avrupa`nın bölünmek isteyen ülkeleri

advertisement
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
AVRUPA’NIN BÖLÜNMEK İSTEYEN ÜLKELERİ
İçindekiler
BELÇİKA ................................................................................................................... 3
BİRLEŞİK KRALLIK................................................................................................ 4
DANİMARKA ........................................................................................................... 5
FRANSA .................................................................................................................... 6
İSPANYA ................................................................................................................... 6
İTALYA...................................................................................................................... 9
KOSOVA ................................................................................................................. 10
MAKEDONYA ....................................................................................................... 11
MOLDOVA ............................................................................................................. 11
SIRBİSTAN .............................................................................................................. 12
1
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Bölünmek İsteyen Ülkelerin Grafiği1
1
Kaynak: Bölünmek İsteyen Ülkelerin Grafiği: Anadolu Ajans, 2014
2
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
BELÇİKA
Belçika'da Flaman Bölgesi, zenginliği paylaşmak istemiyor
Federe yapılı Belçika'da nüfusun yaklaşık yüzde 60'ının yaşadığı zengin Flamanya
bölgesinde halkın çoğunluğu daha güçlü otonomi isterken, bağımsızlık yanlısı partilere
destek yüzde 40'a yaklaşıyor.
Belçika'nın kuzeyinde, resmi dili Flamanca olan bölgede kişi basına düşen gelir 34 bin
avro düzeyindeyken Fransızca konuşan Valon bölgesinde bu rakam 25 bin avroya
iniyor. Belçika genelinde yüzde 8,4 olan işsizlik oranı Flamanya'da yüzde 5
seviyesindeyken, Valonya'da ise yüzde 11'in üzerine çıkıyor.
Ekonomik ve tarihsel nedenler yanında dil kavgaları nedeniyle bölünme tartışmaları
yaşayan Belçika, bütünlüğünü büyük ölçüde çift dilli Brüksel bölgesine borçlu. Hem
Flamanlar hem Valonların sahiplenmek istediği, AB ve NATO'ya evsahipliği yapması
nedeniyle uluslararası önemi de büyük olan Brüksel paylaşılamadığından bölünme
çabaları sonuçsuz kalıyor.
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından tazminat olarak Belçika'ya kalan, başkenti Eupen
olan yaklaşık 80 bin nüfuslu otonom Alman Bölgesi, şimdilik bağımsızlık istemese de
yetkilerinin artırılması talebini sıkça gündeme getiriyor. Belçika'da bölünme
tartışmaları hemen her seçim sonrasında yaşanan siyasi krizlerle birlikte alevleniyor.
Son olarak 25 Mayıs'ta yapılan genel seçimlerin ardından başlayan, bağımsızlık yanlısı
Yeni Flaman İttifakı'nın da dahil olduğu koalisyon müzakereleri halen devam ediyor.
Flaman ve Valon bölgelerindeki sağ partilerin de katılması beklenen yeni hükümetin
ne zaman oluşturulacağı belli değil.
Bart De Wever liderliğindeki Yeni Flaman İttifakı, 2010 yılındaki genel seçimlerden
birinci parti çıkmasına rağmen koalisyon pazarlıklarına girmek istemeyince ağır bir
siyasi kriz yaşanmış ve ülke 541 gün hükümetsiz kalarak bu alanda dünya rekoru
kırmıştı.
Belçika'da hükümetsiz kalma süresi 2007 yılında 194 gün, 1988 seçimlerinin ardından
148 gün, 1979 seçimlerinin ardından 107 gün ve 1992 seçimlerinde 102 gün olmuştu.
3
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
BİRLEŞİK KRALLIK
İskoçya’da yapılan bağımsızlık referandumunda "hayır" oylarının fazla çıkması ile
Birleşik Krallık rahat bir nefes alsa da, “yaşlı kıta” Avrupa’da bağımsız devlet olmak
için sandık başına gitme planı yapan çok sayıda bölgenin merkezi hükümetler ile
mücadeleye devam etmesi bekleniyor.
Dünya tarihi boyunca büyük imparatorluklardan, rönesans-reform hareketlerine,
aydınlanma ve sanayi devrimine, doğal afetlere ve büyük savaşlara kadar pek çok
önemli gelişmeye ev sahipliği yapan ve bu nedenle “yaşlı" ya da “eski” kıta olarak
anılan Avrupa, son dönemde tüm dengeleri değiştirebilecek birtakım siyasi
değişiklikleri yaşama potansiyeli taşıyor.
Birleşik Krallık’ın kuzeyindeki İskoçya’da 18 Eylül’de yapılan bağımsızlık
referandumu, eski kıtanın bazı bölgelerinde hukuki, siyasi, sosyal ya da ekonomik
nedenlerden ötürü bağımsızlık isteyenlerin taleplerini yeniden gündeme getirdi.
Bağımsızlık taleplerinin yeni trend haline geldiği Avrupa’da görev yapan AA
muhabirleri, kıta genelinde ön plana çıkmış 20 kadar bölgenin bağımsızlık talebini
derledi.
İskoçların bağımsızlık hayali başka bahara kaldı
18 Eylül'de yapılan referandumda, İskoçların yaklaşık yüzde 55'i "hayır" oyu
kullanınca bağımsızlık isteyenlerin hayali de başka bahara kaldı.
İskoçya'nın ekonomik ve siyasi bağımsızlığı konusunda başlatılan kampanyalar
1700'lü yıllara uzanıyor. Ülkede son 300 yıldır çeşitli siyasi gruplar, partiler ve kişiler
bağımsızlık konusunda kampanyalar yürütüyor. İskoçya'da 1999 yılından bu yana
özerk bir parlamento bulunuyor. İskoç Ulusal Partisi (SNP), 2011'deki son parlamento
seçimiyle 1999 yılından beri ilk kez oyların çoğunluğunu almış ve iktidara gelmesiyle
İskoçya'daki bağımsızlık talebini daha güçlü şekilde dile getirmeye başlamıştı. İngiliz
ile İskoç hükümetleri, 15 Ekim 2012'de referandumun yapılmasına dair Edinburgh
Anlaşmasına imza koymuştu.
4
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
1998 yılında İşçi Partili Tony Blair'in İngiltere Başbakanı olduğu dönemde onanan
yasayla kurulan İskoç Özerk Parlamentosu, eğitimden, sağlığa, tarımdan sanata kadar
birçok alanda kendi politikalarını uygulayabiliyor. İskoçya'da uygulanan vergi
oranlarına ise İngiliz Parlamentosu karar veriyor.
18 Eylül'de yapılan referendum sonucunda İskoçya bağımsız olsaydı, Birleşik Krallık,
toprağının üçte birini kaybedecek ve nüfusu 5 milyon azalacaktı.
Galler'de bağımsızlık isteyen grup var
Birleşik Krallık’ta bağımsızlık taleplerini en güçlü dile getiren İskoçlar olsa da, ayrılık
isteyen tek halk değil.
Birleşik Krallık'ın batısında, 3 milyon kişinin yaşadığı Galler'de, İskoçya gibi
bağımsızlık isteyen bir grup bulunuyor. Ancak İngiliz basını, bu grubun nüfusun yüzde
15'inden fazlasını temsil etmediğine ve İskoçya'daki gibi bir bağımsızlık
referandumunun yapılmasının olası gözükmediğine dikkati çekiyor.
DANİMARKA
Grönland, bağımsızlık yolunda
Kuzey Kutbu ve Atlantik Okyanusu arasında yer alan ve büyük bölümü buzullarla
kaplı, 57 bin nüfuslu dünyanın en büyük adası Grönland, 1775'ten itibaren
Danimarka'nın sömürgesiyken 1953'te eyalet ve 1975'te otonom bölge haline geldi.
2008 yılında yapılan referandumda halkın yüzde 75'i, polis, adalet, sahil güvenlik dahil
30 alanda kontrolün Danimarka'dan Grönland hükümetine devrine destek vermişti.
Referandumla zengin petrol ve maden kaynakları üzerinde de söz sahibi olan
Grönland, sadece savunma ve dış politikada Danimarka'ya bağlı kalmayı sürdürüyor.
Bağımsızlık yolunda ilerleyen Grönland, Danimarka'yla birlikte otomatikman dahil
olduğu AB'den 1982 yılında yapılan referandumla ayrılmıştı.
5
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
FRANSA
Napolyon'un doğduğu topraklardan bağımsızlık talebi
Fransa'ya bağlı Korsika adası 1960'lardan bu yana bağımsızlını kazanmak için
mücadele veriyor. Aynı zamanda Napolyon'nun doğduğu yer olarak da bilinen ve iki
bölgeden oluşan Korsika, 1735'de bağımsızlığına kavuşmuş ancak Versailles
Antlaşmasıyla 1768'de Fransızların eline geçmişti.
Korsika'da bağımsızlık için savaşan çeşitli örgütler de mevcut. Yaklaşık 50 yıl önce,
1960'larda başlayan birçok ayrılıkçı hareketin birleşmesi sonucunda doğan Korsika
Ulusal Kurtuluş Cephesi, bugün hala adanın bağımsızlık talebinde ısrarcı. Birçok
devlet dairesine ve resmi makama saldırılar düzenleyen örgüt, geçen haziran ayında
silah bıraktığını açıklamış ve yasadışı hiçbir eylemde yer almayacaklarını duyurmuştu.
Bağımsızlık mücadelelerinden vazgeçmediklerinin altını çizen örgüt bundan sonra
mücadelelerini siyasi zeminde sürdürmek istediklerini açıklamıştı. Örgüt,
açıklamasında; önceki taleplerinin hala geçerli olduğuna vurgu yaparak Korsikalı
siyasetçilerin Fransa ile yeni bir statü için müzakere yapmaları gerektiğini de
kaydetmişti.
İSPANYA
İspanya’da Katalonya ve Bask bölgeleri
İspanya'nın doğusundaki Katalonya özerk yönetiminde ayrılıkçı girişimlerin geçmişi
çok uzun bir tarihe dayanıyor.
Ülkenin 17 özerk yönetiminden biri olan Katalonya, İspanya içinde farklılılığını her
seferinde öne çıkartsa da, bağımsızlık yanlısı girişimlerin yoğunlaşması 2010 yılından
itibaren başladı. 2006 yılında dönemin iktidarı İspanya Başbakanı Jose Luis Rodrgiuez
Zapatero'nın da desteğiyle, özerklik haklarının genişletildiği yeni bir statü elde eden
6
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
Katalonya, şu anda iktidarda olan Halk Partisi'nin (PP) yaptığı itiraz sonucunda
Anayasa Mahkemesi'nin 2010 yılındaki kararıyla genişletilmiş haklarının büyük
bölümünü kaybetti.
İspanya'nın yaşadığı ekonomik krizden en çok etkilenen özerk bölgelerden biri olan
Katalonya'da özerk yönetim hükümeti ise, İspanyol hükümeti ile yeni bir mali anlaşma
girişimlerinin hepsinden olumsuz cevapla döndü. Bu gelişmeler üzerine, şimdiye kadar
İspanya'nın yanında bir siyaset izleyen Katalonya'daki en büyük siyasi koalisyon olan,
iktidardaki Yönelim ve Birlik (CIU) partisi bağımsızlık girişimlerini ön plana çıkardı.
CIU lideri ve Katalonya özerk yönetim başkanı Artur Mas da bu sebepten 2012 Kasım
ayında Katalonya'yı erken yerel seçimlere götürdü. Bu seçimlerde CIU 12
parlamenterini kaybetse de 135 sandalyeli Katalan parlamentosuna 50 milletvekili
sokarak yine 1. parti çıkmayı başardı. Milletvekili sayısını 21'e çıkartarak erken
seçimlerin en büyük galibi olan ve tarihsel anlamda "bağımsız Katalonya" görüşünün
en büyük savuncusu olan Katalonya Cumhuriyetçi Solu (ERC) ise bağımsızlık yanlısı
referandumun gerçekleşmesi koşuluyla, CIU'nun azınlık hükümetine dışarıdan destek
verme kararı aldı. Katalonya geçen 2 yıl boyunca tamamen bağımsızlık yanlısı
girişimlere odaklandı. 23 Ocak 2013 tarihinde Katalonya parlamentosunun onayladığı
"Katalan halkının kendi geleceğine karar verme ve egemenlik deklarasyonu" adlı
metin, aynı yılın mart ayında İspanya Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararla "anayasa
dışı" olarak görülüp, iptal edildi. 2013 Aralık ayında ise CIU, ERC, ICV-EUiA ve
CUP siyasi partileri, 9 Kasım'da yapılmak istenen referandumunda yöneltilecek soru
üzerinde anlaştı. Buna göre, olası bir referandumda Katalan halkına iki aşamalı bir
soru yöneltileceği, "Katalonya'nın bir devlet olmasını istiyor musun" sorusuna "evet"
diyenlere, "bu devletin bağımsız olmasını istiyor musun" şeklinde ikinci bir soru
yöneltileceği açıklandı.
2014 Ocak ayında ise Katalan parlamentosu, 9 Kasım'da yasal yollardan bir
referandum yapılması talebini İspanyol meclisine yolladı. İspanyol meclisi ve
senatosunda yapılan oylamalarda bu talep reddedildi.
Referandumun yasal bir geçerliliği olması için son çare olarak Katalan
parlamentosunda, halk oylamalarıyla ilgili yerel bir yasa çıkartılması girişimi
başlatıldı. 19 Eylül Cuma günü Katalan parlamentosunda onaylanması öngörülen yasa,
Katalonya'nın 9 Kasım'da bağımsızlık yanlısı bir referandum yapmasına olanak
sağlasa da, İspanyol hükümetinin hemen buna itiraz edip, Anayasa Mahkemesine
taşıması ve burada iptal edilmesi kesin gözüküyor.
Bu arada, Katalonya'daki bağımsızlık yanlısı sivil toplum kuruluşları, özellikle Diada
gibi ulusal bayramlarda organize ettikleri geniş katılımlı gösterilerle Katalonya'nın
7
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
bağımsızlık talebini tüm dünyaya duyurmayı ve bu şekilde İspanyol hükümetine baskı
yapmayı hedefledi.
Yaklaşık 7,5 milyon nüfusa sahip Katalonya, İspanya'daki özerk yönetimler içinde en
çok kamusal borcu olanların başında geliyor. İspanya genelinde yüzde 24 olan işsizlik
oranı Katalonya'da yüzde 20 düzeyinde bulunuyor. Katalonya'da kişi başına düşen
millli gelir ise 27 bin avro olarak gösteriliyor.
İspanya'da, bağımsızlık yanlısı tutumu ile uluslararası anlamda en çok öne çıkan
bölgesi; ülkenin kuzeydoğusundaki Bask Özerk Yönetimi. Avrupa'nın en eski toplumu
olduğu varsayılan Bask, İspanya Anayasası'na göre en geniş haklara sahip özerk
yönetim olarak öne çıkıyor. Bask'taki bağımsızlık yanlısı girişimler, ilk kez 1961
yılında saldırılara başlayan ETA örgütü ile sınırlıymış gibi görülse de, gerçekte Bask
siyasi yapısında da ciddi bir bağımsız yapılanma bulunuyor. 850'den fazla kişinin
ölümünden sorumlu tutulan ve AB terör örgütleri listesinde yer alan ETA'nın, 2011
Ekim ayında ilan ettiği "silahlı faaliyetlerini kalıcı olarak sona erdirme" kararı sonrası
Bask bölgesi barış sürecine girdi. Geçen 3 yıllık sürede hiçbir saldırı düzenlemeyen
ETA, sembolik olarak silah bıraktığını gösteren açıklamalar da yaptı.
Öte yandan, ETA'ya destek veren, sol görüşlü ayrılıkçı "izquierda abertzale" adlı siyasi
hareketin kurduğu siyasi partiler de (Bildu, Sortu, Amaiur) Bask bölgesinde ikinci
büyük siyasi parti konumuna geldi. Mevcut durumda Bask yönetimi, kendisini İskoçya
ve Katalonya'daki bağımsızlık girişimlerinden farklı konumda tutmak isteyerek,
gelişmeleri izlemeyi tercih ediyor. 2012 yılındaki Bask bölgesi yerel seçimlerini
kazanan Bask Ulusal Partisi (PNV) ilk baştan beri açıkladığı gibi önceliğini ekonomik
krizle mücadele ve barış sürecine verirken, bağımsızlık yanlısı girişimleri 2015 yılına
bıraktı. PNV, bağımsızlık yanlısı girişim olan bir planı 2015 yılında kamuoyuna
açıklayacağını duyurdu. 1999-2009 yılları arasında Bask Özerk Yönetimi başkanı olan
Juan Jose İbarretxe'nin girişimiyle hazırlanan ve basında "İbarretxe planı" olarak
adlandırılan bağımsızlık yanlısı girişim 2004 Aralık ayında Bask parlamentosunda
onaylanarak, İspanyol meclisine sunulmuş ancak 1 Şubat 2005'te İspanyol meclisinde
yapılan oylamada bu plan reddedilmişti. Söz konusu "İbarretxe planı", Bask bölgesi
için yeni bir özerklik statüsü ve halkın kendi geleceğine karar verme hakkını
içeriyordu.
Yaklaşık 2,2 milyon nüfusa sahip Bask bölgesinde, işsizlik yüzde 16 oranında, kişi
başına düşen milli gelir ise 31 bin avro düzeyinde bulunuyor.
8
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
İTALYA
İtalya’da bağımsızlık isteyen bölge sayısı az değil
İtalya’dan Veneto bölgesi, kendi sınırları içerisinde geçen mart ayında düzenlediği
referandumla bağımsızlığı en çok isteyen bölge olarak ön plana çıkıyor.
Kanallarıyla ünlü Venedik kentinin başkent olduğu tarihi Veneto bölgesi, son yıllarda
özellikle de ekonomik gerekçelerle İtalya’dan ayrılmayı talep ediyor. Venetolular, bu
konuda bir internet sitesi üzerinden yaptıkları resmi bağlayıcılığı olmayan bir
oylamayla bağımsızlık konusundaki isteklerini net şekilde ortaya koydu.
Egemenliklerini 1797 yılında ünlü Fransız Komutanı Napolyon Bonaparteve
ordularına kaptıran, daha sonra 1866 yılında o dönem siyasi birliğini yeni sağlayan
İtalya’ya dahil olan Venetolular, Mart 2014’teki gayri resmi referandumda yüzde 89
oranında bağımsızlık fikrine “evet” dedi.
Veneto bölgesine komşu ülkenin kuzeyindeki Alto-Adige Trentino Özerk Bölgesi de
İtalya’dan ayrılmak isteyen bölgelerin başında geliyor.
Alto-Adige Trentino Bölgesi’nin bağımsızlık fikri, Veneto’nun aksine etnik farklılığa
da dayanıyor. Zira İtalyanca ile birlikte resmi dil olan Almanca, halkın yüzde 70'i
tarafından konuşuluyor.
İtalya’nın Birinci Dünya Savaşı sırasında topraklarına kattığı ve Alto-Adige Trentino
ismini verdiği, Avusturyalıların Güney Tirol olarak adlandırdığı bölgede ayrılıkçı
liderler, İtalyan olmadıklarını, bağımsızlık ya da eski vatanları olan Avusturya ile
birleşmek istediklerini dile getiriyorlar.
İtalya’nın, İsviçre ve Fransa ile sınırının kesiştiği yerdeki Val d’Aosta,
kuzeydoğusundaki Fruili-Venezia bölgelerinin yanı sıra Sardunya ve Sicilya adaları da
zaman zaman etnik, sosyal ve ekonomik nedenlerle bağımsızlık taleplerinin yüksek
sesle dile getirildiği bölgeler olarak dikkati çekiyor.
İtalyan anayasası, bölgelerin kendi başlarına yapacakları bir halk oylamasıyla
geleceklerine ilişkin karar almasına izin vermiyor.
9
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
KOSOVA
Balkanlar'daki karmaşık siyasi yapı, bağımsızlık girişimlerinin temelini oluşturuyor.
Balkan coğrafyasında yer alan Bosna Hersek, Sırbistan, Kosova ve Makedonya’da
bazı etnik grupların "ayrılıkçı" söylemleri nedeniyle bağımsızlık tartışmaları sık sık
gündeme geliyor.
Bosna Hersek'teki iki entiteden biri olan ve nüfusun büyük çoğunluğunu Sırpların
oluşturduğu Bosna Sırp Cumhuriyeti (RS), "bağımsızlık" söyleminin en çok
gündeme geldiği bölge olarak ön plana çıkıyor.
Başta, Bosna Sırp Cumhuriyeti Başkanı Milorad Dodik olmak üzere, Bosna Hersek'te
yaşayan Sırp siyasiler "Bosna Hersek'ten ayrılma" söylemlerini sık sık tekrarlarken,
Dodik, düzenleyecekleri referandum ile ülkenin kalanından ayrılmak istediklerini
birçok kez dile getirdi.
Bosna Sırp Cumhuriyeti'ndeki ayrılıkçı söylemlere rağmen, Bosna Hersek'te 19921995 yılları arasında yaşanan savaşı sona erdiren Dayton Barış Antlaşması baz
alınarak hazırlanan Bosna Hersek Anayasası, ülkenin iki entiteden oluşan bir yapıya
sahip olduğunu ve ülkede yapılacak herhangi bir iç düzenleme için önce Temsilciler
Meclisi'nde 3'te 2'lik desteğin sağlanması, kararın daha sonra Milletler Meclisi'nde oy
çokluğu ile kabul edilmesini öngörüyor.
Öte yandan, söz konusu referandumun sadece bağımsızlık isteyen bölgede değil, tüm
ülkede yapılması gerektiği de kanunlarda açıkça belirtiliyor.
2008 yılında tek taraflı bağımsızlığını ilan ederek Sırbistan'dan ayrılan Kosova'da da
ayrılıkçı söylemlerin arkası kesilmiyor.
Ülkenin kuzeyinde bulunan ve Arnavutlar ile Sırplar arasında yaşanan sorunlarla sıkça
gündeme gelen Mitrovitsa, "sorunlu bölgeler"in başında geliyor. Nüfusun büyük
çoğunluğunu Sırplar'ın oluşturduğu Kuzey Mitrovitsa'daki yetkililer, her fırsatta
Sırbistan'a bağlanmak istediklerini dillendiriyor.
10
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
MAKEDONYA
Makedonya'daki Arnavut sorunu
Nüfusunun yaklaşık 4'te 1'ini Arnavutların oluşturduğu Makedonya, sık sık Arnavut
nüfusun ayrılıkçı söylemeleri ile gündeme geliyor. Son olarak, ülkedeki bazı Arnavut
siyasetçiler "İlirida Cumhuriyeti" adı altında bir Arnavut devleti ilan edeceklerini,
hatta böyle bir yeni devlet için gerekli tüm kamu kurumlarının da hazır olduğunu öne
sürüyor.
MOLDOVA
Transdinyester, fiili olarak bağımsızlık ilan etti
Uluslararası hukuka göre Moldova devletinin bir parçası olan Transdinyester, fiili
olarak tek taraflı bağımsızlığını ilan etmiş bir cumhuriyet. Meclisi, ordusu, polisi ve
posta sistemi olan Transdinyester, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi hiçbir devlet
tarafından tanınmıyor.
Romen halkının çoğunlukta olduğu Moldova'nın 1989'da "Romence'yi devlet dili"
kabul etmesi ve Kril alfabesinden vazgeçerek Latin alfabesine geçmesi, çoğunluğu
Ruslardan oluşan Transdinyester halkı tarafından tepki ile karşılandı. Transdinyester
halkı, Aralık 1990'da referendum yaparak bağımsız devlet olduklarını ilan etti.
Moldova ile Transdinyester arasında başlayan silahlı çatışmaların sonucunda, 22
Temmuz 1992'de ateşkes imzalandı. Bu tarihten sonra sorunun çözümü için diplomatik
girişimler başlatıldı.
Moldova ile Transdinyester arasında ilk olarak 1993'de başlayan çözüm görüşmeleri,
AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı), ABD, Ukrayna ve AB'nin de
katılımıyla genişleyerek bugüne kadar sürdü. Çözüm süreci kapsamında Moldova,
11
AK PARTİ GENEL MERKEZ DIŞ İLİŞKİLER BAŞKANLIĞI
1994 yılında kabul ettiği yeni anayasa ile Transdinyester'e özerklik tanısa da
Transdinyester bağımsızlıkta ısrar ediyor.
Sorunun çözümü için AGİT bünyesinde 5+2 formatında yürütülen müzakareler,
Ukrayna'daki gelişmelerin de etkisiyle zaman zaman kesintiye uğrasa da devam
ediyor.
SIRBİSTAN
Ayrılıkçı söylemlerden fazlasıyla muzdarip olan bir diğer batı Balkan ülkesi Sırbistan.
Ülkenin kuzeyinde Macar nüfusun yoğun olarak yaşadığı Voyvodina Özerk Bölgesi,
ülkenin güneyinde Boşnak nüfusun yoğun olarak yaşadığı Sancak bölgesi ve yine
ülkenin güneyinde yer alan ve Arnavut nüfusun yoğun olarak yaşadığı Preşeva
bölgelerinde de sık sık ayrılıkçı söylemler dile getiriliyor.
Voyvodina bölgesi yetkilileri, otonom yapının daha da genişletilmesini isterken,
Sancak'taki Boşnak liderler, tam bir "otonom" yapı talep ediyor. Arnavut nüfusun
yoğun olarak yaşadığı Preşeva bölgesindeki siyasi liderler de Kosova'ya bağlanmak
istediklerini sıkça ifade ediyor.
12
Download