Dosya Haber Yalıtım Yarışması

advertisement
Temmuz
Ağustos
Eylül
2015
Küresel Isınma
ve Yalıtım
Dosya
Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar
Sarven Çilingiroğlu
Yalıtım Yarışması
Astana’nın çetin iklim
koşulları onlardan sorulur
Haber
İzocam Tekiz Taşyünü Paneller
‘EI60 ve E120 Yangın Dayanımı’
sertifikası aldı.
10
24
04
Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar:
“Vizyonumuz sıfır enerjili binalar ile
sürdürülebilir bir çevre”
08
Sarven Çilingiroğlu: “Ses yayılımı hesabını
tasarım aşamasında yapmak gerekiyor”
12
İzocam Eğitimleri: İzocam MYK Mesleki
Yeterlilik Usta Eğitimleri, İYEM, OZİ
20
İzocam 15. Yalıtım Yarışması: Astana’nın
çetin iklim koşulları onlardan sorulur
Haberler
Yangına karşı
yalıtımlı savunma!
İzocam
Kullananlar
Tekiz Bayileri
28
30
Sokak Röportajı
“Yalıtım, küresel
ısınmayla mücadeleye
katkı sağlayabilir mi?”
Kişisel Gelişim
İş stresinden kurtulun
İZO­CAM Di­ya­log İzo­cam Ya­yın Or­ga­nı
Ya­yın tü­rü: Ye­rel, sü­re­li, üç ay­lık der­gi
İzo­cam Adı­na İm­ti­yaz Sa­hi­bi: A. Nu­ri Bu­lut Ya­yın So­rum­lu­su: Hakan Kiraz Ya­yın Ku­ru­lu: Fa­tih Ök­tem, Hakan Kiraz, Sezen Burcu Ertek
Da­nış­man: Dr. Ke­mal Ga­ni Bay­rak­tar Edi­tör: Melda Bağdatlı Gra­fik Ta­sa­rım: Kadir Kaymakçı
Ya­zış­ma Ad­re­si: İzocam Ticaret ve Sanayi A.Ş. Altayçeşme Mah. Öz Sok. No: 19 Kat: 3-5-6, 34843 Maltepe / İstanbul
Tel: (0216) 440 40 50 Faks: (0216) 440 40 70
E-posta: kurumsaliletisim@izo­cam.com.tr İnternet: www.izocam.com.tr Sosyal Medya: facebook.com/izocam | twitter.com/IzocamOfficial
Ya­pım: Konak Medya Yıldız Posta Cad. Akın Sitesi 3. Blok No: 10 K: 5 D: 54 Gayrettepe / İstanbul Tel: (0212) 216 97 00 www.konakmedya.com
Renk Ay­rı­mı ve Bas­kı: Özgün Ofset - Aytekin Sok. Yeşilce Mah. No: 21 34418 4. Le­vent / İs­tan­bul Tel: (0212) 280 00 09 Faks: (0212) 264 74 33
2
Başlarken
Yenilenebilir enerji kaynakları
gelecek kuşaklar için sürdürülebilir
bir dünya demek
Dünya nüfusu giderek artıyor, bu durum kontrolsüz ve niteliksiz yapılaşmayı da
beraberinde getiriyor. Bu gidişatın kıskacında mevcut enerji kaynaklarını hızla
tüketiyor ve tükettiğimiz fosil yakıtlarla çevreye ve atmosfere geri dönüşü
olmayan nitelikte zarar veriyoruz. Enerji tüketiminin görece düşük olduğu
ülkemizde ise enerji kısıntısından çok, enerjinin akılcı kullanımına ve tasarrufuna
odaklanmamız önem kazanıyor.
Enerjinin akılcı kullanımı ve tasarrufu ile bağlantılı en hassas kalemlerden biri
olan tesisat yalıtımı, İzocam olarak üzerinde durduğumuz konular arasında yer
alıyor. Bu kapsamda bir süre önce geliştirdiğimiz ve ilgili standartlarda belirtilen
hesaplama kurallarını kullanarak hazırladığımız İzocam Tesisat Yalıtım
Hesaplama Programı; tesisat elemanlarındaki yalıtımın yeterliliğini, ısı kaybı veya
kazancı ile yüzey sıcaklıklarının değişimini tespit edebiliyor. Tesisat yalıtımı
konusunda Diyalog okurlarını bilgilendiren Türk Tesisat Mühendisleri Derneği
Başkanı Sarven Çilingiroğlu’na teşekkür ediyoruz.
Ülkemizde tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 40’ı binalarda kullanılıyor…
Binalarda tükettiğimiz enerjinin azaltılması ve ihtiyaç duyulan enerjinin
yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanabilmesi gelecek kuşaklar için
sürdürülebilir bir çevre ve dünya demek. Küresel ısınmanın etkilerinin
azaltılabilmesi demek. Bu da ancak, doğru yalıtım uygulamalarıyla ve uygun
yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığı sıfır enerjili binalarla mümkün.
Küresel ısınma konusunda Türkiye’nin paydaşı olduğu uluslararası sözleşmeler
ve ulusal çalışmalar konusunda dergimize katkı yapan Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar’a teşekkür
ediyoruz.
Diyalog’un yeni sayısında
“Tesisat Yalıtımı” ve
“Küresel Isınma” konularına
odaklandık. Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet
Emin Birpınar ile Türk
Tesisat Mühendisleri
Derneği Başkanı Sarven
Çilingiroğlu odaklandığımız
konular üzerine bizleri
aydınlattı. Bu yıl 15. kez
düzenlenen İzocam Yalıtım
Yarışması’nın finalistleri
ise bu sayımızın diğer
konukları oldu.
İzocam’ın eğitim çalışmalarına da bu sayımızda yer verdik ve İYEM ile MEB
Sertifikalı Usta Eğitimleri’nin içeriği ve etkilerini sizlerle paylaştık. Bu yıl on
beşincisini düzenlediğimiz İzocam Yalıtım Yarışması’nın finalistlerini de
dergimizde konuk etmek istedik. Bu yılki yarışmamızın “Astana’nın çetin iklim
koşullarında ‘sürdürülebilir konut’ neyi ifade etmektedir?” sorusuna cevap
arayan projelerini bizlerle paylaştılar. Kendilerini bir kez daha tebrik ediyor,
başarılarının devamını diliyoruz.
Yeni sayımızı keyifle okuyacağınızı umuyoruz.
Sevgi ve Saygılarımla,
A. Nuri Bulut
Genel Müdür
3
Dosya: Küresel Isınma ve Yalıtım
“Vizyonumuz sıfır enerjili binalar ile
sürdürülebilir bir çevre”
Türkiye’nin küresel ısınmayı önleme politikaları çerçevesinde gerçekleştirdiği çalışmalar
ve yalıtımın küresel ısınma ile mücadeleye katkısı üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar ile sohbet ettik.
4
B
ilindiği üzere Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
(BMİDÇS) 1992 yılında imzaya
açıldı ve 1994 yılında yürürlüğe girdi.
Kyoto Protokolü ise 1997 yılında imzaya
açılarak 2005 yılında uygulamaya kondu.
Türkiye, 2001 yılında Marakeş’te
gerçekleştirilen BMİDÇS 7. Taraflar
Konferansı’nda alınan 26/CP.7 sayılı
Karardan (Karar: Türkiye’nin özel şartlarının
tanınarak, diğer EK-I ülkelerinden farklı bir
konumda olduğunun kabulüyle EK-II’den
çıkartılması ancak EK-I’de kalması) sonra
24 Mayıs 2004 tarihinde BMİDÇS’ye, 26
Ağustos 2009 tarihinde ise Kyoto
Protokolü’ne taraf oldu.
Türkiye, Kyoto Protokolü’nün kabul edildiği
1997 yılında BMİDÇS’ye taraf olmadığı için
Protokolün Ek-B listesinde yer almamıştı.
Dolayısıyla Türkiye’nin 2008-2012 yılları
arasındaki Birinci Yükümlülük Döneminde
sayısallaştırılmış sera gazı azaltım veya
sınırlama yükümlülüğü bulunmuyordu.
Protokolün 2013-2020 yılları arasındaki
İkinci Yükümlülük Dönemi için de
herhangi bir yükümlülüğü bulunmuyor. Bu
nedenle Türkiye, Kyoto Protokolü’nün
Temiz Kalkınma Mekanizması, Emisyon
Ticareti ve Ortak Uygulama olarak
adlandırılan esneklik mekanizmalarından
da yararlanamıyor.
Birleşmiş Milletler İklim
Değişikliği Müzakerelerindeki
son durumunu ve Türkiye’nin
müzakerelere katkısını
değerlendirebilir misiniz?
Uluslararası toplum, Birleşmiş Milletler
nezdinde evrensel yeni bir iklim
anlaşmasının müzakerelerini sürdürüyor.
Müzakerelerde oldukça yoğun bir sürece
girildi. 2015 yılı sonunda Paris’te
düzenlenecek olan BMİDÇS 21. Taraflar
Konferansı’nda, 2020 yılında yürürlüğe
girecek olan yeni iklim anlaşmasının kabul
edilmesi bekleniyor.
Yeni anlaşmaya ilişkin müzakerelerde,
gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı
yapılmaksızın bütün taraf ülkelerin
sorumluluk alacağı ve bunu yerine
getireceği bir anlaşmaya ulaşılması
amaçlanıyor. Bu çerçevede, 2013 yılında
Varşova kentinde yapılan 19. Taraflar
Konferansı’nda alınan karar ile BMİDÇS
tarafları ulusal katkılarını (Intended
Nationally Determined Contributions –
INDC) belirlemek için hazırlıklarını
başlatmaya veya yoğunlaştırmaya ve
bunları şeffaf ve anlaşılır bir biçimde 21.
Taraflar Konferansı öncesinde sunmaya
davet edildiler. Aralık 2014’teki 20. Taraflar
Konferansı’nda ise 2020 sonrasına yönelik
olarak gelişmiş ve gelişmekte olan bütün
ülkelerin ulusal katkılarını en geç Ekim
2015’e kadar sunmaları kararı alınmıştı.
Şu ana kadar BMİDÇS’ye taraf olan 196
ülkeden 148’i yeni iklim anlaşmasına
yönelik ulusal katkısını sundu (Çin, ABD,
AB dahil). Ülkemizin ulusal katkısı da
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
koordinasyonunda TÜBİTAK-MAM ile
işbirliği içinde gerçekleştirilen İklim
Değişikliği Ulusal Bildirimlerinin
Hazırlanması Projesi kapsamında
gerçekleştirilen sera gazı emisyon
projeksiyonu çalışmaları esas alınarak
hazırlanmıştı.
Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar
“Türkiye’nin ulusal
katkısına göre ülke olarak
sera gazı emisyonlarımızı
2021-2030 yılları arasında
referans senaryoya göre,
2012 yılı sera gazı emisyon
miktarını baz alarak %21’e
kadar azaltmayı taahhüt
ettik.”
5
Dosya: Küresel Isınma ve Yalıtım
Türkiye’de enerji arz güvenliğinin
sağlanması bakımından oldukça önemli.
Bu nedenle mevcut bina stokunun bir an
önce optimum maliyet kapsamında
iyileştirilmesi önem kazanıyor. Bu amaçla,
sektör tarafından malzemelerin daha
ekonomik hale getirilmesinin yanında,
devlet tarafından da teşvik edici
yöntemlerin sağlanması gerekiyor.
Son olarak, 30 Eylül 2015’te yapılan İklim
Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon
Kurulu toplantısında değerlendirilen
projeksiyon çalışmalarının sonuçlarının,
ülkemizin yeni iklim anlaşmasına ilişkin
ulusal katkısı olarak sunulması Kurul
tarafından kabul edildi. Bunun üzerine
Türkiye’nin ulusal katkısı BMİDÇS
Sekreteryasına 30 Eylül 2015’te resmi
olarak sunuldu. Türkiye’nin ulusal katkısına
göre ülke olarak sera gazı emisyonlarımızı
2021-2030 yılları arasında referans
senaryoya göre, 2012 yılı sera gazı
emisyon miktarını baz alarak %21’e kadar
azaltmayı taahhüt ettik.
İklim değişikliğini önlemede
yalıtım uygulamalarının
katkısına değinebilir misiniz?
Yalıtım bina enerji tüketimlerini azaltmak
üzere; çatı, pencere, duvar gibi bina
elemanlarının dış ortam ile ısı alışverişini
6
azaltmak üzere yapılan bir uygulama.
Bilindiği üzere, karbon türevi yakıtların
yanmasıyla enerji elde edilmesi esnasında
açığa çıkan sera gazları iklim değişikliğinin
temel nedeni olarak kabul ediliyor.
Binalarımızda tükettiğimiz enerjiyi azaltır ve
ihtiyaç duyulan enerjiyi yenilenebilir enerji
kaynaklarından sağlayabilirsek gelecek
kuşaklar için sürdürülebilir binalar ve
sürdürülebilir bir çevre oluşturacağız.
Türkiye’de tüketilen enerjinin yaklaşık
%40’ı binalarda kullanılıyor. Ancak, doğru
tasarım ve yalıtım uygulamaları ve uygun
yenilenebilir enerji kaynaklarının entegre
edilmesi yoluyla sıfır enerjili binalara sahip
olmamız mümkün. Bina maliyeti bina ömrü
boyunca hesaplandığında bu maliyetin
%85’ini enerji giderlerinin oluşturduğu
unutulmamalı. Bu çerçevede, binalarda
enerji verimliliğine yönelik çalışmalar,
enerjide %75 dolayında dışa bağımlı olan
Bakanlığınızın iklim
değişikliğine dair gündemine
aldığı proje ve çalışmalardan
yalıtım konusunu en çok
ilgilendiren projeler hangileri
oldu?
Bakanlığımızca ulusal kaynaklar ve
uluslararası kuruluşların desteğinin yanı
sıra, Avrupa Birliği katılım öncesi mali
yardım programları dahilinde çeşitli
projeler yürütülüyor. Bu kapsamda
bütünleşik bina esasları, minimum enerji
performansları ve bina tipolojileri
belirleniyor. Bu çalışmalar sonucu elde
edilecek sonuçlar zorunlu hale getirildikten
sonra da, yapı sektörünün gerekli teknoloji
ve malzemeleri sağlamak için küresel
yaklaşımları takip etmesi önem kazanıyor.
Bakanlık olarak vizyonumuz sıfır enerjili
binalar ile sürdürülebilir bir çevre. Binalara
enerji kimlik belgesi düzenlenmesi için
kullanılan BEP-TR programımızın ikinci
versiyon çalışmaları devam ediyor.
Toplumda farkındalık oluşturan ve iskan
aşamasında mecburi olan enerji kimlik
belgesi çizim tabanlı masaüstü bir program
ile oluşturularak sunulacak.
Amacımız teknik kapasitenin ve
uluslararası gelişmelerin ülkemize uyumlu
hale getirilmesi. Hedeflerimiz
doğrultusunda çalışmalarımız
zamanlamaya uygun olarak devam ediyor.
Diğer ülkelerle sera gazı
değerlerimiz kıyaslandığında,
Türkiye’nin iklim değişikliğine
katkısı nedir?
Türkiye, Dünya Bankası sınıflandırmasına
göre gelişmekte olan üst-orta gelir grubu
ülkesi. 2012 yılı itibariyle 75,6 milyon
olan nüfusumuz 1990 yılından beri %30
oranında artış göstermiş. Türkiye’nin sera
gazı emisyonları ise, 1990 - 2012 yılları
arasında 187 milyon tondan 440 milyon
tona yükselmiş. Buna rağmen, 1850
yılından beri Türkiye’nin kümülatif sera
emisyonları içindeki payı %0,7
düzeyinde. Bu rakamlara karşılık Çin’in
sera gazı emisyonları 2012 yılında
yaklaşık 10 milyar ton, ABD’nin sera gazı
emisyonları ise 5,5 milyar tona ulaşmış.
Dünya genelinde bakıldığında küresel
emisyonların %55 payına sahip üç
bölge; Çin, ABD ve AB ülkeleri olarak
karşımıza çıkıyor. Bu %55’lik pay
içerisinde Çin’in payı %29, ABD’nin %15
ve AB’nin ise %11.
2012 yılı verilerine göre Türkiye’de kişi
başı sera gazı emisyonu miktarı 5,9 ton. Bu
değer OECD ortalamasının yaklaşık üçte
birine, AB ortalamasının ise yarısına
tekabül ediyor. Türkiye ekonomisinin
karbon yoğunluğu, 1990 - 2010 yılları
arasında 0,61’den 0,3’e düşerek yaklaşık
%50 düzeyinde azalmış. Enerji talebi ise
yıllık %6-7 düzeyinde artış göstermiş.
Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’de
kişi başı elektrik tüketimi 2854 kilowatt
saat olup, bu değer de OECD
ortalamasının oldukça altında.
Sera gazı emisyonlarını
azaltabilmek adına mevcut
mevzuat ve denetimlerde ne
tür iyileştirme veya
değişikliklere gidilebilir?
İklim değişikliğine neden olan etkenlerin
başında sera gazı emisyonlarındaki artış
geliyor. Hızla sanayileşmekte ve ekonomik
olarak gelişmekte olan Türkiye’de,
endüstriyel tesislerden kaynaklanan ve
sera gazına neden olan emisyonların
takibi, izlenmesi, raporlanması ve
envanterinin oluşturulması, çevresel
sorunların önüne geçmek ve iklim
değişikliğiyle mücadele edebilmek adına
büyük önem taşıyor.
Bakanlığımızca hazırlanan ve 2014 yılında
yayımlanarak yürürlüğe giren Sera Gazı
Emisyonlarının Takibi Hakkında
Yönetmelik ile ülkemizin toplam sera gazı
emisyonlarının yaklaşık yarısını teşkil eden;
elektrik üretimi, çimento, demir-çelik,
rafineri, seramik, kireç, kâğıt ve cam üretimi
gibi sektörlerden kaynaklanan sera gazı
emisyonlarının tesis seviyesinde izlenmesi
sağlanacak.
Ayrıca, ülkemizin iklim değişikliği
politikalarının oluşturulmasına ve iklim
değişikliğiyle mücadele konusunda
atılacak adımların uygulanmasına yönelik
temel altyapı da bu Yönetmelik ile
oluşturuldu ve AB Çevre Faslı
müzakerelerinde önemli bir adım atıldı.
Diğer taraftan, Yönetmeliğin
uygulanmasını kolaylaştırmak ve
Yönetmelik kapsamındaki tesislere teknik
açıdan destek olmak amacı ile
Bakanlığımız tarafından hazırlanan Sera
Gazı Emisyonlarının İzlenmesi ve
Raporlanması Hakkında Tebliğ de 2014
yılında yürürlüğe girdi.
Dünya Bankası ayrıca, gelişmekte olan
ülkeler ile yükselen ekonomilerin piyasa
mekanizmalarından etkin olarak
yararlanmalarını teminen gerekli kapasite
gelişimini sağlamak amacıyla, Karbon
Piyasasına Hazırlık Ortaklığı (Partnership
for Market Readiness - PMR) adıyla bir
teknik destek programını hayata geçirdi.
Söz konusu proje kapsamında, emisyon
azaltımına yönelik kullanılan araçlardan
karbonun fiyatlandırılması, emisyon ticareti
gibi mekanizmalar üzerine çalışılacak. Bu
çalışmalar, sera gazlarının izlenmesi ve
“Dünya Bankası ayrıca,
Karbon Piyasasına Hazırlık
Ortaklığı adıyla bir teknik
destek programını hayata
geçirdi.”
azaltılması konusunda önemli adımlar
olmakla birlikte, uluslararası gelişmeler ve
müzakereler ışığında daha ileri adımlar
atmak için başlangıç noktası oluşturacak.
Diğer taraftan, 2008 yılında yürürlüğe giren
Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği
uyarınca başlatılan enerji kimlik belgesi
uygulamasına göre, yeni binaların enerji
tüketimleri ve sera gazı salım sınıflarının C
sınıfının altında olmaması gerekiyor.
Mevcut binalarda yapılacak olan esaslı
tadilatların da yönetmeliğe uygun yapılması
gerektiğinden yenileme çalışmalarının aynı
sınırlar dahilinde yapılması zorunlu.
Sürdürülebilir Yeşil Binalar ile Sürdürülebilir
Yerleşmelerin Belgelendirilmesine Dair
Yönetmelik de 2014 yılında yayımlanarak
yürürlüğe girdi. Yönetmelik uyarınca
yaşam alanlarının konfor şartları
sağlanırken enerjinin etkin kullanılması ile
doğrudan sera gazı salımlarının
azaltılmasına yönelik çalışmalar yapılıyor.
Isıtma sistemlerinde merkezi ısı gider
paylaşım sistemlerinin kurulması ile yakıt
tasarrufu sağlanarak gereksiz yanma
önleniyor. Ayrıca yıllık baca gazı analizleri
yapılarak ve ısıtma sistemlerinde verimli
yanma sağlanarak sera gazı salımlarının
azaltılması sağlanıyor.
7
Dosya: Küresel Isınma ve Yalıtım
“Ses yayılımı hesabını tasarım
aşamasında yapmak gerekiyor”
Türk Tesisat Mühendisleri
Derneği Başkanı Sarven
Çilingiroğlu ile TTMD’nin
faaliyet alanları ile tesisat
yalıtımında dikkat edilmesi
gereken detaylar üzerine
sohbet ettik.
T
ürk Tesisat Mühendisleri Derneği, kurulduğu 1992 yılından bu yana hizmet
kalitesini yükseltebilmek amacıyla Bölge Temsilcilikleri vasıtasıyla eğitim
çalışmaları ve seminerler yürütüyor. Meslek içi eğitimin kalitesini yükselterek
sektöre katkıda bulunmaya ilaveten, tesisat mühendislerini çeşitli platformlarda bir araya
getirerek kaynaşmalarını sağlamaya çalışıyor. TTMD, 1993 yılında ASHRAE (American
Society of Heating and Refrigeration Engineers), 2005 yılında REHVA (Federation of
European Heating and Air Conditioning Association) ve 2009 yılında CLIMAMED (Joint
Organization of HVAC&R Associations of France, Italy, Portugal, Spain) üyesi olarak
uluslararası platformlarda da Türkiye’nin temsiliyetini sürdürüyor.
Türk Tesisat Mühendisleri Derneği’nin çalışmalarından
kısaca bahsedebilir misiniz?
Türk Tesisat Mühendisleri Derneği (TTMD) düzenli olarak her iki yılda bir “Uluslararası
Yapıda Tesisat Teknolojisi Sempozyumu” ile her yıl belirli bir konuyu ayrıntılı biçimde
tartışmak üzere “Atölye Çalışmaları” düzenliyor. Yurt içi ve yurt dışında düzenlenen
sektörel fuar ve sempozyumlara da katılan Derneğimiz, mesleki gelişimi artırmaya yönelik
kitaplar ve süreli yayınlar da hazırlıyor. Daha önce TTMD Bülteni adı altında 35 sayı
yayımlanan ve sonrasında TTMD Dergisi adını alan ve iki ayda bir yayımlanan dergi, yılda
bir defa da İngilizce olarak hazırlanıyor.
Üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde Ar-Ge projeleri geliştiren, destekleyen, standart ve
yönetmelik çalışmalarında aktif görev alan Derneğimiz, yönetmeliklerin oluşturulmasında
devlet kurumlarıyla da işbirliğine girerek yönetmeliklerin kurallara uygun hazırlanmasına
ve uluslararası projelerde yenilikçilik odaklı çalışmalara katkıda bulunuyor.
Tesisat yalıtımının neleri kapsadığı konusunda bizleri
bilgilendirebilir misiniz?
Tesisat yalıtımı dendiğinde amaca yönelik üç tür yalıtım düşünülebilir. İlk sırada
tesisatlardaki ısı kayıplarını önlemek ve enerji tasarrufu için yapılan ısı yalıtımını sayabiliriz.
Isı yalıtımının tesisattaki kullanım alanları; ısıtma boruları ve vanaları, kullanma sıcak suyu
boruları, soğutma boru ve vanaları ile havalandırma kanallarının yalıtımını kapsıyor.
Yalıtım, soğutma boru ve vanalarında sadece ısı kazançlarını değil aynı zamanda
borulardaki yoğuşmayı önlemek amacıyla da kullanılıyor. Benzer şekilde kullanma suyu
borularında da yalıtım, yoğuşma için alınan bir önlem.
İkinci sırada tesisatlarda ses yalıtımı kapsamında yapılan çalışmaları sayabiliriz.
Havalandırma ve klima kanallarında yapılan ses yalıtımları, buralarda yoğun olan fan
seslerinin mahallere taşınmasını önler. Pis su borularında yapılan yalıtım ise özelikle PVC
esaslı pis su ve yağmur suyu borularında sesi önlemek için uygulanır.
Yangın yalıtımı da tesisat yalıtımının asla atlanılmaması gereken bir parçasıdır. Farklı
yangın alanlarından geçen hava kanallarının ve borularının, yangına karşı yalıtılması
gerekir. Ayrıca, endüstriyel mutfak kanalları ile duman tahliye kanallarının yangın yalıtımı
bu çerçevede ele alınır.
Bir binanın tesisat yalıtımı hatalı yapılmışsa sonuçları,
etkileri neler olabilir?
Tesisattaki hatalı yalıtım uygulamasının en önemli etkisi enerji kaybı olarak karşımıza
çıkar. Bunun neticesi de daha fazla yakıt kullanımı ve elektrik sarfiyatı olur.
Yangın yalıtımının yanlış yapılması da olası bir yangının daha hızlı yayılmasına
sebebiyet vererek binalarda bulunan insanların hayatını tehlikeye sokacaktır.
Tesisatlarda ses yalıtımının yanlış uygulanması ise insanların yaşam konforuna etkisiyle
kendini gösterir.
Tesisat yalıtımlarının denetimine yeterince önem veriliyor
mu sizce?
Sarven Çilingiroğlu
8
Resmi ve kamuya açık önemli binalarda tesisat yalıtımı denetimine bilinçli olarak önem
veriliyor, kontrollük mekanizması ile takip ediliyor. Buna rağmen yeterli kontrollerin
yapılmadığı binalar da mevcut. Yurt dışındaki örneklerde; tüm binalarda kontrollerin
düzgün bir şekilde yapılabilmesi için uygulamaların kontrolü ve denetimi
“commissioning” tabir edilen ve uzmanlığı bu iş olan firmalar tarafından yapılıyor. Bizde
de bu tür firmaların oluşturulması ve kanunlarla denetimin zorunlu hale getirilmesi
gerekiyor.
Tesisat yalıtımı ile ilgili mevzuatımızın yeterliliği
konusunda düşünceleriniz nedir? Dünyadaki örneklerle
kıyaslama yapmanız gerekirse ne söylersiniz?
Isı yalıtımı konusunda BEP-TR’de (Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği) belirtilen
yalıtım kalınlıkları ve TS 825 yalıtım değerleri bulunmakla birlikte, dünyanın gelecek
ihtiyaçlarını karşılamada kalınlıklar artırılarak sürekli güncellenmelidir.
Ancak ses yalıtımı konusunda; ses yayılımı hesabını tasarım aşamasında yapmak
gerekiyor. Biz bu çerçevede SMACNA (Sheet Metal and Air Conditioning Contractors
National Association – ABD Sac Levha ve Klima Müteahhitleri Birliği) kriterlerini
tasarımlarımızda uyguluyoruz. Ses yalıtımı hesapla ve proje koşullarına göre belirleneceği
için mevzuatın konusu değil. Fakat hangi hesap yönteminin uygulanacağı ve denetimin
neye göre yapılacağının kontrol altına alınması önemli.
Tesisatlarda yangın yalıtımı konusunda da; yönetmelikte zonlara göre dayanım süreleri
belirtilmiş olduğu için, yalıtım malzemelerinin bu sürelere göre seçimi mümkün oluyor.
“Tesisattaki hatalı yalıtım
uygulamasının en önemli
etkisi enerji kaybı olarak
karşımıza çıkıyor. Bunun
neticesi de daha fazla
yakıt kullanımı ve elektrik
sarfiyatı oluyor.”
9
Haberler
Yangına karşı yalıtımlı savunma!
Her yıl 25 Eylül haftası Türkiye’de “Yangından Korunma
Haftası” olarak kutlanıyor. Yalıtım konusunu A’dan Z’ye ele alan
İzocam, yangından korunmanın, can ve mal kayıplarına engel
olmanın en önemli yollarından birinin doğru uygulanmış
yalıtım olduğunu vurguluyor.
G
erek oturduğumuz binalarda
gerekse sanayi yapılarında ya da
hastane, AVM, spor salonu gibi
toplu mekanlarda meydana gelebilecek
olası yangınlar telafisi mümkün olmayan
sonuçlara neden olabiliyor. Özellikle de
büyük kentlerde itfaiyenin ulaşmakta
zorlandığı dar sokaklar, son dönemde inşa
edilen yüksek katlı binalar yangınların ciddi
boyutlara varmasına sebep olabiliyor.
İzocam yangın felaketinden korunmada
“doğru malzeme ile uygulanan kalın
yalıtımın” önemine dikkati çekiyor. Yüksek
bir binada uygulanması gereken yalıtım ile
site veya sokak arasında bulunan binalara
uygulanması gereken yalıtım şeklinin
uzmanlarca değerlendirilerek, doğru
kişilerce, doğru malzeme ile ve doğru
kalınlıkta uygulanması can ve mal
kayıplarını büyük oranda azaltıyor.
A1 sınıfı taşyünü ile bina cephelerine,
pencere kenarlarına ve kat aralarına
yapılacak yalıtım olası bir yangın sırasında
zaman kazandırıyor. Taşyünü ile yalıtılmış
bir bina kolay tutuşmuyor ve duman
yaymıyor. Yangında en önemli hususlardan
biri olan dumandan etkileşim ise
engelleniyor. Taşyünü malzeme kullanılarak
oluşturulacak yangın kompartımanları
yangından kaçış anı ve itfaiyenin yetişmesi
süreçleri için daha uzun bir zaman
tanınmış oluyor.
Kentsel dönüşümün yangın
güvenliği için bir fırsat olduğunu
belirten İzocam Satış ve
Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Fatih Öktem; binalar inşa
edilirken zeminden çatıya, duvardan
döşemeye ve tesisata kadar uygulanan
etkili yalıtım sistemleri ile hem güvenlik
sağlandığını hem de enerji tasarrufuna
katkıda bulunulduğunu belirtiyor: “Ev sahibi
10
olmak isteyen veya mevcut evinin, binasının
yalıtımını yaptıracak olanlara da burada
büyük görev düşüyor ve toplumumuzun
bilinçlendirilmesi gerekiyor. Yeni ev
alacakların binanın yalıtım detaylarını,
yangın güvenliğini sorgulaması çok
önemli… İlgili yönetmeliğe göre yüksek
binaların cephelerinde ve kat aralarında
yanmaz olarak sınıflandırılan A sınıfı
malzemelerin kullanımı zorunlu hale getirildi.
Bunun yanı sıra olası bir yangının
yayılmasını önlemek ve zararı asgari
düzeyde tutmak amacıyla yapının ana
konstrüksiyonu ile katlar arası noktalarda
veya ilgili uzmanlarca tanımlanan
noktalarında yangın bariyerlerinin mutlaka
oluşturulması gerekiyor. Özellikle yüksek
binalarda, giydirme cephe uygulamalarında
mineral yünler olarak adlandırılan camyünü
ve taşyünü kullanımı büyük önem taşıyor.”
Yangında kayıplar çoğunlukla duman
yayılımıyla oluşan panik ve gaz
zehirlenmelerinden kaynaklanıyor. Yangın
esnasında bütünlüğünü kaybetmeyen ve
ısıyı geçirmeyen duvarlar sayesinde binayı
güvenli şekilde boşaltmaya yetecek süre
kazanılıyor. Yangın yayılımının bir alandan
veya kattan diğer alana geçişini
engellemek için de her katta
kompartmanlama yapılması gerekiyor.
İzocam ve Rigips işbirliği ile geliştirilen
bölme duvar sistemi InWall taşıyıcı olmayan
duvarlarda yüksek yangın güvenliği
sağlayan bir sistem. Özellikle insan
sayısının yoğun olduğu binalarda InWall
kullanımı olası yangın durumlarında zaman
kazandırıyor. Can ve mal kaybı risklerini en
aza indiriyor.
Eviniz yenilenirken tesisat
yalıtımını ihmal etmeyin
Çoğumuzun aklına bile gelmeyen tesisat, aslında bir evde yenilenmesi gereken unsurların
başında geliyor. Hem evin alt yapısını güçlendiren hem de kış aylarında tasarruf sağlayan
tesisat tadilatları su baskınlarını ve donmaları önlüyor. Tesisat tadilatında en önemli işlemlerin
başında tesisat yalıtımı geliyor. Doğru malzemeyle işinin ehli kişilerce gerçekleştirilen yalıtım
sayesinde, evler uzun ömürlü ve güvenli tesisata sahip oluyor.
E
vlerde yapılan tesisat yalıtımı; enerji
tasarrufu sağlıyor çünkü yalıtım
mekânların çok daha kolay ve hızlı
bir şekilde ısınmalarına ve yakalanan
ısının uzun süre korunmasına olanak
tanıyor. Kazan dairesinden çıkan sıcak
borular dairelere ulaşana kadar suyun
sıcaklığını ve dolayısıyla enerjisini
muhafaza ediyor. Daireye ulaşana kadar
borulardaki sıcaklığın düşmesi, dairenin
geç ısınmasına, dönüş borusundaki
suyun daha fazla soğumasına ve kazanın
suyu tekrar ısıtması için daha fazla yakıt
(enerji) harcamasına sebep oluyor.
Borulardaki sıcaklığın belli bir derecenin
altına düşmesi de kazanın verimliliğini
düşürüyor. Borulardan geçen su
sıcaklığının aynı seviyede kalması yalıtım
sayesinde sağlanıyor.
Kış aylarında en fazla görülen ve zor
durumlar yaratan bir diğer konu da su
borularındaki donmalardır. Özellikle de
bina girişlerindeki vanalarda suyun gece
boyunca donması sebebiyle vanalarda
patlamalar meydana gelir. Su
borularındaki donmalara karşı
alınabilecek en iyi önlemin yalıtım olduğu
biliniyor. Bina dışındaki borulara
uygulanacak yalıtım işlemi kapsamında
vana ceketi sarılması kış aylarında oluşan
bu güç durumun önüne geçiyor.
Tesisat yalıtımını sonradan
da yapabilmek mümkün
Tesisat yalıtımı için ana nokta tesisatlara
kolay ulaşabilmektir. Yalıtım uygulaması
yapılırken yalıtımın türü ve kalınlığı
borunun yerine göre (iki boru arası,
boru-duvar ve boru-tavan arası
mesafeye) seçilir.
Tesisat yalıtımında genellikle Camyünü
Prefabrik Boru ve vana ceketleri ile
yapılan yalıtımlar kolaylıkla uygulanabiliyor
ve geri ödeme sürelerini de kısaltıyor.
Kalorifer tesisatlarında en etkili çözümü
İzocam Camyünü Prefabrik Borular
sunuyor. Camyünü malzemeler yanmaz
oluşu ve sıcaklık yükseldikçe
performansından ödün vermemesi
nedeniyle en sağlıklı tesisat yalıtımı
ürünleri olarak öne çıkıyor. Bunun yanı
sıra tesisatlarda vanaların yalıtılması
amacıyla kullanılan İzocam vana ceketleri
de beklentilerin çok üzerinde çözümler
üretiyor. Vana ceketlerinin esneklik
özelliği uygulama mekanlarının dar
olduğu yerlerde büyük avantajlar sağlıyor.
Tesisat yalıtımı uygulamalarının işinin ehli
ve alanında uzman kişilerce yapılması
dikkat edilmesi gereken hususlar
arasında yer alıyor. Çünkü tesisatta ve
ekipmanlarda açıklık bırakılmaması,
boruların ekipmanlarının ve vanaların
tamamının yalıtılması gibi teknik detaylar
ancak bu işin uzmanları tarafından
uygulanabilecek işlemler. Boruların
uygun kalınlıklarda yalıtılabilmesi için
montajı yapan ustaların konu hakkında
bilgilendirilmeleri önem taşıyor. Çünkü
boruların montajlarının birbirlerine,
duvara veya tavana çok yakın
yapılmaması gerekiyor.
11
Eğitim
İzocam MYK Mesleki Yeterlilik
Usta Eğitimleri
İzocam 2004 yılında yalıtım
eğitimi konusuna sosyal
sorumluluk bilinciyle
yaklaşarak, MEB Sertifikalı
Usta Eğitimleri’ne başladı.
10 yılı geride bırakan proje
kapsamında 1700 usta,
İzocam tarafından MEB
onaylı sertifikalarına kavuştu.
İ
nşaat sektörü içinde yer alan mesleklerde çalışanların niteliğinin yükseltilmesi, sektörde
ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücüne mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışların
kazandırılması verimli sonuçlar alınmasında büyük rol oynuyor. Yanlış veya gereksiz
malzeme seçimi ve uygulamaların önüne geçilmesi hem tüketicinin korunmasında hem de
ülkemiz ekonomisinin gelişmesinde önem taşıyor.
Yapılarda kullanılan malzemeler ne kadar kaliteli olursa olsun, eğer bu malzeme doğru
detayda, doğru yerde ve doğru bir şekilde uygulanmıyorsa sağlıklı sonuçlar almak mümkün
olmuyor. Kaliteli malzeme ancak nitelikli ustalar tarafından tatbik edildiğinde arzu edilen
sonuçları veriyor. İzocam bu yüzden doğru malzemelerin doğru şekilde uygulanması için
inşaat sektörünün ihtiyacı olan nitelikli ustaların yetiştirilmesine yönelik eğitimlere her
zamankinden fazla önem vermeye devam ediyor.
2004 yılında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü ile yapılan
protokol kapsamında teknik okullarda başlayan yalıtım usta eğitimleri, 2006 yılından itibaren
Türkiye Yol-İş İntes Eğitim Şantiyesi İzocam Atölyeleri Sincan-Ankara’da devam ediyor. 2004
yılından bugüne usta eğitimlerine katılan ve sınavlarda başarılı olan 1700 kişiye MEB onaylı
belge veren İzocam, 2015 yılı sonuna dek 300 kişiye daha ulaşmayı hedefliyor.
12
Uluslararası meslek standartlarını temel alarak, teknik ve mesleki alanlarda ulusal yeterliliklerin
esaslarını belirlemek, denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya
ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek üzere
faaliyetlerine başlayan Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK), 5544 Sayılı Kanun ile 2006 yılında
kuruldu. Eğitim ile iş yaşamının nitelik talepleri arasında işlevsel bir bağ kurmak için de Ulusal
Mesleki Yeterlilik Sistemi (UMYS) hayata geçirildi. UMYS, ulusal ve uluslararası meslek
standartlarını temel alarak teknik ve meslekî eğitim standartlarının ve yeterliliklerin geliştirilmesi,
uygulanması ve bunlara ilişkin akreditasyon, yetkilendirme, denetim, ölçme, değerlendirme ve
belgelendirmeye ilişkin kural ve faaliyetleri içeriyor.
İş piyasasının ve eğitim kurumlarının öncelikli ihtiyaçları doğrultusunda MYK tarafından, 40
meslek için standartlar oluşturuldu. Bu standartlar içinde yalıtım alanını ilgilendiren;
•Isı Yalıtımcısı 12UY0057-3
•Su Yalıtımcısı 12UY0058-3
•Ses Yalıtımcısı 12UY0059-3
•Yangın Yalıtımcısı 12UY0060-3
•Alçı Levha Uygulayıcısı 12UY0054-3
dahil olmak üzere beş meslek standardı bulunuyor.
2004 yılından bugüne
usta eğitimlerine katılan
ve sınavlarda başarılı olan
1700 kişiye MEB onaylı
belge veren İzocam, 2015
yılı sonuna dek 300 kişiye
daha ulaşmayı hedefliyor.
Meslek standartlarının oluşturulmasının ardından, 16 Aralık 2010 tarihli Resmi Gazete’de
yayımlanan “Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında
Yönetmelik” gereğince, 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren, inşaat ve tesisat işlerinde çalışacak
ustaların yetki belgesi sahibi olmaları zorunlu hale geldi. Şantiyelerde çalışacak ustaların
yaptıkları işle ilgili belgelerini iş müfettişlerine ibraz etmek zorunluluğu bu yönetmelikle
getirilmiş oldu.
13
Eğitim
Bununla birlikte ülkemizde yaşanan iş kazalarının ciddi oranda artması sebebiyle de İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu ile Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip olma yeniden büyük önem taşır
hale geldi. 26 Mayıs 2016 tarihinden itibaren Mesleki Yeterlilik Belgesi olmayan işçi
çalıştırılamayacağı hüküm altına alındı. MYK belgesiz her bir çalışan için Çalışma ve İş Kurumu
İl Müdürlüğü tarafından 500 TL idari para cezası verileceği kesinleşti.
Yeni mevzuatla yenilenen eğitimler
İzocam da yalıtım eğitimlerini MYK Mesleki Yeterlilik Kurumu Meslek Standartları
mevzuatlarına göre yeniden düzenleyerek, 2014 yılından itibaren bu doğrultuda eğitim
vermeye devam ediyor. Ankara Sincan’da bulunan Türkiye Yol-İş İntes Eğitim Şantiyesi
İzocam Atölyeleri’nde gerçekleştirilen ‘Isı Yalıtımcısı’ eğitimine Türkiye’nin farklı noktalarından
katılan ustalara, teorik ve uygulamalı olmak üzere iki aşamada eğitim veriliyor. Malzeme
bilgisiyle birlikte doğru uygulama teknikleri öğretilerek, sektörde ‘doğru bilinen yanlışlar’
düzeltiliyor. Ustalara ayrıca aldıkları projeyi okuyup, metrajlandırıp malzeme analizi çıkartmaları
konularında da eğitim veriliyor.
İzocam, eğitimlerde yalıtım alanında çalışan ustaların niteliklerinin yükseltilmesine ve sektörde
ihtiyaç duyulan yeni iş gücüne mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve davranışların
kazandırılmasına odaklanıyor. Ayrıca, yanlış veya gereksiz malzeme seçimine ve uygulamalara
son verilerek, hem tüketicinin korunmasını hem de ülke ekonomisinin gelişmesini hedefliyor.
Sektöre nitelikli eleman yetiştirilmesini öncelikleri arasında tutan İzocam, ısı, ses, yangın ve su
yalıtımı alanındaki ustaların mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeyi, yeni teknolojileri
öğrenmelerini, niteliklerini yükseltmeyi, bununla birlikte ustaların Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne
sahip olmalarını her zaman destekliyor. İlgili meslek alanlarında ulusal meslek standartları
kapsamında eğitim ve kurslar düzenleyerek etkin ve aralıksız bir şekilde bu faaliyetlerini
sürdürüyor.
Özellikle uygulama kısmında, inşaat sektöründeki uygulamaların yetkin ustalar tarafından icra
edilmesi büyük önem arzediyor. Çünkü konusunda mesleki yeterliliğe sahip, nitelikli ve belgeli
ustalar tarafından yapılacak doğru uygulamaların daha uzun ömürlü olacağı ve yapılan
yatırımdan azami fayda sağlanacağına kesin gözüyle bakılıyor.
Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip olunması hem ustalara hem de işverenlere avantajlar
sunuyor ve iş verimliliğine de faydalı yansımaları bulunuyor. Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne sahip
14
bir usta, işe başvururken sahip olduğu bilgi, beceri, yetkinliklerini sergileme fırsatı buluyor,
belgesiz ustalara göre bir adım öne çıkıyor ve işverenler tarafından öncelikli tercih ediliyor.
İzocam Usta Eğitimleri; İzocam’ın konusunda uzman mimar, mühendis ve tekniker
kadrosundan oluşan eğitim ekibi ve MEB tarafından görevlendirilen uzman öğretim
görevlilerinin gözetiminde gerçekleştiriliyor. Isı Yalıtımcısı Mesleki Yeterlilik usta eğitimleri; Isı
Yalıtımında İş Organizasyonu, İş Sağlığı ve Güvenliği, Temel, Döşeme ve Tavanlarda Isı
Yalıtımı, Duvarlarda Isı Yalıtımı (Sıvalı Dış Cephe Yalıtım Sistemleri-Mantolama ve Dış Duvar
İçten Yalıtım Sistemleri) ve Çatılarda Isı Yalıtım uygulamaları alt birimlerinden oluşuyor.
Eğitimlerin ardından belgelendirme için, MYK onaylı ve TÜRKAK tarafından akredite edilmiş,
tamamen bağımsız Belgelendirme Merkezi tarafından teorik ve ağırlıklı uygulama olmak üzere
iki aşamadan oluşan ölçme ve değerlendirme sınavı ile ustaların yetkinlikleri değerlendiriliyor.
Kasım 2014 - Nisan 2015 eğitim döneminde Isı Yalıtımcısı Usta Eğitimine katılan ve MYK
Mesleki Yeterlilik Sınavına giren toplam 98 usta, belge almaya hak kazanmış bulunuyor.
‘Isı Yalıtımcısı’ eğitiminin yanı sıra Türkiye Yol-İş İntes Eğitim Şantiyesi’nde ‘Alçı Levha
Uygulayıcısı’ eğitimi de veriliyor. Saint-Gobain Rigips ile birlikte MYK mevzuatlarına uygun
gerçekleşen eğitimlerde ustalar, Yalıtımlı Alçı Levha Duvar ve Asma Tavan Sistemleri-İç Yalıtım
konularında eğitim alıyorlar.
İzocam yalıtım usta eğitimleri MYK Belgelendirme ile birlikte paket program çerçevesinde
düzenleniyor. Bunun dışında ustalar, mesleki becerileri ulusal yeterlilikleri karşılıyorsa eğitime
girmeden de doğrudan sınava girerek başarılı oldukları takdirde belge almaya hak
kazanabiliyor. Eğitim ve MYK belgelendirme paket programına katılan ustalar eğitimden
yararlanarak hem bilgilerini tazelemiş oluyor hem de MYK Mesleki Yeterlilik Belge sınavına
hazırlıklı bir şekilde girerek başarılı olma konusunda avantajlı duruma geçiyorlar.
Mesleki Yeterlilik Belgesi’ne
sahip bir usta, işe
başvururken sahip olduğu
bilgi, beceri, yetkinliklerini
sergileme fırsatı buluyor,
belgesiz ustalara göre
bir adım öne çıkıyor ve
işverenler tarafından
öncelikli tercih ediliyor.
İzocam eğitimlerinde, ustaları iş kazalarına karşı güvence altına almak için eğitim süreci
boyunca ferdi kazası sigortası yapılıyor. Ayrıca konaklama, yemek, yol masrafları ve eğitim
giderlerinden oluşan tüm masraflar da İzocam tarafından karşılanıyor.
MYK eğitiminden faydalanmak isteyenler:
Ulusal Meslek Standartları çerçevesinde ‘Usta Yetki Belgesi’ yerine geçecek olan MYK
Mesleki Yeterlilik Belgesi eğitiminden faydalanmak isteyenler başvurularını İzocam’a
yapabiliyor. İzocam’ın katkılarıyla özel şartlarda ulusal ve uluslararası geçerliliği olan akredite
edilmiş belge olarak nitelendirilen Mesleki Yeterlilik Belgesi teminine yönelik usta
eğitimlerinden faydalanmak isteyenlerin, nüfus cüzdanı fotokopisi ve 2 adet vesikalık
resimlerini sınavdan 10 gün önce İzocam’a ulaştırmaları gerekiyor.
15
Eğitim
İYEM’de yeni eğitim yılı başladı
1998 yılından bu yana inşaat, yalıtım ve tesisat sektörü çalışanlarına konusunda deneyimli 41
uzman tarafından eğitimlerin verildiği İYEM’de, yeni eğitim sezonu Ekim ayı itibariyle başladı.
İ
zocam Yalıtım Eğitim Merkezi (İYEM),
1998 yılından bu yana ülkemizin inşaat
ve yalıtım sektörüne eğitim hizmeti
veriyor. Yalıtım bilincini yaymak, yalıtımın
doğru bir şekilde uygulanmasını
sağlamak ve yalıtımda en son bilgi ve
uygulamaları aktarmak amacıyla kurulan
merkezde eğitimler İzocam’ın
destekleriyle gerçekleştiriliyor.
Herkese açık olan İYEM’de eğitim
seminerleri farklı üniversitelerde görev
yapan öğretim görevlileri ve konusunda
uzman kişilerce veriliyor. Eğitimlerin
içeriği tamamen uzmanlar tarafından
marka bağımsız hazırlanıyor. İYEM’de
bugüne kadar eğitim görenlerin sayısı 20
bine ve 43 bin adam/saat’e ulaşmış
durumda.
Eğitim sürecini başarıyla tamamlayan
katılımcılara “Yalıtım Uzmanı Sertifikası”
verilen İYEM’in eğitim takviminde; yangın
yalıtımı, yapılarda enerji verimliliği ve
yönetimi, Binalarda Enerji Performansı
Yönetmeliği, tesis ve işletmelerde yangın
güvenliği, iş sağlığı ve güvenliği, tehlike
belirleme ve risk analizi ile sanayi
binalarında çatı ve cephe yalıtımı konuları
yer alıyor.
Yalıtım sırasında yanlış uygulamalar,
duvarların ses geçirgenliği nedeniyle
gürültü kirliliğine, olası bir yangın
durumunda can ve mal kayıplarına,
binalarda yüksek enerji sarfiyatına neden
oluyor. Üretilen malzemelerin uygulama
teknikleri birbirine çok yakın olsa da
deneme- yanılma yöntemleriyle
gerçekleştirilen uygulamalar genellikle
başarısızlıkla sonuçlanıyor. Kaliteli ısı, ses,
yangın ve su yalıtım uygulamalarında en
etkili ve önemli unsur çalışanları sürekli
eğitmekten geçiyor.
Doğru, gerekli, uygun ve yeterli eğitimi
zamanında gerçekleştirerek, bilgiyi
iletmek, paylaşmak, yaymak ve yenilikleri
tanıtmak üzere kurulan İYEM, ülkemizde
yalıtım, inşaat ve tesisat gibi birçok
sektörün gelişimine de hizmet veriyor.
İYEM Ekim-Kasım-Aralık 2015 Eğitim Programı:
Ekim 2015
05-06 Ekim 2015 - YANGIN-A (Yangın Yalıtımı)
12-16 Ekim 2015 - KLM-B (Uygulamalı Klima Tesisatı Hesabı)
22 Ekim 2015 - İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği)
23 Ekim 2015 - TRA (Tehlike Belirleme ve Risk Analizi)
26-27 Ekim 2015 - ÇATI-A (Sanayi Çatı ve Cephelerinde Yalıtım)
Kasım 2015
02-03 Kasım 2015 - YANGIN-C (Türkiye Yangından Korunma
Yönetmeliği ve Uygulamaları)
04 Kasım 2015 - ÖKE (Öfke Kontrolü ve Empati)
06 Kasım 2015 - YDA (“Akılcı Çözümler” Yalıtımlı Alçı Levha Duvar ve
Asma Tavan Sistemleri)
09 Kasım 2015-SES-D (Uygulamalı Ses Yalıtımı)
10-11-12 Kasım 2015 - SES-A (Ses Yalıtımı ve Ses Denetimi)
16-20 Kasım 2015 - ISI-A (Konutlarda ve Sanayide Isı Yalıtımı ve Enerji
Tasarrufu)
23-25 Kasım 2015 - TS-A (TS-825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları)
16
İZOCAM YALITIM EĞİTİM MERKEZİ
26-27 Kasım 2015 - YANGIN-A (Yangın Yalıtımı)
30 Kasım 2015 - SES-E (Örnek Çözümlerle Ses Yalıtımı Uygulamaları)
Aralık 2015
01 Aralık 2015 - KBİ (Kurumsal Bağlılık ve Etkili İletişim Becerileri)
02 Aralık 2015 - TÇZ (Takım Çalışması ve Zaman Yönetimi)
07 Aralık 2015 - MİY (Müşteri Odaklı İlişki Yönetimi)
08 Aralık 2015 - MBD (Müzakere Teknikleri ve Beden Dili)
09-11 Aralık 2015 - YANGIN-B (Tesis ve İşletmelerde Yangın Güvenliği
Seminer ve Çalıştayı)
14-18 Aralık 2015 - TES-A (Uygulamalı Kalorifer Tesisatı Hesabı)
21 Aralık 2015 - TRA (Tehlike Belirleme ve Risk Analizi)
22 Aralık 2015 - İSG (İş Sağlığı ve Güvenliği)
23 Aralık 2015 - İSY (İş Sürekliliği Yönetimi)
24-25 Aralık 2015 - SES-F (Akustik ve Titreşim Ölçümleri Eğitimi)
28-29 Aralık 2015 - YANGIN-C (Türkiye Yangından Korunma Yönetmeliği
ve Uygulamaları)
30 Aralık 2015 - KLM-C (Prefabrik Klima Kanalı Uygulamaları)
İzocam, OZİ ile 100 bin çocuğa
enerji verimliliğini anlattı!
İzocam’ın sosyal sorumluluk kapsamında ilköğretim öğrencilerine yönelik yürüttüğü OZİ
projesi, 2014-2015 eğitim yılının sona ermesiyle birlikte 100 bin çocuğa ulaşmış oldu.
M
illi Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa
yürütülen projede çocuklar,
‘yalıtım-enerji tasarrufu’ ilişkisi,
‘yalıtımın doğaya ve çevreye katkısı’ gibi
konuları eğlenerek öğrendi.
Ülkemizde yalıtım bilincini yaymayı görev
bilerek etkili sosyal sorumluluk projelerine
imza atan İzocam, OZİ projesiyle 100 bin
çocuğa ulaşmanın gururunu yaşıyor. 12
Nisan 2010 tarihinde başlayan ve Milli
Eğitim Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen
projede, ilköğretim 3, 4 ve 5. sınıf
öğrencilerine yönelik eğitim verildi.
Kocaeli’nin Gebze ve Dilovası ilçeleri,
Ankara’nın Çankaya, Yenimahalle ve
Gölbaşı ilçeleri, Eskişehir’in Odunpazarı
ve Tepebaşı ilçeleri, İstanbul’un Kadıköy,
Bakırköy, Beşiktaş, Şişli, Ataşehir, Sarıyer
ve Beyoğlu ilçelerinde 350 okulda 100
bin çocuğa yalıtım, enerji verimliliği ve
çevre konusunda önemli bilgiler aktarıldı.
Yalıtım ve enerji verimliliği konularındaki
çalışmalarıyla 50 yıldır sektörüne örnek
olan İzocam, OZİ projesinde, öğrencilere
yalıtımın enerji verimliliğine ve çevreye
etkisini eğlenerek öğretmeyi amaçladı.
Proje kapsamında, yalıtım ve enerji
verimliliği konularını daha renkli, eğlenceli
ve akılda kalacak şekilde anlatmak için
ünlü karikatürist Varol Yaşaroğlu ve Grafi
2000 ekibi ile işbirliği gerçekleştirdi. Grafi
2000 ekibi, pedagog görüşü alarak “OZİ”
karakterinin maceralarını anlatan 10
dakikalık bir animasyon filmi hazırladı. Film
ile birlikte eğitimde kullanılması amacıyla
30 dakikalık bir sunum da düzenlendi.
Eğitimi vermek üzere pedagoji eğitimi
almış, çocuk tiyatrolarında aktif olarak
çalışan deneyimli bir tiyatrocuyla da
işbirliği yapıldı. Öğrenciler, OZİ’nin
maceralarıyla hem eğlendi hem de
yalıtımın enerji verimliliği ve çevre
üzerindeki olumlu etkilerini öğrendi.
OZİ projesinin beş yıldır İzocam’ın
gözbebeği olduğunu vurgulayan Satış ve
Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Fatih Öktem; “Sektördeki öncü
kimliğimizden yola çıkarak yalıtım
konusunda toplumu bilinçlendirmeyi
kendimize misyon edindik.
Gerçekleştirdiğimiz bilinçlendirme
çalışmalarında, daha yaşanılabilir bir
dünya için geleceğimizin teminatı olan
çocuklarımıza da yer verdik. Bugünün
eğitimli çocuklarının, yarının bilinçli
bireyleri olacağı savından yola çıkarak
OZİ projesini başlatma kararı aldık.
Yalıtımın enerji verimliliğine ve çevreye
katkısını renkli ve akılda kalıcı bir şekilde
anlatmak istediğimiz projemizde, Grafi
2000 ekibinin çizgileriyle ortaya çıkan OZİ
karakteri, çocuklar tarafından çok sevildi.
Yalıtımın önemini OZİ’nin maceralarını
izleyerek öğrenen çocuklar, aynı
zamanda eğlenceli bir de ders saati
geçirmiş oldular. Beş yıl devam eden
proje kapsamında 100 bin öğrenciye
ulaşarak çocuklarımızı yalıtım, enerji
verimliliği ve çevre konularında
bilinçlendirdik. Bu süreçte bizlerden
desteklerini esirgemeyen İstanbul,
Ankara, Kocaeli ve Eskişehir İl Milli Eğitim
Müdürlüklerine de ayrıca teşekkür
ediyoruz” dedi.
Verilen eğitim çerçevesinde; “Küresel
Isınmanın Sebepleri”, “Enerji Kaynakları ve
“Yenilenebilir Enerji”, “Birincil Enerji
Kaynakları Fosil Yakıtlar”, “Enerji
Tüketimi”, “Sera Etkisi”, “İklim Değişikliği”,
“Küresel Isınma ile Mücadele Nasıl
Olmalı?” ve “Yalıtımla Enerji Tasarrufu
Nasıl Olur?” başlıklı konularda öğrenciler
bilgilendirildi. 1 ders saati boyunca
gerçekleşen eğitimlerin sonunda
öğrencilere OZİ’nin maceralarının yer
aldığı CD, OZİ’nin resminin yer aldığı
broşür ve OZİ resimli kırtasiye
malzemelerinden oluşan minik bir de set
hediye edildi.
17
Yalıtımda Detay
Doğru yalıtım kalınlığı ile Pasif Ev
şartlarına yaklaşmak mümkün
İzocam Satış ve
Pazarlamadan Sorumlu
Genel Müdür Yardımcısı
Fatih Öktem; batı
bölgelerimizde bulunan
evlerin çatıdan döşemeye
kesintisiz ve kalın yalıtım
yapılmasıyla hem kış
aylarında yaşanabilecek
yapısal olumsuzlukların
engellenebileceğini hem de
yazın sıcaktan korunarak
konfor sağlanacağını
söylüyor.
Fatih Öktem
18
Y
alıtım konusunda yapılan hataların başında ince ve kalitesiz malzemelerle yalıtım
uygulanması geliyor. “Daha kalın” yalıtım malzemesi kullanımı, sistemdeki diğer
maliyetleri yükseltmeden, tasarrufun orantılı bir şekilde artırılmasını sağlıyor.
Örneğin; sıvalı dış cephe ısı yalıtım sisteminde 6 cm yalıtım yerine 12 cm yalıtım
yapılması durumunda, yalıtım uygulaması maliyetinin seçilecek yalıtım malzemesine bağlı
olarak %43-66 aralığında artmasına rağmen, tasarruf potansiyeli %100 artıyor. Bunun en
güzel örneği de düşük enerji, sıfır enerji veya artı enerji olarak adlandırılan binalar… Bu
binalarda en önemli adım tasarım olup, tasarımda yüksek kalınlıklarda kullanılan yalıtım
malzemeleri ile enerji ihtiyacı da azalıyor.
İzocam Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Fatih Öktem; batı
bölgelerimizde bulunan evlerin çatıdan döşemeye kesintisiz ve kalın yalıtım yapılmasıyla
hem kış aylarında yaşanabilecek yapısal olumsuzlukların engellenebileceğini hem de
yazın sıcaktan korunarak konfor sağlanacağını söylüyor. “Batı bölgelerimizde bulunan
evlerde kalın yalıtım ile, yazın soğutma ve kışın ısınma amaçlı enerji tüketimini azaltmak
mümkün. Bodrum’da, Antalya’da ya da Çeşme’de yer alan bir evin en az İstanbul’dakiler
kadar yalıtım ihtiyacı bulunuyor. Burada önemli olan nokta mevsim koşullarına uygun
olan kalın yalıtımın yönetmelikler doğrultusunda uygulanması gerekiyor. Yalıtım kalınlıkları
illerin, hatta ilçelerin konumlarına göre bile değişiklik gösteriyor. Örneğin Datça’da yer
alan bir evde duvarlarda asgari 6 cm, çatılarda en az 10 cm yalıtım yapılması gerekir.
Yönetmeliğin gerek şartı olarak bu kalınlıklar Fethiye, Datça, Marmaris ve Gökova gibi
yazın gözbebeği olan diğer ilçelerimiz için de geçerlidir. Örneğin sıfır enerjili evler veya bir
başka deyişle Pasif Evler yüksek kalınlıkta yalıtım uygulaması ile inşa edilmeleri
sayesinde %100 enerji tasarrufu sağlıyor. Dolayısıyla Pasif Ev kriterlerindeki kalınlıklara
yaklaşmamız, yalıtım ile enerji tasarrufunda yol kat etmemizi sağlayacaktır. Bu nedenle
TS 825’te belirtilen yalıtım kalınlıklarının revize edilerek yükseltilmesi bizi gelişmiş
ülkelerin hedeflemekte olduğu Pasif Ev şartlarına yaklaştıracaktır. Örneğin Gaziantep’te
TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kurallarına göre duvarlarda en az 8 cm ve çatıda ise 12 cm
kalınlıkta yalıtım yeterli görülürken, Türkiye’nin ilk sertifikalı pasif evi olan binada Pasif Ev
standardına uygun koşulların teşkil edilebilmesi için duvarlarda en az 40 cm, döşemede
30 cm, çatıda ise 30 cm kalınlıkta yalıtım uygulanması ile ancak gelecek öngörülü enerji
tasarrufundan söz edilebilmiştir.”
Türkiye’de yalıtım sektörü 16 milyon m3’lük bir pazara sahip ve kişi başına 0,2 m3 yalıtım
tüketimi bulunuyor. Avrupa’da ise kişi başına 0,7 m3 yıllık yalıtım tüketimi düşüyor. Bu
rakamın Amerika’da 1 m3 seviyesinde olduğu ve pazar büyüklüğünün yaklaşık 260
milyon m3 seviyesinde seyrettiği biliniyor. Söz konusu verilere baktığımızda Avrupa ve
Amerika’da “kalın yalıtım” bilincinin ne kadar yaygın olduğunu görebiliyoruz. Bu bilincin
bahsi geçen coğrafyada yaygınlaşması ise tesadüf değil; devlet teşvikleri bu bilincin
yaygınlaşmasında kilit rol oynuyor. Örneğin ABD’de konut başına 6500 dolar, İrlanda’da
4000 pound, İtalya’da ise yalıtım uygulamasının %50’si hibe ediliyor. Ülkemizde de “kalın
yalıtım” bilincinin yaygınlaşması ve bölgelere göre en iyi sonucun alınabileceği
uygulamaların yapılması gerekiyor. Öyle ki Türkiye’deki mevcut konut stoğunun
neredeyse %75’i TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kurallarına uygun yalıtılmamış ya da
yalıtımsız… Ülkemizde TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı’ndaki sınır değerler
doğrultusunda belirlenmiş olan ısı yalıtım kalınlıklarını daha da artırmak, binaların uzun
dönem başarımlarında etkili olacaktır. Özellikle de 2000 yılından sonra inşa edilen yeni
binalarda TS 825’de belirtilmiş kalınlıklara sadık kalınıyor ancak gelişmiş ülkeler ile
karşılaştırıldığında bu kalınlıkların da yetersiz olduğu açıkça görülüyor ve standardın
sürdürülebilirlik ve düşük karbon ekonomisi çerçevesinde revize edilerek, bir an önce
ideal kalınlıklara yer verilmesi gerekiyor.
TS 825 Binalarda Isı Yalıtım Kuralları Standardı, binalarda hem ısıtma hem de soğutma
yapılması durumunda, ülkemiz genelindeki yalıtım kalınlıklarını derece/gün sayısı temelli
4 farklı iklim bölgesine bağlı olarak duvarlarda en az 6-12 cm, çatılarda ise en az 10-18
cm olarak öngörüyor. Türkiye gibi farklı iklimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde yalıtım
kalınlıkları bölgelere göre de farklılık gösterebiliyor. Isıtmanın önemli olduğu Artvin’in
Arhavi, Hopa gibi yüksek kesimlerde bulunan ilçelerinde yalıtım için öngörülen en düşük
kalınlık duvarlarda 6 cm seviyesindeyken, soğutmanın önemli olduğu Bodrum ve Ayvalık
gibi sahil kesimlerinde de duvarlarda asgari 6 cm kalınlıkta yalıtıma ihtiyaç olabiliyor.
İstanbul 2. bölge için de 8 cm kalınlık uygulanması gerekiyor. Ankara 3. bölge için 10
cm ve Erzurum 4. bölge için ise 12 cm olması gereken en düşük kalınlıklar olarak tespit
ediliyor ısıtma ve soğutmanın yapıldığı bina duvarları için… Ancak doğru olan ise bu
kalınlıkların iki katı oranında uygulamalar yapılması. İzocam, doğru ve kalın yalıtımla tam
bir koruma sağlanabileceğini ve daha konforlu yazlık evlere sahip olunabileceğini
vurguluyor.
Daha kalın yalıtım malzemeleri kullanarak yapılan yatırımdan azami fayda ve verim elde
etme şansı varken eksik bilgi ve denetimsizlik nedeniyle bu olanaktan yararlanılamıyor.
Uygulamada yalıtım kalınlıkları ülkemizde 4–5 santimetre olarak dikkate alınırken, Avrupa
ülkelerinde bu değer 20–50 santimetre aralığında değişiyor.
Gaziantep’te Pasif Ev standartları
ile inşa edilen GAP Enerji
Verimliliği Binası (sol üstte) ile
dünyadan Pasif Ev örnekleri.
“2000 yılından sonra inşa
edilen yeni binalarda
TS 825’de belirtilmiş
kalınlıklara sadık kalınıyor
ancak gelişmiş ülkeler
ile karşılaştırıldığında bu
kalınlıkların da yetersiz
olduğu açıkça görülüyor”
19
İzocam 15. Yalıtım Yarışması
Astana’nın çetin iklim koşulları
onlardan sorulur
Bu yıl 15. kez düzenlenen
İzocam Yalıtım Yarışması,
“Astana’nın çetin iklim
koşullarında ‘sürdürülebilir
konut’ neyi ifade
etmektedir?” sorusuna
yanıt aramıştı. Türkiye’de
dereceye giren üç projenin
sahipleri hem yarışma hem
de sürdürülebilir mimari ile
ilgili düşüncelerini Diyalog
okurlarıyla paylaştı.
İ
zocam 15. Yalıtım Yarışması’na 150 öğrenci başvurmuş; Astana şehrinin zorlayıcı karasal
iklim şartlarını göz önünde bulundurarak, EXPO’nun “Geleceğin Enerjisi” temasına uygun,
yeni kentsel mekânla bütünleşen sürdürülebilir binalar tasarlamışlardı.
Yarışma’da birinciliği Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bina Araştırma ve Planlama Bölümü
yüksek lisans öğrencisi Ferhat Bulduk kazandı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mimarlık ve
Yapı Bilimleri bölümünden Mirbek Bekboliev, Kutay Can Biberoğlu ve Burak İlhan ikinci;
Mimarlık bölümünden Eren Güney, Ayça Gülben Sapaz ve Mert Çağdaş Baykal’ın projesi de
üçüncü oldu. Dereceye giren ilk üç proje Kazakistan’ın Astana kentinde gerçekleşen
Uluslararası Multi Konfor Binalar Yarışması’nda ülkemizi temsil etti. ODTÜ’lü ekip; Mirbek
Bekboliev, Kutay Can Biberoğlu ve Burak İlhan uluslararası yarışmadan Birinci Jüri Özel
Ödülü’yle döndü.
15. Yalıtım Yarışması Birinciliği
Ferhat Bulduk:
“Ar-Ge çalışmalarına yönelik yatırımlar artırılmalı”
Yarışmadan internet vesilesiyle haberdar oldum. Dünyanın en soğuk şehri için bir proje
istenmesi dikkatimi çektiğinden katılmaya karar verdim. Daha önce birçok kez katıldığım için
yakından takip ettiğim bir yarışmaydı. Sadece bu yarışma özelinde bile ‘mimaride yalıtım’
konusunda çalışmalarım olmuştu. Ayrıca yazmakta olduğum yüksek lisans tezim de
sürdürülebilirlikle ilgili.
Astana’nın çetin iklim koşulları projenin formunu doğrudan etkiledi. İstenen konut ve diğer
fonksiyonların bir kısmını adeta bir kılıf/mantolama içerisinde değerlendirdim. Kılıf kuzeyde
opaklaşırken, güneyde saydamlaşarak binanın ışık ve nefes almasını sağlıyor.
Yarışmanın Astana’daki uluslararası aşamasında neredeyse tüm projeleri inceleme fırsatım
oldu. Uluslararası aşamada bu yıl ilk kez verilen Öğrenci Ödülü’nün de sahibi olan Polonyalı
Karolina Chodura’ya ait proje yarışmadan aklımda kalan en güçlü fikir oldu.
Ferhat Bulduk
“Yalıtım sektöründe
Ar-Ge çalışmalarına
yönelik yatırımlar
artırılmalı.”
20
‘Sürdürülebilir mimari’ kavramını mevcut Türkiye şartları içinde ele alınca; ilerleyen
teknolojinin şu an için yalıtım sektörünü pek etkilemediğini görüyorum. Diğer yapı
malzemelerindeki yenilikçi değişimler henüz yalıtım malzemelerinde görülemiyor. Yalıtım
sektöründe Ar-Ge çalışmalarına yönelik yatırımlar artırılmalı.
15. Yalıtım Yarışması İkinciliği
Mirbek Bekboliev - Kutay Can Biberoğlu - Burak İlhan:
“Sürdürülebilir mimari için yalnızca mimar veya müteahhit
yeterli değil”
Burak İlhan: Kutay Biberoğlu ile 2014 yılındaki 14. İzocam Yalıtım Yarışması’nda Türkiye
birincisi olan ekipteydik. İlk katıldığımızda ikimiz de ayrı ayrı yarışmaya hazırlandığımızı
farkedip bir takım kurmaya karar vermiştik. Bu sene tekrar katılmak için üçüncü takım
arkadaşımızı ararken ODTÜ Yapı Bilimleri Bölümü’nden Mirbek Bekboliev ile webinar’da
karşılaştık. Mirbek ile daha önce bazı uluslararası yarışma ekiplerinde birlikte çalışma
imkanmız olduğundan sıkı çalışma disiplininden haberdardık ve birlikte bir takım kurduk.
“Anadolu’dan yerel mimari
örnekleri uluslararası
akademik platformlarda
hâlâ referans olarak
kullanılıyor.”
Kutay Can Biberoğlu: Burak ile benim daha önce sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği
üzerine projelerde deneyimimiz olmuştu. Mirbek ise iş deneyimi ve akademik çalışmalarını
bu yönde yürüttüğü için yeterli tecrübe ve teknik bilgiye sahipti. Daha önce Burak ve Mirbek,
Solar Decathlon Türkiye takımında da birlikte çalışmıştı. Bu sayede yarışma için istenen
kriterlerin de ötesinde, Pasif Ev standartlarına uyan bir bina tasarlama imkanımız oldu. Fakat
biz sürdürülebilirliğin yalnızca sayısal verilerle ölçülemeyeceğini düşündüğümüzden
projemizde öncelikle binanın sosyal ve ekonomik anlamda geleceğini düşünerek stratejiler
geliştirdik. Astana’nın gelecekte bir ‘post-expo’ şehri olacağı günlerde projemizin işlevini
yitirmemesi için benzer kaderi paylaşan expo (uluslararası fuar) şehirlerinin başına gelenleri
araştırarak başladık. Bu nedenle bu konut projesini, arazimize çok yakında bulunan
Nazarbayev Üniversitesi’ni de düşünerek düşük bütçeli öğrenci daireleri olarak hizmet
vermeye elverişli sosyal konutlar olarak tasarladık.
Mirbek Bekboliev: Projede Pasif Ev standartlarının yalıtım ve sızdırmazlık değerlerine uyan
İzocam ürünlerini kullandık. Ama bu sürdürülebilirlik stratejilerimizin yalnızca küçük bir
kısmını oluşturuyordu. Bu tarz yarışma projelerinde gözlemlediğimiz kadarıyla, coğrafi ve
iklimsel analizler genelde projeye sonradan ekleniyor ya da tasarım sürecinden bağımsız
ilerliyor ve gerçekçi olmaktan uzak, göz boyamak için kullanılıyordu. Biz kendi projemizde
bunun önüne geçebilmek için güneş ışığı, hakim rüzgar yönleri, mevsimlik sıcaklık ve nem
ortalamaları gibi faktörleri tasarım sürecinin başında analiz ettik ve tüm bu doğal
parametrelerle en uyumlu formu optimize edebilmek için devamlı geri dönüşlerle konsept
tasarım sürecini yürüttük.
Burak İlhan: Binanın formu; burada yaşayan insanları Astana’nın sert ikliminden koruyacak,
kışın soğuk rüzgarları keserken yazın serin rüzgarları içeri alacak, güneş ışığından en fazla
verimle enerji elde ederken yazın doğrudan güneş ışığına maruz bırakmayacak ve eğimli
formuyla muhtemel kar ve yağmur yükünü binaya yüklemeyecek şekilde tasarlandı. Üst
katlarda kullandığımız seralar bir yandan kışın -40 derecelere kadar inebilen havalarda
binanın ısı kaybını engelleyen bir bariyer olarak görev görürken bir yandan üretim yaparak
kendi kendine yetebilmeyi amaçlıyor.
Kutay Can Biberoğlu: Su kullanımını en aza indirmek amacıyla seralarda sulama için yağmur
Mirbek Bekboliev
21
İzocam 15. Yalıtım Yarışması
suyu depolarda biriktirilirken, binada kullanılan gri su da ikincil kullanım için filtrelenerek
tuvaletlere gönderiliyor. Binanın dört mevsim kullanılabilecek şekilde tasarlandığının bir
simgesi olarak, kuzeyine yerleştirdiğimiz gölet, yazın nemli ve serin bir mikroiklim yaratırken,
kışın -40 derecelere inen Astana ikliminde donarak bir buz pistine dönüşüyor.
“Yeşil bir gelecek için ilk
ele alınması gereken yapı
sektörü. Aksi takdirde,
gelecekte insan türünün
sürdürülebilirliği bir
tartışma konusu olacak.”
“Uluslararası yarışmalarda Türkiye’den katılımın azlığı dikkatimizi
çekti”
Mirbek Bekboliev: Yarışma sergisi sırasında birçok ülkenin projelerini gözlemleme
imkanımız oldu ve kendi aramızda bir değerlendirme yaptık. Örneğin Uluslararası İkincilik
Ödülü’nü kazanan Fransa’nın projesini biz de çok beğenmiştik, hatta birinci olacaklarını
düşünmüştük. Genel olarak Fransız takımların sunumları çok titiz ve düzenliydi. Öte yandan
biraz kendi projemize de yakın bulduğumuz Çek Cumhuriyeti’nin Ulusal İkincilik Ödülü’nü
alan projesini beğenmiştik. İklimsel verileri de gayet başarılı analiz edip tasarımlarında
kullanmışlar, sadece göz boyama amaçlı kullanmamışlardı.
Kutay Can Biberoğlu: Genel olarak bu tür uluslararası yarışmalarda Türkiye’den katılımın az
olduğu dikkatimizi çekti. Öğrenciler uluslararası arenada yarışmaktan korkuyor olabilirler, biz
de başta çekiniyorduk. Ama birkaç uluslararası yarışma sürecinde bulunduktan sonra
Türkiye’de kendini geliştiren bir öğrencinin uluslararası yarışmalarda kendini eksik hissetmesi
için bir neden olmadığını keşfettik. Üstelik uluslararası yarışmaların insana kazandırdığı vizyon
kesinlikle ulusal yarışmalarda elde edilemiyor.
Burak İlhan: Geçen sene yarışmaya katıldığımızda bize uluslararası ödülü kıl payı
kaçırdığımız söylenmişti. Bu sene, eksiklerimizi tamamlamaya çalıştık ve özellikle sunumda
yeni bir strateji izledik. Bu yüzden Türkiye’den ikincilik ödülü alan takım olmamıza rağmen
aslında bir beklenti ile Kazakistan’a gitmiştik. Bizim takım anons edilirken, “Sıcak bir iklimden
gelip bu kadar soğuk bir iklimi başarılı bir şekilde çözen takım” dediklerinde bizden
bahsettiklerini anlamıştık. Gerçi onlar Ankara iklimini bilmiyordu ama diğer takımların çoğu
Orta, Kuzey Avrupa ve Balkan ülkelerindendi. Eğer coğrafi bir avantajımız olduysa o da
Türkiye’de birçok iklimin tecrübe edilebilmesi olabilir. Bizim projemizde uyguladığımız çok
yönlü iklimsel strateji de böyle bir coğrafyadan çıkabilirdi. Zaten Anadolu’dan yerel mimari
örnekleri uluslararası akademik platformlarda hâlâ referans olarak kullanılıyor.
Kutay Can Biberoğlu: Öncelikle tasarım ve uygulama süreçlerinin çok disiplinli süreçler
olduğu anlaşılmalı ve bu gelenek ülkemizde oturmalı. Sürdürülebilir mimari için yalnızca
mimar veya müteahhit yeterli değildir. Tasarım süreci; elektrik, mekanik, inşaat mühendisleri
ve danışmanların paralel çalışması ve iletişimiyle başarılı bir şekilde yürütülebilir. Birçok
meslek dalının birlikte hızlı bir şekilde çalışabilmesi için de BIM (yapı bilgi modeli) yöntemi
izlenmeli. Günümüzde mühendisliğin her dalında çeşitli simülasyonlar yapılabiliyorken inşaat
sektöründe bu yola pek başvurulmuyor. Yapılsa bile tasarım süreci bittikten sonra bir
şartname veya ihale şartı olduğu için yapılıyor. Bu durumda binalarda verimlilikten söz etmek
çok zor. Bizim projemiz bu süreci tersine çevirmek mümkün mü sorusuna bir cevap arar
nitelikteydi. Binanın asıl formunu büyük ölçüde iklimsel simülasyonlar belirledi.
“Mimari, bulunduğu coğrafyaya uyumlu olduğu ölçüde
sürdürülebilir olur”
Kutay Can Biberoğlu
Burak İlhan
22
Mirbek Bekboliev: Yeşil bina sertifikasyon sistemlerinden LEED Türkiye’de bir pazarlama
stratejisi olarak kullanıldığından oldukça yaygınlaştı. LEED oldukça prestijli ve popüler bir
sertifikasyon sistemi ve Türkiye, LEED sertifikalı projelerinin sayısı ile dünyada ilk 10’a girmiş
durumda. Bu durum doğrudan sürdürülebilir mimari alanında dünyada ilk sıralarda
olduğumuz anlamına gelmiyor, çünkü LEED veya başka bir sertifikasyon sisteminin bir
binanın sürdürülebilirliğini ölçmesi çok zor. Dediğimiz gibi bu sadece rakamsal değerlere
dayanmıyor. Üstelik tek bir sertifika farklı coğrafyalardaki yapıları değerlendiremez. Mimari,
bulunduğu coğrafyaya uyumlu olduğu ölçüde sürdürülebilir olur. Ama en azından sektörde
bu anlamda bir farkındalık olması ve bu sayede insanların sürdürülebilir mimariden
haberlerinin olması umut verici. Bu yarışma için belirlenen ‘Multi Konfor Kriterleri’ aslında
sürdürülebilir mimariye LEED’den bir adım daha yakın bize göre. Bu kriterler üniversite
müfredatlarında yer almalı. Yapı sektörüne adım atacak öğrenciler bunları mezun olmadan
önce öğrenmeli.
Burak İlhan: Bize göre sürdürülebilir yapı kavramı ile ilgili farklı yaklaşımlara üniversitelerde
yer verilmeli. İlgili derslere yalnızca mimarlık değil mühendislik dallarının da ihtiyacı var. Ancak
bu şekilde Türkiye’de enerji verimliliği ve konfordan bahsedilebilir. Farklı dalların bir arada
projelerde çalışmaları bizce çok önemli. Dünyada enerji sorununu çözmenin en sağlıklı yolu,
daha fazla üretmekte değil daha az tüketmekte. Bu enerjinin büyük çoğunluğunu da inşaat
sektörü ve yaşadığımız binalar tüketiyor. Bu yüzden yeşil bir gelecek için ilk ele alınması
gereken yapı sektörü. Aksi takdirde, gelecekte insan türünün sürdürülebilirliği bir tartışma
konusu olacak.
15. Yalıtım Yarışması Üçüncülüğü
Ayça Sapaz - Eren Güney:
“Umarız farkındalığımız erken artar”
Ayça Sapaz: Fakülte binasının panolarında yarışmanın afişleri asılıydı, Eren de görünce gelip
katılmak isteyip istemediğimi sordu ve bir anda kendimizi yarışmanın içinde bulduk. Her ne
kadar sahip olduğumuz kısıtlı süreye kıyasla oldukça yoğun bir program içinde çalışsak da,
kendimizi geliştirebileceğimiz ve kendi ilkelerimizi yansıtabileceğimiz bir proje olduğu için,
uzun süren fikir tartışmaları ve araştırma süreci sonrasında optimumu yakalamaya, fikirlerimizi
çizimlere dökmeye çalıştık.
Eren Güney: İkinci sınıf tasarım dersinin ilk projesi, permakültür evi tasarlamak üzerineydi,
dolayısıyla konuyla ilgili olarak doğal havalandırma, ısıtma sistemleriyle bir dönemimiz geçti
diyebiliriz. Aynı zamanda yapı bilgisi derslerinde de bu konuyla ilgili teknik detayları öğrendik,
bütün bunlar projeye başladığımızda neler yapabileceğimize dair bir altyapı oluşturdu.
Ayça Sapaz: Aslında yarışma için İzocam tarafından verilen dökümanlar, grafikler ve
istatistikler oldukça aydınlatıcıydı, kendi araştırmalarımızı da katarak proje öncesinde
kafamızda ne gibi konulara önem vermemiz gerektiği fikri oluşmuştu. Projede asıl amaç,
seralar tarafından beslenen, kendine yetebilecek, sürdürülebilir bir komün yaşamı yaratmaktı
diyebiliriz. Böylesi soğuk bir iklimde ısı kaybını önlemek ve giderek yalnızlaşan insan hayatına
karşı binalarda sosyal bir ortam yaratabilmek için dikey dolaşımı herkesin kullanabileceği
seralara dönüştürmekle başladık. Aynı zamanda kütlelerin formuyla da kendini yenileyebilen
bir mimari oluşturmaya çalıştık. Kütlelerin birbirine olan konumuyla her açıdan farklı
perspektifler yakalayarak monoton olmayan vistalar elde edildi. Projenin, 1950’lerden beri
süregelen, ülkemizde hâlâ uygulanmaya devam eden, dış mekan oluşturamayan toplu
konutlara karşı bir duruş sergilemesini tercih ettik.
Ayça Sapaz
Eren Güney: Herhangi bir eylemin sadece sözden ibaret olduğunu düşünmüyoruz. Aksine
zorunlu olduğunda her şeyin yapılacağını düşünüyoruz. Türkiye’deki inşaatlar
düşünüldüğünde, özellikle toplu konutlarda, eğer uygulanırsa birkaç yıl sonra kendi
maliyetini karşılayacak sürdürülebilir teknikler entegre edildiğinde inşaat maliyeti artıyor.
İnşaatı üstlenen firma da bunu aşırı maliyet olarak görüyor ve uygulamak istemiyor. Çünkü
firmanın varsayımına göre onun işi inşaat bittikten sonra bitiyor, bina sakinlerine ise işin
ceremesini çekmek kalıyor. Binaya sonradan mantolama ekleniyor ama aşırı yakıt maliyetleri,
çevreye yayılan gazlar vs derken iş işten geçmiş oluyor.
İnsanımız daha yaşadığı çevrenin ayağını bastığı yerin mimariyle biçimlendiğinin bilincinde
bile değilken, sürdürülebilir mimari hakkında bilgilenmesi çok büyük bir beklenti sayılır.
Türkiye’de insanlar sürdürülebilir mimari hakkında bilgilendirilmiyor, ilgilendirilmiyor ve bunun
sonucunda sürdürülebilirliğe bir talep oluşmuyor, dolayısıyla arz da… Ama günün birinde
yaşadığımız çevre yaşanmaz hale geldiğinde, değişime zorunlu olduğumuzda, yenilenebilir
tekniklere saldıracağız; umarız farkındalığımız erken artar.
Eren Güney
“Günün birinde yaşadığımız
çevre yaşanmaz hale geldiğinde,
değişime zorunlu olduğumuzda,
yenilenebilir tekniklere saldıracağız;
umarız farkındalığımız erken artar.”
23
İzocam Kullananlar: Tekiz Bayileri
“Ürünlerimiz yüksek yangın dayanımı
sebebiyle tercih ediliyor”
1
992 yılından bu yana süregelen çatıcephe kaplama sektöründeki
tecrübemiz ile inşaat sektöründeki
deneyimlerimizi birleştirerek 1998 yılında
Beyap’ı kurduk. Beyap bünyesinde 2005
yılından beri Tekiz ürünlerini kullanıyoruz,
İzocam Tekiz bayiliğimiz ise 2010 yılında
gerçekleşti. Sektöründe neredeyse tek
olan kurumsal yapısı ve firma ciddiyeti,
ürün kalitesi ile bayisine ve müşterisine
verdiği değer İzocam’ı tercih etmemiz için
yeterli oldu.
Beyap olarak İzocam Tekiz bayiliği
dahilindeki çatı-cephe kaplama
uygulamalarımızın yanında müşterilerimize;
metal ve PVC kaplama alternatifleri ile
polikarbonat çatı-cephe aydınlatmaları
çözümleri de sunuyoruz. Çatı ve cephe
kaplamalarının yanısıra, konut ve fabrika
inşaatları ile kentsel dönüşüm projeleri de
gerçekleştiriyoruz.
İzocam Taşyünü Yalıtımlı Panelleri şu anda
kullandığımız ve satışını yapmış olduğumuz
ürünlerin neredeyse yüzde 80’ini
oluşturuyor. İzocam’ın metal grubu olan
Tekiz ürünleri bayisi olmamıza rağmen,
kendi projelerimizde kullanmış olduğumuz
taşyünü, camyünü ve mantolama
malzemelerinde de İzocam ürünlerini
kullanıyoruz.
İzocam Tekiz Taşyünü Yalıtımlı Panellerinin
EI60 ve E120 yangın dayanımlı panel
sertifikasını alması, sadece İzocam için değil
kaplama sektörü için de önemli bir adım.
Sektördeki diğer firmalar tarafından
geçerliliği ve gerçekliği olmayan sertifika
veya deney raporları ile kullanıcılara yanlış
bilgilendirme yapılarak geçiştirilen çok
önemli bir konunun İzocam tarafından
uluslararası akredite olmuş firmalarca
belgelendirilmesi, kullanıcıları da
bilgilendirecek. Hatta bilgilendirmesinin
yanında bilinçlendirecek. Bu sayede
müşterilerimiz diğer firmalardan nasıl ve ne
tür belgeler talep edeceklerini de görmüş
olacak.
Genelde sektördeki bilinçli ve kaliteli ürün
arayışı içinde olan müşteri grubuna hitap
ediyoruz. Yangın riskini bilen tüm
yatırımcılar da, ürünlerimizi sağlamış
olduğu yüksek yangın dayanımı sebebiyle
tercih ediyor.
Beyap İnşaat – Bayram Beyazıt
Tuzla’da üç proje İzocam Tekiz’i tercih etti
Dilovası Makine OSB’de yer alan Parsan
Sanayi’ye ait binanın yalıtımında ilk defa,
Tekiz’in yeni ürünü olan 10 cm kalınlığa
sahip TPO Membranlı Taşyünü Fibro
Paneller kullanıldı. Cephelerde ise 60 mm
kalınlığında İzocam Tekiz Taşyünü Cephe
Panelleri tercih edildi. Ekim 2014’te başlayan
ve tamamlanma aşamasında olan proje
kapsamında ilk etapta, 50.000 m2 çatı
alanında ve 150.000 m2 duvar yüzeyinde
İzocam Tekiz yalıtım malzemeleri kullanıldı.
Orjin Grup’a ait olan ve Tuzla’da yer alan,
İstanbul Deri ve Endüstri Serbest Bölgesi
(DESBAŞ) ile İstanbul Tuzla Organize Sanayi
Bölgesi’ndeki iki depo binasının yalıtım
projelerinde yine Tekiz imzası yer alıyor.
İstanbul DESBAŞ’daki binada, yaklaşık
5000 m2 ithal alkor PVC membranlı 75 mm
kalınlığında kombi çatı paneli ile 75 mm
kalınlığında 4000 m2 taşyünü cephe
kaplaması kullanıldı. Proje Temmuz-Eylül
arasında tamamlandı. İstanbul Tuzla OSB’de
yer alan depo binasında ise 75 mm kalınlıkta
4500 m2 taşyünü cephe paneli kullanıldı.
Proje Haziran-Eylül arasında tamamlandı.
Depo olarak kullanılacak her iki binada da
özellikle yangına dayanıklı taşyünü
malzemelerin kullanılmasına önem verildi.
24
Parsan, Dilovası OSB
Orjin, Tuzla OSB
Parsan, Dilovası OSB
Orjin, DESBAŞ
“Taşyünü Yalıtımlı Panelleri
bina sigorta maliyetlerini azaltıyor”
E
rke Yapı olarak, ana faaliyet
konumuzu inşaat sektöründe sanayi
yapılarının proje ve danışmanlığı ve
inşası oluşturuyor. Yapısal çelik, çatı ve
cephe sistemleri, su, ısı, ses ve yangın
yalıtımları ile bina otomasyon sistemlerinin
uygulamasını gerçekleştiriyoruz.
Firmamızın ana faaliyet konuları
kapsamında olan yalıtım ve kompozit
yalıtım malzemeleri konusunda ürün
yelpazemizi genişletmek ve bu
malzemeleri sürekli kalite anlayışı ile
sunan üretici firma arayışımız sonucunda
İzocam Tekiz bayisi olma karar aldık.
Bayiliğimiz 2005 yılında başladı. İzocam
Tekiz’i tercih etmemizin nedeni,
sektöründe lider ve güçlü firma oluşu,
aynı zamanda ürün çeşitliliği ve
kalitesiydi.
İzocam Tekiz Taşyünü Yalıtımlı Panellerinin
(SPÇ 1000 Çatı Paneli ve SPD 1000 Gizli
vidali Cephe Paneli) bütünlük ve yalıtım
kriterlerinde 60 dakika yangın dayanımlı
(EI60 ve E120) panel sertifikası sahibi
olmaya hak kazanmasının, bu ürün
grubunun pazarda kabul görmesinde
avantaj sağlayacağı kesin.
Binalarına üst sınıf yangın dayanımı
kazandırmak isteyen yatırımcılar, bu ürünleri
zaten talep ediyor veya bizim
yönlendirmelerimizle projelerinde sıklıkla
kullanıyordu. Bu paneller aynı zamanda
yangın yönetmeliğinde belirtilen şartları da
içeriyor. Bu ürünlerin binalarda kullanılması,
yangına karşı dayanımı nedeniyle mal ve
can güvenliğini sağlamakta etkin rol
oynuyor. Ayrıca yatırımcıların bina sigorta
maliyetlerini de azaltıyor.
Erke Yapı - İsmet Göktaş
Manisa OSB’de iki projede İzocam Tekiz imzası
Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan
Componenta Dökümcülük ile Erdemir Çelik Servis
Merkezi’nin inşaat projeleri Erke Yapı imzasıyla
İzocam Tekiz ürünleriyle gerçekleşiyor.
Componenta Dökümcülük’ün Haziran ayında
başlayan projesi devam ediyor. Projede; çatıda
22.000 metrekarelik alanda İzocam Taşyünü
Kombi Çatı Paneli (SPÇ 1000 KOMBİ 75), ara
bölme duvarlarda 3000 metrekare taşyünü dolgu
duvar paneli (SPD 1000 TY 50) tercih edildi.
Cephede; 8000 metrekarelik yüzeyde DK-60/10
Kaset Sistem, DK 99 Trapez ile 50 mm kalınlıkta
52 kg/m3 İzocam Taşyünü Levha kullanılıyor.
Erdemir Çelik Servis Merkezi’nin Haziran-Ağustos
2014 arasında tamamlanan inşaat projesinde ise,
25.000 metrekarelik alanda İzocam Taşyünü
Kombi Çatı Paneli (SPÇ 1000 TY 50) kullanıldı.
Componenta Dökümcülük
Componenta Dökümcülük
Erdemir Çelik
Componenta Dökümcülük
25
İzocam Kullananlar: Tekiz Bayileri
“Müşteri memnuniyetinin önemi
hiçbir zaman tartışılamaz”
K
onya Çatı olarak faaliyet alanımız
endüstriyel fabrika, okul, spor
kompleksleri, restoranlar, AVM ve
hastanelerin çatı ve cephe kaplama işlerini
kapsıyor. 2007 yılında kurmuş olduğumuz
Konya Çatı’yı daha iyi ve yüksek seviyelere
getirebilmenin ve sektörümüzde hızlı
ilerlemenin İzocam markasıyla olacağına
inandık ve bu güvenle İzocam Tekiz bayisi
olma kararını aldık. Yalıtım sektöründe
müşteri memnuniyetinin önemi hiçbir
zaman tartışılamaz. Bu nedenle İzocam
ürünlerinin yüksek kalite ve standartlarda
son teknolojiyle üretilmesi, ayrıca temin
etme kolayladığı İzocam’ı tercih etmemizde
etkili oldu.
Konya Çatı – Burak Özdeniz
Gelişen teknoloji ve artan sanayileşme
beraberinde bazı sorunları da getiriyor. Bu
sorunlardan biri de özellikle endüstriyel
alanların taşıdığı yangın riskinin maddi ve
manevi zararları. İzocam Tekiz Taşyünü
Panelleri’nin almaya hak kazandığı EI60 ve
E120 yangın dayanımı sertifikası bizler için
gurur kaynağı. Artan müşteri memnuniyeti
sayesinde bu ürünlerin portföylerimizi de
daha ileri seviyelere taşıyacağına
inanıyoruz. İzocam’ın başarılarının devamını
diliyoruz.
Konya’da üç proje İzocam Tekiz ile yola çıktı
Konya 4. Organize Sanayi
Bölgesi’nde yer alan AEC
Makina’nın (Alparslan Tarım)
Temmuz-Eylül ayları arasında
gerçekleştirilen yalıtım
çalışmalarında 20.000 m2
Poliüretan Yalıtımlı Çatı Paneli
(SPÇ 1000 3H PU50) ve 5000
m2 Poliüretan Yalıtımlı Cephe
Paneli (SPD 1000 GV PU50)
kullanıldı.
AEC Makina (Alparslan Tarım)
Konya Büsan Organize Sitesi’nde
faaliyet gösteren Cam Plaza
A.Ş.’nin Aralık 2014-Mart 2015
arasında tamamlanan yalıtım
işlerinde 3000 m2 Poliüretan
Yalıtımlı Çatı Paneli (SPÇ 1000
3H PU50) ve 2100 m2 Poliüretan
Yalıtımlı Cephe Paneli (SPD 1000
GV PU50) tercih edildi.
Konya-Adana çevre yolu üzerinde
yer alan Gürbüz Yem Ltd. Şti. de
yalıtım projesi kapsamında
Poliüretan Yalıtımlı Çatı Paneli ile
Cephe Paneli tercihinde bulundu.
Şubat-Nisan arasında
tamamlanan yalıtımda 4000 m2
çatı paneli ve 1800 m2 cephe
paneli kullanıldı.
26
Cam Plaza A.Ş.
Gürbüz Yem Ltd. Şti.
Haberler
Sertifikalı İzocam
Tekiz panelleri yangın
güvenliği sağlıyor
Sertifikalı Inwall
mimarlarla
buluşmaya
devam ediyor!
İzocam ve Rigips işbirliği
ile geliştirilen bölme duvar
sistemi InWall, Türkiye’nin
çeşitli illerindeki mimarlara
tanıtılıyor. InWall ve
özelliklerinin aktarıldığı
eğitimler, mimarlar tarafından
ilgiyle karşılanıyor.
Türkiye’de yalıtım sektörünün
öncüsü İzocam ile alçı levhada
dünya markası Rigips’in işbirliğiyle
geliştirilen InWall Bölme Duvar
Sistemleri mimarlara tanıtılıyor. InWall
eğitimleri Türkiye’nin çeşitli illerindeki
mimarlık ofislerinde düzenleniyor.
Eğitimlerde InWall bölme duvar
sisteminin estetik oluşu, kolay
uygulanabilmesi, akustik konforu,
hafifliği, ısı ve ses yalıtımı özellikleri
aktarılıyor. İzocam camyünü ve
taşyünü ile Rigips alçı levhalarının
birlikte kullanıldığı InWall sistemlerin,
30, 60 ve 90 dakika yangın dayanım
sertifikasına sahip olmasına dikkat
çekiliyor.
Yangın güvenliğinin öneminin
aktarıldığı eğitimlerde, InWall
uygulama filmi sunularak tüm
birleşim detayları ve dikkat edilmesi
gereken hususlar mimarlara
aktarılıyor.
Yangın güvenliği konusunda çalışmalar yürüten ve olası
yangınlara karşı ürünlerini geliştiren İzocam, Tekiz taşyünlü
panel ile ‘EI60 ve E120 Yangın Dayanımı’ sertifikası aldı.
Y
angın yalıtımının önemini her fırsatta
vurgulayan ve taşyünlü panel
uygulamalarındaki tecrübeleriyle
sektöre yön veren İzocam, Tekiz taşyünü
panel ile yangın dayanımı sertifikası almaya
hak kazandı. ERA Yönetim Test ve
Belgelendirme Hizmetleri tarafından
gerçekleştirilen testler sonucunda İzocam
Tekiz Taşyünü Yalıtımlı Panel, bütünlük ve
yalıtım kriterlerinde 60 dakika yangın
dayanımlı (EI60) ve bütünlük kriterleri ile
(E120) yangın dayanımlı panel sertifikasının
sahibi oldu.
Ülkemizde Binaların Yangından Korunması
Hakkında Yönetmelik’e uygun şekilde
binalar inşa edilmesine yönelik desteklerini
sürdüren İzocam, yalıtımın doğru malzeme
seçilerek yapılması ve gerektiği gibi
uygulanması konularına her fırsatta
değiniyor. İzocam, can ve mal güvenliği
sağlanarak kayıpların en aza indirilmesi için
birbirine uyumlu malzemelerin kullanılması
gerekliliğini de vurguluyor. Yangın yalıtımı
için en uygun ürünler olarak camyünü ve
taşyünü öne çıkıyor. İzocam Tekiz
Tesisleri’nde ürettiği mineral yünlü
panellerle yüksek yangın yalıtımı sağlıyor.
Türk Standartları Endüstrisi (TSE)
kriterlerine uygun üretilen paneller,
kesintisiz üretimi sayesinde yapıların çatı ve
cephelerine kolaylıkla uygulanabiliyor.
Panellerde metal dış kabuk ve yalıtım
dolgu olarak kullanılan “A1” yanmazlık
sınıfındaki mineral yün tabakası sayesinde
yangına dayanıklı kompozit bir sistem elde
ediliyor.
Eğitimlerde InWall’un yanı sıra ısı
yalıtımı, ses yalıtımı, akustik konfor ve
yangın güvenliği hakkında da bilgiler
ile yönetmelik detayları da
paylaşılıyor.
05-07 Ağustos İzmir ve 19 Ağustos
Adana’da gerçekleşen eğitimler ile
11 mimarlık ofisinde eğitimler yapıldı.
Eğitimler Antalya, Ankara ve
İstanbul’da gerçekleşecek.
Çevreye zarar veren madde içermeyen
panellerde yer alan mineral yün dolgu,
yüksek yangın dayanımı, ses ve ısı yalıtımı
için etkili çözümler sunuyor. Mineral yün
yalıtımlı çatı ve cephe panelleri her iki yüzü
sac kaplı olarak üretiliyor.
27
Sokak Röportajı
“Yalıtım, küresel ısınmayla
mücadeleye katkı sağlayabilir mi?”
Giderek yoğunlaşan nüfus ve yapılaşmaya paralel olarak artan ısıtma ve soğutma
faaliyetlerinin atmosfere olumsuz etkisi kaçınılmaz. Sokak röportajımıza katkı sağlayan
herkes, yalıtımın bu olumsuz gidişatı önleyebileceği yönünde görüş bildirdi.
“Yerel yönetimlerle hareket
edilebilir”
“Denetimler doğru ve uygun
olmalı”
“Her bireyin katkısı
gerekiyor”
Filiz Eker
Merve Tuğlacı Şencan
Talha Keleş
Yaşı: 40
Yaşı: 28
Yaşı: 41
Mesleği: İnsan Kaynakları
Yetkilisi
Mesleği: İnşaat
Mühendisi
Mesleği: İş Güvenliği
Uzmanı
Yalıtım, küresel ısınmayla
mücadeleye elbette katkı sağlayacaktır.
Yalıtımlı binaların sayısı arttıkça, gerek aşırı
enerji tüketiminden kaynaklanan hava
kirliliğinin, gerekse aşırı enerji maliyetinin
önüne geçilecektir. Bireylerin yalıtımla ilgili
bilincinin arttığını düşünüyorum. Yine de
yalıtım önce bir maliyet gibi düşünülüyor.
Oysa zaman içinde yapılan harcamayı
telafi edeceği de unutulmamalı. Yalıtım
genel algıda sadece soğuk havanın
yalıtılması gibi düşünülse de, sıcak havanın
ve sesin yalıtımı için, ayrıca binanın
ömrünün uzaması için de aynı oranda
önemli. Yeni nesil yüksek binalarda bu tür
işlemler binanın yapım aşamasında
düşünülüyor ve uygulanıyor. Yalıtımlı bina
ve konutların yaygınlaşması için yerel
yönetimlerle birlikte hareket edilebilir;
insanları bilinçlendirerek bazı maddi
kolaylıklar sağlanabilir.
Yalıtımın küresel ısınmayla
mücadeleye kesinlikle katkı sağlayacağını
düşünüyorum. Yalıtım sayesinde fosil
yakıtların tüketimi azalacağından küresel
ısınmaya karşı etkili bir uygulama olacaktır.
Ancak bence asıl önemlisi, yalıtım
konusunda yerel yönetimlerin ve kamudaki
karar vericilerin katkısı. Kendilerine büyük
rol düşmekte. Çünkü mevcut inşaatlardaki
yalıtım uygulamalarının mevzuata uygun bir
şekilde denetlenmesi çok önemli. Denetim
doğru ve uygun biçimde yapılmadığı
sürece birçok inşaatta süregiden yetersiz,
yanlış yalıtım uygulamaları nedeniyle ne
yazık ki ‘kandırıldığımızı’ söyleyebilirim.
Yalıtımla ilgili
apartmanımızda yapılan
çalışma sonrası evimizi ısıtma
noktasında son derece rahat ettik ve
maliyetlerimiz tahminimce yüzde 30
düştü. Ayrıca en üst katta oturmamız
nedeniyle çatıdan ve duvarlardan
gelen sıcaklık da bizim için çok
rahatsız ediciydi. Yapılan yalıtım
çalışması ile kış aylarında doğalgaza
ve yaz aylarında elektriğe yüklenmemiz
engellendi. Bizim açımızdan yapılan
yalıtım çok işe yaradı ama küresel
ısınma karşısında ne kadar faydalı olur
bilemiyorum. Tahminimce her
hanenin, her konutun ve her bireyin
yalıtım konusuna hassas yaklaşması
ve katkı koyması gerekiyor. Ancak o
zaman küresel düzeyde bir fark
yaratabiliriz.
“Az yakıt, az kirlilik”
İsmail Cem Yılmaz
Yaşı: 32
Mesleği: Bankacı
Isı yalıtımı yaparak daha az
yakıtla daha fazla
ısınabiliriz. Daha az yakıt
demek, atmosferi daha az kirletmek
demektir. Böylece küresel ısınmanın başlıca
sebeplerinden olan hava kirliliği, yani
atmosferdeki fazla karbondioksit miktarı
azaltılabilir, ilaveten enerji tasarrufu da
sağlanabilir. Herkesin katkı sağlayabileceği,
uygulayabileceği bir çözümken, toplum
olarak yalıtıma dair bilgimiz ne yazık ki
yetersiz. Bu da yalıtımın kalitesine yansıyor.
“Bireysel katılım önemli”
Cem Sun
Yaşı: 41
Mesleği: Bilişim Muhabiri
Küresel ısınmaya karşı
atılması gereken çok
adım var ve bunlardan biri
şüphesiz yalıtım. Yalıtım
için geçtiğimiz yıllarda hükümetin teşvikiyle
bir yol alındığını duymuştum. Ancak
devamının gelmesi, hem bireysel anlamda
enerjiye ayrılan bütçenin rahatlamasına
yardımcı olur hem de küresel ısınma
tehdidine karşı bir adım daha atılmış olur.
Kamusal girişim ve teşviklerin yanında
bireysel farkındalığımız ve katılımımız da
çok önemli elbette. Biri olmadan diğeri
olmuyor ne yazık ki. Örneğin alacağımız
veya kiralayacağımız evin yalıtımı olup
olmadığına dikkat ediyor olmak, önce
kendimiz sonra dünya adına ilk adımı
oluşturur.
Yalıtım, Evlerinizin Kışları Sıcak,
Yazları da Serin Olmasını Sağlar!
28
“Büyük bir katkı”
Tuncer Özeltırtıl
Yaşı: 35
Mesleği: Bankacı
Binalara doğru yalıtım
yapıldığı taktirde yakıt
tüketimini yarı yarıya
indirebilme imkanımız var.
Bu da atmosfere
gönderilen zararlı yakıtların yine yarı
yarıya azaltılması ve küresel ısınmayı
önlemede büyük bir katkı sağlanması
demek. Bu yüzden yalıtımın bu konuda
çok büyük bir değer paydası olduğunu
düşünüyorum.
Haberler
İzocam Dünya Konut Günü’nde
kentsel dönüşüme dikkati çekiyor
1985 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun aldığı kararla her yıl Ekim ayının ilk Pazartesi
günü, Dünya Konut Günü olarak kutlanıyor. Dünya Konut Günü’nde İzocam, kentsel
dönüşümün gerekliliğini ve ülkemiz için bir fırsat olduğunu vurguluyor.
İ
zocam Pazarlamadan Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı Fatih Öktem; Dünya
Konut Günü vesilesiyle kentsel
dönüşümün ülkemiz için gerekliliğini bir kez
daha vurguluyor: “İnsanların daha konforlu
mekanlarda yaşamlarını sürdürmesi
gerektiğine dikkat çekmek amacıyla
belirlenen Dünya Konut Günü’nü kutluyoruz.
Çünkü yaşam alanlarının konforunun en
temel hak olduğuna inanıyoruz. Bu anlamda
ülkemizde niteliksiz ve sağlıksız yapılaşma
sorununu ortadan kaldırmaya yönelik
çıkartılan Kentsel Dönüşüm yasasının bir
fırsat olduğunu düşünüyoruz. Kentsel
dönüşüm, enerji etkin binaların tasarlanarak
hayata geçirilmesine imkân tanırken, ısı ve
ses yalıtımı ile yangın güvenliği
uygulamalarını artıracaktır.”
Fatih Öktem, enerjisinin yüzde 72’den
fazlasını yurt dışından karşılayan ülkemizin
60 milyar dolar enerji ithalatı yaptığını ve
yalıtımla bu oranın ciddi oranda
düşürülebileceğini de belirtiyor: “Türkiye’de
enerjinin yüzde 35´i konutlarda, yüzde 3540´ı sanayide, geri kalanı araçlarda
kullanılıyor. Ülkemizde 77 milyon insan
yaşıyor. Avrupa´da aynı iklimdeki ülkelerle
karşılaştırıldığında Türkiye´nin normal
olarak yalıtım büyüklüğünün mevcut
yönetmeliklerle 50 milyon m3’ten fazla
olması gerekiyor. Biz henüz 16 milyon
m3’teyiz. Devlet denetiminin yok denecek
kadar az olduğu Türkiye´de yalıtım
kriterlerinin ne yazık ki layıkıyla
uygulanmadığını görüyoruz.”
Öktem, yalıtımın kentsel dönüşüm için
önemini anlatırken İzocam’ın 50 yılda
sağladığı faydalardan örnek veriyor:
“İzocam’ın yalıtım ile 50 yılda ekonomi ve
çevreye katkısı son derece dikkat çekici
boyutlarda… 50 yıl boyunca 200 milyon ton
petrole eşdeğer (TEP) enerji tasarrufu
gerçekleştirmişiz. 200 milyon TEP, İstanbul
iklim şartlarında 15 milyar m2 çatının 100
mm kalınlığında camyünü şilte ile
yalıtılmasında sağlanacak tasarrufa
eşdeğer. Bu alan yaklaşık 5 KKTC (3355
km2), 3 İstanbul (5343 km2)
büyüklüğünde… Ayrıca kurulduğumuz
günden bu yana ürettiğimiz tüm yalıtım
ürünleriyle 650 milyon ton CO2’nin
atmosfere salımını önledik. Ülkemiz
ekonomisine ise ürettiğimiz ürünlerle 50
yılda -güncel yakıt fiyatları ile- 110 milyar
dolarlık enerji tasarrufu sağladık.”
Öktem, kentsel dönüşüm ile ilgili işlerliğin
güçlü denetimler ve sağlam bir altyapı
kurgulanarak hızlandırılması gerektiğini
söylüyor: “Kentsel dönüşüm nedeniyle
insanlar binalarının yıkılıp yıkılmayacağını
bilemedikleri için mevcut binalarına yalıtım
yaptırma fikrinden de şu an biraz
uzaklaşmış durumdalar. Bunun da bir an
önce çözülmesi yalıtım sektörüne ivme
kazandıracaktır. Önümüzdeki 10 yılda
mevcut binalarda da yalıtım seviyelerinin
artacağını, sektöre, ülkeye ve bireylere
büyük katkıları olacağını düşünüyoruz.
Sıfıra Yakın Enerjili Binalar’ın yaygınlaşması,
sadece ülkemiz değil, dünyamız için de
gereklilik olarak ön plana çıkıyor. İlgili
yönetmeliklerin hazır hale getirilmesi ve bu
tür uygulamaların desteklenmesinin de hızla
planlanması önem taşıyor.” Gelişmiş
ülkelerin hem iklim değişikliği ile mücadele
hem de enerji bağımsızlığını sağlamada,
sürdürülebilir yaklaşımları ile sürekli
yönetmeliklerini geliştirdiklerini ve
uygulamaya geçirmek için destek ve
kontrol mekanizmalarını da yürürlüğe
soktuklarını belirten Öktem; “Ülkemizde bu
uygulamaların hız kazanması konusunda
üzerimize düşen görevi yerine getirmek için
çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyerek
İzocam’ın kentsel dönüşüme verdiği önemi
vurguluyor.
29
Kişisel Gelişim
İş stresinden kurtulun
Stresi yönetebilmek için öncelikle stressiz bir yaşamın mümkün olmadığını kabul etmek
gerekiyor. Gündelik yaşamda ve iş yaşamında karşılaştığımız durumlar nedeniyle stres
altındayız. Stresi tamamen ortadan kaldıramayacağımız için, kaldırabileceğimiz ölçüde stres
yaşayarak, yönetebilmeyi öğrenmeliyiz.
S
tres; üzerimizde gerginlik ve tehdit
oluşturan olaylara, durumlara,
değişim ya da uyum gerektiren
çevresel istek ya da beklentilere
vücudumuzun verdiği bir tepki. Hepimizin
yaşadığı bir durum ve dolayısıyla hayatımızın
bir parçası. Çalışan kişilerin hayatı söz
konusu olduğunda bunun büyük
bölümünü iş hayatının kapsadığını ve
kapladığını unutmamak gerekiyor.
Bu tanım baz alındığında, çalışanların büyük
bölümünün sağlıklarını ve refahlarını
yükseltemeyecekleri işlerde çalıştıkları
biliniyor. Bu durumda birçok çalışanın iş
stresi ve katlanılması olanaksız
zorlanmalarla sağlıklarını yitirmesi az
rastlanan bir durum değil ne yazık ki.
Önce sağlığınız
İş yaşamı, insanın çalışmakla geçirdiği
saatlerin çok daha üstünde olan ve
yaşamın her bölümüne yayılan bir önem
taşıyor. İnsanın işi; sosyal statüsünü, ailesine
sağladığı olanakları, yaşamdan sağladığı
doyumu, yaşama zevkini belirliyor.
Dolayısıyla iş yaşamı ve sağladığı doyum,
insanın bedensel ve ruhsal sağlığıyla
doğrudan ilişkili. Daha güzel bir yaşam ve
sağlıklı kalmak için bireysel çabayı ihmal
etmemek gerekiyor. Ancak iş yaşamından
kaynaklanan stresler çok geniş bir etki
alanına sahip olduğundan, bu stresleri
sağlığı bozmayacak düzeye indirmenin
bireysel çabayı aştığı örnekler de az değil.
Stres oluşturan çalışma koşulları, çalışan
üzerinde yoğun baskı ve zorlanma yaratıyor
ve bu zorlanmanın uzun sürmesi sağlığı
ciddi olarak tehdit ediyor.
Stres, yöneticilerden en alt düzeydeki
çalışanlara kadar tüm çalışanların sorunu.
Ancak kendinizi koruyarak ilk adımı
atacağınızı unutmayın. Psikolojik ve
fizyolojik açıdan sağlıklıysanız zamanla
pekçok problemin üstesinden gelebilirsiniz.
Fakat sağlığınızı kaybederseniz hiçbir şeyi
düzeltemezsiniz. Savunma ve kontrol
mekanizmalarınızı kullanarak stresin
yaşamınızı kötü etkilemesinin önüne
geçebilirsiniz. Stresli bir iş yaşamınız varsa
manevi destek alabilmeniz de önemli;
aileniz ve arkadaşlarınızdan destek istemek
kendinizi daha iyi hissetmenizi
sağlayacaktır. Kendinizi geliştirir, kendinize
yatırım yaparsanız bazı durumların ve
sorunların stres kaynağı olmaktan çıktığını
göreceksiniz. İşinizle veya gelecekte
yapmak istediklerinizle ilgili kişisel
özellikleriniz doğrultusunda bir liste yaparak
ilk adımı atabilirsiniz.
Dünya Sağlık Teşkilatı WHO’nun ‘iş sağlığı’
tanımı şöyle: “Her türlü işte çalışanların
bedensel, ruhsal ve sosyal refahlarını en üst
düzeye yükseltmek; çalışanların
sağlıklarında iş şartlarından kaynaklanan
bozulmaları önlemek; çalışanları sağlığa
aykırı risk faktörlerinden korumak; her
çalışanı kendi iş çevresinde bedensel ve
psikolojik şartlarına uygun yere yerleştirmek
ve orada muhafaza etmek”.
Maddi kazancın yanında, sevdiğiniz işi
yapmak ya da çalıştığınız işin iyi yanlarına
odaklanmak kendinizi daha iyi hissetmenizi
sağlayacaktır. Yeni iş değiştirdiyseniz,
unutmayın ki bulunduğunuz yeni ortama
yavaş yavaş alışacaksınız, kendinizi
zorlamayın ve akışa bırakın. Yaşanan her
olumsuz olaydan kendinizi sorumlu ve
suçlu hissettirecek bir pay çıkarmayın. Bazı
şeylerin sizin dışınızda geliştiğini unutmayın.
Stresle bireysel
mücadele
Egzersizi ihmal etmeyin: Stres
kaynaklarının bir çoğu boyun, omuz
ve sırt kaslarında gerginliğe,
tutulmalara ve baş ağrılarına neden
olur. Düzenli egzersizle kaslarınızı
güçlü ve etkili biçimde
kullanabilirsiniz.
Gevşeyin: Bedensel ve zihinsel
gevşeme yöntemlerini uygulayarak
stresin olumsuz etkilerini
sınırlandırabilir, strese direnç
kazanabilirsiniz. Derin nefes alma,
kas gevşetme, meditasyon gibi
yöntemleri daha önce
denemediyseniz bir şans vermelisiniz.
Kaydedin: Üç-dört hafta boyunca
başınızdan geçenleri ayrıntılı
kaydederek, bunlardan hangilerinin
sizi olumsuz etkilediğini, duygu ve
davranışlarınızı alt-üst ettiğini
belirleyerek bir envanter tutabilirsiniz.
Böylece stres kaynaklarınızı
belirleyerek, benzer durumlarda
davranışlarınızı yeniden
programlayabilirsiniz. Stresi
belirlemenin onunla başaçıkabilmede
yararlı bir yol olduğunu araştırmacılar
özellikle belirtiyor.
Zamanınızı yönetin: Zaman
yetersizliğinden kaynaklanan
streslerde, zamanı gerektiği gibi
kullanabilmek; hem daha fazla iş
yapılabilmesini hem de stres
düzeyinin düşmesini sağlar. Kendi
kapasitenizi bilirseniz, zamanınız ile
yapabileceğiniz işler arasında dengeli
bir program yapabilirsiniz.
Dengeli beslenmeye dikkat edin:
Kilo artırıcı yüksek kalorili besinler
yerine, sebze, meyveye ağılık
verilmesi, aşırı yağlı yememek, kırmızı
et yerine daha çok beyaz eti tercih
etmek, sakatat türü yiyeceklerden,
aşırı şeker ve tuzdan kaçınmak
önemli. Çay, kahve, kola gibi kafeinli
içecekleri olabildiğince az tüketmek
de stres azaltıcı genel önlemlerden.
30
Download