İndir - Türkün Holding

advertisement
12
14
16
18
İÇİNDEKİLER
Başkanın Mektubu
Dina Vanelli Shanghai’da
Vanelli, MoOD Brussels Fuarı’nda Müşterileriyle Buluştu
Türkün Akademi - İletişim Becerileri
Değişim ve Gelişim
Doğa Yürüyüşü’nü Göller Bölgesine Gerçekleştirdik
Yaz Şenliğimizi Tuzaklı Piknik Alanında Gerçekleştirdik
Müzik Topluluğumuz Çalışmalarına Büyük Bir Coşkuyla Devam Ediyor
11. Türkün Holding Tavla Turnuvası (2016) Heyecanı Sona Erdi
Görünmeyen Tehlike Elektromanyetik Alanlar (İş Güvenliği Uzmanı)
Grip (İşyeri Hekimi)
Kültür Gezisi - Zamanın Nakış Gibi Dokunduğu Yer: Safranbolu
Yemek - Sebzeli Makarna Kubbesinin Tadına Doyamayacaksınız
Sahibi: Türkün Holding A.Ş
Genel Yayın Yönetmeni: Sefer GEZER
Sorumlu Yazı İşleri Md.: İlhan TOPTAŞ
Editör: Neslihan ÇELİK A.
Yönetim Yeri: Org. San. Böl. Gri Cadde 2. Sokak No:2 K:1 BURSA
Tasarım: NTG Reklam Org. Yay. Dan. Hiz. Ltd. Şti.
Tel: +90.224 249 33 20 Fax: +90.224 245 18 09
Baskı:
Alaaddin Bey Mh. 634 Sk. Nilüfer Ticaret Merkezi 2. Bölge Ayaz Plaza No:24 Nilüfer / Bursa
1
2
3
4
10
12
14
18
19
20
21
22
24
Başkanın Mektubu
Sevgili Türkün Ailemiz;
*“Başarı, kişinin başlangıç noktası ile ulaştığı yer arasındaki farktır.”
İlk tohumları 1930’lu yıllarda atılan ve geride bıraktığımız 86 yılda
büyüyüp ilizlenen başarı hikâyemizi sarsılmaz bir azim ve kararlılıkla günümüze kadar taşımış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Her yeni başarı geçmiş başarıların aynasıdır.
Türkün Ailesi olarak bizler, başarılarla dolu 86 yıllık bir maziyi geride bırakırken kaliteli insan kaynağına sahip olma idealimizi her
şeyin üstünde tuttuk.
İnsan kaynağı kalitesinin ve kurumların bu kaynağın geliştirilmesine önem ve değer vermesinin, insan kaynağına yatırım yapmasının gelecek başarıların manivelası olacağına inandık.
Değişimi kucaklayarak; değişimin en hızlı ve sorunsuz şekilde
hayata geçmesi için kendimiz dahil herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğinin bilincinde olduk. Kurumsal verim ve sinerjimizin
kaynağını oluşturan çalışanlarımızın performanslarını objektif ve
ölçülebilir kriterlere göre tanımlayarak adil ve tutarlı bir şekilde
değerlendirdik. Bunun sonucunda onların mutluluğunu ve kurumlarına olan aidiyetini arttırmaya yönelik projeler geliştirdik.
Çalışanlarımızın kendi alanlarındaki görev ve sorumluluklarını
layıkıyla getirerek elde ettikleri başarılar kurumsal başarılarımızı
da taçlandırırken, onları her zaman ‘kaynak’ olmanın ötesinde bir
‘yetenek’ olarak algıladık.
Biliyoruz ki; kurumsal başarılar, mükemmellik yolculuğunda çalışanını asla unutmayan, “insanla” beraber yürüyen, adımlar atan,
cesur kararlar alan, kurumsal kültürün kalitesi için emek, zaman
ve kaynak harcayan kurumlara daha yakındır.
Uzun yılların vermiş olduğu tecrübe ile paydaşlarımıza ve müşterilerimize kalite standartlarının üzerinde hizmet sağlamak için
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
gece gündüz çalışırken etkin takım oyunu oynayabilen, birlikte
etkileşimden kayda değer iş sonuçları üretebilen, sinerji enerjisi
var edip ortak aklı yeni iş yapma biçimlerine kanalize edebilen bir
çalışan portföyüne sahip olmayı amaçladık.
Bu amaç doğrultusunda bugün varlığıyla gurur duyduğumuz ve
bizleri geleceğe güvenle taşıyacağına inandığımız bir projeyi hayata geçirdik:
TÜRKÜN AKADEMİ
“Her Zaman Her Yerde Eğitim” anlayışımızın bir yansıması olan
TÜRKÜN AKADEMİ, çalışanlarımızın, bilerek düşünce üretmesine
ve yaratıcılığa yönelmesine, zihinlerindeki kalıpları kırarak dünyaya daha esnek ve geniş açıdan bakmalarına imkân verecektir.
Türkün Ailesi olarak köklü sanayi geleneğimizden aldığımız güçle
her zaman daha ilerisini hedeledik. Bu anlamda TÜRKÜN AKADEMİ’ de yapılacak çalışmaların, irmamıza, çalışanlarımıza, ülkemize ve hatta dünyamıza değer katacağı ve bizleri zirveye taşıyacağına olan inancımız gelecek ufkumuzu belirlemektedir.
‘İnsan Değişirse Dünya Değişir’ düşüncesini temel alan TÜRKÜN
AKADEMİ’yle tecrübelerimizi, bilgimizi gelecek nesillere aktaracağız. Sektöre yön şirketler arasında yerimizi korurken aynı zamanda da başarılarımızı uluslararası boyutta sürdürerek, ülkemizin
kalkınmasına katkı sağlayacağız.
Dün olduğu gibi gelecekte de insan odaklı projelere imza atmak,
tüm paydaşlarımızın mutluluğu ve ülkemiz için yarattığımız katma
değeri artırarak, sektöründe güvenilir ve öncü kuruluş olmanın
sürdürülebilirliğini sağlamak dileğiyle…
Erol TÜRKÜN
Türkün Holding İcra Kurulu Başkanı
*Sweet Marden
1
Dina Vanelli Shanghai’da
H
oldingimizin dünyadaki yüzü Dina Vanelli
fuar maratonuna hız kesmeden devam edi-
yor.
24-27 Ağustos tarihleri arasında Çin’in Shanghai kentinde
düzenlenen Intertextile Shanghai Home Textiles Fuarı’nda yaratıcı
ve özgün tasarımlardan oluşan döşemelik kumaş ve tül-perde
koleksiyonlarımızı müşterilerimizle buluşturduk.
Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkeleri ile Amerika’dan önemli irmaların
katıldığı fuarda, ev tekstili ürünlerimiz ziyaretçilerden yoğun ilgi
gördü.
Standımızı ziyaret eden müşterilerimizden ürünlerimizin çeşitliliği,
renk ve desenlerine yönelik olumlu geri dönüşler aldık.
Intertextile Shanghai Home Textiles, gerek sergilenen ürünlerin
kalitesi gerekse de ziyaretçi proili yönünden beklentilerimizi
karşılayan bir fuar oldu.
Dünyanın birçok yerinden gelen müşterilerin ziyaret ettiği fuarda
Dina Vanelli, gelecek hedelerini yüksek tuttu.
2
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Vanelli, MoOD Brussels Fuarı’nda
Müşterileriyle Buluştu
anelli A.Ş, 6-8 Eylül 2016 tarihleri arasında
gerçekleştirilen MoOD Brussels 2016
Fuarı’na katılarak en yeni koleksiyonlarını
müşterileriyle buluşturdu.
V
6 – 8 Eylül 2016 tarihinde gerçekleşen MoOD & Indigo Brussels
fuarı bu yıl yeni bir mekana taşınarak katılımcıların yanı sıra
ziyaretçileri de şaşırttı. Tour & Taxis’deki yeni mekan hem
ziyaretçilerin hem de katılımcıların yeni butik tarzı çok beğenisini
kazandı. İlk baştan tereddütle bakılan bu mekan değişikliği,
fuarlara ilginin azaldığı bir dönemde fuarcılığa yenilikçi bir bakış
açısı getirdi.
Restore edilmiş eski bir fabrika binasında yenilikçi anlayışla
hazırlanmış mekan radikal bir stand anlayışı ile hazırlanmıştı.
Daha küçük ve birbirin aynısı olan stand yapısı çoğumuzun alıştığı
Uluslararası ev tekstili fuarlarının dışında bir anlayış sergiliyordu.
Yeni kentsel mekan Tour & Taxis, radikal yeni bir stand konsepti
içeriyordu. Standlar alışılandan daha küçük olmasına rağmen çok
az yer kaybı olduğu için çalışması rahat bir ortam yaratılmıştı.
Minimum masraf maksimim fayda mantığı ile geliştirilmiş bir proje
idi. Aynı zamanda çevreye duyarlı minimum atık yaratacak şekilde
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
tasarlanmıştı. Eski fabrika binasından dönüştürüldüğü için gün
ışığından çok fazla yararlanılmıştı.
20 ülkeden 230 katılımcının bulunduğu fuarı yaklaşık 4.000 kişi
ziyaret etti. 26 tane Türk Ev tekstili sektöründe bulunan irma
vardı. Bunların çoğunluğu Avrupa’dan (%80) ve Asya’dan oldu.
Geçmiş yıllara bakarak fazla bir beklentimiz olmadan gittiğimiz
bu fuarda müşterilerimizden yoğun ilgi gördük. Davet etmiş
olduğumuz müşterilerimizin tamamına yakını standımızı ziyaret
etti. Sergilediğimiz koleksiyonumuz her zamanki gibi hem ev
hem de her türlü kontrat projelerinde kullanılacak tül perdeler,
kalın perdeler (fonluk) ve döşemelik kumaşlardan oluşmakta idi.
Koleksiyonumuz müşterilerimizin beğenisini kazandı. Bir kısım yıl
başında çıkaracakları koleksiyonlarının eksiklerini tamamladılar
bir kısım ise 2017 ikinci yarısında çıkaracakları koleksiyonlarına
seçimler yaptılar.
3
İşyerinde Temel İletişim Becerilerini
Etkili Kullanan Firmalar
Başarıya Daha Kolay Ulaşıyor...
Yrd.Doç.Dr. İbrahim İ. ÖZTAHTALI
Türkün Holding Eğitim Danışmanı
İnsan ilişkilerinin sağlıklı yürütülebilmesi için insanların birbirlerini
anlama ve algılama becerisi, iletişim olarak tanımlanmaktadır. İletişimin en önemli aracı dildir. Anadilimizi kullanma becerimiz ve
anadili hakimiyetimiz iletişim becerimizin geliştirilmesinde önemli
bir rol oynamaktadır. İletişim sadece dil ile mi sağlanır? Bu sorunun cevabı: Elbette hayır. İnsanların yüz ifadeleri, duruşları, bakışları yani toplamda beden dilleri de iletişimin önemli bir bölümünü
oluşturur. Öyle ki iletişim uzmanları ne söylediğimizden çok nasıl
söylediğimizin daha büyük bir önem taşıdığını vurgulamaktadırlar.
Son on beş yıldır dünya çapında organizasyonlar yapan şirketlerin
kurumsal başarılarının altında etkili bir iletişimin olduğu görülmektedir. Şirket çalışanlarının bireysel teknik becerilerinin yanında en az
teknik beceriler kadar iletişim ve bireysel olgunluk kavramlarının da
önemsendiği anlaşılmaktadır. Bu sonuç aslında ekip çalışmasının her
geçen gün önem kazandığı iş dünyasında kaçınılmaz bir durumdur.
Hızla değişen dünyada iş alışkanlıkları ve işletme teknik ve yöntemleri de hızla değişmektedir. Satıcı müşteri ilişkisi otuz yıl öncesinden
çok daha farklı artık. Hemen hemen her sektörde rekabet koşulları
zorlaşırken adeta kurtlar sofrasına dönen bir piyasa ile karşı karşıyayız. Müşteri bir sonraki siparişinin hem daha ucuz hem daha
kaliteli hem de daha inovatif olmasını önemsiyor ve bekliyor. Bu
bağlamda üreticinin müşteri beklentilerini iyi analiz edebilmesi,
bu beklentilere cevap verebilecek bir üretim standardı geliştirmesi şarttır. Bu, sürdürülebilir üretimin ve beraberinde pazarlamanın
ön koşulları arasına girmiştir. Elbette bütün bunlara karşılık verebil4
mek önce müşteriyi doğru anlayabilmekle mümkündür. Bir başka
deyişle, müşteriyle doğru ve etkili iletişim kurmakla mümkündür.
Teknolojik imkanlar, bütün alanlarda olduğu gibi iş dünyasında da
iletişimi farklı boyut ve şekillere taşımıştır. Geçmiş dönemlerde genelde yüz yüze ve telefon, faks gibi ortamlarda iletişim kurulurken
günümüzde internetin açtığı kanalda elektronik mektup ve sosyal
medya araçları ön plana çıkmaktadır. Bu şekilde iş iletişimini iki boyutta ele almak mümkündür: Yüz yüze iletişim ve elektronik iletişim.
Yüz yüze İletişim
İletişim kurmak ciddi bir iştir. İletişim becerinin en önemli yanı ise
karşılıklı olmasıdır. İletişim kuracağımız kişi ya da kişilerin özellikleri,
kültürleri, dünya görüşleri gibi ayrıntılar söze nereden ve nasıl başlayacağımızı belirlediği gibi iletişimimizi sürdürürken karşımızdaki
kişi ya da kişilerin kırmızı çizgilerini dikkate almamızı da zorunlu
kılar. İlk kez karşılaştığınız biriyle iletişimin ilk adımı, tebessümdür.
Yüzünüzdeki gülümseme iletişim kurmak istediğimiz kişiye bu isteğimizi sözsüz olarak ifade ettiği gibi ortama pozitif bir enerji yükler. Unutulmamalıdır ki “kana en hızlı karışan ilaç tebessümdür”.
Arkasından gelecek bir “merhaba” bu isteği pekiştirir ve pozitif
enerjiyi yükseltir. Bir başka önemli husus da iletişimimizin iletişim
amaçlarına uygun olmasıdır. Yani zihnimizin bir tarafında saklı gündemlerimiz olmamalı, “iletişimimizin gerçek amacı her zaman ön
planda olmalıdır”. Aksi halde karşımızdaki kişinin güvenini kaybetmekle karşı karşıya kalabiliriz.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
İletişim Kültür İlişkisi
“Bizden beklenenleri ve bizim başkalarından beklediklerimizi içinde
yaşadığımız toplumun ya da topluluğun kültürü olağanüstü etkiler.”
Çevremizdeki insanlarla iletişim kurarken, kültürel özelliklerin hem bizi
hem de karşımızdaki kişiyi yönettiğini unutmamalıyız. Toplumun ve
toplulukların norm ve değerleri birbirinden farklı olabilir. Üstelik Türkiye
gibi çok kültürlü bir coğrafyada yaşıyorsanız, size çok normal gelen
bir davranışın ülkemizin bir başka yerinde hiç hoş karşılanmaması
mümkün olabilir. Öyleyse iletişimin ilk ve en önemli başlangıcını
karşımızdaki kişinin kim ve nasıl biri olduğu oluşturmaktadır. Önceden
tanımadığımız biriyle iletişim halindeysek onu tanımaya çalışmak
önceliğimiz olmalıdır. Bir iletişim kazasına kurban gitmemek, çam
devirmemek için karşımızdaki kişiyi tanımaya çalışarak iletişimimizin
derinleşmesini ve yönünü saptayabiliriz.
Her anlaşmazlık bir iletişim sorunu mudur?
Bazen insanlarla bir türlü iletişim kuramaz, birbirimizi anlamadığımızdan
şikayet ederiz. Aslında her insanın iletişim kuracak bir kanalı vardır.
Tıpkı telsiz frekansları gibi. Eğer aynı frekansı kullanmıyorsanız
iletişim kurmanız mümkün değildir. Öyleyse iletişim kuramadığımızı
düşündüğümüz zamanlarda hemen frekansı değiştirerek yeni bir
kanala geçmek gerekiyor. İnsanların ilgi alanları, inançları, siyasi
eğilimleri, tuttukları futbol takımı, çocukları yani ortak payda
oluşturacak her türlü konu, iletişim kanalı olabilir.
Yusuf ve Ahmet birbirlerini gayet iyi anladığı halde pek çok nedenle
birlikte çalışamıyor ya da bir türlü geçinemiyor olabilirler! Peki bu
geçimsizliğin, anlaşmazlığın nedeni nedir?
Bu geçimsizliğin nedenleri:
● Gücünü ispatlama mücadelesi
● Kişisel çatışma
● Amaç çatışması ise bu bir iletişim problemi değildir.
Bu tür durumların iletişim kuramamakla ilgisi yoktur! Yusuf ve Ahmet
Korkuları
Ön kabulleri
Duyarsızlıkları
Kendine güvensizlikleri
Alınganlıkları
Sürekli kendilerini öne çıkarmak isteyişleri (Benmerkezcilik)
nedeniyle anlaşamıyorlarsa o zaman iletişim sorunundan söz edilebilir.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Günlük yaşamımızda en çok kişiler arası iletişim gündemimizde. Gerek
iş yerinde gerekse aile içinde iletişim faaliyetimiz genellikle bire bir
gerçekleşiyor. İş yerindeki arkadaşlarımızla iş ya da iş dışı konularda
ikir alışverişi yapıyor, bazen de dertleşiyoruz. Kişiler arası iletişimin
de bir yönteminin ve kendi içinde dikkat edilmesi gereken kurallarının
olması kadar doğal bir şey olamaz.
Kişilerarası iletişimin sağlıklı yürüyebilmesi için,
Bireysel Ayrılıkların Varlığını
Gönüllülüğün Esas Olduğunu
Her Bireyin Karar Verme Gücüne Ve Hakkına Sahip olduğunu
Tüm İnsanların Saygıdeğer olduğunu
Gizliliğin Esas olduğunu kabul etmek ön koşuldur.
Kişilerarası İletişimin İki Boyutu
Kişiler arası iletişimin iki boyutu vardır. Sesli ve sessiz iletişim.
Uzmanlar sessiz iletişimin de rolünün oldukça etkin olduğu görüşünde
birleşiyor. Biz her ne kadar iletişim kurarken dilimizi kullanıyor olsak
da beden dilimizin ne söylediği oldukça önemlidir. Sesli ve sessiz
iletişimin önemli noktalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
Sesli İletişim: Duraksamalar, Sesin Tonu, Sesin Yüksekliği, Seçilen
Sözcük, Akıcılık – Doğallık, Eee, Ihm Sözcükleri, Tekrarlar, Duygu
Tonu, Söze Yanlış Başlama, Gereksiz Sözcükler
Sessiz İletişim: Göz Teması, Vücut Duruşu, Yüz İfadeleri, Kişisel Alan,
Kıyafet ve Aksesuar, Mekan Kullanma, Dokunma, El Ve Kol Duruşu,
Oturma Biçimleri
TEMEL İLETİŞİM BECERİLERİ
Dinleme
Temel iletişim becerilerinin ilki dinlemedir. Belki de ömrümüz boyunca
en çok yaptığımız işlerden biridir. Hemen herkes dinlediğini düşünür.
Fakat “dinleme” sadece işitme anlamına gelmez. İki tip dinlemeden
bahsedebiliriz:
Bilinçüstü Dinleme
Bilinçaltı Dinleme
Dinleme faaliyeti eğer bilinçüstü değilse bu faaliyetten bir şeyler
kazanmak ve sorun çözümüne yönelik bilgi edinmek neredeyse
imkansızdır. İnsanlar çoğu zaman dinliyormuş gibi görünüzler fakat
aslında işitiyor olsalar da dinleme aktif olarak gerçekleşmez. Bu tip
kişiler görünüşte dinliyorlardır. Ama özde hayır.
5
Neden Dinliyoruz? İnsanlar birbirlerini, Bilgi almak için, Zevk
için, Geri bildirim vermek için, Anlamak için, Kişisel çıkar için,
Güç elde etmek için dinlemeye çalışırlar.
kendini gerçekten dinleyen kişiye duygusal olarak yakın hisseder,
sorunu ilk baştaki kadar önemli görmeyebilir, Sorununu dile
getirdiği için, çözüm yollarını da daha rahat düşünebilir.
İyi Dinlemenin Koşulları nelerdir? Dinleme sırasında: Sessizlik
(söz kesmeden), Anlatılmak isteneni anlamaya çalışmak,
Anlatılanın altındaki duyguyu anlamak, Koşulsuz kabulle
dinlemek, Dürüst olarak dinlemek ön koşuldur.
İyi Bir Dinleyicinin Özellikleri Nelerdir? İyi bir dinleyici, Söz
kesmez, Yargılamaz, Karşılık vermeden önce düşünür, Yüzü
konuşana dönüktür, Konuşanı işitebileceği uzaklıkta durur, Sözel
olmayan mesajları gözler, Ne dendiğine odaklanır, Dinlerken
ne diyeceğinin provasını yapmaz, Son sözü söyleme çabasına
girmez.
Fiziksel Olarak Dinleme Nasıl Olmalı? Vücut dilimiz dinleme
sırasında da iş başında olmalı: Konuşanın yüzüne doğru bakmak,
beden olarak ona yönelmek, gözle iyi bir ilişki kurmak, konuşana
doğru eğik durmak, rahat olmak dinlemeyi kolaylaştırır ve etkili
kılar.
Etkin Dinleme Nasıl Olmalı? Etkin dinlemede: Anlatılanların
basit tekrarı, anlatılanın duyulduğuna ilişkin mesaj, Anlatılanların
özeti, Duygularını dile getirme dinlemeyi daha etkin hale getirir.
Etkin Dinlemenin Faydaları Nelerdir? Etkin dinleyen kişi,
6
Dinlemenin Önündeki Olumsuz Tutum Ve Davranışlar Nelerdir?
Karşımızdakini kendimizle karşılaştırmak, Karşımızdakinin
düşüncelerini okumaya çalışmak, Kendi söyleyeceklerimize
hazırlanmak, Söylenenleri filtreden geçirmek, Söylenenlerin
bitmesini beklemeden hüküm vermek, Karşımızdaki konuşurken
hayal kurmak, Karşımızdakinin anlattıklarında yaşadıklarımıza
benzer birşey olduğunda kendi başımızdan geçeni düşünmeye
koyulmak, İşimize gelmediğinde konuyu değiştirmek dinlemeyi
olumsuz etkilemektedir.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Kendini Tanıma
Kişilerin kendilerini doğru ifade edebilmeleri için öncelikle
kendilerini doğru tanımlayabilmeleri gerekir. Bu tanımlama
düşünsel, duygusal, fiziksel, biyolojik ve sosyal olmalıdır. Bir
başka deyişle insanlar kendi farkındalıklarını oluşturmadan
kendilerini başkalarına doğru ifade edemezler. Bu tanımlama
bireyin kendisini söz ve davranışlarla istikrarlı ve tutarlı bir
şekilde topluma ifade eder. Kendimizi tanımaya çalışmak, önce
kendimizden başlamak gerekir. İletişimin amacı etki bırakmak,
etki yaratmaktır. Amaçladığımız etkiyi önce kendi üzerimizde
oluşturmak ve bunun farkındalığını edinmek ilk adımdır.
Bir a-4 kağıda şu başlığı yazarak içini doldurun:
toplumsal ilişkilerimizde ön planda tutmadığımız kişilik
özelliklerimiz.
Ben Kimim
Nelerden hoşlanıyorum?
Nelerden hoşlanmıyorum?
Fiziki ve biyolojik olarak nasılım?
Ekonomik gücüm ne?
Sosyal olarak toplumun hangi katmanında hangi değerdeyim?
Dünya görüşüm ne?
Yaşam felsefem ne?
Kırmızı çizgilerim neler?
Kendimizi Doğru İfade Edebilmek
Kendini Açmak
Gerçek duygu ve düşüncelerimizi saklamak kendimize
yapabileceğimiz en büyük haksızlıklardan biridir. Bu ifadeyle
kast ettiğim şey patavatsızlık değil. Gerektiğinde gerçek duygu
ve düşüncelerimizi doğru zamanda, doğru yerde ve uygun bir
üslupla dile getirmekten bahsediyoruz.
Eğer bunu yapamıyorsanız bu durum iletişim becerinizi ve
sürdürülebilir ilişkilerinizi olumsuz etkiler. Zamanla duygusal
birikimler yaratır. Küçük kızgınlıklar ve üzüntüler içinizde birikmeye
başlar. Bu birikintiler bir gün o kadar büyük bir yüke dönüşür ki
hiç olmayacak bir yerde sudan bir sebeple, küçücük bir nedenle
patlayıverir. O an kimin karşısındaysanız iletişimiz kopar. Bu
durum “Kapalı Olmak”tır. Yeri ve zamanı geldikçe içinizdekileri
uygun bir dille ifade ediyorsanız hem karşınızdakinin aynı hataları
tekrarlamasının önüne geçersiniz hem de duygusal birikimlerle
kendinize zarar vermezsiniz İşte bu “Açık Olmak”tır.
İçimizdeki Benler
Açık Benlerimiz
Sosyal ortamlarda kurgusal olarak topluma yansıttığımız
özelliklerimiz
Saklı Benlerimiz
Sadece çok yakınımızdakilere
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
gösterdiğimiz
genellikle
Gizli Benlerimiz
Hiç kimseye göstermediğimiz bizimle doğup, büyüyüp ölen,
genellikle toplumdan ve yakınlarımızdan sakladığımız olumsuz
kişilik özelliklerimiz.
Bilinmeyen Benlerimiz
Bizim de farkında olmadığımız, bilinçaltı kişilik özelliklerimiz.
Genellikle de bilinçüstü tutum ve davranışlarımızı doğrudan
etkileyen temel çizgilerimiz.
7
Kendini Doğru İfade Etmek İçin
İyi bir dinleyici iseniz, kendinizi tanıyorsanız duygu ve
düşüncelerinizi ifade edebilmek için önemli bir güce sahipsinizdir.
Beden dilimizi bir kenara bırakırsak sözlü iletişimimizi sürdürmemizi
sağlayan yegâne malzemelerimiz mesajlarımızdır. Onları doğru
kurgulayabilmek başarılı bir iletişimin ön koşullarındandır. Biz
mesajlarımızı kurgularken dört temel algıyı kullanıyoruz.
Mesajlarımızı
Gözlemlerimizi
Düşüncelerimizi
Duygularımızı
İhtiyaçlarımızı kullanarak oluşturuyoruz.
Doğru-yanlış, iyi-kötü kavramları bunun içindedir.
“Babasından çok korkuyor olmalı; eve geldiğinde arka odaya
kaçıyor.”
“Bu çocuklarla arkadaşlık etmen doğru değil.”
Gözlemlerimiz
Bir Bilimcinin, Dedektiin, Televizyon muhabirinin dilidir.
Beş duyumuzla gözlemlediklerimizi aktarırız.
“Bu sabah oğlum sürahiyi kırdı.”
“Virajı alamayan kamyonet, gürültüyle direğe çarptı.”
İhtiyaçlarımız
Sizin dışınızda hiç kimse tam olarak ne istediğinizi bilemez.
Çoğumuz arzu ve ihtiyaçlarımızı ifade etmekte, kelimelere
dökmekte zorlanırız. Bu nedenle ifade edemediğimiz duygular
genellikle çarpıtılmış şekilde davranışlarımıza yansır.
“Annecim benimle ilgilenir misin?” diyemeyen çocuk, yaramazlıklar
yaparak, söylenmemesi gereken sözler söyleyerek ilgi çekmek
ister. Oysa ihtiyaçlarımız utanılacak şeyler değildir. Değer yargıları
da değildir.
“Bugün çok yoruldum, sofrayı sen toparlar mısın?
“Babacım bana sarılır mısın?”
Düşüncelerimiz
Duyduğumuz, Dokunduğumuz ve Gözlemlediklerimiz hakkında
vardığımız sonuçlardır.
Bu sonuçları kullanarak ne olup bittiğini, neden böyle olduğunu
kavrarız.
8
Duygularımız
İletişim sürecinde en zor ifade edilen ve en zor anlaşılan şey
duygulardır.
“Bütün gün evde oturmaktan sıkılıyorum.”
“seni gördüğümde çok mutlu oluyorum.”
“Bu duruma üzüldüm.” (duygular)
“Bazen çok içine kapanık oluyorsun.” (gözlemler)
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Mesaj Çeşitleri
Tam Mesajlarımız
İfade ögelerinin dördünü de içeren mesajlardır. Bu tip mesajlarımızı
çoğunlukla yakınlarımıza veririz. Ailemiz yakınlarımız ve özel
dostlarımıza tam mesajlar veriyoruz.
Kısmi Mesajlarımız
Dört ögeden birini dışarda bıraktığımızda kısmi mesaj vermiş oluruz.
Duruma ve iletişim amaçlarımıza göre dört unsurdan bazılarını
dışarda bırakabiliyoruz. Örneğin karşımızdaki kişi ihtiyaçlarımızı
bilmek zorunda değilse ihtiyaçlarımızı mesajımız içine koymuyoruz.
Her zaman tam mesaj vermek gerekmez.
Kirli Mesajlarımız
Dört ögeyi birbirine karıştırarak verilen kapalı mesajlar kirlidir. Tam
olarak ne anlatmak istediğimiz açık değildir. İletişim kazalarının en çok
yaşanma ihtimali bu tip mesajlar kurduğumuzda karşımıza çıkıyor.
“Yine mi patlıcan aldın!”
Mesajlarımızın etkili olabilmesi, iletişimimizin sağlıklı olması için
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
mesajlarımızı: Dolaysız, Hemen, Açıkça, Dürüst, Yaralamadan dile
getirmek gerekir.
Elektronik İletişim
Hepimizin içinde olduğu bir dünya olarak “sanal alem” iletişimi
hayatımızın önemli bir kısmını oluşturuyor. Gerek sosyal ilişkilerimizde
gerekse iş ilişkilerimizde dünyanın her yerine anlık mesajlar
gönderebiliyoruz.
Elektronik iletişimde de yüz yüze iletişimde olduğu gibi karşılıklılık,
saygı, ölçülü olma ve sevgi çerçevesi her zaman korunmalıdır.
Kültürel özellikler, dili iyi kullanma, yazılı mesajları doğru algılama
elektronik iletişimin en can alıcı yönlerini oluşturmaktadır. Dikkat
edilmesi gereken bir önemli husus da mesajın size ulaştığına dair
geribildirimdir.
Sonuç olarak ister yüz yüze ister elektronik iletişim olsun çıkış
noktamız insana yakışan, insan gibi bir iletişim ilişkisi içerisinde
bulunmaktır. Bugün olduğu gibi gelecekte de başarı, etkili ve doğru
iletişim kurabilen insanların ve işletmelerin olacaktır.
9
Değişim ve Gelişim
ünyanın neresine bakarsak bakalım değişim hem canlılar hem de cansızlar için kaçınılmazdır.
Ovalardan nehirlere, kentlerden insanlara her varlık değişir. Önemli olan bu değişimin gelişmeyle
sonuçlanmasıdır. Değişim gibi gelişim de sürekli ve sonsuzdur. Her değişim bir başkalaşma hareketidir.
Başkalaşım, iyiye, güzele, yararlıya olduğunda makul ve makbuldür. İnsanın değişimi de bu minval
üzerine olmalıdır.
D
Yrd.Doç.Dr. İbrahim İ. ÖZTAHTALI
Türkün Holding Eğitim Danışmanı
Gelecek kaygısıyla yetişen çocuklardan biri, büyüdüğünde bütün
dünyada barışın, sevginin ve mutluluğun hakim olması için çalışmaya karar verir. Bunun için Papaz olmayı aklına koyar. Yıllar sonra
genç bir papaz olarak dünyayı değiştirmek için yola çıkar. O ülke
senin, bu ülke benim yıllarca çalışır çabalar. On yıl sonra oturup
bir muhasebe yapmaya karar verir, bu kadar çalışmanın sonunda
ne elde ettim diye. Bakar ki pek de birşey değiştirememiş. Kendi
kendine:” Galiba hedei biraz büyük tuttum. En iyisi once kendi
ülkemden başlayayım.” der. Bir on yıl kendi ülkesinde çalışır yine
olmaz. “En iyisi kendi şehrimde değiştirmeye çalışayım dünyayı.”
der. Yine olmaz. “En iyisi ailemden başlayayım.” der, o da olmaz.
10
Sonunda anlar ki değişim once kendinden başlamalı.
Her ne olursa olsun değişim kaçınılmazdır ve önce bireyden başlar. İster sosyal yaşamın kalitesini, ister bir işletmenin verimliliğini
arttırmak olsun, değişimin temelinde birey vardır. Bu “değişim”
elbette daha iyiye doğru olduğunda “gelişim” kavramına götürür
bizi. Eksilen şeyler, olumsuzluklar olmadığı sürece gelişme kaydetmek mümkün değildir. Değişim ancak yatırımla gerçekleşebilir.
İnsana yatırım, dünyadaki tüm değişimlerim, gelişimle sonuçlanmasını sağlayacak yegâne yoldur. İnsana yatırımın tek yolu da
eğitimdir.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Değişmek ve gelişmek isteyen birey, kendine, yani eğitimine yatırım yaparak başlar işe. “Değişim ancak içeriden açılabilen bir
kapıdır.” der Terry Neil. Öyleyse iyiye evrilme, ancak içerden
başlatılabilen bir devrimdir. Bir insan niçin değişimden korkar?
Değişim olmasaydı, ne olup bitebilirdi ki? Evrensel doğanın bu
denli hoşuna giden ya da onun yapısına bu denli uyan, değişimden başka ne olabilir? Yaktığın odun değişim geçirmeseydi banyo
yaptığın suyu ısıtabilir miydin? Yiyecekler değişime uğramasaydı,
yemeğini yiyebilir miydin? Ve eğer değişim olmasaydı, yararlı bir
iş yapılabilir miydi? İnsanların da tıpkı odunlar gibi değişmesi gerektiğini ve bu değişimin evrensel doğa için aynı derecede gerekli
olduğu görmesi gerekir.
Doğada olup bitenler, küçücük bir karpuz çekirdeğinin değişerek
lezzetli bir meyve olması, hep daha iyiye ve daha güzele dönüşümün hikayesini anlatır bize. İnsan da her geçen gün doğayı taklid
ederek daha iyiye ve güzele dönüşümün yollarını aramalıdır. Bunu
yapabilmek elbette zordur ama imkansız değildir. Bireysel olarak
once farkındalıkla başlar değişim süreci. Kendini tanıma, güçlü ve
zayıf yönlerimizi; olumlu ve olumsuz özelliklerimizi bembeyaz bir
kağıda yazmak iyi bir ikirdir. Sonra kolaydan zora doğru bilinçli bir
değişim hareketi başlatabiliriz.
Bernard Shaw: “Bana karşı anlayışlı davranan tek kişi terzimdi.
Her gördüğünde yeniden alırdı ölçülerimi. Onun dışında herkes
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
önceki ölçülerin bana hep uyacağını sandı.” der.
Değişimi etkileyen en önemli faktörlerden biri içinde bulunduğumuz
ortamdır.
Değişim uyumu zorunlu kılar bazen. Birçok değişim, uyum kaygısıyla
başlar. İnsan için değişim, beraberinde gelişimi getiriyorsa ideal
olan dönüşüm olarak kabul edilmelidir. Aksi halde uyum kaygısı
bazen değişimi olumsuza sürükleyebilir. Aynı durum işletmeler
için de geçerlidir. Piyasa koşullarına uygun rekabet gücü, ancak
inovasyonla mümkündür ki o da beraberinde değişim ve gelişim
kavramlarını ister. Ahmet Hamdi Tanpınar: “Hiç kimse değişime
karşı değildir, yeter ki ucu kendisine dokunmasın.” der. İnsanlar
gerek özel gerekse iş yaşamlarında neden değişimden korkarlar.
Bunun cevabı, mevcut durumun daha kötüye gitmesi endişesidir.
Toplumsal mutluluğun anahtarı, kendine yatırım yaparak değişmeye
çalışan, değişirken de rotasını her zaman gelişmeye çeviren
bireylerin elindedir.
Değişim kaçınılmazdır elbette fakat bu değişimin hangi tarafa doğru
olacağına karar veren bizleriz…
Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz.
Cromwell
11
Doğa Yürüyüşümüzü Göller
Bölgesine Gerçekleştirdik
eçtiğimiz yıllarda farklı bölgelerde gerçekleştirdiğimiz Doğa Yürüyüşü (Tracking)
etkinliğimizi bu yıl 7 Ağustos Pazar günü Uludağ’ın muhteşem doğa manzaralarının eşliğinde
Göller Bölgesine gerçekleştirdik.
G
90 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen yürüyüşümüz, çalışanlarımızın
sabahın erken saatlerinden itibaren bir araya gelmesiyle başladı.
Volfram Bölgesi’ne giden yolun bazı yerlerinde araçlarından inerek
yola yaya devam eden çalışanlarımızın, araçlarını zorlu arazi
şartlarından kurtarmak için ortaya koyduğu çabalar ise renkli
görüntülere sahne oldu.
Zorlu yolculuğun ardından Volfram-Göller Bölgesi’ne ulaştık ve
hazırlanan kumanyalar dağıtıldıktan sonra rehberler eşliğinde doğa
yürüyüşüne başladık.
İlk yokuşu ve Rasat Tepe’yi aşmak adına büyük bir efor sarf
ederken 3,5 saatlik yürüyüşün sonunda Göller Bölgesi’ne ulaşmayı
başardık.
12
Kimi çalışanlarımız çimlere uzanarak kimileri kendilerini gölün
serin sularına bırakarak yorgunluklarını atmaya çalıştılar. Bazıları
ise gerçekleştirdikleri kısa yürüyüşlerle yakın gölleri keşfetmeye
çıkarken, gölün kenarında öğle yemeklerinin tadını çıkardılar.
Tatlı yorgunlukların ve hafızalarda güzel birer anı olarak kalacak
paylaşımların yaşandığı doğa yürüyüşümüzün ardından aynı
güzergâh üzerinden dönüş yolculuğuna çıkarken, birden bastıran
yoğun sisin altında heyecan yaşadık.
Son iniş öncesinde hatıra fotoğrafı çektirerek doğa yürüyüşümüzü
tamamlarken, çalışanlarımızın yorgunluğa rağmen geziden
duydukları memnuniyet görülmeye değerdi.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
13
Yaz Şenliğimizi Tuzaklı Piknik
Alanında Gerçekleştirdik
alışanlarımızın ve ailelerinin bir araya gelerek tanışmalarını sağlamak, dostluklarını pekiştirmek
amacıyla her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz piknik organizasyonumuzu bu yıl da Tuzaklı
Köyü Piknik Alanında gerçekleştirdik.
Ç
Çalışanlarımızın ve ailelerinin bir araya gelerek tanışmalarını
sağlamak, dostluklarını pekiştirmek amacıyla her yıl geleneksel
olarak düzenlediğimiz piknik organizasyonumuzu bu yıl da Tuzaklı
Köyü Piknik Alanında gerçekleştirdik.
Yaklaşık 900 kişinin katıldığı etkinliğimizde çalışanlarımız ve
aileleriyle beraber, sabahın erken saatlerinden itibaren piknik
alanında buluşarak Uludağ eteklerinde, çam ağaçları ile kaplı bir
alanda dağıtılan malzemeler ile kahvaltı yapmanın tadını çıkardık.
14
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Kahvaltının ardından halat çekme, gözleri bağlı dikiş dikme, mandal
ağacı, körebe gibi yarışmaların yapıldığı ve büyük çekişmelerin
yaşandığı pikniğimiz, renkli görüntülere sahne olurken şehrin
gürültüsünden uzakta keyili bir hafta sonu geçirmenin mutluluğunu
hep birlikte yaşadık.
Pikniğimize aileleriyle birlikte katılan çocukların neşesi ise
görülmeye değerdi. Palyaçolarla birlikte rengârenk kalemlerle
yüzlerini boyayan çocuklar, kendileri için özel olarak getirilen oyun
aletlerinde oyunlar oynayıp atlara binerek doyasıya eğlendi.
Etkinliğimiz, çalışanlarımıza mangallarda hazırlanan öğle yemeği
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
ikramımız ile devam etti. Öğle yemeğinin ardından başlayan canlı
müzik, neşe ve coşkuyu daha da arttırırken, dans edip, oyunlar
oynayarak unutulmaz anlar yaşadık.
Öte yandan pikniğimizin son bölümünde her yıl olduğu gibi
çekilişler yapılarak şanslı çalışanlarımıza, LCD ekran televizyon,
saç kurutma makinesi, elektrikli süpürge, tost makinası, mikro
dalga fırın, ekmek kızartıcı, kettle, ütü, termos, tencere seti,
blender, yağ ve deterjan gibi çeşitli hediyeler verdik.
Bir arada olmanın mutluluğu ve coşkusuyla akşam saat 17.30’a
kadar doyasıya bir gün geçirdiğimizin sonunda çalışanlarımız ve
ailelerinin duydukları memnuniyet ise gözlerinden okunuyordu.
15
16
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
17
Topluluğumuz
MüzikMüzik
Topluluğumuz
Çalışmalarına
Çalışmalarına
Büyük
BirEdiyor
Büyük
Bir Coşkuyla
Devam
Coşkuyla Devam Ediyor
eçtiğimiz yıl sonunda ilki gerçekleştirilip
herkesin beğenisini kazanan ve bu yıl sonunda
tekrar yapılması planlanan “Birlik ve Beraberlik
Konseri” çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor.
25 Aralık 2016 Pazar günü Merinos Atatürk
Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek
olan konserimiz için bu yıl koromuza yeni
çalışanlarımız ve yeni repertuarlar eklendi.
G
Türk Sanat Müziği Koromuz bu yılda yine değerli Şeimiz Hüseyin
Taşçeşme ve ekibi ile haftanın bir akşamı bir araya gelip provalarını
gerçekleştiriyor ve heyecanla konserimize hazırlanıyorlar.
Solo seçimlerinde yeni isimlere yer verildiği gözlemlenirken,
repertuara gönlümüzde yer eden bir birinden güzel yeni ve güncel
eserlerin konması koristlerin heyecanını arttırıyor.
Koromuzun yaklaşık iki yıldır süren çalışmaları ve ekip olma
olgusunu tamamlamaları, koroya katılan yeni arkadaşlarla
18
tecrübeli arkadaşlarımızın uyumlu bir şekilde çalışmaları yıl
sonunda yapılacak konserimizin yine başarılı geçeceğini
gösteriyor.
Geçen yılki konserle elde edilmiş başarı ve yükselen ivmenin bir
adım daha artacağına hepimiz inanıyoruz. Firmamızın ismine
ve değerlerine yakışır bir şekilde gerçekleşeceğine inandığımız
çalışmalarımızı sabırsızlıkla bekliyoruz.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
11. Türkün Holding Tavla Turnuvası
(2016) Heyecanı Sona Erdi
er yıl düzenlenerek geleneksel hale getirilen ve bu yıl tekrar düzenlenen “11. Türkün
Holding Tavla Turnuvası” nı geçtiğimiz yıllarda
olduğu gibi yine Kültürpark’ta gerçekleştirdik.
H
Turnuvaya ilgi gösteren çalışanlarımızın turnuva başlamadan önce
kendilerini birinci ilan etmeleri, iddialı konuşmaları turnuvanın
heyecanını daha da arttırdı. Önceki yıllarda turnuvaya katılıp
dereceye giren çalışanlarımızın kendinden emin ve soğukkanlı
davranışları, temkinli konuşmaları ve oyunları gözden kaçmıyordu.
Turnuvada zar atışları özel bir kap ile gerçekleşti ve maçlar eleme
usulüne göre oynandı. Çekişmeli ve heyecanlı geçen karşılaşmalar
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
sona erdikçe, çeyrek inal, yarı inal ve inal maçları derken günün
sonuna doğru turnuva sona erdi.
Turnuva süresince tüm maçlarını kazanan Zafer ABDAN (Mega
Tekstil A.Ş.) bu yıl turnuvanın şampiyonu oldu. Finalde rakibine
yenilen Hüseyin BAYINDIR (Mega Tekstil A.Ş.) ikinciliği, Taner
KARABAĞ (Türkün Tekstil A.Ş.) üçüncülüğü elde ettiler.
Dereceye giren arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz.
19
Görünmeyen Tehlike
Elektromanyetik Alanlar
Günümüzde teknolojinin gelişmesine paralel olarak artan telsiz,
mikrodalga fırın, cep telefonu, internet gibi cihazlar nedeniyle sürekli
olarak elektromanyetik alana maruz kalınmaktadır. Elektromanyetik
alan, elektrik yüklü cisimlerin çevrelerinde yarattıkları ve diğer yüklü
cisimler üzerinde kuvvet uygulayan bir etkidir. Elektromanyetik
alanlar elektrik ve manyetik alanların bir araya gelmesiyle ortaya
çıkar. Frekans yükseldikçe dalga boyu kısalır ve alanda yayılan
enerji yükselir.
Radyasyon denildiğinde genellikle akla ilk gelen cep telefonları
olmaktadır. Ancak çevremizde cep telefonlarının dışında birçok
radyasyon ve elektromanyetik alan kaynağı bulunmaktadır.
Elektromanyetik alan kaynağı olarak, televizyon, radyo, elektrikli
tıraş makinesi, elektrikli battaniye, bilgisayar monitörü, fotokopi
makinesi, mikrodalga fırınlar, kablosuz telefonlar, mutfak robotu gibi
günlük hayatta kullanılan daha birçok cihaz örnek olarak verilebilir.
İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler kısacası tüm çevre elektromanyetik
alanın etkisi altında kalmaktadır. Elektromanyetik kirlilik diğer
çevre kirliliklerinin aksine gözle görülmez ve etkileri hemen ortaya
çıkmaz. Bu nedenle elektromanyetik kirlilik konusuna yeterli önem
verilmemekte ve göz ardı edilmektedir. Ancak herkes yayılan farklı
frekanslardaki elektromanyetik alanlara maruz kalmakta ve bu
durum her geçen gün daha da artmaktadır. Örneğin; hayatı oldukça
kolaylaştıran teknolojik gelişmelerin en son ürünlerinden biri olan
ve ülkemizde de geniş bir kullanıcı kitlesi bulunan cep telefonları,
sürekli elektromanyetik alan yayan araçlardır. Cep telefonları
çevreye çıplak gözle göremediğimiz, duyularla fark edemediğimiz
elektromanyetik kirlilik oluşturmaktadırlar.
Endüstride çalışanların ise maruz kaldığı daha farklı elektromanyetik
alan kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynaklardan en yaygın olanları
listeleyecek olursak;1. Dielektrik Isıtıcılar ve Kaynak Makinalar
2. Endüksiyon ile ısıtmada kullanılan cihazlar 3. Mikrodalga
Kurutma Makinaları 4. Elektrikli Kaynak Makinaları 5. Trafolar
olarak sıralayabiliriz. Endüstriyel iş yerlerinde elektromanyetik
alana maruziyetin engellenmesi ve azaltılması ile ilgili mutlaka iş
yerlerinde senede bir defa bu konu ile ilgili risk değerlendirilmesi
20
yapılmalı, gerekli ölçümler yapılarak uygun önlemler alınmalıdır.
Elektromanyetik alana en çok maruziyetin olduğu meslek grubu
ise medikal sektör diyebiliriz. Özellikle hastanelerde kullanılan MRI
cihazları, izik tedavide kullanılan RF kaynakları gibi elektromanyetik
alan yayan cihazlar medikal sektöründe çalışanlar için mesleki
maruziyete sebep olmaktadır.
Elektromanyetik Radyasyondan tamamen kurtulmak mümkün
değildir fakat zararlarını en aza indirmek mümkündür.
Yapabileceklerimiz ise ;
• Elektronik aletleri kapatın ya da işten çıkartın.
• Bilgisayar monitörü alırken düşük radyasyonlu olmasına dikkat
edin. Üzerinde “Low Radiation” etiketi bulunan monitörleri tercih
edin ya da LCD monitörler kullanın çünkü LCD monitörler CRT
monitörlere göre daha az radyasyon yayarlar.
• Floresan lambaları gece lambası ya da okuma lambası olarak
kullanmayın.
• Yattığınız ya da dinlendiğiniz yerde televizyon vb. elektronik
cihazları bulundurmamaya özen gösterin veya işini çekin.
• Elektrikli saatleri, radyoları veya alarmları yatarken başucunuzda
bulundurmayın mümkünse pilli cihazlar kullanın.
• Cep telefonu kullanmadığınız surece kapalı tutun ve açıkken kalp
hizasında bulundurmayın.
• Eğer telefonla konuşma çılgınıysanız kulaklık kullanmaya özen
gösterin.
• Cep telefonu alırken SAR değerini kontrol edin. SAR<1 W/
kg olan cep telefonlarını tercih edin ve son zamanlarda piyasayı
kuşatan çin malı telefonları kullanmamaya özen gösterin çünkü o
telefonların birçoğu testlerden geçirilmemiştir.
• Saç kurutma makinesini sık sık kullanmamaya özen gösterin ve
mümkünse akşamları kullanmayın.
• Mikrodalga fırınlar çok oranda radyasyon yaydıkları için çalışırken
en az 1 m. uzakta durun.
• Elektrikli traş makinesi kullanmayın veya şarjlı kullanın.
• Televizyonu en az 2 m. uzaklıktan seyredin.
• Çamaşır veya bulaşık makinaları çalışırken yakınında bulunmayın.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Grip
Mevsimsel Grip; genellikle bahar ve kış aylarında görülen, bulaşıcı
bir solunum yolu hastalığıdır. Bu hastalık haif seyredebileceği gibi
bazen hayati tehlike oluşturabilir.
Domuz gribi virüsü olarak adlandırılan inluenza A H1N1 virüsü, ilk
kez 2009 yılında görülmüş ve insanlarda bağışıklık olmadığı için
tüm dünyada salgına neden olmuştur. 2009 yılından sonra her yıl
bu virüs tipi dünyada ve ülkemizde görülmeye devam etmiş ve
artık mevsimsel inluenza virüsleri arasında yer almıştır.
Virüsle karşılaşıldıktan sonra 1-3 gün içerisinde belirtiler ortaya
çıkar. Aşağıdaki belirtilerden biri ya da birkaçı görülebilir; Ateş
(koltuk altından ölçülen 38 °C ve üzeri), Titreme, Kuru öksürük,
Boğaz ağrısı, Burun akıntısı ve tıkanıklığı, Baş ağrısı, Vücut ağrıları,
Titreme, İshal, nadiren kusma Gripte; genellikle şikâyetler 7 gün
sürer, ilk 2-3 gün içerisinde şiddetlenir ve sonrasında düzelme
başlar, ancak iyileşme süresi 1- 2 haftaya kadar da uzayabilir.
Hasta kişilerin, öksürük veya aksırık sonucu etrafa saçtığı
damlacıkların solunması veya bu damlacıkların bulaştığı yüzeylere
temas edildikten sonra ellerin ağız, burun veya göze sürülmesi ile
bulaşır.
Soğuk algınlığı, inluenza virüsü dışında; 200’e yakın virüsün sebep
olduğu, çok daha haif seyirli bir hastalıktır. Burun akıntısı, boğaz
ağrısı ve halsizlik ile seyreden üst solunum yolu enfeksiyonuna
verilen isimdir. Belirtileri gripten farklı olup; daha haif seyreder ve
aşağıdaki belirtilerden biri ya da birkaçı görülür.
• Ateş çok haif olabilir ya da hiç görülmez,
• Haif boğaz ağrısı olabilir ya da hiç görülmez,
• Baş ağrısı çok haif olabilir ya da hiç görülmez,
• Burun akıntısı görülebilir
• Burun tıkanıklığı görülebilir
• Öksürük görülebilir
• Vücut ağrısı görülmemektedir.
• İshal ve kusma görülmemektedir.
Risk grubunda yer alan kişilerde hastalık diğer kişilere göre
daha ağır seyredebilmektedir. Bu kişilerde zatürre, bronşit ve
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
kulak enfeksiyonları gibi ikincil bakteriyel enfeksiyonlar meydana
gelebilir.
Gribin genellikle belirtilerine yönelik, hastanın konforunu sağlayıcı
tedavi verilmektedir. Hekim tavsiyesi dışında ilaç kullanılmamalıdır.
Antibiyotikler gribi tedavi etmezler. Risk grubundakiler, hamileler,
kronik hastalığı bulunanlar ve belirtilerin ağır seyrettiği hastalar
(nefes darlığı, göğüs ağrısı, bilinç bulanıklığı, yüksek ateş,
öksürük) kesinlikle hekime başvurmalı ve hekim gerekli görürse
virüse yönelik ilaç kullanmalıdır.
• El yıkama ve kişisel hijyen gripten korunmada en önemli
yöntemlerdendir.
• Hasta kişiler hekim önerisi dışında ilaç kullanmamalıdırlar.
• Risk grubundaki kişiler mutlaka hekime başvurmalıdır.
• Hasta kişilerin sağlık kurumlarına ve kalabalık ortamlara gitmek
zorunda kaldıklarında maske takmaları, hastalığın diğer kişilere
bulaşmasını engellemektedir.
• Hapşırma ve öksürme sırasında tek kullanımlık kâğıt mendil
kullanılmalıdır ve kullanıldıktan sonra etrafa temas ettirilmeden
çöpe atılmalıdır. Eğer mendil yok ise kolun iç kısmı kullanılarak
ağız ve burun örtülmelidir.
• Hasta olanların kalabalık ortamlarda bulunmamaları, evden
çıkmamaları ve evde istirahat etmeleri hastalık bulaşmasının
önüne geçmek için önemlidir.
• Hasta kişilerin bol sıvı tüketmeye özen göstermesi, beslenmenize
dikkat etmesi, özellikle taze sebze ve meyveleri tüketmesi önerilir.
• Aşılama, gripten korunma yollarından birisidir. Özellikle risk
grubunda bulunanlar grip aşılarını grip mevsimi boyunca
yaptırabilirler.
• Gripten korunmanın en önemli yolu kişisel hijyen kurallarına
dikkat etmek ve ellerin bol su ve sabun ile yıkanmasıdır.
• Kalabalık ortamlarda uzun süre bulunmak grip bulaşmasında
etkili olduğundan, gerekli olmadıkça bu gibi ortamlardan uzak
durulması önerilmektedir.
• Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınılmalıdır.
• Ağız, burun ve gözlere kirli eller ile temas edilmemelidir.
• Yüzeyler sık sık temizlenmelidir.
21
Zamanın nakış gibi dokunduğu
yer: Safranbolu
Y
emyeşil doğa manzarasının arasında inci gibi dizilmiş, insana keşke yüzyıllar öncesinde bu
evlerden birinde yaşasaydım dedirten Cumbalı evleriyle asırlık bir güneş gibi doğar Safranbolu.
Arnavut kaldırımlı taş sokaklarında gezinirken zamana
dokunur, kendinizi eski bir çağ ilminin setindeymişsiniz gibi
hissedersiniz. Adını aldığı safran çiçekleri gibi narin, nadide bir
yer olan Safranbolu’da bülbül sesleri karşılar sizi. Ardından şehrin
tepesinde yükselen geçmişin hapishanesi, günümüzün Hükümet
Konağı bütün heybetiyle adeta selam verir.
Doğa ve kültürü iç içe yaşayacağınız Safranbolu’da binlerce yıllık
fısıltıları duyarsınız bir zaman sonra. Safranbolu’nun yetiştirdiği
onlarca değerli şairlerden biri olan Hüseyin Avni Cinezoğlu
Safranbolu’yu ne güzel anlatır “Safranbolu’da Eski Bir Güneş
Saati” adlı şiirinde:
“Deli bir sultan gibi kayırmış seni,
Kervanlarının sesi duyulur
Beyaz evlerin varken
Ut çalınırken sofalarında
Anıtlaşan bir uygarlıksın”
Akıp giden zamana direnen tarihi mirasıyla açık hava müzesini
andıran Safranbolu’nun tarihi kesin olmamakla birlikte M.Ö 3000
yıllarına kadar uzanmaktadır. İyon prensesi tarafından kurulduğu
söylenen kent eski çağlarda Homeros’un İlyada destanında geçen
22
Palagonya bölgesinde yer almaktadır. Asırlarca Safranbolu ve
çevresi Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok uygarlığa
ev sahipliği yapmıştır.
Yazı ayrı kışı ayrı güzel kentte, kim bilir milyonlarca yıldır
hangi çayırlardaki çimenlerden toprağa akan çiğ damlacıkları
kanyonlardan geçen üç akarsuya hayat veriyor ve Safranbolu’yu
bütün zarafetiyle insanlara sunuyor.
Hayatın akışından sıkılıp ferahlamak ve huzur bulmak istiyorsanız
günübirlik ziyaretin ötesinde, bir hafta sonunu veya bir yaz tatilinizi
bu şirin ilçemize ayrın. Doğanın ve sanatın nasıl harmanlandığını
yakından görün.
Safranbolu’da gezip görebileceğiniz yerler:
Dünyaca ünlü Safranbolu evleri ile çevrili tarihi merkezi, Safranbolu
Yemeniciler Çarşısı Arastasını, Bakırcılar Çarşısını, Safranbolu’ya
özgü hediyelik eşyaların satıldığı küçük dükkânları gezeceksiniz
zaten. Ancak Safranbolu’ya daha çok vakit ayırıp aşağıdaki yerleri
de görmeye çalışın. Safranbolu’nun zamanında Anadolu’nun en
önemli ticaret kentlerinden biri olduğunu o zaman daha yakından
anlayabilirsiniz.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Karşılıklı iki yamaca, birbirinin manzarasını ve güneşini
kapatmadan, birer inci tanesi gibi dizilmiş eşsiz şaheserler olan
Safranbolu Evleri’ni yakından görün. Kentin sadece merkezinde
kalmayın, çıkın birbirinden ilginç sokaklarında, payandalarlarla
desteklenmiş çıkmalara ve cumbalara sahip Safranbolu evleri
arasında dolaşın
Safranbolu Tokatlı Kanyonu, Safranbolu’nun tarihi yüzünün
dışında doğal güzelliğini keşfedebileceğiniz bir yer. Sizi, nehir
boyunca yapacağınız şahane bir yürüyüş yolu bekliyor. Şelaleler
kuş cıvıltıları, insanı ferahlatan tertemiz hava ve dahası.
şahane damlataş, sarkıt, dikit ve sütunlar karşılıyor.
Birer sanat şaheseri sayılabilecek ahşap mimariye sahip
Safranbolu Kaymakamlar Gezi Evi, coğrafyanın insan ile
bütünleştiği, mimarinin yaşama biçimi ile şekillendiği örnek bir ev.
Yörük Köyü, küçük bir Safranbolu aslında. Sokaklar boyunca
sıralanan, birçoğu yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler, konaklar ve
tarihiyle, kültürüyle görülesi bir yer.
Şehirleri benim gibi yüksekten görmeyi ve fotoğralamayı
seviyorsanız; kasabaya ilk girişte veya Safranbolu gezilecek
yerleri bitirdikten sonra uğrayacağınız adres Hıdırlık Tepesi olsun.
Tokatlı Kanyonu’nu en iyi izlenebileceği noktada, yerden 80 metre
yükseklikte yapılmış Kristal Teras, Türkiye’de de bir ilki temsil
ediyor. Tam da uçurumda yapıldığından ve bastığınız yerin, ne
kadar yüksekte olduğunu görebildiğinizden, heyecan verici bir
deneyimin içinde buluyorsunuz kendisi.
Kale olarak adlandırılan tepede yer alan Safranbolu Kent Tarihi
Müzesi’nde, Safranbolu’ya dair her türlü tarihi bilgi ve belgeler ile
eşyalar sergileniyor.
İncekaya Su Kemeri, 116 metre uzunluğunda, 6 kemerli oldukça
görkemli bir yapı. Dere boyunca uzanan yürüyüş parkuru ise
Tokatlı Kanyonu’nun en güzel rotası.
Safranbolu’da birçok konaklama seçeneği var. Bunlardan en iyileri
buram buram tarih kokan Safranbolu Evleri, Safranbolu Seyir
Konak Otel, Turgut Reis Konak, Palisoglu Evi. Şehir merkezine
yakın konaklamayı tercih ederseniz Odabaş Otel, Evim Butik gibi
yerleri tercih edebilirsiniz..
Bulak Mencilis Mağarası, Karabük’e bağlı Bulak Köyü’nün
Safranbolu ile komşu olduğu yerde bulunuyor. İçeri girince sizi
65-200 milyon yıl öncesine kadar uzanan, etkileyici renklerdeki
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Merhum şair Mustafa Yanık’ın dizelerinde belirttiği gibi: Safranbolu
Sokakları / Tükenmeyen Bir Alkıştır
23
Sebzeli Makarna Kubbesinin
Tadına Doyamayacaksınız
Malzemeler:
Yarım Paket Makarna
3 Patlıcan
2 Kabak
3 Domates
1 Çay Bardağı Bezelye
100 Gr Kaşar Peyniri
1 Çorba Kaşığı Tereyağı
Sıvıyağ
Tuz, Karabiber üzeri İçin:
Taze Fesleğen
1 Domates
Yapılışı:
İlk olarak yarım paket makarnayı haşlayın.
Patlıcanları uzunlamasına kesin telon tavada az yağda kızartın. Kabakları yuvarlak
24
olarak kesin ve patlıcandan sonra az yağda
kızartın.
Domatesleri küp şeklinde kesin ve tavaya
alın üzerine taze fesleğen ekleyin, 1 çay
bardağı bezelye ilave edin ve bir sos kıvamı oluşturun. Haşlanmış makarnayı sosun
içine ilave edin.
Kek kalıbını yağlayın ve ilk olarak patlıcanları uç kısımları açıkta kalacak şekilde dizin.
Makarnalı karışımın bir kısmını içine alın
üzerine kaşar peynir rendesi ilave edin üzerine kabakların bir kısmını ekleyin ve bu işlemi sırasıyla malzemeler bitene kadar yapın
ve üst kısmını patlıcanların ucu ile kapatın.
Önceden ısıtılmış fırında 15 ya da 20 dakika pişirin. Fırından çıktıktan sonra kalıbınızı
ters çevirip domates dilimleri ile servis edin.
Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016
Org. San. Böl. Gri Cd. 2. Sk. No. 2 BURSA
T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 89 10
[email protected]
Org. San. Böl. Gri Cd. 1. Sk. No. 2 BURSA
T: +90 224 243 60 30 F: +90 224 243 60 35
[email protected]
Org. San. Böl. Gri Cd. 1. Sk No. 2 BURSA
T: +90 224 243 60 30 F: +90 224 243 04 57
[email protected]
Org. San. Böl. Turuncu Cd. No. 10 BURSA
T: +90 224 243 60 36 F: +90 224 243 60 39
[email protected]
Org. San. Böl. Gri Cd 2. Sk. No. 2 Kat.1 BURSA
T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 55 05
[email protected]
Org. San. Böl. Gri Cd. 2. Sk. No. 2 Kat.1 BURSA
T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 24 41
[email protected]
Org. San. Böl. Gri Cd. 2. Sk. No. 2 K. No. 1 BURSA
T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 89 10
[email protected]
INTERTEXTILE / SHANGHAI, 11-13 OCTOBER ‘16
HEIMTEXTIL / FRANKFURT, 10-13 JANUARY ‘17
PROPOSTE / COMO, 03-05 MAY ‘17
EVTEKS / İSTANBUL, 16 - 20 MAY ‘17
INTERTEXTILE / SHANGHAI, 23-26 AUG ‘17
MOOD / BRUSSELS, 06 - 08 SEP ‘17
Download