehrinin zorlayıcı karasal iklim şartlarını göz önünde bulundurarak, EXPO’nun “Geleceğin Enerjisi” temasına uygun, yeni kentsel mekânla bütünleşen sürdürülebilir binalar tasarlamışlardı. Yarışma’da birinciliği Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bina Araştırma ve Planlama Bölümü yüksek lisans öğrencisi Ferhat Bulduk kazandı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mimarlık ve Yapı Bilimleri bölümünden Mirbek Bekboliev, Kutay Can Biberoğlu ve Burak İlhan ikinci; Mimarlık bölümünden Eren Güney, Ayça Gülben Sapaz ve Mert Çağdaş Baykal’ın projesi de üçüncü oldu. Dereceye giren ilk üç proje Kazakistan’ın Astana kentinde gerçekleşen Uluslararası Multi Konfor Binalar Yarışması’nda ülkemizi temsil etti. ODTÜ’lü ekip; Mirbek Bekboliev, Kutay Can Biberoğlu ve Burak İlhan uluslararası yarışmadan Birinci Jüri Özel Ödülü’yle döndü. 15. Yalıtım Yarışması Birinciliği Ferhat Bulduk: “Ar-Ge çalışmalarına yönelik yatırımlar artırılmalı” Yarışmadan internet vesilesiyle haberdar oldum. Dünyanın en soğuk şehri için bir proje istenmesi dikkatimi çektiğinden katılmaya karar verdim. Daha önce birçok kez katıldığım için yakından takip ettiğim bir yarışmaydı. Sadece bu yarışma özelinde bile ‘mimaride yalıtım’ konusunda çalışmalarım olmuştu. Ayrıca yazmakta olduğum yüksek lisans tezim de sürdürülebilirlikle ilgili. Astana’nın çetin iklim koşulları projenin formunu doğrudan etkiledi. İstenen konut ve diğer fonksiyonların bir kısmını adeta bir kılıf/mantolama içerisinde değerlendirdim. Kılıf kuzeyde opaklaşırken, güneyde saydamlaşarak binanın ışık ve nefes almasını sağlıyor. Yarışmanın Astana’daki uluslararası aşamasında neredeyse tüm projeleri inceleme fırsatım oldu. Uluslararası aşamada bu yıl ilk kez verilen Öğrenci Ödülü’nün de sahibi olan Polonyalı Karolina Chodura’ya ait proje yarışmadan aklımda kalan en güçlü fikir oldu. Ferhat Bulduk “Yalıtım sektöründe Ar-Ge çalışmalarına yönelik yatırımlar artırılmalı.” 20 ‘Sürdürülebilir mimari’ kavramını mevcut Türkiye şartları içinde ele alınca; ilerleyen teknolojinin şu an için yalıtım sektörünü pek etkilemediğini görüyorum. Diğer yapı malzemelerindeki yenilikçi değişimler henüz yalıtım malzemelerinde görülemiyor. Yalıtım sektöründe Ar-Ge çalışmalarına yönelik yatırımlar artırılmalı. 15. Yalıtım Yarışması İkinciliği Mirbek Bekboliev - Kutay Can Biberoğlu - Burak İlhan: “Sürdürülebilir mimari için yalnızca mimar veya müteahhit yeterli değil” Burak İlhan: Kutay Biberoğlu ile 2014 yılındaki 14. İzocam Yalıtım Yarışması’nda Türkiye birincisi olan ekipteydik. İlk katıldığımızda ikimiz de ayrı ayrı yarışmaya hazırlandığımızı farkedip bir takım kurmaya karar vermiştik. Bu sene tekrar katılmak için üçüncü takım arkadaşımızı ararken ODTÜ Yapı Bilimleri Bölümü’nden Mirbek Bekboliev ile webinar’da karşılaştık. Mirbek ile daha önce bazı uluslararası yarışma ekiplerinde birlikte çalışma imkanmız olduğundan sıkı çalışma disiplininden haberdardık ve birlikte bir takım kurduk. “Anadolu’dan yerel mimari örnekleri uluslararası akademik platformlarda hâlâ referans olarak kullanılıyor.” Kutay Can Biberoğlu: Burak ile benim daha önce sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği üzerine projelerde deneyimimiz olmuştu. Mirbek ise iş deneyimi ve akademik çalışmalarını bu yönde yürüttüğü için yeterli tecrübe ve teknik bilgiye sahipti. Daha önce Burak ve Mirbek, Solar Decathlon Türkiye takımında da birlikte çalışmıştı. Bu sayede yarışma için istenen kriterlerin de ötesinde, Pasif Ev standartlarına uyan bir bina tasarlama imkanımız oldu. Fakat biz sürdürülebilirliğin yalnızca sayısal verilerle ölçülemeyeceğini düşündüğümüzden projemizde öncelikle binanın sosyal ve ekonomik anlamda geleceğini düşünerek stratejiler geliştirdik. Astana’nın gelecekte bir ‘post-expo’ şehri olacağı günlerde projemizin işlevini yitirmemesi için benzer kaderi paylaşan expo (uluslararası fuar) şehirlerinin başına gelenleri araştırarak başladık. Bu nedenle bu konut projesini, arazimize çok yakında bulunan Nazarbayev Üniversitesi’ni de düşünerek düşük bütçeli öğrenci daireleri olarak hizmet vermeye elverişli sosyal konutlar olarak tasarladık. Mirbek Bekboliev: Projede Pasif Ev standartlarının yalıtım ve sızdırmazlık değerlerine uyan İzocam ürünlerini kullandık. Ama bu sürdürülebilirlik stratejilerimizin yalnızca küçük bir kısmını oluşturuyordu. Bu tarz yarışma projelerinde gözlemlediğimiz kadarıyla, coğrafi ve iklimsel analizler genelde projeye sonradan ekleniyor ya da tasarım sürecinden bağımsız ilerliyor ve gerçekçi olmaktan uzak, göz boyamak için kullanılıyordu. Biz kendi projemizde bunun önüne geçebilmek için güneş ışığı, hakim rüzgar yönleri, mevsimlik sıcaklık ve nem ortalamaları gibi faktörleri tasarım sürecinin başında analiz ettik ve tüm bu doğal parametrelerle en uyumlu formu optimize edebilmek için devamlı geri dönüşlerle konsept tasarım sürecini yürüttük. Burak İlhan: Binanın formu; burada yaşayan insanları Astana’nın sert ikliminden koruyacak, kışın soğuk rüzgarları keserken yazın serin rüzgarları içeri alacak, güneş ışığından en fazla verimle enerji elde ederken yazın doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayacak ve eğimli formuyla muhtemel kar ve yağmur yükünü binaya yüklemeyecek şekilde tasarlandı. Üst katlarda kullandığımız seralar bir yandan kışın -40 derecelere kadar inebilen havalarda binanın ısı kaybını engelleyen bir bariyer olarak görev görürken bir yandan üretim yaparak kendi kendine yetebilmeyi amaçlıyor. Kutay Can Biberoğlu: Su kullanımını en aza indirmek amacıyla seralarda sulama için yağmur Mirbek Bekboliev 21 İzocam 15. Yalıtım Yarışması suyu depolarda biriktirilirken, binada kullanılan gri su da ikincil kullanım için filtrelenerek tuvaletlere gönderiliyor. Binanın dört mevsim kullanılabilecek şekilde tasarlandığının bir simgesi olarak, kuzeyine yerleştirdiğimiz gölet, yazın nemli ve serin bir mikroiklim yaratırken, kışın -40 derecelere inen Astana ikliminde donarak bir buz pistine dönüşüyor. “Yeşil bir gelecek için ilk ele alınması gereken yapı sektörü. Aksi takdirde, gelecekte insan türünün sürdürülebilirliği bir tartışma konusu olacak.” “Uluslararası yarışmalarda Türkiye’den katılımın azlığı dikkatimizi çekti” Mirbek Bekboliev: Yarışma sergisi sırasında birçok ülkenin projelerini gözlemleme imkanımız oldu ve kendi aramızda bir değerlendirme yaptık. Örneğin Uluslararası İkincilik Ödülü’nü kazanan Fransa’nın projesini biz de çok beğenmiştik, hatta birinci olacaklarını düşünmüştük. Genel olarak Fransız takımların sunumları çok titiz ve düzenliydi. Öte yandan biraz kendi projemize de yakın bulduğumuz Çek Cumhuriyeti’nin Ulusal İkincilik Ödülü’nü alan projesini beğenmiştik. İklimsel verileri de gayet başarılı analiz edip tasarımlarında kullanmışlar, sadece göz boyama amaçlı kullanmamışlardı. Kutay Can Biberoğlu: Genel olarak bu tür uluslararası yarışmalarda Türkiye’den katılımın az olduğu dikkatimizi çekti. Öğrenciler uluslararası arenada yarışmaktan korkuyor olabilirler, biz de başta çekiniyorduk. Ama birkaç uluslararası yarışma sürecinde bulunduktan sonra Türkiye’de kendini geliştiren bir öğrencinin uluslararası yarışmalarda kendini eksik hissetmesi için bir neden olmadığını keşfettik. Üstelik uluslararası yarışmaların insana kazandırdığı vizyon kesinlikle ulusal yarışmalarda elde edilemiyor. Burak İlhan: Geçen sene yarışmaya katıldığımızda bize uluslararası ödülü kıl payı kaçırdığımız söylenmişti. Bu sene, eksiklerimizi tamamlamaya çalıştık ve özellikle sunumda yeni bir strateji izledik. Bu yüzden Türkiye’den ikincilik ödülü alan takım olmamıza rağmen aslında bir beklenti ile Kazakistan’a gitmiştik. Bizim takım anons edilirken, “Sıcak bir iklimden gelip bu kadar soğuk bir iklimi başarılı bir şekilde çözen takım” dediklerinde bizden bahsettiklerini anlamıştık. Gerçi onlar Ankara iklimini bilmiyordu ama diğer takımların çoğu Orta, Kuzey Avrupa ve Balkan ülkelerindendi. Eğer coğrafi bir avantajımız olduysa o da Türkiye’de birçok iklimin tecrübe edilebilmesi olabilir. Bizim projemizde uyguladığımız çok yönlü iklimsel strateji de böyle bir coğrafyadan çıkabilirdi. Zaten Anadolu’dan yerel mimari örnekleri uluslararası akademik platformlarda hâlâ referans olarak kullanılıyor. Kutay Can Biberoğlu: Öncelikle tasarım ve uygulama süreçlerinin çok disiplinli süreçler olduğu anlaşılmalı ve bu gelenek ülkemizde oturmalı. Sürdürülebilir mimari için yalnızca mimar veya müteahhit yeterli değildir. Tasarım süreci; elektrik, mekanik, inşaat mühendisleri ve danışmanların paralel çalışması ve iletişimiyle başarılı bir şekilde yürütülebilir. Birçok meslek dalının birlikte hızlı bir şekilde çalışabilmesi için de BIM (yapı bilgi modeli) yöntemi izlenmeli. Günümüzde mühendisliğin her dalında çeşitli simülasyonlar yapılabiliyorken inşaat sektöründe bu yola pek başvurulmuyor. Yapılsa bile tasarım süreci bittikten sonra bir şartname veya ihale şartı olduğu için yapılıyor. Bu durumda binalarda verimlilikten söz etmek çok zor. Bizim projemiz bu süreci tersine çevirmek mümkün mü sorusuna bir cevap arar nitelikteydi. Binanın asıl formunu büyük ölçüde iklimsel simülasyonlar belirledi. “Mimari, bulunduğu coğrafyaya uyumlu olduğu ölçüde sürdürülebilir olur” Kutay Can Biberoğlu Burak İlhan 22 Mirbek Bekboliev: Yeşil bina sertifikasyon sistemlerinden LEED Türkiye’de bir pazarlama stratejisi olarak kullanıldığından oldukça yaygınlaştı. LEED oldukça prestijli ve popüler bir sertifikasyon sistemi ve Türkiye, LEED sertifikalı projelerinin sayısı ile dünyada ilk 10’a girmiş durumda. Bu durum doğrudan sürdürülebilir mimari alanında dünyada ilk sıralarda olduğumuz anlamına gelmiyor, çünkü LEED veya başka bir sertifikasyon sisteminin bir binanın sürdürülebilirliğini ölçmesi çok zor. Dediğimiz gibi bu sadece rakamsal değerlere dayanmıyor. Üstelik tek bir sertifika farklı coğrafyalardaki yapıları değerlendiremez. Mimari, bulunduğu coğrafyaya uyumlu olduğu ölçüde sürdürülebilir olur. Ama en azından sektörde bu anlamda bir farkındalık olması ve bu sayede insanların sürdürülebilir mimariden haberlerinin olması umut verici. Bu yarışma için belirlenen ‘Multi Konfor Kriterleri’ aslında sürdürülebilir mimariye LEED’den bir adım daha yakın bize göre. Bu kriterler üniversite müfredatlarında yer almalı. Yapı sektörüne adım atacak öğrenciler bunları mezun olmadan önce öğrenmeli. Burak İlhan: Bize göre sürdürülebilir yapı kavramı ile ilgili farklı yaklaşımlara üniversitelerde yer verilmeli. İlgili derslere yalnızca mimarlık değil mühendislik dallarının da ihtiyacı var. Ancak bu şekilde Türkiye’de enerji verimliliği ve konfordan bahsedilebilir. Farklı dalların bir arada projelerde çalışmaları bizce çok önemli. Dünyada enerji sorununu çözmenin en sağlıklı yolu, daha fazla üretmekte değil daha az tüketmekte. Bu enerjinin büyük çoğunluğunu da inşaat sektörü ve yaşadığımız binalar tüketiyor. Bu yüzden yeşil bir gelecek için ilk ele alınması gereken yapı sektörü. Aksi takdirde, gelecekte insan türünün sürdürülebilirliği bir tartışma konusu olacak. 15. Yalıtım Yarışması Üçüncülüğü Ayça Sapaz - Eren Güney: “Umarız farkındalığımız erken artar” Ayça Sapaz: Fakülte binasının panolarında yarışmanın afişleri asılıydı, Eren de görünce gelip katılmak isteyip istemediğimi sordu ve bir anda kendimizi yarışmanın içinde bulduk. Her ne kadar sahip olduğumuz kısıtlı süreye kıyasla oldukça yoğun bir program içinde çalışsak da, kendimizi geliştirebileceğimiz ve kendi ilkelerimizi yansıtabileceğimiz bir proje olduğu için, uzun süren fikir tartışmaları ve araştırma süreci sonrasında optimumu yakalamaya, fikirlerimizi çizimlere dökmeye çalıştık. Eren Güney: İkinci sınıf tasarım dersinin ilk projesi, permakültür evi tasarlamak üzerineydi, dolayısıyla konuyla ilgili olarak doğal havalandırma, ısıtma sistemleriyle bir dönemimiz geçti diyebiliriz. Aynı zamanda yapı bilgisi derslerinde de bu konuyla ilgili teknik detayları öğrendik, bütün bunlar projeye başladığımızda neler yapabileceğimize dair bir altyapı oluşturdu. Ayça Sapaz: Aslında yarışma için İzocam tarafından verilen dökümanlar, grafikler ve istatistikler oldukça aydınlatıcıydı, kendi araştırmalarımızı da katarak proje öncesinde kafamızda ne gibi konulara önem vermemiz gerektiği fikri oluşmuştu. Projede asıl amaç, seralar tarafından beslenen, kendine yetebilecek, sürdürülebilir bir komün yaşamı yaratmaktı diyebiliriz. Böylesi soğuk bir iklimde ısı kaybını önlemek ve giderek yalnızlaşan insan hayatına karşı binalarda sosyal bir ortam yaratabilmek için dikey dolaşımı herkesin kullanabileceği seralara dönüştürmekle başladık. Aynı zamanda kütlelerin formuyla da kendini yenileyebilen bir mimari oluşturmaya çalıştık. Kütlelerin birbirine olan konumuyla her açıdan farklı perspektifler yakalayarak monoton olmayan vistalar elde edildi. Projenin, 1950’lerden beri süregelen, ülkemizde hâlâ uygulanmaya devam eden, dış mekan oluşturamayan toplu konutlara karşı bir duruş sergilemesini tercih ettik. Ayça Sapaz Eren Güney: Herhangi bir eylemin sadece sözden ibaret olduğunu düşünmüyoruz. Aksine zorunlu olduğunda her şeyin yapılacağını düşünüyoruz. Türkiye’deki inşaatlar düşünüldüğünde, özellikle toplu konutlarda, eğer uygulanırsa birkaç yıl sonra kendi maliyetini karşılayacak sürdürülebilir teknikler entegre edildiğinde inşaat maliyeti artıyor. İnşaatı üstlenen firma da bunu aşırı maliyet olarak görüyor ve uygulamak istemiyor. Çünkü firmanın varsayımına göre onun işi inşaat bittikten sonra bitiyor, bina sakinlerine ise işin ceremesini çekmek kalıyor. Binaya sonradan mantolama ekleniyor ama aşırı yakıt maliyetleri, çevreye yayılan gazlar vs derken iş işten geçmiş oluyor. İnsanımız daha yaşadığı çevrenin ayağını bastığı yerin mimariyle biçimlendiğinin bilincinde bile değilken, sürdürülebilir mimari hakkında bilgilenmesi çok büyük bir beklenti sayılır. Türkiye’de insanlar sürdürülebilir mimari hakkında bilgilendirilmiyor, ilgilendirilmiyor ve bunun sonucunda sürdürülebilirliğe bir talep oluşmuyor, dolayısıyla arz da… Ama günün birinde yaşadığımız çevre yaşanmaz hale geldiğinde, değişime zorunlu olduğumuzda, yenilenebilir tekniklere saldıracağız; umarız farkındalığımız erken artar. Eren Güney “Günün birinde yaşadığımız çevre yaşanmaz hale geldiğinde, değişime zorunlu olduğumuzda, yenilenebilir tekniklere saldıracağız; umarız farkındalığımız erken artar.” 23 İzocam Kullananlar: Tekiz Bayileri “Ürünlerimiz yüksek yangın dayanımı sebebiyle tercih ediliyor” 1 992 yılından bu yana süregelen çatıcephe kaplama sektöründeki tecrübemiz ile inşaat sektöründeki deneyimlerimizi birleştirerek 1998 yılında Beyap’ı kurduk. Beyap bünyesinde 2005 yılından beri Tekiz ürünlerini kullanıyoruz, İzocam Tekiz bayiliğimiz ise 2010 yılında gerçekleşti. Sektöründe neredeyse tek olan kurumsal yapısı ve firma ciddiyeti, ürün kalitesi ile bayisine ve müşterisine verdiği değer İzocam’ı tercih etmemiz için yeterli oldu. Beyap olarak İzocam Tekiz bayiliği dahilindeki çatı-cephe kaplama uygulamalarımızın yanında müşterilerimize; metal ve PVC kaplama alternatifleri ile polikarbonat çatı-cephe aydınlatmaları çözümleri de sunuyoruz. Çatı ve cephe kaplamalarının yanısıra, konut ve fabrika inşaatları ile kentsel dönüşüm projeleri de gerçekleştiriyoruz. İzocam Taşyünü Yalıtımlı Panelleri şu anda kullandığımız ve satışını yapmış olduğumuz ürünlerin neredeyse yüzde 80’ini oluşturuyor. İzocam’ın metal grubu olan Tekiz ürünleri bayisi olmamıza rağmen, kendi projelerimizde kullanmış olduğumuz taşyünü, camyünü ve mantolama malzemelerinde de İzocam ürünlerini kullanıyoruz. İzocam Tekiz Taşyünü Yalıtımlı Panellerinin EI60 ve E120 yangın dayanımlı panel sertifikasını alması, sadece İzocam için değil kaplama sektörü için de önemli bir adım. Sektördeki diğer firmalar tarafından geçerliliği ve gerçekliği olmayan sertifika veya deney raporları ile kullanıcılara yanlış bilgilendirme yapılarak geçiştirilen çok önemli bir konunun İzocam tarafından uluslararası akredite olmuş firmalarca belgelendirilmesi, kullanıcıları da bilgilendirecek. Hatta bilgilendirmesinin yanında bilinçlendirecek. Bu sayede müşterilerimiz diğer firmalardan nasıl ve ne tür belgeler talep edeceklerini de görmüş olacak. Genelde sektördeki bilinçli ve kaliteli ürün arayışı içinde olan müşteri grubuna hitap ediyoruz. Yangın riskini bilen tüm yatırımcılar da, ürünlerimizi sağlamış olduğu yüksek yangın dayanımı sebebiyle tercih ediyor. Beyap İnşaat – Bayram Beyazıt Tuzla’da üç proje İzocam Tekiz’i tercih etti Dilovası Makine OSB’de yer alan Parsan Sanayi’ye ait binanın yalıtımında ilk defa, Tekiz’in yeni ürünü olan 10 cm kalınlığa sahip TPO Membranlı Taşyünü Fibro Paneller kullanıldı. Cephelerde ise 60 mm kalınlığında İzocam Tekiz Taşyünü Cephe Panelleri tercih edildi. Ekim 2014’te başlayan ve tamamlanma aşamasında olan proje kapsamında ilk etapta, 50.000 m2 çatı alanında ve 150.000 m2 duvar yüzeyinde İzocam Tekiz yalıtım malzemeleri kullanıldı. Orjin Grup’a ait olan ve Tuzla’da yer alan, İstanbul Deri ve Endüstri Serbest Bölgesi (DESBAŞ) ile İstanbul Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’ndeki iki depo binasının yalıtım projelerinde yine Tekiz imzası yer alıyor. İstanbul DESBAŞ’daki binada, yaklaşık 5000 m2 ithal alkor PVC membranlı 75 mm kalınlığında kombi çatı paneli ile 75 mm kalınlığında 4000 m2 taşyünü cephe kaplaması kullanıldı. Proje Temmuz-Eylül arasında tamamlandı. İstanbul Tuzla OSB’de yer alan depo binasında ise 75 mm kalınlıkta 4500 m2 taşyünü cephe paneli kullanıldı. Proje Haziran-Eylül arasında tamamlandı. Depo olarak kullanılacak her iki binada da özellikle yangına dayanıklı taşyünü malzemelerin kullanılmasına önem verildi. 24 Parsan, Dilovası OSB Orjin, Tuzla OSB Parsan, Dilovası OSB Orjin, DESBAŞ “Taşyünü Yalıtımlı Panelleri bina sigorta maliyetlerini azaltıyor” E rke Yapı olarak, ana faaliyet konumuzu inşaat sektöründe sanayi yapılarının proje ve danışmanlığı ve inşası oluşturuyor. Yapısal çelik, çatı ve cephe sistemleri, su, ısı, ses ve yangın yalıtımları ile bina otomasyon sistemlerinin uygulamasını gerçekleştiriyoruz. Firmamızın ana faaliyet konuları kapsamında olan yalıtım ve kompozit yalıtım malzemeleri konusunda ürün yelpazemizi genişletmek ve bu malzemeleri sürekli kalite anlayışı ile sunan üretici firma arayışımız sonucunda İzocam Tekiz bayisi olma karar aldık. Bayiliğimiz 2005 yılında başladı. İzocam Tekiz’i tercih etmemizin nedeni, sektöründe lider ve güçlü firma oluşu, aynı zamanda ürün çeşitliliği ve kalitesiydi. İzocam Tekiz Taşyünü Yalıtımlı Panellerinin (SPÇ 1000 Çatı Paneli ve SPD 1000 Gizli vidali Cephe Paneli) bütünlük ve yalıtım kriterlerinde 60 dakika yangın dayanımlı (EI60 ve E120) panel sertifikası sahibi olmaya hak kazanmasının, bu ürün grubunun pazarda kabul görmesinde avantaj sağlayacağı kesin. Binalarına üst sınıf yangın dayanımı kazandırmak isteyen yatırımcılar, bu ürünleri zaten talep ediyor veya bizim yönlendirmelerimizle projelerinde sıklıkla kullanıyordu. Bu paneller aynı zamanda yangın yönetmeliğinde belirtilen şartları da içeriyor. Bu ürünlerin binalarda kullanılması, yangına karşı dayanımı nedeniyle mal ve can güvenliğini sağlamakta etkin rol oynuyor. Ayrıca yatırımcıların bina sigorta maliyetlerini de azaltıyor. Erke Yapı - İsmet Göktaş Manisa OSB’de iki projede İzocam Tekiz imzası Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan Componenta Dökümcülük ile Erdemir Çelik Servis Merkezi’nin inşaat projeleri Erke Yapı imzasıyla İzocam Tekiz ürünleriyle gerçekleşiyor. Componenta Dökümcülük’ün Haziran ayında başlayan projesi devam ediyor. Projede; çatıda 22.000 metrekarelik alanda İzocam Taşyünü Kombi Çatı Paneli (SPÇ 1000 KOMBİ 75), ara bölme duvarlarda 3000 metrekare taşyünü dolgu duvar paneli (SPD 1000 TY 50) tercih edildi. Cephede; 8000 metrekarelik yüzeyde DK-60/10 Kaset Sistem, DK 99 Trapez ile 50 mm kalınlıkta 52 kg/m3 İzocam Taşyünü Levha kullanılıyor. Erdemir Çelik Servis Merkezi’nin Haziran-Ağustos 2014 arasında tamamlanan inşaat projesinde ise, 25.000 metrekarelik alanda İzocam Taşyünü Kombi Çatı Paneli (SPÇ 1000 TY 50) kullanıldı. Componenta Dökümcülük Componenta Dökümcülük Erdemir Çelik Componenta Dökümcülük 25 İzocam Kullananlar: Tekiz Bayileri “Müşteri memnuniyetinin önemi hiçbir zaman tartışılamaz” K onya Çatı olarak faaliyet alanımız endüstriyel fabrika, okul, spor kompleksleri, restoranlar, AVM ve hastanelerin çatı ve cephe kaplama işlerini kapsıyor. 2007 yılında kurmuş olduğumuz Konya Çatı’yı daha iyi ve yüksek seviyelere getirebilmenin ve sektörümüzde hızlı ilerlemenin İzocam markasıyla olacağına inandık ve bu güvenle İzocam Tekiz bayisi olma kararını aldık. Yalıtım sektöründe müşteri memnuniyetinin önemi hiçbir zaman tartışılamaz. Bu nedenle İzocam ürünlerinin yüksek kalite ve standartlarda son teknolojiyle üretilmesi, ayrıca temin etme kolayladığı İzocam’ı tercih etmemizde etkili oldu. Konya Çatı – Burak Özdeniz Gelişen teknoloji ve artan sanayileşme beraberinde bazı sorunları da getiriyor. Bu sorunlardan biri de özellikle endüstriyel alanların taşıdığı yangın riskinin maddi ve manevi zararları. İzocam Tekiz Taşyünü Panelleri’nin almaya hak kazandığı EI60 ve E120 yangın dayanımı sertifikası bizler için gurur kaynağı. Artan müşteri memnuniyeti sayesinde bu ürünlerin portföylerimizi de daha ileri seviyelere taşıyacağına inanıyoruz. İzocam’ın başarılarının devamını diliyoruz. Konya’da üç proje İzocam Tekiz ile yola çıktı Konya 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan AEC Makina’nın (Alparslan Tarım) Temmuz-Eylül ayları arasında gerçekleştirilen yalıtım çalışmalarında 20.000 m2 Poliüretan Yalıtımlı Çatı Paneli (SPÇ 1000 3H PU50) ve 5000 m2 Poliüretan Yalıtımlı Cephe Paneli (SPD 1000 GV PU50) kullanıldı. AEC Makina (Alparslan Tarım) Konya Büsan Organize Sitesi’nde faaliyet gösteren Cam Plaza A.Ş.’nin Aralık 2014-Mart 2015 arasında tamamlanan yalıtım işlerinde 3000 m2 Poliüretan Yalıtımlı Çatı Paneli (SPÇ 1000 3H PU50) ve 2100 m2 Poliüretan Yalıtımlı Cephe Paneli (SPD 1000 GV PU50) tercih edildi. Konya-Adana çevre yolu üzerinde yer alan Gürbüz Yem Ltd. Şti. de yalıtım projesi kapsamında Poliüretan Yalıtımlı Çatı Paneli ile Cephe Paneli tercihinde bulundu. Şubat-Nisan arasında tamamlanan yalıtımda 4000 m2 çatı paneli ve 1800 m2 cephe paneli kullanıldı. 26 Cam Plaza A.Ş. Gürbüz Yem Ltd. Şti. Haberler Sertifikalı İzocam Tekiz panelleri yangın güvenliği sağlıyor Sertifikalı Inwall mimarlarla buluşmaya devam ediyor! İzocam ve Rigips işbirliği ile geliştirilen bölme duvar sistemi InWall, Türkiye’nin çeşitli illerindeki mimarlara tanıtılıyor. InWall ve özelliklerinin aktarıldığı eğitimler, mimarlar tarafından ilgiyle karşılanıyor. Türkiye’de yalıtım sektörünün öncüsü İzocam ile alçı levhada dünya markası Rigips’in işbirliğiyle geliştirilen InWall Bölme Duvar Sistemleri mimarlara tanıtılıyor. InWall eğitimleri Türkiye’nin çeşitli illerindeki mimarlık ofislerinde düzenleniyor. Eğitimlerde InWall bölme duvar sisteminin estetik oluşu, kolay uygulanabilmesi, akustik konforu, hafifliği, ısı ve ses yalıtımı özellikleri aktarılıyor. İzocam camyünü ve taşyünü ile Rigips alçı levhalarının birlikte kullanıldığı InWall sistemlerin, 30, 60 ve 90 dakika yangın dayanım sertifikasına sahip olmasına dikkat çekiliyor. Yangın güvenliğinin öneminin aktarıldığı eğitimlerde, InWall uygulama filmi sunularak tüm birleşim detayları ve dikkat edilmesi gereken hususlar mimarlara aktarılıyor. Yangın güvenliği konusunda çalışmalar yürüten ve olası yangınlara karşı ürünlerini geliştiren İzocam, Tekiz taşyünlü panel ile ‘EI60 ve E120 Yangın Dayanımı’ sertifikası aldı. Y angın yalıtımının önemini her fırsatta vurgulayan ve taşyünlü panel uygulamalarındaki tecrübeleriyle sektöre yön veren İzocam, Tekiz taşyünü panel ile yangın dayanımı sertifikası almaya hak kazandı. ERA Yönetim Test ve Belgelendirme Hizmetleri tarafından gerçekleştirilen testler sonucunda İzocam Tekiz Taşyünü Yalıtımlı Panel, bütünlük ve yalıtım kriterlerinde 60 dakika yangın dayanımlı (EI60) ve bütünlük kriterleri ile (E120) yangın dayanımlı panel sertifikasının sahibi oldu. Ülkemizde Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’e uygun şekilde binalar inşa edilmesine yönelik desteklerini sürdüren İzocam, yalıtımın doğru malzeme seçilerek yapılması ve gerektiği gibi uygulanması konularına her fırsatta değiniyor. İzocam, can ve mal güvenliği sağlanarak kayıpların en aza indirilmesi için birbirine uyumlu malzemelerin kullanılması gerekliliğini de vurguluyor. Yangın yalıtımı için en uygun ürünler olarak camyünü ve taşyünü öne çıkıyor. İzocam Tekiz Tesisleri’nde ürettiği mineral yünlü panellerle yüksek yangın yalıtımı sağlıyor. Türk Standartları Endüstrisi (TSE) kriterlerine uygun üretilen paneller, kesintisiz üretimi sayesinde yapıların çatı ve cephelerine kolaylıkla uygulanabiliyor. Panellerde metal dış kabuk ve yalıtım dolgu olarak kullanılan “A1” yanmazlık sınıfındaki mineral yün tabakası sayesinde yangına dayanıklı kompozit bir sistem elde ediliyor. Eğitimlerde InWall’un yanı sıra ısı yalıtımı, ses yalıtımı, akustik konfor ve yangın güvenliği hakkında da bilgiler ile yönetmelik detayları da paylaşılıyor. 05-07 Ağustos İzmir ve 19 Ağustos Adana’da gerçekleşen eğitimler ile 11 mimarlık ofisinde eğitimler yapıldı. Eğitimler Antalya, Ankara ve İstanbul’da gerçekleşecek. Çevreye zarar veren madde içermeyen panellerde yer alan mineral yün dolgu, yüksek yangın dayanımı, ses ve ısı yalıtımı için etkili çözümler sunuyor. Mineral yün yalıtımlı çatı ve cephe panelleri her iki yüzü sac kaplı olarak üretiliyor. 27 Sokak Röportajı “Yalıtım, küresel ısınmayla mücadeleye katkı sağlayabilir mi?” Giderek yoğunlaşan nüfus ve yapılaşmaya paralel olarak artan ısıtma ve soğutma faaliyetlerinin atmosfere olumsuz etkisi kaçınılmaz. Sokak röportajımıza katkı sağlayan herkes, yalıtımın bu olumsuz gidişatı önleyebileceği yönünde görüş bildirdi. “Yerel yönetimlerle hareket edilebilir” “Denetimler doğru ve uygun olmalı” “Her bireyin katkısı gerekiyor” Filiz Eker Merve Tuğlacı Şencan Talha Keleş Yaşı: 40 Yaşı: 28 Yaşı: 41 Mesleği: İnsan Kaynakları Yetkilisi Mesleği: İnşaat Mühendisi Mesleği: İş Güvenliği Uzmanı Yalıtım, küresel ısınmayla mücadeleye elbette katkı sağlayacaktır. Yalıtımlı binaların sayısı arttıkça, gerek aşırı enerji tüketiminden kaynaklanan hava kirliliğinin, gerekse aşırı enerji maliyetinin önüne geçilecektir. Bireylerin yalıtımla ilgili bilincinin arttığını düşünüyorum. Yine de yalıtım önce bir maliyet gibi düşünülüyor. Oysa zaman içinde yapılan harcamayı telafi edeceği de unutulmamalı. Yalıtım genel algıda sadece soğuk havanın yalıtılması gibi düşünülse de, sıcak havanın ve sesin yalıtımı için, ayrıca binanın ömrünün uzaması için de aynı oranda önemli. Yeni nesil yüksek binalarda bu tür işlemler binanın yapım aşamasında düşünülüyor ve uygulanıyor. Yalıtımlı bina ve konutların yaygınlaşması için yerel yönetimlerle birlikte hareket edilebilir; insanları bilinçlendirerek bazı maddi kolaylıklar sağlanabilir. Yalıtımın küresel ısınmayla mücadeleye kesinlikle katkı sağlayacağını düşünüyorum. Yalıtım sayesinde fosil yakıtların tüketimi azalacağından küresel ısınmaya karşı etkili bir uygulama olacaktır. Ancak bence asıl önemlisi, yalıtım konusunda yerel yönetimlerin ve kamudaki karar vericilerin katkısı. Kendilerine büyük rol düşmekte. Çünkü mevcut inşaatlardaki yalıtım uygulamalarının mevzuata uygun bir şekilde denetlenmesi çok önemli. Denetim doğru ve uygun biçimde yapılmadığı sürece birçok inşaatta süregiden yetersiz, yanlış yalıtım uygulamaları nedeniyle ne yazık ki ‘kandırıldığımızı’ söyleyebilirim. Yalıtımla ilgili apartmanımızda yapılan çalışma sonrası evimizi ısıtma noktasında son derece rahat ettik ve maliyetlerimiz tahminimce yüzde 30 düştü. Ayrıca en üst katta oturmamız nedeniyle çatıdan ve duvarlardan gelen sıcaklık da bizim için çok rahatsız ediciydi. Yapılan yalıtım çalışması ile kış aylarında doğalgaza ve yaz aylarında elektriğe yüklenmemiz engellendi. Bizim açımızdan yapılan yalıtım çok işe yaradı ama küresel ısınma karşısında ne kadar faydalı olur bilemiyorum. Tahminimce her hanenin, her konutun ve her bireyin yalıtım konusuna hassas yaklaşması ve katkı koyması gerekiyor. Ancak o zaman küresel düzeyde bir fark yaratabiliriz. “Az yakıt, az kirlilik” İsmail Cem Yılmaz Yaşı: 32 Mesleği: Bankacı Isı yalıtımı yaparak daha az yakıtla daha fazla ısınabiliriz. Daha az yakıt demek, atmosferi daha az kirletmek demektir. Böylece küresel ısınmanın başlıca sebeplerinden olan hava kirliliği, yani atmosferdeki fazla karbondioksit miktarı azaltılabilir, ilaveten enerji tasarrufu da sağlanabilir. Herkesin katkı sağlayabileceği, uygulayabileceği bir çözümken, toplum olarak yalıtıma dair bilgimiz ne yazık ki yetersiz. Bu da yalıtımın kalitesine yansıyor. “Bireysel katılım önemli” Cem Sun Yaşı: 41 Mesleği: Bilişim Muhabiri Küresel ısınmaya karşı atılması gereken çok adım var ve bunlardan biri şüphesiz yalıtım. Yalıtım için geçtiğimiz yıllarda hükümetin teşvikiyle bir yol alındığını duymuştum. Ancak devamının gelmesi, hem bireysel anlamda enerjiye ayrılan bütçenin rahatlamasına yardımcı olur hem de küresel ısınma tehdidine karşı bir adım daha atılmış olur. Kamusal girişim ve teşviklerin yanında bireysel farkındalığımız ve katılımımız da çok önemli elbette. Biri olmadan diğeri olmuyor ne yazık ki. Örneğin alacağımız veya kiralayacağımız evin yalıtımı olup olmadığına dikkat ediyor olmak, önce kendimiz sonra dünya adına ilk adımı oluşturur. Yalıtım, Evlerinizin Kışları Sıcak, Yazları da Serin Olmasını Sağlar! 28 “Büyük bir katkı” Tuncer Özeltırtıl Yaşı: 35 Mesleği: Bankacı Binalara doğru yalıtım yapıldığı taktirde yakıt tüketimini yarı yarıya indirebilme imkanımız var. Bu da atmosfere gönderilen zararlı yakıtların yine yarı yarıya azaltılması ve küresel ısınmayı önlemede büyük bir katkı sağlanması demek. Bu yüzden yalıtımın bu konuda çok büyük bir değer paydası olduğunu düşünüyorum. Haberler İzocam Dünya Konut Günü’nde kentsel dönüşüme dikkati çekiyor 1985 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı kararla her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi günü, Dünya Konut Günü olarak kutlanıyor. Dünya Konut Günü’nde İzocam, kentsel dönüşümün gerekliliğini ve ülkemiz için bir fırsat olduğunu vurguluyor. İ zocam Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Öktem; Dünya Konut Günü vesilesiyle kentsel dönüşümün ülkemiz için gerekliliğini bir kez daha vurguluyor: “İnsanların daha konforlu mekanlarda yaşamlarını sürdürmesi gerektiğine dikkat çekmek amacıyla belirlenen Dünya Konut Günü’nü kutluyoruz. Çünkü yaşam alanlarının konforunun en temel hak olduğuna inanıyoruz. Bu anlamda ülkemizde niteliksiz ve sağlıksız yapılaşma sorununu ortadan kaldırmaya yönelik çıkartılan Kentsel Dönüşüm yasasının bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Kentsel dönüşüm, enerji etkin binaların tasarlanarak hayata geçirilmesine imkân tanırken, ısı ve ses yalıtımı ile yangın güvenliği uygulamalarını artıracaktır.” Fatih Öktem, enerjisinin yüzde 72’den fazlasını yurt dışından karşılayan ülkemizin 60 milyar dolar enerji ithalatı yaptığını ve yalıtımla bu oranın ciddi oranda düşürülebileceğini de belirtiyor: “Türkiye’de enerjinin yüzde 35´i konutlarda, yüzde 3540´ı sanayide, geri kalanı araçlarda kullanılıyor. Ülkemizde 77 milyon insan yaşıyor. Avrupa´da aynı iklimdeki ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye´nin normal olarak yalıtım büyüklüğünün mevcut yönetmeliklerle 50 milyon m3’ten fazla olması gerekiyor. Biz henüz 16 milyon m3’teyiz. Devlet denetiminin yok denecek kadar az olduğu Türkiye´de yalıtım kriterlerinin ne yazık ki layıkıyla uygulanmadığını görüyoruz.” Öktem, yalıtımın kentsel dönüşüm için önemini anlatırken İzocam’ın 50 yılda sağladığı faydalardan örnek veriyor: “İzocam’ın yalıtım ile 50 yılda ekonomi ve çevreye katkısı son derece dikkat çekici boyutlarda… 50 yıl boyunca 200 milyon ton petrole eşdeğer (TEP) enerji tasarrufu gerçekleştirmişiz. 200 milyon TEP, İstanbul iklim şartlarında 15 milyar m2 çatının 100 mm kalınlığında camyünü şilte ile yalıtılmasında sağlanacak tasarrufa eşdeğer. Bu alan yaklaşık 5 KKTC (3355 km2), 3 İstanbul (5343 km2) büyüklüğünde… Ayrıca kurulduğumuz günden bu yana ürettiğimiz tüm yalıtım ürünleriyle 650 milyon ton CO2’nin atmosfere salımını önledik. Ülkemiz ekonomisine ise ürettiğimiz ürünlerle 50 yılda -güncel yakıt fiyatları ile- 110 milyar dolarlık enerji tasarrufu sağladık.” Öktem, kentsel dönüşüm ile ilgili işlerliğin güçlü denetimler ve sağlam bir altyapı kurgulanarak hızlandırılması gerektiğini söylüyor: “Kentsel dönüşüm nedeniyle insanlar binalarının yıkılıp yıkılmayacağını bilemedikleri için mevcut binalarına yalıtım yaptırma fikrinden de şu an biraz uzaklaşmış durumdalar. Bunun da bir an önce çözülmesi yalıtım sektörüne ivme kazandıracaktır. Önümüzdeki 10 yılda mevcut binalarda da yalıtım seviyelerinin artacağını, sektöre, ülkeye ve bireylere büyük katkıları olacağını düşünüyoruz. Sıfıra Yakın Enerjili Binalar’ın yaygınlaşması, sadece ülkemiz değil, dünyamız için de gereklilik olarak ön plana çıkıyor. İlgili yönetmeliklerin hazır hale getirilmesi ve bu tür uygulamaların desteklenmesinin de hızla planlanması önem taşıyor.” Gelişmiş ülkelerin hem iklim değişikliği ile mücadele hem de enerji bağımsızlığını sağlamada, sürdürülebilir yaklaşımları ile sürekli yönetmeliklerini geliştirdiklerini ve uygulamaya geçirmek için destek ve kontrol mekanizmalarını da yürürlüğe soktuklarını belirten Öktem; “Ülkemizde bu uygulamaların hız kazanması konusunda üzerimize düşen görevi yerine getirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyerek İzocam’ın kentsel dönüşüme verdiği önemi vurguluyor. 29 Kişisel Gelişim İş stresinden kurtulun Stresi yönetebilmek için öncelikle stressiz bir yaşamın mümkün olmadığını kabul etmek gerekiyor. Gündelik yaşamda ve iş yaşamında karşılaştığımız durumlar nedeniyle stres altındayız. Stresi tamamen ortadan kaldıramayacağımız için, kaldırabileceğimiz ölçüde stres yaşayarak, yönetebilmeyi öğrenmeliyiz. S tres; üzerimizde gerginlik ve tehdit oluşturan olaylara, durumlara, değişim ya da uyum gerektiren çevresel istek ya da beklentilere vücudumuzun verdiği bir tepki. Hepimizin yaşadığı bir durum ve dolayısıyla hayatımızın bir parçası. Çalışan kişilerin hayatı söz konusu olduğunda bunun büyük bölümünü iş hayatının kapsadığını ve kapladığını unutmamak gerekiyor. Bu tanım baz alındığında, çalışanların büyük bölümünün sağlıklarını ve refahlarını yükseltemeyecekleri işlerde çalıştıkları biliniyor. Bu durumda birçok çalışanın iş stresi ve katlanılması olanaksız zorlanmalarla sağlıklarını yitirmesi az rastlanan bir durum değil ne yazık ki. Önce sağlığınız İş yaşamı, insanın çalışmakla geçirdiği saatlerin çok daha üstünde olan ve yaşamın her bölümüne yayılan bir önem taşıyor. İnsanın işi; sosyal statüsünü, ailesine sağladığı olanakları, yaşamdan sağladığı doyumu, yaşama zevkini belirliyor. Dolayısıyla iş yaşamı ve sağladığı doyum, insanın bedensel ve ruhsal sağlığıyla doğrudan ilişkili. Daha güzel bir yaşam ve sağlıklı kalmak için bireysel çabayı ihmal etmemek gerekiyor. Ancak iş yaşamından kaynaklanan stresler çok geniş bir etki alanına sahip olduğundan, bu stresleri sağlığı bozmayacak düzeye indirmenin bireysel çabayı aştığı örnekler de az değil. Stres oluşturan çalışma koşulları, çalışan üzerinde yoğun baskı ve zorlanma yaratıyor ve bu zorlanmanın uzun sürmesi sağlığı ciddi olarak tehdit ediyor. Stres, yöneticilerden en alt düzeydeki çalışanlara kadar tüm çalışanların sorunu. Ancak kendinizi koruyarak ilk adımı atacağınızı unutmayın. Psikolojik ve fizyolojik açıdan sağlıklıysanız zamanla pekçok problemin üstesinden gelebilirsiniz. Fakat sağlığınızı kaybederseniz hiçbir şeyi düzeltemezsiniz. Savunma ve kontrol mekanizmalarınızı kullanarak stresin yaşamınızı kötü etkilemesinin önüne geçebilirsiniz. Stresli bir iş yaşamınız varsa manevi destek alabilmeniz de önemli; aileniz ve arkadaşlarınızdan destek istemek kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Kendinizi geliştirir, kendinize yatırım yaparsanız bazı durumların ve sorunların stres kaynağı olmaktan çıktığını göreceksiniz. İşinizle veya gelecekte yapmak istediklerinizle ilgili kişisel özellikleriniz doğrultusunda bir liste yaparak ilk adımı atabilirsiniz. Dünya Sağlık Teşkilatı WHO’nun ‘iş sağlığı’ tanımı şöyle: “Her türlü işte çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal refahlarını en üst düzeye yükseltmek; çalışanların sağlıklarında iş şartlarından kaynaklanan bozulmaları önlemek; çalışanları sağlığa aykırı risk faktörlerinden korumak; her çalışanı kendi iş çevresinde bedensel ve psikolojik şartlarına uygun yere yerleştirmek ve orada muhafaza etmek”. Maddi kazancın yanında, sevdiğiniz işi yapmak ya da çalıştığınız işin iyi yanlarına odaklanmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Yeni iş değiştirdiyseniz, unutmayın ki bulunduğunuz yeni ortama yavaş yavaş alışacaksınız, kendinizi zorlamayın ve akışa bırakın. Yaşanan her olumsuz olaydan kendinizi sorumlu ve suçlu hissettirecek bir pay çıkarmayın. Bazı şeylerin sizin dışınızda geliştiğini unutmayın. Stresle bireysel mücadele Egzersizi ihmal etmeyin: Stres kaynaklarının bir çoğu boyun, omuz ve sırt kaslarında gerginliğe, tutulmalara ve baş ağrılarına neden olur. Düzenli egzersizle kaslarınızı güçlü ve etkili biçimde kullanabilirsiniz. Gevşeyin: Bedensel ve zihinsel gevşeme yöntemlerini uygulayarak stresin olumsuz etkilerini sınırlandırabilir, strese direnç kazanabilirsiniz. Derin nefes alma, kas gevşetme, meditasyon gibi yöntemleri daha önce denemediyseniz bir şans vermelisiniz. Kaydedin: Üç-dört hafta boyunca başınızdan geçenleri ayrıntılı kaydederek, bunlardan hangilerinin sizi olumsuz etkilediğini, duygu ve davranışlarınızı alt-üst ettiğini belirleyerek bir envanter tutabilirsiniz. Böylece stres kaynaklarınızı belirleyerek, benzer durumlarda davranışlarınızı yeniden programlayabilirsiniz. Stresi belirlemenin onunla başaçıkabilmede yararlı bir yol olduğunu araştırmacılar özellikle belirtiyor. Zamanınızı yönetin: Zaman yetersizliğinden kaynaklanan streslerde, zamanı gerektiği gibi kullanabilmek; hem daha fazla iş yapılabilmesini hem de stres düzeyinin düşmesini sağlar. Kendi kapasitenizi bilirseniz, zamanınız ile yapabileceğiniz işler arasında dengeli bir program yapabilirsiniz. Dengeli beslenmeye dikkat edin: Kilo artırıcı yüksek kalorili besinler yerine, sebze, meyveye ağılık verilmesi, aşırı yağlı yememek, kırmızı et yerine daha çok beyaz eti tercih etmek, sakatat türü yiyeceklerden, aşırı şeker ve tuzdan kaçınmak önemli. Çay, kahve, kola gibi kafeinli içecekleri olabildiğince az tüketmek de stres azaltıcı genel önlemlerden. 30