The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3758 Number: 51 , p. 1-13, Autumn III 2016 Yayın Süreci Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 04.10.2016 30.11.2016 KIRIM’DAKİ TÜRK VARLIĞININ TARİHİ GELİŞİMİ HISTORICAL DEVELOPMENT OF TURKISH PRESENCE IN CRIMEA Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öz Kırım tarih boyunca Türklerin en yoğun olarak yaşadığı yerlerden birisidir. Türkistan’dan batıya doğru göç eden pek çok Türk topluluğu Hazar Denizi’nin kuzeyi ile İdil-Ural arasındaki sahayı kullanmışlardı. Karadeniz’in kuzeyindeki düzlük sahaya ulaşan Türkler buranın kendileri için oldukça elverişli bir yurt olduğunu anlamışlardı. Kırım bu düzlüğün en güney ucunda yer aldığı için ilk çağdan itibaren batıya göç eden Türklerin yerleştiği ülkelerden birisi olmuştur. Kimmerleri Türk kabul eden görüşler dikkate alınırsa, bölgedeki Türk varlığını MÖ. VII. yüzyıldan itibaren başlatmak mümkündür. Kimmerlerden sonra İskit, Avrupa Hunları, Göktürkler, Hazarlar, Kıpçaklar, Altınordu ve Kırım Hanlarının h}kimiyeti altında kalan bölge kadim Türk yurtlarından birisi haline gelmiştir. Kolonizasyon döneminde, Romalılar zamanında ya da Rus hakimiyeti döneminde bölgedeki Türkler bazı bölgeleri terk ederek belirli yerlere çekilse de Kırım’ı hiç terk etmedi. Karaylarla birlikte Kırım Museviliğin en önemli merkezlerinden birisi haline de gelmişti. Hazarların yıkılmasından sonra ise bölge Ruslara karşı varlığını korumaya çalışan Türklerin yoğunlaştığı yerlerden birisi olmuştur. XIII. yüzyıl ortalarından itibaren Anadolu’dan Kırım’a giden unsurlarla birlikte bölgedeki Türk nüfusu daha da arttı. Kıpçak ve Nogay ağırlığının açıkça hissedildiği yörede bu göçle birlikte Çepniler de yaşamaya başladı. 1783’te Ruslar tarafından ilhak edilen Kırım’daki Türkler göçe zorlandı, aynı zamanda farklı topluluklar yerleştirilerek bölgenin demografik yapısı bozuldu. 1944 sürgününde ise bölge tamamen Türklerden arındırılmaya çalışıldı. Ancak bütün bu yapılanlar, tarihî ve kültürel bakımdan Kırım’ın kadim bir Türk yurdu olduğu gerçeğini değiştiremedi. Anahtar Kelimeler: Kırım, Türkler, Yerleşme, Ruslar, Sürgün Abstract Crimea is one of the places where Turks lived most extremely throughout history. Many Turkish communities who migrated from Turkistan to west used the area between north of the Caspian Sea and Idel-Ural. After Turks had arrived to straight area in the north of Blacksea, they understood that it was quite a suitable area for them. Since Crimea locates in the southest part of the area, it became one of the countries that Turks, who had been emigrating since the first era, settled. If opinions that accept Cimmerians 2 İbrahim TELLİOĞLU as Turkish are taken into account, it is possible to start Turks’ presence in the area from the 7th century BC. After Cimmerians, the area was dominated by Scythian, European, Gokturks, Khazars, Kipchaks, The Golden Horde and Crimean Khans. Then it became one of the primeval Turkish areas. In Colonization period, in the time of Romans or in the period of Russian domination, Turks in the region left some areas but they never left Crimea. With Karaites, Crimea also became one of the most important centers of Judaism. After the downfall of Khazars, the area became one of the places where intensified with Turks who was trying to protect their presence from Russia. From the middle of the 8th century, with the factors that had gone from Anatolia to Crimea, Turkish population in the area increased. With that migration, Chepni people also started to live in the area where Kipchak and Nogai could be seen clearly. Turks in Crimea who had been annexed by Russian in 1783 forced to migrate. At the same time, different communities were placed and demographic structure of the area was broken. In the exile in 1944, the area was tried to be purified from Turks completely. But all these had been done couldn’t change the fact that Crimea was a Turkish area because of its historical and cultural reasons. Keywords: Crimea, Turks, Russians, Exile, Settlement Türkler tarih boyunca dünyanın çeşitli yerlerine yerleşmiştir. Bugüne kadar yaygın olarak ana yurtları olarak kabul edilen Türkistan’dan dünyanın farklı bölgelerine yayılan Türkler büyük ölçüde Hazar Denizi’nin kuzeyi ile İdil-Ural arasındaki sahayı kullanarak buranın batısına göç etmişlerdir. Selçuklulara kadar Hazar Denizi’nin güneyine h}kim olan güçlü devletler sebebiyle bu yolu kullanamamışlardır. O yüzden kuzeydeki bu göç yolu Türklerin batıya göçleri açısından hayati öneme sahiptir. Hatta Türklerin ana yurdunun İdil-Ural arasında aranmasını gerektiğini düşünenler bile vardır.1 Bu güzerg}htan batıya doğru ilerlendiğinde karşınıza Karadeniz’in kuzeyinde oldukça verimli bir düzlük çıkar. Yukarıda anılan göç yolundan batıya ilerleyen bütün topluluklar için ideal bir yerleşme merkezi olan ve tarih boyunca pek çok kavmin ele geçirmeye çalıştığı bu düzlüğün en güney ucunda, Azak Denizi ile Karadeniz arasında, Kırım yer alır. Kırım’ın bulunduğu bölge İlk Çağdan itibaren ana yurttan ayrılan Türklerin ilk yerleştiği yerler arasında2 yer aldığı için zaman 1 Osman Karatay, Türklerin Kökeni, Ankara 2012, s. 251. Bu konuda bir değerlendirme için bkz. Saadettin Gömeç, ‚Kırım Bölgesinde İlk Türkleşme Faaliyetleri‛, Turkish Studies, 4/3 (2009), s. 1013-1023. 2 zaman Türkistan’ın batıdaki ucu olarak kabul görür. Burasının Göktürk Devleti’nin batıdaki uç noktası olarak kabul edilmesi yukarıdaki görüşü doğrular. Göktürklerin yıkılmasından sonra bölgede hakimiyet kuran Hazarların, Göktürklerin batıdaki temsilcisi sayılması bundandır. Ana yurttan ayrılıp Hazar’ın batısında bağımsız devletler kuran Türkler için ise Kırım’ın olduğu yerler erken dönemde ele geçirilmiş olup fetih alanı sayılmazdı. Kırım’ın yerleşim tarihi incelendiğinde Kimmer ve İskitlerin bölgenin arkeolojik kökeninde büyük yer tuttuğu hemen fark edilir. Bunlardan Kimmerlerin menşei meselesi uzun süre tarihçileri ve arkeologları meşgul etmişti. Uzun süre onların Friglerin, Trakların ya da Ermenilerin ataları olduğu iddia edildi. Ancak M. T. Tarhan’ın çalışmalarıyla dünyadaki algı büyük ölçüde değişti. Onun yaptığı araştırmalar3 sonucunda Kimmerlerin ana yurdunun Türkistan olduğu ortaya çıktı. 1970’li yıllarda yapılan bu araştırmalardan günümüze kadar elde edilen arkeolojik buBkz. M. Taner Tarhan, ‚Eskiçağ'da Kimmerler Problemi‛, VII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 11-15 Ekim 1976) Kongreye Sunulan Bildiriler, III, Ankara 1979, s. 355-360; ‚Eski Anadolu Tarihinde Kimmerler‛, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü I. Araştırma Sonuçları Toplantısı ( İstanbul 23-26 Mayıs 1983), Ankara 1984, s. 111-118. 3 Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi luntular Kimmerlerin Türklükle bağlantılarını güçlendirici mahiyettedir. Bu buluntuların en çok ortaya çıktığı yerlerden birisi Kırım’dır. MÖ. VII. yüzyıldan önce yani Kimmer öncesi devirde Kırım’da kimlerin yaşadığı ayrıntılı olarak bilinebilen bir konu değildir. O yüzden XVIII. yüzyıl son çeyreğinden beri Kimmerler bölgenin ilk yerleşimcileri olarak kabul edilir.4 Kimmerlerin yerleşmesinden sonra hem tarihî hem de arkeolojik olarak bölgenin tarihi aydınlanmaya başlar. Bölgeyle ilgili en çok bilgi veren kaynaklar Yunan kaynaklarıdır. Herodot, Karadeniz'in kuzeyindeki bölgenin Kimmer ülkesi anlamına gelen Kimmeria ismiyle anıldığını yazar. Ayrıca bölgede Kimmer adı taşıyan kaleler ve bir boğaz olduğunu kaydeder.5 Onun bahsettiği Kimmer ismi taşıyan boğaz, Arrianus’un ifade ettiği üzere Kırım’daki Kerç boğazıdır.6 Kimmer adı Hazar Denizi’nin batısında en eski yerleşim yeri olarak Kırım’daki bir yerde yaşamaktadır. Diğer yandan Kırım ve çevresinde başta Rus ve Gürcü bilim adamlarının yaptığı arkeolojik çalışmalar göstermiştir ki Kimmerlerden bölgede kalan buluntularla Türkistan’da ele geçen buluntular arasında büyük benzerlikler vardır. Burada elde edilen deliller Kimmerlerin Türklüğü meselesinin günümüzde aydınlığa kavuşmasında oldukça etkili olmuştur. MÖ. VI. yüzyılda Kırım ve çevresini ele geçirerek Kimmerleri bölgeden uzaklaştıran İskitler, Kırım’a yerleşen ikinci Türkistanlı topluluktur. 1980’li yıllara kadar İskitlerin kökeni hakkında da çeşitli tartışmalar yapılmakla birlikte günümüzde onların da Türk olduğu genel kabul görmektedir.7 İskitlerle Bkz. Johann Erich Thounmann, Description de la Crimée, Strasbourg 1786, s. 10. 5 Herodotus, Herodot Tarihi (nşr. M. Ökmen), İstanbul 1991, s. 196. 6 Arrianus’un Karadeniz Seyahati (nşr. M. Arslan), İstanbul 2005, s. 35, 138. 7 Bkz. M. Taner Tarhan, ‚İskitler'in Dini İnanç ve Adetleri‛, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, XXIII, (1969), s. 145-180; İlhami Durmuş, İskitler 4 3 birlikte bölgeyle ilgili bilgiler de önemli ölçüde artar. Çünkü bölgeye ticaret merkezi kurmak için gelen koloniciler vasıtasıyla Yunan kaynakları İskitlerden ve onların bölgeye etkilerinden sıkça bahsetmeye başlar. M.Ö. VII. yüzyıldan itibaren Azak Denizi çevresi, Kırım ve Karadeniz'in kuzeyinde Don ve Dinyeper nehirlerinden Tuna nehrine kadar uzanan sahaya h}kim oldukları açık biçimde bilinmektedir.8 Strabon, Kırım’ın da d}hil olduğu Karadeniz’in kuzeyindeki sahayı İskit ülkesi anlamına gelen İskitya adıyla anmaktadır.9 Koloniciler Karadeniz’e geldiklerinde bölgedeki İskit varlığı o derecede yoğundu ki Yunanlılar bölgeye İskit denizi adını vermişlerdir.10 Bölgeden elde edilen arkeolojik buluntulara bakılırsa İskit bakiyelerinin bölgedeki varlığını IV. yüzyıla kadar getirmek mümkündür.11 Kimmer ve İskitlerden elde edilen arkeolojik buluntular o zamanların hatırasını günümüze kadar taşımıştır.12 Koloniciler, MÖ. VI. yüzyıldan itibaren bölgede ticaret merkezleri açmaya çalışır(Sakalar), Ankara 1993; Ekrem Memiş, İskit'lerin Tarihi, Konya 1987. 8 Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara 1992, s. 7. 9 Strabon, Coğrafya, Kitap XII, Bölüm I-II-III (nşr. A. Pekman), İstanbul 1969, s. 25, 35. 10 P. Minas Bıjışkyan, Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası 1817-1819 (nşr. H.D. Andreasyan), İstanbul 1969, s. 94. 11 Kolonizasyon döneminde bölge hakkında bkz. Alexandre Baschmakoff, La Synthese Des Periples Pontiques, Paris 1948; J. G. F. Hind, ‚Greek and Barbarian Peoples on the Shores of the Black Sea‛, Archaeological Reports, 30 (1983-1984), s. 71-97; Robert Drews, ‚The Earliest Greek Settlements on the Black Sea‛, The Journal of Hellenic Studies, 98 (1976), s. 18-31; John Boardman, ‚Greek Archaeology on the Shores of the Black Sea‛, Archaeological Reports, 9 (1962-1963), s. 34-51; Robert j. Bonner, ‚Greek Colonies and the Hinterland‛, The Classical Journal, 20/6 (Mart 1925), s. 359-362; Rhys Carpenter, ‚The Greek Penetration of the Black Sea‛, American Journal of Archaeology, 52/1 (Ocak-Mart 1948), s. 1-10. 12 Jan Bouzek, Cimmerians and Early Scythians: The Tradition from Geometric to Orientalising Style in the Pontic Area‛, North Pontic Archaeology, s. 33-44. 4 İbrahim TELLİOĞLU ken yeni yerler kurmak yerine İskitlerin Kırım ve çevresindeki yerleri içerisinde ticari hayatın canlı olduğu alanlara yerleşmeye başlamıştır. Berezan, Olbia, Histria, Phanagoria gibi şehirler bunun en göze çarpan örnekleridir.13 Koloniciler başlangıçta zor kullanarak yörede etkili olmaya çalışsa da başarılı olamamışlar ve nihayet İskitlerle uzlaşarak bölgede tutunabilmişlerdir. 14 Bu kaynaşma bir süre sonra değişimi de beraberinde getirmiştir. İskitler buradaki Slav ve Grek unsuru arasında erimekle birlikte bölgedeki yer isimlerinde uzun süre varlıklarını hissettirmişlerdir.15 Kıyıda bunlar olurken Kırım’ın bozkır kesiminde kolonicilerin etkinliğinden söz etmek mümkün değildir. Buradaki İskit bakiyeleri uzun süre daha kimliklerini koruyacaktır. Kimmer ve İskitlerden sonra Avrupa Hunları ile birlikte Kırım’a Türk yerleşimi devam eder. Asya Hun Devleti’nin dağılmasını müteakiben batıya göç eden Hunlar IV. yüzyılın ortalarından itibaren İdil bölgesini ele geçirmişler. Aynı yüzyılın sonlarında batıya doğru fetihler yapmaya başlayan Hunların bölgede yurt tuttuğu yerler arasında Kırım da vardı. Kaynaklar 371’de Hunların Kırım’a ulaştığını yazar. Daha önce bölgede bulunan Pierre Dupont, ‚L’habitat Grec du Pont-Euxin: Quelqeus Pierres d’Achoppement‛, Habitat et Urbanisme dans le Monde Grec de la fin des Palais Mycéniens | la Prise de Milet (494 AV.J.-C.) (Table Ronde Internationale du 9-10 Mars 2001 | Toulouse), Toulouse 2002, s. 285-300. Kırım ve çevresinde kurulan koloniler hakkında bkz. North Pontic Archaeology (nşr. G. R. Tsetskhladze), Leiden 2001; Le Pont-Euxin vu par les Grecs (nşr. O. Lordkipanidzé-P. Lévêque), Paris 1990; The Greek Colonisation of the Black Sea Area (nşr. G. R. Tsetskhladze), Stutgart 1998 ; Demetrios B. Grammenos, Ancient Colonies in the Black Sea, Thessaloniki 2003. 14 Ayrıntılı bilgi için bkz. Greeks and Natives in the Cimmerian Bosphorus 7th-1st Centuries BC (Proceedings of the International Conference, October 2000, Taman Russia) (nşr. S. L. Solovyov), Oxford 2007. 15 Z. V. Togan, Avrupa İskitleri arasında Kırım yarımadasında Küçük Skit ismiyle yaşayan ve bu adaya kendi simini veren Tavrların, Germen ve Grekler tarafından yutulduğunu yazar. Karadeniz İskitleri dilinde bir balık ismi olan Karım paluk kelimesi Azak denizinin Temerinda olan ismi, İskitlerin bir izi olarak yüzyıllar boyun yaşamıştır. Bkz. A. Zeki Velidî Togan, Umumî Türk Tarihi’ne Giriş, İstanbul 1981, s. 35. 13 Gotlar, Hunların yüksek h}kimiyetini kabul ederek yörede yaşamaya devam etmiştir.16 Bölge IV. yüzyılda Romalılar tarafından kaderine terk edildiği için Hunlar bölgeyi ele geçirmek için çok çaba sarf etmemişlerdir. Zira kendilerini yüz üstü bırakan Romalıların bu davranışı karşısında bölge halkı kalelerini kayıtsız şartsız Hunlara teslim etmişti. Kale muhasarasında başarısız olan Hunların, Kırım ve çevresini zorlanmadan ele geçirmelerinin altında yatan sebep budur.17 V. yüzyılın sonlarına doğru Hunlar Avrupa’yı terk edip Karadeniz’in batı kıyılarına doğru çekilmekle birlikte Kırım’daki varlıkları devam etti. 463’te Bulgarların yanı sıra aralarında Saragur ve Onogurların da bulunduğu Ugor kabileleriyle birleşerek Azak Denizi’nin doğusunu kendilerine merkez edinen Hunların adları zamanla unutulup gitmiştir.18 Bununla birlikte onlardan kalma arkeolojik buluntular Hunların Kırım’daki hatıraları olarak günümüze ulaşmıştır.19 Avrupa Hunlarından sonra Türklerin bölgedeki varlığı devam etmiştir. Ancak kıyıdaki ticaret yerlerinde h}kimiyet Doğu Roma İmparatorluğu’na geçmiştir. Kırım’da Göktürklerin h}kim olduğu, bölgenin Göktürklerin batı kesimini oluşturduğu yazılıp çizilse de kaynaklarda bu meseleyi aydınlatmaya yetecek bilgi bulunmaz. 576’da Göktürk ordularının Kırım’a ulaştığı ancak ele geçiremediği bilinmektedir. Bu sefer sırasında Bizans orduları bölgeyi savunmuştur. Yine 584’te Abhazya’nın, Göktürklerin batı sınırını oluşturduğu anlaşılmaktadır.20 Bölge bu ara dönemde Doğu Roma İmparatorluğu’nun h}kimiyetine L. N. Gumilëv, Hazar Çevresinde Bin Yıl (nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s. 163, 170, 212. 17 L. N. Gumilëv, Hunlar (nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s. 577. 18 M. İ. Artamonov, Hazar Tarihi (nşr. A. Batur), İstanbul 2004, s. 117 vd. 19 Kerc, Marfowka, Beljaus, Feodossija, KrosssnogWardeiskoje yanındaki Kalinino, Tschikarenko’dan elde edilen Hunlara ait arkeolojik buluntular için bkz. Ali Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmparatorluğu, Ankara 2001, s. 138, 146. 20 L. N. Gumilëv, Eski Türkler (nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s. 70, 143. 16 Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi girmiş olsa da sahilin ardındaki bölgede Türk yoğunluğu devam etmiş olmalıdır. Prokopios’un Kırım ve çevresini Hunlara ait olarak göstermesi bunun en büyük delilidir.21 Göktürk kağanlığının yıkılmasından sonra Hazarların birden bire bu bölgede bağımsızlık kazanması, Romalı tarihçinin işaret ettiği Türk varlığının sonucu olarak görülmelidir. Ancak bölgenin Göktürklerin h}kimiyet alanı içerisinde olma ihtimali zayıftır. Belki de bölge tarihinin bir uzmanı gibi Kırım’ı Göktürkler için bir ganimet ülkesi olarak görmek22 en makul olanıdır. VII. yüzyıl ortalarında başlayan Hazar h}kimiyeti döneminde bölge yeniden Türkler tarafından idare edilmeye başlanmıştır. Hazar ülkesinin ticari önemi, Hazarların Bizans İmparatorluğu ile yoğun münasebetleri ve İslam ordularının Hazar ülkesinin ele geçirerek Avrupa’ya ulaşma çabaları gibi sebepler yüzünden kaynaklar Kırım ve çevresinden daha yoğun olarak bahsetmeye başlamıştır. Böylece Hun sonrası devre ait karanlık dönem de ortadan kalkmıştır. Hazar h}kimiyeti sırasında Musevi Hazarlar olan Karayların en önemli merkezi Kırım olmuştur. Dünyanın büyük ilgisini çeken Karayların menşei uzun süre başka taraflara çekilse de sonunda onların Hazarlardan geldiği anlaşılmıştır.23 Kırım, Karaylar için o kadar önemli bir yer haline geldi ki Bizans’taki Musevilerin bir kısmı da buraya göç etti. Balkanlardaki Karaylar Kırım’dan beslenmiştir. Güney Rusya’nın kuzeyinde bulunan Kuman-Kıpçakların bir kısmı Kırım’ın etkisiyle Karailiği kabul etmiştir. XIII. yüzyıldan itibaren dünyanın diğer yerlerindeki Karai cemaatleri süratle yok olurken Prokopius, History of the Wars, I (nşr. H. B. Dewing), London 1979, s. 97. 22 L. N. Gumilëv, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, I (nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s. 50. 23 1175 civarında bölgeyi gezen Ratisbonlu Petahya’nın bölgedeki Türkler ve onların Museviliği hakkındaki gözlemleri için bkz. Travels of Rabbi Petachia of Ratisbon (nşr. A. Benisch), London 1856, s. 1-9. 21 5 Kırım’daki cemaat varlığını korumuş ve dünya Karailiğinin merkezi haline gelmiştir. XIV. yüzyılın sonlarına doğru Kırım’dan Litvanya ve Polonya’ya göç edenler vasıtasıyla Karailik buralara da yayılmış, böylece Doğu Avrupa Karay cemaati oluşmuştur.24 Hazar h}kimiyeti sırasında dikkat çeken diğer bir hadise IX. yüzyıl sonlarında Ural ve Volga arasındaki Peçeneklerin Kırım’a akınlar düzenlemesidir. Hududu’l Alem’e göre bu akınlar yüzünden Azak denizi kıyıları Peçeneklerin eline geçerken Kırım da onların akınlarına maruz kalmıştır.25 Bu akınları düzenleyen Peçenekler 860’dan sonra Macarlardan Kıpçak bozkırını almış ve sekiz boy halinde bölgeye yayılmışlardır.26 Mezkûr dönemden itibaren Hazar ülkesinden Kırım yarımadasındaki Bizans’ın kuzey ve doğu ülkeleriyle ticaret yapan en önemli şehri olan Cherson yolu, Azak denizi sahilinde Peçenek ülkesinden geçmeye başlamıştır.27 VII. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan Hazar Devleti, Avrupa Hunlarından sonra Karadeniz’in kuzeyinde en çok iz bırakan siyasi unsur olarak X. yüzyılın ikinci çeyreğinden ortadan kalkmıştır. Ancak bu devletin yıkılış döneminde Kırım, Türklerin varlığını korumak için toplandıkları bir yer olarak kayıtlara da geçmiştir. 965’te Ruslar İtil şehrini ele geçirdikten sonra Hazarlar Azak ve Kırım Şaban Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri, Ankara 1985, s. 119, 130, 139, 173, 178, 191. Ayrıca bkz. Erdoğan Altınkaynak, Tozlu Zaman Perdesinde Kırım Karayları, Haarlem 2006. 25 Hudūd al-‘Ālam The Region of the World 982 A.D. (nşr. V. Minorsky), London 1937, s. 443 vd. 26 XIX. yüzyılın ortalarına doğru bölgeyi gezen bir bilim adamı, Peçeneklerle Kıpçakları Kırım’daki Türk kimliğinde etkili olan unsurlar olarak gösterir. Bkz. Xavier Hommaire de Hell, Les Steppes de la Mer Caspienne Le Caucase La Crimée et la Russie Méridionale, Paris 1843, s. 271. 27 Akdes Nimet Kurat, Peçenek Tarihi, İstanbul 1937, s. 52 vd., 61. 24 6 İbrahim TELLİOĞLU taraflarına çekilerek küçük bir devlet şeklinde varlığını devam ettirmiştir.28 Hazar devletinin yıkılmasından sonra Kırım’daki Türk varlığının devam ettiği bölgenin isimlendirilmesinden anlaşılabilir. Ancak bu kez bölge başka bir Türk topluluğunun adıyla bir arada anılmaya başlanacaktır. Arap kaynakları, Hazar h}kimiyetinin sona ermesinden kısa süre sonra Karadeniz’in kuzeyinde, Kırım’ın da d}hil olduğu Özü nehrinden İdil boylarına uzanan bölge için Kıpçak bozkırı ifadesini kullanır. XI. yüzyılda başlayan bu adlandırma XV. yüzyıla kadar devam eder.29 Bu dönem zarfında XIII. yüzyılda Kırım ile Anadolu arasındaki ticari ilişkilerin artması Kırım’ın Türkler açısından önemini daha da artırmıştır. Rubruklu Wilhelm’in şahit olduğu üzere Türkiye’den gelip mallarını daha kuzeye satmak isteyen tüccarlar için Suğdak büyük önem taşır.30 O yüzden Ruslar, Türk tüccarların bölgedeki faaliyetlerini engellemeye çalıştığı için Türkiye Selçuklu hükümdarı Alaeddin Keykubad, 1227/1228’de Emir Hüsameddin Çoban komutasındaki donanmayı bölgeye göndererek Rus ve Kıpçaklardan destekli Suğdak kuvvetlerini mağlup etmiş ve yöredeki varlığını devam ettirmişti.31 Böylece bölgedeki İslam nüfuzu da artmış oldu. Selçukluların Kırım’a ilgisi bununla sınırlı kalmadı. 1263’te çoğu Çepnilerden olması mümkün 12.000 hane kadar Türkmen ailesinin Kırım ve Dobruca’ya yerleşerek İslamiyet’in bölgede köklenmesi için çalışmaya başlaması32 da bu açıdan oldukça kıymetlidir. Zira A. Zeki Velidî Togan, ‚Hazarlar‛, İA., V/1, İstanbul 1987, s. 397-401. 29 Bkz. Şihabeddin b. Fazlullah el-Ömerî, Mes}liku’l Ebs}r Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (nşr. A. Batur), İstanbul 2014, s. 26; A. Yu. Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü (nşr. H. Eren), Ankara 1992, s. 1. 30 Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına Seyahat 1253-1256 (Çev. E. Ayan), İstanbul 2001, s. 28. 31 Ali el-Ca'feri er-Rugadi İbn Bibi, El Evamirü'l-Ala'iye fi’l-Umuri’l-Ala’iye, I (nşr. M. Öztürk), Ankara 1996, s. 315 vd., 325-345. 32 A. Zeki Velidî Togan, Umumî Türk Tarihi’ne Giriş, s. 268. XIX. yüzyıl başlarına ait bir kaynak, Anadolu Türkleri’nin Kırım’daki Türk nüfusu içerisinde hala etkili olduğunu göstermektedir. Bkz. M. César Famin, Histoire 28 İslam orduları Hazar direnişi sebebiyle bölgeye ulaşamadığı için Kırım ve çevresinin İslamlaşması da gecikmiştir. İdil’de daha X. yüzyılda bir İslam topluluğu oluşmasına rağmen aynı tür gelişme Kırım’da olmamıştır. Kırım’ın kuzeyindeki bozkırlar XII. yüzyılın başlarından itibaren Rus yayılmasına maruz kalmıştır. Bu dönemden itibaren Kıpçaklar sayıca kendilerinden çok üstün Ruslar tarafından sıkıştırılarak yurtlarından sürülmeye başlanmıştır. Rusların başında bulunan Vladimir Monomach, knezlikler arasında birliği sağlayarak Rusya’nın hem en büyük kumandanı hem de en etkili politikacısı konumuna yükselirken Bizans İmparatorluğu ile de ittifak yapmaya başlamıştı. Bu güçlenme Kıpçak bozkırındaki Türklerin aleyhine oldu. Kıpçakları Karadeniz’in kuzeyinde mağlup eden Vladimir, beş-altı milyonluk bir nüfusa hükmetmeye başladı. Kıpçaklar sadece üç yüz-dört yüz bin civarındaydı. Ayrıca Kıpçakları destekleyecek bir müttefikleri de yoktu.33 Bu yüzden Kıpçak bozkırı yavaş yavaş Rusların eline geçmeye başladı. Ancak Kırım’da çok fazla değişen bir şey olmadı. Hazar h}kimiyetinden sonra Kırım ve çevresindeki Türkleri yakından ilgilendiren bir diğer gelişme Venedik ve Cenevizlilerin bölgeye koloniler kurmaya başlamasıdır. Hem Karadeniz hem de Azak Denizi’ndeki limanlar onlar için büyük önem taşımaktaydı.34 Her iki topluluk da bölgeye ulaştığında buradaki Türk nüfusun yoğunluğunu görmüş ve onlarla iyi geçinmenin yollarını aramışlardır.35 Böylece tarih bir daha tekerrür etmiş, ilk çağdaki kolonicilerden sonra orta çağdakiler de Türklerle uzlaşmadan bölgeye yerleşemeyeceklerini anlaşmışlardır. Cenevizliler, Bizans İmparatorluğu ile iyi ilişkiler kurarak Karadeniz havzasına açılmış ve 1201’de Kefe’de ilk koloet Descriptionde tous les Peuples La Crimée, Paris 1838, s. 4. 33 L. N. Gumilëv, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, I, s. 389. 34 Ayrıntılı bilgi için bkz. J. Corréard, Guide Maritime et Stratégique dans la Mer Noire la Mer d’Azof, Paris 1854. 35 Lorenzo Pubblici, Dal Caucaso al Mar d’Azov, Frienze 2007, s. 20. Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi nilerini kurmuşlardır. Ancak 1204’te Haçlılar Bizans İmparatorluğu’na el koyunca Venedikliler, Cenevizlileri saf dışı bırakarak Karadeniz ticaretini tekeline almayı başarmıştır.36 İstanbul’daki Haçlı h}kimiyeti sona erince de tekrar Cenevizliler Karadeniz havzasına yayılmaya başlamıştır. 13 Mart 1261’de imzalanan Nymphanion (Nymfe, Nif, Kemalpaşa) antlaşmasına göre Cenevizliler Venedik’e karşı Bizans’a silahlı yardımda bulunacaklar, karşılık olarak da imparatorluk arazisinde vergi ve gümrük muafiyetine sahip olmak şartıyla Cenevizlilere kendilerine pazar yerleri tahsis edilecektir. Bu gelişmenin bir neticesi olarak Cenevizliler, 1269’da Kırım’da koloni kurmuştur.37 Ancak elde edilen imtiyazlara rağmen Kırım’ın nüfusunun büyük kısmını oluşturan Türklerle iyi geçinmeleri gerekirdi. Bu arayışın bir neticesi olarak Kırım’da 1303’te Codex Cumanicus adı verilen LatinceKıpçak Türkçesi sözlük ortaya çıkmıştır.38 Böylece Cenovalı tüccarlar Kırım’ın yerlilerinin dilini öğrenmek suretiyle bölgede ticari menfaatlerini koruyabileceklerini anlamışlardır. Timur Kıpçak bozkırını ele geçirmek üzere bölgeye geldiğinde İbn Arabşah, Kırım ve çevresinin oldukça ıssızlaştığını yazar. XIV. yüzyılın sonlarına kadar Harezm’den çıkıp hiçbir tehlike ile karşılaşmadan üç ayda Kırım’a varan kervanlar yiyeceği içeceği bol bir ülkede seyahat etmekteydi. Ancak o tarihlerde bölgenin bu canlılığı yok olmuştu.39 Bununla birlikte bölgedeki Türk nüfusu gücünü devam ettirmekteydi. Timur’un desteğiyle Altınordu Hanlığı’nı almak üzere harekete Staníslave Siestrzencewicz de Bohusz, Histoire du Royaume de la Chersonese Taurique, St. Petersbourg 1824, s. 312-315. 37 F. Èlie de la Primaudaie, Ètudes sur le Commerce au Moyen Age Histoire du Commerce de la Mer Noire et des Colonies Gènoises de la Krimèe, Paris 1848, s. 66, 75. 38 Eserin Latinceden ilk tercümesi, Codex Cumanicus (nşr. G. Kuun), Budapest 1880; yeni baskı Budapest 1981. 39 İbni Arabşah, Ac}ibu’l Makdûr (nşr. A. Batur), İstanbul 2012, s. 135 vd. 36 7 geçen Toktamış 1376’da Mirza Mamay komutasında büyük kısmı Kırım’daki Türklerden oluşan40 orduya yenilmişti.41 Bu da Moğol h}kimiyeti ve Timur bölgeye ulaştığında Kırım’ın nüfus yapısının çok fazla değişmediğini ve bölgedeki Kıpçak etkisinin sürdüğünü gösterir. Altınordu Devleti’nin yıkılmasından sonra Kırım yarımadasında Hacı Giray tarafından kurulan Kırım Hanlığı, 1441’den 1783’e kadar Türklüğün bölgedeki temsilcisi oldu. Bu dönem bölgedeki Türk nüfusu anlamında oldukça kıymetlidir. 1220’den beri Kırım ve çevresindeki nüfusun ekseriyetini oluşturan Türkler, Kırım Hanlığı vasıtasıyla bağımsızlıklarını ilan etmiştir. İstanbul’un fethinden sonra Osmanlılarla işbirliği yapan Kırım hanları, Cenevizlilerin yöredeki etkinliğini azaltmıştır. 1454’te iki tarafın Cenevizlilerin bölgedeki en büyük kolonisi olan Kefe’yi kuşatarak burayı vergiye bağlamaları mezkûr işbirliğinin ilk somut göstergesi olmuştur. Kırım hanlığı zamanında Kıpçak bozkırının yanı sıra Taman’ın da ele geçirilmesiyle Türkler bir bayrak altında yaşamaya başlamışlardır. XVI. yüzyıl ortalarında Nogay kabilelerinin de Kırım hanlığının h}kimiyetini benimsemesi bu birlikteliğe büyük katkı sağladı. Aynı dönemde başlayan Rus akınları hem sıcak denizlere inmek hem de Kırım hanlarının bölgedeki Türkleri birleştirmeye yönelik çabalarının önünü kesmek içindir. 1475’te başlayıp yaklaşık üç asır boyunca devam eden Osmanlı h}kimiyeti, Kırım hanlarının bölgedeki varlığını güçlendirdiği gibi bölgedeki Türk nüfusun da hamiliğini üstlenmiştir. XVII. yüzyılın sonlarına doğru Rus Çarlığının önlenemeyen yükselişi Kırım hanlarının gerilemeye başlamasına zemin hazırlamıştır. Osmanlı-Rus mücadelesinde Slavların elde ettiği başarılar Kırım’daki Türk varlığını da tehdit L. N. Gumilëv, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, II (nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s. 234. 41 Joseph von Hammer-Purgstall, Geschichte der Golden Horde ın Kiptschak, Pesth 1850, s. 333. 40 8 İbrahim TELLİOĞLU altına aldı. Yaklaşık bir asır boyunca devam eden gerileme 1686’da Rusların müttefikler ile birlikte Kırım ve Azak kalesine saldırmaları ile zirveye ulaştı. Kırım’ın Karadeniz havzası ile ilgilenen bütün devletler özellikle de Ruslar için ifade ettiği stratejik önem bölgenin önemli çatışmaların yaşandığı bir alan haline gelmesine yol açmıştır. 1736'da Ruslar Bahçesaray'ı yağmalaması Türkler için başlayacak yeni dönemin ilk habercisi olmuştur. 1771’de Kırım yarımadasını işgal eden Ruslar 21 Temmuz 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile bölgeyi Osmanlı himayesinden çıkarttıktan sonra 1777’de bölgedeki limanları ele geçirmiştir.42 1767’de Fransa konsolosu olarak bölgeye atanan Baron de Tott’un şehadet ettiği gibi Kırım, Ruslar ele geçirdiğinde nüfusunun büyük kısmı Türklerden oluşan bir yerdi. Hem sosyal hem de kültürel bakımdan bölgede Türk ağırlığını Bu dönem hakkında bkz. Halim Giray, Gülbün-i H}n}n (nşr. M. S. Çöğenli-R. Toparlı), Erzurum 1990; Abdullah ibn Rıdvan, Tevarih-i Deşt-i Kıpçak‘an Hıtta-i Kırım veya Tevarih-i Tatar Hanan-ı Kadim ve Ahv}l-i Deşt-i Kıpçak (nşr. M. A. Erdoğru-S. Uysal) İzmir 2012; Kefeli İbrahim Efendi, Tevarih-i Tatar Han ve Dagıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir (nşr. İ. Otar), Eskişehir 2005; M. Langlès, Note sur les Monnaies de Crimée, Paris 1806; M. Kazimirski, Précis de l’histoire des Khans de Crimée (nşr. M. A. Jaubert), Paris 1833; Ahmed Süha Arslangiray, Kırım Hanlığı, İstanbul 1959; Müstecib Ülküsal, Kırım Türk Tatarları, İstanbul 1980; Oktay Aslanapa, Kırım ve Kuzey Azerbaycan’da Türk Eserleri, İstanbul 1979; Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığının Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi, Ankara 1989; Yücel Öztürk, Osmanlı Hakimiyetinde Kefe 1475-1600, Ankara 2000; Serhat Kuzucu, Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları, İstanbul 2013; Ömer Bıyık, Kırım’ın İdarî ve SosyoEkonomik Tarihi (1600-1774), İstanbul 2014; Doğu Avrupa Türk Mirasının Son Kalesi Kırım (nşr. Y. Öztürk), İstanbul 2015; Derya Derin, Abdülgaffar Kırımî’nin, Umdet’ül Ahbar (Umdet’üt Tevarih)’ına Göre Kırım Tarihi (AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2003; Halil İnalcık, ‚Kırım Hanlığı‛, TDVİA, XXV, s. 450-458; Kemal Özcan, ‚Kırım Hanlığı’nın Kuruluş Süreci: Yarımadada Tatar H}kimiyetinin Tesisi‛, Karadeniz Araştırmaları, 5 (Bahar 2005), s. 26-36; Istv{n V{s{ry, ‚Kırım Hanlığı ve Büyük Orda (XV-XVI. Yüzyıl) H}kimiyet Uğruna Mücadele‛ (nşr. S. Acar), Tarih İncelemeleri Dergisi, XXIX/1 (2014), s. 327-340. 42 hemen hissetmek mümkündü.43 Ancak Ruslar bölgenin bu yapısını değiştirebilmek için hızla işe koyuldular. 1783’te ise bölgede büyük bir Türk kıyımı gerçekleşti. Prens Paul Potemkin komutasındaki Rus ordusu büyük bir sivil katliamı yapmış, her yaştan ve cinsiyetten 30.000 Kırımlıyı katlettirmiştir.44 1783’te Kırım’ı işgal eden Ruslar 1792 Yaş antlaşmasıyla da bölgeyi ilhak etti. Sonuçta MÖ. VII. yüzyılda başlayan ve küçük kesintilerle 1792’ye kadar devam eden Kırım’daki Türk h}kimiyeti sona erdi. Bu tarihten sonra Kırım farklı statülerle günümüze kadar idare edildi. Rus h}kimiyeti sırasında Kırım’ın demografik yapısında büyük değişiklikler oldu. İlk aşamada Kırım’dan Müslüman Tatar nüfusunu göç ettirmiş, ikinci aşamada Kırım’a dışarıdan Rus, Kazak, Alman gibi çeşitli toplulukları getirerek isk}n ettirilmiştir. Rusların baskı ve entrikaları ile salgın hastalıklar yüzünden 1785-1788 yıllarından hemen sonra on binlerce Kırım Tatarı mülklerini çok ucuza satarak Türkiye’ye, özellikle Anadolu ve Rumeli bölgelerine göç etmiştir.45 Böylelikle Kırım’da, Rus işgalinden sonraki yirmi yılda 300.000 kişilik bir nüfus kaybedilmiş ve 30.000’i aşkın Tatar da düzenlenen katliamlarda öldürülmüştür. Belirtildiğine göre, Özü ve Kazak arasındaki Tatar grupları Kırım’ın merkezindeki Tatarlara göre daha az göç vermiştir. Tatarların mülkiyet hakkı ellerinden alındığı için Kırım’ın nüfusu onda dokuz oranında azalmıştır Bölgedeki yer isimleri değiştirilerek Kırım’daki Türk kimliği silinmeye çalışıldı. İsimleri değiştirilen en önemli yerleşim yerleri şunlardır: Kırım/ Tavrida, Kefe/Teodosia, Akmescit/ Simferopol, Gözle- Memorires du Baron de Tott, sur le Turcs et les Tartares, II, Amsterdam 1785, s. 107-220. 44 Henry H. Howorth, History of the Mongols, II, London 1880, s. 601. Rusların Kırım’daki ilerlemesi hakkında ayrıca bkz. Edmund Spencer, The Fall of the Crimea, London 1854. 45 Kırım Türklerinin bölgeden göç etmeleri hakkında bkz. Ethem Feyzi Gözaydın, Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, İstanbul 1948. 43 Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi ve/Evapatori, Kızı Kerman/Belaya Veja, Sivastapol/Akyar.46 Kırım’daki Rus h}kimiyetiyle birlikte Türk nüfusu XIX. yüzyılın sonlarına doğru gerilemeye başlamıştır. Yüzyılın ortalarında bölgedeki Türkler hala oldukça kalabalıktır.47 Ancak Rus baskısı yüzünden 1856-1860 arasında sadece Dobruca’ya göç eden Kırım Tatarının sayısı 100.000 civarındadır.48 Kırım Savaşı’ndan sonra yarımadada bulunan Osmanlı ve müttefik kuvvetlerinin geri çekileceği anlaşılınca 1856’da başlayıp 1876’ya kadar devam eden süreçte bölgeden yeni bir Türk göçü daha olmuştur.49 XX. yüzyılın başlarına kadar bölgeden göç eden Türklerin sayısı 1.200.000 kişiye ulaşmıştır.50 Böylece Kırım’daki Türk nüfus büyük ölçüde azalmış, daha da önemlisi bölgedeki dini, sosyal ve kültürel doku da değişmeye başlamıştır. Bu konuda ayrıntılı bir değerlendirme için bkz. Alper Başer, ‚Kırım’da Rus Kolonizasyonu‛, Karadeniz Araştırmaları, 24 (2010), s. 29-42. XIX. yüzyılın ilk yarısına kadar bölgenin durumu hakkında ayrıca bkz. J. Reuilly, Voyage en Crimée et sur les Bords de la Mer Noire pendant l’année 1803, Paris 1806; M. De St-Sauveur, Excursion en Crimée et sur les Cotes du Caucase au mois de Juillet 1836, Paris 1837; Jean Charles de Bess, Voyage en Crimée au Caucase en Géorgie an Arménie en Asie Mineure 1829-1830, Paris 1838, s. 15-50; Anatolij N. Demidov, Voyage dans la Russie Méridionale et la Crimée en 1837, I, Paris 1840. 47 Bkz. Jean-Henri Schnitzler, Description de la Crimée, Paris 1855, s. 63-70. O dönemde bölgeyle ilgili eserlerin tamamında Türklerin nüfus olarak baskın olduğuna ait bilgiler bulunur. Bkz. M. Anatole de Démidoff, Voyage dans la Russie Méridionale et la Crimée, Paris 1854, s. 207-481; Baron de Bazancourt, L’xpédition de Crimée, I, Paris 1856; Alexander William Kinglake, The Invasion of the Crimea, I, New York 1863; Andrew Neilson, The Crimea: Its Towns, Inhabitants and Social Customs, London 1855; William Grey, Journal of a visit to Egypt, Constantinople the Crimea, Greece, New York 1870, s. 178-195. 48 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Ankara 1987, s. 35. 49 Ayrıntılı bilgi için Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), Ankara 1997. 50 Turhan Kaya, ‚Kırım Türklerinin 1944 Sürgününün 70. Yılında Kültür ve Sanattaki İz Düşümleri Üzerine Düşünceler‛, AÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 51 (2014), s. 373. 46 9 Çarlığın yıkılmasından sonra Kırım Türkleri kendi kaderlerini tayin etmek üzere harekete geçmişlerdir. 7 Nisan 1917’de Akmescit’te 1500 temsilcinin katılımıyla Kırım Müslümanları Birinci Umumi Kongresi toplandı. Çelebi Cihan başkanlığında bir komite kuruldu. Mayıs 1917’de toplanan Rusya Müslümanları Kongresi kararına uyan Kırım Türkleri bağımsızlıklarını ilan etme için harekete geçmiş ve Kırım Halk Cumhuriyeti’ni ilan etmişlerdir. Ancak Bolşevikler buna izin vermedi. 18 Ekim 1921’de Kırım Muhtar Sovyet Cumhuriyeti kuruldu. 1928-1931 arasında 40.000 Kırımlı Ural bölgesine tehcir edilmiştir. 18 Mayıs 1944 ise Kırım Türklüğü için kara bir gündür. Kırım’ın Türk ahalisi sürgün edilmiş yerine Ruslar yerleştirilmiştir. Bu olayla Kırım Türkleri tarihin gördüğü en büyük kırımlardan birisine maruz kalmış, bir gecede yurtlarını terk etmeye zorlanmıştır. O zamandan günümüze ata yurtlarına dönme ve temel insan haklarından faydalanabilme mücadelesi veren Kırım Türklerinin bu hak arayışı dünyadan gerekli desteği bulamamıştır.51 Buraya kadar yapmış olduğumuz değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere Kırım, Türklerin en eski yurtlarından birisidir. MÖ. VII. yüzyıldan itibaren Kimmerlerle birlikte başlatılabilecek Türk yerleşimi XX. yüzyılın ortalarına kadar devam etmiştir. Bu özelliği ile Kırım, dünyada Türk h}kimiyetinin en uzun süre devam ettiği yerlerden birisi olmuştur. Türklerin kadim yurdu olan Orhun bölgesinin 920’de Moğolların eline geçtiği göz XX. yüzyıl başlarından itibaren bölgenin durumu hakkında bkz. Müstecib Ülküsal, Kırım Yolunda Bir Ömür Hatıralar, Ankara 1999; Hakan Kırımlı, Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Ankara 1996; Kemal Özcan, Kırım Türklerinin Sürgünü ve Milli Mücadele Hareketi (1944-1991), İstanbul 2002; aynı yazar, Sovyet Belgelerinde Kırım Dramı, İstanbul 2007; Necip Hablemitoğlu, Kırım’da Türk Soykırımı, İstanbul 2003; Ayşegül Aydıngün-İsmail Aydıngün, Kırım Tatarlarının Vatana Dönüşü, Ankara 2004; Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Kurtuluş Hareketinin Kısa Tarihi (nşr. H. Kırımlı), Ankara 2004; Mirza Bala, ‚Kırım‛, İA., VI, İstanbul 1977, s. 759 vd. 51 10 İbrahim TELLİOĞLU önünde bulundurulursa Kırım’daki yerleşmenin tarihî derinliği daha iyi anlaşılacaktır. Kırım’daki Türk varlığının zeminini Kimmer ve İskitlerin bölgeye yerleşmesi oluşturur. İskit h}kimiyeti sırasında bölgeye gelen koloniciler Kırım’ın sahil kesiminde merkezler kurarken iç bölge Türklerin elinde kalmıştı. Yüzyıllar sonra Cenevizliler yöreye koloni kurduğunda da aynı durum söz konusuydu. Kırım’a ticaret yapmak için gelen bütün unsurlar Türklerle iyi ilişkiler kurarak bölgede tutunabilmişlerdir. Codex Cumanicus bunun ebedi bir göstergesi olarak kitap raflarındadır. İlk Türk yerleşmesinden sonra Avrupa Hunlarıyla birlikte Kırım’daki Türk h}kimiyeti tazelenmiştir. İskitlerden sonra Romalılar bölgeyi ele geçirmiş olsa da kaynaklar, Kırım’daki İskit bakiyelerinin IV. yüzyıla kadar yörede var olduğunu yazar. Dolayısıyla iktidar el değiştirse bile Kırım’daki Türkler varlığını sürdürmüştür. Avrupa Hunları, Hazarlar ve Kırım Hanlığı ile Türklüğün siyasi temsilcileri olarak Kırım’ı XVIII. yüzyılın sonlarına kadar idare ettiler. Aradaki kesinti dönemlerinde bölgenin ekseriyetini oluşturan Kıpçaklar, Kırım ve çevresindeki Türkleri himaye etmeye çalıştılar. Kırım Hanlığı zamanında Nogayların da katılımıyla Kırım Türklerinin büyük çoğunluğunu oluşturan yapı ortaya çıkmış oldu. Kırım, XVIII. yüzyılın başlarından itibaren Rusların baskısı altına girdi. Sıcak denizlere ulaşmak için Karadeniz’de var olmaya çalışan Ruslar Kırım’ı elde etmek için yaklaşık yarım asır boyunca büyük bir mücadele verdi. Böylece Kırım bir anda büyük güçlerin ilgi alanına girdi. Rus yayılmasını durdurabilmek için Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fransa’nın çabaları Rusların hayallerini sadece belirli bir süre erteleyebilecekti. 1783’te başlayan Rus h}kimiyeti Kırım’daki Türk varlığına büyük zararlar verdi. Ruslar bir yandan bölgedeki Türkleri yurtlarından göç etmeye zorlarken diğer yandan da Rus, Ukraynalı, Alman, Bulgar gibi farklı toplulukları yerleştirmekteydi. Ayrıca bölgedeki Türkçe yer isimlerini değiştirerek yerlerine Rusça adlar vermişlerdi. Çar- lık ortadan kalktıktan sonra Kırım Milli Cumhuriyetini kuran Türkler bu baskıdan kurtulup yeniden istiklalini elde etmeye çalışsa da başarılı olamadı. Kırım Sovyet Cumhuriyeti’ni kuran Bolşevikler, Kırım’ı Türklerden arındırma siyasetini devam ettirdiler. Bu dönemdeki sürgünlerin en iz bırakanı 18 Mayıs 1944 sürgünüdür. Bu göçle Kırım, insanlığın gördüğü en büyük acılardan birine sahne olmuştur. Cengiz Dağcı’nın eserleriyle ölümsüzleşen bu göçlerle birlikte bölgedeki Türk nüfusu sistemli bir şekilde azalmıştır. Ancak bütün bu çabalara rağmen tarihî gerçekler değiştirilemez. Bölgenin tarihî ve kültürel dokusu Kırım’ın kadim Türk yurdu olduğunun tartışılmaz bir kanıtıdır. KAYNAKÇA Abdullah ibn Rıdvan (2012). Tevarih-i Deşt-i Kıpçak‘an Hıtta-i Kırım veya Tevarih-i Tatar Hanan-ı Kadim ve Ahvâl-i Deşt-i Kıpçak (nşr. M. A. Erdoğru-S. Uysal) İzmir. Ahmetbeyoğlu, Ali (2001). Avrupa Hun İmparatorluğu, Ankara. Altınkaynak, Erdoğan (2006). Tozlu Zaman Perdesinde Kırım Karayları, Haarlem. Arrianus’un Karadeniz Seyahati (nşr. M. Arslan), İstanbul 2005. Arslangiray, Ahmed Süha (1959). Kırım Hanlığı, İstanbul. Artamonov, M. İ. (2004). Hazar Tarihi (nşr. A. Batur), İstanbul. Aslanapa, Oktay (1979). Kırım ve Kuzey Azerbaycan’da Türk Eserleri, İstanbul. Aydıngün, Ayşegül, İsmail Aydıngün, Kırım Tatarlarının Vatana Dönüşü, Ankara. Bala, Mirza (1977). ‚Kırım‛, İA., VI, İstanbul, s. 756. Baschmakoff, Alexandre (1948). La Synthese Des Periples Pontiques, Paris. Başer, Alper (2010). ‚Kırım’da Rus Kolonizasyonu‛, Karadeniz Araştırmaları, 24, s. 29-42. Bess, Jean Charles de (1838). Voyage en Crimée au Caucase en Géorgie an Arménie en Asie Mineure 1829-1830, Paris. Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi Bıjışkyan, P. Minas (1969). Karadeniz Kıyıları Tarih ve Coğrafyası 1817-1819 (nşr. H.D. Andreasyan), İstanbul. Bıyık, Ömer (2014). Kırım’ın İdarî ve SosyoEkonomik Tarihi (1600-1774), İstanbul. Boardman, John (1962-1963). Greek Archaeology on the Shores of the Black Sea, Archaeological Reports, 9, s. 34-51. Bohusz, Staníslave Siestrzencewicz (1824). Histoire du Royaume de la Chersonese Taurique, St. Petersbourg. Bonner, Robert J. (1925) Greek Colonies and the Hinterland, The Classical Journal, 20/6 (Mart ), s. 359-362. Bouzek, Jan (2001). Cimmerians and Early Scythians: The Tradition from Geometric to Orientalising Style in the Pontic Area, North Pontic Archaeology (nşr. G. R. Tsetskhladze), Leiden, s. 33-44. Carpenter, Rhys (1948). The Greek Penetration of the Black Sea, American Journal of Archaeology, 52/1 (OcakMart), s. 1-10. Codex Cumanicus, (nşr. Géza Kuun), Budapest 1880. Corréard, J. (1854). Guide Maritime et Stratégique dans la Mer Noire la Mer d’Azof, Paris. Demidov, Anatolij N. (1840). Voyage dans la Russie Méridionale et la Crimée en 1837, I, Paris. Derin, Derya (2003). Abdülgaffar Kırımî’nin, Umdet’ül Ahbar (Umdet’üt Tevarih)’ına Göre Kırım Tarihi, (AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara. Doğu Avrupa Türk Mirasının Son Kalesi Kırım (nşr. Y. Öztürk), İstanbul 2015. Drews, Robert (1976). The Earliest Greek Settlements on the Black Sea, The Journal of Hellenic Studies, 98, s. 18-31. Dupont, Pierre (2002). L’habitat Grec du PontEuxin: Quelqeus Pierres 11 d’Achoppement, Habitat et Urbanisme dans le Monde Grec de la fin des Palais Mycéniens à la Prise de Milet (494 AV.J.C.) (Table Ronde Internationale du 910 Mars 2001 | Toulouse), Toulouse, s. 285-300. Durmuş, İlhami (1993). İskitler (Sakalar), Ankara. Famin, M. César (1838). Histoire et Descriptionde tous les Peuples La Crimée, Paris. Gömeç, Saadettin (2009). Kırım Bölgesinde İlk Türkleşme Faaliyetleri, Turkish Studies, 4/3, s. 1013-1023. Gözaydın, Ethem Feyzi (1948). Kırım Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri, İstanbul. Grammenos, Demetrios B. (2003). Ancient Colonies in the Black Sea, Thessaloniki. Greeks and Natives in the Cimmerian Bosphorus 7th-1st Centuries BC, (Proceedings of the International Conference, October 2000, Taman Russia) (nşr. S. L. Solovyov), Oxford 2007. Grey, William (1870). Journal of a visit to Egypt, Constantinople the Crimea, Greece, New York. Gumilëv, L. N. (2003). Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, I-II (nşr. A. Batur), İstanbul. ------------------ (2003). Eski Türkler (nşr. A. Batur), İstanbul. ------------------ (2003). Hazar Çevresinde Bin Yıl (nşr. A. Batur), İstanbul. ------------------ (2003). Hunlar (nşr. A. Batur), İstanbul. Hablemitoğlu, Necip (2003). Kırım’da Türk Soykırımı, İstanbul. Hammer-Purgstall (1850). Joseph von, Geschichte der Golden Horde ın Kiptschak, Pesth. Halim Giray (1990). Gülbün-i Hânân (nşr. M. S. Çöğenli-R. Toparlı), Erzurum. 12 İbrahim TELLİOĞLU Hell, Xavier Hommaire (1843). Les Steppes de la Mer Caspienne Le Caucase La Crimée et la Russie Méridionale, Paris. Hind, J. G. F. (1983-1984). Greek and Barbarian Peoples on the Shores of the Black Sea, Archaeological Reports, 30, s. 71-97. Howorth, Henry H. (1880) History of the Mongols, II, London. Hudūd al-‘Ālam The Region of the World 982 A.D. (nşr. V. Minorsky), London 1937. İbni Arabşah, Acâibu’l Makdûr (nşr. A. Batur), İstanbul 2012. İbn Bibi, Ali el-Ca'feri er-Rugadi, El Evamirü'lAla'iye fi’l-Umuri’l-Ala’iye, I (nşr. M. Öztürk), Ankara 1996. İnalcık, Halil, ‚Kırım Hanlığı‛, TDVİA, XXV, s. 450-458. Karatay, Osman (2012). Türklerin Kökeni, Ankara. Kaya, Turhan (2014). Kırım Türklerinin 1944 Sürgününün 70. Yılında Kültür ve Sanattaki İz Düşümleri Üzerine Düşünceler, AÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 51, s. 371-392. Kazimirski, M. (1833). Précis de L’histoire des Khans de Crimée (nşr. M. A. Jaubert), Paris. Kefeli İbrahim Efendi (2005). Tevarih-i Tatar Han ve Dagıstan ve Moskov ve Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir (nşr. İ. Otar), Eskişehir. Kırımlı, Hakan (1996). Kırım Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916), Ankara. Kırımoğlu, Mustafa Abdülcemil (2004). Kırım Tatar Milli Kurtuluş Hareketinin Kısa Tarihi (nşr. H. Kırımlı), Ankara. Kinglake, Alexander William (1863). The Invasion of the Crimea, I, New York. Kurat, Akdes Nimet (1992). IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara. ----------------------------- (1937). Peçenek Tarihi, İstanbul. Kuzucu, Serhat (2013). Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları, İstanbul. Kuzgun, Şaban (1985). Hazar ve Karay Türkleri, Ankara. Langlès, M. (1806). Note sur les Monnaies de Crimée, Paris. Le Pont-Euxin vu par les Grecs (nşr. O. Lordkipanidzé-P. Lévêque), Paris 1990. Memiş, Ekrem (1987) İskit'lerin Tarihi, Konya. Memorires du Baron de Tott, sur le Turcs et les Tartares, II, Amsterdam 1785. Neilson, Andrew (1855). The Crimea: Its Towns, Inhabitants and Social Customs, London. Ömerî, Şihabeddin b. Fazlullah (2014). Mesâliku’l Ebsâr Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım (nşr. A. Batur), İstanbul. Özcan, Kemal (2005). Kırım Hanlığı’nın Kuruluş Süreci: Yarımadada Tatar H}kimiyetinin Tesisi, Karadeniz Araştırmaları, 5 (Bahar), s. 26-36. ------------------- (2002). Kırım Türklerinin Sürgünü ve Milli Mücadele Hareketi (1944-1991), İstanbul. ------------------ (2007). Sovyet Belgelerinde Kırım Dramı, İstanbul. Öztürk, Yücel (2000). Osmanlı Hakimiyetinde Kefe 1475-1600, Ankara. Primaudaie, F. Èlie (1848). Ètudes sur le Commerce au Moyen Age Histoire du Commerce de la Mer Noire et des Colonies Gènoises de la Krimèe, Paris. Prokopius (1979). History of the Wars, I (nşr. H. B. Dewing), London 1979. Pubblici, Lorenzo (2007). Dal Caucaso al Mar d’Azov, Frienze. Saydam, Abdullah (1997). Kırım ve Kafkas Göçleri (1856-1876), Ankara. Schnitzler, Jean-Henri (1855). Description de la Crimée, Paris. Spencer, Edmund (1854). The Fall of the Crimea, London. Strabon (1969). Coğrafya, Kitap XII, Bölüm I-IIIII (nşr. A. Pekman), İstanbul. St-Sauveur, M. De (1837). Excursion en Crimée et sur les Cotes du Caucase au mois de Juillet 1836, Paris. Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi Tarhan, M. Taner (1948). Eski Anadolu Tarihinde Kimmerler, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü I. Araştırma Sonuçları Toplantısı ( İstanbul 23-26 Mayıs 1983), Ankara, 111-118. ----------------------- (1979). Eskiçağ'da Kimmerler Problemi, VII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 11-15 Ekim 1976) Kongreye Sunulan Bildiriler, III, Ankara, s. 355360. ----------------------- (1969). İskitler'in Dini İnanç ve Adetleri, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, XXIII, s. 145-180. The Greek Colonisation of the Black Sea Area (nşr. G. R. Tsetskhladze), Stutgart 1998. Thounmann & Johann Erich (1786). Description de la Crimée, Strasbourg. Togan, A. Zeki Velidî (1987). Hazarlar, İA., V/1, İstanbul, s. 397-401. --------------------------- (1981). Umumî Türk Tarihi’ne Giriş, İstanbul. 13 Travels of Rabbi Petachia of Ratisbon (nşr. A. Benisch), London 1856. Ülküsal, Müstecib (1987). Dobruca ve Türkler, Ankara. ---------------------- (1980). Kırım Türk Tatarları, İstanbul. ---------------------- (1999). Kırım Yolunda Bir Ömür Hatıralar, Ankara. Ürekli, Muzaffer (1989). Kırım Hanlığının Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde Yükselişi, Ankara. V{s{ry, Istv{n (2014). Kırım Hanlığı ve Büyük Orda (XV-XVI. Yüzyıl) Hâkimiyet Uğruna Mücadele, (nşr. S. Acar), Tarih İncelemeleri Dergisi, XXIX/1, s. 327340. Wilhelm Von Rubruk (2001). Moğolların Büyük Hanına Seyahat 1253-1256 (Çev. E. Ayan), İstanbul. Yakubovskiy, A. Yu. (1992). Altın Ordu ve Çöküşü (nşr. H. Eren), Ankara. 14 İbrahim TELLİOĞLU