Ekonomik l'aklaşım, Cilt: 18, Sayı: 62, ss. 61-77 DARALTICI DEVALÜASYON HİPOTEZİ: TÜRKİYE ÜZERİNE BİR UYGULAMA A. Nazif ÇA TlK' ÖZET çalışmada devaiiiasyon lıipote;;inin geçerliliği yaptsal VAR modeli yardımt ile ampirik olarak analiz edilmiştir. Çalışmada kullanılan model geleneksel görüşün aksine devalüasyomm daraltıcı etkilerinin olduğımu göstermektedir. Reel devalüasyonlar Türkiye'de yüksek enflasyona ve ekonomik daralnıaya neden olmaktadır. Bu nedenle incelenen dönemde reel döviz kurunun sürekli devalüe edilerek ihracat potansiyelinin ammlnıasma dayalı bir dış ticaret politikasuwı etkin olmayabileceği sonucıma ulaşılmışttr, Varyans aynşunna ve etki tepkifoııksiyoııları döviz kurundan fiyatlara güçlü bir geçiş etkisinin olduğunu ima etmektedir. Sö:; konusu bulgu dövi;; kurunun rekabetçi bir düzeyde tutulmasmm oldukça riskli olduğuna işaret etmektedir. Sonuç olarak, sürekli reel devalüasyonuygun para ve maliye politikalan ile desıeklenmedikçe başarılı olmayacaktır. Bu Bernmıke Türkiye'de (1986) tarafindan daraltıcı geliştirilen Anahtar Kelime/er: Daraltıcı Devalüasyon, Büyüme, JEL Sınıflama/an: Yapısal VAR. F41, FJJ ABSTRACT CONTRACTIONARY DEVALUAT/ON HYPOTHESIS: AN APPLICATION TO TURKEY In rlıis paper we /ıaı•e empiricalfy inFestigated the mlidity of the contractionary deFa/uation lı)pot!ıesis in Turke.v by using tlıe Structural VAR methodology (/ewloped by Bernımke ( 1986). Tfıe model usa/ iıı rlıis study slıows tfım. conrrcıry to collvellfiolla[ wisdom, real depreciatio11s have contractionary effects on output. Persistelif devaluations lıaı•e led to lıigfı inftatian and eco11omic ·Araştırma Gôrevlisi. Ege Üniversitesi. iktisadi ve İdari Bilimler Fo~Uite>i. A. 62 comraction in Turkey. For tluıt reason we lım•e reacfıed the canc/usian NazıfÇATIK ılıat foreign trade policy basa! 011 tlıe persistent dewıluation of real e.rclımıge rate will not be efficiem to itıcrease exporı potelltiaf of Turkey. Evidences obtained from mrimıce decompositions and impulse response fiuıctioııs pass-tlıro11glı to from real exchange rat e imply that iuflation. Tlıis tfıere is a FCI)' strong finding alsa point out the substantial risks to keep tlıe exchange rate at a competitive /eve/. As a result permane/lt real devafuarian may not be successful unless it is accompaııied by appropriate monetary and fiscal policies. Keyword.ç: Contractionary Devaluation, Growth, Stuctura/ VAR. JEL Classifications: F41, F31 I. Giriş l990'1ı yıllarda başta Latin Amerika Ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı ekonomik krizler döviz kuruna dayalı istikrar programiarına duyulan güveni sarsmıştır. Devalüasyonların yapılmasından önce söz konusu döviz kuru politikalarını destekleyenler, ulusal paraların dolar karşısında değerlenınesini verimlilikteki artış, enflasyondaki düşme ve olumlu beklentiler nedeniyle ekonominin iyiye gittiğini gösteren bir işaret olarak görmüşlerdir. Bu nedenle yerli paranın değedenmesinin büyürneyi sınırlayıcı etkisi olduğunu savunan görüş tamamen bir kenara iıilmiştir. Ancak Meksika ve diğer Latin Amerika ülkelerinde yaşanan krizlerden sonra döviz kurunun nominal çapa olarak kullanıldığı, bu tür sabit kur uygulamalarının yerine yönetimli dalgalanan veya serbest kur sistemi benimsenmiştir. Geleneksel yaklaşımlar reel döviz kurunun devaltle edilmesinin ekonomi üzerinde genişletici etkileri olduğunu savunmaktadır. Buna göre, reel değer kaybı bir yandan yurtiçinde üretilen malları yurtdışına göre ucuziatarak ihracatın artmasına, diğer yandan ithalatın azalmasına neden olacak ve böylelikle dış ticaret dengesinin iyileşmesine olumlu katkıda bulunacaktır. Böyle bir dışa dönük bir sanayileşme stratejisinin benimsenmesi ise yabancı sermaye girişini arttırarak ülkenin sürdürülebilir kalkınma yoluna girmesini sağlayacaktır. Reel devalüasyonun 1 1 Uteralürde döviz kurunun değer kaybı veya kazancına uygulanan döviz kuru sistemine göre farklı isimler verilmektedir. Sabit kur sisteminde merkez bankası veya diğer par.ı otoritelerince ilan edilen döviz kurunun değerinin dtişüıillmesine devalüasyon, aııtınlınasına revalUasyon adı verilirken. esnek kur sistemimle döviz kurunun değerinin düşmesine değer kaybı. aTtınasma değer kazancı adı verilmektedir. Ancak ilk ol~rak Krugman ,.e Taylor (1978) ilc Lizondo ve Montiel (1989) tarafından esnek veya sabit kur sisteminde reel döviz kurundaki artışın bliyüınc lizerindeki daraltıcı etkisini belirtmek amacıyla kullanılan daraltıcı devalüasyon (contractionary dcvaluation) kavranu bu çalışmada da esnek veya sabit kur aynmı gözetmeden kullanılacaktır. Darnitıcı Deve/üasyo11 Hipotezi: Türkiye Üzerille Bir Uygulama 63 yukarıda öne sürüldüğü gibi büyürneyi uyarıcı etkisi teorik anl.ımda aşikar olmasına son dönemde yapılan ampirik çalışmalarda bu görüşün bazı ülkeler için tam olarak geçerli olmadığı devalüasyonun daraltıcı etkilere de sahip olabileceği sonucuna ulaşılmıştır. Bunlardan Meksika ve diğer Latin Amerika ülkelerini kapsayan Cooper (1971), Karnin (1988), Edwards (1989) ve Morley (1992), çalışmalarında devalüasyonun çıkuda ve büyüme hızında bir azalmaya neden olduğunu bulmuştur. Devalüasyonun etkilerinin VAR (Vector Autoregression) modelleri kullanılarak Meksika için analiz edildiği çalışmalardan Rogers ve Wang (1995), Copelman ve Werner (1996) ile Karnin ve Rogers (2000) reel devalüasyonun enflasyona ve iktisadi daralmaya yol açtığını destekleyen sonuçlara rağmen, ulaşmıştır. Literatürde daraltıcı devalüasyon ile ilgili başta Latin Amerika ülkeleri olmak üzere birçok çalışma yer almasına ve Türkiye'de reel döviz kurunun dış ticaret üzerindeki etkilerini inceleyen birçok çalışma yapılmasına rağmen, döviz kurunun reel değer kaybı ile büyüme arasındaki ilişkiyi ve bunları etkileyen diğer makroekonomik büyüklükleri dikkate alan hariç Domaç (1997) dışında herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır 2 . Domaç (1997) 1960-1990 döneminde Türkiye'deki reel devalüasyonların daraltıcı etkiye sahip olup olmadığını incelemiş, EKK yöntemini kullandığı çalışmasında beklenmeyen devalüasyonların çıktı üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğunu, beklenen devalüasyonların ise çıktı üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığını, dolayısıyla daraltıcı devalüasyon hipoıezinin Türkiye için geçerli olmadığını bulmuştur. Devalüasyonun daraltıcı etkileri ile ilgili iktisatçılar tarafından çeşitli görüşler öne sürillmüştür. İlk olarak reel döviz kurunun uluslararası ticarette rekabetçi avantaj sağlamak amacıyla sürekli denge değerinin altında tutulması enflasyonun yükselmesine, dolayısıyla döviz kuru hedefinin terk edilmesine neden olacaktır. İkinci olarak, enflasyonisı etkilere yol açmadan reel devalüasyona devam edilse bile bunun büyürneyi ne yönde etkileyeceği tam olarak bel!i değildir. İki değişken arasındaki nedenselliğin yönü de büyük önem arz etmektedir, reel döviz kurundan büyümeye doğru bir nedensellik ilişkisi olabileceği gibi tam tersi bir durum da söz konusu olabilir (Kamin ve Rogers, 2000: 91). Diğer taraftan çıktı ve reel döviz kuru arasındaki negatif yönlü ilişki, sözü edilen iki değişkenin yurtdışı fıyat düzeyi, uluslararası faiz oranları ve sermaye hareketleri gibi diğer değişkenlerden de etkilendiği hesaba katılırsa, gerçeği yansıtmayabilir yani bir sahte korelasyon durumu söz konusu olabilir (Bu konu ile ilgili bkz. Karnin ( 1988) ve Edwards 'Türkiye'de reel döviz kurunun dış ticarcı fizerindeki etkilerini inceleyen çalışmalar için bkı. Aydın, ve Yücel (2004). Çıplak 64 A. NazifÇATIK (1989)). Son olarak, yapılan devalüasyonun çıktı üzerindeki daraltıcı etkisi geçici olabilir. diğer bir deyişle sürekli devalüasyon ancak uzun dönemde büyürnede bir artışa neden olabilir3 . Diğer gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de reel değer büyürneyi arttırıcı etkisi hakkında tam bir çıkarımda bulunmak mümkün değildir. 24 Ocak 1980 kararlan ile birlikte dışa dönük bir kalkınma anlayışının yansıması olarak Türkiye'de ihracata yönelik üretimin yapıldığı sektörler düzenli devalilasyonlarla desteklenmiştir. Bunun sonucunda hızlı büyüme oranları yakalanmasına rağmen bu ortam kalıcı olamamış, bu politikalar sayesinde yaratılan suni büyüme ortamı, ancak 1980'\erin sonlarına kadar devam edebiimi ştir. kaybının " " 6 5 ~ m ~ ~ ~ 1 '2 ~ ' -2 -· -6 _, -8 E Şekil Reel Oö'-iz Kuru Yıllık Yüzde Değişim -soyüme] I: Türkiye'de Reel Değer Kaybı ve Büyüme: 1990-2005 Şekil l 'de 1995=100 olarak alındığı UFE bazlı Reel Efektif Döviz Kuru Endeksinin yıllık yüzde değişiminin alınması ile hesaplanan reel değer kaybı ile Reel GSYİH'deki yıllık yüzde değişim olarak tanımlanan büyüme oranı, her iki değişken arasında bir karşılaştırmanın yapılması amacıyla verilmiştiL Şekilden de görüldüğü üzere döviz kurunun devalüe edildiği 1994 ve Şubat 200l'de büyürnede önemli düşüşler yaşanmışıır 4 • Büyüme ancak belirli bir süre sonunda pozitife dönmüştür. Her iki değişkenin arıısındaki ilişkinin yönü ve derecesini daha da belirginleştirmek amacıyla yapılan korelasyon katsayısı hesaplamasında ise sözü edilen negatif yönili ilişkiyi bir ölçilde destekleyen -0.773 gibi bir değer elde edilmiştir. ı Sürekli devalüasyonuıı uzun dönemde bllyi.ınıe üzerindeki etkileri ik ilgili bkz. Edward> (1989) ve Kamin (1996). 'Reel efektif döviz kuru endeksinde ki artış TL' nin reel değer kazaneını ifade etmektedir. Daraltıcı Develüasyon Hipote:.i: Türkiye Ü:.erine Bir Uygulama 65 Türkiye'de reel değer kaybı ile büyüme arasındaki bunları etkileyen diğer makroekonomik büyüklükler arasındaki karşılıklı etkileşimi bir yapısal VAR modeli kullanarak analiz etmek, bu sayede literatürdeki söz konusu boşluğu doldurmaktır. Bu ana amo:ıcın yanı sıra Türkiye'nin döviz kuru politikalarına ışık tutmak diğer yardımcı bir amaçtır. Bu ilişkiyi ve çalışmanın amacı Çalışmada ikinci bölümde kullanılacak ekonometrik modelin teorik çerçevesine değinilecektir. Kullanılacak veri setine ait bilgiler üçüncü bölümde yer alacaktır. Ekonometrik yönteme ait bilgiler ve tahmin sonuçlarına ise dördüncü bölümde yer verilecektir. Çalışmanın sonuç kısmında ise tüm analizlerden elde edilen sonuçlar bir araya getirilerek çeşitli politika önerilerinde bulunulacaktır. 2. Modelin Teorik Çe["çevesi Modelin teorik çerçevesinin ortaya konması amacı ile Karnin ve Rogers ile devalüasyon arasındaki aktarım mekanizmasını gösterdiği model dikkate alınacaktır. Bu amaçla Karnin ve Rogers (2000) ilk olarak reel GSYİH'nın yurtiçi talep ve net ihracattan oluştuğu aşağıdaki gelir özdeşliğinden hareket (2000)'ın çıktı etmiştir. Y=DD+NX (!) Net ihracat fonksiyonu reel gelirin ters, marshall-Iemer koşulunun reel döviz kurunun aynı yönlü bir fonksiyonudur. sağlandığı varsayımı altında, (2) Literatürde yurtiçi talebe etki eden aşağıdaki denklem (3)'te gösterilmiş olan, nominal faiz oranı, mali açıklar FISCDEF, bankaların reel kredi stoku RCREDIT, enflasyon tr, ve reel döviz kuru RER gibi bir çok değişken bulunmaktadır. (3) Bankaların edilen net sermaye kredi arzı RCREDIT, ise reel para stoku RM ve KA ile temsil yönlü bir ilişki içerisindedir. girişleri aynı RCREDIT=a 4 ıRM+a 42 KA (4) Reel para stoku para piyasasındaki denge durumunda reel para talebine RM'yi aşağıdaki gibi yazmak mümkündür. eşit olacağından Nominal faiz oranı ise enflasyon, çıktı ve sermaye girişlerine dayanan merkez bankası bankası reaksiyon fonksiyonu tarafından belirlenmektedir. 66 A. NazifÇATI K (6) Enflasyon değer kaybı E. oranı n:, tarnfından reel döviz kuru, çıktı ve nominal döviz kurunun reel belirlenmektedir. JT=a 71 RER+a 7! Y+a7:1E Net sermaye girişleri belirlenmektedir. Buradaki i* etmektedir. (7) KA. yurtdışı faiz faiz oranı oranını paritesi koşulu tarafından i ise yerli faiz oranını temsil (8) Hükümet reel döviz kurunu ödemeler dengesindeki gelişmelere göre ayarlamaktadır. RER=-a 91 NX-a 92 KA (9) Faiz dışı açık, çıktıdaki artışın vergi gelirlerini yükseltmesi sonucu düşer. sermaye girişlerindeki artışın ise hükümete dış dünyadan daha fazla borçlanma imkanı tanımasından ötürü bütçe açığını arttırması beklenir. (lO) Yukarıdaki 10 adet denklerole tanımlanan modeli, dışsal değişkenierin gerek net ihracat ge.rekse yurıiçi talep ilzerindeki etkileri dahil edildiğinde aşağıdaki gibi 4 denklemli temel bir modele indirgemek mümkündür. •• ·* ı =ı (lla) RID=q,i' +cyrffilıy (llb) ~RERffiBY (lle) Y =o;,ır+q,RER-qj' (lld) Çalışmanın bundan sonraki kısmında reel değer kaybının büyüme üzerindeki etkilerinin ortaya konması amacıyla yukarıdaki 4 eşanh denklem sisteminden oluşan yapısal bir V AR modeli oluşturulacaktır. 3. Veri 1992:01-2005:!2 dönemini kapsayan aylık zaman serilerinin kullanıldığı tüm veriler /FS Çe\'rimiçi Veri Tabm11'11dan temin edilmiştir. Büyüme ve çalışmada Daraltrcı Develüasyon HipMezi: Türkiye Üzerine Bir Uygulama 67 reel değer kaybı arasındaki ilişkinin ortaya konulması amacıyla modelin teorik çerçevesi dikkate alınarak aşağıdaki değişkenler kullanılmıştır: Jv 5 : Üç ay sabit vadeli ABD hazine bonosu faiz oranı, REER: 1995 yılının temel Kuru Endeksi'nin tersi 5, yıl olarak alındığı TEFE bazlı Reel Efektif Döviz WPI: Toptan Eşya Fiyat Endeksi 1987=100, RGDP: 1987 sabit (BinYTL). fıyatları ile üretim yöntemine göre hesaplanmış reel GSYİH Mevsimsellik içeren reel GSYİH ve Toptan Eşya Fiyatları endeksi Tramoseats yöntemi kullanılarak mevsimsellikten arındırılmıştır. Üç ay sabit vadeli ABD hazine bonosu faiz oranı (/us) hariç tüm değişkenler doğal logaritmaları alınarak analizde kullanılmıştır. 4. Yöntem ve Tahmin Sonuçları Çalışmanın bu kısmında kullanılacak ekonometrik yöntemle ilgili bilgi verilecektir. Daha sonra da yukarıdaki (ll) no'lu denklemler yardımı ile tanımlanan teorik modeli kapsayan, reel değer kaybının büyüme üzerindeki etkisini gösteren, yapısal bir VAR modeli oluşturulacaktır. Bu çalışmada modeldeki tanımlama kısıtlarının konulmasında Bernanke (1986)'nin yapısal VAR yaklaşımı kullanılacaktır. Bu yöntemin temel özelliği anlık ne<lensel ilişkiler Uzerine iktisadi teoriye uygun kısıtlar getirilmesine izin vermesidir. Bu açıdan değişkenlerinın nedensel olarak sıralanınasını içeren Sims (l980)'in yaklaşımından farklılaşmaktadır. Bernanke'nin momentler yöntemi tekniği sadece anlık geri besleme etkilerini değil tüm gecikmeleri n etkilerini hesaba kattığından bu çalışmada tercih edilmiştir. 4.1 Yöntem İktisadi değişkenler arasındaki karşılıklı etkileşimin aşağıdaki gösterilmesi amacıyla V AR modeli verilmiştir: ı: = L" B, ı:_, + Au 1 (12) ,~o ı Reel döviz turundaki aruşııı reel değer bybı olarat yorumlanabilmesi için TEFE bazlı Reel Efektif Döviz Kuru Endetsi'nin tersi alınmıştır. 68 A. NazifÇATIK Y burada (nxl) boyutundaki iktisadi değişkenlerden (i', RER, Jr, Y) oluşan vektörü. B; (nxn) katsayılar mntri~ini, u, (nxl) boyutundaki yapısal artıklar vektörünü (vector of structural disturbances), ve A ise Y katsayılar vektörü ile artıklar arasındaki ilişkiyi gösteren katsayılar matrisidir. Yukarıdaki indirgenmiş V AR modelini biçim olarak aşağıdaki gibi yazmak mümkündür: r; :::: L" C;t;_, +Yı (13) l=l 1 Burada C=(I-B 0)" A;'dir. y, ise aralarında otokorelasyonun olmadığı indirgenmiş biçime ait artıklar vektörüdür. Yapısal ve indirgenmiş biçim artıkları arasındaki ilişkiyi aşağıdaki gibi göstermek mümkündür. (14) Yukarıdaki ilişkiden yapısal artıklar aşağıdaki gibi elde edilir: ( 15) A'nın birim matris olması durumunda yapısal şokların hesaplanabilmesi için, Bo matrisinin sıfır olmayan elemanlarının ve n bilinmeyenli yapısal şoklara ait vektörün tahmin edilmesi gerekmektedir. Bunun için Ao'ın sıfır olmayan elemanları sıralama koşulu gereğince (n 2-n)/2'yi aşmamalıdır. Denklem (16)'in her iki matrisinin elde edilmesi amacıyla tarafını yapısal şoklara ait varyans kovaryans sağdan çarpılırsa, (16) bulunur. M= Tı "L..,.YrYr. 'nin de birinci aşamadaki V AR modeline ait varyans kovaryans matrisi, örneklem momenti ve populasyon momenti birbirine eşitlenerek tahmin edilirse aşağıdaki yapısal şoklara ait varyans kovaryans matrisi elde edilir. 1\ 1\ 2> A -ı 1\ A 1\ -i (1-B)M(l-B)(A ) Dolayısıyla (17). sistemin tanımlı olması durumunda (17) r =(A.B,L) 'm tahminini içermektedir. Bireysel parametreler ( r 'nin sıfır olmayan elemanları) ancak iki koşul sağlandığı takdirde sistem tanımlı olacaktır: İlk olarak tahmin edilen parametre sayısı M örnek\em varyans kovaryans matrisindeki farklı kovaryans Daraltıcı Devefiiasyon Hipotezi: l'iirkiye Üzerine Bir Uygulama sayısını geçmemelidir. Bu matriste n( n+ 1)/2 tane Böylelikle (4x4) bir modelde 10 adet, 4 adet farklı 69 kovaryans L matrisinin bulunmaktadır. köşegen, A ve B matrisinin ise 6 adet sıfır olmayan elemanı tanımlanabilmektedir. Dolayısıyla tam tanımlanmış bir sistemde B matrisine konulan sıfır olmayan eleman kısıtı, sıralama koşulu gereğince, (n! -ıı)/2 'yi aşmamalıdır. (14)'te yer alan yapısal VAR modelinin tahmininden önce, yapısal biçimdeki şoklar araı.ındaki ilişkiyi gösteren indirgenmiş şoklar ile (l5)'da u, :::: A- 1 (1- B0 )y, yer alan (/- B0 ) maırisinin formu, A matrisinin birim maıris olduğu kabul edilirse, (ll) nolu denklemler sistemini gibi gösterilebilir. yansıtacak şekilde aşağıdaki ı o o o b,, ı b2.3 U inf o b,, ı b24 b,, uy b41 b 42 b., ı u u ·US ' "" Yukarıdaki yi''' y ,,.,, Y inf ( 18) Y, modele göre yabancı faiz oranı dışsaldır, yabancı faiz oranındaki şoklar cari dönemde sadece kendisinden kaynaklanmaktadır. Reel döviz kurundaki şoklar kendisinden kaynaklanan şokun yanı sıra yabancı faiz oranı, enflasyon ve reel gelirdeki şokların bir fonksiyonudur. Enflasyondaki değişmelerin kendisi dışındaki en önemli kaynağını reel döviz kuru ve reel gelir düzeyindeki değişmeler belirlemektedir. Reel gelir düzeyindeki şoklar ise modeldeki tüm değişkenlere ait şokların bir fonksiyonudur. Yukarıdaki modelin B matrisindeki sıfır olmayan parametre kısHının (n 2-n)/2'yi geçmemesi koşulundan ötürü yukarıdaki gibi tahmin edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle şoklar ile ilgili bazı varsayımların yapılması gerekmektedir. Türkiye'de özellikle 1980'1erden sonra reel döviz kuru sadece enflasyon ve dış ticaretteki gelişmelere göre belirlenmiştir. 1994 ve 2000 yılı para programlarında nominal döviz kurunun değeri üzerinde baskı kurulması yoluyla enflasyondaki ataleti kırmaya çalışan yarı ~abit kur sistemi benimsenmiş, ancak bunun reel değerlenıneye bağlı olarak dış ticaret üzerinde yarattığı olumsuz etki 1994 ve 2000-2001 yıllarında yaşanan krizierin önemli nedenlerinden biri olmuştur. Söz konusu gerçekten hareketle bu çalışmada reel döviz kurunun cari dönemde kendisi dışında enflasyon şoklarından etkilendiği varsayılacaktır yani yukarıdaki (/- 8 0 ) matrisinde (b:: 1 ~b::FO) olduğu kabul edilmiştir. A. Na:jf ÇA TlK 70 4.2 Tahmin Sonuçları Yapısal VAR modelinden önce reel döviz kuru ve çıktı arasındaki ilişkinin ortaya konması amacıyla Oranger nedense!lik testi yapılmış ve Tablo 1'de yer alan sonuçlar elde edilmiştir. Oranger nedensellik testinde değişkenler arasındaki nedensellik ilişkisinin belirlenmesinde gecikme sayısının belirlenmesi önemli bir sorundur. Bu nedenle nedensellik testi değişkenierin 1'den 6'ya kadar gecikme\ i değerlerinin yer aldığı her model için ayrı ayrı yapılmıştır. T a blo 1 G ram~ er N ed enseIrk ı T es' t' Boş ' Hipotez ı:ı. ;_-= '5 "C Gecikme • QO::~·= c..'l'-'lı..:s! zı:ı::~~;;'ıı ı:ı:: ~ ,..;ız=-c 1;!) ..ı E ". ·-=·c ~~='ll ~ =ı. = ·- ~Qı..::s! ..Jz:ıı'C ..ı - " 2 3 4 5 6 ı ı.: 0::: ~ <lo> i6iı z 0::: if~ *% J'de Sayısı ı anlamlı;**% 2 3 4 5 6 F istatistiı!i 0.03504 1.11719 1.80459 2.98551 2.65953 2.45245 6.36692 9.52994 7.12234 5.79688 4.74744 3.92661 Olasılık 0.85!77 0.32996 0.14899 0.02109** 0.02501 ** 0.02779** 0.01267** 0.00013* 0.00017* 0.00024* 0.00049* 0.00120* 5'de anlamlı. Tablo l'den de görüldüğü tızere ilk gecikmede %5 anlamlılık düzeyinde reel döviz kuru reel ODP'nin Oranger nedeni iken, reel GDP'den döviz kuruna herhangi bir nedensellik ilişkisi söz konusu değildir. Her geçikme sayısında reel döviz kurundan reel ODP'ye doğru herhangibir nedensellik ilişkisinin olması. reel GDP'nin reel döviz kurunun granger nedenseli olmadığı boş hipotezinin ise ancak 4, 5 ve 6. gecikmede reddedilmesi söz konusu değişkenler arasındaki nedenselliğin, daha önce de belirtildiği üzere, tersine işlediğini ıma etmektedir. Dolayısıyla Oranger nedensellik testinden elde edilen bilgiler her iki değişken arasındaki ilişkinin tespit edilmesinde yeterli değildir. Oranger nedensellik testinden sonra denklem (18) A ve B matfislerine yukarıda tanımlanan kısıtların konmasından sonra momenıler yöntemi ile tahmin edilmiş ve tahmin edilen yapısal arııkiara ait kovaryans matrisi üzerinden varyans ayrıştırma ve etki tepki analizleri yapılmıştır. Ancak söz konusu analizlerden önce serilerio birim kök içermesinden ötürü tüm seriler birinci farkları alınarak analize dahil edilmiştir (Bkz. Ek Tablo 1). Darallıcı Develiiasymı Hipoıe:ı' : Türkiye Üzerine Bir Uygııfama 71 Yapısal VAR modeline ait varyans ayrıştırma sonuçları Tablo 2'de verilmiştir. Büyümedeki (DlnRGDP). öngörü hatalanndaki değişmelerin asti kaynağını yine kendisi oluşturmaktadır. 24 aylık dönemde büyümedeki değişmeleri n yaklaşık %65.5'lik kısmını kendisinden kaynaklanan değişmeler açıklamaktadır. Reel döviz kurundaki yüzde değişim (DlnREER), ise %28.1 ile büyümedeki değişınderin ikinci önemli kaynağını teşkil etmektedir. Diğer değişkenlerden enflasyon oranı (DinWPI) ve yabancı faiz oranının farkının (Dlus) ise büyümedeki değişmeleri açıklama gücü oldukça düşüktür. Tablo 2: Varyans Ayrıştırma Sonuçları DlnREER Dönem DIUS DlnRGDP'nin Varvaus Ayrıştırması 0.103 28.974 ı 1.532 28.172 6 1.533 28.172 9 ız 1.533 28.172 24 1.533 28.172 DinWPI'ın Varvans Avrıştırması 46.578 ı 0.237 56.107 0.498 6 56.117 9 0.498 0.498 56.117 ı2 24 0.498 56.117 DlnREER'in Varyans Avrıştırması ı 6 9 ı2 24 0.014 0.077 0.077 0.077 0.077 90.587 85.980 85.978 85.978 85.978 DlnWPI DlnRGDP 0.121 4.801 4.801 4.801 4.801 70802 65.495 65.495 65.495 65.495 48.360 34.279 34.270 34.270 34.270 4.825 9.116 0.016 2.576 2.578 2.578 2.578 9.383 11.367 ı 1.367 ı 1.367 11.367 9.ıı4 9.114 9.114 Enflasyon oranının varyans ayrıştırması, reel döviz kurundaki yüzde enflasyon oranın kendisinden de fazla kısmını açıklayabildiği göstermaktedir. Enflasyonun varyans ayrıştırmasında, enflasyondaki değişimierin en önemli kaynağını 24 aylık dönemde %56,1 'lik pay ile en önemli kısmını reel döviz kurundaki yüzde değişim açıklamakta, enflasyon oranı ise kendisinden kaynaklanan değişmelerin yaklaşık %34,3'ünü açıklayabilmektedir. Dolayısıyla, Varyans ayrıştırma sonuçları, reel döviz kurundan fiyatlara geçiş etkisinin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. değişmelerin Reel döviz kurunun logaritmik farkındaki değişimierin en önemli kısmını kendisi açıklarken, büyümenin söz konusu değişimleri açıklama gücü 24 aylık dönemde yaklaşık %1 l,4'tür. Bu oran reel döviz kurunun reel GOP'deki değişmeleri açıklama gücü ile karşılaştırıldığında oldukça düşük kalmaktadır ve Oranger nedensellik testindeki tersine nedensellik ılişkisini desteklemektedir. A. NazifÇATIK 72 Yapısal V AR modelinden elde edilen ve değişkenierin verilen yapısal şoklara birikinıli etki-tepki fonksiyonları sonuçları Tablo 3'te verilmiştir. Etki-tepki fonksiyonlarından da görüldüğü üzere reel döviz kuruna verilen bir standarı sapmalık pozitif şokun büyüme üzerindeki birikimli etkisi negatiftir. Bu durum daraltıcı devalüasyon hipotezinin varlığını desteklemektedir. Amerikan faiz oranındaki artışın büyüme üzerinde oldukça zayıf ve negatif bir birikimli etkisi olmuştur. Enflasyona verilen bir standart sapmalık şokun da reel döviz kurundaki değişim üzerindeki etkisi oldukça sınırlı kalmıştır. Reel döviz kurundaki değişimin kendisinden kaynaklanan şoklar dışındaki değişmelere tepkisinin çok düşük olduğu görülmektedir. Bu durum ele alınan dönemde döviz kurunun piyasanın kendisi tarafından değil, dış ticaret ve enflasyona karşı uygulanan politikalar çerçevesinde yönlendirildiği görüşünü desteklemektedir. tepkilerinin incelendiği Tablo 3: : DlnRGDP, DlnWPI ve DlnREER'in Birikimli Elki-Tepki Fonksi onları Dönem DIUS DlnREER DlnWPI DlnRGDP DLNRGDP'nin Birikim/i Tepkisi -0.001 -0.006 ı -0.001 6 -0.013 -0.001 9 -0.013 -0.001 -0.013 ı2 -0.001 24 -0.013 DfnWPI'm Birikim/i Tepkisi -0.001 O.Oı4 -0.003 0.042 9 -0.003 0.043 ız -0.003 0.043 24 -0.003 0.043 DlnREER'in Birikim/i Tepkisi ı --0.001 0.047 -0.002 6 0.078 9 -0.002 0.079 -0.002 ı2 0.079 -0.002 24 0.079 6 -0.002 0.004 0.004 0.004 0.004 0.023 0.021 0.021 0.021 0.021 0.022 0.034 0.034 0.034 0.034 0.000 0.002 0.002 0002 0.002 o.oıo 0.000 -0.005 -0.005 -0.005 -0.005 0.005 0.004 0.004 0.004 Reel döviz kurunun hata terimine verilen bir birimlik pozitif yapısal şok, enflasyonun birikimli olarak yııklaşık %4,3 artmasına neden olmuştur. Bu durum varyans ayrıştırma analizinde de görüldüğü gibi reel döviz kurundaki değişmelerin Darallıcı Deı•eliiasyon Hipotezi: Türkiye Üzerine Bir Uygulama 73 enflasyon üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi olduğunu göstermektedir. Elde edilen çarpıcı sonuçlardan biri, enflasyonisı şokların çıktı üzerinde zayıf da olsa genişletici bir etkiye sahip olmasıdır. Karnin ve Rogers (2000) Meksika için yapmış oldukları çalışmada da aynı sonuca ulaşmışlardır. Yazarlar bunun en önemli nedeninin kurulan modellerin enflasyonİst arz şoklarını yeterince yansıtmaması olarak açıklamış, tnhmin edilen enflasyonisı etkilerin gerçekte toplam talepteki şokları yansıttığmı, dolayısıyin söz konusu etkinin pozitif olabileceğini savunmuşlardır. S.Sonuç ve Değerlendirme Bu çalışmada liıerııtürde daraltıcı devalüasyon olarak da bilinen reel döviz kurundaki değişmenin büyüme üzerindeki daraltıcı etkisinin Türkiye için geçerli olup olmadığı ampirik olarak sınanmıştıc Bu amaçla iki değişken arasındaki nedenselliğin yönünün belirlenmesi amacıyla Granger nedensellik testi ynpılmıştır. Oranger nedensellik testi her iki değişken arasındaki ilişkinin reel döviz kurundan çıktı ya doğru olduğunu ima etmektedir. Reel döviz kurundaki değişim ile büyüme arasındaki ilişkide etkili olan diğer faktörlerin belirlenmesi amacıyla varyans ayrıştırma ve etki-tepki analizleri yapılmıştır. Sözü edilen analizlerden elde edilen sonuçlar, Türkiye'de reel döviz kurunun devamlı surette denge değerinin altında tutulmasının uzun dönemde çıktı üzerinde daraltıcı etkileri olduğunu, yani daraltıcı devalüasyon hipotezinin Türkiye için de geçerli olduğunu göstermektedir. Enflasyon değişkenin yapısal VAR analizinin döviz kurundan fiyatlara geçiş etkisinin halen çok yüksek olduğunu göstennesi çalışmadan elde edilen diğer önemli bir bulgudur. Elde edilen söz konusu bulgular Türkiye'de uygulanmakta olan para, döviz kuru ve dış ticaret politikainn açısından büyük önem arz etmektedir. Ampirik sonuçların Merkez Bankası tarafından uygulanan para ve döviz kuru açısından anlamı reel döviz kurunun sabitlenmesine yönelik bir politikanın, döviz kurundan fiyatlara geçiş etkisinin yüksek olması nedeniyle, enflasyonu düşürmede önemli katkılar sağlayabileceği ile ilgilidir. Ancak bu noktada reel döviz kurunun gerçek denge değerinin ne olduğu sorusu karşımıza çıkmaktadır. Reel döviz kurunun denge değerinin ne olması gerekıiği ve hesaplanma yöntemleri ile ilgili literatürde halihazırda bir fikir birliği bulunmamaktadır 6 • Söz konusu tarıışmnlar da dikkate alınırsa, Merkez Bankası uygulamakla olduğu politikaları • Kriz dönemlerinde döviz kurunun ~şın veya eksik değerlerıdiğinin ortaya konuınıası amacıyla Bunlardan saıın atma gücü pariksinin yaklaşımının kultanıldığı Civcir (2003). çeşitli zaman serisi yöntemleri ile dö1·iz kurunun denge değerinden sapmasını (Real E~ctıange Rate Misalingmenı) hesaplarnışıır. Söz konusu hesaplamalara göre 2001 krizi öncesinde TEFE'ye dayalı reel döviz kurunun eksik değerli. TUFE"ye dayalı reel döviz kuru ve Ticarete göre ağırlıklandınlmış TEPE'ye dayalı reel dövi?. kurunun ise TL'nirı eksik değerli olduğunu bulmuştur. çeşitli plışm;ılar y~pıtmıştır. A. N azı.'{ ÇA TlK 74 Enflasyon hedeflernesi stratejisinde kuru tamamen serbest bırakmak yerine, bunun uzun dönemde enflasyon üzerindeki etkisini de dikkate alarak, döviz kurundaki yukarı yönlü ani hareketleri önleyici politikalar benimsemelidir. Öte yandan yapısal V AR analizinde Reel döviz kuruna verilen pozitif şokun büyüme üzerindeki daralııcı etkisi, dalaylı olarak reel değer kaybının net ihracatı arttırmarlığını ima etmektedir. Diğer bir deyişle reel değer kaybı bir taraftan yurtiçinde üretilen malların fiyatlarının düşmesi yoluyla ihracatın artmasını teşvik ederken, diğer taraftan da ithal edilen girdilerin fiyatlarının yükselmesi nedeniyle ihracat yapınanın maliyetini arttırmaktadır 7 • İhracatın arttırılabilmesi için her seferinde ithalatın da artırılmak zorunda olması ekonomideki dış ticaret açığının artmasına neden olmakta. bu da ödemeler dengesine olumsuz yansımaktadır. Bu durumdan kaçınılabilmesi için Türkiye'de ihracat sektörünil ithalata bağımlılıktan kurtaracak, büyümenin sermaye girişlerinden ziyade daha sağlam kaynaklada finanse edilmesini sağlayacak yapısal reformların yapılması şarttır. EK Tablo I: ADF Testi Sonuçları De~işkenler Düzey Birinci Fark lnREER -0,2213 (2) -7,796*(1) ;us -2,3953 (6) -3.9760**(2) lnRGDP -1,4432(0) -13,027 ı (0) lnWPI 0,57845(1) -7 .7288*(0) : yüzde 1 düzeyinde anlamlı : yüzde 5 dUzeyinde anlamlı yüzde lO düzeyinde ( ··-): Gecikme sayısı, anlamlı Akaike bilgi kriterine göre Not: ADF testinde trendli ve sabiıli model belirlenmiştir, kullanılmıştır. 1 Türkiye'de ara malı ithalatının toplam ithalat içindeki payı 2006 yılının 3. çeyreği itibariyle %72,7 ihracatın en önemli kısmını %45,6 ve %43,6'1ık pay ile sırasıyla nra malı ve tilketim malı ihracatı oluşturmaktadır. Katma değeri yüksek sermaye yoğun malların itıracannın toplam ihracata oranı ise sadece %10,2'dir. Bu durum dış ticaretin sermaye yoğun ihracat yapısına satıip gelişmiş ülkelere göre daha yoğun bir rekabeıle karşı karşıya oldugımu gösterir. iken. Daralııcı -~ Üzeriııe Deveiiiasyon Hipotezi : Türkiye --1 ııc•!•e•c''"'"''''''"'""'-§"''~§·~,~~---ı Bir Uygukı.ma " / 00 "' - 00 --------------------------- ! ···-t:=-------1 •.01 1 ! • =: ; -;.;.;-~ -~-j;~-ı;:;~-ı·;1·;·j,;~-.ı~ -~;l;~-1·l·~·~1·· \ \ ______________________________ _ ·•'-;-~~·:::;·;:;·;·=:·~·:::,.:::·;·~·;·~·;·""""!'. 1: .... :;;_~Rm 75 01US - - - OLNWPI ı ·--- OCN .. EE.. OlN .. <'OP --- ;;;-;::;~'" 1'''""""'""~··•· 1 •"!'"··1 --------------------------------- :: //" 00 -_.--------------------------- & -«~~~~ 8 2 ı 10 12 04 1$ •S ~ ~ ~ -· OOUS - - - OLNWPI ı ------ OLNREER • OLNRQOP Ek Grafik 1: DlnRGDP DlnWPI ve DlnREER'in Birik.imli Etki-Tepki Fonksiyonları '" '" '" .. '----------------------- '" • '" .o '" • '" 10 _,----------------------------- ~-~::::: ·;:~·;· ~-~-ı-~·;_·;,;-~-~ ~,: ,:__,;~"__:·;~,•': .,-ı_"'_~,.~·~·~·~·~§::'§:~~~·§~~=:C'='c"~','~'C'.,'" ~_ --,s ı :::;;~~F... ;~;~~:"'., ı m.VRt:DR"m ::~zz·,~:pı 20 2> 24 '-'·~~· A>'">•~•••l '" '-----------------------------------------" " . '" ·~~~ "'"-' --- , ,_,., ., ı s 1012141010202224 ı ----·· NNRI.M • "'··'"~""'' Ek Grafik 2: DlnRGDP Din WPI ve DlnREER 'in Varyans Ayrıştırma Sonuçları 76 A. Nazi/ÇATIK KAYNAKÇA Aydın, M. Faruk, Uğur Çıplak ve M. E. Yücel (2004). "Export Supply and Import Demand Modelsfor the Turkish Economy". Research Department Working Paper No: 04/09, The Central Bank of the Repuclic of Turkey. Bernanke, Ben S .. (l986) "Alternaıive Explanations of the Maney-Ineome CoıTelation", NBER Working Papers, No l842. Civcir, İrfan (2003) " Before the fall was the Turkish Lira Overvalued?", Forthcoming in Easterli European Ecoııomics, March-April 2003. Cooper, R.N., (197l) Currency Devaluation in Devdoping Countries, (Der: Ranis, G.), Government and Economic Development içinde,Yale University Press, New Haven. Copelman, M. ve Werner. A.M .. (1996) "The monetary transmission mechanism in Mexico", Working paper, Federal Reserve Board. Domaç, İ., (1997) "Are Devaluations Contractionary? Evidence from Turkey", Journal of Economic Developmellf, C. 22, No 2. Edwards, S., (1989), Real Exclıange Rates, Press, Cambridge, MA. Inıernational Financial Statistics (Erişim Tarihi: 10.5.2006). Devalıwtion, Veritabanı, and Adjustmellf, MIT http://ifs.apdi.net/imf/logon.aspx Kamin. S.B.. (1988) "Devaluation, external balance, and macroeconomic performunce in devdoping countries: a look at the numbers", Princeton Essays inlnremationa{ Finance, No. 62. Kamin, S.B., (1996) "Exchange raıes and inflation in exchange-rate based stabilizaıions: an empirical examination". bıtematioııal Finance Discussion Paper No. 554. Board ofGovernors of the Federal Reserve System. Kamin, Steven B., ve John H. Rogers (2000) "Output and the Real Exchange Rate in Developing Countries: An Application to Mexico" lllternational Finance Diswssion Paper, No. 580. Washington, D.C.: Federal Reserve Board. Krugman, P. ve Taylor. L., (1978) "Conıractionary effects of devaluation", Journal of International Economics, 8, 445-456. Lizondo, S. ve Monıiel. P.J., (1989) "Contractionary devaluntion in developing countries: an analytical overview"./MF StaffPapers, 36, 182-227. Morley, S.A., (1992) "On the effect of devaluaıion during stabilization programs in LDCs", Rel"iew of Economics an(/ Statistics, LXXIV, 21-27. Daraltıcı Deı'eliiasyoll llipote:i: Tiirki_ve Üzerine Bir Uygulama 77 Rogers, John H., ve Ping Wang, (1995) "Output, Inflation and Stabilization in a Smail Open Economy: Evidence from Mexico:' Joumal of Developmellt Economics, 46, no. 2: 271~93. Sims, Christopher A. (1980), "Macroeconomics and Reality"'. No. 1: 1-48. Ecoııometrica, 48,