ANTİBİYOTİKLER HER ZAMAN GEREKLİ Mİ?

advertisement
Medical Park Ankara Hastanesi Bilgilendiriyor...
KOLESTEROL İLAÇLARI
İLE İLGİLİ GERÇEK NE?
Tıp dünyası özellikle son dönemde kolesterolü ve kolestrol
ilaçlarını tartışıyor. Medical Park Ankara Hastanesi’nden
Doç.Dr. Bünyamin Yavuz, kolestrol ilaçlarına şüpheyle yakla-
K
ardiyoloji Uzmanı Doç. Dr.
Bünyamin Yavuz, alanla
ilgisi olan veya olmayan hekimlerin kolesterol ilaçlarına ilişkin tartışmalarını, ‘bilimsellikten
uzak’ olarak nitelendirdi,
“Bu hekimler bilgiden
ziyade fikirlerini basına
açıklıyor. Konfiçyüs’ün,
‘bilgi sahibi olmadan fikir
sahibi olmak tehlikelidir’
diye çok ünlü bir sözü
var. Son günlerdeki kısır
tartışmaların temel nedeni
bu olsa gerek” dedi. Doç. Dr.
Bünyamin Yavuz, kolesterolün insan ve hayvan hücrelerinin
yapıtaşlarından biri olduğunu, belirli
oranda vücutta bulunması gerektiğinin altını
çizdi. Doç.Dr. Yavuz şöyle devam etti:
Yaş ilerledikçe
kötü kolesterol
artıyor
“Kolesterol dışarıdan besinler yoluyla alınabildiği
gibi vücudumuzda da çeşitli yollarla yapabilir. Vücudumuzdaki kolesterol, çeşitli proteinler yoluyla hüc-
relerimize taşınır. Yine bazı proteinlerle
fazla kolesterol hücrelerden ve kandan
karaciğere taşınır. Karaciğerimiz
diğer birçok yaşamsal maddede
olduğu gibi kolesterolde de kilit
rol oynayan organımızdır. Tıp dilinde LDL (kötü kolesterol) denilen kolesterol türü, kolesterolün
hücrelere taşınmasını sağlar.
HDL (iyi kolesterol) dediğimiz
kolesterol türü de, kolesterolü
kandan temizleyerek karaciğere
taşınmasına yardımcı olur. Yeni
doğan bir bebekte kötü kolesterol
ile iyi kolesterol yaklaşık olarak
birbirine eşittir. Yaşın artmasıyla birlikte çevresel ve kalıtımsal faktörlerin
etkisiyle kötü kolesterol artmaya başlar.”
Damar sertliğine
yol açabiliyor
Normalin üzerindeki kötü kolesterol ve normalin
altındaki iyi kolesterol damar sertliği için bilinen en
önemli risk faktörleri arasındadır. Doç.Dr.Bünyamin
Yavuz, normalin üzerindeki kötü kolesterolün, damar duvarında birikerek o bölgede iltihap hücrelerinin toplanmasına neden olduğunu ve içi yağ dolu
plak denilen damar sertliğine yol açtığını kaydetti.
şılmasının olağan olduğunu söyledi, “Ancak şüphe duyan hekimler bunu ispat etmelidir. Zira bu ilaçların tedavide önemi
büyüktür” dedi.
Doç.Dr. Yavuz, ardından yaşanabilecek muhtemel
sorunları da şöyle sıraladı:
hasta üzerinde yapılan bilimsel çalışmalarda
kanıtlamıştır.”
İlaçların işe
yaradığı
kanıtlandı
Bu ilaçları kullanmaya
devam edeceğiz
“Söz konusu plaklardaki yağ oranı fazlalığı ve yoğun iltihap, plak çatlamasına neden olabilir. Bunun
sonucunda plak üzerine çöken pıhtı damarı tam
tıkayarak, bazen kalp krizi, bazen de kendini felç
olarak gösterebilir. Bütün bu olumsuzluklarda en
çok suçlanan, kolesterol yüksekliğidir.
Sonuç olarak kolesterolün kendisi vücut için
gerekli bir madde olmasına karşın, kolesterolün
fazlalığı damar sertliği ve dolayısıyla kalp krizine neden olabilmektedir. Böylesi kötü sonuçları
engellemek için bilim dünyası yıllardır çalışmalar
sürdürmektedir. Kolesterol düşürücü
ilaçlar da,
bu çalışmaların sonucunda
hastaların
kullanımına
sunulmuştur. Bu
ilaçların kalp damar hastalıkları ile
ilgili kötü sonuçları
azalttığı yüz binlerce
Doç. Dr. Bünyamin Yavuz, bilimde her şeyin bir iddia ile başladığını ve şüphelerin olağan olduğunu
da vurgulayarak, “Şüphenin olmadığı yerde bilim
yoktur. Kolesterol ve kolesterol ilaçları konusunda
bazı hekimlerin ve hastaların şüphe duyması son
derece doğaldır. Doğal olmayan şüphe duyulan
konuda ortaya atılan iddiaların ispatıyla uğraşmaktan ziyade bu kişilerin bilgiye dayanmayan kendi
fikirlerini söylemeleridir. Netice itibariyle bilimsel
bir konuda herkes farklı şeyler düşünüp, farklı
iddialarda bulunabilir. Fakat bilim insanına yakışan
bu iddialarını bilimsel çalışmalarla ispat etmesi ve
bu bulduğu bilgiyi bilimsel platformlarda yayınlamasıdır. Bu yayınlardan elde ettiği
değerli bilgiyi ancak o zaman kendi
fikirleri ile birleştirip gururla savunabilir. Kolesterol ilaçları şu anda
biz kalp hekimlerinin hastalarımızı
tedavi etmede kullandığı temel ilaç
guruplardan biridir. Bu durum aksi
bilimsel yöntemlerle ispat edilinceye kadar da devam edecektir”
diye konuştu.
ANTİBİYOTİKLER HER TENİSÇİ DİRSEĞİ
ZAMAN GEREKLİ Mİ ? HASTALIĞINA DİKKAT
Kış aylarının soğuk yüzünü iyice hissettirdiği bu günlerde, hastalıklarda da
belirgin bir artış yaşanıyor. Ancak
hastalıkların tedavi sürecinde
ilaç kullanımına, özellikle de
antibiyotiklere çok dikkat edilmesi gerekiyor. Enfeksiyon
Hastalıkları Uzmanı Dr. Mine
Işık Arıgün, gereksiz antibiyotik kullanımının yol açacağı sorunlara dikkat çekerek,
şu uyarılarda bulundu:
“Antibiyotikler, bakterilerin
sebep olduğu enfeksiyonlarda kullanılarak bakterileri
öldüren, bazen de bakterilerin
üremesini durduran ilaçlardır.
Bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonlarda kullanılan antibiyotikler genelde viral enfeksiyonlarda da (grip, nezle,
viral ishaller, vb.) kullanılmaktadır. Bakteriyel enfeksiyonlar dışında kullanılan antibiyotikler hem hastaların
klinik iyileşmesinde etkisiz olmakta, hem de kişilerde
antibiyotik direncine yol açmaktadır. Dahası kişilerde
oluşan antibiyotik direnci, toplumun antibiyotiklere
karşı direnç geliştirmesinde de etkin olmaktadır.”
direnç gelişimi
tehlikeli bir hızla
artıyor
Ülkemizde antibiyotiklere kolay ulaşıldığını, birçok
antibiyotiğin reçetesiz temin edildiğini anımsatan Uzm.
Dr. Arıgün, “Bunların yanı sıra, insanların birbirine
kolay ve bilinçsizce antibiyotik tavsiye etmesi gibi
nedenlerle toplumumuzda direnç gelişimi tehlikeli bir
hızla artmaktadır. Bakteriyel olmayan enfeksiyonlarda
ve doktor tarafından önerilmeden antibiyotik kullanılması sonucu kişilerin vücutlarında normalde bulunan
ve hastalık yapmayan bakterilerin (vücut florası bakterileri) dengesi bozulmaktadır. Bu nedenle, mantar
enfeksiyonları oluşma riski artmaktadır. Özellikle gribal
enfeksiyonlarda gereksiz kullanılan antibiyotiklerin
ağız, boğaz florasını bozduğu ve klinik iyileşme süresinin uzadığını gösteren çalışmalar mevcuttur” dedi.
ciddi yan
etkileri olabilir.
Medical Park Ankara Hastanesi Uzmanları’ndan Uzm.
Dr. Mine Işık Arıgün, gereksiz kullanılan antibiyotiklerin yol açtığı yan etkilere ilişkin de şu bilgileri verdi:
“Alerjik reaksiyonlar, deri döküntüleri, bulantı,
kusma, ishal, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarının bozulması, sağırlık gelişmesi
bunlardan bazılarıdır. Kişilerin doktor
tarafından önerilmedikçe antibiyotik
kullanmaması, doktor tarafından
önerilen antibiyotik tedavilerinin
dozuna ve kullanım süresine
uygun kullanması çok önemlidir.
Toplumumuzda en çok yapılan
yanlış, antibiyotik tedavisine
başlandıktan 1-2 gün sonra klinik
iyileşme başladığında tedavinin
yarım bırakılmasıdır. Bu durum
hem enfeksiyonun tekrarlanmasına hem de kullanılan antibiyotiğe
karşı bakterilerin direnç geliştirmesine
neden olmaktadır.”
antibiyotik
kullanımına doktor
karar vermelİ
Antibiyotik kullanılmasına gerek olup olmadığının tespitinde en ideal yol ise kişilerin muayene ve laboratuvar tetkik sonuçları. Uzm.Dr. Mine Işık Arıgün; kültür ve
antibiyogram gibi tetkikler ile hastalık yapan bakterilerin tespit edilmesinin, buna göre uygun antibiyotik tedavisinin önerilmesinin doğru olacağını ifade etti. Uzm.
Dr. Arıgün, “Ancak her zaman bakteri saptanamayabilir. Bu durumlarda muayeneyi yapan doktorun tecrübe
ve muayene bulgularına göre enfeksiyon etkeni olabilecek bakterilere göre tedavi verilmektedir. Antibiyotik
önerilen hastanın doktoruna düzenli olarak kullandığı
ilaçları var ise bunlar hakkında bilgi vermesi gereklidir.
Bazı ilaçların (kolesterol ilaçları, mide ilaçları, tansiyon
ilaçları, vb) antibiyotiklerle birlikte kullanıldığında ilaç
geçimsizliği olabilir, gerekli etki sağlanmadığı gibi yan
etkiler oluşabilir. Sonuç olarak bilinçli, kontrollü bir şekilde ve ancak doktor önerisi ile antibiyotik kullanılması, hem kişilerin
hem toplumun
sağlığı için
önemlidir. Ayrıca ekonomik
anlamda oluşacak maliyeti
engellemek
açısından
gereklidir”
dedi.
Tenisçi dirseği;
yaygın olarak
tenis sporuyla
ilgilenen kişilerde görülmesine
karşın, ev işleriyle
uğraşan kadınlar
başta olmak üzere herkeste ortaya çıkabilen bir
hastalık. Medical
Park Ankara Hastanesi Ortopedi ve
Travmatoloji Uzmanı Op.Dr. Uğur Bezirgan, yaşam kalitesini düşüren bu hastalığa
karşı önemli uyarılarda bulundu.
Op.Dr. Bezirgan tenisçi dirseğinin, dirsekte el bileği ve
parmakları yukarı kaldıran
adalelerin başlangıç
yerindeki zedelenmeler
için kullanılan bir tanım
olduğunu söyledi.
Tenisçi dirseği hastalığının ilk belirtisinin
yavaş başlayan ve
gittikçe artan dirsek
ağrısı olduğunu vurgulayan Op.Dr. Uğur
Bezirgan, “Gündelik
hayatta eller ve dirsek
sık kullanıldığından,
oluşan zedelenmenin iyileşmesi zordur ve tekrarlama
olasılığı yüksektir”
dedi.
Germe,
kuvvetlendirme
egzersizleri
Hastalığın kişilerde yaşam kalitesini düşürdüğüne işaret eden Op.Dr. Bezirgan, şunları söyledi:
“Dirsek eklemi elimizi nereye götürürsek ona rehberlik eden eklemdir
ve yemek yeme,
direksiyon çevirmek,
ağır bir cismi kaldırmak gibi günlük basit
işlerde bile yaşam
kalitesini düşürebilir. Hasta ağrısını
azaltmak için bir de
hareket kısıtlamasına
giderse tedavi süreci
zorlaşır. Daha çok
ev işi yapan bayanlarda görülür. Bir
cismi tutup kaldırırken dirseğin dış tarafında
ağrı oluşması tenisçi dirseği için tipiktir.
Ağrının nedeni, el bileğini kaldıran
kasların dirsekte yapıştığı bölgede
zorlanması ve bazen yırtılmasıdır.
Kas yırtılmalarında uygulanan
klasik kitaplarda yazan yangıyı
azaltan ilaçlar, epikondilit bandı
uygulaması, germe-kuvvetlendirme egzersizleri maalesef
hastalara çok fayda sağlamadığı
gibi zaman ve iş gücü kaybına
yol açmaktadır.”
Farklı tedavİ
yöntemlerİ
Op.Dr. Uğur Bezirgan, kendilerinin
bu durumda öncelikle kuvvetli bir yangı
azaltıcı ilaç olan kortizon enjeksiyonunu
tercih ettiklerini söyledi. Op.Dr. Bezirgan, şöyle
devam etti:
“İkinci sıklıkta uygulanan tedavi ise PRP
(Platelet Rich Plasma) olabilir. PRP aslında bir kök
hücre tedavisi değildir. Hastanın kolundan alınan
kan, dış ortamda trombosit denilen ve içerisinde
onarım gücü yüksek olduğu düşünülen hücrelerden zenginleştirilmektedir. Yurt dışında pek çok
profesyonel sporcuda bu
uygulama birinci
yöntem olarak uygulandığı bilinmektedir.
Üçüncü yöntem ise
cerrahi olup; 4-6 aylık
konservatif uygulamalara yanıt alınamamışsa
ve hastanın günlük yaşamı ciddi anlamda kısıtlanmışsa tercih edilmektedir. Tabi, fizik tedaviyle
birlikte iyileşme yine 4-6
ay sürebilmektedir.”
BU BİR İLANDIR.
Medical Park Ankara Hastanesi Uzmanları’ndan
Dr. Mine Işık Arıgün, gereksiz
antibiyotik kullanımının yol
açacağı tehlikelere dikkat
çekti. Enfeksiyon Hastalıkları
Uzmanı Dr. Arıgün, “Bu
şekilde kullanılan antibiyotikler iyileştirmediği gibi,
çeşitli sağlık sorunlarına da
neden olabilir” dedi.
Download