iki taraflı vy flap faringoplasti

advertisement
T.C.
Sağlık Bakanlığı
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kliniği
Klinik Şefi : Prof. Dr. Adnan Uzunismail
İKİ TARAFLI V-Y FLAP FARİNGOPLASTİ
(UZMANLIK TEZİ)
DR. N. SİNEM EROĞLU ÇİLOĞLU
İSTANBUL-2006
1
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ.............................................................................................................................. 4
GİRİŞ................................................................................................................................. 5
GENEL BİLGİLER........................................................................................................... 7
Velofaringeal Anatomi............................................................................................ 7
Normal Velofaringeal Fonksiyon............................................................................ 12
Velofaringeal Disfonksiyon..................................................................................... 12
Velofaringeal Yetersizlikte Etiyolojik Faktörler..................................................... 14
Velofaringeal Kapanma Tipleri.............................................................................. 15
Velofaringeal Patalojinin Değerlendirilmesi.......................................................... 16
Velofaringeal Yetersizliğin Tedavisi...................................................................... 22
Submüköz Damak Yarığı ve Velofaringeal Yetersizlik......................................... 26
GEREÇ VE YÖNTEM.................................................................................................... 27
Değerlendirme metodları....................................................................................... 27
Cerrahi teknik......................................................................................................... 28
Hasta Bilgileri ve Ameliyat Öncesi Değerlendirme............................................... 33
İstatistiksel Değerlendirme...................................................................................... 38
AMELİYAT SONRASI DEĞERLENDİRME............................................................... 39
AMELİYAT ÖNCESİ VE SONRASI BULGULAR...................................................... 46
BULGULARIN İSTATİSTİKSEL DEĞERLENDİRİLMESİ....................................... 49
TARTIŞMA.................................................................................................................... 54
2
SONUÇ........................................................................................................................... 67
ÖZET.............................................................................................................................. 68
SUMMARY (İngilizce Özet)......................................................................................... 69
REFERANSLAR............................................................................................................ 70
3
ÖNSÖZ
2000 yılının Kasım ayında başladığım uzmanlık eğitimimin ilk yılında bilgi ve
tecrübelerinden faydalanma şansı bulduğum hocalarım, Doç.Dr. Tayfun Aköz ve Prof.
Dr. Ata Uysal’a,
Çalışma azmi , bilimselliğe verdiği önem ve cerrahi disiplin duygusunu her
zaman kendime örnek aldığım , mesleki bilgi ve tecrübelerinden çok şey öğrendiğim,
değerli hocam Prof. Dr. Adnan Uzunismail’e ,
Tez danışmanım olan ve çalışmamda yardımlarını esirgemeyen, bilgi ve
deneyimlerinden yararlanma şansı bulduğum Doç. Dr. Mustafa Tercan’a , mesleki
gelişimimde büyük katkıları olan klinik şef yardımcımız Op.Dr.Selçuk Öztunç’a, tüm
başasistanlarımıza , asistanlık eğitimim boyunca rotasyon yaptığım tüm kliniklerdeki
hocalarıma ,
Asistanlığım süresince beraber çalışma şansı bulduğum, iyi ve kötü birçok
zamanı
birlikte
geçirdiğim
asistan
arkadaşlarıma,
servis
ve
ameliyathane
hemşirelerimize ve hastane personelimize ,
Tez çalışmamda yardımlarını esirgemeyen K.B.B. uzmanı Yar.Doç.Dr.İsmail
Koçak’a , Radyoloji uzmanı Dr. Faik Songurlu’ya , ses ve konuşma bozuklukları
uzmanları Serkan Bengisu ve Elçin Tadıhan’a en içten saygı ve teşekkürlerimi sunarım.
Hayatımın her döneminde bana destek olan, ilgi ve sevgilerini hep hissettiğim
babam M. Galip Eroğlu’ya , annem Gülçin Eroğlu’ya ve kardeşim M. Ozan Eroğlu’ya,
Her zaman yanımda olup , asistanlığın zor zamanlarında bana sabırla destek
olan, umutsuzluğa kapıldığım zamanlarda beni yüreklendiren eşim Op.Dr. Ufuk
Çiloğlu’na sonsuz sevgi ve saygılarımı sunarım.
Dr. N. Sinem Eroğlu Çiloğlu
4
GİRİŞ
Velofaringeal yetersizlik, konuşma sırasında velofaringeal kapanmanın tam
olarak sağlanamamasından kaynaklanan bir problemdir. Velofaringeal kapanma
sfinkterik bir mekanizmadır. Yumuşak damak ve faringeal yapıların hareketlerinden
oluşan bu sfinkterik mekanizma, akciğerler ve larinksten gelen hava akımının; oral sesler
için ağızdan, nasal sesler için ise burundan çıkışını düzenler. Velofaringeal kapanmadaki
yetersizlik, konuşma sırasında seslerin doğru olarak çıkartılamamasına ve çeşitli
konuşma bozukluklarına yol açar.1
Velofaringeal yetersizlik yumuşak damağın doğumsal defektlerine, nöromotor
patolojilere ve yanlış öğrenmeye bağlı olarak gelişebilir. Velofaringeal yetersizliği olan
hastanın değerlendirilmesi ve tedavisinde etiyolojinin bilinmesi önemlidir. Velofaringeal
yetersizliğin en sık görülen nedeni damak yarığıdır. Damak yarığı onarımı yapılmış olsa
bile çeşitli merkezlerde sonuçları değişmek üzere % 20 - % 50 oranında velofaringeal
yetersizlik görüldüğü bildirilmiştir. Ülkemizde izole damak yarığı insidansı 770
doğumda bir olarak bildirilmiştir ve en sık görülen konjenital malformasyonlardan
biridir.2
Velofaringeal yetersizlik günümüzde hala önemli bir klinik problemdir. Tedavide
cerrahi dışı (konuşma terapisi, protezle tedavi) yöntemler bulunsa da, daha çok cerrahi
yöntemler tercih edilir.3 Cerrahi tedavi metodları ilk olarak 1862 yılında Passavant4
tarafından tanımlandıktan sonra birçok modifikasyona uğramıştır. Cerrahi tedavilerde
amaç nasaofaringeal alanı azaltarak konuşma sırasında nasal hava kaçışını önlemektir.
Schoenborn5 tarafından 1875 yılında tanımlanan faringeal flepler, yumuşak damağa
süture edilerek velofaringeal kapanmaya yardımcı olur. Yıllar içerisinde fleplerin
tabanları değiştirilmek suretiyle bu teknik bir çok araştırmacı tarafından kullanılmıştır.1
İlk olarak Hynes6 tarafından 1950 yılında tanımlanmış olan sfinkter faringoplastiler ise
süperior tabanlı faringeal flepler kullanılarak posterior faringeal duvarda bir yumuşak
doku diaframı oluşturmayı ve nasofarinksi daraltarak velofaringeal kapanmayı
5
sağlamayı hedeflemiştir. Orticochea7, Jackson ve Silverton8 tarafından çeşitli
modifikasyonlarla geliştirilmiştir. Posterior faringeal duvarın otojen dokularla veya
alloplastik materyaller ile augmentasyonu ve palatal uzatma prosedürleri diğer cerrahi
tedavi seçeneklerindendir.1
Velofaringeal yetersizliğin tedavisi için tanımlanmış olan teknikler farklı
merkezlerde çeşitli başarı oranları ile uygulanmaktadır. Velofaringeal fizyoloji kişiden
kişiye farklılık göstereceği için tedavide tek bir cerrahi yaklaşım olamayacağı daha
önceki çalışmalarda belirtilmiştir. Her hastadaki kapanma defekti boyut, pozisyon ve
şekil açısından farklıdır. Başarılı bir sonuç için hastaların ameliyat öncesi
değerlendirilmeleri, velofaringeal kapanma tiplerinin belirlenmesi önemlidir ve
velofaringeal cerrahinin başarısını artırır.9,10
Bu çalışmada velofaringeal yetersizliğin cerrahi tedavisine yönelik farklı bir
yaklaşım olan “ bilateral V-Y flep faringoplasti ” yöntemi tanımlanmaktadır. 2003- 2005
yılları arasında kliniğimize ardarda gelen 8 velofaringeal yetersizliği olan hastaya,
ameliyat öncesi değerlendirmeler yapıldıktan sonra bu yöntem uygulanmış ve ameliyat
sonrası sonuçlar değerlendirilmiştir.
6
GENEL BİLGİLER
ANATOMİ
Velofarinks nefes alma, yemek yeme ve konuşma için gerekli dinamik bir
anatomik yapıdır. Önde velum (yumuşak damak) , arkada posterior faringeal duvar,
yanlarda lateral faringeal duvarlardan oluşur. Bu bölgedeki kaslar kasılarak velofaringeal
boşluğun kaybolmasını sağlar ve velofaringeal sfinkteri oluştururlar.
Velofarinks, yumuşak damak ve superior farinksi ilgilendiren muskulomukosal
valvi tanımlayan bir terimdir. Yumuşak damak, tensor veli palatini kasının genişlemiş
tendonu olan palatin aponeurozu ile güçlendirilmiştir. Palatin aponeuroz önden arkaya
doğru incelme gösterir. Yumuşak damağın ön kısmı daha çok aponeurozdan arka kısmı
ise kaslardan oluşur. Velofarinksin faringeal kısmı ise beş tabakadan oluşur:
1) İç muköz membran tabakası
2) Submukoza
3) İç fibröz tabaka
4) Muskular tabaka
5) Dış gevşek bağ doku tabakası
İç fibröz tabaka yukarıya doğru faringobaziler fasya olarak devam eder, dış gevşek bağ
doku tabakası ise bukkofaringeal fasya olarak adlandırılır.11
Velofaringeal Kaslar
M. Levator veli palatini :
Levator veli palatini, bir müsküler askı oluşturarak velumu kafa tabanına asar.
Eustachi borusu kıkırdağı ve temporal kemiğin petröz bölümünden orijin alarak palatin
aponevrozuna yapışır. Orta hattın karşısındaki diğer levator ile çaprazlaşan kas, velumun
% 20 - % 50’sini oluşturmaktadır. Fonksiyonel olarak levator, velar elevasyonda
konuşma ve yutma sırasında velumun geriye ve yukarıya doğru yer değiştirmesinde
temel rolü oynar. Aynı zamanda Eustachi tüpünü açarak orta kulak ve farinksteki hava
basınçlarını eşitler. Tartışmalı olsa da levatorun lateral faringeal duvar haraketine katkısı
7
olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur.12 Faringeal pleksus üzerinden vagusun faringeal
dalı tarafından innerve olur.
M. Tensor veli palatini :
Medial pterygoid plate’in scaphoid fossası, sphenoid kemiğin spinası ve Eustachi
borusunun kıkırdağından orijin alan kas palatin aponeurozuna yapışır. Tensor veli
palatini tendonu, palatine aponeuroza yapışmadan önce medial pterygoid plate’in
hamulusunun etrafında döner. Hamulusu pulley tarzında kullanıp yumuşak damağın
gerilmesini sağlar. Aynı zamanda orta kulak ile farinks arasındaki hava basıncını
ayarlamak üzere Eustachi borusunun membranöz kısmını çeker. Her iki levator veli
palatini kası birlikte kasılarak yumuşak damağı kaldırırken tensor veli palatini kasının da
kasılmasıyla yutma sırasında yumuşak damak posterior farinkse doğru yaklaşır. Otik
ganglion üzerinden mandibular sinirin dalı olan medial pterygoid sinir tarafından innerve
olur.11
M. Palatoglossus :
Palatin aponeurozdan orijin alarak, palatoglossal arkın inferior ve lateralinden
geçerek dilin kenarına tutunur. Süperomedial olarak levator veli palatini lifleri ile karışır.
Mukoza ile kaplanmış kısmına palatoglossal ark denir. Kasıldığı zaman dilin posterior
kısmını eleve ederken yumuşak damağı da dile doğru yaklaştırır. Faringeal pleksus
aracılığı ile vagusun faringeal dalı üzerinden N. Accessorius′un kranial bölümü ile
innerve olur.11,12
M. Palatopharyngeus :
Sert damak ve palatin aponevrozundan orijin alan kas lateral faringeal duvarlara
yapışır. Yumuşak damağı gerer ve faringeal duvarları yutma sırasında superior, anterior
ve mediale doğru çeker. İntravelar kısmı velar uzunluğun % 50’sini oluşturur. Yumuşak
damağa girdiğinde levator tarafından ikiye bölünür. Bunlardan biri levator kasın palatal
(oral) yüzüne diğeri ise nasal yüzeyine ayrılır. Levator velar parçası boyunca
Palatopharyngeus’un iki başı arasında yer alır, paramedian zonda ise palatopharyngeus
8
kası incelerek levator’un lifleri ile kaynaşır. Levatorun lateralinde palatopharyngeus
kasının iki başı birleşerek geniş bir kas demetini oluştururlar ve bu lifler posterior ve
inferior doğrultuda seyredip superior constrictor kasının lateral ve posterior lifleri ile
kaynaşır. Geriye kalan lifler ise larinkse yapışır. Yumuşak damağı gerer, farinksi
superior, anterior ve mediale doğru çeker. Levatorun damağa uyguladığı superiora doğru
vektörü palatopharyngeusun inferiora doğru olan vektörü dengeler. Faringeal pleksus
aracılığı ile vagusun faringeal dalı üzerinden N. Accessorius′un kranial bölümü ile
innerve olur.11,12
M. Uvulae :
Posterior nasal spina ve palatin aponeurozundan orijin alır ve uvula mukozasına
yapışır. Faringeal pleksus aracılığı ile vagusun faringeal dalı üzerinden N. Accessorius′
un kranial bölümü ile innerve olan kas uvulayı kısaltır ve superiora doğru çeker.11,12
M. Constrictor pharyngis superior :
Pterygoid hamulus, pterygomandibular raphe ve hamulusun ucundan medial
pterygoid plate’in arkasından orijin alıp farinksin median raphesine ve faringeal
tuberküle yapışır. Kasın velumdan da köken aldığını bildiren araştırmacılar vardır. 13
Lateral ve posterior duvarda palatofaringeus kası ile iç içe geçmeler gösterir. Süperior
constrictor kası velofaringeal kapanmanın faringeal komponentinden sorumludur.
Sfinkterik bir kapanma sağlar.Velofarinksin kapanma tipine göre kas aktivitesi değişir.
Kapanma tipi koronal ise kas aktivitesi minimal veya yok; sirküler ise orta yüksek
derecede aktivite; sagital ise yüksek derecede aktivite göstereceği kabul edilir.12 Süperior
constrictor kası palatofaringeus kası ile birlikte posterior faringeal duvarın transvers
elevasyonunu sağlayan Passavant kabartısı’nı oluşturur. Faringeal pleksus aracılığı ile
vagusun faringeal ve süperior laringeal dallarından innerve olur. 11
9
Şekil 1: Yarık damakta(sol) ve normal damakta(sağ) velum kasları
Şekil 2: Velofaringeal anatomi I
10
Şekil 3: Velofaringeal anatomi II
Velofaringeal kasların damarları :
Damağın kan akımı temel olarak maksiller arterden, özellikle de arteria palatina
descendensin arteria palatinum major dalından kaynaklanır. Arteria palatina minores ,
arteria palatina ascendens ile anstomoz yapar ve damağın kanlanmasına katkıda bulunur.
Arteria pharyngea ascendens ise faringeal kasların beslenmesinden sorumludur.11
Velofaringeal kasların innervasyonu :
Nervus palatini major ve minores ve nervus nasopalatinus damağın duyusal
innervasyonunu sağlarlar. Motor innervasyon olarak da trigeminal sinirin mandibular
dalı ile innerve olan Tensor veli palatini kası dışında diğer velofaringeal kaslar faringeal
pleksustan çıkan sinirlerle innerve olurlar. 11
11
NORMAL VELOFARİNGEAL FONKSİYON
Normal insanlarda velofarinks hareketlerinde velum posteriora ve superiora
hareket eder. Posterior faringeal duvar öne hareket eder ve lateral faringeal duvarlar
medial hareketlerle midsagittal hatta yaklaşırlar. Böylece velofarinks kapanmış nasal ve
oral kaviteler biribirinden ayrılmış olur. Adenoidler ve faringeal tonsiller bu kapanmaya
yardım edebilir veya engelleyebilir.
Velar komponent başlıca levator veli palatini kası fonksiyonuna, faringeal
komponent ise daha çok superior konstriktör ve palatofaringeal kasların kontraksiyonuna
bağlıdır.
Velofaringeal geçişin yemek yerken ve bazı oral sesleri çıkarırken kapalı olması,
bazı nazal sesleri çıkarırken de istirahat halinde ve açık olması gerekir.
Bazı nazal sesleri çıkarırken (m, n gibi) sfinkter açıktır. Fakat nazal olmayan
seslerin özellikle (p, t, k gibi) plosifler (patlamalı) ve (f, s gibi) frikatiflerin (sürtünmeli)
düzgün bir şekilde çıkarılmaları için velofarinksin kapalı olması gerekir.14
VELOFARİNGEAL DİSFONKSİYON
Velofarinks herhangi bir nedenle yeterli miktarda kapanamazsa hava burun
boşluklarına doğru kaçar sadece orofarinks yerine hem nasofarinks hem orofarinkste
rezonans gelişir ve hipernasalite oluşur.Yüksek ağız içi basınç gerektiren seslerde
velofarinks tam olarak kapatılamaz ise de nasal kaçak meydana gelir. Sesler düzgün ve
net bir şekilde çıkarılamaz. Hastalar bunu kompanse edebilmek için vokal kordu daha
çok kasar, daha derin nefes almaya çalışır, burun kenarında birtakım çekintiler
oluştururlar. Velofaingeal portun aşağısında bir seviyede yüksek basınçlar oluşturarak
glottal stoplar , faringeal stoplar ve faringeal frikatifler gibi normal olmayan patolojik
bir takım kompansatuar artikulasyonlar gerçekleştirirler. Daha rahat çıkarabildikleri
sesleri
çıkaramadıkları
seslerin
yerine
koydukları
için
(nasal
substitution);
anlaşılamayan ve entellektüel olmayan bir konuşmaları olur.15
Velofaringeal bozukluklar ilk olarak Loney ve Bloem16 tarafından etiolojilerine
göre sınıflandırılmış fakat bu sınıflandırma pek kabul görmemiştir. 1989 yılında TrostCardamone başka bir sınıflandırma önermiş ve velofaringeal fonksiyonun herhangi bir
12
anormalliği için genel bir terim olarak velofaringeal yetersizliği (inadequacy)
kullanmıştır.17 Velofaringeal yetersizlikleri de etiolojilerine göre üç gruba ayırmıştır.
1-Velopharyngeal
yetmezlik
(velopharyngeal
insufficiency):
Velofaringeal
geçişin, velumun yada faringeal duvarların nasofarinks seviyesinde yapısal bir problemi
nedeniyle kapanamamasına denilmektedir. Opere edilmemiş yarık damak, ameliyat
sonrası yetersizlikler ve submüköz yarık damak bu gruptandır. Problemler genellikle
doğumsaldır.
2-Velopharyngeal beceri eksikliği (velopharyngeal incompetency): Nörolojik bir
patolojiye bağlı olarak velofaringeal mekanizmanın yeterli çalışmamasıdır. Motor nöron
hastalıkları, travma,serebrovasküler olaylar veya progresif nörolojik hastalıklar bu
gruptadırlar.
3-Velopharyngeal yanlış öğrenme (velopharyngeal mislearning): Yapısal ve
nörolojik bir sebep olmaksızın artikülasyon zorlukları olması ve velofaringeal portun
tam kapanamamasıdır. Konuşma terapisi ile düzelebilen temelde ses çıkarmanın yanlış
öğrenilmesine ve kullanılmasına bağlı gelişen yetersizlik durumudur.
İsimlendirmelerdeki anlaşmazlıklar ve potansiyel karışıklıklar nedeniyle normal
olmayan bütün velofaringeal fonksiyonlar etiolojiye bakılmaksızın D’Antonio tarafından
velofaringeal disfonksiyon olarak tanımlanmıştır. 1
Marsh’ın18 intravelar veloplastinin konuşma üzerine etkisini ortaya çıkarmak
üzere yaptığı çalışmada kullandığı sınıflama ise şu sekildedir.
Velofaringeal fonksiyon bozuklukları (Marsh, 1990)
Kategori 0
: Velofaringeal yeterlilik (Nasal kaçış veya hipernasalite yok)
Kategori 1
: Hafif derecede sık olmayan türbulans ;tedavi gerekmez
Kategori 2
: Orta derecede ancak psikososyal olarak belirgin velofaringeal
yetmezlik semptomları; konuşma terapisi gerekir.
Kategori 3
: Cerrahi girişim ya da protez uygulamasını gerektirecek kadar
ciddi semptomları olan velofaringeal foksiyon bozukluklarını kapsar.19
13
Velofaringeal yetersizlikte etiyolojik faktörler
Velofaringeal açıklığın kapatılamaması anatomik ya da fonksiyonel nedenlere
bağlı olabilir:
1) Yarık damak onarım öncesi ve sonrası en sık velofaringeal yetersizlik
sebebidir.14 Yarık damak 750 canlı doğumda bir görülür . Damak onarımından sonra da
% 20 - % 50 oranında VFY görülebilir.
2) Velofaringeal kas yapısının idyopatik yetmezliği; oral muayenede herhangi bir
anormallik saptanamadığı halde hipernasal bir konuşma mevcuttur. Nasoendoskopide
veya videofloroskopide minimal açıklık saptanır. Genellikle cerrahi tedavi gerekmez.
Konuşma terapisinden fayda görebilirler.
3) Doğumsal palatal yetmezlik, velum ile farinks arasında temelde orantısal
uyumsuzluktur. Yumuşak damağın çok kısa olması veya farinksin çok derin olması
şeklinde ortaya çıkabilir.
4) Submuköz yarık damak; bifid uvula, sert damak posteriorunda çentiklenme ve
velumun musküler diastazı ile karakterize bir anomalidir.20 Kasların birleşmediği alanda
ışığı geçiren bir gölge oluşur (zona pellucida). Submuköz yarık damağın bifid uvula ve
sert damakta çentik görülmeyen formları da mevcuttur. Genelde asemptomatik olan
hastalarda % 15 oranında VFY görülür.
5) Faringeal flep ve faringoplasti operasyonları sonrası; fleplerin yanlış yerde
veya yetersiz planlanması sonucunda oluşurlar.
6) Adeneoidektomi sonrası; adenoidektomi öncesi velum, lenfoid dokulara temas
ederek kapanma sağlanıyorsa ameliyat sonrası dönemde VFY görülebilir. 2-6 ay
içerisinde normale döner . Eğer 1 yıl içinde normale dönmemişse cerrahi girişim
gerekebilir.
7) Tonsil hipertrofisi; hipertrofik tonsiller palatoglossal ark üzerine bası yaparak
velar elevasyona engel olabilirler.
8) Orta yüz ilerletme ameliyatları sonrası
14
9) Nörojenik durumlar; hemifasyal mikrozomideki unilateral güçsüzlük, periferik
nörit, myasthenia gravis, nükleer lezyonlar, bulbar poliomyelit, supranükleer parezi ve
motor nöron lezyonları sayılabilir.
10) Velofaringeal sfinkter hareket eksikliği; yutma sırasında sfinkter normal
olduğu halde nasoendoskopide immobil olarak görünmektedir.
11) Fonksiyonel/histerik hipernasalite; organik yada fizyolojik bir neden
olmadığı halde kişiler hipernasal konuşmayı taklit edebilirler. Nasoendoskopik
incelemede velofaringeal sfinkter normal olarak değerlendirilir.
Velofaringeal kapanma tipleri
Velofaringeal aralığın kapanmasını sağlayan velum’un elevasyonu, posterior
faringeal duvarın anterior yöne hareketi ve lateral faringeal duvarların mesial
hareketlerinin vektörlerinin kuvvetine göre kapanma tipi ortaya çıkar. Buna göre temel
olarak 4 tür velofaringeal kapanma tipi mevcuttur.
a) Koronal
b) Sirküler
c) Sagittal
d) Posterior faringeal duvar yardımı ile sirküler.
Bunların görülme sıklığı sırası ile % 71.43, % 19.05, % 2.38 ve % 7.14’tür.21
15
Şekil 4:Velofaringeal kapanma tipleri
VELOFARİNGEAL PATOLOJİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Değerlendirilme hem klinik hem de enstrümental olarak yapılabilir. Hiçbir
değerlendirme metodu velofaringeal fonksiyonu tek başına değerlendirmek için yeterli
değildir.
Klinik değerlendirme
Klinisyenin
gözleri
ve
kulakları
ilk
ve
en
önemli
değerlendirme
metodlarındandır. Sadece hastayı konuşurken dinlemekle bile deneyimli kişiler hastaya
bir müdahale gerekip gerekmeyeceğini anlayabilirler. Hastaya dikkatli bir ağız içi
muayane yapılması, ses çıkarma karakterlerinin incelenmesi, kompensatuar artikülasyon
16
geliştirip
geliştirmediğine
bakılması
gereklidir.
Öncelikle
hastanın
hikayesi
sorgulanmalıdır.
İntraoral değerlendirme
Dudaklar, dişler, dil, tonsiller, sert ve yumuşak damak, uvula, faringeal duvarlar
incelenmelidir. Yumuşak damağın, tonsillerin ve nazofarinksin simetrisi not edilmelidir.
Submukozal yarıklar sert damakta bir çentik hissederek, zona pellucida ve bifid
uvula varlığında ayırdedilebilir. Oral – nazal fistüllerin varlığına bakılmalıdır. Burun
muayenesi ile hipertrofiye konkalar, septal deviasyon ve nazal tıkanıklık incelenmelidir.
İkinci aşamada reflekse bağlı ve istemli davranışlar değerlendirilmelidir.
Dizartrinin olup olmadığının tesbiti önemlidir. Ağız içinde farklı noktalara dokunularak
gag refleksinin oluşturulması sağlanır. Gecikme, asimetri ve tepki olmaması
değerlendirilir. Bir şeyler içerken nazal regürjitasyon olup olmadığına bakılır. İstemli
hareketlerde hasta sürekli “a” sesini çıkarırken velar hareketler, elevasyon, uzama,
asimetri, hız değerlendirilir.22
Ses üretme karakterleri
Rezonans kalitesine, hava akımına, hava basıncına bakılır ve kompansatuar
artikülasyon olup olmadığı değerlendirilir.
Rezonans kalitesi sesli harfler çıkarılırken (i, u, e gibi) nazal titreşim olması ile
değerlendirilir.
Eğer
konuşma
sırasında
velofaringeal
açıklık
kapatılamıyorsa,
velofaringeal porttan hava kaçağı olur ve hipernazal rezonans ortaya çıkar. Klinik olarak
sesli harfler çıkarılırken burun deliklerinin kapalı ve açık olduğu durumlarda nazal
titreşime bakarak yapılır.
Nazal hava kaçağı olup olmaması değerlendirilir. Nasal hava kaçağı bazen
duyulabilir, bazen ise duyulamaz. Burun deliklerinde açılma, kapanmalar gözlenir ve
eğer nazal kaçak kulakla duyulamıyorsa burun deliklerinin altına yerleştirilecek bir
aynanın buharlaşıp buharlaşmamasına ya da yerleştirilen bir kağıt parçasının hareket
etmesi ile değerlendirilir.
17
Değerlendirmede 3. aşama intraoral hava basıncının yeterli olup olmadığının
değerlendirilmesidir. Ortalama erişkin bir hastada birçok sessiz harfi çıkartabilmek için
gerekli basınç 5-7 cm H2O olarak bulunmuştur. Özellikle plosif sesler (p, t) ve frikatif
seslerin (f, s) çıkartılması için yeterli miktarda intraoral hava basıncı olması gereklidir.
Velofarinksin tam kapanmamasına bağlı olarak yeterli basınç oluşamaz ise bu sesler
normal olarak çıkarılamazlar. Bu da klinikte hastalara içinde bu harfler geçen cümleler,
heceler söyletilerek değerlendirilir. Değerlendirmede bir de kompansatuar artikülasyon
gelişip gelişmediğine bakılmalıdır. Yarık damaklı hastalar başka bir anatomik bölgede,
velofarinksin tam kapanamamasını kompanse etmek için birtakım kompansatuar
artikülasyonlar geliştirirler. Bunlar genellikle glottal stoplar, faringeal frikatifler,
faringeal stoplar, velar frikatifler, posterior nazal frikatifler, middorsal glossal stoplar
gibi ses tipleridir. Diğer bir deyişle hasta glottisi, farinksi ve dili ile hava akımını
engellemek için ve velofaringeal valv mekanizmasını kompanse etmek için çalışır.
Nörojenik problemi olan hastalarda glottis ve farinkste de problemler olabileceği için
labial kompansasyonlar gelişebilir.
Bunların hepsi öğrenilmiş hareketlerdir, ne yazık ki bu durum yeterli bir cerrahi
veya protez uygulamasından sonra da devam edebilirler.22
Velofaringeal aktivitenin enstrümental değerlendirilmesi
Enstrümental değerlendirmenin amacı velar uzunluk, palatal elevasyon,
velofaringeal aralık, lateral ve posterior faringeal duvar hareketleri, nazofaringeal
derinlik, tip ve tahmini kapanma seviyesinin, anatomik veriler elde edilerek
değerlendirilmesidir. Direkt ve indirekt enstrümental değerlendirmeler yapılabilir. Direkt
enstrümental değerlendirmeler, araştırmacının velofaringeal portu incelemesini sağlar.
Lateral sefalogram, sineradyografi, multiview videofloroskopi, oral veya nasal
panendoskopi, MRI bunların arasındadır. Fototransdüsyon, EMG gibi indirekt
enstrümental değerlendirmeler ise vokal tractus davranışları hakında bilgi vererek, elde
edilen verilerden relatif değerlendirmeler yapılıp bilgi edinilmesine yardımcı olurlar.
18
Direkt enstrümental değerlendirmeler
Lateral Sefalometrik radyografi
İstirahat halinde ve uzun bir “ee” sesi çıkarılırken yapılan incelemeler ile
yumuşak damak elevasyonu, ve yumuşak damağın posterior duvar ile ilişkisi hakkında
bilgi verir. Baryumlu çekilmesi ile yapıların görünümü daha da netleşir. Eğer cerrahide
faringeal flep planlanıyor ise flebin uzunluğu hakkında bilgi verir. İki boyutlu bir
incelemedir ve sadece sagital planda görüntüler verir. Velofaringeal mekanizma 3
boyutludur. Faringeal flebin genişliği bu teknik ile gösterilemez. Statik bir
değerlendirme olduğu için sadece istirahat ve uzun bir “ee” sesi sırasında
değerlendirmeler yapılır. Bu iki durum arasında değerlendirme yapılamaz.22,23
Multiview Videofloroskopi
Hareket halindeki VF fonksiyonun değerlendirilmesi için kullanılır. Radyasyon
açısından eski tekniklere göre daha iyidir. Sagital, koronal ve transvers planda ve
konuşma halinde dinamik görüntüler alınır. Lateral görüntülerde yumuşak damak ve
posterior faringeal hareketler izlenir. Orofarinksin önden görüntüsü de lateral faringeal
duvarın mesial hareketini göstererek, planlanacak bir faringeal flebin genişliği hakkında
bilgi verir. Bu teknik gerçek birebir ölçümleri vermez ama lateral faringeal duvar
hareketleri 0 ila 5 arasında incelenip; 0 istirahat halinde hava alıp verme ve 5 maksimum
hareket olacak şekilde, ölçümler yapılarak değerlendirilir.22
Nasoendoskopi
Bu teknikte de velofaringeal açıklık ile ilgili direkt ölçümler yerine oranlar elde
edilir. Ama rölatif olarak da olsa velofaringeal açıklığın büyüklüğü, yerleşimi, velumun,
lateral ve posterior faringeal duvarların velofaringeal kapanmaya katılımını gösteren iyi
bir tekniktir. Bütün damak ameliyatlarından önce uygulanması oldukça faydalıdır. Hasta
kooperasyonu önemlidir ve pediatrik populasyonda kullanımı oldukça zordur. Pigott’un
çalışmasına göre 70° endeskop velofaringeal sfinkter değerlendirilmesi için gerekli ve
multiview videofloroskopiyi tamamlayıcı bir tekniktir. Çok küçük defektlerin
değerlendirilmesinde zaman zaman yetersiz olabilir.22,23
19
MRI
Son yıllarda yapılan yeni çalışmalarda velofaringeal bölgenin değerlendirilmesi
için kullanılan MRI, non-invazive olması, radyasyona maruziyete sebep vermemesi ve
yumuşak dokuyu çok iyi gösteren bir teknik olması açısından oldukça iyidir. Sagital,
koronal ve transaksial görüntüler hastanın pozisyonunu değiştirmeden sağlayabilir.
Sırtüstü pozisyonda çekildiği için yerçekiminin velofaringeal mekanizmaya etkileri
olduğundan farklı görüntülere neden olabilir. Hasta kooperasyonu gerektiren bir tekniktir
ve maliyetinin de yüksek olması dezavantajları arasındadır.23,24
İndirekt enstrümental değerlendirmeler
İndirekt teknikler velofaringeal mekanizmanın yapısı ve hareketlerinin
sonuçlarına göre velofaringeal mekanizmanın değerlendirilmesine yardımcı olurlar.
İndirekt teknikler objektif bilgiler sağlamalarına rağmen tedaviye karar vermek için
mutlak gerekli girişimler değildirler.
Fototransdüksiyon
Fotoelektrik teknoloji sayesinde ışığın transmisyonunun, burundan velofaringeal
portun üzerine gelecek fiberoptik ışık kaynağı ve ağızdan portun altında olacak şekilde
yerleştirilen bir dedektör yardımı ile değerlendirilmesidir. Velofarinksin açılması ve
kapanması ile ilgili niceliksel değerler verir.22
EMG
Kaslara yerleştirilen elektrodlar ile velofaringeal bölge kaslarının kasılmalarını
değerlendirir. Küçük ve genellikle damak yarığı nedeniyle doğru lokalizasyonlarda
bulumayan kaslara elektrodların uygulanması hastalar için konforlu bir işlem
olmadığından kullanımı sınırlıdır.22
20
Hareket transdüksiyonu
Ağız içine yerleştirilen bir titreşim sensörü ile sensörün mekanik hareketlerinin
elektriksel
çıktısını
alan
diğer
bir
alet
ile
velofaringeal
mekanizmanın
değerlendirirlmesini sağlar. Biofeedback aleti olarak kullanılmaktadır.
Aerodinamik Analizler
Aerodinamik ya da basınç - akım değerlendirmeleri velofaringeal mekanizma
hakkında kantifiye edilebilen değerler sağlar. Basınç ve akım tekniği Warren ve DuBois
tarafından geliştirilmiştir.
23
Biri hastanın ağzına diğeri ise nostriline yerleştirilen iki
katater ve bu kateterlere bağlı basınç transduseri ile ölçümler yapılır. Nasal hava akımı
ise nostrile yerleştirilen ısıtılmış pneumotachograph (akımölçer)’e bağlı plastik tüp
yardımı ile ölçülür.1 Velofaringeal açılma veya obstrüksiyon hakkında bilgi verir. Bazı
kelimeler ve harfler söylenirken yapılan değerlendirmelerle, basınç, nazal hava akımı,
velofaringeal orifisin alanı ölçülebilmektedir. Oral ve nazal sesler çıkarılırken yapılan
velofaringeal orifis alanı ölçümlerinin yaşlara göre dağılımı ölçülmüştür. Bu değerlerin
karşılaştırması klinisyene konuşma tedavisinin mi yoksa cerrahinin mi faydalı olacağı
hakkında bilgi verir.
Akustik Analizler
Nazal rezonansın kantitatif olarak ölçümü sayesinde velofaringeal kapanma
hakkında bilgi verir. Örneğin kapanma bozukluğu olan hastalarda oral seslerin
çıkarılması sırasında nazal kavitede yüksek miktarda akustik enerji saptanır. Bu teknik
aynı zamanda tedavi sırasında biofeedback için kullanılır.22 Sıkça kullanılan bir akustik
değerlendirme aracı olan nazometre Dr. Fletcher, Adams ve Mc Cutchon tarafından
geliştirilmiştir. Mikrokompüter tabanlı bir araçtır ve nazalite problemini değerlendirmek
için kullanılır. Hasta oral sesler ve nazal sesleri de içeren bir metni okurken yapılan
kayıtlar ile nazal ve oral akustik enerji oranları alınır ve bu orana “nasalance” denir. Bu
oran normal insanda yaklaşık % 15 civarındadır. % 32’nin üzerinde olması ciddi bir
nazaliteyi gösterir. Aynı zamanda nazal hava yolu patensisini basınç- akım ölçümleri
21
sayesinde değerlendiren “rhinomanometre” denilen araçlar da geliştirimiştir ve bu aletler
hava yolu rezistansının ölçümünde kullanılmaktadır. 23
VELOFARİNGEAL YETERSİZLİĞİN TEDAVİSİ
Konuşma terapisi :
Velofaringeal kas yapısının idiyopatik yetmezliği, adenoidektomi sonrası gelişen
yetmezlikler, artikülasyon hataları , yanlış öğrenmeye bağlı problemlerde ve ameliyat
sonrası dönemde oldukça etkili bir tedavi metodudur. Hastaların konuşma tedavisinden
yarar görüp görmediğine standardize edilmiş yöntemlerle karar verilmelidir. Hastaların
aynı konuşma /lisan pataloğu tarafından değerlendirilmeleri çok önemlidir.19
Özellikle duyma problemi olan çocuklarda görsel feedback (geribildirim),
velofaringeal yetersizliğin iyileştirilmesinde tedaviye yardımcı olabilir. Bu işe yardımcı
olmak için geliştirilmiş birçok alet vardır. Ayna veya kağıt gibi nasal kaçağı gösterebilen
basit aletlerin yanısıra, See-Scape ve nasometre gibi komplike aletler de vardır. 25
Nasal sürekli pozitif havayolu basıncı tedavisi :
Nasal sürekli positif havayolu basıncı tedavisi (nasal continuous positive airway
pressure –CPAP) daha çok velumun yapısal problemleri yerine oral motor problemler ve
velar güçsüzlük durumlarında faydalıdır. Nasal maskeden basınçlı hava gelirken hastanın
belirli kelimeler cümleleri tekrar etmesi ile yumuşak damak egzersizlerinin yapıldığı bir
tedavi metodudur. Küçük çocuklarda kooperasyon ve uygulama güçlüğü olan bu
yöntem, yeni bir tedavi metodudur ve etkinliğinin belirlenebilmesi için ileri araştırmalar
yapılması gerekmektedir.
Protezle tedavi :
Cerrahinin kontrendike olduğu durumlarda, hasta ve hasta yakınlarının cerrahi
dışı
bir
tedavi
istediklerinde,
nöromüsküler
etiyolojilere
bağlı
velofaringeal
yetersizliklerde kullanılır. İki tip protez mevcuttur; palatal lift ve faringeal bulb
(obturatörler). Uzun ama hareketsiz damaklarda palatal lift protezleri, kısa damaklarda
22
ise obturatörler faydalıdır. Bu iki tip protezin kombinasyonu protezlerde üretilmektedir
(bulb-lift protezler). Bu tedavi seçeneği için hastanın iyi ağız hijyeninin olması ve hasta
uyumu önemlidir. 1,25
Cerrahi Tedavi :
Cerrahi tedavide en önemli endikasyon yumuşak damağın yapısal bir defektinin
olması ya da velar kapanmanın yetersiz olduğu fonksiyonel bir problemin olmasıdır.
Ameliyat öncesi yapılacak değerlendirmeler ve görüntüleme metodları ile velofaringeal
kapanma paterninin belirlenmesi, hasta için en uygun cerrahi tedavinin seçilmesinde yol
gösterici olacaktır.25
•
Palatal uzatma işlemleri
•
Arka faringeal duvar augmentasyonu
•
Faringeal flepler
•
Velofaringeal sfinkter rekonstrüksiyonu ( Sfinkter faringeoplasti); cerrahi tedavi
seçenekleri arasındadır.
Palatal uzatma prosedürleri
Primer damak yarığı operasyonunun yeterli damak boyu uzunluğunu
sağlayamadığı vakalar için yumuşak damağın arkaya alınması ve uzatılması için yapılan
cerrahi girişimlerdir. Dorrance, Wardill, Kilner ve Furlow tarafından primer damak
yarığının tedavisi için tanımlanmış olan operasyonlar, aynı zamanda palatal uzatma
sağlayan prosedürlerdir. Velofaringeal açıklığın oldukça küçük olduğu vakalar için
uygun tedavi seçenekleridir.1
Arka faringeal duvar augmentasyonu
Augmentasyon için birçok materyal kullanılmıştır. Gersuny (1900) vaseline
enjekte etmiş, Eckstein parafin, sonrasında Hollweg ve Perthes (1912), Hill ve Hagerty
23
(1960) otolog kıkırdak, Von Gaza (1926) yağ ve fasya enjeksiyonlarını denemişlerdir.
Sonraki yıllarda ise silikon, teflon ve proplast gibi alloplastik materyaller de
denenmiştir.1 İmplante edilen materyalin ekspoze olması, yer değiştirmesi ve enfeksiyon
sorunları ile karşılaşılmıştır. Bu teknik sadece küçük defektler (<0.5 cm) için uygundur.14
Gray21 augmentasyon faringoplasti tekniğini kullanarak, faringeal flebin kendi
üzerine döndürülüp katlanarak sütüre edildiğini belirtmiştir. Böylece otolog posterior
faringeal flep augmentasyon için kullanılmaktadır. Bu tekniğin 4-5 mm’lik küçük,
santral defekti olan hastalar için uygun olduğu söylenmiştir. Bu teknik flep daha geniş
planlayarak yapıldığında yeterli lateral fiksasyon sağlanamayacağından konuşma
sırasında flep basınçla sabit olamaz ve hava kaçağına sebep olur.
Flep donor alan kapanmasının daha iyi olabilmesi için V şeklinde tasarlanır. Flep
eleve edilirken flebe konstriktör kasların katılmasının sağlanması gereklidir. Flep
augmentasyon alanının biraz üzerine tesbit edilmelidir. Donör alan açık bırakılabilir ya
da kapatılır.21
Faringeal flepler
Posterior faringeal duvardan kaldırılan fleplerin yumuşak damağa birleştirilmesi
prosedürüdür. Modern posterior faringeal flep prosedürü 1865 yılında Pasavant 4
tarafından bildirilmiş olmasına rağmen posterior faringeal flep ve yumuşak damağın
birleştirilmesi ilk olarak 1876’da Schönborn tarafından inferior kaideli faringeal flep
olarak uygulanmıştır.1 1892’de Bardenheur tarafından superior kaideli faringeal flep
tanımlanmıştır.14 Posterior faringeal flebin genişliği ve lateral portun boyutları ilk olarak
Hogan (1973) tarafından ortaya atılmış ve faringeal flep tasarlanırken lateral port
kontrolü konsepti tanımlanmıştır. Shprintzen 1979 yılında “tailor made” faringeal flep
konseptini tanımlayarak, faringeal flep genişliğinin ameliyat öncesi nasoendoskopide
görülecek lateral faringeal duvar hareketine göre belirlenmesi gerektiğini belirtmiştir.1
Yıllar içerisinde transverse kaideli faringeal flepler (Kapetansky 1973) de dahil olmak
üzere bu faringeal fleplerin birçok modifikasyonu tanımlanmıştır. En sık kullanılan
“superior faringeal flepler”dir. “İnferior faringeal flepler” inferior yerleşimde kalabilir ve
yumuşak damağı konstriksyona bağlı çekebilirler. Cerrahi teknik olarak, posterior
faringeal duvardan hastanın velofaringeal açıklık miktarına orantılı olarak prevertebral
24
fasya üzerinden kaldırılan flebin distali, yumaşak damak ortadan ikiye ayrılarak,
yumuşak damağın santralinde nasal tarafa sütüre edilir.Böylece nasofarinks iki lateral
port açıkta kalacak şekilde ayrılmış olur.
Bu teknik için en uygun hasta grubu ameliyat öncesi yeterli miktarda lateral
faringeal duvar hareketi ama zayıf anterior faringeal duvar hareketi olup, santral açıklığı
bulunan hastalardır.
Flebin boyutuna göre çok geniş nasofarinks alanları kapatılabilir. Ameliyat
sonrası dönemde hava yolu obstrüksiyonları görülebilir. Hasta ameliyat sonrası uyku
apnesi yönünden takip edilmelidir.14
Sfinkter faringoplasti
Süperior tabanlı lateral faringeal fleplerin, posterior nasofaringeal duvara sütüre
edilerek sfinkter rekonstrüksiyonunda kullanılmasıdır. Bu tarz faringoplastiler özellikle
zayıf lateral duvar hareketi ve iyi anterior duvar hareketi olan hastalar için uygundur.
Fleplerin elevasyondan sonra doğru yere yerleştirilmeleri önemlidir. Eğer doğru yerde
iseler oral muayene sırasında görülmezler. 21
İlk olarak Hynes6 tarafından 1950 yılında iki adet superior bazlı sağ ve sol
salpingofaringeus kasları ve üzerlerindeki mukozayı içeren fleplerin 90° rotasyona
getirerek yapılan transvers bir insizyonun içine yanyana yerleştirilmesidir. Bu hat torus
tubariusun hemen altındadır.25 1968 yılında Orticochea7 faringoplasti prosedürünü
modifiye ederek, iki adet süperior kaideli flebi, arka tonsiller katlantıyı ve alttaki
palatofaringeus kasını içerecek şekilde kaldırmış ve posterior faringeal duvarda orta
hatta uç-uca olacak şekilde sütüre etmiştir. Fleplerin yerleştiği seviye normal
velofaringeal kapanma seviyesinin aşağısındadır. Orticochea aynı zamanda inferior
tabanlı başka bir flep kaldırarak süperior kaideli fleplerin uçlarını bu flebin altına sütüre
edilmiştir.1
Jackson ve Silverstone8 ise 1977 yılında posterior tonsiller katlantıdan,
palatopharingeus kasını içeren bilateral faringeal flepleri kaldırarak bu flepleri
birbirlerine ve süperior tabanlı diğer bir flebin altına sütüre ederek lateral duvar
fleplerinin daha yüksek bir noktaya taşınmasını sağlamıştır. Böylece sfinkter
25
faringoplasti, Orticochea operasyonuna göre normal velofaringeal kapanma seviyesine
daha yakın bir seviyede olması sağlanmış olur.1
Bu tekniklerde fleplerin genişliği ve kalınlığı istenilen sfinkter genişliğine ve
gereksinimi duyulan posterior farinks rafının miktarına bağlıdır.21
Submüköz damak yarığı ve velofaringeal yetersizlik
Bifid uvula, sert damakta çentiklenme , ve yumuşak damakta musküler diastazla
karakterize olan submüköz damak yarıklı hastaların bir çoğu asemptomatik olmakla
beraber, bu hastalarda % 15 oranında velofaringeal yetersizlik görülür. Bu hastalarda
VFY’in sebebi damak boyunun kısa olması ve daha çabuk yorulan bir damak olmasıdır.
Hastaların çoğu asemptomatik olduğu için konuşma yeterince değerlendirilene kadar
cerrahi dışı bir yaklaşım önerilir.20
Submüköz yarığa bağlı gelişen VFY’de tedavi faringeal flepler, levatör kasının
repozisyonu ve palatal uzatma operasyonu ile yapılabilir. Furlow palatoplastisi ile de
başarılı sonuçlar alındığı bildirilmiştir. Lateral viedofloroskopik görüntülerde 8 mm yada
daha az velofaringeal boşluk mesafesi olan hastalarda, Furlow palatoplastisi ile daha iyi
sonuçlar elde edilmektedir.26,27
Summerland ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir çalışmada submukozal yarık
damaklı hastaların ilk basamak tedavisinde kas onarımı yapılması gerektiği ve kas
anatomisindeki anormallik miktarı azaldıkça, anormallik miktarı daha fazla olan
hastalara göre daha az miktarda konuşmada ilerleme sağlanacağı bildirilmiştir.28
26
GEREÇ VE YÖNTEM
2003-2005 yılları arasında kliniğimize başvuran velofaringeal yetersizlikli
ardarda gelen 8 hastaya tanımlanan cerrahi teknik uygulanmıştır. Hastaların ameliyat
öncesi ve sonrası değerlendirmeleri yapılmış ve alınan sonuçlar litaratürler ışığında
tartışılmıştır.
Değerlendirme Metodları :
Hastaların anamnezleri alınıp daha önceden geçirmiş oldukları cerrahi girişimler
sorgulandıktan ve fizik muayene yapıldıktan sonra hastalardaki velofaringeal
yetersizliğin etiyolojisi belirlendi. Hastalara iki konuşma patoloğu tarafından ameliyat
öncesi konuşma değerlendirmesi yapıldı ve velofaringeal yetersizlik derecelendirildi.
Hastaların hepsine bir KBB uzmanı ile beraber nasoendoskopik muayene yapıldı.
2.4 mm fleksibl bir nazoendoskop kullanıldı. Velofaringeal portun hemen üzerine
yerleştirilen nazoendoskop ile, hasta yüksek ve düşük basınçlı nasal ve oral sesleri
çıkartırken velofaringeal fonksiyon değerlendirildi. Velar elevasyon, lateral faringeal
duvar hareketleri, kapanma tipi belirlendi ve velofaringeal açıklığın miktarı
değerlendirilip kayıtlar alındı.
Hastalara ameliyat öncesi MRI çekimleri yapıldı ve velofaringeal yetersizliğe ait
bulgular bu teknikle desteklendi. Hastalar ameliyattan sonra bir yada ikinci günde
poliklinikten takipleri yapılmak üzere taburcu edildiler. Ameliyattan sonra 6. ayda
ameliyat öncesi yapılmış olan nazoendoskopik muayene, konuşma değerlendirmesi ve
MRI tekrar edilerek ameliyat öncesi ve sonrası sonuçları karşılaştırıldı.
Konuşma değerlendirmeleri hastalara ameliyat öncesi ve sonrası aynı metnin
okutulması ve belirli seslerin tekrar edilmesinin istenmesi ile yapıldı ve kaydedildi. Bu
değerlendirmeler ve yorumlar iki konuşma pataloğu tarafından yorumlandı.
Nazoendoskopik muayenenin video çekimlerinden ameliyat öncesi ve sonrası
elde edilen fotoğraf görüntülerinden hastaların istrahat ve fonasyon hallerinde
velofaringeal boşluk alanları Sigma Scan Pro image analysis version 5.0.0. programı ile
ölçülüp birbirine oranlandı.
27
Sagital kesitler alınan MRI görüntülerinde sagital planda ameliyat öncesi ve
sonrası, istirahat ve fonasyon hallerindeki velofaringeal boşluk mesafesi ölçüldü. Bu
ölçümler hem midsagital hatta hem de parasagital hatlarda (fleplerin bulunduğu
bölgelerde) yapıldı. Ameliyat sonrası elde edilen flep kalınlıklarının sagital düzlemdeki
kalınlıkları ölçüldü.
Cerrahi Teknik
Genel anestezi altında, hasta oral endotrakeal tüp ile entübe edilip, Dingman ağız
açacağı yardımı ile tüp orta hatta tesbit edildi ve ağız ekartmanı sağlandı. Yumuşak
damak bir ekartör yardımı ile çekilip posterior faringeal duvarda iki adet süperior kaideli
V paternli flep tasarlandı. Fleplerin boyutları hastaların yaşına göre değişiklik
göstermekle beraber, yaklaşık 1cm tabanlı ve 3 cm yüksekliğinde ikizkenar üçgen flepler
şeklinde hazırlandı. (Şekil 5a) Posterior faringeal duvar ve posterior tonsiller katlantı
1:100.000’lik epinefrin solüsyonu ile infiltre edildi. Yumuşak damağa müdahale edilecek
olgularda yumuşak damak epinefrin solüsyonu ile infiltre edildikten sonra orta hatta
ikiye ayrılarak her iki parçadan sütür geçilerek uzun bırakılıp, posterior faringeal alanı
açacak şekilde tesbit edildi. Önce fleplerden birisi için V şeklinde insizyon yapıldı.
Mukoza ve kas dokusunu geçerek prevertebral fasyaya kadar inildi. İnsizyonlar
yapıldıktan sonra flebin distal kısmı tekli hook ile ekarte edilerek flep prevertebral fasya
üzerinden, kaidelerine yani yumuşak damak seviyesine kadar kaldırıldı. Flep
elevasyonun Atlas kemiğin tüberkülü seviyesinde sonlandırıldı. Flepler nasofaringeal
mukoza ve faringeal konstriktör kası içerecek şekilde kaldırıldı. Bipolar koter ile
hemostaz sağlandıktan sonra, flep donor alanı 3/0 Vicryl ® (polyglikolik asid) sütür ile
V-Y şeklinde kaudalden kraniale doğru primer olarak kapatıldı. (Şekil 5b)
Flepler
yuvarlanıp kendi üzerinde katlanarak kaudal uçları tabana yaklaştırılıp dikildi. Flepler
yaklaşık 3 ila 4 adet 4/0 Vicryl ® (polyglikolik asid) separe sütür ile adapte edildi.
Böylece posterior faringeal duvarda bir kabartı oluşturulması sağlandı.(Şekil 5c) Aynı
işlemler diğer flep için de tekrarlandı. Yumuşak damakta gerekli olan onarımlar
yapıldıktan sonra, yumuşak damak nazal mukoza, kas ve oral mukoza olmak üzere üç
kat onarıldı.
28
Şekil 5 : Yöntemin çizgisel görünümü
Şekil 5a: Posterior faringeal duvarda iki adet flebin planlanması ve insizyonu
Şekil 5b: Fleplerin elevasyonu ve donor alanın kapatılması
29
Şekil5c : Fleplerin sütüre edilmesi
Şekil 6 : İntraoperatif görünüm
Şekil 6a : Ameliyat öncesi çizim
30
Şekil 6b : Sağ ve soldaki fleplerin kaldırılması ve sol taraftaki flebin
sütüre edilmesi
Şekil 6c : Her iki flebin sütüre edilmesi
31
Şekil 6d : Her iki flebin sütüre edilmesi ve milimetrik cetvelle boyutların gösterilmesi
32
Hasta bilgileri ve ameliyat öncesi değerlendirme:
Hasta 1: (Ö .Ö., 20 , K)
2 yaşında sekonder inkomplet damak yarığı nedeniyle ameliyat olmuş olan
hastanın konuşmaya başladığı zamandan beri velofaringeal yetersizliği mevcutmuş. Ağız
içi muayenede; eski damak ameliyatına bağlı damak orta hatta vertikal skar mevcuttu,
damak
boyu
kısa,
değerlendirmesinde;
uvala
bifid
konuşmanın
görünümde
idi. Ameliyat
anlaşılabilirliğinin
iyi
öncesi
olduğu,
konuşma
artikülasyon
yerleşimlerinin normal olduğu ve hastada hafif glottal stopların olduğu görüldü. Hastada
mevcut olan VFY Marsh sınıflamasına göre 1. kategoride değerlendirildi. Ameliyat
öncesi yapılan nasoendoskopide; Lateral duvar hareketleri ve yumuşak damak
hareketlerinin mevcut olduğu görüldü. Hastada bifid uvula deformitesi mevcuttu ve
portun sol lateral bölgesi de kapanmada yetersizlik görüldü. Kapanmanın yetersiz
olduğu bu bölgeden fonasyon sırasında nasal kaçak gözlenmekte idi. Kapanma tipi
sirküler olarak değerlendirildi. Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde midsagital planda AP velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 8 mm, fonasyon
halinde 4 mm olarak ölçüldü.
Hasta 2: (J.D., 10, E)
1.5 yaşında sekonder inkomplet damak yarığı nedeniyle ameliyat olmuş olan
hastanın konuşmaya başladığı zamandan beri velofaringeal yetersizliği mevcutmuş .Ağız
içi muayenede; hastanın damak şeklinin düz, damak boyunun kısa ve uvulanın da
belirsiz olduğu görülmekteydi. Ameliyat öncesi konuşma değerlendirmesinde;
konuşmanın anlaşılabilirliğinin iyi olduğu, artikülasyon yerleşimlerinin normal olduğu
görüldü.
Hastada
mevcut
olan
VFY Marsh
sınıflamasına
göre
2.
kategoride
değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan nasoendoskopide; Uvula gözlenememiştir. Lateral duvar
hareketleri zayıf olarak izlenmiş ve kapanma tipi koronal olarak değerlendirilmiştir.
33
Fonasyon halinde santralde ve lateralde tam kapanmama ve velofaringeal boşluk
görülmekteydi.
Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 6 mm, fonasyon halinde 5 mm olarak
ölçüldü.
Hasta 3 :(M.O., 6, E)
Sekonder inkomplet damak yarığı nedeniyle 6 yaşında kliniğimize başvuran ve
daha önceden damağa yönelik hiçbir müdahale geçirmemiş olan hastada konuşmaya
başladığı zamandan beri velofaringeal yetersizlik mevcutmuş. Hastaya öncellikle
kliniğimizde damak yarığı onarımı uygulandı. Operasyondan 6 ay sonra yapılan ağız içi
muayenede; hastada geçirilmiş damak yarığı onarımına bağlı damak orta hattında skar
ve ameliyat sonrası dönemde gelişmiş olan uvulada yara açılmasına bağlı bifid uvula
görünümü mevcuttu.
Ameliyat
öncesi konuşma
değerlendirmesinde; konuşmanın
anlaşılabilir
olmadığı, artikülasyon yerleşimlerinin bozuk olduğu ve hipernasalitenin mevcut olduğu
görüldü.
Hastada
mevcut
olan
VFY Marsh
sınıflamasına
göre
3.
kategoride
değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan nasoendoskopide; kapanma tipi posterior faringeal
duvarla birlikte sirküler olarak değerlendirildi fonasyon halinde velofaringeal tam
kapanmama görülmekteydi.
Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 7 mm, fonasyon halinde 6 mm olarak
ölçüldü.
Hasta 4 :( R.O., 6, E)
3. hastanın ikiz eşi olan ve sekonder inkomplet damak yarığı nedeniyle 6 yaşında
kliniğimize başvuran hasta da daha önceden damağa yönelik hiçbir müdahale
34
geçirmemiş. Konuşmaya başladığı zamandan beri velofaringeal yetersizliği mevcutmuş.
Bu hastaya öncellikle kliniğimizde damak yarığı onarımı uygulandı. Operasyondan 6 ay
sonra yapılan ağız içi muayenede; hastada geçirilmiş damak yarığı onarımına bağlı
damak orta hattında skar mevcuttu .
Ameliyat
öncesi konuşma
değerlendirmesinde; konuşmanın
anlaşılabilir
olmadığı, artikülasyon yerleşimlerinin bozuk olduğu ve hipernasalitenin mevcut olduğu
görüldü.
Hastada
mevcut
olan
VFY Marsh
sınıflamasına
göre
3.
kategoride
değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan nasoendoskopide; kapanma tipi sirküler olarak
değerlendirildi ve fonasyonda velofaringeal boşluk (tam kapanmama) mevcut idi.
Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 6 mm, fonasyon halinde 5 mm olarak
ölçüldü.
Hasta 5: (S.D., 11, K)
Sekonder inkomplet damak yarığı nedeniyle 4 yaşında damak yarığı onarımı
geçirmiş olan hasta 7 ve 9 yaşlarında da iki kez damak yarığı onarımı sonrasında gelişen
damak fistülleri nedeniyle ameliyat olmuş. Konuşmaya başladığı zamandan beri
velofaringeal yetersizliği mevcutmuş. Ağız içi muayenede; eski geçirilmiş ameliyatlara
bağlı damakta skar ve uvulanın yaklaşık 1.5 cm önünde palatal yaklaşık 1 cm çapında
fistül mevcuttu.
Ameliyat öncesi konuşma değerlendirmesinde; hastanın konuşmasını orta
düzeyde anlaşılır olduğuna, artikülasyon yerleşimlerinin kısmen normal olduğuna, hafif
hipernasalitenin bulunduğuna karar verildi.
Hastada
mevcut
olan
VFY Marsh
sınıflamasına
göre
2.
kategoride
değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan nasoendoskopide; hastanın mevcut olan fistülü
görünmekte idi ve kapanma tipi lateral duvar hareketleri zayıf olmakla birlikte sirküler
35
olarak değerlendirildi. Fonasyon halinde velofaringeal boşluğun tam kapanmadığı
gözlendi.
Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 6 mm, fonasyon halinde 5 mm olarak
ölçüldü.
Hasta 6 :(N.F. , 40, K)
Sekonder inkomplet damak yarığı nedeniyle 8 yaşında damak yarığı onarımı
geçirmiş olan hasta damağa yönelik başka bir müdahale geçirmemiş. Konuşmaya
başladığı zamandan beri velofaringeal yetersizliği mevcutmuş. Ağız içi muayenede; eski
geçirilmiş ameliyata bağlı damakta skar, sert damak yumuşak damak bileşkesinde
yaklaşık 1.5x0.5 cm boyutlarına fistül ve uvulada bifid görünüm mevcuttu.
Ameliyat öncesi konuşma değerlendirmesinde; hastanın konuşmasının orta
düzeyde anlaşılır olduğuna,artikülasyon yerleşimlerinin kısmen normal olduğuna, hafif
hipernasalitenin bulunduğuna karar verildi.
Hastada
mevcut
olan
VFY Marsh
sınıflamasına
göre
1.
kategoride
değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan nasoendoskopide; Kapanma tipi sirküler olan hastanın
damakta mevcut olan fistülü görüldü. Fonasyon halinde velofaringeal boşluğun tam
kapanmadığı gözlendi.
Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 9 mm, fonasyon halinde 5 mm olarak
ölçüldü.
Hasta 7 :(I.A., 13, E )
Submukozal damak yarığı nedeniyle kliniğimize başvuran hasta daha önceden
damağa yönelik herhagi bir müdahele geçirmemiş. Konuşmaya başladığı zamandan beri
velofaringeal yetersizliği mevcut olan hastanın ağız içi muayenesinde; zona pelucida,
sert damakta çentik, bifid uvula görünümü mevcuttu.
36
Ameliyat öncesi konuşma değerlendirmesinde; konuşmanın anlaşılabilirliğinin
iyi olduğu, artikülasyon yerleşimlerinin normal olduğu görüldü.
Hastada
mevcut
olan
VFY Marsh
sınıflamasına
göre
1.
kategoride
değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan nasoendoskopide; submukozal klefte bağlı olarak
hastanın mevcut bifid uvula deformitesi görülmekteydi ve hastanın kapanma tipi sirküler
olarak değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 8 mm, fonasyon halinde 6 mm olarak
ölçüldü.
Hasta 8 :(B.D., 32, E)
Submukozal damak yarığı nedeniyle kliniğimize başvuran hasta daha önceden
damağa yönelik herhagi bir müdahele geçirmemiş. Konuşmaya başladığı zamandan beri
velofaringeal yetersizliği mevcut olan hastanın ağız içi muayenesinde; zona pelucida,
sert damakta çentik, bifid uvula görünümü mevcuttu.
Ameliyat öncesi konuşma değerlendirmesinde; konuşmanın anlaşılabilirliğinin
iyi olduğu, artikülasyon yerleşimlerinin normal olduğu ve hastada hafif hipernasalite
olduğu görüldü.
Hastada
mevcut
olan
VFY Marsh
sınıflamasına
göre
2.
kategoride
değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan nasoendoskopide; Yumuşak damakta bifid uvula
görünümü olan hastanın kapanma tipi sirküler olarak değerlendirildi.
Ameliyat öncesi yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 13.5 mm, fonasyon halinde 12 mm olarak
ölçüldü.
Ameliyat öncesi bulgular Tablo 1-6’da özetlenmiştir.
37
İstatistiksel Değerlendirme
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için
SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 10.0 programı kullanıldı.
Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama,
Standart sapma) yanısıra parametrelerin grup içi karşılaştırmalarında parametreler
normal dağılım göstermediğinden Wilcoxon işaret testi kullanıldı. Parametreler
arasındaki ilişkilerin incelenmesinde ise Spearman’s rho korelasyon testi kullanıldı.
Sonuçlar % 95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi.
38
AMELİYAT SONRASI DEĞERLENDİRME
Hasta 1: (Ö .Ö., 20, K)
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; mevcut olan VFY Marsh
sınıflamasına göre 0. kategoride değerlendirildi.
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
görüldü. Hastada ameliyat öncesi mevcut olan bifid uvula düzelmiş, velofaringeal boşluk
ise tama
yakın kapanmakta sadece santral bölgede minimal hava kabarcıklarının
gözlendiği açıklığın mevcut olduğu izlendi.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 6 mm, fonasyon halinde 2 mm olarak
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 3 mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde ; sağ flep ve posterior faringeal duvar arasındaki
velofaringeal boşluk mesafesi 2.5 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arsındaki
velofaringeal boşluk mesafesi 2.5 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal
duvar arsındaki velofaringeal boşluk mesafesi 0 mm, sol flep ve posterior faringeal
duvar arsındaki velofaringeal boşluk mesafesi 0 mm olarak ölçüldü.
Hasta 2: (J.D., 10, E)
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; hastada mevcut olan
VFY Marsh sınıflamasına göre 1. kategoride değerlendirildi.
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
görülmekte. Santralde daha belirgin olmak üzere lateral velofaringeal bölgede tam
kapanmama mevcut bulundu.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 5 mm, fonasyon halinde 3 mm olarak
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 3mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 3 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arsındaki velofaringeal
39
boşluk mesafesi 2 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar arsındaki
velofaringeal boşluk mesafesi 1 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arsındaki
velofaringeal boşluk mesafesi 1 mm olarak ölçüldü.
Hasta 3 :(M.O., 6, E)
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; hastada mevcut olan
VFY Marsh sınıflamasına göre 2. kategoride değerlendirildi. Hastanın ameliyat sonrası
konuşma tedavisinden fayda göreceğine karar verildi.
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
görülmekte, santral ve lateral bölgede velofaringeal tam kapanmama mevcut olduğu
görüldü.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 4 mm, fonasyon halinde 3 mm olarak
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 2.5 mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 3 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 3 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 1.5 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 2 mm olarak ölçüldü.
Hasta 4 :(R.O., 6, E)
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; hastada mevcut olan
VFY Marsh sınıflamasına göre 2. kategoride değerlendirildi. Hastanın ameliyat sonrası
konuşma tedavisinden fayda göreceğine karar verildi.
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
görülmekte, santral ve lateral bölgede 3. hasta olan ikiz kardeşinden daha az olmak üzere
velofaringeal tam kapanmama mevcut olduğu görüldü.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 4 mm, fonasyon halinde 3 mm olarak
40
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 2 mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde ; sağ flep ve posterior faringeal duvar arsındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 3mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 2 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar arsındaki
velofaringeal boşluk mesafesi 1mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arsındaki
velofaringeal boşluk mesafesi 1 mm olarak ölçüldü.
Hasta 5 :(S.D. , 11, K)
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; hastada mevcut olan
VFY Marsh sınıflamasına göre 1 ila 2. kategoride 1. kategoriye daha yakın
değerlendirildi. Hastanın ameliyat sonrası konuşma tedavisinden fayda göreceğine karar
verildi.
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
diğer vakalara göre daha az belirgin görülmekte, santral ve lateral bölgede velofaringeal
tam kapanmama mevcut olduğu görüldü.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 4 mm, fonasyon halinde 3 mm olarak
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 3 mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 2.5 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arsındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 2.5 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 1 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 1 mm olarak ölçüldü.
Hasta 6 :(N.F., 40, K)
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; hastada mevcut olan
VFY Marsh sınıflamasına göre 0. kategoride değerlendirildi. Hastanın ameliyat sonrası
konuşma tedavisinden fayda göreceğine karar verildi.
41
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
belirgin görülmekte, santral ve lateral bölgede velofaringeal tam kapanmama mevcut
olduğu görüldü.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 5 mm, fonasyon halinde 3 mm olarak
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 3 mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar arsındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 2 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arsındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 2 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 1 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 1 mm olarak ölçüldü.
Hasta 7: (I.A., 13, E )
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; hastada mevcut olan
VFY Marsh sınıflamasına göre 0. kategoride değerlendirildi. Hastanın ameliyat sonrası
konuşma tedavisinden fayda göreceğine karar verildi.
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
görülmekte, santal bölgede çok minimal hava kabarcığı şeklinde nasal kaçak görülüyor.
Velofaringeal kapanma tama yakın.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 8 mm, fonasyon halinde 6 mm olarak
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 3 mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde ;sağ flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 1.5 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 1.5 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 0.5 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 0.5 mm olarak ölçüldü.
42
Hasta 8: (B.D., 32, E)
Ameliyat sonrası yapılan konuşma değerlendirmesinde; hastada mevcut olan
VFY Marsh sınıflamasına göre 1. kategoride değerlendirildi. Hastanın ameliyat sonrası
konuşma tedavisinden fayda göreceğine karar verildi.
Ameliyat sonrası yapılan nasoendoskopide; Flepler posterior faringeal duvarda
diğer vakalara göre daha az belirgin görülmekte, santral ve lateral bölgede velofaringeal
tam kapanmama mevcut olduğu görüldü.
Ameliyat sonrası yapılan MRI görüntülemesinde mid-sagital planda AP
velofaringeal boşluk mesafesi istirahat halinde 12.5 mm, fonasyon halinde 10 mm olarak
ölçüldü. Sağ ve soldaki fleplerin ortalama yüksekliği 4 mm bulundu. Parasagital
kesitlerde istirahat halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 6 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar arasındaki velofaringeal
boşluk mesafesi 5.5 mm, fonasyon halinde; sağ flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 2 mm, sol flep ve posterior faringeal duvar
arasındaki velofaringeal boşluk mesafesi 1.8 mm olarak ölçüldü.
43
Ameliyat öncesi istirahat
Ameliyat öncesi fonasyon
Ameliyat sonrası istrahat
Ameliyat sonrası fonasyon
Resim 1 : 1. hastanın nazoendoskopik görüntüleri
44
Ameliyat öncesi istrahat
Ameliyat öncesi fonasyon
Ameliyat sonrası istrahat
Ameliyat sonrası fonasyon
Resim 2 : 2. Hastanın nazoendoskopik görüntüleri
45
AMELİYAT ÖNCESİ VE SONRASI BULGULAR
Tablo 1: Hastaların özellikleri
Hastalar
1. Ö.Ö.
2. J.D.
3. M.O.
4. R.O.
5. S.D.
6. N.F.
7. I.A.
8. B.D.
Yaş
20
10
6
6
11
40
13
32
Cinsiyet
K
E
E
E
K
K
E
E
Yarık tipi ve ek patolojiler*
O,YD, BU
O,YD
O,YD, BU
O,YD
O,YD, F
O,YD, F, BU
-SYD
-SYD
*O ,onarılmış; -, onarılmamış;YD, yarık damak; SYD, submuköz yarık damak; F, Fistül;
BU, Bifid uvula
Tablo 2: Hastaların velofaringeal kapanma tipleri
Hastalar
1. Ö.Ö.
2. J.D.
3. M.O.
4. R.O.
5. S.D.
6. N.F.
7. I.A.
8. B.D.
Velofaringeal kapanma tipleri
Sirküler
Koronal
Sirküler+posterior faringeal duvar
Sirküler
Sirküler
Sirküler
Sirküler+posteror faringeal duvar
Sirküler
Tablo 3: MR’da hastaların ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası istirahat ve fonasyon
hallerinde midsagital hatta velofaringeal boşluk mesafelerinin ölçümleri
Hastalar
1. Ö.Ö.
Ameliyat Öncesi
Fonasyon
İstirahat (mm)
(mm)
8
4
46
Ameliyat Sonrası
Fonasyon
İstirahat (mm)
(mm)
6
2
2. J.D.
3. M.O.
4. R.O.
5. S.D.
6. N.F.
7. I.A.
8. B.D.
6
7
6
6
9
8
13.5
5
6
5
5
5
6
12
5
4
4
4
5
5
12.5
3
3
3
3
3
2
10
Tablo 4: MR’da hastaların ameliyat sonrası istirahat ve fonasyon hallerinde parasagital
hatta (sağ ve sol fleplerin olduğu bölgede) velofaringeal boşluk mesafelerinin ölçümleri
Hastalar
1. Ö.Ö.
2. J.D.
3. M.O.
4. R.O.
5. S.D.
6. N.F.
7. I.A.
8. B.D
Ameliyat Sonrası
İstirahat(mm)
Fonasyon(mm)
Sağ
Sol
Sağ
Sol
2.5
2.5
0
0
3
2
1
1
3
3
1.5
2
3
2
1
1
2.5
2.5
1
1
2
2
1
1
1.5
1.5
0.5
0.5
6
5.5
2
1.8
Tablo 5: Velofaringeal yetersizliği olan hastalarda ameliyat öncesi ve sonrası konuşmanın
değerlendirilmesi
Hastalar
1. Ö.Ö.
2. J.D.
3. M.O.
4. R.O.
5. S.D.
6. N.F.
7. I.A.
8. B.D
Marsh Skoru
Ameliyat Öncesi
Ameliyat Sonrası
1
0
2
1
3
2
3
2
2
1
1
0
1
0
2
1
47
Tablo 6: Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası nasoendoskopi ile velofaringeal kapanma
alan-oran hesabı ile kapanma yüzdelerinin değerlendirmeleri
Hastalar
Velofaringeal kapanmanın değerlendirilmesi (velofaringeal
boşluk alanlarının oran ölçümü ile fonasyon sırasında kapanma
yüzdeleri ) %
Ameliyat Sonrası
95.18
1. Ö.Ö.
Ameliyat Öncesi
90.1
2. J.D.
54
75.5
3. M.O.
92.01
96.7
4. R.O.
81.1
86.1
5. S.D.
61.3
66.93
6. N.F.
80.3
86.1
7. I.A.
91.1
94.1
8. B.D
58.1
60.1
ELDE EDİLEN BULGULARIN İSTATİSTİKSEL
DEĞERLENDİRİLMESİ
Yaşları 6 ila 40 arasında değişmekte olan; 3’ü kız (% 37.5) ve 5’i erkek (%
62.5) olmak üzere toplam 8 hasta üzerinde yapılmış olan çalışmada; olguların ortalama
yaşı 17.25±12.57 aydır. Olguların flep kalınlıkları 2 mm ile 4 mm arasında değişmekte
olup; ortalama flep kalınlığı 2.94±0.56’dır.
Tablo 7: Velofaringeal yetersizliği olan hastalarda ameliyat öncesi ve sonrası Marsh
Skorunun değerlendirilmesi
Ameliyat öncesi
Ameliyat sonrası
Z: Wilcoxon sign test
Marsh Skoru
Ort±SD
Medyan
1,87±0,83
2
0,87±0,83
1
** p<0.01 ileri düzeyde anlamlı
48
Test ist.; p
Z:-2,828;
p:0,005**
Velofaringeal yetersizliği olan hastalarda ameliyat öncesi Marsh skoruna göre,
ameliyat sonrası Marsh skorunda görülen düşüş istatistiksel olarak ileri düzeyde
anlamlıdır (p<0.01).
2
1,8
1,6
1,4
1,2
1
0,8
0,6
0,4
0,2
0
Ameliyat öncesi
Ameliyat sonrası
Marsh Skoru
Şekil 7: Ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası Marsh skoru değişimi
Tablo 8: MR’da hastaların ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası istirahat ve fonasyon
hallerinde midsagital hatta velofaringeal boşluk mesafelerinin ölçümlerinin değişimi
İstirahat
(mm)
Fonasyon
(mm)
Ameliyat öncesi
Ameliyat
sonrası
Ameliyat öncesi
Ameliyat
sonrası
Ort±SD
Medyan
7,94±2,51
7,5
5,69±2,84
5
6,00±2,51
5
3,62±2,61
3
Test ist.; p
Z:-2,539;
p:0,011*
Z:-2,636;
p:0,008**
Z: Wilcoxon sign test
* p<0.05 düzeyinde anlamlı
** p<0.01 ileri düzeyde anlamlı
Ameliyat öncesi istirahat ölçümlerine göre, ameliyat sonrası istirahat
ölçümlerinde görülen düşüş istatistiksel olarak anlamlıdır (p<0.05).
49
8
7
6
5
4
3
2
1
0
Ameliyat öncesi
Ameliyat sonrası
İstirahat (mm)
Şekil 8: Ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası
istirahat ölçümü değişimi
Ameliyat öncesi fonasyon ölçümlerine göre, ameliyat sonrası fonasyon
ölçümlerinde görülen düşüş istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlıdır (p<0.01).
6
5
4
3
2
1
0
Ameliyat öncesi
Ameliyat sonrası
Fonasyon (mm)
Şekil 9: Ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası
fonasyon ölçümü değişimi
50
Tablo 9: Ameliyat öncesi ve sonrasında istirahat ve fonasyon korelasyonu
İstirahat-Fonasyon
r
p
Ameliyat öncesi
0,388
0,342
Ameliyat sonrası
0,000
1,000
r: Spearman’s rho test
Ameliyat öncesi istirahat ölçümleri ile ameliyat öncesi fonasyon ölçümleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0.05).
Ameliyat sonrası istirahat ölçümleri ile ameliyat sonrası fonasyon ölçümleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 10: Ameliyat sonrasında istirahat ve fonasyon sağ ve sol parasagital
ölçümlerinin korelasyonu
Ameliyat Sonrası
İstirahat-Fonasyon
r
P
Sağ
0,739
0,036*
Sol
0,595
0,120
r: Spearman’s rho test
*p<0.05 düzeyinde anlamlı
Ameliyat sonrası istirahat sağ parasagital ölçümü ile fonasyon sağ parasagital
ölçümü arasında pozitif yönde, % 73.9 düzeyinde ve istatistiksel olarak anlamlı
korelasyon bulunmaktadır (p<0.05).
51
2,5
2,0
1,5
1,0
Fonasyon Sag
,5
0,0
-,5
1
2
3
4
5
6
7
Istirahat Sag
Şekil 10: Ameliyat sonrasında istirahat sağ ölçümü ile
fonasyon sağ ölçümü korelasyonu
Ameliyat sonrası istirahat sol parasagital ölçümü ile fonasyon sol parasagital
ölçümü arasında pozitif yönde ve % 59.5 düzeyinde bir ilişki bulunmakla birlikte bu
ilişki istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır (p>0.05). Olgu sayısı arttırıldığında bu
ilişkinin anlamlı çıkması beklenmektedir.
Tablo 11: Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası nasoendoskopi ile velofaringeal
kapanma alan-oran hesabı ile kapanma yüzdelerinin değerlendirmeleri
Velofaringeal kapanma %
Test ist.; p
Ort±SD
Medyan
Ameliyat öncesi
76,00±15,80
80,7
Z:-2,521;
Ameliyat sonrası
82,59±13,71
86,1
p:0,012*
Z: Wilcoxon sign test
* p<0.05 düzeyinde anlamlı
52
Velofaringeal yetersizliği olan hastalarda ameliyat öncesi kapanma alanına (%)
göre, ameliyat sonrası kapanma alanında (%) görülen artış istatistiksel olarak anlamlıdır
(p<0.05).
83
82
81
80
79
78
77
76
75
74
73
72
Ameliyat öncesi
Ameliyat sonrası
Velofaringeal kapanma %
Şekil 11: Ameliyat öncesine göre ameliyat sonrası
Velofaringeal kapanma %’si değişimi
53
TARTIŞMA
Velofaringeal yetersizlik, doğumsal damak yarıklı olgularda, primer palatoplasti
geçirmiş olmalarına rağmen % 5-36’sında görülen, hastaların sesleri çıkarma ve
konuşma anlaşılabilirliğini; dolayısıyla psikososyal hayatlarını etkileyen, damak dudak
yarığı cerrahisi ile ilgilenen plastik cerrahi kliniklerinin karşılaştığı önemli
problemlerden biridir.29
Velofaringeal açıklığın kapatılamaması ile karakterize olan velofaringeal
yetersizlik, anatomik ya da fonksiyonel nedenlerle olabilir. Velofaringeal yetersizlik en
sık yarık damak onarımı sonrası görülmekle beraber, submüköz yarık damak,
adenoidektomi ve birçok başka patolojide velofaringeal sfinkterde fonksiyon
bozukluklarına yol açabilir.19 Bizim hasta grubumuzda ise velofaringeal yetersizlik, 6
hastada onarılmış damak yarığı sonrası ortaya çıkmış, 2 hastada ise submüköz damak
yarığına bağlı olarak değerlendirildi.
Velofaringeal fonksiyonun değerlendirilmesi hem klinik hem de enstrümental
olarak yapılabilir. Hiçbir değerlendirme metodu velofaringeal fonksiyonu tek başına
değerlendirmek için yeterli değildir. Değişik değerlendirme metodlarının birarada
kullanılması, konuşma sırasında oral ve nazal kaviteler arasında meydana gelebilecek
açıklığın varlığını, boyutlarını, kontürünü göstereceği gibi; velar ve faringeal duvar
hareketlerini ve aralarındaki etkileşimleri ortaya koyar.22
Klinik değerlendirme metodları arasında intraoral muayene ve konuşma
değerlendirmesi ile rezonans kalitesi, hava akımı, kompansatuar artikülasyon varlığının
araştırılması vardır. Enstrumental değerlendirme metodları ise direkt ve indirekt
metodlar olarak ikiye ayrılırlar. Direkt enstrumental metodlar; araştırmacının
velofaringeal portu incelemesini sağlar. Lateral sefalogram, sineradyografi, multiview
videofloroskopi, oral- nasal panendoskopi, MRI bunların arasındadır. Fototransdüsyon,
EMG, hareket transdüksiyonu, aerodinamikler ve akustikler gibi indirekt enstrümental
değerlendirmeler ise vokal traktus davranışları hakkında bilgi vererek, elde edilen
verilerden relatif değerlendirmeler yapılıp bilgi edinilmesine yardımcı olurlar.
54
İki boyutlu bir inceleme olan lateral sefalogram sadece sagital planda görüntüler
verir. Statik bir değerlendirme olduğu için sadece istirahat ve uzun bir “ee” sesi sırasında
değerlendirmeler yapılır. Bu iki durum arasında değerlendirme yapılamaz.22,23
Mutiview videofloroskopi , hareket halindeki VF fonksiyonun değerlendirilmesi
için kullanılır. Sagital, coronal ve transvers planda ve konuşma halinde dinamik
görüntüler sağlar. Lateral görüntülerde yumuşak damak ve posterior faringeal duvar
hareketleri izlenir. Orofarinksin önden görüntüsü de lateral faringeal duvarın mesial
hareketini göstererek, planlanacak bir faringeal flebin genişliği hakkında bilgi verir.22
Nasoendoskopi, velofaringeal açıklık ile ilgili direkt ölçümler yerine oranların
elde edildiği rölatif olarak da olsa velofaringeal açıklığın büyüklüğü, yerleşimi,
velumun, lateral ve posterior faringeal duvarların velofaringeal kapanmaya katılımını
gösteren iyi bir tekniktir.
Nasoendoskopi ile konuşma anında velofaringeal sfinkter dinamik olarak
izlenebilmektedir. Velofaringeal bölgenin iki boyutlu görüntüleri elde edilebilmektedir.
Sagital görüntülerin elde edilebilmesi için videofloroskopi veya MRI gibi ek bir
görüntüleme yönteminin kullanılması gerekmektedir. Endoskopi ile elde edilen
görüntülerden kesin ölçümler yapmak klinik olarak zor ve güvenilmez olmaktadır.
Endoskopun yerleşim yeri, görüş açısı, görüntünün distorsiyona uğraması gibi
standardizasyonu mümkün olmayan faktörler yüzünden direkt ölçümler yapılması yerine
hareketlerin oranlar üzerinden değerlendirilmesini öneren yöntemler bildirilmiştir.19
Bütün palatal cerrahilerden önce uygulanması oldukça faydalıdır. Pigott’un çalışmasına
göre 70° endoskop velofaringeal sfinkter değerlendirilmesi için gerekli ve multiview
videofloroskopiyi tamamlayıcı bir tekniktir. Çok küçük defektlerin değerlendirilmesinde
zaman zaman yetersiz olabilir.22,23
International Working Group, nasofaringoskopi ve multiview videofloroskopinin
kabul görmüş, velofaringeal
hareketleri direkt olarak gösteren teknikler olduğunu
bildirmiş ve bu tekniklerin değerlendirilmesi ve rapor edilmesi için bir standardizasyon
metodu geliştirmiştir. 30
Lam DJ ve ark.31 yapmış oldukları çalışmada, nasoendoskopi ve multiview
videofloroskopinin birbirlerini tamamlayıcı ve destekleyici görüntüler sağladığını ancak
55
kuşbakışı görüntülerin elde edildiği nasoendoskopinin, VFY derecesini göstermede daha
iyi bir teknik olduğunu söylemişlerdir.
Havstam
ve
ark.’nın33
çalışmasında
ise
velofaringeal
fonksiyonun
değerlendirilmesinde videofloroskopinin lateral projeksiyonunun ilk basamak olduğu ve
eğer daha ileri bir araştırma gerekirse de nasoendoskopinin kullanılacak ikinci metod
olduğu bildirilmiştir.
Direkt enstrumental değerlendirme metodlarından biri olan MRI, non-invaziv
olması, radyasyona maruziyete sebep vermemesi ve yumuşak dokuyu çok iyi gösteren
bir teknik olması açısından oldukça iyidir. Sagital, koronal ve transaksial görüntüler
hastanın pozisyonunu değiştirmeden sağlayabilir. Hastalardan dinlenme ve fonasyon
anında alınan görüntüler karşılaştırılarak yumuşak damak ve faringeal yumuşak dokular
rahatlıkla karşılaştırılabilirler. Ayrıca cihazın içerdiği ölçüm programları ile velofaringeal
bölgede gerekli ölçümler yapılabilir. MRI’da yumuşak damağın sagital plandaki
hareketleri net bir şekilde değerlendirilir. Sırtüstü pozisyonda çekildiği için yerçekimi
velofaringeal mekanizmayı etkileyen görüntülere neden olabilir. 23,24
Vadodora S. ve ark.’nın24 yapmış oldukları çalışmada MRI’ın non invaziv olması
ve radyasyon içermemesi nedeniyle nasoendoskopi ve videofloroskopiye göre
avantajları olan bir teknik olduğundan bahsedilmiştir. İstirahat ve sürekli /a/ sesinin
fonasyonu sırasında velofaringeal geçişten alınan mid-sagital, coronal ve horizontal
plandaki görüntülerle; velofaringeal kapanma , posterior faringeal duvarın öne hareketi,
velar elevasyon, lateral faringeal duvarların mediale hareketi ile ilgili bilgi sahibi
olunabilmektedir. MRI’ın velofaringeal yetersizliğin araştırılması ve uygun cerrahinin
planlanması açısından iyi bir teknik olduğu belirtilmiştir.
Teknolojinin sürekli geliştiği görüntüleme teknikleri sayesinde; Gated MRI ve
Dinamik gerçek zamana yakın MRI kullanılarak velofaringeal anatominin tek bir sesi
çıkarırken değil de, bütün konuşma süresindeki tüm hareketleri sırasında gerçek zamanlı
yada gerçek zamana yakın görüntüler almak mümkün olabilmektedir.33,34
İndirekt teknikler ise velofaringeal mekanizmanın yapısı ve hareketlerinin
sonuçlarına göre velofaringeal mekanizmanın değerlendirilmesine yardımcı olurlar.
Objektif bilgiler sağlamalarına rağmen tedaviye karar vermek, için mutlak gerekli
girişimler değildirler.22
56
Belirtildiği gibi VFY tanısında kullanılabilecek birçok tanı yöntemi mevcuttur.
American Cleft palate –Craniofacial Association’ın konu üzerinde çalışma yapan
komitesi,VFY’in tanısında, konuşmanın algısal değerlendirmesine ek olarak çok açılı
videofloroskop, nazafaringoskopi, basınç- akım çalışmaları ve TONAR (The oral nasal
acustic ratio) tekniklerinden en az birinin kullanılmasını önermiştir.35
Bizim çalışmamızda bu değerlendirme metodları arasından klinik değerlendirme
metodlarından intraoral muayene kullandı ve iki ses terapisti ile beraber ameliyat öncesi
ve
sonrası
konuşma
değerlendirmelerini
yapdı.
İnstrumental
değerlendirme
metodlarından ise nasoendoskopiyi kullanarak aksial planda kuşbakışı görüntüler alıp
velar kapanma miktarı , velofaringeal boşluk miktarını, lateral duvar hareketlerini
istrahat ve konuşma sırasında değerlendirildi. Kullandığımız diğer bir değerlendirme
metodu olan MRI’da ise hem istirahat hem de hasta sürekli “a” sesi çıkarırken Vadodora
S. ve ark.’nın24 önerdiği gibi sagital planda görüntüler alarak ameliyat öncesi ve sonrası
velofaringeal kapanma miktarını değerlendi.
Velofaringeal yetersizlik tesbit edildikten sonra, velofaringeal değerlendirme
yöntemlerinden elde edilen bilgilerle uygun olan tedaviye karar verilir. Velofaringeal
tedavi yöntemleri cerrahi dışı ve cerrahi tedavi yöntemleri olmak üzere iki grupta
toplanırlar. Cerrahi dışı tedavi metodları arasında konuşma terapisi, nazal sürekli pozitif
havayolu basıncı tedavisi ve protezle tedavi gelir.
Konuşma
terapisi,
velofaringeal
kas
yapısının
idyopatik
yetmezliği,
adenoidektomi sonrası gelişen yetmezlikler, artikülasyon hataları, yanlış öğrenmeye
bağlı problemlerde ve ameliyat sonrası dönemde oldukça etkili bir tedavi metodudur.
Hastaların konuşma tedavisinden yarar görüp görmediğine standardize edilmiş
yöntemlerle karar verilmelidir. Hastaların aynı konuşma /lisan pataloğu tarafından
değerlendirilmeleri çok önemlidir.19
Yeni tedavi metodlarından olan nasal sürekli positif havayolu basıncı tedavisi
(nasal continuous positive airway pressure–CPAP) daha çok velumun yapısal
problemleri yerine oral motor problemler ve velar güçsüzlük durumlarında faydalı olan
ve nazal maskeden basınçlı hava gelirken hastanın belirli kelimeleri ve cümleleri tekrar
etmesi ile yumuşak damak egzersizlerinin yapıldığı bir tedavi metodudur.25
57
Protezle velofaringeal yetersizliğin tedavisi cerrahinin kontrendike olduğu
durumlarda, hasta ve hasta yakınları cerrahi dışı bir tedavi istediklerinde ve
nöromusküler etiyolojilere bağlı velofaringeal yetersizliklerde kullanılır. İki tip protez
mevcuttur; palatal lift ve faringeal bulb (obturatörler). Uzun ama hareketsiz damaklarda
palatal lift protezleri, kısa damaklarda ise obturatörler faydalıdır. Bu iki tip protezin
kombinasyonu protezlerde üretilmektedir (bulb-lift protezler). Bu protezlerin yapımı,
uygulanması ve takibi diş hekimliğinin özel bir uzmanlık alanıdır.1,25
Cerrahi tedavi metodları ise palatal uzatma prosedürleri, arka faringeal duvar
augmentasyonu faringeal flepler ve velofaringeal sfinkter rekonstrüksiyonu (Sfinkter
faringeoplasti) şeklinde dört ana grupta toplanabilirler. Bütün cerrahi yöntemlerdeki
temel prensip nasofarinksteki alanı daraltarak konuşma sırasında buruna geçen hava
akımını önlemektir. 36
Primer damak yarığı operasyonunun yeterli damak boyu uzunluğunu
sağlayamadığı olgular için yumuşak damağın arkaya alınması ve uzatılması için yapılan
cerrahi girişimlerdir. Dorrance, Wardill, Kilner ve Furlow tarafından primer damak
yarığının tedavisi için tanımlanmış olan operasyonlar, aynı zamanda palatal uzatma
sağlayan prosedürlerdir. Velofaringeal açıklığın oldukça küçük olduğu vakalar için
uygun tedavi seçenekleridir.1
Damak boyunda uzama sağlayan tekniklerden Furlow double opposing z-plasti
methodu velofaringeal yetersizliğin tedavisinde özellikle son yıllarda uygulanmış ve
sonuçları değerlendirilmiştir. Perkins ve ark.37 tarafından yapılan çalışmada levator
pozisyonunda sagital diastazı olan 148 hastaya VFY için Furlow palatoplasty
uygulanmış ve % 72 oranında hastada velofaringeal yetersizlik seviyesinde iyileşme
kaydedilmiştir. Ameliyat öncesi nazoendoskopik olarak belirlenmiş velofaringeal boşluk
miktarı ile postoperatif elde edilecek sonuçların ilişkili olduğuna karar verilmiştir.
Ameliyat öncesi daha küçük VF boşluk miktarı olan hastalarda daha iyi sonuçlar elde
edilmektedir.
Deren ve ark.38 yapmış oldukları çalışmada ise 3 yaşından büyük, primer
palatoplasti operasyonları Veau-Wardill- Killner methodu ile yapılmış olan 27 hastada,
VFY için Furlow palatoplastisi uygulanmış ve hastaların % 37’sinde tam % 44’ünde ise
58
kısmi düzelme görüldüğü bildirilmiştir. Ameliyat öncesi küçük VF boşluk mesafesi olan
hastaların daha fazla fayda gördükleri belirtilmiştir.
D’Antonio ve ark.39 tarafından yapılmış bir başka çalışmada 12 hastada yapılan
incelemeler sonunda, Furlow Z -plastisinin, yarık damak ve velofaringeal yetersizliği
olan hastalarda velar uzunlukta ve kalınlıkta ciddi miktarda artışa sebep olduğuna karar
verilmiştir. Operasyon sonrası tam kapanmanın olduğu hastalarda daha fazla miktarda
velar uzunlukta ve kalınlıkta artış görülmüştür.
Posterior faringeal duvar augmentasyonu da cerrahi tedavi metodlarından
birisidir. Augmentasyon için otojen ve alloplastik birçok materyal kullanılmıştır. 1900
yılında Gersuny vazelin enjekte etmiş ve kendisi herhangi bir komplikasyon bildirmese
de Eckstein 1904 yılında Grunsy’nin hastalarından birinin akciğer embolisi nedeniyle
yaşamını yitirdiği, birinin de tek taraflı körlük geçirdiğini bildirmiştir. Eckstein ise
parafin enjeksiyonunu denemiştir. Sonraki yıllarda ise silikon, teflon ve proplast gibi
alloplastik materyaller de denenmiştir.1 Kısa dönemde etkili gibi görünse de, implante
edilen materyallerin ekspoze olması, yer değiştirmesi, absorbe olması, yabancı cisim
reaksiyonu ve enfeksiyon sorunları ile karşılaşılmıştır.40 Sonuç olarak otolog olmayan
augmentasyon metodları genel olarak kabul görmemeiştir.40 Hollweg ve Perthes (1912),
Hill ve Hagerty (1960) otolog kıkırdak, Von Gaza (1926) yağ ve fasya enjeksiyonlarını
denemişlerdir. Aslında otolog doku ile olan augmentasyonlarda da ilk zamanlarda
olumlu sonuçlar elde edilse de uzun dönem sonuçları aynı oranda başarılı olmamaktadır.
40
Bu teknik sadece küçük defektler (<0.5 cm) için uygundur.14
Guerrerasontos ve ark.’ı41 ise damak ve posterior faringeal duvara yapılan
lipoenjeksiyonlar sonucu yüksek oranda başarı elde edildiği bildirilmişlerdir. Konuşma
sırasında Velofaringeal boşluk mesafesi 1.5 cm’i geçmeyen hastalar çalışmaya dahil
edilmiştir. Çok iyi kanlanması olan yumuşak damak ve farinks kasları arasına enjekte
edilecek yağ greftlerinin uzun ömürlü olacağı ileri sürülmüştür. 4-6 ml yağ enjeksiyonu
yapılmaktadır. 6.5 yıllık takiplerde konuşmada çok büyük oranda iyileşme olduğu tesbit
edilmiş ve enjekte edilmiş yağ greftlerinde de belirgin bir azalmaya rastlanmadığı ileri
sürülmüştür.
Utah Üniversitesi’nde Dr.Steven Gray augmentasyon faringoplasti tekniğini
kullanarak, faringeal flebin kendi üzerine döndürülüp katlanarak sütüre edildiğini
59
bildirmiştir. Böylece otolog posterior faringeal flep augmentasyon için kullanılmaktadır.
Bu tekniğin 4-5 mm’lik küçük , santral defekti olan hastalar için uygun olduğu
söylenmiştir. Flep donor alan kapanmasının daha iyi olabilmesi için V şeklinde
tasarlanır. Flep eleve edilirken flebe konstriktör kasların katılmasının sağlanması
gereklidir. Flep augmentasyon alanının biraz üzerine tesbit edilmelidir. Donör alan açık
bırakılabilir ya da kapatılır.21
Witt ve arkadaşları40 ise, superior kaideli faringeal flebin kendi üzerine
katlanması ile yapılan otojen posterior faringeal duvar augmentasyonun 14 velofaringeal
yetersizlikli hastada uygulanması ve sonuçların incelenmesi ile yapılan çalışmada ,
otojen posterior faringeal duvar augmentasyonun hava yolunu etkilemediği ancak
konuşmada da herhangi bir olumlu etki yapmadığını bulmuşlardır.
Cerrahi tedaviler Passavant4 tarafından 1862 yıllında ilk olarak tanımlandıktan
sonra birçok değişim geçirmişlerdir. Passavant tarafından tanımlanmış, yumuşak
damağın posterior faringeal duvara cerrahi olarak yapıştırılması bugünkü modern
faringeal flebin de temelini oluşturmaktadır. İlk olarak 1876’da Schönborn tarafından
inferior tabanlı faringeal flep uygulanmıştır.1 1892’de Bardenheur tarafından superior
tabanlı faringeal flep tanımlanmıştır.14 Posterior faringeal flebin genişliği ve lateral
portun boyutları ilk olarak Hogan (1973) tarafından ortaya atılmış ve faringeal flep
tasarlanırken lateral port kontrolü konsepti tanımlanmıştır. Shprintzen 1979 yılında
“tailor made” faringeal flep konseptini tanımlayarak, faringeal flep genişliğinin preop
nasoendoskopide görülecek lateral faringeal duvar hareketine göre belirlenmesi
gerektiğini belirtmiştir.1 Yıllar içerisinde transvers tabanlı faringeal flepler (Kapetansky
1973) de dahil olmak üzere bu faringeal fleplerin birçok modifikasyonu tanımlanmıştır.
En sık kullanılan superior faringeal fleplerdir. İnferior faringeal flepler inferior
yerleşimde kalabilir ve yumuşak damağı çekebilirler. Teknik olarak, posterior faringeal
duvardan hastanın velofaringeal açıklık miktarına orantılı olarak prevertebral fasya
üzerinden kaldırılan flebin distali, yumaşak damak ortadan ikiye ayrılarak, yumuşak
damağın santralinde nasal tarafa sütüre edilir. Nasofarinks iki lateral port açıkta kalacak
şekilde ayrılmış olur.
60
Bu teknik için en uygun hasta grubu ameliyat öncesi yeterli miktarda lateral
faringeal duvar hareketi ama zayıf anterior faringeal duvar hareketi olup , santral açıklığı
bulunan hastalardır.
Flebin boyutuna göre çok geniş nasofarinks alanları kapatılabilir. Ameliyat
sonrası dönemde hava yolu obstrüksiyonları görülebilir. Hasta ameliyat sonrası uyku
apnesi yönünden takip edilmelidir.14
Iowa
universitesinin
faringeal
fleple
ilgili
uzun
dönem
sonuçlarının
değerlendirildiği çalışmada, 1970 ve 2000 yılları arasında ameliyat edilmiş olan
hastaların yapılan değerlendirmelerinde, rezonans performanslarının yeterli olduğu ve
hasta büyüdükçe ve olgunlaştıkca daha da iyiye gittiği belirtilmiştir.42
Cerrahi tekniklerin sonuncusu ise sfinkter faringoplastilerdir. Süperior kaideli
lateral faringeal fleplerin, posterior nasofaringeal duvara sütüre edilerek sfinkter
rekonstrüksiyonunda kullanılması olarak tanımlanabilirler. Faringoplastiler özellikle
zayıf lateral duvar hareketi ve iyi anterior duvar hareketi olan hastalar için uygundur.
Fleplerin elevasyondan sonra doğru yere yerleştirilmeleri önemlidir. Eğer doğru yerde
iseler oral muayene sırasında görülmezler.21
İlk olarak Hynes6 tarafından 1950 yılında iki adet superior bazlı sağ ve sol
salpingofaringeus kasları ve üzerlerindeki mukozayı içeren fleplerin 90° rotasyona
getirerek yapılan transvers bir insizyonun içine yanyana yerleştirilmesidir. Bu hat torus
tubariusun hemen altındadır.25 1968 yılında Orticochea faringoplasti prosedürünü
modifiye ederek, iki adet süperior tabanlı flebi, arka tonsiller katlantıyı ve alttaki
palatofaringeus kasını içerecek şekilde kaldırmış ve posterior faringeal duvarda orta
hatta uç-uca olacak şekilde sütüre etmiştir. Fleplerin yerleştiği seviye normal
velofaringeal kapanma seviyesinin aşağısındadır. Orticochea aynı zamanda inferior
tabanlı başka bir flep kaldırarak süperior tabanlı fleplerin uçlarını bu flebin altına
dikmiştir.1 Jackson ve Silverstone ise 1977 yılında posterior tonsiller katlantıdan,
palatopharingeus kasını içeren bilateral faringeal flepleri kaldırarak bu flepleri
birbirlerine ve süperior tabanlı diğer bir flebin altına sütüre ederek lateral duvar
fleplerinin daha yüksek bir noktaya taşınmasını sağlamıştır. Böylece sfinkter
faringoplasti Orticochea operasyonuna göre normal velofaringeal kapanma seviyesine
daha yakın bir seviyede olmaktadır.1
61
Bu tekniklerde fleplerin genişliği ve kalınlığı istenilen sfinkter genişliğine ve
ihtiyaç duyulan posterior farinks rafının miktarına bağlıdır.21
Farklı otörlerin değişik yıllarda yapmış oldukları çalışmalarda sfinkter
faringoplasti reoperasyon oranları % 11.5 ila % 23 bulunmuştur.43
Başarısızlığın en önemli nedeninin ise faringoplasti fleplerinin velofaringeal
kapanma seviyesinden daha aşağıda bir seviyeye yerleştirildiği düşünülmüştür.
Velokardiofasiyel sendromlu hastalarda ve yüksek damağı olan hastalarda faringoplasti
başarısızlık oranları biraz daha yüksek bulunmuştur.43 Ameliyat öncesi ileri derecede
hipernazalitesi ve geniş velofaringeal boşluğu olan hastalarda da sonuçlar daha az
başarılı bulunmuştur.43
Losken ve ark.43 250 olguda uygulanan sfinkter faringoplasti operasyonu sonrası
% 87 oranında ilk ameliyatta başarı sağladıklarını bu oranın bir tek revizyon ile % 99’a
yükseldiği belirtilmişlerdir.
Pryor ve ark.44 ise faringoplastideki on yıllık sonuçlarını ve deneyimlerini
aktardıkları çalışmada, ilk operasyondan sonra % 84 ve birinci revizyondan sonra da %
98 başarıları olduğunu ve sfinkter faringoplastinin VFY için oldukça başarılı bir
operasyon olduğunu belirtmişlerdir. Revizyonlara ihtiyaç duyulmasının sebebi genelde
fleplerin
velofaringeal
kapanma
seviyesinden
aşağıda
tasarlanmasından
kaynaklanmaktadır.
Vadodaria ve ark.45 tarafından yapılmış olan kadavra çalışmasında endoskopik
faringoplasti tekniği tanımlanmıştır. Trans –nasal yol velofaringeal sfinkterin endoskopik
görüntültemesi için kullanılmış ve Hynes sfinkter faringoplastisi hem trans oral, hem
trans nasal yol gerçekleştirilerek uygulanmıştır. Bu yöntemle Hynes sfinkter
faringoplastisi nasofarinkste istenilen yukarı seviyede, daha iyi bir görüş alanı ve
yumuşak damak ikiye ayrılmadan gerçekleştirilebilir.
Temel olarak 4 tür velofaringeal kapanma tipi mevcuttur. Koronal, sirküler,
sagittal ve posterior faringeal duvar yardımı ile sirküler. Bunların görülme sıklığı sırası
ile % 71.43, % 19.05, % 2.38 ve % 7.14’tür.21 Ameliyat öncesi yapılan incelemelerle
kapanma tipinin belirlenmesi ve seçilecek olan cerrahi tedavinin buna uygun olarak
planlanması sonuçları olumlu yönde etkilemektedir. Aramour ve ark.’nın46 yapmış
oldukları çalışmada ;süperior faringeal flep operasyonu uygulanan 93 hastada koronal
62
dışı kapanma tipi bulunan hastaların, coronal kapanma tipi bulunan hastalara göre daha
fazla fayda gördüğü sonucu bulunmuş ve ameliyat öncesi yapılacak olan incelemelerle
kapanma tipinin belirlenmesinin ameliyat tekniğini seçimi ve başarısı açısından önemli
olduğuna karar verilmiştir.
Faringeal
flep
ve
sfinkter
faringoplasti
operasyonlarının
sonuçlarının
karşılaştırıldığı bir çalışmada, 25’er kişilik iki hasta grubunda operasyondan sonra
VFY’in devam etme oranları % 12 ve % 16 bulunmuş ve iki hasta grubundaki sonuçlar
arasında önemli bir fark bulunmadığına karar verilmiştir.47
Ysunza ve Pamplona48 tarafından yapılan ilginç bir çalışmada ise Faringeal flep
ve sfinkter faringoplastiler sonrası velofaringeal fonksiyon değerlendirilmiştir. 58
hastanın dahil edildiği çalışmada 25 faringeal flep ve 23 sfikter faringoplasti
operasyonları yapılmıştır. İki hasta grubunda da hastaların hepsinde tam bir kapanma
sağlandığı halde EMG incelemelerinde faringeal flebin içinde bulunan santral kasta yada
sfinkter faringoplastinin lateral fleplerinde herhangi bir kas aktivitesine rastlanmamıştır.
Bu yapıların velofaringeal kapanmaya etkilerinin pasif olduğuna karar verilmiş ve daha
çok yarattıkları volum etkisine bağlı oldukları söylenmiştir. Bu yapıların hareketleri daha
çok alttaki süperior faringeal konstriktör kasına bağlıdır.
Velofaringeal yetersizlik için yapılacak olan cerrahi girişimin zamanlaması da
önemli bir konudur ve hastanın yaşı, konuşma gelişmesi ve velofaringeal yetmezliği ile
ilgilidir. Becker ve arkadaşları tarafından yapılmış olan ve velofaringeal yetersizlik için
yapılmış olan girişimin yapıldığı yaşın sonrasında gerekecek olan konuşma terapisinin
uzunluğuna bir etkisinin olup olmadığının araştırıldığı çalışmada, velofaringeal
yetersizlik için yapılmış olan cerrahi girişimin yapılmış olduğu yaş ile konuşmanın
normalleşmesi için gerekecek olan konuşma terapisi zamanı arasında bir ilişki
bulunmadığı sonucuna varılmıştır.49
Faringeal flep cerrahisi sonrası gelişebilecek komplikasyonlar erken ve geç
dönem komplikasyonlar olarak iki grupta incelenebilir.
En sık görülen erken dönem komplikasyonu hava yolu obstrüksiyonu ve
kanamadır. Bildirilen diğer erken dönem komplikasyonları arasında aspirasyon
pnömonisi ,kan transfüzyonu, aritmi, hipertansif kriz ve kornea abrazyonu yer alır.50,51
Cerrahiden üç hafta sonra gelişen komplikasyonlar geç dönem komplikasyonlar olarak
63
kabul edilmektedir. Horlama, obstrüktif uyku apnesi, flep ayrılması, hiponazalite,
VFY’in devam etmesi, ve flebin üst kısmında biriken sekresyonlara bağlı olarak halitosis
geç dönem komplikasyonları arasında yer almaktadır.
Hastanın ek tıbbi problemlerinin özellikle hava yolu obstrüksyonu için risk
oluşturduğu saptanmıştır.52 Ameliyat sırasında hemostaza dikkat edilmesi ve hastada
hava yolu irritasyonuna yol açmadan anestezinin sonlandırılması komplikasyonları
azaltıcı faktörler arasındadır. Hastaya aynı zamanda yapılan ek cerrahi girişimler ve flep
donör alanlarının açık bırakılması da komplikasyon oranını artırıcı faktörler arasındadır.
Operasyondan sonra ilk 24 saat, komplikasyonlar için en riskli zaman
periyodudur. Bu nedenle erken postoperatif dönemde hastaların, yakın gözlem altında,
oksijen saturasyonu takipleriyle izlenmesinin postopertif problemlerde önemli derecede
azalmalar yapacağı bildirilmiştir.52
Sfinkter faringoplasti operasyonlarından sonra da nazal hava kaçağının devam
etmesi, hipernazalitenin devam etmesi ve hiponazalite gibi komplikasyonlar
oluşabilmektedir. 19
Faringeal flep nazal fizyolojide birtakım değişimler yaparak havayolu
obstrüksiyonuna sebep olur. Sfinkter faringoplastilerin de obstrüktif uyku apnesi
yapabileceğini bildiren yayınlar mevcuttur. 40
Saint Raymond ve ark.53 tarafından yapılan ve sfinkter faringoplasti geçirmiş
olan 17 hastanın polysomnografik değerlendirmelerinde, sfinkter faringoplastilerin
klinik olarak gözle görülür velofaringeal çap azalması yaptığı ama bunun obstruktif
uyku apnesine neden olmadığı tesbit edilmiştir. Ama yavaş-dalga uyku miktarında ciddi
azalma olduğu ve kortikal mikrouyanma miktarında ise artma olduğu tesbit edilmiştir.
Liao ve ark.da54 velofaringeal yetersizlik için Furlow palatoplasty ve Faringeal
flep geçirmiş olan hastaların obstrüktif uyku apnesi sendromu gelişimi insidansını ve
seviyesini için yaptıkları karşılaştırmalı çalışmalarında, Furlow palatoplastisi geçiren
hastalarda daha az ve düşük seviyede obstrüktif uyku apnesi sendromu geliştiğini
bildirmişlerdir.
Literatürde Grisel sendromu olarak tanımlanmış atlantoaxial dislokasyon
velofaringoplastilerden sonra görülebilecek bir komplikasyondur. Isern ve ark tarafından
64
bildirilmiş olan iki olgunun birine açık fiksasyon diğerine ise kapalı redüksiyon ve kafa
traksiyonu
uygulanmıştır.
Hastaların
uzun
dönem
takiplerinde
bir
sorunla
karşılaşılmamıştır.55
Haliövaara ve ark.56 tarafından yapılmış olan ve faringeal flebin kraniofasiyel ve
nazofaringeal morfolojiye uzun dönemde yaptığı etkilerin incelendiği çalışmada
faringeal flep cerrahisi geçirmiş ve geçirmemiş hastalar arasında kraniofasiyel
sefalometrik oranlar arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.
8 hastada uyguladığımız; posterior faringeal duvardan mukoza ve süperior
konstriktör kası içeren 2 adet süperior bazlı faringeal flebi kaldırarak kendi üzerine
katlayarak sütüre ettiğimiz teknikte ameliyat sonrası dönemde herhangi bir hava yolu
obstrüksiyonu sorunu yaşanmamıştır.
Bir hastamızda ameliyat sonrası erken dönemde üst solunum yolu enfeksiyonu,
sinüzit ve yoğun postnasal akıntı sorunu oldu. Antibiyotik tedavisi ile kontrol altına
almaya çalışsak ta yara iyileşmesini olumsuz yönde etkilediğini düşünmekteyiz.
Hastalarımızın hepsinde ameliyat sonrası
konuşma terapistleriyle yapılan
konuşma değerlendirmelerinde ameliyat öncesi yapılan değerlendirmelere göre iyileşme
farkedilmiştir. Hastalarımızın çoğu ileri yaşlarda olduğundan ve çoğunun primer damak
ameliyatları aldığımız hikayelere göre olması gerektiğinden geç yaşlarda yapıldığından,
çoğunda yanlış öğrenme mevcut olduğu gözlenmiştir. Ses ve konuşma patologlarınca
uygun görülen hastalara konuşma tedavisi almaları önerilmiştir.
İstirahat ve fonasyon hallerinde nasoendoskopiden elde etiğimiz görüntülerin
Sigma Scan Pro analysis programını kullanarak alan-oran hesaplarını yaptığımızda ve
MRI ameliyat öncesi ve sonrası ölçümleri karşılaştırdığımızda bütün hastalarda farklı
miktarlarda olsa da velofaringeal açıklık miktarlarında azalma olduğu gözlendi. Bulunan
sonuçların istatistiksel değerlendirilmesi anlamlı olarak değerlendirildi.
Bu teknik, diğer bütün sfinkter faringoplasti metodları gibi velofaringeal sfinkteri
daraltır. Bu daralma orofaringeal bölgede daha az, asıl kapanmanın gerçekleşeceği
velofarinks bölgesinde belirgindir.
Posterior ve posterolateral faringeal duvarda çift taraflı augmentasyon sağlar.
Otojen dokularla gerçekleşmiş olan bu augmentasyon, uvula augmente iki alanın
65
arasındaki augmente olmamış bölgeye gireceğinden anahtar kilit şeklinde bir uyum
sağlar ve anatomik olarak ideal bir kapanmaya olanak tanır.
Bu flepteki kas liflerinin oryantasyonu posterior faringeal duvardaki süperior
konstriktör kas lifleri ile aynı yöndedir.
Fleplerin yarattığı augmente alanlar fonasyon sırasında sfinkter hareketiyle
antero medial bölgeye doğru geleceğinden kapanmayı destekler.
Bu teknikte posterior faringeal duvarda
nasofaringeal
daralma
elde
edilmiştir.
Posterior
iki taraflı augmentasyon ve
faringeal
duvar
hareketleri
bozulmamıştır . Augmentasyon ve daralma işlemini aynı anda gerçekleştiren, veluma
zarar vermeyen ve lateral portlarda etkili bir kapanma sağlayan, kolay ve hızlı
uygulanabilir ve mevcut anatomik yapıya uygun bir tekniktir.
Yeni bir teknik olması nedeniyle sınırlı sayıda hasta grubuna uygulayarak
sonuçlarını
değerlendirdiğimiz
bu
tekniğin
gelişmesi
için
hasta
artırılabileceğini ve karşılaştırmalı çalışmalar yapılabileceğini düşünmekteyiz.
66
sayısının
SONUÇ
Velofaringeal yetersizlik için tanımlamış olduğumuz “İki taraflı V-Y flap
faringoplasti ” tekniği kolay uygulanabilir, güvenli ve mevcut anatomik yapıya uygun
bir tekniktir. Elde ettiğimiz sonuçlar her hastada farklı oranlarda olsa da , hastaların
hepsinde konuşma açısından olumlu değişiklikler yapmıştır. Hastalarımızın bir çoğu ileri
yaşta olduğundan ve çoğunun ilk damak yarığı onarım yaşı da normalde olması
gerektiğinden geç bir zamanda yapılmış olduğundan çoğunda yanlış öğrenmeye bağlı ses
patolojileri hala devam etmektedir. Yeni bir teknik olması nedeniyle sınırlı sayıda hasta
grubuna uyguladığımız bu tekniğin olgu sayısı artıkça
olumlu sonuçlar elde edilebileceğini inancına varılmıştır.
67
geliştirilebileceğini ve daha
ÖZET
Velofaringeal yetersizlik, konuşma sırasında sfinkterik bir mekanizma olan
velofaringeal kapanmanın tam olarak sağlanamamasından kaynaklanan bir problemdir.
Yumuşak damak ve faringeal yapıların hareketlerinden oluşan bu sfinkterik mekanizma,
akciğerler ve larinksten gelen hava akımının; oral sesler için ağızdan, nazal sesler için ise
burundan çıkışını düzenler. Velofaringeal kapanmadaki yetersizlik, konuşma sırasında
seslerin doğru olarak çıkartılamamasına ve çeşitli konuşma bozukluklarına yol açar.
Velofaringeal yetersizlik günümüzde hala önemli bir klinik problemdir. Tedavide
cerrahi dışı (konuşma terapisi, protezle tedavi) yöntemler bulunsa da, daha çok cerrahi
yöntemler tercih edilir.
Bu çalışmada velofaringeal yetersizliğin cerrahi tedavisine yönelik modifiye bir
yaklaşım tanımlanmaktadır. 2003- 2005 yılları arasında kliniğimize ardarda gelen 8
velofaringeal yetersizliği olan hastaya, ameliyat öncesi değerlendirmeler yapıldıktan sonra
bilateral V-Y ilerletme yöntemi uygulanmış ve ameliyat sonrası sonuçlar değerlendirilmiştir.
Posterior faringeal duvardan mukoza ve süperior konstriktör kası içeren 2 adet
süperior bazlı faringeal flep V şeklinde ilerletilerek Y tipi kapanma sağlanmıştır.
Hastalarımızın hepsinde ameliyat sonrası
konuşma terapistleriyle yapılan konuşma
değerlendirmelerinde ameliyat öncesi yapılan değerlendirmelere göre velofaringeal
yetersizlikte düzelme görülmüştür.
İstirahat ve fonasyon hallerinde nasoendoskopiden elde etiğimiz görüntülerin
ameliyat öncesi ve sonrası değerlendirilmesinde ve MRI
ameliyat öncesi ve sonrası
ölçümleri karşılaştırdığımızda bütün hastalarda farklı miktarlarda olsa da velofaringeal
açıklık
miktarlarında
azalma
olduğu
gözlendi.
Bulunan
sonuçların
istatistiksel
değerlendirilmesi anlamlı olarak değerlendirildi.
Yeni bir yaklaşım olması nedeniyle sınırlı sayıda hasta grubuna uygulayarak
sonuçlarını değerlendirdiğimiz bu tekniğin gelişmesi için hasta sayısının artırılabileceğini ve
karşılaştırmalı çalışmalar yapılabileceğini düşünmekteyiz.
68
SUMMARY
Velopharyngeal insufficiency is a problem of inability to achieve complete
closure of the velopharyngeal apparatus during speech. Velopharyngeal closure is a
sphinchteric mechanism. The velopharyngeal apparatus is a combination of soft palate
and pharyngeal structures that regulate airflow from the lungs and larynx through the
mouth for oral sounds and through the nose for nasal sounds. Insufficiency of
velopharyngeal closure leads to inappropriate phonation of sounds and speech
pathologies.
Velopharyngeal insufficiency is still an important clinical problem. There are
non-surgical treatment methods like speech therapy and speech aid prothesis but surgical
treatment is prefered most of the time.
In this clinical study , we are describing a modified approach to the surgical
treatment of velopharyngeal insufficiency . After preoperative analysis we have
performed the bilateral V-Y advancement technique
on 8 patients regardless of
velopharyngeal closure type between 2003-2005 respectivly, and evaluated the
postoperative results.
In this technique after elevating two superiorly based pharyngeal flaps from
the posterior pharyngeal wall including the pharyngeal mucosa and superior constrictor
muscle, the flaps are advanced as V and the donor areas are closed in Y pattern . In all of
our patients there was improvement in postoperative speech evaluations when compared
with the preoperative speech evaluation results in terms of velopharyngeal insufficiency.
Comparing the preoperative and postoperative results obtained from the rest
and phonation nasoendoscopic views and MRI measurments , although in different
amounts among the patients, there was a reduction in the velopharyngeal gap size in all
of the our patients. The results we obtained were found statistically meaningfull.
Finally, as this is a new approach, we have performed it in limited amount
of patients but we think that the patient number can be increased and studies comparing
this technique with the others can be performed.
69
REFERANSLAR
1- Mathes S.J. Plastic Surgery 2nd edition, Saunders ,Vol 4 311-337.
2- Tunçbilek E. Türkiye'de Konjenital Malformasyon Sıklığı, Dağılımı, Risk
Faktörlerinin ve Yenidoğanların Antropometrik Değerlendirilmesi (Ed. Tunçbilek
E.) Tübitak Matbaası, Ankara, 594, 1996.
3- Perkins J.A, Lewis C.W., Gruss J.S, Elben L.E., Sie K.C.Y :Furlow Palatoplasty
for Management of Velopharyngeal Insufficency: A Prospective Study of 148
Consecutive Patients Plast. Reconstr. Surg. Vol.116, (1) ,2005 72-80.
4- Passavant G. Über die Operation der angeborenen Spalten des harten Gaumens
und der damit complicirten Hasenscharten .Arch. Orh. Nas. Kehlkopfheilk.
3:193, 1862.
5- Schoenborn K: Über eine neue Methode der Staphylorrhaphie. Verh Dtsch Ges
Chir 1875; 4:235-239.
6- Hynes ,W. Pharyngoplasty by muscle transplantation. Br. J. Plast. Surg. 2: 128,
1950.
7- Orticochea M.:Constriction of a dynamic muscle sphinchter in cleft palates.
Plast. Reconstr. Surg.1968; 41: 323-327.
8- Jackson IT, Silverton JS.:The sphinchter pharyngoplasty as a secondary
procedure in cleft palates. Plast. Reconstr. Surg.1977; 59: 518-524.
9- Armour A., Fischbach S., Klaiman P., Fisher D.M.: Does Velopharyngeal Closure
Pattern Affect the Success of Pharyngeal Flap Pharyngoplasty? Plast. Reconstr.
Surg. 115 (1), 2005 45-52.
10- Peat, B.G., Albery, E.H., Jones, K., et al Tailoring Velopharyngeal surgery: The
influence of etiology and type of operation Plast. Reconstr. Surg. 93: 948, 1994.
11- Moore.K.L. Cinically Oriented Anatomy 3rd edition. William &Wilkins, 825832.
70
12- Huang, M.H.S Anatomic basis of cleft palate and velopharyngeal surgery:
Implications from a fresh cadeveric study. Plast. Reconstr.Surg.101 :617, 1998.
13- Dickson,D.R. and Maue Dickson W. Velopharyngeal anatomy. J. Speech Hear.
res. 15: 372, 1972.
14- McCarthy, J.G., Plastic Surgery Philadelphia. W.B. Saunders company V: 4 1990,
2903-2922.
15- Clinics in Plastic Surgery Advances in Management of Cleft Lip and Palate,
1993; Velopharyngeal Insufficiency and Secondary Palatal Management.
16- Loney RW, Bloem TJ: Velopharyngeal dysfunction: recommandations for use of
nomenclature. Cleft Palate J 1987; 24: 334-335.
17- Trost –Cardamone JE: Coming to terms with VPI: a response to Loney and
Bloem : Cleft Palate J 1989; 26: 68-70.
18- Marsh, J.L., Grames, L.M. and Holtman, B. Intravelar veloplasty: A prospective
study. In J. Bardach and H.L. Morris (Eds), Multidisciplinary Management of
Cleft Lip and Palate. Philadelphia: Saunders, 1990 Pp. 329-336.
19- Erk Y., Özgür F. Damak ve Dudak Yarıkları Ankara 1999, 219-261.
20- Aston S.J., Beasley R.W., Thorne C.H.M., Grabb and Smith’s Plastic Surgery 5th
edition, Lippincott-Raven 1997: 263-269.
21- Clinics in Plastic Surgery August 1997; 405-412 Diagnosis and treatment of
velopharyngeal Incompetence.
22- Johns D.F., Rodrich R.J., Awada M. CME: Velopharyngeal Incompetence: A
Guide for Clinical Evaluation Plast. Reconstr. Surg. Vol:112 no: 7 Dec 2003
1890-1896.
23- Clinics in Plastic Surgery April 2004; 251-269 Evaluation of Cleft Palate Speech,
The evaluation and management of velopharyngeal dysfunction.
24- Vadodaria S. British Journal of Plastic and Reconstructive Surgery (2000) 53,
191-199 Does MRI contribute to the investigation of palatal function?
25- Biavati M.J., Orfaly M.T., Velopharyngeal insufficency eMedicine Article 2002.
71
26- Chen PK-T, Wu J,Hung K-K :Surgical correction of submucosal cleft palate with
Furlow palatoplasty Plast. Reconstr. Surg. 1996; 97: 1136-1146.
27- Seagle MB, Patti CS,Williams WN, Wood VD: submucous cleft palate: a 10 year
series. Ann Plast. Surg.1999, 42:.142-148.
28- Sommerland BC, Fenn C, Harland K, Sell D, Birch MJ, Dave R, Lees M, Barnett
A. Submucous cleft palate: a grading system and review of 40 consecutive
submucous cleft palate repairs. Cleft Palate Craniofac. J. 2004 Mar; 41(2): 114123.
29- Bardach, J., and Morris, H.L. (Eds.). Multidisciplinary Management of Cleft Lip
and Palate. Philadelphia: Saunders, 1990. Pp. 303-365
30- Golding-Kushner,
K.
Et
al.
Standardization
for
the
reporting
of
Nasopharyngoscopy and Multiview Videofloroscopy: A report From the
International Working Group Cleft Palate Journal, Vol. 27. No. 4 337-348
31- Lam DJ., Starr JR., Perkins JA., Lewis CW., Elben LE., Dunlap J., Sie KC. A
comparison of nasoendoscopy and multiview videofloroscopy in assessing
velopharyngeal insufficiency, Otolaryngol. Head neck Surg. 2006 Mar: 134(3):
394-402.
32- Havstam C., Lohmander A, Persson C., Dotevall H., Lith A, Lilja J. Evaluation
of VPI- assasment with videofluoroscopy and nasoendoscopy Br. J. Plast. Surg.
2005 Oct; 58 (7): 922-31.
33- Beer AJ., Hellerhoff P., Zimmermann A., Mady K. Sader R., Rummeny EJ.,
Hanning C. Dynamic near- real –time magnetic resonance imaging for analyzing
the velopharyngeal closure in comparison with videofluoroscopy. J. Magn.
Reson. Imaging.2004 Nov; 20(5): 791-797.
34- Kane A.A., Butman J.A., Mullick R., Skopec M., Choyke P. A New Method for
the Study of Velopharyngeal Function Using Gated Magnetic Resonance
Imaging Plast. Reconstr. Surg. Vol 109, No. 2: 472-481.
35- Dalston, RM., Marsh, JL., Vıg, KW. Minimal standarts for reporting the results
of surgery on patients with Cleft Lip, Cleft Palte, or Both: A proposal. Cleft
Palate J. 25: 3, 1998.
72
36- Losken, A., Williams, K., Burstein, F., Malick, B.S., Riski, E.J. An outcome
Evaluation of Sphincter Pharyngoplasty for the management of Velopharyngeal
Insufficiency Plast. Reconstr. Surg. Vol 112, No.7: 1755-1761.
37- Perkins, A.J., Lewis, C.W., Gruss, J.S., Elben, L.E., Sie, K. Furlow Palatoplasty
for Management of Velopharyngeal Insufficiency: A Prospective Study of 148
Consecutive Patients Plast. Reconstr. Surg. Vol 116, No.1, 72-80.
38- Deren, O., Meltem A., Tuncel, A., Görgü, M., Altuntaş, A., Kutlay, R., Erdoğan,
B. The Correction of velopharyngeal Insufficiency by Furlow Palatoplasty in
Patients Older than 3 years Undergoing Veau-Wardill-Kilner Palatoplasty: a
prospective Clinical study Plast. Reconstr. Surg. Vol 116, No.1, 85-96.
39- D’Antonio, L., Eichenberg, B.J., Zimmerman, G Patel, S., Riski, J., Herber S.
Hardesty, R., Radiographic and Aerodynamic measures of Velopharyngeal
Anatomy and Function following Furlow Z-Plasty Plast. Reconstr. Surg. Vol 106,
No.3, 539-549.
40- Witt, P.O’Daniel, T., Marsh, J.L., Garmes, L.M., Muntz, H., Pilgram, T. Surgical
Management of Velopharyngeal Dysfunction: Outcome Analysis of Autogenous
posterior Pharyngeal Wall Augmentation Plast. Reconstr. Surg. Vol 99, No.5,
1287-1296.
41- Guerrerosantos, J., Mario, C., Hilda, R., Palatopharyngeal Lipoinjection: An
Adventageous Method In Velopharyngeal incompetence Plast. Reconstr. Surg.
Vol 113, No.2, 776-777.
42- Cable, B. B., Candy, J. W., Karnell, M.P., Karnell, L.H., malick, D. N.
Pharyngeal Flap Surgery: Long –Term Outcomes at the University of Iowa Plast.
Reconstr. Surg. Vol 113, No.2, 475-477.
43- Losken, A., Williams, K., Burstein,F., Malick,D., Riski, J.E. An outcome
Evaluation of sphinchter pharyngoplasty for the Management of velopharyngeal
Insufficiency Plast. Reconstr. Surg. Vol 112, No.7, 1755-1761.
44- Pryor, L. S., Lehman, J., Parker, M. G., Schmidt, A., Fox, L., Murthy, A.S.
Outcomes in Pharyngoplasty: a 10-year experience Cleft Palate Craniofac. J. 43
(2): 222-225.
73
45- Vadodaria, S., Mowatt, D., Ramakrishnan, V., Jacob, S., Freelander, E. Transnasal endo-assisted pharyngoplasty: a cadaver study Br. J. Plast. Reconst. Surg.
(2004) 57, 418-422.
46- Armour, A., Fischbach, S., Klaiman, P. Fisher, D.M. Does Velopharyngeal
Closure Pattern Affect the Success of Pharyngeal Flap Pharyngoplasty? Plast.
Reconstr. Surg. Vol 115, No. 1, 45-52.
47- Ysunza, A., Pomplona, C. Ramirez, E. Molina, F., Mendoza, M., Silva, A.
Velopharyngeal Surgery: A Prospective Randomized Study of Pharyngeal Flaps
and Sphinchter Pharyngoplasties Plast. Reconstr. Surg. Vol 110, No.6, 14011407.
48- Ysunza, A., Pomplona, C. Velopharyngeal Function after two different types of
Pharyngoplasties Int. J. Pediatr. Otorhinolaryngol. 2005 (Nov). 1-7.
49- Becker, D. B., Grames, L. M., Pilgram, T., Kane, A. A., Marsh, J. L. The effect of
timing of surgery for velopharyngeal dysfunction on speech J. Craniofac. Surg.
2004 Sep; 15 (5): 804-9.
50- Whitaker, L. T., Randall, P., Graham, W. P., Hamilton, RW., A prospective and
Randomized Series Comparing Superiorly and Inferiorly Based Posterior
pharyngeal Flaps Cleft Palate J. 9: 304, 1972.
51- Valnicek, SM., Zuker, RM., Halpern, LM., Roy, WL., Perioperative
Complications of Superior Pharyngeal Flap Surgery in Children Plast.Reconstr.
Surg. 93: 954, 1994.
52- Fraulin, FOG., Valnieck, SM., Zucker, RM. Decreasing the Perioperative
Complications Associated with the Superior Pharyngeal Flap operation Plast.
Reconstr. Surg. 102: 10, 1998.
53- Saint Raymond, C., Bettega, G., Deschaux, C., Lebeau, J., Raphael, B., Levy, P.,
Pepin, JL., Spinchter pharyngoplasty as a treatment of velopharyngeal
incompetence in young people: a prospective evaluation of effects on sleep
structure and sleep respiratory disturbances. Chest 2004 Mar: 125 (3): 864-871.
54- Liao, YF., Noordhoff MS., Huang, CS., Chen, PK., Chen, NH., Yun, C., Chuang,
ML., Comparison of obstructive sleep apnea syndrome in children with cleft
74
palate following Furlow palatoplasty or pharyngeal flap for velopharyngeal
insufficiency Cleft Palate Craniofac. J. 2004 Mar.; 41 (2): 152-156.
55- Isern, AE., Ohlin, A., Strombland, LG., Johnell, IR., Becker, M., Svensson, H.,
Grisel syndrome after velopharyngoplasty Scan J. Plast. Reconstr. Surg.Hand
Surg.2004; 38 (1): 53-57.
56- Heliövaara, A., Haapanen, ML. Hukki, J., Ranta, R. Long term effects of
Pharyngeal flap surgery on craniofacial and nasopharyngeal morphology in
patients with cleft palate Acta Odontol.Scand 2003; 61: 159-163.
75
Download