kardiyovasküler sistem hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların

advertisement
T.C.
Ege Üniversitesi
Tıp Fakültesi
Farmakoloji Anabilim Dalı
KARDİYOVASKÜLER SİSTEM HASTALIKLARININ
TEDAVİSİNDE KULLANILAN İLAÇLARIN DİŞ HEKİMLİĞİNDE
KULLANILAN İLAÇLARLA ETKİLEŞİMLERİ
BİTİRME TEZİ
Stajyer Diş Hekimi Beyza DİNGİL
Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Gülcihan Mehtap KÖKSAL
İZMİR-2015
ÖNSÖZ
" Kardiyovasküler Sistem Hastalıkların Tedavisinde Kullanılan İlaçların Diş
Hekimliğinde
Kullanılan
İlaçlarla
Etkileşimi"
konulu
bitirme
tezimi
hazırlarken bana yardımcı olan değerli hocam Profesör Doktor Gülcihan
Mehtap KÖKSAL'a teşekkürü borç bilirim.
İZMİR, 2015
Stj. Diş Hekimi Beyza DİNGİL
İÇİNDEKİLER
1. GİRİŞ........................................................................................................................1
2. KARDİYOVASKÜLER SİSTEM HASTALIKLARI.............................................2
2.1 Aterosklerozis.....................................................................................................2
2.2 Hipertansiyon......................................................................................................3
2.3 Anjina Pektoris....................................................................................................7
2.4 Miyokard İnfarktüsü.........................................................................................11
2.5 Konjestif Kalp Yetmezliği................................................................................12
2.6 Akut Eklem Romatizması.................................................................................16
2.7 Aritmiler............................................................................................................18
2.8 Enfektif Endokardit...........................................................................................20
3.KARDİYOVASKÜLER
HASTALIK
TEDAVİSİNDE
KULLANILAN
İLAÇLAR...................................................................................................................27
3.1 Konjestif Kalp Yetmezliği Tedavisinde Kullanılan İlaçlar..................................27
3.2 Aritmi Tedavisinde Kullanılan İlaçlar..................................................................28
3.2.1 Taşiaritmilerin Tedavisinde Kullanılan İlaçlar..................................................28
3.2.2 Bradiaritmilerin Tedavisinde Kullanılan İlaçlar................................................31
3.3 Anjina Pektoris Tedavisinde Kullanılan İlaçlar....................................................31
3.4 Antihipertansifler..................................................................................................32
4. DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN İLAÇLAR..............................................36
4.1 Antibiyotik............................................................................................................36
4.2 Analjezik-Antienflamatuar...................................................................................37
5. KARDİYOVASKÜLER
SİSTEM HASTALIKLARINDA KULLANILAN
İLAÇLAR İLE DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN İLAÇLAR ARASINDA
ETKİLEŞİMLER........................................................................................................38
5.1 Antiaritmik İlaçlar .................................................................................................38
5.2 Oral Antikoagülanlar............................................................................................40
5.3 Kalp Glikozitleri (Dijitaller).................................................................................42
5.4 Antihipertansif İlaçlar...........................................................................................44
5.5 Antitrombositik İlaçlar..........................................................................................45
6. ÖZET......................................................................................................................48
7. KAYNAKLAR.......................................................................................................49
8. Özgeçmiş..........................................................................................................52
1.GİRİŞ VE AMAÇ
Toplumumuzda, zaman geçtikçe kardiyovasküler hastalığa sahip bireylerin
sayısı artıyor. Ayrıca genç bireylerdeki kardiyovasküler sebeplere bağlı mortalitede
ve morbiditelerde de artış görülmüştür. Bu nedenle diş hekimleri kalp hastalıkları ve
alınacak tedbirler hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır. Tedavi sırasında
yazacakları ilaçların kardiyovasküler sistemde kullanılan ilaçlarla etkileşimine hakim
olmalı ve buna göre gerekli ilaçları reçete etmelidir.
2. KARDİYOVASKÜLER SİSTEM HASTALIKLARI
2.1 ATEROSKLEROZİS
Arterlerde anormal lipid birikimin sonucunda oluşan atherom plaklarının
sebep olduğu lezyondur. Atherom plakları damarlarda daralmaya, kanın akışının
yavaşlamasına ve sonuç olarak iskemiye sebep olur. Anevrizma meydana gelebilir.
Bunların yırtılması sonucu doku içi kanamalar meydana gelir. Felçlere neden
olabilir(1).
Klinik olarak;
Koroner arterlerde görülen durum sonucu aterosklerotik kalp hastalığı
Beyne giden damarlarda iskemi sonucu serebrovasküler hastalık
Ekstremitelerin küçük arterlerinde iskemi sonucu periferal vasküler hastalık
Anjinal yakınmalar
Miyokard infarktüsü
Aritmi
Konjestif kalp yetmezliği
Ani ölüm
Genellikle orta yaşlarda belirir ve yaşlanma ile doğru orantılı bir şekilde
gelişir.
Risk faktörleri:
Hiperkolesterolemi
Sigara
Hipertansiyon
2
Diabetes Mellitus
Obezite
Genetik
Stres
Oral kontraseptifler
Postmenapozal dönemde olmak (2).
2.2 HİPERTANSİYON
Yüksek kan basıncı; daralmış ve esnekliğini yitirmiş damarlara, kalbin atım
sayısına, artmış kan volümüne, daha güçlü kontraksiyonlara veya tüm yukarıdaki
faktörlerin birlikte etki etmesine bağlı olarak ortaya çıkabilir. Kan basıncı sabit
değildir.
Ventriküllerin
kontraksiyonlarından
sonra
yani
sistolde
yükselir,
ventriküllerin dolması sırasında, diyastolde en düşük noktaya gelir(2).
Sınıflama
Sistolik Kan Basıncı
Diyastolik Kan Basıncı
Normal
<120
<80
Prehipertansiyon
120-139
80-89
Evre I Hipertansiyon
140-159
90-99
Evre II Hipertansiyon
>160
>100
Tablo 1: Hipertansiyonun sınıflandırılması (3)
Etiyolojisine göre:
a) Primer (Esansiyel)
b) Sekonder
olmak üzere iki grupta toplanabilir.
3
2.2.1 Esansiyel Hipertansiyon
Tüm hipertansiyon olgularının yaklaşık %90'ı bu gruba girer. Etiyolojisi
kesin bilinmemekle beraber genetik faktörlerin, stresli yaşam biçiminin ve diyetle
sodyum alımının fazla olmasının etken olduğu ileri sürülmektedir(4,5).
2.2.2 Sekonder Hipertansiyon
Sebebe yönelik tedavi (cerrahi veya ilaç) ile iyileştirilebilir.
Nedenleri:
1. Böbrek hastalıkları: Parankimal böbrek hastalıkları ve Renovasküler
hastalıklar
2. Endokrin bozukluklar: Adrenal bozukluklar, tiroid ve paratiroid bozukluklar
3. Kardiyovasküler nedenler: Aort koarktasyonu, aort yetmezliği
4. Gebelik toksemisi: Eklampsi-Preeklampsi
5. Santral Sinir Sistemi hastalıkları: Kafa içi basıncının artması, ensefalit, Tabes
Dorsalis
6. İlaçlar: Oral kontraseptifler, östrojen, amfetamin, sempatomimetik ilaçlar
Belirtiler; sık tekrarlayan baş ağrıları, kilo kaybı, iştahsızlık, baş dönmesi,
bulantı, yüzde kızarıklık, görme bozuklukları ve sinirliliktir (5,6).
Tedavi:
Amaç; kan basıncını en az yan etki ile normal değerlere düşürerek
kardiyovasküler hastalık ve ölüm riskini azaltmaktır.
Hafif hipertansiyon olguları ilaç kullanmaksızın diyet ve yaşam biçiminin
düzenlenmesiyle tedavi edilebilir. Örneğin günlük tuz alımını 5 gramın altına
4
düşürmekle hafif hipertansiyonda ortalama 10-15 mmHg azalma sağlanabilir. Kalori
kısıtlaması ile hastaların kilo vermesi sağlanabilir. Doymuş yağ ve kolesterol içeren
gıdalar, alkol kullanımı yasaklanır. Hastaya emosyonel streslerden uzak durması ve
egzersiz yapması önerilir. Sigara kullanımı kısıtlanır (1).
Hipertansiyon tedavisinde en sık kullanılan ilaçlar;
1. ACEI(Anjiotensin converting enzim inhibitörleri): Bu gruptaki ilaçlar ReninAnjiotensin sistemi üzerinde etkilidirler.
2. Alfa adrenerjik reseptör blokerleri: Bu gruptaki ilaçlar norepinefrinin damar
düz kaslarda yaptığı vazokonstrüksiyonu inhibe ederek damar direncini
azaltır ve böylece kan basıncını düşürürler.
3. Beta adrenerjik reseptör blokerleri: Kalp atım hacmini azaltmak suretiyle etki
gösterirler. Non selektif ve kardiyoselektif olmak üzere iki türlüdür. Non
selektif olanlar Beta 1 ve Beta 2 reseptörleri eşit derece bloke ederler.
Kardiyoselektif olanlar ise Beta 1 adrenerjik reseptörleri daha fazla bloke
ederler. Nonselektif olanlar bronkospazma neden oldukları için astım ve
KOAH'lı hastalarda kontrendikedir.
4. Kalsiyum kanal blokerleri: Kalp kasına ve düz kaslara kalsiyum girişini
engelleyerek periferal rezistans ve kalp atım ile kontraksiyonu yavaşlatırlar.
5. Diüretik ajanlar: Bu gruptaki ilaçlar böbrek tubulusları üzerine etki ederek
böbreklerden su ve tuz atılımını arttırırlar.
6. Santral etkili ilaçlar: Beyin sapı ve hipotalamustaki alfa 2 reseptörleri
uyararak merkezi sinir sisteminin sempatik fonksiyonlarını inhibe ederler ve
kan basıncını, kalp atım hızını ve periferik damar direncini düşürürler.
7. Anjiotensin II reseptör blokerleri: Anjiotensin II reseptörünü bloke ederler.
Kan basıncını düşürmekte kullanıldıkları gibi ileride oluşabilecek konjestif
5
kalp hastalığını da engellerler.
8. Vazodilatatörler: Bu gruptaki direkt vazodilatatör etkili ilaçlar arter düz
kaslarını gevşeterek periferik damar direncini önemli ölçüde azaltarak kan
basıncını düşürürler (1,2).
Diş Hekiminin Yaklaşımı
1. Muayenehaneye gelen her yeni hastada rutin kan basıncı ölçümü
yapılmalıdır.
2. Stres azaltılmalıdır.
3. Kontrol altına alınmamış hastalarda diş tedavisi ertelenmeli, tedavi
ertelenemiyorsa doktor konsültasyonu alınmalıdır.
4. Sedasyon yapılmalıdır (5-10 mg oral diazepam).
5. Geniş cerrahi işlemlerden sonra olabilecek aşırı kanamalara dikkat
edilmelidir.
6. Kullanılan ilaçların yan etkileri göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin alfa
adrenerjik reseptör blokerler ortostatik hipotansiyona neden olacağından bu
tür ilaç kullanan hastalar ani olarak fotöyden kaldırılmamalıdır.
Nonsteroid antienflamatuar ilaçlar ile antihipertansif ilaçlar arasındaki
etkileşimler dikkate alınmalıdır. İndometazin antihipertansif ilaçların etkisini
azaltan en önemli ilaçtır.
Kalsiyum kanal blokerlerinin neden olduğu gingival hiperplazi nedeniyle
hastalar takip edilmeli, oral hijyen en üst seviyede tutulmaya çalışılmalıdır.
Antihipertansif ilaç ağız kuruluğuna neden olabilir. Bu hastalarda kole
çürükleri, kandida enfeksiyonları gelişebilir.
Likenoid ilaç reaksiyonları antihipertansif ilaçlara bağlı olarak gelişebilir ve
6
semptomatik olarak tedavi edilirler.
7. Ofis hipertansiyonu gerçekleşebilir.
8. Pulpa hiperemisi meydana gelebilir.
9. Kısa seanslı çalışılmalıdır.
10. Genel
anestezi
hastane
ortamında
uygulanmalıdır.
Çünkü
çoğu
antihipertansiyon ilaçlarıyla etkileşebilmektedir.
11. Tedavide az miktarda vazokonstriktör içeren lokal anestezikler tercih
edilmelidir (1,2).
2.3 ANJİNA PEKTORİS
Miyokard iskemisi sonucu ortaya çıkan göğüste ağrı oluşturan bir
semptomdur.
Anjina Pektoris'e yol açan en önemli neden aterosklerotik kalp hastalıkları
veya
major
koroner
arterlerin
bir
veya
daha
fazlasının
aterosklerotik
obstrüksiyonudur.
Anjina retrosternal veya prekardiyal bölgede sıkışma, ağırlık ve bası hissiyle
karakterizedir. Ağrı omuzlara, sol kola, sol kolun 4. ve 5. parmaklarına, alt çeneye ve
dişlere yayılabilir. Ağrı genellikle birkaç dakika sürer. 20 dakikadan fazla süren
ağrılar miyokard infarktüsü şüphesini doğurur (7).
Anjina; korku, endişe gibi emosyonel streslerden, fiziksel aktivitelerden
sonra, ağır bir yemeği takiben, gece uyku sırasında(adrenalin salgısının artmasına
bağlı) meydana gelebilir. Egzersizle gelen ağrılar dinlenme ile hafifler. Dil altı
nitrogliserin tabletleri alındığında 3-5 dakika içinde ağrı hafifler. Anjina semptomları
klinik olarak şu şekilde sınıflandırılır:
a) Kararlı (Stabil) anjina: Semptomlar efor ya da egzersizle oksijen ihtiyacının
7
artmasına neden olan durumlarda ortaya çıkar. Dinlenme ile ya da dil altı
nitrogliserin tabletler alınmasıyla ortadan kalkar.
b) Kararsız (Unstable) anjina: Çok düşük seviyedeki eforla veya dinlenme
sırasındaki özellikleri geceleri gelen ağrı şeklindedir. Ağrının şiddeti ve
sıklığı giderek artar. Uzun süre devam eder. Nitrogliserine yanıtı iyi değildir.
Hasta derhal koroner yoğun bakım ünitesine sevk edilmelidir.
c) Varyant anjina: Provake eden neden olmaksızın oluşan koroner tonus
artışı(vazospazm) koroner akımı iskemi oluşturacak kadar azaltır ve olgu
anjinadan yakınır (1).
Tedavi:
Öncelikle risk faktörlerinin ortadan kaldırılması gerekir. Bu nedenle;
Diyetin düzenlenmesi
Sigara kullanımının yasaklanması
Kan basıncının kontrol altına alınması
Diyabet veya Gut varsa tedavisi
Şişmanlamanın engellenmesi ve hastanın zayıflatılması
Akut atakta kullanılan kısa etkili ilaçlar:
 Sublingual nitrogliserin tableti (0,3-0,6 mg)
 Nefesle alınan amilnitrat
 Sublingual püskürtülen trinitrin spreyi
Uzun süreli tedavi:
 Nitratlar
8
 Beta blokerler
 Kalsiyum kanal blokerleri
 Kararsız anjinalı hastalarda damarlardaki trombozu önlemek için aspirin ve
heparin tedavisinden yararlanılır(1,2).
Nitratlar:
Koroner
damarlardan
gelen
kanın
subendokardiyuma
yayılmasını
kolaylaştırır. Kalbin iş yükünü azaltarak oksijen gereksinimini azaltır. En yaygın
kullanılan nitrat preparatları nitrogliserin ve isosorbit dinitrattır. Akut atakta
kullanılan sublingual nitrogliserin tabletleri (0,3-0,8 mg) etkisini 2,5 dakikada
gösterir. Nitratların yan etkileri; ortostatik hipotansiyon, senkop, baş ağrısı, bulantı
ve kusmadır (11).
Beta blokerler:
Kalpte sempatik uyarıların etkilerini önler, kalp hızını azaltır. Ventriküler
sistolik basıncı, periferik arteriyel basıncı azaltırlar. Böylece kalp kasının oksijen
gereksinimini azaltmış olurlar. Propronolol (İnderal) ve pindolol (Visken) bu grup
ilaçlardandır. Bu ilaçlar kalp yetersizliği, iletim bozuklukları, bronşial astımda da
kontrendikedir. Koroner spazmdan şüphe ediliyorsa beta blokerler vasküler rezistansı
arttırdığı için kullanılmamalıdır. Beta blokerlerin yan etkileri; aşırı bradikardi,
ortostatik hipotansiyon, kalp yetmezliğini arttırıcı etki, yorgunluk, depresyon gibi
merkezi sinir sistemi bozukluklarıdır (9).
Kalsiyum kanal blokerleri:
Kalsiyum antagonistleri miyokard hücrelerine kalsiyum girişini yavaşlatırlar
9
ve bu yolla kalp kasının kontraksiyonlarını azaltırlar. Böylece kalbin oksijen ihtiyacı
azalmış olur. Bu ilaçlar özellikle unstable anjina tedavisinde kullanılırlar (nifedipin,
verapamil, diltiazem). Diş etlerinde hiperplaziye neden olurlar ve periferal ödem
oluştururlar (2).
Diş Hekiminin Yaklaşımı
Anamnez alınırken atakların sıklığı, süresi, anjinanın tipi, kullandığı ilaçların
dozları, yan etkileri ayrıntılı incelenmelidir. Anjinalı hastalarda 5. kranial sinir, 3.
servikal sinir ve 1. torakal sinirlerin ilişkileri nedeniyle kalp ağrısı çeneye
yansıyabilir ve diş ağrısı şeklinde duyulabilir. Anjina Pektoris'te ağrı çok daha
şiddetli olması, egzersizle başlaması ve dinlenme ile başlaması gibi özelliklerinden
dolayı diş ağrısından ayırt edilir.
Hafif stable anjinalı hastalar (ayda bir kez atak) pek çok cerrahi olmayan
dental uygulamaları tolare edebilirler. Daha ileri bazı uygulamalarda (kök yüzeyi
düzleştirilmesi ve kök planlaması, endodonti) ve basit cerrahi işlemlerde (basit diş
çekimi, küretaj, gingivoplasti) sedasyon uygulanmalıdır.
Orta dereceli anjinalı hastalar (haftada bir kez atak) muayene ve profilaksi
normal protokole göre yapılır. Küretaj, kök planlaması, diş çekimi, gingivoplasti gibi
işlemlerden önce hastaya profilaktik olarak nitrogliserin veya uzun etkili nitratlar
verilmelidir. Sedasyon uygulanmalıdır.
Şiddetli anjinalı hastalarda (günlük ataklar) yalnız muayene normal protokolü
ile yapılabilir. Dental tedaviye başlamadan önce konsültasyon yapılmalıdır. Basit
işlemler sedasyon uygulanarak yapılabilir. Cerrahi uygulamalar mutlaka hastane
ortamında olmalıdır.
Unstable anjinalı hastaların dental tedavileri semptomlar stabil hale gelene
10
kadar ertelenmelidir.
Diş hekimi muayenehanesinde nitrogliserin tabletleri bulundurmalıdır. Hasta
tedavileri sırasında anjina ağrısından söz ederse uygulama durdurulmalıdır. Eğer
hastanın sistolik kan basıncı 100 mmHg'nın altında ise başı aşağı ayakları yukarı
gelecek şekilde yatırılmalıdır. Sublingual nitrogliserin ve oksijen (dakikada 4-6 litre)
verilmelidir. Nitrogliserin 5 dakikalık aralarla tekrar verilebilir (3 doz). Ancak
hastanın kan basıncı kontrol altında tutulmalıdır (Çünkü sublingual nitrogliserin
uygulamasından sonra hipotansiyon görülebilir.). Seanslar kısa tutulmalı, stres ve
ağrıdan uzak durulmalıdır. Stresli hastalarda sedasyon uygulanmalıdır. Antianjinal
ilaç kullanan hastalarda bu ilaçların yan etkilerine bağlı olarak ortostatik
hipotansiyon ve bradikardi gibi yan etkilere karşı tedbirli olunmalıdır. Lokal anestezi
tercih edilmeli, derin anestezi sağlanmalıdır (1).
2.4 MİYOKARD İNFARKTÜSÜ
Miyokard infaktüsü anjina pektorise benzer ancak ağrılar daha şiddetli ve
daha uzun sürelidir (30-60 dakika). Dinlenme ve dil altı nitrogliserin tabletleri ile
hafifletilemez. Ağrının başlangıcı eforla ilişkili değildir. Dinlenme ve emosyonel
stresleri takiben meydana gelir.
Miyokard infarktüsünde yükselen enzimler; kreatin kinaz, SGOT, SGPT,
LDH'dir.
Tedavide ana prensip oksijen temini, damar yolunun
açılması, kardiyak
hemodinamiğin düzenlenmesi ile yapılacaklardandır. Sonra medikal ve trombolitik
tedaviye geçilir (7).
11
Diş Hekiminin Yaklaşımı
1. Konsültasyon istenmelidir.
2. Heparin ve aspirin kullandıkları için PPT ve kanama zamanı testlerine
bakılmalıdır.
3. Miyokard infarktüsü geçirmişse ilk 6 ay içinde dental tedavi risklidir.
4. İşlemler ağrısız yapılmalıdır.
5. Tedaviden önceki akşam ve tedaviden yarım saat önce 5-10 mg oral
diazepam verilmelidir.
6. Sabah saatlerinde kısa seanslarla çalışılmalıdır.
7. Pacemaker varsa elektrikli aletler kullanılmamalıdır.
8. Nitrogliserin tabletleri bulundurulmalıdır.
9. Antibiyotik profilaksisi yapılmalıdır.
10. Tansiyon ve nabız ölçülmelidir (8).
2.5 KONJESTİF KALP YETMEZLİĞİ
Kalbe gelen ve dokular için gerekli olan oksijen ile diğer metabolik
maddeleri taşıyan kanın yeterince pompalanamaması sonucu kalp yetmezliği ortaya
çıkar. Diğer adı miyokard yetmezliğidir Kalp yetersizliği klinik bulgularının çoğu,
aşırı venöz yüklenme ve/veya düşük kardiyak debi ve kompanse etmek için oluşan
mekanizmaların yan etkileri ile izah edilir. Kalp yetersizliği bulguları, sağ ve sol
kalp yetersizliği olarak ikiye ayrılabilir (12).
Sağ kalp yetmezliğinin semptomları
1- Venöz dolgunluk
12
2- Ödem
3- Konjestif hepatomegali
4- Ascites
5- Plevral efüzyon (4)
Sol kalp yetmezliğinin semptomları
1- Dispne
2- Öksürük
3- Paslı renkte balgam
4- Plevra epanşmanı (13)
Sistolik kalp yetmezliği; Kalbin sistolde kanı perifere pompalamama
durumudur. Diastolik kalp yetmezliği ise diastolde sol ventrikülün sol atriumdan kan
almasında bozukluk olarak tanımlanabilir. Sistolik kalp yetmezliğinin ana bulgusu
öne doğru atılan kardiyak debinin düşmesidir. Diastolik yetmezlikte ise pulmoner ve
sistemik konjesyondur.
Kalp Yetmezliği Nedenleri
1- İskemik kalp hastalıkları
2- Hipertansiyon
3- Aort stenozu veya koarktasyonu
4- Aort veya mitral yetersizlik
5- Kardiyomiyopati
13
6- Miyokardit
7- Perikardit
8- Akut veya kronik akciğer hastalıkları
9- Tirotoksikoz
10- Hipotiroidizm
11- Farmakolojik supresyon (Propranolol)
12- Şiddetli anemi
13- Amiloidosis gibi infiltratif hastalıklar (4,12)
Kalp Yetmezliğine Zemin Hazırlayan Nedenler
1- Tedavinin azaltılması
2- Aritmiler
3- MI veya iskemisi
4- Pulmoner emboli
5- Sistemik enfeksiyon
6- Fizik ya da emosyonel stres
7- Miyokardit
8- Kardiyak depresan (sitostatikler) ya da tuz tutucu ilaç alımı (kortikosteroidler)
9- Araya giren başka bir hastalık. Akut ya da kronik böbrek yetersizliği gibi.
10- Kardiyak toksinler. Alkol gibi.
11- Yüksek debili durumlar. Anemi, hipertiroidi gibi.
New York Kalp Cemiyeti (NYHA) tarafından yapılan sınıflandırmaya göre;
Sınıf 1: Olağan fizik aktivite herhangi bir yakınmaya yol açmaz.
Sınıf 2: Fiziksel aktivitede hafif kısıtlanma mevcuttur. Günlük aktivite şikâyete yol
açar.
14
Sınıf 3: Fizik aktivitede belirgin kısıtlanma vardır. Günlük aktivitenin altında
sayılabilecek bir efor, yakınma ortaya çıkarır.
Sınıf 4: İstirahatta bile şikâyetleri vardır (4).
Kalp yetmezliğinde tedavi için diüretikler, ACEI(anjiotensin converting
enzyme inhibitor) , anjiotensin II reseptör blokerleri ve vazodilatatörler verilir.
Hastaların günlük aktivitelerinde ve diyette düzenlemeler yapılmalıdır .
Diş Hekiminin Yaklaşımı
A) Dental Girişim Sırasında Gelişebilecek Problemler
Kanamaya eğilim, kardiyak arrest ya da aritmi sonucu ani ölüm,
miyokardiyal infarktüs, serebrovasküler bozukluklar, enfeksiyon, kalp yetmezliği,
romatizmal kalp hastalığı olan hastalarda bakteriyel endokardit, ilaçlara bağlı yan
etkiler (diüretik ve vazodilatatörler-ortostatik hipotansiyona, digoksin-aritmilere,
digoksin ve vazodilatatörler ilaçlar – mide bulantısı, kusmaya, vazodilatatör ilaçlar –
palpasyona neden olabilirler) (1).
B) Dental Girişim Öncesi Alınacak Önlemler
1- Konsültasyon yapılmalıdır.
2- Sağlık şartları uygun olmadığı sürece dental tedavi ertelenmelidir.
3- Kısa seanslarla çalışılmalıdır.
4- Postoperatif enfeksiyonun önlenmesi için antibiyotik profilaksisi uygulanmalıdır.
5- Akciğer konjesyonunun gelişmemesi için hasta dik pozisyonda tutulmalıdır.
6- Kanama zamanı (KZ) ve protrombin zamanı (PZ) belirlenmeli, uzun ise hekimi ile
temas kurulmalı.
7- Aldığı ilaçlara dikkat edilmelidir. (bulantı, kusma, kanamaya eğilim)
15
8- Lokal anestezi tercih edilmelidir (1,2).
C) Oral Komplikasyonlar
1- Enfeksiyon
2- Kanama
3- Peteşi
4- Ekimoz
5- İlaca bağlı olarak ağız kuruluğu
6- Likenoid lezyonlar
2.6 AKUT EKLEM ROMATİZMASI
A grubu beta hemolitik streptokoklar neden olur. 5-15 yaş arasında görülür
(4).
Jones kriterleri:
Major Kriterler
Kardit
Artrit
Sydenham Koresi
Subkutan Nodüller
Eritema Marginatum
Minör Kriterler
Eklem ağrısı
Ateş
Sedimentasyon yükselmesi
16
Pozitif C-reaktif protein testi
Lökositoz
Anemi
Antistreptolizin titresinin yüksekliği
Bu belirtilerden iki major veya bir major ile iki minör belirti hastalığı tanısını
kesinleştirir (1,4).
Tedavi:
Spesifik tedavisi yoktur. Antienflamatuar ajanlarla belirtiler ortadan kaldırılır
ancak bunlar iyileşme süresini kısaltmazlar. Karditin olmadığı artrit vakalarında
aspirin kullanılır. İlk 48 saat için 100 mg/kg/gün, daha sonra 60-75 mg/kg/gün 4 eşit
dozda olmak üzere verilir. Tedaviye semptomlar ortadan kalkıncaya kadar 2-4 hafta
devam edilmelidir. Kortikoterapi, kardit görüldüğünde uygulanır. 1-2 mg/kg/gün
dozlarla başlanır. Genel durum ve kardiyak belirtiler düzelinceye kadar en az 7-10
gün devam edilir. Bundan sonra doz azaltılır. 10-30 mg dozlarla hastanın klinik
durumuna göre en az 3-4 ay devam edilir. Streptokok enfeksiyonu için en iyi
antibiyotik Benzatin Penisilin G'dir. 30 kilogramın altındaki bireylerde 600.000 Ü;
30 kilogramın üstündeki bireylerde 1.200.000 Ü doz kullanılır (11).
Profilaksi:
28 günde bir 1.200.000 Ü Benzatin Penisilin G önerilir. Ayrıca romatizmal
kapak hastalarında endokarditten korunmak için diş çekimi, tonsillektomi gibi küçük
veya büyük her türlü cerrahi girişimden önce kısa süreli antibiyotik tedavisi
yapılmalıdır (1).
17
2.7 ARİTMİLER
Kalbin normal ritmindeki bozulmalardır. Hipertansiyon, koroner arter
hastalığı ve yaşlanmaya bağlı olarak kalbin iletim sistemindeki bozukluk aritmi
sebebidir. Atriyum veya ventrikülden kaynaklı olabilir.
Aritmiler bazen asemptomatik olabilir. Bu durumda ya rutin muayenede ya
da EKG ile saptanabilir. Aritmiler sıklıkla arteriosklerotik kalp hastalıklarının
belirtileridir (14).
Sinüs Taşikardisi
Normalde nabız 60-100 vuruştur. Stres, egzersiz, heyecan gibi durumlarda
100/dk'nın üzerine çıkabilir. Bu düzenli hızlı nabız sinüs taşikardisi olarak
isimlendirilir.
Atrial Aritmiler:
Hayatı tehdit eden niteliktedir.
a) Atrial prematür kontraksiyon: Sinoatrial nodülden farklı odak orijinli erken
kontraksiyonlar olur. Hasta asemptomatiktir. Tedavi gerekmez.
b) Paroksismal atrial taşikardi: Sinoatrial nodülden farklı bir odaktan orijinli,
dakikada 150-220 vuruş tespit edilir.
c) Atrial flutter: Atriumdaki elektriksel aktivite hızlı bir şekilde (250-300 vuruş)
atrioventriküler noda iletilir. Ancak bu kontraksiyonların çok az bir kısmı
ventriküllere iletilebilir.
d) Atrial fibrilasyon: Atrial kontraksiyonlar karmaşıktır ve vuruş dakikada
300'ün üzerindedir.
18
Ventriküler Aritmiler:
Hayatı tehdit edici niteliktedir ve sıklıkla kronik ilaç tedavisini gerektirir. En
sık görüleni ventriküler prematür kontraksiyondur.
a) Ventriküler erken vurular
b) Ventriküler taşikardi
c) Ventriküler fibrilasyon
Bradikardi
Erişkinlerde dinlenme sırasında nabız atım sayısının dakikada 60'ın altında
olmasına denir. Kalp rahatsızlığı olmayan kişilerde de görülebilir. Hasta
asemptomatik olabilir.
A-V İleti Bozuklukları
Atriumdan çıkan uyarıların ventriküllere iletilmesinde bir gecikme söz
konusudur ya da bu uyarılar ventriküllere iletilemez (AV tam blok). Bu durumda
ventriküllerin kasılması ventrikül veya atrioventiküler kavşaktan çıkan uyarılarla
kontrol edilir ve ventriküllerin atım hızı dakikada 35-50 civarındadır (1,2).
Diş Hekimi Yaklaşımı
Diş hekimi aritmilere ait semptomların olup olmadığını, aritminin tipini,
kullandığı ilaçları öğrenmeye yönelik ayrıntılı bir anamnez almalı, nabız atım sayısı
ve ritimdeki bozuklukları saptamaya yönelik muayene yapmalıdır.
Endişeli hastalarda diş tedavisi sırasında nabız 100'ün üzerine çıkabilir.
Hastanın dinlenmesi ve psikolojik olarak rahatlatılması yararlı olur. Sedasyon
uygulanabilir. Ancak sinüs taşikardisi olarak nitelendirilen bu yükselme uzun süre
19
devam ediyorsa patolojik olarak atrial taşikardiler veya nadiren ventriküler
taşikardiler söz konusu olur ve acilen tıbbi tedaviyi gerektirir. Nabız atım sayısının
yüksekliği yanında çarpıntı , baş dönmesi ve senkop olduğu durumlarda diş tedavisi
ertelenmeli ve konsültasyon uygulanmalıdır. Minimum adrenalin içeren lokal
anestezikler kullanılmalıdır. Tedavi seansları kısa olmalıdır. Hastanın nabız atım
sayısı 60-100 arasında ise, semptomlar yoksa, hasta ilaç kullanıyorsa konservatif
tedavisi
yapılabilir.
Basit
cerrahi
müdahaleler
hastanın
doktoru
ile
konsültasyonundan sonra yapılabilir. İleri cerrahi işlemler hastane ortamında
yapılmalıdır (8).
2.8 ENFEKTİF ENDOKARDİT
Kalp kapaklarının veya kalbin endotelyal yüzeylerinin ciddi enfeksiyonuna
enfektif endokardit denir. Prevalansı düşük olmasına karşın mortalitesi yüksek olan
bir hastalıktır. Erkekler kadınlara göre daha yüksek risk altındadır. Günümüzde
vakaların yarısından çoğunun 60 yaş üstü bireylerde görüldüğü ve 65 yaş üstünde de
risk oranının % 8,8 olduğu bildirilmektedir (5,15).
İçerisinde trombositler, fibrin, mikroorganizma ve enflamatuar hücreler
bulunduğu vejetasyonlar, enfektif endokarditin karakteristik erken lezyonlarıdır. Oral
kavite ve üst solunum yollarında bulunan streptokok, stafilokok, enterokok ve gram() kokobasiller sıklıkla endokardite neden olur (5,12).
Akut ve subakut olmak üzere 2'ye ayrılır. 6 haftadan kısa süreli ise akut, 6
hafta ile 6 ay arasında veya daha uzun süreli ise subakut olarak adlandırılır. Akut
formda sıklıkla etken Stafilococcus aureus, kronikte ise viridans streptokok,
enterokok, koagülaz (-)stafilokok yada gram (-) kokobasillerdir. Uzun dönem diyaliz
hastalarında bakteriyel endokardit insidansı genel populasyona göre daha yüksektir.
20
Kalp yetmezliği en çok görülen komplikasyon olup, bunu arteriyel emboliler
izlemektedir (5).
Klinik Bulgular
Ateş olguların %90'ında mevcuttur.
Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, terleme, eklem ağrıları, bitkinlik, taşikardi,
titreme atakları
Kalp yetmezliği bulguları
Subkutan nodüller,
Peteşi, anemi
Osler nodülleri (el ve ayak parmaklarının iç yüzünde ve avuç içinin tenar ve
hipotenar bölgelerinde ağrılı endüre bölgelerdir)
Tırnaklarda splinter kanamalar
Janeway lezyonları (avuç içi ve ayak tabanında düzgün ağrısız, mavi-kırmızı
nokta şeklinde lezyonlardır),
Emboli
Çomak parmak
Retinada atılmış pamuk manzarası
Roth’s lekesi (ortasında beyaz leke olan kanama odakları)
Böbrek hasarına bağlı hematüri ve proteinüri, glomerulopati (Löhlein), renal
infarktlar görülebilir (1,2,4).
Duke Kriterleri:
Kesin Enfektif Endokardit Tanısında;
a) Patolojik Kriterler: Mikroorganizmalar ve patolojik lezyonlardır.
b) Klinik Kriterler: 2 Majör, 1 Majör ve 3 Minör, 5 Minör kriter varlığında kesin
21
tanı koyulur.
Majör Kriterler;
- Pozitif kan kültürü
- Ekokardiyografide pozitif bulgular
Minör Kriterler;
- Altta yatan kalp hastalığı veya intravenöz ilaç kullanımı
- 38 dereceden yüksek ateş
- Vasküler fenomen
- İmmünolojik fenomen
- Majör kriterlere uymayan mikrobiyolojik laboratuar bulguları
- Major kriterlere uymayan ekokardiyografi bulguları
Tedavide etken ajanlara bağlı olarak penisilin, sefalosporin ve vankomisin
asıl yer tutan antibiyotiklerdir. Penisilin alerjisi olan kişiler için seçenek olarak
önerilen
eritromisinden,
sık
gastrointestinal
yan
etkileri
ve
değişik
formülasyonlarının karışık farmakokinetik özellikleri nedeniyle vazgeçilmiştir (4,5).
Diş Hekimi Yaklaşımı
Enfektif endokardite yol açan geçici bakteriyeminin en başta gelen sebepler
arasında birinci sırayı dental girişimler yer almaktadır. Herhangi bir dental uygulama
yapılmasa bile, yalnızca kötü oral hijyen ve periodontitis veya periapikal
enfeksiyonlar sonucunda da bakteriyemi gelişebileceği bildirilmiştir.
Kanamalı her girişimin bakteriyemi yaratabileceği bilinmeli ve hekimler
gerekli önlemleri almalıdır. Diş fırçalama, sert gıdaların çiğnenmesinin, ortodontik
22
bantların yerleştirilmesi ve çıkarılması veya sürmemiş dişlerin ortodontik
düzeltmesinin, hatta protez vuruklarının bile bakteriyemiye neden olabileceği
unutulmamalıdır.
AHA’ya göre endokardit oluşma riskine göre şu şekilde bir sınıflandırma
yapılabilir:
Yüksek Risk Grubu
- Kalp kapağı protezi taşıyan hastalar
- Ateşli romatizmaya bağlı kalp hasarı olanlar
- Geçirilmiş endokardit hikâyesi olan kişiler
- Kompleks siyanotik kalp hastalığı olanlar
- Cerrahi olarak sistemik pulmoner şant uygulanmış hastalar
Orta Risk grubu
- Konjenital kalp malformasyonları
- Kazanılmış kapak disfonksiyonları
- Hipertrofik kardiomyopati
- Kapak regürjitasyonlu mitral kapak prolapsusu.
Profilaksi Önerilmeyen Düşük Risk Grubu
- İzole sekundum atrial septal defekt
- Atrial septal defektin cerrahi tamiri yapılanlar,
- Önceden geçirilmiş koroner arter by-pass operasyonu,
- Kapak regürjitasyonu olmayan mitral kapak prolapsusu,
- Fizyolojik ve fonksiyonel kalp sesleri,
- Kapak disfonksiyonu olmayan, geçirilmiş Kawasaki hastalığı,
23
- Kapak disfonksiyonu olmayan, geçirilmiş romatizmal ateş,
- Kardiyak pace-maker ve implante edilmiş defibrilatörler.
Endokardit Profilaksisi Önerilen Dental Uygulamalar
- Diş çekimleri
- Dental implantların yerleştirilmesi ve avülse olmuş dişlerin reimplantasyonu
- Endodontik kök kanalı tedavisi veya apikal rezeksiyon
- Cerrahi, küretaj, kök planlaması ve sondalamayı içine alan periodontal
uygulamalar
- Antibiyotik lifleri veya bantlarının subgingival olarak yerleştirilmesi
- Ortodontik bantların yerleştirilmesi ve çıkarılması
- İntraligamenter lokal anestezik enjeksiyonlar
- İmplant ya da dişler çevresinde kanama olması beklenen bölgede profilaksi
uygulaması.
Kanamalı dental işlemler sırasında uygulamayı takiben 2 saat içinde
yapılacak profilaksi yeterlidir.
Antibiyotik Profilaksisi Gerektirmeyen Dental Uygulamalar
- Çürük bir dişin doldurulması veya eksik bir dişin replasmanı
- Süt dişi çekimleri
- Flor uygulaması
- Rubber dam yerleştirilmesi
- Postoperatif dikiş alınması
- Hareketli protez ve ortodontik apareylerin yerleştirilmesi
24
- Ölçü alınması
- Post yerleştirilmesi
- Oral radyografi alınması
- Ortodontik apareylerin ajuste edilmesi
- İntraligamenter olmayan lokal anestezik enjeksiyonlar
Protetik
tedavi
sonrasında
total
dişsiz
hastalarda
bakteriyemi
gelişebileceğinden hastaların periyodik kontrollere alınmalıdır. Risk grubundaki
hastalarda seri dental uygulamalar gerektiğinde, tedavilerin tümü profilaksinin aynı
periyodunda bitirilmeli, bu mümkün olmadığında ise 9-14 gün ara ile çalışılmalıdır.
Mikrobiyal direnç olasılığını azaltmak amacıyla antibiyotik kullanımına
dental uygulamadan kısa bir süre önce başlanmalı, ancak uygulama sonrası uzun süre
devam ettirilmemelidir (6-8 saati geçmemelidir) Antibiyotik kullanmakta olan
hastalarda antibiyotiğin dozunu artırmak yerine, farklı gruptan bir antibiyotik seçmek
daha uygun olacaktır. Antikoagülan (heparin ve kumadin) alan hastalarda profilaksi
için intramusküler enjeksiyonlardan kaçınılarak, daha yüksek serum düzeyi sağlamak
için parenteral özellikle de intravenöz (IV) uygulamalar tercih edilmelidir.
Ayrıca operasyondan 2 gün önce antikoagülan kesilmeli, protrombin
zamanının normale döndüğü saptanmalıdır. Operasyondan 1 gün sonra tekrar
antikoagülana başlanır. Protrombin zamanı tayini ile takip edilir.
Amoksisilin, gastrointestinal sistemden emiliminin iyi olması, serum
seviyesinin devamlılığı ve yüksekliği nedeniyle tercih edilen preparattır .
Klaritromisinin gram (+) koklara eritromisinden daha etkili olduğu, dahi iyi
tolere edildiği ve GİS yan etkilerinin daha az olduğu kabul edilir. Eritromisinle
görülen GİS problemlerin, klindamisin ile daha az görülmesi de klindamisinin daha
yaygın kullanımına sebep olmuştur.
25
Tablo 2’ de enfektif endokardit profilaksisinde kullanılan ilaçlar ve dozları
verilmiştir.
Standart
Erişkin
Çocuk
2.0 g Oral
50 mg/kg Oral
1 saat preop.
1 saat preop.
600 mg Oral
20 mg/kg Oral
1 saat preop.
1 saat preop.
Sefaleksin* veya
2.0 g Oral
50 mg/kg Oral
Sefadroksil*
1 saat preop.
1 saat preop.
Azitromisin veya
500 mg Oral
15 mg/kg Oral
Klaritromisin
1 saat preop.
1 saat preop.
Ampisilin
2.0 mg IM, IV
50 mg/kg IM, IV
30 dk. preop.
30 dk preop.
600 mg IM, IV
20 mg/kg IM, IV
30 dk. preop.
30 dk. preop.
1.0 g IM, IV
25 mg/kg IM, IV
30 dk. preop.
30 dk. preop.
Amoksisilin
profilaksi
Penisilin
Klindamisin
duyarlılığı olan
Parenteral
Uygulama
Penisilin
Klindamisin
duyarlılığı olan
Sefazolin*
TABLO 2.Dental, oral, solunum ve özefagus ile ilişkili girişimlerde
enfektif endokardit profilaksisi (1,2)
İlaçların total çocuk dozu erişkin dozunu geçmemelidir.
*Penisilinlere aşırı duyarlılık reaksiyonu (ürtiker, anjioödem, anafilaksi)
gösteren bireylerde sefalosporinler kullanılmamalı.
26
3. KARDİYOVASKÜLER
HASTALIK
TEDAVİSİNDE KULLANILAN
İLAÇLAR
3.1 Konjestif Kalp Yetmezliğinde Kullanılan İlaçlar
Kalp glikozitleri
Konjestif kalp yetmezliği tedavisinde kullanılan bitkisel kaynaklı ilaçlardır.
Bazı kara kurbağalarının derisinde de kardiyoaktif maddeler bulunur. Bu grup
ilaçlara kardiyotonik glikozid, kardiyoaktif heterozid, veya digitalis (dijital) adı da
verilmektedir.Başlıca kalp glikozidleri Digitoksin, Digoksin, Lanatosid C ve
Uvabaindir.
Amrinon
Kalbin kasılma gücünü artırır. Vazodilatör etkisi vardır. Kan basıncını
düşürebilir. İ.v. yolla kullanılır. Yan etki olarak aritmi, trombositopeni, sindirim
sistemi ve karaciğer bozuklukları yapar.
Diüretikler
Vücuttan su ve tuz kaybına yol açarak ödemin çözülmesini sağlarlar.
Böylece kalbin yükü azalmış olur. Konjestif kalp yetmezliği tedavisinde,
başlangıçta etkinlikleri orta derecede olan tiazid veya tiazid-benzeri diüretikler
tercih edilir. Spironolakton veya triamteren ile kombine olarak kullanılabilirler.
27
Bunlar
tiazidlerin
etkilerini
potansiyalize
eder
ve
onların
hipokalemi
yapmasını engelleyebilirler.
Alfa Adrenerjik Reseptör Blokerleri
Vazodilatasyon
yaparak
kalp
fonksiyonunun
düzelmesine
yardımcı
olurlar.
Vazodilatörler
Kalp yetmezliği sırasında sempatik sistem aktive olmakta ve damarlar
daralmaktadır. Böylece kalbin yaptığı iş daha da artmaktadır. Bu yüzden vazodilatör
ilaçlar kalp yetmezliği tedavisinde kullanılabilmektedir. Örneğin; Dopamin,
Dobutamin, Kaptopril, Hidralazin, Prazosin, Nitratlar ve Nifedipin.
3.2 Aritmi Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
3.2.1 Taşiaritmilerin Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Kinidin
Yüksek konsantrasyonlarda kinidin kalp hücrelerine direkt etki gösterir.
Oysa düşük konsantrasyonlarda indirekt (antikolinerjik etki) etkilidir. Bu iki
etki, bazı durumlarda birbiriyle çelişir.
28
Prokainamid
Kalp üzerine etkileri kinidine benzer. Oral, i.v. veya i.m. yolla kullanılabilir.
Karaciğerde metabolize edilir ve böbreklerle atılır. Böbrek yetmezliğinde toksisitesi
artar.
Dizopiramid
Atropin-benzeri etkisi vardır. Oral yolla kullanılır. Yan etkileri kinidinden
daha azdır. Kalp üzerine gösterdiği yan etkiler, iletim bozukluğu, konjestif kalp
yetmezliği ve hipotansiyondur. Bunun yanında antikolinerjik yan etkileri (ağız
kuruluğu, kabızlık, bulanık görme, idrar
retansiyonu gibi) de vardır.
Lidokain
Lokal anestezik etkili bir ilaçtır. Sinüs düğümünü pek fazla etkilemez.
Purkinje lifleri ve atriyum kasındaki otomatisiteyi deprese eder. Karaciğerden ilk
geçişi sırasında önemli ölçüde metabolize edilir. Bu nedenle oral yolla kullanılmaz.
Dar
spektrumlu
bir
antiaritmiktir.
Açık
kalp
ameliyatlarında,
digital
zehirlenmelerinde ve myokard infarktüsünde i.v. veya i.m. yolla kullanılır. Etki
süresi kısa olduğundan i.v. infüzyon şeklinde verilebilir. Tedavi dozlarında yan
etkileri daha azdır. Etkin plazma konsantrasyonu 2-6 µg/ml dir. Bu sınır aşılırsa
29
önce santral sinir sistemi ile ilgili yan tesirleri ve sonra da kalp ile ilgili yan tesirleri
ortaya çıkar. Yüksek dozlarda uyuşukluk, işitme kaybı, konvülsiyonlar, solunum
durması ve koma gelişebilir.
Lokal anestezik olarak kullanılması gereken ve adrenalin veya diğer bir
vazokonstriktör
ilaç
içeren
Lidokain
müstahzarları
antiaritmik
olarak
kullanılmamalıdır.
Fenitoin
Epilepsi tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Ancak kalp üzerine de
lidokain gibi etki gösterir.Önce dikkatli bir şekilde i.v. veya oral yoldan
yükleme dozu (total 500 mg kadar) verilir. Daha sonra idame doza geçilir ve oral
yolla uygulanır.
Propranolol
Beta adrenerjik reseptör blokeridir. Sinüs düğümündeki beta reseptörleri
bloke ederek bradikardi yapar. Purkinje liflerindeki otomatisiteyi de deprese eder.
Bazı atriyal ve ventriküler aritmilerin tedavisinde oral veya i.v. yolla kullanılabilir.
Yan etki olarak hipotansiyon, kalp yetmezliğine eğilim yapabilir ve astmalılarda
bronkospazm gelişebilir. İlaç birden kesilmemelidir.
30
3.2.2 Bradiaritmilerin Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Atropin
Parasempatolitik bir ilaçtır.SA ve A-V düğüm üzerindeki vagal tonusu
ortadan kaldırır ve kalbi hızlandırır. İ.v. veya s.c. 0.6 mg dozda kullanılır. Oral yolla
da verilebilir.
3.3 Angina Pektoris Tedavisinde Kullanılan İlaçlar
Nitritler:
Nitritler kullanılma amaçlarına göre ikiye ayrılabilir:
■ Angina nöbeti sırasında veya nöbetten hemen önce kullanılanlar (kısa
etkililer): Nitrogliserin, İzosorbid Dinitrat ve Amilnitrit
■ Nöbeti önlemek için devamlı kullanılanlar (uzun etkililer): Pentaeritrol
Tetranitrat, Eritritil Tetranitrat
Beta Blokerler:
Propranolol: Kalpteki beta reseptörleri bloke ederek kalbin sempatik yolla
uyarılmasını azaltır. Kalbin kasılma gücünü azaltır. Özellikle egzersiz sırasında
kalbin atış hızını azaltır. Sonuç olarak hem egzersiz hem de istirahat sırasında
31
kalbin oksijen ihtiyacı azalır (16).
Kalsiyum Kanal Blokerleri:
Verapamil, Nifedipin ve Nitrendipi güçlü terapötik etkinliği olan antianginal
ilaçlardır. Bu ilaçlar kalp kası ve damar düz kaslarında Ca++ un hücre içine
girişine
engel olurlar. Serum kalsiyum
konsantrasyonunu
değiştirmezler.
Koroner damarları genişletirler (16).
3.4 Antihipertansifler
Diüretikler:
Furosemid,
Bumetanid,
Hidroklorotiyazid,
İndapamid,
K+
tutan
diüretikler(Spironolakton, Triamteren, Amilorid)
Sempatolitikler
MSS’ne etki edenler: Metildopa, klonidin, guanabenz
Gangliyonlara etkili olanlar: Trimetafan
Sempatik sinir ucuna etki edenler: Guanetidin, rezerpin
Alfa
adrenoseptör
blokerleri:
Fenoksibenzamin,
32
fentolamin,
prazosin,
doksazosin, tremazosin
Beta adrenoseptör blokörleri: Propranolol, atenolol, labetolol, metoprolol, nadolol,
pindolol, timolol
ACE inhibitörleri: Kaptopril, benazepril, enalapril, fosinopril, lizinopril, ramipril
Anjiyotensin
antagonistleri:
Losartan,
eprosartan,
valsartan,
iebesartan,
diltiazem,
nifedipin,
nikardipin,
kandesartan, telmisartan
Ca++
kanal
blokerleri:
Verapamil,
amlodipin, isradipin, felodiopin
Direkt etkili vazodilatatörler: Hidralazin, nitroprussid, minosidil, papaverin,
siklandelat, izoksuprin, bametan, nikotinik asit, pentoksifilin (17).
İlk seçenek ilaçlar (ABCD)
ACE inhibitörleri
Renin anjiyotensin-aldosteron sistemi (RAAS) vücutta birçok dokuyu
etkileyen kompleks bir endokrin sistemdir.
Beta blokerler
Beta-blokerlerin temel etki mekanizması beta-adrenoreseptorleri bloke
ederek kalp hızında ve debisinde azalma, miyokard kontraktilitesinde ve periferik
vasküler dirençte azalma, renin salınımının inhibisyonu, kavşak öncesi beta
reseptörlerini etkileyerek norepinefrin salınımını azaltmak ve egzersizle oluşan
katekolamin yanıtını azaltmak olarak sıralanmaktadır (11). Yan etkileri: Kesilme
sendromu, sinirlilik, anjina, taşikardi, periferik vasküler rezistansta artış, vasküler
33
yetersizlik, astım ve DM kontrolünde bozulma, plazma Tg konsantrasyonunda artış
ve HDL konsantrasyonunda azalma (propranolol)
MSS: Bitkinlik, mental
depresyon, uykusuzluk, kabus görme. GİS: Diare, kabızlık, bulantı, kusma olarak
sıralanabilir.
Kalsiyum kanal blokerleri
Kalsiyum kanal blokerleri fenilalkilaminler(verapamil), benzodiyazepinler
(diltiazem)
ve
dihidropiridinler
(nifedipin
ve
benzerleri)
olarak
sınıflandırılmaktadır. Dihidropiridin grubundan olmayan diltiazem ve verapamilin
sinoatrial ve atriyoventrikuler düğüm üzerine olan etkileri daha belirgin iken,
dihidropiridin grubundakilerin vaskuler etkileri on plandadır. Yan etkileri: Baş
ağrısı, halsizlik, baş dönmesi, flushing ve periferik ödem yan etkilerinden bir veya
fazlası görülebilir. Kabızlık, Parotitis (sublingual nifedipin ve nikardipin), tat alma
bozukluğudur ( nifedipin) (10,11).
Diüretikler
Vücuttan su ve tuz atılımını artırır, ayrıca tiazidler arteriolleri gevşetir ve
kan basıncını düşürürler. Furosemid, etakrinik asid ve bumetanidin diüretik etkileri
daha güçlüdür, ancak antihipertansif etkileri düşüktür. Yan etkileri: hiponatremi,
hipokalemi, hiperürisemi (gut) hiperlipidemi ve hiperglisemidir (11).
34
Hipolipidemik İlaçlar
Hiperlipidemi, bir metabolizma hastalığıdır ve kanda çeşitli lipoproteinlerin
düzeyi yükselmiştir. Lipoproteinler yağ ve protein bileşimleridir ve karaciğerde
yapılırlar. Hipolipidemik ilaçlar arterlerde ateroskleroz (damar sertliği) gelişmesini
yavaşlatmak ve özellikle koroner kalp hastalığı riskini azaltmak için kullanılır.
Niasin (Nikotinik Asid) (Niconacid, Ronicol)
Lipoprotein sentezini azaltarak etki gösterir. P.o. 3-6 g dozunda
kullanılır (16).
Neomisin (Bycomycin)
Bir
antibiyotiktir.
Kendisi
barsaktan
emilmez
ve
kolesterolün
de
emilmesini engeller. P.o.0.5-2 g dozunda kullanılır.
Antikoagülan İlaçlar
Pıhtılaşma faktörlerinin sentezini bozarak
antikoagülan faktör etkinliğini
artırırlar. Pıhtılaşma faktörlerinin etkinliğini bozarak kanın koagülasyon yeteneğini
azaltırlar (16).
Heparin (Liquemine, Panheprin)
Fibrin oluşmasını engeller ve yara iyileşmesini geciktirir. Trombin sentezini
azaltarak etkinliğini gösterir. Sadece parenteral yolla kullanılır. Venöz trombus
profilaksisinde, açık kalp ameliyatlarında ve hemodiyaliz sırasında kullanılır.
35
Oral Antikoagülanlar
Etkileri ilaç verilmeye başladıktan 2-3 gün sonra başlar; ilaç kesildikten
birkaç gün sonraya kadar devam eder. Vücutta K vitamini aracılığıyla oluşan bazı
pıhtılaşma faktörlerinin sentezini engellerler. Örnek olarak ;Warfarin (Coumadin)
Dikumarol (11).
4. DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN İLAÇLAR
Endodontik tedavide sistemik ilaç olarak genellikle antibiyotikler ve analjezik
antienflamatuarlar kullanılmaktadır.
4.1 Antibiyotikler: Endodontik kaynaklı enfeksiyonların tedavisinde çoğu zaman
antibiyotik kullanılmadan
sadece
endodontik
tedavi
yeterli olabilmektedir.
Sağlıklı bireylerde asemptomatik pulpitis, asemptomatik apikal periodontitis, fistül
varlığı, lokalize şişlik ve endodontik cerrahi sonrası antibiyotik kullanımı tavsiye
edilmemektedir. Antibiyotikler; sistemik nedenler (ateş, halsizlik, lenfodenapati ve
trismus gibi) ile lokal nedenlerden (şişlikte artma, selulit ve osteomyelit gibi) dolayı
endodontik tedaviye ek olarak verilmektedir. Endodontik tedavi sırasında immun
yetmezliği olan hastalarda (AIDS, kanser, otoimmün hastalık, kortikosteroid
tedavisi), nakil hastalarında, diyabetlilerde (tip I-II), kalp protezi bulunan hastalarda,
endokardit ve romatizmal ateşli hastalarda antibiyotik kullanılması endikedir.
Endodontik tedavide penisilin V, amoksisilin, amoksisilin-klavulanat, eritromisin,
klaritromisin, makrolidler (eritromisin, klaritromisin ve azitromisin), klindamisin,
metronidazol ve siprofloksasin gibi ilaç kullanılabilmektedir.
Penisilinin ve
klindamisinin kullanılması odontojenik enfeksiyonlarda iyi sonuçlar vermektedir
(24).
36
4.2 Analjezikler-Antienflamatuarlar
Endodontide
analjezikler
tedavi
öncesi ağrı eşiğini düşürmek için
profilaktik olarak tedavi sonrası ağrının azaltılması amacıyla verilir. Bu amaçla
endodontik tedavide non-steroid antienflamatuar ilaçlar (NSAİİ), parasetamol
veya bu iki ilaç birlikte kullanılmaktadır. Ülkemizde hekimleri tarafından çok
fazla
reçete
edilmeyen
antienflamatuar
özelliklerinin
sebebiyle
olmaması
endodontik
sebebiyle
tedavide opioidler
endodontik
tedavide
parasetemol ve bazı NSAİİ'ler ile kombine olarak kullanılabilmektedir. Aspirinin
ağrı
kesici
özelliğinin
diğer NSAİİ'lere göre pek bir farkı bulunmamaktadır.
Bununla birlikte tolere edilmesinin güç olması ve kısa etkilerinden dolayı
endodontik tedavide çok kullanılmamaktadır (24).
İlaç-ilaç etkileşimi, en genel anlamda, bir ilaç kombinasyonu içindeki iki
veya daha fazla ilacın birbirlerinin etkilerinde klinik ya da farmakolojik
anlamda fark edilebilir veya ölçülebilir bir değişiklik ortaya çıkarmasıdır.
Özellikle bu değişiklikten kasıt, ilacın etki gücünde ya da etki süresinde
ortaya çıkan bir değişimdir. İlaç kombinasyonu içinde etkileşen ilaçlar aynı anda
uygulanmış olabileceği gibi birbirlerinden belirli bir zaman önce ya da sonra
uygulanmış olabilirler (18).
Epidemiyolojik açından bakıldığında, hastaneye yatışların % 0.1–2.6’sı
ilaç-ilaç etkileşimi kaynaklıdır. Hastaneye yatış gerektiren ciddi yan etkilerin
frekansı % 5-20’si ilaç-ilaç etkileşimleri nedeni ile ortaya çıkmaktadır. Ciddi yan
etkilerin frekansı hesaba katıldığında hastanede yatan her 200 hastadan birinin ilaçilaç etkileşimi nedeni ile ciddi bir yan etki yaşadığı görülmektedir. Bu verileri
ölümcül yan etkiler için değerlendirdiğimizde, hastanede gerçekleşen her 10.000
37
ölümden bir tanesinin ilaç-ilaç etkileşimi kaynaklı olduğu tespit edilmektedir. Bu
veriler, ilaç-ilaç etkileşiminin ne denli önemli bir sorun olduğunu göstermektedir.
Bu derlemenin amacı endodontik tedavide kullanılan antibiyotik-analjeziklerle
kardiyovasküler rahatsızlıklarda sürekli olarak kullanılan ilaçlar arasındaki
etkileşimi güncel literatür ışığında tartışmaktır.
5. KARDİYOVASKÜLER SİSTEM HASTALIKLARINDA KULLANILAN
İLAÇLAR İLE DİŞ HEKİMLİĞİNDE KULLANILAN İLAÇLAR ARASINDA
ETKİLEŞİMLER
5.1 Antiaritmik İlaçlar
Antiaritmik ilaçlar, kardiyak dokulardaki iletim yollarını ve otomatisiteyi
etkileyerek aritminin kesilmesi, tekrarının önlenmesi ve klinik sonuçlarının
hafifletilmesi amacıyla kullanılır. Bu ilaçların dar terapötik etkisinden dolayı, diğer
ilaçlarla muhtemel ilaç etkileşimleri klinik açıdan oldukça önemlidir (19).
Antiaritmik ilaçların metabolizmasında; karaciğerde ve gastrointestinal
sistemde bulunan sitokrom
P450
enzimlerinin
ilacın transportunu gerçekleştiren ATP bağımlı
(CYP enzimleri) ve birçok
bir
transmembran
olan
P-
glikoproteinlerin büyük bir önemi vardır. CYP enzim çeşitleri ilaçlarla ve
besinlerle indüklenebilir ya da inhibe edilebilir. Antiaritmik ilaçların birçok
sınıflama çeşidi vardır (25,26).
38
Antiaritmik İlaçlar ile Antibiyotiklerin İlaç Etkileşimleri:
Antiaritmik ilaçların antibiyotiklerle etkileşimleri CYP enzimlerine ve Pglikoprotein
transportuna
dayanmaktadır.
Makrolid
grubu
antibiyotiklerin
metabolizması CYP enzimine bağlı olduğundan dolayı, bu antibiyotik grubu çoğu
antiaritmik ilaçla etkileşim içerisindedir. Kinidin ve disopiramid kullanan hastalarda
eritromisin alımı sonucu bu antiaritmik ilaçların yarılanma sürelerinde
azalma
görülmüştür. Potasyum kanal blokerlerinin P-glikoprotein transportu aracılığıyla
eritromisinin biyoyararlanımını azalttığı, klaritromisinin ise biyoyararlanımını
artırdığı belirtilmiştir. Bir vaka çalışmasında disopiramid kullanan hastalarda altı gün
boyunca 250 mg klaritromisin verilmiş, hastalarda QT aralığı (ventriküllerin
depolarizasyonu ve repolarizasyonu için geçen toplam sure) uzamış ve ventrikuler
disritmi
görülmüştür.
Makrolid
antibiyotiklerin
(özellikle
eritromisin
ve
klaritromisin), antihipertansif bir ilaç olan ve aritmi tedavisinde kullanılan kalsiyum
(Ca)
kanal
blokerleri ile
kullanımında hipotansif etkinin artacağını bildirilen
çalışmalar mevcuttur. Sonuç olarak antiaritmik ilaç kullanan hastalarda makrolid
kullanımı tavsiye edilmemektedir. Ancak bu durum bütün antiaritmiklerin
makrolidler ile etkileştiği anlamına gelmemelidir. İlaç önerisi yaparken spesifik
ilaçlar için etkileşim bilgisi kontrol edilmelidir (9,10,11).
Antiaritmik İlaçlar ile Analjezik-Antienflamatuar İlaçların İlaç Etkileşimleri
NSAİİ, CYP enzim çeşitleri ve P-glikoprotein transportları ile ilişkili
olmadığından, antiaritmikler ile beraber kullanıldığında belirgin bir etkileşim
oluştuğunu gösteren herhangi bir çalışma yoktur. Fakat bir antiaritmik olan beta
39
blokerlerin NSAİİ'ler ile kullanıldığında hipertansif etkinliğinin artacağı bildirilmiştir
(9).
Opioid grubu analjezikler antiaritmik ilaçların bir kısmı ile etkileşim
içerisindedir. Çok yönlü etkileşime sahip olan metadon, kardiyak antiaritmiklerle
beraber kullanıldığında bu opioidin etkisi artar. Etkileşimin kaynağı tam olarak
bilinmemekle ile birlikte, antiaritmik ilaç kullananlarda metadon kullanımının risk
faktörü olup olmadığı da açıkça belli değildir. Yine de antiaritmik kullananlarda
metadon kullanımından kaçınmak gerekir (11).
Metadonun antiaritmiklerle beraber kullanıldığında etkisinin artması, bütün
opioidlerin antiaritmiklerle
kullanıldığında
etkilerinin
artacağını göstermez.
Kodein, kinidin ile birlikte alındığında (kinidin, kodeinin morfine dönmesini
yavaşlattığından dolayı) analjezik etkisi azalır.
5.2 Oral Antikoagülanlar
Antikoagülan ilaçlar pıhtılaşma faktörlerinin etkinliğini ve sentezini bozarak
kanın koagülasyon yeteneğini azaltan ilaçlardır. Heparin ve oral antikoagülanlar
olarak ikiye ayrılır. Heparin akut durumlarda parenteral olarak verildiğinden dolayı
rutin olarak pek kullanılmaz. Oral antikoagülanlar indandion türevleri ve sodyum
warfarin olarak ikiye ayrılır. Warfarin en fazla tercih edilendir.
Warfarinin
molekül
yapısı
K
vitaminine çok benzediğinden dolayı
vücuda girdiğinde bu vitaminin yerini alır. K vitamini koagülasyon için gerekli
olan faktör II-VII-IX-X’un yapımında önemli rol oynar. Warfarin, K vitamininin
40
yerini aldığı için bu faktörlerin yapımını sekteye uğratır. Warfarinin antikoagülan
etkisi uluslararası normalleştirilmiş oran (INR) ile izlenir. INR ayrıca oluşabilecek
kanama riski hakkında da bilgi verir (24).
Oral Antikoagülanlar ile Antibiyotiklerin İlaç Etkileşimleri:
Geniş spektrumlu antibiyotikler barsak florasını
bozduğundan dolayı
barsakta üretilen K vitamininin eksikliğine neden olurlar. Warfarinin dar
spektrumlu penisilinlerle etkileşimine dair veri bulunmamaktadır. Penisilin G’nin
intravenöz verilmesi haricinde dar spektrumlu penisilinlerin warfarin kullanan
hastalarda güvenli olduğu görülmektedir.
Warfarin kullanan hastalarda klindamisinin tek doz kullanımının güvenli
olduğu, fakat çoklu dozlarda kullanılacak ise, INR takibinin gerekli olduğu
belirtilmiştir. Geniş spektrumlu penisilinler, sefalosporinler ve tetrasiklinler
warfarin ile etkileştiklerinde, warfarinin etkisini artırdığı; eğer bu antibiyotikler
verilecekse INR değerlerinin kontrolünün gerektiği bildirilmiştir. Siprofloksasin,
metronidazol ve makrolidlerin warfarinin etkisini artırdığı bildiren çalışmalar
mevcuttur.
Yapılan randomize kontrollü bir çalışmada amoksisilin klavulonik asit ile
warfarinin etkileşimi incelenmiş; bu iki ilacı kullanan hastalarda (vücudunda
herhangi bir inflamasyon ve enfeksiyon bulunmayan) INR değişikliği olmadığı
bildirilmiştir (9).
41
Oral
Antikoagülanlar
ile
Analjezik-Antienflamatuar
İlaçların
İlaç
Etkileşimleri
NSAİİ'den olan meloksikamın, warfarin etkisini artırıp artırmadığı hakkında
çelişkili çalışmalar mevcuttur. Bazı araştırmacılar warfarin kullanan hastalara
selekoksib ve naproksen kullanımını
mukozasını tahriş
ettiğinden dolayı,
önermişlerdir. Fakat bütün NSAİİ'ler mide
mide
mukozasında kanama
eğilimi
yapmaktadırlar. Yapılan bir panelde, 2009 yılında bu konu ele alınmış, mideyi
tahriş etmeyen parasetamol tavsiye edilmiştir.
Parasetamol ile warfarin arasında etkileşimi inceleyen pek çok araştırma
mevcuttur. Bir çalışmada parasetamolun artmış kanama riski ile ilişkili olduğu fakat
INR yükselmesi ile ilgili istatiksel bir verinin elde edilemediği belirtilmiştir. Başka
bir çalışmada parasetamol kullanan hasta- kullanımının hastalarda plaseboya göre
INR değerini artırmadığı, fakat günde 2-4 gr’lık 14-28 günlük parasetamol
kullanımında INR’yi önemli derecede artırdığı çeşitli çalışmalarda bildirilmiştir.
Günde 2 gr’dan fazla, en az üç gün parasetamol alan hastaların INR takibinin
yapılması tavsiye edilmektedir (21).
5.3 Kalp Glikozitleri (Dijitaller)
Kalp glikozitleri atriyoventrikuler iletiyi yavaşlatarak, kalp atım hızını
azaltırlar. Aynı zamanda kalp kasının kontraktilitesini artırırlar. Kalp glikoziti
olan digoksin yaşlılarda en çok reçete edilen altıncı ilaçtır. Digoksin diğer ilaçlara
göre daha dar terapötik aralığından dolayı; digoksinin biyoyararlanımını ve
42
klirensini değiştiren ilaçlar hastanın zehirlenmesine zemin hazırlayabilir (27).
Kalp Glikozitleri ile Antibiyotiklerin İlaç Etkileşimleri:
Oral yolla alınan makrolid antibiyotiklerin (eritromisin-klaritromisinroksitromisin digoksinin oral biyoyararlanımını artırdığı belirtilmiştir. Sunulan
bir vaka raporunda digoksin kullanan hastaların eritromisin alımı sonrası bulantı,
ishal, bradikardi, atrial fibrilasyon ve hiperkaleminin
görüldüğü, yapılan incelemeler sonrasında hastanın digoksin seviyesinin yüksek
olduğu, sorunun digoksin antidotu olan ‘digibind’ kullanımı sonrası geçtiği
belirtilmiştir. Benzer bir vaka raporunda digoksinin, klaritromisinle de etkileşim
içerisinde olduğu gösterilmiştir.
Ayrıca tetrasiklin grubu antibiyotiklerin
digoksinin serum sevi- yelerini artırdığı da belirtilmiştir (9,27).
Kalp Glikozitleri ile Analjezik-Antienflamatuar İlaçların İlaç Etkileşimleri:
Digoksin kullanan hastalarda indometazin kullanımı sonrası digoksin
seviyeleri ile ilgili çelişkili çalışmalar mevcuttur. Etadolak-diklofenak'ın digoksin
seviyelerinin
artırdığı
bildirilmiştir. Diğer NSAİİ'ler ile digoksin arasındaki
etkileşimi bildiren yeterli derecede çalışma bulunmamaktadır.
Bir opioid türevi olan tramadolun digoksinin etkisini artırdığı belirtilmesine
rağmen, etkileşimin mekanizması bilinmemektedir. Ayrıca bu etki- leşime dair bir
insan çalışması mevcut değildir (9,27).
43
5.4 Antihipertansif İlaçlar
Hipertansiyon dünyada ölüm riski bulunan hastalıkların başında gelmektedir.
Felç yapmasının yanı sıra kardiyak ve renal bozukluklarının insidansının
artmasına sebep olur. Yaygın olarak 50 yaş ve üzeri etkilenir. Hipertansiyon
tedavisinde anjiotensin converting enzyme (ACE) inhibitorleri, diuretikler, santral
etkili ilaçlar, α-adrenerjik reseptör blokerler, β-adrenerjik reseptör blokerler, Ca
kanal blokerleri, vazodilatörler ve anjiotensin II reseptör blokerleri kullanılmaktadır
(1,2).
Antihipertansif İlaçlar ile Antibiyotiklerin İlaç Etkileşimleri:
Antihipertansif ilaçlar ile beta laktam antibiyotiklerin (penisilin-sefalosporin)
kullanılması önerilmektedir. Makrolid antibiyotiklerin (özellikle eritromisin ve
klaritromisin) antihipertansif ilaç olan Ca kanal blokerleri ile kullanımında
hipotansif etkinin artacağı bildirilen çalışmalar mevcuttur.
Aminoglikozitlerin
diuretiklerle kullanımı ototoksisiteyi artırdığı bildirilmiştir (11).
Antihipertansif
İlaçlar
ile
Analjezik-Antienflamatuar
İlaçların
İlaç
Etkileşimleri
NSAİİ'ler antihipertansif ilaçlarla (Ca kanal blokerleri hariç) beraber
kullanıldıklarında kan basıncı artar.
Ca
kanal
blokerleri
kullanan hastalarda
NSAİİ'nin kan basıncını ya çok az etkiler ya da hiç etkilemez. NSAİİ'ler
siklooksijenaz (COX) inhibitorlerinin salınmasını engelleyerek ağrının kesilmesinde
rol
oynarlar.
COX inhibitorleri böbreklerden sodyum-su atılımında işlev
44
görmektedir. COX inhibitörlerinin NSAİİ'ler tarafından engellenmesi, vücutta
sodyum-su tutulumuna (hiperkalemi) neden olur. Bu yüzden NSAİİ'lerin hipertansif
etkisi vardır. Hipertansif etkileri doza bağlı olarak artar. NSAİİ'ler kan basıncını
ortalama beş mm Hg arttırırlar. Birkaç yıl boyunca kan basıncının 5-6 mm Hg
yüksek olması felç riskini %67, koroner kalp hastalıklar riskini %15 artırır (9,10).
Yapılan bir çalışmada parasetamol, asetil salisilik asit, ketaprofen ve
sulindak’ın yapmış olduğu hipertansif etkinin ibuprofen, indometazin, naproksen ve
piroksikamın yapmış olduğu hipertansif etkiden daha az olduğu gösterilmiştir.
Bir Ca kanal blokeri olan diltiazem, CYP enzimini inhibe ederek opioid
türevi
analjezik olan alfentanilin etki suresini artırır. Metadon ise yine CYP
enzimini inhibe ederek beta blokerlerin etki suresinde uzamaya neden olur
(9,10,11).
5.5 Antitrombositik İlaçlar
Non-fatal miyokard infarktusu, non-fatal inme ve vaskuler olum gibi ciddi
vaskuler olaylarda, aterosklerotik alanda gelişen arteriyel trombüsler ciddi rol
oynamaktadırlar. Arteriyel trombüslerin oluşum mekanizmasında ise trombositler
önemli bir yere sahiptir. Kardiyovasküler hastalıklarda primer ve sekonder koruma
amacıyla uygulanan antitrombositik ilaçların, vaskuler olayları anlamlı bir şekilde
azalttığı bilinmektedir. Genellikle hastalara akut bir donem geçtikten sonra, yeni
enfarktüs
oluşma
riskini
azaltmak
amacıyla
oral
antikoagülanlar
verilir.
Antitrombositiklerin kullanımı oral antikoagulanlara nazaran daha güvenilirdir.
45
Antitrombositik ilaçlar arasında en sık kullanılan asetil salisilik asit
(aspirin)’tir. Aspirinin analjezik-antienflamatuar-antipiretik özelliklerinin yanı sıra
antiagregan etkisi de vardır. Aspirin kullanımına bağlı olarak vaskuler mortalitenin
%15,
fatal olmayan vasküler olayların da % 30 oranında azaldığı klinisyenler
tarafından bildirilmiştir. Fakat şunu da belirtmek gerekir ki; hastalarda sürekli olarak
aspirin kullanılması gastrointestinal sistemde rahatsızlıklara neden olmaktadır. Hatta
kardiyovasküler olayların arttığı da bildirilmiştir (28,29).
Antitrombositik İlaçlar ile Antibiyotiklerin İlaç Etkileşimleri:
Antitrombositik ilaçların antibiyotiklerle etkileşime girdiğine dair herhangi bir
literatür bilgisi bulunmamaktadır.
Antitrombositik İlaçlar ile Analjezik-Antienflamatuar İlaçların Etkileşimleri
Aspirinin NSAİİ'ler ile özellikle ibuprofenle hayli etkileşim içerisindedir.
Etkileşim
mekanizması trombositlerin COX-1 enzimine dayanır. Aspirin ve
NSAİİ'nin ikisi de COX-1 enzimini bloke eder. COX-1 enzimini geri dönüşlü bir
şekilde etkiler.
Aspirinin ise geri dönüşsüz etki gösterir. NSAİİ'nin bu durumu
kardiyovasküler sistem üzerinde koruyucu olarak düşünülebilir. Bununla birlikte
randomize deneysel bir çalışmada NSAİİ'lerin kardiyovasküler olayları artırdığı
bildirilmiştir (20).
NSAİİ'ler trombositlerdeki COX kanalına bağlanarak trombositlerin aspirin
46
ile etkileşmesini engellerler. Aspirin ile istenmeyen etki oluşturan NSAİİ'lerden biri
ibuprofendir. Aspirin beraber ibuprofen kullanan hastalarda aspirinin etkisinin
azaldığı, kardiyovasküler olayların artığını bildiren çalışmalar mevcuttur. Catella
ve ark.
diclofenak-
yaptıkları bir çalışmada ibuprofenin aspirinle etkileşim derecesinin
parasetamol-naproksen-rofekoksib gibi
NSAİİ'lerden
daha fazla
olduğunu göstermiştir. NSAİİ arasında naproksen güçlü bir COX-1 inhibitörü
olduğu için, miyokard enfarktüsü ve kardiyovasküler olaylar naproksen kullanan
hastalarda daha az görülür. Sulindak kullanımının aspirinin etkisini bozmadığı
bildirilmiştir . Bununla beraber birçok çalışmada birçok araştırmacı da ibuprofenin
aspirinle etkileşime girmediğini ya da önemsiz derecede etkileştiğini, NSAİİ'lerin
kardiyovasküler olayları etkilemediğini savunmuşlardır. Yapılan bir çalışmada ise
düzenli NSAİİ alan hastaların, aralıklı NSAİİ alan hastalara göre daha fazla
miyokard enfarktüsü riski taşıdığı gözlenmiştir (21).
Aspirinin ile beraber bir COX-2 inhibitörü olan selekoksib kullanan
hastalarda
GİS
etkinin
arttığı,
fakat
diklofenak-ibuprofen-naproksen
kullanıldığında GİS etkinin değişmediği gözlemlenmiştir.
özelliğinde
NSAİİ'ler
ilaç
ile
olan
beraber
Selective Serotonin Re-uptake
kullanıldığında
belirtilmiştir. Bir başka antitrombositik
gastrointestinal
ilaç
olan
Antitrombosit
Inhibitors (SSRI)
kanamanın
arttığı
dipiridamol türevinin
NSAİİ'ler etkileştiğini bildiren literatür bulunmamaktadır. Sonuç olarak aspirin
kullanan hastalarda düzenli NSAİİ kullanılacaksa, antitrombositik aktiviteyi
bozacağından dolayı ibuprofenden kaçınmak gerekir. Tek doz veya bir günde
birkaç doz NSAİİ'nin aspirinle beraber kullanımı, NSAİİ'nin aspirinle beraber
sürekli kullanılmasından daha güvenli görünmektedir (11,30).
47
6. ÖZET
Diş hekimleri sadece diş alanındaki tedavilerle sınırlı kalmayıp bir insanın
sahip olabileceği tüm hastalıklar konusunda bilgi sahibi olmalıdır. Ayrıntılı bir
anamnez alarak hastanın bulunan tüm hastalıklarını ve kullandığı ilaçları bilmelidir.
Aldığı ayrıntılı anamneze göre acil durumlar karşısında ilk müdahaleyi
yapabilmelidir. İlaç reçete edeceği zaman daha önceden kullanılan ilaçlarla
etkileşimi göz önünde bulundurmalıdır.
48
7. KAYNAKLAR
1- Tokgöz M. : Diş Hekimliği ve Sistemik Hastalıklar S: 33-61
2- Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Oral Diagnoz ve Radyoloji Ders Notları
3- Little JW. The impact on dentistry of recent advances in the management of
hypertension. Oral Surgery Oral Medıcıne Oral Pathology 2000; 90: 591- 599
4-Aydınlar A, Alper E, Cankur NŞ, Cordan J, Çil E.Kardiyoloji. Editörler: Cordan J,
Yeşilbursa D, Baran İ, Güllülü S. Bursa, 2005 S: 123- 157, 245-319, 367- 411
5-Çağatay G, Soydan İ, Akıllı A, Gürgün C. Klinik kardiyoloji. Editörler: Çağatay G,
Soydan İ. İzmir, 2004 S:115-130, 131-170, 247-252, 327-356
6-Terci A. İç hastalıkları. Ege Ünv. Mat. Bornova İZMİR 1994 S:61-114
7- Kutsal A. : Süleyman Demirel Üniversitesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Ders Notları
8- Yücetaş Ş. : Kardiyovasküler Sistem Hastalıklarının Diş Hekimi Açısından Önemi
Ders Notları
9- Özalp E. : Diş Hekimliği Kliniğinde Farmakoloji Ders Notları, İstanbul
Üniversite Diş Hekimliği Fakültesi Yayınları
10- Kantemir, İ : Farmakoloji, Ankara, 1957; S:15-27
11- Brunton L, Lazo J, Parker K. : Goodman & Gilman, Tedavinin Farmakolojik
Temeli, Nobel Tıp Kitabevleri, 2009, S:823-933
12- Çankaya H. : Kardiyovasküler Sistem Hastalıkları Ders notları
13- Bayırdır Ü, Demiroğlu C, Dinç İ, Hatemi H : İç Hastalıkları, 1990 S: 257- 320,
356- 365
14- Topsakal R. : Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi Ders Notları
49
15- Doğan N, Üçok C. Ö. :Bakteriyel Endokardit Profilaksisine Diş Hekimlerinin
Yaklaşımının Değerlendirilmesi . T Klin J Dental Sci 2002; 8: 7-11
16- Cingi İ., Erol, K : Anadolu Üniversitesi Yayınları, Açıköğretim Fakültesi
Yayınları, No:230, Farmakoloji, 1996 2:58-62
17- Süner Ö. ; İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Seminer Notları
18-Classen DC, Pestotnik SL, Evans RS, et al. Adverse drug events in
hospitalized pati- ents. Excess length of stay, extra costs, and attributable
mortality. JAMA 1997; 277:301-306
19- Trujillo TC, Nolan PE. Antiarrhythmic agents: Drug interactions of clinical
significance. Drug Saf 2000; 23:509-523
20-Cataldo G, Heiman F, Lavezzari M, et al. Indobufen compared with aspirin
and dipyridamole on graft patency after coro- nary artery bypass surgery:
Results of a combined analysis. Coron Artery Dis, 1998; 9: 217-222
21-Gladding PA, Webster MW, Farrell HB, et al. The antiplatelet effect of six
non- steroidal antiinflammatory drugs and their pharmacodynamic interaction
with aspirin in healthy volunteers. Am J Cardiol 2008; 101:1060-1063
22- Hudson M, Baron M, Rahme E, Pilote L. Ibuprofen may barogate the
benefit aspirin when used for secondary prevention of myocardial infarction. J
Rheumatol 2005; 32: 1589-1593
23- Garcia Rodriguez LA, Varas-Lorenzo C, Maguire A, et al. Nonsteroidal
Antiinflammatory drugs and the risk of myocardial infarction in the general
population. Circulation 2004; 109:3000-3006
24- Ingle JI, Glick DH. Different diagnosıs and treatment of dental pain. In: Ingle
JI, Tain- tor FC (eds). Endodontics. (3 rd ed), Philadelphia, Lea & Febiger 1985;
288-289
50
25- Yamreudeewong W, de Bisschop M, Martin LG, et al. Potentially significant
d interactions of class III antiarrhythmic drugs. Drug Saf 2003 ; 26: 421-438
26- Singh BN, Vaughan Williams EM. A third class of anti-arrhythmic action.
Effects on atrial and ventricular intracellular poten- tials,
and
other
pharmacological actions on cardiac muscle, of MJ 1999 and AH 3474. Br J
Pharmacol 1970; 39: 675-687
27- Aronow WS, Frishman WH, Cheng-Lai A. Cardiovascular drug therapy in
the el- derly. Cardiol Rev 2007; 15: 195-215
28- Özdemir O. Salisilatlar ve Pirazolon İstanbul Eczacı Odası Yayınları, Istanbul
1990; S:47-50
29- Baron JA, Cole BF, Sandler RS, et al. A randomized trial of aspirin to
prevent colorectal adenomas. N Eng J Med 2003; 348: 891-899
30- Schnitzer TJ, Burmester GR, Mysler E, et al. Comparison of lumiracoxib
with nap- roxen and ibuprofen in the Therapeutic 1998; 9: 217-222
51
8. ÖZGEÇMİŞ
11.01.1992 İskenderun/Hatay doğumluyum. İlkokulu Cumhuriyet İlköğretim
Okulu, orta öğrenimimi Antalya Merkez İlköğretim Okulu ve lise öğrenimimi Edirne
Süleyman Demirel Fen Lisesi'nde tamamladım. 2010 yılında Ege Üniversitesi Diş
Hekimliği Fakültesi'ni kazandım.
52
Download