KBB ABC.indb

advertisement
Kulak Burun ve
Boğazın
ABC’si
EDİTÖRLER
Harold Ludman
Emeritus Consultant Surgeon in Otolaryngology
King’s College Hospital
and
Emeritus Consultant Surgeonin Neuro-otology
National Hospital for Neurology and Neurosurgery
London, UK
Patrick J. Bradley
Honorary Professor
The University of Nottingham
and
Emeritus Consultant Head and Neck Oncologic Surgeon
Department Otorhinolaryngology – Head and Neck Surgery
Nottingham University Hospitals
Queens Medical Centre Campus
Nottingham, UK
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ
Prof. Dr. Hamdi Arbağ
Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi
KBB ve Baş-Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı
NOBEL TIP KİTABEVLERİ
© 2016 Nobel Tıp Kitabevleri Tic. Ltd. Şti.
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si
Çeviri Editörü:
Prof. Dr. Hamdi Arbağ
ISBN: 978-605-335-213-6
ABC of Ear, Nose and Throat, Sixth Edition
Harold Ludman, Patrick J. Bradley
ISBN: 978-0-470-67135-1
© Wiley-Blackwell
Bu kitabın Türkçeye çeviri hakkı ©Wiley-Blackwell tarafından Nobel Tıp Kitabevleri Tic. Ltd. Şti.’ne verilmiştir. 5846 ve 2936 sa­yı­lı Fi­kir ve
Sa­nat Eser­le­ri ya­sa­sı hükümleri ge­re­ğince her­han­gi bir bö­lü­mü, res­mi ve­ya ya­zı­sı, ya­zar­la­rın ve ya­yın­la­yı­cı­sı­nın ya­zı­lı iz­ni alın­ma­dan tek­
rar­la­na­maz, ba­sı­la­maz, kop­ya­sı çı­ka­rı­la­maz, fo­to­ko­pi­si alı­na­maz ve­ya kop­ya an­la­mı ta­şı­ya­bi­le­cek hiç­bir iş­lem ya­pı­la­maz.
NOBEL TIP KİTABEVLERİ TİC. LTD. ŞTİ.
Millet Cad. No: 111 Çapa-İstanbul
Tel : (0212) 632 83 33
Faks : (0212) 587 02 17
DAĞITIM
Tel : (0212) 771 52 11 - (0212) 771 33 09
Faks: (0212) 771 52 03 - (0212) 771 06 18
Yayımcı:
Nobel Tıp Kitabevleri Tic. Ltd. Şti.
Millet Cad. No:111 34104 Fatih-İstanbul
Yayımcı Sertifika No
: 15710
Baskı / Cilt
: No-bel Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.
Ömerli mah. İhsangazi cad. Tunaboyu sk. No. 3 Arnavutköy – Hadımköy – İstanbul
Matbaa Sertifika No
:12565
Sayfa Tasarımı - Düzenleme : Nobel Tıp Kitabevleri
Kapak Tasarım
: Nobel Tıp Kitabevleri
Baskı Tarihi
: Mayıs 2016 - İstanbul
İçindekiler
Yazarlar, vii
Önsöz, xi
1 Kulak, Burun ve Boğaz Muayenesi, 1
Harold Ludman ve Patrick J. Bradley
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
2 Kulak Ağrısı, 8
Harold Ludman
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
3 Kulak Akıntısı, 15
Robin Youngs
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
4 Yetişkinlerde İşitme Kaybı, 21
Gavin A. J. Morrison
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
5 Çocuklarda İşitme Kayıpları, 27
Stephenn J. Broomfield ve Andrew H. Marshall
Çeviri: Hamdi Arbağ, Sena Nur Arbağ
6 Akustik Nörinom ve Diğer Köşe Tümörleri, 33
Tony Wright
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
7 Tinnitus, 39
Thomasina Meehan ve Claudia Nogueira
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
8 Vertigo ve Dengesizlik, 44
Harold Ludman
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
9 Yüz Felci, 49
Iain Swan
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
10 Yüz Ağrısı, 53
Lisha McLelland ve Nick S Jones
Çeviri: Hamdi Arbağ, Sena Nur Arbağ
v
vi
İçindekiler
11 Paranazal Sinüs Hastalığı, 58
Derek Skinner
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Zuhal Gül
12 Nazal Akıntı, 65
Andrew C. Swift
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Zuhal Gül
13 Epistaksis, 71
Gerald McGarry
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Ali Alaiye
14 Burun Tıkanıklıkları ve Koku Alma Bozuklukları, 76
Desmond A. Nunez
Çeviri: M. Akif Eryılmaz
15 Fasiyal Plastik Cerrahi, 81
Patrick Walsh, Julian Rowe-Jones ve Simon Watts
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Ali Alaiye
16 Boğaz Ağrısı, 89
William McKerrow ve Patrick J. Bradley
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Fuat Aydemir
17 Ses Kısıklığı ve Ses Bozuklukları, 94
Mered Harries
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Fuat Aydemir
18 Havayolu Obstrüksiyonu ve Stridor, 100
Vinidh Paleri ve Patrick J. Bradley
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Fuat Aydemir
19 Horlama ve Obstruktif Uyku Apnesi, 108
Tawakir Kamani ve Anshul Sama
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Eleonora Mukhtarova
20 Yutma Problemleri, 113
Vinidh Paleri ve Patrick J. Bradley
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Eleonora Mukhtarova
21 Baş ve Boyun Travmaları, 120
Paul Tierney
Çeviri: Mitat Arıcıgil, İbadat Hasanov
22 Yabancı Cisimler, 125
Ricardo Persaud, Antony Narula ve Patrick J. Bradley
Çeviri: Mitat Arıcıgil, Rukiye Özçelik
23 Boyun Şişlikleri, 131
Nick Roland ve Patrick J. Bradley
Çeviri: Mitat Arıcıgil, Rukiye Özçelik
24 Baş ve Boyun Kanserleri, 139
Patrick J.Bradley
Çeviri: Mitat Arıcıgil, Yasemin Gönül
İndeks, 147
Contributors
Yazarlar
Stephen J. Broomfield
Gavin A. J. Morrison
Otology Fellow, Department of Otorhinolaryngology – Head and Neck
Surgery, Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus,
Nottingham, UK
Consultant Otolaryngologist, Department of Otorhinolaryngology – Head
and Neck Surgery, Guy’s and St Thomas’ NHS Foundation Trust,
London, UK
Mered Harries
Antony Narula
Consultant Otolaryngologist, Brighton and Sussex University Hospitals,
Brighton, UK
Professor in the Department of Otorhinolaryngology – Head and Neck
Surgery, St Mary’s Hospital, London, UK
Nick S. Jones
Claudia Nogueira
Professor of Rhinology, Department of Otorhinolaryngology – Head and
Neck Surgery, Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre
Campus, Nottingham, UK
Department of Otorhinolaryngology – Head and Neck Surgery, Nottingham
University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
Tawakir Kamani
Specialty Registrar, Department of Otorhinolaryngology – Head and Neck
Surgery, Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus,
Nottingham, UK
Desmond A. Nunez
Head Division of Otolaryngology, University of British Columbia,
Vancouver General Hospital, Vancouver, BC, Canada
Vinidh Paleri
Andrew H. Marshall
Consultant Head and Neck Surgeon, Department of Otolaryngology – Head
and Neck Surgery, Newcastle upon Tyne Hospitals, Newcastle, UK
Consultant ENT Surgeon, Department of Otorhinolaryngology – Head and
Neck Surgery, Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre
Campus, Nottingham, UK
Ricardo Persaud
Gerald W. McGarry
Consultant ENT Surgeon, Department of Otorhinolaryngology – Head and
Neck Surgery, Glasgow Royal Infirmary, Glasgow, UK
William McKerrow
Consultant Otolaryngologist, Associate Postgraduate Dean, Northern
Deanery, NHS Education for Scotland, Centre for Health Science,
Inverness, UK
Lisha McLelland
Specialist Registrar Otorhinolaryngology, Department of
Otorhinolaryngology – Head and Neck Surgery, Nottingham University
Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
Thomasina Meehan
Consultant Audiovestibular Physician, Department of Audiovestibular
Medicine, Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre
Campus, Nottingham, UK
Rhinology Fellow, Department of Otorhinolaryngology – Head and Neck
Surgery, St Mary’s Hospital, London, UK
Nick Roland
Consultant Head and Neck Surgeon, University Hospital Aintree,
Liverpool, UK
Julian Rowe-Jones
Consultant Otolaryngologist & Facial Plastic Surgeon, The Nose Clinic,
The Guildford Clinic, Guildford, UK
Anshul Sama
Consultant Rhinologist, Department of Otorhinolaryngology – Head and
Neck Surgery, Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre
Campus, Nottingham, UK
Derek Skinner
Consultant ENT Surgeon / Rhinologist, Royal Shrewsbury Hospital,
Shrewsbury, UK
vii
vii
viiiviii
Yazarlar
Contributors
Iain Swan
Simon Watts
Department of Otorhinolaryngology – Head and Neck Surgery, Glasgow
Royal Infirmary, Glasgow, UK
Consultant ENT and Facial Plastic Surgeon, Brighton and Sussex University
Hospital, Brighton, UK
Andrew C. Swift
Tony Wright
Consultant Rhinologist, University Hospital Aintree, Liverpool, UK
Emeritus Professor of Otolaryngology, The Ear Institute, University College
London, London, UK
Paul Tierney
Consultant Otorhinolaryngologist, Head and Neck Surgeon,
Department of Otorhinolaryngology-Head and Neck Surgery, Southmeade
Hospital, Westbury-on-Trym, Bristol, UK
Patrick Walsh
Rhinology Fellow, Linacre Private Hospital, Hampton, VIC, Australia
Robin Youngs
Consultant Otolaryngologist, Gloucestershire Hospitals NHS Foundation
Trust, Gloucestershire Royal Hospital, Gloucester, UK
Çevirenler
Hamdi Arbağ, Prof. Dr.*
Mehmet Akif Eryılmaz, Yrd. Doç. Dr.*
Mehmet Akif Dündar, Yrd. Doç. Dr.*
Mitat Arıcıgil, Yrd. Doç. Dr.*
Yasemin Gönül, Araştırma Görevlisi Dr.*
Zuhal Gül, Araştırma Görevlisi Dr. *
Mehmet Akif Alan, Araştırma Görevlisi Dr.*
Suhayb Kuria Aziz, Araştırma Görevlisi Dr.*
Fuat Aydemir, Araştırma Görevlisi Dr.*
Ali Alaiye, Araştırma Görevlisi Dr.*
İbadat Hasanov, Araştırma Görevlisi Dr.*
Eleonora Mukhtarova, Araştırma Görevlisi Dr.*
Rukiye Özçelik, Araştırma Görevlisi Dr.*
Sena Nur Arbağ, Tıp Fakültesi Dönem III Öğrencisi
*Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi
KBB ve Baş-Boyun Cerrahisi Anabilim Dalı
ix
Önsöz
British Medical Journal’in editörü olan, Stephen Lock Otuz yıl önce,
benden (HL) dergi için seri makaleler yazmamı istedi. Daha sonra, bu makaleler 1981 yılında mevcut kitabın birinci baskısı olarak
yayınlandı. Editör “genel tıbbi pratikteki tüm konsültasyonların büyük bir çoğunluğunu oluşturması” ve bunun ekonomik değerini de
vurgulayarak uzmanlık alanımızın önemini belirten bir yazı yazdı.
Bu kitap çalışmasının “meşgul klinisyene çok görülen problemlerde
güvenilir bir kaynak olması ve pratiklik sağlaması açısından oluşturulduğunu” belirtti.
O zamandan beri KBB uzmanlık alanının genişlemesi, tanı
imkânlarının gelişmesi, birçok hastalık ve bozukluğun tedavisinin
değişmesine rağmen, genel pratikte görülen hastaların birçoğunun
problemi doğru tanı ve uygun tedavi ile çözülebilir. Ayrıca, tanı için
yapılan araştırmalar sırasında “küçük ve önemsiz” bazı semptomlar önemli teşhisleri açığa çıkabilir. Tedavi aşamasında birçok hasta şifa bulurken, bir kısım hasta bazı fonksiyonel morbiditelerden
muzdarip olacak, diğerleri de uygun ve hızlı tedavi edilmezse ciddi
problemlerle, hatta ölümle sonuçlanacaktır. Hastaların çok küçük
bir bölümünü oluşturan bu son grup iyi tanınmalı, değerlendirme,
teşhis ve tedavisi için uygun bir şekilde hızlıca sevk edilmelidir.
Editör yardımcım Patrick J. Bradley ile birlikte birtakım uzman
arkadaşı ve KBB nin alt dallarında uzmanlıkları bilinen kişileri bir
araya getirerek beşinci baskı için buluştuk (2007). Mevcut format
konuların genişletilmesi ile devam ettirilmiştir.
Daha önceki baskılarda olduğu gibi bu sekizinci baskıda da, tıp
ve diş hekimliği öğrencileri yanında uzmanlık alanımızı ilgilendiren
problemlerle ilgilenen diğer sağlık çalışanları ve hemşireler okuyucu kitlesi olarak seçilmiştir. Son yıllardaki değişiklikleri yansıtabilmek için bölüm başlıklarında ve içeriğinde yeniden düzenlemeler
yaptık. Kozmetik ve fasiyal lezyonların tedavisi ile ilgilenen fasiyal
plastik cerrahi, tümörlerin cerrahi eksizyonunda kullanılan endoskopik ve robotik cerrahiler, baş-boyun kanserlerinde radyoterapi ve
onkoloji, kafa tabanı cerrahisi ile ilgilenen beyin cerrahi gibi bir çok
disiplini kapsayan ve bunların tedavileri ile iç içe giren KBB pratiğinin alanı gittikçe genişlemiş ve “iş yükü” artmıştır. Günümüzdeki
uygulamalarda hastalığın ortadan kaldırılması temel amaç olarak
önemini devam ettirse de KBB ile yakından ilişkili olan mevcut
fonksiyonların korunması ve kaybedilmemesi de modern klinik ve
cerrahi pratik açısından eş statüdedir. Bugüne kadar olduğu gibi,
gerektiği zaman uzman bir kişiye teşhis için hastanın sevk edilmesinin önemi bu baskıda da vurgulanmaktadır.
Harold Ludman
Londra
Patrick J. Bradley
Nottingham
xi
Çeviri Editörünün Önsözü
Aile hekimliği, genel tababet, acil, diş hekimliği ve pediatri gibi birçok uzmanlık alanında KBB hastalıkları sık görülen
hastalık grubunu oluşturmaktadır. KBB hastalıkları alanındaki temel bilgileri ve yenilikleri okurlarına sunabilmek amacıyla özenli bir çalışmanın ürünü olarak sunulan bu kitabın dilimize kazandırılmasının pratisyen ve uzman meslektaşlarımıza faydalı olacağı kanaatindeyiz. Özellikle tıp öğrencilerine, çekirdek eğitim programına da uygun olması nedeniyle
özet, güncel ve yararlı bilgiler içeren başucu bir kaynak olacaktır. Çeviride ortak bir dil ve anlam bütünlüğü ön planda
tutularak akıcı, kolay okunabilir olmasına özen gösterilmeye çalışılmıştır. Tüm hassasiyetlerimize rağmen gözden kaçmış olası hatalar için şimdiden özür dileriz. Bu kitabın meslektaşlarımıza yararlı olmasını dileriz.
Prof. Dr. Hamdi Arbağ
xiii
BÖLÜM 1
Kulak, Burun ve Boğaz Muayenesi
Harold Ludman1 ve Patrick J. Bradley2
King’s College Hospital and National Hospital for Neurology, London, UK
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
1
2
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
GENEL BAKIŞ
• Kulak burun boğaz şikâyetleri ile başvuran bir hastada hastalığın
geçmiş bir öyküsü alınmalı ve inspeksiyon, palpasyondan sonra
tam bir KBB muayenesi yapılmalıdır.
• Uzman olmayan bir hekimin uygun malzeme eksikliği ve klinik
tecrübe yetersizliği nedeniyle böyle bir muayeneyi yapma imkânı
sınırlıdır.
muayeneleri için uzmanlık gerektiren aletler mevcuttur, ilerleyen bölümlerde tanımlanmıştır.
Normal Kulak Anatomisi
Dış Kulak Yolu
Yetişkinlerde; kulak zarına kadar uzanan, 2,5 cm uzunluğunda bir
kanaldır. Dış 1/3’ lük bölümü elastik kartilajdan oluşur, deri örtüsü
• Uzman olmayan hekimin rutin sistemik muayenelerinde; iki taraflı
kulak, burun, ağız ve boyun muayeneleri her seferinde yapılmalı
ve pozitif bulgular kaydedilmelidir. Böylece yeni bulgular eski
bulgular ışığında değerlendirilerek gözden geçirilmiş olur ve seyri
takip edilebilir.
• Uygun ve doğru tedavi için kesin tanı gereklidir, kesin tanı için
uzman muayenesi ve araştırması nihai geçerli yöntemdir.
Muayene
Gerekli Aletler
• Kulak için- Otoskop (ışık kaynağı, pili, değişik büyüklüklerde
kulak spekulumu olan ve büyütme için lensi bulunan bir otoskop); 512 Hz titreşim yapan diapozon (düşük frekanslılar vibrasyon duyusunu uyandırır, yüksek olanların ise titreşimi çok
hızlı söner) (Şekil 1.1).
• Burun için- Burun spekulumu (Thudichum veya Killian tipi)
• Ağız ve orofarenks için- Dil basacağı (Lack tipi) veya Spatula
(çok kullanışlı değildir çünkü el görüntüye engel olur ve dile
basmak zordur).
• Boyun için- Aşağıda sistematik bir plan tanımlanmıştır.
• Hepsi için- İyi bir ışık (ideali kafa lambası) veya alın aynası ile
ışık kaynağı (Şekil 1.1).
• Larenks, farenks (nazofarenks [veya postnazal bölge], orofarenks
ve hipofarenks)- Uzmanlık alanının ana bölümleridir (Şekil 1.2),
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Şekil 1.1 Kulak muayenesi için gerekli malzemeler.
Şekil 1.2 Baş ve boynun mukozal alanlarının anatomisini gösteren şekil.
1
BÖLÜM 2
Kulak Ağrısı
Harold Ludman
King’s College Hospital and National Hospital for Neurology, London, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
GENEL BAKIŞ
Kutu 2.2 Otalji nedenleri
• Ağrı kulak ve kulak dışı hastalıklardan kaynaklanabilir.
Kulak ağrısı (otalji) nedenleri:
• Tanı ve tedavi deneyim ve uzmanlık gerektirir.
• Diğer ağrı nedenleri için kulak hastalıklarının dışlanması gerekir
veya normal olduğundan emin olunmalıdır.
• Uzman görüşü için sevk gereken durumlar;
muayenede dış kulak yolu girişini ve timpanik membranı
görmekte zorluk yaşanıyorsa veya bulgunun önemi hakkında
bir şüphe varsa,
o
• Dış kulak veya orta kulak boşluğunun akut enflamatuar hastalığı
• Kulak dışı hastalıklar

diğer bölgelerden yansıyan ağrılar

nörolojik hastalıklar

psikojenik
komplikasyon şüphesi varsa
o
• Tanı veya tedavinin teyit edilmesi için cerrahi gerekebilir.
• Olası komplikasyonlar konusunda şüpheci olunmalı ve acil tedavi
edilmelidir.
Ağrı (Otalji, kulak ağrısı) kulak hastalıklarını gösteren altı semptomdan biridir (Kutu 2.1), bunlar: ağrı, akıntı, işitme kaybı, tinnitus,
fasiyal güçsüzlük ve vertigo’ dur.
Kutu 2.1 Kulak hastalığı semptomları
•
•
•
•
•
•
Ağrı (otalji)
Akıntı
İşitme kaybı
Tinnitus
Vertigo
Fasyal sinir felci
Otaljinin sebepleri ise: (1) akut inflamatuar hastalıklar (akut otitis
eksterna, akut süpüratif otitis media, akut koalesan mastoidit, efüzyonlu otitis media (OME), büllöz mirinjit, ‘malign’ nekrotizan otitis
eksterna (ve diğer nadir sebepler); (2) yansıyan ağrı; (3) nörolojik;
(4) psikojenik (Kutu 2.2).
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
8
İnflamatuar sebepler uzman bir kişinin dış kulak yolu ve timpanik membran muayenesi ile tanınır. Bölüm 1’ de tanımlandığı
üzere kulak kepçesi ve çevresi ile başlayıp, dış kulak yolu (eksternal
akustik meatus) ve timpanik membran ile devam eden muayene
önemlidir. Genel pratikte sıklıkla otoskop kullanılır (Bölüm 1), ancak otologlar kafa lambası veya alın aynası ile ışık kaynağı kullanmayı tercih ederler. Bu şekilde her iki eli de kullanmak mümkün
olduğu için buşon ve debrislerin temizliği yapılabilir ve bu sayede
pnömatik otoskop ile kulak zarı mobilitesi de değerlendirilebilir
(Şekil 2.1). Ayrıca akıntı ve sıvı aspirasyonu yapmayı da mümkün
kılar. Ardından timpanik membran binoküler mikroskopla muayene edilir.
x6 ve daha fazla büyütmede bir binoküler mikroskop (fonksiyonel olarak otolojik cerrahilerde kullanılan mikroskop ile benzerdir)
aspirasyon malzemeleri ve mikro aletlerin kullanımı için gereklidir.
Dış kulak yolu ve timpanik membran tamamen normal ise, ağrı
kulak hastalığına bağlı değildir. Bu durumun geçerliliği muayene
eden kişinin deneyimine ve uzmanlığına bağlıdır. Birçok timpanik
membran akut hastalığa işaret etmeyen anormallikler gösterebilir.
Timpanosklerotik sarı ve beyaz renkli plaklar bunlara bir örnektir.
Bu plaklar her zaman masum olmasa da akut inflamatuar hastalıklarla ilişkili değildir. Muayenede bir kuşkunuz varsa veya attik bölge
gibi bazı alanlar değerlendirilemedi ise uzman görüşü alınmalıdır
(Şekil 2.4).
Akut eksternal otit
Akut eksternal otit tüm dış kulak yolu (Şekil 2.5) cildini içeren difüz
bir sebepten kaynaklanabileceği gibi, furonkül (Şekil 2.6) gibi lokal
bir nedenden de kaynaklanabilir.
BÖLÜM 3
Kulak Akıntısı
Robin Youngs
Gloucestershire Royal Hospital, Gloucestershire, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
GENEL BAKIŞ
• Kulak akıntısı bazı toplumlarda sosyal izolasyonla sonuçlanabilen
hoş olmayan bir semptomdur.
yolu ile timpanik membranı yakından incelemesine izin vermektedir. Birinci basamakta akıntı uygun bir aplikatöre sarılmış pamuk
ile kuru temizleme yoluyla uzaklaştırılabilir.
• Doğru tanıdan önce akıntının aspire edilmesi veya kurutulması
gerekir
• Topikal antibiyotik/steroid içeren damlalar eksternal otitte en
etkin tedavidir
• Kronik otitis mediaya bağlı akıntı kulak zarındaki bir defekt
olduğu zaman görülür
• Kolesteatom ciddi komplikasyonlara sebep olabilir
Kulak akıntısı enfeksiyon, inflamasyon, travma ya da nadiren dış
veya orta kulak neoplazmını yansıtan hoş olmayan bir semptomdur
(Kutu 3.1). Persistan kulak akıntısı ve buna bağlı koku bazı toplumlarda sosyal izolasyona neden olabilir (Şekil 3.1)
Kutu 3.1 Kulak akıntısının nedenleri
• Otitis eksterna (akut ve kronik)
• Otitis media (akut ve kronik)
• Temporal kemik travması
Şekil 3.1 Bol miktarda kulak akıntısı.
• Kulak neoplazmları (çok nadir)
Akıntının kendisi dış kulak yolu cildinden ortaya çıkabileceği gibi,
timpanik membran yüzeyinden (kulak zarı), ya da orta kulak boşluğunun iç yüzeyinden gelebilir (Şekil 3.2). Orta kulak boşluğundan
gelen akıntı orta kulağın mukozal iç yüzeyi nedeniyle sıklıkla bol
ve mukoid yapıdadır. Akan kulağın klinik tedavisinde doğru tanı
önemlidir bu da iyi bir anamnez ve muayene ile mümkündür. KBB
uzmanları ayaktan hasta muayenesinde operasyon mikroskobu kullanma avantajına sahiptir (Şekil 3.3). Aspiratör cihazı ile mikroskobu birlikte kullanmak uzmanın akıntıyı aspire etmesine ve kulak
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Şekil 3.2 Akıntı nereden geliyor?
15
BÖLÜM 4
Yetişkinlerde İşitme Kaybı
Gavin A. J. Morrison
Guy’s and St Thomas’ NHS Foundation Trust, London, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, M. Akif Alan
GENEL BAKIŞ
• İngiltere’ de yetişkinlerin % 6’ sında önemli derecede işitme kaybı
vardır.
• Yetişkinlerdeki işitme kaybı genellikle yavaş yavaş oluşur.
• Özellikle tek kulaktaki progresif işitme kaybı hasta tarafından fark
edilmeyebilir.
• Engellilik derecesi işitme kaybının derecesine ve bilateral ise
buna bağlı olarak değişir.
• Derin işitme kaybı sadece bir kulakta ise o taraftan konuşulmadığı
sürece normal iletişime imkân verir.
• Orta derecede bilateral yüksek frekanslı işitme kaybı gürültülü
ortamlarda sesleri ayırmada önemli problemlere neden olur.
• Tanı genellikle basit bir hikâye ve birkaç klinik bulgu (timpanik
membranların net incelenmesi ve diapozon testleri) ile
konulabilir.
Hikâye
İşitme kaybının ne zamandan beri olduğu, yavaş gelişip gelişmediği,
dalgalanmalar olup olmadığı, tek kulakta mı çift kulakta mı olduğu, hastanın hayat kalitesini nasıl etkilediği işitme kaybının önemli
özellikleridir. İşitme kayıpları, kulak akıntısı, kulak ağrısı, vertigo
veya dizziness ve çınlama ile birlikte olabilir.
Sınıflandırma
İşitme kaybı problemin anatomik lokalizasyonuna göre iletim tipi
ya da sensörinöral olarak sınıflandırılabilir (Şekil 4.1). İletim tipi
işitme kaybında ses dalgalarının dış kulaktan orta kulaktaki stapes
tabanına kadar olan iletimindeki bir noktada engel vardır. Bu yol ses
dalgalarının kulak zarı ve kemikçiklerden kokleaya kadar uzanan
yoludur. Normal işiten bir kulakta stapes tabanındaki titreşimler
kokleanın baziller membranı boyunca sıvılar içerisinde gezici bir
dalgaya dönüştürülür. Koklea ya da işitme sinirinin hastalığı veya
fonksiyon bozukluğu sensörinöral olarak adlandırılır. Bazı durum-
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Şekil 4.1 İletim tipi ve sensörinöral işitme kaybı arasındaki ayırım.
larda mikst tip işitme kaybı olabilir. Mikst tip işitme kaybında işitme
kaybının her iki formunun kombinasyonları bulunur.
İletim tipi işitme kaybı nedenleri
Kutu 4.1’de verilmiştir.
Kutu 4.1 İletim tipi işitme kaybı nedenleri
• Tıkayıcı Buşon
• Efüzyonlu otitis media (EOM)
• Östaki tüpü disfonksiyonları
• Kulak enfeksiyonları
• Timpanik membran perforasyonları
• Kronik süpüratif otitis media
Tıkayıcı Buşonlar
İletim tipi işitme kaybının muhtemel en sık nedenidir. Genellikle
hasta pamuklu kulak çöpü kullanmıştır ve buna bağlı olarak buşon
kulak kanalı içinde daha derine itilerek kulak kanalı tıkanmıştır.
Weber testinde tıkanan kulağa yansır. Tedavide buşonun tamamen
çıkarılması gerekir. Bu genel pratikte enjektörle lavaj veya uzman
21
BÖLÜM 5
Çocuklarda İşitme Kayıpları
Stephenn J. Broomfield ve Andrew H. Marshall
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, Sena Nur Arbağ
GENEL BAKIŞ
Tablo 5.1 Çocuklarda iletim tipi işitme kayıpları ve risk faktörleri
• Çocuklardaki işitme kaybının hayat kalitesi üzerinde çok önemli
etkileri vardır.
Dış kulak
Edinsel obstrüksiyon
• Çocuklardaki işitme kayıpları iletim (en sık glue ear), sensörinöral
(canlı doğumda 1/1000, sebebin çoğu genetik/sendromik), veya
mikst’tir.
Buşon
Yabancı cisim
Konjenital atrezi
• İngiltere’de yeni doğan işitme taraması ülke genelinde rutin
olarak yapılmaktadır. Çocuğun yaşına bağlı olarak, objektif veya
subjektif diğer işitme testleri de yapılabilir.
Treacher Collins sendromu
Goldenhar sendromu
Kraniosintozis
Orta Kulak
• Çocukta işitme kaybının tedavisi; cerrahi olmayan (örneğin,
işitme cihazı uygulanması), cerrahi (örneğin, ventilasyon tüpü,
işitme implantları) ile olabilir.
• Koklear implantlar çocuklardaki derin işitme kayıplarının
tedavisinde devrim niteliğindedir.
Çocuklardaki işitme kayıplarının, konuşma dili, konuşma kalitesi,
konuşmanın sosyal ilişkiler üzerine etkisi, eğitim başarısı, çevre,
denge ve güvenlik konuları gibi çok geniş alanda olumsuz etkileri
olabilir.
Çocuklarda işitme kaybının kesin tanı ve tedavisi bu yüzden
çok önemlidir. KBB uzmanları, odyologlar, pediatrisyenler, konuşma ve dil terapistleri, genel pratisyenler, öğretmenler (beden dili
eğitmeni de dâhil) ve aile hekimleri gibi sağlık profesyonelleri ile iyi
bir koordinasyonu gerektirir.
İşitme kaybının tipleri
İşitme kaybı konjenital (doğumda mevcut) veya edinsel (doğumdan
sonra gelişen) olabilir. Hastada işitme kaybı ya tek başına izole olarak ya nörolojik veya gelişimsel geniş bir bozukluğun parçası olarak
ya da bir sendromun parçası olarak görülebilir. İşitme kaybı iletim
(iç kulağa sesin iletimindeki bir problem ile ilişkili), sensörinöral
(işitme yolları veya iç kulakla ilişkili bir problem) veya mikst (iletim
ve sensörinöral bileşeni olan işitme kayıpları) olabilir (Şekil 5.1).
Çocuklarda iletim tipi işitme kayıplarının en sık sebepleri tablo 5.1
de listelenmiştir.
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Glue ear
Anne-Babanın sigara içmesi, büyük kardeşler, kreş
Down sendromu
Yarık damak
Kemikçik anormallikler
Treacher Collins sendromu
Brachio-oto-renal sendrom
CHARGE sendromu
Travma
Kolesteatoma
Tümörler (nadir)
CHARGE: Coloboma, Kalp defektleri, Koanal atrezi, Büyüme geriliği, Genital
defektler, Kulak anomalileri.
İşitme kayıplı çocuğun değerlendirmesi
Diğer durumlarda olduğu gibi işitme kaybından şüphelenilen çocuğun değerlendirmesinde hikâye hayati öneme sahiptir. Özellikle,
konjenital ve edinsel işitme kayıpları için risk faktörleri hakkında
soruşturma yapılmalıdır (tablo 5.1 ve 5.2). Otoskopi, muayenenin
bel kemiğidir, özellikle iletim tipi işitme kayıplarının teşhisinde faydalıdır (bakınız daha sonraki bölümlere).
Çocuklarda işitme kaybının teşhisi
Yeni doğan işitme taraması
İngiltere’de, yaklaşık 1000 canlı doğumda 1 ağırdan çok ağır dereceye kadar kalıcı işitme kaybı mevcuttur. Bu vakaların yarısı genetik
sebeplere bağlıdır, bunların 1/3’ü de sendromlarla ilişkilidir (Şekil
5.2).
İngiltere’de 2005’ten beri ülke genelinde uygulanan yeni doğan
işitme programı ile tüm yeni doğan bebeklerin doğumdan kısa bir
süre sonra işitme değerlendirmeleri yapılmaktadır. Bunun için 2
teknik kullanılmaktadır:
Otoakustik emisyonlar (OAEs): Bunlar sese karşı dış saçlı hücrelerin ürettiği cevabi seslerdir ve kulak kanalına yerleştirilen hassas
27
BÖLÜM 6
Akustik Nörinom ve Diğer Köşe Tümörleri
Tony Wright
The Ear Institute, University College London, London, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
GENEL BAKIŞ
• Tek taraflı kulak semptomlarının ya da tek taraflı baş boyun
semptomların tedavisi önemlidir.
• Çoğu köşe tümörleri benign olmasına rağmen lokalizasyonları
tehlikelidir.
• Yukarıdakilerle beraber, eğer dış kulak yolu ve kulak zarı normal
ise – sevk et.
• MRG gerekliliği için uzman değerlendirmesi uygundur.
• Akustik nörinom için birçok tedavi seçeneği mevcuttur ve tek
başına “mükemmel” bir tedavi planı yoktur.
• Tedavi seçeneklerinin çoğunda titiz bir dosya kaydı ile birlikte
uzun süre hasta takibi ve MRG ile değerlendirme esastır.
Koklear ve vestibular labirentin duyusal epitelinden kaynaklanan akustik ve vestibuler sinirler paket halinde iç kulaktan çıkar ve
serebellopontine köşenin medialinden geçerek beyin sapına girer.
Bir akustik sinir ve üç (süperior, inferior ve singuler) vestibüler sinir
bir araya gelerek birleşir ve akustik sinir beyin sapına yakın olacak
şekilde ilerler. Akustik ve vestibuler sinirlerin biraz ilerisinde fasiyal
sinir beyin sapından çıkar ve bu sinirlere katılarak tüm sinirler petröz kemikteki internal akustik meatus ve kanal (IAM ve IAK)’dan
geçerler (şekil 6.2). Fasiyal sinirin kemikte kompleks bir seyri vardır,
ilk olarak öne doğru ilerleyerek genikulat gangliona gelir, ardından
geriye doğru seyrederek orta kulaktan geçer, sonrasında aşağıya
doğru mastoid kemik içinden geçer ve son olarak öne doğru parotis bezinden geçerek mimik kaslara yönlenir (şekil 6.3) (Bölüm 9’a
bknz).
Serebellopontin Köşe
Serebellopontin Köşedeki Tümörler
Serebellopontin köşe (SPK); posterior kranial fossa’da yer alan, kranium, beyin sapı ve serebellum arasında uzanan konik yapıda bir
bölgedir. Bu bölgenin komşuluklarının ve içinden geçen anatomik
yapıların çok sayıda olması, bunların hayati öneme haiz yapılar olması ve bu bölgede anatomik varyasyonların çok görülmesinden
dolayı anatomistlerin ilgisini çekmektedir. Bu bölgedeki yapıların
yaralanmasına veya hastalığına bağlı semptomlar çok farklı olup,
ileri derecede sakatlığa sebep olabildiği gibi olağanüstü ölümcül de
seyredebilir. Labirent’in yer aldığı petröz kemiğin medial kısmı bu
alanın yan duvarını oluşturur. Posterior kranial fossayı orta kranial
fossadan ayıran sert bir membran olan tentorium çatıyı oluşturur.
Bu alanın medial duvarı beyin sapı (ya da pons) ve serebellumun
lateral lobu tarafından sınırlandırılmaktadır. Serebellopontine köşe
BOS (beyin ömürilik sıvısı) ile doludur ve beyinden giden ve gelen
önemli duyusal ve motor sinirler bu bölgeden geçerler (Tablo 6.1 ve
şekil 6.1). Anterior inferior serebellar arter (AİCA) basilar arterin
majör bir daldır, serebellopontine köşede seyreder ve serebellumun
bir kısmını kanlandırarak pons ve labirente önemli dallar gönderir.
Beyin sapı uzun ekseni ile Serebellum arasında içi BOS dolu
olan 4. Ventrikül bulunmaktadır. BOS dolaşımı için bu bölgenin
açık olması gerekir, buranın obstruksiyonu kafa içi basıncın artmasına sebep olur ve nihayetinde obstruktif hidrosefali ile sonuçlanır.
Serebellopontin bölge çok çeşitli yapıları içermesi nedeniyle burada çok farklı tümörlerin gelişebilmesi hiç şaşırtıcı değildir. Neyse ki
çoğu benigndir ve akustik nörinom en sık görülen tümördür. Aslında akustik nörinom hem vestibüler sinirden kaynaklanması hem de
sinir kılıf hücrelerinin- Schwann hücrelerinin- tümörü olmasından
dolayı iki kez yanlış isimlendirilen bir tümördür. Schwann hücreleri
sinir liflerinin yalıtımını sağlayan bir myelin tabakasıdır. Dolaysıyla
doğru tanımlama vestibuler schwannom olmalıdır. Herhangi bir internet taraması bu terimi ya da dil bilimini önemseyen bilim adamlarının kullandığı nörillemmom terimini içermelidir. Kromozom
22’nin uzun kolundaki tek bir defektten kaynaklandığı düşünülen
çok nadir görülen bazı akustik nörinomlar malign dönüşümü göstermektedir ve büyümeleri halinde ölümcül olabilirler.
Akustik nörinom insidansının yıllık yüzbin de 1 olduğu bildirilmektedir. Görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler ve farkındalığın
artmasına bağlı olarak insidansın da minimal arttığı düşünülmektedir. Buna karşın post-mortem prevalans’ın çok daha yüksek olduğu
görülmektedir ki bu da çoğu hastanın bu tömörler nedeniyle ölmediği post-mortem tesadüfen tespit edildiği anlamına gelmektedir
(‘Teşhise’ bak).
İkinci en sık görülen tümör bu bölgedeki kranium’un iç yüzeyindeki meninksten kaynaklanan menenjiomdur. Genellikle yavaş
büyürler ve düşük grade’li malignite’lerdir. Serebellopontine köşede
görülebilen diğer lezyonlar tablo 6.2’de belirtilmiştir.
Anormal görünümlü akustik nörinom nörofibromatozis tip 2
sendromu’nun bir parçası olarak bilinir. Bilateral akustik nörino-
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
33
BÖLÜM 7
Tinnitus
Thomasina Meehan ve Claudia Nogueira
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
GENEL BAKIŞ
• İngiltere’de toplumun yaklaşık %10’unda tinnitus yakınmaları
bulunmaktadır.
• Vestibuler schwannom (akustik nörinom) olan hastaların %13’ü
unilateral tinnitus ile başvururlar ama işitmeleri normaldir.
• Pulsatil tinnitus kardiyovasküler bozukluğun bir belirtisi olabilir,
iyi araştırılması gerekir.
• Tinnitusla ilişkili sıkıntıları ve stresi hafifletmek için tasarlanmış
birçok yöntem mevcuttur.
Tinnitus; dış uyarı olmadan normal olmayan ses algısı olarak tanımlanır. Tinnitus ya objektif ya da sübjektif olabilir. Sübjektif tinnitus en çok görülen tiptir, kulağa ulaşan herhangi bir fiziksel ses olmadan sadece hasta tarafından duyulan bir sestir. Objektif tinnitus
hastaların küçük bir bölümünü (%1) etkiler, vücuttan kaynaklanır
ve dokuların iletkenliğiyle kulağa ulaşır ve hem hasta hem hekim
tarafından duyulmaktadır (somatosounds (vücut sesleri) olarak da
tariflenebilir).
Tinnitusun epidemiyolojisi
Özellikle yüksek sese maruz kalma ile beraber çoğu insan hayatının herhangi bir döneminde geçici tinnitus yaşayabilir. İngiltere’de
erişkin toplumun aşağı yukarı % 10’u uzamış tinnitus yaşamakta ve
erişkinlerin yaklaşık %1’i hayat kalitelerini çok kötü etkileyen şiddetli tinnitus hissetmektedirler (şekil 7.1). Prevalansın yaşla birlikte
artmasına rağmen çocuklarda da sık görüldüğü bildirilmiştir.
Şekil 7.1 Tinnitus ciddi bir şekilde hayat kalitesini etkileyebilir. (Kaynak:
iStoock © Daniel Kaesler).
cuttur. Hiperakuzi normal insanlarda rahatsızlık oluşturmayan ses
düzeylerinin tolere edilememesi olarak tanımlanıyor.
Subjektif tinnitusa neden olan otolojik nedenler
Tinnitus sıklıkla işitme kaybı ile ilişkilendirilmektedir (Kutu 7.1)
ve iletim, sensörinöral veya mikst tip olabilir. Aynı zamanda normal ya da normale yakın işitme olan kişilerde oluşabilir. Gürültü
maruziyeti ve presbiakuziye bağlı işitme kaybı sıklıkla tinnitus ile
ilişkilendirilmektedir. Tinnitus Meniere gibi bir hastalığın belirtisi
de olabilir. Çok nadiren unilateral tinnitus vestibuler schwannomun
tek belirtisi olarak ortaya çıkabilir.
Klinik belirtileri
Kutu 7.1 Tinnitusla ilişkisi olan patolojik durumlar
Tinnitus tek kulakta, iki kulakta ya da kafada duyulabilir ve bazı
kişiler kafanın dışından kaynaklandığını ifade ediyor. Çoğu hastalar tinnitusun sessiz ortamlarda daha belirgin olduğunu söylüyor.
Tinnitus; aralıklı ya da devamlı; düşük, orta ya da yüksek perdeli;
çınlama, ıslık, uğultu, cızırtı şeklinde olabilir. Hastanın tinnitusa
bağlı yaşadığı sıkıntı ve stres tinnitusun lokalizasyonu ve derecesi
ile bağlantılı değildir. Tinnitusun hiperakuzi ile yakın ilişkisi mev-
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Kronik gürültü maruziyeti
Presbiakuzi
Akut akustik travma
Kulak zarı perforasyonları
Otitis media
Meniere hastalığı
Vestibular schwannom, menenjiom
Ototoksik ilaçlar
Whiplash hasarı/koklear konküzyo (sarsıntı)
39
BÖLÜM 8
Vertigo ve Dengesizlik
Harold Ludman
King’s College Hospital and National Hospital for Neurology, London, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
GENEL BAKIŞ
Kutu 8.1 Vertigonun kaynakları
Vertigo vestibuler bozukluk nedeniyle oluşur ve aşağıdaki
sebeplerden kaynaklanır:
• Periferik (labirent)
• İntrinsik labirent hastalığı – meniere hastalığı, benign paroksismal
pozisyonel vertigo ve akut vestibuler yetersizlik
• İnfekte orta kulaktan labirente hastalık yayılması
• Beyin sapında ya da serebellumda hastalık olması
• Santral: Beyin (beyin sapı, serebellum ve yukarısı)
En sık görünen periferik vestibuler (labirent) bozukluklar, Meniere hastalığı ve diğer endolenfatik hidropslar, benign paroksismal
pozisyonel vertigo, ani vestibuler yetersizlik ve vasküler bozukluklardır (Kutu 8.2).
• Vestibuler sistemi etkileyen genel sistemik durumlar
Kutu 8.2 Periferik (labirent) hastalıklar
Vertigo, hastanın ya da etrafın hareket illüzyonu olarak tanımlanır.
Vertigo terimi köken olarak dönme, rotasyon hissini belirtir, ancak
herhangi bir yöndeki hareket hissi için de kullanılır. Dengesizlik her
zaman vertigoya eşlik eder, fakat tek sebebi vertigo değildir ve vertigo ile eş anlamlı da değildir. Dengesizlik vertigoya bağlı olmadan
birçok nedenden kaynaklanır.
Normal bir denge için şunlar gerekir:
• Gözler, derin duyu reseptörleri ve vestibuler labirentten gelen
hassas duyusal bilgiler beyinde koordine edilir,
• Sağlam kas iskelet sistemi: normal kas ve eklemler ve bunun
merkez sinir sistemi ile nöral motor kontrolü (şekil 8.1).
Vertigo olsun veya olmasın bunların herhangi bir kusuru dengesizliğe sebep olur. Vestibuler kaynaklardan gelen bilgi diğer duyusal sistemlerden gelen veri ile çakışıyorsa ya da beyinde santral
integrasyon sistemi vestibuler veri ile vücut hareketlerinin koordinasyonunu sağlayamıyorsa vertigo meydana gelir. Vertigo her zaman vestibuler defektin bir belirtisidir. Bu ya labirente (periferik),
ya da beyine (santral) bağlıdır. Çok şiddetli ise bulantı kusma eşlik
eder.
Vertigonun nedenleri: (a)periferik vestibuler bozukluklar (labirent); (b)orta kulak enfeksiyonlarının labirente yayılması; (c)multipl skleroz, tümörler, enfarkt gibi santral vestibuler bozukluklar; ve
(d)vestibuler sistemin dış etmenlere bağlı zarar görmesi – travma,
ilaçlar, anoksi, anemi, hipoglisemi, hipotansiyon ya da viral enfeksiyonları (Kutu 8.1).
• Meniere hastalığı
• Benign paroksismal pozisyonel vertigo
• Ani vestibuler yetersizlik
Meniere hastalığı (İdiyopatik endolenfatik
hidrops)
Endolenf kontrolünün bir bozukluğudur ve membranöz labirentin
endolenfatik boşluğunun dilatasyonu ile birliktedir (şekil 8.2). Bu
dilatasyon veya endolenfatik hidrops, otik kapsül bozukluklarına
bağlı olabilir, fakat Meniere hastalığı idiyopatik olarak tanımlanır.
Bu hastalık genellikle sadece bir kulağı etkiler ve ilk belirtiler
30-60 yaşlar arasında görülür. Şiddetli paroksismal vertigo atakları ile karakterizedir, sıklıkla rotatuardır, işitme kaybı ve tinnitus ile
birliktedir. Ataklar dengenin normal olduğu sırada cluster (küme
baş ağrıları)’nın iyileşme döneminde meydana gelir. Her atak birkaç saat sürer, çok nadiren 10 dakikadan az ya da 12 saatten fazla
(Kutu 8.3) ve bitkinlik, bulantı-kusma eşlik eder. Sıklıkla atak öncesi
kulakta basınç hissi, tinnitusta artış ya da karakterinde değişiklik,
boyunda ağrı ve işitme kaybında artış görülür.
Kutu 8.3 Vertigonun süresi
• Meniere hastalığı: saatlerce
• Benign paroksismal pozisyonel vertigo: sadece dakikalar
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
44
• Ani vestibuler yetersizlik: günler
BÖLÜM 9
Yüz Felci
Iain Swan
Glasgow Royal Infirmary, Glasgow, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, Suhayb Kuria Aziz
GENEL BAKIŞ
• Fasiyal parezi veya paralizinin her zaman araştırılması gerekir
• Dışlanması gereken önemli sebepler:
o
Orta kulak hastalığı: acil tedavi gerekir
o
Parotis malign tümörleri
• İdyopatik ya da ‘Bell paralizisi’ en sık konulan tanı ama diğer
sebepler dışlandığı zaman ancak düşünülebilir
• Bell paralizisinin en etkili tedavisi ilk 72 saatte kortikosteroiddir.
Güncel çalışmalar diğer tedavilerin etkili olmadığını
göstermektedir.
• Herpes zoster otikus olan hastalar şiddetli ağrı ile beraber fasiyal
güçsüzlükle başvururlar
• Diğer fasiyal paralizi nedenleri çok nadirdir, paralizi devam ederse
ya da iyileşme olmazsa düşünülmesi gerekir
Tanımlama
Fasiyal paralizi yüzün mimik kaslarının güçsüzlüğüdür ve 7. kranial
sinirin hastalığı ya da komşu yapıların hastalığından kaynaklanmaktadır.
Anatomi
Fasiyal sinir beyin sapındaki fasiyal nükleusu terk eder ve 8. kranial sinirin yanında internal akustik kanaldan geçer. Genikulat
gangliondan geçtikten sonra orta kulaktan geçerek fallop kanalında
oval pencerenin üstünde horizontal bir seyir gösterir. Sonrası aşağı
doğru vertikal seyreder, stapedius kası innerve eder ve stilomastoid
foramenden temporal kemiği terk eder. Parotis beze girer ve yüzün
mimik kaslarını innerve etmek üzere beş dala ayrılır. Orta kulakta
submandibular ve sublingual tükürük bezlere giden sekrotomotor
liflere sahiptir ve korda timpani aracılıyla dilin anterior 2/3’ü innerve eden tat lifleri de fasiyal sinir içindedir.
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Başvuru
Hastalar yüzün mimik kaslarının güçsüzlüğü ile başvururlar (şekil
9.1). Yüzün etkilenmiş olan tarafı sarkar ve göz kapanmayabilir.
Orta kulakta stapedius kasının paralizisi nedeniyle hiperakuziden
şikâyetçi olabilirler. Çok ağır vakalarda dilin tek tarafında tat hissindeki değişikliklerden dolay metalik tat alınabilir. Azalmış lakrimasyon etkilenmiş gözde kuruluğa sebep olur. Tam ağız kapanmaması
salya akmasına ve yemekte zorluğa neden olur.
Fasiyal paralizilerin büyük bir çoğunluğu alt motor nöron lezyonlarından kaynaklanmaktadır. Üst motor nöron lezyonları beyindeki inme gibi hastalıktan kaynaklanır. Üst motor nöron lezyonlarda hasta yüzün üst kısmı (alın) hareket ettirebilir çünkü beyin
sapında çapraz yollar mevcuttur ama ayrım yapmak güçtür.
Klinik testler bazen sinirin hasar bölgesini lokalize etmek için
yardımcı olabilir. Lakrimasyonu test etmek için Schirmer testi kullanılır. Küçük bir filtre kâğıdı alt göz kapaklarından asılır ve gözyaşı
akışı kıyaslanır. Normal lakrimasyon lezyon genikulat ganglionun
distalinde olduğunu gösterir. Dilin anterior 2/3’ündeki tat hissi test
edilerek korda timpanin etkilenip etkilenmediğini gösterilebilir.
Stapedius refleksi de ölçülebilir. Bu testler çok sınırlı bir etkinliğe
sahiptir çünkü hasarlı bölge ile kötü bir korelasyon mevcuttur ve
lokalizasyon gerekli olduğu durumlarda giderek MRG kullanımı
artmaktadır.
Etyoloji
Çoğu (%75’e yakın) fasiyal paralizilerin etyolojisi bilinmeyen (idyopatik), ‘Bell paralizisi’ olarak tanımlanmaktadır. Etylojik faktörler
tablo 9.1’de listelenmiştir.
Bell paralizisi
Bell paralizisi bir idyopatik alt motor nöron fasiyal paralizisidir.
Daha çok geceleri başlar ve birkaç saat içinde gelişir. Hastalar çoğu
zaman paralizi başlamadan önce kulak etrafında ağrıdan bahsederler. Şiddetli otalji herpes zostere işaret eder (aşağa bakın). Hastalarda fasiyal uyuşukluk, hiperakuzi ve bozulmuş tat şikâyetleri olabilir.
Yıllık insidansı 20-30 vaka/ 100 000’de görülür. Her yaş etkilenebilir
49
BÖLÜM 10
Yüz Ağrısı
Lisha McLelland ve Nick S Jones
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
Çeviri: Hamdi Arbağ, Sena Nur Arbağ
GENEL BAKIŞ
Tablo 10.1 Yüz ağrısı nedenleri (patolojik açıdan)
• Doğru tanı için dikkatli bir anamnez gereklidir.
• Herhangi bir nazal semptom veya bulgunun olmaması, yüz
ağrısının sinüs hastalıklarına bağlı olmadığını düşündürebilir.
• Normal BT’si olan hastalarda ağrı rinosinüzite bağlı değildir
(BT’deki değişiklikler rinosinüzit için diagnostik değildir).
• İlk konsültasyonda teşhise gitmek mümkün değilse, hastanın
semptomları için günlük tutması, olası medikal tedavi denemeleri
ve gözlem faydalı olabilir.
• Burun tıkanıklığı ve koku hissinde kayıp olan fasiyal ağrılı
hastaların şikâyetlerini uçak yolculuğu veya soğuk algınlığı daha
da kötüleştiriyorsa, nazal medikal tedavilerin yardımcı olması
muhtemeldir, eğer başarısız olursa cerrahi tedavi düşünülebilir.
• Pürülan sekresyon ve yüz ağrısı olan hastaların rinosinüzit
tedavisinden fayda görme olasılığı yüksektir.
Yüz ağrısı olan hastalarda doğru tanı konulması, gereksiz ilaç reçetelerini veya gereksiz cerrahileri önlemesi açısından önemlidir.
Çoğu kimse sinüslerin fasiyal kemiklerin arkasında olduğunun farkındadır, bu nedenle yüz ağrılarının sebebinin sinüs kaynaklı olduğu bilgileri ve inanışları çokta sürpriz değildir. Ancak, rinosinüzitler
yüz ağrılarının sebepleri arasında çok sık olarak görülmez.
Anatomi, patoloji ve cerrahi süzgecinden geçirilmiş bir bakış
açısıyla yapılandırılmış yaklaşım esas olmalıdır. Anatomik yaklaşım
anamnezde ağrının lokalizasyonuna odaklanır (örneğin; burun, sinüsler, dişler, temporomandibüler eklem ve gözler). Alternatif olarak patolojik yaklaşım yapılabilir (örnekleri için bakınız tablo 10.1).
Her iki yaklaşımın kombinasyonu bize fasiyal ağrı sınıflamasında
yedi anahtar kategori sunmaktadır; rinolijik ağrı, dental ağrı, vasküler
ağrı, nöraljiler, midfasiyal ağrı, atipik fasiyal ağrı ve neoplazilere sekonder ağrılar. Doğru teşhis için dikkatli bir anamnez esastır.
Teşhise yardımcı olacak algoritmanın temelini sekiz soru oluşturur.
1 Ağrı nerede? Hastadan ağrının yerini göstermesi istenir, bu
gösterme işleminde hastanın yaptığı hareketler ve mimikler
hastanın mizacı ve emosyonel durumu hakkında bilgi sağlar.
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Örnekler
Enfeksiyon
Enflamasyon
Travma
Tümör
Vasküler
Nörolojik
İatrojenik
İdyopatik
Dental apseler, akut rinosinüzitler
Akut rinosinüzitler
Nazal fraktürler
İntrakraniyal tümörler
Migren
Trigeminal otonomik sefalji, trigeminal nöralji,
gerginlik tipi başağrıları, midfasiyal bölüm ağrıları
Cerrahi
Atipik fasiyal ağrı
2 Yayılıyor mu? Hem orta hattan karşı tarafa geçen ağrıların hem
de nörolojik dermatomları aşan ağrıların fiziksel bir kaynağının
olması daha az muhtemeldir.
3 Ağrının özelliği nedir? Basınç hissi, gerginlik tipi baş ağrısında
veya midfasiyal segment ağrısında görülür. Migrenli hastalarda
zonklayıcı ağrı ya da nöropatik ağrı özelliğindeki yanıcı veya
tırmalayıcı bir ağrı bildirilmiştir.
4 Ağrı epizodu hangi sıklıkta ve uzunluktadır? Ağrı sürekli mi?
Aralıklı mı? Gün boyu mevcut mu? İlerleyici mi? Tarif edebilir
misiniz? Örnekleyebilir misiniz? En yaygın yanlış kanı, migrenin yalnız birkaç saat sürdüğüdür fakat migren 72 saate kadar
da uzayabilir. Yanaklarda, gözlerin arkasında, burun çatısında
ya da alın bölgesinde haftalarca süren, simetrik ağrı rinosinüzitten daha ziyade midfasiyal segment ağrılarıdır. Semptomların
sıklığı ve tekrarlama gibi periodisitesi ile ilgili özellikleri teşhise
işaret edebilir. Örneğin, sabah şiddetli bir fasiyal ağrı ile uyanan
ve ağrısı 1 saatten az süren hastada kluster baş ağrısı düşünülür.
İlerleyici bir baş ağrısında bulantı veya eforsuz kusma varsa intrakraniyal lezyon ekarte edilmelidir.
5 Ağrıyı artıran şeyler nelerdir? Nezle ve soğuk algınlığı ile birlikte görülen burun tıkanıklığı ve akıntıyı takip eden tek taraflı
ağrı enfektif rinosinüzite işaret eder.
6 Ağrıyı hafifleten-dindiren şeyler nelerdir? Hangi tedaviler denendi? ve hangileri etkili oldu? Gerginlik tipi baş ağrılarında ağrı
kesiciler cevap vermez. Hâlbuki migrenli hastalarda karanlık bir
odada sessiz-sakin uzanma ile ağrının hafiflediği bildirilmiştir.
7 Birlikte olan herhangi bir semptom var mıdır? Ağrıya eşlik
eden bulantı migrende karekteristik olmasına rağmen diagnostik değildir. İpsilateral lakrimasyon, rinore veya nazal obstrüksiyon trigeminal otonomik sefaljide görülebilir.
53
BÖLÜM 11
Paranazal Sinüs Hastalığı
Derek Skinner
Royal Shrewsbury, UK
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Zuhal Gül
GENEL BAKIŞ
• Polipozisli olan veya olmayan kronik rinosinüzit tanısı, hikaye
alındıktan sonra, burun nazal endoskopla muayene edilerek
konur
• Özellikle cerrahi tedavi düşünülen rinosinüzit hastalarında
koronal BT, tercih edilen görüntüleme yöntemidir
• Polipozisli olan veya olmayan kronik rinosinüzit tedavisinde uzun
süreli intranazal steroidlerle nazal lavaj yapılır, zaman zaman
sistemik steroid ve makrolid antibiyotik ilave edilir
• Nazal polipozis genellikle bilateraldir, tek taraflı olması neoplazm
göstergesi olabilir
Şekil 11.1 Koronal BT’de lateral nazal duvar yapılarının görünümü.
• Tedaviye dirençli kronik rinosinüzit tedavisinde FESC tercih edilen
cerrahi yaklaşımdır
Anatomi ve fizyoloji
Paranazal sinüsler yüz iskeletindeki hava boşluklarıdır ve nazal kavitenin lateral duvarındaki yarık ve benzeri boşluklarla ventilasyon
ve drenajı sağlanır (Şekil 11.1). Doğumda etmoid sinüsler göreceli
olarak iyi gelişmiştir, 2-3 hücre vardır. Maksiler sinüsler tam boyutuna kalıcı dişlerin çıkmasından sonra ulaşır. Frontal sinüslerin
gelişimi 8 yaşında hızlanmaya başlar ve sfenoid sinüsler 3 yaşından
itibaren gelişir. Tüm paranazal sinüsler 18-20 yaşa kadar gelişmeye
devam eder. Hastaların %5 inde normal varyasyon olarak frontal
sinüs gelişmeyebilir.
Paranazal sinüsler nazal kavitenin lateral duvarında bulunan
yarık benzeri boşluklara drene olurlar. Bunlar orta ve üst konkanın
altında ve lateralinde bulunur, orta ve üst meatus olarak bilinirler.
Normal mukus burun ve paranazal sinüslerin mukozal katmanı tarafından üretilir ve meatus yoluyla burun ve nazofarenksin posterioruna taşınır; bu durum burun ve paranazal sinüslerin yüzeyini
kaplayan solunum epiteli üzerinde bulunan mukosilyer sistem tarafından kontrol edilen aktif bir süreçtir. Maksiller sinüs, frontal sinüs ve ön etmoid sinüsler orta meatusa, posterior etmoid ve sfenoid
sinüsler süperior meatus ve sfeno-etmoid resese drene olur (Şekil
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
58
Şekil 11.2 Nazal kavite lateral duvarı.
11.2). Nazolakrimal kanal lakrimal keseden inferior meatus anterioruna boşalır. Paranal sinüslerin kesin fonksiyonu bilinmemekle
birlikte hava boşlukları, tanınmamızı sağlayan yüz özelliklerimizi
oluşturmayı sağlamak için yüz iskeletimizi genişletir. Ayrıcı fasiyal
travmalarda tampon bölge görevi görerek kraniyal kavitenin korunmasına yardımcı olur.
Osteomeatal kompleks (OMK), medialde orta konkayı ve lateralde maksiller kavitenin mukoza kaplı yarık ve oyuklarını içeren
bölgedir. Burası, maksiller kemik, anterior etmoidler ve frontal
sinüslerden salgılanan mukusun uygun drenajının sağlanabilmesi
için açık kalması gereken kritik bir bölgedir. Mukozal ödeme bağlı
OMK obstrüksiyonu sinüslerden drenajı engelleyerek önce muko-
BÖLÜM 12
Nazal Akıntı
Andrew C. Swift
University Hospital Aintree, Liverpool, UK.
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Zuhal Gül
GENEL BAKIŞ
• Çocuk ve yetişkinlerdeki nazal fizyoloji, nazal akıntıya neden olan
kilit sinonazal semptomlar ve durumlar değerlendirilmiştir
• Postnazal akıntı yalnızca semptomdur, hastalık değildir sadece
normal fizyolojiyi yansıtıyor olabilir
• Rinolojik hastalıkların idaresinde eksiksiz öykü almak son derece
önemlidir
• Sinüslere ait BT taramaları yalnızca rinosinüzitin uygun tıbbi
tedavisinden sonra istenmelidir; basit sinüs radyografileri artık
tavsiye edilmemektedir
• Rinosinüzit idaresi ve acil sevk koşullarının her ikisi de
değerlendirilmiştir
Şekil 12.1 Lateral nazal duvar ve sinüs drenaj yollarının anatomisi.
(Thieme Publishers’ın izniyle kullanılmıştır.)
Nazal akıntı hepimizin bir aşamada başına gelen kompleks sinonazal semptomlardan biridir. Ne var ki, baskın ve sürekli hale geldiğinde tıbbi yardım alma gereksinimi doğabilir.
Normal fizyoloji
Hastaların tarif ettiği çeşitli klinik şikayetlerin önemiyle ilgili bir
yargıya varabilmek için burnun normal anatomisinin ve fizyolojisinin anlaşılması önemlidir (Şekil 12.1).
Mukus fizyolojisi
Nazal mukoza mukusla kaplı özel bir dinamik tabakadır (Şekil
12.2). Bu mukus, solunan parçacıkları yakalayan normal klerans
mekanizmasının bir parçasıdır. Farenkse doğru aşağıya akar ve sonuç itibarıyla yutularak burun posteriorunu bir anlamda süpürür.
Bu da mukosiliyer klirens olarak bilinen fenomeni oluşturur. Bu
normal fizyoloji çoğu insanda farkında olmadan gerçekleşir. Ne var
ki, mukus viskozitesinde veya hacminde gelişen herhangi bir değişiklik sonrasında farkındalık değişikliği “post” nazal akıntı adı verilen klasik semptomu karşımıza çıkarır (vida infra).
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
a
Şekil 12.2 Nazal mukoza ve üzerinde bulunan mukus tabakasının şematik
görünümü. (Thieme Publishers’ın izniyle kullanılmıştır.)
65
BÖLÜM 13
Epistaksis
Gerald McGarry
Glasgow Royal Infirmary, Glasgow, UK.
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Ali Alaiye
GENEL BAKIŞ
• Çocuklarda erişkinlere göre daha farklı seyretmektedir
• Erişkinlerde hayati tehlikesi bulunabilmektedir
• Alışılmadık düzeyde ciddi veya dirençli kanamalar için sekonder
faktörler araştırılmalıdır (örneğin hematolojik araştırmalar)
• Primer ve sekonder epistaksis farklı tedavi stratejileri gerektiren
durumlardır.
• Travma sonrası devam eden kanama KBB uzmanına sevk
edilmelidir.
• Direkt (kanama noktasına spesifik) tedavi hastanede kalış süresini
ve morbiditeyi azaltmaktadır.
• Tampon konulmasını takiben devam eden kanamalar bir sonraki
tedavi aşamasına geçiş endikasyonu olarak görülmelidir (örneğin
cerrahi ligasyon veya embolizasyon)
Epistaksis veya burun kanamaları her yaştaki hastada ortaya çıkabilir ve ciddiyetleri minör, rahatsız edici kanamalardan hospitalizasyon ve cerrahi tedavi gerektiren hayatı tehdit edici kanamalara
kadar değişebilir. Epistaksis, erişkinlerin KBB bölümüne acil başvurularının en yaygın sebebidir, önemli morbidite ve mortalite riskine
sebep olabilir. Akut epistaksisin ilk ve takip eden tedavisinin kalitesi, hastaların başarılı bir şekilde tedavi edilip taburcu olmasına ya
da invaziv ve etkisiz tedaviler sonrası devamlı kanama ve morbidite
yaşamalarına neden olmaktadır (Şekil 13.1).
Epistaksisin klinik tipleri kutu 13.1 de görüldüğü gibi sınıflanabilir
Kutu 13.1 Epistaksisin Klinik Tipleri
•
•
•
•
•
•
Primer (vakaların çoğunda sebep olan faktör yok)
Sekonder (tanımlanabilir bir sebebe bağlı)
Çocukluk
Erişkin
Akut
Rekürren (tekrarlayan)
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Şekil 13.1 Yetişkin akut epistaksisli hastanın yetersiz tedavisi sonrası ortaya çıkan travmayı göstermekte. Burun gazlı bezlerle doldurulmuş, foley
kateterler yerleştirilmiştir. Ancak buna rağmen veya bundan dolayı kanama devam ederken hasta aynı zamanda hipoksik kalmış ve feci şekilde
travmatize olmuştur. Buna yol açmamak için ne yapılmalı!
Etyoloji
Epistaksis sebepleri tam olarak anlaşılamamıştır, çoğu idiyopatik
olarak değerlendirilir. Sebepler kabaca primer ve sekonder olarak
ayrılabilir. Kanamaların çoğunluğu sebebin belirlenemediği primer kategoride bulunmaktadır. Sekonder epistaksis tablo 13.2 de
belirtildiği gibi sebebi bilinmektedir. Bu sekonder faktörler hikaye
alınırken düşünülmelidir. Tümör, herediter hemorajik telenjiektazi
ve juvenil nazofarengeal anjiofibrom gibi nadir sebepler de akla gelmelidir. Nadir görüldüğü halde bu vakaların akla gelmesi hayatidir.
Primer vakaların arasında nadir görülen sekonder vakaların olabileceği düşünülmelidir.
Çocukluk epistaksisi
Burun kanamaları tüm yaştaki çocuklarda görülür, rekürren olma
eğilimi gösterir. Genelde primer olarak görülürler. En çok gecele-
71
C H A P T E R 14
BÖLÜM 14
Nasal
Obstruction and Smell Disorders
Burun Tıkanıklıkları ve Koku Alma Bozuklukları
Desmond A. Nunez
Desmond
A. Nunez
University
of British
Columbia, Vancouver General Hospital, Vancouver, BC, Canada
University of British Columbia, Vancouver General Hospital, Vancouver, BC, Canada
Çeviri: M. Akif Eryılmaz
OVERVIEW
•
Nasal obstruction is a common presenting symptom for the
GENEL
BAKIŞ
entire
range
of pathological conditions of the nose. An
approach
to
diagnosis
starts
with obtaining
from the görülen
general yaygın
• Burun tıkanıklığı
burun
patolojilerinin
tamamında
medical
history detailsTanı
of family,
past or
history
bir semptomdur.
koyabilmek
içinpresent
öncelikle
hastanın ve
indicative of allergic disease, features of an upper respiratory
ailesinin detaylı tıbbi anamnezi alınarak alerjik ve üst solunum
tract infection and medications used, prescribed or illicit
•
Anosmia or complete loss of smell is rare. Reduced or diminished
• Anosmi, koku duyusunun tamamen kaybı, nadir görülür.
sense of smell, hyposmia, is more common, and when due to a
Hiposmi, koku duyusunda azalma, daha sık görülür ve kokunun
secondary conductive blockage usually responds well to surgery
burundan
koku bölgesine
ulaşım engeline bağlı bir azalma ise,
coupled
with steroid
medication
•
The commonest nasal swelling is an enlargement of the
• En sık end
görülen
nazal
şişlik,turbinate,
alt konkanın
ucunda görülen
proximal
of the
inferior
thatproksimal
may be engorged
by
fizyolojik veya
bozukluklara
physiological
and patolojik
pathological
disorders bağlı büyümedir.
yolu hastalıklarını çağrıştıracak ilaç kullanımı sorgulanır.
•
ameliyat ile birlikte steroid tedavisine iyi cevap verir.
nazicorrelation
deviasyonubetween
ve burunthe
tıkanıklığı
sınırlı
• Septum
There
is limited
severity arasında
of the septal
deviation
and the
degree of nasal blockage
korelasyon
vardır.
•
The
treatment
of nasal
polyposis
can be ameliyat
medical, veya
surgical
• Nazal
polipozis
tedavisinde
medikal,
her or
ikisinin
most
usually
a
combination
of
both.
Anti-inflammatory
steroid
kombinasyonu kullanılır. Tedavinin ana unsuru antiinflamatuar
therapy
is atedavisidir,
mainstay of
andyolu
besttopikal
appliedburun
topically
steroid
entreatment
iyi uygulama
spreyleri
either
in
the
form
of
a
nasal
spray
or
drops.
Systemic
steroids
are
yada damlalardır. Sistemik steroid tedavisi kısa sürelerle
semptom
prescribed in short courses to improve symptom control or as an
kontrolünü artırmak yada cerrahi tedaviye yardımcı olması için
adjunct to surgical treatment.
•
Chronic rhinosinusitis is an inflammatory condition of the nose
• Burun ve paranazal sinüslerin inflamatuar hastalığı sinüzit,
and paranasal sinuses with symptoms lasting for 12 weeks or
septomları 12 hafta veya daha uzun süre devam ediyorsa kronik
more, affecting adult men and women equally, the diagnosis
rinosinüzit
denir,
yetişkin erkek
ve kadınları eşit olarak etkiler, tanı
being
made most
commonly
on symptoms
reçetelenir.
The history should then focus on the presenting symptom of
nasal obstruction and seek to determine:
Sonrasında hikaye başlangıç semptomlarına odaklanmalı ve
•şunları
Onset belirlemeye
of the nasalçalışmalıdır:
blockage – Is it sudden or gradual?
• The presence of precipitating or relieving factors – Is it triggered
•by Burun
tıkanıklığının
başlangıcı
- ani mi
mı rhinitis or
exposure
to perfume,
suggestive
of aşamalı
vasomotor
•following
Artıran avenasal
ya azaltan
injury?faktörlerin varlığı – parfüm ile tetikleniyorsa vazomotor
rinit düşünülmeli
veya nazal travma sonrasın• Localisation
– Is it bilateral
or unilateral?
da mı oluşmuş?
• Temporal
characteristics – Is it persistent or intermittent?
• Yerleşim – çift taraflı mı tek taraflı mı?
• Geçici özellikler – sürekli mi aralıklı mı?
Smell disorders
Koku Duyusu
Bozuklukları
Anosmia
– the complete
loss of smell – is rare. The most common
presentation
olfactory disturbance
is hyposmia
or a reduction
Anosmi, kokuofduyusunun
tamamen kaybı,
nadir görülür.
Koku duinyusu
olfactory
acuity.
The
olfactory
sensory
epithelium
located in
bozuklukları sıklıkla hipozmi veya koku algılama iskeskinliğinthe
olfactory
cleft in
the upper
of theburnun
nasal cavity.
The
de azalma
şeklinde
görülür.
Koku reaches
duyusu epiteli
üst bölümsensory
cells
are
ciliated
and
contain
odorant
specific
receptors.
lerinde yer alan olfaktör yarıkta bulunur. Duyu hücreleri sililidir ve
These
synapse
with the
olfactory
bulb beyin
in theönforebrain
by
kokuyacells
duyarlı
reseptörleri
vardır.
Bu hücreler
bölümünde
dendritic
processes
which
traverse
through
the
bony
perforations
bulunan olfaktör bulbus ile cribriform plate’te bulunan perforasofyonlardan
the cribriform
plate (Figure
14.1).
The binding
a specific
geçen dentritik
proçesler
aracılığıyla
sinaps of
yapar.
(Şekil
odorant
molecule
receptor triggers
depolarisation
the
14.1) Spesifik
bir with
koku its
molekülünün
reseptöre
bağlanması ofduyu
hücresini
olfaktör
beyne uzanan
bir aksiyon
sensory
celltetikleyerek
and generation
of anyollardan
action potential
that is transmitted
potansiyelinin
oluşmasına
yoltoaçar.
along
the olfactory
pathways
the brain.
sıklıkla semptomlardan konulur.
Symptoms
Nasal obstruction is a common presenting symptom for the entire
Semptomlar
range of pathological conditions of the nose. The key to arriving at a
Burun is
tıkanıklığı
burunon
patolojilerinin
diagnosis
based as much
the associatedtamamında
symptomsgörülen
as it is onyaygın
the
bir semptomdur.
Tanıya characteristics
ulaşmanın yoluofburun
tıkanıklığıyla
birpresentation
and temporal
the nasal
obstruction.
olan semptomlara
burun
tıkanıklığının
geçicithe
ya general
da kalıcı
Anlikte
approach
to diagnosis ve
starts
with
obtaining from
olmasına
da bağlıdır.
Tanıya
gitmede
tıbbi
anamnezi
medical
history
details of
family,
past orhastanın
presentgenel
history
indicative
detaylıdisease
aile hikayesinden
hastalık
çoof ve
allergic
e.g. atopic alerjik
dermatitis
in belirtileri,
childhoodörneğin;
(allergy),
cuklukta
atopik
dermatit,
üst solunum
yolu enfeksiyonları
belirtileri
features
of an
upper
respiratory
tract infection
and medications
ve–buna
ilişkin or
ilaçillicit.
kullanımı
Topikal
vazokonstrüktörused
prescribed
Manysorgulanır.
drugs can cause
nasal
obstruction,
lerin
aşırı
kullanılması
gibi
birçok
ilaç
burun
tıkanıklığına
such as excessive use of topical vasoconstrictors in the nose. neden
olabilir (rhinitis medikomentoza).
ABCKulak
of Ear,
Nose
and Throat,
Burun
ve Boğazın
ABC’si, 6.Sixth
Baskı. Edition.
Editörler
Harold Ludman
ve Patrick
J. Bradley.J. Bradley.
Edited
by Harold
Ludman
and Patrick
© 2013
John Wiley
Wiley &&
Sons,
Ltd.Ltd.
Published
2013 by 2013
John Wiley
& Sons.
Ltd. & Sons, Ltd.
© 2013
John
Sons,
Published
by John
Wiley
76
76
Şekil 14.1
liflerinfibres
kafa tabanında
ile cribriform
olan ilişkisiplate
göFigure
14.1 Olfaktör
The olfactory
are shownkribriform
in relationplate
to the
atrülmektedir.
the skull base.
BÖLÜM 15
Fasiyal Plastik Cerrahi
Patrick Walsh1, Julian Rowe-Jones2 ve Simon Watts3
Linacre Private Hospital, Hampton, VIC, Australia.
The Nose Clinic, The Guildford Clinic, Guildford, UK.
3
Brigton and Sussex university Hospital, Brigton, UK.
1
2
Çeviri: M. Akif Eryılmaz, Ali Alaiye
GENEL BAKIŞ
• Fasiyal plastik cerrahinin yararları görünümün ve özgüvenin
iyileşmesi, fasiyal fonksiyonun iyileşmesi ve neoplastik
hastalıklarda kür sağlanmasıdır
• Septorinoplasti burun fonksiyonunun, estetik görünümünün ve
nazal deformitelerin elektif olarak iyileştirilmesi için endikedir
• Septoplasti tek başına nazal havayolu fonksiyonunu
düzeltemeyebilir ve ilave eksternal nazal kemik ve kartilaj
cerrahisi gerekebilir
• Ameliyatı yapan cerrah hem burun şekli hem de burun
fonksiyonları konusunda eğitimli olmalıdır
• Pinnaplasti cerrahi olarak 3 özelliği düzeltmelidir: antiheliksin
yelken görünümünün giderilmesi, derin konkal çanak ve kepçe
kulak
• Non-melanotik deri tümörleri (NMSTs), bazal hücreli karsinom
(BCC) ve kutanöz yassı hücreli karsinom (cSCC)
• BCC nin tedavisi büyüklük ve histolojisine göre değişir
• cSCC nin tedavisi cerrahidir, nüks ve olası servikal lenf bezi
metastazlarının tespiti için takip zorunludur
Fasiyal plastik cerrahi estetik değişiklik ve / veya fonksiyonel, travmatik ve neoplastik cilt, yumuşak doku ve yüz iskeletinin yapı bozukluklarının düzeltilmesi talebi veya ihtiyacı olan hastaların takip
ve tedavisiyle ilgilenir. Her iki gruptada bu durumlar konjenital ya
da kazanılmış olabilir.
Neoplastik grupta, nonmelanotik deri tümörlerinin takip ve tedavisi iş yükümüzün büyük bir kısmını oluşturur. Bunu akılda tutarak NMSTs ler multidisipliner kliniklerce tedavi edilirler. Tedavi
cerrahi ve cerrahi dışıdır.
Fasiyal plastik cerrahi KBB cerrahları, maksillofasiyal cerrahlar,
genel ve plastik cerrahlar, oküloplastik cerrahlar ve dermatologlar
tarafından yapılır.
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Septorinoplasti
Nazal anatomi
Burnun iskeletinin üst üçte biri nazal kemik çifti ve maksillanın
asendan proçesi tarafından oluşturulur. Orta 3 te biri nazal kemiğe
ve kıkırdak septuma tutunan üst lateral kartilajlar tarafından oluşturulur ve internal valve katkıda bulunur. Alt lateral kartilajlar nazal
tip ve eksternal valve destek ve şekil verir. Bu kartilajları alttan tutan ve destekleyen nazal septumun anterior kıkırdak parçasıdır ve
yokluğunda burnun kaudal üçte ikisi kollabe olabilir (şekil 15.1).
İskeleti örten yumuşak doku ve cilt zarfının tipi ve kalınlığı nazal
estetiğe katkıda bulunur, fonksiyonel ve estetik cerrahinin sonuçlarını etkileyebilir
Nazal fonksiyon
Nazal valfler
İnspiryum sırasında nazal valfler, hızla hareket eden inspiryum havasının düşük basıncının kollabe edici gücüne maruz kalır. Burun
delikleri ve eksternal nazal valflerin bu kollabe edici güçlere karşı
koyabilmeleri nazal tip kartilajlarının şekline, elastikiyetine ve pozisyonuna bağlıdır. İnternal valf normalde yaklaşık 10-15 derecedir,
medialde septum lateralde üst lateral kartilajın kaudal sınırı arasındaki açıdır. Cerrahi bu kartilajların yeniden pozisyonlandırılmasını
ve güçlendirilip desteklenmesi için greftlemeyi gerektirebilir.
Septum ve kilit taşı bölgesi (keystone area)
Nazal septum, anteriorda kuadrilateral kartilajdan, posterior ve
inferiorda kemik etmoit plate, vomer ve maksiller krestden oluşur.
Anterior ve dorsal septal kartilajda bir deviasyon düzeltilmesi zor
bir cerrahi sorundur ve bütün kartilaj septumun ve bununla ilşikili
üst lateral kartilajların repozisyonu yeniden şekillendirilmesini ve
rekonstrüksiyonunu gerektirebilir (Şekil 15.2).
Değerlendirme
Solunum yolunun açıklığı ve burunun estetik görünümü hastanın
geliş şikayeti birinden ziyade diğeri ile ilgili gibi görünse de mutlaka
birlikte değerlendirilmelidir. Çünkü, bir estetik bozukluğu düzeltmeye yönelik olan ameliyat nazal valflerin mimarisini etkileyebilir,
81
C H A P T E R 16
BÖLÜM 16
Throat
Pain
Boğaz Ağrısı
1
2
William
McKerrow
and Patrick
J. Bradley
1
2
William McKerrow
ve Patrick
J. Bradley
11NHS
ForFor
Health
Science,
Inverness,
UK UK
NHS Education
Educationfor
forScotland,
Scotland,entre
Centre
Health
Science,
Inverness,
22Nottingham
Medical
Centre
Campus,
Nottingham,
UK
NottinghamUniversity
UniversityHospitals,
Hospitals,Queen’s
Queen’s
Medical
Centre
Campus,
Nottingham,
UK
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Fuat Aydemir
GENEL BAKIŞ
OVERVIEW
••Throat
is
Boğazpain
ağrısı;
a symptom
most commonly
seen
in general
her
yaşta görülmesine
rağmen
özellikle
çocuklar
practice
by hospital emergency
departments
usually
ve gençoryetişkinlerde
rastlanan, genel
tıbbi pratikte
veinacil
children
anden
young
adults although
it can occur at any age
servislerde
sık görülen
semptomdur.
the symptom
is chronic
or ise,
recurrent,
thenminör
the differential
•When
Semptom
kronik veya
rekürren
ayırıcı tanı
ciddi
diagnosis may range from being a minor non-serious condition
olmayan bir durumdan, spesifik infektif bir süreç veya kanser gibi
or be a sign of significant disease, such as a specific infective
önemli bir hastalığa kadar değişebilir.
•
process or a throat cancer
•Worrying
Nefes almakta
güçlük,
yutkunma
problemleri,
symptoms
associated
with
throat pain,boğaz
such temizleme
as
ihtiyacı,
kan
gelmesi
ve
boyunda
şişlik
veya
kitle
gibi
difficulty breathing, swallowing problems, the need
to boğaz
‘‘clear ağrısı,
the
endişe
verici
semptomlardır
ve
ivedilikle
araştırılmalıdır.
throat’’, bringing up blood and the presence of a swelling or a
•
lump,
shouldtedavi
be investigated
•neck
Enfektif
süreçler
edilmezse with
lokalurgency
püy veya apseler
Infective
processes
if left untreated
mayapse
develop
a local Ancak
gelişebilir,
en sık olanları
peritonsiller
veya into
quincy’dir.
collection
or antedavi
abscess,
most commonly
the peritonsillar
tanınmazofyapus
da etkili
edilmezse
hayatı tehdit
edebilen
abscess
or quinsy,
butretrofarengeal
other more serious
diagnoses
include
the
parafarengeal
veya
apse gibi
daha ciddi
durumlar
parapharyngeal
abscess and retropharyngeal abscess, which
da meydana gelebilir.
•
may be life-threatening if not recognised and treated effectively
Throat pain is a symptom most commonly seen in general practice
or by hospital emergency departments, usually in children and
Boğaz adults,
ağrısı; her
yaşta görülmesine
ve
young
although
it can occurrağmen
at any özellikle
age. Theçocuklar
symptom
genç yetişkinlerde
rastlanan,
pratikte
acil servislerde
en
usually
presents acutely,
and genel
is most
oftenveassociated
with an
sık görülen
semptomdur.
Genellikle
akut When
gelişir what
ve sıklıkla
infective
process
– either viral
or bacterial.
seemsbakteto be
veyathroat
viral bir
enfeksiyonla
veya ağrısız
basit
ariyel
minor
symptom
with orilişkilidir.
without Ağrılı
pain becomes
chronic
gibi
görünenthe
bir range
boğazofsemptomu
veya rekürren
hale
or
recurrent,
diagnosis eğer
may kronik
be a ‘‘trivial’’
non-serious
gelirse,
tanı,
önemsiz
ciddi
olmayan
bir
sebepten,
hayatı
tehdit
cause to becoming a ‘‘life and death’’ disease such as cancer or
kanser
veya process.
spesifik Abirpossible
infektifproblem
proçeseinkadar
değişebilir.
aeden
specific
infective
diagnosis
is the
Tanıda
olası
bir
problem
de
hasta
veya
ebeveyninin
ağrıyı
işaret
anatomical area to which the patient or parent is referring when
ettiğipresent
anatomik
ile ilgilidir.
isterse
de hemşirethey
withbölge
a painful
throat.İster
For doktor
the trained
clinician
with
lik eğitimi
almışorklinisyenler
için, boğazdan
farenks
geeither
a medical
a nursing background,
the maksat,
throat refers
to the
nellikle
dethe
orofarenks
hipofarenkstir,
‘’farenjit’’
‘’tonsillit’’
area
called
pharynx,ve
usually
the oropharynx
and veya
the hypopharterimleri
de atfedilen
tanı terimleridir.
Hastalar için
bu terim
çok
ynx,
and the
term ‘‘pharyngitis’’
or ‘‘tonsillitis’’
is the
assumed
sınırlayıcıFor
olabilir.
Hastalar
’’ağzı’’
“larenksi’’
veya “gırtlağı’’
diagnosis.
patients,
this term
may
be too restrictive.
They hatta
may
boyunda
klavikulanın
herhangi
bir lokalizasyonu
kasinclude
areas
such as theüstündeki
‘‘mouth’’ and
the ‘‘larynx’’
or ‘‘voice-box’’,
tediyor
olabilirler.
or even any location within the neck and above the ‘‘collar-bone’’.
Persisting
Nefes almakta
güçlük,
yutkunma
problemleri,
boğaz
temizleme
symptoms
associated
with
throat pain,
should
alert
ihtiyacı,
kan
gelmesi
ve/veya
boyunda
şişlik
veya
kitle
gibi
boğaz
the clinician to consider a ‘‘more serious’’ diagnosis, more
soağif
Şekil
16.1
tonsillit.
Figure
16.1Akut
Acute
tonsillitis.
associated with breathing difficulties, swallowing problems, the
neediletoilişkili
‘‘cleargeçmeyen
the throat’’,
also ‘‘bringing
up’’‘’dblood
and/or
the
rısı
semptomlar
klinisyeni
aha ciddi’’
tanılar
presence of
a neck swelling or a lump.
açısından
uyarmalıdır.
most common
tissue süreçlerde
involved en
in sık
thetutulan
inflammatory
or
The
Enfeksiyöz
ve enflamatuar
dokular bu
infective
process
is
the
lymphoid
tissue
in
the
region,
with
the
bölgedeki lenfoid dokulardır, lateral orofarengeal dokular (tonsillateral
oropharyngeal
tissue
tonsils)
beingvethe
ler)
belirgin
hale gelirler,
iyi(the
bir ışık
kaynağı
dilobvious
basacağıand
ile the
bu
easiest area
to inspect
with a (Şekil
tongue16.1).
depressor
anddokuların
a good light
bölgenin
görülmesi
kolaylaşır
Lenfoid
busource (Figure
16.1). Other
areas wherebunlar
lymphoid
can
become
lunduğu
diğer alanlar
da etkilenebilir,
toplutissue
olarak
Waldeyer
involvedolarak
are the
posterior
tongue and
the tissue
locateddokular
in the
halkası
bilinen
nazofarenkste
yerleşmiş
(adenoid)
nasopharynx
(the
adenoids) collectively
as Waldeyer’s
ring.
ve
posterior dil
bölgesindeki
dokulardır.known
Vokal kordların
üstündeIt should
alsodiğer
be remembered
lymphoid
tissuedokular
may be located
ki
farenksin
bölgelerindethat
de yerleşik
lenfoid
olduğu
in other areas ofTedavi
the pharynx
superior
to thesüreçlerden;
vocal cords.lokal
Infective
hatırlanmalıdır.
edilmeyen
infektif
püy
processes if left
may develop
into a local apse
collection
of
kolleksiyonu
veyauntreated
apse gelişebilir.
En sık peritonsiller
veya qupus or
an abscess.
The most
common
is the
peritonsillar
abscess
incy
olmak
üzere farkına
varılmadığı
veya
erken
tedavi edilmediği
or quinsy,
but
other
anatomical
areas may
also
develop abscess
zaman
hayatı
tehdit
edebilen
parafarengeal
veya
retrofarengeal
apse
particularly
parapharyngeal
andderetropharyngeal
gibi
diğer anatomik
bölgelerde
apse gelişebilir. areas, which if not
recognised
Enflamatuar
süreçten
bu bölgedeki
dokular (sinir, kas ve
and treated
early,
may be lifediğer
threatening.
kıkırdak)
da etkilenebilir,
sifiliz,
lepra,
AIDS ve
Other tissues
(nerves, özellikle
muscles tuberküloz,
and cartilages)
may
be involved
HIV
gibi spesifik processes
enfeksiyonlarda,
hatta lenfoma
ve karsinoma
gibi
in inflammatory
in the region,
particularly
with specific
malign
hastalıklarda
da etkilenir.syphilis, leprosy, AIDS and HIV, as
infections
such as tuberculosis,
well as with malignant disease including carcinoma and lymphoma.
Akut Farenjit
Acute pharyngitis
ABC
Ear,veNose
andABC’si,
Throat,
Sixth Edition.
Kulakof
Burun
Boğazın
6. Baskı.
Edited
Harold
Ludman
andJ. Bradley.
Patrick J. Bradley.
Editörlerby
Harold
Ludman
ve Patrick
© 2013
Wiley
& Sons,
Ltd. Published
2013 by John
Wiley
Sons. Wiley
Ltd.
©
2013John
John
Wiley
& Sons,
Ltd. Published
2013
by&John
& Sons, Ltd.
En belirgin semptomu akut başlangıçlı boğaz ağrısı olan ve bu
Acute pharyngitis is defined by its most prominent symptom, i.e.
şekilde tanımlanan akut farenjit primer olarak enfeksiyöz bir etacute onset sore throat, and has a primarily infectious aetiology.
89
89
BÖLÜM 17
Ses Kısıklığı ve Ses Bozuklukları
Mered Harries
Brighton and Sussex University Hospitals, Brighton, UK
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Fuat Aydemir
GENEL BAKIŞ
• 3 haftadan daha uzun süren ses kısıklığı olan hastaya hemen bir
akciğer filmi çektirilmelidir ve normalse, laringoskopi için KBB
doktoruna yönlendirmek gerekir
• “Tehlike işareti” semptomları olan hasta acilen sevk edilmelidir
• Larenksin anatomisi ve fizyolojisinin anlaşılması, klinisyenin
hastanın öyküsünü ve sesini dinleyerek doğru bir ön tanı
koymasına olanak sağlar
• Histolojik olarak kanıtlanmış erken evre larenks kanserinin küratif
tedavisi mümkündür
• KBB kliniğinde ideal değerlendirme, larengolog ve konuşma-dil
terapisti ile multidisipliner bir yaklaşımı içerir
Ses nedir?
Ses oluşumu için 3 gerekli komponent vardır:
1. Hava kaynağı - akciğerler
2. Titreşim kaynağı - vokal kordlar
3. Rezonans haznesi - dudak ve burun nostriller ile vokal kordlar
arasındaki hacim - bu boşluk vokal yol olarak adlandırılır.
Yukarıda listelenen üç komponentten birinde problem olması
sesi etkileyebilir - örneğin burnunuzu sıktığınızda nazal bir ses ortaya çıkar – ancak bu bölümde larenks ve vokal kord hastalıklarına
ağırlık verilecektir.
İnsan sesi - eşsiz!
Çoğu hayvanda larenks ya damak seviyesinde ya da üzerinde bulunmaktadır. Bazılarında bu durum, insanlardakine göre daha duyarlı olan ve yaşam için gerekli olan olfaktör organların sürekli uyarılmasına olanak sağlar, fakat daha da önemlisi besin yolunu hava
yolundan ayırır. Larenksin, insan sesinin kompleks olmasında payı
olan ve ses yolu hacmini artıran altıncı servikal vertebra seviyesine
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
94
kadar inmesi, insana özgüdür. Bu daha aşağı pozisyonunun sonucu
olarak larenksin primer fonksiyonu, distal trakeobronşial ağacı korumak ve aspirasyonu önlemektir, ses üretimi bu fonksiyonlarına
göre çok daha ikincildir. Larenksin üçüncü fonksiyonu kapalı bir
glottis sağlamaktır, böylece diyafram, yükselmesi ve/veya gerilmesi
için sabitlenebilir (Kutu 17.1)
Kutu 17.1 Larenksin fonksiyonları
• Distal trakeobronşiyal ağacı koruma
• Ses üretimi
• Glottisi kapatarak yükselme ve/veya gerilme için diyaframa
destek sağlama
Larenks anatomisi
Üç kısma ayrılır (Şekil 17.1):
1. Supraglottis – vokal kordların yukarısı, epiglot ve yalancı kordları içerir
2. Glottis – gerçek vokal kordlar, membranöz vokal foldların titreşen bölümleri
3. Subglottis – vokal kordlardan krikoid kartilajın alt sınırında,
trakea başlangıcına kadar uzanır. Hava yolunun en dar yeridir
ve buradaki ödem stridora neden olur – özellikle çocuklarda
mukozanın 1 mm. şişmesi havayolunu % 25 veya daha fazla
daraltabilir. Ayrıca subglottiste, anestezi tüpüne bağlı herhangi bir travma trakeostomi gerektirebilecek kalıcı stenoza yol
açabilir.
Embriyoloji
Larenks, embriyolojinin ne kadar önemli olduğunu, anatomisini
ve sinir dağılımını hatırlamayı nasıl kolaylaştırdığını göstermek
açısından mükemmel bir organdır. Supraglottis 4. brankial arktan
gelişir (siniri: superior larengeal sinir) – 5. brankial ark insanlarda
gelişmemiştir- subglottis 6. brankial arktan (siniri: rekürren larengeal sinir) gelişir. Glottis bunların arasında bulunur ve sonuç olarak çok zayıf lenfatik drenajı vardır – inflamasyon vokal kordlarda
BÖLÜM 18
Havayolu Obstrüksiyonu ve Stridor
Vinidh Paleri1 ve Patrick J. Bradley2
Newcastle upon Tyne Hospitals, Newcastle, UK
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
1
2
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Fuat Aydemir
GENEL BAKIŞ
• Havayolu obstrüksiyonuyla acil bir tablo olarak karşılaşılabilir,
katastrofik durumları önlemek için çok dikkatli olmayı ve derhal
hastaneye yatışı gerektirir
• Stridor havayolunun kısmi tıkanmasından kaynaklanan, havanın
türbülan akımı nedeniyle oluşmaktadır ve respiratuar döngüde
ortaya çıktığı faza göre tanı konulabilir
• Ateşi olmayan normal bir insanda aniden gelişen akut stridor
durumunda yabancı cisim aspirasyonundan şüphelenmek
gerekir
• Neden olabilecek herhangi bir sebep yokluğunda erişkinlerde
akut ve kronik stridor aksi ispat edilene kadar neoplastik olarak
kabul edilmelidir
sına neden olabilir. Nitekim, 1 mm’lik mukozal ödem kesitsel alanı
%40‘tan fazla azaltmaktadır.
Stridor, havayolunun kısmi obstrüksiyonundan kaynaklanan
türbülan hava akımının neden olduğu kaba, vibratuar bir sestir.
Stridor; yumuşak damak gibi farengeal yapıların vibrasyonundan
kaynaklanan, uyku boyunca olan ve düşük perdeli bir gürültüye yol
açan stertordan ayırt edilmelidir. Kronik, non-progresif lezyonun
neden olduğu stridorda solunum sıkıntısı olmayabilir ve hasta bu
duruma iyi adapte olmuş olabilir. Stridor inspiratuar fazda, ekspiratuar fazda veya bifazik olabilir; bu obstrüksiyon bölgesi hakkında
bilgi verebilir (Kutu 18.1).
Kutu 18.1 Stridor tipleri
• İnspiratuar : supraglottik ve glottik obstrüksiyon
• Ekspiratuar: alt trakeal obstrüksiyon
Otolarengoloji pratiğinde görülen tüm aciller içinde, havayolu obstrüksiyonunun tanı ve tedavisi, başarılı sonuçlar elde edilebilmek
için multiprofesyonel yaklaşım ve tecrübeli bir ekip gerektiren en
kompleks durumlardan biridir. Üst havayolu, anterior nazal kaviteden alt hava yollarına kadar oluşabilecek herhangi bir patoloji nedeniyle tıkanabilir. Nefes alma ile ilişkili problemlerle genellikle nazal
obstrüksiyon, stertor ve stridor olarak karşı karşıya kalınmaktadır.
Nazal hastalıklar başka bir bölümde tartışılıp, bu bölümde havayolu
obstrüksiyonuna neden olan larenks, farenks ve trakea patolojilerine odaklanılacaktır.
Patofizyoloji
Nefes alma istemsiz kontrol altındadır ve beyin sapındaki solunum
merkezi ile yönetilmektedir. İnspirasyon sırasında vokal kordlar
abdüksiyon yapar, diyafram kontraksiyonu ve akciğerlerin ekspansiyonu ile oluşan negatif basınçla hava akciğerlere çekilir. Vagus sinirinin rekürren larengeal dalı, kompleks bir şekilde düzenlenmiş
larenks intrensek kasları ile vokal kord hareketlerini kontrol etmektedir. Krikoid kartilaj solunum yolundaki tam bir halka şeklindeki tek yapıdır ve subglottik bölgeyi çevrelemektedir. Bu nedenle
herhangi bir havayolu ödemi lümeni daraltmaktadır ve hatta hava
yolunda çok az bir daralma bile hava akımının dramatik bozulmaKulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
100
• Bifazik: glottik ve subglottik obstrüksiyon
Çocuklarda stridor
Değerlendirme
Dikkatli bir öykü tanı koymak için faydalı bilgiler verir (Kutu 18.2).
Öncesinde iyi olan çocukta akut başlangıçlı stridor yabancı cisim
aspirasyonu şüphesi uyandırmalıdır. Öncesinde bulunan üst solunum yolu enfeksiyonu (ÜSYE) krup veya bakteriyal trakeite işaret
eder. Epiglottit (supraglottit) 2-7 yaş arası çocuklarda tipik olarak
ani gelişen ateş, disfaji ve salya artışı ile kendini gösterir.
Kutu 18.2 Anamnezden edinilen bilgiler
• Başlangıç yaşı
• Stridorun süresi/fazı
• Başlangıçtan bu yana stridorda düzelme/kötüleşme
• Tetikleyen faktörler
• Kilo alımında bozulma
• Nefes tutma nöbetleri
• Ateş
• Beslenme/yutma problemleri
• Kısık/boğuk ses
• Entübasyon hikayesi
• Öksürük/akciğer enfeksiyonları
BÖLÜM 19
Horlama ve Obstruktif Uyku Apnesi
Tawakir Kamani ve Anshul Sama
Nottingam University Hospitals, Queen’s Medikal Centre Campus, Nottingam, UK
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Eleonora Mukhtarova
GENEL BAKIŞ
• UİSB, hava yolunda artan bir darlıkla gelişen ve hastanın
yaşamına (sosyal ve medikal) büyük etkisi olan, basit horlama,
şiddetli OUAHS aralığında değişen durumların bir spektrumudur.
• Obezite major bir risk faktörüdür, uzun dönemde kilo kaybını
sağlayıp obezitenin ve obstrüktif uyku apnesinin birliktelik
gösterdiği epidemileri engellemek amacıyla efektif stratejilere
şiddetle ihtiyaç vardır.
• Tanı için altın standart polisomnografidir, ancak bu her zaman
mümkün olmaz, ayrıntılı öykü (hastanın partneriyle birlikte) ve
kapsamlı muayene ile birlikte diğer uyku çalışmaları kullanılır.
• UİSB’nun tedavisi ağırlığına göre değişir, basit horlaması olanlar
ve hafif OUAHS hastalarında hayat tarzı değişiklikleri ve basit
cerrahiler uygunken, orta, şiddetli OUAHS hastaları CPAP’tan
fayda görürler.
• UİSB çocuklarda yaygındır ve pediatrik OUAHS’da en yaygın
tedavi tercihi adenotonsillektomidir.
Horlama ve obstrüktif uyku apne sendromu (OUAS), uykuyla ilişkili solunum bozukluğu (UİSB) olarak ayrıntılıca tanımlanmış bir
hastalığın değişik dereceleridir. Hastaların hayatına önemli etkileri
olduğu için UİSB’lerin tanımlanması önemlidir. Hipertansiyon,
aritmiler ve myokardial iskemi gibi diğer kardiovasküler durumlarla beraber artmış inme riski, UİSB’nin iyi dokümente edilmiş
medikal sonuçlarıdır. Gündüz uyuklamaları trafik kazaları ile ilişkili bireysel ve toplumsal risk oluşturur. Sonuç olarak, basit horlamanın bir sonucu olarak evliliklerde ve ilişkilerde uyumsuzluk
görülebilir; başarılı bir cerrahi ile hayat kalitesinde çok ciddi düzelme sağlanır.
Bozukluğun Dereceleri
UİSB, üst solunum yolunun parsiyel veya total obstrüksyonu sonucunda oluşur. Patogenezi multifaktöriyeldir; uyku sırasında azalmış
kas tonusu ve üst solunum yolunda belli anatomik varyasyonlar
bu duruma yatkınlık sağlar. Artan üst havayolu direnci hastalığın
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
108
Şekil 19.1 Uyku bozukluğundaki solunum süreci. ÜHRS, üst havayolu rezistans sendromu; OUA, obstrüktif uyku apnesi; OUAHS, obstruktif uyku apne
hipopne sendromu.
giderek kötüleşmesine neden olur. UİSB, hava akımında giderek
azalmayla gelişen basit horlama ve şiddetli OUAHS arasındaki durumlardır (Şekil 19.1).
Obstrüksyon derecesine ve ilişkili semptomlara bağlı olarak, bireyler aşağıdaki gibi sınıflandırılırlar:
Basit horlama, hastanın uykusuna etkisi olmayan, üst havayolunun
parsiyel obstrüksiyonu ve vibrasyonu esnasında oluşan rahatsız
edici ses olarak kategorize edilir.
Üst havayolu rezistansı sendromu (ÜHRS), obstrüktif apnelerin veya
desatürasyonların gözlenmediği, uyku bölünmesinde artma ve
aşırı gündüz uykululuk hali (AGU) olarak kategorize edilir.
Obstruktif uyku apne hipopne sendromu (OUAHS), destürasyonlarla
beraber uyku esnasında AGU’ya eşlik eden ve ara ara tekrarlayan üst havayolu kollapsı olarak kategorize edilir.
Hava yolu kollapsının artması ve obstrüksiyon, ya hava akımının tamamen kesilmesine (apne) neden olan tam tıkanmaya ya da
önemli derecede hipoventilasyona (hipopne) neden olan parsiyel
tıkanmaya neden olur. OUAHS’nun ağırlığı, apne/hipopne indeksi
(AHİ) olarak isimlendirilen, apne ve hipopnelerin frekansıyla değerlendirilir (Tablo 19.1).
Açıklanamayan AGU ile beraber AHİ 15’in üzerinde ise klinik
olarak anlamlı OUAHS’nun olması muhtemeldir.
CBÖLÜM
H A P T20
E R 20
Swallowing
Problems
Yutma Problemleri
1
2
2
Vinidh
Paleri1 ve
and
Patrick
J. Bradley
Vinidh Paleri
Patrick
J. Bradley
Newcastle upon Tyne Hospitals, Newcastle, UK
Newcastle upon Tyne Hospitals, Newcastle, UK
1
1
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Center Campus, Nottingham, UK
2 Nottingham
University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
2
Çeviri: Mehmet Akif Dündar, Eleonora Mukhtarova
GENEL BAKIŞ
OVERVIEW
Disfaji, yutma
semptomudur
••Dysphagia
is thebozukluğunun
symptom of swallowing
impairment
••There
Yutmanın
4 fazı
vardır:
oral hazırlık, oral
oral,preparatory,
farengeal veoral,
ozefageal
are four
stages
of swallowing:
•
and oesophageal
•pharyngeal
Kilo kaybı disfaji
ile ilişkili ise, ciddi bir hastalığa işaret eder ve
Weight
loss, when associated
ivedi araştırılması
gerekir. with dysphagia, indicates
•
• Aspirasyon, katı veya sıvıların vokal kord seviyesinin altına geçişi
Aspiration is defined as liquids or solids penetrating below the
olarak tanımlanır ve nörolojik, neoplastik durumlarla ilgili olabilir.
significant disease and needs urgent investigation
level of the vocal cords, and can be associated with both
Tanı, tedavi
veneoplastic
rehabilitasyon
için multidisipliner değerlendirme
•neurologic
and
conditions
gereklidir.
• Multidisciplinary evaluation may be necessary for diagnosis,
treatment and rehabilitation
Dysphagia is a symptom experienced when there is an impairment
or alteration of the swallowing mechanism leading to difficulty
Disfaji yutma mekanizmasının bozulması veya değişmesi sonucu
moving food and liquid through the mouth, pharynx or oesophagus.
görülür, bu bozulma katı ve sıvı gıdaların ağız, farenks ve ozefagus
This should be differentiated from globus pharyngeus, where there
boyunca ilerlemesinde zorluğa yol açar. Bu durum, boğazda irriis a sensation of irritation, tightness or foreign body in the throat,
tasyon, darlık ve yabancı cisim hissinin olduğu, genellikle istirahat
usually noticed at rest and is not affected or relieved by pharyngeal
halinde farkedilen ve farengeal hareketlerden etkilenmeyen globus
movement. Dysphagia can be an indicator of disease in body
farengeusla karıştırılmamalıdır. Disfaji nörolojik hormonal veya
systems, from neurological through to hormonal and metabolic.
metabolik, tüm vücut sistemlerinden kaynaklanan bir hastalığın
Department of Health figures for 2010–11 record more than 34
göstergesi olabilir. UK’da sağlık bakanlığı 2010-11 yılları için 34000
000 primary diagnoses of dysphagia in the UK.
primer disfaji tanısı rapor etmiştir.
başlatan tetik
noktadır.
Oral
safha
yaklaşık
1-1.5 sn.between
sürer. Dil1 harepharyngeal
stage.
The oral
stage
lasts
approximately
and
ketis.bu
2 safhadaki
en önemli
1.5
Tongue
movement
playsrolü
theoynar.
most important part in these
stages.
Farengeal faz (Şekil 20.1) sadece 1 saniye sürer, üstelik, beyin
two
sapı
edilen 20.1)
birçoklasts
nöromuskuler
aktivite
Theseviyesinde
pharyngealkontrol
stage (Figure
only a second,
but isile
birliktedir.
Nazal
regürjitasyonu
engellemek
için
yumuşak
damak
accompanied by numerous neuromuscular activities controlled
at
nazofarenkse
doğru
kapanır,
aspirasyonu
engellemek
içinse
larenthe brainstem level. The soft palate closes against the nasopharynx
geal kapanma gerçekleşir. Larengeal kapanma 3 tabaka şeklinde
to prevent nasal regurgitation and laryngeal closure occurs to
oluşur, epiglot ve ariepiglottik foldlar, yalancı kordlar ve gerçek
prevent aspiration. Three tiers are involved in laryngeal closure,
kordlar. Gerçek kordların addüksiyonu diğer 2 tabakadan önce
including the epiglottis and the aryepiglottic folds, the false cords
oluşur (bireysel farklılıklar olabilmesine rağmen) ve havayolunun
and the true cords. Adduction of the true cords occurs before the
korunmasında önemli rol oynar. Bolusu priform sinüslere yönlenother tiers (although there may be individual variation) and plays
dirmekte epiglotun rolü daha fazladır. Sadece üst iki tabakanın ceran important role in airway protection. The epiglottis may play a
rahi rezeksiyonu durumunda aspirasyonsuz yutma yapılabilir, böyle
greater role in directing the bolus into the piriform sinuses than
bir durumda hastalar havayolunu koruyacak bir teknik kullanarak
in protecting the airway. Surgical resection of the upper two tiers
yutabilirler (bkz. terapi). Larengeal kapanmayı takiben, farengeal
alone is compatible with aspiration-free swallowing as they can
konstrüktör kaslar bolusu ilerletmek için sırayla kasılmaya başlarlar.
learn to compensate by using an airway protection technique (see
Suprahyoid kaslar larenksi eleve eder, bolus aşağı gönderilir ve kritherapy). Following laryngeal closure, the pharyngeal constrictor
muscles sequentially begin contracting to propel the bolus. The
T
T
P
Physiology
Fizyoloji
The
swallowing action can be divided into four stages: oral preparatory, oral, pharyngeal and oesophageal. The oral preparatory stage
Yutma eylemi 4 faza ayrılabilir, oral hazırlık, oral, farengeal ve ozeis under voluntary control and good motor control of the facial
fageal. Oral hazırlık safhası istemli kontrol altındadır ve fasiyal,
and
lingual
is essential.
It is characterised
by increased
lingual
kasmusculature
sisteminin motor
kontrolünün
iyi olması şarttır.
Dudak,
tone
of
the
lip,
buccal
and
facial
muscles,
lateral
jaw
yanak, ve fasiyal kaslarının artmış tonusu, lateral çenemotion
hareketi,and
çiğrolling
movement
the tongue from
sidebirtoyandan
side that
moves
neme için
yiyeceğiofhareketlendiren
dilin
diğer
yanathe
yufood
bolus hareketi
for mastication.
The oral stage
also da
under
voluntary
varlanma
ile karakterizedir.
Oral issafha
istemli
kontrol
control,
when
tongue
the prepared
food bolus
towards
altındadır,
bu the
safhada
dilpushes
hazırlanan
yiyecek bolusunu
orofarenkse
the
oropharynx.
Contact
of
the
bolus
with
the
anterior
tonsillar
doğru iter. Bolusun anterior tonsiller plikaya teması farengeal fazı
pillar is traditionally thought of as the trigger point to initiate the
D
G
(a)
ABC
Ear,veNose
andABC’si,
Throat,
Sixth Edition.
KulakofBurun
Boğazın
6. Baskı.
Edited
byHarold
Harold
Ludman
andJ.Patrick
Editörler
Ludman
ve Patrick
Bradley. J. Bradley.
2013 John
Wiley
& Sons,
Ltd. Published
2013 by John
Wiley
Sons.Wiley
Ltd. & Sons, Ltd.
©© 2013
John
Wiley
& Sons,
Ltd. Published
2013
by &John
(b)
Figure
20.1 Yutmanın
Pharyngealfarengeal
phase of fazı:
swallowing:
early
(b)D,late
phase.
Şekil 20.1
(a) erken(a)faz.
(b) phase.
geç faz.
depresyon;
D, depression; E, elevation; G, gravity; T, tongue; +, positive pressure; −,
E, elevasyon; G, yer çekimi; T, dil; +, pozitif basınç; -, negatif basınç.
negative pressure.
113
113
C H A P T E R 21
Head and Neck Trauma
BÖLÜM 21
Baş ve Boyun Travmaları
Paul Tierney
Southmead Hospital, Westbury-on-Trym, Bristol, UK
Paul
Tierney
Sothemead Hospital, Westbury-on Trym, Bristol, UK
Çeviri: Mitat Arıcıgil, İbadat Hasanov
GENEL BAKIŞ
OVERVIEW
•• Traumatic
injury sonucunda
to nasal or septum
causing haematoma
should
Burun travması
septal hematom
oluşabilir. Eğer
be
drained boşaltılmaz
to prevent cartilage
destruction
subsequent
hematom
ise kıkırdak
yıkımınaand
ve nazal
deformiteye
deformity
neden olabilir.
can
be manipulated
back into
position within
3
• Nasal
Burunfractures
kırıklarına
3 hafta
içinde müdahale
edilmelidir.
Eğer kırığın
weeks of an injury. A delay of treatment beyond this time will
tedavisi gecikirse, burunda oluşan deformitenin düzeltilmesi için
allow the fracture to heal and any correction of deformity will
rinoplasti gereklidir.
•
require a rhinoplasty
• Traumatic
Timpanik perforations
membranın travmatik
perforasyonları konservatif
of the tympanic membrane should be
olarak
tedavi
edilmelidir,
ancak
iç
kulak
orta or
kulak
hasarı
managed conservatively, but all cases
of ve
middle
inner
ear olup
olmadığını
öğrenmek
için
odyolojik
ve
nörolojik
değerlendirme
injury should undergo audiological and neurological assessment
yapılmalıdır.
• An
injury to the facial area, blunt or penetrating, that results in a
•
nerve
weakness
specialist evaluation
• facial
Fasiyal
bölgenin
küntrequires
ve deliciurgent
yaralanmalarında,
fasiyal
sinir zayıflığı
bir şekilde
uzman
doktor
tarafından
Major
traumavarsa
to theacil
head
and neck
requires
stabilisation
of
değerlendirilmesi
airway
and cervical gereklidir.
spine as a priority
•
•• Vascular
injuries inşiddetli
the head
and neck may be
occult and
highve
Baş ve boyunun
yaralanmalarında
öncelikle
havaayolu
Şekil
21.1
Figure
21.1Burun
Nasaldeformitesi.
deformity.
index
of vertebraların
suspicion will sabit
guidehale
investigation
servikal
getirilmesi gereklidir.
after neck injury may indicate severe laryngeal injury
• Aphonia
Baş ve boyunun
yaralanmaları gizli olabilir, eğer yaralanma
and impending loss of airway
şüphesi yüksekse ileri inceleme gerektirir.
•
• Boyun yaralanması sonrasında oluşan ses kısıklığı, ciddi larenks
hasarını
ve oluşabilecek
hava yolu
kaybını
gösterir.
A patient
presenting
with trauma
to the
head and
neck region should
undergo a thorough and complete examination with assessment
and stabilisation of airway, breathing and circulation as a first
Baş ve boyun bölgesinde travma ile başvuran bir hastada tam bir
priority.
değerlendirme
ve muayene
yolunun,
The most common
injuriesyapılmalıdır.
to the head Hava
and neck
involvesolunublunt
mun ve Motor
dolaşımın
garanti
altına alınması
ilk yapılması
gereken
trauma.
vehicle
accidents,
assaults and
sporting injuries
işlemlerdir.cause blunt trauma. However lacerations to soft tissues
commonly
Baş
ve boyunun
en sıkmay
yaralanmaları
travmalarinjury
sonucunda
and
penetrating
injuries
also occur. künt
A penetrating
may
oluşur.
Motosiklet
kazaları,
saldırılar
ve
spor
yaralanmaları
yaygın
initially seem trivial but the trauma could be significant with injury
künt
Ancak yumuşak
dokularda
zedelenmeler
ve
to
thetravma
brain,nedenidir.
orbital contents,
facial nerve,
aerodigestive
tract,
delici yaralanmalar
da meydana
gelebilir. Delici yaralanmalar başneurological
or vascular
structures.
langıçta önemsiz görünebilir, fakat beyinde, orbital içerikte, fasiyal
sinirde, sindirim sisteminde, nörolojik veya vasküler yapılarda bu
Nasal
injuryönemli olabilir.
tür yaralanmalar
Nasal injury is commonly due to blunt trauma. A deviation of the
nasal bones and septum can give rise to symptoms of nasal blockage
Burun travmaları
Künt travmalar boyunda sık görülür. Nazal kemik ve kıkırdak
ABC
of Ear,
Nose and
Throat,
Sixth Edition.
yapıda
oluşan
eğrilik
burun
tıkanıklığı oluşturur ve önemli kozEdited by Harold Ludman and Patrick J. Bradley.
©
2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons, Ltd.
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
120
120
and give rise to a significant cosmetic deformity (Figure 21.1). An
metik
neden olabilir
(Şekilseptum
21.1). Nazal
hemainjury deformiteye
to the cartilaginous
and bony
shouldSeptal
be assessed
tomu
dışlamak
için kıkırdak
ve kemik
deto exclude
a septal
haematoma.
This yapıdaki
injury isyaralanmalar
more common
ğerlendirilmelidir.
mukoperikondriyumun
kıkırdakla
in children as the Çocuklarda
mucoperichondrium
is less well bound
to the
bağlantısı
hematom
sıklıkla
gelişir.
cartilage. Ifzayıf
left olduğundan
untreated, the
haematoma
mayçocuklarda
become infected
Hematom
tedavi
edilmediği
takdirde,
apse
ve
ya
septal
perforasleading to abscess formation or a septal perforation.
yonAn
gelişebilir.
initial evaluation of the extent of a nasal injury may not
be possible
Herhangidue
birto
burun
travması
şişlikten dolayı
swelling.
The başlangıçta
patient is commonly
seen 5değerdays
lendirilemeyebilir. Hasta genellikle yaralanmadan 5gün sonrasında
after injury, so a full functional and cosmetic assessment may
görülür, bu nedenle hastada tam bir fonksiyonel ve kozmetik detake place. A deviated and impacted nasal bone may be eleğerlendirme yapılmalıdır. Yeri değişmiş ve etkilenmiş burun kemivated back into position provided the manipulation is performed
ğine travmadan sonra 14. ve 21. günler arasında müdehale edilewithin 14–21 days after injury. If treatment is delayed beyond this
bilir. Eğer tedavi zamanı gecikirse, kemiklerin tespitini sağlayacak
time, fixation of the bones will occur and corrective surgery by
nazal osteotomileri içeren düzeltici rinoplastiye gerek duyulacaktır.
nasal osteotomies will be needed in the form of a rhinoplasty.
Komplike olmayan septal deviasyonlar septoplasti işlemi ile tedavi
Uncomplicated septal deviations may be treated by a septoplasty
edilebilir.
operation.
Burun yaralanması ile başvuran her hangi bir hastada yüz keAny patient presenting with a nasal injury should be assessed
miklerinde de kırık oluşabileceği için mutlaka yüz muayeneside
for the possibility of a facial fracture. Oedema may make examyapılmalıdır. Ödemin olması muayeneyi zorlaştırabilir, fakat orbita
ination difficult but palpation of the orbital rims and zygomatic
kenarlarını ve zigomatik arkları değerlendirmek gerekir. Buralardaarches should be undertaken with note taken of any tenderness,
ki hassaslığa, düzensizliğe ve basamak deformitesine dikkat etmek
irregularities or steps. The eyes should be examined to exclude any
gerekir. Optik sinir veya okuler hareketler göz küresindeki herhangi
evidence of injury to the globe, optic nerve or ocular movement.
bir yaralanmayı dışlamak için muayene edilmelidir. Orbital kırıklar,
Fractures involving the orbital floor can trap orbital fat or extra
orbita tabanını orbital yağ dokusundan veya ekstra oküler kaslarocular
muscles, klasik
a classical
blow-out
fracture
21.2).Oluşan
If fat
dan
ayırmasıyla
blow-out
kırıkları
oluşur(Figure
(Şekil 21.2).
travma sonucunda orbital yağ dokusunda ayrılma oluşursa enoftal-
BÖLÜM 22
Yabancı Cisimler
Ricardo Persaud1, Antony Narula1 ve Patrick J. Bradley2
St Mary’s Hospital, London, UK
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
1
2
Çeviri: Mitat Arıcıgil, Rukiye Özçelik
GENEL BAKIŞ
• Yabancı cisimler KBB pratiğinde sık görülür.
• Yabancı cisimler organik veya inorganik olabilirler. Organik
olanlar hidrofilik özellikte olduğu için zamanla genişlerler bu
yüzden acil müdahale edilmelidir.
• Özellikle kesici cisimlerin solunum ve sindirim sistemi yolundan
acil çıkarılması gerekir.
• Kulak, burun veya boğazdaki küçük piller acil olarak çıkarılmalıdır.
Aksi takdirde ciddi komplikasyonlarla sonuçlanan koroziv hasarlar
yapabilirler.
• Kemik içermeyen gıda parçalarına 24-48 saat içinde analjezik, kas
gevşetici ve prokinetik ajanlar ile konservatif tedavi verilebilir.
• Tonsil, dil kökü, vallekula ve priform sinüste görülen boğazdaki
keskin yabancı cisimlerin çıkarılması için genel anestezi
gerekebilir.
• Koopere olamayan çocuklarda kulak, burun ve boğazdaki
yabancı cisimlerin çıkarılması için genellikle genel anestezi
gerekir.
• Solunum ve sindirim yolundaki yabancı cisim varlığında akciğer
grafisi normal olabilir. Bu nedenle şüpheli durumlarda direkt
endoskopi yapmak daha güvenlidir.
yabancı cisimler organik (yer fıstığı, haşareler) veya inorganik (boncuk, iğne) olarak sınıflandırılır. Organik olanlar yoğun inflamatuar
hidrofilik reaksiyona eğilimli oldukları için acilen çıkarılmalıdırlar.
İnorganik olanlardan kesici cisimler veya yuvarlak pil gibi potansiyel olarak doku hasarı oluşturabilecek olanlar acil olarak çıkarılmalıdır. Düzgün yüzeyli inorganik cisimlerin çıkarılması genellikle acil
değildir. Dış kulak yolundaki böcekler alkol ya da zeytinyağı ile kısa
sürede boğulup çıkartılabilirler.
Yabancı cisim çıkartılması
Hastalar KBB acil ünitesinde en iyi mikroskop altında tedavi edilir.
Çıkarma işlemi Jobson Horne probu, küret, aspiratör ve / veya mikroforseps ile yapılır. Başarı genellikle iyi bir manevra ile sağlanabilir.
Organik maddeler şişeceği için irrigasyondan kaçınılmalıdır. Körlemesine yapılan işlemler dış kulak yolu veya timpanik membran
travmasına sebep olabilir ve yabancı cisim timpanik membranı delebilir.
Nadiren büyük cisimler kulak kanalının derinine veya istmusun
medialine yerleşmişse ya da eksternal otitle birlikte şiddetli bir enflamasyon varsa meatus çok daralır veya kapanabilir. Bu durumda
genel anestezi ve küçük bir endaural insizyon gerekebilir. Koopere
olamayan küçük çocuklarda da kulaktaki yabancı cisimlerin çıkarılması için genel anestezi gerekebilir.
Giriş
KBB pratiğinde kulak, burun, solunum ve sindirim yollarında yabancı cisimler sık ortaya çıkabilir. Önemli morbidite ve mortaliteye
sebep olabilirler. Amerika Ulusal Güvenlik Konseyinin raporlarına
göre 6 yaş altındaki çocuklarda kaza ile görülen ölümlerin en yaygın
nedeni solunum ve sindirim yollarındaki yabancı cisimlerdir.
Kulakta yabancı cisim
Kulaktaki yabancı cisimler otoskopi esnasında rastlantısal olarak ya
da otalji, otore ve işitme kaybı ile görülebilir. En sık 10 yaşın altındaki çocuklarda görülür. Genel olarak kulak veya herhangi bir yerdeki
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Nazal yabancı cisimler
Nazal yabancı cisimler akut olarak veya yıllar sonra bulgu verebilir.
En sık 2-3 yaşlarındaki bebeklerde görülür. Anterior rinoskopi de
septum ve alt konka arasında sıkışmış olarak görülür.
İnce kağıt, sünger veya fındık gibi organik cisimler nazal mukozada yoğun inflamatuar reaksiyonu tetikler. Başlangıçta salgı mukoid olur. Zamanla mukopürülan, hatta bazen kanlı olur. Sinüslerin
iltihabı ve enfeksiyonu zamanla komplikasyonlara sebep olabilir.
Ayrıca sürekli akıntıya yanıt olarak nazal vestibülün ikinci inflamatuar yanıtı (vestibülit) gelişebilir. Bundan dolayı, vestibulum
mukoazasının ekskoriyasyonu olsun veya olmasın tek taraflı kötü
kokulu burun akıntısı çocuklarda aksi kanıtlanana kadar yabancı cisim olarak kabul edilmelidir. Bu durumda bilateral nazal kavitenin
genel anestezi altında araştırılması gerekebilir.
125
BÖLÜM 23
Boyun Şişlikleri
Nick Roland1 ve Patrick J. Bradley2
University Hospital Aintree, Liverpool, UK
Nottingham University Hospitals, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
1
2
Çeviri: Mitat Arıcıgil, Rukiye Özçelik
GENEL BAKIŞ
• Boyun şişlikleri tüm yaş gruplarında sık görülen bir bulgudur.
Enfeksiyondan kansere kadar, enflamatuar ve kistik birçok sebebe
bağlı olarak, tüm boyun yapılarını kapsayan konjenital ve akkiz
birçok neden boyun şişliklerine sebep olur.
• Toplumun genelinde en yaygın enflamatuar lenf nodları
görülürken hastanelerde tiroid kitleleri ve guatr daha sık görülür.
• Doğru tanı konulabilmesi için tüm klinisyenlerin tanıya yardımcı
embriyoloji ve anatomiyi bilmeleri gerekir, böylelikle uygun
tedavi sağlanmış olur.
• Her bir boyun tarafında 100 den fazla lenf nodu olup, diğer
organlar ve bezler ise tektir.
• Hastanın yaşı, kitlenin anatomik lokalizasyonu ve birlikte
görüldüğü semptomlar genel tıbbi pratikte tedaviye kadar olan
işlemlerde, hastanın sevk edilmesinde, görüntüleme gibi ileri
tetkiklerin yapılmasında ve cerrahide anahtar rol oynar.
der. Bu yaklaşım boyundaki kitlelerin sebepleri üzerinde düşünüp
taşınmaktan asla daha uygun değildir.
Klinisyenler mezuniyet öncesi öğrencilik döneminde boyun
muayenesi, boyun içeriğini ve anatomik landmarkları hakkında eğitim alırlar, geri kalan klinik yaşamlarında almış oldukları eğitimleri
asla düşünmek zorunda kalmamalılar. Hastalar eğitilmemiştir, bu
yüzden boyundan kaynaklanan bir şikayet olduğu zaman doğal olarak kendi boyunlarını veya diğerlerinin boyunlarını palpe ederler
ve muhtemel tanıları düşünerek panik olurlar.
Normal bez yapıların yerleşimi sabittir; tiroid bezi krikoid kartilaj altında sternal çentiğin yukarısında orta hatta trakeanın her iki
yanında yer alan iki lobdan oluşur. Parotis bezi kulak veya kulak
kepçesi önünde, yukarıda yanak kemiğine (zigomatik kemik), aşağı
ve arkada mastoid çıkıntıya, aşağıda hyoid kemik yanına kadar üst
boyun bölgesine ve yanak üzerinde 2-3 cm ileriye uzanır. Submandibuler bez mandibulanın köşesinden öteye uzanmadan mandibulanın arka yarısı aşağısında, hyoid kemik yukarısında yer alır (Şekil
23.1) (Bölüm 1’e bakınız).
• Yetişkinlerdeki (40 yaş üstü) boyun kitleleri malign olarak
düşünülmelidir. En azından baş- boyun bölgesinin mukozal
yüzeylerinin muayenesi ve patololog’un kitleden alınan ince
iğne aspirasyon materyalini değerlendirmesi ile malignite ekarte
edilmelidir.
Boyun şişlikleri ile sık karşılaşılır ve tüm yaşlarda mevcuttur. Boyun
kitlelerinin ayırıcı tanısı kapsamlıdır. Toplumunda en sık enflamatuar lenf nodları görülürken hastanelerde tiroid kitleleri ve guatr
daha sık görülür. Bu nedenle doğru tanı konulabilmesi ve sonrasında uygun tedavi algoritması için tüm klinisyenlerin embriyoloji ve
anatomiyi bilmeleri gerekir.
Normal boyun anatomisi
Eski bir cerrahi deyiş,
anatomik yapıları ve bunlardan kaynaklanan patolojileri
düşünün
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
Şekil 23.1 Sık boyun kitleleri.
131
BÖLÜM 24
Baş ve Boyun Kanserleri
Patrick J.Bradley
Nottingham University Hospital, Queen’s Medical Centre Campus, Nottingham, UK
Çeviri: Mitat Arıcıgil, Yasemin Gönül
GENEL BAKIŞ
• Baş ve boyun kanserleri yaşla birlikte artmaktadır.
• Müköz membranın yassı hücreli karsinomu baş boyun kanserleri
içerisinde en yaygın olanıdır.
• Baş boyun kanserleri yaşlılarda alkol tüketimi ve sigara ile ilişkili
iken, gençlerde Human papilloma virüs ile ilişkilidir.
• İngiltere ve Avrupa ülkelerinde en sık görülen bölgeler oral kavite
ve larenkstir.
• Oral kavite kanseri en sık dilin lateral kenarında ülser ve ağrı ile
bulgu verir.
• Larenks kanseri en sık olarak vokal kord tutulumundan dolayı
ağrısız ses kısıklığı ile bulgu verir.
• Prognostik faktörler primer hastalığın lokalizasyonu ve TNM
evresi ile hastanın komorbidite faktörlerini içerir.
Şekil 24.1 Baş-boyun anatomisinin şematik görünümü.
• Tedavi seçimi sağ kalım ve tedavi etkinliği arasındaki dengeye
bağlıdır ayrıca bu fonksiyonellik ve yaşam kalitesi ile ilişkilidir
Tanım
Baş boyun kanserleri beyin ve orbita dışında klavikulanın üzerindeki organ ve destek dokuların müköz membranlarının malign hastalıklarını kapsar. Cilt kanseri genellikle bu tanıma dahil değildir.
Yine de bazı klinisyenler baş boyun kanserleriyle aynı yaş grubunda
görülen cilt kanserlerini de tedavi edebilir. Oral kavite, burun, paranasal sinüs, nazofarenks, orofarenks, larenks ve hipofarenks kanserleri şekil 24.1 de gösterilmiştir. Tükrük bezleri ve tiroid dünya
çapında değişmekle birlikte bu gruba dahil edilebilir.
Baş boyun kanserlerinin büyük bir kısmı oral kavite ve larenks
yassı hücreli karsinomları olmasına rağmen tiroid ve tükrük bezi
kanserleri onların anatomik alanlarına özgüdür. Baş boyun bölgesini etkileyen kanserler konuşma, ses, yutma, tat alma ve koklama
Kulak Burun ve Boğazın ABC’si, 6. Baskı.
Editörler Harold Ludman ve Patrick J. Bradley.
© 2013 John Wiley & Sons, Ltd. Published 2013 by John Wiley & Sons. Ltd.
gibi fonksiyonları etkileyebilir. Bu kanserlerin tedavisi hastanın yaşam kalitesini etkileyen ilave fonksiyonel bozukluklara yol açabilir.
Tedavi kararı verirken sağ kalım şansı ve tedavi etkinliği arasındaki
denge yaşam kalitesi ve fonksiyonel kazançla beraber düşünülmelidir. Böyle bir tedavi kararının verilmesi fiziksel ve psikolojik destek, fonksiyonel rehabilitasyon ve hastanın tedavi planını tartışan ve
haftalık olarak toplanan multidispliner takım oluşturmayı gerektirir.
İnsidans
Ağız kanseri dünya çapında en yaygın görülen 10. kanser olmakla
birlikte kansere bağlı ölümlerin en sık 7. nedenini oluşturur. Nazofarenks kanseri büyük oranda Güney Çin de görülürken oral kavite
kanseri Hindistan’da en yüksek orandadır. Baş boyun kanserlerinin
insidansının en fazla olduğu bölgeler Güney Doğu Asya ve Batı
Avrupa ülkeleridir. Erkek kadın oranı bölgelere bağlı olmakla birlikte 2/1’ den 15/1’ e kadar değişmektedir.
Avrupa ülkelerinde baş boyun kanseri 2008 grubu larenks kanserinin en sık tanı alan kanser olduğunu, bu kanserin sıklıkla 5070 yaş arasında tanı aldığını, nadiren 40 yaş altında görüldüğünü
bildirmiştir. Larenks kanserinin toplam insidansı 3.4/100000 dir.
139
Download