Türkiye`de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik- Büyüme İlişkisi

advertisement
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlikBüyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme

Funda Çondur - Mehmet Bölükbaş


Özet: Bu makalenin amacı, Türkiye’de işgücü piyasası ve genç işsizlik-büyüme ilişkisini
küreselleşme sürecinin etkilerini dikkate alarak incelemektir. Bu bağlamda, öncelikle
küreselleşmeyle birlikte dönüşüm yaşayan işgücü piyasalarına değinilmiş; ardından
Türkiye’de işgücü piyasası ve özelliklerine yer verilmiştir. Türkiye’de işgücü piyasası
anlatılırken, istihdam yapısı ve istihdam yapısındaki dönüşüm, işsizlik ve işsizlikle mücadele, genç işsizlik ve eğitim ilişkisine de ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Makalenin
son kısmında ise 2000Q1-2010Q4 dönemi temel alınarak ekonometrik analiz yapılmıştır. Yapılan analizin sonucuna göre genç işsizlikten GSYİH’ya ve ÜFE’den genç işsizliğe doğru bir nedensellik ilişkisi saptanmıştır. Bu sonuçla birlikte Türkiye’de GSYİH ve
ÜFE’de meydana gelen değişimlerin doğrudan ve dolaylı olarak genç işsizliği etkilediği
söylenebilmektedir.
Anahtar Sözcükler: İşgücü piyasası, genç işsizlik, ekonomik büyüme, Türkiye.
A Study on Labor Market and The Relationship Between Youth
Unemployment and Economic Growth in Turkey
Abstract: The objective of this article is to analyze the labor market in Turkey and the
relationship between youth unemployment and growth considering the globalization
process. In this context, firstly, the labor market experienced conversion with globalization has been referred and then the labor market in Turkey and its characteristics examined. While analyzing the labor market in Turkey, employment structure and employment structure in the conversion, unemployment and fight against unemployment, the
relation between youth unemployment and education has also been given in detail
place. At the last part of the study, an econometric analysis has been done by using
2000Q1-2010Q4 period data for Turkey. According to results of econometric analysis,
a causality relationship has been found among youth unemployment, GDP, and inflation. It is possible to say based on the said result that the changes being occurred in inflation and in GDP have effect directly or indirectly on youth unemployment in Turkey.
Key Words: Labor market, youth unemployment, economic growth, Turkey.

Bu çalışma 3. International Conference on Political Economy’de 15.09.2011 tarihinde sunulan “Küreselleşmesin Türkiye'deki İşgücü Piyasası Üzerine Olası Etkileri” adlı çalışmanın genişletilmiş versiyonudur.

Yrd. Doç. Dr., Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF, İktisat Bölümü, İsabeyli Yerleşkesi,
Nazilli/Aydın/Türkiye.

Arş. Gör., Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İİBF, İktisat Bölümü, İsabeyli Yerleşkesi,
Nazilli/Aydın/Türkiye .
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47, Sayı 2, Haziran 2014, s. 77-93.
78
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
GİRİŞ
Küreselleşmenin genel olarak piyasalar üzerinde olumlu ve olumsuz etkileri
bulunmaktadır. İşgücü piyasası, emek arzı ve emek talebi olarak dikkate alındığında, küreselleşmenin ve beraberindeki teknolojik değişimlerin sonuçlarından
önemli ölçüde etkilenmektedir. Küreselleşme süreci ile birlikte ortaya çıkan gelişmeler işgücü piyasalarının yapısını ve istihdam olanaklarını değiştirmektedir.
Artan işsizlik ülkelerin en önemli makroekonomik sorunları arasında yer almaktadır. Ekonomi politikalarının amaçları arasında tam istihdam sağlanması
hedefi önemli bir yer tutmaktadır. Ekonomi politikasının hedeflerinin bir kısmının birlikte uygulanması mümkünken bir kısmı ise uygulamaları birbiri ile çelişen politikalardır. Dünyada işsizliğin giderek artması, ekonomi politikaları uygulanırken tam istihdamın sağlanması hedefini öncelikli kılmaktadır. İşsizliğin
gerek ekonomik, gerekse sosyal ve psikolojik yönleri dikkate alındığında konunun önemi bir kat daha artmaktadır. Bu değişimler işgücü piyasasında bir takım
reformların yapılmasını gerekli kılmaktadır.
Bu makalede amaç, küreselleşmenin işgücü piyasasına etkilerinin ortaya konularak, bu etkilerin dünyada ve Türkiye’deki işgücü piyasasında ortaya çıkardığı değişmelerin değerlendirilmesidir. Bu bağlamda işgücü piyasasında yapılan
düzenlemeler ve bu düzenlemeler sonucunda ortaya çıkan sonuçların değerlendirilmesine ilişkin literatür taraması yapılmıştır. Türkiye’de işgücü piyasasını ve
özelliklerini inceleyen bu makalede ayrıca son dönemlerde önem kazanan eğitim düzeyi ve işsizlik konusu da Türkiye açısından ele alınmış ve Türkiye’deki
işgücünün eğitim düzeyi ve istihdam ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Sonuç
olarak dünyada ve Türkiye’deki işgücü piyasasının küreselleşmeden etkilenerek
yaşadığı dönüşüm ortaya konularak, Türkiye’deki işsizlik ve işgücü piyasasında
eğitim düzeyi ile genç işsizlik ilişkisi incelenmiştir. Bu bağlamda, 2000Q12010Q4 dönemi verileri kullanılarak, Türkiye’deki genç işsizlik, GSYİH ve
ÜFE değişkenleri kullanılarak bu değişkenler arasındaki ilişkinin belirlenmesine
yönelik Granger Nedensellik Analizi uygulanmıştır.
KÜRESELLEŞME VE İŞGÜCÜ PİYASALARI
Küreselleşme; ulusal ekonomik, politik, sosyal, kültürel bütün değerlerin yerel ve ulusal sınırları aşarak uluslararası bir boyut kazanmasını ifade eder. Küreselleşme olgusu özellikle neoliberal politikaların uygulama bulduğu dönem ve
sonrasında hız kazanmıştır. Neoliberal politikalar ekonomiyi piyasa güçlerinin
eline bırakan, devletin ekonomideki rolünün küçültülmesini öngören ve aynı
zamanda özelleştirmelerin artmasını teşvik eden bir yaklaşıma sahiptir. II. Dünya Savaşından sonra yeniden yapılanma sürecine giren pek çok ülke 1970’li yıllarda yaşanan petrol krizinden etkilenmiş ve bu krizlerin ardından neoliberal
ekonomi politikaları önem kazanmıştır (Görmüş, 2009; 179). Küreselleşmenin
kendini göstermeye başladığı 1980 sonrası dönemde ise uluslararası ticaretin
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
79
serbestleşmesiyle küresel rekabetin hız kazanması, artan nüfus ve paralelinde
artan göç, işsizlik oranlarında yükselmeyi de beraberinde getirmiştir. Bu nedenle küreselleşme ile birlikte ortaya çıkan yapısal bir dönüşüm sürecinin işgücü
piyasalarını ve istihdam olanaklarını değiştirdiği söylenebilir.
Küreselleşme süreciyle birlikte uygulama bulan yeni ekonomi politikaları,
özelleştirmelerin gündeme gelmesi, sendikaların eskisi gibi güçlü bir yapıya sahip olmayışı ve etkilerinin zayıflatılması, özellikle 1980 sonrası dönemde ortaya
çıkan ve çok uluslu şirketlerin işgücü maliyetlerini azaltmak amacıyla ucuz işgücü arayışına girmesi gibi faktörler işsizliği hem gelişmiş, hem de gelişmekte
olan ülkelerin uğraştığı bir sorun haline getirmiştir. Ülkeler bir yandan, üretim
ve bilgi iletişim (bilişim) teknolojisinde yaşanan değişime ayak uydurmaya, diğer yandan, nüfus artışına paralel olarak artan işgücüne istihdam olanakları yaratmaya çalışmaktadırlar.
Küreselleşmeyle birlikte bir ülkede yaşanan ekonomik kriz diğer pek çok ülkeyi de etkileyebilmektedir. Son dönem yaşanan ABD kaynaklı mortgage krizinin küresel bir boyut kazanarak ABD dışında diğer ülkeleri de etkilemesi buna
iyi bir örnektir. 2008 yılında ortaya çıkan ve 2009 yılında da etkisini sürdüren
küresel kriz işsizlik üzerinde de etkili olmuştur. Nitekim ILO tarafından yayımlanan “Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu”na göre (ilo.org, 2011); 2007 yılında 177,3 milyon olan işsiz sayısı 2009 yılında 205.2 milyon, 2010 yılında ise
2009 yılına göre neredeyse hiç değişmeyerek 205 milyon olarak gerçekleşmiştir. Aynı raporun 2012 sayısına göre, 2011 yılında işsiz sayısının 197 milyon
olarak gerçekleştiği görülmektedir (ilo.org, 2012). Yine bu raporda bir diğer
dikkat çeken gösterge küresel genç işsizlik oranıdır. 2007’de %11,8 olan küresel
genç işsizlik oranı 2009’da %12,8 olarak gerçekleşmiş, 2010’a gelindiğinde ise
çok az bir iyileşme gerçekleşerek %12,6 düzeyinde kalmıştır. Ancak 2011 yılında %18 gibi hayli yüksek bir oranda gerçekleşmiştir.
Grafik 1. Yıllar İtibariyle Dünyadaki Genç İşsizlik, İşsizlik ve Büyüme
Oranları (%)
20
15
Genç İşsizlik Oranı
10
İşsizlik Oranı
5
Yıllık Büyüme Hızı
0
2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
-5
Kaynak: ILO – Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu, 2011-2012.
80
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
Grafik 1’de yıllar itibariyle dünyadaki genç işsizlik, işsizlik ve büyüme oranları yer almaktadır. Küresel işsizlik oranı yıllar itibariyle incelendiğinde %6-7
dolaylarında olduğu görülmektedir. Bu oran 2007 yılında %5,6 iken, 2010 yılında %6,2’ye yükselmiştir. Dünyada genç işsizlik ortalama %13 düzeyinde
gerçekleşirken, büyüme oranlarına bakıldığında ise 2007 yılına kadar işsizlik ile
uyumlu bir seyir izleyen büyüme oranı 2008 yılında düşüşe geçmiş, bununla
birlikte işsizlikte de artış olmuştur. 2009 yılına gelindiğinde küresel krizin etkisiyle büyüme oranı %-0,6 düzeyinde, 2011 yılında ise %1,4 olarak gerçekleşmiştir.
Dünya ekonomik yapısının küreselleşmesiyle birlikte, yapılan işlerin niteliği
ve çalışan işgücünün özellikleri de değişmektedir. Özellikle bilgi, iletişim ve
hizmetler sektöründe son yıllarda ortaya çıkan yeni iş koşulları ve bu iş koşullarını yaratan kaynaklar, insan kaynağının hazırlanmasında ve kullanımında yeni
yaklaşımları da gündeme getirmiştir. Bu çerçevede Türkiye’deki istihdam politikaları da eğitim politikalarıyla eşgüdüm içinde yeniden yapılanma eğilimi içerisinde olmuştur. 1950’lerden sonra hızlı ve yoğun göçün kırdan kente yönelik
akışı, hem kentsel, hem de kırsal alanlarda sosyal yapı üzerinde farklı etkiler yaratmıştır. Çalışma yaşamının yeniden düzenlenmesi ve çalışan işgücünün bilgi
ve becerileriyle donanımı, küreselleşme sürecinin etkisiyle de yeniden değerlendirilmektedir (Tatlıdil - Xanthacou, 2002: 2). Tablo 1’de seçilmiş ülkelerin
ve ülke gruplarının toplam işgücü oranları verilmiştir.
Tablo 1. Seçilmiş Ülkelerin ve Ülke Gruplarının Toplam İşgücü Oranları (%)
Yıllar
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
Ülkeler
G7
49,6
50
50,2
50,3
50,2
50
-
Amerika
50,7
50,9
51,2
51,2
51,1
50,7
50,2
İngiltere
49,1
50,6
51,2
51,1
50,6
51,3
-
Almanya
48,4
49,6
50,3
50,6
50,7
50,9
51
Fransa
46,2
46,1
46,2
46,2
45,9
46
-
Türkiye
36,6
36,5
36,4
32,9
33,5
30,3
-
Kaynak: OECD (2011) verilerinden derlenmiştir.
Küreselleşmenin işgücü piyasasına etkileri diğer pek çok ülke gibi Türkiye’de de görülmektedir. Uzun zamandır yüksek oranlı işsizlik ile mücadele eden
Türkiye’nin özellikle son dönemlerde hızlı bir ekonomik büyümeye sahip olduğu ancak mevcut işsizlere ve işgücü piyasasına yeni dahil olan genç işsizlere istihdam olanağı sağlayamadığı kabul edilmektedir. Resmi rakamlara göre 2002
yılından beri ortalama işsizlik oranı %10 olan Türkiye’de hızlı nüfus artışı,
uluslararası doğrudan yatırımlardan yeterli pay alınamaması, istihdam yaratma-
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
81
ya yönelik bir eğitim politikasının yerleşmemiş olması ve eğitim politikasında
görülen eksiklikler işsizliğin temel nedenleri olarak bilinmektedir.
Tablo 2. Seçilmiş Ülkelerin ve Ülke Gruplarının İşsizlik Oranları (%)
Yıllar
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
OECD
6,9
6,6
6,1
5,6
5,9
Amerika
5,5
5,1
4,6
4,6
5,8
8,2
-
7,9
9,5
9,6
9.0
İngiltere
4,7
4,7
5,4
5,3
5,3
7,7
7,8
8.0
Almanya
10,3
11,2
10,3
Fransa
8,8
8,8
8,7
8,7
7,6
7,8
7,1
5.9
7,9
7,4
9,2
-
9.2
Türkiye
10,8
10,6
10,2
10,3
11
14
11,9
9,8
Ülkeler
Kaynak: OECD (2011) verilerinden derlenmiştir.
Küreselleşme ile değişikliğe uğrayan işgücü piyasaları çoğu ülkede benzer
özellikler göstermeye başlamıştır. İşgücü piyasasının mevcut haliyle dünya
ekonomisinde işsizliğin artmasına neden olan yapısal özellikleri; ekonominin
kuralsızlaştırılması, üretim yapısındaki değişim, işgücündeki yapısal değişim
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu gelişmeler dünya genelinde istihdamı olumsuz
etkilemiş ve işsizlik kronik bir sorun haline gelmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde
ise işsizlik, yoksullukla içiçe geçen bir sarmal yapı oluşturmaktadır. Dünyada
üretim artarken istihdam azalmakta ve işgücü başına üretim miktarı yükselmektedir (Baştaymaz, 1998: 21).
TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜ PİYASASI VE ÖZELLİKLERİ
İşgücü piyasası istihdam, işsizlik, genç işsizlik, eğitimli işsizlik gibi çeşitli
dinamiklerin yer aldığı bir yapıyı ifade etmektedir. İşsizlik sadece Türkiye’nin
değil günümüzde hemen her ülkenin uğraştığı önemli bir makroekonomik sorun
olarak görülmektedir. Özellikle de 2008’de yaşanan küresel krizin etkisiyle işsizlik pek çok gelişmiş ülkede bile önemli boyutlara ulaşmış; çözülmesi gereken
güncel bir sorun haline gelmiştir.
Türkiye’de de geçiş süreciyle birlikte işsizlik önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. İşsizliğin yanı sıra genç işsizlik, eğitimli işsizlik gibi kavramlar
da son dönemlerde sıkça rastlanan makroekonomik sorunlar arasında yer almaktadır.
Türkiye’de İstihdam Yapısı ve İstihdam Yapısında Yaşanan Dönüşüm
Bir ekonomide mevcut işgücünün ekonomik faaliyetlere katılarak çalışması
ya da çalıştırılması istihdam olarak tanımlanabilir. Bir ülkenin istihdamı, o ül-
82
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
kenin kalkınmışlık düzeyi, nüfusu, doğal kaynakları, teknolojik yenilikleri, eğitim ve ekonomik koşullara bağlıdır. Eğer bir ekonomide üretim faktörlerinin
tamamı çalışıyor ve üretime katılıyorsa “tam istihdam” durumu söz konusudur
(Yahşi, 2007: 22)
Fordist üretim yapısının sorgulanması, finansal liberalizasyon akımları yanında üretim teknolojileri, enformasyon ve ulaşım teknolojilerindeki hızlı değişim ve gelişmeler, her alanı etkileyen sermaye akışkanlığının işgücü piyasasını
da etkileyerek önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Post-fordist süreç içerisinde işgücü piyasalarında süre ve biçim açısından esnekleşme eğilimi artmıştır. Teknolojik gelişmeler, üretimde işgücünün payını giderek azaltırken, yüksek
nitelikli işgücü ihtiyacını artırmıştır (Uyanık, 2008: 221).
Türkiye’de işgücü piyasalarına bakıldığında ve benzer gelir düzeyine sahip
ülkeler ile kıyaslandığında, tarımsal istihdamın orantısız büyüklüğü, emek arzının fazlalığına karşın emek talebinin yeterli olmaması, işgücünün çoğunluğunun
genç ve niteliksiz oluşu, toplam istihdam içinde ücretlilerin düşük oluşu gibi
temel sorunlarla karşılaşılmaktadır.
Türkiye’de özellikle Cumhuriyetin kuruluşundan sonra üretim ve istihdam
yapısında önemli gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmeler, son yıllarda küreselleşmenin ve ülke dinamiklerinin de etkisi ile bütünleşerek bazı yapısal sorunlara
yol açmıştır (Güney, 2009: 140). Toplam istihdamın sektörel dağılımına bakıldığı zaman, Türkiye’nin bu piyasalar açısından oldukça değişken bir yapısı olduğu dikkat çekmektedir. İstihdamın tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerinin
dağılımı bu açıdan önemli ipuçları vermektedir; Cumhuriyetin kuruluş yıllarında tarım sektörünün istihdam içindeki payı %80’lerde iken, 2001 yılında bu
oran %35’e kadar gerilemiştir. Sanayi sektörünün istihdam içindeki payı ise
%4’lerden %18’lere; hizmetler sektörünün payı da benzer bir gelişme göstererek %47’lere kadar ulaşmıştır (Lordoğlu - Özkaplan, 2005: 118). 1975 yılında
Türkiye’de toplam işgücü 15,2 milyonu buluyordu. Bu işgücünün %60’a yakın
bir bölümü tarım sektöründe, %14’ü sanayi sektöründe, yaklaşık %5’i inşaat
sektöründe ve %22 ise hizmetler sektöründe istihdam ediliyordu. 1990 yılında
ise toplam işgücü 19,3 milyon olmuştur. Sektörel dağılıma gelince; tarım sektörünün payı %46, sanayi sektörünün payı %15, inşaat sektörünün payı %5 ve
hizmetler sektörünün payı da yaklaşık %33 idi. 2000 yılına gelindiğinde işgücünün %34’ünden biraz fazlası tarım sektöründe yer almaktaydı. Bu noktada
%40 ile hizmetler sektörü öne çıkmıştı. Sanayi sektörünün payı %18, inşaat sektörünün payı da %6 idi (Tunalı, 2004). 2011 yılı itibariyle istihdamın sektörel
dağılımına bakıldığında ise hizmetler sektörü %48,1 ile en büyük paya sahipken, onu sırasıyla %25,5 oranı ile tarım sektörü, %19,5 ile sanayi sektörü ve %7
ile inşaat sektörü izlemektedir (tuik.gov.tr, 2012; hazine.gov.tr, 2012).
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
83
Son yıllarda Türkiye’nin gerek ekonomik, gerek sosyal ve gerekse siyasal
anlamda geçirdiği dönüşüm dikkatle incelendiğinde bu dönüşümün rekabetçi bir
ekonomik yapı ve piyasa odaklı bir sistem geliştirdiği söylenebilir. Bu dönüşümden haliyle işgücü piyasaları da payını almaktadır. Daha rekabetçi ve daha
esnek bir yapıya sahip olması beklenilen işgücü piyasalarında ücretlerin esnekleşmeden olumsuz etkilenmesi, yeni istihdam biçimlerinin ortaya çıkması ve
küreselleşmenin etkisiyle işgücü piyasasında bölünmelerin yaşanması kaçınılmaz bir son olarak karşımıza çıkmaktadır.
Türkiye’de İşsizlik ve İşsizlikle Mücadele Yöntemleri
Bir ekonomide çalışma isteği olduğu halde iş bulamayanların olması o ekonomide işsizlik olduğu anlamına gelmektedir. İşsizlik oranı ise bir ekonomide
toplam işgücü içinde yer alan işsizleri ifade eder. Genç ve dinamik bir nüfusa
sahip olan Türkiye’de işsizliğin en önemli özelliği yapısal bir nitelik taşımasıdır. Ekonomide aktif olmayan nüfusun, başka bir anlatımla 15 yaş altı grubun
toplam nüfus içindeki oranı 2002 yılında yaklaşık %31 iken, AB üyesi toplumlarda %14’dür. Türkiye’de bu oran son yıllarda %26’lar düzeyindedir. Türkiye’de işsizlik bir yönü ile bu dengesizlikten sürekli etkilenmekte; yaratılan iş
arzından çok daha fazla iş talebi ortaya çıkmaktadır (Tatlıdil - Xanthacou, 2002:
8). Türkiye’de özellikle 1980 sonrası yaşanan hızlı kentleşme, iç göçlerin artması ve buna bağlı olarak gecekondulaşmada görülen artış, kırdan kente tarım
işçilerinin göçü işsizliği yoğunlaştırmıştır.
Türkiye’de işsizlikle mücadele 1980 sonrası dönemde geçerlilik kazanan neoliberal yaklaşıma karşılık olarak, özellikle 1990 sonrası dönemde istihdamın
sağlanması temel alınarak gerçekleştirilmiştir. İşsizlikle mücadele etmek ve yeni istihdam olanakları sağlamak amacıyla pasif ve aktif istihdam politikaları uygulanmıştır. Pasif istihdam politikaları; işsizler için yardım niteliğinde olan ve
işsizliğin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal sorunların giderilmesini amaçlayan politikalar olarak tanımlanabilir. Bu amaca uygun olarak işsizlik sigortası
ve işsizlik yardımları temel pasif istihdam politikaları olarak bilinmektedir. İlk
olarak 1999 yılında işsizlik sigortasının başlatılması işgücü piyasasında yapılan
ilk düzenlemelere örnektir. Lordoğlu ve Özkaplan (2005) işsizlik sigortasının
amacını, bir işyerinde çalışırken kendi istek ve kusuru dışında işini kaybedenlere uğradıkları ücret kaybını kısmen de olsa karşılamak üzere sigortalı olunan ve
primi ödenen süre ile ilişkili olarak belirli bir süre işsizlik ödeneği vermek, işsiz
durumdaki işçinin Sosyal Sigortalar Kurumuna olan hastalık ve analık sigorta
primini ödemek ve işsizlik ödeneğinin verildiği dönemde işçinin yeni bir işe girebilmesine yönelik iş bulma hizmeti, meslek geliştirme, edindirme ve yetiştirme eğitimi sağlamak şeklinde tanımlamaktadırlar. Bu alanda 2000 yılında prim
toplanmaya başlanmış ve ilk işsizlik ödemeleri de 2002 yılında gerçekleşmiştir.
İşsizlik yardımı ise kıdem tazminatı adıyla 1936 tarihli İş Kanunu’nda yer al-
84
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
mıştır. Kıdem tazminatı iş sözleşmesinin sonra ermesi sonucunda işsiz kalan kişinin mağdur olmasını önlemek için yapılan bir yardım ödemesi olarak görülmektedir. İşsizlikle mücadelede bir diğer yöntem ise aktif istihdam politikalarının uygulanmasıdır.
Aktif istihdam politikaları; istihdam yaratmaya ve işsizliği önlemeye yönelik
olarak oluşturulan politikalardır. Aktif istihdam politikaları işsizlerin iş bulma
ya da iş arama sürelerinin kısalmasını sağlayarak işgücü piyasasında işsiz sayısının azalmasını hedeflemektedir. Aktif politikalar işsizlik ödemelerinden farklı
bir amaca ulaşmak için tasarlanmakta ve uygulanmaktadır. İşsizlik ödemeleri
gelir destekleri ile koruma sağlamayı amaçlarken, aktif politikalar işsizlerin işgücü piyasasında iş bulmalarını ve bir işe yerleşmelerini kolaylaştırmayı amaçlayan bir dizi önlemi içermektedir (Kapar, 2005: 344). Kapar (2005) aktif politikaların bileşenlerini oluşturan programları şu şekilde sıralamıştır;
 Kamu çalışma programları,
 İş arama yardımları ve istihdam hizmetleri,
 Mesleki ve yeniden mesleki eğitim programları,
 Bağımsız çalışma programları,
 İşletmeye sunulan ücret ve istihdam destekleri,
 İşsizlere sağlanan ödeme desteği.
Uygulanan bu pasif ve aktif istihdam politikaları işsizliğin azalmasına bir
miktar katkıda bulunsa da tam olarak işsizlik sorununun giderilmesinde başarılı
olmamıştır.
Grafik 2, yıllar itibariyle Türkiye’de işgücüne katılım oranı, istihdam ve işsizlik oranını göstermektedir. Türkiye’de işgücüne katılım oranı %46-48 düzeylerindedir. 2010 yılında bu oran %48,4 iken, 2011 yılında ise %48,5 olarak gerçekleşmiştir. 2002-2007 döneminde %10’larda olan işsizlik oranı 2008 yılında
krizinin etkisi ile %11’lere, 2009 yılında %14’lere kadar yükselmiş; 2010 yılında ise %11,9’dur. 2011 yılı Aralık ayı verilerine göre %9,8 olarak gerçekleşmiştir. 2010 yılı işsizlik ve işgücüne katılım oranlarındaki bu değişime karşılık istihdam oranında önemli bir değişme gözlenmemiştir. Türkiye’de istihdam oranı
incelendiğinde 2004 yılında %41,3 düzeyinde iken, 2005-2007 yıllarında bir
değişiklik olmamıştır. Ancak, 2010 itibariyle %43’e yükselebilmiştir. 2011 yılı
Aralık ayı verilerinde ise %43,8 olarak belirtilmektedir.
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
85
Grafik 2. Yıllar İtibariyle Türkiye’de İşgücüne Katılım, İstihdam ve İşsizlik
Oranları (%)
60
50
40
İşgücüne Katılım
Oranı
30
İstihdam Oranı
20
İşsizlik Oranı
10
0
2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011
Kaynak: TUİK verileriyle derlenmiştir.
Türkiye’de Genç İşsizlik ve Eğitim İlişkisi
Genç olarak nitelendirilen 15-24 yaş grubu, işgücü piyasasına ilişkin sorunlardan önemli ölçüde etkilenen grubu oluşturmaktadır. Türkiye’de işgücü talebi
açısından, özellikle eğitimli işgücü iş bulmakta zorlanmaktadır. Genç işsizlik
gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sorundur. Bu sorun Türkiye
için de geçerlidir. Türkiye’de genç işsizlik oranları, toplam işsizlik oranlarının
yaklaşık iki katı düzeyde seyretmekteyken, ekonomide son yıllarda yaşanan
yüksek büyüme rakamlarına bakıldığında genç işsizlik oranlarında sağlıklı ve
sürdürülebilir bir azalma yakalanamamıştır (Kabaklarlı - Gür, 2011). Türkiye’de
genç işsizlik oranları 2011 yılı itibariyle %18,4 olarak gerçekleşmiştir. 15-24
yaş aralığında bulunan genç nüfus olarak belirtilen grupta var olan işsizlik sorunu eğitim durumları açısından incelendiğinde özellikle yükseköğretim görenlerde bu oran oldukça yüksektir. Bu durum sorunun önemini daha da arttırmaktadır.
Türkiye’de genç işsizlik yetişkin işsizliğinin üzerindedir. Ayrıca, genç işsizlikte yıllar itibariyle bir iyileşme olmadığı görülmektedir. Bu açıdan, yaşanan
2008 krizi ile birlikte daha da olumsuz bir durum söz konusudur. Neredeyse beş
gençten birinin işsiz olduğu Türkiye’de 2010 itibariyle yükseköğrenim mezunu
işsizlerin oranı %32,5 düzeyine kadar çıkmıştır. Güçlü ve gelişmiş bir toplum
olmanın ön koşulu gençlere istihdam olanakları yaratmayı gerektirmektedir. Bu
amaçla gerçekçi ve kalıcı çözümler sunan bir istihdam politikası izlenmelidir
(Sanal, 2010: 10).
Genç işsizlik sorunu ile mücadele politikalarında gerek işverenlere, gerekse
kamu otoritesine görevler düşmekteyken, genç nüfusun payına da bazı görevler
düşmektedir. Emek kalitesi bakımından yalnızca eğitim düzeyinin yüksek olma-
86
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
sı değil, kişinin kendisini geliştirmiş, en az bir yabancı dil bilen, gazete ve dergi
izleyen, dünyadaki gelişmelerden haberdar olan, çağdaş teknolojilere ayak uydurabilen ve kendi alanında mesleki donanıma sahip bir birey konumunda olması gerekmektedir (Kabaklarlı - Gür, 2011).
Türkiye’de işsizliğin nedenleri arasında eğitim ve istihdam ilişkisinin kurulamamış olması da önemli bir yer tutmaktadır. Emek piyasasının beklenti ve ihtiyaçlarını dikkate almayan eğitim sistemi işsizliğe yol açmaktadır. Eğitim durumuna göre işsizlik oranları kadın-erkek açısından farklılık göstermektedir. İstihdamın önemli bir bölümünün eğitim düzeyi düşük işgücünden oluşması ülkenin gelişmesi ve üretim açısından olumsuz bir göstergedir. Öte yandan, eğitim
düzeyi arttıkça, işsizlik oranının artması da Türkiye’de işgücü piyasasının yapısal zaafını gösteren bir başka olumsuz noktasıdır (Güney, 2009: 149).
Tablo 3. 15-24 Yaş Grubu Eğitim Durumuna Göre İşsizlik Oranları (%)
Yıllar
Okuma-yazma
İlköğretim
Lise ve Dengi
Okullar
Yüksek Öğrenim
bilmeyen
2004
9,6
13,3
27,9
39,8
2005
11,3
14,5
25,5
30,5
2006
12,5
15,2
23,1
27,2
2007
16,7
16,8
23,0
28,5
2008
11,0
17,9
22,9
29,8
2009
19,5
22,4
29,1
33,2
2010
16,4
18,4
25,2
32,5
Kaynak: TUİK (2012) verileriyle derlenmiştir.
Tablo 3, 2000-2010 yılları arasında eğitim durumlarına göre 15-24 yaş arası
toplam genç işsizlik (erkek+kadın) oranlarını göstermektedir. Tablo 3 incelendiğinde okuma-yazma bilmeyenler yıllar itibariyle dalgalı bir seyir izlemiştir.
İlköğretimde ise genel bir artış eğilimi söz konusudur. Ancak, yıllar itibariyle
genç işsizler grubu olarak adlandırılan 15-24 yaş grubunda en yüksek oran yüksek öğrenim mezunlarınındır. 2000 yılında %28,3 olan bu oran, 2004 yılında
%40’lara kadar yükselmiş 2010’a gelindiğinde ise %32,5 olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
87
Tablo 4. 15-24 Yaş Grubu (Erkek) Eğitim Durumuna ve Dönemlere Göre
İşsizlik Oranları (%)
Okuma-yazma
bilmeyen
İlköğretim
Lise ve Dengi
Okullar
Yüksek
Öğrenim
2004
16,1
14,8
24,7
37,7
2005
17,2
15,6
22
28,7
2006
22,9
15,6
19,7
25
2007
28,9
17,8
20,2
26,4
2008
22,1
19,3
20,4
24
2009
32,7
24
27,1
29
2010
24,4
19,2
22,3
27,5
Kaynak: TUİK (2012) verileriyle derlenmiştir.
Tablo 4’de 15-24 yaş grubu erkeklerde eğitim durumlarına göre işsizlik
oranları verilmiştir. Eğitim durumlarına göre yıllar itibariyle işsizlik durumunun
genelde artma eğiliminde olduğu dikkat çekmektedir. Okuma yazma bilmeyenlerin işsizlik verileri yıllar itibariyle değerlendirildiğinde; 2008 yılında %22,1
iken, 2009 yılında en yüksek oranı ile %32,7 olarak gerçekleşmiştir. 2008 krizin
etkisiyle işsiz kalanlar bu oran içinde önemli bir yer tutmaktadır. 2009 yılı işsizlik verilerinde, tüm eğitim durumlarında, bir önceki yıla göre artış olduğu söylenebilir. Yüksek öğretim görmüş olanlarda bu oran %29 ile önemli bir paya sahip iken, 2010 yılında bir miktar azalma eğiliminde olmuştur.
Tablo 5. 15-24 Yaş Grubu (Kadın) Eğitim Durumuna ve Dönemlere Göre
İşsizlik Oranları (%)
Okuma-yazma
bilmeyen
İlköğretim
Lise ve Dengi
Okullar
Yüksek
Öğrenim
2004
4,5
10,2
34,4
41,6
2005
7,4
11,5
32,2
32
2006
4,1
13,9
29,8
29,2
2007
8,6
14,1
28,5
30,3
2008
5,3
13,8
27,9
35
2009
8,3
17,9
32,7
36,8
2010
9,5
16,5
29,8
36,5
Kaynak: TUİK (2012) verileriyle derlenmiştir.
Tablo 5’de 15-24 yaş grubu kadınların eğitim durumlarına göre işsizlik
oranları yer almaktadır. Yıllar itibariyle bu yaş grubundaki kadınların eğitim
88
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
durumları arttıkça işsizlik oranlarınında arttığı dikkat çekmektedir. 2010 yılı verilerine göre okuma yazma bilmeyen kadınlarda işsizlik oranı %9,5, ilköğretim
mezunlarında %16,5 lise ve dengi okul mezunlarında %29,8 e yükselirken,
%36,5 oranıyla yükseköğretim mezunlarının durumu oldukça önem taşımaktadır. 15-24 yaş grubunda yükseköğretim mezunlarının genel oranı %32,5 iken,
kadınlarda bu oran %36,5, erkeklerde ise %27,5’dir. Aynı eğitim düzeyine sahip
olmalarına karşın kadınların beklenen düzeyde eşit iş fırsatlarına sahip olmadıkları görülmektedir.
Türkiye’de kadınların okullaşma oranlarının da düşük olması AB ülkelerinden farklı sorunları da gündeme getirmektedir. Özellikle genç işsizliğin son verilerle arttığı, görülen okul sistemi ile değişen iş pazarı arasındaki ilişkinin kurularak, okul sistemine katılımın arttırılması ve okulda kalma yıllarının uzatılması
gerekmektedir.
İşsizliğin Belirleyicilerine Yönelik Literatür Taraması
İktisat literatüründe işsizliğin belirleyicilerini saptamaya yönelik pek çok çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmaların sonucuna göre GSYİH, enflasyon, ihracat
ve doğrudan yabancı yatırımlar işsizliği belirleyen faktörlerin başında gelmektedir.
Bakare (2011) Nijerya için işsizliğin belirleyicilerini araştırdığı çalışmasında; işgücü talep ve arzı, nüfus, nominal ücret, yurtiçi yatırımlar, kapasite kullanımı ve gayri safi sermaye oluşumları ile işsizlik arasında anlamlı bir ilişki
bulmuştur. Rafiq vd. (2010) Pakistan için yaptığı çalışmalarında ise, nüfus, enflasyon ve doğrudan yabancı yatırımların işsizliğin belirleyicileri olduğunu vurgulamışlardır.
Türkiye’de işsizliği belirleyen faktörleri inceleyen Aktar ve Öztürk (2009)
çalışmalarında doğrudan yabancı yatırımları, ihracatı ve GSYİH’yı işsizliğin belirleyicileri olarak almış ve 2000-2007 dönemini kullanarak bu faktörlerin işsizlik üzerindeki etkisini incelemiştir.
Kabaklarlı ve Gür (2011) Türkiye’de genç işsizlik sorunu ve ekonomik belirleyicilerini eş-bütünleşme analizi ile araştırmış ve genç işsizlik oranı ile reel
GSYİH, reel yatırımlar, verimlilik ve enflasyon değişkenleri arasında uzun dönem bir ilişki bulmuşlardır.
Genç nüfusun işsizlik üzerindeki etkisini inceleyen bir başka çalışma da
Kyei ve Gyekye (2011) tarafından yapılmış ve bu çalışmada erkek ve genç nüfusun işsizlik üzerinde anlamlı etkisi olmadığı bulunmuştur. Aynı çalışmada
GSYİH’nın işsizliğin belirleyicilerinden biri olduğuna da değinilmiştir.
İşsizliğin belirleyicilerini ölçmeye çalışan bir başka çalışma ise, Peker ve
Bölükbaş (2011) tarafından yapılmıştır. İşsizliğin belirleyicilerini Johansen eşbütünleşme analizi ile araştıran bu çalışmada diğerlerinden farklı olarak reel ke-
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
89
sim güven endeksi, toplu iş sözleşmeleri ve enflasyon işsizliğin belirleyicileri
olarak alınmış ve Türkiye için 2000Q1-2010Q4 dönemi verileri kullanılarak çalışma sonuçlandırılmıştır.
Türkiye Verileri ile Ekonometrik Analiz
Türkiye’de genç işsizliğin etkilendiği makro ekonomik faktörleri belirlemek
amacıyla Granger Nedensellik Analizi yapılmıştır. Literatürde GSYİH, tefe, ihracat ve nominal ücret gibi kalemler genç işsizlik üzerinde etkisi olan faktörler
olarak bilinmektedir. Bu makaleye esas olan ekonometrik analizde ise, gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) ve üretici fiyat endeksi (ÜFE) dikkate alınarak bu değişkenlerle genç işsizlik (Gİ) arasındaki ilişki incelenmiştir.
Gİ, GSYİH ve ÜFE olmak üzere üç farklı değişkenin kullanıldığı analizde
2000Q1-2010Q4 üç aylık verileri temel alınmıştır. Veriler TUİK (2012) ve
TCMB’den (2012) edinilmiş olup Econometric Views 5.1 programı kullanılarak
analiz gerçekleştirilmiştir.
Durağan olmayan zaman serileriyle tahmin edilen modellerde sahte regresyon sorunuyla karşılaşılabildiğinden elde edilen sonuçlar gerçek ilişkiyi yansıtmamaktadır. Böyle bir durumda t ve F sınama sonuçları geçerliliğini kaybeder.
Dolayısıyla, durağan olmayan zaman serileriyle yapılan regresyon analizlerinin
anlamlı olabilmesi ve gerçek ilişkileri yansıtabilmesi, ancak bu zaman serilerinin aynı dereceden durağan olmasıyla mümkün olmaktadır (Gujarati, 2010:
726). Bu nedenle, analiz modelinde öncelikle tüm değişkenler mevsimsel etkilerden kurtarılarak durağanlaştırılmıştır. Ayrıca, Gİ yüzde oran olarak alındığından GSYİH ve ÜFE’nin de logaritmik değerleri kullanılmıştır.
Değişkenlerin durağanlık düzeyleri Dickey-Fuller (1979) testi kullanılarak
analiz edilmiştir. Dickey-Fuller (DF) testi, üç regresyon denklemine dayalı olarak yapılmaktadır:
Yalın hali:
Sabit terimli:
Sabit terimli ve trendli:
90
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
Bu testlerin sonucunda DF istatistikleri MacKinnon kritik değerleriyle karşılaştırılarak; sıfır (boş) hipotezi (H0:=0), alternatif hipoteze karşı (H1:0) test
edilmektedir. Sıfır hipotezi serinin durağan olmama durumunu, yani birim köke
sahip olduğunu, alternatif hipotez ise serinin durağan olduğunu göstermektedir.
Burada eğer hata terimi ut içsel bağıntılı ise, denklem şu şekilde yeniden düzenlenmektir:
∑
Burada, m gecikme uzunluğunu,  fark operatörünü belirtmektedir. Gecikme
sayısı içsel bağıntısız modelin elde edilmesine bağlıdır. Bu şekilde yapılan test
genişletilmiş Dickey-Fuller (Augmented Dickey Fuller: ADF) testi olarak bilinmektedir. ADF test sonuçlarını gösteren Tablo 6’da, temel alınan dönem itibariyle, bütün değişkenlerin düzey değerde durağan olduğu saptanmıştır.
Tablo 6. ADF Birim Kök Test Sonuçları
Değişken
ADF
Test
Kritik Değerler
%1
%5
%10
2000Q1-2010Q4
Gİ
-5.647(0)*
-4.192
-3.520
-3.191
GSYİH
-6.051(0)*
-4.198
-3.523
-3.192
ÜFE
-3.628(4)*
-3.615
-2.941
-2.609
Not: Parantez içindeki değerler, değişkenlerin, Akaike bilgi ölçütüne göre belirlenmiş uygun gecikme uzunluklarını gösterir. Test biçimi olarak, düzey değerde, sabit terimli ve trendli regresyon denklemi kullanılmıştır. * % 1 anlamlılık düzeyini göstermektedir.
Bu makalenin dayandırıldığı analizde değişkenler arası nedenselliğin yönünü
belirlemek için Granger (1969) nedensellik testi uygulanmıştır. Örneğin, x ve y
değişkenlerinin kullanıldığı bir modelde, eğer x değişkenine ait bilgilerin modele eklenmesi, y değişkeninin öngörüsüne katkı sağlıyorsa, x değişkeni, y değişkeninin nedeni olarak ifade edilir ve “nedenselliğin yönü x değişkeninden y değişkenine doğrudur” şeklinde kabul edilir. Nedenselliğin yönü Wald testi yardımıyla H0 ve H1 hipotezi sınanarak elde edilmektedir. Granger Nedensellik
Testi sonuçlarının sunulduğu Tablo 7’ye göre, modeldeki tüm değişkenler arasında doğrudan veya dolaylı bir ilişki söz konusudur.
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
91
Tablo 7. Nedensellik Testi Sonuçları
Boş hipotez
Gözlem Sayısı
F. İstatistik
F. Tablo
ÜFE→GSYİH
42
5.08447
3,23
ÜFE→Gİ
42
3.56907
3,23
ÜFE→Gİ
41
2.42235
2,84
Gİ→GSYİH
38
2.99760
2,34
GSYİH→ÜFE
38
2.11752
2,34
Not: Serilerin durağan düzeyleri kullanılmıştır. Gecikmesi uzunluğu Akaike bilgi ölçütüne göre 1, 2 ve 4 olarak farklı şekillerde belirlenmiştir. % 5 anlamlılık düzeyi kullanılmıştır.
Tablo 7’den de izlenebileceği gibi, ÜFE’den genç işsizliğe ve GSYİH’ya
doğru bir nedensellik ilişkisi mevcuttur. Bununla beraber genç işsizlikten
GSYİH’ya doğru ve GSYİH’dan da ÜFE’ye doğru bir nedensellik ilişkisi gözlemlenmektedir. Analiz sonuçları, GSYİH ve genç işsizlik arasındaki ilişki yönüyle, Kabaklarlı ve Gür’ün (2011) çalışmalarıyla benzer sonuçlar göstermektedir. Dolayısıyla analiz bulgularına göre Türkiye’de GSYİH ve ÜFE’de meydana gelen değişimler doğrudan veya dolaylı olarak genç işsizlik üzerinde etkili
olmaktadır.
SONUÇ
Küreselleşme süreci içerisinde işgücü piyasalarında önemli değişimler yaşanmaktadır. Bu süreç içerisinde yeni ekonomi politikalarının uygulanması,
özelleştirmeler, sendikaların etkilerinin zayıflaması, çok uluslu şirketlerin maliyetlerini azaltmak için ucuz işgücü arayışları gibi etkenler işsizliği hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkeler açısından önemli bir sorun durumuna getirmiştir. Yaşanan krizlerin etkisiyle de bu sorun derinleşmiştir.
Dünya’da ve Türkiye’de yıllık büyüme oranları, işsizlik ve işsizliğin bir diğer boyutu olan genç işsizlik oranları incelendiğinde, genç işsizlik oranlarının
oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Genç işsizlik oranlarının yüksek düzeyi
ve giderek yükselen eğilimi üzerinde önemle durulması gereken bir sorun durumundadır. Bu bağlamda dünyada küresel işsizlik oranı 2004-2011 yılları arasında %6-7 aralığındadır. Aynı yıllar arasında dünyada genç işsizlik oranının
%13-18’lerde olduğu bilinmektedir. Dünya’da genç işsizlik oranının küresel işsizlik oranının oldukça üzerinde olması, başka bir deyişle işsizlik sorununun
genç nüfusta yoğunlaşması istihdam politikalarında buna ilişkin planlamaların
yapılmasını ve gecikmeden uygulanmasını gerekli kılmaktadır.
Türkiye’deki işsizlik sorunu da ele alındığında, 15-24 yaş grubu yani genç
işgücünün bu konudaki sorunları dikkat çekmektedir. 15-24 yaş grubunun eğitim durumlarına göre işsizlik oranları incelendiğinde, yükseköğrenim görmüş
olanlarda işsizlik oranlarının oldukça yüksek olduğu görülmektedir. 2010 yılı
itibariyle yükseköğretim mezunlarının işsizlik oranı %32,5‘dir. Nitelikli işgücü-
92
Amme İdaresi Dergisi, Cilt 47 Sayı 2
ne ilişkin istihdam alanlarının yetersizliği söz konusudur. Bu durum yatırımların
arttırılmasını, yeni iş olanaklarının sağlanmasını gerekli kılmaktadır.
Güçlü ve gelişmiş bir toplum, rekabet gücü yüksek üretken alanlarda, yeni
yatırımlarla istihdam olanakları yaratmayı gerektirmektedir. Bu anlamda hem
gerçekçi hemde kalıcı çözümler içeren istihdam politikaları izlenmelidir. İşsizliği etkileyen makro ekonomik faktörler incelendiğinde bunlar arasında; işgücü
talebi, işgücü arzı, nüfus, nominal ücret, yurtiçi yatırımlar, doğrudan yabancı
yatırımlar, ihracat, reel GSYİH, enflasyon, verimlilik gibi faktörler yer almaktadır. Bu faktörlerin genç işsizliğe etkilerini, aralarındaki nedensellik ilişkisini
ortaya koymak üzere yapılan çalışmalar vardır. Makalenin dayandırıldığı çalışmada 2000-2010 dönemi Türkiye’deki genç işsizlik sorunu ile GSYİH ve ÜFE
arasındaki ilişki Granger Nedensellik Analizi ile incelenmiştir. İlgili dönemde
GSYİH ile genç işsizlik arasındaki ilişki ekonometrik analizle de desteklenmiştir. Elde edilen bulgulara göre, genç işsizlikten GSYİH’ya doğru bir nedensellik
söz konusudur. ÜFE’den de Gİ ve GSYİH’ya doğru bir nedensellik olduğu görülmüştür. Başka bir deyişle, Türkiye’de GSYİH ve ÜFE’de meydana gelen değişimler doğrudan veya dolaylı olarak genç işsizlik üzerinde etkili olmaktadır.
KAYNAKÇA
Aktar, İsmail – Öztürk, Latif (2009), “Can Unemployment Be Cured By Economic
Growth and Foreign Direct Investment in Turkey?”, International Research Journal
of Finance and Economics, Sayı 27, 203-211.
Bakare, A. S. (2011), “The Determinants of Urban Unemployment Crisis in Nigeria:
An Econometric Analysis”, Journal of Emerging Trends in Economics and Management Sciences (JETEMS), Cilt 2, Sayı 3, 184-192.
Baştaymaz, Tahir (1998), “Gelişmekte Olan Ülkelerdeki Açmaz: İşsizlik veya Kırsal
Eksik İstihdam,” Mercek Dergisi, Yıl 3, Sayı 10, 20-25.
Dickey, D. and Fuller, W. A. (1979), “Distribution of the Estimates for Autoregressive
Time Series with a Unit Root”, Journal of the American Statistical Association,
Sayı 74, 427-431.
Görmüş, Ayhan (2009), “Küreselleşme Sürecinde Başlıca İşgücü Piyasası Reformları”,
Kamu-İş İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt 10, Sayı 3, 177-200.
Granger, Clive W. J. (1969), "Investigating Causal Relations By Econometric Models
and Cross-Spectral methods", Econometrica, 37: 424-438.
Gujarati, Damodar N. (2010), Temel Ekonometri, (Çev Ümit Şenesen ve Gülay Günlük
Şenesen), Literatür Yayıncılık, İstanbul.
Güney, Alptekin (2009), “İşsizlik, Nedenleri, Sonuçları ve Müdahale Yöntemleri”, Kamu-İş İş Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt 10, Sayı 4, 135-159.
Hazine Müsteşarlığı, Ekonomi Sunumu (2012)
http://www.hazine.gov.tr/irj/go/km/docs/documents/Treasury%20Web/Reports/Sunuml
ar/Ekonomi_Sunumu_TR_0_.pdf (06.03.2012).
Türkiye’de İşgücü Piyasası ve Genç İşsizlik-Büyüme İlişkisi Üzerine Bir İnceleme
93
ILO, Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu (2012)
http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---dgreports/---dcomm/--publ/documents/publication/wcms_171571.pdf (06.03.2012)
ILO, Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu (2011)
http://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@dgreports/@dcomm/@publ/documents/pub
lication/wcms_150440.pdf (04.01.2011)
Kabaklarlı, Esra - Gür, Murat (2011) “Türkiye’de Genç İşsizlik Sorunu ve Ekonomik
Belirleyicilerinin Uzun Dönem EşBütünleşme Analizi” http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/esra_kabaklarlimurat_gur.pdf (17.02.2012).
Kapar, Recep (2005), “Aktif İşgücü Piyasası Politikaları”, İstanbul Üniversitesi İktisat
Fakültesi Mecmuası, Cilt 55, Sayı 1, s. 341-371.
Kyei, Kwabena A. - Gyekye, Kwame B. (2011), “Determinants of Unemployment in
Limpopo Province in South Africa: Exploratory Studies”, Journal of Emerging
Trends in Economics and Management Sciences (JETEMS), Cilt 2, Sayı 1, 54-61.
Lordoğlu, Kuvvet – Özkaplan, Nurcan (2005), Çalışma İktisadı, Der Yayınları,
İstanbul.
OECD, (2011), Economic Outlook, http://stats.oecd.org/ (06.03.2012).
Peker, Osman – Bölükbaş, Mehmet (2011), An Empirical Analysis of The Factors Determine Unemployment in Turkey, 3.
Uluslararası Ekonomi Politik Konferansı, Sözlü Bildiri, Kocaeli.
Rafiq, M., Ahmad, I., Ullah, A., and Khan, Z. (2010), “Determinants of Unemployment:
A Case Study of Pakistan Economy (1998-2008)”, Abasyn Journal of Social Sciences, Cilt 13, Sayı 1, 17-24.
Sanal, Engin (2010), “Küresel Ekonomik Kriz İle Dünyada ve Türkiye’de Artan Genç
İşsizliği”, Toprak İşveren Sendikası Dergisi, Sayı 88, 1-11.
Tatlıdil, Ercan – Xanthacou, Yota (2002), “Türk İşgücünün Yapısı ve Avrupa Birliği
İstihdam Politikaları”, Ege Akademik Bakış Dergisi, Cilt 2, Sayı2, 1-14.
TCMB, Elektronik Veri Dağıtım Sistemi (2012) http://evds.tcmb.gov.tr/cbt.html
(06.03.2012).
TUİK, İşgücü İstatistikleri (2012)
http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tb_id=25&ust_id=8 (06.03.2012).
Tunalı, İnsan (2004), “İstihdam Raporu”
www.kalkinma.gov.tr_DocObjects_Download_12671_%c4%b0%c5%9eKUR_T%c3%
bcrkiye_%c4%b0stihdam_Durum_Raporu.pdf (12.09.2011).
Uyanık, Yücel (2008), Neoliberal Küreselleşme Sürecinde İşgücü Piyasaları, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt 10, Sayı 2, 209-224.
Yahşi, Fatma (2007), “Küreselleşme ve İstihdam”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1-110.
Download