kırım`daki türk varlığının tarihi gelişimi

advertisement
The Journal of Academic Social Science Studies
International Journal of Social Science
Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS3758
Number: 51 , p. 1-13, Autumn III 2016
Yayın Süreci
Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date
04.10.2016
30.11.2016
KIRIM’DAKİ TÜRK VARLIĞININ TARİHİ GELİŞİMİ
HISTORICAL DEVELOPMENT OF TURKISH PRESENCE IN CRIMEA
Prof. Dr. İbrahim TELLİOĞLU
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Öz
Kırım tarih boyunca Türklerin en yoğun olarak yaşadığı yerlerden birisidir. Türkistan’dan batıya doğru göç eden pek çok Türk topluluğu Hazar Denizi’nin kuzeyi ile
İdil-Ural arasındaki sahayı kullanmışlardı. Karadeniz’in kuzeyindeki düzlük sahaya
ulaşan Türkler buranın kendileri için oldukça elverişli bir yurt olduğunu anlamışlardı.
Kırım bu düzlüğün en güney ucunda yer aldığı için ilk çağdan itibaren batıya göç eden
Türklerin yerleştiği ülkelerden birisi olmuştur. Kimmerleri Türk kabul eden görüşler
dikkate alınırsa, bölgedeki Türk varlığını MÖ. VII. yüzyıldan itibaren başlatmak
mümkündür. Kimmerlerden sonra İskit, Avrupa Hunları, Göktürkler, Hazarlar, Kıpçaklar, Altınordu ve Kırım Hanlarının h}kimiyeti altında kalan bölge kadim Türk yurtlarından birisi haline gelmiştir. Kolonizasyon döneminde, Romalılar zamanında ya da Rus
hakimiyeti döneminde bölgedeki Türkler bazı bölgeleri terk ederek belirli yerlere çekilse
de Kırım’ı hiç terk etmedi. Karaylarla birlikte Kırım Museviliğin en önemli merkezlerinden birisi haline de gelmişti. Hazarların yıkılmasından sonra ise bölge Ruslara karşı
varlığını korumaya çalışan Türklerin yoğunlaştığı yerlerden birisi olmuştur. XIII. yüzyıl
ortalarından itibaren Anadolu’dan Kırım’a giden unsurlarla birlikte bölgedeki Türk
nüfusu daha da arttı. Kıpçak ve Nogay ağırlığının açıkça hissedildiği yörede bu göçle
birlikte Çepniler de yaşamaya başladı. 1783’te Ruslar tarafından ilhak edilen Kırım’daki
Türkler göçe zorlandı, aynı zamanda farklı topluluklar yerleştirilerek bölgenin demografik yapısı bozuldu. 1944 sürgününde ise bölge tamamen Türklerden arındırılmaya
çalışıldı. Ancak bütün bu yapılanlar, tarihî ve kültürel bakımdan Kırım’ın kadim bir
Türk yurdu olduğu gerçeğini değiştiremedi.
Anahtar Kelimeler: Kırım, Türkler, Yerleşme, Ruslar, Sürgün
Abstract
Crimea is one of the places where Turks lived most extremely throughout history. Many Turkish communities who migrated from Turkistan to west used the area between north of the Caspian Sea and Idel-Ural. After Turks had arrived to straight area in
the north of Blacksea, they understood that it was quite a suitable area for them. Since
Crimea locates in the southest part of the area, it became one of the countries that Turks,
who had been emigrating since the first era, settled. If opinions that accept Cimmerians
2
İbrahim TELLİOĞLU
as Turkish are taken into account, it is possible to start Turks’ presence in the area from
the 7th century BC. After Cimmerians, the area was dominated by Scythian, European,
Gokturks, Khazars, Kipchaks, The Golden Horde and Crimean Khans. Then it became
one of the primeval Turkish areas. In Colonization period, in the time of Romans or in
the period of Russian domination, Turks in the region left some areas but they never left
Crimea. With Karaites, Crimea also became one of the most important centers of Judaism. After the downfall of Khazars, the area became one of the places where intensified
with Turks who was trying to protect their presence from Russia. From the middle of the
8th century, with the factors that had gone from Anatolia to Crimea, Turkish population
in the area increased. With that migration, Chepni people also started to live in the area
where Kipchak and Nogai could be seen clearly. Turks in Crimea who had been annexed
by Russian in 1783 forced to migrate. At the same time, different communities were
placed and demographic structure of the area was broken. In the exile in 1944, the area
was tried to be purified from Turks completely. But all these had been done couldn’t
change the fact that Crimea was a Turkish area because of its historical and cultural reasons.
Keywords: Crimea, Turks, Russians, Exile, Settlement
Türkler tarih boyunca dünyanın çeşitli yerlerine yerleşmiştir. Bugüne kadar yaygın
olarak ana yurtları olarak kabul edilen Türkistan’dan dünyanın farklı bölgelerine yayılan
Türkler büyük ölçüde Hazar Denizi’nin kuzeyi ile İdil-Ural arasındaki sahayı kullanarak
buranın batısına göç etmişlerdir. Selçuklulara
kadar Hazar Denizi’nin güneyine h}kim olan
güçlü devletler sebebiyle bu yolu kullanamamışlardır. O yüzden kuzeydeki bu göç yolu
Türklerin batıya göçleri açısından hayati
öneme sahiptir. Hatta Türklerin ana yurdunun İdil-Ural arasında aranmasını gerektiğini
düşünenler bile vardır.1 Bu güzerg}htan batıya doğru ilerlendiğinde karşınıza Karadeniz’in kuzeyinde oldukça verimli bir düzlük
çıkar. Yukarıda anılan göç yolundan batıya
ilerleyen bütün topluluklar için ideal bir yerleşme merkezi olan ve tarih boyunca pek çok
kavmin ele geçirmeye çalıştığı bu düzlüğün
en güney ucunda, Azak Denizi ile Karadeniz
arasında, Kırım yer alır.
Kırım’ın bulunduğu bölge İlk Çağdan
itibaren ana yurttan ayrılan Türklerin ilk yerleştiği yerler arasında2 yer aldığı için zaman
1
Osman Karatay, Türklerin Kökeni, Ankara 2012, s. 251.
Bu konuda bir değerlendirme için bkz. Saadettin Gömeç,
‚Kırım Bölgesinde İlk Türkleşme Faaliyetleri‛, Turkish
Studies, 4/3 (2009), s. 1013-1023.
2
zaman Türkistan’ın batıdaki ucu olarak kabul
görür. Burasının Göktürk Devleti’nin batıdaki
uç noktası olarak kabul edilmesi yukarıdaki
görüşü doğrular. Göktürklerin yıkılmasından
sonra bölgede hakimiyet kuran Hazarların,
Göktürklerin batıdaki temsilcisi sayılması
bundandır. Ana yurttan ayrılıp Hazar’ın batısında bağımsız devletler kuran Türkler için
ise Kırım’ın olduğu yerler erken dönemde ele
geçirilmiş olup fetih alanı sayılmazdı.
Kırım’ın yerleşim tarihi incelendiğinde Kimmer ve İskitlerin bölgenin arkeolojik
kökeninde büyük yer tuttuğu hemen fark
edilir. Bunlardan Kimmerlerin menşei meselesi uzun süre tarihçileri ve arkeologları meşgul etmişti. Uzun süre onların Friglerin, Trakların ya da Ermenilerin ataları olduğu iddia
edildi. Ancak M. T. Tarhan’ın çalışmalarıyla
dünyadaki algı büyük ölçüde değişti. Onun
yaptığı araştırmalar3 sonucunda Kimmerlerin
ana yurdunun Türkistan olduğu ortaya çıktı.
1970’li yıllarda yapılan bu araştırmalardan
günümüze kadar elde edilen arkeolojik buBkz. M. Taner Tarhan, ‚Eskiçağ'da Kimmerler
Problemi‛, VII. Türk Tarih Kongresi (Ankara 11-15 Ekim
1976) Kongreye Sunulan Bildiriler, III, Ankara 1979, s.
355-360; ‚Eski Anadolu Tarihinde Kimmerler‛, Eski
Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü I. Araştırma
Sonuçları Toplantısı ( İstanbul 23-26 Mayıs 1983), Ankara
1984, s. 111-118.
3
Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi
luntular Kimmerlerin Türklükle bağlantılarını
güçlendirici mahiyettedir. Bu buluntuların en
çok ortaya çıktığı yerlerden birisi Kırım’dır.
MÖ. VII. yüzyıldan önce yani Kimmer
öncesi devirde Kırım’da kimlerin yaşadığı
ayrıntılı olarak bilinebilen bir konu değildir.
O yüzden XVIII. yüzyıl son çeyreğinden beri
Kimmerler bölgenin ilk yerleşimcileri olarak
kabul edilir.4 Kimmerlerin yerleşmesinden
sonra hem tarihî hem de arkeolojik olarak
bölgenin tarihi aydınlanmaya başlar. Bölgeyle
ilgili en çok bilgi veren kaynaklar Yunan kaynaklarıdır. Herodot, Karadeniz'in kuzeyindeki bölgenin Kimmer ülkesi anlamına gelen
Kimmeria ismiyle anıldığını yazar. Ayrıca
bölgede Kimmer adı taşıyan kaleler ve bir
boğaz olduğunu kaydeder.5 Onun bahsettiği
Kimmer ismi taşıyan boğaz, Arrianus’un ifade
ettiği üzere Kırım’daki Kerç boğazıdır.6 Kimmer adı Hazar Denizi’nin batısında en eski
yerleşim yeri olarak Kırım’daki bir yerde yaşamaktadır. Diğer yandan Kırım ve çevresinde başta Rus ve Gürcü bilim adamlarının yaptığı arkeolojik çalışmalar göstermiştir ki
Kimmerlerden bölgede kalan buluntularla
Türkistan’da ele geçen buluntular arasında
büyük benzerlikler vardır. Burada elde edilen
deliller Kimmerlerin Türklüğü meselesinin
günümüzde aydınlığa kavuşmasında oldukça
etkili olmuştur.
MÖ. VI. yüzyılda Kırım ve çevresini
ele geçirerek Kimmerleri bölgeden uzaklaştıran İskitler, Kırım’a yerleşen ikinci Türkistanlı
topluluktur. 1980’li yıllara kadar İskitlerin
kökeni hakkında da çeşitli tartışmalar yapılmakla birlikte günümüzde onların da Türk
olduğu genel kabul görmektedir.7 İskitlerle
Bkz. Johann Erich Thounmann, Description de la
Crimée, Strasbourg 1786, s. 10.
5 Herodotus, Herodot Tarihi (nşr. M. Ökmen), İstanbul
1991, s. 196.
6 Arrianus’un Karadeniz Seyahati (nşr. M. Arslan),
İstanbul 2005, s. 35, 138.
7 Bkz. M. Taner Tarhan, ‚İskitler'in Dini İnanç ve
Adetleri‛, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih
Dergisi, XXIII, (1969), s. 145-180; İlhami Durmuş, İskitler
4
3
birlikte bölgeyle ilgili bilgiler de önemli ölçüde artar. Çünkü bölgeye ticaret merkezi kurmak için gelen koloniciler vasıtasıyla Yunan
kaynakları İskitlerden ve onların bölgeye
etkilerinden sıkça bahsetmeye başlar. M.Ö.
VII. yüzyıldan itibaren Azak Denizi çevresi,
Kırım ve Karadeniz'in kuzeyinde Don ve
Dinyeper nehirlerinden Tuna nehrine kadar
uzanan sahaya h}kim oldukları açık biçimde
bilinmektedir.8 Strabon, Kırım’ın da d}hil
olduğu Karadeniz’in kuzeyindeki sahayı İskit
ülkesi anlamına gelen İskitya adıyla anmaktadır.9 Koloniciler Karadeniz’e geldiklerinde
bölgedeki İskit varlığı o derecede yoğundu ki
Yunanlılar bölgeye İskit denizi adını vermişlerdir.10 Bölgeden elde edilen arkeolojik buluntulara bakılırsa İskit bakiyelerinin bölgedeki varlığını IV. yüzyıla kadar getirmek
mümkündür.11 Kimmer ve İskitlerden elde
edilen arkeolojik buluntular o zamanların
hatırasını günümüze kadar taşımıştır.12
Koloniciler, MÖ. VI. yüzyıldan itibaren bölgede ticaret merkezleri açmaya çalışır(Sakalar), Ankara 1993; Ekrem Memiş, İskit'lerin Tarihi,
Konya 1987.
8 Akdes Nimet Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz
Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara 1992,
s. 7.
9 Strabon, Coğrafya, Kitap XII, Bölüm I-II-III (nşr. A.
Pekman), İstanbul 1969, s. 25, 35.
10 P. Minas Bıjışkyan, Karadeniz Kıyıları Tarih ve
Coğrafyası 1817-1819 (nşr. H.D. Andreasyan), İstanbul
1969, s. 94.
11
Kolonizasyon döneminde bölge hakkında bkz.
Alexandre Baschmakoff, La Synthese Des Periples
Pontiques, Paris 1948; J. G. F. Hind, ‚Greek and Barbarian
Peoples on the Shores of the Black Sea‛, Archaeological
Reports, 30 (1983-1984), s. 71-97; Robert Drews, ‚The
Earliest Greek Settlements on the Black Sea‛, The Journal
of Hellenic Studies, 98 (1976), s. 18-31; John Boardman,
‚Greek Archaeology on the Shores of the Black Sea‛,
Archaeological Reports, 9 (1962-1963), s. 34-51; Robert j.
Bonner, ‚Greek Colonies and the Hinterland‛, The
Classical Journal, 20/6 (Mart 1925), s. 359-362; Rhys
Carpenter, ‚The Greek Penetration of the Black Sea‛,
American Journal of Archaeology, 52/1 (Ocak-Mart 1948),
s. 1-10.
12 Jan Bouzek, Cimmerians and Early Scythians: The
Tradition from Geometric to Orientalising Style in the
Pontic Area‛, North Pontic Archaeology, s. 33-44.
4
İbrahim TELLİOĞLU
ken yeni yerler kurmak yerine İskitlerin Kırım
ve çevresindeki yerleri içerisinde ticari hayatın canlı olduğu alanlara yerleşmeye başlamıştır. Berezan, Olbia, Histria, Phanagoria gibi
şehirler bunun en göze çarpan örnekleridir.13
Koloniciler başlangıçta zor kullanarak yörede
etkili olmaya çalışsa da başarılı olamamışlar
ve nihayet İskitlerle uzlaşarak bölgede tutunabilmişlerdir. 14 Bu kaynaşma bir süre sonra
değişimi de beraberinde getirmiştir. İskitler
buradaki Slav ve Grek unsuru arasında erimekle birlikte bölgedeki yer isimlerinde uzun
süre varlıklarını hissettirmişlerdir.15 Kıyıda
bunlar olurken Kırım’ın bozkır kesiminde
kolonicilerin etkinliğinden söz etmek mümkün değildir. Buradaki İskit bakiyeleri uzun
süre daha kimliklerini koruyacaktır.
Kimmer ve İskitlerden sonra Avrupa
Hunları ile birlikte Kırım’a Türk yerleşimi
devam eder. Asya Hun Devleti’nin dağılmasını müteakiben batıya göç eden Hunlar IV.
yüzyılın ortalarından itibaren İdil bölgesini
ele geçirmişler. Aynı yüzyılın sonlarında batıya doğru fetihler yapmaya başlayan Hunların
bölgede yurt tuttuğu yerler arasında Kırım da
vardı. Kaynaklar 371’de Hunların Kırım’a
ulaştığını yazar. Daha önce bölgede bulunan
Pierre Dupont, ‚L’habitat Grec du Pont-Euxin:
Quelqeus Pierres d’Achoppement‛, Habitat et Urbanisme
dans le Monde Grec de la fin des Palais Mycéniens | la
Prise de Milet (494 AV.J.-C.) (Table Ronde Internationale
du 9-10 Mars 2001 | Toulouse), Toulouse 2002, s. 285-300.
Kırım ve çevresinde kurulan koloniler hakkında bkz.
North Pontic Archaeology (nşr. G. R. Tsetskhladze),
Leiden 2001; Le Pont-Euxin vu par les Grecs (nşr. O.
Lordkipanidzé-P. Lévêque), Paris 1990; The Greek
Colonisation of the Black Sea Area (nşr. G. R.
Tsetskhladze), Stutgart 1998 ; Demetrios B. Grammenos,
Ancient Colonies in the Black Sea, Thessaloniki 2003.
14 Ayrıntılı bilgi için bkz. Greeks and Natives in the
Cimmerian Bosphorus 7th-1st Centuries BC (Proceedings
of the International Conference, October 2000, Taman
Russia) (nşr. S. L. Solovyov), Oxford 2007.
15
Z. V. Togan, Avrupa İskitleri arasında Kırım
yarımadasında Küçük Skit ismiyle yaşayan ve bu adaya
kendi simini veren Tavrların, Germen ve Grekler
tarafından yutulduğunu yazar. Karadeniz İskitleri dilinde
bir balık ismi olan Karım paluk kelimesi Azak denizinin
Temerinda olan ismi, İskitlerin bir izi olarak yüzyıllar
boyun yaşamıştır. Bkz. A. Zeki Velidî Togan, Umumî
Türk Tarihi’ne Giriş, İstanbul 1981, s. 35.
13
Gotlar, Hunların yüksek h}kimiyetini kabul
ederek yörede yaşamaya devam etmiştir.16
Bölge IV. yüzyılda Romalılar tarafından kaderine terk edildiği için Hunlar bölgeyi ele geçirmek için çok çaba sarf etmemişlerdir. Zira
kendilerini yüz üstü bırakan Romalıların bu
davranışı karşısında bölge halkı kalelerini
kayıtsız şartsız Hunlara teslim etmişti. Kale
muhasarasında başarısız olan Hunların, Kırım
ve çevresini zorlanmadan ele geçirmelerinin
altında yatan sebep budur.17 V. yüzyılın sonlarına doğru Hunlar Avrupa’yı terk edip Karadeniz’in batı kıyılarına doğru çekilmekle
birlikte Kırım’daki varlıkları devam etti.
463’te Bulgarların yanı sıra aralarında Saragur
ve Onogurların da bulunduğu Ugor kabileleriyle birleşerek Azak Denizi’nin doğusunu
kendilerine merkez edinen Hunların adları
zamanla unutulup gitmiştir.18 Bununla birlikte onlardan kalma arkeolojik buluntular Hunların Kırım’daki hatıraları olarak günümüze
ulaşmıştır.19
Avrupa Hunlarından sonra Türklerin
bölgedeki varlığı devam etmiştir. Ancak kıyıdaki ticaret yerlerinde h}kimiyet Doğu Roma
İmparatorluğu’na geçmiştir. Kırım’da Göktürklerin h}kim olduğu, bölgenin Göktürklerin batı kesimini oluşturduğu yazılıp çizilse
de kaynaklarda bu meseleyi aydınlatmaya
yetecek bilgi bulunmaz. 576’da Göktürk ordularının Kırım’a ulaştığı ancak ele geçiremediği
bilinmektedir. Bu sefer sırasında Bizans orduları bölgeyi savunmuştur. Yine 584’te Abhazya’nın, Göktürklerin batı sınırını oluşturduğu
anlaşılmaktadır.20 Bölge bu ara dönemde Doğu Roma İmparatorluğu’nun h}kimiyetine
L. N. Gumilëv, Hazar Çevresinde Bin Yıl (nşr. A.
Batur), İstanbul 2003, s. 163, 170, 212.
17 L. N. Gumilëv, Hunlar (nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s.
577.
18 M. İ. Artamonov, Hazar Tarihi (nşr. A. Batur), İstanbul
2004, s. 117 vd.
19
Kerc, Marfowka, Beljaus, Feodossija, KrosssnogWardeiskoje yanındaki Kalinino, Tschikarenko’dan elde
edilen Hunlara ait arkeolojik buluntular için bkz. Ali
Ahmetbeyoğlu, Avrupa Hun İmparatorluğu, Ankara
2001, s. 138, 146.
20 L. N. Gumilëv, Eski Türkler (nşr. A. Batur), İstanbul
2003, s. 70, 143.
16
Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi
girmiş olsa da sahilin ardındaki bölgede Türk
yoğunluğu devam etmiş olmalıdır. Prokopios’un Kırım ve çevresini Hunlara ait olarak
göstermesi bunun en büyük delilidir.21 Göktürk kağanlığının yıkılmasından sonra Hazarların birden bire bu bölgede bağımsızlık kazanması, Romalı tarihçinin işaret ettiği Türk
varlığının sonucu olarak görülmelidir. Ancak
bölgenin Göktürklerin h}kimiyet alanı içerisinde olma ihtimali zayıftır. Belki de bölge
tarihinin bir uzmanı gibi Kırım’ı Göktürkler
için bir ganimet ülkesi olarak görmek22 en
makul olanıdır.
VII. yüzyıl ortalarında başlayan Hazar
h}kimiyeti döneminde bölge yeniden Türkler
tarafından idare edilmeye başlanmıştır. Hazar
ülkesinin ticari önemi, Hazarların Bizans İmparatorluğu ile yoğun münasebetleri ve İslam
ordularının Hazar ülkesinin ele geçirerek
Avrupa’ya ulaşma çabaları gibi sebepler yüzünden kaynaklar Kırım ve çevresinden daha
yoğun olarak bahsetmeye başlamıştır. Böylece
Hun sonrası devre ait karanlık dönem de
ortadan kalkmıştır.
Hazar h}kimiyeti sırasında Musevi
Hazarlar olan Karayların en önemli merkezi
Kırım olmuştur. Dünyanın büyük ilgisini
çeken Karayların menşei uzun süre başka
taraflara çekilse de sonunda onların Hazarlardan geldiği anlaşılmıştır.23 Kırım, Karaylar
için o kadar önemli bir yer haline geldi ki
Bizans’taki Musevilerin bir kısmı da buraya
göç etti. Balkanlardaki Karaylar Kırım’dan
beslenmiştir. Güney Rusya’nın kuzeyinde
bulunan Kuman-Kıpçakların bir kısmı Kırım’ın etkisiyle Karailiği kabul etmiştir. XIII.
yüzyıldan itibaren dünyanın diğer yerlerindeki Karai cemaatleri süratle yok olurken
Prokopius, History of the Wars, I (nşr. H. B. Dewing),
London 1979, s. 97.
22 L. N. Gumilëv, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, I
(nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s. 50.
23 1175 civarında bölgeyi gezen Ratisbonlu Petahya’nın
bölgedeki Türkler ve onların Museviliği hakkındaki
gözlemleri için bkz. Travels of Rabbi Petachia of Ratisbon
(nşr. A. Benisch), London 1856, s. 1-9.
21
5
Kırım’daki cemaat varlığını korumuş ve dünya Karailiğinin merkezi haline gelmiştir. XIV.
yüzyılın sonlarına doğru Kırım’dan Litvanya
ve Polonya’ya göç edenler vasıtasıyla Karailik
buralara da yayılmış, böylece Doğu Avrupa
Karay cemaati oluşmuştur.24
Hazar h}kimiyeti sırasında dikkat çeken diğer bir hadise IX. yüzyıl sonlarında
Ural ve Volga arasındaki Peçeneklerin Kırım’a
akınlar düzenlemesidir. Hududu’l Alem’e
göre bu akınlar yüzünden Azak denizi kıyıları
Peçeneklerin eline geçerken Kırım da onların
akınlarına maruz kalmıştır.25 Bu akınları düzenleyen Peçenekler 860’dan sonra Macarlardan Kıpçak bozkırını almış ve sekiz boy halinde bölgeye yayılmışlardır.26 Mezkûr dönemden itibaren Hazar ülkesinden Kırım
yarımadasındaki Bizans’ın kuzey ve doğu
ülkeleriyle ticaret yapan en önemli şehri olan
Cherson yolu, Azak denizi sahilinde Peçenek
ülkesinden geçmeye başlamıştır.27
VII. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan
Hazar Devleti, Avrupa Hunlarından sonra
Karadeniz’in kuzeyinde en çok iz bırakan
siyasi unsur olarak X. yüzyılın ikinci çeyreğinden ortadan kalkmıştır. Ancak bu devletin
yıkılış döneminde Kırım, Türklerin varlığını
korumak için toplandıkları bir yer olarak kayıtlara da geçmiştir. 965’te Ruslar İtil şehrini
ele geçirdikten sonra Hazarlar Azak ve Kırım
Şaban Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri, Ankara 1985,
s. 119, 130, 139, 173, 178, 191. Ayrıca bkz. Erdoğan
Altınkaynak, Tozlu Zaman Perdesinde Kırım Karayları,
Haarlem 2006.
25 Hudūd al-‘Ālam The Region of the World 982 A.D. (nşr.
V. Minorsky), London 1937, s. 443 vd.
26 XIX. yüzyılın ortalarına doğru bölgeyi gezen bir bilim
adamı, Peçeneklerle Kıpçakları Kırım’daki Türk
kimliğinde etkili olan unsurlar olarak gösterir. Bkz.
Xavier Hommaire de Hell, Les Steppes de la Mer
Caspienne Le Caucase La Crimée et la Russie
Méridionale, Paris 1843, s. 271.
27 Akdes Nimet Kurat, Peçenek Tarihi, İstanbul 1937, s. 52
vd., 61.
24
6
İbrahim TELLİOĞLU
taraflarına çekilerek küçük bir devlet şeklinde
varlığını devam ettirmiştir.28
Hazar devletinin yıkılmasından sonra
Kırım’daki Türk varlığının devam ettiği bölgenin isimlendirilmesinden anlaşılabilir. Ancak bu kez bölge başka bir Türk topluluğunun
adıyla bir arada anılmaya başlanacaktır. Arap
kaynakları, Hazar h}kimiyetinin sona ermesinden kısa süre sonra Karadeniz’in kuzeyinde, Kırım’ın da d}hil olduğu Özü nehrinden
İdil boylarına uzanan bölge için Kıpçak bozkırı ifadesini kullanır. XI. yüzyılda başlayan bu
adlandırma XV. yüzyıla kadar devam eder.29
Bu dönem zarfında XIII. yüzyılda Kırım ile
Anadolu arasındaki ticari ilişkilerin artması
Kırım’ın Türkler açısından önemini daha da
artırmıştır. Rubruklu Wilhelm’in şahit olduğu
üzere Türkiye’den gelip mallarını daha kuzeye satmak isteyen tüccarlar için Suğdak büyük önem taşır.30 O yüzden Ruslar, Türk tüccarların bölgedeki faaliyetlerini engellemeye
çalıştığı için Türkiye Selçuklu hükümdarı
Alaeddin Keykubad, 1227/1228’de Emir Hüsameddin Çoban komutasındaki donanmayı
bölgeye göndererek Rus ve Kıpçaklardan
destekli Suğdak kuvvetlerini mağlup etmiş ve
yöredeki varlığını devam ettirmişti.31 Böylece
bölgedeki İslam nüfuzu da artmış oldu. Selçukluların Kırım’a ilgisi bununla sınırlı kalmadı. 1263’te çoğu Çepnilerden olması mümkün 12.000 hane kadar Türkmen ailesinin
Kırım ve Dobruca’ya yerleşerek İslamiyet’in
bölgede köklenmesi için çalışmaya başlaması32 da bu açıdan oldukça kıymetlidir. Zira
A. Zeki Velidî Togan, ‚Hazarlar‛, İA., V/1, İstanbul
1987, s. 397-401.
29 Bkz. Şihabeddin b. Fazlullah el-Ömerî, Mes}liku’l
Ebs}r Türkler Hakkında Gördüklerim ve Duyduklarım
(nşr. A. Batur), İstanbul 2014, s. 26; A. Yu. Yakubovskiy,
Altın Ordu ve Çöküşü (nşr. H. Eren), Ankara 1992, s. 1.
30 Wilhelm Von Rubruk, Moğolların Büyük Hanına
Seyahat 1253-1256 (Çev. E. Ayan), İstanbul 2001, s. 28.
31 Ali el-Ca'feri er-Rugadi İbn Bibi, El Evamirü'l-Ala'iye
fi’l-Umuri’l-Ala’iye, I (nşr. M. Öztürk), Ankara 1996, s.
315 vd., 325-345.
32 A. Zeki Velidî Togan, Umumî Türk Tarihi’ne Giriş, s.
268. XIX. yüzyıl başlarına ait bir kaynak, Anadolu
Türkleri’nin Kırım’daki Türk nüfusu içerisinde hala etkili
olduğunu göstermektedir. Bkz. M. César Famin, Histoire
28
İslam orduları Hazar direnişi sebebiyle bölgeye ulaşamadığı için Kırım ve çevresinin İslamlaşması da gecikmiştir. İdil’de daha X. yüzyılda bir İslam topluluğu oluşmasına rağmen
aynı tür gelişme Kırım’da olmamıştır.
Kırım’ın kuzeyindeki bozkırlar XII.
yüzyılın başlarından itibaren Rus yayılmasına
maruz kalmıştır. Bu dönemden itibaren Kıpçaklar sayıca kendilerinden çok üstün Ruslar
tarafından sıkıştırılarak yurtlarından sürülmeye başlanmıştır. Rusların başında bulunan
Vladimir Monomach, knezlikler arasında
birliği sağlayarak Rusya’nın hem en büyük
kumandanı hem de en etkili politikacısı konumuna yükselirken Bizans İmparatorluğu ile
de ittifak yapmaya başlamıştı. Bu güçlenme
Kıpçak bozkırındaki Türklerin aleyhine oldu.
Kıpçakları Karadeniz’in kuzeyinde mağlup
eden Vladimir, beş-altı milyonluk bir nüfusa
hükmetmeye başladı. Kıpçaklar sadece üç
yüz-dört yüz bin civarındaydı. Ayrıca Kıpçakları destekleyecek bir müttefikleri de yoktu.33
Bu yüzden Kıpçak bozkırı yavaş yavaş Rusların eline geçmeye başladı. Ancak Kırım’da
çok fazla değişen bir şey olmadı.
Hazar h}kimiyetinden sonra Kırım ve
çevresindeki Türkleri yakından ilgilendiren
bir diğer gelişme Venedik ve Cenevizlilerin
bölgeye koloniler kurmaya başlamasıdır. Hem
Karadeniz hem de Azak Denizi’ndeki limanlar onlar için büyük önem taşımaktaydı.34 Her
iki topluluk da bölgeye ulaştığında buradaki
Türk nüfusun yoğunluğunu görmüş ve onlarla iyi geçinmenin yollarını aramışlardır.35 Böylece tarih bir daha tekerrür etmiş, ilk çağdaki
kolonicilerden sonra orta çağdakiler de Türklerle uzlaşmadan bölgeye yerleşemeyeceklerini anlaşmışlardır. Cenevizliler, Bizans İmparatorluğu ile iyi ilişkiler kurarak Karadeniz
havzasına açılmış ve 1201’de Kefe’de ilk koloet Descriptionde tous les Peuples La Crimée, Paris 1838, s.
4.
33 L. N. Gumilëv, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, I,
s. 389.
34 Ayrıntılı bilgi için bkz. J. Corréard, Guide Maritime et
Stratégique dans la Mer Noire la Mer d’Azof, Paris 1854.
35 Lorenzo Pubblici, Dal Caucaso al Mar d’Azov, Frienze
2007, s. 20.
Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi
nilerini kurmuşlardır. Ancak 1204’te Haçlılar
Bizans İmparatorluğu’na el koyunca Venedikliler, Cenevizlileri saf dışı bırakarak Karadeniz ticaretini tekeline almayı başarmıştır.36
İstanbul’daki Haçlı h}kimiyeti sona erince de
tekrar Cenevizliler Karadeniz havzasına yayılmaya başlamıştır. 13 Mart 1261’de imzalanan Nymphanion (Nymfe, Nif, Kemalpaşa)
antlaşmasına göre Cenevizliler Venedik’e
karşı Bizans’a silahlı yardımda bulunacaklar,
karşılık olarak da imparatorluk arazisinde
vergi ve gümrük muafiyetine sahip olmak
şartıyla Cenevizlilere kendilerine pazar yerleri
tahsis edilecektir. Bu gelişmenin bir neticesi
olarak Cenevizliler, 1269’da Kırım’da koloni
kurmuştur.37 Ancak elde edilen imtiyazlara
rağmen Kırım’ın nüfusunun büyük kısmını
oluşturan Türklerle iyi geçinmeleri gerekirdi.
Bu arayışın bir neticesi olarak Kırım’da
1303’te Codex Cumanicus adı verilen LatinceKıpçak Türkçesi sözlük ortaya çıkmıştır.38
Böylece Cenovalı tüccarlar Kırım’ın yerlilerinin dilini öğrenmek suretiyle bölgede ticari
menfaatlerini koruyabileceklerini anlamışlardır.
Timur Kıpçak bozkırını ele geçirmek
üzere bölgeye geldiğinde İbn Arabşah, Kırım
ve çevresinin oldukça ıssızlaştığını yazar. XIV.
yüzyılın sonlarına kadar Harezm’den çıkıp
hiçbir tehlike ile karşılaşmadan üç ayda Kırım’a varan kervanlar yiyeceği içeceği bol bir
ülkede seyahat etmekteydi. Ancak o tarihlerde bölgenin bu canlılığı yok olmuştu.39 Bununla birlikte bölgedeki Türk nüfusu gücünü
devam ettirmekteydi. Timur’un desteğiyle
Altınordu Hanlığı’nı almak üzere harekete
Staníslave Siestrzencewicz de Bohusz, Histoire du
Royaume de la Chersonese Taurique, St. Petersbourg
1824, s. 312-315.
37 F. Èlie de la Primaudaie, Ètudes sur le Commerce au
Moyen Age Histoire du Commerce de la Mer Noire et des
Colonies Gènoises de la Krimèe, Paris 1848, s. 66, 75.
38 Eserin Latinceden ilk tercümesi, Codex Cumanicus (nşr.
G. Kuun), Budapest 1880; yeni baskı Budapest 1981.
39 İbni Arabşah, Ac}ibu’l Makdûr (nşr. A. Batur), İstanbul
2012, s. 135 vd.
36
7
geçen Toktamış 1376’da Mirza Mamay komutasında büyük kısmı Kırım’daki Türklerden
oluşan40 orduya yenilmişti.41 Bu da Moğol
h}kimiyeti ve Timur bölgeye ulaştığında Kırım’ın nüfus yapısının çok fazla değişmediğini ve bölgedeki Kıpçak etkisinin sürdüğünü
gösterir.
Altınordu Devleti’nin yıkılmasından
sonra Kırım yarımadasında Hacı Giray tarafından kurulan Kırım Hanlığı, 1441’den
1783’e kadar Türklüğün bölgedeki temsilcisi
oldu. Bu dönem bölgedeki Türk nüfusu anlamında oldukça kıymetlidir. 1220’den beri
Kırım ve çevresindeki nüfusun ekseriyetini
oluşturan Türkler, Kırım Hanlığı vasıtasıyla
bağımsızlıklarını ilan etmiştir. İstanbul’un
fethinden sonra Osmanlılarla işbirliği yapan
Kırım hanları, Cenevizlilerin yöredeki etkinliğini azaltmıştır. 1454’te iki tarafın Cenevizlilerin bölgedeki en büyük kolonisi olan Kefe’yi
kuşatarak burayı vergiye bağlamaları mezkûr
işbirliğinin ilk somut göstergesi olmuştur.
Kırım hanlığı zamanında Kıpçak bozkırının
yanı sıra Taman’ın da ele geçirilmesiyle Türkler bir bayrak altında yaşamaya başlamışlardır. XVI. yüzyıl ortalarında Nogay kabilelerinin de Kırım hanlığının h}kimiyetini benimsemesi bu birlikteliğe büyük katkı sağladı.
Aynı dönemde başlayan Rus akınları hem
sıcak denizlere inmek hem de Kırım hanlarının bölgedeki Türkleri birleştirmeye yönelik
çabalarının önünü kesmek içindir. 1475’te
başlayıp yaklaşık üç asır boyunca devam eden
Osmanlı h}kimiyeti, Kırım hanlarının bölgedeki varlığını güçlendirdiği gibi bölgedeki
Türk nüfusun da hamiliğini üstlenmiştir.
XVII. yüzyılın sonlarına doğru Rus Çarlığının
önlenemeyen yükselişi Kırım hanlarının gerilemeye başlamasına zemin hazırlamıştır. Osmanlı-Rus mücadelesinde Slavların elde ettiği
başarılar Kırım’daki Türk varlığını da tehdit
L. N. Gumilëv, Eski Ruslar ve Büyük Bozkır Halkları, II
(nşr. A. Batur), İstanbul 2003, s. 234.
41 Joseph von Hammer-Purgstall, Geschichte der Golden
Horde ın Kiptschak, Pesth 1850, s. 333.
40
8
İbrahim TELLİOĞLU
altına aldı. Yaklaşık bir asır boyunca devam
eden gerileme 1686’da Rusların müttefikler ile
birlikte Kırım ve Azak kalesine saldırmaları
ile zirveye ulaştı. Kırım’ın Karadeniz havzası
ile ilgilenen bütün devletler özellikle de Ruslar için ifade ettiği stratejik önem bölgenin
önemli çatışmaların yaşandığı bir alan haline
gelmesine yol açmıştır. 1736'da Ruslar Bahçesaray'ı yağmalaması Türkler için
başlayacak yeni dönemin ilk habercisi olmuştur. 1771’de Kırım yarımadasını işgal eden
Ruslar 21 Temmuz 1774’te imzalanan Küçük
Kaynarca Antlaşması ile bölgeyi Osmanlı
himayesinden çıkarttıktan sonra 1777’de bölgedeki limanları ele geçirmiştir.42 1767’de
Fransa konsolosu olarak bölgeye atanan Baron de Tott’un şehadet ettiği gibi Kırım, Ruslar ele geçirdiğinde nüfusunun büyük kısmı
Türklerden oluşan bir yerdi. Hem sosyal hem
de kültürel bakımdan bölgede Türk ağırlığını
Bu dönem hakkında bkz. Halim Giray, Gülbün-i H}n}n
(nşr. M. S. Çöğenli-R. Toparlı), Erzurum 1990; Abdullah
ibn Rıdvan, Tevarih-i Deşt-i Kıpçak‘an Hıtta-i Kırım veya
Tevarih-i Tatar Hanan-ı Kadim ve Ahv}l-i Deşt-i Kıpçak
(nşr. M. A. Erdoğru-S. Uysal) İzmir 2012; Kefeli İbrahim
Efendi, Tevarih-i Tatar Han ve Dagıstan ve Moskov ve
Deşt-i Kıpçak Ülkelerinindir (nşr. İ. Otar), Eskişehir 2005;
M. Langlès, Note sur les Monnaies de Crimée, Paris 1806;
M. Kazimirski, Précis de l’histoire des Khans de Crimée
(nşr. M. A. Jaubert), Paris 1833; Ahmed Süha Arslangiray,
Kırım Hanlığı, İstanbul 1959; Müstecib Ülküsal, Kırım
Türk Tatarları, İstanbul 1980; Oktay Aslanapa, Kırım ve
Kuzey Azerbaycan’da Türk Eserleri, İstanbul 1979;
Muzaffer Ürekli, Kırım Hanlığının Kuruluşu ve Osmanlı
Himayesinde Yükselişi, Ankara 1989; Yücel Öztürk,
Osmanlı Hakimiyetinde Kefe 1475-1600, Ankara 2000;
Serhat Kuzucu, Kırım Hanlığı ve Osmanlı-Rus Savaşları,
İstanbul 2013; Ömer Bıyık, Kırım’ın İdarî ve SosyoEkonomik Tarihi (1600-1774), İstanbul 2014; Doğu
Avrupa Türk Mirasının Son Kalesi Kırım (nşr. Y. Öztürk),
İstanbul 2015; Derya Derin, Abdülgaffar Kırımî’nin,
Umdet’ül Ahbar (Umdet’üt Tevarih)’ına Göre Kırım
Tarihi (AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış
Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2003; Halil İnalcık, ‚Kırım
Hanlığı‛, TDVİA, XXV, s. 450-458; Kemal Özcan, ‚Kırım
Hanlığı’nın
Kuruluş
Süreci:
Yarımadada
Tatar
H}kimiyetinin Tesisi‛, Karadeniz Araştırmaları, 5 (Bahar
2005), s. 26-36; Istv{n V{s{ry, ‚Kırım Hanlığı ve Büyük
Orda (XV-XVI. Yüzyıl) H}kimiyet Uğruna Mücadele‛
(nşr. S. Acar), Tarih İncelemeleri Dergisi, XXIX/1 (2014), s.
327-340.
42
hemen hissetmek mümkündü.43 Ancak Ruslar
bölgenin bu yapısını değiştirebilmek için hızla
işe koyuldular. 1783’te ise bölgede büyük bir
Türk kıyımı gerçekleşti. Prens Paul Potemkin
komutasındaki Rus ordusu büyük bir sivil
katliamı yapmış, her yaştan ve cinsiyetten
30.000 Kırımlıyı katlettirmiştir.44
1783’te Kırım’ı işgal eden Ruslar 1792
Yaş antlaşmasıyla da bölgeyi ilhak etti. Sonuçta MÖ. VII. yüzyılda başlayan ve küçük kesintilerle 1792’ye kadar devam eden Kırım’daki
Türk h}kimiyeti sona erdi. Bu tarihten sonra
Kırım farklı statülerle günümüze kadar idare
edildi. Rus h}kimiyeti sırasında Kırım’ın demografik yapısında büyük değişiklikler oldu.
İlk aşamada Kırım’dan Müslüman Tatar nüfusunu göç ettirmiş, ikinci aşamada Kırım’a
dışarıdan Rus, Kazak, Alman gibi çeşitli toplulukları getirerek isk}n ettirilmiştir. Rusların
baskı ve entrikaları ile salgın hastalıklar yüzünden 1785-1788 yıllarından hemen sonra on
binlerce Kırım Tatarı mülklerini çok ucuza
satarak Türkiye’ye, özellikle Anadolu ve Rumeli bölgelerine göç etmiştir.45 Böylelikle Kırım’da, Rus işgalinden sonraki yirmi yılda
300.000 kişilik bir nüfus kaybedilmiş ve
30.000’i aşkın Tatar da düzenlenen katliamlarda öldürülmüştür. Belirtildiğine göre, Özü
ve Kazak arasındaki Tatar grupları Kırım’ın
merkezindeki Tatarlara göre daha az göç
vermiştir. Tatarların mülkiyet hakkı ellerinden alındığı için Kırım’ın nüfusu onda dokuz
oranında azalmıştır Bölgedeki yer isimleri
değiştirilerek Kırım’daki Türk kimliği silinmeye çalışıldı. İsimleri değiştirilen en önemli
yerleşim yerleri şunlardır: Kırım/ Tavrida,
Kefe/Teodosia, Akmescit/ Simferopol, Gözle-
Memorires du Baron de Tott, sur le Turcs et les
Tartares, II, Amsterdam 1785, s. 107-220.
44 Henry H. Howorth, History of the Mongols, II, London
1880, s. 601. Rusların Kırım’daki ilerlemesi hakkında
ayrıca bkz. Edmund Spencer, The Fall of the Crimea,
London 1854.
45 Kırım Türklerinin bölgeden göç etmeleri hakkında bkz.
Ethem Feyzi Gözaydın, Kırım Türklerinin Yerleşme ve
Göçmeleri, İstanbul 1948.
43
Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi
ve/Evapatori, Kızı Kerman/Belaya Veja, Sivastapol/Akyar.46
Kırım’daki Rus h}kimiyetiyle birlikte
Türk nüfusu XIX. yüzyılın sonlarına doğru
gerilemeye başlamıştır. Yüzyılın ortalarında
bölgedeki Türkler hala oldukça kalabalıktır.47
Ancak Rus baskısı yüzünden 1856-1860 arasında sadece Dobruca’ya göç eden Kırım Tatarının sayısı 100.000 civarındadır.48 Kırım
Savaşı’ndan sonra yarımadada bulunan Osmanlı ve müttefik kuvvetlerinin geri çekileceği anlaşılınca 1856’da başlayıp 1876’ya kadar
devam eden süreçte bölgeden yeni bir Türk
göçü daha olmuştur.49 XX. yüzyılın başlarına
kadar bölgeden göç eden Türklerin sayısı
1.200.000 kişiye ulaşmıştır.50 Böylece Kırım’daki Türk nüfus büyük ölçüde azalmış,
daha da önemlisi bölgedeki dini, sosyal ve
kültürel doku da değişmeye başlamıştır.
Bu konuda ayrıntılı bir değerlendirme için bkz. Alper
Başer, ‚Kırım’da Rus Kolonizasyonu‛, Karadeniz
Araştırmaları, 24 (2010), s. 29-42. XIX. yüzyılın ilk yarısına
kadar bölgenin durumu hakkında ayrıca bkz. J. Reuilly,
Voyage en Crimée et sur les Bords de la Mer Noire
pendant l’année 1803, Paris 1806; M. De St-Sauveur,
Excursion en Crimée et sur les Cotes du Caucase au mois
de Juillet 1836, Paris 1837; Jean Charles de Bess, Voyage
en Crimée au Caucase en Géorgie an Arménie en Asie
Mineure 1829-1830, Paris 1838, s. 15-50; Anatolij N.
Demidov, Voyage dans la Russie Méridionale et la
Crimée en 1837, I, Paris 1840.
47 Bkz. Jean-Henri Schnitzler, Description de la Crimée,
Paris 1855, s. 63-70. O dönemde bölgeyle ilgili eserlerin
tamamında Türklerin nüfus olarak baskın olduğuna ait
bilgiler bulunur. Bkz. M. Anatole de Démidoff, Voyage
dans la Russie Méridionale et la Crimée, Paris 1854, s.
207-481; Baron de Bazancourt, L’xpédition de Crimée, I,
Paris 1856; Alexander William Kinglake, The Invasion of
the Crimea, I, New York 1863; Andrew Neilson, The
Crimea: Its Towns, Inhabitants and Social Customs,
London 1855; William Grey, Journal of a visit to Egypt,
Constantinople the Crimea, Greece, New York 1870, s.
178-195.
48 Müstecib Ülküsal, Dobruca ve Türkler, Ankara 1987, s.
35.
49 Ayrıntılı bilgi için Abdullah Saydam, Kırım ve Kafkas
Göçleri (1856-1876), Ankara 1997.
50 Turhan Kaya, ‚Kırım Türklerinin 1944 Sürgününün 70.
Yılında Kültür ve Sanattaki İz Düşümleri Üzerine
Düşünceler‛, AÜ Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü
Dergisi, 51 (2014), s. 373.
46
9
Çarlığın yıkılmasından sonra Kırım
Türkleri kendi kaderlerini tayin etmek üzere
harekete geçmişlerdir. 7 Nisan 1917’de Akmescit’te 1500 temsilcinin katılımıyla Kırım
Müslümanları Birinci Umumi Kongresi toplandı. Çelebi Cihan başkanlığında bir komite
kuruldu. Mayıs 1917’de toplanan Rusya Müslümanları Kongresi kararına uyan Kırım
Türkleri bağımsızlıklarını ilan etme için harekete geçmiş ve Kırım Halk Cumhuriyeti’ni
ilan etmişlerdir. Ancak Bolşevikler buna izin
vermedi. 18 Ekim 1921’de Kırım Muhtar Sovyet Cumhuriyeti kuruldu. 1928-1931 arasında
40.000 Kırımlı Ural bölgesine tehcir edilmiştir.
18 Mayıs 1944 ise Kırım Türklüğü için kara bir
gündür. Kırım’ın Türk ahalisi sürgün edilmiş
yerine Ruslar yerleştirilmiştir. Bu olayla Kırım
Türkleri tarihin gördüğü en büyük kırımlardan birisine maruz kalmış, bir gecede yurtlarını terk etmeye zorlanmıştır. O zamandan
günümüze ata yurtlarına dönme ve temel
insan haklarından faydalanabilme mücadelesi
veren Kırım Türklerinin bu hak arayışı dünyadan gerekli desteği bulamamıştır.51
Buraya kadar yapmış olduğumuz değerlendirmeden de anlaşılacağı üzere Kırım,
Türklerin en eski yurtlarından birisidir. MÖ.
VII. yüzyıldan itibaren Kimmerlerle birlikte
başlatılabilecek Türk yerleşimi XX. yüzyılın
ortalarına kadar devam etmiştir. Bu özelliği
ile Kırım, dünyada Türk h}kimiyetinin en
uzun süre devam ettiği yerlerden birisi olmuştur. Türklerin kadim yurdu olan Orhun
bölgesinin 920’de Moğolların eline geçtiği göz
XX. yüzyıl başlarından itibaren bölgenin durumu
hakkında bkz. Müstecib Ülküsal, Kırım Yolunda Bir
Ömür Hatıralar, Ankara 1999; Hakan Kırımlı, Kırım
Tatarlarında Milli Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916),
Ankara 1996; Kemal Özcan, Kırım Türklerinin Sürgünü
ve Milli Mücadele Hareketi (1944-1991), İstanbul 2002;
aynı yazar, Sovyet Belgelerinde Kırım Dramı, İstanbul
2007; Necip Hablemitoğlu, Kırım’da Türk Soykırımı,
İstanbul 2003; Ayşegül Aydıngün-İsmail Aydıngün,
Kırım Tatarlarının Vatana Dönüşü, Ankara 2004; Mustafa
Abdülcemil Kırımoğlu, Kırım Tatar Milli Kurtuluş
Hareketinin Kısa Tarihi (nşr. H. Kırımlı), Ankara 2004;
Mirza Bala, ‚Kırım‛, İA., VI, İstanbul 1977, s. 759 vd.
51
10
İbrahim TELLİOĞLU
önünde bulundurulursa Kırım’daki yerleşmenin tarihî derinliği daha iyi anlaşılacaktır.
Kırım’daki Türk varlığının zeminini
Kimmer ve İskitlerin bölgeye yerleşmesi oluşturur. İskit h}kimiyeti sırasında bölgeye gelen
koloniciler Kırım’ın sahil kesiminde merkezler kurarken iç bölge Türklerin elinde kalmıştı. Yüzyıllar sonra Cenevizliler yöreye koloni
kurduğunda da aynı durum söz konusuydu.
Kırım’a ticaret yapmak için gelen bütün unsurlar Türklerle iyi ilişkiler kurarak bölgede
tutunabilmişlerdir. Codex Cumanicus bunun
ebedi bir göstergesi olarak kitap raflarındadır.
İlk Türk yerleşmesinden sonra Avrupa Hunlarıyla birlikte Kırım’daki Türk h}kimiyeti tazelenmiştir. İskitlerden sonra Romalılar bölgeyi ele geçirmiş olsa da kaynaklar,
Kırım’daki İskit bakiyelerinin IV. yüzyıla
kadar yörede var olduğunu yazar. Dolayısıyla
iktidar el değiştirse bile Kırım’daki Türkler
varlığını sürdürmüştür. Avrupa Hunları,
Hazarlar ve Kırım Hanlığı ile Türklüğün siyasi temsilcileri olarak Kırım’ı XVIII. yüzyılın
sonlarına kadar idare ettiler. Aradaki kesinti
dönemlerinde bölgenin ekseriyetini oluşturan
Kıpçaklar, Kırım ve çevresindeki Türkleri
himaye etmeye çalıştılar. Kırım Hanlığı zamanında Nogayların da katılımıyla Kırım
Türklerinin büyük çoğunluğunu oluşturan
yapı ortaya çıkmış oldu.
Kırım, XVIII. yüzyılın başlarından itibaren Rusların baskısı altına girdi. Sıcak denizlere ulaşmak için Karadeniz’de var olmaya
çalışan Ruslar Kırım’ı elde etmek için yaklaşık
yarım asır boyunca büyük bir mücadele verdi.
Böylece Kırım bir anda büyük güçlerin ilgi
alanına girdi. Rus yayılmasını durdurabilmek
için Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fransa’nın
çabaları Rusların hayallerini sadece belirli bir
süre erteleyebilecekti. 1783’te başlayan Rus
h}kimiyeti Kırım’daki Türk varlığına büyük
zararlar verdi. Ruslar bir yandan bölgedeki
Türkleri yurtlarından göç etmeye zorlarken
diğer yandan da Rus, Ukraynalı, Alman, Bulgar gibi farklı toplulukları yerleştirmekteydi.
Ayrıca bölgedeki Türkçe yer isimlerini değiştirerek yerlerine Rusça adlar vermişlerdi. Çar-
lık ortadan kalktıktan sonra Kırım Milli Cumhuriyetini kuran Türkler bu baskıdan kurtulup yeniden istiklalini elde etmeye çalışsa da
başarılı olamadı. Kırım Sovyet Cumhuriyeti’ni kuran Bolşevikler, Kırım’ı Türklerden
arındırma siyasetini devam ettirdiler. Bu dönemdeki sürgünlerin en iz bırakanı 18 Mayıs
1944 sürgünüdür. Bu göçle Kırım, insanlığın
gördüğü en büyük acılardan birine sahne
olmuştur. Cengiz Dağcı’nın eserleriyle ölümsüzleşen bu göçlerle birlikte bölgedeki Türk
nüfusu sistemli bir şekilde azalmıştır. Ancak
bütün bu çabalara rağmen tarihî gerçekler
değiştirilemez. Bölgenin tarihî ve kültürel
dokusu Kırım’ın kadim Türk yurdu olduğunun tartışılmaz bir kanıtıdır.
KAYNAKÇA
Abdullah ibn Rıdvan (2012). Tevarih-i Deşt-i
Kıpçak‘an Hıtta-i Kırım veya Tevarih-i
Tatar Hanan-ı Kadim ve Ahvâl-i Deşt-i
Kıpçak (nşr. M. A. Erdoğru-S. Uysal)
İzmir.
Ahmetbeyoğlu, Ali (2001). Avrupa Hun
İmparatorluğu, Ankara.
Altınkaynak, Erdoğan (2006). Tozlu Zaman
Perdesinde Kırım Karayları, Haarlem.
Arrianus’un Karadeniz Seyahati (nşr. M.
Arslan), İstanbul 2005.
Arslangiray, Ahmed Süha (1959). Kırım
Hanlığı, İstanbul.
Artamonov, M. İ. (2004). Hazar Tarihi (nşr. A.
Batur), İstanbul.
Aslanapa, Oktay (1979). Kırım ve Kuzey
Azerbaycan’da Türk Eserleri, İstanbul.
Aydıngün, Ayşegül, İsmail Aydıngün, Kırım
Tatarlarının Vatana Dönüşü, Ankara.
Bala, Mirza (1977). ‚Kırım‛, İA., VI, İstanbul, s.
756.
Baschmakoff, Alexandre (1948). La Synthese
Des Periples Pontiques, Paris.
Başer,
Alper
(2010).
‚Kırım’da
Rus
Kolonizasyonu‛,
Karadeniz
Araştırmaları, 24, s. 29-42.
Bess, Jean Charles de (1838). Voyage en Crimée
au Caucase en Géorgie an Arménie en
Asie Mineure 1829-1830, Paris.
Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi
Bıjışkyan, P. Minas (1969). Karadeniz Kıyıları
Tarih ve Coğrafyası 1817-1819 (nşr.
H.D. Andreasyan), İstanbul.
Bıyık, Ömer (2014). Kırım’ın İdarî ve SosyoEkonomik Tarihi (1600-1774), İstanbul.
Boardman,
John
(1962-1963).
Greek
Archaeology on the Shores of the
Black Sea, Archaeological Reports, 9, s.
34-51.
Bohusz, Staníslave Siestrzencewicz (1824).
Histoire du Royaume de la Chersonese
Taurique, St. Petersbourg.
Bonner, Robert J. (1925) Greek Colonies and
the Hinterland, The Classical Journal,
20/6 (Mart ), s. 359-362.
Bouzek, Jan (2001). Cimmerians and Early
Scythians: The Tradition
from
Geometric to Orientalising Style in the
Pontic Area, North Pontic Archaeology
(nşr. G. R. Tsetskhladze), Leiden, s.
33-44.
Carpenter,
Rhys
(1948).
The
Greek
Penetration of the Black Sea, American
Journal of Archaeology, 52/1 (OcakMart), s. 1-10.
Codex Cumanicus, (nşr. Géza Kuun), Budapest
1880.
Corréard, J. (1854). Guide Maritime et
Stratégique dans la Mer Noire la Mer
d’Azof, Paris.
Demidov, Anatolij N. (1840). Voyage dans la
Russie Méridionale et la Crimée en 1837,
I, Paris.
Derin, Derya (2003). Abdülgaffar Kırımî’nin,
Umdet’ül Ahbar (Umdet’üt Tevarih)’ına
Göre Kırım Tarihi, (AÜ Sosyal Bilimler
Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek
Lisans Tezi), Ankara.
Doğu Avrupa Türk Mirasının Son Kalesi Kırım
(nşr. Y. Öztürk), İstanbul 2015.
Drews, Robert (1976). The Earliest Greek
Settlements on the Black Sea, The
Journal of Hellenic Studies, 98, s. 18-31.
Dupont, Pierre (2002). L’habitat Grec du PontEuxin:
Quelqeus
Pierres
11
d’Achoppement, Habitat et Urbanisme
dans le Monde Grec de la fin des Palais
Mycéniens à la Prise de Milet (494 AV.J.C.) (Table Ronde Internationale du 910 Mars 2001 | Toulouse), Toulouse, s.
285-300.
Durmuş, İlhami (1993). İskitler (Sakalar),
Ankara.
Famin, M. César (1838). Histoire et
Descriptionde tous les Peuples La Crimée,
Paris.
Gömeç, Saadettin (2009). Kırım Bölgesinde İlk
Türkleşme
Faaliyetleri,
Turkish
Studies, 4/3, s. 1013-1023.
Gözaydın, Ethem Feyzi (1948). Kırım
Türklerinin Yerleşme ve Göçmeleri,
İstanbul.
Grammenos, Demetrios B. (2003). Ancient
Colonies in the Black Sea, Thessaloniki.
Greeks and Natives in the Cimmerian Bosphorus
7th-1st Centuries BC, (Proceedings of
the International Conference, October
2000, Taman Russia) (nşr. S. L.
Solovyov), Oxford 2007.
Grey, William (1870). Journal of a visit to Egypt,
Constantinople the Crimea, Greece,
New York.
Gumilëv, L. N. (2003). Eski Ruslar ve Büyük
Bozkır Halkları, I-II (nşr. A. Batur),
İstanbul.
------------------ (2003). Eski Türkler (nşr. A.
Batur), İstanbul.
------------------ (2003). Hazar Çevresinde Bin Yıl
(nşr. A. Batur), İstanbul.
------------------ (2003). Hunlar (nşr. A. Batur),
İstanbul.
Hablemitoğlu, Necip (2003). Kırım’da Türk
Soykırımı, İstanbul.
Hammer-Purgstall
(1850).
Joseph
von,
Geschichte der Golden Horde ın
Kiptschak, Pesth.
Halim Giray (1990). Gülbün-i Hânân (nşr. M. S.
Çöğenli-R. Toparlı), Erzurum.
12
İbrahim TELLİOĞLU
Hell, Xavier Hommaire (1843). Les Steppes de la
Mer Caspienne Le Caucase La Crimée et
la Russie Méridionale, Paris.
Hind, J. G. F. (1983-1984). Greek and
Barbarian Peoples on the Shores of the
Black Sea, Archaeological Reports, 30, s.
71-97.
Howorth, Henry H. (1880) History of the
Mongols, II, London.
Hudūd al-‘Ālam The Region of the World 982
A.D. (nşr. V. Minorsky), London 1937.
İbni Arabşah, Acâibu’l Makdûr (nşr. A. Batur),
İstanbul 2012.
İbn Bibi, Ali el-Ca'feri er-Rugadi, El Evamirü'lAla'iye fi’l-Umuri’l-Ala’iye, I (nşr. M.
Öztürk), Ankara 1996.
İnalcık, Halil, ‚Kırım Hanlığı‛, TDVİA, XXV, s.
450-458.
Karatay, Osman (2012). Türklerin Kökeni,
Ankara.
Kaya, Turhan (2014). Kırım Türklerinin 1944
Sürgününün 70. Yılında Kültür ve
Sanattaki İz Düşümleri Üzerine
Düşünceler, AÜ Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, 51, s. 371-392.
Kazimirski, M. (1833). Précis de L’histoire des
Khans de Crimée (nşr. M. A. Jaubert),
Paris.
Kefeli İbrahim Efendi (2005). Tevarih-i Tatar
Han ve Dagıstan ve Moskov ve Deşt-i
Kıpçak Ülkelerinindir (nşr. İ. Otar),
Eskişehir.
Kırımlı, Hakan (1996). Kırım Tatarlarında Milli
Kimlik ve Milli Hareketler (1905-1916),
Ankara.
Kırımoğlu, Mustafa Abdülcemil (2004). Kırım
Tatar Milli Kurtuluş Hareketinin Kısa
Tarihi (nşr. H. Kırımlı), Ankara.
Kinglake, Alexander William (1863). The
Invasion of the Crimea, I, New York.
Kurat, Akdes Nimet (1992). IV-XVIII.
Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk
Kavimleri ve Devletleri, Ankara.
----------------------------- (1937). Peçenek Tarihi,
İstanbul.
Kuzucu, Serhat (2013). Kırım Hanlığı ve
Osmanlı-Rus Savaşları, İstanbul.
Kuzgun, Şaban (1985). Hazar ve Karay Türkleri,
Ankara.
Langlès, M. (1806). Note sur les Monnaies de
Crimée, Paris.
Le Pont-Euxin vu par les Grecs (nşr. O.
Lordkipanidzé-P. Lévêque), Paris
1990.
Memiş, Ekrem (1987) İskit'lerin Tarihi, Konya.
Memorires du Baron de Tott, sur le Turcs et les
Tartares, II, Amsterdam 1785.
Neilson, Andrew (1855). The Crimea: Its Towns,
Inhabitants and Social Customs,
London.
Ömerî, Şihabeddin b. Fazlullah (2014).
Mesâliku’l Ebsâr Türkler Hakkında
Gördüklerim ve Duyduklarım (nşr. A.
Batur), İstanbul.
Özcan, Kemal (2005). Kırım Hanlığı’nın
Kuruluş Süreci: Yarımadada Tatar
H}kimiyetinin
Tesisi,
Karadeniz
Araştırmaları, 5 (Bahar), s. 26-36.
------------------- (2002). Kırım Türklerinin
Sürgünü ve Milli Mücadele Hareketi
(1944-1991), İstanbul.
------------------ (2007). Sovyet Belgelerinde Kırım
Dramı, İstanbul.
Öztürk, Yücel (2000). Osmanlı Hakimiyetinde
Kefe 1475-1600, Ankara.
Primaudaie, F. Èlie (1848). Ètudes sur le
Commerce au Moyen Age Histoire du
Commerce de la Mer Noire et des
Colonies Gènoises de la Krimèe, Paris.
Prokopius (1979). History of the Wars, I (nşr. H.
B. Dewing), London 1979.
Pubblici, Lorenzo (2007). Dal Caucaso al Mar
d’Azov, Frienze.
Saydam, Abdullah (1997). Kırım ve Kafkas
Göçleri (1856-1876), Ankara.
Schnitzler, Jean-Henri (1855). Description de la
Crimée, Paris.
Spencer, Edmund (1854). The Fall of the Crimea,
London.
Strabon (1969). Coğrafya, Kitap XII, Bölüm I-IIIII (nşr. A. Pekman), İstanbul.
St-Sauveur, M. De (1837). Excursion en Crimée
et sur les Cotes du Caucase au mois de
Juillet 1836, Paris.
Kırım’daki Türk Varlığının Tarihi Gelişimi
Tarhan,
M. Taner (1948). Eski Anadolu
Tarihinde Kimmerler, Eski Eserler ve
Müzeler
Genel
Müdürlüğü
I.
Araştırma Sonuçları Toplantısı (
İstanbul 23-26 Mayıs 1983), Ankara,
111-118.
----------------------- (1979). Eskiçağ'da Kimmerler
Problemi, VII. Türk Tarih Kongresi
(Ankara 11-15 Ekim 1976) Kongreye
Sunulan Bildiriler, III, Ankara, s. 355360.
----------------------- (1969). İskitler'in Dini İnanç
ve Adetleri, İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, XXIII,
s. 145-180.
The Greek Colonisation of the Black Sea Area (nşr.
G. R. Tsetskhladze), Stutgart 1998.
Thounmann & Johann Erich
(1786).
Description de la Crimée, Strasbourg.
Togan, A. Zeki Velidî (1987). Hazarlar, İA.,
V/1, İstanbul, s. 397-401.
--------------------------- (1981). Umumî Türk
Tarihi’ne Giriş, İstanbul.
13
Travels of Rabbi Petachia of Ratisbon (nşr. A.
Benisch), London 1856.
Ülküsal, Müstecib (1987). Dobruca ve Türkler,
Ankara.
---------------------- (1980). Kırım Türk Tatarları,
İstanbul.
---------------------- (1999). Kırım Yolunda Bir
Ömür Hatıralar, Ankara.
Ürekli, Muzaffer (1989). Kırım Hanlığının
Kuruluşu ve Osmanlı Himayesinde
Yükselişi, Ankara.
V{s{ry, Istv{n (2014). Kırım Hanlığı ve Büyük
Orda (XV-XVI. Yüzyıl) Hâkimiyet
Uğruna Mücadele, (nşr. S. Acar), Tarih
İncelemeleri Dergisi, XXIX/1, s. 327340.
Wilhelm Von Rubruk (2001). Moğolların Büyük
Hanına Seyahat 1253-1256 (Çev. E.
Ayan), İstanbul.
Yakubovskiy, A. Yu. (1992). Altın Ordu ve
Çöküşü (nşr. H. Eren), Ankara.
14
İbrahim TELLİOĞLU
Download