“Individuals have international duties which transcend the national obligations of obedience imposed by the individual State…Crimes against international law are committed by men, not by abstract entities, and only by punishing individuals who commit such crimes can the provisions of international law be enforced.” The quotation is from the Judgment of the International Military Tribunal at Nuremberg. ULUSLARARASI CEZA HUKUKUNUN KAYNAKLARI Uluslararası Adalet Divanı Statüsü m. 38: (1)Kendisine sunulan uyuşmazlıkları uluslararası hukuka uygun olarak çözmekle görevli olan Divan: a) uyuşmazlık durumundaki devletlerce açık seçik kabul edilmiş kurallar koyan, gerek genel gerekse özel uluslararası antlaşmaları; b) hukuk olarak kabul edilmiş genel bir uygulamanın kanıtı olarak uluslararası yapılagelmiş kurallarını; c) uygar uluslarca kabul edilen genel hukuk ilkelerini; d) 59. Madde hükmü saklı kalmak üzere, hukuk kurallarının belirlenmesinde yardımcı araç olarak adli kararları ve çeşitli ulusların en yetkin yazarlarının öğretilerini uygular. (2)Bu hüküm, tarafların görüş birliğine varmaları halinde, Divan'n hakça ve eşitce karar verme yetkisini zedelemez. Asli kaynaklar: • Antlaşmalar • Uluslararası örf adet hukuku • Hukukun genel ilkeleri Yardımcı kaynaklar: • Yargı kararları (içtihat) • Doktrin Bu kaynakların yorumunda, 1969 Antlaşmalar Hukukuna İlişkin Viyana Sözleşmesi’nin ilgili hükümleri esas alınacaktır. Yukarıda sayılanların dışında, BM Güvenlik Konseyi’nin tavsiye kararlarının da uluslararası ceza hukukunun önemli kaynaklarından olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Asıl kaynaklar ile yeni ve bağlayıcı bir hukuk kuralı yaratmak mümkündür. Buna karşılık, yardımcı kaynaklar mevcut bir kuralın varlığının veya içeriğinin saptanmasında yahut yorumunda kullanılır. “Individuals have international duties which transcend the national obligations of obedience imposed by the individual State…Crimes against international law are committed by men, not by abstract entities, and only by punishing individuals who commit such crimes can the provisions of international law be enforced.” The quotation is from the Judgment of the International Military Tribunal at Nuremberg. Uluslararası Antlaşmalar • Antlaşmalar • Uluslararası Ceza Mahkemelerinin Kurucu Statüleri • Usul ve Delil Kuralları Uluslararası antlaşmaların yorumunda 1969 Antlaşmalar Hukukuna İlişkin Viyana Sözleşmesi’nin özellikle 31.-33. maddeleri olmak üzere ilgili hükümleri esas alınacaktır. Bugüne dek kurulan uluslararası ceza mahkemelerinin kurucu antlaşmaları şunlardır: • Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesini kuran 1945 tarihli Londra Antlaşmasına Ek Statü. • 1946 tarihli Uzakdoğu Askeri Ceza Mahkemesini kuran Tokyo Şartı • Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesinin Statüsü • Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesinin Statüsü • Uluslararası Ceza Divanını kuran Roma Statüsü • Sierra Leone Özel Mahkemesi Statüsü Uluslararası Örf Adet Hukuku Uluslararası örf adet hukuku, antlaşma hükümlerinin kapsamı ve içeriğinin açıklığa kavuşturulmasında bir kaynak olarak kullanılabileceği gibi antlaşmada hüküm bulunmayan hallerde de kullanılabilir. Bir kuralın uluslararası örf adet hukuku kuralı olması için: • Davranışın/fiilin devletlerin yerleşik uygulaması halini alması/sürekli olarak tekrarlanması (süreklilik ilkesi) ve • Bu davranışların hukukun bir gereği olarak zorunlu olduğu ve devletlerin de bunula bağlı olduğu konusunda ortak bir inancın varlığı (genellik ilkesi) gerekir. Evrensel nitelikte bir uluslararası örf adet hukuku kuralının oluşumu için bütün devletlerin rızası gerekmez; genel bir uygulamanın varlığı yeterlidir. Buna karşılık, bir devlet açık ve kesin tutum ve davranışlarıyla uluslararası örf adet hukuku kuralının oluşumuna karşı çıkmışsa, kural ona karşı ileri sürülebilir değildir. Buna karşılık, bölgesel nitelikte bir uluslararası örf adet hukuku kuralının oluşumu için devletlerin açık tutum ve davranışlarıyla bu yönde kuşkuya yer vermeyen bir irade belirtmeleri gerekir. Örf adet hukuku uyarınca bir fiilin suç olarak ihdas edilmesi mümkün müdür? Bu husus, doktrinde tartışmalıdır. Bir görüşe göre uluslararası örf adet hukuku uluslararası hukukun asli bir kaynağı olduğu için bununla bir fiilin suç olarak ihdas edilmesi mümkündür. Diğer bir görüşe göre ise ulusal mevzuatta veya uluslararası ceza mahkemesi statüsünde yer almayan kurallara göre bir fiilin suç olarak ihdas edilmesi mümkün değildir. Belirtilmelidir ki, her ne kadar örf adet hukuku uluslararası ceza hukukunun bir kaynağı olsa da bir ceza mahkemesi ancak kendi statüsünde yetkilendirildiği suç tipleri bakımından yargı yetkisini kullanabilir. “Individuals have international duties which transcend the national obligations of obedience imposed by the individual State…Crimes against international law are committed by men, not by abstract entities, and only by punishing individuals who commit such crimes can the provisions of international law be enforced.” The quotation is from the Judgment of the International Military Tribunal at Nuremberg. Hukukun Genel İlkeleri Hukukun genel ilkelerinden söz edilebilmesi için aşağıdaki iki şartın bulunması gerekir: • Birçok ulusal hukuk düzeninde yer alıyor olması, • Uluslararası hukuk düzenine aktarılmasında hukuk mantığı veya devletlerin değer yargıları bakımından bir engel bulunmaması. Hukukun genel ilkelerinin bazıları, o kadar açık ve barizdirler ki bunların yazılı olarak açıklanmasına gerek duyulmaz; zira bunlar diğer kuralların oluşabilmesi için çok temel ve gereklidir. Bunların tespiti için uluslararası düzenin genel niteliklerinden yola çıkılması yeterlidir. Örn. Suçsuzluk karinesi. Hukukun genel ilkelerinin bazıları ise başlıca hukuk sistemlerinin karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkarılır. Bir kural bütün hukuk sistemlerde ortak ise hukukun genel ilkesi olarak kabul edilir. Örn. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin insanlığa karşı suçlar bakımından uygulanabilecek suçlar bakımından uygulanabilecek ceza makasını tespit etmek için yaptığı incelemede ulusal hukuk sistemlerinde insanlığa karşı suçlar bakımından en ağır cezaların uygulandığına ilişkin ortak bir hukukun genel ilkesinin varlığını tespit etmesi. Sözü edilen bu genel ilkelere, uluslararası hukukun başkaca bir kaynağına başvurma imkanı yoksa, son çare olarak başvurulur.