12 14 16 18 İÇİNDEKİLER Başkanın Mektubu Dina Vanelli Shanghai’da Vanelli, MoOD Brussels Fuarı’nda Müşterileriyle Buluştu Türkün Akademi - İletişim Becerileri Değişim ve Gelişim Doğa Yürüyüşü’nü Göller Bölgesine Gerçekleştirdik Yaz Şenliğimizi Tuzaklı Piknik Alanında Gerçekleştirdik Müzik Topluluğumuz Çalışmalarına Büyük Bir Coşkuyla Devam Ediyor 11. Türkün Holding Tavla Turnuvası (2016) Heyecanı Sona Erdi Görünmeyen Tehlike Elektromanyetik Alanlar (İş Güvenliği Uzmanı) Grip (İşyeri Hekimi) Kültür Gezisi - Zamanın Nakış Gibi Dokunduğu Yer: Safranbolu Yemek - Sebzeli Makarna Kubbesinin Tadına Doyamayacaksınız Sahibi: Türkün Holding A.Ş Genel Yayın Yönetmeni: Sefer GEZER Sorumlu Yazı İşleri Md.: İlhan TOPTAŞ Editör: Neslihan ÇELİK A. Yönetim Yeri: Org. San. Böl. Gri Cadde 2. Sokak No:2 K:1 BURSA Tasarım: NTG Reklam Org. Yay. Dan. Hiz. Ltd. Şti. Tel: +90.224 249 33 20 Fax: +90.224 245 18 09 Baskı: Alaaddin Bey Mh. 634 Sk. Nilüfer Ticaret Merkezi 2. Bölge Ayaz Plaza No:24 Nilüfer / Bursa 1 2 3 4 10 12 14 18 19 20 21 22 24 Başkanın Mektubu Sevgili Türkün Ailemiz; *“Başarı, kişinin başlangıç noktası ile ulaştığı yer arasındaki farktır.” İlk tohumları 1930’lu yıllarda atılan ve geride bıraktığımız 86 yılda büyüyüp ilizlenen başarı hikâyemizi sarsılmaz bir azim ve kararlılıkla günümüze kadar taşımış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Her yeni başarı geçmiş başarıların aynasıdır. Türkün Ailesi olarak bizler, başarılarla dolu 86 yıllık bir maziyi geride bırakırken kaliteli insan kaynağına sahip olma idealimizi her şeyin üstünde tuttuk. İnsan kaynağı kalitesinin ve kurumların bu kaynağın geliştirilmesine önem ve değer vermesinin, insan kaynağına yatırım yapmasının gelecek başarıların manivelası olacağına inandık. Değişimi kucaklayarak; değişimin en hızlı ve sorunsuz şekilde hayata geçmesi için kendimiz dahil herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğinin bilincinde olduk. Kurumsal verim ve sinerjimizin kaynağını oluşturan çalışanlarımızın performanslarını objektif ve ölçülebilir kriterlere göre tanımlayarak adil ve tutarlı bir şekilde değerlendirdik. Bunun sonucunda onların mutluluğunu ve kurumlarına olan aidiyetini arttırmaya yönelik projeler geliştirdik. Çalışanlarımızın kendi alanlarındaki görev ve sorumluluklarını layıkıyla getirerek elde ettikleri başarılar kurumsal başarılarımızı da taçlandırırken, onları her zaman ‘kaynak’ olmanın ötesinde bir ‘yetenek’ olarak algıladık. Biliyoruz ki; kurumsal başarılar, mükemmellik yolculuğunda çalışanını asla unutmayan, “insanla” beraber yürüyen, adımlar atan, cesur kararlar alan, kurumsal kültürün kalitesi için emek, zaman ve kaynak harcayan kurumlara daha yakındır. Uzun yılların vermiş olduğu tecrübe ile paydaşlarımıza ve müşterilerimize kalite standartlarının üzerinde hizmet sağlamak için Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 gece gündüz çalışırken etkin takım oyunu oynayabilen, birlikte etkileşimden kayda değer iş sonuçları üretebilen, sinerji enerjisi var edip ortak aklı yeni iş yapma biçimlerine kanalize edebilen bir çalışan portföyüne sahip olmayı amaçladık. Bu amaç doğrultusunda bugün varlığıyla gurur duyduğumuz ve bizleri geleceğe güvenle taşıyacağına inandığımız bir projeyi hayata geçirdik: TÜRKÜN AKADEMİ “Her Zaman Her Yerde Eğitim” anlayışımızın bir yansıması olan TÜRKÜN AKADEMİ, çalışanlarımızın, bilerek düşünce üretmesine ve yaratıcılığa yönelmesine, zihinlerindeki kalıpları kırarak dünyaya daha esnek ve geniş açıdan bakmalarına imkân verecektir. Türkün Ailesi olarak köklü sanayi geleneğimizden aldığımız güçle her zaman daha ilerisini hedeledik. Bu anlamda TÜRKÜN AKADEMİ’ de yapılacak çalışmaların, irmamıza, çalışanlarımıza, ülkemize ve hatta dünyamıza değer katacağı ve bizleri zirveye taşıyacağına olan inancımız gelecek ufkumuzu belirlemektedir. ‘İnsan Değişirse Dünya Değişir’ düşüncesini temel alan TÜRKÜN AKADEMİ’yle tecrübelerimizi, bilgimizi gelecek nesillere aktaracağız. Sektöre yön şirketler arasında yerimizi korurken aynı zamanda da başarılarımızı uluslararası boyutta sürdürerek, ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayacağız. Dün olduğu gibi gelecekte de insan odaklı projelere imza atmak, tüm paydaşlarımızın mutluluğu ve ülkemiz için yarattığımız katma değeri artırarak, sektöründe güvenilir ve öncü kuruluş olmanın sürdürülebilirliğini sağlamak dileğiyle… Erol TÜRKÜN Türkün Holding İcra Kurulu Başkanı *Sweet Marden 1 Dina Vanelli Shanghai’da H oldingimizin dünyadaki yüzü Dina Vanelli fuar maratonuna hız kesmeden devam edi- yor. 24-27 Ağustos tarihleri arasında Çin’in Shanghai kentinde düzenlenen Intertextile Shanghai Home Textiles Fuarı’nda yaratıcı ve özgün tasarımlardan oluşan döşemelik kumaş ve tül-perde koleksiyonlarımızı müşterilerimizle buluşturduk. Uzakdoğu ve Ortadoğu ülkeleri ile Amerika’dan önemli irmaların katıldığı fuarda, ev tekstili ürünlerimiz ziyaretçilerden yoğun ilgi gördü. Standımızı ziyaret eden müşterilerimizden ürünlerimizin çeşitliliği, renk ve desenlerine yönelik olumlu geri dönüşler aldık. Intertextile Shanghai Home Textiles, gerek sergilenen ürünlerin kalitesi gerekse de ziyaretçi proili yönünden beklentilerimizi karşılayan bir fuar oldu. Dünyanın birçok yerinden gelen müşterilerin ziyaret ettiği fuarda Dina Vanelli, gelecek hedelerini yüksek tuttu. 2 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Vanelli, MoOD Brussels Fuarı’nda Müşterileriyle Buluştu anelli A.Ş, 6-8 Eylül 2016 tarihleri arasında gerçekleştirilen MoOD Brussels 2016 Fuarı’na katılarak en yeni koleksiyonlarını müşterileriyle buluşturdu. V 6 – 8 Eylül 2016 tarihinde gerçekleşen MoOD & Indigo Brussels fuarı bu yıl yeni bir mekana taşınarak katılımcıların yanı sıra ziyaretçileri de şaşırttı. Tour & Taxis’deki yeni mekan hem ziyaretçilerin hem de katılımcıların yeni butik tarzı çok beğenisini kazandı. İlk baştan tereddütle bakılan bu mekan değişikliği, fuarlara ilginin azaldığı bir dönemde fuarcılığa yenilikçi bir bakış açısı getirdi. Restore edilmiş eski bir fabrika binasında yenilikçi anlayışla hazırlanmış mekan radikal bir stand anlayışı ile hazırlanmıştı. Daha küçük ve birbirin aynısı olan stand yapısı çoğumuzun alıştığı Uluslararası ev tekstili fuarlarının dışında bir anlayış sergiliyordu. Yeni kentsel mekan Tour & Taxis, radikal yeni bir stand konsepti içeriyordu. Standlar alışılandan daha küçük olmasına rağmen çok az yer kaybı olduğu için çalışması rahat bir ortam yaratılmıştı. Minimum masraf maksimim fayda mantığı ile geliştirilmiş bir proje idi. Aynı zamanda çevreye duyarlı minimum atık yaratacak şekilde Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 tasarlanmıştı. Eski fabrika binasından dönüştürüldüğü için gün ışığından çok fazla yararlanılmıştı. 20 ülkeden 230 katılımcının bulunduğu fuarı yaklaşık 4.000 kişi ziyaret etti. 26 tane Türk Ev tekstili sektöründe bulunan irma vardı. Bunların çoğunluğu Avrupa’dan (%80) ve Asya’dan oldu. Geçmiş yıllara bakarak fazla bir beklentimiz olmadan gittiğimiz bu fuarda müşterilerimizden yoğun ilgi gördük. Davet etmiş olduğumuz müşterilerimizin tamamına yakını standımızı ziyaret etti. Sergilediğimiz koleksiyonumuz her zamanki gibi hem ev hem de her türlü kontrat projelerinde kullanılacak tül perdeler, kalın perdeler (fonluk) ve döşemelik kumaşlardan oluşmakta idi. Koleksiyonumuz müşterilerimizin beğenisini kazandı. Bir kısım yıl başında çıkaracakları koleksiyonlarının eksiklerini tamamladılar bir kısım ise 2017 ikinci yarısında çıkaracakları koleksiyonlarına seçimler yaptılar. 3 İşyerinde Temel İletişim Becerilerini Etkili Kullanan Firmalar Başarıya Daha Kolay Ulaşıyor... Yrd.Doç.Dr. İbrahim İ. ÖZTAHTALI Türkün Holding Eğitim Danışmanı İnsan ilişkilerinin sağlıklı yürütülebilmesi için insanların birbirlerini anlama ve algılama becerisi, iletişim olarak tanımlanmaktadır. İletişimin en önemli aracı dildir. Anadilimizi kullanma becerimiz ve anadili hakimiyetimiz iletişim becerimizin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. İletişim sadece dil ile mi sağlanır? Bu sorunun cevabı: Elbette hayır. İnsanların yüz ifadeleri, duruşları, bakışları yani toplamda beden dilleri de iletişimin önemli bir bölümünü oluşturur. Öyle ki iletişim uzmanları ne söylediğimizden çok nasıl söylediğimizin daha büyük bir önem taşıdığını vurgulamaktadırlar. Son on beş yıldır dünya çapında organizasyonlar yapan şirketlerin kurumsal başarılarının altında etkili bir iletişimin olduğu görülmektedir. Şirket çalışanlarının bireysel teknik becerilerinin yanında en az teknik beceriler kadar iletişim ve bireysel olgunluk kavramlarının da önemsendiği anlaşılmaktadır. Bu sonuç aslında ekip çalışmasının her geçen gün önem kazandığı iş dünyasında kaçınılmaz bir durumdur. Hızla değişen dünyada iş alışkanlıkları ve işletme teknik ve yöntemleri de hızla değişmektedir. Satıcı müşteri ilişkisi otuz yıl öncesinden çok daha farklı artık. Hemen hemen her sektörde rekabet koşulları zorlaşırken adeta kurtlar sofrasına dönen bir piyasa ile karşı karşıyayız. Müşteri bir sonraki siparişinin hem daha ucuz hem daha kaliteli hem de daha inovatif olmasını önemsiyor ve bekliyor. Bu bağlamda üreticinin müşteri beklentilerini iyi analiz edebilmesi, bu beklentilere cevap verebilecek bir üretim standardı geliştirmesi şarttır. Bu, sürdürülebilir üretimin ve beraberinde pazarlamanın ön koşulları arasına girmiştir. Elbette bütün bunlara karşılık verebil4 mek önce müşteriyi doğru anlayabilmekle mümkündür. Bir başka deyişle, müşteriyle doğru ve etkili iletişim kurmakla mümkündür. Teknolojik imkanlar, bütün alanlarda olduğu gibi iş dünyasında da iletişimi farklı boyut ve şekillere taşımıştır. Geçmiş dönemlerde genelde yüz yüze ve telefon, faks gibi ortamlarda iletişim kurulurken günümüzde internetin açtığı kanalda elektronik mektup ve sosyal medya araçları ön plana çıkmaktadır. Bu şekilde iş iletişimini iki boyutta ele almak mümkündür: Yüz yüze iletişim ve elektronik iletişim. Yüz yüze İletişim İletişim kurmak ciddi bir iştir. İletişim becerinin en önemli yanı ise karşılıklı olmasıdır. İletişim kuracağımız kişi ya da kişilerin özellikleri, kültürleri, dünya görüşleri gibi ayrıntılar söze nereden ve nasıl başlayacağımızı belirlediği gibi iletişimimizi sürdürürken karşımızdaki kişi ya da kişilerin kırmızı çizgilerini dikkate almamızı da zorunlu kılar. İlk kez karşılaştığınız biriyle iletişimin ilk adımı, tebessümdür. Yüzünüzdeki gülümseme iletişim kurmak istediğimiz kişiye bu isteğimizi sözsüz olarak ifade ettiği gibi ortama pozitif bir enerji yükler. Unutulmamalıdır ki “kana en hızlı karışan ilaç tebessümdür”. Arkasından gelecek bir “merhaba” bu isteği pekiştirir ve pozitif enerjiyi yükseltir. Bir başka önemli husus da iletişimimizin iletişim amaçlarına uygun olmasıdır. Yani zihnimizin bir tarafında saklı gündemlerimiz olmamalı, “iletişimimizin gerçek amacı her zaman ön planda olmalıdır”. Aksi halde karşımızdaki kişinin güvenini kaybetmekle karşı karşıya kalabiliriz. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 İletişim Kültür İlişkisi “Bizden beklenenleri ve bizim başkalarından beklediklerimizi içinde yaşadığımız toplumun ya da topluluğun kültürü olağanüstü etkiler.” Çevremizdeki insanlarla iletişim kurarken, kültürel özelliklerin hem bizi hem de karşımızdaki kişiyi yönettiğini unutmamalıyız. Toplumun ve toplulukların norm ve değerleri birbirinden farklı olabilir. Üstelik Türkiye gibi çok kültürlü bir coğrafyada yaşıyorsanız, size çok normal gelen bir davranışın ülkemizin bir başka yerinde hiç hoş karşılanmaması mümkün olabilir. Öyleyse iletişimin ilk ve en önemli başlangıcını karşımızdaki kişinin kim ve nasıl biri olduğu oluşturmaktadır. Önceden tanımadığımız biriyle iletişim halindeysek onu tanımaya çalışmak önceliğimiz olmalıdır. Bir iletişim kazasına kurban gitmemek, çam devirmemek için karşımızdaki kişiyi tanımaya çalışarak iletişimimizin derinleşmesini ve yönünü saptayabiliriz. Her anlaşmazlık bir iletişim sorunu mudur? Bazen insanlarla bir türlü iletişim kuramaz, birbirimizi anlamadığımızdan şikayet ederiz. Aslında her insanın iletişim kuracak bir kanalı vardır. Tıpkı telsiz frekansları gibi. Eğer aynı frekansı kullanmıyorsanız iletişim kurmanız mümkün değildir. Öyleyse iletişim kuramadığımızı düşündüğümüz zamanlarda hemen frekansı değiştirerek yeni bir kanala geçmek gerekiyor. İnsanların ilgi alanları, inançları, siyasi eğilimleri, tuttukları futbol takımı, çocukları yani ortak payda oluşturacak her türlü konu, iletişim kanalı olabilir. Yusuf ve Ahmet birbirlerini gayet iyi anladığı halde pek çok nedenle birlikte çalışamıyor ya da bir türlü geçinemiyor olabilirler! Peki bu geçimsizliğin, anlaşmazlığın nedeni nedir? Bu geçimsizliğin nedenleri: ● Gücünü ispatlama mücadelesi ● Kişisel çatışma ● Amaç çatışması ise bu bir iletişim problemi değildir. Bu tür durumların iletişim kuramamakla ilgisi yoktur! Yusuf ve Ahmet Korkuları Ön kabulleri Duyarsızlıkları Kendine güvensizlikleri Alınganlıkları Sürekli kendilerini öne çıkarmak isteyişleri (Benmerkezcilik) nedeniyle anlaşamıyorlarsa o zaman iletişim sorunundan söz edilebilir. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Günlük yaşamımızda en çok kişiler arası iletişim gündemimizde. Gerek iş yerinde gerekse aile içinde iletişim faaliyetimiz genellikle bire bir gerçekleşiyor. İş yerindeki arkadaşlarımızla iş ya da iş dışı konularda ikir alışverişi yapıyor, bazen de dertleşiyoruz. Kişiler arası iletişimin de bir yönteminin ve kendi içinde dikkat edilmesi gereken kurallarının olması kadar doğal bir şey olamaz. Kişilerarası iletişimin sağlıklı yürüyebilmesi için, Bireysel Ayrılıkların Varlığını Gönüllülüğün Esas Olduğunu Her Bireyin Karar Verme Gücüne Ve Hakkına Sahip olduğunu Tüm İnsanların Saygıdeğer olduğunu Gizliliğin Esas olduğunu kabul etmek ön koşuldur. Kişilerarası İletişimin İki Boyutu Kişiler arası iletişimin iki boyutu vardır. Sesli ve sessiz iletişim. Uzmanlar sessiz iletişimin de rolünün oldukça etkin olduğu görüşünde birleşiyor. Biz her ne kadar iletişim kurarken dilimizi kullanıyor olsak da beden dilimizin ne söylediği oldukça önemlidir. Sesli ve sessiz iletişimin önemli noktalarını şu şekilde sıralayabiliriz: Sesli İletişim: Duraksamalar, Sesin Tonu, Sesin Yüksekliği, Seçilen Sözcük, Akıcılık – Doğallık, Eee, Ihm Sözcükleri, Tekrarlar, Duygu Tonu, Söze Yanlış Başlama, Gereksiz Sözcükler Sessiz İletişim: Göz Teması, Vücut Duruşu, Yüz İfadeleri, Kişisel Alan, Kıyafet ve Aksesuar, Mekan Kullanma, Dokunma, El Ve Kol Duruşu, Oturma Biçimleri TEMEL İLETİŞİM BECERİLERİ Dinleme Temel iletişim becerilerinin ilki dinlemedir. Belki de ömrümüz boyunca en çok yaptığımız işlerden biridir. Hemen herkes dinlediğini düşünür. Fakat “dinleme” sadece işitme anlamına gelmez. İki tip dinlemeden bahsedebiliriz: Bilinçüstü Dinleme Bilinçaltı Dinleme Dinleme faaliyeti eğer bilinçüstü değilse bu faaliyetten bir şeyler kazanmak ve sorun çözümüne yönelik bilgi edinmek neredeyse imkansızdır. İnsanlar çoğu zaman dinliyormuş gibi görünüzler fakat aslında işitiyor olsalar da dinleme aktif olarak gerçekleşmez. Bu tip kişiler görünüşte dinliyorlardır. Ama özde hayır. 5 Neden Dinliyoruz? İnsanlar birbirlerini, Bilgi almak için, Zevk için, Geri bildirim vermek için, Anlamak için, Kişisel çıkar için, Güç elde etmek için dinlemeye çalışırlar. kendini gerçekten dinleyen kişiye duygusal olarak yakın hisseder, sorunu ilk baştaki kadar önemli görmeyebilir, Sorununu dile getirdiği için, çözüm yollarını da daha rahat düşünebilir. İyi Dinlemenin Koşulları nelerdir? Dinleme sırasında: Sessizlik (söz kesmeden), Anlatılmak isteneni anlamaya çalışmak, Anlatılanın altındaki duyguyu anlamak, Koşulsuz kabulle dinlemek, Dürüst olarak dinlemek ön koşuldur. İyi Bir Dinleyicinin Özellikleri Nelerdir? İyi bir dinleyici, Söz kesmez, Yargılamaz, Karşılık vermeden önce düşünür, Yüzü konuşana dönüktür, Konuşanı işitebileceği uzaklıkta durur, Sözel olmayan mesajları gözler, Ne dendiğine odaklanır, Dinlerken ne diyeceğinin provasını yapmaz, Son sözü söyleme çabasına girmez. Fiziksel Olarak Dinleme Nasıl Olmalı? Vücut dilimiz dinleme sırasında da iş başında olmalı: Konuşanın yüzüne doğru bakmak, beden olarak ona yönelmek, gözle iyi bir ilişki kurmak, konuşana doğru eğik durmak, rahat olmak dinlemeyi kolaylaştırır ve etkili kılar. Etkin Dinleme Nasıl Olmalı? Etkin dinlemede: Anlatılanların basit tekrarı, anlatılanın duyulduğuna ilişkin mesaj, Anlatılanların özeti, Duygularını dile getirme dinlemeyi daha etkin hale getirir. Etkin Dinlemenin Faydaları Nelerdir? Etkin dinleyen kişi, 6 Dinlemenin Önündeki Olumsuz Tutum Ve Davranışlar Nelerdir? Karşımızdakini kendimizle karşılaştırmak, Karşımızdakinin düşüncelerini okumaya çalışmak, Kendi söyleyeceklerimize hazırlanmak, Söylenenleri filtreden geçirmek, Söylenenlerin bitmesini beklemeden hüküm vermek, Karşımızdaki konuşurken hayal kurmak, Karşımızdakinin anlattıklarında yaşadıklarımıza benzer birşey olduğunda kendi başımızdan geçeni düşünmeye koyulmak, İşimize gelmediğinde konuyu değiştirmek dinlemeyi olumsuz etkilemektedir. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Kendini Tanıma Kişilerin kendilerini doğru ifade edebilmeleri için öncelikle kendilerini doğru tanımlayabilmeleri gerekir. Bu tanımlama düşünsel, duygusal, fiziksel, biyolojik ve sosyal olmalıdır. Bir başka deyişle insanlar kendi farkındalıklarını oluşturmadan kendilerini başkalarına doğru ifade edemezler. Bu tanımlama bireyin kendisini söz ve davranışlarla istikrarlı ve tutarlı bir şekilde topluma ifade eder. Kendimizi tanımaya çalışmak, önce kendimizden başlamak gerekir. İletişimin amacı etki bırakmak, etki yaratmaktır. Amaçladığımız etkiyi önce kendi üzerimizde oluşturmak ve bunun farkındalığını edinmek ilk adımdır. Bir a-4 kağıda şu başlığı yazarak içini doldurun: toplumsal ilişkilerimizde ön planda tutmadığımız kişilik özelliklerimiz. Ben Kimim Nelerden hoşlanıyorum? Nelerden hoşlanmıyorum? Fiziki ve biyolojik olarak nasılım? Ekonomik gücüm ne? Sosyal olarak toplumun hangi katmanında hangi değerdeyim? Dünya görüşüm ne? Yaşam felsefem ne? Kırmızı çizgilerim neler? Kendimizi Doğru İfade Edebilmek Kendini Açmak Gerçek duygu ve düşüncelerimizi saklamak kendimize yapabileceğimiz en büyük haksızlıklardan biridir. Bu ifadeyle kast ettiğim şey patavatsızlık değil. Gerektiğinde gerçek duygu ve düşüncelerimizi doğru zamanda, doğru yerde ve uygun bir üslupla dile getirmekten bahsediyoruz. Eğer bunu yapamıyorsanız bu durum iletişim becerinizi ve sürdürülebilir ilişkilerinizi olumsuz etkiler. Zamanla duygusal birikimler yaratır. Küçük kızgınlıklar ve üzüntüler içinizde birikmeye başlar. Bu birikintiler bir gün o kadar büyük bir yüke dönüşür ki hiç olmayacak bir yerde sudan bir sebeple, küçücük bir nedenle patlayıverir. O an kimin karşısındaysanız iletişimiz kopar. Bu durum “Kapalı Olmak”tır. Yeri ve zamanı geldikçe içinizdekileri uygun bir dille ifade ediyorsanız hem karşınızdakinin aynı hataları tekrarlamasının önüne geçersiniz hem de duygusal birikimlerle kendinize zarar vermezsiniz İşte bu “Açık Olmak”tır. İçimizdeki Benler Açık Benlerimiz Sosyal ortamlarda kurgusal olarak topluma yansıttığımız özelliklerimiz Saklı Benlerimiz Sadece çok yakınımızdakilere Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 gösterdiğimiz genellikle Gizli Benlerimiz Hiç kimseye göstermediğimiz bizimle doğup, büyüyüp ölen, genellikle toplumdan ve yakınlarımızdan sakladığımız olumsuz kişilik özelliklerimiz. Bilinmeyen Benlerimiz Bizim de farkında olmadığımız, bilinçaltı kişilik özelliklerimiz. Genellikle de bilinçüstü tutum ve davranışlarımızı doğrudan etkileyen temel çizgilerimiz. 7 Kendini Doğru İfade Etmek İçin İyi bir dinleyici iseniz, kendinizi tanıyorsanız duygu ve düşüncelerinizi ifade edebilmek için önemli bir güce sahipsinizdir. Beden dilimizi bir kenara bırakırsak sözlü iletişimimizi sürdürmemizi sağlayan yegâne malzemelerimiz mesajlarımızdır. Onları doğru kurgulayabilmek başarılı bir iletişimin ön koşullarındandır. Biz mesajlarımızı kurgularken dört temel algıyı kullanıyoruz. Mesajlarımızı Gözlemlerimizi Düşüncelerimizi Duygularımızı İhtiyaçlarımızı kullanarak oluşturuyoruz. Doğru-yanlış, iyi-kötü kavramları bunun içindedir. “Babasından çok korkuyor olmalı; eve geldiğinde arka odaya kaçıyor.” “Bu çocuklarla arkadaşlık etmen doğru değil.” Gözlemlerimiz Bir Bilimcinin, Dedektiin, Televizyon muhabirinin dilidir. Beş duyumuzla gözlemlediklerimizi aktarırız. “Bu sabah oğlum sürahiyi kırdı.” “Virajı alamayan kamyonet, gürültüyle direğe çarptı.” İhtiyaçlarımız Sizin dışınızda hiç kimse tam olarak ne istediğinizi bilemez. Çoğumuz arzu ve ihtiyaçlarımızı ifade etmekte, kelimelere dökmekte zorlanırız. Bu nedenle ifade edemediğimiz duygular genellikle çarpıtılmış şekilde davranışlarımıza yansır. “Annecim benimle ilgilenir misin?” diyemeyen çocuk, yaramazlıklar yaparak, söylenmemesi gereken sözler söyleyerek ilgi çekmek ister. Oysa ihtiyaçlarımız utanılacak şeyler değildir. Değer yargıları da değildir. “Bugün çok yoruldum, sofrayı sen toparlar mısın? “Babacım bana sarılır mısın?” Düşüncelerimiz Duyduğumuz, Dokunduğumuz ve Gözlemlediklerimiz hakkında vardığımız sonuçlardır. Bu sonuçları kullanarak ne olup bittiğini, neden böyle olduğunu kavrarız. 8 Duygularımız İletişim sürecinde en zor ifade edilen ve en zor anlaşılan şey duygulardır. “Bütün gün evde oturmaktan sıkılıyorum.” “seni gördüğümde çok mutlu oluyorum.” “Bu duruma üzüldüm.” (duygular) “Bazen çok içine kapanık oluyorsun.” (gözlemler) Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Mesaj Çeşitleri Tam Mesajlarımız İfade ögelerinin dördünü de içeren mesajlardır. Bu tip mesajlarımızı çoğunlukla yakınlarımıza veririz. Ailemiz yakınlarımız ve özel dostlarımıza tam mesajlar veriyoruz. Kısmi Mesajlarımız Dört ögeden birini dışarda bıraktığımızda kısmi mesaj vermiş oluruz. Duruma ve iletişim amaçlarımıza göre dört unsurdan bazılarını dışarda bırakabiliyoruz. Örneğin karşımızdaki kişi ihtiyaçlarımızı bilmek zorunda değilse ihtiyaçlarımızı mesajımız içine koymuyoruz. Her zaman tam mesaj vermek gerekmez. Kirli Mesajlarımız Dört ögeyi birbirine karıştırarak verilen kapalı mesajlar kirlidir. Tam olarak ne anlatmak istediğimiz açık değildir. İletişim kazalarının en çok yaşanma ihtimali bu tip mesajlar kurduğumuzda karşımıza çıkıyor. “Yine mi patlıcan aldın!” Mesajlarımızın etkili olabilmesi, iletişimimizin sağlıklı olması için Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 mesajlarımızı: Dolaysız, Hemen, Açıkça, Dürüst, Yaralamadan dile getirmek gerekir. Elektronik İletişim Hepimizin içinde olduğu bir dünya olarak “sanal alem” iletişimi hayatımızın önemli bir kısmını oluşturuyor. Gerek sosyal ilişkilerimizde gerekse iş ilişkilerimizde dünyanın her yerine anlık mesajlar gönderebiliyoruz. Elektronik iletişimde de yüz yüze iletişimde olduğu gibi karşılıklılık, saygı, ölçülü olma ve sevgi çerçevesi her zaman korunmalıdır. Kültürel özellikler, dili iyi kullanma, yazılı mesajları doğru algılama elektronik iletişimin en can alıcı yönlerini oluşturmaktadır. Dikkat edilmesi gereken bir önemli husus da mesajın size ulaştığına dair geribildirimdir. Sonuç olarak ister yüz yüze ister elektronik iletişim olsun çıkış noktamız insana yakışan, insan gibi bir iletişim ilişkisi içerisinde bulunmaktır. Bugün olduğu gibi gelecekte de başarı, etkili ve doğru iletişim kurabilen insanların ve işletmelerin olacaktır. 9 Değişim ve Gelişim ünyanın neresine bakarsak bakalım değişim hem canlılar hem de cansızlar için kaçınılmazdır. Ovalardan nehirlere, kentlerden insanlara her varlık değişir. Önemli olan bu değişimin gelişmeyle sonuçlanmasıdır. Değişim gibi gelişim de sürekli ve sonsuzdur. Her değişim bir başkalaşma hareketidir. Başkalaşım, iyiye, güzele, yararlıya olduğunda makul ve makbuldür. İnsanın değişimi de bu minval üzerine olmalıdır. D Yrd.Doç.Dr. İbrahim İ. ÖZTAHTALI Türkün Holding Eğitim Danışmanı Gelecek kaygısıyla yetişen çocuklardan biri, büyüdüğünde bütün dünyada barışın, sevginin ve mutluluğun hakim olması için çalışmaya karar verir. Bunun için Papaz olmayı aklına koyar. Yıllar sonra genç bir papaz olarak dünyayı değiştirmek için yola çıkar. O ülke senin, bu ülke benim yıllarca çalışır çabalar. On yıl sonra oturup bir muhasebe yapmaya karar verir, bu kadar çalışmanın sonunda ne elde ettim diye. Bakar ki pek de birşey değiştirememiş. Kendi kendine:” Galiba hedei biraz büyük tuttum. En iyisi once kendi ülkemden başlayayım.” der. Bir on yıl kendi ülkesinde çalışır yine olmaz. “En iyisi kendi şehrimde değiştirmeye çalışayım dünyayı.” der. Yine olmaz. “En iyisi ailemden başlayayım.” der, o da olmaz. 10 Sonunda anlar ki değişim once kendinden başlamalı. Her ne olursa olsun değişim kaçınılmazdır ve önce bireyden başlar. İster sosyal yaşamın kalitesini, ister bir işletmenin verimliliğini arttırmak olsun, değişimin temelinde birey vardır. Bu “değişim” elbette daha iyiye doğru olduğunda “gelişim” kavramına götürür bizi. Eksilen şeyler, olumsuzluklar olmadığı sürece gelişme kaydetmek mümkün değildir. Değişim ancak yatırımla gerçekleşebilir. İnsana yatırım, dünyadaki tüm değişimlerim, gelişimle sonuçlanmasını sağlayacak yegâne yoldur. İnsana yatırımın tek yolu da eğitimdir. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Değişmek ve gelişmek isteyen birey, kendine, yani eğitimine yatırım yaparak başlar işe. “Değişim ancak içeriden açılabilen bir kapıdır.” der Terry Neil. Öyleyse iyiye evrilme, ancak içerden başlatılabilen bir devrimdir. Bir insan niçin değişimden korkar? Değişim olmasaydı, ne olup bitebilirdi ki? Evrensel doğanın bu denli hoşuna giden ya da onun yapısına bu denli uyan, değişimden başka ne olabilir? Yaktığın odun değişim geçirmeseydi banyo yaptığın suyu ısıtabilir miydin? Yiyecekler değişime uğramasaydı, yemeğini yiyebilir miydin? Ve eğer değişim olmasaydı, yararlı bir iş yapılabilir miydi? İnsanların da tıpkı odunlar gibi değişmesi gerektiğini ve bu değişimin evrensel doğa için aynı derecede gerekli olduğu görmesi gerekir. Doğada olup bitenler, küçücük bir karpuz çekirdeğinin değişerek lezzetli bir meyve olması, hep daha iyiye ve daha güzele dönüşümün hikayesini anlatır bize. İnsan da her geçen gün doğayı taklid ederek daha iyiye ve güzele dönüşümün yollarını aramalıdır. Bunu yapabilmek elbette zordur ama imkansız değildir. Bireysel olarak once farkındalıkla başlar değişim süreci. Kendini tanıma, güçlü ve zayıf yönlerimizi; olumlu ve olumsuz özelliklerimizi bembeyaz bir kağıda yazmak iyi bir ikirdir. Sonra kolaydan zora doğru bilinçli bir değişim hareketi başlatabiliriz. Bernard Shaw: “Bana karşı anlayışlı davranan tek kişi terzimdi. Her gördüğünde yeniden alırdı ölçülerimi. Onun dışında herkes Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 önceki ölçülerin bana hep uyacağını sandı.” der. Değişimi etkileyen en önemli faktörlerden biri içinde bulunduğumuz ortamdır. Değişim uyumu zorunlu kılar bazen. Birçok değişim, uyum kaygısıyla başlar. İnsan için değişim, beraberinde gelişimi getiriyorsa ideal olan dönüşüm olarak kabul edilmelidir. Aksi halde uyum kaygısı bazen değişimi olumsuza sürükleyebilir. Aynı durum işletmeler için de geçerlidir. Piyasa koşullarına uygun rekabet gücü, ancak inovasyonla mümkündür ki o da beraberinde değişim ve gelişim kavramlarını ister. Ahmet Hamdi Tanpınar: “Hiç kimse değişime karşı değildir, yeter ki ucu kendisine dokunmasın.” der. İnsanlar gerek özel gerekse iş yaşamlarında neden değişimden korkarlar. Bunun cevabı, mevcut durumun daha kötüye gitmesi endişesidir. Toplumsal mutluluğun anahtarı, kendine yatırım yaparak değişmeye çalışan, değişirken de rotasını her zaman gelişmeye çeviren bireylerin elindedir. Değişim kaçınılmazdır elbette fakat bu değişimin hangi tarafa doğru olacağına karar veren bizleriz… Daha iyi olmaya çalışmayan, iyi olarak da kalamaz. Cromwell 11 Doğa Yürüyüşümüzü Göller Bölgesine Gerçekleştirdik eçtiğimiz yıllarda farklı bölgelerde gerçekleştirdiğimiz Doğa Yürüyüşü (Tracking) etkinliğimizi bu yıl 7 Ağustos Pazar günü Uludağ’ın muhteşem doğa manzaralarının eşliğinde Göller Bölgesine gerçekleştirdik. G 90 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen yürüyüşümüz, çalışanlarımızın sabahın erken saatlerinden itibaren bir araya gelmesiyle başladı. Volfram Bölgesi’ne giden yolun bazı yerlerinde araçlarından inerek yola yaya devam eden çalışanlarımızın, araçlarını zorlu arazi şartlarından kurtarmak için ortaya koyduğu çabalar ise renkli görüntülere sahne oldu. Zorlu yolculuğun ardından Volfram-Göller Bölgesi’ne ulaştık ve hazırlanan kumanyalar dağıtıldıktan sonra rehberler eşliğinde doğa yürüyüşüne başladık. İlk yokuşu ve Rasat Tepe’yi aşmak adına büyük bir efor sarf ederken 3,5 saatlik yürüyüşün sonunda Göller Bölgesi’ne ulaşmayı başardık. 12 Kimi çalışanlarımız çimlere uzanarak kimileri kendilerini gölün serin sularına bırakarak yorgunluklarını atmaya çalıştılar. Bazıları ise gerçekleştirdikleri kısa yürüyüşlerle yakın gölleri keşfetmeye çıkarken, gölün kenarında öğle yemeklerinin tadını çıkardılar. Tatlı yorgunlukların ve hafızalarda güzel birer anı olarak kalacak paylaşımların yaşandığı doğa yürüyüşümüzün ardından aynı güzergâh üzerinden dönüş yolculuğuna çıkarken, birden bastıran yoğun sisin altında heyecan yaşadık. Son iniş öncesinde hatıra fotoğrafı çektirerek doğa yürüyüşümüzü tamamlarken, çalışanlarımızın yorgunluğa rağmen geziden duydukları memnuniyet görülmeye değerdi. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 13 Yaz Şenliğimizi Tuzaklı Piknik Alanında Gerçekleştirdik alışanlarımızın ve ailelerinin bir araya gelerek tanışmalarını sağlamak, dostluklarını pekiştirmek amacıyla her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz piknik organizasyonumuzu bu yıl da Tuzaklı Köyü Piknik Alanında gerçekleştirdik. Ç Çalışanlarımızın ve ailelerinin bir araya gelerek tanışmalarını sağlamak, dostluklarını pekiştirmek amacıyla her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz piknik organizasyonumuzu bu yıl da Tuzaklı Köyü Piknik Alanında gerçekleştirdik. Yaklaşık 900 kişinin katıldığı etkinliğimizde çalışanlarımız ve aileleriyle beraber, sabahın erken saatlerinden itibaren piknik alanında buluşarak Uludağ eteklerinde, çam ağaçları ile kaplı bir alanda dağıtılan malzemeler ile kahvaltı yapmanın tadını çıkardık. 14 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Kahvaltının ardından halat çekme, gözleri bağlı dikiş dikme, mandal ağacı, körebe gibi yarışmaların yapıldığı ve büyük çekişmelerin yaşandığı pikniğimiz, renkli görüntülere sahne olurken şehrin gürültüsünden uzakta keyili bir hafta sonu geçirmenin mutluluğunu hep birlikte yaşadık. Pikniğimize aileleriyle birlikte katılan çocukların neşesi ise görülmeye değerdi. Palyaçolarla birlikte rengârenk kalemlerle yüzlerini boyayan çocuklar, kendileri için özel olarak getirilen oyun aletlerinde oyunlar oynayıp atlara binerek doyasıya eğlendi. Etkinliğimiz, çalışanlarımıza mangallarda hazırlanan öğle yemeği Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 ikramımız ile devam etti. Öğle yemeğinin ardından başlayan canlı müzik, neşe ve coşkuyu daha da arttırırken, dans edip, oyunlar oynayarak unutulmaz anlar yaşadık. Öte yandan pikniğimizin son bölümünde her yıl olduğu gibi çekilişler yapılarak şanslı çalışanlarımıza, LCD ekran televizyon, saç kurutma makinesi, elektrikli süpürge, tost makinası, mikro dalga fırın, ekmek kızartıcı, kettle, ütü, termos, tencere seti, blender, yağ ve deterjan gibi çeşitli hediyeler verdik. Bir arada olmanın mutluluğu ve coşkusuyla akşam saat 17.30’a kadar doyasıya bir gün geçirdiğimizin sonunda çalışanlarımız ve ailelerinin duydukları memnuniyet ise gözlerinden okunuyordu. 15 16 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 17 Topluluğumuz MüzikMüzik Topluluğumuz Çalışmalarına Çalışmalarına Büyük BirEdiyor Büyük Bir Coşkuyla Devam Coşkuyla Devam Ediyor eçtiğimiz yıl sonunda ilki gerçekleştirilip herkesin beğenisini kazanan ve bu yıl sonunda tekrar yapılması planlanan “Birlik ve Beraberlik Konseri” çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. 25 Aralık 2016 Pazar günü Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan konserimiz için bu yıl koromuza yeni çalışanlarımız ve yeni repertuarlar eklendi. G Türk Sanat Müziği Koromuz bu yılda yine değerli Şeimiz Hüseyin Taşçeşme ve ekibi ile haftanın bir akşamı bir araya gelip provalarını gerçekleştiriyor ve heyecanla konserimize hazırlanıyorlar. Solo seçimlerinde yeni isimlere yer verildiği gözlemlenirken, repertuara gönlümüzde yer eden bir birinden güzel yeni ve güncel eserlerin konması koristlerin heyecanını arttırıyor. Koromuzun yaklaşık iki yıldır süren çalışmaları ve ekip olma olgusunu tamamlamaları, koroya katılan yeni arkadaşlarla 18 tecrübeli arkadaşlarımızın uyumlu bir şekilde çalışmaları yıl sonunda yapılacak konserimizin yine başarılı geçeceğini gösteriyor. Geçen yılki konserle elde edilmiş başarı ve yükselen ivmenin bir adım daha artacağına hepimiz inanıyoruz. Firmamızın ismine ve değerlerine yakışır bir şekilde gerçekleşeceğine inandığımız çalışmalarımızı sabırsızlıkla bekliyoruz. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 11. Türkün Holding Tavla Turnuvası (2016) Heyecanı Sona Erdi er yıl düzenlenerek geleneksel hale getirilen ve bu yıl tekrar düzenlenen “11. Türkün Holding Tavla Turnuvası” nı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi yine Kültürpark’ta gerçekleştirdik. H Turnuvaya ilgi gösteren çalışanlarımızın turnuva başlamadan önce kendilerini birinci ilan etmeleri, iddialı konuşmaları turnuvanın heyecanını daha da arttırdı. Önceki yıllarda turnuvaya katılıp dereceye giren çalışanlarımızın kendinden emin ve soğukkanlı davranışları, temkinli konuşmaları ve oyunları gözden kaçmıyordu. Turnuvada zar atışları özel bir kap ile gerçekleşti ve maçlar eleme usulüne göre oynandı. Çekişmeli ve heyecanlı geçen karşılaşmalar Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 sona erdikçe, çeyrek inal, yarı inal ve inal maçları derken günün sonuna doğru turnuva sona erdi. Turnuva süresince tüm maçlarını kazanan Zafer ABDAN (Mega Tekstil A.Ş.) bu yıl turnuvanın şampiyonu oldu. Finalde rakibine yenilen Hüseyin BAYINDIR (Mega Tekstil A.Ş.) ikinciliği, Taner KARABAĞ (Türkün Tekstil A.Ş.) üçüncülüğü elde ettiler. Dereceye giren arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. 19 Görünmeyen Tehlike Elektromanyetik Alanlar Günümüzde teknolojinin gelişmesine paralel olarak artan telsiz, mikrodalga fırın, cep telefonu, internet gibi cihazlar nedeniyle sürekli olarak elektromanyetik alana maruz kalınmaktadır. Elektromanyetik alan, elektrik yüklü cisimlerin çevrelerinde yarattıkları ve diğer yüklü cisimler üzerinde kuvvet uygulayan bir etkidir. Elektromanyetik alanlar elektrik ve manyetik alanların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Frekans yükseldikçe dalga boyu kısalır ve alanda yayılan enerji yükselir. Radyasyon denildiğinde genellikle akla ilk gelen cep telefonları olmaktadır. Ancak çevremizde cep telefonlarının dışında birçok radyasyon ve elektromanyetik alan kaynağı bulunmaktadır. Elektromanyetik alan kaynağı olarak, televizyon, radyo, elektrikli tıraş makinesi, elektrikli battaniye, bilgisayar monitörü, fotokopi makinesi, mikrodalga fırınlar, kablosuz telefonlar, mutfak robotu gibi günlük hayatta kullanılan daha birçok cihaz örnek olarak verilebilir. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler kısacası tüm çevre elektromanyetik alanın etkisi altında kalmaktadır. Elektromanyetik kirlilik diğer çevre kirliliklerinin aksine gözle görülmez ve etkileri hemen ortaya çıkmaz. Bu nedenle elektromanyetik kirlilik konusuna yeterli önem verilmemekte ve göz ardı edilmektedir. Ancak herkes yayılan farklı frekanslardaki elektromanyetik alanlara maruz kalmakta ve bu durum her geçen gün daha da artmaktadır. Örneğin; hayatı oldukça kolaylaştıran teknolojik gelişmelerin en son ürünlerinden biri olan ve ülkemizde de geniş bir kullanıcı kitlesi bulunan cep telefonları, sürekli elektromanyetik alan yayan araçlardır. Cep telefonları çevreye çıplak gözle göremediğimiz, duyularla fark edemediğimiz elektromanyetik kirlilik oluşturmaktadırlar. Endüstride çalışanların ise maruz kaldığı daha farklı elektromanyetik alan kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynaklardan en yaygın olanları listeleyecek olursak;1. Dielektrik Isıtıcılar ve Kaynak Makinalar 2. Endüksiyon ile ısıtmada kullanılan cihazlar 3. Mikrodalga Kurutma Makinaları 4. Elektrikli Kaynak Makinaları 5. Trafolar olarak sıralayabiliriz. Endüstriyel iş yerlerinde elektromanyetik alana maruziyetin engellenmesi ve azaltılması ile ilgili mutlaka iş yerlerinde senede bir defa bu konu ile ilgili risk değerlendirilmesi 20 yapılmalı, gerekli ölçümler yapılarak uygun önlemler alınmalıdır. Elektromanyetik alana en çok maruziyetin olduğu meslek grubu ise medikal sektör diyebiliriz. Özellikle hastanelerde kullanılan MRI cihazları, izik tedavide kullanılan RF kaynakları gibi elektromanyetik alan yayan cihazlar medikal sektöründe çalışanlar için mesleki maruziyete sebep olmaktadır. Elektromanyetik Radyasyondan tamamen kurtulmak mümkün değildir fakat zararlarını en aza indirmek mümkündür. Yapabileceklerimiz ise ; • Elektronik aletleri kapatın ya da işten çıkartın. • Bilgisayar monitörü alırken düşük radyasyonlu olmasına dikkat edin. Üzerinde “Low Radiation” etiketi bulunan monitörleri tercih edin ya da LCD monitörler kullanın çünkü LCD monitörler CRT monitörlere göre daha az radyasyon yayarlar. • Floresan lambaları gece lambası ya da okuma lambası olarak kullanmayın. • Yattığınız ya da dinlendiğiniz yerde televizyon vb. elektronik cihazları bulundurmamaya özen gösterin veya işini çekin. • Elektrikli saatleri, radyoları veya alarmları yatarken başucunuzda bulundurmayın mümkünse pilli cihazlar kullanın. • Cep telefonu kullanmadığınız surece kapalı tutun ve açıkken kalp hizasında bulundurmayın. • Eğer telefonla konuşma çılgınıysanız kulaklık kullanmaya özen gösterin. • Cep telefonu alırken SAR değerini kontrol edin. SAR<1 W/ kg olan cep telefonlarını tercih edin ve son zamanlarda piyasayı kuşatan çin malı telefonları kullanmamaya özen gösterin çünkü o telefonların birçoğu testlerden geçirilmemiştir. • Saç kurutma makinesini sık sık kullanmamaya özen gösterin ve mümkünse akşamları kullanmayın. • Mikrodalga fırınlar çok oranda radyasyon yaydıkları için çalışırken en az 1 m. uzakta durun. • Elektrikli traş makinesi kullanmayın veya şarjlı kullanın. • Televizyonu en az 2 m. uzaklıktan seyredin. • Çamaşır veya bulaşık makinaları çalışırken yakınında bulunmayın. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Grip Mevsimsel Grip; genellikle bahar ve kış aylarında görülen, bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Bu hastalık haif seyredebileceği gibi bazen hayati tehlike oluşturabilir. Domuz gribi virüsü olarak adlandırılan inluenza A H1N1 virüsü, ilk kez 2009 yılında görülmüş ve insanlarda bağışıklık olmadığı için tüm dünyada salgına neden olmuştur. 2009 yılından sonra her yıl bu virüs tipi dünyada ve ülkemizde görülmeye devam etmiş ve artık mevsimsel inluenza virüsleri arasında yer almıştır. Virüsle karşılaşıldıktan sonra 1-3 gün içerisinde belirtiler ortaya çıkar. Aşağıdaki belirtilerden biri ya da birkaçı görülebilir; Ateş (koltuk altından ölçülen 38 °C ve üzeri), Titreme, Kuru öksürük, Boğaz ağrısı, Burun akıntısı ve tıkanıklığı, Baş ağrısı, Vücut ağrıları, Titreme, İshal, nadiren kusma Gripte; genellikle şikâyetler 7 gün sürer, ilk 2-3 gün içerisinde şiddetlenir ve sonrasında düzelme başlar, ancak iyileşme süresi 1- 2 haftaya kadar da uzayabilir. Hasta kişilerin, öksürük veya aksırık sonucu etrafa saçtığı damlacıkların solunması veya bu damlacıkların bulaştığı yüzeylere temas edildikten sonra ellerin ağız, burun veya göze sürülmesi ile bulaşır. Soğuk algınlığı, inluenza virüsü dışında; 200’e yakın virüsün sebep olduğu, çok daha haif seyirli bir hastalıktır. Burun akıntısı, boğaz ağrısı ve halsizlik ile seyreden üst solunum yolu enfeksiyonuna verilen isimdir. Belirtileri gripten farklı olup; daha haif seyreder ve aşağıdaki belirtilerden biri ya da birkaçı görülür. • Ateş çok haif olabilir ya da hiç görülmez, • Haif boğaz ağrısı olabilir ya da hiç görülmez, • Baş ağrısı çok haif olabilir ya da hiç görülmez, • Burun akıntısı görülebilir • Burun tıkanıklığı görülebilir • Öksürük görülebilir • Vücut ağrısı görülmemektedir. • İshal ve kusma görülmemektedir. Risk grubunda yer alan kişilerde hastalık diğer kişilere göre daha ağır seyredebilmektedir. Bu kişilerde zatürre, bronşit ve Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 kulak enfeksiyonları gibi ikincil bakteriyel enfeksiyonlar meydana gelebilir. Gribin genellikle belirtilerine yönelik, hastanın konforunu sağlayıcı tedavi verilmektedir. Hekim tavsiyesi dışında ilaç kullanılmamalıdır. Antibiyotikler gribi tedavi etmezler. Risk grubundakiler, hamileler, kronik hastalığı bulunanlar ve belirtilerin ağır seyrettiği hastalar (nefes darlığı, göğüs ağrısı, bilinç bulanıklığı, yüksek ateş, öksürük) kesinlikle hekime başvurmalı ve hekim gerekli görürse virüse yönelik ilaç kullanmalıdır. • El yıkama ve kişisel hijyen gripten korunmada en önemli yöntemlerdendir. • Hasta kişiler hekim önerisi dışında ilaç kullanmamalıdırlar. • Risk grubundaki kişiler mutlaka hekime başvurmalıdır. • Hasta kişilerin sağlık kurumlarına ve kalabalık ortamlara gitmek zorunda kaldıklarında maske takmaları, hastalığın diğer kişilere bulaşmasını engellemektedir. • Hapşırma ve öksürme sırasında tek kullanımlık kâğıt mendil kullanılmalıdır ve kullanıldıktan sonra etrafa temas ettirilmeden çöpe atılmalıdır. Eğer mendil yok ise kolun iç kısmı kullanılarak ağız ve burun örtülmelidir. • Hasta olanların kalabalık ortamlarda bulunmamaları, evden çıkmamaları ve evde istirahat etmeleri hastalık bulaşmasının önüne geçmek için önemlidir. • Hasta kişilerin bol sıvı tüketmeye özen göstermesi, beslenmenize dikkat etmesi, özellikle taze sebze ve meyveleri tüketmesi önerilir. • Aşılama, gripten korunma yollarından birisidir. Özellikle risk grubunda bulunanlar grip aşılarını grip mevsimi boyunca yaptırabilirler. • Gripten korunmanın en önemli yolu kişisel hijyen kurallarına dikkat etmek ve ellerin bol su ve sabun ile yıkanmasıdır. • Kalabalık ortamlarda uzun süre bulunmak grip bulaşmasında etkili olduğundan, gerekli olmadıkça bu gibi ortamlardan uzak durulması önerilmektedir. • Hasta kişiler ile yakın temastan kaçınılmalıdır. • Ağız, burun ve gözlere kirli eller ile temas edilmemelidir. • Yüzeyler sık sık temizlenmelidir. 21 Zamanın nakış gibi dokunduğu yer: Safranbolu Y emyeşil doğa manzarasının arasında inci gibi dizilmiş, insana keşke yüzyıllar öncesinde bu evlerden birinde yaşasaydım dedirten Cumbalı evleriyle asırlık bir güneş gibi doğar Safranbolu. Arnavut kaldırımlı taş sokaklarında gezinirken zamana dokunur, kendinizi eski bir çağ ilminin setindeymişsiniz gibi hissedersiniz. Adını aldığı safran çiçekleri gibi narin, nadide bir yer olan Safranbolu’da bülbül sesleri karşılar sizi. Ardından şehrin tepesinde yükselen geçmişin hapishanesi, günümüzün Hükümet Konağı bütün heybetiyle adeta selam verir. Doğa ve kültürü iç içe yaşayacağınız Safranbolu’da binlerce yıllık fısıltıları duyarsınız bir zaman sonra. Safranbolu’nun yetiştirdiği onlarca değerli şairlerden biri olan Hüseyin Avni Cinezoğlu Safranbolu’yu ne güzel anlatır “Safranbolu’da Eski Bir Güneş Saati” adlı şiirinde: “Deli bir sultan gibi kayırmış seni, Kervanlarının sesi duyulur Beyaz evlerin varken Ut çalınırken sofalarında Anıtlaşan bir uygarlıksın” Akıp giden zamana direnen tarihi mirasıyla açık hava müzesini andıran Safranbolu’nun tarihi kesin olmamakla birlikte M.Ö 3000 yıllarına kadar uzanmaktadır. İyon prensesi tarafından kurulduğu söylenen kent eski çağlarda Homeros’un İlyada destanında geçen 22 Palagonya bölgesinde yer almaktadır. Asırlarca Safranbolu ve çevresi Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi birçok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Yazı ayrı kışı ayrı güzel kentte, kim bilir milyonlarca yıldır hangi çayırlardaki çimenlerden toprağa akan çiğ damlacıkları kanyonlardan geçen üç akarsuya hayat veriyor ve Safranbolu’yu bütün zarafetiyle insanlara sunuyor. Hayatın akışından sıkılıp ferahlamak ve huzur bulmak istiyorsanız günübirlik ziyaretin ötesinde, bir hafta sonunu veya bir yaz tatilinizi bu şirin ilçemize ayrın. Doğanın ve sanatın nasıl harmanlandığını yakından görün. Safranbolu’da gezip görebileceğiniz yerler: Dünyaca ünlü Safranbolu evleri ile çevrili tarihi merkezi, Safranbolu Yemeniciler Çarşısı Arastasını, Bakırcılar Çarşısını, Safranbolu’ya özgü hediyelik eşyaların satıldığı küçük dükkânları gezeceksiniz zaten. Ancak Safranbolu’ya daha çok vakit ayırıp aşağıdaki yerleri de görmeye çalışın. Safranbolu’nun zamanında Anadolu’nun en önemli ticaret kentlerinden biri olduğunu o zaman daha yakından anlayabilirsiniz. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Karşılıklı iki yamaca, birbirinin manzarasını ve güneşini kapatmadan, birer inci tanesi gibi dizilmiş eşsiz şaheserler olan Safranbolu Evleri’ni yakından görün. Kentin sadece merkezinde kalmayın, çıkın birbirinden ilginç sokaklarında, payandalarlarla desteklenmiş çıkmalara ve cumbalara sahip Safranbolu evleri arasında dolaşın Safranbolu Tokatlı Kanyonu, Safranbolu’nun tarihi yüzünün dışında doğal güzelliğini keşfedebileceğiniz bir yer. Sizi, nehir boyunca yapacağınız şahane bir yürüyüş yolu bekliyor. Şelaleler kuş cıvıltıları, insanı ferahlatan tertemiz hava ve dahası. şahane damlataş, sarkıt, dikit ve sütunlar karşılıyor. Birer sanat şaheseri sayılabilecek ahşap mimariye sahip Safranbolu Kaymakamlar Gezi Evi, coğrafyanın insan ile bütünleştiği, mimarinin yaşama biçimi ile şekillendiği örnek bir ev. Yörük Köyü, küçük bir Safranbolu aslında. Sokaklar boyunca sıralanan, birçoğu yıkılmaya yüz tutmuş tarihi evler, konaklar ve tarihiyle, kültürüyle görülesi bir yer. Şehirleri benim gibi yüksekten görmeyi ve fotoğralamayı seviyorsanız; kasabaya ilk girişte veya Safranbolu gezilecek yerleri bitirdikten sonra uğrayacağınız adres Hıdırlık Tepesi olsun. Tokatlı Kanyonu’nu en iyi izlenebileceği noktada, yerden 80 metre yükseklikte yapılmış Kristal Teras, Türkiye’de de bir ilki temsil ediyor. Tam da uçurumda yapıldığından ve bastığınız yerin, ne kadar yüksekte olduğunu görebildiğinizden, heyecan verici bir deneyimin içinde buluyorsunuz kendisi. Kale olarak adlandırılan tepede yer alan Safranbolu Kent Tarihi Müzesi’nde, Safranbolu’ya dair her türlü tarihi bilgi ve belgeler ile eşyalar sergileniyor. İncekaya Su Kemeri, 116 metre uzunluğunda, 6 kemerli oldukça görkemli bir yapı. Dere boyunca uzanan yürüyüş parkuru ise Tokatlı Kanyonu’nun en güzel rotası. Safranbolu’da birçok konaklama seçeneği var. Bunlardan en iyileri buram buram tarih kokan Safranbolu Evleri, Safranbolu Seyir Konak Otel, Turgut Reis Konak, Palisoglu Evi. Şehir merkezine yakın konaklamayı tercih ederseniz Odabaş Otel, Evim Butik gibi yerleri tercih edebilirsiniz.. Bulak Mencilis Mağarası, Karabük’e bağlı Bulak Köyü’nün Safranbolu ile komşu olduğu yerde bulunuyor. İçeri girince sizi 65-200 milyon yıl öncesine kadar uzanan, etkileyici renklerdeki Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Merhum şair Mustafa Yanık’ın dizelerinde belirttiği gibi: Safranbolu Sokakları / Tükenmeyen Bir Alkıştır 23 Sebzeli Makarna Kubbesinin Tadına Doyamayacaksınız Malzemeler: Yarım Paket Makarna 3 Patlıcan 2 Kabak 3 Domates 1 Çay Bardağı Bezelye 100 Gr Kaşar Peyniri 1 Çorba Kaşığı Tereyağı Sıvıyağ Tuz, Karabiber üzeri İçin: Taze Fesleğen 1 Domates Yapılışı: İlk olarak yarım paket makarnayı haşlayın. Patlıcanları uzunlamasına kesin telon tavada az yağda kızartın. Kabakları yuvarlak 24 olarak kesin ve patlıcandan sonra az yağda kızartın. Domatesleri küp şeklinde kesin ve tavaya alın üzerine taze fesleğen ekleyin, 1 çay bardağı bezelye ilave edin ve bir sos kıvamı oluşturun. Haşlanmış makarnayı sosun içine ilave edin. Kek kalıbını yağlayın ve ilk olarak patlıcanları uç kısımları açıkta kalacak şekilde dizin. Makarnalı karışımın bir kısmını içine alın üzerine kaşar peynir rendesi ilave edin üzerine kabakların bir kısmını ekleyin ve bu işlemi sırasıyla malzemeler bitene kadar yapın ve üst kısmını patlıcanların ucu ile kapatın. Önceden ısıtılmış fırında 15 ya da 20 dakika pişirin. Fırından çıktıktan sonra kalıbınızı ters çevirip domates dilimleri ile servis edin. Temmuz - Ağustos - Eylül / 2016 Org. San. Böl. Gri Cd. 2. Sk. No. 2 BURSA T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 89 10 [email protected] Org. San. Böl. Gri Cd. 1. Sk. No. 2 BURSA T: +90 224 243 60 30 F: +90 224 243 60 35 [email protected] Org. San. Böl. Gri Cd. 1. Sk No. 2 BURSA T: +90 224 243 60 30 F: +90 224 243 04 57 [email protected] Org. San. Böl. Turuncu Cd. No. 10 BURSA T: +90 224 243 60 36 F: +90 224 243 60 39 [email protected] Org. San. Böl. Gri Cd 2. Sk. No. 2 Kat.1 BURSA T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 55 05 [email protected] Org. San. Böl. Gri Cd. 2. Sk. No. 2 Kat.1 BURSA T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 24 41 [email protected] Org. San. Böl. Gri Cd. 2. Sk. No. 2 K. No. 1 BURSA T: +90 224 242 70 70 F: +90 224 243 89 10 [email protected] INTERTEXTILE / SHANGHAI, 11-13 OCTOBER ‘16 HEIMTEXTIL / FRANKFURT, 10-13 JANUARY ‘17 PROPOSTE / COMO, 03-05 MAY ‘17 EVTEKS / İSTANBUL, 16 - 20 MAY ‘17 INTERTEXTILE / SHANGHAI, 23-26 AUG ‘17 MOOD / BRUSSELS, 06 - 08 SEP ‘17