T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI KOKLEAR İMPLANT UYGULANAN HASTALARDA REZİDÜEL İŞİTMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMANI Prof. Dr. Mete KIROĞLU Rasim ŞAHİN ADANA - 2005 T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KULAK BURUN BOĞAZ ANABİLİM DALI KOKLEAR İMPLANT UYGULANAN HASTALARDA REZİDÜEL İŞİTMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ RASİM ŞAHİN YÜKSEK LİSANS TEZİ DANIŞMANI Prof. Dr. METE KIROĞLU Tez No:…… ADANA - 2005 i TEŞEKKÜR Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyelerine, tezin yürütülmesinde ve yazımında büyük emeği geçen, bilimsel katkılarını esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr. Mete Kıroğlu’na, büyük sabır gösteren eşim ve aileme teşekkürü bir borç bilirim. iii İÇİNDEKİLER KABUL VE ONAY TEŞEKKÜR İÇİNDEKİLER ÇİZELGELER DİZİNİ ÖZET ABSTRACT 1. GİRİŞ 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Temporal kemik ve işitme organının anatomisi ii iii iv v vi vii 1 3 3 2.1.1. Temporal kemik anatomisi 3 2.1.2.Dış kulak anatomisi 3 2.1.2.1. Kulak kepçesi (Auricula) 3 2.1.2.2. Dış kulak yolu 4 2.1.3. Kulak zarı anatomisi 4 2.1.4. Orta kulak anatomisi 5 2.1.4.1. Östaki borusu 5 2.1.4.2. Orta kulak kavitesi 5 2.1.4.3. Orta kulak kemikçikleri 6 2.1.5. İç kulak anatomisi 7 2.1.5.1. İşitme organı (Cochlea) 7 2.2. Kulak Fizyolojisi 10 2.2.1. Dış kulak fizyolojisi 10 2.2.2. Orta kulak fizyolojisi 11 2.2.3. İç kulak fizyolojisi 12 2.3. Koklear implantasyon 13 2.3.1. Koklear İmplantasyonun Tarihçesi 14 2.3.2. Koklear implantasyonda hasta seçimi 15 2.3.2.1. Medikal değerlendirme 15 2.3.2.2. Odyolojik değerlendirme 17 2.3.2.3. Dil değerlendirmesi 18 2.3.2.4. Psikolojik değerlendirme 19 2.3.2.5. Radyolojik değerlendirme 19 iv 2.3.3. Koklear implantın parçaları 20 2.3.4. Koklear implant cerrahisi 21 2.3.5. Komplikasyonlar 23 2.3.6. Postoperatif izlem 24 2.3.7.İmplantasyon sonrası rehabilitasyon 25 3. GEREÇ VE YÖNTEM 27 4. BULGULAR 30 5. TARTIŞMA 44 6. SONUÇLAR 51 7. KAYNAKLAR 52 ÖZGEÇMİŞ 56 v ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge1: Hastaların genel bilgileri 27 Çizelge1 Devam:Hastaların genel bilgileri devamı 28 Çizelge2: Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) 30 Çizelge2 Devam: Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) 31 Çizelge2 Devam: Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) 32 Çizelge2 Devam: Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) 33 Çizelge3:Operasyon öncesi işitme eşikleri (250 Hz) 34 Çizelge4:Operasyon öncesi işitme eşikleri (500 Hz) 34 Çizelge5:Operasyon öncesi işitme eşikleri (1000 Hz) 35 Çizelge6:Operasyon öncesi işitme eşikleri (2000 Hz) 35 Çizelge7:Operasyon öncesi işitme eşikleri (4000 Hz) 36 Çizelge8:Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (250 Hz) 36 Çizelge9:Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (500 Hz) 37 Çizelge10:Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (1000 Hz) 37 Çizelge11:Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (2000 Hz) 37 Çizelge12:Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (4000 Hz) 38 Çizelge13:İmplantlı kulakta ortalama işitme eşikleri değişimi 39 Çizelge14:Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (250 Hz) 40 Çizelge15:Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (500 Hz) 40 Çizelge16:Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (1000 Hz) 41 Çizelge17:Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (2000 Hz) 41 Çizelge18:Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (4000 Hz) 41 Çizelge19:Karşı kulaktaki ortalama işitme eşikleri değişimi 42 Çizelge20: Araştırmalara göre rezidüel işitme sonuçları 47 vi ÖZET Koklear İmplant Uygulanan Hastalarda Rezidüel İşitmenin Değerlendirilmesi Bu çalışmada; Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı’nda 2000 ve 2004 yılları arasında koklear implant ameliyatı olan ve Çukurova Üniversitesi Halil Avcı Duyma Engelliler Merkezi’nde takip edilen 37 hastanın koklear implantasyon öncesi ve sonrası yapılan implantlı ve karşı kulak saf ses testlerinin sonuçları değerlendirilerek implantasyonun rezidüel işitmeye etkisini araştırmak amaçlandı. Çalışma kapsamındaki 37 hastaya operasyondan en az 1 ay önce ve operasyondan 1 ay, 6 ay ve 1 yıl sonra olmak üzere saf ses testleri uygulandı. Operasyon sonrası yapılan testlerin aritmetik ortalamaları alınarak operasyon öncesi testlerle istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Operasyondan sonra implantlı kulakta 37 hastadan 250 Hz’ de 9’u (%24,3), 500 Hz’ de 9’u (%24,3), 1000 Hz’ de 8’i (%21,6), 2000 Hz’ de 4’ü (%10,8), ve 4000 Hz’de de 4’ü (%10,8), rezidüel işitmelerini kaybettiler. Hastaların implantlı kulaklarındaki ortalama eşik ameliyat öncesi 112,02 dBHL’ den ameliyat sonrası 111,28 dBHL’e yükseldi. Ancak bu yükseliş istatistiksel olarak anlamlı bulunamadı. Operasyon sonrası, ortalama işitme eşikleri değerlendirildiğinde, 37 hastadan 8’inde 10 dB ve üzeri (%21,6) işitme kalıntısı kaybı, 29 hastada (%78,4) ise işitmenin korunduğu saptandı. Operasyondan sonra karşı kulakta 37 hastadan 250 Hz’ de 20’sinin (%54), 500 Hz’ de 17’sinin (%45,9), 1000 Hz’ de 10’unun (%27), 2000 Hz’ de 8’inin (%21,6), ve 4000 Hz’ de de 7’sinin (%18,9), rezidüel işitmelerinin daha iyi olduğu saptanmıştır. Hastaların implantlı olmayan kulaklarındaki ortalama eşik, ameliyat öncesi 112,64 dBHL den ameliyat sonrası 110,20 dBHL’ e yükselmiştir. Değerler arasında istatistiksel analiz yapıldığında 250 Hz (p=0,002) ve 500 Hz (p=0,038) eşik değerlerindeki yükseliş istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Operasyon sonrası 37 hastadan 4’ünün (%10,8) vii işitmelerinin iyileştiği, 33 hastanın ise (%89,2) 10 dB’in altında bir değişim gösterdikleri saptanmıştır. Çalışmamızın sonucunda implant uygulanan kulaklarda rezidüel işitmenin %78,4 oranında korunduğu görülmüştür. Anahtar sözcükler: Koklear implant, Rezidüel İşitme, Saf Ses Testi viii ABSTRACT Evaluation of Residual Hearing in Cochlear İmplanted Patients In this study, the effect of the cochlear implantation on residual hearing was investigated by assessing pre and post-operative pure tone test scores in implanted and contralateral ears of 37 patients who had cochlear implant operation at ENT Department in Medikal Faculty of Çukurova Üniversity between 2000-2004 and who are followed up at Çukurova Üniversity Halil Avcı Deaf Center. Pure tone test were applied on 37 patiens who participated to the study at least 1 month before the implantation, 1 month, 6 month and 1 year after the implantation. Aritmetic means of post-operative tests were statistically compared with pre- operative test scores. After the operation, 9/37 (24,3%) patients at 250 Hz, 9/37 (24,3%) patients at 500 Hz, 8/37 (21,6%) patients at 1000 Hz, 4/37 (10,8%) patients at 2000 Hz, 4/37 (10,8%) patients at 4000 Hz, lost their residual hearing in implanted ears. Preoperative mean threshold of patients’ implanted ears was 112,02 dBHL and it increased up to 111,28 dBHL after operation. However this increase could not be considered as statistically meaningful. When the mean hearing thresholds were assassed after operation, It was found that residual hearing was lost 10 dB and higher than 10 dB in 8/37 patients (21,6%) while it was preserved in 29/37 patients (78, 4%) after operation. After the operation, a better residual hearing in the contralateral ears were observed in 20/37 patients (54%) at 250 Hz, 17/37 (45,9%) patients at 500 Hz, 10/37 (27%) patients at 1000 Hz, 8/37 (21,6%) patients at 2000 Hz and 7/37 (18,9%) patients at 4000 Hz. Pre-operative mean hearing threshold of patients’ contralateral ears was 112,64 dBHL and it increased up to 110,20 dBHL. When the scores were statistically analyzed, increase in the threshold scores at 250 Hz (p=0,002) and 500 Hz (p= 0,038) was considered statistically meaningful. It was found that higher level of hearing was maintained in 4/37 (10,8%) patients and a change less than 10 dB was seen in 33/37 (89,2%) patients after the operation. ix In conclusion, it is observed that the residual hearing in the implanted ear was conserved at a rate of 78.4%. Key Words: Cochlear İmplantation, Residual Hearing, Pure Tone Tests x 1.GİRİŞ Koklear implant, ileri ve çok ileri derecede işitme kayıplı çocukların ve yetişkinlerin rehabilitasyonunda çok önemli bir aşama kaydetmiştir. İmplant teknolojisinin gelişimiyle birlikte implantlı hastaların dinleme ve konuşma becerilerinde dikkate değer bir şekilde yükselmeler olmuştur. Son zamanlarda koklear implantlı hastaların önemli bir bölümünde açık alan konuşmalarının anlaşılması koklear implant sonrasında gerçekçi bir beklenti haline gelmiştir. Bu bulgular, işitme kalıntısı olan ve konvensiyonel işitme cihazlarından marjinal ya da az fayda sağlamış hastalara da koklear implant uygulanabilirliğini arttırmıştır. Günümüzde ameliyat endikasyonlarının genişletilmesi nedeniyle rezidüel işitme önemli bir konu haline gelmeye başlamıştır.1, 2 ,3 ,4, 5 Koklear implant sonrası rezidüel işitme kaybı üzerine bir çok çalışma yapılmıştır. Literatür incelendiğinde operasyon sonrası hastaların çoğunda implantlı kulaklarda rezidüel işitmenin zarar gördüğü ya da daha kötüye gittiği rapor edilmektedir.6, 7, 8, 9 Brimacambe ve arkadaşları 50 hastada10, Rizer 7 hastada7, Hodges ve arkadaşları da 40 hastanın yarısında (%50) anlamlı işitme kalıntısı kaybı rapor ettiler.11 Dye ve arkadaşları 3M/House’nin 6mm’lik elektrotları kullanılan 20 hastanın 8’inde (%40) işitme kalıntısının kaybolduğunu rapor etti.12 Lorens ve arkadaşları da benzer sonuçlar elde ettiler.13 Koklear implant ameliyatında, elektrotları yerleştirme esnasında travmayı azaltarak işitmeyi koruma girişimlerinde olumlu sonuçlar rapor edilmesine rağmen,14 derin elektrot yerleştirme tekniği kullanılan geniş hasta gruplarında uzun süreli işitme korunumunun sağlanıp sağlanmadığı yönünde bir sonuç yayınlanmadı.1 Dye ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada 20 hastadan 12’sinde (%60) kısa elektrolar kullanılarak işitme korunumunun sağlandığı rapor edildi.12 İmplantlı kulaklarda operasyon sonrası işitme kayıpları rapor edilmesine karşın, karşı kulakta, Boggess ve arkadaşları anlamlı bir değişim olmadığını6, Kiefer ve arkadaşları da çocuklarda anlamlı bir iyileşme olduğunu yetişkinlerde ise değişim olmadığını rapor ettiler.1 1 Operasyon sonrası implant uygulanan kulakta ve karşı kulaktaki odyolojik değişiklikler konusunda ilgili literatürde bir fikir birliğinin olmaması nedeniyle bu araştırmada konuya açıklık getirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada; Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı’nda 2000 ve 2004 yılları arasında koklear implant ameliyatı olan ve Çukurova Üniversitesi Halil Avcı Duyma Engelliler Merkezi’nde takip edilen 37 hastanın koklear implantasyon öncesi ve sonrası yapılan implantlı ve karşı kulak saf ses testlerinin sonuçları rapor edilmiş, koklear implantın kalıntı işitmeyi etkileyip etkilemediği tartışılmıştır. 2 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Temporal Kemik ve İşitme Organının Anatomisi 2.1.1. Temporal Kemik Anatomisi İşitme ve dengenin periferik organı olan kulak, temporal kemiğin içine yerleşmiştir. Temporal kemik, kafatasının yan ve alt duvarlarını oluşturur. Bu nedenle temporal kemik kafa tabanının bir parçasıdır. Parietal, sfenoid ve oksipital kemikler arasına yerleşmiştir. Temporal kemik dört ayrı parçanın birleşmesinden oluşur.15 1. Skuamöz parça 2. Mastoid parça 3. Timpanik parça 4. Petröz parça 2.1.2.Dış Kulak Anatomisi İki bölümden oluşmaktadır. 2.1.2.1. Kulak Kepçesi (Auricula) Başın her iki yanında bulunan kulak kepçesi, düzensiz girinti ve çıkıntılardan oluşur. Dış ve iç yüz olmak üzere iki yüzü vardır. İç yüzün en derin yeri konka auricula ismini alan çukur bir bölgedir. Konka auricula derine doğru dış kulak yolu ile devam etmektedir. Kulak kepçesi; dışarıda deri ve içte elastik kartilajdan oluşmuştur. Elastik kartilaj, kulak kepçesinin ve dış kulak yolu 1/3 dış kısmının iskeletini oluşturur.16 3 2.1.2.2. Dış Kulak Yolu Kavum konka kısmından, timpan zarına kadar olan bölümdür. Erişkinlerde yaklaşık 25 mm uzunluğundadır. Kartilaj ve kemik kısımlardan oluşur. Kıkırdak parça 1/3 dış kısımdadır, 2/3 iç kısımda kemik kısım bulunur. Erişkinlerde kemik kısım daha uzundur. Çocuklarda ise timpan kemik gelişimini henüz tamamlamadığı için kartilaj segment daha uzundur. Kartilaj segmentte cilt kalındır. Cilt altı dokusunda; yağ, serümen bezleri ve kıl follikülleri yer alır. Kemik kısmında ise cilt altı dokusu giderek azalır ve timpan zara doğru tamamen kaybolur. Cilt doğrudan periosta yapışıktır. Dış kulak yolunu örten cilt dokusu, timpan zarı ile devam eder ve bunun dış yüzünü örter. Dış kulak yolu düz bir boru şeklinde değildir, timpan zarı karşıdan bakılınca görülmez. Kartilaj kısımda arkaya ve yukarıya doğru, kemik kısımda ise öne ve aşağıya doğru hafifçe bir eğim gösteren ‘ S ‘ şeklindedir.15, 16 2.1.3. Kulak Zarı Anatomisi Kulak zarı, dış kulak yolunun sonunda orta kulak boşluğunu, dış kulak yolundan ayıran bir perdedir. Kalınlığı 0,1 mm, uzunluğu 10–11 mm ve genişliği 8-9 mm dir. Orta kulağın dış duvarının büyük bir kısmını yapar.16 Kulak zarı; sulcus tympanicus içinde fibröz bir halka ile çevrilidir; buna annulus tympanicus adı verilir. Üst kısımda bu yapılar bulunmaz. Sulcus tympanicus içinde kalan zar kısmı gergindir; bu bölüme pars tensa adı verilmektedir. Üst kısım ise gevşektir; bu bölgeye pars flaccida adı verilir. Kulak zarının ortasında yukarıdan aşağıya ve önden arkaya doğru uzanan manibrium mallei izlenir. Malleus kemikçiğinin bu parçasının alt ucu her zaman arkaya doğrudur. Üste manibriumun üzerinde bir çentik bulunur. Buradan öne ve arkaya iki adet plika uzanır. Bu plikaların üst kısmında pars flaccida kısmı bulunur. Altında ise pars tensa yer alır. Kulak zarı konkav bir disk gibidir. Kulak zarının en çökük noktası manibrium malleinin alt ucundadır. Bu noktaya umbo adı verilir. 4 Yapı olarak timpan zarı 3 ayrı tabakadan oluşmaktadır. En dışta, dış kulak yolu cildi ile devam eden epitel tabakası, içte orta kulak mukozası ve ortada fibröz tabaka. Fibröz tabaka sadece pars tensa kısmında bulunur ve zarın gerginliğini sağlar. Sirküler ve radyal liflerden oluşmuştur. Sirküler lifler de: parabolik, semisirküler ve transvers liflerden oluşur. Pars flaccida bölgesinde fibröz tabaka bulunmamaktadır.16 2.1.4. Orta Kulak Anatomisi Orta kulak, kulak zarı ile iç kulak arasında yerleşmiş havalı bir boşluktur. Ses dalgalarının iç kulağa iletilmesinde görev almaktadır. Ön tarafta östaki borusu vasıtası ile dış ortamla, arkada aditus ad antrum kısmı ile mastoid sellüleri ile bağlantılıdır.16 2.1.4.1. Östaki Borusu Östaki borusu erişkinde yaklaşık 3,5 cm uzunluğundadır. Nasofarenksten orta kulak kavitesine doğru; yukarı, arkaya ve dışa doğru bir seyir izler. Üst 1/3 kısmı kemik, alt 2/3 kısmı kartilaj yapıdadır. Normalde kapalı olan östaki borusu: çiğneme, yutkunma, esneme hareketleri ile açılarak, orta kulak hava basıncının, dış atmosferik basınç ile dengelenmesini sağlar.15 2.1.4.2. Orta Kulak Kavitesi Orta kulak düzensiz bir dikdörtgen prizma veya bikonkav bir disk şeklindedir. Ön kısmı nispeten dardır. En önde orifisi ile en arkada antrum parçası arasındaki mesafe 8–10 mm civarındadır. Orta kulak kemikçikleri ve kaslarını içerir. Orta kulak prizma gibi 6 yüzey gösterir: Dış ve iç, üst ve alt, ön ve arka. Bu duvarlar, orta kulak boşluğu düzenli bir yapı göstermediği için birbirlerine karışmıştır. Timpanik kavitenin sınırlarını şu şekilde özetleyebiliriz:16 5 Tavan: Tegmen timpani adını alır ve orta fossa ile komşudur. Taban: Bulbus vena jugularis ve vena jugularis ile komşudur. Ayrıca arka kısımda stiloid çıkıntı ile komşuluğu vardır. Arka duvar: Arka kısımda mastoid ile ilişkilidir. Arka kısımda ayrıca m. stapedius ve tendonunun içinde yerleştiği eminantia pramidarum bulunur. Ön duvar: Östaki borusu ve m. tensor timpani bulunur. İç duvar: Promontoryumun yaptığı çıkıntı ile iç kulakla komşuluk gösterir. Dış duvar: Yukarıdan aşağıya doğru skutum, kulak zarı ve hipotimpanum diye üç kısma ayrılır. 2.1.4.3. Orta Kulak Kemikçikleri Orta kulak boşluğunda kulak zarı ile iç kulak arasında yer alan üç tane hareketli küçük kemikçik vardır. Malleus, inkus ve stapes. Bunlardan en dışta ve büyük olanı malleus, en içte ve küçük olanı ise stapestir. Kemikçikler timpan boşluğunun üst ve arka kısmında yerleşmişlerdir. Birbirleri ile az oynar eklemler yaparlar ve bir zincir meydana getirirler. Bu zincir kulak zarı ile iç kulak arasında ses titreşimlerini iletici bir rol oynarlar. Kemikçikler orta kulak boşluğuna ligamantöz bağlarla tutunurlar. Kemikçikleri orta kulağa bağlayan 4 adet bağ ve 2 kas vardır. Bağlar, malleusun, ön, dış ve üst bağları ile inkusun lig. posterior bağıdır. Kasları ise m. stapedius ve m. tensor tympani’ dir. M. tesor tympani: Manibrium malleinin collum kısmına yapışarak, içe doğru seyreder ve processus cochleariformis’ e varır. Buradan dik açı yaparak öne doğru seyreder ve tuba eustachii’ nin üzerinde semicanalis m. tensor tympani adlı kanala girer. Kanalı geçtikten sonra sfenoid kemiğin büyük kanadına yapışır. Ortalama 22 mm. uzunluğundadır, görevi: Manibriumu içe ve arkaya çekerek kulak zarını tespit etmektir. 5. kafa çifti tarafından innerve olur. M. stapedius: Eminentia pyramidarum’ un içinde bulunur. Tendon buradan çıkar ve stapes boynuna yapışır. Fasial sinirin n. stapedius dalı tarafından innerve edilir. Görevi: Stapesi arkaya çekerek, tabanı tespit etmektir. Bu şekilde yüksek 6 şiddetteki seslerin iç kulağa girmesi önlenmiş olur. Koruyucu görevi önemlidir.15,16 2.1.5. İç Kulak Anatomisi İç kulak petröz kemiğin derinliğine saklanmıştır. İşitme ve denge organını barındırır. Yuvarlak ve oval pencereler yoluyla ile orta kulak ile koklear ve vestibüler aquaduktuslar yolu ile de kafa içi ile bağlantılıdır. Kemik ve zar olmak üzere iki kısımdan oluşur. Kemik kısmın çevresinde otik kapsül bulunur. Çok değişik ve ince histopatolojik yapısı nedeni ile uzun süre inceleme dışı kalmıştır. Kemik labirent vücudun en sert kemiğidir.15 Membranöz labirent, kemik labirentin içinde bulunan içi sıvı ile dolu, çeşitli kanal ve boşluklardan oluşmaktadır. Önde bulunan ve işitme organını içeren kısma ductus cochlearis adı verilir. Denge organını içeren kısım ise semisürküler kanallar, utriculus ve sacculus’ tan oluşmaktadır. 16 2.1.5.1. İşitme Organı (Cochlea) Koklea, iç kulağın ön kısmında bulunan ve şekli salyangoza benzeyen bir organdır. Ortasında koni şeklinde bir kemik bulunmaktadır; buna modiolus adı verilir. Bu koninin etrafında ductus cochlearis sarılı bulunmaktadır. Yaklaşık 30 mm. uzunluğundadır. Ductus cochlearis, modiolus çevresinde 2 tam ve bir 3/4 tur yapar. Bu şekilde oluşan turlar apikal, medial ve basal tur olarak adlandırılır. Kokleanın ortasından dikey bir kesit yapılacak olur ise, modiolus’ tan bir kemik lamina’ nın kanalın içine uzandığı izlenir. Kemik lamina kanalın yarısına kadar uzanır; bunun bittiği yerden, kemiğin periostu fibroz bir tabaka ile devam eder ve karşı duvara ulaşarak kanalı iki tam parçaya böler. Bu fibröz tabakaya basiller membran adı verilmektedir. Basiller membran üzerinde kalan bölüme scala vestibuli, altta kalan kısma ise scala tympani adı verilir. Apikal turda scala vestibuli ve scala tympani birbirleri ile birleşirler. Scala vestibuli ve scala 7 tympani’nin içi perilenf adı verilen bir sıvı ile doludur. Scala tympani, orta kulak ve yuvarlak pencere vasıtası ile scala vestibuli ise oval pencere vasıtası ile ilişkidedir. Basiller membran, karşı tarafa yapışırken bir kalınlaşma yapar; buna ligamentum spiralis ossea adı verilir. Bu ligamanın üstünden ince bir zar ayrılır ve kanalın ortasına doğru inerek kemik lamina ile birleşir. Bu zara Reissner membran’ı denir. Bu şekilde Reissner membranı, koklea kesitlerinde üçgen şeklinde görülen ductus cochlearis’i oluşturur. Ductus cochlearis içinde endolenf adı verilen bir sıvı vardır. Endolenf ve perilenf arasında, reissner membranı vasıtası ile aktif transport mekanizması aracılığı ile iyon ve metabolit alışverişi mevcuttur. Endolenf ve perilenf, kokleann metabolizmasında önemlidir. Kokleada nörosensoriel hücreler basiller membran üzerinde yerleşmiştir. Bu bölüme korti organı adı verilir. Korti organında; ses titreşimleri nöroepitelial hücreler aracılığı ile elektriki potansiyeller şekline dönüşür. Bassiler memran üzerinde iki tip sensorial hücre bulunmaktadır. İç saçlı hücreler ve dış saçlı hücreler. Bunlar, üzerlerini örten tektorial membran ile temastadır. Basiller membranın en çıkıntılı olduğu yere Corti tüneli adı verilir. Bunun dış kısmında dış saçlı hücreler ve iç kısmında iç saçlı hücreler bulunmaktadır. Sayıları 5000 kadar olan iç saçlı hücreler tek sıralıdır, şiddetli uyaranlara cevap verirler. Dış saçlı hücreler ise 3–4 sıralıdır. İç kulaktaki toplam saçlı hücre sayısı 16000–20000 arasındadır. Saçlı hücrelerin üzerinde kalınlaşan yüzey olan kütiküler plakta titrek tüyler (stereocilia) bulunmaktadır. Titrek tüyler kendi aralarında bir düzen içinde sıralanmışlardır. İç saçlı hücrelerde bu düzen, ductus cochlearise paralel, dış saçlı hücrelerde ise ‘W’ veya ‘V’ şeklindedir. Titrek tüyler Tektorial membran ile temastadır. Tektorial membran kemik spiral laminadan başlayarak dış saçlı hücrelerin üzerini örten ve jel kıvamında bir madde içeren yapıdır. İç saçlı hücreler ise tektorial membran içine gömülü değildirler. Kütiküllerin akustik enerji yolu ile hareketi, hücre içinde elektriki potansiyelleri değiştirmekte ve stimülasyon olmaktadır. Sensoriel hücrelerin arasında destek hücreleri bulunmaktadır. Bunlar; Dieters, Cladius, Hensen hücreleridir. 8 Sensoriel hücrelerin her birinin alt yüzünden sinir fibrilleri çıkar. Bu sinir lifleri kümeler oluşturarak, Habenula perforata yolu ile kemik spiral laminaya giderler ve modiolusta bulunan işitme ganglionunda sonlanırlar. Bu gangliona Spiral ganglion ismi verilir. İç ve dış titrek tüylü hücreleri innerve eden sinir lifleri, spiral ganglionda yerleşmişlerdir. Koklea üç türlü sinir lifi alır: Otonom lifler, afferent ve effrent lifler. Beyine sensoriel bilgiyi ileten afferent lifler ile beyin sapından kokleaya giden efferent lifler. Afferent liflerin %95’ i iç saçlı hücreler ile temas halindedir. Otonom sinir sistemine ait liflerin koklea içinde varlığı gösterilememiştir. Ancak bu tip liflerin kan damarları, modiolus ve spiral laminada varlığı bilinmektedir.15,16 Spiral gangliondan çıkan sinir lifleri n. cochlearis’i oluştururlar. N. cochlearis içindeki sinir liflerinin büyük bir çoğunluğu afferent fibriller taşımaktadır. N. cochlearis; iç kulak yolunda, n. vestibularis ile birlikte 8. kafa çiftini oluşturur. N. statoacusticus, ponsun alt kısmında beyin sapına girerek, dorsal ve ventral koklear çekirdekler ile snaps yapar. Sinir uçlarının, koklear nucleuslarda, kokleayı yansıtan bir düzende sonlandıkları gösterilmiştir. Koklear nukleustan çıkan 2. nöranlar, orta hattı çaprazlayarak karşı taraf superior olivary kompleks’te veya leminiscus laterale’de sonlanır. Bir grup nöron da çaprazlaşmadan, aynı taraf superior olivary kompleks ve leminiscus laterale’ye ulaşırlar. Lifler leminiscus lateraleden sonra; colliculus inferior ve medial geniculate body’de sonlanır. Her iki colliculus inferior arasında bağlantılar vardır. Medial geniculate body, primer işitme merkezi olarak bilinmektedir. Kortekse doğru seyreden lifler, temporal lob Heschl Gyrusunda sonlanır. Bir kısım lifler ise ipsilateral merkezlerde sonlanır. Afferent liflere ilaveten, sayıları yaklaşık 1000 kadar olan efferent lifler de mevcuttur. Bunlar superior olivary komplekste başlar ve olivokoklear demeti oluşturur. Demetin büyük bir kısmı karşı taraf dış saçlı hücrelerde sonlanır.15,16 9 2.2. Kulak Fizyolojisi Atmosferde meydana gelen ses dalgalarının kulağımız tarafından toplanmasından beyindeki merkezlerde karakter ve anlam olarak algılanmasına kadar olan süreç işitme olarak adlandırılır. İşitme sistemi geniş bir bölgeyi ilgilendirir. Dış, orta, iç kulak ile merkezi işitme yolları ve işitme merkezi bu sistemin parçalarıdır.16 İşitme sırasında üç fonksiyon yerine getirilmektedir: İlk olarak orta kulakla ses titreşimleri iç kulak sıvılarına iletilmektedir. İkinci olarak iç kulakta frekansların periferik analizi yapılmaktadır. (Basiller membran) Üçüncü olarak da mekanik enerji, iç kulaktaki silialı hücreler tarafından elektrik enerjisine dönüştürülmektedir. Sesin alınması ve işitmenin algılanması birkaç fazda gelişmektedir: 16 1. Atmosferde oluşan ses dalgalarının korti organına kadar iletilmesi ses enerjisi (akustik enerji) ile sağlanan mekanik bir hadisedir. 2. Korti organına ulaşan akustik enerji, nöroepitelial hücrelerde elektrik potansiyelleri şekline dönüşür. 3. Sinir lifleri bu elektrik potansiyellerini daha yukarı merkezlere iletirler. 4. Koklear çekirdeklerden, temporal lobdaki işitme merkezine gelen uyarılar birleştirilir ve analiz edilir. 2.2.1. Dış Kulak Fizyolojisi Ses dalgasının korti organına iletilmesi sürecinde başın ve vücudun engelleyici, kulak kepçesi, dış kulak yolu ve orta kulağın yönlendirici ve şiddetlendirici etkileri vardır. Başın ses dalgalarına yaptığı engelleyici etki başın genişliğine göre değişir. Her iki kulak arasındaki uzaklık interaural mesafe başın engelleyici etkisini belirgin hale getiren önemli bir faktördür. Ses yakın kulağa göre 0,6 msn’lik bir zaman farkı ile diğer kulağa ulaşabilir. Başın ses dalgalarının alınmasına yaptığı diğer bir etki de gölge etkisidir. Başın genişliğinin ses dalgalarının boyundan büyük veya küçük olması gölge etkisini ortaya çıkarır. Tiz seslerin dalga boyu başın genişliğinden küçüktür. Bu yüzden tiz sesler uzak 10 kulağa daha güçlükle ulaşır. Buna karşın pes seslerin dalga boyu başın genişliğinden büyüktür. Bunların yayılma doğrultusunun uzağında kalan kulağa ulaşması sorun oluşturmaz. Bu yüzden tiz seslerin yönü, pes seslere göre daha kolaylıkla saptanabilir. Kulak kepçesi, konumu ve biçimi ile çevredeki sesleri toplamaya ve yönlendirmeye yarar. Başın yönüne göre aşağı yukarı 135 derecelik bir yay içindeki bütün sesleri toplar ve dış kulak yoluna yönlendirir. Boynuza benzeyen konka ise bir megafon görevi yapar ve ses dalgalarını dış kulak yolunda yoğunlaştırır. Bu şekilde ses dalgalarının şiddetini 6 dB artırdığı sanılmaktadır. Dış kulak yolu ses dalgalarını sadece yönlendirmez aynı zamanda şiddetlendirilir. Ses dalgalarının atmosferdeki yayılması ile dış kulak yolundaki yayılması birleri ile karşılaştırıldığında normal yetişkin bir insanda sesin şiddetinin arttığı ve bu artışın 1000- 8000 Hz frekansları arasında olduğu saptanmıştır. Normal yetişkin bir insanda bu şiddet artması 3500–4000 Hz frekansları çevresinde en yüksek değerine erişmektedir. 3500 frekansındaki bir ses dalgası dış kulak yolunda yaklaşık olarak 15–20 dB kuvvetlenmektedir. Ancak bu değerler sabit değildir; çünkü kişiden kişiye kanalın çapı ve biçimi değişmektedir. Ayrıca sesin geliş açısı da değişiklik göstermektedir.16 2.2.2. Orta Kulak Fizyolojisi Ses enerjisi, dış kulak yolu vasıtasıyla kulak zarına daha yoğunlaşarak gelir. Ses dalgaları; timpan zarda titreşime yol açar. Bu titreşim, zara yapışık olan manibrium mallei vasıtası ile malleus başına ve buradan inkus başına iletilir. Malleus ve inkus linear bir aks üzerinde bir blok halinde birlikte hareket ederler. Bu hareket aksı, inkusun kısa kolu ve gövdesi ile malleusun boynu arasından geçer. Hareket bundan sonra, incudostapedial eklem vasıtası ile stapes ve oval pencereye, buradan iç kulak sıvılarına iletilir. Ancak orta kulakta bu iletim sırasında, atmosferden (gaz ortamdan), perilenfe (sıvı ortama) ses dalgalarının iletimi söz konusudur. Ses dalgaları akustik resistansı çok düşük olan 11 atmosferden, akustik resistansı çok yüksek olan perilenfe geçinceye kadar bir enerji kaybına uğramaktadır. Ses dalgalarının ancak 1/1000’i perilenfe geçebilmektedir. Bu ortam değişikliği sırasında 30dB işitme kaybı ortaya çıkmaktadır. Ancak; orta kulak ve kemikçikler, kendisine gelen akustik enerjiyi yaklaşık 30 dB kadar yükselterek perilenfe aktarmaktadır. Bu şekilde ortam değişikliği sırasında ortaya çıkan enerji kaybı telafi edilmektedir. Bunu da şu mekanizmalar sayesinde yapmaktadır. Malleus ve inkus, ses iletimi sırasında bir manivela gibi hareket ederler ve sesi 1: 1/3 oranında yükseltirler. Bu artış yaklaşık 2,5 dB’ dir. Orta kulağın asıl yükseltici etkisi, kulak zarı ile stapes arasındaki yüzey farkından doğmaktadır. Aralarındaki oran 55: 3,2=17’dir. Yani akustik enerji timpan zarından oval pencereye, yüzey farkından dolayı 17 kat yükselerek geçer; bu yaklaşık 25 dB’lik kazancı gösterir. Kemikçiklerin manivela etkisi de hesaba katıldığında, yaklaşık 27,5 dB işitme kazancı oluşmaktadır. Timpan zarı titreştiği zaman ses titreşimleri pencerelere iki şekilde ulaşır. Kemikçikler yoluyla oval pencereye ve hava yoluyla yuvarlak pencereye ulaşır. Bu şekilde pencerelere ulaşan ses dalgaları arasında iletim hızının farklı olmasından dolayı faz farkı ortaya çıkar. Ses dalgaları farklı fazlarda iletildiği zaman, koklear potansiyellerin optimum seviyede olduğu tesit edilmiştir. Ses titreşimlerinin basiller membrana ulaşabilmesi için, perilenfin hareket etmesi gereklidir. Ancak stapes tabanı, titreşimi iletmek için perilenfe doğru hareket ettiği zaman, perilenfin harekete geçebilmesi için ikinci bir pencereye gerek vardır. Yuvarlak pencere membranı, stapes hareketi sırasında orta kulağa doğru bombeleşerek, perilenfe hareket imkânı sağlar.16 2.2.3. İç Kulak Fizyolojisi Stapes hareketi ile başlayan ve perilenf ile iletilen mekanik dalga, basiller membranı tabandan apekse doğru hareketlendirir. Bu dalganın özelliği, amplitüdün giderek artması ve titreşimlerin belli bir bölgede maksimum 12 amplitüde ulaştıktan sonra birden sönmesidir. Titreşimler enine ve boyuna olmak üzere yayılırlar. İletim dalgası basiller membran üzerinde stimulusun taşıdığı frekansa tekabül eden bölgede maksimum amplitüde ulaşır ve bu bölgeyi hareket ettirerek fibrilleri uyarır. Kokleadaki basiller membranın tabana yakın yeri ince, kısa ve gergindir. Apekse yakın yeri ise kalın, uzun ve gevşektir. Bu nedenle basiller membranın en alt kısmı en yüksek frekanslarda; en üst kısmı ise en alçak frekanslarda uyarılır. Basiller membran titreşirken, üstündeki silialı hücreler tektoriel membrana çarpıp ayrılırlar ve sonuçta uyarılan koklea kısmında ses dalgalarının mekanik enerjisi Elektro-kimyasal enerjiye dönüşür. Bu enerji de sinir impulsları doğurarak sesin 8. sinir lifleri ile merkeze iletilmesine sebep olur. Ses uyaranları taşıdıkları frekanslara göre beyindeki değişik yerlerde sonlanırlar. İşitme merkezinde de pes ve tiz seslerin alındığı yerler ayrımlaşmıştır. Yani işitme merkezi tıpkı koklea gibi özel bir tonotopisite göstermektedir. Yüksek tonlar işitme merkezinin derinliklerinde ve düşük tonlar ise yüzeylerinde sonlanır. Sesler kortekse geçtiği zaman orada önceki ses deneyimlerine göre tanınırlar. İki kulakla beyin arasındaki bağlantı çift kanallı bir sinir sistemi ile yapılır. Karışık bir yol izleyen sinirler birçok noktada koklear çekirdek, süperior oliva, colliculus inferior ve medial geniculate body’ den geçerler.15,16 2.3. Koklear İmplantasyon Koklear implant, mekanik ses enerjisini, elektrik sinyallerine dönüştüren ve bunu doğrudan kokleaya aktararak, seslerin aktarılmasını sağlayan elektronik bir cihazdır. Bu cihazlar bileteral, çok ileri derecede sensorinöral işitme kaybı olan ve konvensiyonel işitme cihazlarından çok az yararlanan veya hiç yarar sağlayamayan hastalara uygulanmaktadır.17 13 2.3.1. Koklear İmplantın Tarihçesi İşitme sinirinin direk stimülasyonun ilk tanımlanması 1957 yılında Fransa’da Djourno ve Eyries tarafından yapılmıştır.18 Bu ilk çalışmayı, 1961 yılında ilk kez implante edilen koklear implantın ortaya çıkması için William House teşvik etmiştir. Koklear implantın gelişmesindeki diğer öncüler Simmons, Michaelson, Banfai, Chouard, Clark, Eddington ve Hochmairs’dir. İlk kullanılabilen implant House tarafından geliştirilmiş tek elektrodlu, tek kanallı cihazdır ve 1973 yılında hastada kullanılmıştır. Bu cihazda elektrod 6 mm uzunluğundadır ve yuvarlak pencere yoluyla skala timpaniye yerleştirilmiştir. Bu cihaz kullanılarak 1000’den fazla implantasyon yapılmıştır. Bu tek elektrodun daha sonraki versiyonu Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) tarafından 1984 yılında erişkinler için onaylanmıştır. Bu implanta okul öncesi yaştaki ilk çocuk 1981 yılında implante edilmiştir.19 Clark, 1978 yılında ilk çok elektrodlu, çok kanallı implantı kullanarak implantasyon yapmış ve bu cihazın yaygın klinik kullanımı, Nucleus Çok Kanallı Koklear İmplant olarak 1985 yılında başlamıştır. FDA bu cihazın kullanımını erişkinler için 1987 yılında, 2 yaş üstü çocuklar için 1990 yılında onaylamıştır. Yıllar içinde 30 dan fazla farklı implant dizaynı denenmiştir. Bu dizaynlar, Transkutanöz (sağlam deri yoluyla) veya perkütanöz (deriden protrüde edilmiş direk konnektör yoluyla) iletimi, tek veya multipl elektrodları , bu elektrodların ekstrakoklear veya intrakoklear yerleşimini ve değişik konuşma işlemleme şemalarını içermektedir. Şu anda tüm dünya üzerinde 30.000’den fazla implante edilmiş hasta vardır. Halen Amerika Birleşik Devletleri’nde ya ticari olarak kullanılan ya da halen klinik deneme halinde olan 3 büyük çok kanallı koklear implant üreticisi vardır (Nucleus, Clarion, Med-El). Ayrıca halen FDA onayı için klinik deneme çalışmaları devam etmekte olan tek elektrodlu bir implantın üretici firması vardır (AllHear). Koklear implantasyon yanında, elektrodlar nörofibromatozis tip 2 (NF2) olan hastalarda direkt beyin sapında koklear nukleuslar üzerine yerleştirilebilir.20 İlk hastada tek elektrodlu sistem beyin sapına implante edilmiş, daha sonra 8 14 elektrodlu sistem kullanılmıştır.21 Son teknoloji koklear nukleuslar üzerine yerleştirilen 21 elektrodu içermektedir. 2.3.2. Koklear İmplantasyonda Hasta Seçimi Koklear implantasyon uygulaması bir ekip işidir. Bu ekipte; tıbbi değerlendirme ve koklear implant cerrahisi için kulak burun boğaz uzmanı, ameliyat öncesi odyolojik değerlendirme, ameliyat sırasında monitörizasyon, ameliyat sonrası koklear implantın programlanması ve izlenmesi için uzman odyolog, ameliyat öncesi ve sonrası bireysel eğitim, aile eğitimi ve dil gelişimin değerlendirilmesi için eğitim odyoloğu, hastaların ve ailelerinin psikolojik durumunun incelenmesi ve psikolojik destek için psikolog, hastaların nörolojik değerlendirmesi için nöroloji uzmanı ve temporal kemik radyolojisinde deneyimli bir radyoloji uzmanı gerekmektedir. Hastalar koklear implant için seçilirken; medikal, odyolojik, dil gelişimi, psikolojik ve radyolojik olarak değerlendirilmektedir.22 2.3.2.1. Medikal Değerlendirme Hastalardan ayrıntılı bir öykü alınmalıdır. Hastalarda işitme siniri yokluğu olmadığı sürece işitme kaybına neden olan etyolojik faktörler genelde implantasyon için hasta seçiminde çok önemli değildir. Hastalardaki bileteral işitme kaybının nedenlerinden; doğum öncesi annenin geçirdiği enfeksiyonlar, kullandığı ilaçlar, doğum esnasındaki malformasyonlar, doğum sorası geçirilen viral enfeksiyonlar, ototoksik ilaç kullanımı, menenjit, kafa travması, progresif sensorinöral işitme kayıpları ve meniere hastalığı, sensorinöral işitme kaybına yol açan kronik otit enfeksiyonları ve otosklerozda da koklear implantasyon gerekebilir. Retrokoklear patolojiler koklear implantasyona kontraendikasyon oluşturur.22 Hastalığın ne zaman başladığı da bilinmelidir. İşitme kaybı doğuştan ortaya çıkabileceği gibi sonradan da meydana gelebilir.23 Hastalar işitme kaybının 15 meydana geldiği zamana göre; prelingual, perilingual ve postlingual olmak üzere üç gruba ayrılırlar. İşitme kaybı doğuştan ya da iki üç yaş içerisinde meydana gelmiş daha henüz dili öğrenememiş hastalar prelingual gruba, iki altı yaş arasında dil öğrenilirken işitmelerini kaybeden hastalar perilingual gruba, altı yaşından büyük ve dili tamamen öğrenmiş çocuk ve yetişkin hastalar da postlingual gruba girerler. İşitme kaybı dil öğrenildikten sonra oluştuğu için en iyi sonuçlar postlingual hasta grubundan alınmaktadır.22 Koklear implanttan alınacak sonuçlarının başarılı olmasındaki nedenlerin başında hastaların işitme kaybından sonraki geçirdikleri süre çok önemlidir. Bu süre aynı zamanda koklear implant kullananların dil gelişiminde ve konuşmayı anlama becerilerindeki başarılarında önemli faktörlerdendir. İşitmeden yoksun olarak geçirilmiş uzun bir süre koklear implanttan sağlanacak yararı kısıtlayıcı bir etkendir. Prelingual hastalarda en iyi sonuçlar tanı konulduktan sonra ilk 4–5 yaş içerisinde yapılacak ameliyatla alınacağı kabul edilmektedir. Bu süreden sonra hiç işitme cihazı kullanmamış prelingual bir hasta, beyin plastisitesi tam olarak gelişmediği için koklear implantasyondan yeterince yararlanamayacaktır. Aradan uzun zaman geçmiş postlingual hastalarda, özellikle santral sinir sisteminde oluşan uzun süre işitmemeye bağlı deprivasyon sonucu alınacak yarar düşmektedir. Özellikle çocuk hastalarda koklear implant öncesi en az 6 ay işitme cihazı kullanımı yararlıdır. Bu dönemde eğitimci yoğun olarak çocuk ve ailesini bireysel terapilere alır. Bu dönem; çocuğun ve ailesinin implanta hazırlanması ve çocuğun işitme cihazlarından faydalanıp faydalanmadığının görülmesi açısından önemlidir. Ancak menenjit geçiren hastalarda iç kulakta osifikasyon başlarsa bu 6 aylık süre beklenmeden cerrahi yapılmalıdır.22 Koklear implant uygulanacak hastalarda dış kulak yolu ve orta kulakta herhangi bir enfeksiyon olmamasına dikkat edilmelidir. Sekretuar otitis media olan hastalarda implant öncesi hastalığı tedavi yoluna gidilmelidir. Medikal tedaviye yanıt alınamazsa ventilasyon tüpü takılmalıdır. Bu tür vakalarda tüp çıkarılıp zardaki perforasyonun kapanmasından sonra implant yerleştirilebilir 16 ancak tüp varlığında implantasyon yapılmasının mahsurlu olmayacağını savunanlar da mevcuttur. Kronik otit olgularında implantasyon öncesinde yapılacak timpanomastoid cerrahiyle sağlıklı bir orta kulak ve timpanik membran elde edilmelidir.22 Geçirilmiş mastoidektomi konusunda değişik görüşler vardır.24 Bazı yazarlar iki seansta yapılmasını savunmaktadır. İlk seansta kavitedeki epiteli temizleyip, batından alınan yağla kavite obliterasyonu yapılır ve dış kulak yolu kapatılır; ikinci seansta koklear implant yerleştirilir. Diğer görüşe göre enfeksiyon yoksa, implantasyonla aynı seansta dış kulak yolu ve kavite obliterasyonu yapılarak implant takılır. 2.3.2.2. Odyolojik Değerlendirme Koklear implanta aday tüm hastalar, özellikle de çocuklar dikkatlice değerlendirilmelidir. Değerlendirme yapılırken öncelikli olarak şu konulara dikkat edilmelidir: Koklear implant, hastalara işitme cihazından daha fazla fayda sağlayabilecek mi? Hasta implantla sesleri ayırt etmeyi ve anlamayı öğrenebilecek mi? Sadece işiterek yeterli iletişim kurabilecek mi? Koklear implant rezidüel işitmeye zarar verebileceği için hastanın koklear implant ile, uygun olarak seçilmiş işitme cihazından daha iyi performans göstereceğinin belirlenmesi zorunludur. Değerlendirmenin aşamaları ise şu şekildedir:23,25 1. İşitme cihazı olmaksızın işitme eşiklerinin belirlenmesi, 2. İşitme cihazıyla işitme eşiklerinin belirlenmesi, 3. İşitme cihazıyla konuşma testlerinin yapılması (yaşına uygun test bataryasıyla) 4. İmpedansmatik değerlendirme, 5. Otoakustik emisyon ve BERA (özellikle beş yaşından küçük çocuklarda) 6. Özellikle çocuklarda 6 ay süreyle işitme cihazı ile deneyim kazandırılması, 7. Promontoryum stimülasyon testi özellikle 10 yaşının üzerindeki hastalarda, 8. kraniyal sinirin etkinliği düşünülen durumlarda uygulanabilir. 17 Yapılan değerlendirmelerde erişkin ve çocuk hastalar için farkı kriterler aranmaktadır.22 Erişkin adaylar için kriterler: Bileteral çok ileri derecede sensorinöral işitme kaybı (500, 1000, 2000 Hz işitme eşik ortalaması 95 dB HL ve daha fazla) olması, bu kriter zaman geçtikçe daha yukarılara çıkmıştır.6, 7, 8, 9 1. İşitme cihazıyla yapılan testte özellikle 2000 ve 4000 Hz’ de 55 SPL’ nin üzerinde işitme eşiği saptanması, 3. Bilateral işitme cihazı kullanarak 65 dB SPL’ de yapılan konuşmayı ayırt etme testinde % 30 ve altında bir skora sahip olmak. Çocuklar için kriterler: 1. Bilateral ileri veya çok ileri derecede sensorinöral işitme kaybı, 2. Bir çok cihaz için hastanın 12 aydan büyük olması, 3. Hastanın işitme cihazıyla ses deneyiminin olması, 4. İşitme cihazından çok az ya da hiç yararlanamaması, 5. Ailenin motivasyonunun ve beklentilerinin uygun olması, 6. Ailenin ameliyat öncesi ve sonrası eğitim programını izleyebilecek yapıda olması, 7. İşitme cihazıyla yapılan uygun konuşma testlerinde ve eğitiminde yeterli performans gösterememesi, 8. Medikal kontraendikasyonu olmaması 2.3.2.3. Dil Değerlendirmesi Bu değerlendirme; çocuğun implantasyona uygun olup olmadığına karar vermede ve implantasyon sonrası rehabilitasyon programlarının şekillendirilmesinde önemli rol oynar. Çocuğun dil becerileri değerlendirilirken, dil gelişim testleri uygulanır. Dil gelişim testleri de alıcı dil ve ifade edici dil olmak üzere iki boyutta incelemeye yönelik olarak oluşturulmuştur. Bunlar kendi içinde farklı gelişim alanları içerir.26 Dil gelişim testi ve içerdiği gelişim alanları şunlardır: Alıcı dilde; dikkat, kelime hazinesi, nicelik, nitelik, uzaysal, zaman 18 sıralama, morfoloji, söz dizimi, bütünleyici düşünme becerileri yer alır. İfade edici iletişim becerisinde; vokal gelişim, sosyal gelişim, kelime hazinesi, nicelik, nitelik, uzaysal, zaman sıralama, morfoloji, söz dizimi, bütünleyici düşünme becerileri yer alır. Uygulanan dil gelişim testinde çocuğun kronolojik yaşı dil yaşına eşitse ve normal bir formal lisan gelişimini yansıtıyorsa implantasyondan oldukça yararlanacak bir aday olduğu düşünülebilir. Eğer kronolojik yaşı ve dil-konuşma yaşı arasındaki fark 1–3 yıl arasında ise, formal dil sisteminde sorun vardır. Böyle olgular implantasyon sonrası alacakları rehabilitasyonla dil gelişimindeki açığı kapatabilirler. Kronolojik ve dil-konuşma süresi arasında 3 yıl veya daha fazla fark varsa ve formal dil gelişmemişse implantasyon kararı risklidir. Bu çocuklar, ortamdaki sesleri fark etme veya konuşma seslerinin yapılarını algılama becerisi kazanabilir, ancak daha üst seviyede işitsel algı ve formal dili kullanma becerisi kazanamaz.22,27 Koklear implantasyon için mutlaka değerlendirilmesi gereken bir gelişim alanı da zekâdır. Genel ve sosyal zekâ, seçim kriterleri için önemlidir; çünkü dil tek başına bir anlam ifada etmez. Dünya hakkında bildiklerimizi içeren kodlardan oluşur. Dil kişiler arası ilişkiyi sağlar. Dil oluşturulduğunda dünya ve sosyal yaşamın anlamının temeli oluşturulmuş olur. 2.3.2.4. Psikolojik Değerlendirme Koklear implanta aday gösterilen hastanın ve ailesinin koklear implanttan beklentisinin gerçekçi bir şekilde ortaya konulması gerekir. Hastanın psikolojik olarak stabil olması ve koklear implant için istekli olması gerekir. 2.3.2.5. Radyolojik Değerlendirme Radyolojik inceleme, kontraendikasyon bulunan olguları ve ameliyat sırasında karşılaşılabilecek patolojileri saptamak amacıyla kullanılmaktadır. Ayrıca hangi kulağın tercih edileceğine karar vermede rol alır. Esas inceleme 19 yöntemi bilgisayarlı tomogrofidir.28 Bazı ekoller tek başına manyetik rezonans görüntüleme,29 bazıları da her iki yöntemi birlikte kullanmaktadır.30 Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı temporal kemik tomogrofisi kemik yapılarla ilgili bilgiler vermektedir. Kokleanın yapısı, osifikasyon veya doğumsal malformasyonların varlığı, internal akustik kanalın boyutları, modiolusta defekt olup olmadığı görülebilir. Ameliyat sırasında cerrahın karşılaşabileceği patolojiler bu incelemeyle değerlendirilebilir. Manyetik rezonans görüntüleme iç kulak sıvıları ve internal akustik kanaldaki sinirlerle ilgili çok ayrıntılı bilgiler vermekte, ancak kemik yapılar açısından yetersiz kalmaktadır.22 2.3.3. Koklear İmplantın Parçaları Koklear implant dış ve iç parçalar olmak üzere iki kısmından oluşmaktadır.31 Dış parçalar: 1. Mikrofon. Akustik bilgileri alarak elektriksel sinyallere dönüştürür ve işlemciye aktarır. 2. Konuşma işlemcisi. Sinyali kodlayıp amplifiye ederek, iç kulak stimulasyonu için uygun hale getirir. Elektriksel uyarı daha sonra dış antene iletilir. 3. Dış anten. Gelen elektriksel uyarıyı deriden iç antene aktarır. İç parçalar: 1.İç anten. Elektrik akımını alıcı- uyarıcıya iletir. 2.Alıcı-Uyarıcı. Gelen sinyale göre ilgili elektrotların uyarılmasını sağlar. 3.Elektrot demeti. Elektriksel uyarıyı iç kulağa aktarır ve koklea içinde ilgili lokalizasyonun uyarılmasını sağlar. 20 2.3.4. Koklear İmplant Cerrahisi İlk olarak implantın hangi kulağa takılacağı belirlenmelidir. Önceleri kötü kulak tercih edilirken, sonuçların değerlendirilmesi, işitme açısından iyi kulağın tercih edilmesi gerektiğini göstermiş ve bu günümüzde kabul edilen görüş olmuştur.17 İki tarafta da eşit özellikler varsa ve işitme kaybı farklı zamanlarda oluşmuşsa, daha kısa süreli kayıp olan kulak tercih edilmelidir. İşitme kaybı etyolojileri ve süreleri eşit olan bir hastada tek kulakta işitme cihazı kullanılmışsa hastayla birlikte karar vererek, cihaz kullanan kulağın tercih edilmesi daha uygun olacaktır.22 Ameliyat öncesinde kulak bölgesindeki akut ve kronik enfeksiyonlar kontrol altına alınmalıdır. Saçlar aurikulanın 5–6 cm üst ve arkasına kadar tıraş edilir. Ameliyat sahası eter ve batikon ile sterilize edilir. Koklear implant cerrahisinde değişik inzisyonlar kullanılmaktadır.23,31 Bunlar: Postauriküler C şeklinde inzisyon, uzatılmış endaural insizyon, postauriküler insizyon ve postairüküler ters U şeklindeki inzisyondur. İnzisyonu planlarken dikkat edilecek nokta, inzisyon ve implant arasında 1,5–2 cm’lik bir güvenlik bırakılmasıdır. İnzisyonu planlarken her implant için mevcut modeller kullanılarak implant yatağının yeri yaklaşık olarak belirlenir. Günümüzde yaygınlaşan kulak arkası implant modelleri nedeniyle implant ön sınırı ile dış kulak kanalı arasında 4 cm’lik bir mesafe bırakmak gerekmektedir. Temporal kemik korteksi açığa çıkarıldıktan sonra mastoidektomi evresine geçilir. Küçük bir mastoidektomi kavitesi oluşturulur. Kavitenin kenarları dik olacak şekilde bırakılır. Dış kulak kanalı arka duvarı inceltilmelidir. Bu işlem sırasında dış kulak kanalına açılma olursa mutlaka fasya veya kıkırdak yardımıyla onarılmalıdır. Lateral semisürküler kanal ve inkus kısa kolu bulunarak fasiyal resesin açılması için gerekli işaret noktaları ortaya konur. Her koklear implant için farklı modeller kullanılarak kemik üzerinde implanta uygun yatak hazırlanır. Yatağın ön sınırı dış kulak kanalından yaklaşık 4 21 cm geride olacak şekilde planlanır. Ancak mastoid emisser venin varlığı pozisyon değiştirilmesine neden olabilir. Tespit için gerekli sütür delikleri küçük bir elmas tur yardımıyla açılır. İmplantın yatağına tespiti oldukça önemlidir. İyi tespit edilmezse implant hareket edebilir ve elektrotlar zedelenebilir. İmplantın mastoid kaviteye gireceği oluk ve mastoid kavite içerisindeki tespit delikleri açılır. Fasiyal reses üste inkus kısa kolu, medialde fasiyal sinir, lateralde korda timpani arasında üçgen şeklinde bir boşluktur. Burası tur yardımıyla açılarak orta kulak boşluğuna erişilir. Fasiyal reses, inkusun lentiküler çıkıntısı, stapes ve stapedius tendonu, daha altta yuvarlak pencere nişinin kenarı görülecek şekilde hazırlanmalıdır. Kokleaya girmek için iki yol vardır. Giriş, yuvarlak pencereden ya da yuvarlak pencerenin önünden promontoryuma yapılacak kokleostomiyle olabilir. Yuvarlak pencereden girişte elektrot daha kıvrımlı bir yol izlediği için tercih edilmemektedir. Çok ince elmas uçlu turla delik açıldıktan sonra, skala timpaniye hyaluronate enjekte edip implantı kayganlaştırarak, daha az travmatik şekilde içeriye girmesi sağlanır. Daha sonra elektrot skala timpaniye itilir. Elektrot yerleştirildikten sonra, kokleostomi düzeyinde implant etrafındaki açıklık temporal kastan alınan dokuyla tamamen kapatılır. Daha sonra implant yatağına, elektrot da mastoid kavite içine tespit edilir. Ameliyat sırasında mönitörizasyonda koklear implant bilgisayar sistemine bağlanarak tek tek her elektrot için empedans, stapes refleksi ve ‘neural response telemetry (NRT) değerlendirilir. Elektrot empedans telemetre aktif elektrotlarda voltajın ölçülmesiyle elektrot anormalliklerini göstermektedir. Kompliyans telemetre ise çevre dokunun empedansını değerlendirir. Bu iki telemetri yöntemiyle elektrot fonksiyonları hakkında bilgi edinilir. Ameliyat sırasında yapılan değerlendirmede elde edilen NRT bilgisi, özellikle çocuk hastalarda ameliyattan sonra programlama sırasında eşiğin belirlenmesi için yararlı bilgiler sağlar. Stapes refleksi ise her elektrot için 22 bakılarak 8–7 refleks arkını kontrol eder. Bu ark tamamlandığı zaman mikroskoptan stapedius kasının kontraksiyonları gözlenebilir. Testlerden sonra başlangıç inzisyonu fasya, temporal kas, derialtı ve deri usulüne uygun olarak kapatılır. Ameliyat sonrasında bir hafta süreyle antibiyotik verilmeli, bir Stenvers grafisiyle elektrotun intrakoklear lokalizasyonu kontrol edilmelidir. 22 2.3.5. Komplikasyonlar Komplikasyonlar ameliyat sırasında ve sonrasında olmak üzere iki grupta incelenir.17, 22, 31 Ameliyat sırasında Posterior timpanotomi sırasında korda timpani veya fasiyal sinir zedelenmesi olabilir. Fasiyal sinir zedelenmesini önlemek için anatomik işaret noktalarına dikkat edilmesi ve özellikle fasiyal reses ve kokleostomi aşamalarında tur şaftının kemiği aşırı ısıtmasını önlemek için bol irigasyon kullanılması gerekmektedir. Kokleostomi açılınca beyin omurilik sıvısının fazla miktarda gelişi görülebilir. Bu daha çok doğumsal malformasyonu olan hastalarda görülen bir durumdur. Burada elektrot etrafı iyi kapatılmalı beyin omurilik sıvısı basıncını düşürmek için gerekli önlemler alınmalıdır. Ameliyat sonrasında Bu devrede hematom, enfeksiyon, inzisyonun açılması, deri flebinde nekroz ve elektrotun migrasyonu gibi komplikasyonlarla karşılaşılabilir. Kanama kontrolü iyi yapıldığında ve antisepsiye uyulduğunda ilk iki komplikasyon oldukça az görülmektedir. Ameliyat sonrasında alınan Stenvers grafisinde elektrotun hipotimpanik hava hücreleri içinde veya kendi üzerine kıvrılmış olduğu görülebilir. Bu durumda en kısa süre içerisinde hasta yeniden ameliyata alınmalı ve implant uygun şekilde yerleştirilmelidir. 23 Vertigo oldukça nadir görülür. Fasiyal sinirde anormal uyarım özellikle otoskleroz olgularında görülebilir. İlgili elektrotun kapatılmasıyla sorun giderilebilir. 2.3.6. Postoperatif İzlem Koklear implant cerrahisinden sonra; 2–4 hafta arası iyileşme süreci için geçirilir. Daha sonra konuşma işlemcisi takılır. Belli aralıklarla hasta rutin olarak izlenir ve aynı zamanda rehabilitasyonuna devam edilir. Konuşma işlemcinin ilk programlaması yani ‘fitting’ genelde ameliyattan 4– 5 hafta sonra yapılır. Fitting için, odyolog konuşma işlemciyi bilgisayara bağlayarak değişik elektrotlardan kokleaya sinyaller gönderir. Bu sinyaller farklı perdede ve şiddette sesler oluşturur. Hastadan duyduğu bu sesleri en az duyduğu ile en rahat duyduğu arasında sıralaması istenir. Fitting sonunda değişik sinyaller ile bunların meydana getirdiği seslerin şiddeti arasında korelasyon konuşma işlemciye yüklenir. Bu bilgi ileride işlemci ve implant tarafından günlük seslerin, rahat ve yararlı işitmeyi sağlayacak, sinyallere dönüştürülebilmesi için kullanılacaktır. Hastalar fitting seansını kendilerinin de aktif olarak katıldığı bir çalışma olarak görmeye özendirilmelidir. Hastanın duyduğu ses hakkında verdiği en küçük bir ipucu en uygun ayarın yapılabilmesi için çok önemlidir.32 Her bireyin farklı kokleası, implant pozisyonu, işitme siniri ve işitsel algı yeteneği olduğu için konuşma işlemcisi hastanın en rahat duyabileceği pozisyona göre ayarlanmalıdır. Programlamayla; konuşmanın anlaşılması, çevre seslerinin algılanması, fısıltı sesinin duyulması, yüksek seslerin tolere edilebilmesi, doğal ses kalitesinin sağlanması amaçlanır. Program odyolog tarafından yapılır. Programlamada her elektrot için en uygun dinamik aralığın belirlenmesidir. Bu dinamik aralık T ve MC seviyeleri arasında yer alır. Burada T eşik düzeyi ifade eder ve işitme duyarlılığı oluşturan en düşük akım miktarıdır. En rahat dinlenebilen maksimum düzey de MC’dir. Program aşamaları şöyledir: 24 1. T ve MC seviyelerini belirlenmesi, 2. Sweep, 3. Balance 4. Canlı sese tepkinin değerlendirilmesi. Sweep bir tarama testi olup, özellikle C seviyesi için yapılmalı ve değişik yüzdeler kullanılmalıdır. Elektrotlar apikalden bazale veya bazalden apikale doğru sırayla uyarılır. Kullanıcıdan uyarı şiddetini her elektrot için karşılaştırması istenir. Rahatsız edici uyarıya sahip olan elektrot belirlenerek diğerleriyle eşitlenir. Balans testi iki elektrotun MC düzeyinde uyarı şiddetinin karşılaştırılmasıdır. Referans elektrot ile test elektrotu arasında yapılır. Bu aşamalar sonucunda oluşturulan program üzerinde kullanıcının isteklerine göre değişiklikler yapılabilir.22 2.3.7. İmplantasyon Sonrası Rehabilitasyon İmplantasyon sonrası hastaların özellikle de çocuk hastalar ve ailelerinin yoğun bir şekilde, uzman kişiler tarafından eğitim almaları gerekmektedir. Verilen eğitimlerle, hastalarda koklear implant cihazına adaptasyon, yeni ses uyaranlarını dinlemeyi öğrenme, bu uyaranları anlamlaştırabilme ve bunları konuşma gelişimine aktarabilme becerileri geliştirilmektedir. Çocuklar implantasyon öncesi dil ve konuşma gelişimlerine göre farklı gruplara ayrılmıştır:33 1. Konuşma öncesi dönemde olanlar: Konuşma diline ait iletişim becerilerinden tamamen yoksundurlar. Bu çocuklarla implantasyon sonrası göz kontağı kurma, sıra alma davranışı, işitsel anlama ve anlamlı ses çıkarma çalışmaları yapılır. 2. Geçiş döneminde olanlar: İletişimde sesleri anlamlaştırma becerisini kazanmaya başlamışlardır. İmplantasyon sonrası sesi ayırt etme çalışmaları yapılır. Bu çalışmalar çevresel ses uyaranları, müzikal aletler ve konuşma sesleri kullanılarak uygulanır. 25 3. Fonksiyonel konuşma diline sahip olanlar: Günlük konuşmada, konuşma dilini kullanmaya başlamışlardır. İmplantasyon sonrası karşılıklı konuşmayı başlatma, yorum yapabilme, sorulara uygun yanıtlar verebilme, soru yöneltme, bir fikre karşı çıkma becerileri geliştirilir. Yetişkinler için oluşturulmuş rehabilitasyon programı konuşmayı anlama eğitimini, yardımcı cihazlar hakkında bilgilendirmeyi, dinleme eğitimini, yeni stratejiler geliştirmeyi ve rehabilitasyona aile bireylerinin de katılmasını içerir. Hastanın konuşmayı tanıma stratejilerini geliştirilmesine yönelik çalışılır. Konuşmayı anlamayı geliştirici stratejiler de şunlardır34: Tekrarlama, basitleştirme, ifadeyi yeniden oluşturma, anahtar kelime, ayrıntı verme, sınır koyma, bilinenden yola çıkma, geri iletim almadır. Rehabilitasyon süresince, belli dönemlerde yetişkinlere ve çocuklara işitsel algı testleri uygulanarak gelişimleri değerlendirilmelidir. 26 3. GEREÇ VE YÖNTEM Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi KBB Anabilim Dalı’nda 2000 ve 2004 yılları arasında koklear implant ameliyatı olan ve Çukurova Üniversitesi Halil Avcı Duyma Engelliler Merkezi’nde takip edilen 37 hastanın koklear implantasyon öncesi ve sonrası saf ses işitme eşikleri araştırılmıştır. Hasta grubunun ameliyat oldukları yaş ortalaması 6 yaş 4 ay (3 yaş 7 ay–15 yaş) olup 15’i erkek 22’si kadındı. Otuz yedi hastanın ikisine (%5,4) Nucleus 24 Contour model diğer 35 hastaya ise (%94,6) Medel COMBİ–40+ model koklear implant sistemi takıldı. Koklear implant 28 hastanın (%75,7) sağ kulağına, 9 hastanın (%24.3) da sol kulağına uygulandı. Olguların tümünü prelingual hastalar oluşturmaktaydı. Hastaların kullandıkları implant ve implantın modeli, hastaların cinsiyeti ve operasyon yaşları Çizelge 1’de gösterildi. Çizelge1: Hastaların genel bilgileri Hasta no 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 İsim A.K A.D A.K A.B B.G E.Ö E.U E.A E.K E.D F.Ç F.B H.Ö K.Ç L.Ş İmplant ve modeli Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ 27 Kulak Sağ Sağ Sol Sağ Sağ Sağ Sağ Sağ Sol Sağ Sol Sağ Sağ Sağ Sol Cinsiyet E E E K E K K K E K E K K K K Opr. Yaşı 5y 3ay 6y 8y 4ay 9y 8ay 5y 10ay 3y 9ay 4y 2ay 4y 8y 7ay 5y 4ay 4y 10ay 6y 4y 8ay 5y 9y 9ay Çizelge1 Devam: Hastaların genel bilgileri 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 M.Ç M.A M.K M.Y M.D O.B P.H İ.Ş Ş.G S.M S.K S.T Y.Y Y.Ü Ö.D S.Ç M.K K.A R.Y B.D H.K H.B Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Nucleus 24 Contour Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Medel COMBİ–40+ Nucleus 24 Contour Medel COMBİ–40+ Sağ Sağ Sol Sağ Sağ Sağ Sol Sağ Sağ Sağ Sağ Sağ Sağ Sağ Sol Sağ Sağ Sağ Sol Sağ Sol Sağ E K E K E E K E K K K K K E K K K E E K K E 5y 3ay 3y 10ay 9y 10ay 5y 7y 1ay 5y 5ay 4y 11ay 6y 3ay 6y 9ay 6y 3y 7ay 5y 5y 9ay 4y 3ay 7y 5ay 15y 13y 4ay 5y 6ay 4y 6y 9y 8ay 5y Opr.: Operasyon Koklear implant ameliyatı öncesi saf ses testleri; operasyondan en az 1 ay önce hastaların her iki kulağı için yapıldı. Operasyon sonrası saf ses testleri ise 1. ay, 6. ay ve 1. yılda olmak üzere koklear implantın dış parçalarının kulaktan çıkarılmasını takiben ameliyat öncesiyle aynı ortamda hastaların her iki kulağı için tekrarlandı. Operasyon sonrası yapılan testlerin değerlendirmeye alınan tüm frekanslardaki genel aritmetik ortalamaları alınarak operasyon öncesi testlerle istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Saf ses testleri ses geçirmez bir kabinde kalibre edilmiş AC–40 odyometrisi (Manufactured by interacoustics AS DK-5610 Assens Denmark) ile TDH–39 standartlarındaki kulaklıklar kullanılarak uygulandı. 28 Hastaların 250–4000 Hz frekansları arasında hava yolu eşik değerleri saptandı. Özellikle küçük yaştaki hastaların daha kolay koşullanabilmeleri için testler, eğiticilerle beraber oyuncaklar kullanılarak yapıldı. Odyometrenin maksimum seviyesinde hiçbir cevap elde edilememişse 125 dBnHL hesaplama aşaması için eşik kabul edildi. Hastanın titreşim yanıtları ise işitme kalıntısı için ‘yanıt yok’ olarak değerlendirildi. Tüm hastalara posterior timpanotomi yaklaşımı ile implant uygulandı ve kokleostomi deliği dairesel bir fasiya ile tıkandı. Operasyon sırasında minimal invaziv cerrahi teknik kullanıldı. Bu teknikte minimal kokleostomi, perilenfin aspire edilmemesi ve kokleostomi açıklığından Healon ( Pharmacia, Columbus, Ohio, USA ) uygulanmasına dikkat edildi. Verilerin istatistiksel analizinde tekrarlı ölçümler analizi kullanıldı. İmplantlı kulak ve karşı kulak saf ses değerleri alınarak verilerin analizi yapıldı. İstatistiksel anlamlılık düzeyi 0,05 alındı. Verilerin analizinde SPSS 13 paket programı kullanıldı.35 29 4. BULGULAR Değerlendirilmeye alınan hastaların frekanslara göre (250-500-1000-20004000 Hz) operasyon öncesi ve operasyon sonrası (1.ay, 6.ay, 1. yıl) işitme eşikleri Çizelge 2’de gösterildi. Çizelge 2 : Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) Hasta No İsim 1 A.K 2 A.D 3 A.K 4 A.B 5 B.G 6 E.Ö 7 E.U E.A 8 Sağ Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl 250 100 90 90 90 105 NR NR NR 95 100 100 100 NR NR NR NR 90 105 105 105 NR 110 110 110 95 95 95 95 95 100 100 100 500 110 115 115 115 105 NR NR NR 105 95 95 95 NR NR NR NR 105 105 105 105 110 110 110 110 105 100 100 100 105 110 110 110 1000 115 115 115 115 115 NR NR NR 120 95 95 95 NR NR NR NR 115 120 115 120 105 105 105 105 NR 115 115 115 120 NR NR NR Sol 2000 115 120 120 120 NR NR NR NR 105 105 105 105 NR NR NR NR NR 120 120 120 100 100 100 100 NR NR NR NR NR NR NR NR 30 4000 115 115 115 115 NR NR NR NR 100 100 100 100 NR NR NR NR NR 120 120 120 NR NR 120 NR NR NR NR NR NR NR NR NR 250 100 105 100 105 110 105 105 105 90 100 100 100 NR 110 110 110 100 85 85 85 NR 110 110 110 95 90 90 90 95 95 95 95 500 110 110 110 110 115 100 105 100 115 115 115 115 NR 115 115 115 105 105 105 100 110 110 110 110 110 105 105 105 105 105 105 105 1000 115 120 115 120 110 110 110 110 NR 110 110 110 NR 120 120 120 115 110 110 110 110 105 105 105 115 110 110 110 120 120 120 120 2000 115 115 115 115 NR 120 120 120 115 110 110 110 NR 120 120 120 NR 115 115 115 105 110 100 100 NR 120 120 120 NR NR NR NR 4000 115 115 115 115 NR 115 115 115 115 NR NR NR NR NR NR NR NR 115 115 115 NR 115 115 115 115 115 115 115 NR NR NR NR Çizelge 2 Devam : Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) Hasta No İsim 9 E.K 10 E.D 11 F.T F.B 12 13 H.Ö 14 K.Ç 15 L.Ş 16 M.Ç 17 M.A 18 M.K 19 M.Y Sağ Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl 250 95 90 90 90 95 90 90 90 100 80 80 80 90 95 95 95 105 NR NR NR NR 110 110 110 95 90 90 90 95 85 85 85 110 105 105 100 70 60 60 60 85 80 80 80 500 95 90 90 90 105 105 105 105 105 105 100 105 110 105 105 105 105 NR NR NR 115 110 110 110 95 95 95 90 105 105 105 105 120 115 115 115 105 95 95 90 110 100 100 100 1000 100 100 95 100 NR NR 120 NR 115 115 115 115 115 115 115 115 105 NR NR NR 115 115 110 115 105 100 100 100 115 NR NR NR NR 110 110 110 115 105 105 105 115 115 115 115 Sol 2000 110 105 105 100 NR NR NR NR 110 115 115 115 120 NR NR NR NR NR NR NR 120 120 115 120 NR 115 115 110 120 NR NR NR NR 120 115 120 110 105 105 100 120 120 120 120 31 4000 115 120 120 115 NR NR NR NR 105 110 105 110 115 115 110 NR NR NR NR NR 120 120 120 120 NR 115 115 110 NR NR NR NR NR NR 120 NR 110 110 110 110 105 110 110 105 250 90 NR NR NR NR 105 105 105 100 100 100 100 90 90 90 90 110 110 110 110 NR 100 100 100 100 100 110 110 110 110 110 110 90 80 80 80 110 105 105 105 85 85 85 85 500 95 120 115 120 NR 115 115 115 110 110 110 110 110 110 110 110 120 115 115 115 120 110 105 110 90 105 105 105 105 105 105 105 115 110 110 110 NR 115 115 110 115 115 115 115 1000 100 120 115 120 NR 120 120 120 NR NR NR NR 115 120 115 120 NR 120 120 120 120 110 110 110 105 115 115 110 115 115 115 115 NR 120 120 120 NR 120 120 120 120 120 120 120 2000 110 110 105 110 NR NR NR NR 115 115 115 115 120 120 120 120 NR 120 120 120 NR 115 120 115 NR 120 120 120 120 120 120 120 NR 120 120 120 110 115 115 115 110 115 110 115 4000 120 120 120 120 NR NR NR NR 115 NR 120 NR 115 115 115 115 NR 120 120 120 NR NR 120 NR 110 120 120 115 NR NR NR NR NR 120 120 120 110 110 110 110 105 110 105 110 Çizelge 2 Devam : Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) Hasta No İsim M.D 20 21 O.B 22 P.H 23 İ.Ş 24 Ş.G 25 S.G 26 S.K 27 S.T 28 Y.Y 29 Y.Ü 30 Ö.D Sağ Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl 250 100 105 105 105 10 90 90 90 105 105 105 105 75 100 100 100 105 NR NR NR 90 100 95 100 110 105 105 105 90 95 95 95 80 80 80 80 100 90 90 90 NR 110 110 110 500 115 115 115 115 105 105 105 105 115 115 115 115 90 105 105 105 115 NR NR NR 105 95 95 95 115 115 115 115 110 105 105 105 105 105 105 105 110 110 110 110 110 115 110 115 1000 NR NR NR NR 120 NR NR NR 120 120 120 120 100 110 100 100 120 NR NR NR 110 105 105 105 120 115 115 115 NR 120 120 120 115 NR NR 120 110 110 110 110 105 105 105 105 Sol 2000 NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR 100 115 115 115 NR NR NR NR NR 115 115 115 NR NR NR NR NR 115 115 115 115 NR NR NR NR NR NR NR NR 110 110 110 32 4000 NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR 110 115 110 120 NR 120 NR NR NR NR NR NR 115 115 115 250 90 85 80 85 100 100 120 100 105 105 105 105 90 75 75 75 NR 105 105 105 90 90 85 90 NR 110 110 110 85 60 60 60 90 80 80 80 110 105 105 100 NR NR NR NR 500 110 100 100 100 105 110 105 110 115 115 115 115 90 80 80 80 110 100 100 100 105 95 95 95 NR 115 115 115 90 75 75 70 NR 105 105 105 110 105 100 105 105 NR NR NR 1000 NR 115 115 115 120 120 120 NR 120 NR NR NR 105 95 95 95 120 110 110 105 105 110 105 110 NR 120 120 120 110 100 100 100 NR 115 115 115 115 115 115 115 105 NR NR NR 2000 NR 120 120 120 NR NR NR NR NR NR NR NR 100 105 105 100 115 100 100 100 110 115 110 115 NR NR NR NR 115 105 105 105 NR 115 115 115 NR NR 120 NR NR NR NR NR 4000 NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR NR 110 110 110 110 105 105 105 105 110 115 115 110 NR NR NR NR 115 110 110 110 NR 120 120 120 NR NR 120 120 NR NR NR NR Çizelge 2 Devam: Hastaların frekanslara (Hz) göre işitme eşikleri (dB) Hasta No İsim 31 S.Ç 32 M.K 33 K.A 34 R.Y 35 B.D 36 H.T 37 H.B Sağ Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl Önce 1 Ay 6 Ay 1 Yıl 250 80 100 95 95 105 100 100 100 80 75 75 75 110 90 90 90 NR 100 100 100 90 80 80 80 110 105 105 105 500 90 105 105 100 110 110 110 110 90 80 80 80 NR 110 110 110 110 105 105 105 95 90 95 90 110 100 100 100 1000 105 NR 120 NR 105 115 110 110 95 90 90 90 NR NR NR NR 105 NR NR NR 110 105 105 105 NR NR NR NR Sol 2000 NR NR NR NR 110 115 110 110 100 105 105 105 NR NR NR NR 105 NR NR NR 110 110 110 110 NR NR NR NR NR: yanıt yok 33 4000 NR NR NR NR 115 120 115 115 95 100 100 100 NR NR NR NR 95 NR NR NR 105 110 100 100 NR NR NR NR 250 75 60 60 65 100 80 80 80 80 80 80 80 NR NR NR NR 95 90 90 90 90 110 110 110 110 85 85 85 500 90 80 75 80 100 90 90 90 105 90 90 90 NR NR NR NR 115 105 105 105 95 120 120 120 100 95 95 95 1000 105 95 90 100 110 100 100 100 105 95 95 95 NR NR NR NR 115 115 115 115 105 120 120 120 110 105 105 105 2000 NR 110 105 115 115 100 100 100 110 100 100 100 NR NR NR NR 105 105 105 105 110 NR NR NR NR NR NR NR 4000 NR 115 110 NR 120 115 115 115 110 95 95 95 NR NR NR NR 115 120 120 120 110 NR NR NR NR NR NR NR Hastaların operasyon öncesi frekanslara göre (250–500–1000–2000–4000 Hz) saf ses eşikleri Çizelge 3,4,5,6,7’de gösterildi. Çizelge 3: Operasyon öncesi işitme eşikleri (250Hz) 140 120 100 80 60 40 20 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 Çizelge 4: Operasyon öncesi işitme eşikleri (500Hz) 140 120 100 80 60 40 20 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 34 Çizelge5: Operasyon öncesi işitme eşikleri (1000Hz) 140 120 100 80 60 40 20 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 Çizelge 6: Operasyon öncesi işitme eşikleri (2000Hz) 140 120 100 80 60 40 20 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 35 Çizelge 7: Operasyon öncesi işitme eşikleri (4000Hz) 140 120 100 80 60 40 20 0 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 Hastaların ameliyat öncesi koklear implant uygulanacak kulaklarındaki ortalama işitme kayıpları 250 Hz için 98,92 dB, 500 Hz için 106,89 dB, 1000 Hz için 114,59 dB, 2000 Hz için 119,19 dB ve 4000 Hz için 120,54 dB bulundu. Tüm frekanslar için aritmetik ortalamanın ise 112,02 dB olduğu saptandı. Çizelge 8,9,10,11,12’de ise hastaların ameliyat sonrası koklear implant uygulanan kulaklarındaki işitme eşikleri değişimi gösterildi. kayıp kazanç Çizelge 8: Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (250Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 36 kayıp kazanç Çizelge 9: Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (500Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 kayıp kazanç Çizelge 10: Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (1000Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 kayıp kazanç Çizege 11: Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (2000Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 37 kayıp kazanç Çizelge 12: Operasyon sonrası işitme eşikleri değişimi (4000Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 4 7 10 13 16 19 22 25 28 31 34 37 American National Standart İndeksi’nde (ANSI) tolere edilebilen ses basınç düzeyleri +,-3 dB ile +,-5 dB arasında olduğundan, standart hata payı dinleyicilerin gerçek fizyolojik duyarlılığına bağlı olarak +,-10dB ile +,-15dB arasına genişletilebilir.36 Bu nedenle, bu çalışmada negatif eşik farkı 10 dB den daha fazla olan hastaların koklear implantasyondan sonra belli derecede işitme kaybına uğradıkları kabul edilmiştir. 10dB’ in altındaki kayıp ve kazançlar ise anlamlı kabul edilmemiştir. Bu çalışmada; 37 hastadan 250 Hz’ de 9’u ( %24,3 ), 500 Hz’ de 9’u ( %24,3), 1000 Hz’ de 8’i ( %21,6 ), 2000 Hz’ de 4’ü ( %10,8 ), ve 4000 Hz’de de 4’ü ( %10,8 ), rezidüel işitmelerini kaybettiler. 31 ve 36 nolu hastalara Nucleus 24 Contour model, diğer hastalara ise Medel COMBİ- 40+ elektrot sistemi takıldı. Nucleus 24 Contour model elektrot sistemi takılan 2 hasta ve Medel COMBİ–40+ elektrot sistemi takılan 2 hastanın ( 9, 23, nolu hastalar) değerlendirilmeye alınan tüm frekanslarda rezidüel işitmeleri kötüleşti. Medel COMBİ–40+ elektrot sistemi kullanan 4 hasta (2, 13, 24, 30 nolu hastalar) ise değerlendirilmeye alınan tüm frekanslarda rezidüel işitmelerini tamamen kaybettiler. ANSI standartları dikkate alınarak negatif eşik farkı 10 dB den daha fazla olan hastaların koklear implantasyondan sonra rezidüel işitmelerini kaybettikleri kabul edilmiştir. Buna göre operasyon sonrası 37 hastadan 8’inde (% 21,6) işitme kalıntısı kaybı, 29 hastada (%78,4) ise işitmenin korunduğu saptanmıştır. 38 İmplantasyon sonrası implantlı kulaktaki ortalama işitme eşikleri değişimi çizelge 13’de gösterilmiştir. kayıp kazanç Çizelge 13:İmplantlı kulakta ortalama işitme eşikleri değişimi 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 Hastaların implantlı kulaklarındaki 250 Hz, 500 Hz, 1000 Hz, 2000 Hz, 4000 Hz’deki ortalama eşik ameliyat öncesi 112,02 dBHL’ den ameliyat sonrası 111,28 dBHL’e yükselmiştir. Ancak bu yükseliş istatistiksel olarak anlamlı bulunamamıştır. Hastaların implantlı kulaklarındaki operasyon sonrası 1. ay saf ses eşik ortalaması 111,48 dBHL, 6.ay saf ses ortalaması 111,20dBHL ve 12.ay saf ses ortalaması da 111,37 dBHL olarak bulunmuştur. Ancak operasyondan sonra 1. 6. ve 12. aylarda yapılan saf ses testlerinin ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir değişim saptanamamıştır. Değerlendirilmeye alınan hastaların koklear implant olmayan kulaklarındaki frekanslara göre (250–500–1000–2000–4000 Hz) işitme eşikleri değişimi Çizelge 14, 15, 16, 17,18’de gösterilmiştir. 39 kayıp kazanç Çizelge 14: Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (250Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 kayıp kazanç Çizelge 15: Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (500Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 40 kayıp kazanç Çizelge 16: Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (1000Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 kayıp kazanç Çizelge 17: Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (2000Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 kayıp kazanç Çizelge 18: Operasyon sonrası karşı kulaktaki işitme eşikleri değişimi (4000Hz) 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 41 ANSI standartları dikkate alınarak pozitif eşik farkı 10 dB den daha fazla olan hastaların koklear implantasyondan sonra rezidüel işitmelerini iyileştirdikleri kabul edilmiştir. Buna göre 37 hastadan 250 Hz’ de 20’sinin ( %54 ), 500 Hz’ de 17’sinin ( %45,9 ), 1000 Hz’ de 10’unun ( %27), 2000 Hz’ de 8’inin (%21,6), ve 4000 Hz’ de de 7’sinin ( %18,9 ), rezidüel işitmelerinin daha iyi olduğu saptanmıştır. Aynı zamanda, hastaların implantlı olmayan kulaklarındaki 250 Hz, 500 Hz, 1000 Hz, 2000 Hz, 4000 Hz’deki ortalama eşiğin, ameliyat öncesi 112,64 dBHL den ameliyat sonrası 110,20 dBHL’e yükseldiği saptanmıştır. Ancak değerler arasında istatistiksel analiz yapıldığında 250 Hz (p=0,002) ve 500 Hz (p=0,038) eşik değerlerindeki yükseliş istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. ANSI standartları dikkate alınarak değerlendirilen 37 hastadan 4’ünün (%10,8) işitmelerini iyileştirdikleri, 33 hastanın ise (%89,2) 10 dB’in altında bir değişim gösterdikleri saptanmıştır. İmplantasyon sonrası karşı kulaktaki ortalama işitme eşikleri değişimi çizelge 19’da gösterilmiştir. kayıp kazanç Çizelge 19:Karşı kulaktaki ortalama işitme eşikleri değişimi 30 20 10 0 -10 -20 -30 -40 -50 1 3 5 7 9 11 13 15 17 19 21 23 25 27 29 31 33 35 37 Hastaların karşı kulaklarındaki operasyon sonrası 1. ay saf ses eşik ortalaması 110,46 dBHL, 6.ay saf ses ortalaması 110,20dBHL ve 12.ay saf ses ortalaması da 110,21 dBHL idi. Operasyondan sonra 1. 6. ve 12. aylarda yapılan 42 karşı kulak saf ses testlerinin ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir değişim saptanmadı. 43 5. TARTIŞMA İmplant teknolojisinin gelişimiyle birlikte günlük yaşantıdaki konuşmaların anlaşılması bugünlerde implantlı hastaların önemli bir bölümünde gerçekçi bir beklenti haline gelmiştir. Bu bulgular, işitme kalıntısı olan ve konvensiyonel işitme cihazlarından marjinal ya da daha az fayda sağlamış hastalara da koklear implant uygulanabilirliğini arttırmıştır. Koklear implantın ilk günlerinde; 100 dB ve üzeri işitme eşiği olan ve konvensiyonel işitme cihazlarından faydalanamayanlar operasyon için uygun görülürken, son zamanlarda koklear implant ameliyatı için aranan kriterler düşürülmüş, 100 dB’den daha düşük işitme kaybı olan ve konvensiyonel işitme cihazlarından fayda sağlayabilen hastalar için de uygulanabilir hale gelmiştir. Bu durum implant hastalarında rezidüel işitme ve işitmenin korunmasını önemli bir konu haline getirmiştir.1, 2, 3, 4, 5 Koklear implantasyonun rezidüel işitmeye etkisi üzerine bir çok çalışma yapılmıştır. Literatürde operasyon sonrası hastaların çoğunda implantlı kulaklarda rezidüel işitmenin zarar gördüğü ya da daha kötüye gittiği rapor edilmektedir.6, 7, 8, 9 Hodges ve arkadaşları11 1997 yılında yaptıkları çalışmada; ameliyat sonrası implantlı kulakta 40 hastanın yarısında (%50), Brimacombe ve ark.10 1994 yılında yaptıkları çalışmada; 50 hastada, Rizer7 1998 yılında yaptığı çalışmada; 7 hastada anlamlı işitme kalıntısı kaybı ve Clark’ın 37 1995 yılında yaptığı çalışmada; 219 hastanın %64’ünde 10dB’den daha az işitme kalıntısı kaybı rapor edilmiştir. Koklear implantasyon sonrası rezidüel işitme kaybı üzerine 1989 yılında yapılan bir çalışmada; intrakoklear çok kanallı elektrot implantasyonu ve sonraki elektriksel uyarımın kalıntı işitme üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Bu çalışmada 40 hastaya çok kanallı koklear implant sistemi uygulanmış, hastalar implant sonrası 2. ve 24. aylarda odyolojik olarak test edilmiştir. Çalışma sonucunda implantlı kulakta saf ses işitme eşiklerinin anlamlı bir şekilde düştüğü rapor edilmiştir.6 Dye ve ark.12 1987 yılında yaptıkları çalışmada; 3M/House’nin 6mm’lik elektrotları kullanılan 20 hastanın 8’inde (%40) işitme kalıntısının kaybolduğunu rapor etmişlerdir. Lorens ve arkadaşları13 da 2000 yılında yaptıkları çalışmada; benzer sonuçlar 44 bildirmişlerdir. Koklear implantasyon için kısa elektrot kullanmanın işitme kalıntısını koruduğu rapor edilmiş,6,12 uzun elektrotlarla işitmenin korunmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir.7,12 Koklear implantasyon sonrası çocuklarda ve sonradan işitme kayıplı olmuş kişilerde işitme kalıntısının korunmasına yönelik 2002 yılında yapılmış bir çalışmada; 26 hastadan 16’sının (%62) işitme kalıntısının 5 dBHL’e kadar korunduğu, 5 hastanın (%19) işitmesini tamamen kaybettiği ve atravmatik ameliyat tekniği kullanılarak Medel Combi 40 ya da 40+ elektrotlarla (yerleştirme derinliği >26,4 mm) işitme korunumunun mümkün olabileceği rapor edilmiştir.3 Lehnhardt38 1996 yılında yaptığı çalışmada da atravmatik ameliyat yaklaşımı uygulanmış hastaların yarısında (%50) işitme korunumunun sağlandığını bildirmiştir. Düşük frekans işitmesini korumak amaçlı 2004 yılında yapılan bir çalışmada; atravmatik ameliyat tekniğiyle Medel Combi 40+ implantasyonu 21 hastaya uygulandı. Bu çalışmanın sonucunda 21 hastadan 3’ünde (%14,3) implantasyon sonrası düşük frekans işitme kalıntısı kaybı, 18 hastada (%85,7) ise işitme korunumu rapor edildi. İşitme korunumu olan hastaların 13’ünde (%72,2) işitmenin tamamen, 5 hasta (%27,8) da ise kısmen korunduğu bildirildi.14 Kiefer ve ark.1 1998 yılında yaptıkları çalışmada; yetişkin ve çocuklardaki implant sonrası kalıntı işitmeyi değerlendirdiler. Hastalara Nucleus-22-Mini (7 yetişkin, 3 çocuk), Nucleus CI 24m (2 yetişkin), Medel Combi 40 (5 yetişkin, 9 çocuk) ve Combi 40+ (3 yetişkin, 4 çocuk) koklear implant sistemleri takıldı. Nucleus marka takılan hastalarda ortalama elektrot yerleştirme derinliği 20,7 mm, Medel marka takılanlarda ise 25,9 mm idi. Çalışma sonucunda yetişkinlerde implantasyon sonrası implantlı kulakta Medel Combi 40 ve 40+ takılan birer hasta, Nucleus CI 24m takılan iki hasta dışındaki hastalar (%76,5) işitmelerini kaybettiler. Çocuklarda ise implantasyon sonrası implantlı kulakta, Nucleus22-Mini takılan 2 hasta, Combi 40+ takılan 4 hasta ve Combi 40 takılan 7 hastada (%76,4) işitme korundu. Bu çalışmada; yetişkinlerde implant sonrası zamanın ortalaması ve medyanı çocuklara göre daha uzun olduğu için, implantlı kulaktaki rezidüel işitme kaybının, daha uzun süreli dejenerasyon sürecinden, implant sonrası görülen fibroz doku ya da kemik oluşumundan kaynaklanmış olabileceğini düşündüler. Çocuklardaki yetişkinlere 45 göre rezidüel işitme korunumunun ise daha kısa süreli dejenerasyon sürecinden, implant sistemlerinin gelişmesinden, elektrot dizayn şekli ve atravmatik ameliyat yaklaşımından kaynaklanmış olabileceğini savundular. Bizim çalışmamızda 2000 ve 2004 yılları arasında koklear implant ameliyatı olan 37 hastanın operasyon öncesi ve operasyon sonrası implantlı ve karşı kulak saf ses işitme eşikleri değerlendirilmiştir. Çalışmamızda iki hastaya Nucleus 24 Contour model (yerleştirme derinliği 17 mm), diğer hastalara ise Medel COMBİ- 40+ (yerleştirme derinliği 26,4 mm) elektrot sistemi takıldı. Hastalara farklı iki model koklear implant sistemi kullanılmasına rağmen Nucleus 24 Contour kullanıcı sayısı (2 hasta) ile Medel COMBİ– 40+ (35 hasta) kullanıcı sayısı arasındaki fark çok fazla olduğu için iki implant sistemi arasında istatistiksel bir karşılaştırma yapılamadı. Hastaların implantlı kulaklarındaki 250 Hz, 500 Hz, 1000 Hz, 2000 Hz, 4000 Hz’deki ortalama eşik ameliyat öncesi 112,02 dBHL’ den ameliyat sonrası 111,28 dBHL’e yükseldi. Ancak bu yükseliş istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Operasyon sonrası 37 hastadan 8’inde (%21,6) işitme kalıntısı kaybı, 29 hastada (%78,4) ise işitme kalıntısının korunduğu saptandı. Yani operasyon sonrası implantlı kulakta işitme büyük ölçüde korunmuş oldu. Bizim sonuçlarımız bir çok çocuğun ameliyat sonrası işitme kalıntısını koruyabildiğini bulan Kiefer,1 Lehnhard, 38 Skarzynski,3 Hodges’in11 yaptığı çalışmalarla ve implantasyon sonrası kalıntı işitmenin korunmasında yapılan ameliyatın, koklear implant uygulamasının implantlı kulağı kötü bir şekilde etkilemediğini savunan Rizer’in 7 çalışmasıyla da uyumluluk göstermiştir. Test sonuçlarımız kısa elektrotlar kullanılarak 20 hastadan 12’sinde (%60) işitme korunumunun sağlandığı Dye ve ark.12 çalışmasıyla kıyaslandığında; işitme kalıntısının bir çok durumda uzun elektrotlar kullanılarak da korunabileceğini göstermiştir. Çizelge 20’de Bu çalışmadaki implantasyon sonrası implantlı kulaklardaki rezidüel işitme korunma oranları, literatürle karşılaştırılmıştır. 46 Çizelge20: Araştırmalara göre rezidüel işitme sonuçları Araştırmacı Elektrot yerleştirme derinliği Healon Korunma oranı kullanımı % Kiefer (2004) (19-24 mm) + 86 Skarzynski (2002) (> 26,4 mm) + 62 Dye (1987) (3m House 6mm) Gstoettner (2004) (16-24mm) Kiefer (1998) Nucleus- (20,7 mm) Medel- (25,9 mm) 60 + Yetişkin 23,5 Çocuk 76,4 Hodges (1997) 50 Lehnhardt (1993) Bizim çalışmamız 85,7 Nucleus- (17 mm) Medel- (26,4 mm) + 50 + 78,4 Yukardaki çizelgede atravmatik ameliyat tekniğinin kullanıldığı çalışmalarda rezidüel işitmenin büyük ölçüde korunduğu görülmektedir. Bu teknikte operasyon sırasında koklea içindeki kompartımanlardan skala timpani ya da skala vestibulinin aspire edilmemesi, tersine bu kompartımanlardan birine yer kaplayıcı ve kayganlaştırıcı bir maddenin (Healon) yerleştirilmesi her iki kompartımandaki basınç değişikliğini engellediği için korti organının zarar görmesi önlenmiş olabilir. Stapes operasyonları sırasında oval pencerenin aspire edilmesi Reissner membran rüptürüne bağlı işitme kaybına yol açabilmektedir. Aynı durumun kokleostomi açıklığının aspirasyonu ile de oluşabileceğini kabul etmek gerekir. Çizelge 20’deki rezidüel işitmenin korunduğu çalışmalarda healon kullanımı görülmektedir. Bu durum sadece Healon’un kayganlaştırıcı etkisiyle açıklanamaz büyük olasılıkla perilenfatik boşluğun Healon’la dolması diğer boşluklardaki göreceli hidropsu önleyerek Reissner membranı ve korti organındaki dejenerasyonu engellemektedir. Sekiya ve ark.39 2001 yılında yaptığı çalışmada; ameliyat esnasında skala timpaniye koruyucu ve kokleanın yapısındaki apoptasis riskini azaltan ilaç (steroid) uygulamasının işitmenin korunmasında etkili olabileceği rapor edilmiştir. Bu nedenlerle 47 hastalarımızın rezidüel işitmelerinin korunmasında kokleostomi açıklığından Healon ( Pharmacia, Columbus, Ohio, USA ) uygulanmasının da etkili olabileceği düşünüldü. Kronik elektriksel uyarımın işitme sistemi üzerine etkisinin araştırıldığı 1999 yılında yapılmış araştırmaya göre kronik elektriksel uyarımın Spiral Gangliyonda sinirsel yapının canlı kalmasını sağladığı rapor edilmesine rağmen40, hayvanlarla yapılan çalışmalarda yaşayabilecek nöral elementlerin hem mekanik (elektrot yerleştirme) hem de uzun süreli elektrik uyarımından dolayı kaybolduğu gözlenmiştir. Boggess’in çalışmasında intrakoklear çok kanallı elektrot dizelerinin implantasyonu ve elektriksel uyarımın rezidüel işitme üzerindeki etkisi değerlendirilmiş ve implantasyondan 2 yıl sonra implantlı kulaklarda anlamlı bir düşüş rapor edilmiştir.6 Yine Kiefer’in çalışmasında dejenerasyon sürecinin rezidüel işitmeyi olumsuz etkileyebileceği rapor edilmiştir1. Koklear implantasyon sonrası kokleadaki olan değişiklikler üzerine yapılan çalışmalarda; koklear implantasyondan sonra elektrotun çevresinde oluşan yara dokusunun rezidüel işitmede düşüşe sebep olduğu ve doku çevrelenmesinin deneklerde farklılık gösterdiği bildirilmiştir.41,42,43 Yapılan araştırmalar rezidüel işitme kaybında tek başına bir nedenin olmadığını, mekanik nedenlerin, operasyon sonrası kokleada oluşan fibroz doku, kemik oluşumu ve elektriksel uyarımın rezidüel işitmeyi olumsuz etkileyebileceğini ortaya koymaktadır. Bizim çalışmamızda implantasyonun kokleaya uzun süreli etkisi üzerinde durulmamıştır. Ancak bir yıla kadar olan takiplerde %78,4 oranında korunan rezidüel işitmenin devam eden ölçümlerde daha kötüye gitmediği görülmüştür. Kiefer ve ark.44 2004 yılında yaptıkları çalışmada; atravmatik bir ameliyat tekniği kullanılarak düşük frekans işitmeyi koruma olasılığını incelediler. Bu çalışma modelinde 125-500 Hz frekans aralığında 20-60 dB işitmeleri olan ve işitme cihazıyla tek heceli kelimeleri anlama sonuçları %35’in altında olan ve yeteri düzeyde, konuşmaları anlayamayan 14 hasta (Medel Combi-40+) koklear implant sistemi kullanılarak implante edildi. Kokleanın düşük frekans bölgesindeki kaybı önlemek için yerleştirme derinliği 1924 mm ile sınırlandı. Araştırmanın sonucunda 14 hastadan 9’unda (%64,28) 0-10 dB, 3’ünde (%21,4) 11-20 dB arasında işitme korundu, 2 hastada ise (%15,8) işitme tamamen kayboldu. Sonuç olarak 14 hastadan 12’sinde (%86) işitme korunmuş oldu. Bu çalışmanın 48 sonuçları, atarvmatik ameliyat tekniği uygulanan, 37 hastanın 29 unda (%78,37) işitmenin korunduğunu ortaya koyan bizim çalışmamızla da örtüşmektedir. Bizim çalışmamızda hastaların implantlı kulaklarındaki operasyon sonrası 1. ay saf ses eşik ortalaması 111,48 dBHL, 6.ay saf ses ortalaması 111,20dBHL ve 12.ay saf ses ortalaması da 111,37 dBHL idi. Operasyondan sonra 1. 6. ve 12. aylarda yapılan saf ses testlerinin ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir değişim saptanamadı. Bizim sonuçlarımız implant sonrası zamanla işitmenin korunması arasında anlamlı bir korelasyon olmadığını savunan Kiefer1 ve arkadaşlarının çalışmasıyla örtüşmektedir. Fakat; implantasyondan iki yıl sonra rezidüel işitmenin kaybolduğunu rapor eden Bugges’ın çalışmasını desteklememektedir. Hastalarımızın ameliyat oldukları yaş ortalaması 6 yaş 4 ay idi ve ameliyat olan en küçük hastamız ise 3 yaş 7 aylıktı. Hastalarımızın çoğunluğunu çocuklar oluşturduğu için testlerden doğru sonuçları alabilmenin zor olduğu düşünülebilir. Ancak tüm hastalar implant öncesi en az 6 ay eğitim alan ve koşullanmış çocuklardı. Çalışmanın sonucunda cinsiyet, operasyon uygulanan kulak ve sağırlık süresi gibi değişkenlerin ameliyat sonrası işitme kalıntısının korunumu üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı görülmüştür. Hastaların implantlı olmayan kulaklarındaki 250 Hz, 500 Hz, 1000 Hz, 2000 Hz, 4000 Hz’deki ortalama eşiğin, ameliyat öncesi 112,64 dBHL den ameliyat sonrası 110,20 dBHL’ e yükseldiği saptanmıştır. Ancak değerler arasında istatistiksel analiz yapıldığında 250 Hz (p=0,002) ve 500 Hz (p=0,038) eşik değerlerindeki düşüş istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. ANSI standartları dikkate alınarak değerlendirilen 37 hastadan 4’ünün (%10,8) karşı kulaklarında işitmelerini iyileştirdikleri, 33 hastanın ise (%89,2) 10 dB’in altında bir değişim gösterdikleri saptanmıştır. Çalışmamızda implantasyon sonrası karşı kulakta 250 Hz ve 500 Hz de anlamlı bir değişim olmasına rağmen ortalamada odyolojik olarak çok anlamlı olmayan yaklaşık 2dB’lik bir iyileşme olmuş, hastalarımızın %89,2’sinde 10dB’in altında bir değişme görülmüştür. Karşı kulaktaki özellikle 250 Hz ve 500 Hz de olan anlamlı değişimin genel motor gelişiminde olduğu gibi duyu deneyiminden kaynaklanan işitme yollarının olgunlaşmasından kaynaklanmış olabileceği düşünüldü. Karşı kulaktaki eşik düşüşü; hastaların test yeteneklerindeki gelişmeye neden olan daha güvenilir ve geçerli test sonuçları veren hareketsel seviyedeki genel gelişmelerle de 49 açıklanabilir. Bunlara ilaveten kortikal seviyedeki duyu deneyimi işitsel olayların kortikal temsilini yükseltebilir. Hayvan deneylerinde de bu, işitme duyusunda daha fazla farkında olmaya sebep olduğu için karşı kulaktaki iyileşme buna da bağlanabilir.45 Ancak hastalarımızın operasyon sonrası karşı kulaklarındaki test sonuçlarının 1. ay, 6. ay ve 12.aya kadar değişiklik göstermemesi, artışın olmaması duyu deneyimiyle işitmenin iyileşmesi düşüncesini desteklememektedir. Tekrarlı ölçümler analizi hastaların implantlı ve implantlı olmayan kulakları için rezidüel işitmelerini kaybetmelerinde operasyon yaşının, cinsiyetin ve sağırlık sürelerinin baskın bir değişken olmadığını ortaya koymuştur. Son yıllarda koklear implant için aranan kriterlerin azaltılması, koklear implantın işitme cihazlarından fayda sağlayabilen, işitmesi olan olgulara da uygulanıyor olması, rezidüel işitme korunumunu önemli hale getirmiştir. Bu çalışma; koklear implantasyon sonrası atravmatik ameliyat tekniği kullanılarak hastaların çoğunluğunda rezidüel işitmeyi korumanın mümkün olabileceğini göstermektedir. 50 6. SONUÇLAR 1. Koklear implantasyon uygulanan kulakta implantasyon öncesi 250 Hz, 500 Hz, 1000 Hz, 2000 Hz, 4000 Hz’deki ortalama rezidüel işitmenin 112,02 dBHL’ den implantasyon sonrası 111,28 dBHL’e yükseldi. Ancak bu yükseliş istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. Operasyon sonrası 37 hastadan 8’inde (% 21,6) işitme kalıntısı kaybı, 29 hastada (%78,4) ise işitme korunumu saptandı. 2. Atravmatik ameliyat yaklaşımı uygulanan hastalarda uzun elektrotlar kullanılsa dahi işitmenin korunabileceği görüldü. 3. Hastaların implantlı olmayan kulaklarındaki 250 Hz, 500 Hz, 1000 Hz, 2000 Hz, 4000 Hz’deki ortalama eşik, ameliyat öncesi 112,64 dBHL den ameliyat sonrası 110,20 dBHL’ e yükseldi. İstatistiksel analiz yapıldığında 250 Hz (p=0,002) ve 500 Hz (p=0,038) eşik değerlerindeki yükseliş istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Operasyon sonrası karşı kulakta 37 hastadan 4’ünün 10 dB’in üzerinde (%10,8) işitmelerinde iyileşme olduğu, 33 hastanın ise (%89,2) işitme eşiklerinde 10 dB’in altında bir değişim gösterdikleri saptandı. 4. Hem implant uygulanan hem de karşı kulakta işitmenin korunması ya da iyileşmesiyle implantasyon sonrası geçen süre (1 yıla kadar) arasında anlamlı bir korelasyon bulunamadı. Ayrıca implantasyon sonrası 1., 6. ve 12. aylarda yapılan testler arasında da anlamlı bir değişim yoktu. 5. Tekrarlı ölçümler analizi hastaların implantlı ve implantlı olmayan kulakları için rezidüel işitmelerini kaybetmelerinde operasyon yaşının, cinsiyetin ve sağırlık sürelerinin baskın bir değişken olmadığını ortaya koymuştur. 51 7. KAYNAKLAR 1. Kiefer J, Von Ilberg C, Reimer B, et al. Results of cochlear implantation in patients with severe to profound hearing loss – implications for patient selection. Audiology, 1998; 37: 382-395. 2. Choi CH, Oghalai JS. Predicting the effect of post-implant cochlear fibrosis on residual hearing, Hearing Research, 2005; 193-200. 3. Skarzynski H, Lorens A, D’Haese P, Walkowaiak A, Piotrowska A, Sliwa L, Anderson I. Preservation of Residual Hearing in Children and Post-Lingually Deafened Adults after Cochlear Implantation: An Initial Study. ORL J.Otorhinolaryngol, 2002; 64: 247-253. 4. Snik AF, Vermeulen AM, Brokx JP, et al. Long-term speech perception in children with cochlears compared with children with conventional hearing aids. Am. J. Otol, 1997; 18:129-130. 5. Kiefer J, Gall V, Desloovre C, at al. A follow-up study of long-term results after cochlear implantation in children and adolescents. Eur Arch Otorhinolaryngol, 1996; 253:158-166. 6. Boggess WJ, Baker JE, Balkany TJ. Loss of residual hearing after cochlear implantation. Laryngoscope, 1989; 99: 203-206. 7. Rizer FM. Post-operative audiometric evaluation of cochlear implant patients. Otolaryngol Head Neck Surg, 1998; 98: 203-206. 8. Gomaa N.A, Rubinstein JT, Lowder MW, Tyler RS, Gant. Residual speech perception and cochlear implant performance in postlingually deafened adults. Ear Hear, 2003; 24: 39-544. 9. Rubinstein JT, Parkinson WS, Tyler RS, Gantz BJ. Residual speech recognition and cochlear implant performance: effects of implantation criteria. Am.J. Otol., 1999; 20: 445-452. 10. Brimacombe JA, Arndt PE, Staller SJ, et al. Multichannel cochlear implantation in adults with severe to profound sensori-neural hearing loss;in Hochmair-Desoyer I, Hochmair E (eds):Cochlear implants. Wien, Manz, 1994; pp 387-392. 11. Hodges AV, Schloffman J, Balkany T. Conservation of residual hearing with cochlear implantation. Am. J. Otol., 1997; 18: 179-183. 52 12. Dye L, House WF, O’Connor C. Measurable residual hearing following cochlear implantation. Resented at the American Academy of Otolaryngology-Head and Neck Surgery, Chicago, 1987. 13. Lorens A, Geremek A, Walkowiak A, Skarzynski H. Residual acoustic hearingin the ear before and after cochlear implantation, İn Jahnke K, Fischer M (eds): +th European Congress of OtoRhino-Laryngology Head and Neck Surgery, Bologna, Monduzzi, 2000; vol.1,pp 135-138. 14. Gstoettner W, Kıefer J, Baumgartner WD, Pok S, Peters S, Adunka O. Hearing Preservation in Cochlear Implantation for Electric Acoustic Stimulation. Acta Otolaryngol, 2004; 124: 348-352. 15. Akyıldız N. Kulak Hastalıkları ve Mikrocerrahisi. Ankara: Bilimsel tıp yayınevi, 1998; 22–61, 77– 101. 16. Esmer N, Akıner M.N, Karasalihoğlu A.R, Saatçi M.R. Klinik Odyoloji. Özışık Matbaacılık, 1995; 17–43. 17. Luxford WM. Surgery for Cochlear İmplantation. İn:Brackmann DE, Shelton C, Arriaga MA, eds, otologic Surgery, Philadelphia:WB. Saunders Campany, 1994: 426–36. 18. Brackman DE. The cochlear implant: basic principles. Laryngoscope, 1976; 86:373-386. 19. Luxford WM, Brackman DE. The history of cochlear implants. In Grap RF,ed Cochlear Implants, London, Croom Helm, 1985;p 1-26. 20. Brackman DE, Hitselberger WE, Nelson RA, et al. Auditory brainstem implant I.Issues in surgical implantation. Otolaryngol Head Neck Surg, 1993; 108:624-633. 21. Otto SR, Shannon RV, Brackman DE, et al. The multichannel auditory brainstem implant: performance in twelve patients. Otolaryngol Head Neck Surg, 1998; 118:291-303. 22. Sennaroğlu L, Sennaroğlu G, Yücel Esra. Koklear İmplantasyon. Çelik O. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi. İstanbul: Turgut Yayıncılık, 2002: 326-338. 23. Clark GM Cowan RSC, Dowel RC. Coclear İmplantation for İnfants and Children. San Diego: Singular Publishing Group inc., 1997. 24. Gray RF, Irvıng RM. Cochlear implants in chronic supperative otitis media. Am J Otol, 1995; 5:682-6. 53 25. Mueller HG, Hall JW. Audiologists’ Desk Reference. San Diego: Singular Publishing Group İnc. 1998; 561-94. 26. Zimmerman IL, stenier VG, Pond RE. Preschool Language Scale-3 (UK).United kingdom: The Psychological Corp. Haccourt Brace Campany, Pub. UK. 1997; 2-10. 27. Newins ME, Chute PM. Children with Cochlear İmplants in Educational Settings. San Diego: Singular Publishing Group inc., 1996; 45-58. 28. Lo WW. İmaging of cochlear and auditory brain stem implantation. AJNR Am.J.Neuraradial, 1998; 19:11 47-54. 29. Maxwell AP, Mason SM, O’Donghue GM. Cochlear nerveaplasia: Its importance in cochlear implantation. Am.J. otol., 1999; 20 : 335-7. 30. Arriaga MA, Carrier D. MRI and clinical decision in cochlear implantation. Am J.Otol, 1996; 17: 547-53. 31. Webb RL, Pyman BC, Franz BKH, et al. The surgery of cochlear implantation. İn: clarck GM, Tang YC, Patric JF, eds. Cochlear Prosthesis. London: Churchill Livingstone, 1990; 153-79. 32. Med-el implant klavuzu. Koklear implant sistemi. Koklear implantı tanıyalım. Austria. 33. Archbold S, Tait M. Rehabilitation: a practical approach. İn: Mc Cormick B,Archbold S, Sheppard M, Sheppard S, eds. Cochlear Implants for Young Children. London: Whurr Pub. Ltd., 1994. 34. De flippo CL, Scott BL. A method for training and evaluating the reception of on going speech. J Acoustic Soc Am, 1978; 63: 11 86–92. 35. SPSS Inc. SPSS for Windows .Version 13.0 Chicago:SPSS Inc. 36. Harris JD. Proem to a quantum leap in audiometric data collection and management. J Aud Res, 1978; 18: 1-29. 37. Clark GM. Cochlear implants: future research directions. Ann. Otol. Rhinol. Laryngol, 1995; (Suppl .166), 22-27. 38. Lehnhardt E. Inracochlear placement of cochlear implant electrodes in soft surgery technique. HNO, 1993; 41: 356-359. 54 39. Sekiya T, Shimamura N, Suzuki S, Hatayama T. Methylprdnisolone ameliorates cochlear nerve degen-eration following mechanical injury. Hear Res., 2001; 151:125-32. 40. Leake PA, Hradek GT, Snyder RL. Chronic electrical stimulation by a cochlear implant promotes survival of spiral ganglion neurons after neonatal deafness. J Comp Neurol., 1999; 412: 54341. Alexiades G, Ronald Jr. JT, Fishman AJ, Shapiro W, Waltzmann SB, Cohen NL. Cochlear reimplantation:Surgial techniques and functional results. Laryngoscope, 2001; 111: 1608-1613. 42. Araki S, Kawano A, Seldon HL, Shepherd RK, Funasaka S, Clark GM. Effect of intracochlear factors on spiral ganglion cells and auditory brain stem response after long-term electrical stimulation in deafened kittens. Otolaryngol. Head Neck Surg.2000; 122: 425-433. 43. Miyamoto RT, Svirsky MA, Myres WA, Kirk KI, Schult J. Cochlear implant reimplantation. Am. J. Otol. 1997; 18:60-61. 44. Kiefer J,Gstoettner W, Baumgartner W, Pok MS, Tılleın J,Ye Q, Ilberg VC. Conservation of Low-freqency Hearing in Cochlear Implantation. Acta Otolaryngol, 2004; 124: 272-280. 45. Klinke R, Kral A, Heid S, Hartmann R. Chronic cochlear implantasyon in the deaf white cat. ARO Midwinter Meeting, 1998; Abstract 870. 55 ÖZGEÇMİŞ 1976 Yılında Adana’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Adana’da tamamlayarak 1993 yılında Adana Erkek Lisesinden mezun oldu. 1999 yılında Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İşitme Engellilerin Eğitimi Anabilim dalını bölüm birincisi olarak bitirdi. 2000 yılında Ç.Ü. Halil Avcı Duyma Engelliler Merkezi’nde uzman olarak çalışmaya başladı ve halen aynı yerde görevine devam etmektedir. 2002 yılında Ç.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü KBB Anabilim dalı Odyoloji programında yüksek lisans eğitimine başladı. Evli ve bir çocuğu vardır. 56