TÜRKİYEDE EKONOMİ POLİTİKALARI Toprak reformu yapılmıştır. 1923-1932 DÖNEMİ 1938-1942 yılları arasında ikinci beş Cumhuriyetin ilk yıllarında ülke ekonomisi yıllık kalkınma planı hazırlanmıştır. Ancak pek iç açıcı değildi. Ülkede sanayi ikinci dünya savaşının başlaması ile bu tesisleri yok denecek kadar azdı.Kişi plan uygulanamamıştır. başına düşen milli gelir payı çok düşüktü 1950-1960 DÖNEMİ Ülkedeki siyasi bağımsızlığın ekonomik ULAŞIM başta olmak üzere Tarım ve bağımsızlığı desteklemesi amacı ile beş sanayi de gelişmeler yaşanmıştır. yıllık kalkınma planları hazırlandı. Ülkenin bir çok yerine karayolu inşa 1923 İzmir İktisat kongresine göre; edilmiş Devlet özel girişimleri teşvik etmiştir. Tarımda makineleşmeye geçilmiştir. 1925 yılında aşar vergisi kaldırılmıştır. Tarımsal üretim yaygınlaştırılmış 1926 çiftçilere kredi imkanı Yabancı yatırımcılar teşvik edilerek sunulmuştur. sanayi alanında gelişmeler Teşvik-i Sanayi kanunu çıkarılmıştır. İş bankası,Sanayi bankası ve Maadin yaşanmıştır. Dış borçlara karşı döviz rezervlerinin bankaları kurulmuştur. kullanılması ülkedeki enflasyonu artırmıştır. Şeker fabrikaları kanunu çıkarılmıştır. Bu da döviz karşısında Türk parasının değer Sigara ve maden işletmeleri devlet kaybetmesine neden olmuştur. tekeline alınmıştır. 1960 SONRASI DÖNEM Bu dönemde devlet özel sektörü destekleyici politika izlese de istenen 30 EYLÜL 1960 tarihinde DEVLET gelişme sağlanamamıştır.1929 yılında tüm PLANLAMA TEŞKİLATI kurulmuştur. dünyayı etkileyen ekonomik krizden Kalkınma planları ile;ülkedeki işsizliğin Türkiye de payına düşeni almıştır. azaltılması,yatırımların artması,dış borçların ödenme takviminin 1932-1950 DÖNEMİ EKONOMİ belirlenmesi ,nitelkli iş gücünün POLİTİKALARI oluşturulması,dış ticaret dengesinin Ekonomide sanayi devlet sermayesi ile korunması gibi konular gerçekleşmeye başlamıştır. hedeflenmiştir. 1933 yılında Sümerbank kurulmuştur. 1970 yıllarda Türkiye’ ye ABD’ nin 1934-1938 yılları arasında uygulanan uyguladığı ambargolar nedeniyle ülke birinci beş yıllık kalkınma planında bir ekonomisi yavaşlamıştır. bölümü yabancıların elinde bulunan DEMİR YOLLARI,TELEFON İŞLETMELERİVE KÖMÜR İŞLETMELERİ devlet kontrolüne alınmıştır. 1 ÖRNEK SORU havzası, İçbatı Anadolu bölümü gibi karasal 1934 yılında uygulamaya konulan birinci beş iklim sahalarında da nadas uygulamalarına yıllık kalkınma planında temel tüketim mallarının rastlamaktayız. üretimine önem verilmesi ve hammaddesi Türkiye de bulunan sanayi işletmelerinin Türkiye de nadas alanlarının daralması kurulması amaçlanmıştır. demek; Yalnızca bu bilgiye dayanarak 1 Sulama imkanlarının artması demektir. 2 İklime olan bağlılık azalır I ithalatın azaltılması istenmektedir. 3 Yılda birden fazla ürün alınabilir II Ticaret dengesinin korunması istenmektedir. 4 Tarım alanlarının yüzölçümü artar III Yabancı sermayeden yararlanmak 5 Tarımsal verimlilik ve tarım ürünlerinde istemektedir. çeşitlilik artar. 6 Suya ihtiyacı olan A) Yalnız I b)yalnız II c)I ve II d)I ve mısır,pamuk,şekerpancarı,tütün gibi II e)II ve III endüstri bitkileri yetiştirilir. Cevap……………. TÜRKİYEDE TARIM VE HAYVANCILIK TARIMI ETKİLEYEN FAKTÖRLER 1- İklim 2- Yer şekilleri ve yükselti 3- Toprak bakımı 4- Sulama olanakları 5- Makineleşme 6- Tohum ıslahı 7- Gübreleme 8- İlaçlama NADAS:Su kaynaklarının kıt olduğu kurak yada yarı kurak sahalarda tarım arazilerinin dinlendirilmesine nadas denir. Nadasa bırakılan toprak kendi nemini tamamlayarak ürün üretimine hazır hale gelir.nemli bölgelerde böyle bir uygulamaya ihtiyaç duyulmaz. Ülkemizde nadas topraklarının en çok olduğu bölgeler GDA, Orta Anadolu ve Doğu Anadolu topraklarını sıralayabiliriz. Bunun dışında karasal iklim sahaları içinde bulunan ergene Tarımı Destekleyen Kuruluşlar: Tarım ürünlerinin toplanması, pazarlanması ve işlenmesi yönüyle çiftçilerin desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye’de tarıma destek sağlayan çeşitli kuruluşlar bulunmaktadır. Tarım Bakanlığı,Ziraat Bankası,Tarım Kredi ve Satış Koperatifleri,Türkiye Zirai Donatım Kurumu,Devlet Üretme Çiftlikleri,Çaykur,Tekel, Toprak Mahsulleri Ofisi,Tariş,Çukobirlik, Antbirlik,Fiskobirlik,Tar ım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri tarımı destekleyen ve tarımla ilgilenen kuruluşlardır. 2 TÜRKİYEDE YETİŞTİRİLEN BAŞLICA TARIM ÜRÜNLERİ A )TAHILLAR sınırlanır.Buğday tüketimi nüfus artışı ile doğru orantılı olduğu için ihraç edilmez. Türkiye üretiminde ilk sırada İç Anadolu Bilmece bulunur. Bu bölgeyi Marmara, Akdeniz, Başı bize yarar Karadeniz, Ege, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Ortasını at yer Anadolu bölgeleri izler. Kökü toprağı emer (………) Yaradanın işleri Sırtındadır dişleri(……..) Alçacık tepe Şıngıldaklı küpe (……..) Arpa: BUĞDAY Yetişme Koşulları : 300 – 400 mm yağış ve bol ‘Tarlaya arpa ekersen buğday biçemezsin’ Türkiye’de buğdaydan sonra en çok üretilen güneş ister. Büyüme dönemi olan ilkbaharda serin tahıl ürünüdür.Yetişme ve olgunlaşma süresi ve nemli hava, olgunlaşma ve hasat dönemi olan buğdaya göre daha kısadır. Sıcağa ve soğuğa yaz aylarında ise sıcak ve kurak hava ister. daha çok dayanıklıdır. Bu nedenle dağlık yerlerde Ekiminden sonra kar yağışı ve dondan zarar de yetişebilir. Yetişme koşulları buğdaya benzer. görmez. Yaz kuraklığının erken başlamasıyla % 39’unu İç Anadolu sağlar. Tüm bölgelerde üretim miktarı azalır. Kışların aşırı soğuk tarımı yapılır. Buğdaydan sonra en fazla üretilen geçmediği yerlerde sonbaharda, Doğu tahıldır. Anadolu’nun soğuk yerlerinde ilkbaharda ekilir. • Akdeniz ve Ege kıyılarında Haziran ayında, İç Anadolu’da Temmuz’da, Doğu Anadolu’da Ağustos’ta hasat edilir. • Türkiye’de en fazla üretim İç Anadolu Bölgesi’nde yapılır. Konya, Ankara ve Adana ise il olarak ilk üç sırayı paylaşır. • Karadeniz kıyılarında yazların yağışlı geçmesinden, Doğu Anadolu’nun yüksek yerlerinde ise yazların serin geçmesinden dolayı üretilemez.Kıyılarda ise daha çok gelir getiren ürünler yetiştirildiği için üretimi yaygın değildir. Dünyada ve Türkiye’de en geniş doğal ekim alanına sahiptir.Türkiye’de Karadeniz hariç her yerde yetişmesine rağmen en fazla İç Anadolu’da yetişir.İklime bağlı olarak üretimde dalgalanmalar olur.O zaman duruma göre buğday ithal edilir.Buğday yükselti arttıkça Mısır: Bol su, yüksek sıcaklık, nemli bir iklim ve çapalanma isteyen bir üründür.Mısır üretiminde yaz yağışları çok önemlidir.Bu yüzden Karadeniz iklimine uyum sağlar.Ülkemizde sulama yapılan her yerde yetiştirilebilir.En fazla Akdeniz’de yetişir.Sonra Karadeniz ve Marmara gelir. Karadeniz halkının temel besin maddesi olduğundan ticarette değeri yoktur. Çeltik(PİRİNÇ): Çeltik ilk çimlenme döneminde bol su ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuzun sıcaklık şartları çeltik tarımına elverişlidir. Baklagiller Mercimek: Yaz kuraklığına en dayanıklı baklagildir. Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma döneminde sıcak ve kurak iklim ister. Her türlü Fakat su sorunu vardır. Bu sebeple tarımı akarsu toprak koşullarına dayanıklıdır. Ülkemizde kenarlarında gelişmiştir. Çeltik tarım alanlarında kırmızı mercimek en fazla Güneydoğu Anadolu’da sivrisinek çok geliştiğinden ekim alanları devletin (%95), yeşil mercimek ise İç Anadolu Bölgesi’nde (%75) üretilir. kontrolündedir (yerleşim birimleri çevresinde tarımına müsaade edilmemektedir). Üretimde en büyük paya sahip bölgemiz Marmara Bölgesidir. Başta Edirne ilimiz gelmektedir. Üretimde ikinci bölge Karadeniz Bölgesidir. Başta Samsun olmak Fasulye: Ekim alanı en geniş ve dağınık olan, hemen hemen tüm bölgelerimizde tarımı yapılan bir üründür. Yüksekliği 2000 m yi aşmayan ve yaz üzere, Çorum, Sinop, Kastamonu çevresinde döneminde sulanabilen tüm sahalarda yetiştirilir. bölgesinde Silifke ve Amik ovaları önemli çeltik ile Güney Marmara Bölümü’ndeki ovalarda fasulye tarımı gelişmiştir. Ayrıca Balıkesir , Çanakkale ve En önemli yetişme alanları, kıyı bölgelerimizdeki ovalardır. Özellikle Çukurova ve Antalya ovaları Bursa çevrelerinde de tarımı yapılır.Akdeniz ekim alanıdır.Üretimimiz yeterli olmadığından ithal etmekteyiz. Çavdar: Tahıllar içerisinde soğuğa en dayanıklı olanıdır. Bu nedenle, buğday ve arpanın yetiştirilemediği serin ve yüksek yerlerde yetiştirilebilir. Ülkemizde en çok, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde üretilir. Yulaf: Yulaf, sıcak ve kurak şartlarda üretildiği gibi, serin bölgelerde de yetişebilir. Ülkemizde daha çok İç Anadolu, Marmara ve Çukurova’da yetiştirilmektedir. tarımı yaygın olarak yapılır. İç bölgelerimizde ise, akarsu boylarındaki bahçelerde yetiştirilir. Nohut: Yarı kurak iklim şartlarında yetişebilen nohut, en fazla İç Anadolu, Akdeniz, İç Ege ve Güneydoğu Anadolu’da üretilir. Baklagiller içerisinde en fazla üretim miktarına sahiptir. Endüstri Bitkileri Sanayide hammade olarak kullanılan bitkilere sanayi bitkileri denir.Sulanabilen tarım alanları genişledikçe endüstri bitkilerinin ekim alanları da genişlemektedir.Önemli ihraç ürünlerimizdendir. Yumrulu Sebzeler Patates: Ülkemizde buğdaydan sonra en fazla tüketilen üründür.Her türlü iklime ayak uydurur.Ülkemizde en fazla İç Anadolu’da (Niğde, Konya, Kayseri), Karadeniz’de (Samsun, Ordu, Gümüşhane, Kastamonu) ve Marmara’da yetiştirilir. Soğan ve Sarımsak: Patatesten sonra en fazla üretilen sebzedir.En fazla İç Anadolu, Marmara ve Karadeniz’de yetiştirilir. Devlet tarafından destekleme alımları yapılmadığından, üretim miktarları yıllara göre farklılık gösterir. Şekerpancarı: Şekerpancarının fazla sıcaklık isteği yoktur. Ancak, yetişme ve ürün verme döneminde tabandan sulanması gerekir.Ülkemizin pek çok bölgesinde yetiştirilebilir. UYARI: Şekerpancarı, fazla bekletilmeden işlenmesi gereken bir tarım ürünü olduğundan şeker fabrikaları ile pancar üretim alanları iç içedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kuraklığın belirgin ve sulamanın yetersiz olması nedeniyle şekerpancarı tarımı yapılamaz. Kıyı ovalarında ise ekonomik değeri daha yüksek ürünler yetiştirildiği için şekerpancarı tarımı yapılmaz. Belli bir tarım bölgesi olmayan şekerpancarı üretiminde İç Anadolu Bölgesi ilk sırayı alır. Pamuk: Yetişme döneminde yağış, olgunlaşma dönemi olan yaz aylarında sıcak ve kurak iklim ister. Ürün verdiği dönemlerde tabandan sulanması gerekir. Bu dönemdeki yaz yağışları ürünün kalitesini düşürdüğü için Karadeniz kıyılarında yetiştirilemez. Ayrıca yüksek yaz sıcaklığı istediği için, iç bölgelerimizdeki üretimi gelişmemiştir. Pamuk, ülkemizde en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde,Kıyı Ege ovalarında, Çukurova, Hatay, K.Maraş ovalarında üretilir. Tütün: Türkiye’nin iklim koşullarına en iyi uyum sağlamış bir endüstri bitkisidir. İç Anadolu Bölgesi’nde tarımı yapılmaz. Tütün üretimi en çok Ege, Karadeniz ve Marmara bölgelerinde yapılır. Kıraç toprakları seven, yetişme döneminde nem ve olgunlaşma dönemi olan yaz aylarında yüksek sıcaklığa ihtiyacı olan bir bitkidir. Türkiye’nin genelinde iklim ve toprak yapısı tütün üretimine elverişlidir. Fakat, kalitesinin azalmaması için devlet ekim alanlarını belirlemekte ve kaliteye göre fiyatlandırma yapmaktadır. Bu yüzden üretimde yıllara göre dalgalanmalar azalmaktadır. Soya Fasulyesi: Soyanın yetiştiği iklim, mısırınki gibidir. Kısa gün bitkisi olup, uzun günlere karşı hassastır. Kurak ve dona karşı fasulye ve bezelyeye göre daha dayanıklıdır. Her çeşit toprakta yetişir, fakat en iyi verim kumlu-killi toprakta elde edilir. Yetiştirildiği toprağa azot ilave etmektedir. Böylece toprağın kuvvetini artırmaktadır. Tohumlarından sıvı yağ ve margarin hâlinde kullanılan yemeklik bir yağ çıkarılır. Ülkemizde hızla artan soya tüketimi ise yıllık 250,000 tona varıp, en çok Adana'da yetiştirilir. Çay: Ilıman iklim, bol yağış, kireçsiz toprak ve kış ılıklığı isteyen bir bitkidir. Güneş ışığını sevmez.Çay, fazla bekletilmeden işlenmesi gereken bir üründür. Yurdumuzda en iyi yetişme şartlarını Doğu Karadeniz Bölümünde bulmuştur.Bugün Rize başta olmak üzere Ordu,Trabzon,Giresun,Artv in’de çay tarımı yapılmaktadır. Ülkemizde ekim alanı en dar olan endüstri bitkisidir. Haşhaş: Türkiye’nin hemen hemen tüm bölgelerinde yetişebilen bir bitkidir. Belli bir tarım bölgesi yoktur. Ekim döneminde 7 - 8°C, olgunlaşma döneminde 12 - 13°C sıcaklık isteği vardır. Uyuşturucu elde edilmesinde kullanıldığı için haşhaş üretimi devlet denetimindedir. En önemli ekim alanları Ege Bölgesinin İç Batı Anadolu Bölümü ile Göller Yöresi’dir. Bugün başta Afyon olmak üzere Kütahya, Uşak,Denizli, Burdur, Isparta, Konya çevresinde tarımı yapılır. Son yıllarda tütün bitkisine alternatif bitki olsun diye Manisa'nın kırsal kesimlerinde (Gördes, Demirci, Kula ,Selendi gibi) haşhaş tarımına müsaade edilmiştir. Anason: Göller Yöresi’nde ve Menteşe Yöresi’nde tarımı yaygındır. Daha çok içki endüstrisinde katkı maddesi olarak kullanılır. Keten-Kenevir: Tropikal bölgelerin bitkisi olan keten - kenevirin liflerinden keten kumaşı ve kot bezi yapılır. Ayrıca kenevir tohumundan, yağ çıkarımında faydalanılır. Keten kenevirden uyuşturucu da yapıldığından devletin kontrolü vardır. Keten - kenevir üretimi daha çok, Batı Karadeniz’deki Kastamonu, Sinop ve Zonguldak çevresinde ve Marmara’da Kocaeli çevresinde yapılır. Şerbetçi Otu : Türkiye için yeni bir tarım ürünüdür. Bilecik ve çevresinde tarımı yaygındır. Bira üretiminde ve alkollü içkilerde hoş koku ve acımsı tad vermekte kullanılır. Gül: Parfümeri endüstrisinin hammaddesi olan gül tarımı Göller Yöresi’nde özellikle Isparta’da yaygındır. Yurtdışına satımı yapılan önemli bir üründür. Ayrıca gül yağı üretiminin % 70 - % 80’i dışarı satılmaktadır. Aşağıdaki kısa cevaplı soruları cevaplayınız 1- En çok çay nede yetişir……………………………… 2- Afyon,Kütahya,Uşakta yetişen tıp alanında kullanılan bitki………………………………….. 3- Ülkemizde en çok Adana’da yetişir.Yağ çıkarımında kullanılır……………………………… 4- En fazla İç Anadolu, Akdeniz, İç Ege ve Güneydoğu Anadolu’da üretilir…………………………… 5- Ülkemizde en fazla Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde,Kıyı Ege ovalarında, Çukurova, Hatay, K.Maraş ovalarında üretilir. Aşağıdaki tabloda bazı tarım ürünleri verilmştir hangi ürün hangi gruba ait ise işaretleyiniz Ürün adı tahı baklag l il Arpa Buğday Pamuk Tütün Mısır Zeytin Soğan Yulaf Nohut Fasulye Pirinç Hashaş Tütün Ş.panca rı Mercime k Ayçiçeği Keten kenevir Sana yi ürünü Yağ bitki si Yumrul u bitki 1-Türkiye’de özellikle 1950 yılından sonra mera alanlarının azaldığı, buna karşılık tarım alanlarının arttığı görülmektedir. Aşağıdakilerden hangisi bu durumun nedenidir? A) İklim şartlarının değişmesi B) Bitki örtüsünün tahrip edilmesi C) Hayvancılığın öneminin azalması D) İklim şartlarının değişmesi E) Tarımda makineleşme 2-Türkiye’de ekilebilir toprakların büyük kısmında tahıl tarımının yapılmasını aşağıdakilerden hangisi en iyi açıklar? A) Ekonomik değerinin yüksek olması B) Gübreleme ihtiyacının olmaması C) Devlet kontrolü ve desteğinin olması D) Karasal iklim şartlarının yaygın olması E) Yaz ve kış ekilebilir olması 3-Aşağıdaki tarım ürünlerinden hangi ikisinin aynı doğal şartlarda yetişmesi zordur? A) Tütün – Pamuk B) Buğday – Mısır C) Çay – Fındık D) Ayçiçeği – Haşhaş E) Şekerpancarı – Buğday 4-Buharlaşmanın az ve yağış miktarının fazla olduğu alanlarda topraklarda bulunan tuz ve kireç oranı azdır Aşağıdakilerden hangisi yukarıda sözü edilen topraklarda daha kolay yetişir? A) Tütün D) Muz B) Nohut E) Pamuk C) Çay Buğday dağılış haritası Tütün Arpa dağılış haritası Haşhaş Mısır dağılış haritası Pirinç dağılış haritası Gül Keten kenevir Şekerpancarı Ayçiçeği Turunçgil Pamuk İncir Zeytin Kayısı Türkiye’nin Tarımsal İhracatı Fındık Dünya’nın en büyük tarımsal ürün ihracatçıları sıralamasında ilk sırada ABD (176 milyar $ tarımsal ihracat miktarı), ikinci sırada Hollanda (111 milyar $ tarımsal ihracat miktarı), üçüncü sırada Almanya (99 milyar $ tarımsal ihracat miktarı), dördüncü sırada Brezilya (91 milyar $ tarımsal ihracat miktarı) ve beşinci sırada Fransa (82 milyar $ tarımsal ihracat miktarı) gelmektedir. Türkiye ise tarım ürünleri ihracatında Dünya’nın 26. büyük ihracatçısı konumunda yer almaktadır. Türkiye’nin ihraç ettiği başlıca tarım ürünleri aşağıda sıralanmıştır: Üzüm Antep fıstığı Turunçgiller Fındık İncir Üzüm Kayısı Tütün Sebze Antepfıstığı Mercimek Ceviz Sebze Türkiye’nin tarımsal ürün ihracat ettiği başlıca ülkeler Almanya, ABD, Fransa, Hollanda ve İsviçre’dir. Kivi İthal Ettiğimiz Tarımsal Ürünler Türkiye’de az yetişen ya da zararla olabileceği nedeniyle yetiştirilemeyen/yetiştirilmeyen ürünler ithal edilmektedir. Bu ürünlerden başlıcaları aşağıda sıralanmıştır: Pirinç Muz Kahve Kakao Ananas Hindistan Cevizi Çay 8- Akdeniz iklimini seven bir meyve 1 Monokültür Tarımsal Ürünler Herhangi bir tarım ürünü belli bir yörede toprak koşulları, ekonomik koşullar ve iklim koşulları gibi nedenlerle yaygın olarak yetiştiriliyorsa bu bitkilere monokültür bitkisi denilir. Çay – Rize Muz – Anamur, Alanya, Gazipaşa Haşhaş – Afyonkarahisar Gül – Isparta Fındık – Ordu, Giresun Yerfıstığı – Adana, Osmaniye Üretimi Devlet Denetiminde Olan Tarımsal Ürünler Tarımsal Ürünlerin Devlet Kontrolünde Olması Bazı tarımsal ürünler ürün değerini kaybetmemesi, çiftçinin (üreticinin) zarar etmemesi, hastalık riski oluşturması, kalitesinin korunması ya da uyuşturucu üretimi için hammadde olması nedeniyle üretimi devlet kontrolünde bizzat devlet tarafından ya da izin verilen üreticiler tarafından üretilebilir. Bu ürünler aşağıda sıralanmıştır. Haşhaş (Uyuşturucu üretildiği için) Kenevir (Uyuşturucu üretildiği için) Tütün (Kalite nedeniyle) Pirinç (Hastalığa neden olduğu için Bulmaca 12345- Tıbbi malzeme olarak kullanılan bir ürün Halat urgan yapımında kullanılır. Aydın ili üretimde ilk sırada yer alır. Çay ‘ın memleketi Sofralık ve yağ çıkarımı olarak üretilen bir tarım ürünü 6- Patates soğan gibi ürünlere verilen genel ad 7- Bir tahıl 4 3 2 6 5 8 7 TÜRKİYE’DE MADENLER VE ENERJİ KAYNAKLARI Yerkabuğunun içinde kayaçların bileşiminde yer alan mineral toplulukları olarak adlandırılan madenler büyük ölçüde yerin jeolojik yapısına, o yapının oluşum zamanına ve yaşına bağlıdır. Bu bakımdan madenle: a) metalik madenler (krom, demir, civa, uranyum, manganez, boksit, altın, çinko, alüminyum vb.) b) metal dışı madenler (mermer, kaolin, dolomit, zımpara, lületaşı, asbest, kükürt, sodyum, sülfat, bor tuzları ve süs taşları olan elmas, yakut ametist, opal vb.) c) yakıt madenleri (kömür, petrol vb.) olmak üzere gruplara ayrılır. Madenler kullanım alanlarına göre de sanayi hammaddesi olan madenler (metal ana sanayi, kimyasal sanayi ve taş ve toprağa dayalı sanayi) ve enerji kaynağı olan madenler olmak üzere ayrılabilir. **Türkiye çeşitli maden kaynakları bakımından zengindir. Bunun başlıca nedeni Alp-orojenik kuşakta yer alması nedeniyle gerek tektonik gerekse volkanik ve metamorfik olaylara uğraması sonucu belli minerallerin bir araya gelerek toplanmasıdır. ***Ülkemizin jeolojik yapısının bir eseri olan madenlerin çıkarım işlemi eskiçağa hatta tarih öncesi döneme kadar iner. Bu nedenle madencilikle ilgili temel bilgiler diğer ülkelere Anadolu'dan yayılmıştır. Ülkemizde madenler uzun yıllar modern yöntemlerle yapılmamış ancak batı dünyasının 19. yy.da madenlere olan gereksiniminin artması üzerine yabancı işletmeler kurulmuştur. Madenlerimizin bilimsel olarak işletilmesi Cumhuriyet döneminde 1935 yılında M.T.A. (Maden Tetkik ve Arama) Enstitüsünün kurulması ile başlamıştır. ***Türkiye maden kaynakları bakımından zengin bir ülke olmakla birlikte bunların çıkartılıp işletilmesi ve ekonomik açıdan bir değer ifade etmesi için rezerv miktarlarının yeterli olması gerekir. Bu bakımdan, demir, bakır, manganez, kükürt, linyit, uranyum, kurşun-çinko rezervleri ülke ihtiyacına yeterlidir. Buna karşılık taşkömürü, petrol doğalgaz nikel ve volfram gibi madenlerin rezervleri yeterli değildir. Rezerv ve üretimi fazla olan madenlerimiz ise krom, bor tuzları, tuz rezervleri ve mermer yataklarıdır. Bunlardan özellikle krom ve bor mineralleri dünya çapında önemlidir. Sanayinin Hammaddesi Olan Madenler Demir Ağır sanayinin hammadesi olan demir her türlü inşaat (bina, demiryolu köprü, vb.) makine ve teçhizatının üretiminde kullanılır. Magmatik, metamorfik ve tortul kökenli demir yataklarına sahip olan ülkemiz demir rezervleri bakımından oldukça zengindir. Yaklaşık 900 milyon ton rezervi olduğu tahmin edilen demir yataklarından tenörü en yüksek olanlar Sivas ilindeki Divriği (125 milyon ton) ve Kangal (140 milyon ton) çevresi ile Malatya ilindeki HekimhanHasan Çelebi (470 milyon ton) çevresidir. Bu sahalar Karabük ve Ereğli demir-çelik fabrikalarının gereksiniminin büyük kısmını karşılar. Ayrıca Adapazarı doğusunda Çam dağı, Edremit İvrindi arasında Eğmir, Ege bölgesinde Simav ve Torbalı'da, Kayseri, Adana ve Hatay illerindeki demir yatakları önemlidir. Krom Ülkemiz krom rezervi açısından oldukça zengin olup (36.800.000 ton) bu bakımdan dünya dördüncüsü (birinci Güney Afrika 6 milyar ton, ikinci Zimbabwe 1,6 milyar ton, üçüncü Rusya 68 milyon ton) durumundadır. Yüksek kaliteli çelik elde etmek için kullanılan bu maden savaş araç gereçleri yol yapım makinaları, gemi, uçak ve lokomotif motorlarının yapımında kullanılır. Ülkemizde en geniş rezervleri Elazığ ilinde Maden ilçesi -Alacakaya (Guleman) çevresi ile (10.000.000 tonun üzerinde) Muğla-Denizli arasında (Muğla ilinin Fethiye ve Köyceğiz çevresi ile Denizli'de Acıpayam ve Buldan ilçesi çevresinde 20.000.000 ton civarında)dadır. Diğer krom yatakları Bursa ili Osmaneli ilçesi, Eskişehir ili Mihallıççık çevresi, Kop dağı doğu etekleri (Erzurum), Adana, Aladağ yataklarıdır Türkiye Cumhuriyet öncesinden beri krom dışsatımı yapar. Günümüzde yıllık üretiminin hemen hemen yarısını dışarıya satar. Geri kalan kısmı ise Antalya ve Elazığ'daki ferrokrom fabrikalarına gönderilir. BAKIR Yumuşak bir metal olduğundan ülkemizde ilkçağlardan beri işletilmekte olan bir madendir. Anadolu'da tarihi çağlar içinde çeşitli araç-gereç ve süs eşyası yapımından kullanılan bakır günümüzde elektrik ve elektrikli sanayi ürünleri ile elektrik, dinamo ve dinamo motorlar yapımında kullanılır. Ayrıca çeşitli alaşımları da (bakır- çinko alaşımı olan pirinç, bakır, çinko nikel alaşımı olan özel pirinç ve bronz) bazı işkollarının ana malzemesidir. Ülkemizde Karadeniz Bölgesinde Hopa ve Borçka'da Murgul (60.000.000 ton) Diyarbakır çevresinde Ergani (50-60.000.000 ton) ve Elazığ'ın Maden ilçesi çevresinde geniş yataklara sahiptir. Açık işletmeler şeklinde izabe edilen bakır Ergani'den demiryolu ile Murgul'dan ise denizyoluyla diğer bölgelere sevk edilir. Bu sahalar dışında Kastamonu ili Küre ilçe merkezi çevresinde Rize ili Çayeli ilçesinin Madenköy çevresinde çıkartılır. Kimya Sanayinin Hammaddesi Olan Madenler Bor (Boraks) Kimya sanayinin önemli hammaddelerinden biri durumunda olan bor tuzları bakımından ülkemiz oldukça zengindir. Dünya rezervlerinin % 50'sinden fazlasını elinde bulunduran ülkemizde cam, seramik, temizlik maddeleri, gübre, kumaş boyaları, kağıt hamuru yapımı ve yangın söndürmede kullanılırken, son yıllarda atom reaktörlerinin yapımında ve roket yakıtlarının yapımında kullanılmaktadır. Ülkemizde en zengin rezervler Seyitgazi ve Kırka (Eskişehir ili) çevresinde işletilir.. Ayrıca Seyitgazi ve Emet (Kütahya ili) Bigadiç ve Susurluk (Balıkesir) diğer önemli sahalardır Tuz Türkiye tuz yatakları bakımından oldukça zengindir. Tuz üretilen kaynaklara tuzla denir. Bu kaynaklar deniz tuzu, göl tuzu ve kaya tuzu olmak üzere üçe ayrılır. ****Deniz suyundan buharlaşma ile elde edilen tuza en tipik örnek İzmir Çamaltı tuzlasıdır. Bu sahadan yılda 500 bin ton tuz elde edilir. Göl tuzlaları ise Tuz gölü kıyısındaki Yavşan tuzlası (250-350 bin ton üretim) ile Kaldırım Tuzlasıdır (550-600 bin ton). İç Anadolu (Çankırı, Yozgat, Nevşehir, Kırşehir vb.) ve Doğu Anadolu (Kars, Erzurum, Ağrı vb.) bölgelerinde kayatuzu şeklinde olan tuz madenlerine rastlanır. kaynak suları tuzlaları da (Sivas, Çorum, Konya Yozgat, Erzincan, Tunceli vb.) dikkati çeker. Tuz üretiminin % 75-80'ini deniz ve göl tuzlalarından sağlayan ülkemiz yaklaşık olarak 2 milyon tona (1.888.962) yakın üretim yapar. Kimya sanayine hammadde sağlayan diğer madenlerden kükürt Keçiborlu (Isparta), Simav (Kütahya), Karacasu (Aydın)'da, fosfat Mardin ili Mazıdağ ilçesinde, civa Kütahya ve Ödemiş'te çıkartılmaktadır. Taş ve Toprağa Dayalı Sanayiye Hammadde Sağlayan Madenler Türkiye'de bu sanayi koluna hammadde sağlayan en zengin kaynaklardan biri mermerdir. Ülkemizin hemen hemen her bölgesinde işletilen zengin mermer ocakları vardır. Bunlardan Marmara Bölgesinde özellikle Marmara Adası ve Kapıdağ'da Ege Bölgesin'de ise Afyon'da işletilenler önemlidir. Ayrıca Eskişehir, Sivas, Denizli, Kırşehir, Manisa, Çanakkale gibi birçok ilimizde mermer ocakları vardır. Çimento hammaddesi sağlayan doğal kaynaklardan kil alüvyal havzalar, neojen sahalarda vb. zengin rezervlere sahip olup Mihalıççık (Eskişehir), Söğüt (Bilecik), Yenice (Çanakkale), Şile, Sarıyer, Büyükdere, (İstanbul) gibi alanlarda dikkati çeker. Jips (Alçıtaşı) rezervleri en çok İç Anadolu bölgesinde Ankara, Çankırı, Sivas, Eskişehir ve Kayseri'de en kaliteli kireçtaşı ise Çankırı, Ankara, Kırşehir, Kütahya, Bursa ve Mardin'de yer alır. Eskişehir ilinde lületaşı, Muğla, Milas ve Aydın illerinde zımpara diğer yeraltı zenginliklerimiz arasındadır. Demir dağılış haritası Bor mineralleri Krom Bakır Enerji Kaynağı Olan Madenler Taşkömürü (Maden Kömürü) Maden kömürü kaynakları bakımından zengin olmayan ülkemizde başlıca çıkarım alanı olarak Karadeniz Bölgesinde Zonguldak, Ereğli, Amasra havzası dikkati çeker. Birinci zamanın karbonifer devrine ait araziler içinde görülen taşkömürü Karadeniz sahili boyunca 180-200 km. uzunluğunda bir saha dahilindedir. Ancak havza bütününde ortaya çıkan faylar kömür tabakalarını büyük ölçüde kesintiye uğratmakta, çıkartılan katmanlar da işletilme sonucu giderek derinleşmektedir. Havzadaki kömür damarlarının yer yer deniz seviyesinin 200-300 m. altında ve denize indiği saptanmıştır. Bu nedenle üretim artık gelir getirici olmaktan çıkmıştır. Maden Kömürü 1829 yılında bulunmuş, 1843 yılında donanmamızın gereksinimi için işletilmeye başlanmıştır. Halen işletilen kömür damarları Zonguldak, Kandilli, Kireçlik, Kozlu, Kilimli, Gelik, Tarlaağzı ve Amasra'dır. Birinci Dünya Savaşından önceki dönemde 600800 bin ton dolayında üretimi yapılan bu madenin günümüzde üretimi 6.5 milyon ton olup (tüvenan olarak) net üretim 4,5 milyon ton civarındadır. Bu değer dünya çapında üretim yapan devletlerle karşılaştırıldığında oldukça sınırlıdır. Ancak çıkartılan kömürlerimiz dünya standartlarına göre yüksek kaliteli olup, özellikle kok istihsaline elverişliliği ve kükürt oranının düşüklüğü ile ünlüdür. Son yıllarda üretilen taş kömürü Zonguldak Çatalağzı termik santralinde kullanılmaktadır Linyit Ülkemiz maden kömürü yataklarının azlığına karşın linyit kömürü rezervi bakımından oldukça zengindir. Neojen göl havzalarında oluşan linyit Güneydoğu Anadolu Bölgesi dışında hemen hemen her bölgede bulunur. Ev yakıtı olduğu kadar son yıllarda termik santrallerde kullanılmaya başlayan linyit 90 dolayındaki işletmede üretilmektedir. Ancak bunlardan çok az bir kısmınının (yaklaşık 15 adet) üretimi 100 milyon ton ve üzerindedir. Büyük kısmında termik santral bulunan zengin rezevli linyit yataklarımız arasında Afşin-Elbistan, Nallıhan, Kütahya-Seyitömer ve Tunçbilek, Manisa-Soma, Tekirdağ-Saray, Beyşehir, Sivas-Kangal, Muğla-Yatağan, ÇankırıOrta, Ankara-Beypazarı, Aşkale-Erzurum, sayılabilir. Bunlardan rezerv olarak 3.7 milyar tonla Elbistan ilk sırayı alır. Elbistan'ı Soma (426 milyon ton) ve Beypazarı (404 milyon ton) izler. Petrol Türkiye çevresinde yer alan komşularının zengin petrol yataklarına sahip olmasına karşın bu doğal kaynak bakımından son derece kıt bir rezerve sahiptir. Petrol rezervleri 500 ile bir milyar ton arasında değişen Türkiye'de ilk petrol aramaları 1934 yılında Mardin'in İdil ilçesinde başlamış, ancak buradan olumlu bir sonuç elde edilememiştir. Bunun üzerine 1937'de M.T.A. tarafından Raman dağında petrol aramalarına başlanmış ve 1940 yılında ilk kez Türkiye topraklarında petrol bulunmuştur. Daha sonra 1951 yılında yine aynı bölgede Garzan'da petrol bulunmuş bunu BatmanBeşiri, Siirt-Kurtalan ve Baykan bölgeleri izlemiştir. Günümüzde petrol başlıca iki çıkarım bölgesinden elde edilir. Bunlardan ilki Güneydoğu Anadolu bölgesinde Batman-Siirt (Raman, Beşiri, Kurtalan, Yanarsu, Baykan, Magrip, Çelikli Germik) Diyarbakır (Kurtkan, Kayaköyü, Sincan) ve Gaziantep (Adıyaman, Bölüklüyayla, Kahta, Piyanko), ikincisi Adana çevresindedir (Bulgur Dağı). Günümüzde 3.7 milyon ton dolayında üretim yapan ülkemizde çıkartılan veya dışarıdan satın alınan petrol Mersin-Ataş (petrol işleme kapasitesi 4.4 milyon ton), İzmitİpraş (petrol işleme kapasitesi 13 milyon ton), İzmir-Aliağa (petrol işleme kapasitesi 10 milyon ton), Batman (petrol işleme kapasitesi 1.1 milyon ton) ve KırıkkaleHasanlar (petrol işleme kapasitesi 5 milyon ton) rafinerilerinde işlenir. Türkiye'nin petrol üretimi düşük olmakla birlikte gerek petrokimya sanayii gerekse petrol taşımacılığı oldukça gelişmiştir. Ülkemizde petrol, rafineri sahalarına boru hatları (pipe-line) ile taşınır. Bu boru hatlarından en uzunu Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattıdır. 981 km. uzunluğunda olan ve 1977 yılında hizmete giren bu hattın 640 km.si ülkemizden geçer. Bu hattın biraz daha güneyinden geçen ikinci Kerkük-Yumurtalık hattı 1987 yılında hizmete girmiştir ve 641 km.si ülkemizden geçer. Bunu Batman-Dörtyol (494 km.), Yumurtalık-Kırıkkale (447 km.), Adıyaman-Sarıl (82 km.), Batman-Şelmo (42 km.), Sarıcak-Pirinçlik (41 km) petrol boru hatları izler. Doğal Gaz Son yıllarda ülkemizde gittikçe önem kazanan önemli enerji kaynaklarından biri de doğal gazdır. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerde konutların ısıtılmasında kullanılması diğer taraftan da büyük sanayi kuruluşlarının ihtiyacına yönelinmesi doğal gaza olan ilgiyi arttırmıştır. Ülkemizde doğal gaz araştırma çalışmalarına Trakya'da başlanmış ve burada Lüleburgaz (Hamitabat), Kırklareli (Deveçatağı), Babaeski (Ormancık, Kumrular) arasındaki sahada rezervlere rastlanmıştır. Ayrıca Güneydoğu Anadolu'da Mardin-Çamurlu sahasında da doğal gaza rastlanmıştır. Ülkemizde Rusya'dan gelerek Bulgaristan üzerinden yurdumuza giren bir doğal gaz boru hattı da bulunmaktadır. Bu hat 1988 yılında Ankara'ya kadar ulaşmış olup İstanbul ve Ankara şehirleri içindeki dağılım hatları hariç 650 km. uzunluğundadır. Diğer Enerji Kaynakları Ülkemizde yukarıda belirtilen yenilenmeyen enerji kaynakları dışında jeotermal, hidroelektrik enerji gibi yenilenen enerji kaynakları da vardır. Bunlardan hidroelektrik enerji kaynakları yönünden ülkemiz oldukça zengindir. Ülkemizin dağlık ve yüksek bir arazi yapısına sahip olması akarsuların dar ve derin vadiler oluşturmasına neden olmuş bu durum ise akarsu debilerinin oldukça yüksek olmasına zemin hazırlamıştır. Çok sayıda barajın yapımı ile beyaz kömür denilen bu kaynağımız 400 milyar kwh'lik bir potansiyele sahiptir. Bunun 103 milyar kadarının elektrik enerjisine çevrilebileceği hesaplanmaktadır. Ülkemiz hidroelektrik enerjisi potansiyeli bakımından Avrupa'da Rusya Federasyonu ve Norveç'ten sonra üçüncü sırada bulunmaktadır. Ülkemizde Jeotermal enerji özellikle Ege Bölgesi ve Güney Marmara bölümlerinde dikkati çeker. Magmanın yakın olduğu sahalarda yeraltına sızan suların ısınarak buhar halinde yüzeye çıkması ile oluşan bu kaynaklar İzmir-Seferihisar ve Balçova'da, Denizli-Sarayköy ve Kızıldere Aydın Germencik, Afyonkarahisar-Göçek, Kütahya'da dikkati çeker. Ülkemizde jeotermal enerjiden elektrik üreten bir santral 1984 yılında Denizli-Sarayköy yakınlarında kurulan Kızıldere santralidir. Bunu Aydın- Germencik'te aynı yıl kurulan ikinci buhar santralı izlemiştir. Özet Türkiye maden ve enerji kaynakları bakımından fakir bir ülke değildir. Hemen hemen her bölgesinde çeşitli madenlere rastlanır. Nitekim, dünya ülkelerinin tamamında 51 çeşit maden çıkarılmakta bunun 29 çeşidi Türkiye'de yer almaktadır. Ancak bu kadar çeşitli madenler bulunmasına karşın gerek maden rezervlerimizin az oluşu gerekse bu rezervlerin tarihin eski çağlarından beri işletilmesi, madenci bir ülke olmamızı engellemiştir. 19.yüzyıldan itibaren batıdaki sanayileşme hareketleri maden ve enerji kaynaklarına olan gereksinimi arttırmış ve bu amaçla Türkiye'de batı sermayeli çeşitli maden işletmeleri kurulmuştur. Ülkemizde madenlerin bilimsel yöntemlerle aranması işlemi Cumhuriyet döneminde 1935 yılında kurulan M.T.A. Enstitüsü sayesinde gerçekleşmiştir. Türkiye'de demir, bakır, manganez, kükürt, linyit, uranyum, kurşun-çinko rezervleri ülke ihtiyacına yeterlidir. Buna karşılık taşkömürü, petrol doğalgaz nikel ve volfram gibi madenlerin rezervleri yeterli değildir. Rezerv ve üretimi fazla olan madenlerimiz ise krom, bor tuz-İları, tuz rezervleri ve mermer yataklarıdır. Bunlardan özellikle krom ve bor mineralleri dünya çapında önemlidir. Ülkemiz yenilenen enerji kaynakları olarak adlandırılan hidroelektrik enerji ve jeotermal enerji bakımından da oldukça zengin bir potansiyele sahiptir. KONU SONU DEĞERLENDİRMELER 1. Aşağıdaki alanlardan hangisinde petrol çıkarılır? A. Elazığ ili - Maden ilçesi B. Kayseri ili - Aladağ C. Diyarbakır ili - Kurtkan D. Elazığ ili - Guleman E. Keban'da Bolkar Dağı 2. Aşağıdaki sahalardan hangisinde petrol rafinerisi bulunmaz? A. Batman B. Mersin C. İzmir D. Diyarbakır E. Kırıkkale 3. Ülkemiz hangi enerji kaynağı bakımından dünya sıralamasında üçüncü durumdadır? A. Jeotermal Enerji B. Güneş Enerjisi C. Nükleer Enerji D. Hidroelektrik Enerji E. Linyit 4. Aşağıdaki Madenlerden hangisi ağır sanayiye kaynak oluşturan madenler grubunda yer almaz? A. Fosfat B. Demir C. Krom D. Manganez E. Bakır 5. Aşağıdaki sahalardan hangisinde termik santral bulunur? A. Denizli-Sarayköy B. Aydın-Germencik C. Zonguldak-Çatalağzı D. Kırıkkale-Hasanlar E. Diyarbakır-Karakaya 6- Demir-çelik ve kimya endüstrilerinin vazgeçilmez enerji kaynağıdır. - Ülkemizde tek bir havza halinde bulunmaktadır. Yukarıda bilgileri verilen enerji kaynağı aşağıdakilerden hangisidir? A) Linyit B) Petrol C) Doğalgaz D) Uranyum E) Taş kömürü 7-Aşağıdaki rafinerilerden hangisinde petrol hem çıkartılır hem de işlenir? A) Aliağa B) Batman C) İpraş D) Ataş E) Orta Anadolu 8-Ülkemizin petrol üretimi ve petrol potansiyeli bakımından durumu için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Ülkemizde sadece Güney Doğu Anadolu Bölgesinde petrol çıkartılır. B) İlk olarak 1940 yılında Raman’da petrol bulunmuştur. C) Ülkemizde ham petrolün arıtılması için rafineriler kurulmuştur. D) Yumurtalık limanıyla ülkemiz dışarıya petrol ihraç etmektedir. E) Ülkemizde petrol araştırmalarını MTA tarafından yapılmaktadır 9-Radyo-aktif bir elementtir. Aydın-Kaçarlı, Çanakkale-Ayvacık, Şebinkarahisar-Giresun, ManisaGördes, Uşak-Eşme yatakları bulunur. Yukarıda bilgileri verilen maden aşağıdakilerden hangisidir? A) Jeotermal enerji B) Uranyum C) Taşkömürü D) Linyit E) Petrol 10-Ülkemizde elektrik enerjisi termik ve hidroelektrik santrallerden sağlanmaktadır. Aşağıda bu santrallerin özellikleri verilmiştir.Bu özelliklerin hangisi olumsuz bir özelliktir? A) Elektrik enerjisinin büyük bir bölümünü karşılarlar. B) Bu santrallerin kurulması 1950'lerden sonradır. C) Hidroelektrik santrallerinin verimi yağış durumuna bağlıdır. D) Termik enerji üretiminde linyitle çalışan santraller ön plandadır. E) Termik santrallerin çalıştırılmasında kullanılan yakıt; taş kömürü, fuel oil, motorin ve linyittir. TÜRKİYE’DE SANAYİ Sanayi: Hammaddenin mamül ve yarı mamül kollarında teknik eleman henüz tam olarak yeterli değildir. duruma getirilmesi faaliyetlerine üretim, 5. Ulaşım üretim tekniğine de sanayi ya da endüstri denir. Sanayinin ihtiyacı olan hammadde ve mamül Sanayinin kurulması için gerekli koşullar; 1. Hammadde: Sanayide üretim yapılabilmesi için hammaddenin olması gerekmektedir. Ülkemizde hammadde kaynakları ile sanayi kuruluşları arasında son derece sıkı bir ilişki mevcuttur. Örneğin, unlu gıda sanayisi İç Anadolu’da, dokuma sanayii Adana, İzmir, Denizli maddenin taşınması faaliyetlerine ulaşım denir. Hammaddenin fabrikalara taşınması ve üretildikten sonra pazarlara taşınması yaygın ulaşım ağıyla mümkündür. Ülkemizde, sanayi tesisleri, genelde önemli ulaşım yolları kenarlarında ve limanlara yakın yerlere kurulmuştur. İstanbul, İzmir, Mersin, Adana gibi merkezlerin çok gelişmesi ulaşımla çok çevresinde, zeytin yağı sanayii Ege kıyılarında, yakından ilişkilidir. boya, plastik ve lastik fabrikaları rafineri 6. Pazar kenarlarında yaygınlık göstermektedir. Üretilen her türlü sanayi ürününün satılması 2. Sermaye: Sanayi tesisleri büyük sermayelerle kurulmaktadır. Bu nedenle, sermayenin, yani paranın biriktiği veya fazla olduğu bölgelerde sanayinin kuruluşu daha kolay olmaktadır. Sermaye birikimi fazla olduğundan Marmara, gereklidir. Bu bakımdan sanayi tesislerinin kurulmasında diğer etkenlerin yanında nüfusun kalabalık olduğu, tüketimin fazla olduğu sahalar tercih edilmektedir. Örneğin, batı bölgelerinde nüfus fazla olduğundan ürünlerin pazarlanması kolay olurken doğu bölgelerinde nüfus az Ege ve Akdeniz bölgelerinde sanayi yatırımları olduğundan ürünlerin pazarlanması zor olur. Bu daha fazladır. Türkiye’de sanayinin durum sanayi tesislerinin buralarda kurulmasını gelişmesinde en büyük etken sermayedir. Sermayemiz yeterli olmadığından, ülkemizde zorlaştırmaktadır. 7. Yüzey Şekilleri yabancı sermayenin girmesi için kolaylıklar Sanayi tesisleri, genelde düz sahalarda daha sağlanmaktadır. kolay kurulabilmektedir. Dağlık ve engebeli 3. Enerji Fabrikaların çalışması için enerji yerlerde sanayinin kurulması zordur. TÜRKİYE’DEKİ SANAYİ KOLLARI gerekmektedir. Bunun için, taşkömürü, petrol, 1. Besin Sanayisi: Hammaddesi tarımsal ve linyit gibi kaynaklardan yararlanılır. Ülkemizde hayvansal ürünlerden oluşan sanayi dalıdır. petrol, taşkömürü, doğal gaz gibi enerji kaynaklarının çoğu dışarıdan temin edildiğinden önemli bir döviz çıktısına neden olmakta, bu durum sanayileşme hızını azaltmaktadır. 4. İş Gücü ve Teknik Eleman Sanayi tesislerinin çalışması ve üretimin artması yönünden iç gücüne ihtiyaç vardır. Ülkemizde iş gücü ihtiyacı rahatlıkla karşılanabilmekte, hatta dış ülkelere bile gönderilmektedir. Fakat, ülkemizde bazı sanayi Ülkemizde tarım ve hayvancılık geliştiğinden ve nüfus fazla olduğundan besin sanayii oldukça gelişmiştir. Kuruluş yerleri genelde hammaddenin fazla olduğu yerlerde veya büyük şehirlerin kenarlarında toplanmıştır. 3. Maden Sanayisi (Metalurji Sanayii) Şeker fabrikaları: İlk defa 1926 yılında Demir - çelik fabrikaları: Karabük, Ereğli, kurulmuştur. Şekerpancarı kıyı kesimler hariç İskenderun, Kırıkkale, Sivas ve İzmir’de her yerde yetişir. Hemen işlenmesi bulunmaktadır. gerektiğinden fabrikaları üretim alanları yakını Alüminyum fabrikaları: Seydişehir’de Diyarbakır, Tekirdağ, İzmir, Ankara, Kırşehir, bulunmaktadır. Gazi Antep, Elazığ gibi merkezlerde rakı, bira Bakır işleme fabrikaları: Samsun ve Artvin ve şarap fabrikaları bulunmaktadır. (Murgul) de bulunmaktadır. Konserve ve salça fabrikaları: Marmara, Ege Kurşun ve çinko fabrikaları: Elazığ ve ve Akdeniz bölgelerinin kıyı kesimlerinde Kayseri’de bulunmaktadır. yaygındır. Krom işleme fabrikaları: Menteşe Yöresi’ndeki Süt ürünleri fabrikaları: İzmir, Balıkesir, krom madeni Antalya’da, Elazığ ve çevresindeki Edirne, Erzurum, Elazığ, Kars, İstanbul, kromlar da Guleman’daki fabrikalarda Trabzon ve Bursa çevresinde yer alırlar. işlenmektedir. 4. Makine Sanayisi Türkiye otomotiv sanayiinde son yıllarda yabancı marka otomobillerin de fabrikalarının kurulmasıyla üretimde artış meydana getirmiştir. Bursa, İstanbul, İzmir, İzmit, Adapazarı, Konya, Adana gibi merkezlerde otomobil, kamyon ve otobüs fabrikaları bulunmaktadır. Eskişehir ve Adapazarı’nda lokomotif ve vagon 2. Dokuma, Tekstil ve Deri Sanayisi Dokuma ve giyim, Türkiye’de en gelişmiş ve üretimin önemli bir kısmının ihraç edildiği bir sanayi koludur. Gelişmiş ülkelerle rekabet edilebilmekte ve onların pazarlarına dahi girebilmektedir. Böylece ülkemize çok fazla döviz girdisi sağlanmaktadır. Pamuk ipliği ve pamuklu dokuma: Adana, Antalya, K. Maraş, Tarsus, Nazilli, Denizli, Manisa ve İzmir Yün ipliği ve yünlü kumaş: Hereke Suni ipek ve kumaş: İstanbul ve Bursa Tabii ipek ve kumaş: Gemlik ve Bursa Hazır giyim sanayii: İstanbul, Bursa ve İzmir Halıcılık: Isparta, Uşak, Gördes ve Kayseri Deri ve kösele işleme: İstanbul, İzmir, Bolu, Gerede ve Uşak fabrikaları, Ankara - Mürted’de uçak fabrikası, İstanbul, Tuzla, Pendik, Gölcük ve İzmir’de gemi tersaneleri bulunmaktadır. 5. Kimya Sanayisi Petrokimya: Batman, İzmit, Mersin, İzmir ve Kırıkkale’de petrol rafinerileri bulunmaktadır. İlaç fabrikaları: İstanbul, İzmir, Ankara, Adapazarı çevresinde yoğunlaşmıştır. 130 civarında ilaç fabrikamız bulunmaktadır. Lâstik fabrikaları: İzmit, Adapazarı ve Kırşehir’de bulunmaktadır. Gübre fabrikaları: Mersin, Bandırma, Elazığ, Kütahya, Tekirdağ ve İskenderun’da bulunmaktadır. Ülkemizdeki gübre üretimi yeterli değildir. 6. Orman Ürünleri Sanayisi Cam fabrikaları: İstanbul, Denizli, Mersin, Ağaç malzemeden üretilen tüm malzemeler Kırklareli ve Sinop’ta cam fabrikaları orman ürünleri endüstrisine girer. Karadeniz bulunmaktadır. Ülkemiz cam ürünleri Bölgesi’nde hammadde fazla bulunduğundan üretiminde ve ihracatında Dünya’da sayılı burada gelişmiştir. ülkeler arasındadır. Başlıca kereste fabrikaları Düzce, Bartın, Seramik fabrikaları: Çanakkale, Bilecik, Ayancık, Rize, Ordu, Ardeşen, Burdur, Antalya Kütahya, İstanbul ve İzmir’de bulunmaktadır. ve Isparta’da bulunur. Üretimin bir kısmı yurt dışına ihraç edilir. Mobilya Sanayii: Adapazarı, Ankara, İnegöl, İstanbul, İzmir ve Kayseri’de gelişmiştir. Türkiye mobilya ürünlerini ihraç edebilmektedir. Kâğıt fabrikaları: İzmit, Balıkesir, Giresun, Zonguldak, Taşucu, Dalaman, Bolvadin, Bartın ve Denizli çevresinde bulunur. 7. Çimento, Cam, Seramik SanayisiBu sanayi koluna taşa, toprağa bağlı sanayi kolu da denilmektedir. Çimento fabrikaları: Hammaddesi kolay temin edilir. Her bölgede inşaat sanayiinde kullanılır. Ayrıca ulaşım masrafları maliyeti artırır. Bu nedenle çimento fabrikaları Türkiye’nin her bölgesine dağılmıştır. İstanbul, İzmit, Adana, İzmir, Elazığ, Mersin, Yozgat, Denizli, Adıyaman, Ordu gibi merkezler bunlardan bazılarıdır. 1. İşlenmemiş ya da yarı işlenmemiş maddelerin, makinelerle işlenerek kullanılabilir ve tüketilebilir duruma getirilmesine sanayi denir. Aşağıda verilenlerden hangisi sanayisi hızla gelişen bir ülkede görülen olumlu gelişmelere örnek gösterilemez? A) İnsanlara geniş iş imkanları sunması B) Dışarıya çıkan döviz miktarını azaltması C) Sanayi ürünleri ihracatının yükselmesi D) Ülkenin dışa bağımlılığını arttırması E) Ülke savunmasına katkı sağlaması 2. Aşağıdakilerden hangisi bir bölgede endüstrinin gelişebilmesi için gereken doğal koşullardan biridir? A) Sermaye B) Hammadde C) Pazar D) Ulaşım E) Kalifiye eleman 3-Aşağıdaki sanayi kollarından hangisinin hammaddesi daha çok tarıma dayalıdır? A) Seramik B) Kağıt C) Çimento D) Cam E) Dokuma 4. Bazı ürünler hasattan hemen sonra işlenmek zorundadır. Bu nedenle fabrikalar ürünlerin yetişme alanlarının yakınlarına kurulur. Aşağıda verilenlerden hangisi bu genellemeye uymaz? A) Amasya– Şeker sanayisi B) Isparta – Gül yağı sanayisi C) Rize – Çay sanayisi D) Bursa – Dokuma sanayisi E) Balıkesir – Salça işletmeleri 5. GAP projesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir çok sanayi alanında gelişme göstermesi beklenmektedir. GAP ve bölgenin diğer özellikleri düşünüldüğünde, bu bölgemizde aşağıdaki sanayi dallarından hangisinde yakın zamanda gelişme beklenemez? A) Kağıt B) Besin C) Dokuma D) Çimento E) Petro-Kimya 6. Ülkemizde sanayi ; İstanbul-Adapazarı, Bursa- Balıkesir, Eskişehir-Ankara, İzmir-AydınDenizli, Mersin-Adana-İskenderun-Gaziantep hatlarında yoğunlaşmıştır. Buna göre ülkemizde sanayi tesislerinin dağılışına aşağıdakilerden hangisi daha çok etkili olmuştur? A) Enerji B) İklim şartları C) Ulaşım şartları D) Hammadde E) Denize yakınlık 7. Aşağıda bir yöre ve bu yörede bulunan sanayi kuruluşu eşleştirilmiştir. Buna göre aşağıdaki eşleştirilmelerden hangisi yanlıştır? A) Bursa – Otomotiv B) Kayseri – İpekli dokuma C) Bitlis – Sigara D) Mardin – Çimento E) Karabük – Demir çelik 8. Aşağıdaki sanayi kollarından hangisi Karadeniz Bölgesi’nde bulunmaz? A) Petrol rafinerisi B) Cam fabrikası C) Demir-çelik fabrikası D) Bakır fabrikası E) Şeker fabrikası 9. Aşağıdaki sanayi kuruluşlarından hangisinin dağılımında hayvancılığın rolü olmamıştır? A) Süt ürünleri B) Deri sanayi C) Et ve süt ürünleri D) Halı ve kilim dokuma E) Gübre sanayi 10.Aşağıda çeşitli sanayi kolları ve bunların kurulduğu merkezler eşleştirilmiştir. Buna göre eşleştirilmelerden hangisi yanlıştır? A) Otomotiv - Aksaray B) Seramik – Çanakkale C) Kağıt – İzmir D) Alüminyum – Seydişehir E) Cam – Mersin 11.Aşağıdakilerden hangisi Doğu Anadolu Bölgesi’nde endüstrinin gelişmemesine neden olan faktörlerden değildir? A) Pazarlama B) Yer şekilleri C) Enerji D) Ulaşım E) Sermaye 12. Aşağıdaki sanayi kuruluşlarının hangisinin üretiminde bazı yıllar azalmalar görülür? A) Cam üretimi B) Kağıt üretimi C) Bakır üretimi D) Şeker üretimi E) Demir çelik üretimi 13. Aşağıdaki sanayi kollarından hangisinde Türkiye’nin dışa bağımlılığı daha fazladır? A) İlaç B) Kağıt C) Tekstil D) Boya E) Seramik Soru 14. Aşağıdakilerden hangisi endüstrinin kuruluş aşamasında en önemli öğedir? A) Enerji B) Sermaye C)Pazar D) Ulaşım E) İş gücü 15. Hammadde bakımından dışarıya en çok bağımlı olduğumuz sanayi kuruluşu aşağıdakilerden hangisidir? A) Otomotiv B) Metalurji C) Besin D) Tütün E) Kimya 16. I.Aksu-Dalaman-Bolvadin-Çaycuma II.Bilecik-Bozüyük-Çanakkale-İzmir III.Mersin-Batman-İzmit-Kırıkkale Yukarıda verilen merkezlerde (bilgi yelpazesi.net) aşağıdaki sanayi kollarından hangisi en çok gelişmiştir? I II III ---------------------------------------A) Kağıt Seramik Petrol rafinerisi B) Çimento Sigara Kağıt C) Konserve Çimento Demirçelik D) Cam Gıda Petrol rafinerisi E) Kağıt Dokuma Otomotiv 17. Aşağıdakilerden hangisi bir ülkenin sanayi alanında geliştiğini gösteren kanıtlardan biri değildir? A) Dış ülkelerden göç alması B) Bağımlı nüfusun çok olması C) Eğitim seviyesinin yüksek olması D) Enerji tüketiminin fazla olması E) Hammadde ithal etmesi 18. Aşağıdaki sanayi kollarından hangisi hammadde olarak tarımsal ürün kullanmaz? A) İlaç B) Dokuma C) Deri D) İçki E)Yağ 19. Ülkemizde bitkisel yağ fabrikalarının Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgesi’nde yoğun olması aşağıdakilerden en çok hangisi ile ilişkilidir? A) Ulaşımın kolay olmasıyla B) Su kaynaklarının bol olmasıyla C) Sanayinin gelişmiş olmasıyla D) Hammaddenin bol olmasıyla E) İş gücünün fazla olmasıyla 20. Kereste, tomruk, kağıt ve mobilya gibi orman ürünleri endüstrisinin kurulup gelişebilmesi için aşağıdaki illerden hangisinin doğal koşulları elverişli değildir? A) Hatay B) Kastamonu C) Bartın D) Muğla E) Sivas 1.D 2.B 3.E 4.D 5.A 6.C 7.B 8.A 9.E 10.C 11.C 12.D 13.A 14.B 15.E 16.A 17.B 18.C 19.D 20.E Sanayinin Türkiye’deki tarihsel gelişim süreci nasıldır? 1839 tanzimat ve sonrası 1915 dönemi 1924 sonrası 1934-38 yılları 1950 ve sonrası Bu dönemde Osmanlı devletinin Avrupa’daki sanayileşme sürecine ayak uydurmak için tersaneler,demirhaneler, dokuma tezgahları kurarak işletmiştir. Ancak Avrupa’da sanayinin hızla gelişmesi İstanbul ve Bursa’daki dokuma tezgahlarının önem kaybetmesine neden oluştur.fakat bütün bu gelişmelere rağmen ülkede SABUN,DEĞİRMEN,KONSERVE,YAĞ,MAKARNA,KERESTE,MAKİNE ONARIM gibi sanayi kolları faaliyet göstermiştir. Birinci dünya savaşı yılları olması sebebiyle devlet ekonomik kaynaklarını savaş için harcamış olmasından dolayı sanayi kollarının gelişmesine pek katkı sağlayamamıştır. ancak sanayi kuruluşlarının sayısı artmış ve özellikle İSTANBUL,İZMİR,BURSA,MANİSA VE UŞAK’ta toplanmıştır.toplam 269 adet(88 gıda,75 dokuma,55 tütün) Bu dönemde özel sektörün sanayideki payı artmıştır. 1927 yılında gümrük,ulaşım ve hammadde temini için devlet tarafından kolaylıklar sağlanmıştır. Sanayi tesislerinin sayısı 65000 Bu dönemde devlet tarafından beş yıllık kalkınma planları hazırlanmış fakat 1929 daki ekonomik bunalım sebebi ile bu planlamadaki faaliyetler gerçekleşmemiştir.(şeker,maden,selülöz,seramik fabrikaları) 1933 te ETİBANK kurularak 1-kimya sanayi(suni-ipek (gemlik),gülyağı(Isparta),kibrit-(izmir) 2-pamuklu dokuma(Bakırköy,Ereğli,kayseri,Malatya,Iğdır,nazilli) 3-kağıt,selülöz(İzmit) 4-demir sanayi (Karabük) 5- kükürt(Keçiborlu-ısparta) 6-toprak(Kütahya,çimento fabrikası) 7-şeker fabrikası(Alpullu,Turhal) Tesis sayısı toplam 84000 Ulaşım olanakları gelişmiştir. Nüfus artmış ve köyden kente göç başlamıştır. Özel sektörün sanayideki payı artmıştır. MKE,TPAO,ET VE BALIK,SEKA,DEMİRÇELİK,TKİ gibi pek çok kuruluş faaliyete geçmiştir. TÜRKİYEDE ULAŞIM Genel anlamı ile ulaşım insan yada eşyanın bir yerden başka bir yere taşınmasıdır.ancak günümüzde paranın,bilginin,iletişimin de bir yerden başka bir yere erimi olan ulaşım bölgeler arası ilişkilerin kurulmasında ve coğrafi yapının şekillenmesinde önemli rol oynamaktadır. Ulaşım taşınan malların değerlerinin artmasına da vesile olur.tarihin ilk çağlarından günümüze kadar ulaşım,insanlığın ana uğraşlarından birisi olmuştur. Tekerleğin icadı ile başlayan ulaşım,yolların gelişmesi ile bugünkü halini almıştır.bu sayede İpekyolu,Baharat yolu,Kral yolu gibi önemli ticaret yolları gelişmiştir. Avrupa da sanayi devrimi ile başlayan buhar gücü ile çalışan trenlerin ve gemilerin devreye girmesi ile ulaşım ağları hızlı bir şekilde gelişmiştir.’II dünya savaşından sonra ise ulaşım ağlarındaki gelişmeler yadsınamaz hale gelmiştir.20.yy da ise haberleşme ağlarındaki uzanan ancak Transsibirya demir yolunun yapımı ile ortadan kalkmıştır.Çin ile Akdeniz arasında İpek yolu kullanılırken Asya ile Orta doğu arasında ise Baharat yolu kullanılmıştır. Karayolu ulaşımında esas gelişme motorlu raçların yapımından sonra olmuştur.özellikle 1925 yılından sonra yapılan benzinli araçlar ile yük ve insan taşımacılığı hızla gelişmiştir.bu gün artık dünya ülkelerin pek çoğunda otomobil vazgeçilmez bir ihtiyaç haline gelmiştir.bazı ülkelerin otomotiv üretimi ve satışı liste başına geçmiştir. Örneğin Japonya, Almanya,Amerika gibi Karayolları taşımacılığında en çok gelişen sektörlerden birisi otobüs taşımacılığı olmuştur.otobüs taşımacılığın gelişmesi turizmin gelişmesini de tetiklemiştir. Karayollarında sadece yolcu değil aynı zamanda yük taşımacılığı da yaygın olarak yapılmaktadır. Her geçen yıl yük taşıma araçları gelişerek bugün tonlarca yük başka yerlere ulaştırılmaktadır. hızlı gelişmeler ile artık mesafe sorunu da ortadan kalkmıştır. ULAŞIMI ETKİLEYEN TEMEL ŞARTLAR A)Doğal çevre (iklim ve yerşekilleri) b)Beşeri ve ekonomik faktörler (nufus,yerleşme,tarım,sanayi,turizm v.s) ULAŞIM AĞLARI 1- KARAYAOLU ULAŞIM AĞI İnsanların çevrelerinde kullandıkları ilk yollar patika yol denilen hayvanların açtığı yollardır.ancak tekerleğin icadı ile yeni yol guzergahları kuruarak gelişmiştir.tekerleğin icadından sonra yapılan ilk yollar Asur krallığına ait olduğu bilinmektedir.kısa ve kaldırım taşlarından yapılan bu yollar günumuzde beton ve asfalt olarak yapılmaktadır.Kuşkusuz ilk yolların en önemlilerini roma yolları oluşturmaktadır.ilk büyük roma yolu 259 km uzunluğundadır. Asyada doğal güzergahlardan yararlanılarak yapılan ipek yolu,bahart yolu ve çay yolu bulunmaktadır. Çay yolu Çin ile Rusya arasında Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerimiz dışında diğer bölgelerimiz karayolu yapımına daha elverişlidir. Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde yerşekillerinin engebeli olması, yol yapımını zorlaştırmış bu bölgelerde ulaşımda geçitlerin kullanımını zorunlu kılmıştır. Akdeniz, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerimizde ulaşımı kolaylaştıran geçitler şunlardır: AkdenizBölgesinde; Çukurova’yı Hatay’a bağlayan Belen Geçidi. Çukurova’yı İç Anadolu’ya bağlayan Gülek Boğazı. Taşeli platosunu İç Anadolu’ya bağlayan Sertavul Geçidi. Antalya’yı Göller yöresine bağlayan Çubuk Geçidi. DoğuKaradenizBölümünde; Kop ve Zigana geçitleriyle Çoruh Vadisi kıyı ile iç kesimleri birbirine bağlamaktadır. (Özellikle Trabzon’u Erzurum’a bağlar.) DoğuAnadolu’da; Pülümür, Karlıova, Sakaltutan geçitleri bu bölgede kuzey-güney yönünde ulaşımı kolaylaştırmaktadır. Türkiye’de karayollarının dağılışı Ülkemizde en işlek karayolları; Edirne, istanbul, Ankara ve Adana arası ile İstanbul, İzmit, Bursa ve İzmir, Aydın, Denizli arasındadır. Otoyollar ise; Edirne, İstanbul, Bolu ve Ankara arasında, Mersin, Adana, Gaziantep, Hatay çevresinde ve İzmir, Aydın, Denizli arasında bulunur. İhracat deniz yolu ile daha kolay ve ucuzdur. Ülkemizde coğrafi konum bakımından deniz ulaşımına elverişlidir. Çünkü; 1. Üç tarafı denizlerle çevrilidir. 2. Karadeniz; İstanbul ve Çanakkale Boğazı ile diğer denizlere açılır. 3. Akdeniz, Süveyş Kanalı ve Cebelitarık Boğazı’yla diğer deniz ve okyanuslara bağlanır. 4. Kıyılarımızda doğal limanlar çoktur. Ancak Dünya deniz ulaşımı ticaretinde ülkemizin önemli yeri yoktur. Önemli Limanlarımız B)Demiryolları Türkiye’de ilk demiryolu hattı 1866 yılında İzmir – Aydın arasında yapılmıştır. Demiryolu taşımacılığı karayolu taşımacılığına göre daha ekonomiktir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında demir yollarına önem verilmiştir. 1950’den sonra demiryolu yapımı azalmıştır. Şu anda ülkemizde demiryollarının uzunluğu 8607 km’si anahat olmak üzere 10.300 km’yi geçmiştir. Ülkemizde yerşekillerinin engebeli ve ortalama yükseltinin fazla olması demiryolu yapımını zorlaştırmıştır. Doğu Karadeniz Bölümü, Antalya Bölümü, Hakkari Bölümü ve Menteşe yöresi demiryolu ulaşımının olmadığı alanlardır. Yolcu ve yük taşımacılığında demiryolunun payı yaklaşık % 10 ile % 15 arasındadır. Demiryolları kara içinde en ucuz taşıma sistemidir. C)Denizyolları En ekonomik ulaşım türüdür. Çünkü deniz taşıtlarının yük ve yolcu kapasitesi fazladır. Yol yapımı ve yenileme giderleri yoktur. Liman yapımı giderleri fazladır, fakat bir kere yapılır, uzun yıllar kullanılır. Kıtalar arasında ithalat ve İstanbul Limanı: Yük ve yolcu trafiği bakımından en büyük limanımızdır. İhraç ürünlerinin çoğu bu limana boşaltılmakta daha sonra yurdun diğer kesimlerine gönderilmektedir. Ayrıca yolcu gemileri için transit limanıdır. İzmir Limanı: İstanbul limanından sonra en işlek limandır. Güney Marmara ve Ege Bölgesi’nin ürünleri bu limandan ihraç edilir. Mersin Limanı: Yükleme ve boşaltma yönünde İstanbul’dan sonra en kapasiteli limandır. İhracat limanı ve Ortadoğu’ya yönelik transit liman özelliğindedir. Antalya Limanı: Özellikle yaş meyve ve sebze ihracatında ve turizm amaçlı kullanılmaktadır. Demiryolu bağlantısı olmadığından hinterlandı geniş değildir. Samsun Limanı: Orta Karadeniz’in en önemli limanıdır. Trabzon Limanı: Doğu Karadeniz’in en önemli limanıdır. Zigana Geçidi, limanın gelişmesine katkıda bulunmuştur. İran transit limanı özelliğindedir. Buraya gelen mallar karayolu ile İran’a taşınır. Demiryolu bağlantısı yoktur. Ayrıca Bandırma, İzmit, Zonguldak gelişme gösteren limanlarımızdır. Kuşadası, ÇeşmeBodrum, Marmaris, Antalya turizm amaçlı yat limanlarımızdır. Bir limanın iç bölgelerle olan ulaşım bağlantısı özelliğine Hinterland (artülke-artbölge) denir. Hinterlandın büyüklüğü ve genişliği; ulaşım kolaylığı ve çokluğu, liman çevresindeki ekonomik etkinliklerin kapasitesi ve niteliğine bağlıdır. Hinterlandı geniş limanlar gelişmeye elverişli limanlardır. DenizTicaretFilomuz Günümüzde uluslararası ticaretin önemli bir kısmı denizyolu ile gerçekleştirilir. Bu yüzden ülkelerin kalkınmasında güçlü bir deniz ticareti filosuna sahip olması etkili olmaktadır. D)Havayolları En hızlı ulaşım şeklidir. Ülkemiz ulaşımında payı en az olan ulaşım sektörüdür. Çünkü hava ulaşımı yüksek teknoloji ve büyük sermaye istemektedir. Son yıllarda hava ulaşımında önemli artışlar meydana gelmektedir. Ülkemizde havayolu, yolcu taşıma, ithalat ve haberleşme alanlarında kullanılmaktadır. Önemli hava alanlarımız şu illerdedir: İstanbul (Atatürk ve Sabiha Gökçen havaalanı), Ankara (Esenboğa havaalanı), İzmir (Adnan Menderes havaalanı), Antalya, Adana, Erzurum, Diyarbakır, Bodrum, Malatya, Elazığ, Van, Samsun, Muğla (Dalaman), Konya, İsparta, Eskişehir, Trabzon, Samsun ve Kayseri’dedir. Örnek sorular Türkiye'nin Ekonomik Coğrafyası : İç ve Dış Ticaret TİCARET Üretilen mal ve hizmetlerin alınıp satılmasına ticaret denir. İç ve dış ticaret olmak üzere ikiye TÜRKİYE’DE DIŞ TİCARET Başlıca İhraç Ürünlerimiz baklagiller, kuru ve yaş meyveler) Dokuma ve tekstil ürünleri Hayvan ve hayvansal ürünler (Deri, ayrılır. 1. İç Ticaret Ülke sınırları içinde, bölge ve bölümler arasında Tarım ürünleri (Pamuk, fındık, tütün, yumurta, yün, tiftik) Bitkisel yağlar Bazı dayanıklı tüketim malları (Televizyon, yapılan ticarete iç ticaret denir. buzdolabı, vs.) Ülkemizde bazı il merkezleri ticaret şehirleri İpekli dokuma ve giyim eşyaları özelliği kazanmışlardır. Bunlar, İstanbul, Bursa, Mobilya, çimento, cam ve seramik ürünleri İzmit, İzmir, Denizli, Adana, GaziAntep, Madenler (krom, bakır, cıva, demir, bor, Diyarbakır, Ankara, Konya, Kayseri, Samsun, tuz) Trabzon, Erzurum ve Malatya gibi illerdir. Bu Başlıca İthal Ürünlerimiz merkezlerde ticaretin gelişmesinde, ulaşım yolları Fabrika kurmaya yarayan aletler, ham petrol, ilaç ve kimyasal maddeler, elektronik araçlar, motorlu İhracat (Dış satım): Bir ülkenin başka ülkelere araçlar, silah, optik araçlar, tropikal ürünler (muz, yaptığı satışlardır. kahve, hurma, pirinç) İthalat (Dış alım): Bir ülkenin başka ülkelerden aldığı mallara denir. Dış ticaretimizde önemli ülkeler Almanya, İtalya, ABD, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Japonya, İran, Suudi 2. Dış Ticaret Arabistan ve son yıllarda Rusya Federasyonu, Bir ülkenin başka ülkelerle yaptığı alışverişe dış Gürcistan ve Orta Asya ülkeleri (Kazakistan, ticaret denir. Dış ticaretin para karşılığına dış Azerbaycan, Kırgızistan, Tacikistan, ticaret hacmi denir. Gelişmiş ülkelerde dış Türkmenistan) ticaret hacmi fazla, gelişmemiş ülkelerde Ülkemizde son yıllarda uygulanmak istenen diğer düşüktür. Yine, gelişmiş ülkelerde ihracat, bir ticaret şekli de serbest ticarettir. Serbest genelde ithalattan daha fazladır. Bu ülkeler ticarette ülkeler ürettikleri çeşitli malları, belli dışarıdan daha çok hammadde alıp dışarıya yerlerde kurulacak pazarlarda gümrük vergisi işlenmiş sanayi ürünleri satarlar. Az gelişmiş ödemeden pazarlamaktadır. Ülkemizde serbest ülkeler ise dışardan daha çok işlenmiş sanayi ticaret bölgesi olarak şu anda İstanbul, Mersin, ürünleri alıp, dışarıya tarım ürünleri veya ham İzmir, İskenderun, Antalya ve Trabzon illeri maddeler satarlar. belirlenmiştir zerinde bulunmalarının büyük etkisi olmuştur. TÜRKİYEDE TURİZM İnsanların gezmek, görmek, eğlenmek ve dinlenmek amacıyla yaptığı gezilere turizm denir. Bu geziyi yapan kişilere de turist adı verilmektedir. İç turizm: Vatandaşların kendi ülkeleri içinde yaptıkları gezilere denir. Dış turizm: Bir ülkeden başka ülkelere yapılan gezilere denir. Dünya’nın çeşitli ülkelerindeki doğal güzellikler ve tarihi değerler insanlara çekici gelmektedir. Turizme konu olan çekicilikler şunlardır: · Bazı hastalıkları tedavi edici kaplıca ve içmecelerin bulunması · Tabii manzaranın güzel olması · Spor sahalarının ve denize girmeye uygun plajların bulunması · Tarihi kalıntıların bulunması · Kaliteli malların pazarlandığı merkezler olmasI · Kutsal ibadet yerlerinin varlığı Türkiye’de turizmi etkileyen faktörler · Deniz turizmine ve kış turizmine elverişli iklim koşulları · Doğal ve tarihi zenginlikler · Folklor zenginliği · Turizm alt yapısının (ulaşım, tanıtım, konaklama) yetersizliği